Makalenin Tamamını Oku

Transkript

Makalenin Tamamını Oku
İslam, Demokrasi ve İnsan Hakları: Esas Soru(n) ne? • Nezir Akyeşilmen
İSLAM, DEMOKRASİ VE İNSAN HAKLARI:
ESAS SORU(N) NE?
Yrd. Doç. Dr. Nezir AKYEŞİLMEN
Selçuk Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü
Nottingham Üniversitesi Misafir Öğretim Üyesi
Giriş
İ
slam ve demokrasi arasında bugün oldukça kompleks bir ilişki
var. Bu konuda İslam dünyası hem teoride hem de pratikte büyük oranda ayrışmaktadır. Bazıları İslam ile demokrasi arasında bir ilişkiden bahsetmeyi bile reddederken, bazıları İslam’ın demokratik bir sistemi öngördüğünü ileri sürmektedir.1 Uygulamada
ise, Türkiye, Pakistan, Bangladeş, Endonezya, Malezya ve hatta
İran’da bir tür demokrasiden bahsedilirken, İslam ülkelerinin büyük bir kısmı demokratik olmayan monarşi, tek parti sistemi, askeri
rejimler, diktatörlük ya da bunlardan birkaçının kombinasyonundan oluşan otoriter rejimler ile yönetilmektedir.2 İlginç olan ise, bu
rejimlerin hepsinin bir şekilde dini kullanarak meşriyetlerini sağlamaya çalışması ve önemli oranda başarılı olmasıdır. Hatta Muq-
1
2
Esposito, John ve Voll, John, “Islam and democracy “, Humanities,, Cilt. 22,
No.Number 6, 2011. http://www.neh.gov/news/humanities/2001-11/islam.
html
ITAC, Islam and Democracy, 2006, s.3, http://www3.carleton.ca/cciss/res_docs/
itac/gould_e.pdf [Son ziyaret tarihi 6 Haziran 2012]; ayrıca bakınız, Parray, Tauseef Ahmad, “Democracy in Islam: The Views of Several Modern Muslim Scholars”,
The American Journal of Islamic social Sciences, 27:2, pp.141.
339
1. İslamofobya Sempozyumu
tedar Han bu rejim çeşitliliğine bakarak Müslümanların kendileri
için en uygun olan hükümet formunu seçebileceklerine hükmeder.3
İslam ile demokrasi arasındaki ilişki sadece Müslüman analistlerin değil aynı zamanda dünyanın değişik bölgelerinden değişik
dinden insanların yoğun olarak tartıştığı bir meseledir. Özellikle 11
Eylül olaylarıyla birlikte bu konu literatürde daha geniş yer bulmaya başladı. Müslümanlar gibi bu konuda, diğer dinlere mensup
insanların da kafası oldukça karışık görünmektedir. Kimisi islamın
temel öğretilerine referansla İslam ile demokrasi arasında güçlü bir
bağ kurmaya çalışırken,4 kimisi de böyle bir ilişkinin mümkün olmadığını iddia etmektedir.5 Bu tartışmaların salt akademik, değerlerden yoksun, tarafsız ve nötr bir düzeyde yapıldığını ileri sürmek
oldukça zor. Kenton6 gibi kimi yorumcular İslam’ın kaynaklarına
referans vermek yerine kendi İslam algısı üzerinde bir sonuca varmaya çalışırken, bazıları demokrasi ve laiklik,7 bazıları da demokrasi ve ulus devlet arasında mutlak bir bağ kurmaktadır.8
Bu konuda asıl sorun, doğru sorunun bir türlü sorulamamasıdır. Sadece İslam değil, diğer yaygın dünya dinleri ve demokrasi
arasındaki ilişki irdelendiğinde şüphesiz benzer komplike durumlar ortaya çıkacaktır. Belki de sorulması gereken soru da budur?
Neden Hristiyanlık ile demokrasi ya da Budizmle demokrasi arasındaki sorun fazla tartışma konusu olmazken, İslam ile demokrasi
arasındaki ilişki sorun olarak ileri sürülmektedir? Demokratik olan
3
4
5
6
7
8
Parray, Tauseef Ahmad, “Democracy in Islam: The Views of Several Modern Muslim Scholars”, The American Journal of Islamic social Sciences, 27:2, pp.141.
Esposito, John ve Voll, John, “Islam and democracy” başlıklı eserinde ve Min Hua
Huang “Islam and Democracy: A Global perspective”, Taiwan Journal of Democracy,
Vol.1, No.2, 2005, s.109-137, isimli çalışmalarında bu doğru ilişkiyi işlemektedirler.
Machina, Kenton, “Islam and Demokrasi”, http://lilt.ilstu.edu/kfmachin/
ids254/Islam%20and%20Democracy.pdf [Son ziyaret tarihi 20 Haziran 2012]. adlı
çalışmasında ve Reckinger, Carole, “Islam and Democracy, an Oxymoron?”, 2007,
http://www.forum.lu/pdf/artikel/6298_272_Reckinger.pdf [Son ziyaret tarihi 20
Haziran 2012]. isimli çalışmasıyla bu negatif tezlerden bahsederler.
Kenton, 2012.
Recktinger, Carole, “Islam and Democracy, an Oxymoron?”, 2007, s.21, http://
www.forum.lu/pdf/artikel/6298_272_Reckinger.pdf [Son ziyaret tarihi 20 Haziran 20129].
Machina, 2012, s.1.
340
İslam, Demokrasi ve İnsan Hakları: Esas Soru(n) ne? • Nezir Akyeşilmen
İsevi ya da Musevi midir? Böyle bir önerme mümkün müdür? Aynı
şekilde “demokratik olan İslami midir?” gibi bir soruya cevap aramak da anlamsızdır. Müslüman ülkelerin çoğunluğunun demokratik olmamasından hareket edilerek, İslam’ın demokratik olmadığı
sonucuna varmak da ne akademik ne de rasyonel bir çıkarımdır.
Burada bir korelasyondan bahsedilse bile bir neden-sonuç ilişkisi
kurmak zordur.
İslam ve demokrasi oldukça geniş ve kapsamlı kavramlar olup
farklı tanım ve yorumlara maruz kalabilmektedir. Literatürde Demokrasinin 500’den fazla tanımından bahsedilir.9 Uygulamaya
bakıldığında da hem tarih boyunca hem de bugün dünyada birbirinden farklı çok demokrasi türlerine rastlanmaktadır. Aynı şekilde, İslam dünyasında İslamı farklı farklı yorumlayan çok sayıda
mezhep, cemaat, tarikat ve gruplardan söz etmek mümkündür. O
zaman İslam ve demokrasi birbiriyle uyuşur ya da uyuşmaz dendiğinde sorulması gerekn temel soru. “Hangi demokrasi ve hangi
İslam?” demek gerekmrez mi?10
Bu çalışmada İslam ve demokrasi arasındaki ilişki irdelenirken
öncelikle klasik İslam düşünürlerinin yöneten-yönetilen denkleminde geliştirdikleri görüşler analiz edilmekte, sonraki bölümlerde
ise çağdaş siyaset bilimi literatüründe İslam ve demokrasi arasındaki ilişkiyi sorgulayan yorumlara yer verilmektedir.
