Hindiler ve yeni yıl hazırlığı İÇERİDE NE VAR!

Transkript

Hindiler ve yeni yıl hazırlığı İÇERİDE NE VAR!
Kadýnýn adý
bütçede de yok
TBMM'de bütçe görüþmeleri sürerken,
Kadýnýn Statüsü Genel Müdürlüðü'nün
(KSGM) bütçesinin görüþülmesi
sýrasýnda, meclis tutanaklarýna da giren
Toplumsal Cinsiyeti Gözeten Bütçeleme
kavramýný, Ankara Üniversitesi (AÜ)
Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden Mustafa
Þahin "Toplumsal cinsiyet perspektifinin
tüm politik alanlara yerleþtirilmesi" olarak
açýklýyor.
YAZISI 2. SAYFADA
Hindiler ve yeni yýl hazýrlýðý
ÝÇERÝDE NE VAR!
KIBRIS GERÇEÐÝ
Ahmet Muhtar Ceyhan’ýn
yazýsý 2. sayfada
DURUMLAR
Korkut Atasoy
yazýsý 7. sayfada
Yeni yýlýn yaklaþmasýyla birlikte
Hacýbektaþ sokaklarýnda Hindi
satýþlarýnýn yapýldýðý görüldü. Yeni
yýlýn tercih edilen et türü Hindi eti
olmasý nedeniyle Hindiler, kartonlar
üzerinde sergilenerek satýþa sunuldu.
Dýþarýdan gelen hindilerin tavuk ve
hindi çiftliklerinden geldiði,
‘Þipþak Boþanmalar'
artýyor
10 yýl önce 825 olan bir yýldan önce
boþananlarýn sayýsý 2003 yýlýnda yüzde
40.8'lik artýþla 1162'ye çýktý. Son on yýlda
16 yýldan fazla evli kalanlar arasýndaki
boþanma oranýnda da önemli bir artýþ
yaþandý. 1993 yýlýnda 4 bin 871 olan 16
yýldan fazla evli olanlar arasýndaki
boþanma sayýsý 2003 yýlýnda 10 bin 795'e
ulaþtý.
HABERÝ 8. SAYFADA
Hacýbektaþ’ ta satýþa çýkarýlan
hindilerin ise, köylülerin yetiþtirdiði
ve fiyatlarýnýn ise 15 YTL’den 40
YTL’ ye kadar olacaðý bildirildi.
Aziz Nesin'in 90. yaþgünü kutlandý
Aziz Nesin, 90.
yaþgününde Nesin Vakfý
ve Türkiye Yazarlar
Sendikasý'nýn düzenlediði
etkinlikte dostlarý ve
sevenleri tarafýndan
anýldý. Nesin'in muhalif
duruþunun ve yazarlýðýnýn
anlatýldýðý etkinlikte
"Badem" grubu da küçük
bir dinleti sundu.
HABERÝ 8. SAYFADA
ELEMAN ALINACAKTIR
Gazetemizde çalýþacak, en az lise
mezunu, muhasebeden anlayan,
bilgisayar kullanabilen bayan
eleman..
Matbaamýzda çalýþtýrýlmak üzere
Çýraklýk Eðitim M erkezi kayýtlý
çýrak.
En az lise mezunu, muhabirlik
yapacak eleman.. (Serbest çalýþacak)
Baþvuru:
HACIBEKTAÞLILAR A.Þ.
Tel: 0384 441 39 47
2
1965 Sivas doðumluyum.
Babamýn demir yollarýnda Kondüktör
olarak çalýþmasý dolayýsý ile Sivas’ta
doðdum. 14 yaþlarýnda 1979 yýlýnda
babam emekli olduktan sonra,
memleketimiz Hacýbektaþ’a döndük.
Çok kalabalýk (6 Kardeþ) bir aile
olduðumuz için, babamýn emekli
maaþý yetmiyordu. Hepimiz küçük
yaþlarda çalýþmak zorunda kaldýk.
Ayakkabý boyacýlýðý ile iþe baþladým.
Kulüplerde çalýþtým. Bu nedenle
ortaokul 3. sýnýftan ayrýlmak zorunda
kaldým. Büyük kardeþlerimin yanýnda
badana boya iþleri ile uðraþtým.
Askerden geldikten sonra asker
arkadaþýmýn çaðrýsýyla Bursa’ya
çalýþmak için gittim. Askerde
öðrendiðim aþçýlýk sivil yaþamýmda
da zaman zaman iþim oldu. Aile
restoranlarýnda bir müddet komilik
yaptým. Sonra mutfak bölümüne
geçtim. Bursa’dan döndükten sonra
Hacýbektaþ’ta lokanta açtým yürümedi.
Seyyar arabayla köftecilik yaptým
yürümedi. Otel’de çalýþtým. Burada
tanýþtýðým bir müþteri sayesinde
Kýbrýs’a gitmeye karar verdim.
Kýbrýs’ta lokantada çalýþmaya
baþladým. Tesadüfen karýþtýðým kavga
Alpay
(Abdullah Aydoðmuþ)
nedeniyle, kýrmýzý damga ile sýnýr dýþý
edildim. 1996 yýlýnda görücü usulü
ile þimdiki eþimle evlendim. Biri kýz,
biri erkek iki çocuðum var.
Oturduðum ev kira, iþim yok, iþ
arýyorum bulamýyorum. Hacýbektaþ
kaymakamlýðý Sosyal Yardýmlaþma
Fonu’nun verdiði çocuk yardýmýný
alýyorum. Ýþ bulursam çalýþýyorum.
Yarý aç yarý tok geçinmek için
mücadele veriyorum. 2005 yýlý
Aðustos ayýnda Hacýbektaþ Veli’yi
anma kültür ve sanat etkinliklerinde
bir ay geçici olarak çalýþtým. Aldýðým
parayý kaybettim. Piyasaya olan
350–400 borcumu ödeyemedim.
Yalancý oldum.
Bugünlerde Alanya’da gemide
çalýþmak için gitmeyi düþünüyorum.
Ýki gündür yol parasý bulamadýðým
için gidemiyorum. Benim ve ailemin
durumu bundan ibarettir. “Sað gözün
sol göze yararý yoktur” deyimi bizim
gibileri için söylenmiþ olsa gerek.
