PDF Kaydet - Anadolu Yakası Park ve Bahçeler Müdürlüğü

Transkript

PDF Kaydet - Anadolu Yakası Park ve Bahçeler Müdürlüğü
KENTSEL PEYZAJ DÜZENLEMELERİNDE
DİKİMİN GENEL İLKELERİ VE
MATERYAL TİPLERİNE GÖRE UYGULAMA TEKNİKLERİ
Prof. Dr. Hüseyin DİRİK1
1. GİRİŞ
Bitkilendirme insanoğlunun bildiği en eski tekniklerden biridir. Doğal ve kırsal alanlarda
başlayan bitki yetiştirme çalışmaları toplu yerleşim ve kentleşme sürecine geçişle birlikte
kentsel alanlara da kaydırılmıştır. Kent yeşilini oluşturmaya dönük bitkilendirmelerin
başlangıcı antik çağa dayanır. Gitgide artan yapılaşmalarla kentsel - kırsal alan ayrımının
belirginleşmesi kentli toplumda doğa özlemini doğurmuş, böylece insanlarla doğa arasında
duygusal bağlar kurulmuştur.
Kent halkının doğa özlemi, bitkilendirmelere dayalı kent parklarının tesisine temel
gerekçe oluşturmuştur. Yeşil alanların kurulması için içten gelen bu isteğe zamanla başkaca
nedenler de eklenmiştir. Nitekim antik devirlerde halkına hoş görünmek ya da onları
oyalamak isteyen, aynı zamanda gücünü ve zenginliğini göstermek arzusunda olan
hükümdarlar, başkentleri ve önemli metropolleri yeşil alanlarla süslemişlerdir2. Zamanla kent
planlaması ve sağlıkla ilgili yaklaşımlar, yeşil alanların, promenadların ve gerçek anlamda
parkların kent dokusu içinde yer almasında önemli rol oynamıştır (Aslanboğa, 1983).
Bitkilendirme, doğa ve çevre bilimleri ile ilgili çoğu mesleğin ortak paydasını oluşturan
bir disiplin olup tüm kültürlerde eskiden beri toplumun her katmanının ilgisini çeken bir
olgudur. Yaşanabilir çevre yaratmayı felsefe, doğa bilimleri, teknoloji ve sanatın sentezi
temeline dayandıran modern peyzaj mimarlığının kökeni de bahçe sanatına bağlı bitki
kültürlerine dayanmaktadır. Nitekim süs bitkilerinin yetiştirilmesi, dikimi ve bakımı gibi
konular başlı başına bir dal olan hortikültürü ortaya çıkarmış ve günümüz koşullarında bir
bilim dalına, lisans ve lisansüstü düzeyde akademik bir öğretim programına, uygulama
düzeyinde de bir meslek ve endüstriye dönüşmüştür.
Kentsel alan bitkilendirmeleri son dönemlerdeki sosyo – ekonomik ve sosyo – kültürel
değişimlere bağlı olarak küresel düzeyde önemli ve öncelikli görülen konular arasına
girmiştir. Amerika’da topanan “Ulusal Kent Ormancılığı Konferansı”nın sonuç bildirisinde
kentlerde yaşayan insan başına en az bir ağaç dikilmesi ilkesi benimsenmiştir (Paulin, 1989).
Kitlesel kent bitkilendirmeleri; La Paz (Bolivya), São Paulo (Brezilya), Tahran (İran İslam
Cumhuriyeti), Durban (Güney Afrika Cumhuriyeti), Kampala (Uganda), Zürich (İsviçre),
1
2
İstanbul Üniversitesi, Orman Fakültesi 34 473 Bahçeköy – İstanbul
I. Tiglatpalasar (İ.Ö. 1100)’ın bir yapıtında; “Benden önceki kralların dikmediği Sedir ve Ukarin ağaçlarını
fethettiğim memleketlerden getirerek kendi ülkemin parklarına diktim” denilmektedir.
Sanherib (İ.Ö. 750-681) ise, “seçkin başkent Ninova’nın bu güne değin çevresi genişletilmemiş ve
güzelleştirilmesi için hiç bir şey yapılmamıştır. Şimdi ben Asur Kralı olan Sanerib, kralların kralı olarak şunu
yaptım: Kentin üstüne ve altına parklar ve bahçeler yaptırdım, dağların ve ovaların bitkilerini her tarafa diktirdim
ve bunu benim tab’am için yaptım” demiştir.
Bombay (Hindistan) ve Yokohama (Japonya) gibi kentlerde, “Gündem 21 (Action 21)”
çerçevesinde hazırlanan prolelerle kapsamlı uygulamalara dönüştürülmüştür (Kuchelmeister,
2000).
Geçmişi Osmanlı İmparatorluğu’na ve 500 yıl öncesine dayanan ülkemizdeki kentsel alan
bitkilendirmeleri, günümüzde peyzaj mimarlığı disiplini ile birlikte büyük bir hız kazanmıştır.
Başta İstanbul olmak üzere Ankara, İzmir, Antalya gibi pek çok kentimizde, hazırlanan peyzaj
projeleri kapsamında kapsamlı bitkilendirme çalışmaları gerçekleştirilmektedir. Bu
çalışmaların amacına ulaşabilmesi, planlama ve tasarımla birlikte bitkilendirme tekniklerinin
doğru uygulanmasına bağlıdır.
Bildiri kapsamında kensel alan bitkilendirmelerinde dikimin temel ilkeleri ve bitkisel
materyal tiplerine göre uygulamanın teknik detayları ele alınmıştır.
2. DİKİMİN GENEL İLKELERİ VE BAŞARI KOŞULLARI
Bitkilendirme genel olarak tohumların ekimi, bir bitki parçasının (dal çeliği, kök çeliği,
sürgün, yaprak, soğan, yumru, rizom, stolon vb.) toprağa yerleştirilmesi ile yetiştirilmesi ve
fidan dikimi olmak üzere 3 ana yöntemle gerçekleştirilir. Bitkilendirme materyalinin fidanlık
sürecinde fidan şeklinde yetiştirilerek dikimi, peyzaj düzenlemelerinin ana yöntemini
oluşturur.
Dikime dayalı bir bitkilendirmenin başarı koşulları:
-
yetişme ortamı koşullarına uygun türlerin seçilmesi,
bitkilendirme alanda yabani bitkilerin uzaklaştırılması, toprak işleme ve toprak ıslahı
gibi hazırlık çalışmalarının yeterli düzeyde yapılması,
kaliteli fidan materyali kullanılması,
fidanların dikim sürecinde (söküm, taşıma, gömü) uygun koşullarda tutulması,
uygun dikim zamanı,
uygun dikim yöntem ve teknikleri,
dikimin türlere göre yeterli aralık mesafelere, karşılıklı büyüme ilşkilerine ve ışık gölge istekleri gözetilerek yapılması,
dikim sonrasında gerekli bakım önlemlerinin titizlikle uygulanması
şeklinde sıralanabilir. Bu koşullar aşağıda kısaca açıklanmıştır.
2. 1. Tür Seçimi
Uygun tür seçimi bitkilendirme başarısının ilk koşuludur. Peyzaj düzenlemelerinde
kullanılan bitki materyali, mevcut türlere sürekli yenilerinin eklenmesi ve özellikle genetik
ıslah çalışmaları ile süsleme değeri yüksek ilginç melezlerin ve kültivarların üretilmesi ile
hakim olunması güçleşen bir tür ya da takson yelpazesini kapsamaktadır. Bununla birlikte tür
seçeneklerinin çoğaltılması, amaca uygun bitki seçimini daha da zor ve önemli hale
getirmiştir. Zira belli bir düzenleme alanındaki bitkilendirmelerde en uygun bitki türlerini
seçmek, kayaçların içinden altın cevherini ayıklamaya benzemektedir. Bu nedenle bitki
materyali geniş bir tür listesinden başlayarak amaca uygun doğru taksonları bulana kadar
sabırla selekte edilmelidir (World Forestry Center  Morgan, 2005). Türler, bir elek dizisine
benzer şekilde ekolojik, biyolojik, estetik ve işlevsel ilkelerle birlikte bakım gereksinimlerini
dikkate alan 5 aşamalı bir elemeye dayalı değerlendirmeye tabi tutulmalıdır (Şekil 1).
Şekil 1: Tür seçiminde değerlendirme aşamaları
Tür seçimi bir düzenleme alanı için kusursuz ve üstün özelliklere sahip bitkileri
belirlemeyi hedeflese de bu pratik olarak mümkün değildir. Ortaya konan gereksinimler ve
mevcut olanaklar çerçevesinde iyi niteliklerin maksimize, kötü niteliklerin de minimize
edilmesine dayalı bir strateji izlemek en uygun ve gerçekçi yaklaşımdır. Zira, tür
karakteristiklerinin bağıl önemi ve önceliği, bir düzenleme alanının ekolojik koşullarına,
potansiyel listedeki türlerin biyolojik özelliklerine, tasarımlardaki estetik ve işlevsel
beklentilere ve de dikim sonrasında uygulanması gereken bakım önlemlerine göre
değişmektedir. Bununla birlikte özel bir işlev ya da estetik vurgunun yaratılmasında, yetişme
ortamı koşullarına uyum ve sağlıklı bir gelişme açısından karşılaşılabilecek sorunların
çözümünde, uzlaştırıcı ara yaklaşımlara başvurulması mümkündür.
2.2. Bitkilendirme Ortamının Dikim İçin Hazırlanması
Bitkilendirme ortamının dikim için hazırlanması çalışmalarını 2 aşamada değerlendirmek
mümkündür. Önce alanın düzeltilmiş kotlara getirilmesi, teraslama, kaba tesviye ve drenaj
gibi alt yapı hazırlık çalışmaları gerçekleştirilmeli, bu çalışmalar istenmeyen bitkilerin
uzaklaştırılması (diri örtü temizliği), toprak işleme, toprak ıslahı ve gübreleme, bitkisel toprak
serme, ince tesviye ve toprağın dezenfeksiyonu gibi yüzeysel ıslah ve hazırlama çalışmaları
ile tamamlanmalıdır. Ortam koşullarına göre söz konusu işlemlerin tümünün uygulanması
gerekebildiği gibi, bazı durumlarda bir kısmının uygulanması yeterli olabilir.
Arazi plastiğinin değiştirilmesi öngörüldüğü durumlarda verimli üst toprağın sıyırılıp
düzenleme sonrasında tekrar yüzeye serilerek yetişme ortamı verimliliği korunmalıdır. Fazla
eğimli alanlarda tasarım ön görülerine de uygun olarak teraslamalar yapılarak toprak
stabilitesi sağlanmalı ve yüzeysel su akışı azaltılmalı, ağır toprak koşullarında da drenaj
önlemleri ile durgun su oluşumlarından kaynaklanan zararlar önlenmelidir (Şekil 2).