Klasik İslam Düşünürlerinin Görüşleri Doğrultusunda
İslam’da Yöneten – Yönetilen İlişkisi
Günümüz analistleri, İslam’ın bir devlet şekli önermediği onun
yerine adalet, eşitlik, hak ve özgürlükler temelinde ilkeler sunduğunu ileri sürmektedir. Fakat İslam tarihinde, özellikle 8. ve 14.
Yüzyıllar arasında islami düşünür ve hukuçuların bu konuda ciddi
tartışma ve araştırma yaptıkları anlaşılmaktadır.
9
10
Akyeşilmen, Nezir, “Özgürlük, Demokrasi ve Laiklik: Hangisi Öncelikli”, Taraf,
03.11.2008,
http://www.taraf.com.tr/haber/ozgurluk-demokrasi-ve-laiklikhangisi-oncelikli.htm [Son ziyaret tarihi 26 Haziran 2012].
Reckinger, 2007, s.23.
341
1. İslamofobya Sempozyumu
İslam tarihinde devlet, yönetim, anayasa, siyasi etik ve felsefe
literatürü üç kategoride değerlendilebilir: Hukukçular, ahlakçılar
ve filosoflar.
Hukukçulara El-Mawardi,11 Ibn-i Jama’ah ve Ibn-i Teymiyye örnek verilebilir. Bunlar daha çok Halifeliğin gerekliliği ve Halifenin
özellikleri üzerinde dururlar. Ibn-i Teymiyye dışındaki Hukukçular daha ziyade günün şartlarına göre birtakım yorumlar geliştirmesine rağmen, İbni Teymiyye12 ictihada ağırlık verip Kuran ve hadisten yola çıkarak bir model sunmaya çalışır. Halifelikten ziyade
İslam’da yöneten ve yönetilen ilişkisi üzerinde durur.13 El-Mawardi
de Halifenin seçimlerle de işbaşına gelebileceğini ileri surer.14
Ahlakçıların başında Ibn-i el-Muqaffa (Kitab al-Adab al-Saghir),
Jahiz (Kitab al-Taj and Kitab Istihqaq al-Imamah), Keykaus bin İskender (Kabusname), Nizam ül-Mülk (Siyasatnama) ve İmam Gazali’dir
(Nasihat ül-Mülük).
Ibn al-Muqaffa (724 AD -757 AD), Sünni yorumcuların yolunu
izler ve halife/yöneticinin müçtehid15 olması ve şeriatı uygulaması
gerektiğini söyler.16 Jahiz ise Kitabal istihqaqal İmam’da eski Fars
11
12
13
14
15
16
El-Mawardi (991-1031 AD). Meşhur risalesi “Ahkam al-Sultaniyye”de Abbasi halifeliğini över. Dünyada düzen oluşması ve dinin korunması için halifeliği şart olarak görüyor. Sekülar devlet insanın maddi ihtiyaçlarına cevap vermeye çalışırken,
halifelik ise hem maddi hem manevi ihtiyaçlara. Ona göre halife seçilebilir ya da
atanabilir hatta bir halife çocuğunu da atayabilir. Halifeliği dini bir kurum olarak
görür.
Ibn Taymiyya (1263 AD -1328 AD), farklı bir yorumda bulunur. İctihada ağırlık verip Kuran ve hadisten yola çıkarak bir model sunmaya çalışır. Halifelikten ziyade
islamda yöneten ve yönetilen ilişkisi üzerinde durur. 4. Sure 59. Ayeti yorumlarken, Ona göre yönetenlerin kuran ve sünnette uygun emirleri sadece dikkate alınır
ve onlara itaat edilir. Buna ragmen toplumda düzensizlik ve anarşi korkusuyla pek
de isyanı yüceltmemiştir. Devlet başkanı şeriat kurallarına göre hareket etmeli ama
ilmen yetersizse Gazali gibi İbni Teymiyye de alimlerin görüşlerine ve desteğine
başvurabilir. Yani devlet başkanı olmak için ille de müçtehid olma şartı yok.
Iqbal, Javid, 2012.
Iqbal, Javid, 2012.
Nagel, Tilman, “Religion ans State Since the 11th Century”, Munavvarov, Z.I., ve
Shneider-Deters, W, (eds), Islam and Secular State, Tashkent: International Fund
of Imam al-Bukhari; Friedrich Ebert Foundation, 2003,s.182.
Muhammad Yatim’e göre (2008) Şeriat kavramı bugün siyasallaştırışmış ve hatta güvenlikleştirilmiştir. Şeriat Kur’anı Kerim’de genel olarak her yönüyle islam
anlamında kullanılırken (Sonra (Ey Rasûlüm), seni dinden bir yol (şeriat) üzere
342
İslam, Demokrasi ve İnsan Hakları: Esas Soru(n) ne? • Nezir Akyeşilmen
krallarının uygulamalarına referans vererek şeriatın zamanın ihtiyaçlarına göre değişebileceği fakat lidere olan ihtiyacın değişmeyeceğini vurgular. Keykause göre hükümet başkanı akıllı, adil, imanlı
ve otoriter(etkili) olmalı. Nizamul Mülke göre ise şeriat sınırları içerisinde devlet başkanı kendisini mutlak monark ilan edebilir. Nizamulmülk, devlet başkanının görevinin adaleti sağlamak olduğunu
da vurgular.17
İslam’da yöneten-yönetilen ilişkilerine en fazla katkı yapanlar ise filozoflar olarak kategorize edilen alimlerdir. Bunların başında Farabi18 (868
-950), Ibn-i Sina (980 -1037) ve Ibn-i Rüşd19 (1126 -1198) ve İbni Haldun (1332-1406) gelmektedir. Bunlar genel olarak İslam’da yönetim
biçimini Yunan felsefesine göre yorumlamaya çalışan kişilerdir. Bu
nedenle çalışmalarında büyük oranda Plato ve Aristo etkisi görülür. Platonun “hukuk devletin temelidir” tezini savunurlar. İslami
devletin şeriata dayalı devlet olduğunu, aksi takdirde seküler kanunlara dayalı devletin İslami olamayacağını belki “Güc”e (mülk)
dayalı bir devlet olduğunu ileri sürerler. Bu mütefekkirlere göre,
sadece felsefe ile şeriatın derin anlamları anlaşılabilir. Filozofların
17
18
19
görevli kıldık. Onun için sen o şeriata uy da, ilmi olmıyanların arzu ve isteklerine
tabi olma.- Casiye, 18), zamanla İslami hukuk sistemi anlamında ve son bir asırdır özellikle el kesme, idam ve recm gibi ceza hukukundaki hudud anlmına gelecek şekilde daraltılmış ve bir korku aracı haline getirilmilmek istenmiştir. “Islam
and the Civil State from a Contemporary Perspective”, https://www.csidonline.
org/9th_annual_conf/Mohammed_Yatim_CSID_paper.pdf [Son ziyaret tarihi 27
Haziran 2012].
