Nisan-Sayı:133 - Adalet Bakanlığı

Transkript

Nisan-Sayı:133 - Adalet Bakanlığı
Seslenis
Nisan 2013
Yıl: 12
•
Sayı: 133
•
Ücretsizdir
•
Bir gün ulusu
sizin gibi beni
anlamış gençliğe
bırakacağımdan
çok memnun ve
mesudum.
Ayda bir çıkar
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü Yayınıdır
‘Reformların kararlılıkla sürdürülmesinde
personelimize büyük görev düşmektedir’
‘Ceza İnfaz Kurumlarında İnfaz Hizmetlerinin İyileştirilmesi Projesi’nin açılışında konuşan Adalet Bakanı Sadullah Ergin, son 10
yılda personel sayısı ve niteliğinin artırılmasına yönelik çalışmalara yoğunluk verildiğini belirterek, ceza infaz kurumlarındaki gelişmelerin
amacına ulaşması ve hizmet kalitesinin sürdürülebilir şekilde artırılması için personelimizin çalışmalarının önemini vurguladı
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, son yıllarda ceza infaz sisteminde çok önemli
reformlar gerçekleştirildiğini ve reformların kararlılıkla sürdürülmesinde
personele önemli görevler düştüğünü
ifade ederek, çalışmalarda personele
önem verdiklerini vurguladı.
Ergin, Avrupa Birliği tarafından finanse edilen, İngiltere ve Portekiz
Adalet Bakanlıkları ile yürütülecek
“Ceza İnfaz Kurumlarında İnfaz Hizmetlerinin İyileştirilmesi Projesi”nin
açılışında konuştu.
Ceza infaz kurumları konusunda,
sadece Avrupa’da değil tüm Dünyada
önemli değişim ve gelişmelerin kay-
Adalet Bakanı
Sadullah Ergin,
“Ceza İnfaz
Kurumlarında
İnfaz Hizmetlerinin İyileştirilmesi Projesi’nin
açılışında yaptığı
konuşmada;
son 10 yıl içinde
hayata geçirilen
reformların etkili
şekilde devam
etmesi için
personele yönelik
çalışmalara önem
verdiklerini
ifade etti.
dedildiğini belirten Ergin, AB ülkeleri de dahil pek çok Avrupa ülkesinin,
artan cezaevi nüfusuna çözüm bulunması, mahpuslara sağlanan ceza
infaz kurumu koşullarının ve personelin çalışma şartlarının iyileştirilmesi sorunlarıyla mücadele ettiğini
vurguladı.
Bu gelişmelerin amacına ulaşması ve
hizmet kalitesinin sürdürülebilir şekilde artırılması için personel rejiminin önemli olduğunu belirten Ergin,
bu kapsamda son 10 yılda personel sayısı ve niteliğinin artırılmasına yönelik çalışmalara ağırlık verildiğini ifade
etti. 8-9’da
Adalet Bakanı Ergin Malatya’da yeni ceza
infaz kurumu yapılacak arazileri inceledi
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Malatya’da yapımı planlanan ceza infaz kurumlarının inşa edileceği araziyi gezdi
Ceza ve Tevkifevleri Genel
Müdürü Enis Yavuz Yıldırım’ın
göreve başlama mesajı
Değerli çalışma arkadaşlarım,
Sizlerle bir arada olmanın verdiği kıvançla,
bütün çalışma arkadaşlarımdan aldığım güç ve hissettiğim gururla huzurlarınızdayım. Bugüne kadar
ceza infaz kurumları ile ilgili gerçekleştirilen reformları takip eden, uygulayan, sonuçlarını değerlendiren bir kişi olarak ceza infaz kurumlarımızın
son yıllarda kat ettiği mesafenin gerek Ülkemizde
gerekse yurt dışında hayranlıkla karşılandığını, bu
durumun bizlere büyük bir sevinç ve mutluluk yaşattığını ifade etmek istiyorum. Devamı 6’da
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Malatya’da
yeni yapılacak olan ceza infaz kurumları arsalarında incelemelerde bulundu. Bakan Ergin,
beraberindeki heyetle önce Vagon Onarım
Fabrikası alanına giderek buradaki araziyi
inceledi ve proje üzerinde teknik bilgi aldı.
Bakan Ergin, daha sonra Akçadağ ilçesine geçerek Güzyurdu Köyü sınırları içerisindeki
ceza infaz kurumu yapılacak araziyi inceledi.
İncelenen arazide, değişik tipte ceza infaz
kurumu yapılması planlanıyor. Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in gezi ve incelemelerine
Malatya Valisi Vasip Şahin, CTE Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım, Malatya Belediye
Başkanı Ahmet Çakır, Cumhuriyet Başsavcısı
Muzaffer Sayın, Adli Yargı Adalet Komisyonu
Başkanı Orhan Erdim, Cumhuriyet Başsavcı
Vekilleri Özden Doğan ve Şeyhmus Şat ile
Daire Başkanı Adnan Korkmaz eşlik etti.
CTE Genel Müdürlüğünde devir teslim töreni
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğüne atanan Enis Yavuz Yıldırım
görevine başladı. Mustafa Onuk’un
yerine Ceza ve Tevkifevleri (CTE)
Genel Müdürlüğüne atanan Manisa
Cumhuriyet Başsavcısı Enis Yavuz
Yıldırım, 11 Nisan 2013 tarihinde
yapılan devir teslim töreninde görevi devraldı. CTE Genel Müdürlüğüne atanan Yıldırım’a başarılar
dileyen Mustafa Onuk yeni görev
yeri olan Eğitim Daire Başkanlığına
başlamak üzere Genel Müdürlükten ayrılırken, Genel Müdür Yardımcıları, daire başkanları ve hâkimler
tarafından uğurlandı. 6’da
“Seslerle Anadolu” opera
gösterisi bu kez
çocuklar için sahnelendi
Yargı Mensupları Eşleri Dayanışma Derneğinin desteğiyle Ankara Çocuk Eğitimevinde çocuk hükümlülere yönelik düzenlenen gecede; Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü Ankara Devlet ve Opera Balesinin “Seslerle Anadolu” gösterisi büyük ilgi
gördü. 29 Mart 2013 tarihinde gerçekleştirilen etkinliğe; CTE Genel Müdürü Mustafa Onuk, Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürü Prof. Dr. Rengim Gökmen, Adalet
Bakanı Sadullah Ergin’in eşi Şükran Ergin,
Yargı Mensupları Eşleri Dayanışma Derneği Başkanı Gülümser Erdem, CTE Genel
Müdür Yardımcıları Cevat Gül ve Selami
Candemir, Daire Başkanı Vehbi Kadri Kamer ve çok sayıda davetli katıldı. 7’de
Seslenis
Sayfa 2
Nisan 2013
Personel eğitiminde gerçekleştirilen
çalışmalar değerlendirildi
A
nkara, Erzurum, Kahramanmaraş ve İstanbul Ceza İnfaz Kurumları Personel Eğitim
Merkezlerinin müdür ve öğretim görevlileri
İstanbul Eğitim Merkezinde bir araya gelerek son bir
yılda gerçekleştirilen eğitimleri, eğitimde modüler
sistemi, personel eğitimi ile ilgili mevzuatı değerlendirdi.
24-26 Nisan 2013 tarihleri arasında gerçekleştirilen toplantının açılış konuşmasını yapan Eğitimden
Sorumlu Daire Başkanı Vehbi Kadri Kamer, gerek
ceza infaz kurumlarında gerekse denetimli serbestlik
merkezlerinde görev yapan, bu kurumlarda yürütülen
rehabilitasyon çalışmalarına katılan personelimizin
eğitiminin çok önemli olduğunu, rehabilitasyon çalışmalarının dinamik bir yapıya sahip olduğunu, bu
çalışmalarda etkinliğin personelin eğitimi ile sağlanacağını, bu anlamda personel eğitim merkezlerinde
tecrübeli öğretim görevlileri tarafından uygulanan
eğitim programları ile bir yandan personelimizin
mesleki bilgilerinin artırıldığını diğer yandan liderlik,
iletişim, grup çalışmaları gibi alanlarda bilgi sahibi olduklarını, bu eğitimlerin işbirliği yapılan kurumların
personeli ile yabancı ceza infaz kurumları personeline
de verildiğini ifade etti.
Hükümlü ve tutuklu çocukların resim çalışmaları
sanatseverlerin beğenisine sunuldu
Ankara Çocuk Eğitimevi ve Ankara Çocuk-Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan çocuklar tarafından yapılan resim, heykel ve
hediyelik ürünlerin yer aldığı “Sanatla Değişen Hayaller” isimli sergi, Ankara Büyükşehir Belediyesi Sanat Galerisinde gerçekleştirildi
S
osyal Hizmetler Eğitim ve Yardım
Vakfı işbirliği ile Ankara Çocuk Eğitimevi ve Ankara Çocuk-Gençlik Ka-
palı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan çocuklar tarafından yapılan resim, heykel ve
hediyelik ürünlerin yer aldığı “Sanatla De-
ARAMIZDAN AYRILAN PERSONELİMİZ
ADI VE SOYADI
UNVANI
KURUMU
VEFAT TARİHİ
ÖMÜR AKGÜN
FEHMİ ŞEP
İKM İKM SİLİVRİ 3 NO’L L TİPİ KCİK
PINARBAŞI AÇIK CİK
03/04/2013
04/04/2013
NACİ KILIÇ
İKBM MERZİFON A3 TİPİ KCİK
16/04/2013
SİNAN YILDIRIM
İKM KAYSERİ KCİK
21/04/2013
Vefat eden personelimize Allah’tan rahmet, ailelerine, yakınlarına ve mesai arkadaşlarına başsağlığı dileriz.
EMEKLİ OLAN PERSONELİMİZ
ADI VE SOYADI
UNVANI
KURUMU
EM. DURUMU
TARİHİ
SALİHA USTAOĞLU TURGAY EDE İRFAN GÜZELDAĞ GÜLBEYİ YEŞİLKAYA MEMİŞ MEMİK FAHRİ GÖKÇECİK HADİ TEMEL FATMA ATİK MEHMET ÖZKAN TUNCER ŞAKAR COŞGUN BİÇER SÜLEYMAN GÜL SALİH ATA AHMET GÖKDERE ORHAN TAŞDEMİR MEHMET DİNÇ RESUL DURSUN ASAF SOYTÜRK HAKKI ARSLAN EKREM AKÇAY GAZİ BAYTEKİN HASAN TOPÇU AHMET YETİM SERVET AYVERDİ ŞABAN ÖZYURT HAKKI YILDIZ HÜSEYİN HAKKI ŞERBETÇİ SEYFETTİN ÇELİK AHMET DEMİREL İKM İKM İKM İKBM İKM İKBM İKM İKM AŞÇI İKM İKM İKM İKM İKM İKM İKBM İKM İKM İKM TEKN.YRD. İKBM ŞOFÖR KALORİFERCİ İKM İKM İKM İKBM İKM İKM ÜNYE M TİPİ KAPALI VE AÇIK CİK ALMUS K1 TİPİ KAPALI CİK ISPARTA E TİPİ KAPALI CİK SİLİVRİ 2 NOLU L TİPİ KAPALI CİK İSKİLİP AÇIK CİK CEYHAN AÇIK CİK KAYSERİ KAPALI CİK SİLİFKE M TİPİ KAPALI CİK HATAY E TİPİ KAPALI CİK ÇANKIRI E TİPİ KAPALI CİK ÖDEMİŞ M TİPİ KAPALI CİK MARDİN E TİPİ KAPALI CİK SİLİVRİ 4 NOLU L TİPİ KAPALI CİK DENİZLİ D TİPİ KAPALI CİK AMASYA E TİPİ KAPALI CİK A.KARAHİSAR E TİPİ KAPALI CİK GEMLİK AÇIK CİK GİRESUN E TİPİ KAPALI CİK KARTAL H TİPİ KAPALI CİK METRİS 2 NOLU T TİPİ KAPALI CİK İZMİR 3 NOLU T TİPİ KAPALI CİK SİNOP E TİPİ KAPALI CİK HATAY E TİPİ KAPALI CİK DOĞANŞEHİR K2 TİPİ KAPALI CİK MALATYA E TİPİ KAPALI CİK BİTLİS E TİPİ KAPALI CİK SİİRT E TİPİ KAPALI CİK SİİRT E TİPİ KAPALI CİK BOZKURT K1 TİPİ KAPALI CİK İSTEĞİ ÜZERİNE İSTEĞİ ÜZERİNE İSTEĞİ ÜZERİNE İSTEĞİ ÜZERİNE İSTEĞİ ÜZERİNE İSTEĞİ ÜZERİNE İSTEĞİ ÜZERİNE İSTEĞİ ÜZERİNE İSTEĞİ ÜZERİNE İSTEĞİ ÜZERİNE İSTEĞİ ÜZERİNE İSTEĞİ ÜZERİNE İSTEĞİ ÜZERİNE İSTEĞİ ÜZERİNE İSTEĞİ ÜZERİNE İSTEĞİ ÜZERİNE İSTEĞİ ÜZERİNE İSTEĞİ ÜZERİNE MALULEN İSTEĞİ ÜZERİNE İSTEĞİ ÜZERİNE İSTEĞİ ÜZERİNE İSTEĞİ ÜZERİNE İSTEĞİ ÜZERİNE İSTEĞİ ÜZERİNE İSTEĞİ ÜZERİNE İSTEĞİ ÜZERİNE YAŞ HADDİ İSTEĞİ ÜZERİNE 02/04/2013
02/04/2013
02/04/2013
02/04/2013
02/04/2013
02/04/2013
15/04/2013
15/04/2013
15/04/2013
15/04/2013
15/04/2013
15/04/2013
05/04/2013
15/04/2013
18/04/2013
18/04/2013
18/04/2013
18/04/2013
18/04/2013
24/04/2013
24/04/2013
24/04/2013
24/04/2013
25/04/2013
25/04/2013
25/04/2013
29/04/2013
30/04/2013
30/04/2013
Ceza infaz kurumlarında uzun yıllar hizmet vererek, emekli olan personelimize teşekkür eder,
bundan sonraki yaşamında sağlık ve mutluluk dileriz.
ğişen Hayaller” isimli sergi Ankara Büyükşehir Belediyesi Sanat Galerisinde açıldı.
Sergiye Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü Eğitim Daire Başkanı Vehbi Kadri
Kamer, Sosyal Hizmetler Eğitim ve Yardım
Vakfı Müdürü Nevin Uğurlu, Ankara Çocuk Eğitimevi ve Ankara Çocuk-Gençlik
Kapalı Ceza İnfaz Kurumu müdür ve personeli ile çok sayıda vatandaş katıldı.
Açılışta konuşan Daire Başkanı Kamer,
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünce kurumlarda bulunan çocukların topluma kazandırılması amacıyla çok yönlü
çalışmaların kesintisiz sürdürüldüğünü,
bu anlamda bir yandan eğitim ve öğretim
çalışmalarına, psikososyal destek programlarına, meslek eğitim faaliyetlerine özel
önem verildiğini, diğer yandan resim, müzik, tiyatro çalışmaları gibi sanat çalışmalarına önemli zaman ayrıldığını ifade ederek,
açılışı yapılan sergide çocukların kurumlarında yaptığı eserlerin sergilendiğini ifade
etti.
Konuşmasının devamında Kamer, rehabilitasyon çalışmalarında sosyal sorumluluk projelerinin ve sivil toplum kuruluşlarının katkılarının önemli olduğunu ifade
ederek, serginin düzenlenmesindeki çalışmalarından dolayı Sosyal Hizmetler Eğitim
ve Yardım Vakfına teşekkür etti.
Seslenis
Nisan 2013
Sayfa 3
Genel Müdür Yıldırım için Manisa’da
veda yemeği gerçekleştirildi
M
anisa E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu personeli Manisa
Cumhuriyet Başsavcılığı görevinden Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü olarak atanan Enis Yavuz Yıldırım
için veda yemeği düzenledi. Yemekte
konuşan Genel Müdür Yıldırım, cezaevi
çalışanlarının mesleki zorluklarının bilincinde olduğunu ifade ederek, onların
Ankara’daki sözcüsü olacağını ifade etti.
Veda yemeğine Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Yıldırım’ın yanı sıra
Cumhuriyet Başsavcı Vekili Murat Çimen, Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi
Adalet Komisyonu Başkanı Halil İbrahim
Limoncuoğlu, Cumhuriyet Savcısı Münüre Koyuncu, Kurum Müdürü Kâtip
Özen ve Kurum personeli katıldı.
Yemekte bir konuşma yapan Kurum
Müdürü Katip Özen, “Tüm dünyada olduğu gibi bizim Ülkemizde de baş döndüren gelişmeler yaşanmaktadır. Yeri
geliyor bu gelişmeleri takip etmekte bile
zorlanıyoruz. Bu değişimlerin en büyüğü de ceza infaz kurumlarımızda gerçekleşiyor. İnsan odaklı bir siyasetin ve
hizmetin demokrasi açısından olmazsa
olmaz olduğunun farkındayız. Yeni Genel
Müdürümüzün görevinin meşakkatini,
zorluğunu biliyoruz. Ankara’ya gidecek
olan Genel Müdürümüzün Ankara’daki
sesimiz olacağı inancındayız. Allah yeni
görevinde kendisine yâr ve yardımcı olsun. Her zaman için kendisinin yanında
olacağımızın sözünü veriyoruz.” dedi.
“Mesleğin zorluğunu ve önemini biliyoruz”
Veda merasimi için Ceza İnfaz Kurumu personeline teşekkür eden Ceza ve
Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz
Yıldırım, şunları söyledi: “Duygu dolu bir
akşam yaşıyorum. Hesapta bu kadar kısa
zamanda ayrılmak yoktu aslında, ama görev tevdi edildikten sonra Ankara’ya gidip
bize tevdi edilen göreve başlama yükümlülüğüm oldu. Bizler bu kurumda yaşananları hep beraber gece-gündüz, birlikte yaşadık. Beklentilerinizi biliyorum. 20
yıldır içinde bulunduğum, 15 yıldan fazladır içerisinde fiilen yönetiminde bulunduğum ceza infaz kurumlarından edindiğim bu tecrübeleri Ankara’ya aktarmak
birinci görevim olacaktır. Bu görevin ne
kadar zor ve meşakkatli olduğunu ancak
içerisinde olanlar bilir. Her sabah mesaiye giderken içeriye aranarak girmenin
zorluğunu ancak bu mesleği yapanlar
bilir. Bizler sadece hükümlüleri orada
tutmakla görevli değiliz. Bizler sadece
o kapıları beklemekle yükümlü insanlar
değiliz. Bizler bu milletin bize ‘Islah edelim, eğitelim tekrar sağlıklı birey olarak
topluma kazandıralım.’ diye bize emanet
ettiği insanlar kadar bütün bunlardan da
sorumluyuz. Bu çerçevede faaliyetlerimizi sürdürüyoruz.”
“Ankara’daki sesiniz olacağım”
Cezaevi personelinin mesleki zorluklarını Ankara’ya taşıyacağını belirten
Yıldırım, “Şunu iyi biliyorum ki hiçbirimiz klasik devlet memuru gibi 8-5 mesaisi içerisinde, bize verilen evrak görevini
yerine getirmek için çalışanlar değiliz.
Görevlerimizin ötesinde çalışmalarımız
var, sonuç almaya yönelik çalışmalarımız
var. İçinizden geçirdiklerinizin hepsini
Ankara’ya taşıyıp, takipçisi olacağımdan
emin olabilirsiniz. Bizim tek sermayemiz var; o da iyi niyet ve gayretimizdir. Bu
sermayemizi sizlerden esirgemeyeceğimizden emin olabilirsiniz. Gerisi Allah’ın
yardımına kalmış. Aynı zamanda milletin
de bizlerden beklentilerine karşılık vereceğiz. Bakanlığımızın bizden beklentilerine karşılık vermek için gayret göstereceğiz.” dedi.
Kısa bir konuşma yapan Cumhuriyet Başsavcı Vekili Murat Çimen ise
Yıldırım’a yeni görevinde başarılar diledi.
Yapılan konuşmaların ardından Genel
Müdür Yıldırım’a plaket takdim edildi.
Genel Müdür Yıldırım’ın kurum ziyaretleri
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis
Yavuz Yıldırım, Elazığ E Tipi Kapalı ve Malatya
E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumları ile İzmir
Aliağa Ceza İnfaz Kurumları Kampüsünü ziyaret etti. Kurumlarda incelemelerde bulunan
Genel Müdür Yıldırım, kurumların işleyişini
yerinde görerek, çalışmalarla ilgili bilgi aldı.
Genel Müdür Yıldırım, Destek Hizmetleri Daire Başkanı Adnan Korkmaz ile birlikte
21/04/2013 tarihinde Malatya E Tipi Kapalı
Ceza İnfaz Kurumunu ziyaret etti.
Ziyarete Malatya Cumhuriyet Başsavcısı
Müzaffer Sayın, Cumhuriyet Başsavcı Vekili
Şehmus Şat ve Cumhuriyet Savcısı Nizamettin
Çalışkan katıldı.
Genel Müdür Enis Yavuz Yıldırım ve
Destek Hizmetleri Daire Başkanı Adnan
Malatya E Tipi Kapalı
Ceza İnfaz Kurumu
Korkmaz ziyaretlerinde Kurumun açık ve
kapalı spor kopleksi, fitnes salonu, aile görüşme odaları, iş ve meslek edindirme atölyeleri, hobi odaları ve kurum mutfağını gezerek incelemelerde bulundu.
Kurum personeliyle görüşerek, onların
isteklerini dinleyen Genel Müdür Yıldırım,
Kurumda yapılan çalışmalar hakkında Kurum
Müdürü Şerafettin Güngör’den ayrıntılı bilgi
alarak Kurumdan ayrıldı.
