Halil Çolak - Antoloji.Com

Transkript

Halil Çolak
- şiirler -
Yayın Tarihi:
28.11.2005
Yayınlayan:
Antoloji.Com Kültür ve Sanat
Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine
aittir. Şiirlerin kopyalanması gerçek veya elektronik ortamlarda yayınlanması, dağıtılması Türkiye Cumhuriyeti
yasaları ve uluslararası yasalarla korunmaktadır ve telif hakları temsilcisinin önceden yazılı iznini gerektirir. Bu
doküman, şairin kendisi veya temsil hakkı verdiği kişinin isteği üzerine Antoloji.Com tarafından, şairin veya
temsilcisinin beyanları doğrultusunda yayınlanmıştır. Bu dokümanın yayınlanması kullanılması dağıtılması
kopyalanması ile ilgili husularda ve şiir içerikleri ile ilgili anlaşmazlıklarda Antoloji.Com hiç bir şekilde sorumlu ve
taraf değildir.
Halil Çolak (Zafer olur dönüşte)
Hicran dolu,olan aşkınla kalbim yanıp duruyor
Akıl bile kalmadı bende aşkım, aklım gelip gidiyor
İçmeden bile bir kadeh şarap, gönül sarhoş oluyor
Aşkın çekilmez ızdırapla,bana büyük acı veriyor
Eserleri:
Aklım almazdı Mecnunun Leyla için çöle düşmesine
Nasıl aşktır derdim Keremin Aslı’nın dizinde diş çektirmesine
Zuleyha’nın Yusuf’u aşkının yüzünden zindana attırmasına
Büyük söz söyledim, aşkın yüzünden,az kaldı aklımın çıldırmasına
Derin okyanusta aşkın yüzünden vurgun yemiş gibiyim
Aşkın ağırlığından iki mengene arasında sıkışmış biriyim
Aç gönül kapını bana aşkım sana ebedi şükran duyuyum
Gel bana berivan çiçeği senin kulun, kölen,aşkın olayım
Horasan erenini yaktın,pişirdin,yoğurdun bu işte
Zorlanacak sana ulaşmak için yalçınkaya çıkışta
Ender olan çiçeği bulmak için çok yoruldum bu işte
Sonu hezimet değil,aşkımın zaferi olur dönüşte
Halil Çolak 2.8.2005 Ankara saat. 04.45
www.antoloji.com - kültür ve sanat
21.Asır
Kaldırmışlar hayâyı yüzden
İnsanlıkları yok çıkmışlar yoldan
Ayrılmaz yüzleri karı ve kızdan
21. asırda olan meyveler
Dini bırakıp tapıyor ite
Aç köpek gibi saldırır ete
Zülümü yaparlar bütün millete
21. asırda olan meyveler.
Ne ar tanır nede namusu
Domuza benzer kızıl döllüsü
Namusunu peşkeş çeker itin yavrusu
21. asırda olan meyveler
Ne kadını tanınır nede erkeği
Kör olmuş gözleri, göremez gerçeği
Allah yola getirsin bunca şaşkını
21. asırda olan meyveler.
Halil çolak 7.7.2005 Ankara
Halil Çolak
Ablama
Ablama
Yalnızlık bitmez
Yalnızlık bitmez tükenmez hayat gerçeği
Her tarafını kalabalık olsada yalnızlık bitmez.
Yüreklerde sevgi yok olur uçar giderse
İnan güzelim ne yaparsan yap yalnızlık bitmez.
Ne oldu bizlere kardeşim anlamadım ben
Bir kerecik kardeşini özlemedin sen
Yalnız şarkısı dinlemedindi hiç sen.
Sevgiler ölmüş bencil dünyada yalnızlık bitmez.
Ufukta güneşle birlikte hayat batarsa bir gün.
Gül bahçesini gül yerini diken almışsa bütün
Son durak musalla taşına koyarlar bir gün
Kardeşim mezarda bile yanlızlık bitmez.
Horasan ereni beni sana nasıl anlatsın
Bitmeyen yanlızlıklara nasıl katlansın.
Bülbül bilir yalnızlığı söyle sana dinletsin.
Konan göçer,ömür biter yanlık bitmez.
Halil Çolak20.6.2005
Halil Çolak
Acı
Gülmek varken ağlamak niye
Birlikte olmak varken ayrılık niye
Mutluluk içinde yaşam varken
Acılar içinde kıvranmak niye
Halil Çolak 30.05.2005
Halil Çolak
Acılarla baş başa bıraktın sen
Seni sevdim bu yüreğimle
Bağlandım bütün ümidimle
Yoğurdun beni sevgin ile
Gecelerim hep senle dolu
Yok mu? Bunun çıkar yolu
Yüreğimde ızdıraplarla dolu
Yalçın kayada biten çiçek idin
Ender bulunanda çiçek idin
Kalbimi de sen çalan idin
Leyla mecnunu düşünmeden çöle attı
Sevgisi onu yakıp ta, onu medrus etti
Sende beni ondan daha beterini ettin
Halil Çolak 24.10.2005 Ankara saat.04.35
Halil Çolak
Adana
Toros yaylalarında kıl çadırlar vardı
Geceleri yatmak için güzel mekandı
Yok olmuş gitmiş güzelim yerler
Geriye maziyi silmiş betonlar kalmış
Adana’m da uçsuz bucaksız tarlalar vardı
Zamanı gelince pamuklar çiçek açardı
Yağmur yağdı mı güzelim koku sarardı
Havanın açışıyla her taraf çiçek kokardı
İşte bunların hepi si Adana da vardı
Bunların tümü o güzelim mazide kaldı
Adana içine girince şaşırdım birden
Eski garaj uçmuş gitmiş yerinden
Etrafıma baktım var mı tanıdık sima
Birden irkildim uyandım o an
O anılar yirmi beş yıl geride mazide kalmış
Yıllar sonra canlandı hatıralarım
Gözümde bir, bir geçti de yılarım
Kuru köprü olmuş sanki bir başka yer
Geriye korku salan kapkaçtılar kalmış
Kuru köprüde bağırdım Ali otlu oğlu nerdesin diye.
Mustafa Kurt,Süleyman öksüz duymadı bile
Refik Keserin,Cemil Karakuşum gelmedi bile
O güzelim arkadaşlıklar o güzelim geçmişte kaldı
Erzurum dan gelen onlarca gençtik yeni fidandık
Bazımız Adana’nın güzel kızlarına sevdalandık
Bir kaçımızda burada evlendik burada kaldık
Bulamadım birisini onlarda geçmiş mazide kalmış
Kader buya yıllar geçti aradan
Ta kopup geldim Güzelim Ankara’dan
Ceylan gözlü gelin aldım Adana’dan
Mutlulukla birlikte ruhumu tatlı anılar sardı.
Halil Çolak 1.10.2005 Adana/Seyhan
Halil Çolak
Adı Mehmet’ tır, mekânı cennet
Gel yalvaralım gece gündüz yüce Mevla’ya
Allah aşkıyla yanıp, tutuşan dolu kalplere
Bu cennet Vatan için şehit düşen erlere
Kahramanın adı Mehmet’tir, mekânı cennet.
Allah, Allah tekbir sesiyle saldırırda düşmana
Dağlar tekbir sesi inler korku düşer düşmana
Vurulur tertemiz alından, bayrağı düşürmez yere
Kahramanın adı Mehmet’tir, mekânı cennet
Türkoğlu Türkün her an yaratana duası
Vatan toprağına girmesin düşman ayağı
Semalarda dalgalansın tek al bayrağı
Domuz PKK(İT SOYU) saldırırda Mehmet’e
Mehmet’im aman vermez it olan düşmana
Kurşun vız gelir iman dolu yiğit Mehmet’e
Bir zamanlar kahramanca bir savaş verdi
Kahpe düşmanları cennet vatandan kovdu
Bütün cihana tarihte bulunmayan örnek oldu
Horasan ereni bu vatanın ülkücü erinden biri
Hedefi kızıl elmadır imanıma dönmezde geri
Haydı ülküdaşım, haydı kandaşım haydi ileri
Kahramanın Adı Mehmet’tir mekânı cennet.
Halil Çolak 29.7.2005 Keçiören Ankara
Saat 19.36
Halil Çolak
Affet Allah’ım
Allah’ım âlemlerin rabbisin sen
Senden başka ilah ta yoktur yarabbi
Sen bizleri yaratın biz senin kulun
Biz sana her zaman muhtacız Allah’ım
Irakta Müslümanlar acı çekiyor
Filistinler yıllardır zülüm görüyor
Her tarafta Müslümanlar çile çekiyor
Sen bizi çilelerden kurtar Allah’ım
Çölleşmiş kalplere rahmet yağmalı
Müslümanların gafletleri bitmeli
İnanların artık kurtuluşa da ermeli
Sen uyuyanları uyandır Allah’ım
Müslümanlarda artık birlik olmalı
Hep birlikte haçlılara karşı koymalı
Ağlayan Müslümanlar artık gülmeli
Sen bizi çilelerden kurtar Allah’ım
Bu ramazan ayı Allah'ım rahmet ayındır.
Karabağdakı Müslüman’ın gülme hakkıdır
Artık Müslümanların kurtuluş vaktidir
Şu mübarek ay aşkına affet Allah’ım
Horasanereninin canı kurbandır sana
Her iki cihanda Allah’ım sen acı ona
Gece gündüz her an muhtaçtır sana
Senin yolundan beni Ayırma Allah’ım
.
Halil Çolak 9.10.2005 Ankara saat 5.45
Halil Çolak
Ağlamak kolay,mutluluk zor benim dostum
Cismin uzaklarda ruhum yanında
Senden ayrı kalmak zor benim dostum
Allah kula ayrılığı vermiş kaçılmaz
Sensiz muhabbet zor benim dostum
Senden ayrı düşeli bir mevsim geçti
Saçlarıma ölümü hatırlatan aklarda düştü
Gönül her zaman güllere kucakta aştı
Seni unutmak zor benim dostum
Sen yoksun dışarıda karlar yağıyor
Gönül hicran bahçesinde gülü arıyor
Sen aklıma düşünce kalbim acıyor
Ölüm kolay,hasret zor benim dostum
Hem canandın,hem yarandın,hem de dost idin
Gönül çağladıkça coşan giden sel idin
Senin yanında unutulan dost idim
Ağlamak kolay,mutluluk zor benim dostum
Halil Çolak 23.11.2005 Ankara
Halil Çolak
Ağlayan değil,gülmesi gereken meleksin sen
Akıtma göz yaşlarını yazıktır sanada
Benim sevdamsın kıyamam canada
Aşkın her geçen saniye kul ederde sana
Ağlama göz yaşların ızdırap verirde bana
Gözlerinden yaş değil sevinç akmalı
Hayat sana acı değil mutlulukta vermeli
Sevgi dolu yüreğine aşkı katmalı
Seni seven aşık kalpten seni sevmeli
Kine garaza sende canım yer olmaz
Sende açan gönül çiçeği ebedide solmaz
Seni anlayan insan ebedi mutsuzda olmaz
Sana ihanet edenin asla yüzü de gülmez
Sel olmuş yaş gözününde akan pınarlarında
Akıyor aşağı elma gibi olan yanaklarında
O güzel yeşil gözl,nedeni kalbimin atışlarında
Aşkımla sevgim,yok etti aşkının gırdaplarında
Halil Çolak 4.8.2005 Yenimahalle/Ankara
Halil Çolak
Ah Leyla
Sen sevenlerin dilinde canan olan Leyla’ sın
Yıldızları kopar at gökyüzünden ay yalnız kalsın
Bütün sevenler senin sevginle kavrulsun yansın
Bin bir çileye değersin,iki cihana bedelsin Leyla
Ah Leyla güneş sensiz doğmuyor artık bu cihana
Kışında gönülleri ısıtmıyor sen olmadan bu yana
Sevgiyi bilmeyen mutlu olmaz Ademden bu yana
Sonu mutluluk olmasa da sevilmeye değersin Leyla
Halil Çolak
Ahmet Aydoğan
Uzak diyarlardaydım çok üzdün beni
Allah derdine şifa versin korusun seni
Benim civanmert dostum Ahmet’im
Allah seni bize bağışlasın Harputlum
Sen öyle ufak toplarla yıkılacak kalemisin
Ufak bir rüzgârla savrulacak toprak mısın?
Sen bizi de üzecek adam mısın gakkoşum
Allah sana acil şifalar versin Harputlum.
Allah’ım candan yalvarır bu aciz kul sana
Harputlumu da sen bize Rabbim bağışlasana
Milyon kere dostları şükreder Allah’ım sana
İnşallah şifaya kavuşacak canım Harputlum
Horasan ereni Allah’ım kalpten yalvarır sana
Harputlu gibi iyi kullarını Rabbim korusana
Gece gündüz dualarımızda kardeşim sana
Daha sana çok şiirler yazacağım Harputlum
Halil Çolak 1.10.2005 Seyhan Adana
Halil Çolak
Ahu zar
Cemre düştü gönlüme bitmez ahu zar ile
Gezmedim derde derman ol meh berivan ile
Yalvardım yakardım,hey hat kar eylemedi
Hicran ile yandım tüttüm ol Bergüzar ile
Halil Çolak
Akköprüde Dadaş bu akşam ramazanı yaşıyor
Dadaşlar iftarında gelin hep birlikte coşalım
Hakka varmak için hep birlikte Allah diyelim
Her iki cihanda hep birlikte mutluluğa varalım
Akköprüde Dadaşlarla hep birlikte hakka varalım
Yunusların aşkı dadaşlarım sende yaşıyor
Yaşadıkça gönülleri sel olmuşta coşuyor
Bu vatan için dadaşım canını da veriyor
Akköprüde dadaşlarım hakka da varıyor
Dadaşlar Akköprüde candan Allah da derse
Meleklerde dadaşların bu sesine eşlik ederse
Bütün cemaat ta canı gönülden âminde derse
Akköprüde Dadaşım huşu içinde hakka varıyor
Seni Dadaşlarım Allah’ım candanda severler
Hakkı, rahmeti ve rızkını helalden sende arar
Abdurahman Gaziler Yunuslar bağrında yatar
Akköprüde Dadaş bu akşam ramazanı yaşıyor
Halil Çolak
Ali Haydar
Hangi dostları ziyaret ettin
Benim konağı atlayıp geçtin
En az üçkere birlikte çay kahve içtik
Kırk yıl hatırı nasıl silipte geçtin
Seni nasıl yakaladım Ali Haydar’ım.
Dost dediğin meclise gelir.
Yiyilip, içilir hoş sohbet edilir.
Eski günlere bir, bir gidilir
Ançak dostlara sitem edilir.
Akköpruyu gezipte durdun
Yorgunluktan bitapta düştün
Ömer Selami’nin yanına otağı kurdun
Meslek icabı senide buldum.
Elimden kaçıp kurtulamadın.
Sitemlerimin hedefi oldun
Az çok zülfiyare dokundum
Bende nihayet kıvamı buldum
Hangi diyarın, kimin bağından
Hangi çiçeğin, hangi özünden
Hangi çeşmenin, hangi suyunda
Yoğurmuş emek etmişte balda.
Horasan erenin sitemi dosta
Dost dostun külüne muhtaçtır başta
Yedi adımda bir sual var komşuya dosta.
Terk ettiğin güzel şeyler sorulur başta
Halil Çolak 17. 7,2005 Ankara
Halil Çolak
Allah’ım
Sevgine muhtacım Allah’ım senin
Kereminle ocağım tüterde benim
Cömertliğin sayende boş dönmez elim
Sen beni mutluluğa erdir Allah’ım
Yarattığın yaratacağın her şey senin emrinde
Canlılar cansızlar zikreder her an seni dilinde
Müminler ayrılmaz hak olan senin yolunda
Sen bizim yüzümüzü güldür mutlu et Allah’ım
Halil Çolak
Allah’ın emrine uygun hareket eyle.
Haram lokma yeme diye Allah emrediyor.
Helalın dışına bak çıkma diye ikaz ediyor
Mahşerde kimse kimseye sahip çıkmaz diyor
Onun için Allah’ın emrine uygun hareket eyle.
Bir gün er geç hesap gününe canlarım gelinir
Yaptığın iyi kotu işler tek tek hesap edilir
O gün ya sağdan,ya soldan defter ele verilir
Kolay hesap için Allah’ın emrine uygun hareket eyle.
Nizam terazisi Arasat meydanına kurulduğu anda
Güneş tepeye gelip bir mızrak yüksekte durduğu anda
Başta beyin kaynadığı zamanda,amelin kötü olduğu anda
Arşın gölgesi için Allah’ın emrine uygun hareket eyle.
İslam bahçesinde gül ol canlarım dikenden olma
Allah’a kul ol,menfaat için kula asla kul olma
Hak yolunda gidenlerle dost ol batıla uyma
Hakka inanlarla Allah’ın emrine uygun hareket eyle.
Allah’tan kork ar et kork gösterme edep yerini
Halalından başkasına gösterme mücevherini
Domuz gibi insan olma koru namus ve arını
Edepli olmak için Allah’ın emrine uygun hareket eyle.
İslam bülbülü ol öt gökyüzüne yükselmiş minarelerde
Baykuş olup ötüp kalma boş hoş olmayan viranelerde
Hakkı zikret hoş seda kalsın yüksek ferah kubbelerde
İslam’ın kılıcı ol Allah’ın emrine uygun hareket eyle.
Horasan ereniyim hakıkatı canlar ben İslam’da buldum
Hak yolunda giden canlarımla kardeş ben kemale erdim
Allah aşkıyla erenlerle,yandım,kavruldum,sonunda piştim
Halil miskin tövbe et Allah’ın emrine uygun hareket eyle.
Halil Çolak
Alnayabilsen
Umutsuzluk kervanına bende katıldım
Sende uğrayıp içine bir girebilsen
Acı ile aşk karıştı cananım birden
Sevenin neler çektiğini bir anlayabilsen
Halil ÇOLAK 10.11.2005 Ankara saat 03.07
Halil Çolak
Amerika’yı Kahret bu zulmü durdur Allah’ım
Telafer’ın her an alev, alev durmaz yanıyor
Türk’ün yarası kardaş her an orda kanıyor
Zalim Amerika günde binlerce can alıyor
Amerika’yı Kahret zulmü durdur Allah’ım
Irz namusumuz kâfirler tarafından talan edildi
Bu Amerika zalimi Müslümanları perişan etti
Feryatlarımızda Allah’ım artık arşa dayandı
Ne camilerin minareleri kaldı nede medreseler
Ne evlerimiz kaldı ne o güzelim bahçeler
İslam olan eserlerimizi yok ettiler bu bombalar
Telafer gülen değil Müslüman im ağlayan şehir
Sokakları inananın kanından olmuşta da nehir
Zalimleri keyifli,keyifli dünya ediyor da seyir
Yarabbi sen şu kâfir Amerika’yı yok etsene
Müslümanları bu zalimlerden kurtar sana
İnanan mazlumların acısını Allah im dindir sene
Horasan ereni candan Allah’ım yalvarır sana
Canı gönülden bütün kalbiyle güvenir sana
Uyuyan gafletteki Müslümanları uyandır sana
Halil Çolak 16.9.2005 Ankara saat 02.45
Halil Çolak
Anadolu türküsü
Yeşildir dağları Erzurum, Kars’ın
Sıcaklık denince Adana, Mersin
Türkülerin dilinde Edirne, Van’sın
Her yerde türkü, Anadolu türküsü
Gitmedim öteye Sivas’tan gayrı
Her yerin güzelliği hep ayrı, ayrı
Divriği dersen benimde doğumda yeri
Her yerde türkü, Anadolu Türküsü
Elazığ söylersen gakgoş yuvası
Malatya'ya varırsan kaysı ovası
Aydın, Manisa incir cilesi
Antalya ki yurdun cennet diyarı
Boluda soylenir koroğlu destanı
İstanbul ki dünyada bulunmaz eşi
Trabzon Karadenizin kültür merkezi
Rize’nin vardır Çamlı Hemşin’i
Samsun kurtuluşun başlangıç yeri
Artvin den gelirsin göleğe doğru
Ardahan'kı doğun sınır kapısı
Iğdır ki her türlü meyvenin yeri
Urfa şehri ki Halil rahman otağı
Diyarbakır'ki Ziya Gökalp’ın yeri
Gaziantep kebabı, Maraş'ın dondurması
Çanakkale Türkün yenilmez destanı
Bursa ki osmanlı'nın kültür merkezi
Balıkesir,,Bilecik Yörük ovası
Sakarya’m, Erzincan yaralı gelin
Zonguldak, Bartın’ını gidinde görün
Ordudan çıkıp, Giresun’una varın
Her yerde türkü,Anadolu türküsü
Hangi il kaldı dadaşım ben bilemedim
Konya’yada mevlanaya yüz sürüp geldim.
Niğde’den, Aksaraya geç vakit vardım
Nevşehir’in Allah'tan peri bacası
Isparta’nın mis kokan gül bahçesi
İzmir’in unutulmaz konak meydanı
Sinop bu unutma, dağıtma sakın
Çorumda leblebi yiyip tadına bakın
Tokat’ı bekmezi yiyip,, Yozgat’ta kalın
Batman Siirt petrol yatağı
Hakkâri’nin erişilmez yüksek ovası
Ağrı ise eskinin kara kösesi
Kırklareli batıda en uçyeri
Tekirdağ hatırlatır Mehmet Akif’i
Karaman,Aksaray vilayet oldu
Amasya’nın elması kaldı
Bayburt en sonunda il oldu
Gümüşhane tekbir Kelkitle kaldı
Hatayı ben nasıl unuturum
Kerkük, Musul, telef er bir başka ilim
Dişsiz kalırsam, Kırıkhan’a uğrarda yolum
Lefkoşa, magosa dededen kalma
Larnaka, Lima sol senin unutma
Ciddi ol sırıtma hilebaz ruma
Her yerde türkü Anadolu türküsü
Artvinli kardeş oynar ata barını
Karabağ’ki türkün özdiyarını
Almasın ermeni Türkün vebalını
Horasan ereniyim Erzurum ilim
Ağzımı bağla salarda, durmazda dilim
Mangal gibi yüreğim, çelikten kolum
Halil Çolak 01.07.2005 saat 02.13
Yenimahalle /Ankara
Halil Çolak
Anam
Olmalı başımda
Beni doğuran anam
Ağladıkça gözlerim
Silmeli o yaşını
Beni doğuran anam
Bak ağlıyor
İşte orda
Hep benim için
Beni doğuran anam.
Islatıyor yeri
Akan gözünün yaşı
Beni doğuran anam
Halil Çolak
Anam 2
Anam ben sıladan ayrı düşeli.
Her gün biraz daha üzülmekteyim
Her gecem senden ayrı geceli
Sessiz bir köşede düşünmekteyim
Gece gündüz şefkatini özlemekteyim
Halil Çolak
Anıtkabir
29 Ekim’de buluştuk bürokratlar Anıtkabir’de
Devletin bürokratları çoğu gelmemişti bile
Bu adamlar mı? Vatanı idare edecek güya
Hicranla doldu gönlüm bu duruma Anıtkabir’de
Onun için bu vatanı böyle Haçlılara beleş satılır
Türk’ün milli duygularını gönüllerden atılır
Bu gidişle Avrupa ya bu ülke manda yapılır
Bu duyarsızlığa bin kere kahroldum Anıtkabir’de
Bilmiyorlar Türk’ün ölmeyen ruhu var bizde
Mustafa Kemal’in bitmeyen aşkı var bizde
Kuva-i Milliye’nin bitmeyen azmi var bizde
Yeniden doğdu mücadele aşkı Anıtkabir’de
Kimse heveslenmesin bu vatan sahipsiz diye
Yokluklar içinde bu vatanı kurtardık bile
Yeni düvele meydan okuyan Atatürk’üz yine
Rahmetle yâd ettim kahramanları Anıtkabir’de
Halil ÇOLAK 29.10.2005/Anıtkabir
Halil Çolak
Ankara sokakları
Geziyorum bir bir
Ankara sokaklarını
Arıyorum geçmişi
Bir akşamüstü
Her şey yabancı
Bulamıyorum eski
Ankara sokaklarını
Sokak isimleri yabancı
Sanki İngiltere de
Geziyorum isimler
İngilizce.
Kenedi, Gandi
Adenevur herhalde
Bir başka ülke
Sokakları caddeleri
İşhanları, dükkânları
Kara Fatma
Hasan Tahsin
Nene hatun
Yok
Çankaya, Kızılay
Bir başka ülke
Meydanları semtleri
Sokaklar işgal edilmiş
Ey vah Ankara
Eski Ankara değil
Atatürk’ün
Başkent yaptığı
Ankara değil
Nerdesin milletim
Başkent kültürel olarak
İşgal altında
Uyan artık
Ankara sokakları gitmiş
Halil Çolak
Anlamadım ben
Canmışsın cananmışsın anlamadım ben
Ne yapmak istediğini anlamadım ben
Ağzından bazen gül bazen zehir saçarsın
Dostmuşsun duşmanmısın anlamadım ben
Her günkü hüzünlü Ankara akşamlarında
Mutlumusun Mutsuzmuşsun anlamadım ben
Sevgimidir nefretmidir anlamadım ben
Yemin ederim nasıl insansın anlamadım ben
Nasıl seni anlayayım anlat bakalım
Ne amaç içindesin anlamadım ben
Her sözün yüreğimde hicran yarası
Derde derman yoldaş bulamadım ben
Hayatımı kara bir bulut kaplamış
Gönlüm deki yarayı saramadım ben
Kalbinle dilini dikenler sarmış
Ne kadar uğraştımsa deremedim ben
Halil derdinin dermanını nasıl bulacak
Suya derde derman kattım içemedim ben
Düşüncelerimle hep yalnız kalarak
Onlara bir çözüm kardeş bulamadım ben
Halil Çolak 28.052005
Halil Çolak
Arıyorum ben
Gül ile birlikte diken sevecek.
Bülbülle aşkta, yarış edecek.
Kalbinde ancak sevgi olacak.
Arıyorum böyle sevgi arıyorum ben.
Sevgisi ile beni köle edecek.
Üzüme bakarak beni çözecek.
Her an benim özlemimi çekecek.
Ulaşılmaz olup, yüce olmalı.
Gecelerimizi gündüz etmeli.
Acılarımı unutturup ilaç olmalı
Halil Çolak
Arifler meclisi de sende kurulur Erzurum
Sonbaharı görmeden kışa da girilir
Kartollar soba fırınlarına konulur
Her akşam bir evde sohbet edilir.
Bu güzel adetler sende olur Erzurum
Hikâyelerde anlatılır keremi ile aslıdan
Türküler söylenir Sümmani den Şenlikten
Aşığın bu gün bu kadar diyip bitirmesinden
Gece sohbetleri sende güzel olur Erzurum
Bulgurlar çekerler kızlar köy havlularında
Genç kızlar mani ile konuşur sevdikleriyle
Doyum olmaz nenelerin candan sohbetlerine
Erenlerin sohbetine doyum olmaz Erzurum
Konak odalarında siretlerde okunur
Hz. Ali’nin Cenkleri bir bir anlatılır
Aşk ile hep birlikte Allah denilir
Bu güzel şeyler sende olur Erzurum
Horasan ereni bu meclislerde erdi kemale
Âşıklar atışmalarla bir birini çeker sınava
İleri gelenler kurulurlar sekinin başköşeye
Arifler meclisi de sende kurulur Erzurum
Halil Çolak
Arzu
Yeşil gözlerinle dünyayı seninle görmek
Senin gecelerini gecelerimle birleştirmek
Mutluluk denizinde seninle el ele yüzmek
Sana kavuşmak hayatımda en büyük arzum
Seni mehtaplı gecelerin yıldızı yapmak.
Yakamozlara bakarak seni seyretmek
Geçtiğin yollara sevgi karanfil sermek
Sevgi ile mutlu olmak en büyük arzum
Halil Çolak
Asır bu
Güvenme kimseye yakının olsa bile
Kusar zehiri acımadan güle, güle
Atar kahkahayı kulağın yırtarcasına
Kusura bakma isyankâr asır bu
Halil Çolak 16.3.1977 İsttanbul
Halil Çolak
Aşığın sonu
Kerem aslı için otuz iki dişinden olur
Mecnun Leyla için kendini çölde de bulur
Ferhat şirin için dağları delerde durur.
Yine sevdiğine kavuşamaz ayrılık sonu
Halil Çolak
Aşıkların Leyla ömrü bitecek
Sevda gülleri bu dünyada hep böyle açacak
Bir ömür boyu Leyla seninle birlikte aşkı sevecek
Sana sahip olmadan âşıklarda hep açı çekecek
Sana kavuşamadan âşıkların Leyla ömrü bitecek
Halil ÇOLAK 10.11.2005 Ankara saat.02.55
Halil Çolak
Aşk ve gece
Karanlık gecede hicranlı aşk.
Gece sokakta lamba aşkta kalp
Kalpte sızı, gece rüzgâr
Sessizliği bozan bir ıslık
Her köşe başında bir bekçi
Bunun yanında,
Gönüllerde sevgililer.
