ankara çiğdemi

Transkript

ankara çiğdemi
______________ Ankaralı Gez ginle r Bülteni _______________
ANKARA ÇĐĞDEMĐ
Sayı: 12, Nisan 2011
Đçindekiler
3- MODERAS YONDAN “Eser Saka”
4- KISA/KISA; Ankara’dan ve Grubumuzdan Haberler
6- ÜYELERİMİZ “Güneş Demirbaş”
7- GEZ/DİNLE: Ahibba “Belkıs Ceyla Çetinsoy”
8- OBJEKTİF; Balık Gözü Prag “Gülcan Acar”
10- DÜNYAD AN; Tebriz, İlklerin Şehri “Melih Eriş”
12- TADI DAMAĞIMD A: Normandiya “Erdem Engin”
13- DOSYA; 41. Yılında Kaddafi’nin Libya’sı “Nedim Ozan Tekin, Olcay Özgen”
25- GEZ /OKU “Orhan Kural”, “Özcan Yurdalan”
26- TÜRKİYE’DEN; Uzak Çağların Yakın Kenti “Timur Özkan”
30- ANK AR A’DAN; Karargahtepe’den Çankaya’ya “Sergen Çirkin”
33- ÇİĞDEM ZAMANI “Ömer Faruk Eryılmaz”
34- ANK AR A KÜTÜPH ANESİ Ankara Rehberi 1949 “Nurettin Can Külekli”
35- ANK AR A/ ANKAR A; Burası Ankara’dan “Nejat Akgün”
36- DİZELERDEN; Acı Dönem “Cahit Külebi”
Ön Kapak Fotoğrafı: Ahmet Bozkurt (Ilgaz, Kadınçayırı)
Arka Kapak Fotoğrafı: Timur Özkan (Kızılay, Ankara)
.
ANKARA ÇĐĞ DEMĐ
ANKAR ALI GEZGİNLER BÜLTENİ
Ankaralı Gezginler el ektroni k iletişim grubu tarafından yayınlanır. Ücretsizdir.
Burada yayınlanan yazı, haber, fotoğraf, resim vb kaynak gösterilerek ve
sahiplerinden izin alınar ak kullanılabilir.
Editör: Timur Özkan
http://groups.yahoo.com/group/an kar aligezg inler
ankar alig ezginler@ yahoogroups.com
ANKARA ÇĐĞDEMĐ hakkındaki her türlü görüş, eleştiri ve önerilerinizi, bültenimizde yayımlanmasını istediğiniz etkinlik
haberlerinizi ve de Ankara’dan, Türkiye’den Dünya’dan gezi yazılarınızı [email protected] adresine bekliyoruz.
◙
ANKARA ÇĐĞDEMĐ 'nin önceki sayılarını; grubumuzun ana sayfasındaki Files'dan E-dergi "Ankara Çiğdemi" klasörünü veya
http://groups.yahoo.com/group/ankaraligezginler/files/% 20E-Dergi% 20% 20% 22Ankara% 20Cigdemi% 22/ adresinden ilgilendiğiniz
sayıyı tıklayarak okuyabilirsiniz. Eğer açılmıyorsa dosya adı üzerinde sağ klikle Yeni Pencerede Aç yapabilir, bilgisayarınıza
indirmek için aynı şekilde sağ klikle Hedefi Farklı Kaydet, yazdırmak için ise Hedefi Yazdır fonksiyonlarını kullanabilirsiniz.
◙
Bültenlerimiz dergi formatında tasarlandığından booklet olarak print alırsanız, 36 sayfalık bir dergi olarak okuyabilirsiniz.
◙
Ankara Çiğdemi’nin tüm sayılarını, medya destekçimiz www.fotogezgin.com sitesinden de takip edebilirsiniz…
Moderasyondan ____________________Eser SAKA
[email protected]
GEZMEK ve YAZMAK
Ankara Çiğdemi Dergimizin bu sayısının önsözü yazmak bu sefer bana düştü. Benden önceki
arkadaşlarımızın keyifli önsöz yazılarından sonra, ben de “Gezmek ve Yazmak” üzerine bir giriş yazısı
hazırlamak istedim.
Doğumunun 400. yılında, dünyaca ünlü seyyahımızı, UNESCO'nun Evliya Çelebi Yılı' ilan ettiği, içinde
bulunduğumuz bu 2011 yılında, ilk aklıma gelen “Gezmek ve Yazmak” konusu oldu.
50 yıl boyunca, dünyanın yarısını at sırtında bir baştan bir başa dolaşan seyyahımız, bizim gibi
gezmeyi, gezdiği yerleri yazmayı sevenlere hala ışık tutmaya devam ediyor. Yazdığı seyahatname ile
17. yüzyılı zamanımıza taşıyor. Hem de sanat, tarih, sosyoloji, psikoloji, felsefe ve daha nice alanı
içine alarak. O zamanın şartlarında, at sırtında 20 bin km. yapmanın zorlukları düşünüldüğünde, Evliya
Çelebi’nin bu amaçla nelerden vazgeçtiğini ve bu yolda ne çileler çekerek bu gezileri gerçekleştirdiğini
tahmin edebiliyoruz.
Bizler de gezmeyi ve yazmayı sevenler olarak Evliya Çelebi’nin yolunda adımlar atıyoruz. Gezmenin
çok kolaylaştığı günümüzde, ünlü seyyahımızın güçlüklerinin binde birini yaşamasak da, yine de
kendimizce, içinde bulunduğumuz yüzyılın izlerini, gelecek yüzyıllara bırakmaya çalışıyoruz.
“Gezmek” kelimesi her ne kadar bulunulan mekândan farklı bir yeri görmek olarak tanımlansa da, biz
gezginler için bu kelimenin altında saklı olan; gezilecek yerin tarihini sürecini öğrenmek, coğrafyasını
bilmek, kültürel birikimlerini tanımak, tarihi yerlerini keşfetmek ve daha birçok temadır. Tabii bu anlayış
beraberinde doğal olarak gezerken sadece “bakmayı” değil aslolan “görmeyi” gerektirir.
Gezgin gözüyle gezerken gördüğünüz her ayrıntı sizin için önemlidir. Bir başka gezginin o bölgede
daha önce gezmesi ve yazması hiç önemli değildir. Hatta sizin bile. Çünkü görmeyi bildikten sonra, her
görüşte ayrı bir gözle bakarsınız gezilen yere ve ayrı bir noktayı keşfedersiniz.
Bu bakış açısıyla gezilen yerlerden sonra gezginde bu birikimini muhakka k başka insanlara paylaşma
isteği başlar. Bu istek o kadar yoğundur ki, hemen kısa kısa kendinizce aldığınız notları düzenlersiniz.
Bu yetmez bu notları daha geniş kitlelerle paylaşma süreci yaşarsınız. Bunun için notlarınızı, önceki
birikimlerinizle harmanlarsınız ve yazı biçimine dökersiniz. Bu yazı içeriğinde, gezdiğiniz yer ile ilgili
sizin özel duygularınız, gözlemleriniz de bulunur. Sonrasında gezdiğiniz yerlere ait yazılarınızı
çevrenizle paylaşırsınız.
Bir gezgin için işte böylesine iç içe geçmiş, ayrılmaz iki daire gibidir “Gezmek” ve “Yazmak”.
Birbirinden kolay kolay ayrılmazlar. Birbirlerini beslerler.
Gurur duyduğumuz gezginimiz “Evliya Çelebi’nin dünyaca kutlamalarının yapıldığı bu yılda, bizler de,
bu yüzyılın gezmeyi ve yazmayı sevenleri olarak;
“Haydi yine yollara düşelim gezelim, görelim ve yazalım”
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı: 12, Nisan 2011)
Kısa/Kısa _____________________________________________
“Eğitimin Başkenti Ankara”
Cafe Rosso’da Yılbaşı
Yemeği
28 Ocak’ta bir aray a geldiğimiz
Tunalı Hilmi Caddesi’ndeki
Caf e Rosso’da gecikmiş bir
y ılbaşı yemeği y edik.
Üy elerimizden Gülcan Acar,
Sultan Sarı v e Acar Şensoy’un
İtaly a’dan f oto-sunumlarıy la
renklendirdikleri gecey e 25
civ arında üy emiz katıldı.
IC Galeri’de Dünya
ressamları konuk olmaya
devam ediyor…
Grubumuz üy elerinden Meral
Dinçer’in yönettiği İbrahim
Çeçen Vakf ı’na bağlı IC Galeri,
bu sezon f arklı ülkelerin
sanatçılarını ağırlıy or.
Birçok üyemizle uzun bir
süreden beri ilk kez bir araya
gelirken bazı üy elerimizle de ilk
kez bu v esiley le tanışma f ırsatı
bulduk.
Ülke Mutfakları 3; İran
Tehran Restoran
Pakistan v e Çin restoranlarıy la
başlay an ülke mutfakları
turumuzun üçüncü durağı İran
Mutf ağı oldu. 26 Şubat 2011
tarihinde Kızılırmak Sokak’ta
bulunan Tehran Restoran’daki
buluşmamıza 20 kadar üyemiz
katıldı.
Çok samimi bir hav ada geçen
y eme esnasında grubunuz
üy elerinden Timur Özkan,
Belkıs Ceyla Çetinsoy v e Olcay
Özgen İran f otoğraf larından
oluşan sunumlar yaptılar.
Ülke mutfaklarını gezmey e
önümüzdeki ay larda da farklı
ülkelerin restoranlarıy la devam
edeceğiz…
Ömer Faruk Gençkaya
taraf ından kaleme alınan ve
TEV v e VEKAM taraf ından
y ay ınlanan “Eğitimin Başkenti
Ankara” adlı kitabın İngilizce
baskısının tanıtımı v e “Çağdaş
Türkiy e’nin Oluşumunda Eğitim:
Belgeler v e Görsel Anılar II”
sergisinin açılışı 4 Mart 2011
tarihinde Çengelhan Rahmi Koç
Müzesi’nde gerçekleştirildi.
Açış konuşmasını Kültür Eski
Bakanlarından Prof . Talat
Halman’ın y aptığı v e Türk
Klasik Müziği’ne Bir Dokunuş
adlı bir mini konserin sunulduğu
etkinlik bir koktey l ile sona erdi.
Prof. Dr. Orhan Kural’ın
Çevre konferansları devam
ediyor
Kırgız Ressam Momunbek
Astar’ın sergisinden sonra
Bulgar ressam ve
heykeltıraşları ağırlay an
galeride 3 Mart akşamı Kazak
ressamların sergisi açıldı.
Türkiy e Gezginler Kulübü
Derneği Kurucu Başkanı v e
tanınmış çevre gönüllüsü Prof.
Dr. Orhan Kural 3 Mart günü
geldiği Ankara’da “Çev re”
konulu üç konferans v erdi.
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı: 12, Nisan 2011)
İlk yurt dışı sergimizi ABD’de
açıyoruz…
ABD’de f aal TAAA (Turkish
American Association of
Alabama Derneği ile Ankaralı
Gezginler Grubu’nun birlikte
düzenlediği “Turkey, through
Lenses” Fotoğraf Sergisi 2-8
Nisan tarihleri arasında
Birmingham’da
gerçekleştirilecek.
Türkiy e’nin tanıtımına da katkısı
olacağına inandığımız sergi içi
başv uran 63 üy emize ait 700
civ arında f otoğraf arasından
titizlikle seçilen 32 fotoğrafçıy a
ait 62 fotoğraf ın y er alacağı
serginin ABD’nin v e düny anın
başka kentlerinde de
tekrarlanması planlanıy or.
Sergiy le ilgili ayrıntılı haber v e
f otoğraf ları gelecek say ımızda
bulabilirsiniz…
Ankara Üniversitesi
öğrencileri “Kurtuluş
Yolu”nda
ANKAMER taraf ından
düzenlenen öğrenci gezilerinin
ikincisi 18 Martta “Kurtuluş
Y olu” olarak adlandırılan
Alagöz, Malıköy, Polatlı,
Duatepe ve Kartaltepe y öresine
y apıldı. Timur Özkan’ın
rehberlik y aptığı v e 50’den f azla
öğrencinin katıldığı gezi
kapsamında Sakary a Mey dan
Sav aşı’nın karargah ve lojistik
merkezleriy le cephe hattı
gezildi.
Gezgin Gözüyle 2011
“start” aldı…
Korosu 17. yy bestelerinden
oluşan bir konser v erdi.
Ankaralı Gezginler Grubunun
geleneksel fotoğraf sergilerinin
6.sı için hazırlıklar başladı.
Kasım v eya Aralık ay ında
Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde
düzenlenmesi planlanan ve
koordinatörlüğünü Emel
Aşkın’ın üstlendiği bu seneki
serginin seçici kurulunda Ahmet
Y ay, Olcay Özgen v e Vedat
Biner görev alacaklar.
Türkiy e Gezginler Kulübü
Derneği’nin düzenlediği 3.
Ev liya Çelebi Gezi Y azısı
Y arışması’nın sonuçları Nisan
ay ında açıklanacak.
Gezginlerin ve gezi
yazarlarının piri Evliya Çelebi
doğumunun 400. yılında
çeşitli etkinliklerle anılıyor…
İstanbul Üniv ersitesi Edebiy at
Fakültesi Tarih Araştırma
Merkezi taraf ından düzenlenen
“Evliy a Çelebi’nin 400. Y ılı
Münasebetiy le Seyyahlar v e
Sey ahatnameler” konulu
seminer 23-23 May ıs
tarihlerinde gerçekleştirilecek.
Gezgin, gezi y azarı Buket
Uzuner’in girişimiyle Türkiye
PEN Y azarlar Derneği
taraf ından organize edilmesi
söz konusu olan “Bir Edebiy at
Türü olarak Gezi Edebiy atı”
temalı bir başka seminerin de
14 May ıs’ta yapılması
bekleniy or.
Üyelerimizin bize ulaşan
etkinliklerinden:
UNESCO’nun 2010/2011
y ıllarında anmak üzere
belirlediği düny anın çeşitli
ülkelerinden 63 bilim, kültür ve
sanat insanı arasında
Türkiy e’den iki isim yer alıy or;
100. ölüm y ıldönümü nedeniy le
2010’da anılan Türk Müzeciliğin
önemli isimlerinden Osman
Hamdi Bey ve 2011’de
doğumunun 400. y ıldönümü
kutlanacak olan ünlü gezginimiz
Ev liya Çelebi.
Bu bağlamda düzenlenen ilk
etkinlik Fatih Üniv ersitesi Tarih
Bölümü’nün 10 Mart’ta
gerçekleştirildiği “Doğumunun
400. Y ılında Ev liy a Çelebi
Sempozy umu” oldu.
