Sayı 9 / 2012 - Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi

Transkript

Sayı 9 / 2012 - Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi
Sayı 9 / 2012
Başkent Üniversitesi Hastanesi yayınıdır.
Okuyucu Köşesi için mail adresimiz
[email protected]
SAĞLIKTA ADRES
BAŞKENT
Sağlık ve Magazin Dergisi
Sahibi
Başkent Üniversitesi Hastanesi
Adına Başhekim
Prof. Dr. Ali HABERAL
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Melek ALKAN ÇAKMAK
Editörden...
4 Eylül 1980 Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi Vakfı kuruldu.
12 Mart 1982 Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi Vakfı’na ait Hemodiyaliz Merkezi açıldı.
Tasarım Uygulama
Ses Reklam
Baskı
Cem Veb Ofset
Alınteri Bulvarı
No:29 Ostim / ANKARA
Tel: 0.312.385 37 27
Yayın Türü
Yerel Süreli Yayın
Basım Tarihi
05/11/2012
İdare Adresi
Maresal Fevzi Çakmak Caddesi
10. Sokak, No:45
Bahçelievler/ANKARA
Tel: (0312) 212 68 68
Faks: (0312) 223 73 33
www.baskent-ank.edu.tr
Yukarıdaki bu iki tarih aynı zamanda Başkent Üniversitesi Hastaneleri’nin temellerinin atılmaya başlandığı zamanlardır. Yani, diyaliz merkezlerinin sayısının bir elin parmaklarını geçmediği, transplantasyonun (organ nakli) ise henüz yapılmadığı dönemlerdir. İşte sizlere bu
sayıda, 6 farklı şehirde yer alan tam teşekküllü hastanelerimizde verdiğimiz hizmetin çıkış
noktasını oluşturan diyaliz hizmetlerinin sunulduğu merkezlerimizi tanıtmak istiyoruz. Sağlık camiasındaki köklerimizi geçmişimizden aldığımız güçle sizlere bir kez daha hatırlatarak,
Türkiye’nin 12 farklı noktasında hizmet veren bu merkezlerimizin hangi koşullarda hayata
geçtiğini göstermek istiyoruz.
Bu çalışma; Amerika’dan doktora eğitiminden dönen genç doktor Haberal’ın, meslektaşlarıyla
birlikte, ülkesine hizmet edebilmek için tüm imkansızlıklara karşın çıktığı yolculuğun kısa bir
özetini, Diyaliz Merkezlerimiz üzerinden yapıyor. Türkiye’nin 1970’li yıllarının zorlu koşullarında, yoktan varedilen, azmin ve insanlığa hizmet etmenin heyecanını yaşayan bir avuç
insanın emeğinin günümüzde geldiği noktayı göstermesi açısından önemli bir doküman niteliği taşıyan bu çalışma, diyaliz makinelerine bağlı hastalarımız için kalıcı çözümün; mutlaka
bağışlanan organlarla yapılacak organ nakileriyle sağlanacağının altını bir kez daha çiziyor.
Ülkemizde halen yaklaşık 65 bin civarında kronik böbrek yetmezliği nedeniyle hemodiyalize
bağlı hasta olduğu biliniyor. Bu rakamın 2016 yılında ise 115 bin dolaylarına yaklaşması
bekleniyor. 30 yılı aşkın bir süredir, bu denli yaygın bir halk sağlığı sorunu olan Kronik Böbrek Yetmezliğine yönelik tedavi olanaklarını hastalarımıza en kaliteli şekilde sunan Başkent
Üniversitesi Hastaneleri bünyesinde hizmet veren Diyaliz Merkezlerimizi tanıttığımız bu özel
sayımızda, doktorlarımız da böbrek yetmezliği ve diyalizle ilgili süreçleri ve bilinmeyenleri
anlattı. Diyaliz aşamasını sorularla açıklarken konuyu beslenme ve sosyal yaşam bağlamıyla
da ilişkilendirerek sizleri bilgilendirmek istedik. Ayrıca bu hastalıkla mücadele eden hastalarımızın, yaşam sevinçlerini kaybetmemeleri için diyaliz merkezlerimizde düzenlediğimiz
etkinliklerden de çeşitli fotoğraflar paylaştık.
Son olarak; tüm okurlarımıza hastalıklardan uzak sağlık dolu günler geçirmelerini dilerken,
bu hastaları hayata tekrar bağlamanın tek yolunun yapacağınız organ bağışları olduğunu hatırlatmak istiyoruz. Hayata duyarsız kalmamak için sizleri organ bağışına davet ediyoruz.
Melek ALKAN ÇAKMAK
NEREDEN NEREYE…
Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Genel Cerrahi Anabilim Dalı’ndaki uzmanlık eğitimim süresince, genel cerrahi yanı sıra Karaciğer Transplantasyonu ile Yanık Tedavisi çok ilgimi çekmiş
ve bu konuda çalışmalar yapmıştım. Bu nedenlerle uzmanlığımdan sonra Hacettepe Üniversitesi’nden görevli olarak 3 Şubat
1973’te Amerika’ya gönderildim. Önce Galveston’daki (Texas)
Shriner’s Yanık Ünitesi ve John Seally Hastanesi’ndeki Yanık
Ünitesinde daha sonra da 1 Ocak 1974’te Denver’a giderek Colorada Üniversitesi Tıp Fakültesi Transplantasyon Merkezi’nde
böbrek ve karaciğer transplantasyonları konusunda üst ihtisasımı tamamlayıp, 1 Temmuz 1975’de belgelerimle Hacettepe
Üniversitesine döndüm. Çalışmalara başlayarak Böbrek Transplantasyonu için olanakları araştırdım. Bu konuda Genel Cerrahi Anabilim Dalı’ndaki çok değerli hocalarım Prof. Dr. Hüsnü
Göksel, Prof. Dr. Yılmaz Saraç ve Prof. Dr. Nevzat Bilgin’in desteğini aldım. Kendilerini rahmet ve şükranla anarken Sn. Prof.
Dr. Esat Hersek’e de teşekkür ediyorum. Transplantasyonun
yanı sıra diyaliz imkanlarını da araştırdım. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin Erişkin diyaliz sorumlusu Prof. Dr. Ali
Gürçay idi. Ondan sonra Prof. Dr. Şali Çağlar da geldi. Çocuk
tarafının sorumlusu ise, merhume Prof. Dr. Ümit Saatçi ve Prof.
Dr. Ayfer Gür idi. Türkiye genelinde ise; Ankara Üniversitesi Tıp
Fakültesi, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi, Ege Üniversitesi
Tıp Fakültesi’nde diyaliz üniteleri olduğunu, bunların dışında olmadığı bilgilerini edindim. Buna karşın kronik böbrek hastaları
çok fazlaydı..
Transplantasyon ise hiçbir yerde yapılmamaktaydı. Bunu başlatmak için bütün kapıları çalmaya başladım. İlk görüştüğüm
kişilerin başında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin Dahili
Bölüm Başkanı merhum Prof. Dr. Hasan Telatar vardı. Hasan
ağabey benim gibi Rize/Pazar’lı olduğu ve yakından tanıdığım
için büyük ümitle kendisini ziyaret ettim. Amerika’da yaptığım
bütün çalışmaları, belgeleri hepsini gösterdim. Sonunda bana
döndü: “Mehmet kardeşim, bunlar çok güzel şeyler. Yap ve göster.” dedi. Bu morali alarak doğru sayın Prof. Dr. Mithat Çoruh’a
gittim. Mithat Bey de, İhsan Bey’le görüşelim deyince Çocuk
Hastanesi’ndeki 3. kattaki odasında kendisini ziyaret ettik. Ben
yine bütün belgeleri, dosyaları götürmüştüm. Hocam beni
dinledi, sonunda “tamam” dedi. “Sen bu işi yapacaksın, seni
Çocuk Nefrolojisi’ne Konsültan Hekim tayin ettim” dedi. Çok
heyecanlandım, çünkü kapılar açılmaya başlamıştı. İhsan Hocam devam etti: “Ne kadar zamanda yapabilirsin?” diye sorun-
ca ben de “Birkaç ilaç gerekli, onları temin edebilirsek 2 ayda
yapabilirim.”dedim.” 6 ayda yap, seni alnından öpeceğim. Bahsettiğin bu ilaçlar Glaskow’da var mı? “ dedi. Ben de olduğunu
söyleyince, cebinden çek defterini çıkardı ve bana 50 sterlinlik
çek verdi. Ben de hiç vakit kaybetmeden ilaçları getirttim. Bu
arada cerrahi araştırma merkezinde oluşturduğum ekiple böbrek
transplantasyonu hazırlıklarına başlamıştık. Ekipte, bugünlere
gelmemize önemli katkıları olan Prof. Dr. Yılmaz Saraç, Prof.
Dr. Nevzat Bilgin,
Prof. Dr. Nebil Büyükpamukçu, Prof. Dr. Mualla Karamehmetoğlu, Doç. Dr. Gülnaz Arslan, Dr.Cihangir Çelik olmak üzere arkadaşlarımız vardı.
Amerika’da öğrendiğim her şeyi arkadaşlara uygulamalı olarak
gösterdim. Hemşireler dahil bütün ekip hazırdı.
Nefroloji bölümünde Prof. Dr. Ümit Saatçi ve Prof. Dr. Ayfer
Gür’ün takip ettiği Bahtiyar Çalışkan transplantasyon için aday
olarak belirlendi. Bir akşam Dr. Ayfer Hanım ile Çalışkan ailesini Yenimahalle’deki evlerinde ziyaret ettik. Ayfer Hanım beni
tanıttı. Anne Mürvet Hanım, Baba Mehmet Bey ile Bahtiyar ve
ailenin diğer fertleri de orada bulunuyordu. Ben kendilerine
kronik böbrek hastalığının en etkin tedavisinin böbrek transplantasyonu olduğunu söyledim. Anne Mürüvvet Hanım hiç
tereddüt etmeden: “Doktor Bey, benim böbreğim eğer oğlumu
kurtaracaksa gerekeni yapın” diye cevaplayınca hastamızı ertesi
gün hastaneye yatırdık ve gerekli hazırlıklar yapıldı. Ameliyat, 3
Kasım 1975 Salı günü, Hacettepe Hastanesinin 18 ve 19 numaralı ameliyathanelerinde ilk akrabadan böbrek transplantasyonunu gerçekleştirdik. Yüceler yücesi Allah yardım etti ve hiçbir
problem olmadan ameliyatı tamamladık. Mürvet Hanımı servise,
Bahtiyar’ı da Genel Cerrahi’nin Yoğun Bakım departmanı olan
bölümüne aldık. İki yatak koydurdum. Birinde Bahtiyar, birinde
de ben günlerce yattık.
İhsan Hocam’a söz verdiğim
gibi görüşmemizden sonraki
ikinci ay sonunda 6 ayı beklemeden transplantasyonu
gerçekleştirmiştik. İhsan Bey
zemin kat koridorunda beni
gördü, kucakladı ve alnımdan öptü. Aslında hocam bir
bakıma kendini kutluyordu.
Hacettepe’yi ve hastaneleri
kuran İhsan Doğramacı
hocamı ne kadar rahmet
ve şükranla ansam haklarını ödeyemem. İşte o
imkanları ortaya koyan,
benim önümü açan çok
değerli büyük insan Prof.
Dr. İhsan Doğramacı’yı
rahmet ve de şükranla
anıyorum. Tıp’ta eski
çağı kapatmış, yeni çağı
başlatmış, geleceğe zemin hazırlamıştır. İşte o kurumda yetişip,
Amerika’daki eğitimimle pekiştiren ben, yüceler yücesi Allah
nasip ettiği için, birtakım ilklerin altına imza atabildim.
Bu ilk başarılı ameliyat ile de transplantasyonun kapıları açılmış
oluyordu. Ama kapıların arkasında esas problemler bizi bekliyordu. Ülkemizde çok fazla kronik böbrek hastası olmasına rağmen Hemodiyaliz sadece birkaç üniversite hastanesinde bulunmaktaydı. Dolayısıyla hastalara günlerce hatta aylarca sonrasına
randevu veriliyor, zaman zaman da yaşlı hastalara transplantasyon yapılıp yapılmayacağı tartışılıyordu. Bu duruma cevabım
şu olmuştur: “Bu kişiler sizin anneniz-babanız olsa ne yapmayı
düşünürdünüz? Kendinizi onların yerine koyarak tartışınız.” Bununla birlikte, Transplantasyonla ilgili olarak yasa yoktu. Ben
ameliyatları muvafakatname ile yapıyordum. Transplantasyonları sadece birinci derece akrabalar arası yapabiliyorduk. Bütün bu
nedenlerle birçok hasta tedavi edilemiyor, çok az bir grup yurt
dışına giderek tedavi olabiliyordu. Halkımızın diyaliz ve transplantasyon hakkında bilgisi yok denecek durumdaydı. Diyaliz
makine ve malzemeleri adeta tekel durumunda ithal ediliyordu.
Özet olarak; yapılması gerekenler görünenlerden daha çoktu.
Ama öncelik elbette ki meslektaşlarımızın eğitiminden geçiyordu. Sonra diyaliz ve transplantasyonun bilinirliliğinin sağlanmasından geçiyordu. Başta üniversiteler, Diyanet, Sivil Toplum
Kuruluşları ve medyayı bilgilendirmek için yoğun çalışma gerekiyordu. Ben ve arkadaşlarım bir taraftan transplantasyonlara
devam ediyor diğer taraftan da diğer problemlerin çözümü için
çalışıyorduk. Bu arada Hacettepe Hastanelerinde Transplantasyon Ünitesi ile Yanık Ünitesini kurdum. Ayrıca “Diyaliz ve
Transplantasyon Derneği” ile “Diyaliz Transplantasyon Hemşireleri Derneği”ni de kurdum.
Transplantasyonun sadece birinci derece akrabalardan yapılması sorunlardan bir diğeriydi. Halbuki başta Amerika olmak
üzere dünyada bazı ülkelerde ölen insanların organlarını kullanarak birçok insan yeniden yaşam kazanıyordu. Denver’da
çalışırken yılda 150 kadar böbrek 25’ten fazla da karaciğer
transplantasyonu yapıyorduk. Ölen insanların organlarının
hastaların tedavisinde kullanıldığını gösterirsem, yasal çalışma yapılabilirdi. Bunu Hollanda da, Leydin’de kurulmuş olan
“Eurotransplant”daki arkadaşlarımla görüştüm. Orada ölen insanlardan transplantasyon için alınan ama uygun alıcı bulunamayan yani kan grubu, doku grubu uygun olmayan böbreklerden göndermelerini istedim. Bizimkilere uyarsa testlerini burada
yaptıracaktım. Bir başlangıç olacaktı…
10 Ekim 1978, saat: 17.00’de Eurotransplant’tan, ellerinde bir
böbrek olduğu haberi geldi. Saat 21.00 de İstanbul’a hareket
edip böbreği alarak Ankara’ya geldim. İmminoloji Laboratuarında testler yapıldı. Hastamız Erol Emeksizoğlu’na ameliyatı
o gece gerçekleştirdim. Böylece ülkemizde ilk kadavra böbrek
transplantasyonu yapılmış oldu. O zaman kadar böbreğin soğuk saklama zamanı 12 saati geçen böbrekler kullanılmıyordu.
