Saray turky.indd - Bizturkmeniz.com

Transkript

Saray turky.indd - Bizturkmeniz.com
8
saray
Hamile kadınlar nasıl beslenmeli?
Sayı:87 - 30 Ocak 2013
Bebeğin beyin içi gelişimiyle
ilgili bazı hastalık ve sakatlıkları önlediğinden, hamilelere
rutin olarak folik Asit vitamini
kullanmaları öneriliyor.
Zonguldak Karaelmas Üniversitesi (ZKÜ) kadın ve
Doğum Hastalıkları Ana Bilim
Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç.
Dr. Mustafa Başaran, yaptığı
açıklamada, Dünya Sağlık
Örgütü’nün, hamilelere folik
asit (B grubundan bir vitaSevcan Kasapoğlu - Serdarlı
min) ve demir vitamini gibi iki
önemli ek Elementi mutlaka
Anne adaylarının hamilelik
kullanmalarını tavsiye ettiğini
süreci bebeğin gelişimi ve
söyledi.
sağlığı için oldukça önemGünümüzde folik asit vitamili. Hem hamilelik süresince
ninin sadece gebelik süresinhem de hamilelik sonrası
bebeğin ve kendisinin Sağlık- ce değil, gebelikten önceki 3
aylık dönemde de alınmasılı olabilmesi için anne adaynın önerildiğini anlatan Başalarının beslenmelerine çok
ran, şunları kaydetti:
dikkat etmeleri gerekiyor.
“Bebeğin beyin içi gelişimiyle
ilgili bazı hastalık ve sakatlıkları önlediğinden, hamilelere
rutin olarak folik asit vitamini
kullanmalarını öneriyoruz.
Çünkü gebelik beraberinde
bebeğin gelişimiyle bazı vitamin veMinerallerin daha çok
alınmasını gerektiren durum.
Geçen mayıs ayında ABD’de
öneriler güncellendi. Günümüzde artık gebe kalma
potansiyeli olan yaş grubu
tüm kadınların folik asit vitamini almaları isteniyor. Folik
asit son derece önemli vitamindir.’
Hamilelikte kilonun önemi
Gebelik haftası ilerledikçe
bebeğin büyümesiyle birlikte
annenin metabolik yükü ve
besin ihtiyacının arttığına
dikkati çeken Başaran, şöyle
konuştu:
“Gebelikte kilo çok önemli.
Belli oranda alınması önerilmesine rağmen aşırı kilo
almak ya da almamak gebelikte hastalıkların göstergesi
olabiliyor. Gebelik öncesi
kilosu düşük olanların 9 Ay
süresince 12-18 kilogram alması normal kabul edilirken,
normalin üzerinde daha kilolu
hastalarda bu öneriler 11-15
kilogram sınırına düşüyor.
Obezite gibi şişmanlık problemi görülen gebelerde ise
5-10 kilogramın aşılmaması
gereklidir.’
Gebelikte beslenme önerileri
Gebelikte açlığa dayanıksızlığın söz konusu olduğundan
ara öğünlerde mutlaka meyve tüketilmesinin istendiğine
işaret eden Yrd. Doç. Dr.
Başaran, şunları kaydetti:
“Hamileler Günde 3 Litre Su
almak zorundadırlar. Ayrıca
süt, ayran, komposto, limonata ve meyvesuları tüketilmelidir. Ancak, çay ve kahve
önermiyoruz. Protein ihtiyacı
gebenin kilosuna göre günlük
70-80 grama karşılık geliyor.
Kalsiyum açısından 1 su
bardağı süt alınmasını öneriyoruz.
Bir yumurta, kibrit kutusu kadar beyaz peynir ve Ekmek
önemli, kahvaltıda meyve
Suyu veya ıhlamur da içilebilir. Ara öğünlerde genellikle porsiyon olarak meyve,
yatmadan önce süt veya
yoğurtöneriyoruz. Akşam
yemeklerinin hafifliliği hamilelerin daha rahat olmasını
sağlayacaktır.’
Sigara sağlığa zararlıdır
Halo Spor Kulübü Başkanı: 3 futbolcumuz sigara içiyor
Karzan Hevleri-Erbil
Bazı futbolcular alenen sigara
içerken bazıları gizli içiyor.
Doktorlar sigara içmenin
futbolcunun performansını
olumsuz etkilediğini söylüyorlar. Kimi futbolcular sırf sigara
içtikleri ve sigarayı bırakamadıkları için spordan vazgeçmek zorunda kalıyorlar.
Ala Kulübü kalecisi Ömer Kadir, antrenmanda bazı futbolcuların alenen, bazılarının ise
gizli gizli sigara içtiğini söyledi.
Sigara kullananların maçta
çabuk yorulduğuna dikkat
çeken Kadir, yöneticileri tedbir
almaya çağırdı.
Sigara kullanan futbolcuların
hem kendilerine hem de takıma zarar verdiklerini belirten
kaleci Kadir, sigaranın zararlı
olduğunu kaydetti.
rem, takımda sigara kullanan
futbolcuya rastlanmadığını
dile getirdi.
Sigaranın sağlığa zararlı
olduğunu ifade eden Ekrem,
sigaranın futbolcunun formda
kalmasını engellediğini ve
performansını düşürdüğünü
kaydetti.
Sigara kullanan futbolcuları ilk
etapta uyardıklarını, devam
etmeleri halinde takımdan
uzaklaştırdıklarını belirten
antrenör Ekrem, “Allah’a şükür
artık futbolcularımız çok bilinçli oldukları için kendilerini
sigaradan uzaklaştırmaya
bulunmadığını ifade eden Ce- çalışıyorlar” dedi.
Takım antrenörü Arslan Celal
ise sigara içmenin en çok fut- lal, sigara kullanan futbolcuları Sigara kullananları antrenmandan uzaklaştırdıklarını
bolcunun kendisini etkilediğini cezalandıracaklarını belirtti.
ve futbolcunun sporu bırakma- Antrenör Sirvan Ekrem, futbol- ifade eden Ekrem, sigaranın
sına sebep olduğunu söyledi. cularını yakın takibe aldıklarını sağlığa zararlı olduğuna dikkat çekti.
söyledi. Saray’a konuşan EkTakımda sigara içen futbolcu
Halo takımı antrenörü Ahmet
Halil, takımda 3 futbolcunun
sigara kullandığını söyledi.
Alenen sigara içmeleri halinde futbolculara 25 bin dinar
ceza kestiklerini ifade eden
Halil, sigarayı bırakmaları için
bu futbolcuları uyardıklarını
söyledi.
Brüsk takımı kaptanı Muhammet Hamakhan, futbolcuların
sigara içmelerine izin vermediklerini söyledi. Sigaranın
sporculara verdiği zararlara
işaret eden Hamakhan, “Kaptan olarak futbolcuların gözümün önünde sigara içmelerine
izin vermem. Arkamdan içiyorlardır belki. Sigaranın hem
maddi hem de bedeni zararları var. Futbolcuların sigaradan
uzak durmaları gerekiyor” diye
konuştu.
Batistuta FIFA tarafından yaşayan en iyi 125 futbolcu arasına seçilmiştir
Saray Erbil
1 Şubat 1969’da dünyaya gelen
Arjantinli eski futbolcu Gabriel Omar
Batistuta FIFA tarafından yaşayan en
iyi 125 futbolcu arasına seçilmiştir.
Serie A’da 1991-2003 yılları arasında
oynadığı 318 maçta attığı 184 gol ile
ligin kurulduğu tarihten bu yana en
fazla gol atan 8. futbolcu unvanına
sahiptir. Ayrıca Arjantin Milli Futbol
Takımı’nda attığı 56 gol ile Arjantin
Milli Takımı’nda en fazla gol atan futbolcu unvanınıda elinde bulundurur.
Kulüp takımları kariyeri
Profesyonel futbol hayatını 1988
yılında ülkesinde Newell’s Old Boys
takımında başlayan Batigol, 19891990 sezonunda River Plate, 19901991 sezonunda ise Boca Juniors’ta
oynadı. 1991 yılında ACF Fiorentina
kulübüne geçen Batistuta, 1993’de
Fiorentina’nın Serie B’ye düşmesine
rağmen takımdan ayrılmadı. Takımının Serie A’ya geri yükselişinde
büyük rol oynayarak taraftarlarının
sevgilisi haline geldi. 2000’e kadar
ACF Fiorentina’da oynayan Batistuta artık ACF Fiorentina’nın sembol
futbolcularından biriydi. AS Roma’yla
anlaşan Batigol Roma’daki ilk sezonunda Serie A şampiyonluğu yaşadı.
Kısa bir süre Inter Milan’da oynayıp
AS Roma’ya geri dönen Batigol
2003’deKatar’ın Al-Arabi takımına
transfer oldu ve profesyonel futbolculuk kariyerini 2006 yılında orada
noktaladı.
Milli takım kariyeri
Arjantin Milli Futbol Takımı formasını
ilk kez 27 Haziran 1991’de Brezilya karşısında giyen Batistuta, milli
formayla ilk iki golünü 8 Temmuz
1991’de 3-0 kazanılan Venezuela
maçında kaydetti.[1] 78 defa giydiği milli forma altında 56 gole imza
Başyazar Yardımcısı
İsa Abdulkahhar
DİZGİ
ROMAN BEKİR
atarak milli takımın en golcü futbolcusu unvanını elde eden Batistuta, 3
ayrı Dünya Kupası’nda da gol atmayı
başarmış isimlerin arasına girmiştir.
Kulüp
Boca Juniors
-Primera División Argentina: 1990-91
-Fiorentina
-Serie B: 1993-94
-İtalya Kupası: 1995-96
-İtalya Süper Kupası: 1996
Roma
-Serie A: 2000-01
-İtalya Süper Kupası: 2001
Millî takım
Arjantin
-Copa América: 1991, 1993
-FIFA Konfederasyon Kupası: 1992