Iqbal, Javid, 2012.
Al-Farabi genellikle ilk musluman siyasi düşünür olarak bilinir. Plato ve Aristo’dan
etkilenmesine ragmen onların düşüncelerine önemli katkılar sağlamıştır. O da Yunan hocaları gibi insanın son arzusunun ne olduğu sorusunu sorar ve onların verdiği cevap gibi bunun mutluluk olduğu sonucuna varır. Ona göre gerçek mutluluk
şeriatla tasarlanmış bir hayatla mümkündür. Diğer görüşü, yalınızlık içinde insan mutluluğu ya da mükemmeliyete erişemez. Bunun için diğer insanlarla siyasi
bir birliktelik oluşturmak zorunda. Bu nedenle birbirine yardımcı olabilmesi ve
mutluluğu yakalaması için insanlar bir devlete ihtiyaç duyarlar. Bu nedenle ideal
devlet: dünya da refahı ve ahirete hazırlığa imkan veren devlet ( din ve vicdan
özgürlüğü) ancak mutluluğu sağlayabilir.
Ibn-i Rüşde göre de insan tek başına mutluluğu yakalayamaz. Devlet olmadan ve
başkasıyla ilişki kurmadan yaşayamaz. Ona göre adil devlet hukuka dayanmalı, o
hukuk da ilahi hukuk olmalı ki gerçek mutluluğa erişilsin. Ideal devletin hukuku
da şeriattır. İbn-i Rüşd kendisi bir din alim, Maliki mezhebine bağlı ve Kordoba’nın
kadısı olmasına ragmen ancak filozofların şeriatı gerçek anlamda anlayabilecekleri
ve ideal devlet politikasında önemli rol oynamaları gerektiğini ileri sürer.
343
1. İslamofobya Sempozyumu
diğer bir iddiası ise, Halifeliğin sadece Devri Saadette yaşandığı ve
sonrasında kurulan devletlerin şeriata dayalı olduğu iddia edilse
de hakikatte onlar rasyonel, güce dayalı (mülk) devletler olduğu
yönündedir.20
İslam dünyasının filozofları genel olarak Yunanlı hocaları gibi
insanın son arzusunun mutluluk olduğunu iddia ederler ve mutluluğun da ancak şeriatla yönetilen ideal bir devlette mümkün olduğunu söylerler. Mutluluk da ancak dünyada refahı ve ahirete hazırlık imkanı veren devlette (din ve vicdan özgürlüğü) yakalamak
mümkündür.21
Farabi’ye göre, İdeal devlet Peygamber tarafından yönetilen
devlettir. Peygamber mutlak imam/lider olduğu için o ideal devlet olan “El-Medine El Fazila”nın da ideal lideriydi. Peygamber olmadan ideal devlet mümkün olmadığından ideal olmayan devlet
şekillerini sayar: bazıları Plato’dan alınmış, bazıları kendi geliştirmiştir.: sadece insanların temel ihtiyaçlarını karşılayan devlete ( Elzaruriye), Bayağı devlet (El-Şava), diktatöryal devlet (El-Takallub),
demokratik devlet (El- Camaiyya), fasid devlet (El- Zalla). Bütün bu
ideal olmayan devlet formlarına cahiliye demektedir. Bu ülke vatandaşlarının hiçbir zaman gerçek mutluluğu yakalayamayacaklarını iddia eder. Ona göre bütün bu eksik devlet formları dinin yanlış
yorumundan ve bozulmuş inançtan doğarlar. Ona göre bunlar arasında demokratik devlet ideal devlete en yakın devlet formudur.22
Ibn-i Sina’nın siyaset felsefesi ise, Yunan felsefesi, Farabi ve hukukçuların ileri srüdüğü geleneksel hilafet yorumlarının karışımı
gibidir. İbni Sina, halifenin tüm islam toplumunca seçilmesi gerektiğini ileri sürer. Ona göre, diktatöre karşı mücadele hatta savaş
yapılmalı, gerekirse öldürülmelidir. İmkanları olduğu halde bunu
yapmayan vatandaşlar cezalandırılmalıdır. Diktatörü ortadan kal20
21
22
Bu iddiayı destekleyen bir hadisi şerifte de Halifeliğin Peygamber Efendimizden
sonar 30 yıl süreceği yönündedir. Bunun için bakınız, Hasanov, Ahadjan, “The
First Muslim Community: Transition from Religiosity to Secularity”, Munavvarov,
Z.I., ve Shneider-Deters, W, (eds), Islam and Secular State, Tashkent: International
Fund of Imam al-Bukhari; Friedrich Ebert Foundation, 2003,s.174.
Iqbal, Javid, 2012.
Iqbal, Javid, 2012.
