İLKYAR 2015 Yaz Bilim Okulu Etkinlik Kitapçığı

Transkript

İLKYAR 2015 Yaz Bilim Okulu Etkinlik Kitapçığı
ODTÜ
Toplum ve Bilim Merkezi
Topluma Erişim Grubu
15. Yaz Bilim Okulu
16-23 Ağustos 2015
ETKİNLİK KİTAPÇIĞI
ODTÜ PTT Pk.15 Ankara 06800
www.ilkyar.org.tr
[email protected]
TEŞEKKÜR
Tüm Bilgiler geldikten sonra kimsenin adını atlamamaya çalışarak bir teşekkür mesajı
yayınlıyoruz, ancak Yaz Bilim Okulu (YBO) Kitapçığının öğrencilerin eline cumartesi teslim
edilmesi gerektiği için eksik de olsa elinizde bir teşekkür olması gerekir...
Öncelikle ailenize çok teşekkür ederiz, bize güvenerek sizleri gönderdikleri için.
Öğretmenlerimize ayrı ayrı teşekkür ederiz, tatillerini kesip sizleri getirebilmek için
fedakârlıklarda bulundukları için.
Boğaziçi ve ODTÜ Rektörlüklerine verdikleri izinler ve Üniversitelerin imkânlarının sizler için
açılmasını sağladıkları için.
Sayın Emre Bozyiğit, Sayın Ahmet Peynircioğlu ve Türk Kültür Vakfına
Karel Firmasına projeye sahiplendikleri için çok teşekkür ederiz.
Her projemizde yanımızda olan Yurtiçi Kargo’ ya
15 senedir YBO’na ev sahipliğini üstlenen Matematik Bölümüne,
Fizik, Kimya, Biyoloji Bölümlerine; Bilgisayar, Elektrik, Gıda, İnşaat, Kimya, Makina,
Metalürji Mühendislikleri Bölümlerine; Mimarlık Fakültesi Şehir Bölge Planlama ve
Endüstriyel Tasarım Bölümlerine; İşletme Bölümüne, Toplum ve Bilim Merkezi Uygulamalı
Bilim Müzesi, Spor Merkezi Müdürlüğü çalışanlarına, ilgili bölümlerin dekanlarına, bölüm
başkanlarına, hocalarına ve asistanlarına, aslında temizlikten sorumlu tüm elemanlarına kadar
herkese ayrı ayrı teşekkür ederiz...
Ankara, Gazi, Hacettepe ve Y. Beyazit Üniversitesinden destek olan hoca ve asistan arkadaşlara
teşekkür ederiz.
Robotsan, Gilika, Kavici ve Generali sigorta şirketlerine,
Taşıt İşleri, Yurtlar Müdürlüğü, 5. Yurt Müdürü, Kafeterya Müdürlüğü, K Kongre Merkezi
Müdürlüğüne, Mezunlar Derneği yetkili ve çalışanlarına teşekkür ederiz.
Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Koç Müzesi, TBMM Müzesi, MTA Tabiat Tarihi Müzesi, Ankara
Opera, Anıtkabir Yetkilileri, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Konservatuarı öğrencilerine teşekkür
ederiz.
Hasan Yurtoğlu, Akın K Akçalı ’ya teşekkür ederiz.
Teknopark Zeytin, Med Yemek, Dilhan Yemek ve Nurol Holdinge…
Etkinlik Kitapçığını hazırlarken zaman kısıtından dolayı format ayarlamasına yeterince zaman
ayıramadık. Dolayısıyla, teşekkür yazılarına ilgili her bir bölümün sonu yerine kitabın en
sonunda yer verebildik. Teşekkür yazılarında adı geçen, geçmeyen emeği olan herkese teşekkür
ederiz.
Sevgili Arkadaşlar,
Yaz Bilim Okulumuzun (YBO) 15. de sizlerle beraber olmak bizler için çok ama çok güzeldi,
çünkü hepiniz birbirinizden güzelsiniz...
Arada bir görünüp gidiyorum, hepinizle daha fazla zaman geçirmek isterdim, ama takip
edilmesi gereken farklı konuların mevcudiyeti beni meşgul ediyor.
Geldiğimde söylemiştim, belki mühendis olmayacaksınız, belki temel bilimci olmayacaksınız,
belki Gül gibi güzel sanatlar lisesine giderek sanatçı olanlarınız çıkacak... O zaman niye
bunları görüyoruz diyebilirsiniz? Bunun çok farklı cevapları var.
Bir tanesi ülkemizdeki yurttaşlar olarak bizim bilimden, üniversitelerden bir beklentimizin
olması gerekir. Gelişmiş ülkelerle mukayese ettiğimizde insanlarımızın bilimden beklentileri
maalesef son derece az. Bu beklentiyi geliştirmek için de öncelikle bilimi sevmemiz gerekir.
YBO’nun temel amacı bilim sevgisini yaygınlaştırmaktır. Bu amaçla devletimizin desteği ile
bilim otobüsleri alındı, Eray abinizin sizlere deney yaptığı müzeler kuruldu.
Diğer bir konu çevremizde olup bitenleri anlamaya çalışmamız, nedenleri, niçinleri sorgulayıp
araştırmamız gerekir. Kısacası merak etmemiz gerekir. Gelişmenin kökeninde sorgulama ve
merak duygusu vardır. Düşünün eskiden veba gibi salgın hastalıklar kendini gösterdiğinde,
şehirleri yok edecek kadar etkileri olur, tüm insanlar dehşete kapılırlardı. Kilisedeki papazlar
kendisine iyi kulluk etmedikleri için salgın hastalıkları, depremleri Tanrının bir gazabı olarak
gördüler... Öte taraftan Pastör Tanrının kendi kullarına böyle kötülük yapmayacağını
düşünerek hastalıkların nedenini araştırdı, ortaya insanları hasta edenin “mikrop” diye bir şey
olduğunu buldu, ardından aşılar geliştirildi. Mikrobun bulunması insanlık medeniyet tarihinde
önemli mihenk taşlarından biri olarak yerini aldı.
Okuduklarımız, yazdıklarımız uçar gider, hepsini unuturuz, ama beynimizde bir tortu kalır... Bu
tortuya kültür diyoruz. Medeniyetleri üstün kılan ögeleri öğrenip, bizimde çeşitli şekillerde
insanlığa katkı verme gayretinde olmamız, öğrendiklerimizi kendi kültürümüzle yoğurup kendi
medeniyetimizi daha üst seviyeye taşımamız gerekir. Bu YBO’nda da çok çeşitli şeyler görmeniz
için gayret ettik. Bazı konular hafızanızdan silikleşse de, sizin güzel beyninizde güzel bir tortu
bırakacağına eminiz, çünkü bunları defalarca yaptık.
İnsanların hiç biri gökten zembille Nobel alacak diye doğmuyor, onların gayretleri buluşları bu
tür ödül getirebiliyor. Biz o insanlardan ve o insanların imkânlarından çok uzaktayız diye
düşünebilirsiniz. Doğru, ancak bizim için bir dönüş noktası olacaksa hepimizin Nobel alma
doğrultusunda çabasına, çalışmasına ihtiyaç var... Kaldı ki bu toprakları düşünün Cizre, Şırnak
Mezopotamya medeniyetinin; Ege Bölgesi Antik Yunan Medeniyetinin, İç Anadolu Hitit
Medeniyetinin, daha sonra da İslam Medeniyetinin altın çağlarını yaşadığı, bilimde, düşünce
tarihinde insanlığa ışık tuttuğunu unutmamamız gerekir. Yeryüzünde bu kadar fazla sayıda
medeniyete ev sahipliği yapmış bir başka toprak parçası yoktur. Dolayısıyla bütün bu
medeniyetlerin mirasçısı olarak bizim insanlığa katkı vermemizden daha doğal bir şey olamaz.
Nobel ödülüne dönecek olursak, aslında ödülün hiç önemi yok, önemli olan o süreçte bıkmadan
usanmadan çalışmak, deneyler yapmak bir şeyler öğrenmektir. Bu doğrultudaki çabalarımız üst
üste eklenince, ortalama bilgi seviyemiz sürekli artacak, insanlığa daha fazla katkı verecek,
toplumdaki sıkıntı konusu olarak gördüğümüz her şey kendiliğinden kaybolmaya başlayacaktır.
Gördüğünüz ve yaşamımıza giren bir sürü şey var, sanki bugün düşünülmüş ve yarın gerçeğe
dönüşmüş gibi hemen kabulleniyoruz. Oysa bu ürünlerin arkasında yoğun çalışmalar, denemek,
yanılmak, sabırla yaklaşmak ve vazgeçmemek gibi. Fatoş Hocanın vurguladığı üç şeyi
hatırlarsak, çok çalışmak, dürüst olmak ve sevmek demişti. Sevmek derken hem yaptığınız işi
seveceksiniz, hem de insanları seveceksiniz, nerde doğduğuna, derisinin gözünün rengine,
saçının kıvırcık mı, boyu uzun mu, kısa mı diye hiçbir önyargı taşımadan.
Daha önce YBO ile ilgili bir dokümanımız yoktu, Eray Abiniz ve Vedat Hocamız sizler için
dokümanlar hazırlamışlardı. Mümkün olduğunca diğer etkinlikleri de bir araya toplamak
istedik, umarız güzel bir doküman ortaya çıkar. Olası hatalar için bu ilk denemeyi hoşgörü ile
karşılamanızı dileriz. Bu kitapçıkta bazı egzersizler var, onları kitabın üzerine değil de bir kâğıt
parçasının üzerine yaparsanız güzel olur. Ayrıca sizlere fotoğraflarınızla beraber bu kitapçığın
elektronik kopyasını da dâhil edeceğiz gelemeyen arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz...
Okulunuzda yaptığımız etkinlikleri anlatan “Niçin” kitapçığımızı da, hatta yapamadığımız bazı
deneyleri de paylaşmak istiyoruz, umarız unutmayız...
Şunu unutmamak gerek, bilgi ne kadar yayılırsa onun güzel sonuçlarını görme ihtimalimiz o
kadar artacaktır. Dizilerde ne olmuş, maçların sonuçları, falanca manken ne yapmış gibi incir
çekirdeğini doldurmayacak şeylerle ilgimizi kesip, daha çok okumamız gerekir. Ancak o zaman
öğrendiğimiz o bilgileri kullanarak, düşünerek ve çalışarak yeni bilgiler üretebilir ve yeni
ürünler de ortaya çıkarabiliriz... Ürün bir sanat ürünü de olsa, birikimi en üst düzeyde olan bir
insanın daha evrensel güzel şeyler çıkarabileceğini, konu felsefe de olsa, tüm dünya medeniyet
ve düşünce tarihini teknoloji ve bilim gelişimi ile mukayese eden bilgili bireylerin tüm insanlığa
hitap eden güzel eserler verebileceğini unutmamamız gerekir.
Aynı okuldan gelenler ayrı gruplara ve ayrı ayrı odalara dağıttık, nasıl olsa kendi
arkadaşlarınızı her zaman göreceksiniz diye düşündük. Çok yürüdünüz ama bu sene diğer
yıllardan en az yürüyecek şekilde program yaptık. Eyüp abiniz disiplin uygulamaya gayret etti,
çünkü programın zamanında gerçekleşmesi gerekiyor.
Bir daha gelmeniz özel durumlarda mümkün olabiliyor, örneğin TEOG’da il birincisi olmak
gibi, haber verirseniz sevinirim. YBO’nun yorucu olacağını her zaman belirttik, bir dinlence
kampı olmayacaktı. Erken kalktınız çünkü programa dahil olmasını istediğimiz etkinliklere
başka bir şekilde yetişmek mümkün olamazdı. Toplam süre az değildi, daha uzun olması ise
maddi imkanlarla ilgili...
Otobüsler klimalı olsaydı ve yeni olsaydı ne kadar iyi olurdu, öğretmenlerimiz sizleri fedakarca
tatillerini keserek getirdiler, bu nedenle hep yeni otobüslere bindiler haliyle. Seminerlerde
sıkıldınız bazılarını sevdiniz, bazılarını sevmediniz, bu konuyu yukarıda anlatmaya çalıştım...
Telefonlar ve paraların alınmasının gerekçesi YBO proğramı bir gezi ve dinlence proğramı
değildi arkadaşlar. Ailenizle az konuştunuz, birden fazla konuşma isteğiniz de programın
uygulanabilirliği ve erken kalkmayla çelişiyor, nasıl olsa birkaç gün içinde kavuşacaksınız.
Büyük Tşortları büyüklerinize hediye edebilirsiniz diye düşündük. Arkadaşlar İLKYAR zengin
bir kuruluş değil, daha lüks bir beklentiyi karşılaması mümkün değil; ama amacımız Türkiye’de
kimsenin yapamayacağı bilimsellikte etkinlikler gerçekleştirmek.
Oyun oynama süreleri bu sene önceki senelerden daha fazlaydı.
Saymalar uzun sürüyor maalesef, ama tuvalette kalan bir arkadaşınız geçen sene çok zor
zamanlar geçirtti bize. Bazılarınız çikolata yaptı, bazılarınız metallurji mühendisliğinde güzel
şeyler gördü. Bu sene ilk olarak denediğimiz için nasıl geçeceğini bilemedik, umarız
önümüzdeki sene daha fazla arkadaşınızın görmesi mümkün olur.
Yaz Bilim Okulunun amacına ne kadar ulaşıp ulaşmadığını ancak sizlerin yazacağınız
mektuplarla değerlendirebiliriz... Mektuplarınızı bekliyoruz... Ne yaparsanız, yapın; nereye
giderseniz gidin sizi her zaman seveceğiz ve haberlerinizi bekleyeceğiz.
En büyük dileğimiz 20. YBO’dan itibaren sizlerin gönüllü abi ve ablalarınızın yerini almanız...
Bütün destekçilerimiz, gönüllülerimiz, hocalarımız, asistanlarımız adına selam ve sevgilerimi
sunuyorum.
Prof. Dr. Hüseyin Vural
Toplum ve Bilim Merkezi
Topluma Erişim Grubu
İÇİNDEKİLER
FİZİK .......................................................................................................................................... 1
Binlerce yıllık macera: Bilim ................................................................................................. 2
Galileo Galilei ........................................................................................................................ 5
Galileo ve Kütleçekim ........................................................................................................ 7
Galileo Sarkacının Öyküsü ..................................................................................................... 8
Basit Sarkacın Özellikleri ................................................................................................... 9
Tekrarsıklığı ...................................................................................................................... 10
Sarkaç ve Nabız ölçümü ................................................................................................... 12
Ölçeğin hazırlanışı: ........................................................................................................... 15
Galileo sarkacı ile yapılabilecek deneyler ............................................................................ 17
Sarkacın Ayarlanması ve Temel Salınım Hareketi ........................................................... 17
1. Uzunluk yenilenim süresi (periyot) ilişkisi .................................................................. 17
2. Kütle ekleyerek deney .................................................................................................. 17
3. Sarkaç ile nabız ölçümü................................................................................................ 18
Sarkaç kullanılarak yapılabilecek ileri düzeyde deneyler: ............................................... 19
KİMYA ..................................................................................................................................... 21
Dalgalanan Saat Tepkimesi................................................................................................... 22
Yeşil Alev.............................................................................................................................. 23
Magnezyum-Limon Pili........................................................................................................ 23
Fil Diş Macunu ..................................................................................................................... 25
Sıvı Azot ve Kuru Buz Deneyleri ......................................................................................... 25
ZEKA, MATEMATİK ve MANTIK OYUNLARI .................................................................. 27
En Küçük Pozitif Sayı .......................................................................................................... 28
Daire Bölmece ...................................................................................................................... 29
Resfebeler ............................................................................................................................. 30
Zihin Nim ............................................................................................................................. 31
Parmaklarla Çarpma .............................................................................................................. 32
Kağıt İçinden Geçmek.......................................................................................................... 33
BİLGİSAYAR .......................................................................................................................... 56
Bilgisayar Grafiği nedir? ...................................................................................................... 57
MEKATRONİK ....................................................................................................................... 59
BİLİM VE TEKNOLOJİ KOLEKSİYONU SERGİ ALANI .................................................. 63
İMALAT................................................................................................................................... 70
GIDA MÜHENDİSLİĞİ .......................................................................................................... 72
SON SÖZLER.......................................................................................................................... 74
Bilim İnsanı Olmak Ne Demek? .......................................................................................... 75
Etkili Öğrenme ..................................................................................................................... 78
Nereleri gezdik, neler gördük? ............................................................................................. 80
Çocuklar Gördüm. . . ............................................................................................................ 82
İyi Niyet, Saflık, Heyecan... ................................................................................................. 83
Teknolojinin Doğru Kullanımı ............................................................................................. 85
Zihinler Fora ........................................................................................................................ 88
FOTOĞRAF ALBÜMÜ .......................................................................................................... 89
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
FİZİK
Şekil 1 Galileo Galilei
1
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
Binlerce yıllık macera: Bilim
Bilimle ilgili olduğunu söyleyebileceğimiz ilk çalışmalar
binlerce yıl öncesine Sümerlere ve Antik Mısırlılara
dayanıyor. Basit matematiksel işlemler, geometrik hesaplar
ve
çeşitli
malzemelerin
üretim
teknikleri
olarak
sayabileceğimiz bu çalışmalar devamında getirdikleriyle
insan hayatının birçok yönden değişmesine sebep olmuştur.
