Dergiyi Görüntüle

Transkript

Dergiyi Görüntüle
AYIN MAKALESĠ
VADE FARKI VE KUR FARKLARININ KATMA DEĞER
VERGĠSĠ KARġISINDAKĠ DURUMU
Hasan Zeki SÜZEN
Yeminli Mali MüĢavir
Vergi uygulamasında en çok sorun yaratan iĢlemlerden biri
vade farkı ise diğeri kur farkıdır. Bu yazımızda her iki konunun
KDV üzerindeki etkilerini irdelemeye çalıĢacağız. Vade farkı
ekonomik iĢlemlerin baĢladığı zamandan beri oluĢa gelmiĢtir.
Kur farkı ise olumlu veya olumsuz değer olarak ihracat ve
ihracat iĢlemleri ile yabancı para cinsinden yapılan iĢlemlerde
karĢımıza sürekli çıkmaktadır. Burada ilginç olan iki konunun da
yıllarca sorun yaratmasına rağmen bir kısım düzenlemelerin
105 nolu KDV tebliğinde olduğu gibi henüz yapılmakta
olmasıdır.
A-VADE FARKLARI:
Bilindiği üzere vade farkı, mal veya hizmet satın alan
alıcılara satıĢ bedelinin ödenmesi bakımından satıcılar
tarafından sağlanan ödeme kolaylığı karĢılığında istenen ek
bedel veya fiyat farkıdır.
1) Vade farkı genelde mal veya hizmetin satımı sırasında
üzerinde anlaĢılan ödeme takvimine göre belli edilir. Üzerinde
anlaĢılan tutar düzenlenen faturaya dahil edilerek veya istenirse
aynı faturada ayrı gösterilerek aynı oranda KDV hesaplanır.
Yıllardan beri verilen özelgelerde vade farkının mal veya hizmet
bedelinin bir parçası mı yoksa satıcı tarafından alıcıya sağlanan
bir finansman hizmetimi olduğu tartıĢılmıĢ, nihayet 105 nolu
KDV tebliği ile mal veya hizmet bedeline dahil bir unsur olduğu
benimsenmiĢtir.
1
2) KDV Kanununun 24/c maddesine göre vade farkının
vergi matrahına dahil olduğu açık biçimde belirlenmiĢtir.
3) Vade farkı faturasının ne zaman düzenleneceği alıcı
ve satıcının ortak iradesi sonucunda ortaya çıkar. Fatura
düzenleme tarihi geçici vergi dönemlerini, hatta hesap dönemini
bile aĢabilir. Bu önemli değildir. Vade farkı faturası hangi tarihte
düzenlendi ise o dönemin KDV beyannamesine dahil edilir.
Faturada gösterilecek KDV oranı mal veya hizmetle ilgili olarak
düzenlenen asıl faturadaki KDV oranıdır. Özellikle KDV
oranlarının sık, sık değiĢtiği mal ve hizmet gruplarında bu ilkeye
dikkat etmekte yarar vardır. Gelir ve kurumlar vergisi açısından
bakmak gerekirse vade farkları faturanın düzenlendiği geçici
vergi dönemi ve hesap döneminin gelirleri arasında gösterilir.
4) Aynı faturada değiĢik oranlarda KDV‟ne tabi mal veya
hizmetin bulunması halinde, sonradan ortaya çıkan vade
farklarında hangi oranda KDV uygulanacağı sorun olabilir. Bu
gibi durumlarda genel KDV oranının uygulanması bir çözüm
olabilir. Ancak vade farkı tutarının yüksek olması durumunda
asıl faturadaki mal veya hizmet bedellerinin fatura toplamı
içindeki oranı dağıtım anahtarı kabul edilerek ilgili KDV oranının
uygulanması mümkündür. Öte yandan, (120) alıcılar hesabı mal
veya hizmet çeĢitleri itibariyle alt kırılımlar açılarak çalıĢırsa,
yapılan tahsilatlar ilgili mal veya hizmet bedelinden düĢülerek
de asıl KDV oranının uygulanması mümkündür.
B-KUR FARKLARI:
Kur farkı Türk Parasının yabancı paralar karĢısında
değerinin düĢmesi veya yükselmesi sonucunda ortaya çıkan
olumlu veya olumsuz tutarlardır. Vergi uygulamasında ortaya
çıkıĢı, yabancı para cinsinden veya dövize endeksli olarak
yapılan iĢlemlerde iĢlem tarihi ile tahsilat tarihi arasında ortaya
çıkan değer azalıĢ veya artıĢlarının muhasebe etkisidir.
2
1) KDV Kanununun 26‟ıncı maddesine göre, mal teslimi
ve hizmet ifasında bedelin döviz ile hesaplanması halinde, döviz
vergiyi doğuran olayın meydana geldiği andaki cari kur
üzerinden Türk Parasına çevrilir. Yine KDV kanunun 21‟nci
maddesine göre, ithalatta kur farkı matrahın unsurudur.
2) Mal veya hizmet bedelinin tahsil edildiği tarihte alıcı
lehine kur farkı oluĢması halinde kur farkı tutarı alıcı tarafından
bir fatura düzenlenerek satıcıya yansıtılır. KDV oranı teslim ve
hizmetin yapıldığı tarihteki orandır.
3) Teslim veya hizmetin yapıldığı tarih ile bedelin tahsil
edildiği tarih arasında satıcı lehine kur farkı oluĢması halinde
satıcı tarafından düzenlenen fatura alıcıya gönderilir. Faturada
gösterilecek KDV oranı yine asıl faturadaki KDV oranıdır.
4) Vergi uygulamasında çok önemli yer tutan değerleme
iĢlemlerinde oluĢan kur farkları için fatura düzenlenmediğinden
KDV‟de hesaplanmaz. KDVK‟da mal teslimi veya hizmet ifası
vergiye tabidir. Döviz cinsinden ve dövize bağlı olarak yapılan
iĢlemlerle ilgili olarak yapılan değerleme iĢleminde bir tesli m
veya hizmet ifası olmadığı için KDV hesaplanmaz.
5)
Döviz cinsinden verilen ve alınan avanslarda
değerleme yapmak isteğe bağlıdır. Önceki bölümde değinildiği
gibi değerleme yapıldığı takdirde oluĢan kur farkları için fatura
düzenlenmez, dolayısıyle KDV hesaplanmaz.
6) KDV‟ne tabi olmayan iĢlemlerde sonradan kur farkı
oluĢması halinde KDV hesaplanmaz. Ancak düzenlenecek
faturada teslim ve hizmet ifasının KDV dıĢında bırakıldığı asıl
faturaya ait bilgilerin ek faturada gösterilmesinde yarar vardır.
7) Ġhraç kaydıyla yapılan dövizli satıĢlarda alıcı lehine
kur farkı doğmuĢ ise, alıcı KDV hesaplamadan fatura
düzenleyerek satıcıya gönderir. Ġmalatçı aleyhine kur farkı
oluĢursa ihracatçı KDV‟li fatura düzenleyerek imalatçıya
gönderir.
3
8)
Mal teslimi veya hizmet ifasına dayanmayan borç alıp
verme iĢlemlerinden kaynaklanan ana paraya iliĢkin kur farkları
KDV‟ne tabi değildir. Ancak bu iĢlemler ticari iĢletme düzeyinde
yapıldığı durumda faiz hesaplanırsa faize iliĢkin oluĢacak kur
farkları KDV‟ne tabi tutulur. (46) nolu KDV tebliğine göre yurt
içi finans kuruluĢlarından yapılan borçlanmalar için hesaplanan
faizler KDV‟ne tabi değildir. Dolayısıyle faizin tahakkuku ile
ödeme tarihi arasında oluĢacak faize iliĢkin kur farkları için KDV
hesaplanmaz. Yurt dıĢı finans kuruluĢlarından yapılan
borçlanmalar da aynı Ģekilde değerlendirilir.
4
AYLIK BÜLTEN DĠZĠNĠ
Sayı: 80 EYLÜL - EKĠM 2007
Ayda Bir Yayımlanır.
Adres:
Kıbrıs ġehitleri Cad. Kervan Apt. No:7
Alsancak/ĠZMĠR
Yazı DanıĢma
ve Okuma
Kurulu
Hazırlayan
Ünal AYDIN (YMM)
AyĢe AKAY (Yazı ĠĢleri
(Genel Yayın Sorumlusu)
Sorumlusu)
Hasan Zeki SÜZEN (YMM)
(Genel Yayın Sorumlusu)
ODAMIZ BANKA HESAP NUMARALARI
ZĠRAAT BANK.ALSANCAK ġB.
5004
6969135
YAPI KREDĠ BANK.MUSTAFABEY ġB.
65248362
Not: Bültenimizde yayımlanan makaleler Odamızın görüĢü
olmayıp yazanların kiĢisel görüĢleridir.
5
ODAMIZDAN HABERLER
Bu sene belki mali tatilin de etkisiyle Temmuz ve Ağustos
ayları oldukça sakin geçti. Bununla birlikte, tasdik raporlarının
tesliminden sonra biriken revizyonlar yapılsa da hepimizin
denize yakın olmanın yararlarını yaĢadığımızı zannediyoruz.
Geçen zaman içinde üyelerimizi ilgilendiren geliĢmeleri
aĢağıdaki gibi sıralayabiliriz.
+ TEK TEBLĠĞ ÇALIġMASI:
Kurumlar vergisinde yapıldığı üzere, sayıları 41‟i bulan
YMM tebliğlerinin tek tebliğ haline getirilme çalıĢmaları Gelir
Ġdaresi BaĢkanlığı bünyesinde devam etmektedir. Bu konuda
Odamızda Hasan Zeki Süzen, Turan Öztürk ve Mustafa
Topal‟dan oluĢan komisyonun taslak üzerinde çalıĢarak
hazırladığı tebliğ metni Ankara‟ya iletilmiĢtir. Araya seçimlerin
ve izinlerin girmesi dolayısıyla Tebliğ yayımlanmasının geci ktiği
anlaĢılmaktadır.
+ MESLEK ĠÇĠ EĞĠTĠM KOMĠTESĠ:
Meslek içi eğitim komitesinin çalıĢmaları üyelerinden
Dursun Özcan‟ın Bursa Odasına intikal etmesi dolayısıyla, yeni
üye katılımıyla birlikte yine baĢlayacaktır. Komitenin üzerinde
çalıĢma yapması istenilen konularda üyelerimizden de öneri
bekliyoruz.
+ TĠCARET YASASI VE BASEL II:
Ticaret
yasa
tasarısının
bu
yasama
döneminde
yasalaĢacağı anlaĢılmaktadır. Basel uygulamasının ise 2009
yılına ertelendiği bilinmektedir. Odamız üyelerinden (120) kiĢi
UFRS eğitimi almıĢ bulunmaktadır. Eğitim alan üyelerimizin de
katılacağı, üzere bundan sonra yapılacak eğitimlerin uygulamalı
olması gerekir. Bunun için bir çok bilgisayar programı
hazırlandığı bilinmektedir. Türk Muhasebe Standartları Kurulu
da standartların yazımını bitirmiĢ ve bir kitap halinde
yayınlamıĢtır. Söz konusu kitabın sağlanması için Odamızdan
bilgi alınabilir.
6
+ ÜSTADIMIZ GÜRBÜZ ÖZKAN VEFAT ETTĠ:
Üyelerimizden Gürbüz Özkan yaĢama veda etti. Merhuma
Allahtan rahmet, sevenlerine ve yakınlarına baĢsağlığı dileriz.
+ TÜRMOB GENEL KURULU:
Türmob olağan mali genel kurulu 20 Ekim Cumartesi günü
Ankara‟da yapılıyor. Gündeme iliĢkin bilgileri bültenimizin
sonraki sayfalarında bulabilirsiniz. Gelecek sene yapılacak genel
kurul ise seçimli olacaktır.
+ BĠNA ALIM ÇALIġMALARI:
Bilindiği üzere, Odamızın normalde bina sorunu yoktur. Var
olan binamız konumu, alanı ve düzeni itibariyle ihtiyacımızı
karĢılamaktadır. Ancak asansör sorunu bir çok giriĢime rağmen
çözüme kavuĢturulamamıĢtır. Bunun nedenleri; alt kattaki
dükkanlar, bir kısım daire sakinleri ve Belediye kurallarıdır. Yan
bloktan bir büro alımı için temasta bulunulmuĢ, ancak istenilen
amaca ulaĢılamamıĢtır.
Bu aĢamada Hazineden alınan bölüm için bina üzerinde
bulunan “Amaç dıĢı kullanılamaz” Ģerhinin kaldırılması için
Bakanlık nezdinde giriĢim baĢlatılmıĢtır. Gerek söz konusu
Ģerhin kaldırılması, gerekse finansman yardımı sözü için
TÜRMOB BaĢkanımız Mehmet Timur‟a derin sevgi ve
saygılarımızı iletiyoruz.
Seminer ve benzeri eğitim çalıĢmalarımızın değiĢik otel
salonlarında yapılacağı varsayımıyla, 300 m2 dolayında
asansörlü bina arayıĢına baĢlanılmıĢtır. Üyelerimizin yaĢ
ortalaması yüksek olduğundan asansör özel önem arz
etmektedir.
Bina için komisyoncular nezdinde giriĢim
baĢlatılmıĢtır. Bununla birlikte birinci Kordon da önerisi bulunan
üyelerimizden ilgi bekliyoruz.
7
+ YÖNETMELĠK DEĞĠġĠKLĠĞĠ:
TÜRMOB‟un geçen genel kurulunda benimsenen ve
üyelerimizden Günay KarataĢ‟ın sabah saatlerine kadar süren
olumlu katkılarıyla Ģekillenen Odalar yönetmeliği ve Disiplin
yönetmeliğinin değiĢen bölümleri Resmi Gazetede yayınlandı.
Yönetmeliklerin değiĢen bölümleri üyelerimize gönderilmekle
birlikte, ilgili bölümler yorumlanarak ayrıca sizlere iletilecektir.
Gelecek sayıda görüĢmek umuduyla……
8
ODAMIZA GELEN YAZILAR
MUHASEBE ETĠĞĠ ĠLE ĠLGĠLĠ ÇALIġMALAR
AraĢ. Gör. Ece ERDENER
Prof. Dr. Turgut VAR
Her dört yılda bir IFAC baĢkanlığında gerçekleĢtirilen
Dünya Muhasebe Kongresi, 13 - 16 Kasım 2006 tarihleri
arasında Türkiye Serbest Muhasebeci Mali MüĢavirler ve
Yeminli Mali MüĢavirler Odalar Birliği (TÜRMOB) ve Türkiye
Muhasebe Uzmanları Derneği'nin (TMUD) ev sahipliğinde,
Ġstanbul'da gerçekleĢmiĢtir. Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi
Sarayı'nda düzenlenen kongrenin ana teması 'Dünya
Genelinde Ekonomik Büyüme ve Ġstikrarın Sağlanması için
Muhasebe Mesleği' olmuĢtur.
KüreselleĢen dünyamızda muhasebe eğitim, uygulama ve
denetiminin sorunları ve çözüm önerileri üzerinde durulduğu,
dünyanın dört bir yanında muhasebe meslek elemanlarının
bir araya geldiği bu kongre aynı zamanda ülkemizin ve
özelliklerinin de tanınması açısından bir yarar arz etmiĢtir.
Böyle bir kongreye biz sayın profesörümüz Turgut VAR
eĢliğinde, üniversitemiz ve Ġzmir Yeminli Mali MüĢavirler
Odasının çok değerli katkıları ile katılma fırsatı bulduk. Farklı
bakıĢ açıları ile konuları gözlemleme ve yeni fikirler
çalıĢmalar yapma olanağını yakaladık. ĠĢte bu çalıĢmada biz,
kongrede tartıĢılan konulardan biri olan “Muhasebe Etiği ile
ilgili ÇalıĢmalar” ile ilgili gözlemlerimizi ve edinimlerimizi
sizlerle paylaĢmayı amaçladık. Bu bağlamda. etik kurallar
çerçevesi içinde muhasebe meslek uzmanlarının bağlı
kalmaları gereken ilkeleri de göz önünde bulundurarak
Uluslararası Muhasebeciler Federasyonuna, Uluslararası Etik
Prensiplerine, ve Uluslararası Muhasebeciler için Etik
Standartları Kuruluna çalıĢmamızda yer verdik.
9
Kültür, dil, hukuki ve sosyal sistemler açısından her ülke
farklılık gösterir. Bu bakımdan her ülkenin ulusal mesleki etik
kuralları ülkeye özgü karakteristik özellikler göz önüne alınarak
hazırlanır.
Bununla
birlikte
Uluslararası
Muhasebeciler
Federasyonu muhasebe mesleğinin uluslararası düzeyde ortak
hedeflerinin ve ortak kurallarının olduğuna inanmaktadır.
Böylece Uluslararası Muhasebeciler Federasyonunun bu inancı
doğrultusunda, kamu çıkarlarını da gözeterek her ülkenin kendi
mesleki
örgütünün
etik
çalıĢmalarında
temel
alacağı
“Uluslararası Etik Prensiplerinin” oluĢturulmasının önemi ortaya
çıkmaktadır. Muhasebe mesleği dünyada çeĢitli kültür, hukuki
ve sosyal sistemler ve kuralların uygulandığı bir çerçevede
yürütülür. Ancak her ülke Uluslararası Etik Prensiplerini temel
alarak mesleki faaliyetlerini yürütmek durumundadır.
Uluslararası Muhasebeciler Federasyonu, kamu çıkarına
hizmet etmek adına, muhasebe mesleğini güçlendirerek ve
güçlü uluslararası ekonomilerin geliĢtirilmesine katkıda bulunan
küresel bir muhasebe meslek kuruluĢudur. ġu anda 120 ülkede,
160 üye kuruluĢu bulunmaktadır. Kamu uygulamalarında,
eğitim alanında, kamu hizmetinde, endüstri ve ticaret alanında
faaliyet gösteren 2.5 milyon muhasebe meslek uzmanını temsil
etmektedir. Federasyon, uluslararası etik, denetim ve güvence,
eğitim ve kamu sektörü muhasebe standartlarını belirler. Bu
bağlamda, muhasebe meslek uzmanlarının iĢlerinde yüksek
kaliteli performans sergilemelerini teĢvik etmek için rehberlik
sağlamaktadır.1
Muhasebe mesleği üyeleri için tüm dünyada uygulanacak,
kamu çıkarına yönelik yüksek kaliteli etik standartlar ve diğer
bildirileri geliĢtirmek ve yayınlamak adına “Uluslararası
Muhasebeciler için Etik Standartları Kurulu” (IESBA) faaliyet
göstermektedir. Kurul Uluslararası Muhasebeciler Federasyonu
(IFAC) tarafından kurulmuĢ ve bu federasyon bünyesinde
bağımsız olarak faaliyet gösteren bir standart belirleme organı
olmuĢtur. Bir baĢkan ve dünyanın çeĢitli bölgelerinden 18
gönüllü üyeden oluĢan Uluslarası Muhasebeciler için Etik
Standartları Kurulu, yıl içerisinde üç veya dört defa toplanır ve
bu toplantıları kamuya açık bir Ģekilde gerçekleĢir.
1
http://archive.ismmmo .org.tr/docs/sempozyum/ 07Sempozyu m/ 13ASLA N%20CO%C5%9EKUN.doc
10
Uluslararası Muhasebeciler için Etik Standartları Kurulu
bildirileri kamu adına çalıĢan, iĢletmelerde çalıĢan, eğitim
alanında çalıĢan ve kamu sektöründe çalıĢanlar da dahil olmak
üzere
tüm profesyonel
muhasebeciler
için
geçerlidir.
Profesyonel Muhasebeciler için Etik Kuralları, Uluslarası
Muhasebeciler Federasyonuna üye kuruluĢlarına üye 2.5 milyon
profesyonel muhasebeci için geçerli etik ilkelerini belirler.
Bunun yanırısa Profesyonel Muhasebeciler için Etik
Kuralları’nın Yorumları kuralların uygulanmasına yardımcı
olur ve bağlayıcılığı vardır.
Etik kurallar muhasebe meslek uzmanlarının beĢ temel
ilkeye bağlı kalmalarını zorunlu kılar. Bu ilkeler aĢağıdaki
gibidir;
 Bütünlük: Mesleki hizmet yerine getirilirken açık sözlü ve
dürüst olunmalıdır.
 Nesnellik: Profesyonel bir muhasebeci önyargılardan,
çıkar çatıĢmalarından ve baĢkalarının etkisinden uzak
durmalı, nesnelliğini her zaman korumalıdır.
 Mesleki Yeterlilik ve Gerekli Özen: Profesyonel bir
muhasebeci, mesleki bilgi ve becerilerini , müĢteri veya
iĢverenin mevcut geliĢmelere dayalı yetkin mesleki hizmet
almasını sağlayacak bir düzeyde tutmakla sürekli olarak
yükümlüdür. Aynı zamanda bir muhasebe meslek uzmanı
mesleki hizmeti yerine getiriken, gerekli özeni göstermek,
ilgili teknik ve mesleki standartlara uymakla yükümlüdür.
 Gizlilik: Bir muhasebe meslek uzmanı, iĢ ve mesleki
iliĢkileri sonucunda edindiği bilgilerin gizliliğini korumalıdır.
Yasal veya mesleki hak ve yükümlülüğü olmadıkça gerekli
ve özel yetki almaksızın bu edindiği bilgileri üçüncü
Ģahıslara açıklamamalıdır. Bu edinilen gizli bilgiler
muhasebe meslek uzmanının veya üçüncü ĢahıĢların kiĢisel
avantajlarına yönelik kullanılmamalıdır.
 Mesleki DavranıĢ: Profesyonel bir muhasebeci ilgili
kanun ve yönetmeliklere uymalıdır, bu konuda mesleki
anlamda güvensizliğe yol açabilecek davranıĢlardan
kaçınmalıdır.2
2
http://siteresources.worldbank.org/EXTECAADVPRO/Resources/19341871145894493844/ IESBA.pdf
11
2005 yılında kurulan uluslararası bir “Kamu Çıkar Gözetim
Kurulu” (PIOB), Uluslararası Muhasebeciler için Etik Standartları
Kurulu tarafından standartların belirlenmeside dahil olmak
üzere, bu gibi faaliyetlerin halkın çıkarlarına uygun Ģekilde
gözettiği konusunda denetim yapar. Bu da yatırımcıların ve
diğer ilgili tarafların güvenini arttırmaktadır. Bunun yanısıra
Uluslararası Muhasebeciler Federasyonu atama komitesinin
tavsiyelerine dayalı olarak atanan Uluslararası Muhasebeciler
için Etik Standartları Kurulu üyeleri, son olarak Kamu Çıkar
Kurulu tarafından onaylanır. Sonuç olarak buradan da
görüldüğü gibi kamu çıkarları gözetilerek ve korunarak
oluĢturulmuĢ
ve
faaliyetlerini
sürdüren
Uluslararası
Muhasebeciler için Etik Standartları Kurulu, uluslararası
düzeyde
faaliyet
gösteren
ve
muhasebe
mesleğinde
inandırıcılık, profesyonellik,hizmet kalitesi ve güvence gibi
unsurları korumaya çalıĢan bir kurumdur.
KAYNAKLAR:
http://siteresources.worldbank.org/EXTECAADVPRO/Resources/
19341871145894493844/IESBA.pdf
http://archive.ismmmo.org.tr/docs/sempozyum/07Sempozyum
/13ASLAN%20CO%C5%9EKUN.doc
Workshop 1.3.1., 17.WCOA,November 14,2006
Workshop 2.1.6., 17.WCOA,November 15,2006
12
KDV Sorumluluğu Uygulamasında Son Durum
M. EMĠN AKYOL
BaĢ Hesap Uzmanı
I. GENEL AÇIKLAMA
KDVK'nın 9. maddesinde Maliye Bakanlığına, vergi
alacağının güvence altına alınması sağlamak amacıyla vergiye
tabi iĢlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu
tutma yetkisi tanınmıĢtır. Bakanlık bu konudaki yetkisine
dayanarak KDV Genel Tebliğleriyle düzenlemeler yapmaktadır.