344
İslam, Demokrasi ve İnsan Hakları: Esas Soru(n) ne? • Nezir Akyeşilmen
dırmak Allahın rızasını kazandırır. Bu nedenle Ibn-i sina oldukça
farklı bir yol çizer.23
Ibni Rüşde göre, dört halife devrinden sonra İslam devleti ideal
olmaktan çıkıp güce (mülk)dayalı bir devlete dönüştü. Bu nedenle İslam tarihinde güce dayalı değişik devletler ortaya çıktı. İbn-i
Rüşd’ün düşündüğü Halife, Plato’nun filozof-kral mefhumune
denk gelir. Fakat Farabinin ideal devletin peygamber devrinde
yaşandığı ve gerçek mutluluğun sadece o zaman yakalanabileceği
tezine karşılık eksik devlette de ideal devlete yakınlaşmanın mümkün olduğunu söyler.24
İbni Haldun25 şeriat devleti (Siyasa Diniye) ile rasyonel devlet
(siyasa akliye) arasında bir çizgi çizer. İbni haldun dönemindeki İslam ülkelerinin çocğu güce dayalı (mülk) ülkelerdi, kendi ifadesi
ile “beşeri hukuka dayalı devletler”di. Ona göre Peygamber hukuk
yapıcı lider26 olup şeriata dayalı oluşturduğu Müsluman toplum,
varlığını dört halife döneminde de sürdürdü. Ondan sonra dini
motivasyonun zayıflamasıyla halifelik şeriata dayalı olduğu iddia
edilse de rasyonel hukukla yönetilen(siyasa akliye) bir yönetime
mülke (güç-devlete) dönüştü. Fakat bir pragmatist olan İbn-i Halduna göre, beşeri hukuka dayalı Mülk (güç-devlet) de vatandaşın
mutluluğu için çalışabilir. Mülk de Halifelikten sadır olduğu için
şeriatla bağını kesmemeli. Şeriatın teorik önemini vurgulayan İbn-i
Haldun, şeriat ve beşeri hukuka dayalı “karma devlet”in de vatandaşa hizmet edebileceğini ileri sürer. Bu bakış açısıyla Şeriat devletini savunan filozof ve hukukçu bakışından oldukça farklıdır.27
23
24
25
26
27
Iqbal, Javid, 2012.
Iqbal, Javid, 2012.
İbn-I Haldun, Mawardi gibi, halifeliğin dini-siyasi bir kurum olduğunu düşünür
ve Halife hem islam dinini korumalı hem de devleti yönetmelidir. Fakat onun zamanında Halife Kahire’de yönetim ve siyasi konularda etkisi olmayan sadece dini
bir kurum olarak varlığı sürdürmekteydi.
Hasanov, Ahadjan, “The First Muslim Community: Transition from Religiosity
to Secularity”, Munavvarov, Z.I., ve Shneider-Deters, W, (eds), Islam and Secular State, Tashkent: International Fund of Imam al-Bukhari; Friedrich Ebert Foundation,
2003,s.171.
Iqbal, Javid, 2012.
345
1. İslamofobya Sempozyumu
İslam Demokrasiyle Nasıl Çelişir?
İslam’ın demokrasi ile uyumlu olmadığı tezi daha önce vurgulandığı gibi iki temel kaynaktan gelmektedir. Birincisi, halk egemenliğine dayalı demokrasinin Allah egemenliğine dayalı islamla
çeliştiği tezini ileri süren bazı Müslüman alim, yazar, analist ve yorumcular. Bu iddia oldukça popular ve bilinen bir iddia olmakla
birlikte mantıksal temel ve bilimsel delil açısından oldukça zayıftır.
Literatürde bu iddiayı güçlü bir şekilde savunan görüşlere rastlamak zordur. Çalışmanın ileri bölümlerinde Muhammed iqbal ve
Abdulwahab Al-Afendi’nin görüşleri doğrultusunda bu soruna
daha geniş bir cevap verilecektir.
İslamın demokrasiyle çiliştiğini ileri süren yabancı ve seküler
analist ve yorumcular ise birkaç istisna dışında ya kişisel İslam algısı hatta önyargısı, ya da hem islam hem de demokrasi ve onun
kavramları konusunda yetersiz bilgiden kaynaklandığını ileri sürmek mümkündür. Diğer önemli bir husus ise, demokrasi ve İslam
arasındaki bağ tartışılırken demokratikleşme sürecinde rol oynayan diğer kültürel, ekonomik, sosyal ve siyasal hususların gözardı
edilmesidir.
Kenton Machina, örneğin, şu bir sorularla tartışmaya girer “Müslümanlar, Müslüman kalarak nasıl bir ulus devleti kurabilir? İslam,
bugün geçerli olabilecek bir rehber olabilir mi?”28 bu iki sorunun
demokrasi ile bir ilişkisini kurmak oldukça zordur. Fakat yazar ne
hikmetse kendinden emin hem demokrasi ve ulus-devlet arasında
mutlak bir bağ kuruyor, hem islam’da ulus-devletin olamayacağını
ileri sürüyor (bu iddiaya kısmen katılıyorum, fakat konumuz değil). Ulus-devlet ile demokrasiyi bu denli bir bütünün parçası görmek hem tarihi gerçeklerle hem de günümüz uygulamalarıyla da
uyuşmamaktadır. Demokrasinin ilk nüvelerinin görüldüğü Yunanşehir devletleri ve Roma İmparatorluğu birer ulus devlet değillerdi. Demokrasinin geliştiği ve yaygınlaştığı 20. ve 21. YYda kazara
yeryüzünde hakim devlet formunun ulus-devlet olması, bu devlet
şeklinin demokrasinin olmazsa olmazı olduğu sonucunu doğur28
Machina, 2012, s.1.
346
İslam, Demokrasi ve İnsan Hakları: Esas Soru(n) ne? • Nezir Akyeşilmen
maz. Hem de İslam’ın bugün için geçerli bir rehber olamayacağını
ima ediyor. Yazar aslında bakıldığında hem İslam, hem demokrasi
hem de ulus devlet kavramları konusunda ve bu kavramlar arasındaki ilişki hakkında yeteri kadar araştırma yaptığı kanısına varmak
zordur.
İslam ilde demokrasinin çatıştığı tezini ileri süren diğer bir arguman ise, İslam’ın hayatın her alanını kuşatan bir din olduğu, oysa
demokrasinin din ile devlet işlerinin ayrılması gerektiğini vurgulayan laiklik ilkesini zorunlu kıldığını ileri sürerler.29 Oysa Mark
Woodword’a göre, bu iki kavram arasında bu denli derin bir ilişkiden bahsetmek oldukça zordur.30 Akyeşilmen de aynı görüşü paylaşmaktadır:
…[D]emokrasi literatürü incelendiğinde “laiklik ve demokrasi” arasında bu denli derin, temel ve hayati bir ilişkiyi bulmak zor
görünmektedir. Bunun basit bir sağlaması ise demokrasi ile ilgili
kitapları elinize alıp içindekiler ve indekslerine bakmak yeterlidir.
Giovanni Sartori, Larry Diamond, Robert A. Dahl, Arend Lijphart,
Maerk F. Plattner ve Joe Faweraker gibi önde gelen demokrasi teorisyenlerinin yüzlerce sayfalık kitapları incelendiğinde “demokrasi
ve laiklik” gibi iki kavram arasındaki ilişkiyi vurgulayan bölümler
görülmediği gibi, indekslerinde de “laiklik ya da sekülarizm” ya
hiç yoktur, ya da bir, en çok iki defa geçmektedir. Geçtiği yerlerde
de “laiklik ve demokrasi” arasında esas bir ilişkiye işaret etmek yerine, sonuç itibariyle farklı ülkelerdeki değişik tanımlamalarına işaret edilmektedir. Yine önde gelen demokrasi teorisyenlerine göre
laiklik özgürlük ve insan hakları gibi kendi başına bir değer olmayıp…(liberal) demokrasinin doğal bir sonucudur. Özetle, bir ülkede liberal demokrasi hakimse o ülkede bir şekilde laik veya seküler
bir yapının varlığından ve pratiğinden söz etmek mümkündür.31
29
Reckinger, 2007, s.21.
