PDF formatı için tıklayınız.

Transkript

PDF formatı için tıklayınız.
n Mayıs-Haziran n 2015 n sayı:16
Anneler Günü
Kutlama Önerileri
Yazın böcek
sokmalarına
önlem alın
Derinlerde
ruhsal şölen
Nikaragua
yollarında
Çocuklar ve
yaz kampı
Şifa Kaynağı
OTLAR
Yağ bezesi
derdinden
kurtuluş
Tiroid bezi
yaşamın dengesi
İlk yaza hazır mısınız?
2014 eylül•ekim edaktüel
1
edaktüel içindekiler
Yıl 3 • Sayı 16
Mayıs - Haziran 2015
İmtiyaz Sahibi EDAK Adına
Ecz. Emre Bacanak
[email protected]
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Ecz. Ayşem Jale Kıhtır
[email protected]
Yayın Koordinatörü
İ. Hakkı Kesirli
[email protected]
Genel Sağlık Editörü
Ecz. Meltem Kortel
[email protected]
Genel Koordinatör
Yeşim Erdemir
[email protected]
Ürün/Reklam Koordinatörü
Burcu Yaylacık
[email protected]
Yayına Hazırlayanlar
• Alpay Sönmez
• Cem Savran • Deniz Çaba
• Elif Aydoğdu
• Handan Korhan
• Ö. Alkım Serin
14 Seni çok seviyorum
anne!
"Anneler Günü” fikrinin
tarihe dayanan kökleri...
16 Yaza hazır mısınız?
Dosya: Dinlenceye, eğlenceye, neşeli,
sıcak günlere...
22 Fit bir yaz için
formüller...
Diyetisyen Derya Zünbülcan yazdı.
24 Yaz makyajı...
Senenin trend makyajları ve
makyaj önerileri.
Yönetim ve İletişim
Karacaoğlan Mahallesi 6173 Sokak 4,
35030 Işıkkent İzmir • 232.488-1919
[email protected]
İçerik ve tasarım Shift-İzmir
Hürriyet Bulvarı 10, Hürhan Kat:7
35210 Çankaya İzmir • 232.445-3055
Baskı Metro Matbaacılık
Yahya Kemal Beyatlı Cad. 94, BEGOS 3. Bölge
35400 Buca İzmir • 232.290-3311
1 Mayıs 2015 tarihinde basılmıştır
Edaktüel Dergisi EDAK Ecza Kooperatifi ücretsiz yerel
süreli yayınıdır. İki ayda bir yayınlanır. Dergi tüm yayın
hakları EDAK Ecza Koop'a aittir. Yayınlanan yazı ve
fotoğraflar tamamen veya kısmen dahi olsaizinsiz
kullanılamaz, çoğaltılamaz. Yayınlanan yazıların ve
ilanların sorumluluğu sahiplerine aittir. Edaktüel Dergisi
basın ve meslek ilkelerine uymayı kabul ve taahhüt eder.
4
edaktüel mart•nisan 2015
52Nikaragua yollarında
Beş günlük seyahate sığmayan,
sürprizler ülkesi...
58Dişler ihmale gelmez
Ortodontist Dr. Arzu Çalışkan
Kardeşler yazdı.
60 EDAK'tan haberler
68 Tohum takas
şenlikleri:
Yerli olanı korumak ve sahip çıkmak.
“Bahar geldi. Haydi, ot yemeklerine”
72 Atıştırmalıklar
Sağlığa en lezzetli yatırım.
74 Japon Mutfağı
26 Nilüfer Açıkalın
Bölgesel özellikleri ile
büyük bir çeşitliliği barındırıyor...
32 Arı, böcek ve sinek
ısırıklarında ilk yardım
76 Sağlık haberleri...
Lapa Lapa albümü üzerine konuştuk.
Ecz. Meltem Kortel yazdı.
EDAK S.S. İzmir Eczacılar
Üretim Temin ve Dağıtım Kooperatifi
Fiziksel ve ruhsal şiddetin
bilinçaltına indik...
70 Şifa Kaynağı Otlar
Bu sayıda katkıda bulunanlar
• Prof. Dr. Atay Atabey
• Prof. Dr. Taylan Kabalak
• Psk. Şenel Karaman
• Dr. Hülya Çankaya Özden
• Uz. Psk. Çağla Tuğba Dortluoğlu
• Dr. Arzu Çalışkan Kardeşler
• Diyetisyen Derya Zünbülcan
46Kadına Şiddet
34 Çocuklar yaz
kampına gitmeli mi?
78 Ayşen Nazlı
En kapsamlı Türk-Osmanlı mutfak ve
yemek kültürü arşivi onda…
Uzman Psikolog Çağla Tuğba
Dortluoğlu’na sorduk.
36 Yağ bezi kistleri
Prof. Dr. Atay Atabey yanıtladı.
38 Güneş ve cildimiz
Dermatoloji Uzmanı Dr. Hülya
Çankaya Özden anlattı.
40Hayatın rutininden
dalarak uzaklaşmak...
Ecz. Aynur Sağlam ve Ecz. Sevinç
Akar ile dalgıçlık üzerine.
44Tiroid: vucüdun
yapı taşları dengesi!
Prof. Dr. Taylan Kabalak yazdı.
80 Empresyonizm
İzlenim, duygu ve özgürlük...
84 Sinema
Disiplini, yeteneği ve
masumiyeti öven bir film "Koro"
86 Kitap
Bu sayıda kitap seçkileri
edaktüel başkandan
Ecz. Emre Bacanak
EDAK Yönetim Kurulu Başkanı
Hepimiz birbirimizin müşterisiyiz,
kapitalizmin acımasız çarkları
arasında birbirimizi kaybetmeyelim.
Değerli EDAKTÜEL okurları,
Bilgisayarın ve daha önemlisi internetin hayatımıza girmesinden sonra
dünya baş döndürücü bir hızla değişmeye başladı. Özellikle de bilişim
teknolojilerinin gelişimi ile birlikte tüm dünyada icra edilen işler ve
meslekler de değişime uğramaya başladı. Eskiden var olan bazı
meslekler artık yok. Onların yerini başka meslekler almaya başladı.
Önümüzdeki 50 yıl içinde bugün var olan binden fazla mesleğin var
olmayacağı tahmin ediliyor. Örneğin “Postacılık” mesleğinin
hayatımızda kapladığı yeri ve önemi geçmişten bugüne
değerlendirdiğimizde önümüzdeki yıllarda böyle bir mesleğin var
olmayacağını öngörmek çok zor değil.
Meslekler ve işler başkalaşırken dünyadaki para da buna göre hareket
ediyor. Kapitalizmin etki alanının ve etkisinin hızla arttığı dünyamızda
para dikey bir hiyerarşi ile tabandan yukarıya doğru çıkıyor. Yani
toplumun düşük gelir düzeyine sahip kesimi daha da fakirleşirken para
daha yüksek sosyo-ekonomik statüye sahip gruplara doğru
yönleniyor. Daha Türkçesi, zengin daha zengin, fakir daha fakir oluyor.
Sosyo-ekonomik sınıflara baktığımızda alt gruptakilerin sayısının
giderek arttığının buna karşın ortalama entelektüellik seviyesinin
giderek düştüğünü görüyoruz. Buna iş gözlüğünden bakarsak çalışan
kesim içinde nitelikli işçi oranı giderek düşüyor. Yani “Ne iş olsa
yaparım” diyen insan sayısı artıyor.
Bu durum sermaye grupları ya da dev şirketler için “ucuz iş gücü”
anlamına geliyor. Yani daha yüksek kâr elde etme imkânı doğuyor.
Böylece para daha da yukarı çıkmış oluyor.
Dünyada şu anda en yüksek iş hacmine sahip sektörlerin başında
perakende sektörü geliyor.
Çok değil 30 yıl önce bir bölgede yaşayan insanların tüm
tüketim ihtiyaçları bizzat o bölgedeki esnaf tarafından
karşılanırdı. Et kasabımızdan, sebze ve meyve manavımızdan,
hızlı tüketim ürünleri evimizin yakınındaki ya da çarşıdaki
marketimizden, ev eşyalarımız mobilyacımızdan ve beyaz eşya
mağazamızdan alınırdı. Bugün hepsini tek bir yerden alıyoruz.
Dev süpermarketlerden.
Bu durumu iş gözlüğüyle incelersek eğer; 30 yıl önce müşterilerin
parası çeşitli meslek gruplarına başka bir deyişle alt gelir seviyesi
grubundaki insanlar arasında paylaşılırken, şimdi müşterilerden elde
edilen tüm kârlılık büyük şirketlere kanalize edilmiş durumda. Kasap
Fatma abla evinin sebze meyve ihtiyacını Manav Ahmet’ten değil,
uluslararası faaliyet gösteren dev bir süpermarket zincirinden temin
ediyor. Manav Ahmet ise evinin yeni mutfak dolaplarını “Kardeşler
Mobilya”dan değil, fabrikasyon modüler sistemler satan yine dev bir
zincir yapı marketinden alıyor. Üstelik dolapların parçalarını da yapı
market yerine kendisi birleştiriyor. Kardeşler Mobilyanın sahibi olan
Mehmet ve Hüseyin kardeşler ise et ihtiyaçlarını Kasap Fatma abladan
değil, yine kazandığı parayı yurtdışındaki şirket ortaklarına aktaran bir
zincir süpermarketin et reyonundan alıyor. Gördüğünüz gibi
6
edaktüel mayıs•haziran 2015
aramızdan birileri olan bu üç hayali karakter aslında birbirinin
potansiyel müşterisi olmasına rağmen hiç biri diğerinden alış-veriş
yapmıyor. Ama her biri müşteri kimliğinden çıkıp satıcı kimliğine
girdiğinde para kazanabilmek umuduyla kendilerine ait iş yerlerinde
diğerlerini bekliyorlar. Ama maalesef diğerleri gelmeyecek. Çünkü
kendileri diğerlerinin müşterisi değil artık.
İşimize öyle geldiği için, daha ucuz zannettiğimiz için ya da kolayımıza
geldiği için. Her ne sebeple olursa olsun aslında toplumumuz kendi
bencilliğinde boğuluyor. Bunu ispatlayacak bir başka senaryo daha
yazacağım; Bir an için bir kahvaltı salonunun sahibi olduğunuzu hayal
edin. Yaşadığınız semtteki insanların hafta içi işe gitmeden önce hızlıca
kahvaltı edebilmelerini sağlıyor, hafta sonu ise onlara keyifli bir pazar
kahvaltısı sunuyorsunuz. Müşterilerinizden bir tanesi öğretmen Halil
Bey olsun. Halil Bey’in 2 kızı, bir oğlu var. Oğlu, henüz ilköğrenimde,
kızlarından bir tanesi üniversite okuyor. Diğeri ise bir süpermarkette
kasiyer olarak çalışıyor. En büyük keyifleri her pazar sizin kahvaltı
salonunuzda ailece kahvaltı etmek olsun.
Siz, evinizin ihtiyaçlarını karşılamak için süpermarkete gidiyorsunuz.
Alacaklarınızı reyonlardan temin ediyorsunuz. İş para ödemeye gelince
bir bakıyorsunuz ki, yepyeni bir hizmet yaratılmış; “Self Kasa”. Yani hiç
sıra beklemeden aldıklarınızı barkod okuyucuya okutarak kendi kredi
kartınız ile ödemenizi yapıp, mutlu mutlu evinize dönebilirsiniz. Diğer
insanlar kasada sıra beklerken siz teknolojiyi kullanmaya daha yatkın
olduğunuz için hiç zaman kaybetmezsiniz. Hatta bir de diğerleri için
üzülebilirsiniz bile. Belki de kendinizin diğerlerine göre daha uyanık
olduğunu düşünebilir ve bunun için gururlanabilirsiniz. Ama emin
olun akıllı olan siz olmazsınız. Çünkü siz ve sizin gibi düşünen daha
birçok kişi self kasayı kullandığı için Öğretmen Halil Bey’in kızına gerek
kalmadı. İşten çıkarıldı. Üzgünüm ama ailenin toplam geliri düştüğü
için artık pazar günleri sizin kahvaltı salonunuza da gelemeyecekler.
Bu arada siz daha uyanık olduğunuzu düşünürken kendi kasiyerliğinizi
kendiniz ücretsiz olarak yaptığınız için süper market yönetimi size bir
teşekkür borçlu. Çünkü sizin gibi birçok kişi bu işi ücretsiz yaptığı için
süpermarket bu işten ciddi bir tasarruf sağladı. Üstüne bir de
Öğretmen Halil Bey’in kızına verdiği maaşı da artık ödemiyor.
Sevgili EDAKTÜEL okurları,
Kapitalizm aslında sadece ve sadece toplumdaki bireylerin
bencilliğinden beslenir. Bireyler bencilleştikçe birbirleriyle olan
temas ve paylaşım giderek azalır. Paylaşım azaldıkça kâr,
sistemde dikey olarak yukarı çıkmaya başlar. Böylece her
birimiz sistemde tepe için çalışıyor oluruz. Paranın dikey bir
hiyerarşi ile hareket etmesi işte budur. Kooperatifler ise paranın
yatay düzlemde kalmasını sağlarlar. İşte bu nedenle
Kooperatifleri ve Kooperatifçiliği hayatımızın en önemli yerine
koymalıyız. Çünkü kooperatifçilik paylaşmayı esas alır.
Hepinize sevgiler…
edaktüel sunuş
Ecz. Ayşem Jale Kıhtır
EDAK Yönetim Kurulu
Sekreter Üyesi
Bahar geliyor
Damlardaki kar, saçaklardaki buz,
Kanı kaynayan suya dar geliyor.
Haberin var mı? Oluklardan
Akan su sesinde bahar geliyor.
Duy güneyden estiğini rüzgarın;
Göreceksin neler olacak yarın.
Yuvada çırpınan yavru kuşların
Uçmak hevesinde bahar geliyor.
Cahit Sıtkı TARANCI
Müjde Bahar geldi!
Bu yıl hepimiz baharı bekleyen kumrular misali
bekledik baharı. Bazen hiç gelmeyecek sandık
umudumuz kırıldı. Yağmurun bereketi iyiydi de
bulutların hüznü de sardı dört yanımızı…
Çoğu zaman içimiz de üşüdü, bazen sadece içimiz
miydi üşüyen, yoksa yüreğimiz mi? bilemedik…
Isınmak için kat be kat giyindik ama ya yüreğimiz o ne
yapacaktı?
Unutmak için çalıştık çalıştık durduk, unutmak
istediğimiz kimi zaman bir aşk acısı, bazen bir dost
kazığı, bazen de sevdiğimizin yarasıydı…
Şimdi ise mevsim, umut mevsimi!  Her şeyi
unuturcasına şairin dediği gibi inadına yaşamak,
inadına sevmek için hepimiz hazırız.
Edaktüel ailesi olarak bizler de bu sayımızda yüreğimiz
umut, kalemimiz sevgi dolu, Yaz’ı karşılıyoruz.
Beraberce hafifliyoruz Kış’ın ağırlığından ve fazla
kilolarımızdan, sağlıklı kilo vermek için Diyetisyen
Derya Zümbülcan’ın “Fit bir Yaz için 7 Formül”ü ve
sağlıklı beslenme tüyolarıyla bu sayımızda yol
gösteriyor bize...
Eee, dile kolay yaz geldi, okullar kapanıyor. Yazlıklar
çıkacak, hazırlıklar yapılacak. Çocuklu aileler için
8
edaktüel mayıs•haziran 2015
Haziran ayı yine sınavlar ile geçse de artık tatil planları
saracak dört bir tarafımızı, düşünmesi bile güzel. Hem
fit olacağız hem de gezeceğiz. Değişik coğrafyaları
merak edenler için gezi yazılarımız yine ilginizi çekecek,
bu kez rotamız Nikaragua! …
Yaz denince doğa da hareketlendiği için çok sık
rastladığımız “Arı-Böcek ve Sinek ısırıklarında ilk
yardım” da gerekiyor. Değerli meslektaşım Eczacı
Meltem Kortel’in kaleme aldığı makalede sinekleri
kendimizden uzak tutmanın yollarını öğreniyoruz.
Afyon’da eczacılık yapan, Eczacı Sevinç Akar ve Eczacı
Aynur Sağlam ise bu sayımıza hobileri ile konuk
oluyorlar. Bu iki güzel meslektaşımla, su altı
güzelliklerini daha yakından görmek için hobi
sayfamıza bakın.
Sağlık dosyalarımız ile yine dolu doluyuz. Örneğin,
vücudumuzun kapıları olarak da adlandırılan
dişlerimizin bakımı ve sağlığı çok önemli, eğer
dişlerimize gereken özeni göstermezsek farkına
varmadan birçok hastalığa da davetiye çıkarıyoruz.
Bunun yanısıra Akdeniz iklimi kadınlarında çok görülen
Triod bezi hastalıkları, sağlığımızın göstergesi olan
cildimiz, kurtulsak mı, kurtulmasak mı dediğimiz yağ
bezeleri… özel sağlık konularımız arasında yer alıyor.
Son yıllarda giderek artan kadına şiddete karşı psikolog
doktorumuzun görüşleri de ilginizi çekeceğini
düşündüğümüz konular arasında yer alıyor.
Haydi, gelin beraber çıkalım yollara, sağlıkla, sevgiyle,
barışla yazı beraber karşılamak için…
Sevgiyle kalın…
edaktüel etkinlik
Chill-Out
Festival
Bridgestone Presents:
Chill-Out Festival
• 23 Mayıs 2015 12:00
• Life Park, İstanbul
Doğanın müzikle buluşacağı...
Life Park'ın 3 sahneli bir festival
kasabası haline geleceği...
Chill-Out Festival Istanbul'un 10.
yılı için 23 ve 24 Mayıs'ta Life
Park'ta buluşuyoruz.
Color Sky 5K
Ankara
Renkli Koşu
• 24 Mayıs 2015 14:00
• TED Koleji İncek, Ankara
Renkli Koşu, 24 Mayıs'ta TED
Koleji İncek Kampüsü'nde...
Koşu Paketi:
Koşucu numarası, Color Sky
T-Shirt, geçici dövme, renkli
toz ve koşucu bilekliğinden
oluşan koşu paketinizi 23
Mayıs 2015 Cumartesi günü
etkinlik alanında saat 11:0018:00 arasında alabilirsiniz.
Şehir dışından gelecekler koşu
paketlerini etkinlik günü
alabilirler. DJ eşliğinde müzik
saat 11:00’da başlayacak.
Goran Bregovic
• 8 Mayıs 2015 22:00 • Container Hall, İzmir
Balkan müziğinin tanınan ismi Goran Bregovic, unutulmaz bir
konser için 8 Mayıs'ta Container Hall sahnesinde sizlerle
buluşacak. Wedding and Funeral Band ile beraber konserler veren
Goran Bregovic, şüphesiz ki Balkanlar'ın en tanınmış besteci ve
şarkı sözü yazarlarından biri. Film müziğine ilk olarak 1978'de
Mica Milosevic'in Nije Nego filmiyle başlayan Bregovic'in en
renkli ortaklığı yönetmen Emir Kusturica ile gerçekleşti. 1989'da
Çingeneler Zamanı, 1993'te Arizona Dream, 1995'de Cannes Film
Festival'ini kazanan Underground ve 1998'de Crna Macka gibi
Emir Kusturica filmlerinin müziklerini yaparak Kusturica ve
Bregovic çok başarılı bir ikili haline geldi.
2015 yılında Chill-Out Festival
Istanbul'un 10. yaş sürprizi:
Festival, her zamanki gibi öğlen
12'den gece yarısına kadar
sürüyor. Ancak hem cumartesi
hem pazar günleri 3 sahnede
toplam 24 saat müzik var...
Antalya Kum Heykel Festivali
Madagascar Live
• Yaz mevsimi boyunca • Sandland Lara, Antalya
• 16 - 17 Mayıs 2015 • Çukurova Fuar Alanı, Adana
8. Uluslararası Antalya Kum Heykel Festivali, devasa boyutlarda
yüzlerce kum heykelin sergilendiği, alan genişliği, sanatçı sayısı ve
kullanılan kum miktarı gibi özellikleriyle dünyanın en büyük kum
heykel etkinlikleri arasında yer almaktadır. Kültür ve Turizm Bakanlığı,
Antalya Büyükşehir Belediyesi, Antalya Tanıtım Vakfı'nın da
aralarında bulunduğu pek çok kurum tarafından desteklenen etkinlik,
Global Design Art Works tarafından düzenlenmektedir.
Tüm zamanların en sevilen maceralarından Madagascar'ın canlı
sahne şovu Madagascar Live, ilk kez Türkiye'ye geliyor. Kahkaha
dolu eğlencenin sevilen kahramanları bu kez canlı tiyatro
gösterisiyle çocuklarla buluşuyor. New York Hayvanat
Bahçesi'nden kaçış hikayesiyle tüm çocukların sevgilisi haline
gelen Madagascar macerasının sevimli kahramanları, canlı sahne
oyunu "Madagascar Live" ile ilk kez Türkiye’ye geliyor.
10 edaktüel mayıs•haziran 2015
edaktüel etkinlik
Itzhak Perlman
Olten Filarmoni
Orkestrası
• 28 Mayıs 2015 21:00
• Zorlu Performans Sanatları
Merkezi, İstanbul
Solist: Igudesman - Joo
• 27 Mayıs 2015 20:30 İzmir
• Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu
Türkiye'de ilk kez gerçekleştirilecek olan
Igudessman ve Joo'nun "Big
Nightmare Music" şovu, Olten
Filarmoni Orkestrası eşliğinde 27 Mayıs
akşamı İzmir Kültürpark Açıkhava
Tiyatrosu'nda sizlerle buluşuyor.
20. ve 21. yüzyılın en önemli keman
virtüözü kabul edilen Itzhak Perlman,
28 Mayıs 2015 tarihinde Zorlu Center
Performans Sanatları Merkezi'nde...
Kızılordu Korosu
• 15 Haziran 2015 21:00
• Congresium Ankara, Ankara
Dünya çapında dillere dolanan şarkılarda imzası
bulunan Kızıl Ordu Korosu, 15 Haziran 2015’te
Congresium Ankara'da gönülleri fethedecek!
Dünyanın en büyük ordu korosu Rus Kızıl Ordu
Korosu, dünyaca ünlü şarkılarını hayranlarıyla
birlikte söylemek üzere İstanbul’da! Dillere destan
sahne performansları ve hemen herkes tarafından
sevilen “Katyuşa”, “Kalinka”, “Kernina” ve “Ave
Maria” gibi şarkılarıyla tanınan topluluk
müzikseverlerin gönüllerini fethedecek.
Orquesta Buena
Vista Social Club
"Adiós Tour"
• 27 Haziran 2015 21:15
• Bodrum Antik Tiyatro, Muğla
Dünya çapındaki kitlelerini
heyecanlandırmaya başladıktan 16 yıl
sonra 2014-2015 dünya turnesiyle
sevenlerine elveda demeye hazırlanan
efsane grup Buena Vista Social Club,
yoğun istek üzerine veda turu
bitmeden; Omara Portuondo, Eliades
Ochoa, Guajiro Mirabal, Barbarito
Torres, Jesus "Aguaje" Ramos ile birlikte
iki konser vermek üzere yeniden
Türkiye'de...
NN Kültür Sanat organizasyonu ile
gerçekleşecek konserler; 26 Haziran'da
Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava
Sahnesi ve 27 Haziran'da Bodrum
Antik Tiyatro'da gerçekleşiyor.
12 edaktüel mayıs•haziran 2015
Atların Efendisi
Lord of The Horses
• 1 - 30 Mayıs 2015
Her gün 21:15
• Ulusoy Arena Belek,
Antalya
İspanyol binicilik ustası Miguel Barrionuevo
ve Alex Giano ile seçkin Endülüs atlarının
duygusal hikayesini ve ustaların onlarla olan
güzel ilişkisini anlatan "Atların Efendisi"
gösterisi, Ulusoy Arena Belek'te!
Miguel Barrionuevo ve Alex Giano'nun
mükemmel ekibi eşliğinde çağdaş at
sanatının en iyi paylaşımı ile büyülü bir
yolculuğa çıkacaksınız. Antalya'da ilk kez
sahnelenecek olan gösterideki biniciler
ekibinde Barrionuevo’nun yanı sıra Alejandro
Barrionuevo, Alex Giona, Manolo Zumariva,
Ricardo Navas ve Voltige Sherzod Mamatov
da yer alıyor.
edaktüel gündem
Seni çok seviyorum anne!
Anneler günü seramonisinde birtanecik,
anneniz için bu sene farklı fikirler denemeye
ne dersiniz? Ama önce “Anneler Günü”
fikrinin tarihe dayanan köklerinden
bahsedelim..
Baharın ve yazın harmanlandığı bu
günlerde, kendi ellerinizle topladığınız bir
demet çiçeği annenizi ne kadar çok
sevdiğinizi anlattığınız ufak bir notla
annenizin baş ucuna bırakıp annenizi mutlu
bir sabaha uyandırmak da mükemmel bir
fikir olabilir…
Daha da iyisi onun sulayıp bakacağı ve her
gün konuşarak dertleşeceği bir menekşe
almaya ne dersiniz?
Anneler Günü ritüeli Antik Yunanların,
Yunan mitolojisindeki pek çok tanrı ve
tanrıçanın annesi olan Rhea’yı
onurlandırmak adına başlattıkları ilkbahar
festivali kutlamalarıyla başlıyor…
Bu tarihi miras ABD’li öğretmen Anna
Jarvis’in mayıs ayının ikinci haftasında
hayatını kaybeden annesine hayattayken
yeterince ilgi gösteremediğini düşünmesiyle
farklı bir yön alıyor.
Başlarda sadece anma olarak başlayan bu
tören, Anna Jarvis’in bunu dünya çapında bir
güne çevirme düşüncesiyle dünyanın her
köşesinde kutlanılan bir ritüele dönüştü…
Sizde bu ritüelin hakkını vermek
isteyenlerdenseniz, işte annenize ne kadar
değerli olduğunu hissettirmenin bir kaç
yolu…
Annenizin şevkati iki adım ötenizde değilse
ve uzun zamandır birbirinizin kokusunu
hasretseniz, çat kapı yanına gitmek kadar
güzeli var mı?
14 edaktüel mayıs•haziran 2015
Her yıl annelerimize daha çok çalışmak, daha
iyi iş yapmak adına verilen mutfak robotları,
daha kuvvetli bir süpürge, çamaşır ya da
bulaşık makinesi gibi sözde anneler günü
hediyeleri yerine; beğendiği tarzlarda
aksesuarlar, çanta ve cüzdanlar, kıyafetler
alabilirsiniz! Ya da sabah ona
hazırlayacağınız süpriz bir kahvaltı,
götüreceğiniz bir akşam yemeği de
annenizini oldukça mutlu edebilir diye
düşünüyoruz. Bulaşıkları yıkamak şartıyla
tabii ki!
