1. gün

Transkript

1. gün
 KATILIMCI SÜREÇLERİ KOLAYLAŞTIRICILIK ART OF HOSTING 1
30 AĞUSTOS 2013 -­‐1. GÜN 1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
Tanışma Anlaşmalar Giriş / Açılış (check in) Dünya Kafe (World Cafe) Sorumluluk (Gruplara dahil olma) Katılımcı Süreçleri Kolaylaştırmak ve Ortaya Çıkan Sistemler (Emerging Systems) Derin Demokrasi (Deep Democracy) Çıkış / Kapanış (check out) 31 AĞUSTOS 2013 -­‐2. GÜN 1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
Giriş / Açılış (check in) Armağan Ekonomisi Karmaşıklıkla Başetmek (Working with Complexity) Çember Uyguluması / Duygu Çemberi Açık Alan (Open Space Technology) Çıkış / Kapanış (check out) Sosyal Etkinlik 1 EYLÜL 2013 -­‐ 3. GÜN 1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
Giriş / Açılış (check in) Karmaşıklık içerisinde Tasarım (Designing for Complexity) Öğrenme Yolculuğunun Çerçevesini Çizmek (Framing a Learning Journey) Erken Çıkış / Kapanış (check out) Dünya Barış Günü, Barış için Elele Etkinliğine Katılım Eylem Başlatma Kafesi (Proaction Cafe) Çıkış / Kapanış (check out) 2
30 AĞUSTOS 2013 -­‐ 1. GÜN TANIŞMA Tophane, Lüleci Hendek Caddesinde ki eski tütün deposu, 2009 yılından beri kültür sanat merkezi ve tartışma platformu olan Depo’da 30, 31 Ağustos 1 Eylül’de Katılımcı Süreçleri Kolaylaştırma eğitiminin adım adım deneyimleme süreci... Depo’nun 3. Katında neden orda olduğunu bilen, bilmeyen, ordan çıkınca ne olacağını, hissedeceğini tahmin edebilen ya da edemeyen 70 kişi çember oluşturarak oturduk. Duvarlarda bazı yazılar biz gelmeden asılmıştı... Oluşturduğumuz çemberin bazı anlaşmaları vardı. ANLAŞMALAR •
•
•
•
•
•
•
•
İhtiyacın olanı iste. Paylaşabileceğini paylaş. Zamanı, bütünün farkındalığı ile bilgece kullan. Burada paylaşılanların burada kalması. Sana konuşulmasını istediğin gibi konuş. Dinlenilmek istediğin gibi dinle. “BEN” dilini kullan. Doğrunun ve yanlışın ötesinde... “Doğrunun ve yanlışın ötesinde bir yer var, orada buluşalım.” Mevlana Buluşabilmek için tanışmaya başladık, Güne giriş (Check-­‐in) grup içinde tanımadığımız bir kişi ile eşleşip birer dakika sıra ile “Neden buradasın?” sorusunu sormak, “Neden buradayım?”sorusuna cevap vererek çemberde bağlar yaratmaya başladık. Çemberimizdeki yerlerimize geri döndük ve o anda kendini hazır hisseden kişi çemberin ortasına geçip duygusunu, düşüncesini paylaşmaya başladı, onunla aynı his, fikir ya da yorumda olanlar yanına gittiklerinde “aslında yalnız olmadığımız”ı ortaya çıkarıyor, çemberdeki bağlar oluşmaya devam ediyor. Güne girerken orda olduğumuzu ve birbirimizi farkederek herkes kendini ifade etmek istediği tarz ve ses tonunda isimlerini söyledi. Çok renkli, başka ama ortak duyguların gülümsemesiyle 3 gün boyunca yapacaklarımızdan, ortak aklın bulunduğu çözümlerden (anlaşmalardan), programdan, sorumluluklardan, birazdan başlayacağımız Dünya Kafe (World Cafe) deneyiminden Filiz Telek tarafından bilgilendirildik. Uygulamak için alt kata indik. 3
DÜNYA KAFE (WORLD CAFE) Dünya Kafe için hazırlanmış 2. Katta 4’er, 5’er kişilik masalara geçtik; •
•
Benim için ne mümkün? Neye hizmet ediyorum? sorularıyla masa sohbetleri başladı. 20 dakikalık ilk sohbetimizden sonra masadan biri evsahibi olarak kaldı, diğerleri başka masalara geçti. Evsahibi masaya yeni gelenlere o masada daha önce neler konuşulduğunu özetlerken yeni sohbetler yeni arayışlar; “Neyi öğrenmek için merakım var?” sorusuyla devam etti. Üç turun sonunda masamızdaki post-­‐
it’lere içimizden-­‐zihnimizden geçen kendi sorularımızı yazdık ve duvarlara yapıştırıp sorularımızı herkese açtık... Masa sohbetlerimizde; kişilerin, toplumun ve dünyanın nabzını tutmak için iyi bir yöntem olan Dünya Kafe’nin ilkelerini kendimize hatırlatarak deneyimimizi sorularla bitirdik. •
•
•
•
•
•
•
Önemli olan neyse ona odaklan Anlamak için dinle Düşünme sürecine katkıda bulun Akıldan ve kalpten konuş İlişkilendir ve Bağlantı kur İçgörüler ve Derin soruları birlikte farket Oyna – Çiziktir – Eğlen SORUMLULUK (GRUPLARA DAHİL OLMA) 3 günlük eğitim süresince eğitim organizasyonunca belirlenen ve duyurulan konularda katılımcı olmak isteyenler kendilerini guruplara kaydeder. Bu eğitimde oluşturulmuş başlıklar şunlardı: Bu gruplar kendi programlarına ve ihtiyaçlarına göre ara toplantılar düzenleyip hedeflerini gerçekleştirmek için adımlar attılar. 4
KATILIMCI SÜREÇLERİ KOLAYLAŞTIRMAK VE ORTAYA ÇIKAN SİSTEMLER (EMERGİNG SYSTEMS) Bu başlık altında incelenen model, eski ve yeni sistemlerin yer değiştirme süreçleri, eski sistemi yaşarken yeni sistemlerin gelişme süreçlerini modeller. İlişkiler, evlilikler, topluluklar için bu model kullanılabilir. Katılımcı süreçler için çalıştığımızda sistemi kendisini ve gidişatını daha iyi anlamamızı ve takip etmemizi sağlar. Deneyim Süreç ve Notları Eski sistemler nasıl ölür? Yeni sistemler nasıl doğar? Sanıldığı gibi, yeni sistemler eski sistemler öldükten sonra ortaya çıkmaz, eskileri ölmeden önce yeni sistemler doğmaya başlamıştır ve eskisi öldüğünde onun yerini alırlar. ESKİ
SİSTEM
ESKİ
SİSTEM
YENİ
SİSTEM
YENİ
SİSTEM
