Hasan Kıran A. Yaşar Serin

Transkript

Hasan Kıran A. Yaşar Serin
ALTAMİRA
ART BOYA SANAT DERGİSİ
FİYATI; 3,00 YTL
YIL: 4
SAYI: 15
MAYIS-HAZİRAN 2009
17. yy. dan günümüze natürmort
nesnesinin değişen görünümleri
Yrd. Doç. Sevil Saygı
Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi
Öğretim Üyesi
Bahçeşehir Kolejleri
görsel sanatlar eğitimi
Oya Kocatürk
Bahçeşehir Kolejleri Görsel Sanatlar Bölüm Başkanı
A. Yaşar Serin
Röportaj
Hasan Kıran
Röportaj
1
yıl:4 sayı:15 mayıs-haziran 2009
editörden
Rauf Tuncer
İçindekiler
Editörden
. ................................................................ 1
J.H. Van Beek
Yeni Ürünler
. ....................................................... 2
......................................................2
Bahçeşehir Kolejleri
.......................................4
-3
-5
17. yy.’dan Günümüze Natürmort
Nesnesinin Değişen Görünümleri ............6 - 8
Mustafa Ayaz Müzesi
. ....................................... 9
Hasan Kıran Röportaj. ............................. 10 - 11
Yaşar Serin Röportaj. ............................... 12 - 14
Doğançay Resim Yarışması.................... 15
Sanat Haberleri
.................................................. 16
Art Boya Ltd. Şti. Adına Sahibi: Neşe KÖYMEN
Yazı İşleri Müdürü: Neşe KÖYMEN
Yapım: Mavi Tanıtım ve İletişim, Tel.: 0216 418 59 31
Baskı: Bilnet Matbaacılık
Üçpınar Cad. No:89 Bulgurlu Mah.
Küçükçamlıca Üsküdar 34696 İstanbul
Tel.: 0216 444 44 03
İdare Merkezi: Art Boya Ltd. Şti.
Bostancı Sapağı Döndü Sok. Timya Center
No: 12 Kat: 1 34752 İçerenköy - Bostancı - İstanbul
Tel: 0216 575 36 25 Faks: 0216 575 36 21
altamira abone formu
www.artboya.com
e-posta: [email protected]
Yaz günlerinin sıcaklığının artması bir eğitim yılının
daha bittiğini hatırlatıyor. Bu günler aynı zamanda
sanat ürünlerinin sergilenmesinde yaşanan telaşlı
günlerin son durağı..
Okullar, kurslar, atölyeler eserlerini,
sergiler,
etkinlikler, festivaller ile izleyenlerin beğenisine
sunuyorlar. Tanık olduğumuz bu heyecanı sizlerle
bu sayımızda paylaşmak istedik. Bahçeşehir Koleji
yılsonu sergileri ve sanat eğitimi ile ilgili vizyonunu
bizlerle paylaştı. Bu sayımızda daha çok öğrenci
sergilerine yer verdik.
Sanat eğitiminin kültürlü ve nitelikli bireyler
yetiştirmenin bir parçası olduğunu hepimiz kabul
ediyoruz.
Ama pratikte bu üreticiliğin ne kadar geliştirici ne
kadar ufuk açıcı olduğunu gördüğümüzde önemini
daha iyi kavrıyoruz.
Bunun için daha fazla üretmeye, sergilemeye,
ihtiyaç var. Öğrenciler kendileri eğitilirken aynı
zamanda izleyici olarak velilerini ve kendilerini
çevreleyen toplulukları da eğitiyor. Sanat yakın olan
daha üretken daha olumlu bir bakış açısına sahip
oluyor.
Tatil günlerinde de sanattan uzak kalmamanız
dileğiyle.
Yayın Süresi :2 ayda bir
Dergi Bedeli :3.00. - YTL
Sayfa Sayısı :16
1 Yıllık Abone Bedeli:20 - YTL
Abonelik Süresi
:1 yıl (6 sayı)
Firma Adı
Adı Soyadı:
Adres
Meslek:
E-posta:
Tel
1 yıllık abone bedeli 20 - YTL’yi Art Boya Ltd. Şti. adına Garanti Bankası Kadıköy Şubesi (088) 6202109 nolu hesaba yatırdığınız
belgeleyen dekontla birlikte bu formu adresimize postalayınız ya da fakslayınız. Derginiz PTT kanalıyla adresinize ulaşacaktır.
Art Boya Ltd. Şti. Bostancı Sapağı Döndü Sok. Timya Center
No: 12 Kat: 1 34752 İçerenköy - Bostancı - İstanbul www.artboya.com
[email protected]
yıl:4 sayı:15 mayıs-haziran 2009
2
yeni ürünler
dünyadan
Gazetede resim sanatı ile ilgili küçük bir makale dikkatimi çekti.
Kosida; ART BOYA’nın yeni tescilli markasıdır.
PonART grubu ürünlerle uyumlu geliştirilen bu yeni
marka, tuval, yağlıboya, akrilik, fırça, yardımcı
malzeme ve yaratıcı craft ürünleri 15-19 Nisan 2009
tarihleri arasında Kırtasiye Fuarı’nda tanıtıldı. Kosida
ürünleri; ressamlar, amatörler, hoby ile uğraşanlar ve
öğrenciler için kalite ve uygun fiyat talebi karşılamak
üzere geliştirildi.
Abu Dabi de yeni açılan müzeyi ziyaret ettiğinizde Avrupa’da
Paris’te bulunan Louvre, Amsterdam da bulunan National Museum standartlarında olduğunu
göreceksiniz.
Abu Dabi de açılan bu müzenin
dizaynı diğer dünya ülkelerinde
açılmış müzeler gibi düzenlenmiş
ve dünyanın her yerinden ünlü ressamların resimlerinden oluşturulmuştur. Ben eminim ki bu müze Arap dünyasını en büyük
ve en önemli müzesi.
Burda ki asıl amaç en ünlü resimleri biraraya getirebilmek ve
elbetteki bunu Avrupa ve Amerika’daki müzelerden bulabilirler.
Kosida Decoracryl
Akrilik 30 ml
Nerchau’nun
Decoracryl
akrilik boyası, Kosida
olarak 30 ml içerisinde şişelenmiştir.
Kosida Decoracryl 27 renk tonunda örtücü ve esnek
bir akriliktir. Tuval üzerine ve hoby amaçlı her yüzeye
uygulanabilir.
Bu durum dünya sanatının gelişimi için de çok ilginç bir durum, ayrıca bunu takip etmekte çok ilginç.
Benim hissim Empressionist resimlerin de gelişimi için önemli bir durum.New York’ta bulunan Paul Gaugin “The Paipai”
(sabah) isimli resmi astronomik fiyatlarla satıldı.Tutarı 39,2
milyon dolardı.
Sanatçı resminde mango ağacının altında yıkanırken sohbet
eden Tahiti ‘li kızları resmetmiş. Elbetteki bütün Fransız Empressionist ressamların eserlerinin fiyatı bu kadar yüksek değil.
2006 yılında yine Paul Gaugin bir resmi 40,3 milyon dolara
satılmıştır.
Hollanda’nın Amersfoart şehrindeki, Hollanda’nın modern
ressamlarının resimlerinden oluşan Amord müzesi bundan bir
kaç hafta önce tamamen yandı. İtfayeciler aşırı soğuktan ve
yoğun trafikten zamanında ulaşamadılar.Müzenin içinde bulunan bütün resimler, çizimler binayla birlikte yandı.Enkazdan
kurtarılan 2 adet resim ve bir heykel oldu ve bence biraz restarasyona ihtiyacı var. Gerçekten çok büyük bir kayıp oldu.
Armando, uzun zamandır Almanya Berlin’de yaşayan bir Alman sanatçı, ama onun adı dünya sanatçısı olarak anılıyor.
Yine geçtiğimiz aylarda Hague’da expressionist ressamlar
olan Rembrandt van Rhijn ve Fransız Hals vardı. Rembrandt’ın
ciddi ve keskin bir potre sanatçısı, Fransız Hals ise biraz daha
liberal bir sanatçı biraz daha hayata ışık tutan resimler yapıyor.bu iki sanatçıda çok ilgi çekici 2 ressam.
Bende bir çok sanatçıyla kullandıkları sanat malzemeleriyle
ilgili görüşüyorum. Ortak görüş şu; Avrupa’da üretilen bütün
sanatsal mazemenin artık Çin de üretildiği yönündedir.
Elbette, dünya değişiyor ve yavaş yavaş büyüyor..
