yeni kamu yönetimi anlayışı ve yerelleşme perspektifinden iç

Transkript

yeni kamu yönetimi anlayışı ve yerelleşme perspektifinden iç
3. Ulusal Özel Güvenlik Sempozyumu
1-2 Mart 2013 Gaziantep
ÖZEL GÜVENLİK HİZMETLERİNİN NİTELİĞİ VE
ETKİN BİR ŞEKİLDE YÜRÜTÜLMESİ İÇİN
YAPILMASI GEREKEN DÜZENLEMELER
R. Cengiz DERDİMAN
Prof. Dr. Uludağ Üniversitesi İİBF Kamu Yönetimi Öğretim Üyesi,
([email protected])
ÖZET
Ülkemizdeki özel güvenlik hizmetleri, 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair
Kanuna göre yürütülmektedir. Bu kanun, özel güvenlik şirketlerinin yapılanması, özel
güvenlik görevlilerinin mali ve özlük işleri, temel eğitim ve yenileme eğitimi, bir kısım
konularda yetersiz ve yeniden düzenlenmeye muhtaç görünmektedir. Ayrıca, özel
güvenlik sektörüne, güvenlik danışmanlığı, güvenlik mimarlığı ve dedektiflik gibi bir
kısım görevlerin ve yetkilerin verilmesi, suçla mücadelede etkinliği sağlayacaktır.
Anahtar Kelimeler: Özel Güvenlik, 5188 Sayılı Kanun, Dedektiflik, Kamu Hizmeti,
Kamu Yönetimi, Kolluk.
1. GİRİŞ
Ülkemizde kökleşmeye başlayan özel güvenlik hizmetlerinin, bir kısım yönleri
itibarıyla yeniden düzenlenmesi ve geliştirilmesi gerekmektedir. Kamu yönetiminde,
idarî faaliyetlerin ve kamu hizmetlerinin geliştirilmesi idarede reform konusunu teşkil
etmekte olup, anılan reform perspektifi de “idarede sürekliliği olan bir fonksiyon”
olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ülkemizde, 2495 sayılı Kanun yerine yürürlüğe giren 5188 sayılı Özel Güvenlik
Hizmetlerine Dair Kanunun aksadığı ve revize edilmesini düşündüğümüz bir kısım
yönleri daha evvelce, II. Ulusal Özel Güvenlik Sempozyumunda sunduğumuz bildiride
(Derdiman, 2005) dile getirilmişti. Müşahede edebildiğimiz kadarıyla, sunduğumuz
bildiri, bir kısım internet sitelerinde referans alındığı gibi, bu konularda çalışan değerli
uygulamacılar ve akademisyenlere de yararlı oldu. Bu bildiride ise, özel güvenlikte
yapılması muhtemel reform çalışmalarında da yararlı olacağı umuduyla; önceki
bildiride yer verilen konulardan biraz daha farklı konulara değinilecektir. Değinilen
konulardan, önceki bildiride de yer almamasına dikkat edilmekle birlikte, 2005
yılındaki o bildiri sunumundan sonra değişmemiş olan hususlara da yeri geldiğince
tekrar niteliğinde olmamak kaydıyla değinilmiştir.
37
Bu bakımdan; öncelikle, bir kamu hizmeti olarak özel güvenliğin yürütülmesi usûlü ve
bu usûlün hukuka uygunluğu bakımından mevzuatta yapılması gereken düzenlemeler
ele alınacaktır. Bu doğrultuda; özel güvenlik şirketlerinin açılması ve faaliyetleri; özel
güvenliğin eğitimi ve eğitimlerin yenilenmesi; özel güvenlik-genel kolluk ilişkileri; özel
güvenliğin mülkî amirlerce görevlendirilmeleri ve özel güvenliğin kullanacağı yetkiler
gibi bir kısım konularda yeniden düzenlenmesi gerektiğini düşündüğümüz hususlara
dikkat çekilmeye çalışılacaktır. Ayrıca, dedektiflik gibi, özel güvenliğe verilmesi
gereken görevler ve bu görevler verilirken gözetilmesi gereken hususlara da
değerlendirilecektir.
2. ÖZEL GÜVENLİK HİZMETLERİNİN GÖRDÜRÜLMESİ
USÛLÜ VE KANUNUN BU AÇIDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
Ülkemizde özel güvenlik hizmetleri, uzunca bir süreden sonra kurumsallaşmış ve 5188
sayılı kanunla bugünkü şeklini almıştır. Bugünkü şekli itibarıyla özel güvenlik
hizmetlerinin yürütülmesinde hukukî deyim ile izin usûlü benimsenmiştir. Bu noktadan
bakıldığında özel güvenlik hizmetinin verilmesi 5188 sayılı kanuna göre, yetkili
idarenin “iznine” bağlı bulunmaktadır (Derdiman, 2010: 17). İzin, özel güvenlik
hizmetlerinin kurulmasına ve görülmesine izin vermek şeklinde olmaktadır.
Devletin tekelinde bulunması gereken güvenlik hizmetlerinin, kanunlara uygun olarak,
kamu hukuku kişilerine değil de özel kişilere verilmesi, Türk hukukunda gelişme
temayülü gösteren bir özelliği bünyesinde barındırmaktadır. Sistem bu yönden Fransız
hukukundan ayrılmaktadır. Çünkü, Fransız hukukunda kamu hizmeti, özel kişilere
olduğu gibi, talep halinde kamu hukuku tüzel kişilerine de gördürülebilmektedir.
Burada Fransız yargı yerlerince aranan şart, rekabet kurallarının ihlâl edilmemesi
olmaktadır (C.E…, 2007: 39-40). Verilecek izinler açısından şunlar söylenmelidir:
1-) 5188 sayılı Kanun “Kişilerin silahlı personel tarafından korunması,
kurum ve kuruluşlar bünyesinde özel güvenlik birimi kurulması veya güvenlik
hizmetinin şirketlere gördürülmesi(nin)” özel güvenlik komisyonlarının iznine tâbi
olacağını belirtmektedir. Bundan, özel güvenlik görevlilerinin, sanki, bir şirkette
çalışmadan da hizmet yürütebilecekleri kanaati ortaya çıkmaktadır. Kanun hükümleri
arasındaki karmaşanın giderilmesi için, kanun koyucu kişi koruma hizmetlerinin, bir
şirkete dâhil olmadan da yağılabileceği yönünde, ortadaki tereddüdü giderici, açık bir
hüküm koymalıdır.
2-) Kanun, özel güvenlik hizmetlerinin yürütülmesi için şirket kurulmasını
İçişleri Bakanlığının iznine tâbi tutmuştur. Kurum ve kuruluşlarda özel güvenlik birimi
oluşturmak suretiyle özel güvenlik hizmeti vermek, hem kamu kurum ve kuruluşlarını
hem de özel işletmeleri kapsamına almaktadır. Bu arada kamu ve özel sektör
kuruluşlarında bir iç teşkilat kurulmasından evvel, özel güvenlik şirketlerinde olduğu
gibi, izin alınması gerektiği açık bir kanun hükmü haline getirilmelidir.
Diğer taraftan, kolluk hizmetleri, içinde otoriter vasıtaları da barındırtmakta olup;
Devletin varlık alâmetlerindendir. Bu cihetle, güvenlik hizmetleri “tamamen” özel
sektöre devredilemez (aynı kanaat: Dönmez, 2007: 79; Hünler, 2010: 46). Danıştay,
Danıştay İdari İşler Kurulunun, 25.10.1990, E.No:1990/90, K.No:1990/73 kararı,
(nakleden: Yıldız, 2009: 143) ile bu hizmetlerin imtiyaz sözleşmesiyle özel kişilere
devredilemeyeceğine de hükmetmiştir.
38
İmtiyaz sözleşmeleri, somut bir kamu hizmetinin kurulması ve/veya işletilmesi için
verilir. Bu sözleşmeler 49 veya 99 yıl gibi süren çok uzun süreli sözleşmelerdir. İmtiyaz
sözleşmelerine, devletin özel kişilere karşılıklı sözleşmeyle verilebilecek hizmetleri
konu olur (Derdiman, 2011, 501, 502). Anayasa Mahkemesi de 2002/46 sayılı
kararında, dolaylı olarak, kamu gücü veya zor kullanma yetkisini içeren görevlerin
kamu kurum ve kuruluşları tarafından yürütülmesi gerektiğine değinmiştir (Yıldız,
2009: 147). İmtiyaz sözleşmeleri için söylediklerimiz özel güvenlik hizmetlerinin diğer
herhangi bir idarî sözleşmeye konu olmasını da sakıncalı hale getirmiş olmaktadır.
Tüm idarî sözleşmeler, idarenin bir idarî işlemin unsurlarını taşıyıcı olarak kamu
hizmetinin yürütülmesini üstlenir (Eberhard, 2005: 20) ve idarenin üstün kamu gücü
kullanabildiği sözleşmelerdir.
İzin usûlünde ise, yürütülecek olanın mutlaka somut bir kamu hizmeti olması gerekmez.
Hizmeti yürütecek kuruluşlara belli alanlarda faaliyet yürütebilmesi izni verilerek
(Derdiman, 2011: 500) o alanda izin alan şahısların faaliyetleri yapması imkân dâhiline
sokulur. Bir de, özel idarî kolluk birimlerinin kuruluşu ve görevleri yasama tarafından
belirlenen kurallar çerçevesinde gerçekleştirilir (Çolak, 2012). Dolayısıyla, kanunla,
özel güvenlik hizmetlerinin idarenin izniyle kurulmasında ve yürütülmesinde;
1-) Güvenlik hizmetlerinin hangi türlerinin, ne kadarının hangi usûllerle
yürütülmesi gerektiği de duruma göre kanunla belirlenmelidir. 5188 sayılı Kanun bunu
karşılamaktadır.
