Rachel… Bir düşün peşinden gitmek… | Marksist.org

Transkript

Rachel… Bir düşün peşinden gitmek… | Marksist.org
Rachel… Bir düşün peşinden gitmek… | Marksist.org
Volkan Akyıldırım tarafından yazıldı.
Pazartesi, 13 Aralık 2010 23:12
10 Aralık "insan hakları günü" sebebiyle, 8-11 Aralık tarihleri arasında "kadına yönelik
şiddet" teması etrafında Documentarist tarafından düzenlenen etkinlikler kapsamında
"Rachel" belgeselini izleme fırsatı bulduk. 8 yıl önce hayatımıza giren ve zamanla
silikleşen bu ismi, tekrar ve tekrar hatırlamanın çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Rachel Corrie, 16 Mart 2003 yılında, Uluslararası Dayanışma Hareketi* (ISM)'ne katılarak
gönüllü barış aktivisti olarak gittiği Gazze Şeridi'ndeki Refah bölgesinde, bölgeyi temizleme
operasyonu adı altında Filistinlilerin evlerini yıkmaya gelen buldozerlerden biri tarafından
ezilerek öldürüldü. Öldürüldüğünde 23 yaşındaydı. 2 ayı aşkın bir süredir Gazze'de
bulunuyordu, bölgedeki evleri korumaya gitmeden önce, ISM tarafından verilen "şiddeti
şiddetsiz yöntemlerle önleme" konusunda eğitim almıştı. Kendisi gibi orada bulunan, dünyanın
dört bir yanından gelmiş barış gönüllüleri ile birlikte yaptıkları şuydu: Gazze şeridinde, her gün
şiddete ve korkuya kıstırılmış bir hayata mahkûm edilmiş bir Filistinli gibi yaşamak. Başka
ülkelerden gelen sivil aktivistler olarak, evleri korumak, uluslar arası medyanın ilgisini buraya
çekmek, canlı kalkan olmak. İşin pratiği şöyleydi: buldozerler, yerleşim bölgesine yaklaşırken
megafon ile evlerin balkonunda İsrailli askerlere "bu evde sivil ve masum bir aile yaşıyor. Bu
evde yabancı misafirler bulunuyor. Sizler için tehdit oluşturmuyoruz. Lütfen geri dönün." demek.
Buldozerler yaklaşmaya devam ettiğinde de bedenleriyle etten duvar örerek fiziksel olarak onu
durdurmak. Uluslar arası çıkarlar tarafından şekillenen politikaların acımasızlığına inat, sivil
dayanışma ve direnişin umut dolu yüzüydü Rachel ve arkadaşlarının eylem biçimi. Sınıra itilmiş
ve temizlenmeye karar verilmiş, saat başı korku yaratmak amaçlı açılan ateşlerle taciz edilen
yerleşim alanları, "yaşama hakkı"nın savunulduğu bir avuç topraktı aslında. Dünyanın bir
ucundan kalkıp onları korumaya gelen bu genç gönüllü barış aktivistlerinin, onları evlerinde
misafir eden Filistinliler için anlamı çok büyüktü. Uykularının ortasında açılan yaylım ateşleri ile
uyanmaya alışmış çocuklarına kalkan olmaya gelen bu aktivistler için şöyle diyordu bir Filistin'li :
"onlar için pişirdiğim yemekleri çok severlerdi. Ben de zevkle yemek yapardım onlara. Dünyanın
bir ucundan sizi korumaya gelmiş birine nasıl yapmazsınız bunu? Gözünüzü bile çıkarıp vermek
istersiniz."
"..Onlar Birleşik Devletler'deki çocukların anne ve babalarının vurulmadığını biliyorlar, ve
okyanusu görmeye gidebildiklerini biliyorlar. Fakat eğer okyanusu görmüş olsanız, ve su bulma
1/4
Rachel… Bir düşün peşinden gitmek… | Marksist.org
Volkan Akyıldırım tarafından yazıldı.