Eski sistemlerin ölümü ve yeni sistemlerin ortaya çıkışıyla ilgili petrol endüstrisinden örnek verilebilir. Petrol 1800’lerin ortalarında ortaya çıktı. Petrolden önce kullanılan diğer fosil yakıtların enerji verimliliği petrol kadar yüksek değildi; onlarla kıyaslandığında petrol daha ucuz ve etkindi, petrol kullanmak akıllıcaydı. Petrol eski fosil yakıtlar yerine kullanılacak yeni sistemdi ve kullanımı giderek arttı, diğer yakıtlar büyük ölçüde terk edildi. 20. yy’ın ortasında neredeyse her şey petrolle işler hale geldi, endüstri petrol üzerine kuruldu. Ancak zamanla, petrolün biteceği, petrole dayanan endüstrinin çökeceği anlaşıldı ve yeni küresel ekonomik sistem için yeni enerji arayışları başladı. Yeni sistem arayışının başlangıcı, eski sistemin hala geçerli olduğu-­‐hatta tepe noktasında olduğu zamanlar. İnsanların, o sistemi terk edip yeni arayışlara girmeye başladığı an, yeni sistem arayışının başladığı an. Yeni sistem arayışı, eski sistem hala geçerliyken başlamamış olsaydı, eski sistem çökecek duruma geldiğinde alternatif oluşmamış olacaktı. Yeni sistem, eski sistemin alternatifi olabilecek bilgiyi/teknolojiyi ürettiği noktada yükselişe geçiyor, eski sistem yıkılıyor ve yeni sistem eski sistemi devralıyor. Zaman içinde bu yeni sistem de eski sisteme dönüşecek, yeni bir “yeni sistem” oluşacak. 5
Yenilik yaratabilmek için eski sistemin terk edilmesi gerekir. Bu gruptakilerin hata yapabilmeyi ve başarısızlıkları tolere etmeleri gerekir, çünkü yeni arayış içerisinde hataların yapılması ve başarısızlıklar kaçınılmazdır. Anda olmak
(Be present)
Yönetmek
(Managing)
Ölmesine yardım etmek
(Helping die)
Yenilikçileri isimlendirmek
(Naming the innovators)
Yakındaki sistem hakkında aydınlatmak
(Illuminating the near system)
Çözmek/Dönüştürmek
(Composting)
Ağlar oluşturmak
(Connecting networks)
Toplulukları beslemek
(Nourishing communities)
Ölen ve yeni doğan sistemlerde farklı işler yapabilirsiniz. Yenilikçiler-­‐> Eskiyi bırakıp yeniye başlayanlar. Bunlara isim vermek gerekir; çünkü isimlendirilmedikleri zaman yanlız kalacaklardır, oysa isimleri konulduğu zaman benzer konularla uğraşan/uğraşmaya hazır başka insanlara da ulaşabilirler. Yenilikçiler bir araya geldiğinde başkalarıyla tanışıyorlar, ağlar birbirlerine bağlanıyor. Ağları güçlendirmek, iyi ağlar kurmak önemli. Yenilikçiler sık sık hata yaparlar/başarısızlıklar yaşarlar; eğer ağlar kuvvetliyse birbirlerinin hatalarından da öğrenirler. Bu ağlar bir arada tutulabilirse, bir süre sonra topluluklar oluşur. Ağlar iyidir, hızlı ilerlerler ancak dayanıklı değillerdir. Topluluklar ise daha dayanıklıdır. Topluluklar oluştuğunda, yeni olasılıklar ortaya çıkar. Topluluklar başkalarını aydınlatır, bilinçlendirir ve yeni sistemin varlığını görünür kılarlar. Eğer yeni sistemler oluşturuyor ve eskileriyle uğraşmak zorunda kalmıyor olsaydık güzel olurdu; ancak bu döngüler gerçekleşirken eski/ölmekte olan sistemle de ilgilenmek gerekir. Gelişmekte olan bir sistem varsa (thriving system), sistemin içindekiler o sistemin işletmeye ve yönetmeye devam ederler. Eski sistemin yöneticileri, eski sistemin muhafaza edilmesi gerektiğini düşünür. Eski sistemi yönetenler, yeni bir sistem yaratmaya çalışanlara kızabilir; çünkü onların kendilerini eleştirdiklerini düşünebilir. Yeni sistemi geliştirenler bir süre daha eski sisteme de bağlıdırlar; çünkü eski sistem devam etmektedir. Örneğin, permakültürle ilgilenenler, ana akım tarım yöntemlerini terk edebilirler; ama hala çalışmalarını yürütebilmek için petrole ihtiyaç duyabilirler. Yenilikleri geliştirmemize olanak tanıyan sistemler, bizim karşı durduğumuz sistemler olabilir. Bu olayı, bir sisteme karşı başka bir sistem diye görmemek gerekir, değişen ve dönüşen bunların bütünüdür. Eski sistemin ölmesi gereken bir zaman vardır, o zamana kadar, yeni sistemin yeterince iyi bir noktaya taşınmış olması gerekir. Eski sistemin ölmesi gerektiği noktada da ölmesine yardım edilir; çünkü eski bir sistem ölürken çok zarar verebilir. 6
Eski sistem tehdit altında olduğu için güce iyice yaslanıyor, eski sistemin ölümüne yardım etmek cesaret ister. İnsanların yeni sisteme dair korkuları için de cesaretlendirilmeye ve desteklenmeye ihtiyaçları vardır. Bunu da aydınlatmacılar yapar. En zor olanlardan biri de, eski sistem ölürken/öldükten sonra onu kompost haline getirmek (çözmek dönüştürmek). Eski sistemindeki binalar, materyaller, para vb. yeni sisteme geçemeyebilirler, ama yeni sisteme geçişte kullanılmaları gerekir. Detroit örneğinde, topluluk ruhu, mühendislik bilgisi yeni bir dönüşüm yarattı. Şehir tamamen iflas etti, para yok, hükümet yok; yerel topluluk devreye girdi ve yeni bir oluşum başladı. Şimdi kamusal alanlar emlak yerine tarım için kullanılıyor. Eski sistem daha baskındır ve daha etkilidir. Yeni sistem fazla etkili değildir; çünkü henüz hiçbir şey işlememektedir. Burada yapılması gereken, eski sistem ölmeden önce yeni bir sistemin bileşenlerinin hızlı bir şekilde üretmektir. Katılımcı süreçleri kolaylaştıranlar, sistemin herhangi bir noktasıyla diğer noktaları arasında iletişim iletişim/diyalog sağlarlar (The art of hosting, conveying conversation anywhere on the system). Bu tarz bir liderlik için: •
