Sürdürülebilir yaşam için... - Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk

Transkript

Sürdürülebilir yaşam için... - Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk
CSR Turkey
Sürdürülebilir yaşam için...
Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Temmuz-Ağustos-Eylül 2015 • Sayı: 22 • ISSN 2147-6179
Merhaba,
KSS Türkiye, 22.sayısıyla sizlerle.
Bu sayı itibariyle başlayan değişim / yenilenme hareketinin ilk
habercisi olsun: KSS Türkiye dergisi, bundan böyle üç ayda
bir sizlerle buluşacak!
Bu uygulama, başından beri sorduğumuz ‘‘bu dergi nasıl
daha efektif olur? ’’sorusunun cevaplarından biri oldu.
Dolayısıyla yeni yayın periyodunun hepimize ‘‘iyi geleceğini’’
düşünüyorum.
İmtiyaz Sahibi ve
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
D. Eylem Altıok
Genel Koordinatör
D. Eylem Altıok
Görsel Yönetmen
Alsu Yalçıntaş
Reklam Rezervasyon
[email protected]
Yayın Adı
KSS Türkiye Dergisi
Yayın Türü
3 Aylık Yerel Süreli
KSS Türkiye Dergisi
0530 608 36 87
[email protected]
[email protected]
Gürler Sokak 77/5 Yenimahalle/
Ankara
Baskı
Arkadaş Basım Sanayi Ltd. Şti.
0312 341 63 10
Basım Tarihi
Bu yayının tamamı ya da bir bölümü
Bir önceki sayıda yerel yönetimleri baz alarak, kamu - KSS
ilişkisi üzerinde bir parça durmuştum. Türkiye’nin yine zorlu
bir süreçten geçtiği malumunuz. Sürecin etkenleri ve topluma
etkileri, objektif olarak değerlendirildiğinde, ‘‘sorumluluk’’
mevzusunun kamu yönetimi seviyesinde de ciddiyetle ele
alınması ve yükses sesle konuşulması gerekliliği açıkça
görülüyor. Aslına bakılırsa, hem bireyler hem de kurumlar
zorlu bir ‘‘sorumluluk testinden’’ geçti; geçiyor.
Varolabilmenin şartlarının, artık tüm yapılar için değiştiği
tartışma götürmez. Sorunludan sorumluya dönüşmek
gerekiyor. Değişim ise, güvenli alanların dışına çıkmadan
gerçekleşmiyor.
Sosyal sorumluluk kavramının ortaya çıkışı ve geçirdiği
sürece bakılınca, tarih boyunca farklı akımlarım etkisiyle
devlete farklı roller biçildiği anlaşılıyor. Kimi düşünce ve
politikalar devlet kurumuna, toplumsal fayda yaratmak adına
sorumluluk yüklemezken; kimi akımlar da sorumluluğun
merkezine koyuyor. Bu farklı sistemler, bir bakıma devletin
kurumsal sorumluluk çerçevesini de çizmiş gibi. Bugün ise;
sosyal sorumluluk, kurumsal sorumluluk, sürdürülebilirlik
tabanlı konular net olarak hayatımızda. Kamusal kurumlar
açısından özellikle etik, şeffaflık, paydaş iletişimi- hatta bir
şirket için önemli olduğu kadar- önemi yadsınamaz.
Bugünü kaybedersek yarının olmayacağı gibi basit bir
gerçekten yola çıkarsak; devlet kurumunun kendisini ‘‘sosyal
fayda yaratması beklenen bir girişim’’ gibi düşünmesi yaratıcı
olmaz mıydı?
yayıncının yazılı izni alınmaksızın
Bir sonraki sayıda buluşmak üzere…
kullanılamaz.
İyi okumalar.
Sevgi ve Saygılarımla,
D. Eylem Altıok
d
n
i
İç
r
e
l
i
k
e
KSS Uygulamaları
12 YEDAŞ
16 Pirelli
17 Abdi İbrahim
18 Atlas Copco
23 Huawei
26 VİKO
31 ING Bank
35 İşletme 2020
Programı
40 Tat Gıda
Manifestosu
36
37
38
39
Kale Grubu
19
Borsa İstanbul Özel
Pazar
Recep Bildik
28
TÜSEV
Tevfik Başak Ersen
21
33
Michelin
Sürdürülebilir
Yaşam TV
Tuna Özçuhadar
Marco Giuliani
46
Tema Gönüllüleri
42 Toyota Türkiye
43 Zorlu Enerji
Palmarina Bodrum
İşletme 2023 Zirvesi
44 Nutricia
Sorumlu Şehirler
45 Lufthansa Group
KSS Söyleşileri
7
Bilim Kahramanları
Derneği
D. Hakan Habip
14
Finansbank
Armağan Engel
STK
41
SETBİR
KSS Söyleşileri
27
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı - Milli Eğitim Bakanlığı
KSS Söyleşileri
41
Sürdürülebilir İş Ödülleri
Söy
KSS
leşil
e
ri
Biz hayallerin ne kadarına izin verirsek,
o kadarı gerçekleşecek
Bilim Kahramanları Derneği Yönetim Kurulu
Başkanı D. Hakan Habip, FIRST® LEGO®
League ve Derneğin diğer faaliyetleriyle ilgili
sorularımızı yanıtladı.
genç katıldı. Her sosyo-ekonomik seviyeden, kız,
erkek, özel okul, devlet okulundan, STK ve özel
sektör desteğiyle katılan takımlar var. Gençler,
kendilerini geleceğin bilim insanı, mühendisi,
etkin girişimcisi, duyarlı dünya vatandaşı olarak
hayal edip, her sene dünyayı ilgilendiren bir tema
doğrultusunda topluma faydalı çözümler üretiyorlar.
Son zamanlarda her sene patent başvuruları
çıkıyor; uluslararası 21 ödül kazanıldı; dünyanın
en iyi üniversitelerinde burslu okuyan, katılımın
faydasına tanıklık yapan katılımcılar var.
Her etkinlikte 100 kadar gönüllü 300 kadar
öğrenci için çalışıp, onlara zihinsel olarak sarılıyor.
Katılımcıların bir gün gönüllü faaliyetlere katılım
ihtimali yükseliyor. Çocuklar arası önyargı olmadığı
her ziyaretçi tarafından gözlemleniyor. Etkinlikler
festival havasında geçiyor. Eğlence, renk cümbüşü,
paylaşım, duyarlılık, coşku, özgün çözümler,
zaman zaman müzik, dans, takım çalışması ve
bilim bir arada. Gören her ziyaretçi gelecekle ilgili
umutla dolup, çıkıyor. Toplumsal barış mı istersiniz,
yayılan toplumsal dayanışma duygusu mu, katma
değerli üretim yapma becerisi artışı mı, gelir
dağılımına çözümler mi, evrensel bakış açılarıyla
dünyanın yaralarına merhem olabilecek gençler
mi, bilime kolayca-eğlenerek erişiriz algısı mı,
hepsinden biraz mı? Katılım her sene kendiliğinden
artıyor. 12. sezon beklentimiz 40 ilden 250 takım
2.000 kadar genç.
Bilim Kahramanları Derneği, sizin sihirli
değnek olarak tanımladığınız bir organizasyon
gerçekleştiriyor: Bilim Kahramanları Buluşuyor/
FIRST® LEGO® League (FLL). Detaylarını paylaşır
mısınız?
Sihirli bir değneğiniz olsa, kullanarak insanlığın
olumlu geleceğine adım adım yaklaştığınızı
bilseniz, kullanır mısınız? Kuşkusuz evet.
Elimizdeki sihirli bir değnek olmayabilir, ancak sihirli
bir dokunuşa bu kadar yaklaşan başka bir faaliyet
bilmiyorum.
Bilim Kahramanları Buluşuyor etkinliğine 11 yıldır,
9-16 yaş arası çocuklar, 35 ilden, toplamda 9.000
FLL’de katılımcıları neler bekliyor? Nasıl bir deneyim
yaşıyorlar ?
Katılan her genç, el becerisi, özgüven, ifade,
dinleme, sunum, empati kurma, zaman kullanımı,
algoritmik düşünme metodları, iş birliği içinde
çalışma, kazan-kazan tavırlar, paylaşım, süreç
odaklılık gibi kendilerine evde, okulda, günlük
yaşamda, ileriki yıllarda her an faydalı olabilecek
beceriler geliştirdi. Her yıl ulusal turnuvada
şampiyon olan takım tek, ama kazanan herkes.
İcatlar çıkaran mucitler var. Yakın gelecekte,
gençlerin iyi fikirlerine yatırım yapmak isteyen
girişimciler çıkacak. Dünyada çıktı. İyi fikirler ürüne
dönüştü.
7
ABD’li mucit Dean Kamen (Ginger kod adıyla
bilinen Segway ulaşım cihazının muciti,
biyomedikal konularda birçok keşfi var) çocuk ve
gençlerin çoğunlukla topçu veya popçu olmaya
özendiklerini, topluma daha yüksek değer katan
bilim insanı ve mühendislere neredeyse hiç
özenmediklerini fark ediyor. Sorunun bir boyutu
çocuk ve gençlerin topluma değer katan kişilere
özenmemesi, diğer boyutu da topçu-popçu olmak
isteyen genç için bu ihtimalin milyonda bir olması.
Aynı çocuk bilim insanı veya mühendis olmayı
gerçekten isterse, olması ihtimali (bir eksiği yoksa,
iradesi yerindeyse) yüksek. Dean Kamen, bu
dengesiz duruma çözüm üretmek için önce 1989’da
Manchester, New Hapshire, ABD’de, amacı çocuk
ve gençleri bilime yaklaştırmak olan, FIRST Vakfı’nı
kuruyor. Liseler arası robot turnuvaları düzenliyor.
Sonrasında, robot turnuvalarıyla, ilk ve ortaokul
seviyesine erişebilmek için yol ararken LEGO’nun
(ABD’nin ünlü teknik okulu MIT’de geliştirilen)
robot platformuyla karşılaşıyor ve iş birliği başlıyor.
1998’den beri dünyada FIRST LEGO League (FLL)
ismiyle düzenlenen etkinliklerin her sene farklı
bir teması var. Tema tüm dünyayı ilgilendiriyor.
Her ülkeden fikir toplanıyor; aralarından dünyanın
durumu açısından en önemli olarak algılanan tema
2-3 yıl önceden seçiliyor.
8
Türkiye’de FLL süreci
F
LL etkinlileri Türkiye’de 2004-2005 sezonundan
beri Bilim Kahramanları Derneği gönüllüleri
tarafından düzenleniyor. Fikir vermesi için
bugüne kadar düzenlenen turnuvaların tema
konuları: engellilere çözümler, denizler ve ekoloji,
nanoteknolojiler, alternatif enerjiler, iklim değişikliği,
biyomedikal çözümler, akıllı ulaşım sistemleri,
gıda güvenliği, yaşlılar için çözümler, doğal afetler,
gelecekte eğitim. 2015-2016 sezonunun tema
konusu: çöp.
Sezon Eylül’de başlıyor. Her takımın 18 yaş üstü
takım koçu var. Koç, başvuruyu
www.bilimkahramanlari.org web sitesini kullanarak
yapıyor. 4-10 kişi arası takımlar Ekim-Kasım ayında
kuruluyor. Takımlar 2-3 ay çalışıp, Şubat-Mart
aylarında yerel turnuvalara katılıyorlar. Bu sene
Ankara, Bursa, İstanbul, İzmir yerel turnuvaları
yapılacak. Bilim Kahramanları Facebook
sayfasında tarih ve mekan detaylarını takip
etmek mümkün. Mart 2016’da yapılacak ulusal
turnuvayla ülkemizde 12. sezon kapanıyor olacak.
Hak kazanan takımlar, Nisan-Temmuz arası farklı
ülkelerde uluslararası etkinliklere katılıyor.
FLL, belki de bugün dünyada yapılan katılımı en
yaygın ve yüksek (fen, matematik, mühendislik,
matematik, tasarım, kodlama, sanat ve sosyal
becerilerin öne çıktığı) STEAM etkinliği. Dünyada
2015-2016 sezonu katılım beklentisi 80 ülkeden
290.000 genç. Tercih edilen bir platform olarak FLL
başarısının sırrı: her paydaşı tarafından dünyada
eğitim sistemlerinin açıklarını kapatıyor diye
algılanması ve çok dengeli bir hedef, dil, değerler,
deneyim birlikteliği sunması.
FLL’de her katılan takım en az iki şey yapıyor:
Robot: Ping-pong masası boyutlarında bir masanın
üstünde temayla ilişkili mekanik görevler var.
Dünyada 9-16 yaş arası 29.000 takım aynı masa
ve görevlerin en fazlasını 2,5 dakikada çözecek
otonom, modüler LEGO robotları tasarlıyor ve
programlıyor. Hiç bir robot birbirine benzemiyor.
Araştırma projesi:
Beyin fırtınası
yapıyor. Temayla
ilişkili yerel veya
küresel bir sorun
saptıyor. Uzmanlarla
görüşüyor, araştırma
yapıyor, jüriye canlı
sunulacak 5 dakikalık
teatral bir sunum
hazırlıyor.
Her takımın turnuvalarda 3 kez robot maçına
çıkma hakkı var. Ayrıca, robot tasarım, proje,
ve özdeğerler jürisiyle toplamda 15’er dakika
geçiriyorlar. Jüriler, her sene kendi alanlarında
uzman olan kişiler arasından, takımların
turnuvalarda güvenliğinden, turnuvanın akışından
sorumlu gönüllüler de yüzlerce başvuru arasından
seçiliyor ve özel bir formasyondan geçiyorlar.
Keza robot hakemleri de, yüzlerce saat hazırlık
yapıyorlar. Her turnuvanın akışı dakika dakika
planlanıyor.
FLL’de, Türkiye ayağı olarak Bilim Kahramanları
Derneği’nin etkinlikteki sorumlulukları nedir?
Dernek yanı sıra farklı etkinliklere de ev sahipliği
yapıyor. Bunlar hakkında da bilgi verir misiniz?
Bilim Kahramanları
Derneği, FIRST
Vakfı ve LEGO ile
yıllık iletişimden,
etkinliklerin sağlıklı
şekilde yapılmasını
sağlayacak
gönüllülerin, jüri
ve hakemlerin
bulunmasından;
koç, jüri, gönüllü,
ve hakem
formasyonundan;
mekan, ayni ve
finansal destekçi
bulunması gibi
konulardan sorumlu.
30 kadar yerel, 11 ulusal, 1 uluslararası turnuva
deneyimi olan ekip, her sene sayıca büyüyor.
Turnuvayı her gören, bu olumlu virüsü taşımaya
başlıyor ve deneyimin doğal gönüllüsü oluyor.
Dernek, her sene artan sayıda devlet okulu,
dezavantajlı, risk altında çocuk katılabilsin diye
destekçi buluyor. 2014-2105 sezonunda 45 takıma
destekçi bulundu. Henüz kamu desteği olmasa
da, kamudan ziyaretçilerin artması ve paydaşların
memnuniyetlerini her yerde ifade etmesi sonucu
kamunun da katkısı olacağına inanıyorum. İsrail
Eğitim Bakanlığı bu sezon İsrail’de FLL’ye katılan
toplamda 400 takımın 150-200 tanesine takım
başına 1.600 USD (okul başına 4.800 ABD
Doları’na kadar) bağış yapıyor. Bu sene desteğin
5. yılı.
Anlam duygusu
ne kadar artarsa, bu enerji
diğer kişi ve kurumları da
tetikler. Bu da toplumsal
dayanışma duygusunu
pekiştirir.
Takımların ne
yaptıkları kadar, nasıl
yaptıkları da önemli.
Her takım FLL’nin
evrensel denebilecek değerlerini içselleştiriyor,
kullanıyor, ve yayıyor. FLL’nin özdeğerleri:
• Biz bir takımız,
• Koçlarımızın ve danışmanlarımızın
rehberliğinde, çözüme ulaşmak için işleri biz
yaparız,
• Arkadaşça rekabet kurallarına uyarız,
• Keşfettiklerimiz, kazanmaktan daha
önemlidir,
• Deneyimlerimizi başkalarıyla paylaşırız,
• Yaptığımız herşeyde duyarlı profesyonellik
gösteririz ve eğleniriz.
Özdeğerler boyutunda her katılımcıya verilen mesaj
basit: evet, geleceğin bilim insanı, mühendisi, etkin
girişimcisi olmaya özen; ama her zaman topluma
duyarlı ol ve kazan-kazan düşün. Bu dengeli
tasarımdan hepimizin sorması gereken sorular
çıkıyor: sınav sonuçlarına odaklanmış öğrencilerde,
kısa zamanda kar etmeye çalışan iş dünyasında,
seçilmek için her yolu deneyebilen siyasette bu
kavramlar yaşanıyor mu?
2014-2015, FLL’nin ülkemizde 11. sezonu
yaşandı. Amacı bilimi toplumun odak noktası
haline getirmek, çocuk ve gençleri erken yaşta
temel bilimlere çekmek, genç bilim insanlarını
yüreklendirmek, artan sayıda dezavantajlı çocuk ve
gence erişmek olan Bilim Kahramanları Derneği,
bir süredir sadece FLL’yi düzenlemekle kalmıyor:
Jr.FLL fuarları: İlk kez 2014-2015 sezonunda 6-9
yaş grubu için yapılan Jr.FLL sayesinde ilk okul
9
öğrencilerine erişiyor. Her sezon teması FLL ile
aynı olan Jr.FLL, dünyada bu sezon 14 ülkeden
4.500 takım, 20.000 kadar öğrencinin katılımı
ile yapılıyor. FLL’de olduğu gibi her sezon takım
koçu rehberliğinde 2 şey yapıyor: temel tasarım
ve basit kodlama içeren hareketli LEGO modeli ve
araştırma ve sunum içeren Anlat Bana! posteri.