Şekil 2: Drenaj sistemleri (solda; kılçık sistemi, ortada; grid ve paralel sistem,
sağda dallanma sistemi
Diri örtü ile mücadele; insan gücü ile, yakma yöntemi ile, makinalı yöntemle, kimyasal
yöntemle ve termo-şok yöntemi ile gerçekleştirilebilir. Buna göre uygulama alanları
bakımından;
-
insan gücü ve el aletleri ile diri örtü temizliğinin küçük alanlarda, iş gücünün ucuz ve
diğer yöntemlerin uygulanmasının mümkün olmadığı koşullarda,
yakma yöntemi ve makinalı temizleme yöntemlerinin kent ormanları ve yeşil kuşaklar
gibi geniş alanlarda kitlesel dikimlere konu edilen bitkilendirmelerde,
kimyasal yöntemin, entanzif diri örtü temizliği gerektiren ya da diğer yöntemlerle
istenen başarı düzeyine ulaşılamayan durumlarda,
termo – şok yönteminin de çevre duyarlılığı yüksek alanlarda
tercih edilmesi uygundur.
Ayrıca, temizlenmiş bir alanda yeniden diri örtü gelişimini etkili bir şekilde engelleyen
malçlama ve dikim çukurları çevresini plastik örtü ile kaplama da, bu kapsamda belirtilebilir.
Dikim öncesinde toprağın işlenmesi havalanma, su tutma kapasitesi ve geçirimsiz
katmanların kırılması gibi fiziksel koşulların ıslahı açısından gereklidir. Toprak işleme,
özellikle yüzey strüktürü değişmiş ve sıkışmış topraklarda daha büyük önem kazanmaktadır.
Toprak insan gücü ile ya da uygun makine ve ekipmanlar kullanılarak işlenebilir.
İnsan gücü ya da elle toprak işleme belleme ve krizma olmak üzere 2 şekilde
uygulanabilir. Belleme yönteminde toprak işlemesi bel kürekleri ile gerçekleştirilir. Bir bel
küreği derinliğinde (20 cm) uygulanan işleme basit belleme, 2 bel küreği derinliğinde
uygulanan işleme de derin belleme olarak tanımlanmaktadır.
Toprağın 2 bel derinliğinde (40 cm) işlenmesine dayanan krizma yöntemi, toprağın alt üst
edilmesi ve yerinde işlenmesi şeklinde 2 farklı tipte uygulanabilir. Krizma yönteminin derin
bellemeden esas farkı, derin bellemede alt zon toprağı yerinde işlenirken krizma yönteminde
üst zon toprağı ile birlikte alt zon toprağının da bir önce açılan kanala aktarılmasıdır.
Alansal büyüklük ve ekonomik açıdan makinalı çalışmaya elverişli koşullar taşıyan
sahalarda toprak işlemmesinin uygun makine ve ekipmanlarla gerçekleştrilmesi zorunludur.
Yöntem, alan koşullarına göre seçilen uygun çekici güç ve ekipman kombinasyonuna
dayanmaktadır.
Çekici güç olarak beygir gücü 50 HP den fazla olan paletli traktörler, 36 HP den büyük
beygir gücüne sahip 4*4 lastik tekerlekli traktörler, beygir gücü 20 - 35 HP arasında olan 2*4
tarım traktörleri ve daha küçük beygir gücüne sahip Goldoni gibi çeşitli tiplerdeki bahçe
traktörleri söz konusudur. Çekici güce takılan ve toprak işlemeyi gerçekleştiren ekipmanlar da
riper, kazayaklı riper, kulaklı ya da soklu pulluk, döner kulaklı pulluk, diskli pulluk, graham
pulluğu, diskaro, gobldisk, kültivatör, rotovatör, freze, tırmık, merdane, sürgü gibi farklı
işlevlere göre tasarımlanmış çeşitli tiplerde olabilmektedir.
Makinalı toprak işlemeyi; ekipman tipi ve işleme derinliği bakımından;
- derin (50 - 60 cm) toprak işleme ekipmanları (riper, kazayaklı riper),
- orta derinlikli (15 - 25 cm) toprak işleme ekipmanları (soklu pulluk, döner kulaklı
pulluk, diskli pulluk, graham pulluk,
- sığ derinlikli (5 - 15 cm) toprak işleme ekipmanları (gobl disk, diskaro, kültivatör,
rotovatör),
şeklinde başlıca 3 gruba ayırmak mümkündür.
2.3. Fidan Materyalinin Kalite Düzeyi
Fidan materyali kapsamlı sörvey çalışmaları ile seçilmelidir. Bu aşamada hem seçilen
türlerin hem de bunlara ait fidan materyalinin istenen özelliklerde ve kalite düzeylerinde olup
olmadığı kapsamlı olarak denetlenmelidir.
Fidan materyalinin kalite ve uygunluk testleri kapsamında önce fidan büyüklüğünün
(boy, taç gelişimi) tasarımlanan türlere ve proje ilkelerine uygunluğu ve fidan materyalinin
taksonomik açıdan doğruluğu denetlenmelidir. Her bir fidanın dallanma yoğunluğu, katlılık,
dal açıları, tepe/gövde oranı, boy/taç genişliği oranı, gövde konikliği, yaprak kitlesi
zenginliği, tomurcukların şişkinliği, kabuğun parlak ve gergin olması, son yıl sürgününün
uzunluğu gibi sak özellikleri bakımından seçilen taksonun özgün karakteristiklerini hangi
ölçüde taşıdığı belirlenmelidir (ASLA, 2004; Trowbridge & Bassuk, 2004).
Kök sisteminin fidan büyüklüğüne ve tipine göre (çıplak köklü, balyalı ve kaplı) (Şekil 3)
kalitatif denetimi dikim başarısı üzerinde belirleyici rol oynar. Bu nedenle fidanların türlerine,
tiplerine ve büyüklüklerine göre;
- repikaj veya kök kesimi işlemlerinin uygulanmasıyla yeterli yoğunlukta saçak kök
sistemine sahip olup olmadıkları,
- çıplak köklü fidanlarda kök tazeliği,
- topraklı fidanlarda kök – toprak bağının güçlü olması ve kök yoğunluğu,
- kaplı fidanlarda kök dönmelerinin olmaması
titizlikle kontrol edilmelidir.
Şekil 3: Köklerinin durumuna göre başlıca fidan tipleri (soldan sağa; çıplak
köklü, topraklı ve kaplı fidanlar
Biyotik (dal kırılmaları, yaralanmalar, terminal sürgünün zarar görmüş olması) ve
abiyotik (mantar, böcek, bakteri, virüs gibi patojen zararlarının belirtileri) kökenli hasar ve
zararların kontrolü (özellikle yurt dışından ithal edilen fidanların sağlık sertifikalarının
bulunması), fidanların sağlığı ve dikim değeri açısından önemlidir. Ayrıca tipik beslenme
bozuklukları veya besin elementi eksiklikleri de bu kapsamda denetlenmelidir.
Fidan alımında taşıma, bekletme ve gömü koşullarının fidan materyali üzerindeki
muhtemel olumsuz etkileri dikkate alınmalıdır. Materyal tipinin dikim ortamı koşullarında
yaşama, adaptasyon ve gelişme performansı bakımından uygunluk düzeyi, taşıma ve dikim
aşamalarında özel önlem ve teknikleri gerektirip gerektirmediği ve kalite fiat ilişkisi bu
kapsamda denetlenmelidir.
2.4. Taşıma, Gömü ve Bekletme Koşulları
Fidanlar fidanlıktan bitkilendirme alanına uygun koşullarda taşınmalıdır. Taşıma
esnasında
- yaralanma, dal ve sürgün kırılmaları, çiçek ve yaprakların kopması,
- topraklı fidanlarda kök sistemi ile onu saran toprak kitlesi arasındaki bağın bozulması
ya da balyanın dağılması,
- kaplı fidanlarda kökler ile kap ortamı arasındaki bağ ya da ilişkilerin bozulması,
- çıplak köklü fidanlarda köklerin açıkta kalması ve tazeliğini yitirmeleri
gibi sakıncalarla sıkça karşılaşılmaktadır.
Fidanlar uygun hacimli taşıma araçları ile nakledilmeli ve yukarıda sıralanan hasarları en
az düzeye indirecek şekilde yüklenmelidir. Özellikle herdem yeşil türlerde yapraklı dönemde
yapılacak uzak ya da kısa mesafeli nakillerde yüksek sıcaklık, soğuk, don ve güçlü hava
akımlarının etkilerinden zarar görmemeleri için mutlaka kapalı araçlar kullanılmalıdır. Uzak
mesafeli taşımalarda kapalı ortamdaki havasızlık ve kızışmalara karşı havalandırmalı ve
soğutmalı araçlar tercih edilmelidir.
Çıplak köklü fidanlar don, rüzgar ve güneş etkilerine karşı koruntulu bir konumda ve
süzek toprak koşullarında hazırlanan gömü yerinde bekletilmelidir. Gömü için fidanların kök
kitlelerine uygun hacimde eğik ve biribirine paralel olarak kanallar açılmalı, fidanlar bu
kanallara eğik olarak yerleştirilerek kökleri kumlu geçirgen toprakla örtülerek sulanmalıdır
(Şekil 4).
Şekil 4.: Çıplak köklü fidanların dikim öncesinde gömüye alınması
(Aslanboğa, 2002’den)
Kökleri örtülü olan topraklı ve kaplı fidanlarda da bitkilendirme alanına getirilen
materyallerin dikim işlemleri uzun zamana yayılacaksa gömü uygulamasına başvurulması
gereklidir. Kaplı fidanlar toprak yüzeyinde bekletildiğinde yüksek sıcak ve soğuk hava
koşullarında aşırı ısınan ya da soğuyan kap yüzeyleri nedeniyle doğal toprak ortamındaki
ılımlı koşullardan uzaklaşan köklerde zararlar ortaya çıkabilmektedir. Topraklı fidanlarda ise
kökü saran toprak balyası dış yüzeylerinden itibaren kuruyabilmekte, soğuk ve don etkileri
köklere zarar verebilmektedir. Bu gibi hallerde gerek topraklı gerekse kaplı tipteki fidanlar
koruntulu bir alanda biribirine paralel sıralar halinde açılan kanallara yerleştirilmeli ve
topraklı veya kaplı kök kitleleri bekleme dönemini toprak seviyesi altında geçirmelidir.
Taşıma kapsamında değinildiği gibi, su bitkileri, soğanlılar, mevsimlikler ve yer
örtücülerden oluşan otsu tür dikim materyalleri, şantiye ortamında kendi isteklerine uygun
koruntulu koşullarda bekletilmelidir. Su bitkileri su kapları içinde ve koruntulu ortamlarda,
soğanlar serin ve güneşsiz koşullarda, yer örtücü ve mevsimlikler de odunsu tür fidanlarına
göre rüzgar, soğuk, sıcak ve ışık gibi iklimsel etkenlere karşı daha ılıman ve koruntulu
ortamlarda tutulmalıdır.
2.5. Dikim Zamanı
Dikim mevsimi materyal tiplerine göre genel bir yaklaşımla aşağıdaki gibi açıklanabilir:
- Kaplı fidanlar aşırı sıcak, donlu, fırtınalı ve yağışlı günler dışında her mevsim
dikilelebilirler.
- Topraklı fidanlar dikim mevsimi bakımından çıplak köklü ve kaplı fidanlar arasında
bir değerde olup, kaplı fidanlara daha yakındır. Ancak büyük materyallerde, yeterli
kök terbiyesi görmemiş olanlarda, balya boyutu yetersiz olanlarda ve kök toprak
teması zayıf ya da bozulmuş olanlarda uyku döneminin tercih edilmesi dikim başarısı
açısından önemlidir.