KDV sorumluluğu kapsamında bulunan mal veya hizmeti
alanlar, mal ve hizmet alımı nedeniyle hesap'lanan KDV'nin
belirlenen tevkifat oranına isabet eden tutarını satıcıya
ödemeyip, sorumlu sıfatıyla 2 no.lu KDV Beyannamesiyle beyan
ederek vergi dairesine ödemektedirler. Mal ve hizmeti satın
alan, satıcıya ödediği vergi ile sorumlu sıfatı ile ödediği vergiyi
indirim konusu yapabilmektedir. Satıcı ise sadece tevkifat
sonrasında kalan vergiyi hesaplanan KDV olarak beyan
etmektedir. Satıcının tevkifat nedeniyle indirim konusu
yapamadığı vergiyi iade olarak alması mümkündür.
Maliye Bakanlığınca getirilen KDV sorumluluklarında, mal
ve hizmeti alan veya kiralayan ya satıcıya ait KDV'nin tamamını
sorumlu olarak ödemek durumundadır ya da mal ve hizmet
teslimleri nedeniyle hesaplanan KDV 'nin belirlenen orana isabet
eden tutarını tevkif ederek bu tutarın ödenmesinden sorumlu
olmaktadır. Telif ödemelerinde, kiralama iĢlemlerinde ve reklam
verme iĢlemlerinde hesaplanan verginin tamamı sorumluluk
kapsamına girerken diğer sorumluluk hallerinde hesaplanan
verginin belirlenen orandaki tutarından sorumluluk söz
konusudur. Sorumluluk ister verginin tamamı için isterse belli
bir bölümü için belirlenmiĢ olsun bu kapsamda ödenen verginin
tamamı 1 no.lu KDV Beyannamesinde indirim konusu yapılır.
Bugüne kadar getirilen sorumluluk hallerini aĢağıdaki gibi
özetlemek mümkündür.
13
*
Telif ödemelerinde KDV sorumluluğu (19 seri no.lu KDV
GT)
*
Bazı kiralama iĢlemlerinde KDV sorumluluğu (30 ve 31 seri
no.lu KDV GT)
*
Reklam verme iĢlerinde KDV Sorumluluğu (30 ve 55 seri
no.lu KDV GT)
*
Fason olarak yaptırılan tekstil ve konfeksiyon iĢ¬lerinde
KDV sorumluluğu (51, 53, 58, 72, 77 seri no.lu KDV GT)
*
Hurda metal alımında KDV sorumluluğu (53, 58, 70, 85 ve
89 seri no.lu KDV GT)
*
Akaryakıt alımlarında KDV sorumluluğu (68 ve 85 seri
no.lu KDV GT)
*
Atık kağıt, hurda plastik ve hurda cam alımında KDV
sorumluluğu (81 ve 86 seri no.lu KDV GT))
*
Hizmet alımlarında KDV sorumluluğu ( 89 ve 91 seri no.lu
KDV GT)
*
Uluslararası gözetim Ģirketleri tarafından ifa edilen gözetim
hizmetleri ile yapı denetim kuruluĢlarının sunduğu yapı denetim
hizmetlerinin denetim hizmeti kapsamında tevkifata tabi
bulunduğunun açıklanması (93 seri no.lu KDV GT)
*
Hizmet
alımlarında
tevkifat
yapacak
kuruluĢların
kapsamının geniĢletilmesi, hurdadan elde edilenler dıĢındaki
bakır külçeleri alımında tevkifat uygulaması getirilmesi ile iade
esaslarının yeniden belirlenmesine iliĢkin düzenlenme ( 95 seri
no.lu KDV GT )
*
ĠĢgücü ve bakır ürünleri alımında tevkifat uygulaması (96
seri no.lu KDV GT)
*
ĠĢgücü ve bakır ürünleri alımında sorumluluk uygulamasına
iliĢkin daha ayrıntılı açıklamalar yapılması ve bazı sorumluluk
uygulamalarında da alt sınır getirilmesine iliĢkin düzenleme (97
seri no.lu KDV GT)
*
Yapım iĢlerinde tevkifat oranının yeniden belirlenmesi ve
bütün KDV mükelleflerinin yapı denetim hizmetlerinde
sorumluluk uygulaması kapsamına alınması ( 99 seri no.lu KDV
GT)
*
Çinko ve alüminyum mamullerinde tevkifat uygulaması
getirilmesi ve bütün KDV mükelleflerinin özel güvenlik
hizmetlerinde sorumluluk uygulaması kapsamına alınması (104
seri no.lu KDV GT)
14
*
Çinko ve alüminyum mamullerinde tevkifat uygulaması ile
hizmet alımlarında tevkifat oranlarına iliĢkin ilave açıklamalar
yapılması ve fason olarak yaptırılan tekstil ve konfeksiyon
iĢlerinde KDV sorumluluğu uygulamasına son verilmesi (105
seri no.lu KDV GT)
ġimdi yukarıda yer alan düzenlemeleri daha ayrıntılı olarak ele
alalım.
2. KDV SORUMLULUĞU UYGULANAN HALLER
2.1.Telif Ödemelerinde KDV Sorumluluğu
Telif ödemelerinde KDV sorumluluğu, sürekli olarak telif
kazancı elde edenlerin KDV mükellefi olmadan KDV sorumluluğu
çerçevesinde vergilenmelerini sağlamak amacıyla getirilmiĢtir.
Telif kazancı elde edenlerin bu uygulamadan faydalanabilmesi
için; katma değer vergisi mükellefiyetlerinin sadece GVK'nın 18.
maddesi kapsamına giren iĢlemlerden ibaret olması, iĢlemlerin
tamamının aynı Kanunun 94. maddesine göre gelir vergisi
stopajına tabi bulunması ve bu uygulamadan faydalanmak
isteyenlerin, iĢlemden önce ilgili vergi dairelerine yazılı olarak
baĢvurmaları gerekmektedir.
Bu sorumluluk kapsamında GVK'nın 94. maddesinde
sayılan kiĢi veya kuruluĢlar, gelir vergisi stopajına esas olan
miktar üzerinden katma değer vergisini hesaplayıp vergi
sorumlularına ait 2 no.lu katma değer vergisi beyannamesi ile
sorumlu sıfatıyla beyan edip ödeyeceklerdir.
2.2.Bazı Kiralama ĠĢlemlerinde KDV Sorumluluğu
Maliye Bakanlığı 30 seri no.lu KDV Genel Tebliği ile
GVK'nın 70. maddesinde sayılan mal ve hakların kiralanması
iĢlemlerinde sorumluluk uygulaması getirmiĢ daha sonra 31 seri
no.lu KDV Genel Tebliğinde GVK'nın 70. maddesinde sayılan
mal ve haklar arasında yer alan gayrimenkullerin kiralanması
iĢlemlerinin, bir iktisadi iĢletmeye dahil olmamaları Ģartıyla
KDVK'nın 17/4-d maddesine göre vergiden müstesna olduğunu,
dolayısıyla,
bir
iktisadi
iĢletmeye
dahil
olmayan
gayrimenkullerin kiralanması iĢlemlerinde KDV ve sorumluluk
uygulamasının söz konusu olmayacağını açıklamıĢtır.
15
GVK'nın 70. maddesinde yer alan mal ve haklardan
gayrimenkullerin kiralanması bir iktisadi iĢletmeye dahil
değillerse KDV konusu olmayacaktır. Yine 70. maddede yer alan
mal ve haklan kiraya veren ve kiracının gerçek usulde KDV
mükellefi olmaları halinde sorumluluk söz konusu olmayacaktır.
Bu nedenle kiralama iĢlemlerinde KDV sorumluluğu gayrimenkul
dıĢında kalan mal ve hakların gerçek usulde KDV mükellefi
olmayanlar tarafından kiraya verilmeleri halinde uygulama alanı
bulan bir sorumluluk halidir.
2.3. Reklam Verme ĠĢlerinde KDV Sorumluluğu
Uygulamada gerçek usulde katma değer vergisi mükellefi
olan iĢletmeler, profesyonel veya amatör spor klüplerine
oyuncularının formalarında
gösterilmek,
Ģahıslara
veya
kuruluĢlara ait bina, arsa, arazi gibi yerlerde duvarlara
yazılmak, pano olarak yerleĢtirilmek, dergi, kitap gibi yazılı
eserlerde
yayınlanmak
ve
benzeri
Ģekillerde
reklam
vermektedirler. Bu Ģekilde reklam verme iĢlemleri ile ilgili KDV,
reklamı alanların gerçek usulde katma değer vergisi mükellefi
olmamaları halinde, reklamı verenler tarafından sorumlu
sıfatıyla beyan edilir.
2.4.Fason Olarak Yaptırılan Tekstil Ve Konfeksiyon
ĠĢlerinde KDV Sorumluluğu
Maliye Bakanlığı, 51 seri no.lu KDV GT ile fason olarak
tekstil ve konfeksiyon iĢleri yaptıranlara, ödedikleri fason ücreti
üzerinden ödenecek KDV'nin 2/3'nü ödemeyip bu vergilerin
kendileri tarafından vergi dairesine yatırılması esasını
getirmiĢtir. Bu konuda daha sonra 53, 58, 72 ve 77 Seri No.lu
KDV Genel Tebliğleri ile de belirlemeler yapılmıĢtır.
Daha sonra, fason olarak yapılan tekstil ve konfeksiyon
iĢlerine uygulanacak KDV oranı, 01.06.2007 tarihinden geçerli
olmak üzere %8 olarak belirlenmiĢ, Maliye Bakanlığı fason
olarak yapılan tekstil ve konfeksiyon iĢlerinde KDV sorumluluğu
uygulamasına 105 seri no.lu KDV GT ile 01.07.2007 tarihinden
itibaren son vermiĢtir.
16
2.5 .Akaryakıt Alımlarında KDV Sorumluluğu
Akaryakıt
alımlarında
KDV
sorumluluğu
1.7.1998
tarihinden beri
uygulanmaktadır. Ġthalatçılar rafineriler,
akaryakıt dağıtım firmaları ve akaryakıt bayileri dıĢında kalan
satıcılar tarafından, gerçek usule tabi katma değer vergisi
mükellefleri ile kamu kurum ve kuruluĢlarına yapılan, motorin,
benzin ve fuel oil teslimlerinde, teslim bedeli üzerinden
hesaplanacak katma değer vergisinin % 90'ı satıcıya
ödenmeyecek, alıcılar tarafından vergi sorumlularına ait 2
numaralı katma değer vergisi beyannamesi ile beyan edilerek
vergi dairesine yatırılacaktır.
Tevkifat uygulaması katma değer vergisi ödenmeksizin
yurda getirilen petrol ürünlerinin gerçek usule tabi katma değer
vergisi mükellefleri ile kamu kurum ve kuruluĢlarına yapılan
satıĢlar için geçerli olduğundan, ithalinde katma değer vergisi
ödenmiĢ olan veya akaryakıt bayilerinden katma değer vergisi
ödenerek satın alınan akaryakıt ürünlerinin tesliminde tevkifat
uygulanmayacak, hesaplanan katma değer vergisinin tamamı
genel esaslara göre beyan edilip ödenecektir.
KDV sorumluluğu gerektiren akaryakıt alımlarının örneği
mutad depo uygulaması kapsamında yurda getirilen akaryakıt
olmaktadır. Mutad depo taĢıt araçlarının kendi yakıt depoları
olup, taĢıtın yurda getiriliĢi sırasında bu depoda bulunan yakıt
gümrük müdürlüğüne deklare edilerek uygunluk belgesine
bağlanmaktadır. Uygunluk belgesi bu akaryakıtın alıĢ bel gesi
yerine geçmektedir.
2.6. Hurda Metal, Atık Kağıt, Hurda Plastik Ve Hurda
Cam Alımında KDV Sorumluluğu
2.6.1.Hurda Metal Alımında KDV Sorumluluğu
Hurda metal alımında KDV sorumluluğu gerçek usule tabi
mükelleflerden yapılacak hurda metal alımlarında teslim bedeli
üzerinden hesaplanan katma değer vergisinin % 90'ının, alıcı
tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilmek üzere vergi
tevkifatına tabi tutulmasını gerektirmektedir. Verginin geriye
kalan % 10'u ise satıcıya ödenecektir.
17
Bununla birlikte, genel ve katma bütçeli idareler, il özel
idareleri, belediyeler ve köyler ile bunların teĢkil ettiği birlikler
ve kamu iktisadi teĢebbüsleri tarafından yapılan hurda metal
teslimleri katma değer vergisi tevkifatı dıĢında bulunmaktadır.
Bu kurum ve kuruluĢların, verginin konusuna giren
teslimlerinde hesaplanan katma değer vergisinin tamamı bahsi
geçen kuruluĢlara ödenerek genel esaslara göre iĢlem yapılması
gerekmektedir.
Vergi tevkifatı, hurda metalin gerçek usule tabi mükellefler
arasında her el değiĢtiriliĢinde uygulanacaktır. Hurda kavramına
metal kırpıntılar, metal talaĢları, mamul veya yarı mamul
madde üreten imalathane veya yarı mamul madde üreten
imalathane ya da fabrikalardan çıkan standart dıĢı metal
ürünler, izabe tesislerinden çıkan standart dıĢı metal
hammaddeler, hadde bozukları ve benzerleri dahildir. Tamir ve
bakımdan sonra aynı amaçla kullanılması mümkün olan
kullanılmıĢ
metal
eĢya
teslimlerinde
tevkifat
uygulanmayacaktır.
Hurda olarak alıĢlarında tevkifat uygulanan demir, bakır,
alüminyum, pirinç, kurĢun, teneke gibi metallerin külçe haline
getirilerek satılması durumunda da sorumluluk uygulanacaktır.
Yukarıda sayılan metallerin yanı sıra çelik, çinko, pik, sarı,
bronz, nikel, kızıl, lehim, mangantutya, antimon ve benzeri her
türlü metaller ile bu metallerin alaĢım, bileĢim ve cürufları,
imalathane ya da fabrikalarda imalat sırasında elde edilen metal
kırpıntı, döküntü ve talaĢlar ile standart dıĢı çıkan metal
ürünler, izabe tesislerinden çıkan standart dıĢı metal
hammaddeler, yarı mamuller hadde bozukları ve benzerleri
"hurda metal" kabul edilecektir.
Ancak daha sonra 89 seri no.lu KDV GT ile, ithal edilen
hurda metallerin yurt içindeki ilk satıĢ ve teslimleri tevkifat
uygulaması kapsamından çıkarılmıĢtır. Bu amaçla satıcı
tarafından düzenlenecek faturada bu hususa iliĢkin Ģerh
düĢülmesi ve ithalata iliĢkin belgelerin bir fotokopisinin alıcıya
verilmesi gerekmektedir.
18
2.6.2. Atık Kağıt, Hurda Plastik Ve Hurda Cam Alımında
KDV Sorumluluğu
Atık kağıt ve hurda plastik malzeme tesliminde sorumluluk
uygulaması önce katma değer vergisi mükelleflerinden
yapılacak atık kağıt ve hurda plastik malzeme alımları için
getirilmiĢ, daha sonra hurda veya atık cam teslimlerine ait
hesaplanan katma değer vergisi de tevkifat kapsamına dahil
edilmiĢtir.
Daha sonra 5035 sayılı Kanunla KDVK'nun 17.maddesinin
(4) numaralı fıkrasının (g) bendinde yapılan değiĢikle, dore
külçe altın ve metal, plastik, kağıt, cam hurdalarının ve
atıklarının teslimi katma değer vergisinden istisna edilmiĢtir.
Maliye Bakanlığı 91 seri no.lu KDV Genel Tebliğinde; 1.2.2004
tarihinden itibaren yapılacak hurda ve atık metal, plastik, kağıt,
cam teslimlerinde katma değer vergisi uygulanmayacağını,
KDVK'nın 17/4-g maddesinde 5035 sayılı Kanunla yapılan
değiĢiklik uyarınca hurda veya atık maddelere iliĢkin katma
değer vergisi üzerinden yapılan tevkifatın (istisnadan vazgeçen
mükellefler dıĢında) sona erdiğini, istisnadan KDVK'nın 18/1
maddesi uyarınca vazgeçen mükelleflere ait iĢlemler üzerinden
hesaplanan verginin ise daha önce yayımlanan Katma Değer
Vergisi Genel Tebliğlerindeki esaslar dahilinde tevkifata tabi
tutulacağını açıklamıĢtır.
istisna uygulamasından vazgeçilmesi nedeniyle hurda
metal, atık kağıt, hurda plastik ve hurda cam alımında tevkifat
uygulamasına da 97 seri no.lu KDV GT ile alt sınır getirilmiĢtir.
Faturada gösterilen iĢlem bedelinin hesaplanan KDV ile birlikte,
Vergi Usul Kanununun 232. maddesine göre belirlenen fatura
düzenleme
sınırının
altında
olması
halinde
tevkifat
uygulanmayacaktır.
19
2.6.3. Plastik Esaslı Malzeme Ġmalatında Hammadde
Olarak Kullanılan Pet Kırıkları, Plastik Çapak, Plastik
Granül ve Benzeri Ürünlerde Tevkifat Uygulaması
KDVK'nın 17/4-g maddesine göre plastik, lastik, kauçuk
hurda ve atıklarının teslimi katma değer vergisinden istisna
bulunmaktadır. Bu hüküm çerçevesinde, plastik hurda ve
atıklarının tesliminde KDV uygulanmamaktadır. Ancak, plastik
hurda ve atıklarının çeĢitli iĢlemlerden geçirilip iĢlenmesi
sonucunda elde edilen ve genellikle plastik esaslı malzeme
imalatında hammadde olarak kullanılan pet kırıkları, plastik
çapak, plastik granül ve benzeri ürünler, hurda ve atık niteliğini
kaybederek imalat sektöründe hammadde olarak kullanılan bir
mamul haline gelmeleri nedeniyle KDV Kanununun 17/4-g
maddesinde yer alan istisna kapsamına girmemekte bu
ürünlerin tesliminde % 90 oranında tevkifat uygulanmaktadır.
Bu kapsamda tevkifat uygulamasına da 97 seri no.lu KDV
GT ile alt sınır getirilmiĢtir. Faturada gösterilen iĢlem bedelinin
hesaplanan KDV ile birlikte, Vergi Usul Kanununun 232.
maddesine göre belirlenen fatura düzenleme sınırının altında
olması halinde tevkifat uygulanmayacaktır.
2.7. Hizmet Alımlarında KDV Sorumluluğu
Bazı kurumların bazı hizmet alımlarında KDV tevkifatı
yapma sorumluluğu ilk defa 89 seri no.lu KDV Genel Tebliğiyle
getirilmiĢtir. Daha sonra 91 seri no.lu KDV Genel Tebliği ile
hizmet
alımlarında
sorumluluk
uygulaması
kapsamı
geniĢletilmek suretiyle yeniden düzenlenmiĢ 93 seri no.lu KDV
GT ile de uluslararası gözetim Ģirketleri tarafından ifa edilen
gözetim hizmetleri ile yapı denetim kuruluĢlarının sunduğu yapı
denetim hizmetlerinin denetim hizmeti kapsamında tevkifata
tabi bulunduğu açıklanmıĢtır.
95 seri no.lu KDV Genel Tebliği ile de, sorumlu tayin edilen
ve tevkifat yapacak kuruluĢların kapsamı biraz daha
geniĢletilmiĢtir. Yapılan değiĢiklik sonrasında hizmet alımlarında
KDV tevkifat yapmak zorunda olan kuruluĢların kapsamı
aĢağıdaki hali almıĢtır.
20
•
Genel bütçeye dahil daireler, katma bütçeli idareler, il özel
idareleri, belediyeler ve bunların teĢkil ettikleri birlikler,
•
Döner sermayeli kuruluĢlar,
•
Kanunla kurulan kamu kurum ve kuruluĢları,
•
Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluĢları,
•
Üniversiteler (vakıf üniversiteleri hariç),
•
Kanunla kurulan veya tüzel kiĢiliği haiz emekli ve yardım
sandıkları,
•
Bankalar ve özel finans kurumları,
•
Kamu iktisadi teĢebbüsleri (Kamu iktisadi KuruluĢları,
iktisadi Devlet TeĢekkülleri),
•
ÖzelleĢtirme kapsamındaki kuruluĢlar,
•
Organize sanayi bölgeleri,
•
Menkul kıymetler, vadeli iĢlemler borsaları dahil bütün
borsalar,
•
Hisse senetleri Ġstanbul Menkul Kıymetler Borsasına kote
edilmiĢ Ģirketler (sadece "yapım iĢleri", "temizlik, çevre ve
bahçe bakım hizmetleri", "özel güvenlik hizmetleri" ile "yemek
servis hizmetleri"ne ait katma değer vergisini tevkifata tabi
tutacaklardır.),
• Yarıdan fazla hissesi doğrudan yukarıda sayılan kurum ve
kuruluĢlara ait olan (tek baĢına ya da birlikte) kurum, kuruluĢ
ve iĢletmeler.
Sorumluluk kapsamında bulunan kurum ve kuruluĢlar,
birbirlerine karĢı ifa ettikleri hariç olmak üzere aĢağıdaki hizmet
alımlarında tevkifat yapmak zorundadır.
— Yapım iĢleri ile bu iĢlere iliĢkin mühendislik-mimarlık ve
etüt-proje hizmetleri,
— Temizlik, bahçe ve çevre bakım hizmetleri,
— Özel güvenlik hizmetleri,
— Makine, teçhizat, demirbaĢ ve taĢıtlara ait tadil, bakım ve
onarım hizmetleri,
— Her türlü yemek servisi,
— DanıĢmanlık ve denetim hizmetleri (Uluslararası gözetim
Ģirketleri tarafından ifa edilen gözetim hizmetleri ile yapı
denetim kuruluĢlarının sunduğu yapı denetim hizmetleri dahil).
21
Ayrıca yüklenicileri tarafından tamamen veya kısmen
alt yüklenicilere (taĢeronlara) veya daha alt yüklenicilere
devredilmiĢ ve devredilecek yapım iĢlerinde, iĢi devreden her
yüklenicinin, kendisine ifa edilen hizmete ait katma değer
vergisi üzerinden de tevkifat yapılması gerekmektedir. Alt
yüklenicilere uygulanan tevkifat, sorumlu tutulan kurum ve
kuruluĢlarca
yapım
iĢinin
asıl
yüklenicisine
tevkifat
uygulanmasına engel değildir.
Tevkifat kapsamına giren iĢlemlerin tamamı "hizmet"
mahiyetinde olup, "teslim" mahiyetindeki iĢlemler tevkifat
uygulamasının dıĢındadır. Bu nedenle sorumlu tutulan kurum ve
kuruluĢların, tevkifat kapsamına giren hizmetlerde kullanılacak
olanlar da dahil olmak üzere piyasadan yapacakları her türlü
mal alımında tevkifat uygulanması söz konusu değildir. Ancak
kapsama giren hizmetleri ifa edenlerin bu amaçla kullandıkları
mal, madde ve malzemelere ait tutarlar hizmet bedelinden
düĢülmeyecek, tevkifat, kullanılan malzemelere ait tutarlar da
dahil
olmak
üzere
toplam hizmet bedeli
üzerinden
hesaplanacaktır. Ayrıca, sorumluluk kapsamına giren her
iĢlemin KDV dahil bedeli VUK'a göre o yıl için geçerli fatura
düzenleme sınırını aĢmadığı takdirde hesaplanan katma değer
vergisi tevkifata tabi tutulmayacaktır.
Türkiye'de ikametgahı, iĢyeri kanuni merkezi ve iĢ merkezi
bulunmayan firmaların ifa ettikleri her türlü hizmete ait katma
değer
vergisi
tevkifat
sorumluluğu
kapsamında
değerlendirilmeyecek ve söz konusu verginin tamamı 15 seri
no.lu KDV GT'nin (C) bölümündeki esaslar dahilinde hizmetten
yararlanan kuruluĢlarca sorumlu sıfatıyla ödenecektir.