Bu toplantıy ı, Çelebi’nin
memleketi Kütahy a’da 23- 26
Mart tarihleri arasında Valilik
taraf ından düzenlenen “Ev liya
Çelebi Sempozy umu” izledi.
Bilkent Üniv ersitesi Türk
Edebiy atı Merkezi taraf ından 22
Mart’ta düzenlenen
“Doğumunun 400. Y ılında
Ev liya Çelebi Ankara’da” adlı
toplantıda ise Prof. Dr. Semih
Tezcan v e Dr. Nuran Tezcan’ın
konuşmalarından sonra Ankara
Dev let Klasik Türk Müziği
> Üy emiz Düş Hekimi Y alçın
Ergir’in, Sanatçı Ley la
Tav şanoğlu ile birlikte
hazırlay ıp sunduğu “Evet
Sevdik” adlı müzikli gösteri, 14
Şubat’ta Hacettepe Üniv ersitesi
Kültür Merkezi’nde bir kez daha
Ankaralılarla buluştu.
> Grubumuz üy elerinden
Gülcan Acar’ın “Sarı Sıcak
E mek” adlı f oto-sunumu 5.
Sami Güner Kupası’nda büy ük
ödülü pay laştı…
> Üy emiz Tuba Ev ren; 4
Şubat’ta ODTÜ Mezunları
Derneği’nde gerçekleştirilen bir
etkinlikte; Sırtçantalılara Y emen
f otoğraf larını sundu,
gözlemlerini anlattı…
> Koordinatörlüğünü üyemiz
Mustaf a Aslan’ın y aptığı v e
Koru Kiwanis Derneği
taraf ından düzenlenen “Mülteci
Çocuklar” konulu üçüncü
f otoğraf sergisi 1-7 Mart tarihleri
arasında Çağdaş Sanatlar
Merkezi’nde açıldı.
> Editörlüğünü üyelerimizden
Murat Özsoy ve Necati
Ekmekçioğlu’nun yaptığı İDV
Özel Bilkent İlköğretim Okulu
öğrencilerinin gezi y azılarından
oluşan kitap 23 Nisan’da
okur/gezer gençlerle
buluşacak…
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011)
Üyelerimiz ____________
Güneş DEMĐRBAŞ [email protected]
Gezmek,
bana hayat
veriyor…
Güneş Demirbaş kimdir? Ne iş yapar?
Neden gezer? Gezmekten ne anlar?
1982 Zonguldak doğumluyum. Baba taraf ım
Traky alıdır v e kökleri Makedonya’y a uzanır,
anne taraf ım Doğu Karadenizlidir v e kökleri
Kafkasya’y a uzanır. ODTÜ İnşaat Mühendisliği
bölümü 2005 lisans, 2009 y üksek lisans
mezunuy um. Gezmey e merakım çok küçük
y aslarda başladı. İçimde gezmeye karşı hep bir
enerji v ardı v e o enerji üniv ersiteye ayak adim
atmaz patladı. Türkiy e’nin değişik bölgelerini
gezmey e üniv ersitede başladım. Y ine
y urtdışına üniv ersitedeki ilk y ılımda çıktım.
Annem bana hamile iken çok seyahat etmiş.
Kim bilir gezmeye merakım belki de o nedendir.
Bir gittiğim yere tekrar gitsem bile o gün çok
mutlu olurum. Gezmek bana hayat v eriyor.
Gideceğin yerleri nasıl seçiyorsun? Nereleri
gördün ve nereleri görmek istiyorsunuz?
Gideceğim yerleri 2-3 ay önceden kafamda
belirlerim. Daha sonra bir plan hazırlarım.
Elimden geldiğince planlı gezmey e çalışırım.
Ay rıca görev icabı da çok geziy orum. O
nedenle y aptığım işi çok seviy orum. Hem is
y apıy orum hem de değişik yerleri görme ve
değişik insanları tanıma f ırsatım oluyor.
Gezmey e Av rupa’dan başladım. İlk y urtdışı
sey ahatimi üniversiteden bir y akın arkadaşımla
beraber y aptım. Almany a’da bir gençlik
kampına gitmiştik. Giderken uçak y erine treni
tercih ettik. Zaten bütçemiz kısıtlı idi. Interrail’le
28 günde, 61 tren v e 2 gemi yolculuğu y aparak
Y unanistan, Iİaly a, Avustury a v e Almanya’y ı
gezmiştik. Unutulmaz bir sey ahatti benim için.
Trenle sey ahat etmey i cçok severim. Bir
def asında Van Gölü Ekspresi’yle Van’a 35
saatlik bir yolculuk yapmıştım. Daha sonra y ine
gençlik kampı için Portekiz, Slov enya ve
İspany a’ya gittim. Is hayatına atılınca
Kazakistan, Liby a, Kanada v e Amerika gibi
ülkeleri görme f ırsatım oldu. Şu ana kadar 4
kıtada 16 ülkey i gördüm. Görmek istediğim
y erlere gelince. O kadar çok ki... Dünyanın her
köşesini görmek istiyorum. Aslında zamanla
f ark ettim ki kısa sey ahatler yeterli olmuyor.
Gezdiğiniz y erlerin kültürünü anlamanın en iy i
y olu orada hayatınızın bir kısmını geçirmeniz.
Güney Amerika’nın en güney noktasına gidip
oradan gemiy le Antarktika’y a geçmek
istiy orum. İzlanda’y ı merak ediy orum. İlerideki
planlarım arasında St. Petersburg’tan trenle
y ola çıkarak Büyük Okyanus’a ulaşmak v ar.
Ay rıca ileride 2-3 ay kadar bir vakit ay ırıp
Balkanları detay lı gezmek istiyorum.
Balkanlarda Osmanlı’nın izlerini aramak,
Atatürk’ün köyünü ziy aret etmek ve kendi
büy ükbabamın babasının doğduğu kasabay ı
görmek istiyorum.
Seni, önce kitaplarımızdaki yazılarından
tanıdık, yazmaya ilgin nereden
kaynaklanıyor?
Aslında çok y azmam. Beni yazmay a itecek bir
şey ler olmalı. Mesela Ankaralı Gezginlerin kitap
projeleri gibi, bu harika serinin ilk v e üçüncü
kitaplarında y azılarım çıktı. Daha sonra
Ortadoğu v e Mısır kitabında da y azdım. Tarihe
v e coğrafyaya çok ilgim v ar. Gördüğüm yerlerin
tarihi ile çok ilgilenirim. Y azılarımda tarihe v ar
coğrafy aya yer vermeye çalışırım. Bu hem
okuy ucuyu bilgilendirir. Hem de gezi yazısı
daha zengin bir hal alır.
Şimdi de grubumuzun ilk yurt dışı sergisinin
fikir babası ve ABD ayağının koordinatörü
oldun, bu fikir nasıl oluştu ve gelişti?
Birmingham, Alabama’ya 2009 y ılının sonunda
eşimle birlikte y erleştikten sonra Alabamalı
Türkler ile tanıştım. Aslında Amerika’daki
Türklere y aklaşmaktan çekiniy ordum. Malum
y urtdışındaki her cemiy ete güvenilmiyor.
Amaçlar farklı olabiliyor. Fakat Alabamalı
Türkler küçük bir topluluk. Tüm eyaletten 290
kadar üy esi var fakat aktif üyeler 40 kadar.
Topluluk küçük olunca kararlar daha hızlı
alınıy or v e insanlar daha çok şey paylaşıy or.
Düşündüm ki hem Alabamali Türklerin hem de
Ankaralı Gezginlerin hedef leri aslında
benzerlikler taşıy or. İki topluluk ta güzel
çalışmalara öncülük ediy or. Benim de aklıma
ortak bir f otoğraf sergisi geldi. Birmingham’da
“Birmingham International Center” diy e bir
örgüt v ar. Her y ıl bir ülkey i “spotlight” seçiy orlar
v e Alabamalılara o ülkeyi tanıtacak etkinlikler
y apıy orlar. 2009-2010 Eğitim ve öğretim y ılı
içinde Türkiy e’yi seçtiler. Fotoğraf sergisi
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011)
projesine hem “Birmingham International
Center” hem de Alabamalı Türkler çok sıcak
baktı. Tabii ki Ankaralı Gezginler de buna sıcak
bakınca ortaya böyle güzel bir proje çıktı. Ben
de buna v esile olduğum için çok mutluy um.
Gez/Dinle
Belkıs Ceyla ÇETĐNSOY [email protected]
Birmingham nasıl bir yer? Üyelerimize
Birmingham ve çevresinin ilginç olabilecek
yerlerini kısaca anlatır mısın?
Alabama, Amerika’da “redneck” eyalet olarak
bilinir. Y ani bizim tabirimizle ‘’kro’’. Amerika’da
“Deep South” (Derin Güney ) diy e bir tanım
v ardır. Derin Güney ’de ağır bir İngilizce
konuşulur, hay at Amerika’nın diğer bölgelerine
göre daha ağır akar. Y emek alışkanlıklari
f arklıdır. Birmingham Alabama’nın en büyük
şehridir. Bu bölgey e ilk y erleşim, 1860’lı y ıllarda
şu anki Mountion Brook kasabasına olmuştur.
Bölge “British” kökenli göçmenleri almıştır bunu
civ ardaki kasabaların isimlerinden
anlay abilirsiniz. Birmingham çevresinde üç şirin
kasaba vardır: Mountion Brook, Crescent v e
English Village. Birmingham’ın çok derin v e
utanç verici bir siy ah tarihi v ardır. Y irminci
y üzy ılın özellikle ilk yarısında Alabama’da v e
Amerika’nın güney ey aletlerinde yaşayan
siy ahlar çok acı çekmiştir. Bu Amerika’nın
tarihine bir utanç tablosu olarak işlenmiştir.
Birmingham bu acıların en ağır şekilde
y aşandığı bir şehirdir. Şehir merkezindeki
Human Rights Müzesi bu tarihi gözler önüne
seren v e görülmesi gereken bir y erdir. Alabama
ey aletinin başkenti Montgomery ’dir,
Birmingham’ın arabay la iki saat kadar
güney indedir. Sivil sav aş öncesi Amerika kuzey
v e güney olarak ikiye ayrıldığında Montgomery
Güney Konf ederasy onu’nun başkenti ilan
edilmiş. Hala o dönemin Beyaz Saray ’ı
Montgomery ’de bulunmaktadır. Alabama’nın
oky anusa kıy ısı olan tek bölgesi Mobile Bay ve
doğusundaki Florida sahilleri dünyanın en
muhteşem sahillerindendir. Sahil şeridi beyaz
kumdan oluşmaktadır ve pek çok hayvan
türünü barındırır. Sahil şeridine y aklaştıkça
sanki kendinizi Af rika’nın balta girmemiş
ormanlarında hissedersiniz. Harika bir doğası
v ardır. Birmingham’ın doğusundaki Georgia
ey aletinin başkenti Atlanta güney ey aletlerinin
en büy ük şehridir. Birmingham’in 3,5 saat
batısındaki Memphis, Elvis Presley’in yaşadığı
eğlenceli bir şehirdir…
AHİBBA
matar u nar
“Vay be Araplar bu işi becermiş!”
Kazım Koyuncu
Antaky alı sekiz gençten oluşan grubun çıkardığı ilk
Arapça etnik rock albümü v ar karşınızda. Grubun adı
olan “Ahibba” dostlar anlamınday mış; albümün adı
olan “matar u nar” ise y ağmur ve ateş demekmiş.
Suriy e’nin bazı bölümleri ile Hatay, Adana v e Mersin
y örelerinde konuşulan bir Arapça (Nusay ri) lehçesiy le
y azılmış sözler y anında, Türkçe parçalar da var
albümde. Otoritelerce grubun müziklerindeki rock tınısı
y eterli görülmemekle birlikte, ülkemizde Arapça
söy ley en ilk rock grubu olmaları nedeniyle dikkat çekici
bulunuy or. Elektrogitar ile kanun, cümbüş, ud ve ney
sentezinden oluşan orkestraları mevcut. Beğeniyle
dinlediğim Bisten Vrud = Çiçek Bahçesi adlı
parçalarına ait video klipe TRT Müzik kanalında denk
gelebilirsiniz:
http://www.ahibba.org/ahibba-bisten-vrud-cicekbahcesi-trt-muzik-canli.html#more-300
Rock müziğin protest duruşuna uygun şekilde Filistin
v e Irak üzerine eleştirel parçalarıy la, göç gibi
toplumsal sorunlara değindikleri besteleri var. Neşid El
Tahrir = Kurtuluş Marşı ise 2011 y ılı ilk aylarının
gündemine uy gun düşen bir beste. Konserlerinde
oldukça geniş bir y elpazede, Arapça, Türkçe, İbranice,
Lazca, Kürtçe ve Ermenice parçalar seslendiriy orlar.
“Sınırlar ını güneşin çizdiği bir dünya özlemiyle
söylenecek daha çok şarkı var.” diyen grubun, müzik
örneklerini dinley ip albümünü satın alabileceğiniz web
sitesi için tıklay ınız:
http://www.esenshop.com/detail.aspx?id=61417
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011)
.
Objektif ______________________________ Gülcan ACAR
gulcanacar78 @gmail.com
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011)
Balık Gözü Prag, 2009
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011)
Dünyadan __
Melih ERĐŞ [email protected]
Tebriz, İlklerin Şehri
Tebriz, İran’da Doğu Azerbay can eyaletinin
başkentidir. Türkiye sınırına uzaklığı 320
km.dir. Nüfusu 3 mily on sınırına gelmiştir.
Gelişme ve modernleşme y önünde şehir
y eniden
yapılandırılmay a
başlanmış.
Modernleşme çalışmalarını görmek Tebriz’e
v erilen önemi de yansıtmaktadır.
Tebriz'in tarihsel geçmişi konusunda tartışmalı
f ikirler v ardır. Bazı tarihçiler M.Ö sine kadar
giden bir geçmişten bahseder, bazı tarihçilere
göre ise Tebriz'in önemli dönemleri İran'a
İslamın
gelişiyle
başladığını
söy lerler.
Arkeolojik kazılara göre ise Tebriz'in 5 bin y ıllık
bir geçmişi olduğu ortaya çıkarılmıştır.
Tebriz'i İslamcı güçlerin işgal edişi 642
y ılındadır. Moğol işgalinin y ıkmadığı birkaç
şehirden biri olarak da Tebriz şanslı
y erlerdendir. Moğol işgalinden sonra Saf ev iler
dev rinde Tebriz bir süre için İran'ın başkenti
olmuştur. Arg-e Tebriz isimli Tebriz kalesi bu
dönemden günümüze kadar kalabilmiş eserler
arasındadır.
