Yabancı Hekimlerin Türkiye`de Çalışmaları Uygun mudur?
Transkript
Yabancı Hekimlerin Türkiye`de Çalışmaları Uygun mudur?
Yabancı Hekimlerin Türkiye’de Çalışmaları Uygun mudur? Prof. Dr. Nadir Paksoy I928 yılında kabul edilen ve günümüze kadar geçerliliğini koruyan yasaya göre yabancı kökenli bir hekimin Türkiye'de çalişabilmesi için TC yurttaşı olması, Türkçe bilmesi, tıp diplomasının YÖK denkliği bulunması ve gerek pratisyen gerekse uzmanlık düzeyinde Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği koşulları sağlayıp, sınavları geçmesi gerekmektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında toplam hekim sayısı 500-600 civarındadır; bunun önemli bir kısmı pratisyen olup hükümet tabipleri salgın hastalıklarla mücadele görevlerini üstlenmişlerdir. O yıllardaki nüfusun 15 milyon olduğu dikkate alınırsa, nüfus başına düşen hekim sayısının “30 binde 1 gibi!” çok düşük bir orana denk gelir. Cumhuriyetin kurucuları, içinde bulundukları zor koşullara karşın, dışarıdan hekim getirmek yerine yabancı hekimin Türkiye’de çalışmasını kısıtlayıcı bir yaklaşımı yeğlemişlerdir. Bunun tek istisnası 1933 Üniversite reformu ile İstanbul ve Ankara üniversitelerinden gelen yabancı tıp akademisyenleridir. Bir hekim niçin ülkesi dışında çalışmak ister? Bence amacı 3 ana başlık altında toplanabilir: 1. Daha iyi mesleki ve ekonomik koşullar için 2. Farklı bir coğrafyada değişik bir kültürde mesleğini uygulama deneyimi kazanmak için 3. Siyasi ve dini misyonlarının gereğini amaçladığı için Türkiye Örneği Yasanın onaylandığı varsayımıyla, yukarıdaki maddeleri ülkemiz örneğine uygulayacak olursak; Türkiye ulaşmayı hedeflediği “muasır medeniyetler (gelişmiş uygar ülkeler)” seviyesindeki ülkelerin hekimleri için mesleki ve ekonomik açıdan cazibe merkezi değildir. O nedenle, tıpta çoğu noktada bizim de yakaladığımız çağdaş bilimsel düzeydeki ülkelerin hekimleri, para ve mesleki ilerleme (uzmanlık vb) için Türkiye’ye ‘özel nedenler’ dışında gelmek istemezler. Hekimlikte en önemli unsurların başında ‘dil’ gelir. Türkçeyi akıcı bir şekilde konuşmayan, anlamayan; hatta Türk dilinin farklı şive ve yerel anlatım özelliklerine hakim olmayan bir yabancı hekimin Türk halkına yararlı olması mümkün değildir. Türkçe bilmeden, yabancı bir topçu Türkiye’de futbol oynar, teknik direktörlük yapar; mühendislik / şirket yöneticiliği / banka danışmanlığı vb görevlerde bulunabilirler ama asla hekimlik yapamaz. Her hekimin başına bir tane çevirmen mi bulacaksınız? Hangi Yabancı Hekim Türkiye’de Çalışmak İster: 1. Batı ülkeleri: Türkçeyi öğrenen, farklı coğrafi ve kültürel ortamda hekimlik yapmak isteyen işinde yetkin bir batılı hekim Türkiye’de çalışmaya gelemez mi? Tıpkı bu satırların yazarının yaptığı gibi böyle bir yaşam tarzını hayatının bir döneminde denemek isteyen, işinde de yetkin batılı uzmanlar olabilir ama onların sayısı ‘devede kulak’ kalacağından, çıkartılmak istenen yasanın amacını karşılamaz. 2. Doğu ülkeleri: Türkiye’nin doğusu ve güneyindeki coğrafyaların hekimleri Türkiye’de çalışmak isteyebilirler. Çünkü bugün Türkiye’de “maaş + performans katkısı” karşılığı hekimlere ödenen 3-5 bin YTL’lik (2-3 bin dolar) ücret birçok Asya, Orta Asya, Orta Doğu ve Afrika ülkesi hekimlerine cazip gelebilir ve Türkiye bu hekimler için çekim merkezi olabilir. Ancak, bu ülke hekimleri dil, aldıkları eğitim, uzmanlık bilgi ve becerileri, kültürel yapılarıyla Türk insanının sağlığına yararlı olabilirler mi? Yanıtım tek sözcükle ‘hayır’ dır. 3. Misyonerlik faaliyetleri ve ulusal bütünlük için zararlı diğer çalışmalar: Batı’nın Afrikalıları, geçmişte bir ‘kinin’ karşılığı Hıristiyan yaptıkları söylenir! İnsanla birebir temasta olan, kişiyi doğrudan etkileyecek yegane meslek hekimliktir. Ağrı dindirmek, derde derman olmak kutsaldır. Ağrı çeken, ağrısını dindirene, ‘borçlu’ gözlerle bakar. Avrupalılar sömürgecilik döneminde Afrika’ya iki türlü misyoner yollamışlardır: Hekim ve öğretmen! Bu yasayı çıkarmak isteyen hükümetin siyasi tabanı, bu konuda duyarlıdır. Öte yandan Türkiye’nin ulusal birliğini tehdit eden etnik unsurların da bu yasayı, kendi amaçları doğrultusunda kullanma tehlikesini göz ardı etmemek gerekir. Batı’da Durum Nasıldır? ABD yabancı hekim konusunda en katı kuralları