Genel Müdür Yıldırım, 22.04.2013 tarihinde ise Elazığ E Tipi Kapalı Ceza İnfaz
Kurumunu ziyaret etti. Ceza İnfaz Kurumunda incelemelerde bulunan Yıldırım,
Elazığ’da ceza infaz kurumları kampüsü kurulacağını ifade etti.
ALİAĞA KAMPÜSÜNÜ ZİYARET
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis
Yavuz Yıldırım 3 Mayıs 2013 tarihinde ise beraberindeki Genel Müdür Yardımcısı Ali Yıldız ile birlikte, Aliağa Ceza İnfaz Kurumları
Kampüsünü ziyaret etti.
Ziyarete İzmir Cumhuriyet Başsavcı Vekili
Yusuf Arslan, Aliağa Cumhuriyet Başsavcısı Osman Bağlar, Cumhuriyet Savcısı Turan
Güzeloğlu, İl Jandarma Alay Komutanı J. Kur.
Albay Fikret Kahraman, Aliağa Ceza İnfaz Kurumları Tabur Komutanı ile İzmir ili sınırları
içerisinde bulunan ceza infaz kurumlarının
müdürleri eşlik ettiler.
Ziyaret sırasında Kampüs personeli ile
görüşme yaparak yenilikler hakkında bilgi
veren Yıldırım, personelin istek ve önerilerini dinledi.
İzmir Açık Ceza İnfaz Kurumu toplantı
salonunda Kurum Müdürü Halis Orhan’dan
Kampüs bünyesindeki tüm yerleşkeler ile ilgili tanıtım videosu eşliğinde bilgi aldıktan
sonra, İzmir bölgesinde görev yapan ceza
infaz kurumlarının müdürleri ile tek tek görüşme yapan Yıldırım, kurumlar hakkında
genel bilgi aldı.
Daha sonra İzmir Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, İzmir Kadın Kapalı
Ceza İnfaz Kurumu ve İzmir Açık Ceza İnfaz Kurumu İşyurdu İşletmelerinin bulunduğu çarşı binasındaki tesisleri gezdikten
sonra Kampüsten ayrıldı.
Sayfa 4
Seslenis
DS Etkinlik
Nisan 2013
Şanlıurfa Denetimli Serbestlik Müdürlüğü ‘Okuyan Bilir’ Projesini hayata geçirdi...
30 kişi İl Halk Kütüphanesine üye oldu
Şanlıurfa Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün hayata geçirdiği “Okuyan Bilir” Projesi kapsamında suça sürüklenen çocuklar
ve aileleri ile hükümlü ve yükümlülerden oluşan 30 kişilik grup İl Halk Kütüphanesini ziyaret etti ve Kütüphaneye üye oldu
Ş
anlıurfa Denetimli Serbestlik Müdürlüğü
tarafından eğitim ve iyileştirme çalışmaları
çerçevesinde başlatılan ve Öğretmen İbrahim
Güneş, Psikolog Deniz Akın ve Denetim Memuru
M. Emin Eriş tarafından organize edilen “OKUYAN BİLİR” projesi kapsamında, her hafta 30 kişiden oluşan suça sürüklenen çocuklar ve aileleri ile
hükümlü ve yükümlülerden oluşan bir grubun Şanlıurfa İl Halk Kütüphanesine götürülerek kütüphaneye üye yapılmaları sağlanıyor.
Projenin ilk uygulaması 29.03.2013 tarihinde
saat 14:00 de gerçekleştirildi. Şanlıurfa İl Halk Kütüphanesi Müdürü Halil İstemi, kitap okumanın
hayata ve geleceğe etkisi üzerine bir konuşma yaparak, Kütüphanede 32000 eser ve yayından dileyen
kişilerin üye olduktan sonra ücretsiz faydalanabileceğini dile getirdi.
Üye kayıtlarının yapılmasından sonra Kütüphanenin araştırma, sınırsız internet erişim ve güncel
yayınlar ile çocuk bölümü gezildi. Uygulamadan son
derece memnun oldukları gözlenen hükümlülere
çeşitli hediyeler verilip, ikramda bulunuldu.
Denetimli Serbestlik Müdürü, Kütüphane İl
Müdürüne ve personeline 1000’e yakın kitap bağışı
için teşekkür ederken, denetimli serbestliğin genel
amacının Şanlıurfa İlinde güvenli bir toplum oluş-
turmak için suç tekrarını önlemeye yönelik çaba ve
gayretlerinin devam ettiğini, bu çabanın daha da ile-
ri boyutlarda projelerle hayata geçirilmeye çalışıldığını vurguladı.
Hakkari’de ‘Toplum
Yararına Çalışma’
konulu proje imzalandı
GAZİANTEP DENETİMLİ SERBESTLİK HÜKÜMLÜLERİNİN AĞAÇLANDIRMA ÇALIŞMASI
Gaziantep’te yapılandırılmış iyileştirme çalışmaları kapsamında; 5275 sayılı Yasadan yararlanmak suretiyle ceza infaz murumlarından şartlı salıverilen denetimli serbestlik hükümlüleri, ağaçlandırma ve bakım faaliyetinde bulundu.
Yetmiş iki hükümlünün katılımıyla gerçekleştirilen faaliyette,
Gaziantep Adliyesi Hatıra Ormanı sahasındaki 1000 fidanın bakımı yapılırken, 100 fidan da toprakla buluşturuldu.
Toplum yararına olan böyle çalışmaların devam edeceği vurgulandı.
Bandırma’da ‘madde bağımlılığı’ konulu konferans gerçekleştirildi
Bandırma Denetimli Serbestlik Müdürlüğü ile Balıkesir Üniversitesi Bandırma Sağlık Yüksek
Okulu ve Bandırma İlçe Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü işbirliği
çerçevesinde 05/04/2013 tarihinde
İlçe Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü konferans salonunda Balıkesir Üniversitesi Bandırma Sağlık
Yüksek Okulu Psikiyatri Hemşireliği Öğretim Görevlisi Yrd. Doç.
Dr. Dilek Avcı tarafından “Madde
Kullanımın Zararları, Madde Kullanımına Kayma ve Nüks Riski”
konulu konferans etkinliği gerçekleştirildi.
Etkinliğe Bandırma Cumhuriyet Başsavcı Vekili Mustafa Efe,
Cumhuriyet Savcısı Aydın Narmanlı, Denetimli Serbestlik Müdür
Vekili Ferudun Kaymak, Bandırma
Denetimli Serbestlik Müdürlüğü
uzman personeli ile infaz ve denetim bürosunda görev yapan Denetimli Serbestlik memurları ve çok
sayıda yükümlü katıldı.
Konferans öncesi Denetimli
Serbestlik Uzmanı Gülden Altıntop tarafından “Denetimli Serbestlik Nedir? Denetimli Serbestliğin
Amacı ve Denetimli Serbestliğin
Görevi” başlıkları altında slayt gösterili bir bilgilendirme yapıldı.
Hakkari Koruma Kuruluna iş başvurusunda bulunan 30 eski hükümlünün maddi
olarak desteklenmesi, iş hayatına uyumunun sağlanması için ağaç dikimi ve bakımı
işlerinde çalıştırılması amacıyla Toplum
Yararına Çalıştırma Projeleri Kapsamında
Hakkari Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce proje hazırlandı. Proje kapsamında
eski hükümlülerin Hakkari Orman İşletme
Müdürlüğünün belirleyeceği sahalarda ve
Hakkari Kapalı Ceza İnfaz Kurumu bahçe
düzenleme işlerinde çalıştırılmasının planlanması nedeniyle Çalışma ve İş Kurumu İl
Müdürlüğü, Orman İşletme Müdürlüğü ve
Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü de projeye
dahil edildi.
Proje kapsamında eski hükümlülere 6
aylık süre ile maddi olarak destek olunması, katılımcıların çalışma ortamına alışarak
mesleki eğitim ve iş tecrübesi edinmeleri ve
aynı zamanda kamu yararına ağaçlandırma,
erozyon kontrol ve toprak muhafaza çalışmaları, çevre düzenleme ve diğer ormancılık
faaliyetlerinin yaptırılması hedefleniyor.
Proje 09.04.2013 tarihinde, Hakkari
Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Kaya, Denetimli Serbestlik Müdürü Yusuf Güven,
Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürü Mehmet
Abi ve Orman İşletme Müdür Vekili Ali Bektaş tarafından imzalandı.
Projenin başarıyla sonuçlanması durumda; çalıştırılacak eski hükümlü sayısının artırılarak, kapsamının genişletilmesi hususlarında görüş birliğine varıldı.
Seslenis
Nisan 2013
DS Etkinlik
Sayfa 5
Batman’da örnek proje hayata geçti
Batman’da Denetimli Serbestlik Müdürlüğü ve Emniyet Çocuk Şube Müdürlüğü işbirliğiyle lise öğrencilerine yönelik olarak başlatılan “El
Ele ve Kardeşçe Aydınlık Yarınlara” Projesi kapsamında meslek tanıtımı, spor, ziyaret, kitap dağıtımı gibi çeşitli etkinlikler gerçekleştirildi
Batman Denetimli Serbestlik Müdürlüğü
tarafından hazırlanıp, Denetimli Serbestlik
Müdürlüğü ile Emniyet Çocuk Şube Müdürlüğü tarafından yürütülen bilgilendirme,
kaynaşma ve kardeşlik konulu proje yoğun
olarak devam ediyor.
“El Ele ve Kardeşçe Aydınlık Yarınlara”
üst başlığı ile isimlendirilen Proje genel hatları ile “bilgilendirme, kaynaşma ve kardeşlik” ayaklarından oluşuyor.
Proje; Batman merkezde bulunan 28 lisenin öğrencilerine yönelik bilgilendirme ve
kaynaşma, öğrenci ve ailelerine yönelik olarak
da kardeşlik bağlarının sağlamlaştırılması temelinde rol modellerin bilgi aktarımı, öğrencilerin adliyeyi ziyaretleri gibi değişik bir çok
etkinlikten oluşuyor. Proje kapsamında 100
civarında etkinliğin yapılması planlanıyor.
Projede rol model olarak görev alan başta
Batman Cumhuriyet Başsavcısı Muhammet
Emre Ejder ile hakim ve Cumhuriyet savcıları, Şubat ayında başlayan proje kapsamında birçok lisede mesleki bilgilendirmelerde
bulunarak öğrencilere kitap dağıttılar. Yine
Projenin kaynaşma ayağında öğrenciler ile
halı saha maçları yapılırken, öğrenciler kendilerinden gördükleri ve çok sıcak buldukları
yargı mensuplarını değişik tarihlerde makamlarında ziyaret etti.
02.04.2013 tarihinde Batman Mevlana
Anadolu Lisesindeki bilgilendirmeye Batman Cumhuriyet Başsavcısı Muhammet
Emre Ejder, Hakim Ömer Faruk Şimşek ile
Denetimli Serbestlik Müdürü Abdulğafur
Çelebi katıldı. Çok sıcak bir ortamda geçen
bilgilendirme ve meslek tanıtımının sonunda
öğrencilere kitap dağıtılarak hatıra fotoğrafı
çektirildi.
Meslek seçmenin yol ayrımında bulunan
öğrenciler; bir ilin başsavcısının, Cumhuriyet savcısı ve hakimlerinin kendilerini ilk
defa ziyaret ederek kendilerine imzalı kitap
hediye ettiklerini, sonrasında da halı sahada
maç yaptıklarını ve hakim ve savcıları makamlarında ziyaret ettiklerini belirttiler. Rol
model konumundaki hakim ve Cumhuriyet
savcılarının kendilerini ziyaret etmelerinin
Denetimli serbestlik
yükümlülerinin Bolvadin
Huzurevi ziyareti
Bolvadin Cumhuriyet Başsavcılığı Denetimli Serbestlik Müdürlüğü ile denetimli serbestlik tedbiri altında bulunan yükümlüler yaşlılar haftası nedeniyle
22/03/2013 tarihinde Bolvadin Huzurevini ziyaret ettiler. Hem Huzurevindeki yaşlıların moral ve motivasyonlarının artırılması hem de yükümlülerin sosyal yaşama
uyum sağlayarak toplumla bütünleşmelerini kolaylaştırma çalışmaları kapsamında düzenlenen etkinliğe Bolvadin Cumhuriyet Başsavcısı İlyas Yavuz, Denetimli
Serbestlik Müdürü Nurullah Menteşe, Denetimli Serbestlik Uzmanları İrfan Aldığ, Okan Açık, Ebru Şahin ve
Hayriye Kutluata, Denetimli Serbestlik Memurları Döndü Bayram ve
Z. Betül Sarıkan katıldı.
Yaşlılar Haftası etkinliğinde konuşma yapan Cumhuriyet Başsavcısı İlyas Yavuz, yaşlıların toplumdaki yerlerinden bahsederek, toplumun
en önemli değerlerinden olan büyüklerimize sahip çıkılması ve ihmal
edilmemeleri gerektiğini vurguladı ve yaşama bağlı kılınmaları için her
türlü destek ve yardımın minnet borcu olduğunu dile getirdi.
Kırıkkale Üniversitesinde ‘denetimli
serbestlik dersi’
okutulmaya başlandı
Psikolog Okan Açık da yaşlıların kültürel değerlerimizi ileri taşımamızı sağlayan en değerli varlıklarımız olduğunu belirten konuşmasının ardından Öğretmen İrfan Aldığ, yaşlılara ithafen “Yaşlıları Severim” adlı şiiri okudu.
Etkinlik, yükümlülerin yaşlılara çiçek ve çikolata dağıtımı ile devam
etti. Mutlulukları gözlerinden okunan yaşlılar ziyaret için Cumhuriyet
Başsavcısı İlyas Yavuz’a, Denetimli Serbestlik personeline ve yükümlülere teşekkür ederek memnuniyetlerini ifade ettiler.
Elbistan Koruma Kurulundan işyeri açma desteği
Elbistan Koruma Kurulu Başkanlığı
tarafından ihtiyaç sahibi eski hükümlüye işyeri açma hususunda yardım kararı
alındı.
"Koruma Kurulu Üyelerinden Ziraat
Bankası Elbistan Şubesi desteğiyle 50 bin
TL kredi kullandırılarak eski hükümlü
çok önemli olduğunu, zihinlerindeki hem
meslek hem bu mesleği yapanlar ile ilgili tereddüt ve yanlış düşüncelerin ortadan kalktığını, bütün kurumlarda böyle faaliyetlerde
bulunulması gerektiğini söyleyerek teşekkür
ettiler.
Batman ilinde uygulanması ve yargı mensuplarının da içinde bulunması nedeni ile
ayrıcı önem arz eden ve takdir toplayan projenin son aşaması olan kardeşlik ayağında ise
ulusal anlamda birçok etkinliğin yapılacağı
ifade edildi.
M.K.'ye Elbistan merkezde erkek kuaför ve bakım merkezi açması konusunda
destek sağlandı. Eski hükümlüye, girişimcilik belgesi sahibi olmasından dolayı
kullandığı kredinin yaklaşık 35 bin TL’si
proje karşılığında KOSGEB tarafından
hibe olarak verildi.
Kırıkkale Üniversitesi Adalet Meslek
Yüksekokulu Hukuk Bölümü Adalet Programında 2012-2013 Eğitim Öğretim Yılı
Bahar Dönemi ikinci sınıf ders programına
3 kredilik (ders saati) Denetimli Serbestlik
dersi dahil edildi.
Türkiye’de ilk kez yapılan bu uygulamada denetimli serbestliğin tarihçesi, infaz süreci, uygulamalar ve diğer ülke uygulamaları ile karşılaştırmalar gibi bir çok
konu yer alıyor. Ders Kırıkkale Denetimli
Serbestlik Müdürlüğünde görev yapan Denetimli Serbestlik Uzmanı Ebru Konakçı
tarafından verilmekte olup, öğrencilerin ilgi
ve katılımıyla devam ediyor. Dönem sonunda bu dersin sonuçları üniversite ve denetimli serbestlik müdürlüğü tarafından değerlendirilerek daha sonraki dönemler için
revize edilerek sürdürülmesi sağlanacak.
Çağdaş infaz uygulamalarından olan denetimli serbestliğin başka fakültelerin ders
programlarına eklenmesinin faydalı olacağı
değerlendirildi.
Sayfa 6
G ündem
BİRİNCİ SAYFADAN DEVAM
Yıllar içinde bir çok alanda çalışmalar tamamlanırken, yeni çalışma alanları ile karşılaşıyoruz. Fedakarca çalışan personelimizin desteği ise sorunların çözümünde bizi, kurumlarımızı ve gerçekte hepimizi daha güçlü kılmaktadır. Bu durum ve buna ilişkin yaşadığımız
duygular umutlarımızı ve güvenimizi her geçen gün arttırmaktadır.
Yıllarca; ceza infaz kurumlarında ve denetimli serbestlik müdürlüklerinde çalışanan personelin çalışma koşullarının zorluğunu
gördüm, beklentilerini müşahade ettim. Yine yıllarca ceza infaz sistemindeki gelişimi, diğer bir ifade ile hükümlü ve tutukluların dört
duvar arasında bulunması anlayışından eğitim ve iyiliştirmeye yönelik
çalışmalardan oluşan anlayışa geçişi izledim. Bu süreç içinde tek başına personelimizin sorunları çözmesini bekleyemeyiz. Personelin belli
bir donanıma sahip olması, bunun için de birtakım aşamalardan geçmesi, desteklenmesi gerekmektedir. Biz bu nedenle, çalışanlarımızın
mesleğinin başlangıcından, emekliliğine kadar geçen süre içerisinde,
neyi ne zaman ne şekilde yapacağını öğrenmesinde, yeniliklere uyum
sağlamasında eğitimin gücünden faydalanmaktayız.
Eğitime verdiğimiz önemin ne kadar büyük olduğunu bir kez
daha vurgulamak istiyorum. Her türlü imkanımız olsa da, donanımlı
ve eğitimli personel olmadan çağdaş infaz anlayışını gerçekleştiremeyiz.
Geçmişte ceza infaz kurumlarımızda yaşanan ciddi sorunların
ardından, uluslararası ceza infaz kurumları ve infaz standartları da
dikkate alınarak ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde son yıllarda
çok önemli çalışmalar gerçekleştirilmiştir.
Bu çalışmalar; fizikî yapı, mevzuatın çağdaş standartlara uygun
hale getirilmesi, personelin nitelik ve nicelik olarak seviyesinin yükseltilmesi gibi ana başlıklar altında toplanabilir.
Özellikle yeni açılan ceza infaz kurumlarından söz etmek gerekirse; hükümlü ve tutukluların suçu, yaşı, cinsiyeti ve ceza süresi
göz önünde bulundurularak yerleştirilecekleri, değişik tipte yeni
ceza infaz kurumları açıldı, ayrıca bu açılan kurumların birden fazlasının bir araya getirildiği ve kampus adı verilen ceza infaz kurumu
yerleşkeleri oluşturuldu.
Ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlü ve tutuklulara öncelikle psikolojik olarak destek vermek amacı ile birçok psiko-sosyal
destek programları geliştirilmiştir. Hükümlü ve tutukluların gerek
kurum koşullarına daha kolay uyum sağlaması için, gerekse de salıverme sonrası yaşama hazırlanması için uzmanlarımız ve personelimiz gözetiminde birçok çalışmayı da birlikte gerçekleştiriyoruz.
Ayrıca hükümlü ve tutukluların kurumda bulundukları süre
içerisinde tiyatro, sinema, halk oyunları, münazara, konser ve konferans gibi birçok sosyal etkinliğin bizzat içinde rol alarak katılımcı
olması sağlanmıştır. Yine sosyal alanda bir beceri kazanması için
çeşitli müzik, el sanatları ve resim gibi faaliyetlerle birlikte satranç,
badminton, voleybol ve futbol gibi spor dallarında turnuvalar düzenliyoruz.
Eğitimsizlik ve bir meslek sahibi olmama, hükümlü ve tutukluların çok önemli bir bölümünün ceza infaz kurumuna gelmesinin
en önemli nedenidir. Bu düşünceden hareketle, öncelikle okuma
Seslenis
Ceza ve Tevkifevleri Genel
Müdürü Enis Yavuz Yıldırım’ın
göreve başlama mesajı
yazma bilmeyen mahkumun bu aşamadan alınarak, üniversite mezunu yapılıncaya kadar bütün eğitim aşamalarında kurum yetkilileri
tarafından azami gayret gösterilmekte; herhangi bir mesleki alanda
becerisi yoksa bu kişiye yönelik piyasa koşullarına uygun ve geçerli
alanlarda meslek kazandırmaya yönelik kurslar düzenlenmekte ve
eğer istiyorsa bu alanlarda sigorta karşılığı çalışabilmesine olanak
sağlanmaktadır.
İşyurdu faaliyetleri her geçen gün geliştirilmektedir. Personel,
araç gereç ve bina sayısını arttırılmakla kalınmamış, “kalite başarımızdır” düşüncesiyle çalışmak temel amacımız olmuştur.
Biz bütün bunları yaparken, en büyük desteği ve gücü ne binalarımızdan ne teknolojiden ne de mevzuatımızdan aldık. Bizim en
büyük gücümüz çalışanlarımız ve çalışma arkadaşlarımızdır. Bugün
itibari ile kendisini her türlü bilgi ile donatmış, kurumun başarısına
odaklı, fedakar bir personel yapımız olmasaydı yukarıda saydıklarımız
elbette çok fazla bir anlam ifade etmeyecekti.
Yaptığımız işlerin her aşamasına sizler anlam kattınız, değer
kattınız. Bu nedenle bütün işlerimiz, çalışmalarımız sizinle daha
anlamlı, daha değerlidir.