Tevkifat kapsamında bulunan hizmetlerin kapsamı ile
tevkifat yapmak zorunda olanların ve tevkifat kapsamındaki
hizmetleri ifa edenlerin yapacakları iĢlemler 91 seri no.lu KDV
GT'nde ayrıntılı olarak açıklanmıĢtır. En son yayımlanan 105
seri no.lu KDV GT'de dahil olmak üzere bugüne kadar yapılan
düzenlemelere göre hizmet alımlarında halen uygulanmakta
olan tevkifat oranları Ģöyledir:
22
KDV'si 1/2 oranında tevkifata tabi hizmetler:
Yemek servisi, bahçe ve çevre bakım iĢleri, danıĢmanlık ve
denetim
KDV'si 1/3 oranında tevkifata tabi hizmetler:
Makine, teçhizat, demirbaĢ ve taĢıtlara ait tadil, bakım ve
onarım hizmetleri
KDV'si 1/6 oranında
Yapım iĢleri
tevkifata tabi hizmetler:
KDV'si 2/3 oranında
Temizlik
tevkifata tabi hizmetler:
KDV'si 4/5 oranında
Özel güvenlik
tevkifata tabi hizmetler:
2.8. Bakır Külçe ve Bakır Ürünleri Alımında
KDV Sorumluluğu
Maliye Bakanlığı 95 seri no.lu KDV GT ile, hurda
metallerden elde edilenler dıĢındaki bakır külçelerinin teslimini
sorumluluk kapsamına alarak bunların tesliminde % 90
oranında tevkifat yapılmasını öngörmüĢtür.
Katma Değer Vergisi Kanununun 17/1 maddesinde sayılan
kurum ve kuruluĢlar (tarımsal amaçlı kooperatifler hariç),
sermayelerinin % 51 veya daha fazlası kamuya ait iĢletmeler ve
özelleĢtirme kapsamındaki kuruluĢlar ile bu ürünlerin ilk üretici
veya ithalatçılarının bu kapsamdaki teslimlerinde tevkifat
uygulanmayacaktır.
Daha sonra 96 seri no.lu KDV GT ile, bakır ve bakır
alaĢımlarından mamul; anot, katot, her çeĢit takoz (biyet), slab,
platina, kütük, granül, filmaĢin, levha, boru, prinç çubuk, lama,
her türlü tel ve benzerlerinin tesliminde de % 90 oranında
tevkifat uygulaması getirilmiĢtir.
23
Katma Değer Vergisi Kanununun 17/1 inci maddesinde
sayılan kurum ve kuruluĢların (tarımsal amaçlı kooperatifler
hariç), sermayelerinin % 51 veya daha fazlası kamuya ait
iĢletmelerin ve özelleĢtirme kapsamındaki kuruluĢlar ile bu
ürünlerin ilk üreticilerinin (cevherden üretim yapanlar) bu
kapsamdaki teslimlerinde tevkifat uygulanmayacaktır.
Bakır ürünlerinde tevkifat uygulanması ile ilgili olarak daha
sonra 91 Seri No.lu KDV GT ile de açıklamalar yapılmıĢ ve bakır
telin plastik, cam, kâğıt, emaye, vernik ve benzeri izolasyon
malzemeleri ile kaplanması suretiyle elde edilen "izoleli iletken"
teslimlerinin tevkifata tabi tutulmayacağı belirtilmiĢtir. Ayrıca
Bakır ürünlerinin tesliminde, faturada gösterilen iĢlem bedelinin
hesaplanan KDV ile birlikte, VUK'un 232. maddesine göre
belirlenen fatura düzenleme sınırının altında olması halinde
tevkifat uygulanmaması öngörülmüĢtür. Tevkifat uygulaması ve
bu uygulamadan doğan iade alacaklarının nakden veya
mahsuben iadesi; metal, cam, plastik, kağıt hurda ve
atıklarında tevkifat uygulamasını düzenleyen daha önceki Genel
Tebliğlerdeki açıklamalar çerçevesinde yürütülecektir.
2.9- ĠĢgücü Alımlarında KDV Sorumluluğu
96 seri no.lu KDV GT ile katma değer vergisi
mükelleflerine, mal veya hizmet üretimlerinde ihtiyaç
duydukları iĢgücünü diğer iĢletmelerden satın almaları halinde,
bu alımlara iliĢkin katma değer vergisinin % 90'ını tevkifata tabi
tutarak
sorumlu
sıfatıyla
beyan
etmeleri
zorunluluğu
getirilmiĢtir, iĢgücü alımlarında tevkifat sorumluluğu bütün
katma değer vergisi mükelleflerini kapsamaktadır. Ayrıca 97
seri no.lu KDV GT ile KDV mükellefi olmasalar dahi aĢağıdaki
kurum, kuruluĢ ve iĢletmeler de sorumluluk kapsamına
alınmıĢtır.
•
Genel bütçeye dahil daireler, katma bütçeli idareler, il özel
idareleri, belediyeler ve bunların teĢkil ettikleri birlikler,
•
Döner sermayeli kuruluĢlar,
•
Kanunla kurulan kamu kurum ve kuruluĢları,
•
Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluĢları,
•
Üniversiteler (vakıf üniversiteleri hariç),
•
Kanunla kurulan veya tüzel kiĢiliği haiz emekli ve yardım
sandıkları,
24
•
Bankalar ve özel finans kurumları,
•
Kamu iktisadi teĢebbüsleri (Kamu Ġktisadi KuruluĢları,
Ġktisadi Devlet TeĢekkülleri),
•
ÖzelleĢtirme kapsamındaki kuruluĢlar,
•
Organize sanayi bölgeleri ile menkul kıymetler, vadeli
iĢlemler borsaları dahil bütün borsalar,
• Yarıdan fazla hissesi doğrudan yukarıda sayılan kurum ve
kuruluĢlara ait olan (tek baĢına ya da birlikte) kurum, kuruluĢ
ve iĢletmeler.
Yukarıdaki
kurum,
kuruluĢ
ve iĢletmeler iĢgücü
alımlarında tevkifat yapmak zorunda olmakla birlikte, bunlardan
yapılacak
iĢgücü
alımları
tevkifat
kapsamı
dıĢında
bulunmaktadır.
ĠĢgücü alımlarında tevkifat uygulaması, eleman temini
Ģeklindeki hizmetleri kapsamaktadır. Eleman temin hizmeti
dıĢındaki hizmet ifaları, iĢgücü alımlarında tevkifat uygulaması
kapsamında
değerlendirilmeyecektir.
Ancak
sorumluluk
kapsamına alınmıĢ olan hizmet ifalarında hizmet alımları için
belirlenen esaslara göre tevkifat uygulanacaktır.
ĠĢgücü alımı, bir firmanın bordrosunda bulunan ve bu
firmaya bağlı iĢçilerin baĢka bir firmanın iĢinde ve bu firma
yöneticilerinin
sevk
ve
idaresi
ile
kontrolü
altında
çalıĢtırılmasıdır. Örneğin A firması iĢçilerinin B firmasının
iĢletmesinde ve B firması yöneticilerinin sevk ve idaresi ile
kontrolü altında çalıĢması halinde, B firmasının A firmasından
iĢgücü alımı söz konusu olacaktır. B firması, A firmasının iĢgücü
satımı nedeniyle düzenleyeceği faturada yer alan hesaplanan
KDV'nin % 1O'unu A firmasına, geriye kalan %90'nıda sorumlu
sıfatıyla beyan ederek vergi dairesine ödeyecektir.
ĠĢgücü alımlarında tevkifat uygulamasında önce bir hizmet
alımının mı yoksa sadece iĢgücü hizmeti alımının mı söz konusu
olduğu ayrımının yapılması gerekir, iĢgücü hizmeti alımı
yapılıyorsa KDV stopajının bu esasa göre yapılması gerekir,
iĢgücü alımı değil de bir hizmet alımı söz konusu ise ve bu
hizmet alımı stopaja tabi bulunuyorsa iĢgücü alımına iliĢkin
değil hizmet alımına iliĢkin stopajın yapılması gerekir. Gelir
Ġdaresinin 97 seri no.lu Genel Tebliğde verdiği örneklerde de bu
ayrım esas alınmıĢtır.
25
2.10-Çinko ve Alüminyum Mamullerinde Tevkifat
Uygulaması
Çinko ve alüminyum mamulleri ile külçelerinin teslimi 104
seri no.lu KDV GT ile sorumluluk kapsamına alınmıĢ olup daha
sonra 105 seri no.lu KDV GT ile de açıklamalar yapılmıĢtır.
Çinko ve alaĢımları ile alüminyum ve alaĢımlarından mamul;
anot, katot, her çeĢit takoz (biyet), slab, platina, kütük, granül,
filmaĢin, levha, boru, prinç çubuk, lama, her türlü tel ve
benzerlerinin tesliminde % 90 oranında tevkifat uygulanarak
alıcılar
tarafından
sorumlu
sıfatıyla
beyan
edilmesi
gerekmektedir.
Katma Değer Vergisi Kanununun 17/1. maddesinde sayılan
kurum ve kuruluĢların (tarımsal amaçlı kooperatifler hariç),
sermayelerinin % 51 veya daha fazlası kamuya ait iĢletmelerin
ve özelleĢtirme kapsamındaki kuruluĢlar ile bu ürünlerin ilk
üreticilerinin (cevherden üretim yapanlar) bu kapsamdaki
teslimlerinde tevkifat uygulanmayacaktır.
Ayrıca alüminyum profil ve alüminyum levha teslimlerinde
tevkifat, bunları doğrudan slab, billet, külçe gibi ham
maddelerden imal edenler ile bunları ithal edenler tarafından
yapılacak ilk teslimlerinde uygulanacak, profil ve levhanın ilk
üreticileri ve ithalatçılarından sonraki safhalardaki teslimleri
KDV tevkifatına tabi tutulmayacaktır.
Çinko ve alüminyum mamulleri yanında hurda metallerden
elde edilenler dıĢındaki çinko ve alüminyum külçelerinin
tesliminde de % 90 oranında tevkifat uygulanarak alıcılar
tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilecektir. Katma Değer
Vergisi Kanununun 17/1 maddesinde sayılan kurum ve
kuruluĢlar (tarımsal amaçlı kooperatifler hariç), sermayelerinin
% 51 veya daha fazlası kamuya ait iĢletmeler ve özelleĢtirme
kapsamındaki kuruluĢlar ile bu ürünlerin ilk üretici veya
ithalatçılarının
bu
kapsamdaki
teslimlerinde
tevkifat
uygulanmayacaktır.
26
Çinko ve alüminyum mamulleri ile külçelerinin tesliminde
faturada gösterilen iĢlem bedelinin hesaplanan KDV ile birlikte,
VUK'un 232. maddesine göre belirlenen fatura düzenleme
sınırının altında olması halinde de tevkifat uygulanmayacaktır.
Tevkifat uygulaması ve bu uygulamadan doğan iade alacaklarının nakden veya mahsuben iadesi; metal, cam, plastik, kağıt
hurda ve atıklarında tevkifat uygulamasını düzenleyen daha
önceki
Genel
Tebliğlerdeki
açıklamalar
çerçevesinde
yürütülecektir.
3- NAKDEN VE MAHSUBEN ĠADE
KDV sorumluluğu uygulaması, tevkifata tabi mal ve
hizmetleri teslim ve ifa edenlerin KDV tahsilatlarını azaltmakta
bu durum mal ve hizmetler nedeniyle yüklenilen KDV'nin
indirim konusu yapılmasını zorlaĢtırmaktadır. Bu nedenle Maliye
Bakanlığı tevkifata tabi mal ve hizmetleri satanların
yüklendikleri vergilerin nakden veya mahsuben iadesine iliĢkin
düzenlemeler de yapmıĢtır.
Tevkifat uygulamasından doğan ve 2000 YTL'yi aĢmayan
nakden iade talepleri teminat mektubu ve inceleme raporu
aranmaksızın yerine getirilmektedir. Bu tutarın üzerinde olan ve
nakden yapılan iade talepleri ise inceleme beklenmeksizin
teminat mektubu ile yerine getirilmekle birlikte, teminat
mektubunun iadesi için vergi inceleme raporu veya Yeminli Mali
MüĢavir Raporu aranmaktadır.
Tevkifat uygulamasından doğan KDV alacaklarının
miktarına bakılmaksızın mükellefin kendisinin, ortaklarının, mal
ya da hizmet aldığı kiĢilerin vergi borçlarına, ithalat sırasında
uygulanan vergilere ve SSK prim borçlarına mahsup edilmesi
de mümkün bulunmaktadır.
(Vergi Dünyası Eylül/2007 sayısı)
27
Hayat, deneyimlerin bileĢimidir
Berna Sağlam Naipoğlu
Yıllar hayatımızı bir yola sokar. Belli alıĢkanlıklar, bazı
standartlar, bazı Ģekiller oluĢur. Bu oluĢumlar birçok emeğin
sonucudur. ÇalıĢıp didinmeler, araĢtırmalar, koĢuĢturmalar,
Ģans veya Ģanssızlıklar, haklar veya uğranılan haksızlıklar,
alkıĢlar veya eleĢtiriler, eğitimler ve deneyimler, hayat yolunu
düz ve eğri çizgiler halinde belirginleĢtirir. Bu belirgin çizgiler
alıĢkanlıkları oluĢturur ve her Ģey genel bir düzene oturur.
Zaman zaman düzeni bozan olaylar yaĢansa da, yine de bütün
olarak bakıldığında taĢlar yerine oturmuĢtur. Günün genel
programı bellidir. AlıĢkanlıklardan oluĢan düzenin dıĢında oluĢan
her Ģey, o günün artıları veya eksileridir. ĠniĢ çıkıĢ, problem
çözüm, mutluluk veya mutsuzluk yaratır ama istisnalar dıĢında
genel düzeni bozmaz.
Ne zaman ki farklı deneyimler edinme zamanı gelmiĢtir, iĢte o
zaman düzenin değiĢme zamanı da gelir. Senaryo birdenbire
değiĢiverir. Çünkü eski senaryo öyle bir rutine girmiĢtir ki ne
seyirciyi, ne oyuncuyu ĢaĢırtmaktadır.
Her Ģey aynıdır. Artık farklı deneyimler edinme zamanıdır ki bu
da eski yapıda imkansızdır. Önemli olan bu değiĢim için gereken
cesareti gösterebilmektir.
Bundan sonra ikinci adım yeni
yaĢamayı öğrenmeye çalıĢmaktır.
düzene
ayak
uydurarak
ĠĢte bu kiĢisel öğrenim aĢamasında öyle olaylar oluverir ki
ĢaĢırır kalırız. "ġimdi bu da nedir? Ne demektir?" dediğimiz
olaylar oluĢur. Eski alıĢkanlık ve standartlarımızda olmayacak
iĢlerdir bunlar. Onun için bunları
tanımlarken
veya
değerlendirirken zorlanırız. Hatta bazen tamamen bu farklılığı
tamamen kiĢiselleĢtirir, insani alınganlıklar veya güvensizlikler
içine düĢeriz. ĠĢte o an en önemli Ģey, o olayın neyi
deneyimletmek için baĢımıza geldiğini görebilmektir.
28
Konuya dıĢardan ve daha geniĢ açıdan bakabilmektir. Bunu
baĢarabildiğimiz sürece yaĢanan durumu analiz etmek, ders
almak, hissetmek daha kolay olacak ve deneyim hanemize bir
çentik daha atılacaktır.
Aslında bütün bu deneyimler hayatımızın en büyük kazançlarını
oluĢtururlar ve iĢte bu yüzden hayat deneyimlerin birleĢimidir.
Biz de olumlu veya bazen de olumsuz duygular uyandıran tüm
bu deneyimlerin ıĢığında devam ederiz hayatımıza. Önemli olan
negatif duygulardan kendimizi mümkün olan, en kısa sürede
sıyırıp, her bir deneyimin bize hayat yolculuğunda kattıklarına
konsantre olmayı baĢarabilmektir. Olumlu ya da olumsuz
duygular uyandıran olayların oluĢ nedenleri değil, bize neyi
öğretmek için deneyimlendiğidir. Ġlk bakıĢta son derece tatsız
veya üzücü görünen bir durum, belki de çok önemli kazanımlar
edinmemiz için baĢımıza gelmiĢtir. Yani küçük resme konsantre
olmak yerine büyük resmi görmeye çalıĢıp, her kareden hayat
yolculuğunda iĢimize yarayacak bir ders çıkarmaktır. Olayların
oluĢum nedenlerine takılıp kalmak bizi yerimizde saydırmaktan
ve mutsuz etmekten baĢka bir iĢe yaramaz. Olaylardan ders
çıkarmaya konsantre olmak her zaman o kadar da kolay
olamayabilse de, hayatımızı ancak bunu baĢarabildiğimiz ölçüde
renkli ve eğlenceli kılabileceğimizi unutmamalıyız.
Tıpkı Altan Erbulak'ın hayatla ilgili bir yazısında
belirttiği gibi:
“Hayat yaĢandığı sürece vardır.
Gerisi ya hafızadaki hatıra ya da hayaldeki ümittir.
Mutsuzluğu ise tek bir noktada kabul ederim.
Oda yaĢanabilecek iken yaĢanmamıĢ olan anlarda.”
(07.09.2007 Tarihli Dünya Gazetesi)
29
TÜRMOB VE YMM ODALARINDAN GELEN YAZILAR
TÜRKĠYE SERBEST MUHASEBECĠ MALĠ
MÜġAVĠRLER VE YEMĠNLĠ MALĠ MÜġAVĠRLER
ODALARI BĠRLĠĞĠ
Sayı : 2007/07723
Tarih : 15.08.2007
GENELGE 2007/1
YMM ve SMMM ODASI BAġKANLIKLARI’NA
Bilindiği üzere 28.03.2007 tarih ve 26476 sayılı Resmi
Gazete'de yayımlanarak aynı tarih itibariyle yürürlüğe girmiĢ
bulunan 5604 sayılı kanun ile her yıl 1-20 Temmuz tarihleri
arasında Mali Tatil ilan edilmiĢ, sonrasında Maliye Bakanlığı ile
ÇalıĢma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nca yayınlanan tebliğlerle
mali tatil süresince yapılacak uygulamalara açıklık getirilmiĢtir.
Ancak, mali tatil süresince Birliğimize, gerek meslek
mensuplarımız ve gerekse Odalarımız, 3568 Sayılı Kanunumuz
ve ilgili yönetmeliklerimizin bazı hükümlerinin uygulanmasında
tereddütte düĢüldüğünü belirterek, ne Ģekilde hareket edilmesi
gerektiği yönünde bilgi istemiĢlerdir.
Bu çerçevede, Odalarımızın meslek mensuplarımızın menfaatini
gözeterek aĢağıda yapılan açıklamalar doğrultusunda hareket
etmelerinin uygun olacağına karar verilmiĢtir.
•
1-20 Temmuz tarihleri arasında mali tatil nedeniyle
üyelerimizin bürolarında bulunma zorunluluğu olmadığından,
mali tatil süresince özellikle Disiplin Yönetmeliğine göre
yürütülmekte olan soruĢturmalar için üyelerden savunma
istenilmemesi, savunmaya çağrılmaması, süreli tebligatların
yapılmaması, vb.
30
•
YapılmıĢ olan her türlü süreli tebligatın son gününün bir
tarihlere rastlaması halinde, üyelere mali tatilin bitiminden
itibaren 7 günlük ek süre verilmesine,
•
Yönetmeliklerimize göre üyelere bildirim zorunluluğu
getiren her türlü iĢlemin (ortaklık bürosu veya Ģirketlerin
bildirimi, iĢyeri veya ikamet adresi değiĢikliğinin bildirimi, nakil
talepleri, çalıĢanlar listesine kaydolma ve silinme iĢlemleri, kaĢe
iĢlemleri) son gününün mali tatil tarihlerine rastlaması halinde,
üyelere mali tatilin bitiminden itibaren 7 günlük ek süre
verilmesine,
Bilgi edinilmesi ve gereğini rica ederiz.
31
12.World Congress of Accounting Historians
(WCAH) 20-24 July 2008-Ġstanbul
12.Dünya Muhasebe Tarihçileri Kongresi (DMTK) 20-24
Temmuz 2008-Ġstanbul
Sayın Ünal AYDIN
Yönetim Kurulu BaĢkanı
Ġzmir YMM Odası
Sayın BaĢkan,
Bilindiği gibi 12. Dünya Muhasebe Tarihçileri Kongresi, 2024 Temmuz 2008 tarihleri arasında, Marmara Üniversitesi ve
MUFAD (Muhasebe ve Finansman Öğretim Üyeleri Derneği )
tarafından Ġstanbul'da yapılacaktır. Bu kongrenin, Türkiye'nin
ve Türklerin derin ve görkemli muhasebe kültürünün dünyaya
tanıtılması
için
bir fırsat olduğunu
düĢünüyoruz
ve
çalıĢmalarımızı bu yönde geliĢtirmeye çaba gösteriyoruz. Bunun
için Osmanlı ArĢivi'ndeki muhasebe belgelerinin sergilenmesi ve
Maliye Bakanlığı'nın bir tanıtım sergisi açması programlanmıĢ
bulunmaktadır.
Sayın BaĢkan,
Değerli odanızın da, üyelerinin katılımı ve bildiri sunumu ile
bu uluslararası etkinlikte yer alması bizleri sevindirecektir.
Bildiri hazırlanması için yörenizdeki üniversite ve fakültelerle
iliĢki kurulması ve belirlenecek konular üzerinde onlarla birlikte
çalıĢılması da mümkündür.
Gerekli bilgiler web sitemizde yer almakta olup, bildiri
özetinin bildiriden önce gönderilmesi halinde Ģahsen gerekli
ilgiyi göstereceğimi bilgilerinize sunmak isterim.
Ġlginize teĢekkür ederim.
Web sitesi: www. 12wcah.com
Not: ĠliĢki kurabileceğiniz öğretim üyesi:
Prof. Dr. Süleyman Yükçü
E-mail: [email protected]
Cep Tel: 0532 346 95 91
32
TÜRKĠYE SERBEST MUHASEBECĠ MALĠ
MÜġAVĠRLER VE YEMĠNLĠ MALĠ MÜġAVĠRLER
ODALARI BĠRLĠĞĠ
Sayı : 2007/07901
Tarih : 28.08.2007
YMM VE SMMM ODASI BAġKANLIKLARI’NA
10.08.2005 gün ve 25902 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak
yürürlüğe giren "ĠĢyeri Açma ve ÇalıĢma Ruhsatlarına ĠliĢkin
Yönetmelik", 13.04.2007 gün ve 26492 sayılı Resmi
Gazetede yayımlanan Yönetmelik ile değiĢtirilmiĢ ve
değiĢiklik yapan Yönetmeliğin 3. maddesi ile yeni bir
düzenleme getirilmiĢtir.
Söz konusu Yönetmeliğin 3. maddesi ile ĠĢyeri Açma ve
ÇalıĢma Ruhsatlarına ĠliĢkin Yönetmeliğin 6. maddesinin
birinci fıkrası
"Yetkili idarelerden usulüne uygun olarak iĢyeri açma ve
çalıĢma ruhsatı alınmadan iĢyeri açılamaz ve çalıĢtırılamaz.
ĠĢyerlerine bu yönetmelikte belirtilen yetkili idareler dıĢında
diğer kamu kurum ve kuruluĢları ile ilgili meslek kuruluĢları
tarafından özel mevzuatına göre verilen izinler ile tescil ve
benzeri iĢlemler bu yönetmelik hükümlerine göre ruhsat alma
mükellefiyetini ortadan kaldırmaz, iĢyeri açma ve çalıĢma
ruhsatı alınmadan açılan iĢyerleri yetkili idareler tarafından
kapatılır."
Ģeklinde değiĢtirilmiĢtir.
