Hindiler ve yeni yıl hazırlığı İÇERİDE NE VAR!
Transkript
Hindiler ve yeni yıl hazırlığı İÇERİDE NE VAR!
Kadýnýn adý bütçede de yok TBMM'de bütçe görüþmeleri sürerken, Kadýnýn Statüsü Genel Müdürlüðü'nün (KSGM) bütçesinin görüþülmesi sýrasýnda, meclis tutanaklarýna da giren Toplumsal Cinsiyeti Gözeten Bütçeleme kavramýný, Ankara Üniversitesi (AÜ) Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden Mustafa Þahin "Toplumsal cinsiyet perspektifinin tüm politik alanlara yerleþtirilmesi" olarak açýklýyor. YAZISI 2. SAYFADA Hindiler ve yeni yýl hazýrlýðý ÝÇERÝDE NE VAR! KIBRIS GERÇEÐÝ Ahmet Muhtar Ceyhan’ýn yazýsý 2. sayfada DURUMLAR Korkut Atasoy yazýsý 7. sayfada Yeni yýlýn yaklaþmasýyla birlikte Hacýbektaþ sokaklarýnda Hindi satýþlarýnýn yapýldýðý görüldü. Yeni yýlýn tercih edilen et türü Hindi eti olmasý nedeniyle Hindiler, kartonlar üzerinde sergilenerek satýþa sunuldu. Dýþarýdan gelen hindilerin tavuk ve hindi çiftliklerinden geldiði, ‘Þipþak Boþanmalar' artýyor 10 yýl önce 825 olan bir yýldan önce boþananlarýn sayýsý 2003 yýlýnda yüzde 40.8'lik artýþla 1162'ye çýktý. Son on yýlda 16 yýldan fazla evli kalanlar arasýndaki boþanma oranýnda da önemli bir artýþ yaþandý. 1993 yýlýnda 4 bin 871 olan 16 yýldan fazla evli olanlar arasýndaki boþanma sayýsý 2003 yýlýnda 10 bin 795'e ulaþtý. HABERÝ 8. SAYFADA Hacýbektaþ’ ta satýþa çýkarýlan hindilerin ise, köylülerin yetiþtirdiði ve fiyatlarýnýn ise 15 YTL’den 40 YTL’ ye kadar olacaðý bildirildi. Aziz Nesin'in 90. yaþgünü kutlandý Aziz Nesin, 90. yaþgününde Nesin Vakfý ve Türkiye Yazarlar Sendikasý'nýn düzenlediði etkinlikte dostlarý ve sevenleri tarafýndan anýldý. Nesin'in muhalif duruþunun ve yazarlýðýnýn anlatýldýðý etkinlikte "Badem" grubu da küçük bir dinleti sundu. HABERÝ 8. SAYFADA ELEMAN ALINACAKTIR Gazetemizde çalýþacak, en az lise mezunu, muhasebeden anlayan, bilgisayar kullanabilen bayan eleman.. Matbaamýzda çalýþtýrýlmak üzere Çýraklýk Eðitim M erkezi kayýtlý çýrak. En az lise mezunu, muhabirlik yapacak eleman.. (Serbest çalýþacak) Baþvuru: HACIBEKTAÞLILAR A.Þ. Tel: 0384 441 39 47 2 1965 Sivas doðumluyum. Babamýn demir yollarýnda Kondüktör olarak çalýþmasý dolayýsý ile Sivas’ta doðdum. 14 yaþlarýnda 1979 yýlýnda babam emekli olduktan sonra, memleketimiz Hacýbektaþ’a döndük. Çok kalabalýk (6 Kardeþ) bir aile olduðumuz için, babamýn emekli maaþý yetmiyordu. Hepimiz küçük yaþlarda çalýþmak zorunda kaldýk. Ayakkabý boyacýlýðý ile iþe baþladým. Kulüplerde çalýþtým. Bu nedenle ortaokul 3. sýnýftan ayrýlmak zorunda kaldým. Büyük kardeþlerimin yanýnda badana boya iþleri ile uðraþtým. Askerden geldikten sonra asker arkadaþýmýn çaðrýsýyla Bursa’ya çalýþmak için gittim. Askerde öðrendiðim aþçýlýk sivil yaþamýmda da zaman zaman iþim oldu. Aile restoranlarýnda bir müddet komilik yaptým. Sonra mutfak bölümüne geçtim. Bursa’dan döndükten sonra Hacýbektaþ’ta lokanta açtým yürümedi. Seyyar arabayla köftecilik yaptým yürümedi. Otel’de çalýþtým. Burada tanýþtýðým bir müþteri sayesinde Kýbrýs’a gitmeye karar verdim. Kýbrýs’ta lokantada çalýþmaya baþladým. Tesadüfen karýþtýðým kavga Alpay (Abdullah Aydoðmuþ) nedeniyle, kýrmýzý damga ile sýnýr dýþý edildim. 1996 yýlýnda görücü usulü ile þimdiki eþimle evlendim. Biri kýz, biri erkek iki çocuðum var. Oturduðum ev kira, iþim yok, iþ arýyorum bulamýyorum. Hacýbektaþ kaymakamlýðý Sosyal Yardýmlaþma Fonu’nun verdiði çocuk yardýmýný alýyorum. Ýþ bulursam çalýþýyorum. Yarý aç yarý tok geçinmek için mücadele veriyorum. 2005 yýlý Aðustos ayýnda Hacýbektaþ Veli’yi anma kültür ve sanat etkinliklerinde bir ay geçici olarak çalýþtým. Aldýðým parayý kaybettim. Piyasaya olan 350–400 borcumu ödeyemedim. Yalancý oldum. Bugünlerde Alanya’da gemide çalýþmak için gitmeyi düþünüyorum. Ýki gündür yol parasý bulamadýðým için gidemiyorum. Benim ve ailemin durumu bundan ibarettir. “Sað gözün sol göze yararý yoktur” deyimi bizim gibileri için söylenmiþ olsa gerek. Farklý fikirleri zenginlik olarak gören gazetemiz, her konuda görüþlerinize, eleþtirilerinize, yazýlarýnýza açýk... Gönderin yayýnlayalým!.. Kýbrýs’la ilgili gerçeklerin baþýnda þu geliyor; Kýbrýs Rum toplumu hiçbir zaman meþru devlet olmamýþtýr. Aslýnda Kýbrýs bir Rum vataný deðildir. Kýbrýs’ta Türkler, Rumlardan daha çok hak sahibidirler. 