Bizim için bu kadar değerli olan personelimizin eğitimi için
ise, daha önceki süreçte olduğu gibi usta çırak ilişkisine benzer
bir şekilde eğitilmesine razı olamazdık. Çağdaş hedeflerimize ancak çağdaş bir personel eğitim sistemi ile ulaşabilirdik. Bu nedenle,
daha profesyonel ve daha bilimsel yapılması gerektiğine inandığımız
eğitim faaliyetleri için açılan eğitim merkezlerimizin, çalışanlarımız
göreve başladığı ilk andan itibaren, gerek kurumsal kimliğinin kazandırılmasında, gerekse görevi ile ilgili her türlü bilginin kazandırılmasında ve görev bilincinin aşılanmasında rolü çok büyüktür.
Değerli Çalışma Arkadaşlarım;
Sizlerle birlikte çalışma sürecinde zaman zaman keyifli, zaman
zaman da zor anları birlikte paylaşacağız. Çeşitli zorluklara birlikte
göğüs gerecek ve bu zorlukları birbirimize destek olarak, başarılı bir
şekilde aşacağız. En başından beri hedefimiz burada bir aile ortamında çalışmalarımızı gerçekleştirmek ve çalışan arkadaşlarımızın
yaptıkları işten zevk almalarını ve başarılardan birlikte gurur duymalarını sağlamak olacaktır. Bugün gelinen nokta itibarıyla, sizlere
baktığım zaman bunu yakalamış olduğumuzu görüyorum. Kurumlarımız birçoğunuz için ilk iş deneyiminizi yaşadığınız bir yerdir.
Bundan dolayı bizlere düşen görev de ilk iş deneyiminizde kurumlarımızın sizler için bir okul ortamı olmasını sağlamaktır.
Hizmet alanlarında başarı zordur. Ancak biz bunu mükemmel
ekip ruhumuz sayesinde başaracağız. Bu da hepimizin özverili ve
disiplinli çalışması sayesinde gerçekleşecektir. Ortada bir başarı
gerçekleşecekse bu hepimizin sayesinde olacaktır.
Nisan 2013
Başarının sadece yetenekle elde edildiği düşüncesinin aksini
idrak eden görev adamı kimliğindeki çalışanlar için başarının tarifi;
kendisini daha çok geliştirmek ve her an bir adım ötesini yapmaktır.
Araştırmalar, başarıyı böyle algılayan kişilerin zor durumlarda bile
motivasyonlarını kaybetmediklerini ortaya çıkarmıştır.
Yapılacak birçok iş var hayatımızda. Bazısı iş, bazısı davranış,
bazısı da söylenecek söz niteliğinde. Ne olursa olsun yapılacak işi
yapmak için motivasyon gerekmektedir. Bu motivasyonu elde etmek
ise ya insanın kendi kendine kazandığı ya da başka insanlar veya başka olaylardan aldığı güçle olabilmektedir.
Yapılması gereken bir işi yapma isteğini insanın kendi kendine
üretmesi bence en değerli duygusal beceriler arasındadır. Yapabileceklerimiz yeteneklerimizle sınırlı olabilir ancak, yaptıklarımızın
sınırını motivasyon düzeylerimiz belirler.
Olumlu düşünebildiğimiz sürece ve olaylara iyimser yaklaşabildikçe başarıya kaynak teşkil etmiş oluruz. Kabul etmek gerekir ki,
kişisel veya kurumsal başarıda motivasyon ciddi şekilde belirleyici
rol oynamaktadır.
Bu anlamda Mustafa Kemal Atatürk’ün; “Zafer, zafer benimdir, diyebilenindir. Muvaffakiyet, muvaffak olacağım diye başlayanın
ve muvaffak oldum, diyebilenindir.” sözü önemlidir.
Başaracağız diye yola çıktık biz de. Başarıyoruz ve birlikte başaracağız. Birlikte yol alacağız. Engellerle karşılaşacağız, ancak
durmayacağız. Bir Atasözü şöyle der; “Dağ ne kadar yüce olsa, yol
üstünden aşar.”
Türkiye’nin geleceği için, birlik beraberlik içinde, akılla ve sağduyuyla çözüm üretmeye ihtiyacımız her geçen gün artmaktadır. Bu
ihtiyacı karşılamada, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü özgün
ve öncü olmayı kendine temel edinmiş, değişimin öncüsü olma yolunda durmaksızın ilerleme çabasını sürdüren bir kurumdur.
Bugün, Atatürk’ün hedef olarak gösterdiği çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak için emin ve kararlı adımlarla ilerleyen, vatandaşlarımızın hayat standartlarını yükseltmek, huzur ve refahını arttırmak
için büyük hamleler gerçekleştiren, azim ve kararlılıkla milletine
hizmet etmeyi görev bilen bir Türkiye Cumhuriyeti vardır.
Bu güzel ülkenin vatandaşları olarak atalarımızın ve değerlerimizin bize verdiği güç ve inançla, kendimize verdiğimiz görevin adı:
GELECEĞİ BİRLİKTE KURMAKTIR.
Değerli Çalışma Arkadaşlarım;
Her şeyden önce kendinize güvenin ve bildiklerinizden emin
olun. Şunu da unutmayın ki, nerede olursanız olun bu süreç zarfında edinmiş olduğunuz bilgi birikimi ve deneyim sizi her zaman
bir adım öteye taşıyacaktır. Ben, bu ekibin bir parçası olmaktan her
zaman gurur duyacağım.
Hepinize şükranlarımı sunuyorum. Her birinizi sevgilerimle
kucaklıyor, başarılarınızın devamını diliyorum.
Unutmayalım ki, uzun yolculuklar tek bir adımla başlar.
CTE Genel Müdürlüğünde devir-teslim töreni
C
eza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğüne atanan Enis Yavuz Yıldırım görevine başladı.
Mustafa Onuk’un yerine Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğüne atanan Manisa Cumhuriyet Başsavcısı Enis Yavuz Yılıdırım, 11 Nisan 2013
tarihinde yapılan devir-teslim töreninde görevi devraldı. CTE Genel Müdürlüğüne atanan Yıldırım’a
görevinde başarılar dileyen Mustafa Onuk yeni görev yeri olan Eğitim Daire Başkanlığına başlamak
üzere Genel Müdürlükten ayrılırken, Genel Müdür
yardımcıları, daire başkanları ve hâkimler tarafından
uğurlandı.
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz
Yıldırım, ceza infaz kurumlarının Türkiye’de en
hassas kurumların başında yer aldığını belirterek,
yeni görevinin büyük sorumluluğu gerektirdiğini
söyledi.
İnfaz hizmetleri alanında, önceki dönemlerde,
önemli çalışmalara imza atıldığını hatırlatan Genel
Müdür Yıldırım, kurumların daha da ileriye götürülmesi için büyük bir özveriyle kurum personelinin de
gayretleriyle çaba sarf edeceklerini ifade etti.
‘Çalışmalarımızda niteliğe önem vereceğiz’
Genel Müdür Yıldırım, tüm çalışanlarımızla el
ele vererek CTE’de önemli başarıların yakalanacağına inandığını vurgulayarak, “Ceza infaz kurumlarında son dönemde yapılan iyileştirme çalışmaları
neticesinde infaz sistemimiz güven veren bir yapıya
kavuştu. Geçmişte yaşanan sıkıntılar geride kalırken,
infaz hizmetlerinde uluslararası standartlara ulaşma
yolunda önemli mesafe kat edildi. Bu güne kadar ya-
pılan çalışmalarda emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Devraldığım bayrağı daha da ileriye götürmenin
gayreti içerisinde olacağım.” dedi.
Türk infaz sisteminin yeni projelerle, çalışmalarla
sürekli değişen ve gelişen, dinamik bir yapıya kavuştuğunu belirten Genel Müdür Yıldırım, hedeflerini
personelin sayısı ve niteliğini, eğitim ve iyileştirme
çalışmalarında kalite ve verimi artırma yönünde belirlediklerini kaydetti. Yıldırım, şöyle konuştu:
“Türk infaz sistemi birbirini destekleyen, tamamlayan, bir adım daha ileriye taşıyan projeler ile
bir dönüşüm sürecindedir. Bu süreç içinde fiziksel
kapasitesini, personel sayı ve niteliğini ve sistem
içindeki infaz uygulamalarını 10 yıl önce uzak olarak
görülen bir noktaya taşımış olan Genel Müdürlüğümüz yürütülen hizmetin kalitesi ve verimini artırmaya yönelik yeni projelerle hedeflerine emin adımlarla yürümektedir.”
Nisan 2013
Seslenis
G ündem
Sayfa 7
Müsteşar Yardımcısı Özdemir
Erzincan Kapalı ve Açık Ceza
İnfaz Kurumunu ziyaret etti
Adalet
Bakanlığı
Müsteşar Yardımcısı Kenan Özdemir,
Erzincan'a yaptığı ziyaret kapsamında Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Şafak, Cumhuriyet
Savcısı Lütfi Karabacak ile birlikte
Erzincan Kapalı ve Açık Ceza İnfaz Kurumunu ziyaret ederek çalışmaları yerinde inceledi.
Müsteşar Yardımcısı Özdemir, marangoz atölyesi, demir
atölyesi, fırın ve zirai faaliyetleri
yerinde inceledikten sonra Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Şafak,
Cumhuriyet Savcısı Lütfi Karabacak, Kurum ikinci müdürleri ve
Kurum öğretmenleri ile birlikte
bodur ve yarı bodur elma bahçeleri ile tarım arazilerini, Kurumda
yeni yapılan eş görüşme odalarını
gezdikten sonra Kurum hakkında
bilgi aldı.
Ankara Çocuk Eğitimevinde
opera gösterisi gerçekleştirildi
Daha önce ilk kez ceza infaz kurumunda sahnelenen ve büyük ilgi gören “Seslerle Anadolu” isimli müzikli oyun bu kez çocuk hükümlüler için sahnelendi. Yargı Mensupları Eşleri Dayanışma Derneğinin desteğiyle Ankara Çocuk Eğitimevinde sahnelenen oyunu çocuklar ilgiyle izledi
Daha önce Ankara Açık Ceza İnfaz Kurumunda iki kez sahnelenen ve
büyük ilgi gören “Seslerle Anadolu”
isimli müzikli oyun bu kez çocuk hükümlüler için sahnelendi. Yargı Mensupları Eşleri Dayanışma Derneğinin
desteğiyle Ankara Çocuk Eğitimevinde
düzenlenen gecede; Devlet Opera ve
Balesi Genel Müdürlüğü Ankara Devlet Opera ve Balesinin “Seslerle Anadolu” isimli gösterisi çocuk hükümlüler tarafından büyük ilgi gördü.
29 Mart 2013 tarihinde gerçekleştirilen etkinliğe; Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in eşi Şükran Ergin, CTE
Genel Müdürü Mustafa Onuk, Devlet
Opera ve Balesi Genel Müdürü Prof.
Dr. Rengim Gökmen, Yargı Mensupları Eşleri Dayanışma Derneği Başkanı
Gülümser Erdem, CTE Genel Müdür Yardımcıları Cevat Gül ve Selami
Candemir, Daire Başkanı Vehbi Kadri
Kamer, Tetkik Hakimleri Fatih Güngör, Kenan Göztaş ve Hakan Umut,
Cumhuriyet Savcısı Mustafa Sefa Özgelen, CTE Genel Müdürlüğünden
diğer yetkililer ile Ceza İnfaz Kurumları Kampüsünde bulunan kurumların
müdürleri katıldı.
İlk olarak Ankara Çocuk Eğitimevi hükümlülerinin resim ve seramik
ürünlerinin yer aldığı sergi gezilirken,
ardından Yargı Mensupları Eşleri Dayanışma Derneğinin çocuklar için hazırladığı ikramlar ile hediyeler takdim
edildi.
Çocuklarla birlikte yenilen akşam
yemeğinin ardından Ankara Devlet
Opera ve Balesinin “Seslerle Anadolu” adlı oyunu öncesinde Ankara Çocuk Eğitimevi Müdürü Mehmet Aydın,
Kurum hakkında kısa bilgilendirmede
bulundu ve gecenin düzenlenmesinde
emeği geçenlere teşekkür etti. Devlet
Opera ve Balesi Genel Müdürü Prof.
Dr. Rengim Gökmen ise konuşmasında çocuklara seslenerek, “Sizler,
bizlerin ve toplumun bir parçasısınız
ve bizler sizlerle birlikte olmayı önemsiyoruz.” vurgusunu yaparken, Yargı
Mensupları Eşleri Dayanışma Derneğini Başkanı Gülümser Erdem sağlıklı nesiller için çocuğa ayrılan vaktin
önemli olduğunu ve bu temelde Der-
nek olarak çalışmalarına devam ettiklerini vurguladı. CTE Genel Müdürü
Mustafa Onuk, insanların bireysel
meşguliyetlerinin arttığı günümüzde,
çocukların sosyalleşme ihtiyacının gözardı edilmemesi gerektiğini belirterek, etkinliğe katkı sağlayan herkese
teşekkür etti.
CTE Genel Müdürü Onuk gecenin
hazırlanmasına katkı sağlayan Yargı
Mensupları Eşleri Dayanışma Derneğini adına Dernek Başkanı Gülümser
Erdem’e ve Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Prof. Dr. Rengim
Gökmen’e plaket verdi.
“Seslerle Anadolu” opera gösterisi
içerik ve sunum yönünden takdir toplarken, çocuk hükümlülerce ilgiyle izlendi.
Anadolu’dan türkü ve ezgilerle renklendirilen eser, yer yer coşku ve duygulu
anların yaşanmasına neden oldu.
Beğenilerek izlenen gösteri sonunda çocuk hükümlülerin keyifli anlar
yaşadıkları ve memnuniyetleri gözlenirken, yoğun alkış eşliğinde program
sona erdi.
Sayfa 8
Seslenis
G ündem
Nisan 2013
‘Reformların kararlılı
personelimize büyük
‘Ceza İnfaz Kurumlarında İnfaz Hizmetlerinin İyileştirilmesi Pro
personel sayısı ve niteliğinin artırılmasına yönelik çalışmalara ağırlık veri
ması ve hizmet kalitesinin sürdürülebilir şekilde artırılması için persone
Adalet Bakanı
Sadullah Ergin
“Proje, değişim
ve dönüşüm
hedefine ulaşmak
için öngörülen
çalışmalar zincirinin yeni bir
halkasıdır.”
A
AB Türkiye Delegasyonu
Başkanı Ripert
“İnsan kaynakları konusuna
ağırlık verecek
projeyle cezaevi
çalışanları daha
da donanımlı
hale gelecektir.”
dalet Bakanı Sadullah Ergin, son yıllarda ceza infaz sisteminde
çok önemli reformlar gerçekleştirildiğini ve reformların kararlılıkla sürdürülmesinde personele önemli görevler düştüğünü
ifade ederek, çalışmalarda personele odaklandıklarını vurguladı.
Ergin, Avrupa Birliği tarafından finanse edilen, İngiltere ve Portekiz Adalet Bakanlıkları ile yürütülecek “Ceza İnfaz Kurumlarında İnfaz
Hizmetlerinin İyileştirilmesi Projesi”nin açılışında konuştu.
Ceza infaz kurumları konusunda, sadece Avrupa’da değil tüm
dünyada önemli değişim ve gelişmelerin kaydedildiğini belirten Ergin,
AB ülkeleri de dahil pek çok Avrupa ülkesinin, artan cezaevi nüfusuna
çözüm bulunması, mahpuslara sağlanan ceza infaz kurumu koşullarının ve personelin çalışma şartlarının iyileştirilmesi sorunlarıyla mücadele ettiğini vurguladı.
Türkiye’de özellikle son 10 yılda adalet ve ceza infaz sisteminde
köklü değişiklikler yapıldığını, yasal düzenlemelerin hayata geçirildiğini
kaydeden Ergin, bu reform sürecinde, ceza infaz kurumu şartlarının,
tutuklu ve hükümlülere muamelenin, bir ülkede insan hakları ve temel
özgürlüklerin ne derece korunduğunun önemli bir göstergesi olduğu
bilinciyle hareket ettiklerini belirtti.
Bakan Ergin, bugüne kadar yürütülen çalışmalarda, öncelikle ceza
infaz kurumlarının fiziki yapısının kalite ve kapasite açısından iyileştirilmesine yönelik yatırımlar yapıldığını belirterek, asgari yaşam koşullarını sağlayamayan 214 ceza infaz kurumunun kapatıldığını, 2017 yılına
kadar 180 ceza infaz kurumunun daha kapatılmasının planlandığını
bildirdi.
Eğitim ve iyileştirme çalışmalarına ivme kazandırıldı
Fiziki iyileştirmesi tamamlanmış, güvenlik sorunları tamamen
aşılmış ceza infaz kurumlarında, tutuklu ve hükümlülerin temel haklarının gözetildiği bir anlayışa geçtiklerini ifade eden Ergin, tekrar suç
işlemeyi ve ceza infaz kurumlarına dönmeyi engelleyici eğitim ve iyileştirme çalışmalarına ivme kazandırıldığını anlattı.
Portekiz Büyükelçisi
İngiltere Büyükelçisi
CTE Genel Müdürü
Jorge Cabral
David Reddaway
Enis Yavuz Yıldırım
“Projenin,
cezaevlerindeki
uygulamaları
daha da ileri
taşıyacağını
düşünüyorum”
“Projenin
Türkiye’de
ceza reformu
alanında yaşanan
gelişmelere katkı
sağlayacağına
inanıyorum.”
“Projeyle 40.000’i
Hükümlü ve tutukluların eğitimine özel ilgi gösterdiklerini belirten Ergin, bu kapsamda 3 bin 682 hükümlü ve tutuklunun açık öğretim
ortaokuluna, 10 bin 441 kişinin açık öğretim lisesine, bin 849 kişinin
açık öğretim fakültesine, 14 kişinin yüksek lisans eğitimine ve 3 kişinin
de doktora eğitimine devam ettiğini bildirdi.
Hükümlü ve tutukluların mesleki gelişmelerine katkı sağlamak
amacıyla 227 işyurdu müdürlüğünde 130 işkolunda çalışma yapıldığını
anlatan Ergin, 8 bin 868 hükümlünün sürekli, 27 bin 387 hükümlünün
kısmi zamanlı olarak çalıştığını kaydetti. Ergin, bu kişilerin hem ücret
aldığını hem de sigortalarının yapıldığını söyledi.
Bu gelişmelerin amacına ulaşması ve hizmet kalitesinin sürdürülebilir şekilde artırılması için personel rejiminin önemli olduğunu
belirten Ergin, bu kapsamda son 10 yılda personel sayısı ve niteliğinin
artırılmasına yönelik çalışmalara ağırlık verildiğini ifade etti.
Bakan Ergin, infaz sisteminde son 10 yılda yapılan iyileştirmelere
de değinerek, alternatif yaptırımlar ve denetimli serbestlik yöntemlerinin yeniden düzenlendiğini, avukat tutamayan mağdurlar için ücretsiz avukat imkanı getirildiğini, adli kontrol üst sınırının kaldırıldığını,
tutuklu ve hükümlülere yakınlarının ağır hastalığı veya ölümü halinde
mazeret izni hakkı tanındığını belirtti.
Denetimli serbestlik uygulamasıyla bir yıldan az cezası kalan hükümlülerin koşullu tahliye edilmeye başlandığını da aktaran Ergin,
denetimli serbestliğin başarı oranının yüzde 96 düzeyinde olduğunu
bildirdi. Ergin, denetimli serbestlik hükümlerine uymadığı için tekrar
cezaevine gönderilenlerin oranının yüzde 3,5 olduğunu vurguladı.
Ağır bir hastalık veya sakatlık nedeniyle hayatını yalnız idame ettiremeyen hükümlünün cezasının infazının geri bırakılmasına ilişkin düzenlemenin 31 Ocak tarihinde yürürlüğe girdiğini hatırlatan Ergin, bu kapsamda 72 kişi hakkında infazın geri bırakılmasına karar verildiğini söyledi.
Ergin, hapis cezasına ve tutuklamaya alternatif ceza ve tedbirler kapsamında elektronik kelepçe uygulamasının hayata geçirildiğini de anlattı.
aşkın personelin,
çalışma esasları ve iş
tanımları ile yürütülen hizmetin etkinliği
konusunda günün
ihtiyaçlarını karşılayacak düzenlemeler
hayata geçirilecek.”
Her 100 mahkumdan 23’ü tutuklu
Adalet Bakan Ergin, Türkiye’nin önündeki en büyük handikaplardan tutukluluk meselesinde, 2002 yılından bu yana önemli gelişmeler
yaşandığını dile getirerek, “2001 yılında her 100 mahkumdan 50,4’ü
tutuklu iken bugün gelinen noktada her 100 mahkumdan 23’ü tutuklu olarak bulunmaktadır. AB ülkeleri ortalamasının yüzde 24,8 olduğu
dikkate alındığında, Türkiye’nin katettiği mesafe daha net anlaşılır. Elbette bu kıyas bizim nihai hedefimizi göstermemektedir. Hedefimiz,
hızlı yargılamalar, güven veren bir adalet sistemi ve yüksek standartlara
ulaşmış bir infaz sistemi ile vatandaşın haklarının korunmasıdır.” dedi.
Türkiye’deki temel tartışmalardan birisinin de uzun tutukluluk
konusu olduğuna işaret eden Ergin, şu verileri paylaştı:
“22 Nisan 2013 tarihi itibarıyla 361 ceza infaz kurumunda toplam
129 bin 804 kişi bulunmaktadır. Bunların 99 bin 841’i hükümlü ve 29
bin 963’ü ise tutukludur. 29 bin 963 tutuklunun yüzde 78’i 0-1, yüzde 15’i 1-2, yüzde 4,3’ü 2-3 yıldır cezaevinde. 3 yılın üzerinde olanların
toplamı ise yüzde 2,68’dir. 3 yıldan fazla süredir cezaevinde olan 806
kişiye ilişkin tutukluluğun bu denli uzun olmasının temel nedenleri
ise farklı suçlardan yargılanıyor olmaları, dosya kapsamının genişliği
ve kimilerinin de Yargıtay’daki temyiz incelemeleri sonrasında verilen
bozma kararları gereğince yargılamalarının devam etmesi sayılabilir.”