Bir başka önerimiz ise kendi elleriniz ile
hazırlayacağınız bir kutlama kartı...
Eskimeyen bir anı ile birlikte yazılacak sevgi
sözcükleri onu çok mutlu edecektir.
Bir başka fikir; sizden hep yapmanızı
istediklerinin bir listesini yapsanız. Örneğin
odanızı toparlamanız, düzeltmeniz.
Dolaplarınızdaki giysileri düzenlemeniz, ev
işlerine yardım etmeniz ve sonunda da bir
kutlama öpücüğü vermeniz olabilir.
Tüm bu fikirler bu özel günü anneniz için
mükemmel kılabilir… Fakat unutmayalım ki,
bir tek gülüşümüzle, bir öpücüğümüzle, tatlı
bir sözümüzle, en önemlisi de bizim
mutluluğumuzla mutlu olabilen
annelerimize dünyayı cennet haline
getirmek için bir gün yetersiz… Tüm
annelerimize sağlıklı, mutlu ve huzurlu nice
Anneler Günü diliyoruz!
edaktüel yaza hazırlık
Dinlenceye,
eğlenceye, neşeli,
sıcak günlere
hazır mısınız?
• Ö. Alkım Serin •
Yaz güneşi içimizi ısıtacak, Yaz tüm neşesiyle geliyor!
Güneşin sıcağını içinizde enerjiye
peki ya vücudumuz buna
dönüştürmenin tam vakti. Tüm yılın
hazır mı? Bu yaz tatili farklı yorgunluğunu bir kenara bırakın ve tatil için
plan yapmaya başlayın…
kılacak neler yapabilirim?
Tatile gideceğim fakat
Koyu renklileri askılardan indirip, gardırobunuzu cıvıl cıvıl renklerle doldurma zamabavuluma ne alacağım?
nı! Artık ne zamandır canınızın çektiği o
Deniz, güneş, kum güzel de meyveleri taze taze yiyebilir, favori dondur- Güneşle aranıza mesafe koyun.
manızı kaşıklayabilir, içine girmek için tüm
Kızgın güneş altında uzun süre kalmanın
peki ya sağlığım? Tatil
kış formunuza dikkat ettiğiniz mayolarınızı
neden olduğu, daha çok çocuklarda görülen
yapayım derken çocuğumun giyebilirsiniz!
bir yaz hastalığı olan güneş çarpması,
düzeni bozulur mu? Siz de
vücudun kontrol edilemeyen bir şekilde
Ama
ne
yazık
ki
yazın
gelişi
her
zaman
güzel
aşırı ısınması olarak tanımlanıyor. Başlıca
bu soruları soranlardan
şeylere neden olmuyor. Özlediğiniz sıcak
belirtileri ise şiddetli baş ağrısı, bulantı,
mısınız? Bu yazımız
havaların insan sağlığı üzerinde oldukça
kusma ve yüksek ateş. Güneş çarpması
olumsuz
etkileri
var.
Vücudumuzu
sıcakların
halinde hastanın serin bir yere götürülmesi,
eğlence, sağlık ve güncel
neden olduğu bu olumsuz etkilerden koruvücudu sıkan giysilerin çıkarılması, başına
hayatı aynı tatilde
mak için sağlığımıza oldukça dikkat etmebuz torbası konulması öneriliyor. Ateş çok
bekleyene ilaç gibi gelecek! miz gerekiyor…
yüksekse vücudun ıslak bir bez ile sarılması,
16 edaktüel mayıs•haziran 2015
hastanın ferah, serin bir yerde tutulması ve
hastaneye götürülmesi gerek. Aksi halde
güneş çarpması ölümcül sonuçlara neden
olabiliyor. Bu nedenle yoğun sıcaklarda,
özellikle öğle saatlerinde 11.00-16.00 arası
güneşle aranıza bir mesafe koymaya özen
göstermenizi, bol sıvı tüketmenizi ve ağır
gıdalar yerine hafif yaz yemeklerini tercih
etmenizi öneriyoruz.
Gözlere dikkat!
Yaz mevsiminin gelmesiyle öncelikle göz
enfeksiyonlarında artış gözleniyor. Bu tip
rahatsızlıkların kuru, sıcak, tozlu, polenli
havalardan veya havuz, termal gibi ortak
kullanıma açık alanlardan bulaştığının altını
çizen uzmanlar, göz alerjilerindeki başlıca
reaksiyonların gözlerde kızarıklık,
çapaklanma ve kaşıntı olduğunu belirtiyor.
Önlem almak için kuru, tozlu, polenli
ortamlardan uzak durmak ve serinlemek
için girilen havuzlarda hijyene dikkat etmek
gerekiyor. Buna ek olarak gözlerin ellerle
ovalanması, alerjik durumun yanında başka
enfeksiyonların eklenmesine de sebep
açıyor. Güneş gözlüğü takmak, şapka
kullanmak, gözü zararlı ışınlardan koruyor.
Ama tabii ki rahatsızlığın ilerlemesi
durumunda uzman bir hekime
başvurulması erken teşhis için önemli.
Sindirim sistemi enfeksiyonları
Yaz aylarında sıcaklar nedeniyle kışa göre
daha fazla su tüketiyoruz ama gözden kaçırdığımız bir nokta var: Aşırı sıcak nedeniyle
baraj sularında oluşan bakteriler. Mikroplu
suların içilmesi ya da bu sularla yıkanmış
sebzelerin meyvelerin tüketilme ihtimali
çok fazla. E.Coli, Cryptosporidium, Giardia,
Salmonella ve Shigella gibi yaz aylarında en
çok karşılaşılan mikroorganizmalar yazın
kavurucu sıcağının da etkisiyle hızla yayılıyor, sindirim sistemini zehirliyor ve insan
sağlığını tehlikeye atıyor.
Bulantı, kusma ve ishal belirtileriyle ortaya
çıkan enfeksiyonlardan korunmak için yiyecek ve içeceklerin hazırlanmasında hijyene
çok dikkat etmenizi, ellerinizi sık sık yıkamanızı, riskli gıda tüketimini en aza indirilmenizi tavsiye ediyoruz.
2015 mayıs•haziran edaktüel 17
edaktüel yaza hazırlık
Sıcaklık ve baş ağrıları
Günübirlik tatil planları
Bu yaz işinizin sizi esir almasına izin vermeyin!
Hava sıcaklığının artmasıyla baş ağrısı
şikâyetlerinin artışı doğru orantıyla ilerliyor.
Baş ağrısı yüksek hava ısısı ve düşük hava
basıncı ile başlayabilir. Sıcak havalarda baş
ağrısından korunmak için ne mi yapmalıyız?
Öncelikle sıcaklığın artmasının ağrıya
neden olup olmadığının saptanması gerekiyor. Eğer ağrıya sıcaklık neden oluyorsa ani
sıcaklık artışına karşı önlem almak fazlasıyla
önem arz ediyor. Bu durumda doğrudan
maruz kalmayacağınız şekilde klimalı
ortamlarda bulunmanızı, sokağa çıkıldığında güneşin etkisini azaltacak şapkalar ve
gözlükler takmanızı, açık renk terletmeyen
ve bol giysiler seçmenizi ve en önemlisi de
yeterli sıvı almaya özen göstermenizi öneriyoruz.
Yaz mevsimi bazılarımız için tatil manasına gelemiyor ne yazık ki. Diyelim ki yazın
büyük bir kısmını çalışarak geçiriyorsunuz ya da siz yazın çalışanlardansınız. Olsun! Bu,
kısa zamanlı tatil planları yapmanıza engel değil.
Hobilerinize yönelin
Yoğun bir çalışma temposunda bile olsanız sevdiğiniz şeylere zaman ayırmayı
ihmal etmemelisiniz. Tüm hafta çok
çalıştınız ve yorgunsunuz. Fakat sevdiklerinizle deniz kenarında bir sabah kahvaltısı, günün ilk ışıklarında bir bisiklet turu
ya da fotoğraf makinanızla güzel bir
doğa yürüyüşü yapabilirsiniz.
Sosyal aktivitelere zaman ayırın
İş yaşantınız arkadaşlarınızla zaman
geçirmenize engel oluyorsa küçük bir
tatili arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz.
Birlikte küçük bir sahil kasabasına balık
tutmaya gidebilir, hazırladığınız atıştırmalıklarınızı alıp pikniğe çıkabilirsiniz.
İçinizdeki canlılığı koruyun!
Paintball turnuvası düzenlemek, arabayı
en yakın deniz manzarasına sürüp uçurtma uçurmak, kamp ateşinin etrafında en
sevdiğiniz müziklerle sohbet etmek için
fazla geç kalmış olduğunuzu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. İçinizdeki genç
ruhun bir günlük sizi ele geçirmesine izin
verin!
18 edaktüel mayıs•haziran 2015
Tatilin parlayan güneşi siz olun!
Bütün bir sene soğuk havalarda günün
ilk ışıklarıyla işe koşturup trafikte saatlerinizi harcadınız. Özlediğiniz yaz sıcaklarının gelmesiyle kendinizi tatille ödüllendirmeye karar verdiniz. Peki, ya bavulunuz? Tatile hazırlanırken yanımda ne
götürmeliyim telaşıyla dolabının içinde
kaybolanlardansanız işte sizin için bir kaç
pratik tüyo!
n Küçük bir liste yapın!
Planlı olmanın her zaman faydası vardır.
Gözlerinizi kapatıp tatilinizin hayalini
kurun ve size nelerin lazım olabileceğini
gözünüzde canlandırın. Şimdi bunu
kâğıda dökebilirsiniz!
n Güneşin modaya yansıması
Tabii ki her sene olduğu gibi bu sene de
yaz heyecanı sadece insan ruhunu değil,
modanın ruhunu da canlandırıyor.
Bavulunuzu hazırlarken neon renkleri de
aklınızda bulundurmanızı tavsiye ederken
sade renklerin her zaman kurtarıcı olduğunu hatırlatalım. Yazın kavurucu sıcağında açık renk giysileriniz anı kurtaracak; unisex sandaletler, aksesuarlar ise
tarzınızı ortaya koyacak.
Yüksek tansiyonu
küçümsemeyin!
Kavuran yaz sıcakları ne yazık ki yüksek
tansiyon hastalarını olumsuz etkiliyor.
Araştırmalar yüksek tansiyonun herhangi
bir neden olmaksızın, genellikle genetik
faktörlere bağlı olarak ortaya çıktığını
gösteriyor. İstisnai oranda da bir takım
hastalıklara bağlı olarak yüksek tansiyon
görüldüğü belirtiliyor. Bunlar arasında bazı
hormonel hastalıklar, böbrek ve kalp
rahatsızlıkları ve şeker hastalığı bulunuyor.
Damarların esnekliğini kaybetmesi, aşırı
kilo, kan-yağ metabolizmasındaki
bozukluklar, kan yağlarındaki yükseklik ve
şeker toleransında azalma (şeker hastalığı)
hipertansiyona neden olan diğer
rahatsızlıklar arasında. Tabii ki uzmanlar
hipertansiyonun sadece yaz aylarında değil,
her zaman kontrol altında tutulup dikkat
edilmesi gereken bir rahatsızlık olduğunu
belirtmeden geçmiyor.
edaktüel yaza hazırlık
Sıcakların kalbinizi
yoklamasına izin vermeyin!
Sıcak havaların kalp rahatsızlıklarını tetiklediğini hepimiz biliyoruz… Peki, kalbimizi
bu olumsuz etkilerden nasıl koruruz?
Öncelikle yapmamız gereken şeylerin çok
basit olduğunu söyleyelim…
Güneş altında çok fazla efor sarfetmemeli,
güneşe doğrudan maruz kalmamalısınız.
Serin ortamlarda bulunmaya özellikle özen
göstermelisiniz. Ama tabii ki bununla bitmiyor. En önemlisi de, kalbe giden damarların
sağlığını bozmamak açısından beslenme
düzeninize dikkat etmelisiniz. Tüm bunların
yanında su tüketiminizi optimum düzeyde
tutmayı da unutmazsanız, kalbiniz yaza
yenik düşmeyecektir!
Sıcaklardan kendimizi
koruyabiliyoruz. Peki, ya
çocuklarımız?
Çocuğunuzun susuz kaldığını
nasıl anlarsınız?
n
n
n
n
n
n
n
n
İştah kaybı,
Yoğun uyku hali,
Huzursuz ve ağlıyorsa,
Cilt kuruluğu,
Ağızda kuruluk hissi,
Vücut ısısının artması,
İdrar azlığı,
Kusma ve ishal varsa,
Bebeğiniz, çocuğunuz yeterli su
tüketmemiş olabilir.
Çocuğunuzun susuz kalmasını nasıl engelleyebilirsiniz? Eğer emzirme döneminiz
henüz sonlanmadıysa daha çok emzirip
kendi su tüketiminizi arttırın.
Çocuğunuz mama ile besleniyorsa, her
biberon sonrası su içirmeyi ihmal etmeyin.
Nezle, soğuk algınlığı gibi basit rahatsızlıklar
bile yaz mevsiminde vücudun direncini
azaltıp susuzluğa sebebiyet verebilir.
Bu nedenle çocuğunuzda sıvı tüketiminin
alışkanlık haline gelmesini sağlayın.
Sıcak havalarda dışarı çıkarken
nelere dikkat edilmeli?
Yüksek koruyuculuğu olan güneş kremleri
kullanmayı ihmal etmeyin.
Çocuğunuzu giydirirken ince, açık tonlarda
giysiler ve şapka tercih edin. Gölgede ve
serin kalmaya çalışın. Yanınızda bol sıvı
bulundurmayı unutmayın.
Yaz bahçesi yapmak ister misiniz?
Bu yaz kendinize keyifli bir bahçe
yapmaya ne dersiniz? Hem yazlıklarda hem de balkonlarda sıcak geçecek
yaz günlerine bir nebze serinlik üretecek köşeler yaratabilirsiniz.
Bir arka bahçe, küçük bir teras ya da
balkonlarda basit ama bol çiçekli bir
bahçe yapıyoruz.
Çuvalların içinde, ahşap saksılarda ya
da balkon duvarlarını kullanarak
yapacağımız askı sistemleri ile her
alanı kullanarak bitki yetiştirmenin
keyfini sürüyoruz. Kompost yöntemiyle evsel atıklardan verimli toprak
üretimini öğreniyor, mutfağın organik atıklarını değerlendiriyoruz.
Daha az evsel atık çevreyi korumak
daha az çöp alanı demek. Organik
çöplerimizi çok kaliteli gübre haline
getirebiliriz. Her türlü meyve, sebze
artık ve kabukları, yumurta kabukları, çay yaprakları, kesilmiş çimenler,
kurumuş yapraklar ve bitkilerden
kompost gübre yapabilirsiniz.
Evinizin balkonunda sebze yetiştirmeye ne dersiniz?
Fideleri hazırlayın, bu yaz balkonda
veya küçük sebze bahçelerinde kendi
sebzelerinizi yetiştiriyorsunuz.
20 edaktüel mayıs•haziran 2015
Domatesler, sivri biberler en kolayları. Dallarından fasulye, kabak, patlıcan toplamanın keyfi bir başka olur.
Bahçenin bir köşesinden çıkan ve
uzayıp giden bir yaprakların ucunda
birgün göreceğiniz küçücük bir karpuzun size vereceği neşeyi tahmin
edebiliyor musunuz? İrileştiğinde
kesmeye bile kıyamazsınız belki…
edaktüel yaza hazırlık
FİT BİR YAZ
İÇİN 7 FORMÜL
Yaza sayılı günler kala kıştan
kalan fazla kilolarınıza veda
etmek istiyorsanız harekete geçmenizin zamanı geldi. Bu yaz
planlarınız arasında daha sağlıklı
ve daha fit olmak varsa
Diyetisyen Derya Zünbülcan’ın
sizler için 7 temel önerisi var!
n Çevrenize değil kendi içinize kulak verin. Zayıflamaya
karar verdiği zaman çoğu kişinin aklında tek bir soru vardır.
Acaba hedef kiloma ulaşabilecek miyim? Kilo vermeye karar
verme sürecinde çoğu zaman
çevreden gelen uyarı ve baskılar
motivasyon kırıcı olabilir. Bu
nedenle çevreden gelen seslere
değil kendi içinize ve birlikte
çalıştığınız uzmanınıza kulak
verin. Unutmayın karar vererek
%50’sini başardınız. Geri kalan
%50 bunun uygulamaya geçirilmesidir.
n Fonksiyonel çorbalardan
faydalanın. Çorba, doygunluğu
arttıran, günlük sıvı ihtiyacı için
destek veren, sindirimi rahatlatan az kalorili bir besindir. Az
yağlı ve ev yapımı olduğu sürece
1 kâse çorbayı 1 dilim ekmek
olarak kabul ederek diyetinizi
bozmadan çorba tüketebilirsiniz.
22 edaktüel mayıs•haziran 2015
n Salatadan vazgeçmeyin.
Yeşil yapraklı sebzeler metabolizmamız için önemli vitamin ve
mineraller içerir. Yaza fit bir
beden ile giriş yapmak istiyorum diyorsanız sofranızdan
salata eksik olmasın.
n Ara öğünler önemli: Kilo
verme sürecinde en önemli
noktalardan bir tanesi ara öğün
tüketilmesidir. Ara öğün, metabolizmanın çalışmasını sağlar,
kan şekerini dengeleyerek halsizlik ve yorgunluğu önler. Ara
öğün tüketiminden istenen
sonucun alınabilmesi için
önemli olan bedeninize ve yaşamınıza uygun düzenlenmiş
olmasıdır.
n Su tüketimine dikkat edin.
İnsan bedeninin %55-65’i sudur.
Vücut ısının kontrol edilmesi ve
Diyetisyen
Derya Zünbülcan
yavaşlayan metabolizmanın
canlanabilmesi için suya ihtiyacımız vardır.
Yetersiz sıvı alımı sıvı elektrolit
dengesizlikleri, bayılma hissi,
deri esnekliğinde azalma, mide
bulantısı, baş dönmesi gibi
çeşitli sağlık sorunlarına neden
olur. Yavaşlayan metabolizmanızı canlandırmak, bu dönemi
kilo almadan atlatmak istiyorsanız su tüketiminizi arttırmalısınız. Günde 8-12 bardak su
tüketmeye özen gösterin. Suyun
tadı hoşunuza gitmiyorsa lezzet-
li alternatifler geliştirin. Şekersiz
bitki çaylarından faydalanın.
Limon, elma, armut dilimleri ile
az miktarda dal tarçın, zencefil
eklediğiniz bitki çaylarını hem
sıvı tüketiminizi hem de yaza
sayılı günler kala kilo vermenizi
kolaylaştırmak için kullanabilirsiniz.
n Uyku düzeni de önemli.
Sağlıklı uyku gününüzün sağlıklı
geçmesini sağlar. Yapılan son
çalışmalarda eksik uyuyanların
kilo alımına yatkın olduğu
bulunmuştur. Kilo kontrolü sağlamak için uykunuzu iyi hale
getirmeye başlamalısınız.
İyi uyku için altın besinler: Ballı
yasemin çayı, ılık süt, papatya
çayı, kuru vişne, keten tohumu,
muz, badem, ceviz
İyi Uyumaya engel besinler:
Aşırı yağlı ve proteinli besinler,
kan şeker dengesini bozabilecek
besinler, alkol, çay, kahve, sigara
n En önemlisi: Mutlu olun.
Kilo vermenin en önemli yolu
mutlu olmaktan geçer. Kilo vermek için önce bedeninizi mutlu
etmelisiniz. Ben danışanlarıma
vücudun kilo verme mantığını
anlatırken vücutlarını arkadaşları gibi düşünmelerini söylerim.
Evet, vücudumuz arkadaşımız
gibidir. Ve biz ona iyi davranır,
onu mutlu edersek o da bize iyi
davranıp istediğimiz kilo verme
işleminde bize yardımcı olur.
Bedeninizi mutlu etmek için
sağlıklı beslenmeyi yaşam tarzı
olarak görün, uyku düzeninize
dikkat edin, hareketli olun,
bağırsaklarınıza iyi bakın ve her
şeyden önemlisi mutlu olun.
yeni ürünler
Yaza hazırlık
sofranızdan
eksik olmaması
gerekenler
ÖDEM ATANLAR: Salatalık, Karpuz, Kavun,
Maydanoz, Mürver, Kereviz, Enginar, Ahududu,
Ananas, Kivi
BAĞIŞIKLIK ARTTIRANLAR: Kuru erik,
Greyfurt, Portakal, Sarımsak, Brokoli, Kereviz,
Domates, Kayısı, Frenk üzümü, Kivi
CANLANDIRANLAR: Limon, Mango, Kayısı,
Avokado, Çilek, Biber, İncir, Armut, Erik
SAĞLIKLI ARA ÖĞÜN ALTERNATİFLERİ:
• 1 kabuklu elma + 1 bardak yarım yağlı süt
• 3 tam ceviz + 3 kuru kayısı • 1 dilim peynir +
1 dilim ekmek, bol domates, salatalık • 1 fincan
yeşil çay + 2-3 grissini • 1 bardak ayran + ¼
simit • 1/2 avuç leblebi + 5 siyah üzüm
11,25 TL
Ecologica Koruyucu
Cilt Spreyi 100 ml
2’si bir arada. Koruma ve Yatıştırma. Ecologica cilt spreyi
tamamen doğal formülü ve muhteşem kokusu ile fark
yaratmak için geliştirildi. İçeriğinde yer alan doğal yağlar
sayesinde sivrisinekleri kaçırırken aktifler ile cildi
yatıştırıyor. Paraben, alkol, petrokimyevi maddeler ve
DEET içermeyen formülü sayesinde her yaş grubunda
rahatlıkla kullanılabileceğiniz cilt spreyi ile bu yıl
sivrisineklere geçit yok.
8,90 TL
Axe Black Deo
Daha fazla, daha çok,
en çok diyen dünyayı
sessizliğinle etkile.
Karmaşanın ortasında
gürültüden uzak
erkeğin kokusu.
n Kilo verdiren çorba
Malzeme: 1 kâse ısırganotu, 1 kase semizotu,
1 kase pırasa, 1 küçük patates, 2 diş sarımsak, 1
kuru kırmızı soğan, 1 havuç, 2 yk bulgur, 5-6
adet Brüksel lahanası, 1 yemek kaşığı zeytinyağı.
11,25 TL
Yapılışı: Tüm malzemeyi küçük parçalar halinde doğrayıp az miktarda su ile kaynatın. Elde
edilen karışım isteğe göre taneli de kalabilir,
blenderdan da geçirilebilir.
Ecologica el bakım kremi içerdiği termal
mineralli su ve doğal yağlar sayesinde
cildinizin ihtiyacı olan nemliliği kolayca
sağlıyor. Su bazlı formülü sayesinde yağlı
his bırakmadan hızlıca emiliyor, cildinizi
besliyor ve dengeliyor. Amino asit ve
nemlendirici kompleks ile güçlendirilmiş
formülü ile egzema ve ürtiker tedavisine
yardımcı olan kremin, yumuşak kokusu ve
ipeksi dokusundan vazgeçemeyeceksiniz.
n Metabolizma
hızlandıran salata
Malzeme: 1 kâse doğranmış ıspanak, 1 kase
doğranmış roka, 1 adet kırmızı pancar, 1/2 taze
avokado, 1/2 lime tipi limon suyu, 1 yemek
kaşığı zeytinyağı, 1 tatlı kaşığı pul biber, 1
yemek kaşığı elma sirkesi
Yapılışı: Salata malzemelerinden ıspanak ve
roka elle parçalanır, pancar ve avokadolar iri
kıyım doğranır. Tüm malzemenin karıştırılması
sonrasında zeytinyağı ve elma sirkesi eklenerek
üzerine pul biber serpilir.
Ecologica El Bakım
Kremi 75 ml
11,25 TL
Ecologica Ayak
Bakım Kremi 75 ml
Ecologica ayak bakım kremi içerdiği termal
mineralli su ve doğal yağlar sayesinde
ayaklarınızın ihtiyacı olan nemliliği kolayca
sağlıyor. Üre ve pantenol ile güçlendirilmiş
formülü ile diyabetik ayak tedavisine yardımcı
olan ürün onarıcı etkileriyle de ön planda. Su bazlı
formülü sayesinde yağlı his bırakmadan hızlıca
emilen ürünün kullanımı oldukça kolay. Çay ağacı
yağının ferahlatıcı etkisini hemen hissedeceksiniz.
2015 mayıs•haziran edaktüel 23
edaktüel yaza hazırlık
Bu yaz makyajınız
güneşin ışıltısını bile
geride bırakacak!
Sade bir şıklık için
nude ve toprak tonları…
Yaz tüm ışıltısıyla bizi kucaklarken, makyajınız da yazın tüm
ışıltısını kucaklayacak! Bu senenin trend makyajlarını ve makyaj önerilerini merak edenler
için son zamanların popüler
bloggerlarından Melodi
Elbirliler kendi güzellik sırlarını
bizimle paylaştı. İşte @
melodininmakyaji’ndan yazın
ışıltısını yüzünüze yansıtacak bir
kaç tüyo!
Ten makyajı ve aydınlık bir
cilt için;
Makyaj kusurları gizlemek değil,
güzellikleri ön plana çıkartmaktır düşüncesiyle 2015 yaz sezonunda hafif ama çarpıcı detaylar
bizleri bekliyor. Taze ve aydınlık
bir görünüm ön planda. Ten
makyajlarında ince yapılı, ıslak
görünümlü fondotenler kışın
olduğu gibi yazın da bizlerle
olacak. Yeni yeni alışmaya başladığımız makyaj bazları ise tabiki
yaz makyajlarının olmazsa
olmazları. Makyajın baş düşmanları sıcak hava ve neme
karşı en büyük yardımcımız
şüphesiz ki ten makyajı öncesi
uyguladığımız makyaj bazları.
Makyajımızın uzun süre tende
kalmasını hedefleyip,dağılma ve
akmayı önlüyor. Işıl ışıl sağlıkla
parlayan ve eşitlenmiş bir cilt
tonu için ilk adımımız bu şekilde!
Göz makyajı ve çarpıcı
bakışlar!
Göz makyajında ise kışın ağır
tonlarından soyunup pastel
24 edaktüel mayıs•haziran 2015
renkleri kucaklıyoruz bu yaz.
