PDF Versiyonu - Kahve Molası

Transkript

PDF Versiyonu - Kahve Molası
Yazýlan, Okunan, Kopyalanan, Ýletilen, Saklanýlan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete - Yýl: 2 Sayý: 252
30 Nisan 2003 - Fincanýn Ýçindekiler
■
■
ISSN: 1303-8923
■
Ýstanbul'da Son Samba ... Mehtap Akdeniz
Ýstanbul'u geziyorum, gözlerim açýk ... Hasan Yüksel
Ya Batý Basýný? ... Kemal Duykan
ABONE FORMU
email@adresiniz
■
ABONE OL
■
ABONELiKTEN AYRIL
■
HTML
TEXT
Milenyumun Mandalý...Sait Haþmetoðlu
Kahvenin Yanýnda - MÝNÝ CHEESECAKE...Elif Þeref Artun
Dost Meclisi, Tadýmlýk Þiirler, Gereksiz Bilgiler, Biraz Gülümseyin, Birlikte Oynayalým,
Ýþe Yarar Kýsayollar, Damak Tadýnýza Uygun Kahveler
GÖNDER
Önerir misin?
Editör'den : Eller yukarý..!?
KISAYOLLAR
Merhabalar,
SON BASKI
kahvemolasi.com
Arþivimiz
Yazarlarýmýz
Manilerimiz
Forum Alaný
Ýletiþim Platformu
Sohbet Odasý
E-Kart Servisi
Sizden Yorumlar
Ýletiþim
Reklam
Gizlilik Ýlkeleri
Kim Bu Editor?
KAPI KOMÞULARIMIZ
Buyrun iþte! Bizim iktidardan gayri herkesin nemenem birþey olduðu konusunda fikir birliðine
vardýðý "Ulusal Bakýþ Açýsý" (bkz.Milli Görüþ) yüzünden sonunda "Haydut"ta olduk. Barbar,
arabesk, hindi gibi sýfatlara alýþmýþken, hiçte haketmediðimiz bir tane daha uygun görmüþ
Almanlar. Listedeki komþularýmýz Afganistan, Irak, Somali, Sudan, Suriye,vb. Biz, terörle
mücadelede onbinlerimizi yitirdik, sarsýlan ekonomimizi hala toparlayamadýk, baþýmýza ne
geldiyse terör belasýndan geldi, diyerek olmadýk yerlerimizi yýrtalým, elin adamý þýp diye
hesabý kesivermiþ; "Haydut Devlet". Yani bu devletin vatandaþýndan sakýnýn, ne yapacaðý
belli olmaz, malýnýzý, canýnýzý, namusunuzu bunlara karþý koruyun diyor elin devleti.
Diyeceksiniz ki bize ne, ne derlerse desinler, biz bize yeteriz. Keþke kazýn ayaðý öyle olsa
idi. Ama maalesef adýn çýktý mý birkere dokuza, inemiyor bir türlü sekize. Diplomatik
çevrelerde usulüne uygun 3 maymun rolü oynansa da, sýradan vatandaþlar için haydutsan
haydut kalýrsýn. Atacaðýn her adýmda sorgulanýr, üçüncü Dünya vatandaþý muamelesi
görürsün. AB'ye alalým mý? diye sorduklarýnda, "býrak o haydutlarý" derler adama. Türkiye ile
uzak yakýn hiçbir kimyasal iliþkisi kalmayan ama birileri tarafýndan oy uðruna, taban uðruna
þakþaklanan bu sürünün yüzünden aþaðýlanmayý kim sineye çekebilir ki?
"Deðiþtik, deðiþiyoruz, daha da deðiþeceðiz" söylemiyle memleketimin baþýna geçenler,
daha altýncý ayda "Huylu huyundan vazgeçmez" dedirttiler. Dýþarýdan akan su yollarýnýn
önündeki engelleri birer birer kaldýrmada, tasarruf teranesiyle üstü düzey kadrolaþmada,
verdik-veriyoruz-vereceðiz diye bol keseden palavra sýkmada bir numara olup, geçmiþi aratýr
hale getirdiler yurdumun insanýný. Tecrübesizlik ancak iyi niyetin arkasýna saklanabilir, ancak
o zaman hoþ görülebilir. Ama sen kalkar sýrf seninle ayný Dünya görüþünden deðil diye
adam harcarsan, yerlerine ahbap çavuþ iliþkileriyle adam seçersen, verdiðin sözleri yerine
getirmek þöyle dursun baþlatmak için bile hamle yapmazsan, kaþýkla verip kepçeyle alýrsan,
verdiðin kaþýðý ayyuka çýkarýp kepçeyi görmemezlikten gelirsen, bunun adýna tecrübesizlik
deðil, fýrsatçýlýk derler. Baþýna gelenlerden feyz alýp doðrunun tanýmlamasýný iyi yapmak
yerine, eski tasý eski hamamda takýrdatýrsan, devleti de böyle kurda kuþa yem edersin iþte.
Ondan sonra MGK toplantýsýnda ne halt edeceðini kara kara düþünürsün. Eðriyi doðruya
denk getirebilme umudunu çok görmeyin bizlere de aklýnýzý baþýnýza devþirin...