Bu değişim ve gelişim sürecine ivme kazandıran temel unsurun,
insanı ve insan haklarını merkeze koyan yönetim anlayışı olduğunu
söyleyen Ergin, başta AB olmak üzere diğer ülkeler ve uluslararası kuruluşlarla yapılan işbirliği çalışmaları ve bu kapsamda yürütülen projelerin de olumlu katkısı olduğu belirtti.
Proje değişim ve dönüşüm zincirinin yeni bir halkası
Projeyi, değişim ve dönüşüm hedefine ulaşmak için öngörülen çalışmalar zincirinin yeni bir halkası olarak niteleyen Ergin, “Avrupa’nın
ve dünyanın ortak sorunu olan ceza infaz hizmetlerinin iyileştirilmesi
konusunda, ortak ve kalıcı çözümler geliştirilebilmesi için Avrupa ülkeleri arasında iyi uygulama örnekleri ile bilgi ve deneyimlerin paylaşılmasını en önemli araç olarak görüyoruz. Bu nedenle İngiltere ve Portekiz
Adalet Bakanlıkları ile yürüteceğimiz bu eşleştirme projesine, ülkemiz
ceza infaz reformunun amaçlarına ulaşmada önemli bir adım olması
sebebiyle büyük önem veriyoruz” diye konuştu.
Projenin ceza infaz sisteminde çalışanlara yönelik olduğunu, dolayısıyla büyük bir kararlılıkla sürdürülen reform çalışmaları içinde en
önemli noktaya hizmeti yürütecek personele odaklandığını vurgulayan
Ergin, şunları kaydetti:
“Merkezinde insana yönelik yatırım olmayan hiçbir reformun etkili, kalıcı ve sürdürülebilir olmayacağı inancıyla Bakanlık olarak tüm desteğimiz ve kararlılığımızla bu projenin takipçisi olacağımızı belirtmek
istiyorum. Çünkü tüm bu çalışmalar sonunda bizce elde edilecek en
büyük kazanım, insan onuruna yakışır şartlarda, temel hak ve özgürlüklerin daha çok gözetildiği bir ceza infaz anlayışının yaygınlaştırılması,
bu konuda tüm tarafların ve ilgililerin farkındalığının artırılması olacaktır. Böylece ceza infaz kurumlarının sadece cezayı uygulayan değil,
kişiyi yeniden topluma kazandırmaya çalışan kamu kurumları olması
hedefini gerçekleştirme yolunda bir adım daha atılacaktır.”
Şimdi sıra personelimizde
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım, açılışı
yapılan “Ceza İnfaz Kurumlarında İnfaz Hizmetlerinin İyileştirilmesi
Projesi”yle aralıksız devam eden reform sürecinin ceza infaz sistemin-
Nisan 2013
Seslenis
G ündem
Sayfa 9
ıkla sürdürülmesinde
k görev düşmektedir’
ojesi’nin açılışında konuşan Adalet Bakanı Sadullah Ergin, son 10 yılda
ildiğini belirterek, ceza infaz kurumlarındaki gelişmelerin amacına ulaşel unsurunun önemini vurguladı
de görevli personele yönelik çalışmalarla devam ettiğini vurgulayarak,
şunları şöyledi:
“Geçmiş projeler ve yürütülen çalışmalarla kurumların kapasite sorunu ve hükümlü-tutuklulara sağlanan koşullar konusunda ciddi bir gelişme
kaydedilmiştir. Şimdi sıra bu hizmeti yürüten 40.000’i aşkın personelin,
çalışma esasları ve iş tanımları ile yürütülen hizmetin etkinliği konusunda
günün ihtiyaçlarını karşılayacak düzenlemelerin hayata geçirilmesine gelmiştir. Tüm dünyada olduğu gibi artan bir eğilim gösteren ceza infaz kurumları nüfusu, bu alanda çalışan personelin iş yükü ve sorumluluklarını
da artırmaktadır. Bu nedenle yürütülen hizmetin kalitesinin artırılması ve
çalışanlarımızın daha profesyonel, daha etkin ve verimli şekilde görev yapabilmesini sağlama noktasında ihtiyaç duyulan politika ve uygulamaların
oluşturulması proje faaliyetleri içinde planlanmıştır. Bu faaliyetler kapsamında; farklı tip ve güvenlik seviyesindeki ceza infaz kurumu hizmetlerine
yönelik işletim standartları belirlenecek, kadınlar, çocuklar, engelliler ve
yabancı uyruklular gibi hassas gruplarla çalışan personele yönelik eğitim
müfredatı özelleştirilecek ve personel eğitim sistemimize önemli katkılar
sağlayacak olan uzaktan eğitim sistemi geliştirilecektir.”
Cezaevi personeli daha da donanımlı olacak
AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Jean Maurice Ripert, cezaevleri
konusunun her ülkede, her zaman kaygı oluşturmaya devam ettiğini,
Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı durumların AB ülkeleri için de geçerli
olduğunu söyledi.
Ripert, insanları suçlarından ötürü cezaevine koymanın verilen en
ağır ceza olduğunu belirterek, “İnsanları özgürlüklerinden mahrum
bırakıyorsunuz. O zaman insan haklarını korumak zorundasınız.” dedi.
Cezaevlerinde güvenlik ve disiplinin ön planda tutulacağını ancak
bu yapılırken insan hayatının ayaklar altına alınmaması gerektiğini vur-
gulayan Ripert, fiziki koşulların yanı sıra yaşam koşullarının da dikkate
alınması gerektiğine işaret etti.
Cezaevlerinde kadın, çocuk, gençlerin yanı sıra madde bağımlıları,
sağlık durumları farklı hassas grupların da bulunduğunu söyleyen Ripert, bu kişilerle birebir çalışacak, eğitimli, her duruma hazırlıklı personelin yetiştirilmesinin önemine işaret etti.
Ripert, insan kaynakları konusuna ağırlık verecek projeyle cezaevi
çalışanlarının daha da donanımlı hale geleceğini ifade etti.
Türkiye’nin adalet alanında son yıllarda önemli gelişmeler kaydettiğini belirten Ripert, çıkarılan yargı paketleriyle cezaevlerinden
pek çok kişinin tahliye edildiğini anımsattı. Ripert, “Ancak hala hüküm almamış insanların cezaevinde bulunması, cezaevi mevcudunun
fazlalılığı gibi konular söz konusudur. AB, sorunları aşma konusunda
Türkiye’yi her zaman destekleyecektir.” diye konuştu.
Proje ceza reformuna katkı sağlayacak
İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi David Reddaway, Portekiz ve
İngiltere’nin Türkiye’nin AB üyeliğine destek verdiğini belirterek, atılan adımların olumlu sonuç vermesini ve sürecin hızlanmasını umduğunu söyledi.
Yürütülen projenin, eşleştirme projelerinin en büyüğü olduğunu
kaydeden Reddaway, projenin Türkiye’de ceza reformu alanında yaşanan gelişmelere katkı sağlayacağına inandığını dile getirdi.
Adalet sisteminin sürekli değişim içinde olduğunu,
İngiltere’de de şu anda suç işleme oranlarını azaltmaya yönelik
çalışmaların yürütüldüğünü anlatan Reddaway, Türkiye’deki son
yıllarda adalet alanında yapılan reformları memnuniyetle izlediklerini söyledi.
Hiçbir ülkenin cezaevi sistemi mükemmel değil
Portekiz’in Ankara Büyükelçisi Jorge Cabral da projeyle
Türk Ceza İnfaz Sisteminin Avrupa standartlarına oturtulmasının amaçlandığını söyledi.
Türkiye’de son yıllarda çıkarılan ceza infaz yasalarının uygulanmasının önemli olduğunu belirten Cabral, hiçbir ülkenin
cezaevi sisteminin mükemmel olmadığını vurguladı. Cezaevi
uygulamalarının sürekli izlenmesi gerektiğini vurgulayan Cabral, projenin, cezaevlerindeki uygulamaları daha da ileri taşıyacağını kaydetti. Büyükelçi Cabral, insan hakları ve hukukun
üstünlüğünün sağlanmasının herkesin temel hedefi olduğunu
kaydetti.
Proje içeriği
Türkiye, İngiltere ve Portekiz ortak ekibi tarafından yürütülecek proje, cezaevlerindeki iş gücünün geliştirilmesine destek
olacak.
Projeyle, cezaevlerindeki özellikle kadın, çocuk, yabancı,
engelli, yaşlı ve ölümcül hastalığa sahip tutuklu ve hükümlüler
olmak üzere “hassas gruplar” ile çalışma konusunda personel
eğitimi verilecek.
Proje kapsamında, yıllık uygulanacak personel memnuniyet
anketi düzenlenecek. Cezaevlerinde çalışanların meslek tanımı
yapılacak ve mesleki standartları geliştirilecek. Elektronik bir
öğrenme ve geliştirme stratejisi hazırlanacak.
Yeni teknolojinin kullanılmasıyla web tabanlı uzaktan öğrenme sisteminin uygulanmasını da sağlayacak 2 milyon Avroluk proje, 2014 yılı sonunda tamamlanacak.
Sayfa 10
Seslenis
K ültür
Nisan 2013
Ceza infaz kurumlarında ağaçlandırma
çalışmaları devam ediyor
BOLVADİN’DE HÜKÜMLÜLERİN VE ÖĞRENCİLERİN FİDAN DİKİM HEYECANI
Bolvadin Açık Ceza İnfaz Kurumu hükümlüleri Bolvadin Uygulamalı Bilimler Yüksek Okulu öğrencileri ile birlikte Bolvadin Uygulamalı Bilimler Yüksek Okulu Müdürlüğünün bahçesinin güzelliğine
güzellik katmak için el ele 250 ağacı toprakla buluşturdular.
Bolvadin Uygulamalı Bilimler Yüksek Okulu Müdürlüğünün düzenlediği ve Bolvadin Açık Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü ile 9 Ocak
2012 tarihinde imzalanan işbirliği protokolü kapsamında hükümlüler
ile öğrenciler el ele vererek Okulun 7000 m2’lik bahçesinde 250 ağaç
diktiler.
Bolvadin Açık Ceza İnfaz Kurumu hükümlüleri ile Bolvadin Uygulamalı Bilimler Yüksek Okulu Müdürlüğü bahçesinde gerçekleşen
ağaç dikimi için düzenlenen törene; Bolvadin Cumhuriyet Başsavcısı
İlyas Yavuz, Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Mustafa Keçeli, Bolvadin
Cumhuriyet Savcıları Mükremin Yıldırım, Mahmut Akgöl ve Adnan
Kara, Hakimler Hasan Fatih Ekiz ve Burhan Nalbant, Yüksek Okul
Müdürü Doç. Dr. Tuğrul Kandemir, Yüksek Okul Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Cantürk Kayahan, daire amirleri ile sivil toplum örgütleri,
vatandaşlar, Meslek Yüksek Okulu öğretim elemanları ile öğrencileri
katıldı.
Konuşmaların ardından protokol üyeleri ve katılımcılar fidan diktiler.
GEMLİK AÇIK CEZA İNFAZ KURUMUNCA
HATIRA ORMANI OLUŞTURULDU
Gemlik Açık Ceza İnfaz Kurumunda hükümlülerin yeniden topluma kazandırılmalarına yönelik eğitim ve iyileştirme çalışmaları kapsamında, 13.03.2013 tarihinde Bursa Orman Bölge Müdürlüğü işbirliği ile “Hatıra Ormanı” oluşturuldu.
13.03.2013 tarihinde 24 hükümlü ile 15 personel tarafından “Hatıra Ormanı Projesi” Haydariye Köyü yakınlarında gerçekleştirildi.
Projeye Kurum Müdürü Orhan Gökçek, Kurum 2.Müdürü Ender
Gültekin, Kurum İdare Memuru Tahsin Aktaş ile 15 Kurum personeli, 24 hükümlü, Bursa Orman Bölge Müdürlüğü çalışanları katıldı.
120 fıstık çamı dikimi gerçekleştirildikten sonra piknik düzenlendi.
Gemlik Cumhuriyet Başsavcısı Zekeriya Bayazıt’ın sürpriz ziyareti ise
hükümlüler için moral kaynağı oldu. Gemlik Cumhuriyet Başsavcısı
Zekeriya Bayazıt da fidan dikiminde bulundu.
Fidan Dikimi sabah saat 10:00’da başladı ve saat 14:30’da sona
erdi.
Konya Açık Ceza İnfaz Kurumu olarak hükümlülerin çevreye olan duyarlılıklarını artırmak, çevre bilincini geliştirmek, toplumca
kabul edilebilir değer yargılarını benimsemeleri amacıyla Konya Çevre
ve Orman il Müdürlüğü, Konya Büyükşehir Belediyesi işbirliği ile gerçekleştirilen ortak çalışma sonucunda belirlenen alanlarda ağaç dikimi
çalışması yapıldı.
13 Mart 2013’te Konya Cumhuriyet Savcısı Bekir Sıtkı Yıldırım,
Cumhuriyet Savcısı Tuncay Çoban, Kurum Müdürü Mehmet Öcal,
Kurum personeli ve 80 hükümlünün katılımıyla gerçekleştirilen fidan
dikiminde 2000 çam fidanı toprakla buluşturuldu.
Meram Belediyesi sınırları içerisinde Akyokuş mevkiinde oluşturulan ‘Konya Açık Cezaevi Hatıra Ormanı’ ile Kurum personeli ve
hükümlüler gelecek nesillere ölmez bir değer bırakmış olmanın haklı
gururunu yaşadılar.
OLTU CEZA İNFAZ KURUMU HATIRA ORMANI
Oltu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurum personeli hatıra ormanına
bin fidan dikti. Oltu Orman İşletme Müdürlüğü ve Oltu T Tipi Kapalı
Ceza İnfaz Kurumu işbirliği ile 15 bin m2’lik araziye 1000 ardıç fidanı
dikildi. Fidan dikimine Oltu Cumhuriyet Başsavcısı Ümit Ocak, Cumhuriyet Savcısı Ali Fuat Saruhan, Denetimli Serbestlik Müdürü Bülent
Demirel, Ağaçlandırma Şube Şefi Kadir Altıntaş, Kurum Müdürü Selahattin Tutkun, Kurum ikinci müdürleri ve Ceza İnfaz Kurum personeli katıldı.
Ceza İnfaz Kurum Müdürü Selahattin Tutkun, “Orman İşletme Müdürlüğü ile yapılan işbirliği ile bölgeye uygun olan ardıç ağacı
getirilmesine karar verdik. Başsavcımızın desteği ile bin fidan dikimi
yaptık. Bu yıl üç bin fidan dikmeyi planlıyoruz.” dedi. Fidan dikiminin
ardından personelle adeta piknik havasında bir gün geçirildi.
Kırşehir Açık Ceza İnfaz Kurumunda bulunan personel ile
hükümlülerin katılımıyla erozyonla mücadele etmek ve gelecek nesillere daha yaşanır bir dünya bırakmak amacıyla sosyal sorumluluk çerçevesinde, Kaman Belediyesi’nden temin edilen fidanlardan yaklaşık
1000 çam fidesi toprakla buluşturuldu.
Ayrıca, Kırşehir Açık Ceza İnfaz Kurumunun bakımını üstlendiği
Adalet-1 ve Adalet-2 Ormanlarına Kurum İkinci Müdürü Yusuf Tanrıverdi ve Kurum Öğretmeni Davut Dede’nin öncülüğünde daha önce
dikimi yapılan fidanların bakımı, kuruyanların yerine yenilerinin dikimi
ve yabancı otlardan arındırma çalışmaları yapıldı. Eğlenceli bir ortamda
devam eden fidan dikiminin sonunda mangal partisi düzenlenirken,
personel ve hükümlülerin doyasıya keyifli bir gün geçirdi.
Zile’de 500 fidan dikildi
Zile M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda fidan
dikimi gerçekleştirildi. Adalet Bakanlığı Başkontrolörü Hüseyin Erdem öncülüğünde Kuruma ait araziye çeşitli meyve fidanları dikildi.
Kuruma ait 8300 m2 arazinin bir bölümüne daha
önceden Kurum personeli tarafından fidan dikimi
yapılmıştı. Kalan kısmı ise Başkontrolör Hüseyin
Erdem’in öncülüğünde personelin işbirliği ile ağaçlandırıldı. Fidan dikimine Kurum Müdürü Ahmet
Setitaş, ikinci müdürler, öğretmen, sayman, infaz
koruma başmemurları ve memurları ve diğer personel katıldı. Çeşitli türde 500 adet fidan dikilerek
arazinin tamamı ağaçlandırıldı.
Dinimizce de ağaç dikmenin çok güzel bir iş
olduğu, dikenin büyük sevap kazanacağı hususunda Hz. Hz. Mumammed (s.a.v)’in “Kim bir fidan
dikerse, onun meyvesinden gerek insan gerekse
Allah’ın yarattığı herhangi bir mahlûk yedikçe onu
diken kimse için bir sadaka yazılmış olur. Kim bir
ağaç dikerse Allah o ağaçtan çıkacak meyve miktarlarınca o kimseye sevap yazar” hadis-i şerifine dikkat
çekildi.
Bu doğrultuda Kurum personeli, birlik beraberlik içinde Adalet Bakanlığı Başkontrolörü Hüseyin Erdem’in öncülüğünde fidan dikimi gerçekleştirdi.
ORDU E TİPİ’NDE TİYATRO GÖSTERİSİ
Ordu E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda,
28/03/2013 tarihinde Valilik, Belediye ve İl Emniyet
Müdürlüğü işbirliğiyle Feyzullah Arslan ve Nermin
Ertürkmen'in yazdığı, Osman Çakmak’ın yönettiği
"Yarınlara Geç Kalmadan" adlı oyun sahnelendi.
Oyunda; tutarsız ve ilgisiz aile modelleri, arkadaş seçiminin gençlerin hayatındaki yeri, sorunlar
ve arayışları, yanlışlıkları ve madde bağımlılığının
ortaya çıkardığı kötü sonuçlar konu ediliyor.
Oyunu 117 hükümlü ve tutuklu ile 35 personel
izledi.
Tekirdağ 1 No’lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda
Görme engellilere kitap hizmeti için stüdyo kuruldu
Tekirdağ 1 No’lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda
Türkiye Beyazay Derneği tarafından görme engelli vatandaşlara kitap hizmeti için “Aydınlan-Aydınlat” stüdyosu kuruldu.
Adalet Bakanlığı ve Türkiye Beyazay Derneği işbirliği ile
başlayan “Aydınlan-Aydınlat Projesi” ile ceza infaz kurumlarındaki hükümlü ve tutuklular sosyal sorumluluk projelerine dahil oluyor. Tekirdağ 1 No’lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz
Kurumunda başlayan proje kapsamında, kurum içerisinde
oluşturulan ses stüdyosu ve kayıt odasında gönüllü hükümlü
ve tutuklular tarafından engelliler için kitap taraması yapılıp,
sesli kitap okunarak yayınlar elektronik ortamda kayıt altına
alınıyor.
İlk etapta 8 hükümlü ve tutuklu tarafından dönüşümlü
olarak yapılan çalışmada; Kurum kütüphanesinde bulunan
dünya klasikleri ve klasik türk edebiyatı eserlerinin taranması
ve okunarak kayıt altına alınması ile engelli vatandaşlarımızın
dinleyerek bu eserlerle buluşmaları sağlanıyor.
Türkiyede ilk kez bir ceza infaz kurumunda başlatılan
çalışma hükümlü ve tutuklular tarafından memnuniyetle karşılandı. Ayrıca hükümlü ve tutuklular böyle yararlı bir görevi
üstlenerek boş zamanlarını değerlendirmekten mutlu olduklarını ifade ettiler.
Kurum Müdürü Abdurrahman Çoban da “Aydınlan/Aydınlat” stüdyosunda çalışan hükümlü ve tutuklulara çalışmalarında başarılar diledi ve kendilerine emeklerinden dolayı
teşekkür etti.
Seslenis
Nisan 2013
HÜKÜMLÜ VE TUTUKLULARIN
ÖDÜLLENDİRİLMESİ
I. Giriş
31 Ocak 2013 tarihli ve 28545 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 24
Ocak 2013 tarihli ve 6411 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun’un 6’ncı maddesi
ile 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanunun “ödüllendirme”
başlıklı 51’inci maddesi değiştirilmiş ve hükümlü ve tutuklular için onbir ayrı ödül belirlenmiştir.
Anılan Kanunun uygulama esaslarını gösteren Hükümlü Ve Tutukluların
Ödüllendirilmesi Hakkında Yönetmelik
30 Mart 2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî
Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Bu ay yazımda hükümlü ve tutukluların
ödüllendirilmesi ile ilgili açıklamalarda bulunacağım.
II. Ödül Uygulamalarının Amacı
Ceza infaz sistemimizin temel amacı hükümlülerin topluma kazandırılmasıdır. Diğer
bir ifade ile ceza infaz kurumlarımızda yürütülen rehabilitasyon çalışmaları sonucu, bu kurumlardan salıverilen hükümlülerin üretken,
sorumluluk sahibi bireyler olarak hayatlarına
devam etmeleridir. Bu amacın gerçekleştirilmesi için ceza infaz kurumlarında eğitim
ve iyileştirme çalışmaları yürütülmekte, bu
çalışmalar sosyo kültürel çalışmalarla desteklenmektedir. Ödül uygulamaları da bu rehabilitasyon sürecinin bir bölümünü oluşturmaktadır.