Kosida Tuval
Kosida tuval serileri A, B, C
serisi olmak üzere geniş bir ölçü
çeşidinde üretilmiştir. Kalın şaselerde
daha ekonomik alternatife sahiptir.
Kosida Yardımcı Malzemeler
Kosida Boya yardımcı malzemeleri Lukas tarafından
üretilmekte ve Türkiye’de şişelenmektedir. Ağartılmış
Keten ve Haşhaş yağları, Hızlı kurutucular, Terebentin
çeşitleri ve diğer boyama mediumları boyanızı
istediğiniz kıvama ve kuruma süresine getirmek için
size her zaman yardımcı olur.
Kosida Yağlıboya
PonART Troya yağlıboya kalitesinde geliştirilmiştir.
Kosida yağlıboya 26 renk tonundadır. Parlak renkleri
iyi renk karışımları verir. Yüzeye iyi yapışır, yüksek
kaliteli pigmentlerden üretilmiştir. 37 ml ve 60 ml
ölçülerindedir.
3
yıl:4 sayı:15 mayıs-haziran 2009
yeni ürünler
Nerchau,1834’den beri Almanya’da, Sanatsal, Hoby
ve Okul grubunda resim boyaları üreten bir fabrikadır.
2008 yılında Nerchau fırması bünyesinde yer aldığı
Caparol Grubundan ayrıldı ve Lukas tarafından satın
alındı.
Ülkemiz pazarında kalitesiyle kabul görmüş Lukas
ürünleri yanısıra Nerchau gurubunun yaratıcı ve
özellikli ürünleri birbirini tamamlıyor.
Nerchau strüktür pasta ve jel ürünlerinin yanısıra akrilik
boya ve medyumları alanında öncülüğe sahiptir.
Nerchau’da yüksek kalite, yeni fikirlere açık yaratıcı
ürün çeşitleriyle biraradadır.
Nerchau Rubens Finest Artist’s Oil Paint
. oğal yağ ve reçineler, yüksek kalitede organik ve inorganik
D
pigmentlerle birlikte çok iyi ezilerek yoğun bir rölyef karakteri elde
edilmiştir. İpek parlaklığındadır. 60 renk tonu bulunmaktadır.
Nerchau Rubens Decoracryl
Geniş yüzeyler, iç ve dış mekanlar
için
üretilmiştir.
Kuruduktan
sonra esnektir çatlama yapmaz
ve yüzeyden ayrılmaz. Canlı ve
parlak tüm yüzeylerde kalıcıdır.
100ml ve 750 ml ölçülerinde 27
renktedir.
Nerchau Art Gel
24 rengi bulunan bu
parlak ve transparan
akrilik, soft ve rölyef
etkisindedir.
140
derecede
30dk.
fırınlandığında
her
yüzeyde kalıcı hale gelir. Tüpte sütümsü bir görüntüde
duran renkler kuruduğunda mükemmel bir parlaklık ve
transparanlığa ulaşır.
Nerchau /Nerchi Finger Paint
Canlı parlak renk karışımları sayesinde eglenceli
ve renkleri öğretici bir eğitim metaryelidir. 9 renk
tonu 750 ml ambalajda ayrıca 100 ml ölçülerinde
temalandırılmış setler halinde satılmaktadır. 40
derecede makinada yıkandığında çıkma garantisine
sahiptir.
Almanya’nın ‘’spiel gut’’ oyuncak sertifikasyonunun
yanısıra CE (EN 71), LGA, ÖKO-JEST TÜV testlerinden
geçirilmiştir.
Nerchau Rubens Strukture
Paste Granite
Gümüş ve siyah partiküllerden
oluşan akrilik pasta, benzer i efekt
ve doku içeren Nerchau ürünleri
gibi çok özel bir efekte sahiptir.
Akrilik boya ile karıştırılabilir.
Kalınlığına bağlı olarak 2-24saat
arasında kurur.
Nerchau Ready to use Opaque Paint
Yüksek örtücülüğe sahip bu okul boyası su bazlıdır. Su ile
kolayca temizlenir. Silmeye dayanıklıdır.Üzerinde çizim ve
boyama kalemleri ile çalışılabilir. Kağıt, ahşap,seramik,taş
üzerine boyanabilir.
6 ve 13 renkli setler şeklinde satılmaktadır.
Nerchau Ağaç Modeli Hamuru (Holz Mache)
Su ile karıştılıp hava ile kuruyan bu ağaç model hamuru kolay
şekil alır ve parçalar kolayca birbiri üzerine yapışır. Boyanabilir.
Çatlama yapmaz.
yıl:4 sayı:15 mayıs-haziran 2009
4
bahçeşehir kolejleri
görsel sanatlar eğitimi
Bahçeşehir Kolejleri’nde vizyonumuz; öğrencilerimizi bilgi çağına uyum sağlayarak, çağdaş teknolojiyi izlemenin yanı sıra
teknoloji üretme azmiyle donatmak, çağının önünde yaratıcı
bireyler yetiştirerek, eğitimde bir dünya markası haline gelmektir. En ileri teknoloji ile donatılmış eğitim-öğretim ortamımızda bilgili, aydın, çağdaş, vizyon sahibi ve dinamik eğitimöğretim kadrosu ile öğrencilerimize bilgi üstünlüğü, araştırıcılığı, girişimciliği ve yaratıcılığı teşvik ederek, kaliteli bir eğitim
sağlamaktır.
. ahçeşehir Koleji, ilk olarak 1994-1995 eğitim-öğretim yılınB
da İstanbul-Bahçeşehir’de hizmete açılmıştır. Eğitimde fırsat
eşitliği sağlamak ve kaliteli eğitimi Türkiye’de yaygınlaştırmak için Anadolu’ya açılma kararı alan Bahçeşehir Kolejleri,
2009-2010 eğitim öğretim yılında 18 ilköğretim, 33 anaokulu
ve 8 lise ile hizmet verecektir. Türkiye’nin doğusundan batısına
kadar faaliyette bulunduğu tüm il ve ilçelerde aynı standart ve
kalitede eğitim öğretim hizmeti sunulmaktadır.
Dengeli, sağlıklı ve ileri düşünen bir toplum için en önemli
unsurlardan biri hiç kuşkusuz, sanattır. Sanatın gelişmişliği bir
toplumun, gelişmişliğiyle paraleldir. Bu açıdan baktığımızda
gelişmeyi artırmak için sanat eğitimine ihtiyaç vardır. Bunun
içindir ki Görsel Sanatlar Eğitimi, Bahçeşehir Kolejleri’nin güçlü yanlarından olup, eğitim-öğretimde vazgeçilmezdir.
“Görsel Sanatlar Eğitimi” kişinin duygu, düşünce ve izlenimlerini anlatabilmek, yetenek ve yaratıcılığını estetik seviyeye
ulaştırmak amacıyla yapılan, kişilere eğlenmeyi ve heyecanlarını doğru biçimde yönlendirmeyi öğreten eğitim faaliyetleridir. Çünkü sanat, sadece yetenekli kişiler için ya da bir birey, bir öğrenci, bir toplum için geçerli değildir. Sanat eğitimi
herkes için, her yaştaki bireyler için geçerlidir.
Özellikle öğrenme ve gelişim sürecinde etkin
bir role sahiptir. Eğitim ve öğretimin en önemli
yardımcılarındandır. Eğitim sadece okulda, sıralarda düz anlatımla yapılan bir süreç değildir. Aynı zamanda görerek, bizzat uygulamalar
yaparak, katılımcı şekilde yapılan bir süreçtir.
Bu doğrultuda Bahçeşehir Kolejleri’nde Görsel
Sanatlar Bölümü, milli eğitimin genel amaç ve
ilkeleri doğrultusunda, temel bilgi ve becerilere
sahip, eleştirel düşünen, etkili iletişim kurabilen
ve yaratıcı bireyler yetiştirmeyi amaç edinmiştir.
Okulumuzdaki eğitim sisteminin temelini oluşturan bilim, sevgi, hoşgörü, yaratıcılık ilkeleri
ışığında öğrencilerimiz, bireysel öğrenme ve
ekiple çalışma becerilerini kazanmakta ve kendilerine sağlanan aktivite olanaklarıyla ilgi duydukları Görsel Sanatlar alanında yeteneklerini
geliştirmeye teşvik edilmektedir.
5
yıl:4 sayı:15 mayıs-haziran 2009
Oya Kocatürk
Bahçeşehir Kolejleri Görsel Sanatlar Bölüm Başkanı
zevkleri üzerine kurulu bireyler yerine, çevresine ve etrafındaki kişilerin de doğrularına, onların zevklerine, sanatına saygı
gösteren, kültürel açıdan birikimleri olan öğrencileri yetiştirilmesi hedeflenmiştir.