1571’de Osmanlý yönetimi Kýbrýs’ta yer aldý. Daha önce Ada’da Venedikliler egemendiler. Osmanlý yönetimi Venediklilerin elindeki mülkü Rum Ortodoks Kilisesine aktardý. Kiliseye geniþ yetkiler verdi. Böylece Rum Kilisesi’ne ve toplumuna güç geldi. Giderek bu güç Türkiye’den gelip yerleþen Türkler’e karþý kullanýlacaktý. 1878’de Rusya karþýsýnda zor durumda kalan Osmanlý, Kýbrýs’ýn yönetimini geçici olarak Ýngiltere’ye verdi. Birinci Dünya Savaþý’nda da Ýngiltere, Kýbrýs’a el koydu. 1950’lerin sonlarýnda baðýmsýzlýk hareketi baþladý ve uluslar arasý anlaþmalara dayanan bir Türk- Rum ortak devleti kuruldu. Fakat Rumlar böyle bir Ortak Devlet’e razý olmadýlar. Kýbrýs’ýn tüm yönetimine el koyma yoluna gittiler. Uluslar arasý anlaþmalarý ve Anayasa’yý çiðnediler. Türklere saldýrýlarda bulunup, soykýrým yaparak 1963 yýlýnda Ortak Devleti yýktýlar. O zaman ki Rumlarýn Baþ temsilcisi Klerides Þöyle diyordu: “Biz anayasaya temel olan anlaþmalarý içimize sindiremeden imzaladýk; amacýmýz, ilk fýrsatta enosisti, yani Kýbrýs’ý Yunanistan’a katmaktýr.” Bu amaçla Kýbrýslý Rumlar Türkler’e karþý insafsýzca saldýrýlarda bulundular. Türkler buna karþý tek baþýna tedbir alamazlardý. Türkiye Cumhuriyeti yardýmlarýna koþtu. A.B.D’ nin o günkü Johnson rahmetli Ýsmet Ýnönü’ye bir mektup göndererek, Türkiye’ye karþý aðýr tehditler yönetti ve aðýr tedbirler alýnacaðýný söyledi. Bu durum Rumlarý cesaretlendirdi ve soykýrým devam etti. Güney Kýbrýs Rum yönetimi gayri meþrudur. Çünkü devletin anayasasýna çiðnemiþtir. Bu devletin kuruluþuna temel olan bütün anlaþmalarý çiðnemiþtir. Buna raðmen batý Avrupa ülkeleri ve A.B.D Kýbrýs Rum yönetimini gerçek bir devletmiþ gibi görüp ve yasa dýþý olarak Avrupa birliðine almaya karar verdiler. Türkiye’nin hem de Yunanistan’ýn dahil olmadýðý bir kuruluþa Kýbrýs’ýn girmesi, katýlmasý yasaktý. Buna raðmen Avrupa Birliði bu yasaðý açak açýk çiðnedi. Ve çiðnemeye de hala devam ediyor. 1953’de hazýrlanmýþ olan “Akritas Planý” Makaryos tarafýndan destekleniyordu. Cuntacýlarýn planý Kýbrýs’ý Yunanistan’a ilhak etmekti. Makaryos’un amacý ise, Kýbrýs’ta Türklerden arýnmýþ bir Rum devleti kurmaktý. Onun için Türkiye 15 Temmuz 1974’de garantör olarak askeri harekâtý baþlatma kararýný vermek zorunda kaldý. Çünkü ogün Yunanistan cuntasý Kýbrýs’ta darbe yapmýþtý. Yunanistan darbesiyle Türkiye’deki haþhaþ sorunu arasýnda bir baðlantý vardý. Türkiye’de köylümüzün büyük bir kesiminin geçimini saðlayan haþhaþ ekimine Amerika’dan gelen dayatmalarla yasaklar kesin yasaklar konulmuþtu. Yýl 1974 koalisyon hükümetinin baþbakaný Sayýn Bülent Ecevit’ti. Sayýn Ecevit, o günü þöyle anlatmaktadýr. 1974 baþýnda kurulan hükümetimizin öncelikli giriþimi ve görevi A.B.D’ ni dayatmýþ olduðu onur kýrýcý ambargoyu kaldýrtmaktý. Bunun ortamýný hazýrlamak için çalýþmalara baþladýk. A.B.D’ den Türkiye’ye çok aðýr baskýlar gelmeye baþladý. A.B.D bu yasaðý dayatmaya devam ediyordu. Bunun yanýnda güya Türk köylüsünün zararýný ortadan kaldýracaktý. Fakat sözünü tutmadý. Yasaðýn devam ettirilmesinden yanaydý. O aylarda A.B.D üst düzeyde yer alan uzmanlarý ve yöneticileri akýl almaz þeyler söylüyorlardý. “Nato dan çýkaralým, altýncý filo Ýstanbul’u topa tutsun,Sultanahmet Camisini topa tutalým, HAÞHAÞ EKÝMÝ YAPILAN KÖYLERÝ HAVADAN BOMBALAYALIM” diyorlardý. Fakat biz bu tehditlere boyun eðmedik ve aldýrýþ etmedik, çünkü haklý olduðumuza inanýyorduk. A.B.D’ den gelen akýl almaz baskýlara aldýrýþ etmeden haþhaþ ekiminin insanlýða güven verecek þekilde yasaktan kurtarýlmasý için gerekli bilimsel çalýþmayý baþlattýk ve hýzla sürdürdük. Sonunda A.B.D’ nin yoðun baskýsýna karþýn kararý aldýk. 