Ama binlerce yıl öncesinde bir insanın ortalama ömrünün
kısa olduğunu (30-35 yıl) ve bilimle uğraşmayan toplumların
görece daha az yiyecek bulduğunu düşünürsek, bilimin
getirdiği değişimin büyük oranda insanlık için faydalı
Gökyüzü haritasının olduğu bir
Sümer tableti
olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz.
Tabi dikkat etmemiz gereken savaşların sebep olduğu durumlar var; ve bazı durumlarda bilim,
bu savaşlarda kullanılan bir araç haline gelebiliyor. Tabi bu durumdan öte, bilimsel aletler
olmadan, bilimsel aletlerin sağladığı imkanlar olmadan da insan kabilelerinin birbirleriyle
savaşabildiğini, Habil ile Kabil arasında geçenlerle ilgili anlatılardan insanların düşmanlık
gösterebilen canlılar olduğunu biliyoruz. Savaş sorununu bilime bağlamak birçok şeyi
değerlendirmeden ortaya konmuş bir bakış açısı olur, bu sorunu çözmek için başka alanlarda
uğraş vermeliyiz. Başka alanlarda bilimsel şekilde uğraş vererek bu sorunların nasıl ortadan
kaldırılabileceği de insanlar tarafından keşfedilebilecek bir
şeydir. Sadece toplumdan bazı bireylerin bu işle bilimsel
yöntemin kurallarını izleyerek çalışması bize yeterli olabilir.
Bilim, bu güne kadar hayatımızda o kadar çok yenilik getirdi
ki, binlerce yıl önce insanların sürdürdükleri hayatla
günümüzün modern hayatı arasında çok çok büyük farklar
oluştu.
Gezegenlerin
tanrı
olarak
değerlendirildikleri
zamanlardan, şimdi gezegenler üzerinde araştırma yapmak
için uydu gönderdiğimiz zamanlara gelmiş bulunuyoruz. Bu
uyduların kimi onlarca yıldır çalışıyor, kimi birkaç yıl
çalıştıktan sonra yerini bir sonraki uydu nesillerine
bırakabiliyor. Güneş'in birçok özelliğini farklı yönleriyle
araştıran
uydulardan,
gezegenlerin
uydularının
Cern-parçacık hızlandırıcısı
özelliklerini araştırmak üzere milyarlarca kilometre uzaklara giden, kuyruklu yıldızların
2
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
üzerine iniş yapabilen uydulara kadar çeşitli uydular yapılmış durumda ve hala da yenileri
yapılmaya devam ediyor. Bu bilimin günlük hayatımıza katkı sağladığı alanlardan sadece bir
tanesidir. Sağlık alanındaki gelişimler, bilgisayar, cep telefonu gibi aletler, CERN gibi Dünya
üzerinde yapılmış en büyük aletlerden birinin yapıldığı, tek bir atomun bile hareket
ettirilebildiği, milyarlarca ışık yılı uzaklıktaki galaksilerin gözlemlenmesi sağlayan
teleskopların yapıldığı bir zamanda yaşıyoruz.
Peki bilim nasıl başlar? Nasıl yapılır? Kimler bilim yapabilir? Bilim merak ile başlar herhangi
bir şeyin nasıl olduğunu merak etmek bilimsel süreçle sonuçlanabilecek bir yolun başlangıcı
olabilir. Önce merak ederiz. Sonra bu merak ettiğimiz şeyin nasıl oluştuğunu nelere bağlı
olduğunu anlamaya çalışırız. Bunun için çoğunlukla deneyler yaparız, bazen de gözlemlerle
işimizi yapmak zorundayızdır. Bilimsel deneyler kontrollü deneylerdir ve denenecek
değişkenler (parametreler) üzerinden yürütülür ve eğer yapılabiliniyorsa diğer değişkenler sabit
tutulmaya çalışılır. Sadece ısıyla bir şeyin nasıl değiştiğini keşfetmek için kapalı bir kabın
kullanılması, tek değişken olarak ısının alınması ve diğer değişkenler olabilecek etraftaki hava
moleküllerinin etkileri, hava akışının etkileri gibi değişkenleri bu durum için bir örnek olabilir.
Bu günümüzde yapılabilecek en basit deneylerden biri sayılabilir. Değişkenlerden sadece
birinin seçilerek onun değiştirilmesi, bize bir sürecin nasıl işlediğine dair bilgiler verir. "Hangi
değişkenler durumu nasıl değiştiriyor?" sorusunun cevabı ortaya çıkarıldıktan sonra bu durumu
bir sav ile özetlemeye çalışırız. Kısaca yapılan deneylerin sonuçlarına göre bu durum şu şekilde
değişiyor deriz. Mesela kapalı bir kaba koyulmuş buzun ne kadar sürede eridiğini, bunun açık
bir kaba göre ne kadar değiştiğini bu yöntemle rahatça keşfedebiliriz. Daha sonra bunu diğer
insanlarla paylaşmak (mesleki düzeyde yürütülen çalışmalar için genellikle basılmış çalışmalar
yoluyla) gelir. İnsanların arasında bizim deneylerimizden yola çıkarak ortaya koyduğumuz
ilişkiyi merak edenler çıkarsa, onlar da çalışmamızı tekrarlayarak bizim yaptığımız işin doğru
olup olmadığını kontrol edebilirler. Bu sürecin sonunda savımızı nedenlerle birlikte açıklamak
üzere bir kuram ortaya konulabilir ve bu kuramlar başka yeniliklere yol açabilir. Bu genellikle
birden çok bilim insanını (günümüzde birbirinden bağımsız çalışan bilim insanlarını) içeren bir
süreçtir ve kimi zaman on yıllar alabilen bir süreçtir. Bu süreci yürüten insanlar genellikle
çalışkan ve yıllarca içersindeki merak duygusunu bir sonuca ulaştırmaya çalışan insanlardır.
Kimi zaman tüm insanlar karşılarında olsa bile doğruyu söyleyebilecek yapıda insanlardır.
Bunun en iyi örneklerinden biri Galilei Galileo'dur. Tüm insanlar Güneş'in Dünya'nın etrafında
döndüğünü düşünürken Galileo bilimsel çalışmalarıyla ortaya koyduğu sonuçlardan yola
çıkarak Dünya'nın Güneş etrafında döndüğünü söylemiştir. Tabi bu düşüncesi yıllarca yaptığı
çalışmalar sonucunda oluşmuş bir düşüncedir ve bu düşüncenin doğruluğunu anlatabilmek için
3
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
yıllar alan bir sürede değişik yöntemlerle düşüncesini diğer insanlara iletmek ve anlatmak için
uğraşmıştır. Bu durumun sonunda Engizisyon Mahkemesinde yargılandığında karşılaştığı
baskının büyüklüğü karşısında mahkemenin düşüncesi kabul ediyormuş gibi davranmış ve buna
rağmen mahkeme çıkışında yine de Dünya'nın döndüğünü belirtmiştir. Geçtiğimiz yıllarda
(1992) Vatikan, Engizisyon Mahkemesinin kararından dolayı özür dilemiştir ve Galileo'nun ne
denli önemli bir çalışma yaptığı ve Engizisyon Mahkemesi'nin hatası bir daha ortaya çıkmıştır.
Günümüzde bilim; insanın bireysel davranışlarından sosyal yapı içindeki davranışlarına,
hücrelerin işleyiş yapısından canlıların çeşitliğinin nasıl olduğuna, hastalıkların moleküler
düzeydeki etkilerinden canlının işlevsel yapısındaki sebep olduğu değişiklere, atom altı
parçacıkların özelliklerinden ve etkileşimlerinden galaksilerin etkileşimlerine, evrenin
başlangıcından günümüzdeki yapıların nasıl oluştuğuna, tekil atom etkileşimlerinden onlarca
atomun ortak etkileşimlerine kadar oldukça geniş bir alanda, belki daha da fazlasında yapılan
araştırmaları kapsayan bir alandır. Bu gelişmiş yapıda parça olabilmek günümüzdeki bilim
insanlarının çoğunun yaptığı iştir. Kimi zaman bilinçli bir şekilde bir araştırma grubunun içinde
yer alarak, kimi zaman sadece öğrendiklerinden yola çıkarak oluşan merakın peşinde devam
eden bir süreçtir. Bu sürecin içersinde yer alabilmek için öncelikle oluşturulmuş bilgileri
öğrenmek, kimi zaman onları tekrarlamak, kimi zaman farklı durumlar için sınamak gibi yıllar
alan süreçlerin içersine girmemiz gerekir. Bazen bu CERN'de olduğu gibi binlerce bilim
insanının (çoğunluğu doktoralı veya doktora yapan olmak üzere) ortak bir deneyin farklı
parçaları üzerinde çalışmasını içeren bir süreçtir. Bu süreçte yer alabilmek kararlı ve düzgün bir
çalışmayı gerektirir.
Binlerce yıllık bir maceranın içinde yer almak ve bunu Sümerlerdeki veya Antik Mısır'daki yarı
rahip yarı bilim insanı denebilecek insanlarla başlamış, Babil'in gelişmiş kentlerinde devam
etmiş oradan Antik Yunan'a geçmiş, Antik Yunan'da tıkanmaya başladığında Müslümanlarca
bayrağı devralınmış, oradan Avrupa kıyılarına Sicilya ve Güney İspanya'dan (Granada,
Kordaba ve diğerleri) dayanmış, daha sonra Avrupalılarca bu bayrağın daha da ilerilere taşınmış
ve buradan Amerika'ya ulaşmış halinde bulunuyoruz. Ülkemiz bu bayrağı birçok alanda
hakkıyla taşıyamıyor. Bu durumu ancak yeni yetişen gençlerimiz içlerinde taşıyacakları yılmaz
bir inançla değiştirebilirler ve bu yılmaz inanç onların yıllarca çalışmasını sağlayabilecek tek
güçleri olacaktır. Kimi zaman devlet yapısındaki saçmalıklarla, kimi zaman geçmişin
hayaletleriyle mücadele etmeleri gerekecektir ve içlerinde bazıları isimlerini Öklid, Arşimet,
Galileo, Newton, Einstein gibi isimlerin yanına yazdırmak için şans bulabilecektir.
4
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
Galileo Galilei
Galileo Galilei (1564-1642) bilim için oldukça
önemli katkılar yapmış İtalyan astronom, fizikçi,
matematikçi, düşünür ve mühendistir. Rönesans
döneminde yaşamış ve Avrupa'nın aydınlanış
çağını yaşamasında oldukça önemli katkılar
yapmıştır.
Galileo
modern
gözlemsel
astronominin, modern fiziğin ve modern bilimin
babası olarak da nitelendirilmektedir. Bunun asıl
sebebi sadece düşünsel süreçten yola çıkmaması,
düşünceleri gözlemlere ve kontrollü deneylere Galileo'nun yargılanmasını gösteren sahne
göre şekillendirmesidir. Yüzlerce yıldır insanların doğru olduğunu düşündüğü ama yanlış olan
Dünya merkezli sistemi gözlemlerine (Jüpiter'in uyduları ve Venüs) dayanarak, Kopernik'in
(1473-1543) Güneş merkezli sistemi ile değiştirmiştir. Bu yıllar alan bir mücadeleye yayılmış
bir durumdur. Galileo, bu düşünceyi savunabilmek için gözlemler yapmış, gözlemlerini bilim
insanlarıyla paylaşmış ve bu düşünceyi bir kitapta karşıt düşünceyle (Dünya merkezli sistem)
beraber işlemiştir. Bu yıllarca süren mücadele uzun yıllar devam mahkeme süreci ve hapis
cezası ile karşılık bulmuştur. Sonradan hapis cezası ev hapsine çevrilmiştir. Galileo bu ev
hapsini de iyi şeyler için kullanmayı bilmiş ve bu sürede «İki Yeni Bilim» isimli bir kitap
yazmıştır ve bu kitap «kinematik» ve «malzeme bilimi» için önemli bir kaynak olmuştur ve
Galileo'nun modern bilimin babası olarak anılmasına olanak sağlamıştır. Galileo'nun Güneş
merkezli modelle ilgili düşünceleri yaşadığı zaman zarfında kabul edilmemiş, ama Galileo bu
düşüncenin yayılmasını sağlayarak konuyu bilinen ve insanların ulaşabileceği hale getirmiştir.
Bu da Galileo'nun yaşamından sonra diğer insanların Güneş merkezli sistemi kabul etmesine
olanak sağlamıştır.Galileo yıllarca maddi sorunlar yaşamış, çoğunlukla çalışmalarını başka
insanlardan bulduğu kaynaklarla yürütmek zorunda kalmıştır. Kimi zaman ise kendi geliştirdiği
pusulanın satışından elde ettiği paralarla hayatını devam ettirebilmiştir. Bütün bunlara rağmen
eşiyle evlenebilecek miktarda parayı hiç bir zaman biriktiremediği için eşiyle resmi olarak
hiçbir zaman evlenememiştir.
Hayatındaki bütün zorluklara rağmen Galileo bilim için çalışmayı asla bırakmamıştır ve
hayatının sonuna kadar bilim için çalışmaya devam etmiştir. Bu çalışmaları sayesinde bilim
birçok yönden gelişime açık hale gelmiştir. Newton (1642-1726), Galileo'nun çalışmalarının
devamı olan fizik ile ilgili çalışmalarını yapabilmiş ve bugün de kullandığımız fizik bilimi
5
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
gelişebilmiştir. Galileo aynı zamanda teleskoplar yapmış ve bu teleskoplarla gezegenleri
gözlemleyerek astronomi bilimi için çığır açan teleskop ile gözlem yapılan süreci başlatmıştır.
Sarkaç üzerine çalışmış ve sarkaç ile ilgili kuramın oluşturulmasına önayak olmuştur, sarkacı
zaman ölçümü için kullanmış ve saat yapımında kullanılabileceğini öngörmüştür. Daha sonra
Huygens (1629-1695) Galileo'nun düşüncesinden yola çıkarak sarkaç kullanarak saat
geliştirmiştir.
Galileo daha başka alanlarda da (ses, ışık, düşen cisimler, tümlev (integral) öncesi küçük
sayılarla toplam yöntemi, gelgit) gibi konularda da çalışmalar yürütmüştür. Bu çalışmaların
çoğunluğu olaylara doğru yöntemle bakış açısı getirerek ilerlemeye yol açan çalışmalar
olmuştur. İçlerinde yanıldığı bazı görüşleri de bulunmaktadır.
Galileo'nun çalışmaları sonrasında Ay'daki kraterlerden birine Galileo'nun ismi verilmiştir,
Jüpiter'in dört büyük uydusu (ay) Galileo uyduları ismiyle anılmaktadır, ismi uzaya gönderilen
uydulardan birine verilmiştir, Bertolt Brecht “Galileo'nun hayatı” isimli bir oyun yazmıştır ve
buna benzer daha başka eserlerde de Galileo'ya atıfta bulunulmuştur.