Bireysel
-Copa América gol krallığı: 1991,
1995
-Serie A gol krallığı: 1994-95
-Katar Ligi gol krallığı: 2003-04
BAŞYAZAR
07504487791
07704487791
Email: [email protected]
Email: [email protected]
Adres: Erbil,
Minare Mahallesi, Aşgal Caddesi
7
Prof. Dr. Meliha Benli
ORSAM Ortadoğu Danışmanı, ODTÜ Sosyal Bilimler
Enstitüsü Md.
Ortadoğu’da uzun zamandır
dikkatler Arap ayaklanmalarına çevrilmişken, Irak 2006
yılından beri en derin krizini
yaşıyor. O dönemde ülkede
patlayan mezheplerarası çatışmalarda her gün yüzlerce kişi
ölüyordu. Sünni ve Şii gruplar
arasındaki bu iç savaş, Bush
yönetiminin müdahalesi ile durdurulabilmişti. Vaşington, 2007
yılının başında özellikle Bağdat’a ek askeri birlikler göndererek bu şehirdeki çatışmaları
kontrol altına aldı. Ayrıca Sünni
bölgesinde önde gelen aşiretlerle işbirliği yaptı ve onların
yardımı aracılığıyla da olaylar
yatıştı.
Şimdiki kriz birçok bakımdan
2006’da yaşanandan çok daha
karmaşık. Öncelikle problem
bu defa sadece mezhepsel
gruplar arasında değil, aynı
zamanda etnik yönü de var.
Irak’ın işgalinden beri bu ülkedeki siyasi sistemin yalpalayarak da olsa yürümesini sağlayan Şii-Kürt ittifakı da Maliki
yönetimi ile Kürdistan Bölgesel
Yönetimi (KBY) arasındaki
ilişkilerin bozulması ile büyük
bir darbe almış görünüyor. Üstelik daha önceki dönemlerde
çeşitli yöntemlerle bu grupların
arasında uzlaşı sağlayan ABD
Irak’tan çekilmiş durumda. En
önemlisi bölgesel konjonktür
de Irak’taki istikrarsızlığı körüklüyor. Arap ayaklanmaları,
özellikle de Suriye’de yaşananlar Irak’taki gelişmelerin daha
da büyümesine yol açıyor.
Irak’taki bugün yaşanan sorunlar Mart 2010’da yapılan
seçimlerden sonra başladı.
Seçimlerde en fazla oyu Şii
Iyad Allawi’nin başında olduğu ancak birçok önemli Sünni
ismin de yer aldığı ve Türkiye
tarafından desteklenen Iraqiyya koalisyonu hükümeti oluşturamadı. Seçimlerden önce
Başbakan olan Maliki çeşitli
siyasi manevralarla ve hukuki
bazı boşlukları da kullanarak,
en önemlisi birçok Şii grubun
Şiilerin yüzyıllardır ilk defa elde
ettiği iktidarı Sunnilerle bu şekilde paylaşmaya olan tepkisini
kullanarak Allawi’nin hükümet
kurmasını engelledi. Dokuz ay
süren bir süreç sonunda nihayet Kürtlerle de anlaşan Maliki
hükümeti kurdu. Ancak bu süreç ve daha sonra yaşananlar
Sunnileri kendilerinin gittikçe
daha da marjinalize oldukları
fikrine itti.
Maliki hükümeti kurduktan
sonra, daha önceki başbakanlığı sırasında başlattığı gücünü
arttırma politikasına hız verdi.
Bağdat’ta anayasal gereklilik sonucu önemli görevlerde
bulunan Sünnileri baskı altına
aldı. Bu anlamda Sünni Aralık
2011’den beri cumhurbaşkanı
yardımcılığını yürüten Tarık
Haşimi’nin cinayetle suçlanması ve Haşimi’nin önce KBY
bölgesine, sonra da Türkiye’ye
sığınması mezheplerarası ilişkileri iyice gerdi.
Bu bağlamda Suriye’deki olaylar Irak’taki Sünni-Şii gerginli-
saray
Sayı:87 - 30 Ocak 2013
Irak’taki Gelişmeler
ğini daha da arttırdı. Bu krizde
Irak’lı Sünniler muhalefetin yanında yer aldılar. Sünnilerin çoğunlukta olduğu batıdaki Anbar
bölgesinin “Özgür Suriye Ordusu”na hem insan gücü hem de
lojistik destek sağladığı iddia
edildi. Kendilerini marjinalize
olmuş hisseden ve Maliki’nin
siyasi gücü tamamen monopolize ettiğini düşünen Sünniler
açısından, Suriye’de muhalefetin iktidara gelme olasılığı en
azından Irak’ta kendilerinin de
ellerinin güçlenebileceği beklentisini yaratmış görünüyor.
Şimdiden Sünniler anayasada
yer alan ancak bugüne kadar
sadece Kürt bölgesinde uygulanan fedaral bir bölge kurma
taleplerini gündeme getiriyorlar. Maliki yönetimi ise tam da
bu nedenlerle Suriye krizinden
endişe duyuyor. Bu nedenle Bağdat Suriye’de, İran ve
Hizbullah kadar açıkça olmasa
da, rejimi destekliyor. Irak Suriye’de rejimin güç kullanarak
devrilmesine karşı olduğunu
defalarca söyledi. Ayrıca, Arap
Ligi’nde Suriye’nin üyeliğinin
askıya alınması konusunda çekimser oy kullandı. En önemlisi
havasahasının ve topraklarının
İran tarafından Suriye’ye yardım iletilmesi için kullanılmasına göz yumdu.
Öte yandan, Suriye krizi Kürtlerin de beklentilerini arttırmış
durumda. Halen Suriye’de
Kürtlerin yaşadığı Irak’a komşu
bölgede bir tür otonom bölgenin ortaya çıkmış olması ve
bu durumun PKK ve KBY’nin
desteğindeki iki grup tarafından gerçekleştirilmesi Kürtlerin
milliyetçi duygularını kamçılamış görünüyor. Üstelik 2008’den beri Türkiye ile ilişkilerini
kimsenin beklemediği ölçüde
geliştiren KBY artık kendini
sıkışmış hissetmiyor. Bu yeni
durum KBY’nin Bağdat’la olan
sorunlarında müzakere gücünü
arttırıyor. Tam da bu nedenlerle
Maliki hükümeti KYB bölgesindeki gelişmelerden rahatsız. Maliki yönetimi merkezi
yönetimin gücünü arttırmaya
çalışırken Iraklı Kürtler buna
karşı çıkıyorlar. Başından beri
çözülemeden kalmış olan
çeşitli sorunlar bu ortamda bir
gerilim meselesi olarak ortaya çıkıyor: merkezi ve federal
hükümetin yetki sınırları; petrol
ve doğalgaz gelirlerinin paylaşımı ve imtiyaz verme hakkı;
başta Kerkük olamak üzere
anlaşmazlık bölgeleri bugün
Maliki yönetimi ile KBY arasında çatışma konusu olmuş
durumda. Bağdat’ta uzlaştırıcı
rolü nedeniyle önemli bir rol
oynayan cumhurbaşkanı Celal
Talabani’nin de hasta olması
durumu daha da zorlaştırıyor.
Irak’taki bu sorunlar TürkiyeIrak ilişkilerine doğrudan yansıyor. Maliki yönetimi hem KBY
ile olan ilişkileri dolayısıyla,
hem de Sünnilerle olan ilişkileri
nedeniyle ve özelde de Haşimi’ye sığınma imkanı vermesi
yüzünden, Türkiye’yi iç işlerine
karışmakla suçluyor. Türkiye
ise Maliki yönetiminin özellikle
Sünnileri dışlayan politikasını
eleştiriyor. İki ülke Suriye’de de
farklı politikalar izliyorlar. Bü-
tün bu gelişmeler Irak’ı İran’a
doğru daha fazla itiyor. ABD ise
en çok bundan rahatsız görünüyor. O nedenle Türkiye’nin
politikalarından da rahatsız
izlenimi veriyor.
Irak’ta siyasi mücadelelerin
keskinleştiği bir dönemden
geçiliyor. Bu mücadeleler bir
taraftan Maliki’nin merkezi
ye’deki olaylar ise bu çatışmaları daha da derinleştirdi.
Irak’ta özünde siyasi olan bu
mücadelelerin mezhepsel ve
etnik kimlik kazanması şaşırtıcı
değil. Çünkü ülkedeki siyaset
kimlikler üzerinden kuruldu. Bu
bağlamda bu yapının dışına çıkan sesler çıkması çok önemli.
Muqtada Sadr’ın Maliki yö-
Kısacası Irak’ta denklem
karışık ve bundan birkaç sene
önceki durumdan çok farklı.
Yeni ittifaklar kuruluyor, eskileri çözülüyor. Suriye krizinin
nasıl sonuçlanacağı Irak’ın da
geleceği açısından çok büyük
önem taşıyor. Eğer Suriye’de
bir iç savaş yaşanır, ülke kaosa süreklenirse bunun Irak’ı da
güçlendirmeyi hedefleyen ve
otoriter politikaları nedeniyle,
diğer taraftan Sünni ve Kürtlerin bu merkezileşmeye karşı
çıkışlarıyla tetiklendi. Suri-
netimini eleştiren çıkışı ve bir
Irak Baharı vurgusu ile aslında
mücadelenin siyasi yönüne
vurgu yapması bu çerçevede
görülebilir.
içine çekeceği düşünülebilir.
Ancak Suriye’de geniş tabanlı
bir geçiş sağlanabilirse bu Irak
açısından da olumlu bir gelişme olacaktır.
6
Sayı:87 - 30 Ocak 2013
saray
Muhteşem Yüzyıl’da Sular Durulmuyor!
Star TV’de yayınlanan Muhteşem Yüzyıl
dizisi yeni bölümüyle ekranlara gelecek.
Muhteşem Yüzyıl’da İbrahim Paşa’nın
ölümünden sonra sular durulmuyor.
Hürrem, Şah Sultan’ın bir dost olmadığını
anlıyor. Süleyman’ın da desteğini arkasına alan Hürrem, düşmanlarına meydan
okuyor. İbrahim Paşa’nın yası devam
ederken, haremde bir eğlence düzenliyor.