1 Temmuz 1974 haþhaþ yasaðý kaldýrýlmýþ oldu. Sonuç olarak bugün Anadolu’nun birçok kesiminde haþhaþ ekimi serbesttir ve bu yüzden dünya hiçbir zarar görmemiþtir. Haklý olduðunuz bir konuda dik durmasýný bilirseniz, hele hele bu konu ülke sorunu ise, halkýnýzdan aldýðýnýz cesaretle deðil Avrupa Birliði, A.B.D bile karþýnýzda hizaya gelecektir. Yeter ki karalý olalým. Bu yazýnýn özeti bu olsa gerek. 3 Kadýnýn adý bütçede de yok... Nüfus Fonu'ndan Meltem Aðduk "Genel bütçede toplumsal cinsiyeti gözeten bir yaklaþým olmadýðý Kadýndan Sorumlu Devlet Bakanlýðý bütçesinden belli" diyor. Araþtýrmacý Þahin'e göre "Dýþsal dinamiklerin de etkisiyle bu konu ister istemez gündeme gelecek." BÝA (Ýstanbul) - Kadýn haklarý için mücadele veren kuruluþlarýn Birleþmiþ Milletleri'in (BM) çerçevesinde gerçekleþmesi için çaba gösterdikleri Toplumsal Cinsiyeti Gözeten Bütçeleme, ("Gender Budgeting") 2006 bütçesi görüþmeleri dolayýsýyla gündemimize giriyor. TBMM'de bütçe görüþmeleri sürerken, Kadýnýn Statüsü Genel Müdürlüðü'nün (KSGM) bütçesinin görüþülmesi sýrasýnda, meclis tutanaklarýna da giren Toplumsal Cinsiyeti Gözeten Bütçeleme kavramýný, Ankara Üniversitesi (AÜ) Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden Mustafa Þahin "Toplumsal cinsiyet perspektifinin tüm politik alanlara yerleþtirilmesi" olarak açýklýyor. Þahin: Her konuda toplumsal cinsiyet perspektifi "Gender Budgeting"in bir üst bütçe olmadýðýný vurgulayan Þahin, yerel yönetimlerin bütçelerinin de bu perspektifle deðerlendirilmesi gerektiðine iþaret ediyor. "Toplumsal Cinsiyeti Gözeten Bütçeleme" konusunda doktora çalýþmasý sürdüren Þahin, bu kavramýn "aklýnýza gelebilecek her konuya toplumsal cinsiyet perspektifinin dahil edilmesi"yle ilgili olduðunu söylüyor. Þahin "Toplumsal Cinsiyeti Gözeten Bütçeleme"nin bütçenin hazýrlanmasý sürecinin tüm aþamalarýnda göz önünde tutulmasý gerektiðini belirtiyor: "Bu süreç, bütçenin hazýrlýðý, kanunlaþmasý, uygulamasý, denetimi ve deðerlendirilmesinde toplumsal cinsiyet perspektifinin dahil edilmesidir," diyor. Devletin personel harcamasý, politikasý "Bir hizmet programý düþünelim. Ýlk akla gelen eðitim oluyor. Cinsiyet bazýnda eðitim alanýnda kýz ve erkek öðrenci.var. Yapýlan harcamalarýn kýz ve erkek öðrenciler arasýnda daðýlma oranlarý Toplumsal Cinsiyeti Gözeten Bütçelemenin ilk akla gelen boyutu" diyor Þahin. Ýkinci bir örnekse devletin personel harcamalarý: "Kadýnlarýn kamu istihdamýnda yüzde 30 oranýnda temsil edildiðini düþünelim. Kamusal karar alma mekanizmalarýnda kadýn ne kadar temsil ediliyor?" sorusunu soruyor Þahin. "Örneðin hiç müsteþar kadýn yok. Müsteþar yardýmcýlýðý görevinde beþ kadýn varsa bu kritik bir durum. Ýþte bu baðlamda devletin personel politikalarý 'Toplumsal Cinsiyeti Gözeten Aðduk: Türkiye'nin böyle bir bütçesi yok Birleþmiþ Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) Proje Koordinatörü Meltem Aðduk ise dünyada bir çok ülkede toplumsal cinsiyeti gözeten bütçelerin yapýldýðýna dikkat çekiyor. Ancak BM'nin "Binyýllýk Kalkýnma Hedefleri"nin, "Toplumsal Cinsiyeti Gözeten Bütçeleme" politikalarýnýn hayata geçirilmediði sürece de gerçekleþmesinin zorluðuna iþaret ediyor. Ancak "Türkiye'nin genel bütçesinde 'Toplumsal Cinsiyeti Gözeten Bütçeleme' olmadýðýný" söylüyor Aðduk. "BM olarak biz de, yerel bütçeler arasýnda bir þeyler yapabilir miyiz, diye bakýyoruz. Bu sorunun aþýlmasý için Eylül 2006'da iktisatçýlarýn katýlacaðý bir toplantý planlýyoruz." Farklý fikirleri, zenginlik olarak gören gazetemiz, her konuda görüþlerinize, eleþtirilerinize, yazýlarýnýza açýk... Gönderin yayýnlayalým!.. 