Tebriz’in tarihte bir çok misaf iri olmuştur.
Kimileri buray ı başkent seçerken kimileri de
geçici olmuşlar. Kimdi bunlar; Abbasiler,
Sasaniler, Araplar, Selçuklular, Timur, Moğol,
İlhanlı, Osmanlı, Safev iler…
Tebriz'deki birçok tarihi eser, şehirde yaşanan
depremlerle y ıkılmış ve kaybolmuştur. Safev iler
döneminden sonra gelen İlhanlılar, Kaçarlar
döneminde gene başşehir olarak kalmıştır. Bu
dönemlerde Osmanlı v e Rus ordularının sık sık
akınlarına uğramıştır.
Son 100 y ılda Tebriz'in İran tarihinde önemli
rolü olmuştur. 1906 y ılındaki Anayasal
hareketlenmede siyasi hareketin merkezi
durumunda olmuştur. 1950 y ılındaki petrolün
millileştirilmesi hareketlerinde ve 1978 y ılından
itibaren y aşanan İslam Devrimi sırasında da
Tebriz hep önemli bir merkez olmuştur.
Tebriz'in bulunduğu coğrafy a nedeni ile, İran'ın
batı kapısı olarak görülür bu y üzden birçok
modern y apı v e etkinlik, İran’da ilk olarak
Tebriz’de y apılmıştır v eya görülmüştür. Bu
y üzden çoğu Tebrizli İran'ın ilk modern hayata
geçen şehri olarak görürler:
İran’da 1811'de ilk matbaa ev i, 1888 de ilk
modern okul, 1900 da ilk sinema salonu, 1900
da ilk telef on santralı, 1906 da ilk ticaret odası,
1923 de ilk ana okulu, 1924 de ilk işitme
engelliler okulu, 1926 da özel dahi çocuklar
okulu v e bunların y anı sıra; ilk belediy e, şehir
meclisi, Belediy e saray ı, ilk polis teşkilatı, ilk
madeni para darphanesi, ilk genel kütüphane,
ilk tiyatro v e tiyatro grubu, ilk modern f abrika,
ilk kadın derneği v e ilk öğrenci y urdu bunların
hepsi İran’da ilk Tebriz’de hay ata geçirilmiştir.
Tebriz'in ilginç özellikleri arasında birçok şair
y etiştirmiş olması da v ardır. Tebriz y etiştirdiği
şairler için özel bir Şairler Me zarlığ ına sahiptir.
Şairler Anıtı (Megberet-ol Şoara) İran'ın
y etiştirdiği birçok şairin v e önemli insanın
mezarının bulunduğu y erdir. İran’ın çağdaş
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011)
büy ük şairi Şehriyar’ın mezarı da burada y er
almaktadır.
bölümünde ise Tebriz’in y akın tarihine ait siyasi
olay lardan f otoğraf lar v e belgeler görülebilir.
Tebriz sokaklarında dolaşmaya başladığınızda
tarihe y olculuk da başlamış demektir. Şehir
planını gösteren haritanız
v e f otoğraf
makinenizi y anınıza almay ı unutmay ınız.
Gezilebilecek önemli y erler arasında; Tebriz
Kalesi (Erg-e-Tabriz), Rob-e-Raşidi, İtfaiy e
Kulesi, Tebriz Belediy e Saray ı (I. Düny a Sav aşı
zamanında Almanlar taraf ından y apılan),
Meşrutiy et Müzesi,
Azerbay can Müzesi,
Senceş Müzesi, Şehriyarın Müzesi, Un İbn Ali
Anıtı, Ferdowsi Lisesi, Gök Mescid, Alişah
Camisi, Tebriz Ulu Camisi, Tebriz Kapalı
Çarşısı (Rasta Bazaar), El Gölü (Şah gölü),
Kandov an (1 saatlik uzaklıkta)
Mescid-i Kabud (Gok Mescid) 1465 y ılında y apılmış
olan Gök Mescid (Masjid-i Kabud) geçirdiği birçok
depremden sonra harabe haline gelmiş ancak iy i bir
şekilde restore edilmiştir. Caminin içinde v e dışındaki
çiniler güzelliğini hala korumakta v e bu camiy e
“İslam’ın Turkuv azı” adının
v erilmesini haklı
çıkartmaktadır.
Tebriz sokaklarını gezmek için f azla zaman
ay ıramayacaksanız, bunlardan bir kaçını
seçerek bu şehrin tarih dokusu v e y aşamı
hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz.
El-Gölü (Şah-Gölü): Büy ük bir hav uz
ortasında bir binadır. Binanın y apılış tarihi
bilinmemektedir.
Ancak
Abbas
Mirza
zamanında restore edilmiş ve 1931 y ılından
itibaren genel mesire y eri şekline dönüşmüştür.
Bu mesire y eri, ferah yeşil bir alana sahiptir.
Kapalı Çarşı (Rasta Bazaar) İçinde 7000 den f azla
dükkan, 24 çarşı v e kerv ansaray y er alan Pazar
Doğunu en önemli alışv eriş noktalarından biridir.
İstanbul’da ki kapalı çarşının daha egzotik, daha y erel
v e daha kalabalık bir şekli Tebriz’de ki kapalı çarşıdır.
İran’daki benzerlerinden çok farkı y oktur. Ama batılılar
v e bizler için çok egzotik bir hav ası v ardır. Bu çarşının
labirent gibi y ollarında kendinizi kay bedip, herhangi
sokağa sapıp gezin. Y orulduğunuzda önünüze
mutlaka bir çay hane çıkacaktır. Burada İran Çay ı
içerek dinlenin, etraf ınızdaki kişilerle Türkçe olarak
sohbet edebilirsiniz.
Tebriz kenti İran'da y aşay an 25 mily on Azeri için
kültürel ve ekonomik başkenttir. Şehirde tamamen
Türkçe konuşuluy or olması Türk turistler için oldukça
rahatlatıcı bir unsurdur. Tebriz’de hiç y abancı
olmadığımız bir ö zellik karşımızda beliriv eriyor. Tebriz
insanı cana y akın v e son derece konukseverler. Hele
ki Türk olduğunuzu öğrendiklerinde de her türlü
Tebriz Kalesi (Arg-e Tabriz) Tebriz’de ki en
y ardımı y apmay a çalışıy orlar. Sokaklarda dolaşırken
önemli tarihi eser Tebriz kalesidir (Arg-e
uğradığın ız bir lokanta, kahvehane y a da yol sormak
Tabriz). Bu kale, tamamı tuğla ile örülmüş bir
için
bile sohbet ettiğinizde muhakkak sizi misaf ir
y apıdadır. Aslen, 500 y ıl kadar önce y ıkılmış
etmek istiy orlar. Hay ır cev abı da oldukça kırıcı
olan bir caminin yerine y apılmıştır. Kalenin bir
olmaktadır onlar için. Bu cana yakınlık karşısında
adı da eski caminin adına gönderme y apılarak
nasıl hay ır denir ki zaten. Sıcakkanlı insanların
Mescid-i Alişah - Alişah Camisidir. Kalenin
y aşadığı her köşesinde Türk tarihinin v e kültürünün
içinde sadece çok y ıkık bir haldeki mihrap
izlerini
göreceğiniz Tebriz’e gitmenizi öneririm.
görülebilir. Y üksek surların bir zamanlar idam
Tebriz’e Türkiy e’den karayolu, demiryolu v e hav ay olu
cezalarının inf az edilmesinde kullanıldığı
ile ulaşabiliriz. Doğubay azıt’tan kalkan otobüslerle de
söy lenir.
kolay lıkla Tebriz’e ekonomik y önden ulaşmanız
Azerbaycan Müzesi Tebriz’de ki A zerbay can Müzesi oldukça kolay dır.
de görülmey e değer y erler arasındadır. 1957 y ılında
y apılmış ve daha sonra 1962 y ılında y enilenmiştir. Vize y ok! Sadece pasaport yeterli, ulaşım da kolay .
Müzede bulunan Etnolojik eserler bölümünde bölgede Daha ney i bekliy orsunuz. Tebriz’den y olunuz geçsin,
y aşay an
çeşitli
göçebelerin
ve
kabilelerin buradan İran’ın derinliklerine de doğruda bir kapı
giysilerinden, eşyalarından örnekler v ardır. Arkeolojik açmış olursunuz…
eserler bölümünde 4 bin y ıldan öncesine kadar giden
çeşitli tarihi buluntular sergileniyor. Anayasal Devrim Farklı rotalarda buluşmak üzere, hepiniz
sev giy le kalın.
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011)
Tadı Damağımda
Erdem ENGĐN [email protected]
Gökteki Tüm Elmalar Buraya Düşmüş
Olmalı…
Elma Sarhoşluğu…
Daha önce elmalı içeceklerden sadece elma
suyunu bilirdim, şarabı ve brendisiyle
tanışmam Normandiya’da oldu.
Elma
sarhoşluğu da bu olsa gerek… 40 km’lik “Elma
Şarabı Rotası”nı (Route du Cidre) takip
ederken görüntüden sarhoş olmadıysanız,
galetin yanında gelen elma şarabı “cidre”
çarpıyor sizi, yok o da etkili olamadıysa
yediklerinizi sindiresiniz diye içtiğiniz elma
brendisi
“calvados”ta
kesin
takılıp
kalıyorsunuz.
“Cidre” yani elma şarabı bu bölgenin
geleneksel içkisi. Çok eskilerde şaraptan sonra
en çok tüketilen içkiymiş, sonraları yerini biraya
kaptırmış. Sekten tatlıya değişik şeker
oranında ve alkol derecesinde tipleri var.
Gazlısı da mevcut. Krepçilerde hala geleneksel
seramik fincanlarda sunuluyor. Bana fazla asitli
ve şekerli geldi, pek sevemedim ve tercihimi
“calvados”tan yana kullandım.
Calvados (Kalvados diye okunuyor) aslında
Normandiya’da bir bölgenin de adı. Daha
sonra adını yörenin en popüler içkisine vermiş.
“Kahve-konyak” siparişi burada yerini “kahvecalva”ya bırakmış. Öyle ki yıllar önce
Normandiya’da sade kahve, şekersiz kahveyi
değil, yanında kalvados olmadan istenen
kahveyi ifade edermiş. Elma şarabının iki defa
daha fermante edilmesiyle elde ediliyor, yani
alkol oranı yüksek. En genci iki yıllık. Tabii
yıllanmışı
makbul.
Yıllandıkça
renk
koyulaşıyor, tat olgunlaşıyor ve fiyat artıyor.
Yediklerimi
nasıl
sindiririm
diye
düşünmüyorsunuz, ne kadar yerseniz yiyin,
söylüyorsunuz bir kalvados, kolayca sindiriliyor
yedikleriniz… Buralara taşınmaya değer bir tat
bence, sindiremediklerimiz için…
Normandiya gezisini planlarken bu kısmı
atlamışım. Nasıl olmuş bilemedim? Programda
orta çağ şatoları var, çıkarma sahilleri var,
deniz fenerleri turu var, gel-git gözlem noktaları
var, hatta deniz gittiğinde yere yapışmış
teknelerle verilecek pozlar bile belli ama elma
bahçeleri yok!!! Belki de araştırırken okudum
ama anlamadım, önemsemedim. Burada
sağım, solum, önüm arkam elma bahçesi…
Amasya’dan sonra bu kadar elmayı bir arada
ilk defa burada gördüm diyebilirim. Tabii bu
durum
tüm
logolara,
hediyeliklere,
kartpostallara, yiyecek ve içeceklere yansımış
tüm Avrupa şehirlerinde olduğu gibi, değerlerini
paraya yine çok güzel çevirmişler. Kaldığım
birkaç gün boyunca elma yedim, elma içtim,
elma kokladım, elma müzesi diye bir şey
varmış, gördüm ve “Masallardaki tüm elmalar
buraya düşmüş olmalı herhalde” diyerek
güldüm…
Buranın elması meşhur ama Normandiyalılar,
tuzlu tatlara ve tereyağına da çok düşkünler.
Fransa’da tereyağı tüketiminin en fazla olduğu
bölge burası. Orta ve güney Fransa’da tatlı
olarak yenen krep burada Kuzey Fransa’da,
Normandiya’da tuzluya dönüşüyor ve adı
“galette” oluyor. Elmalı krep, turta tüketimi
tahmin edebileceğiniz gibi fazla ama galet de
pek bir meşhur. Ben yine de tercihimi elmadan
yana kullanıp sizlere tereyağlı elma tatlısı tarifi
vermek istiyorum. Pratik, ekonomik ve leziz…
2 kişiye 1 elma hesabıyla kişi sayısına göre
yeterli sayıda –tercihen- ekşi elma soyulur,
elma oyacağıyla çekirdeği çıkarılır ve elmalar
dairesel olarak 1 cm kalınlığında doğranır.
Teflon tavaya 1 elmaya 1 çorba kaşığı tereyağı
olacak şekilde tereyağı konur. Yağ eriyip iyice
kızınca elmalar tavaya alınır ve üzerine 1
çorba kaşığı toz şeker ile 1 çay kaşığı tarçın
ilave edilip altlı üstlü güzelce kızartılır. Kızaran
elmalar servis tabağına alınarak vanilyalı
dondurmayla servis yapılır. Yemek yapmaya
çok fazla vakit ayıramayanlar için bu Fransız
tatlısı ideal ve aslında şaşırtıcı… Yerken “Bu
pratikliğe bu lezzet” diyerek gökteki elmanın bu
defa size isabet edip tabağınıza düştüğüne
inanacak ve gülümseyeceksiniz…
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011)
D O S Y A - D O S Y A - D O S Y A- D O S Y A - D O S Y A- D O S Y A - D O S Y A
Gezgin Gözüyle
41. YILINDA KADDAFİ’NİN LİBYA’SI
Metin ve Fotoğraflar:
Nedim Ozan TEKİN
Olcay ÖZGEN
2011
D O S Y A - D O S Y A - D O S Y A- D O S Y A - D O S Y A- D O S Y A - D O S Y A
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011)
Libya Har itası (1.Tripoli, 2.Ghadames, 3.Sebh a, 4.Bingazi)
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011)
KADDAFİ’NİN LİBYASINDA BİR HAFTA
29 Ocak – 5 Şubat 2011
T.H.Y . İstanbul - Tripoli y olculuğuz üç saat sürdü. (1941 km) Y olculuk boy unca içimizde biraz korku, biraz da hey ecan
v ardı. Y urt dışı gezilerinin zaten bu y önünü çok sev iyorum. Kişi ne kadar hazırlık y aparsa yapsın, ne kadar bilgili giderse
gitsin, daha önce görmediği bir y eri göreceği için, nelerle karşılaşacağını bilmediği için garip bir hey ecan kaplıy or içini. Bu
y azıda çok fazla ansiklopedik detaya girmemey e çalışacağım. Daha çok bu ülkede yaşadıklarımızı, duy gu v e
düşüncelerimizi paylaşmay a çalışacağım.