Bu eğlence, Hatice Sultan’ı çılgına çeviriyor. Mihrimah, Taşlıcalı Yahya’nın tavrıyla
hayal kırıklığına uğrarken, Malkoçoğlu
Bali Bey İstanbul’a geri dönüyor. Süleyman’a düzenlenecek bir suikastın haberini veriyor. İntikam yemini eden Hatice
ise, Hürrem’in canını alması için hareme
Diana’yı sokuyor...
Şah Sultan’ın başka niyetleri olduğunu
anlayan Hürrem, oklarını çıkarmak için
fazla beklemez. Daha İbrahim’in kırkı
dolmamıştır ki haremde bir eğlence dü-
zenler. Hatice, eğlenceyi duyunca çılgına
döner. ve buna engel olmak için hareme
gelir.
Malkoçoğlu, payitaht yolunda saldırıya
uğrar. Ancak o ve adamları bu saldırıdan
kurtulmayı başarır. Öte yandan İbrahim’in
ölümünün yankıları devam etmektedir.
Papa, Süleyman’ın yalnız kaldığını düşünüp onu yok etmek için harekete geçer.
Şehzade Mehmet ise sancağa çıkacağı
günü beklemektedir. Ancak Süleyman
bunu ertelemeye karar verir. Şehzade
Mustafa da babası gibi düşünmektedir.
Hünkarın bu kararı almasında Şehzade
Mustafa’nın payı olduğunu düşünür.
Mahidevran, Mihrimah ve Taşlıcalı arasındaki ilişkilerinin devam ettiğini fark eder.
Bir seçim yapması konusunda ona baskı
yapar. Mustafa’ya olan sadakatiyle, Mihrimah’a duyduğu aşk arasında bir seçim
yapmak zorundadır.
Kurtlar Vadisi Pusu’da
Yüzleşme
Kurtlar Vadisi’nde işler karışıyor. Polat Alemdar bu hafta
yeniden ameliyat masasına
yatabilir.
Geçtiğimiz hafta izleyicileri
ekran başına kilitleyen Kurtlar
Vadisi Pusu, Abdülhey’in Maskeli Fedai’ye (Polat Alemdar)
ateş ettiği ve Matrix filminden
esinlenerek hazırlanan kurşun
sahnesi ile sona ermiş ve izleyicileri büyük bir merak içinde
bırakmıştı.
Seyircilerin aklında kalan Polat
vuruldu mu? sorusu bu hafta
yanıt bulacak. Bu zamana kadar defalarca vurulan ve ölmeyen Polat Alemdar’ın bu sefer
ki kurtuluşunun nasıl olacağı
merak ediliyor.
BU HAFTA YANIT BULACAK
SORULAR
Sencer Bey Ak Saçlı’yı alabilecek mi? Mete Ağır’ın adamları
tarafından etrafı sarılan Güllü
Erhan ve Pusat, Ak Saçlı’yı
koruyabilecek veya kaçırabile-
cekler mi?
Polat’ı vurduğunu öğrenen
Abdülhey ne yapacak? Abdülhey Sencer’e ulaşmak için mi
kullanılacak?
KGT elamanları başkan olarak
kimi seçecek? Talha mı Akif mi
başkan olacak?
Mete Aymar’a ne olacak? İnzivaya mı çekilecek yoksa o da
Sencer’e karşı mücadele mi
edecek?
POLAT ALEMDAR YENİDEN
AMELİYAT OLABİLİR
Dizinin bu haftaki en ilginç
sahnelerinden biri de şüphesiz
Polat Alemdar’ın maskeli haliyle ayna karşısında kendisine
baktığı sahne olacak... Fakat
bir konuşma var ki herkesi
merak içinde bıraktı .Kara’nın
“Polat Alemdar’ı ameliyat
ettirmemiz gerekiyor” sözleri
kafaları karıştırdı... Ali iken
ameliyatla Polat’a dönüşen
kahraman bakalım yeniden
yüz ameliyatı mı olacak.
Kızıyla Tatilini Uludağ’da Geçiren Avşar:
Sanatçıdan Sanatçıya Dost Olmaz
Sanatçı Hülya Avşar, tatilini geçirmek üzere
kızı Zehra Çilingiroğlu ile birlikte Uludağ’a
geldi.
Sanatçı Hülya Avşar, tatilini geçirmek üzere
kızı Zehra Çilingiroğlu ile birlikte Uludağ’a
geldi. Daha önce geldiği Uludağ’da kayak
yaparken bacağını kıran ve hasta olduğu için
şu ana kadar kayamadığını söyleyen Avşar,
“Her zaman söylüyorum sanatçıdan sanatçıya dost olmaz. Olmayacak da” dedi.
Türkiye’nin önemli kayak ve kış turizm merkezlerinden Uludağ’da kızı Zehra Çilingiroğlu
ile tatilini geçirenHülya Avşar, konakladığı
otelde yoğun ilgi ile karşılaştı. 3 yıl önce
tatilini yapmak için geldiği Uludağ’da kayak
yaparken bacağını kıran Hülya Avşar, “Geçen
sene de buraya gelmiştim. İki senedir burada
kayıyorum. Şu anda hastayım o yüzden kaymak için bir gün daha bekleyeceğim” dedi.
“SANATÇIDAN SANATÇIYA DOST OLMAZ”
Sanatçıdan sanatçıya hiçbir zaman dost
olmayacağını tekrarladığını ifade eden Avşar,
şöyle dedi:
“Ama şöyle mesela ben Hadise’yi çok sevdim. Onunla sürekli konuşuyoruz. Murat’a
bayıldım. Mustafa, zaten benim eskiden beri
arkadaşım. Mustafa’yla Murat’ın arasında da
bir çekememezlik olamaz. Çünkü Mustafa,
Murat’ın çok önünde. Murat da geliyor ve çok
daha iyi yerlere gelecek. Hadise’yle benim
alıp veremediğim birşey yok. Sadece samimi
duygular beslediğimiz için arkadaşız. Kendisini çok seviyorum. İnanılmaz bir insan. Yoksa
laf olsun diye kimseyle arkadaşlık yapmam
hatta görüşmek bile istemem.”
“KİM GELİR KİM GİDER BİLMİYORUM”
Jürisi olduğu ‘O Ses Türkiye’ yarışmasının jü-
risinin önümüzdeki yıl değişeceğini söyleyen
Avşar, “Yarışmanın formatı değişeceği için
sanırım jüri de değişecek. Kim kalır kim gider
onu bilmiyorum. Bu aslında beni çok üzüyor.
Ama yarışma bitse de ben Hadise’yle görüşürüm. Onun içerisindeki naifliği ve samimiyeti
seviyorum çünkü” diye konuştu.
Hasta olduğu için karın keyfini doyasıya
çıkartamadığını belirten Avşar Uludağ’da tatil
yapan hayranlarıyla hatıra fotoğrafı çektirdi.
İşte İdo’nun yeni sevgilisi
İdo yeni aşkını sosyal paylaşım sitesinden herkese ilan etti.
Son dönemlerde Twitter’da paylaşmış olduğu
fotoğraflar ve paylaşımlarla adından söz ettiren
İbrahim Tatlıses’in oğlu İdo’nun, bir süredir Zeynep Ece Akengin adlı genç kızla birlikte olduğu
ortaya çıktı.
FACEBOOK’TAN İLAN ETTİLER
Sevgilisiyle çektirdiği bir fotoğrafı Facebook sayfasına yükleyen İdo’ya arkadaşlarından tebrik ve
mutluluk mesajları yağdı.
AŞKINI SOL GÖĞSÜNE KAZIDI
Zeynep Ece Akengin de İdo’ya duyduğu aşkı
vücuduna kazıdı! Sol göğsüne ‘İbrahim’, bileğine
de ‘sonsuzluk’ işaretiyle birlikte ‘E’ ve ‘İ’ harflerini
yazdıran Akengin, dövmelerini gösterdiği pozunu
İdo gibi Facebook’taki sayfasına yükledi
İdo, Amerika’daki Berklee College of Music’e
kayıt yaptırınca, sevgilisi Zeynep Ece Akengin’le
aralarına uzun mesafeler girdi. Akengin, özlemini
Twitter’dan dile getirdi: “Ben çok özlüyor.”
5
Sayı:87 - 30 Ocak 2013
Erbil Posta Müdürü: Yakında her
evin kendi posta kodu olacak
Röp: Seyit Fahrettin Erbilli
Erbil Posta Müdürü Mustafa
Ahmet, yakında her evin,
her işyerinin ve her apartmanın kendi posta koduna
sahip olacağını söyledi. Saray’a konuşan Ahmet, müdürlük olarak Erbil garajında
bir şube açmayı planladıklarını da ifade etti.
Saray: Faaliyetlerinizden
söz eder misiniz?
M.Ahmet: Bölge ile dış ülkeler arasında posta alıp posta
gönderiyoruz. Ayrıca devlet
ve kamu dairelerine gazete
ve dergi gibi yayınları postalıyoruz. Halihazırda Erbil ve
çevresinde 50 ofisimiz var.
Saray: Teknolojik patlamanın yaşandığı bir dünyada
postanın önemini hala koruduğunu söyleyebilir miyiz?
M.Ahmet: Eskiden postanın
görevi sadece mektup göndermekti. Ancak bugün bu
görev teknolojik gelişmelerin
etkisiyle değişti. Örneğin
bugün dünyanın birçok yerinde çalışan posta ve kargo
şirketleri postayı çok kısa
bir sürede adrese gönderiyorlar. Altmışlı yıllarda postaları askerler getirirdi. Bu
postalar arasında dairelere
gönderilen resmi yazışmalar
ve maaşlar da bulunuyordu.
Ancak bugün Erbil’de onlarca büyük posta ve kargo
şirketi çalışıyor. Davetiye ve
ihtarname gibi bazı postalar
e-maille gönderilmez.
Saray: Uluslararası faaliyet-
lerinizden söz eder misiniz?
M.Ahmet: Aramızda anlaşma olsun olmasın biz dünyadaki tüm ülkelere posta
servisi yapma hakkına sahibiz. Postalarımızı özel zarf
ve koli içinde gönderiyoruz
ve Avrupa’nın en ücra köylerine bile gidiyor. Her zarfın
özel bir kodu var. Bazı postalar 25 kilodur. Daha ağırı
da var. Bantlanmış postaları
biz açıyoruz ve sonra adresine eksiksiz olarak gönderiyoruz. Ücretini ise resmi
makbuz ve harçlar karşılığında tahsil ediyoruz.