Galileo'nun Jüpiter'in uyduları ile ilgili çizimleri
6
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
Galileo ve Kütleçekim
Solda ağır cisimlerin daha hızlı düşeceğini
gösterir yanlış düşüncenin, sağda ise Galileo'nun
söylediği eşzamanlı düşüşün çizimi yer alıyor
Galileo’nun düşen cisimlere ilişkin yasaları saptamak amacıyla yaptığı deneyler sırasında Pisa
Kulesine çıkarak farklı ağırlıklardaki iki cismi birçok kez buradan boşluğa bıraktığı ve her
ikisinin de aynı anda yere düştüğünü gözlemlediği söylenir. Pisa kulesi deneyini Galileo
yapmamıştır, fakat bu konuyla ilgilendiğini ve düşünsel deneyler yaptığını biliyoruz. Aslında
bu deneyi Galileo’dan etkilenen başka biri yapmıştır ve Galileo bu konu üzerine çalıştığı için
deney Galileo’ya atfedilmiştir. Örneğin; iki parçadan oluşan bir cismin boşluğa bırakılması ile
bu parçaların yere sanki birbirleriyle bağlantılıymışcasına aynı hızla düştüklerini gözünde
canlandıran Galileo hava sürtünmesi ögesini bilinçli olarak hesaba katmayarak tüm cisimlerin
aynı hızla düştüğü sonucuna varmıştı. Hava sürtünmesi cisimlerin yere aynı anda çarpmasını
engelleyen tek şeydi ve Galileo böyle olabileceğini anladığı için hava sürtünmesini göz ardı
etmişti. Aslında doğa bilimleri ile uğraşırken çoğu zaman uygulanan bir tekniktir bu.
Çoğunlukla olayı etkileyen diğer etmenleri hesaba katmayız ve sadece ele aldığımız etmenlerin
olayı nasıl değiştirebileceği üzerinde çalışırız.
Galileo araştırmalarını somut deneysel yöntemlerle sürdürmeye kararlıydı. Düşen cisimlerle
ilgili deneylerinde boşlukta düşmekte olan bir cismin ivmesini elindeki aletlerle ölçmesi
olanaksız olduğu için ya ivmenin daha az belirgin olduğu, bir cismi yokuş aşağı yuvarlamaya
dayanan yönteme başvurmak ya da istediği ölçüde yavaşlatabildiği sarkaçlarla çalışmak
zorundaydı. Galileo çeşitli açılarda eğimleri olan bir yüzey üzerindeki düşüşü izlemek için özel
bir düzenek yapmıştı. Tahta yüzey üzerine parşömenle kapladığı bir oyuk yapan Galileo
pirinçten yapılmış bir topu buradan aşağı yuvarlıyordu.
Bu deneyin amacı cisimlerin kütleçekim altında nasıl hareket ettiğini incelemekti. Bu
deneydeki zorluklardan biri o zamanlar bizim kullandığımız gibi saatler olmadığı için zamanın
nasıl ölçüleceğini bulmaktı. Galileo bunu zamanı dolaylı olarak tartmak yoluyla gerçekleştirdi.
Eşit düzeyli ve içinden iplik inceliğinde su akıtan bir su saati aldı ve top yuvarlanmaya başladığı
7
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
zaman su saatinin altına bir kap koydu, top eğimin sonuna gelip durduğu ya da daha önce
işaretlediği bir noktaya eriştiğinde kabı suyun altından çekerek tarttı. Bu deneyden sağladığı ilk
sonuç topun aldığı mesafenin zamanın karesi ile orantılı olduğuydu.Bu sonuç, cisimlerin
kütleçekim altındaki hareketlerinin zamanın karesi ile orantılı olması, fizik için önemli bir
gelişmeydi.
Bu yaptığı deneylerde aynı zamanda farklı ağırlıklarda toplarda kullanmıştı ve cisimlerin
işaretlediği noktaya gelmeleri için geçen sürenin cisimlerin ağırlığından bağımsız olduğunu
keşfetmişti. (Burada dikkat edilmesi gereken bir nokta vardır, dönüş kinetik enerjisi bu deneyde
etkili olabilir ve bu etkinin görülmemesi için kütlelerin dönüş eylemsizliklerinin enerjinin
korunum yasası dikkate alınarak hesaplanması ve cisimlerin ona göre seçilmesi gerekir. Ama
bu etkinin azaltılması ve dönüş eylemsizlikleri birbirine yakın cisimlerin seçilerek deneyin
yapılması yeterli olabilir.) Bu deney kütleçekimin bütün cisimleri ağırlığından bağımsız olarak
eşit şekilde ivmelendirdiğinin, yani farklı ağırlıktaki iki cismin hava direnci ihmal edildiğinde
aynı anda düşeceğinin de ilk kez bilimsel olarak gösterilmesiydi. Bunlar ilk kez Galileo
tarafından ortaya konmuş olan ve dinamik açısından çok büyük önem taşıyan bir gelişmelerdi.
Galileo Sarkacının Öyküsü
Galileo Pisa Katedralinde bulunduğu bir sırada uzun zincirlerle kubbeden sarkıtılmış olan yağ
kandilinin katedralin içindeki rüzgarın etkisiyle sallandığını fark etti. Bu durum Galileo’ya
ilginç gelmişti ve bu konuyu araştırmaya karar verdi. Öncelikle kandili hareketsiz kalana dek
izledi. İzlediği salınımların aynı uzunluktaymış gibi görünen bir süre içinde gerçekleştirdikleri
izlenimine kapılmıştı. Bunun gerçek olup olmadığını anlamak için lambanın sallanış süresini
kendi nabzını sayarak ölçtü. İlk çıkardığı sonuç kandilin salınım süresinin sarkacın genliğinden
tümüyle bağımsız olduğu yolundaydı. Bunu emin olacağı bir bilgiye dönüştürmek istedi. Daha
sonra aynı şeyi farklı uzunluktaki sarkaçlarla da denedi ve sarkacın salınım süresi ile uzunluğu
arasındaki bağıntıyı, kare kök yasasını buldu. Bu sarkaçlar üzerine elde edilmiş değerli bir
bilgiydi, merakının ve kararlı çalışmasının sonucunda ulaştığı bir bilgi.
Galileo sarkaçlarla ilgili edindiği bu bilgiyi insanların yararına nasıl kullanabileceğine dair
düşünmeye başladı. Bir arkadaşı ile beraber bu iş üzerinde çalışmaya başladı. İşlemi tersine
gerçekleştirmeyi denediler ve sarkacın salınımlarını kullanarak nabız ölçen bir alet tasarladılar.
8
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
Pisa katedrali kandili
Basit Sarkacın Özellikleri
Basit sarkaç esnek olamayan L uzunluklu ip ya da çubuğun
ucuna asılmış m kütleli bir cisim kullanılarak oluşturulabilir.
Basit sarkacın en önemli özelliği tüm kütlenin L uzunluğundaki
ip ya da çubuğun ucunda toplanmış olduğunun varsayılmasıdır.
m kütlesinin durgun kaldığı konum denge konumu olarak
adlandırılır. Eğer kütle denge konumundan bir
θ0
açısı kadar
uzaklaştırılıp serbest bırakılırsa denge konumu etrafında
dairesel yay üzerinde bir salınım hareketi yapar. Cismin
Basit sarkaç
hareketini tamamlayıp tekrar başlangıç noktasına gelmesi
için gereken süreye yenilenim süresi (periyot) denir ve T ile gösterilir. Yenilenim süresi, bir tam
salınım süresi olarak da tanımlanır.
Basit sarkacın yenilenim süresini etkileyen etkenler ise şöyledir;
Uzunluğun kareköküyle doğru orantılıdır.
9
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
Yerçekimi ivmesinin kareköküyle ters orantılıdır.
Sarkacın yenilenim süresinin bağımsız olduğu bazı değişkenler;
Kütleye bağlı değildir.
Genlik açısına ( θ0 ) bağlı değildir. (Genlik açısının küçük olduğu durumlarda)
Yenilenim süresi ile uzunluk ve yerçekimi ivmesini arasındaki ilişki (genlik açısının küçük
olduğu durumlarda):
T = 2π L / g ,Burada T yenilenim süresi (periyot), L sarkacın uzunluğu ve g yerçekimi ivmesidir.
2
(π=3.14, g= 9.81m/s )
Salınım, titreşim, dalga hareketi gibi hareketleri tanımlamak için yenilenim süresi kullanılarak
başka faydalı bir fiziksel büyüklük olan tekrarsıklığı (frekans) da tanımlanabilir, f = 1/T .
Tekrarsıklığı f ile gösterilir ve bir hareketin birim zamanda ne kadar tekrarlandığını veya
tekrarlanabileceğini gösterir.
f =
1
2π
g/L
Dipnot: Sarkacın yenilenim süresinin tam ifadesi
T = 2π L / g [ 1 + θ02 / 16 + 11θ04 / 3072+ ... ]
şeklindedir ve θ0 genlik açısıdır. Genlik açısı 20 derecenin altında olduğu durumlarda bu denklemdeki ikinci ve
sonraki terimlerin etkisi yüzde birden azdır ve
T = 2π L / g şeklindeki denklem kullanılabilir.
Tekrarsıklığı
Tekrarsıklığı (frekans), bir olayın birim zaman içinde hangi sıklıkla, kaç defa tekrarlandığının
ölçümüdür. Tekrarsıklığı birim olarak Hertz(Hz) ile ifade edilir. Örneğin, ses komşu
moleküllerin birbirlerini titreştirmeleriyle oluşur ve yayılır. Bu titreşimlerin ne kadar bir zaman
aralığında olduğunu ölçerek sesin hangi tekrarsıklığında bir titreşime sebep olduğunu
bulabiliriz. İnsanlar , kişiden kişiye küçük değişimler gösterebilmekle beraber 20 ile 20.000
Hertz arasındaki sesleri algılayabilir. Ses, kulağa ulaştığında dış kulak yapısı olan kulak kepçesi
tarafından toplanır ve küçük bir miktar şiddeti artırılarak dış kulak kanalına iletilir. Kanalın en
iç ucunda kulak zarı vardır. Kulak zarına kadar dış kulak kanalında da havada dalgalar halinde
ilerleyen bu ses enerjisi kulak zarına çarptığında onu titreştirir ve mekanik bir enerjiye dönüşür.
Sesi hem iletir hem de şiddetini bir miktar artırır. Kulak zarı titreşince ona yapışık olan çekiç
kemikçiği (malleus) de zarla birlikte titreşmiş olur. Bu kemikçiğin titreşmesi ile birlikte ses
10
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
enerjisi dış kulaktan orta kulağa geçmiş olur. Çekiç, örs kemikçiğini, o da üzengi kemikçiğini
titreştirir. Çünkü bu üç kemikçik birbirleriyle eklemlerle birleşik olup zincir oluşturmuş
durumdadırlar. Üzengi kemikçiği orta kulağın iç duvarında oval pencere denilen yere oturmuş
durumdadır. Bu pencere orta ve iç kulak arasındaki adından da anlaşılacağı üzere oval biçimde
bir yapıdır. Üzengi kemikçiği hareket edince iç kısımda iç kulak sıvılarından perilenf denilen
sıvıya mekanik enerjiyi aktarır. Artık sesin ilerlediği ortam hava değil sıvıdır. Orta kulak hava
ile dolu bir boşluktur, iç kulak ise sıvı ile dolu bir boşluktur. Kulak zarının yüzeyi oval pencere
yüzeyinden çok daha büyüktür. Bu büyüklük farkı nedeniyle kulak zarını titreştiren ses enerjisi
üzengi kemikçiğini titreştirip iç kulağa sesi aktardığında sesin şiddetini de artırmış olur. İç
kulakta ise sesin sıvı içinde iletilmesi şiddetinde azalmaya neden olur.
İç kulak sıvıları titreşince bu sıvıların içinde ilerleyen ses enerjisi salyangoz (koklea) denilen iç
kulağın işitme ile ilgili kısmındaki işitmenin tüylü duyu hücrelerine ulaşır. Bu hücreler iç kulak
sıvılarının hareketi ile uyarılınca ses enerjisini sinirde iletilebilecek özellikte elektrik enerjisine
çevirir. Bu andan itibaren ses enerjisi artık mekanik enerji değil, elektrik enerjisidir. Tüylü
hücreler ile temasta olan işitme sinirinin lifleri tüylü duyu hücrelerinden gelen elektriksel uyarı
işitme siniri ile önce beyin sapındaki ara merkeze, sonra beynin içinde daha merkezdeki başka
ara merkezlere ve nihayet şakak bölgesine uyan bölgede beyin kabuğundaki işitme merkezine
ulaşır (Şekil 1). Böylece işitme gerçekleşmiş olur.
Şekil 1 İşitme
Gelen bir sesin konuşma sesi mi olduğu, eğer öyleyse ne dediği, bir hayvan sesi mi olduğu, bir
müzik sesi mi olduğu, bir gürültü mü olduğu, bir taşıt sesi mi olduğu vs beyinde sesin
işlenmesiyle anlaşılır.
11
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
Sarkaç ve Nabız ölçümü
Pisa
Katedrali’ni
kandilin(içerisinde
ziyareti
sırasında
tesadüfen
yağ yakılan ve aydınlatma için
kullanılan bir alet ) salınışına gözü takılan Galileo, kandilin
salınımının genlikten (salınımın genişliğinden) bağımsız
olduğunu fark etti. Bu durumu gerçekleştirdiği bilimsel
deneylerle daha iyi anladı ve bunu insanların nasıl
kullanabileceğini düşündü. Bunun için nabız ölçümü de
yapabilen ve uzunluğu değiştirilebilen bir sarkaç tasarladı.
Bunun yanı sıra bugün de görebildiğimiz altında sarkaç olan
saatlerin yapılabilmesi için uğraştı. Christian Huygens
Şekil 2.Galileo’nun sarkaçlı
(1629-1695), Galileo’nun fikir babası olduğu sarkaçlı saat
saat fikrini gösteren 1659
fikrini ilk gerçekleştiren kişi oldu.
tarihli çizim
Nabız nedir?
Nabız, kalbin hangi ritmde çalıştığı hakkında bilgi verir. Nabız insandan insana farklılık
gösterir. Genç bir bireyin hayatsal faaliyetleri daha aktif olduğu için vücudunu daha fazla temiz
kana ihtiyacı olur ve bu yüzden kalp atış hızı yani nabzı daha yüksektir fakat yaşlı bir birey
günlük aktifliğinin az olmasından dolayı daha düşük nabızlar ile hayatını devam ettirebilir.
Nabzın durması demek , kalp atışının durması demektir. Uzun süreli nabız durması canlının
hücrelerinin boğulması ve ölmesi anlamına gelir.
Nabız nasıl ölçülür?
İnsanlar
kendi
kullanmalıdır.
nabzını
Derimize
ölçmek
yakın
için
olan
atardamarı
damarlarımız,
toplardamarlardır ve kalp basıncını bu bölgelerde kuvvetli
bir şekilde hissedemeyiz. Atardamarlardan basınç için
aşağıdaki iki yöntemi kullanabiliriz.
1. Şekil 3’de olduğu gibi, bileklerimizde bulunan
atardamarlardaki kan basıncını, atış ritmini kontrol
Şekil 3. Bilekten nabız ölçümü
ederek nabzın normal düzeyde seyredip seyretmediğini
kontrol ederiz. (Yani 1 dakikada kanın damarlara kaç kez basınç yaptığı sayılır.)
12
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
2. Şekil 4’de görüldüğü gibi, aynı şekilde boynumuzda bulunan Şah
damarı olarak tabir ettiğimiz atar damarı kontrol ederek bu işlemi
yapabilirsiniz.
Şekil 4.Şah damarından nabız ölçümü
Nabız atım sayısı
Sağlıklı bir insandaki nabız atışı, 60 ile 100 arasında değişmektedir. Nabız atım sayısı, kişinin
yaşına, bulunduğu yaşam şartlarına ve günün hangi zamanında ölçtüğüne göre değişim
göstermektedir.
Nabız alınan bölgeler
Kolumuzda nabız alabileceğimiz bölgeler şekil 5’de verilmiştir.
Nabız alınan bölgeler
Şekil 5.Kolumuzda nabız alabileceğimiz bölümler
Nabız neden bütün damarlardan ölçülemez?
Nabız alınan damarlar, yüzeye yakın atardamarlar olmalıdır. Kollarımızda ve vücudumuzun
diğer yerlerinde gözle görebildiğimiz damarların neredeyse hepsi toplardamardır ve bunlardan
nabız ölçümü yapamamaktayız. Nabız ölçümü için sadece yüzeye yakın ve kemik yapımızın
izin verdiği bazı atardamarları bazı bölgelerde hissedebiliriz. Diğer türlü hissedilen atım
sayılarını net olarak sayamayabiliriz.
13
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
Sarkacın Parçaları ve Birleştirilişi
Sarkacın ahşap parçaları aşağıdaki görsellerde verilmiştir.