Hav aalanından çıkar çıkmaz sizi hurma ağaçlarıy la birlikte M. Kaddaf i resmi karşılıy or. Hazırlıklı olun! Zira bu resimlerden
ülke içerisinde bir hay li göreceksiniz. “Demokrasi Halkı Eşek Yerine Koymaktır” sözünün sahibi v e 41 y ıldır iktidarda olan
Kaddaf i egemenliğini v e gücünü ülkeyi gezdikçe daha iy i hissedeceksiniz.
Tripoli Havaalanı
Liby a olarak bildiğimiz bu dev letin asıl adı “El Cemahiriye El Arabiyye El Lubiyye El Şabiyye El İştirakiyye El Uzma”, y ani
“Liby a Arap Halk Sosy alist Cemahiriy esi”. Biz yine bu yazı boy unca kısaca Libya diyelim. Biraz Akdenizli, biraz Arap,
biraz Osmanlıdır Liby a. İki önemli şehir olan Trablus v e Bingazi’nin Türkiye için başka bir önemi de sav aştığı cepheler
arasında y er almasıdır.
Liby a bay rağı yeşil renkten oluştuğu için, ülkede yeşili çokça göreceksiniz.
Af işlerde, reklam panolarında ve binalarda…
Akdeniz kıy ısında bulunan bu ülke doğusunda Mısır, batısında Cezay ir v e Tunus, güneyinde
Nijer v e Çad, güneydoğusunda Sudan ile komşu olan bir Kuzey Afrika ülkesidir. Haritada
görebileceğiniz gibi gezi rotamız sırasıy la Trablus, Ghadames, Sebha v e Bingazi.
Liby a komşu ülkelerine v ize uy gulamadığından, Liby a içerisinde bu ülkelerden vatandaşlar görmek çok alışıldık bir durum.
Gezimiz boy unca iletişim kurduğumuz insanların ülkelerini not ettik v e toplam y irmi ülkeden insanla tanıştığımızı gördük.
Bu ülkeler: Türkiy e, Sudan, Gana, Mali, Hindistan, Ginebisao, Çad, Çin, Brezily a, Belarus, Fas, Tunus, Cezay ir, Mısır,
Pakistan, Galler, İngiltere, Filipinler, Bangladeş v e Senegal.
Bu gezide de her zaman olduğu gibi başucu kitabımız Lonely Planet – Libya. Ülkeye gitmeden önce biraz bilgi sahibi
olmakta fay da v ar. Ülkenin para birimi Liby a Dinarı (LD), Liby a Dinarı’nın kuru Dolar’dan daha düşük, TL den ise daha
y üksek. Y aklaşık olarak 1 LD = 0.8 USD = 1.2 TL
Hav aalanında pahalı olur, şehirde daha ucuz olur düşüncesiy le az miktar LD ediniyoruz USD karşılığında. Ancak Liby a’da
böy le bir durum söz konusu değil. Her y erde para değişim oranları birbirine çok y akın. Şehirde bazı bankamatiklerden de
VISA kartıy la LD çekmek mümkün. Ancak, bazı ATM’lerden VISA logosu olmasına rağmen para çekemedik. Ülkede
Cuma ve Cumartesi resmi tatil, Pazar ise haftanın ilk iş günü.
Tripoli Hav aalanından çıkarak ülkenin havasını teneffüs ediy oruz. İnsanlarla iletişim kuruy oruz, taksicilerle konuşuyoruz
derken Ali ismindeki bir şoföre kanımız ısındı v e onunla şehre gitmey e karar v erdik. Lonely Planet 10 LD demesine
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011)
karşılık biz ancak 15 LD’y e pazarlık y apabildik. Şof ör Ali 22 y ıllık Peugeot marka aracıy la bizi Atlas Oteli’ne y ani (Fındık
Atlasa) getirdi. Bu otelin iki kişilik odası 45 LD. Daha lüks bir otel isterseniz etrafta bulmak çok zor değil. Ancak fiy atlar 200
LD’y e kadar çıkmakta.
Liby a’da kişi isimleri konusunda sıkıntı çekmey eceksiniz. Öy le ki ülkenin %90’ını Ali, Hasan, Hüsey in, Muhammet gibi
bildiğimiz isimler oluşturmakta.
Hav aalanına iner inmez dikkatimizi çeken bir diğer nokta ise taksilerin siyah bey az olması. Taksilerin dört çamurluğu
bey aza boyanmış. Zamanla bu görünüme alışıy orsunuz.
Trablus traf iği karışık görünse de y ay alara büy ük bir say gı v ar. Karşıdan karşıy a geçişlerde şaşırtıcı bir şekilde size y ol
v ermek için metrelerce önünüzde araçlar duruy or v e siz geçiy orsunuz.
Tripoli, Taksi
Liby a insanı sıcak, iletişimi kuvvetli v e her an size y ardıma hazır. Ay rıca f iy atları da çok y üksek söy lemiy orlar; y ani
turistlere y üksek fiy at söy leme alışkanlığı henüz gelişmemiş. Sadece tek bir sorun v ar- İngilizce… İngilizce bilen kişi say ısı
çok az. İşte tam bu sırada yanınızda götürdüğünüz Türkçe-Arapça sözlük çok işinize y aramakta.
Fındık Atlas’ın odalarını inceliy oruz f iyat kalite oranı iy i olduğu için y erleşmeye karar v eriyoruz. Odamıza y erleştikten v e
kısa bir süre dinlendikten sonra sabırsızlıkla kendimizi şehre atıy oruz.
Akşam saatlerine doğru f otoğraf çantalarımızı da y anımıza alarak şehir merkezine doğru y ürüyüşe çıkıy oruz.
Şehir merkezinde görülmesi gereken yerler Y eşil Mey dan, El-Hamra Saray ı (Al-Saray a Al-Hamra), Cemahiriye Müzesi,
Balık Hali, Trablus Mey danındaki İtalyan Katedrali (şu an camii olarak kullanılmakta), Türk Çarşısı (Souq al-Turk). Şehrin
biraz dışında ise Leptis Manga (Trablus’un 100 km doğusu) v e Sabratha (Trablus’un 60 km batısı) antik kentleri.
Liby a’nın her şehrinde olduğu gibi Tripoli’de de bir Türk lokantası mevcut. Y eşil Mey dan’da sorarsanız size tarif edebilirler.
Ülkenizden kilometrelerce uzakta kendi ülkenizin y emeklerinden y iyebilirsiniz.
Peki, neden Türk lokantasına gitme gereği duy duk? Çünkü Libya mutfağı biraz zay ıf. Liby a’nın en meşhur y öresel yemeği
Kuskusi olarak adlandırılan, ince bulgur (irmik vey a buğday) ile birlikte soslu kuzu (dev e) etinden oluşan y emektir. Naneli
y eşil çay ise burada çok sev ilen bir içecek, ancak şeker atılmış bir şekilde servis ediliy or. Bunların dışında bazı
lokantalarda acılı nohut çorbası bulabilirsiniz. Ay rıca, şehir içindeki küçük dükkânlarda sıcak sıcak mini pizzalardan
yiy ebilirsiniz.
Liby a halkı çok sıcak v e içten davranıy or bize. Özellikle Türkiy e ve Türk insanı çok seviliy or. Bunda Türk firmalarının
y apmış oldukları kaliteli işler v e Türk dizileri çok önemli rol oy namakta. Türkiye’deki televizy on kanallarında oy nay an
birçok dizinin Arapça dublajlı halini Liby a’da izlemek mümkün.
Liby a’da yaşayabileceğiniz en büy ük sorun Liby a Polisi. Ülke polisi bir turizm firmasıy la gelmeyen, y anında y erel rehberi
olmay an turistlere alışık değil. Hele bir de prof esyonel f otoğraf makineleriy le fotoğraf çekiy orsanız hem tüm dikkatleri
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011)
üzerinize çekiy or hem de polislere dert anlatmak zorunda kalıy orsunuz. Çok büy ük sorun olmasa da, pasaportunuzu
gösterip İngilizce bilmeyen Liby a polisine açıklama yapıp onları ikna etmey e çalışarak, gereksiz zaman kay bı v e stres
y aşay abiliyorsunuz. Bu nedenle yanınızda bir sözlükle gezmeniz hay ati önem taşımakta. Benim tavsiyem dikkat
çekmeyecek büyüklükte bir fotoğraf makinesi ile çalışmanız v e mümkün olan y erlerde kendinize bir rehber tutmanız.
Trablus’taki ikinci günümüzün akşamında Y eşil Mey danda tripod ile f otoğraf çekerken hemen bir ekip arabası ile birkaç
siv il polis geliy or. Biz de hey ecanla derdimizi anlatmaya çalışıy oruz v e bizi sonunda anlıy orlar. Ama ilerleyen günlerde bu
kadar anlay ışlı olmay acakları kesin…
Tripoli, ElHamra Sarayı
Tripolide Osmanlı’nın izlerini görmek mümkün, ElHamra Saray ı bunlardan birisi. Osmanlı’da sürgün şehridir Liby a. Fizan’a
giden gelmez. Saray ın içinde kesinlikle görmenizi tavsiye edeceğimiz Cev arihiye Müzesi bulunmakta. Müze dört kattan
oluşmakta, giriş ücreti ise 6 LD.
İkinci günümüzde şehir merkezindeki çarşıları, ElHamra Saray ını v e Cemahiriye Müzesi’ni ziy aret ediyoruz. Ay rıca
v aktiniz varsa Leptis Manga ve Sabratha antik kentlerini de ziy aret etmenizi öneririm.
Daha sonra ertesi sabah Ghadames şehrine gitmek için araç ayarlamaya çalışıy oruz. Şehir Merkezinde taksi, minibüs
v eya otobüs bulabileceğiniz uf ak bir alan v ar. En mantıklısı kendinize özel bir taksi kiralamak. Çünkü Libya’da benzin çok
ucuz 0.2 LD yani 0.25 TL. 10 TL ile y aklaşık 50 litre benzin alınabiliy or bu ülkede. 100 LD ye bir taksi ile anlaşıy oruz v e
sabah 7 de otel lobisinde bekleyeceğimizi söyley erek ayrılıy oruz.
Liby a’da karşılaşacağınız en büy ük sorunlardan bir diğeri ise insanların dakik olmamaları, sabah 8’e kadar şof örü
bekliy oruz ama kimse gelmiy or. Çünkü şof örümüz uyumay ı tercih etmiş. Böy le şey ler için hiç canınızı sıkmay ın çünkü
bunlar Liby a’da çok olağan durumlar. Moralimizi bozmuyoruz v e tekrar terminal bölgesine giderek aynı f iyata başka bir
araç bularak bir saat rötarlı bir şekilde Ghadames şehrine doğru yola çıkıy oruz.
Ghadames, Tripoli şehrine 750 km uzaklıkta bir şehir. Ülke sınırları içerisinde çok az trafik tabelası v ar, hız limiti kav ramı
çok y aygın değil. Araç ne kadar y apabiliyorsa o kadar hızlı gidiliy or. Y olların durumu f ena değil. Güvenli bir şekilde sağ
salim Ghadames şehrine v arıy oruz. Y ol boyunca koyun sürülerine, deve sürülerine, çöldeki “Sand Dune”lara
rastlay abilirsiniz. Mola v ererek f otoğraf çekebilirsiniz. Ghadames kenti stratejik önemi f azla olan bir kent, Cezay ir v e
Tunus sınırına çok yakın.
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011)
Tripoli’den Ghadames’e giderken
Kente girmeden önce ıssız çölde sizi bir polis merkezi karşılıy or, turist olduğunuzu belirterek pasaportlarınızı
v eriyorsunuz. Kaydınızı y apıy orlar. Mümkünse pasaport f otokopileri üzerine y azı y azdırarak imza v e kaşe basmalarını
sağlay ın. İlerley en günlerde işinize y arayabilir.
Bu polis merkezi bana Dino Buzzati’nin Tatar Çölü romanın ı hatırlatıy or. Y alnızca kahramanımız Giov anni Drogo’nun
y erini Amir Ef endi Refik alıy or. Ancak sev indirici bir durum, polislerin hiç rüşvet istememesi. Böy le bir durumla bu ülkede
hiç karşılaşmadık. Ama siz Türkiy e’den götürdüğünüz uf ak tef ek hediy eleri verebilirsiniz. Bu durum samimi bir ortam
y aratmakta f aydalı olabiliy or.
Ghadames şehrine giriy oruz, şehir çok egzotik bir yapıy a sahip, ilk başta biraz ürküyorsunuz ama zaman geçtikçe
alışıy orsunuz ve size sıcak gelmeye başlıy or. Şehir içindeki Old City düny a mirası listesinde. Old City iy i korunmuş v e
hala koruma çalışmaları dev am ediyor bazı y erlerde.
Y alnız buray a da yerel rehbersiz girmeniz y asak. Rehberimiz Muhammed Ali, İngilizce biliyor (telefon bilgisi aşağıda
mev cut). Rehberimiz bizim adımıza polisten izin alarak Old City y e götürüy or. Daha sonra da çöle gidiyoruz. Çöle gitmek
için 4X4 bir araç kiralay arak safari y apabilirsiniz, ancak Liby a ehliy etine sahip olmanız gerekmekte. Bu nedenle araçları
şof örü ile birlikte kiralıy orsunuz. Bir günlük araç bedeli 50 LD – 75 LD arasında değişebilir.
Ghadames Tuareglerin say ıca fazla olduğu bir şehir. Tuaregleri giy inişlerinden rahatlıkla tanıy abilirsiniz. Genellikle
y üzlerini mavi peçeyle örterler. Erkeklerinin daima peçeli gezmesine rağmen kadınları hiç y üzlerini kapamazlar.
Tuareglerin y apmış olduğu el işi ürünleri Ghadames’te bulabilirsiniz.
