Nurullah Berk

Transkript

Nurullah Berk
NURULLAH BERK
1906 yılında istanbulda doğan, 1982’de istanbul da kaybettiğimiz, ressam ve yazar
kimliği ile tanıdığımız sanatçımız Nurullah BERK . ilk okulu Heybediada’da, orta okulu
Nişantaşı’nda okudu. Galatasaray lisesini bitirdikten sonra, 1924 Sanayii Nefise’ye girdi.
Burayı, Hikmet ONAT, İbrahim ÇALLI atölyelerinde öğrenim görerek bitirdi. Daha sonra
Paris’e giderek, Paris Güzel Sanatlar Yüksek Okulu’nda Ernest LOURENT’in öğrencisi oldu.
Dönemin sanat başkenti Paris ve orada yaptığı çalışmalar, sanatçını sanata bakışını
biçimlendirdi. Yurda dönüşünde İstanbul’da arkadaşlarıyla birlikte “Müstakil Ressamlar ve
herkeltıraşlar Birliği”ni kurdu(1928). Sanatçı bir çeşit dayanışma isteğinden öte herhangi bir
akım felefesi ortaya atamamasından dolayı birlikten ayrılmıştır.1933 yılında tekrar Paris’e
gitti. André LHOTE ve Fernatd LéGER’in yanında çalıştı. Aynı yılın sonunda yurda dönünce,
1914 kuşağı izlenimci ressamların estetik anlayışına ve tekniğine karşı kübist ve yapımcı bir
tekniği getiren arkadaşlarıyla Abidin DİNO, Zeki Faik İZER, Elif NACİ, Cemal TOLLU,
Zühtü MÜRÜTOĞLU “D Gurubu” topluluğunu kurdu. Nurullah BERK, Türk sanatında
plastik değerleri öne çıkarmayı amaçlayan grup içersinde, yanlızca resimleri ile değil, grubu
ve sanat anlayışını tanıtmayı amaçlayan yazılarıyla da öne çıktı. D grubu nun sanatsal dilini
Nurullah BERK oluşturmuştur. D grubu ile başlayan yenileşme evresi çinde bu dönümde
oluşan bütün sorunlara açık, aydın ve sanatçı kimliği ile, kültür dünyamıza bu sorunların
tartışılmasına zemin hazırlamış, tartışimalara bizzat katılmış. Türk sanatının yöneldiği batı
dünyası karşısında, kimliksel bir yapıya götürücü çözüm olanakları sorgulamış ve bu tür bir
sorgulamanın kendi sanatına yansıyan boyutlarını sürekli olarak gündemde tutmayı başarmış.
1939’da İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’ne öğretim üyesi oldu. 1962’de de İstanbul Resim
Heykel Müdürlüğüne getirildi.1939’ dan 1968’e kadar Türk plastik sanatların
kurumsallaşması yolunda yoğun çaba göstermiştir. Nurullah BERK, UNESCO’ya bağlı
“Uluslararası Sanat Eleştirmeni Türkiye Komitesi”ni Suut Kemal YETKİN’le birlikte
kurmuş, 1954’te de kongre kurulmasına katkı sağlamıştır. Paris, Moskova, Bükreş, Leningrad
ve brüksel’de açılan “Çağdaş Türk Grafik Sanatları” sergilerinde komiserlik yapmıştır. Sao
Paolo ve Venedik bienallerine katıldı.
Nurullah BERK LHOTE ve LéGER atölyelerine devam ederken bu sanatçıların
resimde savundukları desen, kütle ve hacim yaratma anlayışlarını benimsemiş, Türkiye’de
İzlenimci (izlenimcilik) Çallı kuşağının yok ettiğini düşündüğü bu anlayışları Türk resmine
yeniden getirmeyi planlamıştır. Bu amaçla kurulmasına öncülük ettiği D grubu dönemi
resimlerinde (1933-35) Birleşimsel kübizm’e yakınlığı sezilir. 1933’te yaptığı iskanbil kağıtlı
natürmort dizisinden ikinci yorum örneği, bu eğilimlerin bir ürünüdür.