•
•
Herkes orada olacak Grup içerisindekiler arasında korkular/endişeler, çatışmalar varsa, bunların çözülmesi sağlanacak Katılımcılık o Kendim de katılımcılık göstermeliyim o Meraklı olmalıyım o Eğer karşımdakini yargılarsam ondan öğrenemem o Merak ve yargı aynı beyin içerisinde bir arada bulunamaz o Meraklı olmalı ve diyalog içinde olmalıyım o Böyle bir durumda her iki tarafın da değişme olasılığı vardır Dünya Kafesi etkinliğinin sonunda kağıda sorularımızı yazmamız istenmişti; • Eğer dünyaya dair sorularımız varsa, biz o soruların cevaplarını ararken dünyaya katkıda bulunuruz • Soruların cevabını bildiğimize inandığımız noktada ise kendimizi dünyaya kapatırız. Barış dolu yeni dünyayı nasıl yaratabiliriz? •
•
•
•
Bunun cevabını bilen var mı? Cevabını aramaya devam etmeliyiz Aradığımız cevaplar bildiğimiz cevaplar değil İnsanlara kendi katkılarını sunabilecekleri alanlar yaratmamız lazım 7
Eski sistem yenilikçileri “marjinaller” olarak görülür. Eğer yaratıcılık ve içgörü istiyorsak, yeni alanlar yaratmak durumundayız. O alanları oluşturduğumuz zaman beraber yaratmaya başlayabiliriz. Size cevabı sunması için bir uzmana ihtiyacınız yok; her an dünyayı bir arada yeniden yaratabiliriz. Bu işe bir kez başlandığında bitiş noktası yoktur. Bu bir kez başladığınızda hep devam edeceğiniz bir uygulamadır. Basittir, ancak başladığınız andan itibaren sizin tüm yaşamıza intikal eder. Bizim yeni olmamız için gereken bir yoldur. DERİN DEMOKRASİ (DEEP DEMOCRACY) İki kişiden itibaren tüm gruplara uygulanabilen bir metotdur. Düşünsel tarafın dışında duygusal tarafı da öne çıkarır. Bireysel pisikoloji kavramlarını gruplara uygulanması olarak da tanımlanabilir. Topluluklarda bilinç düzeyinde algılanabilen davranışların bilinçdışı nedenlerini anlamamıza, sorunların nedenlerine ve dolayısıyla çözümlerini irdelememize yardımcı olur. Derin Demokrasi iki veya daha fazla kişilik (binlerce kişi) gruplar için kullanılabilecek bir kolaylaştırıcılık yöntemidir. Bilişsel (cognitive) alanın ötesine geçer ve grup içindeki duygusal sorunların yüzeye taşınmasına yardımcı olur. Derin Demokrasi, bireylere yönelik psikoloji çalışmaları için geliştirilmiş olan fikirleri alarak bunları gruba uygulanmıştır. Freud -­‐> “Potansiyelimizin ve olasılıklarımızın çok azını kullanıyoruz” Bilinç alanı
Bilinç dışı alan
“Buzdağının suyun altın kalan bölümü büyüktür” Derin demokrasi su seviyesini düşürerek bilinçdışı alandaki çatışma, kaygı vb. sıkıntıların görünür kılınmasına yardımcı olur. Bilinçdışı tanımı -­‐> Eğer bir unsur bile grup içindeki tek bir kişi tarafından bile bilinmiyorsa/farkındalık yoksa, o zaman o unsur grup açısından “bilinçdışı” alandadır. 8
Bilinçli alan -­‐> Bütün grubun farkında olduğu alan Örneğin; Bir kral tüm grup adına karar verir: “Bundan sonra hepiniz patates ekeceksiniz”. Gruptakiler buna uymak durumunda, köylülerin krala karşı gelmeleri mümkün değil. Ancak his olarak kendinizi nasıl hissedersiniz? Kızgın, bastırılmış, isyankar. Çünkü kral gruba danışmadan sizin adınıza karar verdi ve işi gerçekleştirmekle yükümlü olan sizsiniz. Kral bir emir verdiğinde, grubun potansiyeliğini ve bilgeliğini kullanmaz, bu potansiyel ve bilgelik su seviyesinin altında yer almaktadır. Hoşnutsuzluk ve mutsuzluk Terörist Çizgi (direnç çizgisi) olarak ifade buluyor. Kral atına bindi ve kalesine döndü. Köylüler arkasından ne yaparlar? Öncelikle arasından onunla dalga geçerler. Hislerimizi ifade edemediğimiz için başlangıçta mizahi şekilde kendimizi ifade ediyoruz. Terör Çizgisi, kendimizi açıkça ifade edemediğimiz noktada başlar (Aynı çizgi yönetenler tarafından “Terör Çizgisi” [Terrorist Line], yönetimden hoşnut olmayanlar tarafından ise “Direnç Çizgisi” [Resistance Line] olarak adlandırılır). Bilinç çizgisi
Terör çizgisi
Direnç çizgisi
Şaka/Dalga
geçme
Alaycı
şakalar
Mazeretler
Dedikodu/
Lobi çalışmaları
İletişimde
kırılma
Düzeni
bozma
İşi
Grev Savaş Fesih
yavaşlatma
Ayrışma
9
Bahane-2
Bahane-1
Bahane-3
Bilinç alanı
Bilinç dışı alan
Fred toplantıya hep geç kalıyor. Bir süre sonra ise gelmemeye başlıyor (1., 2., 3. toplantıların hiç birine gelemiyor, bir bahanesi var). Bu bahanelerin hiçbiri yalan olmak zorunda değil, Fred hepsinde doğruyu söylüyor olabilir; ama burada devamlılık oluşturan bir durum var. Bu, bilinç dışı alan içerisinde bir “balık”, yani bir sorun olduğuna işaret eder. Köylüler de patates ekmek istemediklerinde aynısını yapıyorlar, hep bir bahaneleri var (hava soğuk, toprak verimsiz vs.). Azınlık, çoğunluğu desteklemek istemiyor. Fred’in toplantılara gelmediğini/geç kaldığını gözlemlediniz, onun sıkıntısı nedir bilmiyorsunuz ama bir derdi olduğunu anladınız. Kolaylaştırma sanatı açısından, terörist çizginin kendisi önemli bir kolaylaştırıcıdır. Dedikodu bir çeşit bilgi paylaşımıdır, ancak hakkında konuştuğunuz kişi o an orada değildir. Dedikodunun başlaması, aşama aşama karşı eğilimin artması, görünmez olanın görünür hale gelmeye başlaması demektir. Bir toplantı oldu, patron bir fikir ortaya attı, herkes onayladı. Ancak toplantıdan sonra, gruptan bir kişi “bu