2-) Güvenlik hizmetlerinin asıl sahibinin Devlet, tamamlayıcı hizmetin özel
güvenliğe ait olduğunun bilinciyle hareket olunması, Kanunda “… Kamu güvenliğini
tamamlayıcı mahiyetteki özel güvenlik hizmetleri…” şeklinde geçen ifade; özel
güvenlik hizmetlerinin kamu güvenliğini tamamlayıcı nitelikte olduğunu göstermektedir
(Çetin, 2007: 11).
3-) Yukarıdaki hususla bağlantılı olarak, verilecek izinler için “ihtiyacın
gerektirmesi” sebebine uygun olması gerekmektedir. Usûl ve şartlara uygun olarak izin
verilmesinde, hizmette kaliteyi artıracak, güvenlik hizmetinin asıl sahibi olan Devlete
karşı sorumluluğu hayata geçirecek şartlar aranmalıdır.
Liberal devlette küçülme ve her işi özel teşebbüse havale etme alışkanlığı etkisiyle,
günümüzde güvenliğin de tamamlayıcı olmaktan çıktığından bahisle, tamamen özele
havale edilmeye başlandığını belirtenler, bunun Devletin baş edemeyeceği bir tehdit
hale gelebileceğinden yakınmaktadırlar (Özler, 2007: 374). Nitekim, Gülcü, 2005’de
sunduğu bildiride (2005: 1), özel güvenlik sektöründe arz fazlası bulunduğuna işaret
etmiştir. Zamanımızda şu anda 01.11.2012 itibarıyla yalnız polisin görev yaptığı
bölgelerde toplam şirket sayısı 1459, çalışma iznialan özel güvenlik görevlisi sayısı da
953.105’tir (Polis Bölgesi…, 2012).
5188 sayılı Kanuna göre, özel güvenlik eğitim kurumları ve özel güvenlik alârm
merkezlerinin kurulması da izne tâbi tutulmuştur. Kanunun 14. maddesinde, özel
güvenlik hizmeti, özel güvenlik eğitimi ve alârm merkezi kurmak işlerinden her biri
için kendine özgü şirket kurulması şart koşulmamaktadır. Özel güvenlik şirketlerinin
faaliyet yürütebilmeleri için, “faaliyet alanının münhasıran koruma ve güvenlik
hizmeti olması” (m. 5/1) şartının, şirketlerin özel güvenlik eğitimi ve alarm merkezi
kurabilmelerinde de geçerli olduğu yönünde bir uygulama izlenmektedir.
39
Yönetmeliğin 10/6. maddesinde şirketlerin özel güvenlik eğitim kurumu veya alârm
merkezi “açmalarının mümkün olduğu” hüküm altına alınmıştır. Bu hükümler eğitim
kurumlarının ve alârm merkezlerinin açılması için ayrı şirket kurmuş olma şartının
koşulmadığını göstermektedir.
Bizce, uygulamada yeknesaklık için; Kanuna, gerek özel güvenlik eğitim kurumu ve
gerek alârm merkezinin açmak için, bunların her birine mahsus ayrı şirket kurulmuş
olması şartı aranacağına ilişkin açık bir hüküm konmalıdır. Böylece, güvenlik
faaliyetleri güvenlik eğitimi ve alârm merkezinin her birisinin faaliyetleri,
“şirketleşmek yoluyla, kişiselleştirilmemiş, aksine kurumsallaşmış olacaktır. Bu
seçenek, aynı zamanda uzmanlığı daha etkin hâle getirecek; her birisi ayrı güvenlik işi
olan bu işlemlerin tek bir şirkette yani ortaklar topluluğunda toplanmasının,
tekelleşmenin önüne de geçilmiş olacaktır.
3. ÖZEL GÜVENLİĞİN TEŞKİLÂTLANMA, PERSONEL VE
MÂLÎ SORUNLARI
3.1. Teşkilâtlanmada Düzeltilmesi Gereken Hususlar
1-) Şirketlerin ortakların nama yazılı senetlerini Bakanlık izni ile bir
başkasına devretmeleri imkânı tanıyan Kanun; hisselerin, a-) Kurumsallığı kaldıracak
ve/veya b-) En az ortak sayısını ve ortakların kararlarda eşit etki derecesini aşındıracak
şekilde, Bir ya da birkaç kimsede yoğunlaşmasını önleyici hükümler getirmelidir
(Derdiman, 2010: 47). Bu arada 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanununda en az
sermaye miktarının, anonim şirketlerde 50.000; hakla açık olmayan anonim şirketler
için tavanın 100.000 Türk Lirası; Limited Şirketlerde de onbin Türk Lirası olduğu ve bu
rakamı Bakanlar Kurulunun 10 katına kadar çıkarabileceği unutulmamalıdır.
2-) Zamanımızda yeni Türk Ticaret Kanununun, limited ve anonim şirketlerin
tek kişinin “pay sahipliğiyle” de kurulabilmesine imkân veren hükümler koymuştur.
Hâlbuki 5188 sayılı Kanuna göre kurulacak güvenlik şirketlerinin, kişi hâkimiyetine
girmeden, kurumsal özelliği koruyacak sayıda ortakla kurulması ve işlemesi elzemdir.
Şirketlerin kurulmasına ilişkin bu yeni usûllerin yürürlüğe girmesinden sonra; özel
güvenlik şirketinin en az “belli bir sayıdaki pay sahibi ortakla” kurulabileceklerini
Kanuna açıkça yazmanın gerekliliği ortaya çıkmıştır. Kanunda bu konuda bir hüküm
olmadığı ve sadece “nama yazılı hisse senedi ile ortak olmak” şartıyla yetinildiği için,
ortakların en az hisselerinin ne kadar ve şirketin pay sahibi ortak sayısının en az kaç kişi
olacağının, genelgelerle düzenlenmesi zorunlu olmuştur. Bu konunun genelge konusu
olmayacak kadar önemli olduğu da aşikârdır. Bu durumda, konunun, 5188 sayılı
Kanunda yazılması gerekli olmaktadır. Sonuçta özel güvenlik şirketlerinin “tek kişinin
pay sahipliğinde” anonim ve limited şirket olarak kurulmaması gerekmektedir.
Anonim veya limited şirketlerde ise; a-) Ortak sayısı kurumsallığı koruyacak kadar
sayıdan aşağı düşmeyecek, b-) Ortakların, payları ve buna paralel olarak oyları eşit
etki ve değerde olmalıdır. Bu ortakların, oluşturacakları yönetim kurullarında da oylar
eşit etki ve değerde olmalıdır.
40
3-) Bu arada özel güvenlik hizmetlerinin kooperatif şeklinde kurulabilmesi de
tartışılmalı ve muhtemel sakıncaları arındırılarak, kanun hükmü haline getirilmelidir.
Bir kere, kooperatif ile şirketleri bir birinden ayıran önemli farklar vardır. a-)
Kooperatiflerde her ortak aynı değerde bir eşit reye sahipken, şirketlerde bunu
sermayedeki hisse oranı belirlemektedir. b-) Kooperatiflerde gelirler, kârı sağlayan
çabayla doğru orantılı olarak dağıtılmakta, sermaye şirketlerinde ise daha farklı, sadece
ortaklara, hisse payının yüksekliği ile doğru orantılı şekilde dağıtılmaktadır. Bu gibi bir
kısım dikkat çeken farklılıklar (Kooperatif ile…, 2012), durumu tartışmayı
gerektirmektedir.
4-) Özel güvenlik hizmetlerini yürüten kuruluşların ve bu kuruluşlarda çalışan
personelin, kanunla, ayrı bir meslek birliği oluşturmaları gerekir. Bunun birkaç nedeni
belirlenebilir; a-) Özel güvenlik hizmetleri, “nev’i şahsına münhasır” kamu hizmeti
olup, bu hâli bile ayrı bir meslek birliğine dâhil olmayı gerektirmektedir. b-) Hizmetin
yaygınlığı ve etkin denetimi gibi hususlar, Anayasanın 135. maddesi gereğince,
kanunda, ayrıca meslek birliğine yer verilmesini gerektirmektedir. Bu kuruluşların
aralarındaki birliği “kooperatifleşerek sağlamaları” önerileri (Kasap, 2006: 87),
Anayasanın 135. maddesindeki meslek kuruluşu oluşturmak anlamına gelmez.
Kooperatifi, andığımız mânâda bir kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlu ve bir
meslek birliği olarak anlamak mümkün değildir.
3.2. Bu Hizmetlerde Görev Alacak Kişilere İlişkin Bir Kısım
Sorunlar
3.2.1 Özel Güvenliğin Sahip Olduğu Güvence Bakımından
Özel güvenlik görevlilerinin iş güvencelerinin yeterli olmadığı dolayısıyla bunların
yasal düzenlemelerde nazara alınmaları, öncelikle belirlenmelidir.
Yukarıda belirtildiği gibi, işçi niteliğindeki özel güvenlik görevlilerinin tazminatlı ya da
tazminatsız olarak, işten çıkarılabilmeleri mümkün görünmektedir. Deneme (bakınız:
Soyer, 2008: 28) ya da belirli süreli iş sözleşmeleri, sonuçta, süre bitiminde işten
tazminatsız çıkarabilme imkânı vermektedir. Memur özel güvenlik görevlisinin işten
çıkarılmasının ne kadar zor olduğu düşünülürse, arada ciddî farklılık bulunmaktadır. İş
Kanununa göre; “Taraflarca iş sözleşmesine bir deneme kaydı konulduğunda, bunun
süresi en çok iki ay olabilir.” (m. 15/1). “deneme süresi içinde taraflar iş sözleşmesini
bildirim süresine gerek olmaksızın ve tazminatsız feshedebilir. İşçinin çalıştığı günler
için ücret ve diğer hakları saklıdır.” (m. 15/2). “Belirli süreli işlerde veya belli bir işin
tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşullara bağlı
olarak işveren ile işçi arasında yazılı şekilde yapılan iş sözleşmesi belirli süreli iş
sözleşmesidir.” ( m.11/1). Deneme ve belirli süreli iş sözleşmelerine özel güvenlik
şirketlerinde, çalışanlarının işlerine kıdem tazminatsız daha rahat son verebilmek için
başvurulması ihtimalinin önüne geçilmesine ilişkin duyarlılık gerekmektedir. Azamî
süre belirlenmiş iş sözleşmelerinde bu sürenin bitimi ile iş ilişkisi sona ermiş olacaktır
(Yorulmaz, 2010: 217).