Farklý fikirleri zenginlik olarak gören gazetemiz, her
konuda görüþlerinize, eleþtirilerinize, yazýlarýnýza açýk...
Gönderin yayýnlayalým!..
Kýbrýs’la ilgili gerçeklerin baþýnda þu geliyor;
Kýbrýs Rum toplumu hiçbir zaman meþru devlet
olmamýþtýr. Aslýnda Kýbrýs bir Rum vataný deðildir.
Kýbrýs’ta Türkler, Rumlardan daha çok hak
sahibidirler.
1571’de Osmanlý yönetimi Kýbrýs’ta yer aldý.
Daha önce Ada’da Venedikliler egemendiler.
Osmanlý yönetimi Venediklilerin elindeki mülkü
Rum Ortodoks Kilisesine aktardý. Kiliseye geniþ
yetkiler verdi. Böylece Rum Kilisesi’ne ve
toplumuna güç geldi. Giderek bu güç Türkiye’den
gelip yerleþen Türkler’e karþý kullanýlacaktý.
1878’de Rusya karþýsýnda zor durumda kalan
Osmanlý, Kýbrýs’ýn yönetimini geçici olarak
Ýngiltere’ye verdi. Birinci Dünya Savaþý’nda da
Ýngiltere, Kýbrýs’a el koydu.
1950’lerin sonlarýnda baðýmsýzlýk hareketi
baþladý ve uluslar arasý anlaþmalara dayanan bir
Türk- Rum ortak devleti kuruldu. Fakat Rumlar
böyle bir Ortak Devlet’e razý olmadýlar. Kýbrýs’ýn
tüm yönetimine el koyma yoluna gittiler. Uluslar
arasý anlaþmalarý ve Anayasa’yý çiðnediler. Türklere
saldýrýlarda bulunup, soykýrým yaparak 1963 yýlýnda
Ortak Devleti yýktýlar.
O zaman ki Rumlarýn Baþ temsilcisi Klerides
Þöyle diyordu: “Biz anayasaya temel olan
anlaþmalarý içimize sindiremeden imzaladýk;
amacýmýz, ilk fýrsatta enosisti, yani Kýbrýs’ý
Yunanistan’a katmaktýr.” Bu amaçla Kýbrýslý
Rumlar Türkler’e karþý insafsýzca saldýrýlarda
bulundular. Türkler buna karþý tek baþýna tedbir
alamazlardý. Türkiye Cumhuriyeti yardýmlarýna
koþtu. A.B.D’ nin o günkü Johnson rahmetli Ýsmet
Ýnönü’ye bir mektup göndererek, Türkiye’ye karþý
aðýr tehditler yönetti ve aðýr tedbirler alýnacaðýný
söyledi. Bu durum Rumlarý cesaretlendirdi ve
soykýrým devam etti. Güney Kýbrýs Rum yönetimi
gayri meþrudur. Çünkü devletin anayasasýna
çiðnemiþtir. Bu devletin kuruluþuna temel olan
bütün anlaþmalarý çiðnemiþtir.
Buna raðmen batý Avrupa ülkeleri ve A.B.D
Kýbrýs Rum yönetimini gerçek bir devletmiþ gibi
görüp ve yasa dýþý olarak Avrupa birliðine almaya
karar verdiler. Türkiye’nin hem de Yunanistan’ýn
dahil olmadýðý bir kuruluþa Kýbrýs’ýn girmesi,
katýlmasý yasaktý. Buna raðmen Avrupa Birliði bu
yasaðý açak açýk çiðnedi. Ve çiðnemeye de hala
devam ediyor.
1953’de hazýrlanmýþ olan “Akritas Planý”
Makaryos tarafýndan destekleniyordu. Cuntacýlarýn
planý Kýbrýs’ý Yunanistan’a ilhak etmekti.
Makaryos’un amacý ise, Kýbrýs’ta Türklerden
arýnmýþ bir Rum devleti kurmaktý. Onun için
Türkiye 15 Temmuz 1974’de garantör olarak askeri
harekâtý baþlatma kararýný vermek zorunda kaldý.
Çünkü ogün Yunanistan cuntasý Kýbrýs’ta darbe
yapmýþtý. Yunanistan darbesiyle Türkiye’deki
haþhaþ sorunu arasýnda bir baðlantý vardý.
Türkiye’de köylümüzün büyük bir kesiminin
geçimini saðlayan haþhaþ ekimine Amerika’dan
gelen dayatmalarla yasaklar kesin yasaklar
konulmuþtu. Yýl 1974 koalisyon hükümetinin
baþbakaný Sayýn Bülent Ecevit’ti.
Sayýn Ecevit, o günü þöyle anlatmaktadýr.
1974 baþýnda kurulan hükümetimizin öncelikli
giriþimi ve görevi A.B.D’ ni dayatmýþ olduðu onur
kýrýcý ambargoyu kaldýrtmaktý. Bunun ortamýný
hazýrlamak için çalýþmalara baþladýk. A.B.D’ den
Türkiye’ye çok aðýr baskýlar gelmeye baþladý.
A.B.D bu yasaðý dayatmaya devam ediyordu.
Bunun yanýnda güya Türk köylüsünün zararýný
ortadan kaldýracaktý. Fakat sözünü tutmadý. Yasaðýn
devam ettirilmesinden yanaydý. O aylarda A.B.D
üst düzeyde yer alan uzmanlarý ve yöneticileri akýl
almaz þeyler söylüyorlardý.
“Nato dan çýkaralým, altýncý filo Ýstanbul’u topa
tutsun,Sultanahmet Camisini topa tutalým,
HAÞHAÞ EKÝMÝ YAPILAN KÖYLERÝ
HAVADAN BOMBALAYALIM” diyorlardý.
Fakat biz bu tehditlere boyun eðmedik ve aldýrýþ
etmedik, çünkü haklý olduðumuza inanýyorduk.
A.B.D’ den gelen akýl almaz baskýlara aldýrýþ
etmeden haþhaþ ekiminin insanlýða güven verecek
þekilde yasaktan kurtarýlmasý için gerekli bilimsel
çalýþmayý baþlattýk ve hýzla sürdürdük.