Yenimahalle/Ankara
Halil Çolak
Aşkı bulmuşum
Ellerimi açtım kıbleye duaya durdum
Anlaşılmaz duygu içinde kendimi buldum
Ruhum boşluk içinde hakkı ararken
Hakka giden gerçek aşkı bulmuşum
Yunuslar,Taptuk’lar geçti aklımdan
Hakka susamış gönlüm coştu aniden
Kendi kendimi buldum yeniden
Mevla’ya kavuşturacak aşkı bulmuşum
Öğle bir sevda ki yaktı kavurdu durdu
Merhamet okları ile kalbimden vurdu
Gecelerim,gündüzlerim hep onla doldu
Yanıp tutuşturan hak olan aşkı bulmuşum
Gecelerim,gündüzlerim karıştı birden
Hakka giden yolda buluştu birden
Çöl olan çorak gönlüm yeşerdi birden
Doyulmaz haz veren eşsiz aşkı bulmuşum
Horasan erenim aşkından yanıyor bağrım
İnsanlığa kurtuluş için en büyük çağrım
Gelin mutluluk için İslam’la bütünleşelim
Beni benden alan Allah’a giden aşkı bulmuşum
Halil Çolak 1.8.2005 Akköprü /Ankara
Halil Çolak
Aşkıma
Rüzgar marmarada ılık ılık
Esiyor içimi okşarcasına
Alıyor başımdan dumanlı sevdayı
Ta uzaklara atarcasına
Martılar söylüyor
Gök yüzünde
Eşlerine aşk şarkılarını
Biz neden söylemiyoruz.
Dün yaptığımız
Aşkımızın bestesini
Halil Çolak
Aşkta karşılık yoksa yok olur gider
Bülbül figan eder öter dallarda
Âşık aşkı için cefa çeker yollarda
Vuslata ermesi de kalır rüyalarda
Aşkta karşılık yoksa yok olur gider
Halil Çolak
Ateşimden yanıp ta dursun
Gecelerin gecelerimle olsun.
Bırak sevgilim kollarım
Bedenine sarılıp dursun
Ruhlarımız arasında aşkım
Bütünlük olsun.
Sevgimiz dalında solmayan
Aşkı temsil eden kırmızı
Gül olsun.
Öperken gonca dudaklarından
Ateşimden yanıp ta dursun
Halil Çolak 30.9.2005 Adana Seyhan
Halil Çolak
Avrupa hayaliyle Milli Devleti yıktık bitirdik
Avrupa hayaliyle geçmişi unutup kol kola girdik.
Çanakkale de ikiyüzbin vatan evladını boşa yıtırdık
Türkün manevi değerlerini tozlu raflara koydurduk
Eski sağda.solda liboşlar ne kadar varsa
Sağıda soluda vatanı satıp toplarsa parsa
Vatan severlerde gece gündüz uyursa
Eski komünist liboş Avrupa diye nutuk atıyor.
Sözde eski milliyetçi liboşta yaşa diyor alkış tutuyor
Haçlılarda bu satılmışlara gülüp göbek atıyor
Haçlılarla nasıl dindaş millet olduk anlayamadık
Avrupalı yamyamlara karşı boşamı istiklal savaşı verdik
Binlerce Türk evlatlatını şehit olarak toprağa verdik
Bizans ı yıkan,yeni çağlar açan fatih dünya gelse
Bıraktığı şehri İstanbullun ne hale geldiğini görse
İstanbul böyle miydi dese bizlere nahlette etse
Avrupa ahlakıyla sahiller çıplakla doldu
Bodrum,Didim,Kuşadası İngiliz oldu
Antalya sahilleri tamamen Almanla doldu
İt oğlu it, domuzdan töreme kahpe PKK
Her gün hain pusularla vuruyor kahpe
PKK’yı koruyor sözüne güvenilmeyen dönme
Bu devleti kuran koca Türk ulu önder Atatürk
Bak senin kazandığın istiklali kaybettik
Mirasını dağıttık sana toptan ihanet ettik
Horasan ereni bak vatan elden gidiyor
Düşman sinsi, yurdu dadaş işgal ediyor
Vatan sever milletim neden uyuyor
Halil Çolak
Ayırma Yeşil Gözlerini
Ayırma, yeşil gözlerini gözlerimden, bu akşam
Böyle sevgi ile saatlerce bak,asırlarca bak.
Aşkın ateşini kalbime boşaltarak yak.
Benim içimide kavurdu yaktı bu akşam.
Yorgunluktan gürültüden evrenden ırak.
Akşamı seyredeyim,yeşil gözlerin bakışlarında bırak.
Ayırma yeşil gözlerini gözlerimden bu akşam.
Böyle sevgi ile aşkla bak sevdalı yüreğime.
Halil Çolak
Ayrılık
Kader beni attı uzak diyara
İçimde açıldı koskoca yara
Yalvardım yakardım yüce Allah’a
İtsin bu ayrılık bu çile diye
Halil Çolak
Halil Çolak
Ayrılmaz
Sarı saclarına vuruldum güzel
Gönlüm asla bu sevdadan ayrılmaz
Yaradan yazmışsa ne gelir elden
Canan sevdiği candan ayrılmaz
O ay yüzünü görenler aşık olur elbet
Kalbi yanar senin için tutuşur sönmez.
Gözlerin zümrüt,dudaklarında kiraz.
Su buluttan,gül dikenden ayrılmaz.
Aşkınla perişanım, gözümde eksik olmaz nem.
Bülbül gibi figan ederim üzüntümde bitmez.
Mümkün mü seni sevmemek bir elde etsem.
Halil yanar tutuşur bu sevdadan ayrılmaz.
Halil Çolak
Halil Çolak
Az gelir bana
Sevgim mi? Sevdam mı? Ben desem sana
Başkalarına diken olsanda, Gülşensin bana
Ne kadar yaratana şükretsem az gelir sana
Başkalarına yad olsanda canansın bana
Mehtaplı gökyüzü seni hatırlatır cananım bana
Aşığa yol gösteren Merih yıldızı benzerde sana
Ayla güneşi senin tırnağın için verseler bana
İsminin söylemesinin değerine az gelir sana
Ne kadar rabbime şükretsem, dua etsem sana
Nazar değmesin diye, benim dua az gelir sana
Dünyadaki bütün ipekleri sarsam gezdiğin yola
O güzel, nazik ayaklar incinir diye az gelir bana
Halil Çolak
Azınlık
Hangi tarafa dönüp de baksam
Her tarafta karşıma çıkar azınlık
Ekmeği fırından bütünde alsam
Dörtte üçünü zuladan çalar azınlık
Nerelere gitsem ben nasıl etsem
Hep karşıma çıkıyor yine azınlık
Türk, Kürt, Çerkez, Laz hep bir idik
Avrupa hayali hepimizi etti azınlık
Kandaşım İMF belasını saldılar bize
Ekonomik olarak ta bizi getirdi dize
Kazançlarımızı toptan verdik faize
Elimizden malımızı aldı mutlu azınlık
Mili serveti sattık borçtan kurtulamadık
Onurumuzu sattık onursuz da kaldık
İMF den ilerliyoruz diye teselli aldık
Bizi ele muhtaç etti çalan çırpan azınlık
Halil Çolak
Bahar
Sensizlik içinde çeşitli hayatta olsa
Geceler gökyüzünde yıldızsız kalsa
Dışarısı karda tipide boranda olsa
Adını andınmı da kışlar oluyor bahar
Halil Çolak
Baharı İster
Sevgim her zaman senden karşılık ister.
En güzel şekilde sevmeni gönülden ister
Vermeni kalpını sevgini,aşkını ister
Gönül bahçesini kadınım dikensiz ister.
İlk değil ama senden ikinci baharı ister
Halil Çolak 9.8.2005 Yeni mahalle Ankara
Saat 04.45
Halil Çolak
Bahtiyarlık
Rüyamı gerçek mi? bu tatlı hayat
Acılardan sonra gelen sonsuz mutluluk
Berivan çiçeği ile alınan derin bir soluk
İkinci baharımda parlayan sen bir ışık
Aşkın bana verdiği sonsuz bahtiyarlık
Halil Çolak
Balam benim
Yavrum benim
Balam benim
Küçük olan kuzum benim.
Nasıl sever baban senin
Tatlı kuzum balam balam benim.
Gece gündüz seninleyim
Can yoldaşım balam benim
Hem baharım, hem kışımsın
Küçükte bir kuşumsun
Minicik olan balam benim
Bu yazın sıcağında
Gece gündüz kucağımda
Şenlendirir ocağımızı da
Tatlı kuzum balam benim
Halil Çolak
Bana
Feryât-ı figan ediyordum ıskât ettiler beni
İshân-ı ayın etti o vefasız zalim gülizar beni
İsa re oldum İshân etti acımasız berivan beni
Acı verdi,elem verdi,,keder verdi,bergüzar bana
Methi sana ettiler,ey gonca güzel seni
Falcılar söyledi ol berivan perişan eder seni
Medrüs olursun dediler ikaz ettiler beni
Acı verdi,keder verdi,ol bergüzar bana
İs kât –susturmak
İshân-ı ayn-ağlamak,göz kızarması
İsnan-yaşlanmak
Medrüs-deli
Halil Çolak
Bayrak
Türk oğlu Türklerin ilk olan atası
Adem oğlu Yasef’ ten türemiş sülalesi
Tarihin her çağında vardır bir kitabesi
Türk’e devlet kurduran bayraktır bayrak
Mete’dir Türk’ün ilk hüküm darından
Cin setti yapılır Türk’ün gazabından
Altaylar dar gelir cengaverliğinden
Göktürk’ü devlet yapan bayraktır bayrak
Bilge Kağanından,Cengiz hanından
Orta Asya yurdu öz diyarından
Anadolu’ya akın yapan Alp ereninden
Onlara ruh veren bayraktır bayrak
Anadolu’ya Selçuk Beyin akın edişi
Alp Aslan gazinin Bizanssı şanla yenişi
Türk’ün bayrağının ana doluda dalgalanışı
Anadolu’yu Vatan yapan bayraktır bayrak
Bizans’sa karşı Türk’ün dik duruşunu
Türk’ün haclılara kahramanca direnişini
On sekiz haclı seferini zaferle kazanışını
Kılıç aslanla zafer kazandıran bayraktır bayrak
Fatih Sultan Mehmet’e karadan gemi yüzdüren
Bizanssı, bin yıllık tarih sayfasından sildiren
Bir çağı kapattırıp,yeni bir çağı Türk’e açtıran
Fatih’e bu ruhu veren, arkadaş bayraktır bayrak
Yavuz Sultan Selime Sina çölünde gölgelik eden
Hz.Muhammed’de İslam’ın uğrunda kul köle eden
Vatanın uğrunda ölen, şehit kanından rengini alan
Göklerde korkusuz dalgalanan bayraktır bayrak
Çanakkale’de akıl almaz destan yazdıran
Mermilere karşı göğsünü siper ettiren
Üç yüz kiloluk mermiyi kucaklayıp attıran
O ruhu, o gücü ona veren, bayraktır bayrak
Mustafa Kemale bağımsızlık ruhunu veren
Yedi düvele karşı mertçe savaşlar veren
Anadolu’ya ebedi Türk’ün mührünü vuran
Türkiye aşkını veren bayraktır bayrak
Edirne’den, Erzurum’da Kars’ ımda
Seksen ilin her birinin semasında
Hürriyeti temsil ederek dalgalanmasında
Egemenliğin sembolü bayraktır bayrak
Mehmet oğlu Halil canından çok sever onu
Onbeş bin yıllık tarihinde gökyüzünde sen bolu
Her asırda tarihlerde şeref ile şan dolu
Bana bu coşkuyu veren dadaş bayraktır bayrak
Halil Çolak
Bayraklı Baba
Ufuklar dar geliyor şehitlerle kaldığım bu gecede
Manevi bir haz var Gelibolu denilen bilmecede
Her taraf manevi surlarla örülmüş bu kutsal beldede
Şehitler yatıyor bu yörede tekbir sesleri yükseliyor göklere de
Bayraklı baba kurulmuş bir tepede binlerce bayrakla
Ona gelen insanlar onu vasıta kılarak yalvarıyor Allah’a
Samimi yalvararak ayyıldızlı bayrağı asıyor iplere de
Kendisi horasan ereniymiş gelmiş iklimi Rum’a
Savaşta eşsiz bir cengâvermiş aman vermezmiş düşmana
Elinde bayrağı tekbir getirirken korku düşermiş düşmana
Bayraklı babanın rivayete göre atı’da Allah yolunda savaşır
Bayrak elinde cephe cephe dolaşır askerin imdadına yetişir
Savaş meydanlarında efsaneleşir unu yedi iklime yetişir
Halil Çolak 16.8.2005 Bayraklı Baba Gelibolu
Halil Çolak
Bayram
Birlik olun derdi Müslümanlara
Hasret kaldık o güzelim bayramlara
Niçin kardeşim birbirimize ayrı düştük biz
Peygamber birlikte hayır vardır ayrılmayın siz
Gönül bahçelerine gül dikin kalmasın gülsüz.
Kimsesizleri ziyaret edin bayramda kalmasın öksüz
Ne oldu bizim eski o güzelim bayramlara
Bayram normal gün mü? Belli olmuyor
Niçin gönül bahçelerinde güller açmıyor
Fakır fukaranın imdadına artık koşmuyor
Suratlar asık, insanlar mutsuz gülmüyor
Ne oldu gül kokan neşeli şen geçen bayramlara
Halil Çolak
Bayram sabahı
Gönül dostlarını ararken birden
Baktım cismim gurbette gönül sılada
Kendime geldim ürperdim birden.
Geçti Erzurum’daki bayramlar bir bir gözümden
Camii en çıkar tebrikleşir kucaklaşırdık
Bir daha buluşmak üzere helalleşirdik
Ayrılırken sarılıp vedalaşırdık
Bunlar olurdu Erzurum’da bayram sabahı
O güzelim bayramlar kaldı sılada
Tatlı bir hatıra olarak kaldı mazide
Hangi dost şimdi kim bilir nerde?
Şimdi Erzurumlu su içer çeşme başında
Erzurumlu su içer Kırık çeşme’den su içer bayram sabahı
Halil Çolak 03.11.2005/Ankara
Halil Çolak
Beklemesi
Parlak güneşin ışıkları dağlardan aşağı süzülünce.
Kuşlar cıvıldaşıp, çekirgeler durmadan ötünce
Kaz dağının yeşil ormanları oksijeni teneffüs edince
Sevdalı yürekler cehennem ateşi gibi yakınca
Başka bir yaşam başlar akçay da ve dünyada
Sevenlerin ve sevmeyenlerin evrendeki yaşamı
Âşıkların bir birine kavuşmuş olmanın heyecanı.
El ele gönül gönüle birlikte olmanın mutluğu
Güneşin ufuktan ağır batması akşamın başlaması
Yeni bir yaşamın başlaması…..
Yalnızların gecenin sessizliğinde kaybolması.
Gökyüzünde yıldızların birer birer çıkması.
Yalnızlara yalnızlığını unutturması
Gökyüzünü seyrederek
Yorgun düşüp sızıp öylece uyuması
Bir gün mutluluklar ülkesinden
Mutluk perisinin gelip mutluluk vermesi
Bir gün seveceği insanın karşısına çıkması
Özlemle, inançla yaratandan içten istemesi
Sevgi seni gibi bir kadını beklemesi…..
Halil Çolak
Bekliyorum
Bekliyorum bir mektup sıladan
Hep sevdiğim,seveceğim kadından
Yazarken ellerinin kokusu sinmiş
Alından yazarken teri dökülmüş
Kağıt parçasını koklamak
Saatlerce, defalarca okumak
Nakarat halinde tekrarlamak
Sat ırlarlarda özlemimi bulmak
Bir mektup bekliyorum
Burcu,burcu hasret kokan
Sevgi kokan,Semam kokan
Akoğan/Kıbrıs
Halil Çolak
Ben Türkoğlu Türküm ben Atatürk’üm,
Çanakkale de Avrupalı palikaryaları doktuk sulara
Çatlamış ardamarları Avrupalıda utanmak nere
Ders almadılar tekrar saldırdılar bu kutsal toprağa
Kocatepe ten Atatürk’ten aldığı kutsal emirle
Egede palikaryayı tekrar Mehmet’im doktu sulara
Kocatepe Avrupa’nın içinde iyileşmez yaradır
Resmi dairelerden Atatürk’ün kaldırmak çaredir.
Avrupa utanmaz, arsız emperyalist bir ukaladır
O Karafatmaydı dadaş kızı palikarya dersini veren
Atatürk’le o kutsal savaşı kadın haliyle o görevi gören
Çıplak ayakla, karnı açken kurtuluş savaşı veren
Kimse unutturamaz palıkarya Atatürkü iyi öğren
İyi anlayın, iyi belleyin Türk’ün ebedi düşmanları
Biz Türkoğlu Türk üz emperyalistleri yenen Atatürk’üz
Asla dönmeyiz geri hep gideriz ileri
Hedefimiz Kızılelma Türkoğlu Türk ileri
Avrupa’nın yokmuş Atatürk’ün resmine tahammülü
Türk’ün gül bahçesinde ender güldür Atatürk’ü
Kimse silemez gönüllerde bitmeyen bu aşkı
Ben Türkoğlu Türküm ben Atatürk’üm,
Türkoğlu Türk artık ileri.
Halil ÇOLAK 12.11.2005 Ankara
Halil Çolak
Bende yalnızım
Gökteki yıldızlar nasıl yalnızsa
Gece gündüz bende yalnızım
Bir kıvılcım olsa ben yanacağım
Beni anlayan yok bende yalnızım
Yalnızlık bende hicranda olacak
Gül benzim bir gün elbet solacak
Nihayetinde bedenim toprak olacak
Beni anlayan yok bende yalnızım.
Yalnız şarkısı bana acı veriyor.
Akan gözyaşını kimse silmiyor.
Yalnızlığa son veren aşkı buluyor.
Beni anlayan yok bende yalnızım.
Halil Çolak
Beni
Feryaât-ı figan ediyordum iskât ettiler beni
İshân-ı ayın etti o vefasız zalim gülüzar beni
İsare oldum isnan etti o acımasız yar beni
Acı,keder verdi,elem verdi, ol gülüzar bana.
Methi sana ettiler bana,ey gonca güzel seni.
Falcılar söyledi ol Gülüzar perişan eder seni
Medrüs olursun dediler bana ikaz ettiler beni.
Acı,keder verdi,elem verdi,ol belgüzar bana
Halil Çolak
Beni sevgilim
Ruhumu okşayan bir ses duymadım
Geçiyor geçliğim ona doymadım
Çok çileler çektim, çile saymadım
Her zaman sevginin kurbanı oldum.
Ne zaman arzu yanar seni özlersem
Karşımda hayalin gelir senin sevgilim
Gönlünde sevgime eğer yer yoksa
Çıkar at kalbinden beni sevgilim.
Halil Çolak20.09,1983
Akdoğan/Kıbrıs
Halil Çolak
Benim Harput’lum
Anadolu’nun mert toprağında
Yiğitler çıkar öz diyarında
Ozan,edip,ressam her bir yanında
Türkün kültürlü evladı benim Harput’lum
Sizi gibi yiğitlere derlerde gakgoş
Seni candan seven olurda bir hoş
Arkadaşların içinde yoktur da berduş.
Türkün kültürlü evladı benim Harput’lum.
Dostta dostsun düşmana yaman
Sevdiğim kardeşim Ahmet Aydoğan
Namertlik yapmaz,tamamen güven
Türkün kültürlü evladı benim Harput’lum
Horasan ereni böylece yazdı
Kendine arkadaş namerdi değil yiğidi buldu.
Benim resmimi yapmadı kızları seçti
Türk’ün kültürlü evladı benim Harput’lum
Halil Çolak 6.7.2005 Ak köprü/Ankara
Saat11.30
Halil Çolak
Benim.
Ne olur gitme
Bugün sana muhtacım
Mutluluk için güzelim
Sevgine muhtacım
Yıldızlar gökyüzünde yalnızsa
Bende öyle yalnız
Yaşamam için
Aşkına muhtacım.
Yanan yüreğimi söndürmek için.
Aşkına muhtacım
Sevgim,gonca gülüm
Berivanım meralım
Benim.
Halil Çolak
Berivan 2
Bekledim yıllarca erişilmez çiçeği
Engelledi beni görmedi gerçeği
Rüyada mı sevdim o nadide çiçeği
İlk değil benliğimi saran son aşkımdı
Vade vermeden kapattı aşkımın hesabını
Acımadan tarumar etti bütün beklentilerimi
Nasıl kabullene cem bu acı hayat gerçeğini
Halil Çolak
Berivanım sın sen
Gül ile dikenler arasında nadide çiçeksin sen
Aran sanda bulunmazsın, çünkü meleksin sen
Kalbimde gittikçe büyüyen filizsin sen
Gönlümü yakıp kavuran bir afetsin sen.
Ara bul diyorlar, nasıl bulayım, bulunmaz Çiçeksin sen
Yalçın kayalarda olur diyorlar. Ulaşılmaz Çiçeksin sen
Bana sorarlarsalar, kalbimde büyüyen çiçeksin sen
Ruhumu mest eden benin Berivanım sın sen
Halil Çolak 12.07.2005 Ankara saat:0010
Halil Çolak
Berivanına
Berivanına
Teşne oldum Zühre’m senin bakışına
Nesim vurdu,kalbimin ateşine
Zebun etti felek sevdiğimin gülüşüne
Sermest-i visal oldum aşkımın berivanına
Halil Çolak
Beter
Beter
Feryadı figan etmek geliyor içten
Ayrılık çıkardı beni de baştan
Gel sevdiğim gel artık yeter
Senden ayrı kalmak ölümden beter
Bahar geldide yeşerdi bağlar
Açmadanda soldu goncada güller
Ötmez oldu artık dalda bülbüller
Senden ayrı kalmak ölümden beter.
Horasan ereni canım sızlanıp durur
Feryadı figanı yarım arşları bulur
Bu sevda bilmem ki nasıl son bulur
Senden ayrı kalmak ölümden beter.
Halil Çolak.
Halil Çolak
Bilemem
Bilemem
Açık yeşil sevdaların baharı
Koyu yeşil deryalara aşına
Aşk ki yakar yanardağın sıcağı
Böyle çekilirmi çekilmezmi bilemem
Halil Çolak
Halil Çolak
Bir kerecik gülmeden
Yağmur yağıyor
İnceden inceden
Dertler bitmeden
Ömür birden bitiyor
Bir kerecik gülmeden
Halil Çolak
Bir olalım
Gel kardeşim bir olalım
Bu peygamber buyruğudur
Tek vücut Çınar olalım
Gaflet ikilikte kalan
Vatanda olur talan
Bu gidişin sonu viran
Ben bildiğim dava haktır
Türk’ün korkusu yoktur
Fesatlıkta kalan çoktur
Birdir Allah canların canı
Birdir ahır ve evveli
Pirimiz Horasan erenleri
Horasan erenidir sözüm
Bu yola adadım canım
Kurtuluşa tekbir çözüm
Halil Çolak
Halil Çolak
Bir ölür bin diriliriz biz Türk evladıyız biz
.
Koştuk geldik Edirne’den,Erzurum’dan
Sorarsanız vatanın her birimiz bir ilden
Ayrıldık anadan,babadan,kardaş, yardan
Bu vatan düşman eline geçmesin diye.
Sağanak gibi üzerimize mermiler yağmada
Gecelerimiz gündüzümüze karışmış olsa da
Gabar,Keçi dağı kardan bize yol vermese de
Aşarız her engeli biz Türk Mehmet’iz biz
Yemin ettik bu vatanı böldürmemeye
Hain düşmanın yüzünü güldürmemeye
Alsancağı gökyüzünden indirmemeye
Bu uğurda can verecek aslanlarız biz
Anadolu denilen toprak yurdumuz bizim
Her karış toprağında kanımız var bizim
Tarihlere sığmayan şanımız var bizim
Bu vatan uğrunda ölecek Alp erenleriz biz
Kahpe PKK bize çeşitli tuzaklar kurmada
Kahpece bizi güneydoğu dağlarında vursa da
Her gün bir şehidin cenazesi kapımıza gelse de
Bu vatanın yılmaz korkusuz bekçileriyiz biz
Bir ölür bin diriliriz biz Türk evladıyız biz.
Halil Çolak
Halil Çolak
Bir zaman
Gönül alev almış yanıp duruyor
Vuslatı görmeden ömür bitiyor.
Kötü günde olsa çabuk geçiyor
Dünya döner, Devran döner bir zaman
Mecnun gibi yanar durur âşıklar
Gül bahçesinde ötmez oldu bülbüller
Seven kalplerde ah çekerekten iniler
Felek insanı güldürmezde her zaman
Can dermanı seven yarda dediler
Hak yoluna nice başlar verdiler
İnsanları can evinden acımadan vurdular
Mazlumların ahi yerde kalmaz çıkar o zaman
Halil Çolak
Birisi
Birisi var ki öyle bir birisi
Deli mi divane mi anlayamadığım birisi
Gerçek mi sahte mi kavrayamadığım birisi
Yandırdı aşkıyla beni öyle bir birisi
Benim maneviyatım mı?
Yoksa hayatım mı?
Derdim mi dermanım mı?
Cayamadığım birisi
Kimi ne eş
Kimi ne dost
Kimi ne ise kardeş
Benim neyim olur soramadığım birisi
Aşkıyla yandırır
Bakışıyla söndürür
Tek sözüyle öldürür
Beni mahvı perişan etti birisi
Ömrümün baharı
Derdimin dermanı
Yaramım merhemi
İşte o birisi
Halil çolak 26.7.2005
Halil Çolak
Bizim eller
Bizim ellere gelmiştir bahar
Burcu burcu kokar,yaylalar dağlar
Meleşir kuzular,kişneşir taylar
Vatan diyarıdır o bizim eller.
Derelerinde sular çağlaşır
Sıla hasretiyle yürek dağlanır
Çeşme başlarında mani söylenir
Aşıklar diyarıdır o bizim eller.
Bizim eller yüksek yayladır
Vatan sevgisi büyük sevdadır
Çocuklar şimdi kuzu otlatır
Bir başka diyardır,o bizim eller
Mehmet oğlu Halil söyler sözünü
Kölelik sevmez.inkar etmez özünü
Tüttürür ocağı söndürmezde közünü
Cennet bir köşedir o bizim eller.
Halil Çolak
Halil Çolak
Bolu
Dağların ormanlar kaplamış senin
Bolu adı verilen güzel diyarın
Köroğlu ile de dolu efsanelerin
Bolu denilen kandaş güzel diyarın
Ağaçlar arasına saklanmış köyün
Yeşil arasında görünür minarelerin
Derelerinden akkan temiz suların
Yemeklerin iyisi sende pişiyor
Damaklar tadı senden alıyor
Aşçıları dünyaya meydan okuyor
Halil Çolak 4.9.2005 Bolu
Halil Çolak
Bu Türk tür tarihte tükenmez nesil
Türk tür bu tarihte tükenmez nesil
Yaseften bu yana vardır da bu Türklük
Oğuz han, Gültikin han,Mete han beri
Tarihe yön veren çıkar bir kahraman er
Kubilay han dır kırımda hanların hanı
Tarih unutamaz o muhteşem Cengiz Hanı
Timurlenk ki titredi kendi cağını
Dünyayı titreten çıkar bir kahraman er
Selçuklu ile Anadolu’da sürdü saltanat
Anadolu Hanlarla Hamamlarla doldu
Haçlılara boyun eğmeyen Kılıç Aslanlar vardı
Haçlılara dersini veren yiğitler vardı.
Osman Gazi ki imparatorluk Ulu çınar dikti.
Bütün Rumi diyarı bir bir fethetti.
Dünyaya hak ve adaleti onlar öğretti
Vatanı canından çok seven akıncılar vardı.
Yavuz gibi cengaver Sina yi geçti
Cihan hakanı olduğunu o ispat etti
Türkün tarihine şan şöhret kattı
Müslümanların başına Türkleri baş tacı yaptı
Bu millette kahramanlar bitmez tükenmez
Türk milletinin sırtı kardeşim yere de gelmez
Türkün ayağına dolaşan iflahta olmaz
Bu millet kendine yapılan kötülüğü asla unutmaz
Halil Çolak
Bu vatanı
Açtık susuzduk bağımsızlığa düşkündük
Ayağımızda çarıkta yoktu ama kurtulduk
Ateş kusan düşmana karşı göğüs gerdik
Bu vatanı böyle yokluklar içinde kurduk
Halil Çolak
Bulursa güzel
Gönül gözü görmese eğer.
Görmeyen göz hepsini üzer
Seven gönül her şeye değer.