Pastel tonlar ve hatta sulu boya
efekti verilmiş soluk renkler ön
planda. Uçuk pembeler, bebe
maviler ve soğuk ama etkili lilalar göz makyajlarında geçiş tonu
olarak bize eşlik ediyolar. Fakat
en önemlisi kıvrık, dolgun ve
belirgin kirpikler! Göz makyajlarımızı bol ama özenli sürülmüş maskara ile tamamlıyoruz.
Söylemeden geçmeyelim yaz
sezonunda çoğu markanın
renkli maskara seçenekleri bizlerle olacak… Cesaretli kadınlar için fıstık yeşili ve çingene
pembesi rimeller raflarda yerini
almak üzere!
Olmazsa olmaz bronz ışıltı;
Bir nokta var ki yaz deyince aklımıza ilk gelenlerden! Altın
bronz görüntü bu yaz da sahnelerde. Elmacık kemikleri üzerine
uygulanacak şampanya tonlarında bir aydınlatıcı ister gece
isterseniz de gündüz tüm makyajların tamamlayıcısı. Açık
renk tenliler için ise altın ışıltı
barındıran bronzerlar hayat kurtarıyor…
Her ne kadar yazın canlı renkler
kullanmaya alışık olsak ta bu
sene yok gibi çıplak görünümlü
rujlar rol calıyor! Toprak tonları,
krem rengi dudaklar ön planda.
Her tene uygun nude ruj bulmak aslında çok kolay. Beyaz
tenliler daha pembe alt tonlu
renklere yönelirken, bugday ve
esmer tenliler kahverengi alt
tonlu nude rujları seçmeli…
Makyaj sabitleyici de neymiş?
Peki, makyajımızın kalıcılığı ve
özel gün makyajlarımız için
neler yapabiliriz? Çözüm burada! Yazın sıcağından akmaya
meyilli makyajlarımızı makyaj
sabitleyici spreylerle sabitliyo-
ruz! Tüm makyajı tamamladıktan sonra bir kaç fıs yüzümüze
sıkacağımız sabitleyici, hem
kalıcılığı arttırıyor hem de daha
doğal ve yüzle bütünleşmiş bir
sonuç elde etmemizi sağlıyor…
Son bir öneri!
Makyaj ne kadar hoşumuza
giden ve biz kadınların meraklı
olduğu bir konu olsa da, yaz
aylarında cildimizi havalandırmayı ve nefes almasına izin vermeyi unutmayalım… Bu
sebeple uzun ve yorucu yaz
gecelerinin ardından eve geldiğimizde uyumak en cazip seçenek olsa da makyajımızı silmeden uyumamaya özen göstermeliyiz… Sevgiler!
@melodininmakyaji
edaktüel söyleşi müzik
Nilüfer Açıkalın:
“Hiç bir zaman aynı patikalarda
dolaşmıyorum, istesem de olmuyor”
Oyuncu ve yazarlığının yanı sıra müzik kariyerine ilginç sahne
performansları ile başlayan Açıkalın, Lapa Lapa albümünde
yepyeni ve kendine has tınıları, ilgi çekici sözleri, içtenlikli
yorumları ile alternatif bir işin filizlendiği müjdesini veriyor.
Oyunculuk ve yazarlık alanında önemli
başarıları olan Açıkalın’ın, “Sokağın Sesi”
diye tanımladığı, aşkla, tutkuyla, isyanla,
mutlulukla yani kısaca hepimizin her gün
yaşadığı “başka başka” duygularla harmanlanan yeni albümü “Başka Şarkılar II: Lapa
Lapa” piyasaya çıktı.
Müzik yoluyla hayatı anlamayı ve anlamlandırmayı seçen biri mizahçı, diğeri oyuncu ve
yazar iki dostun çalışmalarından oluşan bu
albüm Nilüfer Açıkalın ve “Deli Cevat” tiplemesiyle efsaneleşen karikatürist Gökhan
Dabak ikilisinin müzik alanında uzun
zamandır sürdürdükleri birlikteliğin sonucu.
9 şarkıdan oluşan aykırı-alternatif bir albüm
olarak karşımıza çıkan “Lapa Lapa”, alt yapılara hâkim olan rock duruşu ve enstrüman26 edaktüel mayıs•haziran 2015
ların çalımıyla funk etkisi yaratıyor.
Rahatlığı, şarkıları söylerken takındığı doğal
tavır ve sıra dışı güzelliğiyle hafızalara kazınarak sahnede devleşen Açıkalın ile oyunculuk, müzik ve yazarlık üzerine konuştuk...
Oyunculuk, yazarlık derken müzik
geldi. Sanatın farklı dallarına hem
ilginiz hem yeteneğiniz var. Bu üç
alan birbirini nasıl besliyor?
Mimar Sinan Üniversitesi'nde oyunculuk
eğitimi almaya başlamadan önce yazarlık
serüvenim başlamıştı. İlk öykülerimi yazmaya başladığım andan itibaren ortaya çıkarmış olduğumu çok sonra fark ettim.
Oyunculuk eğitimi okuma alanlarımı genişletti ve beni çok etkin ve etkili bir şekilde
yoğurdu; sıra pişmeye gelmişti ki o evre hala
sürüyor. Müzik zaten eğitimim içinde var
olan bir başka eğitim. Bu üç alan ve hatta
geri kalan tüm sanat dalları birbirinden beslenerek hayatta bir bakış ve bir duruş geliştirmeme yardım etti. Oyuncu olmasaydım
böyle iyi yazamazdım, yazamasaydım sahnede böyle sağlam duramazdım sanırım.
Farklı alanlardaki bu yeteneği hayal
gücünün zenginliği, zihinsel konsantrasyon, kendini ifade etme, hangi kavramlarla açıklamak gerek?
Hayal gücü, konsantrasyon, ifade zenginliği
ve tüm bunların yanı sıra disiplin, azim ve
inanç. Eğer bütün bunlar bir arada olmazsa
olmuyor. Her zaman hepsini bir araya toplamak da mümkün olmuyor ama toplandıkları zamanı iyi kullanmak gerek.
2015 mayıs•haziran edaktüel 27
edaktüel söyleşi müzik
Müzik nasıl başladı? Lapa Lapa albümüne giden süreç nasıl ilerledi?
Gökhan Dabak iyi bir mizah adamı ve karikatürist olmasının yanı sıra yirmi yıllık can
arkadaşımdır. Gökhan 2000 yılında Reçel
adlı albümünü çıkardıktan sonra sahne
üstünde değil sahne arkasında işin mutfağında olmayı tercih etti. Şarkıları o kadar
enteresan ve özeldi ki benim jenerasyonumun yeraltı sanatı ile ilgilenen ve bizzat içinde olan kişileri tarafından tarihimize yazılmıştı bile. Nitekim Gökhan'a Anadolu
Punk'ın babası dendi. Gökhan benim şan
eğitimimi bildiği ve ses rengimi sesimin
değişebilme potansiyelini fark ettiği için şarkılarını benim söylememi istedi. Ben de onu
kırmayarak stüdyoya girdim aynı gün hem
Reçel'i, hem de benim sözlerini yazdığım ve
Gökhan'ın bestelediği Antik adlı parçamızı
kaydederek bu tamamen doğaçlama yolculuğa farkında bile olmadan beraberce çıktık.
Sonrasında yine Gökhan Dabak ile
söylüyorsunuz…
Yıllar içinde Gökhan Dabak'la birlikte yazmaya ve söylemeye başladık. Yaklaşık kırk
tane şarkımız olmuştu. Bu şarkıların her biri
kendine özel dokusu olan son derece çarpıcı
işlerdi. Gökhan da ben de yaratım aşamasında iyiyiz ama iş sunum noktasına geldiğinde
tıkanıyoruz.
Bundan birkaç yıl önce projeye biraz dışarıdan bakmak ve dinlendirmek maksadıyla
durdurduk. Bu arada Ütopya Müzik'ten
Ayhan Orhuntaş şarkılarımızı sevdi ve şarkılarımızın mutlaka dinleyiciye ulaşması
gerektiğini söyledi. Biz de öyle düşünüyorduk elbette ve doğru kişiyi en sonunda bulmuştuk. Ayhan Orhuntaş Ütopya Müzik
bünyesinde ilk albümümüzü Gökhan'la
yaptığımız hücum kayıtlardan dokuz şarkıyı
seçerek yayınladı. Hemen ardından, gitarda
Ayhan Orhuntaş, bas Levent Canen, davulda Fırat Özyavuz ve gitarda Erdem Şengil
olmak üzere bir grup oluşturarak sahne gösterimizi hazırladık.
Sahnede şarkıların seyirciyle buluşması çok
çarpıcı bir sonuç verdi. Ayhan Orhuntaş
ikinci albümü stüdyoda canlı kaydetmeye
karar verince ikinci dokuz şarkımız ilk
albümden bambaşka bir tınıyla oluştu.
Şimdi bunun şaşkınlığını ve heyecanını yaşıyoruz, mutluyuz.
28 edaktüel mayıs•haziran 2015
Başka Şarkılar, "Anadolu Punk"tı.
Lapa Lapa'yı nasıl tanımlıyorsunuz?
Gökhan Dabak dolayısıyla müziğimize
Anadolu Punk dedik. Anadolu'nun damarlarımızda dolaşan etkisi ve Punk'ın yaptığımız işin şeklinden yaşam biçimimize kısaca
fikre çok uygun düştüğü bir gerçek.
Sahnede Funk ve Rock ile elele verip özgün
bir biçim alıyor müziğimiz.
Oyunculuk devam ediyor değil mi?
Yeni projeler var mı bu alanda?
Oyunculuk eğitimini gördüğüm mesleğim.
Elbette devam ediyor. Daha yeni son oynadığım film "Çekmeceler" ile Almanya'da
Nürmberg Film Festivalinden En İyi Film ve
En iyi Kadın Oyuncu ödülleriyle döndük.
Temsil ettiğim sesler
herkesi kapsıyor..
Patikalar çok yönlü ana
yollara açılıyor, bazen
de uçurum kıyılarına
ama hiç bir zaman aynı
yerlerde dolaşmıyorum
istesem de olmuyor.
“Şarkıcı değil, sahne sanatçısıyım”
diyorsunuz. Lapa Lapa konserleri bu
anlamda bir sahne performansına mı
dönüşüyor?
Sahneye çıkıp şarkıları seyirciye sunduğumuz ilk gösterimizde orkestra arkadaşlarım
da seyirci kadar şaşırdılar ve sonrasında
Ayhan Orhuntaş bu gösterileri sürdürmemiz gerektiğine karar verdi. Böylece başladı
bu macera ve devam ediyor.
Yazmayı sürdürüyor musunuz?
Öykülerden sonra roman geldi, başka
bir alan açıldı…
Dokuz öykü kitabımın ardından ilk romanım Karanlıkta Çok Güzelim yayınlandı.
Romanımı üç yıl gibi bir sürede yazdım. Bu
sürecin öykülerde olduğundan farklı bir işleyişi vardı ve geri dönüp okumalar sırasında
arada kalan zamanlarda kısa öykü notlarımı
alıyordum. Şimdi bu öykülerin ikinci yazımları üzerinde çalışıyorum. Ne zaman bir
kitap daha oluşur bunu henüz bilemem
zaman gösterecek.
Kitaplarınızın ana izleğini nasıl açıklarsınız? Hangi karakterlere, hangi
hayatlara yer veriyorsunuz daha çok.
Ve müzik aynı patikada mı dolanıyor?
Sokak ve isyan öğeleri, öfke ve intikam patlamaları, şiirsel baladlar ve eğlence endüstrisindeki hırsa karşı duruş, mizah, kurgu,
değersiz ve hasta olarak algılanan biçimlere
sahip çıkma eğilimi, zırva, serseri çürük,
rahatsız olmaktan rahatsız olmamanın verdiği başkaldırı ile geçen bir yaşamın yansımaları bu öyküler, bu şarkılar.
Temsil ettiğim sesler herkesi kapsıyor ve
ilgilendiriyor. Patikalar çok yönlü ana yollara
açılıyor, bazen de uçurum kıyılarına ama hiç
bir zaman aynı patikalarda dolaşmıyorum
istesem de olmuyor.
Hayatla ilgili bakışımı hayatla ilgili algımı bu
eksenin merkezine koyuyorum.
yeni
ürünler
edaktüel dosya
29,95 TL
Ecologica Gebelik
Çatlak Kremi 100 ml
22,50 TL
Ecologica Gebelik
Çatlak Yağı 50 ml
Her iki ürün de gebelik çatlaklarına karşı geliştirilmiş, aktifler ile güçlendirilmiş
doğal formülleri sayesinde güvenli ve etkin birer çözüm olarak öne çıkıyorlar.
Onarım, koruma ve nemlendirmenin bir arada olduğu ürünlerin birlikte kullanılması
etkiyi artırıyor. İçeriğinde çatlaklara karşı etkileri bilinen karite, sarı kantaron, jojoba
ve kakao’nun eklendiği gözden kaçmıyor. Krem’in termal mineralli su kullanılarak
üretilmesi etkinliğe ek bir katkı sağlıyor. Her iki ürün de güvenle kullanabilmeniz için
paraben, parfüm, parafin ve petrokimyevi maddeler kullanılmadan geliştirildi.
43,25 TL
5 TL
Edak Lineco
Vazelin Rose
100 Gr Pembe, Gül Kokulu
Cildin ihtiyaç duyduğu nemi
kazandırır. Çatlamış el, dirsek ve
topukların yumuşamasını sağlar.
Lansinoh Biberon
2 x 240 ml
Natural Wave biberon emziğinin var
olan emzirme düzeninizi sürdürmeye
yardımcı olduğu klinik olarak
kanıtlanmıştır. Emzirmeden biberona ve
biberondan emzirmeye kolay geçişe
destek olur. Natural Wave peristaltik
biberon emziği bebeklerin doğal emiş
hareketlerini destekler. Kalın dokulu
tabanı kolay kavrama ve etkin emişi
destekler. AVSTM (Hava giriş sistemi)
kolik sancısının potansiyel sebebini hava
yutmayı azaltır. BPA ve BPS içermez.
19,15 TL
Splat Bebek
Diş Macunu 0-4 Yaş Elma
Splat junior 1-4 yaş arası hassas diş minesi
bakımı için özel olarak tasarlanmıştır. Aloe
vera organik jeli dişler çıktığında diş etlerinin
rahatlamasını sağlar. Aktif kalsiyum diş
minesinin güçlenmesine yardımcı olur.
İnovatif Luctatol, patentli sistem %96'ya
kadar plak bakterilerin oluşmasını engeller.
Yapay tatlandırıcılar içermemektedir. Ksilitol
ve meyan kökü özü ise tat vermesi için
kullanılmıştır. Yumuşak silikon fırçası ile
birlikte satılmaktadır.
8,50 TL
4 TL
Edak Lineco Gliserin
20 Ml
El ve vücut bakımında nemlendirici
olarak kullanılabilir. Haricen kullanılır.
Oda sıcaklığında kapalı , ışıktan
koruyarak serin yerde saklayınız.
30 edaktüel mayıs•haziran 2015
Ressdrops Pastil
Karadut
Nezle, grip, öksürük ve üst
solunum yolu enfeksiyonlarında
boğaz ağrısı,ses kısıklığı ve nefes
almanın zorlaştığı durumların
semptomatik tedavisinde
kullanılır.
edaktüel gündem
Arı, böcek ve sinek
ısırıklarında ilk yardım
Yaz mevsimi yaklaşıyor. Sıcaklar
arttıkça daha ince ve açık kıyafetler giyer, doğa da daha fazla
zaman geçiririz. Yaz dönemi
tam da sinek ve böcek zamanıdır. Gezindiğimiz her yerde
bunlara rastlamamız olağandır.
Çoğu zaman ilaçlamalarla kurtulmaya çalışsak da, ilaçların
sadece sinek ve böceklere değil,
doğadaki bütün canlılara zarar
verdiğini unutmayalım. Hatta
bu ilaçlar gıda ve hava yoluyla
yine bize dönüp sağlığımıza
zarar verecektir.
hormonu histamine vücudumuzun tepkisidir. Kimimiz bu
hormona hafif, kimimizde aşırı
reaksiyon gösterirken, bazılarımız ise hiç etkilenmez. Bu bölgeyi kaşımak bölgeyi tahriş eder
ve iltihaplanmaya sebep olur.
Peki, sinekleri kendimizden
uzak tutmanın doğal yolları
nelerdir?
Bizi kuluçka döneminde beslenmek isteyen dişi sinekler ısırır.
İğneleriyle deriye önce kanın
pıhtılaşmasını engelleyen uyuşturucu bir sıvı enjekte ederler.
Böylelikle sineğin ısırdığını ilk
anda hissetmeyiz ve kanı emme
işlemini haberimiz olmadan
• Açık renkli giysiler, sinekleri
koyu renklerden daha az çeker
• Sineklerin yoğun olduğu yerlerde kolları ve bacakları kapatan ince giysiler giymek de
fayda var.
• Karanfil ve lavanta yağı sineklerin size yaklaşmasını engeller.
Yüzünüze kollarınıza ve bacaklarınıza sürebilirsiniz. 500 ml.
Zeytinyağına 5 damla uçucu
karanfil (ya da lavanta) yağı
gerçekleştirir. Isırıldığımızı fark
ettiğimiz anda müdahale ettiğimiz de o çoktan uyuşturucuyu
sıvıyı ilk anda bırakmıştır. Ve
geriye kanı ememese de bir şişkinlik ve kızarıklık kalmıştır bile.
Şişkinlik ve kızarıklık, arkasından gelen kaşınma durumu,
sineğin bizde bıraktığı doku
damlatarak hazırlayabilirsiniz.
• Alkol kokusu da böcek ve
sinekleri kaçıran özelliktedir.
Fakat vücuda sürülmesi çok tercih edilmez.
• Itır otu kokusunu da sinek ve
böceklerin sevmediği gözlemlenmiştir, avucunuzda ezip sürebilirsiniz.
32 edaktüel mayıs•haziran 2015
• Eczacı Meltem Kortel •
Şimdi biraz da akrep, yılan ve
çıyan sokmalarında neler yapılacağına bakalım. Bunlar en tehlikeli yaralanmalardır. Sizin yapacağınız ilk yardım hiçbir işe
yaramayabilir ve tam teşekküllü
bir sağlık kurumuna başvurulmalıdır.
kuru soğan suyu, elma sirkesi ya
da taze sıkılmış limon asitli yapısından dolayı kullanılabilir, ağrıyı da hafifletir. Isırık bölgesinin
iyileşmesinde ve iz bırakmaması
için kantaron yağı uygulayabilirsiniz.
Küçük çocuklarda arı ve böcek
sokmaları kanda zehirlenmelere
neden olabilir. Sokulan bölge
kaşınma sonrasında şiştiyse
Örümcek sokmalarında kişi
kesinlikle hareket ettirilmez,
sokulan yer kalp seviyesinin aşağısında tespit edilir ve buz
kompres yapılır. Ağrı kesici verilerek hasta acilen hastaneye
ulaştırılır akrep sokmalarında
ise örümcek sokmasındaki ilk
yardım aynen uygulanır. Ancak
sokulan bölgenin hemen üstünden turnike uygulanmalıdır,
zehirin yayılmasını engeller. Kol
veya bacak turnike uygulandıktan sonra turnikenin takıldığı
yere kadar buzlu suyun içinde
tutulur.
çocuğu hemen bir hastaneye
götürmek gerekir. Böceğin soktuğu yere soğuk kompres uygulanmalı ya da bölge soğuk suya
tutulmalı. Arı veya eşekarısı soktuysa arının iğnesi dikkatli bir
şekilde çıkarılmalı. Sokulan bölgeyi rahatlatmak ve zehirin
yayılmasını engellemek için
Yaz mevsiminde en keyifli anımızda karşılaşabilecğimiz bu
olay dilerim bilgilerle çok korkutucu bir hal almadan geçer
gider. Alacağımız önlemler ve
uygulayacağımız ilk yardım tadımızı kaçırmaya engel olacaktır.
Hepinize keyifli ve böceksiz,
sineksiz bir yaz dilerim.
Arı ve böcek sokmalarında aşırı
şişme, nefes alamama, tansiyon
değişikliği, kalp ile ilgili semptomlarla karşılaşıldığında derhal
en yakın sağlık birimine gidilmelidir. Ağız ve boğaz bölgelerindeki sokmalarda hemen buz
uygulaması yapılmalı ve en
yakındaki sağlık merkezine
gidilmelidir.
edaktüel anne çocuk
Çocuklar yaz kampına gitmeli mi?
• Alkım Serin •
Çocuğunuzun güzel bir tatil
geçirmesini sağlamak sizin fazlasıyla için önemli fakat aynı
zamanda yaz tatilinin onu eğitiminden alıkoymasına gönlünüz
razı değil. Yaz tatilini çocuklarımız için en verimli hale nasıl
getirebileceğimizi Uzman
Psikolog Çağla Tuğba
Dortluoğlu’na sorduk.
Yaz tatili nasıl değerlendirilmeli?
Yaz tatili dinlenerek değerlendirilmeli. Ancak çocukların konuları tekrar etmesinde de fayda
var. Özellikle ilköğretim birinci
kademedeki çocukların tekrar
yapması, öğrenme güçlüğü olan
çocukların tekrar yapması
önemli. Sadece yatarak geçirilen
bir yaz tatili sonrası çocuk, okul
başladığında uyum sağlamakta
güçlük yaşayabilir. Bu dönemde
her yaştan çocuğun kitap okuması konusunda da aileler teşvik edici olmalıdır.
Tatilde çocuğu derslerden
soyutlamak mı gerekir?
Tatilde çocuğu derslerden
soyutlamak doğru değil. Okula
başlarken öğretmene yardımcı
olmak ve çocuğunuzun adaptasyon sorunu yaşamamasını
34 edaktüel mayıs•haziran 2015
istiyorsanız tatilde konu tekrarı
yaptırmak ve bol bol da kitap
okumalarını sağlamak oldukça
önemli.
Yaz okulları çocuklar için
faydalı mı?
Aslında bu isimde bir çelişki var
sanırım. “Yaz Okulu” diyoruz.
dahil olması ile birlikte yaz okulları da popüler hale geldi.
Önceden belli bir ekonomik
seviyenin üzerindeki aileler
çocuklarını yaz okuluna gönderirken şimdi belediyelerin
düzenlediği ücretsiz yaz okulları
sayesinde her kesimden aile bu
akıma uymaya başladı.
Yaz kampları çocukların sosyal ve
fiziksel gelişimleri açısından faydalı...
Sorumluluk bilincinin artması, özgüven
gelişimi ve yeteneklerinin keşfedilmesi
için de fırsatlar sunuyor.
İnsanların aklına “Yazın okul
mu olur?” cümlesi geliyor…
Özellikle ülkemizde özel okul
kavramının hayatımızın içine
Yaz okulu kavramı ilk olarak
ortaya çıktığında 7-12 yaş arası
çocukları daha çok hedef alıyor-
du. Daha sonra bu yaş aralığı
genişleyerek 7-18 oldu diye
düşünürken okulöncesi eğitim
veren kurumlar da yaz okulları
açmaya başladılar. Dolayısıyla 2
yaşından başlayarak çocuğunuzu yaz okuluna gönderme şansınız mevcut.
Ailelerin son dönemde bunu
trend olarak görmesinin nedeni
çocuklarına yetmediklerini
düşünmeleri ya da uzmanların
tavsiyeleri. Çalışan anne-babaların çocuklarına genellikle bakıcılar, babaanne/anneanneler
bakıyor. Apartmanlarda yaşayan
çocuklar için ailelere göre
sokaklar çok da güvenli olmadığından bilgisayar ve televizyona
emanet ediyorlar yaz tatili için
çocuklarını. Bu yüzden ailelerin
en iyi çözümleri yaz okulları
olmuş durumda.
Çocukların sosyalleşmesi, sosyal aktivitelerden faydalanması
için oldukça faydalı.
Çocukların birçoğu aslında ilk
defa sporla tanışmış oluyor.
Eğer çocuklarda dikkat eksikliği,
hiperaktivite gibi bozukluklarda
mevcut ise spora yönlendirilmesi ve enerjilerini bir şekilde
boşaltmaları gerekmekte.
-
-
alınması faydalı olacaktır.
-
-
faydalı olacaktır.
-
akrabaların yanına
göndermek doğru mu?
da anne-babayı çok fazla göre-
-
Ayrıca bazen akrabaların yanına
uygulanıyor. Bu durumda
-
2015 mayıs•haziran edaktüel 35
edaktüel sağlık
Yağ bezi kistleri
Yağ (bezi) kistleri veya
sebase kistler derinin sık
görülen kistleridir. Kist içi
sıvı veya jel kıvamlı
madde ihtiva edebilen
anormalliklerdir. Yağ bezi
kistleri çoğunlukla yüz,
boyun veya gövde üzerinde bulunur. Tamamen iyi
huylu kitlelerdir ve kanserle ilgisi yoktur. Bunlar
yavaş büyür. Ağrısızdırlar.
Ancak bir duyu sinirine
baskı yapar, enfekte olur
veya çok gergin olurlarsa
ağrı yapabilirler.
Nasıl olur?
Sebase kistler deride yüzeye yakın sebum denilen
yağı üreten sebase bezlerden yağ bezlerinden oluşur. Bu salgı bezi deriye
bir delikle açılır. Eğer bu
delik bir şekilde tıkanırsa
üretilen sebum bezin içinde birikmeye başlar ve
kiste neden olur. Bu kistler içinde peynir kıvamlı
sebum denen maddeyi
içerirler. Bu genellikle
derinin o bölgesinin travması sonucu oluşur.
Örneğin, bir çizik, cerrahi
yara, akne veya bir keratin
tıkaç sebase bezin ağzının
tıkanmasına yol açabilir.
Bu kistler bazen epidermal
kist olarak ta anılır ve deri
travması, kıl kökü şişmesi,
yüksek seviye tetosteron
hormonu veya bazı kalıtımsal sendromlar sonucu
gelişebilir.
Sebase kistler muayenede
kolayca anlaşılır. Deri
altında yüzeye yakın ele
gelen hareketli kistlerdir.
Nerede olur?
Sebase kistler genellikle
yüz, boyun veya gövde
derisinin altına mercimek
36 edaktüel mayıs•haziran 2015
kadar bir kitle şeklinde
başlar. Zaman içinde
büyür bir fındık veya
ceviz hacmine (3-4 cm)
ulaşabilir. Bazen kendi
kendine boşalabilir veya
hastanın uğraşması ile
boşalabilir. Fakat kist
duvarları alınmadığı sürece tekrarlayabilir. Kistler
genelde dokununca
yumuşaktır.