Sonunda A.B.D’ nin yoðun baskýsýna karþýn
kararý aldýk. 1 Temmuz 1974 haþhaþ yasaðý
kaldýrýlmýþ oldu.
Sonuç olarak bugün Anadolu’nun birçok
kesiminde haþhaþ ekimi serbesttir ve bu yüzden
dünya hiçbir zarar görmemiþtir.
Haklý olduðunuz bir konuda dik durmasýný
bilirseniz, hele hele bu konu ülke sorunu ise,
halkýnýzdan aldýðýnýz cesaretle deðil Avrupa Birliði,
A.B.D bile karþýnýzda hizaya gelecektir. Yeter ki
karalý olalým. Bu yazýnýn özeti bu olsa gerek.
3
Kadýnýn adý bütçede de yok...
Nüfus Fonu'ndan Meltem Aðduk "Genel bütçede toplumsal cinsiyeti gözeten bir
yaklaþým olmadýðý Kadýndan Sorumlu Devlet Bakanlýðý bütçesinden belli" diyor.
Araþtýrmacý Þahin'e göre "Dýþsal dinamiklerin de etkisiyle bu konu ister istemez
gündeme gelecek."
BÝA (Ýstanbul) - Kadýn haklarý için mücadele
veren kuruluþlarýn Birleþmiþ Milletleri'in (BM)
çerçevesinde gerçekleþmesi için çaba
gösterdikleri Toplumsal Cinsiyeti Gözeten
Bütçeleme, ("Gender Budgeting") 2006 bütçesi
görüþmeleri dolayýsýyla gündemimize giriyor.
TBMM'de bütçe görüþmeleri sürerken,
Kadýnýn Statüsü Genel Müdürlüðü'nün (KSGM)
bütçesinin görüþülmesi sýrasýnda, meclis
tutanaklarýna da giren Toplumsal Cinsiyeti
Gözeten Bütçeleme kavramýný, Ankara
Üniversitesi (AÜ) Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden
Mustafa Þahin "Toplumsal cinsiyet
perspektifinin tüm politik alanlara
yerleþtirilmesi" olarak açýklýyor.
Þahin: Her konuda toplumsal cinsiyet
perspektifi
"Gender Budgeting"in bir üst bütçe
olmadýðýný vurgulayan Þahin, yerel yönetimlerin
bütçelerinin de bu perspektifle deðerlendirilmesi
gerektiðine iþaret ediyor.
"Toplumsal Cinsiyeti Gözeten Bütçeleme"
konusunda doktora çalýþmasý sürdüren Þahin,
bu kavramýn "aklýnýza gelebilecek her konuya
toplumsal cinsiyet perspektifinin dahil
edilmesi"yle ilgili olduðunu söylüyor.
Þahin "Toplumsal Cinsiyeti Gözeten
Bütçeleme"nin bütçenin hazýrlanmasý sürecinin
tüm aþamalarýnda göz önünde tutulmasý
gerektiðini belirtiyor: "Bu süreç, bütçenin
hazýrlýðý, kanunlaþmasý, uygulamasý, denetimi
ve deðerlendirilmesinde toplumsal cinsiyet
perspektifinin dahil edilmesidir," diyor.
Devletin personel harcamasý, politikasý
"Bir hizmet programý düþünelim. Ýlk akla
gelen eðitim oluyor. Cinsiyet bazýnda eðitim
alanýnda kýz ve erkek öðrenci.var. Yapýlan
harcamalarýn kýz ve erkek öðrenciler arasýnda
daðýlma oranlarý Toplumsal Cinsiyeti Gözeten
Bütçelemenin ilk akla gelen boyutu" diyor Þahin.
Ýkinci bir örnekse devletin personel
harcamalarý:
"Kadýnlarýn kamu istihdamýnda yüzde 30
oranýnda temsil edildiðini düþünelim. Kamusal
karar alma mekanizmalarýnda kadýn ne kadar
temsil ediliyor?" sorusunu soruyor Þahin.
"Örneðin hiç müsteþar kadýn yok. Müsteþar
yardýmcýlýðý görevinde beþ kadýn varsa bu kritik
bir durum. Ýþte bu baðlamda devletin personel
politikalarý 'Toplumsal Cinsiyeti Gözeten
Aðduk: Türkiye'nin böyle bir bütçesi yok
Birleþmiþ Milletler Nüfus Fonu (UNFPA)
Proje Koordinatörü Meltem Aðduk ise dünyada
bir çok ülkede toplumsal cinsiyeti gözeten
bütçelerin yapýldýðýna dikkat çekiyor. Ancak
BM'nin "Binyýllýk Kalkýnma Hedefleri"nin,
"Toplumsal Cinsiyeti Gözeten Bütçeleme"
politikalarýnýn hayata geçirilmediði sürece de
gerçekleþmesinin zorluðuna iþaret ediyor.
Ancak "Türkiye'nin genel bütçesinde
'Toplumsal Cinsiyeti Gözeten Bütçeleme'
olmadýðýný" söylüyor Aðduk.
"BM olarak biz de, yerel bütçeler arasýnda
bir þeyler yapabilir miyiz, diye bakýyoruz. Bu
sorunun aþýlmasý için Eylül 2006'da iktisatçýlarýn
katýlacaðý bir toplantý planlýyoruz."
Farklý fikirleri, zenginlik olarak gören
gazetemiz, her konuda görüþlerinize,
eleþtirilerinize, yazýlarýnýza açýk...
Gönderin yayýnlayalým!..
4
5
Aziz Nesin'in 90. yaþgünü kutlandý
Aziz Nesin, 90. yaþgününde Nesin Vakfý ve Türkiye Yazarlar Sendikasý'nýn düzenlediði
etkinlikte dostlarý ve sevenleri tarafýndan anýldý. Nesin'in muhalif duruþunun ve
yazarlýðýnýn anlatýldýðý etkinlikte "Badem" grubu da küçük bir dinleti sundu.