- Çıplak köklü fidanların ise, prensip olarak büyüme dönemi dışında ya da uyku
döneminde dikilmeleri zorunludur.
Bu genel açıklama ile birlikte ülkemiz gibi mevsimsel iklim değişikliklerinin belirgin
olduğu bölgelerde ekofizyolojik açıdan dikim için uygun zaman dilimleri söz konusudur.
Hangi tipte olursa olsun, fidan fizyolojisi açısından büyüme - uyku evreleri ve uyku
yoğunluğu, kök yenileme potansiyeli, çevresel baskılara direnç potansiyeli, bitki su gerilimi
ve mitotik aktivitenin mevsimsel değişimi bitki kültürlerindeki söküm ve dikim gibi
işlemlerde oldukça uygun, uygun ve sakıncalı olarak nitelenebilecek farklı zaman dilimlerini
ortaya çıkarmaktadır (Dirik, 1990) (Şekil 5). Dikim uygulamalarının olanaklar ölçüsünde
belirtilen zaman dilimlerine rastlatılması, bitkilendirmelerin başarısı açısından büyük önem
taşımaktadır.
Şekil 5: Mevsimsel döngülere göre fizyolojik açıdan uygun zaman dilimleri
Genel olarak uykuya giriş ve uykudan çıkış evreleri, fidanların yeni dikim ortamına
adaptasyonunda belirleyici rol oynayan kök yenileme potansiyeli bakımından en uygun
dönemlerdir. Yapılan araştırmalara göre fidanların kök yenilenme potansiyelleri ile dikim
başarıları arasında sıkı ilşkiler bulunmakta, bu nedenle yaygın olarak fidanların fizyolojik
güçlerini yansıtan bir gösterge olarak değerlendirilmektedir (Burr, 1990; Garriou et al., 2000;
Ritchie & Landis 2003). Ülkemizin de içinde yer aldığı ılıman kuşakta fidan fizyolojisi ve
ekolojik koşullar açısından en uygun dikim zaman diliminin, kök yenilenme potansiyelinin en
yüksek düzeye ulaştığı ve uyku gereksiniminin tamamlandığı kış sonu dönemi olduğunu
belirtmek mümkündür. Kış sonu zaman dilimini ekofizyolojik uygunluk açısından geç
sonbahar ve kış dönemleri izlemektedir.
Geç sonbahar, kök yenileme potansiyelinin yüksek ve çevre koşullarının kök aktivitesi
için uygun olması bakımından dikim için elverişli bir dönemdir. Başta yaprağını döken türler
olmak üzere kışların sert geçmediği bölgelerde geç sonbahar dikimleri oldukça yüksek dikim
başarısı sağlamaktadır. Zira toprak sıcaklıklarının henüz düşmemiş olduğu bu zaman
diliminde dikilen fidanlar geliştirdikleri yeni köklerle kış öncesinde dikim ortamına uyumu
önemli ölçüde sağlayabilmekte, bu fidanlar erken ilkbahar döneminde daha kuvvetli kök
yenilenmesi ve büyümesi gerçekleştirerek erken ilkbaharda dikilen fidanlara göre daha güçlü
vejetatif gelişim gösterebilmektedir.
Fidanların fizyolojik karakteristikleri bakımından oldukça uygun durumda bulunduğu kış
ortası döneminde yapılan dikimlerde ise çevresel koşullar belirleyici rol oynamaktadır. Kışın
dikilen fidanlar kök aktivitelerini erken ilkbahar döneminde gerçekleştirdikleri için bu
döneme kadar kış koşullarının etkisi altında durağan kalmaktadır. Bu nedenle sert iklimli
bölgelerde yapılan kış dikimlerinde fidanlar ağır kış koşullarından zarar görebilmekte, ılıman
iklimli bölgelerde ise erken ilkbahar dönemi dikimleri ile eş değer bir başarı
sağlanabilmektedir. Genel olarak ılıman iklim koşullarının hüküm sürdüğü bölgelerde kış
ortası ve sonu dikimlerinin birlikte değerlendirilmesinin, soğuk iklimli bölgelerde ise kış sonu
dönemine kaydırılmasının uygun bir yaklaşım olduğunu belirtmek mümkündür.
Yukarıda da değinildiği gibi, uyku dönemi dışında kısmen topraklı ve esasen kaplı
fidanlarla yapılacak dikimlerde yaşama başarısı açısından önemli bir sorunla
karşılaşılmamakla birlikte, esas olumsuz etki büyüme ve gelişme performansı üzerinde
kendini göstermekte, fidanların dikim ortamına adaptasyon süreçleri ya da dikim şokunun
etkileri uzamaktadır.
Çoğu bitkilendirme uygulamaları bazen tercihler, bazen de zorunluluklar nedeniyle
ekofizyolojik açıdan dikim için uygun olan zaman dilimleri dışına kaymaktadır. Minimum
dikim şoku ile yüksek bir bitkilendirme başarısının sağlanabilmesi için belirtilen zaman
dilimlerine mümkün olduğunca uyulmalıdır.
2.6. Dikim Yöntem ve Teknikleri
Genel olarak bitkilendirmelerin başarısı üzerine yapılan son araştırmalar, dikim
sonrasında ortaya çıkan fizyolojik bozulma ve zararların büyük ölçüde uygun dikim yöntemi
seçilmemesi ve kötü uygulanmasından kaynaklandığını göstermektedir. Dikimlerde, bitki
materyaline göre değişiklik gösteren çeşitli yöntemler söz konusudur. Süs bitkilerinin
dikimlerinde uygulanması mümkün olan yöntemleri yarma dikimleri ve çukur dikimleri
şeklinde başlıca 2 gruba göre açıklamak mümkündür.
Yarma dikimleri uygulanma şekline göre; plantuvar dikimi ve çapa dikimi şeklinde 2
grupta toplanabilir. Plantuvarlar, kullanım biçimi ve amacına göre el plantuvarı ve ayak
plantuvarı olmak üzere 2 tipe ayrılmaktadır. El plantuvarları işlenmiş topraklarda tohum,
yumru, rizom, soğan ve fideciklerin ekimi, repikajı ve dikimi için geliştirilmiş aletlerdir.
Peyzaj uygulamalarında ise, esasen soğanlı, yumrulu ve rizomlu türlerin plantasyonunda
kullanılmaktadır. Ayak plantuvarları doğal ve kırsal alanlarda yapılan ağaçlandırmalar için
uygun dikim aletleridir. Ancak soğanlı türlerde olduğu gibi dikim materyaline göre özel
olarak dizayn edilmiş çeşitli el ve ayak plantuvarları bulunmaktadır.
Çapa dikiminin esas uygulama alanını mevsimlikler, yer örtücüler ve soğanlı türler
oluşturur. İşlenmiş topraklarda uygulanabilen bir yöntemdir
Çukur dikimi peyzaj düzenlemelerinde uygulanan temel dikim yöntemidir. Bitkilendirme
uygulamalarında her türlü otsu ve odunsu bitkilerin çıplak köklü, kesekli, balyalı ve kaplı
tiplerdeki ve her yaştaki fidan materyallerinin dikimleri için uygundur. Bitkinin, fidan
materyalinin özelliklerine uygun şekilde açılan bir çukura yerleştirilmesi esasına dayanır.
Çukur dikimi uyguma tekniği bakımından; dikim çukurunun açılması, fidanın dikim çukuruna
yerleştirilmesi ve de dikim sonrası düzenleme ve önlemler olmak üzere 3 evreden
oluşmaktadır.
Odunsu süs bitkilerinin dikimi çukur dikimi yöntemine dayanır. Ancak tür, materyal tipi
ve fidan büyüklüğüne göre bazı farklılıklar söz konusudur. Bu nedenle başlıca materyal
tiplerine göre çukur dikiminin teknik detayları aşağıda ana hatları ile ele alınmıştır.
2.6.1. Yaprağını Döken Ağaç Türleri Fidanlarının Dikimi
Yaprağını döken ağaç türlerinde çıplak köklü, topraklı ve kaplı tipte ve de her
büyüklükteki fidan materyalinin dikimi söz konusudur. Uygulaması klasik çukur dikimi
tekniğine dayanır. Çukurların kök büyüklüğüne göre 2 kat daha geniş ve yeterli derinlikte (1.5
kat) açılması, çukur dibinin de 1 bel derinliğinde yerinde işlenmesi yüksek dikim başarısı
açısından önemlidir (Şekil 6). Dikim ortamı koşullarına ve fidan materyalinin özelliklerine
göre dikim çukurunun açılmasında daha büyük ya da farklı boyutların ön görülmesi her
zaman mümkündür.
Şekil 6: Yapraklı fidanlarda dikim detaylarının şematik gösterimi
Açılan çukurdan çıkan alt toprak ile üst toprak arasında organik madde içeriği bakımndan
belirgin farklılık varsa ayrı ayrı yerlerde toplanmalı ve çukurun doldurulması aşamasında üst
toprak alta, alt toprak ta üste konmalıdır (Şekil 7).
Şekil 7: Üst toprak katmanının organik materyal
bakımından zengin olduğu koşullarda
çukurdan çıkan alt ve üst toprağın
kullanımı
Fidanlar dikim çukuruna kök boğazları toprak hizasında kalacak şekilde dik
yerleştirilmelidir. Çıplak köklü fidanların dikiminde çukur tabanında harç materyali ile bir
tümsek oluşturulması, kökler çevresinde boşlukların kalmaması bakımından faydalıdır. Bu
fidanlar kuru, yaralı ve kırılmış kökleri budanarak dikilmelidir. Ancak kök sistemi üzerindeki
özellikle kılca kökler ve çapı 3 - 5 mm den ince olan köklere dokunulmamalıdır.
Topraklı fidanlarda, söküm - dikim sürecinde kök toprak temasının bozulmaması için kök
balyası jüt, kafes tel ve naylon gibi ambalaj malzemeleri ile sıkıca sarılırlar. Bu tip fidanlar,
kök balyasına sarılan naylon gibi ayrışmaz özellikli materyaller çıkarılarak dikilmelidir. Kök
balyası dağılma riski taşıyan fidanlar kafes tel ve jüt gibi kök gelişimine engel olmayan
materyallerle birlikte dikilebilir. Ancak fidan çukura yerleştirildikten sonra sargı materyalinin
çeşitli bölümlerinde kesikler oluşturulması yararlıdır.
Kaplı fidanlarda ise fidanın kabından çıkarılması ve dikim çukuruna yerleştirilmesi
esnasında kökleri saran toprak kitlesinin dağılmaması büyük önem taşır. Özellikle büyük
fidan materyallerinin kök toprak temasının korunmasında, ağırlığın fazla olmasından
kaynaklanan bazı zorluklar yaşanmaktadır. Bu tür fidanların kapları kesilerek açılmalı ve
dikim çukuruna vinç veya benzeri makinalar kullanılarak yerleştirilmelidir (Şekil 8).