Kadavradan alınan böbreklerin saklanma süresi 111 saat 54
dakika, hatta bir hastamda 118 saate kadar +4 derece ve özel
sıvılarda canlılığını koruyabildiğini gösterince bütün transplantasyon merkezlerine yazı göndererek kullanmadıkları böbrekleri
bana göndermelerini istedim. Avrupa ve Amerika’daki merkezler
yoğun böbrek göndermeye başladı. Öyle zaman oldu ki, günde 4-5 böbrek taktık. Yaptığımız bu çalışmalar ölen insanların
böbreklerinin hastaların tedavisinde kullanıldığını gösterdi. Bu
çalışmalardan sonra Diyanet İşleri Başkanlığını, Televizyonu,
Sivil Toplum Örgütlerini ve yazılı basını devreye soktuk. Merhum Rize senatoru Talat Doğan, Halen mütevelli heyet üyemiz Behiç Sonbay başta olmak üzere TBMM’ne (O dönemde
senato ve meclis vardı) “Organ ve Doku alınması, Saklanması
ve Transplantasyonu”yla İlgili 14 kişinin imzasıyla yasa teklifi
verdirttim. Konuyla ilgili yoğun komisyon toplantıları oldu. Bire
bir o toplantılara katıldım. Kadavra böbreği taktığım hastaları
götürdüm gösterdim. Sonuç olarak hem TBMM hem de senatodan geçen tasarı, 3 Haziran 1979’da, 2238 sayılı yasa olarak
Resmi Gazetede yayınlandı ve yürürlüğe girdi. İlk uygulanmasını
da yine biz, Eskişehir yolunda motorsiklet kazası sonucu Hacettepe Acil Servisinde beyin ölümü teşhisi konan bir hastamızın
böbreğini alarak Karslı Musa’ya 27 Temmuz 1979’da takarak,
ilk yerli kadavra böbrek transplantasyonu gerçekleştirilmiş oldu.
Çalışmalarımız yoğun devam ederken bazı hastalarımızın transplantasyon konusuyla ilgili ilaçlarını aldıkları, bazılarının maddi
yetersizlikleri nedeniyle diyaliz tedavilerini yapamadıklarını, bazılarının sosyal güvenliği olmadığı için transplantasyon yaptıramadıklarını gözlemledim. Benzer durumu yanıklı hastalarda da
gözlediğim için bir vakıf kurmaya karar verdim. 4 Eylül 1980’de
Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi Vakfını kurdum. Bu sırada
Sn. Ali Rıza Uzuner, kronik böbrek hastalığı olan bir hastasını
bana getirdi. Hastayı muayene ettim. Diyaliz ve transplantasyon
gerekiyordu. Diyaliz imkanlarının ne kadar sıkıntılı olduğunu Ali
Rıza bey’e anlattım. Diyaliz makinesi ihtiyacı olduğunu söyledim. Türkiye’de olup olmadığını sorunca ilgili kişiyle görüşerek
o dönemde “TRAVENOL” hemodiyaliz makinelerinin olduğunu
öğrendim. Fiyatının oldukça yüksek olmasına rağmen Ali Rıza
Bey, merhum Hikmet Kurşunoğlu ile görüşerek birkaç gün içinde makine alındı.
Diyaliz yapmaya başladık. Bu arada iki elemanı da diyaliz konusunda yetiştirdik. Bu sırada Almanya’dan bize gelen kronik bir
böbrek hastasının ailesi aynı makineden alarak vakfa bağışladı.
Bağışlanan iki makineyi de aynı odaya kurdurdum. Bu şekilde
2 makineli hemodiyaliz ünitesini, Transplantasyon ünitesinde
kurmuş oldum. Serap Hemşire ve sağlık memuru Mustafa Panayır makineleri çalıştıran kişilerdi. Hasta sayısı giderek arttığı için
yer problemi olmaya başladı. Artık müstakil bir diyaliz merkezi
zorunlu olmaya başlamıştı. Yer aradım. Nihayet Bahçelievler
6.caddedeki yeri keşfederek vakıf adına sordum aldım. Gerekli tadilatları yaptık. İlk kez bir vakfa ait hemodiyaliz merkezi 12
Mart 1982’de açılmış oldu. Danışma meclisi başkanı merhum
Merhum Prof. Dr. Şadi Irmak, Devlet Bakanı ve vakıflardan sorumlu merhum Mehmet Özgüneş ve Cici Anne ile açılışını yaptık.
Bu merkeze başta İstanbul, İzmir ve Adana olmak üzere
Türkiye’nin her yerinden yoğun hasta akımı oldu. Fakat hastalarımız mesafe sıkıntısı yaşıyordu. Özellikle İstanbul, Adana ve
İzmir’den gelen hastalarımızın yoğunluğu ve talebi nedeniyle
zorunlu olarak, buralarda da diyaliz merkezleri açmak zorunda
kaldık. Zamanla kendi ilçemiz Rize/Pazar Devlet Hastanesi’nde
ve daha sonra da Elmalık Köyü’nde (Yalova) hemodiyaliz merkezleri kurduk. Bunlar da ilkler arasındadır.
O dönemde diyaliz malzemelerinin yurtdışından temin edilmesi aşamasında emekleri geçen dönemin Gümrük Bakanı Sayın
Prof. Dr. Ali Bozer’e çok teşekkür ederken, merhum Cemal
Erbay’ı da rahmet ve şükranla anıyorum. Ayrıca merhum Cici
Anne, Nazmi Kalafatoğlu’nu da rahmet ve şükranla anıyorum.
Nihat Ekşi, Ali Yıldız, Mevlüt Hamzaoğlu, İlhan Sonbay, Ahmet
Ate, Seyit Yıldırım, Kazım Turnaoğlu ve katkısı olan herkese çok
teşekkür ediyorum. Vakıf üyelerimize, Sayın Ayla Hatırlı’nın katkılarına, Mümtaz Sütlaş’ın emeklerine, Hayri Öztürk ve Mustafa
Birben’in yorulmayışına teşekkür ediyorum. O dönemde beraber
çalıştığım herkese Sn. Sn. Kamil Şeşen, Sn. Kutlu Türker, Sn.
Ünal Ege ve diğerlerine de çok teşekkür ediyorum. Burada bütün
çalışmalarımda daima beraber olduğum, kendisine hep ağabey
diye seslendiğim çok değerli insan merhum Prof.Dr. Nevzat
Bilgin’e en içten rahmet ve şükran duyguları besliyorum. Keza
değerli hocam merhum Prof. Dr. Hüsnü Göksel’i de en derin
rahmet duygularıyla anıyorum. Bütün bunların yanı sıra daima
ülkemiz tıbbına çağ atlatan büyük insan, insanlardan yardımını
esirgemeyen merhum hocam Prof. Dr. İhsan Doğramacı’yı bir
kez daha şükranla anıyorum.
Burada yazdıklarım, yapılan çalışmalardan adeta satırbaşlarıdır.
Bu konuda, Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi Vakfı ile çok
önemli çalışmalar yaptık, geceler düzenledik. O geceler çok
renkli geçerdi. Cici Anne, Halit Kıvanç, Sayın Necmettin Karaduman, Mevlüt Hamzaoğlu, Nihat Ekşi, Ali Yıldız, Merkez Bankası
Başkanı Osman Şıklar, Büyükhanlı’lar bu konuda katkı sağlayanlardır. O eserleri, o değerli insanların özverisi ve de güvenine
borçluyum. Bir kez daha aramızdan ayrılanları rahmetle, beraber
olduklarımızı da şükranla anıyorum.
ORGAN NAKLİ VE YANIK TEDAVİ
Prof. Dr. Mehmet HABERAL
Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal, 1944 yılında Rize ilinin Pazar
İlçesi, Şubaşı (Haçapit) köyünde doğdu.1967 yılında Ankara Üniversitesi Tıp
Fakültesi’nden mezun oldu ve 1971 yılının Ekim ayınına Genel Cerrahi Uzmanı oldu. 1973 yılında Galveston, Teksas ‘da Shriner’s
Yanık Enstitüsünde ve John Seally Hastanesinde fellow
olarak çalıştı. 1 Ocak 1974’den 30 Haziran 1975’e kadar
Colorado Üniversitesi Tıp Fakültesi Transplantasyon
Merkezinde fellow olmak üzere çalıştı. Aynı yıllarda
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahı Bölümüne bağlı olarak Yanık ve Transplantasyon Ünitesi’ni kurdu. 3 Kasım 1975 tarihinde
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel
Cerrahi Bölümü’nde, Türkiye’de ilk kez annesinden 12 yaşındaki bir çocuğa, akrabalararası
böbrek naklini gerçekleştirdi. 1976 Hacettepe
Üniversitesi Genel Cerrahi Doçenti olan Haberal, 10 Ekim 1978’de Avrupa Transplantasyon
Birliği’nden (Eurotransplant) sağlanan ölü böbrek
ile Türkiye’de ilk defa kadavradan böbrek transplantasyonununu gerçekleştirdi. Alanında birçok ilke imza
atan Haberal, 2238 sayılı “Organ ve Doku Alınması , Saklanması, Aşılanması ve Nakli” yasasının hazırlanıp, 3 Haziran
1979’da yürürlüğe girmesine de öncülük etti.
Eylül 1980’de Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi Vakfı’nı kurdu ve 2 yıl
sonra Mart 1982’de, Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi Vakfı’na bağlı Hemodiyaliz
Merkezi’ni açtı.
8 Aralık 1988’de Kuzey Afrika, Orta Doğu ve Türkiye’de ilk kadavradan karaciğer naklini gerçekleştirdi. 1990
Ekim ayında Türkiye Organ Nakli Derneği’nin kurucu üyesi ve başkanı oldu. Alanında birçok ilk gibi 1990 yılı 15
Mart’ında Kuzey Afrika, Ortadoğu, Avrupa ve Türkiye’de ilk kez çocuklarda canlıdan segmental karaciğer naklini
gerçekleştirdi. 24 Nisan 1990’da Dünya’da ilk kez yetişkinlerde canlıdan segmental karaciğer naklini gerçekleştirdi. 16 Mayıs 1992’de Dünya literatüründe ilk kez yapılan bir uygulamayla aynı vericiden, aynı anda hem kısmi
karaciğer naklini, hem de böbrek naklini gerçekleştirdi. 1992 Nisan ayında “New York Academy of Sciences”
üyeliğine seçildi.
14 Eylül 1993’te Başkent Üniversitesi’ni ve Haberal Eğitim Vakfını kurdu. 1999 yılında Orta Doğu Yanık ve
Yangın Afetleri Derneği’ni kurdu. Eylül 2006’da ISBI (International Society of Burn Injuries/ Uluslararası Yanık
Derneği)’nin Brezilya’daki Uluslararası Yanık Kongresinde bu kuruluşa başkan seçilmiştir.
31 Aralık 2009 itibariyle1832 böbrek, 344’den fazla karaciğer nakli yaptı. 22’den fazla ulusal ve uluslararası bilimsel kongre düzenledi. 35 ulusal ve uluslararası tıp derneği üyesidir. 1428 Türkçe ve İngilizce bilimsel yayının yanı
sıra 2 İngilizce, 4 Türkçe kitabı bulunmaktadır.
20 Mayıs 1932 tarihinde Artvin, Arhavi’de doğdu. 1956 yılında Istanbul Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirdi. Genel
Cerrahi uzmanlık eğitimini Aultman Hospital, N.E. Ohio State College of Medicine, Canton, Ohio Amerika Birleşik
Devletleri’nde 1959-1965 yılları arasında tamamladı. 1967-1995 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalında görev yaptı. Doçent ve Profesörlük kadrolarını burada aldı. 1978-1985 yılları
arasında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanlığı yaptı.
1994 yılında Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesinde görev yapmaya başlayan Dr. Bilgin aynı tarihten itibaren Cerrahi Bölümler Başkanlığı, Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanlığı, Tıp Fakültesi Dekanlığı ve Rektör Yardımcılığı ile
Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi Vakfı, Türkiye Organ Nakli Derneği, Deneysel ve Klinik Araştırmalar Derneği,
Türkiye Yanık ve Yangın Afetleri Derneği, Transplant Olimpiyatları Derneği Kurucu Üyeliği ve yönetim Kurulu
Üyeliği görevlerini sürdürmüştür. Yerli ve Uluslar arası çeşitli derneklerin kurucu üyeliği ve başkanlığını yapmış,
çok sayıda dernekte de üye olarak yer almıştır.
5 Şubat 2005 tarihinde aramızdan ayrıldı.
Prof. Dr. Nevzat BİLGİN
VAKFI KURUCU ÜYELERİ
1919 yılında Bandırma’da doğdu. 1943 yılında İstanbul
Üniversitesi’nden mezun oldu. 1950 yılında Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde Genel Cerrahi
Uzmanı,1956 yılında Üniversite Doçenti oldu.
1956-1960 yıllarında Amerika Birleşik Devleti
Columbia Üniversitesi’nde Kanser Cerrahisi ve Cerrahi Patoloji eğitimi gördü. Yurda
dönüşünde Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Bölümüne Doçent olarak
girdi. 1961-1965 yıllarında Ahmet Andiçen
Kanser Hastanesi’nin kuruluş, çalışma ve
eğitimi ile görevlendirildi. 1965 yılında Hacettepe Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Profesörü
oldu. 1986 yılında isteği ile emekliye ayrılarak o
zaman Organ Nakli Hastanesi olan şimdiki Başkent
Üniversitesi’ne geçti. 2002 yılında aramızdan ayrılana
kadar Başkent Üniversitesi’ndeki mesleğini sürdürdü.
Prof. Dr. Hüsnü GÖKSEL
28.02.1926 tarihinde Çaykara İlçesi Soğanlı Köyünde doğdu. 1947 yılında, İstanbul
Üniversitesi Orman Fakültesini bitirdi. İlk memuriyetinde Trabzon Orman İşletmesinde; Merkez
Orman Bölge Şefliği Geçici görevli olarak da Artvin Orman İşletmesinde çalıştı. 1950 yılında askerliğini Yedek Subay olarak Çubuk’ta tamamlayıp, Artvin Orman İşletmesi Merkez-Hatıla Orman Bölge Şefliği görevine
atandı.
4489 Sayılı Kanun gereği, görgü ve bilgiyi artırmak amacı ile açılan Devlet imtihanını kazanarak üç yıl için 1953
yılında İsveç’e gönderildi. İsveç’te Kraliyet Ormancılık Araştırma Enstitüsü’nde Eğitim ve Araştırma görevlerinde, eğitimde ağırlıklı olarak kullanılan Matematik-İstatistik Metotlar, İşçi-İşveren-Devlet İlişkileri konularında
Mastırını yaparak 1957 yılı sonunda ülkeye dönerek Ormancılık Araştırma Enstitüsü’nde kendi kurduğu Matematik-İstatistik Bölüm Başkanlığı’na atandı. Ormancılığımızın gelişmesi ve kalkınması konularında bilimsel
çalışma ve değerlendirmelerde bulundu. CHP’den 1961 yılında Trabzon Milletvekili olarak seçildi. 1971-1973
yılları arasında, 3. dönem milletvekilliği görevi esnasında Çalışma Bakanlığı görevlerinde bulundu.
Karadeniz Bölgesinin kalkınmasını amaçlayan Karadeniz’in Özelliklerini Koruma Kulübü Derneği’ni kurdu. Evli
ve iki kız babasıdır. İsveççe ve İngilizce bilmektedir. Neşredilmiş yazıları ve mesleki yayınları vardır.
Ali Rıza UZUNER
1934 yılında Rize’nin Pazar İlçesinin Subaşı Köyü’nde doğdu. İlköğrenimini Subaşı’nda, Orta öğrenimini
Pazar’da tamamladıktan sonra İstanbul’da Deniz Astsubay Okulu’nda okudu. 1954’te mezun oldu. 26 sene
orduya hizmet etti. Sayın Mehmet Haberal ile kurduğu Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi Vakfının hastaneye
dönüştürülmesiyle birlikte uzun yıllar hastane müdürü olarak görev yaptı. Halen Başkent Üniversitesi İnşaat ve
İmalathaneler Daire Başkanlığı görevini yürütmektedir.
Mustafa BİRBEN
SENE: 1982
Türkiye Organ Nakli ve
Yanık Tedavi Vakfı Üniteleri
Prof. Dr. Mehmet HABERAL 1980 yılında
Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi Vakfını kurduktan sonra, 1981 yılında başlatılan
diyaliz çalışmaları 2 katlı, bahçeli bir binada
tamamlandığında takvimler 1982 yılını gösteriyordu. Yalovalı emekli bir sağlık memuru
olan rahmetli Ayşe Mukadder KOÇALI hanımefendinin katkılarıyla 5 adet Travenol markalı diyaliz makinasıyla diyaliz başladı. Cici
Anne olarak hitap ettiğimiz bu hayırsever vatandaşımız; Kurtuluş savaşı yıllarında Trakya
ve İstanbul’dan Anadolu’ya cephane taşımış,
son derece aktif, kültürlü bir Cumhuriyet ka-
dınıdır. Prof. Dr. Mehmet HABERAL’ın diyaliz
hastalarına sunacağı hizmetin başlangıcında
bu vefakar Türk kadınının emeği söylenmeden geçilemez. Bugün son derece modern
tesislerde sunduğumuz diyaliz hizmetlerinin
en büyük salonlarından birine “CİCİ ANNE
DİYALİZ SALONU” adı verilerek, bu muhterem kişinin adı yaşatılmaya çalışılmaktadır.