Jr.FLL’nin değerleri de FLL değerleriyle hemen
hemen aynı. Farklı olarak, Jr.FLL’de, her katılan
takım ödül kazanıyor. Öğretmenler “Katılan her
çocuk okulda farklı bir özgüvenle yürüyor” diyor.
İlki 5 ilden 18 takım 91 çocukla yapılan Jr.FLL
fuarının, çöp konulu ikinci sezonunda beklentimiz,
10 ilden 150-200 takım, 500-1.000 kadar
öğrencinin katılımı. Tabi, bu çocukların zamanla
FLL’ye daha hazır gelmeleri ve FLL’ye katılımı
hızla yükseltmeleri mümkün.
WRO turnuvası: ABD’de başlamış olan FLL ve
Jr.FLL etkinliklerine göre farklı yaklaşımlar içeren
World Robot Olympiad, Singapur’un katkısıyla
2004’te doğmuş. Yeni sezonda 42 ülkeden 2-3
kişilik 20.000 takım katılıyor. WRO’nun dünyada
ilkokul, ortaokul, lise, ve üniversite bacakları var. 3
Ekim 2015’te ülkemizde ilki yapılacak olan WRO
yalnızca liseler arası olacak. En üst dereceyi
kazanan 1-2 takım Kasım 2015’te Doha, Katar’da
ülkemizi temsil hakkı kazanacak. WRO’da yine
LEGO robotları kullanılıyor. Ancak, WRO’da
takımlar, önceden tasarlamış ve programlamış
oldukları robotu tamamen demonte edip,
turnuvada 2,5 saat içinde sıfırdan, hiçbir yere
10
bakmadan, destek almadan hazırlamak zorunda.
WRO, FLL’ye göre teknik becerilerin daha çok
öne çıktığı bir ortam. Lise seviyesinde olup da,
FLL’ye katılmış, ancak yaş sınırından dolayı
artık katılamayan öğrenciler için WRO, gençlerin
kendilerini geliştirmeye devam etmelerine imkan
tanıyor.
Genç Bilim İnsanı ödül töreni: Her yıl üç yeni
rektörün ortak ev sahipliğinde temel bilimler ve
mühendislik konularında bilime katkı, yayılmasına
katkı, toplum yararına kullanılmasına katkı yapan
akademi, özel sektör veya kamuda çalışan 38 yaş
altı genç bilim insanlarına yönelik yüreklendirme
amaçlı bir ödül töreni düzenliyor.
11 yıldır süren bu organizasyonun hedefleri ve alınan
sonuçlara ilişkin neler söylersiniz?
FLL’de yaşanan çok ilham verici sahneler oldu. Bir
kaç örnek vermek gerekirse:
• 2010 yılında İstanbul’da yapılan Avrupa Açık
Şampiyonası’na (OEC) 26 ülkeden 57 takım katıldı.
Önyargısız 400 kadar gencin el ele dans ettiği,
toplum faydalı çözümleri paylaştığı bir ortam hayal
edin. Jüri üyeleri daha açılışta sevinç gözyaşı
döküyordu: “insanlık için umut var” duygusu bıçakla
kesilebilecek kadar yoğundu.
• 2013-2014 sezonunda LEGO Vakfı destekli
Mardin, Midyat’ın Sivrice köyü ortaokulundan
Sivrice Dream takımı Avrupa Açık Şampiyonası’na
katıldı ve ödül aldı.
• 2014-2015 sezonunda Soma maden kazasından
etkilenmiş 150 kadar genç (6 ilçeden 17 takım)
Allianz’ın yapmış olduğu bağış sayesinde
FLL’ye katıldı. Katılımcı öğrenciler yaşamış
oldukları travmayla baş edebilmelerini bir ölçüde
kolaylaştıran bir deneyim yaşadı. Hem çocuklar,
hem öğretmenler, hem de ebeveynler deneyimden
çok memnun.
• 2014-2015 sezonunda henüz 14 yaşında olan
Nehir, yaz aylarına bir devlet okuluna gönüllü
robotik öğretmeni oldu ve yeni okul döneminde
okulu çalıştırdı.
Dünyada yapılan akademik araştırmalar, FLL’ye
katılan öğrencinin, okula ilgisinin artmış olduğuna,
eğitim sisteminin içinde kalması ihtimalinin
arttığına, üniversitede temel bilimler ve mühendislik
dallarına ilgi artışına, profesyonel yaşamda bu
konularda çalışma ihtimali artışına dem vuruyor.
Yıllar içinde sohbet etmiş olduğumuz onlarca veli
ve öğretmen katılan öğrencilerin notlarının arttığını,
yaşam becerileri kazandığını, özgüven kazandığını,
en sessiz öğrencileri de, en hareketli öğrencileri
de süreç içinde “kazandıklarını” söylediler.
Katılımcıların, hem evde, hem de okulda etkileşim
becerileri ve tavırları olumlu etkileniyor.
Olumlu sonuçlar ortada. Bu sonuçların üstüne
yenilerini inşa etmek mümkün. Mesela,
• Türkiye’nin tüm illerindeki öğrencilere
erişebilmek: Zamanla her şehirde etkinlik
yapılmasını sağlamak için özel sektör, kamu, STK,
veya duyarlı vatandaşlardan oluşmuş yerel paydaş,
yerel gönüllü kapasitesi inşa etmek.
• Belediyelerin, duyarlı kurumların mekan ve
finansman sağlayıp, dezavantajlı, risk altındaki
gençlerin FLL’ye katılımını sağlamak.
• FLL‘ye, WRO’ya meslek okullarından artan
katılım sayesinde öğrencilerin özgüvenlerini
arttırmak.
• Uluslararası etkinlikler: Örneğin, Türkiye’nin
komşularından gelen takımların katıldığı, her yıl
yapılan İngilizce bir turnuva bölgedeki çocuk,
genç ve veliler arasında çok olumlu etkileşimler
başlatabilir. Bu da zamanla bölgede sürdürülebilir
barışın inşasına destek olur. Zamanla katılım
çemberi genişler.
• Suriyeli çocuk ve gençler için etkinlikler: Bu çocuk
ve gençlerin bilim insanı, mühendis, girişimci,
sanatçı, dünya vatandaşı olması ve toplumun
her kesimini bir araya getirip, olumlu geleceği
adım-adım inşa etmeleri mümkün. Zaman içinde
kamuoyu duyarlılığı arttıkça, yapılan çalışmalar bir
çeşit bilim seferberliğine yolculuk olabilir. 20 senelik
bir dönemde ülkemizden temel bilimlerde Nobel
ödülü adayları çıkabilir. Temel bilimlerin giderek
az tercih edildiği bir dönemde bu mesajı duyun ve
lütfen duyurun.
Sihirli değnek demiştim. Biz bu hayallerin ne
kadarına izin verirsek, ne kadar desteklersek,
o kadarı gerçekleşecek. Belki de sihirli değnek
öncelikle yüreğinizde.
Kurum/kuruluşların, Bilim Kahramanları’na verdiği
destek kurumsal sosyal sorumluluk (KSS) uygulaması
olarak mı görülüyor? Sürdürülebilir geleceğe katkı
adına beklentiniz /çağrınız nedir?
Evet, kurumlar derneğimize yaptıkları ayni ve
finansal desteği kurumsal sosyal sorumluluk
uygulaması olarak görüyorlar. Yaptıkları bağışın
toplum için olumlu sonuçları olacağına inanıyorlar.
Bu katkıyı paydaşlarına duyurduklarında, kuruma
duyulan saygı ve sevginin artacağına güveniyorlar.
Bir saat bile olsa faaliyetlerimize katılan destekçi,
bu duyguyu daha da yoğun yaşıyor.
Bir kuruluşun paydaşları, o kuruluşun; çalışanı,
hissedarı, müşterisi ve tedarikçisi. Bu paydaşların
kuruluşa gösterdikleri sevgi ve bağlılık belki
de o kuruluşun en değerli varlığı. Samimi
bağlılığın ön şartlarından biri de iş birliğinde
anlam olmasıdır. Bilim Kahramanları Derneği
gibi kurumların faaliyetleri tüm paydaşları yoğun
olumlu duygularla birleştirmekle kalmıyor; her bir
paydaşın ailesini, komşularını ve yakın çevresini de
heyecanlandırıyor.
“Annem, babam, akrabam, komşum, ülkeye,
insanlığa, ihtiyacı olan çocuk ve gençlere bu
şekilde katkı yapıyor” diyen bir kişinin size saygısı
artıyor. Sosyal medyanın da faaliyetleri hızla
yayabilmesi, kuruluş hakkında olumlu kamuoyu
görüşünü yoğunlaştırıyor. Bu çeşit yoğun olumlu
duyguyu parayla satın almak mümkün değil, ama
KSS sayesinde kendiliğinden gerçekleşiyor.
Hepimiz aslında olumlu geleceği inşa etme
işindeyiz. Sorunların farkındayız. Sorunlar
karşısında kendini güçsüz hissetmek kolay. Ancak,
eğer kendimizi her gün çözümün küçücük bile olsa
bir parçası olduğumuzu hissedebilirsek, anlam
duygumuz, iç güç, özgüven o kadar artar. Anlam
duygusu ne kadar artarsa, bu enerji diğer kişi ve
kurumları da tetikler. Bu da toplumsal dayanışma
duygusunu pekiştirir. Eğer gelecek nesiller için
sürdürülebilir bir gelecek istiyorsak, KSS faaliyetleri
olumlu gelecek için belki de en hızlı yol… KSS
faaliyetiniz yoksa bulun. Destek oluyorsanız,
devam edin. Mümkünse, paydaşlarınızı KSS
faaliyetleri sayesinde adım adım birleştirmeyi
deneyin.
11
U
KSS ları
ama
l
u
g
y
BeattON dergisi, YEDAŞ’ı kapağına taşıdı
YEDAŞ, dünyaca ünlü politikacıların, sanatçının ve şirket liderlerinin ‘‘kalite ve liderlik’’ konulu
makalelerini yazdığı BeattON dergisinin kapak konuğu oldu. Dergi editörleri, YEDAŞ’ın kaliteye olan
bağlılığından övgüyle bahsetti.
Nurettin
Türkoğlu
Business Initiative Directions (BID) tarafından her
yıl dünyaca ünlü şirketlerin ve üst yöneticilerinin
katılımıyla gerçekleşen Dünya Kaliteye Bağlılık
Kongresi’nde, Uluslararası Mükemmellik ve İş
Prestiji Ödülü’nün en yüksek seviyesi olan Kalite
Elmas Tacı’na layık görülen YEDAŞ, dünyaca
ünlü şirketlerin yer aldığı ve ‘‘kalitenin dünya
raporu’’ olarak gösterilen BeattON dergisinin
kapağında yer aldı.
12
A
merika’dan Orta Doğu’ya tüm dünya
coğrafyasındaki büyük şirketlerin ‘kalite ve
liderlik’ çalışmalarını takip eden ve okuyucularıyla
buluşturan BeattON dergisi, temmuz ayı sayısında
YEDAŞ Genel Müdürü Nurettin Türkoğlu ve şirket
çalışanlarının kaliteye olan bağlılığından övgüyle
bahsetti. YEDAŞ Genel Müdürü Nurettin Türkoğlu
da, “YEDAŞ yönetim modeli, sadece Türkiye’ye
değil tüm dünyaya örnek oluyor” dedi.
New York’ta kentinde düzenlenen ödül töreninde
BID Başkanı ve CEO’su Jose E. Prieto, YEDAŞ’ın
başarısından bahsetti. Dergi editörleri, Prieto’nun
ifadelerini, “3 yıldır aramızda olan YEDAŞ,
2015 yılında Kalite Elmas Ödülü’nü alarak
hem BID ailesinin bir üyesi olduğunu tescilledi,
hem de ‘QC100 kalite modeli programının’
uygulanmasındaki bağlılığını gösterdi” şeklinde
okuyucularına duyurdu. Elmas Ödülü’nün BID’nin
CEO’su Prieto tarafından YEDAŞ Genel Müdürü
Türkoğlu’na takdim edildiği belirtilen derginin
içeriğinde toplam 11 sayfada YEDAŞ’ın 5 yıldaki
kalite yolculuğu anlatıldı. YEDAŞ Genel Müdürü
ve aynı zamanda BID Komite Üyesi olan Nurettin
Türkoğlu’na, şirketin üst yönetimine yakın ilgi
gösteren Prieto ve üyelerinin yer aldığı fotoğrafları
derginin temmuz sayısında paylaşan editörler,
YEDAŞ için “Türkiye’nin lider elektrik dağıtım
şirketi” dedi.
BeattON editörlerinden övgü dolu
mesajlar
Ş
irketin ana başarısındaki sırrın ‘‘toplam kalite
yönetim modeli’’ ile yönetiliyor olmasından
kaynaklandığı belirten ve YEDAŞ’tan övgüyle
bahseden dergi editörleri, “güvenilir ölçümlerle
müşteri memnuniyetini üst seviyede tutan,
tüm iş süreçlerinde kaliteye odaklanmış bir
şirket. YEDAŞ’ın yönetim modeli, diğer elektrik
dağıtım şirketlerince model olarak uygulanmalı.
Sürdürülebilir bir geleceği, enerji dağıtımında
verimliliği hedefleyen ve sektörün günümüz
teknolojik altyapısını sistemine entegre etmiş bir
şirket” şeklinde ifadelere yer verdiler. Dünyaca ünlü
magazin dergisi Ideasb2b Business to Business
editörlerinin geçen yıl da YEDAŞ’tan övgüyle
bahsettiğini hatırlatan BID Komite Üyesi Türkoğlu,
“Şirketimiz, bir adım daha ileri gitti ve dünyanın
büyük yatırımcılarının ‘Kalite ve Liderlik’ konulu
makalelerini yazdığı BeattON dergisinin kapak
konuğu oldu. Bu dergide yer almak ve editörlerin
satırlarında YEDAŞ’ı anlatması bizler için onur
vericidir” dedi.
YEDAŞ, büyük yatırımcıların
gözdesi
T
amamen bağımsız bir kuruluş olan; kalite,
liderlik ve sürdürülebilirlik anlayışını
ödüllendiren BID’nin Uluslararası Mükemmellik
ve İş Prestiji Ödülleri’nde Altın, Platin ve Elmas
Ödülleri’ne layık görülen YEDAŞ’ın Genel Müdürü
Nurettin Türkoğlu, “Finansal açıdan Türkiye
ortalamasının üzerinde performans gösteren
şirketimiz, dünyanın büyük yatırımcı şirketleri
tarafından izlenmektedir” dedi. Şirketin, 2019 yılı
hedeflerinin çok üstünde yer aldığını söyleyen
Türkoğlu, “Mükemmellik yolculuğunu çok boyutlu
olarak sürdüren şirketimiz, ‘sürekli değer yaratma’
vizyonu doğrultusunda ‘mükemmellik modeli &
balance score card’ yönetim modellerini içeren,
‘kalite, liderlik ve sürdürülebilirlik’ anlayışıyla
güçlenen toplam kalite yönetim modelinin
gereksinimlerini yerine getirmektedir. Şirketin
stratejik performansları sürekli olarak ölçülmekte
ve geliştirilmektedir. Büyük finale sadece bir adım
kaldı. Hedefimiz, bu yıl içerisinde Avrupa’nın 4
Yıldız Ödülü’nü almak” diye konuştu.
13
KSS ri
e
leşil
y
ö
S
Gönüllü desteğiyle oluşan bir gelişim platformu:
Minik Eller Büyük Hayaller
Finansbank İletişim Bölüm Müdürü Armağan
Engel, sorularımızı cevaplandırdı.
Finansbank ve KSS’nin şirkete entegrasyonu üzerine
neler söylersiniz?
Kurulduğumuz günden bu yana müşterilerimize
klasik bankacılık hizmetlerinden fazlasını sunma,
sorunlarını çözme, ihtiyaçlarını karşılamak üzere
çalışıyor ve insan odaklı bankacılık anlayışımızı
‘‘işimiz rakamlarla değil, insanlarla’’ diyerek
anlatıyoruz.
Şimdiye kadar bu yaklaşımımız doğrultusunda
kültür, sanat, spor, eğitim gibi farklı alanlarda insan
odaklı birçok projeye imza attık. Mayıs ayında
duyurusunu yaptığımız “Minik Eller Büyük Hayaller”
toplumsal sorumluluk platformumuz ise bizce
şimdiye kadar şirkete entegre etmede başarılı
olduğumuz, hatta entegrasyondan da öte bizzat
şirketimizin var ettiği bir platform.
Bu sene uzun soluklu, bütünsel bir toplumsal
sorumluluk çalışmasını belirlemek üzere yola
çıktığımızda Türkiye’nin dört bir yanındaki
finansçılarımız ile “biz” olarak hareket ettik. Farklı
birimlerde ve şubelerde görev yapan finansçılarla
14
toplantılar, çalışmalar gerçekleştirdik, farklı
fikirleri dinledik. Bu görüşmelerde ve çalışmalarda
aldığımız geri bildirimlerde, insan, özellikle de
çocuk odaklı bir gelişim platformu fikri çok daha
fazla öne çıktı, sahiplenildi.
Bu doğrultuda, toplumsal fayda platformumuzun
ana odak noktası, hepimizin bireysel olarak da
önceliği olan “çocuklar” olarak belirlendi ve Minik
Eller Büyük Hayaller ortaya çıktı.
Finansçılarımız, fikir sunarken gösterdikleri isteği
çalışmalar esnasında da hayata koydu. Çocuklarla
buluştuğumuz etkinliklerde gönüllü olmak için adeta
birbirleriyle yarıştı.
Bir finans kuruluşu olarak, kurguladığınız
KSS projelerinde neleri gözetiyorsunuz?
Uygulamalarınızın etki alanı/alanları neler oluyor?