4 5 Aziz Nesin'in 90. yaþgünü kutlandý Aziz Nesin, 90. yaþgününde Nesin Vakfý ve Türkiye Yazarlar Sendikasý'nýn düzenlediði etkinlikte dostlarý ve sevenleri tarafýndan anýldý. Nesin'in muhalif duruþunun ve yazarlýðýnýn anlatýldýðý etkinlikte "Badem" grubu da küçük bir dinleti sundu. Gazetemizin aylýk kültür sanat eki olan EKÝM 2005 YIL: 2 BU SAYI: 15 2,50 YTL Trakyalý Ozanlar SAYIDA YAZI Köy Enstitüsü Dergisi Mehmet Baþaran ARÝF DAMAR Gezmek, Görmek Ýhsan Yücel Osman Numan Baranus ve Ömer Nida Ýsmet Kemal Karadayý “Cumhuriyetin Mimarlarý” Köy Enstitüsü Dergisi Mehmet Baþaran Hasan Akarsu Korkaklýk Çaðý tan doðan Necdet Tezcan’la Söyleþi MaviDergi ‘Cumhuriyetin Mimarlarý’ Bir Erken Ölüm Mustafa Yýlmaz Trakyalý Hasan Akarsu Ozanlar: Arif Damar MaviDergi Uçmuþ Günler Turgut Tan Gülsuyunda Bekletilmiþ Taksi Hikayesi Levent Duran Viþne Bahçesi Ümit Çetin Güneþ Kimin Ýçin Doðar Özen Karpuz Korkaklýk Çaðý tan doðan Gülsuyunda Bekletilmiþ Taksi Hikayesi Levent Duran Baþlýksýz Maksut Þentürk BÝA (Ýstanbul) - Nesin Vakfý ile Türkiye Yazarlar Sendikasý'nýn düzenlediði ve Kadýköy Belediyesi'nin ev sahipliðini yaptýðý etkinlikte 10 Aralýk Cumartesi günü Kadýköy Evlendirme Dairesi Salonu'nda Aziz Nesin 'in 90. yaþ günü kutlandý. 200'e yakýn Aziz Nesin seveni ve dostunun katýldýðý toplantýnýn açýlýþýný Türkiye Yazarlar Sendikasý Baþkaný Öner Ciravoðlu yaptý. Ciravoðlu gelenlere teþekkür ettikten sonra Yazarlar Sendikasý'nda çok önemli iþler baþaran Aziz Nesin'in örgütçü kiþiliði ve "muhalif"liði üzerinde durdu. Nesin'in þiirleri Anma etkinliðini sunan, ayný zamanda yazar ve yönetmen Vasýf Öngören 'in kýzý olan Aslý Öngören daha sonra Arif Damar 'ý kürsüye çaðýrdý. ve sevilir insanlarýn "çocuðu" olmanýn, kiþinin özgürlüklerini elinden aldýðýný vurguladý. Ali Nesin konuþmasýnda, etkinliðe katýlanlarýn sayýsýnýn az olduðundan ve Aziz Nesin'e sahip çýkýyor görünenlerin vefasýzlýðýndan söz etti. Vakfýn ve Çatalça'daki çiftlik ve yurdun bir çok ihtiyacý olduðunu, bundan dolayý da yapmak zorunda olduklarý çok sayýda görevin olduðunu belirten Ali Nesin, bu konularda destek ve yardým beklediklerini ama kimsenin arayýp bir "merhaba" bile demediðini belirtti. Kamuoyunda kendisine iliþkin olarak "iktidardan yana oldu", "Fethullahçý oldu" yolunda çok sayýda sözlerin söylendiðini belirterek, kendisinin iþini gücünü býrakýp, Aziz Nesin'in býraktýðý yerden onun yaptýðý iþleri sürdürdüðünü ama kendisinin bir "Aziz Nesin" olmadýðýný söyledi. Damar Aziz Nesin'le dostluklarýnýn çok eskiye dayandýðýný vurguladý ve onun gündelik yaþantýsýndan örnekler vererek yaþamýndaki sadelikten söz etti. Aziz Nesin'in iyi bir yazar olduðunu vurgulayan Damar, onun son dönemde yazdýðý þiirlerini de deðerlendirdi. Bu deðerlendirmeyi Aziz Nesin'in kendisine de söylediðini vurgulayan Damar; þiirlerin içerik olarak iyi, ama biçim olarak Nesin'in diðer ürünlerinde olduðu yetkinlikte olmadýðýný belirtti. Arif Damar Aziz Nesin'le yaþadýðý kimi olaylarý anlattýktan sonra konuþmasýný onun için yazdýðý "Aziz Nesin'le Ayaküstü" þiiriyle bitirdi. "Destek gerekiyor" Toplantýda daha sonra konuþan Aziz Nesin'in oðlu ve Nesin Vakfý'nýn Baþkaný Matematikçi Ali Nesin, ünlü Soldan Saða: 1) Azerbaycan petrolünü Akdeniz’e akýtacak boru hattý. 2) Ýleri gelenler – Büyük. 3) Dini lider. 4) BJK futbol takýmý teknik direktörü. 5) Soyluluk – Uçurum. 6) Hasan …….. (G.S’li topçu) – (tersi)( Bakanýn kendini gördüðü. 7) Boyutlar – Bir sayý. 8) Demir’in imi – Büyük yaba- Ýneðin sesi. 9) Ahlaksal olan – Deriden atýlan sývý. 10) (tersi) Kullanýlmaz durumda olan – Yük hayvaný. 11) Sürekli olarak – Tohumun topraða katýlma iþi. 12) Baþlangýçta olan – Mekanik düzenek. Yukarýdan Aþaðýya: 1) Ýlçemizde türbelerden biri. 2) Beyaz – Denk getirme - Kýrmýzý. 3) Durumundan birilerinin yararlanacaðý karýþýklýk – Düðme deliði. 4) Küba’nýn ortasý – Hile – Bireylerin oluþturduðu grup. 5) Hastalýða baðlý çýlgýnlýk hali – Noksansýz. 6) Kadýnýn eþi – Avrupa Topluluðu – Ýnandýrma. 7) Yumurtanýn beyazý – Ýlave. 8) 1979 Þah yönetimini bitiren Ýran’lý lider – Bir erkek adý. 9)Karýþýk renkli – Mah – Ýrade gücü olan. 10) Sýralý numaralama yapan mekanik düzen - Kuzu sesi. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 DÜNKÜ BULMACANIN ÇÖZÜMÜ Soldan saða: 1) ZÝYARET - DO 2) EDEBÝYAT 3) YEDÝVEREN 4) ARAMAK 5)ER-AY-MAZI 6) EDE-ASIR 7)ATLETÝK - RL 8) RED 9) MANÝTA 10) DUA - ÝNÝ - AÐ 11) ÝNNÝN - RAKI 12) NO - BETER Yukarýdan aþaðýya: 1) ZEYNELABÝDÝN 2) ÝDE - TR - UNO 3) YEDÝ - ELEMAN 4) ABÝ - ADETA - ÝP 5) RÝVAYET - NÝNE - 6) EYER - ÝLÝN 7) TARAMAK - TÝRE 8) TEMAS - YAÐ - AR 9) NAZIR - AK 10) OD - KIRLANGIÇ ÞÝÝR Ne Sen Bensiz, Ne Ben Sensiz Bahrem Yýldýz Yýldýz Kaldera Ali Tavla Ýlhan Karaman Gitme Kal / Dörtlük / Che / Ocak 2006 dan itibaren 16. sayýsýyla okurlarýyla yeniden buluþacak. 1929. Resimli Ay dergisi yazarý Emin Türk Bey (Eliçin) "Köyümde Ne Gördüm" baþlýklý yazýsý nedeniyle tutuklandý. 1938. Hasan Ali Yücel milli eðitim bakanlýðýna getirildi. 1960. Yazar Reþat Nuri Güntekin'in ölümünden 4 yýl sonra "Son Sýðýnak" adýnda yeni bir romaný ortaya çýktý. 1961. Milletvekili maaþlarýna yapýlacak zam, Meclis'te tepkiyle karþýlandý. 1970. Devrimci Gençlik Dernekleri federasyonu, DevGenç üyesi Ýlker Mansuroðlu yaþamýný yitirdi. Mansuroðlu, 5 gün önce, pusuya düþürülerek kurþunlanmýþtý. 1973. Ýsmet Ýnönü devlet töreniyle Anýkabir'e defnedildi. 1975. Ýskenderun Demir- Çelik Tesisleri açýldý. Açýlýþý Baþbakan Süleyman Demirel ile Sovyetler Birliði Baþbakaný Aleksey Kosigin yaptý. 1976. Öðrenciler arasýnda çýkan olaylar nedeniyle Ýstanbul Üniversitesi Fen, Hukuk ve Edebiyat Fakülteleri kapatýldý. 1979. Kahramanmaraþ katliamýnýn yýldönümünde derse girmeme eylemine katýlan 1, 711 öðretmen görevden alýndý. 1988. Bir grup kadýn, iþe alýnmada bekaret kontrolü isteyen Harita Genel Müdürlüðü'nü telgraf çekerek protesto etti. 1989. Yüksek Öðrenim Kurulu, Saksý / Seslerin Ayak Sesi / Saat Sekizi Geç Vurdu Arif Damar Aztek Þiiri Nice Damar Uzak Diyalekt Bülent Yýldýz Turfanda Hayat Sami Arslan Armudun Sapý Üzümün Çöpü Doða Bahar Kokuyor Samim Güner Merdiven Çýkmazý Hakan Sürsal Sessizce Tünay Göktaþ 15 YÖK üniversitelerdeki baþörtü yasaðýný kaldýrdý. 1991. Ýlk Kürtçe gazete Rojname yayýmlandý. 1993. Ýdamla yargýlanan Sarp Kuray ilk duruþmada serbest býrakýldý. Kuray "Partizan Yolu" ile "16 Haziran Hareketi" adlý örgütlerin kurucusu ve lideri olmaktan yargýlanýyordu. 1995. Yargýtay,12 Eylül'den sonra açýlan 359 sanýklý DevrimciYol davasýnda verilen kararý onayladý. Ankara Sýkýyönetim Mahkemesi 7 sanýk için idam, 36 sanýk için müebbet hapis cezasý vermiþti. 1996. Erzurum Palandöken'de facia; çýð düþmesi sonucu 6 çocuk kayakçý öldü. Bugün Doðanlar: 1856. ABD'nin 28. Baþkaný Woodrow Wilson. 1924. Ýki kez Uganda Devlet Baþkaný ( 1966-71, 1980-85) olan Milton Obote. 1932. "Örümcek Kadýnýn Öpücüðü" adlý romanýyla ünlenen Arjantinli romancý ve senarist, Manuel Puig. 1954. ABD'li sinema oyuncusu Denzel Washington. Bugün Ölenler: 1937. "Bolero" adlý bestesiyle tanýnan Fransýz besteci Maurice Ravel. 1984. ABD'li film yönetmeni Sam Peckinpah. 5 Ne güzel, bir iþe gitme zorunluluðu olmadan istediðin bir þeyle uðraþmak.Yoruluncaya kadar terli terli çalýþmak. Ama bir baþkasý için deðil. Ama istemeden, karnýný doyurma zorunluluðuyla deðil. Ama zorunda olduðun bir zorunluluk olarak deðil. Ama çalýþmaya ahlaki olarak inandýðýn için deðil. Belki de yaþasýn tembellik ve tembellik hakký diyerek bayýlýncaya kadar canýnýn istediði bir zaman kendi iþini yapmak... Ýþte ben buna tatil derim. Keþke hayatý tatil olarak örgütleyebilsek. Yani þu Marx'ýn 1860'larda Manifesto'da terennüm ettiði fikir: caný isteyen canýnýn istediðini alsýn/yapsýn. Tabii ki Marx böyle demez. Türkçesi, isteyen balýk tutmaya, isteyen çalýþmaya gitsin... Burada Marx'ýn balýk tutma fikrini kolayca kabul etmek zor. Gerçekten dünyaya etyemez (vejetaryen) bir kültür gelmeli. Çünkü hayvanlarý öldürerek insanlarýn öldürülmediði bir uygarlýk kurmak benim için kökten müþkül. Böylesi bir düþünceyi etobur bir kültürde tartýþmak, "Alevi mahallesinde tavþan kellesi satmaya benzer." Ama biz Alevi mahallesinde etyemez bir kültürün evrenimize yerleþtirilmesi gerektiðini çok rahat konuþabiliriz. Çünkü Alevi dünyasýnda tartýþýlamaz bir þey yok. Ama tartýþmanýn bir edep erkaný olmalý. Edep erkansýz bir tartýþmayý baþlatan, bunda ýsrar edenin yanýnda onu dinleyecek kimse kalmamalý. Bu geçici bir düþkünlük hali olmalý. Olmalý