Gazetemizin
aylýk
kültür sanat
eki olan
EKÝM 2005
YIL: 2
BU
SAYI: 15
2,50 YTL
Trakyalý Ozanlar
SAYIDA
YAZI
Köy Enstitüsü Dergisi Mehmet
Baþaran
ARÝF DAMAR
Gezmek, Görmek
Ýhsan Yücel
Osman Numan
Baranus ve Ömer Nida Ýsmet
Kemal
Karadayý
“Cumhuriyetin Mimarlarý”
Köy Enstitüsü Dergisi
Mehmet Baþaran
Hasan Akarsu Korkaklýk Çaðý
tan doðan
Necdet Tezcan’la
Söyleþi MaviDergi
‘Cumhuriyetin Mimarlarý’
Bir Erken
Ölüm Mustafa Yýlmaz
Trakyalý
Hasan Akarsu
Ozanlar: Arif Damar MaviDergi
Uçmuþ Günler Turgut Tan
Gülsuyunda Bekletilmiþ Taksi
Hikayesi Levent Duran Viþne
Bahçesi Ümit Çetin
Güneþ
Kimin Ýçin Doðar Özen Karpuz
Korkaklýk Çaðý
tan doðan
Gülsuyunda Bekletilmiþ
Taksi Hikayesi
Levent Duran
Baþlýksýz Maksut Þentürk
BÝA (Ýstanbul) - Nesin Vakfý ile
Türkiye Yazarlar Sendikasý'nýn
düzenlediði ve Kadýköy
Belediyesi'nin ev sahipliðini yaptýðý
etkinlikte 10 Aralýk Cumartesi günü
Kadýköy Evlendirme Dairesi
Salonu'nda Aziz Nesin 'in 90. yaþ
günü kutlandý.
200'e yakýn Aziz Nesin seveni ve
dostunun katýldýðý toplantýnýn açýlýþýný
Türkiye Yazarlar Sendikasý Baþkaný
Öner Ciravoðlu yaptý.
Ciravoðlu gelenlere teþekkür
ettikten sonra Yazarlar Sendikasý'nda
çok önemli iþler baþaran Aziz Nesin'in
örgütçü kiþiliði ve "muhalif"liði
üzerinde durdu.
Nesin'in þiirleri
Anma etkinliðini sunan, ayný
zamanda yazar ve yönetmen Vasýf
Öngören 'in kýzý olan Aslý Öngören
daha sonra Arif Damar 'ý kürsüye
çaðýrdý.
ve sevilir insanlarýn "çocuðu"
olmanýn, kiþinin özgürlüklerini
elinden aldýðýný vurguladý.
Ali Nesin konuþmasýnda,
etkinliðe katýlanlarýn sayýsýnýn az
olduðundan ve Aziz Nesin'e sahip
çýkýyor görünenlerin vefasýzlýðýndan
söz etti. Vakfýn ve Çatalça'daki çiftlik
ve yurdun bir çok ihtiyacý olduðunu,
bundan dolayý da yapmak zorunda
olduklarý çok sayýda görevin olduðunu
belirten Ali Nesin, bu konularda
destek ve yardým beklediklerini ama
kimsenin arayýp bir "merhaba" bile
demediðini belirtti.
Kamuoyunda kendisine iliþkin
olarak "iktidardan yana oldu",
"Fethullahçý oldu" yolunda çok sayýda
sözlerin söylendiðini belirterek,
kendisinin iþini gücünü býrakýp, Aziz
Nesin'in býraktýðý yerden onun yaptýðý
iþleri sürdürdüðünü ama kendisinin
bir "Aziz Nesin" olmadýðýný söyledi.
Damar Aziz Nesin'le
dostluklarýnýn çok eskiye dayandýðýný
vurguladý ve onun gündelik
yaþantýsýndan örnekler vererek
yaþamýndaki sadelikten söz etti.
Aziz Nesin'in iyi bir yazar
olduðunu vurgulayan Damar, onun
son dönemde yazdýðý þiirlerini de
deðerlendirdi. Bu deðerlendirmeyi
Aziz Nesin'in kendisine de söylediðini
vurgulayan Damar; þiirlerin içerik
olarak iyi, ama biçim olarak Nesin'in
diðer ürünlerinde olduðu yetkinlikte
olmadýðýný belirtti.
Arif Damar Aziz Nesin'le
yaþadýðý kimi olaylarý anlattýktan
sonra konuþmasýný onun için yazdýðý
"Aziz Nesin'le Ayaküstü" þiiriyle
bitirdi.
"Destek gerekiyor"
Toplantýda daha sonra konuþan
Aziz Nesin'in oðlu ve Nesin Vakfý'nýn
Baþkaný Matematikçi Ali Nesin, ünlü
Soldan Saða:
1) Azerbaycan petrolünü Akdeniz’e akýtacak boru hattý. 2) Ýleri
gelenler – Büyük. 3) Dini lider. 4) BJK futbol takýmý teknik
direktörü. 5) Soyluluk – Uçurum. 6) Hasan …….. (G.S’li topçu)
– (tersi)( Bakanýn kendini gördüðü. 7) Boyutlar – Bir sayý.
8) Demir’in imi – Büyük yaba- Ýneðin sesi. 9) Ahlaksal olan –
Deriden atýlan sývý. 10) (tersi) Kullanýlmaz durumda olan – Yük
hayvaný. 11) Sürekli olarak – Tohumun topraða katýlma iþi.
12) Baþlangýçta olan – Mekanik düzenek.
Yukarýdan Aþaðýya:
1) Ýlçemizde türbelerden biri. 2) Beyaz – Denk getirme - Kýrmýzý.
3) Durumundan birilerinin yararlanacaðý karýþýklýk – Düðme
deliði. 4) Küba’nýn ortasý – Hile – Bireylerin oluþturduðu grup.
5) Hastalýða baðlý çýlgýnlýk hali – Noksansýz. 6) Kadýnýn eþi –
Avrupa Topluluðu – Ýnandýrma. 7) Yumurtanýn beyazý – Ýlave.
8) 1979 Þah yönetimini bitiren Ýran’lý lider – Bir erkek adý.
9)Karýþýk renkli – Mah – Ýrade gücü olan. 10) Sýralý numaralama
yapan mekanik düzen - Kuzu sesi.