41
Özel güvenlik şirketleri sürekli özel güvenlik hizmetleri verdiklerinden belirli bir iş için
bir görevli istihdam etmeleri çok haklı değildir. Bizce, özel güvenlik hizmetlerini
yürütecek güvenlik görevlisinin, kamu kuruluşlarında memur özel güvenlik görevlisinin
statüsüne benzer olarak, süresiz iş sözleşmesiyle işe alınması, 2 ay denendikten sonra,
somut performans ölçümlerine göre yetersizliği belirlenenlerin işlerine son verilmesi
daha uygundur. Böylece kamu yönetiminde memur özel güvenlik görevlisi çalıştırma
usûlüne daha yaklaşılmış ve özel güvenlik görevlisinin güvencesi de daha fazla
sağlanmış olacaktır. Çünkü, belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışan bir işçi iş güvencesi
hükümlerinden yararlanamazken belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışan bir işçi belirli
koşulların varlığı halinde iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilecektir (Yorulmaz,
2010: 205).
İşçi özel güvenlik görevlileri, kullanacakları izinler, çalışma saatleri ve diğer birçok
konu bakımından, memur özel güvenlik personeline nazaran daha güvencesiz
bulunmaktadırlar. İşçi özel güvenlik görevlilerinin memur özel güvenlik görevlilerine
nazaran siyasî partilere girebilmek gibi bir kısım hakları bulunmaktaysa da (Derdiman,
2010: 223), burada özel güvenlik görevlilerinin güvencesiz oldukları konulardan
örneklere değinilmiştir. Meselâ hizmette 10 yılını doldurmuş bir memur 30 gün senelik
izin kullanabilirken işçi özel güvenlik görevlisinin İş Kanununa tâbi olduğundan
kullanacağı izin süresi genellikle daha sınırlıdır (Derdiman, 2010: 236). Örneğin bu süre
15 yıldan fazla hizmeti olan bir işçi için en fazla 26 gün olmaktadır. Özel girişimce
yürütülen bir kamu hizmeti olarak özel güvenlik hizmetlerindeki işçi görevlilerin
memur özel güvenlik görevlilerine güvence bakımından daha fazla yaklaşmalarını
sağlamak gereklidir. Örneğin; a-) Kamu kurum ve kuruluşları, kamu bankaları ve
kamuya ait üniversiteler mâlî sorumluluk sigortası kapsamı dışında tutulmuşlardır
(ÖGBG, 2012: 15). Memur özel güvenliğin verdiği ve idarenin sorumluluğu
kapsamındaki zararlar idare tarafından tazmin edilip görevliye rücua gerek
görülmezken, işçi özel güvenlikte mâlî sorumluluk sigortasını aşan ödemeler, rucuu
her zaman gerektirir görünmektedir (bakınız: Derdiman, 2010: 244-247). Bu çifte
standart giderilmelidir (Kırlangıç, 2005: 67). b-) Kamu kurum ve kuruluşlarında
(memur veya işçi olarak) çalışan özel güvenlik görevlisine, görevini yaparken
yaralanması ya da şehit olması hallerinde 2330 sayılı Nakdî tazminat kanununa göre
tazminat ödenmesi gerekirken; özel kesimde görev yapan bir özel güvenlik görevlisine
ödenecek tazminat miktarının iş sözleşmesiyle sınırlanması ve gerekirse daha yüksek
meblâğ için bir anlamda yargı yolunun gösterilmesi hukukla çelişmektedir (Derdiman,
2010: 232-234). Meselâ benzer olaylarda aynı derecede yaralanmış kamu sektörü ve
özel sektörde çalışan iki ayrı güvenlik görevlisi ayrı meblâğlar alacak ve ayrı kanunlara
tâbi olmuş olacaklardır. Bu durum, risklerde ve zararlarda eşit olanın kazanımlarda da
eşit tutulması gerektiği prensibine aykırıdır.
3.2.2. Özel Güvenlik Sektöründe İstihdama İlişkin Sorunlar
Özel güvenlik hizmetleri için kurulacak birimlerde veya şirketlerde bulunması şart olan
yöneticilerin 4 yıllık yüksekokul ya da fakûlte mezunu olmak şartı, bünyesinde ciddî
hukukî sakıncalar barındırmaktadır.
42
Özel güvenlikte yönetici olabilmek için her hangi bir 4 yıllık fakûlte ya da yüksek
okulun bitirilmesinin yeterli olması; bunun özel güvenlik konusuyla bile
sınırlanmaması, algılara göre, kaliteyi olumsuz etkilediği kadar (Çetin, 2007: 42, 75),
hukuka da tam uygun değildir. Bir kere güvenlik hizmetleri, diğer hizmetlerden farklı
olarak yürütülen bir tür kamu hizmetleridir. Bir kamu hizmetinin etkin ve toplumun
ihtiyacını en yüksek düzeyde karşılar şekilde verilmesi amaçlanmalıdır.
Her hangi bir 4 yıllık fakûlte veya yüksekokuldan mezuniyet kamu hizmetlerinde
etkinliği sağlamakta yeterli olmayabilir. Polis Akademisi, Polis Meslek Yüksekokulları,
Harp Okulları, üniversitelerin özel güvenlik programları gibi, güvenlikle ya da özel
güvenlikle ilgili bir yükseköğrenim programından mezun olmayanların özel güvenlik
faaliyetlerini etkin ve yararlı bir şekilde yürütmeleri çok mümkün olmasa gerektir.
Siyasal, hukuk, iktisadi ve İdari Bilimler ve işletme fakültelerinden mezun olanlardan
özel güvenlik faaliyeti yürütmek isteyenlere temel eğitim yeterli görülebilir. Bunlardan
şirketi yöneticisi olmak isteyenlere, belki, özel güvenlik temel eğitiminden daha farklı
bir özel güvenlik eğitimi verilerek özel güvenlik faaliyetleri yürütmelerine izin
verilebilir. Emniyet hizmetleri, mülkî hizmetler ve Millî İstihbarat Teşkilâtı sınıfı
personelinin güvenlik ve dolayısıyla özel güvenlik hizmetlerinde yeterli oldukları
açıktır.
Özel güvenlik ve koruma eğitimi veren 2 yıllık yüksek öğretim kurumunu bitirmiş
kişinin, güvenlik konusunda, her hangi bir yüksekokul ya da fakülteden mezun olup da
15-20 gün gibi çok kısa zamanda temel eğitim alan kişilerden daha yeterli oldukları
izahtan varestedir (Ak: Başoğul, 2007: 71). Bu konuda da mevcut kısa süreli eğitim
sistemi ve standartlarının yeterli olup olmadığına ilişkin istatistiksel ölçümlerde
yetersizlik sonuçları çıkmıştır (Soylu, 2006: 90-96.). Özel güvenlik eğitim
kurumlarından 15 ya da 20 günlük sürede mezun olanlarla, üniversitelerin özel
güvenlik bölümlerinden mezun olanlar arasında; a-) Tercihte, b-) İstihdamda, c-) Malî
imkânlarda ve d-) Diğer tüm hususlarda, Üniversite mezunları lehine hiçbir avantaj
gözetilmemesi adalete uygun değildir. Bu durum, Anayasanın 5. maddesindeki “adaleti
sağlamakla görevli devlet” ve 10. maddesindeki “eşitlik” prensibine aykırıdır. Bu
sebeple, üniversite mezunlarına aşağıda da değinileceği üzere, bu avantajlar tanınmalı,
her özel güvenlik birimleri ya da şirketlerinde yöneticilik yapmalarını engelleyen
hükümler kaldırılmalı ve bunların yeterli olanlarının, ihdas edilecek “danışmanlık”
kadrolarına, atanması mecburiyeti getirilmelidir. Üniversitelerin özel güvenlik program
ya da bölümlerinden mezun olanlara uygulamalı ve teorik silâh bilgisi derslerini
Yönetmeliğe uygun şartlarda ve kapasitede gördükleri halde “silâhlı” özel güvenlik
belgesi alabilmeleri için, dışarıdaki özel güvenlik eğitim kurumlarından silâh eğitimi
almaları şart koşulmaktadır. Bu çok yanlış bir uygulamadır. Bunların her 5 yılda bir,
özel güvenlik eğitim kurumlarından 15 ya da 20 günde mezun olan emsâlleri gibi,
yenileme eğitimi almaları ve sonrası sınavlarda başarılı olmaları gerekmektedir. Özel
güvenlik teşkilâtı özgün bir kurum olup, şirketlerdeki ortakların özel güvenlik eğitimi
almasını şart koşan hüküm bulunmamaktadır. Bünyesinde özel güvenlik birimine yer
veren kamu kurum ve kuruluşlarıyla, bünyesinde özel güvenlik hizmeti verilmekte olan
özel hukuk tüzel kişilerinin özel güvenliğe komuta edecek görevlileri de özel güvenlik
eğitimi almak zorunda tutulmamışlardır. Bunlardan yalnız, şirketlerin kendi bünyesinde
özel güvenlik eğitimi almış yöneticiler sevk ve idareye ehil görülmektedirler. Hâlbuki
özel güvenlik hizmeti verilmekte olan yerlerde kuruluş amirleri, yerine göre yakalama,
arama gibi Kanundaki yetkileri kullanma emri verebilmeleri için, ast ve üst ilişkilerinin
kanunla belirlenmesi gerekir (Derdiman, 2010: 190). Çünkü bir talimat yerine göre
43
temel haklara müdâhale niteliğinde bir yetki kullanılması sebebi olabilecektir. Hâlbuki
Anayasaya göre temel haklar ancak kanunla sınırlandırılabilirler (m. 13).