ki, bu ham ervahlýktan bir ruhu çekip çýkarmaya vesile olsun. Kutlu topluluklarý yeniden kurmaya bir eylem olsun. Dünyanýn birçok yerinde hayvan haklarý hareketleri gün geçtikçe güç kazanýyor. Yani daha çok insan bu hareketlere destek veriyor. Hele pasifik kýyýlarýnda bu hareketin birçok ünlü kuramcýsý var. Avustralya'da, Yeni Zelanda'da, Yeni Kaledonya'da, Amerika'da... Bunlardan biri de Peter Singer. Singer'in önemli tezi, etyemez bir kültürü savunmakla hayvan haklarýný savunmanýn ayrý þeyler deðil, bir bütünün parçalarý olduðu. Eyvallah. Ben de bu konuda Alevibektaþi dünyasýnda yaþanmýþlýklar ve o yaþanmýþlýklardan kalanlar üzerine birkaç gözlemimi söyleyeceðim. Bi kere Aleviler, onlarýn konargöçer Türkmen gövdesi hayvan öldürmeyi pek sevmez. Bütün Türkmen kültüründe avcýlýk ve avcý lanetlenir. Avcýlara her obada, daha sonra her köyde iyi gözle bakýlmazdý. Hele ava gittiðinde, bir av sýnýrýný aþmýþsa, yani bir keklik, bir çulluk, bir baðýrtlak, bir çulluk, iki býldýrcýn, bir ördekten fazla vurmuþsa, avcýyý gören herkes, "hiç acýmýyor musun, yazýk deðil mi dilsizlere!" diye kýnardý onu. "Guþçu!" denirdi. Bu küfür sayýlýrdý. Avcý aþaðýlýk biri sayýlýrdý. Onun için Türklerin ve Moðollarýn kut hayvaný Kurt, Alevi Türkmenlerde aþaðýlýk, adý bile anýlmaya deðmez bir "canavardýr." Türkmenlerde gurt, sadece toprakta yaþayan solucanlara, meyve kurtlarýna, aðaç kurtlarýna vb. denir. Çünkü kurt avcýdýr ve doymak bilmez bir katliamcýdýr. Çünkü kurt ortalýðý '78 Maraþ'ýna çevirir. '90'larýn Sivas'ýna, Gazi'sine... Sürüye girerse, bütün sürüyü gýrtlaklamak, öldürmek ister. Türkmencede "gurt gibi dalamak" deyimi vardýr. Avcý ve avcýlýðý yeren, aþaðýlayan yüzlerce türkü, masal, tekerleme, deyim, söz Azerbaycan'dan, Türkmenistan'dan Ýran'a Irak'a; Suriye'den Türkiye'ye kadar birçok yerde günümüzde de yaþamaktadýr. Ýkincisi konargöçer Türkmenler zannedilenin tersine, eti temel bir gýda olarak algýlamaz ve beslenmelerinde kullanmazlar. Göçebeliði tam olarak yaþamasam da, konargöçerliðin bir coðrafyada yarý yerleþik bir tarzda uygulandýðý son dönemi hatýrlýyorum. Göçebeler hakkýnda okuduðum yazýlarda da belirtildiði gibi, konargöçerlerin temel besinleri süt, yoðurt, peynir, yað, aðýz, çökelek, meyir gibi süt ürünlerinden yapýlan yiyeceklerdir. Ayrýca bunlar tahýl ve baklagillerle desteklenirdi. Buðday ekmeði, bulgur, yarma, düðürcük, belki de en fazla tüketilen besinlerdi. Hatýrladýðým koyun kesimi mutlaka bir adak kurbaný ya da Abdal Musa kurbaný için olurdu. Ayrýca öleceði tahmin edilen, onulmaz þekilde kurt tarafýndan yaralanmýþ ya da bir yerden düþmüþ koyun, keçi kesilirdi. Bütün konargöçerlik dönemimde, arkasýndan yerleþik olarak koyunculuk yaptýðýmýz dönemde bizim ya da kabilemizin bir üyesinin keyfi olarak koyun kestiðini hatýrlamýyorum. Zaten keyfi kesim toplulukça hoþ karþýlanmazdý. Bu bilindiði için, caný et isteyen insan bunu gizlemek, adaða çýraða sýðýnmak zorundaydý. Bu ise etin topluca, bir rit aracý olarak tüketilmesini saðlardý. Göçebe yaþamýnýn sürmesi için hayvanlarý korumanýn zorunluluðu vardýr. Çünkü hayvanlar o obanýn, topluluðun hayatýný devam ettirmesinde olmazsa olmaz üretim araçlarýdýr. Onlarýn sütü, yünü, tiftiði, kuzularý, dýþkýsý hayatýn sürdürülmesinde birer araçtýr. Bu aracý kolayca yok eden bir uygarlýk da ayakta kalamaz. Hele kuzu kesmek, kuzu eti yemek Türkmenlerde kesinlikle hoþ karþýlanmaz. Bu durumu anlatan onlarca türkü vardýr. Bir Alevi tahayyülü olarak et, adak çýrak öznesidir. Bunda da o öznenin rýzasý esastýr. Çocukluðumda gittiðim bir Abdal Musa kurbanýnda, dedenin dualadýðý koçlardan biri meydanda huysuzlanýnca, saða sola kaçmaya çalýþýnca, onun kurban edilmesinden vazgeçildiðini hatýrlýyorum. Bir Alevi kurbandan yapýlmýþ yemeðe et ya da etli bir yemeðin adýný söylemez. O etli pilav, haþlama, kavurma, kýzartma deðil lokmadýr. Kutsaldýr. Onu yerken edep erkan gerekir. Kemikleri saða sola atýlmaz; gömülür. Kemiklerin bir kedi ya da köpek tarafýndan yenilmesinin mutlaka