Kistlerin genellikle bulunduğu vücut bölgeleri şunlardır:
• saçlı deri
• yüz (en yaygın yer)
• boyun
• sırt
Kadında meme derisi
altında, erkekte skrotum
(testis) derisinde de görülebilir.
Sebase kistlerde şu özellikler varsa dikkatli olunmalı ve hemen tedavisi
yönüne gidilmelidir:
• Beş santimetreyi çapı
geçen kitle
• Çıkarıldıktan kısa süre
sonra tekrarlama
• Kistin kızarık- gergin,
hassas olarak infeksiyon
belirtileri göstermesi
(Sebase bezlerde bakteri
bulunduğu için enfeksiyon kolayca gelişebilir.
• Prof. Dr. Atay Atabey •
Estetia Estetik ve Plastik Cerrahi
Nasıl tanı konur?
Sebase kist genelde fizik
muayene ile anlaşılır. Eğer
farklı veya komplike bir
yapı görülürse aşağıdaki
tanı yöntemleri kullanılabilir:
• Bilgisayarlı tomografi
taramaları (Kistin boyutları-yerleşimi ve yapısı hakkında bilgi verir)
• Ultrasonografi: Kist içeriğini, konumunu ve yapısını belirleyebilir
• Patolojik inceleme:
Laboratuvarda incelenmek
üzere kistten küçük bir
miktar dokunun alınması
( biopsi) sayesinde kesin
tanı konabilir.
Tedavisi nedir?
Kisti boşaltarak (direne
ederek) söndürmek ve içeriğini boşaltmak mümkündür. Ancak bu yöntem
genelde kalıcı bir yöntem
olmaz ve kist tekrarlar. En
uygunu cerrahi olarak alarak bir kisti total olarak
(eksizyon) çıkarmaktır. Bu
tür kistleri olan hastalar
genelde kozmetik nedenlerle plastik cerrahiye başvururlar. Kistlerin çoğu
sağlık için zararlı olmadığından, ancak rahatsızlık
veren kistler için doktora
başvurulmaktadır.
Sebase kistler deri kanseri
değildir. Çok nadir hallerde kanserle karışabilirler
veya kansere yol açabilirler. Eğer bir hastada sebase kist varsa plastik cerraha aldırması en uygun yol
olacaktır.
Sebase kistleri
önlemek mümkün
müdür?
Sebase kistler kendiliğinden veya bir travma sonrası oluşabilen ve özellikle
yağlı derisi olanlarda
görülebilen bir patolojidir.
Deriyi temiz tutmak,
problemli ve yağlı derisi
olanlarda uygun yüz ve
vücut cilt bakımı, sık
banyo yapmak, deride
siyah noktalara (keratin
tıkaç) izin vermemek gibi
yöntemler derinin daha
sağlıklı olmasını sağlayarak kist oluşumunu önleyebilir.
edaktüel sağlık
GÜNEŞ VE CİLDİMİZ
nın zedelenmesi geçiş riskini
artırmaktadır.
• Dr. Hülya Çankaya Özden •
Dermatoloji Uzmanı
Özel Tınaztepe Hastanesi
Nihayet uzun ve soğuk geçen kış
mevsimi bitti. Baharla birlikte
güneş güzel yüzünü göstermeye
ülkemizi ısıtmaya başladı. Ama
gerçekten güzel yüzü mü tartışılır.
Güneş ışınları ultraviyole ışınlarını içerir. UVA düşük enerji
düzeyine sahiptir. Başlangıçta
tüm zararlı etkilerden
Ultraviyole B (UVB) i sorumlu
tutulmuşsa da son zamanlarda
UVA 'nın da daha düşük güçte
olmakla birlikte aynı zararlı etkilere sahip olduğu fark edilmiştir.
Camdan geçebilir.
UVB yüksek enerji içerir. Biyolojik olarak en aktif ve
potansiyel olarak zararlı ışın
türüdür. Yeryüzüne ulaşan ışınların % 0.3 – 0.5'ini içerir. Camdan
geçer. DNA hasarına yol açar.
UVC normalde dünyaya ulaşmaz. son yıllarda ozon tabakası38 edaktüel mayıs•haziran 2015
Güneş Vitamin D sentezinde
etmendir. Dolayısıyla kemik
gelişimi açısından önemlidir.
Yapay ve doğal güneş ışınları
sedef ve egzama gibi bazı hastalıların tedavisinde yer alır. Ayrıca
antimikrobiyal etkisi de vardır.
Güneş görmeyen ülkelerde yaşayan insanlarda depresyon riskinin de arttığı çalışmalarda gösterilmiştir
Bu faydalı etkiler kısa süreli
güneş maruziyeti ile gerçekleşir.
Fazla güneş maruziyeti ,UV'nin
deriye kısa ve uzun dönem etkilerinin oluşmasına neden olur.
bunlar;
n Güneş yanığı
n Bronzlaşma
n Bağışıklık sistemi
baskılanması
n Yaşlanma
n Kanser oluşumu
n DNA hasarıdır.
Bu etkilerin oluşması pek çok
etmene bağlıdır. Cilt tipi, güneşe
maruziyet başlama yaşı, coğrafik
Güneşten korunmayı her mevsim günlük
alışkanlık haline getirmeli ve özellikle
çocuklarımıza da öğretmeliyiz.
değişikler, temas sıklığı ve süresi
etkilidir. Cilt tipi tip 1(sarışınkırmızı saç renkli göz) ve Tip 6
(zenci) arasında değişir. Hiç
bronzlaşmayan yalnızca kızaran
tip 1 güneş hasar hasarına çok
duyarlıdır.
Çocuk yaşlardan başlayan ve
güneş yanığı şeklinde güneş
teması deri kanseri oluşumunda
en önemli etmenlerdir.
Güneşlenme ile Kozmetik açıdan deri yaşlanması, kırışıklık,
kollajen hasarı, çil ve leke oluşurken , başta malign melanom
(ben kanseri) olmak üzere diğer
deri kanserleri gibi çok daha
önemli sonuçlar doğurur.
Tedavide her zaman önemli olan
koruyucu hekimliktir. Güneş
koruyucular yalnızca mayıs-eylül
ayları arasında değil sürekli çantamızda yanımızda bulunmalıdır. Koruma faktörü 30 dan
yüksek, filtresi UVA- UVB ye
yönelik olmalıdır
Güneş koruyucunun etkisini
gösterebilmesi için güneşe çıkmadan 15-30 dk önce sürülmelidir. 3 saatte bir tekrarlanmalıdır.
Terleme, yıkanma, yüzme sonrasında yenilemek gerekir. Şapka,
gözlük kullanılmalı ancak
Şemsiye, branda, şapka altında
kalmanın güneşten korunmada
yeterli olmadığı bilinmelidir.
Çünkü güneş ışığı, kum, kar ve
sudan yansır.
Saat 11-16 arası dışarıda bulunmaktan kaçınılmalıdır.
Kızarma, su toplama, soyulmalara neden olacak yanıklara hiçbir
zaman yol açılmamalıdır
Güneşten korunmayı sadece
tatilde güneşlenirken değil, yaz
ve kış aylarında da günlük alışkanlık haline getirmeli ve özellikle çocuklarımıza da öğretmeliyiz. Sağlıklı beslenme gibi tüm
yaşam boyunca uygulanılacak
bir kural olarak hayatımıza yerleştirmeliyiz.
edaktüel yaşam
Hayatın
rutininden
dalarak
uzaklaşmak
• Deniz Çaba •
Aynur Sağlam, Afyonkarahisar Çay doğumlu.
Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden 2002
yılında mezun olmuş, Afyonkarahisar Çay’da
Yaşam Eczanesi’ni açmış, 12 yıldır da işinin başında. Sevinç Akar ise 1999 Ankara Üniversitesi
Eczacılık Fakültesi mezunu. 2000 yılından beri
Afyonkarahisar'ın Dinar ilçesinde Sevinç
Eczanesi’nde mesleğini yürütüyor. Her ikisi de
dalgıç ve bundan muazzam bir keyif duyuyorlar.
Zaman sonsuzmuş gibi…
Aynur Sağlam’ın dalgıçlığa başlama hikâyesi, su
altına duyduğu merakla ilgili. “Neden denemiyorum” sorusuyla üç yıl önce başlayan macera
bugün de devam ediyor: “İlk denediğimde açıkçası biraz tedirgin olmuştum. Dalış sayısı ve tecrübenin artmasıyla yerçekimsiz ortamın büyülü
dünyasında, zaman kavramını sonsuzmuş gibi
hissetmeye başladığımda hayatımın bir parçası
haline geldi. CMAS 2 yıldız eğitimini kısa bir süre
önce tamamladım.”
“Hayatımın en keyifli
tatilleri”
Sevinç Akar ise dalgıçlığa yaklaşık beş yıl önce,
hayatın rutininden sıkıldığı ve arayış içerisinde
olduğu bir süreçte başlamış. Önce tüplü dalışı
denemiş olan bir arkadaşının teşviki etkili olmuş;
bir grup arkadaşıyla deneme dalışı bile yapmadan
doğrudan CMAS 1 yıldız eğitimi alıp, 18 metreye
kadar dalmaya başlamış. “Sonrasında” diyor Akar:
“SSI'dan Advanced Adventurer eğitimi alarak
daha derine, yani 30 metreye kadar inmeye başladım. Bundan sonrası hayatımın en keyifli tatilleri
ve eğlenceli bir sürü seyahatle devam ediyor.”
40 edaktüel mayıs•haziran 2015
Afyon’da eczanesi
olan ve dalgıçlığa
başladıkları andan
itibaren hayata
başka bir anlam
yüklemeye başlamış
iki kadın Aynur
Sağlam ve Sevinç
Akar. Şimdi mavinin
derinliklerinde görsel
ve ruhsal bir
şölendeler…
2015 mayıs•haziran edaktüel
3
edaktüel yaşam
“Cesaretimi keşfettim”
Aynur Sağlam bugüne dek 50 kadar dalış
yapmış. Sevinç Akar ise 150 dalış yaptığını
söylüyor. Her ikisi için de dalmak, her şeyden önce rutinden çıkıp nefes aldıkları bir
alan. Sevinç Akar bu duyguyu şöyle açıklıyor: “Her insanın kendisini günlük sıkıntılardan uzaklaştıracak bir hobisi olması gerektiğini hatırladım öncelikle; çünkü yaşama
telaşı içinde ve meslek hayatımda ayakta
kalma kaygısını yaşarken kendimi unutmuştum. Lise ve üniversite yıllarındaki hobilerimin çoğunu bırakmıştım. Ayrıca ve bence
çok daha önemlisi cesaretimi keşfettim, dalış
sayesinde. 5 yıl içerisinde daha başka aktiviteleri yapmaya ya da en azından denemeye
başladım. Örneğin su altına amatörce fotoğraflar çekmeye başlayıp, bu konuda kendimi
geliştirmeye karar verdim.”
Kendi kendine kaldığın
bir dünya
Derinde olmak ve denizin içindeki canlı
yaşamı keşfetmek apayrı bir ruh hali yaratıyor elbette. Sevinç Akar, “Derin maviliğin
içinde olmak tarifsiz, çok güzel bir duygu”
derken, su altını şöyle tarif ediyor: “Kendi
kendine kaldığın, sadece kendi nefesini duyduğun ve görsel anlamda bambaşka bir
me engel olmuyor” diyor: “Aksine rutin
hayattan çıkıp eczane döndüğümde daha
çok enerjik hissediyor, bütün olumsuzlukları unutmuş dönüyorum. Kesinlikle herkesin
hobisi hatta hobileri olmalı; zamanım yok
bahanesi olmamalı.”
Sağlam, “Dalışı adrenalin, huzur, denge,
merak gibi aynı anda birçok duyguyu yaşa-
deneyim yaşadığın bir dünya. Kendine ait
bir düzeni var ve dalış sırasında biz oraya
seyirci olarak katılıyoruz. Dalış sayesinde
daha önce varlığını duymadığım, bilmediğim bir sürü canlıyı kendi ortamlarında
görerek öğrenme, fotoğraflayarak başkalarıyla da paylaşma hevesim her dalışta artıyor.”
dığınız yaklaşık 20-50 dakikalık bir seans
gibi düşünün” diyor: “Çıktığınızda hafiflemiş, dünyanın bütün stresinden arınmış hissediyorsunuz. Hasta yok muayene ücreti
yok, borç yok, kira yok, SGK yok, gürültü
yok. Saf çıkarsız, sessiz başka bir dünyaya
maviliğin içinde yüzüyorsunuz.”
Adrenalin, huzur, denge
“Köpekbalıklarıyla eşsiz
bir deneyim yaşadık”
Aynur Sağlam, aslında dalış, kayak ve tenis
gibi birçok sporla uğraşıyor. “Artık boş vaktim yok, hayatım da hayat dolu dolu geçiyor
ama bütün bunlar asla eczanemle ilgilenme42 edaktüel mayıs•haziran 2015
Dalmaya başladıktan sonra ilginç hikâyeler
de ortaya çıkıyor tabii. Denizin altı şaşırtıcı
ayrıntılarla gizli. Sevinç Akar, “Dalışın kendi-
si bence başlı başına şaşırtıcı bir olay” diyor:
“Doğa kanunlarına aykırı bir şekilde derinlere inmek, her seferinde bir macera ve dalış
sırasında gördüğümüz her canlı çeşidi ya da
dalışın çeşidi (duvar, reef, akıntı ya da batık
dalışı oluşu) o dalışı daha da renklendiren
faktörler.
Ancak bunca dalış arasında iki tanesi benim
için çok önemlidir. Her ikisini de
Maldivler'de Hint Okyanusu'nun derinliklerinde yaşadım. Birincisinde aynı dalış sırasında gördüğümüz dev mantarların üzerimizden süzülmeleri, renkli balık sürüleri,
kaplumbağa ve köpekbalığını yakından görmemiz. İkincisi de ise hemşire köpek balıkları, dev akyalar ve vatozlarla yaptığımız gece
dalışı. 30 dalgıç sualtında fenerlerimiz eşliğinde, şölen gibi ışıltılı, bizleri mest eden bir
dalış yaptık. Biz onlara zarar vermedikçe
onların bize dokunmayacaklarının bilincinde, çok yakından ve hatta köpekbalıklarına
dokunarak eşsiz bir deneyim yaşadık.”
Aynı güzelliklerden keyif
aldığınız bir sosyal çevre
Kızıldeniz, Maldivler,
Malta, Küba…
-
muzu düşünüyorum.”
söylüyor:
-
demek.”
-
-
korkularından ya da önyargılarından kurtusızlığı olmayan 14 yaşını doldurmuş, yüzme
-
-
-
tam teşekküllü kontrolden geçmek zorun-
-
2015 mayıs•haziran edaktüel 43
edaktüel sağlık
Tiroid: vucüdun yapı taşları dengesi!
Tiroid glandı boynun ön bölgesinde yer alan, şekil olarak kelebeği andıran, normalde 18-20
gram olan son derecede önemli
bir iç salgı bezidir. Bir kesme
şeker 5 gr olduğundan kabaca 5
kesme şeker büyüklüğündedir.
Vücudumuzun enerji üretimini
ve dengesini kontrol eder.
Tiroid hormonu çok yetersiz
olduğunda adeta yakıtı bitmiş,
makinaya döneriz. Tüm organlarımızın çalışması yavaşlar.
Tüm organlarımızı oluşturan
yapı taşları örneğin proteinlerin
ve diğer benzer moleküllerin
yapımı tiroid hormonu etkisiyle
artar. Bunun anlamı organlarımızın üst düzey işlevselliğini,
yaşlanan hücrelerinin yenilenmesini ve hasar durumunda
tamirinin sağlanmasında olumlu etkisidir.
Tiroid bezi hastalıklarına guvatr
diyoruz. Ancak guvatr genel bir
tabirdir; bu isim altında tiroid
bezinin onlarca hastalığı yer
almaktadır. Bunlar: Salgı bezinin
büyümesi, nodül oluşması, iltihapları, iyi huylu tümörleri veya
kanserleri, zehirli guvatr dediğimiz hipertiroidi ve hipotiroidi
dediğimiz yetersiz çalışmasıdır.
Guvatr tetkik ve tedavisi ağırlıklı
olarak endokrin ve metabolizma hastalıkları uzmanlarının
alanıdır. Endokrin ve metabolizma uzmanı bulunmadığı
durumda dahiliye uzmanı devreye girer. Bunlar ilk basamak
başvuru doktorlarıdır.
Cerrahlar operasyon endikasyonu konulmuşsa devreye girer.
44 edaktüel mayıs•haziran 2015
• Prof. Dr. Taylan Kabalak •
Vücudumuzun tiroid hormon
gereksinimi zaman içinde, dış ve
vücudumuzun iç çevre koşulları
ile değişkenlik gösterebilir. Bu
değişkenliği algılayan sensörün
olduğu yer beyinin orta-alt
bölümünde bulunur. Bu bölge,
değişen tiroid hormon ihtiyacına göre,beynin alt bölümünde
bulunan hipofiz bezini uyarır.
Hipofiz bezi de salgıladığı TSH
hormonu ile tiroid salgı bezini
etkileyerek, daha fazla veya daha
az tiroid hormon salgılatır.
İyot tiroid hormonunun önemli
bir yapı elemanıdır. Günlük ihtiyacımız 100-200 mikrogramdır
(1 mikrogram gramın milyonda
biridir). İyot yetersiz alındığında
tiroid bezi büyür ve guvatr oluşur. Bunlar önceleri basit büyüme örneğindeyken (diffüz
guvatr), zamanla içinde nodüller de oluşabilir.
Nodüller, tiroid bezi içinde yer
alan küresel veya elipsoid oluşumlardır. Bir çok neden tiroidde nodül oluşmasına sebep olur.
En sık yukarıda da değindiğimiz
tipte kolloid nodül dediğimiz,
tehlikeli olmayan nodüllerdir.
Ancak tiroid kanserleri de
nodül şeklinde belirlendiğinden
nodüller daima ve 6 ay 1 yıl gibi
düzenli aralıklarla takipte olmalıdır. Nodül takiplerinde ultrason son derecede önemlidir.
Ancak ultrason son derecede
özenli ve yeterli zaman ayırılarak yapılmalıdır. Bu bağlamda
bazı kalabalık poliklinik şartlarında 10 dakikada yapılan, 3-5
satırı geçmeyen rapor içeren ultrasonlar takip bağlamında yetersizdir. İyi bir tiroid ultrason
rapor dahil kabaca yarım saati
almalı, raporda her anormal oluşum paragraf paragraf verilmelidir. Ancak bu tip bir ultrason,
değerlendirme ve daha sonraki
takipte yararlı olacaktır.
Troid kanserleri
Tiroid kanserlerinin son 50 yıldır tüm dünyada (ülkemizde
de) giderek arttığı bilinmektedir. Sebebi bilinmemektedir.
Ancak tiroid kanserlerinin
%90'nı, tanıda çok geç kalınmadığında, öldürmeyen, tedavi ile
kesin şifa şansı veren kanserlerdir. Kesin kanser tanısı için ultrason değerlendirmesinde gerek
duyulan nodüllere İnce İğne
Aspirasyon Biyopsisi (İİAB)
şarttır. Ultrason rehberliğinde,
ultrason uzmanı radyologlar
veya endokrin uzmanlarınca
yapılır. Genelde tehlikesiz bir
uygulamadır; parça koparma
biyopsisi değildir. İnce iğnenin
ucunda kalan çok küçük miktardaki nodül sıvısı patolog tarafından tetkike alınır. İnce iğne
biyopsisinin, bazılarının endişe
ettiği gibi, kanserin yayılmasına
sebep olması söz konusu değil-
dir. Deneyimli bir ultrason
uzmanı ve deneyimli bir radyolog tarafından uygulandığında
tanı değeri ve doğruluğu
%90'nın üzerindedir. İİAB tetkiki sonucu nodülün kanser çıkmaması, bu nodülün artık takip
edilmeyeceği anlamı taşımaz.
Altı ay veya yıllık takipler sürdürülür. Takiplerde nodül büyürse
veya olumsuzlaşırsa İİAB tekrarlanır. İİAB kanser şüpheli olgular opere edilir. Operasyon tiroid-endokrin cerrahları tarafından yapılmalıdır.
İltihaplanma da
ihmal edilmemeli
Tiroid bezi de, diğer organ ve
dokularda olduğu gibi iltihaplanabilir. En sık tiroid bezi iltihabı
Hashimoto hastalığıdır.
Ülkemiz kadınlarının yaklaşık
yüzde 7-10'nu Hashimoto hastasıdır. Mikrobik bir iltihap
değil, bağışıklık sistemimizin
kusurlu çalışması sonucu oluşur.
Ailesel özelliği % 20-30 civarındadır. Yani Hashimoto’ lu hastaların anne, baba, kardeş ve
çocuklarında hastalık daha sık
görülür. Hashimoto hastalarında tiroid çalışması normal, normalden fazla veya normalden
az olabilir. Normalden az, yani
yetersiz çalışma (hipotiroidi)
daha sık görülür. Nodül oluşumu da sıktır. 6 ay veya 1 yıllık
aralarla doktor kontrolunda
olmalıdırlar.
Tiroid bezininin mikrobik iltihapları da olabilmektedir. Virüs
cinsi mikroplar burada sebeptir.
Genelde çok ağrılı bir guvatr
oluşur. Ağrı çoğu kez dayanılamayacak kadar fazladır.
Kortizon tedavisi gerekebilir.
Hastalık düzeldiğinde kalıcı
ılımlı bir tiroid yetmezliği sekel
olarak kalabilir.
Hipertirodi
Tiroid bezinin kana aşırı tiroid
hormonu salgılamasına hipertirodi (zehirli guvatr diyoruz)
Hipertiroidinin sebebi aşırı hormon salgılayan bir veya birden
fazla nodül olabilir, bunlara toksik nodüllü guvatr diyoruz.
Tedavisi radyoaktif iyod tedavisi
veya ameliyattır. Vakanın özelli-
Ölüm riski
Hipertiroidik durumda opere
edilirse operasyon sırasında
ölüm kaçınılmazdır. Radyoiyot
tedavisi basittir. Yarım bardak
suya 1 damla kadar radyoaktif
iyot (5-30 miliküri) sıvısı ilave
edilir ve içilir. Olumlu etkisi 1-3
ayda ortaya çıkar. Tam düzelme
olmamışsa bir-iki defa daha
verilebilir. Kalıcı bir zararı yoktur. Sadece 2-3 hafta kadar
gebeler ve lise çağı veya altındaki gençler ve çocuklara yakın
olmaması öğütlenir. İlaç tedavisi
ise 1-2 yıl kadar sürer. Ancak
tedavide kullandığımız ve anti-
önerilir. Göz tutulmasında
sigara kullanımı kesin yasaklanır.
Hastanın gözünün tedavi öncesi
duruma getirilebilme garantisi
kesin olarak yoktur.
Olabildiğince iyilik elde
edilmeye çalışılır.Tamamen
düzelmesi hastanın iyi şansıdır.
Sigara içenlerde ise, tedaviye
rağmen gözde iyilik olamadığı
gibi, daha kötü olma olasılığı
fazladır. Sigara kesin olarak
yasaklanır (görme kaybı riski).
Tedavide ilk seçenek damardan
serumla verilen yüksek doz
kortizondur. Ancak hiçbir
tedavi seçeneğinin %80'den
fazla başarı şansı yoktur.
Hipotiroidi
ğine göre biri veya diğeri seçilebilir. Diğer bir hipertirodi sebebide Hashimoto hastalığıdır.
Burada oluşan hipertiroidi
genelde hafiftir. Genelde özel
bir tedavi gerektirmez veya
betabloker dediğimiz kalp hızını
yavaşlatan ilaçlar bir süre kullanılabilir. En önemli hipertiroidi
sebebi ise Graves hastalığıdır.
Genelde birden ortaya çıkar ve
hastada sinirlilik, titreme, çarpıntı, halsizlik, yeterli beslenmeye rağmen zayıflama şikayetleri olur. Hastalarının yarısında
gözler fırlayabilir. Stres hastalığın ortaya çıkmasında tetikleyici
etki gösterir.
Tedavisi ilaç , radyoaktif iyot
veya cerrahidir. Cerrahi tedavi
seçilecekse operasyondan önce
hastanın hipertiroidisi normale
getirilmelidir. Normal tiroid
çalışması durumunda opere
edilir.
tiroid dediğimiz ilaçlar, önemli
yan etkileri olan ilaçlardır.
Kullanan hastaları doktoru yan
etkileri bağlamında yakından
izler. Graves hastalarında kabaca
1 yıl kadar yoğun iyot kulanımı
kısıtlanır. Bunun anlamı:
Antiseptik olarak iyotlu antiseptikler (batikon) sürülmemesi, iyotlu tuz kullanılmaması,
haftada 1 defadan fazla deniz
ürünleri yememe gibi. Ancak
bu yasağın abartılmaması gerekir (internette abartılmış yasaklara itibar edilmemelidir!).
Göz fırlaması
Graves tipi zehirli guvatrlarda
göz fırlayabilir. Graves
hastalarının yarısından
fazlasında az veya çok
bulunabilir. Buna tıp dilinde
Graves oftalmopatisi diyoruz.
Göz tutulması olduğunda iyod
yasağı biraz daha ağırlıklı olarak
Tiroid salgı bezinin yetersiz
çalışmasına hipotiroidi diyoruz.
Sebepleri çeşitlidir. En sık sebep
Hashimoto hastalığıdır.Tiroid
ameliyatı veya radyoaktif iyot
tedavisi diğer sebepler arasındadır.Yetmezlik subklinik hipotiroidi dediğimiz çok hafif düzeyde
olabilir. Bu hastalarda ilk bakışta
hipotiroidi düşündüren şikayetler görülmez. Kandan FT4 ve
TSH ölçümü ile tanı konur.
Hastalığın ileri tiplerinde ise, klinik hipotiroidi diyoruz, deri
kuruluğu, saç dökülmesi, deride
ödem (su toplanmasına bağlı
şişlik), deride soğukluk, uykuya
meyil, horlama gibi şikayet ve
bulgular olur. En hafifinden, en
ağırına her türlü tiroid yetmezliği damar sertliğini süratlendirir.
Uzun süreli hipotiroidilerde,
damar sertliğine bağlı olarak
kalp infarktüsü, beyinde damar
tıkanmaları ve felçler ilerleyen
yıllarda oluşabilir. En hafif hipotiroidi de bile kolay şişmanlama
ve diyetle kilo vermede zorluk
görülebilir. Bu sebeple hipotiroidi mutlaka erken teşhis edilmeli
tedavi edilmeli ve izlenmelidir.