Saray: Hizmet alanınız sa-
dece mektup göndermekle
mi sınırlıdır, yoksa eşya da
gönderiyor musunuz ?
M.Ahmet: Eşya da gönderiyoruz. Ancak bu eşyalar
yasak ve kaçak eşyalar
olmamak şartıyla.
Saray: Bir mektuptan kaç
para alıyorsunuz?
M.Ahmet: Irak içinde 500
dinar alıyoruz. Arap ülkeleri
için 8 bin, Avrupa için 10
bin, Amerika için ise 12 bin
dinar alıyoruz.
Saray: Başka ne gibi hizmetler veriyorsunuz?
M.Ahmet: Posta kutumuz
var. İsteyen bize gelip bir
kutu kiralayabilir. Biz abonelerimize anahtar ve kod
veriyoruz.
Saray: Bulunduğunuz bina
işinizi görüyor mu?
M.Ahmet: Aslında değil. Ancak Vali, bize özel bir bina
yaptıracaklarına dair söz
verdi. Ayrıca bize 10 yeni
ofis de açacaklar.
Saray: Yeni projeleriniz nelerdir?
M.Ahmet: Avrupa ülkelerinde olduğu gibi çok yakın
bir gelecekte her evin ve
her apartmanın kendi posta kodu olacak. İnsanların
bu kodlarla adresleri daha
kolay bulma şansları olacak.
Ayrıca bu yıl internet hizmetlerimiz de başlayacak.
Mektup ve eşyaları Irak’ın
diğer kentlerine gönderebilmek için Erbil garajında bir
ofis açacağız.
Saray: Geçen yıl kaç ton
posta gönderdiniz ve kaç
ton teslim aldınız?
M.Ahmet: 104 ton gönderdik, 150 ton teslim aldık.
Saray: Vatandaşların yaptığınız işlerden haberi var mı?
M.Ahmet: Vatandaşların
Erbil’de bir posta dairesinin
bulunduğunu bilmelerini
istiyoruz. Daire olarak ücretlerimiz çok uygundur. Ancak
ne yazık ki vatandaşlar eşyalarını garaj yoluyla gönderiyorlar. Onlardan isteğimiz,
bu eşyaları bizim tarafımızdan göndermeleridir.
Erbil Genel Kütüphanesi Müdürü:
Kitap okuyanların sayısı azalıyor
Röportaj Saray
Erbil Genel Kütüphanesi Müdürü Zahir Abdullah Saray’a
verdiği röportajda kütüphanelerinde 120 bin adet kitap
bulunduğunu söyledi. “Erbil’de kitap okuyanların sayısı çok az” diyen Abdullah,
ayrıca kütüphanede çıkan
dergi ve gazetelere ait arşiv
de bulunduğunu kaydetti.
Geçen yıllara nazaran okuyucu sayısının çok azaldığını
ifade eden Abdullah, “Ayaklanma ve 1991 yılı öncesine
nazaran okuyucu sayısı çok
azaldı. Tabi ki bunun sebepleri var” diye konuştu.
Kütüphanelerinde yaklaşık
120 bin adet kitap bulunduğunu belirten müdür, kütüphaneyi geçen yıl aralarında
öğrencilerin de bulunduğu
yaklaşık 10 bin kişinin ziyaret ettiğini söyledi.
Kütüphanede gazete ve
dergilerin de arşivlendiğini dile getiren kütüphane
müdürü Abdullah, “Bizde
en çok bilimsel ve tarih
kitapları okunuyor. Saygın
gazete ve dergileri de arşivliyoruz. Ayrıca Türkçe
kitaplarımız da var. Ancak
bunların sayısı diğer dillerde çıkan kitaplara göre
daha az” dedi.
İki katlı kütüphanede kitapları saklamak için bir depo
bulunmadığını ifade eden
Abdullah “Karşılaştığımız
diğer bir sıkıntı da kütüphanenin şehir merkezinden
uzak olmasıdır. Ziyaretçi ve
memurların taşınması için
bize bir servis temin edilsin.” diye konuştu.
Erbil kütüphanesinde yaklaşık 120 bin adet kitap bulunuyor. Geçen yıl aralarında
öğrencilerin de bulunduğu
yaklaşık 10 bin kişi burayı ziyaret etti.
saray
Erbil Sevgili
Efendimizi Yad Etti
Ahmet Seyit
Yakup
Erbillilerin dine ve
Efendimiz Hz. Peygambere sevgisinin
sınırı yoktur. Bu halk
her Mevlid Kandili’nde
büyük bir hassasiyetle
üzerine düşen görevi
yapmaktan geri kalmıyor. Dünyada Mevlid
Kandili’ni ilk kutlayan
Sultan Muzaffereddin
Gökbörü olmuştur. Bu
kutsal günde törenler
düzenlenerek halka
şeker ve lokum ikramı
yapılırdı. Hedef, halkın dilini tatlı tutmasıydı ki bu yüce Peygamberimizin bir isteğiydi.
Bu uygulama Erbil’de
bugün de devam etmektedir. Halk, sabahın ilk saatleriyle birlikte hazırlık yaparak
Mevlid Kandili’ni Efendimize yakışır şekilde
kutluyor ki böyle bir
şeye diğer ülkelerde
rastlanmıyor.
Bugün Erbil’de esnaf
ve düşük gelirli aileler
bile sevgili Efendimizin mübarek doğum
kandili için mevlitler
okutarak şeker, lokum
ve şerbet ikramı yapıyorlar. Taksiler bile
bugünde müşterilerine karşılıksız hizmet
veriyorlar.
Ancak buna karşın
İslam dini ile bağdaşmayan bazı uygulamalar yapılıyor. Örneğin Mevlid Kandili’nin
yasaklanmasını talep
eden bazı bildiriler
yayınlandı.
Bu üzücü ve çirkin
hareketler halkımızın
Efendimize duyduğu
sevgiyi ve aşkı yok
etmedi aksine daha
da arttırdı. Böylece bu
bildiriyi yayınlayanlar
hüsrana uğradılar.
4
Sayı:87 - 30 Ocak 2013
Bir avuç kül
saray
Bu yazımda, birbirleri arasında güçlü ilişki bulunan
iki farklı konuya temas edeceğim. 30 Ocak 1948’te bir
suikasta kurban giden Ghandi’nin naaşı, Hinduların dini
Ghandi’nin “Rüyamdaki
Hindistan” adlı eserinde
“Hindistan için çalışıyorum.
Ülkemdeki en fakir insan
nasıl düşünüyorsa, ne sıkıntılar ve acılar çekiyorsa, ben
de onun gibi düşünmeye ve
acılarını paylaşmaya gayret
gösteriyorum ki onun için bir
şeyler yapabileyim” diyor.
Eserinde Hindistan’daki
fakir-zengin gerçeğine temas
eden Ghandi şu tespitte bulunuyor: “Hindistan’da fakirlik
ve zenginlik realitesini kabul
etmek gerekir. Ne zaman bu
iki tabaka arasında bir ortaklık ve işbirliği ortamı oluşursa
o zaman bu realite doğal bir
hal alır”.
Siyasiler, devlet adamları ve
aydınlar bu büyük kişiliğin
ler. O zaman cesedime sahip
olurlar, itaatime değil”.
Ghandi öldüğünde cesedi
törenlerle yakıldı. Halk törene Hindistan’ın her yerinden
akın etti. Kimi trenle, kimi
uçakla kimi arabayla kimi ise
yayan geldi.
Hindu inancına göre ölünün
cesedini yakmanın dini ve
ekonomik sebepleri vardır.
İşin ekonomik tarafı, kalabalık bir nüfusa sahip Hindistan’da çok sayıda fakir yaşıyor. Bunlara yetecek kadar
yer bulmak zor. Dini tarafı ise
Hindu inancına göre cesedi
yakılan ölü günahlarından
arındırılır. Arta kalan kül ise
insanın temiz ruhani tarafını temsil eder. Dolayısıyla
törene gelen halk Ghandi’nin
bağışladılar.
2009’da ise Güney Afrika’da
yaşayan yaşlı bir Hintli kadın
yanında sakladığı Ghandi’nin
küllerini bir törenle denize
döktü.
Vilaf Mahamta adındaki bir
kadın Ghandi’nin küllerini gümüşten yapılmış bir kutuda
saklıyordu. Güney Afrika’nın
Durban kentinde yaşayan 62
yaşındaki yaşlı kadın, vefatından önce kutuyu gelinine
vererek saklamasını istemişti. BBC’ye konuşan gelin,
kutuyu önümüzdeki yıl Ghandi’nin suikast yıldönümününde açacağını söyledi.
Ben o zaman Süleymaniye’deydim. BBC’de röportajı
seyrettikten sonra Ghandi’nin ruhuna iki mum yaktım.
ve Erbil’den getirilen bir avuç
toprak gömüldü.
Erbil’den getirilen bir avuç
toprak Türk medyasında günün konusu oldu.
Birisi öldüğü zaman kendi
ülkesinde gömülmesi adettendir. Çünkü gömüldüğü
yerin toprağı onunla ilelebet
kalacaktır.
Bir avuç kül küçük bir şey
de olsa dünyadaki dinlerde
büyük bir anlamı vardır. Kül;
insan topraktan yaratılmış ve
sonunda toprağa dönecek
anlamını taşıyor.
Mühendislik yaptığım günlerde su şebekesi projesinde
çalışıyordum. İş makinesinin
kazdığı yerden çıkan toprağı
görmeye değerdi. Toprağın
çok güzel bir rengi ve hare-
bir geleneği gereği kerpiçten
yapılmış bir kaldırım üzerinde yakıldı. Delhi’deki mekân
şimdi turistik bölge haline
gelmiş durumda. Siyah bir
mermerden yapılmış 12 X
2 abadındaki anıtı ziyaret
edenler ellerinde getirdikleri
çiçekleri serper.
Birçok esere imza atan
ölümünü farklı farklı değerlendirdiler. Düşmanları bile
ona karşı kötü bir laf söylemediler.
Ghandi’nin savunduğu
inanç ve ilkeler her geçen
gün daha sağlamlaşıyordu.
Ghandi şöyle diyor: “Bedenime işkence edebilir, kemiklerimi kırabilir, hatta öldürebilir-
küllerini toplayarak ülkedeki
bahçelere serpmeye çalıştılar ki bu küller gül ve çiçekler