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
DÜNKÜ BULMACANIN ÇÖZÜMÜ
Soldan saða: 1) ZÝYARET - DO 2) EDEBÝYAT 3) YEDÝVEREN 4) ARAMAK 5)ER-AY-MAZI 6) EDE-ASIR 7)ATLETÝK - RL
8) RED 9) MANÝTA 10) DUA - ÝNÝ - AÐ 11) ÝNNÝN - RAKI 12) NO - BETER
Yukarýdan aþaðýya: 1) ZEYNELABÝDÝN 2) ÝDE - TR - UNO 3) YEDÝ - ELEMAN 4) ABÝ - ADETA - ÝP 5) RÝVAYET - NÝNE
- 6) EYER - ÝLÝN 7) TARAMAK - TÝRE 8) TEMAS - YAÐ - AR 9) NAZIR - AK 10) OD - KIRLANGIÇ
ÞÝÝR
Ne Sen Bensiz, Ne Ben Sensiz
Bahrem Yýldýz
Yýldýz
Kaldera Ali
Tavla Ýlhan Karaman
Gitme Kal / Dörtlük / Che /
Ocak 2006 dan itibaren
16. sayýsýyla okurlarýyla yeniden
buluþacak.
1929. Resimli Ay dergisi yazarý
Emin Türk Bey (Eliçin)
"Köyümde Ne Gördüm"
baþlýklý yazýsý nedeniyle
tutuklandý.
1938. Hasan Ali Yücel milli eðitim
bakanlýðýna getirildi.
1960. Yazar Reþat Nuri
Güntekin'in ölümünden 4 yýl
sonra "Son Sýðýnak" adýnda
yeni bir romaný ortaya çýktý.
1961. Milletvekili maaþlarýna
yapýlacak zam, Meclis'te
tepkiyle karþýlandý.
1970. Devrimci Gençlik
Dernekleri federasyonu, DevGenç üyesi Ýlker Mansuroðlu
yaþamýný yitirdi. Mansuroðlu,
5 gün önce, pusuya düþürülerek
kurþunlanmýþtý.
1973. Ýsmet Ýnönü devlet töreniyle
Anýkabir'e defnedildi.
1975. Ýskenderun Demir- Çelik
Tesisleri açýldý. Açýlýþý
Baþbakan Süleyman Demirel
ile Sovyetler Birliði Baþbakaný
Aleksey Kosigin yaptý.
1976. Öðrenciler arasýnda çýkan
olaylar nedeniyle Ýstanbul
Üniversitesi Fen, Hukuk ve
Edebiyat Fakülteleri kapatýldý.
1979. Kahramanmaraþ katliamýnýn
yýldönümünde derse girmeme
eylemine katýlan 1, 711
öðretmen görevden alýndý.
1988. Bir grup kadýn, iþe alýnmada
bekaret kontrolü isteyen Harita
Genel Müdürlüðü'nü telgraf
çekerek protesto etti.
1989. Yüksek Öðrenim Kurulu,
Saksý / Seslerin Ayak Sesi / Saat
Sekizi Geç Vurdu Arif Damar
Aztek Þiiri Nice Damar Uzak
Diyalekt Bülent Yýldýz
Turfanda Hayat Sami Arslan
Armudun Sapý Üzümün Çöpü
Doða Bahar Kokuyor Samim
Güner
Merdiven Çýkmazý
Hakan Sürsal Sessizce Tünay
Göktaþ
15
YÖK üniversitelerdeki baþörtü
yasaðýný kaldýrdý.
1991. Ýlk Kürtçe gazete Rojname
yayýmlandý.
1993. Ýdamla yargýlanan Sarp
Kuray ilk duruþmada serbest
býrakýldý. Kuray "Partizan
Yolu" ile "16 Haziran Hareketi"
adlý örgütlerin kurucusu ve
lideri olmaktan yargýlanýyordu.
1995. Yargýtay,12 Eylül'den sonra
açýlan 359 sanýklý DevrimciYol davasýnda verilen kararý
onayladý. Ankara Sýkýyönetim
Mahkemesi 7 sanýk için idam,
36 sanýk için müebbet hapis
cezasý vermiþti.
1996. Erzurum Palandöken'de
facia; çýð düþmesi sonucu 6
çocuk kayakçý öldü.
Bugün Doðanlar:
1856. ABD'nin 28. Baþkaný
Woodrow Wilson.
1924. Ýki kez Uganda Devlet
Baþkaný ( 1966-71, 1980-85)
olan Milton Obote.
1932. "Örümcek Kadýnýn
Öpücüðü" adlý romanýyla
ünlenen Arjantinli romancý ve
senarist, Manuel Puig.
1954. ABD'li sinema oyuncusu
Denzel Washington.
Bugün Ölenler:
1937. "Bolero" adlý bestesiyle
tanýnan Fransýz besteci Maurice
Ravel.
1984. ABD'li film yönetmeni Sam
Peckinpah.
5
Ne güzel, bir iþe gitme zorunluluðu
olmadan istediðin bir þeyle
uðraþmak.Yoruluncaya kadar terli terli
çalýþmak. Ama bir baþkasý için deðil.
Ama istemeden, karnýný doyurma
zorunluluðuyla deðil. Ama zorunda
olduðun bir zorunluluk olarak deðil.
Ama çalýþmaya ahlaki olarak inandýðýn
için deðil. Belki de yaþasýn tembellik
ve tembellik hakký diyerek bayýlýncaya
kadar canýnýn istediði bir zaman kendi
iþini yapmak...
Ýþte ben buna tatil derim. Keþke hayatý tatil
olarak örgütleyebilsek. Yani þu Marx'ýn
1860'larda Manifesto'da terennüm ettiði
fikir: caný isteyen canýnýn istediðini
alsýn/yapsýn. Tabii ki Marx böyle demez.
Türkçesi, isteyen balýk tutmaya, isteyen
çalýþmaya gitsin...
Burada Marx'ýn balýk tutma fikrini kolayca
kabul etmek zor. Gerçekten dünyaya
etyemez (vejetaryen) bir kültür gelmeli.
Çünkü hayvanlarý öldürerek insanlarýn
öldürülmediði bir uygarlýk kurmak
benim için kökten müþkül. Böylesi bir
düþünceyi etobur bir kültürde tartýþmak,
"Alevi mahallesinde tavþan kellesi
satmaya benzer."
Ama biz Alevi mahallesinde etyemez bir
kültürün evrenimize yerleþtirilmesi
gerektiðini çok rahat konuþabiliriz.
