Aile Çatışması Ve Yaşam Tatmini İlişkilerinin İncelenmesi

Transkript

Aile Çatışması Ve Yaşam Tatmini İlişkilerinin İncelenmesi
Dokuz Eylül Üniversitesi
Uluslararası Kadın Konferansı
Kadın Olmak
Farkındalık ve Özgürleşme
Bildiriler Kitabı
09 - 11Mayıs 2012 İZMİR
Dokuz Eylül Üniversitesi
Uluslararası Kadın Konferansı
Kadın Olmak
Farkındalık ve Özgürleşme
Bildiriler Kitabı
Editörler
Prof. Dr. Vahap TECİM
Yrd. Doç. Dr. Çigdem TARHAN
Araş. Gör. Can AYDIN
09-11 Mayıs 2012 İZMİR
İletişim Adresi
Dokuz Eylül Üniversitesi Kadın Hakları ve Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi
DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ
Cumhuriyet Bulvarı No: 144
35210 Alsancak / İZMİR
Telefon: +90(232) 412 16 42, +90(232) 412 16 43
Fax: +90(232) 412 16 44
Mail: [email protected]
ISBN 978-975-441-372-4
2012 İzmir Türkiye
@DEKAUM, 2012 Tüm Hakları Saklıdır
ULUSLARARASI KADIN KONFERANSI
Kadın Olmak
Farkındalık ve Özgürleşme
09-11 Mayıs 2012 İZMİR
SEMPOZYUM KURULLARI
YÜRÜTME KURULU
Başkanlar:
Prof. Dr. Tülay ÖZÜERMAN
Prof. Dr. Vahap TECİM
Dokuz Eylül Üniversitesi
Dokuz Eylül Üniversitesi
Üyeler:
Ege Üniversitesi
Prof. Dr. Konca YUMLU
Yrd. Doç. Dr. Lale ALKINOĞLU KARAMIZRAKDokuz Eylül Üniversitesi
Dokuz Eylül Üniversitesi
Yrd. Doç. Dr. Esra ÇOKER
Pamukkale Üniversitesi
Yrd. Doç. Dr. Nigar DEĞİRMENCİ
Dokuz Eylül Üniversitesi
Yrd. Doç. Dr. Nuray ÖNDER
Dokuz Eylül Üniversitesi
Yrd. Doç. Dr. Çiğdem TARHAN
Dokuz Eylül Üniversitesi
Öğr. Gör. Serpil SOLMAZ
Dokuz Eylül Üniversitesi
Araş. Gör. Can AYDIN
Dokuz Eylül Üniversitesi
Araş. Gör. Sevgi ÇİLİNGİR
Dokuz Eylül Üniversitesi
Araş. Gör. Dr. Şeyda ERASLAN
DEKAUM Sekreterliği
Nurcan ACUR
DANIŞMA KURULU
(Eski) Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı
Işılay SAYGIN
Dokuz Eylül Üniversitesi
Prof. Dr. Alp TİMUR
Ege Üniversitesi
Prof. Dr. Oğuz KARAMIZRAK
Ege Üniversitesi
Prof. Dr. Saffet MUTLUER
Dokuz Eylül Üniversitesi
Prof.Dr.Kemal KOCABAŞ
Towson Üniversitesi
Asst. Prof. Ayse DAYI
London Metropolitan Üniversitesi
Dr. Wendy STOKES
İzmir Ekonomi Üniversitesi
Öğr. Gör. Itır BAĞDADİ
BİLİM KURULU
Prof. Dr. Nurşen ADAK
Doç. Dr. Arda ARIKAN
Prof. Dr. Yasemin BALCI
Prof. Dr. Bayram BAYRAKTAR
Prof. Dr. Fatmagül BERKTAY
Prof. Dr. Tülay CANDA
Doç. Dr. Feryal ÇUBUKÇU
Prof. Dr. Fevzi DEMİR
Prof. Dr. Dilek DİRENÇ
Prof. Dr. Mehmet ECEVİT
Prof. Dr. Ali ERGUR
Prof. Dr.Marilyn FREEMAN
Doç. Dr. Türkan GÜNAY
Prof. Dr. Binnur GÜRLER
Prof. Dr. Meltem KUTLU GÜRSEL
Doç.Dr. Ayşe IŞIK GÜRŞİMŞEK
Prof. Dr. Özcan GÜVEN
Prof. Dr. Şükrü HANİOĞLU
Prof. Lois Rita HELMBOLD
Prof. Dr. Egemen İDİMAN
Prof. Dr. Günseli SÖNMEZ İŞÇİ
Prof. Dr. Gülser ÖZTUNALI KAYIR