Bahçeşehir Kolejleri, 2008-2009 Eğitim-Öğretim yılı
“Yıl Sonu Sergisi”nin teması “Eğlence Dünyası”dır. Konsepti oluşturan grup çalışmalarının açılımı 2m.x12m.’lik
duvar panolarından oluşmaktadır.
. ahçeşehir Kolejleri’nde verilen görsel sanatlar eğitiminde;
B
her bir öğrenciyi yaratıcılığa yöneltip, onun bilgisel, bilişsel,
duyusal ve duygusal eğitim ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik
çalışmalar yapılır.
Şu bir gerçektir ki sanat her toplum ve her birey için kaçınılmaz bir gerekliliktir. Bahçeşehir Kolejlerinde sanat eğitimine
gösterilen özeni, Türkiye’deki diğer okullara yaydığımızda
elde edeceğimiz başarılar ve kaydedeceğimiz ilerlemeler bizleri daha iyi bir Türkiye seviyesine ulaştıracaktır.
. ünümüzde sanat eğitimi, ihtiyaçlara cevap verebilmek için
G
çok yönlü olmak zorundadır. Çocuk doğal olarak yaratıcı fikirlerle dolu olarak keşfetmeye hazır bekler. Önce fikirleri, hayalgücü kışkırtılmalı sonra resim, heykel, seramik, drama birlikte yer değiştirilerek kullanılmalıdır. Bahçeşehir Kolejleri’nde
sanatın çok yönlü yapısıyla birlikte gelişen çocuklarımız (resim, heykel, seramik, vb…) hızla gelişen teknolojiye çok yönlü
düşünebildikleri için daha kolay uyum sağlarken, geçmişi de
daha iyi anlayabilmektedir.
Öğrencilerimizin çağın gereklerine uygun, donanımlı, yaratıcı bireyler olarak yetişmeleri ve
sanatsal yeteneklerini geliştirmek amacıyla; İstanbul-Bahçeşehir Koleji, Görsel Sanatlar Bölümü, merkez şube olarak oldukça aktif çalışmakta ve tüm Bahçeşehir Kolejleri ile çalışmalarını,
faaliyetlerini eş zamanlı yürütmektedir.
Bahçeşehir Kolejleri’nde sanat eğitimi almış,
sanatla yoğrulmuş bireylerin bakış açısı da
değişir. Çünkü sadece kendi doğruları, kendi
. raştırma, deneme, hata yapma, hatalarını kendi kendileriA
ne düzeltmeleri için onlara fırsatlar tanınır. Duyu organları ile
materyallerin, şekillerin ve renklerin bilinmeyen özelliklerini
keşfetmeleri için özgür ortamlar sağlanır. Bu ortamda öğrencilerimiz her yaş seviyesinde, kendilerini en mükemmel şekilde
ifade etmektedirler. Bizler de sanatsal olarak kendini ifade
eden öğrencilerimize dünya ile sanatsal iletişim kurma aşamasında karşılaştığı engellerle başa çıkması için yardımcı olmakta ve yaratıcı, bağımsız ve üretici bireyler olarak yetişmeleri
için uygun ortamları hazırlamaktayız. Bunun için; Bahçeşehir
Kolejleri’nde sanat eğitimi insanın kendisini en güzel ifadesi
ve gerçekleştirmesidir.
yıl:4 sayı:15 mayıs -haziran 2009
6
17. yy. dan günümüze natürmort
nesnesinin değişen görünümleri
Fransızca’da nature- morte, İngilizce’de still life, Almanca’da
stilleben, İtalyanca’da natura morta olarak isimlendirilen natürmort (ölüdoğa) ; canlı varlıklar dışında kalan nesnelerle, hareketsiz doğa öğelerinin konu olarak ele alındığı bir resimsel
anlatım dilidir.
Richard Leppert’e göre, “ Natürmort, aynı anda son derece kişisel, spesifik, toplumsal ve kültürel olan, eşit derecede önemli bir
kategoriler dizisinin tepesindeki ekonomi-iktidar kesişimlerinin
haritasını çıkarır. Bu kategoriler arzu, haz ve öznelliktir. Natürmort genellikle insanları dışlar(ya da en azından ikinci plana
atar). Fakat nihai anlamda daima insanlara dairdir ve gerçekte
temsili yapılan nesnelere dair değil yada sadece onlarla ilgili
değildir. Bir başka ifadeyle, natürmort, nesne dünyasının, görülmeyen ama hayal edilen insani özneyle ilişkisine dairdir.”
(Leppert,2002:67)
Natürmortun geçmişi, eski Mısır mezarlarında ve Antik Yunan
duvar resimlerine dayandırılsa da gerçek anlamda kullanılması,
ilk kez 17. yüzyılda Kuzeyli sanatçılar tarafından olmuştur. 17.
yüzyıla kadar natürmort nesneleri; sadece yapıtı destekleyen biçimde ele alınmış, yapıtın konusu tamamen natürmorta dayandırılmamıştı. Natürmorta konu olan ve pratik kullanımları dışında
simgesel bağlantılar açısından da önem taşıyan bu nesneler,
kültürel yaşam göstergeleri olarak ve insanla ilişkileri bağlamında ele alınmıştır. “Hollanda burjuvazisinin bir zenginlik ve sağlık göstergesi olarak kendini çeşitli yiyeceklerle donatılmış masa
başlarında betimleyen resimlere gösterdiği ilgi ölüdoğanın kısa
zamanda yaygınlık kazanmasının başlıca nedeni olmuş; böylece ölüdoğa masalardaki yiyeceklerin cinsine ve niteliğine göre
sınıflandırılan bir tür haline gelmiştir.”(İskender,1997:1406)
17. yy. Hollanda natürmortlarında zamanın uçuculuğunu ve
yaşamın geçiciliğini de anımsatan ve çeşitli sembollerle -kafatasları, zamanı ölçen aletler, halen yanan ya da sönmüş, ama
dumanı tüten mumlar, bir anlığına varolan sabun köpükleri,
solmaya başlayan çiçekler, çürümek üzere olan meyveler vb-.
görselleştirilen vanitaslar izleyiciyi hayatın kırılganlığını düşünmeye yöneltmiştir. Philippe de Champaigne “Vanitas” isimli yapıtında resmin mekansal ortamının dar ve sınırlı olması izleyen
kişiye resmin tamamını gözlerini oynatmadan izleme olanağını
vermekte. Resmin tam ortada duran kafatası dikkat çekmekte ve
insanları haz konusunuda ikaz eden belirgin bir simgesel işlev
görmektedir.
17. yy. vanitaslarına postmodernist bir yaklaşım içinde Andy
Warhol ve Gerhard Richter ve Audrey Flack’in yapıtlarında
yeniden kurgulanmış olarak rastlarız. Audrey Flack’in 1982
tarihinde yapmış olduğu “Invocation-Dua” isimli çalışması Hol-
landa vanitaslarıyla benzerlikler gösterir. Sanatçı
Hollanda vanitaslarını yeniden ele alarak yaptığı bir dizi natürmort çalışmalarında, kadınlara
has kozmetikler, aynalar, mücevherler, üst üste
yığılmış hatıra eşyaları, kafatasları, yanan mumlar takvimler kullanmıştır. Hollanda vanitaslarıyla benzerlik oluşturan nesnelerin - kafatasları ve
mumlar- dışında yaşamı simgeleyen günlük kullanım nesneleri de yer alır Flack’in resimlerinde.
Kullanılan renkler ise vanitasların aksine canlı,
sıcak renklerden oluşur. Burada yaşamın ve ölümün karşıtlığını bir arada görürüz.
Philippe de Champaigne, Vanitas, 1646 Audrey Flack,
Invocation,1982
17. yy natürmortlarındaki gibi masaların yemek
sonrası görünümleri Daniel Spoerri’nin ve Cindy
Sherman ‘ın yapıtlarında başka bir anlam kazanır. Özellikle yiyecek -içecek gibi malzemelerden
oluşan atıkları resim yüzeyine yapıştırarak, duvara astığı asemblajlarıyla dikkat çeken Spoerri’nin
bu yapıtlarında, rastlantı ve geçicilik temaları ile
karşı karşıya kalırız. Bu asemblajlarda kullanılan nesneler, gündelik yaşamın göstergelerinden
oluşur.