Kurumsal sosyal sorumluluk çalışmalarının
evrensel kabul gören prensiplerinin başında:
odaklanılan bir alan etrafında, belirli bir disiplin
çerçevesinde ve sürdürülebilir şekilde yapılması
geliyor. Finansbank olarak bu prensiplere uymanın
yolunun, hayata geçirilecek projenin kurum
kültürüyle ve hücreleriyle uyumlu olmasından
Platformumuzun amacı, çocukların hayata insan
odaklı ve çok yönlü bir perspektiften bakabilme,
öğrenme ve bilgiyi değerlendirme gücünün
gelişimine katkı yapabilmek. Türkiye’nin inovasyon
üretme gücü açısından bunun çok önemli ve
değerli olduğunu düşünüyoruz.
Platformda, çocukların ilgisini kazanacak,
onların hayal dünyası için ilham kaynağı
olacak, çevrelerindeki dünya, teknoloji ve
sanatla etkileşimlerini tetikleyip, yaratıcılıklarını
güçlendirecek, her biri farklı iş birlikleri ile yürüyen
farklı projeler bulunuyor.
geçtiğine inanıyor, hayata geçireceğimiz projelerin
bu özelikleri barındırmasını istiyoruz.
Minik Eller Büyük Hayaller Platformu’nda
da bağ kurabileceğimiz, enerjimizi sinerjiye
çevirecek projeleri almaya özen gösterdik.
Bugünün çocuklarının yarının yaratıcı liderleri
olduğuna, Türkiye’nin inovasyon üretme gücünü
artırmanın yolunun da çocuklarımızın hayallerine
dokunmaktan geçtiğine inanıyoruz. Ve Türkiye’nin
finansçısı olarak, genlerimizde olan “yenilikçi,
yaratıcı, analitik, güvenilir, teknolojik, çözümcü,
farklı düşünen ve pozitif kişilik özelliklerimizi”
proje ile çocuklarımıza aktarmayı hedefliyoruz.
Bu doğrultuda etki alanımızı da çocuklarımızın,
ülkemizin ve dünyamızın geleceği olarak
görüyoruz.
Minik Eller Büyük Hayaller projesinin detaylarını
paylaşır mısınız? Projenin nihai hedefi nedir ve
işleyişi nasıldır?
Minik Eller Büyük Hayaller, ‘‘çocuk’’ odağımızı
ve çalışkanlığımızı vurgulayan Minik Eller
ile çocuklarımızın geleceğe yön verecek
yaratıcılıklarının başlangıç noktası olan Büyük
Hayalleri bir araya getiren bir gelişim platformu.
Bunlardan biri, Microsoft Türkiye ve Habitat iş
birliğinde hayata geçen Minik Parmaklar Geleceği
Programlıyor projesi. Bu proje ile çocukların
teknoloji okuryazarlığı konusundaki becerilerini
geliştirmeyi hedefliyoruz. Proje ilk aşamada,
20 ilde 26 lokasyonda, benzersiz bir deneyimle
çocukların teknoloji odaklı yaratıcılık gücüne ilham
verecek. Bu proje kapsamında ilk etapta 5.000
çocuğa ulaşmayı hedefliyoruz. Projenin gönüllü
eğitmenleri, Habitat’ın gönüllü eğitmenlerinin yanı
sıra Finansbank çalışanlarından oluşan “finansçı
gönüllüler” olacak.
Bir diğer projemiz ‘‘Math Amazing’’ yani ‘‘Harika
Matematik’’. Bu, interaktif bir matematik müzesi
olarak tanımlanabilir. Bu interaktif müze,
Finansbank desteği ile önce İstanbul’da, daha
sonra gezici sistem sayesinde ülkemizin farklı
bölgelerinde binlerce çocuğumuza ücretsiz
olarak ulaşacak, hayatın her alanında var olan
matematiği, çocuklara eğlenceli ve yaratıcı yüzüyle
tanıtacak.
Başka bir projemiz ise, TED iş birliğinde hayata
geçecek olan “Başarı Her Yerde”. Proje ile
Adana ve Ankara’da 8 okulda eğitim kalitesinin
yükseltilmesine odaklanacağız.
2015 başında sponsor olduğumuz Madagascar
Live ve Sezuş’un Hikayeleri adlı çocuk oyunlarımız
ile de şimdiye kadar Türkiye’nin birçok ilinde
yaklaşık 200 bin çocuğa ulaştık. Sosyal etkinliklere
ulaşım imkanı kısıtlı olan çocuklarımızın da kamu
kurumları aracılığı ile bu gösterimlere katılımlarını
sağladık. Finansçılarımız bu gösterimlerde gönüllü
olarak görev aldılar, çocuklarımıza büyük bir
içtenlikle abilik, ablalık yaptılar. Sezuş’un Hikayeleri
Ekim ayında tekrar turneye çıkacak.
15
Okulların açılmasıyla hız kazanacak olan diğer
projelerin alt yapı çalışmaları için de şimdiden
inanılmaz bir gönüllü katılımı var. Bu katılımın
önümüzdeki dönemde yapılacak projelerde
de artarak devam etmesi için kolektif yaratıcı
gücümüzü harekete geçiriyoruz. Bir yarışma
düzenleyerek, finansçı çalışma arkadaşlarımızın
yaratıcılığı ile üretilecek çocuk odaklı projeler
arasından seçilecek üç özel projeye destek
vereceğiz.
KSS/sürdürülebilirlik çalışmalarınızın iletişimi
konusunda nasıl ilerliyorsunuz?
Süregelen ya da planlanmış başka KSS
uygulamalarınız var mıdır? Varsa kısaca onlardan
da söz eder misiniz?
Çocuklarımız hepimizin en kıymetli varlığı.
Yine bu platformumuz kapsamında, finansçıları bir
arada tutan “saygı ve bağlılık” değerimizin, ‘‘biz’’
duygumuzun yarattığı sinerjinin çocuklarımızın
hayatlarına da pozitif etki etmesini istiyoruz.
Bu kapsamda finansçılarımızın çocukları için
sunduğumuz burs ve ödül sistemimizi geliştirerek
sürdürmeye devam edeceğiz.
ulaşmaya, çocuğun ilgi alanını bulmasına yardımcı
U
KSS ları
ama
ygul
rankfurt Borsası’na kote şirketlerin çevre,
sosyal sorumluluk ve yönetişim dallarında
değerlendirildiği Sustainalytics çalışmasında,
Pirelli çevresel sürdürülebilirlik kategorisinde 100
üzerinden 99.6, sosyal kategoride 99, kurumsal
yönetişim kategorisinde de 97.80 puan aldı.
Şirketler, “Çevresel Sürdürülebilirlik” kategorisinde,
ürün ve hizmetlerin geliştirilmesinde çevresel
faktörlerin entegre edilip edilmediği, tedarik
faaliyetlerinin sürdürülebilir olup olmadığı ve
ekolojik ayak izi kriterleri açısından değerlendirildi.
16
ortaya çıkan ve yaşatılacak bir platform. Dolayısıyla
hem banka içi hem de genel kamuoyuna yönelik
iletişim çalışmalarımızı oldukça önemsiyoruz.
Eklemek istedikleriniz
Her birinin ilgi alanı; yetenekleri farklı olabilir.
Bu yüzden geniş bir yelpazede çocuklarımıza
olmaya çalışıyoruz. “Bir çocuğa dokunmak ilerinin
inovasyon liderlerine dokunmaktır“ diyoruz.
Genlerimizdeki yenilikçi, yaratıcı ve analitik
düşünme özelliklerini çocuklarımıza aktarabilirsek
ne mutlu bize...
Pirelli, sürdürülebilirlik
dalında ödüllendirildi
Pirelli, dünyanın en büyük borsalarından
Frankfurt Borsası’nın yaptığı değerlendirmede,
çevre dostu ve sürdürülebilirlik çalışmaları
nedeniyle otomotiv tedarikçileri arasında en
yüksek sürdürülebilirlik puanını aldı.
F
Minik Eller Büyük Hayaller, finansçılar ile birlikte
İki ödül aldı
Ş
irketlerin müşterileri, tedarikçileri, çalışanları
ve genel olarak toplumla ilişkileri ve kurumsal
sosyal sorumluluk çalışmaları “sosyal”, iş ahlakı
ve iletişimde şeffaflık ise “kurumsal yönetişim”
kategorilerinde değerlendirildi.
Pirelli’nin ikinci ödülü de İngiltere’den geldi. AB,
OECD ve BM tarafından desteklenen ve büyük
uluslararası şirketlerin, kurumsal sosyal sorumluluk
ve sürdürülebilirlik projelerini takip eden Londra
merkezli Standard Ethics kurumu Pirelli’nin sosyal
sorumluluk ve sürdürülebilirlik notunu, EE-’den
EE’ye yükselttiğini açıkladı. İtalyan endüstri devi
CNH Industrial tarafından İtalya’nın Torino kentinde
düzenlenen Endüstri Tedarikçileri Danışma
Konseyi toplantısında Pirelli iki ödüle layık görüldü.
Uyg
KSS
ulam
alar
ı
Abdi İbrahim, Sultan II. Bayezid Edirne
Darüşşifası’nı iyileştirdi
1912 yılından bu yana tıbba ve insanlığa
hizmet eden Abdi İbrahim, 500 yıllık Sultan II.
Bayezid Edirne Darüşşifası’nı çağdaş müzecilik
anlayışıyla yeniledi.
A
bdi İbrahim Başkanı Nezih Barut, Darüşşifa’nın
açılışında yaptığı konuşmada, “İçinde doğup
büyüdüğümüz toprakların tarihine, kültürüne
ve geleceğine sahip çıkmanın bizim en büyük
görevimiz olduğuna inanıyoruz. Abdi İbrahim
olarak, 103 yıldır tıbba ve insanlığa hizmet etmek
için öncü, cesur ve yenilikçi bir yaklaşımla her
zaman daha iyiye ulaşmak için çaba sarf ediyoruz.
Yüzyıllar boyunca hastaları tedavi eden Edirne
Darüşşifası’nı iyileştirmek bizim için bu nedenle
ayrı bir anlam ve değer taşıyor” dedi.
Abdi İbrahim’in Türkiye’ye ve insanlığa fayda
sağlayacak yatırımlar gerçekleştirmeye devam
edeceğini belirten Nezih Barut şöyle devam etti:
‘‘İçinde doğup büyüdüğümüz toprakların tarihine,
kültürüne ve geleceğine sahip çıkmanın bizim
en büyük görevimiz olduğuna inanıyoruz ve bu
inançla, toplumumuzun kültürel gelişimine katkı
sağlamayı da yine bu topraklara olan teşekkür
borcumuz olarak görüyoruz. Abdi İbrahim olarak,
103 yıldır tıbba ve insanlığa hizmet etmek için
öncü, cesur ve yenilikçi bir yaklaşımla her zaman
daha iyiye ulaşmak için çaba sarf ediyoruz. Bu
nedenle yüzyıllar boyunca hastaları tedavi eden
Edirne Darüşşifası’nı iyileştirmek bizim için ayrı bir
anlam ve değer taşıyor.”
“Edirne Darüşşifası, yüzyıllar
boyunca insanları iyileştirmek için
hizmet verdi”
B
arut, 1488 yılında hastane olarak kapılarını
açan ve 1915’de kapanana kadar hastaları
tedavi etmek için hizmet veren Sultan II. Bayezid
Edirne Darüşşifası’nın yenileme çalışmalarını uzun
bir bilimsel ön hazırlık sürecinin ardından modern
bir tasarımla gerçekleştirdiklerini söyledi.
Tıp tarihinin en önemli merkezlerinden biri
olan Edirne Darüşşifası’nı, tarihine ve mimari
dokusuna saygı duyarak ve Osmanlı tıbbına dair
bilgilerin gün ışığına çıkmasına öncülük ederek
yenilediklerini aktaran Nezih Barut, şunları ekledi:
“Edirne Darüşşifası’nın 26 odasını birebir o
dönemin uygulamalarını yansıtabilmek amacıyla
büyük bir titizlik ve emekle kurguladık. Çalışmalar
sonucunda; tıp tarihimizin değerli hazinelerini gün
yüzüne çıkarıp, günümüzün modern ve etkileyici
sunum teknikleriyle bugüne ve gelecek kuşaklara
aktarıyor olmaktan dolayı bahtiyarız. Burayı ziyaret
edenler; 15 ve 18. yüzyıllar arasındaki dönemde
erkeklerde estetik göğüs ameliyatları yapıldığını,
yeniçerilere fıtık ameliyatı yapan kadın cerrahların
varlığını, İngiltere Kraliyet Ailesi’nin de yaptırdığı
Türk Usulü Çiçek Aşısı’nın Edirne’den Avrupa’ya
nasıl yayıldığını, gülcülüğün ve gülsuyunun
memleketinin bilinenin aksine Edirne olduğunu,
hastalıklara nasıl tedaviler uygulandığı ve ameliyat
teknikleri gibi birçok değerli bilgiyi hem metinlerle
hem de canlandırmalarla yerinde öğrenme şansını
yakalayacak.”
Edirne Darüşşifası’nın mimari özellikleriyle de
batıya ilham verdiğini belirten Nezih Barut, “Burada
ilk kez hastane fonksiyonları esas alınarak merkezi
sistemde altıgen planlanmış yeni bir hastane
mimarisi kullanılmış. Bu merkezi sistem sayesinde
hasta hizmetleri daha az sayıdaki personelle
yapılabilmiş. Daha sonra bu sistem 19. yüzyılda
Avrupa’da ve Amerika’da revaç kazanmış ve
Gasthius, Stuiven, Philadelphia Presbyterian, John
Hopkins gibi önemli hastanelerde de kullanılmış.
Ayrıca Sultan II. Bayezid Edirne Darüşşifası’nın
mükemmel akustiği ve havalandırma feneri de
hastane mimarisinde dikkat çeken uygulamalar
arasında yer alıyor. Bu değerli eseri iyileştirerek
toplumumuza ve tüm insanlığa armağan etmekten
büyük mutluluk duyuyoruz” diye konuştu.
17
U
KSS ları
ama
l
u
g
y
Atlas Copco, çevre bakımından en iyi
endüstriyel şirket olarak gösterildi
Atlas Copco, kurumsal sürdürülebilirlik ve çevresel etkileri ele alan Newsweek Green Rankings
(Newsweek Yeşil Sıralama Listesi) listesinin en tepesinde yer aldı.
Atlas Copco Kurumsal Sorumluluk Başkan
Yardımcısı Mala Chakraborti, “Yenilikçi ve enerji
tasarruflu ürünler yaratmak ve çevresel etkileri
azaltacak diğer adımları atmak iş liderliğine ilişkin
hususlardır. Çevresel hedeflerimiz yaptığımız işin
odak noktasıdır ve bu anlamda takdir edilmekten
oldukça mutluyuz ” dedi.
Atlas Copco’nun yenilikçi ve enerji tasarruflu
ürünleri, Grup’un 1994 yılında öncülüğünü ettiği
ve enerji tüketimini azaltarak kompresörlerin
sadece gerekli olan hızda çalışmalarına olanak
sağlayan bir teknoloji ürünü olan değişken, hızlı
kompresörleri de içeriyor.
Ürün ve operasyonlarında karbondioksiti azaltma
hedefi nedeniyle Atlas Copco, Birleşmiş Milletler
tarafından bu yılın başında düzenlenen iklim
değişikliğine dair konferansta da onurlandırılmıştı.
Yine bu sene Atlas Copco, yıllık Küresel
100 (Global 100) listesinde de dünyanın en
sürdürülebilir şirketlerinden biri olarak yerini aldı.
A
BD’nin haftalık dergilerinden Newsweek, çevre
ile olan ilişkilerini değerlendirmek amacıyla
dünyanın en büyük 500 halka açık şirketini analiz
etti. Araştırma ortakları Corporate Knights Capital
ve HIP Investors Inc. ile birlikte dergi, enerji ve
su kullanımı, sera gazı emisyonları ve atık geri
dönüşümü gibi göstergeleri inceledi. İnceleme
sonucunda Atlas Copco dünya genelinde 11. ve
endüstri alanında 1. seçildi. Atlas Copco geçen
seneki listede de yer almıştı.
18
Söy
KSS
leşil
e
ri
Özgün bir kurumsal sosyal sorumluluk
projesi: Borsa İstanbul Özel Pazar
Borsa İstanbul Özel Pazar Müdürü Recep Bildik,
Özel Pazar yapılanmasını KSS Türkiye’ye anlattı.
gelebiliyor. Şirketler kesiminin kredi borçlarının
yüksek olması bilanço etkisi yoluyla günlük
ekonomik dalgalanmaların finansal krizlere
dönüşmesine neden olabileceğinden finansal ve
ekonomik istikrarın sürdürülebilirliğini de tehdit
ediyor. Reel sektörün yoğun şekilde banka
kredilerine yönelmiş olmasının en önemli sebepleri
ülkemizdeki mali sistemin bankacılık ağırlıklı
olması ve sermaye piyasalarının finansal sistem
içindeki payının küçük olması. Borsa İstanbul,
sermaye piyasalarının baş aktörlerinden biri olarak
Türkiye’nin bu önemli sorununa çare olabilecek
önemli bir kurumsal sosyal sorumluk projesi
yürütüyor: Borsa İstanbul Özel Pazar
Özel Pazar platformunun amacını ve çalışma şeklini
anlatır mısınız?
T
ürkiye’de ekonomi çevrelerin uzun süredir
dikkat çektiği sorunlardan biri şirketler
kesiminin artan borçluluk oranları. Özellikle finans
dışı sektörlerin borçları faiz ve kur risklerine
karşı ekonomiyi kırılgan hale getiriyor. Artan
borçlanmadaki en büyük kalem ise banka kredileri.