ne saçma fikir” diyerek lobi çalışmalarına başladı. Dedikodu ve lobi çalışmaları da terörist bir aktivitedir, grup açısından hala bilinçdışı alanı temsil eder; çünkü dedikodusunu yaptığınız kişi bu durumdan haberdar değil. İletişimde kırılma, iletişimin kopmasıyla gerçekleşir. İki kişi arasında bir çatışma durumunda yüzyüze iletişim yerine e-­‐posta/SMS’i kullanarak iletişim kurmaya başlamak da bunun örneğidir. Düzeni bozmak çevreye rahatsızlık vermekle gerçekleşir. Örneğin sınıfta dikkati dağılıp arkadaşlarına sataşmaya başlayan bir çocuk. İş yavaşlatırken çok yavaş bir şekilde işimi yaparak düzeni protesto ediyorum. Örneğin köylüler patatesi ekerler, ama bunu istemeden yaptıkları için çok yavaş yaparlar. Kimse onlara “bu işi sen neden yapmıyorsun?” diyemez; çünkü yapıyorlar, ama aslında sonuç alma kaygısı taşımadan yapıyorlar. 10
Grev ve son nokta savaş/ayrışma. Örneğin işinden memnun değilsin, istifa ediyorsun. Bütün bu aşamalar bir süreç, dedikodudan başlıyor ve savaş/ayrılmaya kadar gidiyor. Kral, krallığının çok küçük bir bölümünü temsil ediyor (%0.01-­‐%0.05). Halk ise büyük çoğunluğunu (%99.95-­‐%99.99). Halkın temsil ettiği alanda kullanılmayan bir bilgelik/potansiyel var. Sıradan demokrasiye kıyasla, Derin Demokrasi’nin yaptığı kullanılmamış olan bu potansiyeli açığa çıkarmak. Sizler de liderler olarak grubunuzdaki insanların durduğu yeri görebilirsiniz. Örneğin öğretmensiniz, sınıfınızta ortalığı karıştıran bir öğrenci var. Demek ki o öğrencinin size bir mesajı var ve bu mesaj grubun bilgeliğini/potansiyelini yansıtıyor. Grubun bilgeliğini, bilinç dışı alandan bilinçli alana taşıyabildiğiniz noktada, terörist çizgiyi belirsizleştirebilirsiniz. GÜNÜN KAPANIŞI / CHECK OUT Depo’da yeni tanışıklıklarla, sohbetle, içimizde bir çok his, aklımızda yeni fikirle geçirdik ilk günü. Ertesi gün yapılacak olan etkinliklerin sorumluluklarını alanlar gün sonunda kendi içinde küçük çemberler oluşturmaya başladı hemen. 11
31 AĞUSTOS 2013 -­‐2. GÜN AÇILIŞ/CHECK-­‐IN 2. gün sabahı günün açılışında çember olup 3 dakikalık bir meditasyonla içimize döndük. Sonra 4-­‐5 kişilik gruplar oluşturarak hislerimizi, ihtiyaçlarımızı paylaştık. Tartıştığımız, paylaştığımız konulardan grup olarak bir ortak tema belirledik ve grup olarak o temayı temsil eden canlı heykeller oluşturduk. ARMAĞAN EKONOMİSİ Armağan Ekonomisi hakkında bilgilendirme paylaşımı yapıldı ve bu eğitimin armağan ekonomisi kapsamında yapıldığı hatırlatıldı. Armağan çemberi hakkında detaylı bilgi için bakabilirsiniz: http://barakaistanbul.files.wordpress.com/2013/07/armagancemberi.pdf KARMAŞIKLIKLA BAŞETMEK (WORKİNG WIITH COMPLEXITY) 4 çeşit durum ve 4 çeşit problem vardır. Basit Problemler (Simple Problems): Neden-­‐sonuç ilişkileri belli olan, anlaşılması kolay problemlerdir. Bu tür problemleri severiz, çünkü her şey basittir. Örn: Oda karanlıksa, odayı aydınlatmak için ışığı açmak gerekir, dünyanın her yerinde odayı aydınlatmak için düğmeye nasıl basılacağını biliriz. Karışık Problemler (Complicated Problems): Birden çok sebep-­‐sonuç ilişkisi var; ancak uzmanlık ile çözülebilecek problemler. Örn; uçak imalatı. Uçak imal edebilmek için çok çeşitli hammaddeler, parçalar, mühedislik bilgisi vb. gereklidir, uzmanlık şarttır. Ancak, uzmanlık olduğu takdirde uçak imal etmek göreceli olarak basittir (hatta uçak imalatı yapan pek çok firma, eğitimdeki katılımcı sayısından daha az insanla işe başlamışlardır). Hem basit hem de karışık problemler “bilinebilir” (knowable) problemlerdir. Karmaşık Problemler (Complex Problems): Bu tür problemlerde pek çok sebep ve aniden ortaya çıkan bir sonuç/çözüm vardır. Nedenin nerden oluştuğu da çok açık değildir, neden de aniden ortaya çıkar. Olduktan sonra ise “bu yüzden” diye yorumlayabiliriz, geriye bakıp analiz edebiliriz, anlamaya çalışabiliriz; ama bu geleceği tahmin edebileceğimizi göstermez. Örn: Gezi olayları. 15 Mayıs’ta hiç kimse 15 12
Haziran tarihinde Gezi’nin işgal edilmiş ve orada yeni bir oluşumun başlamış olacağını bilemezdi, öngeremezdi. Ama Gezi olduktan sonra, bunun neden olduğu üzerine fikir yürütebiliriz. Kargaşa/Kaos (Chaos): Kargaşa/Kaos durumunda sebep-­‐sonuç ilişkisini anlamak mümkün değildir. Birden fazla sebep olabilir, hangi sebebin hangi sonuca yol açtığını ise ilişkilendirmek mümkün edeğildir. Örn: Deprem durumunda insanların vereceği tepkiler. Depremi yaşayanlar için deprem anı bir kargaşa anıdır, her şey olabilir. Hiçbir zaman insanları “makineler” olarak değerlendirmeyin. Yapılan en yaygın hata, insan sistemlerine ilgilendiren problemlerin mühendislik problemleri olarak ele alınmasıdır; bu hatayı yaparız çünkü bu tür problemlerde mühendislik problemlerinde olduğu gibi belirgin/spesifik çözümler isteriz. İnsan sistemlerine ilişkin problemlerde her zaman biraz belirsizlik vardır. Eğer bu belirsizlikle yaşamayı öğrenirsek daha fazla potansiyeli ortaya çıkarma şansımız olur. Bir bilinmeyenin karşısında olduğumuzu kabul edip sorular yerine cevaplarla hareket edersek kendimizi daha fazlasına açarız. Toplam, parçalarının bütününden daha fazladır (The sum is greater than the whole of its parts). 