Çünkü Alevi dünyasýnda tartýþýlamaz
bir þey yok. Ama tartýþmanýn bir edep
erkaný olmalý. Edep erkansýz bir
tartýþmayý baþlatan, bunda ýsrar edenin
yanýnda onu dinleyecek kimse
kalmamalý. Bu geçici bir düþkünlük hali
olmalý. Olmalý ki, bu ham ervahlýktan
bir ruhu çekip çýkarmaya vesile olsun.
Kutlu topluluklarý yeniden kurmaya bir
eylem olsun.
Dünyanýn birçok yerinde hayvan haklarý
hareketleri gün geçtikçe güç kazanýyor.
Yani daha çok insan bu hareketlere
destek veriyor. Hele pasifik kýyýlarýnda
bu hareketin birçok ünlü kuramcýsý var.
Avustralya'da, Yeni Zelanda'da, Yeni
Kaledonya'da, Amerika'da... Bunlardan
biri de Peter Singer. Singer'in önemli
tezi, etyemez bir kültürü savunmakla
hayvan haklarýný savunmanýn ayrý þeyler
deðil, bir bütünün parçalarý olduðu.
Eyvallah.
Ben de bu konuda Alevibektaþi dünyasýnda
yaþanmýþlýklar ve o yaþanmýþlýklardan
kalanlar üzerine birkaç gözlemimi
söyleyeceðim. Bi kere Aleviler, onlarýn
konargöçer Türkmen gövdesi hayvan
öldürmeyi pek sevmez. Bütün Türkmen
kültüründe avcýlýk ve avcý lanetlenir.
Avcýlara her obada, daha sonra her köyde
iyi gözle bakýlmazdý. Hele ava gittiðinde,
bir av sýnýrýný aþmýþsa, yani bir keklik,
bir çulluk, bir baðýrtlak, bir çulluk, iki
býldýrcýn, bir ördekten fazla vurmuþsa,
avcýyý gören herkes, "hiç acýmýyor
musun, yazýk deðil mi dilsizlere!" diye
kýnardý onu. "Guþçu!" denirdi. Bu küfür
sayýlýrdý. Avcý aþaðýlýk biri sayýlýrdý.
Onun için Türklerin ve Moðollarýn kut
hayvaný Kurt, Alevi Türkmenlerde
aþaðýlýk, adý bile anýlmaya deðmez bir
"canavardýr." Türkmenlerde gurt, sadece
toprakta yaþayan solucanlara, meyve
kurtlarýna, aðaç kurtlarýna vb. denir.
Çünkü kurt avcýdýr ve doymak bilmez
bir katliamcýdýr. Çünkü kurt ortalýðý '78
Maraþ'ýna çevirir. '90'larýn Sivas'ýna,
Gazi'sine... Sürüye girerse, bütün sürüyü
gýrtlaklamak, öldürmek ister.
Türkmencede "gurt gibi dalamak"
deyimi vardýr. Avcý ve avcýlýðý yeren,
aþaðýlayan yüzlerce türkü, masal,
tekerleme, deyim, söz Azerbaycan'dan,
Türkmenistan'dan Ýran'a Irak'a;
Suriye'den Türkiye'ye kadar birçok yerde
günümüzde de yaþamaktadýr.
Ýkincisi konargöçer Türkmenler
zannedilenin tersine, eti temel bir gýda
olarak algýlamaz ve beslenmelerinde
kullanmazlar. Göçebeliði tam olarak
yaþamasam da, konargöçerliðin bir
coðrafyada yarý yerleþik bir tarzda
uygulandýðý son dönemi hatýrlýyorum.
Göçebeler hakkýnda okuduðum
yazýlarda da belirtildiði gibi,
konargöçerlerin temel besinleri süt,
yoðurt, peynir, yað, aðýz, çökelek, meyir
gibi süt ürünlerinden yapýlan
yiyeceklerdir. Ayrýca bunlar tahýl ve
baklagillerle desteklenirdi. Buðday
ekmeði, bulgur, yarma, düðürcük, belki
de en fazla tüketilen besinlerdi.
Hatýrladýðým koyun kesimi mutlaka bir
adak kurbaný ya da Abdal Musa kurbaný
için olurdu. Ayrýca öleceði tahmin edilen,
onulmaz þekilde kurt tarafýndan
yaralanmýþ ya da bir yerden düþmüþ
koyun, keçi kesilirdi. Bütün
konargöçerlik dönemimde, arkasýndan
yerleþik olarak koyunculuk yaptýðýmýz
dönemde bizim ya da kabilemizin bir
üyesinin keyfi olarak koyun kestiðini
hatýrlamýyorum. Zaten keyfi kesim
toplulukça hoþ karþýlanmazdý. Bu
bilindiði için, caný et isteyen insan bunu
gizlemek, adaða çýraða sýðýnmak
zorundaydý. Bu ise etin topluca, bir rit
aracý olarak tüketilmesini saðlardý.
Göçebe yaþamýnýn sürmesi için hayvanlarý
korumanýn zorunluluðu vardýr. Çünkü
hayvanlar o obanýn, topluluðun hayatýný
devam ettirmesinde olmazsa olmaz
üretim araçlarýdýr. Onlarýn sütü, yünü,
tiftiði, kuzularý, dýþkýsý hayatýn
sürdürülmesinde birer araçtýr. Bu aracý
kolayca yok eden bir uygarlýk da ayakta
kalamaz. Hele kuzu kesmek, kuzu eti
yemek Türkmenlerde kesinlikle hoþ
karþýlanmaz. Bu durumu anlatan onlarca
türkü vardýr.
Bir Alevi tahayyülü olarak et, adak çýrak
öznesidir. Bunda da o öznenin rýzasý
esastýr. Çocukluðumda gittiðim bir
Abdal Musa kurbanýnda, dedenin
dualadýðý koçlardan biri meydanda
huysuzlanýnca, saða sola kaçmaya
çalýþýnca, onun kurban edilmesinden
vazgeçildiðini hatýrlýyorum. Bir Alevi
kurbandan yapýlmýþ yemeðe et ya da
etli bir yemeðin adýný söylemez. O etli
pilav, haþlama, kavurma, kýzartma deðil
lokmadýr. Kutsaldýr. Onu yerken edep
erkan gerekir. Kemikleri saða sola
atýlmaz; gömülür. Kemiklerin bir kedi
ya da köpek tarafýndan yenilmesinin
mutlaka önüne geçilmesi gerekir. Hatta
aþçýlar/keyfeniler hayvanýn kemiklerini
kýramazlar. Organlar eklem yerlerinden
incitmeden ayrýlmalýdýr.