Şirketlerin sadece banka kredileri ile borçlanma
yoluyla finansman sağlamaları bilançolarını
zayıflatıyor ve bir müddet sonra bu borçlar ve
dolayısıyla şirketlerin faaliyetleri sürdürülemez hale
Özel Pazar’ı halka açılmadan finansman, likidite ve
yeni yatırım ihtiyaçlarını karşılamak için şirketleri,
şirket ortaklarını ve yatırımcıları buluşturan bir
platform olarak tanımlıyor. Özel Pazar, şirketlere
halka açılmadan, halka açık şirketlerin tabi
olduğu kamuyu aydınlatma gibi yükümlülüklerle
karşılaşmadan ortak ve finansman bulmayı,
yatırımcılara ise yaptıkları yatırımları likidite
edebilecek alıcıları bulmayı kolaylaştırmaktadır.
Şirketler Özel Pazar’da hisse senedi satışı yolu ile
özsermaye finansmanı yaparken bilançolarını da
güçlendirebilmektedir.
Özel Pazar platformunda şirket ve yatırımcılar
tercih ve özelliklerine göre algoritmik olarak
eşleştiriliyor ve birbirlerinin öneri listelerine
ekleniyor. Ayrıca detaylı bir arama motoru
uygulaması sayesinde aranılan özelliklerdeki şirket
ya da yatırımcılara kolayca erişim sağlanıyor.
Belge paylaşımı, doküman yönetimi, görüşme
odalarında müzakere yürütülmesi gibi işlemler
Özel Pazar platformu üzerinden elektronik ortamda
19
yapılabiliyor. Görüşme odası uygulamasında
şirket ve yatırımcılar karşılıklı olarak mesajlaşma
ve dosya paylaşımı yaparken, paylaşılan dosya
ve yazışmalar kriptolu olarak güvenlikli bir
şekilde saklanıyor. Ayrıca bu platformda şirket ve
yatırımcılar paylarını aynı anda birçok yatırımcıya
pay senedi satışı yapabilmek için ‘‘likidite’’ ve ‘‘
finansman programı’’ olarak adlandırılan pay satış
ihaleleri düzenleyebiliyor.
Özel Pazar’da iki adet şirket segmenti bulunuyor.
Birincisi “yeni girişim” olarak adlandırıyor ve
henüz faaliyetlerine yeni başlamış hızlı büyüme
potansiyeline sahip Start-Up ve erken aşama
girişimci şirketleri içeriyor. Özel Pazar’daki mevcut
yeni girişimlerin % 49’unu yenilikçi (inovatif)
ekonomilerin temel taşlarından olan bilgi ve iletişim
sektörü şirketleri oluşturuyor. İkinci segment
ise “yükselen girişimler” olarak adlandırılıyor ve
2 seneden daha uzun geçmişi olan, aktif veya
satış büyüklüğü en az 5 milyon TL olan şirketleri
barındırıyor. % 51’ini imalat sektörü şirketlerinin
oluşturduğu Yükselen Girişimler arasında ağırlıklı
olarak KOBİ’ler bulunmakla birlikte daha büyük
ölçekli, örneğin İSO ilk 500’den de şirketler mevcut.
Özel Pazar bu iki segmentli yapısıyla girişimcileri
şirket kurulma aşamasından başlayarak halka
arz sürecine gelene kadarki yaşam döngüsünde
desteklemiş ve girişimciliğin önünü açmış oluyor.
Bu platforma dahil olan kişi / kurum profilleri
hakkında bilgi verir misiniz?
Özel Pazar’ın yatırımcı üyeleri arasında şirketlere
erken aşamada yatırım yapan sertifikalı melek
yatırımcılar ve nitelikli bireysel yatırımcılar ile
girişim sermayesi şirketleri, girişim sermayesi
yatırım ortakları ve yatırım fonları gibi kurumsal
yatırımcılar yer alıyor. Özel Pazar sermaye
arayan şirketler kadar yatırımcılara da yaptıkları
yatırımlardan çıkış yapma ve kârlarını realize etme
imkânı tanıyor. Özel Pazar’ın yatırımcı üyeleri
arasında Ali Sabancı, Hasan Aslanoba, Sina Afra,
Baybars Altuntaş, Nevzat Aydın gibi girişimcilik
sektörünün en tanıdık isimlerinin yanısıra, Abraaj
gibi uluslararası kurumsal yatırımcılar ve Türkcell
gibi başarılı teknoloji şirketleri yer alıyor.
Özel Pazar’daki ilk işlem online giyim mağazası
olan ve ortakları arasında en çok melek yatırım
gerçekleştiren Hasan Aslanoba’nın da yer aldığı
Modanisa.com ile Saudi Telecom’un girişim
sermayesi şirketi olan STC Venures arasında
20
imzalanan ortaklık anlaşması ile gerçekleşti ve bu
anlaşmayla Modanisa Özel Pazar üzerinden 5,5
milyon dolarlık yatırım aldı.
Özel Pazar’da aktif olmanın kazanımları neler
oluyor?
Borsa İstanbul, kurumsal sosyal sorumluluk
çerçevesinde Özel Pazar üzerinden üye
yatırımcılara yönelik sertifikalı melek yatırımcılık
eğitimleri, girişimlere yönelik girişimcilik ve
değerleme eğitimleri ile çözüm ortakları yardımıyla
danışmanlık ve mentörlük gibi destek programları
düzenliyor. Ayrıca Özel Pazar’daki çözüm
ortakları bağımsız denetim ve hukuki danışmanlık
konularında üyelere çok uygun fiyatlarla
hizmet verebiliyor. Aracı üyeler ise platformda
müşterilerinin hesaplarını yöneterek müzakere
sürecine destek oluyorlar. Böylece girişimcilik
ekosisteminin tüm ögeleri Özel Pazar platformunda
toplanmış oluyor. Özel Pazar’da her aşamadaki
şirketi, her büyüklükteki nitelikli yatırımcı ile
buluşturan Borsa İstanbul ayrıca Özel Pazar’a
üye olduktan belirli bir süre sonra halka açılacak
şirketlerin halka açılma ve kotasyon maliyetlerinin
bir bölümünden muaf tutulmalarını sağlayarak
uzun dönemde halka açılmayı planlayan şirketlere
de önemli bir maliyet avantajı sağlıyor. Bu şekilde
yeni girişim aşamasındaki şirketlere Twitter,
Facebook ve Google gibi dünya devlerine dönüşme
serüveninde son aşamada da destek verilmiş
oluyor. Ülkemizdeki girişimcilik ekosisteminin
büyümesine ve sermaye piyasalarının gelişimine
katkı sağlarken kendi misyonuna uygun ve özgün
bir kurumsal sosyal sorumluluk projesi yürüten
Borsa İstanbul, Özel Pazar aracılığı ile yenilikçi
girişimlerin gelişimine ve ülkemizin ekonomik
büyümesinin sürdürülebilirliğine destek veriyor.
Eklemek istedikleriniz
Özel Pazar’ın geçen yıl TİM’in İnnovasyon Haftası
etkinliğinde Yılın En İnovatif Girişimi ödülünü
aldığını da belirtmek isterim. Ayrıca ‘‘Güney Doğu
Avrupa Mükemmeliyet Ödülleri” kapsamında
“Bölgede Girişimciliği En Çok Destekleyen
Borsa” ödülü (Türkiye Melek Yatırımcılar Derneği
(TBAA) ve Avrupa Melek Yatırımcılar Ağı (EBAN)
tarafından verildi.
Söy
KSS
leşil
e
ri
Sürdürülebilir Yaşam Film
Festivali’nden Surdurulebiliryasam.tv’ye
Sürdürülebilir Yaşam TV neden ve nasıl var oldu?
Surdurulebiliryasam.tv (SYTV), sürdürülebilir bir
yaşam için kültürel değişime katkı vermek amacıyla
kurduğumuz bir web sayfası. 2008’den bugüne
düzenlenmekte olan Sürdürülebilir Yaşam Film
Festivali’nin (SYFF) ardından izleyicilerden gelen
talepler doğrultusunda gösterdiğimiz filmleri daha
geniş kitlelere ulaştırma arayışımızın bir sonucu.
SYTV bir anlamda Festivalin misyonunu devam
ettiren ve etki alanını genişleten bir girişim.
Dünyanın dört bir yanından bireylerin ve
toplulukların gerçekleştirdiği örnek çözümler ile
izleyicileri harekete geçiriyor, onlara ilham veriyor.
Olumsuzluklar bombardımanında gözden kaçan
olumlu hikayeleri gün yüzüne çıkarıyor.
Sürdürülebilir Yaşam TV platformunun yaratıcısı
Tuna Özçuhadar, bu sosyal girişimin detaylarını
KSS Türkiye’ye anlattı.
Web sayfası fikri ortaya çıkınca sadece
belgesellerle yetinmeyip Türkiye’den kurumların
da sürdürülebilir bir dünya için vizyonlarını ve bu
doğrultuda yaptıklarını görünür kılmanın önemli
olduğunu düşündük. Yerel yönetimlerin, eğitim
kurumlarının, şirketlerin, sivil toplum kurumlarının
ve sosyal girişimcilerin örnek çalışmalarını dahil
edecek bir altyapı geliştirdik. Böylece web sayfasını
takip eden kişi ve kurumlar belgesellerle birlikte
anlamlı işler yapan herkesi bir arada görebiliyor.
21
Ekipte kimler var, kısaca tanıtır mısınız ?
Bendeniz, 2008’den bu yana Sürdürülebilir Yaşam
Film Festivali’ni organize eden çekirdek ekibin
içindeyim. Sürdürülebilirlik için stratejik planlama
ve sistem tasarımı konularında çalışıyorum. SYTV
ekibinde yer alan Pınar Öncel de benim gibi SYFF
çekirdek ekibinden ve tasarım kökenli bir sosyal
girişimci. İkimizin dışında SYTV’ye destek verenler
ise festivalin takipçilerinden veya gönüllülerinden
olan ve sürdürülebilirlik için mühendislik, iletişim
vb alanlarda çalışmalar yürüten Meriç Gürsoy,
Simla Gürsan, Emrah Kurum, Yaz Güvendi, Mert
Güller, Rusya’da Ecocup Film Festivalini organize
eden ve bir süredir Türkiye’de yaşayan Anastasia
Laukkanen.
SYTV’nin işleyişinden söz eder misiniz?
SYTV, Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali’nde
şimdiye kadar gösterilen ve ileride gösterilecek
belgeselleri ve daha fazlasını ücretsiz olarak ve
Türkçe altyazıyla internet ortamından izleyicilere
ulaştırıyor. Film seçkisinde, çağımızın karmaşık ve
görünmez olan büyük ölçekli sistem dinamiklerine
ışık tutan, karmaşık sorunları etkin şekilde aktaran
ve gücünü “gerçek”ten alan, bütüncül bakış
açısına sahip olan ve çözüm barındıran ilham
verici belgeseller yer alıyor. Filmlerin bir kısmı
ise 3 dolara karşılık gelen bir ücret karşılığında
kiralanarak izlenebiliyor. Bu, telif hakkı sahibi olan
yönetmen/yapımcının tercihi ve ücretin tamamı
kendilerine aktarılıyor. Bir filmi kiraladığınızda bu
filmi çeken yönetmen/yapımcıyı bu çalışmalarına
devam edebilmeleri için desteklemiş oluyorsunuz.
22
Bireysel üyeliğin ücretsiz olduğu web sayfasında
kurumlar da kurum ve üyelik kategorisine göre
ücretsiz olarak veya belli bir ücret karşılığında
kolayca üye olabiliyor ve sürdürülebilir bir yaşam
için gerçekleştirdikleri çalışmalarıyla yer alabiliyor.
Surdurulebiliryasam.tv bu çabalarının görünür
olması ve daha iyi anlaşılması için kurumları
“reklam yapmadan” film yapmaya teşvik ediyor.
Herkes kolayca ulaşabiliyor
S
YTV, STK’ların, yerel yönetimlerin, şirketlerin,
eğitim kurumlarının, kamu kurumlarının
ve sosyal girişimlerin çabalarını belgesellerle
aynı mecrada görünür kılarak medyada bilgi
bombardımanında kaybolan haberler veya sadece
uzmanlar tarafından okunan sürdürülebilirlik
raporlarının ötesinde herkes tarafından kolayca
ulaşılabilecek ve anlaşılabilecek bir ortam sağlıyor.
Sürdürülebilirlik iletişimi hassas bir konu ve henüz
gelişmekte olan özel bir alan. Yapılan değerli
işlerin iletişimi “yeşil badana”nın bol olduğu bu
dönemde daha da önem kazanıyor. Reklam
dilinden uzak, yaratılan değere odaklı paylaşımlar,
kurumlar ve bireylerin hep birlikte yeni bir yaşam
kültürü oluşturması yönünde cesaretlendirici bir rol
oynuyor. Ayrıca SYTV yeni tanışıklıklara, kurumlar
ve bireyler arası iş birliğine ve dayanışmaya imkan
sağlıyor.
Takipçi / destekçi profiliniz nedir?
Web sayfasının üyeleri ve takipçileri arasında
Türkiye’nin her yerinden farklı yaş ve mesleklerden
bireysel üyeler bulunuyor. Kendisi, yaşadığı toplum
Web sayfasını ayrıca sürdürülebilir bir yaşam
için farklı alanlarda çalışmalar yürüten, projeler
geliştiren ve uygulayan kurumlar da takip ediyor;
birbirlerinin neler yaptığını görebiliyor.
Eklemek istedikleriniz
ve gezegenimizdeki tüm canlılar için bir şeyler
yapmak isteyen, değişimin potansiyel mimarları
diyebileceğimiz türden insanlar. Çeşitlilik içeren bir
yelpazede yer alan takipçilerimiz sürdürülebilirlik
konusuna ilgi duyan, araştıran ve çalışmalar
yürüten, meraklı ve ilgili kişilerden oluşuyor.
SYTV’yi sürdürülebilirlik konusuyla ilgilenen
insanların yakından takip ettiği, hem dünyadaki
örnekleri sunan bir kaynak, hem de Türkiye’de bu
konularda çalışmalar yürüten kurumların ve kişilerin
çalışmalarını paylaştıkları canlı bir platforma
dönüştürmek üzere geliştirmeye devam ediyoruz.
Her hafta yeni belgeseller ekleniyor. Bireysel ve
kurumsal üye sayısı da sitemiz duyuldukça artıyor.
Huawei’nin küresel
projesi Türkiye’de
Uyg
Huawei’nin küresel kurumsal sosyal sorumluluk projesi Seeds For Future
(Gelecek İçin Tohumlar) çerçevesinde, Türkiye’deki üniversitelerinden seçilen
15 öğrenci, Çin’de farklı bir eğitim ve bilişim deneyimi yaşayacak.
G
erçekleştirildiği ülkelerde ilgiyle karşılanan
ve 2015 yılında Türkiye’de de hayata geçen
Seeds For Gelecek İçin Tohumlar projesi, birçok
kamu kurumu ve akademik kurumun da desteği
ile Türkiye’de de hayata geçirildi. Türkiye’nin bilgi
teknolojileri alanındaki istihdamına katkı sağlamak
amacıyla başlatılan ve bugüne kadar çok sayıda
ülkede başarıyla uygulanan proje, Orta Doğu
Teknik Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi,
Gazi Üniversitesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi
işbirliği ile başlatıldı.
Bugüne kadar dünya çapında 60’tan fazla
üniversiteden 10 binden fazla öğrencinin katıldığı
projenin temel amaçları; genç nüfusa farklı bir
kültürel bakış açısı kazandırmak, iş odaklı bir
eğitim programının uygulanması, gençlerin kariyer
hedeflerine katkı sağlamak, Türkiye’de Huawei
teknoloji elçileri oluşturmak ve bilişim alanında
nitelikli bir insan kaynakları profili oluşturulması
olarak açıklandı.
Huawei, katılımcıları seçerken üniversitelerin;
Elektrik Elektronik, Bilgisayar Mühendisliği, Fen
Edebiyat Fakültesi (fizik, matematik, istatistik)
bölümlerinden, 3. ve 4. sınıf öğrencilerinin
KSS
ulam
a
ları
başvurularını değerlendirdi. Proje, ağustos ayında
Türkiye’de gerçekleşecek olan kapanış töreniyle
son bulacak.
Huawei Türkiye Kamu Kurumları İletişim Direktörü
Hakan Bakır, projeyle ilgili şöyle dedi: “Dünyanın
önde gelen, inovasyon odaklı teknoloji şirketi
Huawei, küresel düzeydeki sosyal sorumluluk
projesini bu yıl Türkiye’ye taşıyor. Gelecek
İçin Tohumlar adı altında gerçekleşen proje
çerçevesinde ülkemizin değerli üniversitelerinden
seçilen 15 genç arkadaşımız, Huawei’nin Pekin
ve Shenzhen’de yer alan genel merkezlerinde
önemli bir deneyim yaşayacaklar. Huawei
büyüklüğündeki bir bilgi teknolojileri şirketinde,
iş kültürünün sürekliliği, teknolojiye bakış açısı,
küresel operasyonların işleyişi gibi alanlarda
alacakları eğitim ve yaşayacakları farklı deneyimin,
genç arkadaşlarımız için ileriki dönemde sektörde
farklılık oluşturacağını düşünüyoruz. Projeye
katılan tüm arkadaşlarımızın, gelecekte bilgi
teknolojileri sektöründe önemli başarı hikâyelerine
imza atacaklarına inanıyor ve bu başarı hikâyesinin
küçük de olsa bir parçası olmaktan şimdiden gurur
duyuyoruz.”
23
CSR Turkey
Kurumsal Sosyal Sorumluluk
kuruluşunuzun kişiliğidir...