1+1=3 Bütün bu durumlar için, problemler içerisinde liderlik etmek veya kolaylaştırmak için yöntemler mevcuttur. Bunu yapabilmek için öncelikle nerede durduğunuzu bilmeniz gerekir. Ayrıca, sebep-­‐sonuç ilişkisini değerlendirebilmeniz gerekir. Basit ve Karışık Problemler: Eğer durum “basit problemse” çözüm de basittir, onu yapın (Örn. Oda karanlıksa gidin ışığı açın). Durum “karışık problemse”, çözümü uçak imalatı örneğinde olduğu gibi yapın, farklı uzmanlık alanlarının işbirliğiyle çözüme ulaşın. Her iki problemde için de, ihtiyaç duyduğunuz bilgilere ulaşmanız gerekir. Karmaşık Problemler: Yoksulluk, Yönetim, Barış, Kültür, Yaşam vb. Öncelikle, bütün bu problemlerin çözümlerini bilemiyor oluşunuzla barışık olun. Hiçbirimiz bireyler olarak insanlığı barışa götürecek yolun ne olduğunu bilmiyoruz. Hiç kimse “barış için uygulanabilecek yol budur” diyerek o yolun uygulanmasını gerçekleştirebilecek durumda değil. Bu tür problemlerin belirli kapsamlar dahilinde ele alınması ve o kapsam dahilindeki insanların işin içine çekilmesi/davet edilmesi gerekir. Pek çok küçük deneysel çalışmalar gerçekleştirebilirsiniz ve gerçekleştirdiğiniz bu çalışmalar içerisinden, nelerin işe yaradığına ilişkin hikayeler toplayabilirsiniz. İşe yaramış olan başka hikayeleri derleyebilirsiniz ve onlara yeni hikayeler ekleyebilirsiniz. Yapacağınız çalışmalar için kaynaklar, zaman, insanlar, para, dikkat gerekecektir. İşe yarayan/işleyen çalışmalar için daha çok kaynak, fikir, zaman vb 13
ayırın, işe yaramayan/işlemeyen çalışmaları ise yapmayı bırakın. Yapacağınız çalışmaların sonuçlarını, mühendislik çözümlerinde olduğu gibi sayısal ölçütlerle değerlendirmek zor olabilir; ancak çalışmalarınızı toplayacağınız hikayelerle değerlendirebilirsiniz. Kargaşa/Kaos: Kargaşa/Kaos durumlarında yapılacak iki şey vardır; ya kaçarsınız ya da durup bir şeyler yapmaya çalışırsınız. Genellikle, kargaşa durumu uzun süreli değildir, gerçekleştikten bir süre sonra yerini diğer üç durumdan birine bırakır – eğer siz de hala hayattaysanız – yeni oluşan durumun niteliği gereği yapılması gereken nelerse, uygun yöntemlerle çözüm üretebilirsiniz. Bizler için, karmaşık sistemleri (complex systems) kolaylaştırmak oldukça zordur, o yüzden bu işi başka insanlarla beraber yapmakta büyük yarar vardır. ÇEMBER UYGULAMASI (CIRCLE PRACTICE) Çemberin sorusu: Topluluğunuzda ve çevrenizde sizi zorlayan, sorguladığınız konular nelerdir? Çember insan kültürüne ait en eski form. Çember içerisindeki hiyerarşik bir yapı yok, herkes merkeze eşit uzaklıkta. Odak noktası merkezde. Konuşmalarımızı konuşma objesi kullanarak yapıyoruz, konuşma objesini tutan kişi konuşuyor ve konuşması bitene kadar kimse onun sözünü kesmiyor. Konuşmasını bitirince, konuşma objesini yanındaki kişiye aktarıyor, konuşmak isteyen söz alıp, istemeyep pas geçerek bir yanındakine veriyor, böylece konuşma objesi tüm çemberi bir veya birkaç kez dolaşabilir. Duygularımızı, düşüncelerimizi ve deneyimlerimizi paylaştığımız için “ben dili”ni kullanmamız önemli. Çemberin bir kolaylaştırıcısı (host), bir de koruyucu meleği (guardian angel) var. Çember uygulamasında toplumda, içinde bulunduğumuz topluluklarda ve çevremizde bizi zorlayan, sorguladığımız konular üstüne yaşadıklarımızı, hislerimizi paylaştık. Yaşamakta olduğumuz süreçlerde (Gezi Parkı, Aile, Eş, İş...) neler öğrendik, neler hissettik, üzerimizde ne tür etkileri oldu, bunları ifade etmek üzere sırayla söz aldık. •
•
•
Candan dinle (dikkatli dinle ve anlamaya çalış) İçten konuş (içinden geleni olabildiğince sade aktar) Herkese dokun (bire bir dialoğa dönüştürme) AÇIK ALAN TEKNOLOJİSİ (OPEN SPACE TECHNOLOGY) Katılımcı süreçleri kolaylaştırma sanatını derinleştirebilmek için hangi sohbetlere/söyleşilere ihtiyacım var? (What conversations shoud I have to deepen the art of hosting?) Açık alan teknolojisinde yukarıdaki soruya uygun sohbetler/söyleşiler gerçekleştiriyoruz. Bu söyleşilerin 4 temel ilkesi var: 1. Söyleşide bulunan kişiler doğru kişilerdir 14
a. Bir sürü kişi de gelebilir, çok az kişi de olabilir, hatta kimse gelmeyebilir b. Sohbetin/Söyleşinin niteliği nicelikten daha önemlidir 2. Gerçekleşenler, gerçekleşmesi gerekendir a. Sohbeti/Söyleşiyi akışına bırakın b. Kendinizi sohbeti yönlendirmek ve yönetmek konumunda görmeyin, ne olacaksa olacaktır 3. Sohbetin/Söyleşinin başladığı zaman doğru zamandır. 4. Söyleşi/Sohbet bittiği zaman, bitmiştir. Açık alan teknolojisinde “2 ayak kuralı” işler (The law of 2 feet). Kendi öğrenme ve katılımcılık süreçlerinize ilişkin sorumluluk almalısınız. Eğer sohbet/söyleşi içerisinde katkınız olmadığını, katılım göstermediğinizi hissediyorsanız 2 ayağınızı kullanarak başka bir sohbete/söyleşiye katılabilirsiniz. Arılar: Öğrenmek/bilgi almak isterler, konuşulanlara katkı sağlamak isterler. Bir sunumdan diğerine giderken bilgi, polen taşırlar. Kelebekler: Ortalarda, kenarlarda dolaşırlar, konuşulanlara fazla katkı sağlamayabilirler. Çemberimizden çıkan Açık Alan Teknolojisi’ndeki Sohbet Konuları: 1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
13.
14.
15.
16.
17.
18.
19.