Yapılan değiĢikliğin iptali ve yürütmesinin durdurulması
talebi ile Birliğimiz ve Ankara Barosu BaĢkanlığı
tarafından ayrı ayrı yargı yoluna baĢvurulmuĢ olup,
davanın
seyrine
göre
Odalarımıza
ayrıca
bilgi
verilecektir.
33
TÜRKĠYE SERBEST MUHASEBECĠ MALĠ
MÜġAVĠRLER VE YEMĠNLĠ MALĠ MÜġAVĠRLER
ODALARI BĠRLĠĞĠ
Sayı : 09315
Tarih : 14.09.2007
Sayın Delegemiz,
18. Olağan Genel Kurulumuz, aĢağıda belirtilen gündemi
görüĢmek üzere 06 Ekim 2007 tarihinde, bu tarihte çoğunluk
sağlanamaması halinde 20 Ekim 2007 tarihinde çoğunluk
aranmaksızın toplanacaktır.
Bilgilerinizi rica ederim.
Saygılarımla,
Mehmet Timur
Genel BaĢkan
ÇOĞUNLUK ARANARAK
Toplantı Tarihi Toplantı Saati Toplantı Yeri
06 Ekim 2007 Cumartesi 10.30
TÜRMOB Konferans Salonu Gençlik Caddesi No. 107
Anıttepe / ANKARA
ÇOĞUNLUK ARANMAKSIZIN YAPILACAK TOPLANTI:
Toplantı Tarihi : 20 Ekim 2007 Cumartesi
Toplantı Saati
: 10.30
Toplantı Yeri : Büyük Anadolu Oteli Esanboğa Yolu 27.
Km ANKARA
34
GÜNDEM :
1. AçılıĢ ve BaĢkanlık Divanının Seçimi,
2. Saygı DuruĢu, Ġstiklal MarĢı ve Divana Genel Kurul
Tutanaklarının Ġmzalanma Yetkisinin Verilmesi,
3. Genel BaĢkanın AçıĢ KonuĢması,
4. Konukların Tanıtılması ve KonuĢmaları,
5. Yönetim Kurulu ÇalıĢma Raporu, Kesin Hesap Raporu ve
Denetleme Kurulu Raporlarının Okunması,
6. Yönetim Kurulu ÇalıĢma Raporu, Kesin Hesap Raporu ve
Denetleme Kurulu Raporlarının GörüĢülmesi,
7. Yönetim ve Denetleme Kurullarının Ayrı Ayrı Aklanması,
8. Yönetmelik ve Mesleki Kararların GörüĢülmesi,
9. Sosyal YardımlaĢma ve DayanıĢma Fonu Yönergesinin
Revize Edilmesinin GörüĢülmesi,
10. Bütçe önerisinin GörüĢülüp Karara Bağlanması,
11. Dilekler ve KapanıĢ.
35
HUKUK KÖġESĠ
HĠZMET AKDĠNDE REKABET YASAĞI VE GEÇERLĠLĠK
ġARTLARI
Nazlı SERTBULUT
Avukat
Günümüzde ticari hayatın hızlılığı yanında pazara pek çok yeni
firmanın katılmasıyla firmaların pazar paylarının küçülmesi
karĢısında rekabetin serbest hale gelmesi firmaları pek çok
ticari tedbir almaya yöneltmektedir. Bu tedbirlerin içinde, firma
iĢçilerine yönelik yanında çalıĢanlarına yönelik bazı tedbirlerin
alınması da yer almaktadır.
Rekabet, Ģirketlerin içine kadar uzanmakta ve firmaların
yetiĢmiĢ bilgili ve deneyimli ve Ģirket ticari sırlarını bilen
iĢçilerinin rakip firmalara kaçmasına veya bu iĢçilerce yeni
Ģirketler kurularak, iĢçilerin çalıĢtığı süre boyunca Ģirket içinde
edindiği ticari bilgi ve sırların Ģirket dıĢında ve Ģirket aleyhine
kullanılması riskini doğurmaktadır.
Bu riskin ortaya çıkmasını ve iĢçinin, ticari sırları öğrendikten
sonra baĢka bir firmaya geçiĢini veya iĢçinin kendisinin Ģirket
kurarak öğrendiği ticari sırları firma aleyhine kullanması
engellenmek amacı ile, iĢçilerin hizmet sözleĢmelerine, rekabet
yasağı Ģartı içeren bir madde eklenmektedir. Rekabet yasağına
iliĢkin olarak iĢçi ve iĢveren arasında hizmet akdinden ayrı bir
sözleĢme imzalanması da mümkündür.
Rekabet yasağını incelemek için öncelikle iĢçinin sadakat
borcunun incelenmesi gerekmektedir.
Peki "sadakat borcu" nedir?
Sadakat borcu iĢ iliĢkisinin doğasında olan bir kavramdır, iĢ
akdinin tesisi ve iĢ iliĢkisinin baĢlaması ile birlikte iĢçi zaten
iĢverenine sadık olmak ve iĢini ahlak ve iyiniyet kuralları
çerçevesinde yürütmek külfeti altına girmektedir. Sadakat
borcu temelini Medeni Yasada yer alan dürüstlük kuralından
almaktadır.
36
Sadakat borcu bir iĢ iliĢkisi süresince, iĢverenin ve iĢyerinin
menfaatlerini korumak iĢverene zarar verebilecek her türlü
davranıĢtan kaçınma borcu olarak karĢımıza çıkmaktadır.
Sadakat borcu, iĢverene de dürüstlük ve iyiniyet kuralları da
dikkate alınmak sureti ile iĢçisini gözetmek ve korumak
külfetini yüklemektedir.
Dolayısıyla iĢçi ve iĢvereni arasında iĢ iliĢkisi devam ettiği
sürece rekabet etmeme yasağı zaten sadakat borcunun
kapsamında mevcuttur. Bunun için bir sözleĢme veya iĢ
akdinde bir madde bulunmasına gerek yoktur. Sadakat
borcunun dolayısıyla da rekabet yasağının iĢ iliĢkisinin sona
ermesinden sonra da devamını sağlamak için ya taraflar
arasında ayrı bir sözleĢme veya iĢ sözleĢmesi içinde açık bir
madde bulunması gerekmektedir.
Bir iĢletmenin ticari sırlarını bilen ve tüm müĢterilerine
ulaĢabilecek bilgi donanımına sahip olan bir iĢçinin iĢletmeden
ayrılarak baĢka bir iĢletmede iĢe baĢlaması eski iĢvereninin
müĢteri portföyüne ulaĢması ve müĢteriler ile yeni iĢvereni
adına iliĢki kurabilmesi eski iĢverenin Pazar kaybına sebep
olabilecek sonuçlar doğurmaktadır, iĢveren açısından belirtilen
yaklaĢım yanında iĢçi yönünden bakıldığında ise, çalıĢma
özgürlüğü esası karĢımıza çıkmaktadır. Bir iĢçinin ücret maddi
veya sosyal haklar yönünden daha iyi Ģartları veren bir iĢte
çalıĢma hakkı mevcuttur. Bir baĢka ifade ile iĢverenini
seçebilme hakkı mevcuttur.
Görülüyor ki, iĢverenin iĢletmesinin korunması amacı ile iĢçinin
menfaatinin korunması amacının kesiĢtiği noktada özgürlüklerin
ve taraf menfaatlerinin dengelenmesini sağlamak amacı ile
rekabet yasağının geçerli olabilmesi için belli Ģartların
mevcudiyeti aranmaktadır.
37
Rekabet yasağının geçerlilik Ģartları Ģu Ģekilde
özetlenebilir:
1. Yazılı Ģekil zorunluluğu: Rekabet yasağı Ģartı mutlaka yazılı
olarak mevcut olmalıdır.
2. Rekabet yasağının taraflarca kabul edildiği tarihte iĢçinin
reĢit olması
3. iĢçinin müĢterileri tanıması veya ticari sırlara nüfus etmiĢ
olması ve bu nedenle iĢverene zarar verebilme ihtimalinin
bulunması
4. Rekabet yasağı sözleĢmesinin yapılmasını yasaklayan bir
yasa maddesinin bulunmaması
5. Taraflar arasında bir iĢ sözleĢmesi mevcut olan bir
tarihte rekabet yasağı sözleĢmesinin imzalanması
zorunludur. Dolayısıyla
iĢ sözleĢmesinin baĢlamasından önce veya sona erdikten sonra
imzalanan rekabet yasağı sözleĢmeleri geçerli olmayacaktır.
Yukarıda yer alan Ģartlar incelendiğinde iĢçinin iĢverenin ticari
sırlarına vakıf olması, bir baĢka ifade ile müĢterilerini tanıyıp
tanımadığı veya yapılan iĢin sırlarını bilip bilmediği iĢçinin bu
bilgilerinin iĢverenin zararına sebep olup olamayacağı önem
arzettiği sonucuna ulaĢılacaktır.
Yukarıda açıklanan Ģartların mevcudiyeti halinde
yasağının geçerli olduğu sonucuna ulaĢılacaktır.
38
rekabet
T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAĠRESĠ
E. 2005/20733
K. 2006/3050
T. 13.2.2006
•
CEZAĠ ġART ALACAĞI (Hizmet SözleĢmesinin Rekabet
Yasağına iliĢkin Hükmünün Geçerli Olması-Davacının Mevcut
Durumdan Bir Zarara Uğrayıp Uğramadığının AraĢtırılması)
•
HĠZMET SÖZLEġMESĠ (SözleĢmede Bulunan Rekabet
Yasağına iliĢkin ġartın Geçerli Olması-Ancak Cezai ġart Alacağı
için Davacının Bu Durumdan Bir Zarara Uğrayıp Uğramadığının
AraĢtırılmasının Gerekmesi)
•
REKABET YASAĞI (Hizmet SözleĢmesinde Bulunan Rekabet
Yasağına iliĢkin ġartın Geçerli Olması-Ancak Cezai ġart Alacağı
için Davacının Bu Durumdan Bir Zarara Uğrayıp Uğramadığının
AraĢtırılmasının Gerekmesi)
ÖZET: Taraflar arasında akdedilen hizmet sözleĢmesinin
rekabet yasağına iliĢkin hükmü geçerlidir. Söz konusu yasağın
normatif dayanağı Borçlar Kanunu m.348'dir.
Mahkemece Borçlar Kanunun m. 348'in öğelerinin gerçekleĢip
gerçekleĢmediği
araĢtırılmamıĢtır.
BaĢka
bir
anlatımla,
davacının iĢ sahibinin müĢterilerini tanıyıp tanımadığı, iĢyerinde
yapılan iĢin sırlarına sahip olup olmadığı ve son olarak da bu
durumdan
bir
zarara
sebebiyet
verip
veremeyeceği
anlaĢılamamaktadır.
Eksik inceleme sonucu verilen karar hatalı olup bozmayı
gerektirmiĢtir.
DAVA: Davacı, cezai Ģart alacağının ödetilmesine karar
verilmesini istemiĢtir. Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm
altına almıĢtır.
Hüküm duruĢmalı olarak davalı avukatı tarafından temyiz
edilmiĢ ise de;
39
HUMK.nun 435. maddesi gereğince duruĢma isteğinin süreden
reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar
verildikten ve temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaĢıldıktan
sonra dosya incelendi, gereği konuĢulup düĢünüldü:
KARAR: Taraflar arasında akdedilen hizmet sözleĢmesinin
rekabet yasağına iliĢkin hükmü geçerlidir. Söz konusu yasağın
normatif dayanağı Borçlar Kanunu m.348'dir.
Mahkemece Borçlar Kanunun m. 348'in öğelerinin gerçekleĢip
gerçekleĢmediği
araĢtırılmamıĢtır.
BaĢka
bir
anlatımla,
davacının iĢ sahibinin müĢterilerini tanıyıp tanımadığı, iĢyerinde
yapılan iĢin sırlarına sahip olup olmadığı ve son olarak da bu
durumdan
bir
zarara
sebebiyet
verip
veremeyeceği
anlaĢılamamaktadır.
Eksik inceleme sonucu verilen karar hatalı olup bozmayı
gerektirmiĢtir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten
BOZULMASINA, peĢin alınan temyiz harcının istek halinde
ilgiliye iadesine, 13.2.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.
40
MALĠYE BAKANLIĞI ÖZELGELERĠ
Sayı
: YMM-832/2007-25
Konu
: KDV Ġadelerinde Yapılacak
Alt KarĢıt Ġncelemelerin Sınırı
Ek
: 4 Adet Özelge ve GörüĢ Yazısı
Ankara, 30/4/2007
ANKARA YEMĠNLĠ MALĠ MÜġAVĠRLER ODASI
BAġKANLIĞI'NA
ANKARA
TeĢvik belgeli mal satıĢı için KDV Kanunu' nun 13/d maddesine
göre talep edilen KDV iadesi nedeniyle düzenlediğimiz "Yeminli
Mali MüĢavirlik Katma Değer Vergisi Ġadesi Tasdik Raporu" ile
ilgili olarak, Ġstanbul Vergi Dairesi BaĢkanlığı' nın, GüneĢli Vergi
Dairesi
Müdürlüğü'
ne verdiği
09.02.2007
tarih ve
KDV.MUK.B.07.1.GĠB.4.34.17.0Ġ.YMM.25-32825/926
sayılı
özelgesi ektedir. (Ek:1)
Sözkonusu özelgenin ayrıntılı incelemesinden de anlaĢılacağı
üzere (her ne kadar 10 ve 13' üncü paragraflarda alt karĢıt
incelemelerin iadeye konu edilen mallarla ilgili girdiler ile sınırlı
olup olmayacağı konusunda çeliĢkili ifade var ise de) YMM lerin
KDV Ġadesi Tasdik Raporu düzenlerken yapacakları alt karĢıt
incelemeler konusunda kendilerinden Ģunlar istenmektedir:
1) Ġadeyi talep eden mükellefin, iade talep edilen döneminde
indirilen KDV ile, iade talebine konu edilen yüklenilen KDV ne
denk gelen KDV nin %80' inin karĢıt incelemeye konu edilmesi
ve bu amaçla yapılan karĢıt inceleme tutanaklarının 10 adetten
fazla olması
halinde
10
adedinin
rapora
eklenmesi
istenmektedir.
2) KarĢıt incelemeler sırasında yapılacak ait karĢıtlar, sadece
iadeye konu edilen mal ve hizmet alımının, nereden alındığına
iliĢkin girdilerin incelenmesi ile sınırlı olmayacaktır. Her
aĢamadaki her mükellefin indirilen KDV sinin %80' ine denk
gelecek geniĢlikte karĢıt inceleme yapılması istenmektedir,
(özelgenin 3 ve 13' üncü paragraftan)
41
3) Konuya ikinci maddede belirtilen yaklaĢım nedeniyle de,
alt karĢıt sırasında rapora eklenilecek en fazla 10 adet tutanak
konusunda da yepyeni yaklaĢımlar getirerek, her aĢamada %80
ve en az 10 ayrı mükelleften alınacak alıĢ bilgileri (iadeye konu
girdilerle ilgisi olmasa bile) istenmektedir.
Bu isteklerin birincisi, Bakanlığın tebliğ ve görüĢlerine
uygun olup, bizce ikinci ve üçüncü istekler, tebliğlere ve
Bakanlığın bu konuda sitesinde yayımlanmıĢ en son özelgesi
olan 11.01.2002 tarih ve B.07.0.GEL.0.32/3223-2554/1498
sayılı özelgesine (Ek:2) ve benzer paralellikteki diğer
özelgelerine aykırılık içermektedir. Ġstanbul Vergi Dairesi
BaĢkanlığı'nın bu özelgesinde istenenlerin tam olarak
uygulanması da oldukça zor adeta sayısız alt karĢıt incelemeleri
yeniden baĢlatmayı gerektirmektedir. Üstelik iadeye konu
edilmeyen pek çok baĢka mal ve hizmet alıĢım da incelemek
gerektiği için, nezdinde alt karĢıt yapılan mükelleflere konuyu
açıklamak ve diğer mal alıĢlarının (örneğin, 2.000 YTL mal
aldığımız mükellefe, ilgili ay indirilen KDV nin %80' inin ve belki
de yüzbinlerce YTL alıĢının sorulması gibi) ibrazını istemek
uygulamada çok zorluklar ve ticari sır ihlalleri anlaĢmazlıkları
doğurmaktadır.
Bu konuda, Yeminli Mali MüĢavirliğimizin görüĢü
(Ek:3
) ve odamız mevzuat komisyonu görüĢü (Ek:4) de
iliĢiktedir.
Ġstanbul Vergi Dairesi BaĢkanlığı' nın bu özelgesine uygun
olmaya çalıĢarak ben raporumla ilgili karĢıt incelemelerimi
yeniden yaparak, ilgili vergi dairesine gönderdim. Olayına özgü
olarak, bu defasında sorunumu çözdüm.
Ancak, özelgenin getirdiği hükümlerin bütün Yeminli Mali
MüĢavirleri ilgilendirmesi ve bu özelge hükümlerinin bu olayın
dıĢında da, bundan böyle, uygulanması talep edilebilecek genel
hükümler içermesi dikkate alınarak, bu tarihten sonra
yapılabilecek KDV iadesi incelemeleri için Yeminli Mali
MüĢavirlerin yapacağı alt karĢıtların, sadece iadeye konu edilen
mallarla mı sınırlı olacağı, yoksa, Ġstanbul Vergi Dairesi
BaĢkanlığı' nın belirttiği gibi iadeyi talep eden mükellefin dıĢında
da, her alt karĢıtta iadeye konu edilen malla ilgili girdi
sınırlaması yapılmadan her mükellefin ilgili KDV döneminde
indirilen KDV sinin %80' ine denk gelen bir alt karĢıt mı
yapılacağı konusunun, Odanız aracılığı ile Maliye Bakanlığı Gelir
Ġdaresi BaĢkanlığı' ndan sorulmasını arz ederim.
42
T.C.
MALĠYE BAKANLIĞI
Gelirler Genel Müdürlüğü
TARĠH : 11.01.2002
SAYI
: B.07.0.GEL032/3223-2554/I498
KONU : Ġmalatçı firmanın indirilecek KDV sinin
% 80'nin karĢıt inceleme kapsamında
olup olmadığı hk
ĠZMĠR VALĠLĠĞĠ
(Defterdarlık Denetim Koor. ve Usul Gelir Müdürlüğüne)
ĠLGĠ
: 04/09/2001 gün ve M 761 sayılı yazınız
ilgide kayıtlı yazınız eki 04/09/2001 gün ve………sayılı özelgeniz
incelenmiĢtir.
Özelgenize konu olayda; Yeminli Mali MüĢavir……………
tarafından düzenlenen KDV iadesi Tasdik Raporunda ihracatçı
firmanın, ihracata konu malların tamamını bir alt kademesinde
bulunan imalatçı firmadan aldığı,karĢıt incelemenin imalatçının
indirilecek KDV'sinin % 80'ini kapsayacak Ģekilde yapılmadığı
belirtilerek, imalatçı firmanın indirilecek KDV'sinin % 80'inin
karĢıt inceleme kapsamında olup olmadığı konusunda tereddüt
edildiği belirtilmektedir.
Bilindiği üzere, karĢıt inceleme konusunda uyulması
gereken usul ve esaslara iliĢkin düzenlemelere 20, 27, 29 No.lu
Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali MüĢavirlik ve
Yeminli Mali MüĢavirlik Kanunu Genel Tebliğlerinde yer
verilmiĢtir.
Bu düzenlemelerden, 20 Seri No.lu Tebliğin A/5,
bölümünde; "Ġadesi talep edilen katma değer vergisinin
doğruluğunu tespit etmek için yeminli mali müĢavirlerce
yapılacak alt kademe incelemelerine iliĢkin açıklamalara tasdik
raporunda yer verilecek, yapılan karĢıt incelemelerin safhaları
belirtilecektir. 1 ve 15 Sıra No.lu Tebliğlerde belirtilen katma
değer vergisi iadelerine iliĢkin iĢlemlerin tasdikinde, yeminli
mali müĢavirler karĢıt incelemeleri, ihracat konusu mal ve
43
hizmetin imalatçısı (üreticisi) konumundaki alt mükelleflerin bir
alt kademesine kadar yapacaklardır. KarĢıt inceleme tutanakları
ilke olarak tasdik raporuna eklenecektir. Ancak, tutanak
sayısının fazla olması durumunda, en yüksek tutarlı faturaları
içeren asgari 10 adet inceleme tutanağının rapora eklenmesi,
incelemeye yetkili elemanlarca talep edilmesi halinde ibrazı
Ģartıyla diğer tutanakların ise tasdik iĢlemini yapan yeminli mali
müĢavirlerce muhafaza edilmesi mümkün bulunmaktadır.
"27.No,lu Tebliğin 11/5. bölümünde;"... KDV iadesi tasdik
iĢlemlerinde
indirilecek
KDV'nin
%80
veya
daha
fazlasına7tekabül eden mal ve hizmet alımları ile ilgili karĢıt
incelemelerin yapılması zorunludur." YMM'ler karĢıt incelemeleri
ihracat konusu mal ve hizmetin imalatçısı konumundaki
mükelleflerin bir alt kademesine kadar yapacaklardır.
KarĢıt incelemelerde amaç, ihraç edilen mallar nedeniyle
yüklenilen
KDV'nin
doğruluğunun
tespiti
olduğundan,
ihracatçının mal aldığı alt firmalar nezdinde yapılacak karĢıt
incelemelerin ihraç edilen malla ilgili girdilerle sınırlı tutulması
gerekmektedir. Ġhraç edilen mal dıĢındaki alımlara iliĢkin (iade
talebine konu olmayan alımlara iliĢkin) karĢıt inceleme
yapılması zorunluluğu bulunmamaktadır.
Buna göre, YMM'lerce yapılacak KDV Ġadesi Tasdik
iĢlemlerinde iade talep eden mükellefin indirilecek KDV'sinin %
80'i veya daha fazlasına tekabül eden mal ve hizmet alımları ile
ilgili karĢıt incelemeler, imalatçı firmanın bir alt kademesine
kadar yapılacak olup, karĢıt incelemenin her safhasında,
nezdinde karĢıt inceleme yapan firmanın indirilecek KDV'sinin %
80'ine tekabül eden mal ve hizmetlere iliĢkin karĢıt inceleme
yapılması zorunluluğu bulunmamaktadır.
Bilgi edinilmesini, özelgenizin yukarıda belirtilen hususlara
aykırı kısımlarının düzeltilmesi ile gereğini rica ederim.
44
T.C.
GELĠR ĠDARESĠ BAġKANLIĞI
ĠSTANBUL VERGĠ DAĠRESĠ BAġKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup
Müdürlüğü)
SAYI : KDV.MUK.B.07.1.GĠB.4.34.17.01.YMM.25-33864
KONU : KarĢıt inceleme
YMM. Mehmet ÇAVUġOĞLU
Mumhane Cad. No. 108 Fransız Geçidi Han B.Blok D.27
KARAKÖY/ĠSTANBUL
ĠLGĠ : 09.07.2007 tarih, YMM-35103026/1416/362-07/204
sayılı dilekçeniz,
Ġlgide kayıtlı dilekçeniz incelenmiĢtir.
20 Seri No.lu Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci
Mali MüĢavirlik ve Yeminli Mali MüĢavirlik Kanunu Genel
Tebliği'nin;
4- Ġlgili Dönem KDV Beyannamesinin
Ġncelenmesi baĢlıklı bölümünde;
Bütün Olarak
"Katma Değer Vergisi iade taleplerinin incelenmesinde
Yeminli Mali MüĢavirler, sadece iadesi talep edilen değil, ilgili
dönem beyannamelerinde yer alan (hesaplanan ve indirilecek)
Katma Değer Vergisi tutarlarının doğruluğunu da araĢtıracak ve
buna iliĢkin olarak raporda gerekli açıklamaları yapacaklardır."