Spoerri’nin “ Tuzak tablolarında, yemek artıklarından oluşturduğu rastlantısal kabartmalar, sanatçının eyleminin, başkalarının ona hazırladığı
yada bıraktığı öğeleri bir yüzey üstüne tesbit etmekle sınırlı olduğunu ortaya koymaktadır. Kullanılmış, eskimiş hiciv ve zaman, trajik bilinçle el ele
verir ve yapıt yeniden, bir gerçeğin ve görünenin
nesnelliğini aşan karmaşık insan düşüncesinin bir
belirtgesi olur.” (Germaner, 1997:21)
Spoerri ‘nin asemblajlarıyla karşımıza çıkan masaların yemek sonrası görünümlerini, Cindy Sherman ise fotograflarla bize yansıtır.
7
yıl:4 sayı:15 mayıs-haziran 2009
yrd. doç. sevil saygı
marmara üniversitesi güzel sanatlar fakültesi öğretim üyesi
duğu derinlik ile resmetmiştir. Chardin’in bu kompozisyonları ve
seçtiği nesneler, yükselen burjuva değerlerine bir eleştiri olarak
açıklanabilir mi?
Daniel Spoerri, Kickha’s Kahvaltısı, Asemblaj, 1960
19. yüzyıl, Delacroix, Goya, Odion, Redon, Rousse ve empresyonistler tarafından en çok sevilen temalardan birisi olarak natürmortun kullanıldığı yüzyıl olmuş, özellikle empresyonistler çiçek buketleri üzerinde renk efektlerini son derece çekici bulmuşlardır. Cezanne, natürmortu oluşturan nesnelerin dışına çıkarak,
yeni baştan düzenlemeler yapmış, biçimleri ve renkleri yeniden
ele almıştır. Görüntünün resmini değil, resmin görüntüyü oluşturduğu bir anlayışla kübizmin yolunu açmıştır.
Natürmort, 20. Yüzyılın ilk yarısında Juan Gris, George Braque,
Henry Matisse, De Chrico, Morandi, Salvador Dali, Pablo Picasso gibi sanatçılarla birlikte varlığını sürdürmüştür.
20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ise özellikle Pop Sanat
içinde yer alan sanatçıların yapıtlarındaki nesneler, tüketim
toplumunun nesneleriydi. Robert Rauschenberg, Andy Warhol,
Claes Oldenburg’un yapıtlarında sıklıkla karşılaştığımız nesneler, günlük yaşamımızın tüketim nesneleri. Sanatçılar seçtikleri
bu nesnelerle, tüketim dünyasının farklılaşan kültürünü eleştirel
bir yaklaşımla natürmorta da bir başka anlam getirirler. Renkli ve üç boyutlu nesneleri ile pop sanatın önemli isimlerinden
olan Claes Oldenburg nesnelerinin doğal yapısını, boyutunu ve
ortamını değiştirerek varoldukları ortamların dışında izleyiciyle
buluşturur. Sanatçı nesneleri bu şekilde kullanarak, nesnelerin
tüketicisi ve kullanıcısı olan izleyicinin dikkatini çekmek ister.
“…ölüdoğanın 20. yy.’da dönüştüğü nesne biçim 20. yy.’ın en
temel ve vazgeçilmez biçimlerinden biridir. Bu açıdan Pop sanatın imge halindeki ya da gerçek nesnesi, Duchamp’ın geliştirdiği
düşüncelerin dolaysız bir uzantısıdır.” (İskender,1997, 140)
Cindy Sherman, İsimsiz, 1987
18.yüzyılda, Fransız sanatçı Jean-BaptisteSiméon Chardin’in natürmortu en üst sanat biçimi haline getirmesiyle, bu dönem “Chardin çağı”
olarak adlandırılmıştır. Sanatçı günlük ev eşyalarını, özellikle mutfak eşyalarını uyumlu ve sadelik
içinde kullanmış, ışık ve boyanın biçimleyici özelliğine dayanan doku ve yanılsamasının oluşturClaes Oldenburg, Pastery CaseI,1961-62
yıl:4 sayı:15 mayıs -haziran 2009
8
17. yy. ‘dan günümüze natürmort
nesnesinin değişen görünümleri
Bugünden geçmişe dönüp bakıldığında, natürmortun konusu;
masa üzerindeki o bilindik, cansız objelerin düzeniyle ilişkiliydi.
20. yüzyılın başından itibaren gözlemlendiğinde ise her ne kadar günlük hayatımızdan objeler, sanatçıların natürmortla ilgili
yorumlarıyla varlığını devam ettirse de, bu nesnelerin masanın
sembolik ve biçimsel çerçevesiyle ilişkileri kökten değişti. Masa
geçmişe referans yapmak amacıyla kullanılıyordu: anlamsal ve
biçimsel kodların süzgecinden geçirilmiş bir referans olarak.
1990 yılında Robert Therrien’in “İsimsiz” eseri sıradan bir nesnenin masanın üzerinde dengelenmesiyle oluşturulmuştur. Sanatçı bu çalışmasıyla, alâlade olan bir masayı kendi amaçlarına göre kullanır. Margıt Rowel’e göre; sanatçının “İsimsiz”
adlı eseri, insanın aklına 19. Yüzyılda natürmortu oldukça sık
kullanan Cézanne’ın değişik şekilli, eğimli masa üstlerini ve asimetrik perspektiflerini getirmektedir. Nesnelerin farklı olmasıyla
birlikte, sunum sistemi ve görüntüsünün aşağı yukarı aynı olduğunu düşünen Rowel, Therrien’in fincan tabağı ve masa tasviri için, Cezanne ‘ı günümüzden ziyaret olarak ifade etmiştir.
(Rowel,1997: 211)
Charles Ray, Masanın Üstü, 1989, Lannan Foundation
Margit Rowel, Ray’in bu çalışmasının, izleyiciyi
çevresindeki bir natürmort kompozisyonuna yönlendirdiğini vurgulamaktadır. İzleyici, Ray’in natürmortu karşısında varsayımlar yapmakta. Charles Ray’in bu objeleri durgun olmayan ve her biri
görünmez bir motorla donatılmış, yavaşça neredeyse sezdirmeden bazıları saat yönünde, saat
yönünün aksine dönmektedir. Sanatçının masanın üstündeki klasik obje düzenlemesi, natürmortun eskiden kalma sistemini altüst eder. Margit
Rowel, Chares Ray’in yalınlığına dikkat çekmekte
ve onun oluşturduğu bu görsel bilmeceyle Rene
Magritte izinden geldiğini söyler. Ray’in görsel
oyunları hayattaki gerçek ölçülere sahip objelerdir. (Rowel,1997: 212)
Natürmort, 17. yüzyıldan günümüze sanat akımları içinde bir yandan sürekliliğini korurken, bir
yandan da sanat akımlarının özelliklerini yansıtan örneklerle gelişmiştir. Değişen bu akımların
Robert Therrien, Untitled, 1990, özel koleksiyon
farklı anlatımları içinde yeni görünümler kazana-
1989 yılında Charles Ray’in “Masa’nın Üstü” isimli yerleştirmesinde ise, tanıdık olduğumuz objeler (sarı kase, beyaz tabak,
kapaklı kutu, iki kadeh biri şeffaf ve pervane gibi yapraklarıyla
bir bitki) etraftan konulmuş hissini vermektedir.
rak günümüze gelen natürmort ve onun değişen
Kaynaklar:
• Leppert, R.(2002), Sanatta Anlamın Görüntüsü- İmgelerin Toplumsal İşlevi,Çev.İsmail Türkmen,
Ayrıntı Yayınları, 1. Baskı
•İskender, K..,(1997), “Ölüdoğa”, Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, Yem Yaınevi,
cilt3,s.1406-1407
• Germaner, Semra, (1997),1960 Sonrası Sanat-Akımlar, Eğilimler, Sanatçılar, Kabalcı
Yayınevi, 1. Basım
• Rowel, M.,(1997), Objects of Desire- Modern Still Life, The Museum of Modern Art, Newyork,
s.
•Alemdar,M.(2000), 20.yüzyılda Natürmort ve Nesne,Yayınlanmamış Yüksek Lisans Eser
Metni, Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
nesneleri, bilinen işlevleri yanında döneminin
kültürünü ve toplumsal yapısının değişimini de
yansıtır. Marcel Duchamp’ın hazır nesnelerinde, Oldenburg’un pop nesnelerinde, Cindy
Cherman’ın Hollanda resimlerindeki gibi yemek
sonrası masaların fotograflarında ve Charles Ray
ile Robert Therrien yerleştirmelerindeki gibi farklı
bir şekillerde karşımıza çıkan görünüm,“bu bir
natürmort mu?” sorusunu sordurmakta.