Ghadames kentinde birçok otel var, bunlardan birine y erleşiy oruz. Otelimizin adı Funduq Kasser el-Deawan. Resepsiy on
görev lisi Hüsey in Tunuslu, çalışmak için Ghadames şehrine gelmiş… Kendisi İngilizce bilmese de biraz Fransızca, biraz
Arapça ile anlaşıy oruz. Odalar temiz, otel sakin v e huzurlu.
İki gece bu otelde kaldıktan sonra Sebha şehrine gitmek için bir Mercedes Vito kiralıy oruz. Gece yola çıkıy or sabaha
Sebha’y a v arıy oruz. Ücreti ise 200 LD.
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011)
Ghadames, Old City
Ghadames, Şehir Merkezi
Ghadames, The Sahara
Ghadames, Old City
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011)
Ghadames, Derici Muhammed ve babası birlikte çalışıyorlar.
Ghadames, Old City
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011)
Ghadames’deki polis kontrollerinde daha önce polis kontrolünde imza attırdığınız pasaport f otokopilerini
gösteriy orsunuz.
Bu şehirde birçok market mevcut, Dolar bozdurabileceğiniz dükkanlar da mevcut. Şehrin içinde muazzam bir camii
v ar. Ayrıca şehre 3 km uzaklıkta Tuneen köyünü de ziy aret etmeyi unutmay ın. Şehirdeki Tunus lokantasında kuskus
v e nohut çorbası y emey i de tabii...
Old City y akınlarındaki bir dükkanda Muhammed ve babasının deri dükkanına misaf ir oluyoruz. Muhammed
tuareglerin y aptığı el ürünlerini satıy or ve kendisi de deve derisinden ay akkabılar imal ediy or. (Adres ve tel bilgisi
aşağıda mevcut)
İki gece bu kentte kaldıktan sonra Sebha kentine doğru şof örümüzle y ola çıkıy oruz. Ghadames - Sebha arası 900
km’yi geçkin. Sabah kente giriyoruz. Şoförümüz Muhammed bizi bildiği bir Türk lokantasına götürüy or. Lokanta
açılana kadar araç içerisinde uy uy oruz. Lokanta açılıy or… Hataylı ustalarımız burada lokanta açmış, bizi çok güzel
ağırlıy orlar. Kahvaltı yaptıktan sonra şehir turu için yola koy uluyoruz.
Makinemi çıkardım, ilk f otoğraf ımı çektim ve arkamda bir siv il… Çektiğim f otoğraf ı kendisine göstererek y ola devam
ediy oruz, ancak 5 dakika sonra arkamızda lüks bir polis arabası, siyah bey az… Önce Merkeze götürülüyoruz, oradan
da istihbarat teşkilatına. Elimizdeki tüm belgeleri, pasaportları, f otokopileri, otel v e y emek f aturalarımızı, uçak
biletlerimizi v eriy oruz. Hepsinin fotokopisini çekerek kalın bir dosy a y apıy orlar, v esikalık fotoğraf veriy oruz, derdimizi
anlatıy oruz, sadece turist olduğumuzu başka bir amacımız olmadığın ı anlatıy oruz. Ve sonunda hurma ikramı ile iki
saat zaman kay bederek serbest bırakılıy oruz. Polislerin size inanması için v erdiğiniz belgeler çok önemli, otellerden
aldığın ız f aturaları, müze giriş biletlerinizi, restoran f aturalarınızı, uçak biletlerinizi y anınızdan ay ırmay ın.
Liby a polisi serbest gezen turistlere alışık değil, ülke çok içine kapanık, özellikle de Sebha kenti. Az miktarda turist
geliy or, onlar da turla gruplar halinde geldiklerinden, biz İngilizce konuşan ve ellerinde büyük makineler olan iki adam
olarak çok dikkat çektik v e bizim farklı bir amaç için geldiğimiz sandılar. Bu y orucu ve stresli maceradan sonra burada
bir daha hiç f otoğraf çekmiyor, hatta makineleri çantamızdan bile çıkarmıy oruz.
Liby a’ya gelirseniz bu şehre gelmenize gerek y ok. Çok f azla görülecek bir y er yok. Ancak Sebha’ya 200 km uzaklıkta
çölde bulunan Ubari göllerini ziy aret edebilirsiniz. Biz Sebha’ya zorunlu olduğumuz için geldik. Bingazi’ y e gitmek için
kullanacağımız uçak Sebha’dan kalkıy ordu. Bu uçak biletlerini Ghadames’ten almıştık. Ghadames kentinde
hav aalanı bulunmasına rağmen uçuş sef erleri çok az olduğu için zamanlama olarak bize uymamıştı. Sebha – Bingazi
arası Liby a Hava Y olları ile 75 LD. Ülke içinde iki tanınmış hav a y olu şirketi v ar. Birisi Libya Hav a Y olları diğeri ise
Buraq Air. Bu f irmaların Kaddaf i’nin oğullarına ait olduğunu Liby a v atandaşlarından öğreniy oruz. Uçağımız 4 saat
rötarla kalkıy or, ancak Liby a insanı buna hiç karşı çıkmıy or. Her şey olağan gibi davranıy orlar, stres y ok, problem
y ok bu ülkede.
Gece Bingazi’y e v arıy oruz. Otelimize y erleşiy oruz. Hav a alanı ile şehir merkezi arası 10 LD. Havaalanında
tanıştığımız Liby alı gençler bizi otelimize kadar bırakıy orlar. Liby a insanı çok sıcak v e misafirperv er. Bu şehir size
güv en v e huzur v eriyor. Otelimize y erleşiy oruz ve huzur içinde uyuy oruz.
Bingazi, Liby a’nın ticaret merkezi, başkent olmamasına rağmen Tripoli’den daha gelişmiş v e modern bir görünümü
v ar. Lüks oteller dikkat çekmekte. Akdeniz kıy ısında bir y ürüy üş y apıy oruz. Daha sonra bir Libyalıy la tanışıy oruz,
kendisi İtalya’da eğitimini tamamlamış bir mühendis, şimdi Bingazi’de y aşıy or v e bir Türk ortağı v ar. Herhangi bir
ihtiy acımız olup olmadığını sorarak bizi gideceğimiz yere bırakıy or. Ay rıca Türkiye’y e götürmemiz için de Liby a
hurması alıp bize hediy e ediy or. Tabii ki tüm ısrarlarımıza rağmen bize hiçbir şey ödetmiyor. Kendisine teşekkür
ediy oruz.
Daha sonra hatıra olarak Liby a bay rağı almay a koyuluy or v e bir dükkân buluy oruz. Bay raklarımızı alıy oruz, dükkân
sahibi y ine ince bir şekilde bizim misafir olduğumuzu v e para alamay acağını söy lüy or. Biz de hay retler içinde
bay raklarımızı alarak gezimize dev am ediyoruz.
Bingazi de Tripoli gibi bir sahil kenti, Türkiy e’de göremediğimiz büyüklük v e kalitede balık çıkarılıy or denizden.
Aky adan Lambukay a kadar her balık v ar Liby a denizinde. Türkiye’nin Akdeniz kıy ılarından neden bu hayvanların
çıkmadığını merak ederek, hay retler içinde kendimizi bir balık lokantasında buluy oruz. Bunu denizin temiz tutulması
v e avcılığın hala geleneksel y öntemlerle, uf ak teknelerle ve şnorkelle dalarak y apılmasına bağlıy oruz. Öyle ki
denizlerde bir trol bile göremiyorsunuz, gördükleriniz sadece mavi boyalı uf ak balıkçı tekneleri.
Bu balık çeşitlerini görebilmek için Tripoli kıy ılarındaki balık satış merkezine uğramanızı ısrarla tav siye ederim. Çok
temiz v e düzenli bir balık hali burası. Çeşit çeşit ve renk renk balık mevcut. Ayrıca balık halinde kullanılması için kar
üreten büy ük konteynerler v ar. Balıkçılar, balıklarının bozulmaması için ihtiyaç duydukları karı buradan temin
ediy orlar. Balık Hali müdürü Fawzi Shadi Bey bize tesisi gezdiriy or, biz de f otoğraf larını çekiyoruz-tabii ki fotoğrafları
gönderme sözü ile... Ve Türkiy e’ye gelir gelmez f otoğraflarını y olluyoruz. Bu önemli çünkü sizden sonraki gezginlere,
f otoğrafçılara kapı açacak, onların iletişim kurmalarnı kolaylaştıracaktır…
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011)
Bazı aksilikler y aşadıy sak da Liby a’dan olumlu duy gu v e düşüncelerle ay rılmak için Bingazi Hav aalanına gidiy oruz.
Liby a Hav aalanlarında Duty Free mağazalar y ok. Hediy e alma işini son ana bırakırsanız alacak hediy e
bulamay abilirsiniz. Bu nedenle ülkedeki müze girişlerinde satılan orayla ilgili magnetlerden, Ghadames şehrinde
Tuaregler’in y apmış olduğu deri el emeği ürünlerden ve Libya hurması satın alabilirsiniz.
Üzerimizde kalan son Liby a Dinarlarını (kendimize biraz hatıra ay ırdıktan sonra) dolara çeviriy oruz hav aalanında.
THY uçağımıza binerek İstanbul’a doğru y ola çıkıy oruz. Bingazi – İstanbul arası 1395 km v e seyahat 2 saat sürüyor.
Liby a sizleri bekliy or hem de Türkiye’ vatandaşlarına v izesiz...
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011)
Sık Kullanılan Kelimelerin Arapça Karşılıkları:
Otel = Fındık
Hav aalanı = Matar
Çocuk/Çocuklar = Tıf ıl/Etfal
Y ol = Tarik
Köy = Kariye
Bir = Vahit
On = Aşaratün
Elli = Hamsin
Y üz = Mietün
Fotoğraf = Suret
Teşekkür ederim = Şükran
Çok Teşekkür Ederim = Şükran cezila
Merhaba = Ehlen v e Sehlen
Günay dın = Sabahül Hay r
Şehir Merkezi = Medine
Çarşı = Souq
Araba = seyyare
Uçak = Tayyare
Yanınızda olması gerekenler:
-
Arapça-Türkçe v e Türkçe-Arapça sözlük
500 USD Nakit
Türkiy e’den ufak hediy eler (çocuklar için kalem, silgi, vs) (büy ükler için lokum, şeker vs)
Pasaport f otokopileri (birden fazla)
Adres ve Telefonlar:
Ghadames, Yerel Rehber Muhammed Ali: 091.365 01 15, 092.601 69 92
Ghadames, Libya Hava Yolları Şubesi: Muhammed Saied, 091.488 76 29
Ghadames, Hediyelik Eşya (Derici Muhammed ve babası)
Ben Y edder Shop For Traditional Leather Hanicraft Near the museum, Ghadames, Liby a
Mmkkyy2004@y ahoo.com , +218 92 609 28 18
Ghadames, Şoför Muhammed: Tel: 091.415 75 84
Funduq Atlas, Tripoli
Adres: Omar Al Mokhtar Street (yeşil meydandan taksi ile 2LD)
Tel: +218 21 333 68, 092 537 31 65, 092 355 47 10
E-posta: [email protected]
Fiy at: (Single room with double bed) 45 LD
Funduq Kasser el-Deawan, Ghadames
Fiy at: (Single room with double bed) 50 LD
Tel: 091 8295922, 63350 (Ghadames küçük bir şehir olduğundan sorarak rahatlıkla bulunabilir)
Funduq African Tourist, Bingazi
Sulieman ElFassay, 092 750 92 23, 092 874 31 01, SuliemanElFassay @yahoo.com
Tel: 3380445, 3380444 Sharia al-Jezay ir street
Fiy at: (Single room with double bed) 50 LD
Bingazi Balık Restoranı
Bala Beach Frish Fish and Grilled restaurant
091.376.4045, 091.382.2855 Sedi Ekrabiesh – Sea Road
Bingazi, Türkiye Başkonsolosluğu
Tel: 218.61.223.0003, E-posta: [email protected]
Trablus, Türkiye Büyükelçiliği
Tel: 22.360.15.60, E- posta: trabluskons @hotmail.com
Tripoli Balık Hali Müdürü (Fawzi Shadi)
Tel: +218.92.536.78.47
E-posta: y [email protected]
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011)
Tripoli, Bakır Ustası
Bingazi, gece
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011)
Gez/Oku
Timur Özkan [email protected]
THE BEST AMERİCAN TRAVEL WRITING
THE BEST TRAVEL WRITING
True Stories From Around the World
Her say ıda değişik y azarlara ait gezi kitaplarının tanıtımını
y aptığım bu bölümde, ilk kez İngilizce kitaplara yer v ermemin
nedeni, bu iki kitabın “Ankaralı Gezginler” v e “Gezgin Gö züy le”
serisinden çıkardığımız ortak kitaplarımıza büy ük bir benzerlik
göstermesi. Her iki kitap ta 25-35 gezi yazarının kaleme aldığı
v e düny anın f arklı y örelerine ait gezi anılarından v e
izlenimlerden oluşuy or v e dizi halinde y ay ımlanıy or. Mariner
Y ay ınev i taraf ından çıkarılan “The Best American Trav el Writing dizisi 2000 y ılından beri y ay ınlanıy or
v e her y ıl farklı bir konuk editör taraf ından hazırlanıy or. Kitabın konuları ABD’nin v e dünyanın f arklı
y örelerinden seçilmiş v e Amerika’nın popüler gazete v e dergilerinin gezi y azarlarından taraf ından
y azılmış. 2005’den beri her y ıl yay ınlanmakta olan Trav elers’Tale Y ay ınev i’nin The Best Trav el Writing”
dizisi ise yay ınev inin üç editörü taraf ından hazırlanıy or. Dizinin 2006 kitabında İstanbul’da bir Kürt
gencine aşık olan Kaliforniy alı Sanatçı Trici Venola’nın kaleminden bir Türkiy e yazısına da y er
v erilmiş…
GÖÇMEN KUŞUN KAN ADINDA
Orhan Kural, 228 Sayfa, Han Yayınları
Bugüne kadar tam 12 gezi kitabı y azan v e üç gezi kitabının da editörlüğünü
y apan Prof. Dr. Orhan Kural’ın son kitabında; Hint Oky anusu’nda küçük bir
ada olan Renion’dan Orta Amerika’y a, Sibirya’nın özerk cumhuriy etleri Altay,
Hakasya v e Tuv a’dan Adriy atik kıy ılarına, Af rika’nın batısındaki Cibuti’den
adını ilk kez bu kitapta duy duğumuz Senegal açıklarındaki Y eşil Burun
Cumhuriy eti’ne kadar düny anın birbirinden ilginç coğrafyaları gezgin gözüy le
tanıtılıy or. “Gezen Adam” başlıklı önsözüne “Ne kadar gezen v arsa o kadar
mutlu insan v ardır. Y olculuk bir bakıma bir y ere gitmeyi planladığımız an
başlar. Sokağa çıkmak, ara sokaklara dalmak, araştırmak aslında
özgürlüktür, gezmek ise yeniden doğmak v e çoğalmaktır. Bir ülkeyi, bir kenti
bir hafta dolaşmak onlarca kitap okumak kadar eğitici olabiliy or…” diy e
başlay an Orhan Hoca bu inançla gezdiği y erleri aynı zamanda iflah olmaz bir
çev reci gözüy le de görüy or v e anlatıy or…
BİR SEYYAHIN KAYBOLMA KILAVUZU
Özcan Yurdalan, 214 Sayfa, Agora Kitaplığı
… Y olculuğumuz kısa sürdü. Bir gün kadar kısa. Bir türlü gelmek bilmey en
bahardaki erguv anların ömrü kadar kısa.