Şekil 8: Seçkin ve ekstra boylu fidanların vinçler yardımı ile dikilmesi (Aslanboğa,
2002’den)
Ağaç fidanlarının dikimle birlikte desteklenmesi zorunludur. Küçük fidanlarda bu işlem
dikim çukurunun tabanına yeterli derinlikte çakılan hereklerle sağlanabilir. Herekler çukur
tabanındaki işlenmemiş toprağa 50 cm derinlikte çakılmalı ve toprak üstünde kalan uzunluğu
fidan boyunun 1/3 – 1/2 si oranında olmalıdır (Şekil 9). Daha büyük fidanlarda 2 li veya 3 lü
bağlama (Şekil 10, 11) ya da 3 lü ya da 4 lü gergileme (Şekil 12) yöntemlerden
faydalanılması gerekir.
Şekil 9: Küçük boylu fidan materyalinin tekli
hereklerle desteklenmesi
Şekil 10: Yaprağını döken ağaç türleri fidanlarında hereklerle 2 li bağlama
Şekil 11: 2 li bağlamada farklı uygulama detayı
Şekil 12. Yaprağını döken türlerde büyük fidan materyallerinin 3 lü
gergileme yöntemi ile desteklenmesinin şematik gösterimi
Dikim çukurları, fidanların yerleştirilmesinden sonra normal toprak koşullarında dikim
ortamı toprağına 1/3 - 1/4 oranında torf, organik gübre veya humus karıştırılarak hazırlanan
dikim harcı ile doldurulmalıdır. Ayrıca, dikim harcına yavaş yarayışlı mineral gübrelerin
karıştırılması, kök gelişimini kuvvetlendirmek açısından yararlıdır. Orijinal ortam toprağının
elverişsiz olması durumunda dikim çukurları daha geniş ve derin açılarak dikim harcı ile
ortam toprağı karışımından hazırlanan dolgu materyali tercih edilmelidir. Dikim harcı çukura
etap etap yerleştirilmeli ve her defasında boşlukların kalmaması için ayakla ezilerek
sıkıştırılmalıdır. Son aşamada dikim çanağı oluşturularak fidan büyüklüğüne ve ortam
koşullarına göre yeterli düzeyde can suyu verilmelidir.
Dikimlerin, çıplak köklü fidanlarda Kasım - Mart arasındaki uyku döneminde
gerçekleştirilmesi zorunludur. Kaplı fidanlar, prensip olarak donlu, yağışlı ve aşırı sıcak
günler haricinde her mevsim dikilebilirler. Balyalı fidanların dikim başarısı açısından çıplak
köklü fidanlar gibi uyku döneminde dikilmeleri uygundur. Ancak, gereken özenin
gösterilmesi durumunda boylu olmayan topraklı fidanların uyku dönemi dışında da
dikilmeleri mümkündür.
Dikimlerin fidan tipine göre değişen daha geniş bir zaman diliminde uygulanması
mümkün olmakla birlikte, yaprağını döken türlerin geç sonbahar ve kış sonunda gösterdikleri
kök yenileme yeteneğindeki belirgin artış, bu dönemi dikim başarısı açısından fırsat haline
getirmektedir. Drenaj koşullarının kötü olduğu ağır toprak koşulları ile kuvvetli hava
hareketlerine açık olan ortamlarda geç sonbahar ve kış ortası yerine kış sonu ya da erken
ilkbahar dönemini tercih etmek daha uygundur.
Kitlesel dikimlerde fidanlara verilecek aralık mesafeler, olgun yaştaki tepe tacı gelişimine
göre ayarlanmalıdır. Hızlı büyüyen türlerle dar tepe tacı oluşturan türlerde olgun yaştaki tepe
tacı genişliği, uzun bir sürede geniş ve yayvan bir tepe tacı oluşturan türlerde de olgun yaştaki
taç genişliğinin yarısı, dikim aralıkları için uygun ölçülerdir. Yoğun kitleli tasarımlarda,
dikilen ağaçların tepe taçlarının bir miktar (% 20 - 30) örtüşmesi öngörülebilir
2.6.2. İğne Yapraklı ve Herdem Yeşil Geniş Yapraklı Ağac Türleri Fidanlarının
Dikimi
İğne yapraklı ve herdem yeşil ağaç türleri fidanlarının dikimleri birkaç husus dışında
yukarıda açıklanan yaprağını döken tür fidanlarının dikimleri ile aynıdır. Bu türlerin en
belirgin özelliği, dikimlerde kaplı ya da topraklı fidanların kullanılması, istisnaları dışında
çıplak köklü fidan tipinin söz konusu olmamasıdır. Özellikle iğne yapraklı türlerde peyzaj
değeri yüksek çok sayıda form ve varyetelerin olması, fidanların büyüklüklerine göre
sınıflandırılmasını güçleştirmektedir.
Yaprağını döken ağaç türlerinde olduğu gibi, bu türlerde de dikim çukurlarının kök
kitlesinden daha geniş ve derin açılması gerekir. Başarılı bir bitkilendirmeye güvence
oluşturmak amacıyla dikim çukurlarının genel kurallara uygun şekilde fidan kap hacminin ya
da kök balyasının yaklaşık 2 katı genişlikte ve kök kitlesi derinliğinin 1.5 katı derinlikte
açılması uygundur.
Kaplı fidanların kaptan çıkarılmasında ve çukura yerleştirilmesinde kök ortamının
dağılmamasına özen gösterilmeli, dip kısımdaki yumaklaşmış kökler budanmalıdır. Topraklı
fidanlar kafes tel, jüt telis gibi örtüleri çıkarılmadan ya da dikim çukuruna konduktan sonra
açılarak dikilmeli, naylon gibi ayrışmaz özellikli malzemeler ise mutlaka çıkarılmalıdır. Fidan
materyali kök boğazı toprak yüzeyi hizasında olacak şekilde çukura yerleştirilmeli ve
çukurdan çıkan toprağa % 25 - 35 oranında hayvan gübresi, torf ve kompost gibi organik
materyal karıştırılarak hazırlanan harçla etap etap sıkıştırılarak doldurulmalıdır. Herdem yeşil
türler yaprağını döken türlere göre derin dikime daha fazla duyarlıdırlar. Bu nedenle fidanın
çukura yerleştirilmesinde derin dikimlerden mutlak kaçınılmalıdır. Son aşamada dikim çanağı
oluşturularak bolca sulanmalıdır.
Herdem yeşil türler sürekli yapraklı oldukları için özellikle kış döneminde kar, rüzgar
fırtına gibi olumsuz hava koşullarının baskısı altında kalırlar. Bu nedenle küçük fidan
materyalleri dışında 3 lü gergileme ile desteklenmeleri gerekir (Şekil 13).
Genel olarak kaplı fidanlar her mevsim, topraklı fidanlar da çıplak köklü fidanlara göre
daha geniş bir zaman diliminde dikilebilmekle birlikte, herdem yeşil tür fidanlarında kış sonu
ya da erken ilkbahar dikimlerini tercih etmek daha uygundur. Bu zaman dilimi, hem kışın
olumsuz hava koşullarının büyük ölçüde bitmiş olması, hem de herdem yeşil türlerde kök
yenilenmesinin erken ilkbaharda maksimuma ulaşması açısından dikim başarısını
yükseltmektedir.
Dikim aralıkları, yaprağını döken ağaç türlerinin dikiminde açıklandığı gibi olgun yaştaki
tepe tacı gelişimine göre belirlenmeli ancak yaprağını döken türlere göre biraz geniş
tutulmalıdır.
Şekil 13: Konifer türlerinde dikim ve gergileme detayı
2.6.3. Palmiyelerin Dikimi
Monokotiledon (tek çenekliler) sınıfının Arecaceae familyasına mensup olan Palmiyeler,
ekvatoral ve sup tropik iklim kuşaklarında yaşayan 3000 den fazla türle temsil edilmektedir.
Gerek botanik, gerek se morfolojik özellikleri bakımdan otsu türlere yaklaşan Palmiyeler
esasen ağaç değillerdir. Genel bir tanımlama ile yapraklarıyla taç oluşturan ağaçsı bitkilerdir
(Monié 1991).
Gövde çoğu türlerde tekli, bazılarında çokludur. Bazı türlerde ise toprak altındadır ya da
hiç yoktur. Palmiyelerin kökleri kendilerine özgüdür. Çoğu türlerin kökleri yaklaşık 3 yıl
yaşamaktadır. Yeni kökler gövdenin hemen altındaki boğaz bölgesinden ya da kök turbundan
sürekli olarak çıkmakta ve yaşamları boyunca kalınlaşma ya da çap artımı yapmamaktadır
(Harris, et al, 2004).
Palmiyeler her türlü toprak koşullarında yetişebilmelerine rağmen, genel olarak drenajı
iyi olan besin elementlerince zengin, nemli, sıcak ve hafif asidik ya da nötr reaksiyonlu
topraklardan hoşlanırlar. Çoğu palmiye türü genç yaşlarda kuvvetli güneş etkilerine karşı
hassastır. Kuvvetli rüzgarların yaprakları hırpalamak, soğuk dönemde don tehlikesini artırmak
ve sıcak dönemde havayı kurutmak gibi zararlı etkileri olabilmektedir. Bu nedenle
bitkilendirmerin planlanmasında Palmiye türleri için belirtilen koşullar dikkate alınmalıdır.
Palmiye türlerinde kaplı fidan ve söküm ya da balyalı materyal olmak üzere başlıca 2 tip
dikim materyali söz konusudur.
Resim 1: Yüksek boy değerlerine ulaşabilen Palmiye
türleri (Brezilya)
2.6.3.1. Fidan Materyali Dikimi
Palmiye fidanları kaplı tiptedir. Kaplı Palmiye fidanlarında diğer türlerde önemli bir
sakınca olarak ortaya çıkan dairesel kök oluşumları önemli bir sakınca değildir. Zira yukarıda
belirtildiği gibi, kök sistemi ömrü kısa olan ve sürekli yenilenen köklerden oluşmaktadır.
Ancak kaplı Palmiye fidanlarının dikim ortamına uyumunda sık sık sorunlarla karşılaşmak
olasıdır. Zira Palmiye fidanları çoğu durumda kontrollü ortam koşullarında yetiştirilmekte ve
doğasına uygun olmayan dış ortam koşullarına dikildiğinde yakıcı güneş, kuvvetli rüzgar,
kuru hava, düşük sıcaklıklar ve donlardan kolayca etkilenerek yapraklarını, formunu ya da
yaşamını yitirebilmektedir. Bu nedenle kaplı materyal alımlarında fidanların yetiştirilme
koşulları ve dikim ortamına uyum yetenekleri titizlikle denetlenmelidir. Söküm fidanları ya da
materyallerinin ise dış ortam koşullarına uyum sağlamış durumda olmaları, kök hasarlarının
yarattığı olumsuzluklara rağmen dikim başarısı bakımından bir avantaj oluşturmaktadır.
Dikim çukurları kap ya da balya boyutlarına göre en az 2 kat genişlikte, 1.5 kat derinlikte
açılmalıdır (Şekil 14). Çukurlar, drenajı yetersiz olan killi ve geçirimsiz topraklarda daha
derin açılmalı (2 kat) ve çakıl, mıcır gibi malzemelerle taban drenajı uygulanmalıdır.
Şekil 14.: Palmiyelerde dikimin şematik gösterimi
(Esener, 1999’dan değiştirilerek)
Taban drenajının yeterli olamayacağı durumlarda, tasarım ilkelerine uyması koşuluyla
fidanların arazi formuna uygun eğimler verilerek veya ahşap, taş ve prefabrik bloklarla
çevrelenerek oluşturulan bir tümsek üzerinde yüksek dikim tekniğine göre dikilmeleri de
düşünülebilir (Şekil, 15).