Ödül çeşitlerine bakıldığında bunların
hükümlü ve tutukluların aileleri ve sosyal
çevreleri ile ilişkilerini güçlendirme, salıverme sonrası toplumsal hayata uyum sağlama
amacını taşıdığı görülmektedir. Bu anlamda
koşullarının oluşması halinde uygun ödülün
belirlenmesinin önemi büyüktür.
III. Ödül Uygulamalarının Niteliği
Ödül uygulaması bir “hak” değil bir “teşvik esaslı ayrıcalıktır”. Diğer bir ifade ile ödül
uygulamasına karar verilebilmesi için hüküm-
lü ve tutuklularda aşağıda ayrıntılı açıklanan üç
ayrı koşulun birlikte bulunması gerekmektedir.
Diğer ifadeyle; hükümlü ve tutuklularda
üç koşulun birlikte varlığı halinde teşvik esaslı
bir uygulama olan “ödül uygulamasına” karar
verilebilecek, üç koşuldan bir veya birden fazlasının bulunmaması halinde bu uygulamaya
karar verilmeyecektir.
IV. Ödül Uygulamasına Karar Verilebilmesinin Koşulları
Ödül uygulamasına karar verilebilmesi
için hükümlü ve tutuklularda üç ayrı koşulun
birlikte bulunması gerekmektedir. Bu koşullar;
a. Hükümlü ve tutukluların disiplin cezası
almamış olması veya disiplin cezası almış ise
kaldırılmış bulunması,
b. Hükümlü ve tutukluların aşağıda sayılan tutum ve davranışların bir veya birkaçını
sergilenmesi, bu kapsamda;
aa. Tutum ve davranışları ile diğer hükümlü ve tutuklulara iyi örnek olması,
bb. İyileştirme faaliyetlerine geçerli mazeret dışında sürekli ve etkin bir şekilde katılarak
kişisel gelişim göstermesi,
cc. İş, eğitim ve öğretim faaliyetlerine geçerli mazeret dışında sürekli katılarak üstün
başarı sergilemesi,
çç. Kurumdaki kişisel ve ortak kullanım
alanları ile bu yerlerde bulunan eşyaların temizlik, düzen ve korunmasına azami özen
göstermesi,
dd. Kurum içi ya da dışındaki sosyal, kültürel veya sportif faaliyetlere sürekli ve etkin
bir şekilde katılarak kişisel gelişim sergilemesi,
ee. Kurum işleyişini sürdürmek için gerekli olan kurum iç hizmetlerinin yerine getirilmesinde istekli olmalı ve üstün gayret göstermesi,
ff. Uyuşturucu, alkol veya sigara bağımlısı
olup da bu bağımlılıktan kurtulmak için kurumca yürütülen eğitim veya tedavi programlarına katılarak bu konuda gelişim sergilemesi,
KURUM KANTİNLERİNDE MARKALI
ÜRÜNLERİN SATIŞI
Bilindiği üzere, ceza infaz kurumlarında kalmakta olan hükümlü ve tutukluların bazı ihtiyaçlarının
karşılanabilmesi için işyurtları bünyesinde faaliyet
gösteren ve kantin olarak adlandırılan satış yerleri
hizmete sokulmuştur.
Burada satılacak ürünlerin tespitinde hükümlü
ve tutukluların istekleri esas olmakla birlikte, gerek
ihale mevzuatı gerekse kurum güvenliği dikkate alınarak tercihler yapılmaktadır.
Kantinlerde satılacak ürünlerle ilgili olarak zaman zaman hükümlü ve tutukluların yoğun talepleriyle karşılaşılmasına rağmen, bazı markalı ürünlerin
satılması yönündeki bu isteklere cevap verilememesi
kurum idarelerinin en büyük sıkıntısı olmuştur.
Ancak;
Hükümlü ve tutukluların sürekli olarak gündeme getirdikleri çok haklı olan bu isteklerinin karşılanamaması, kurum idarelerinin bir tutumu veya
kararından değil, marka belirterek ihale yapılamamasından, dolayısıyla da ihale mevzuatından kaynaklanmaktaydı.
Yıllardır sürmekte olan bu olumsuz durum,
Kamu İhale Kurumu tarafından yayımlanan ve ihale
mevzuatındaki bazı değişiklikleri ortaya koyan tebliğ
ile sonlandırılmış ve hem idareleri rahatlatacak hem
de hükümlü ve tutuklu isteklerinin karşılanmasını
sağlayacak imkan yaratılmış bulunmaktadır.
İhale mevzuatında yapılan değişikliğin ne olduğunu incelediğimizde; 13.04.2013 tarih ve 28617 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Kamu İhale Genel
Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğin
4 üncü maddesi ile 22.08.2009 tarih ve 27327 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Kamu İhale Genel
Tebliği’ne 22.5.1.4.maddesinin eklenmesi olduğu
görülmektedir.
Kamu İhale Genel Tebliği’ne eklenen bu maddenin birinci paragrafında;
“İdarelerce işletilen eğitim ve dinlenme tesisi,
orduevi, askeri gazino, misafirhane, çocuk bakımevi,
kreş, spor tesisi, kantin ve benzeri sosyal tesisler
tarafından, bu tesislerden yararlananların tercihine
göre satılmak üzere, 4734 sayılı Kanunun 22 nci
maddesinin (d) bendi kapsamında yapılacak mamul
mal alımlarında marka belirtilmeden yararlananların
tercihinin karşılanamayacağı hallerde marka
belirtilmek suretiyle alım yapılabilir.”
ifadesi yer almaktadır.
Bu paragraftan anlaşılması gereken, ceza infaz
kurumlarında artık markalı ürünlerin satılabilmesinin yolunun açıldığıdır.
Ancak;
Burada dikkat edilmesi gereken bazı hususların
da gözden uzak tutulmaması gerekmektedir.
Öncelikli olarak, marka belirtilerek yapılacak
alımların sadece 4734 sayılı Kanun’un 22 nci maddesinin (d) bendi kapsamında yapılacak mamul mal
alımlarını kapsadığı, diğer ihale usullerinde ise marka
belirterek ihaleye çıkılmasına imkan olmadığı mutlaka dikkate alınmalıdır.
Bir başka konu ise, kurum kantinlerinde markalı
ürün bulundurulması isteniyor yaklaşımıyla, sadece
yüksek fiyatlı ürünlerin satılması gibi bir anlayışın
hakim olmasına meydan verilmeden, her tüketicinin
ihtiyacını karşılayabilmesini sağlayacak çeşitlilikte fiyatlar ile satış yapılabilmesine özen gösterilmelidir.
Burada 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 22
nci maddesinin (d) bendi kapsamında yapılan alımları bir kez daha hatırlatmanın da yararlı olacağı düşünülmektedir.
4734 sayılı Kanun’un “Doğrudan temin” başlıklı
22 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde;
“Büyükşehir belediyesi sınırları dahilinde bulunan
idarelerin onbeş milyar (kırkdörtbin ikiyüzseksenyedi Türk Lirası), diğer idarelerin beşmilyar
Türk Lirasını (ondörtbin yediyüzellibeş Türk
Lirasını) aşmayan ihtiyaçları ile temsil ağırlama faaliyetleri kapsamında yapılacak konaklama, seyahat
ve iaşeye ilişkin alımlar.” doğrudan temin suretiyle
Vehbi Kadri
KAMER
Daire Başkanı
gg. Kurum asayiş ve düzenini tehlikeye
düşürebilecek hukuka aykırı bir eylemin ortaya çıkarılmasını sağlaması,
c. Hükümlü ve tutukluların yukarıda (b)
bendinde sayılan ve sergiledikleri davranışlar
dışındaki diğer davranış türlerine de açıkça
aykırı davranmaması
gerekmektedir.
V. Hükümlü ve Tutukluların
Ödüllendirilmesine Karar Verecek Makam
Hükümlü
ve
tutukluların
ödüllendirilmesine idare ve gözlem kurulu karar verecektir. Bu kurul;
a. Müdürü bulunan kurumlarda; kurum
müdürünün başkanlığında, gözlem ve sınıflandırmadan sorumlu ikinci müdür, idare
memuru, cezaevi tabibi, psikiyatrist, psikolog,
sosyal çalışmacı, öğretmen, infaz ve koruma
başmemuru ile kurum müdürü tarafından
teknik personel arasından seçilen bir görevliden oluşması, bu personelin tamamının kurumda bulunmaması hâlinde kurulun mevcut
olanlarla,
b. Müdürü bulunmayan kurumlarda; kurum amirinin başkanlığında, hükümet tabibi,
öğretmen, infaz ve koruma başmemuru ile infaz ve koruma memuruyla
oluşturulması gerekmektedir.
İdare ve gözlem kurulu hükümlü ve tutukluların ödüllendirilmesine ya resen yada
kurumda görev yapan servislerin (Yönetin
Servisi, Güvenlik ve Gözetim Servisi, Teknik
Servis, Psiko sosyal Yardım Servisi, Sağlık Servisi, Eğitim ve Öğretim Servisi, İşyurdu Servisi, Yardımcı Hizmetler Servisi) teklifi ile karar
verebilecektir.
Kurul; ayda en az bir kez yapacağı toplantı
ile, ödül verilecek hükümlü ve tutukluları oy
çokluğu ile kararlaştırabilecektir.
VI. Hükümlü ve Tutuklulara Verilebilecek Ödül Çeşitleri
Yusuf Kenan
ÇAĞLAR
Kontrolörler
Kurulu Başkanı
karşılanabilir hükmüne yer verilmiştir.
İlgili düzenlemede yer alan parasal değerler,
30.01.2013 gün ve 28544 sayılı Resmi gazete’de
yayımlanan 2013/1 sayılı KAMU İHALE
TEBLİĞİ’nin 1 inci maddesinin (d) bendiyle
belirlenmiş olup, 2013 yılı için geçerli olan değerlerdir.
4734 sayılı Kanun’un 22 nci maddesinde düzenlenen “Doğrudan Temin” suretiyle yapılacak alımları
genel olarak değerlendirdiğimizde ise; bu satın almalar sırasında ilân yapılmasına ve teminat alınmasına
gerek bulunmazken, ihale komisyonu kurma ve 10
uncu maddede sayılan yeterlik kurallarını arama zorunluluğu da olmadığı, ihale yetkilisince görevlendirilecek kişi veya kişiler tarafından piyasada fiyat araştırması yapılarak ihtiyaçların temin edilebileceği, ihtiyaçların karşılanmasında kolaylık sağlanması amacıyla
yaratılan bu imkanların kullanılıp kullanılmamasının
da idarelerin takdirine bırakıldığı anlaşılmaktadır.
Alımı yapılacak malın tesliminin belli bir süreyi
gerektirmesi durumunda, alımın bir sözleşmeye bağlanmasının, ihtiyaçların karşılanmasında onay belgesi düzenlenmesi ile onayı takiben ihale yetkilisince
görevlendirilen kişi veya kişiler tarafından piyasada
fiyat araştırması yapılması ve buna ilişkin belgelerin
dayanakları ile birlikte onay belgesine eklenmesinin
zorunlu olduğu, idarelerce gerekli görülmesi halinde,
fiyat araştırmalarının, ilgili İhale Uygulama Yönetmeliklerinde gösterilen yaklaşık maliyetin belirlenmesine ilişkin esas ve usuller çerçevesinde yapılabileceği
unutulmamalıdır.
Ayrıca;
Kamu İhale Genel Tebliği’nin 22.5 inci
maddesinde belirtilen şu hususlara da özellikle
dikkat edilmesinde yarar bulunmaktadır.
Sayfa 11
Yetişkin hükümlü ve tutuklulara onbir
çeşit ödül verilebilecektir. Bu ödüller;
a. Kapalı ceza infaz kurumlarındaki evli
hükümlü ve tutuklulara, kurum personelinin
yakın nezareti olmaksızın eşleri ile mahrem
görüşme,
b. Haftalık açık veya kapalı ziyaret süresini
uzatma,
c. Kapalı ziyaret yerine açık ziyaret yapma,
ç. Üst üste kullanılmayan ziyaret sürelerini toplu olarak kullanma,
d. Haftalık telefonla görüşme sayı veya süresini artırma,
e. Sosyal, kültürel veya sportif etkinliklerden öncelikli ve daha uzun süreli yararlanma,
f. Haftalık harcama miktarını yarı oranında
artırma,
g. Tek kişilik odada televizyon bulundurma,
ğ. Hediye,
h. Takdir belgesi,
ı. Tavsiye mektubudur.
Çocuk hükümlü ve tutuklulara, yukarıda
sayılanlar ödüller yanında anne ve babasıyla
veya vasisi ile kurum personelinin yakın nezareti olmaksızın aile görüşmesi yapma ödülü
verilebilecektir.
Ödül çeşidinin belirlenmesinde önemli
olan, hükümlü ve tutuklunun “ihtiyacı olan
ödülün” belirlenmesidir.
VII. Değerlendirme
Hükümlü ve tutukluların ödüllendirilmesi,
ceza infaz sistemimiz içinde son derece
önemli yere sahip bir uygulamadır. Bu uygulamanın temel hedefi hükümlü ve tutukluların
topluma kazandırılmasıdır. Bu nedenle;
a. Hükümlü ve tutukluların ödüllendirilmesinin bir “hak” olmadığına, diğer bir ifade
ile mutlaka mevzuatta belirtilen ve yukarıda
açıklanan koşullarda uygulanması gereken bir
“ayrıcalık” olduğuna,
b. Gerek müdürü bulunan, gerekse müdürü bulunmayan kurumlarda mutlaka gerekçeli “idare ve gözlem kurulu kararı” ile
hükümlü ve tutukluların ödüllendirilmesine
karar verilmesine,
c. Ödül çeşidinin hükümlü ve tutuklunun
topluma kazandırılmasındaki ihtiyacına göre
belirlenmesine,
dikkat edilmesi gerekmektedir.
22.5.1. 4734 sayılı Kanunun 22 nci maddesinin
(d) bendinde belirtilen ve Kurum tarafından güncellenen tutarı aşmayan mal ve hizmet alımları ve yapım işleri ile temsil ağırlama faaliyetleri kapsamında
yapılacak konaklama, seyahat ve iaşeye ilişkin mal ve
hizmetlerin idarelerce temin edilmesi mümkün bulunmaktadır. İşin niteliğine göre idareler bu bende
göre yapacakları günlük ve küçük ölçekli alımlar için
genel bir onay belgesi düzenleyebilecekleri gibi, her
bir alım için de onay belgesi düzenleyebilirler. Ayrıca ilgili mevzuatı çerçevesinde düzenlenmesi gerekli
olan harcama belgeleri onay belgesine eklenir. Ancak
bu bent kapsamında gerçekleştirilecek yapım işlerinde fiyat araştırmasının, Yapım İşleri İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinde belirlenen yaklaşık maliyetin hesaplanmasına ilişkin esas ve usullere göre yapılması
zorunludur.
22.5.1.1. Bu bentte belirlenen parasal limitlere
bağlı olarak yapılacak ihtiyaç teminlerinde, piyasada
yapılan fiyat araştırması sonucunda öngörülen parasal
limitin aşılacağının tespit edilmesi halinde, ihtiyacın
Kanunun ilgili hükümlerine göre ihale yoluyla temin
edilmesi gerekmektedir.
22.5.1.2. Ayrıca, 4734 sayılı Kanunun 19 uncu
maddesine göre açık ihale usulü ile temini gereken
ihtiyacın, Kanunun 22 nci maddesinin (d) bendi için
öngörülen parasal sınırların altında kalacak şekilde,
adet bazında veya aynı ihale konusu içinde yer alabilecek nitelikteki mal ve hizmet alımları ile yapım
işlerinin, kalemlere veya gruplara bölünmek suretiyle
aynı Kanunun 22 nci maddesinin (d) bendine göre
temini, 4734 sayılı Kanunun temel ilkelerine aykırılık
teşkil ettiğinden, bu yönde uygulamaların sorumluluk doğuracağı hususuna dikkat edilmesi gereklidir.
22.5.1.3. İdarelerin bu bent kapsamında
temin edeceği ihtiyaçlarını, anılan bentteki
parasal limitlerden hangisini esas almak suretiyle
karşılayabileceğinin, ihtiyacı karşılayacak idarenin
büyükşehir belediyesi mücavir alan sınırları
içerisinde bulunup bulunmadığına göre belirlenmesi
gerekmektedir.
Sayfa 12
YAŞAM VE
HÜZÜN
Tülin, bizim grubumuzun kolejli kızıydı. Adı gibi
ince ruhlu ve güzeldi. Yurdumuzun dört bir tarafından
gelmiştik ve Ankara’da çeşitli okullarda okuyorduk. Onunla
ben, Hukuk Fakültesinde öğrenciydik ve okulun ilk günü
tanışmıştık. Grubumuzdaki çok erkek gibi ben de ona kur
yapmış, ancak becerememiştim. O, bana yardımcı olmuş,
aramızda iyi bir arkadaşlık kurulmuş, ama bu hep arkadaşlık olarak kalmıştı. Ankara’ya gelinceye kadar, günü birlik
bazı yıllar bir kez İzmir Fuarı’na gitme ve yedek subaylık
muayenesi dışında Manisa’dan hiç ayrılmayan bir taşralı
olarak, o kadar durgun ve utangaçtım ki, kızlarla konuşurken terliyor, yüzüm kızarıyor; değil duygularımı açmak,
söyleyecek söz bile bulamıyordum. Sanıyorum o da bunun
farkındaydı. Hiç unutmuyorum. Bir Cuma günüydü ve öğleden sonra dersimiz yoktu. O gün dersler bitince öğle yemeğini okulda yemiş, bana “Kızılay’a doğru yürüyelim
mi?” deyince, birlikte yürümüştük. Yolda bana okuduğu
Türk Eğitim Derneği Ankara Koleji’ni göstermiş, annesiyle babasının avukatlık yaptıklarını, evin tek çocuğu olduğunu anlatmıştı. Kızılay’la Kolej arasında iki katlı, bahçeli
bir evleri vardı. Sokaklarına gelince, “Annem evdedir,
gel çay içelim!” diyerek davet etmiş, benim her zamanki
utangaçlığım tutup kabul etmeyince, “Hoşça kal!” deyip,
yanağını uzatarak öpmemi ve sarılmamı beklemiş; ancak
çok istememe rağmen, sanki fırsattan istifade ediyormuş
gibi bir duyguya kapıldığımdan sarılıp öpememiş, elini sıkarak ayrılmış, sonra da pişmanlık duymuştum.
Sonraki günlerde de çekingenliğim sürmüş; konuşmalarımız dersler, bulamadığım kitapları geçici olarak
isteme ve giremediğim derslerin notlarını almadan öteye
geçmemişti.
Aradan bir ay kadar zaman geçmişti. Tülin, aramıza grup arkadaşlarımızdan Salih’le katılmaya başlamıştı.
Hareketlerinden arkadaşlıklarının ilerlediği anlaşılıyordu.
Salih, İstanbulluydu ve Siyasal Bilgiler Fakültesinde okuyordu. O yıllarda Siyasal Bilgiler Fakültesi alanında tek okul
olduğu için İstanbul’dan da gelen öğrencileri vardı. Benim
gibi değildi. Hareketli ve kendine güven duyan birisiydi.
Ancak bende, nedense fazla güvenilmez ve bencil olduğu
yolunda bir izlenim bırakmıştı. Belki de bu izlenimim onu
kıskandığımdan ileri geliyordu. Tülin’le Salih’in arkadaşlıkları zamanla daha da ilerlemiş, ayrılmaz ikili olmuşlardı.
Tüm arkadaşlarımız onların nişanlanmalarını ve evlenmelerini bekliyorduk. Okulu birlikte bitirmiştik. Tülin,
stajından sonra anne ve babasıyla avukatlık yapmaya başlamış; ben hâkim olup atanmış; Salih de Maliye Müfettişi
olmuştu.
Salih’le askerliğimizi aynı yerde yapmıştık. Bu sırada
aile arasında yaptıkları bir törenle nişanlanmış, Salih’in
askerliğinin bitiminden sonra evlenmiş ve Ankara’ya yerleşmişlerdi. Ben davetli olduğum hâlde düğünlerine, görev
yerimin uzaklığı ve tek hâkim olarak çalıştığımdan izin alamadığım için katılamamıştım.
*
*
*
Aradan beş yıl geçmişti. Bu arada ben de evlenmiştim. Tülin ve Salih’le zaman zaman görüşüyor, Ankara’ya
geldiğimde de ziyaretlerine gidiyordum. Çocukları olmuyordu. Bu nedenle Tülin tedavi görüyordu. Son ziyaretimde Tülin’in hamile olduğunu öğrenmiştim. Çok sevinçliydiler. Onlarla birlikte ben de sevinmiştim. Ancak dört ay
Seslenis
Ali Suat ERTOSUN
Yargıtay Üyesi
sonra down sendromlu bir kızları dünyaya gelince sevincimiz üzüntüye dönüşmüştü. Doktorlar, çocukta kalp hastalığı ve zekâ geriliği olduğunu söylüyorlardı. Yıkılan Tülin
kendisini çabuk toparlamış, tüm çabasını kızı Şebnem’e
vermişti. Salih’in morali çok bozuktu. Konuşmalarından,
Tülin’den gittikçe koptuğunu, bir arayış içerisinde olduğunu hissetmiştim.
*
*
*
Altı ay kadar sonra, bir keşif dönüşü odamda çalışırken, Tülin aramıştı. Sesi çok bozuktu; “Salih evi terk
etti!” diyor ve ağlıyordu. Kendisine “Üzüldüğümü, istiyorsa Salih’le görüşebileceğimi,” söyleyince; “Sen
bilirsin!” demiş ve telefonu kapatmıştı. Hemen Salih’i
aramıştım. Sesi buz gibiydi. “Geçinemediklerini, boşanma davası açacağını!” söylemiş, başkaca bir açıklama getirmemişti. Salih’le olan görüşmemizi aktardığım
Tülin, hıçkırıklara boğulmuş, konuşamamıştı.