9
yıl:4 sayı:15 mayıs-haziran 2009
mustafa ayaz müzesi ve
kültür merkezi
1720 m2’ lik bir alan üzerinde yer alan M. Ayaz Müzesi ve Kültür Merkezi’nin toplam kullanım alanı 5000 m2’ dir. Çatı katında, özel ofis ve hobby atölyeleri bulunmaktadır.1.2.3. katlarda
ise sanatçının değişik dönemlerine ait eserleri sergilenecektir.
Giriş katı; galeri, cafe, hediyelik eşya, kütüphane ve arşiv bölümlerinden oluşmaktadır.
1938 yılında Trabzon’da doğdu. 1963
yılında Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-İş Bölümünü bitirdi. 1966’da aynı kurumda asistan olarak çalışmaya başladı. 1985–1987
yılları arasında Hacettepe Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakültesi’nde görev yaptı
ve oradan emekli oldu. 1987 yılında profesör olan Mustafa Ayaz aynı yıl Bilkent
Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ne
atandı. 1988 yılı başında bu görevinden
de ayrılan sanatçı serbest çalışmakta ve
Ankara’da yaşamaktadır.
Şimdiye dek 60 kişisel sergi açtı ve 17
ödül kazandı. Hindistan, Kuveyt, Mısır,
Romanya, Bulgaristan, Polonya, Belçika,
Fransa, ABD, İngiltere, Cezayir ve Almanya gibi pek çok ülkede karma sergi ve
bienallere katılan sanatçının 400’den fazla yapıtı yabancı ülke koleksiyonlarında,
4.000’e yakını da yerli koleksiyonlarda
bulunmaktadır. Sanatçı, inşasına 2003
yılında başlanan, ‘Mustafa Ayaz Müzesi
ve Kültür Merkezi’ adı altında tamamen
kendi olanakları ve birikimlerini kullanarak bir müze yaptırmıştır. 5000 m2’ kullanım alanı olan bu müzede, müze alanı
dışında, galeriler, resim atölyeleri, kütüphane ve art kafe bulunmaktadır. Müze’nin
vakfa dönüştürülme çalışmalarına devam
edilmekte ve 2009 yılında müze-vakıf olarak faaliyete geçmesi planlanmaktadır.
Adres: Ziyabey Cad. No:25 Balgat Ankara
Telefon: 0312-285 8998
Fax:
0312-286 2989
Yönetici: Ayla Ayaz Aydın – Nilay Ayaz
E-mail: [email protected]
Http:
www.mustafaayaz.com
www.mustafaayazmuzesi.com
1. katta 3 adet atölye olup, bu atölyelerde Güzel Sanatlar Fakültelerine Hazırlık, Resim, Heykel, Seramik ve Hobby kursları
verilmektedir.
2. katında ise 35 araçlık kapalı otoparkı bulunmaktadır
mustafa ayaz
sanat galerisi
Mustafa Ayaz Sanat Galerisi 21 Kasım 2007’de Mustafa
Ayaz’ın ‘Geveze Elim’ isimli sergisiyle Ankara’da sanatseverlere kapılarını açtı. ‘Geveze Elim’ sergisini sırasıyla, ‘SuluboyaPastel’, ‘Portreler’, ‘Dünden Bugüne’ ve ‘Yaz Karması’ sergileri
izledi. Galeri, sergi etkinliklerini sanatçının değişik zaman periodlarına ait eserleriyle sürdürmeye ve sanatseverler ile buluşturmaya devam edecek.
Türkiye’de ilk kez kendi olanaklarıyla bir müze ve kültür merkezi
kuran ressam Mustafa Ayaz , kendi adını taşıyan bu Sanat Galerisi ile gelecekteki birçok önemli kültür ve sanat etkinliklerine
de ev sahipliği yapacak ve çağdaş sanatın ilerlemesi yolunda
önemli katkılarda bulunacaktır.
*Galeri, Pazartesi günleri hariç hergün 12:00-18:30 saatleri
arasında ziyaret edilebilir.
yıl:4 sayı:15 mayıs-haziran 2009
10
hasan kıran röportaj
Bize kendinizden ve çalışmalarınızdan bahsedebilir
misiniz?
1966 Malatya/Doğanşehir doğumluyum. 1993 İnönü Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Resim-İş Bölümü’nde mezun oldum.
1995’te Uluslar arası Salzburg Yaz Akademisi’ne (Jim Dine
Atölyesi) katıldım. 1996- 1997 yılları arasında Almanya’da
çalışmalarımı sürdürdüm. 1998’de Hacettepe Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Resim Bölümü’nde “Yüksek Lisans”ımı
tamamladım. 2000 yılında Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Güzel
Sanatlar Fakültesi’ne Araştırma Görevlisi olarak girdim. 2003
Tokyo Devlet Sanat Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Baskı Bölümü’nde “research assistant” olarak, Japon Baskı Sanatı
üzerine çalışmalar yaptım.
2005 Tokyo Devlet Sanat Üniversitesi’nde “Doktora Programı”na
girerek “Rotary Eğitim Bursu”nu kazandım.
2008 “Şamanistik İmgeler Üzerine Görsel Önermeler” konulu
tez çalışmasıyla, Tokyo Devlet Sanat Üniversitesi’nden “Sanatta Doktora”(Ph. D.) derecesi aldım.
Baskıresim hakkında kısaca bilgi verebilir misiniz?
Baskı sanatının ne zaman başladığı konusunda kesin bir tarih
verilememekle birlikte M.Ö.105 yılında Çin’de kağıdın bulunmasıyla ortaya çıkmaya başladığı biliniyor. Tarihin ilk baskılarının ise; ıstampa-damga şeklinde yüksek baskı olarak tasarlandığı görülür. Bu ilk baskılar; tamamen yazılardan oluşmaktadır
ve tahta kalıplar mürekkeplenerek kâğıt veya ipek üzerine basılmıştır.
Baskı ilk zamanlar bir tür tanıtım-yayma ve çoğaltma aracı olarak kullanıldı. Zaman içinde kullanım alanı genişledi. Baskının
uzak-doğuda yaygınlaşarak Hindistan üzerinde Avrupa’ya geçtiği bilinmektedir. İtalya’ya 1270, Fransa’ya 1370,Almanya’ya
da 1453 yılında ulaşmıştır.
lerinde uluslar arası bienal, trienal ve gurup sergileri gibi dev etkinlikler yapılmaktadır. Bunlardan bazıları; Uluslar arası Krakow Baskı Trienali
(Polonya), Uluslar arası Tokyo Baskı Sergisi (Japonya), Geleneksel Japon Baskı Derneği Sergisi, Uluslar arası Bangok Baskı Sergisi (Tailand),
Uluslar arası Varna Baskı Bienali (Bulgaristan)
dir. Türkiye’de de benzer etkinlikler gerçekleşmeye başladı. 1.Uluslararası İstanbul Baskıresim
Bienali bu anlamda önemli bir örnektir.
Japonya’da Edo döneminin (16031863) adeta moda sanatı olan Ukiyo-E
(Renkli Tahta Baskı) dalgası 20.yüzyılın
başına kadar devam etmiştir. Başka deyişle bir tür sanat akımı haline gelen Ukiyo-E’yi; Avrupa sanatseverleri bir tür “Japonizm” olarak görüyorlardı. Özellikle
empresyonistler başta olmak üzere, Van
Gogh, Gauguin, Manet, Monet, Klimt
gibi bazı batılı sanatçılar, Ukiyo-E’nin
renkli ahşap baskılarından, gizeminden
etkilenmişlerdir.
1. Baskıresim bienali hakkında görüş ve
izlenimleriniz nelerdir?
Baskıresim alanında Türkiye’de
ve dünyada neler oluyor?
Türkiye ve dünyada baskıresim alanında beğendiğiniz sanatçılar kimlerdir?
Baskıresim alanında dünyanın çeşitli yer-
Mustafa Aslıer, Mürşide İçmeli, Muammer Bakır,
1.Uluslararası İstanbul Baskıresim Bienali
Türkiye’de gerçekleşen ilk ve önemli bir organizasyondur. Birçok izleyici ilk defa İstanbul’da
dünya baskı sanatından çağdaş örnekler gördü.
Biraz olsun günümüz baskı sanatının hangi aşamada olduğunu gördü. Birçok değişik yeni tekniği bir arada gördü. Böylece baskı sanatçıları ve
adayları belki de kendi düzeylerini veya dünyadaki gelişmelerleri düşünmeye başlamışlardır.
11
yıl:4 sayı:15 mayıs-haziran 2009
1966 Malatya/Doğanşehir doğdu.
1993 İnönü Üniversitesi, Eğitim Fakültesi,
Resim-İş Bölümü’nde mezun oldu..