arasından yeniden canlansın. Demek ki hayat bir kez
daha yeryüzünden başlar.
2008’de Ghandi’nin arkadaşları Hindistanlı efsanevi
adamın küllerinden bazı kalıntılarını Mombai müzesine
Ghandi doğal hayat yaşıyordu ve tabiatla iç içeydi,
sonunda da külleri doğaya
döndü.
17 Ocak 2013 günü aramızdan ayrılan tanınmış Türk
gazeteci Mehmet Ali Birand,
İstanbul’da toprağa verilirken, yanına torununun bir tek
çorabı, Galatasaray kaşkolü
keti vardı. Bazen de sanki
bana gülümsüyor diye hissederdim. Çoğu kez de kuşlar
gelip yükselen toprak üzerinden bir şeyler alıp yerdi,
hem de dev iş makinesinin
gürültüsüne aldırmadan...
Demek ki bu küçük canlılar
bile topraktan kopmamış...
Milletvekili
Ahenk Nakşibendî
Türkmen sanatı ve edebiyatı yasta
Tiyatrocu İsmet Hürmüzlü vefat etti, edebiyatçı Bayat şehit oldu
Saray Kerkük
Devlet Tiyatroları sanatçı ve
rejisörü İsmet Hürmüzlü vefat etti.
Tedavi gördüğü hastanede yaşamını kaybeden İsmet Hürmüzlü,
Kerkük’te dünyaya gelmişti.
Yazdığı, ‘’Ölüm Kabini’’ adlı oyunla 1992 yılında İsveç’te ‘’Onursal
Ödül’’e layık görülen Türkmen
sanatçı Hürmüzlü; Ölüm Tuzağı,
Gömü, Ana Hanım Kız Hanım,
Kamuoyu, Gün Ortasında Karanlık, Pervaneler, Mevlana, Yedi
Kocalı Hürmüz, Silvanlı Kadınlar,
72. Koğuş ve Vuslat gibi yapımlarda yer aldı. Hürmüzlü, 21 Ocak
Pazartesi günü düzenlenen törenle toprağa verildi. Törene Türkmen ve Türk yetkili ve şahsiyetler
katıldı. Merhum İsmet Hürmüzlü
Türkmen tiyatrosunun kurucusu
olarak kabul ediliyordu.
Ayrıca aynı ayın son günlerinde tanınmış Türkmen yazar ve
edebiyatçı Mehmet Mehdi Bayat,
Tuzhurmatu ilçesinde düzenlenen
terör saldırısında hayatını kaybetti.
Türkmen edebiyat elçisi olarak tanınan Bayat; İran, Türkmenistan,
Azerbaycan, Makedonya, Türkiye
ve diğer bazı ülkelerde düzenlenen edebi toplantı ve konferanslarda Türkmenleri temsil etti.
“Kaytaz Baba Destanı” adlı
esere de sahip olan şehit Bayat,
Türkmen edebiyat ve kültürünü
anlatan çok sayıda yazıya da
imza atmıştır. Bayat, Türkmen
Basın Kurultayı üyesi idi. Şehit
edebiyatçı Bayat, kurultayın tüm
çalışmalarına katılmıştı. 2011’de
Ankara’da düzenlenen kurultay
çalışmalarında da yer alan Bayat ve Hürmüzlü’nün ruhları şad
olsun.
3
saray
Sayı:87 - 30 Ocak 2013
Bir siyasi gözlemci: Türkmenlerin birlik olmasına müsaade edilmez
Türkmen Cephesi, Erbil’deki Türkmen
çevrelerini bir mecliste toplamak istiyor
Saray Erbil
Irak Türkmen Cephesi Siyasi
Büro Üyesi Aydın Maruf,
Erbil’deki Türkmen çevrelerini
bir arada toplamak istediklerini
söyledi. Saray’a konuşan Maruf,
ITC olarak kentteki Türkmen
partileri arasında koordinasyonu
arttırmayı hedeflediklerini
kaydetti.
Türkmenlerin tek ses olmalarını
sağlamak için çalıştıklarını ifade
eden ITC yetkilisi, bu çevreler
arasında bir meclis oluşturmayı
düşündüklerini söyledi.
Ancak bundan önce ITC
dışındaki Türkmen partilerle
görüşmek istediklerini belirten
ITC’li Maruf, kendileriyle
kentteki Türkmen durumunu
konuşacaklarını kaydetti.
Türkmen çevreleri arasında
koordinasyon sağlamayı
hedeflediklerini ve tek tavır
olmayı istediklerini dile getiren
Maruf, “Türkmenler olarak
birçok konuda hemfikir değiliz.
Örneğin; Dicle operasyonları
konusunda” dedi.
Bu konuda ayrım yapmaksızın
bazı Türkmen partilerle
konuştuklarını ifade eden ITC
yetkilisi Aydın Maruf, meclis
kurma fikrine bu partilerin sıcak
baktığını vurguladı. Maruf, ayrım
yapmadan tüm partileri meclise
çağıracaklarını da söyledi.
ITC’nin bu yaklaşımına sıcak
bakan Türkmen partileri, ITC’nin
bu yaklaşımının Türkmen
halkının çıkarlarına olmasını şart
koşuyorlar.
Türkmen Demokratik Partisi
Başkanı Dilşat Çavuşlu,
Türkmenlere ve Kürdistan’daki
siyasi sürece hizmet ettikçe
ITC’nin bu girişimine destek
vereceklerini söyledi.
Çavuşlu, “Türkmenler olarak
tek ses olursak aramızdaki
koordinasyon güçlü ve etkili
olur” diye konuştu.
Türkmen Liberaller Cemiyeti
Başkanı Sami Şebek, Türkmen
halkının menfaatine olan
her şeye "Evet" diyeceklerini
söyledi. Saray’a demeç veren
Şebek, “Halkımızın tek ses
olmasını çok istiyoruz. Ama ne
yazık ki bugüne kadar bunu
başaramadık” dedi.
Koordinasyondan söz eden
partilerin buna uymamalarını
eleştiren Şebek, “Toplantı
yapılıyor, ancak sonra herkes
tek başına çalışıyor” dedi.
Türkmen çevrelerin aralarında
uyum sağlama çabalarının
başarısız olacağını iddia eden
bir siyasi gözlemci, buna
gerekçe olarak bu çevrelerin
başkalarının emrinde hareket
etmesini gösterdi.
Türkmen işlerinden sorumlu
Dr. Salim Otrakçı, ITC’nin bu
girişiminin sonuç vereceğini
düşünmediğini söyledi.
Eskiden de bu tür çabaların
gösterildiğini hatırlatan Otrakçı,
ancak o günlerde de başarılı
olunmadığını kaydetti.
Otrakçı, “Türkmen partileri
başkaların güdümünde hareket
ediyorlar ve kendilerine gelen
emirleri uyguluyorlar. Dolayısıyla
Türkmenlerin birlik olmasına
müsaade edilmez” diye konuştu.
nedeniyle imzasını geri çektiğini
söyledi.
Bunun normal bir durum
olduğunu ifade eden Türkmen
parlamenter Altıparmak,
insanların farklı görüşlere sahip
olduğunu savundu.
Başkanın parlamento tarafından
değil doğrudan halk tarafından
seçilmesini istediklerini ifade
eden Altıparmak, milletvekillerin
mensubu oldukları partilerin
etkisi altında kaldığını hatırlattı.
Altıparmak, “Ancak vatandaşlar
böyle bir zorunlulukları olmadığı
için tercihlerini kimsenin etkisinde
kalmadan yapıyorlar” diye
konuştu.
Türkmen Milletvekili Şerdil
Tahsin, muhalefetin önceleri
bölge başkanını halkın seçmesini
istediğini hatırlattı. Ancak şimdi
muhalefetin, bölge başkanını
parlamentonun seçmesini
istediğini ifade eden Tahsin, “Eğer
bölge başkanını parlamento
seçerse sorun çıkar. Bölge
başkanının parlamento dışında
seçilmesi gerekir” dedi.
Değişim Hareketi’nin teklifine
neden imza atmadığının
sorulması üzerine Tahsin,
bölgedeki kilit görevlerin
birisinin Kürtler dışındaki
etnik gruplara verilmesinin
anayasal garantiye
alındığını söyledi. Bu
maddenin uygulanması
için bastıracaklarını ifade
eden Türkmen vekil Tahsin
“Ne zaman anayasa
parlamentoya dönerse bu
maddenin uygulanması için
bastırırız” diye konuştu.
Yasa tekliflerinin üzerinde
uzlaşma sağlandıktan sonra
parlamentoya gelmesini talep
eden Hıristiyan parlamenter
Salim Toma, “Yasa teklifleri
siyasi uzlaşma sağlandıktan
sonra parlamentoya gelmeli
ve imzaya sunulmalı” diye
konuştu.
Bir Türkmen milletvekili, bölge başkanlık sisteminin
değişmesi teklifine imza attı, ancak sonra pişman oldu
Saray Erbil
Kürdistan Parlamentosu'nun
Türkmen milletvekillerinden
Yavuz Hurşit, Değişim
Hareketi’nin bölgede siyasi
sistemin parlamenter sisteme
geçişini öngören teklife imza attı.
Türkmen Demokratik Hareketi
Listesi'ni temsil eden Hurşit,
ancak birkaç gün sonra attığı
imzadan pişman oldu.
Değişim Hareketi’nin parlamento
başkanlığına sunduğu teklife göre
bölgedeki başkanlık sisteminin
parlamenter sisteme dönüşmesi
isteniyor. Kürt grubunun teklifine
Türkmen vekil Yavuz Hurşit de
imza attı. Ancak Hurşit birkaç gün
sonra imzasını geri aldı.
Saray konuyla ilgili olarak
Türkmen vekille temas kurmak
istedi. Ancak vekil telefona
çıkmadı.
Konuyla ilgili olarak gazetemize
konuşan parlamenter Yaşar
Altıparmak, Hurşit’in teklife ilk
başta imza attığını, ancak daha
sonra ortaya çıkan yeni fikirler
Şikayet kutuları bomboş
Saray Erbil
Bölge hükümetinin, vatandaşların
sorun ve isteklerini öğrenebilmek için
kentin birçok bölgesine kurduğu şikayet