Ay rılırken, “Nereye gideceksin?” diye sordum.
“Ben hiç gitmem ki,” dedi.
“Hiç gitmedim, gitmek de istemem. Ben hep gidilen oldum. Belki de bu
y üzden, yolcuların hepsinden çok bilirim, hepsinden çok görürüm,
hepsinden çok anlarım…
Hep gidilen olduğum içindir ki, ben yery üzündeki bütün yollarım ve her
y olcu benim.” (Arka kapaktan)
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011)
Türkiye’ den _____________Timur ÖZKAN [email protected]
ÇANKIRI
UZAK ÇAĞLARIN YAKIN KENTİ
Ankara’daki Anadolu Medeniy etleri
Müzesini gezenler bilirler. Burada
sergilenen birbirinden değerli tarihi
eserler arasında özellikle dikkat
çeken bir v azo v ardır. “İnandık
Vazosu” olarak literatüre geçen bu
özgün Hitit
eseri,
Çankırı’nın
Büy ükhacıbey köyündeki İnandık
Höy üğü’nde bulunmuştur.
Çankırı’n ın tarihine ait bulgular elbette bir
kopy ası da Çankırı Müzesi’nde sergilenen v e
ay nı zamanda bir sanat eseri olan bu v azodan
ibaret değil. Paleolitik Dönem’e uzanan tarihi,
Helenistik Dönem’de bugünkü Sinop, Karabük,
Kastamonu ve Çankırı illerine egemen olan
Paf lagonya Krallığı’nın başkentliğini y apması,
Roma Dönemi’nde kendi parasını bastırması,
Çankırı’n ın zengin tarihinin bazı kanıtları
say ılabilir.
Çankırı’n ın
adının
sözcük
anlamının
çağrıştırdığı gibi çan v e kırla bir ilgisi y ok. Tiftik
v eya keçi anlamındaki Gangra sözcüğü,
zamanla değişikliklere uğray arak Osmanlı
döneminde Kengırı’y a v e Cumhuriy etle birlikte
Çankırı’ya dönüşmüş. Kızıl ırmak’ın kollarından
Tatlıçay’ın iki kenarında kurulan Çankırı’n ın
kent merkezi çay ın doğu taraf ında, Çankırı
Kalesi’nin eteklerinde gelişme göstermiş.
Eski Çankırı’nın merkezi konumundaki Büyük
Cami (Sultan Süleyman Camii) Kanuni Sultan
Süleyman’ın emriyle Sadık Kalf a taraf ından
y aptırılan bir Mimar Sinan dönemi eseri. Ulu
Cami olarak da anılan cami, eski bir Selçuklu
Camii’nin bulunduğu yere inşa edilmiş ve 36 y ıl
süren inşaatı 1558’de tamamlanabilmiş. Av lu
taraf ındaki kapısından
girdiğimiz
Büyük
Cami’nin
çarşı
taraf ındaki
kapsından
çıktığımızda karşımıza çıkan tarihi y apı
Çivitçioğlu Medresesi oluyor. Küçük bir
av luya açılan v e restore edilen iki katlı y apı
halen kültür merkezi olarak kullanılıy or.
1754’de inşa edilen ahşap y apıdan şimdi ney
sesleri yükseliy or.
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011)
geçip / kamış sepetimizde bize kadar
gelecek / yumurtası, bulguru, / yaldızlı,
mor patlıcanları...
Gözlerimiz, parkın bir köşesinde, üzerinde bu
dizelerle birlikte usta şairimizin bir hey kelinin
v eya büstünün yer aldığı bir Nazım Hikmet
Köşesi arıy or. Artık resmi olarak da Nazım’ın
Türk v atandaşlığı iade edildiğine göre neden
olmasın? Böy le bir köşede ayrıca, Nazım’ın bu
hapishanede y atarken y aptığı v e halen
Ankara’daki “Galeri Z” koleksiy onunda bulunan
Çankırıl ı Fırıncı İbrahim Ef endi portresinin bir
tıpkıbasımı da sergilenebilir.
Eski kent merkezini gezerken Sefer Usta’da
y emek y emeden geçmek olmuy or. Çankırı’y a
gelen ünlülerin mutlaka uğradığı lokanta çarşı
içinde 5-6 masadan ibaret küçük bir mekan.
Y an masada bir milletv ekiliy le ay nı anda
ısmarladığımız “Takım
Y emeği”,
Çankırı
Mutf ağı’nın ana y emeklerinden oluşuyor.
Sarımsaklı et, cacık, kuru f asuly e, pilav v e
tatlının üstüne bir Çankırı geleneği olarak
“doğal soda niyetine” bamya ikram ediliy or.
Y emekten sonra kısa bir y ürüyüşle ulaştığımız
Saat Kulesi 19. yy’da yapılmış. İsv içre’den,
İnebolu y oluyla getirilen saati artık çalışmıy or
v e hatta kule de kaderine terk edilmiş
görünüy or ama etrafta y apılacak basit bir
düzenlemey le burada Çankırı’y a önemli bir
turistik merkez daha kazandırılabilir.
Tekrar gezimize dönecek olursak sırada, içinde
Çankırı Mü zesi’nin de bulunduğu 100. Yıl
Kültür Merkezi v ar. Arkeolojik eserlerin
sergilendiği bir müzenin, bir binanın üçüncü
katında y er alması olağan bir durum değil ama
Çankırı Müzesi mutlaka görülmesi gereken
çok değerli koleksiy onlara sahip. Müzede
sergilenen en önemli objeler; zengin bir cam v e
sikke koleksiyonu ile Çorak Y erler mevkiinde
bulunan v e 8 mily on y ıl öncesine tarihlenen fil,
gergedan, züraf a vb canlılara ait f osiller.
Müzenin Etnografy a bölümünde ise çeşitli
geleneksel giysiler v e eşy alardan başka
Kurtuluş
Savaşı
esnasında
İnebolu’dan
Kastamonu v e Çankırı y oluyla Ankara’y a
cephane taşıy an kağnılardan bir örnek
sergileniy or.
Çankırı’n ın y eni kent merkezi Anıt Alanı’nda
oluşmuş. Buradaki Karatekin Parkı bir
zamanlar Nazım Hikmet’in de y attığı v e
aşağıdaki dizelerinde Çankırı’y ı anlattığı
“Çankırı Hapishanesinden Mektuplar” adlı ünlü
şiirini y azdığı Çankırı Hapishanesi’nin y erinde
y apılmış.
… Bilmiyoru m, neden / aklımda hep /
ilkönce senden duyduğum / Çankırılı bir
cümle var: «Pamukladı mıydı kavaklar /
kiraz gelir ardından.» …
... Ve yerlilerin kavlince: / Altı tekmil tuz
madeni olduğundan / Yıkılacak Çankırı
şehri / Kıyametten kırk gün önce.
… Bugün Çarşamba: / — biliyorsun — /
Çankırı'nın pazar ı. / Demir kapımızdan
Sultan II. Abdülhamit taraf ından 1885’de
y aptırılan v e belediy e taraf ından restore edilen
tarihi Çamaşırhane binası, zaman zaman kına
gecesi v b toplantıların düzenlendiği bir sosy al
merkez olarak işlevini sürdürüy or.
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011)
1890 y ılında y apılan v e halen de Güzel
Sanatlar v e Spor Lisesi olarak kullanılan tarihi
Taş Mektep, 1925 y ılında Şapka Devrimi
nedeniy le Çankırı’y a gelen Atatürk’ü konuk
etmiş özel bir bina. Atatürk’ün kaldığı v e o
zamanki eşyalarıy la korunan sınıf ilgilenen
ziy aretçiler için açılıy or.
Buğday Pazarı mahallesindeki Hazimiye
Medresesi, Belediy e taraf ından Vakıf lar’dan
kiralanarak yöresel el sanatları merkezi olarak
düzenlenmiş. Buğday Pazarı Medresesi olarak
da anılan v e 18.yy’e tarihlenen iki katlı y apı
plan olarak Çiv itçioğlu Medresesi’ne benziy or.
Hazimiy e Medresesi’ne gidince görülmesi
gereken bir y er de yolun karşı taraf ındaki
Ahşap Çeşme. Bugün suy u akmıy or v e hatta
y ıkılmay a y üz tutmuş olsa da ahşap bir çeşme
her zaman görülebilecek bir y er değil…
Çankırı Belediy esi’ne bağlı Prof. Dr. Kamil
Rıfkı Urga Çankırı Araştırmaları Merkezi aynı
zamanda Çankır ı’nın tarihi, arkeolojisi v e
kültürünün sergilendiği bir kent müzesi
niteliğinde…
Halen restorasy onu dev am eden v e y akın
zamanda açılacağı anlaşılan tarihi Karataş
Hamamı’nı v e etrafta restore edilen bazı
geleneksel Çankırı ev lerini gördükten sonra
kent merkezinden ayrılıy oruz.
Eski kütüphanenin restore edilmesi v e otantik
eşy alarla tefriş edilmesiyle düzenlenen Çankırı
Yaran Evi, Y aran geleneğinin y aşatıldığı bir
mekan. Müzik v e eğlenmenin y anı sıra
toplumsal day anışma v e yardımlaşma amaçlı
bir toplantı olan Y aran Meclislerinde kadınlar
y ok ama turistik gösteriler herkes taraf ından
izlenebilir. UNESCO’nun somut olmay an
kültürel miras listesine girmeyi başaran Y aran
meclislerinin bir diğer özelliği geleneksel
y emeklerin bir arada tadılması.
Selçuklular döneminde Şif ahane v e Darülhadis
olarak y aptırılan, zamanla Şif ahane’si y ıkılan
v e Darülhadis kısmı günümüze ulaşan tarihi
Taş Mescit, bölgenin ilk hastanesi kabul
ediliy or. 1235’de Selçuklu Hükümdarı 1.
Alaeddin Keykubat taraf ından Çankırı Atabey i
(Valisi)
Cemaleddin
Ferruh’a
yaptırılan
şif ahanenin yanına 1242’de bugün Taş Mecit
olarak anılan Darülhadis eklenmiş.
Taş Mescit’in zengin taş işlemeleri arasında tıp
bilimini sembolize eden birbirine sarılmış iki
y ılan dikkat çekiy or. Çankırı Müzesi’nde
gördüğümüz v e Eczacılığı sembolize eden,
etraf ına y ılan sarılmış kupa da burada
bulunmuş. Taş Mescit ay nı zamanda Çankırı
Kalesi’nin en güzel göründüğü y er.
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011)
Onların hey ecanı gezi ekibimize de yansıy or v e
Ömer Faruk Ery ılmaz, öğrencilerin doldurduğu
el arabalarını sürerek onlara y ardımcı olurken
Çankırı Belediy esi Basın Y ay ın Halkla İlişkiler
Müdürü Ethem Y enigürbüz kazı çalışmalarının
geçmişini özetliy or.
Çankırı’n ın
mutlaka
görülmesi
gereken
y erlerinden bir diğeri ise il merkezine 20 km
uzaklıktaki Tuz Mağarası. Hititlerden bu y ana
tuz çıkarılan kay a tuzu ocağında boşalan
galeriler sergi, konser vb kültürel amaçlarla
kullanılıy or.
Çankırı Fatihi, Danişmentli Emir Karatekin’in
türbesinin de bulunduğu v e halen mesire y eri
olarak kullanılan Çankırı Kalesi’ne y ürüyerek
de çıkmak mümkün ama arabayla gitmek daha
kolay . Kalenin y apım tarihi bilinmiyor ama
burada Roma/Bizans dönemlerine ait bazı
eserler bulunduğu için tarihinin çok gerilere
uzandığ ı tahmin ediliyor.
Bir Çankırı gönüllüsü v e Çankırı Postası
sitesinin editörü Ercan Şeker’in rehberliğindeki
Çankırı ge zimizin son durağ ı Çorak Yerler
Kazı Alanı oluyor. Burada halen devam eden
kazılarda, Çankırı Mü zesi’nde gördüğümüz
f osillerin nasıl çıkarıldığına tanık oluy oruz.
Ankara Üniv ersitesi’nin genç öğrenciler v e
deney imli hocaları, başarılı bir kazı sezonunun
sonunda buldukları y eni fosilleri gururla
gösteriy orlar.
Çankırı’n ın ilçelerinden Ilgaz kış turizmiyle,
Kurşunlu ise Çav undur beldesindeki termal
tesisleriyle turizme ilk açılan y erler oldular.
Bayramören y amaç paraşütüy le şimdilik
sporcuları ilçeye çekmey e başladı.
Sıra, Tuz Mağarası’y la bir ölçüde tanınmakla
birlikte sahip olduğu tarihi v e kültürel
değerleriy le keşf edilmey i bekley en Çankırı’nın
merkezinde… Hititlere uzanan geçmişinden
dolay ı tarihsel açıdan “Uzak Çağların”,
Ankara’y a yakınlığından ötürü de coğraf i
açıdan “Yakın Kent” olarak tanıtılan Çankırı,
ilgiy i f azlasıy la hak ediy or.
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011)
Ankara’dan ______________Sergen
ÇĐRKĐN [email protected]
Karargahtepe’den Çankaya’ya
Ankara’da Atatürk’e Ev Sahipliği Yapmış Tarihi Mekânlar
Ankara’da doğmayanlar için ne zordur bu
şehirde y aşaması. Kışları kuru bir ayaz, y azları
ise çekilmez bir derttir Ankara onlar için. Oysa
bu kent üç dev re başkentlik etmiş Firigli
Midas’tan, Galat krallarına v e Selanikli Kemal’e
kadar pek çok kahramanın gözdesi olmuştur.