1995 Uluslararası
Salzburg
Yaz
Akademisi’ne (Jim Dine Atölyesi)
katıldı.
1996- 1997 Almanya’da çalışmalarını
sürdürdü.
1998 Hacettepe Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Resim Bölümü’nde
“Yüksek Lisans”ını tamamladı
2000 Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi’ne Araştırma Görevlisi olarak girdi.
2003 Tokyo Devlet Sanat Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakültesi Baskı
Bölümü’nde “research assistant”
olarak, Japon Baskı Sanatı üzerine
çalışmalar yaptı.
2005 Tokyo Devlet Sanat Üniversitesi’nde
“Doktora Programı”na girerek “Rotary Eğitim Bursu”nu kazandı.
2008 “Şamanistik
İmgeler
Üzerine
Görsel Önermeler” konulu tez
çalışmasıyla, Tokyo Devlet Sanat Üniversitesi’nden “Sanatta
Doktora”(Ph. D.) derecesi aldı.
Halen Yüzüncü Yıl Üniversitesinde öğretim
görevlisidir.
Süleyman Saim Tekcan, Devrim Erbil, Nevzat Akoral, Burhan
Doğançay, Hasan Pekmezci, Atilla Atar gibi sanatçılar Türk
Baskı Sanatının önemli ustalarıdır. Dünyadan birkaç isim yazacak olursak;
Japonya’dan dahi diyebileceğimiz HOKUSAi çok önemli bir
isimdir. Hiroshige ve Utamaro’da büyük ustalardır. Günümüzde ise, Naoji İSHİYAMA, Tetsuya NODA, Seiko KAWACHİ,
Keisei KOBAYASHİ, Akira KUROSAKİ gibi isimleri sayabiliriz.
Polonya’dan; Wieslaw HALADAJ, Witold KALİNSKi
Kore’den; Jihyun CHOİ,
Kanada’dan; Carl HEYWOOD
İtalya’dan; Sandro Bracchitta
Baskıresim’in diğer sanat dallarına göre avantajları ve dezavantajları nelerdir?
Avantajları, kağıt üzerine yapıldığı
için bir yere taşımak ve göndermek
çok kolaydır.
Dezavantajı, hala Türkiye’ de üvey
evlat muamelesi görüyor olmasıdır.
Uzun yıllar Japonya’ da baskıresim teknikleri ile ilgili çalışmalar yaptığınızdan bahsetmiştiniz, oradaki çalışmalarınız
ve deneyimleriniz hakkında
bize bilgi verebilir misiniz?
Japonya, baskı sanatının anavatanı
sayılır. Günümüzde de çok ilgi gören bir disiplindir. Bu alandaki değişim ve gelişimleri birebir yaşamak
mümkündür. Japonya’da uzun süre
çalıştıktan sonra çalışmalarımın seyri
doğal olarak olumlu değiştiğini sanıyorum. En önemlisi de doğru yerde
doğru teknikle çalıştım.
Daha neler yapmak istiyorsunuz bu alanda?
Bu alanda hem Türkiye’de hem de
Japonya ile ilgili birçok projem var,
ama hayalim şimdiye kadar yapmak
isteyip te yapamadığım en güzel işlerimi bir gün gerçekleştirmektir. Bu
doğrultuda çalışmalarım devam edecektir.
yıl:4 sayı:15 mayıs-haziran 2009
12
a. yaşar serin
1969 yılında ilkokul öğretmenliğinden başlayan eğitimciliği
yanında sanatçı kimliğinide sürdürmüştür. Sivas İlk öğretmen
okulundaki resim öğretmeni Nurten Fidansoy (Durdağ) ın, yaptığı bir manzara tuval resmini müdür odasına asmasıyla ivme
kazanan resim tutkusu beş yıl Sivas’ın kırsal cennet köşelerinde
görev aldığı köy öğretmenliği sırasında yaşadığı ortamla sanat
çalışmalarını harmanlamış ve daha olgunlaştırmıştır. Köydeki
çocukların harman yerindeki oyunları, köy delikanlıların düğünlerdeki çektikleri halaylar, harman yerindeki ekin kaldırma telaşı, bu arada ünlü ozan Aşık Veysel’le tanışması ve dostluklarını
sürdürmesi onun sanatta esin kaynağını oluşturmuş, birçok Aşık
Veysel tablosunu onun sağlığında bu dönemde yapmıştır.
. 974 yılındaki Kıbrıs barış harekâtının ülkede estirdiği duygular
1
içerisinde İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü resim bölümü sınavlarını başararak kendini sanatın arenası olan İstanbul’da bulur.
Orada; Basri Erdem, İrfan Yılmaz, İsmail Avcı, Nüzhet Kutluğ,
Aydemir Atalay, Süleyman Saim Tekcan, Zeki Kuşoğlu, Hakkı
Karayiğit’in sanat manzumesi ile yoğrulan eğitiminden geçer.
Okul yıllarında bir taraftan derslerine devam ederken sanat
merkezlerini, güzel sanat galerilerindeki sergileri ve özellikle
o yıllarda Beşiktaş’ta eğitim-öğretimini yürüten Tatbiki Sanatlar
Yüksek okulu ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Akademisinin
derslerine de konuk olarak katılır. Tesadüfen ünlü afiş sanatçısı
İhap Hulusi Görey’ le tanışır. Bitirme tezi olarak sanatı ve yaşam öyküsünü seçer.. Kadıköy’de okuduğu yıllar ülkemizin siyasi çalkantılarının, öğrenci olaylarının yoğun biçimde yaşandığı yıllardır.1977 yılında resim bölümünü bitirerek, doğduğu
kent olan Sivas’a çok sevdiği öğrencileri arasına sanatın estetik duygularını aşılamak üzere döner.1985 yılında Cumhuriyet
Üniversitesine adım atar. 1997 yılında Yrd. Doç. olarak atanır.
Çalışmalarının en olgun dönemidir. Sergiler birbirini kovalar.
İstanbul, Balıkesir, İsparta, Burdur, Adana, Gaziantep, Sam-
sun, İzmir, Antalya, Konya, Ankara’da eserlerini
sanatsever geniş kitlelere ulaştırır.
2007 yılında Yunanistan/Atina’daki TEI Üniversitesi çağırır. Geleneksel Ebru sanatını farklı
biçimde uygulayarak tuval ortamına taşıyarak
yaptığı resimlerini hem performans yapar ve
hem de en ünlü sanat galerisinde sergiler. Beğeni toplar altı adetini koleksiyonerler satın alırlar.
2008 yılında yine çağrılır. Bu sefer başka bir
ünlü galeride sergiler. Aynı yerde Ara Güler’
de sergi açmıştır. Arnavutluk’a gider. Eserlerini
orada da sergiler. Artık deneyim kazanmıştır.
Yurt dışı sergileri birbirini kovalar. Bir taraftan
da eserleri yurt dışına götürülmektedir. KKTC
Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş sergisine gelir. Bir
eserini (çiftçi dayı isimli) satın alır. T.B.M.M Başkanı Hüsamettin Cindoruk, Başbakan Yardımcısı
Erdal İnönü sergilerine katılır ve eserlerini beğenirler. Satın alırlar.
... Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Güzel Sanatlar
Liselerinde okunmak üzere “Güzel Yazı Dersi”
isimli kitap hazırladı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi kültürel etkinlikler için ayda bir milyon adet
bastığı katalogunda “halay” adlı tablosu 2007
yılında Ekim-Kasım ayları katalogunda iki kez
yayınlandı. Bu halay tablosu Adana’da açtığı
sergide Sabancıların tablo koleksiyonuna alındı.
“Aşık Veysel” tablosu ABD’de ünlü iş adamının
koleksiyonuna kabul edildi. Birçok eseri resmi ve
özel kuruluşların yayınlarında yer aldı. Birçok
eseri resmi ve özel koleksiyonlarına alındı. Bu
güne değin 15 kez kişisel, sayısız karma sergi
açmıştır.
Beş adet Uluslar arası katılımlı ve ulusal sempozyuma bildiri ile, iki kez de uluslarası resim sergisine katılmıştır.
Ünlü ozan ”Aşık Veysel’in” 9 metre boyutlu anıtı
ve Tokat/Niksar’da Şehitler parkı tasarımını gerçekleştirmiştir.
Serin’in resimleri;
Figürler motifsel bir anlayış ve mantık dışı bir
sıralanışla yönlendirilmiş izlenimi vermektedir.
İşlev ve mantığa yabancılaştırılmış figürler, grafiksel anlatımcılıkla sezinlenen, soyut- somut kurgu arasındaki bir çekişmeyle, sorunsalına anlam
kazandırılabilir. Figür- soyut arası gösterişli yapısıyla izleyicinin beğeni yargısını, beğeni zeminine taşır.