Diyalizin çok yaygın olmadığı o tarihlerde
ne diyaliz teknolojisi ne de konu hakkında
eğitimli insan sayısı yeterliydi. İmkanlar da
son derece kısıtlıydı. 15 hasta ile başlattığımız hizmetlerdeki tüm olumsuzluklara karşın
herkes bitmek bilmeyen bir azimle çalışıyordu. Ülkemizde diğer diyaliz merkezlerinin
kurulmasında da katkıları bulunan çok değerli hocamız Sn. Prof. Dr. Mehmet HABERAL
gündüzleri Hacettepe Üniversitesi’nde çalışırken, akşamları da diyalizde hasta alıyordu.
İş ayrımı gözetmeksizin bir avuç insanla başlatılan çalışmaların bugün 12 değişik lokasyonda hizmet veriyor olması, yapılan işin ve
ekibin nasıl sağlam temellere dayandığının
göstergesidir.
Kurucu rektörümüz Sn. Prof. Dr. Mehmet
Başkent Üniversitesi Hastaneleri / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı
11
HABERAL ve hastane müdürümüz Sn. Mustafa BİRBEN ile birlikte, gerektiğinde sabahlara kadar bizimle birlikte çalışırdı. O yıllarda
henüz mesleğinin başında, gencecik bir asistan doktor olan, Başhekimimiz Sn. Prof. Dr.
Ali HABERAL da emeğini diyaliz hastalarından esirgememiştir. Bu çalışmalar arasında;
Sn. Efrayim GÜLTEKİN’in, Sn. Ecz. Münire
TURAN’ın, Sn. Ecz. Ayşegül HABERAL’ın
hizmetlerini belirtmeden geçemeyeceğim.
Hemşirelerimiz; Gülsarı Gürsoy, Bahri Aytaç,
Melahat Ateş, Şerife Tatar, Nevin Demirel,
teknisyen Sadık CEYLAN ve daha isimlerini
sayamadığımız nice emektar çalışanın omuzlarında yükselmiştir bu yapı…
Her ne kadar zorluklar ve mücadeleler içinde
geçse de, o yıllarda, Sn. Haberal Ortadoğu ve
Türk Cumhuriyetlerine diyaliz tedavisini yaygınlaştırmış, bu ülkelerden doktor ve hemşireler diyaliz sertifikası için ülkemize gelmeye
başlamışlardı. Azimle çıkılan yolda, 1986
yılında inşaatı bitirilen ve halen hizmette bulunan 5 katlı A Blok tamamlanmış ve diyaliz
makinası sayısı artırılarak yataklı tedaviye
geçilmiştir. Türkiye Organ Nakli ve Haberal
Eğitim Vakfı katkılarıyla 1993’te Başkent Üniversitesi Hastanesi’nin kurulmasıyla birlikte
yapı tamamlanmış ve hizmetler bir bütün
olarak sunulmaya başlanmıştır.
ve
et bakanıeş ve
l
v
e
d
,
l
a
r
e
Hab
zgün aliz
r. Mehmetmerhum Mehmet Ö
iy
.D
f
o
r
P
.
e
il Hemod
lu
Sn
)
m
e
u
n
r
o
n
s
A
n
i
a
ic
vakıflardadder Koçalı (C or.
Sn. Muknin açılışını yapıy
Merkezi’
1982 yılında başlatılan ve bugün birçok ilde,
son derece teknolojik cihazlarla hizmet veren
bir yapıya dönüşen Diyaliz Merkezlerimizde
değişmeyen tek şey, yola çıkış amacımızdır.
Aynı amatör ruh ve heyecanla hastalarımıza hizmet etmeye devam ediyoruz. Her ne
koşulda olursa olsun pes etmeden çalışmayı öğrendiğimiz kurucumuz Sn. Mehmet
HABERAL’ın açmış olduğu yolda çalışmalarımıza devam edeceğimizin altını çizerek, tüm
hastalara şifa dilerim.
Semiha Kaya
Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi
Ümitköy Diyaliz Merkez Müdürü
Hastane müdürümüz Sn. Mustafa Birben ve Diyaliz Sorumlumuz
Sn. Semiha Kaya, diyaliz merkezi sağlık çalışanları ile birlikte...
FOTOĞRAFLARLA
DÜNDEN BUGÜNE...
4 Eylül 1980’de Türkiye Organ Nakli ve
Yanık Tedavi Vakfı’nı kuran Sn. Prof.
Dr. Mehmet Haberal, 12 Mart 1980’de, bu
binada, Hemodiyaliz Merkezi’ni açarak diyaliz
hastalarına hizmet vermeye başladı.
Hemodiyaliz Merkezinde tedavi olan
hastalarımıza yapılan vizitten bir görüntü.
“1975” Yılında canlıdan canlıya ilk böbrek nakli
yaptığımız hastamız Bahtiyar Çalışkan, annesi
Mürvet Hanım, Babası Mehmet Bey ile birlikte...
“1984” Ecz. Ayşegül Haberal, Ecz. Münire
Turan,Cici Anne ile birlikte...
Türkiye Organ Nakli ve
Yanık Tedavi Vakfı Üniteleri
Başkent Üniversitesi Hastanesi / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı
Bilim insanı Sn. Prof.Dr. Mehmet Haberal farklı
tarihlerde mikroskopunun başında...
Sn. Prof.Dr. Mehmet Haberal’ın yapmış olduğu
diyaliz çalışmaları yurt dışında bir çok hekime
öncü olmuştur. Yabancı bir doktor heyeti ziyareti.
Diyaliz etkinlikleri kapsamında düzenlenen bir geceden...
13
FOTOĞRAFLARLA
DÜNDEN BUGÜNE...
Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi Vakfı
ile yapılan diyaliz hastalarına yardım sağlama
amaçlı düzenlenen gecelerden birinde
Halit Kıvanç ile birlikte...
Sn. Nevzat Bilgin, Sn. Mehmet Haberal, Sn. Halit Kıvanç,Cici Anne, Sn.Necmettin Karaduman
ve Sn. Nazmi Kalafatoğlu diyaliz etkinlikleri gecesinde
Hastanemizin şu anki başhekimi, kardeşi Sn. Ali Haberal ile
birlikte yine yardım gecelerinden birinde.
Türkiye Organ Nakli ve
Yanık Tedavi Vakfı Üniteleri
Başkent Üniversitesi Hastaneleri / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı
Sanatçı Kamil Sözmez’in diyaliz hastalarına
düzenlenen gecelere katkısı her zaman şükranla
anılacaktır.
Sn. Prof.Dr. Mehmet Haberal servis vizitlerinden
birinde...
Sn. Prof.Dr. Mehmet Haberal ve
hastalarımız...
Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi Vakfı Hastanesinin açılış töreninden
Sn.Mimar Uğur Turgut, Sn.Prof.Dr. Mehmet Haberal, Sn.Mimar Şükrü
Seyhan, Sn.Mustafa Birben, Sn. Süleyman Atasoy,ve Elektrik Müh. Sn
Ekrem Pazarlı
15
FOTOĞRAFLARLA
DÜNDEN BUGÜNE...
Sn. Prof.Dr. Mehmet Haberal ve Cici Anne
Diyaliz Ünitesi Sorumlusu Sn. Semiha Kaya ve çalışanlarımız.
Yabancı bir heyet ziyareti sonrası çekilen
fotoğraf...
Sn. Prof.Dr. Mehmet Haberal, eski bakan Prof.Dr. Ekrem
Pakdemirli ve eşi ile eski Başbakanlarımızdan Sn. Mesut
Yılmaz ve eşi ile birlikte...
Türkiye Organ Nakli ve
Yanık Tedavi Vakfı Üniteleri
Başkent Üniversitesi Hastaneleri / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı
Hastanemizin ilk hali, Türkiye Organ Nakli ve
Yanık Tedavi Hastanesinin açılışı.
2011 yılına kadar kullandığımız diyaliz
salonlarından bir görüntü...
Ankara hastanemiz bünyesinde hizmet verdiğimiz
diyaliz hizmetleri 2012 yılından itibaren
Ümitköy semtindeki bu binada verilmeye başladı.
Yeni hizmete giren diyaliz
binamızdaki, salonlarından biri...
17
BÖBREK
YETMEZLİĞİNİN
BELİRTİLERİ
NELERDİR?
Başkent Üniversitesi Hastaneleri / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı
Kronik böbrek yetmezliğinin ilk belirtisi “Polidipsi” ( çok su içme ) “Poliüri” ( çok idrar
çıkarma ) ve “Noktüri” (gece idrara çıkma )
biçiminde olabilir. Halsizlik, yorgunluk, baş
ağrısı, iştahsızlık, özellikle sabah saatlerinde
ortaya çıkan mide bulantısı, kusma, uykusuzluk, hafif bir nefes darlığı, ağızda kötü bir
tat, inatçı hıçkırıklar, solukluk, göz fırlaklığı
(egzoftalmi),görme bozuklukları, bilinç bozuklukları gibi belirtiler ortaya çıkabilmektedir.
Kronik böbrek yetmezliğinin kendisi, kalp
yetmezliği yaratan bir etken olmamakla birlikte, kronik böbrek yetmezliği vakalarında
yüksek tansiyon (hipertansiyon) ve kalp yetmezliğine oldukça sık rastlanmaktadır.
tadır. Kronik böbrek yetmezliği hastalarına
üremi geliştikçe, burun kanamalarına, deri
dokusu içine kanamalara (deride kendiliğinden gelişen morartılar biçiminde belirirler)
daha sık rastlanmaktadır. Yapılan incelemelerde bu hastaların kanama ve pıhtılaşma
zamanlarının normal olduğu görülmüştür.
Bu bulguya göre, hastalardaki kanama eğiliminin asıl sorumlusunun kılcal damarlardaki
bozukluklar olduğu düşünülmektedir.
İştahsızlık, sabah bulantıları, kusma, ağız
içi, mide ve bağırsak ülserleri, özellikle kanlı ishaller üreminin ciddi boyutlara ulaşmış
olduğu hastalarda sık rastlanan belirtilerdir.
Ağız içi ülserlerinin, ağızda kötü tadı, mide
bağırsak ülserlerinin nedeni, buralara ulaş-
karoten benzeri bir madde birikmektedir, bu
da deriye soluk-sarı bir renk kazandırmaktadır. Derinin soluk renginden sorumlu olan
diğer etken de anemidir (alyuvarlardaki sayıca azalma)
Kronik böbrek yetmezliğinde vücutta fazla
miktarda biriken üre, ter bezlerine oradan
da tere karışır. Bu durumda kronik böbrek
yetmezliği hastalarının teri, idrar gibi kötü
kokar. Uyku hali ve komaya kadar gidebilen
bilinç bozuklukları ağır üremi vakalarında
hemen hemen kural gibidir. Kanın sodyum
miktarındaki azalma (hiponatermi) vücut
asitliğinin artması (asidoz) ve vücut suyun
azalması (dehidratasyon) komayı yaratan
nedenlerdendir. Hiponatremi ve dehitratasyon kas kramplarına da neden
Börek yetmezliğinin tanıolabilmektedir. Uzun süre
sı kanda üre veya kreatiüremiden yatan hastaların sinin isimli maddelerinin
nir liflerinde, “miyelin kılıfı”
Kalbe Temiz
Kalpten Atıklı/Kirli
Kan Taşıyan
ölçülmesiyle mümkünbozulabilir. Bu durumda sinir
Kanı Taşıyan
Ana Toplardamar
Ana Atardamar
dür. İdrar incelemesi,
liflerinin sinirsel uyarıları iletradyolojik
yöntemler,
me zamanı uzamış bulunur.
Sol Böbrek
Sağ Böbrek
kanın biyokimyasal inceKaslarda güçsüzlük zayıflık
lemesi ve diğer laboratugelişir.
var incelemeleri böbrek
Üreter İdrar Taşır
Akut kronik böbrek yetmezlikÜreter
yetmezliğinin nedenini
Beyine
lerinde tedavi farklıdır. Böbrek
Mesanenin
Mesane İdrar Taşır
anlamaya yöneliktir.
Dolu Olduğunu
yetmezliği tedavisi hastanın
Bildiren Sinir
özelliğine ve böbrek yetmezMesaneyi Kapalı
Hastalarda
gelişen
Mesaneye
liğine yol açan hastalığa göre
Tutan Kas
Yayılmasını
ödemin en önemli neSöyleyen Sinir
değişir. Tedavi kesinlikle bir
Üretra
denlerinden biri kalp
doktor denetiminde olmalıyetmezliği ya da kan prodır. Tedavide en önemli nokteinlerinin azalmasıdır.
ta eğer var ise kan basıncı düşüklüğü veya
Kalp yetmezliğine bağlı olarak akciğerlerde
mış olan ürenin amonyağa parçalanıp bu yüksekliğinin kontrol altına alınmasıdır. Besödem gelişmekte, bu da nefes darlığına neden
amonyağında dokuları bozmasıdır. Bulantı ve lenme, sıvı ve tuz dengesinin sağlanması ve
olabilmektedir. Kronik böbrek yetmezliğinin
kusmanın önlenmesi vücudun sıvı-asit-sod- ilaçlar diğer tedavi yöntemleridir.
bir döneminde kesinlikle yüksek tansiyon
yum dengesinin düzeltilmesiyle gerçekleşir. Akut böbrek yetmezliği olan hastaların böb(hipertansiyon) gelişir. Böbrek yetmezliğinin
Bu belirtiler hastanın diyalize alınması ile rekleri iyi ve yeterli tedavi ile genellikle düağırlaşmasıyla birlikte vücutta daha fazla tuz
belirgin bir biçimde düzelmektedir. Kronik zelir. Böbrek yetmezliği ilerler ve kalıcı hale
tutuluyor olması yüksek tansiyona bağlı retiböbrek yetmezliğinde, deri dokusuna kal- gelirse başka tedavi yöntemleri gerekir:
na bozukluklarını geliştirebilir. Bu da yüksek
siyum birikmektedir. Bu durum ise şiddetli 1-Diyaliz
tansiyonun tedavi edilmesi gerektirmektedir.
kaşıntılara neden olmaktadır. Kalsiyumun 2-Böbrek nakli
Kronik böbrek yetmezliğinde anemi (alyuvarderide birikmesinin nedeni kronik böbrek
larda sayıca azalma) hemen hemen kuraldır.
yetmezliğinde gelişen parat hormon fazlalığı- Böbrek yetmezliğinde erken tanı ve tedavi
Aneminin ağırlık derecesi ise kanda biriken
dır. Bu gibi vakalarda günlük banyolar, bazen çok önemlidir. Günümüzde kullanılan ilaçlarüre ile doğru orantılıdır. Üremik hastalarda
kaşıntının azalmasını sağlayabilmektedir.
la, hastaların bilinçli olması ve kontrol atında
(üremi=kanda aşırı miktarda üre birikmesi)
kalması ile hastaların son dönem böbrek yet, kronik böbrek yetmezliğinin seyri sırasında
Parat hormonun salgılandığı paratiroit bezle- mezliğine girme zamanı oldukça uzamıştır.
kanda pıhtılaşma bozuklukları da gelişmekte
rinin çıkartılmasi ise bir diğer tedavi yönteve bu hastaların kanamaya eğilimleri artmakmidir. Kronik böbrek yetmezliğinde vücutta
Uzm. Dr. Öznur KAL
Nefroloji Uzmanı
B.Ü. KONYA UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
İstanbul Sağlık Uygulama ve
Araştırma Merkezi Diyaliz Merkezi
1985 Yılında İstanbul’da hizmete giren Diyaliz Merkezimizin temel atma töreninde, Sn. Haberal, Hastane
Müdürümüz Sn. Mustafa Birben ve tıp fakültesi eski dekanlarımızdan merhum Sn. Nevzat Bilgin ile birlikte...