Bu resimde mavi tonlarda boyanmış zemin üstüne kavuniçi, sarı ve yeşiln tonlarıyla
beyaz kullanılmış. Masa üstünü ya da masa örtüsünü simgeleyen ve sözü edilen renkler de
boyanmış yarım dairelerin arasına masadaki sürhi, meyve tabağı ve benzeri öğeleri
simgeleyen çeşitli dörtgen ve geometrik biçimler yerleştirmiştir. Tabloya adını veren ve
büyük olasılıkla biçimlerinden dolayı seçilen iskanbil kağıtları bu parcaların arasına
serpiştirilmiş. Tümüyle geometrik biçimlere dönüştürülmüş, Kübist bir konpozisyon oluşturan
bu öğelerin her biri, birbirinden kesin çizgilerle ayrılmış. Nurullah BERK ‘in D grubu’nun ilk
yıllarında yaptığı bu türden geometrik konpozisyonları giderek iki boyutlu, yüzeysel Yapımcı
bir resme yönelmiştir. Bu çizimleri, özellikle kadın potre ve çizimleri dikkat çekmektedir.
1947’de D grubunun dağılmasından sonra yenide Paris’ e gittiğinde Lhote’nin
atölyesinde anlamadıklarını farkettiğini söylemiş ve 1950’ de yaptığı calışmalarında tümüyle
çizgisel ve iki boyutlu resimlerine raslanmaktadır. 1950’lerin sonunda BERK, T ürk resminde
bir Doğu, Batı birleşiminin gerekliliğini savunmuştur. Bu tarihlerden sonra Türkiye’ ye özgü
örge ve öğeleri araştırmaya yönelmiş, yazma minyatürleri inceleyerek bunları batılı
tekniklerle biçimlendirmeye çalışmıştır. Türkiye’de gemetrik-figüratif bir yapımcılık’ı ilk
temsilçilerinden olmuş, geleneksel öğelerden yararlanarak ulusal resim araştırmalarını
güçlendirmiştir.
Sanatçını kazandığı ödüller:
1967’de de Ankara Devlet Resim Heykel Sergisin’de
birincilik kazandı, 1967 Paris Bienali’nde Onur Madalyası’nı ve 1975’te DYO Resim
yarışması’nı kazandı.
Yurtdışında çağdaş Türk resmini temsil eden eserlerden oluşan birçok serginin
düzenlenmesini de o sağladı.
Sanat anlayışı nedeniyle çok eleştirilmiş ve sayısız tartışmanın odağında yer almış sanatçı,
fırçasıyla ve kalemiyle Türk sanatında izler bırakmıştır. Çabası Türk resmine kimlik
kazandırmaktı, Doğu ve Batı’yı sanatın ortak yönünde buluşturmaktır.
Sanatçının kitapları:
-Moder sanat (1932)
-Leonado da Vinci (1933)
-Türk heykeltıraşları (1937)
-Türkiye ‘de resim (1943)
-La Peinture Turque (Türk Resmi 1950 )
-Belliniler (1951)
-Türkiye’de Resim ve Heykel (1957)
-Resim bilgisi (1964)
-Sandro boticelli, Polo Ucello, Piero della Francesca (1968)
-Resim ve Heykel Müzesi (1972)
-Elli Yılda Türk Resmi ve Heykeli(H.Gezer ile, 1973)
-Fikret Mualla, Türk Resminde İstanbul(1977)
Zeki Faik İZER’in yorumuyla Nurullah BERK
Zeki Faik İZER, 1971 yılında yazdığı bir yazıda şöyle diyor Nurullah BERK için: “Nurullah
BERK’in resimlerinin özelliğini teşkil eden başlıca esasları şöyle sıralayabiliriz sanırım:
Vuzuh, denge, ölçü, nizam ve doğuştan gelme bir mimari duygusu. Dizelediğim bu temel
unsurlarla dünya sanat akımlarının ve endişelerinin paralelinde, Türk sanatının soyut ya da
somut her dalıyla ilgilenerek, doğrusu o akım ve estetikleri kendi ulusal dünyamızda
değerlendirerek son çalışmaları safasına geldi. Ömrünün her cağı bu aşamaları yarattı,