..........
Altý günde Kýbrýs'ta yaþananlarý biri kalkýp 2 hafta önce deseydi, deli diye koðuþa kapatýrlardý
herhalde. Umulmadýk manevra öyle güzel meyva veriyor ki, artýk isteselerde istemeselerde
dönüþü olmayan bir yola girdiler. Açýlan kapýdan hasret giriyor, arkadaþ giriyor, komþu
giriyor, para giriyor, en önemlisi anlayýþ ve sevgi giriyor. Düþmanlýðý kapý arkasýnda býrakýp,
baba ocaðýna, dede ocaðýna koþuyor insanlar. Ayný topraðýn ekmeðini 30 yýl önce
paylaþmayý becerememiþ babalarýna, dedelerine hayret ediyor çoðu kuþkusuz. Ýyi ve hayýrlý
günler bekliyor onlarý, sebep olanlara teþekkür etmeyi unutmasýnlar yeter.
Bir sonraki sayýda buluþuncaya kadar bulunduðunuz yerden bir adým öne çýkýn. Sevgiyle...
Cem Özbatur
Ters Köþe : Mehtap Akdeniz
Ýstanbul'da Son Samba...
Paris'te Son Tango filmini bilmeyeniniz yoktur sanýrým. Yýllar evvel izleyenlerin aþka,
sadakate, evliliðe olan inancýný dipten sarsmýþtý. Ölümün dansýyla birlikte inandýðýmýz tüm
deðer yargýlarý kare kare yerle bir olmuþtu...
O sabah biraz geç uyanmýþtým. "Kadýnýn yeri evi"dir felsefesine uygun olarak evimde yerel
faaliyetlerimi sürdürüyordum. Yerleri süpürürken birden gözüm televizyona iliþti... Uyku hali
tam geçmemiþ, fonksiyonlarý bulanýk hanýmlara yönelik türkülü sabah programlarýndan
birinde ekranýn altýnda birden bir býyýk belirdi... Hey!! býyýðýn telefonu var.. "Ben Recep
0900xxxxxxx numaramdan hemen beni ara, seni bekliyorum" diyordu pala býyýk. Sonra sinek
kaydý yanak, kirli sakal, kaytan býyýk hepsi sýradan resmi geçit yaptý ekranda adeta..
Kadýnlara özel sohbet hattý reklamý imiþ(?). Daha sýrada camlar var silinecek, býyýkla
kaybedecek zamaným yok deyip iþime döndüm. Ýþ güç derken baktým kahvemolasý saatim
gelmiþ bir vasat kahve yapýp geçtim internetin baþýna... Sohbet muhabbet derken bilinmeyen
birinden bir mesaj geldi. " 23 yaþýnda üniversite öðrencisiyim, 182 boy, 75 kilo..." diye en
ince ayrýntýsýna kadar kendini santim santim tanýþtýrýyor hanýmlara yolladýðý mesajda.. Hani
neredeyse yolda görseniz tanýrsýnýz çocuðu (!). Bir saati 40 dolar, tam gün 100 dolar.
"Ýsterseniz çay partilerinize gelip striptiz servisi de veririm. Ellemek 200 dolar, seyretmek 100
dolar". Açýk açýk her türlü ayrýntý verilmiþ parti hakkýnda, evli bayanlar için gizlilik garantisi
yaný sýra hijyen konusundaki beklentilerinden de dem vurmuþ... Son derece profesyonelce
olan bu yaklaþýmdan ziyade beni arz ve talep konusu hayrete düþürdü... Bu kadar aðýr þartlý
bir teklif karþýsýnda insan "pek þýmarmýþ sýpa" demekten kendini alamýyor doðrusu... Besbelli
ki kapýþýlýyor(!)... Allah yolunu açýk etsin deyip, akþama davetli olduðým yaþgünü partisi için
domestic airlines modundan, miles&miles moduna geçmek üzere netten çýkýp hazýrlanmaya
baþladým..
Gece þýk bir mekanda canlý latin müzikleri eþliðine yirmi kiþilik masanýn etrafýnda toplaþtýk...
Beþi erkek, on beþi diþi hep bir arada dengede olmanýn sevinciyle yemeklerimizi ýsmarladýk.
Elimize tutuþturulan arabesk menüden carpaccio'nun yanýnda lahmacun ýsmarlamak
mümkündü . Dünya mutfaðý dedikleri bu olsa gerek(!). Biz latin yemek müziði eþliðinde dans
eden çifti seyrederken yavaþ yavaþ bar tabureleri dolmaya baþlamýþtý. Renkli gömleklerin
tercihan üstten 5 dümesi açýk, siyah pantolon mecburi sýrým gibi 25-35 yaþ arasý erkekler
dizi dizi dizildi karþýmýza. Diðer masalarýn da kadýn erkek dengesinin bizim masadan farký
yoktu. Zaten son zamanlarda yaptýðým kontrollerde geceleri kadýnlar eðlenirken, erkekler
evde maç seyrediyor sonucuna varmýþtým. Zira bu tür yerler de adam baþýna on beþ kadýn
düþüyor. Kýsa bir süre sonra bardaki full erkekler birer birer masalardan kadýnlarý kaldýrmaya
baþladý. Rumba samba Allah ne verdiyse... Kývýr Allah kývýr... Kývýr kývýr erkekler ortalýkta
dolanmaya baþladý...