5- AlıĢ Faturalarına ĠliĢkin KarĢıt Ġncelemelere Raporda Yer
Verilmesi baĢlıklı bölümünde de;
"Ġadesi talep edilen katma değer vergisinin doğruluğunu
tespit etmek için yeminli mali müĢavirlerce yapılacak alt
kademe incelemelerine iliĢkin açıklamalara tasdik raporunda yer
verilerek, yapılan karĢıt incelemelerin safhaları belirtilecektir. 1
ve 15 Sıra No.lu Tebliğlerde belirtilen katma değer vergisi
iadelerine iliĢkin iĢlemlerin tasdikinde, yeminli mali müĢavirler
karĢıt incelemeleri, ihracat konusu mal ve hizmetin imalatçısı
45
(üreticisi) konumundaki alt mükelleflerin bir alt kademesine
kadar yapacaklardır. KarĢıt inceleme tutanakları ilke olarak
tasdik raporuna eklenecektir. Ancak, tutanak sayısının fazla
olması durumunda, en yüksek tutarlı faturaları içeren asgari 10
adet inceleme tutanağının rapora eklenmesi, incelemeye yetkili
elemanlarca talep edilmesi halinde ibrazı Ģartıyla diğer
tutanakların ise tasdik iĢlemini yapan yeminli mali müĢavirlerce
muhafaza edilmesi mümkün bulunmaktadır" Ģeklinde açıklama
yapılmıĢtır.
06.12.2000 tarih, 24252 Sayılı
Resmi Gazete'de
yayımlanan 27 Seri No.lu Serbest Muhasebecilik, Serbest
Muhasebeci Mali MüĢavirlik ve Yeminli Mali MüĢavirlik Kanunu
Genel Tebliği'nin;
2- KarĢıt
incelemede
Uyulacak
Esaslar"
baĢlıklı
bölümünde; "KarĢıt incelemede amaç tasdike konu iĢlemin
gerçek mahiyetinin ortaya çıkarılmasını sağlamaktır."
3- Yazılı Teyit Almak Suretiyle KarĢıt Ġnceleme baĢlıklı
bölümünde; "Süresinde tam tasdik sözleĢmesi düzenlemiĢ
mükellefler nezdinde KDV iadesi veya tam tasdik dolayısıyla
yapılacak karĢıt incelemelerin, bu mükelleflerin YMM'lerinden
teyit yazısı alınması suretiyle yapılması da mümkündür. Ancak,
süresinde tam tasdik sözleĢmesi düzenleyen mükelleflerin
YMM'lerinin teyit vermek istememesi halinde bu mükellefler
nezdindeki karĢıt inceleme tasdik iĢlemini yapan YMM
tarafından yerine getirilecektir."
4- Teyit Alınması Halinde Yeminli Mali MüĢavirlerin
Sorumluluğu baĢlıklı bölümünde; "Teyit veren YMM'ler verdikleri
teyit yazısındaki bilgilerin doğruluğundan gerçeğe aykırı
düzenlenmiĢ ya da eksik bilgi içeren teyit yazılarını gerekli
kontrolleri
yapmadan iĢleme
koyan
YMM'ler
doğacak
sonuçlardan sorumlu olacaktır.
5- …………….
46
6- KarĢıt Ġnceleme Sonuçlarının Tutanağa Bağlanması
baĢlıklı bölümünde; "KarĢıt inceleme sonuçlan düzenlenecek bir
tutanakla tespit edilir. Tutanakta YMM'lerin imzası ve mührü,
nezdinde karĢıt inceleme yapılan mükellefin veya yetkili
temsilcisinin imzası bulunur."
hükümleri yer almaktadır.
27 Seri No.lu SM, SMM ve YMM Kanunu Genel Tebliği'nin;
II- KarĢıt Ġnceleme baĢlıklı bölümünün, 5- KarĢıt Ġnceleme
Yapılmasının Zorunlu Olmadığı Haller kısmında; "KDV hariç
tutan 2 milyar lirayı aĢmayan belgeler için karĢıt inceleme
yapılması zorunlu değildir. Ancak bir aylık dönemde bir
mükelleften alınan mal ve hizmet alımlarının toplamının 6
milyar lirayı aĢması halinde anılan mükellef nezdinde karĢıt
inceleme yapılması gerekir" denilmekte olup aynı tebliğin II.7.
bölümünde ise karĢıt inceleme tutanaklarında yer alması
zorunlu bilgilerin neler olduğu açıklanmıĢ olup, nezdinde karĢıt
inceleme yapılan mükellefin malları (imalatçılarda hammaddeyi)
tedarik ettiği alt firmalara iliĢkin bilgilerin(Malın veya
hammaddenin satın alındığı kiĢinin adı-soyadı veya unvanı,
bağlı olduğu vergi dairesi ve vergi kimlik numarası, malın KDV
dahil toplam bedeli, düzenlenen belgenin tarih ve numarası.)
(Mal veya hammadde alımlarının çok sayıda kiĢiden yapıldığı
hallerde en yüksek 10 alıma iliĢkin bilgilerin verilmesi yeterli
olacaktır) yer alması gerektiği belirtilmektedir.
02.03.2001 tarih, 24334 Sayılı
Resmi Gazete'de
yayımlanan 29 Seri No.lu Serbest Muhasebecilik, Serbest
Muhasebeci Mali MüĢavirlik ve Yeminli Mali MüĢavirlik Kanunu
Genel Tebliği'nin;
II- Katma Değer Vergisi Ġadesi ĠĢlemleri, 1- KarĢıt
Ġnceleme Yapılmasının Zorunlu Olmadığı Haller baĢlıklı
bölümünde; "KarĢıt inceleme zorunluluğu kapsamı dıĢında
bırakılan tutar 01.01.2001 tarihinden itibaren düzenlenen
belgeler için 3.120.000.000.TL olarak uygulanacaktır.
47
(3.120.000TL.Tik miktar 2002 tarihinden düzenlenecek
belgeler için KDV hariç tutar 4.779.840.000TL., 01.01.2003
tarihinden itibaren düzenlenecek belgelerde KDV hariç tutar
7.599.945.600TL.,
01.01.2004
tarihinden
itibaren
9.765.930.096.-TL., 01.01.2005 tarihinden itibaren 11.000.YTL.,
01.01.2006
tarihinden
itibaren
12.078.00YTL.,
01.01.2007 tarihinden itibaren 13.020.00 YTL.dir.)
Ġndirilecek KDV'nin üçte biri veya daha fazlasının karĢıt
inceleme zorunluluğu kapsamı dıĢında bırakılan mal ve hizmet
alımlarından kaynaklandığı hallerde karĢıt inceleme zorunluluğu
kapsamı dıĢında bırakılan mal ve hizmet alımları ile ilgili
indirilecek KDV'nin yarısına tekabül eden mal ve hizmet alımları
ile ilgili karĢıt inceleme yapılması yeterli olacaktır. Bu durumda
karĢıt inceleme kapsamındaki mal ve hizmet alımlarına iliĢkin
karĢıt incelemelerle %80 oranının sağlanmasıyla yetinilmesi
mümkün bulunmaktadır. ġu kadar ki, karĢıt inceleme
kapsamında bulunan mal hizmet alımları tutarı ile %80 oranına
ulaĢılamadığı hallerde bu oranın sağlanıp sağlanmadığı dikkate
alınmayacaktır.
2- KarĢıt Ġnceleme Tutanakları baĢlıklı bölümünde; "27
Sıra No.lu Tebliğin II/7 bölümünde ise karĢıt inceleme
tutanaklarında bulunması zorunlu bilgiler belirtilmiĢtir. Tebliğin
anılan bölümünde karĢıt inceleme tutanaklarında yer alması
zorunlu bilgiler arasına tutanağın düzenleme tarihi ve yeri
eklenmiĢ, kanuni temsilciler hakkında bilgi, iĢçilere yapılan
ücret ödemelerinin tutarı ve defteri kebir onay bilgilerinin
tutanakta yer alması zorunlu olmaktan çıkarılmıĢtır.
Öte yandan, karĢıt inceleme ve teyit tutanaklarının tasdik
raporuna eklenmesi konusundaki 20 ve 27 Sıra No.lu Serbest
Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali MüĢavirlik ve Yeminli
Mali MüĢavirlik Kanunu Genel Tebliği ile yapılmıĢtır. Buna göre,
tutanak sayısının fazla olduğu hallerde sırasıyla en yüksek mal
ya da hizmet alımlarına iliĢkin 10 tutanağın rapora eklenmesi
yeterli olacaktır. Tutanak sayısının 10 tutanaktan az olduğu
hallerde mevcut karĢıt inceleme ve teyit tutanaklarının tasdik
raporuna eklenmesinin yeterli olacağı tabiidir. KarĢıt inceleme
ve teyit tutanaklarının asıllarının tasdik raporuna eklenmesi
gerekir. Tutanak asıllarının baĢka tasdik raporlarına eklenmesi
48
ve benzeri bir nedenle yeterli olmadığı hallerde onaylı örnekleri
kullanılacaktır."denilmektedir.
28.05.2003 tarih" ve 25121 sayılı Resmi Gazete'de
yayımlanan 34 Seri No.lu SM, SMM ve YMM Kanunu Genel
Tebliği'nin; "B. KATMA DEĞER VERGĠSĠ ĠADESĠ ĠġLEMLERĠNDE
KARġIT ĠNCELEME" baĢlıklı bölümünde;
"Katma değer vergisi iadesi iĢlemlerinde karĢıt inceleme
yapılmasının zorunlu olduğu ve olmadığı haller 27 ve 29 Sıra
No.lu Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali
MüĢavirlik ve Yeminli Mali MüĢavirlik Kanunu Genel
Tebliğlerinde ayrıntılı olarak açıklanmıĢtır.
Ancak, yeminli mali müĢavirlerce katma değer vergisi
iadesi tasdik iĢlemlerinde mal ve hizmet alımlarına iliĢkin olarak
yapılan karĢıt incelemelerle (karĢıt inceleme zorunluluğu
kapsamı dıĢında bırakılan kurum ve kuruluĢlardan yapılan mal
ve hizmet alımları toplamı dahil) %80 oranına ulaĢılması yeterli
olacaktır. Bu durumda kalan %20'Iik kısım içerisinde belli
miktarı aĢması nedeniyle karĢıt inceleme yapılması zorunluluğu
bulunan belgeler mevcut olsa bile, sorumluluk mali müĢavire ait
olmak
üzere,
%80
oranı
ile
yetinilmesi
mümkün
bulunmaktadır."denilmektedir.
Diğer taraftan, 84 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Genel
Tebliğinin II. bölümünde, iade iĢlemi özel esaslara göre yerine
getirilecek mükelleflerle ilgili düzenlemeler yapılmıĢtır. Bu
düzenlemelere göre, hem iade talep eden mükellef, hem de
gerek doğrudan mal veya hizmet temin ettiği gerekse doğrudan
mal veya hizmet temin ettiği safhadan önceki safhalarda yer
alan mükellef hakkında sahte veya muhteviyatı itibariyle
yanıltıcı belge düzenlediği veya kullandığı konusunda olumsuz
inceleme raporu veya tespit bulunan mükelleflerin iade talepleri
özel esaslara göre yerine getirilebilecektir.
49
Buna göre, tarafınızca yapılacak KDV Ġadesi Tasdik
ĠĢlemlerinde iade talep eden mükellefin her bir dönem
indirilecek KDV'nin %80'i veya daha fazlasına tekabül eden mal
ve hizmet alımları ile ilgili karĢıt incelemeler imalatçı firmanın
bir alt kademesine kadar yapılacak olup, karĢıt incelemenin her
safhasında, nezdinde karĢıt inceleme yapılan firmanın her bir
dönem indirilecek KDV'nin de %80 ve fazlasını karĢılayacak
Ģekilde karĢıt incelemenin yapılmıĢ ve yapılan karĢıt inceleme
safhalarının raporda açıklanmıĢ olması Ģartıyla, en büyük 10
alıma iliĢkin tutanağın eklenmesi gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
Hakkı KOÇAK
BaĢkan a.
Grup Müdür V.
50
T.C.
GELĠR ĠDARESĠ BAġKANLIĞI
ĠSTANBUL VERGĠ DAĠRESĠ BAġKANLĠĞĠ
Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü
Konu : Sermayesinin artırımı sonrası ortaklar arasında
çıkan
anlaĢmazlık
nedeniyle
sermaye
azaltımına
gidilmesinde vergileme hak.
Ġlgide kayıtlı dilekçenizde .... Vergi Dairesi Müdürlüğünün
... vergi numarasında kayıtlı mükellefi olarak faaliyette
bulunduğunuzu, Ģirketinizin ....10.2005 tarihinde Ticaret Sicil
Gazetesinde ilan edildiği üzere yatırım yapmak amacı ile
sermayesini
artırdığını
ancak
ortaklar
arasında
çıkan
anlaĢmazlık nedeni ile sermaye artırımının iptali Ģeklinde
sermaye azatlımı yapılacağını belirterek söz konusu sermaye
azaltmamda ödenmiĢ sermaye paylarının ortaklara dağıtımının
kar dağıtımı olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği
hususunda BaĢkanlığımız görüĢü talep edilmektedir.
Bilindiği üzere 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 75.
maddesinde menkul sermaye iradının tanımı yapılmıĢ maddenin
ikinci fıkrasında kar payı;
"1. (5582 saydı Kanunun 28 inci maddesiyle değiĢen bent
Yürürlük; 06.03.2007) Her nevi hisse senetlerinin kâr payları
(kurucu hisse senetleri ve diğer intifa hisse senetlerine verilen
kâr paylan ve pay sahiplerine hazırlık dönemi için faiz olarak
veya baĢka adlarla yapılan her türlü ödemeler ile Sermaye
Piyasası Kanununa göre kurulan yatırım fonları katılma
belgelerine ödenen kâr paylan ile konut finansmanı fonlarını
temsilen ihraç edilen ipoteğe dayalı menkul kıymetlere ve varlık
finansmanı fonlarını temsilen ihraç edilen varlığa dayalı menkul
kıymetlere ödenen faiz, kâr payı veya benzeri gelirler dahil);
51
2. (3239 sayılı Kanunun 57'nci maddesiyle değiĢen bent)
ĠĢtirak hisselerinden doğan kazançlar (Limited ġirket
ortaklarının, iĢ ortaklıklarının ortakları ve komanditerlerin kâr
paylan ile kooperatiflerin dağıttıkları kazançlar bu zümreye
dahildir. Kooperatiflerin ortaklan ile yaptıkları muamelelerden
doğan kârların ortaklara, kooperatifle yaptıkları muameleler
nispetinde tevzii, kazanç dağıtımı sayılmaz.)
(5615 say ıh kanunun 4 üncü maddesiyle eklenen
paragraf Yürürlük; 1/1/2007 tarihinden geçerli olmak
üzere 04.04.2007) 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 7
nci maddesindeki Ģartların birlikte gerçekleĢmesi halinde;
Türkiye'de yerleĢik gerçek kiĢilerin doğrudan veya dolaylı olarak
ayrı ayrı ya da birlikte sermayesinin, kâr payının veya oy
kullanma hakkının en az % 50'sine sahip olmak suretiyle
kontrol ettikleri yurt dıĢı iĢtiraklerinin kazançları dağıtılsın veya
dağıtılmasın, iĢtirakin hesap döneminin kapandığı ayı içeren yıl
itibarıyla dağıtılan kâr payı sayılır. Türkiye'de vergilendirilmiĢ
kazancın iĢtirak tarafından sonradan dağıtılması durumunda,
elde edilen kâr paylarının vergilendirilmiĢ kısmı bu tutardan
indirilir.
Adi komandit Ģirketlerde komanditerlerin kâr payları, Ģirket
kârının iliĢkin bulunduğu takvim yılında elde edilmiĢ sayılır;
3. Kurumların idare Meclisi BaĢkan ve üyelerine verilen kar
payları;" olarak tanımlanmıĢ Kanunun 94. maddesinin birinci
fıkrasıyla kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu
müesseseleri, sair kurumlar, ticaret Ģirketleri, iĢ ortaklıkları,
dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî iĢletmeleri,
kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan
etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai
kazançlarını bilanço veya ziraî iĢletme hesabı esasına göre
tespit eden çiftçilerin maddede bentler halinde sayılan
ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben
yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine
mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları belirtilmiĢ
maddenin 94/6-b.i bendi ile tam mükellef kurumlar tarafından;
52
tam mükellef gerçek kiĢilere, gelir ve kurumlar vergisi
mükellefi olmayanlara ve bu vergilerden muaf olanlara
dağıtılan, 75 inci maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3)
numaralı bentlerinde yazılı kâr paylarından (kârın sermayeye
eklenmesi kâr dağıtımı sayılmaz.) (2006/10731 sayılı B.K.K. ile
Yürürlük; 23.7.2006), %15 oranında tevkifat yapılacağı hüküm
altına alınmıĢtır.
Bu itibarla Ģirketinizin ....10.2005 tarihinde Ticaret Sicil
Gazetesinde ilan edilen yatırım yapmak amacı ile sermayenizin
artırılmasını müteakip ortaklar arasında çıkan anlaĢmazlık
nedeni ile sermaye artırımının iptali Ģeklinde sermaye
azaltımında ortaklarca taahhüt edilen ve nakit olarak ödenen
sermaye paylarının ortaklara dağıtımının kar dağıtımı olarak
değerlendirilmesi söz konusu olmadığı gibi nakden veya
hesaben ödemesinde tevkifat yapılması gerekmemektedir.
Bilgi edinilmesini arz ederim.
53
T.C.
GELĠR ĠDARESĠ BAġKANLIĞI
ĠSTANBUL VERGĠ DAĠRESĠ BAġKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü
Konu :ingiltere'de mukim ve ingiltere mevzuatına göre
adi ortaklık olarak faaliyet gösteren, Uluslararası bir
denetim ve danıĢmanlık Ģirketinden danıĢmanlık hizmeti
alınması halinde, söz konusu yabancı Ģirketin Türkiye'de
elde ettiği kazancın vergilendirilip vergilendirilemeyeceği
hk.
Ġlgide kayıtlı dilekçenizde, Ģirketinizin Ġngiltere'de mukim
uluslararası bir denetim ve danıĢmanlık Ģirketi olan .... LLP'den
danıĢmanlık hizmeti aldığını, adı geçen Ģirketin Ġngiltere
mevzuatına göre adi ortaklık olarak faaliyet gösterdiğini,
Türkiye'de bazı Ģirketlere de danıĢmanlık hizmeti verdiğini, adı
geçen ortaklığın mukimlik belgesi almak üzere Ġngiltere Vergi
Ġdaresine baĢvurduğunda,... LLP 'nin yaklaĢık ortaklarının %
97'sinin Ġngiltere'de mukim olduklarının belirtildiği bir belgenin
verildiğini belirterek, bu belgeye dayanarak Türkiye'de elde
edilen gelirlerin tamamının Türkiye'de vergileme dıĢı tutulup
tutulmayacağı hususunda görüĢümüzü sormaktasınız.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 6. maddesinde,
Türkiye'de yerleĢmiĢ olmayan gerçek kiĢilerin sadece Türkiye'de
elde ettikleri kazanç ve iratları üzerinden vergilendirileceği
hüküm altına alınmıĢ, 7. maddesinde ise dar mükellefiyete tabi
kimseler bakımından serbest meslek kazançlarının Türkiye'de
elde edilmesi Ģartları, serbest meslek faaliyetlerinin Türkiye'de
icra edilmesi veya Türkiye'de değerlendirilmesi olarak
belirlenmiĢtir.
Aynı Kanunun 65. maddesinde, "serbest meslek kazancı",
"Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar,
serbest
meslek
kazancıdır.
Serbest
meslek
faaliyeti;
sermayeden ziyade Ģahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye
veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan iĢlerin
iĢverene tabi olmaksızın Ģahsi sorumluluk altında kendi nam ve
hesabına yapılmasıdır." Ģeklinde tanımlanmıĢtır.
54
Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesinde
sayılan ödemeleri nakden veya hesaben yaptıkları sırada
istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat
yapmaya mecbur olanlar sayılmıĢ, maddenin 2/b bendinde ise
yaptıkları serbest meslek iĢleri dolayısıyla bu iĢleri icra edenlere
18. madde kapsamı dıĢındaki faaliyetler için yapılan ödemeler
üzerinden (2006/11449 sayılı Kararın 1. maddesiyle değiĢen
bent)(01/01/2007 tarihinden geçerli olmak üzere) % 20
oranında tevkifat yapılacağı hüküm altına alınmıĢtır.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 3. maddesinin
ikinci fıkrasında "(2) Dar mükellefiyet: Kanunun 1 inci
maddesinde sayılı kurumlardan kanunî ve iĢ merkezlerinin her
ikisi de Türkiye'de bulunmayanlar, sadece Türkiye'de elde
ettikleri kazançları üzerinden vergilendirilirler." hükmü yer
almaktadır. Dar mükellefiyet mevzuuna alınan kurum kazançları
aynı maddenin üçüncü fıkrasında bentler halinde sayılmıĢ olup
maddenin dördüncü, beĢinci ve altıncı fıkrasında ise,
"(4) Bu maddede belirtilen kazanç veya iratlar ile gelir
unsurlarının Türkiye'de elde edilmesi ve Türkiye'de daimî
temsilci bulundurulması konularında, 31/12/1960 tarihli ve 193
sayılı Gelir Vergisi Kanununun ilgili hükümleri uygulanır.
(5) Kanunî merkez: Vergiye tâbi kurumların kuruluĢ
kanunlarında,
tüzüklerinde,
ana
statülerinde
veya
sözleĢmelerinde gösterilen merkezdir.
(6) ĠĢ merkezi: ĠĢ bakımından iĢlemlerin fiilen toplandığı ve
yönetildiği merkezdir." hükmü yer almaktadır.
Buna göre, kanuni ve iĢ merkezlerinin her ikisi de
Türkiye'de bulunmayan mükellefler yalnızca Türkiye'de elde
ettikleri kazançlar üzerinden vergilendirilmektedir. Eğer
Türkiye'de Ģube ya da temsilci var ise verginin ödenmesinden
bunlar sorumlu olmaktadır. Yurt dıĢındaki firmanın Türkiye'de
temsilci bulundurmadan mal veya hizmeti kendisinin satması
halinde de bu kurumun dar mükellef olma özelliği
değiĢmeyecek, verginin ödenmesinden mal veya hizmeti alan
kurum sorumlu olacaktır.
55
Öte yandan, aynı Kanunun 30. maddesinde, (1) Dar
mükellefiyete tâbi kurumların bu maddede sayılan kazanç, ve
iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dahil olmak
üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler
tarafından % 15 oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı
belirtilmiĢ olup, söz konusu oran, 20/12/2006 tarih ve
2006/11447 sayılı Kararın 2. maddesiyle 01/01/2007 tarihinden
geçerli olmak üzere yeniden tespit edilmiĢ ve fıkranın (b/ii) alt
fıkrasında, serbest meslek kazançlarından % 20 olacağı hüküm
altına alınmıĢtır.
Diğer taraftan, 19/10/1988 tarih ve 19964 sayılı Resmi
Gazete'de yayımlanan, 25/10/1988 tarihinde yürürlüğe giren,
01/01/1989 tarihinden itibaren uygulanmakta olan "Türkiye
Cumhuriyeti ile Büyük Biritanya ve Kuzey Ġrlanda BirleĢik
Krallığı Arasında Gelir ve Sermaye Değer ArtıĢ Kazançları
Üzerinden Alman Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve
Vergi Kaçakçılığına Engel Olma AnlaĢması" nın "Serbest Meslek
Faaliyeti" baĢlıklı 14-maddesinin;
"1.fıkrasında, 1. Bir Akit Devlet mukiminin serbest meslek
faaliyetleri veya bağımsız nitelikdeki diğer faaliyetler dolayısıyla
elde ettiği gelir, yalnız bu Devlette vergilendirilebilecektir.
