TERBİ YE

Transkript

TERBİ YE
TERBİYE
Şeyh Muhammed Nazım El-Hakkani En-Nakşibendi Hazretlerinin 15 Şubat 2013 Sohbeti,
Esselamu Aleykum. Ya hadirun, hazır olanlar! Biz de hazır olalım. Rabbimiz'den, O'nun lütfu kereminden
nasib Efendimiz Sultanul Enbiya'dan bize yetişsin. Evliyalar'ından bize yetişsin, biz de Evliya olalım. Her
insana yakışan Evliya olmasıdır. Evliya olamadan dünyadan giden; gidenlerin yeri ne diyeceğiz?
Hayvanların yeridir. Dünyaya gelip de Evliya olmadan giden insana yazıklar olsun.
Esselamu Aleykum ey hazır olan, bu bir kaç söze dinleyen kimseler. Size selam olsun. Selam selametlik
getirir. Selam verdiğinde selamet libası giyer insan. Selam insanın muhafazasıdır. Ne güzel. Ne güzel
selam. Selamun Aleykum. Size selam olsun. Selametlik olsun ey Allah'ın kulları. Ne isteyeceksin Cenab-ı
Allah'tan? Selametlik iste.
Cenab-ı Hak Kur'an-ı Azimuşşan'da buyurur, Subhanehu ve Teala: Selamun Kavlen min Rabbin Rahim.
Allah. Allah. Cenab-ı Hak'tan selam gelecek. Cenab-ı Hak bize selam verecek. Allahu Ekberul Ekber.
Allahu Ekberul Ekber. Allahu Ekberul Ekber. Subhan Rabbimiz. Bize selam verir. Selamun Kavlen min
Rabbin Rahim. Rahmetinin ucu bucağı olmayan Rabbimiz'den bize selam gelir.
Kur'an-ı Azimuşşan'ın kalbi yerinde Yasin-i Şerif'tir. Yasin-i Şerif'in içerisindeki onun da sırrı bu Ayet-i
Kerime'dedir. "Selamun Kavlen min Rabbin Rahim." Allah. Cenab-ı Hakk'ın bize buyurduğu Selamun
Kavlen min Rabbin Rahim. Rahmetine hudud olmayan Rabbımız'dan selam olsun. Yevmun Mahşer'de
Cenab-ı Hak selamlayacak kullarını, ne büyük şereftir.
Selamun Kavlen min Rabbin Rahim. Selamun Kavlen min Rabbin Rahim. Selamun Kavlen min Rabbin
Rahim de her gün. Bir Yasin'i Şerif okuyabilirsen çok güzel. Beceremedin. Onun kalbi yerinde olan
Selamun Kavlen min Rabbin Rahim'dir, yedi defa. Kırk defa, yetmiş defa veya yüz defa söyle. Selamun
Kavlen min Rabbin Rahim. Titrer insan, titrer insan. Rabbımız'dan bize selam. Allahımız. Subhanımız,
Sultanımız.
Esselamu Aleykum ey muminler. Ey inananlar, ey Allah'a çağıranlar. Rabbimiz diyenler. Rabbun Allah,
Hasbun Allah. Rabbun Allah, Hasbun Allah. Rabbun Allah, Hasbun Allah. Ne olursa da bunu söyle. Sıkıntı
göremezsin, açılır. Onun için talim; Rabbun Allah Hasbun Allah. Rabbimiz Allah, Allah bize yetişir. Ne
güzel.
Esselamu Aleykum, ey dinleyen muminler. Dinleyelim. İsme'u veu feiza vaitum fentefihu. Haber
Fesmeu, işitiniz. Veu, güzel sözleri işitiniz. Ve gözetiniz. Güzel sözleri en güzel sözler Rabbul İzzet Cenab-ı
Mevlamız'ın sözleridir. Sonra Habibi'nin sözleri.
www.saltanat.org
Page 1
İsmeu, dinleyiniz ey insanlar! İnsan iseniz sizi Yaratan'ın kelamına dikkat ediniz. Dinleyiniz Cenab-ı
Mevla ne buyuruyor. Fesmeu, işitiniz. Veu, ve saklayınız. Feiza vaitum fentefihu. Saklarsanız size menfaat
verir. Saklamazsanız öyle kalırsınız. Besmele'yi çeken, Bismillahirrahmanirrahim diyen taze yaprak, taze
ağaç, taze dal, taze çiçek, taze meyva Besmele'yi çektin mi tazesin.