İstanbul’da 2007 yılına kadar hastalarımıza hizmet verdiğimiz eski binamız...
Altunizade Mahallesi Oymacı Sokak, No: 7 Üsküdar/İstanbul
Tel: 0216 554 15 00/ 2251 Faks: 0216 474 51 45
DİYALİZ EKİBİMİZ
1985 yılında Türkiyenin ilk organ nakli ve
diyaliz merkezi olarak İstanbul’da Prof. Dr.
Mehmet Haberal başkanlığında 50 makine
kapasite ile hizmete açılan merkezimiz 2007
yılında İstanbul Başkent Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesinin açılmasıyla
Hemodiyaliz ve Periton diyalizi olarak hastane bünyesinde hizmetine devam etmektedir.
Nefroloji bölümü bünyesinde çalışmakta
olan diyaliz ünitemizde; diyaliz hekimlerimiz, organ nakil koordinatörlerimiz, sosyal
hizmet uzmanımız, hemşirelerimiz, teknisyenlerimiz ve diyetisyenimizden oluşan bir
ekiple hizmet vermekteyiz
Hemodiyaliz ünitemizde, 42 hemodiyaliz
makinası bulunmaktadır. Makinaların 31 ‘i
negatif, 9’u HCV pozitif ve 2’si HBV pozitif
olarak dağılmaktadır. HCV(+) ile HBV(+)
hastaları ayrı odalarda tedavi edilmektedir.
Bununla birlikte Reverse osmos su sistemi
ile etkin bir hemodiyaliz hizmeti vermekteyiz. Merkezimizde seanslarımız, haftanın 6
günü günde üçer seans olmak üzere gruplandırılmıştır. Ayrıca acil durumlarda 7 gün
24 saat hastane bünyesinde diyaliz imkanımız bulunmaktadır.
Başkent Üniversitesi Hastaneleri / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı
21
Bünyemizde bulunan Periton diyalizi ünitemizde medikal takibi nefroloji öğretim üyeleri tarafından yapılan hastaların, eğitimi ve
medikal desteği 2 sertifikalı periton diyalizi
hemşiresi tarafından yapılmaktadır. Merkezimizde elle değişim periton tedavisi ve aletli
evde yapılan periton diyalizi tedavisi eğitimi,
takibi yapılmaktadır. Ünitemizde hastalarımızın tıbbi takibi ve sosyal etkinlikleri, hayat tarzı değişikliği doktorlarımız ve eğitimli
hemşire ekibimiz tarafından desteklenmekte
ve kontrol edilmektedir.
kronik böbrek yetmezliği olan uygun hastalarımıza organ nakli kısa sürede tüm taramaları yapılarak gerçekleştirilmektedir. Organ
naklinden sonraki hayatta, organ nakli ekibi
ve nefrologlarımız hastanın takibini yapmaktadır.
Merkezimizde, ekibimiz kronik böbrek hastalığı tanısı almış olan ancak diyaliz tedavisi
gerektirmeyen hastalarımıza da hayat tarzındaki değişikliklere yönelik diyet, ilaç kullanımı, sosyal hayattaki önlemler ..vb konularda
eğitim ve takip yapılmaktadır.
Diyaliz hastalarımız hastane olanaklarından
ücretsiz ve zahmetsiz bir şekilde faydalanmaktadır. Hastane olanaklarımız arasında
poliklinik hizmetleri, yatarak tedavi , yoğun
bakım hizmetleri , 24 saat acil diyaliz hizmeti
, plazmaferez , HDF(Hemofilter), girişimsel
radyoloji işlemleri(AVFistül, geçici ve kalıcı kateter vs..)verilmektedir. Bununla birlikte
hastalarımızın böbrek yetmezliği dışındaki
dahili ve cerrahi tedavi ve takip olanakları
sunulmaktadır.
Diyaliz merkezimizde hastalarımızın huzuru
ve mutluluğu bizim için çok önemlidir. Hastaların sosyal hayatlarındaki yaşam kalitelerinin yüksek tutulması amacı ile sosyal
hizmet uzmanımız öncülüğünde; tiyatro ,
grup faaliyetleri, piknikler, ..vb faaliyetler
yapılmaktadır. Sosyal aktiviteler, geziler ve
en önemlisi de hastalarımızın kendilerinin
yer aldığı tiyatro oyunları düzenlenmektedir. Hastalarımız tarafından oynanan tiyatro
oyunlarımız çok ilgi görmüş ve tekrarları
sergilenmiştir. Sosyal hizmet uzmanımız,
hastaların günlük hayatta karşılaştığı sıkıntıların çözümünde de grupla birlikte destek
olmaktadır.
İstanbul Başkent Üniversitesi Uygulama
ve Araştırma Hastanesinin aynı zamanda
ORGAN NAKLİ MERKEZİ olması nedeniyle
Zübeyde Hanım Uygulama ve
Araştırma Merkezi/Diyaliz Merkezi
Caher Dudayev Bulvarı No: 75 Bostanlı/Karşıyaka/İZMİR
Tel: 0232 241 10 00/1076 Faks: 0232 336 94 21
Başkent Üniversitesi Hastaneleri / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı
2012 yılında, Başkent Üniversitesi Zübeyde
Hanım Uygulama ve Araştırma Merkezi Diyaliz Ünitesi; 27 aktif, 1 yedek diyaliz cihazı ile
hizmet vermektedir.
Kurulduğu 3 Eylül 1994 - 1 Temmuz 2012
tarihleri arasında, 23568 hastaya toplam
302889 seans diyaliz hizmeti gerçekleştirilmiştir.1 Ocak 2012 -1 Temmuz 2012 tarihleri
arasında 131 hastaya toplam 6904 seans diyaliz hizmeti verilmiştir. 1994 ‘ten beri transplantasyon olan hasta sayısı 55’dir.
Nikkiso DBB-06 model gelişmiş hemodiyaliz
makinaları kullanılan merkezimiz; 1 uzman
hekim, 3 pratisyen hekim, 6 hemşire i1e 1
sorumlu hemşire, 2 sekreter, 1 sosyal hizmet uzmanı, 1 diyetisyen, 2 yardımcı sağlık
teknisyeni ve 5 yardımcı personel ile hizmet
vermeyi sürdürmektedir.
Ünitemizdeki 3 ayrı klimalı diyaliz salonunda
hastalarımız, hepatit ölçümlerine uygun olarak diyalize girmektedir. (HBS Ag(+) hastalar
için 3 makinalı, HCV(+) 6 makinalı ayrı bir
salonumuz mevcuttur.)
Hastanemizde günde sabah ve öğlen olmak
üzere 2 kez ve gerekli hallerde akşam seansı
uygulanmaktadır.
Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi Nefroloji Ana Bilim Dalı ile merkezimiz koordineli olarak çalışmakta, rotasyon ve eğitim
programları gerçekleştirmektedir.
Hemodiyaliz Ünitesi’nde hastalara; Halkla
İlişkiler Birimi ile koordineli olarak sosyal
hizmet uzmanı tarafından sürekli sosyal ve
psikolojik destek verilmektedir. Hemodiyaliz
hastalarımız seans sırasında kulaklıkla istediği tür müzik dinleyebilir, kütüphanemizden
yararlanabilir, haftalık ve aylık magazin dergilerini, günlük gazeteleri okuyabilir, bireysel televizyonlarından istedikleri programı
seyredebilirler.
Sosyo-ekonomik yardım faaliyetleri ve moral
amaçlı kültür aktiviteleri düzenlenmektedir.
Merkezimizde şimdiye kadar okuma yazma
bilmeyen hastalarımız için okuma – yazma
kursu düzenlenmiştir. El sanatları çalışmalarıyla Atatürk ve Bayrak motifleri işlenmiştir.
Takı kursları verilerek sonrasında ürettikleri
takılar kermeste değerlendirilmiştir. Moral ve
motivasyonlarını geliştirmek amaçlı birçok
özel ve devlet tiyatro oyunlarına, sinema ve
konser organizasyonlarına katılımları sağlanmıştır. Her yıl hasta, hasta yakınları ve diyaliz personelimizle birlikte bahar piknikleri
düzenlenmektedir. Özel günler hastane içerisinde küçük aktivasyonlarla kutlanmaktadır.
Ege Bölgesi ve İzmir’de yeni açılan birçok
diyaliz merkezi olmasına karşın, merkezimiz
gerek hasta gerekse makina sayısı açısından
en yoğun hasta potansiyeline sahip merkez
olmaya devam etmektedir.
Diyaliz hastalarımızın tüm sağlık problemleri hastane bünyesinde mevcut olan tüm
branşlardaki polikliniklerimizle ve laboratuvar desteğimizle çözülebilmektedir. Yataklı
servisimizin varlığı hastalarımız için ayrı bir
avantajdır. Hizmet anlayışımız ve deneyimli
ekibimiz hastanemizin tercih edilmesinde
etkendir. Hastanemiz ve hemodiyaliz merkezimiz haftanın 7 günü 24 saat kaliteli, güler
yüzlü ve çağdaş hizmet anlayışı ile hastalarımıza en mükemmel sağlık hizmetini sunmaya
devam etmektedir.
HEMODİYALİZ SERVİSİ
SOSYAL ETKİNLİKLERİ
*Diyaliz merkezimizde tedavi gören hastalarımıza günlük gazete dergi ile gündemi izlemelerine olanak sağlanmaktadır.
DİYALİZ EKİBİMİZ
23
*Eğitsel olarak okuma bilmeyenlere okuma
yazma kursu düzenlenmiştir
*El sanatları çalışmaları yapılarak Atatürk ve
bayrak motifleri sergilenmiştir
*Takı kursları verilerek sonrasında ürettikleri
takılar kermeste değerlendirilmiştir
*Hastalarımızın moral ve motivasyonlarını
geliştirmek amacıyla bir çok özel ve devlet
tiyatro oyunları , sinema ve konser organizasyonları düzenlenmiştir
*Her yıl hasta ,hasta yakınları ve diyaliz personelimizle birlikte geleneksel bahar piknikleri düzenlenmektedir
* 21 Kasım 2011 sinema etkinliği
*8 Mart 2012 Dünya Kadınlar Günü kadın
hastalarımıza çiçek verilerek kutlandı
*31 Mart 2012 tiyatro etkinliği, Karşıyaka
Belediye Tiyatrosu Aşk Evlerden Uzak oyunu
*3 Haziran 2012 Foça’da hasta ve yakınlarına
piknik organizasyonu düzenlenmiştir
*Hemodiyaliz hastalarımızı aile ortamında
çevresi ile tanımak ve psikososyal destek
vermek için ayda 2 kez ev ziyaretleri düzenlenmektedir.
Mesude Özserin
Sosyal Hizmet Uzmanı
DİYALİZ NEDİR?
Başkent Üniversitesi Hastaneleri / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı
Böbrekler nefron olarak tanımlanan hücresel birimlerden oluşmaktadır. Nefronların
çeşitli nedenlerle anne karnındayken zarar
görmesi veya oluşmaması ya da sonradan
hasar görmesi böbreğin işlevini yeterli yapamamasına neden olur ki bu durum böbrek
yetmezliği olarak adlandırılır. Bu hasar kısa
sürede gelişmiş ve geriye döndürülebilir ise
akut böbrek yetmezliği, kalıcı hasar oluşmuş
ve geriye dönüşümlü değil ise kronik böbrek
yetmezliği olarak tanımlanır.
Kronik böbrek yetmezliğine neden olan hastalıklar arasında şeker hastalığı ve yüksek
tansiyon önde gelmektedir. Diğer nedenler
ise böbreğin mikrobik veya mikrobik olmayan iltihabi hastalıkları, kalıtsal hastalıklar,
böbrek taşı, doğuştan gelen yapısal bozukluklar, yanlış ilaç kullanımı olarak sıralanabilir.
Kronik Böbrek Yetmezliğinde Son Tedavi Seçeneği:
DİYALİZ
Son dönem böbrek yetmezliğinde yiyeceklerimizin vücudumuzda parçalanması sırasında oluşan ve normalde idrarla atılan üre
gibi zararlı maddeler ile suyun fazlası atılamamakta ve vücudumuzda birikmektedir. Bu
maddelerin vücuttan uzaklaştırılması işlemi
ise temizlenme anlamına gelen diyaliz tedavisi ile gerçekleştirilmektedir.
Dünyada diyalizle ilgili ilk çalışmalar ve görüşler 1854′ten önce ortaya çıkmasına rağmen, 1950′ye kadar pratik tedavi yöntemlerinden biri olamamıştır. İlk kez 1944 yılında
Hollandalı bir hekim olan Kolff tarafından
akut böbrek yetmezlikli bir hastaya uygulanan hemodiyaliz ile öncelikle hastaların
yaşam süresi uzatılmış ve yaşam kalitesinin
artması sağlanmıştır.
Diyaliz, hemodiyaliz ve periton diyalizi olmak
üzere ikiye ayrılmaktadır.
•Hemodiyaliz genellikle hastanede veya bir
hemodiyaliz ünitesinde uygulanır. Ancak
uygun makine ve ekipmanla evde de uygulanabilmektedir. Hemodiyaliz genellikle haftada 3 kez, 4 saat süre ile özel tasarlanmış
hemodiyaliz makineleri yoluyla hastanın
kanının özel mayi setleri ile dışarı alınıp makineden geçirilerek temizlenip kanın tekrar
hastaya geri verilmesi işlemidir (resim 1).
Hemodiyaliz ile biriken atık maddelerin temizlenmesi dışında kullanılan bikarbonatlı
solüsyonlar sayesinde vücudun asid baz
dengesi de korunmaktadır.
Hemodiyaliz işlemi sırasında çapı 1-5nm
olan süzgeç görevi olan yarı geçirgen bir
zar kullanılır. Bu zardaki deliklerden sodyum, potasyum, üre gibi küçük moleküller
geçebilirken, protein gibi büyük moleküller
geçememektedir. Hastanın kanı ince zardan
yapılmış borucukların içinden geçirilir (diyalizör) ve zarın diğer tarafından geçen bir
sıvıya (diyaliz solüsyonu-diyalizat) karışarak
vücuttan uzaklaştırılmaları sağlanır. Hemodiyaliz için yeterli kan akımı ise en çok hastanın ön kolunda atardamarlarından biri ile
toplardamarlarından birinin birleştirilmesi ile
oluşturulmuş bir “fistül” aracılığı ile sağlanmaktadır.
•Periton diyalizi ev ortamında karın içine
katater yerleştirerek özel hazırlanmış solüsyonları karın içine verip, 4-8 saat bekledikten
sonra vücutta istenmeyen maddeleri ve fazla
sıvıyı içeren karın sıvısını geri alma şeklinde
uygulanır.
Kronik Böbrek Yetmezliği ve
Transplantasyon
Son dönem böbrek yetmezliği tedavisinin en
iyi şekli sağlıklı bir verici böbreğin başarılı
şekilde naklidir. Ancak, tüm dünyada yeterli miktarda organ bağışı mevcut değildir.
Bazen, tıbbi veya kişisel nedenler de böbrek
naklini imkansız kılabilmektedir. Maalesef
ülkemizde organ bağışı henüz istenen düzeye ulaşamamıştır ve birçok kronik böbrek
yetmezliği hastası böbrek naklinden mahrum
kalmaktadır. Bu nedenle ülkemiz insanının
empati yaparak organ bağışına desteğini
esirgememesini arzu ediyoruz.
Kronik Böbrek Yetmezliği
Sürecinde Destek Tedaviler
Kronik böbrek yetmezliği sürecinde ve diyalize giren hastalarda hastalığın verdiği yan etkileri azaltmak, hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak amacıyla özel bir diyet uygulaması,
bazı hastalıklara özgün ilaçların kullanılması
gereklidir. Bunlar hastaların göreceli olarak
uygun ve daha sağlıklı beslenmesini ve bazı
maddelerin birikimini önleyici önlemlerdir.