Bununla beraber, eğer bu faaliyetler diğer Devlette icra edilirse
ve eğer:
a) KiĢi bu diğer Devlette bu faaliyetleri icra etmek için sürekli
kullanabileceği bir sabit yere sahip ise veya
b) KiĢi bu diğer Devlette, sözkonusu faaliyetleri icra etmek
amacıyla, 12 aylık herhangi bir kesintisiz dönemde, bir veya
birkaç seferde 183 gün veya daha fazla kalırsa,
sözkonusu gelir,
vergilendirilebilir.
aynı
zamanda
diğer
Akit
Devlette
de
Böyle bir durumda olayına göre, ya yalnızca sözkonusu
sabit yere atfedilebilen gelir, ya da yalnızca bu diğer Devlette
bulunulan süre içinde elde edilen gelir, bu diğer Devlette
vergilendirilebilir.
56
2. fıkrasında, "Bir Akit Devlet teĢebbüsünün serbest
meslek faaliyetleri veya benzer nitelikdeki diğer faaliyetler
dolayısıyla elde ettiği gelir, yalnız ilk bahsedilen Devlette
vergilendirilebilecektir. Bununla beraber, eğer bu faaliyet
ler diğer Devlette icra edilirse ve eğer:
a) TeĢebbüs, bu faaliyetleri icra etmek üzere bu diğer
Devlette bir iĢyerine sahip olursa veya,
b) Faaliyetlerin icra edildiği süre veya süreler, herhangi bir
kesintisiz 12 aylık dönemde toplam 183 günü aĢarsa,
sözkonusu gelir, aynı zamanda bu diğer Akit Devlette de
vergilendirilebilir.
Böyle bir durumda olayına göre, ya yalnızca söz konusu
iĢyerine atfedilebilen gelir, ya da yalnızca bu diğer Devlette icra
edilen faaliyetlere atfedilebilen gelir, bu diğer Devlette
vergilendirilebilir. Her iki durumda da bu teĢebbüs, söz konusu
gelir dolayısıyla bu diğer Akit Devlette bu AnlaĢmanın
7.maddesi hükümlerine göre vergilendirilmeyi, yani söz konusu
gelir bu diğer Devlette bulunan iĢyerine atfedilebilirmiĢ gibi
vergilendirilmeyi tercih edebilir. Bu tercih bu diğer Devletin söz
konusu gelir üzerinden tevkifat suretiyle vergi alma hakkını
etkilemeyecektir.
3. "Serbest meslek faaliyetleri" terimi, özellikle bağımsız
olarak yürütülen bilimsel, edebi, artistik, eğitici ve öğretici
faaliyetleri, bunun yanısıra, doktorların, avukatların,
mühendislerin, mimarların, diĢçilerin, muhasebecilerin
bağımsız faaliyetlerini ve özel mesleki bilgi ve maharet
gerektiren diğer faaliyetleri kapsamına alır." hükümlerine yer
verilmiĢtir.
Öte yandan, 13/02/2007 tarih ve ÇVÖA/2007-1 sayılı 1
seri no.lu Çifte Vergilemeyi Önleme AnlaĢmaları Sirküleri'nin
son paragrafında, "Bununla birlikte anlaĢmaya taraf diğer
ülkede yerleĢik (tam mükellef) olanların Türkiye'de elde ettikleri
kazanç veya iratların ilgili anlaĢma çerçevesinde vergiye tabi
tutulabilmesi için de kendi ülkelerinin yetkili makamlarından
mukimlik belgesi almaları ve bu belgenin aslı ile noterce veya
57
bu ülkelerdeki Türk konsolosluklarınca tasdik edilecek Türkçe
tercümesinin bir örneğini ilgili vergi dairesine veya kendilerine
yapılan ödeme üzerinden vergi sorumlularınca vergi tevkifatı
yapılması durumunda ise vergi sorumlularına ibraz etmeleri
gerekmektedir. Vergi sorumluları teslim aldıkları söz konusu
mukimlik belgelerini gerektiğinde yetkili makamlara ibraz etmek
üzere muhafaza edeceklerdir. Mukimlik belgesinin ibraz
edilememesi durumunda ise ilgili anlaĢma hükümleri yerine iç
mevzuat hükümlerimiz uygulanacaktır." açıklamaları yapılmıĢtır.
Bu hüküm ve açıklamalara göre, Ġngiltere'de mukim
uluslararası bir denetim ve danıĢmanlık Ģirketi olan ve
Ġngiltere'de adi ortaklık olarak faaliyet gösteren .... LLP'nin
Ģirketinize verdiği danıĢmanlık hizmeti karĢılığı elde ettiği gelir,
adi ortaklığın ortaklarının geliri olarak değerlendirilecek olup,
söz konusu gelirlerin, adı geçen ortaklığın ortaklarının mukimi
oldukları ülkelerin yetkili makamlarından alacakları mukimlik
belgesini ibraz etmeleri halinde, ortakların gerçek kiĢi veya
kurum olmaları dikkate alınarak, Ġngiltere mukimi ortaklar için
Türkiye ile Ġngiltere arasında imzalanan Çifte Vergilendirmeyi
Önleme AnlaĢmasının 14- maddesi hükmüne göre, Türkiye'de
vergilendirilmesi veya vergi dıĢı tutulması gerekmektedir. Diğer
taraftan, .... LLP'nin Ġngiltere mukimi olmayan ortaklarının elde
ettiği gelirlerin ise, hangi ülkenin mukimi iseler o ülke ile
Türkiye arasında imzalanan Çifte Vergilendirmeyi Önleme
AnlaĢmasının
bulunması
halinde
bu
AnlaĢmanın
ilgili
hükümlerine, anlaĢma yoksa iç mevzuat hükümlerine göre
vergilendirilecekleri tabiidir.
Bilgi edinilmesi rica ederim.
58
T.C.
GELĠR ĠDARESĠ BAġKANLIĞI
ĠSTANBUL VERGĠ DAĠRESĠ BAġKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü
Konu : Mahkeme kararına istinaden iĢ akdine son verilen
iĢçiye yapılan ödemelerin ne Ģekilde vergilendirileceği ve
Ģirketin bu ödemeleri gider kaydedip kaydetmeyeceği hk.
Ġlgide
kayıtlı
dilekçenizde,
....
Vergi
Dairesi
Müdürlüğü'nün.... vergi kimlik numaralı mükellefi olan firmanıza
karĢı açılan dava sonucu haksız yere iĢten çıkarılan iĢçilerin
tekrar iĢe iadelerinin ve bu karara istinaden iĢten çıkardığınız
iĢçilerin iĢe geri alınmaması halinde ise iĢten çıkarılan iĢçilere 12
aylık sendikal tazminatın verilmesine karar verdiğini belirterek,
söz konusu iĢçilerin iĢe iadelerini yapılmaması nedeniyle bu
iĢçilere yapılacak 12 aylık sendikal tazminat ödemeleri
üzerinden gelir vergisi kesintisi yapıp yapmayacağınız ve söz
konusu tazminat ödemelerinin kanunen kabul edilebilir bir gider
olup
olmadığı
hususlarında
Müdürlüğümüz
görüĢü
sorulmaktadır.
Bilindiği üzere, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun
61.maddesinde, "Ücret, iĢverene tabi ve belirli bir iĢyerine bağlı
olarak çalıĢanlara hizmet karĢılığı verilen para ve ayınlarla
sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.
Ücretin, ödenek, tazminat, kasa tazminatı, (mali
sorumluluk tazminatı) tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı,
prim, ikramiye, gider karĢılığı veya baĢka adlar altında ödenmiĢ
olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak Ģartı
ile kazancın belli bir yüzdesi Ģeklinde tayin edilmiĢ bulunması
onun mahiyetini değiĢtirmez" hükmü yer almıĢtır.
Aynı Kanunun 25/1 .maddesinde, ölüm, sakatlık, hastalık
ve iĢsizlik sebepleriyle verilen tazminat ve yardımların, gelir
vergisinden müstesna olduğu hükmü bulunmaktadır.
59
Diğer taraftan, 4857 sayılı ĠĢ Kanunun 18. maddesinde
otuz veya daha fazla iĢçi çalıĢtıran iĢ yerlerinde en az altı aylık
kıdemi olan iĢçinin belirsiz süreli iĢ sözleĢmesini fesheden
iĢverenin, iĢçinin yeterliliğinden veya davranıĢlarından, ya da
iĢletmenin iĢ yerinin veya iĢin gereklerinden kaynaklanan
geçerli bir nedene dayanmak zorunda olduğu, 19. maddesinde
de, iĢverenin fesih bildirimini yazılı olarak yapmak zorunda ve
fesih nedenini açık ve kesin bir Ģekilde belirtmek zorunda
olduğu ve ayrıca iĢçinin savunmasının alınacağı hüküm altına
alınmıĢtır.
Öte yandan, ĠĢ Kanunu'nun "Geçersiz sebeple yapılan
feshin sonuçları" baĢlıklı 21. maddesinde; "ĠĢverence geçerli
sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli olmadığı
mahkemece veya özel hakem tarafından tespit edilerek feshin
geçersizliğine karar verildiğinde, iĢveren, iĢçiyi bir ay içinde iĢe
baĢlatmak zorundadır. ĠĢçiyi baĢvurusu üzerine iĢveren bir ay
içinde iĢe baĢlatmaz ise, iĢçiye en az dört aylık ve en çok sekiz
aylık ücreti tutarında tazminat ödemekle yükümlü olur.
Mahkeme veya özel hakem feshin geçersizliğine karar
verdiğinde, iĢçinin iĢe baĢlatılmaması halinde ödenecek
tazminat miktarını da belirler. Kararın kesinleĢmesine kadar
çalıĢtırılmadığı süre için iĢçiye en çok dört aya kadar doğmuĢ
bulunan ücret ve diğer hakları ödenir. ĠĢçi iĢe baĢlatılırsa, peĢin
olarak ödenen bildirim süresine ait ücret ile kıdem tazminatı,
yukarıdaki fıkra hükümlerine göre yapılacak ödemeden mahsup
edilir. ĠĢe baĢlatılmayan iĢçiye bildirim süresi verilmemiĢ veya
bildirim süresine ait ücret peĢin ödenmemiĢse, bu sürelere ait
ücret tutarı ayrıca ödenir. ĠĢçi kesinleĢen mahkeme veya özel
hakem kararının tebliğinden itibaren on iĢ günü içinde iĢe
baĢlamak için iĢverene baĢvuruda bulunmak zorundadır. ĠĢçi bu
süre içinde baĢvuruda bulunmaz ise, iĢverence yapılmıĢ olan
fesih geçerli bir fesih sayılır ve iĢveren sadece bunun hukuki
sonuçları ile sorumlu olur. Bu maddenin birinci, ikinci ve üçüncü
fıkra hükümleri sözleĢmeler ile hiçbir suretle değiĢtirilemez; aksi
yönde sözleĢme hükümleri geçersizdir." hükmü mevcuttur.
60
Bu hükümlere göre, her iki ödemede her ne kadar iĢsizlik
sebebiyle ödenmiĢ olsa da, iĢveren tarafından (evvelce yapılmıĢ
hizmet karĢılığı olsa dahi) (akdin feshi mahkeme kararınca
reddedildiği dolayısıyla, akit taraflar arasında hüküm ifade
edeceğinden) hizmet akdine istinaden sağlanan bir menfaat
olmasından ve Gelir Vergisi Kanununun 61. maddesinin 2.
fıkrasında ücretin tazminat veya baĢka adlar altında ödenmiĢ
olmasının onun mahiyetini değiĢtirmeyecek olmasından dolayı
ilgiliye yapılan iĢ güvencesi tazminatı ve boĢta geçen zaman için
yapılan ödemeler, hangi ad altında olursa olsun GVK-61.
maddesi gereğince ücret olarak değerlendirilip, gelir vergisine
tabi tutulacaktır.
Ayrıca, Gelir Vergisi Kanunu'nun 94- maddesinde hizmet
erbabına nakden veya hesaben ödenen ücretler üzerinden 103
ve 104. maddelere göre gelir vergisi tevkifatı yapılması
gerektiği hükme bağlanmıĢ, 96. maddesinin birinci fıkrasında
da, hesaben ödeme deyiminin, vergi tevkifatına tabi kazanç ve
iratları ödeyenleri istihkak sahiplerine karĢı borçlu durumunda
gösteren her türlü kayıt ve iĢlemleri ifade ettiği belirtilmiĢtir.
Diğer taraftan, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 6.
maddesinde, vergiye tabi safi kurum kazancının tespitinde Gelir
Vergisi Kanunu'nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin
uygulanacağı hükme bağlanmıĢtır.
Buna göre, kurumlar, safi kurum kazancının tespitinde
Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 8. maddesi ile Gelir Vergisi
Kanunu'nun 40. maddesinde yer alan giderleri hasılattan
indirebileceklerdir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 40/1. maddesinde
"Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan
genel giderler, 40/3. maddesinde ise iĢle ilgili olmak Ģartıyla,
mukavelenameye veya ilama veya kanun emrine istinaden
ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar" indirilecek giderler arasında
sayılmıĢtır.
61
Aynı Kanun'un 41/5.maddesinde ise teĢebbüs sahibinin
suçlarından doğan tazminatların safi kazancın tespitinde gider
olarak indirilemeyeceği hüküm altına alınmıĢtır.
Buna göre, ödenen tazminatın gider yazılabilmesi için iĢle
ilgili olması ve sözleĢmeye, ilama veya kanun emrine göre
yapılması Ģarttır. Mahkeme kararına dayalı bile olsa iĢletme
sahibinin Ģahsi kusuru nedeniyle ödenen zarar, ziyan ve
tazminatlar gider yazılamayacaktır.
Bu hükümlere göre, Mahkeme kararına istinaden ödenecek
ücret sayılan bu ödemelerin, nakden veya hesaben ödenmesi
sırasında gelir vergisi tevkifatı yapılacaktır. Yapılan tevkifatın
Gelir Vergisi Kanunu'nun 98. maddesine göre beyan edileceği
ve tahakkuk eden verginin beyanname verilen ayın 26. günü
akĢamına kadar ödeneceği tabiidir.
Diğer taraftan, söz konusu tazminatın iĢlemiĢ faizleri ile
diğer masraflarının, mahkemece kusurlu bulunmanız nedeniyle
kayıtlarınızda gider olarak gösterilmesi mümkün değildir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
62
DANIġTAY KARARLARI
DanıĢtay 4.Daire
Tarih
: 24.05.2007
Esas No : 2006/542
Karar No : 2007/1741
KDVK Md.1/1
CARĠ HESAP YOLUYLA ORTAĞA BORÇ PARA
VERĠLMESĠNĠN KDV’YE TABĠ OLDUĞU
Ortaklarına cari hesap yoluyla borç para veren
Ģirketlerin, bu iĢi mutad meslek halinde ve para kazanma
amacıyla yapmaları nedeniyle BSMV'ye tabi tutulmaları
mümkün değildir, Dolayısıyla ortaklara borç para
verilmesi iĢlemi ticari faaliyet kapsamında KDV'ye tabi
olup, borç verme iĢlemi nedeniyle tahakkuk ettirilen faiz
tutarı üzerinden KDV hesaplanması gerekmektedir.
Ġstemin Özeti: 2003/12 dönemi için ihtirazi kayıtla verilen
beyanname üzerinden tahakkuk ettirilen katma değer vergisinin
kaldırılması istemiyle dava açılmıĢtır. Vergi Mahkemesi
kararıyla, 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu'nun 28.
maddesinin 3. fıkrasında, 2279 sayılı Kanun'a göre ikraz
iĢleriyle uğraĢanlarla, ikinci fıkrada belirtilen muamele ve
hizmetlerden herhangi birini devamlı olarak yapanların, bu
Kanun'un uygulanmasında banker sayılacakları belirtilmiĢ, 2279
sayılı Ödünç Para Verme iĢleri Hakkında Kanun'u ek ve
değiĢiklikleriyle birlikte yürürlükten kaldıran 30.09.1983 günlü
ve 90 sayılı Ödünç Para Verme iĢleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname'nin 3. maddesinde de, devamlı ve mutad
meslek halinde, faiz veya her ne ad altında olursa olsun bir ivaz
karĢılığı veya ipotek almak suretiyle, ödünç para verme iĢleriyle
uğraĢan veya ödünç para verme iĢlerine aracılık eden ve
kendilerine faaliyet izni verilen gerçek kiĢilerin ikrazatçı
sayılacakları hükmüne yer verildiği, 3065 sayılı Katma Değer
Vergisi Kanunu'nun 17. maddesinin 4. fıkrasının (e) bendinde
ise, banka ve sigorta muameleleri vergisinin kapsamına giren
63
iĢlemler ile sigorta acente ve prodüktörlerinin sigorta
muamelelerine iliĢkin iĢlemlerinin katma değer vergisinden
müstesna olduğunun hükme bağlandığı, belirtilen yasal
düzenlemelere göre, ivaz karĢılığı borç para verme iĢiyle
devamlı ve mutad meslek halinde uğraĢanların bu iĢten elde
ettikleri kazancın, katma değer vergisine tabi olmayıp, banka ve
sigorta muameleleri vergisine tabi olduğunun anlaĢıldığı,
2003/12 dönemine iliĢkin katma değer vergisi beyannamesini,
ihtilaflı dönemde ortaklar cari hesabı üzerinden tahakkuk
ettirilen faiz gelirinin katma değer vergisine tabi olmadığı
ihtirazi kaydı ile veren davacının itirazı dikkate alınmayarak
dava konusu tahakkuk yapılmıĢ ise de, davacı kurumun
ortaklarına ödünç para vererek karĢılığında faiz tahakkuk
ettirmesi iĢlemi banka ve sigorta muameleleri vergisine konu bir
iĢlem olduğundan, katma değer vergisine tabi olmadığı, ayrıca,
ortakların alacak hesabının adatlandırma yöntemiyle yıl
sonunda faiz hesaplanması, tamamen kayıtlar üzerinden yapılan
bir iĢlem olduğundan katma değer vergisinin konusuna
girmediği gerekçesiyle tahakkukun kaldırılmasına karar
vermiĢtir. Davalı idare, yapılan tahakkukun yasal olduğunu ileri
sürerek kararın bozulmasını istemektedir.
Karar: Davacı Ģirketin, ortaklarına borç para vermek suretiyle
elde ettiği finansman geliri için, 2003/12 dönemine iliĢkin olarak
ihtirazi kayıtla verilen beyanname üzerinden tahakkuk ettirilen
katma değer vergisini kaldıran Vergi Mahkemesi kararının
temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu'nun 30. maddesinde, banka
ve sigorta muameleleri vergisinin mükellefleri banka ve
bankerlerle sigorta Ģirketleri olarak belirlenmiĢ, mevzu ve
vergiyi doğuran olay ise 28. maddesinde düzenlenmiĢtir. Bu
çerçevede, bankerlerin yapmıĢ oldukları banka muamele ve
hizmetleri dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun
nakden veya hesaben aldıkları paraların banka ve sigorta
muameleleri vergisine tabi olduğu belirtilmiĢtir. Bankerlerin
nakden ve hesaben aldıkları paralar arasında, maddedeki
parantez içi hükmü ile sair adlarla faiz ve benzeri menfaat
sağlamak üzere devamlı olarak para toplama iĢi ile uğraĢanların
topladıkları paralara sağladıkları gelir ve menfaatler üzerinden
komisyon, ücret, hizmet karĢılığı gibi adlarla aldıkları paralar da
64
sayılmıĢtır. 28. maddenin son fıkrasında, 2279 sayılı Kanun'a
göre ikraz iĢiyle uğraĢanlarla yukarıda belirtilen muamele ve
hizmetlerden herhangi birini devamlı olarak yapanlar da bu
Kanun'un uygulanmasında banker sayılmıĢtır.
2279 sayılı Kanun'u yürürlükten kaldıran 90 sayılı Kanun
Hükmünde Kararname, faiz veya her ne ad altında olursa olsun
bir ivaz karĢılığı veya ipotek almak suretiyle sürekli olarak
ödünç para verme iĢleriyle uğraĢan gerçek kiĢilerin ve
finansman Ģirketleri ile faktoring Ģirketlerinin faaliyetlerinin
düzenlenmesi ve denetlenmesine iliĢkindir. Anılan Kanun
Hükmünde Kararname'de ikrazatçı tanımlanırken, faaliyetin
devamlı ve mutad meslek halinde yapılması ile gerçek kiĢiler
tarafından yapılması hususları önemle vurgulanmıĢtır.
Açıklanan bu düzenlemeler, ortaklarına borç para vermek
suretiyle örtülü kazanç dağıttığı ileri sürülen ve tüzel kiĢiliği olan
kurumlar vergisi mükellefi açısından değerlendirildiğinde, mutad
meslek halinde yapılan bir ödünç para verme iĢi bulunmadığı ya
da farklı bir ticari veya sınai faaliyet alanı bulunup gerçekte
ödünç para verme yoluyla para kazanma amacı olmayan, aynı
zamanda lehe aldığı bir para da bulunmayan Ģirketin, bu
iĢlemleri nedeniyle banka ve sigorta muameleleri vergisi
mükellefi olamayacağını ortaya koymaktadır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 1. maddesinin
birinci fıkrasında, Türkiye'de yapılan ve maddede sayılan
iĢlemlerin katma değer vergisine tabi olduğu belirtildikten
sonra, 1. bentte, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek
faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlere yer
verilmiĢtir. Yasa'nın 2. ve 3. maddelerinde teslim sayılan
iĢlemler, 4. ve 5. maddelerinde ise, hizmet ve hizmet sayılan
iĢlemler tanımlanmıĢtır. Anılan maddelere göre katma değer
vergisinin, bir mal hareketine veya bir Ģeyi yapmak, iĢlemek,
meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek,
muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir
Ģeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi Ģekillerde gerçekleĢen ya
da vergiye tabi bir hizmetten, iĢletme sahibinin, personelinin
veya diğer Ģahısların karĢılıksız yararlanması Ģeklinde oluĢan bir
hizmete bağlı bir iĢleme dayandırıldığı görülmektedir.
65
Dosyanın incelenmesinden, davacı Ģirketin ortaklarına, cari
hesap yoluyla borç para verdiği ve bu suretle faiz geliri elde
ettiği, bu geliri için 2003/12 dönemine iliĢkin olarak ihtirazi
kayıtla verilen beyanname üzerinden katma değer vergisi
tahakkuku yapıldığı anlaĢılmaktadır.
3065 sayılı Kanun'un yukarıda açıklanan hükümleri karĢısında,
ortaklarına borç para vermek suretiyle faiz geliri elde
edilmesinin anılan Kanun kapsamında ticari faaliyet olarak kabul
edilmesi ve dolayısıyla söz konusu borç verme iĢlemi sonucu
elde edilen faiz gelirlerinin katma değer vergisine tabi olması
gerektiği açık olduğundan, ihtirazi kaydı dikkate alınmayarak
davacı adına yapılan tahakkukta hukuka aykırılık görülmemiĢtir.
Açıklanan nedenlerle, davalı idare temyiz isteminin kabulüyle
Vergi Mahkemesinin kararının bozulmasına oybirliğiyle karar
verildi.
66
T.C
ĠZMĠR 4. ĠDARE MAHKEMESĠ
ESAS NO
: 2005/1456
KARAR NO
: 2007/843
DAVACI :……………….
DAVALI :……………….
DAVANIN
ÖZETĠ
:Davacının
ortağı
olduğu
.........Tic.Ltd.ġti.'nin vergi borçları nedeniyle 5682 sayılı
Pasaport Kanunu'nun 22.maddesi uyarınca tesis edilen yurt
dıĢına çıkıĢ yasağının kaldırılması yolundaki 13.09.2005 günlü
baĢvurunun cevap verilmeyerek reddine iliĢkin iĢlemin,
Ģirketteki hisselerini devrettiği, bu nedenle Ģirket borçlarından
dolayı sorumlu tutulamayacağı, iĢlemin mevzuata uygun
olmadığı iddialarıyla iptali istenilmektedir.