Alevi tahayyülünde "piþirilerek lokma
edilmiþ ette o hayvan, kendini kurban
olarak sunan bir can olarak görülür.
Yaþayan bir dana görünce bundan ne
kadar pirzola, biftek, köfte çýkar diye,
tahayyül edilemez." Sürülerde bile ona
bakanlarýn nazarýnda hemen hemen her
koyunun bir adý, bir kiþiliði vardýr. Bunu
kentli, hele modernliksonrasý bir
uygarlýkta yaþayan bir insana anlatmak
imkansýzdýr. Bu modernlik ve sonrasý
Alevi dinini, onun inançlarýný,
tahayyülünü de vurmuþtur. Bugün
etobur, kýyýcý ve et için hormonla, hýzlý
büyütücü ilaçlarla daha fazla para için
beslenen canlarý öldürerek yemekteyiz.
Öldürülmüþ canlarý yemekteyiz. Ölü
eti... Yaþasýn modernlik, kimine göre
modernliksonrasý! Yaþasýn kollestrol,
triglesirit, damarsertliði, yüksektansiyon!
Yaþasýn obezite! Bunlar, yani delidana,
kuþgribi ve bilinmemiþler, bilinmeyecek
olanlar aslý olmayan etproteinli saðlýklý
büyüme anlayýþlarýnýn iflasý deðil mi?
Sonsöz: Bizim Aksaçlý ile Suva'nýn
varoþlarýna doðru yürürken bir eve davet
edildik. Orada bize "üretilmiþ
piliç=makineden çýkan bir nesne?" gibi
düþündüðüm piliçten yapýlmýþ bir Ýngiliz
yemeði ikram ettiler. Ben utanarak
ekmek ve salata yedim. Bunda biraz da
kuþgribi diye adlandýrdýklarý bir
hastalýktan son günlerde uzakdoðuda
ölenlerin etkisi var mýydý? Ama
hayatýmýn bazý dönemlerinde,
etyemezliði ahlaki bir ilke olarak
uyguladýðým dönemler hariç, seyrek
olarak olsa bile etli yemek yerken hep
utandým. Çocukluðumdan hatýrladýðým
sahneler var. Bizim evde, çok yakýn
tanýdýklarda baþkalarýnýn yanýnda yemek
yemek, hele saldýrýrcasýna yemek yemek
ayýp sayýlýr ve utanýlýrdý. Yemek gizli
yapýlmasý gereken bir þeydi sanki. Avþar
Alevilerinde toplu yemekler hariç yalnýz
ya da bir kümeyle yemek utanç verici
bir zorunluluk olarak mý algýlanýyordu?
[Burada Alevilik genellemesinden
kaçýnmak için Avþar'dan dem vurdum.
Sarýz, Mahmudiye, Seyitgazi, Kalecik,
Sulakyurt, Keskin, Elbistan, Göksun,
Bozova Avþarlarý... Yukarýdaki göçebe
topluluk yapýlarý ve özelliklerinin ise
genelgeçer olduðunu düþünüyorum.]
Ýlkellik? Ama güzel þeyleri bile
Avroamerikan bir bakýþla "Ýlkel" sayarak
aþaðýlamak birçok durumda kimseye bir
þey anlatmaz. Evet, "Çok
modern!=Modernsonrasý!=Arsýz;
insana, topluma, doðaya mugayyir! Hele
ayakta ya da yürürken bi þeyler
týkýþtýrmak avurdunu domaltarak
cukgadak yuta yuta gezinmek!"
Sahibi: Hacýbektaþlýlar A.Þ. adýna Naci Özçelik Sorumlu Yazý Ýþleri Müdürü: Aydýn Þimþek Genel Yayýn Yönetmeni: Osman
Çoban Yönetim Yeri: Hacý Bektaþ Veli Sevgi Yolu, Karayalçýn Parký Giriþi, Sol Kapý Kat: 1 Hacýbektaþ/ Nevþehir
Tel-Faks: 0384 441 39 47 E-mail:[email protected] Þirket e-mail [email protected]
E-groups: [email protected] Web: www.hacibektaslilar.com Baský: Hacýbektaþlýlar A.Þ. Matbaasý
Pazar günleri yayýnlanmaz.Yayýn Türü: Yerel Süreli Yayýn
HAVA DURUMU
Az bulutlu
En Yüksek 0C
En Düþük 0C
Rüzgar Hýzý
Rüzgar Yönü
Nem
Çið Noktasý
3
-4
8,65 km/s
G.G.Doðu
72 %
-10C
‘Þipþak Boþanmalar’ artýyor
Çok Programlý
Lisesi futbol takýmý
10 yýl önce 825 olan bir yýldan önce boþananlarýn sayýsý 2003 yýlýnda yüzde 40.8'lik artýþla 1162'ye
çýktý. Son on yýlda 16 yýldan fazla evli kalanlar arasýndaki boþanma oranýnda da önemli bir artýþ
yaþandý. 1993 yýlýnda 4 bin 871 olan 16 yýldan fazla evli olanlar arasýndaki boþanma sayýsý 2003
yýlýnda 10 bin 795'e ulaþtý.
Suavi Cesur
Son 10 yýldaki boþanma oranlarý ''þipþak
boþanmalarýn'' arttýðýný gösterdi. 10 yýl önce
825 olan bir yýldan önce boþananlarýn
sayýsýnýn 2003 yýlýnda yüzde 40.8'lik artýþla
1162'e çýkmasý, evliliðe ''bir yýl bile
tahammül edemeyenlerin'' sayýsýnýn gittikçe
arttýðýný ortaya koydu.
Türkiye Ýstatistik Kurumu,
Cumhuriyet'in kurulduðu 1923 yýlýndan
2004 yýlýna kadar olan dönemin ekonomik
ve sosyal göstergelerinden oluþturduðu
Ýstatistiki Göstergeler 1923-2004 isimli yeni
yayýnda Türkiye'deki boþanma
istatistiklerine de yer verdi.