O yıl yaz tatili için Manisa’ya giderken Ankara’ya uğramış, Tülin’i ziyaret etmiştim. Yıkılmış, üst üste gelen
darbelerle çökmüştü. “Salih’le görüşmediklerini, evi
terk ettiğini, hiç aramadığını ve İzmir’de denetimde olduğunu,” söylemişti. Şebnem rahatsızdı. Yaşamları
evle hastane arasında geçiyordu. Manisa’da bulunduğum
sırada, İzmir’e giderek Salih’i bulmuş, bir gece yemeğe almıştım. Konu dönmüş dolaşmış Tülin’le olan evliliklerine
gelmişti. Salih “Boşanma davası açtım, Eylül’de duruşmamız var.” deyince; Şebnem’i sormuş, “Görmediğini, Tülin”le de görüşmediğini,” söyleyince; “Hata
yapıyorsun, eşini ve çocuğunu sana en fazla ihtiyaçları olduğunda terk ediyorsun!” dediğimde birden
sinirlenerek “Beni yargılama. Hâkimliğini git mahkemede yap.” demişti. Donmuş kalmıştım. Aramızda
buz gibi bir hava oluşmuştu. Alttan alarak “Ben seni yargılamıyorum, konuşuyoruz!” deyince, “Yargılıyor ve
peşin fikirli olarak beni suçlu buluyorsun!” demiş;
ben de “Aranızı bulmaya ve seni konuşturmaya çalışıyorum” diye cevap verince, “Anlatacak bir şey yok,
sen kendi işine bak!” diyerek kalkmış ve vedalaşmadan
ayrılmıştı.
Ertesi gün düşünmüştüm. Ben Salih’i yargılamış
mıydım? Buna hakkım var mıydı? Şüphesiz vardı. Çok samimi olmamakla birlikte, on yılı aşkın bir süredir arkadaşlığımız sürüyordu. Salih’i yargılamakla, ona herhangi bir
yaptırım uygulamıyordum. Vicdanı olan her insanın yapması gerekeni yapıyordum. Onunla ilişkilerimi gözden geçiriyor, yakınlaşıyor veya uzaklaşıyordum. Aslında herkes,
önce kendini yargılamalı, özeleştirisini yapmalıydı. Ama
en zoru da buydu herhalde. Başkalarını yargılamak daha
kolayımıza geliyordu. Çünkü kendimizi yargılarsak, hatalarımızı, kusurlarımızı görecek; belki de sonunda değişecektik. Salih, yaptıklarıyla sadece kendisini değil, Tülin’i ve
çocuğunu da etkiliyordu. İkisinin de arkadaşı olarak onları
yargılamak benim görevimdi.
Bu olaydan sonra Salih’le yıllarca görüşmemiştik.
Tülin’le sık sık telefonla görüşüyor, Ankara’ya gittiğimde
de bürosuna uğruyordum. Altı ay sonra Tülin’le Salih, an-
laşarak boşanmışlardı. Tülin’e boşanmayı neden kabul ettiğini sorduğumda, “Fiilen biten ve kafalarda sonlandırılan evliliği, kâğıt üzerinde sürdürmenin anlamı
yok.” demişti. Boşandıktan sonra Tülin, anne ve babasıyla
yaşamaya başlamış, Salih’in yeni bir evlilik yaptığını ve iki
çocuğu olduğunu duymuştum.
*
*
*
Yıllar yılları kovalamış, Ankara’ya tayin olmuştum.
Tülin’le daha sık görüşüyordum. Önce babasını, sonra
da annesini kaybetmişti. Büyük bir avukatlık bürosunun
başındaydı. İşi iyiydi. Tek sıkıntısı kızı Şebnem’di. Hayattaki tek tutamağı oydu ve onun üzerine titriyordu. Yalnızdı. Bana bir keresinde “Doktorların kızının ömrünü,
kalp rahatsızlığı nedeniyle azami yirmi yıl olarak
belirlediklerini, ölürse ne yapacağını bilemediğini?” söylemiş, “Salih ne yapıyor?” dediğimde “Maliye
Müfettişliğinden ayrılmış, serbest çalışıyormuş, hiç
arayıp sormuyor!” demiş, yardımcı olup olmadığını
sorduğumda da “Olmuyor, çocuğunun ölmesini isteyen yardımcı olur mu? Kendisinden Şebnem için
nafaka bile istemedim.” diye cevap vermiş; kafama takılan “Şebnem’in ölmesini neden istesin?” şeklindeki
soruma “Nasıl olsa ölecek, tedavisini yaptırma bırak
ölsün, yoksa yuvamız bozulacak!” dediğini söyleyince
şok olmuştum.
Eşimi Tülin’le tanıştırmıştım. Aralarında sağlam bir
dostluk kurulmuştu. Karşılıklı ev ziyaretlerine gidip gelmeye başlamıştık. İki katlı bahçeli evlerinin yerine, devasa
bir apartman yapılmıştı. Tülin oradaki büyük bir dairede
oturuyordu. Konuşmamızda “Senin önüne kadar gelip
de kapısından içeriye girmediğin evi müteahhide
kat karşılığı verdik.” deyince, içimden “Girmediğim
değil, utangaçlığımdan giremediğim!” diye geçirmiş,
Tülin’in neden böyle konuştuğu üzerinde durmayarak cevap da vermemiştim. Şebnem’i yıllar sonra o gün yeniden
görmüştüm. İyi bir eğitim aldığından, ihtiyaçlarını görebiliyordu. Sevgi dolu bir kızdı. Bana uzun uzun “Amca,
amca,” diye sarılmış, sık sık öpmüş ve yanımdan hiç ayrılmamıştı.
*
*
*
Ankara’ya atandığımı duyan Salih de beni aramış
ve ziyaretime gelmişti. Geçmişten hiç konuşmamıştık.
“Maliye Müfettişliğinden ayrıldığını, politika ile
uğraştığını ve yeminli mali müşavirlik yaptığını,
bürosunun İstanbul’da olduğunu, Ankara’da da bir
çalışma ofisinin bulunduğunu, sık sık gelip gittiğini,” söylemiş ve “Bir akşam birlikte olalım.” demişti.
Zaman zaman Salih’le buluşup görüşmeye başlamış,
Ankara’ya geldiğinde de bazı akşamlar yemek yemiştik.
Malî durumunun çok iyi olduğu anlaşılıyordu. Eşinden ve
çocuklarından bahsediyor, mutlu olduğunu söylüyordu.
Tülin ve Şebnem’den ise, hiç söz etmiyor; ben de bu konuyu açmıyordum.
*
*
*
2000 yılı, Ocak ayı ve soğuk bir kış günüydü. İşe gitmeye hazırlanıyor, kahvaltı yapıyordum. Telefon çaldı.
Açtığımda Tülin “Şebnem’i hastaneye kaldırdıklarını, durumunun kritik olduğunu” söylemişti. Hemen
giyinmiş ve eşimle hastaneye gitmiştik. Şebnem, acilde
yatıyordu. Daha sonra kalp hastalıkları servisine kaldırılmıştı. Doktorlar “Durumunun iyi olmadığını, ellerinden geleni yaptıklarını, gerisinin Allah’a kaldığını,”
söylüyorlardı. Elimizden dua etmekten başka bir şey gelmiyordu. Tülin’e “Ne yapabiliriz?” dedim. “Her şeyi
yaptık, herhalde beklediğimiz gün geldi. Şebnem 20
yaşında!” dedi. Birden geçmişte yaptığımız konuşmala-
Nisan 2013
rı hatırladım. Şebnem’e biçilen ömür dolmuştu. Yaşaran
gözlerimi kaçırmaya çalıştım. Ama nafileydi. Hepimiz
ağlıyorduk. Kendimi toparlayınca “Salih’e haber vereyim mi?” diye sordum. Sessiz kalınca, Salih’i arayıp,
durumu anlattım. Bir süre konuşmadı, Biraz bekledikten
sonra “İstanbul’da olduğunu, İngiltere’ye gideceğini,” söyleyince, “Şebnem’in günleri sayılı!” dedim.
“Ben seni daha sonra ararım.” dedi ve telefonu kapattı.
Ancak aramadı ve Şebnem’i ertesi gün kaybettik. Tekrar
aradığımda, “İngiltere’de iş gezisinde olduğunu ve
gelemeyeceğini,” söylediğinden, Şebnem’i defnettik.
*
*
*
Ondan sonra Salih’i bir daha aramamıştım.
Şebnem’in ölümünden üç ay sonraydı. İş yerindeydim.
Salih arayarak, “Ankara’da olduğunu,” söylemiş ve ısrarla “Görüşelim!” demişti. Görüşmek istemediğimden,
“Misafirim var,” deyip, atlatmıştım. Aramalarını sıklaştırmıştı. Her gelişinde arıyordu. Sonunda dayanamayıp
bir gece buluştuk. Hoşbeşten sonra yemeklerimizi yedik.
Uzun süre konuşmadıktan ve iki kadeh içtikten sonra birden “Niye gelmedin?” diye sorunca, gözlerini masadan
kaldırmadan “Her zaman ki gibi beni suçluyorsun
değil mi?” deyince, “Tabii seni suçluyorum, kızının
cenazesine bile gelmedin.” dedim. Gözlerini gözlerime dikerek, “Ben onları defterden silmiştim. Eski
sayfaları açmak istemiyorum. Sana daha evvel de
söylemiştim. Beni yargılama ve sorgulama!” deyince, “O zaman beni de defterden sil” diyerek masadan
kalkmıştım ki “Zaten Tülin’de senin de gözün vardı.
Hep bizi kıskandın. Yok diyebilir misin?” diye söylenince, kafamın tası atmış, “Çok aşağılıkmışsın, seni
geçmişinle ve günahlarınla baş başa bırakıyorum!”
diyerek ayrılmıştım. Bu Salih’le son görüşmemiz olmuştu.
*
*
*
Yaşam, o kadar girift ve karmaşık, o kadar çok bilinmezliklerle dolu ki, bunları önceden tasarlamamız ve
öngörmemiz mümkün değil. İyi başlayan ilişkiler, bazen
hiç beklenmedik şekilde düşmanlığa dönüşüp bitiyor; sonunda da vicdan azabı ve acılara neden olabiliyor. Salih’e o
gün çok kızmıştım. Ancak daha sonra onun düşüncelerini,
hislerini bilmediğimi, sorumluluktan kaçarak vicdan azabından kurtulmaya çalıştığını düşünmüş ve kısmen de olsa
hoş görmüştüm. Çünkü ben onu, kendi değer yargılarımla
yargılıyordum. Salih, belki de kendini yargıladıktan sonra,
hapishane ve cehennemini kendi içinde kurmuştu.
Tülin’e gelince, o benim arkadaşımdı. Ankara’daki
acemilik günlerimde bana destek olmuş, ben de onun
zor günlerinde yanında bulunmuştum. O, bir anne gibi
davranmış ve çocuğunun sorumluluğunu üzerine almıştı. Salih’le olan ilişkilerinin bozulmaması için uğraşmış,
aralarını bulmaya çalışmış; sonunda taraf tutmam gerektiğinde de haklı ve mağdur olduğu için onun yanında yer
almıştım.
Güzel Sözler
Kişinin değeri nedir? Aradığı şeydir.
Mevlana
Olgun insan; güzel sözler söyleyen değil, söylediğini
yapan ve yaptığını söyleyendir.
Conficius(Konfüçyüs)
Sevilmeyen bir insan, her yerde ve her şeyde yalnızdır.
George Sand
En çok yaşamış insan; uzun yıllar yaşamış olan değil,
yaşamının anlamını en fazla anlamış olandır.
S. Kierkegaard
Doç. Dr. Güray Kırpık, Çanakkale Zaferi’nin 98’inci yıldönümünde konuştu:
“Çanakkale bir dünya karşılaşmasıdır”
Çanakkale Zaferi’nin 98. Yılı Kutlamaları ve Şehitleri
Anma Etkinliği kapsamında Ankara Açık Ceza İnfaz Kurumunda, Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Tarih
Bölümü Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Nuri Yavuz ve Doç.
Dr. Güray Kırpık tarafından konferans gerçekleştirildi.
Doç. Dr. Güray Kırpık, yaptığı konuşmada; Türk ve
Dünya tarihi açısından Çanakkale Savaşa’nın önemine dikkat çekerek, “Burada da anlatıldığı gibi Çanakkale bir dünya
karşılaşmasıdır. I. Dünya Savaşı’nın en hercümerc noktasıdır. Adeta Gelibolu’ya yığılmış medeniyetler çarpışması
gözler önüne gelmektedir.” dedi.
Kırpık, “Zırhlılardan atılan ilk topla atış tam isabet
kaydetmişti. Düşman mermilerinin menzili o kadar üstündü ki 6 km’ye kadar uzanan gülle mesafesi vardı. Türk
toplarının atışları ise 2 km’ye düşüyordu. Yüzbaşı Harry
Minchin bu olayı büyükbabasına yazdığı mektupta anlatırken “Her top dakikada yaklaşık iki mermi atıyordu... Ancak
uzun menzilli bombardımanın başarılı olduğuna dair ilk
belirtilerin aldatıcı olduğu çok geçmeden anlaşıldı... Kraliyet donanması şarapnele ancak makineli tüfek noktasında
önem vermiş, gemi mürettebatını daha çok bir deniz savaşına hazırlamıştı...” şeklindeki bir bilgiyi aktardı.
Doç. Dr. Güray Kırpık, konuşmasının devamında
şunları söyledi: “Seyit Onbaşı’nın attığı gülle ile sadece
bir zırhlı değil daha fazlası zarar görmüştür. Çünkü büyük
zırhlı Quen Elizabeth’in ve Ocean’ın batması, ardından
Bouvet’in yaralanması ve diğer gemilerin yaralanarak kaçışları bu olayla bağlantılı olmuş, zırhlılar hareket yönlerini
değiştirince bu defa da Nusret gemisinin döşediği mayınlara çarpmışlardır. Beklenmedik bu kayıplar düşmanın kara
çıkarması yapmasına neden olmuş, ancak kara çarpışmalarında da bekledikleri sonucu elde edememişlerdir.”
Doç. Dr. Güray Kırpık, Çanakkale şiirinin tarihin daha
iyi anlaşılmasını sağlayan dizelerine de vurgu yaparak, şu
açıklamalarda bulundu:
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk:
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ!
***
Burada da anlatıldığı gibi Çanakkale bir dünya karşılaşmasıdır. I. Dünya Savaşı’nın en hercümerc noktasıdır.
Adeta Gelibolu’ya yığılmış medeniyetler çarpışması gözler
önüne gelmektedir. Diller, dinler ve renkler bir arada ama
bir savaş halindedir. Öyle ki vahşet saçan bir tablo yaşanmaktadır. Eli baltalı olanla zırhlı gemiye binen, ilkel hayat
şartlarından gelenle modern hayatın konservelerini tüketenler aynı saflardadır... Efendi ile köleleri bilinmedik bir
düşmana kılıç çekmişlerdir... Öyle ki Müslüman Müslümana saldırmış, köleler özgürlük için savaşanlara kılıç çekmiştir. Tezatlar savaşın kendisinde alabildiğine seyredilmiştir.
Ortaçağın en rezil ve ağır tahribat yapan illeti “tâûn” 200
bin insanı öldürebilmekte idi... Ancak Çanakkale’de bu
rakam çok gerilerde kalmıştır. Mehmet Akif adeta vebanın
modern savaş ile kıyaslamasını yaparak, Çanakkale’nin nasıl
bir zafer olarak telakki edilmesi gerektiğini satırlarına nakşetmiştir...
***
Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedi serhaddi;
'O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme' dedi.
Asım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmeyecek.
***
Burada Asım bin Sabit (r.a.)’e atıf yapılarak Çanakkale’deki şehitlerin de benzeri bir serhat görevini yaptığını ve
mezarlarının yerinin bilinememesinin olağanüstü gerekçeleri izah edilmektedir. Şehitlerin vücudu adeta kudsiyet
kazanmış, ilahi bir kalkan ile korunmuştur. Asım’ın duası
gibi şehitlerin de duaları namerdin mahreme el sürmesine
engel olmak üzerinedir.
****
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...
Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran.
****
Çanakkale Savaşı dünyada bu savaşa katılan ülkelerin
hepsi tarafından anılmakta ve Gelibolu’daki merasimlerde bu ülkelerin askerleri için de ayrılan yerlerde anma
toplantıları yapılmaktadır. Onların bu seferinin bir Haçlı
Seferi olarak tanımlanması dikkat çekicidir. Mehmet Akif
de Çanakkale’yi bir medeniyetler karşılaşması olarak değerlendirerek, son ehl-i salib (son Haçlı Seferi)’nin burada
kırıldığını vurgulamaktadır. Şüphesiz bu vurgu tarihteki
Haçlılara karşı mücadelede öncü komutanlar Sultan Selahattin Eyyubi ve I. Kılıç Arslan ile özdeşleştirilerek tarihte
eşdeğer bir anlam kazanmaktadır. Yenilgi bahtının tersine
çevrildiğini ifade eden bu zaferin yıldönümünde şehitlerimizi rahmet ve dualarla yad ediyoruz.
Seslenis
Nisan 2013
Yıl: 12
Sayı: 133
YAYIN KURULU
Cevat GÜL
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdür Yardımcısı
(Yayın Kurulu Başkanı)
V. Kadri KAMER
Eğitimden Sorumlu
Daire Başkanı
Fatih GÜNGÖR
Tetkik Hâkimi
Mustafa DOĞAN
Tetkik Hâkimi
Habil KANOĞLU
Şube Md. (Psikolog)
Tülay ÇELEBİ
Şube Md. (Psikolog)
Ramazan GÜNŞAN
Şube Md. (Öğretmen)
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Yayın Koordinatörü
Recai YILDIZ
Naci BİLMEZ
Öğretmen
Öğretmen
Ankara Açık Ceza İnfaz Kurumu Adına
Sahibi
Ali Turan KARADAĞ
Kurum Müdürü
Matbaa-Baskı Şefi: Salim KILIÇ - Montaj: Zafer KARAKAYA
Dizgi: Hasan KORKMAZ - İsa KİBAROĞLU
Baskı: Şeref KARAAĞAÇ - İsmail NERGİZ
İdare Yeri: Ankara Açık Ceza İnfaz Kurumu
İstanbul Yolu 15. Km Hava Müzesi Karşısı Şaşmaz
Ankara Tel: (0312) 278 76 10 Faks: 278 25 68
Baskı: Ankara Açık Ceza İnfaz Kurumu Matbaası
Yayın Türü: Yerel Süreli Yayın
Basım Tarihi: 30.04.2013
www.cte-seslenis.adalet.gov.tr
Nisan 2013
Seslenis
E tkinlik
Sayfa 13
Çanakkale Zaferi’nin 98. yıldönümü
kurumlarda etkinliklerle kutlandı
Çanakkale Zaferi’nin 98. yıl dönümü ceza
infaz kurumlarında da coşkuyla kutlandı.
Çanakkale’de şehitlik mertebesine ulaşan ve
gazi olan mehmetçiğin minnetle yadedildiği etkinliklerde Çanakkale Savaşı’nın Türk ve Dünya tarihi açısından önemi vurgulandı.
M
anisa E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda
18 Mart Çanakkale Zaferi ve İstiklal Marşı’nın
TBMM’de kabul edilmesinin yıl dönümü nedeniyle düzenlenen konferansa konuşmacı olarak Celal Bayar
Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Çelik katıldı.
Konferansa ayrıca Cumhuriyet Başsavcısı Enis Yavuz
Yıldırım, Bölge İdare Mahkemesi Başkanı Mehtap Caynak,
Cumhuriyet Savcısı Münüre Koyuncu, Manisa Adliyesinden hâkim ve Cumhuriyet savcıları ile Kurum Müdürü
Katip Özen, Kurum ikinci müdürleri ile hükümlüler ve tutuklular katıldı.
“SADECE BİZİM MİLLETİMİZİN İSTİKLÂL
MARŞI VAR”
Cumhuriyet Başsavcısı Enis Yavuz Yıldırım konferans
öncesi yaptığı konuşmada; çok özel bir günde bir araya geldiklerine değinerek, “Çanakkale Zaferinin yıl dönümü nedeniyle bir araya toplandık. Ama bugün 12 Mart ve İstiklal
Marşımızın TBMM’de kabulünden tam 92 yıl geçti. Özel
bir günde özel bir günü anmanın heyecanını hep birlikte
yaşıyoruz. Birbirine o kadar yakışan üç kavram var ki Mart
ayında; Çanakkale Zaferi, Mehmet Akif Ersoy ve İstiklal
Marşı. Bütün ülkelerin, bütün milletlerin bir ulusal marşı
vardır. Ama sadece bizim milletimizin İstiklal Marşı vardır.
Çünkü İstiklal Marşını ortaya koymak tarih yazmakla olmaz, tarih yapmakla olur. Çanakkale Zaferi’nden 6 yıl sonra
yazılmış olan bu destana baktığınız zaman buram buram
Çanakkale’den alıntılar olduğunu görüyoruz. Mehmet Akif
Ersoy, Anadolu’nun her karışını düşünürken Çanakkale’yi
de düşünüyordu. 250 bin şehit verdiğimiz ve bir nesli kaybettiğimiz bir zaferden bahsediyoruz. O gün orada toprağa
düşen genç bedenlere ne kadar layık olduğumuzu ve o genç
bedenlerin ne kadar izinden gidebileceğimizin muhasebesini yapacağımıza eminiz. Eğer bizler o genç bedenlere
layık bir nesil olabilirsek, eminim ki o gün orada dökülen
kanlar boşa gitmeyecektir. Ve bu millet bir daha İstiklal
marşı yazmak zorunda kalmayacaktır” dedi.