•Diyet: Tedavide en önemli noktalardan birisi uygun diyet tedavisidir. Kronik böbrek
yetmezliğinde (KBY) diyet her zaman kişiye
özeldir. Özellikle de hastanın diyalize girme
sıklığı, diyaliz yöntemi, kan bulguları, kişinin
ağırlığı, idrar çıkışı olup olmaması, cinsiyeti
ve yaşı önem kazanmaktadır. KBY hastalarında genel olarak günlük 30-35 kkal/kg kalori
ve 0,8-1 g/kg/gün proteinli diyet verilmeye
çalışılır ancak hastanın kilolu veya olması
gereken ağırlığın altında olmasına göre enerji
ihtiyacını değişmektedir.
Diyette tuz alımı kısıtlanmalı, sıvı miktarı idrar
miktarı ile doğru orantılı olarak ayarlanmalı;
idrar azaldıkça tüketilen sıvılar da azaltılmalıdır.
Kronik böbrek yetmezliği hastalarında dikkat
edilmesi gereken konulardan birisi de kan
fosfor değeridir. Yüksek fosfor düzeyi, kemik
ve eklem deformitelerine neden olmaktadır.
Bu nedenle günlük fosfor alımı, kurubaklagiller, kaşar peyniri, balık, çikolata, kurutulmuş sebze ve meyveler, meşrubatlar, kahve
ve kakao gibi yiyecekler sınırlandırılarak
800-1000 mg arasında tutulmalı; gerekirse
tedaviye fosfor bağlayıcı ilaçlar eklenmelidir.
Potasyum KBY hastalarında idrar ile atılamadığından, gereksinimden fazla tüketilmesi
hayatı tehdit edebilmektedir. Bu nedenle potasyumdan zengin olan patatesin, bazı sebzelerin (ıspanak, semizotu, asma yaprağı, tere,
roka, kara lahana, enginar, kereviz, bakla) ve
meyvelerin (kavun, kayısı,nar,muz) alımının
kısıtlanması önerilmektedir.
•İlaç Tedavisi: Yüksek tansiyonu ve şeker
hastalığı olan hastaların doktorlarının önerileri doğrultusunda hastalıklarını kontrol
altına almaları ve tedavilerini ihmal etmemeleri son dönem böbrek yetmezliği gelişimini
geciktirebilmekte hatta engelleyebilmektedir.
Günümüzde tansiyon ilacı, D vitamini çeşitleri, hastaların yüksek fosforunu düşürmek
için kullanılan fosfor bağlayıcı ajanlar ve
anemi (kansızlık) tedavisi ile yaşam süresi ve
kalitesi olumlu yönde etkilenmektedir.
Uzm. Dr. Bahar GÜRLEK DEMİRCİ
B.Ü. KONYA UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
Yalova Diyaliz Merkezi
Adres: Gazi Osmanpaşa Mah. Barbaros Sokak No: 19 Yalova, TÜRKİYE
Tel: 0226 810 00 10 Faks: 0226 810 00 14
DİYALİZ EKİBİMİZ
Başkent Üniversitesi Hastaneleri / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı
Merkezimiz kurucu Rektörümüz
sayın Prof.Dr.Mehmet Haberal tarafından ülkemizin ilk kırsal diyaliz
merkezi olarak 27.12.1997 tarihinde Başkent Üniversitesi Elmalık
Diyaliz Merkezi olarak açıldı. Türkiyenin ilk kırsal diyaliz merkezinin
Yalova’da açılmasında Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi Vakfı’nın
destekçilerden Cici Anne’nin Yalovalı olması ve yerel halkın istekleri
etkili olmuştur. Başkent Üniversitesi Elmalık Diyaliz merkezi 1999 yılında olan marmara depremi sonrasında hocamızında bizzat katılımıyla
depremzedelere önemli hizmetler
vermiştir. Hizmetini yaygınlaştırmak amacıyla Yalova’nın merkezine taşınarak, 15.10.2010 tarihinde
Başkent Üniversitesi Yalova Diyaliz
Merkezi olarak çalışmaya başlamıştır. Merkezimiz 5 katlı müstakil
binasında 25 makine kapasitesi ve
15 personeli ile Yalova’da diyaliz
hastalarına hizmet vermektedir.
HCV(+) ile HBV(+) hastalar için,
ayrı yatak, ayrı odalarda tedavi yapılmaktadır. Bununla birlikte Reverse Osmos Su Sistemi ile ektin
hemodiyaliz hizmeti vermekteyiz.
Merkezimizde, haftanın 6 günü
günde üçer seans olarak tedavi
imkânı sağlamaktadır.
2010 yılında Yalova’ya taşınana kadar diyaliz hizmeti verdiğimiz binamız ...
27
İskenderun Diyaliz Merkezi
Adres: Arsus Yolu Gürsel Mah. Eyüp Sultan Cad. No:136 İskenderun, TÜRKİYE
Tel: 0 326 618 1305 Faks: 0 326 618 7653
Başkent Üniversitesi Hastaneleri / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı
Kışla Diyaliz Merkezimize bağlı İskenderun merkezimizde 34 cihazı ile
80 hastaya hemodiyaliz hizmeti verilmektedir. Hastalarımıza tıbbi destek
devamlı olarak sürdürülürken belirli aralıklarla da kurumumuzda tıbbi
kontroller yapılmaktadır.
Tüm diyaliz hastalarımızın aylık kan
sayımları, biyokimyasal tetkikleri, akciğer grafileri, EKG ve Ekokardiyografileri ile izlenmektedir. İleri inceleme
yapılması gereken hastalarımıza en
son teknolojik cihazlarla laboratuar ve
görüntüleme hizmetleri verilmektedir.
29
Adana Uygulama ve Araştırma
Merkezi Kışla/Diyaliz Merkezi
Kazım Karabekir Mahallesi Gülhatmi Caddesi No: 37/A Yüreğir/ADANA
Tel: 0 322 344 4444 Faks: 0 322 344 4445
DİYALİZ EKİBİMİZ
Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Nefroloji Bilim Dalına bağlı olarak
2 Haziran 1998 tarihinde Adana Yüreğir’de
hizmete geçmiş olan Başkent Üniversitesi
Adana Uygulama ve Araştırma Hastanesi
bünyesinde kurulan Hemodiyaliz ünitemiz
2007 tarihinden itibaren Kışla Yerleşkesinde
hastalara hizmet vermeye devam etmektedir.
Nefroloji Bilim Dalı bünyesinde Hemodiyaliz ünitemizde 3 doçent, 2 nefroloji uzmanı,
1 dahiliye uzmanı, 2 nefroloji yan dal asistanı, 5 sertifikalı hemodiyaliz hekimi, 15’i
sertifikalı toplam 21 hemşire ve 9 teknisyen,
1 psikolog, 1 diyetisyen ve 1 sosyal hizmet
uzmanından oluşan deneyimli ekip çalışmasıyla hastalarımıza kaliteli güleryüzlü hizmet
vermekten büyük bir keyif ve mutluluk duymaktayız.
96 ruhsatlı Nikisso marka hemodiyaliz cihaz kapasiteli hemodiyaliz ünitesinde ayda
ortalama 400 hastaya ayaktan hemodiyaliz hizmeti verilmektedir. Diyaliz tedavileri
Pazartesi, Çarşamba-Cuma veya Salı-Perşembe-Cumartesi günleri 07.00-11.00 veya
12.00-16.00 saatleri arasında ortalama 4
Başkent Üniversitesi Hastaneleri / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı
saatlik günde 2 farklı seansta yapılmaktadır.
Diyaliz ünitesine hastaların transferi özel
konforlu servis araçlarıyla sağlanmaktadır.
Hemodiyaliz ünitesinde hastalarımız Hepatit
B ve Hepatit C durumlarına göre ayrı olarak maksimum 12 kişilik salonlarda diyaliz
seanslarında uluslararası tıp standartları
doğrultusunda nefroloji uzmanı sorumluluğunda, diyaliz sertifikasına sahip hekim ve
hemşire, psikolog, diyetisyen ve sosyal hizmet uzmanları ekibince tedavi edilmektedir.
Merkezimizin sorumluluğunda 100 hastaya
ayaktan periton diyalizi uygulanmaktadır.
Kadavradan organ nakline tıbbi bir engeli olmayan tüm hemodiyaliz hastalarımız 8 Şubat
2010’dan itibaren Böbrek Nakli Ünitemizde
kadavradan organ nakli bekleme listelerine
kayıt edilmektedir. Nakil hazırlığında hastalarının ameliyat öncesi ve ameliyat sonrası
takipleri ayrıntılı olarak konunun uzmanları
tarafından hastanemiz bünyesinde yapılmaktadır.
Türkiye’nin en büyük ve modern diyaliz merkezi olan merkezimizde hastalarımızın sosyo-
31
kültürel ihtiyaçları da önemsenmektedir. Bu
kapsamda düzenli olarak toplu halde Adana
Devlet Tiyatrosu, Büyükşehir Tiyatrosu ve diğer tiyatro gruplarının oyunları izlenmektedir.
Ayrıca Türkiye’de ilk ve tek olarak; “Yaşamlar
dinamik amaçlarla güçlenirler, yaşamın kırılma noktasından yeniden oluşum” ilkesinde
diyaliz hastaları, hasta yakınları ve çalışanlarla ortaklaşa dönem dönem çeşitli tiyatro
oyunları (atölye çalışmaları) yapılmakta ve
yine Adana Devlet Tiyatrosunda seyircisiyle buluşturulmaktadır. Bu teatral çalışmaların hastalarımıza en büyük katkısı, sahip
oldukları potansiyellerini keşfetmeleri, yeni
değerleri ve kavramaları günlük yaşamlarına, davranışlarına kolayca transfer etmelerini
sağlamasıdır. Yine hasta ve yakınlarının genelde içinde oldukları psiko-sosyal izolasyonu aşma amaçlı Adana ve çevresinde tarihi
ve kültürel gezi faaliyetleri düzenlenmektedir.
Duruma göre yazar/şair okumaları gibi edebi
etkinlikler, resim, heykel sergileri, müzikal
sunumlar vb. sanatsal etkinlikler topluca
grup olarak ziyaret edilmektedir. Hasta ve yakınları ile sağlığa dair yararlı çeşitli panel ve
toplantılar ziyaret edilmektedir.
Diyaliz Nedir?
Hemodiyaliz, böbrek yetersizliği nedeniyle
vücutta birikmiş olan üre, kreatinin, potasyum, fosfor gibi çeşitli zararlı ürünlerin ve
suyun, vücut dışında yer alan yarı geçirgen
bir membran (zar) yardımıyla, kandan temizlenmesi işlemidir. Önceden hazırlanmış bir
damar giriş yolu (fistül) veya acil durumlarda
kateter denilen büyük damar içine yerleştirilen PVC yapıda bir borucuk vasıtasıyla kan
damardan alınıp temizlendikten sonra geri
verilmektedir.
Periton Diyaliz Nedir?
Periton diyalizi karın zarı içine önceden yerleştirilip hazırlanmış bir kateter aracılığı ile
gündüz belli aralıklarla veya gece devamlı
makine- gündüz boş (APD- gece makinesi)
yöntemlerinden biri ile zararlı atıkların kandan temizlenme işlemidir.
Periton Diyaliz ile Hemodiyalizin Farkı Nedir?
Hemodiyaliz genellikle haftada 3 kez 4’er saat
hastane veya bağımsız diyaliz merkezlerinde
tıbbi personel yardımıyla gerçekleştirilirken
periton diyalizinde hasta evde kendi diyalizini kendi yapmaktadır.
Yeterli Diyaliz Nedir ?
Diyaliz yeterliliği her şeyden önce hastanın
hiç bir şikayetinin olmaması, kendini iyi
hissetmesidir. Hastanın iştahının iyi olması,
hatta kilosunun artması diyalizin yeterli olduğunu düşündürür. Ayrıca hastanın hipertansiyonunun olmaması, hematokritin (kan
sayımının) %30 ‘un üzerinde olması, kan
fosfor düzeyinin 5.5 mg/dl’nin altında olması, beslenmenin ölçüsü olarak serum albumin ve kolesterol düzeylerinin normal olması
diyalizinin yeterli olduğunu gösterir.
SORULARLA
DİYALİZ
Başkent Üniversitesi Hastaneleri / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı
Ayrıca; diyaliz giriş ve çıkış üre değerleri
ölçülüp, matematiksel formüllerle diyalizin
yeterliliği ölçülmeli ve aylık olarak takip edilmelidir.
Diyaliz Hastalarının
Beslenmelerinin
Birincil Amacı Nedir?
Amacına gelince de hastada sıvı ve elektrolit
bozukluklarının artmasını ve üremi semptomlarının fazlalaşmasını engelleyerek daha
rahat bir yaşam sağlamaktır.Çünkü diyete
olan uyumsuzluk hastalarda ciddi elektrolit
dengesizliklerine ve dolayısıyla da ölümle
sonuçlanan üzücü durumlara yol açmaktadır.
Periton diyalizinde beslenme daha liberal
olup daha yüksek protein alımı mümkündür.
Hastaların çoğunda geri kalan kısmi böbrek
fonksiyonu, günlük idrar miktarı ve kan basıncı sıvı ve tuz kısıtlama gereksinimlerini
hastalar arasında değişken kılabilir.
Diyaliz Hastaları İşlerine
Devam Edebilir mi?
Evet, diyalize başladıktan kısa bir süre sonra
yeniden işinize dönebilirsiniz. Sağlık ekibinize danışıp ne zaman işe başlayabileceğiniz
hakkında bilgi edinebilirsiniz. Ayrıca işvereninizle konuşarak çalışma saatlerinizi ve iş
yoğunluğunuzu düzenleyebilirsiniz. Periton
diyalizinde eğer çiftli torba değişimi yapıyorsanız, iş yerinizde değişim yapabileceğiniz
uygun bir yer ayarlamalısınız.
Diyaliz Hastaları
Eğitimlerine Devam
Edebilir mi?
Evet, böbrek yetmezliği olan okul çağı çocukları veya üniversite öğrencileri diyalize başladıktan kısa bir süre sonra yeniden eğitimlerine devam edebilirler. Periton diyalizinde eğer
çiftli torba değişimi yapıyorsanız okul idaresi
ile konuşarak değişim yapabileceğiniz uygun
bir yer ayarlayabilirsiniz.
Diyaliz Hastaları Seyahat
Edebilir mi?
Evet, diyaliz hastası olmanız seyahat yapmanıza engel değildir. Bir seyahat planı yaparken dikkat edecekleriniz,
* Doktor ve hemşirenizin onayını alınız.
* Gideceğiniz yerde, ulaşabileceğiniz sağlık
merkezlerini öğreniniz.
* Yanınıza mutlaka yeterli miktarda kullandığınız diyaliz malzemesini alınız.
Hemodiyaliz hastalarının seyahat edecekleri
bölgede uygun bir diyaliz merkezi ayarlamaları ve kendi merkezlerinden diyaliz epikrizlerini almaları uygun olur.
Diyaliz Hastaları
Cinsel Hayatlarına Devam
Edebilir mi?
Evet, diyaliz hastası olmak cinsel yaşantınızda pek fazla sınırlama getirmez. Bayan
hastaların hamile kalmamaları için doğum
kontrol yöntemlerinden birini kullanmaları
uygundur. Bu konu ile ilgili problemlerinizi
ve merak ettiklerinizi doktorunuz ve de hemşireniz ile konuşabilirsiniz.
Diyaliz Hastaları
Yüzebilir mi?
Evet, kateter çıkış yerinizde herhangi bir
problem yoksa, temizliğinden emin olduğunuz denizde (sabahları) kalabalık olmayan
yerlerde yüzebilirsiniz. Doktorunuz ve hemşirenizle görüşerek bu konu ile ilgili almanız
gereken önlemleri ve yapmanız gerekenleri
ayrıntılı olarak öğreniniz.
Diyaliz Hastaları Egzersiz
Yapabilir mi?
Evet, doktor ve hemşirenizin onayını alarak
egzersiz planı yapabilirsiniz. Yapacağınız egzersiz planında dikkat edecekleriniz,
•Sürekli yapabileceğiniz bir aktivite olması
Ör: Yürüyüş, yüzme, bisiklete binme.
• En az haftada üç gün egzersiz yapmalısınız.
•Egzersiz süresini 5 dakika ile başlayıp yavaş yavaş arttırarak 30-45 dakikaya yükseltebilirsiniz.