Erkeği de zarif olur, kadını da güzel olur; erkeğe yakışır. Cenab-ı Allah'a dinlediği vakitinde erkeklere
tahsis olmuş olan bir güzellik vardır, bir zerafet vardır. Fesmeu veu; ey insanlar. Dinleyiniz ve saklayınız.
Sakladığınız vakitte fentefiu; ondan menfaat bulursunuz. Dönüp dolaşan Bismillahirrahmanirrahim. De
ve korkma. De ve korkma.
Ne dünyada darda kalırsın, ne ahirette hakarete uğrarsın, en aşağısı. Ne azaba düşersin, ne sırattan
ateşe düşersin. Geçersin sırattan ve tarifi imkansız güzelliklerle donanmış cennetlere girersin. Allah bize
nasib eylesin. Dünya abdesthane. Abdesthaneyi seven kimse abdesthanenin içindekinden farkı yoktur.
Hiç yoktur. Ha dünyayı sevmiş, ha abdesthaneyi sevmiş.
Adem Aleyhi Salatu ves Selam "bundan yeme" emrini tutmadığı vakitte Havva anamız dedi yiyelim
bakalım. Yedi, o yemişi yemek yasaktı. Ne için yasak etti? Çünkü o yemişten yiyenin def-i haceti gelir.
Abdesthaneye gitmek gerekir. Bundan yeme dedi Cenab-ı Hak. Bu ağaçtan yeme. Çünkü bu ağaçtan
yiyen kimsenin def-i haceti gelir.
Ne yapalım? Şudur, budur; Havva anamız Adem babamızı iğva etti. Yani damarına girdi, ye de bir
bakalım ne olur diyerekten. Yedikleri anında başladı karınları gur gur etmeye. Def-i hacet geldi. Oraya
koşuyor, buraya koşuyor Adem babamız da, Havva anamız da. E bakarlar burada def-i hacet edecek,
cennette abdesthane yok ki. Aman ne yapacağız?
Cibril'e emrolundu, bunları dünyaya gönder. Bunların abdest bozmaya ihtiyacı var. Cennette abdest
bozması olamaz. Cennet abdesthane değildir. Abdesthane dünyadır. İndir kendilerini abdesthaneye.
İndiler aşağıya. İndiler. İstediği yer, hangi yeri isterse abdesthane olur. En büyük saray yapsan;
abdesthanesi olmasa salonun ortasına mı edecek Kral oturup da? Def-i hacet edeceğim kaçın oradan,
yok. Hususi yeri var, abdestahenedir.
Cennette abdesthane yoktur. Yediğin nur olur. Burada yediği abdesthaneye olan şey olur. Onun için
abdesthaneye girilirken Besmele çekilmez. Cami-i Şerife girilirken Besmele çekilir. Demek ki Besmele
çekilmeyen yer abdesthanedir. Abdesthane, kerhane, meyhaneye giren adam Besmele çeker mi? Nasıl
çeksin. Pis yer onlar. Pis yerde Besmele çekilir mi?
Besmele Camii Şerif'te çekilir, dergahlarda çekilir. Allah'ın razı olduğu yerlerde, meclislerde çekilir. Razı
olmadığı yerleri tutan kimdir? Şeytandır. Şeytan çağırır: gel, ye, iç, sonra def-i hacet için yüz numaraları
var. Oraya gidersin, rahatlarsın.
www.saltanat.org
Page 2
Bütün gün, bütün gece kaç defa yiyip içtiğine göre boyuna def-i hacet gelir; der ki gideyim bakayım. Bir
Mübarek zat bana dedi ki "aklıma ne gelir ey Şeyh?" Ben Şeyh değilim, Allah'ın zayıf kuluyum. Aklıma
gelir ki bu gururlu insanlar var ya, ki tahtlarında oturur, veyahut mecliste en yüksek sırada onlar oturur.
Bunlar tam söze başlarken aklıma gelir ki bunların bevli gelsin, bir dua okuyayım.