SAVUNMANIN ÖZETĠ : Davacının ortağı olduğu …………
Tic.Ltd.ġti.'nin vergi borçları nedeniyle 10.03.2005 gün ve 7329
sayılı iĢlem ile yurt dıĢına çıkıĢının yasaklandığı, ortaklığın sona
erdiği nedeniyle yurt dıĢına çıkıĢ yasağının kaldırılmasının
mümkün olmadığı, kaldı ki davacının Ģirket müdürlüğü
görevinin de sona ermediği, iĢlemde mevzuata aykırılık
bulunmadığı
ileri
sürülerek
davanın
reddi
gerektiği
savunulmaktadır.
TÜRK MĠLLETĠ ADINA
Hüküm
görüĢüldü:
veren
Ġzmir
4.idare
Mahkemesince
gereği
Dava; davacının ortağı olduğu………….. Tic.Ltd.ġti.'nin
vergi borçları nedeniyle 5682 sayılı Pasaport Kanunu'nun
22.maddesi uyarınca tesis edilen yurt dıĢına çıkıĢ yasağının
kaldırılması yolundaki 13.09.2005 günlü baĢvurunun cevap
verilmeyerek reddine iliĢkin iĢlemin istemiyle açılmıĢtır.
67
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanunun 35.maddesinde, limited Ģirket ortaklarının Ģirketten
tahsil imkanı bulunmayan amme alacağından sermaye hisseleri
oranında doğrudan doğruya sorumlu oldukları ve bu Kanun
hükümleri gereğince takibe tabi tutulacakları belirtilmiĢtir.
Öte
yandan,
5682
sayılı
Pasaport
Kanunun
22.maddesinde,
yurt
dıĢına
çıkmaları
mahkemelerce
yasaklananlara, memleketten ayrılmalarında genel güvenlik
bakımından mahzurlu bulunduğu içiĢleri Bakanlığı‟nca tespit
edilenlere, vergiden borçlu olduğu pasaport vermeye yetkili
makamlara bildirilenlere pasaport veya seyahat vesikası
verilemeyeceği hükme bağlanmıĢtır.
Dava dosyasının incelenmesinden, davacının ortağı
bulunduğu………. Tic.Ltd.ġti.'nin vergi borçlarının vadesinde
ödenmemesi üzerine, 6183 sayılı Kanunun 35.madde hükmü
uyarınca amme alacağının teminat altına alınması için davalı
idarenin 10.03.2005 tarihli, 7329 sayılı yazısı ile Ġzmirli Emniyet
Müdürlüğünden davacı hakkında yurt dıĢı çıkıĢ yasağı
konulmasının istenildiği ve 5682 sayılı Pasaport Kanunu'nun
22.maddesi uyarınca yurt dıĢına çıkıĢ yasağı konulduğu, davacı
tarafından yurt dıĢına çıkıĢ yasağının kaldırılması istemiyle
13.09.2005 günlü dilekçe ile yapılan itirazın cevap verilmeyerek
reddedildiği anlaĢılmaktadır.
Yukarıda anılan 6183 sayılı Yasanın 35.maddesinde,
Limitet ġirketin tahsil olanağı kalmayan kamu borçlarından
dolayı ortaklar için öngörülen sorumluluk ortaklık sıfatına ve
ortaklık payına bağlı bir sorumluluktur. Bir baĢka anlatımla
ortaklık payı kimde ise sorumluluk da o kiĢidedir.
Bakılan davada, Mahkememizin 08.03.2007 günlü ara
kararına
Ġzmir
Ticaret
Sicil
Memurluğunca
verilen
cevaptan;..Tic.Ltd.ġti.'nin ortağı olan davacının Ģirketteki
hissesini 08.08.2005 tarih ve 2005/1 Ģirket kararıyla Ģirket
ortaklan …………ve…….... „ e devrettiği anlatılmaktadır.
68
Bu durumda, davacı Ģirketteki hissesini 08.08.2005
tarihinde devrettiğine ve hisseyi devralan yeni ortakların
Ģirketin mali durumunu, borçlu veya alacaklı olup olmadığını
bilmesi gerektiğine göre, ortaklık payını devreden ve artık
Ģirketle bir ilgisi kalmayan davacının Ģirket borçlarından
sorumlu tutulması ve adına yurtdıĢı yasağı konulması olanağı
bulunmamaktadır.
Bu itibarla, Ģirketteki hissesini devreden davacı adına,
Ģirket borcu nedeniyle yurtdıĢına çıkıĢ yasağı konulmasında ve
bu yasağın kaldırılması yolundaki baĢvurusunun zımnen reddine
iliĢkin dava konusu iĢlemde yukarıda anılan mevzuat
hükümlerine ve hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu iĢlemin iptaline,
aĢağıda dökümü yapılan yargılama giderinin davalı idareden
alınarak davacıya verilmesine, artan posta ücretinin istemi
halinde davacıya iadesine, kararın tebliğini izleyen 30 gün
içinde DanıĢtay'a temyiz yolu açık olmak üzere 08.06.2007
gününde oybirliğiyle karar verildi.
69
SEÇĠLMĠġ BĠRKAÇ GÜZEL YAZI
BĠR ġEYĠ TAM BĠLMEK
Japonya'da bir çocuk 10 yaĢlarındayken bir trafik kazası
geçirmiĢ ve sol kolunu kaybetmiĢ. Oysa çocuğun büyük
bir ideali varmıĢ.
Büyüyünce iyi bir judo ustası olmak istiyormuĢ. Sol kolunu
kaybetmekle birlikte,
bu hayali de yıkılan çocuğunun
büyük bir depresyona girdiğini gören babası, Japonya'nın ünlü
bir Judo ustasına gidip yapılacak bir Ģeyin olup olmadığını
sormuĢ.
Hoca:
-Getir çocuğu.. Bir bakalım, demiĢ.
Ertesi gün baba-oğul varmıĢlar hocanın yanına.
Hoca çocuğu süzmüĢ ve
-Tamam demiĢ.
Yarın eĢyalarını
getir,
çalıĢmalara
baĢlıyoruz.
Ertesi gün çocuk geldiğinde hocası ona bir hareket göstermiĢ ve
bu hareketi çalıĢ demiĢ. Çocuk bir hafta aynı hareketi çalıĢmıĢ.
Sonra hocasının yanına gitmiĢ. "Bu hareketi öğrendim
baĢka hareket göstermeyecek misiniz?" diye sormuĢ. Hocanın
cevabı:
-ÇalıĢmaya devam et olmuĢ.
2 ay,
3 ay,
6 ay derken çocuk okuldaki bir yılını
doldurmuĢ. Çocuk bu bir yıl boyunca hep o aynı hareketi
tekrarlamıĢ.
Hocanın yanına tekrar gitmiĢ:
-Hocam bir yıldır aynı hareketi yapıyorum bana baĢka
hareket göstermeyecek misiniz?
-Sen aynı hareketi çalıĢ oğlum. Zamanı gelince yeni harekete
geçeriz. 2 yıl, 3 yıl, 5 yıl derken çocuk judodaki 10. yılını
doldurmuĢ.
Bir gün hocası yanına gelip,
"Hazır ol!" demiĢ. "Seni büyük turnuvaya yazdırdım. Yarın
maça çıkacaksın!". Delikanlı Ģok olmuĢ. Hem sol kolu yok hem
de judo da bildiği tek hareket var. Ünlü judocuların katıldığı
turnuvada hiçbir Ģansının olmayacağını düĢünmüĢ;
ama
hocasına saygısından ses çıkarmamıĢ.
70
Turnuvanın ilk günü delikanlı ilk müsabakasına çıkmıĢ. Rakibine
bildiği tek hareketi yapmıĢ ve kazanmıĢ. Derken ikinci, üçüncü
maç....çeyrek, yarı final ve final...
Finalde delikanlının karĢısına ülkenin son on yılın yenilmeyen
Ģampiyonu çıkmıĢ. Tam bir üstat.
Delikanlı dayanamayıp hocasının yanına koĢmuĢ.
-Hocam hasbelkader buraya kadar geldik ama rakibime bir
bakın hele.. Bende ise bir kol eksik ve bildiğim tek bir hareket
var. Bu kadar bana yeter. Bari çıkıp da rezil olmayayım izin
verin turnuvadan çekileyim.
-Olmaz demiĢ hocası. Kendine güven, çık dövüĢ. Yenilirsen
de namusunla yenil. Çaresiz çıkmıĢ müsabakaya. Maç baĢlamıĢ.
Delikanlı yine bildiği o tek hareketi yapmıĢ ve tak.! YenmiĢ
rakibini Ģampiyon olmuĢ. Kupayı aldıktan sonra hocasının
yanına koĢmuĢ:
-Hocam nasıl oldu bu iĢ? Benim bir kolum yok ve bildiğim tek
bir hareket var. Nasıl oldu da ben kazandım?
-Bak oğlum 10 yıldır o hareketi çalıĢıyordun. O kadar çok
çalıĢtın ki, artık yeryüzünde o hareketi senden daha iyi yapan
hiç kimse yok.
Bu bir, ikincisi de o hareketin tek bir karĢı hareketi vardır. Onun
için de rakibinin senin sol kolundan tutması gerekir.!
insanların eksiklikleri bazen, aynı zamanda en güçlü tarafları
olabilir: Ama yeter ki bu eksiklik kafalarında olmasın..
71
HAYAT ve BEN
Can DÜNDAR
OtuzbeĢime bastım geçen hafta... Ġlk yarı bitti: Hayat: 1...
Ben: 0... Ama belliydi böyle olacağı... Nicedir baĢlamıĢtı
belirtiler:
Yolda çocuklar "Amca Ģu topu atıversene" diye seslendiklerinde
kuĢkulanmıĢtım ilkin...
Sonra saçlarımdaki beyaz teller tescilledi yarı yolun ufukta
göründüğünü...
Baktım, lise fotoğraflarım sararmıĢ, sınıf arkadaĢlarım
yaĢlanmıĢ. EĢ dost sohbetlerinde sağlık ve çocuk konuĢulur
olmuĢ... seyahat ve aĢk yerine...
Gök gibi gürlemeye alıĢkın müzik setimin ses düğmesini kısar
olmuĢum, içimdeki uçurtmanın ipini çekercesine...
"Bizim zamanımızda" diye baĢlayan nutuklar atmaya
baĢlamıĢım mezuniyet törenlerinde -hayret! daha dün değil
miydi benimkisi?
Yıllar yılı dudak büktüğüm 'ölümden sonra hayat masalları' na
kulak kabartmaya baĢlamıĢım gizliden gizliye...
Ġple çektiğim haziranlara sırt çevirmiĢim.
YaĢamın orta sahasına girmiĢim... irkilmiĢim...
***
Ruhumun ikizleri yine çekiĢtiriyorlar kollarımdan.
Biri, "Daha ne gördün ki" diyor yüzünde papatyalarla; "Asıl
Ģimdi baĢlıyor hayat,..! Bundan sonrası rahat!"
Lakin, "Buydu iĢte görüp göreceğim" diye efkarlanıyor öteki...
"2. yarı geçer hızla/yaĢlanırsın zamanla..."
YaĢı genç olanlar 35'e uzak durduklarını sanarak, "sahi oldu mu
o kadar? Hiç göstermiyorsun" tesellisindeler...
35'le çoktan tanıĢ olanlarsa "hayata hoĢgeldin" pankartıyla
karĢılamadalar... ilk yarı sadece bir ısınmaymıĢ meğer: Asıl
ikinci yarıda anlaĢılırmıĢ tadı, hayatın... kavganın... aĢkın...
Bense ĢaĢkın... devre arası bilançolarındayım:
Son dönemde, kimbilir kaç eski anıyı yaralı ele geçirdim,
belleğimin derinliklerinde..?
72
Kimbilir kaç kez kendime yakalandım, kendimden kaçarken...
ve sustum vicdan sorgularında... Aksisedamla bile
dertleĢmedim.
Meğer ne yaman serüvenmiĢ hayat?
Bazen yediveren gülleri gibi bereketli... Sanki hayat değil,
Körfez Krizi mübarek: Bir koyup, beĢ alıyorsun... YaĢıyor,
seviyor ve seviliyorsun...
Bazense kıtlıktan kırılıyor ortalık...ĢaĢıp kalıyorsun...
Oysa -herkes bilmezden gelse de-skoru belli oyunun:
30'larda dedeni ve nineni kaybediyorsun. 40'larında anneni ve
babanı... ve 70'inde kendini...
***
ġimdi devre arası/yolun yarısı...
Bugüne dek ancak tanıĢtık hayatla...
Ben O'na kendimi tanıttım... O bana kendini...
Göğsüme madalya gibi dizdim hatalarımı... (Zaferlerim onlar
benim... Olgunluğumun yapıtaĢları...)
...Ve derin bir yara gibi sakladım baĢarılarımı... Asansör
çıkarken yukarı, dönüp bakmadım aĢağı... Dönmesin diye
baĢım...
Ben istikballe arkadaĢım...
***
Ne var ki yarım her Ģey... Hayat da yarım, sevdalar da... Daha
diyeti ödenmedi sevinçlerin... ihanetlerin hesabı sorulamadı...
Nazım'ın dediği gibi "kopardım portakalı dalından/ Ama kabuğu
soyulamadı/ Sevdalara doyulamadı..."
"Doydum" diyen görmedim ki zaten ben...
Hiç doyulmaz ki zaten...
Lakin gel de zamana anlat bunu...
Sahi nedir bu telaĢ, bu kin? Sanki ölüye can yetiĢtireceksin..
***
73
Baktım ki ikinci yarı kapıda... ve hayatın ceza sahası yakın...
Doldurdum bir kara kutuya 35 yılın hesabını. Acılar, sancılar bir
çekmecede, sevdalar diğerinde... Bir yerde hüzünler ve
korkular, bir üstte sevinçler ve zaferler... Kat kat, dizi dizi
dizdim kullanılmıĢ takvimlerimi...
Sabırla kapattım kutuyu, sevgiyle mühürledim ağzını...
Ġlk yarı bilançom o benim:
Yangında ilk kurtarılacak... kazada ilk açılacak...
Yarımlar tam olduğunda kara kutuyu açıp bakanlar teĢhis
koyacaklar halime... "Çok mutlu olmuĢ, fazla yüksekten uçmuĢ
zavallı" diyecekler, ya da "sebepsiz alçalmıĢ... Bile bile vurmuĢ
kendini dağlara..."
Fakat kara kutu ancak bir kısmını söyleyecek hikayenin...
Kalanı benimle gelecek...
Dağların yamaçlarına savuracağım en mahrem hatıralarımı...
Reyhanlar saklayacak sırlarımı..
Skoru bir tek Ege'nin suları bilecek... Denize kavuĢabilirse eğer
içimdeki nehir... Hayat: 0... Ben: 1
74
CUMHURĠYET KÖġESĠ
CUMHURĠYET NEDĠR ?
Batı dillerinde cumhuriyetin karĢılığı, ulusun kendisini yönetmesi
anlamına gelir. Cumhuriyet rejiminde iki unsur çok önemlidir:
a- Ġdare edilenler
b- Ġdare edenler
Bu iki unsurun sahip olası gereken özelliklerin baĢında dürüstlük
gelir. Cumhuriyet rejiminde her iki tarafında dürüst ve namuslu
olması gerekir. Rejimin demokrasi platformuna oturtulması
Ģarttır.
Cumhuriyet, ulusun vatan ve hukuka sevgisi ve içten bağlılığı ile
yaĢatılmalıdır. Bu nedenle cumhuriyete hayat veren damarların
baĢında demokrasi gelir. Gerçek cumhuriyet rejimlerinde
sistemin demokrasi ile olan iliĢkisi çok önemlidir. Çünkü iç ve
dıĢ tehlikelere karĢı cumhuriyet kendisini sert ve katı bir Ģekilde
ama demokrasinin gerekleri içinde koruyacaktır. Bunların dıĢına
çıkılmaması gereklidir, aksi taktirde demokrasi ile cumhuriyet
arasında kopukluk baĢlar. Bundan da en büyük zararı
cumhuriyet rejimi görür. Onun için cumhuriyet yöneticileri
daima
uyanık
ve
gözleyici
durumda
olacaklardır.
Demokrasiyi benimsemiĢ siyasi rejimlerdeki cumhuriyetlerde
özgürlüklerin kullanılma alanları, demokrasinin kuralları ile
sınırlandırılmıĢtır.
Demokratik
sistem ile
idare
edilen
cumhuriyetlerde hiç kimsenin sınırsız hak ve hukuku yoktur.
Sınırsız hak ve hukukun olduğu rejimlere de demokrasi veya
cumhuriyet denemez. Çünkü demokrasilerde ve demokratik
cumhuriyetlerde kiĢilerin ve dolayısıyla toplumların özgürlükleri
hukuk yolu ile güvence altına alındığı gibi, buların sınırları da
adaletin kalemi ile çizilmiĢtir. Bu kısa açıklamadan sonra
Atatürk'ün cumhuriyet ve devlet anlayıĢına değinelim.
Atatürk, kurmuĢ olduğu genç Türk Devletinin yapısını 29 Ekim
1923 tarihinde cumhuriyetin temelleri üzerine oturturken, en
kısa zaman da bunun gereği olan demokrasiye geçileceğini
öngörüyordu. O da siyasi alanda demokrasinin çok partili
sistemle
gerçekleĢeceğinin
bilincindeydi.
75
Atatürk'ün zamanımızdan yaklaĢık üç çeyrek asır evvel
cumhuriyet için söyledikleri, bugün hala bazı batı ülkelerin elde
etmeye çalıĢtıkları düĢüncelerdir. O söylediklerimi bilimsel bir
temel üzerine oturtmamıĢ olsaydı, bu kadar zaman sonra
düĢünceleri hala güncelliğini koruyabilir miydi? Atatürk sadece
bilgili bir asker, uzak görüĢlü bir devlet adamı değil aynı
zamanda gerçek bir düĢünürdü. Ayrıca sadece düĢünce
üretmekle kalmamıĢ, bu düĢünceleri gerçekleĢtirerek, üçüncü
dünya ülkelerine bağımsızlığın ve kurtuluĢun yolunu da
göstermiĢtir. Bugün bağımsızlık savaĢı veren pek çok ülkede
Atatürk adı hala bir bayrak gibi dalgalanıyorsa nedenini burada
aramak doğru olur.
29 Ekim 1923 günü ilan edilen cumhuriyetin alt yapısını Atatürk
aĢama aĢama nasıl hazırlamıĢtı?
Cumhuriyet laik bir sistem üzerine kurulacaktı. Yani cumhuriyet
idaresinde ne halifeye ne de onun kalıntılarına yer vardı.
Cumhuriyeti
adaletli
bir
adalet
sistemi
koruyacaktı.
Cumhuriyetin genç kuĢakları çağ dıĢı kara kafalılar tarafından
değil, aydın bağımsızlık ve hürriyetin değerini bilen aydın kafalı
öğretmenler tarafından yetiĢtirilecektir. Ġmparatorluktan kalan
mantık dıĢı ne varsa hepsi kaldırılacak, cumhuriyetin temelini
müspet ilim oluĢturacaktır. Cumhuriyetin yalnızca kanunlar ile,
devlet zoru ile ve yasaklarla korunamayacağının bilincinde olan
Atatürk, onun gerçek değerini anlayabileceğini söyleyebilmiĢtir.
Geçen zaman içerisindeki olaylar bu ileri görüĢlü devlet
adamının ve düĢünürünün ne denli haklı olduğunu göstermiĢtir.
Bilgisiz ve bilinçsiz bir halk topluluğunun ulus olma hakkına
sahip olamayacağını vurgulayan Atatürk, ulusun bilinçlendiği
oranda hak ve hukukuna sahip çıkacağını biliyordu. Bu nedenle
eğitim ve kültüre çok önem vermiĢtir. Onun, bir bakıma kültürü,
cumhuriyetin temellerinden biri olarak görmesindeki neden
budur.
Atatürk'e göre sadece cumhuriyete sahip olmak yeterli değildir.
Ona layık olmak da gereklidir. Bunun içinde gereken yol gene
eğitimden geçiyordu.
76
Hürriyet ve bağımsızlığın kıymetini, erdemli ve özverili, çağdaĢ
eğitim almıĢ olan gençler, savaĢ alanlarında bu uğurda Ģehit
düĢen askerlerden çok daha iyi bilebilirlerdi Bağımsızlık;
hürriyet, cumhuriyet bundan böyle savaĢarak değil, bunları
değeri bilinerek korunacaktı. Onun için kılıçla elde edilen
zaferler, siyasi, ekonomik, kültürel zaferlerle taçlandırılmalıydı.
CUMHURĠYETĠN ĠLANI
Lozan'ın kabulü ve barıĢın sağlanması ile geride Türk Devleti'nin
siyasal yapısını belirleyecek devlet Ģeklinin ve adının ne olacağı
sorunu kaldı. T.B.M.M.'nin varlığı ile egemenliğin kayıtsız Ģartsız ulusa ait olan, insan haklarına dayanan bir devlet sistemi
kurulmuĢtu. Fakat gerek halkın, gerekse Meclis içinde
bulunanların büyük kısmı PadiĢah'a dinsel ve geleneksel
bağlarla bağlıydılar. PadiĢah'ın iĢgal ettiği Saltanat - Hilafet
makamı yüzyıllardır kökleĢmiĢ bir teokratik sistemdi. 1300
yılından beri de Osmanoğullarından baĢka hiçbir aile iktidar
olmamıĢtı. Egemenlik biri dinden, diğeri gelenekten gelen iki
kaynaktan çıkıyor ve PadiĢah'ta toplanıyordu. Gerçi Ġttihat
Terakki bu gücü kırmıĢtı, fakat sistemin özünü, yani
egemenliğin kaynağını ve kullanılıĢ biçimini değiĢtirememiĢti.
Egemenliğin, tanrı hakları sisteminden, insan hakları sistemine
geçiĢin bir sonucu olarak PadiĢah'tan ulusa geçiĢi, bir ilke ve
ülkü olarak Amasya Genelgesi'nde ortaya konmuĢ ve 23 Nisan
1920'de T.B.M.M.'nde somutlaĢmıĢtı. TeĢkilat-ı
Esasiye
Kanunu
da
bu
temel
üzerine
oturmuĢtu.
KurtuluĢ SavaĢı ulusal bağımsızlık yanında ulus egemenliğini de
açık bir biçimde ortaya koyduğu için PadiĢah daha baĢından beri
milliyetçilerin amansız düĢmanı kesilmiĢti. M. Kemal PaĢa
PadiĢah'ın ihanetini bildiği halde, henüz zamanı olmadığı için
PadiĢah'ı hedef almadı. Genç subaylık yıllarından beri inandığı
ve Erzurum'da Mazhar Müfit'e not ettirdiği "Cumhuriyet"
inancını "Ulusal bir sır" olarak sakladı. KurtuluĢ SavaĢı içinde
"Cumhuriyetçi" bir düĢünceyi ortaya atmak, iç parçalanmaya
yol açacağı için bu yola gitmedi. Hatta Sivas Kongresi sırasında
"Cumhuriyet" ilan edelim önerilerini red etmiĢti. Fakat KurtuluĢ
SavaĢı'nın BaĢkomutanı, Türk Ulusu'nun kurtarıcısı M. Kemal,
Türkiye'nin siyasal yapısını değiĢtirmenin ilk adımını Saltanat'ın
kaldırılmasını sağlamakla attı. Saltanat'ın kaldırılıĢına en yakın
arkadaĢları bile karĢı çıkmıĢlardı.
77
Meclis'te tutucu kanat direndiyse de, M. Kemal PaĢa'nın kararlı
ve sert tutumu sonucu Saltanat'ın kaldırılıĢı sağlandı. Fakat
onun bu sert tutumu endiĢe doğurdu. Bunun bir baĢlangıç
olduğunu görenler çeĢitli yöntemlerle M. Kemal PaĢa'yı
engellemeye çalıĢtılar.
2 Aralık 1922'de Meclis'e muhalif grup tarafından bir öneri
verildi. "Ġntihab-ı Mebusan Kanunu"nda değiĢiklik yapılmasını
isteyen önergede "Büyük Millet Meclisi'ne üye seçilmek için
Türkiye'nin bugünkü sınırları içindeki yerler halkından olmak ve
seçim çevresine yeni gelenlerin ise en az beĢ yıl oturmuĢ
olmaları" gerektiği kanun hükmü haline getirilmek isteniyordu.