4. ÖZEL GÜVENLİK HİZMETİNDE ÇALIŞANLARIN MALÎ
VE SOSYAL SİGORTA SORUNLARI
Özel güvenlik hizmetleri, külfeti ve riski olan hizmetlerdir. Bu yüzden, özel güvenlik
görevlilerinin gelirlerini tatmin edici seviyeye çıkarmak yerinde olacaktır. Gördükleri
hizmette katlandıkları iş zorlukları ve karşılaştıkları iş riski, temininde güçlük özel
güvenlik görevlilerinin gelirlerinin özel sektörde asgarî ücretle çalışanlara nazaran daha
fazla olmasını gerektirmektedir. Bu miktarın belirlenmesinde genel kolluğun gelirine
eşit olmamak kaydıyla mevcut durumdan daha makûl yüksek bir rakamın belirlenmesi
yararlı olacaktır.
Özel güvenlik görevlilerinin isten hoşnutluk düzeyi ile ilgili olarak yapılan araştırmada;
genelde çalışanların memnuniyetsiz oldukları, bunda da maaşlarının düşük oluşunun
ve meslekî zorlukların rol oynadığı dikkat çekmektedir (Çetin, 2007: 77). Özel güvenlik
sektöründe çalışanların düşük ücretler almaları, ülkemizde ve Avrupa’da dile getirilen
sorundur (Özel güvenlik ve…, 2012: 32; Kırlangıç, 2005: 68).
Özel güvenlik görevlilerinin kamu görevlisi özel güvenlik olan emsâllerine uygun
olarak, kendilerinin sigortalattırılmasına, primlerinin düzenli yatırılmasına (Gülcü,
2005: 21) ve kendilerinin ve yakınlarının, “işe girişten itibaren” sağlık sigortasından
yararlandırılmasına özen gösterilmelidir. Yukarıda yapılan, belirli ya da deneme süreli
iş sözleşmelerine özel güvenlikte yer verilmemesi halinde işverenin, çalışanları süresi
içinde derhal sigorta makamlarına bildirmesi kaçınılması mümkün olmayan seçenek
olacaktır.
Koruma hizmetlerini tek kişi olarak kendi başına verenlerin; hizmet verdikleri kişinin
işçisi olarak sosyal sigorta sisteminde mi, yoksa kendi işini yapanlar sınıfında mı
sigortalanacağı belirli değildir. Bunun belirlenmesi yerinde olacaktır.
5. ÖZEL GÜVENLİK HİZMETLERİNİN DENETİMİNE
İLİŞKİN SORUNLAR
5.1. Özel Güvenlik Birim ve Kuruluşlarının ve Görevlilerinin
Denetimi
Özel güvenlik birimleri ve şirketleri denetimlerinin 5188 sayılı Kanunda Bakanlığa ve
valiliklerin yetkisine verilmesi (m. 22) bir kısım problemler oluşturucu nitelik
taşımaktadır. Eğitim kurumu ve alârm merkezlerinin daha etkin bir şekilde denetlenmesi
gerektiği düşünülürse, denetim daha da önemsenir hale gelmektedir. Örneğin; Kanunda,
kendi ilçelerinde kaymakamlıkların emniyet ve asayişten sorumlu olmalarına rağmen
özel güvenliği doğrudan doğruya denetleme yetkisine sahip bulunmamaktadırlar.
44
Diğer taraftan güvenliği tamamlayıcı bir fonksiyon olması bakımından, ilde güvenlik
politikalarının oluşmasında valiye uzman görevli olarak yardımcı olan ve güvenlikle
ilgili yürütme vasıtası olan emniyet müdürü ve jandarma komutanının validen onay
almadan, doğrudan doğruya denetleme yapma imkânlarının yoktur. Meselâ İspanya’da,
yasa açık bir biçimde özel güvenlik işinin ‘kamu güvenliğine yardımcı, bütünleyici ve
tâbi’ olduğunu belirtir” (Özel güvenlik ve…, 2012: 31). Şu hale göre, 5188 sayılı
Kanunda kaymakam, emniyet müdürü ve jandarma komutanına özel güvenliği
doğrudan doğruya denetleme yetkisi verilmeyişi, sorumluluğun kullanılacak yetkiyle
yerine getirilmesi prensibine terstir. Kaldı ki, genel kolluk makamları, özel güvenlik
faaliyetlerinin hukuka uygun olarak yürütülmesini sağlamaya yönelik olarak
denetimlerde bulunmak zorundadırlar (Çolak, 2012). Hizmetin yerindeliğini de
denetlemek gerekmektedir. Bir ülkede güvenlik güçlerinin etkili biçimde denetimi,
modern demokratik devletin sorunlarından olmaya devam etmektedir.
Yukarıyla bağlantılı olarak, özel güvenlik hizmeti verilen bir yerdeki uygulamayı o
mıntıkanın emniyet ve asayişinden sorumlu genel kolluğun denetlemesi ve
eksikliklerin tamamlanmasını istemesi, genel emniyet ve asayişten sorumluluğu daha
etkin ifa edebilmenin gereğidir. Hâlbuki bu denetim için bile her defasında vali onayı
gerekmektedir. Önemli olan özel güvenlik şirketlerinin amaçları dışında, örneğin suç
örgütüne dönüşme gibi ihtimallerin önüne geçilmesidir (Özler, 2007: 375). Bunun için
de görevli ve yetkili kolluk görevlilerinin daha etkin şekilde denetim ve koordine
yetkisine sahip olabilmeleri gerekir.
Yeni Türk Ticaret Kanununun (TTK’nın) koyduğu, anonim ve limited şirketlerin
“bağımsız denetçiler” tarafından denetlenmesi konusu (Çeker, 2012: 481, 482, 558,
559) özel güvenlik şirketlerinin de aynı hükme uymasını gerektirmektedir. Özel
güvenlik şirketlerinin denetlenmesinde, 5188 sayılı Kanunun benimsediği usûllerin yanı
sıra bu usûle de yer verilmesi gerekmektedir. Bu nedenle 5188 sayılı Kanuna, bunu
belirleyen bir hüküm konması faydalıdır. Özel güvenlik şirketlerinin yeni TTK
hükümleri uyarınca bağımsız denetçiler tarafından denetlenmesinden sonra, denetim
raporları muhatap kişi ve makamlara eş zamanlı ulaştırılana ya da ulaştırılmak üzere eş
zamanlı postaya verilene kadar gizli tutulmalıdır. Burada bahsedilen “muhatap makam”
olarak da, mahallin mülkiye amirliği ve denetlenen tüzel kişilik anlaşılmalıdır.
5.2. Genel Kolluk ve Özel Güvenlik Görevlerinin Yarışması
Bakımından Durum
5188 sayılı kanun suçla karşılaşan özel güvenlik görevlisinin derhâl genel kolluğa
haber vermesini ve genel adlî kolluğun aslî yetkili olarak olaya müdâhale etmesini
öngörmüştür. Bu usûlde adlî kolluk olay yerine intikal edene kadar, özel güvenlik
görevlileri, bir kısım yetkileri kullanacaklar; intikal eden adlî kolluğa da, bu kolluk
istediğinde yardımcı olacaklardır.
Buna karşılık, önleyici görevlerin yerine getirilmesinde bu şekilde açık bir usûlün
benimsenmemiş olması; önleyici görev yapan genel kolluğun, kendibaşına, özel
güvenliğin görev yaptığı sahaya giremeyeceği anlamına gel(ebil)mektedir.
İdare hukukunun genel prensipleri itibarıyla; iki ayrı mercie verilen bir yetkiyi kullanma
önceliği spesifik (özgü) görevli kolluğa aittir (Derdiman, 2011: 531). Dolayısıyla, özel
kolluk ile genel kolluğun yetkilerinin yarışması halinde öncelik, özel güvenlik
45
görevlilerinde olacaktır. Özel güvenlik genel kolluk hizmetlerine alternatif değil, sadece
tamamlayıcı olmalıdır. Nitekim Danıştay İdari İşler Kurulunun, 25.10.1990,
E.No:1990/90, K.No:1990/73 kararı, (nakleden: Yıldız, 2009: 143) da bu yöndedir.
Güvenlik hizmetlerinin bir kısmının özel teşebbüse devri şeklinde anlaşılmaması için,
özel güvenliğin birimlerinin genel kolluk birimlerine yardımcı olmasını ve özel
güvenlik birimlerinin genel kolluk tarafından denetim altında tutulmasını zorunlu hale
getirmektedir (Çolak, 2012).
İşte bu sebeplerle, önleyici genel kolluk ve özel güvenlik görevlerinin yarışmasında
önceliğin genel önleyici kollukta olduğu; önleyici kolluğun özel güvenliğin görev
sahasında izne gerek kalmaksızın girebileceği ve bu halde özel güvenliğin yardımcı
görevi üstlenmiş olacağı, 5188 sayılı kanuna özel olarak yazılmalıdır.
Avrupa
yapılanması, profesyonel işletmelerin yetkilerini kötüye kullanmalarının önüne
geçilecek şekilde etkin tedbirler alınmasını ve özel güvenliğin çalışmalarında kolluk
makamlarıyla birlikte, koordineli çalışmanın gerekliliğine dikkat çekilmektedir (Hiz zu
einem…, 2004: 1, 2).
6. ÖZEL GÜVENLİĞİN TEMEL EĞİTİMİ VE EĞİTİMİN
YENİLENMESİ
Özel güvenlik temel eğitiminin eğitim kurumlarınca verilmesi bazı yönleriyle
eleştirilebilecek içerik taşımaktadır.
Eğitim kurumlarında verilen temel eğitimin süresi yeterli değildir. Eğitim aynı
zamanda refleks kazandırması açısından süresi uzatılmış, eğitilenlerin o havayı teneffüs
etmesini sağlayacak içerikte olur. Eğitimin bu açılardan yetersizliği, bilgi yetersizliği ile
eşleşince ortaya sorunlar çıkar.