Pazartesi, 13 Aralık 2010 23:12
sıkıntısının olmadığı, (su kaynaklarının) geceleyin buldozerler tarafından yok edilmediği, huzurlu
bir yerde yaşamış olsanız, ve eğer uykudan evinizin duvarlarının aniden içeriye yıkılmasıyla
uyanmak korkusu hissetmeden bir gece geçirseniz, ve eğer hiçkimsesini kaybetmemiş
insanlarla karşılaşsanız— eğer ölüm saçan kuleler, tanklar, silahlı "yerleşimler" ve bu şimdiki
dev metal duvar ile çevrelenmemiş bir dünyanın gerçekliğini yaşasanız, dünyanın tek süpergücü
tarafından desteklenen, dünyanın dördüncü büyük ordusunun, sizi vatanınızdan silmek için
yaptığı devamlı baskıya karşı direniş içinde, sağ kalma—yalnızca yaşama—mücadelesiyle
geçen tüm çocukluk yıllarınız için dünyayı affedebilir miydiniz, merak ediyorum. Bu, buradaki
çocuklar hakkında merak ettiğim bir şey. Gerçekten bilselerdi, ne olacağını merak ediyorum ...
" ** (Rachel'ın günlüklerinden)
Ölüme karşı yaşamın sesini yükseltmeye çabalayan bu dayanışma hareketi; konforundan
vazgeçmeye, dünyanın neresinde yaşanırsa yaşansın zulme karşı harekete geçmek için
evinden dışarı çıkmaya, insani bir refleks olarak sorumluluk almaya, zırhlı araçlar, son teknoloji
silahlar ve belki en önemlisi de bilgi manipülasyonu ile yüceltilen kirli savaş oyunlarına "insan
sesi"ni yükselterek baş kaldırmaya karar vermiş gönüllülerden oluşuyordu. "Rachel"
belgeselinde, onunla birlikte Filistin'de bu sivil dayanışmanın içinde yer almış olan arkadaşları,
şahit oldukları tüm acılar ve kollarının arasında can veren Rachel'ın ağır isyanı ile
konuşuyorlardı kameraya. Yüzlerini kameradan saklamayı tercih eden ya da gözlerinde yalan
ve artık çoktan öldürdükleri ruhlarının karanlığı ile konuşan İsrail yetkilileri ile hayalleri ve
umutlarının peşinden koşan gönüllü kahramanların sözleri, duruşları ve bakışları her şeyi
anlatıyordu zaten. İsyandan çıldırsanız, öfkeden deliye dönseniz, acıdan ve utançtan nefes
alamaz hale gelseniz de Rachel ve arkadaşlarının aydınlık yüzü güç veriyordu size. Vicdanın,
utanma duygusunun, gerçeğin ve adaletin peşinden koşmanın, acı kayıplara rağmen bizi hala
yaşamın yanında taraf tutmak için tek silahımız olduğunu hatırlatıyorlardı. Hayatın bir anlamı
olması için, "iyi" olmanın doğal refleksini gösteriyorlardı bize. Bu umut, karşılığını buldu Filistin
sokaklarında. Tedirgin gece uykularını onlarla paylaşmaya gelmiş dostlarının varlığı, her türlü
ağır bombadan daha güçlüydü ve belki tekrar gülümsemenin gücünü göstermişti. Her zaman
ölüm kokan sokaklarda doğmuş olmakla, refah ve "normalliğe" doğmuş olanların hayattan yana
olmak için o normallikten çıkmaya karar vermeleriyle "kader" yeni bir anlam kazanmıştı aslında.
"Dün o patlayıcı havaya uçurulduğunda ailenin evinin tüm camları kırıldı. O sırada bana çay
ikram ediyorlardı, ben ise iki küçük bebekle oynuyordum. Şu anda zor bir durumdayım. Acı
çeken insanların sürekli, tatlılıkla, üzerime titremeleri beni tam anlamıyla hasta ediyor. Birleşik
Devletler'de böyle bir şeyin size çok abartılı geleceğini biliyorum. Doğrusu çoğu zaman,
buradaki insanların, bilinçli olarak yaşamlarının yok edilişinin gözle görülürlüğüne rağmen, bu
saf iyilikleri bana gerçek dışı gibi geliyor. Gerçekten de dünyada böyle bir şeyin, bundan daha
fazla tepki görmeden gerçekleşebildiğine inanamıyorum. Acı veriyor, geçmişte de verdiği gibi,
2/4
Rachel… Bir düşün peşinden gitmek… | Marksist.org
Volkan Akyıldırım tarafından yazıldı.