Öfke ve korkularımızla başa çıkmak Katılımcı süreçleri kolaylaştırıcılıkla ilgili sorular Yine mi kuantum? “Son”; Bir şey bittiğinde ne başlar? Tüketici birlikleri oluşturmak ve tarımda yerinde üretimi desteklemek 10’dan fazla kişiden oluşan topluluklarda en verimli ve etkileşimli tartışma teknikleri nelerdir? Demokrasi hayatta mı? Eğer değilse yeni yönetim tekniklerini inşa edelim Kriz zamanlarında şefkat: Eylem ve tepki şekilleri. Sürdürebilirlik/Ekoloji odaklı bir etkinliği benimle tasarlar mısınız? Derin demokrasi Herkesin kendi yeteneklerinin farkına varması ve bu yeteneklere uygun sorumluluklar alması Permakültür ve şehir uygulamaları Armağan ekonomisini yaşamak Bir fikir etrafında bir topluluk nasıl oluşturulur? ODTÜ’den geçirilmek istenen yolu nasıl durdurabiliriz? Öğrendiğimiz araçları çeşitli yapılardaki kurumlarda nasıl uygulayabiliriz? Zumbara Kaizen-­‐Sürekli iyileştirme Yaşayan kütüphaneler 15
GÜNÜN KAPANIŞI / CHECK OUT Günün bitişinde içimizde ve çemberin içinde bir çok duygu ile ertesi günün çalışma grupları sohbet etti, sosyal etkinlik grubu 19.30’daki buluşma için hazırlıklarını tamamlamak için İstiklal Caddesi’ne gittiklerini duyurdu. Gece oyunla, müzikle, sohbetle, dansla, şovla geçti. 16
1 EYLÜL 2013 -­‐ 3. GÜN AÇILIŞ/CHECK-­‐IN Bugün Dünya Barış Günü. Barış niyetiyle çember olup elele tutuştuk ve Kızılderi dansı yaptık. Öğle arasında İstanbul ve bir çok şehirde yapılacak olan “Barış için Elele” etkinliğine gitmek üzere program yaptık. Eğitimin son günü ve açılış etkinliğinin teması: “Bu eğitimde öğrendiklerimiz neler? Döndüğümüzde topluluklarımızda onu nasıl hizmete dönüştürebiliriz?” Bunu yansıtan resimler çizip ifade etmek istediklerimizi paylaştık. KARMAŞIKLIK İÇERİSİNDE TASARIM (DESIGNING FOR COMPLEXITY) Karmaşa (Chaordic) -­‐ düzen: karmaşa alanındna düzen alanına geçebilmek için izlenebilecek metodoloji tanıtıldı. Karmaşa sistemlerin yapısı ve evreleri ve bu durumlarda düzenli sisteme geçiş ve hedefe odaklanmak için izlenebilecek metodun adımları ve yapısı paylaşıldı. 17
Nasıl Harekete Geçebiliriz? Kaordik ortamlarda nasıl harekete geçebiliriz? Bu ortamlarda değişim üretebilmemiz, çalışmalar gerçekleştirebilmemiz için asgari gereklilikler nelerdir? Kaordik Basamak Taşları (Chaordic Stepping Stones) Kaordik ortam bir nehir olarak düşünelim. Bizi henüz karşı kıyıya ulaştıracak bir köprü yok, ancak nehir üzerindeki basamak taşlarını kullanarak karşı kıyıya geçebiliriz. KARGAŞA
(CHAOS)
KAORDİK
(CHAORDIC)
DÜZEN
(ORDER)
Kaordik alan, kargaşa ve düzenin kesiştiği bir alan. Karmaşık bir ortam. Bu alanda ortaya çıkış (emergence), yenilik/yeni fikirler (innovative) var. Karmaşık/Kaordik bir ortam içerisinde ilerleyebilmek için o ortama biraz düzen getirmek istiyorum. Mükemmel biçimde düzenli olan bir ortamda ise, yenilik/değişiklik yaratabilmek için, o ortama biraz yıkım getirmek isteyebilirim. Ayrışma
(Divergence)
Toparlanma
(Convergence)
Kolaylaştırıcılar olarak sistemlerin/oluşumların nasıl ayrıştığını ve toparlandığını anlıyor olmanız gerekir. Kolaylaştırma sanatında; •
•
Ayrışma yaratıcılık, yeni fikirlerin ortaya çıkması için teşvik edilir. Toparlanma fikirlere çerçeve çizilmesi, somutlaştırılması için teşvik edilir. Bu süreçleri yaşamak için kullanabileceğimiz adımlar/basamaklar neler? Pek çok inisiyatifin yaşadığı sorun, herşeyin çok ucu açık/belirsiz olduğu noktada (en çok ayrışmanın olduğu noktada) toparlanamamaları ve vazgeçmeleridir. 18
Süreci yönetmek için kullanılan geleneksel yöntem doğrusal proje yönetimi (sonuç odaklı); ancak insan sistemleriyle çalışırken bu yöntem işlemiyor. Kaordik basamak taşları her tür nehri -­‐güçlü, sığ, derin-­‐ geçmek için kullanılabilir. 1. Basamak Taşı: İhtiyaç (Need) Aklınızdan dünyayı değiştirmek için 1000 tane farklı fikir geçebilir; ama kendinize sormanız gereken ilk soru şudur “bu fikre GERÇEKTEN ihtiyaç var mı?”. Kendinize sormanız gereken ikinci soru: “benim cebimde, bu ihtiyaca yönelik beceri/ler var mı?” İkisine de evet diyorsanız, harika bir noktadasınız! Derler ki: “Dünyanın ihtiyaçlarının sizin becerilerinizle kesiştiği nokta, sizin işinizin bulunduğu yerdir” / (“Where the needs of the world meets your talent, there is your vocation”) 2. Basamak Taşı: Amaç (Purpose) Bu basamağı layıkıyla atlamak için, şunu test edin: “Şu an yaptığım şeyi NEDEN yaptığımı, son derece NET, GÜÇLÜ ve TEK BİR CÜMLE ile açıklayabiliyor muyum?”. Ulaşmaya çalıştığınız hedef nedir? Yaptığınız şeyi neye ulaşmak için yapıyorsunuz? 3. Basamak Taşı: İlkeler (Principles) Hedefimize ulaşmak için çalışırken, hangi ilkelere sadık kalacağız? Anlaşmalarımız nelerdir? (Örneğin Tatiana, kendisinin nerede çalışacağını belirlerken şu ilkeye sadık kalarak seçim yaptığını paylaştı: “Sadece güvenildiğim ve ihtiyaç duyulduğum yerlerde çalışırım.” Bu Tatiana’nın kendisi için belirlediği bir ilke ve bu ilkesine her zaman sadık kalıyor. Örneğin bir halka halinde toplandığımızda biri konuşurken başka kimse o sözünü bitirmeden söz almıyor. Bu da grubun önceden anlaştığı bir ilke. ) 4. İnsanlar (People) • Bu fikir kime hizmet ediyor? • Kim halihazırda burada/yanımda? • Kim henüz burada değil ancak buraya DAVET edilmesi lazım? Herhangi bir projeyle ilgili yola çıkarken, şunları bilmemiz gerekir: Kimler “çekirdek ekipte” olup adanmış bir şekilde benim yanımda çalışır? Kimler “Çok harika bir fikir, sen yap ben alkışlarım” diyip bir tezahürat ekibi olur? Genellikle bir takım içerisindeki en büyük hayal kırıklığı herkesin üstlendiği görevi sahiplenerek gerçekleştireceğini zannetmek veya tezahürat yapanların hepsinin katılımcı olacağını zannetmek ve bunun böyle olmadığını görmekle oluşur. Amacımıza ulaşabilmek için, çekirdek kadroya katılacak doğru insanları bulacak çekici DAVETİYELER tasarlamak kritiktir. Uzun vadeli projelerde tekrar tekrar yeni ve albenili davetiyeler hazırlamamız gerekebilir. (Davetler en çok fikrin hizmet ettiği insanlarca kabul görür. Davetiyeleri onlara yollamakta fayda var.) 19