U
KSS ları
ama
l
u
g
y
Okullar enerji verimliliği için yarıştı,
en iyiler ödüllerini VİKO’dan aldı
Enerji verimliliği ve doğal kaynakların korunması konularında sürdürülebilirliği sağlamak, ayrıca
çocukları bilinçlendirmek üzere yaklaşık 3 yıldır İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü iş birliği ile devam
eden ‘‘Aydınlık Bir Gelecek İçin Okullarda Enerji Verimliliği’’ projesini yürüten VİKO, enerji verimliliğinde
yılın en başarılı okullarını ve eğitimcilerini ödüllendirdi. Yılın örnek okulları yarışmasında dereceye giren
okullar 17 Haziran’da törenle ödüllerini aldı.
Öğrencilerden geri dönüşümlü
elbiselerle defile
P
rojenin ödül süreci için bu yılki jüri üyeleri
arasında EVD Enerji Yönetim Kurulu Başkanı
Ergin Kaya, Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim
Görevlileri Doç. Dr. Nur Bekiroğlu ve Dr. Engin
Ayçiçek, Doç. Dr. Mustafa Gürkan Aydeniz ile
26
İstanbul MEM AR-GE Üyeleri Abdullah Taşkıran,
Derviş Çelik ve Orhan Ayyıldız yer aldı. Jüri üyeleri,
enerji verimliliğinde örnek çalışmalar gerçekleştiren
İstanbul’un 39 İlçe 1.sini değerlendirdi ve sonunda
5 okul finale kaldı.
Enerji Verimliliğinde Yılın Örnek Okulu
Yarışması’nın 1.si olan Zeytinburnu Fatma Süslügil
İlkokulu, 1.lik ödülü olan 5000 TL’lik ödül çekini,
enerji verimli okul bayrağını, notebook ve başarı
plaketini almaya hak kazandı. 2. olan Esenler
Ressam Şevket Dağ İlkokulu, 3.000 TL’lik ödül
çekinin ve başarı plaketinin, 3.lüğü kazanan
Maltepe Atatürk İlkokulu ise 2.000 TL’lik ödül
çekinin ve başarı plaketinin sahibi oldu. Jüri Özel
Ödülü, Tuzla Tapduk Emre İlkokuluna giderken
Ataşehir Cemile Besler İlkokulu da mansiyon ödülü
almayı başardı. Ödül töreninin ardından sahneye
çıkan öğrencilerin geri dönüşümlü malzemelerden
oluşturdukları kıyafetlerle gerçekleştirdikleri defile
izleyicilerin beğenisini topladı.
“Hepimiz sorumluyuz”
Ö
dül töreninin açılış konuşmasını gerçekleştiren
VİKO İnsan Kaynakları ve Kurumsal Gelişim
Direktörü Mutlu Kutlu, “İçinde bulunduğumuz
dönemde, gelecek kuşaklara daha yaşanabilir
bir dünya bırakmak hepimizin ortak sorumluluğu.
Hepinizin bildiği gibi doğal kaynaklarımız hızla
tükeniyor, çevre kirleniyor, ülke olarak enerji için
yüksek bedeller ödüyoruz. Tüm bu hayati derecede
önem arz eden gerekçeler nedeni ile enerji
verimliliği ve doğal kaynakların bilinçli tüketimi
konularında ‘Hepimiz Sorumluyuz’ anlayışı ile
yaşam faaliyetlerimizi yürütmek zorundayız” dedi.
“Sürdürülebilirlik, kurumsal
değerimiz”
V
İKO CEO’su Nusret Kayhan Apaydın ise
düşüncelerini, “Sürdürülebilirliği kurumsal
bir değer olarak ele alan VİKO olarak, gelecek
nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için
hayata geçirdiğimiz projeler ile bugüne ve geleceğe
değer katmayı görev addediyoruz. Ürünlerimizden,
tesis işletmemize, atık yönetimimizden kurumsal
sosyal sorumluluk projelerimize kadar tüm
süreçlerde, hepimiz sorumluyuz anlayışı ile faaliyet
gösteriyoruz. Aydınlık geleceğimizin teminatı
sevgili öğrencilere yönelik projelerde yer almaktan
mutluluk ve heyecan duyuyoruz” sözleriyle ifade
etti.
Aydınlık Bir Gelecek İçin projesi kapsamında
bugüne kadar İstanbul’daki ilk ve ortaokullarda
görev yapan 1.450 eğitimci için enerji yöneticisi
eğitimleri verildi. Bu okullardaki öğrenciler için de
enerji verimliliği kulüpleri kuruldu. Öğrencilerin
projeye aktif katılımlarını ve eğlenirken
öğrenmelerini sağlamak amacı ile oluşturulan VİKO
Çocuk Tiyatrosu’nun sunduğu enerji verimliliği
konulu oyunu 340.000 ilkokul öğrencisi izledi, VİKO
Çocuk Tiyatrosu’nun hedefi 1.000.000 öğrenciye
ulaşmak.
Ben, Geleceği Çiziyorum
projesi için iki bakanlıktan
protokol
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Milli
Eğitim Bakanlığı Temel Eğitim Genel Müdürlüğü
arasında, ‘‘Ben, Geleceği Çiziyorum” sosyal
sorumluluk projesi için protokol imzalandı.
P
roje ile Türkiye’nin tarım alanları, su kaynakları
ve bitki besin ürünlerinin bilinçsizce kullanımı
sonucu meydana gelen olumsuzluklara karşı
tedbir almak, gençlerde geri dönüşümü ve
sürdürülebilirliği olmayan doğal kaynakların
korunması ve kullanımı ile ilgili hassasiyet
oluşturmanın amaçlandığı açıklandı. Proje
kapsamında, 30 büyükşehir il sınırları içerisinde
yer alan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okul öncesi,
KSS
Kam
u
1., 2., 3. ve 4. sınıf öğrencilerine ve dolaylı
yararlanıcılar olarak da öğrencilerin, öğretmen ve
ebeveynlerine yönelik bir takım eğitim ve etkinlik
faaliyetleri gerçekleştirilecek. Bu kapsamda; toprak
ve su temalı, yap-boz ve boyama kitapları ve bunun
yanı sıra öğretmen, ebeveynler için de el kitabı
ve broşür dağıtılacak. Yanı sıra animasyon filmi
hazırlanması, çizgi film çalışması yapılması, toprak
ve su temalarını içeren iki ayrı kamu spotunun
hazırlanıp televizyon ekranlarından yayınlatılması,
hatıra ormanlarının kurulması, Devlet Tiyatrolarında
toprak ve su temalı bir tiyatro oyunu sahnelenmesi,
resim yarışmaları düzenlenmesi gibi dizi çalışma
yapılacak.
27
KSS ri
e
leşil
y
ö
S
STK’ların önündeki engeller sivil alanı
daralttı
platformların sayısında da önemli bir artış olduğu
gözlemleniyor. Bugün Türkiye’de yalnızca dernek
ve vakıflar sivil toplum kuruluşu (STK) olarak
tanımlanıyorlar. Platform, inisiyatif ve sosyal
girişim gibi farklı örgütlenmeler de sivil alanda yer
almalarına rağmen, bu tanıma dahil edilmiyorlar.
TÜSEV Genel Sekreteri Tevfik Başak Ersen
ile, STK’lar ve şirket-STK iş birlikleri üzerine
söyleştik.
Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı (TÜSEV), güçlü bir
sivil toplum yapısının sağlanması yönünde çalışan
bir vakıf. Günümüz itibariyle ‘‘Türkiye’de STK’lar’’
fotoğrafını nasıl yorumlarsınız?
Türkiye’de sivil toplumun durumunu birçok farklı
açıdan değerlendirmek gerekiyor. Son yıllarda
yaşanan toplumsal hareketliliğin de etkisi ile
sivil toplum, hızla gelişen bir alan haline geldi.
Resmi veriler, 107347 derneğin ve 4867 vakfın
faal olduğunu gösteriyor. Bunun yanında, son
yıllarda tüm dünyada yükselişe geçen teknolojinin
etkisiyle farklı alanlarda aktif olarak çalışan online
28
Dernekler Dairesi Başkanlığı verilerine göre
Türkiye’deki derneklerin büyük bir çoğunluğu
mesleki dayanışma, spor, dini hizmetler,
insani yardım, eğitim ve araştırma alanlarında
yoğunlaşmış durumdalar. Derneklerin sadece
%1,5’i hak temelli ve savunuculuk konularında
çalışmalar yapıyorlar. Vakıflar Genel Müdürlüğü
2014 yılı verileri ise, vakıfların en fazla sosyal
yardım, eğitim ve sağlık alanlarında faaliyet
gösterdiklerini ortaya koyuyor.
Demokratikleşme adına mücadele
devam edecek
G
ünümüzde STK’lar gerek kamu kurumları,
gerekse diğer aktörler tarafından
demokratikleşme süreçlerinin en önemli aktörleri
arasında tanımlanmaya başladılar. Bunu olumlu
bir gelişme olarak değerlendirmemize rağmen,
hala sivil toplum alanına yönelik kısıtlamaların
mevcut olduğunu gözlemliyoruz. Dünyada birçok
ülkede olduğu gibi, Türkiye’de de daralan bir sivil
alandan bahsedebiliriz. STK’ların özgür bir ortamda
faaliyet göstermelerinin önünde bulunan engellerin
kaldırılması, özel sektör kuruluşları ve kamu
kurumları ile ilişkilerin geliştirilmesi alana fayda
sağlayacaktır. Sivil toplum bugüne kadar dünyada
olduğu kadar Türkiye’de de gelişen karmaşık
sosyal sorunların çözümü için yenilikçi çözümler
üretmeye çalışan, bu anlamda önemli kazanımlar
elde etmiş bir alan. Var olan durum gösteriyor ki;
önümüzdeki yıllarda da karar alma süreçlerine
katılım ve demokratikleşme konularındaki
mücadele devam edecek.
TÜSEV olarak,
1993 yılından, yani
kuruluşumuzdan bu
yana, sivil toplumun
yasal, mali ve
işlevsel altyapısını
geliştirmek amacıyla
100’ü aşkın mütevelli
heyeti üyemiz ile aynı
çatı altında iş birliği
yapıyoruz. Bundan
sonraki süreçte
de gerek ulusal,
gerekse uluslararası
alanda yaptığımız iş
birliklerini ve araştırmalarımızı sürdürecek, daha
güçlü bir sivil toplum için çalışarak, alana katkı
sağlamaya devam edeceğiz.
KSS alanının gelişimi için bilgi ve iyi örnek
paylaşımları, şirketler için atölye çalışmaları ve
şirket-STK iş birliklerini artmasına yönelik çeşitli
faaliyetler gerçekleştiriyoruz.
Şirketlerin bir kısmı KSS çalışmaları kapsamında
STK’lar ile ortak projeler yürütüyorlar ancak
bu projeleri belirli bir strateji doğrultusunda
desteklemek, ölçülebilir etki yaratmak ve sonuçları
sürdürebilir hale getirmek konusunda atılması
gereken adımlar var. KSS çalışmaları ile ilgili
mevuct durumu tespit etmek, iyi örneklere yer
vermek ve KSS programı tasarlamak ya da var
olan programı iyileştirmek isteyen şirketlere yol
göstermek amacıyla 2012 yılında, “Şirketlerin
Topluma Yatırım Programları Rehberi”1 adlı bir
yayın hazırladık.
Bu yayını takiben,
KSS alanında
çalışan uzmanları
biraraya getirerek
akran öğrenme
çalışmaları ve
şirketler ile STK’lar
arasında deneyim
paylaşımılarının
yapıldığı çeşitli
etkinlikler düzenledik.
Bu etkinlikleri KSS
Türkiye ve Özel
Sektör Gönüllüler
Derneği gibi alanda önemli deneyimleri olan uzman
kuruluşlar iş birliğiyle gerçekleştirdik. Bununla
birlikte, KSS alanı ile ilgili bilgileri, dünyadaki
ve Türkiye’deki gelişmeleri, uzman görüşlerini
Değişim için Bağış projemizin e-bültenleri ve
web sitesi www.degisimicinbagis.org aracılığıyla
yaygınlaştırıyoruz. Değişim için Bağış projesinin
önümüzdeki döneminde de, sosyal fayda odaklı
KSS çalışmalarının daha stratejik hale gelmesi ve
özel sektör- sivil toplum iş birliklerinin geliştirilmesi
yönünde çalışmalarımıza devam edeceğiz.
STK’ları tanıma ve birlikte
çalışma fırsatı bulan
çalışanların, KSS projelerine
katkı sağlaması hatta yön
vermesi şirketler açısından
da olumlu sonuçlar
yaratabilir.
Kurumsal sosyal sorumluluk (KSS) ve
sürdürülebilirlik konuları üzerine yaptığınız ya
da bunlarla ilişkilendirdiğiniz faaliyetleriniz
de söz konusu. Şirketler ve KSS / şirketlerin
KSS uygulamalarında STK iş birlikleri vs. Bu
faaliyetlerinizin hedef ve çıktılarından bahseder
misiniz?
TÜSEV Sosyal Yatırım programı altında yürüttüğü
Değişim için Bağış projesi ile Türkiye’de bağışçılık
kültürünü teşvik etmeyi ve stratejik bağışçılığın
gelişebilmesini kolaylaştıran bir altyapı geliştirmeyi
hedefliyor. Proje kapsamında bireysel bağışçılar,
hibe veren vakıflar ve STK’lar gibi farklı hedef
kitlelelere yönelik çalışmalar yürütüyoruz. Kurumsal
bağışçılar olarak da tanımlayabileceğimiz şirketleri,
bağışçılığın gelişmesi amacıyla yürüttüğümüz
çalışmaların önemli bir paydaşı olarak görüyoruz.
Şirketlerin KSS başlığı altındaki faaliyetlerinde,
STK’larla kurdukları ya da olası iş birlikleri üzerine
neler söylersiniz? Efektif bir birliktelik söz konusu
olabiliyor mu?
Büyük şirketler açısından kurumsal sosyal
sorumluluk konusunun önem kazanmaya
başladığını, bu alanda yapılan çalışmalar ve
1 http://degisimicinbagis.org/usrfiles/sirket_bagisciligi_raporu_web.pdf
29
iyi örneklerde bir artış olduğunu gözlemliyoruz.
Özellikle çokuluslu şirketler söz konusu olduğunda
KSS çalışmalarının global şirket stratejilerinin
bir parçası haline geldiği ve bu çerçevede
uygulandığını görüyoruz. Bununla birlikte, bu
artışın önemli bir sebebinin başta çalışanlar
ve tüketiciler olmak üzere farklı paydaşların
şirketlerden sosyal sorumluluk anlamında artan
beklenti ve talepleri olduğunu da düşünüyorum.
Bu talepler KSS alanındaki iyi örneklerin sayısının
artmasında etkili ve şirketlerin KSS yaklaşımlarını
belirlemesinde önemli bir etken. Bu alana dair
önemli bir gözlemimiz ise birçok örnekte şirketlerin
KSS yaklaşımının yalnızca yapılan sponsorluklar
ya da projeler olarak değerlendirilmesi ve şirket
içinde bu şekilde konumlandırılması. Benzer
bir tespiti gündeme getiren diğer uzmanlar gibi,
biz de Türkiye’de KSS uygulamalarının fark
yaratması ve topluma daha fazla katkı sağlaması
için çalışan hakları, çevre bilincinin geliştirilmesi,
sürdürülebilirlik vb. gibi temel konuları da
kapsayacak şekilde şirket politikalarının bir parçası
haline gelmesi ve içselleştirilmesi gerektiğine
inanıyoruz.
Uzun vadeli ortaklık kurmada
sıkıntı yaşanıyor
K
SS uygulamalarındaki gelişmelere paralel
olarak şirket-STK iş birliklerinde de gelişmeler
olduğunu söylemek mümkün. Şirketler genellikle
belirli alanlarda uzmanlaşmış, bilinirliği yüksek,
profesyonelleşmiş, başka kuruluşlardan fon
alarak proje yönetme deneyimine sahip, ulusal
çapta faaliyet gösteren, mali denetimden geçen
ve hesaplarını kamuya açan STK’lar ile iş birliği
yapmayı tercih ediyorlar. Ancak bu ve benzeri
kriterlere uyan STK’lardan çok azı şirketler
tarafından tanınıyor. Bu sebeple farklı şirketler
genellikle aynı STK’ları desteklemeyi tercih
ediyorlar. Şirketlerin STK’ları tanımasında çalışan
gönüllülüğünün önemli bir katkısı olabileceğine
30
inanıyorum. STK’ları tanıma ve birlikte çalışma
fırsatı bulan çalışanların KSS projelerine katkı
sağlaması hatta yön vermesi şirketler açısından
da olumlu sonuçlar yaratabilir. Eğitim, çoğu şirketin
birincil destek alanını oluşturuyor. Şirketlerde
kendi vizyon ve kültürlerine uygun alanlarda
destek sağlamaya yönelik bir eğilim görülüyor.
Bu sebeple de, şirketlerin iş birliği yapmayı tercih
ettiği STK’ların çalışma alanı açısından kısıtlı
olduğu söylenebilir. Örneğin hak temelli alanlarda
çalışan STK’ların şirketlerle ortaklık kurabildiği
örneklerin sayısı oldukça az. Şirketlerin STK’larla
ilişkileri bir defaya mahsus bağış yapma gibi kısa
süreli ve plansız bir şekilde ortaya çıkabiliyor. Bu
durumda STK’lar ile uzun vadeli stratejik ortaklıklar
kurulamıyor. STK’larla kurulan iş birliklerinin
yaygınlaşmasına karşın, hibe mekanizmasının
uygulamaya geçirilmediği gözlemleniyor. Bunun
yanında, medyaya yansıyan KSS haberleri,
hayırseverlik ve iyilik yapma temaları ile sınırlı
kalıyor ve yalnızca sayısal verilere odaklanıyor.
İzleme ve değerlendirme, sistematik ve yaygın
olmadığı için programların gerçek etkisi hakkında
çok az bilgi paylaşılabiliyor. Projelerin ortaklık
kurulan STK, şirket ve paydaşları, çalışanları ve
şirketin çalıştığı bölgede yaşayanlar açısından
getirdiği faydayı ölçmek genellikle mümkün
olmuyor.