önüne geçilmesi gerekir. Hatta aþçýlar/keyfeniler hayvanýn kemiklerini kýramazlar. Organlar eklem yerlerinden incitmeden ayrýlmalýdýr. Alevi tahayyülünde "piþirilerek lokma edilmiþ ette o hayvan, kendini kurban olarak sunan bir can olarak görülür. Yaþayan bir dana görünce bundan ne kadar pirzola, biftek, köfte çýkar diye, tahayyül edilemez." Sürülerde bile ona bakanlarýn nazarýnda hemen hemen her koyunun bir adý, bir kiþiliði vardýr. Bunu kentli, hele modernliksonrasý bir uygarlýkta yaþayan bir insana anlatmak imkansýzdýr. Bu modernlik ve sonrasý Alevi dinini, onun inançlarýný, tahayyülünü de vurmuþtur. Bugün etobur, kýyýcý ve et için hormonla, hýzlý büyütücü ilaçlarla daha fazla para için beslenen canlarý öldürerek yemekteyiz. Öldürülmüþ canlarý yemekteyiz. Ölü eti... Yaþasýn modernlik, kimine göre modernliksonrasý! Yaþasýn kollestrol, triglesirit, damarsertliði, yüksektansiyon! Yaþasýn obezite! Bunlar, yani delidana, kuþgribi ve bilinmemiþler, bilinmeyecek olanlar aslý olmayan etproteinli saðlýklý büyüme anlayýþlarýnýn iflasý deðil mi? Sonsöz: Bizim Aksaçlý ile Suva'nýn varoþlarýna doðru yürürken bir eve davet edildik. Orada bize "üretilmiþ piliç=makineden çýkan bir nesne?" gibi düþündüðüm piliçten yapýlmýþ bir Ýngiliz yemeði ikram ettiler. Ben utanarak ekmek ve salata yedim. Bunda biraz da kuþgribi diye adlandýrdýklarý bir hastalýktan son günlerde uzakdoðuda ölenlerin etkisi var mýydý? Ama hayatýmýn bazý dönemlerinde, etyemezliði ahlaki bir ilke olarak uyguladýðým dönemler hariç, seyrek olarak olsa bile etli yemek yerken hep utandým. Çocukluðumdan hatýrladýðým sahneler var. Bizim evde, çok yakýn tanýdýklarda baþkalarýnýn yanýnda yemek yemek, hele saldýrýrcasýna yemek yemek ayýp sayýlýr ve utanýlýrdý. Yemek gizli yapýlmasý gereken bir þeydi sanki. Avþar Alevilerinde toplu yemekler hariç yalnýz ya da bir kümeyle yemek utanç verici bir zorunluluk olarak mý algýlanýyordu? [Burada Alevilik genellemesinden kaçýnmak için Avþar'dan dem vurdum. Sarýz, Mahmudiye, Seyitgazi, Kalecik, Sulakyurt, Keskin, Elbistan, Göksun, Bozova Avþarlarý... Yukarýdaki göçebe topluluk yapýlarý ve özelliklerinin ise genelgeçer olduðunu düþünüyorum.] Ýlkellik? Ama güzel þeyleri bile Avroamerikan bir bakýþla "Ýlkel" sayarak aþaðýlamak birçok durumda kimseye bir þey anlatmaz. Evet, "Çok modern!=Modernsonrasý!=Arsýz; insana, topluma, doðaya mugayyir! Hele ayakta ya da yürürken bi þeyler týkýþtýrmak avurdunu domaltarak cukgadak yuta yuta gezinmek!" Sahibi: Hacýbektaþlýlar A.Þ. adýna Naci Özçelik Sorumlu Yazý Ýþleri Müdürü: Aydýn Þimþek Genel Yayýn Yönetmeni: Osman Çoban Yönetim Yeri: Hacý Bektaþ Veli Sevgi Yolu, Karayalçýn Parký Giriþi, Sol Kapý Kat: 1 Hacýbektaþ/ Nevþehir Tel-Faks: 0384 441 39 47 E-mail:[email protected] Þirket e-mail [email protected] E-groups: [email protected] Web: www.hacibektaslilar.com Baský: Hacýbektaþlýlar A.Þ. Matbaasý Pazar günleri yayýnlanmaz.Yayýn Türü: Yerel Süreli Yayýn HAVA DURUMU Az bulutlu En Yüksek 0C En Düþük 0C Rüzgar Hýzý Rüzgar Yönü Nem Çið Noktasý 3 -4 8,65 km/s G.G.Doðu 72 % -10C ‘Þipþak Boþanmalar’ artýyor Çok Programlý Lisesi futbol takýmý 10 yýl önce 825 olan bir yýldan önce boþananlarýn sayýsý 2003 yýlýnda yüzde 40.8'lik artýþla 1162'ye çýktý. Son on yýlda 16 yýldan fazla evli kalanlar arasýndaki boþanma oranýnda da önemli bir artýþ yaþandý. 1993 yýlýnda 4 bin 871 olan 16 yýldan fazla evli olanlar arasýndaki boþanma sayýsý 2003 yýlýnda 10 bin 795'e ulaþtý. Suavi Cesur Son 10 yýldaki boþanma oranlarý ''þipþak boþanmalarýn'' arttýðýný gösterdi. 