Üniversitelerin özel güvenlik bölümlerinden mezun olanlara silâh eğitimi de aldıkları
halde silâhlı güvenlik izni ve kimliği verilmemesi hukuka ve eşitliğe aykırıdır.
Özel güvenlik hukuku ve kişi hakları gibi dersler, ön bilgiler olmadan anlaşılamaz.
Ceza hukuku, ceza muhakemesi hukuku, Anayasa hukuku ve idare hukuku gibi
konularda temel bilgiler almayanlar için eğitim yetersiz kalır (Başoğul, 2007: 69). Özel
güvenlik görevlilerinin çalışacakları kuruluş ve tesislerin özelliğine göre, programa
ilâve konular dâhil edilebilmesine ilişkin mevzuat hükmünün işletilmediği
değerlendirtmektedir (Başoğul, 2007: 70). Temel eğitim etkinliklerinin kapsamı süresi
ve müfredat programları bu konulara ilişkin etkili bir analiz ile belirlenmelidir.
46
Yenileme eğitimlerinde de sorun vardır. Burada konu olan özel güvenlik
hizmetlilerinin yenileme eğitimine ve akabinde tabi tutulacakları sınavda başarılı
olmaları gerekmektedir. Bu, genel kolluk hizmetlerinde uygulanan bir yöntem olmadığı
için eşitliğe pek uygun değildir. Çünkü özel güvenlik de genel kolluk da aynı amaca
hizmet edip kamu düzenini korumaktadırlar. Kamu personeline bilgi yenileme veya
yeni gelişmeler göre sadece hizmet içi eğitim plânlandığı bilinmektedir. Emniyet
Teşkilâtı gibi kuruluşlardan ayrılıp da özel güvenlik sektörüne girenlerin ve
üniversitelerin özel güvenlik ve koruma programları ya da bölümlerinden mezun
olanların 5. yılın sonunda, özel güvenlik eğitim kurumlarında 15-20 gün eğitim alanlar
gibi yenileme eğitimine tâbi tutulmaları da çok doğru olmasa gerektir (aynı yönde
bakınız: Kırlangıç, 2005: 65). Yazıcıoğlu tarafından verilen Kanun Teklifinin (2009)
gerekçesinde, yüksek öğrenim görmüş olanların tekrar bir yenileme eğitimine tâbi
tutulmasının çelişki olduğu ifade edilmektedir. Bunlardan; üniversitelerde özel güvenlik
bölümü ya da programını bitirmiş olanların ayrıca sınava tâbi tutulmaları da işin
cabasıdır. Yenileme eğitimlerine tâbi tutulanların vermesi gereken ücret ve her 5 yılda
bir çalışma izni yenilenmesi için verilmesi gereken harçların sürekli artması gibi
sebeplerle, bu eğitimin külfet oluşturduğu görülmektedir. Dolayısıyla çalışma
izinlerinin yenilenmesi ve yenileme eğitimleri kaldırılmalı, kaldırılması mümkün
görülmezse bu ücretleri, özel güvenlik görevlisinin çalıştığı kurumun finanse etmesi
yoluna gidilmelidir. Yazıcıoğlu tarafından verilen, Kanun teklifinde (2009) çalışma
izinlerinin yenilenmesi yönteminin kaldırılması, yenileme eğitimlerinin özel güvenliğin
çalıştığı kurumca finanse edilmesi önerilmektedir.
Yenileme eğitimine devam olunacaksa bu eğitimin, üniversitelerin özel güvenlik temel
eğitimi mahiyetinde lisans ya da önlisans eğitimi veren ilgili bölümlerince verilmesi
imkânı tanınmaması da sorgulanmalıdır.
7. ÖZEL GÜVENLİĞİN GÖREV VE YETKİLERİ
BAKIMINDAN
7.1. Görev ve Yetkilerin Kapsamında Karşılaşılan Sorunlar
7.1.1. Trafik Düzenlemesi ve Güvenlik Danışmanlığı Gibi Görevlerin
Özel Güvenliğe Verilmesi Sorunu
Özel güvenlik sektörüne Kanunla, 1-) Özel güvenlik danışmanlığı, 2-) Güvenlik
teknolojileri sağlama (Ak: Çetin, 2007: 25), 3-) Trafiği düzenleme, İngiltere’de
“eğitimli Özel Güvenlik personeli caddelerde ve trafik görevlerinde de istihdam
edilmektedir” (Aksaray, 2012), 4-) Güvenlik mühendisliği ya da mimarlığı, 5-) Aşağıda
bilgisi verilecek olan dedektiflik işleri ve yetkileri verilmesi mümkündür. 6-) Hatta
pasaport ve ruhsat işlerinin de özel güvenlik sektörüne verilmesinin, genel kolluğun bu
bölümlerdeki emniyet mensuplarını emniyet ve asayiş hizmetlerine kaydırarak daha
etkin olması sağlanabilir. Gelişmiş ülkelerde trafik tescil, pasaport ve ruhsat işleri
türündeki resmi belgelendirme işleri, Türkiye’deki noterlik sistemine benzeyen özel
sektör tarafından işletilen firmalar tarafından sağlanmaktadır (Uryan-Kaptı, 2011: 174).
Güvenlik danışmanlığı, yukarıda da söylendiği gibi, her özel güvenlik birim ve
şirketlerinde kamuya yararlı olacak hizmetlerdir. Güvenlik mimar ve mühendisliği,
47
binalara girilerek suç işleme ihtimallerini en aza indirecek usûl ve tertibatların denetimi
ve arkasından proje onayı verilmesini gerektirmelidir.
7.1.2. Özel Güvenliğe Dedektiflik Yetkilerinin Verilmesi Sorunu
Özel güvenliğe verilmesi gereken en önemli görev ve yetkilerden birisi de dedektiflik
olmalıdır. Dedektiflik, gizli kalmış belli bir konunun, genel kolluğun çalışmalarını
engellemeden, açığa çıkarılması için araştırılmasını içeren faaliyetlerdir. Doktrinde özel
dedektiflik, para karşılığında başkası adına araştırma ve tâkip yapma, olayların
aydınlatılmasına yardımcı olmak şeklinde de anlaşılmaktadır (Çalı, 2004: 189). Fransız
hukukunda bu, kanun hükmü olarak benimsenmiştir (Yabancı Ülkelerde Özel
Dedektiflik Kanunları, 2009: 201).
Karşılaştırmalı sistemlere bakıldığında, birçok ülkede özel güvenliğe dedektiflik
yetkisinin tanındığı görülmektedir. Örneğin, Slovakya’da suçla mücadelede yasalar özel
güvenlik şirketlerine inceleme, sorgulama ve cezaî tâkibatın başlatılabilmesi için
suçluların kolluk güçlerine sevkine imkân tanımaktadır (Aksaray, 2012).
Kanunla, özel dedektiflere;
- Lehine araştırma yapılanın menfaatlerini korumak amacıyla, üçüncü şahıslara yönelik
bilgi ve istihbarat toplamak; Fransız hukukunda dedektiflere bu yetki tanınmıştır
(Yabancı Ülkelerde…, 2009: 201).
- Kayıp kişi ve eşyaların aranması ve bulunması için araştırmak;
- İcraya verilen borçluların adres ve kimlik araştırmaları (Dönmez, 2007: 93);
- Bir işe alınacakların yeterli olup olmadıklarının tespit etmek;
- Kişiler arasındaki anlaşmazlıklara neden veya bunların giderilmesine yarayan veya
yarayacak olan delil veya olaylarla ilgili bilgi toplamak, incelemek ya da incelemek için
kriminal laboratuarlarına gönderebilmek; özellikle ABD’ de özel dedektifler maddî delil
toplayabilmekte, topladığı delilleri incelemekte veya laboratuarlara sevk
edebilmektedir. Bu bağlamda Ülkemizde …en azından polis, suç delillerini ihale
yöntemiyle özel laboratuarlara yaptırabilmelidir” (Dönmez, 2007: 92).
- Sanayi casusluğu ile ilgili faaliyetleri araştırmak;
- Devlet Makamlarının (Bakanlar Kurulunun) belirlediği diğer faaliyetleri icra etmek;
Belçika hukukunda bu yetkiler dedektiflere verilmiştir (Yabancı Ülkelerde…, 2009:
269; Derdiman, 2010: 37, 38).
- Yakalanacak şahısları ve ele geçirilecek eşyaları araştırıp bulmak; gibi yetkilerin,
verilmesinde kamu düzeninin etkin bir şekilde sağlanması bakımından yarar olduğu
düşünülmektedir.
Böylece; 1- Genel kolluğun görevi de hafifleyecektir. 2- Her bir olayın sanıklarının ve
delillerinin ele geçirilmesi için genel kolluk ile özel dedektifler arasında rekabet de
suçla mücadelede etkinliği sağlayacaktır (Derdiman, 2010: 37). Kaldı ki, suç
soruşturmasında avukatın ya da müdafiin yardımından yararlanmak nasıl bir haksa,
kişilerin istemeleri halinde özel dedektiflerden yararlanmaları da aynı oranda bir hak
olarak kurumsallaşmalıdır (Dönmez, 2007: 94).
48
Bu arada; dedektifliğin, kanunsuz şekilde Anayasal haklara müdâhale edilerek
yapılması mümkün olmayacağından, özel dedektiflikte; 1- Özel dedektiflik yetkilerin
kullanılması usûlü ve sınırı, 2- Bilhassa özel hayatın gizliliğine saygı gösterilmesini
isteme hakkının gözetilmesi esasları, 3- Özel dedektiflerin adlî kolluk makamları ve adlî
yargı mercileriyle diyalog kurması şekilleri; Alman hukukunda dedektiflerin deliller
mahkeme önünde hazır edebileceği kabul edilmektedir (Berufsordnung…, 2012: 7).
5188 sayılı Kanunda veya çıkarılacak özel dedektiflik Kanununda açıkça
belirlenmelidir.