5. Basamak Taşı: Kapsam (Concept) • Büyük fikir ne? Yaratılacak şeyin tam bir resmi olsa, o nedir? • Çalışmamızın içeriği ne? Bir etkinlik mi düzenliyoruz, bir okul mu inşa ediyoruz? (Örneğin hedefimiz mahallemizde Dayanışma Ekonomisini yaygınlaştırmak olabilir. Konsept’imiz ise, bunun bireylerce birebir deneyimlenebileceği bir takas şenliği organize etmek olabilir.) ALARM! Tam da bu noktada bir DUVARA toslayacağız! Kendimizin sınırlayıcı inançları!: Tamam, bu harika bir fikir ve proje, ama... • Param yok • Uygun kişiler yok • Kimse beni dinlemiyor • Vaktim yok • Doğru eğitimim yok Çoğu insan tam da bu noktada pes eder. Bazı insanlar o kadar idealisttir ki, kendine bunları söylemez, ama bu sefer arkadaşları, ailesi, çevresindekiler bunları söyler ve o da onları dinler. Sınırlayıcı inançlarınızla başetmek için, Byron Katie’nin “The Work” çalışmasını öneriyoruz. http://www.thework.com/turkce/ Pes etmeyip 6. Basamağa geçtiğinizi düşünerek ilerliyoruz. 6. Basamak Taşı: Yapı (Structure) Sınırlayıcı düşüncelerinizi aştıysanız yapınıza karar verebilirsiniz. Bu basamakta somut düzenlemeler yapmaya başlarsınız. Burada genelde sorduğunuz soru NASIL sorusudur: •
•
Projenin maliyeti nasıl karşılanacak? Kararlar nasıl alınacak? Pek çok insanın yeni projelere başlarken, 1. ve 2. basamaktan sonra direkt bu 6. basamağa atladığını fark ettiniz mi? Örneğin, “Şu şu konuda insanların bilinçlendirilmesine ihtiyaç var (1. basamak), Böylece insanlar şu konuda aktif bir vatandaş olabilirler (2. basamak). O zaman ben bir konferans düzenleyeyim, 15 konuşmacı olsun... (6. basamak). Oysa belki bir başka konferans bu amaç için ihtiyaç duyulan kapsam (concept-­‐ 5. adım) değildir! Belki insanlar internet üzerinden bilgilendirilseler daha etkin olunabilir... Sonuçta her adımı hakkını vererek geçtiğinizde, çok daha çeşitli olasılıklara açık olursunuz. Eğer genelde olduğu gibi 1-­‐2-­‐6 sırasını izlerseniz, yapıyı sürdürmek amaç haline dönüşebiliyor ve olayın dışındakilere baskı oluşabiliyor (örn. Bunu satmamız lazım, buna katılmanız lazım) veya takım bir süre sonra dağılabiliyor. Eğer adım adım giderseniz, projeniz büyük bir olasılıkla çok daha sürdürülebilir olacaktır. 7. Basamak Taşı: Uygulama (Practice) 20
Harekete geçersiniz. Birlikte nasıl hareket edeceğinize, projeyi nasıl yürüteceğinize bakarsınız. İlk 6 adım olduktan sonra bu adım oldukça kolaydır. 8. Hasat ve Öğrenme (Harvest & Learning) Sürekliliği olan bir şey yaratsanız da (Örn. Forum, topluluk), bir defalık bir etkinlik yapsanız da, genellikle bu işler başlatılır ve işletilir, ancak durup geriye bakılmaz, faaliyetlerin değerlendirmesi/harmanı yapılmaz (harvesting). Oysa bu olmadan öğrenme olmaz . Değerlendirin -­‐> Uygulamaya koyduğunuz faaliyet en başta belirlediğiniz ihtiyacı karşılıyor mu? Yoksa zaman içerisinde başka bir ihtiyaca mı yönelmiş? O ihtiyaç hala var mı, yoksa artık karşılandı mı? Eğer faaliyetiniz süreklilik arz ediyorsa, döngüye bakın. Döngü tamamlanmışsa faaliyetinizi tekrar gözden geçirin, yeni ihtiyaçlar çıktı mı? Yeni bir amaç oluştu mu? Yeni insanlar davet etmek gerekiyor mu? İlkeleriniz faydalı mıydı, işe yaradı mı, yeni ilkelere gerek var mı? Tüm adımları tarayın. Çalışmalarınız/Faaliyetiniz ne olursa olsun “harmanlama ve öğrenme” adımını atlamayın. Projeler/Yeni oluşumlar başlaığında genellikle en başta heyecan fazla, katılım yüksek olur, fakat sonra azalır. İşi başlatan ekip ise, bu olayın giderek büyüyeceğini düşünür. Gerçekte olan ise, genellikle açılma/ayrışma ve toparlanma döngüleridir. Bu süreç içerisinde çekirdek takımın rolü önemlidir. Açılma/ayrışma sürecini bilinçli olarak yönlendirebilmeli, yeni yeni insanların katılabilmesi için çekici DAVETİYELER oluşturabilmelidir. Toparlanma/küçülme dönemlerinde ise yine bu sürecin doğal olduğunu bilerek bilinçli olarak yönlendirebilmeli, bu süreçte bolca “Değerlendirme/Hasat/Öğrenme” ile küçülmelerin sebebinden dersler almalıdır. Peki, çekirdek kadro da sürekli değişiyorsa ne yapmalıyız? Çekirdek kadroyu nasıl motive edebiliriz? (Forumlar gibi süreklilik ve değişim arz eden oluşumlarda bu duruma sıkça rastlanır). Buna cevaben 2 öneri var: 1. Bir “Öğrenimler Varili” oluşturmakta fayda var. Çekirdek kadroya giren ve çıkan değişse bile, herkesin ulaşabileceği bir alanda öğrenilenler saklanabilmeli ve sürekli artarak yeni katılanlara da aktarılabilmelidir. 2. Bu tarz bir yapıda liderlik insanların kişiliklerine bağlı olmamalı, asıl lider “amaç” olmalı. Bu yüzden ilk 3 adım (İhtiyaç, Hedef, İlkeler) sürekli tekrar edilmeli ve gerekirse öğrenimler doğrultusunda yenilenmelidir. 21