Serin; resimlerine ilk önce klasik ekol zenginliği ve gerekli yaşantıyı şiirsel bir ifadeyle resme
13
yıl:4 sayı:15 mayıs-haziran 2009
hazırlayan: gökhan eken cumhuriyet üniversitesi
güzel sanatlar fakültesi bölüm başkanı
başladı. Sonraları tematik değişme ile, hareketin
görselleştirdiği figürsel, folklorik öğeleri kullanarak ilgisini geçmişin gözlemine taşımıştır. Bu
yönüyle izleyiciyi; yapıtın iç anlamı ile yüz yüze
getirme görevini üstlenmiştir. Son resimlerindeyse salt; figür, kişilik izleri sunma ile özdeşleşmiş
değildir. Folklorik esintiler, simgesi olarak görün-
se bile bazı resimlerinde yerel olmanın ötesinde
tematik bir olgu olarak düşünülebilir.
Onun içindir ki; birçok resminde çok sayıda
formların her birinde kendimize ait bir şeyler bulabilirsiniz.
Resimlerinin kurgu mantığında, klasik kübizm
ve geometri dışında, farklı bir aromatik şeffaflık
saptanabilir. Kurgularında tek tek serpiştirilen figürler, bir entegrasyon ve asimilasyon sağlayabilmektedir. Buda yer yer eriyip organize olan
çeşitli kimlikler biçiminde ortaya çıkmaktadır.
Gözün; biçimi algılaması biraz olsun izleyene
zor gelmesine karşın, izole edilmişlik hissi de
vermektedir. Renklerin zaman zaman yalın pigment havası içerisinde, titreşimler sunarak tematik rolü de üstlenmektedir.
Bu nedenle izleyen kişi, sunular arası ilişkiyi seçme gayretine yönelebilir. Ortak noktalar arayıp
bulabilirse de doyum ve tema benzerliğiyle resim
zeminindeki renk pigmenti ve sürekliliği ile verilmek istenen temalar kendini çevrelemektedir.
Gerçekte sınırlanan bu ortak yazgı, gözlemin
salt tek figürden, resim alanına yayılma zevki ile
birlikte dramatik bir gerilimin doğmasına da neden olmaktadır.
Figür çağrıştıran lekeler, izleyene yeniden kurgulamışlar, yeniden üretilmişler hissi vermektedir.
İçeriğindeki tematik etkiyi yaşama geçirme kaygısı taşımaktadır.
İmgelerin yaratılmasında kullanılmış teknik, sanatçının uğraşında evrildiğinin göstergesidir. Genel kurgu ile yabancılaştırılmış
olması, renk dizgelerinin birbirleriyle, erimeden bütünleşip,
sıradan olmadan ortaya çıkması, ayrı bir olumlamaya çağrı
çıkarmaktadır. Bu da resmi bir başka boyuta taşımanın göstergesidir.
Serin ürettiği grafiklerinde, simetrik ve asimetrik düzenlemeler
içinde yer alan nesnel formlar; aydınlık, büyük, derinlemesine
mekânsal ortamlar oluşturur. Zaman zaman sarı, kahve ve bej
tonlamalar, pürüzsüz transparan ve yüzeysel yanılsamaların
ötesinde, kesintisiz bir boşluk algılamasını uyarmaktadır.
Söz konusu resimlerde ifadenin özünü nesnelerin varlıkları değil, baskı yüzeyi üzerindeki konumları oluşturdukları dizinler
ve oylumlar ile kullanılan renklerin tonları, renk nüanslarının
dinginliği ve gerginliğini belirler. Ortaya çıkan resimsel anlatım, bir gerçekçilik yanılsaması uyandırmasına karşın, nesnel
gerçeklerle uyarılan ve gözün biçimsel algılama gücünün uç
noktasını zorlayarak us’ ta yakalanan imgenin görselliğini
varsıllaştıran bir sonuca ulaştırır. Bu aşamada içinde yer alan
herhangi bir nesnenin boşluk ve derinlik algılamasını güçlendirmek dışında bir nedeni ve bir amacı yok gibidir.
Formların, baş döndürücü bir boşluk ve bu boşluk vurgusunu
dingin tutan simetrik ilişkiler içinde yerleştirmeleri, onların anlaşılmaz, hatta etkileyici özelliklerini açığa çıkarmaktadır. Olağan nesnelerin, olağandışı boyutlarda ve şaşırtıcı ilişkiler içinde
sentez yapılmaları, nesnelerin hareketsizliği, biçemin dinginliği
anlatımı gizemli bir nesnellik şiirine dönüştürmektedir.
Resimsel kurgunun temelini oluşturacak esin kaynağının seçimi
bağlamında ele alınacak olursa, araştırma kapsamına alınan
kurgunun niteliksel vasıfları, dikkatli bir gözün gereksinim duyduğu temel vurguyu saptaması olasıdır.
Bir başka seçimi ise; figürsel yorumlara açılım gösterir. Bu aşa-
yıl:4 sayı:15 mayıs-haziran 2009
14
mada anlatımlar ağırlık kazanır. Yaşamın belli bir kesitleri,
geleneksel yönleri yorumlanabilir. Ya da hepsi bir arada ele
alınarak bütünün varsıl anlatımı hedeflenebilir. Serin’ in hedeflediği gibi...
Kuşkusuz bütün bu değerleri bir arada resimsel bir anlatımın
özünde sunmak kolay olmayacaktır. İşte bu aşamada Serin’ in
biçemi ve düşünsel değerleri gündeme gelebilir.
Bu aşamada lekesel lirik soyutlamalar ile geometrik bölünmeler, resim yüzeylerinde egemen olmaya başlar. Resim yüzeyinin alt bölümünde yoğunlaşarak yükselen lirik leke ifadelerinin
içlerinde yaşanan yatay renk kuşakları dingin ve sistematik
yorumu yeniden çağrıştırır. Bu karşıtlık Serin’ in kendine özgü
sembolleri ile çözümlenir.
Öncül uygulama örneklerinde ulaşılan yorumlar bu aşamada
öznel bir sistemin fregmanı olarak resimlenmiştir. Resim yüzeyini bölümlere ayıran konturlar, birimler üzerinde yoğunlaşan anlatımlar ve bu katmanların üzerinde serbestçe dağılan
simgelerin çarpıcı anlatımına evrilir. Lekesel yorumlar ile sistematik, geometrik düzenlemelerin karşıtlığına, yüzeye dağılan
vurgucu renk lekeleri ile katılan simgeler Serin duyarlılığında
buluşurlar.
Sanatı var eden, bireyin algılama ya da imgeleme gücüne katılan, sanatsal yetinin varlığıdır, resmi çekici kılan.
Bir nesnenin imgelemini sanata dönüştüren görünüm, kimi zaman renklerin uyumunda, çoğu zaman renk lekelerinin dağılımında ya da tek bir rengin tüm yüzeyi örten gizeminde, bazen
görsel yanılsamaların çarpıcı aktarımlarında, kimi zaman da
usa vuran dokusal ayrılıklarda yakalanır.
Hareket; Serin’ in resimlerinin en çarpıcı özelliğidir. Evren’ in varlığının en açık göstergesi olan
hareketi yakalar soyut atılımlarında.
Önce renk, ardından leke ve bunları şiirsel duyarlıkla birleştiren ışık ve bütün bunları iç dinamiğinde birleştiren devinim pigment ten, resim
yüzeyine ulaşan her fırça darbesi, bu bileşimin
görsel şölenine dönüşür. Soyut anlatımların çok
katmanlı, dinamik ve çoğalgan anlamlar içerdiği
gözlemlenecektir.
Soyut yapıtlarında; renklerin, lekelerin ve ışıkların armonileri araştırılmaktadır. Soyut resimde
de, planlar kompozisyonlar ve tasarımlar kurgulanmaktadır. Yaşanan toplumun düşünsel yapısı,
kültürü ve sanatının izleri sürülmektedir. Aynı zamanda evrensel gelişimin göstergelerinin erişkin
gelişimini yakalamak olasıdır. Dönemin nitelik
ve niceliklerini aydınlatan öyküsel ipuçları bulmak olasıdır. Yinelenen bu değerler tüm sanat
türleri için geçerli olduğu gibi, soyut anlatımlar
içinde söz konusudur.