30
Mark Woodword, s.3
31
Akyeşilmen, Nezir, 2008.
347
1. İslamofobya Sempozyumu
Bu konudaki diğer önemli bir husus ise, demokrasi ve İslam arasındaki ilişki incelenirken demokratikleşmeyi etkileyen ekonomik,
sosyal ve kültürel faktörlerin gözardı edilmesidir. Örneğin, temel
argumanlardan birisi Müslüman ülkelerin çoğunun demokratik
bir yönetimden yoksun olduğu şeklindedir. Bu gerçekten hareketle İslam’ın demokratik olmayan rejimleri desteklediği ya da onlara
zemin hazırladığı iddia edilmektedir.32 Oysa, dünya devletlerinin
sayısı itibariyle yaklaşık %25’i müslüman çoğunluklu devletlerdir. Oysa 2010 Demokrasi indeksine göre, dünyadaki 200’den fazla
ülkenin sadece 25’i yani %12,5’i tam demokrasi olarak kabul edilmektedir.33 Yani en basit tahminle İslam dünyasının dışında demokratik olmayan öbür dünyanın yarısının dini neden sorgulanmaz? Demokrasinin önündeki tek neden (İslam) dini ise, diğerleri
neden demokratik değil? Bu basit örnekten de anlaşılacağı gibi, din
dışındaki faktörler demokratikleşme sürecinde çok daha önemlidir.
Yapılan çalışmalar göstermiştir ki İslam dünyasındaki demokrasi
talepleri demokratik batı dünyasından daha geri değildir.34 Dolayısıyla, demokratik olmayan rejimlerin altında yatan nedenleri araştırırken salt dine dayanmak sağlıklı sonuçlar vermeyebilir. İslam
ülkeleri diğer gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi, demokrasinin
yerleşmesini engelleyen sosyo-ekonomik bir takım engelleri barındırmaktadır. Fakirlik, gelir adaletsizliği, feodal ilişkiler ve sahte demokratik kurumların arkasına saklanan otoriter liderler gibi faktörler çok daha önemli engellerdir.35
İslam Demokrasi ile Uyumlu mu?
İslam’ın demokrasi ile uyumlu olduğunu savunan görüşler de
çeşitlilik arz etmekte, delil ve destek noktaları farklılık göstermektedir. Kimisi dört halifenin seçilme pratiklerinden, kimisi şura, icma
ve meşveretten, kimisi ise, eşitlik, özgürlük, hak ve adalet gibi te32
33
34
35
Carole, ss.21-22.
Democracy Index 2010, http://graphics.eiu.com/PDF/Democracy_Index_2010_
web.pdf [Son ziyaret tarihi 26 Haziran 2012].
Huang, Min Hua, 2005, ss.110-111.
Reckinger, 2007,, s.23. aynı şekilde Huang, Min, 2005, ss.112-113.
348
İslam, Demokrasi ve İnsan Hakları: Esas Soru(n) ne? • Nezir Akyeşilmen
mel bazı İslami ve aynı zamanda evrensel olan kavramlardan yola
çıkarak bu ilişkiyi göstermek istemektedir.
İslam’da demokrasi denince demokrasi kavramının Kuran ya da
sünnette açıklandığı anlamına gelmez. Burada daha çok vurgulanan hususlar 1. İslam tarihinde özellikle dört halife devrinde demokrasi uygulamasına benzer birtakım pratiklerin olduğu ve 2. hukukun üstünlüğü, yönetimin hesap verebilirliği, genel refah, adalet,
özgürlük, eşitlik ve insan hakları gibi pozitif değerlerin islam öğretileriyle uyumlu olduğu vurgusudur.
Demokrasinin (daha doğrusu demokrasinin değer boyutunu da
içeren çağdaş demokrasinin) en belirgin özelliklerinden birisi olan
hukukun üstünlüğü ilkesi, İslam’ın en belirgin özelliklerinin başında gelir. İslam’da hukukun üstünlüğü ilkesi modern anlamını da
içerek ve adil yargılanmayı ve hukuk önünde eşitliği de kapsayacak şekilde tanımlanmıştır. Birincisi, modern anlamda ve İslamda
hukukun üstünlüğü ilkesi, hukukun herkes ve her kurum için geçerli olması ve kararın ona ait olması anlamına gelir. İslam aynı zamanda cezanın kanunsuz olamayacağı, herkesin kanun önünde eşit
olduğu tezini de vurgular.36
Bugünkü analizlerin önemli bir kısmı İslam’ın herhangi bir yönetim formu dayatmadığı fakat bazı ilkeleri belirlediği yönündedir.
Bu ilkelerin başında hem hadis hem de ayetlerde sıkça tekrarlana
adalet kavramıdır. Fadl’a göre, adalet İslam’da bir üst değer olduğundan aslında müslümanlar adil bir toplum kurmak için teokrasiye değil demokrasiye yönelmelidir. Çünkü İslam ahlaki değerleri
önceler ve demokrasi de etik değerler taşıdığından, İslamla oldukça
uyumlu bir yönetim sunabilir.37 Bu görüşü destekleyen diğer bir İslam düşünürü ise Raşid Al-Gannuşi, bu çerçevede BBC televisyonuna verdiği bir demeçte adalet üzerinde durmuş ve “Adil olan bir
36
37
Yatim, Muhammad, “Islam and the Civil State from a Contemporary Perspective”,
https://www.csidonline.org/9th_annual_conf/Mohammed_Yatim_CSID_paper.
pdf [Son ziyaret tarihi 27 Haziran 2012].
Machina, 2012, s.2.