Pazartesi, 13 Aralık 2010 23:12
dünyanın nasıl korkunç bir yere dönüşmesine göz yumuşumuza tanıklık etmek ..."** (Rachel'ın
günlüklerinden)
Refah ve "normal" yaşamından sokağa çıkan Rachel, 16 Mart 2003'te, Filistinli dostlarının evini
bedeniyle kalkan olarak bir buldozere karşı korumaya çalışırken kepçenin ağzında can verdi.
Tom Hurndall, bir pusu nişancısının kurşunuyla başından vurulup komaya girdi ve dokuz ay
sonra, 13 Ocak 2004'te yaşamını yitirdi.
"Bana göre hepimizin her şeyi bırakıp, yaşamımızı bunun sona ermesi için çabalamaya
adamamız, iyi bir fikirdir. Bana göre bu, artık aşırı bir düşünce değildir. Ben hala, Pat Benatar
dinleyerek dans etmeyi ve erkek arkadaşlar bulmayı ve iş arkadaşlarımın karikatürlerini çizmeyi
çok istiyorum. Fakat bunun sona ermesini de istiyorum. Hissettiğim şey güvensizlik ve korku.
Hayal kırıklığı. Bunun dünyamızın esas gerçeği olması ve bizim, aslında, buna ortak
olmamızdan dolayı hüsrana uğradım. Benim dünyaya gelirken istediğim bu olamazdı. Buradaki
insanların dünyaya gelirken istedikleri bu olamazdı. Sen ve Babam bebek yapmaya karar
verdiğinizde, beni getirmek istediğiniz dünya bu olamazdı. Capital Gölü'ne bakıp "İşte koca
dünya, ben geliyorum." derken, sözünü ettiğim bu değildi. Rahat bir yaşam süreceğim ve belki,
hiç gayret etmeden, soykırıma ortak oluşumun farkına varmadan yaşayacağım bir dünyaya
geldiğimi söylemek istememiştim. Dışarıda bir yerlerde şiddetli patlamalar oluyor..."** (Rachel'ın
günlüklerinden)
Rachel'ın öldürülmesi, resmi İsrail kayıtlarına, hiçbir kasıt olmayan basit bir kaza olarak geçti ve
bu ölümden sorumlu olan askerlerin hiçbiri ceza almadı. Rachel'ın ailesinin, Tel Aviv'deki
hastanede yapılacak otopsiye Amerikan Büyükelçiliği'nden bir gözlemcinin katılması talebi,
Amerikan hükümeti tarafından reddedildi. Otopsi raporu, buldozeri kullanan askerin tamamen
görüş alanı dışında olması sebebiyle hiçbir kasıt olmadan, sadece kaza eseri bir toprak yığının
altında kalarak öldüğünü yazdı Rachel'ın. Olaya çok yakın mesafeden şahit olan görgü
tanıklarına göre, bu kesinlikle imkansızdı. Resmi kayıtlar, tarihe bir yalan satırı daha ekledi.
Aradan 8 yıl geçti. Rachel'ın hikayesi bir belgesel film olarak dünyayı dolaşıyor. Rachel'ın ismi,
Filistin sokaklarında "Rachel.. Damarlarında Filistin kanı taşıyan Amerikan vatandaşı" olarak
yazıyor. Rachel'ın öldüğü gün, o günden önce, o günden sonra, dün, bugün hatta belki az önce,
ismini bilmediğimiz hayatlar son buldu bombalanan farklı coğrafyalarda. Kollarında can veren
arkadaşı Rachel'ın yasını içine sığdıramayan Alice'in dediği gibi:
3/4
Rachel… Bir düşün peşinden gitmek… | Marksist.org
Volkan Akyıldırım tarafından yazıldı.
Pazartesi, 13 Aralık 2010 23:12
"O gün Rachel'ı Refah'taki hastanede tutamadılar, hemen Tel Aviv'deki hastanenin morguna
yolladılar; öldürülen Filistinlilerin cesetlerinden dolayı hastanede sürekli bir yoğunluk vardı. Evet,
onların isimlerini bilmiyoruz ve onların belgeselleri yapılmayacak ."
Esra Akbalık
* http://palsolidarity.org
** http://www.ifamericansknew.org/cur_sit/rlinturkish.html
4/4