Gönül sevdiğini bulursa güzel
Halil Çolak 3.ll.2005 Ankara
Halil Çolak
Bütün acıların kaynağı sensin be Leyla
Gönüller canana köle olunca
Aşk Ateşide bütün kalbi sarınca
Aklıda baştan alıp acımasızca gidince
İnsan çaresiz kalır be Leyla
Sevgi çiçekleri açmıyor gül bahçelerinde
Gül bahçeleri döndürülmüş har bahçelerine
Sevenleri çarptırmışlar sürgün hapsine
Bunların sebebi sensin be Leyla
Yeter Leyla yeter çile çektirdin
Sevgi çiçeklerini gönüllerden söküp attırdın
Sevenin derdine dertler kattırdın
Sevmemenin cezasını bir gün görürsün Leyla
Niçin Leyla bu kadar acımazsızsın
Sevgi çiçeklerini sen sulamazmısın
O güzel tenini koklatmazmısın
Bütün acıların kaynağı sensin be Leyla
Halil Çolak
Bütün âlemlerin sen Padişahısın
İstediğin zaman var edensin
Hâkimlerin hâkimi sensin
Âlemlere hükmedensin
Sen en büyük Padişahsın
Okyanuslarda bin bir âlemin var
Her gönüle hitap eden kelamın var.
Sırlar içinde gizemin var
Kaftan kafa hükmeden Padişahsın
Her canlı rızkı için sana muhtaç
Ulu peygambere yaptırdın miraç
Her müminin başına olmuşsun taç
Bütün âlemlerin sen Padişahısın
Senin izninle doğada olaylar olur
Ol demenle her şey o anda olur.
Aklı olan Hz. İbrahim gibi senide bulur.
Cennette. Cehennemde senin olan Padişahsın
Nizam terazisi emrinle kurulur
Canlı cansız sana hesap verilir.
Ölüler senin emrinle tekrar dirilir
Nizam günün sen ulu Padişahısın
Kuran senin en büyük mucizen
Seni gibi resmedemez en büyük ressam
Gönülleri fetheden sen en ulu Sultan
Bütün ilimlerin en büyük Padişahısın
Halil Çolak
Can anam
Merhametin en sonsuzu
Yüreklerin en sıcağı
Doyum olmazdı kucağı
Sevgilerin en çokluğu
Güzel anam,şirin anam,can anam
Senin sevginle kemale erdim.
Her adımda duanı buldum
Senin sayende hak yolu buldum
Hasretinle ağlayıp durdum
Güzel anam,şirin anam,can anam.
Horasan ereniyim doğurda beni
Canımın canı damarım kanı
Erenler meclisinin gönül sultanı
Yetimler gemisinin ünlü kaptanı
Güzel anam,şirin anam,can anam
Halil Çolak 6.7.2005 Akköprü
Halil Çolak
Can Muhammet
Yunusların aşkı ile
Yandım tutuştum gül ile
Figan ettim bülbül ile
Şefaat et ya Muhammet
Can Muhammet
Sina çölünü gecende
Yavuza kılavuzluk edende
İslam’ın adını yayanda
Can Muhammet.
Yediler kırklar aşkına
Aşkından düştüm şaşkına
Hasret kaldım gül dostuna
Can Muhammet.
Coşkun sular ile çağladım
Siyonist zulmüne ağladım
Senin yardımına bel bağladım
Can Muhammet.
Halil sana yalvarıyor.
Afganistan,Azerbaycan direniyor.
Çecenistan yas tutuyor.
Can Muhammet.
Halil Çolak
Canım sevgilim
Sen gülsün çevren diken olsa da
Hepsin birden avuçları inan sevgilim
Ellerim senin için kanlar içinde kalsa da
Yine seni kucaklarım yine sevgilim
Geceler senin hasretliğinle de dolsa da
Rüyalarım seninle süslenir inan sevgilim
Özlemin içimi için için kor olup yaksa da
Bir ömür boyu seni yine severim canım sevgilim
Halil Çolak
Cennete gider
Gecenin mehtapsız, yıldızsız karanlığında
İslam’ın nur olan yol gösteren aydınlığında
Gönüller derbederde olsa da zaman içinde
İnan masada kul bütün yollar Allaha gider
Bilinmez insanoğlu ne zaman erer kemale
Bir felaketle karşılaşır iman eder Allah’a
Ömür içinde hayatı zillet içindede olsa
Bir tövbeyle kemale erer kul zaman içinde
Boş amaçlar gayeler içinde geçmiştir hayat
Manevi yöndense kendine vermiştir zayiat
Dizinde, gözünde insanın kalmamıştır takat
Tek hakikat Allah olduğunu görür hayat içinde
Kardeşim Allah kula hakkı nasip etmişse eğer.
Sonunda ebedi mutluluk vardır tövbeye değer
Kul en sonunda bütün gönlüyle Allah’a döner
Son nefesinde kelimeyi tevhitle cennete gider
Halil Çolak 26.l0.2005 Ankara saat 02.45
Halil Çolak
Ceylan gözlü kızım benim
Seni nasıl sevdiğimizi anlasan bir gün
Biz den ayrıldığın an özlerdim seni
Cuma günleri sen ve benim sevdiğimiz gün
Pür neşe içinde ılıcadan gelir alırdım seni
Pazar günü gel dimi içimi hicran kaplardı
Seni bıraktığım an bende hüzün başlardı
Cuma günü dört gözle baban beklerdi
Benim kara gözlü güzelim benim
Beş parmağın acısı ayrı ayrıdır
Yavrular insanların meyvesidir.
Gül bahçesi olan evlerinin bülbülleridir
Artık gerçekleri görsene yavrum.
Hasta olduğunda yanar yüreğim
Benim ceylan gözlüm Rana güzelim
Mutsuzluk acı, mutluğun mutluluğumuzdur hayatım
Sizlerin huzursuzluğu bizlere hicran güzelim
Sen hiçbir zaman nasihatimi anlamadın sen
Sen bir güldün seni koklamaya kıyamazdım ben
Heder ettin kendini kıymetini bilemedin sen
Allaha duam mutlu olasın huzurlu olayım ben
Sen yoksun evde her yer tarumar
Hayatın kıymetini bil kimse acımaz sana
Senin mutluğun mutluluk verir bana
Yaratan bol rızk versin de sana
Halil Çolak
Çanakkale savaşı Menkıbeleri 1
Kahpe İngiliz Anzakları haclı ruhuyla kandırır sürer cepheye
Kader budur Anzaklardan biri esir düşer kahraman Mehmet’e
Yaraları sarılır imanın verdiği merhamet ruhuyla ortak eder erzaka
Savaş biter Anzak Salı verilir hur olarak gider kendi memleketine
Yıllar sonra hasta olur Amerika’da yatar bir hastaneye de
Koluna dövme yaptırmıştır Albayrağı iftiharla gösterir herkese
Doktor Ömer sorar yaşlı ihtiyara baba Türk’müşsün diye
Yaşlı adam kaşlarını kaldırır Ömer’e hayır dercesine
Ben Anzak’ım der anlatır İngilizlerin Çanakkale de şerefsizliklerini
Civan mert cengâver insanlar karşısında görür yapılan haksızlıklarını
Bayrağa yakışır şekilde adını koyar Anzak Ömer ret eder Hıristiyanlığı
Son nefesinde Anzak Ömer kelimeyi tevhitle ilan eder Müslümanlığı
Halil Çolak 21.8.2005 Gelibolu
Halil Çolak
Cevat Paşa çimenlik iskelesinden tabyalara bakmak için geçer karşı sahile
Cephenin her tarafını gezerek dolaşır adım adım bir yeri bırakmaz bile
Bir nefer dikkatini çeker, nefer paşanın sesini duyar duymaz kendini tanıtır bile
Gözlerine bir şeymi oldu oğlum? Üzülmeyin efendim gözlerim göreceğini gördü bile.
Düşman gemileri Mehmet’in gören gözleriyle düşman gemileri batmış sulara gömülmüş
bile
Cevat Paşa ağlıyordu kahraman cengâver asker gözleri görmese bile esas duruşundadır
yine
Halil Çolak
Yüksek tepeyi yoğun bir şekilde beyaz bir bulut kaplar
İngiliz Norfolk alayı bütün hazırlığını yapar hücuma kalkar
Anafartalar ovasında zayiat verir telafi edilmez kayba uğrar
İngiliz askerler yavaş yavaş bulutlu tepeye ilerlemeye başlar
Bulut tüm birliği içine alır rüzgârın istikametinde yükselir gider.
Aramalara rağmen bulunmaz esrarengiz vaziyette yok ulur gider
Halil Çolak
Kanlısırt’taki mitralyöz kan kusmaktadır durmadan yine
Akşehir’in Karapınar köyünden Mehmet oğlu Mustafa
Onlara kan kusturan mitralyöz a kafayı takmıştır bir defa
Kendini siperlerinden atarak karıştı gecenin karanlıklarına
Seven iki hemşerisi yalnız bırakmadı ardından yetişti Mustafa ya
El bombalarıyla ansızın salardılar düşman mevzilerine
Düşman baskına uğradığını sandı paniğe kapıldılar bile
Mustafa aman vermeden mitaryolozu sırtlamıştı bile
Vurulan arkadaşını sırtında bu meret pahalıya oturdu bize
Kan kusan mitralyöz Mustafa sayesinde kalmıştı Türk’e
Halil Çolak
Karayürek deresi kan ağlıyordu, Mehmetlerin naaşları havada savruluyordu
Biga Ramazanlar köyünden Recep iki ayağı kopmuş olarak hakka varıyordu
Kayın biraderi Mehmet Aşkın silah arkadaşının başucunda ağlıyordu
Niçin böyle ağlıyorsun silah arkadaşının boşa yüreğini dağlıyorsun diyordu.
Sağ kalırsan benim anamın elini öp bana hakkın helal etsin diye vasiyet ediyordu
Başımı arkadaşım kıbleye cevir diyordu, o anda şehit mertebesiyle hakka varıyordu.
Az sonra kahraman Mehmet yeni bir destan yazmak üzere süngü savaşı veriyordu.
Hemşerisi Halil ağır yara alarak cengâver aslan Mehmet’in yanına hâlsız yıkılıyordu
Savaş meydanına beni ellerinle defnet diye kahraman arkadaşından istekte
bulunuyordu
Üzerimde harp edersiniz gazilerin ayak ve Allah, Allah tekbir seslerini duyarım diyordu
Kahraman cengâver korkusuzca, Mehmet keşif için Karayürek deresinin yatağında
geziniyordu
Çok susamıştı, bağrı yanıyordu, susamıştı daldır matarasını, birkaç yudum su içmeye
çalışıyordu
Suyun tadı başkaydı, avucuna suyu alıp baktı, bu su değildi Mehmetlerin, Ahmetlerin
kanıydı.
Karayürek Deresi kan ağlıyordu, bu mübarek dereden su yerine Mehmetçiklerin kanı
akıyordu
Halil Çolak 21.8.2005 Çanakkale Gelibolu
Halil Çolak
Kurbanlık koç gibi kınalamış göndermiş anası babayiğidini
Yozgat’ın Sorgun kazasından Karayakup köyünden biri
Kınalı Muradın komutanın dikkatin çeker kınalı durumu
Mert yiğide sorar kına yakmanın niçin yakıldığını
Murat mahcup, mahcup cevap veremez başını eğer öne.
Tıbbiyeli Şükriye mektup yazdırır anasına göndersin diye
Anacığım kardeşlerim askere gelirken başına kına yakma
Komutana cevap veremedim onlar mahcup olmasınlar ana
Bir süre sonra sıladan mektup gelir yetişir kınalı Murat’a
Ama ne mektup bir vatansever ananın ifadesi yazılmış
Murat aracılığı ile selam göndermiştir ana komutanına
Bizde adettir kurbanlık koçlar kınalanır kurban edilirmiş
Sende şehit olacaksın inşallah bu güzel vatana
Bende kınaladım onun için gönderdim savaşa
Tez elden ulaşır ananın mektubu kınalı Murat’a
Muradın kınalı başı çoktan kurban olmuş Allah’a
Halil Çolak 21.8.2005 Çanakkale Gelibolu
Halil Çolak
Birinci cihan harbi başlayınca göndermişler topçu eri olarak Çanakkale’ye
İri yalpı koca seyit Rumeli bataryasının başında ulu çınar gibi durmakta
Kahpe İngiliz’in “OCEAN” zırhlısı ateş kusarak boğazı geçmeye çalışmakta
Son kalan üç mermiyi Seyit onbaşı mesafeyi ayarlayarak topu ateşlemekte
Son kalan 275 kiloluk mermiyle “OCEAN” vurarak boğaza gömmekte
Cevat Paşa bu isimsiz kahramanı kucaklayarak minnetle anlından öpmekte
Koca Seyit 275 kiloluk mermiyi kaldırmakla tarihin altın sayfalarına geçmekte
Halil Çolak1.8.205 Çanakkale Gelibolu
Halil Çolak
Sabah namazını kılar niyaza başlar
Verilen emri yerine getirmek için hazırlık başlar.
Gaz lambasında anasına duygu dolu mektup yazar
Gelecekteki o yüksek makamı anasına muştular
Belki yarın vatanı müdafaa edeceğim başka yer
Seccadende dua ederken hakkını helal et der
Siperden fırladığı gibi hilal savunması içinde askerini bulur
İngilizler Selim Teğmenin mehtap deresinde onları sileceğini bilir
Obüsler. Mitralyözler bu kahraman takımın üzerine ölüm yağdırır
Yazacakları destanın yakıt bidonları derenin ötesin yer alır
Teğmen Mehmet Selim bir ordu taktımı ikinci bir ordu gibidir
Mermiler yetersiz, her türlü noksanlıklar içindedir her şeye ihtiyacı vardır
Bir efsane olarak bu yiğitleri, İngiliz komutanları günlerinde anlatacaklardır
Çoğunun ayaklarında dolamalar ayaklarında yıpranmış eski çarıklar vardır
Mevzilere yatarak tekbir sesleriyle tetiklere basarak kurşunu hedefine vardırır
Bu kahraman Mehmetler dereyi aldıklarında ordunu buraya akacağını bilir
Selim teğmen siperden fırlar sanki vücudu yerle gök arasını doldurmuş
İngilizler böyle görmüş gözlerini korku kalplerini ise ölüm kaplamış
Selimin elinde silahı, her merminin ona isabeti şehitlik muştusu olmuş
Gençliğin baharında şehitlik rütbesiyle ömrü buralarda noktalanmış
Bu kahraman askerin ruhu bedeninden çıkarak arşıâlâyı şenlendirecekmiş
Cengâver kahraman Mehmetler teker teker şehit düşerler
Bir hain kahpe kurşun omzuna diğeri iman dolu kalbine saplanır
Düşmanla mesafesi daralmıştır, o kadar acıya rağmen ayaktadır
İngiliz şaşkınlık içinde, kahramanın ayakta durmasını izahı yoktur.
Aslan yiğidin kanı azgın bir sel gibi mehtap deresine boşalır
Türkün evladını düşmanın kurşunları yıkamamış yine ayaktadır
Silahı ile nişan alır yaratanına sığınarak besmeleyle tetiği çeker
Kurşun onu mahcup etmemesine benzin bidonlarına isabet eder
Gökyüzü ile birlikte genç Teğmen Mehmet Selim’i alevler sarar
İngiliz’i korku kaplar Selimin ruh teslimiyle batmayan güneş doğar
Benzinle birlikte Mehmet’in naşı alevler içinde görünüşte kalır yanar
Teğmenin ruhun göklere yükselmesiyle nurunun gölgesi ateşi kaplar
İngiliz rahip Goeffrey Harisson menkıbeyi şöyle etrafına hikâye eder
Bu eşsiz nur ışıklarıyla bezenmiş manzara hiçbir kutsal kitapta yok der.
İslam’dan habersiz vatan için şehit düşenlerin mertebesini bilememiştir
Teğmen alevler içinde kalmıştır ama Hz. İbrahim atası gibi ateş yakmamıştır
Sağ elinde tabancası sol elinde Allahın kelamını kalbinin üzerine bastırmıştır
Uğrunda cihat ettiği İslam’ın kitabı olan bu kuranını yerlere düşürmemiştir
Yakıtın son damlası alevlendikten sonra ortalık sükûnete bürünür
Tabancası düşmemiştir sağ elinin hâkimiyeti altındadır
Gözleri açıktır vatana hasret gittiği için gözler kapanmamıştır
Dudaklarında şehitliğin verdiği mutluluğun tebessümü vardır
Çanakkale menkibellerinden biri burada kahramanca yaşanır
Her iki tarafından mevzilerden karşılıklı ateş kesilir
Şehitler al kanlarıyla kucaklanır duygusal anlar yaşanır
Teğmen Mehmet bir sedyeye konulur alev ona dokunmamıştır
İngiliz papaz Harrison Mehmet’in naşına bakınca aptallaşır.
Yüzlerce kilo benzin ateşin içinde olan naaşta tekbir yanık yoktur
Bu kahraman Teğmen Mehmet’e Allahın büyük bir mucizesidir
Gece karanlığını nuruyla mehtaba çeviren bu imanlı kahramandır
İki cihan selverine komşu olarak kuranda cennet vaat edilmiştir
Halil Çolak1.8.205 Çanakkale Gelibolu
Halil Çolak
Çareler.
Akıtır gözündeki yaşları
Gönüllerdeki yaralar
Karşılıksız sevdin mi?
Doktor bulamazda çareler.
Halil Çolak
Çaresine çare sen
Yaralı bir kuşum
Ağlarım gece gündüz
O güzelim yara ben
İyileşmez aşk derdine
Çaresine çare sen
Bitmeyen yalnızlığıma
Allah’ım ancak
Çaresine çare sen
Halil Çolak
Çekemez gönül
Karlı dağlarda sürekli duman olursa
Hastanın derdi iyileşmez verem olursa
Kardaş,beş kuruşa insanı satan olursa
Böyle hayatı çekemez gönül
Halil Çolak
Çiçek
Varlığım yok olmuştu sen var idin
Engin bir aşkla sevdiğim çınar idin
Rüyalarımı süsleyen bir melek idin
İlk değil de son açanda çiçek idin
Halil Çolak
Deli gönül
Berivanım kırmızı gülün adı var.
Seni ne kadar sevsem de yeri var.
Bu âşık seni sevmekle büyük bahtiyar.
Seni sever durur bu deli gönül.
Halil Çolak 16.7.2005 Ankara saat
Halil Çolak
Depremle selle bizi taşan toprağa katma
Pakistan harap olmuş gönül artık gülmüyor
Gönül mızrabı kırılmış artık oda artık çalmıyor
Bu kadar felaketten sonra Müslümanlar ders almıyor.
Depreme uygun teknolojik binalarda yapmıyor.
Depren senin dünya senin engellenmiyor
Müslümanları gafletten uyandır sen koru yarabbi
Yarabbi Müslümanlar gaflet içinde doğal afetinle yakma
Sahibimiz sensin doğal afetlerle bizi hesaba çekme.
Sen gafurur rahimsin bizi perişan edip yıkma
Depremle selle bizi taşan toprağan katma Allah'ım
Halil Çolak
Derdi varken ona derman oldun mu?
Dikenini görmeden gülü sevdin mi?
Aşkın ateşiyle yanıp durdun mu?
Hiçbir güzele kalpten gönül verdin mi?
Seni seven ile birlikte acı çektin mi?
Sevgi ateşiyle gece gündüz yandın mı?
Karşılık beklemeden onu sevdin mi?
Fırtınalara karşı ona kanat gerdin mi?
Derdi varken ona derman oldun mu?
Halil Çolak
Derdimi
Derdimi
Yaz kâtip yazda derdimi
Mevla’m bana her dertten verdi
Boş yere benim canımı üzdü
Veysel toprağa dost diyip durdu
Mecnunda kendine Leyla’yı buldu
Benden başka herkes dostunu buldu
Dostum yoktur ona varayım
Arada sırada derdim açayım
Söyle felek dostu nerde bulayım
Kefenim seni dostta seçeyim
Bir an evvel seni biçeyim
Ecel şerbetin kimden içeyim
Dosttun bir çift sözü yaralar beni
Ta içerimden pareler beni
Ölüm kurtarır bu dertten beni
Halil Çolak 21.3.1977 İstanbul
Halil Çolak
Destanlara destan olan yurt Çanakkale'de
Türk tarihinde unutulmaz vardır şanın şöhretin
Çanakkale boğazında Türkün gücünüde öğrettin
Mehmet’in dünyaya neler yapacağını gösterdin.
Toprağında akıl almaz kahramanlık var Çanakkale
Destanlara destan olan yurt Çanakkale’de
Düşman bataryaları mevzilere ateş kustukça
İmanlı Mehmet’im göğsünü siper ettikçe
Göğüste mermi parçalanıp yere düştükçe
Her günün bir başka destandır Çanakkale
Düşman zırhlılarından mermi yağmuru yağar
Mehmet din imanı havada mermiyi tutar
Mermiler havada sevdalanır birbirini öper
Dillere sen destan oldun şan Çanakkale
Düşman gemileri tabyalara mermi yağdırır
Nüsret gemisi gece boğaza mayın döktürür
Düşman zırhlılarını birebir boğaza gömer.
İmanın imansıza hükmettiği sen Çanakkale
Her iki yakanda mevziler uzayıp gider
Her atılan mermi düşmanı sulara gömer
Yirmi altı sayısının sırrını boğazda çözer
Düşmana geçit vermeyen sen Çanakkale
Çanakkale’nin geçit vermez bayırları
Düşman her taraftan kesti yolları
Mehmet’im süngü harbiyle attı onları
Türk’ün ateşle imtihanı sen Çanakkale
Havada uçuşup giden top mermilerinden
Mehmet oğlu Hasan’ın kolu ayrılır gövdesinden
Şehit düşer çok akar Conkbayırın teklerinden
Yeni bir destan yazılır sende Çanakkale
Düşman şaşkındır, aptaldır ilerleyemez bile
Türkoğlu savaşta bile aklına getirmez hile
Kınalı yiğitler kurbandır gözünü kırpmaz gine
Her gün bir destan yazılır Çanakkale’de
Mermi bitmiştir cephane kalmamış elde
Osman oğlu Mehmet Erzurumlu gidiyor önde
Tekbir getirerek süngü ile savuruyor boğaza
Her gün ayrı bir destan yazılı Çanakkale’de
Sebtülbayır sırtlarında Osman İzmir süngüyle dövüşür
Asil kahraman asker yaralı düşmanla suyu bölüşür
Sağlam kahpe düşmanla mertçe hesap görülür
Mehmet merhametiyle destanlaşır kardeş Çanakkale’de
Kimisi yamyamdır, kimisi Hindu itin dolu
İngiliz şerefsizi, alçak domuz yavrusu
Fransız kancığı, kahpenin doğurduğu
Sulara gömer Denizli Kemal Çanakkale’de
57. alay kahramanca savaşır anzak koyunda
Kahramanlık yaratır düşmanın her hücumunda
Mermiye karşı süngü ile savaşır Allah’ın huzurunda
Destanlar yazar Mehmet Çanakkale’nin anzak koyunda
Destanlara destan olan yurt Çanakkale<2de
Komutanı emretmiş ölmeyi, asla geri dönmemeyi
57.alay şehit düşer erinden komutanına kadar
Yarbay Hüseyin Avni Bey gösterir kahramanlılığını
Birliğin önünde savaşarak kanı döker son damlasına kadar
25 Nisanda Conkbayırında saldırıyor kahpe düşman
Kanlı savaş 9 ağustosa kadar sürüyor, yenilgi tadıyor düşman
Ahmet’im, Osman’ım, imanla duvar ordu geçirmedi oradan
En kanlı savaşı verdi, şahadet şerbetini içti Conkbayırı Çanakkale’de
Üst teğmen Nazif Çakmak şimşek gibi gözleri bakıyor oradan
Küçük ve büyük Anafartalar ovasını gözlüyor koruyor oradan
Nazif Çakmak 28temmuz 1915 de şahadet şerbetini içmiş orda
Ruhuyla bekliyor kahraman komutan vatanı Çanakkale’de
Mehmet çavuş ile coşkulu bir ruh ile anıtında buluşuyoruz
Düşmana taşla sopayla saldıran eşsiz kahramanla tanışıyoruz
Ahi rette şefaat etmesi şartı üzere abideden çavuşumdan ayrılıyoruz..
Ağlayarak topluca Çanakkale’de başka bir şehitliye varıyoruz
Bomba sırtına tırmanıyoruz, kahramanların yanına kafileyle ağlayarak
Ellerinde kuranlar gözlerimizin önünde tekbir getirerek saldırıyorlar
Okumayı bilmeyenler kelimeyi tevhit getirerek düşmana saldırıyorlar
Kanlı sırtı savunan peygamber komşuları Çanakkale’de yatıyor
Mehmetçiciği saygı anıtı önünde bizde seni saygı ile selamlıyoruz
Ey kahraman asker senin merhametini tüm gönülden alkışlıyoruz
Senin gibi bir neslin evladı olduğumuz için Allah için övünüyoruz
Yaralı düşmanı kucaklayıp düşmana teslim eden asker Çanakkale’de
Büyük kemikli kitabesini ağlayarak gururla topluca okuduk öyle
Söyleyin dünya tarihçileri, tarihte böyle ikinci bir ırk var mı? Söyle
Beş aylık çeliğe karşı imanın direnişinin kahramanlığını cihana söyle
20 Aralıkta kahpe ardına bakmadan boşaltır kemikli mevzisini öyle
Büyük Anafartalar mezarlığında yürüyoruz birlikte ağır ağır
20.alay komutanı Halil Bey gel adaşım dadaşım yanıma diyor.
21.alay komutanı Yarbay Ziya Bey, Halid yanımıza geliyor
Hangi yüzle bu Çanakkale şehitleri huzuruna geldiniz diyor
Dur deme boşuna dinlemem seni,
O topraklarda yatan dedemdir görecem onu
Bana bıraktı miras bu çenet vatanı
Şu anda kahramanlık destanını yazdığın yerdeyim atam
Nuri Yamut Paşa anıt yaptırtır
Şehit kemiklerini tekbirlerle toplattırılır
Türkün tarihine vefa örneği bir sayfa katar
Şu Çanakkale ilçesi Gelibolu da
Seyit onbaşı anıtı muhteşem durur
200 kiloluk mermiyle agemenmunu vurur
Düşman yenilgi acısı içinde kendini bulur.
Şu geçit vermez boğaz olan Çanakkale’de
Şanlın Nusret gemisi gece karalığında mayın döşüyor.
Yenilmez armada mayına çarpıyor derin sulara gömülüyor
Oceanla gemisi aynı akıbetle Türkün gazabını yaşıyor
Şu geçit vermez boğaz olan Çanakkale’de
Anzak koyunda inanılmaz mucizevî savaşlar verdik
Bu savaşta genç kınalı ana kuzusu fidanlar verdik
Tarihe türkün yenilmezlik rekorunu bir daha yazdık
Gördüğün masmavi olan yeşille bütünleşen Anzak koyunda
Atalarım yapmış Seddulbahır kalesini boğaza hâkim bir yere yapılır
İngilizlere bu savaşta tarihin en acı yenilgisini burada yaşatılır
Ertuğrul koyu çıkarması İngiliz bir adım atamadan o mezar yapılır
O gün haçlılara karşı tarihte altın sayfalarda yer alacak zafer yazılır
Havuzlar şehitliği kahramanlığın destanlaşan bir diğer adı
Şehitlere selam söyle ana doludan muhabbet et şefaat iste
Dikkat et adımlarına her adımda alta yatan atandır sızlar kemiği
Türkün destanlarından biri havuzlar şehitliğinde yazıldı böyle
Horasan ereniyim geldim dedeler namazgâhız da namaz kılıp yatmaya
Sizlerle birlikte olup biz torunlarınız için sohbet edip sizden şefaat istemeye
Benim felah gecemde gönül sarhoşluğu içinde sizinle birlikte hakka varmaya
Mehmet oğlu Halil yeniden dünya geldi manevi hazla sabah ezanlarıyla Çanakkale’de
Halil Çolak 14.8.2005 Gelibolu, Çanakkale, conkbayırı, Namazgâh
Halil Çolak
Dilek
Ağaçlar hazırlansa da
O güzelim sonbahara
Gönlüme son bahar
Gelmesin diyorum.
Dünya sevgisiz kalsa da
Sana olan aşkım
Muhabbetim
Saygım
Sevgim
Ebedi bitmesin
Diyorum
Halil Çolak
Diyarbakır
Diyarbakır,Diyarbakır
Sana noldu Diyarbakır
Eskiden türkülerde şad akardın
Gece gündüz gülde kokardın
Sana noldu Diyarbakır.
İki çapulcuya verdin meydan
Şanına yakışmazda ondan
Seni ayırmak ister yurttan.
hayır gelmez satılmış itten
Surun içi ne güzeldir
Ariflere hep mekandır
İnsanların pek sıcaktır
Eski insanların koçaktır
Sana noldu Diyarbakır.