Sarkacın alt kısmında yer alacak parça
Sarkacın sağ tarafında yer
alacak parça (iki farklı
açıdan çizilmiş şekilde)
Sarkacın üst tarafında yer alacak parça (önden ve
arkadan görünümü)
Sarkacın sol tarafında yer alacak yuvarlak parça
Sol üstteki iki vida sağ tarafta yer
alacak parçayı ölçeğin olduğu parçaya
birleştirmek için kullanılacaktır. Diğer
vida taban parçasını sağ taraftaki
parçaya
birleştirmek
için
kullanılacaktır. Sağ üst taraftaki iki
parça altlarındaki somunlarla üst
parçaya birleştirilecektir. Bu parçalar
sarkacın uzunluğunun ayarlanmasını
Sarkaç yapımında kullanılacak diğer parçalar.
sağlayacak ortadaki uzun parçayı
tutacaklardır.
14
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
Sol alttaki küçük halkalı parçalardan biri sarkacın ipini uzunluğu ayarlayacak olan soldaki
halkalı parçanın üzerinde olan parçaya tutturacaktır. Bu parça uzun çubuk üzerinde hareket
ederek sarkacın uzunluğunun ayarlanmasını sağlayacaktır. Sol alttaki siyah başlıklı parça
sarkacın uzunluğu ayarlandıktan sonra sarkacın uzunluğunu sabitlemek için kullanılacaktır.
Sağdaki halkanın üzerindeki parça sağ taraftaki parçaya bağlanacak ve sarkacın rahat hareket
edebilmesi için sağdaki parçadan bir miktar uzakta durmasını ve sarkacın üst noktasının
belirlenmesini sağlayacaktır. Sağ altta görülen parça ise sarkacın altında salınım yapacak
ağırlıktır.
Solda sarkacın birleştirilmesini şematik olarak gösteren çizim ve sağda sarkacın tamamlanmış
halinin fotoğrafı görünmektedir. Çizimde parçaların nasıl yerleştirileceği ve nasıl
birleştirileceği gösterilmeye çalışılmıştır. Sadece sağ taraftaki parçanın birleştirilmesini
sağlayacak olan 3 adet vida gösterilmemiştir, onlar da alt parça ile sağ taraftaki parçayı
birleştirecek bir vidadır ve alttan yukarı doğru takılacaktır. Diğer iki vida ise sağ taraftaki parça
ile üst taraftaki parçayı birleştirmek için kullanılacaktır ve sağ taraftan sol tarafa doğru
takılacaktır.
Ölçeğin hazırlanışı:
Ölçeği hazırlamak için şekilde görüldüğü gibi sarkacın üst kısmındaki parçanın kullanılacaktır.
Şekildekine benzer bir şekilde ölçek hazırlanacaktır. Aşağıya dakikadaki tekrarsıklığı, şekilde
f(dakika) şeklinde gösterilmiştir, yukarıya ise sarkacın uzunluğu yazılacaktır. Aşağıda 60'dan
başlayarak 130'a kadar olan dakikadaki tekrarsıklığı yazılacak yukarıya ise bu tekrarsıklıklarına
15
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
karşılık gelen uzunluklar yazılacaktır. Yenilenim süresi (periyot) ile tekrarsıklığı (frekans)
arasında
T = 1/ f şeklinde bir ilişki vardır ve buradan tekrarsıklığı ile uzunluk arasındaki ilişkiyi
T = 2π L / g kullanılarak f = g / L /( 2π) elde edebiliriz. Bu durumda elde edeceğimiz
uzunluğa bağlı verileri aşağıdaki gibi çizge halinde yazabiliriz. Bu verilerden hepsini
işaretlemek tahta üzerinde yer problemine yol açacağı için tekrarsıklığının 5'er 5'er arttığı
durumları ve karşılık geldiği uzunlukları yazmak yeterlidir. İstenilirse ara değerler üstteki
şekildeki gibi işaretlenebilir. Ölçekle ilgili uzunluk tekrarsıklığı ilişkisini gösterir çizgeler:
L(cm) 24.85 24.04 23.27 22.54 21.84 21.17 20.54 19.93 19.35 18.79 18.26 17.75 17.26 16.79
f(d)
61
60
62
63
64
66
65
67
68
69
70
71
72
73
L 16.34 15.90 15.49 15.09 14.70 14.33 13.98 13.63 13.30 12.99 12.68 12.38 12.10 11.82
ff 74
75
76
77
78
79
81
80
82
83
84
85
86
87
L 11.55 11.29 11.04 10.80 10.57 10.34 10.12 9.91 9.71 9.51 9.31 9.13 8.95 8.77
ff 88
89
90
91
92
93
94
96
L 8.60
8.43
8.27
8.11
7.96
7.81
7.67
7.53
7.39
7.26
ff 102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
95
97
98
99
100
101
7.13
7.01
6.88
6.76
112
113
114
115
L 6.65 6.53 6.42 6.32 6.21 6.11 6.01 5.91 5.82 5.73 5.63 5.55 5.46 5.38 5.29
ff 116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
16
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
Galileo sarkacı ile yapılabilecek deneyler
Sarkacın Ayarlanması ve Temel Salınım Hareketi
Sarkacın uzunluğunu 24.8 cm'ye ayarlayarak öncelikle yenilenim süresinin ne olduğunu
bulalım. Bunun için sarkacı denge konumundan 1-2 cm saptırıp bırakın ve sarkacın yenilenim
süresinin ne olduğunu ölçün. Sarkaç uzunluğa bağlı olarak farklı yenilenim süresi boyunca
hareketini tekrarlayacaktır. Tek bir yenilenim süresini ölçmek hata payını arttıracağı için
sarkacın birçok defa (10 defa civarı yeterli olabilir) salınım hareketini tekrarlamasını bekleyin
ve bu süre boyunca ne kadar zaman geçtiğini ölçün. Süreyi başlatırken sarkacın konumunu
belirleyin (sağ veya sol dönüm noktası en kolay ölçüm konumudur) ve süreyi eğer 10 defa
salınım yapmasına göre tutmuşsanız bulduğunuz süreyi 10'a bölün, elde ettiğiniz süre sarkacın
yenilenim süresi (periyodu) olacaktır. Uzunluğu 24.8 cm'ye ayarladığınız için bulacağınız süre
1 saniye olmalıdır. Saniyede bir defa hareketi yapıyorsa dakikada 60 defa hareketi
tekrarlayacaktır ve sarkacın tekrarsıklığı (frekans) ölçeği dakikada hareketin kaç defa
tekrarlandığına göre ayarlanmıştır. Bunu yaparken sarkacı denge noktasından fazla
uzaklaştırmazsanız daha iyi sonuçlar alabilirsiniz.
1. Uzunluk yenilenim süresi (periyot) ilişkisi
Şimdi uzunluğu değiştirerek 24.8 cm'de yaptığınız işlemi tekrarlayın. Daha kısa uzunluklarda
yenilenim süresi azalacaktır ve sarkaç hızlı hareket etmeye başlayacaktır. Bu da tekrarsıklığının
(frekansın) artmasına yol açacaktır. Örnek olarak uzunluğu 6.2 cm'ye ayarladığınızı düşünelim.
Bu durumda sarkaç 10 salınımı 5 saniyede yapacaktır. Eğer birim zamanı genel olarak yapıldığı
gibi 1 saniye olarak alırsak tekrarsıklığı 2 olacaktır.
Ama ölçek dakikada olan tekrarsıklığını gösterdiği için ölçekte okumamız gereken 120
olacaktır. (Saniyede 2 defa salınım yapıyorsa, dakikada 120 defa salınım yapar.)
2. Kütle ekleyerek deney
Şimdi sarkacın yenilenim süresinin kütleye bağlı nasıl değiştiğini inceleyelim. Sarkacın
ucundaki bilyenin üzerine bant ile bir bozuk para yapıştıralım. Bu deney için istediğiniz bozuk
parayı kullanabilirsiniz. Sarkacın uzunluğunu 24.8 cm'ye ayarlayalım. Başlangıçta yaptığımız
deneyde yinelenim süresinin 1 saniye olduğunu görmüştük. Eğer eklediğimiz kütle yinelenim
süresini değiştirecekse bulacağımız sonuç 1 saniyeden farklı olmalıdır.
17
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
Deney sonucunda hata payından kaynaklı küçük değişimler olabilir, ama bu farklar hata payı
içerisinde olacağı için deney sonucunu değiştirmez ve bulunması gereken değer 1 saniye
civarında olmalıdır. İsterseniz farklı bozuk paraları (bir veya birden fazla) yapıştırarak deneyi
tekrarlayabilirsiniz.
Bu durum Dünya'nın kütleçekim ilkesine göre uyguladığı etkiyle ilgilidir ve bütün cisimler
Dünya'nın kütleçekimi altında eşit şekilde etkileneceğinden elde edilecek sonuç ivme (hızın
zamana bağlı değişimi) değişmeyeceği için değişmeyecektir. Sarkacın hareket ettiği aralıkta
Dünya'nın kütleçekimi sabit alınabilir, kütleçekimin değişmesi için mesafenin yüzlerce
kilometre civarında değişmesi gerekir. Sarkacın hareketinin kütleden bağımsız olması
Galileo'nun Pisa kulesi üzerinden yaptığı düşünce deneyi ile aslında aynı anlama gelmektedir.
Kütleye bağlı olarak sarkaçtaki ivmelenmenin değişmemesi ve yenilenim süresinin
değişmemesi Dünya üzerindeki bütün cisimlerin eşit şekilde ivmelendiğinin göstergesidir ve
hava direncini önemsemediğimizde eşit yükseklikten bırakılan iki cismin aynı anda düşeceği
sonucunu buradan çıkarabiliriz.
3. Sarkaç ile nabız ölçümü
Sarkaç Galileo'nun yaptığı nabız ölçere benzer bir şekilde tasarlanmıştır ve bu sarkaç
kullanılarak nabız sayısı (insanın dakikadaki kalp atım sayısı) ölçülebilir. Tekrarsıklığının
saniyeye göre değilde dakikaya göre belirlenmesinin sebeplerinden biri budur. Diğer sebebi
yenilenim süresi (periyot) ve tekrarsıklığı (frekans) arasındaki ilişkinin daha iyi
anlaşılabilmesidir.
Nabız sayısını bulabilmek için öncelikle sarkacı herhangi bir uzunluğa getirin. Bileğinizden
nabzınızı bulun (Eğer bileğinizden kalp atımınızı hissedemiyorsanız vücudunuzun diğer
kısımlarını da kullanabilirsiniz). Nabzınızda kalbinizin kan pompalamasının işareti olan basıncı
hissettiğiniz anda sarkacın konumuna bakın. Eğer nabzınızın basıncını yeniden hissettiğinizde
sarkaç bir tam hareket yapmışsa ölçekte gördüğünüz dakikadaki tekrarsıklığı sizin dakikadaki
kalp atım sayınızı yani nabzınızı verir. Eğer nabzınız sarkacın hareketine göre daha hızlıysa
sarkacın uzunluğunu kısaltmalısınız, tersi geçerliyse yani nabzınız sarkacın hareketine göre
daha yavaşsa sarkacın uzunluğunu arttırmalısınız. Bu işlemi sarkacın salınımı ile nabzınızı
eşzamanlı (sarkacın yenilenim süresi ve nabzınızın atım süresi aynı olana) kadar tekrarlayınız.
İkisini eşzamanlı hale getirdiğinizde nabız sayınızı bulmuş olacaksınız. Bu işlemi yaparken
acele etmemeye özen göstermelisiniz ve uzunluğun değişimini nabzınız ile arasındaki zaman
farkına göre yapmalısınız.
18
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
Nabız sayımız duygularımıza göre (örneğin heyecanlanmış olmamıza) veya vücudumuzun ne
kadar hareketli (aktif) olduğuna göre değişir. Kısa bir süre koşarsanız nabzınızın daha hızlı
atmasını sağlayabilirsiniz. Kısa bir koşudan sonra nabzınızı sarkacı kullanarak yeniden ölçün,
nabız sayınızın ilk ölçümünüze göre daha fazla olduğunu göreceksiniz.
Sarkaç kullanılarak yapılabilecek ileri düzeyde deneyler:
Bu deneyleri yapabilmek için oldukça hassas ölçümler gerekebilir. Sabırlı biriyseniz bunları
deneyebilirsiniz. Bu deneylerin sonuçlarını daha iyi yorumlayabilmek için ileri düzeyde fizik
bilgisi gerekebilir ve bunu muhtemelen üniversite eğitimi sırasında (eğer fizik bölümünde
okursanız) öğrenebilirsiniz. Bu deneyleri eğitim hayatınızın ilerki aşamalarında eğer bu konu
ile ilgili eğitim alırsanız yapabilirsiniz veya meraklı ve öğrenmeye yatkınsanız denemenizde
herhangi bir sakınca yoktur.
1. Sarkacın yenilenim süresi aslında sarkacın denge konumundan ne kadar uzaklaştığına
bağımlıdır. Bu bağımlılık yenilenim süresi için
T = 2π L / g [ 1+ θ02 / 16 +11θ04 / 3072+ ... ]
şeklindedir. Burada açının radyan cinsinden hesaplanması gerekmektedir. Eğer sarkacın serbest
bırakıldığı açı 90 derece ise bunu 180'e bölüp π çarpmamız gerekir ve elde edeceğimiz sonuç
1.57'dir. Bu durumda yenilenim süresi yüzde 15 civarında değişecektir ve 24.8 cm için deneyi
yapmışsak ve küçük açılarda 1 saniyelik yenilenim süresini elde etmişsek 90 derecelik açıdan
sarkacın bilyesini bıraktığımızda 1.15 saniye şeklinde yenilenim süresini elde ederiz ve eğer
süreyi 10 defalık salınım için yapmışsak elde edeceğimiz sonuç 10 saniye yerine 11.5 saniye
olur. Öncelikle 90 derecelik açıdan bilyeyi serbest bırakarak bu açıya bağımlı değişimi elde
edebilirsiniz. Diğer durumları da kendi isteğinize göre deneyebilirsiniz. 30 derecelik, 45
derecelik ve 60 derecelik durumlar için deneyi tekrarlayıp yenilenim süresinin nasıl değiştiğini
gözlemleyebilirsiniz. Seçtiğiniz açı küçükse yenilenim süresinin değişikliği de küçük olacaktır,
bunları gözlemleyebilmek için salınım sayısını 10'da fazla olmalıdır ve ne kadar çok salınım
kullanarak deneyi tekrarlarsanız o kadar daha iyi sonuç elde edersiniz.
2. Galileo sarkacını kullanarak burkulum sarkacı deneyi de yapabilirsiniz. Burkulum sarkacının
değişik çeşitleri vardır, elinizdeki sarkaçla ipin burkuluma verdiği tepkiden yararlanarak bir
burkulum sarkacı elde edebilirsiniz. Bunun için yapmanız gereken sadece bilyeyi kendi
etrafında birden çok defa çevirmek ve denge konumunda serbest bırakmaktır. Serbest
bıraktığınızda bilyenin sağa ve sola sırasıyla dönüş hareketi yaptığını göreceksiniz. Bu durum
19
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
için geçerli olan denklem
T = 2π I / k
şeklindedir. I cismin dönüş eylemsizliği, k da bu deney için ipin kendini eski konumuna
getirmesi ile ilgili bir sabittir. Bu sabit ipin uzunluğu ve cinsi ile değişiklik gösterir. I ise bilye
küresel olduğu için
I = 2 m R2 / 5
şeklindedir. Elinizdeki sarkaçta 15 mm, 18 mm ve 19 mm
çapında bilyelerden bir vardır ve bunların kütlesi bilyenin hacmi 4 π R
3
/3
ile bilyenin
yoğunluğunun çarpımından 14gr, 24gr ve 28gr şeklinde elde edilebilir. (yoğunluk yaklaşık
2
3
olarak d= 7.86gr /cm ) Her bir duruma karşılık gelen dönüş eylemsizliği 3.15gr.cm ,
7.78gr.cm2 ve 10.1gr.cm2 şeklindedir. Bu dönüş eylemsizliklerinden uygun olanı kullanarak
yenilenim süresi ölçümü yaparak k katsayısını bulabilirsiniz ve bu katsayının uzunluğa bağlı
nasıl değiştiğini bu deneyden yola çıkarak hesaplayabilirsiniz.
3. Burkulum sarkacı ve basit sarkaç deneylerini birleştirerek de yapabilirsiniz. Yapmanız gereken bilyeyi
kendi etrafında birden fazla defa çevirmek ve denge konumundan bilyeyi uzaklaştırarak serbest
bırakmaktır. Bu durumda bilye hem kendi etrafında sağa ve sola tekrarlanan hareketler yaparken hem
de basit sarkaç hareketi olan salınımı yapacaktır. Bu durum çok az miktarda basit salınım için
yenilenim süresini değiştirir ve benzer şekilde burkulum sarkacı için de yenilenim süresini
değiştirir.