Celal Bayar Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Çelik, Çanakkale Zaferi ve Mehmet
Akif Ersoy’un Hayatından Önemli Kesitler” konulu konferansında yaptığı konuşmada; Mart ayının Türkiye tarihi
açısından önemine dikkat çekerek, “Mart ayı denince akla
Çanakkale, Mehmet Akif Ersoy, İstiklal Marşı gelir” dedi.
“ÇANAKKALE 25-30 YIL ÖNCESİNE KADAR
BİLİNMİYORDU”
Çanakkale’nin 1980’lere kadar yeterli olarak bilinmediğini belirten Çelik, “Çanakkale’nin 25-30 yıl öncesine kadar
esamesi okunmuyordu bu ülkede. Ortada Çanakkale diye
bir şey yoktu. Sadece Mart aylarında Çanakkale’de küçük
bir tören düzenlenir; İlin protokolü katılır ve tüfek atışları
ile tören son bulurdu. Ders kitaplarında bile 8-9 saat denizde, 256 günde karada devam eden dünyada bir benzeri daha
olmayan Çanakkale Savaşları bir sayfa olarak anlatılıyordu.
Oysa çocuklarımıza oradaki o milli şuuru aşılamamız gerekiyor. Çanakkale anıtının temeli 1930’da atıldı ama bir türlü
yapılamadı. Ta ki dönemin Milliyet Gazetesi Genel Yayın
Yönetmeni’nin orayı gezmesine kadar. Yani 31 yıl sonra o
genel yayın yönetmeni hala buranın yapılmadığını görünce
gazetesine döner ve 25 kuruş kampanyası başlatır ve nihayet
31 yıl sonra o anıt tamamlanır.” dedi.
“TARİH MİLLETİN HAFIZASIDIR”
Tarihin bir milletin hafızası olduğunu belirten Çelik,
“Unutulmamalıdır ki milletlerin hafızası tarihleridir. Tarihlerini bilmeyen milletlerin hafızası da olmaz. Hafızasız
insan gideceği limanı bilmeyen gemi gibidir. Yakın zamana kadar yalpalamamız, önümüzü göremememizin nedeni
hafızamızı kaybetmiş olmamızdan kaynaklanıyordu. Çanakkale çok farklı bir savaştır. Aynı siperde torun, baba ve
dedenin yan yana savaştığı, üç neslin birlikte savaştığı tek
savaştır. Çanakkale değirmenine insan yetişmiyordu. O
Bilecik M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunun Bayırköy’deki açık bölümünde,
Bayırköy’ün gençlerinden oluşan tiyatro
ekibi, oratoryo ve tiyatro gösterisi sundu
gün herkes o cepheye koştu. Öyle ki spor kulüpleri ve liselere kadar kimse kalmadı. 1914-15 eğitim-öğretim yılında
liseler mezun vermedi. Sadece onlar değil cezaevlerindeki
kader mahkumları dahi bu değirmene gitti. Dağdaki eşkıya
denilen efeler bile, “Bugün namus günüdür” deyip dağdan
indiler. Ülkeye olan borçlarını bu şekilde ödediler. O gün
bu milletin geleceği yok edildi. İstikbali karartıldı. Ama o
yiğit Anadolu yattığı yerden kalktı ve bugünlere geldik.
Çanakkale bugün zafer olarak kutlanıyor ama zafer olarak
kutlanmamalı. Çanakkale tarihin görmüş olduğu eşsiz bir
savaştır ve 253 bin insanın şehadete erdiği yerdir. O yüzden
zaferden ziyade anılmalıdır.” dedi.
“ONUN GİBİ KİMSE YAZAMADI”
İstiklal Marşı’nın kabulünün yıl dönümüyle ilgili de
konuşan Çelik, şunları kaydetti: “Bu tarihteki benzersiz
Çanakkale Savaşı’nın destanını da yazan yine Mehmet Akif
Ersoy oldu. Herkes yazdı ama kimse onun gibi yazamadı.
Hiç görmediği bir savaşı Mehmet Akif, Necef Çöl’ünde bir
gece yarısı namaz kılarken secdede 20 dakika ağladıktan
sonra namazını bitirip yazdı. Vatan şairi Mehmet Akif Ersoy,
memleket hasreti ile yanıp tutuştu yıllarca. Mısır’da yaşadı.
Mehmet Akif Çanakkale Boğazı’ndan ülkesine girerken ülkesine girmesine müsaade etmediler. Ama Atatürk bunu
duyunca O’na sahip çıktı. Ölümcül hastalığa yakalanınca, ölmek üzereyken lütfen ve kerhen ülkesine girmesine müsaade ettiler. Can çekişti bu ülkede sırf ruhunu ülkesinde teslim edebilmek adına. İstanbul İstiklal Caddesi’ndeki Mısır
Apartmanı’nın üçüncü katında ruhunu teslim etti. Beyazıt
Camii bahçesindeki teneşirde tabut içinde başında iki zabıtanın beklediği İstiklal Şairi Mehmet Akif’i üniversiteden çıkan 3 öğrenci tesadüfen fark eder. Aralarında ihtilafa düşerler biri tabutun Mehmet Akif’in tabutu olduğunu söylerken
diğer iki arkadaşı ‘Olur mu hiç bu tabutun başında kimse
yok. Mehmet Akif olsa başında binlerce insan olur, devlet
töreni düzenlenir.’ diye tartışırlar. Gider bakarlar ki tabutun
içinde yatan Mehmet Akif Ersoy’dur. Ülkesinden kovulan
Mehmet Akif’in cenazesi için bu 3 öğrenci seferber olur ve
birkaç saat içinde yüzbinlerce insanı orada toplarlar. Örtüsü
dahi olmayan tabuta millet yüreğini örttü. Mehmet Akif’in
cenazesi parmaklar üzerinde Edirnekapı Mezarlığı’na kadar
götürülür ve öylece defnedilir. Akif’in mezarı o günkü üniversite öğrencileri öğlen yemeği paralarını ve sigaralarından
artırdıkları paraları toparlayarak 2 yılda mermer yaptırıldı.”
Çanakkale Zaferi’nin 92. yıl dönümü kapsamında; Delice Kapalı, Elazığ E Tipi Kapalı, Hakkari Kapalı, Hatay E
Tipi Kapalı, Ermenek M Tipi Kapalı, Nazilli E Tipi Kapalı,
Şebinkarahisar K2 Tipi Açık, Tekirdağ 1 No’lu T Tipi Kapalı, Alanya L Tipi Kapalı, Ankara Kadın Kapalı, Antalya L
Tipi Kapalı, Aydın E Tipi Kapalı, Bandırma M Tipi Kapalı,
Nevşehir E Tipi Kapalı, Amasya E Tipi Kapalı, Alaşehir M
Tipi Kapalı, Malatya E Tipi Kapalı, Siverek A3 Tipi Kapalı,
Konya E Tipi Kapalı, Gaziantep Açık, Kırşehir Açık, Kocaeli 2 Nolu T Tipi Kapalı, Maltepe Açık, Erciş Açık, Hatay
Açık Ceza İnfaz Kurumlarında çeşitli etkinlikler gerçekleştirildi.
KISA HABER
BERGAMA M Tipi Ceza İnfaz Kurumu personeli,
23.03.2013 tarihinde, Çanakkale’ye ziyaret gerçekleştirdi.
Psiko-sosyal servis tarafından düzenlenen geziye 40 personel katıldı. Çanakkale İlinde bulunan Şehitlikler, Tabyalar,
tarihi Aynalı Çarşı, Kent Müzeleri ve Bigalı Köyü’nün rehber
eşliğinde ziyaret edildiği geziden personel memnun olurken,
uzun, yorucu ancak bir o kadar da keyifli bir günün ardından
Bergama'ya dönüldü.
BİLECİK M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna bağlı olarak faaliyete geçen (Bayırköy) Açık Ceza İnfaz Kurumunda
hükümlülere yönelik olarak Bayırköy’ün gençleri tarafından
oluşturulan tiyatro ekibince ‘Çanakkale Şehitlerini Anma’
konulu oratoryo ve tiyatro gösterisi gerçekleştirildi.
GEMLİK Açık Ceza İnfaz Kurumunda, Işıklar Askeri Hava
Lisesi işbirliği ile düzenlenen programda; Alb. Ali Koyunoğlu ve öğrencileri tarafından hazırlanan programda; “Nöbet” adlı sunum, Hava Liseli Ali Bay ve Hava Liseli Veysel
Satıcı’nın günün anlam ve önemini belirten konuşması, “Çanakkale ve Top Arabası”, “Koca Seyit”, “Işıklar’ın Son Şehidi” ve “Hangisi Babam” adlı sunumlar, Hava Liseli Kenan
Odalı’nın “Çanakkale Şehitleri” adlı şiiri ve Okul Korosunun
türküleri ile devam etti.
İSKENDERUN M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda,
Nardüzü Ortaokulu öğrencileri tarafından Çanakkale Savaşlarını konu alan tiyatro gösterisi sunuldu.
İZMİR 3 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda ise
Aliağa 80. Yıl Cumhuriyet Lisesi Öğrencileri tarafından hazırlanan “Çanakkale: Türkiye’nin Önsözüdür” adlı oratoryo
sergilendi.
OLTU T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda ise Çanakkale
Şehitlerini Anma Etkinlikleri kapsamında, 22/03/2013 tarihinde Kurum personeli tarafından “Çanakkale Geçilmez”
adlı tiyatro gösterisi gerçekleştirildi.
SİNOP E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda, Sinop Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Görevlisi Melek Ulusoy tarafından “Çanakkale Deniz Zaferi” konulu konferans verildi.
Sinop Üniversitesi Eğitim Fakültesi Tiyatro kulübü öğrencilerinden Mesut Çetinkaya okuduğu şiir ile bağlama kursu
usta öğreticisi Rüstem Kaya’nın çaldığı ve Sinop Üniversitesi
öğrencisi Oğuzcan Genç’in seslendirdiği kahramanlık türküleri büyük ilgi gördü.
SİVAS AÇIK Ceza İnfaz Kurumunda ise 8 Mart Şehitleri
Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi nin 98. yıl dönümü
etkinlikleri çerçevesinde Sivas Selçuk Anadolu Lisesi öğretmen ve öğrencileri tarafından hazırlanan oratoryo programı
Açık Ceza İnfaz Kurumu sinema salonunda ilgiyle izlendi.
Programda evladını savaşa asker olarak gönderen annenin
oğluyla aralarında geçen diyalogları sahneleneyen öğrenciler
seyircilere duygusal anlar yaşattı. Programa Selçuk Anadolu
Lisesi Müdürü ve öğretmenleri, Açık Ceza İnfaz Kurumu
Müdürü S. Sami Koçak, Kurum öğretmenleri, Kurum personeli ve kadın hükümlüler katıldı.
URLA K1 Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda ilk olarak
“Fotoğraflarla Çanakkale” sergisinin açılışı yapıldı. Ardından Kıbrıs Muharip Gazisi Şükrü Karaca “Çanakkale Bir
Destan” konulu konferans verdi.
Seslenis
E edebiyat
USTALARDAN SEÇMELER
USTALARDAN
SEÇMELER
ARİF NİHAT ASYA
NAAT
Seccaden kumlardı..
Devirlerden, diyarlardan
Gelip, göklerde buluşan
Ezanların vardı!
Mescit mümin, minber mümin...
Taşardı kubbelerden tekbir,
Dolardı kubbelere “amin”..
Ve mübarek geceler dualarımız;
Geri gelmeyen dualardı...
Geceler ki pırıl pırıl
Kandillerin yanardı..
Kapına gelenler ya Muhammed,
-uzaktan, yakındanMümin döndüler kapından...
Besmele, ekmeğimizin bereketiydi;
İki dünyada aziz ümmet,
Muhammed ümmetiydi...
Konsun – yine - pervazlara
Güvercinler,
“hu hu” lara karışsın
Aminler,
Mübarek akşamdır;
Gelin ey fatihalar, yasinler...
Şimdi seni ananlar,
Anıyor ağlar gibi...
Ey yetimler yetimi,
Ey garipler garibi;
Düşkünlerin kanadıydın
Yoksulların sahibi..
Nerde kaldın ey resul,
Nerde kaldın ey nebi! ..
(...)
Hatice’nin goncası
Aişe’nin gülüydün..
Ümmetin göz bebeği
Göklerin resulüydün..
Elçi geldin, elçiler gönderdin;
Ruhunu Allah’a; elini ümmetine verdin,
Beşiğin, yurdun, yuvan
Mekke’de bunalırsan;
Medine’ye göçerdin..
Biz,
Bu dünyadan nereye
Göçelim ya Muhammed!
Yeryüzünde riya, inkar, hıyanet
Altın devrini yaşıyor...
Diller, sayfalar, satırlar
“ebu leheb öldü” diyorlar;
Ebu leheb ölmedi ya Muhammed!
Ebu cehil; kıt’alar dolaşıyor...
GÖNLE DÜŞEN İLK CEMRE
Gülmek dediğin nedir ki? Yüzdeki tebessüm, şen bakışlarla süslenmiş naif seda. Hayatın akışında,
ömrümüz dört duvar arkasında geçerken nedir ki gülümsemek... Mevsim baharken yüzde açan güllerin
normalliği, soğuk kış günlerine özenmiş hüzün mevsiminde ise hasret
bırakıyordu kendine... İnsanın içini
üşüten ne varsa, sırayla çalıyordu kalbin kapısını...
Daha önceki hiç sorulmamış sorular geliyordu akla... Tebessüm nedir sahiden? Böyle sıradan davranışlar
bile, zor mevsimlerde paha biçilmez
oluyordu. Tıpkı gülümsemenin hasretliğindeki bir yüzün beklediği gibi.
Dört gözle yollar gözleniyordu. Mevsiminde olmayanı istemek, bünyeye
zarar verirmiş; her şey zamanında
güzelmiş!... demek zordu.
Tebessümü, hüzün mevsiminin
kuru yapraklarında aramak, inatla
dört mevsim güneşi istemek, doğru
olan değildi. Çünkü elması gerektiği
gibi yaşamak gerek hayatı. Yaratıcının kurduğu kusursuz düzene razı
olarak...
İşe mevsimleri sevmekle başlamak gerekiyor. Gönlü ziyaret eden
“dert”, mevsimin habercisidir. Sanmayın kuraktır, dert ekilmiş gönüller...
Gözlerden akan yaşlar, yağmur
olur, bereketlenir her yer... kul ağla-
mayı da, tebessümü de mevsiminde
yaşarsa eğer, mutluluk ortaya çıkıverir, filizlenir. Dert mevsimi, ruhun
nadan mevsimidir aslında...
Öyle güçlenir ki toprak!... En verimli gözyaşlarıyla ıslanmıştır. Çünkü içindeki var oluştan beri ekilmiş
huzur tohumları fışkırmaya hazırdır,
başka tarlaların güzelliğinden yakınan
o aç gözlü gönül, terbiye olmaya başlamıştır. Yaratıcıyla baş başa kalınmasına vesile olan bu soğuk rüzgarlar
alır, başka alemlere götürür insanı...
Ne kıymeti bilinmeyen sıradan haller,
kalır ne de sorular... Bilinçlenmiştir
insan; bu mevsim geçicidir, öyleyse
dolu dolu geçirmelidir. Rabb’e olan
bağlılık, o en güvenilir kapının tek,
olduğunu tekrar tekrar bilmek, bu
tarlanın hüzün mevsiminin tek meyvesidir. Yine yeniden güneş açtığında
sapasağlam bir yüreğin şükründe yola
devam edilir. Her mevsimin kendi
güzelliği ve kendine has kokusunun
var olduğunu bilmektir. Daha güvenilir kılar hayatı... Ve akla gelen ilk
soru ise; “Tebessüm nedir?” yokluğunda üşüyen yüz, gözyaşlarıyla ıslanırken sorunun cevabı şekillenir...
Tebessüm, hüzün mevsiminden
sonra gönle düşen ilk CEMRE’dir...
Engin Demirbaş
İnebolu M Tipi Kapalı Ceza
İnfaz Kurumu
Neler duydu şu dünyada
Mevlidine hayran kulaklarımız;
Ne adlar ezberledi ey nebi!
Adına alışkın dudaklarımız.
Artık yolunu bilmiyor,
Artık yolunu unuttu
Ayaklarımız
Kabene siyahlar
Yakışmamıştır ya Muhammed!
Bugünkü kadar!
Hased gururla savaşta;
Gurur; kaf dağında derebeyi..
(...)
Şu gördüğün duvarlar ki
Kimi taiftir, kimi hayberdir...
Fethedemedik ya Muhammed
Senelerdir...
Ne doğruluk, ne doğru;
Ne iyilik, ne iyi;
Bahçende en güzel dal,
Unuttu yemiş vermeyi...
Günahın kursağında
Haramların peteği...
Bayram yaptı yabanlar
Semave’yi boşaltıp;
Save’yi dolduranlar
Atını hendeklerden – bir atlayışta –
Aşırdı aşıranlar..
Ağlasın yesrib!
Ağlasın selmanlar...
(...)
Dinleyene hala
Çöller ses verir....
Yaleyl, susar,
Uğultular gelir...
Mersiye okur uhud,
Kaside söyler bedir;
Sen de bir hac günü
Başta muhammed, yanında
Ebu bekir,
Gidenlerin yüz bin olup dönüşünü,
Destan yap ey şehir!
Konsun – yine - pervazlara
Güvercinler,
“hu hu” lara karışsın
Aminler,...
Mübarek akşamdır;
Gelin ey fatihalar, yasinler...
(...)
Na’tını galib yazsın, mevlidini
Süleymanlar..
Sütunları, kemerleri, kubbeleriyle
Geri gelsin sinanlar..
Çarpılsın, hakikat niyetine
Cenaze namazı kıldıranlar!
Gel ey Muhammed!
Bahardır
Dudaklar ardında saklı
“amin”lerimiz vardır..
Hacdan döner gibi gel...
Miraçtan iner gibi gel....
Bekliyoruz yıllardır!
(...)
Arif Nihat Asya
Nisan 2013
UZAKTAN UZAKTAN
Has bahçesinde ömrün yakın olmaz bana gül
Kırgınım ümidime kurulan her tuzaktan
Tutuştu o masmavi hayale düşen kakül
Bakanlar sana baktı; ben uzaktan uzaktan.
Yandı birden korkuyla gözlerine uçan kuş
bulutlar aynalara seni sordu ıraktan
Deniz sanki günahkar bir rüyada boğulmuş
Nehirler aktı sana; ben uzaktan uzaktan.
Peşimde her aşığın gölgesini taşırım
Alırım esrarını gizemli bir dudaktan
Dağda haramilerle kurtlarla ağlaşırım
Yağmurlar yağdı sana; ben uzaktan uzaktan.
Nerede bu çileyi çekenlerin tarihi
Kalbimin enkazına kan akıyor dudaktan
Çölde kalan bedevinin bile döndü talihi
Türküler yandı sana; ben uzaktan uzaktan.
En sicvi diken dahi murad alır bağında
Bıraktın derde beni; kurtuldun mu firaktan
Gece gündüz esirim bir kaktüs yaprağında
Gelmem yasaktır sana; ben uzaktan uzaktan.
Simsiyah bir kıyamet tohumu filizlenir
Mezarıma elinle atacağın topraktan
Acıdır sanki neden bu sevdada gizlenir
İçim tutsaktır sana; ben uzaktan uzaktan.
Bekir Ötgün
Paşakapısı Kapalı Ceza İnfaz Kurumu
BULMACA
YUKARIDAN AŞAĞIYA
1. Sarı Kanarya – Dünyanın en yüksek tepesi. 2. Köy
zengini – Tümör – Eşek sesi – Milimetre kısaca
– Şiddetli Rüzgar. 3. Dokunma – Can alan melek
– İngilizcede “S” harfinin okunuşu – Kâri. 4. Hububat tozu – Radon’un simgesi – Zihin – Final maçı
sonrası kazanana verilen ödül. 5. Özel – Adale – Bir
orman ağacı. 6. Tarla sınırı – Bakışma - Sahiplik
belgesi. 7. Bir nota – Adriana .... ünlü model – Aşama mertebe. 8. Vatan - ... Köksal sinema sanatçısı –
Bir çalgı – Fenerbahçe futbol takımının 11 numaralı
oyuncusu. 9. Apolet – Cennet – Ben eski dil – Naz,
cilve. 10. Piston – Atın ayağına çakılır – Avrupa Parlementosu kısaca. 11. .... Koraç sanatçı – Dernek
topluluk – Bağışlama. 12. İngilizcede “hayır” - sarmaşık – Bir anda olan . 13. Çocuk okulu – Kilogram
kısaca – Paşa. 14. Savaş aracı – Araba yarışı – Bir tür
dokuma bezi – şaşma ünlemi. 15. İnsan vücudu –
Fenerbahçe futbol takımının forvet oyuncularından
biri.
SOLDAN SAĞA
1. Kuran-ı Kerimin ilk suresi – Arkadaş – Boru sesi.
2. Ülkemizde bir deniz – Eleman – Salata yapımında kullanılan ıtırlı bir bitki. 3. İffet – Nehir – Ribonükleikasit kısaca. 4. Asık surat – Uzaklık anlatır –
Dişi sığır. 5. Rusya halkından olan - Su taşkını – Bir
sayı. 6. Bromun simgesi – İtalya’da bir kent – Bir
nota. 7.En kısa zaman – Bir kıta – İskambilde birli. 8. Zevk alma hissi – El, kol ile gösterme. 9. Ateşi
tutuşturmaya yarayan odun parçası – Yardımlaşma
– Lian’un plaka imi. 10. Valide – İşaret – Rutubet.