güçlendirdi şimdi, son taboları kendi yakın çevresi elemenlerının muayyen bir ‘espas’taki’
çeşitli buluşma ve kuruluşların yankısıdır. Form, çizgi, renk... Hepsi, hepğsi bu anıtsal
kuruluşun bu statik his dünyasının hizmetindedir. Her bir tablosunun söylemek istediği,
söylediği ‘şey’ler var bu ‘şey’ler somut, son zamanlarda da soyut olarakl baraok ritim ve
düzenlerle tuvaldeki yeriniğ alıyor
İlk kübist – konstrüktivist resimleri ülkesine taşımış olan sanatçının önemli
birkaç eserinin açıklamaları
Nargile İçen Adam 60 X 93 Tuval üzerine yağlıboya, İstanbul Resim Heykel Müzesi: resim
ilk bakışta kübist parçalanmalarıyla ve kalın siyah konturlarıyla dikkat çekiyor. Batıdaki
anlamda bir kübizm yoktur bu resimde. Biçimsel olarak yaralandığı bu akım burada farklı bir
ifadeye kavuşmuştur. Konturların arası pürüssüz ve arı bir şekilde boyonmıştır. Sıçak ve
soğuğun dengeli bir uyumunun göze çaptığı resimde Nurullah BERK yerel motifleri kübizme
uygulamış böylece değişik bir doğu btı sentezi oluşturmuştur.
GERGEF işleyen kadın 60x73 yağlı boya Tuval, İstanbul Resim Heykel Müzesi Nargile içen
Adam resminde gördüğümüz özellikler bu resim de yer almaktadır. Yine konturlarla biçimler
parçalanmış ve günlük yaşamın sıradan bir yaşantısını ele almıştır.
Ütücü Kadın 100x100, Tuval üstüne yağlı boya, Tiglat Sanat Galerisi özel
kolleksiyonu: Resimde konturlar yine değişmeyen bir unsur olarak yer almış. Bu resimde
Nurullah BERK kendine özgü alanı yakalamış gibidir. Biçimler öteki resimlerde olduğu gibi
çok parcalı değildir. Parçalanmalar formu bozmayacak şekilde yer yer kontur kullanmadan
renkler ve tonlarla yapılmıştır. Önceki resimlerinde merkezi olan konpozisyon burada
değişmiş, figür bu sefer resmin ortasında değil sol tarafta yer almıştır. Geneksel biçimlerin
üzerine bu resimde daha önemle durulmuş. Konu olarak yine gündelik hayatlardaki insan
motifleri işlenmiştir.
Çömlekçi 98x30 Tuval üzerine yağlı boya İstanbul Resim Heykel Müzesi: Bu resimde
Nargile İçen Adam resmindeki parcaları hatırlatan parçalanmaları, figür dışındaki nesnelerde
görüyoruz. Figürde gördüğümüz parçalanma ise bize ütücü kadın adlı resmi hatırlatır. Böylece
bahsettiğimiz iki resim arasındaki bir aşamaya yerleştirebiliriz bu resmi.
Nurullah BERK’in içinde bulunduğu Müstakil Ressamlar ve Heykel traşlar
Birliği’nin çalışmaları
1929 Temmuzayında kurula cumhuriyet dönemini ilk sanatçı topluluğu, Müstakil Ressamlar
Heykeltıraşlar Birliği adını taşıyordu, ressam Refik Fazıl EPİKMn, Cevat Hamit DERELİ,
Şeref Kanil AKTİK, Mahmut Celalettin CUDA, Hale ASAF, Ali Avni ÇELEBİ, Ahmet Zeki
KOCAMEMİ ve Nurulllah BERK, ressan ve heykeltraş Muhittin SEBATİ, heykeltıraş Ratip
Aşir ACUTOĞLU ve dekarötör Fahrettindir.
-Grup ilk sergilerini Ankara Etnografya Müzesi ve İstanbul’da Cağaoğlu’ndaki Türkoçağında
açmışlardır. Bu sergilerde Türkiye’den çok Paris manzalarını olması nedeniyle
eleştirilmişlerdir.