kutularına vatandaşlar ilgi göstermiyor.
Şikayet kutularının sorunlarını
çözemeyeceğini düşünen vatandaşlar,
şikayetlerin ilgili yerlere ulaşmadığına
inanıyor.
Bölge hükümeti 2012’de başladığı
uygulamayla Erbil’in birçok bölgesine
şikayet kutuları yerleştirdi. Hükümet,
vatandaşların sorun ve beklentilerini
öğrenmeyi hedefliyor. Ancak bazı
vatandaşların kutu hakkında fazla
bilgileri yokken bazıları da şikayet
kutusuna inanmıyor.
Şikayet kutusunu Saray’a değerlendiren
bir vatandaş, hükümetin kutuya
gelen mektupları değerlendireceğine
inanmadığını söyledi. Havre Esat
Nasır, problemlerini şikayet kutusunda
paylaşmadığını kaydetti.
Şikayet kutusunun, bölgedeki yolsuzluk
sorunu ve vatandaşların karşı
karşıya kaldığı sorunları çözeceğine
inanmadığını ifade eden vatandaş,
kutunun birkaç yerde asıldığını
gördüğünü söyledi.
Hükümetin kutudaki şikayetleri hiçbir
zaman dinlemediğini dile getiren Barzan
Muhammet Hüseyin adlı vatandaş ise,
şikayet kutusuna inanmadığını söyledi.
Şikayetlerin ilgili yerlere ulaşmadığını
belirten vatandaş da problemlerini
şikayet kutusunda paylaşmadığını
kaydetti.
Şikayet kutusuna problemlerini
paylaşırken görünmekten korktuğunu
ifade eden bir vatandaş, “Korkarım
problemlerimi paylaşırken birileri
beni görür ve beni sorguya çekip
cezalandırırlar” dedi.
Memur olarak görev yapan Bayan
Dimen Nadir Aziz, şikayet kutusunun
iyi bir uygulama olduğunu söyledi.
Ancak hükümetin kutudaki şikayetleri
değerlendireceğine inanmadığını
ifade eden Aziz, problemlerini şikayet
kutusunda paylaşmayı düşünmediğini
söyledi.
Bu yıl atamaları gerçekleşmeyen
bazı vatandaşlar, dilekçelerini şikayet
kutusu ile değil Erbil Kaymakamlığı
yoluyla ilettiler.
Üç yıldır atamasını bekleyen
Zana Hasan da şikayet kutusuna
inanmıyor.
Bölge Hükümeti Sözcüsü Sefin
Dizayi, vatandaşların sorunlarını
öğrenmek için şikayet kutusunun
tek araç olmadığını söyledi. Saray’a
konuşan Dizayi, vatandaşların
sorun ve taleplerinin öğrenilmesinde
medyanın büyük rol oynadığını
söyledi.
Hükümetin, vatandaşların sorun
ve taleplerini dinlediğini ifade eden
sözcü, medyanın şikayet kutusu
hakkında vatandaşları bilgilendirmesi
gerektiğini savundu.
2
saray
Sayı:87 - 30 Ocak 2013
Siyasi Terminoloji
Çeviren: Nazım Saiğ
Anayasal Kriz
Anayasal kriz, anayasa ruhuna
aykırı olarak hareket etmek demektir. Bu durumlarda hükümet
veya yasama organı feshedilerek uzlaşma arayışına girilir.
Bu çözüm anayasa sürecine
aykırı olsa da anayasa metni
ile ters düşmez. Anayasal kriz,
hükümet parlamentonun güvenini elde edemediği zaman ortaya
çıkar ve önlem olarak parlamentoyu fesheder veya seçimi
erteler. Burada hükümet seçim
kanununu yeniden gözden geçirmek veya anayasayı askıya
almak gibi gerekçeler öne sürer.
Böyle bir durumda, yeni anayasa
için referandum yapılana kadar
tüm yetkiler devlet başkanına
geçer. Örnek olarak toplantılar
parlamento binasının dışında
yapılır, azınlık partilere mensup
bakanlar hükümetten çekilir. Bu
da hükümeti güvenoyu kriziyle karşı karşıya getirir. Çözüm
olarak koalisyon hükümeti veya
geçici hükümet kurulur.
TERÖR
Terör ve terörizm konularında farklı
yaklaşımlar sergilenmektedir. Bu
nedenle, kavramları zihinlerde berraklaştırabilmek için yerli ve yabancı
kaynaklarda yer alan tanımların
birlikte incelenmesinde fayda vardır.
Kökünü Latince “terrere” sözcüğünden alan terör deyimi “Korkudan
sarsıntı geçirme” veya “Korkudan
dehşete düşmeye sebep olma”
anlamlarına gelmekte olup, ilk defa
Dictionnarire de I’Academie Française’nin 1789 yılında yayınlanan
ekinde rastlanmaktadır. Nitekim,
1789 Fransız İhtilali sonrasının
dönemi tarihçilerince “terör rejimirejime de la terreur” olarak anıldığı
bilinmektedir.
Türkçedeki karşılığı “yıldırma, korkutma” olan terör kelimesi Fransızca
Petit Robert sözlüğünde “Bir toplumda bir grubun halkın direnişini
kırmak için meydana getirdiği ortak
korku” anlamında yer alırken, Siyasi Terimler ve Örgütler sözlüğünde “Kamu otoritesini veya toplum
yapısını yıkmak için girişilen korku
ve yılgınlık saçan şiddet hareketleri”
olarak belirtilmektedir.
Terör ayrıca güç kullanarak azınlık
iktidarını çoğunluk üzerine dayatmak
anlamına da geliyor. Örneğin; Yahudi terörü. Yahudiler, Filistin işgalinden önceki yıllarda silahlı çeteler
kurarak Filistin yerleşim merkezlerine, pazar yerine sabotaj eylemi
düzenleyerek bunları yurtlarını terk
etmeye zorladılar. Yahudi silahlı
çeteler Dir Yasin, Halhul ve diğer
bölgelerde katliamlar düzenlediler.
Haganah, “ Bar Giora, Gideonite ve
diğer çete grupları Filistin halkına
terör uyguladılar.”
.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Irak’ta
Türkmenlere yönelik saldırıyı lanetledi
Saray Ajanslar
CHP Lideri Kılıçdaroğlu,
“Hükümeti süratle, yaralanan
Türkmenlerin tedavisi için
devreye girmeye ve Irak merkezi
hükümetiyle eşgüdüm içinde,
yaralıları ambülans uçaklarla
tedavi için Türkiye’ye getirmek
dahil her türlü yardımı biran
önce sağlamak için seferber
olmaya çağırıyorum”dedi..
Yazılı bir açıklama yapan Genel
Başkan Kılıçdaroğlu konuyla ilgili
olarak şunları söyledi; “Irak`ın
temel kurucu unsurlarından
olan Türkmen kardeşlerimize
yönelik olarak Irak’ta süren kanlı
saldırılarından sonuncusunun bu
kere Tuzhurmatu`da meydana
geldiğini üzüntüyle öğrenmiş
bulunmaktayız. 42 Iraklı
Türkmen kardeşimizi yaşamını
yitirdiği ve Türkmen toplumunun
seçkin önderlerinden bir çoğunun
yaralandığı bu hain saldırıyı
kınıyor, lanetliyoruz.
Hayatını kaybedenlere Allah’tan
rahmet, merhumların yakınlarına
ve tüm Türkmen camiasına
başsağlığı, yaralanan değerli
Türkmen liderlere acil şifalar
diliyoruz.
Irak devletinin siyasi birlik
ve toprak bütünlüğünün
güvencesi olan Türkmenleri
hedef alan tahrik amaçlı bu
saldırıların Türkmen emelini
yolundan asla saptıramayacak,,
aralarındaki birlik ve bütünlüğü
bozamayacaktır.
Irak`ın istikrarına, bölge barışına
yönelik bu gibi katliamların
tekrarlanmaması için tüm
tarafların dikkat ve itidal içinde
hareket etmelerinin gereğini bir
kez daha anımsatmak istiyoruz.
Bu bilinçle, Irak hükümetinin bu
vahşice saldırının planlayıcılarını
en kısa zamanda adaletin önüne
çıkaracağını, Irak toplumunun
temel kurucu unsurlarından
biri olan bu sadık Irak
vatandaşlarının benzer saldırı
ve tehditlerle karşılaşmasını
önleyecek etkin önlemleri en kısa
zamanda alacağına inanıyoruz.
Bu vesileyle, hükümeti süratle,
bu elim olayda yaralanan
Türkmenlerin tedavisi için
devreye girmeye ve Irak merkezi
hükümetiyle eşgüdüm içinde,
yaralıları ambülans uçaklarla
tedavi için Türkiye’ye getirmek
dahil her türlü yardımı biran önce
sağlamak için seferber olmaya
çağırıyorum”
A.Müfti: Parti olarak bu meseleyi
düşünmedik. Diğer gruplar da
düşünmedi. Bu mesele orada
burada konuşuluyor. Talabani
hastadır doğru, ancak hala
hayatta. Kendisi 6 ay önce de
Almanya’da tedavi gördü. Şimdi
de bu ülkede tedavi görüyor.
Dolayısıyla bence kendisi hala
cumhurbaşkanıdır.
Saray: Cumhurbaşkanına birisinin
vekalet etmesi talep ediliyor?
A.Müfti: Zaten yardımcısı Huzayr
Huzayi bu görevi yürütüyor. Bu
uygulama anayasaya uygundur.
Saray: İlerideki seçimlere KDP ile
tek listede katılacaksınız deniliyor, doğru mu ?
A.Müfti: Henüz bu konuda
bir karar almış değiliz. Seçim
yaklaştığında karar vereceğiz.
Saray: KYB başkansızdır. Talabani’ye kimisi Dr. Berhem Bey'in
kimisi ise Kosrat Bey'in vekalet
ettiğini söylüyor. Ne dersiniz?
A.Müfti: Bu konuda bir