Prof. Dr. Ayfer KOCABAŞ
Doç. Dr. Nevin KOYUNCU
Prof. Dr. Sevda ALANKUŞ
Prof. Dr. Belkıs KÜMBETOĞLU
Prof. Dr. Elçin KÜRŞAT
Prof. Dr. Eti AKYÜZ LEVİ
Akdeniz Üniversitesi
Akdeniz Üniversitesi
Muğla Üniversitesi
Dokuz Eylül Üniversitesi
İstanbul Üniversitesi
Dokuz Eylül Üniversitesi
Dokuz Eylül Üniversitesi
Yaşar Üniversitesi
Ege Üniversitesi
Orta Doğu Teknik Üniversitesi
Galatasaray Üniversitesi
London Metropolitan Üniversitesi
Dokuz Eylül Üniversitesi
Dokuz Eylül Üniversitesi
Dokuz Eylül Üniversitesi
Doğu Akdeniz Üniversitesi
Dokuz Eylül Üniversitesi
Princeton Üniversitesi
University of Nevada
Dokuz Eylül Üniversitesi
Yeni Yüzyıl Üniversitesi
Akdeniz Üniversitesi
Dokuz Eylül Üniversitesi
Ege Üniversitesi
İzmir Ekonomi Üniversitesi
Marmara Üniversitesi
Yaşar Üniversitesi
Dokuz Eylül Üniversitesi
ULUSLARARASI KADIN KONFERANSI
Kadın Olmak
Farkındalık ve Özgürleşme
09-11 Mayıs 2012 İZMİR
BİLİM KURULU
Doğu Akdeniz Üniversitesi
Doç. Dr. Fatma GÜVEN LİSANİLER
Prof. Dr. Oğuz MAKAL
Beykent Üniversitesi
Prof. Dr. Lütfiye OKTAR Prof.
İzmir Ekonomi Üniversitesi
Dr. Pınar OKYAY Doç.Dr.
Adnan Menderes Üniversitesi
Nilüfer ÖZABACI Prof. Dr.
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
Gülsün ÖZENTÜRK Prof. Dr.
Ege Üniversitesi
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi
Sevinç ÖZER
Prof. Dr. Nuray ÖZGÜLNAR
İstanbul Üniversitesi
Prof. Dr. Tülay ÖZÜERMAN
Dokuz Eylül Üniversitesi
Prof. Dr. Şevkat BAHAR ÖZVARIŞ
Hacettepe Üniversitesi
Prof. Dr. Jolan ROKA
Budapest College
Prof. Dr. Serpil SALAÇİN
Dokuz Eylül Üniversitesi
Prof. Dr. Seval SEKİN
Ege Üniversitesi
Prof. Dr. Harriet SILIUS
Abo Akademi Üniversitesi
Prof. Dr. Atilla SİLKÜ
Ege Üniversitesi
Prof. Çağlayan ÜNAL SÜMER
Dokuz Eylül Üniversitesi
Doç. Dr. Meldan TANRISAL
Hacettepe Üniversitesi
Prof. Dr. Leman TARHAN
Dokuz Eylül Üniversitesi
Lodz Üniversitesi
Prof. Dr. Barbara LEWANDOWSKA TOMASZCYK
Prof. Dr. Hülya TÜTEK
İzmir Ekonomi Üniversitesi
Bahçeşehir Üniversitesi
Prof. Dr. Gönül UCELE
Doç. Dr. İnci USER
Marmara Üniversitesi
Prof. Dr. Utku UTKULU
Dokuz Eylül Üniversitesi
Lancester Üniversitesi
Ord. Prof. Dr. Ruth WODAK
Prof. Dr. Ayşegül YARAMAN
Marmara Üniversitesi
Doç. Dr. Melda N.YILDIZ
Kean Üniversitesi
Ege Üniversitesi
Prof. Dr. Konca YUMLU
Prof. Dr. Ayşe YÜCE
Dokuz Eylül Üniversitesi
ÖNSÖZ
Kadınların hak ve özgürlük mücadelelerinde ilerleyebilmeleri ve kadın-erkek eşitsizliğinin
giderilmesi için toplumlardaki cinsiyet ayrımcılığının ortadan kaldırılması çabalarına tüm kurumların
katkı koymaları gerekir. Üniversiteler kuşkusuz bu alanda bilgi birikimi ile topluma öncülük etmesi
gereken
kurumlar
içinde
büyük
önem
taşır.