- 1. genç ressamlar sergisi’nde Müstakil Birliğini oluşturan sanatçıların yanında birlik dışında
bulunan sanatçılarında yapıtları bir arada seyirciye sunulmuş, başka isimler altındada sergiler
düzenleyerek kendilerini topluma yönetime kabul ettirme çebesında bulunmuşlerdır.
-bu topluluk yeni sanat biçimlerini ülkeye getirme yolunda çabaları olmuştur. Bu çabalar
cumhuriyetin ilanından sonra, Atatürk’ün başlattığı devrimci hareketlerle bağlantılıdır.
- 4. sergileri büyük ilgi gören topluluk üyeleri, İstanbul’da Fransızca olarak da yayınlanan
Cumhuriyet ve Milliyet gazeteleri, bu 4. Müstakiller sergisini önemle ele almış ve “Le
Milliete” de Nurullah BERK sergiye katılan sanatçıların, batı dünyasının tanınmış
ressamlarıyla ilintilerine değinen bir eleştiri yayınlamıştır.
-Grub üyeleri birçok başarılı etkinlikler de bulunmalarına karşın çeşitli eleştirilere maruz
kalmaktan kutulamamışlar ve aynı zamanda aralarında anlaşmazlıklar ve cekişmeler
nedeniyle grup bir süre sonra dağılmıştır.
-Nurallah BERK grup içinde bir akım felsefesi oluşturamadıklarını öne sürerek gruptan
ayrılmıştır.
D Grubu Topluluğunun Çalışmaları
-1933’de Zeki Faik İZER’in ev sahipliyi yaptığı yaptığı Nurullah BERK,Cemal TOLLU,
Abidin DİNO, Elif NACİ VE Zühtü MÜRÜTOĞLU’nun katıldığı bir toplantıda D grubunu
kurma düşüncesi sanatçılar tarafından ortaya atılmıştır.
-Sanatın ne olduğunu insanlara anlatmayı, insanları sanat adına bilinçlendirmeyi amaçlayan
grubun adını Fikret ADİL koyar ve kurulan dördüncü grup olduğu için D grubu adını alır.
-O yıllarda doğru dürüst sergi salonu ya da sergi resim galerisi bulmak zor olduğu için gurup,
önceden şapka mağzası olan ve iflaz edip kapatılan bir dükkanda üçretsiz olarak ilk sergilerini
açar.
-Açılan ilk sergi, desen sergisidir. Amaç sanatçıların sanat eğilimleri tanıtmak, kübk formları
örneklerini sunmaktır.
-Grubun ismi için ceşitli yorumlarda bulunulur.
-Türk resim sanatının çağdaş akımlarla bir etkileşim içinde olması gerektiğini düşünüyor,
izlenimi teknikleri reddederek konpozisyonu, kübistve konstruktivist anlayışlardan yola
çıkarak eski ürünlerden daha farklı bir yapı üzerine oturtmayı amaçlıyorlar.
-Sergide herşey üyeler tarafından karşılandığı için, açılışta sandalyeler Nurullah BERK ‘in
evinden getirtilir.
-1934 ‘de açılan ikinci sergide yağlı boya ve sulu boya eserler bulunmaktadır. Daha sonra peş
peşe iki sergi daha açılır. Turgut ZAİM ve Bedri Rahmi EYÜBOĞLU gruba katılır.
-D grubunun serüveni 15 yıl kadar
Sanatçının Eserleri.
El ve Kalem 1933
Dikiş Diken Kadın 1938
Uzanan Kadın 1941
1947 study of a head
Seller 1957
Bir Kadının Portresi
Clouds 1966
1947
Uçak
Kadın Portresi 1950
1978
Ayçiçekleri
Nü
Nü
Nü 1946
Oturan Adam 1950
Oturan Kadın
1936
Pot and sea shellts 1968
1967
Sea
Stil life
1947
1968
Ütücü Kadın
Waves
Waves2
1958
.

Benzer belgeler