KSS çalışmalarının şirketlere getirdiği faydaların
(itibar, çalışan bağlılığı, performans artışı, yatırımcı
ilişkileri vb.) daha açık hale geldiği günümüzde
KSS birimleri, şirket hedefleriyle programın
ilişkilendirilmesinin bir zorunluluk haline geldiğini
hissediyorlar. Kimi şirketler bu alanları belirlerken
bir ihtiyaç analizi yaparken kimilerinin sistematik bir
değerlendirme süreci bulunmuyor. Bunun yanında,
KSS projelerinin geriye dönük olarak stratejik
açıdan değerlendirilmesi ve bundan elde edilecek
sonuçlara göre gelecek planı yapılmasının da pek
yaygın bir uygulama olmadığı gözlemleniyor.
Uyg
KSS
ulam
alar
ı
ING Bank çalışanları gönüllü mesaide
ING Bank çalışanları, Özel Sektör Gönüllüleri
Derneği iş birliği ile gönüllülük faaliyetlerini tek bir
çatı altında buluşturan Turuncu Kalpler kurumsal
gönüllülük programı çerçevesinde 4-10 Mayıs
Çalışan Gönüllülüğü Haftası’nda faaliyetler
gerçekleştirdi.
Hafta kapsamında ING Bank Çalışanları Alternatif
Yaşam Derneği’nin (AYDER) Words of Silence
adı altında sessiz iletişimde farkındalık yaratmak
üzere düzenlendiği başlangıç düzeyi Türk işaret dili
eğitimi de aldılar. Etkinlikler süresince üç ilde 50
ING çalışanı toplam 201 saat gönüllü mesai yaptı.
Ç
Gönüllülük çalışmaları 2008’de
başladı
alışan Gönüllülüğü Haftası kapsamında
İstanbul, Ankara ve Kahramanmaraş’ta
çalışmalar yürüten ING Turuncu Kalpler,
İstanbul’da Fenerbahçe Park’ında Best Buddies
Türkiye ile zihinsel engelli bireylerle sosyal
aktiviteler gerçekleştirirken, Let’s do it! Türkiye ile
İstanbul, Ankara ve Kahramanmaraş’ta ailelerinin
de katılımıyla çevre temizliği yaptılar.
I
NG Bank çalışanları, 2008’den bu yana her yıl
ING Bank’ın hem uluslararası alanda hem de
Türkiye’de “Küçüklere Büyük Destek” girişimi
altında UNICEF’e kaynak yaratacak pek çok
faaliyete gönüllü olarak katılım gösteriyor.
31
Çocuklara kaynak sağlamak amacıyla son 4 yılda
720 ING Bank çalışanı toplam 2020 saat mesai
harcayarak çeşitli faaliyetlere imza attı.
Bununla birlikte ING Bank, UNICEF iş birliği ile
Kahramanmaraş’taki çocuklara okul öncesi eğitim
merkezi kurulması için bir çalışma başlattı. ING
Bank çalışanları, 2013 ve 2014 yıllarında İstanbul
Maratonu’na katılarak Kahramanmaraşlı çocuklar
için koştular ve topladıkları bağışlarla merkezin
kurulumu için fon yarattılar. 2015 yılı Nisan ayında
iki ING Bank Türkiye çalışanı Londra Maratonu’na
katılarak yine Kahramanmaraş’taki okul öncesi
eğitim merkezine destek sağlamak için bağış
topladı.
Yine Unicef iş birliği ile ING Bank çalışanları,
2014 yılında Soma’da yaşanan elim maden
kazası sonrası hemen aksiyon alarak UNICEF
için Koş “Run for UNICEF” etkinliğiyle Soma için
oluşturulan dayanışma fonuna kaynak sağladılar.
Bu dayanışma fonu ile UNICEF ve Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı’nın koordinasyonunda
Soma’da maden kazasından olumsuz etkilenen
çocuklara psikososyal destek hizmetleri sunuldu.
32
Çalışanlar gönüllü eğitimler
veriyor
I
NG Bank’ın 2013 yılında hayata geçirdiği Turuncu
Damla kurumsal sosyal sorumluluk programı
kapsamında ilkokul 3. ve 4. sınıf öğrencilerine
verilen finansal okuryazarlık eğitimlerine katkıda
bulunan ING Bank çalışanları bugüne kadar 2200
öğrenciye ulaşarak programın19 binden fazla
öğrenciye ulaşmasında destek oluyor.
ING Bank çalışanlarına sosyal sorumluluk faaliyeti
gerçekleştirme fırsatı veren “Turuncu Kalpler”
platformunun yönetimini de çalışanlar üstleniyor.
Turuncu Kalpler’in destek olacağı projeler
“gönüllülük ihtiyaç anketi” aracılığıyla gönüllüler
tarafından belirleniyor.
Hem Genel Müdürlük hem de Türkiye’nin 69 ilinden
gönüllüleri bir araya toplayan “Turuncu Kalpler” tüm
yıla yayılan etkinliklerle gönüllülük çalışmalarını
sahaya da taşıyor. Program kapsamında gönüllüler
arasından seçilen “iyilik liderleri” de gönüllülük
etkinliklerinin devamlılığı, izleme-değerlendirme
aşamaları ve gönüllülerden gelen proje önerilerinin
değerlendirilmesi görevini üstleniyor.
Söy
KSS
leşil
e
ri
Michelin, Trafikte Sorumluluk Hareketi
projesini genişleterek sürdürecek
Michelin Türkiye Genel Müdürü Marco Giuliani,
KSS Türkiye’nin sorularını cevaplandırdı.
Projedeki güncellemelerden ve bundan sonraki
işleyişinden söz eder misiniz?
Türkiye’de bazı ilçeler ile merkez okul arası 135
kilometreye varan uzun mesafeler olabiliyor.
Okulla ev arasındaki uzun süreli yolculuklarda,
öğrencilerin servis sürücüleri ile geçirdikleri
saatler gelişimleri için büyük önem taşıyor.
Yolculukların öğrencilerin eğitimine katkısı olacak
şekilde düzenlenmesi ve doğru rol modellerle
karşılaşmasının sağlanması gerekiyor.
Michelin’in, uygulaması devam eden İyi Dersler Şoför
Amca projesinin bugünkü verileri hakkında bilgi
verir misiniz?
Projenin yeni yüzüyle 2014-2015 döneminde
Balıkesir, Edirne, Gaziantep, Isparta, Karabük,
Kars, Malatya, Muğla, Nevşehir ve Trabzon olmak
üzere 10 ile ulaştık. Bu illerde gerçekleştirdiğimiz
çalışmalarla 114 ilçede 4 bin ilkokul öğrencisi ve
6 bin taşımalı ilköğretim servis şoförüne “trafikte
güvenlik”, “trafikte iletişim ve davranış” ve “trafikte
ilkyardım” eğitimleri verdik. 2015 yılından itibaren
projeye dahil ettiğimiz öğrenci eğitimleri ile ise
belirlenen illerde toplam 100 ilkokulda 75 bin
öğrenciye ise materyal dağıtımı yapılarak dolaylı
olarak bilgilendirme faaliyetleri gerçekleştirdik.
Michelin olarak en önemli sorumluluk
alanlarımızdan yol ve yolcu güvenliğini sağlamak
amacıyla hayata geçirdiğimiz “İyi Dersler Şoför
Amca” projesi ile ilkyardım, trafikte güvenlik ve
iletişim-davranış alanlarında servis şoförleri ve
öğrencileri eğitiyoruz. 2011 yılından bu yana proje
kapsamında Türkiye’nin pek çok ilinden yaklaşık 10
bin servis şoförüne ulaştık. Geçtiğimiz yıl projenin
ortaklık yapısı değişti. Şu an hali hazırda Michelin,
T.C Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı,
T.C İçişleri Bakanlığı Jandarma Genel Komutanlığı
ve TÜVTÜRK Araç Muayene İstasyonları’nın
iş birliğiyle “Trafikte Sorumluluk Hareketi”
kapsamında proje çalışmalarımıza devam ediyoruz.
Projenin yeni döneminde servis şoförlerinin yanı
sıra ilkokul öğrencileri, okul yönetimi, öğretmenler
ve veliler için de “trafikte güvenlik”, “trafikte
iletişim ve davranış”, “trafikte ilkyardım” ve
“mevzuat” başlıkları altında eğitimler veriyoruz.
Eğitim çalışmalarına ek olarak geçtiğimiz yıl
ilkokul öğrencilerinin trafikte güvenlik konusunda
kendi farkındalıklarının artması ve çevrelerini
bilinçlendirmeleri amacıyla afiş tasarlama yarışması
düzenledik. Aldıkları eğitimlerin ardından yüz
ilkokuldan yaklaşık bin öğrenci projemiz için afiş
tasarladı. Yeni dönemde Şanlıurfa, Van, Samsun,
Manisa, Kahramanmaraş, Mersin, Bursa, Ankara,
33
Erzurum, Kastamonu illerine giderek öğrenci
ve servis şoförleri için eğitimler düzenlemeyi
planlıyoruz.
Süregelen projeniz dışında, yakın zamanda
uygulamaya konacak başka KSS projesi/projeleri var
mıdır? Bilgi verir misiniz?
Michelin olarak, önümüzdeki süreçte kurumsal
sosyal sorumluluk alanındaki çalışmalarımızın
temeli İDŞA olmakla beraber yol güvenliği için
hayati önem taşıyan “Doğru Hava Basıncı”
aktivitelerimize de devam edeceğiz. İDŞA ile
hedefimiz çok daha fazla ilkokul öğrencisi ve servis
şoförüne ulaşarak eğitim vermek. Bu hedefle
34
2015 yılında daha geniş bir bölgede eğitimlerimizi
yoğunlaştırmaya çalışıyoruz. Hedefimiz daha fazla
servis şoför ve öğrenciye ulaşarak projemizi yıl
sonunda Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu da
dahil Türkiye’nin dört bir yanına ulaştırmak. 2004
yılından beri sürdürdüğümüz “Doğru Hava Basıncı”
aktivitelerimizle de lastikte doğru hava basıncının
güvenlik, uzun ömür ve yakıt tasarrufu açısından
hayati önemini çeşitli şehirlerde gerçekleştirdiğimiz
aktivitelerle sürücülere aktarmaya devam edeceğiz.
İleriki dönemlerde sosyal sorumluluk anlamında
yeni projelerimiz de mutlaka olacaktır. Ancak
bizim için önemi olan bu projelerin çalışmalarına
odaklanacağız.
Uyg
KSS
ulam
alar
ı
İşletme 2020 Manifestosu açıklandı
İşletme 2020 Manifestosu, 19 Haziran’da Milano
Expo’da düzenlenen Avrupa 2020 İçin Son
Çağrı Konferansı’nda paylaşıldı.
L
izbon Anlaşması’ndan sonra Avrupa Birliği’nin
2020 yılı hedefleri kapsamında şekillenen AB
2020 stratejisine özel sektörün katkısı olarak,
CSR Europe liderliğinde İşletme 2020 (Enterprise
2020) girişimi başlatıldı. Bu girişim; şirketlerin
özellikle ürün ve hizmetlerinde, kendi kurumlarında
ve kişilerde değişim yaratarak küresel yönetim,
iklim değişikliği, kaynak kıtlığı, nüfusun artması ve
teknolojinin hızla gelişmesi gibi global trendlere
karşı nasıl bir tutum sergilediğine ve bu eğilimler
için ne gibi tedbirler aldıklarına bakmak amacıyla
oluşturuldu.
İşletme 2020, sürdürülebilir iş geliştirmeyi
destekleme, paydaş dayanışmasını etkili kılmaya
yardım etme ve Avrupa’nın kurumsal sosyal
sorumluluk (KSS) alanındaki küresel liderliğini
güçlendirme gayesi taşıyor. 10.000’i aşkın şirket
ve 60’tan fazla çok uluslu şirketle iş birliği yapan
40 ulusal kurumsal sosyal sorumluluk kuruluşunun
liderliğinde hazırlanan İşletme 2010 Manifestosu,
üç stratejik önceliğe dikkat çekiyor ve kurumlara
harekete geçme çağrısında bulunuyor.
Manifesto içinde belirlenen üç
stratejik öncelik
• Ekonomik kalkınma kapsamında; iş gücüne
katılım ve istihdam edilebilirlik konusunun
şirketlerin yönetim ve değer zincirleri düzeyinde
öncelik haline getirilmesi.
• Çevresel kalkınma kapsamında; şirketlerin yeni
sürdürülebilir üretim yöntemleri, tüketim ve geçim
kaynakları geliştirmesi için toplumlar, kentler ve
bölgelerle iş birliklerinin teşvik edilmesi.
• Sosyal kalkınma kapsamında; iş yönetiminin
merkezine şeffaflık ve insan haklarına saygının
yerleştirmesi.
İşletme 2020 Manifestosu’nun
takibi nasıl yapılacak?
İ
şletmeler, Manifesto’da belirlenen öncelikleri
uygulama konusunda CSR Europe’un Avrupa
genelindeki yüzlerce girişimi içeren çevrimiçi
‘Business Impact Maps’ (İşletme Etkisi Haritası)
programıyla önümüzdeki beş yıl boyunca
izlenecek. İşletme Etkisi Haritaları, geçtiğimiz ay
İstanbul’da da gerçekleştirilen İşletme 2020 Avrupa
kampanyaları kapsamındaki “Sustainable Living in
Cities” (Kentlerde Sürdürülebilir Yaşam) ve “Skills
for Jobs” (İş için Beceriler) altında yapılan KSS
uygulamalarını gösterecek.
35
U
KSS ları
ama
l
u
g
y
Kale çalışanları çocuklar okusun diye
sahne aldı
Kale Grubu çalışanlarından oluşan Kale Türk
Sanat Müziği Korosu, gelirinin tamamının
KSV’ye bağışlandığı bir konser gerçekleştirdi.
Türk müziğinin sevilen eserlerinin seslendirildiği
konser izleyicilerden tam not alırken, bilet
satışından elde edilen gelirle maddi sıkıntılar
nedeniyle okula devam edemeyen 20 çocuk
eğitim imkânına kavuştu.
K
oroda yer alan herkes, konser sonrasında
hayatları boyunca unutamayacakları bir
an yaşadıklarını dile getirirken, Kale Grubu
Kurumsal İletişim ve Kamu İlişkileri Direktörü
Hande Sarantopoulos şunları söyledi: “Kale
Korosu sayesinde farklı departmanlarda ve farklı
lokasyonlarda çalışan birçok Kale çalışanı aynı
projede yer alma fırsatı yakaladı. Yaptığımız
bu güzel ve anlamlı proje sayesinde hem
salonu dolduranların hem de burs desteğinde
bulunduğumuz minik öğrencilerin yüzlerini
güldürmüş oluyoruz. Kale Grubu olarak KSV
36
bünyesinde faaliyetlerini sürdüren usta kulüpleri,
meslek edindirme kursları, köy okullarının daha
hijyenik koşullara kavuşmasını sağlayan ‘İlk İşim
Okullarda Değişim’ gibi projelerimizle ülkemizin
geleceğine yönelik çalışmalarımız aralıksız sürüyor.
Kale çalışanları, oluşturdukları tiyatro ve müzik
gruplarıyla şirketimizin ve vakfımızın faaliyetlerine
bireysel olarak da önemli destek sağlıyor, bu da
bizi ayrıca memnun ediyor.”
Kale Tiyatro Kulübü de, kısa bir süre önce Türk
tiyatrosunun klasik eserlerinden biri olan 7 Kocalı
Hürmüz oyununu sahnelemiş ve bilet satışlarının
gelirini Dr. (h.c.) İbrahim Bodur Kaleseramik
Eğitim, Sağlık ve Sosyal Yardım Vakfı (KSV)’na
bağışlayarak 19 çocuğa, eğitimlerini tamamlamaları
için gerekli desteği sağlamıştı. Bu oyunla birlikte,
Kale Tiyatro Kulübü’nün son üç yıla sığan
etkinlikleri sayesinde elde edilen gelirlerle burs
sağlanan öğrenci sayısı 66’ya ulaşmıştı.
Uyg
KSS
ulam
alar
ı
Palmarina Bodrum’dan UNICEF’e
destek
Palmarina Bodrum, alt markası ‘‘Kids Paradise’’
(Çocuk Cenneti) aracılığıyla UNICEF Türkiye Milli
Komitesi ile iş birliği gerçekleştirerek UNICEF’i
destekleme kararı aldı.
S
ınırlı imkanları olan çocuklara daha iyi şartlarda
sağlık, eğitim hizmeti sunma, barınma,
güven ortamında olmalarına katkı sağlama gibi
alanlarda dünyada öncü rol üstlenen saygın kurum
UNICEF’in Türkiye Milli Komitesi ve Palmarina
Bodrum yönetimi arasında gerçekleştirilen anlaşma
gereğince Kids Paradise giriş bileti üzerinden elde
edilecek gelirin bir kısmı UNICEF’in Türkiye’de
yürütmekte olduğu çocuklara yönelik projelerine
aktarılacak.
Çocuğun sağlığı, yaşam hakkı, korunması ve
katılımı alanlarında destek çalışmaları yürüten
UNICEF, (Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım
Fonu) çocukların eğitimi, korunması, sağlığı,
temiz suya erişimi, beslenmesi alanlarında dünya
üzerinde çalışmalar yürütüyor ve acil durumlarda
çocukların temel ihtiyaçlarını karşılıyor. UNICEF
Türkiye Ofisi, Türkiye sınırları içerisinde yürütülen
Ülke Programı kapsamında çocuğun korunması ve
eğitimi konusunda birçok projeye imza atıyor. Okul
öncesi eğitimin güçlendirilmesi, kız çocuklarına
karşı ayrımcılığun azalması, okul terklerinin
önlenmesi, engelli çocukların temel haklarına
kavuşması, çocuk işçiliğinin engellenmesi,
gençlerin güçlendirilmesi ve korunması konusunda
yapılan çalışmalar bunlardan bazıları. Unicef bu
çalışmalarla her geçen gün sayısız çocuğun her
alanda daha iyi olanaklarla tanışmasını sağlıyor.