Yarı buçuk bıraksınlar nutuklarını da, oturdukları yerleri de. Aman diyecekler. Beyefendiler, bir acele
yerden bizi aratmışlar, çok mühim olduğu için sözümüzü kesiyoruz burada, çıkacak gidecek. Nereye?
Def-i hacet yerine. Tekrar geri gelir. o Mübarek zatta bir antika zatmış. Bir aklıma geliyor, tam kürsüye
çıkıp da hararetle konuşurken, paçalarından akıttırayım. Vakit bulamasın kaçmaya dışarıya.
Böyle de gelir aklıma. Bu azgın insanları terbiye edeceğim ben bu suretle dedi. Dedim ben karışmam.
Bana söyleme. Benim kürsüde, mürsüde oturduğum yok. Eh gider, gelirim. Ama onlar mecliste mesela
Kılıçdaroğlu, mesela Bayraktaroğlu, mesela şu oğlu, bu oğlu. Diye gururlanan kimseler var. Tam kurumlu
olaraktan konuşurken aklıma gelir ki bir hareket gelsin. Aman üstüme edeceğim.
Beyefendiler sözümü ileri götüremiyorum. Bize acele aramışlar dışarıdan. Çok mühim olduğu için
sözümüzü burada kestik. Çıkalım. Kılıçdaroğlu nereye gitti? E şey, bir haber geldi. Birileri. Yahu sıkıştı.
Sıkıştı da onun için mühim bir yere gideceğim dedi. Eve gidinceye kadar da üstüne etmiş. Üstüne edip,
doğru eve demiş.
Eve gidince evdeki hanım: Ne oldu bey? Hiç sorma. Hanımefendi hiç sorma ki üzerime baksana. Nasıl
oldu bilemedim. Haşa'akum bevlim geldi, sıkıştım. Tutamadım, koyuverdim. Onun için ıslak, mıslak böyle
geldim demiş eve.
Bir Mübarek zat. Bana dedi bunları böyle yapacağım bir gün. Meclisin ortasındayken sıkıştıracağım,
paçalarından akıtıracağım bir daha gururla durmasınlar orada. Çünkü orada dururken ben sizin
Tanrınızım diye iddia ederler. Ben şunu yaparım, ben bunu yaparım. Onu, bunu yaparsan paçandan aksın
yaptığın dedirttireceğim. Paçasından aksın. Tuh!
Ne meclisi bırakır, ne eve; eve yetişince de hanım Bey ne oldu? Meclisi terk ettin? Hiç sorma
hanımefendi. Hiç sorma. Ne için? Tam sözün hararetli zamanında desturun şeyimiz geldi. E böyle yaptım,
şöyle; beceremedim. Sözü kısaltalım derken; sözün altını üstüne söyledim. Üstünü altına çevirdim.
Acayip, bugün ne olduk biz? Acaba ne yedik, ne içtik?
Beyefendi ayrı mı yediğimiz? Biz de onu yedik ama işte şeytan mıdır, nedir bizi sıkıştırdı. Tam meclisin
ortasında başladık, aman ne yapacağız? Sözümüzü, bugünkü sözümüzü acele bitiriyoruz. Çünkü çok
mühim bir yerden bizi aramışlar. Lütfen siz meclisinize devam ediniz. O kimseyi göreyim, ondan sonra
geleyim. Vın, paçasından akar.
www.saltanat.org
Page 3
Bir antika olan Mübarek zat bana böyle söyledi. Bu ne kadar gururlular varsa, ki çıkıp nutuk okuyor.
Derler ki küçük dağları ben yarattım. Bu hey'etle gelenler, hepsinin diyor abdest olmasa bile abdestlerini
getirteceğim. Bir kere daha çıkıp orada kibirli lakırdı söylemesin. Kim Besmele çekmese, paçalarından
akıttıracağım dedi. Ben karışmam. Bu senin işindir. Yapacağını yap kendilerine.
Yapacağım diyor. Bunlar çok gururlu. Kimi kürsüde, kimi mürside, kimisi bilmem nerede. Ben benim
diyor. Sen sensin diyor. Onları bir defa böyle bu suretle akıllandırayım. Bir kere daha büyük lakırdı
söylemesin. Edeplerini bilsinler, Allah'ın huzurunda. İşte böyle antika, antika meseleler de geliyor bana.