Soyut resmin anlaşılır olup olmaması gibi, çok
anlamsız bir tartışmanın gündeminde tutulmasının nedeni ise, ancak görmek istememek, duygusal etkileşime ket vurmak ve özellikle de anlamamak konusunda kararlı ve dirençli olmakla açıklanabilir. Soyut yapıtlar, toplumun her kesiminde
kendisine ait ipuçları bulabileceği çok değişken
ve derin anlamlar içeren sanat yapıtlarıdır. İçeriğinde her yeni değerler keşfetme olanağı bulunabilir.
Serin’in sanat sürecinde; boyanın renge, rengin
ışığa, ışığın lekeye, lekenin dinamizme ve dinamizmin resme evrildiği ve bu evrime sanatçı yüreğinin konarak daha da aktivite kazanması ile
pırıl pırıl ve berrak bir boya dokusu ile başlayan
serüvenin sanat yapıtına dönüşme öyküsüdür.....
15
Doğançay Müzesi’nin geleneksel
hale getirmeyi başardığı ve bu
yıl beşincisini düzenlediği “Deniz
ve İstanbul” konulu “Doğançay
Müzesi 5. İlköğretim Okulları Resim
Yarışması” sonuçlandı.
yıl:4 sayı:15 mayıs-haziran 2009
deniz ve istanbul
Doğançay Müzesi’nin, bütün dünya müzelerinde
olduğu gibi Türkiye’de de gelecek nesillerin eğitim, kültür ve sanat bilgili olarak yetişmelerine katkı sağlamak amacıyla düzenlediği 5.İlköğretim
Okulları Resim Yarışmasında öğrenciler “Deniz
ve İstanbul”u birbirinden güzel resimlerle yorumladılar.
Burhan Doğançay ve
yarışmaya katılan genç yetenekler
Seçici kurul resimleri değerlendiriyor
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ana sponsorluğunda ve Atirus Alışveriş ve İş Merkezi,
Faber&Castel, Lukas, Eti ve Çöpadam Resim
Atölyesi’nin tema sponsorluğunu yaptığı yarışma
İstanbul’dan yüzlerce resmin katılımıyla gerçekleşti.
Prof. Ressam Adnan Çoker’in rahatsızlığından
dolayı katılamadığı, Doç. Ressam Güngör Taner,
Galeri Baraz Yön. Yahşi Baraz, Doğançay Müzesi Kurucusu Ressam Burhan Doğançay ve Lütfi
Şen’den oluşan Büyük Jüri resimleri değerlendirdi. İki kategoride gerçekleştirilen yarışmada bu
yıl 3, 4, 5. sınıflar kategorisinde Özel Dadyan
Ermeni İlköğretim Okulu’ndan Selin Çitçiyan
birinciliği alırken, 6, 7, 8. sınıflar kategorisi
birinciliğini ise Özel Eyüboğlu Çamlıca İlköğretim Okulundan Berke Önyüksel elde etti. Her iki
kategoride toplam 14 adet derecenin verildiği
yarışmada 36 öğrencinin eseri de
sergilemeye ödülüne layık bulundu.
Ödül töreni ve sergi açılış kokteyli
25 Mayıs 2009 tarihinde CRR Sergi
ve Konser Salonu’nda gerçekleşen
etkinliğin ardından, dereceye giren
ve sergilemeye değer bulunan resimler 26-30 Mayıs 2009 tarihlerinde
Cemal Reşit Rey Sergi Salonu’nda,
6-20 Haziran 2009 tarihleri arasında ise Büyükçekmece Atitus Alışveriş
ve İş Merkezinde sergilenecek.
Yarışmada dereceye giren öğrenciler ve sergilemeye değer bulunan resimler ise şöyle:
1. Kategori Dereceler
BİRİNCİ
:Selin Çitçiyan, Özel Dadyan Ermeni İ.Ö.O
İKİNCİ
:.Hüsniye Kurtuluş, S. Sezgin Elmas İ.Ö.O
ÜÇÜNCÜ
:Ezgi Ayık, Hırkaişerif İ.Ö.O
İ.B.B ÖZEL ÖDÜLÜ :Sidal Özçelik, Güngör Tekiner İ.Ö.O
MANSİYON
:Yeraz Saraçoğlu, Özel A.-Uncuyan İ.Ö.O
MANSİYON
:Işılay Örmeci. MEF İ.Ö.O
MANSİYON :Hatice Canbul. Birlik İ.Ö.O
2. Kategori Dereceler:
BİRİNCİ
: Berke Önyüksel, (Özel Eyüboğlu İ.Ö.O)
İKİNCİ
:Batuhan Mantarcı (S. Ahmet Yalkın İ.Ö.O)
ÜÇÜNCÜ
:Makbule Unutkan (Turgut Reis İ.Ö.O)
İ.B.B ÖZEL ÖDÜLÜ: Melisa Bindal (Ambarlı İ.Ö.O)
MANSİYON
:Damla Demir (Özel Erdil İ.Ö.O)
MANSİYON
:Hüseyin Adıyaman (Turgut Akan İ.Ö.O)
MANSİYON
:Burcu Hatipoğlu (Özel Eyüboğlu İ.Ö.O)
2. Kategori birincisi
Berke Önyüksel
1. Kategori birincisi
Selin Çitçiyan
yıl:4 sayı:15 mayıs-haziran 2009
16
sanatın içinden
SEV Şenliği
Her yıl olduğu gibi, SEV İlköğretim Okulu ve Okul Aile Birliğinin iş birliği ile gerçekleştirilen SEV ŞENLİĞİ, 7 Haziran Pazar günü yapıldı. Veli,
öğretmen, öğrenci beraberliğini amaçlayan bu günde, okul bahçesinde
öğrencileri ve velileri eğlendirecek çeşitli etkinlikler de yapılarak, unutulmaz bir gün yaşatıldı.
2008-2009 Eğitim-Öğretim Yılı
Öğrenci Çalışmaları Sergisi
Ülkemizde Çağdaş Sanat ve Tasarım Eğitimini en ideal
koşullarda gerçekleştirmek ve ulusal ve uluslararası platformda en iyi şekilde yer almak amacı ile kurulan Işık Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencilerinin 20082009 Eğitim- Öğretim Yılı içinde yaptığı çalışmalardan
oluşan sergi, Maslak’ta Galeri Işık İstanbul’da 8 Haziran
2009 Pazartesi günü saat 18.00’de açılıyor.
Özel Okyanus Güzel Sanatlar Lisesi
. 007-2008 eğitim ve öğretim yılında eğitim yaşamına başlayan Güzel
2
Sanatlar Lisesi, İstanbul Beylikdüzü’nde çalışmalarına devam ediyor.Resim
ve müzik olmak üzere iki bölümle hizmet vermektedir.
. esim bölümünde başta desen olmak üzere; iki boyutlu sanat atölye, heyR
kel, grafik tasarım derslerinin yanı sıra Anadolu Lisesi müfredat programı
uygulanmaktadır.Öğrenciler alan dersleri dışında kültür derslerini de alıyorlar.
. 009 Mayıs ayı sonunda ilk karma sergilerini gerçekleştiren Güzel Sanat2
lar Lisesi’ni öğrenci alımları Ağustos ayı içerisinde yapılacaktır.Başvuru
yapmak isteyen öğrenciler Temmuz ayı sonuna kadar Güzel Sanatlar Liseleri Müdürlüklerine başvuru yapabileceklerdir.
Bilgi için: 0 212 853 69 00/149
Adres: E-5 yanı Beykoop Evleri I. Bölge 10. Cad.No:1 Beylikdüzü
Resim Bölüm Başkanı Sevim Çelik
Sergi, ilk yıl temel sanat eğitimi kapsamında; Fotoğraf,
desen, 2 boyutlu tasarım, 3 boyutlu tasarım, teknik resim,
bilgisayar ve seçmeli derslerden oluşan Temel Sanat Eğitimini alan 1. sınıf öğrencilerinin, ikinci yıl ise İç Mimarlık, Grafik Sanatlar ve Grafik Tasarımı, Görsel Sanatlar
(Resim, Heykel, Seramik), Endüstri Ürünleri Tasarımı ve
Moda ve Tekstil Tasarımı bölümlerinde ders alan 2. sınıf
öğrencilerinin çalışmalarından oluşmaktadır.
Işık Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi
2008-2009 Eğitim-Öğretim Yılı
Öğrenci Çalışmaları Sergisi Programı:
8 Haziran - 8 Eylül 2009
Galeri Işık İstanbul Büyükdere Cd. 34840 Maslak
Tel: 0212 286 49 11
22 Haziran - 8 Eylül 2009
Galeri Işık Teşvikiye Teşvikiye Cad. No: 152 Nişantaşı
Tel: 0212 233 12 03
Büyükdere Cad. Maslak - Sarıyer, Istanbul
FINEART

Benzer belgeler