Haclılar gelip dolaşıyor
Sırtınıda sıvazlıyor
Yaralarını hep kaşıyor
Sonra istismar ediyor
Sen nasıl bu hale duştun
İhanetle bütünleştin
Kendi milletine küstun
Düşmanın ekmeğine yağda sürdün
Seni severim candan
Neden küstun de vatandan
Hani ayrılmazdı et tırnaktan
O toprak ayrılmaz vatandan
Diyarbakır Türk’ün bin yıllık yurdu
Söyle bu vatanı kimlerle kurdu
Ziya Gökalp Türkçülüğe esasta koydu
İstiklal savaşında örnekte oldu
Sana ne oldu Diyarbakır
Diyarbakırlı İsmail Ayhan’ım
Bir güzel oğlu var adı Furkan’ım
Özde öz benimde canım
Irkta,dinde de kandaşım
Sana ne oldu Diyarbakır
Diyarbakır’ım şimdi neden şad akmıyor
Niçin kendi Türklük töresine dönmüyor
Neden sahte dostlar sözü dinliyor
Haddini, bilmezler seni üzüyor
Sana ne oldu,Diyarbakır.
Horasan ereni senin dostundur.
Bu vatan kandaş ayrılmaz bütündür
O topraklar ebedi Türk oğlu Türkündür
Türk,Kurt,Çerkez,Türkmen oğuz soyudur
Sana ne oldu,Diyarbakır
Halil Çolak
Dolularla seslendim sana
Yağmurlarda ıslandım sevdan yüzünden
İliklerime kadar ıslandım seni beklerken
Seni görünce titremem geçerdi aniden
Bir ateş basardı bütün bedenimi
Kalbimin çarpıntısı duyulurdu
Çok uzaklardan
Gönlümde çiçekler açardı
Renk renk demet demet
Bir sevda kokusu sardı etrafı
Çiçeklerden daha güzel kokardı
Mest ederdi beni
Güzel kokun sarhoş ederdi
Kendimden geçerdim
Uçar giderdim mutluluklar dünyasına
Bu mutluluk uzun sürmezdi
Uyandığımda rüyadan
Mutluluğum biterdi
Çünkü sen yok olurdun yanımdan
Sevgilim benim
Halil Çolak
Yağmurlarda ıslandım sevdan yüzünden
İliklerime kadar ıslandım seni beklerken
Seni görünce titremem geçerdi aniden
Bir ateş basardı bütün bedenimi
Kalbimin çarpıntısı duyulurdu
Çok uzaklardan
Gönlümde çiçekler açardı
Renk renk demet demet
Bir sevda kokusu sardı etrafı
Çiçeklerden daha güzel kokardı
Mest ederdi beni
Güzel kokun sarhoş ederdi
Kendimden geçerdim
Uçar giderdim mutluluklar dünyasına
Bu mutluluk uzun sürmezdi
Uyandığımda rüyadan
Mutluluğum biterdi
Çünkü sen yok olurdun yanımdan
Sevgilim benim
Halil Çolak
Dost
Dost
Dost, dost diye düştümse derde
Dost değim o insanda nerde
Ölüm döşeğinde yattığım anda
Seven dostlar beni unutmasınlar
İki tahta üstünde giderim omuzda
Bahtsız bahtımı bıraktım orda
Gerçek dost toprak bekliyor şurada
Gerçek dosttan kaçtıkça kaçtım
Başıma türlü belalı işlerde açtım
Dostum olan makbere yelkende açtım
Hayat ağacının dalları açmışta yaprak
Ne diye kaderden boşuna kaçmak
Son hedef olan şu dağı aşmak
Gül bahçeleri dikenle dolmuş
Dostluklar gitmiş, düşmanlık gelmiş
Bendeniz bile canından bezmiş
Seven dostlar unutmasınlar
Halil Çolak21.6,1977 Erzurum
Halil Çolak
Döndürür Kader
Gönül çeşmemden çağlayan sular
Nerde baht işte tecelli eder orda da kader
Vakitsiz gelen hazanda ömür de biter
Yersiz ayrılıkta zamansız ayrılıkta çileye döndürür kader
Halil ÇOLAK 04.11.2005/Ankara
Halil Çolak
Düştü
Düştü
Aşkımın baharında
Bir fırtınalı kış günü.
Dondurduk çilesini
Bizde aşkımızın
Yeşil dağlara
Zamansız kârlar yağmış gibi
Mutluluk kapısını
Fırtına kapattı ansızın.
Dağıttı tarumar etti
Gönlümün gül bahçesini
Bir çırpıda kader.
Kimine güller düştü
Bana da zehirli dikenler
Düştü
Mutluluklar sunarken
Sevenler sevdiğine
Benim bu öksüz gönlüme
Acı ve ızdıraplar düştü.
Halil Çolak haziran 1980
Erzurum
Halil Çolak
Düştüm senin aşkınla bak ahu zara
Gönlümde yaralar bin pare pare
Acep bu sevdaya olurmu çare
Günden güne artar feryadım
Çekeyim bu sevda kaderim olsun
Aşkta senden bana hatıra olsun
Yanar Halil aşkından haberin olsun
Sardı ateş yüreği,hediyem olsun
Halil Çolak
Ebedi bu vatan Türk’ündür Türkün olacak
Bu vatan Türk’tür her kes bunu bilsin
Vatana ihanet eden bu vatandan gitsin
Bu vatan Türk’tür Türk kalacak
Ebedi bu vatan Türk’ündür Türk'ün olacak
Biz varız bu topraklarda biz
Bu vatan bizimdir böldürmeyiz biz
Bu toprak için canımızı feda ederiz biz
Bu ülkeye ihanet edeni yok ederiz biz
Türk, kurt, Laz, Çerkez hepsi bir ırktan
Hiç ayrılır mı kardeş et tırnaktan
Hak peygamberde yana bütünlükten
Halil Çolak
Erzurum
Yine vatan severliğinle düştün dilere
Haykırarak sahip çıktın ay yıldızlı bayrağa
Can verdinde uğrunda düşürmedin yerlere
Dosta dost düşmana korku salan Erzurum
Kartalların uçuşur yüksek dağlarda
Dadaşlar haykırıyor yine yollarda
Kimi bebe,kimi doksan çağlarda
Hiçbir diyara benzemez benim Erzurum
Gönlümden çıkmıyor gam ile keder.
Hasretinle de oldum derbeder
Beyazlar giymiş kahraman diyar
Aklımdan çıkmazsın canım Erzurum.
Aras nehri coşmuş hazara akar
Erzurum sevdası beni de yakar
Ozanlar sana destanlar yazar
Uyuyanları uyandıran Erzurum
Horasanereni’yim tükenmez sözüm
Ne kadar, methetsem yetmezde gücüm
Sana doyamadım kalmıştır gözüm
Kahramanlar diyarı güzel Erzurum
Halil Çolak
Erzurum Aşığım Sana
Mağribi Akşamları sarsam üstüne
Hasretim güzelim hasretim sana
Özlemimi sanada nasıl anlatsam
Erzurum’um aşığım aşığım sana
Aras nehri durmayıp, çağlayıp akar
Palandökeninde şimdi yeşile doyar
Kır çiçekleri ile bezenmiş olan diyar
Karasu kaynağı dumlu dağından
Bereket fışkırır dört bir yanından
Derde şifa vardır her bir otundan
Horasan ereni Erzurum’u özledin yine
Kendi kendini dadaş dinledin yine
Yayla rüzgarın gönlünde esiyor yine
Halil Çolak
Halil Çolak
Erzurum da Cuma
Yüksek minarelerden şakır bülbül sesleri
İnsanların gönüllerinde açar hakkın gülleri
Kalplere açılır hakkın hakikat sırları
Erzurum da bir hoş olur dadaş Cuma günleri
Müezzinler yanık sesleriyle sala veriyor
Gönül sultanların şimdi hakka varıyor
İmamların minberden irşat ediyor.
Sanki bayramdır bir telaş kaplar.
Sala ile birlikte abdestler başlar
Camiler tıklım tıklım dolmaya başlar
Horasan ereni Cuma özlemiyle yanıp tutuşur
Elbet o güzel cemaat la bir gün buluşur
Hep gönül birliği ile imamla secdeye varılır
Halil Çolak 26.8.2005 Cuma Ankara
Halil Çolak
Erzurum sesi davulum benim
Davul vuruyor dan, dan
Ben ona hasretim çoktan
Sesi geliyor güzel diyardan
Erzurum sesi davulum benim
Halil Çolak
Erzurum yurdu
Sıla hasreti sardı da kardeşim beni
Taşı ile toprağıyla özledim o nu
Ayazı, soğuk olsa da severim onu
Sıla denilen güzel Erzurum yurdu
Kar yağıpta metreleri bulsa da
Bütün binalar altında da kalsada
Kardan yollarda tünellerde olsa
Özledim Erzurum denilen yurdu
Sıcaklık eksi kırk değil elliye vursa
Her anı kar ile karışık boran tipide olsa
İnsanlar buzlarda kayıp yerlere düşse
Yine candan severim Erzurum yurdu
Horasan ereni Erzurum ak olan diyar
Her güzellik dadaşım ona da uyar
Kış geldi mi beyaz gelinlik giyer
Beyaz örtüyü sever Erzurum yurdu
Halil Çolak
Erzurum yurdum
Erzurum yurdum
Yunusların aşkı dadaş sende yaşar
Hacı Ahmet baba Horasana.şan katar
Duducu köyünde Tapduk Emre yatar
Benim güzel anayurdum.baba yurdum
Manevi dinamitlerle dolu Erzurum yurdum
Abdurrahman gazin Erzurum’da.
Çifte kardeşler eteğinde.yatmakta
Habib baba aynı yurtta nazar etmekte
Erzurum’da evliyalar bitmedi
Abu İsak hatırımdan gitmedi
Dumlu baba dağa vermişte adını
İbrahim Hakkı Hz.Erzurum yurdu
Alvarlı Efe Alvarda otağı kurdu.
Hasan baba o diyara adını verdi
Çoban dede arasa tarihi köprüyü kurdu
Tekman’la Hınıs’a tarihi bağlantı kurdu
Toparlak baba toparlak köyünde divanı kurdu
Kesik baş derler senin namına
Başın bir yerde yatar,gövden bir yerde
Evliya Mısri Zinnuni senin yanında
Rabia hatun kadınları ir şad eden evliya
Çakır baba norşen yöresini boğardı nura
Ziyaretli köyü ayrı efsane olan bir yöre
Horasan baba yüksek bir yerde
Karanlık ziyaret merkezi yerde
Çoban dede arasın üstünde harika yerde
Narman ortasında yatar Etem baba
Hınıs sahip çıkar Şeyh ev dileli dağında
Çatlı baba dereli gitti hakkın yolunda
Süleyman efendi karayazıda divanı kurdu
Alacalı şey iğ Yusuf şeriatta ona da uydu
Şeyh Abdülkerim,şeyh Resul aynı yolda buldu
Horasan ereni bir ermişlerle divan kurdu
Hakka giden erenler bu vatanı korudu
Erzurum da erenlerin mekanı oldu
Halil Çolak 9.8.2005 Yenimahelle /Ankara
Halil Çolak
Erzurum’a kar düşer
Erzurum’a kar düşer
Gönlüme de yar düşer
Gidemedim bu diyardan
Yolum orya zor düşer
Halil Çolak
Erzurum’um
Erzurum’a lapa kar yağıyor
Gönül her zaman o diyarı arıyor
Dokuz ay beyaz gelinlik giyiyor
Kardan elbise giymiş o güzel vatan
Ağaçlar sanki duvara yaslanmış gelin
Çeşmelerin etrafı buzla örtülmüş
Yollar hep kardan kaybolmuş
Beyaza boyanmış o güzel vatan
Halil Çolak
Erzurum’un pasinler ovası
Türkün Anadolu’ya adım atışı
Seninle başladı pasın ovası
Arkanda yükselir koca kelesi
Aşağında yukarında güzeldi
Sende ayrı bir güzellik var pasin ovası
Bir sürü evliya sende yatıyor
Evlatların dünyaya ışık tutuyor.
İnsanlar ilhamı senden alıyor
Arayan gerçeği sende buluyor
Aşağı pasinde yer alır horasan ilçen
Yukarı pasinde hasan kalesi
Düşmana korku salan var nişanesi
Çok zaferler e şahittir yüksek kalesi
Aras nehri toprağın sulayarak akar
Etrafına bin bir bereket saçar
Sende her türlü sebzede biter
Güneş çiçeklerin ayrı güzellik katar
Pasinler ovası dadaşım,boz kurt yuvası
Milliyetçiliğin yıkılmazda çelik kalesi
Kaplıcaların suyu bin bir derdin ilacı
Türkün yok olmayan yaşayan töre otağı
Horasan ereni Erzurum yurdun
Kendine erişilmez bir hayal kurdun
Turnalar ile sılaya haberde saldın
Gurbet ellerini kendine mekanda tuttun
Halil Çolak28.7.2005 Ankara
Halil Çolak
Felek
Yüzüne yeşil ipek kumaş bağladı
Dereleri sel bastı coştu çağladı
Bülbül gül dalında hale ağladı
Bin ahu zar birden ettide felek
Artık kalmadı kimseye güven
Kulların her türlü hilesi ayan
Sözlerinin yüzde doksanı yalan
Bereket kalmadı tarumar ettide felek
Binalar yapılmış çıkar göklere
İtibar artık her türlü hile bazlara
İlkeye yer yok iş kaldı liboşlara
Birlik kalmadı tarumar ettide felek
Dürüstte itibar edilmez artık
Her türlü rezillik oldu çağdaşlık
Doğru yerine yalana inandık
Ondan yerden yere vurdu felek
Horasan ereni ne söylesin ne yazsın
Bu rezil hayattan bu millet çıksın
Aslına yakışır bir hayat sürsün
İşte o zaman mutluluğa erdirir felek
Halil Çolak
Fethullah Hoca
Gönüllere hitap ettin mest ettin bizi
Canı gönülden severiz sizi
Erzurum' un ulu çınarı
İlim deryası Fethullah Hoca
Yedi kıtaya namın yayılmış
Her ülkede okulların yapılmış
İlimde irfanda adın anılmış
Gönüler Fatihi Fethullah hoca
Sen ki ulu peygamberin aşığısın
Bizim diyarın insani kâmilisin
Pasinler ovasının manevi dinamitisin
Erzurum'ların iftihar ettiği Fethullah hoca
Halil Çolak
Gazi Süleyman Paşa
Sana dar gelirdi, bu dünyada yerlerde göklerde
İmanın kuvvetlenirdi Allah yolunda her seferde
Kerametin sayesinde Gelibolu’ya sallarla geçtin
Türk’ün ebedi sancağını Gelibolu’ya diktin
Halil Çolak
Gece
Gece
Sokakta...
Bir şamata...
Anı bir ıslık
Birde ben
Kalbimde
Ruhumda
Hayalde bir hüzün
Bir keder
Bir hasret
Birde sen.
Halil Çolak
Geçi Dünya kimseye de kalmaz her zaman
Karlı dağlar canan neden öyle yaslıdır
Gönül selam vermez yara küslüdür
Onun için canan derinden de dertlidir
Seven acı çeker yüzü gülmez bir zaman
Güz geldi mi de güllerin sararırda yaprağı
Ecel geldi mi? çağırırda sevdiğimin toprağı
Kader örer insanın başına gelecekte ağları
Geçi Dünya kimseye de kalmaz her zaman
Halil Çolak
Geçti
Hayatı bilmeden yaşamak niye
Ürpermeden geçen ömürde nerde
Size sevgide yeterde kim demiş
Acıya zihin yormayan dost kimmiş
Mabetler içinde sevgi mabedi
Ey dost dosta can kurban dedi
Beklentim daima mutluluk oldu
İşte bekleyerek ömür böyle geçti
Halil Çolak 03.02.1977 /Suadiye/İstanbul
Halil Çolak
Gel artık
Sen her gönülde bitmeyen çiçek.
Bitmez bir aşkla bir ömür sürsek.
Gece gündüz seninle birlikte olsak
Yeter bu yalnızlık gel artık yeter.
Gel mutluluk denizinde birlikte yüzsek
Yeşil vadilerde el ele birlikte gezsek.
Seninle aşkın doyumsuz tadına varmak
Yeter bu yalnızlık gel artık yeter.
Halil Çolak 17.7.2005 Ankara 01:45
Halil Çolak
Gel gidelim dadaşım resulullaha
Bağrımız yana yana kül olmadan.
Ömür kısa can dostum bitmeden
Ecel şerbetini de dadaş içmeden
Gel gidelim dadaşım resulullaha
Gel birlikte can kardaşım orya varalım.
Feyzi kerameti iki cihan sultanından alalım.
Her saniye bütün ruhumuzla onla olalım.
İnşallah resulullahla birlikte komşu olalım.
Halil Çolak
Gelibolu Evliyaları
Ahi yan-ı Rum meşhur olan adında senin.
Esnafa ticari ahlak nasıl olur onu sen öğrettin.
Osman Gazinin dualarla sen kuşattın
Osmanlı denilen ulu çınarının temelini birlikte attın
Her köşende birçok ulu kahraman yatıyor Gelibolu
Ahilik teşkilatını mükemmel kurdun
Ticari ahlakı nizama soktun
Bir çınar gibi kok salıp durdun
Yedi iklimi ruma şan verip durdun
Süleyman Paşanın adım atığı yer Gelibolu
Bacı yan-ı denilen Türkmen kadını
Rum diyarına İslam ahlakıyla yaydı adını
Evinde ana, savaş meydanlarında cengâver idi
Güzel ahlakıyla kadınlar arasında baş tacı idi.
Kadınlarında kahramandır senin Gelibolu
Abdalan –ı Rum denilen horasan ereni
Ağzından eksik olamazdı Allah kelamı
Kalender Baba başka bir irşat ereni
Şerbetçi Baba denilen Akıncı eri
Tahta kılıçlarla mucahitler savaş ederdi
Abdurrahman Gazi, Akbaş denilen Alp yiğitlerinden
Kara Oğlan, Kara Mürsel gibi koç yiğitlerinden
Yahsılu, Kara Beg, Şeyh Mahmut gibi âlimlerinden
Gal Mihmit, Kara Tekin gibi serden geçtilerinden
Alp erenleri bağrında olan sen Gelibolu
Gazi Süleyman paşa sallarla geçip vatanda yaptı
Senin topraklarına Türk İslam mührünü bastı
Hüseyin Kelamı paşa sende hakka da vardı
Kum Baba kerametiyle kumlardan ada yaptı
Keramet ehlinin sen otağısın Gelibolu
Rum eli fütuhatının ileri gelenlerinden
Bola yırı dilere destan kahramanlığı ile alanlarından
Ece abat ta adını veren Ece Beyim sende yatanlarından.
Piri Baba askere şevk ve heyecan katanlarından.
Savaşırken sende şehitlik mertebesine erenlerinden
Hüseyin Bece Geliboluluyu irşat edenlerinden
Salı pazarını ebedi istirahat seçenlerinden
Kalender Baba gönül kapısını açanlarından
Bin bir kerameti sende olanlarından
Allah’ın huzuruna gönül rahatlığı ile gidenlerinden
Her köşende birçok ulu kahraman yatıyor Gelibolu’m
Bayraklı Baba şanına yakışır şekilde binlerce bayrakla dolu.
Gelibolu savaşında bayrak düşmana geçmesin diye yemiştir onu
Mezarımda bayrak eksik olmasın diyen tarihte tek vasiyet onun
Her bayrak asanın dileği olur dillere destandır keramet onun
Türbesi bayraklarla dolu evliya sende yatar Gelibolu
Emir Ali babadır fetihte bulunan kaptanıderya
Fetihlerinden biride adıyla alınan İmranlı ada
Gemiler geçerken dudak çalarak selamlar onu
Denizlerin bir zaman hâkimi dillere destandır unu
Yüksek bir tepeden gözetler Geliboluluyu
Rumeli fatihi Süleyman paşanın odur sancaktarı
Sancaktar Babadır ünlü cengâver yiğidin adı
Çimpa kalesi, Bol ayır kalesi alınınca düşman aman diledi
Gelibolu’nun her tarafına bayrağı dikti rüzgâra saldı
Hamza köye nazar eder yüksek bir tepeden
Hatıra kalmıştır Kaptanıderya sarıca paşadan
Ondan hatıra kalmıştır birçok hamam bedesten
Niğbolu savaşında Yıldırım Beyazıtla yazmıştı destan
Yeşil Etekli İmamdır asker arasında meşhur onun lakabı
Kendisi Horasan ereni Ethem Bin Abdullah piri Hz. Adı
Fetih sırasında şehit düşenleri defnederdi bu Allah dostu
Heybeti ve büyük cesaretiyle düşmanın yüreğine korku salardı
İbn-i Şimşit Hz.leri denilen Allah’ın o güzel dostu
Rum diyarında İslami manevi köprüler kurdu
Yeşil Etekli İmamla aynı bahçede ebedi istirahat gahi oldu
İnşallah cennette iki cengâver komşu olarak birbirini buldu
Gelibolu da medfum’dur Hamza paşada
Hz..Hamza ile Mahşerde Allah komşu etsin yan yana
Namı değer ismi Damat Sinan Paşa o da Gelibolu da
Sultan Beyazıt’ı veli mührü vermiştir Sinan Paşaya
Horasan ereniyim gezemedim tüm evliyaları
Allah nasip ederse dua ile ziyaret ederim onları
İnşallah Mevla onları şefaatiyle bağışlar bizleri
Anadolu’yu İslamlaştırdı bu horasan erenleri
Halil Çolak
Gelsene
Tövbe dergahına can dostum uğrayıp ta gelsene
Hicran olmadan derdim,derde derman gelsene
Ecel gelmeden aşkı muradım nazlanmadan gelsene
Gül bahçende güllerinde soldu artık gelsene
Hak kapısı terk edilmez di, hak yolcusu bilsene
Hakkı olana hak verilirdi,hak yenilmezdi bilsene
Seven sevdiğinine karşılıksız can verirdi bilsene
Bülbül vatan için endişe eder, figan eder bilsene
Seyreylerken alemi ibret alıp,iyi bakıp görsene
Karanlıklar yanında,nurlar saçan ışığıda görsene
Çirkeflerin yanında,inci gibi güzelliğide görsene
Vefasızların yanında,vefalı olan dostuda görsene
Can olan cana, temiz olan sevginide katsana
İnsanı yargılarken de, asıl olan asaleti katsana
İyi ekmek pişirmek için iyi maya katsana
Dostu yargılarken,insaf ile iyiliyi de katsana
Horasan ereni ne söylesin ne yazsın
Her okuyan eserinden bir hisse kapsın
Öyle işler yap ki geride hoş anılar kalsın
Şu gördüğün dünyada hoş sedan kalsın
Halil Çolak
Gerek
Albümler içinde resmini görsem.
Heyecana kapılıyorum, aşk bu olsa gerek
Ne zamanki, hayal kursam, ismini ansam
Kendimden geçiyorum, sevgi bu olsa gerek
Suya hasret kavrulmuş toprağı görsen
Kurumuş akmayan çayları görürsen
Susuzluktan kurumuş gülleri görürsen
Senin aşkından da, yanan ben olsam gerek
Halil Çolak
14.07.05Ankara saat:00:35
Halil Çolak
Gibi
.Gönlüm senin için yanar,korlaşmış ateş gibi.
Söndürmüyor ateşi,yağan ne yağmur ne kar.
Şubatın ayazı bile yanıyor sevdalı yüreğimde.
Adını andıkca ağzımdan çıkıyor volkan gibi
halil Çolak
Halil Çolak
Gider
Gezer düşünmeden bir yolcu
Durmadan dinlenmeden hayat yolunda
Birbiri üstüne elemli günler
Bitmez çile ömür bitmeden
Çıkar karşına bitmez engeller
Atar sana türlü çengeller
Meşgul eder bin bir hayaller
Biri gerçekleşmez düş olur gider.
Halil Çolak7.1.1978 tarsus
Halil Çolak
Gitmiş
Ömür gitmiş,hayat bitmiş
Gönül her zaman zararda etmiş
Söyleyin buna kim aldırış etmiş
Kervan bile dünden gitmiş
Halil Çolak 4.2.1974 Erzurum
Halil Çolak
Gönlüm
Bir ahu dilbere kapıldı kaldıda bu gönlüm
Halden hale düşe kalkar bu gönlüm
Gül bahçesinde gülezara aşık olan bu gönlüm
Yaz güneşi gibi yanar dururda bu gönlüm
Bin ah ile feryat eder bu gönlüm
Ol belgüzara beni köle eder bu gönlüm
Söz dinlemez muhtaç eder bu gönlüm
Dünyayı umursamaz bir pula satar bu gönlüm
Halil Çolak
Gönül bahçem
Geceleyin durmaz gezerde benim ruhum
Dönünceye kadar açık kalır gönül bahçem
Uyanık beynimde sende varsın aşkım
Uykusuz geçer düşüncelerle her gecem
Bilmiyorum nasılda geziyor ruhum
Sana da uğruyor mu? Ey gizli bahçem
Sabah olduğunu çoğu kez bilmiyorum
Sensizlikten çıldırıyorum gönül bahçem
Halil Çolak
Gören mi var.
Ruhumun derinliğine
Söyle senden başka giren mi var.
Gece gündüz yaşamanın senden
Başka ne anlamı var.
Can yoldaşım
Can dermanım
Gizli sevdam,olan mı var.
Yeşil gözlerinde
Sevgimi güzelim,gören mi var.
Halil Çolak
Görmüyorsun beni
Dün düşündüm durdum seni
Derinlemesine
Yansızlığımın çaresi sen misin diye
Saatlerce bekledim yazarsın diye
Unutmuşsun belli beni
Atmışsın aklının hatırlanmayan köşesine
Boşu boşuna beklemişim
Sabahtan akşama kadar seni
Belki hatırlar beni....
Çünkü unutmuşsun beni
Hatırlamadın ki arayasın beni
Yıldızındım hani ben senin
Hani ben senin için özeldim
Güneş doğdu sana
Başka diyardan, başka ufuktan
Güneş doğduğu zaman yıldızlar
Kaybolur görünmez güneşin ışığından
Güneşin parlak Işıkları
Kamaştırıyor,
Güzel yeşil gözlerini.
Düşündüm onun için, görmüyorsun
Hatırlamıyorsun beni
Buna rağmen
Seni çok seviyorum seni
Sen görmüyor yorsun
Duymuyorsun beni........
Halil Çolak
Gurbet
Sardı gönlümü sıla hasreti
Yaratan yaratmış acı gurbeti
Çekilmiyor kardeş, çekilmiyor gurbet.
Gündüz hayalimde, gece düşümde
Öyle bir hasretlik var ki içimde.
Etrafıma bakıyorum, hepsi yabancı
Dilleri yabancı, töreleri farklı
Halil Çolak
Gurbette olmaktır benim hasretim
Hasretliktir en kardeş büyük derdim
Sıla özlemidir benim bu hasretim
Vatan Erzurum’dan ayrıda kaldım
Geceleri rüyama her zaman girersin
Bu gurbettir kardeş nere gidersin
Erzurum’a hasretim nasıl gülersin
Arada dağlar var hep sıra, sıra
Yüreğimde olmuş hep pare,pare
Arada sırada sılayı özlemle ara
Halil Çolak
Gül bahçesinin solmayan katmer gülü
Manalı bakışların cananım eritir beni
Çöl rüzgarı gibi yakar nazik bünyemi
Ebedi sevmek lazım seni gibi gül şeni
Gül bahçesinin solmayan katmer gülü
Halil ÇOLAK 16.11.2005 YÜCETEPE ANKARA
Halil Çolak
Gül kokarsın sen Medine’m
Medine sen ne güzel şehirsin
Nurlar saçan hoş bir beldesin
Müslümanların gönlündesin
İki cihan güneşi seni şenlendirir
Mümin gönüllerine seni sevdirir
Peygamberimin yattığı da yersin
Medine’min yormayanda yollarında
İçim yanar HZ. Muhammed sevdasıyla
Bütün İslam olan onu seven diyarlarda
İnanların iman dolu zikreden kalplerinde
Horasan ereni bütün ruhuyla seni özler
Canım olan can HZ. Muhammed’i ister
Bu özlem onu ziyaret etmeden bitmez
Öyle bir aşk ki ebedide canım gitmez
Halil Çolak
Gülenlerde var
Seni Munip Namal’ım unuttum sanma
Her denilen söze sakın kardeş inanma
Muhabbeti iyi olmayana itibar etme
İnsan kılığında şeytan olanlarda var.
Aşk olmayınca, cananda olmaz
Mevla güldürmeyince talihte gülmez
Nasip olmayınca hakka varılmaz
Hak diyipte haksız olanlarda var.
Her arifin bir gülüşeni vardır
Arif olmayanın dünyası dardır.
Yaratılanın sonsuz hikmeti vardır.
Gerçekten, Allah’a kul olanlarda var.
Horasan ereni söyleyip, hemde yazdın
İkiyüzlü insanlardan sende mi bezdin.
Sen bu kadar yerleri boşuna mı gezdin.
Gerçekte dost olmayıp, yüzüne gülenlerde var.