karar alınmış değil. İleride
yapacağımız kongrede
başkanımızı seçeceğiz. Son
kongrede Kosrat Bey ve Dr.
Behrem Bey, Talabani’nin
vekilleri olarak seçildiler. Bugün
hasta olduğu için Talabani’nin
işini birinci vekili yürütüyor.
mu?
S.Malakara: Evet devam ediyor.
Biz kökten reform yapılsın istiyoruz.
İktidarla muhalefet arasında son
günlerde bir kaç toplantı gerçekleşti.
Biz o toplantılarda köklü reform
istediğimizi açık ve net bir şekilde
dile getirdik. İktidarla muhtemelen
bu son toplantı olacak. Çünkü
reform yapılmayacaksa bu
toplantıların faydası da olmaz.
Saray: Parlamento seçimlerinin ertelenebileceği söyleniyor. Ne dersiniz?
S.Malakara: O zaman ne
yapacağımızı bilemem, acaba halkı
sokağa mı döktüreceğiz, belli değil.
Parti olarak seçimin zamanında
yapılmasından yanayız. Hile yapılsın
istemiyoruz. Muhalefet olarak bunu
kendisiyle görüştüğümüz bölge
başkanından da istedik.
Saray: Parti olarak ileride yapılacak
seçimlerde nasıl bir sonuç bekliyorsunuz?
S.Malakara: Eğer hile ve şaibe
yapılacaksa bir şey beklemiyoruz.
Ancak temiz bir seçim yapılacaksa
sonuçlar 25 Temmuz seçiminden
çok daha iyi olacaktır.
Saray: Sünnilerin devam eden
gösterilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
S.Malakara: Sünnilerin taleplerinde
destekçiyiz. Bunu medyamızda
paylaşmıştık. Ancak anayasaya
ayıkırı olan bazı taleplerine destek
vermiyoruz.
Saray: Maliki, Bağdat'la bölge arasındaki gergin durumdan istifade
ederek sizinle görüşmeye çalışıyor.
Bu görüşmeler hala devam ediyor
mu?
S.Malakara:Maliki birkaç kez
bizimle temas kurdu ve kendisi
bizzat yüz yüze bizimle görüşmeye
çalıştı. Ancak biz kendisiyle
çalışmayı kabul etmedik.
KYB yetkilisi Adnan Müfti:
Talabani’nin işlerini yardımcıları yürütüyor
Röp Saray
Kürdistan Yurtseverler Birliği
(KYB) Siyasi Büro Üyesi Adnan
Müfti, halen sağlık bakımı
için Almanya’da bulunan
Celal Talabani’nin işlerini
yardımcılarının yürüttüğünü
söyledi.
Saray’a konuşan Müfti,
cumhurbaşkanlığı görevi için
henüz bir aday bulunmadığını
kaydetti. Parti olarak ileride
yapılacak olan Kürdistan
Parlamentosu seçimlerine KDP
ile tek listede katılacakları
yönünde öne sürülen iddiaları
reddeden KYB’li yetkili, böyle
bir kararın henüz alınmadığını
belirtti.
Saray: Cumhurbaşkanlığı makamı
günün konusu olmuş durumda.
Bu makam için herhangi bir aday
var mı?
Değişim Hareketi yetkilisi Sefin Malakara:Maliki bizi sürekli
arıyor, ancak kendisiyle çalışmak istemiyoruz
Röp Saray
Değişim Hareketi yetkilisi Sefin
Malakara, iktidarla gerçekleştirdikleri
iki toplantının sonuç getirmediğini
söyledi. Saray’a röportaj veren
Malakara, Bağdat ile bölge
arasındaki gerginliği değerlendirdi.
Kürt yetkili Maliki’nin kendileriyle
sürekli temas kurduğunu, ancak
parti olarak başbakanla çalışmaya
hazır olmadıklarını kaydetti.
Saray: Erbil’de bir grup üyenizin
istifa ettiği iddia ediliyor, bu doğru
mu?
S.Malakara: Hayır böyle bir şey söz
konusu değildir. Böyle haberleri
iktidara yakın gölge medyasının
yaptığını söylemek istiyorum.
Bu haberler uydurmadır. Zaten
çekildikleri iddia edilen yetkililer
de bu asılsız haberleri ilk ağızdan
yalanladılar.
Saray: Hükümetin feshini istiyordunuz, parlamentoyu boykot ediyordunuz. Bu tavrınız hala devam ediyor
Ünlü sözler
Oturduğun koltukdan mağrurluk
üretirsen.....o koltuğun altında kalacağının ilandır..
Mrie Leszcynska
Sayı:87 - 30 Ocak 2013
2
Kılıçdaroğlu Tuzhurmatu
saldırısını lanetledi
2
Malakara: Artık iktidarla
oturmayacağız
Türkmen milletvekili neden attığı
imzadan geri adım attı?
3
Irak'ta neler oluyor...
7
ITC Başkanı: Türkmenlerin geleceği tehdit altında
Saray Özel
Tuzhurmatu’da 23 Ocak
2013 günü meydana
gelen intihar saldırısında
onlarca Türkmen şehit
edilmiş çok sayıda kişi de
yaralanmıştı. Olaya tepki
gösteren Türkmen yetkilileri,
Türkmenler için güvenli bir
bölge istediler.
Irak Türkmen Cephesi (ITC)
Başkanı Erşet Salihi Saray’a
yaptığı açıklamada, dış
mihrakların kirli oyunlarına
dikkat çekti.
Bu mihrakların Irak’ta kirli
emellerini gerçekleştirmekte
başarısız olduğunu ifade
eden Salihi, bunların
Türkmenleri hedef seçtiklerini
kaydetti. Bu hareketin
sadece Türkmenler için
değil tüm bölge için tehlike
oluşturduğunu belirten ITC
Başkanı, bölgesel ülkelerin
Türkmenler üzerinden
emellerini gerçekleştirmeye
çalıştıklarını söyledi.
Bazı iç tarafların siyasi
menfaatleri uğruna bu
durumdan istifade ettiğine
dikkat çeken Türkmen lider;
Şii, Sünni ve Kürt gruplarının
kendi bölgelerine sahip
olduklarını kaydetti.
Bu grupların kendi
emniyetlerini kendilerinin
sağladığını ifade eden
Salihi, uluslararası camiayı
Türkmen bölgesini korumaya
çağırdı.
Salihi şöyle devam etti:
“Bu tehditlerin durmaması
halinde Türkmenler olarak
bölgemizi, dil ve kültürümüzü
kaybederiz. Dolayısıyla
bölgelerimizin koruma altına
alınmasını talep ediyoruz”.
Türkmenlerin sorunları
ve karşı karşıya kaldıkları
tehditlerin 27 Ocak günü
parlamentonun gündemine
alındığını hatırlatan Salihi,
KDP, parlamento seçimlerinin
zamanında yapılmasını istiyor
konunun bir saat süreyle
konuşulduğunu söyledi.
“Parlamentodaki tüm
gruplar Türkmenlere destek
olacaklarını ifade ettiler”
diyen Salihi, ancak parlamentoda bulunmasına
rağmen Türkmeneli uydu
kanalının bu önemli toplantıyı ekranlara yansıtmadığını
kaydetti.
Seçim Komiserliği, kadın ve özürlülerin
seçime katkılarını araştırdı
Saray Özel
KDP Seçim Kurumu Başkanı Hasro Goran, Kürdistan
Bölgesi seçimlerinin zamanında yapılmasını istediklerini
ifade ederek, bu seçimlerin bir yıllığına erteleneceği
iddialarını yalanladı. Saray’a konuşan Goran, parti
olarak gerçekleştirdikleri toplantıda seçimlerin zamanında
yapılmasına vurgu yaptıklarını kaydederek bölge
parlamento seçimlerinin ertelenmesi olasılığının gündemde
olmadığını belirtti. Bölge parlamento seçimlerinin takvimini
belirleme yetkisinin bölge başkanında olduğunu hatırlatan
Kürt yetkili Goran, bölge başkanının tüm seçimlerin
zamanında yapılmasında ısrar ettiğini söyledi.
İlerideki seçimlere KYB ile tek listede katılacakları yönünde
yapılan söylentileri yanıtlayan KDP’li Goran, iki parti olarak
henüz bu konuyu konuşmadıklarını belirtti.
İller meclis seçimlerinin gecikmesini Saray’a değerlendiren
Goran, bölge hükümetinin bu seçimlerin süresini tespit
etmesi gerektiğini söyledi.
Saray Özel
Irak Bağımsız Seçim Komiserliği,
kadın ve özürlülerin seçime
katkılarını araştırdı. Bunların
sayıları hakkında devlet kurum ve
kuruluşlarından bilgi talep eden
komiserlik kadın ve özürlülerin
seçime katılmasının öneminin
altını çizdi.
Komiserlik üyelerinden Gülşen
Kemal, kadın ve özürlülerin
sayılarını öğrenebilmek için
devlet kurum ve kuruluşlarından
istatistikler topladıklarını söyledi.
Devlet kurum ve kuruluşlarında
kadın katkısının az olduğuna dikkat
çeken Kemal, kadın - erkek oranını
öğrenmeyi hedeflediklerini belirtti.
Komiserlik olarak kadınlara yönelik
bilinçlendirme kursları açtıklarını
ifade eden Kemal, bunların
devlet kurum ve kuruluşlarındaki
katkılarını arttırmayı
hedeflediklerini kaydetti.
Kadınlara oylarının değerli
olduğunu ve toplumda önemli bir
yere sahip olduklarını kendilerine
ifade etmeye çalıştıklarını dile
getiren komiserlik üyesi Gülşen
Kemal, seçim gününde özürlüler
için araba ayarlayacaklarını
söyledi.
Kemal, seçimde oy kullanmalarını
sağlamak için televizyonlarda
özürlülere yönelik program da
hazırlayacaklarını vurguladı.