- Kýzlar bu adamlar konsomatrist galiba..
- Yok artýk daha neler..
- Vallahi öle..
Geçen seneye kadar memleketteki bütün kadýnlar neredeyse Ýspanyol olduydu dans
kurslarýna gide gele.. Bildiðim kadarýyla da dans edecek adam kýtlýðý vardý.
- Ýþletme sahibi partner sorununa kökten çözüm bulmuþ olmalý kýzlar; görevli erkek..
Rivayet muhtelifti baþlarda ama gerçek çýktý. Restorandaki bütün kadýnlardan sonra sýra
sonunda bana geldi...
- Yok ben kalkmýyým, size yazýk olmasýn..
- Lütfen kýrmayýn beni, bilmiyorsanýz öðretirim..
- Benimle para karþýlýðý olacak birini istemiyorum..(Nasýl erkek gibi cevap ama)
- Çok þakacýsýnýz. Lütfen gelin hadi..
- Sen istedin.. Sonuçlarýna da katlanýrsýn oki doki?
- Ok.
Naz niyaz faslýndan sonra tüm uyarýlarýmý da yapmýþ olarak piste attýk kendimizi. Derhal
sambada kontrolü elime alýp baþladým çekip çekip iteklemeye adamý... "Bir dakika" dan
baþka bir tek kelime söylemesine izin vermedim... Bir saniye bile vaktim yok, ne bir dakikasý
adam gibi oynayacaksan oyna, kýz gibi kývýrma diyerek onu bir evirip çevirmiþim ki öle böle
deðil.. Kikirik gibi biþi zaten çektin mi geliyor, ittin mi gidiyor. Ýspanyol'lara özgü biþiler yaptýk
pistte ama sambadan çok boða güreþine benziyordu... Yoksa biz sambalarken niye bütün
salon oleyyy!! diye inlesin deðil mi?
Þimdi haklarýný yemeyelim gerçekten bizi çok eðlendirdiklerini söylemeliyim... Verdiðimiz
paraya deðdi hani...
Paris'te son tango tekrar çekilse yeni konusu ne olacak acaba?... Bizi daha neler? ne kadar?
ne zamana kadar? sarsacak bu hayatta. Gerçekten bilmiyorum... Bildiðim tek þey fantazi,
sohbet, dans için eþe, sevgiliye ihtiyacýmýzýn kalmadýðý ve ucuza satýn alýnabilir servisler
olarak kadýnlýðýn hizmetine sunulduðu.
Peki ya; Aþk? Kýskançlýk? Ýhanet? Bunlar olmadan yaþamayanlar ne yapacak derseniz onu
da hiç bilmiyorum ama çok isterlerse onlar için araþtýrýrým:-))
[email protected]
Yukarý
Çat Orada Çat Burada : Hasan Yüksel
Ýstanbul'u geziyorum, gözlerim açýk
Orhan Veli'nin meþhur þiirini bilmeyen
yoktur sanýrým. Benim en sevdiðim
þairlerden biri olan Orhan Veli
"Ýstanbul'u dinliyorum, gözlerim
kapalý" adlý þiirinde ne güzel anlatýr bu
þehri. Gözleri kapalý Ýstanbul'u
dinlemek, Ýstanbul'da yaþayan, hemen
her köþesini bilen ve bu þehri seven
bir insanýn yapabileceði bir eylem.
Mýsralarý okurken insanýn kendisini
Kapalýçarþý'da hissetmesi, Ýstanbul'un
bildik köþelerinde gezinmesi hiç de zor
deðil. Bu þiiri ilk okuduðumda çok
sevmiþ ve ezberlemiþtim, her ne kadar vaktiyle kýz arkadaþýmý etkilemek için ezberden
okumaya çalýþýrken çuvalladýysam da hala çok severim. Bence Ýstanbul'u anlatan en güzel
þiirlerden biridir.
Geçen hafta sonu Ýstanbul'u dinlemek yerine görerek gezmeye karar verdim ve gördüm ki,
ben bu þehri çok özlemiþim. Ýstanbul'da yaþarken trafiðe, bazý vatandaþlarýmýzýn
kabalýklarýna, zaman zaman görüntüyü bozan pisliklere lanet ettiðim çok olmuþtur ama iþim
gereði sýk yaptýðým kýsa ayrýlýklar sonrasý dönüþümde, özellikle boðaz köprülerinden
geçerken þehre bakýp "özlemiþim ya" demeden edemem.