Gebelik ve troid
Tiroid hastası, doğurganlık
döneminde kadınlar, tiroid
bağlamında ayrıca
önemsenmelidir. Bebek
gebeliğin 24'üncü haftasına
kadar anne tiroid hormonuna
muhtaçtır. Anne kanında yeterli
tiroid hormonu olmazsa,
bebekte tiroid yetmezliği
yaşayacaktır. Anne karnında
bebeğin gelişmesinde tiroid
hormonu yeterliliği son
derecede önemlidir. Nitekim
tiroid yetmezliği olan kadınlarda
bebek normalden küçük kalır.
Diğer taraftan tiroid hormonu
anne karnında bebeğin beyin
gelişiminde de önemlidir. Ağır
tiroid yetmezliği yaşayan
kadınlarda genelde bebek düşer,
düşmese bile beyin
fonksiyonlarında çeşitli
derecede azalmalar
kaçınılmazdır. Bu sebeple
guvatr hastası kadınlar gebelik
düşündüklerinde olabildiğince
programlı olmalı, yani gebelik
düşünülen zamandan yaklaşık 3
ay önce endokrin uzmanı veya
dahiliye uzmanı doktoruna
gitmeli tiroid bağlamında
gebeliğe hazırlanmalıdır.
Gebelik süresince de yine
yukarıdaki doktorlarınca aylık
takiple tioid yetmezliğine
müsaade edilmemelidir.
Gebelikte iyot ta önemlidir. Ağır
iyot eksikliğinde anne karnında
bebeğin beyin gelişmesi yine
olumsuz etkilenmektedir.
Gebelikte iyot ihtiyacı gebe
olmayan kadının yaklaşık iki
mislidir. Ülkemizde yapılan
araştırmalar gebelerde iyot
yetersizliğini göstermiştir.
Emzirme döneminde ise sütlerinin yeteri iyot içermediği belirlemiştir. Dolayısıyla iyot yetersiz
anne sütünü emen bebek yeterli
iyot alamayacaktır. Bebekte
guvatr oluşabilecektir. Bu sebeple gebelik ve emzirme döneminde kadınlara günde 100-150
mikrogram iyot içeren tablet
verilmesi yararlı bir yaklaşımdır.
Guvatrların çoğunda 6 ay veya
yıllık takip muayeneleri veya
doktorlarının önerdiği tarihte
kontrol, ihmal edilmemelidir.
2015 mayıs•haziran edaktüel 45
edaktüel sağlık söyleşi
Psikolog Şenel Karaman:
“Ülkemizde kadın ve erkeklerin
%64’ü kadının asli işinin çocuk
bakmak ve ev işi yapmak
olduğuna inanıyor. Dahası,
kadının çalışmasının geleneklere
aykırı olduğu inancı var.
Bu kültürel yapı, erkeğin değişime
direnmesine yol açıyor. Ancak
eğitim düzeyi arttıkça şiddet
eğiliminde azalma gözleniyor.”
Son zamanlarda her gün kadına
şiddet haberiyle uyanır olduk.
Gönül isterdi ki haber köşelerinde bu tip haberlere yer verilmesine gerek kalmasın. Psikolog
Şenel Karaman ile bir çok toplumun kanayan yarası cinsel
istismar, fiziksel ve ruhsal şiddetin bilinçaltına indik…
Erkekler için şiddet bir iletişim yolu mudur?
Şiddetin arkasında bir çok faktör var. Erkekler için şiddet bir
iletişim yoludur diyerek genelleyemeyiz ancak şiddet uygulayanların büyük bölümünün
erkek olduğunu söyleyebiliriz.
Sadece ülkemizde değil genel
olarak erkeğin uyguladığı şiddeti hoş gören hatta öneren bir
anlayış var.
Aile içi şiddet yaşayan bir
erkek ileriki yaşlarda kendiside şiddet uygular mı?
Çocukluğunda şiddete maruz
kalmış yada şahit olmuş erkeklerin %30’unda bu eğilim gözlenirken, %70’inde bu davranış
gözlenmiyor. Oysa çocukluğunda şiddet görmemiş erkeklerin
sadece %2-4’ü yetişkinliğinde
46 edaktüel mayıs•haziran 2015
şiddet uyguluyor. Şiddet ile
çocukluk travmaları arasında
ciddi bir ilişki vardır. Şiddet
uygulayanların neredeyse tamamında, şiddet, cinsel istismar
veya ihmal gibi çocukluk incinmeleri var.
Şiddet uygulayan erkeğin,
anne veya kız kardeşine
aynı şiddet uygulanması
durumunda tepki vermesini nasıl karşılıyorsunuz?
Kadına şiddet uygulayan erkeklerin önemli bir bölümü sadece
karısına değil, kız kardeşine ve
annesine de şiddet uygulayabiliyor. Bir çok yerde, erkek kadının
sahibi gibi algılanıyor ve ne
yaparsa yapsın hoş görülüyor.
Bu gün bir çok anne oğlundan
dayak yiyor. Bunu kimseye söylemiyorlar ve görmezden geliniyor. Aynı erkek bir başkası annesine, kardeşine şiddet uyguladığında koruyucu kesiliyor.
Burada en önemli kişi erkek
değil anne. Çünkü annelerin
önemli bir bölümü eşinden,
oğlundan gördüğü şiddeti meşrulaştırıyor. Kızı, damadı tarafından incitiliyorsa bazen eşini ve
oğlunu korumaya gönderiyor
bazen de katlanmasını öneriyor.
Kadına şiddetin toplumda
kabul görmesi erkeğin vicdanını rahatlatıp kendini
haklı görmesine neden olabilir mi?
Çocukluğunda şiddet görmüş,
kadın ve çocukların kendisine
itaate yükümlü olduğunu içselleştirmiş bir erkek için yaptığı
vicdanen rahatsız etmez. Ancak
öfke kontrol sorunu olanlarda;
önce öfke sonra şiddet ve ardından utanma, pişmanlık oluşur.
Bu döngü varsa biz “öfke kontrol sorunu” olduğunu düşünüyoruz. Bu kişiler yaptıklarından
rahatsız olurlar. Bilisel çarpıtmaları olan, maddeyi kötüye kullananlar ile ciddi psikolojik rahatsızlığı olanlarda utanma, pişmanlık gibi duygular oluşmaz.
Aile içi şiddet genellikle üç aşamalı bir döngüden oluşur.
Gerginlik, patlama ve özür aşamaları. Özür aşamasında, bir
daha olmayacağına ilişkin sözler
verilir. Ancak bu döngü defalarca tekrarlanır. Bu döngü ailenin
koruyucu bir çevresi varsa kırılabilir. Ancak aileyi yıkmak,
çocukları babasız bırakmak
daha çok vicdansızlık olarak
görülen bir çevrede iseler şiddet
uygulayan için engelleyici bir
şey kalmaz. Muhtemelen vicdan
bu aileye hiç uğramaz.
Toplumda yer bulamayan
erkek kadına şiddet göstererek egosunu mu tatmin
ediyor? Kendine güven
problemi şiddete mi itiyor?
Dediğinizde haklı olabilirsiniz.
Halk arasında “el’e iyi” denilen
bir erkek tipi var. Bu kişiler aile
dışındaki herkesle iyi geçinir,
alttan alır, melek gibi davranırlar.
Ancak eve geldiklerinde fırtına
estirirler. Ailenin lideri olarak
kendilerini görürler ve otoritelerinin sarsılacağını hissettiklerinde şiddet eğilimi gösterirler.
Erkeğin cinsel yaşamında
sorunları varsa peşinden alkol,
şiddet ya da evden uzaklaşma
eğilimleri ortaya çıkabiliyor.
Çocuk yetiştirmek, ebeveynlik
yapmak ya da eş ilişkilerini sağlıklı yürütebilmek için belli bir
olgunluk düzeyine erişmek
gerekiyor. Olgunluğu; öğrenme,
deneyim, problem çözme becerisi gibi bir çok etken oluşturu-
yor. Bu konuda zayıf olmak erkeğin sıkışmış hissetmesine, öfke
patlamalarına ve saldırganlığa itiyor. Bir ailenin erkeği olmak eşittir evin otoritesi olmak anlamına
gelen anlayışın trajik sonucudur
şiddet. Kendisinden korkuldukça var olduğunu hissetmesi trajikomik bir durumdur.
Suçluluk psikolojisi erkeği
şiddete iter mi?
Yaş küçüldükçe sorunların nedeni olarak çocuk kendisini görür.
Kendisine uygulanan şiddetin
sorumlusunu ebeveyni olarak
göremez. Yoğun suçluluk duyguları ile büyür. Şiddet uygulayan zaten hak ettiğine inandırır.
Suçluluk duygusuyla nasıl baş
ettiği çeşitlilik gösterir. Bir gurup
insan hatayı suçluluk yerine
sorumlulukla kabullenir, özür
diler, çözüm arar. Bir gurup
insan ise hatayı suçlulukla kabullenir ya kendisine ya da diğerine
öfke duyar şiddet gösterir. Ciddi
bilişsel çarpıtması olanlar, olanların sorumluluğunu hep diğerinde görürler ve cezalandırma
hakları olduğuna inanırlar.
Erkek, kadını şiddet uygulayarak eğitebileceği bir
obje olarak mı görüyor?
Şiddet uygulayan erkek, kadından kendisini üstün gördüğü
için onun davranışlarını kontrol
etme, yönetme, eğitme gibi
fonksiyonlarının kendisine ait
olduğuna inanmaktadır. Bunun
doğal sonucu olarak, azarlayabilir, dövebilir. Engellenmeye
düşük toleransı, kendilerini ayrıcalıklı görme eğilimi olan erkekler, olanların suçlusu olarak hep
diğerini görürler, empati yapma
yetenekleri düşüktür, kendilerini
özel hissederler. Bir sorun çıktığında kadına haddini bildirmesi,
doğru yola sokması gerektiğine
algıladığı belirliyor. Töre ve
namus cinayetlerinin yaygın
olduğu kültürlerde yapılanlar
şiddet olarak algılanmıyor bile.
İşin ilginç yanı namus ve töre
cinayetlerini ilkel olarak gören
kültürlerde kadına başka türlü
şiddet uygulanıyor. Örneğin
mesleki yaşamlarında cinsel
istismara uğruyorlar, terfide
daha çok zorlanıyorlar gibi.
Kadının nasıl algılandığına bakmak lazım. Kadın ne kadar eğitimli olursa olsun eşi, tarihsel ve
biyolojik olarak kendisini üstün
görme eğiliminde ise şiddete
bir azalma gözleniyor.
inanırlar. Durum böyle olunca
kendilerince bir eğitim veriyor
daha doğrusu disiplin sağlıyor
görüyorlar.
maruz kalma olasılığı daha da
artıyor.
Erkek kadına şiddeti bir güç
savaşı olarak mı görüyor?
Evliliğin başlarında eşler arasında güç savaşı görülür ve bu beklenen normal bir durumdur.
Güç savaşı sonucunda evdeki
sistem oluşur, görev ve rol dağılımı gerçekleşir. Güç savaşında
erkeğin şiddet uygulama avantajı
olduğunda kadının şiddet görmesi kaçınılmazdır. Eşler arasında yaşanan çatışma yada kavgalarla, erkeğin uyguladığı şiddeti
birbiriyle karıştırmamak gerekir.
Eşlerin anlaşamadıkları durumlarda kavga etmeleri kaçınılmazdır ancak erkeğin şiddeti bir
çözüm aracı olarak görmesi şiddetin sürekliliğini sağlar.
Gelişmiş, az gelişmiş bütün
ülkelerinde kadına şiddet
görülüyor. Peki, bu şiddetin
kültür, eğitim ve gelişmişlik
düzeyiyle ilgisi nedir?
İster gelişmiş isterse gelişmemiş
bir ülke olsun homojen bir toplumdan söz edemeyiz. Her ülkenin içinde farklı alt kültürler var.
Her alt kültürde kendilerine
özgü davranış biçimleri gözlenir.
Eğitim düzeyi, gelişmişlik düzeyi
şiddeti belirlemiyor. Şiddet içeren bir davranışı o kültürün nasıl
Ülkemizde 2007 yılında yapılan
bir araştırmaya göre şehirde oturan kadınlar ilçelerde oturan
kadınlara göre yaklaşık %42
daha fazla şiddete maruz kalıyor.
Kentleşme kadına olan algının
iyileşmesine yol açmıyor.
Ülkemizde kadın ve erkeklerin
%64’ü kadının asli işinin çocuk
bakmak ve ev işi yapmak olduğuna inanıyor. Dahası, kadının
çalışmasının geleneklere aykırı
olduğu inancı var. Bu kültürel
yapı, erkeğin değişime direnmesine yol açıyor. Ancak eğitim
düzeyi arttıkça şiddet eğiliminde
İlk çağlardan beri süregelen
ataerkil toplum anlayışı,
erkeğin kendinde kadına
şiddet uygulama hakkı bulmasına mı neden oluyor?
İlk çağlarda ataerkil değil anaerkil bir toplum yapısı vardı.
Ataerkil toplum yapısı tüm
insanlık geçmişini düşünürsek
çok küçük bir dönemi kapsıyor.
Günümüz modern toplumlarında da ataerkil yapıdan uzaklaşma
eğilimini görüyoruz. Daha doğrusu bütün çabalar bu yönde
ilerliyor. Günümüzde aile içi şiddet önemli ölçüde gizlenmektedir. Ataerkil değerlerle büyüyen
kadınlar maruz kaldıkları durumu ifade etmek bile istememektedirler. Sivas, Adıyaman, Denizli
ve Kırıkkale’de yürütülen bir
araştırmaya katılan kadınların
%59’u şiddet ile ilgili soruları
boş bırakmışlardır. Ataerkil
değerler kadına yönelik şiddeti
meşrulaştırdığı için erkeklerin
daha kolay şiddet göstermelerini
kolaylaştırmaktadır. Ataerkil
değerler, kadının erkekten daha
güçsüz konuma soktuğu için,
eşinin iktidar mücadelesinde
yaptığı şiddeti maruz görmekte,
erkek ise hakkı olduğuna inanmaktadır.
2015 mayıs•haziran edaktüel 47
eczanede alışveriş
BEBAK
DAYLONG
BACAK FONDOTENİ LİGHT
SUN&SNOW SPF30
28,90 TL
54 TL
Cilt kusurlarını, istenmeyen
leke, varis görünümlerini etkin
bir şekilde kapatarak
bacaklarınızda çekici, pürüzsüz
ve doğal bir görünümü
yakalamanızı sağlayan Bebak
Bacak fondöteni, kolayca
emilen, akma bulaşma
yapmayan formülü ile 4 farklı
renk seçeneği sunuyor. Size
uygun olanını seçin ve suya
dayanıklı formülü ile havuz,
deniz kenarında rahatlıkla
kullanın.
ELİLE SABUN-BAR
KURU CİLTLER İÇİN 100 GR
18,50 TL
Cildin nem dengesini
destekler-Lipid bariyerinin
Onarımına ve güçlenmesine
yardımcı olur.
Foot Doctor Ayak ve
Bacak Rahatlatıcı Jel,
ferahlatıcı etkisi ve
yüksek NMF içeren
formülü sayesinde günün
yorgunluğunu ayak ve
bacaklarınızdan atarken,
düzenli kullanımda
cildinizin ihtiyaç duyduğu
neme de kavuşmasını
sağlar. Güçlü içeriği
sayesinde ayaklarınıza
uzun süreli canlılık,
zindelik ve enerji verir.
FOOT DOCTOR
AYAK BACAK JELİ
11,50 TL
48 edaktüel mayıs•haziran 2015
HIDROFUGAL
SPREY
15,30 TL
UVB ışınlarına SPF 30
düzeyinde etkili koruma, Kızıl
Ötesi (IR) ışınlarına karşı ve
uluslararası standartlarda UVA
koruması, cilt yaşlanmaları ve
hücre hasarlarına karşı koruma
sağlar. Etkisi klinik olarak
kanıtlanmıştır. Soğuğa ve ışığa,
suya ve terlemeye karşı
dayanıklıdır. Stick bölümü
dudak ve göz çevresine, krem
bölümü kalan yüz bölgesine
özelleşmiş kullanım sunar. İlave
koruyucu içermez.
Yoğun
terlemeden
dolayı sıkıntı
yaşayan kişilerde
terlemeyi
düzenleyen ve ter
kokusunu
önleyen medikal
bir üründür.
BEURER
AYAK MASAJ ALETİ FB20
130,50 TL
Rahatlatıcı özellikli,
pedikür fonksiyonlu
ayak masaj aleti, özel
ısı ayarı ve kızıl ötesi
alana sahiptir.
Püskürtme ve titreşim
fonksiyonları
bulunmaktadır.
FOOT DOCTOR
AYAK PEELING KREMİ
16,50 TL
Günlük ayak bakımına ek
olarak, haftada veya iki
haftada bir ayağınızı ölü
derilerden temizlemeniz
gerekmektedir.
Ayaklarınızı önce ılık suda
bekleterek ölü derilerinizi
yumuşatın. Ardından Foot
Doctor Peeling Kremini
uygulayın. Peeling
uygulamasının ardından,
Foot Doctor Nemlendirici
Krem ile ayak bakımınızı
tamamlayabilirsiniz.
GLİSS ULTİMATE REPAİR
SIVI SAÇ KREMİ
10 TL
Çok yıpranmış ve kuru
saçlara anında etki ile
kolay tarama, daha fazla
güç ve parlaklık verir.
3 kat konsantre
sıvılaştırılmış keratin
içeren özel formülü ile
saçı yeniden yapılandırır
ve saçtaki hasarı
mükemmel şekilde onarır.
Saç telindeki çatlakları
doldurur ve %95*'e kadar
daha az saç kırılması
sağlar.
eczanede alışveriş
SOLANTE
TABİA
PİGMENTA SPF 50+ GÜNEŞ
KORUYUCU LOSYON
NAR ÇEKİRDEĞİ YAĞ 500
100 KAPSÜL
89,50 TL
Leke tedavilerine özel
kullanımdaki tek güneş
koruyucudur. Leke tedavisi
gören ya da lekeye meyilli
olan ciltleri, güneşin zararlı
ışınlarına karşı çok yüksek
düzeyde korurken, özel
içeriği sayesinde leke
tedavilerine destek olur.
32 TL
Nar Çekirdeği yağı yapısında, punicic asitin
yanı sıra antioksidan özellikteki polifenoller,
yüksek oranda da E vitamini bulunmaktadır.
Nar Çekirdeği yağı üç bağ içeren konjuge
yağ asitlerini (CLA) yapısında bulunduran
ender bitkisel kökenli yağlardandır.
OTİFLEKS
OTİFLEKS
KULAK TEMİZLEME SOLÜSYONU 30 ML
KULAK KURUTMA SPREYİ 30 ML
52 TL
42 TL
Otifleks Kulak Temizleme Seti dış kulak
kanalındaki kulak kirinin çözülmesi ve
çıkarılması amacıyla geliştirilmiştir.
Çift etkili solüsyonu kulak kirini çözerken,
kulak kanalını da nemlendirir. Kişinin
kulak yıkatmak için doktora gitmesine
gerek kalmaz. Kulak yapınıza göre ayda
2 veya 3 defa kullanarak kişisel kulak
temizliğinizi sağlayabilirsiniz.
Yüzme, sörf, dalma, duş veya
banyo sonrası kulağa kaçan
suyu 5 - 10 dakikada yok etme
etkisine sahiptir. Biyouyumluluk ve mikrobiyolojik
testleri yapılmış olan formülü
ile kulak kanalınıza kaçan
suyun güvenli bir şekilde
uçmasını sağlar.
OTACI
TAFT
SAÇ KÖPÜĞÜ VOLUMEN
12,90 TL
Taft Ultra Güçlü Volume
Veren Saç Spreyi 250 ml,
içeriğindeki formülü
sayesinde saç şeklinizin
yapışmadan kusursuz bir
görünüş almasını sağlar.
Saçınızda kurumaz ve
kalıntı bırakmaz. Fırça ve
tarak yardımıyla kolayca
çıkarılabilir. Alkol
içermez.
50 edaktüel mayıs•haziran 2015
KERATİNLİ SAÇ BAKIM
KOMPLEKSİ 250 ML
SPLAT BLACKWOOD
22,50 TL
DİŞ MACUNU
Keratini oluşturan Bitkisel
Proteinli içeriği ile cansız,
ince telli, dökülme eğilimi
olan, yoğun kimyasal
işlem görmüş, çabuk
kırılan, yıpranmış saçların
onarılmasına yardımcı
olur.Mısır nişastası ve
Pancar özü ( Sugar Beet /
Beta vulgaris Ekstresi),
yumuşak, pürüzsüz ve
ipeksi bir his kazandırır,
kalıcı nemlilik sağlar. Bu
iki maddenin
kombinasyonu saç
telindeki nemliliği artırır.
18,50 TL
Yüksek etkili siyah diş
macunu özellikle
maksimum ferah nefes
sağlaması ve dişlerin
doğal beyazlığına
kavuşması için özel
olarak formüle
edilmiştir. Klinik olarak
kanıtlanmış etkileri;
4 haftada 2 ton
beyazlatma etkisi,
temizleme etkisi,
iltihap giderici etkisi,
kanama durdurucu
etkisi.
edaktüel gezi
Nikaragua
yollarında
• Cem Sarvan •
N
ikaragua'da başkent Managua'dayız.
Burada 9 sol ülkenin temsil edildiği meydan, Chavez'i Anma Meydanı ve
Managua gölü kıyıları en önemli yerler.
Deprem ve yanardağların çokluğu binaları
iki katın üzerine çıkartmamış.
Momotombo ve Momotomboti yanardağları hemen şehrin çıkışında göl ortasındalar.
Leon eski başkent. Hatta ilk Leon
Momotombo patladığında lavların altında
kalmış, sonra yeni yerine taşınmış şehir.
Leon, Nikaragua'nın kolonyel şehri. Bu
şehirdeki bütün kiliseler neredeyse ülke
genelindeki tüm kiliselere eşit. Leon'da
sabah pazar hazırlıgı, kilisenin gece ve gündüz görüntüleri, sokakların Küba benzeri
görüntülerini seyretmekten kendini alamıyor insan.
Leon Chontales arası pastoral bir geçiş.
52 edaktüel mayıs•haziran 2015
Harika bir yeşil örtü kaplamış her yeri.
Gözümün bu kadar dinlendiği, yeşile doyduğu başka bir ülke olmamıştı. Öküz arabaları, at üstünde hayvan güdenler, yol kenarındaki çiftlik evleri harika.
Ve sonra sıra Chontales'e geliyor. Bir şehre
giderken o şehrin içini merak etmemek
olmaz. Ben de Chontales'e giderken benzer
duygularla ve her zaman yaptığım gibi otele
yerleşip kısıtlı zamanda hemen kendimi
şehir merkezine atacaktım. Odaya bavulları
bırakıp da terasa çıkınca orada kaldım. Gün
kararıncaya kadar gözümün önünde alabildiğine uzanan yeşile baktım, güneşin bulutların renkli gölge oyunlarını seyrettim. Ve
çığlık çığlığa batan güneşi izledim. Aradan 9
saat sonra bu kez doğmaktaydı gün ve ben
yine aynı terasta aynı şekilde izliyordum bu
muhteşem görüntüyü. Sadece güneş yer
değiştirmişti. Diğer oyuncular aynı yerde
aynı repliklerle devam ediyorlardı tirada.
Leon'da Kilise (En Üstte)
Chontales Sokaklarında
pazaryeri ve satıcılar
Managua gölünde
yanardağlar (üstte)
2015 mayıs•haziran edaktüel 53
edaktüel gezi
Chontales'te otelin
terasında büyüleyen
manzara
Kaldığım yüzlerce otel arasındaki en iyi
görüntüyle vedalaştım ve bir gün oraya yine
gidip günlerce o manzaraya bakma hayali
kurarak ayrıldım.
Chontales'in içinde festival yemek satıcılarını, elma şekeri tezgâhlarını, oyuncak satanları, türlü türlü tatlı yapıp tezgahlarında sergileyenleri bir araya getiren sokakları arşınladım. Keyifli zamanlardı ve sonra rota yine
Managua'ya döndü.
Bütün bu beş günlük seyahatimde otobüslerin, kamyonların, kamyonetlerin üstünde
ayakta giden yolcular en çok ilgimi çeken
görüntülerdi. Guatemala'da da benzer
görüntüler çok hâkim. Yüklü bir kamyonun
en tepesinde ayakta gitmek nasıl bir alışkanlıktır anlamak zor ama heyecanlı olduğu
kesin.
Benim için sürprizler ülkesi haline gelen
Nikaragua hakkında anlatacak, görülecek,
paylaşılacak çok şey var. Yanardağların birçoğunun dumanlarının tütmesi, yanardağ54 edaktüel mayıs•haziran 2015
dan yüzlerce binlerce yıl önce çıkan lavların
çevreyi kaplaması ama bununla uyumlu
gelişen yemyeşil bir doğa ya da her yerde
yeraltı sıcak sularının olması, adeta bir bulut
ülkesi şeklinde bütün gün bulutların gökyüzüne resim gibi yayılması, yemeklerin beklenmedik derecede nefis tatları, bizlerden
sonra gördüğüm en çok bıyıklı erkeğin
orada bulunması, bankamatiklerin önünde
bazen yüz kişiye yakın bekleyenin görülebilmesi gerçekten de diğer birçok ülkede rastlamadığım görüntülerdi.
Bana göre Latin Amerika'daki en iyi birayı
(Tona) ve en iyi romlardan birini (Flor de
Cana - Centenario Gold)de orada içtiğimi
eklemeliyim.
edaktüel sağlık
Dişler ihmale gelmez
Dişlerinizin bakımını programlı yaptırmanız çok ama
çok önemli, diş hastalıklarının diğer hastalıklara
davetiye çıkardığını unutmamak lazım...
Güzel gülüş göreceli bir
kavram olsa da gülümsemenin insanları iyi yönde
etkilediği kesindir.
Dişlerde bulunan yamukluklar (bozukluklar-çapraşıklıklar), diş rengindeki
farklılıklar, çürükler,
gülümseme sırasında
görülen dişeti miktarı,
eksik dişler ve benzeri diş
ve dişeti problemleri
gülümsemeyi olumsuz
yönde etkiler.
Günümüzde diş hekimlerinin uyguladığı çeşitli
tedavi yöntemleri ile estetik bir gülümseme elde
etmek mümkün olsa da
güzel bir gülümseme için
bireylerin yapması gereken ilk şey iyi bir ağız
bakımı alışkanlığı edinmektir. Yapılan hiçbir
tedavinin kötü ağız bakımı
olan bireylerde uzun
vadede sonucunun korunması mümkün olmamaktadır.