20
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
KİMYA
21
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
Dalgalanan Saat Tepkimesi
Amaç: Öğrencileri denge konusunda bilgilendirmek, bir denge tepkimesindeki aşamaları;
tepkimeye girenleri ve oluşan ürünleri renk değişimleriyle gözlemek.
Düzenek:










1L beher
Damıtılmış su
Sülfürik Asit (H2SO4) (4.5 mL)
Potasyum Iyodür (KIO3) (43 g)
Malonik Asit (HOOCCH2COOH) (15.6 g)
Mangan(II)sulfat monohidrat (MnSO4.H2O) (3.4 g)
Nişasta (4 g)
30 % Hidrojen peroksit (H2O2) (400 mL)
Manyetik karıştırıcı
Manyetik balık
Hazırlanışı:
1. A çözeltisi’ nin hazırlanması
a. KIO3 800 mL damıtılmış su içerisinde çözülür
b. H2SO4 eklenir
c. Çözelti 1L’ye seyreltilir
2. B çözeltisi’ nin hazırlanması
a. HOOCCH2COOH ve MnSO4.H2O’i 800 mL su içerisine eklenir
b. Nişasta eklenir ve hepsi çözünene kadar karıştırılır.
c. Çözelti 1L’ye seyreltilir
3. C çözeltisi’ nin hazırlanması
(Taze B çözeltisi’nin kullanılması gerekmektedir. Eğer 1 gün önce hazırlanmış çözelti
kullanılacaksa buzdolabında saklanması gerekmektedir.)
a. H2O2 1 L’ ye seyreltilir
b. Her bir çözeltiden (çözelti A ve B) 300 mL eklenir
c. Elde edilen çözelti manyetik karıştırıcı yardımıyla karıştırılır.
Gözlem: Üç renksiz çözelti karıştırıldı. Sonuçta elde edilen karışımın rengi 5 dakika boyunca
sarı-kahverengi ve mavi renkler arasında gidip gelecektir. Tepkimeler sonlandığında çözeltinin
rengi mavi-siyah olacaktır.
Açıklama: Bir tepkimenin ürünü diğer tepkimenin başlangıç maddesi, girenidir. Bu iki
tepkime dengeye ulaşıncaya kadar ileri ve geri geçişler yapacaklardır. Sonuç denge tepkimesi:
IO3- + 2 H2O2 + CH2(CO2H)2 + H+  ICH(CO2H)2 + 2O2 + 3 H2O
Bu tepkime iki aşamadan oluşmaktadır (A ve B):
IO3- + 2 H2O2 + H+  HOI + 2O2 + 2 H2O (A)
HOI + CH2(CO2H)2  ICH(CO2H)2 + H2O (B)
22
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
Yeşil Alev
Gerekli kimyasallar


Metanol
Borik asit
Deney:
1. Bir behere 10 mL methanol konur ve yakılır (Gözlem 1).
2. Bir başka beherin içine borik asit (2 g) konur ve üzerine methanol eklenir. Bu karışım
iyice karıştırılır. Üste kalan sıvı bir başka behere aktarılarak yakılır (Gözlem 2).
Gözlem 1
Gözlem 2
Açıklama:
Reaksiyon: B(OH)3 +3MeOH B(OMe)3
Bor bileşikleri yandığında yeşil alev verirler. Bu tepkime Etanol ve isopropanol içinde
yapıldığında çalışmaz. Çünkü yukarıkadi tepkime daha yavaştır, buda çözücü içindeki bor
miktarını azaltacaktır.
Magnezyum-Limon Pili
Limonun asitlik özelliği kullanılarak yapılan bu deneyde, magnezyum metalinin aktifliği nedeni
ile yüksek voltaj ve akım elde edilebilmektedir ve küçük bir LED lambayı yakacak kadar
elektrik üretilebilmektedir.
23
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
Malzemeler:





Mg şerit (1 cm)
LED lamba
Limon suyu
Tuvalet kağıdı parçası
Bozuk para
Mg şerit
LED lamba
Limon suyu
Yapılışı:
Tuvalet kağıdına limon suyu emdirilir. Para ile magnezyum şerit arasına sıkıştırılır. LED’in kısa
ayağı magnezyuma, diğer ayağı da paraya değecek şekilde birleştirildiğinde LED’in yandığı
görülür. Para burada sadece elektrik iletkenliğini sağlayan bir elektrot görevi görmektedir.
Reaksiyonlar:
Magnezyum aktif bir metal olarak elektron vermeye oldukça yatkındır ve kimyasal ifadesi ile
kolay yükseltgenir. Limon suyunun asitliğinin kaynağı olan H+ iyonları da kolaylıkla elektron
alarak indirgenebilir.
Mg  Mg2+ + 2e-
2H+ + 2e-  H2
Net tepkime: Mg + 2H+  Mg2+ + H2
Daha güçlü bir pil elde etmek için seri bir şekilde birden fazla pil bağlayarak LED’in daha
kuvvetli bir ışık vermesi sağlanabilmektedir.
24
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
Fil Diş Macunu
Gerekli Malzemeler:





30% H2O2
Mezür
Sodyum iyodür (NaI)
Renklendirici
Sıvı deterjan
Deney:
1. 1 L lik mezür içerisine 50 mL 30% H2O2, renklendirci ve 3 mL kadar sıvı deterjan
eklenir.
2. Yarım kaşık kadar NaI bu karışıma eklenir. Bu reaksiyon sonucu oksijen çıkışı ve bol
miktarda diş macunu kıvamında köpük oluşumu gözlemlenir.
Açıklama:
Parçalanması sonucunda su ve oksiyen açığa çıkmaktadır. Ve reaksiyonu hızlandırmak için
katalizör olarak NaI kullanılmaktadır. Bu reaksiyon iki basamakta aşağıda gösterilmektedir:
H2O2(aq) + I- (aq) → H2O(l) + IO-(aq)
IO-(aq) + H2O2 (aq) → H2O (l) + O2 (g) + I- (aq)
2H2O2 (aq) → 2H2O(l) + O2(g)
Sıvı Azot ve Kuru Buz Deneyleri
Web sitesi:
http://mad-science.wonderhowto.com/how-to/10-things-do-birthday-party-with-liquidnitrogen-0148694/
https://www.youtube.com/watch?v=8tHOVVgGkpk
1. Dondurulan muz, portakal vb. sıvı azot içerisine batırılarak çekiç niyetine kullanabilir.
2. Geniş bir kabı ılık su ile doldur. Üzerine bir bardak veya küçük bir dewar sıvı azot
boşalt. Direkt gaz haline geçen azot kabın üzerinde oluşan yoğun sis gibi gözükecektir.
3. Dar Boyunlu cam bir şişenin (bira veya kola şişesi) ¼’ünü sıvı azot ile doldur. Sonra
üzerine yarım çay bardağı sıcak su ekle, ve şişenin ağzına plastik balonu yerleştir. Balon
şişecektir. Veya; Balonlara bir huni yardımıyla sıvı azot koy.. Balonun içindeki sıvı
azot ısınıca, gaz haline geçer ve balon şişer. Şisen balonların ağzını bağla ve kenara koy.
25
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
4. Geniş bir kaba sıvı azot doldur. Şisen balonlardan kaç tanesini kabın içerisine
sığdırabileceğini sor? Şisen balonları art arda yavaşça sıvı azotun içine daldır.
Balonların küçüldüğü gözlemlenecektir. Balonlar sıvı azottan çıkarılıp oda sıcalığına
geldiklerinde yeniden hacim kazandıkları gözlemlenecektir.
5. Yanan bir mumu sıvı azot koyduğun kabın üzerine tut, mum yeterli O2 olmadığı için
sönecektir.
6. Sıvı azot a batırılmış cipsler veya bisküviler ikram edilecektir.
7. Geniş bir kap içeri su ile doldurulur ve içerisine bir blok kuru buz yerleştirilir. 250 mL
su içerisine 5 kaşık sıvı deterjan ve 4 kaşık gliserin eklenir. Bu karışımla ıslatılan uzun
bir bez parçası kuru buz kabında oluşan hava kabarcıklarının üzerinden geçirilir.
26
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
ZEKA, MATEMATİK ve
MANTIK OYUNLARI
27
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
En Küçük Pozitif Sayı
Verilen sayıları ve dört işlemi(+,-,/,x) kullanarak oluşturamayacağınız en küçük pozitif sayı
kaçtır?
Sayıları işlemsiz de yazarak bulabilirsiniz. Ancak her bir sayı en fazla 1 kez kullanılabilir.
1,3
1>
2>
3>
4>
1,2,3
1>
2>
3>
4>
5>
6>
7>
8>
9>
1
3-1=2
3
1+3=4
1
2
3
1+3=4
2+3=5
1+2+3=6
2x3+1=7
2x(1+3)=8
3x(1+2)=9
1,3,9 > ?
İstediğiniz 3 farklı sayı kullanarak 1 den başlayarak en büyük hangi sayıya ulaşabilirsiniz?
2,3,7
1> 3-2=1
2> 2
3> 3
4> 7-3=4
5> 7-2=5
6> 2x3=6
7> 7
8> 2x(7-3)=8
9> 7+2=9
10>
7+3=10
11>
…
12>
…
13>
…
14>
…
15>
…
16>
…
17>
…?
1,3,5,7 > ?
28
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
Daire Bölmece
Bir daireyi, çevresindeki 2 farklı noktadan geçen bir doğru parçasıyla 2 alana böleriz.
Bir daireyi aynı koşullarda 2 doğru parçası ile kaç bölgeye ayırabiliriz?
3 veya 4.
3 doğru parçasıyla kaç bölgeye ayırabiliriz?
Genel bir formülle ifade edecek olursak. n adet çizgi için
Minimum bölge sayısı: n+1
2
Maksimum bölge sayısı:(n+n+2)/2
29
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
Resfebeler
Resfebe, resim veya şekiller ve bu şekillerin özelliklerine göre, yeni ve anlamlı bir kelime,
isim, atasözü veya deyim oluşturulmasıdır.
Renkler, kısaltmalar, bayraklar, trafik kodları, simgelerin ters veya yan durması, resim, vb.
ifadeler yardımıyla aranan yeni kelimeler bulunur.
N
T
I
30
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
Zihin Nim
Nim oyunu kibrit çöpü, fasulye, boncuk vb. pek çok materyalle oynanabilecek ve kuralları da
değişiklik gösterebilecek bir oyundur.
Zihin nim ise, nim oyununun bir şeklinin zihinde oynanması esasına dayanır.
2 kişilik oyun: 1 den başlayarak her seferinde 1 veya 2 rakam söyleyerek 20 de oyun bitecektir.
20 yi söyleyen kişi oyunu kazanacaktır. Buna göre ilk başlayan oyuncunun kazanma stratejisi
ne olmalıdır?
3 kişilik oyun: 1 den başlayarak her seferinde 1 veya 2 rakam söyleyerek ilerlenecektir.
30 sayısını ilk söyleyen kişi oyunu kazanır.
4 kişilik oyun: Eşli oynanabilir, 1 ve 3 numaralı kişilerle, 2 ve 4 numaralı kişiler eşleşebilir.
Oyunun bitiş sayısı oyun başlamadan belirlenir. Değişkenlik gösterebilir.
Her seferinde 1 veya 2 sayı değil, 1 veya 2 veya 3 sayı söylenebilir tarzında da oynanabilir.
Kazanma stratejileri için farklı durumları analiz etmek gerekir.
Son kişinin oyunu kaybedeceği kuralına göre de oyun kuralında değişiklik yapılabilir.
31
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
Parmaklarla Çarpma
Çarpım tablosunun ezberlenmesi yerine, çarpmanın yeni öğrenen çocuklarda 5 ve 5 ten küçük
sayılarda toplama mantığı ile verilerek öğretilmesi, 6-10 çarpımlarının ise parmaklarla
öğretilmesi daha kolay ve eğlenceli olabilir.
Parmaklarla çarpmada iki farklı yöntem göreceğiz.
1. 9 ile 1-10 arası herhangi bir sayının ile çarpılması:
32
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
Kağıt İçinden Geçmek
33
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
34
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
35
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
36
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
37
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
38
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
39
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
40
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
41
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
42
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
43
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
44
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
45
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
46
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
47
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
48
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
49
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
50
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
51
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
52
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
53
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
54
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
55
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
BİLGİSAYAR
56
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
Bilgisayar Grafiği nedir?
Bilgisayar grafiği sanal bir dünyanın bilgisayar yardımı ile görselleştirilmesidir. Günümüzde
film sektöründen, sağlık sektörüne, bilgisayar oyunlarından, uçak simülatörlerine birçok alanda
bilgisayar grafiği uygulamaları karşımıza çıkar. 3 boyutlu bilgisayar grafiğinde ilk modellenen
ve görselleştirilen sanal nesnelerden birisi Utah çaydanlığıdır (Martin Newell, Utah
Üniversitesi, 1975).
https://josh320.wordpress.com/2014/01/05/utahs-teapot/
Sanal bir dünyanın bir bilgisayar yardımıyla görselleştirilmesi bir sürü alt adım içerir:
Sanal dünyanın modellenmesi ve bilgisayarda ifade edilmesi
Sanal dünyaya bakmak için kullandığımız gözün/kameranın modellenmesi ya da görüntü
oluşum mekanizmasının modellenmesi
Işığın nesnelerle etkileşiminin modellenmesi
Nesnelerin birbirleriyle etkileşiminin modellenmesi
Göze/kameraya ulaşan ışığın ürettiği görüntünün ekranda gösterilmesi
Bu bir saatlik sunumda bütün bu adımların detayları açıklanacak ve örnekler
sunulacaktır.Bilgisayar grafiği günümüzde sadece bilgisayarlarda değil cep telefonlarından
televizyonlara birçok ortamda karşımıza çıkar. Etkin bir bilgisayar grafiği uygulaması için
bilgisayar programcıları, sanatçılar, ses mühendisleri, senaristler, matematikçiler, fizikçiler gibi
çok farklı uzmanlık alanına sahip kişiler birlikte çalışırlar.Bilgisayar grafiğinin kullanıldığı
uygulama örnekleri aşağıda “3 boyutlu bilgisayar grafiği” anahtar kelimeleri ile elde edilen bir
Google Görseller sorgusunda gösterilmektedir:
57
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
58
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
MEKATRONİK
59
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
Bu küçük el kitapçığında, İLKYAR Yaz Bilim Okulunda katıldığınız mekatronik etkinliği ile
ilgili bilgileri bulabilirsiniz. Etkinliktekileri unutursanız, bu kitapçığı kullanarak
hatırlayabilirsiniz.
O zaman etkinliğin ismi ile başlayalım. Ne demekti MEKATRONİK?
Mekatronik: Bu kelime makine ve elektronik kelimelerinin birleşimi ile oluşturulmuştur.
Anlamı ise makine mühendisliği ile elektronik mühendisliğinin birleştirilmesi ve bilgisayar
teknolojisinin desteklemesi ile yapılan bir mühendislik alanıdır.
Şekil 1 Akrep Robot
Şekil 1’ de gösterilen makine mekatronik mühendisliğinin bir ürünüdür. Bu makineyi hareket
ettiren, kolları, bacakları, gövdesini oluşturan bütün kısımlara mekanik parçalar diyoruz ve
makine mühendisleri tarafından tasarlanır. Mekanik kısımları, insanların kasları, kemikleri gibi
düşünebiliriz. Bu makinenin dışarıdan aldığı bilgileri beynine ileten, o bilgiler hakkında
yorumlar üreten ve yorumlarının sonucunu mekanik parçalara ileten kısımlara ise elektronik
parçalar diyoruz ve elektronik mühendisleri tarafından tasarlanır. Elektronik kısımları ise
insanın sinir hücreleri ve beyni olarak düşünebiliriz. Bilgisayar teknolojisi ise beynin içinde
devreye giriyor. Aldığı bilgileri yorumlayan, sonuçlar çıkaran ve o bilgilere göre nasıl hareket
edeceğine karar veren sistemdir. İnsan için beyindeki algılama, sonuç çıkarma olayları örnek
verilebilir.
Peki o zaman, ROBOTİK ne demekti?
Robotik: Robotlar belirli amaçlar için görevlendirdiğimiz, çevreleriyle etkileşime geçebilen ,
programlanabilir, akıllı makinelerdir.
Şekil 2’ de insansı bir robot olan Asimov’ u görüyorsunuz.