Geçen hafta sonu da soðuk havaya raðmen evden çýktým, evimin bulunduðu Ýstinye'den
geçen ilk otobüse binip Taksim'e gittim. O kalabalýk, gürültülü Beyoðlu bile bana güzel
gözüktü, Çiçek Pasajý'na kadar yürüdüm. Öðle vakti olmasýna raðmen içimin sesine ve
kolumdan çeken garsonlarýn ýsrarýna dayanamayýp bir bira içtim, yanýnda Çiçek Pasajý'na
özgü özlediðim mezelerden yedim, iyice keyfim yerine geldi. Daha sonra biranýn da etkisiyle
ayaklarým dolaþarak Tünel'e kadar yürüdüm. Ne zaman Tünel lafý duysam aklýma ilkokulda
okuduðumuz bir hikaye gelir. Yanlýþ hatýrlamýyorsam Ömer Seyfettin'e ait bir hikayede,
Arabistan'da bir þehirde, Ýstanbul'dan gelmiþ bir çocuk bir ayakkabý tamircisine Ýstanbul'u
anlatýr ve ona "annesiyle birlikte tünele bindiklerinden" söz eder. Ben o zaman Ýstanbul'u hiç
bilmediðim için bu "tünel" kelimesinin kitapta yanlýþ yazýldýðýna, doðrusunun "tren" olmasý
gerektiðine inanmýþ, doðruyu öðrenince de bu ukalalýðýmdan utanmýþtým.
Dünyanýn ilk metrolarýndan olan Tünel'e ilk kez Ýstanbul'da üniversitede okumaya geldiðim
zaman binmiþtim. Yanýmdaki arkadaþým bana uzun bir yolculuk olacaðýný söylemiþ, daha
oturduðum yer ýsýnmadan geldiðimizi ve arkadaþýmýn kýs, kýs güldüðünü görünce
kandýrýldýðýmý anlamýþtým. Daha sonra ben de Ýstanbul'u bilmeyen bir kaç arkadaþýmý bu
þekilde kandýrýp intikamýmý aldým.
Tünel'e binip Karaköy'e indim, eskisi gibi güzel olmasa da Galata köprüsü altýnda yeni yeni
açýlmakta olan balýk lokantalarýna baktým, köprünün vazgeçilmez simalarý balýk tutanlarý
izledim, yürüye yürüye Eminönü'ne gittim. Bir ara köprü üzerinden usta manevralarla
iskeleye yanaþan veya kayar gibi uzaklaþan boðaz vapurlarýný da seyrettim, bu vapurlar
bence Ýstanbul'a çok yakýþýyor.
Eminönü'nde Mýsýr Çarþýsý ve civarýný gezdikten sonra yürüyerek Kapalýçarþý'ya çýktým.
Kapalýçarþý yine büyüleyici ýþýklarý, serinliði ve canlý vitrinleriyle beni etkiledi. Ben eski
þeylere, antikalara meraklý deðilimdir ama belki bilirsiniz Kapalýçarþý'da eski fotoðraf
makinalarý, tuhaf cihazlar satan dükkanlar vardýr, onlara uðramadan edemem. Evimde bu
dükkanlardan vaktiyle aldýðým ve gelenlerin "ne iþe yarar ki bunlar" diye baktýðý þeyler hala
durur. Teknolojinin geri olduðu zamanlarda yapýlan bu cihazlarý tasarlayanlarýn mühendisliði,
kýsýtlý bilgilerle ve malzemelerle bulduðu çözümler beni çok etkiliyor.
Avare bakýþlarla yaptýðým Kapalýçarþý gezisindan sonra ayný yoldan evime döndüm. Kendimi
sanki eski bir dostu ziyaret etmiþ, onu iyi görmüþ ve hasret gidermiþ gibi hissettim. Gelecek
hafta sonu da özlediðim diðer kýsýmlarýna, mesela Anadolu Kavaðý taraflarýna gitmeye
niyetim var. Ýstanbul'lu diðer kahvecilere de tavsiye ederim, yaþadýðýmýz kenti ara sýra bu iþ
için vakit ayýrarak gezmek çok keyifli oluyor.
Hasan YÜKSEL
[email protected]
Yukarý
Görmüþ Geçirmiþ Kahveci : Kemal Duykan
Ya Batý Basýný?..
Bizim yerli medyamýzýn devletten beslenmeyi gelenek haline getirip, bir de holdingleþmesi
sonuncu ne hale geldiðini hepimiz biliyoruz. Ya þu özendiðimiz Batý Avrupa’da durum nasýl?
Bizden iyi olduðu belli de, ne kadar iyi? Acaba oralarda da gazeteciler, yazarlar muhabirler
özgür mü? Gördüklerini düþündüklerini yazabiliyorlar mý? Yada ne kadarýný yazabiliyorlar?
Oralarda da yasak konular var mý? Tabular var mý? Özgürlük nereye kadar? Devletlerin
dýþýnda da yasak koyanlar var mý?
Yabancý basýný izleyenler bu sorularýn yanýtlarýn iyi kötü bilirler ya, ben baþýmdan geçen,
daha doðru bir deyiþle tanýðý olduðum bir olayý anlatayým da, yabancý dil bilmeyenler de az
buçuk bilgi sahibi olsunlar þu (bazýlarýmýzýn göklere çýkardýðý) Batý Basýný hakkýnda...
1970'li yýllarýn sonuna doðru bir Fransýz haným gazeteciyle tanýþtým. Canlý, atak, gözünü
taþtan sakýnmayan tiplerden biriydi... Türkiye’nin her tarafýnda ama özellikle de Ýstanbul’da
olaylar týrmanýyor. Hemen her gün toplanan insanlar þu veya bu konuyu protesto etmek
amacýyla yürüyor. Kimlerin ne yapmak için çýrpýndýklarý tam anlaþýlamýyor ya, birilerinin
askeri darbe için çanak tuttuklarý ayan beyan ortada. Sað-sol çatýþmasý körükleniyor, çýkan
olaylarda ölenlerin, yaralananlarýn maddi zarar görenlerin sayýsý düzenli biçimde artýyor...