Çünkü Ankara demek ay nı zamanda Anadolu
demektir. Bunu çok iy i kavray an İsmet paşa v e
arkadaşları Meclis’e bir önerge sunmuş v e
önerge 27 no’lu kararla kabul edilmiştir. Artık
genç dev letin başkenti Ankara’dır. İşte bu
y üzden Ankara’y ı anlayabilmenin en iy i y olu
Cumhuriy et Dev ri mekânlarından geçer. Bir
Cumhuriy et Kurumu olan Ankara Üniv ersitesi
de belirtilen sebeple, Ankara’nın başkent
oluşunun 87. y ılı etkinlikleri kapsamında bu
mekânlara bir gezi düzenledi.
Katılımcılarla 12 Ekim Salı günü saat 09.30’da
Rektörlük bahçesinde toplandık. Amacımız
Atatürk’e ev sahipliği yapan mekânları
gezmekti. Göky üzü kapalıy dı v e y ağış
nedeniy le
gezinin
iptal
olmasından
korkuy orduk.
Başlangıç
noktamız
Karargahtepe’deki
Ziraat
Mektebi
oldu.
Araçlardan iner inmez bina etraf ında toplandık.
Duy duğum kadarıy la mektep aslen iki katlı olup
taş cephe süslemelerine sahipmiş. Fakat
durum bugün böyle değil.
Günümüzde Meteoroloji Genel Müdürlüğü
olarak kullanılan bina pek çok müdahale
görmüş v e özgün y apısını y itirmiştir. Binay la
ilgili daha ilginç bilgiler de mevcut. Kurtuluşun
ilk sesi bu binadan y ükselmiş ve tüm
Anadolu’y a y ay ılmış. Öyle ki Halide Edip’in
başkanlığında kurulan Anadolu Ajansı ilk
y ay ınlarına bu binada başlamış.
Atatürk’ün kullandığı oday sa aynen korunmuş.
Biz de bu oday a çıkıp mekânı inceledik. Oda
oldukça dar grubumuz ise tam aksine
kalabalıktı, bu y üzden küçük bir kargaşa
y aşadık. Ardından dönüş için aşağıy a inip,
Müdürlük
görev lilerinden
hav a
durumu
hakkında bilgi aldık. Gün boyunca y ağış
olmadığını öğrendikten sonra sabahtan beri
süren endişemiz son buldu. Böylece rahatlıkla
gardaki direksiy on binasına vardık.
Bilindiği üzere 20. asrın ilk y ıllarında Anadolu
işgal güçleri v e onlara y ardakçılık eden
çetelerin elinde pay edilmişti. O y ıllarda
Karargahtepe şehre bir hay li uzak v e
sav unmasız kalıy ordu. İşte bu y üzden
Atatürk’ün şehre daha yakın olan direksiy on
binasına taşınması kararlaştırılmıştır.
Y apı iki kattan teşekkül eder v e buna ilav en
içinde bir de çatı katı barındıran üçgen alınlı bir
kuley le desteklenmiştir.
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011)
19.yy ’da
Bağdat
demiryolunun
yapımı
sırasında inşa edilen bina 1964’te müze haline
getirilmiş. Millet Meclisi’nin açılış kararı da y ine
bu binada alınmış. Binanın üst katında
Atatürk’e v e Fikriy e Hanım’a ait odaları
görebilirsiniz.
Binanın az ilerisinde ise
Atatürk’ün y urt gezilerinde kullandığı bir v agon
y er almakta. Vagon Atatürk’e sadece y aşarken
eşlik etmekle kalmamış, ölümünün ardından
naaşı da Ankara’ya yine bu vagonla getirilmiş.
Vagonda en çok dikkatimi çeken şey satranç
takımı oldu. Her zamanki gibi radyo v e sigara
da y anında y er alıy ordu.
Çif tlikteki bir diğer durağımız ise Atatürk
Kolibası oldu. Söğütözü koruluğunda inşa
edilen bina oldukça mütevazı boy utlarda v e
sade bir görünümdedir. Binanın bulunduğu
koruluk bugün halen mesire y eri olarak
kullanılmaktadır. Burada piknik masaları,
çardaklar v e küçük büf eler bulabilirsiniz. Etraf
temiz v e bakımlı bir durumdadır. Bu kadar
uy gun koşulu bulmuşken değerlendirmemek
olmazdı. O y üzden öğle y emeğini burada
y emeğe karar v erdik. Üç arkadaş kumanyaları
almak için koruluk girişine park ettiğimiz aracın
y anına gittik ve yemek torbalarını sırtlay ıp geri
döndük. Dönüşümüz harika oldu. Gezinin
v erdiği yorgunluktan olacak herkes gözlerini
torbalara v e bize dikmişti. Paketlerin içinde ise:
Üniv ersitemizin ikramı köfte ekmek, meşrubat
v e meyve v ardı. Paketleri açtığımda, beni
tanıy an herkesin bildiği ve her zaman
söy lediğim bir sözdür ama yemek y emenin ne
kadar güzel bir şey olduğunu bir kez daha
haykırdım.
Tüm ekip burada bir hatıra f otoğraf ı çektirmek
istiy orduk. Bu sırada y eni trenler gelip gidiyor,
insanlar bir y erlere yetişmek için koşturuy or, bu
koşuşturmada bir birlerinin y üzüne dahi
bakmay an insanlar; y anlarından geçtikleri bu
tarih tanıklarının f arkına bile varmıy orlardı.
Fotoğraf çekiminin sonrasında tekrar araçlarda
toplanıp üçüncü durağımız olan Atatürk Orman
Çif tliği’ne doğru yola çıktık.
Y emekten sonra kısa bir çay molasını takiben
son durağımız olan Çankay a Köşk’üne doğru
y ol aldık. Bu ziy aret için Üniv ersite adına
önceden randev u alınmıştı. Köşk kapısına
v ardığımızda güv enlik nedeniy le bir bekleme
salonuna geçtik. Bize, yanımızdaki tüm kay ıt
cihazlarının b ırakılması söy lendi. Ardından
Köşk’e ait özel tur arabalarıy la ünlü bağev inin
önüne v ardık. İçeriye on beşerli gruplar halinde
alındık. Bizlere önümüzde bir müze rehberi v e
ardımızdan gelen bir eskort da eşlik etti. İçinde
bulunulan mekanın ehemmiyeti v e eserlerin
güv enliği için bu tip bir uy gulamanın olması
sev indiricidir.
Çif tlik bugün Ankara’nın merkezinde nefes
alınabilecek tek noktadır. Bu kurak topraklarda
bir çiftlik inşa etme kararı v erdiğinde şüphesiz
çoğu insan Atatürk’e hay retle bakmış v e
sessizce beklemişti. Fakat böy lesine güzel bir
alan, keyfi tutumlardan ötürü bölük pörçük bir
duruma getirilmiş, eskinin hay retle bakan
bakışları
bugün
sadece
beklemekle
y etinmemiştir. Tüm bunlara rağmen yine de
çif tlikte kendinizi rahat hissedebilir başta
Atatürk Ev i olmak üzere pek çok mekânı ziy aret
edebilirsiniz. Bizde ay nen öyle yaptık v e
Atatürk Ev i’ni ziy aret ettik. Bu ev Selanik’teki
ev in birebir kopy ası olup 1981’de Atatürk’ün
100. doğum y ılı anısına y apılmıştır.
Bağev i,
Ankara
Belediy esi’nce
1921’de
Mustaf a Kemal’e armağan edilmiş. Eve,
sonradan Mimar Vedad Tek’in çalışmalarıy la
bazı ilav eler y apılmış. Bu ilav eler: güney
cephede sekizgen bir kule, kuzey de bir
rüzgârlık v e hemen y anında elçiler için
hazırlanmış bir kabul salonundan ibarettir.
Zaman zaman y eni eklemeler y apılan bina
1950’den beri müze olarak kullanılmaktadır. Şu
anki müze girişi de kuzey deki rüzgârlıktan
y apılıy or. Burada ziy aretçiler bir müze rehberi
taraf ından karşılanıy or.
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011)
Köşk adeta zamanı durduruy or. Çünkü burası
alışıldık bir müzeden ziy ade bir y aşam alanı
olarak karşılıy or sizi. Çev renizde açıklama
y azıları v e lev halara boğulmuş bir düzenleme
y ok. Eserlerin etraf ında da koruma bantları y a
da camekânlar bulunmuyor. Bunun y erine
gerekli bilgiy i rehber, güv enliği ise eskort
sağlıy or. İşte bunun için mekânın ruhu sizi
çekip götürüyor. Köşk’teki diğer bölümlere
gelince şöyle bir sıralama vardır. Rüzgârlıktaki
giriş kapısının ardından y eşil salona geçilir. Bu
salon elçilerin kabulünde kullanılmış. Adını
duv arın renginden alıy or. Odanın bir yanında
ise y emek salonu bulunmakta. Salonun dizay nı
ahşap ağırlıklıdır. Pencerelerin v itray olması
içeriy e loş ve dingin bir hava katıy or.
Pencerelerin arasında çinilerle süslenmiş bir
şömine yer alıy or. Ortada uzun bir y emek
masası v ar. Hani hemen hepimizin ilkokul
kitaplarından hatırladığı bir f otoğraf v ardır.
Başta Atatürk sağında Hasan Ali Y ücel v e
Ahmet Cev det… Solunda Af et İnan, Zübey r
Koşay ve Ragıp Hulusi… Fotoğraftaki bu kişiler
Atatürk’ün
yanından
hiç
ay ırmadığı
meslektaşları ve arkadaşlarıdır. Meslektaşları
diy orum çünkü Atatürk, en az Hasan Ali kadar
bir eğitmen ( başöğretmen) Ahmet Cevdet
kadar bir dilci v e y ine en az Af et İnan kadar
mükemmel bir tarihçiy di. Bu yakın arkadaşlar
bazen kurum merkezlerinde bazen de Köşk’teki
bu masa etraf ında birleşiy or v e ülkenin
geleceğini y azıy orlardı. Bu yüzden her çatal
kaşığın y anında bir de küçük not defteri
bulunuy ordu. Ve o günlerin gazeteleri hemen
her gün ay nı başlıklarla çıkıy ordu: “Dil-tarih
Cemiy eti
Gazi
Hazretlerinin
riy asetinde
toplandı.” İşte bu yüzdendir ki bir ulusun
inşaatına tanıklık eden bu oda, şu an içinde
bulunduğumuz üzücü durumlardan dolay ı sizi
derin derin düşündürüyor.
Köşk’ün üst katına çıktığınızda ise öncelikle bir
hole giriliy or. Hol üç oday a birden açılıy or:
kütüphane, yatak odası v e misafir odası.
Kütüphanenin tavanı ahşap kakmalarla tezy in
edilmiş. Duv arlar boy unca sabit ahşap raf lar
y er almakta. Raf larda halen korunan zengin bir
kitap
koleksiyonu
görebilirsiniz.
Burası
Atatürk’ün Türk Tarih Tezi’ni v e Büyük Nutkunu
y azdığı y erdir. Y atak odasının ise pastel
tonlarda boy alı duvarları v e geniş pencereleri
bulunmaktadır. Odanın ay dınlık ve f erah bir
ortamı v ardır. Kay ın rengi mobily alar sade v e
odanın rengiy le uy um içindedir.
Bugünkü gezimizin şüphesiz en ilgi çekici anını
Köşk oluşturuyordu. Fakat tüm gezinin
üstümüzde yadsınamaz bir etkisi vardı. Bunu
sadece kendi adıma değil tüm arkadaşlarım
adına söy lüyorum. Zaten gezi boy unca
insanların hiç bitmeyen dikkati v e ilgisi bize
doğru bir şeyler yaptığımızı gösteriy ordu…
Atatür k’ün Ankar a’daki evler ini gezen Ankar a Üniver sitesi öğr enciler i, Büyük Önder ’in
Selanik’te doğduğu evin, Atatür k Orman Çiftliği’ndeki tıpkıyapımı önünde
(12 Ekim 2010)
ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011)
Üyelerden
______ _______ Ömer Faruk ERYILMAZ [email protected]
Çiğdem Zamanı
Karlar
erimey e
başlay ıp,
söğütler
de
çiğirdeklendiyse, y aza bir şey kalmamış demektir.
Her ne kadar y aşlılar, “kasım y üzeli, y az belli”
dey ip, Saatli Maarif Takv iminin sıraladığı Koca-Karı
kışlarının hiç biri aksamasa da, ne sobaların f eri
kalmıştır, ne de kuzinenin f ırınına atılan gumbirin
tadı v ardır artık.
Hele mezarlıkların oralarda çiğdemlerin çıktığı
haberi de gelmiş, sağlamından sopaları kapıp, daha
ilkini sökmeden, gözüne ilişen diğer çiğdemler için
“O benim, o’da benim, o’da” diye hırslanmışsa
çocuklar, kış bitmiş demektir.
Arıların
v ızıldamay a
başladığı,
koy unların
kuzuladığı, ineklerin buzağıladığı günlerdir artık.
Uzay an
günlerin
oy unları
da
değişmiştir
kendiliğinden. Budanan kavak - söğüt dallarından
çelik çomaklar yapılmış, misket kuy uları açılmıştır.
Y aşlı tey zeler Tepe Harmanlarda ebemekmeği
topluy or, genç kızlar kapı önlerinde toplanmış
laf lıy orlarsa, leyleklerin gelmesine de bir şey
kalmamıştır şunun şurasında.
Arkalarında pullukları takılı traktörler tarla tarla çift
sürmey e,
römork
römork
gübre
taşımaya
başlay abilirler.
Dükkan önlerine tabureler çıkartılıp,
çay lar bağırarak sipariş edilebilir artık.
kahveciye
İlçe pazarına eşek baklası geldiy se v e pahasına
bakmadan yarım kilo da olsun alacaksan, dereotunu
da unutmay acaksın. Sevmesen de baharın
muştucusu diy e tadacaksın çatalın ucuyla.
Nasıl olsa bir iki haftaya kalmaz gelir taze f asuly e,
caneriği v e çilek diye düşüneceksin.
Sabah güneşine y üzünü dönüp hapşıracaksın doy a
doy a. “Çok y aşa” diy en bulunmasa da yanında,
“Hamdolsun” dey ip şükredeceksin Tanrıy a.
Umursamay acaksın bu hav alarda cebindeki borç
listesini. Krizmiş, teğet geçmiş, delmiş gitmiş, boş
v ereceksin.
Orhan Veli’y i mahvetti diye, seni de mahv etmesine
izin v ermey eceksin bu hav aların.