Kaordik alan, kargaşa ve düzenin birbiriyle dans ettiği bir alandır (a dance between chaos & order). Bu basamak taşları, kaordik alan içerisinde asgari düzeyde düzen sağlamanıza yardımcı olur. Bu adımlar lineer değil, döngüseldir. 8. adımdan sonra tekrar başa döneriz, ve yeni bir oluşuma katıldıysak, o oluşum hangi adımdaysa oradan katılırız. ÖĞRENME YOLCULUĞUNUN ÇERÇEVESİNİ ÇİZMEK (FRAMING A LEARNING JOURNEY) U-­‐Süreci: Yansıtmak için yeteri kadar zaman kullanma (Taking time for reflection). Karşımızda bir zorluk/fırsat (challenge) olduğunda, yeni bir yapı oluşturmaya çalışırız ve bunu bildiğimiz yöntemlerle/çözümlerle gerçekleştiririz. U-­‐sürecinde ise, bildiğimiz yöntemlerle hemen işe başlamak yerine uzun yolu seçeriz; işe başlamadan önce düşünmeye, tartışmaya daha çok zaman ayırırız. Aslında, uzun yol gibi gözüken yol uzun değildir-­‐sadece düşünme ve tartışma aşamalarına ayrılan zaman daha fazladır. Bu aşamalar tamamlandıktan sonra ve ne yapacağımız konusunda bir fikrimizi olduktan sonra süreç çok daha hızlı ilerler. U-­‐Sürecinde 3 temel hareket var: 1. Önce aşağıya doğru -­‐> Gözlem, öğrenme, özümseme 2. U’nun dibi -­‐> Yansıtma (Reflect) Doğaya yakın bir yerde, sessizlik ve “durma”, gözlemlediğimiz her şeyle birliktelik (bekle, sakinleş ve sindir) 3. Dipten yukarıya doğru -­‐> Birlikte yaratmak, eyleme geçmek (Co-­‐creation, Act) U’nun dibinde dinlendik, içgörü kazandık, yeni bilgilerle birlikte şimdi net bir şekilde yola koyulabiliriz. KAPANIŞ-­‐1 / CHECK-­‐OUT-­‐1 Barış için elele etkinliği sebebiyle kapanış saatinde değişiklik olduğundan daire oluşturup öğrendiklerimize ve içimize odaklandık. Bir süre sükunet içinde kendimizi dinledik sonra erken ayrılacak kişiler katılım süreci içinde hissettiklerini paylaştılar. Dünya Barış Günü, Barış için Elele Etkinliğine Katılım 1 Eylül Dünya Barış Günü için İstanbul forumlarının düzenlediği “Barış için Elele” etkinliğine katılımak isteyenler Galata köprüsüne gidip köprü üzerinde barış -­‐ insan zinciri oluşturduk. 22
EYLEM BAŞLATMA KAFESİ (PRO-­‐ACTION CAFE) “Karmaşa-­‐Düzen” ile “Dünya Kafe’si” modellerinin birleşmesi olarak da değerlendirilebilir. Masa başında gruplar oluşturarak bu etkinliği gerçekleştirdik. Her masanın bir kolaylaştırıcısı/ev sahibi vardı ve gerçekleştirmeyi düşündükleri projeler masanın temasını oluşturdu. Masalarda 4-­‐5 kişilik gruplar halinde 3 tur tartışma gerçekleşti. Her turda, masanın kolaylaştırıcısı aynı masada kaldı ancak diğer üyeler farklı masaları gezdi. Masalarda, projeler 3 tur boyunca irdelendi/tartışıldı: 1. Amacınızın içindeki arayış ne? Bu projenin sebebi ne? Neden böyle bir projeye ihtiyaç var? 2. Eksik olan ne? Bunu ne daha iyi tamamlayabilir? 3. Kendimle ve projemle ilgili neler öğreniyorum? Bir sonraki adımım ne? Hangi yardımlara ihtiyacım var? GÜNÜN KAPANIŞI / CHECT OUT Eylem Başlatma Kafesi ile, 3 gündür konuştuklarımızı, düşünceleri deneyimledik. Günün kapanışında hepimiz daha da yakınlaşıp sıkı bir çember oluşturduk. Herkes içindeki duyguyu, 3 günün içinde uyandırdığı hissi bir kelime ile paylaştı... Yol oluşturan kelimeler... 23
Zena’nın kapanış paylaşımı hepimize 3 günün ilk hasatı, içimizdeki yoğunluğun dışavurumu oldu... Meta-­‐Harvest, Art of Hosting, Istanbul. by Zena Takieddine In the spirit of Rumi, we are mirrors for each other polishing, polishing, polishing our hearts to shine deep and clear on what is possible for Turkey now. Bumblebees and butterflies, We are gathering, buzzing, buzzing, beaming making sticky sticky honey, sugary sweet nourishment and pollinating our pockets with the priceless wealth of each other. And trusting, trusting, trusting the process. Here we are emerging from 3-­‐Day cocoons brimming with new potential what was invisible is beginning to appear inside, outside, all around. “Ask for what you need,” said the elders and the wise on our first encounter. “Ask for what I need?” I thought, and there was panic in my heart Like falling through a dark hole and grabbing helplessly at weeds Do I know what I need??? An end to fear. An end to violence. Do I need the impossible? Everyone has violence... anger and fear. Everyone. Where is that space beyond right and wrong? Tell me where it is... I am serving that space. We are all serving that space. By serving it... There it is, it appears. 24
I am so tired of the noise and the madness of the world. Merchants of greed and fear invade all the channels. I am tired of too much noise and no time for independent thought... for silence. Sacred silence. I am looking for the listener who’s eyes shine bright...! Bright-­‐eyed listeners with strong solid feet who can walk this difficult earth... With broad shoulders and angel wings made of lotus petals! Divine! It is time to dive deep down into the dark waters And take a grip of those terrorist lines. Time to YANK them up to the mirror’s surface And let it CRACK so the light shines through. Terrorist lines everywhere... In my heart. In wounded histories... In barbed neighborhoods for the unwanted and the poor. Yes, we’ve heard the jokes, we’ve seen the cartoons, The arguments in every houshold, the riots in the streets The rising pulse of rage Blood is rushing through our veins! Blood is spilling on the ground, shiny and thick! How ALIVE! How alive we feel in the moments of violence. Be careful of the rush for death. Self respect is a quiet place. Watch the thoughts that tempt To the deliciousness of war The rightful and the justified... May it be a good death... When it comes. As for me, I chose music and song... chemistry and trees! I chose a community of dance and science and quantum fascination! Zumbara exchange and whirling gifts! Abundance! Is it possible? To start from there? And end from there? And dance all around the hypocricy of the world? And the hypocricy within? 25
WHERE is that hiding terrorist line? This diagnostic to be used? The war drums are beating... And when things start repeating It is not rational anymore. It is not rational anymore. It is not rational anymore. History repeating. What have we learned??? Are we learning anything? Maybe there are no lessons. Only choices of how to be. Facing the mirror. Facing eachother. Facing the mad world. Together and alone. 26
KAYNAK www.deep-­‐democracy.net http://www.theworldcafe.com Dee Hock, The Birth of the Chaordic Age Arnold Mindell, The Deep Democracy of Open Forums 27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41