Şekil 2 Asimov
Robotlar kullanım alanlarına göre çok çeşitlilik gösterirler. Bunlar;
60
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
 Endüstriyel robotlar
 Doktor Robotlar
 Savunma Robotları
 Astronot Robotlar
 İnsansı Robotlar
 Arama Kurtarma Robotları
 Çiftçi Robotlar
 Yardımcı Robotlar
 Eğlence Robotları
Robotlar içerisinde bulundukları ortamı algılar ve çevreden edindiği bilgiye göre davranır.
Algılayıcı: Robotlara içerisinde bulundukları ortamdan bilgiler aktaran parçalardır. Robotlar
görevlerini bu algılayıcılardan aldıkları bilgilere göre yaparlar. Örneğin: mesafe algılayıcı, ışık
algılayıcı, çizgi algılayıcı vb.
Eyleyiciler: Robotların hareket sistemini oluştururlar. Algılayıcıların sağladığı bilgiler
sonucunda, robotun aldığı kararı uygulayan parçalardır. Örneğin: motorlar, lambalar,
mikrofonlar vb.
Şekil 3 Mesafe Algılayıcı
Şekil 4 Motor ve Tekerlek
Kontrolcü: Diğer ismi mikro işlemcidir. Robotların beyni diyebiliriz. Bütün bilgiler
kontrolcüye gelir ve gereken tepki kontrolcüde oluşturulduktan sonra ilgili kısımlara iletilir.
Şekil 5 Kontrolcü Kartı
Şekil 5’ te etkinlikte kullandığımız robotun kontrolcüsünün de içinde bulunduğu kontrolcü
kartını görebilirsiniz.
Algoritma: Bir görevi yapabilmek için bütün adımların birbirini takip edecek şekilde
sıralanmasına denir. Algoritma kelimesi hem matematikte hem de bilgisayar biliminde aynı
anlamı ile kullanılır.
61
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
Kelimenin kökeni Ebu Abdullah Muhammed İbn Musa El Harezmi’ ye dayanır. Harezmi cebir
alanında yaptıklarıyla bilinir ancak ilk algoritma örneklerine de onun çalışmalarında rastlanır.
Algoritmayı bir işin yapılması için gereken akış şeması olarak da düşünebiliriz. Etkinlikte
verilen örneği hatırlayalım. Robotumuzu kapıdan çıkarmak için verdiğimiz bütün komutlar ve
onların mantık sıralamasının oluşturduğu akış şemasına algoritma diyoruz.
Bizler algoritmalar oluşturabilir miyiz?
Üzerinde yaşadığımız toprakların, medeniyetin doğuşundan, matematik fen gibi bilimlere
yaptığı katkı ve tanıklığı unutmamalıyız. Bir yanımız medeniyetin beşiği Mezopotamya, diğer
yanımız eski Yunan... Bizler Harezmi gibi mükemmel bilim insanlarının mirasçılarıyız. Elbette
yapabiliriz. Ayrıca farkında olmadan her gün yüzlerce algoritma üretiyoruz ve onları
uyguluyoruz. Şekil 6’ da gündelik hayatımızda çok sık kullandığımız akış şemasına bir örnek
verilmiştir.
Şekil 6 Akış Şeması
Algortimalar, makinelerin ve robotların çevreden topladıkları bilgilere göre nasıl
davranacaklarını belirlerler. Robotun beyni gibi davranırlar.
Arakadaşlar aklınıza takılan bütün soruları bizlere sorabilirsiniz. İleride aklınıza takılırsa da
bizlere mektuplarda sorabilirsiniz.
62
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
BİLİM VE TEKNOLOJİ
KOLEKSİYONU SERGİ
ALANI
Bugün geçmişten günümüze bir yolculuk yapacaksın. Her
binada farklı görevler seni bekliyor; hazır mısın?
Başlıyoruz.
63
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
64
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
65
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
66
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
67
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
68
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
69
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
İMALAT
70
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
İşimiz özünde ahşap işlemek.. Olabildiğince uç örnekler gösterek başladık etkinliğe. Ahşaptan
yapılmış kanat çırpan kuşlar, yürüyen, sese duyarlı dinazor modelleri .. Böylelikle biraz sonra
kullanmaya başlayacağımız makinalardan neler ortaya çıkabileceğini görmelerini istedik. Daha
sonra yapacağımız modele geldi sıra, uçak..
Öncelikle kullanacağımız aletleri tanıdık. Torna, zımpara ve kıl testere.. Aletlerin başında
yığılmaya önleyerek akıcı bir üretim hattı sağlamak için gruplaştıktan sonra koyulduk
çalışmaya. Çalışmalarımızı iki aşamada özetleyebiliriz. İlk aşamada montaj için parçaların
hazırladık. Bu kapsamda, uçağımızın kanat ve arka kuyruk parçalarının kenarları zımpara
makinasında düzeltildi. Daha sonra parçaların köşeleri yine zımpara makinasında çeyrek daire
olacak şekilde yuvarlandı. Zımpara istasyonundan sonra sonraki durak kıl testere idi. Burada,
diktörtgen ince bir levhaya kıl testere yardımıyla pervane şekli verildi. Daha sonra geldik torna
makinalarının başına. Kübik bir parça torna makinasına bağlanıp küresel hale getirildi ve
uçağımızın pilotu oluşturuldu. Son olarak el zımparalara girdi devreye. Burada uçağımızın iniş
takımını ve gövdesini oluşturan parçalar zımparalanarak kenarları düzeltildi. Böylelikle tüm
parçalarımızın üretimini tamamlamış olduk.
Şimdi geldik ikinci aşamaya, montaj hattı.Kanatlar çakıldı.. El ile dakikalarca zımparalanan
gövde kanatlara vidalandı.. Arka kuyruk yapıştırıcı yardımıyla iniş takımları ise vida ile
gövdeye sabitlendi. Pervanemizi uçağın önüne vidaldıktan sonra, tornada şekil verdiğimiz
plotumuz uçağa yerleştirildi. Artık uçuşa hazırız..
Bu etkinlik sayesinde ahşap işlemede kullanılan aletlerin bir kısmını tanıdık, aletlerle birebir
etkileşimde bulunduk, el becerimiz, hayal gücümüz gelişti. Ama en önemlisi, başından sonuna
emek verdiğimiz bir son ürün çıktı ortaya
Geri dönüp baktığımızda bunu ben yaptım
diyebileceğimiz birer anı vardı elimizde artık. Kısacası, ürettik ve üretmenin tadına vardık.
71
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
GIDA
MÜHENDİSLİĞİ
72
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
Gıda Güvenliği: Gıda güvenliği hakkında genel bilgi verilmesi ve gıda güvenliği konusunda
bireylerin dikkat etmesi ve yapması gerekenlerin konuşulması. Küfler hakkında bilgi verilmesi
ve nişastalı su ile küf yetişmiş nişastalı suyun iyodin ile renk değiştirmesi mekanizmasının
uygulamalı gösterilmesi. Elleri iyi yıkamamın önemi ve UV ışık altında parlayan toz ile ellerin
ne kadar iyi yıkandığının ve el yıkarken nelere dikkat edilmesi gerektiğinin uygulamalı anlatımı
Çikolata Etkinliği: Çikolata yapımı ve bileşenleri hakkında genel bilgi verilmesi. Çikolata
yapımının evrelerinin anlatılması ve konçlama ile temperleme kısımlarının uygulamalı
gösterimi. Çikolata yapımı sırasında karşılaşabilecek sorunların -yağ ve şeker çiçeklenmesianlatılması
Gıda Kimyası Bölüm 1: Enzimatik kararma tepkimelerinden bahsedilmesi ve kesilmiş
meyveler üzerinde uygulamalı anlatımı. Meyvelerin olgunlaşma süresi boyunca oksijen
tüketimi ve etilen üretiminden bahsedilmesi. Sıcaklık değişimi olmadan jel hazırlama
tekniğinin anlatılması çeşitli aromalarla aljinat ve kalsiyum klorür çözeltileri yardımıyla jel
hazırlanmasının uygulamalı gösterimi.
Gıda Kimyası Bölüm 2: Yüzey gerilimimin anlatılması kohezyon ve adezyondan görseller
yardımıyla bahsedilmesi. İyonik suda yüzen yumurta, karabiberin deterjan sayesinde su
üzerinde yüzmesi, tüpteki suyun kokav durması vb. örneklerin uygulamalı gösterilmesi.
Kararma dışındaki renk değişimlerinden bahsedilmesi ve antosiyanin ve myglobin/
oxymyoglobin renk değişimlerinin lahana ve et üzerinde uygulamalı gösterimi.
73
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
SON SÖZLER
74
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
Bilim İnsanı Olmak Ne Demek?
Eski devirlerdeki insanları düşündüğümüz zaman,
“mağarada yaşayan insanlar doğa olaylarına nasıl tepki veriyorlardı?”
diye merak ediyoruz, zaman zaman bunları belgesellerde izliyoruz...
İnsanlar çekiniyor, korkuyor, dehşete düşüyor...
Gökyüzüne bakınca başka, toprağın altını düşününce bambaşka duygular gelişiyor... Bu yüzden
de baktığınızda her güce yönelik Hititlerde 40-50 civarı Tanrı var...
İlk insanların her açıklayamadıkları olayı Tanrıların Gücü ile izah etmeye çalıştıkları
anlaşılıyor... Sayı değişse de, benzer niteliklerde Tanrılar çeşitli kültür ve medeniyetlerde
kendini gösteriyor... Tabii bu ara bu Tanrılarla işbirliği yaptığını belirten ve çok farklı güçleri
olduklarına insanları inandırmaya çalışan sihirbazlar ortaya çıkıyor ve bu sihirbazlar halkı ve
topluluk liderlerini sömürüyordu...
Çocukluğumda Tenten’in (çizgi romanı olan gazeteci, Kaptan ve köpeği Fındık, Profesör
Turnusol arkadaşları) İnka’lardan (Güney Amerika’daki eski bir medeniyet) kurtuluşu beni
etkilemişti... İnka’lar Güneşe tapıyorlar ve bir şekilde İnkaların hazinesi için gelen Tenten’i
idama mahkum ediyorlar... “Son isteğin nedir?” diye soruyorlar. Tenten o ara bir gazete
parçasında bir sonraki güneş tutulmasının hangi gün ve saat kaçta olduğunu okumuştu. Diyor
ki, “ben falan günün sabahında saat 06:23’de idam edilmeyi istiyorum...”
İdam da dışarıda bir sürü çalı çırpının üzerine Tenteni eli kolu bağlayıp o saatte yakma şeklinde
gerçekleşecek... Tam o saat geldiğinde Tenten Güneş Tanrısıyla konuşmaya başlıyor, ve Güneş
Tanrısına anlatıyor, Güneş Tanrısının kendisiyle konuşmasını İnka’lara aktarıyor: İnka’lar
yanlış hareketlerini düzeltmezse bütün faydalı gücünü İnka’lardan esirgeyeceğini belirtiyor...
Tabii ki İnkalar Tentenin söylediklerine inanmıyor... Ama güneş tutulmaya başlayınca, hemen
Tentenin önünde secde ediyorlar, Tenten ve arkadaşları böylelikle kurtuluyor...
İnsanlar da yaşamlarının gerektirdiği ihtiyaçlar için bir arayış içerisine giriyorlar... Bildiğiniz
gibi Mısır’da Nil her yıl taşardı ve
75
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
Tarlaların sınırları kaybolurdu. Alan hesapları bunun için bulundu. Geometrideki buluşlar tarım
arazilerinin alanlarını ve sınırlarını hesaplamada kullanıldı... Para ve ticaret altının ve gümüşün
saflaştırma tekniklerinin geliştirilmesini ve aritmetiğin de gelişmesine neden oldu...
Lidya ve Med’ler arasındaki savaşı Tales’in sonlandırması güneşin tutulmasını tahmin
edebilmesi ile mümkün oluyor, Tenten’den yüz yıllarca önce, hem de gerçek olarak...
Yazının bulunması tarihte bambaşka bir çağı başlatıyor... Önceleri tabletler, sonra papirüs,
kâğıt, matbaanın kullanılması ve bilgisayar teknolojisi tarihin çehresini değiştiriyor...
Bilgisayarın temellerini bir İslam Bilgini olan El Harizmi’nin (M.S. 700) geliştirdiğini tarihin
görünmez kahramanı olarak not etmek gerekiyor...
Bilgisayar bilimlerinin diğer kurucularını da anmak gerek B. Pascal (Pascal üçgenini öğrendiniz
sanırım, aritmetik makinası buluyor ayrıca), C. Babage, Lady Ada, J Attasanoff...
Dünyanın her yerinde insanlar düşüncelerini kâğıda dökerek, deneyerek insanlığın birikimini
arttırıyor... Bazılarını yansıda gördünüz: Newton, Hegel, Kopernik, Edison, Comte, Fourier, El
Heysem, İbni Sina, Dekart, El Razi, Galile, El Harizmi, Gagarin, Leonardo, Laplace, Volter,
Turing, Franklin...
1946’daki Eniac dünyadaki ilk bilgisayar olarak tarihe geçiyor... 18 bin vakum tüplü, 30 ton
ağırlığında, dakikada 5000 toplama ve 500 çarpma yapabiliyordu.
1847’de Edison en büyük buluşu elektrikle aydınlanmayı insanlığa hediye ediyor.
1874’de G. Bell telefonu icat ediyor...
1900’lerin hemen başında Ford otomobili yapıyor...
Sanmayınki, Ford, Bell ve Edison bir gece yatıp hemen ertesi günü bunları geliştiriyor...
Onlardan önce yapılmış o kadar çok çalışma var ki, temel bilimler, matematik, fizik, kimya
gelişiyor, insanlar bazı ilkeler buluyor, bu ilkelerin ışığında daha sonraki denemeler faydalı
modeller haline geliyor ve imalata başlanıyor...
Mikro ve Nano teknolojilerle ilgili gerek Haluk Hoca ve gerekse Kıvanç Hoca üzerinde
durdular, 30 ton ağırlığındaki ilk bilgisayarı ve şimdi ulaşılan noktayı düşünün... Bu böyle
duracak mı? Nano makinalar, suyu ve havayı temizleyen sistemler hala gelişme aşamasında...
Dayanıklı, kendi yapısını belirleyen ve kendini değiştiren akıllı malzemeler, Akıllı camlar,
Akıllı kaplama malzemeleri, Akıllı boyalar... Genetiği tasarlanmış bakteri, hayvan ve bitkiler,
Kısırlaştıran ve kısırlaştırılmış tohumlar, Atık su temizleyen bakteriler... İnsansı robotlar,
76
15. Yaz Bilim Okulu
Giyilebilir
Ağustos 2015
bilgisayarlar,
Sesle
kumanda
edilen
bilgisayarlar...
İnsan
vücudunda
süperbilgisayarlar: Doğrudan organlarımıza, beynimize ve sinir sistemine takılan çipler ve
sensörler...
Bütün bu gelişmelere biz seyirci mi kalacağız, sadece teknolojiyi tüketecek miyiz? Bizim bu
gelişmelerde katkımız olmayacak mı?
Bizim bütün bunları yapan diğer insanlardan farkımız var mı?
Ne yapmamız gerekiyor?
Yapmamız gerek üç şey var,
Bu üç şeyi çok güzel bir şekilde özümsememiz ve
Hayatımızın her alanına yansıtmamız gerekir...
İhtiyacımız olan 3 şey:
1. Çalışmak
2. Dürüst Olmak
3. Sevmek
Fatoş Yarman Vural
77
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
Etkili Öğrenme
Her şeyden önce çalışmaya başladıktan 20 dakikadan sonra beynin öğrenme etkinlik derecesi
hızla düşer, bu nedenle 20 dakika sonra 5 dakika ara vermek beyni tekrar en yüksek öğrenme
seviyesine ulaşmasını sağlar.
Ama bu 5 dakikayı TV veya bilgisayar karşısında harcamamak gerek, çünkü ekranların
karşısında o renkli, müzikli canlılık bizi esir alır ve hiçbir zaman 5 dakikada bitmez... Çalışırken
omuz, boyun kaslarımız gerginleşir, bu 5 dakikada esnetme yapmak güzel olur, su içmek, bir
şeyler yemek de 5 dakika içine sığdırılabilir.
Bir romanı okurken yatarak da okuyabilirsiniz, ama çalışırken en ergonomik konumda
oturmanız ve okumanız gerekir...
Beyin hareketi sever, okurken okuduğunuz kısmı yazıların parmakla altını çizermiş gibi
okumak hafif baş hareketi ile beyninizi aktif tutar. Sabit gözlerle okumak bir süre sonra
gevşemenize, daha sonra da uyuklamanıza yola açar...