Bizim kalbimize gelir. Ben dedim ki ben karışmam. Mutasarrif olan Mübarekler vardır.
Bir meczuba emretsen; o meczup dünyada ne kadar kibirle konuşanlar varsa hepsinin paçasından
akıttırsın. Ben Melikim, ben Kralım, ben şuyum, ben buyum. Kimin iddiası varsa, meclisin ortasında
alimAllah dedi hepsinin üstüne ettireceğim. Ben dedim, ben karışmam. Yaparsa yalnız bana imza
ettirirler, sen imza ettin mi? E ben ne imza edeceğim, yok. Ben karışmam. Mutasarrıf olan Allah'ın kulları
var.
Onlar haddini aşırdı. Kimisi insanları telef eder. Kimisi namusları bitirir. Kimisi dünyayı fesat verir. Kimisi
şeytanın vekili benim der. Cehenneme kadar kaynasın, şeytana vekillik yapacak. Gururlarından geçilmez.
Edeblendireceğim dedi. Ama ben karışmam. Yok. Onun için ben odada oturuyorum diyorum. Kim
gururlanırsa, tepesine ederim. Senin işin kolay.
Gururlu, Firavun sıfatlı kim varsa tepesine ediyorum diyorum. Ne Melik kalır, ne Cumhurresi kalır, ne
Baş vekili, ne (...) vekili kalmadan hepsini; bana geldiği vakitinde hepsini desturla abdestlerini
getirteceğim diyor. Sen bilirsin. Ben bilmem. Mutasarrıf olan Evliya var. Meczup çok. Bağladım dedi mi
bağlar.
Bir zamanın birisinde; Mehmet Efendi hiç gülmezsin, ciddisin sen de. Nereden çektin be o kadar
ciddiyeti bre muşetta. Bir fakir derviş girmiş bir bakkal dükkanına. Bakmış bal var orada. Meczup ya
parmağını batırıp, sokmuş. Dükkancı yetişmiş. Nereden geldin be demiş de balı bize yalayıp duruyorsun.
E bir parça canım çekti. Fakire etmedik hakaret bırakmamışlar. Peki demiş. Bana sen çok gördün o bir
parça alıp ağzıma attığımı. Peki demiş. Ben yapacağımı bilirim.
Şimdi gelen müşteri, gelen müşteri onu Evliya Çelebi söyler. Evliya Çelebi antikadır Mübarek. Allah
sırrını takdis etsin. Ağzına bir şey parça koydu arkasından bırt diyormuş. Yahu ne oldu diyor? Nasıl baldır
bu yahu? E bal, işte bakkal da gelmiş bakmış. Arkasından o da bırt demiş. Kim geldiyse tattı, bırt diye
abdest bozması gelip, kaçıyormuş.
www.saltanat.org
Page 4
Bakkal şaşırmış. O kimsenin işidir bu demiş. Tekin değil bu adam. O gelip alan adam tekin değildir. Onu
bir lokma bal aldı diye hakaret ettiği için bunu yaptı size. Sen de tecrübe et. Bakkal da şey etmiş, bırt
demiş o da. Onun başka kimse gelirse, ağzına atan bırt der. Bu nasıl baldır? Nasıl baldır bu? Yani böyle
işleri yapacak çok adam var.
Şimdi ben söylerim. Suriye'yi alt üst eden bir kimse varmış. Ben istediğimi yaparım. Peki. O kabilden
şeyler var, Mübarekler vardır. Birisine tembih ediyorlar şimdi. O çıkıp da gururla bunu yaparım, şunu
yaparım dediğinde hemen şeyi gelsin. Yarı buçuk kaçacak yer arasın diye. Bundan sonra böyle tertibat
var. Allah'ın huzurunda büyüklenirsin; al büyüklüğünü bakayım sen şimdi.