Boþanmalar yüzde 80 arttý
TÜÝK'in verilerine göre, 1993 yýlýnda
27 bin 725 olan boþanma sayýsý yüzde 80.7
oranýnda artarak 50 bin 108'e ulaþtý.
Ýstatistikler, evliliklerinde daha bir yýl
dolmadan boþananlarýn sayýsýnýn da giderek
arttýðýný ortaya koydu. Buna göre, 1993
yýlýnda 825 olan bir yýldan önce boþananlarýn
sayýsý, 2003 yýlýnda yüzde 40.8'lik artýþla
1162'ye çýktý. Bir yýldan önce boþananlarýn
sayýsý 1994'de 777, 1995'de 797, 1996'da
ise 758 olarak belirlenmiþti. Bir yýldan önce
boþananlarýn sayýsýnda 1997 yýlýnda yüzde
233 oranýnda bir artýþ yaþandý. 1997 yýlýnda
bir yýldan önce boþananlarýn sayýsý 2 bin
525'e çýktý. 1998 yýlýnda 1916'ya düþen bir
yýldan önce boþanan çiftlerin sayýsý, 1999'da
563, 2000'de 986, 2001'de 917, 2002'de 884
ve 2003 yýlýnda ise 1162 olarak gerçekleþti.
Bir yýllýk evliler arasýndaki boþanma
sayýsý da 10 yýllýk süre içinde yüzde 57.3
oranýnda arttý. 1993 yýlýnda 3 bin 178 olan
bir yýllýk evliler arasýndaki boþanma oraný
4 bin 999'a çýktý. Ýki yýllýk evliler arasýndaki
boþanma oraný da 10 yýllýk dönemde yüzde
42.1 oranýnda arttý. 1993 yýlýnda 3 bin olan
iki yýllýk evliler arasýndaki boþanma oraný
2003 yýlýnda 4 bin 659'a çýktý. Boþanma
sayýsý üç yýllýk evli çiftler arasýnda yüzde
42.1, dört yýllýk evliler arasýnda da yüzde
58.6 oranýnda arttý. 1993 yýlýnda 2 bin 557
olan üç yýllýk evliler arasýndaki boþanma
oraný 4 bin 263'e, 1993 yýlýnda 2 bin 206
olan 4 yýllýk evliler arasýndaki boþanma
oraný da 3 bin 498'e ulaþtý.
''16 yýlýk evlilikler de bitiyor''
1993 yýlýnda 1785 olan beþ yýllýk evli çiftler
arasýndaki boþanma oraný da yüzde 84.5'lik
artýþla 2003 yýlýnda 3 bin 294'e çýktý. 6 ile
10 yýl arasýnda evli çiftler arasýndaki
boþanma oraný ise 10 yýllýk dönemde yüzde
88.5 oranýnda artýþ gösterdi. 1993 yýlýnda 5
bin 786 olan 6-10 yýllýk evli çiftler arasýndaki
boþanma sayýsý 2003 yýlýnda 10 bin 909'a
yükseldi. 11-15 yýllýk evli çiftler arasýndaki
boþanma oraný da yüzde 85.7 oranýnda
artarak 3 bin 517'den 6 bin 529'a çýktý.
10 yýllýk dönemde 16 yýldan fazla evli
çiftler arasýndaki boþanma oranýnda da
önemli oranda artýþ yaþandý. 1993 yýlýnda 4
bin 871 olan 16 yýldan fazla süredir evli
çiftler arasýndaki boþanma oraný yüzde
121.6'lýk artýþla 10 bin 795'e yükseldi.
En önemli boþanma nedeni geçimsizlik
2003 yýlýndaki 50 bin 108 boþanmadan
yüzde 93'üne geçimsizlik gerekçe gösterildi.
Boþananlarýn 46 bin 615'i geçimsizlik, 2 bin
119'u diðer, 708'i terk, 194'ü zina, 173'ü
cana kast ve fena muamele, 166'sý akýl
hastalýðý ve 133'ü de cürüm ve haysiyetsizlik
gerekçelerini gösterdi.
2003 yýlýnda boþananlarýn 21 bin 805'inin
çocuðunun bulunmadýðý, 11 bin 695'inin
bir, 9 bin 764'ünün iki, 3 bin 912'sinin 3,
1606'sýnýn 4, 722'sinin 5 ve 604'ünün de 6
ve üzerinde çocuk sahibi olduðu belirlendi.
(SESONLINE)
Hacýbektaþ Çok Programlý Lisesi futbol takýmý
maçlarýný Nevþehir Lisesi, Acýgöl Lisesi ve
Gülþehir Ç.P.L.’i futbol takýmlarýnýn oluþturduðu
C gurubunda maçlar yaparak tamamladý.
Oynan maçlarda Lise takýmý Gülþehir Ç.P.L’i
takýmýný ve Acýgöl Lisesi takýmýný ayný skorla (4–1)
yendi. Üçüncü ve son maçý olan Nevþehir Lise
futbol takýmýyla yaptýðý karþýlaþmayý 3–2 kaybetti.
Çok çetin ve zorlu çeçen bu maçtan sonra gurubunu
Nevþehir Lisesi’nin ardýndan, ikinci olarak
tamamladý. Böylelikle bir üst tura çýkma þansýný
kaybetti. Fakat oynadýðý futbol ile Nevþehir bölgesi
futbol otoritelerinden geçer not aldý.
Kendisiyle görüþtüðümüz ve bize bu bilgileri
veren okul takýmýnýn sorumlusu öðretmen
(profesyonel futbolcu) Doðan Çengel, takýmýn
oynadýðý futboldan memnun olduðunu, baþta
futbolcular olmak üzere emeði geçen herkese ayrý
ayrý teþekkür ettiðini söyledi. Çengel, bununla
birlikte guruptaki takým sayýsýnýn az olmasýndan
dolayý, futbolculara sadece üç maç
oynatabildiklerini, bu yüzden oyuncularýn
heveslerinin kýrýldýðýný ifade etti. Bir sonraki
turnuvalarda takým sayýsýnýn fazla tutulmasýný ve
dolayýsýyla oyuncularýn daha fazla maçlar yapma
þansý bulmasý gerektiðini söyledi.