Birçok birey artık diş fırçalama konusunda bilinçlenmiş gözükse de ne
58 edaktüel mayıs•haziran 2015
yazık ki hastalarımızın
istediğimiz yeterli temizliği yapamadıklarını görüyoruz. Ağız bakımında
önemli olan kaç defa fırçalandığından çok etkili ve
doğru fırçalama yapılmasıdır.
Plak, diş yüzeyi üzerinde,
yapışkan, içerisinde bakteri bulunduran bir tabakadır. Diş yüzeyi üzerinde
24 saatten fazla kaldığında
içerisinde bulunan bakterilerin artması ile dişlerde
çürümelere ve tükürükte
bulunan kalsiyum ile birleşerek diş yüzeyine ve diş
köklerine yapışan diş taşlarının oluşumuna neden
olur. Etkin bir şekilde
uzaklaştırılamayan plak ve
dolasıyla diş taşları
zamanla diş etlerinde
kanama ile görülen ve
daha sonra kemik kaybına
neden olan dişeti hastalıklarına neden olur.
Ağız bakımı denildiğinde
diş fırçası akla gelen ilk
ürün olsa da ağız bakımı
için birçok ürün bulunur.
Ortodontist
• Dr. Arzu Çalışkan Kardeşler •
Diş ipi, diş arası fırçası,
ağız yıkama solüsyonları,
çeşitli etkinliği olduğu
iddia edilen macunlar,
ağız gargaraları vb. ürünlerin sayısının artışı bireylerde kullandıkları ürünlerin fırçalamanın yerine
geçebileceğini düşündürür.
Plak diş yüzeyi üzerinden
ancak doğru yapılan bir
fırçalama ile uzaklaştırılabilir, fırçalama ile birlikte
normal bireylerde diş ipi
kullanımı iyi bir ağız bakımı için yeterlidir.
Herhangi bir ağız yıkama
solüsyonu, diş macunu,
ağız gargarası plağın tamamen temizlenmesine yardımcı olmaz.
Spesifik (özel) durumlarda
ağız bakımına eklenen
ürünlerle sürekli bir
bakım sağlanabilir.
Ortodontik tedavi gören
bireylerde kullanılan teller, dişlerin yüzeyine
yapıştırılan apareyler,
ağzında köprüleri olan
bireylerin ağzında daha
fazla yemek artığı biriken
alanlar vardır. Fırçalama
sonrasında diş arası fırçası,
köprüler için özel olarak
üretilen diş ipi kullanmaları önerilir. Bunun yanı
sıra cerrahi müdahaleler
sonucu alanın fırça darbelerinden korunması gerektiğinde ve ağız bakımının
etkin yapılamadığı durumlarda ağzı gargaraları ağız
hijyenini arttırmada katkıda bulunur.
Uçları yuvarlatılmış, birbiriyle aynı boyda ve sırada
fırça kılları olan, düz saplı
diş fırçaları ıslatılmadan
üzerine çok fazla diş
macunu konmadan kullanılmalıdır. Fırçalama eğitimi alabilmek ve dişlerde
oluşabilecek sorunların
erken teşhisi için düzenli
olarak en geç 6 ayda bir
diş hekiminize gitmenizi
tavsiye ediyorum…
edaktüel haber
2014 Yılı
Filo Yöneticisi
Ödülleri
sahiplerini
buldu.
EDAK markaları
güzelliği sağlıkla
birleştirdi.
Son yıllarda her alanda giderek artan sahte
ürünler, kozmetik ve dermokozmetik sektörünü de etkiliyor. İnternetten kontrolsüz alınan ya da eczane dışında satılan ürünlerin
gerçekliği çoğu kez kafaları karıştırıyor. Bu
yönde "Halk sağlığı" önceliği ile çalışmalara
başlayan Türkiye’nin en büyük ecza kooperatiflerinden biri olan İzmir merkezli EDAK,
ilk kişisel bakım ürünlerini Ecologica ve
Lineco markaları altında eczanelerden tüketicinin beğenisine sunmaya başladı.
İzmir’den marka çıkarıyoruz
"EDAK eczacısı sadece güzellik için ürün
satmaz. Sağlıklı yaşamak en önemli tercihidir" diyerek sözlerine başlayan EDAK Genel
Müdürü Rüstem Karakaya; "Bu nedenle,
EDAK eczanelerinde eczacı danışmanlığı ile
güzelliği sağlıkla veren ürünler tercih edilir.
Sadece güzellik veren ürünleri ise eczacımız
yakından denetler ve sonra hastasına sunar.
Bu da eczaneye duyulan güven demektir.
İşte bu hassasiyet ile Ecologica ve Lineco
ürünlerimizi tüketicimizin beğenisine sunuyoruz. EDAK üyesi olan 4 bin 256 eczanemizde ECOLOGİCA ve LİNECO marka
ürünlerimizi bulabilirsiniz. İzmir’den bir
marka çıkarıyoruz" diye konuştu.
EDAK’a Matematiksel
rotalama projesi ile Jüri
Özel Ödülü verildi.
Dünyanın lider filo kiralama şirketi
LeasePlan ve Ekonomist dergisinin
düzenlediği “2014 Yılın Filo Yöneticisi
Ödülleri” sahiplerini buldu. Yılın Filo
Ödülleri Jüri özel Ödülü, matematiksel
rotalama sistemi ile ilaç dağıtımında fark
yaratan EDAK Ecza Kooperatifi Genel
Müdürü Rüstem Karakaya’ya verildi.
“Yakıt tüketimi az, çevreye
dost projemizle kazandık”
Eczacılar, bitkisel ilaç üretimi yapacak
Halk sağlığını tehdit eder boyuta ulaşan bitkisel ilaç üretimindeki suistimaller, eczacıları
harekete geçirdi. İlaç dağıtım sektörünün
öncü kuruluşlarından EDAK ve Manisa
Eczacı Odası İktisadi teşekkülü öncülüğünde 17 ortaklı Farmakoop Kooperatifi kuruldu.
Son yıllarda doğal bitkisel ilaçlara yönelik
talep artıkça halk sağlığını tehdit eder boyuta
60 edaktüel mayıs•haziran 2015
ulaşan, aktarlardan ya da internet’ten kontrolsüz satılan bitkisel ilaçlara karşı, eczacılar
bitkisel drog üretimi yapma kararı aldı.
Eczacılar, kooperatif modeliyle yatırım yapacak. Farmakoop EDAK, Manisa Eczacı
Odası İktisadi Teşekkülü ve 15 serbest eczacı tarafından kuruldu, şu an 100’ü aşkın
eczacı ortağı bulunuyor. Yatırım Manisa’da
yapılacak. 5-6 ay içinde üretime geçilmesi
planlanıyor.
EDAK Genel Müdürü Rüstem
Karakaya, Yılın Filo Yöneticisi Jüri özel
Ödülünün, 2 Altın Havan ve Çevre
Beratı’ndan sonra EDAK’ın aldığı
anlamlı ödüllerden biri olduğunu ifade
ederek, EDAK’ın faaliyet bölgesindeki
15 şubesi ile 27 il ve 357 ilçedeki 4 bin
256 eczacısına soğuk zincir donanımlı
araçlar ile ilaç dağıtım hizmeti sunduğunu belirtti. “Bu kadar çok sayıdaki depodan her an değişen talebe en uygun
güzergâhları çizmek kolay bir iş değil.
Lojistik Planlama ekibimiz projeyi geliştirdi. Matematiksel Rotalama Sistemi ile
hem iş gücü ve tasarrufu sağlanırken,
karbonmonoksit salımını minimize
etmesi ile de çevreyle ilgili faydalar sağlandı”
edaktüel haber
Çevreci eczacılardan ağaç seferberliği
ÇEKOOP Başkanı
Eczacı Şule
İlkkurşunlu;
“Herkesin dikili bir
ağacı, her kurumun
dikili bir ormanı
olmalı” dedi.
Atık İlaç Hareketiyle adını tüm
Türkiye’ye duyuran Çevreci
Eczacılar Kooperatifi
ÇEKOOP, daha sağlıklı bir
dünya için bu kez Ege Orman
Vakfı ile işbirliği yaparak,
İzmir’in Urla ilçesi Kadıovacık
mevkiinde 1000 fidanlık bir
koru oluşturdu.
2010 yılında kurulan İzmir merkezli ÇEKOOP, evlerimizdeki
kullanılmayan ilaçların toplanması ve imhası üzerine EDAK
ile birlikte yaptıkları çalışmalar
ile adını birçok kez duyurdu.
Daha sağlıklı ve yaşanabilir bir
dünya için yaptıkları çalışmalara
bir yenisini daha ekleyen
ÇEKOOP, Ege Orman Vakfı ile
işbirliği yaparak İzmir’in Urla
ilçesi Kadıovacık mevkiindeki
ağaçlandırma çalışmalarına destek oldu. Bu bölgede 1000
fidanlık bir koru oluşturdu.
Fidan dikim etkinliğine 72 çevreci eczacı katıldı.
Fidan dikim etkinliği sırasında
konuşma yapan Çevreci
Eczacılar Kooperatifi Yönetim
Kurulu Başkanı Eczacı Şule ilkkurşunlu, “bizler sadece eczacılık
yapmıyoruz, çevremizi de düşü-
nüyor ve ağaç dikiyoruz. Bu
ağaçların bakımı için bölge halkının istihdamına da ciddi
anlamda vesile oluyoruz.
Dünyamızın geleceği böyle
insanlar sayesinde devam edecek. Adım adım ÇEKOOP
Ormanımızı oluşturuyoruz, herkesin dikili bir ağacı, her kurumun dikili bir ormanı mutlaka
olmalı” diye konuştu.
İlkkurşunlu, ÇEKOOP olarak
kentin ağaçlandırılmasına desteklerinin devam edeceğini, sevdikleri için ÇEKOOP ormanına
katkı koyarak fidan dikmek isteyenlerin 0506 147 9083 numaralı telefondan Yönetim Kurulu
Asistanı Sezgi Kocabıyık ile bağlantıya geçebileceklerini de sözlerine ekledi.
Ege Orman Vakfı Genel Müdür
Yardımcısı Perihan Öztürk de,
ağaçlandırma çalışmalarına yaptıkları katkılardan dolayı Başkan
Eczacı Şule İlkkurşunlu’ya anı
plaketi takdim etti. Orman
Bakanlığı ile birlikte yapılan
çalışma ile bu sahaya yaklaşık 1
milyon 200 bin fidan dikildiğini
söyleyen Öztürk, bunun 550
bin fidanlık kısmının ise Ege
Orman Vakfı ile işbirliği yapan
kişi, kurum, kuruluş, dernekler
tarafından yapılan bağışlardan
oluştuğunu belirtti.
EDAK, ortaklarıyla Antalya’da buluştu
Sektörden 150’ye yakın firma ve bin 500’e
yakın eczacının bir araya geldiği etkinlik,
5-8 ve 12-15 Mart 2015 tarihleri arasında
2 dönem halinde gerçekleşti. Sürpriz çekilişler ve eğitimler ile renklenen etkinlikte;
Ali Sunal ve ekibi, Soner Olgun, Dj Hakan
Küfündür ve Sıla eğlenceli dakikalar yaşattı, eczacılar stres attı.
EDAK Genel Müdürü Rüstem Karakaya,
her sene gelişerek Türkiye’nin en önemli
organizasyonlarından biri haline gelen
"Merhaba Yaz" ile ilgili açıklamalar da
bulundu.
62 edaktüel mayıs•haziran 2015
Esas unsur sosyalleşme
Bu tarz etkinliklerde eczacıların çeşitli
kampanyalar ile ürünleri tanımaları hedeflenir. EDAK gibi kooperatiflerin fuar
düzenlemekteki amacı ise sadece ticaret
yapmak değil, aynı zamanda sosyalleşme
fırsatı da yaratmak sözleriyle konuşmasına
başlayan Karakaya özetle şunları söyledi.
“Esas unsur burada üyelerimizle birlikte
olmamız, dertlerimizi paylaşmamız. İlaçta
olduğu kadar, ilaç dışı sağlık ürünlerinde
de eczacı, tüketici açısından en önemli
bilgi kaynağı. Örneğin, bir mama firması-
nın tüketiciye doğruyu yanlışı öğretmek
için kullanabileceği tek kanal eczacı.
Eczane dışındaki yerlerde ürün, self servis
sunuluyor. Eczacının tüketiciye ilaç dışı
sağlık ürünlerinde de bilgi aktarma, sağlık
danışmanlığı gibi çok önemli bir rolü var.
Bu tüketici tercihlerinde fark ediliyor” dedi.
edaktüel keşif
Bir doğa harikası:
Çevresi karaçam
ormanlarıyla kaplı,
bembeyaz bir
kumsalın aydınlattığı
koyu mavi bir göl…
Sadece bu manzara
için bile gitmeye
değer. Türkiye’nin
en derin ikinci gölü
olan Salda, önce
ruhunuza çarpıyor.
64 edaktüel mayıs•haziran 2015
K
ızıl ve karaçam ağaçları içerisinden geçip Salda Gölü’nün
derin mavisine ulaşmak…
Tek kelimeyle büyüleyici. Salda Gölü
su yapısındaki magnezyum madeninin
etkisiyle olsa gerek koyu mavi bir
renge sahip.
O koyu mavi bembeyaz bir kumsal ile
birleşince ortaya adeta bir tablo görüntüsü çıkıyor. Salda Gölü’nün yapısındaki kimyasal bileşimler, su kadar kumsalına da ayrı bir renk kazandırmış. Bu
doğa harikası yer, yürüyüş yapmak,
yüzmek, en önemlisi de ruhunu dinlendirmek isteyenler için birebir…
Gölün suyu sivilcelere de iyi geliyor”
Van Gölü’nden sonra Türkiye’nin ikinci derin gölü olan Salda, doğal çevre-
Salda Gölü
siyle de gezginlerin durak noktası
olmaya aday.
Burdur'un Yeşilova ilçesinde, ilçe
merkezine 4 kilometre uzaklıkta bulunan, ormanla kaplı tepeler ve küçük
ovalarla çevrili olan bu gölü hiç duymamış olanlar için özel olarak anlatmak, “gidin-görün” demek gerek.
Salda Gölü
berraklığıyla etkiliyor
önce
Yaklaşık 50 kilometrekarelik bir alanı
kaplayan gölün tatlı soda özelliğindeki
suyu, bol miktarda magnezyum içeriyor. Uzmanlar, göl suyunun bileşiminde bulunan magnezyum, soda ve kilin
bazı cilt hastalıklarının sağaltımında
2015 mayıs•haziran edaktüel 65
edaktüel keşif
yararlı sonuçlara neden olduğunu belirtiyor,
"Gölün suyu sivilcelere de iyi geliyor" diyorlar.
taşıyan iki yer bulunduğunu, bunlardan birisinin Kanada’nın kuzey bölgesinde, diğerinin de Salda Gölü’nde olduğunu söylüyor.
Beyazlıklarıyla göz dolduran kıyı adalarının
nasıl oluştuğuna gelince… Göldeki magnezyumun kimyasal işlemle bakteriler tarafından tüketilmesi beyaz renkli hidromanyezit mineralinin oluşmasına neden oluyor. Bu
kimyasal işlemin bir dizi sürmesi beyazlıklarıyla etkileyen kıyı adalarının oluşumuna yol
açıyor. Söz konusu adaların su yüzeyinden
yüksekliği 5-8 m, su içindeki yüksekliği ise
8-10 metreye değin ulaşabiliyor. Aynı kimyasal yapı sonucu oluşmuş madde, dalgaların etkisiyle ayrışıma uğradığı için çepeçevre
uzanan ve hemen göze batan bembeyaz
sahil kumu olarak ortaya çıkıyor.
Ne yapmalı?
Dünyada Mars özelliği
taşıyan iki yerden birisi
Çamur havuzu
Salda Gölü ve çevresi birinci derecede sit
alanı. Balık avlamanın, tekneyle dolaşmanın
da yasak olması gölün kirlenmesini engellemiş; bu yüzden su bu kadar berrak. Fakat
sörf yapmak, yüzmek, kıyıda Özel İdare’ye
ait piknik alanlarında dinlenmek serbest.
Göl ise sazan balığı ile yaban ördeğine ev
sahipliği yapıyor. Krater gölü özelliğindeki
Salda’nın çevresindeki yamaçlardan akan
buz gibi soğuk kaynak suları ise doyumsuz
bir tada sahip. Burası önemli. Çünkü dünyada Mars özelliği taşıyan iki yerden birisi,
Salda Gölü. Salda Gölü’nde dört yıldır araştırma yapan, İskoçya’nın Glasgow
Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mike Russel,
dünya üzerinde Mars’ın yüzey özelliklerini
66 edaktüel mayıs•haziran 2015
Salda Gölü’ne gidip nerede soluklanabiliriz
derseniz, Denizli- Burdur karayolu üzerindeki Sultan Pınarı’nı önerebiliriz. Buz gibi
bir pınarın yanına kurulu olan Sultan Pınarı,
özellikle yaz aylarında serinlemek için bire
bir. Burada tadına doyum olmaz lezzetler de
sizi bekliyor. Denizli-Burdur karayolu üzerinde, Salda Gölü Belediye Halk Plajı girişinde ise Sahil Mola Dinlenme Tesisleri var.
Yeşil ve mavinin tam ortasında yer alan tesisin bir tarafında sık yemyeşil ormanlar, diğer
tarafında ise mavinin bütün tonlarını görebileceğiniz eşsiz Salda Gölü uzanıyor.
Salda Gölü’nde sadece gezinmek ya da yüzmek dışında farklı aktiviteler de yapabiliyorsunuz. Örneğin sörf yapmak serbest.
Yürüyüş için muazzam bir yer. Çamur banyosu yapmak isteyenler için böyle bir seçenek de var. Bildiğiniz gibi uzmanlar çamur
banyosunun sayısız faydası olduğu söylüyorlar. Cilt hastalığı, sivilce, eklem ağrıları,
sedef gibi problemleri olanlar bu çamurlarla
şifa bulabiliyorlar. Cildi yumuşatma, gözenekleri açma, selüloit ve çatlak tedavisi ve
toparlama etkisi, antiseptik tesiri ile akne ve
sivilceleri yok etme, kırışıklıkları giderme,
siğilleri absorbe etme özellikleri bulunduğu
da biliniyor. Salda Gölü Çamur Banyosu’nu diğer çamur
havuzlarından ayıran en önemli özelliği ise
doğal olması ve yurt çapında fazla bilinmediğinden dolayı kullananın az olması dolayısıyla diğer çamur havuzlarından daha temiz
olması.
Sahil Mola
Dinlenme Tesisleri,
yeşil ve mavinin
tam ortasında;
bir tarafında
sık ormanlar,
diğer tarafında
Salda Gölü
uzanıyor.
2015 mayıs•haziran edaktüel 67
edaktüel tarım
Yerli olanı korumak ve
sahip çıkmak için:
Tohum takas şenlikleri
• Paşa Tars •
T
ürkiye kırsalındaki sessiz dönüşümün en çarpıcı örneği tarım sektöründe yaşandı. Öyle ki yüzlerce
yıldır atadan kalma tohumları
saklama yoluyla üretimini sürdüren küçük çiftçiler, bugün
yalnızca dev şirketler eliyle üretilen ve oldukça pahalı olan sertifikalı tohumları kullanmak
zorunda. Bunun nedeni 2006
yılında çıkartılan 'Tohum
Yasası”. Yasa, köy popülasyonu
olarak anılan yerel tohumların
ticari olarak satılmasını yasaklamakla kalmıyor, bu kuralın ihlal
edilmesi durumunda üreticiye
10 bin lirayı bulan para ve hapis
cezası gibi yaptırımlar da getiriyor. Hal böyle olunca başta Ege
Bölgesi olmak üzere ülkenin
pek çok bölgesinde üreticiler
yerel tohumları “takas ederek”
küresel tohum işgaline karşı
direnme mücadelesi vermeye
başladı. Bu amaçla düzenlenen
tohum-takas şenliklerinde bir
yandan da biyolojik çeşitliliğin
geleceğe aktarılması amaçlanıyor.
Nisan ile Aralık
arasında
Torbalı, Seferihisar, Bayramiç,
Bodrum, Şile gibi bölgelerde
belediyeler ve sivil toplum kuruluşları desteğiyle düzenlenen
etkinliklerde, yerel tohumların
ve bu tohumlardan elde edilen
gıdanın önemi üzerinde durulu68 edaktüel mayıs•haziran 2015
yor en çok. Nisan aylarında
başlayıp Aralık sonuna kadar
devam eden bu şenliklerde, üreticiler bir araya gelerek tohumlarını ücretsiz olarak takas ediyor
ve bölgeler arasında tohum
transferi ile ürün çeşitliliğinin
artırılması sağlanıyor.
“20 yılda kırsal nüfus
yüzde 50 azaldı,
üretim şekli değişti”
Yerel tohumların satışına yasaklama
getiren Tohum Kanunu’nun ardından
İzmir Torbalı’da başlayan
takas etkinlikleri Ege Bölgesi’nin,
hatta Türkiye’nin çeşitli illerinde sürüyor.
Yerel tohumların korunmasına
yönelik bilincin artmasına ve
tohum takası şenliklerinin doğmasına öncülük eden Dr. Zerrin
Çelik’in Haziran 2013‘te yayımladığı “Tarımsal Biyoçeşitliliğin
Korunmasında Yerel Tohum
Bankaları’nın Rolü Üzerine Bir
Araştırma: Karaot Köyü Tohum
Derneği ve Yöresi Örneği” başlıklı doktora çalışması, konuyla
ilgili kapsamlı bilgiler içeriyor.
Çalışmasında, dünyanın birçok
ülkesinde ve Türkiye’de tarımda
çalışan nüfusta gittikçe azalan
bir eğilim bulunduğuna işaret
eden Çelik, konuyla ilgili şu bilgileri veriyor:
“Birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de yerel tohumları koruyan ve yerel tohumlarla üretime
devam edenlerin büyük bir
kısmı orta yaşın üzerindeki üreticiler. Tarımda çalışanlarda
yaşanan azalma ve genç nüfusun tarımsal faaliyetlerden uzaklaşması, yerel tohumlar ve onların kültürünün aktarılmasındaki
devamlılığı tehlikeye atıyor.
Yerel tohumlarla ilgili bilgi ve
birikime sahip olup yerel
tohumlarla üretime devam
etmeye çalışan bu yaşlı çiftçilerin, aile işgücünde yaşadıkları
sıkıntılar, sağlıkla ilgili sorunlar
gibi nedenlerle bazılarının üretimden vazgeçtiği, bazılarının da
üretim şeklini daha kolay olduğu için hazır fidelerle yapılan
üretime çevirme eğiliminde
oldukları da görülüyor.”
“Tarım politikaları
ticari tohumların
kullanımına yönelik”
Dünyada olduğu gibi ülkemizde de tarım politikaları kimyasal
gübre ve pestisitlerin kullanımı
ile yüksek verimlere ulaşılabilen
ticari tohumların kullanılmasına
yönelik. Bu durum çiftçilerin
yerel tohumlarını ve geleneksel
bilgilerini korumaları, geliştirmeleri konusunda yıkıcı etkilere
neden oluyor. Örneğin sertifika
zorunluluğu olduğu ve yerel
tohumluklar yasal olarak “çeşit”
tanımına girmediği için bunların tohumluk veya fide olarak
köylülerce satışı çok zor.
Çiftçiler bu tohuma kolay ulaşamıyor. Bu amaçla kurulmuş
olan STK’lar tohum üretseler
bile sertifikasını almadıkları için
yasal olarak satamıyorlar.
“Yerel tohumların
korunması için bilimsel
araştırmalar gerek”
Yerel tohumların korunarak
gelecek kuşaklara iletilmesi acil
bir konu. Çiftçilerin bu amaçla
ilk aşamada kendi tüketimleri
için yerel tohumları korumalarına önem vermeleri ve bunun
için de gerekli yayım çalışmalarının yapılması gerekiyor. Yerel
tohumların korunması, ürün
çeşitliliğinin arttırılması, yerel
tohum ağları ve topluluk temelli
tohum bankalarının uygulanabilirliklerinin boyutlarını saptamak için yapılan bilimsel araştır-
Teoman Açıkbaş
Dr. Zerrin Çelik
ma sayısı da son derece az.
Özellikle ülkemizde bu konuda
herhangi bir çalışmaya rastlanamıyor.
“Ulusal Tohum Takas
Merkezi”
Buna rağmen tohum-takas şenlikleri umut olmaya devam ediyor. Üstelik artık internet üzerinde de tohum takası yapabilmek mümkün. Facebook üzerinde “Ulusal Tohum Takas
Merkezi” adı altında yapılan bu
etkinliğin yönetiminde, halen
dört amatör yerel/doğal tohum
sever, bir de ziraat mühendisi
bulunuyor. Grup üyelerinden
Teoman Açıkbaş, sistemin nasıl
işlediğini şöyle anlatıyor:
“Tohum paylaşımcısı üyeler
kendi üretimi olan sebze, tıbbi
bitki, çiçek, hayvan yemi ve
meyve ağacı tohumları grup
yönetimine gönderiyor. Grup
yönetimi gelen tüm tohumları
paketleyerek ‘Tohum Envanteri’
olarak internette yayınlıyor.
Takas hakkı nedeniyle önce
tohum gönderen üyelerin
tohum istekleri karşılanıyor.
Kalan tohumlar da sadece
tohum isteyen üyelere 20 çeşitle
sınırlı olarak dağıtılıyor. Tüm
tohum istekçileri internet grup
sayfası üzerinden işlemleri yürütüp aldığı tohumlar karşılığında,
sadece kendi kargo ücretlerini
ödemekte olup, yasa gereği hiçbir ücret ödemiyorlar.
Etkinliğimiz hiçbir ticari düşünce taşımamakta.”
2015 mayıs•haziran edaktüel 69
edaktüel gurme
Şifa Kaynağı Otlar
E
gelilerin sofrasını “Yeşil Sofra” diye
adlandırmak, denizin kıyısında veya
daha iç kesimlerinde yaşıyor olsunlar,
hemen her yerde mümkündür... Örneğin
Ayvalıklılar, kökenleri ister Girit, isterse
Midilli olsun, yeşilliği olmayan sofraya oturmazlar zaten. Cumartesileri kurulan Alibey
pazarında veya Pazar günü kurulan
Armutçuk pazarında, gezenin iştahını açan
tezgahların arasında, pazarcılardan şu sözü
duyarsanız sakın şaşırmayın: “Bahar geldi,
Haydi, Egeli ot yesin...”