Padişaha öyle çağırırlarmış, Allah mekanlarını cennet eylesin. Padişahım çok yaşa, Padişahım
gururlanma. Gururlanma, senden büyük Allah vardır dediğinde Padişah böyle başını eğermiş. Şimdikiler
ne Allah tanır, ne Peygamber. Ben benim der, yaptıracak şimdi o bir Mübarekler'den bir tanesi vazifeye
girecek. Hangisi çıkarsa mecliste şunu yapıyorum, bunu ediyorum. Böyle yapıyoruz, şunu yapıyoruz;
paçasından akıttıracağım dedi.
Şimdi çıksın ister Türk'ün, ister Arab'ın, ister Mısır'ın kim isterse meclise çıktığında illa akıttıracak. O
meczup onlar. Karışamayız onlara. Ya bu kraldır, kralsa krallığını yapsın. Lakin ben de dervişim;
dervişliğimi yapacağım. Besmele çeksin. Besmelesiz söze başladı mı hemen üstüne ettirteceğim diyor.
İbret olsun bütün insanlara.
E Avrupalılar. Avrupalılara küçük abdest değil büyük abdeste sıkıştıracağım ki rezil edeceğim kendilerini.
Paçalarından akıttıracağım. Yüz numara nerededir diye sormaya bırakmayacağım dedi. Onun için edeb.
Edeb üzerine olalım. Ey Rabbımız bizi affeyle. Cenab-ı Hak mağrur kulunu sevmez. Kibirli kulunu sevmez.
Cenab-ı Hak kulluk sıfatını taşıyan edebli, yavaş, Efendi tabiatlı, Efendimiz'in Sünnet-i Seniyye'sini
taşıyanları şey edecek. Bir de sakalsız, bıyıksız kim mihraba girerse; mihrapta şimdi onlara da bir top
atacağım. Her kim ki mihraba girer ve bıyığı yoksa, ve bıyığı yok, sakalı yok. Mihrapta sıkıştıracağım
mihraktan kalksın.
Şeyh acayip bir şeyler söyler. Ben de derim tecrübesi kolay, gir. Gir de yaptırtayım ben sana. Ben
değilim yapacak, şeyler var. Mübarekler çok. Bağlasın, mihraba girdimi çözsün. Bağlasın, otursun
mecliste. Ayağa kalktı mı çözsün. Bu insanoğlu başka türlü terbiye olmaz. Top ile tüfeng ile birşey olmaz.
Allah'ın acayip kulları vardır. Lillahi Rical. Allahu Zül Celal'in azametinin tecellisinde olan Evliya vardır,
sakının.
www.saltanat.org
Page 5
Sakının. Diri diri sizi toprağa gömdürür. Ölü diyerekten gömerler. Toprağın içinde gözünü açarsın, işin
bitmiştir. Sakınsınlar, bu şeylerden. Besmele'yi bırakma! Gururlanma! Besmelesiz konuşma. Başına
gelecek vardır. İster Kral, ister baş vekil, ister (...) vekil, ne olursa olsun. Bu kadar madalyalarla kimseler
vardır ki yürüdükleri vakitte şeye, Anıtkabire yürüdüklerinde bu memleketi biz yarattık diye kibirlilikle
girerler oraya.
Tam girerken hepsinin üstüne akıtacağım bir tanesi. Mübareklerden. Sakın ha, onlarla baş olmaz. Bir
akıttırır, akıllanmazsan bir de bağlar. Ki hapsi bevl derler ona. Çatlatır adamı, ölür. Aman Ya Rabbi. Tövbe
Ya Rabbi. Tövbe Estağfirullah. Aman Ya Rabbi. Kötü nefsin eline bizi bırakmasın. Onun için Rabbi'ni tanı!
Rabbim Allah de. Sana secde ederim de. Secdesiz sakın meclise girme.
Ben filanın oğluyum. Kılıçdarım, mızraktarım, tüfek … Geçmez. Üstüne ettirecek sana. Şimdi girsinler
meclise. O Mübarek zat bana dedi: Ey Şeyh sen de az antika değilsin. Karmakarış ettin heriflerin akılları
şimdi. Bir tane kalmayacak mecliste. Hepsi kalkacak, defi hacet için sıra bekleyecekler. Nerede? Mühim
bir kapıdır o. Nedir? Hangi numaraya? Yüz numara derler diyor. Sıraya koyacağım kendilerini. İster
başbakan, ister (...) bakan; ne bakanı olursa olsun beklettireceğim dedi şeyde, sıraya koyacağım
kendilerini.