Bazý anlý-þanlý gazete yazarlarýmýz askere davetiye çýkarýyor; daha da hýzlý olanlarý
“Neredesiniz? Siz bu günler için varsýnýz!Daha ne bekliyorsunuz?” gibi baþlýklar atýyorlar
yazýlarýna; yazýlarýndan kan damlýyor muhteremlerin... Sonunda gördüler Hanya’yý da
Konya’yý da; askere davetiye çýkarmanýn nelere mal olduðunu da...
Hapishanelere týkýlmak bir yana iþkence görenleri de az olmadý sokma akýllý gazeteci
milletinin... Sahiden akýllarý baþlarýna geldi mi dersiniz? Bazýlarýnýn evet, bazýlarý sýkýþtýkça
ayný plaðý biraz deðiþtirerek çalmayý bugün de sürdürüyorlar... En iyisi, biz daha fazla
daðýtmadan asýl konumuza dönelim:
Fransýz haným gazeteci ile görüþürken yanýmýzda bir de Avusturyalý vardý; kýrk yýldan
fazladýr Türkiye’de yaþýyormuþ, Türkçe’si biraz Osmanlýca’ya kaçýyor ama benden düzgün
konuþtuðunu söyleyebilirim. Genelde Ýngilizce konuþuyoruz da, Fransýz gazeteci
Avusturyalýnýn Fransýzca bildiðini öðrenince, çok iyi Ýngilizce konuþmasýna raðmen konu
ciddileþince Fransýzca'ya dönüyor. Derdi konuþulanlarý benim anlamamý kýsmen de olsa
önlemek. Ýþin garip tarafý o sýralar ben Fransýzca’yý Ýngilizce’den daha iyi biliyordum...
”Bunlar bizim hakkýmýzda ne düþünüyorlarsa rahat rahat konuþsunlar da ben de izleyeyim”
diye Fransýzca bildiðimi saklý tutmayý yeðledim.
Þimdi konuþulanlarýn kýsa bir özetini sunuyorum:
Avusturyalýya göre batý basýnýnda Türkiye hakkýnda çýkan haberler ve yorumlar çoðu zaman
gerçek dýþýymýþ. Batý basýnýnýn kamuoyunu yanlýþ bilgilendirmesinin faturasýný yine Batý
Avrupa halklarý ödeyeceklermiþ... Çünkü Sovyetler Birliði olgusu unutuluyormuþ, Türklerin
nefretini kazanmanýn hiçbir tutarlý tarafý yokmuþ... O günlerin Türkiye’si hakkýndaki
gözlemlerini ve yorumlarýný da anlattý. Ona göre bu geliþen olaylarýn sonunda Türkiye’nin
batacaðý falan yokmuþ, batý basýný hayal görüyormuþ, Türkler, sorunlarýný birer birer çözmek
yerine önce kördüðüm yapýp sonra kýlýçla çözerlermiþ... Kendisi de Türkleri pek sevmezmiþ
ama yapýlan haksýzlýklarýn bu kadarýna da sessiz kalamazmýþ, zaten yapýlan haksýzlýklarýn
da zararýný sonunda en fazla Avrupa halklarý ödeyecekmiþ...
Fransýz gazeteci de gözlemlerini þöyle anlattý:
Bir haftadýr kaldýðý Türkiye’de gördükleri ile Batý basýnýnda çýkan haber ve yorumlarýn
uyuþmadýðýný, olaylarýn çok abartýldýðýný, Türkiye’den haber geçen gazetecilerin çoðunun da
Türk olduðunun unutulmamasý gerektiðini vurgulayýp örnekler gösterdikten sonra Türk
basýnýnýn da bu yanlýþ bilgilendirmede büyük sorumluluðu olduðunun altýný çizdi... Batý
basýnýnýn da Türkiye hakkýndaki yalnýz kötü haberlere para vermesini eleþtirdi. Daha sonra
benimle de Ýngilizce konuþarak, gözlemlerimi ve düþüncelerimi sordu; ben de bildiklerimi
anlattým. Ve þu soruyu yönelttim:
-” Þimdi siz gördüklerinizi, duyduklarýnýzý, bizimle yaptýðýnýz ve banda aldýðýnýz konuþmalarý
da yazacak mýsýnýz röpotrajýnýzda? Yoksa Fransa'daki Türkiye þablonu neyse onun içini mi
dolduracaksýnýz?”
Buyurun yanýtý:
-” Siz bizi Orta Doðu gazetecilerine benzetmeyin. Biz, Fransa’da gördüðümüz ve
düþündüðümüz her þeyi yazarýz. Biz özgür bir ülkenin gazetecileriyiz. Bu röportajým birkaç
gün sonra yayýnlanacak ve sizlere de gazetemden göndereceðim;o zaman kuþkularýnýzýn ne
kadar yersiz olduðunu göreceksiniz!”