Beyin başka neyi sever demiştik, renkleri sever. Bu nedenle okurken renklendirme yapmak iyi
olur. Ancak beyin cümle bilmez, paragraf bilmez, beyin kelime bilir. Tüm cümleyi ve tüm
paragrafı renklendirmek doğru değildir. Bu nedenle sadece o cümlede önemli gördüğünüz
kelimeyi (bir veya iki kelime) renklendirmeniz öğrenmenizi etkinleştirir.
Kitabın yan kısmına bu kelimeleri yazabilirsiniz.
Özet çıkarıyorsanız, kitaptan cümleyi kopya ederek yazmayın, kendi cümlenizi yazmanız
gerektiğini unutmayın.
Tekrar çalışmak aynı şeyleri olduğu gibi yeni baştan okumak değildir. Beyin boşlukları çok
güzel doldurur, örneğin bir paragrafın ilk ve son kelimesini (ki bu kelimeler renklendirdiğiniz
kelimeler) okuduğunuzda hemen hatırlarsanız arada ne olduğunu... Eğer ilk ve son kelime size
hiçbir şey hatırlatmıyorsa o kısmı yeniden okumanız gerekecektir.
Neler kazandığınızı düşünün, örneğin iki öğrenci 90 dakika çalışsın. Biri klasik yöntemle hiç
kalkmadan 90 dakika çalışsın. Ne demiştik en başta, insan ilk 20 dakikada öğrenir. Hocanızın
soruları buradan çıkarsa ne ala, ama son 70 dakikadan çıkarsa o zaman çuvallayacaktır. Diğer
öğrenci de yukarıda anlattığımız gibi çalışsın. Yani 20 dakika çalış 5 dakika ara şeklinde
çalışsın. Yani 20+5, 20+5, 20+5, 15; toplam 15 dakika kaybınız oldu, hâlbuki bir önceki
yöntemle çalışanın tam 70 dakikası çöpe gitti... Ben o kadar masa başında oturdum, işte
oturduğunla kaldın maalesef...
78
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
Masanızda kitap kalem ve defterinizden başka bir şey olmamalı... Bunun dışındaki her şey
caydırıcıdır... Kitaplarınız ve siz, dünyada başka bir şey yok, böyle bir yaklaşımla odaklanmanız
başarıya ulaşır.
Masanızın karşısında yatak varsa, o yatak sürekli davetkâr biçimde gel uzan, kemiklerin
yoruldu diye yumuşaklığını hatırlatacak ve sizi masadan uzaklaştıracaktır. Bir kez yatay
vaziyete geçince doğrulması zor olur. Masanızda yiyecek olması vs. gibi şeyler de etkili
öğrenmeyi olumsuz yönde etkileyeceğini unutmayalım.
Bir de öğretmenlerinizle konu ne olursa olsun çatışma içine girmeyin,
Öğretmenimize her zaman “Peki Efendim” lerle yaklaşmak çok güzel sonuçlar üretecektir.
Size bir iki ilave yapayım sevgili Ata Hocamızın anlattıklarından, bu okulunuzdaki Niçin
Kitabında var...
Kitapta okuduğunuz her cümleyi, bunun sorusu nedir diye düşünün. Yani hangi soruyu
sorarsam, tam olarak bu cümleyi cevap olarak verirsiniz. Bunun detaylarını size fotoğraflarınızı
gönderdiğimiz cd de (veya taşınabilir bellekte) okuyabilirsiniz...
Ayşegül Gözen
79
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
Nereleri gezdik, neler gördük?
Bölüm ziyaretimize ring otobüsünden inen sizleri karşılayarak başladık. İlk olarak Ayaslı
Araştırma Merkezi’nden başladık. Binaya adını bölümümüzden mezun ve eski öğretim üyesi
Yalçın Ayaslı ve eşi Serpil Ayaslı vermiştir. Binada 19 adet laboratuvar, iki adet temiz alan
(hassas çalışmalar için her türlü tozdan arındırılmış), bir adet yankısız oda ve anten kulesi
bulunmaktadır. Binamız enerjisinin bir kısmını cam tavanında bulunan elektrik panellerinden
karşılamaktadır. Aynı zamanda yağmur suları artılıp musluk suyu olarak da kullanılmaktadır.
Ayaslı Araştırma Merkezi’nde, görüntü işleme (elektronik (dijital) görüntü verilerini, elektronik
ortamda (bilgisayar ve yazılımlar yardımı ile) amaca uygun şekilde değiştirmeye yönelik
yapılan bilgisayar çalışması(1)) yöntemi kullanılarak iki boyutlu olarak kaydedilmiş resim ya da
videoların işlenerek üç boyutlu hale dönüştürülmesi bir televizyon yardımı ile gösterildi.
Gezimize Elektrik Makinaları Laboratuvarı ile devam ettik. Evimizde ya da işimizde .çoğu
alette kullanılan elektrik makinalarının içinde tellerden yapılmış olan sargılar olduğunu, bu
sargılarının elektriğe bağlanması halinde oluşturduğu manyetik alan kuvveti ile de şaftının
dönmeye başladığından kısaca bahsettik. Bir sargıyı enerjilendirdiğimizde nasıl bir kuvvet
oluştuğunu gözlemlemek için ise içinde sargı olan bir frizbiyi fişini prize taktık ve altındaki
metal levha üzerinde ağır olmasına rağmen nasıl havada durabildiğini gördük.
Daha sonrasında Kontrol Laboratuvarı’na gittik. Burada bir sürü model uçak gördük. Bunlar
uzaktan kumanda ile insanlar tarafından kontrol edilebilen uçaklardı. Bunlara insansız hava
aracı da denilmektedir (kısaca İHA). İHAlar günümüzde erişilmesi zor olan noktalara ulaşmak,
görüntülemek, askeri amaçlı ve yangın söndürme gibi işlerde kullanılmaktadır. Örnek bir İHA
otopark alanında kısa bir deneme uçuşu ile gösterildi.
80
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
Odtü Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü
81
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
Çocuklar Gördüm. . .
Yüzlerinde tebessüm olan çoçuklar gördüm...
İçlerinde öğrenme sevdası... Minik yüreklerinde heyecan...
Yaşam çoğu zaman eşit dağılmaz insan hayatına...
Kimin de eksik kimin de az fazla.
Çoçuk nerden bilsin? O saftır, yumuşakcıktır.. İçine çeker resmen seni..
Yaz aylarında bisikletten düşüp, yaralanan dizleri yoktu onların.. Deniz
yanıkları da. Sabah kahvaltılarında, ‘’Sütün soğudu haydi kalk ’’ diyen anaları
da yoktu kim bilir? Ceplerine her sabah harçlık koyan babaları da?
Dışı küçük, içi kocaman yürekler gördüm...
Meraklı gözleri ile etraflarına bakan. Sürekli
abla ve ağabeylerinden bilgi almaya çalışan.
Onlara ne kadar şanslı oldukları söylendi
sürekli. Türkiyenin bilimine ışık tutan,
kocaman bir deniz fenerine, ODTÜ’ye, konuk
olmuşlardı. Gözlerinin önlerinde kocaman distilasyon kolonları, soğutma
kuleleri, peristaltik pompalar, rengarenk kimyasal çözeltiler.. Bir masal
diyarındaydılar.. Kahramanları kendileriydi... Hepsi hayallerindeki mesleklere
şekiller verdi bu diyarda.. Kimi mühendis, kimi hakim, kimi doktor, kimi
dekan, kimi pilot olmak istiyordu...
Ülkemiz için büyüyen güzel ve de utangaç çocuklar gördüm...
Herbiri, bu ülkenin geleceği. Masumiyetlerinin baki kalacağını umut ettiğim
çocuklar.. Ahlaklı ve de saygılı gençler yetiştiren, fedakar, idealist
öğretmenler... Elleri öpülesi öğretmenlerin, öğreten
82
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
ablaların, ağabeylerinin eseriydi bu çocuklar...
Şehirlerde imkanı olup da okumayan, teknolojik
mutsuzluğa hapsolmuş akranlarına bir hayat dersi..
Sadece gülümsediğim için, teşekkür eden çoçuklar
gördüm...
Yaşı küçük, hayatta tattığı acıların büyük olduğu çocuklar. Kimi yoksulluktan,
kimi savaştan okumaya, öğrenmeye sığınmış coçuklar... Değer yargıları
oturmuş pırıl pırıl, tertemiz beyinler... Sizlere yakın olmak müthiş bir keyifti...
Yine gelin bizlere misafir olun... Kapımız sizlere daima açık..
G.Bengüsu TEZEL /Kimya Müh. Arş.Gör.
İyi Niyet, Saflık, Heyecan...
Değerli ve daha da değer katılmayı bekleyen İlkyar çocukları... Bu aşırı sıcak ve bunaltıcı yaz
gününde, bizleri tekrar tatlı bir telaşa ve heyecana sokan, bizim dahi yaptığımız işe, çalıştığımız
konuya farklı bir açıdan bakmamızı sağlayan güzel çocuklar... Makine mühendisliği lisansüstü
çalışma laboratuvarını ve lisans akışkanlar mekaniği laboratuvarını ziyarete geldiler ve makine
mühendisliğinin başlıca havacılık ve diğer akışkanlar mekaniği uygulamaları hakkında temel
bilgi edindiler. Rüzgar tüneli laboratuvarında, çağımızın çoğu çocuğunun hayali olarak
düşündüğümüz pilot olma konusu hevesinde belki daha derin ve belki de bu hayalin hayal
ötesinde gerçekleşebilecek bir mevzu olduğunu aşıladık onlara. Öncelikle basit fizik terimleri
tanıtımından tüneldeki deney düzeneklerine giriş yaptık, neler yaptığımızı nasıl yaptığımızı
anlattık. Başta biz üniversite okuyan/okumuş kişilere bile yabancı ve yenilikçi gelen bu bilim
dünyasının harikalarıyla bu şekilde tanıştırdık onları.
Ayrıca bölümümüzün lisans laboratuvarını gezerken de evlerimizde, okullarımızda
musluklarımızdan akan suyun, kaynağından başlayarak bizlere nasıl ulaştığını en temelden
anlattık. Ek olarak, yine ev içindeki makine örneklerinden devam ederek bulaşık makinesinin
çalışma prensibini anlattık, saydam kaplamalı, dışarıdan iç mekanizmaları görünen bulaşık
makinesi belki onlara bir oyun havuzu gibi geldi bir an ama o an önemli olan, onların çocuk
gözlerinin gördüklerinden öte, çocuk beyinlerine aldıkları ilhamdı. Bunları anlatırken dikkat
83
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
çektiğimiz en başlıca konulardan biri ise enerji ve doğayı koruma bilincinin hepimiz için ne
kadar önemli ve mühendis olabilmenin gerekliliklerinden olduğuydu.
Onlarla dolu dolu geçirdiğimizi düşündüğümüz bu değerli vakitte hem o yeşertilmeyi bekleyen
tohumlar hem de biz gençler bir saatliğine de olsa farklı bir heyecan, düşünce yapısı ve
psikolojide olduk. Kendimizden ötesini bahsedecek olursak, onlara bilim adamı olmanın veya
fizikle uğraşının bu denli yakın olduğunu gösterdik. Meraklı gözlerle, kaçamak veya gayet
cesur cevaplarla-sorularla bizlere gelen ışığa bi nebze olsun doğru yerleri aydınlatmak için yol
gösterdik. Umarız ki, ileride o çocuklarla bir daha karşılaşırız ve buralardan aldıkları
güzelliklerin üzerine çok daha fazlasını da katarak bu sefer bizim meraklı gözlerimiz,
heyecanımız ve saflığımız karşısında onlar bize ışık tutar...
Burak Gülsaçan, Cenk Çetin, Gizem Şencan
84
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
Teknolojinin Doğru Kullanımı
Sevgili Arkadaşlar, 4
Son zamanlarda bazı umutsuzluklar duydum öğretmenlerden…
“Hocam bizim toplumu değiştirme rolümüzü, mesleğimizin önemini, geleceği bizlerin
yetiştirdiğini o kadar güzel anlattınız ki, mesleğimizle tekrar gurur duyduk. Anlattıklarınızdan
neyi yapıp, neyi yapmadığımızı sorguladık…
Hocam, iyi diyorsunuz da, bu işin sacayakları gibi 3 bacağı yok mudur? Biz okulda ne kadar
çaba gösterirsek gösterelim, aile var, bir de hepimizin dışında akıp giden yaşamın herkesi
etkileyen, çocukları cezbeden tarafları var. Alışveriş merkezleri, bilgisayar oyunları, cep
telefonları, internet…
Bütün bunlara karşı biz ne yapabiliriz ki?”
Tarihte hatırlarsınız Avrupa’daki insanların ne kadar büyük acı çektiğini. Kilisenin kurduğu
engizisyon mahkemelerini, cennetin tapusunu, anahtarını insanlara parayla sattığı karanlık
çağları… Avrupa’daki insanlar nasıl kurtuldu bütün bu cendereden? Belki şu kişilerin liderliği
vs gibi çeşitli cevap ve yorumlar getirilebilir… Ama bana kalırsa değişimi tetikleyen matbaanın
icadı oldu… Matbaanın icadıyla okuma yaygınlık kazanmaya başladı, çünkü daha önce el
yazması kitaplar sadece ayrıcalıklı kimselerde kalıyordu… Matbaayla o kadar çok kitap basıldı
ki, herkes büyük bir coşkuyla okudu, kendi aralarında tartıştı, bunun sonucu daha çok
sorgulama, daha çok düşünme, daha çok deney süreçleri yaşandı… Sonunda kilisenin insanlar
üzerinde kurduğu hegemonya sona erdi… Bilim teknoloji boy atmaya başladı… Salgın
hastalıkların sebep olduğu şehirlerin yok olması gibi toplumları derinden etkileyen felaketlerin
nedenleri bulundu, giderek insanlar daha refah içerisinde yaşama ve yaşatmanın yollarını
buldular… (Tabii son cümlede tartışacak ve söylenecek çok şey var…) Kısaca bilginin sınır
tanımayan yaygınlaşması değişimi beraberinde getirdi…
İçinde bulunduğumuz çağda hepimiz farkındayız, çok daha fazla ve çok daha hızlı değişimler
yaşanabiliyor… Tüm bunların hepsi bilginin doğru kullanılması ile yakından ilgili…
Arkadaşlar şu anda taşınabilir, çubuk veya “flash” bellekler var biliyorsunuz. Bilgisayara
bağlıyorsunuz, cep telefonlarına veya diğer cihazlara da bağlamak mümkün ve bunların
kapasitesi sürekli artıyor… Her sene bir yenisi çıkıyor… Mega Byte (MB) seviyelerinden hızla
Giga Byte (GB) seviyelerine çıktı… 1, 4, 8, 32 derken 64 GB’ler çıktı… Şu anda piyasada 256
85
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
GB’lıklar var, gelecek seneye 512 GB’lık taşınabilir bellekler, 2 sene sonra da 1 TB’lık (Tera
Byte) belleklerin çıkacağı belirtiliyor…
(1kB, 1 kilo Byte = bin Byte; 1MB= bin KB, 1GB= bin MB, 1TB=bin GB)
İnternetten takip edebilirsiniz bu gelişmeleri… Şimdi bu 1 TB’lık bellek ne demek?
Hesaplamaya çalışalım: 1 sayfa sıkışık olmayan yazı yazsanız bir kelime işlemcide, örneğin
“word” de, bellekte ne kadar yer tutuyor?
Diyelimki 20 kB (kilo Byte), 250 sayfalık bir kitap 5000 kB, yani 5 MB yapar…
200 kitap ise 1GB bellek kaplar…
1 TB’lık bellek ise 200 bin kitap demektir…
Sıkıştırma teknikleriyle bu sayı çok daha fazla rakamlara ulaşabilir…
Düşünün bu ne demek? Küçücük cebinize girebilen bir bellekte 200 binden fazla kitap…
Düşünün o kadar kitabı kaç katlı kütüphanenin rafları taşırdı? Sadece kitap olarak düşünmeyin,
yapamadığımız deneyler…
Neredeyse insanlığın birikimini cebinizde taşıyacak hale geliyorsunuz…
Bu müthiş bir potansiyel anlamına gelmiyor mu?