Şekil 15: Drenaj güçlüğü görülen yerlerde Palmiyelerin dikimi
(Esener, 1999)
Palmiye fidanları dikim çukurlarına mutlaka kök boğazı toprak yüzeyinde kalacak
şekilde ya da en fazla sığ kökleri toprakla örtülecek şekilde dikilmelidir. Zira Palmiyeler
drenaj yetersizliği gibi derin dikimlere karşı da oldukça duyarlıdır.
Dikim çukurunu doldurmak için çıkan toprağa % 50 oranında torf, yaprak çürüğü,
kompost, mil ve ahır gübresi karıştırılarak hazırlanan harç kullanılmalıdır. Harç, kök kitlesi
boyutu dikkate alınarak önce çukur tabanına konmalı, fidan harcın üzerine kök boğazı toprak
hizasında olacak şekilde yerleştirilmelidir. Fidanlar dikim öncesinde bolca sulanmalı ve
dikim çukuru tabaka tabaka sıkıştırılan harçla doldurulmalıdır. Son aşamada fidan çevresinde
çanak oluşturularak can suyu verilmeli ve maç malzemeleri ile örtülmelidir.
Palmiye türlerinde kök büyümesi ve yenilenmesi sadece sıcak koşullarda
gerçekleşmektedir. Bu nedenle kök yenilenme yeteneklerinin yüksek olduğu mutedil sıcak
dönemde (ilkbahar - yaz başı) dikilmeleri, başarı açısından en doğru olanıdır. Bu dönemin en
uygun dilimi de genel olarak gece sıcaklıklarının 15 0C ye ulaştığı Mart sonu - Haziran
arasındaki zaman dilimdir. Toprak sıcaklıklarının düşük olduğu erken dönemlerde yapılan
dikimlerde ise, kaçınılmaz kök hasarları soğuk toprak koşullarında kök bozulmalarına ve buna
bağlı patojen ataklarına yol açabilmektedir. Aynı nedenler sonbahar dikimleri için de geçerli
olduğundan, Palmiyelerin özellikle söküm fidanlarında diğer odunsu türlerde uygulanan
sonbahar dikimlerinden kaçınılması gerekir.
Palmiyelerde büyük boyutlu materyallerin dikim sonrasında desteklenmesi zorunludur.
Palmiye fidanları sığ kök sistemi geliştirdikleri için, iğne yapraklı tür fidanlarında uygulanan
3 lü gergileme sistemleri ile desteklenmelidir (Şekil 16). Gergiler dikim materyalinin
büyüklüğüne ve ortam koşulları göre 1 ya da 2 yıl bekletilmelidir.
Şekil 16: Palmiyelerin desteklenmesi (Esener,
1999)
2.6.3.2. Palmiyelerin Nakledilmesi
Palmiyelerin dikiminde fidan yerine nakil materyallerinin kullanımı tüm dünyada olduğu
gibi ülkemizde de yaygın bir uygulamadır. Biyolojik özelliklerinin nakil açısından sağladığı
avantajlar nedeniyle, diğer türlere göre daha kolay nakledilebilmekte ve ülkeler arası uzun
mesafeli taşımalara konu edilmektedir.
Nakil için gövde çapı belirgin düzeyde ince olan, kök boğazına yakın yerden gövde
incelmeleri görülen ve terminal tomurcuk veya sürgünü zarar görmüş olan sağlıksız
Palmiyelerden kaçınılmalıdır. Daha önce de belirtildiği gibi Palmiyeler sığ bir kök sistemi
geliştirmekte ve kök sistemi gövdenin hemen altındaki boğaz bölgesinden çıkan yeni köklerle
3 - 4 yılda bir yenilenmektedir. Bu nedenle Palmiyelerde söküme esas balya boyutlarının
diğer ağaçlara göre daha küçük tutulması mümkündür.
Palmiyelerde nakilden 1, 5 – 2 ay önce kök terbiyesi amaçlı hazırlık çalışmaları yapılması
dikim başarısı açısından büyük önem taşır. Sığ kök sistemi geliştirdikleri de dikkate alınarak
küçük boyutlu materyallerde dikey yan kök kesimlerini, daha büyük materyallerde ise
hendekleme yöntemini uygulamak daha uygundur.
Balya, belirlenen çap genişliği esas alınarak dibe doğru daralan koni şeklinde çıkarılmalı
ve çuval, branda gibi uygun malzemelerle sarılmalıdır. Söküm çukurundan çıkarma işlemi
küçük boyutlu Palmiyelerde insan gücü ile gerçekleştirilebilir (Şekil 17).
Şekil 17: Palmiyelerin insan gücü ile sökümü aşamaları (Esener,
1999)
Büyük boyutlu Palmiyelerde ise bu işlem için vinçlerden yararlanmak gerekir (Şekil 18).
Söküm materyalleri her iki uygulama tipinde de gövde ve kök balyasına birlikte bağlanan ip
ya da halatlarla kaldırılmalıdır (Esener, 1999).
Şekil 18: Palmiyelerin vinçler yardımı ile sökümü ve taşınması (Esener, 1999)
Palmiyelerde söküm öncesinde kuvvetli budama yapılmamalıdır. Yapraklar terminal
tomurcuğu ya da sürgünü korumak amacıyla yukarı doğru toplanarak bağlanmalı ve nakil
sonrasında en az 6 ay süre ile bağlı kalmalıdır.
Palmiye türlerinde mevcut kökler nakil sonrasında kısa sürede öldüğü için nakil işleminin
hızlı kök yenilenmesinin gerçekleştiği mutedil sıcak ilkbahar - yaz başı (Nisan - Haziran)
döneminde yapılması uygundur. Sonbahar ve kış dönemlerinde yapılan nakillerde ise iklim
koşullarına göre don ya da soğuk zararları ile karşılaşmak mümkündür.
Palmiyelerin dikiminde daha önce açıklanan genel kurallar geçerlidir. Dikim çukurlarının
balya çapının 2 katı genişlikte ve yeterli derinlikte açılması uygundur. Ancak dikim
çukurunun, balya ile çukur kenarları arasında 30 cm lik bir mesafe kalacak genişlikte açılması
da yeterli olabilmektedir (Şekil 19). Fidan dikimlerinde olduğu gibi, nakledilen Palmiyelerde
de derin dikimlerden kaçınılmalıdır. Ayrıca dikim ortamının yeterli drenaja sahip olmasına
özellikle dikkat edilmelidir. Dikimlerde çukurdan çıkan toprağın geçirgen özellikli bitkisel
toprakla karıştırılarak kullanılması uygundur. Dikim sonrasında yeterli düzeyde sulama
yapılmalı ve yeni köklerin oluşup toprakla güçlü bir bağ kurulmasına kadar geçen 1 - 2 yıllık
dönemde 3 lü gergileme yöntemi ile desteklenmelidir. Gergil telleri gövdenin 1/3 lik üst
kısmından bağlanmalı ve tellerin gövdeye zarar vermesini önlemek için bağlama yerine metal
koruyucu veya yastıklar yerleştirilmelidir (Şekil 16) (Esener, 1999).
Palmiyeler çoğul ve tekil gövdeli türleri ile çok farklı boyutlarda oldukları için
dikimlerde fidanlara verilecek aralık ve mesafelerin türlere ve bitkilendirme amaçlarına göre
ayrı ayrı belirlenmesi gerekir.
Şekil 19: Palmiyelerin dikimi ve desteklenmesi (Uzun & Söğüt, 1998)
2.6.4. Ağaççık ve Çalı Fidanlarının Dikimi
Ağaççık ve süs çalıları, yaprağını döken ya da herdem yeşil türlere mensup çok sayıda
bitki taksonunu kapsar ve peyzaj düzenlemelerinin en yoğun kullanılan bitki materyallerini
oluştururlar. En tipik özellikleri kısa boylu olmaları ve bir kökten çok gövdeli ya da dipten
itibaren dallanmalı bir gelişim göstermeleridir.
Ağaççık ve çalı türlerinin dikiminde çıplak köklü, topraklı ve kaplı olmak üzere her 3
fidan tipinin de kullanılması mümkündür. Ancak uygulamalarda çıplak köklü ve topraklı
fidanlar, yaprağını döken türlerde sınırlı olarak üretilmekte ve kullanılmakta, kaplı fidanlar ise
yaygın olan fidan tipini oluşturmaktadır.
Standart ağaççık ve çalı fidanlarında dikim çukurlarının genel olarak 50 * 50 * 40 cm
boyutlarda açılması uygundur. Bu boyutlar özel boylu fidanlarda daha büyük açılabilir.
Çıplak köklü çalı fidanlarının dikim öncesinde 5 - 8 saat süre ile akar suda bekletilmesi ve
organik gübre, torf ve toprak karışımından hazırlanan bir bulamaca batırılarak dikilmesi tutma
başarılarını artırır. Torf, yaprak çürüğü ve kompost gibi özel harç ortamlarında yetiştirlen
kaplı fidanların da dikim öncesinde 10 dakika süre ile su içinde bekletilmesi kök aktivitesini
artırmaktadır. Torf ortamında yetişmiş fidanların kaplarından çıkarıldıktan sonra kenar
yüzeylerinin keskin bir bıçakla çiziklenmesi kök gelişimi açısından faydalıdır (Şekil 20 ).
Şekil 20: Çalı fidanlarında dikim öncesi çizikleme
Ağaççık ve çalı türleri genellikle üst toprak katmanlarında yayılış gösteren sığ kök
sistemi geliştirirler. Bu nedenle dikim çukurlarının geniş açılarak organik besin maddeleri
bakımından zenginleştirilmiş harç materyali ile doldurulması yararlıdır. Harç materyali,
bitkisel toprağa organik gübre ya da N, P, K elementleri bakımından zenginleştirilmiş torf
veya kompost katılarak hazırlanabilir. Gerektiğinde azot içeriği yüksek yavaş yararyışlı
gübrelerle taban gübrelemesi de yapılabilir. Diğer türlerde olduğu gibi çalı türlerinde de
fidanların kök boğazı hizası toprak yüzeyinde kalacak şekilde dikim çukuruna
yerleştirilmeleri ve harç materyalinin etap etap sıkıştırılarak doldurulması ihmal
edilmemelidir.
Çıplak köklü çalı fidanlarının uyku döneminde, topraklı ve kaplı fidanların ise ekstrem
hava koşulları dışında her mevsimde dikilmeleri mümkündür. Ancak her 3 fidan tipinde de
başarılı bir dikim için kış sonu ya da erken ilkbahar dilimleri tercih edilmelidir.
Dikimlerde fidanlara verilecek aralık ve mesafeler ağaççık ve çalı türlerine göre ayrı ayrı
belirlenmelidir. Genel olarak küçük boylu çalı türlerinin 40 - 50 cm, orta boylu çalı türlerinin
60 - 80 cm, büyük boylu çalı türlerinin 90 - 100 cm, ağaççık türlerinin de 100 - 250 cm aralık
ve mesafelerle dikilmesi uygundur. Ancak bazı bitkilendirme uygulamalarında zamanla
seyreltme yapılması öngörülerek, ilk tesis anında etkili bir görünüm yaratmak amacıyla daha
dar aralık ve mesafeli dikimlere de başvurulabilir.