On gün kadar sonra geldi gazete. Benim konuþmalarýmdan tek bir cümle bile yok sözkonusu
röportajda da,gazeteci arkadaþýn Türkiye izlenimlerinde de! Avusturyalýnýn konuþmalarýndan
kýsa bir kaç cümle var ama tamamen çarpýtýlmýþ.
Özetle; Türkiye’de kan gövdeyi götürüyormuþ, Hasta Adam’ýn bir daha ayaða kalkmasý
olanaksýz gibi görünüyormuþ; zaten bu Türklerin adam olacaðý falan da yokmuþ; hýzla
parçalanmaya doðru gidiyorlarmýþ, (hani neredeyse, buyurun cenaze
namazýna!denecek)muhabirlerinin hayatýný riske atarak caný pahasýna topladýðý bu haberleri
yayýnlamaktan kývanç duyuyorlarmýþ. Bir yabancýnýn Sirkeci’den Çaðaloðlu’na kadar yaya
çýkmasý bile neredeyse olanaksýzmýþ, canýný kaybetmesi iþten bile deðilmiþ. Bu arada
Türkiye’ye tatile gitmek isteyebilecek Fransýzlarýn da uyarýlmasý unutulmamýþ doðal olarak...
Bir süre geçtikten sonra Fransýz gazeteciden bir özür mektubu aldým. Amerika’dan
yazýyordu. Çok üzgün olduðunu,gazetedeki röportajýnýn böylesine çarpýtýlabileceðini aklýnýn
ucundan bile geçiremediðini anlatýyordu. Sözüm ona gazetenin editörü Ermeni kökenliymiþ
de sebep bundan kaynaklanýyor olabilirmiþ... Osmanlýnýn son dönemlerinde Ermenilere karþý
soykýrým uyguladýklarý iddialarý varmýþ, bundan genç Türkiye Cumhuriyeti sorumlu
tutulamazmýþ ama, söz konusu olaylar da kolay unutulacak gibi deðilmiþ...
Yani Fransýz gazetecinin Türkiye röportajýnýn berbat edilmesinin faturasý da, (dolaylý da olsa)
yine bize çýkýyor...”Özrü kabahatinden büyük” derler ya, iþte tam öyle...
”Tanrým þu dünya basýnýna biraz akýl ver!” diye baðýrsam, sesimi duyar mý dersiniz?
Ýþte size uygar ve özgür batý basýnýndan da bir örnek! Ýsterseniz buyurun bir de oralardan
tüttürün...
Kemal Duykan
Yukarý
Milenyumun Mandalý : Sait Haþmetoðlu
Editör'den Önemli Not: Sevgili Sait Haþmetoðlu'nun e-romaný görsel öðelerle
süslendiðinden, devamýný ve önceki sayýlarýný aþaðýdaki adresten tek týklamayla
okuyabilirsiniz. Üþenmeyin... Týklayýn...
http://www.kahvemolasi.com/xfiles/mandal_96.asp
Devamý var
Yukarý
Dost Meclisi
NE OL, NE OLMA...
Paraný ver, gönlünü ver, selam ver, canýný ver ama -- SIRRINI VERME.
Günlerini say, servetini say, büyüklerini say, ama -- YERÝNDE SAYMA.
Eþini beðen, iþini beðen, aþýný beðen, ama -- KENDÝNÝ BEÐENME.
Emek ver, kulak ver, bilgi ver, ama hiç bir zaman -- BOÞ VERME.
Fidan büyüt, garip doyur, çocuk besle, ama -- KÝN BESLEME.
Satýcý ol, alýcý ol, kalýcý ol, bulucu ol, ama -- BÖLÜCÜ OLMA.
Davet et, hayret et, affet, tövbe et, ama -- ÝHANET ETME.
Okumaktan zarar gelmez, oku ama -- LANET OKUMA.
Elini aç, gözünü aç, kapýný aç, ama -- AÐZINI AÇMA.
Hedefe koþ, yardýma koþ, ama -- ORTAK KOÞMA.
Rakibini geç, sýnýfýný geç, ama -- GÜLÜP GEÇME.
Yaklaþ, konuþ, tanýþ ama -- HÝZMETÇÝ OLMA.
Doðrul, devril, ama -- EÐRÝLME.
Seslen, uslan, ama -- KAÇMA.
Ýtil, atýl, ama -- SATILMA.
Ev al, araba al, abdest al, ama -- BEDDUA ALMA.
Zulmü devir, nefsi devir, ama -- ÇAM DEVÝRME.
Yaþa,çalýþ çabala ama -- BAÞKASINI KISKANMA.
Aç kal, susuz kal, açýkta kal ama -- HARAMA EL UZATMA
YA OLDUÐUN GÝBÝ GÖRÜN, YA GÖRÜNDÜGÜN GÝBÝ OL...
BESTE
Kahve Molasý'nýn sürekli ve sabit(!?) bir yazar kadrosu yoktur. Gazetemiz, siz sevgili kahvecilerden gelen
yazýlarla hayat bulmaktadýr.
Her kahveci ayný zamanda bir yazar adayýdýr. Bu bölüm sizlerden gelecek minik denemelere ayrýlmýþtýr.