Bugünkü tecelli de böyle oldu. Besmele'yi unutma. Allah'ın kulluğunu unutma. Edeb üzerine ol.
Kibirlenme! Sonra senin kibrini kırdırırlar. Tövbe Ya Rabbi, tövbe Estağfirullah. Aman Ya Rabbi, bizi kötü
nefsin eline bırakma Ya Rabbi. Biz kendimizi iyi diyerek söylemiyoruz. Lakin ihtar ettikleri için
söylüyorum.
İsterse Amerikan cumhurreisi olsun; isterse Kore'ninkiler çok, çok azgın onlar. Taptırıyor kendilerine.
Tam tapacakları vakit millet; onlarınkileri de bastıracağım dedi bana. Üstüne ettirteceğim ki rezil olsun.
Bir kere daha Allah var mı, yok mu bilsin. Allahu Ekberul Ekber. Allahu Ekberul Ekber. Subhanım Allah.
Terbiye edecek bir kişi yetişir.
Ey hanımlar! Hanımlara da yapacak. Bir meczube hanım vardır. O da yapar onu hanımlara. Tam mecliste
oylamaya çıkarken çok güzel elbiselerini giymişler. Dantelli, mantelli. Tam oyun ortasında aman ne
oluyorum, üstüme edeceğim. Nereye gidiyorsun tam hararetli vaktinde? Hiç sorma diyor ne olduk bugün
bilmem ki. Meydana çıktım mı, hemen desturla abdeste gitmeye geliyor.
Büyüklenme. Benden güzel var mı? Benden güzel giyinen var mı? Benden fazlası var mı? Ha, seni de
onaracak. Sokakta çıplak gezenleri, paçasından akıttıracağım dedi bana. Tövbe Ya Rabbi.
www.saltanat.org
Page 6
Ey Müluk olan, Cenab-ı Hakk'ın kendilerine mülk vermiş olduğu Mübarek kimseler! Mübarek olun. Edeb
üzerine olun ve sizi gözetir. Gözetecek Melaike vardır. Değilse üzerinize şeytan musallat olur. Şeytan size
24 saat fırsat vermez. Daha şimdi gittik yahu şeye ziyarete girdik şeye, sıraya. Şimdi oturdum, şimdi yine
geldi. Gideyim. Ama ne oldu bizim Melik'e? Bilmeyiz. Acaba aksi birşey mi giyindi, fazla mı içti ki ne yaptı
ki böyle iki de bir diyor, ey hazirun.
Acele bir yerden haber gelmiş, gitmeye mecburum diye meclisi bırakıyor. Onu da yaparlar, hele İslam
dünyasında bunu yapacak meczup çok. Terbiye edecek şimdi. Terbiye sırası geldi. Ya terbiye olursunuz,
ya Allah'ı tanırsınız. Terbiye olacaksınız ki Rabbiniz'i tanıyasınız; sizi korusun Melaikeler.
Allah korusun deme. Cenab-ı Hakk'ın şanı yücedir. Senin bekçiliğini yapmaz Allah Celle Celaluhu.
Üzerinizde müvekkel olan Melaike vardır. Elinizden İll'Allah çekerler. Hem sen bitersin, hem başkaları. Ne
top ister, ne tüfeng bunlar. Allah'ın acayip kulları var. Bismillahirrahmanirrahim dedi mi elinde hiçbir şey
yokken yalın kılınç bir kimse çıkar. Simsiyah, elindeki kılınç ile ne emrin var der o kimseye.
Ne emrin var? Bunları pırasa gibi doğrayayım mı? Bırakayım mı? Edeb takın, edeb libasını giy. Kulluğunu
tanı. Besmele'yi unutma. Kurtulursun. Besmelesiz durma seni batırır. Bu mühim olan bir tembihtir,
Uruma İslam'a. Türküne, Arabına, cumhurreisinden, Melikine, Kralına, hepsinedir bu. Ya Rabbi. Mâ
a'zame şânek Subhan'sın. Sultan'sın Rabbımız, Sultanımız. Ben aciz oldum.