Halil Çolak
Gülü dikeniyle sevemedin
Seni nasıl sevdim
Kıymetini bilemedin
Yandı yürek senin için
Seven kalbi göremedin
Bu kalp çarptı senin için
Gece gündüz sevgin için
Ender bulunan çiçek için
Gülü dikeniyle sevemedin
Halil Çolak
Günle
Seninle olamadan zaman geçmiyor
İçmek bile insanı sarhoş etmiyor
Zaman acımasız ağır yükler yüklüyor
sensiz sevgilim geçmiyor günler
Halil Çolak
Halil Çolak
Güzel
Yeşil yaylaların güzel kızını
Ne kalemim anlatabilir, nede sözüm
Durmadan ağlarda her iki gözüm
Sensi sevmiş seveli güzel
Yeşil gözlerinle, yaktın sevdayı
Sonsuzluk aşkını tattırdın güzel
Yalnızlık bitti,aydınlattın da dünyamı.
Seni sevmiş, seveli güzel.
Halil Çolak
Güzel Erzurum
Evlerinin önünden akarda suyu.
İçimi hoştur kırkçeşme suyu.
Misafir perverdir Erzurum huyu.
Emsalın bulunmaz Güzel Erzurum.
Hep serin olur Erzurum'un havası.
Davul zurna vurur zafer havası.
Dadaşlar bağırır hey hey narası.
Ozanlar seni anlatamaz Erzurum.
Aziziye tabyaları geçmişten kalan.
Ermeni zülmüne şahittir deden.
Saat kulesidir her şeyi gören
Binbir hatim okunur sende Erzurum
Horasanereni böylece yaza
Muratbağı köyüdür Horasan kaza
Vatan için can verir çekmezde naza
Herbir kazası destan olan Erzurum
Halil Çolak
Güzel Sevgilim
Yeşil gözlerini özlettin bana
Dudakların öptüğü yer yanıyor hala
Seninle olmamak ızdırap verirde bana
Aşkım sultanım,güzel sevgilim.
Halil senin aşkınla yanar tutuşur.
Gecem gündüzüm senden oluşur.
Aşkım,ruhum bedenim senle gelişir,
Seni candan severim cananım benim
Halil çolak5.5.2005
Halil Çolak
Güzelsin sen
Gece gündüz hayalimde
Çiçeklerden güzelsin sen
Neşeme neşe katan yarım
Güllerden de güzelsin sen
Hangi yöne baksam sen varsın
Can yoldaşım sevgilim arkadaşım
Sana kollarımı açmış koşuyorum
Orkidedense cananım güzelsin sen
Bak artık zaman bitti
Sensiz ömür boşa gitti
Sakin deme aşklar bitti
Lale sümbülden güzelsin sen
Gönül yükler kervanını
Her yaşta süreceksin devranını
Okuyacaksın gece gündüz Kuran’ını
Menekşeden daha güzelsin sen
Göremedim ne zamandır ben yüzünü
Beni yaralayan yeşil gözünü
Saramadım kollarımla ince belini
Karanfil, papatyadan aşkım güzelsin sen
Halil Çolak
Hakka rıza olunur
Yarabbi verdiğin sevgiler
Yürekten bizi yakıp kavurur
Hazan yaprağı gibi rüzgar
Dağdan dağa savurur
Kader bu denir
Hakka rıza olunur
Halil Çolak
Halkçılık
Halkçılık
Konuş be şaşkın
Hanibe Hakçılığın
Yıllarca sömürdüğün
Fakır fukaranın
Hayatı ile oynadın kumar
İçki masalarında
Bütün değerlerini
Yok ettin acımadan,
Bumu be halkçılığın
Halil Çolak
Hayatım sensin Semam
Damarımda kanla akan
Rüyalarımı süsleyen
İdealime yön veren
Kadınım sensin Semam
Baharın çiçeğinde
Kalbimin atışında
Arının peteğinde
Leylağın kokusunda
Güneşim,kamerim sensin
Gökte yıldızım sensin
Goncada gülüm sensin
Hayatım sensin semam
Her yerde sensen
Halil’in içinde sensen
Akan göz yaşımda sen
Halil Çolak
Hepsi bir kefenle bu dünyadan göçtüler
Kimi ağa oldu kimi dünyaya hükümdar
Hepsi sırayla bu dünyadan geçtiler
Kimi sevdalanıp çöllere de düştüler
Kimin hamamı vardı kiminin hanı
Servetinin çokluğunun veremezdi hesabı
Yoksullarda çekerdiler her türlüde çileyi
Kimileri güzeldi Belkıs’ e benzeyen periler gibi
Güzellerin boyları vardı göğe uzanmış selviler gibi
Gül bahçelerinde süzülüp gezerdi kuğular gibi
Kimisinin Karun kadar zenginliği var dı
Fakir fukaranın geçimleri de çok zor du
Hayır sever mert insanlarda çok az dı
Kimisi dertten ağlarken diğeri neşeden güler
Mazlumun bakarak küçümser gülüp de geçer
Hepsi Allah‘in bu dünyada yarattığı bir nefer
Halil Çolak
Her gece rüyamda
Düşünüyorum şuanda nerdesin
Neyle uğraşıyorsun.
O güzel gözlerinle nereye bakıyorsun
Neler görüyorsun, ben varmıyım
Benim düşüncelerimde sen varsın
Bütün benliğimi kaplarcasına
Hangi tarafa baksam seni görüyorum
İyice bakınca sen yok oluyorsun
Demek ki hayalmiş diyorum
Sensizlik beni yok ediyor zaman içinde
Rüyalarıma giriyorsun her gece
El ele tutmuş koşuyoruz özgürce
Çiçeklerden taç yapıyorum başına
Dolaşıyoruz kırları bayırları
Mutluluktan uçuyorum rüya
Devam ettikçe….
Oturuyoruz senle, ben kır kahvesinde
Masamızın üzerinde semaver
Dolduruyorsun, Erzurum’un açık çayını
Yudumluyoruz çayları birlikte
Geçmişin sıla, özlemini yaşayarak.
Bazen serçeme deresi
Akşamları köşkün bahçesi
Dünde kal orun dağı
Hani Ferhat’la Şirin hikâyesi
Dağları delen Ferhat
Mesire yerlerinden her birini
Seninle geziyorum
Her gece rüyamda
Halil Çolak
Hicran
Gülşen olmayınca nasıl mutlu olur insan
Seven sevenin yanında olmazda pişman
Vefasız yari olanlarda her zaman hüsran
Sevgisiz yaşamak insana her zaman hicran
Halil Çolak Yenimahalle/Ankara
Halil Çolak
Hokkabaz
Hokkabaz
Şu hırsız
Şu hilekar
Şu madrabaz
Toptancılıkta ne denir.
Her ipte
Her dalda,
Oynayan cambaz
.
Halil Çolak
Hürriyet
İşte ızdırap
İşte kin
Zincirlerle esaret
Hani be ey şaşkın
Söylediğin hürriyet
Halil Çolak 17.1.1977 Suadiye/İstanbul
Halil Çolak
Işıklarım söndü hayatım geceye döndü bile
Sevda yakar yüreği insanı çevirir çöle
Engeller çıkar öne felek güldürmez bile
Varamadım muradıma yollar kapandı bile
Görmedi yarım, sevgilim beni anlamadı bile
Işıklarım söndü hayatım geceye döndü bile
Halil Çolak
İçten gelmedikçe yazılmıyor melek
Kalpler sevgiye zebun olunca
Hasretlik korkusu kalbe dolunca
Dermanı çaresi olmuyor melek
Aşkın tarifi yok yazan çizen olmadı
İnsanı aşk esir alınca kurtulan kalmadı
Gönül sevdi mi? güzele çirkine bakmıyor melek
Sevgi çiçek açıyor gül bahçesinde
Kavuşmak serap gibi uzak bir yerde
En büyük dermandır sevgi kalpteki derde
Sevenler sevdiğine doymuyor melek
Dünya malıyla ölçülmez aşkında yükü
Ebedi muhabbettir aşkın cezası
Sevgidir âşıkların çaldığı nağme
İçten gelmedikçe yazılmıyor melek
Halil Çolak
İklimi sert insanı kamil olan Erzurum
Erzurum kendine özgü bir gizemdir
Ozanlarımda gözü hakta da gezendir
Bu uğurda nefsiyle savaşta verendir
İklimi sert insanı kamil olan Erzurum
Halil Çolak
İnanın
Ayağın gidecek yol lazım bize
İnsanın son yolculuğu inkâr etse ölüm
Korku bize Allah’tan tabiat bizde hiçe
Bizde gaflete yer yok buna iyice inanın
Halil Çolak 20.2.1977 /İstanb
Halil Çolak
İsmini
Ant içtim bir kere
Asla anmayacağım ismini
Söyle sende, bana gül sende
Yemin ettim anmayacağım ismini
Bir gül gibi sararıp ta sol sanda
Bir hazan mevsimi akşamı
Aşkımdan da öl sende vefasızım
Yemin ettim anmayacağım ismini
Tatlı gülüşlerin,gözlerimin önünde
Bir hayal gibi hayatımda kal sanda
Kalbim kırık,yüreğim parça, parça
Yemin ettim anmayacağım ismini.
Halil Çolak
İster
Gönül ehli olmayan sözden ne anlar
Her sözü anlayacak anlayış ister.
Eşeklerin sırtına eğeri vursan
İtiraz eder semeri ister.
Dünyayı kendine ebedi sanır.
Kıyafetiyle insanı adamda sanır.
Rezilliği kendine yakışan modada sanır.
İyi kötüyü ayıracak terbiye ister.
Gülşen olmayan, gülden ne anlar.
Asaletsiz olan, soydan ne anlar.
Katı bir yürek aşktan ne anlar.
Hakkı bilmeyen, batılı ister.
Horasan ereni arar gerçek sevgiyi.
Eskide olan, şimdi olmayan, o cömertliği
Âşıklarda olan, o saf, sade güzelliği
Sevgi dolu mangal gibi yüreği ister.
Halil Çolak
İş işten geçer bir gün
Gün gelir dolar bir gün
Gül benzin solar bir gün
Ne etimde buldum dersin
İş işten geçer bir gün
Halil çolak 24.11.2005 Ankara
Halil Çolak
İzdırap
İzdırap
Zaman geçip gençlik gider
Bir gün saçlarına ak düşer
Zülüm girdabında boğulup gider
O zaman anlarsın hayatın İzdırap diye
İçki, kumar masalarında gençlik
Yürümez arkadaş düşmanla dostluk
Emerler kanını geçer o gençlik
O zaman anlarsın hayatın İzdırap diye
İhtiyarlık çalar bir gün kapını
Hastalık yıpratır vücut yapını
Mezara koymazlar malın mülkünü
Anlarsın ömrün geçmiştir İzdırap diye
Halil Çolak
Kader
Kader
Nasıl bir derttir aşk kimse bilmiyor
Kalplerin yarası niçin geçmiyor
Kanlı göz yaşlarını kimse silmiyor
Hayatı insana zindan edersin kader.
Hevesler kalmaz gayrı hayatta
Umudu kesmez aklı semada
Başı her zaman aşkla belada
Hayatı Bazende gülüşen edersin kader..
Halil aşktan olmuşta sarhoş
Dertleri ile canan olmuşta sırdaş
Sema ile hayatta olmuşta yoldaş
Bazende hayatı mutlu edersin kader
Halil Çolak
Halil Çolak
Kaderim
Her an için,için sevgi seni anarım
Yudum,yudum aşkım senide içerim
Sevinçten kuş olurda sana uçarım
Talih bırakmaz sonucu ise kaderim
Bilemedim kader böyle yazılmış
Aşkın uğrunda her şey çile sayılmış
Bahtsız insanlar şansa darılmış
Talih gülmez,sonuç ise kaderim.
Bir çiçek ekip büyültemedim
Okşayıp sacını uyutamadım
Öyle sevmiştim ki unutamadım
Seven perişan,sonucu ise kaderim.
Akoğan/Kıbrıs
Halil Çolak
Kaderimin Gönül arzuhalini
Bir bakış gönder yeşil gözlerinden.
Kalbindeki sevgi sarsın her yanımı
Yeşil gözlerinde oku sana yaptığım
Kaderimin gönül Gönül arzuhalini
Kalbimi incitmeden okşa ruhumu
Bir otağ kur sevginle yarınlarıma
Ateş olsun,kor olsun yaksın her yanımı
İçten olsun her kelimesi sevgi ile dolsun
Sevgin bana karşı sonsuz olsun,
Yeşil gözlerinde oku güzelim
Ateşli bakışlarınla süsle yüreğimi
Kalbindeki ateşle yak bedenimi
Candan bir gülüş gönder güzelim
Aydınlatsın şenlendirsin karanlık dünyamı
Yeşil gözlerinde oku güzelim
Kalbindeki aşka mahkum et,sana ait ruhumu
Senden ayrı kaldığımda bedenim tamamen yanmalı
Mutluluktan sonsuzluk denizinde gemimiz yüzmeli
Ebedi olarak aşkımız güzel bir limanda demirlemeli
Yeşil gözlerinde oku güzelim, Kaderimin Gönül arzuhalini
Halil Çolak
Kadınım
Uzak diyarlardayım ben
Kollarım yetişmez ki sevgilim sana
Kalbim senin için yanıyor yine
Demir yürek olsa dayanmaz buna
Üzerimizde yükselen semam
İki küçük yavru birde canan
Hasret kalacağız uzun bir zaman
Felek zalim vermiyor aman
Hasretlik yüreğimde büyümüş çıban
Canım kadınım,aşkım Semam
Erdemli/Lefkoşe /Kıbrıs
Halil Çolak
Kadınım o
Sevgimin kaynağı o
Ruhumun güneşi o
Gecemin mehtabı o
Hayatım varlığım o
Sevdiğim kadınım o
Halil Çolak
Halil Çolak
Kahraman corumlu Kadir Akkuş
Kahraman Çorumlu çağırdı bizi
Biz gider gitmez kaybetti izi
Vallaha Çorumlu aldattı bizi
Nasıl kerametti anlamadım ben
Halil Çolak 8.7.2005 Akköprü Ankara
Halil Çolak
Kaldı
Döktüğüm yaşları mendile silmem
Seni sevmekle yılgınlık bilmem
İçimde kanayan hasretim bilmem
Kalbime vurmadığın yaramı kaldı
Başlıyor kalbim yine feryada
Mutlu günlerim gelince akla
Aşk-ı muhabbet varsa darı dünyada
Başımdan geçmedik haller mi kaldı.
Horasan ereniyim derdindir derdim
Acıyla kederle yolunda erdim
Bir yer bulsam bende giderdim.
Gurbetten öte yerim mi kaldı.
Halil Çolak.2005-04-08
Halil Çolak
Kalsın
Yeşil gözlerinde asla hüzün olmasın
O güzel gözlerinden sakın yaşlar akmasın
Benim gibi kimse sana candan bakmasın
Gecelerim artık hicranla da dolmasın
Boş olan kalbin benim sevgimle atsın
Gökyüzünde artık yıldızlar sönmesin
Nefretler yok olsun sevgiler yer alsın
Sevgiler ebedi geçmesi baki kalsın
Halil Çolak 29.10.2005 Ankara 00.30.
Halil Çolak
Kara papak Güzeli
Seyreylerken alemi görür diye yar beni
Değişmem bin cihana canım olan gül seni
Nasıl unuturum dudağımı yakan buseni.
Canımın cananı o kara papak güzeli.
Halil Çolak.
Halil Çolak
Kara tren
Kara tren,kara tren
Alıp yari o goturen
Acmazmısın sevene
Zalim olan kara tren
Acı acı düdük çaldın
Yarımı de gardan aldın
Beni de yalnız bıraktın
Acımasız kara tren
Kara tren katar,katar
Ayrılığa hüzün katar
Sevende can da acı çeker
Sevenleri ayırırsın kara tren
Kara tren ray üstünde
Sevdiğimde yol üstünde
Resmide sol göğsümde
Yarı aldın gittin kara tren
Kara tren düdük çalar
Sevenide sevda yakar
Gece gündüz mani yakar
Keder yüklü kara tren
Kara tren sevdiğimi alıp gittin
Benide candan yıkıp gittin
Anılarla koyup gittin
Sevda yüklü kara tren
Halil Çolak
Kendim çekerim
Zalim feleğin elinden bile
Senin aşkın şarabı olsa içerim
Senin aşkı cezası olsa idamlık olsa
Kendi ipi kendim çekerim
Halil Çolak 167.2005 Ankara saat:19:05
Halil Çolak
Kendine gel asil Türk milleti bu cennet vatan elden gidiyor.
Vatanın kutsal değerleri bir bir yok ediliyor
Ajanlar tarafından millet tahrik ediliyor
İlgililer tarafından gaflet içerisinde seyrediliyor.
Ülke bölünmeye gidiyor dur diyen yok mu?
Yok mudur? Bu millete yol gösterecek lider.
Millet kan ağlıyor gönlünü sarmış gam ile keder.
Ey Türk milleti uyan bu işin sonu kötüye gider.
Elde vatan kalmaz sonu Irak gibi esarete gider
Uyan Türk milleti bu kutsal vatan elden gidiyor
Her gün bir evladını kahpe ayrılıkçılar şehit ediyor
İsrail, amerikan ajanları yurdun her tarafında cirit atıyor
Bu olaylara vatanını seven bir serdengeçti yok mu?
Ey millet ne zaman uyanacaksın gafletler uykusundan.
Vatana sahip çık örnek al atanın kurtuluş mücadelesinden.
Elbet bir Mustafa Kemal çıkar bu kutsal vatanın bağrından
Kendine gel asil Türk milleti bu cennet vatan elden gidiyor.
Halil Çolak 15.11.2005 Ankara.
Halil Çolak
Kendine gel Diyarbakırlım
Yanıyor yüreğim yanıyor
Yurdumun her tarafı kaynıyor
Acımadan düşman vatanıma hançerini saplıyor
Ne zaman millet uyanıp çıkacak düze
Kendine gel Diyarbakır'lım Sahip çık vatana
Temsil edemez Diyarbakır’ı çapulcu bunlar
Meydanı boş bulmuşlar saldırır itler.
Diyarbakır’dan çıkmıştır vatanı seven koç yiğitler
Dur diyen yok mu? Bu gidişin sonu felakettir.
Ne güzel hasletler vardı senin harsında
Arif insanların vardı bulunmazdı ne Çin’de ne Macçinde
Vatanı sevmek vardı senin o güzel kalbinde
Dur de artık ayrılıkçı piçleri bırak kendi başına
Birçok insanlar var benimde dostum.
İncitmek değil seni asla da kastım
Allah indinde sorumlu olma vatana sahip çık dostum
Ayrılığın sonu felakettir obur dünya dada cehennem haktır
Bunun için duyarsızlığın için ben sana küstüm
Ziya Gökalp ki. Minareleri süngü yapardı
O süngüleri düşmanın yüreğine saplardı
O kahraman evladın vatanın birliğine katkı sağlardı
Bu millet için mutluluk vaat eden güzel çağlardı
Allah aşkına Diyarbakırlım,Hakkarilim bölücülere dur diyelim
Gelin gönüllere sevgi çiçekleri dikelim.
Mutluluk yolunda el ele gönül gönüle gidelim.
Allah’ın huzuruna vatanı seven kullar olarak varalım
Halil Çolak
Kerkük
Kerkük seni unutmadım
Baba yurdum ata yurdum
Ben seni unutamadım
Özbe öz Türk vatanısın
Şu anda yetim olanısın
Düşmanda esir olanısın
Burcu burcu Türk kokanısın
Allah seni esaretten kurtarsın
İnsanında Türk toprağında Türk
Ezelden beri Türk vatanısın
Halil Çolak
Kıbrıslım
Vatan toprağından kopmuş olan bir diyar
Benim yavru vatan olan yeşil Kıbrıssım
Rum’un Anavatandan koparma rüyası var
Sözde aydın hainler seni anlayamaz Kıbrıslım
Binlerce vatan evladı savaşta uğrunda öldü
Şimdi o kahramanlarda yatar senin bağrında
Bütün vatan severler korkma kalkmış ayakta
İç ve dış palikaryalara biraz dayan Kıbrıslım
Göklerde bayrağın dalgalanır düşmana inat
Kıbrıssı sevenlerde gererde sana kol kanat
Uğrunda da ölecek binlerce de var Mehmet
Türk milletinin atar damarısın can Kıbrıslım
Ulu Çınar Rauf Denktaş anlatıyor da gerçekleri
Tarih yargılayacak ihanet eden satlık dönekleri
Türk milleti artık biliyor da palikarya oyunlarını
Türkün ebedi vatanı olarak kalacaksın Kıbrıslım
Halil Çolak
Kınalı bacaksızlar
Dağlar, taşlarda Mehmet’im şahittir sana,
Nice canlar,gözlerde verdin sen bu vatana
Parçalanmış kollar,kafalar dağılmış bir yana
Şahadet edecek ahrette her bir uzvun sana
Gabar dağlarıdır şahittir her şeyi de gören
Toprağıdır senin kanınıda kana kana emen
Şahittir ağaçlar böcekler gökyüzüde sana
Kınalı bacaksızlar destanı dağlarda yazdılar
Hepsi gencecik analarının birer fidanıydılar
Anaların bağrı da tutuşup, yandı kavruldular
Şahadet edecektirler ahrette her uzvun sana
Kimisi anıllarından vurulmuş düşmüştü yere
Vatanı içinde savaşta kolları kopmuştu bile
Mehmet’im destanlık kahraman olmuş gine
Sen bu vatan uğruna kendini feda etmişsin
Anadan, babadan, kardeşten, yardan geçmiş
Şahadet şerbetini kelimeyi tevhitle içmişsin
Horasan ereni dahil hiçbir kalem unutamaz seni
Şehitlik mertebesidir Müslümanın en son rütbesi
Döktüğün her damla kan senin kurtuluş müjdesi
Halil Çolak
Kırma kimsenin kalbini düşün yarını
Gel gözündeki perdedeki kaldır sisini
Hakikat yolunda giden alma ahını
Gel kalbimdeki aç sevgi pınarını
Birlik mutluluktadır düşün yarını
Sevgi yumuşatır katı kalpleri
Yağmur yağar sular hasret kalmış toprağı
Ağacı güzelleştirir dallarıyla yaprağı
Vuslat doğruluktadır düşün yarını
Doğruluk kapısından girmez eğri odunlar
Zamanı geldi mi meyve verir genç fidanlar
Hak kapısında Allah diyen müminler
Selamet islâmdadır düşün yarını
Ezeli başlangıçtır ebedi sonuç
Seven kalplere haktan vurulmaz kilit
Doğru yolda gidenlerin mutluluk sonuç
Kırma kimsenin kalbini düşün yarını
Halil Çolak
Kölesin
Telafer kan ağlarken nasıl gülersin
Niçin Müslüman’ım ses çıkarmıyorsun
Yoksa sende mi? Amerika’ya kölesin
Halil Çolak
Köylüm
Durmadan çalışır boşa yorulur
Tefeci malını bedava alır
Yaz olunca teri yere dökülür
Kimse derdine eğilmez köylüm.
Baharla beraber tutar yayla yolunu
Serin havada içer soğuk suyunu
Nasırdır elleri güzeldir huyu
Kimse derdine eğilmez köylüm
Borçları bankada yığılır kalır
Faizle zamlanır iki kat olur
Üzüntüden beli bükülür kalır
Kimse derdine eğilmez köylüm
Ne ararsan kendinde ara
Yürü doğru yolda düşmezsin dara
Bülbül gibi düşme sen ah uzara
Kimse derdine eğilmez köylüm.
İnanma sakın düzen hile bazına
Yorma kafanı Allah’tan hayırlı iste
Yürü hak yolunda çıkarsın piste
Eğilmez derdine eğilmez köylüm
Halil Çolak
Köyüm
Herkes toprağını sever
Muratbağı dadaş benim köyüm
Ne söylesem hepsine değer
Divriği de dünyaya geldim
Hem ağladım,hemde güldüm
Ben ilhamı oradan aldım
Yaşama orda başladım
Yedi bacı üç kardaşım
Bazende çağlayıp coştum
İlim Erzurum,Horasan ilçem
Nice erenler geçmiştir nice
Hasretlik yaktı beni iyice
Horasan ereni dertlendin yine
Kızıl dağdan hasret gider öteye
Allah nasip eder köyü görmeye
Halil Çolak
Halil Çolak
Kul etti beni
Söndür bağrında senin için yanan ateşi
Yaktı sevgin ateş gibi kül etti canım beni
İnan bana her an içinbu can özlerde seni
Senin aşkın sanada zincirli esir etti beni
Halil Çolak
Kul oldum sana
Gönlüm yanar durur Yarabbi senin aşkınla
Dayanma gücü ver Allah’ım aciz kuluna
Her ezam yanar durur senin aşkınla
Gecem aşkından Yarabbi kul oldum sana
Halil Çolak
Kurbanım Allah’ım sana
Yüzümüz kurban olduğum Allah’ım sana varmaya
Derman kalmadı yolunda öldüğüm sana gelmeye
İki cihan Peygamberin huzurunda hesap vermeye
Yüzümüz yoktur yarabbi, Yüzümüz yoktur yarabbi
Cennet cehennemde kurban olduğum senin emrinde
Rahmette, Zulmette sana kurban olurum senin elinde
Çok günahkârız yüzümüz yok rabbim senin yanında
Sen bizi de affet yarabbi, Sen bizi de affet yarabbi,
Günahkârım Allah’ım kurban olduğum yalvarırım sana
Günahkârın gözlerinden durmadan yaşları akıyor sana
Bu biçare kulunun bin canı olsa da fedadır yolunda sana
Kurbanım Allah’ım sana sonsuz kurbanım Allah’ım sana
Halil Çolak
Lakin acı ile yaşar sevgisini
Mecnun sever Leyla sını
Ermeden muradına çeker cefasını
Rüyalarda saklar sevdasını
Aşk içerisinde yaşar hülyasını
Lakin acı ile yaşar sevgisini
Halil Çolak
Leyla
Nasıl sevdaydı, başlarına geleni bilemediler.
Onları aşkınla çöllere düşüren senmişsin Leyla
Mevsimler ardı ardına geçip ömür birden bitince
Çaresizlerin çare olan sen miydin, güzelim Leyla
Yaz mevsimi bitip gönüler de hazan olunca
Yapraklar sararıp ta birer, birer yere düşünce
Aşklar yalan olup sevgiler hemen de bitince
Sevgilerin sultanı senmişsin güzelim Leyla
Gönülde güller açmadan hemen solunca
Âşıklar, Leyla senin aşkından dile düşünce
Vuslata ermeden senden gönül ayrı kalınca
Bütün ayrılıkların sebebi senmişsin Leyla
Halil Çolak
Leyla’m
Etrafı yine aydınlattın ah Leyla dolunay gibi
Gül bahçesinde henüz açmamış gonca gül gibi
Cennette anlatılan sanki olan huriler gibi
Her zamanki gibi bir afet olmuşsun ah Leyla’m
Canları yakan bir güzel dilber olmuşsun
Güzelim sırma sacları yana salmışsın
Güzelliği can olan Leyla nerden almışsın
Seven gönülleri çöle düşüren sen misin? Leyla’m
Söyle Sümmani’ nin peşinden koştuğu Gülperi sen misin?
Keremin otuz iki dişini çektiren yoksa Aslı’mısın?
Ferhat’a delinmez dağları deldiren o Şirin misin?