Yolladýðýnýz her özgün yazý deðerlendirilecektir. Siz sevgili kahvecilere önemle duyurulur.
Kahve Molasý bugün 3.230 kahveciye doðru yola çýkmýþtýr.
Yukarý
Tadýmlýk Þiirler
þiir gibi
Herþeyden çok isterken seni
sende bulduðum en azla yetiniyorum.
Yaþadým, yaþýyamadýk.
Çýplak duvarlara baðýrmak gibi
gözlerinin içinde kendimi öldürüyorum.
Aðlamak kabullendiðim bir dost
kollarýmý ona açýyorum.
Sende ben yokum
Ne acý bilir misin?
Bir tek gecede bir kez geçse dudaklarýndan adým yeter bana
Oysa yok; ismim yok, sesim, yüzüm yok.
Yok sayýlýr duygularým da.
Ben sende bomboþum
sen dolup dolup taþsanda benden
Herþey boþ sana.
Boþuna mý tanýyorum senin sayende kendimi?
Boþuboþuna mý yaþýyorum yokluðunu peki..
Kesinse dönülmezliðin bitir
Oyunlar için yaþlandým
Gerçeklere çok gencim.
Herkes hayatýný kazanýr bir yolla
Ben senden alamýyorum, ödiyemedim hala bedelini
Borçluymuþum gibi sana hala bendesin.
Sana senden baþka verecek þeyim yok
Kendimi uzun zaman önce kaybettim.
Gidenin yerine koyamadýnmý daha güçlüsünü
birþey bilmiyorsun demektir
Ben seni öðrendim.
Yokluðun herþeyden daha gerçek bana
Varlýðýn herkesden daha yalan
Yaþattýðým sen belki var
Ama doyurmuyor beni, kanmak istiyorum sana.
Ne kolay alýyorsun beni;
Kýsa bir bakýþ,
söylemekten vazgeçsen de ben yine de anlýyorum ya
O sözcükler,
ve bir türlü baþaramadýðýmýz
O dokunuþlar yetiyor.
Ne kadar da güveniyorsun kendine
Bana vericek aþkýn yok mu?
Ya býkarsam sensizlikten,
sensiz kaldýðým zamanlar aðýr geliyor bana
Ya birini yaþamayý seçersem?
Ýþte o zaman hazýrlýcam kendimi bilmeden yeni bir acýya
Sen boþver, ben kendi kendimle boðuþuyorum
Seni anlamaktan geçtim
kendimden geçemiyorum.
Sen bir korkaksýn
Kaybetmekten korkuyosun, söyle
ama hayat acýlarla doludur.
Birini kaybettiðinde anlarsýn.
Ve fakat bilirsin ki her yeni kaybediþ
Yeni bir acý için güçlendirir.
Hep daha fazlasýný yaþýyamayacaðýný düþünürken
daha güçlüsü geçer üzerinden.
Arkanda býraktýklarýn destek olur sana
Tövbeler etsen de aþka, boþuna
gelir iþte yine baþýna
Belki hayatýnda bir sürü insan olur
Ama birini belki hepsinin toplanýndan fazla, ayrý seversin
O insana takýlýr kalýr
Geceden geceye uzayan acýlarýndan zevk alýrsýn
Çünkü sebebi O’dur.
Yaþamýn, senin sebebin O
Sakýn sevildiðini sanma, kaybedersin.
Bu itiraftýr;
Bitiremiyorum.
Herkes için baþka olan o insan
Benim için sensin…
gündaç
<#><#><#><#><#><#><#>
LAYIK DEÐÝLÝM
Ben sararýp solmuþ çicek,
Sen rengarenk kelebeksin.
Ben kupkuru bir aðaç,
Sen verimli topraksýn.
Ben dertlere boðulmuþ,
Sen mutlulukla yoðrulmuþsun.
Þunu anla artýk güzelim
Sana layýk deðilim.
BESTE
Yukarý
Gereksiz Bilgiler : Derleyicibaþýsý Bahçýgöz
Trans Sibirya Demiryolu
Ýnsan eli ile yapýlmýþ olup, uzaydan en uzak mesafeden görülüp ayýrt edilebilen þey nedir?
Bu soruya genellikle verilen cevap Çin Seddi'dir. Ancak bu doðru deðildir, çünki Çin Seddi
çok büyük ve uzun olmasýna karþýn daðlýk bir alanda yer aldýðý ve kendisi de taþtan yapýldýðý
için uzaktan kolaylýkla seçilemez. Trans sibirya demiryolu, karlarla kaplý beyaz steplerden
geçen siyah ve düz bir çizgi olduðu için insan eli ile yapýlmýþ olup en uzaktan, uzaydan
farkedilip görülebilen tek yapýdýr.
[email protected]
Yukarý
Kahvenin Yanýnda: Elif Þeref Artun
MÝNÝ CHEESECAKE
Kalýbýnýzýn büyüklüðüne göre deðiþse de ortalama 6 adet
minik cheesecake çýkacaktýr.