Ey Ya Rabbim. Sen affeyle bizi. Subhan Allah. Sultan Allah. Zayıf kulunum Ya Rabbi. Ne yapayım, ne
yapayım. Şeytanı mağlub etmek için uğraşıyorum. İnsanoğluna kastımız yoktur. Lakin şeytana uyanları
illa rezil edecek Cenab-ı Allah. Cenab-ı Allah'ın işi değil o, yok. Mübareklerden bir meczup derler. Öyle
kimseler vardır. Bunlar meczuplardandır. Ona izin verildi mi alt üst eder dünyayı. Hiç, hiç. Aman Ya Rabbi.
Tövbe Ya Rabbi. Tövbe Estağfirullah.
Kötü nefsimize bizi bırakma. O hallere düşmeyelim biz de. Sen'in kulluğuna Ya Rabbi. Sen'in hizmetine
koşalım. Rabbımız, Rabbımız Sen'in zayıf kullarınızız. Bizi istediğin gibi terbiye edecek kulların çok Ya
Rabbi. Bu hallere düşmeden, bu hallerde bizi terbiye edecek kullarını gönder Allah'ım. Sahibsiz kaldık.
Sahib gönder Allah'ım. Ne sahibi, başbakan bizim Sahibimiz. Yok öyle sahiblik geçmez. Cumhur reisi o da
geçmez. Kral geçmez. Melik geçmez.
Bize sahiblik yapacak yürü dediği vakitinde seni yürütecek; dur dediği vakitte durduracak Sultan isteriz.
Allah, Allah. "Ve hezeme Dâvudu Câlûte" Değil mi? Calut kendisini gördü. Davut (as) bir sümsük vurdu.
Altı aylık yola attı kendisini. Bre! Allah ile şaka yapma, hafife alma. Sonra seni dışarı çıkmaya bırakmaz.
Meclislerde kurum kuruma bütün millet konuşur. Bir tanesi Allah kelamı söylemez. Bir tanesi
Bismillahirrahmanirrahim demez. Akıllandıracağım kendilerini. Bu Mübarek öyle söyler. Akıllandıracağım
bunları dedi. İşte bu tedbir ile.
www.saltanat.org
Page 7
Allahu Allah, Allahu Allah. Allahu Rabbi, Allahu Allah, Allahu Rabbi. Allahu Hasbi. Allahu Rabbi. Allahu
Hasbi. Rabbun Allah, Hasbun Allah. Rabbun Allah, Hasbun Allah. De ve korkma. Fatiha.
Hiç gülmez bak gülüyor Mübarek. Çok ciddi bu torun, hiç gülmez. Edeblidir. Dedesi gibi değil. Dokunma.
Sonra karışmam. Meczuplar var, haber veririm bağla bunu. Veyahut çöz bunu. Çözdürür, paçalarından
aksın. Ya Rabbi, tövbe Allah'ım. Töveb edelim biz de, hepimiz. Ey Allah'ın kulları tövbekar olalım. Tövbe
edelim. Kötü adetlerimizi bırakalım. Rabbimiz'i tanıyalım. Camimizi bilelim. Kerhane, meyhaneleri
kapatalım. Üzerinizden bela def olsun. Rabbiniz sizden razı olsun. Amin. Fatiha.
Video Link: http://saltanat.org/videopage.php?id=6738&name=2013-02-15_tr_Terbiye.mp4
www.saltanat.org
Page 8

Benzer belgeler

ARMAGEDDON

ARMAGEDDON bitti. Sonuna yetiştik. Dünyanın son devranına yetiştik. İsa (as) da Gökyüzü'nden Şam'a inecektir. Allah. Allahu Ekber. Allahu Ekber. Allahu Ekber. Allahu Ekber. Efendim. Deccal'in vakti ve İsa (as...

Detaylı

ÇİRKİN KİMDİR?

ÇİRKİN KİMDİR? Ey yar-ı Merdan. Ey yar-ı Merdan. Ey Rabbul İzzet'in kulları. Zayıf da olsak Mevla'yı severiz. Mevlamız'ın rızalığını, hoşnutluğunu severiz. Ey yaran Şah-ı Merdan. MashaAllahu kana. Kuvvet ver biz...

Detaylı