Üniversitemiz, “Kadın Hakları ve Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi”ni (DEKAUM) kurarak,
kadın sorunlarına çözümsel katkıyı kurumsallaştırmak ve yapılan çalışmaların etki alanını
genişletmeyi amaçlamıştır.
DEKAUM’un, BİMER (Dokuz Eylül Üniversitesi Bölgesel Kalkınma ve İşletme Bilimleri
Araştırma ve Uygulama Merkezi) ile birlikte gerçekleştirdiği
ana teması KADIN OLMAK Farkındalık ve Özgürleşme- olarak belirlenen ve 9-11 Mayıs 2012 tarihlerinde düzenlediğimiz
“Uluslararası Kadın Konferansı”nda farklı disiplinlerin bakış açısı ile katkı koyan bilim insanlarının
sunumlarının bu e-kitap ile kalıcılaştırılması amaçlanmıştır. Katkıları ile destek veren tüm katılımcılar
ile emeği geçen herkese teşekkür ediyor, bilim yaşamlarında başarılarının devamını diliyorum.
Onursal Başkan
Prof. Dr. Mehmet FÜZÜN
Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü
ÖNSÖZ (I)
“…Bir şey yapma gücü olarak özgürlük ona sahip olan talihlileri ilgilendirir, oysa baskı altında
olmama anlamında özgürlük bütün insanların sorunudur...”- Norberto BobbioKadın ve erkek arasında erkek lehine ayrımcılıkların yarattığı eşitsizlik dünyanın ezeli
sorunlarından biridir.Cinsler arasındaki ayrımın toplum yaşantısında kadının erkeğin gerisinde
bırakıldığı bir eşitsizlik sorunu olarak sürdürülüyor olması yalnız Türkiye’nin sorunu değil, ancak
gelişmiş ülkeler içinde yer almasının önünde önemli bir engeldir. Ülkelerin gelişmişlik düzeylerine
paralel olarak çözümsel yaklaşımlar çoğaltılırken; sosyal ve ekonomik gelişmişlik sorunları olan
ülkelerde çözüm çabaları -özellikle kültürde dinin etki alanı ne kadar genişse- toplumda yerleşik
inançların katı kalıplarına çarptıkça, “kadın olmak”, hakkında karar alınan ve özgürlüklerinin
sınırlarının erkeklerce çizildiği ikinci cins konumuna rıza göstermek olarak algılanıyor.
Özgürlüklerin sınırları, liberal demokrasilerde hukuk ile belirlenirken, yönetimlerin hukuki
niteliği ne kadar güçlü ise, eşitsizliklerin giderilmesi için girişilen çabalar çözümsel sonuç
verebilmektedir.
Özgürlüklerin sınırlarının hukuk yerine, yasalarla çizildiği otoriter anlayışlar tüm toplumun
özgürlükleri için bir tehdittir; ancak en fazla toplumun zayıf halkası olan kadınların özgürlük alanını
daraltılır.