•Egzersize başladığınız ilk günlerde yanınızda bir arkadaş bulundurunuz.
Kronik Böbrek
Yetmezliklerinde Hangi
Tedavi Seçeneği Daha
Avantajlıdır?
Diyaliz teknolojilerinde günümüzde çok
önemli gelişmeler yaşanmakta hatta bazı
hastalarda evde hemodiyaliz uygulaması
gündemde olmakla birlikte diyaliz tedavileri
beraberinde yaşamda bazı kısıtlama ve disiplinler gerektirmektedir. Böbrek nakli diyaliz
tedavilerine göre gerek yaşam süre ve kalitesi
gerekse maliyet açısından çok daha avantajlı
olup diğer yandan operasyon sonrası gelişebilecek bazı komplikasyonlar, böbrek reddi
riski nedeniyle ömür boyu bağışıklık baskılayıcı ilaç kullanımı gerektirmektedir. Yüksek
tansiyon ve şeker hastalığı nakil sonrası gelişebilen veya devam edebilen sorunlar olup
uygun diyet ve ilaç tedavilerini gerektirebilmektedir.
Uzm. Dr. Gültekin GENÇTOY
İç Hastalıkları ve Nöroloji Uzmanı
B.Ü. ALANYA UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
Alanya Uygulama ve Araştırma
Merkezi/Diyaliz Merkezi
Saray Mah. Yunus Emre Caddesi No: 1 07400 Alanya / ANTALYA
Tel: 0242 511 25 11/3109 Fax: 0242 511 55 63
Başkent Üniversitesi Hastaneleri / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı
Diyaliz Merkezimiz Temmuz 2000 tarihinden
itibaren hizmet vermektedir.
Ekibimiz, nefroloji uzman hekimleri, diyaliz
uzman hekimleri, diyetisyenler, diyaliz hemşireleri ve diyaliz teknikerlerinden oluşmaktadır. Alanya Diyaliz Merkezimizde 34+2 adet
son teknoloji ürünü makinemiz bulunmaktadır. (NİKKİSO DBB 2002 2ADET,2003 2
ADET,2004 13 ADET,2006 4 ADET,2008 10
ADET,2010 3 ADET, GAMRO AK 95 2 ADET)
Temmuz 2012 itibariyle 149 hastamız mevcuttur.
Diyaliz hizmetlerimiz için saat sınırlaması
bulunmamaktadır. Yaz dönemi 3.seans uygulamamız dışında sabah ve öğlen seansımızla hizmet vermekteyiz.
Hepatit B C hastaları için tamamen ayrı salon
ve makine ve ekipmanlar kullanılmaktadır.
Merkezimizde hastalarımızın dinlenebilecekleri salonlar bulunmaktadır.
Hasta yataklarımız hastanın isteğine bağlı
DİYALİZ EKİBİMİZ
olarak otomatik olarak ayarlanabilmektedirler.
Hastalarımıza yemek ve ara öğün ihtiyaçları
hastanemiz tarafından sağlanmaktadır.
Hastalarımıza şahsi eşyalarını koyabilecekleri
kilitli dolaplar tahsis edilmektedir.
Diyaliz hastalarımızın merkezimize geliş ve
gidişleri için verdiğimiz servis hizmeti ücretsiz olarak sunulmaktadır.
Hastalarımızın tedavi takipleri titizlikle yapılmakta olup tüm bilgileri şahsi dosyalarında
toplanmaktadır.
Merkezimizde hastalarımız için kullanılan
malzemeler, dünya standartları esas alınarak
seçilmektedir.
Bütün sigorta kurumları (Emekli Sandığı,
Sosyal Sigortalar Kurumu, Bağ-Kur, Yeşil
Kart)ile sözleşmelerimiz mevcuttur.
Yurtdışından gelen hastalarımıza da Seyahat
Diyalizi verebilecek bilgi ve beceriye sahip
bir ekibimiz mevcuttur.
Sosyal güvence kapsamında olan hiçbir hastadan verdiğimiz hizmet karşılığı olarak eks-
35
tra ücret talep etmemekteyiz.
Hizmetler: Merkezimizde, bikarbonatlı hemodiyaliz hizmeti yanında hemoperfüzyon, hemodiyafiltrasyon, CAPD ve APD ile 24 saat
sürekli acil servis ve yoğun bakım diyaliz
olanağı mevcuttur. Ayrıca, HBV (+) ve HCV
(+) hastalarına da ayrı cihaz ve salon imkanı
sağlanmaktadır. Single Needle uygulamaları
kurumumuzda başarı ile yapılmaktadır.
Merkezimiz sorumluluğunda birçok hastaya
periton diyalizi hizmeti verilmekte, Hastalarımıza tıbbi destek devamlı olarak sürdürülürken belirli aralıklarla da kurumumuzda tıbbi
kontroller yapılmaktadır.
Tüm hastalarımız böbrek nakli konusunda
bilgilendirilmekte ve cesaretlendirilmekte
olup, gerek kadaverik gerekse canlı vericiden
böbrek nakli için alıcı verici hazırlık testleri
hastanemiz bünyesinde Nefroloji Uzmanı gözetiminde yapılmaktadır.
Konya Uygulama ve Araştırma
Merkezi Diyaliz Merkezi
Hocacihan Mah. Saray Cad. No : 1 Selçuklu / Konya
Tel: 0 (332) 257 06 06 Faks : 0 (332) 257 06 37
DİYALİZ EKİBİMİZ
Başkent Üniversitesi Hastaneleri / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı
37
Böbrek Yetmezliği Tedavisi’nde Konya ve yöresine hizmet veren Başkent Üniversitesi Konya Hastanesi Diyaliz Merkezi Eylül 2003 tarihinde faaliyete geçmiştir. İşlerliğini kazandığı andan itibaren
bölgenin en gelişmiş ve en kapsamlı Diyaliz merkezi durumunda olan bu birim, her geçen gün daha
fazla hasta tarafından tercih edilir bir konuma ulaşmıştır.
Gündüz ve akşam seansları ile şu anda 80 hastaya hizmet veren Diyaliz Merkezi’ne gelen tüm hastalar evlerinden alınarak hastaneye ulaştırılmaktadır. Ayrıca Sarayönü, Kadınhanı ve Çumra ilçelerine
de servis imkânı sağlanmıştır.
Başkent Üniversitesi Konya Hastanesi’nde son teknoloji ve modern cihazlarla bölge halkına kaliteli
sağlık hizmeti vermenin mutluluğu ve onuru yaşanıyor.
‘’25 HAZİRAN
Saat 7.58 Bugün 7 yaşıma girdim. 7 yıldır bu hayattayım. Yavaş
yavaş ölüyorum artık. Annemin bakışlarından, babamın suskunluğundan anlıyorum. Hiç hissetirmediler bana bunu, hep iyileşeceksin dediler; koşacaksın, dilediğini yiyip içeceksin…. Ama
olmadı. “2 böbreği de iflas etmiş” dedi doktorum, konuşurlarken
duydum. Önceleri hastaneye giderdik, hep kan alırlardı benden,
bir sürü kağıt olurdu annemin elinde. Doktorum kaşlarını çatarak
bakardı kağıtlara. Sonradan buraya getirmeye başladılar. Diyaliz
merkeziymiş adı, 2 yıl 1 ay 12 gündür buraya geliyorum. 2 yıl 1 ay
12 gündür daha çok ağlıyor annem…
5 TEMMUZ
Saat 8.00 Makineye bağlandığımda annem elimi tutardı, gülüp
sohbet ederdik. Elim sıcacık olurdu, iğne yerim hiç acımazdı. Artık
yanımda oturmuyor, kapıda hep doktorla konuşuyor. Babam bakışlarını kaçırıyor benden... Canım yanıyor, çok üşüyorum... Biliyorum
iyileşemeyeceğim.
12 AĞUSTOS
Saat 7.45 7 yıl 1 ay 17 gündür yaşıyorum. Kendimi hatırladığımdan beri böbrek hastasıyım. Bugün kitaplarımı getirdim. Bir
tanesi insan vücuduyla ilgili. Her insanda 2 böbrek varmış. Biri
çalışmazsa öbürü bütün işi yaparmış. Yedek gibi. Bende yedek te
bozulmuş demek ki. Bu makine benim böbreğimmiş artık. Bazen
çok kızıyorum, kırasım geliyor makinemi. Beni buraya bağladı,
okula gidemiyorum, oyun da oynayamıyorum. Ama olsun iyi ki
makinem var...
İKİNCİ YAŞAM:
ORGAN NAKLİ
Başkent Üniversitesi Hastaneleri / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı
17 AĞUSTOS
Saat 08.12: Televizyonu açtı hemşire, haber
izliyor. Kaza mı ne olmuş bir yerlerde. 2 kişi
ölmüş, biri çocukmuş. Adı M.T. imiş. Çok
üzüldüm. Çocuklar ölmesin..
Saat 10:02 Kapıda annemin ağladığını duyuyorum, artık saklamıyor bağırarak ağlıyor. Babam hiç konuşmuyor. Camdan içeri
bakıyorlar. Buradayım baba beni görmüyor
musun?
Babam beni duymadı. Hemşire üzerime beyaz bir örtü seriyor. Doktorum hemşireye
“ölüm saati 10.02” diyor.
“7 yıl 1 ay 17 gün 7 saattir bu hayattayım.
Sanırım artık yaşamıyorum...’’
Ülkemizde her yıl onbinlerce çocuk organ
nakline ihtiyaç duyuyor. Bunların binlercesi
artık yaşamıyor. Türkiye organ bağışı konusunda hiçbir zaman ilk sıralarda yer almadı. Son zamanlarda medyanın yoğun ilgisi,
başarılı nakil öykülerinin medyada sıklıkla
yer alması ve din adamlarının olumlu açıklamaları insanların ilgisini arttırsa da halen bu
konuya yabancıyız.
İnsan vücudu mucizevi bir makine gibi işler,
milyarlarca hücre, onlarca organ sistemi,
kaslar, kemikler, duyu organları sorunsuz
işlemek için programlanmıştır. Ancak bazı
genetik ve kazanılmış hastalıklar sonucu organların çalışamaz hale gelmesi sonucunda
ve tedavinin yetersiz kaldığı durumlarda tek
çözüm organın sağlıklı bir organla değiştirilmesidir. Bu, kadavradan veya canlı bağışlardan elde edilir. Her yıl organ nakil listelerinde umutla bekleyen insan sayısı artıyor.
Organ Bağışı: Kişinin hayatta iken, serbest
iradesi ile tıbben yaşamı sona erdikten sonra
doku ve organlarının başka hastaların tedavisi için kullanılmasına izin vermesidir.
Organ Nakli: Vücutta görevini yerine getiremeyen bir organın yerine canlı veya kadavradan alınan yeni, sağlam bir organın cerrahi
yöntemlerle nakledilmesi işlemidir.
Kimler Organ Bağışında Bulunabilir? : 2238
sayılı yasaya göre 18 yaşından büyük ve akli
dengesi yerinde olan herkes organlarının tamamını veya bir bölümünü bağışlayabilir.
Organ Bağışının Dini Yönden Sakıncası Var mı?
Büyük dinlerin çoğu organ bağışını onaylamakta ve desteklemektedir. Diyanet İşleri
Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu 6.3.1980
Tarih Ve 396 sayılı kararı ile organ naklinin
caiz olduğunu açıklamıştır.
Bu Kararda;
Zaruret halinin bulunması, hastanın hayatını
veya hayati bir organını kurtarmak için, bundan başka çaresi olmadığının mesleki ehliyet
ve dürüstlüğüne güvenilen bir doktor tarafından tespit edilmesi,
•Doku ve organı alınacak kişinin bu işlemin
yapılmış olduğu sırada ölmüş olması,
•Toplumun huzur ve düzeninin bozulmaması bakımından organ ve dokusu alınacak
kişinin sağlığında buna izin vermiş olması
veya hayatta iken aksine bir beyanı olmamak
şartıyla, yakınlarının rızasının sağlanması
•Alınacak organ veya doku karşılığında hiçbir şekilde ücret alınmaması,
•Tedavisi yapılacak hastanın da kendisine
yapılacak olan bu nakle razı olması gerekir.
Ülkemizde nakil yapılan organlar böbrek,
deri, karaciğer, kalp, akciğer, pankreas, ince
bağırsak nakil yapılan dokular ise; kemik, kemik iliği, kornea, kalp kapağıdır.
‘’17 AĞUSTOS
Saat 08.12 Televizyonu açtı hemşire, haber
izliyor. Kaza mı ne olmuş biryerlerde. 2 kişi
ölmüş, biri çocukmuş. Adı M.T imiş. Çok
üzüldüm. Çocuklar ölmesin..
Saat 10:02 Kapıda annemin ağladığını duyuyorum.artık saklamıyor,bağırarak ağlıyor.
Babam hiç konuşmuyor. Camdan içeri bakıyorlar. Doktorum heyecanlı bir şeyler anlatıyor. Annem ağlıyor ama üzgün görünmüyor!
“Çok şükür”‘ diyor. Çok sevinince hep böyle
der. Niye sevindi ki..
20 AĞUSTOS
Saat 23.00: Yoğun bakımdan çıktım bugün.
Biraz ağrım var ama mutluyum. Ölmüyorum
çünkü. M.T’nin organlarını bağışlamış ailesi.
Bir böbreği bana takılmış. Yedeğim yok ama
olsun. Tıkır tıkır işliyor böbreğimiz!”
umut olmak bizim elimizde. Siz de, biz de çocuklarımıza birer yaşam armağan edebiliriz.
Unutmayın, herkes bir gün organ nakline
ihtiyaç duyabilir. Organlarımızı bağışlayarak
ölmek üzere olan pek çok insanı normal, aktif, üretken hayatlarına döndürebiliriz.
Yukarıda okuduğuz öyküde anlatılan, Kronik Böbrek Hastalığı dünyada giderek artan
bir sorun olarak karşımıza çıkmakta ve ne
yazık ki çocuklar da bu sorundan payını almaktadır. Dünyada yaklaşık 1.5 milyon, ülkemizde de 50 bin civarında diyaliz hastası
bulunmakta olup bunlardan yaklaşık 1200
tanesi çocuktur. Bunun anlamı 1200 tane
çocuk yaşıtları gibi büyüyememekte, yaşıtları
gibi beslenememekte, oyun oynayamamakta hayatlarını diyaliz adını verdiğimiz yaşam
bağı etrafında kurmaktadırlar. Çocukluk çağı
kronik böbrek hastalığını erişkinlerden ayıran
en önemli özellik ise, erken tanı ve tedavi ile
bu hastaların üçte birinde - yıllık maliyeti
22.000 dolar olan, çocuk, ailesi ve topluma
önemli derecede yük getiren- diyaliz tedavisine gerek kalmamasıdır. Diğer bir deyişle
kronik böbrek yetmezliği, çocukların hemen
hemen üçte birinde önlenebilir ve tedavi
edilebilir bir hastalık iken bilgisizlik nedeni
ile kaybedilen çocuk sayısı artmaktadır. Çocukluk çağı kronik böbrek hastalığını engellemek için, bebeklerde açıklanamayan ateş,
huzursuzluk, kilo alamama, erkek bebeklerin
idrarını fışkırtarak yapamaması, yeni doğan
bebeklerde sarılığın üç haftadan uzun sürmesi, daha büyük çocuklarda sık sık ateşlenme,
bel ve karın ağrısı, idrarını yaparken yanma
olması, kanlı idrar yapma, idrar kaçırma, göz
kapaklarında ve vücutta şişme gibi belirtiler
mutlaka hekime gitme nedeni olmalıdır. Çocuklarda 5 yaşına kadar, böbrek iltihabının
böbrek hasarına daha kolay yol açtığından
hemen tedavi edilmesi ve nedeninin araştırılması gerektiği unutulmamalıdır.
Sevgili anne babalar, çocuklarınızda anlattığımız bu bulgulardan herhangi birisi varsa,
mutlaka bir çocuk böbrek hastalıkları uzmanına başvurmayı ihmal etmeyiniz.