349
1. İslamofobya Sempozyumu
sistem daha islamidir”38 demiştir. Bugünün koşullarında demokrasinin İslam ile çelişmediğini şöyle ifade etmektedir:: “Eğer demokrasi insanların liderlerini ve temsilcilerini serbestçe seçtiği bir sistem ise, yönetimin barışçıl bir şekilde değişimi, özgürlük ve insan
haklarını kapsıyorsa, Müslümanlar dinlerinde demokrasiyi reddedecek hiçbir şey bulamazlar ve bu onların yararına da değildir.”39
Aynı şekilde Abdelwahab El-Affendi, dolaylı olarak demokrasiyi
işaret edercesine diktatörlüğün İslama aykırı olduğunu ileri sürer: “
Hiçbir Müslüman Allah’ın hakimiyetini ya da şeriat kurallarını sorgulamaz. Fakat çoğu Müslüman bir kişinin hakimiyeti konusunda
hep şüphelendi ve şüphelenmektedir. Allah katında bütün insanlar
eşit olduğundan bir kişinin hakimiyeti Allah’ın hakimiyeti ile çelişir. Körü koruna bir kişinin yönetimine itaat İslama aykırıdır”40
Kur’an ve hadisler genelde herhangi bir özel hükümet formu
sunmaz.41 Onun yerine İslam toplumuna haiz birtakım sosyal ve
siyasal değerler sunar: yardımlaşma ve işbirliği yoluyla adaleti sağlamak: otokratik olmayan danışmaya dayalı bir hükümet formu ve
sosyal ilişkilerde merhametin kurumsallaştırılması. Bir çok analist,
Müslümanların bugün bu değerleri destekleyen bir hükümet formunu geliştirmesi gerektiğini iddia etmektedir. Bu da slında demokrasi hatta temel hak ve özgürlükleri savunan anayasal demokrasiye işaret eder. Demokrasi herkesi eşit gördüğünden, temel hak
ve hürriyetleri koruduğundan adaleti ve insan onurunu korumaya
müsait en uygun rejim olarak görülmektedir.42 Aynı şekilde, Dr. Tahir Al- Kadri’ye göre, de “İslam herhangi bir yönetim formu empoze etmez, onun yerine ilkeler sunar. Buna göre, yönetim adil olmalı,
meşverete yani, şura yani demokratik parlamentoya dayanmalı,
katılımcı olmalı, diktatoryal, monarşi, oligarşi ve mirasa dayalı ol38
39
40
41
42
Devichand, Mukul, “Rashid Ghannouchi on Britain, Islam and liberal democracy”
, 12 Şubat 2012, http://www.bbc.co.uk/news/world-16932923 [Son ziyaret tarihi
26 Haziran 2012]
Esposito ve Voll, 2011.
Esposito ve Voll, 2011.
Parray, Tauseef Ahmad, “Democracy in Islam: The Views of Several Modern Muslim Scholars”, The American Journal of Islamic social Sciences, 27:2, 2010, pp.141.
Machina, 2012, s.2.
350
İslam, Demokrasi ve İnsan Hakları: Esas Soru(n) ne? • Nezir Akyeşilmen
mamalı, temel hak ve özgürlükleri savunmalı. Bu özellikleri karşıladıktan sonra üniter olur, federal olur ya da konfederal olabilir.”43
Fadl’a göre, demokrasi adaleti sağlamaz fakat Allah tarafından sorumlu tutulduğumuz temel görevimiz olan adaleti sağlamamız için
bize zemin hazırlar. Demokratik system, yönetimi sorumlu ve hesap verebilir tuttuğundan güçlülerin adaletten kaçınmasını engeller. Demokrasideki hesap verebilirlik ilkesi İslamdaki adaleti sağlama emri ile örtüşmektedir. Eğer bir siyasi sistem adaletsizliklerin
hesabını soracak bir kurumsal mekanizmaya sahip değilse o sistem
adaletsizdir.44
Demokrasinin üç temel unsuru şunlardır: hesap verebilir bir
yönetim; hukukun üstünlüğü ilkesi ve siyasi muhalefetin özgürlüğü.45 Buna ek olarak adalet, eşitlik, özgürlük ve insan hakları demokrasinin değer boyutunu oluşturan temel unsurlardır. Khurshid
Ahmad’a göre bu değerler İslami siyasi düzenin temel bileşenleridir. Ona göre, İslami bir siyasi düzen, tevhid kavramına dayanır.
O da Şura yoluyla halkın temsiline dayalı Hilafette tezahur eder.
Bu düzen temelde eşitlik, hukukun üstünlüğü, insan hakları, yöneticilerin hesap verebilirliği, siyasi süreçlerin şeffaflığı ve sosyal,
ekonomik, yasal, siyasal ve uluslararası dahil her alanda adalet konusunda hassastır.46
Muhammed İqbal ise, İslamı aristokrasi ve ruhban sınıfının olmadığı evrensel bir din olarak görmekte ve bu hususta uygun bir
yasama meclisi çerçevesinde demokratikleşmesi ve kurumsallaşması gerektiğini vurguladığı ictihada özel bir önem vermektedir.
Özgürlük, bireysellik, eşitlik, fedakarlık ve birliğe vurgu yapan
İqbal, bu değerlerin demokrasi içinde gerekli olduğu noktasından
hareketle, demokrasiyi İslam’ın en ideal siyasi formu olarak düşünmektedir.47
43
Akyeşilmen, Nezir, “Siyasi fetva ve Federasyon”, Taraf, 19 Haziran 2012, http://
www.taraf.com.tr/haber/siyasi-fetva-ve-federasyon.htm [son ziyaret tarihi 19
Haziran 2012].
44
Machina, 2012,, s.3-4.
45
ITAC,2006,s.2
46
Parray, Tauseef Ahmad, 2010, s.142.
47
Parray, Tauseef Ahmad, 2010, s.143.
351
1. İslamofobya Sempozyumu
Mevdudi ise demokrasi yerine yönetimin sınırlı bir halk egemenliğine dayandığı teo-demokrasi (dini demokrasi) kavramını
tercih etmektedir. Bir çok analist şurayı İslamda demokrasinin temeli olarak görürken, mevdudi daha çok hilafeti görmektedir. Abu
al-Ala Mawdudi “ Halifenin otoritesi toplumun tümü tarafından
verilmiştir. Toplum bir bütün olarak Halifeliğin sorumluluğunu taşır ve herbir birey Manevi halifeliği paylaşır. Bu noktada İslam’da
demokrasi ortaya çıkar. İslam toplumunda herkes Allah halifeliğinin hakları ve gücüne sahiptir ve bu yönüyle herkes eşittir.”48
Gudrun’a göre, İslam’da demokrasinin varlığına işaret eden en
önemli pratiklerin başında danışma ile yönetim anlamına gelen şura
gelmektedir.49 “Danışma. Konuşup anlaşma. Fikir edinmek için konuşup görüşme. Görüşme meclisi”50 anlamına gelen meşveret, demokrasinin katılımcılık ve karar alma mekanizmalarını etkileme
gibi özellikleriyle örtüşmektedir. Kuran ve hadislerde meşveret ya
da istişarenin önemine sık sık vurgu yapılmaktadır. Şura süresi 38.