Yani önümüzde bilgi mevcut, bize kalan bunları öğrenip, sentezlemek, faydalı yeni bilgilere ve
yeniliklere dönüştürmek kalıyor…
Önümüzde çeldiriciler var… Tıpkı matbaanın Anadolu’ya gelişindeki 3 asırlık gecikmelere
neden çeldiriciler gibi… Hattatların “Allahın kelamının üzerine makina basıyor…” diye
söylenti de çıkarttıklarından bahsedilir… Şimdi de bilgisayar oyunları, diziler, tatmin
edilmemiş duygularımızın sapkınlıkları; hiçbir beyinsel çaba gerektirmeyen bir sürü eğlenceli
şey, bir sürü uyuşturucu önümüzde…
İnternetin ve teknolojinin sunduğu imkânlar
ya bizi zihin uyuşukluğuna neden olan ortamların bataklığı içinde boğmaya devam edecek,
ya da biz doğru bilgileri ayıklayıp, temel bilgileri, insanlığın birikimini öğrenip onun üzerine
bir şeyler koyma çabasına gireceğiz hep beraber…
Matbaanın bu topraklara geç gelmesi nedeniyle kaybettiğimiz zamanı şimdi yeni teknolojilerle
telafi edebiliriz... Yalnız teknolojiyi doğru kullanmak belirleyici olacak…
Teknolojiyi sadece kullanarak, üretenlerin denetimine girdiğimizi unutmamak gerekir.
Teknoloji kötü birşey değil…
86
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
İnsanların hayatını kolaylaştıran bir çok güzel yönü var...
Köylerimizde eskiden billur gibi akan dereleri plastik teknolojisi işgal etmiş durumda…
Poşetler, leğen artıkları, plastik sandalye, masa kırıkları hiç güzel görünmediği gibi suda
yaşayan canlılara zarar ver miyor mu?
Plastik teknolojisi kötü mü?
Herkesin saygısızca her an, derste, sinemada, tiyatro salonlarında dahi kullandığı, çeşitli
yozlaşmalara, cinayetlere, ailelerin yıkılmasına neden olan cep telefonu teknolojisi kötü mü?
Düşünün depremde bir köşeye sıkışıp kalmış insanların cep telefonu sayesinde kurtuluşlarını…
Sonuçta bizim teknolojiyi doğru kullanmakla ilgili,
Okumakla ilgili sorunlarımız var…
Eğer kendimizi disiplinli biçimde teknoloji kullanmaya yönlendirmeye başarırsak, hem
kendimiz, hem ülkemiz, hem de insanlık için çok güzel şeyler yapabiliriz…
Çünkü bilgi elimizin altında…
Elimizin altında yatan bir dev var…
Hepimiz muazzam kitaplıkların sahibiyiz…
Hep beraber daha güzel bir dünyanın gelişmesini sağlayabilirsiniz,
Çünkü siz geleceksiniz, gençsiniz, güzelsiniz...
Hepinize selam ve sevgilerimi yolluyor, özlemle yanaklarınızdan öpüyorum...
Hüseyin Vural
Toplum ve Bilim Merkezi
Topluma Erişim Grubu
87
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
Zihinler Fora
İnsanın bir şey yapması için en başta onu istemesi gerekir derler. İlkyar Yaz Bilim Okuluna
katıldığınıza göre hepimiz için hayatımızdaki en önemli konulardan birisi olan öğrenme isteği
ve merak ya sizlerde hali hazırda mevcut ya da oluşmaya başladı demektir. Bu konuda çok
şanslısınız. Çok şanslısınız çünkü dünyada büyük icatlara imza atmış bilim adamlarına nasıl
başardıkları sorulduğunda ortak cevabın “Merak Ediyordum” olduğu görülmüştür.
Konu öğrenmeden açılmışken, beynimiz öğrenmenin gerçekleştiği organımız olup BEDAVA
dır. Doğuştan sahip olduğumuz en büyük sermayemizdir. Eğer beynimizi daha iyi tanır ve nasıl
çalıştığını öğrenirsek onu daha iyi kullanırız. Dolayısıyla daha akıllı insanlar oluruz. Unutmayın
ki dünyayı akıllı insanlar şekillendirir.
Peşinden koştuğumuz tutku ve meraklarımız, iyi kullandığımız aklımız ile öğrenmek
istediklerimizi kolayca öğrenir ve mecbur olduğumuz değil istediğimiz gibi bir hayat yaşarız.
Hem okul hayatınızda hem de hayat okulunuzda yolunuz açık olsun.
Nasıl açık denizlerde yol almak için “Yelkenler Fora” deriz, hayat yolculuğunuzda da
“Zihinleriniz FORA” olsun.
Tekrar aramıza hoş geldiniz.
Akın Kağan Akçalı
88
15. Yaz Bilim Okulu
Ağustos 2015
FOTOĞRAF
ALBÜMÜ
89
Hocalarımız…
Ahmet Türer
Akın Akdağ
Arif Bayırlı
Ayşegül Gözen
Dilek Çankaya
Edibe Aydın
Gül Sosay
Gülseren K. Akay
Günizi Kartal
Fatoş Y. Vural
Halil Kalıpçılar
Haluk Külah
Hande Üstünel
Hasan Nami Güner
Hüseyin A. Öktem
Hüseyin Vural
Kıvanç Azgın
Lale Akarun
M. Metin Yavuz
Mahmut K.oğlu
Mehmet Zeyrek
Mehmetcik Pamuk
Mete Köken
Murat Kırdar
Mustafa Korkmaz
Nejan Huvaj
Nilgün Peker
Özgür Kişisel
Serkan K.oğlu
Sıddık Yarman
Sinan Kalkan
Tolga Can
Turgut Önder
Uğurhan Akyüz
Utku Büyükşahin
Vedat Tanrıverdi
Yıldıray Ozan
Zafer Bozkuş
Akın K. Akçalı
Ali Ersin Dinçer
Amine H. Ataş
Ahmet N. Şahin
Emre Haspolat
Eray Şentürk
Ezgi Budak
Ezgi Köker
Fatih İlhan
Halil Güllü
Hasan Yurtoğlu
Mustafa Kavici
Mustafa Şat
Osman Seçmen
Burak Gülsaçan
Cenk Çetin
Gizem Şencan
Gönüllülerimiz…
Ali Salman
Asım Doğan
Ayda Ayaz
Berivan Polat
Betül Demiray
Büşra Aksoy
Büşra Küçük
Büşra Kutlu
Çiya Aydoğan
Elvan Keskin
Emine Ataş
Eyüp Şen
Ferman Kılıç
Hafize N. Öğret
İbrahim Eti
İmran Şahin
İrem Ömeroğlu
İsa Ağıt
Kadir Aksoy
Kadriye Yılmaz
Kasım B Çevik
Mehmet Bozoğlan
Mehtap Yonca
Meltem Akbulut
Mehmet Ercan
Merve Arslan
Merve İzmir
Merve Yiğit
Mustafa Çubukçu
Nuray Tezcan
Nurhak Daşdemir
Özlem Yalçın
Ömer F. Akça
Onurcan Kaya
Özde N. Kulakçı
Sacide Öztürk
Sedat Pala
Selin Erdoğan
Serhat Orhak
Sevda Yıldız
Süleyman K.oğlu
Tuğba Aydoğan
Turan Karaoğlu
Ünzile Tırnaksız
Elif Demircik
Mert Altuğ
Özge Acıgöz
Pınar Kartal
Seyit A. Özdil
Yücel Bıkmaz
Aylin Kılıç
Ayşegül Çilekrenkli
Bayram Gözlüklü
Büşra Albayrak
Celil E. Şekerci
Diba Yılmaz
Ebru Koç
Elif Bedir
Embie Karaali
Mehmet A. Bal
Ozan B. Eriçok
Öğretmenlerimiz
Abdulselam Lale
Batman Merkez
Ahmet D. Çetin
Gaziantep İslâhiye
Azime Can
Konya Doğanhisar
Bayram Yıldız
Konya Çeltik
Çağla Küçüktabak
Bartın Merkez
Duygu Yaman
Bartın Ulus
Elif Demircik
Van Gürpınar
Elif Yılmaz
Eskişehir Seyitgazi
Emine Akduman
Manisa Selendi
Emine Maden
Amasya Merkez
Fatih Gülşen
Ordu Akkuş
Gonca Gülay
Bartın Ulus
Hamdi İnan
Van Çatak
Hatice Sarıdemir
Van Erciş
İsmail Yılmaz
Ordu Perşembe
Mahfuz Ergüş
Van Bahçesaray
Mehmet Bay
Elazığ Merkez
Mehmet Kökdemir
Tekirdağ Malkara
Mehmet S. S.aslan
Çankırı Ilgaz
Mehmet Z.Özbey
Malatya Akçadağ
Melek H. Şahin
Bingöl Solhan
Merve Yaşlık
Muş Merkez
Mukaddes Yürgüç
Van Gürpınar
Murat Eroğlu
Tokat Niksar
Musa Dumrul
Van Gevaş
Necla Şen
Van Gürpınar
Nilay Okçuoğlu
Sivas Koyulhisar
Osman Canpolat
Kars Sarıkamış
Salim Dizlek
Tokat Niksar
Saniye Kaygusuz
Bartın Amasra
Samet Karakuş
Tunceli Ovacık
Selim Tekinasa
Ordu Korgan
Serap Yorgun
Van Çatak
Serdar Çerçi
Bartın Merkez
Songül Ütük
Bilecik Pazaryeri
Sultan Develer
Osmaniye Merkez
Yavuz Altuntaş
Kastamonu Azdavay
İlk yar’larımız
Abdulmenav Karçin
Van Çatak
Adnan Sönmez
Van Gürpınar
Ali H. Orhan
Van Bahçesaray
Alim Dağcı
Ordu Akkuş
Aslı Can
Gaziantep Islahiye
Ayşe Kahraman
Manisa Selendi
Aysel Aydoğmuş
Van Çatak
Azime Örek
Van Çatak
Batuhan Gürhan
Elaziğ Merkez
Bedirhan Kıpçak
Van Çatak
Berfin Kanberoğlu
Tunceli Ovacik
Berivan Kurutan
Van Gürpınar
Berza Doğan
Tunceli Hozat
Buse Kuşçu
Bartın Merkez
Buse B. Berkay
Osmaniye Merkez
Büşra İşcan
Bartın Merkez
Çağla Yaşar
Malatya Akçadağ
Canan Salçuk
Van Çatak
Caner Çakal
Kastamonu Azdavay
Cemil Batı
Ordu Perşembe
Ceyda Demir
Tokat Niksar
Delil Eruş
Van Çatak
Dicle Tok
Batman Merkez
Didem Koç
Tokat Niksar
Ebubekir Keskin
Batman Merkez
Ece Kayıkcı
Kastamonu Azdavay
Edanur Oluk
Bingöl Solhan
Edanur Demirci
Ordu Akkuş
Edanur Yücel
Tokat Niksar
Emel Kayım
Ordu Akkuş
Emel Koç
Van Gürpınar
Emir Aydın
Ordu Perşembe
Emral Pala
Ordu Korgan
Enes Turan
Eskişehir Seyitgazi
Ercan Bıçakçı
Amasya Merkez
Erdem Dikici
Tokat Niksar
Esin Kaya
Konya Çeltik
Esra H. Sekendiz
Elaziğ Merkez
Eylem Tunç
Osmaniye Merkez
Eylül Kahraman
Tunceli Hozat
Eylül Güneş
Tunceli Ovacık
Ezgi Kıl
Tunceli Ovacik
Fatih Küçük
Bilecik Pazaryeri
Fatih F. Yıldırım
Bingöl Solhan
Ferhat Serçek
Muş Merkez
Fırat Işık
Muş Merkez
Furkan Artan
Bartın Merkez
Furkan Mirza
Bilecik Pazaryeri
Furkan Özgül
Osmaniye Merkez
Furkan Pektaş
Bilecik Pazaryeri
Gamze Akçam
Ordu Akkuş
Gamzenur Yılmaz
Gaziantep Islahiye
Gizem Karga
Bartın Merkez
Gül Yurdungüzeli
Tokat Niksar
Gürkan Sezgin
Van Gürpınar
Hakim Faik
Van Gevaş
Hasan Kiras
Malatya Akçadağ
Hasan Erdal
Konya Çeltik
Hasan S. Ünal
Bartın Ulus
Havva D.Şahin
Konya Çeltik
Hüseyin Işık
Muş Merkez
İbrahim Doğan
Manisa Selendi
İbrahim Uzun
Van Gürpınar
İlayda Aslan
Tunceli Hozat
İrem Coşkun
Osmaniye Merkez
İsmail Özbek
Çankırı Ilgaz
İsmet G. Özdemir
Ordu Perşembe
Kader Aykut
Van Bahçesaray
Kadri Toprak
Van Bahçesaray
Kardelen Coşkun
Bartın Amasra
Koray Demirok
Bartın Amasra
M. Sefa Perihan
Van Gürpınar
M.Fatih Türkmen
Osmaniye Merkez
Mehmet A. Koyun
Eskişehir Seyitgazi
Mehmet C. Adıyaman
Mehmet Gümüş
Van Gürpınar
Mehmet K. Eliş
Van Gürpınar
Mehmet Şimşek
Gaziantep Islahiye
Melek Kuncu
Van Çatak
Melike Daşdemir
Kars Sarıkamış
Merve Güler
Van Erciş
Merve Araçlı
Ordu Korgan
Merve Aykut
Van Bahçesaray
Merve Yurdakul
Bartın Ulus
Meryem Tok
Van Erciş
Mesut Abay
Batman Merkez
Mesut Aslan
Van Gürpınar
Metehan Akyüz
Bartın Ulus
Mücahit Kuncu
Van Çatak
Muhammed İnceer
Van Gürpınar
Muhammed Toprak
Ordu Akkuş
Mümin Fidanlı
Tekirdağ Malkara
Murat Yalçın
Ordu Korgan
Musa Aslan
Van Gürpınar
Müyesser Özkaya
Bartın Merkez
Naciye K. Öztürk
Tokat Niksar
Nail İşler
Amasya Merkez
Narin Kiyat
Van Çatak
Nazar Kutur
Van Gürpınar
Nazire Çavuş
Çankırı Ilgaz
Bartın Ulus
Nazlıcan Alkan
Kars Sarıkamış
Nebi Toprak
Manisa Selendi
Nilay Düşkün
Tunceli Ovacık
Nilgün Özen
Bartın Ulus
Numan Şanda
Van Bahçesaray
Nur Erol
Bartın Merkez
Oğuzhan Arduç
Tokat Niksar
Orhan Güner
Bilecik Pazaryeri
Oya Tekşen
Kastamonu Şenpazar
Özgür Şahin
Konya Çeltik
Özlem Yıldız
Kars Sarıkamış
Öznur Darçın
Bartın Amasra
Rabia Yüksel
Manisa Selendi
Raziye Altındaş
Van Gevaş
Reyhan Eraslan
Van Çatak
Rümeysa Kara
Bartın Merkez
Safiye N. Kebabcı
Kastamonu Azdavay
Salih Aslan
Van Gürpınar
Saliha Şahin
Ordu Perşembe
Seher Akyüz
Van Erciş
Selim Tuğ
Bingöl Solhan
Selin Aslantaş
Elaziğ Merkez
Semanur Soysal
Bingöl Solhan
Sena Sarı
Bartın Amasra
Sercan Şahin
Van Erciş
Serkan İşcan
Bartın Merkez
Serkan Hızlı
Ordu Korgan
Sevda Ergün
Kastamonu Şenpazarı
Sevilay Adlım
Ordu Korgan
Şeyda Kara
Kars Sarıkamış
Sezer Kocademir
Manisa Selendi
Sidal Kalkan
Tunceli Hozat
Simge Rüzgar
Kastamonu Azdavay
Sueda Atalay
Manisa Selendi
Sümeyye Soylu
Ordu Akkuş
A
Tuğba Aydın
Tekirdağ Malkara
Ufuk G. Güneş
Tunceli Hozat
Uğur Fatih
Konya Çeltik
Umut Karacaoğlu
Çankırı Ilgaz
Vedat Koç
Van Gürpınar
Yaşar Tamgaç
Van Çatak
Yasin T. Gümüş
Eskişehir Seyitgazi
Yasir Kütükcü
Tokat Niksar
Yunus Efiloğlu
Ordu Akkuş
Yusuf C. Kılıç
Osmaniye Merkez
Zekiye Gürsöz
Eskişehir Seyitgazi
Zeynep Alanlı
Ordu Korgan
Zeynep B.Korkmaz
Konya Çeltik
Zeynep Yıldırım
Muş Merkez
Zeyno Göğsün

Benzer belgeler