Benzer belgeler

gazeteni okumak için buraya tıklayın

gazeteni okumak için buraya tıklayın ilk kez 27 Haziran 1991’de Brezilya karşısında giyen Batistuta, milli formayla ilk iki golünü 8 Temmuz 1991’de 3-0 kazanılan Venezuela maçında kaydetti.[1] 78 defa giydiği milli forma altında 56 go...

Detaylı

Demet Şarkılarını Gençler İçin Söyledi

Demet Şarkılarını Gençler İçin Söyledi çizerek, “Uyuşmum bir beyinden kimseye bir hayır gelmez, kendisine ve çevresine zarar gelir” diyerek konuşmasını tamamladı..

Detaylı

SARAI LATINInew.indd

SARAI LATINInew.indd ilk kez 27 Haziran 1991’de Brezilya karşısında giyen Batistuta, milli formayla ilk iki golünü 8 Temmuz 1991’de 3-0 kazanılan Venezuela maçında kaydetti.[1] 78 defa giydiği milli forma altında 56 go...

Detaylı

SARAI LATINInew.indd

SARAI LATINInew.indd ORSAM Ortadoğu Danışmanı, ODTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Md. Ortadoğu’da uzun zamandır dikkatler Arap ayaklanmalarına çevrilmişken, Irak 2006 yılından beri en derin krizini yaşıyor. O dönemde ülked...

Detaylı

Gazeteyi okumak için buraya tıklayın saray82

Gazeteyi okumak için buraya tıklayın saray82 futbolcularından biriydi. AS Roma’yla anlaşan Batigol Roma’daki ilk sezonunda Serie A şampiyonluğu yaşadı. Kısa bir süre Inter Milan’da oynayıp AS Roma’ya geri dönen Batigol 2003’deKatar’ın Al-Arab...

Detaylı

Fazla Kiloların Suçlusu Tayt Mı?

Fazla Kiloların Suçlusu Tayt Mı? Iyad Allawi’nin başında olduğu ancak birçok önemli Sünni ismin de yer aldığı ve Türkiye tarafından desteklenen Iraqiyya koalisyonu hükümeti oluşturamadı. Seçimlerden önce Başbakan olan Maliki çeşit...

Detaylı