Bahar aylarında genellikle “cibez” denilen,
Türkmen köylülerinin de severek yedikleri
“cücük” adını verdikleri ot biter tarlalarda...
Kuşadalı’nın “cibez” dediğine, Sökeli, Tireli
“cücük” der... Kırlarda başlayan ot şöleninde
Turpotu'nu, Ekim ayının sonuna doğru
çıkan, şifalı yanları büyük olan “Şevket-i
Bostan” ile aynı sülaleden gelen “Akkız” takip
eder... Akkız çiğ yenen bir ot olduğu için çok
severiz biz ot düşkünleri...
İzmir’e gelmiş geçmiş çok sayıda gezgin
içinde Swan, 1911’de geldiğinde Girit
kökenli bir ailenin konuğu olmuş, bakın
neler demiş: “Sofraları düzenli ve zengindir.
Yemekli misafir ağırlamayı çok severler.
Kadın veya erkek aile büyüğü ‘buyrun’
demeden yemeğe başlamazlar. Hiçbir
zaman boğazlarından vazgeçmezler. Her
şeyin en iyisini alırlar, ‘az yiyin ama öz yiyin’
derler. Yemekleri taze yapmayı severler.
Yemek dökme alışkanlıkları yoktur. Bayat
ekmeği peksimet yapıp tüketirler.”
70 edaktüel mayıs•haziran 2015
Rakı masasından karışık
bahçe otu eksik olmaz...
A. Nedim Atilla’nın yazdığı, “İzmir Mutfağı”
kitabından aldığımız bilgileri aktaralım özetle: “Halikarnas Balıkçısı’nın rakı masasını
bize anlatan sevgili hocamız Şadan
Gökovalı, Balıkçı’nın Bodrum’a yerleşmiş
Giritlilerden öğrendiği ‘Kipohorta’ ya da
değişmiş adıyla söylenirse ‘Çiporta’yı yani
karışık bahçe otunu rakı masasından hiç
eksik etmediğini söylemişti. Balıkçının sevdiği bir başka yemek ise kuşku yok ki
Gelincik Böreği idi.”
Pazı
İzmir ve kıyı Ege’de tüketilen otların besin
değeri de çok yüksektir. En çok tüketilen
otları sarmaşık, ebe gümeci, ısırgan, cibez,
stifno, turpotu, ısırgan otu, gelincik, labada,
kuşotu, sinirotu, helvacık, deniz börülcesi,
kuşkonmaz, arapsaçı, marata, tarlaçakısı,
tarla çivisi, diye sıralayabiliriz. Otlar karbonhidrat yönünden zengin değildir ve pek az
miktarda yağ içerirler. Buna karşılık hemen
hemen bütün otlarda çok miktarda A ve C
vitaminleri bulunur. Bileşimlerindeki kalsiyum, fosfat ve demir oranları yüksektir. En
güzel ot yeme yöntemi ise şudur: Haşlanan
turp otunun, cibezin, stifnonun mümkün
olduğunca yeşil kalarak tencereden süzülmesi, daha sonra da üzerine sızma asidi
0.5’ten az yağlarla ılık ılık tüketilmesi olarak
söylenebilir.
En çok hangi otlar
sofraları süslüyor
Arapsaçı: Kendine özgü güçlü anasona
benzer bir kokusu vardır. Kokuyu yaprak ve
meyvelerde bulunan ve uçucu bir yağ olan
fennel vermektedir. Fennel yapının yüzde
0.1’i karın ağrılarını giderir. Arapsaçı midevi,
gaz sökücü ve süt artırıcı etkilere sahiptir.
Kökü idrar artırıcı olarak kullanılır.
Deniz Börülcesi: Deniz kıyılarında
suyun gel git yaptığı yerlerde sular çekildikten sonra biten bu bitki, tuzlu, ekşi ama çok
lezzetlidir. Haşlanarak salatası yapılır. İyotlu
topraklarda yetiştiğinden iyot eksikliğine
bağlı guartr hastalığında faydalıdır. İdrar artırıcı ve kuvvet vericidir.
Deniz börülcesi
Radika
Ege mutfağının eşsiz kaynağı otlar
ve ot yemekleri…
Şevketibostan
Ebegümeci: Yurdumuzun pek çok bölgesinde yetişen bu bitkinin zeytinyağlı yemeği
yapılır. Kol ve bacak çürüklerinde, ciltteki
şişlik ve çıbanlara losyon şeklinde tatbik edilen bitkinin yaprakları kaynatılıp içilirse
sinirleri kuvvetlendirir.
Girit Kabağı: Kabak Giritlilerin en sevdiği sebzedir desek yanlış olmaz. Silindirik,
küçük siyaha yakın koyu yeşil olanları makbuldür. Haşlanabilir, ayrıca pabucaki de
yapılabilir.
n Kipohorta
(Çiporta)
Malzeme: 1 orta boy kabak, 250 gram taze
börülce, 1 demet semizotu, yarım kilo radika,
1 demet arapsaçı, 3 küçük domates, 150 ml
zeytinyağı, 3-4 taze soğan.
Yapılışı: Arapsaçı önceden haşlanır. Diğer
otlar çiğden ince ince doğranır. Taze soğanlar
zeytinyağında hafifçe kavrulur. Arapsaçı, diğer
otlar ve domates eklenerek pişirilir. Ağzı
kapalı tencerede, kendi buharıyla 15 dakikada
pişer. Otların yumuşadığı anlaşılınca ateşten
alınır. Sıcak veya ılık servis yapılır.
Cibez: Türklerin tanıdıklarında cücük
dedikleri yabani lahanadır. Yumuşak ve lezzetlidir. Haşlandıktan sonra zeytinyağı ve
limon yeterlidir.
Sarmaşık: Sevilen ve şifalı olduğuna inanılan oldukça pahalı bir bitkidir. Bakır renkli
sürüngenleri ilk çağlardan beri yenmektedir.
Genç sürüngenlerinden taze soğan ile zeytinyağında yumurtalı kavurması yapılarak
yenir.
Şevketi Bostan: Kuzu etiyle yemeği
yapıldığı gibi haşlanıp salata olarak da yenebilir. Haşlandığı zaman elde edilen suyu
sabahları aç karnına içmek böbrek taşı ve
kum içindir.
Turpotu: Haşlanıp salata olarak yenildiği
gibi kavrulup üzerine yumurta kırılarak da
yenilebilir. İçerdiği uçucu yağlardan dolayı
canlandırıcı, sinirleri teskin edici, ağrı dindirici özellikleri de vardır.
Akkız: Şevketi bostanla aynı kökenden
gelen, yaprağı ve beyaz kökleri de yenen bir
ot. Çiğ olarak sarımsaklı yoğurtla tüketilebileceği gibi, kuzu eti ile de haşlanabilir.
n Çeşme’nin
Zeytinyağlı Turpotu
n Kuzu Etli
Şevketibostan
Malzeme: 1 kg şevketibostan, yarım kilo
kuşbaşı kuzu eti, biraz un ve limon suyu.
Yapılışı: Şevketi bostanlar güzelce ayıklanıp
suda bekletilir. Kuşbaşı et zeytinyağında biraz
çevrilir ve suyunu çekmesi beklenir. Daha
sonra etlerin içine şevketibostan eklenir,
karıştırılır. 1 su bardağı kadar sıcak su ilave
edilip kısık ateşte pişirmeye bırakılır.
Şevketibostanlar ve et iyice pişene kadar sıcak
su ilave edilir. Yemek çok sulu olmayacak
şekilde suyu çektirilir.
Ayrı bir kapta 2 yemek kaşığı un, bir limonun
suyu ile ezilir. Karışım yemeğin ortasından
yavaşça dökülür ve tencere 2-3 kez sallanır.
Malzeme: Bir bağ turpotu, 1 - 2 adet
yumurta, 1 adet kuru soğan, 1 su bardağından daha az sızma zeytinyağı.
Yapılışı: Turpotu genellikle zeytinyağıyla
salata olarak tüketilen bir ottur. Bu tarif ise
turpotunun yemek tarifi: Soğan ince ince
kıyılır ve zeytinyağında kavrulur. Turpotu haşlanır, suyu süzülür, kıyılan ve yağa atılarak
pembeleşen soğanlarla birlikte kavrulur.
İsteğe göre 1 veya 2 adet yumurta çırpılarak
tavaya dökülür. Turpotuyla karıştırıldıktan
sonra kalıp halinde pişirilir. Yumurta tavaya
döküldükten sonra tavayı devamlı olarak sallamak gerekir. 10-15 dakikada ateşte pişirildikten sonra servise hazır hale gelir. Arzuya
göre yoğurtla servis de yapılabilir, sade olarak da yenir.
n Dalgan (Isırgan)
Salatası
Malzeme: Isırgan otu, pırasa, ev salçası,
limon suyu, zeytinyağı.
Yapılışı: Isırganlar ayıklanıp yıkanır ve ince
ince doğranır. Pırasaların beyaz kısımları
dörde bölünüp ince ince kıyılır. Ev salçası
limon suyu ile inceltilip zeytinyağı ilave edilerek sos hazırlanır. Bu sos ince doğranmış
ısırgan ve pırasaların üzerine dökülür
2015 mayıs•haziran edaktüel 71
edaktüel sağlık
Sağlığa en lezzetli yatırım
ATIŞTIRMALIKLAR
Çok severim, çitlerim, çıtırdatırım
diyenlerden misiniz? Atıştırmalık
çerezleri pek çoğumuz hep elinin
altında tutmak ister. Sinemada,
evde televizyon izlerken güzel
olur çitlemek. İçeceklere pek
güzel eşlik eder çerezler...
Sağlığa yararlı olduğu gerçeği çok önceleri
ortaya çıkan yağlı tohumlar, son yıllarda
uzmanlar tarafından “Sağlığa en güzel yatırım” olarak yapılan araştırmalar eşliğinde
öneriliyor.
Peki, sağlığa iyi geliyormuş madem diyerek
3 saatlik TV dizisi seyrinde çıt çıtta çıt çıt,
yarım kilo çerezi indirdik mi mideye “Oh!
Ne kadar sağlık kazandım” diyebilir miyiz?
Biraz abartmış olduk ama “Her gün bir avuç
fındık” diyen reklam söylemi doğru bir miktar öneriyor. Eğer doğru bir besin almak ve
sağlığınıza doğru bir katkı yapmak istiyorsanız gündelik yağlı tohum tüketimi programınızı yapmanız gerekiyor.
Ceviz, fındık, çekirdek,
badem ya da fıstık…
Uzmanlar cevize her zaman öncelik veriyor
ama diğerlerinin de vücudumuza pek çok
yararı var.
Küçücük olmasına rağmen ay çekirdeği
yoğun bir vitamin ve mineral yağ kaynağı.
Cevizde Omega 3 ve bol miktarda yağ asitleri var. Daha iyi düşünme, zihinsel fonksiyonların artırılması gibi faydaları öne çıksa
da ceviz ve diğerleri bir sürü rahatsızlığı
önlüyor.
72 edaktüel mayıs•haziran 2015
Seks gücündeki artış belki muzip gülümsemeyi de beraberinde getiren bir fayda ama
atıştırmalıklar her derde deva gibi görünüyor. İşte size kısa kısa faydaları ile sağlığımızın yardımcıları…
n KABAK ÇEKİRDEĞİ Böbrekleri güçlendirir. Prostat ve İdrar yollarında oluşan
hastalıkları giderir.
n AY ÇEKİRDEĞİ Kolesterolü düşürür.
Cinsel arzuyu artırır. Kalp ve sinir hastalıklarını önler. Solunum sistemi rahatsızlıklarına
iyileştirici etkilere sahiptir.
n CEVİZ Beynin çalışmasını güçlendirir.
Zihin yorgunluğu giderir, kemik ve dişleri
güçlendirir. İyi bir antioksidandır. Kanserle
savaşta önemli rolü vardır. Kolesterol düzeyini düşürür. Omega 3 yağ asitleri, damar
tıkanmalarını önler. Alzheimer ve Parkinson
gibi hastalıklara karşı koruyucudur.
n KURU İNCİR Kansere karşı vücudun
bağışıklık sistemini güçlendirir. Hamilelerde
ve çocuklarda kemik gelişimini sağlar.
Yaşlılarda kemik erimesini önler. Zengin
demir minerali ile kanı güçlendirir.
n TUZLU FISTIK Zihinsel yorgunluğu
alır. Böbrek ve safrakesesi ağrılarını hafifletir.
Göğsü yumuşatır, öksürük söktürür.
n ANTEP FISTIĞI Günde 10-12 adet
yenilen iç antepfıstığı, vücudun günlük yağ
ihtiyacını karşılayabilmektedir. Kolesterol
seviyesini düşürür. Koroner kalp hastalığının
riskini azaltır. Kan şekerinin yükselmesini
önler. Bünyeyi dirençli hale getirir. Akciğer
için iyi bir iltihap temizleyicidir.
n PATLATMALIK MISIR Kan şekerinin
dengeli yükselmesini sağlar. Kabızlığı önler.
Enerjinize enerji katar. Protein, kalsiyum,
demir, fosfor, A ve B2 vitaminleri bulunur.
n BADEM Sinirleri güçlendirir. Göğüs
hastalıklarını önler. Hamilelerin sütünü artırır. Böbrek ve idrar yolları iltihaplarını iyileştirir. Kalp krizi riskini azaltır. Kansere yakalanma riskini azaltır.
n KURU KAYISI Beynin düzenli çalışmasını sağlar, stresi azaltır. Karaciğerin tamirini
yapar. Ülserlerin iyileşmesinde rol oynar.
Cinsel gücü artırır. Enerji kaynağıdır. A,B,C
vitaminleri, protein, bol miktarda şeker ve
madensel tuzlar içerir. İştah açar, kan yapar.
Sinirleri güçlendirir, kabızlığa iyi gelir.
n KURU ÜZÜM Protein ve karbonhidrat
kaynağıdır. İçerdiği mineraller kansızlığı,
ishali ve zayıflığı tedavi eder. Karaciğer zafiyetine, bronşite iyi gelir.
n FINDIK Omega 3 kaynağı olarak kan
pıhtılaşmasını ve damar sertliğini önler; tansiyonu düşürür, şeker hastalarında kalp hastalığı riskini azaltır. Antioksidan ve yaşlılık
engelleyicidir. Bağışıklık sistemini güçlü
tutar. Kalp krizi, felç, bunama riskini azaltır.
edaktüel lezzet
Japon Mutfağı
sadece suşi mi?
Japon mutfağından ne zaman söz açılsa ilk
akla gelen suşi oluyor. Bazıları suşi sevmez
ya da bizim damak tadımıza pek uygun bulmaz ama hem besin değeri hem de lezzet
açısından mükemmel bir lezzet… Hele ki
suşiyi yapan usta işini iyi biliyorsa sizin için
gerçek bir şölen yaratabilir.
Japon mutfağı tabii ki sadece suşiden ibaret
değil ve bölgesel özellikleri ile büyük bir
çeşitliliği barındırıyor. Bir sıralama yapmak
gerekirse; pirinç yemekleri, deniz ürünleri
yemekleri, noodle yemekleri, nabe’ler,
Yoshoku yemekleri, et yemekleri, soyalılar
ve diğerleri diyebiliriz.
Şimdi bu çeşitlerden örnekler verelim.
Pirinç yemekleri ile başlayalım. Pirinç 2000
yıldan bu yana Japon mutfağının en temel
gıdalarından birisi olarak öne çıkıyor. Pirinç
her öğünde sofrada hazır ve nazır olabiliyor.
Hatta kahvaltıda bile yer alıyor. Amerikalılar
2. Dünya Savaşı sonrasında Japonlara pirinç
yerine ekmek yedirmek üzere çok çabalamışlar ama nafile… Pirinç yemekleri arasında başta suşi olmak üzere pirinç haşlama,
kızarmış pirinç topları, Körili pilav sayılabilir.
Genel olarak japonların mutfağı diğer Doğu
Asya ülkelerinin mutfaklarına benzer.
Diğerleriyle olan en önemli farkı yağ ve
baharat kullanımının çok daha az olmasıdır.
Kullanılan malzemelerin gerçek kendi tadları muhafaza edilmeye gayret gösterilir.
Mümkün oldukça mevsim için tipik olan
taze malzemeler kullanılır.
74 edaktüel mayıs•haziran 2015
Japon Mutfağı
ne kadar zengin?
ERİŞTE (NOODLE) YEMEKLERİ
n Ramen: Çin kökeninden gelen Japon
mutfağına uyarlanmış bu et suyu çorba,
dilimlenmiş et, deniz yosunu, yeşil soğan,
mısır gibi diğer tatlarla harmanlanarak servis
ediliyor. Aynı zamanda uzak doğu ülkelerinin en çok tercih edilen yemeklerinden biri.
n Soba: Karabuğday unu ya da buğday ve
beyaz un karışımından yapılan spaghetti
kalınlığında bir noodle. Bu noodle da üzerine çeşitli tatlar konularak sıcak ya da soğuk
şekilde servis ediliyor.
n Udon: Buğday unundan yapılan diğer bir
Japon eriştesi (noodle) Udon, sobaya göre
daha kalın olmakla birlikte kızarmış tofu
(kitsune udon), tempura (tempura udon),
ve dağ sebzeleri (SanSai udon) eşliğinde
sıcak ya da soğuk servis ediliyor…
n Yakisoba: Yakisoba ızgarada pişirilip ya
da kızartılıp bir kaç parça et, lahana, havuç
gibi sebzelerin yanı sıra kırmızı zencefille
garnitürlenip özellikle festivallerde sofralara
sunulan popüler bir noodle yemeği…
DENİZ YEMEKLERİ
Japon mutfağı okyanuslardan, göllerden ve
akarsulardan çıkan yüzlerce çeşit balık,
midye ve buna benzer deniz ürünlerinden
oluşuyor. Bir çok farklı şekilde hazırlanıp,
farklı şekillerde yenilebilir. Çiğ, kurutulmuş,
ızgaralanmış, bol yağda kızartılmış ya da
buğulanmış şekilde servis edilebilir.
n Sashimi: Çiğ yenilen bir deniz ürünü.
Çok sayıda çiğ balık türüyle hazırlanan bu
yemek, lezzetini korur fakat taze olduğu ve
doğru hazırlandığı sürece. Sashimi damak
yakan ünlü wasabi sosu ile servis ediliyor.
n Yakizakana: Izgaralanmış balık olarak bilinen Yakizakana’nın tadını orkinos balığı
(saba), somon(sake), turna(sanma), istavrit
(aji) veya karagöz balığı ekleyerek bir çok
farklı şekilde çıkarabilirsiniz…
PİRİNÇ YEMEKLERİ
n Chanhan: Kızarmış pirinç ya da Chahan
olarak adlandırılan bu lezzet Çin mutfağından uyarlanmış.
Bezelyeden tutun
yumurtaya, taze
soğandan havuç ve
domuz etine bir
çok tat içeren
Chahan, aynı zamanda elde kalan malzemelerden yapılmaya oldukça elverişli!
n Chazuke: Sıcak su, çay veya balığın pirinç
lapasının içine ilave edilmesiyle sofralara
sunulan, yapımı oldukça basit Chazuke.
Sofralara sunulmadan önce umeboshi, ızgaralanmış somon ve turşu gibi keskin tatlarla
süslenir.
n Kare Raisu: Japon köri sosuyla birlikte
pişirip, tankatsu gibi aperatiflerle servise
hazırlanan başka bir lezzet. Köri Japoon
mutfağına ait olmasa bile Japonyanın bir
çok yerinde mutfakta bolca kullanılıyor.
GÜVEÇ(NABE) YEMEKLERİ:
Nabe güveç yemekleri, masaya genel olarak
sıcak kaplarda pişirilerek sunulur.
n Sukiyaki: İnce dilimlenmiş et, sebze,
mantar, tofu ve shiratakinin tatlı soya sosuna
çorba halinde kaynatılmasıyla oluşan bu lezzet genellikle çiğ dövülmüş yumurtanın
içine banıldıktan sonra yenilir…
n Oden: Balık köftesi, Japon Turpu, haşlanmış yumurta, bir kaç deniz yeşilliği kısık
ateşte kaynayan soya sosuna çorbanın içine
ilave ediliyor. Bu lezzete ulaşabildiğiniz sürece kış aylarında vazgeçilmeziniz olabilir.
n Chanko Nabe: Sumo güreşçilerinin geleneksel elyaf diyeti olarak bilinen Chanko
Nabe oldukça farklı çeşitlerde sunulabilir…
ET YEMEKLERİ:
19. yüzyılın ortalarından beri Japon mutfağındaki et kullanımı azımsanmayacak kadar
arttı… İşte o popüler et yemekleri:
n Yakitori: Şişlenmiş tavuk parçalarından
oluşan bu lezzet, tuz ve özel soslarla servis
ediliyor… Yakitori neredeyse tavuğun tüm
parçalarının kullanıldığı bir yemek.
n Tonkatsu: Kızartılmış domuz prizolası
olarak da bilinen Tonkatsu’ya öğütülmüş
lahana yada pişmiş pirinç eşlik ediyor…
n Nikujaga: Ağır ateşte tütsülenerek pişirilmiş ete patates eşlik ediyor. Karşınızda evde
yapımı oldukça basit bir lezzet; Nikujaga!
n Teppanyaki: İçine et, deniz ürünleri ve
YOSHOKU YEMEKLERİ
Batılı yemeklerin büyük bir kısmı
Japonya’ya yüzyılları aşkın bir süredir tanıtılıyor… Bu lezzetlerin birçoğu tamamen
Japonlaştırılmış ve Yosoku yemekleri olarak
adlandırılmış…
SOYA FASÜLYESİ YEMEKLERİ:
İşte tofu, natto, miso ve Japon mutfağının
birçok diğer önemli malzemeleri soya fasülyesinden yapılan lezzet şöleni popülerleri:
n Hiyayakko: Yaygın olarak rendelenmiş
zenzefil, katsuobushi(temizlenmiş torik
pulu) ve yeşil soğan soya sosuyla garnitürlenen taze dondurulmuş tofu olarak biliniyor.
n Yudofu: Yenilmeden önce temiz, ılık çorbada kaynatılmış ve soya yada ponzuya
(turunçgil sosu) batırılmış tofu parçalarından oluşan bu lezzet, Yudofu Kyoto’nun
spesiyalidir ve kış aylarında servis edilir.
n Agedashidofu, pişmiş ve soya soslu et
suyunda hazırlanan sıcak servis edilen ve
yeşil soğanla garnitürlenmiş hafif galeta
ununa bulanmış tofudan yapılıyor…
n Korokke: Galeta ununa bulanmış ve bol
sebze ilave edilerek, yemek masası etrafında
büyük bir demir kalbur(teppan) içinde
hazırlanan Teppanyaki’nin yalnızca midenize değil gözünüze de şölen yaratıyor! Şef bu
lezzeti müşterilerin önünde pişiriyor…
yağda kızartılmış, worcestershire tonkatsu
sosuyla ve dilimlenmiş lahana ile sunulur.
Kıymalı ve patatesli olanını öneriyoruz!
n Hambagu: Japon stili büftek(steak) hamburger sizlerle!
DİĞER LEZZETLER:
n Bento: Tek porsiyonluk kutuda; sıcak ve
soğuk servis edilebilen bu lezzet genellikle
az miktarda et, sebze, balık veya turşuyla garnitürlenmiş pilav ile servis ediliyor.
n Gyoza: Doğranmış sebzeler ve dövülmüş
et ile doldurulmuş bir çeşit mantı…
n Chawanmushi: Tavuk parçaları, karides,
balık ve fındık harmanının, kekik otu ile haşlanmış yumurta kremasıyla birleşimi…
Oyako Donburi
Japon mutfağının vazgeçilmez lezzetlerinden
Donburi’yi tatmak için uzak doğu seyahtine
ihityacınız yok! İşte yapımı oldukça kolay Oyako
Donburi tarifi!
Malzemeler: 1 çorba kaşığı bitkisel yağ, 3/4
derisiz, kemiksiz, yarısı şeritler halinde kesilmiş
tavuk göğsü, 1/2 ince dilimlenmiş soğan, 1 su
bardağı tavuk suyu, 6 kurutulmuş shiitake mantar, ıslatılmış ve şerit dilimlenmiş, 1 adet jülyen
dilimlenmiş havuç, 2 yemek kaşığı beyaz şeker,
4 yemek kaşığı soya sosu, 1/2 çay kaşığı tuz,
1/2 fincan kıyılmış yeşil soğan, 5 çırpılmış
yumurta
Hazırlanışı: Tavuk orta ateşte büyük bir tavada, yağda soğan ile 5 ila 7 dakika pişene kadar
sote ediyoruz. İçine mümkün olduğunca fazla
su ekledikten sonra, tavuk suyunu karıştırıp 2
dakika pişiriyoruz. Mantar ile havuç ilave ettikten sonra; şeker, soya sosu ve tuzu karıştırarak
birkaç dakika kaynamaya bırakıyoruz. 3 dakika
daha pişirdikten sonra yemeğimizi yavaşça
karıştırarak, içine yeşil soğan serpiyoruz.
Dövülmüş yumurtayı, tavuk karışımı üzerine
döküp, yumurtalar pişene kadar(yaklaşık 10 dk)
pişiriyoruz. Son olarak karışımımızı Japon pilavı
olarak tabir ettiğimiz lapa pilavın üzerine döküyoruz. İşte Oyako Donburi’miz servise hazır!
2015 mayıs•haziran edaktüel 75
edaktüel gündem
Terlemek güzeldir…
Tırnaklar ile ilgili bilinmesi gerekenler
n Ojenizin hızlı kuruması için soğuk suya
batırın. n Tırnakların çevresindeki ölü
deriyi kesin. Tırnağınızın çevresini yağla
ovalayın. Bu oje sürmenizi de kolaylaştırır.
n Tırnaktaki çatlakları cila ile gizleyin.
n Mat görünüm için tırnaklarınız
ıslakken cilayı iki kat sürün, su buharında
üç dakika bekletin. Parlak cila matlaşır.
n Parıltılı cilayı kaldırmak için, pamuk
yerine keçe kulanın.
Sıcaklar bastırınca terlemekten şikâyet ederiz
ama terlemek oldukça sağlıklı aslında.
Deride bulunan ter bezlerinin sıvı yayması
sonucu ortaya çıkan terlemenin insan
vücudu için faydası çok. Birincisi terleme ve
sonrasında terin buharlaşmasıyla vücudun
ısı dengesi sağlanıyor. Ter bezlerinin yaydığı
sıvı, vücuttan atıldıktan sonra buharlaşıyor
ve böylece vücudun ısı dengesi korunuyor.