Ayette der ki “onların işleri aralarında istişare (danışma) iledir”.51
Kur’an’da Hz. Peygambere, “Yapacağın iş hususunda onlarla meşveret et”52 Ebu Hüreyre, “Ben, arkadaşlarıyla Resulullahtan daha
çok istişare eden birini görmedim” der.53 Bir hadiste, “Bir topluluk
istişare ettiği müddetçe zillete düşmez”54 denilerek danışmanın ve
ortak karar almanın ehemmiyeti vurgulanırken, “Allah, ümmetimi
48
49
50
51
52
53
54
Esposito ve Voll, 2011.
Kramer, Gudrun, ““Islam is religion and state: on the relationship among religion,
law and politics in Islam”
Munavvarov, Z.I., ve Shneider-Deters, W, (eds), Islam and Secular State,
Tashkent: International Fund of Imam al-Bukhari; Friedrich Ebert Foundation
2003,s.194.
Osmanlıca sözlük, http://www.osmanlicaturkce.com/?k=me%FEveret&t=%40
[Son ziyaret tarihi 27 Haziran 2012].
Şura, 38.
Al-i İmran, 159.
Tirmizi, Cihad, 35.
Zemahşeri, Keşşaf 1, 332. Bu konuda kaynağına ulaşamamakla birlikte şöyle bir
hadis var: “İki kişinin aldığı karar, bir kişinin aldığı karardan, üç kişinin iki kişiden, dört kişinin, üç kişiden ve beş kişini aldığı kara da dört kişinin ldığı karardan
daha hayırlıdır. Bu mantıkla hareketle bir karara ne kadar çok kişi katılırsa o kadar
hayırlı ve yararlı olur ki demokratik katılımcılığın önemi ve gerekliliği bir şekilde
bu hadisten çıkarılabilir.
352
İslam, Demokrasi ve İnsan Hakları: Esas Soru(n) ne? • Nezir Akyeşilmen
dalalet üzere birleştirmez. Allah’ın eli cemaat üzerinedir”55 hadisi
de bu düşünceyi güçlendirmektedir. Devlet idaresinde, meşveret-i
şer’iye hakkıyla uygulandığında Bediüzzaman: “Bu inkılâp, doğurduğu hürriyeti, eğer meşveret-i şer’iyenin terbiyesine verse, bu milletin eski satvet ve kuvvetini ihya edecektir”56 demektedir. İhlâs
Risâlesinde ise meşveretin ve ortak kararla hareket etmenin doğurduğu sinerjinin gücüne ve etkisine referansla: “Üç elif ittihat etmezse üç kıymeti var. Sırr-ı adediyet ile ittihat etse yüz on bir kıymet
alır.”57
Başka önemli bir husus ise, insan iradesinin hem demokraside
hem de İslam’da önemsenmesidir. Demokrasiye özellikle Cumhuriyet geleneğinden gelenler milli irade der. Yani tek tek vatandaşların iradesinin birleşmesinden oluşan bir irade. Dolayısıyla milletin iradesi ve rızası demokrasinin özünü teşkil eder. Aynı şekilde
İslam’da insan iradesi inancın ve amelin temelini teşkil eder. İradesi dışında insan günah işle bile sorumlu değildir, iradesi dışında
yaptığı fiillerin kendisine zarar ya da yarar getiremeyeceği anlayışı
vardır. Bu nedenle, “Dinde zorlama yoktur”58 ayeti de insanın iradesine işaret etmektedir.
İslam ve demokrasi arasındaki ilişkiye hatta demokrasi ötesine
de işaret eden diğer önemli bir İslami kavram da “biat”tır. Toplumda oldukça yanlış bir şekilde kullanılan biatın sözcük anlamı
“satış sözleşmesi”dir. Arapça’da ba’a (satın alma) kökünden gelir59
ve kavram olarak da “Bağlılığını, itimadını bildirmek. Birisinin hakemliğini veya hükümdarlığını kabul etmek. El tutarak bağlılığını
alenen izhar etmek. Bağlılığını tazelemek; Rey vermek. Sözleşmek,
anlaşmak; bir liderin başkanlığını, üstünlüğünü kabul etme; Egemenliğini; Bir kimsenin egemenliğini tanıma”60 Anlamlarına gelir.
55
56
57
58
59
60
Tirmizî, Fiten 7, 2168, H. bak, el-Acluni, Keşfu’l-Hafa, Beyrut, 1351, 1, 64-65.
Bediüzzaman, Divan-ı Harbi Örfî.
Bediüzzaman, Lem‘alar, 21 , İstanbul: Sözler Yayınevi, s. 155.
Bakara, 256.
Walker, adam, “Pledge of Allegiance (Bay’ah)”, http://www.alislam.org/topics/
khilafat/Pledge-of-Allegiance.pdf [Son ziyaret tarihi 27 Haziran 2012].
Osmanlıca Sözlük, http://www.osmanlicaturkce.com/?k=me%FEveret&t=%40
[Son ziyaret tarihi 27 Haziran 2012]. Ayrıca bakınız http://www.seslisozluk.
353
1. İslamofobya Sempozyumu
Bi’at kişinin rızası ile idareci olan kişinin egemenliğini ve hakimiyetini kabul etmesidir.
İslami perspektiften çağdaş bir yönetimin hatta demokrasinin
uygulanabilir olduğunu göstermeye çalışan Javid Iqbal, Peygamber ve dört halife döneminden çıkarılabilecek bazı temel anayasal
kuralları şöyle sıralar:61
Nihai egemenliğin Allah’a ait olduğu bir gerçek fakat bu devletin dünyevi faaliyetlerini yürütürken egemen bir aktör olamayacağı
anlamına gelmez.
Müslümanların şeriatla yönetilen bir devletlerinin olması beklendiğinden mümkün olan her durumda müslümanlar kendi devletini kurmaya çalışmalıdır.
Irk, dil ve ülke birliğinden ziyade İslam millet birliğin esası olmalıdır.
Gayri Müslim vatandaşların din ve mülkiyet hakları garanti altına alınmalı. Müslümanlarla olan millet birliği gerçek dostluk, onurlu ilişki, karşılıklı saygı ve ortak vatanın savunulması gibi temelle
dayanmalıdır.
Uygulanabilir yazılı bir anayasanın varlığı ve uygulanması sünettir.
Anayasa kutsal olmayıp dini bir özelliği yoktur o temelde bir
(toplumsal) sözleşmedir.
Kuran ve sunettte ifade edilen insan hakları garanti altına alınmalıdır.