Organ bağışı bekleyen binlerce çocuğumuza
Prof. Dr. Aytül Noyan-Dr. Ünal Paltacı
Çocuk Nefroloji Bölümü
B.Ü.ADANA UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
Şanlıurfa Diyaliz Merkezi
Karşıyaka Mah. Gap Bulvarı No:34 Karaköprü Şanlıurfa, TÜRKİYE
Tel: 0 414 347 0808 Faks: 0 414 347 9515
Başkent Üniversitesi Hastaneleri / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı
41
Kışla Diyaliz Merkezimize bağlı Urfa merkezimizde 20 cihazı ile 100 hastaya hemodiyaliz hizmeti
verilmektedir. Hastalarımıza tıbbi destek devamlı olarak sürdürülürken belirli aralıklarla da kurumumuzda tıbbi kontroller yapılmaktadır. Tüm diyaliz hastalarımızın aylık kan sayımları, biyokimyasal
tetkikleri, akciğer grafileri, EKG ve Ekokardiyografileri ile izlenmektedir. İleri inceleme yapılması gereken hastalarımıza en son teknolojik cihazlarla laboratuar ve görüntüleme hizmetleri verilmektedir.
Zile Diyaliz Merkezi
Çekerek Yolu Üzeri, Üniversite Kampüsü Yanı Zile/TOKAT
Tel: 0 356 317 90 05 Faks: 0 356 317 91 86
Başkent Üniversitesi Hastaneleri / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı
Merkezimiz 20/05/2005 tarihinde,
13 adet hepatit negatif salon, 2 adet
HBV (hepatit B pozitif), 2 adet HCV
(hepatit C pozitif) ve 1 adet yedek
olmak üzere toplam 18 makine ile
hizmet vermeye başlamıştır. 1 sorumlu öğretim üyesi, 1 uzman ve 1
pratisyen hekim, 5 hemşire ile birlikte destek eleman olarak 14 yardımcı personel görev yapmaktadır.
Hafta içi hergün ve cumartesi günleri 07.00-16:00 saatleri arasında
hasta almaktadır.
Her seansta ilgili pratisyen hekimce hasta viziteleri yapılmakta, tedavileri ayarlanmakta, ayrıca sorumlu
öğretim üyesi tarafından da aylık
hasta vizitleri yapılmaktadır. Hemodiyaliz tedavileri tecrübeli hemşireler tarafından uygulanmaktadır.
Hastaların hepatit aşı programları
sorumlu hemşireler tarafından takip edilerek yapılmakta, hepatit riski en aza indirilmektedir.
Hastalarımıza sabah seansında
kahvaltı, öğlen ve akşam seanslarında yemek servisi yapılmakla
birlikte kantin hizmeti de verilmektedir.
Ayrıca hastalarımız için servis hizmeti bulunmakta olup hastalar ev-
lerinden alınıp diyaliz çıkışı evlerine bırakılmaktadırlar.
Hastalarımızın merkez hastanemize
gönderilmesi gereken her türlü acil
problemde ambulansımız ile hizmet
verilmekte, hastanede yapılacak
tetkik ve tedavilerden, girişimsel
işlemler ya da ameliyatlardan fark
alınmamaktadır.
Transplantasyon adayı olmak isteyen hastaların nakil hazırlıkları
isterlerse yatırılarak yapılmakta ve
nakil listesine dahil edilerek sağlık
bakanlığına bildirilmektedir.
43
DİYALİZ HASTALARI
ve SOSYAL HİZMET
Başkent Üniversitesi Hastaneleri / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı
Kronik Böbrek Yetmezliği tanısı ile diyalize
giren hastaların en büyük kaygısı diyalizin
kendisidir. Hastaların bu kaygısını azaltmakta ve yaşam kalitelerini yükseltmekte diyaliz
personeline büyük görev düşmektedir. Bu
yüzden personel seçimi çok önemlidir. Çalışma ekip çalışmasıdır. Nazım Hikmet’ in
söylediği gibi “Tek ağaç gibi tek ve hür, bir
orman gibi kardeşçe” Yani her disiplin kendi
içinde bağımsız çalışacak fakat hiçbir zaman
ekip ruhunu unutmayacak. Başarı ve başarısızlık ekibindir.
Diyaliz ekibi; servis şoförü, diyaliz sekreteri,
hastabakıcı, hemşire, diyetisyen, psikolog,
sosyal hizmet uzmanı, diyaliz doktoru ve
diyaliz sorumlusundan oluşur. Bu ekibe kesinlikle hastanın ailesini de katmak gerekir.
Hasta ile yapılacak her çalışma için ailenin
hem rızası alınmalı hem de aileye haber verilmelidir. Hastanın duygu durumu; diyaliz için
evinden alınmasından işlemin bittiği sürece
kadar dikkatle gözlemlenmelidir. Herhangi
bir olumsuzluk tespit edilmesi halinde, merkezin Sosyal Hizmet Uzmanına bilgi verilir.
Hasta ile ilgili her disiplin kendi değerlendirme incelemesini yapar, strateji çizilir ve hastanın kaybolan sağlık ve psikososyal durumu
normal hale getirilmeye çalışılır. Yapılan bu
çalışma tıbbi rehabilitasyondur.
Sosyal hizmet; insanların kendi kendilerine yardım etmeleri için, çeşitli kaynakların
kullanılması sanatıdır. Amacı ise, mevcut bir
krizin veya güçlüğün çaresini arama, bulma
hastanın gelecekteki kişisel, sosyal problemleri ile mücadele edebilme gücünü ve
yeteneğini artırmaktır. Sosyal Hizmet Uzmanı, diyaliz merkezinde hastanın psiko-sosyal
sorunlarını çözerken mesleki tekniklerden
faydalanır. Bunlar;
Sosyal Kişisel Çalışma:
Sosyal İnceleme: Başlangıç Safhası ile
Yatay İnceleme Safhasını içerir. Bu safhada,
hastanın problemi, problemin devam süresi,
hastanın problem ile ilgili endişe ve duyguları, hastalığın hasta üzerindeki etkisi incelenir.
Ayrıca; sosyal, fizyolojik ve psikolojik özellikleri incelenir.
Teşhis: Teşhis aşamasında bilgilerin düzenlenmesi, daha sonra bilgiler arasında
ilişkinin kurulması ve problemin tanımının
yapılması gerekir.
Tedavi: Bu aşama, belli bir işlemin uygulanmasıdır. Amaç, hastanın psiko-sosyal
fonksiyonlarını yerine getirmesini ve içinde
bulunduğu çevreye uyumunu sağlamaktır.
Bu aşamada; çevre ile çalışma, psikolojik
destekleme gibi teknikler kullanılabilir.
Sosyal Grup Çalışması: Kişilere; içinde
bulunduğu küçük gruplar yoluyla yardım
ederek, arzulanan değişiklikleri meydana getirme tekniğidir. Amaç, grup yoluyla bireyin
etkilenmesidir.
• Hastalara diyalizi rahat geçirme hususunda yardımcı olmak.
• Diyaliz ekibi ile birlikte hastalara, hastalıkları ve yaşam kalitesinin nasıl daha iyi olması
ile ilgili bilgi vermek, bilinçlendirmek.
• Hastaların, bireysel, ailevi ve işyeri dahil
olmak üzere yaşadığı sosyal çevresindeki
sorunların mesleki bilgi ve tecrübesi ile çözmeye çalışmak.
• Hastaların, toplumdan ayrılmasına neden
engelleri mümkün olduğu kadar çözmeye
Diyaliz Hizmetlerinde Sosyal Hizmet çalışmak.
Çalışmaları
• Hastaların sosyal rehabilitasyonlarına yar• Kronik Böbrek Yetmezliği, periton ve he- dımcı olmak.
modiyaliz hakkında temel bilgi sahibi olmak. • Hastaların diyaliz merkezlerinden en etkin
bir şekilde hizmet almalarına yardımcı olmak.
Diyaliz ekibi ile uyum sağlamak.
• Her seans sosyal vizit yapmak.
Hastalara moral günleri yapmak ( Piknik, si• Hasta ailesini, tedavi kapsamına sokmak. nema, tiyatro, müze v.b)
• Bu çalışmaları ekip ruhu içinde yapmak.
• Gerekirse ev ve işyeri ziyareti yapmak.
Sosyal
Grup
Çalışması
Hüseyin DEMİRBİLEK
Sosyal Hizmet Uzmanı
B.Ü. İSTANBUL SAĞLIK UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
Yenikent Diyaliz Merkezi
29 Ekim Mahallesi Deniz Sokak no:7 Sincan (Yenikent)/ ANKARA
Tel: 0312 277 14 85 - 0312 277 14 95
DİYALİZ EKİBİMİZ
Merkezimiz 25/11/2005 tarihinde; 15 adet
hepatit negatif salon, 2 adet HBV (hepatit B
pozitif), 4 adet HCV (hepatit C pozitif) ve 1
adet yedek olmak üzere toplam 22 makine ile
hizmet vermeye başlamıştır. 1 sorumlu öğretim üyesi, 1 uzman ve 1 pratisyen hekim,
6 hemşire ile birlikte destek eleman olarak
2 teknisyen ve 3 yardımcı personel görev
yapmaktadır. Merkezimizde hizmet sunumu,
hafta içi hergün ve cumartesi günleri 07.0016:00 saatleri arasında verilmektedir.
Her seansta ilgili pratisyen hekimce hasta
Başkent Üniversitesi Hastaneleri / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı
viziteleri yapılmakta, tedavileri ayarlanmakta,
ayrıca sorumlu öğretim üyesi ve uzman tarafından da aylık hasta vizitleri yapılmaktadır.
Hemodiyaliz tedavileri tecrübeli hemşireler
tarafından uygulanmaktadır.
Hastalarımızın merkez hastanemize gönderilmesi gereken her türlü acil problemde
ambulansımız ile hizmet verilmektedir. Ayrıca hastaların merkez hastane poliklinik randevuları alınmasında hastalarımıza yardımcı
olunmakta; hastalarımızdan hastanede yapılacak tetkik ve tedavilerden, girişimsel işlem-
ler ya da ameliyatlardan fark alınmamaktadır.
Hastalarımıza sabah seansında kahvaltı,
öğlen ve akşam seanslarında yemek servisi
yapılmakla birlikte kantin hizmeti de verilmektedir. Hastalarımızın diyaliz merkezine
ulaşımı için servis hizmeti bulunmakta olup
hastalar evlerinden alınıp diyaliz çıkışı evlerine bırakılmaktadırlar.
Transplantasyon adayı olmak isteyen hastaların nakil hazırlıkları tamamlandıktan sonra
nakil listesine dahil edilerek Sağlık Bakanlığına bildirilmektedir.
47
Ümitköy Diyaliz Merkezi
Mutlukent Mahallesi 1942. Cadde No: 35 Beysukent/Ankara
Tel: 90 (312) 236 18 88 Faks: 90 (312) 236 17 77
Başkent Üniversitesi Hastaneleri / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı
Merkezimiz 16/01/2012 tarihinde; 4 adet hepatit negatif salon, 1 adet HBV (hepatit B pozitif) ve 1 adet HCV (hepatit C pozitif) olmak üzere toplam 6 diyaliz
salonunda 65 makine (1 yedek) ile hizmete başlamıştır. Hemodiyaliz cihazlarımız
online HDF (hemodiyafiltrasyon) ve plazmaferez yapma özelliklerine sahip volumetrik kontrollü cihazlardır. Tedavi seçenekleri olarak UF profili ve izole UF,
kondaktivite profili, tek iğneli çalışma (single needle) ayarlanabilmektedir. Hastalarımıza uyumlu membranlar kullanılarak Kt/v>1.4 hedefi sağlanmakta ve etkin
hemodiyaliz uygulanmaktadır. Dezenfeksiyon programı ısı, sitrik asid, hipoklorik
asid içermektedir. Her diyaliz sonunda kimyasal dezenfeksiyon yapılmaktadır.
Merkezimizde; 3 sorumlu öğretim üyesi, 1 uzman ve 3 pratisyen hekim, 12 hemşire ile birlikte destek eleman olarak 10 personel, 7 teknisyen ve 3 sekreter görev yapmaktadır. Hizmet saatlerimiz, Pazartesi-Çarşamba-Cuma günleri 07.3021:00, Salı-perşembe-cumartesi günleri ise 07:30-16:00 saatleri arasındadır.
Her seansta ilgili uzman ve pratisyen hekimlerce hasta viziteleri yapılmakta, tedavileri ayarlanmakta, sorumlu öğretim üyeleri tarafından da aylık hasta vizitleri
yapılmaktadır. Hemodiyaliz tedavileri bu konuya vakıf olmuş en az 10 yıllık tecrübeli hemşireler tarafından uygulanmaktadır. Hastaların hepatit aşı programları
sorumlu hemşireler tarafından takip edilerek yapılmakta, hepatit riski en aza indirilmektedir.
Hastalarımızın merkez hastanemize gönderilmesi gereken her türlü acil problemde ambulansımız ile hizmet verilmektedir. Ayrıca hastaların merkez hastane poliklinik randevuları alınmasında hastalarımıza yardımcı olunmakta; hastalarımızdan
hastanede yapılacak tetkik ve tedavilerden, girişimsel işlemler ya da ameliyatlardan fark alınmamaktadır.
Tüm merkezlerimizde olduğu gibi, sosyal hizmet uzmanı ve psikolog eşliğinde
hastalarımızın psikolojik destek almaları sağlanmaktadır.
Hastalarımıza sabah seansında kahvaltı, öğlen ve akşam seanslarında yemek
servisi yapılmaktadır, hasta isteklerine göre diyetisyen eşliğinde değişiklikler de
yapılabilmekle birlikte kantin hizmeti de verilmektedir. Ayrıca hastalarımız için
servis hizmeti bulunmakta olup hastalar evlerinden alınıp diyaliz çıkışı evlerine
bırakılmaktadırlar.
Diyaliz merkezlerimizdeki tüm makinalarımızda geriye dönük kayıtlar görülebilmektedir. Ayrıca makinalarımızda oluşan teknik arızalar, bünyemizdeki biyomedikal servis tarafından düzeltilmektedir.
Merkezimizde her hasta başında müzik dinlenebilecek, televizyon izlenebilecek
internet bağlantılı plazma televizyon bulunmaktadır. Ayrıca merkezimiz sosyal faaliyetleri arasında hasta, hasta yakınları ve çalışan sağlık personeli için seminer
ve eğitim programları yapılabilen 200 kişilik eğitim salonu bulunmaktadır. Bekleme salonumuzda hasta ve hasta yakınlarımız için hastanemizin eğitim ve kültür
yayınları ile diyalizle ilgili broşürler sergilenmektedir.
Transplantasyon adayı olmak isteyen hastaların nakil hazırlıkları tamamlanmakta
ve nakil listemize dahil edilerek Sağlık Bakanlığına bildirilmektedir.
DİYALİZ EKİBİMİZ
49
HEMODİYALİZ
HASTALARINDA
BESLENME
Başkent Üniversitesi Hastaneleri / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı
Hemodiyaliz hastalarının tedavisinde beslenmenin önemi büyüktür. Yapılan araştırmalar
diyaliz hastalarında beslenme bozukluğunun
ölüm oranını artırdığı göstermektedir. Ne kadar sağlıklı beslenilirse o kadar sağlıklı ve
uzun bir ömür yaşanır. Doğru, dengeli bir
beslenme düzeni yaşam kalitesini artırır ve
organ harabiyeti azaltır.
Diyete uymayan hastalarda sıvı fazlalığı, kalp
yetmezliği, potasyum yüksekliği, fosfor yüksekliği ve bunun sonucunda kemik hastalığı
görülür. Aynı zamanda yetersiz beslenme de
bu hasta grubunda çok önemlidir. Yetersiz
beslenme çoğunlukla yetersiz besin alınımı
ile ilişkilidir ve ölüm riskini arttırır. Serum
albumin 4g/dl üzerinde tutulmalıdır.
Diyaliz hastalarının enerji ve protein alımları
belirlidir. Bazı vitamin ve minerallerin alımına dikkat edilmesi gerekir. Diyaliz hastalarının dikkat etmesi gereken besinler şunlardır
Tuzlu besinler
Fosfor içeren besinler
Potasyum içeren besinler
Sıvı alımı ve tuz: Sağlıklı bir birey almış olduğu tuzu böbrekler yolu ile atarken, böbrek
hastası ancak diyaliz yolu ile atar. İdrara çıkabilen böbrek hastasının bile tuz atması çok
az miktardadır. Günlük tuz ihtiyacı 2 gramdır.