Bütün âşıkları yanıp döndüren sen misin? Leyla’m
Gül bahçesinde öter bülbüller susmadan ah Leyla Leyla diye
Sular yüksek kayalardan atar kendini ah Leyla’m Leyla’m diye
İncecikten kar yağar tozar Leyla’m Leyla’m diye
Bu cihandaki sevenleri acı çektiren sen misin ah Leyla ah Leyla
Halil ÇOLAK 04.11.2005/Ankara
Halil Çolak
Mahkûmum ona
Nasıl nefret ederim söyleyin bana
Geleceğimi aşkımı ben verdim ona
Öyle açılmaz kelepçe vurdu ki bana
Kader Ebedi âşık etti mahkûm etti ona
Mahkûmum ona Mahkûmum ona
Halil Çolak
Masal imiş
Heder etti heder etti
Eskisinden beter etti
Az bir dert değil verem etti
Bırakıpta öyle giti
Sevgi değil yalan imiş
İnsan değil yılan imiş
Yapan değil yıkan imiş
Geri kalan masal imiş
halil Çolak 17.9.2005 Ankara
Halil Çolak
Mazide kalır yaşadıkları
Akıbet ölümdür kırma kalpleri
Kırıldı mı yapılmazda yeni
Ölümler ayırır ancak dostlukları
Terk eder gider sevdiklerini
Dönmezde artık gerisin geri
Mazide kalır yaşadıkları
Halil Çolak
Meleksin sen
Kaktüsler içinde sade bir çiçeksin sen
Kadınlar içinde sadece bal yapan peteksin sen
Sana nasıl kıydılar güzelim bunca zamandır
Berivan üzülmeyecek sevilecek meleksin sen
Resimdeki hüzünlü gözler beni yaktı kavurdu
Aşkın aklımı baştan aldı,beni sana savurdu
Kış olan fırtınalı gönlümü sevdiğim yaza çevirdi
Berivan üzülmeyecek sevilecek meleksin sen
Halil Çolak
Milli mücadele
Binlerce sahne aktı hayalimden
Milli mücadelenin gerçek kahramanlarından
İkmalciler,kağnıcılar,arabacılar hep kadındılar
Bacılar,analar,nineler hepsi kurtuluşun içindeler
Bu vatanı kurtaran gerçek kahramanlar
İşçi taburları, gizli örgütler
Cephane kakçıları.gümrükçüler
Denizciler,havacılar,doktorlar
Gönüllü hemşireler,hamallar
Sargı bezi hazırlayanlar, ustalar
Takılarını orduya armağan eden kadınlar
Demir yolcular,şoförler,gazeteciler
Öğretmenler vatanı seven imamlar
Kuva-yi milliyeçiler,Kızılaycılar
Müdafaayı hukukçular yöneticiler
Genç yaşta şahadet şerbetini içen Mehmetçikler
Onları yöneten kahraman komutanlar
Fevzi çakmaklar Kazım Karabekir paşalar
Halit paşa gibi gözü kara yiğitler
Demirci oğlu efeler,Ayşeler,Fatmalar
Sakarya da düşmanı yenen çarıksız mert yiğitler
Vatanı seven yüzündür cihanı münevver eden
Al bayrağa fedadır bu can ve ten
Senin uğrunda ölmem nedendir neden
Anadolu benim anamdır sevdiğim ondan
Atatürk tür bu davaya önderlik eden
İşte bu vatanı kurtaran gerçek kahramanlar
Halil Çolak
Milli uyanışın her zaman başlangıc yeri olan canım Erzurum
Erzurum kalemle anlatılmayacak kadar övgüye değer ulu vatandır.
Silsilemden uğrunda cephelerde savaşan uğrunda şehit yatandır.
Babam oğuz anam çeçen o kahraman Türk ırklarından gelendir.
Biz varken hiç bir soysuzda seni işgal edemez canım Erzurum.
Türkün başına Türkoğlu Türk Atatürk ancak baş olur
Yavuz Sultan Selim gibi Tük oğlu Türk Padişah olur.
Nene Hatunlar, Kara Fatmalar Türk’ün başına taç olur.
Milli uyanışın her zaman başlangıcı yeri olan canım Erzurum
Halil Çolak
Muhabbet vardı
Gül ile diken arasında sorma bak
Eskiden olduğu gibi muhabbet var mı?
Seven gönülden sevmeyen gönülle
Sor da bak arasında muhabbet var mı?
Arifler meclisinde bulunan kulla
Arif olmayanın arasında muhabbet var mı?
Dostluk köprülerini kaldırıp attık
Mutluluk olmayan yerde muhabbet var mı?
Halil Çolak
Muratbağı köyü
Önünden arkadan akarda çayı
Gayet çoktur bahçesi bağı
Her zaman bulutludur azap dağı
Bu bahsettiğim bizim köyümüz
Bir efsanedir hıyarlık düzü
Abu hayattır Yarpızlı suyu
Horasanın en güzel köyü
Seksen üç depremi kastı kavurdu
Bütün evleri yere serildi
Üç yüz yirmi beş cana mal oldu
Çoğu göç etti gitti başka illere
Şimdi hasretlik çeker eski yerlere
O felaket geçti tarihlere
Genç kızların el işileri kaldı sandıkta
Nişanlı delikanlılar kaldı toprakta
Kimsesiz çocuklar kaldı orta
Bu bahsettiğim bizim köyümüz.
Horasan ereni o köyden biri
Çok ağıtlar yakıldı silinmez izi
Allah sabır versin kurtarsın bizi
Bu bahsettiğim bizim köyümüz.
Halil Çolak11.11,1983
Kıbrıs/Akdoğan
Halil Çolak
Mutluluk olmaz
Gönül bahçeleri meyvesiz kalmaz
Bakımlı bahçelerdir viranda olmaz
Allah’a inan gönüllerde kin garaz olmaz
İnanmayan kalplerde mutluluk olmaz
Halil Çolak
Nazar değmesin diye
Aşk yolcuları yolunu kaybetmesin diye
Sen Berivan çiçeğisin yükseklerdesin
Kimse koparmasın koklamasın diye
Ben senim,sen bensin çok sevdim seni
Aşkımı söyleyemem nazar değmesin diye
Halil Çolak
Ne olur
Benlik denizinde yüzme ne olur
En olmadık zamanda üzme ne olur.
Rüyalarımı senle süsle ne olur
İncitme beni,kırma ne olur.
Vuslata ermeden gitme ne olur.
Acıma başka acı katma ne olur.
Nasıl sevdiğimi yaratan aşkına anla ne olur.
Halil Çolak
Ne sırları var.
Zahiri alemde gezme boşuna
Bak insan oğlunda,bak neler var.
Arşı alanın her bir katında
Hz.Muhameddin miraca çıkışında
Yaratanın bilinmeyen,ne sırları var.
Cehennem ateşi insanı yakmaz boşuna
Yanacak ateşi kul burdan götürür
Yedi adımda bir komşu hakkı sorulur.
Arasat meydanında hesap verilir.
Mahşer günü gelip çatınca
İnsan oğlu feryat figan edince
Sırat’ın altında cehennemde olunca
İyi kullar sıratıda kuş gibi geçince
Yaratanın bilinmeyen,sırları var.
Kim ağadır,kim paşadır sorulmaz.
Fakır, zengin diye ayrı hüküm verilmez.
Gelişi güzel karar adaletsiz verilmez
Hesap gününde kimseye torpil geçilmez.
Yaratanın bilinmeyen, ne sırları var.
Haksızlığa uğrayan hakkı alınca
Müsrif duruma insan düşünce
Yetim hakkından hesap gelince
Sonun da hak yemek cehenneme gidince
Yaratanın bilinmeyen, ne sırları var
Güneş tepeye gelip durunca
Başta sıcaktan beyin kaynayınca
Arşın gölgesinde yer olmayınca
Kul olarak hakka yönelmeyince
Horasan ereniyim hak yolunda gezerim
Hak olmayan sözün üstünüde çizerim
Namert olan kula yoktur kelamım
Sadece Allah’a vardır sorgu sualim
Halil Çolak
Nurlar saçarsın.
Nurlar saçarsın.
Aşk ile muhabbet olursa birden
Sır içinde sırlar açarsın
Gönül ehli ile gidersen yoldan
Karanlıkları boğup nurlar saçarsın
Abitler zahitler gider hak yoldan
Gülleri,dikenler arasından derer o yoldan
Kurtuluşa engelsiz varırsın o yoldan.
Karanlıkları boğup nurlar saçarsın.
Horasan ereni söyleyip durur
Yüzyirmidörtbin alemi Allah’tan bilir,
Hakka iman eden her şeyi bilir
Karanlıkları boğup nurlar saçarsın.
Halil Çolak
O acımasız Leyla beni
Nasıl severdin candan o Leyla canı
Öyle hançer vurdu ki unutmam onu
Damarlarımdaki kanı çekti kuruttu
Aşkına zebun etti o Leyla beni
Vurduğu hançerin yeri hala kanıyor
Kanadıkça ezalarım kangrene dönüyor
Gül yüzlü benzim günden güne soluyor
Beni benden etti o acımasız Leyla beni
Benden beterde yansın kavrulsun
Alsın kulunu rüzgâr çöle savursun
Ettim buldum desin öyle teselli bulsun
Hüzünle doldurdu coşkun akan suyumu
Ruhu da sevgiden yoksun o Leyla beni
Halil ÇOLAK 911.2005 Ankara Saat.02.45
Halil Çolak
O güzelim sevdayı acımadan yok ettin canım
Bir güzel sevda başlamıştı senle birlikte
Yok, ettin götür dun sevdiğim benim
El ele dolaşırken kırlarda sen birlikte
Tarumar ettin sevgiyi yok ettin canım
Kuşlar bile ağaçlarda söylerdi bize şarkılarını
Çağlayanlar sanki bize söylerdi türkülerini
Bülbüller gül dalında ikimize söylerdi aşklarını
O güzelim sevdayı acımadan yok ettin canım
Halil Çolak 17.10.2005 An
Halil Çolak
O kadın sarhoş
Gezer bir kadın başıboş
Nara atıyor durmadan anla ki
O kadın sarhoş..
Zaman içinde ararsan kendini
Sakın ondan o kadın sarhoş
Halil Çolak26.6.2005 İstanbul
Halil Çolak
O Leyla beni
Gönül aşkım hicrana döndü
Bütün olumsuzluklar hep beni buldu
Yürek hep sevdiği çiçeğe kondu
Hep perişan etti o Leyla beni
Leylalar hep olur güzelde dilber.
Gökteki yıldızlar anında yanında söner
Ayın mah yüzünden dehada güzel
Aşkı ile çılgına döndürür o Leyla beni
Halil Çolak
O vefasız yar çıktı
Elma aldım nar çıktı
Gümüşten kalay çıktı
Yolda giderken karşıma
O vefasız yar çıktı
Halil Çolak
Olalı
Gönül hicranla doluyor
Sen yanımda olmayalı
Kablım aşkınla yanıyor
Seni aşkım görmeyeli
Canım canan can diyor.
Sen benim aşkım olalı.
Gönül vuslata eriyor
Sen kadınım olalı
Halil Çolak
Oldum
Bir kalbim vardı onu da sana verdim.
Aklımı başımdan aldın deli oldum çıldırdım
Durdu kalbim heyecandan daha atamaz oldu
İnan senin aşkından dillere destan oldum
Halil Çolak
.
Halil Çolak
Olmalıyız
Olmalıyız
Kimisi bankasını soyup kaçırır
Vatan haini evladını vurup devirir
Ateist Müslüman’a savaşta verir
Birlik olmalıyız mücadelemizde.
Artık hain fikirlere bir son vermeli.
Bu cennet vatanı hep korumalı
Anadolu’dan sebataistleri kovmalı
Birlik olmalıyız mücadelemizde
Kahpe liboş takımı Kıbrıs’ıda satmada
Ege denizine yunan sahip çıkmada
Bütün emperyalist güçler Türk’ü ezmede
Birlik olmalıyız mücadelemizde.
Haçlı zihniyeti bin tuzak kurmuş
Kara bağ,Türkistan, Kafkas yurdumda
Kahpe köpek PKK vuruyor evlatlarımı.
Yeter uyudun kurt olan Türk oğlu Türk
Dünya senden imdat bekliyor ey asıl Türk
Cihan can çekişiyor kurtar cengaver Türk
.
Halil Çolak
Olsun
Hayatı ilkbahar svinci içinde olsun.
Açılsın gonca gül gibi ruhu neşeyle dolsun.
Mutluluk dostu,ayrımaz yoldaşı olsun
Her zaman, her işte Allah yardımcısı olsun.
Halil Çolak
Onu öpsün yer bari
Ayva sarı yar sarı
Ben öpmedim o yarı
Eller öpeceğine
Onu öpsün yer bari
Halil Çolak
Onun için
Kapılıp gittim aşkın büyüsüne
Acılarla dolu bir kadeh gibi
İçtikçe insan oluyor sarhoş
O vefasız zalim kadın için
Halil Çolak
Öğle birisi
Canların canı olan öğle birisi
Gönülden seveni anlamaz öğle birisi
Yakar durur yürekleri öğle birisi
Laftan anlamaz öğle birisi
Ceylana benzeyen öğle birisi
Bakışları ile öldürür öğle birisi
Leyla dan daha özge öğle birisi
Kalbe sultan olacak öğle birisi
Sözle,sazla anlatılmaz öğle birisi
Boyu selvi,dudak kiraz öğle birisi
Gözler ela,yanak elma öğle birisi
Derde derman olacak öğle birisi
Horasan ereni anlatamaz öğle birisi
Dikenler içinde gül olan öğle birisi
Aslı’ danda güzel hoş öğle birisi
Kırlarda ender olan çiçek öğle birisi
Halil Çolak
Halil Çolak
Özledim ayrıldığımdan beri
Gözlerinin engin bakışını
Yüreğimi candan yakışını
Tenin gül gibi kokuşunu
Sarı yaprak gibi sarardı yüzüm
Sen olmayınca açmıyor gülüm
Sensiz olmak en büyük hüzün
Halil Çolak
Özledim diye
Felekler ah ediyor,sen yanımda yoksun diye
İçim kan ağlar,sevgilim sen mutsuz olursun diye
Araya sıra dağlar koymuş kader ben gelmeyeyim diye
Yaratana dualar ediyorum,sana kavuşmadan ölmeyim diye
Cana can kurban olurum,can yoldaşım Berivan diye
Yaratana dualar ediyorum,sen benim olasın diye
Ellerinden tutup,yeşil gözlerine bir ömür bakışım diye
Bir gün olur ki,gel dersin hayatım,ben,seni özledim diye.
Halil Çolak
Özlem
Parlak güneşin ışıkları
Dağlardan aşağı süzülerek inince.
Kuşlar cıvıldamaya başlayıp
Çekirgeler ötünce.
Mavi ormanlar oksijeni
Tenefus edince.
Sevdalı yürekler arzu ile
Birbirini yakınca.
Gündüzün oluşu ile
Bir yaşam savaşının
Günü başlar dünyada.
Seven ve sevmeyenlerin
Yaşamı.
Seven sevdiğine kavuşacak
Olmanın heyecanı
Mutluğu.
Günün batması, akşamın olması
Yeni bir yaşamın başlaması
Yalnızların,
Gecenin, sessizliğinde yok olması.
Gökyüzünde yıldızların.
Birer, birer çıkması.
Yalnızlara,yalnızlığını
Unutturması..
Yalnızların yıldızlara,
Baka,baka yorgun düşmesi.
Uyuyup öylece kalması
Bir gün seveceği insanla karşılaşması
Özlemle,inançla o günün
Gelmesini inanarak beklemesi…
Halil çolak9.7.2005 Ankara
Halil Çolak
Özlemim sana sevgi
Özlemim var sana berivanım sevgin içinde
Zarafet var aşkım her bir duruşunda
Letafet var yüzünün her gülüşünde
Erişil bir feyiz var canım her bakışında
Mesut oluyorum sevgi seninle konuştuğumda
Halil Çolak 9.8.2005 Yenimahalle Ankara
Halil Çolak
Özlemimde, hasretimde Erzurum
Aramızda var sıra, sıra dağlar
Bu gönül seni durmadan özler
Aklıma gelince yüreğim sızlar
Soğuğunda, karında dokunmazdı bana
Kar yağdı mı bir güzellik gelirdi sana
Buzda düşseydimsede hoş gelirdi bana
Sende ne güzel tutulurdu ramazan
O günleri özlüyorum Allaha ayan
Hatıra olarak da kaldı geride kalan
Halil Çolak
Özlettin bana
Halil Çolak
Palandöken
Erzurum sırtını dayamış sana
Şan ile şöhretli can palandöken
Zirvende yer alır ejder tepesi
Karların otağısın sen palandöken
Yaz olsa da zirvende buzun erimez
Bahar oldu mu yeşiline doyulmaz
Tabyalarında düşmana geçit verilmez
Dadaşın zaferlerine şahit Palandöken.
Dünyanın her tarafından sana gelinir
Kışın sende canım kayak yapılır.
Bahar olur eteğinde koyun kuzu yayılır.
Dağların en güzeli sen Palandöken
Mesire yerlerinden biri Abdurrahmangazi
Bağrında yatırırsın, evliya ulu çınarı
Kelle koltukta savaşan kahraman mücahidi
Ulular sende yatar can palandöken
Zirvene tırmanır çıkarsam eğer.
Güneyin yer alır Tekman ovası
Sırtını sana dayamış Erzurum ovası
Tabyaların ayrı bir destandır Palandöken
Sende biter bin bir türlü çiçekler
Ötüşür otlar arasında türlü böcekler
Otlarında vardır,her derde davalar
Hastaya derman üretirsin sen palandöken
Horasan ereni yamaççında gezdi yürüdü
Her güzelliği sende gördü büyüdü
Gönül senden ayrıldığında üzüldü
Yiğitlerin gezdiği dağ Palandöken
Halil Çolak20.7.2005 Ankara
Halil Çolak
Pınar
Aşıklar senden suyun içmeden
Başında uyuyup bade içmeden
Gönüller sende vuslatına ermeden
Akıp da kuruyan pınar senmisin
Hangi zamanlarda akıp ta durdun
Nice sevdalıları sen burda gördün.
Yanan yürekleri nasıl söndürdün.
Zamana darılan pınar senmisiin
Karakaş ela gözlü kızlara
Yeşil göz ince belli sevdalılara
Al yeşil giymiş yemenilere
Maniler söyleten pınar senmişsin
Nasıl zaman geçti anlamadın mı
Eski aşıkları özlemedin mi
Köyün güzeli Ayşe’yi göremedin mi
Hatıralarda kalan pınar senmisin
Niçin sen böyle harebe oldun
Bir çiçek gibi sararıp soldun
Sevdalı yüreklere su vermez oldun
Aşıklara darılan pınar senmisin.
Hasanla Ayşe anlaştı burda
Bir ailenin temeli kökleşti burda
Kimbiliir ikili şu anda nerde
Gönülleri birleştiren pınar senmisin.
Horasan ereni senle sözleştii
Bir tas su içip senle söyleşti
Sema ile gönüller burda birleşti
Nostalji olarak kalan pınar senmisin.
.
Halil Çolak
PKK’YA MEZAR olasın Gabar dağları
Gabar dağların vadileri vahşimi vahşi
Her köşesinde bir hain PPK saklı
Mehmetçiğin analarının gözleri yaşlı
Vatan evlatları çok çile çeker sende
Albayrağı dalgalandırırlar tepelerinde
Kahpeler pusu kurar sarp kayalarında
Sende kahpece yüzlerce Mehmet vuruldu
Senin uğruna gencecik canlar verildi
Yol vermez vadilerinde şehit düşüldü
Halil Çolak
Ramazan ayı
Sen ne güzel rahmet ayısın
Ayların en güzel sultanısın
Gönüllere fetheden rahmetisin
Allah’ın rahmet ayıdır ramazan ayı
Gönül sende hakka da varır
Yaptığı amelin mislini alır
Ruh en güzel halini alır
Rahmet ayıdır ramazan ayı
Eller hep açılır ulu Mevla’ya
Müminler otururlar her an duaya
Hatimler okunur gönderilir Allah’a
Bin bir bereketin kaynağıdır ramazan ayı
Halil Çolak
Rezalet
Diyet, diyet diye soyu yok ettiniz
Heriflikten düşürdün perişan ettiniz
Kadına benzeyen erkek ürettiniz
Görülmemiş dünyada böyle rezalet
Birde metro seksüel erkek türedi
Kaşlar alındı saçlar boyandı
Rezalet yükseldi arşa dayandı
Görülmemiş dünyada böyle rezalet
Halil Çolak
Su
SU
Buhar olur çıkar göklere
Rahmet yükletir bulutlara
İlham kaynağıdır gönüllere
Her derde dermandır su.
İnsan bedenin her hücresinde
Meyvenin can veren usaresinde
Her çeşmenin kitabesinde
Kurumuş dudaklara hayat veren su
Ezelden ebede gelen çağlardan
Susuzluktan yanan çöllerden
Hakka susamış gönüllerden
Yanık yürekleri söndüren su.
Horasan ereni aslın balçıktan
Toprak su ile yoğrulmuş hamurdan
Adem babamızı yaratmış ondan.
Beş vakit namaza hazırlayan su,
HALİL ÇOLAK6.4.2005
Halil Çolak
Sakarya’m
Sakarya’m
Ağustos depremi salladı vurdu
Marmara bölgesi yerle bir oldu
Açmadan güller goncada soldu
Türk milletini yaslara boğdu
O güzelim Sakarya’m virane olmuş..
O felaket anı nasıl anlatsam
Binaları yer yutmuş görünmez olmuş
Öyle felaketti ki demir ray bükülmüş kalmış
Cami minareleri yerlere serilmiş yatmış
O güzelim Sakarya’m virane olmuş
Topraklar yarılmış boylu boyunca
Caddeler sokaklar kaybolmuş gitmiş
Canlılar yok olmuş,ölüler dolmuş
Ocaklar sönmüş, dumansız kalmış
Gök yüzünü kızıl alev kaplamış
İnsanları korkudan şaşkınlık almış
Gözlerden akacak yaşta kalmamış
Gözeler kurumuş,sular akmamış
Ne bağı kalmış nede bostanı
Ne bacısı kalmış nede kandaşı
Cenazesini kaldıracak nede yoldaşı
Başına koyacak yok bir mezar taşı
Horasan ereni sizinle yandı tutuştu
Bütün millet Sakarya’da buluştu
Her ilden sivil savunma geldi yetişti
Enkaz altında fedakar hane çalıştı
Yaralar sarıldı Sakarya’m dostla buluştu
Halil Çolak 17.8.1999 Sakarya
Not; Depremde Sakarya imar müdürü olan serpil yürür hanımın bize göstermiş olduğu
Yakınlığa arkadaşlığa fedakar hane çalışmasına teşekkür ediyorum.
Halil Çolak
Sefa gelmişsin
Canan elinden, can yoldaşına
Dostlar meclisine, safa gelmişsin
Mecnun olmuşum, hak peygamberine
Erenler meclisine, sefa gelmişsin.
Gül bahçesinin eşsiz güzellerinden
Hak yolundan şaşmaz gidenlerinden
Yunus peygamber gibi güzellerinden
Erenler meclisine, sefa gelmişsin.
Hakkın huzurunda elini bağlayıp duran
Beş vakit namazda huzura varan
Allah korkusundan ağlayıp duran
Erenler meclisine sefa gelmişsin.
Ömerlerin hak için adaletine
Abubekir sıtdık gibi cömertlerine
Osman gibi ahlak güzellerine
Erenler meclisine sefa gelmişsin
Allah’ın aslanı cengaver,Ali’lerine
Hasan, Hüseyin gibi mazlumlarına
Kerbela’da şehit düşenlerine
Erenler meclisine sefa gelmişsin.
Horasan ereni yalvarır kalpten
Ayırmasın Mevla, kimseyi hakan
Hakkın kelamı kuranı kerimden
Erenler meclisine sefa gelmişsin
Saat 22.30
Halil Çolak
Semam
Damarımda kanla akan
Rüyalarımı süsleyen
İdealime yön veren
Baharın çiçeğinde
Kalbimin atışında
Arının peteğinde
Leylağın kokusunda
Güneşim,kamerim sensin
Gökte yıldızım sensin
Goncada gülüm sensin
Hayatım sensin semam
Her yerde sensen
Halil’in içinde sensen
Akan göz yaşımda sen
Halil Çolak
Semam sen
Dağlarda açan menekşe sümbül
Dallarda ötüşen o dertli bülbül
Arayayım sevgilimi o gonca
Semam dersem, öpsem güllerini
Güllerin içinde karanfil gülü
Açar gül bahçesinin lale sümbülü
Kızların içinde benim gün gülü
Solmadan öpsem açan güllerini
Sevmezdim kimseyi gülüm ben.
Ama sevdim gönül bahtını ben
Kalbimin tahtı, o gün gül sen
Gül ömür boyunca Semam sen
Horasan ereni sever gülleri
Günler geçer, kovar yılları
Bekliyorum yarab mutlu günleri
Gül bana Semam gece gündüz sen
Halil Çolak
Sen
Bende meyve vermez bahçeler bağlar
İçimde bal vermez petek bendedir.
Sende coşkun sular durmadan akar.
Kurumuş akmayan çaylar bendedir
Sendedir gülen güzel ne varsa.
Goncada açmayan güller bendedir
Dalıma konup ta ötmeyen kuşlar
Öten şeyda bülbül sendedir.
Halil Çolak
Halil Çolak
Sen bana bak ben sana
Ey gönül neylersin yarını
Uyup fitneye yıkma yarını
Azgın seller gibi etrafın yıkma
Gönül ehli ol yükseğe bakma
Acı söz söyleyip dostluklar yıkma
Geçti yarenlerin eski çağları
Meyve vermez viran oldu bağları
Ferhat gibi boşa delme dağları
Gidip yaban elleri boşuna gezme
Her kendin bilmeze sırrını verme
Sırlar alemine bilmeden girme
Halil derki gönül verdim bir yare
Görmeden aşık oldum ol gülüzara
Etti yüreğimi hep pare pare
Halil Çolak
Sen bir ömre bedelsin Ah Leyla
Yeşil gözlerinde ufku seyretmek
Gonca dudaklarınla tebessüm etmen
Mutluluk verirde can olan cana
Sen bir ömre bedelsin Ah Leyla
Halil Çolak
Sen bizi kazasız belasız kurtuluşa erdir yarabbi
Gönül kapılarına da kilitler vurulmuşta birden
Hakka giden yollar zırhla duvar örülmüş birden
Yarabbi bizi ayırma hakikat olan senin yolundan
Yarabbi bu devirde İslam’ında düşmanı çoktur
Hakikati söyleyenlerin Yarabbi yeri de yoktur
Yarabbi sende hikmette, sabırda ilimde çoktur
Yarabbi cennette haktır, cehennemde haktır
Beni gibi kullarda yarabbi günahlarda çoktur
Sen bizi Yarabbi günahlarımdan mağfiret ettir
Hz. İsa, Hz. Musa, Davut peygamberler aşkına
Son peygamber canım Hz. Muhammet aşkına
Veliler, Ulamalar uğrunda ölen şehitler aşkına
Horasan ereniyim yanında tükendi ferim
Çok günahım var yanında yoktur yerim
Bir canım var senin uğrunda feda ederim
Halil Çolak
Sen canımda can olan Azarbaycanım sın
Türkün hazarda çalkalanan ben sevdasıyım
Türkün özde öz olan gerçekte balasıyım
Türkün Kafkaslarda yer alan kalesiyim
Türkün gâvurlardan zülüm görmüş yöresiyim
Bakû meydanlarında Rus’a karşı şehit vereniyim
Şehriyar gibi ozanların şiir yazdığı öz vatanıyım
Karabağ gibi Ermeni zülümüyle inleyen yerin anasıyım
Türkün Asya’ ya Türk dünyasına açılan han kapısıyım
Halil Çolak 2.11.2005 Ankara Yenimahalle saat.04.45
Halil Çolak
Sen gelen peri
Dünyamsın
Sen gelen huri.
Yeni filizlenen yaprak misali
Yağmura hasret çöl kumları gibi
Sana özlemdim artar
Güzel sevgili.
Rüyalarımı süsleyen,
Sen ey büyülü peri.
Mutluluk verirsin
Her güzel anıma.
Gençlik iksirimsin
Sen ey güzel huri
Fırtınalar kopsa da hayatında.
Kalbinde şefkat eksik olmaz.
Ey güzel peri.
Aşk ile tutku,eksik olmaz bende.
Onu ateşleyen sensin,
Ey güzel huri.
İlk değil ama
Son baharımda
Sen gelen peri
Halil Çolak 15.08.2005 Akçay /Balıkesir saat.16.45.
Halil Çolak
Sen gideli
Sen gideli gönlümden
Yaz gelmeden kışa dondu
Çiçekler açmadan soldu goncada
Öyle bıktımdı hayattan
Kurumuş yaprağa döndüm
Yaz gelmeden güze döndüm
Sen gideli gönlümden. Güzel
Aşk mıydı masaldımı
Sende yaşadığımı bilemem
Sen gönlümden gideli güzel
Hicran doldu gönlüme
Sen gönlümden gideli güzel
Cilveli bakışların
Kaldı da mazide
Evlada etmeye gerek kalmadan.
Sen gölümden gideli güzel
İnanmam artık kimsenin sözüne
Bulamam artık mutluluk öyle.
Sen gönlümden gideli güzel.
Halil Çolak
Sen kara kuzum
Baban seni hemen özledi
Hasretliğin yüreğini dağladı
Gözleri sel olup sana ağladı
Küçük balam sen kara kuzum
Gece kalktım baktım yatağan
Hicranla doldum Allah’a ayan
Sensizlik kötü nasıl dayansam
Senin ismin yavru düşmez dilimden
Hasretlik bu bir şey gelmez elimden
Sana duam eksik olmaz ağzımdan
Horasan ereni baban söyledi durdu
Hasretliğin iyice men içine vurdu
Allah’a hamd olsun senide verdi
Küçük kızımın gezmeye gitmesi hasretliğine
Halil Çolak
Sen varsın
Gönül dergahımı bir bir yokladım
Her köşesinde yine sen varsın
Sevda yüklü bulutlarda
Yağan yağmurunda sen varsın
Halil Çolak
Halil Çolak
Sen yoksun
Günler sensiz inan geçmiyor
Mehtaplı geceler karanlık yok
Geceleri yıldızlar yanıp sönüyor
Yıldızım güzelim sen yoksun
Sensiz zamanın geçmesi zordur
Bana sevgi ile bakan gözlerin yoktur
Sinemde yokluğun bir yara açtı çıktı
Sebebi aşkım yanımda sen yoksun
Bu gecede kadınım yapayalnızım
Sensizlikten aşkım çekiyorum azap
Dünyamı dünyana katmamda lazım
Mutluluk seninle ama sen yoksun
Halil Çolak
Seni bulmuşum
Aşkınla sarhoş olup sızıp yatarken.