2.6.4. Güllerin Dikimi
Sayısız taksonlarıyla temsil edilen güller, peyzaj düzenlemelerinin vazgeçilmez bitkisel
elemanlarındandır. Güllerin, formları ve çiçek özellikleri bakımından;
-
çalı formundaki büyük çiçekli güller,
çalı formunda demetler halinde açan küçük çiçekli polyanta ve floribunda güller,
minyatür güller,
yüksek gövdeli (tijli) güller,
büyük çiçekli sarılıcı güller,
demetler halinde açan küçük çiçekli sarılıcı güller,
pendul yada sarkık formlu güller,
sürünücü güller
gibi çeşitli tipleri bulunmaktadır (Şekil 21), (Dirik, 2006).
Şekil 21: Peyzaj düzenlemelerinde yaygın olarak kullanılan büyük
çiçekli melez, polyantha ve floribunda güller
Güller genel olarak serbest ve açık ortamlarda tam güneş ya da hafif gölge koşullarında
iyi gelişirler. Bu nedenle aşırı sıcak, koyu gölgeli ve kuvvetli hava hareketleri hüküm süren
ortamlardaki dikimlerinden kaçınmak doğrudur. Besin elementleri bakımından zengin olan
balçık tekstürdeki derin topraklar, güller için uygun toprak koşullarını oluşturur.
Güllerin dikimleri öncesinde entansif bir ortam hazırlığı yapılmalıdır. Grup ya da bantlar
şeklinde dikimlerin öngörüldüğü yerlerde, dikim ortamındaki toprak 50 cm derinlikte
işlenmeli ve fakir topraklara organik kökenli gübreler verilerek alt üst edilmelidir. Yanmış
çiftlik gübresi güller için oldukça uygundur. Alternatif olarak kompost ya da besin içeriği
zenginleştirilmiş turba kullanılabilir. Eğer mevcut toprak ekstrem düzeyde fakir ve elverişsiz
ise, bu gibi durumlarda grup ya da bantlar boyunca 50 cm derinlikteki tüm toprağın
boşaltılarak organik madde karıştırılmış yeni bitkisel toprakla doldurulması yoluna
gidilmelidir.
Gül fidanları çıplak köklü, turba kesekli ve kaplı olmak üzere çeşitli tiplerde üretilmekte
ve satışa sunulmaktadır. Çıplak köklü fidan tipi çalı güllerde yaygındır. Çalı güller yoğun
kullanımları nedeniyle diğer tiplerde de üretilebilmektedir. Tijli, sarılıcı, minyatür ve pendul
güller genellikle kaplı fidan olarak, diğerleri ise kesekli ya da kaplı fidan olarak üretilmekte
ve satılmaktadır.
Çıplak köklü gül fidanlarının dikimleri, sadece uyku dönemi (kasım - mart sonu) ile
sınırlıdır. Bu fidanlar genellikle derin kök ve sak budaması uygulanmış halde satılmaktadır.
Turba kesekli gül fidanları ise köklerinin içinde yer aldığı küçük hacimli turba keseği, plastik
ambalaj materyalleri ile sarılmış ve derin budama uygulanmış şekilde uyku döneminde satışa
sunulmaktadır. Kaplı fidanların ise, her boyutta ve her mevsimde satılması ve dikilmeleri
mümkündür.
Güllerin ana dikim zaman dilimleri, sonbahar sonu ve kış sonu ya da erken ilkbahardır.
Güller, sonbahar döneminde (Ekim sonu - Kasım) kuvvetli kök geliştirme gücüne sahip
oldukları için kışların sert geçmediği bölgelerde kış sonu dönemine eş değer ya da daha
yüksek bir dikim başarısı gösterirler. Kış sonu ya da erken ilkbahar dönemi ise diğer türler
gibi güller için de ana dikim mevsimidir. Bu esaslar çerçevesinde güller için en uygun dikim
zaman dilimleri geç sonbahar ve kış sonu olarak belirtilebilir. Fidan tiplerine göre genel bir
öneride bulunulacak olursa, çıplak köklü fidanlarda geç sonbahar - erken ilkbahar arasında,
turba kesekli fidanlarda daha geniş zamana yayılması mümkün olmakla birlikte aynı şekilde
geç sonbahar - erken ilkbahar arasında, kaplı fidanlarda ise donlu, yağışlı ve aşırı sıcak
periyot dışında her mevsim dikim yapılması mümkündür.
Çıplak köklü gül fidanlarının dikim öncesinde 5 - 6 saat süre ile akar suda bekletilmesi
dikim ortamına uyumun hızlandırılması bakımından faydalıdır. Aynı amaç için kesekli ya da
kaplı fidanlarda da dikim öncesinde bol sulama yapılabilir. Genel olarak her 3 boyutu da 40
ya da 50 cm olacak şekilde çukurlar açılması dikim için çoğu durumda yeterlidir. Drenaj
sorunu olan yerlerdeki dikim çukurları 20 - 30 cm daha derin açılmalı ve çukur tabanına
çakıldan oluşan 8 - 10 cm lik drenaj tabakası yerleştirilmelidir. Drenaj tabakasının üstüne aynı
kalınlıkta normal toprak konmalı bunun üstüne de tercihen güller için özel olarak üretilen
organik gübre materyalleri ile köklerden 15 - 20 cm derinde kalacak şekilde taban
gübrelemesi uygulanmalıdır.
Gül fidanları açılan çukurlara aşı yerleri toprak yüzeyinin 3 - 5 cm altında kalacak şekilde
derin dikilmelidir. Çoğu kaplı fidanlarda aşı yeri toprak altındadır. Bu tip fidanlar düzenleme
alanına kaptaki hizasında dikilmelidir. Çukurlar dikim harcı ile etap etap sıkıştırılarak
doldurulmalı ve yüksek gövdeli ya da tijli güller dikim çukuruna yerleştirilen hereklerle
desteklenmelidir. Sarılıcı güller ise dikim sonrasında dalları yelpaze şeklinde açılarak
sardırılmak istenen yüzeyde hazırlanan desteklere farklı yerlerden bağlanmalıdır.
Son aşamada bolca sulama yapılmalı, geç sonbahar ve kış döneminde dikilen fidanların
kök boğazı çevresindeki toprak hafifçe yığınlanmalıdır (Şekil 22). Bu işlemin, büyüme
dönemi başlangıcında kaldırılmak üzere dikilen fidanı tamamen örtecek şekilde uygulanması
da mümkündür.
Şekil 22: Çıplak köklü gül fidanlarının dikimi
Dikimlerde güllere verilecek aralık ve mesafeler türlere göre büyük farklılıklar gösterir.
Kitleli dikimlerde düzenleme ortamına ve tasarım amaçlarına göre değişmekle birlikte;
-
çalı formlu büyük çiçekli güllerde 50 * 50 veya 60 * 60 cm,
floribunda, polyanta ve sürünücü güllerde 35 * 40 veya 40 * 40 cm,
minyatür güllerde 25 * 25 cm,
ağaççık formlu güllerde 100 - 250 cm,
tijli güllerde 100 - 200 cm,
pendul formlu güllerde 150 - 250 cm,
sarılıcı güllerde de 100 - 300 cm
aralık ve mesafeler öngörülebilir.
2.6.5. Bambuların Dikimi
Bambuların 75 cinse dağılan toplam 1 250 türü mevcuttur. 15 cm. den 45 m’ye kadar
çeşitli boy değerlerine ulaşırlar. Peyzaj düzenlemelerinde kullanılan estetik değeri yüksek
bambu türlerinin çoğu genellikle 1 - 6 m boy değerlerindedir (Rees, 2003). Hızlı ve geniş
alanlara yayılan köklere ve rizomlara sahiptirtirler. Geliştirdikleri rizomlardan kuvvetli ve bol
sürgünler oluşturdukları için yayılıcı karakterli türler olarak nitelendirilirler (Kumar  Sastry,
1999).
Bambular yetişme ortamı istekleri bakımından kanaatkar türlerdir. Fakir, verimsiz
topraklardan organik maddece zengin olanlara kadar değişik toprak koşullarında
yetişebilmektedir. Ancak çok ağır ve kumlu topraklarda daha yavaş gelişmektedir. Tam ışık,
yarı gölgeli ve gölgeli koşullara uyum sağlayan türleri mevcuttur.
Kentsel peyzaj uygulamalarındaki bambu dikimlerinin en önemli ayrıcalığı, dikimden
önce ön görülen büyüme alanını çevreleyen bir toprak altı baraj sistemi kurmayı
gerektirmesidir (Şekil 23). Zira bambular dikim ortamında oluşturdukları kuvvetli rizomlar ve
rizomlardan gelişen sürgünlerle kısa zamanda sınırlarını aşarak geniş bir alana
yayılabilmektedir. Bu nedenle bambulara ayrılan dikim alanı, toprağa dikey olarak
yerleştirilen bariyerlerle 60 - 100 cm derinlikte kuşaklanmalıdır. Bariyer oluşturmada beton,
polyester veya plastik plakalardan yararlanılabilir. En yaygın kullanılanı, genişliği 70 cm,
derinliği de 60 - 100 cm arasında değişen sert plastik plakalardır. Plakalar açılan çukura
aralarında boşluk bırakılmayacak şekilde yerleştirilmelidir.
Şekil 23 : Bambu dikimlerinde kök yayılmasını kontrol etmek amacıyla toprak altı
rizom barajı uygulaması
Bambular kaplı fidan olarak üretilmekte ve satılmaktadır. Bu nedenle donlu, yağışlı ve
aşırı sıcak dönemler dışında her mevsim dikilmeleri mümkündür. Ancak bambulara özgü
ideal dikim dönemi yaz sonu - sonbahar dilimidir. Zira bambular toprak sıcaklıklarının
yüksek olduğu bu zaman diliminde fizyolojik açıdan kuvvetli kök yenileme yeteneğine sahip
olmakta ve dikim ortamında hızlı bir kök gelişimi gerçekleştirebilmektedir.
Toprak altı baraj sisteminin oluşturulmasından sonra kap büyüklüğüne göre yeterli
derinlik ve genişlikte dikim çukurları açılmalıdır. Fidanların dikim öncesinde bolca sulanması
adaptasyonun hızlandırlması bakımından faydalıdır. Kaplarından çıkarılan kök ortamı, kök
gelişimini ve fidanların dikim ortamına kaynaşmasını kolaylaştırmak için keskin bir bıçakla
çeşitli yerlerinden 1 - 2 cm derinliklerde çiziklenmelidir. Dikim çukuru, kültür alanı toprağına
turba ve kompost karıştırarak hazırlanan harçla doldurulmalı, kültür alanı toprağı elverişsiz
ise bunun yerine bitkisel toprak kullanılmalıdır. Fidanlar dikim sonrasında bolca sulanmalı ve
kök boğazı çevreleri malç ya da kompost materyali ile örtülmelidir.
Yukarıda açıklandığı gibi bambular çok hızlı çoğalabilen bitkiler olduğu için diğer
ağaççık ve çalı türlerine göre daha seyrek dikilmeleri mümkündür. Ancak uygulamalarda ilk
tesis esnasındaki görsel etkinliği güçlü kılmak amacıyla 80 - 100 cm aralık mesafelerle
dikilmesi uygundur.