Bu miktar beslenirken hiç tuz kullanılmasa
bile besinlerin kendi tuzundan karşılanır.
Yani tamamen tuzsuz yenen ekmeğin, etin,
yumurtanın, sebzenin vb. kendi tuzu vardır ve
bu miktar birey için yeterlidir. Böbrek hastası
bilmelidir ki uzun ve sağlıklı yaşamak için en
önemli iş tuzu tamamen bırakmaktır.
Yemeklere eklenen soğan, sarımsak, karabiber, kimyon, tarçın, limon vb. tuz isteğini azaltabilir. Hemodiyaliz hastaları mutlaka
tuzsuz diyete uymalıdırlar. Tuzsuz diyete
yeterince uyulmadığında hastada kaçınılmaz
olarak susama hissinin artması nedeni ile
su alımı da artacaktır. Günlük sıvı alımının
(yemekle birlikte alınan dahil) 1.000 ml’yi
geçmemesi amaçlanmalıdır. Su kilosu olarak
ifade edilen günlük tartı artışının 1 kg’ı aştığı
durumlarda, hipertansiyon gelişmesi, kalpte
büyüme ve ileri dönemlerde kalp yetersizliği
ortaya çıkmaktadır. Hemodiyaliz hastalarında
en önemli yaşam kaybı nedeninin kalp hastalıkları olduğu göz önüne alındığında tuzsuz
diyet ve sıvı alımının kısıtlanmasının önemi
ortaya çıkar. Ayrıca diyaliz aralarında fazla
kilo alımı sonucu ortaya çıkan komplikasyonlar etkin diyaliz süresinin kısalmasına ve
diyaliz yetersizliğine yol açmaktadır.
Fosfor: Sağlıklı bir birey ihtiyaç fazlası fosforu böbrekler yolu ile atar, ancak böbrek
hastasının fosforu tek atma yolu diyalizdir.
Hemodiyaliz hastalarının diyetinde kısıtlanan
önemli maddelerden biri de fosfordur. Kan
fosfor düzeylerindeki artış, bir takım hormonal mekanizmalarla kemik hastalıklarına yol
açar. Ayrıca serum fosfor düzeylerindeki
uzun süreli yükseklikler, artmış kardiovasküler olaylarla ve yüksek mortalite ile ilişkilidir. Bu nedenle diyetle fosfor kısıtlaması ve
kan fosfor düzeyinin 5-5.5 mg/dl civarında
tutulması son derece önemlidir. Gerekirse
fosfor bağlayıcı ilaçlar (kalsiyum karbonat,
kalsiyum asetat, alüminyum tuzları) kullanılmalıdır.
Fosfordan zengin gıdalar
Çerezler
Süt ürünleri (özellikle kaşar peyniri)
Yumurta sarısı
Kahve
Bakliyat (soya fasülyesi tüketilmemelidir.)
Kolalı içecekler
Çikolata
Balık
Kepekli ürünler
Bulgur
Potasyum: Sağlıklı bir birey ihtiyaç fazlası
alınan potasyumu böbreklerden idrar yolu
ile atar. Ancak böbrek yetersiz çalıştığında
ya da hiç çalışmadığında böbrek hastasının
kanında potasyum yükselir. Hemodiyaliz
hastalarının mutlaka uyması gereken diyet
kısıtlamalarından biri de potasyum kısıtlamasıdır. Diyette geçici süreli küçük potasyum
kaçamakları bile kan potasyum düzeylerinde
son derece tehlikeli yükselmelere neden olur.
Kan potasyum düzeyleri 6-6.5 mg/dl’nin
üzerinde olduğu zaman, kalpte ritim ve ileti
bozukluklarına yol açarak ani ölümlere neden olabilir. Potasyum yüksekliğinin etkileri
hakkında hastalar bilgilendirilmelidir.
Ayrıca diyet tuzlarının içeriğinde de önemli
oranda potasyum bulunmaktadır ve hemodiyaliz hastalarında kesinlikle kullanılmamalıdır.
Potasyumdan zengin gıdalar
Hazır kahveler ( en fazla), meyve suları
Kuru meyveler (özellikle pestil)
Çerezler (en fazla Antep fıstığı)
Kuru baklagiller ( en fazla kuru fasulye)
Meyveler (muz, kavun, kayısı, malta eriği,
ananas )
Sebzeler (en fazla enginar ıspanak, patates,
mantar, semizotu, kereviz, bakla, pancar,
pazı, kereviz, salatalar, şalgam)
Diyaliz hastaları, normal sağlıklı bireyler kadar yani 35 kcal/kg günlük kalori almalıdır.
60 yaş üzerinde bu kalori ihtiyacı 30 kcal/kg/
gün’e düşer. Bu enerji hastanın kilo alıp vermeden kalmasını sağlayacaktır.
Kalorinin %55-60’ı karbonhidrat olmalıdır.
Karbonhidrat içeriği yüksek olan besinler;
ekmek, tahıllar ( pirinç, un, makarna gibi ),
nişasta, şeker, bal, reçel’dir. Ekmek ve tahıllar karbonhidrat içeriklerinin yanı sıra bir
miktar da protein içerirler. Şeker, bal, reçel,
nişasta saf karbonhidrat kaynaklarıdır.
Karbonhidratlardaki (ekmek, makarna, pirinç, bulgur ve özellikle kuru bakliyat) protein miktarı ile ette bulunan protein benzerlik
gösterir. Bundan dolayı kurubaklagil alındığı
gün yenilen et miktarına dikkat edilmelidir.
Enerjinin % 25-30’u yağlardan sağlanır.
Yağlar; besinler yapısında bulunan görünmez yağlarla ve yiyeceklere dışarıdan eklenen
yağlarla vücuda alınır. Gereksinimin üzerinde
yağ alımı şişmanlığa yol açabileceği gibi kan
yağlarının ve kolesterol düzeyinin artışına da
neden olabilir. Diyaliz hastalarının diyetinde
yağlar; önemli kalori kaynağı olduğu için
dikkat edilmesi ve kilo durumuna göre ayarlanması gereken besinlerdir. Bazı yağlarda
bulunan kolesterol sağlığınızı olumsuz yönde
etkiler. Kan kolesterolünün yüksek olması,
kalp ve damar hastalıklarının ortaya çıkması
için önemli bir risk faktörüdür. Kronik böbrek yetmezliği olan bireylerde kan kolesterol
düzeyinin yüksek olması böbrek hasarını hızlandırdığı için arzu edilmez. Yağ türü olarak;
zeytinyağı- fındık yağı ve ayçiçek/mısırözü/
soya yağı gibi sıvı yağlar tercih edilmelidir.
Lipit bozukluğunu önlemek için doymamış
yağ (zeytinyağı, mısırözü, ayçiçeği yağı)
oranı/doymuş yağ (tereyağ, hayvansal yağ)
oranı: 2/1 olmalıdır.
Hemodiyaliz hastalarında protein alımı çok
önemlidir ve 1,2 g/kg/gün olarak tespit edilmiştir. Hasta hiç diyalize başlamadan önce
kısıtlı protein alabilir. Ancak bu alışkanlığını
diyalize girmeye başladıktan sonra da sürdürmemelidir.
Başkent Üniversitesi Hastaneleri / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı
Hemodiyaliz sırasında protein yıkımında bir
miktar artış ve proteinlerin yapıtaşları olan
aminoasitlerin önemli ölçüde kaybı söz konusudur. Hastalardaki protein kısıtlaması
beslenme bozukluğuna ve sonuçta çeşitli infeksiyonlara karşı vücut direncinde azalmaya
neden olur.
Bu nedenle hastaların yeteri kadar proteini,
büyük kısmını da yağsız et ve yumurta gibi
yüksek biyolojik değerli protein kaynaklarından almaları gereklidir. Alınan proteinlerin
hayvansal kaynaklı olmasına özen gösterilmelidir çünkü hayvansal kaynaklı proteinler
bitkisel kaynaklılara göre daha değerlidirler.
Protein yönünden en zengin ve değerli besinlerden biri yumurtadır. Yumurta beyazı her
gün alınması gereken önemli bir gıdadır.
Diyaliz hastalarında suda çözünen vitaminler( B grubu ve c vitamini, folat vb.) günlük
olarak diyete eklenmedikleri takdirde eksiklikleri görülebilir. Tüm diyaliz hastaları doktorlarının önerdiği uygun dozlarda folik asit
ve B vitaminleri almalıdır. C vitamini desteği
günde 60-100 mg ile sınırlandırılmalıdır. C
vitamini demir kullanımını arttırarak anemi
tedavisine yardımcı olabilir. Bulantı ve kus-
maya bağlı olarak veya iştahsızlık nedeniyle
yeterli düzeyde beslenilmezse demir ve vitamin eksiklikleri ortaya çıkacaktır. Diyaliz sırasında da bir miktar demir, pek çok vitamin
ve mineral kaybedilir. Gerektiğinde bu eksiklikler yerine konur. Böbrek yetersizliğinde A
vitamini konsantrasyonu hemen her zaman
yüksektir ve bu vitamini içeren ilaçları almak
zararlı olabilir. Diyaliz hastalarının multivitamin kullanımı sakıncalı olabilir.
Her vitaminin diyaliz hastasındaki etkinlikleri
henüz bilinmemektedir. Doktora danışılmadan kullanılmamalıdır.
Böbrek hastası hiçbir gıdayı bir günde aşırı
miktarda tüketmemelidir. Rahatlıkla tüketebilecekleri gıdalar; ıhlamur, et suyu, tuzsuz
yağ, kompostodur. Diyabetik olmayan böbrek hastasının şeker tüketmesinde bir sakınca
yoktur. Ancak çikolata ve pekmez önerilmez.
Akide şekeri, lokum ve tanesiz şeker yemesinde sakınca yoktur.
Kesinlikle tüketilmemesi gerekenler
Sakatatlar
Tuzlu krakerler
Hazır çorba
Kuruyemiş, kuru meyve
Meşrubat, boza, kahve, kakao, hazır kahve
Çikolata
Baharatlar, Hindistan cevizi
Yemeklerin suyunu yemekten kaçınılmalıdır.
Ortalama et tüketim miktarı 100 gr’ ı geçmemelidir. Bu miktar iki, üç köfte ya da bir tavuk
budu veya orta boy bir balığa eşdeğer kabul
edilir. Tüm balıklarda fosfor yüksek olduğu
için böbrek hastalarında kısıtlı tüketilmesi
önerilir. Eğer tercih yapma şansı varsa levrek ve mersin balığında fosfor miktarı diğer
tüm balıklardan daha az olduğu için önerilir. Böbrek hastası günde en az 1 haşlanmış
yumurta beyazı tüketmelidir.(yumurtanın sarısının fosforu yüksektir fosfor miktarına göre
kontrollü yenilmelidir.)
Kurubaklagiller (kuru fasulye, nohut, kuru
bakla, barbunya, mercimek ), bulgur, patates, mısır, tarhana, enginar, asma yaprağı,
mantar, kabak, bakla, ıspanak, semizotu,
pazı, kereviz, salatalar, şalgam, muz, kavun,
kuşburnu, erik gibi besinler diyetisyene danışmadan tüketilmemelidir.
Melis GÖKTUNA
B.Ü.ZÜBEYDE HANIM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
Diyetisyen
Zonguldak Diyaliz Merkezi
Merkez Mahallesi İnönü Caddesi No: 206/1 Bakacakkadı-Gökçebey/ZONGULDAK
Tel: 90 (372) 532 82 68
Başkent Üniversitesi Hastaneleri / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı
Merkezimiz Zonguldak Çaycuma ilçesine bağlı Bakacakkadı
beldesinde 05/06/2012 tarihinde açılmıştır. Merkezimiz 7 adet
hepatit negatif salon, 1 adet HBV (hepatit B pozitif), 1 adet HCV
(hepatit C pozitif) ve 1 adet yedek olmak üzere toplam 10 makine
ile hizmet vermektedir. 1 sorumlu öğretim üyesi ve 1 pratisyen
hekim, 2 hemşire ile birlikte destek eleman olarak 3 personel
görev yapmaktadır. Hafta içi hergün ve cumartesi günleri 08:0016:00 saatleri arasında hizmet vermektedir.
Hemodiyaliz cihazlarımız Nikkiso marka olup online HDF (hemodiyafiltrasyon) ve plazmaferez yapma özelliklerine sahiptir.
Dezenfeksiyon programı ısı, sitrik asid, hipoklorik asid içermektedir. Her diyaliz sonunda kimyasal dezenfeksiyon yapılmakta,
her seans öncesi genel salon temizliği yapılmaktadır. Ayrıca
merkezimizde ileri teknoloji havalandırma sistemimiz mevcuttur.
Her seansta ilgili pratisyen hekimce hasta viziteleri yapılmakta,
tedavileri ayarlanmakta, ayrıca sorumlu öğretim üyesi tarafından
da aylık hasta vizitleri yapılmaktadır. Hemodiyaliz tedavileri bu
konuya vakıf olmuş tecrübeli hemşireler tarafından uygulanmaktadır. Hastalarımıza sabah seansında kahvaltı, öğlen ve akşam
seanslarında yemek servisi yapılmakla birlikte kantin hizmeti
de verilmektedir. Tüm merkezlerimizde olduğu gibi hastalarımız
için servis hizmeti bulunmakta olup hastalar evlerinden alınıp
diyaliz çıkışı evlerine bırakılmaktadırlar. Diyaliz salonlarımız;
hastalarımızın konforunu artırmak için, plazma t.v, kişiye özel
kulaklık, müzik yayını gibi özelliklerle donatılmıştır. Su sistemimiz en son teknolojiye uygundur. Merkezimizde iki adet asansör
sistemi sedye girecek şekilde tasarlanmıştır.
Havalandırma sistemi, yangın merdiveni ve jeneratör gibi teknik
donanımlar yüksek kalitededir.
Diyaliz ünitemizde hastalarımıza birebir veya toplu halde eğitimler özel eğitim salonunda gerçekleştirilmektedir.
Hastalarımızın merkez hastanemize gönderilmesi gereken her
türlü acil problemde ambulansımız ile hizmet verilmektedir.
Ayrıca hastaların merkez hastane poliklinik randevuları alınmasında hastalarımıza yardımcı olunmakta; hastalarımızdan hastanede yapılacak tetkik ve tedavilerden, girişimsel işlemler ya da
ameliyatlardan fark alınmamaktadır.
Transplantasyon adayı olmak isteyen hastaların nakil hazırlıkları
isterlerse yatırılarak yapılmakta ve İstanbul nakil listesine dahil
edilerek sağlık bakanlığına bildirilmektedir.
55
DİYALİZ HASTALARI İLE
YAPILAN SOSYAL ETKİNLİKLER
Alanya’da, diyaliz hastalarımızla katıldığımız bowling turnuvası.
Sn. Haberal’ın, diyaliz hastalarımıza
düzenlediği yeni yıl kutlama toplantısı.
Konya’da, diyalize giren hastalarımız ve yakınlarıyla yemekteyiz.
İstanbul’da, diyaliz hastalarımızın katıldığı sosyal grup çalışması
Başkent Üniversitesi Hastaneleri / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı
Başkent Üniversitesi Rektörü Sn. Prof.Dr. Kenan Araz’ın da
katıldığı, Sağlık Kuruluşları Direktörü ve Ankara Hastanesi
Başhekimi Prof. Dr. Ali Haberal’ın ev sahipliğinde düzenlenen
geleneksel 23 Nisan Şenlikleri’nden bir kare.
23 Nisan kutlamalarına katılan çocuk hastalarımızın katıldığı faaliyetler
İstanbul’da, diyaliz hastalarımızın katıldığı tiyatro çalışmasından bir görüntü.
57
Maresal Fevzi Çakmak Caddesi 10. Sokak, No:45 Bahçelievler/ANKARA Tel: (0312) 212 68 68 Faks: (0312) 223 73 33
www.baskent-ank.edu.tr

Benzer belgeler