UNICEF Türkiye Milli Komitesi Genel Müdürü
Sanem Bilgin Erkurt iş birliğine ilişkin yaptığı
açıklamada, Palmarina Bodrum Kids Paradise
ile başlatmakta oldukları bu önemli iş birliğinin
Türkiye’de yürütülmekte olan projelerinin
sürdürülmesinde katkı sağlayacağı ve
kamuoyunda farkındalık yaratacağı için büyük
mutluluk duyduklarını, yurdışında yaygın olan
desteklerin Türkiye’de de yaygınlaşmasının
umut verici olduğunu belirtti, Palmarina Bodrum
yönetimine teşekkür ederek benzer çalışmaların
yaygınlaşmasını arzu ettiklerini dile getirdi.
Palmarina Bodrum yönetimi ise açıklamasında,
UNICEF gibi değerli bir kurumu ve bu vesile ile
Türkiye’de gerçekleştirmekte oldukları projeleri
destekleyecek olmaktan, kısıtlı imkanlara sahip,
zor şartlarda yaşamlarını sürdürmek zorunda olan
çocukların daha iyi koşullarda sağlık, eğitim hizmeti
alma, barınma, beslenme, güvenli bir ortamda
yaşamlarını sürdürebilme gibi temel ihtiyaçlarının
karşılanmasına katkı sağlayabilecek olmaktan
ötürü büyük memnuniyet içerisinde olduklarını ifade
etti.
37
U
KSS ları
ama
l
u
g
y
Akıllı, sürdürülebilir ve kapsayıcı çözümlerin
buluşma noktası: İşletme 2023 Zirvesi
Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği, işsizlik, iklim değişiklikleri, kaynakların tükenmesi,
finansal krizler ve demografik değişimler risklerine karşı işletmeleri hazırlıklı olmaya çağırıyor.
İ
şletme 2023 Zirvesi, bu risklere karşı özel
sektörün geliştirdiği akıllı, sürdürülebilir ve
kapsayıcı uygulamaları bir araya getirecek.
Zirvede Türkiye Cumhuriyeti'nin 100.yılı olan
2023 yılındaki kalkınma hedeflerine ulaşma adına
hazırlanan İşletme 2023 manifestosu deklare
Etki
nlik
Sürdürülebilir İş Ödülleri
ve İş Lideri Ödülleri verilecek
Sürdürülebilirlik Akademisi tarafından bu yıl
ikinci kez dağıtılacak Sürdürülebilir İş Ödülleri ve
Sürdürülebilir İş Liderleri Ödülleri için başvurular
başladı.
Y
eni ekonominin örnek lider kuruluşları
arasında yer aldığına inanan ve Türkiye’de
diğer kuruluşlara model teşkil edecek projelerini
paylaşmak isteyenler yarışmaya 21 Ağustos’a
kadar başvurabilecek. Sürdürülebilirlik Akademisi,
38
edilecek. Sözlerini eyleme döken şirketlerin
başarılı KSS ve sürdürülebilirlik uygulamaları
ödüllendirilecek. Türkiye Kurumsal Sosyal
Sorumluluk Derneği, işletmeleri 2015-2023 yılları
için oluşturulan sürdürülebilirlik stratejisine destek
vermeye davet ediyor.
alanında örnek olan kurumları ve iş liderlerini bu yıl
da ödüllendiriyor.
Ödül için sürdürülebilir iş modelini benimsemiş,
Türkiye’de sürdürülebilir kalkınmaya katkı
sağlayan küçük, orta ve büyük ölçekli işletmeler
başvurabilecek. Kurumlar; karbon ve enerji
yönetimi, su yönetimi, sosyal etki, sürdürülebilirlik
iletişim, işbirliği, tedarik zinciri yönetimi, atık
yönetimi, çeşitlilik ve dâhil etme gibi dokuz ödül
kategorisinde başvurularını gerçekleştirebilecek.
Uyg
KSS
ulam
alar
ı
Sorumlu Şehirler programı, yaşanabilir
kentler yaratmaya katkı sağlayacak
Birlemiş Milletler verileri, 2050 yılına gelindiğinde dünya nüfusunun % 70’nin şehirlerde yaşayacağını
bildiriyor. Bu, 6,3 milyar insan anlamına geliyor.
T
ÜİK verilerine göre Türkiye’nin bugünkü nüfusu
77 milyon ve 2050 yılında 93 milyon olması
öngörülüyor. 2012 adrese dayalı nüfus sistemine
göre Türkiye, dünyanın en kalabalık 20 ülkesinden
biri. Nüfus artış hızı olan % 1,28 ile de Avrupa
ülkeleri arasında Lüksemburg’tan sonra ikinci
sırada. Toplam nüfus içinde kent ve kırsal nüfus
oranları incelendiğinde 2000 yılında genel nüfusun
% 65’i kentlerde yaşarken bu oran 2012 yılında %
78’lere çıktı. 2050 yılına gelindiğinde ise bu oranın
% 90’ları geçeceği öngörülüyor. Bu belirlemeler
kapsamında Türkiye’de şehir nüfusunun 84 milyon
kişi olması bekleniyor.
Ekonomik olanaklar, eğitim fırsatları, sağlık
imkanları gibi çekici nedenler kırsaldan kente doğru
iç göçü arttırıyor. Peki bizler hızla artamaya devam
eden bu göçlerin sonuçlarına hazır mıyız? Hızlı ve
çarpık kentleşme, alt ve üst yapı sorunları, çevre
sorunları, konut sorunu ve gecekondulaşma, iş
gücü ve istihdam yapısındaki değişim, kentlileşme
ve bütünleşme sorunu, sosyal yapıdaki değişimler,
ulaşım, sağlık, eğitim alanlarında olanaksızlıklar ve
enerji kullanımında karşılaşılacak zorluklarla ancak
daha akılcı, yaratıcı, yenilikçi, çağdaş, kapsayıcı ve
inovatif önlemlerle başa çıkılabilir.
Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği
yürüttüğü ‘‘Sorumlu Şehirler’’ programı ile şehirlerin
geleceğe hazırlanmasında rol almak istiyor.
Şehir büyüdükçe daha akıllı ve sürdürülebilir
yaşam olanaklarına gereksinimleri artacak.
Dolayısıyla bu misyonu, tamamen merkezi ve yerel
yönetimlerden beklemek yerine şehrin paydaşları
olarak tanımladığımız sivil toplum örgütleri ve
kurumsal sosyal sorumluluğu içselleştirmiş şirketler
ile oluşturulacak ortak bir vizyon ile beraberce
gerçekleştirmek istiyor.
Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği’nin
bu program ile sahip olduğumuz mevcut
kaynaklarımızın israf olmadan tam yerinde
ve gereksinimler doğrultusunda verimli bir
şekilde kullanılmasını, her kenti kendi içinde
değerlendirerek yerel sürdürülebilir kent stratejileri
oluşturmak ve daha sonra bu stratejileri birbirleri ile
ilişkilendirerek sosyal sorumluluk sinerjisi yaratmayı
hedefliyor.
Mevcut problemleri çözmek ve bunu yaparken
şehirler ve özel sektör arasında daha etkili
işbirlikleri oluşturmak için Avrupa Kurumsal Sosyal
Sorumluluk Ağı olan CSR Europe 2014 yılının Mart
ayında 3 yıllık “Şehirlerde Sürdürülebilir Yaşam
Avrupa Kampanyası”nı başlattı. Bu kampanyanın
amacı özel sektörü, şehir aktörleriyle bir araya
getirerek, çoklu paydaş kent işbirlikleriyle yerel
sürdürülebilir stratejiler geliştirmekti. Türkiye
için hali hazırda bu konuda çalışmalar yürüten
Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği,
CSR Europe’un bu kampanyasına dahil olarak
Türkiye’nin ilk ulusal turnesini İstanbul Valiliği
himayelerinde, Birleşmiş Kentler ve Yerel
Yönetimler Orta Doğu ve Batı Asya Bölge
Teşkilatı (UCLG-MEWA), Dünya Yerel Yönetim ve
Demokrasi Akademisi Vakfı (WALD), CSR Europe
ve Kadir Has Üniversitesi desteğiyle“Sorumlu
Şehirler Konferansı” adı altında 27 Mayıs 2015’te
istanbul’da düzenlendi.
Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği
ayrıca bu girişim kapsamında; Kadir Has
Üniversitesi işbirliğiyle İstanbul Fatih İlçesi CibaliBalat pilot bölgesi için “Sorumlu Mahalleler”
projesini başlattı. Cibali-Balat mahallelerinin
ekonomik, sosyal ve çevresel kalkınması için
bölgede yaşayan birey ve faaliyette bulunan
kuruluşlarla ortak gerçekleştirilecek proje Ekim
2015’te başlıyor.
39
U
KSS ları
ama
l
u
g
y
Tat Gıda, Farkındayım projesiyle gıda
güvenliğine dikkat çekiyor
Koç Topluluğu şirketlerinden Tat Gıda, gıda
güvenliği alanında önemli bir kurumsal
sosyal sorumluluk projesini hayata geçirdi.
Danışmanlığını İstanbul Teknik Üniversitesi Gıda
Mühendisliği Bölümü öğretim görevlisi Prof. Dr.
Dilek Boyacıoğlu’nun yürüttüğü ‘‘Farkındayım’’
adlı proje ile toplum sağlığını direkt etkileyen gıda
güvenliği konusunda başta ev kadınları olmak
üzere yetişkinler için eğitimler düzenleniyor.
G
ıda sektöründeki bilgi birikimini tüketicilere
sağlıklı, güvenilir ve yenilikçi ürünler
geliştirerek sunan Tat Gıda, ‘‘Farkındayım’’ projesi
ile de gıda güvenliği konusunda bilinmeyenlere
ve doğru bilinen yanlışlara dikkat çekiyor. Sağlıklı
bir yaşamın ‘‘olmazsa olmazı’’ gıda güvenliği ile
ilgili düzenlenen ve bugüne kadar binlerce kişinin
katıldığı eğitimlerde; gıdanın güvenli bir şekilde
40
seçilmesinden, ayrılmasına, pişirilmesinden
yıkanmasına ve saklanmasına kadarki tüm
aşamaları ayrıntılarıyla ele alınıyor.
Ev kadınlarının yanı sıra Türkiye’nin önde gelen
şirketlerinin çalışanlarına da verilen eğitimlerin
belediyeler aracılığıyla Türkiye genelinde
yaygınlaştırılması planlanıyor. Projenin yüz yüze
eğitimlerin yanı sıra sosyal medya gibi farklı
kanallarla da geniş kitlelere ulaşması hedefleniyor.
“Gıda güvenliğiyle ilgili doğru
bilinen çok fazla yanlış var”
P
rojenin danışmanlığını yürüten İstanbul
Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü
öğretim görevlisi Prof. Dr. Dilek Boyacıoğlu, gıda
güvenliğinin sağlıklı bir yaşam için dikkat edilmesi
ve özen gösterilmesi gereken en temel konu
olduğunu söyledi. Projenin uygulanmasından önce
hazırlık döneminin bir yıl sürdüğünü kaydeden
Boyacıoğlu, amaçlarının gıda güvenliğini topluma
en doğru ve en etkin şekilde aktarmak olduğunu
dile getirdi. Dilek Boyacıoğlu, düzenledikleri
eğitimlerle ile ilgili ise şu bilgileri paylaştı:
“Eğitimimizde günlük yaşantımızda bir tüketici
olarak güvenli gıda tüketmek için alabileceğimiz
önlemleri; seçmek, yıkamak, ayırmak, pişirmek ve
soğutmak olarak 5 ayrı bölümde detaylı şekilde
inceleniyoruz. Her bir aşamada bildiğimiz yanlışları
düzeltiyor, farkındalığı artırıyoruz. Bu tarz eğitimler
yaygınlaştıkça daha sağlıklı nesillerin yetişeceğine
inanıyoruz.”
Farkındayım projesi kapsamında düzenlenen
eğitimlere gösterilen ilgiden son derece mutlu
olduklarını ifade eden Boyacıoğlu, şunları ekledi:
“Gıda güvenliğiyle ilgili toplumumuzda maalesef
doğru bilinen çok fazla yanlış var. Eğitim durumu
da bunu değiştirmiyor. Kulaktan dolma bilgilerin
ve yanlış uygulamaların varlığını eğitimlerimiz
sırasında da sıkça duyuyoruz. Örneğin hemen
hemen tüm katılımcılarımız çiğ eti (kırmızı et,
tavuk ve balık gibi) yıkadıklarını söylüyor. Oysaki
hayvansal kaynaklı olan bu gıdalarda hastalık
yapıcı etmenler doğal olarak bulunabileceği için
yıkama ile bunların uzaklaştırılması mümkün
olmadığı gibi, yıkanan ortama da bulaşmasına
neden oluyor. Gıdadaki bu mikroorganizmaları
öldürmenin yolu doğru sıcaklık ve sürede
pişirme yapılmasıdır. Eğitimlerimizin sonunda
katılımcılarımızın gıda güvenliğiyle ilgili
öğrendiklerini sadece kendi yaşamlarına değil
ailelerine ve çevresindekilere de taşıyacağını
bilmek bizleri ayrıca mutlu ediyor.”
“Özellikle gıda alerjisi olanlar
etiketleri mutlaka okumalı”
G
ıdanın alınmasından yıkanmasına,
pişirilmesinden saklanmasına kadarki
süreçte yapılan yanlışlardan kaynaklı hastalıkların
dünyada çok yaygın olduğuna da dikkat çeken
Dilek Boyacıoğlu, “Çoğu zaman gıda kaynaklı
hastalanmaların belirtileri soğuk algınlığı gibi
hastalıklara benzediği için fark edilemiyor ya da
etkileri kısa sürede geçerse önemsenmiyor. Ancak
bazı durumlarda bu hastalıklar çok uzun süre
devam edebiliyor ve hatta maalesef ölüme bile
neden olabiliyor” dedi. Gıdaların alımı sırasında
etiket okumanın önemine değinen Boyacıoğlu,
özellikle gıda alerjisi olanların mutlaka etiket
bilgilerini incelemesi uyarısında bulundu.
Proje kapsamında Sağlıklı bir yaşam için gıda
güvenliğinin öneminin farkındayım adlı bir kitapçık
hazırladıklarını belirten Prof. Dr. Dilek Boyacıoğlu,
“Kitapçığımızda eğitimlerde sunulan bilgiler ve gıda
alerjisi, gıda kaynaklı hastalıklar, gıda zehirlenmesi
gibi konularda ayrıntılı bilgiler bulunuyor. Ayrıca
yiyeceklerin hazırlanması öncesi ve sonrası dikkat
edilmesi gereken noktalara da özellikle dikkat
çektik” dedi.
SETBİR, sürdürülebilirlik
platformu UNGC’ye katıldı
Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri
Birliği (SETBİR), insan hakları, iş ve iş gücü,
çevre ve yolsuzluk karşıtlığı ilkeleri ile dünyanın
en kapsamlı sürdürülebilirlik platformu olarak
kabul edilen UNGC’ye üye oldu.
D
ünya çapında 12.000’in üzerinde imzacısı
bulunan UNGC’ye üye olarak Türkiye’de sayısı
STK
300’ü aşan üyeler arasına katılan SETBİR; insan
hakları, iş ve iş gücü, çevre ve yolsuzluk karşıtlığı
ana başlıklarında yer alan 10 ilke çerçevesinde
faaliyet göstereceğini taahhüt etmiş oldu.
UNGC üyeliği ile birlikte SETBİR, Global Compact
göstergeleri kapsamında, faaliyetlerinden en az
bir tanesine yönelik olarak iki yılda bir raporlama
yapacak.
41
U
KSS ları
ama
l
u
g
y
Toyota Türkiye
öğrencileri bilinçlendirmeyi hedefliyor
Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye 2009 yılından
bu yana gerçekleştirdiği sosyal sorumluluk
faaliyetleri kapsamında, Çevre Turu ve Trafik
Güvenliği Okulu projeleri bugüne kadar 8 bin
500’den fazla öğrenciye ulaştı.
atık su arıtma tesisi ile güneş enerji sistemlerini
inceleme fırsatı buldular. Atık ayrıştırma oyunu ile
de öğrencilerin geri dönüşümün önemini kavrayıp
çevre duyarlılıklarını geliştirmeleri sağlanan projeye
bugüne kadar 5 bin öğrencinin katılımı sağlandı.
T
Çocuklarda erken yaşta trafik güvenliği bilincini
geliştirmeyi amaçlayan Trafik Okulu projesine ise
2014-2015 öğretim yılında yine Adapazarı Merkez
ilçesine bağlı 13 okuldan toplam 550 öğrencinin
katılımı sağlandı. Bu sayıyla birlikte 2010 yılından
bu yana toplam 3 bin 500 öğrenciye ulaşan
projede, ilköğretim 3’ncü sınıf öğrencileri trafik ile
ilgili filmler izleyip, trafik ışıkları ve yaya yollarından
güvenli geçiş için pratik yaptılar. Emniyet kemeri
ve trafikte görünürlükle ilgili uygulamaları da
deneyerek öğrenme fırsatı bulan öğrencilerin
program sonunda gelecekte bilinçli birey olmaları
yolunda önemli bir mesafe katedildi.
oyota Türkiye’nin Sakarya İl Milli Eğitim
Müdürlüğü iş birliğiyle, sosyal sorumluluk
faaliyetleri kapsamında hayata geçirdiği, ilk ve
ortaokul öğrencilerini kapsayan çevre turu ve
trafik güvenliği okulu projeleri, 2014-2015 eğitim
yılını tamamladı. Öğrencilerin bilinçlendirilmesi
konusunda yüksek verim alınan projeler
kapsamında bugüne kadar toplamda 9 bine yakın
öğrenciye ulaşıldı.