Kanunda, ayrıca;
- Özel dedektifliğin teşkilâtlanması, görev ve yetki üstlenebilme yeterliliği ve şartları,
- Özel hukuk gerçek veya tüzel kişilerinin özel dedektiflere başvuru usûlleri;
- Özel dedektiflik ücretleri ve harçlarının taban ve tavan sınırları,
- Gerekli hallerde ücret ve harçlara ilişkin olarak önceden avans alma halleri ve avans
miktarı, bunları ücret ve harçlara mahsup ve artanının iade şekilleri yazılmalıdır.
Özel Dedektifler Derneğince hazırlanan taslakta yer alan, aile kayıtları nüfus, sigorta
yurt dışına giriş ve çıkış kayıtları ve benzer kayıtları isteme gibi yetkileri (ÖDD, 2010:
101), bu kayıtların kişisel veriler olması gibi hallerde yargı makamlarından usûlüne
uygun alınacak onaylar çerçevesinde kullanabilmelidir. Bu noktada, taslakta tanınan
iletişimin tespiti, dinlenmesi, kaydı veya “telekomünikasyon sinyal bilgilerinin tespiti”
gibi yetkilerin, usûl ve şartlarına uygun bile olsa, 3963 sayılı önceki (yâni veto edilen)
Kanunda ve karşılaştırmalı hukukta özel güvenliğe tanınmadığı söylenmelidir. Bu gibi
hallerde genel kollukla irtibat daha yararlı bir tercih olacaktır. Özel Dedektifler
Derneğinin (ÖDD, 2010: 101) bu yetkinin dedektiflere tanınması teklifi bulunmaktadır.
Mevcut yasal duruma göre, kamusal alanda herkesin izin almadan ya da bilgi
veremeden yapabileceği işlerden başka bir iş dedektifler tarafından üstlenilemez.
Örneğin, tâkip, tarassut (gözetleme) ve iz sürme (Öztürk, 2011: 20) Anayasal uyuma
riayet kaydıyla kanunla belirlenecek usûl ve şartlarda başvurulabilecek özel dedektiflik
metodu olabilir. Özel Dedektifler Derneğinin Uludağ Üniversitesi işbirliğiyle
düzenlenen konferansta dedektiflik çalışma alanlarına dâhil edilen “hukukî
danışmanlık” ve “hukukî dâvâlarda delil toplama” gibi hizmetlerin (Yetimoğlu, 2011:
17) mevcut duruma göre ayrı bir kanunu gerektirebileceği; hukukî danışmanlık
hizmetlerinin Avukatlık Kanununa göre avukatların işi olabileceği düşünülmelidir.
İçişleri Bakanlığı genelgesinde temel haklara aykırılık oluşturmayan ve suç teşkil
etmeyen faaliyetlerin dedektiflik kapsamında yürütülmesinin mümkün olabileceğine
ilişkin bilgi yer almaktadır. Bu, hâlihazır durumda bile, özel güvenlik tarafından ele
geçirilen aranan hükümlü, şüpheli, iz ya da delillerin genel kolluğa teslimi gibi,
Kanunda yer alan genel kollukla irtibat usûllerinin ihmal edilmemesi de genelgede
özenle belirtmektedir (ÖGBG, 2012: 48). Her ne olursa olsun her kamu hizmeti türü
gibi kendi içinde özgünlük arz eden dedektiflik faaliyetlerinin her halde kanunda
belirlenmesinden yanayız (Aydın, 2005: 73).
49
Dedektiflik bir maharet olup, zamanla kazanılır; tecrübe ve hislerle olgunlaştırılır.
Dedektiflik mahareti sürekli suç iz ve delilleri araştıran görevlerle önemli hale gelmiş
olur. Bu sebeple, dedektiflikle ilgili hizmetler üstlenmemiş olanların, dedektif olmaları
sakıncalıdır. Ayrıca, herhangi bir eğitim kurumundan mezun olanlara dedektiflik yetkisi
verilmesi de doğru değildir. Bu minvalde, dedektiflik yetkisinin, kanaatimizce
Cumhurbaşkanı tarafından veto edildiğinden yürürlüğe girmeyen 3963 sayılı Kanunun
(3963…, 2012) 7. maddesine nazaran:
- Yukarıda söylendiği gibi, emniyet hizmetleri, iç güvenlikten sorumlu jandarma, ceza
hâkimliği yapmış olanlara ve Cumhuriyet savcılarına, mülkî hizmetler, Millî İstihbarat
Teşkilâtı sınıfı personeline;
- Polis Akademisi ve jandarmanın mezun olduğu harp okulu gibi güvenlik konusunda
eğitim veren uzman 4 yıllık yüksek öğrenim kurumlarından mezun olanlara;
- Polis Akademisinde ve Üniversitelerde koruma, mülkiyet ve/veya şahıs koruma,
güvenlik ya da özel güvenlik bölümü, programı ya da anabilim dallarında güvenlik
branşında görevli olan öğretim üyelerine ve aynı branşta diyelim ki en az 3 yıl görev
yapmış öğretim görevlilerine verilmelidir.
Dedektiflik delile ya da hedefe ulaşma metodu ve maharetidir. Anılan 3963 sayılı
Kanun (3963…, 2012), en az 15 yıl avukatlık hâkimlik ve Cumhuriyet savcılığı yapmış
olanların dedektif olabileceğini hüküm altına almıştı. Dedektifliğe yakın meslek olan
avukatlık gibi hukuk faaliyetleri, mevcut delillere göre hukukî değerlendirme
yapabilmektedirler. Bu ikisi birbirine karıştırılmamalı; nasıl dedektifliği çok iyi olanlar
ceza avukatı bile olamıyorlarsa, branş bakımından, avukatlara da dedektiflik görevleri
ve yetkileri verilmemelidir. Bu mânâda, bu her iki meslek arasında birbirlerine geçiş
yapabilmek için tamamlama eğitimleri öngörülmelidir. Bu tür intibak ve tamamlama
eğitimleri almak kaydıyla siyasal bilgiler, hukuk, iktisadî ve idarî bilimler ve işletme
fakültelerinden mezun olanlar da dedektiflik yapabilmelidirler. Özel Güvenlik Derneği
Hazırladığı Özel Dedektiflik Kanun Tasarısı Taslağında (m. 5), siyasal bilgiler, hukuk
ve kamu yönetimi mezunlarının da dedektif olabilmeleri önerilmektedir (ÖDD, 2010:
99). Aynı derneğin daha sonraki teklifinde (m. 7), özel Dedektifin 4 yıllık yüksek okul
mezunu, özel araştırmacının en az lise ve dengi okul mezunu olması gibi şartlara yer
vermiştir (ÖDD, 2012: 65).
Özel dedektifliğin bir meslek olarak algılanması minvalinde özel dedektiflerin meslek
odası da kurulmalı ya da özel dedektiflik mesleği kurulacak olan ve yukarıda önerilen
özel güvenlik meslek odasında temsil edilmeli, özel dedektiflerin Anayasa m. 135
gereği bu odalara zorunlu üye olmaları sağlanmalıdır. Özel Dedektifler Derneği,
“dedektifler derneğine kaydını yaptırmış olması” şartını önermiştir. (ÖDD, 2010: 65).
Burada, dedektifler derneğine kayıt zorunluluğu Anayasaya aykırı olur. Önemli olan,
Anayasanın 135. maddesine uygun olarak, özel dedektifler ya da özel güvenlik meslek
birliğinin kurulması ve oraya kaydın zorunlu olmasıdır.
50
7.2. Özel Güvenlik Görev ve Yetkilerinin Usûl ve Şartları
7.2.1. Özel Güvenliğe Tanınan Yetkilere İlişkin Bir Kısım Sorunlar
Özel güvenliğin yetkilerinin bir kısmı genel kolluğun yetkilerinden daha etkili ve
fazladır. Örneğin, a) En son değişiklilere göre, Kanun, özel güvenlik tarafından suçüstü
halinde yakalanan kişilerin üzerlerinin aranabileceğini öngörmektedir. Bu, Anayasanın
13. maddesindeki ölçülülük kaidesine aykırı olup, genel kolluğun yetkisi bile bu kadar
değildir. Genel kolluk, acil hallerde bile olsa amirinin yazılı izni olmadan arama
yapamamaktadır. Arama yapabilmesinin tek dayanağını, kendini etkin tehlike ve tehdide
karşı koruması teşkil etmektedir. Hatta bu hükmün bile 2559 sayılı kanunda açık şekilde
yer almadığı ve yer alması gerektiği belirtilmelidir. b) Özel güvenliğin zor kullanma
yetkisi de genel kolluğun kendi (2559 sayılı) Kanununda tanınan yetkiden daha fazla ve
etkili görünmektedir. Örneğin özel güvenlik, görevli olduğu yerde ve görevi sırasında
bir kimsenin malına karşı saldırıyı defetmek için gereken ölçülerde zor kullanabilirken;
2559 sayılı kanunda genel kolluğa böyle bir zor kullanma yetkisi açıkça tanınmamıştır.
Genel kolluğun bu yetkiyi Türk Ceza Kanununun 25. maddesinden aldığı iddia
edilebilir. Yalnız, bu 25. madde bir kimsenin, “gerek kendisine ve gerek başkasına ait
bir hakka yönelmiş, saldırıyı defedici meşru müdafaa hallerini kapsamaktadır. Bu
yetkinin genel kollukça meşru müdafaa şartına bağlı kalmadan kullanılması için
2559 sayılı Kanuna, cana ve ırza saldırı gibi, mala saldırı halinde de zor kullanma
yetkisinin doğabileceği yazılmalıdır.