İlgilenmey eceksin
seçim
araçlarının
bağırıp
çağırmalarıy la. Başkan kim olacak, muhtar kim
seçilecek,
ülkenin
geleceği
ne
olacak
önemsemeyeceksin.
Hele konu komşuda taze pişirilmiş y ufka ekmeği de
bulmuşsan, y elmik toplamaktan gelenlerin önlerine
geçeceksin.
Eteklerinden
aldığın
y elmikleri
y ıkamay a bile gerek duymadan sardın mı ince
ekmeğin içine, kocaman kocaman ısıracaksın.
Pınar başına geldiğinde day ay acaksın ağzını
kurnay a. Ne bakteri ne de arsenik korkusu olmadan
kana kana içeceksin suy u.
Bileceksin ki, cemreler düştükten sonra y ağan kar
durmaz toprak üstünde. Sabah diz boyu y ağmış
olsa da, öğleden sonraya kalmaz bir şey. Kirazın
dalları da kırılmaz.
Sonra da “Dağlarına bahar gelmiş memleketimin”
diy e şarkı söy leyeceksin. “Haberin v ar mı demir
kapı, kör pencere” diye sormay acak, görüşmecinin
taze soğan getirmesini beklemeyeceksin.
Ağzına dolad ın mı “Dağlar Dağlar” şarkısını,
atacaksın kendini beton hapishanelerin dışına.
Çokta önemli değil gideceğin y erin doğduğun köy
olması. “İpek bir halıy a benzey en, bu memleket
bizim” diy eceksin.
Seni bekleyen çiğdemlere gideceksin.
Ankara Kütüphanesi
Timur ÖZKAN [email protected]
Ankara’nın İlk Türkçe Gezi Rehberi
ANKARA REHBERİ
THE GUIDE OF ANKARA
Türkçe v e İngilizce olarak y ay ınlanan
v e Ankara’nın bilinen en eski Türkçe
gezi rehberi olma özelliği taşıy an
Ankara Rehberi, Ankara’nın en eski
siv il toplum kuruluşu olan Ankara
Kulübü
taraf ından
1949 y ılında
y ay ımlanmıştır. Arkeolog Nurettin Can
Külekli taraf ından kaleme alınan v e
Kamuran
Şerif
Saru
taraf ından
İngilizcey e çevrilen 224 sayfalık eserin
ilk 128 sayfası Türkçe, kalan kısmı
İngilizce olarak hazırlanmıştır.
Ankara’nın
coğraf i
durumu
ve
nüf usuy la başlay an, daha sonra
Ankara Balı, Armudu, Kedisi v e Keçisi
gibi Ankara’nın sembol değerlerinin
tanıtımına y er veren kitap Ankara’nın
semtleri ve ilçeleriyle dev am etmektedir. Burada
v erilen bilgilere göre: Ankara’nın 18. y üzy ıl başında
45 bin (Kay nak: Tournef ord) olan nüfusu 1830’da 28
bin (Kay nak: Ch. Texier) 1860’da tekrar 45 bin
(Kay nak: Perrot) v e 1890’da tekrar 25-30 bindir
(Kay nak: Naumann).
Tahminlere day anan bu inişli çıkışlı rakamlardan
sonra nüf usumuzun; 1927’de y apılan ilk nüf us
say ımında 74.533 v e 1945 y ılında y apılan (kitabın
y ay ım tarihi itibariy le) son say ımda ise 226.712
olduğunu öğreniy oruz. Bu konuda son bir ilginç
ay rıntı ise Ankara’da yaşayan erkek/kadın oranı
hakkındadır. 137.058 olan erkek nüf usuna karşın
Ankara’da y aşayan kadın say ısı 89.654 olup, bu
rakam yaklaşık olarak her beş erkeğe üç kadın
düştüğü (v eya kadınların büy ük bir kısmının nüf usa
y azılmadığı) anlamına gelmektedir…
Y azarı, bir arkeolog olduğu için olsa gerek, kitabın
en geniş bölümü Ankara’nın tarihine ay rılmıştır.
İlkçağlardan başlayarak Ankara’nın başkent olduğu
döneme uzanan zengin tarihinin anlatıld ığı
bölümlerden sonra Kazılar v e Anıtlar ay rı başlıklar
halinde ele alınmıştır. Anıtlar bölümünde tanıtılan
y apılar arasında; günümüze ulaşamay an v e Etlik
Y olu’nun sağında y er aldığı, 1759’da y apıldığı,
1860’da onarıld ığı if ade edilen v e Anadolu işi
çinilerle kaplı Vank Manastırı dikkat çekmektedir.
Zamanın baskı teknolojisiy le olabildiği
kadar
f otoğraflarla
ve
çizimlerle
desteklenen kitapta y er alan f otoğraflar
arasında;
1937 y ılında
Atatürk’ün
Ankara’y a gelişinin y ıldönümü anısına
bastırılan bir para v ey a madalyonun
resmi ile Erzurum mahallesindeki eski bir
Ankara ev ini kesiti gibi bazı özgün
çizimler öne çıkmaktadır.
Ankara
Rehberi’nin
dev am
eden
bölümlerinde
Ankara’nın
Camileri,
Mescitleri,
Hanları
ve
Müzeleri
tanıtılmıştır. Ankara Rehberi kitabının
Türkçe bölümleri “Y eni Türkiy e Dev letinin
Kuruluşuna
ve
Dev rimlerine
Ait
Kronoloji”, “Ankara Sözleşme, Anlaşma
v e Antlaşmaları ile Bakanlıklar ve Genel
Müdürlüklere ait adres v e telef onların y er aldığı
biraz teknik
say ılabilecek
bölümlerle sona
ermektedir.
İngilizce bölüme geçmeden y er verilen reklam
sayf alarındaki Ankara’nın ilk ticari firmalarından
sadece Koç Ticaret’in günümüze gelebilmiş olması
da dikkat çekici bir ay rıntı olarak not edilebilir.
Daha sonra İngilizce bölümüy le dev am eden Ankara
Rehberi, çeşitli harita ekleriy le sona ermektedir.
Önce bir Türkiye haritasının y er aldığı ekler
arasında daha sonra Ankara v e çev resini gösteren
bir başka harita, Ankara’nın mahalleleri, otobüs
hatları, ilçe v e bucaklara giden y olları gösterir
mesaf e haritası, Ankara v e çevresinin tarihi y erleri
v e son olarak da büyük boy v e renkli bir kent
haritası y er almaktadır.
Bütün bu özellikleriy le Ankara Rehberi; Ankara’nın
ilk Türkçe gezi rehberi olduğu kadar 1949 Ankara’sı
için önemli bir belgesel eser niteliği de taşımaktadır.
Ankara’nın ilk gezi rehberi ise İsviçreli bilim adamı
v e araştırmacı Ernest Mamboury taraf ından
hazırlanarak 1933 v e 34 y ıllarında olmak üzere iki
kez v e Fransızca olarak yay ımlanan “Ankara Guide
Touristique” olup bu kitap her nedense bugüne
kadar Türkçeye çev rilmemiştir.
Ankara/Ankara ___________________________________
ARTIK YALNIZ GERİ DÖNMESİ DEĞİL
GİTMESİ DE GÜZEL BİR KENT
Nejat Akgün’ün Ankara Kulübü Yayınları’ndan çıkan
“Burası Ankara” adlı kitabından
…
Bugünün Ankara’sını sadece turistik
açıdan görüp değerlendirenler de
v ardır. Bir mesleği de kent rehberliği
olan Sev in Okyay, Ankara için 1992’de
turistlere şu önerilerde bulunmuştu.
“Bir zamanlar ‘Ankara’ deyince,
insanın içine zorunluluğun sıkıntısı
çökerdi. Y oksa durup dururken neden
bu kente gidilsin?... İlk gençliğimden
bu y ana ailevi nedenlerle gitmek
zorunda kaldığım Ankara’nın, güzel bir
kent olmadığı için türlü gerekçelerle
başkentlikle
ödüllendirildiğini
düşünmüşümdür hep…
Geçen y ıl Ankara Film Festivali
ilişkisiy le, y alnıza geri dönülmesi güzel
olan bu kente bir kez daha gitmek zorunda kaldım.
Garip bir değişim sözkonusuy du. Her şeyden önce,
bu kez hiç sıkılmamıştım. Geçtiğimiz sonbaharda bir
Ankara seferi daha y aptım, üstelik ay aklarım artık geri
gitmiy ordu. Ankara başka bir kent olmuştu gerçekten.
Y emyeşildi.
(Kentlerine
toz
kondurmay an
Ankaralılar’a bakarsanız hep öy leymiş!), insanı
olağanüstü oy alıy ordu.
Parklardan tutun da
lokantalarına, alışveriş merkezlerine kadar gidilecek
y ığınla y eri v ardı. Elbette kolay ulaşım özelliklerini
yitirmemişti; taksiyle kısa sürede kenti baştanbaşa
dolaşabiliy or, bu iş için sürücülere bir serv et ödemek
zorunda kalmıy ordunuz.
Öy leyse bu yeniden biçimlenmiş, grilikten çok
renkliliğe geçmiş kente nasıl ne zaman gitmeli?
Ankara’da gönlünce bir gün geçirmey e niyetlenen her
gezgine açıky üreklikle bir öneride bulunmak isterim.
Anadolu Uy garlıkları Müzesi’ne bir uğray ın. Müzeleri
sev ip sevmemeniz önemli değildir. Burası müzeden
de öte bir yer. Hiç sıkıcı olmayan bir tarih dersi… Y üz
bin y ılın süzgeçten geçip bir aray a geldiği bir pota,
minik yaşam enerjilerinin cirit attığı bir mekan…
Anadolu Uy garlıkları Müzesi’nde geçmişe yelken
açmış bir zaman gezgini, kentin kendi içinde y eniden
y aşam bulan bir köşesini; Ankara Kalesi’ni gezmeden
bugüne geri dönemez elbette. Kalede restore edilmiş
v e henüz restorasy on halinde say ısız
mekan v ar. Tarihle turizmi tek hamlede
canlandırmay a çalışanlara, Büy ü Kent
Belediy esi de katılmış durumda. Birkaç
alternatif arasında seçiminiz kullanıp
gece
ya
da
gündüz
buradaki
restoranlarda
lezzetli
bir
y emek
yiy ebileceğiniz gibi, gündüz minik sergi
y a da koleksiy onları gezip alışv eriş de
y apabilirsiniz…
Kent bütünüyle temiz, derli, toplu v e
y eşil. Y ine de bir yabancıy a Kavaklıdere,
Çankay a, Gaziosmanpaşa semtlerinin
oluşturduğu üçgen daha cazip gelebilir.
Atatürk
Bulv arı’na
paralel
olarak
Kav aklıdere’den aşağı doğru uzanan
Tunalı Hilmi Caddesi her zaman canlı,
antikadan giy ime, her şey in satıldığı mağazalar ın
arasına, “f ast f ood” alınabilecek y erler serpiştirilmiş…
Kav aklıdere’de şöyle derin bir soluk aldıktan sonra
(Ankara’nın hav ası şimdi çok temiz) y a Kuğulu Park’a
girip bir çay için, ya da karşısındaki koskocaman
Seymenler Parkı’na gidin. Bu gönle f erahlık v eren
parkı dolaşmanız y arım saati alır zaten…
Ankara her zaman kültür sanat konusunda y eterince
donatılmış bir y erdi. Bugün de öy le. Sinemalar,
tiy atrolar, Opera, Bale… Kültür gıdanızı da al ıp
kendiniz gece dışarı v urduğunuzda “y ar, medet bana
bir bar” derseniz sıkıntı geçmey eceğiniz konusunda
garanti v erebiliriz. Bu konuda Köroğlu Caddesi rakip
tanımıy or.
İşte koca gün göz açıp kapamadan geçti bile… Her
şey e birden y etişemedinizse üzülmey in, bir dahaki
sef ere… Ankara konuklarına mahcup olmuy or. Artık
y anlı geri dönmesi değil, gitmesi de güzel bir kent.”
…
1990’lı y ılların ikinci y arısına gelindiği şu sıralarda
Ankara’nın daha nice eksiklerinin sürüp gitmesi
y anında birçok y azar da bunları eleştiriy or olabilir.
Ama öny argısız bakıldığ ında Ankara her şey e karşın
yine de gerçek anlamda güzel bir kent, üzerinde
y aşay an herkesi açıkça söy leyeceği gibi BURASI
ANKARA…
Dizelerden ___________________________________________
ACI DÖNEM
Dalgalı deniz gibi bir ülke,
Ar ap saçına dönmüş işler ,
Ne tavşanın dağdan haber i,
Ne de yar ayı deşen neşter .
Yalnızca sızlayan bir yür ek.
Sızlayan, çatlamış, kır gın.
Kağnı ardında köylüler gibi
Kar anlıkta, boşlukta yorgun.
Ve öfke dağlar dan akan sel
Dolmakta bu kan denizine.
Umut uçup gitmiş yılar boyu,
Kar deşler düşman birbir ine.
Bu yıl halkımızın gözyaşı
Yüzyıllar boyunca dökülenden çok.
Azr ail gibi bir kış geldi,
Yur dumuzda ne ar ar san yok.
II
Şu Ankar a kentinin sokaklar ında
Mutsuz kediler , köpekler var .
Sen de mutsuz eğil misin ey ozan,
Bezgin değil misin onlar kadar?
Ve halkı da değil mi baştanbaşa
Yoksul, umutsuz, bezgin?
Bir ağaç gibi kurumuş
Suyu çekilmiş ülkemizin.
Köylü yitmiş kır larda dağlarda,
Topr ak kısır inekler in memesi gibi.
Em ha em ha bir damla süt yok
Kentler e sığınanlar sa dalga dalga.
Bir er isli lamba kasabalar
Kahveler dolusu insan ve sinek.
Bütün mutluluklar ı bir yüksük çay,
Đskambil, tavla ve pineklemek.
Ve kar maşa bir kar a bulut olmuş
Ne güneş açar , ne yağmur yağar ,
Kur t sürüler i… öldür en öldür ene
Đnsanın değer i yok sinek kadar .
Đnsanın değer i yok sinek kadar ,
Yalan, kandır maca, vurgun,
Halkımızın bir ucu savunmacıda,
Bir ucuysa dibinde yoksulluğun.
Sen de mutsuz değil misin ey ozan?
Bulanık, batmış bir deniz.
Değil Almanya’da iş bulmak bu durumda
Askere bile gidemeyiz.
1979
Cahit Külebi, Bütün Şiirleri /Yangın (1960-1980), Adam Yayınları, Yedinci Basım, Mart 1994