2.6.6. Sarılıcı ve Tırmanıcı Türlerin Dikimi
Sarılıcı ve tırmanıcı türler, bitkisel tasarımlara farklı bir boyut ve ilgi çekici bir yüzey
kazandıran bitkilerdir. Bu türler genellikle pergola, duvar, parmaklık, arkat, eşik ve tünel gibi
yapıları süslemek, istenmeyen yüzeyleri ve cepheleri de örtülemek amacıyla kullanılan dikey
yeşillendirme elemanlarıdır.
Sarılma ve tırmanma mekanizmaları bakımından;
-
gövdeleri ve sürgünleri ile metal destek, gövde veya ahşap yada metal örgülü bir
yüzeye helezoni olarak sarılan türler ( Wisteria sp., Lonicera sp., Celastrus sp.),
-
bir duvar yada gövdeye sarılan ve geliştirdikleri havai köklerle (Hedera sp., Bignonia
sp.), veya vantuzlarla (Ampelopsis sp.) yapışarak tırmanan türler,
-
sarılmayan, ancak merdiven, pergola, arkat, ahşap yada metal örgülü cephe gibi bir
destek üzerinde dallarını yayarak gelişen türler (örneğin; Rosa sp, Jasminum sp.,)
gibi değişik tiplere ayırmak mümkündür (Dirik et al., 2006).
Peyzajda, özellikle dar mekanların sıkışık yapılanma ile çevrelendiği kentsel alanlardaki
bitkilendirmelerde vazgeçilmez türler arasında yer alırlar. Bununla birlikte eğimli şevlerde,
ana kayanın yüzeye çıktığı yeterli toprak zeminden yoksun yerlerde ve diğer bitkilendirme
elemanlarının çözümsüz kaldığı bazı problemli mekanlarda yer örtücü olarak kullanılmaları
da mümkündür. Koşullara göre hem tek tür, hemde uygun türlerin karışımı şeklinde (örneğin;
güzel çiçek açan ve güzel kokular saçan hanımeli türlerinin karışımı gibi) dikilebilirler. Bazen
de biri birini takip eden ardışık formlardaki tasarımlara konu edilebilirler.
Sarılıcı trmanıcı türlerde kaplı fidan materyali esastır. Bu nedenle her mevsim dikilmeleri
mümkündür. Ancak ekofizyolojik açıdan en uygun dönem, kış sonu - erken ilkbahar zaman
dilimidir. Güzel görünümlü çiçekler açan sarılıcı tırmanıcı türler yüksek ışık alımı
ihtiyacındadırlar. Hedera ve Lonicera gibi bazı cinslere ait türler ise gölgeli koşullarda daha
iyi gelişmektedir. Bu nedenle seçilen türlerin ışık istekleri ile dikim ortamının ışıklanma
koşulları arasındaki uyuma dikkate edilmesi gereklidir.
Dikim öncesinde en az 50 cm derinlikte toprak işlemesi yapılarak kireç, taş, beton gibi
inşaat artıkları temizlenmelidir. Dikim çukurları sarılıcı yüzeyden 20 - 30 cm uzaklıkta olacak
şekilde 50 x 50 x 50 cm boyutlarında açılmalı, ağır topraklarda lokal drenaj önlemleri
uygulanmalıdır. Fidanlar kök boğazından itibaren gövdenin 8 - 10 cm’lik kısmı toprak içinde
kalacak şekilde derin dikilmeli ve çukur içine sarılıcı yüzey yönünde eğik yerleştirilmelidir.
Dikim çukurları bitkisel toprak + kum + kompost karışımından hazırlanan dikim harcı ile
doldurularak sulama çanağı düzenlenmelidir. Bazı sarılıcı türlerde gövdenin önüne kiremit
gibi koruyucu materyal yerleştirilmesi ya da kompakt yapılı bodur bitkiler dikilmesi, fidanın
ekstrem iklim etkilerine karşı korunması bakımından faydalıdır. Sarılıcı tırmanıcı türler geniş
yüzeylerde 1 – 3 m aralıklarla dikilmeli ve dikim öncesinde fidanları dipten itibaren yeni
sürgün geliştirmeye yönlendirmek amacıyla budama uygulanmalıdır.
Sarılıcı tırmanıcı türlerin dikiminde bu türlerin tutunmasını sağlayacak destek
mekanizmasının dikimle birlikte oluşturulması gerekir (Şekil 24). Dikilen fidanlar bu
desteklerin üstüne yelpaze şeklinde yayılarak bağlanmalıdır. Duvar gibi düz yüzeylerde ise
tutunmayı sağlayacak metal, ahşap veya plastik malzemeli destek sistemleri dikim öncesinde
duvara 5 – 10 cm açıklık kalacak şekilde monte edilmelidir. Fidanların gövde, dal ve gelişen
sürgünlerinin bağlanmasında rafya gibi bitki dokuları ile uyumlu ve yumuşak malzemeli
bağlar kullanılmalıdır.
Şekil 24: Sarılıcı, tırmanıcı türlerde destekleme detayı
Tırmanıcı tür fidanlarında sadece yeni gelişen sürgünlerin tutunabilme yeteneğinde
olduğu dikkate alınarak, fidanların aşağıdan itibaren güçlü bir tutunma mekanizması ile
birlikte gelişmesini sağlamak amacıyla dikim öncesinde kısaltma budaması yapılması gerekir.
Bu türler havai kök ve vantuz gibi yapışma organları ile kendi tutunmalarını sağlayabilselerde
dikimlerinden yaklaşık 2 yıl sonra bağlama işlemlerine ihtiyaç göstermektedirler.
2.6.7. Tek ve Çok Yıllık Otsu Süs Bitkilerinin Dikimi
Otsu süs bitkileri, tek yıllıklar (annuel), 2 yıllıklar (biannuel) ve çok yıllıklar (perrannial)
olmak üzere başlıca 3 ana gruba ayrılmaktadır. Esasen soğanlı yumrulu türler ve su bitkileri
de otsu karakterli türlerdir. Bu kapsamda mevsimlik, 2 yıllık ve çok yıllık kara bitkileri ele
alınmıştır.
Tek yıllıklar, ilkbaharda çimlenme ile başlayan yaşamlarını, geç sonbahara kadar devam
eden yapraklanma ve çiçeklenme evreleri ile sadece bir vejetasyon döneminde
tamamlamaktadır. İki yıllıklar, 1. yılda çimlenme ve yapraklanma, 2 yılda da çiçeklenme
evrelerini gerçekleştirerek 2. vejetasyon dönemini kapsayan bir yaşam sürmektedir. 2 yıllık
otsu türler, peyzaj uygulamalarında tek yıllık otsu türlerle aynı kategoride
değerlendirilmektedir. Perennial ya da çok yıllık otsu türler ise odunsu olmayan gövdeleri ile
tüm mevsimlerde süreklilik gösteren veya kış döneminde tamamen ya da kısmen kaybolabilen
hayat formları sergilemekte, bu nedenle de, “hayat dolu bitkiler” olarak tanımlanmaktadır.
Kış döneminde kaybolan çok yıllık otsu türler, izleyen ilkbaharda canlanma, enerjik büyüme
ve etkileyici çiçeklenme özellikleri ile tek yıllık ve iki yıllk yaşam evrelerine sahip otsu
türlerden kolayca ayrılabilmektedir (Anonymus, 2000).
Yıllık ve çok yıllık otsu süs bitkilerinin dikimleri odunsu bitkilere göre oldukça kolaydır.
Dikim öncesinde alanda entansif bir diri örtü temizliği yapılmalı, toprak 20 - 25 cm derinlikte
işlenmeli ve toprak içindeki tüm yabancı maddeler temizlenmelidir. Ağır killi topraklar kum
ve kompost karıştırılarak ıslah edilmeli, fakir topraklar da organik gübre ya da yaprak çürüğü
karıştırılarak besin elementleri bakımından zenginleştirilmelidir. Bantlar, parterler ve diğer
dikim ortamları toprak ıslahı işlemlerinin tamamlanmasından sonra düzgün bir şekilde tesviye
edilerek dikime hazır hale getirilmelidir.
Yıllık ve çok yıllık otsu bitkiler torf, perlit ve kompost karışımlı harçlarla doldurulan
polietilen veya plastik malzemeli kaplarda üretilmekte ve satılmaktadır. Dikim zamanı
açısından yaşam evrelerine ve çiçeklenme özelliklerine göre Kasım - Nisan arasındaki
dönemde dikilmeleri mümkündür. Otsu türler odunsu türlere göre daha hassas ve dirençsiz
oldukları için dikimlerin aşırı sıcak, rüzgarlı ve yağışlı günlere rastlatılmaması gerekir.
Bu gibi türlerde, daha önceki bölümlerde açıklanan çapa dikimi yöntemi esastır. Fide ya
da fidanlar özellikle sıcak dönemlerde dikim öncesinde iyice sulanmalı, tüpten çıkarılan
fidanların dip kısımları hafifçe çiziklenmeli ve çapa ile açılan çukurlara yerleştirilip çukur
çevresi çapa ve elle doldurularak sıkıştırılmalıdır (Şekil 25). Dikim sonrasında can suyunun
verilmesinde basınçlı hortum kullanılmamalı, yaprakları toprağa yapıştırarak bozulmalarına
yol açtığı için üstten sulama yapılmamalı, doğrudan toprağa verilen dip sulaması tercih
edilmelidir.
Şekil 25: Otsu türlerde dikimin şematik olarak gösterilişi
Dikimlerde türlere göre fidanların optimum gelişme aşamasına ulaştıklarında
yapraklarının toprak yüzeyini tamamen örtebileceği bir yoğunluk esas alınmalıdır. Genel
olarak, yıllık türlerde 20 cm * 20 cm, çok yıllık türlerde 25 cm * 25 ya da 30 cm * 30 cm’lik
aralık mesafelerle m2’de 9 - 25 arasında fidana yer verilmesi uygundur. Özel durumlarda daha
sık veya daha seyrek dikimler de öngörülebilir. Ayrıca bitkilendirmelerde türlerin ışıklı, yarı
gölgeli ve gölgeli koşullar; serin, nemli ya da kuru ortamlar gibi yetişme ortamı isteklerine
titizlikle uyulmalıdır. Zira yaşam evreleri kısa olan bu türler, olumsuz yetişme ortamı
koşullarından kolayca etkilenmekte ve kuruyabilmektedir.
9.8. Soğanlı ve Yumrulu Türlerin Dikimi
Soğanlı ve yumrulu türler otsu karakterli bitkilerdir. Diğer otsu türlere göre yaşam
formları bakımından gösterdikleri farklılıklar nedeniyle “geofitler” olarak tanımlanmaktadır.
Zira bu türler yıllık yaşam döngüsünün 3 - 5 ayını gövde, yaprak ve özellikle çiçek oluşumu
ile gelişme dönemi olarak, kalan bölümünü de toprak altındaki soğanları ve yumruları ile
dinlenme dönemi olarak tamamlamaktadır. Soğanlar ve yumrular, esasen gelişimi sağlayan
nem ve besin maddelerinin depolandığı değişime uğramış gövdelerdir. Bunlar aynı zamanda
üreme ve çoğalmanın gerçekleştirildiği organlardır (Rees, 1992).