Özel güvenliğin zor kullanma yetkisinin zirvesinde silâh kullanma yer alır. Bu yetkinin
verilmemesi gerektiği düşüncesi de yapılan işin özel güvenlik faaliyeti olması
dolayısıyla isabetli değildir (Kırlangıç, 2005: 65). Özel güvenliğin silâh kullanma
yetkisinin, kanunda ayrıntılı olarak düzenlenmesi gerekmektedir. Çünkü her geçerli
gerekçe bir tarafa, en azından, kısa süreli bir eğitimle özel güvenlik görevlisi olan
kişinin, başka kanunlarda neler yazdığını hatırlamasa bile hiç olmazsa kendi kanununda
ne yazdığını hatırlaması daha kolay olacaktır. Genel güvenlik gibi özel güvenlik de,
hukukun üstünlüğüne, minimum son çare olarak kuvvet kullanmaya, siyasal tarafsızlığa
dikkat ve riayet etmek zorundadır. Bundan başka, Avrupa yapılanmasının bildirisiyle
söylersek, silâh kullanmaya sadece iznin minimum seviyede tutulmak kaydıyla” “izin”
verilen haller, tüm açıklığıyla kanunda düzenlenerek, hukukî tereddütler giderilmelidir
(Gemeinsame Strategie…, 2001: 34).
Özel güvenliğin emanete aldığı buluntu eşyanın sahibi bulunmazsa ne olacağı açıklıkla
belli edilmemiştir. Türk Medeni Kanununda buluntu eşyanın 5 yıl boyunca sahibi
bulunmazsa, eşyayı bulanın mülkiyetine geçeceği yazılmaktadır. 5 yıl boyunca
bozulacak veya niteliğini kaybedecek buluntu eşyayı kimin nasıl tasarruf edeceği,
paraya çevirip çevirmeyeceği, bu yetkilerin nasıl bir yöntemle, bir kurul tarafından mı
yoksa yetkili makam tarafından mı kullanılacağı Kanunla belirlenmelidir.
51
7.2.2. Özel Güvelik Hizmetlerinin Alımında Yarıştırma Yöntemi
Kamu kurum ve kuruluşları özel güvenlik hizmet alımlarında rekabet yöntemini
uygulamaktadır. 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa göre kamu kuruluşlarınca her türlü
hizmet alımlarında bu Kanunun öngördüğü ihale ilke ve usûller uygulanmaktadır.
Özel güvenlik hizmetleri özel teşebbüs tarafından eşitlik, hesap verebilirlik gibi ilkelere
dikkat edilerek yürütülmesi gereken “kamu hizmetleri”dir. Kamu hizmetin en önemli
özelliklerinden birisi de, en etkin bir şekilde görülebilmesidir. Eşitlik, hesap verebilirlik
gibi özellikleri hayata geçirmek ve bilhassa halkın güvenlik ihtiyacını en etkin şekilde
görebilmek için, hizmeti, en etkin görebileceği gözlenen teşebbüse vermeyi hedefleyen
bir yarışma gerekmektedir. İhtiyaç duyulan kamu hizmetini sağlayacak birden fazla özel
sektör kuruluşu olması, yani pazarda rekabetin bulunması özel güvenliğin önemli bir
özelliğidir. Kamu hizmetini sağlayacak birden fazla özel sektör kuruluşunun olması
hem maliyetin düşmesini, hem de hizmet kalitesinin artmasını sağlayacaktır (UryanKaptı, 2011: 159, 172). Bu açıdan, performans ölçütleri oluşturup başarıyı
somutlaştırmak, rekabeti daha anlamlı hale getirir.
8. SONUÇ
Özel güvenlik hizmetlerinde bir kısım yeni düzenlemeler gerekmektedir. Bu
düzenlemelerin 5188 sayılı Kanunda yapılacak değişiklik ya da eklemelerle yapılması
mümkündür. Bu açıdan;
1- İzin usûlü ile verilen özel güvenlik hizmetlerinde tek başına koruma görevi
yapacaklara ilişkin Kanundaki müphemlik açığa kavuşturulmalı; özel güvenlik, eğitim
ve alârm merkezi faaliyetlerinin her birisinin ayrı ayrı kendine mahsus şirketler
tarafından yapılması öngörülmelidir.
2- Yeni Türk Ticaret Kanunu özel güvenlik şirketlerinin tek kişinin pay sahipliğiyle
kurulmasını öngörse de; bu yöntem özel güvenlik şirketlerinin kurulmasına
uygulanmamalı; özel güvenlik şirketleri, kişisel şirket görünümünden uzaklaşıp,
kurumsallaşmayı sağlayacak sayıda “eşit paylı” pay sahiplerinin ortaklığıyla
kurulmalıdır. Kanunda bu hususa özellikle yer verilmelidir. Ayrıca, bu şirketlerin
bağımsız denetçi tarafından denetlenmesi, idarenin diğer denetim yetkilerini kaldırmış
olarak algılanmamalıdır.
3- Özel güvenlik faaliyetlerine verilecek her türlü izinlerde, özel güvenliğin
“tamamlayıcı” fonksiyonda olduğu gözden uzak tutulmamalı; bir yer için özel
güvenlik hizmetlerine izin verilirken özel güvenlikle koruma hizmetine ihtiyaç olup
olmadığına bakılmalı, özel güvenliğin genel kollukla birlikte çalışmasını ve özel
güvenliğin denetimi bakımından da “özel güvenliğin yardımcılık fonksiyonunu” işler
kılacak yasal düzenlemeler hayata geçirilmelidir. Denetimlerin ve genel kolluğun özel
güvenlikle koordineli çalışmasının valinin takdirine bırakılması hissini uyandıracak
hükümlerden ziyade; genel kolluk makam ve mercilerinin de doğrudan doğruya bu
denetimi yapabilmesi ve özel güvenlikle koordineli çalışabilmesi yol ve yöntemleri
benimsenmelidir.
52
4- Özel güvenliğin bir kısım güvence eksiklikleri tamamlanmalı, 2 yıllık güvenlik ön
lisans programlarından mezun olanlar gibi güvenlik eğitimi almış olanlara şirket
yöneticiliği, güvenlik danışmanlığı, dedektiflik ya da dedektif yardımcılığı gibi
görevlerin önü açılmalıdır.
5- Özel güvenliğin mâlî haklarının iyileştirilmesi sağlanmalı, deneme ve belirli süreli
iş sözleşmelerinin süre bitiminde özel güvenlik görevlisini işten çıkarma imkânı gibi
niyetlerle yapılması ihtimalini ortadan kaldırıcı yöntemler bulunmalıdır.
6- Özel güvenlikte yenileme eğitiminin yerini, genel kollukta olduğu gibi, yeni
gelişmeler ve bilgi tekrarı sağlayan hizmetiçi eğitim almalıdır. Yenileme eğitimi
kaldırılmayacaksa, güvenlik ya da özel güvenlik lisans ya da önlisans bölümlerinden
mezun olanların buna tâbi tutulmaması yerinde olacaktır. Ayrıca, güvenlik ya da özel
güvenlik lisans ve ön lisans eğitimi veren yükseköğretim kurumlarının da yenileme
eğitimleri verebilmeleri sağlanmalıdır.
7- Özel güvenliğin yetkileri yeniden gözden geçirilmeli, örneğin, silâh kullanma halleri
minimum şartlarda olmak kaydıyla kanunda açık bir şekilde belirlenmelidir. Ayrıca,
buluntu eşyaya karşı yapılacak işlemlerin ne olacağı kanunla açığa kavuşturulmalıdır.
Özel güvenliğe yakalamadan sonra doğrudan arama yetkisi veren 5188 sayılı Kanunun
7. Maddesi hükmünde arama yapabilme, Anayasadaki (m. 13) ölçülülük ve zorunluluk
kaidelerine uygun hale getirilmelidir.
8- Özel güvenliğe, koruma ve kollama hizmetlerinden başka, kanuna uygun usûl ve
şartlarda, güvenlik danışmanlığı, güvenlik mimar ve mühendisliği, dedektiflik, gibi
görevler verilmelidir. Bu tür görevlere ve şirket yöneticiliğine özel güvenlik ön lisans
mezunları da atabilmelidir. Bu arada, kamu kurum ve kuruluşlarında kamu görevlisi
sıfatıyla çalışanların isteğe bağlı, diğer tüm tüm özel güvenlik görevlileri, şirketleri,
eğitim kurumları ve alârm merkezlerinde çalışan özel güvenlik personelinin zorunlu üye
olacağı kamu kurumu niteliğinde özel güvenlik meslek kuruluşu kurulmalıdır (aynı
kanaat: ÖGHİŞDER, 2010) Anayasanın 135. maddesi gereğince Kanunla kurulması
gereken bu kuruluşun adı “özel güvenlik meslek birliği” olmalıdır. Dedektiflik için de
gerekli görülürse ayrı bir meslek kuruluşu kurulabilir. Şayet ayrı bir meslek kuruluşu
öngörülmeyecekse, özel güvenlik meslek birliği bu meslek grubu için de zorunlu kayıt
mercii olmalıdır.
9- Özel güvenlik hizmetlerinin daha kaliteli verilmesi için kamu kurumlarında olduğu
gibi, özel sektörün güvenlik hizmeti talebinde de yarışma ve ihale usûlleri
uygulanmasının faydalı olacağı düşünülmektedir.
Düzenleme yapılacak konular çoğaltılabilir. Ancak daha 2005 yılında sunduğumuz
bildiride (Derdiman, 2005; Derdiman, 2012) belirttiğimiz eksikliklerle birlikte bu
eksikliklerin giderilmesi kamu politikaları ve yönetimin iyileştirilmesi bakımından da
önemli olacaktır. Şurası da var ki, insana hizmet anlayışı yitirilmeden yapılacak
hizmetler insanı “yaşatmaya” ve insanı yaşatmak da devleti “yaşatmaya” vesile
olacaktır.
53
KAYNAKÇA
3963 sayılı Özel Dedektiflik Kanunu (2012). http://www.turkdedektif.com/3963.pdf,
(Erişim: 21.11.2012)
Aksaray, Bülent (2012). Kamu Özel Güvenlik İşbirliği,
http://www.ogf.org.tr/haberdetay.asp?haberid=55, (erişim: 31.10.2012)
Aydın, A. Hamdi (2005). Özel Güvenlik Neden Gereklidir? II.Ulusal Özel Güvenlik
Sempozyumu Türkiyede Özle Güvenlik Hizmetlerinin Dünü, Bugünü, Yarını,
Kocaeli:Kocaeli Üniversitesi Yayınlarıno: 199
Başoğul, Ali (2007). Türkiye’de Özel Güvenenlik Hizmetleri Ve 5188 Sayılı Kanun,
Yüksek Lisans Tezi, Muğla: Muğla Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu
Yönetimi Ana Bilim Dalı.