11. Bir uzunluk ölçüsü birimi – Kansızlık. 12. Taşınamaz malların tümü – Mağara – İngilizcede
“Kral”. 13. Mevki, makam – Derviş selamı. 14. Ege
yiğidi – Bir temizlik gereci – Naz .... aktris. 15. Zarara girme tehlikesi – Mal satış izni – Güç simgesi
değnek. 16. Rütbesiz asker – Millet – Ülkemizde
bir nehir. 17. İngilizcede “Dur” - Akıllıca. 18. Bir
yere tıkamaya yarar – Bir ilimiz – Alışveriş belgesi.
19. Numara kısaca – Bir meyve – Geceleri ışık kaynağımız. 20. İsviçre’de bir nehir – Okul – Saha.
Bulmaca: Oğulcan Gülay - Bergama M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu
Geçen Sayıdaki
Bulmacanın Çözümü
Sayfa 14
Nisan 2013
Seslenis
E edebiyat
KAMİL DESİNLER
EY MUHAMMED
AH DELİ KIZ
HİSSET YETER
Ben bir ilahi güce verdim viran gönlümü,
Kainatın en yücesinden derdim gülümü,
Ellerimi mevlaya açtım sonuna kadar,
Küstüm fani dünyaya hakkı bulana kadar.
Gözler buğulu buğulu bakar
Sözleri pek canlı yakar
Koğuşa mutluluk katar
Onun adı “deli kız”
Ya Muhammed Muhammed ahretimi mamur et,
Ben bu yoldan dönersem cennetinden mahrum et.
Yoktur gelip gideni
Biçaredir hep gönül defteri
Ağlayamaz gururludur yüreği
Onun adı “deli kız”
Eğer bir gün yürüyemediğimi,
Tebessüm etmediğimi,
Sustuğumu görürsen eğer;
Yaklaş bana sarıl, tebessüm et.
Bu yeterli olacaktır...
Dağlar taşlar hatrına İsa, Musa aşkına
Şu aciz ihvanına doğru yol nasip eyle.
Haktan yana ne varsa katık yaptım aşıma,
Bu can haktan cayarsa yüz verme naaşıma.
Ey Muhammed ahiretim mamur et,
Bun bu yoldan cayarsam cennetinden mahrum et.
Şerden kaçtım sonunda yürüdüm hak yolunda,
Benliğim huzur buldu iman dolu ruhumda.
Şu zalim kullarını Rabbim sen ıslah eyle,
Değiştir yollarını Kabe yolu zerk eyle.
Ey Muhammed Muhammed hak yolunu nasip et,
Dönersem hak yolundan cennetinden mahrum et.
Sadık Demirkıran
İzmir 3 No’lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu
MAHKÛMLUK HASRETTİR
Mahkumluk özgürlüğe haykırmaktır
Mahkumluk gün doğmadan, sabahı beklemektir
Mahkumluk bir gün olur diye avunmaktır
Mahkumluk kötü alışkanlıklardan arınmaktır
Mahkumluk sabrın en dibine inmektir
Mahkumluk sadece dört duvar arasında kalmak
değildir
Mahkumluk gece gündüzün arasında kalmak gibidir
Mahkumluk hasretin gölgesinde yanmak gibidir
Mahkumluk aradığını bulamamaktır
Mahkumluk sessizce ağlamaktır
Mahkumluk sevdiğine kavuşamamaktır
Mahkumluk hatalarınla yüzleşmektir
Mahkumluk hayallerle dokunmaktır
Mahkumluk beklediğini gözetmektir
Mahkumluk anasız yumaktır
Mahkumluk sevmediğini sevmektir
Mahkumluk zaruri yaşamaktır
Mahkumluk resimlerle konuşmaktır
Mahkumluk kabuslarla uyanmaktır
Mahkumluk herşeye boyun eğmektir
Barış İmenç
Trabzon E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu
Dalar gözleri uzaklara
Atmıştır kendini tuzaklara
Yine de akıllanmaz yasaklara
Atar gider kendini “deli kız”
İçindedir derdi kimseye diyemez
Nefretidir sevdiği ama silemez
Zayıftır bedeni asla devrilmez
Yaşar gider bir “deli kız”
Gözlerimiz bize;
Gülümseyecek bir çocuk,
Güzelliğini armağan edecek
Bir de kelebek aramalı.
Sadece sevgi,
Sevgi dolu bir jestin
Bir kişiyi yeniden
Yoluna döndürebileceğini unutma!
En karanlık günlerde,
Yani zindanlarda bile
Bizim için cıvıldayacak bir kuşun
Omzumuza konmasını beklemeliyiz.
Yanar cigeri anam, babam diye
Kor olur tutuşur özgürlük diye
Ağırlaştırılmıştır cezası
Umudu var af diye
Yatar gider mapusta bir “deli kız” Cezaevinde olsak bile
Bir yerlerden güneş daima,
Şerife Sağdıç
Kendini gösterecek ve bizlerde inşallah;
Ankara Kadın Kapalı Ceza
Özgürlük şerbetini doyasıya içeceğiz...
İnfaz Kurumu
Kamil Uysal
GÜNEŞİN BATTIĞI YER KALBİM Kartal H Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu
Gök kararır şimşek çakar; açılır hayatımın ilk perdesi
Kaybolan dünüm, bugünün bulunur çaresi
Özlem dolu yüreğim, hayalimde sevdiğimin çehresi
Gözümdeki yaş; sevginin tatlı çilesi
Dolunay yükselir, kaybolur gecenin siyahı
Tan ağarır, şafak aydınlatır sabahı
Değişmeyen değişir; kalmaz aşığın ahı
Bulut ağlar, yeşeren filizdir sevginin izahı
Hayatımın ertelenen gecesi
Denizde yansıyan, sevdiğimin gölgesi
Alev alev yangın yeri sinesi
Melekleri kıskandırır, güzellerin gözdesi
Bahar gelir çiçeklenir köyümün ovası
Renga renk çeşitlenir dünyası
Güneşin battığı yer kalbim, ardı gönül sefası
Kar dökülür; süt beyazı yüzümün aynası
Kalbim pır pır, içimde sevdanın hevesi
Bakışlarım derin, duygularım sınır ötesi
İnsansız günümün, olmaz ertesi
Yüreğim dolu dolu kapanır; hayatımın son perdesi.
Yılmaz Koca
Ceyhan M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu
Sayfa 15
FIKRA
HOCAM TEMEL’E BİR
ŞANS DAHA VER!
35 yaşını deviren Temel hâlâ
ilkokul diplomasını alamamıştır. Aynı
öğretmen de ona hala şans vermekte
ama faydası olmamaktadir. Trabzon
ahalisi artık hocaya kızmaktadır. Bunun üzerine hoca Avni Aker Stadyumunda, kamuya açık son bir sınav
daha yapmaya karar verir. Gün gelir ve
sınav başlar.
Hoca sorar:
- 2 kere 2 kaç eder?
Temel düşünür ve:
- 5 der.
Staddan bir uğultu yükselir.
- Oğlum heyecenlanma, iyi düşün, der hoca.
Temel, bu kez:
- 3 der. Staddan daha yüksek bir
uğultu yükselir:
- Oğlum sana son bir şans daha
veriyorum. Heyecanlanma iyi düşün.
Temel:
- 4 der.
Bu kez staddan daha da yüksek
uğultu yükselir:
- Hoca Temel’e bir şans daha ver,
Hoca Temel’e bir şans daha ver!
Kelamı sarf etmeden,
Pişir sözünü.
Kapatma yaratana,
Gönül gözünü.
Sorunları büyütme,
Zor'dur çözümü.
Erdemli ve ağır ol,
Kamil desinler.
Edebini bozmasın,
Bu nakıs zaman.
Alemleri var edene,
İnançla inan.
Şeytani düşünceyle,
Bulunmaz ihvan.
Özü sözü bir olan ol,
Kamil desinler.
Sakın ola şımarıp,
Çıkma çığırdan.
Salavattır kurtaran,
Kulu kahırdan.
Her nimeti vermiş,
Yüce yaratan.
Şükret, hamd et;
Kamil desinler.
Gücünü kullanıp,
Can yakma sakın.
Eceli uzak sanma,
Ölüm çok yakın.
Hakka isyan etme,
Geçince yaşın.
Rabbin emrine uy ki,
Kamil desinler.
Üç kuruş menfaati,
Sayma sakın kar.
Bilesin ki, bu alemin;
Bir de, ahir alemi var.
Beş vakti eda et;
Olma ihmalkar.
Hak yolundan şaşma,
Kamil desinler.
Ali Rıza Çağlar
Kartal H Tipi Kapalı
Ceza İnfaz Kurumu
ÖZLÜ SÖZ
Akrabalar arasındaki düşmanlık ormana düşen ateşten farksızdır. Hz. Ebubekir.
Bir öğretmen ebediyete
hükmeden insandır. Tesirlerinin nerede biteceği asla
bilinemez. Henry Adams
Söz yuva gibidir, mana kuş
gibi , cisim ırmak gibidir ruh
akıp giden su gibidir.
Mevlana
Sorumluluğunu taşıyacağın
fikrin adamı ol.
A.Hamdi Tanpınar
Yazana zahmet vermeyen
yazı, okuyana da zevk vermez. S.Johnson
Güçlükler, başarının değerini artıran süslerdir. Moliere
SAYFA 16
Seslenis
Ereğli’de tiyatro gösterisi ve belge dağıtımı
Ereğli B Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda Vefa Derneği ile işbirliğiyle 6 Nisan 2013 tarihinde “Keşke Yapmasaydım” adlı tiyatro
oyunu sahnelendi. Programa Cumhuriyet Başsavcısı Serdal Yıldırım, Cumhuriyet Savcıları Mustafa Kerman ve Ercan Gövler,
Ereğli Kaymakam Hasan Bağcı, İlçe Jandarma Komutanı Uğur
Efe, İlçe Emniyet Müdürü Yücel Kaya, İlçe Müftüsü Yusuf Eseroğlu, İlçe Halk Eğitim Müdürü Ali Topbaş ve çok sayıda davetli
katıldı. Programın sonunda ise berberlik kursunda başarılı olan 6
hükümlüye Kaymakam Hasan Bağcı tarafından belgeleri verildi.
Nazilli E Tipi’nde bilardo salonu açılışı
Nazilli E Tipi Kapalı Ceza İnfaz
Kurumunda, Nazilli Ticaret odası,
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma
Vakfı tarafından finanse edilen bilardo salonunun açılışı İlçe Protokolünün katılımıyla yapıldı.
Açılışa Nazilli Kaymakamı Mehmet Okur, Cumhuriyet Başsavcısı
Doğan Kaya, Garnizon Komutanı
Yarbay Ekrem Turanlı, Belediye Başkanı Haluk Alıcık, Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Ayhan Bora, Cumhuriyet Savcısı Aydın Sevim, Cumhuriyet
Savcısı Orhan Doğru, Cumhuriyet
Savcısı İlkay Öztürk, Cumhuriyet
Savcısı Vedat Demir, Cezaevi Jandarma Bölük Komutanı Yüzbaşı Beyhan Yıldırım, İlçe Emniyet Müdürü İlyas Karpınar, Kurum Müdürü Ahmet
Atıcı, Kurum ikinci müdürleri, Kurum
Öğretmen ve psikologları ile Kurum
personeli katıldı.
Kurdele kesiminden sonra
Kaymakam Mehmet Okur, salonun
yapımında emeği geçen herkese teşekkür etti.
Cumhuriyet Başsavcısı Doğan Kaya salonun açılmasında gayret gösteren Kurum Müdürü Ahmet Atıcı’ya ve katkıda bulunanlara teşekkür etti.
İlçe Protokolünün Kurumu yakından tanımaları ve çalışmaları yerinde
görmeleri için yeni yapılan eş görüşme odaları, sinema salonu, resim atölyesi ve diğer birimler bilgilendirme amaçlı olarak gezildi.
Aynı gün Eğitim Biriminin düzenlediği ve 19 odanın katılımıyla
07.01.2013 tarihinde başlayan voleybol turnuvasının ile yine aynı tarihte
45 hükümlü ve tutuklunun katılımıyla başlatılan masa tenisi turnuvasının
final müsabakaları yapıldı.
İlk önce masa tenisi final müsabakası oynandı. Birinciliği İran uyruklu
A.R., ikinciliği ise H.S. aldı. Müsabakadan sonra Kaymakam Mehmet Okur
ile Cumhuriyet Başsavcısı Doğan Kaya kıran kırana geçen masa tenisi maçı
yaptılar. Daha sonra voleybol müsabakası final maçına geçildi. C-10 odası
ile C-13 odası arasında oynanan ve çekişmeli geçen müsabakayı C-13 odası
kazandı. İlçe Protokolü ve seyirciler keyifli, neşeli bir final müsabakası izledi.
Müsabakalar sonunda dereceye giren oyuncu ve takımlara kupa, madalya, top ve kalemden oluşan çeşitli hediyeler verildi.
Turnuvanın sonunda konuşma yapan Belediye Başkanı Haluk Alıcık,
“Çekişmeli geçen voleybol ve masa tenisi müsabakalarını izledik. Hükümlü-tutukluların cezalarının bitiminden sonra topluma salıverilmelerinde;
kendilerine, ailelerine, topluma faydalı birer birey olmaları ve bir daha da
suça bulaşmamalarını sağlamaktır. Emeği geçen herkesi kutluyorum.” dedi.
Cumhuriyet Başsavcısı Doğan Kaya da, “Ceza İnfaz Kurumları günümüzde
salt cezanın infaz edildiği yerler değil, artık hükümlü ve tutukluların topluma
kazandırılmaları yönünde, onlara beden sağlıklarını muhafaza etmelerine
yardımcı olan, kısacası topluma entegre olmalarını sağlayacak birer modern
kurumlar haline gelmiştir. Bizimde çabalarımız bu yönde olmakta açılışını
yapmış olduğumuz bilardo salonu, voleybol ve masa tenisi müsabakaları iyi
bir örnek teşkil etmektedir.” şeklinde konuştu.
Turnuvanın sonunda, bilardo salonu yapımı ve malzeme tedarikinde
yardımlarını esirgemeyen Ticaret Odası Başkanı Tacettin Pirinç’e Cumhuriyet Savcısı Aydın Sevim, Belediye Başkanı Hakul Alıcık’a Adalet Komisyonu
Başkanı Ayhan Bora ve Kaymakam Mehmet Okur’a ise Cumhuriyet Başsavcısı Doğan Kaya tarafından birer plaket verildi.
Tören müzik eğlenceyle son buldu.
Kişisel Gelişim Uzmanı Oğuz Saygın’dan
Bursa E Tipi Ceza İnfaz Kurumu personeline eğitim
Bursa E Tipi Kapalı Ceza İnfaz
Kurumunda görev yapan İnfaz Koruma Memurlarına Kişisel Gelişim
Uzmanı Oğuz Saygın tarafından
11/03/2013 tarihinde, “Başarıya Giden Yolda Kişisel ve Kurumsal Motivasyon, Takım Çalışması” isimli
çalışma gerçekleştirildi.
Çalışma Bursa Türk Standartları Enstitüsü ile Bursa E Tipi Kapalı
Ceza İnfaz Kurumunun ortak çalışması sonucu gerçekleştirildi. Seminere Cumhuriyet Başsavcı Vekili
Sadık Bölek, Başsavcı Vekili Cihat
Koçak, Cumhuriyet Savcısı Ahmet
Gül, TSE İl Kordinatörü ve Kalite Birliği Derneği Başkanı Mustafa
Karaman, Bursa H Tipi Kapalı Ceza
İnfaz Kurumu Müdürü Ali Şanoğlu
ve TSE temsilcileri katıldı.
Ceza İnfaz Kurumu personeli
gerek çalışma koşulları ve gerekse
muhatap olduğu kitle göz önünde bulundurulduğunda moral ve
motivasyonlarının her daim üst seviyelerde olması gereken kamu görevlileri olmaları nedeniyle onların
karşılaştıkları olumsuz durumların
üstesinden gelebilmeleri, zorluklarla baş edebilmeleri ve problem
çözme becerilerinin üst seviyelerde olması gerektiği bilinciyle hareket eden Ceza İnfaz Kurumu,
personelin gerek kurum dışındaki
yaşantısında gerekse kurumsal ya-
Elbistan E Tipi Kapalı Ceza İnfaz
Kurumunda 3 yeni atölye kuruldu
Elbistan E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu tarafından
hazırlanarak, Doğu Akdeniz Kalkınma Ajansına (DOGAKA) sunulan, "Geleceğimi Pişiriyorum" isimli proje kabul
edilirken, proje sayesinde 3 ayrı meslek grubunda atölye
kuruldu. Atölyelerde ilk etapta 45 hükümlü eğitim gördü.
DOGAKA tarafından sağlanan 48 bin TL'lik hibe ile
kurulan ahşap, inşaat ve aşçılık atölyelerinde eğitim gören 45 hükümlüye, 3 ay boyunca günlük 5 TL yevmiye
ödenirken, atölyelerin açılışı ise düzenlenen törenle gerçekleştirildi.
Kurulan atölyelerde hükümlü ve tutukluların meslek
sahibi olmaları sağlanacak. İlk grup kursların ikincisi ise
2013 yılı Eylül ayında gerçekleştirilecek.
Her kursa 15 kursiyer katılırken, 3 ay süren kursun
ardından başarılı olan 45 hükümlünün sertifikaları düzenlenen törenle verildi. Törende ayrıca, DOGAKA'nın
desteği ile kurulan atölyelerin açılışı da yapıldı.
Elbistan E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürü
Faruk Korkmaz, bu yatırımların bir başlangıç olduğunu
belirterek, sosyal sorumluluk gereğince böylesi kursların
devam etmesi gerektiğini söyledi.
DOGAKA İzleme Uzmanı Hande Karaaslan ise, zihinlerindeki cezaevi ortamından farklı bir cezaevi ile karşılaştıklarını ifade ederek, tüketen değil üreten insanlar
görmekten mutlu olduklarını kaydetti. Meslek öğrenen
hükümlünün dışarı çıktığı zaman elinde bulundurduğu
meslek sayesinde topluma daha kolay adapte olacağını
anlatan Karaaslan, özgürlüklerinden yoksun bu kişilerin
toplumun birer parçası olduklarını hiçbir zaman unutmamak gerektiğini ifade ederek, eğitim, iyileştirme ve
ıslah çalışmalarının sağlıklı bir toplum adına yapılmasının
bir mecburiyet olduğunu söyledi.
Konuşmaların ardından atölyelerin açılışı yapılırken,
hükümlüler tarafından yapılan gemi maketleri ise büyük
ilgi gördü.
Muğla Açık Ceza İnfaz Kurumunda
kitap okuma kampanyasında
dereceye girenlere ödülleri verildi
şantısında başarıya ulaşabilmesine
odaklanmış olup, bu düşünceden
hareketle personel eğitimlerini de
imkanlar dahilinde gerçekleştirmeye çalışıyor.
Kişisel Gelişim Uzmanı Oğuz
Saygın, Kurum personelini de sahneye çıkararak etkili iletişim, vücut
dili, takım çalışmasına dair etkinlik
ve küçük oyunlarla bilgi vermeye
çalıştı. Sunum sırasında sahneye çıkan Kurum personeline ve akabinde kurum kütüphanesine tutuklu
ve hükümlülerin yararlanması için
kitap hediye ederek sunumunu tamamladı.
49. Kütüphane Haftası etkinlikleri kapsamında, Muğla
İl Halk Kütüphanesi ve Muğla Açık Ceza İnfaz Kurumu
işbirliği ile 'Kitap Okuma Kampanyası' düzenlendi. Kampanya kapsamında Muğla İl Halk Kütüphanesinden ödünç
alınan 100 adet kitap 25 Şubat - 22 Mart tarihleri arasında
hükümlüler tarafından okunurken, bu sürede en fazla kitap
okuyan 6 hükümlüye ödülleri yapılan törenle verildi.
Programa Muğla Cumhuriyet Başsavcısı İbrahim Akbaş, Muğla İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Kamil Özer,
Cumhuriyet Savcısı Altan Ünlü, Muğla İl Halk Kütüphanesi Müdürü Rüveyda Güler, Kurum Müdürü Metin Akkaya, İkinci Müdürler Abdulselan Aşan ve Arif Nacar, İdare
Memuru Fedai Halaman, kurum personeli ve 100 hükümlü
katıldı.
Muğla İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Kamil Özer,
kitap, okuma alışkanlığı ve kütüphaneler hakkında bilgi
verdikten sonra bu yıl kutlamalar kapsamında cezaevinde
olmaktan ve hükümlülerin kitap okumasına katkıda bulunmaktan memnun olduğunu belirterek, kampanyanın
ülkemizde ve insanımızda farkındalık oluşturmasını diledi.
Özer, kitap okumanın insanı özgürleştireceğini ve ufkunu
açacağını vurgulayarak, okuyuculara ve katılımcılara teşekkür etti.
Cumhuriyet Başsavcısı İbrahim Akbaş ise insanımızın
ihtiyaç listesinde kitap ve okuma seçeneğinin 245. sırada
olduğunu öğrendiğinde yaşadığı hayal kırıklığı sonrasında,
bugün burada gördüğü okuma oranlarının kendisini memnun ettiğini belirterek, “Birinci olan arkadaşın bir ayda okuduğu 16 kitap önemli bir sayı. Temenni ederim ki cezaevinde veya dışarıda insanımız daha fazla okur.” dedi.
Kampanya kapsamında kitap okuyan 48 hükümlüden
en fazla okuyan 6 hükümlüye ödülleri ve hediyeleri protokol
üyeleri tarafından verildi.

Benzer belgeler

Adalet Bakanı Ergin, ceza infaz kurumu personeli ile iftar yemeğinde

Adalet Bakanı Ergin, ceza infaz kurumu personeli ile iftar yemeğinde Yargı Mensupları Eşleri Dayanışma Derneğinin desteğiyle Ankara Çocuk Eğitimevinde çocuk hükümlülere yönelik düzenlenen gecede; Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü Ankara Devlet ve Opera Balesini...

Detaylı