5 yılda 5 bin öğrenci
G
eride bıraktığımız eğitim yılında Çevre Turu
projesine Adapazarı Merkez ilçesinden
15 okul ve 675 öğrenci katıldı. Ortaokul 1. sınıf
öğrencilerine yönelik olan projede katılımcılar,
çevre ile ilgili öğretici sunum ve filmler izledi.
Fabrika gezisi sırasında çevreye duyarlı bir
üretim faaliyetini yerinde inceleyen öğrenciler,
42
Bilinçlendirici projeleriyle öğrencilerin sosyal
gelişimine katkı sağlamayı hedefleyen Toyota
Türkiye, önümüzdeki öğretim yıllarında da çevreye
ve trafik güvenliğine duyarlı bireyler yetişmesi için
çalışmalarına devam edecek.
Uyg
KSS
ulam
alar
ı
Buharkent gençlerinden hayata smaç
Zorlu Enerji, Aydın bölgesinde geliştirdiği
uygulamalarla bölgenin sosyal hayatına değer
katmayı amaçlıyor. Zorlu Enerji’nin Buharkent
Kaymakamlığı ve Buharkent Belediyesi ile birlikte
hayata geçirdiği “Buharkent Gençleriyle Hayata
Smaç” projesi, gençlerin spor yaşamına aktif
katılımı için yeni bir fırsat sunuyor.
İlk seçmeler tamamlandı
T
ürkiye’nin en büyük jeotermal sahalarından
Buharkent bölgesi, Zorlu Enerji sponsorluğunda
bir sosyal sorumluluk projesine daha ev sahipliği
yapıyor. Buharkent Kaymakamlığı ve Buharkent
Belediyesi ile gerçekleştirilen projeyle, bölgede
yaşayan çocuk ve gençlerin spora yönlendirilerek
toplumsal hayatta desteklenmeleri hedefleniyor.
P
Çocuk ve gençlerin zararlı alışkanlıklardan
uzak tutulması ve sağlıklı bir yaşama yönelerek
düzenli spor yapmaları, tüm dünyada sivil toplum
çalışmalarının önemli alanları arasında yer alıyor.
Buharkent’te Kaymakamlık ve Belediye’nin
yanı sıra birçok kamu kurumunun desteğiyle
hayata geçirilen “Buharkent Gençleriyle Hayata
Smaç” projesi de gençlerin, boş zamanlarını
basketbol oynayarak geçirmesine ve geleceğin
profesyonel sporcularının yetişmesine katkı
sağlamayı amaçlıyor. Zorlu Enerji Grubu’nun
yatırım bölgelerinin ekonomisinin yanı sıra, sosyal
yaşamına da değer kattığının altını çizen Zorlu
Enerji Genel Müdürü Sinan Ak, konuyla ilgili olarak,
“Sürdürülebilirlik anlayışımızı tüm yönleriyle hayata
geçiriyoruz. Bu anlamda büyüyen ekonomisi ve
genç nüfusu ile dinamik bir şehir olan Buharkent’te
sporun yaygınlaştırılarak, gençlerin enerjisinin
doğru yönlendirilmesini önemli buluyoruz” dedi.
Proje kapsamında yapılan ilk seçmeler sonucunda,
ilkokul ve lise öğrencilerinden oluşan 51 kişiye
basketbol ayakkabısı, basketbol forması ve
eşofman takımı hediye edildi. Uzman antrenörler
eşliğinde haftada iki gün antrenman yapan
öğrenciler, ayrıca Muratbey Uşak Sportif-Anadolu
Efes maçını, Muratbey Uşak Sportif’in misafiri
olarak yerinde izledi. Karacasu Afrodisias Antik
Kenti ve Çanakkale gezileriyle sinema ve tiyatro
etkinliklerine de katılan gençler, Buharkent
Belediyesi doğa yürüyüşü, Kuşadası gençlik kampı
ve Zorlu Enerji Grubu Kızıldere Jeotermal Santrali
gezisine de katılacak. Bu etkinlikler üç yıl boyunca
düzenlenmeye devam edecek.
konusunda kontrol edebilme yeterliliği kazandıran
bir spor olan basketbol eğitimi alacaklar. Projeyle
sosyal ve kültürel faaliyetlerle desteklenecek çocuk
ve gençlerin, sporu yaşamlarının bir parçası haline
getirmeleri hedefleniyor.
rojenin tamamlanmasının ardından basketbol
sporuna yeteneği fark edilen öğrencilerin
okul basketbol takımlarında düzenli yer almaları
ve profesyonel spor kulüplerine yönlendirilmesi
sağlanarak projenin sürdürülebilirliğinin artırılması
amaçlanıyor. Projeyle ilgili tüm bilgi ve gelişmeler
hayatsmac.com web sitesinden takip edilebiliyor.
Proje ile gençler, oyun içinde sporculara bilinçli
bir disiplin, kolektif düşünme ve uygulama, takım
içinde hızlı karar alma ve uygulama, grup ve toplum
düzenine uyum sağlama, kendini kurallara uydurma
43
U
KSS ları
ama
l
u
g
y
Nutricia ve Boğaziçi Üniversitesi Vakfı’ndan
ortak proje: Mucize Annelik Okulu
Bebek beslenmesi ve sağlığı hakkında annelerin
bilincini artırmak için yola çıkan Nutricia Anne
Bebek Beslenmesi, Mucize Annelik Okulu
projesinin lansmanını yaptı.
D
anone Ekosistem Fonu’nun katkısı ve Boğaziçi
Üniversitesi Vakfı’nın iş birliğiyle 3 yılda 120
bin anneye ulaşacak olan projeye 1 milyon 600 bin
euro kaynak ayrılacak. Projenin iki amacı olduğunu
belirten Nutricia Anne Bebek Beslenmesi Türkiye
ve Ortadoğu Bölge Başkanı Gamze Çuhadaroğlu,
“Anneleri eğitirken bir ekosistem kurmayı, okulun
3 yıl sonra kendini finanse etmeye başlamasını
hedefliyoruz” dedi.
Türkiye, anne ve bebek sağlığı açısından riskli
ülkeler arasında bulunuyor. Bunun en büyük
nedenleri arasında yanlış beslenme alışkanlıkları
geliyor. 0-5 yaş arası her 10 çocuktan birinde
bodurluk görünüyor. İlk 6 ay, sadece anne sütü
ile beslenmesi gereken bebeklere iki aylıkken ek
gıda veriliyor, çocuklar anne sütü mucizesinden
yeterince faydalanamıyor.
0-5 yaş arasındaki her 10
çocuktan 1’i bodur
N
utricia Türkiye ve Ortadoğu Bölge Başkanı
Gamze Çuhadaroğlu, Türkiye’nin anne ve
bebek sağlığı açısından riskli ülkeler arasında
yer aldığını belirterek, “Ülkemizin bu konumda
yer almasının önemli nedenlerinden biri dengesiz
beslenme. Yapılan araştırmalarda, Ancak hala
sağlıklı bebek beslenmesine ilişkin geliştirilmesi
gereken yönler bulunuyor. TNSA 2013 verilerine
göre: Eğitim almış annelerin bebeklerinde
diğerleriyle kıyaslandığında ilk 1 saat içinde
emzirme oranı % 20 daha fazla. 5 yaş altında
bodurluk 2 kat daha az. Bebeğin ilk 1 yılı içinde
1000 canlı doğumda ölüm olasılığı 3 kat daha az
44
iken bu oran ilk 5 yıl içinde 2,5 kat daha az. Biz de
annelerin bebek sağlığındaki bilgilerini arttırmak
üzere çalışmalara başladık’’ dedi.
Hedef kalıcı bir platform
kurulması
“S
ağlıklı nesiller için bilinçli anneler”
anlayışıyla hareket ettiklerini belirten
Çuhadaroğlu, proje ayrıntılarını şöyle anlattı:
“Bu olumsuz tablonun olumluya çevrilmesi
için hastanelerde, Aile sağlığı merkezlerinde
anneyle ilk teması kuran hemşirelerimizle yola
çıkıyoruz. Boğaziçi Üniversitesi Vakfı bünyesinde
kurulacak okulumuzda uzman hemşirelerimizi
istihdam edecek ve bu alanda uzmanlaşmalarını
sağlayacağız. Uzman hemşirelerimiz,
düzenlenecek eğitim programları ile annelere
bebek bakımı ve beslenmesi eğitimini verecek.
Burada iki amacımız var; anneleri eğitirken
bir yandan da bir ekosistem kurmak istiyoruz.
Projemizle annelere ulaşmayı ve bu mucize
annelik okulunun sürdürülebilir olmasını sağlamak
hedefindeyiz. Bu sebeple de eğitimlerimizi sembolik
bir ücret karşılığında yapacağız.”
Çuhadaroğlu, proje kapsamında Türkiye’nin dört
bir yanındaki 600 hemşireye 25 saat bebek bakımı
ve beslenmesi eğitimi verileceğini ve bir de mobil
uygulamanın hayata geçirileceğini de belirtti.
Çuhadaroğlu, proje için ayrılan kaynağın yaklaşık
1 milyon 600 bin euro olacağını, bütçenin 1 milyon
eurosunu Danone Ekosistem karşılarken, 600 bin
eurosunu ise Nutricia Anne Bebek Beslenmesi’nin
karşılayacağını da belirtti.
Annelik işlevi öğrenilebilir
K
adının anne olma kararıyla ciddi bir
yükümlülüğün altına girdiğini belirten
Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gülay
Barbarosoğlu ise söyledi: “Anne olmak, çocuğunu
sevmek ve ona bağlanmak doğal olarak gelişen
bir süreç olsa da, annelik işlevini sağlamak,
çocuğun gelişimini ve ihtiyaçlarını, gelişimsel
gerekliliklerini değerlendirerek çocuğa uygun, onu
sosyal, duygusal ve fiziksel olarak destekleyecek
becerilere sahip olmak aslında öğrenilmesi gereken
bir süreç. Oysaki anneliği fedakarlık ve içten gelen
bir işlev olarak gören toplumumuzda, kadının
üzerindeki yük daha da artmakta. Çocuklarını
yeteri kadar destekleyemediğini düşünen, ne
yaptığını bilemeyen, soru ve sorunlarına tek
başlarına yanıt bulamayan anneler, çaresiz
ve güçsüz hissetmekte. Oysa ki annelik işlevi
öğrenilebilir. Bu konuda içeriği zengin ve kaliteli
bir eğitim alınmadığında ise, anneler kendi
deneyimlerini tekrarlarlar, bu da iyinin yanında
problemli davranışların da tekrarına neden olur.
Annelerin çocuk gelişiminin farklı alanlarında bilgi
ve beceri edinmelerini sağlayacak bir eğitim süreci
sonrasında anneler daha donanımlı ve yetkin,
dolayısıyla daha güçlü hissedebilirler. Güçlü ve
sağlıklı anneler ise güçlü çocuklar yetiştirebilir.
Planladığımız eğitimle anneler, dolayısıyla aile
sistemi, sonuç olarak da toplum önemli kazanımlar
sağlanabilecektir.”
Proje kapsamında ilk dersliğin Ekim ayında
açılacağını da belirten Barbarosoğlu, “Proje ile
öncelikle üniversitemizdeki akademisyenlerimizden
eğitim alan uzman hemşirelerimiz; ilk 1000
günde anne ve bebeğin tüm beslenme ve sosyal
konularda ihtiyacı olan bilgileri annelere ulaştırıyor
olacak. Üç ayrı kanalda bu eğitimleri veriyor
olacağız. İsteyen anneler burada, üniversitemizde
açılan sınıflarda ya da şirket veya diğer kamuya
ait konferans salonlarında derslere katılırken;
isteyen annelerse birebir evlerinde bu dersleri takip
edebilecek” dedi.
Uyg
KSS
ulam
alar
ı
Lufthansa Group, 21. Sürdürülebilirlik
Raporunu yayınladı
Lufthansa Group, 21. Sürdürülebilirlik
Raporunun temasını kalite, etkinlik ve inovasyon
olarak belirledi. Raporda ayrıca, yakıt etkinliği
rekoru, iklim araştırmaları, yetenek yönetimi gibi
konular yer alıyor.
L
ufthansa Group, şebekelenmiş inovasyon
yönetimine odaklanarak 2020 yılına kadar
inovasyona 500 milyon euro yatırmayı planlıyor.
Grubun hazırladığı raporda “başarılı yarınların
anahtarı” olan inovasyona önem veriliyor. Raporun
özel bir bölümü dünyanın en büyük havacılık
şirketinde inovasyon yönetiminin önemine detaylı
bir bakış sunuyor.
Lufthansa Group, okuyucuları iş, sosyal
sorumluluk, çevre, ürün ve kurumsal vatandaşlık
alanlarındaki çeşitli faaliyetleri, hedefleri ve
gelişmeleri hakkında bilgilendiriyor.
Sosyal sorumluluk
L
ufthansa Group, 2015’in başlangıcında şirket
kurumsal vatandaşlık faaliyetlerini “Lufthansa
Group Social Care” adı ile yeniden oryantasyon
programını tanıttı. Group, sosyal sorumluluk ve
yardım projelerine daha çok odaklanarak bu
alandaki performansını önemli ölçüde artırmayı
amaçlıyor.
45
STK
Genç TEMA’cılardan yerel çevre
projeleri
Genç TEMA gönüllüleri Dünyayı Kurtaran Adım projesi ile 50 farklı ilde 53 yerel çevre projesi
gerçekleştirdi. Proje kapsamında verilen çevre ve liderlik eğitimleriyle bulundukları bölgedeki çevre
sorunlarına ilişkin farkındalığı artan gençler yerel çevre projeleri geliştirip uyguladı. Bu eğitimi alan
gençlerin sayısı 3150 olurken, 53 yerel çevre projesiyle yaklaşık 16 bin kişiye ulaşıldı. Gençler su
kirliliğinden kuraklığa, anız yangınlarından biyoçeşitliliğe kadar farklı alanlarda projeler gerçekleştirdi.
Acı Çay araştırması
eden anız yangınları vardı. Gençler çiftçilere
Ç
ziraat mühendisleri ile bir araya gelerek danışma
ankırı Karatekin Üniversitesi Genç TEMA
Topluluğu, Acı Çay’ın kirliliğine dikkat çekmek
için öncelikle Çankırılıların bu konudaki görüşlerini
öğrenmek amacıyla bir kamuoyu araştırması
yaptı. Şehir merkezinde yaşayan 200 kişinin
katıldığı ve yüz yüze anket yöntemi ile gerçekleşen
araştırmada sorun ve beklentiler saptandı. Anketin
yanı sıra 300 Çankırılı ile bilgilendirme görüşmesi
yapan gençler araştırma sonuçlarını yerel
yöneticilerle paylaşacak.
Buca Üzümü anılarda kalmasın!
İ
zmir Dokuz Eylül Üniversitesi Genç TEMA
Topluluğu, İzmir’in meşhur üzüm türlerinden biri
olan Buca üzümünün yok olma tehlikesine karşı
koruma projesi başlattı. Gençler Buca üzümünün
yoğun göç, çarpık kentleşme gibi nedenlerle yok
olmak üzere olduğunu tespit etti. Öncelikle Buca
Kaynaklar Köyü’nü ziyaret eden gençler, bağ
sahiplerinden sorunları dinledi. Türü korumak için
25 adet asma fidanını toprakla buluşturdu. Gençler,
asma fidanlarının bakımını sürdürüyor.
anız yangınlarının zararlarını anlattı, bölgedeki
toplantılarına katıldı, Mardin Tarım Fuarı’nda stant
kurarak anız yangınlarının zararlarına dikkat çekti.
Yanı sıra Mardin İl Tarım, Gıda ve Hayvancılık
Müdürlüğü ve Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü
ile görüşmeler yaparak anız yangınlarının
önlenebilmesi için talep ve görüşlerini iletti. Mardinli
gençlerin çalışmaları sonucunda 700 çiftçiye
ulaşıldı.
İstanbul'un biyoçeşitliliği
10
farklı üniversiteyi kapsayan İstanbul
Genç TEMA Toplulukları, yerel projelerini
birlikte hayata geçirmeye karar verdi. İstanbul’un
kaybolan biyolojik çeşitliliğine dikkat çekmek için
kentleşme, Boğaziçi, fundalıklar ve kuş göç yolları
konularındaki doğa sorunlarını anlatan kısa filmler
çekildi. Sosyal medyada #EskidenBuralar etiketiyle
bir kampanya gerçekleştirildi ve 1.621 farklı kişi
Mardin’in gündeminde anız
yakılması vardı
tarafından 9.201 tweet atıldı. Genç TEMA’lar, ünlü
M
kaybolan biyolojik çeşitliliği hakkında farkındalık
46
ardin Artuklu Üniversitesi Genç TEMA
Topluluğu’nun gündeminde ise toprağı tehdit
isimlerin de desteğini aldıkları kampanya sonrası
çarpan etkisiyle yaklaşık 5.000 kişide İstanbul’un
yarattı.

Benzer belgeler

Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Temmuz

Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Temmuz sosyal sorumluluk, kurumsal sorumluluk, sürdürülebilirlik tabanlı konular net olarak hayatımızda. Kamusal kurumlar açısından özellikle etik, şeffaflık, paydaş iletişimi- hatta bir şirket için öneml...

Detaylı

Paydaş iletişimi sağlanmadıkça

Paydaş iletişimi sağlanmadıkça kurumsal sorumluluk çerçevesini de çizmiş gibi. Bugün ise; sosyal sorumluluk, kurumsal sorumluluk, sürdürülebilirlik tabanlı konular net olarak hayatımızda. Kamusal kurumlar açısından özellikle eti...

Detaylı