10 yýl önce 825 olan bir yýldan önce boþananlarýn sayýsýnýn 2003 yýlýnda yüzde 40.8'lik artýþla 1162'e çýkmasý, evliliðe ''bir yýl bile tahammül edemeyenlerin'' sayýsýnýn gittikçe arttýðýný ortaya koydu. Türkiye Ýstatistik Kurumu, Cumhuriyet'in kurulduðu 1923 yýlýndan 2004 yýlýna kadar olan dönemin ekonomik ve sosyal göstergelerinden oluþturduðu Ýstatistiki Göstergeler 1923-2004 isimli yeni yayýnda Türkiye'deki boþanma istatistiklerine de yer verdi. Boþanmalar yüzde 80 arttý TÜÝK'in verilerine göre, 1993 yýlýnda 27 bin 725 olan boþanma sayýsý yüzde 80.7 oranýnda artarak 50 bin 108'e ulaþtý. Ýstatistikler, evliliklerinde daha bir yýl dolmadan boþananlarýn sayýsýnýn da giderek arttýðýný ortaya koydu. Buna göre, 1993 yýlýnda 825 olan bir yýldan önce boþananlarýn sayýsý, 2003 yýlýnda yüzde 40.8'lik artýþla 1162'ye çýktý. Bir yýldan önce boþananlarýn sayýsý 1994'de 777, 1995'de 797, 1996'da ise 758 olarak belirlenmiþti. Bir yýldan önce boþananlarýn sayýsýnda 1997 yýlýnda yüzde 233 oranýnda bir artýþ yaþandý. 1997 yýlýnda bir yýldan önce boþananlarýn sayýsý 2 bin 525'e çýktý. 1998 yýlýnda 1916'ya düþen bir yýldan önce boþanan çiftlerin sayýsý, 1999'da 563, 2000'de 986, 2001'de 917, 2002'de 884 ve 2003 yýlýnda ise 1162 olarak gerçekleþti. Bir yýllýk evliler arasýndaki boþanma sayýsý da 10 yýllýk süre içinde yüzde 57.3 oranýnda arttý. 1993 yýlýnda 3 bin 178 olan bir yýllýk evliler arasýndaki boþanma oraný 4 bin 999'a çýktý. Ýki yýllýk evliler arasýndaki boþanma oraný da 10 yýllýk dönemde yüzde 42.1 oranýnda arttý. 1993 yýlýnda 3 bin olan iki yýllýk evliler arasýndaki boþanma oraný 2003 yýlýnda 4 bin 659'a çýktý. Boþanma sayýsý üç yýllýk evli çiftler arasýnda yüzde 42.1, dört yýllýk evliler arasýnda da yüzde 58.6 oranýnda arttý. 1993 yýlýnda 2 bin 557 olan üç yýllýk evliler arasýndaki boþanma oraný 4 bin 263'e, 1993 yýlýnda 2 bin 206 olan 4 yýllýk evliler arasýndaki boþanma oraný da 3 bin 498'e ulaþtý. ''16 yýlýk evlilikler de bitiyor'' 1993 yýlýnda 1785 olan beþ yýllýk evli çiftler arasýndaki boþanma oraný da yüzde 84.5'lik artýþla 2003 yýlýnda 3 bin 294'e çýktý. 6 ile 10 yýl arasýnda evli çiftler arasýndaki boþanma oraný ise 10 yýllýk dönemde yüzde 88.5 oranýnda artýþ gösterdi. 1993 yýlýnda 5 bin 786 olan 6-10 yýllýk evli çiftler arasýndaki boþanma sayýsý 2003 yýlýnda 10 bin 909'a yükseldi. 11-15 yýllýk evli çiftler arasýndaki boþanma oraný da yüzde 85.7 oranýnda artarak 3 bin 517'den 6 bin 529'a çýktý. 10 yýllýk dönemde 16 yýldan fazla evli çiftler arasýndaki boþanma oranýnda da önemli oranda artýþ yaþandý. 1993 yýlýnda 4 bin 871 olan 16 yýldan fazla süredir evli çiftler arasýndaki boþanma oraný yüzde 121.6'lýk artýþla 10 bin 795'e yükseldi. En önemli boþanma nedeni geçimsizlik 2003 yýlýndaki 50 bin 108 boþanmadan yüzde 93'üne geçimsizlik gerekçe gösterildi. Boþananlarýn 46 bin 615'i geçimsizlik, 2 bin 119'u diðer, 708'i terk, 194'ü zina, 173'ü cana kast ve fena muamele, 166'sý akýl hastalýðý ve 133'ü de cürüm ve haysiyetsizlik gerekçelerini gösterdi. 2003 yýlýnda boþananlarýn 21 bin 805'inin çocuðunun bulunmadýðý, 11 bin 695'inin bir, 9 bin 764'ünün iki, 3 bin 912'sinin 3, 1606'sýnýn 4, 722'sinin 5 ve 604'ünün de 6 ve üzerinde çocuk sahibi olduðu belirlendi. (SESONLINE) Hacýbektaþ Çok Programlý Lisesi futbol takýmý maçlarýný Nevþehir Lisesi, Acýgöl Lisesi ve Gülþehir Ç.P.L.’i futbol takýmlarýnýn oluþturduðu C gurubunda maçlar yaparak tamamladý. Oynan maçlarda Lise takýmý Gülþehir Ç.P.L’i takýmýný ve Acýgöl Lisesi takýmýný ayný skorla (4–1) yendi. Üçüncü ve son maçý olan Nevþehir Lise futbol takýmýyla yaptýðý karþýlaþmayý 3–2 kaybetti. Çok çetin ve zorlu çeçen bu maçtan sonra gurubunu Nevþehir Lisesi’nin ardýndan, ikinci olarak tamamladý. Böylelikle bir üst tura çýkma þansýný kaybetti. Fakat oynadýðý futbol ile Nevþehir bölgesi futbol otoritelerinden geçer not aldý. Kendisiyle görüþtüðümüz ve bize bu bilgileri veren okul takýmýnýn sorumlusu öðretmen (profesyonel futbolcu) Doðan Çengel, takýmýn oynadýðý futboldan memnun olduðunu, baþta futbolcular olmak üzere emeði geçen herkese ayrý ayrý teþekkür ettiðini söyledi. Çengel, bununla birlikte guruptaki takým sayýsýnýn az olmasýndan dolayý, futbolculara sadece üç maç oynatabildiklerini, bu yüzden oyuncularýn heveslerinin kýrýldýðýný ifade etti. Bir sonraki turnuvalarda takým sayýsýnýn fazla tutulmasýný ve dolayýsýyla oyuncularýn daha fazla maçlar yapma þansý bulmasý gerektiðini söyledi.