110 gr kepekli bisküvi (eti burçak tavsiye edilir)
4 yemek kaþýðý margarin
220 g labne peynir
4 buçuk yemek kaþýðý toz þeker
2 yumurta
1 yemek kaþýðý yoðurt
½ paket vanilya
2 çay kaþýðý limon suyu
Ýlk iþ olarak bisküviyi iyice ufalayýn. Erittiðiniz margarin ile karýþtýrarak iyice yoðurun. Minik
tart kalýplarýnýzýn dibine yayýn.
Peynir ve þekeri iyice çýrpýn. Þeker erisin. Ýçine yumurtalarý, limon suyunu, vanilyayý ve
yoðurdu ekleyin ve biraz daha çýrpýn. Bu karýþýmý, hazýrladýðýnýz kalýplara paylaþtýrýn.
Önceden ýsýtýlmýþ 170 derece fýrýnda 15 dakika piþirmek yeterli olacaktýr.
Süslerken mi?.. Þimdi çilek mevsimi... Üzerine biraz da jöle koyabilirsiniz. Daha þýk
duracaktýr.
Afiyet olsun...
Tarifi yazdýrmak için týklayýn (Siteye yönlendirilecek, basýmý oradan gerçekleþtireceksiniz.)
Yukarý
Biraz Gülümseyin
Totoche
Birkaç Fransýz kantinde gevezelik ederken içlerinden biri sorar:
- Gütenberg kim, biliyor musunuz?
- Hayýr, der ötekiler.
- Güzel, siz de benim gibi gece kurslarýna gitseydiniz, Gütenberg`in basým makinasýný bulan
kiþi olduðunu bilecektiniz.
- Ya Panmentier`i?
- Hayýr, der ötekiler.
- Güzel, siz de benim gibi gece kurslarýna gitseydiniz, Panmentier`in patatesi bulan kiþi
olduðunu bilecektiniz. Eðer gece kurslarýna gitmezseniz, yaþam boyunca iþte böyle herþeye
bilmiyorum demekle yetinirsiniz... Adamýn sözleri üzerine gruptan bir tanesi sinirlenir ve:
- Oldu, anlaþtýk! Gütenberg`i, Panmentier i bilmiyoruz. Sen Totoche kim biliyor musun?
- Hayýr!
-Peki öyleyse öðren! Totoche, sen gece kurslarýna giderken karýnla yatan adam!..
<#><#><#><#><#><#><#>
Þu edepsizlere bakýn hele...
Yukarý
Birlikte Oynayalým : Presented by Enishte
Yeni Soru : 4 - Þu KÖPEK'e bir KEMÝK verelim de sevinsin gariban :-)
KÖPEK - ..1.. - ..2.. - ..3.. - ..4.. - ..5.. - ..6.. - KEMÝK
[email protected]
Yukarý
Kýraathane Panosu
ister buluþma
28 Nisan - 10 Mayýs 2003
Devlet Güzel Sanatlar Galerisi
Ýstiklal Cad. Atlas Pasajý
209-49 Beyoðlu Ýstanbul
Yukarý
Ýþe Yarar Kýsayollar - Þef garson: Akýn Ceylan
http://www.buketuzuner.com/
Yazar Buket Uzuner'in resmi web sitesi. Buket Uzuner, Türkiye P.E.N
Yazarlar Derneði,T.Y.S., Edebiyatçýlar Derneði ve TWUC üyesi, Balkan
Dekameronu ve Gezginler Kulübü'nün de kurucu üyesidir. Son olarak Sabah
gazetesinde Tuz/Biber isimli köþede yazýyordu. Þu sýralar Mayýs'ta
yayýmlanacak yeni hikaye kitabý "ÞÝÝRÝN KIZKARDEÞÝ ÖYKÜ" için
çalýþmalarýný sürdürmektedir.
http://www3.thy.com/troyaonline/myreservations.do?lang=en
Dumaný üstünde bir sayfa. THY Online Check In. Havaalanýna gittiðinizde kuyruk kuyruk
dolaþmamak için harika bir yenilik. Biraz geç oldu ama iyi oldu galiba.
http://www.burc.com
Boðaziçi Sualtý Araþtýrma Merkezi, sualtý ile ilgili konularda araþtýrma yapmak ve dalýþ
tekniklerini geliþtirmek amacý ile kurulmuþtur. Yaz geliyor, dalýþ konusunda uzmanlaþmak
gibi bir niyetiniz varsa kolayca bilgi alabilirsiniz.
http://www.adrenalin.com.tr
Doðayla içiçe olmanýn yollarýný gösteren ve her türlü ekipmana kolayca ulaþabildiðiniz bir
site.
Yukarý
Damak tadýnýza uygun kahveler
IZArc v3.3.1 [2.8M] W9x/2k/XP FREE
http://free.top.bg/izsoft/apps/IZArc33.exe
Ýyi düþünülmüþ bir sýkýþtýrma ve açma programý. Hemen her cins sýkýþtýrýlmýþ dosyayý
açabildiði gibi, bozuk dosyalarý onarabilme yeteneði de var. Winzip kullanmaya alýþýk olanlar
için belki bir alternatif olabilir.
Yukarý
http://kahvemolasi.com/sayilar/20030430.asp
ISSN: 1303-8923
30 Nisan 2003 - ©2002/03-kahvemolasi.com
istanbullife.com