Sonuç
İslam ve demokrasi son yıllarda literatürde sık sık yanyana kullanılır olmuştur. Fakat çoğu zaman bu birliktelik içinde bir ikilem
barındırmaktadır. Bu iki kavramı birbiriyle çelişkili görenler kadar
61
net/?ssQBy=0&word=biat [Son ziyaret tarihi 27 Haziran 2012].
Iqbal, Javid, 2012.
354
İslam, Demokrasi ve İnsan Hakları: Esas Soru(n) ne? • Nezir Akyeşilmen
uyumlu bulanlar da eleştirilmektedir. Klasik İslam literature ve
modern literature bazı konularda uyuşurken, birçok konuda da ayrışabilmektedir. Daha önemlisi dört halife döneminde birtakım modern demokrasi bileşenlerine benzer pratiklere rastlanırken, ondan
sonraki dönemlerde hatta günümüzde İslam dünyasının büyük
çoğunluğunda anti-demokratik rejimer hüküm sürmektedir. Bu da
beraberinde İslam ve demokrasi arasındaki ilişki konusunda derin
bazı soruların sorulmasına neden olmaktadır.
İslami ya da İslam-dışı bütün yorumlar iki kategoriye ayrılmaktadır: İslam ve demokrasiyi uzlaştıran ve uyumlu görenler ile bu
iki kavramı çatışmalı ve çelişkili gören analizler. Tezleri farklı olsa
da kaynakları ve dayanakları benzerdir. Genel bir değerlendirme
yapıldığında, İslam ve demokrasiyi uyumlu gören tezlerin daha
sağlam delillere dayandığı ileri sürülebilir. Teorideki bu uyumun
pratiğe yansıyıp yansımayacağını bize tarih göterecektir.
Kaynakça
Akyeşilmen, Nezir, “Özgürlük, Demokrasi ve Laiklik: Hangisi
Öncelikli”, Taraf, 03.11.2008, http://www.taraf.com.tr/haber/
ozgurluk-demokrasi-ve-laiklik-hangisi-oncelikli.htm [Son ziyaret tarihi 26 Haziran 2012].
Akyeşilmen, Nezir, “Siyasi fetva ve Federasyon”, Taraf, 19 Haziran 2012, http://www.taraf.com.tr/haber/siyasi-fetva-vefederasyon.htm [son ziyaret tarihi 19 Haziran 2012].
Bediüzzaman, Lem‘alar, 21 , İstanbul: Sözler Yayınevi, s. 155.
Bediüzzaman, Hutbe-i Şamiye.
Democracy Index 2010, http://graphics.eiu.com/PDF/Democracy_Index_2010_web.pdf [Son ziyaret tarihi 26 Haziran 2012].
Devichand, Mukul, “Rashid Ghannouchi on Britain, Islam and liberal democracy” , 12 Şubat 2012, http://www.bbc.co.uk/news/
world-16932923 [Son ziyaret tarihi 26 Haziran 2012]
355
1. İslamofobya Sempozyumu
Hasanov, Ahadjan, “The First Muslim Community: Transition from
Religiosity to Secularity”, Munavvarov, Z.I., ve Shneider-Deters,
W, (eds), Islam and Secular State, Tashkent: International Fund
of Imam al-Bukhari; Friedrich Ebert Foundation, 2003,s.174.
Huang, Min Hua, “Islam and Democracy: A Global perspective”,
Taiwan Journal of Democracy, Vol.1, No.2, 2005, s.109-137, isimli çalışmalarında bu doğru ilişkiyi işlemektedirler.
ITAC, Islam and Democracy, 2006, s.3, http://www3.carleton.ca/
cciss/res_docs/itac/gould_e.pdf [Son ziyaret tarihi 6 Haziran
2012].
Johm Esposito ve John Voll, “Islam and democracy “, Humanities,, Cilt. 22, No.Number 6, 2011. http://www.neh.gov/news/
humanities/2001-11/islam.html
Kramer, Gudrun, ““Islam is religion and state: on the relationship
among religion, law and politics in Islam” ”, Munavvarov, Z.I.,
ve Shneider-Deters, W, (eds), Islam and Secular State, Tashkent:
International Fund of Imam al-Bukhari; Friedrich Ebert Foundation 2003,s.194.
Kura’anı Kerim Meali, muhtelif ayetler.
Machina, Kenton, “Islam and Demokrasi”, http://lilt.ilstu.edu/
kfmachin/ids254/Islam%20and%20Democracy.pdf [Son ziyaret
tarihi 20 Haziran 2012]. A
Maududi, Syed Abdul A’la, “Human Rights in Islam”, 1977. http://
www.quranenglish.com/books/human%20rights%20in%20islam.pdf [son ziyaret tarihi 27 Haziran 2012].
Nagel, Tilman, “Religion ans State Since the 11th Century”, Munavvarov, Z.I., ve Shneider-Deters, W, (eds), Islam and Secular State, Tashkent: International Fund of Imam al-Bukhari; Friedrich
Ebert Foundation, 2003,s.182.
Oh, Irene, “Islam and Reconsideration of Universal Human Rights”,
2005,
http://www.irmgard-coninx-stiftung.de/fileadmin/
user_upload/pdf/archive/042%20Oh.pdf [son ziyaret tarihi 27
Haziran 2012].
356
İslam, Demokrasi ve İnsan Hakları: Esas Soru(n) ne? • Nezir Akyeşilmen
Osman, Fathi, “Human Rights in Islam”, http://www.usc.edu/
schools/college/crcc/private/cmje/issues/more_issues/
more_issues/jerusalem_and_pluralism_issues/Human_Rights_
in_Islam.pdf [son ziyaret tarihi 27 Haziran 2012].
Osmanlıca sözlük, http://www.osmanlicaturkce.com/?k=me%
FEveret&t=%40 [Son ziyaret tarihi 27 Haziran 2012].
Parray, Tauseef Ahmad, “Democracy in Islam: The Views of Several Modern Muslim Scholars”, The American Journal of Islamic
social Sciences, 27:2, 2010, pp.141.
Recktinger, Carole, “Islam and Democracy, an Oxymoron?”, 2007,
http://www.forum.lu/pdf/artikel/6298_272_Reckinger.pdf
[Son ziyaret tarihi 20 Haziran 2012].
Walker, Adam, “Pledge of Allegiance (Bay’ah)”, http://www.alislam.org/topics/khilafat/Pledge-of-Allegiance.pdf [Son ziyaret
tarihi 27 Haziran 2012].
Yatim, Muhammad, “Islam and the Civil State from a Contemporary Perspective”, https://www.csidonline.org/9th_annual_
conf/Mohammed_Yatim_CSID_paper.pdf [Son ziyaret tarihi 27
Haziran 2012].
357

Benzer belgeler