olan ülkedir. “Yabancı hekimler gelebilir ancak ABD standartlarına uyanlar gelebilir” kuramı geçerlidir. Teorik olarak kapılar yabancı hekimlere açıktır ama o kapıdan geçebilmek için, dil (sözlü, yazılı, anlama), tıp sınavını ( 2 aşamalı çok zor bir sınav) aşabilenler ABD’de uzmanlık eğitimi için ABD’li hekimler gibi ‘ihtisas yeri arama hakkına’ sahip olurlar. Tercih edilirler, edilmezler o ayrı bir konudur. Uzmanlar için, her uzmanlık dalında Amerikan Board’ı (uzmanlık sınavları) geçmiş olma şartı aranır. Bir anlamda bu, şu demektir: “ABD’de ancak uzmanlığını ABD’de yapmış olan yabancı hekimler çalışabilirler.” ABD’de dalında başarılı, ünlü hekimlerin çoğu yabancı kökenlidir ama bunların hemen tamamı, tıp fakülteleri dışındaki tüm eğitimlerini ABD’de gerçekleştirmişler ve ABD’ye gelebilmek için gerekli tüm sınavları geçmişlerdir. Kanada, Avustralya, İngiltere, Yeni Zelanda gibi ülkelerde de benzer önkoşullar vardır. (meraklısına not: Uzmanlık alanım patoloji için internette “pathologyoutlines ve pathologyjobs” adlı iki sitede başta ABD, Kanada ve diğer ülkeler olmak üzere iş ilanları yayınlanır. Koşullar orada net olarak belirtilir. Kanada ilanlarında şöyle bir dip not vardır. Dil, diploma vs koşullarına sahip olsalar bile öncelik Kanada yurttaşları ve Kanada’da oturma izni olan yabancılara verilecektir. Hatta bir ilandaki şu ibare çok daha çarpıcıydı: Başvurularda ‘çocuk, taciz, suç’ kayıtları araştırılacaktır!) Petrol zengini Arap ülkeleri bile verdikleri iş ilanlarında “ABD, Kanada, Avustralya ve Batı Avrupa ülke diplomaları kabul edilecektir” önkoşulunu belirtirler (bkz: söz konusu patoloji siteleri). Düşündürücü Bir Anı 1987-88 yılıydı. BM gönüllüsü olarak Pasifik Okyanusu’ndaki adalarda 5 yıla yakın bir süre hekimlik yaptıktan sonra Türkiye’ye dönmüştüm. İngiltere tıp dergisi Lancet’te bir ilan gözüme çarptı. Kudüs’teki bir Filistin Vakıf Hastanesi patoloji uzmanı arıyordu. Kudüs benim için ilginç bir ketti. Sol bir dünya görüşünden dolayı Filistin halkına sempatim vardı ve bu yolla katkım olabilirdi. Başvurdum. Gelen yanıt şöyleydi: “Bir Türk olarak hastanemize gösterdiğiniz yakınlık bizleri sevindirdi ancak biz Amerikan diplomalı bir doktor arıyoruz!” SONUÇ Türkiye’de Çıkartılmak İstenen Yasanın Amacı Nedir? Türkiye’de bu yasanın çıkarılma amacı net değildir. Sayın Başbakan, bu konudaki bir demecinde, Anadolu’ya gidecek cerrah bulamadığını belirtmiştir. Bu yasa ile getirilecek hekimler Anadolu insanının canına can katmaz, tam tersi canından edebilir. Basında yer aldığı üzere dil nedeniyle Batı Trakyalı, Iraklı, Türki Cumhuriyetli ve Azeri hekimlere öncelik verileceği belirtilmiştir. Orta Asya Türki Cumhuriyetleri’ndeki halkların Türkçe konuştukları sanılır. Bu bir yanılgıdır. Bizler ne Kırgızcayı ne Özbekçeyi ne de Türkmenceyi iletişim kuracak denli anlarız. Bu ülkelerin yetkilileri bir araya geldiklerinde kullandıkları ortak anlaşma dili Rusçadır! Öte yandan aldıkları tıp eğitiminin yapısı, içeriği ve biçimi Türk hekimlerinin yetiştiği Batı modelinden farklıdır. Örneğin oralarda tıp fakültesi 3-4. sınıfından sonra kısa yoldan branşlaşmaya (uzmanlaşmaya) gidilir. Tıp fakültesine girişten itibaren toplam 8 yıllık bir eğitim sonrasında örneğin ‘çocuk hastalıkları uzmanı’ olurlar. Türk insanını Türkiye’den daha geri düzeyde tıp eğitimi almış hekimlere emanet etmek hangi insani ve ahlaki düşünceyle bağdaşır. Geriye Tek Amaç Kalıyor Bu yasanın asıl amacı; Batı ve Arap sermayesi ile büyük kentlerde kurulmuş ve kurulacak olan özel tıp merkezlerinde ‘hasta çekim alanı’ oluşturabilmek ve Batı’dan gelecek göstermelik ‘yıldız doktorların’ çalışmalarına olanak sağlamaktır. Gerekçe olarak “Türk insanının, Anadolu insanının doktora ihtiyacı var” söylemiyle duygu sömürüsü yapılarak yasaya ‘kılıf’ hazırlanmaktadır. ÇÖZÜM Konuyla ilgili olan tüm hekimler, hekim kuruluşları, sendika, basın, STK, partiler bu yasanın, Cumhurbaşkanı tarafından vetosu için kamuoyu oluşturmalı, buna rağmen geçerse de anayasa mahkemelerine başvurmalıdır. Türk hekiminin onuru, Türk halkının sağlığı ve Türkiye’nin saygınlığı için hep birlikte el ele bu yasaya karşı çıkmalıyız. Prof. Dr. Nadir Paksoy, Sitopatolog, Serbest Hekim, İzmit – Kocaeli (iletişim: [email protected])