Berufsordnung für Detektive in der Bundesrepublik Deutschland Richtlinien für die
Ausübung
des
Detektivberufs
(2012).
http://www.vpeev.de/pdf/Berufsordnung.pdf, (erişim: 26.10.2012)
“C.E., Avis, 8 novembre 2000, Société Jean-Louis Bernard Consultant”, Claudie
Boiteau, Les Conventions de Délégation de Service Public (Paris: Le Moniteur,
2007), ss.39-40, nak: Şerife Yıldız, İdarî Faaliyetlerin Devri Bağlamında Özel
Güvenlik, Doktora Tezi, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Eskişehir, 2009, s. 23
Çalı, Hasan Hüseyin (2004). “Türkiye’de Dedektiflik”, 1.Ulusal Özel Güvenlik
Sempozyumu Bildiri Kitabı, Hıdır Akpınar (Ed.), Kocaeli: Kocaeli Üniversitesi, s.
189, nak: Dönmez, s. 156.
Çeker, Mustafa (2012). 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununa Göre Ticaret Hukuku,
Yenilenmiş 3. baskı, Adana: Karahan Kitabevi.
Çetin, A. İbrahim (2007). Türkiye’de Özel Güvenlik Hizmetlerinin Yapısı Ve Sorunları,
Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Enstitüsü Güvenlik
Stratejileri ve Yönetimi Anabilim Dalı.
Çolak, N. İlker (2012). “Genel Kolluk Ve Özel Güvenlik İlişkileri”,
http://www.ilkercolak.net/genel-kolluk-ve-ozel-guvenlik-iliskileri/, (erişim:
31.10.2012)
Derdiman, R. Cengiz (2005). Özel Güvenlik Anlayışı ve 5188 sayılı Kanun
Uygulamasından Doğan Sorunlara İlişkin Değerlendirmeler, II.Ulusal Özel
Güvenlik Sempozyumu Türkiyede Özle Güvenlik Hizmetlerinin Dünü, Bugünü,
Yarını, Kocaeli:Kocaeli Üniversitesi Yayınlarıno: 199.
Derdiman, R. Cengiz (2010). Tüm Yönleriyle Özel Güvenlik Hukuku ve Kişi Hakları,
Bursa: Alfa-Aktüel Yayınları
Derdiman, R. Cengiz (2011). İdare Hukuku, Son Değişikliklere Göre Güncellenmiş 4.
Baskı, Bursa: Alfa-Aktüel Yayınları.
Derdiman, R. Cengiz (2012). Özel Güvenlik Anlayışı ve 5188 sayılı Kanun
Uygulamasından
Doğan
Sorunlara
İlişkin
Değerlendirmeler,
http://sbmyo.uludag.edu.tr/08-sosyalce/rcd-5188.doc, (erişim: 21.11.2012)
54
Dönmez, Ö Nihat (2007). Kamu Güvenliğinin Etkinliği Açısından Türkiye’de Özel
Güvenlik Ve Özel Dedektiflik, Yüksek Lisans Tezi, Kocaeli: Kocaeli Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Anabilim Dalı
Eberhard, Herald (2005). Der Verwaltungsrechtliche Vertrag, Wien: Springer-Verlag.
Gemeinsame Strategie von CoESS und UNI-Europa zur Angleichung der gesetzlichen
Rahmenregelungen” (2001). Brüssel 12/13. Dezember 2001, Dritte Europæische
Konferenz für private Sicherheitsdienste, Arbeitspapier für Gemeinsame
Konferenz von CoESS und UNI Europa
Gülcü, Mustafa (2005). Özel Güvenlik Piyasasının Teşekkülü, II.Ulusal Özel Güvenlik
Sempozyumu Türkiyede Özle Güvenlik Hizmetlerinin Dünü, Bugünü, Yarını,
Kocaeli:Kocaeli Üniversitesi Yayınlarıno: 199
Hiz zu einem europæischen Model derd privaten Sicherheit” (2004). nUnterzeichnet in
Madrid am 15.Oktober.2004, Für UNI-Europa Für CoESS, Gemeinsame
Erklærung von CoESS und UNI-Europa.
Hünler, Arın (2010). İç Güvenlik Hizmetlerinde Özelleştirme Ve 5188 Sayılı Kanun,
Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Siyaset
Bilimi ve Kamu Yönetimi (Yönetim Bilimleri) Anabilim Dalı,
Kasap, Musa (2006). Özel Güvenlik Şirketlerinin Kooperatifleştirilmesi, Yüksek Lisans
Tezi, İstanbul: İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim
Dalı.
Kırlangıç, Tuncay (2005). 5188 sayılı Kanunda Gördüğüm Eksiklik ve Aksaklıklar,
II.Ulusal Özel Güvenlik Sempozyumu Türkiyede Özle Güvenlik Hizmetlerinin
Dünü, Bugünü, Yarını, Kocaeli:Kocaeli Üniversitesi Yayınlarıno: 199.
Kooperatif
ile
Sermaye
Şirketi
Arasındaki
Farklar
(2012).
http://www.kooperatif.gen.tr/kooperatif-ile-sermaye-sirketi-arasindaki-farklar/,
(erişim: 25.10.2012)
ÖDD (2010). “Özel Dedektiflik Kanun Tasarısı Taslağı”, Dünyada ve Türkiye’de Özel
Dedektiflik, İstanbul: Özel Dedektifler Danışmanlar ve Araştırmalar Derneği
Yayınları no: 1.
ÖDD
(2012). Türkiye Özel Dedektiflik Yasa Önerisi
http://www.dedektif.org/yasataslagi.pdf, (Erişim: 01.11.2012).
Taslak
Metin,
ÖGBG (2012). Özel Güvenlik Hizmetleri Birleştirilmiş Genelgesi, Ankara: Emniyet
Genel Müdürlüğü Özel Güvenlik Daire Başkanlığı.
ÖGHİŞDER (2010). Özel Güvenlik Hizmetleri Eğitim İsverenleri Derneği TBMM
İçişleri
Komisyonu
Alt
Komisyon
Başkanlığına
Sunulan
Rapor,http://www.oghisder.org.tr/sayfa.asp?idx=127, (Erişim: 03.09.2010)
Özel
güvenlik
ve
Avrupa
toplumundaki
rolü
http://www.gusod.org.tr/1.avrupa_ozel_gu
venlik_zirvesi.pdf,
31.10.2012)
55
(2012).
(erişim:
Özler, Murat (2007). “Devlet ve Güvenlik, Güvenliğin Şirketleşmesi”, Hukuk ve Adalet
Eleştirel Hukuk Dergisi, sayı: 9, Kış 2007.
Polis Bölgesi Özel Güvenlik Kurumları ve Özel Güvenlik Görevlileri İstatistikleri
(2012).
http://www.ozelguvenlik.pol.tr/
Teskilat/teskilatistatistik.aspx,
21.11.2012
Öztürk, Mesut (2011). “Özel Dedektiflik/Profesyonel Araştırma Çalışma Yöntemleri”
Uludağ Üniversitesi Özel Dedektiflik Konferansı, Sunum, 11.04.2011, İstanbul:
Yayımlanmamış Nüsha, www.dedektif.org.tr
Soyer, M. Polat (2008). Deneme Süreli ve Deneme Amaçlı İş Sözleşmeleri, Çalışma ve
Toplum Dergisi, yıl: 2008, sayı: 1.
Soylu, Murat (2006). Özel Güvenlik Personeline Yönelik Düzenlenen Temel Eğitim
Etkinliklerine İlişkin Personel Algıları, Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Gazi
Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Eğitim Yönetimi Ve Denetimi Bilim
Dalı.
Uryan, Yıldırım-Kaptı, Alican (2011). “Güvenlik Hizmetlerinde Devlet-Özel Sektör
İşbirlıği: Metodoloji Ve Kriterler” Polis Bilimleri Dergisi Cilt:13 sayı:1, s. 174.
Yabancı Ülkelerde Özel Dedektiflik Kanunları (2009). Ankara: Emniyet Genel
Müdürlüğü Asayiş Daire Başkanlığı Yayınları.
Yazıcıoğlu, Muhsin (2009). 5188 sayılı Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (TBMM Başkanlığınca İçişleri Komisyonuna sevk tarihi: 26.02.2009,
sevk sayısı: 2/412), http://www2.tbmm.gov.tr/d23/2/2-0412.pdf, (erişim:
17.11.2012)
Yetimoğlu, İsmail (2011). “Özel Dedektiflik/Profesyonel Araştırma Hizmet Alanları”
Uludağ Üniversitesi Özel Dedektiflik Konferansı, Sunum, 11.04.2011, İstanbul:
Yayımlanmamış Nüsha, www.dedektif.org.tr
Yıldız, Şerife (2009). İdarî Faaliyetlerin Devri Bağlamında Özel Güvenlik, Doktora
Tezi, Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Yorulmaz, Çiğdem (2010). “Belirli Süreli İş Sözleşmesinin Tanımı, Şekil Şartı,
Sözleşme Yapma Serbestîsi ve Sınırları”, Çalışma ve Toplum Dergisi, yıl: 2010,
sayı: 1.
56

Benzer belgeler

ödd - özel dedektifler derneği 7. yıl faaliyet raporu

ödd - özel dedektifler derneği 7. yıl faaliyet raporu ÖDD – Özel Dedektifler Derneğinin ilk faaliyeti örgütlenme olmuştur. Özel Dedektiflik alanında faaliyet gösteren ve internette reklam ve tanıtımı olan tüm kişi/tüzel kişilere dernek çatısı altında ...

Detaylı