Seninle ilgili rüya görmüşüm
Tutup elimden kırda koşarken
Ender çiçek olan seni bulmuşum.
Bir laleye,bir Sümbüle bir sene baktım
Sana benzeyen güllerin içinde katmeri buldum
Kavurucu senin aşkınla yandım tutuştum
Kır çiçeklerinin içinde seni bulmuşum
Senin aşkın beni bir hoş ediyor
Beni benden alıp gidiyor.
Bu açız kul seni sonsuz seviyor
Dumluda tek biten çiçek seni bulmuşum
Bütün rüyalarım hep böyle olsa
Benim sevgim kalbine dolsa
Kalbin benim için yansa tutuşsa
Yalçın kayalarda biten çiçek seni bulmuşum.
Halil Çolak
Seni görmüş
Gönül niçin ağlarsın hazin, hazin yakarsın yüreğimi
Hasret kaldın çoktandır görmediğin berivanın için
Ey gözüm bahar bulutu gibi ağlar hem açılırsın
İkinci baharın güzelliği için mi hep bana nazlanırsın
Bitmez tükenmez aşkın için gözlerimden akan yaşım
En katı kalpler, tunçtan olsaydı erirdi kır çiçeğim
Bırak yüzünün çiçek bahçesine sümbül sacını sacım
Elerimi beline dolasam cihana değer bil benim için
O güzelliğine ne canlar, yanmış, kavrulmuş durmuş
Mecnun ki aşkı Leyla için kendini çöllerde bulmuş
O yeşil gözlerinde beni can damarımdan vurmuş
O an zaman işlemez olmuş, Halil o an seni görmüş
Halil Çolak25.7,2005 Ankara
Halil Çolak
Seni kalpten seviyorum artık inan sana
Aşkına kul olmuş sevdiğim bu ten ve can
Her şeyi senin için olmuşta cananım üryan
Yansın kalbin,benim yandığım kadar yan
Candan seviyorum artık ne olursun inan
Aşkını hüznü akşamları çökerde bana
Seven insan nasıl ayrılığa söyle dayana
Rüyada bile görmek sen i yeter bu cana
Seni kalpten seviyorum artık inan sana
Halil Çolak
Senin aşkın
Senin aşkın
Gönlümde yaralar bin pare pare
Acep bu sevdaya olurmu çare
Günden güne artar feryadım
Çekeyim bu sevda kaderim olsun
Aşkta senden bana hatıra olsun
Yanar Halil aşkından haberin olsun
Sardı ateş yüreği,hediyem olsun
Halil Çolak
Senin için
Müddehi oldular candan öte cananı sevdiğim için
Müdebber olursun canımın cananı gül senin için
Bülbül figan ediyor,gül bahcesinde yar senin için
Müdbir oldum canıma derman gülüzar bak senin için
Halil Çolak
Senin olayım
Gel bana nazlı çiçeğim
Kadehte aşkımı sana sunayım
İste aşkım yeterki sen
Ebedi sevgi senin olayım
Halil Çolak
Seninle
Sana hasretliğim var geçen yıllar içinde
En güzel duygularım senin sevdan içinde
Varlığın varlığımı kapladı ikinci hayat içinde
Güneş gibi aydınlattı çekilmez yaşam içinde
İlk değil ama ikinci hayatım geçek seninle
Bağımın bağbanısın kalan ömrünle
Erişilmez bir tatla yaşayacaksın benimle
Rüyalarım gerçek olacak güzelim seninle
İlk değil de kalan ömrün geçek benimle
Vakit geçmeden hayatımız dolacak sevinçle
Ağlamak yok sana,güleceksin aşkım benimle
Nazlanma artık güzelim hayatı paylaşalım seninle
Halil Çolak 1.8.2005 Akköprü/Ankara
Halil Çolak
Senle oldukça
Arzularım bitmez tükenmez senle oldukça
Güllerim solmaz açar sürekli senle oldukça
Yaralarım kabuk bağlar iyileşir senle oldukça
Zaman nasıl geçer anlaşılmaz senle oldukça
Küçük bir sevgi büyür olgunlaşır senle oldukça
Acılar diner mutluluk başlar senle oldukça
Ağlayan göz durur,gülmeye başlar senle oldukça
Bir ömür biter,bitiği anlaşılmaz Berivan senle oldukça
Saat.01.08
Halil Çolak
Sensin
Bensin, bende olan sensin
Ender bulunan bir çiçeksin
Riya değil, her yerde gülüşenim sensin
İlk olmayan, ama son olan bergüzarsın
Vereceğim canımı can yoldaşısın
Aşkımın, sevgimin ulaşılmaz mabedisin.
Nasıl anlatayım, sevgilim her şeyim sensin.
Halil Çolak 11.7.2005 Ankara saat:00:46
Halil Çolak
Sensiz yaşarsam eğer
Sevgine köleydim
Canına yoldaş
Yana yana kul olurdum
Yağmur olup
Üzerime yağmasaydın
Ateşimi söndürmeseydin eğer.
Okşardım sırma sacını
Sarardım ince belini
Koklardım güzel tenini
Tutardım ellerini
Kırlarda koşardık gençler gibi
Mutlu olurduk
Sen isteseydin eğer.
Bitti ümitlerim
Kayboldu geleceğim
Sen olmadan hayatım
Sensiz yaşarsam eğer
Halil Çolak
Sevda
Susuz çöllerde bile çiçek açıyor
Yarım anlamaz derdimi benden kaçıyor
Gül yerine üzerime diken saçıyor
Bu nasıl sevda anlamadım ben.
Bu nasıl problem çözemiyorum ben
Başımı alıp gidemiyorum ben
Öyle bir sevgi ki silemiyorum ben
Bu nasıl sevda anlamadım ben
Halil Çolak 9.7.2005 Ankara cumartesi
.
Halil Çolak
Sevda çiçeği
Yaşanan uzun bir hayatta
Ya açar ya açmaz sevda çiçeği
Bazılarının bahtı açıktır hemen
Hemen büyür ve açar, sevda çiçeği
Benim sevda çiçeğim bitmiş
Ulaşılmaz bir, yalçın kayada
Ulaşmak için büyük çabada gerek
Geç olsa da büyüyor sevda çiçeği
Halil Çolak
Sevdalı
İsmini bilmediğim çiçek
Elinde sigaran
Yanmaya sevdalı
Bu gördüğün insan
Kalbimi hoş eden
Yeşil gözlerine sevdalı
Bense seninle
Yolun başında
Seninle olmak için
Engelleri aşmaya sevdalı
Halil çolak 31.01.2005
Halil Çolak
Sevdiğim ahum benim
Sensiz geçmiyor aşkım günlerim benim
Eremedim senle murada sultanım benim
Varlığın olmadan hayatım çiledir benim
Gayem yok oldu yaşamım zindan benim
İlk değil ama son sevdiğim ahum benim
Halil Çolak
Sevdiğimi biliyormusun
Bir aşığın sevdiğine tebessümle gülüşü.
Güneş gibi sıcacık, buna sen nediyorsun?
Bırak ötsün kanaryam aşk şarkısını
At içinden sevgiden ayrı korku düşüncesini
Seni candan sevdiğimi biliyor musun?
Kaderimiz acılarla birleşti
Nefesinde ensemde de sıklaştı
Yaktı beni kul edipte korlaştı
Bırak kalbindeki sevgi kıpırdaştı.
Sevdiğim geleceğimi mutluğu sana bağlamışım.
Gece gündüz senin için Tanrıya yalvarmış ağlamışım
Sarsı kanaryam,bahçemde öten, şakıyan bülbülüm.
İkinci baharımın,kaybettiğim yılların sen mükafatısın
Benim iç âlemimi süsledi o güzel resimlerin
Kalbimi yakan kul eden o bakışlarınız.
Dizilerde geçti sevgilim isimlerimiz.
Meleksin, hurisin, perisin kalbimin sultanısın.
Halil Çolak 10.7.2005Ankara/Yenimahalle
Halil Çolak
Sevdiğin seni
Aşk dediğin duygu insana acı çektirir
İlahi aşk insanı Mevla’sına erdirir
Sitemler insanı candan bezdirir
Seven sevdikçe ateş nar olur
Bu işin ne bağı vardır nede bostanı
Hakkı sevenin şeytandır düşmanı
Dil yarasının canım yoktur dermanı
Söz yarasıyla vurur sevdiğin seni
Halil Çolak
Seveceksin
Seveceksin
Ben bende değilim senin sevdan olmuş olalı
Erişilmez çiçek oldun,ben sevmiş seveli
Rüyalar, bir başka oldu sen hayatıma gireli
İnan, mutluluk denizinde yüzüyorum, seni sevmiş seveli.
Van’dan,Edirne’ye kadar bulamadım senin gibi Berivan çiçeğini
Aşk ile sevdam karıştı,yaptı erişilemez sana karşı sevgi yumağını
Nasıl anlatayım sana,aşkımın erişilmez Yalçın kaya nadide çiçeğini.
Verdi yaratan, lale bahçelerinde bile olmayan Berivan çiçeğini
En sonunda haykıra cam,mutluluk limanından fora edin yelkenimi
Halin kalmayacak,sevgimden,aşkımdan yorgun düşeceksin
Aşkımdan kavrulup eriyip mutluk buharı olup uçacaksın.
Lale bahçelerinde o güzel endamınla yeniden biteceksin
İnmeyen bayrak gibi,aşkımızı göklere çekeceksin.
Leyla’nın,Mecnundan çok ebedi Berivanı seveceksin
Halil Çolak Ankara 12.7.2005 saat 17:35
Halil Çolak
Sevgi
Sensizlik dünyası çiledir bana
Eziyet ettin beni atında nara
Vefasız sevgili düşürdü zara
Gel dedim sevdaya bulalım çare
İnat ettin sevgimi gömdün mezara
Halil Çolak
Sevgi dikeni ile sevmektir benim sevgilim
Dağlar denizler bir araya gelse
Karşıma her türlü engelde koysa
Bütün dünya bana karşıda çıksa
Sevgi engellenemez, benim sevgilim
Sevgi öyle bir duygudur ki hemen silinmez.
Kalbe giren şey kolay kolay atılmaz
Uykuya hasret kalır kolay uyunmaz
Kaderde ne varsa o nu göreceğiz sevgilim
Sevgi değin öyle kolay değildir.
Yatakta yatılıp görülen rüya değildir.
Kullanılıp atılan poşet değildir
Sevgi dikeni ile sevmektir benim sevgilim
Halil Çolak
Sevgiden oldum
Kesilmiş ferim dönmüyor dizim
Yüreğim sıkışmış gülmüyor yüzüm
Gülmüyor kader her günüm hüzün
İkinci baharımda acılar bütün
Baharı yaşamadan hazana döndüm
Mutluluk beklerken derbeder oldum
Her geçen saniye sararıp soldum
Sevgiyi beklerken sevgiden oldum
Halil Çolak
Sevgilim
Sevgilim
Sevgilim seninle her gün kol kola
Sabahın erkeninde düşüpte yola
Yeşil kırlarda vererek mola
Aşkın muhabbetine dalsak olmaz mı
Müziğin nağmesiyle durmadan içip
Senin konuşup içimiz geçip
Beraber tenha bir köşe seçip
Ebedi orada kalsak olmaz mı
Halil Çolak
Halil Çolak
Sevgiyi Sakın Kurutma
Dikensiz gül boşa arama
Gülü sevdiren dikendir ama
Aşkın gülü sevgidir ama
Goncada sevgiyi sakın kurutma
Halil Çolak
Sitem
Öyle bir sevgi vardı ki anlamadın sen
Erittin bitirdin yok ettin yine anlamadın sen
Gecelerim gündüzüm senle oluşurken
Bir kerecik olsun o sevgiyi anlamadın sen
Kısa bir ayrılıkta seni sonsuz özlerken ben
En mahrem olayları arkadaşlarına anlatan sen
Seni arzu ile tüm benliğimle isterken ben
Yok, ettin sevgimi azar azar anlamadın sen
Seninle el ele kırda gezmeyi isterken ben
Bahaneyle gelmeyen bahane eden yine sen
Sevgimi yok ettin yılları heba olan ben
Sevmeyi bilmeyen sevgiyi maddeye bağlayan sen
Özel günlerde sen gonca gül gönderen ben
Ot diyip başkasına veren manasını bilmeyen sen
Anlamadın ne sevgimi nede aşkımı sen
Aşkın kıymetini bilmeyen ucuza harcayan sen
Halil Çolak
Son aşk
Ellisine girerken bu anki çağım.
Hep sevdim hep seveceğim.
Ak düşünce saçlarının siyah rengine
Kollarında son aşkın ben olacağım.
Halil Çolak
Son çiçeğisin sen
Aşkın bana sonsuz acı vermekte.
Verdikçe de yakıp, kul etmekte.
Gittikçede her gün artmakta.
Bu acıyı nasıl dindire cem bilemiyorum
Sevda çiçeğim özledim seni
Aşkın ateşiyle yoğurdun beni
Bütün güzelliğinle çıldırttın beni
Aşkından, gece gündüz yanıyorum ben.
Sen benim narçiçeğimsin sen.
Eşi bulunmaz nadide kır çiçeğimsin.
Hayatıma kan veren berivanımsın sen
İkinci baharımın son çiçeğisin sen.
Halil Çolak 17.7.2005 Ankara: saat.01.30
Halil Çolak
Sorma
Aşk nedir diye sorma
Boşa sakın kafa sorma
Bak halime aşığım
Niçin bu haldesin diye sorma
Çünkü ilk gördüğüm an
Yitirmiştim benliğimi
Aldı benden her şeyimi
Mecnun gibi içi yanarak
Dolaşıyorum avanak avanak
İşte aşk koydu bu hale arkadaş
Gör halimi sonra sev
Aşığım ona,aşık kalacağım
her şeyim olan Sema’ya
Başka artık bir şey sorma
Halil Çolak
Sultanım
Ruhum isyan ediyor,bilgi zordayım.
Kimseler duymasın gel sevdiğim gel
Bu gönül aşkınla ızdıraptadır
Kimseler duymasın gel sultanım gel
Bak güzelim akşam vakti oluştu
Her seven sevgilisi ile buluştu
Benim feryadım asumana erişti
Kimseler duymasın gel sultanım gel.
Söylerim kabahat yoktur kendinde
Uzun sacların kavuşmuşta beline
Kem gözler uyurken ezan vaktinde
Koymuşum aşkının yoluna canı
Kimse sevmemiştir beni gibi cananı
Davet et güzelim göreyim seni
Ebedi seveceğim bir güzel isen
Ey gonca gülüm sadık yar isen
Eğer benimle fikirde birlikte isen
Halil Çolak
Şanına yakışır kullarından eyle Allah’ım
Ufkunda dergâhında sonsuzdur senin
Yorgun duşmuşum yoktur da mecalim
Yoktur yarabbi yüzüne bakmaya halim
Çoktur günahım yarabbi çoktur vebalim
Senden bir şey saklanmaz her şeyimle aşikârım
Senin yolunda yarabbi her türlü çileye varım
İki cihan sel verine ermek en büyük muradım
Gönlümle kalbimle her şeyimle sana aşikârım
Bülbül gibi gül bahçen âşıklarındanım
Senin yolun bin can olsa da feda ederim
Her türlü engeller olsa da sana koşarım
Yolunda yorgunluk yılgınlık verme Allah’ım
Aşkınla susamış bir kul olan divaneyim.
Takatsiz kalmış yanında bir biçareyim
Güç ver bütün benliğimle sana varayım
Yaradılış sırrına erenlerden eyle Allah’ım
Halil senin aciz içinde biçare kulun
Yarabbi izin ver aşkınla kemale erim
Kurtuluşum için senin adın ve şanın
Şanına yakışır kullarından eyle Allah’ım
Halil Çolak
Şanlı Ertuğrul Gazinin torunlarıyız biz
Bir sel gibi gelmiş anadoluya
Sonsuz saygımız var Ertuğrul Gaziye
Yurt demiş Anadolu toprak parçasına
Anadoluya Türk mührünü vuran Osmanlıyız
Çağ açtık çağ kapadık bu diyarda biz
Karadan gemileri yürüten Türk’üz
Dünyaya hak ve adaleti öğreten milletiz
Oğuz Türklerinin Kayı boyundan
Türk, kurt, Türkmen, Azeri aynı soydan
Gelmişiz orta Asya denilen Anayurttan
Adaletle hükmettik üç kıta yedi denize
Çağlar boyu bu bayrağı düşürmedik yere
Şerefli bir şekilde gittik düşman üstüne
Mohaç önlerinde at oynattık bizler.
Durmadan Akına gitti koç yiğitler
Dillere destan oldu battal gaziler
Denizler karalar bize kandaş az geldi
Nemçe kralları bizden aman diledi
Gittiğimiz her yerde namımıza nam geldi
Halil Çolak
Şeyh Sait isyanında size ders veren Çılgın Türkleriz.
Kabartmayın ayranımızı taşarız yine
Dağ tepe demeden aşarız yine
Bütün kalelerinizi yıkarız yine
Biz tarihe yön veren çılgın Türkleriz
Tarihte karadan bizler gemi yüzdürdük
Bizanssı yıkıp Çağları kapatıp çağları aştık
İstiklal Savaşında yedi düvelle savaştık
Savaşta yenilgi bilmeyen çılgın Türkleriz
Karnımız aç aynı zamanda susuzda olsa
Ayağımızda ayakkabısız çıplak da olsa
Topa karşı elimizde tırpan orakta olsa
Meydan muhaberesi kazanan biz çılgın Türkleriyiz
O İmandı ateşe karşı göğsü siper ettiren
O azimdi savaşarak düşmanı yok ederek yurttan attıran
O vatan sevgisi idi Mehmet’e Şahadet şerbeti içtiren
Allah’tan başka bir şeyden korkmayan çılgın Türkleriz.
Kurt, Tüktür bütün tarihler böyle yazıyor
Bedi_u zaman Türk’e Kılıç çeken iflah olmaz diyor
Tarih Türk’e meydan okuyan milletlerin akıbetini yazıyor
Kanımızla destanlar yazan biz çılgın Türkleriz
Horasan ereni Allah Huzurunda sizi ikaz ediyor
Ayrıklıkçılar sizin sonunuz felakettir bunu iyi biliyor
Ermeni Kürtler güneş doğuda Türk’e kafa tutuyor,
Şeyh Sait isyanında size ders veren Çılgın Türkleriz.
Halil ÇOLAK 17.11.2005 Ankara saat 04.10
Halil Çolak
Şimdiden
Âşık sazı çalar inceden
Namert gelip, kapın çalmadan
Ömür kısadır bitmeden
Gör hesabın şimdiden.
Karlı dağlar yüce olur.
Gönül dediğin alçak olur.
Güzellerde akça olur.
Bul dostunu şimdiden.
İnanma tatlı sözlere
Meyil verme harlara
Arı kondurma güllere
Kon dalına şimdiden
Halil söyler,gerçek sözü
Söndür bağrındaki közü
Düşürmeden yarana sızı
Sar yaranı şimdiden.
Halil Çolak İstanbul
Halil Çolak
Tabibim benim
Gönül bahçesine sevgi ile gire biliyor musun
Dikende olsa da avuçlayıp tutabiliyor musun
Seni sevmese de karşılıksız seve biliyor musun
İstemeden karşılıksız gönül vere biliyor musun
O zaman dertlerinde dermanısın tabibim benim
Halil Çolak
Talih gülecek bize
Sizler ki çağlar boyu entrikalar çevirdiniz, zülüm yaptınız bize
Ey emperyalist güçler,sizden hakkımızı er geç alacağız
Ömrü olan düşman görecek, bu milletin yarattığı harikaları
İhanet güçlerin anasını ağlatacağız, dünya bunu görecek
Sizinle iş birliği yapanlarla, gün gelecek, cezayı ağır çekeceksiniz.
Nice beyinsiz man kurtlarla,birlikte ihanet ettiniz milletimize
Şahit olsun Allah, bu bedellerin, bedelleri ağır olacak size
Binlerce şehit verdik,yetim kaldı, bu vatan yıkılmasın diye
Bir zamanlar ihanet edenleri, acımasızca tarih yargılar şimdi
Milli uyanış başladı mı! Anadolu’mda,talih gülecek bize
Halil Çolak 23.6.2005 Ankara /Akköprü
Halil Çolak
Telafer
Telafer sokaklarında feryat ederek analarda ağlar
Göz yaşları insan olanın yüreğini derinden dağlar
Yetim kalmış sahipsiz her köşede inler de yavrular
Telafer gafletteki Müslümanlardan yardımlar bekler
Sokaklar bombalardan yıkılmış virane evlerle dolu
İçinde vahşice parçalanmış Müslüman naaşlıyla dolu
İslam dünyası gaflet içinde seyreder umursamaz bunu
Telafer gafletteki Müslümanlardan yardımlar bekler
Halil Çolak
Tepelerinde
Marmara’nın aşka davet eden mavi sularında
Ormanların içinden akan derelerinde
Toprağı papatya sarmış, çimenler gözlerinin renginde
Berivan ise bitmiş, yalçın kaya tepelerinde
Bülbüller öter, gece, gündüz aşk bahçelerinde.
Kumrular sevişir, serenat yapar yuvalarında.
Âşıklar su içer, türkü yakar Akçay’ın gözelerinde
Milyonda bir rastlanır, Berivan Yalçınkaya tepelerinde
Halil Çolak 11.7.2005 Yenimahalle/Ankara 21:28
Halil Çolak
Turnalar
Kanat çırparsınız yüksek yerlerde
Uçun şu gökyüzü sizin turnalar
Dolaşıp durun siz semalarda
Erzurum’un göllerine konun turnalar
Turnalar ucun gidin bizim ellere
Selam söyleyin bizim köylere
Sahip çıkın bizim mavi göklere
Erzurum’un göllerine konun turnalar
Halil Çolak 64.2005 Ankara
Halil Çolak
Tuzak
Hayat yaşanılan gerçek
insanlarda sevme korkusu
Aşk sevmeye hazır gönülün
içine konulmuş tuzak
Halil Çolak
Türk olan Türkmen eli kan ağlıyor
Musul. Kerkük, Telafer’im kan ağlıyor
Ağladıkça Türk milletinin yüreğini dağlıyor
Haçlı emperyalist Amerika zülüm yapıyor
Musul. Kerkük, Telafer’im tarihte Türkün yurdu
Ayrılık tuzağını kahpe Avrupalı kurdu
Türk milletini bu olay kalbinden vurdu
Türk vatanında gülsüz siz
Niçin ayrı düştük biz
Vatan olan can yurdum siz
Halil Çolak
Yaseften bu yana vardır da bu Türklük
Oğuz han, Gültikin han,Mete han beri
Tarihe yön veren çıkar bir kahraman han
Kubilay han dır kırımda hanların hanı
Tarih unutamaz o muhteşem Cengiz Hanı
Timurlenk ki titredi kendi cağını
Dünyayı titreten çıkar kahraman han
Selçuklu ile Anadolu’da sürdü saltanat
Anadolu Hanlarla Hamamlarla doldu
Kılıç Aslan müslümanlığa gerdi kol kanat
Haçlılara dersini veren sultanlar vardı.
Osman Gaziki imparatorluk Uluçınarını dikti.
Bütün Rumi diyara bir çok fetihler yaptı
Dünya ya hak ve adaleti onlar öğretti
Vatanı canından çok seven akıncılar vardı.
Yavuz gibi cengaver Sina yi geçti
Cihan hakanı olduğunu o ispat etti
Türkün tarihine şan şöhret kattı
Tüm Müslümanlarında hakanı oldu
Bu milletin tarihinde kahraman bitmez tükenmez
Türk milletinin sırtı kardeşim yere de gelmez
Tarihte Türkün ayağına dolaşan iflahta olmaz
millet kendine yapılan kötülüğü asla unutmaz
Halil Çolak
Türk’e kefen biçilmez Telafer’de geçilmez
Türkün Iraktaki direnişinin sembolüsünüz
Bu asrın her biriniz şeyh Şamil’isiniz
Siz bizim öz be öz canlarımızsınız
Türk’e kefen biçenin ölümü korkunç olur
Şanına yakışır şekilde direniyorsun
Düşmanın her türlü oyunu bozuyorsun
Her gün yeni bir destan yazıyorsun
O soysuzlar senin aslını bilmez kardeşim
Türk’ün tarihinde kölelik olmaz arkadaşım
Tela fer’den düşmana geçit vermez soydaşım
Vatan toprağın Telaferi sularsın kanla
İhanet şebekelerine sakın aldanma
Kahpe milletlere sakın kandaş inanma
Sen Oğuzun kandaş Türkmen soyusun
Bağımsız vatan bırak yavruların buyusun
Namın bütün dünyada kandaş duyulsun
Telafer Türkün öz be öz deden kalma yurdu
Çağlar boyunca o toprak hep onun oldu
Bütün dünya tarihte hep böyle bildi onu
Horasan ereniyim vazgeçmem senden
Senin yolunda her zaman geçeriz serden
O topraklarda düşmanı boğarız kandan
Halil Çolak
Türkmen eli
Türkmen vatan için olur dindaşım
Türkmen bitmez benim kardeşim
Yükselecek her sahada ırkdaşım
Yaşasın Türk vatanı Türkmen eli
Kerkük, Musul, direnirde Tele farım
Benim öz vatanımdır öz diyarım
Ben bu canı ona her an için adarım
Ebedi Türk kalacak Türkmen eli
Türkmen eli gece gündüz ağlamasın
Gözyaşları da sel olup ta çağlamasın
Analar kucağında yavrusuz kalmasın
Canlar canı olan benim Türkmen eli
Sizler bizim öz be öz canımız dindaşımız
Türk yükseltmek mutlu etmek emelimiz
Türkmen eli uyanınız, Birlik beraber olunuz
Kendinizi ispat ediniz, Yavru vatan Türkmen eli
Halil Çolak
Türkün kültür elcisi Fethullah Gülen
Yedi kıtada okulların açılır.
Her okulda Atatürk köşesi yapılır
Seni tanımadan sana düşman olunur
Dünyaya ışık yayarsın Fethullah Gülen
Okulların ilim irfan yurdudur
İnsanlığın geleceği umududur
İstiklal marşını her diyarda okutur
Türk’ün iftiharısın sen Fethullah Gülen
Ülkün bu milleti cihana tanıtmaktır
Karşılığını bütün milletleri dost kılmaktır
Türk’ün mertliğini onlara öğretmektir.
Sen cihana bedelsin Fethullah Gülen
Pasinler ovasının bağrından koptun
İlimde irfanda çığırda açtın
İrfanlı gençliğin temelini attın
Sana hayranım hemşerim Fethullah Gülen
Her Erzurumlu senle yatıp senle kalkıyor
Bütün dualarında sana sağlık diliyor
Acil şifalar sana diliyor
Türkün kültür elcisi Fethullah Gülen
Halil Çolak
Türkün ordusu
Tuğları açılmış akında Türkler
Şenleniyor yine sınır boyları
Önde yol açıyor akıncı beyi
Zafere doymaz Türk’ün ordusu
Millet erenler hepsi birlikte
Şehitler yol gösterir asker önünde
Mehteran bölüğü cenk havasında
Zaferden zafere koşar türkün ordusu
Kethüda ardından çıkarda tuğlar
Onu takip eder yaldızlı toplar.
Savaşa hazırdır baba yiğitler
Vatana kurbandır Türkün ordusu
Şimşeğin çakmasıyla, gök gürlemesi ile
Otağın kurulmasıyla, tuğun dikilmesiyle
Düşmanın kılıçla ot gibi biçilmesiyle
Şerefle ilerler daima Türk’ün ordusu
Halil Çolak
Türkün yurdu Karabağ’ım
Yanar benim canım olan Karabağ’ım
Ermenilerce işgal edilmiş diyarım
Bir Türk olarak bu acıya nasıl katlanırım
Yetim kalmış Türk olan Karabağ’ım
Karabağ’ım Ermeni’nin elinden inliyor
Anadolu Türk yurdu bunu tepkisiz dinliyor
Dünya Türk’ün duyarsız haline gülüyor
Sahipsiz kalmış Türk olan Karabağ’ım
Türk dünyası ne zaman uyanacak
Karabağ’ım kapısına dayanacak
Evel allah Karabağ’ım kurtulacak
Türkün yurdu Karabağ’ım
Halil ÇOLAK 5/11/05 ANKARA
Halil Çolak
Uçarım Ben
Seherin dar vaktinde
Senin hayalinle uykuya dalarım ben
İçimde yanan aşk ateşinde
Kül olur rüzgârında uçarım ben
Güzel gözlerinin renginde
Çimenlere rüyamda senle uzanırım ben.