İkincisi, insan vücudundaki üre, ürik asit, tuz
ve diğer zararlı maddeler terleme yoluyla
dışarı atılıyor. Böylece ter bezleri adeta birer
böbrek gibi çalışarak kanın temizlenmesine
yardımcı oluyorlar… Yaz aylarında ter bezleri
daha çok çalıştığı için dikkat edilmesi
gereken tek nokta ise, terin buharlaşmasını
önleyen nemli ortamların yol açtığı sıcak
çarpmaları… Bu nedenle terlemenin
engellenmemesi gerekiyor. Nemli
ortamlarda buharlaşma olmadığı için
terleme amacına ulaşamıyor. Bu nedenle
teri dışarı verebilecek açık renkli pamuklu
giysiler tercih edilmeli…
Vitamin D, akciğer
rahatsızlıklarını
azaltıyor
Uzmanlar ilave D vitamini yardımıyla,
akciğer hastalarının yaşadığı semptomların
yüzde 40 oranında azaldığını söylüyorlar.
Kronik obstrüktif akciğer hastalığı olanlar
akut alevlenmeler yüzünden acı çekerler.
Çoğu zaman aşırı balgam, öksürük, göğüste
sıkışma hissi ve nefes darlığı gibi belirtiler
ortaya çıkar. Yapılan araştırmalar ise D
Vitamininin bu konuda çok yardımcı
olduğunu gösteriyor. D vitamini eksikliğinin
etkisiyle KOAH hastalığının devam etme
süreci ve şiddeti gibi pek çok semptomun
arttığı gözleniyor.
76 edaktüel mayıs•haziran 2015
Yabanmersini çok faydalı
Tüm etli ve zarlı kabuksuz meyveler gibi yabanmersininin de besin değeri oldukça
yüksek. Anti-oksidan özelliği taşıyan yabanmersini, anti-enflamatuar ve kanseri
engelleyen özelliklere sahip. Dünyanın soğuk bölgelerinde yetişen yabanmersini, düşük
kalorili olmasının dışında, C, K, B6 ve E vitaminleri içeriyor. Ayrıca kalsiyum, magnezyum,
demir, manganez, fosfor, potasyum ve çinko da. Diğer bilişenler arasında da diyet lifi,
protein, salisilik asit, flavonoid ve antosiyaninler var. Çiğ yemenin haricinde, kaynatıp
meyve suyuna dahil edebilirsiniz. Salata ve yoğurdunuza serperek de yiyebilirsiniz.
Yabanmersini idrar yolu enfeksiyonlarını engelliyor, kalp sağlığını güçlendiriyor, kanser
riskini düşürüyor, kemikleri güçlendiriyor ve yaşlanma karşıtı etkisi var.
edaktüel hobi
Ayşen Nazlı
Koleksiyonuyla
tarihe ışık
tutmak istiyor
• Alpay Sönmez •
İzmirli inşaat mühendisi Ayşen Nazlı için koleksiyonculuk bir
yaşam tarzı. Yemek kitaplarından rozetlere, kutulardan eski
paralara kadar geniş bir arşivi var. Tahminine göre, en
kapsamlı Türk-Osmanlı mutfak ve yemek kültürü arşivi onda…
Osmanlı Mutfağından günümüze yemek ve
mutfak kültürü ile çıkan hangi yayın varsa
onda. Osmanlıca, Farsça, Türkçe ve daha
birçok dilde yayınlanmış yemek kitapları ve
dergileri…
Bu kadar değil. Osmanlı ve Türkiye
Cumhuriyetine ait para koleksiyonu ile
nadir basılan yemek pulları serisi. Siyasi
parti, sosyal toplum kuruluşları ve özel
koleksiyonları da içinde barındıran rozetler,
madalyalar... Toplumsal gelişimin izlerini
üzerlerinde taşıyan ama farkına varılmayan
kutular... Plastik, teneke kutu ve cam formatlarında hazırlanmış birbirinden farklı ve ilgi
çekici meşrubatlar... Ayşen Nazlı’nın koleksiyonu çok geniş. Nedenini sorarsanız,
“Koleksiyonculuk bir hastalık” diyor: “Ancak
çok daha önemlisi şu: Ülkelerin gelişmişlik
kriterleri var. Bunlar içinde arşivcilik ve
koleksiyonculuk ciddi bir yer tutuyor.
Ülkemiz bu sıralamada çok geride. Her birimizin bu konuda sorumluluğu var.”
78 edaktüel mayıs•haziran 2015
Sherbrooke ve
Türk mutfağı
İzmirli inşaat mühendisi Ayşen Nazlı, kentin
sosyal hayatında tanınan isimlerden biri.
Alsancak Lions Kulübü üyesi. Arşiv ve
koleksiyonculuğa olan ilgisi 1970’li yıllardan gelme. Her şey eğitim için Kanada’ya
gittiği dönemde başlıyor. Orada Yeni
Kanadalılar Organizasyonu’na katılıyor ve
uluslararası davetlerde ülkesini Türk yemekleri ile temsil ediyor. O hikâyeyi şöyle anlatıyor: “Üniversiteden sınıf arkadaşım olan
eşim Ziya Nazlı ile evlenip gittiğim Kanada
Québec Eyaleti Lennoxville Bishop’s
Üniversitesi İş İdaresi Bölümü’nde lisans,
daha sonra da Université de Sherbrooke
İnşaat Mühendisliği Bölümü’nde yüksek
lisans yaptığım yıllarda birçok sergi ve davete katıldım, uluslararası programlarda Türk
masasını hazırladım. Kanada’da beş yıl
süreyle İngiliz, Amerikan ve Fransız mutfağı
ile ilgili açılan kurslara ve eğitim programla-
rına katıldım. Sherbrooke’da büyük davet
sofraları hazırladım. Türk yemekleri yapımı
dersleri verdim.”
Sahaflar, yayınevleri,
müzayedeler…
Bu arada yemek kültürüyle ilgili çok sayıda
kitap ve dergi edinmiş Nazlı. Katıldığı uluslararası toplantılarda koleksiyonculuğun,
arşiv hazırlamanın çok önemli olduğunu
görmüş ve bilgi-belge toplamaya ağırlık vermiş. “Hemen çeşitli yayınevleriyle temasa
geçtim. Bugüne kadar basılmış olan tüm
mutfak ve yemek kültürü ile ilgili yayınları
temin etmeye çalıştım. Amazon.com Türk
mutfağıyla ilgili çıkan her ürünü bana gönderiyor. Sahaflarla irtibata geçtim, müzayedelere katıldım. Çeşitli sitelere üye oldum,
listelenen her yeni ürünü takip edebilme
şansını yakaladım. Resmi kurumlarla iletişime geçip konuyla ilgili yayınların tarafıma
gönderilmesini sağladım.”
kahve, çay ve teneke kutularıyla devam
-
“Yazı stillerini görsünler”
Yeni-eski önemli değil
-
-
-
-
-
herkese açık. Çok fazla araştırmacı ve öğren-
2015 mayıs•haziran edaktüel 79
edaktüel sanat
İzlenim, duygu ve özgürlük
Empresyonizm
• Deniz Çaba •
Geçmiş Ola
Hatıralar, ne istersiniz
benden?… Sonbahar…
Durgun gökte ardıç kuşları
uçuşmadalar. Güneşten ölgün
ve soluk bir ışık vurmada.
İçinde poyrazlar esen
sararmış ormana.
Yapayalnızdık, yürüyorduk,
türlü hülyalarda. Saçlarımız
ve düşüncelerimiz rüzgârda.
Çevirip güzel gözlerini bana:
“Hangisi? En güzel günün”
diye sordu o billur sesi.
Bir melek sesi kadar tatlı,
o kadar derin.
Hafif bir gülümseyiş
cevap verdi sesine
öptüm ellerini,
ibadet edercesine.
- Ah! İlk çiçekler!
Ne güzel kokuları vardır!
Ne kadar sevimli
bir mırıltıları vardır! Sevilen
dudaklardan
çıkan ilk evet’lerin!
(Paul Verlaine,
Çeviren Orhan Veli Kanık )
80 edaktüel mayıs•haziran 2015
Dış dünya sanatçıda ne “izlenim” bırakıyorsa, o. Yani görünen değil, görünenin ardındaki... Sanat anlayışı realist ya da objektif
değil, ölçü ya da uyak da yok; sadece o
görüntünün, o sesin sanatçıda bıraktığı intiba ve izlenim önemli. Empresyonizm
(İzlenimcilik), bu yüzden Realizmin karşıtı.
Tek geçerli kural var, o da “sanat için sanat”
anlayışı...
Renk ön planda
Sembolizmle birlikte Gerçeküstücülüğü
(Sürrealizm) hazırlayan Empresyonizm, gerçeğe sırtını dönüp, izlenime yöneldi.
19’uncu yüzyıl’da Fransa’da ortaya çıkan akımın ana felsefesi, doğayı olduğu gibi değil
de, ondan edinilen izlenimlere göre biçimlendirmek. Bu akımın sanatçıları, tabiatı
bütün ayrıntılarına bağlı kalarak değil, ancak
ondan edinilen “intibalar” ölçüsünde anlatmayı ilke edinmişler. Doğayı objektif bir gerçek olarak değil, kendilerinde yarattığı izlenim ölçüsünde değerlendirmişler. Burada
anahtar sözcük izlenim ve intiba olduğu için
empresyonizm, “izlenimcilik” ve “intibacılık” olarak da anılıyor.
Akım aynı zamanda “özgürlüğün” simgesi.
Resimde izlenimcilik, özellikle ışık ve renkten kaynaklanan görsel izlenimleri yansıtmayı hedeflemiş. Empresyonist ressamlar mevcut hiçbir kurala uymamışlar. Renk egemen-
liğini ön plana çıkarıp, sisteme bağlı olmaksızın coşkunluk yaratmışlar. Elbette dış dünyayı bütünüyle yok saymamışlar. Biçimlerin
ve doğa manzaralarının sertliğini, hırçınlığını
ve katılığını değil, yumuşaklığını ve tatlığını
canlandırmışlar. Akıma ait tabloların aydınlık, kucaklayıcı ve canlı olması da bundan.
Edebiyat ve müzikte de yine bireysellik ve
görülüp-duyulanın değil, algılananın ağır
basması söz konusu. Edebiyat eleştirmeni K.
Haedens’e göre, empresyonist şiirlerde sözcükler, yepyeni biçimlerde birleşir, bir “fosfor
ışığı” içinde yıkanırlar. Empresyonist şairler,
şiirde biçime, kafiyeye önem vermezler.
“Sanat için sanat” anlayışını benimseyerek,
edebiyatın toplumsal bir görevi üstlenmesine karşı çıkarlar.
“Impression - Güneşin Doğuşu”
Empresyonizminin ortaya çıkışı, biraz da
döneminin koşullarıyla ilgili. 19’uncu
yüzyıl’ın ortalarında klasik heykel kopyalarını yıllar yılı resmetmekten bıkan kimi sanatçılar, akademiyi bırakıp kırlara açılıyorlar. Bu
dönemde göz alıcı giysili hanımların, peruklu-fraklı çapkın erkeklerin gönül ilişkileri,
günlük yaşamın olduğu gibi sanat yapıtlarının da başlıca konusu haline geliyor. Açık
havaya, Paris’in sokaklarına, parklarına ve
nehir kıyılarına yayılan sanatçılar, gün ışığıyla pırıldayan rengarenk tablolar yapıyor ve
bunları topluca sergiliyorlar. Ancak bu sergi-
Objenin kendisi değil,
uyandırdığı intiba önemli.
Ne figürler gerçekte
olduğu gibi, ne de notalar.
Sözcükler bile olağan
halinin dışında...
Arles'teki Yatak Odası (1888)
Van Gogh (üstte)
L'Etoile (1878)
Edgar Degas (altta)
Şemsiyeli Kadın (1886)
Claude Monet (üstte)
Jeunes filles au piano
(1892)
Auguste Renoir (solda)
Elma sepeti (1890-1894)
Paul Cézanne (sağda)
2015 mayıs•haziran edaktüel 81
edaktüel sanat
Alfred
Sisley
Toulouse
Lautrec
Vincent
Van Gogh
Maurice
Ravel
lerden birinde ressam Claude Monet’in
yapıtlarından birine ad koymayı unuttuğu
fark ediliyor ve bir ad önermesi isteniyor.
Monet de kısaca “Impression-Güneşin
Doğuşu” diyor. Bundan esinlenen sanat
eleştirmenleri de, bu çizgideki çalışmaları
“Empresyonist” olarak nitelemeye başlıyor.
Empresyonizmin babası sayılan Monet’in
eserlerinde iki unsur ortaya çıkar. Biri kaba
fırça darbeleri, diğeri de ayrıntıların olmayışıdır. Örneğin Monet’in akıma adını veren
“Imppression” adlı tablosunda doğmakta
olan güneş, turuncu bir top görüntüsündedir. Kırılan ışıklar çubuklar halinde su üzerine parça parça düşer. Kayıklar ve insanlar da
lekelerle belirtilmiştir.
Eleştirmenler ilk başta Monet’in resimlere
çok yakından baktıkları için kaba fırça darbelerinden başka bir şey görememişler.
Empresyonizm daha sonraları çok sevilmiş
ve bütün modern akımların hareket kaynağı
olmuş.
Daha canlı tablolar
Elbette Empresyonistler sadece manzara
resimleri yapmakla kalmamışlar; günlük
yaşamdan da kesitler sunmuşlar. Auguste
Renoir (1841-1919) parlak boyalar kullanarak partileri ve baloları resmetmiş. Her
ayrıntıyı yapmadığı için daha canlı eserler
ortaya koymuş. Ayrıntıların var olduğu
resimlerin daha cansız gözüktüğünü anlayan
ilk ressamlardan biri de Leonardo da Vinci.
Arka plandaki detayları daha bulanık yapmak için “sfumato tekniğini” kullanmış.
Resimde başka bir devrimci de Edgar
Degas. Biçimleri en beklenmedik açılardan
gösteren Degas, bazı balerinlerin sadece
bacakları ve kollarını çizmiş.
Paul Cezanne, hacimleri basit bir şekilde
resmedip, güçlü ve yoğun renkler kullanmış.
Resimlerinde figürlerin yerini dikkatle seçmiş, aralarındaki uyuma bakmış. Ayrıntıları
82 edaktüel mayıs•haziran 2015
Edgar
Degas
Paul
Cezanne
Arthur
Rimbaud
Camille
Pisarro
çarpıtmış ve cisimlerin dış hatlarının doğruluğunu feda etmiş.
Vincent Van Gogh ise, empresyonizmden
etkilenip, ekspresyonizmin kapısını açan en
önemli isimlerden biri. Onun gerçekçi
olmayan, perspektifi bile yanlış resimleri
renkleriyle büyüleyen türden. Nesnelerin
renklerini ve biçimlerini değiştirmiş, fırça
vuruşları ve kullandığı renklerle aslında
kendi ruhsal durumunu resmetmiş.
Sözcüklerin özel tınısı
İzlenimci akımın ayırt edici bir özelliği de
"kısıtlama" ve "sadeleştirme". İzlenimci bir
resmin en önemli özelliği, ona uzaktan
bakılması gerektiği. Uzaktan bakıldığı
zaman da görülen şey, bazı bölümlerin atlanarak yapıldığı. Bir nevi konunun öykü veya
fıkra gibi yazınsal öğelerinden vazgeçmek.
İzlenimci müziğin özellikleri de aynı. Daha
küçük orkestralar, madensel üflemeli çalgılardan kaçınılarak tahta üflemelilerle yetinme, çok kısa cümleli yatay çizgiler kullanma,
tını dolgunluğuna değil, tını saflığına yönelme... Empresyonizm ile besteci akoru veya
diziyi istediği gibi çözebilme gücünü kazanmış; böylece dinleyicinin eseri farklı açılardan algılayabilmesi sağlanmış.
Claude
Monet
Claude
Debussy
P.Auguste
Renoir
Temsilcileri
Resimde: Auguste Renoir, Claude Monet,
Van Gogh, Toulouse Lautrec, Sisley, Cezanne,
Camille Pissarro, Edgar Degas. Claude
Monet, “Dans La Prairie” adlı tablosunda,
karısı Camille`i çiçeklerin arasında yatarken
resmetmiş. Eser, günümüzde empresyonizmin simgesi olarak görülüyor.
Müzikte: M.Ravel, C.Debussy, J. A.
Carpenter, O.Respighi, C.T.Griffes, I.Albéniz,
P.Dukas.
Edebiyatta: R. Marie Rilke, Arthur
Rimbaud, James Jayce, Paul Verlaine,
Baudelaire, Mallarme.
Türk Edebiyatında: Ahmet Haşim,
Cenap Şahabettin. Ahmet Muhip Dranas ve
Cahit Sıtkı Tarancı gibi sanatçıların kimi şiirlerinde de bu akımın etkileri görülür.
Sinemada: Jean Renoir`in “Oyunun
Kuralları” filmi sanat tarihinde empresyonist
bir yapıt olarak değerlendirilir.
İzlenimcilikle başlayan 20’inci yüzyıl müziği,
tekrarlardan şiddetle kaçınıyor, özetçi, yalın
ve kısıtlamacı. Sanatçının kişiliğine dair izler
taşıyor. Akımın önemli isimlerinden biri
olan Fransız besteci Claude Debussy’in
notaları havaya atar gibi yazması da bundan:
Güçlü duyguları ifade etmek.
Edebiyatta empresyonizmin vurgusu, daha
ziyade sembolizmde yerini buluyor. Esas
olan akıl değil, duygu. İzlenimci ressamların
ışığa ve gölgeye önem verişi gibi, yazarların
da vurgulamak istedikleri, sözcüklerin özel
tınısı. Ortaya çıkan şiirlerde gerçekler, açıkça
değil, bir takım benzetilerle anlatılıyor.
“Seyreyledim eşkâl-i hayâtı
Ben havz-ı hayâlin sularında,
Bir aks-i mülevvendir onun’çün
Arzın bana ahcâr ü nebâtı”
Ahmet Haşim (Mukaddime)
Rainer
M. Rilke
edaktüel sinema
Koro "Boychoir"
Kargo (1990), Glenn Gould
Hakkında 32 Kısa Film (1993),
Kırmızı Keman (1998) ve İpek
(2007) filmlerinin yönetmeni
François Girard'ın uzun bir aradan sonra yönettiği "Koro Boychoir" 2015'in iddialı filmlerinden biri... Senaryosunu
"Science-Fiction" filminin senaristi Ben Ripley'in yazdığı Koro,
Dustin Hoffman'ın etkileyici
oyunu ile birlikte eleştirmenlerin olumlu notlarını alıyor.
84 edaktüel mayıs•haziran 2015
Olağanüstü bir müzik yeteneği
ile doğan fakat bu özel yeteneği
ailesi tarafından anlaşılamayan
Stet'in (Garret Wareing) iyi bir
solist olma yolunda koro şefi
Carvellle (Dustin Hoffman) ile
zorlu mücadelesini konu alan
"Boychoir" kaçırılmaması gereken filmlerden biri.
Babasız büyüyen bir çocuk olan
Stet. Alkolik annesinin bir trafik
kazasında ölmesinin ardından
okuldaki müzik öğretmeni
(Debra Winger) tarafından
New Jersey Müzik
Akademisi'ne yönlendirilir.
Çocuğun yeteneği ve mutlaka
akademiye alınması için çaba
sarf eder.
Koro Şefi Carvelle Stet'in olağanüstü yeteneğini geliştirmesi,
müziğin ruhunu keşfetmesi ve
sesleri kalbinde hissetmesi için
onu fazlasıyla zorlayacaktır.
Soğuk, sevgisiz bir koro şefi ile
yetenekli ama disiplinsiz öğrencisinin bu mücadelesi olağanüstü müziklerle birleşince ortaya
mükemmel bir izlence çıkıyor.
Müzik yeteneğinin dış görünüşle karıştırıldığı günümüzde
Koro (Boychoir), disiplini, yeteneği ve masumiyeti öven bir
film. Gençlere gerçek yeteneklerini ve potansiyellerini bulmaları
için yol gösteren Koro 8
Mayıs'ta sinemalarda...
edaktüel kitap
Bana İkimizi Anlat
Gündüzsefası
Pabucumun Ajanı 2
"Adamlık, bir kadını bir ömür sevmekten geçer.
Kadınlık da kendini bir ömür sevecek adamın
değerini bilmektir. Kimin için yaratıldığını bilmiyorsun elbette ama bu hikâyenin başrolü sensin.
Aşkı senin, acısı senin. Kimse içinde kopan fırtınaları anlamaz. İnsanlar hep konuşur çünkü hayat
senin, tasası onlarındır."
Kalbin anahtarıdır gündüzsefası. Ruhlarında en
derin izleri taşıyanları bile çiçekleriyle sarmalar,
filizleriyle umut taşır. İşte böyle gündüzsefasının
süslediği bir yüzen evde yaşayan Penny
Wentworth, 1950’li yıllarda ünlü bir ressamla evlidir. Her şeye sahip olan Penny’nin tek eksiği ise
küçük evlerini taçlandıracak bir bebektir. Ancak
gün geçtikçe tek eksiğinin bu olmadığını anlayacaktır. Hissettiği tek şey içini kemiren acıdır…
Macera yandığı yerden devam ediyor! Evet, o ateş
hâlâ yanıyor ve kimse söndürmek istemiyor!
Ahmet Batman
Destek Yayınları
Okurlar Ahmet Batman’ı ardı ardına yazdığı Soğuk
Kahve ve Sabah Uykum kitapları ile tanıdılar ve
çok sevdiler. Ardı ardına gelen iki güzel kitap yazarın geniş bir okur kitlesine sahip olmasına
yetti. Kitaplarında yazdığı sözler bir anda sosyal
medyada en fazla paylaşılanlar arasında yer aldı
ve sevgililerin hediye kitap denince akla gelen
ilk kitaplar olmayı başardı. Ahmet Batman "Bana
İkimizi Anlat" kitabı ile yaşanmayan aşkları konu
ediniyor.
Ahmet Batman "Bana İkimizi Anlat" kitabı ile
okurlarına yine deneme türünde bir kitap sunuyor.
Yaşanamayan aşklar üzerine giden ünlü yazar,
okurlarına yine mükemmel cümleler, kısa kısa
yazılar, derin sitemler, akla kazınan söylemler,
insanı paylaşmaya iten mesajlar sunuyor.
Sarah Jio Arkadya Yayınları Ada Santorini, New York’ta yaşadığı trajediden
sonra ağır depresyondadır. Kendini toparlamak
için Seattle’a Tekneler Caddesi’ne gelir. Burada
kiraladığı bir yüzen evde eski bir sandık bulur.
Sandıkta Penny Wentworth adında bir kadına ait
eski eşyalar vardır. Gariptir ki Tekneler
Caddesi’ndeki hiç kimse bu kadınla ilgili konuşmak
istememektedir. Merakına yenik düşen Ada,
Penny’nin gizemli geçmişine adım atarken kendi
geleceğini de örmeye başlayacaktır. Okuyucuları kalemiyle büyüleyen Sarah Jio’dan bir
başyapıt daha. Gündüzsefası’nı okurken, ne kadar
imkânsız görünse de her şeyin bir umuda açılacağını göreceksiniz.
Kar Tanelerinin
Bir Bildiği Var
Debbie Macomber Otuzlu yaşlardaysan Noel Baba yoktur. Beş yaşındaysan vardır.
Ama umut her yaşta seninledir... Katherine O’Connor vaktinin
çoğunu Blossom Sokağı’ndaki French Cafe’de başkaları için Yeni
Yıl mektupları yazarak geçiren, bir taraftan da tamzamanlı iş
arayan genç bir kadındır. Zamanla, mektup yazma işi onun için
yeni bir kariyere dönüşmeye başlamıştır.
86 edaktüel mayıs•haziran 2015
Asude
Ephesus Yayınları
Bir yandan yaralı kalplerimizle biz, diğer yandan
tatlı ve gizemli bir aşka yelken açan Yasemin ve
Mert… Kazanan aşk mı, ayrılık mı olacak?
Bildiğim tek şey, bu hikâyede herkes yanacak!
Serinin ilk kitabı olan Pabucumun Ajanı konusu ile
büyük beğeni toplamıştı. Bir tarafta sıradan bir kız
olan Deniz Akın ve diğer tarafta bir holdingin veliahtı olan Tuna Üstüner. Deniz, işi gereği Tuna
Üstüner’i baştan çıkartması ve onu mahvetmesi
gerekmekteydi. Fakat işinin aşk kısmına kendini
fazla kaptırınca aşkın girdabında sonuna kadar
gitmiş ve işi evliliğe kadar götürmüştü.
Pabucumun Ajanı 2 kitabı ise Deniz Üstüner’in
hikayesi ile başlıyor. Tuna Üstüner ile olan acayip
aşkı ve evliliği ile Deniz kendini farklı bir hayatın
içinde bulur. Fakat her şey mükemmel giderken
bir sorun ortaya çıkar. O da Deniz’in geçmişidir.
Gizlenen sırlar, ortaya çıkan yalanlar derken hayal
gibi görünen hayat bir anda yıkılmaya başlar. İşler
yeniden en başa döner ve yeni bir macera başlar.
Çocuk Psikoloğu Wynn Jeffries de tıpkı Katherine gibi, aynı
kafede vakit geçirmekten keyif almaktadır. Genç kadın onunla
tanışmamıştır bile ama kitabında Yeni Yıl geleneklerinin çocukları kandıran saçmalıklardan ibaret olduğunu savunduğu için
Wynn’den hoşlanmamaktadır. İkisinin yolları, devamlı gittikleri
bu mekânda kesişir. İlk başlarda, anlaşamadıkları konusunda
anlaşırlar. Ancak onları yakınlaştıran asıl sebep birbirine zıt iki
insan oluşlarıdır. Henüz fark edememiş olsalar da bunu anladıklarında aşk çoktan kapılarını çalmış olacaktır. Tabii eğer âşık
olmaktan korkmayıp o kapıyı açmaya cesaret edebilirlerse…

Benzer belgeler

EDAK`ın gelecek stratejisini iki model üzerinden kuruyoruz

EDAK`ın gelecek stratejisini iki model üzerinden kuruyoruz EDAK Rafının eczacıya sağladığı ortalama kâr marjı %65… Başkanım, Hoş geldiniz. Öncelikle sizin için edak rafı nedir? Merhabalar. Edak rafı bizim için ilişkide bulunduğumuz tüm paydaşlarımız için ö...

Detaylı