Soğanlı, yumrulu türler çok yıllık otsulardır. Ancak, yetişme ortamı koşullarından
kaynaklanan olumsuzluklar nedeniyle çoğu zaman uzun süreli yaşama şansı bulamazlar. Bu
nedenle ömürleri bakımından iki veya çok yıllık bitkiler olarak tanımlanmaları daha doğrudur.
Geofitler, bahçe kültüründe toprak altı organlarının tiplerine bakılmaksızın genel bir deyimle
“soğanlı türler” olarak adlandırılmaktadır.
Soğanlı bitkiler güneşli ve yarı gölgeli ortamları severler. Genel olarak kanaatkar türler
olup, hafif ve sıcak topraklardan hoşlanırlar. Yeterli geçirgenlik ya da gözenek hacmine sahip
her türlü bahçe toprağında kolaylıkla yetiştirilmeleri mümkündür. İyi drenajlı ve büyüme
dönemi içinde nem tutma kapasitesi yüksek olan kumlu balçık ya da balçıklı kum topraklar,
bu türler için en elverişli toprak tipini oluşturmaktadır. Uygun pH düzeyi ise 6.5 tur.
Dikim ortamı tekstürel iyileştirme işlemleri ile birlikte 30 - 40 cm derinlikte işlenmeli,
her türlü yabani ot, taş ve diğer yabancı maddeler ayıklanmalı ve uygun şekilde tesviye
edilmelidir. Toprak işlemesi esnasında yüksek besin içeriğine ve fiziksel koşulları ıslah edici
niteliklere sahip yosun turbası, kompost gibi organik maddelerin karıştırılması, hem soğan ve
yumruların çürümüeden toprak içinde birkaç yıl kalabilmeleri, hem de kaliteli ve bol çiçek
oluşturabilmeleri bakımından tercih edilmelidir. Organik madde karıştırılması özellikle ağır
tekstürlü killi topraklar için bir zorunluluktur.
Geofitlerde dikim materyali;
- soğan ya da yumru,
- fidan
olmak üzere başlıca 2 tiptir.
Geofit fidanları genellikle 1 - 2 yaşlarında olup, kaplı tiptedir. Kaplı fidan halindeki
materyallerin dikiminde, daha önce açıklanan çukur dikimi yöntemi esastır. Çukurlar normal
koşullarda kök sisteminin 2 katı genişliğinde ve 1.5 katı derinliğinde açılmalı, çukura
yerleştirilen fidanlar besin elementlerince zenginleştirilen torf ya da kompost karıştırılmış
bitkisel toprakla doldurulmalıdır. Durgun suya ve aşırı nemliliğe hassas olan türlerde çukurlar
daha derin açılarak taban drenajı önlemi alınmalıdır.
Soğan ve yumru haldeki materyallerin dikiminde ise uygun koşullarda daha kolay ve hızlı
olan yarma (el plantuvarı ve çapa) dikim yöntemleri, drenaj önlemi alınması gibi özel
durumlarda ise çukur dikimi yöntemleri uygulanmalıdır. Büyük kitleli dikimlerin
tasarımlandığı yerlerde ise, ayrı ayrı yarık ya da çukurlar açmak yerine, öngörülen alandaki
toprak kitlesinin uygun derinlikte boşaltılıp, yerleştirilen soğanların harç materyali ile topluca
doldurulması yöntemine de başvurulabilir.
İşlenmiş ve ıslah edilmiş toprak koşullarında dikim işlemini çapa ve plantuvarlarla hızlı
bir şekilde gerçekleştirilebilir. Soğan ve yumrular, çapa ile açılan dikim çukurna kökleri altta
kalacak şekilde yerleştirilmeli ve dikim çukurlarının kapatılmasında kum ve az miktarda turba
karıştırılan harç tercih edilmelidir. Aynı işlem özel soğanlı plantuvarları kullanılarak daha
düzenli ve hızlı bir şekilde gerçekleştirilebilir.
Gerek çukur, gerekse yarma yöntemlerde, dikim derinliği için genel olarak soğan ya da
yumru çapının 2- 3 katı ölçü alınabilir (Şekil 26). Ancak yumrulu Iris, Amaryllis, sp. Calla
sp. gibi bazı soğanlılarda oldukça sığ dikim söz konusudur.
Şekil 26: Soğan (3 adet ve derinlik)
Dikim aralıkları türlere göre 5 - 40 cm arasında değişir. Çoğu soğanlı için 10 - 20 cm lik
aralık ve mesafeler uygundur.
Geofitler, peyzaj uygulamaları açısından genel bir yaklaşımla;
- sonbaharda dikilen ve ilkbaharda çiçek açan “güz soğanlıları”,
- ilkbaharda dikilen ve yaz boyunca çiçek açan “bahar soğanlıları”
şeklinde 2 gruba ayrılabilir.
Ancak bazı cinsler ve türler, gerek dikim zamanı, gerekse çiçeklenme dönemi
bakımından bu genel sınıflamadan farklılıklar gösterebilmektedir. Soğanlı, yumrulu türlerin
çoğu ilkbaharda çiçeklenmektedir. İlkbaharda çiçeklenen bu türlerin genel dikim zamanı
erken sonbahardır. Zira bu tip geofitler genel olarak erken sonbahar döneminde
dikildiklerinde soğuk kış dönemi başlamadan önce iyi bir kök gelişimi yapmaktadır. Sonbahar
dikimleri soğuk iklim koşulları hüküm süren bölgelerde eylül - ekim, ılıman iklim koşulları
hüküm süren bölgelerde de ekim - ocak ayları arasındaki dönemlere yayılabilir. Yaz boyunca
çiçeklenen geofitlerin ise genel olarak ilkbaharda dikilmeleri uygundur.
Bazı soğanlı ve yumrulu türler 80 - 100 cm’e ulaşan uzun gövdeleri üzerinde 8 - 10 cm
çapına ulaşan büyük çiçekler oluşturmaktadır. Dahlia, Agapanthus, Delphinum ve İris’ler
başta olmak üzere bu gibi türlerin özellikle rüzgar ve fırtınalardan koruntulu yerlere dikilmesi
ve dikim aşaması ya da sonrasında yanına yerleştirilen bir kamışa bağlanarak desteklenmesi
gerekir.
YARARLANILAN KAYNAKLAR
ANONYMUS, 2000: Il Millepiante, guida alle piante dei vivai d’Italica. Maxi Editori srlç
Nievole (Pistoia) Italia, 208 p.
ANZI Z60.1 - 2004: American Standard for Nursery Stock. (Aproved May, 2004) ANLA,
American Nursery  Landscape Association. Washington, DC, ISBN: 1 - 890148 - 06 - 7.,
113 p.
ASLANBOĞA, İ., 1986: Kentlerde Yol Ağaçlandırması. TUBİTAK Yapı Araştırma
Enstitüsü Yayını U 3.
ASLANBOĞA, İ., 2002: Odunsu Bitkilerle Bitkilendirmenin İşleve Uygun Tasarımının ve
Bakımının Planlanması İlkeleri. Orman Bakanlığı Ege Ormancılık Araştırma Müdürlüğü
Yayını, 131 s.
BURR, K., E., 1990. The target seedling consepts: Bud dormancy and cold hardinees. İn
Rose, R., Landis, T. D., Campell, eds. THA Target Seedlig Symposdium and Western Forest
Nursery Council Proc. , s.70 - 90. USDA For. Serv. Gen. Tech. Rep., RM, 200.
DİRİK, H., 1990: Dikim şoku. İ.Ü. Orman Fakültesi Dergisi, Seri B, Cilt, 40, Sayı 3 s. 105 116.
DİRİK, D., 2006: Süs bitkilerinde budama ilkeleri ve uygulama teknikleri. Kent Ağaçları ve
Süs Bitkilerinde Bakım ve Budama Esasları (12 – 13 Aralık 2006, İstanbul) Semineri.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanlığı, Park ve
Bahçeler Müdürlüğü Yayını s. 79 - 114. 231 s.
DİRİK, H., SEYİDOĞLU, N., YAYIM, D., 2006: Sarılıcı, tırmanıcı bitki türlerinde
yetiştirme ve bakım teknikleri. III. Ulusal Süs Bitkileri Kongresi (8 - 10 Kasım 2006 - İzmir)
Bidirileri. 8 s.
ESENER, R., 1998: Palmiyeler. Palmiye Merkezi Yayınları, Köyceğiz – Muğla.
GARRIOU, D., GIRARD, S., GUEHL, J., GENERE, B. 2000. Effect of desiccation during
cold storage on planting stock quality and field performance in forest species. Annales of
Forest Science, No. 57, p. 101 - 111.
HARRIS, R. W., CLARK, J. R., NELDA, P. M., 2004: Arboriculture. Integrated
Management of Landscape Trees, Shruubs, and Wines. Fourth Edition, Prentice Hall, Upper
Saddle River, New Jersey 07458, ISBN: 0 - 13 - 08882 - 6, 580 p.
KUCHELMEISTER, G., 2000 : Des arbres pour millénaire urbain: Le point sur le foresterie
urbaine. Arbres Hors Forêts. Unasylva, 2000, Vol. 51, pp. 49-55.
KUMAR, A., SASTRY, C. B., 1999: Le réseau international de recherché sur le bambou et le
rotin. Les produits forestiers non ligneux et la création de revenus. Unasylva, 198, Vol. 50, pp.
48-53.
MOINIÉ, A., 1991: Palmiers. Pour les Climats Tempérés. Editions Champflour 78 160 Marly
- le - Roi, France, ISBN: 2 - 87655 - 014 - 8, 160 p.
PAULIN, M., 1989: La forêt urbain a la ville de Québec. Arbre en ville . Revue Forestière
Française, Vol XLI, Numero Special, 79-86.
REES, A. R., 1992: Ornamental Bulbs, Corm and Tubers. C.A.B. International, ISBN. 0 85198 - 656 - 0, 220 p.
REES, Y., MAY, P., 2002: Su Bahçeleri Tasarım Kitabı. Yapı Endüstri Merkezi Yayınları
No: 82, ISBN: 975 - 8599 - 18 - 6., 144 s.
RITCHIE, G. A., LANDIS, T. D., 2003 a: Seedling quality tests: root growth potential. Forest
Nursery Notes. USDA For. Serv. PNW Region. Winter 2003.
TROWBRIDGE, J. P., BASSUK, N. L., 2004: Trees in the Urban Landscape. Site
Assessment, Design, and Installation. Library of Congress Catologing- in-Publication Data,
ISBN No: 0 - 471 - 39246 - 4, 207 p.
UZUN, G., SÖĞÜT, Z., 1998: Palmiyeler ve Peyzaj Mimarlığında Kullanımı. Ç.Ü. Ziraat
Fakültesi Genel Yayın No: 207, Yardımcı Ders Kitapları Yayın No: B - 20., 233s., Adana.
WORLD FORESTRY CENTER  MORGAN, R., 2005: A Technical Guide to Urban and
Community Forestry in Washington, Oregon and California (Şehir Ormancılığı Rehberi
Çeviren: Dr. Hidayet KARAKURT). İzmir Büyükşehir Belediyesi, İZSU Genel Müdürlüğü,
Eğitim Müdürlüğü Yayını, İzmir. 109 s.

Benzer belgeler