Geceleri rüyalarımda
Mutlu olur senle uçarım ben.
Geceleri ay ışığı olmasa da
Yıldızların ışıkları sönse de
Sen aşkın ışığında Leyla
Yol bulur giderim ben.
Halil Çolak
Unutmasınlar
Dost dost diye duştun de derde
Dost dediğin o canda nerde
Hasta yatağında yattığın anda
Dost dediklerin unutmasınlar
İki tahtta üstünde gidersin elde
Bahtsız bahtını bıraktın orda
Gerçek dostun makber şurda
Gerçek dosttan kaçtıkça kaçtın
Başına çıkılmaz işlerde açtın
Geleceğe doğru yelkende açtın
Hayat ağacının dalı açmışta yaprak
Ne diye kaderden boşuna kaçmak
Son hedef olan şu dağı aşmak
Gül bahçende, harlarda bitmiş
Dostların gitmiş, düşmanlık gelmiş
Bendeniz bile canından bezmiş
Halil Çolak 11.62005.
Halil Çolak
Unuttun
Dost dost diye yandın tutuştun
O vefalı dostları nerde unuttun
Ağlayıp sızlayıp yanıp tutuştun
Felek ayırdı bizi, sen ondan unuttun
Arada dağlar hep sıra sıra
İyileşmez dertler hep dura, dura
Gerçek dost yok ki hatırın sora
Lojmandan görünür, Ankara garı
Dost gelecek diye, göz bekler yolları
Çok bekledim ama gelmedi biri
Halil Çolak
Uyan
Aslan yatağına, çakal mı doldu.
Kahraman milletim uykuya daldı.
Zülüm her tarafı sargıya aldı
Uyan milletim yeter be artık
Gel silelim palaların pasını
Kaldıralım milletimin yasını
Duyuralım esir Türkler sesini
Uyan kandaş yeter be artık.
Kurtaralım satılmışlardan vatanı
Şad edelim, bu toprakta yatanı
Doğur artık, beklenende evladı
Uyan bacım, yeter be artık.
Gökyüzüne savaşan şahinleri salalım.
Kaybedilmiş vatan toprağın alalım
Fatih gibi yeni Bizansları yıkalım
Uyan şehit oğlu yeter be artık
Halil Çolak10.11.1974 Erzurum
Halil Çolak
Uyan ehli vatan,Vatan elden gidiyor
İhanet şebekeleri yurtta işliyor
Düşman sinsi,sinsi toprak alıyor
Vatanı da yavaş, yavaş bölüyor
Patrik hane olmuş kendi başına buyruk
Vatanı kardeşim ne hallere koyduk
Haini.insan hakları savunucusu yaptık
Avrupa birliği diye birlikten olduk
İMF’ ye borçlandık batağa battık
Özelleştirme adına fabrika sattık
Özelleştirdik stratejik kuruluşları
Millete anlatmadık hileli oyunları
Yok fiyatına sattık kâr eden kurumları
Bak Kıbrıs hangi şartta,nasıl sattılar
Zafer diye millete de nutuk attılar
Girit adasını da yunana böyle sattılar
Haran ovası Şanlıurfa şehri talan edilmiş
Tarlalar bir, bir Yahudi’ye satılmış
Güney doğu siyonistlerce işgal edilmiş
İsrail gözünü dikmiş arzı mevduda
Davanın amacı, işgal etmek, Fırat’tan Nil’e
Hainlerle düşman el ele, kol kola
Alanya sanki olmuş Alman kazası
Didim olmuş tamamen İngiliz yeri
Satıyorlar şehit kanları ile sulanmış yeri
Trabzon da Rumlar oyun peşinde
Patrikhane ihanetin başında
Vatikan gibi bir devlet peşinde
Van’da ermeni alenen toprak satın alıyor
Erzurum’da yerli satılmış alet oluyor
Ağrı dağına kahpe ermeni sahip çıkıyor
Vatan severleri bir zaman hain ettiler.
Veli olan ulu Hakanı kızıl ettiler
Devlet kuruluşlarını bir, bir işgal ettiler
Vatanı satmak için gizli, plan yaptılar
Milletin öz evlatlarını bir birine düşman ettiler
Sağ, sol diyip vatan evlatlarını vurdular
Köhne kiliseler, tarih diye, kurnazca onarılmakta
Üç beş, haclı bir araya gelinip, ayin yapılmakta
Yıkılmış, köhnemiş Bizans hortlatılmakta
Yaşar emmiler,Fatma bacılar,Ali dayılar
Sütçü İmamlar,Bizans’ı dize getiren Battal gaziler
Türkün kahraman kadınları,kara Fatmalar,Nene hatunlar
Bu kutsal toprak için şehit düşen yiğitler
Vatanı bekleyen ey Mehmetçikler
Ey bu vatan bağrında yatan şehitler,evliyalar
Bak orada vatan toprağı Karabağ kan ağlıyor
Kerkük Musul kandaş elden gidiyor
Telaferde her gün katliam oluyor
Uyan asil Türk milleti vatan gidiyor
Hainler haclılara durmadan toprak satıyor
Şehitlerin yattığı topraklarda kemikleri sızlıyor
Horasan ereni yüksek sesle feryat etsene
Uyuyan Türk gençliğini uyandırsana
Vatanın her tarafına haber salsana
Halil çolak Yenimahalle/Ankara 3.8.2005
Halil Çolak
Uyan İslam dünyası haçlılar Telafer’i yok ediyor.
Amerika vahşeti Telafer’de akıl almaz boyutta
Telafer’de vahşice katledildi kadında çocukta
Müslüman Türk ve Araba soy kırım uygulanmakta
Sokaklar Müslüman cesetleriyle dolmuş taşıyor
Kimyasal silahlar Telafer’de her an ölüm saçıyor
Telafer amerikan vahşetini korkunç şekilde yaşıyor
Tarihte hiçbir çağda görülmemiştir böyle bir zülüm
Ey modern dünya gidin Telafer’de vahşeti görün
Telafer’in her yanı Amerikan vahşetinden bölüm
Gökten her an Telafer vahşice bombalanıyor
Şerefsiz Amerikalı çoluk çocuk herkesi tarıyor
Zülüm satılmış Talabani ve Barzani’ye yarıyor
Analar feryat ediyor, zulümler arşa dayanıyor
Kundakta bebekler sahipsiz feryat figan ediyor
Geride kalanlar Müslümanlardan imdat bekliyor
Yarabbi bu zulümleri işitmek ten dünyaca bıktık
İnsanlığımızı kaybettik şuursuz bir hale geldik
Uyansın şu dünya Müslüman’a zulümler dursun artık
Horasan ereniyim bizi yaratandan dileğim benim
Şu zulmü görmeyenin iki gözü kör olsun derim
Duyarsız idarecilerin köpeklerce parçalansın derim
Halil Çolak.19.9.2005 Ankara
Halil Çolak
Uyanmamak üzere.
Mutsuzluk üçgeni
Çevrelemiş beni
Ne yaparsam
Kurtulamıyorum.
Uzak ufuklara elimi uzatmak
Orada mutluluk varsa almak
Güllerin içinden dikenleri seçmek
Veya gül ile birlikte dikeni avuçlamak
Dikenin acısını iliklerine kadar hissetmek
Mutsuzluk içinde bir ömür sürmek
İstemiyorum, istemiyorum
Mutlu olmak istiyorum
İkinci baharımda acı çekmek istemiyorum
Gülmek eğlenmek
Koşmak. Doyasıya sevmek
Kır çiçekleri arasında
Sevgilimin elinden tutarak
Yatıp uzanmak istiyorum
Uyanmamak üzere
Halil Çolak
Ülkücüyüz
Ülkücüyüz
Başımızda başbuğumuz
Sesimizi duysun haçlı
Gölümüzde dalga, dalga
Umman olan ülkücüyüz
Bir sel olduk taştık yine
Kükreyerek coştuk yine
Satılmış pkk köpeğine
Korku salan ülkücüyüz
Halil Çolak
Halil Çolak
Van
Kalede sende şöhrette sende
Gölünde efsane olan canavar sende
Bin bir hikâyesi olan Akdamar sende
Dertlere derman olan Van’ımda benim
Bahçe sarayın ayrı bir güzellik
Her tarafı bağlık bahçelik
Dokuz ay Van’la ilişiği kesik
Kendi ile barışıktır Bahçesaray’ım
Edremit’im Van’a bakıyor
Onu gören hayran kalıyor
Her tarafını turistik tesis alıyor
Bir gören bir daha geliyor
Van’ın incisi Edremit’im benim
Hem kışın güzeldir hem de baharın
Yüksek dağlar çevirmiş mekânın senin
Deli deli akar derelerin çayların
Sen ayrı güzelliksin çatak’ım benim
Yeşille bezenmiş Erciş’in senin
Misafir perverlik nedir gidinde görün
Her türlü çiçeğin açtığı yerin
Canlara dermansın Erciş’im benim
Otlu peynir sende yapılır
Lavaş ile durum sarılır
Her öğünde sofralara konulur
Cana can katar peynirin senin
Şeyh Yusuf havari senin bağrında
Şeyh Abdulmelik irşat yolunda
Sampanis ziyareti halkın dilinde
Evliyalar sende yatar güzel Van’ım benim
Karlı dağın karı eksilmez
Kuş dağından bulutlar gitmez
Yeltepe dağında yel eksik olmaz
Kaya boğazı dağı geçitte vermez
Hıdır harman üç Pınar ağaçtan görünmez
Keçi kayası, kırmızı Çeşme görülmeden gidilmez
Dağlarında ayrı bir güzeldir Çatak’ım benim
Bahçesaray’ın ayrı bir güzellik
Her tarafı meyvelik bağlık bahçelik
Dokuz ay dış dünya ile ilişiği kesik
Kendi ile barışıktır Bahçesaraylım
Edremit’im kardaş Van’a bakıyor
Onu gören balam hayran kalıyor
Her tarafını turistik testis alıyor
Van’ın incisi Edremit’im benim
Halil Çolak
Var
İnsana kötü nazarla bakma
İnsan ol gönüller yıkma
Gülleri koparma dalında kokla.
Açmadan gülleri derenlerde var
Sahibi olmadan bağlara girme.
İnsanda iyi gör kötüyü görme
Çıkarın olmadığı insanı silme.
Allah’a değil kula kul olanlarda var
Yunustan yana ol yezitten yana olma
Peygamber sünnetinden geride kalma
Haktan yana ol batıla uyma batıla uyma
Sözde hak diyişte batıl olanlarda var.
Horasan ereni sahip kendi aşkına.
Sahip ol kendine düşme şaşkına.
muhtaç etme yardım et dostuna
Dost görünüşte düşman olanlarda var
Halil Çolak
Vatan
Nasıl anlatayım vatanı sana
Namertlik edip gücenme bana
Kahbelik etme sen bu vatana
Altından kıymetlidir bu vatan
Nice dağlar aştık geldik bu güne
Çoşkun sular gibi geçti de zaman
Duşmana asla vermedik aman
İşte gördüğün bu toprak vatan
Nice ihanetlere şahittır atan.
Bu toprak altında şehittir yatan
Tarihine şerefli sayfalar yazan
Kutsal dediğimiz bu toprak vatan.
Yaşar emminin Fatma bacının
Nenehatunun,Hasan Tahsi'nin
Sütcü İmamın,Battal Gazi'nin
Uğruna vuruştuğu bu toprak vatan.
Horasanereniyim Türkoğlu Türk'üm
Ne mutlu Türküm diyen Atatürk'üm
Vatanı yükseltmek en büyük ülküm
Uğruna can vereceğim bu toprak vatan.
Halil Çolak
Vatan Erzurum
Yüksek dağlarına kar yağar durur
Özlemin yürekten beni de vurur
Buzlarının boyu metreler olur
Bir başka güzeldir vatan Erzurum
Erzurum dediğin bir güzelliktir
Dadaşlık erişilmez bir özelliktir
Allah’ın verdiği bir güzelliktir
Minarende eksik olmaz ezanın
Gece gündüz okunurda Kuranın
Diyar diyar gezer senin erenin
Bahar oldu mu yaylaya çıkılır
Soğuk sular gözelerden içilir
Atlara binilir yarış edilir
Mehmet oğlu Halil’dir benim adım
Horasan ilçemdir Erzurum ilim
Hasretliğinden yandı da yüreğim
Halil Çolak
Vebalı Gülizar
Gözlerim görmez başka mahcemalı.
Seni canımdan çok seveli güzel.
Gözlerin benzer ahu ceylana
Senin gibi güzel gelmez cihana.
Bu iddiamın cevabı, vebali Gülizar
Akşam oldu sensizlik hüznü kaplar içimi
Kiraz dudaklım, siyah saçlım, yeşil gözlüm
Bırak gönül aşkından sarhoşta olsun
Sızıp ta sevdandan kendimi bulum
At boynuma vebalı Gülizar
Gönül bahçelerin kaplamış hüzün
Yarımı sorarsan boyuda uzun
Kalbimde kapladığı yeri gelinde görün
Onsuzluk içimde açılar bütün
Aşkın cevabı, vebalı Gülizar
Halil Çolak
Vuruldum ben
Gecelerimi ve gündüzümü süsleyen
Gönül damarı besleyen
Sevgi bağımın suyunu veren
Bir güzel tarafından hançerle
Arkadan vuruldum ben.
Öyle bir aşk bende bitmez tükenmez.
O aşkı anlatmaya sözcükler yetmez.
Bu dert benden ebedi gitmez
Zalim bir çiçek tarafından hançerle
Arkadan vuruldum ben
Ah etmiyorum kaderim böyle
Sevdim vefasızı gönülle öyle
Yaktı ateşi ile kul etti böyle
Yalçın kaya çiçeği tarafından hançerle
Arkadan vuruldum ben
Halil Çolak 23.8.2005 saat 04.45 Ankara
Halil Çolak
Yalan aşk
Sırılsıklam kol kola
Dolaşan aşık iki gencin
Kaldırımlarda bıraktıkları
Birer iz
Ve bir aşk serüveninde
Sahte iki aşığı canlandıran
Birer figüran mışız biz
Bir tek seni görmemek için
Kör olsaydım
Bir tek seni
Duymasaydım.
Ama kahretsin görüyorum
Duyuyorum her gün
Eriyip bitiyorum
Ama bir gün gelecek
Sen kör olacaksın
Sen duymayacaksın
Çünkü
Mazide kalacaksın
Halil Çolak
Yalnızlık
Kaplamış yalnızlık yaşamımı
Çarşı Pazar insan kaynıyor
Ama ben yalnızım
Demet demet güller açmış
Parklarda bahçelerde
Cıvıl cıvıl her taraf
Dallarda kuşlar ötüyor
Sevgililer el ele
Gönül gönüle
Ama ben yalnızım
Seni arıyorum seni
Yalnızlıktan kurtaracak beni
Ben anlayacak olan seni
Bulamıyorum
Şehrin hiçbir köşesinde
Mevsimlerde,günlerde
Aylarda arıyorum
Beni yalnızlık tan
Kurtaracak seni
Mutlu olacak beni
Öldürüyor
Yalnızlık,yalnızlık…….
Beni,beni…..
Halil Çolak
Yarabbi
Cani gönülden severim seni
Gece gündüz özlerim seni
Hak yolunda ararım seni
İyi kullarından eyle yarabbi
Gözlerim senin için ağlayıp
Coşkun sular gibi çağlayıp
Senin aşkından kavrulup
Dostlarından eyle yarabbi
Yunuslar geçti yolundan
Yeseviler içti suyundan
Aşkını sevdi gönülden
Sevenlerinden eyle yarabbi
Horasan ereni yanıp tutuşur
Hak yolunda sende buluşur
Bülbüller ötüşür, güller yetişir
Gül olan kullarından eyle yarabbi
Halil Çolak.9.005 Ankara
Halil Çolak
Yarabbi dindir milletimin gözyaşlarını artık
Yarabbi analar yavruları için feryat ediyor
Bacılar acıdan saclarını yoluyor figan ediyor
Gencecik eşi aslanım sana nasıl kıydılar diyor
Cenaze namazını kılanlar onlara eşlik ediyor
Babalar Albayrağa sarılmış tabutlara sarılmış ağlıyor
Dayıların, amcaların gözyaşları sel olmuş gidiyor
Bibiler, ezeler yeğenleri için ağıtlar yakıyor
Kandaşlar acıdan kendini yerden yere vuruyor
Yarabbi şu okunan ezanlar ki dinin temeli
Yok, mu yarabbi karanlık gecenin sabahı
Tutmuyor yarabbi milletin ne duası ne ahi
Yarabbi yoksa mahşere mi kaldı hesaplaşması
Şehitler sarılmış kanının rengi olan Albayrağa
Yarabbi kahpe PKK yi bir zelzeleyle al toprağa
Eriştir yarabbi bu milleti kurtuluşa mutluğa
Uğramasın hiç bir nüsü bete artık belaya
Yarabbi Mehmetçik senin uğruna şehit düşüyor
Ölürken de Allah yaşasın bu güzel vatan diyor
Böldürmeyeceğiz imansıza, imanımız siper diyor
Allah bir, din bir, ırk bir, vatan bir, bayrak bir diyor
Horasanereni kalpten ağlayarak Rabbim yalvarır sana
Yarabbi yazık değimli bu kadar acılar necip millete
Sen acı yarabbi ebedi müddet olan bu ulu devlete
Uğrunda senin şanını yükseltmek için savaşan Türk’e
Halil Çolak
Yazıktır
Çağlamada deli gönül çağlama
Kötü günler gelip geçer ağlama
Ümitlerin yok edip viran eğleme
Gözünden akan yaşa yazıktır.
Bin bir çiçekten arı yaptı balını.
Seven çekti sevdiğinin ahu zarını
Güller arasında aradı bel guzarını
Üzme kendini boşa cana yazıktır..
ı
Halil Çolak
Yeğenim Ceyda ya
Bir küçük çocukken gördüm resmini
Yan yana dizilmişti şirin çocuklar
Yıllar geçti ardı ardına
Birde baktım ki güzel bir genç kız
Gözleri bakardı devamlı engine
Bir daha rastlanmaz inan dengine
Gönüllerin sevgi pirine
Benziyor işte o genç kız.
Erzurum
Halil Çolak
Yel aldı gitti
Ötüyor bülbüller gelmiyor sevgi denilen canan
Düşman olan kader dost bağından gül aldı gitti
Çok çileler çektim aşk denilen gülü büyüttüm
Yarı sevgi denilen aşkla besledim yel aldı gitti
Halil Çolak
Yeni birgün
Ufukta güneş
batarken
Yeni bir hayat başlıyor
Ağır ağır dalga vuruyor
sahile
Kimsesizlerin,
Kimsesizliğine,eşlik edercesine
Kimileri uyuyor
kimileri uyanık
Paranın bolluğundan
Gayenin olmadığından
Meyhane,meyhane gezenler
Evsizlikten dışarda yatan
Yorgunluktan kendinden gecenler.
Ağlayanlar,ağlatanlar.
Yalvaranlar,yalvartanlar.
Yalpalayarak gezenler,sızıp kalanlar
imsaka kadar suruyor.
Gecenin akışı
Şafak sokuyor,gece bitiyor..
Sabahın müjdecisi,
Minarelerden ezan sesleri
Yankı yaparak yayılıyor şehrin üzerine.İ
Canlı cansız nasipleniyor
Çağırıyor insanları,kurtuluşa
Ruhlar hamd ediyor yaratana.
Eller havada.
Gönüller duada
Tovbe için için yalvarışlar.
Haykırışlar,Hıçkırıkla ağlayışlar..
Müminler camiden.
Gaflettekiler,meyhaneden.
İmanlı gönülleri.
Güneş ilk ışıklarıyla,
Şekati ve mehametiyle
Yaratanın.
Üzerlerine vuruyor.
Müminler Yaratana
Şükrediyor,şükrediyor.
Çoşuyor içi birden.
Haykırıyor!
Allahuekber,Allahuekber
Sesi ile yer gök inliyor.
Çok şukur yarabbi.
Çok şukur yarabbiİ
Elhemdulillah, Elhemdulillah
Bu samimi duygularla
Yaratana sığınarak
Ruhu rahatlamış vaziyette
Yeni bir güne başlıyor.
Halil Çolak
Halil Çolak
Halil Çolak
Yeşil Gözlü yar
Saçların siyahmış,Kaşların kara
Arada dağlar hep sıra sıra
Kalbinde varmı küçük yöre
Misafir edermisin yeşil gözlü yar.
Halil Çolak.
Halil Çolak
Yeter Atam Allah aşkına yeter uyudun
Yeter Atam Allah aşkına yeter uyudun
Vatan elden gidiyor bizi unuttun
Bu vatanı sen bize böylemi bırakıp gittin.
Baykuşlar ötüyor vatanda virandır bugün
On kasımda sen ölmedin millette öldü
Sen ölünce yurda palikaryalar doldu
Bu vatanın açmadan gülleri soldu
Sahiler İngiliz, Alman PKK doldu
Uyan artık Anadolu toprağı talandır bugün
Halil ÇOLAK 10.11.2005 Saat.02.35 Ankara
Halil Çolak
Yıldızım Benim
Nerdesin mah yüzlüm güzelim benim
Dünyamı aydınlatan,şemsim hayatım benim
Anından akan terine bin kurban ederim senin
Gecemi aydınlatan.kamerim,yıldızım benim
Halil Çolak.
Halil Çolak
Yine vazgeçmedi hakkı sevdiler
Mecnun Leyla için çöllere düştü
Ferhat şirin için dağları deldi
Kerem aslı için otuz iki dişinden oldu
Acı çektiler ama yine sevdiler.
Sevgini en kutsalı acı vereni
Allah verir dert ve dermanı
Aslı aşkından düşürdü dile Keremi
Faz geçmedi yine sevdiler
Sümmani baba Gülperi için yandı tutuştu
Gerçek muhabbeti sevdada buldu
Aşkı ona acı versede hep gonca güldü
Yine vazgeçmedi yine sevdiler
Âşık şenlik bir başka sevda masalı
Kağızmanlı zihni acıyı en iyi tadan biri
Koç Köroğlu âşıklarında piri
Çok çile çektiler ama yine sevdiler
Emrah Güleser için diyar diyar dolaştı
Gezdikçe aşkı alev alıp korlaştı
Yağan kar ile candan söyleşti
Çok cefalar çektiler ama yine sevdiler.
Horasan ereni sevdi sevgi bilmez birini
Sevda çeken dinlemezde elin sözünü
Yaktı gönlünü savurdu da kulu
Yine vazgeçmedi hakkı sevdiler
Halil Çolak
Yorma
Hayat ne diye sorma
Ürpermesin tüylerin
Sana yeter bildiğin
Ağrıtıp zihin yorma
Halil Çolak
Yörük evi
Senide anlatamazdı ozanlar nede şairler bile
Ülkü denilen yüce sevdayı getiremezdiler dile
Hatıralar unutulmuş gitmişti mazide kalmış bile
Yaşattı bana özlemi de ülküdaş bu Yörük evi
Karşıdan el sallıyordu gönül dadaşlarım
Bizi unuttunuz diyordu bak şehitlerim
Sofranın etrafını sarmıştı ülkü dağlarım
Yaşattı bana acılı geçmişi bu Yörük evi
Uyanıyor yeniden ülkü denilen kutsal sevda
Ebedi bitmeyecek bu vatan için verilen kavga
Karşımızda PKK veya haçlı denilen palikarya
Buluşturdu bu sevdanın erlerini bu Yörük evi
Başbuğ Alparslan bu sevda bitmez diyordu
Uyumakla ülküdaş bu vatan korunmaz diyordu
Mücadele et, yoksa bu vatan elde gider diyordu
Başbuğu rahmetle yâd ettirdi ülküdaş, bu Yörük evi
Horasan ereni diyor ki ülküdaşlar yeter yattınız
Niçin bu gafletlere aldırış etmeden göz yumdunuz
Başbuğdan,bu mirası da böylemi teslim aldınız
Uyanmanın bir kısmınada vesilede oldu bu Yörük evi
Halil Çolak
Yusifiyede
Hüzünlü gün işte benim için
Anam başka diyarda ben başka diyarda
Günlerim geçmiyor hep bir ayarda
Ben perişan zindan perişan
Güneş doğmuş ışık saçıyor
Kader bana savaş açıyor
Gönül gönülden, uzak kaçıyor
Ranza perişan, yatan perişan
Anıl dan boşanır terler
İsyan ettirir pişmanlıklar
Açmadan solarda güller
Duvar perişan yatan perişan
Yusifiyede bülbüller ötmez.
Hafif dahi olsa bir rüzgâr esmez
Güneş dahi buraya girmez
Koğuş perişan yatan perişan
Halil Çolak 6.6.1978 Adana
Halil Çolak
Zafer olur dönüşte
Aklım almazdı Mecnunun Leyla için çöle düşmesine
Nasıl aşktır derdim Keremin Aslı’nın dizinde diş çektirmesine
Zuleyha’nın Yusuf’u aşkının yüzünden zindana attırmasına
Büyük söz söyledim, aşkın yüzünden,az kaldı aklımın çıldırmasına
Derin okyanusta aşkın yüzünden vurgun yemiş gibiyim
Aşkın ağırlığından iki mengene arasında sıkışmış biriyim
Aç gönül kapını bana aşkım sana ebedi şükran duyuyum
Gel bana berivan çiçeği senin kulun, kölen,aşkın olayım
Horasan erenini yaktın,pişirdin,yoğurdun bu işte
Zorlanacak sana ulaşmak için yalçınkaya çıkışta
Ender olan çiçeği bulmak için çok yoruldum bu işte
Sonu hezimet değil,aşkımın zaferi olur dönüşte
Halil Çolak 2.8.2005 Ankara saat. 04.45
Halil Çolak
Zaman
Bende gönlümü kaptırdım bir berivana
Gözleri ahudur, kaşları keman
Hasretlik yüzünden geçmiyor zaman
Çeker gönül derdi sevdiği zaman
Anlatamazsın derdini o vefasıza
Girdim dönülmez aşk sokağına
Gönül darılır sevdiği bergüzarına
Sensiz olamaz diyemedim berivanıma
Hasta olsam yanımda göremem seni
Sıkı sıkıya sevgimle saram seni
O gonca dolgun dudağından öpemem seni
Anmayacaksın beni unuttuğun zaman
O güzel ellerinden tutmak isterim
Alıp seni o diyardan kaçmak isterim.
Ebedi seninle mutlu olmak isterim.
Aşk limanından mutluğa demir aldığım zaman
Söyle Ferhat gibi dağları delipte gelim
Her turlu engeli senin için aşıpta gelim
Berivan çiçeğini yalçın kayadan deripte gelim
Sen gel demeyeceksin hayli bir zaman
Horasan ereni yazıyor, gönlü ateşte
Kavruldu, pişti, yoğruldu yavrum bu işte
Öyle bir ateşi söndürmez zemheri kışta
Mutluğa erersin kader olduğu zaman
Halil Çolak20.7.2005 Ankara saat; 00:07
Halil Çolak
Zaman içinde
Kırık düşler içinde hayaller
Yok olup giden o umutlar
Sahte olan yapmacık dostluklar
Kaybolur gider zaman içinde
Zaman en iyi ilaçtır derler
Hekimler hep bunu söyler
Acı çeken insan elbet iniler
Geçer bunlar zaman içinde
Halil Çolak
Zikreyler
Dalda çiçekler
Yerde böcekler
Kalp deki gözler
Daim zikreyler.
Gökteki yıldız
Yerdeki toprak
Ağaçta yaprak
Daim zikreyler.
Göz ile sebat
Hayvanla nebat
Müminde cihat
Daim zikreyler.
Halil Çolak
Ziyaret eder mi bilmem
Karlı dağın esen rüzgarından
Yanan bağrım söner mi bilmem
Havada uçup giden telli turnadan
Sevdiğim beni sorar mı bilmem
Sormadı beni şimdiye kadar
Bekledim gündüz akşama kadar
Rüyalar gördüm sabaha kadar
Bu gün derdimi sorar mı bilmem
Sevdası yüreğimde ince bir sızı
Aşkımız düşürdü dillere bizi
Sormuyor hatır işte el kızı
Mezarımı ziyaret eder mi bilmem
Halil Çolak
Zümrüt gözlü çerkezim benim
Zümrüttür gözlerin
Kemandır kaşın
Yüreğime koydun ateşin kozun
Bulunmaz aşkına dermanım benim
Hasretle özlerim varlığın senin
Artık yakıp yandırma mihrabım benim
Zümrüt gözlü çerkezim benim
Halil Çolak

Halil Çolak - Antoloji.Com

Transkript

Benzer belgeler

tanju çolak`tan kms açıklaması

Walt Whitman - Antoloji.Com

özgeçm ş - Şırnak Üniversitesi

devam

Projeler - Didim Anadolu Lisesi

Okyanus`un Genç Kalemleri SANAT Yukarıdaki resim Salvador Dali

William Shakespeare