M. Kemal PaĢa'yı milletvekili seçilmekten yoksun bırakmak
isteyen bu önerge üzerine söz alan M. Kemal PaĢa, doğum
yerinin Türkiye'nin sınırları dıĢında kaldığını ve bir yerde beĢ yıl
oturmadığını belirttikten sonra, düĢmanlara karĢı savaĢtığını,
vatanı kurtarmak için hiç bir yerde beĢ yıl oturamadığını
hatırlatıp, ulusun sevgisini kazanmıĢ bir insan olmasına rağmen
kendisini yurttaĢlık haklarından yoksun bırakmak isteyen bu
kimselerin bu yetkiyi kimden aldıklarını sordu. Önerge red
edildi.
Mustafa Kemal'in kamuoyu yoklaması yapmak üzere 14 Ocak
1923'de Batı Anadolu'da bir geziye çıkmasını fırsat bilen muhalif
grup, O'nun Ankara'dan ayrıldığının ertesi günü "Hilafet-i
Ġslamiye ve Büyük Millet Meclisi" baĢlıklı bir broĢür yayınladılar.
BroĢürün önceden hazırlanmıĢ olduğu ve M. Kemal'in
Ankara'dan ayrılmasını fırsat bilerek dağıtıldığı anlaĢılıyordu.
BroĢürün ana fikri, islam kamuoyunun son geliĢmelerden
(Saltanatın KaldırılıĢı) büyük ızdırap içinde bulunduğu, Hilafet'in
hükümet demek olduğu ve Hilafet'in hukuk ve görevlerini yok
etmenin hiç kimsenin, hiç bir meclisin elinde olmadığı esaslarına
dayanıyor, "Halife Meclisin, Meclis Halife'nindir." sözleriyle
bitiriyordu. Yürütme yetkisinin Halife'ye verilmesini ve Meclis'in
aldığı kararların ve kanunların Halife'yi bağlamayacağı,
dolayısıyla Meclis'in çıkardığı Saltanat ve Hilafet ile ilgili
yasaların meĢru olmadığı görüĢü savunuluyordu. Bu bildiri, M.
Kemal'e ve O'nun gerçekleĢtirmek istediği devrime bir tepki idi.
78
Ġzmit'e gelen M. Kemal, din ve hilafet konusunda yaptığı
açıklamada "Türkiye Büyük Millet Meclisi Halife'nin değildir ve
olamaz, Türkiye Büyük Millet Meclisi yalnız ve yalnız
Ulusundur." dedi. T.B.M.M.nin büyük programının tam
bağımsızlık, kayıtsız Ģartsız ulusal egemenlik esaslarına
dayandığını, teokratik devlet biçiminin ve buna bağlı bütün
toplumsal düzenin ve çıkarların yıkılacağını belirtti. 16 Ocak'ta
yaptığı toplantıda, Hilafet'in dinle ilgisi olmadığını, siyasi bir
mevki
olduğunu,
idare-i
maslahatçılıkla
devrim
yapılamayacağını belirttikten sonra "Devrimin kanunu mevcut
kanunların üstündedir. Bizi öldürmedikçe, bizim kafamızdaki
cereyanı boğmadıkça baĢladığımız devrim ve ilerleme bir an bile
durmayacaktır" diyerek gericilere gerekli yanıtı verdi. Basınla iyi
iliĢki kurmak istediği için Ġzmit'te yaptığı basın toplantısında,
"Devrim" yapılacağını açıklarken, Meclis'te birliğin sağlanması
için "Müdafaa-ı Hukuk Gurubu"nun gerekli olduğunu bunun
dıĢındaki grupların yararlı olmadığını belirtti ve Ġttihatçılardan
ülke yararı için politikaya karıĢmamalarını istedi. Bu sırada
Annesi Zübeyde Hanım'ın ölüm haberi geldi. Ġzmir'de annesinin
mezarı baĢında devrimci inancını "Ulusal hakimiyet uğrunda
canımı vermek benim için bir vicdan ve namus borcu olsun"
sözleriyle bir kez daha yineledi. Bu sırada Lozan'ın ilk
görüĢmeleri kesildiği için Ġsmet PaĢa ile Ankara'ya döndü.
Meclis'te gizli oturumlar çok sert geçti. Trabzon mebusu ġükrü
Bey'in Topal Osman tarafından öldürülüĢü, M. Kemal'e
saldırılara yol açtı. M. Kemal'i kendilerine büyük engel gören,
tutucu, gerici, ittihatçılar, çıkarcı gruplar, O'na karĢı
muhalefette birleĢiyorlardı. Yakın arkadaĢlarından Rauf Bey,
Kazım Karabekir, Refet Bele, Ali Fuat PaĢa'lar da yavaĢ, yavaĢ
yanından ayrılıp, Hilâfetçilere kuvvet veriyorlardı. Saltanatı geri
getirmek isteyen gericilerin çalıĢmaları karĢısında arkadaĢlarının
kendisini yalnız bıraktığını gören M. Kemal, 20 Mart 1923'te
Konya'da yaptığı bir konuĢmada Türkiye'yi Ortaçağ karanlığına
çekmek isteyen gericilere karĢı tutumunu açıkça Ģu sözleriyl e
belirtti: "Eğer onlara karĢı benim Ģahsımda bir Ģey anlamak
isterseniz, derim ki, ben Ģahsen onların düĢmanıyım. Onların
olumsuz yönde atacakları bir adım, yalnız benim Ģahsi imanıma
değil, yalnız benim amacıma değil, o adım benim ulusumun
hayatıyla ilgili, o adım benim ulusumun hayatına karĢı bir kasıt,
o adım ulusumun kalbine yöneltilmiĢ zehirli bir hançerdir.
Benim ve benimle aynı fikirde olan arkadaĢlarımın yapacağı Ģey
79
mutlaka o adımları atanları tepelemektir... Sizlere bunun da
üstünde bir söz söyleyeyim. Örneğin eğer bunu sağlıyacak
kanunlar olmasa, bunu sağlayacak meclis olmasa, öyle olumsuz
adım atanlar karĢısında herkes çekilse ve ben kendi baĢıma
yalnız kalsam; yine tepeler ve yine öldürürüm."
Cumhuriyet'e doğru gidiĢ bu kararlı sözlerle açıkça görülüyordu.
M. Kemal PaĢa, 8 Nisan 1923'de dokuz ilkede görüĢlerini
toplatarak, programını belirlerken, siyasi biçimlenmeyi de
hazırladı.
SavaĢ zamanının T.B.M.M.'nin görevi son bulmuĢtu. Bu sebeple
Meclis kendini dağıtıp, seçime gitme kararı aldı. M. Kemal,
dağılmadan önce Meclisten 15 Nisan'da, Saltanatı geri
getirmeye çalıĢanları vatan haini kabul eden bir kanun
değiĢikliği ile "Hıyanet-i Vataniye Kanunu"na, ileride gerekirse
yine Ġstiklal Mahkemeleri kurma fırsatını veren bir ek getirdi.
Yeni kurulacak Meclis'te kuvvetli bir kadro oluĢturmayı ve
böylece Cumhuriyet'i ilan etmeyi düĢünen M. Kemal'in bu
çalıĢmaları yakın arkadaĢlarının kendisinden uzaklaĢmasını
hızlandırdı. Rauf Bey ve arkadaĢları, M. Kemal'in partiler üstü
kalmasını, politikaya karıĢmamasını, önererek, O'nu pasif
duruma getirmek istiyorlardı. Rauf Bey'in Ġsmet PaĢa ile
aralarının açılması da bu ayrılığın baĢka bir yönü idi. Lozan'dan
dönen Ġsmet PaĢa'yı karĢılamak istemeyen Rauf Bey
BaĢbakanlık'tan bile istifa etti. Ġkinci Meclis, toplandıktan sonra
Lozan'ı
onayladı.
Artık
sorun
Türkiye'nin
rejiminin
belirlenmesiydi. M. Kemal 22 Eylül 1923'de "Neue Treie Presse"
adlı bir Viyana gazetesi muhabiriyle yaptığı görüĢmede, 23
Nisan 1920'de kurulan sistemin Cumhuriyet olduğunu fakat
adının açıklanamadığını belirtip, yapılacak iĢin yalnızca isim
koymak olduğunu söyledi. Yeni devletin baĢkentinin neresi
olacağı da bir sorundu. Ankara 1920'den beri bu iĢi yapıyordu.
Merkezi ve güvenli durumu ortada idi. Meclis'te uzun
tartıĢmalardan sonra 13 Ekim'de Ankara baĢkent olarak oy
çokluğu ile kabul edildi. Cumhuriyet'in ilanına bir adım daha
yaklaĢılmıĢtı. M. Kemal'e Cumhuriyet'in ilanına fırsat veren bir
hükümet buhranı oldu. BaĢbakan Fethi Okyar Bey'e karĢı
Meclis'te muhalefet oluĢması üzerine M. Kemal, "Erkan-ı
Harbiye Umumiye Riyaseti Vekili Fevzi PaĢa"nın dıĢında
80
kabinenin istifasına karar verdi ve 27 Ekim'de uygulandı.
Mevcut sisteme göre her bakan Meclis tarafından tek tek
seçiliyordu. Ġstifa eden bakanlar yeniden seçilirlerse, görev
kabul etmeyeceklerdi. Bu sırada Rauf Bey, Kazım Karabekir, Ali
Fuat, Refet PaĢalar Ġstanbul'da bulunuyorlar ve temasları,
Halife'ye yakınlık gösterileri oluyordu. Ankara'da' ise kabine
kurulamıyordu. Bu geliĢmeler üzerine "Cumhuriyet Ġlanı" ile iĢi
kökünden çözmeye karar veren M. Kemal 28 Ekim gecesi
Çankaya'da Ġsmet PaĢa ve bazı kimseleri toplantıya çağırdı ve
"Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz." diyerek kararını açıkladı.
Misafirlerin ayrılmasından sonra Ġsmet PaĢa'yı alıkoydu ve
birlikte, TeĢkilat-ı Esasiye Kanunu'nda gerekli değiĢikliği
sağlayacak önergeyi hazırladılar. Ertesi gün saat 10'da Parti
grubunda yapılan toplantıda, M. Kemal PaĢa Genel BaĢkan
olarak Hükümet buhranının mevcut sistemden kaynaklandığını,
bunun çözümünün istikrarlı bir sistemde olduğunu belirttikten
sonra değiĢiklik önergesini okuttu:
*Türkiye Devleti'nin Hükümet Ģekli Cumhuriyettir.
*Türkiye Devleti, Büyük Millet Meclisi tarafından idare olunur.
*Türkiye Devleti, Hükümetin inkisam ettiği idare Ģubelerini Ġcra
Vekilleri (Bakanlar Kurulu)vasıtasıyla idare eder.
Bu önerge Parti toplantısında tartıĢıldı Büyük Millet Meclisi'nin
aynı akĢam (29 Ekim 1923) saat 18:45'de yaptığı toplantıdan
sonra 20.30'da "YAġASIN CUMHURĠYET" sesleri arasında
Cumhuriyet ilan olundu ve yeni Türk Devleti'nin adı kondu.
"TÜRKĠYE CUMHURĠYETĠ". Hemen arkasından da Türk
Ulusu'nun kurtarıcısı Gazi M.Kemal oy birliği ile CumhurbaĢkanı
seçildi. Kürsüye gelen CumhurbaĢkanı M. Kemal, kendisini
CumhurbaĢkanı seçen Meclis'e teĢekkür ettikten sonra "Son
yıllarda Ulusumuzun fiili olarak gösterdiği kabiliyet ve istidat,
kendi hakkında kötü düĢüncede bulunanların ne kadar tedkikten
uzak görünüĢe önem veren insanlar olduğunu pek güzel ispat
etti. Ulusumuz kendisinde bulunan nitelikleri ve değeri,
hükümetin yeni adıyla uygarlık dünyasına çok daha kolay
gösterebilecektir. Türkiye Cumhuriyeti, dünyada iĢgal ettiği yere
layık olduğunu eserleriyle ispat edecektir... Türkiye Cumhuriyeti
mutlu, baĢarılı ve muzaffer olacaktır." sözleriyle konuĢmasını
81
tamamladı. M. Kemal CumhurbaĢkanı seçildiğinde henüz 42
yaĢındaydı. Cumhuriyetin ilk BaĢbakanı Ġsmet PaĢa oldu.
19 Mayıs 1919'da Samsun'da baĢlayan yeni ve bağımsız, bir
Türk Devleti kurmak savaĢı dıĢ ve iç düĢmanlara karĢı baĢarıyla
sonuçlanarak Türkiye Cumhuriyeti kuruldu. KurtuluĢ SavaĢı'nın
inanç ve baĢarısı nasıl Atatürk'ün eseri idiyse, Cumhuriyet de
yine O'nun eseri idi. Ġleriki yıllarda bunu Ģu sözleriyle belirtti.
"Benim en büyük eserim Türkiye Cumhuriyeti'dir."
Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal, Cumhuriyet'in onuncu yılında Başbakan İsmet Paşa
ile (29 Ekim 1933)
82
83
ATATÜRK’ÜN CUMHURİYETLE İLGİLİ SÖZLERİ
•“Türkiye devletinin şekl-i hükümeti cumhuriyettir.”
• Türk milletinin karakterine ve adetlerine en uygun olan idare,
Cumhuriyet idaresidir. (1924)
• Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemiyle devlet şekli
demektir. (1933)
• Cumhuriyet, yüksek ahlaki değer ve niteliklere dayanan bir
idaredir. Cumhuriyet fazilettir. (1925)
• Bugünkü hükümetimizin, devlet teşkilatımızın doğrudan
doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet
ve hükümet teşkilatıdır ki onun adı Cumhuriyettir. Artık
hükümet ile millet arasında geçmişteki ayrılık kalmamıştır.
Hükümet
millet
ve
millet
hükümettir.
(1925)
• Türk Milletinin tabiatına ve geleneklerine en uygun olan
yönetim, cumhuriyet yönetimidir.
• Cumhuriyet, yeni ve sağlam esaslarıyla, Türk milletini emin ve
sağlam bir istikbal yoluna koyduğu kadar, asıl fikirlerde ve
ruhlarda yarattığı güvenlik itibariyle, büsbütün yeni bir hayatın
müjdecisi olmuştur. 1936 (Atatürk'ün S.D. I, S. 372)
• Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır.
29 Ekim 1923 (Nutuk II, S. 814-15)
• Cumhuriyetimiz öyle zannolunduğu gibi zayıf değildir.
Cumhuriyet bedava da kazanılmış değildir. Bunu elde etmek için
kan döktük. Her tarafta kırmızı kanımızı akıttık. İcabında
müesseselerimizi müdafaa için lâzım olanı yapmağa hazırız.
1923 (Atatürk'ün S.D. III, S. 71)
• Onlar, kolaylıkla anlayacaklardır ki, çürümüş bir hanedanın,
halife unvanıyla başının üstünden zerre kadar uzaklaşmasına
imkân kalmayacak surette muhafazasının mecburî kılan bir
devlet şeklinde, cumhuriyet idaresi ilân olunsa bile, onu
yaşatmak mümkün değildir. 1927 (Nutuk II, S. 831)
84
• Bugünkü hükümetimiz, devlet teşkilâtımız doğrudan doğruya
milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet teşkilâtı
ve hükümettir ki, onun ismi Cumhuriyettir. Artık hükümet ile
millet arasında mazideki ayrılık kalmamıştır. Hükümet millettir
ve millet hükümettir. Artık hükümet ve hükümet mensupları
kendilerinin milletten ayrı olmadıklarını ve milletin efendi
olduğunu tamamen anlamışlardır. 1925 (Atatürk'ün S.D. II, S.
230)
• Son senelerde milletimizin fiilen gösterdiği kabiliyet, istidat,
idrak, kendi hakkında kötü fikir besleyenlerin ne kadar gafil ve
ne kadar tetkikten uzak görünüşe düşkün insanlar olduğunu
pek güzel ispat etti. Milletimiz haiz olduğu özelliklerini ve
liyakatini hükümetinin yeni ismiyle medeniyet dünyasına daha
çok kolaylıkla göstermeğe muvaffak olacaktır. Türkiye
Cumhuriyeti, cihanda işgal ettiği mevkiye lâyık olduğunu
eserleriyle ispat edecektir.
• Temeli büyük Türk milletinin ve onun kahraman evlâtlarından
mürekkep büyük ordumuzun vicdanında akıl ve şuurunda
kurulmuş olan Cumhuriyetimizin ve milletin ruhundan mülhem
prensiplerimizin
bir
vücudun
ortadan
kaldırılması
ile
bozulabileceği
fikrinde
bulunanlar,
çok
zayıf
dimağlı
bedbahtlardır. Bu gibi bedbahtların, Cumhuriyetin adalet ve
kudret pençesinde lâyık oldukları muameleye maruz kalmaktan
başka nasipleri olmaz. Benim naçiz vücudum birgün elbet
toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşıyacaktır.
Ve Türk milleti emniyet ve saadetinin kefili olan prensiplerle
medeniyet yolunda, tereddütsüz yürümeğe devam edecektir.
1926 (Atatürk'ün S.D. III, S. 80)
• Gelecek nesillerin Türkiye de Cumhuriyetin ilanı günü, ona en
merhametsizce hücum edenlerin başında, cumhuriyetçiyim
iddiasında bulunanların yer aldığını görerek şaşıracaklarını asla
farz etmeyiniz! Bilâkis, Türkiye'nin münevver ve cumhuriyetçi
çocukları, böyle cumhuriyetçi geçinmiş olanların hakikî
zihniyetlerini
tahlil
ve
tesbitte
hiç
de
tereddüde
düşmeyeceklerdir.
85
• Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemi ile devlet şekli
demektir. Biz Cumhuriyeti kurduk, o on yaşını doldururken
demokrasinin bütün icaplarını sırası geldikçe uygulamaya
koymalıdır. 1933 (Afetinan, Atatürk Hakkında B. H., S. 251)
• Cumhuriyet düşünce serbestliği taraftarıdır. Samimî ve meşru
olmak şartiyle her fikre hürmet ederiz. Her kanaat bizce
muhteremdir. Yalnız muarızlarımızın insaflı olması lâzımdır.
1923 (Atatürk'ün S.D. III, S. 71)
•Devlet bir iradeye, bir egemenliğe sahiptir. O'nu ifade etmek
ve yerine getirmek için birtakım vasıtalara muhtaçtır. Bu
vasıtaları kapsayan devlet teşkilatında Millet Meclisi ve Hükümet
teşkilatı esastır. ( 1929 ) (Ayşe Afetinan, Medeni Bilgiler ve
M.K.Atatürk'ün El Yazıları, 1969, TTK Yay.)
•Yeni Türkiye Devletinin yapısının ruhu milli egemenliktir.
Milletin kayıtsız Ģartsız egemenliğidir. ( 1923 ) (Atatürk'ün
Söylev ve Demeçleri, Cilt:I, 1945)
•Benim gayem Türkiye'de, yeni Türkiye Cumhuriyeti'nde millet
egemenliğini güçlendirmek ve ebedileĢtirmektir. ( 1930 )
(Hasan Rıza Soyak, Atatürk'ten Hatıralar, Cilt:II, 1973
86
KÜLTÜR VE SANAT KÖġESĠ
ĠÇĠNDEKĠ YABANCI
Or jinal Adı: The Brave One
Yönet men: Neil Jordan
Oyuncular: Jodie Foster, Terrence Howard, Nicky Katt, Naveen
Andrews
Senaryo: Roderick Taylor, Bruce A. Taylor, Cynthia Mort
Görüntü Yönet meni: Philippe Rousselot
Kurgu: Tony Lawson
Müzik: Dario Marianelli
Tür: Dram - Suç
Süre: 119 dk.
Yapım: 2007 - ABD / Avustralya
Gösterim tarihi: 5 Ekim 2007
BANA ġANS DĠLE
Yönet men: Çağan Irmak
Oyuncular: Deniz Uğur, Melisa Sözen, İsmail Hacıoğlu, Rıza
Kocaoğlu, Volkan Severcan
Senaryo: Çağan Irmak
Görüntü Yönet meni: Cenap Cevahir
Müzik: Aria
Kurgu: Erhan Öz
Tür: Gerilim
Süre: 88 Dk.
Yapım: 2001 - Türkiye
Gösterim tarihi: 5 Ekim 2007
87
BĠTĠRĠM ĠKĠLĠ 3
Or jinal Adı: Rush Hour 3
Yönet men: Brett Ratner
Oyuncular: Chris Tucker, Jackie Chan, Hiroyuki Sanada, Yuki
Kudoh, Max von Sydow
Senaryo: Jeff Nathanson
Görüntü Yönet meni: J. Michael Muro
Müzik: Lalo Schifrin
Kurgu: Mark Helfrich, Billy Weber, Don Zimmerman
Tür: Aksiyon - Komedi
Süre: 90 dk.
Yapım: 2007 - ABD
Gösterim tarihi: 5 Ekim 2007
YILDIZ TOZU
Or jinal Adı: Stardust
Yönet men: Matthew Vaughn
Oyuncular: Claire Danes, Robert De Niro , Michelle Pfeiffer,
Sienna Miller
Senaryo: Matthew Vaughn, Jane Goldman
Görüntü Yönet meni: Ben Davis
Müzik: Ilan Eshkeri
Kurgu: Jon Harris
Tür: Fantastik - Dram
Süre: 130 dk.
Yapım: 2007 - ABD/İngiltere
Gösterim tarihi: 5 Ekim 2007
88
YMM’LERĠN 2007 YILINDA DĠKKATE ALACAĞI HADLER
KONU
DAYANAĞI
HADLER
-SM ve SMM‟lerin
4 Nolu 37
-Net SatıĢ:7.102.000.-YTL
imzalayacağı
Nolu SMM
beyannameler için
Tebliği
-Aktif Top:3.551.000.-YTL
sınır
-Tam tasdik
31 ve 37
249.000.-YTL (Eski Dönemler
sözleĢmesi
Nolu YMM
Dahil)
yapılmadan ihracatta
Tebliği
KDV iadesi rapor
yazma sınırı
-Ġndirimli orana tabi
31 ve 37
465.000.-YTL
mallarda tam tasdik
Nolu YMM
sözleĢmesi
Tebliği
yapılmadan rapor
yazma sınırı
-Yolcu beraberinde
31 ve 37
60.000.-YTL (DıĢ Ticaret
satıĢta (ihraç) YMM
Nolu YMM
ġirketleri Hariç )
raporu ile alınabilecek Tebliği
iade sınırı
-KDV iadesine karĢıt
29 ve 37
-Fatura BaĢına:
inceleme sınır
Nolu YMM
13.000.-YTL
tebliği
-Bir Mükellefin Aylık AlıĢlar
Toplamı:
39.000.-YTL
-Stopaj Ġadesi
29 ve 37
139.000 -YTL
Nolu YMM
Tebliği
Yatırım Ġndirim
35 ve 37
Yatırım Harcaması Tutarı
Raporu
Nolu YMM
250.000.-YTL‟nin Üzerinde ise
Yazmada Harcama
Tebliği
rapor düzenlenecek
Tutarı
-Kurumlar Vergisi
32 ve 37
130.000.-YTL
Ġstisnaları
Nolu YMM
Tebliği
-Tek Düzene göre ek
10 Nolu
-Aktif Toplamı: 7.415.800.mali tablo düzenleme Muhasebe
YTL
alt sınırı
Sistemi
Uygulama
-Net SatıĢ Tutarı: 16.479.500
Tebliği
YTL
-7/A Seçeneğine göre 10 Nolu
-Aktif Toplamı:
muhasebesini tutacak Muhasebe
1.235.000-YTL
olanlar
Sistemi
-Net SatıĢ Tutarı:
Uygulama
2.472.000.-YTL
Tebliği
89
90
91

Benzer belgeler