Kadınların kendi konumlarının farkında olmaları ve farklılaşma yaratma taleplerini ortaya
koymaları, içinde yaşadıkları toplumun özgürlük çıtasına göre değişir. Farkındalık olmadan farklılık
yaratılamaz. Kadının özgürleşmesi için farkındalık yaratma çabalarının, özgürlüklerin daraltılıp
gevşetilen sınırlarına aldırmadan sürdürülebilmesi toplumun tüm kesitlerinin sorunudur, ancak
yaşamın tüm alanlarına ilişkin akıldan süzülen bilginin biriktirildiği kurumlar olarak, bilimin varlık
nedeni olan aklın özgürleşmesinin çıkış noktasındaki önemli rolleri ile kadın sorununda da
özgürlüklerden yana taraf olup diğer kurumlara rehberlik etmelidir. Karar organlarının siyasal
i
kaygılarla ürettikleri keyfiliklerinin freni akıl ve bilimdir. Bilimin dönem dönem
baskılarla
araçsalsallaştırılmasının örnekleri az olmasa da; neyse ki aklın sınırı yok. Ortaçağ’ın karanlığını delen
akıl, tüm baskıları aşacak güçtedir.
*
* *
*
Dokuz Eylül Üniversitesi Kadın Hakları ve Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin
(DEKAUM), Dokuz Eylül Üniversitesi
Bölgesel Kalkınma ve İşletme Bilimleri Araştırma ve
Uygulama Merkezi (BİMER) ile birlikte; KADIN OLMAK – Farkındalık ve Özgürleşme- ana
teması ile 9-11 Mayıs 2012 tarihlerinde düzenlediği “Uluslararası Kadın Konferansı”nın içeriği,
konferansın düzenlenme amacının da açıklayıcısıdır: “Batı dünyasının kimlikleri öne çıkaran siyasal,
sosyal, kültürel çalışmalarında “öteki” olmak daha çok etnik ve dini kimlikler üzerinden ele alınıp
öncelenirken, “kadın olmanın” ayrımcılığa tabi tutulmaya yeterli olduğu durumların giderilmesine
yönelik duyarlılıklar azalarak geriye itilmektedir. Türkiye’de giderek artan kadın cinayetleri ile
gündemden düşmeyen şiddet olgusunu yaratan pek çok faktör içinde öncelik; kadını ötekileştiren,
ikinci cins konumuna iten, kimliğini erkeğe tabi oluş üzerinden üreten aile, din, töre gibi kurumları
baskı unsuru haline getiren kültür içinde toplaşmaktadır. Batının demokrasi kültürü içinde ürettiği
özgürlük kavramına karşın, kadının özgürleşmesi ve öteki konumundan sıyrılması hala tamamlanmış
bir süreç değilken; Türkiye gibi demokratikleşmede gecikmişliğin geleneksel değerlerin kadın
üzerinden görünür kılındığı toplumlarda kadının içinde bulunduğu koşulların farkında olması ve
özgürleşme refleksleri geliştirmesi için bilgilendirme çabalarının yoğunlaştırılması gerekmektedir.
Kongremizin amacı, “kadın olmanın” anlamını farklı disiplinlerde (eğitim, hukuk, ekonomi, siyaset,
toplum bilim, tarih, edebiyat, sağlık, çevre ….. gibi) kadını ilgilendiren çeşitli sorunlara dikkat çekerek
farkındalık yaratmak ve çözüm önerileri ortaya koymaktır.”
Konferansımızın tüm aşamalarında emeği geçenlere; başta üç yüzden fazla bildiri özetinin
değerlendirilmesi ve katılımcıların belirlenmesinde emeği geçen değerli Bilim Kurulu üyelerimiz
olmak üzere, Düzenleme Kurulu ve Danışma Kurulumuzun değerli üyeleri ile; bildiri sunarak katkı
koyan bilim insanlarımıza başarılarının devamı dileklerimizle teşekkür ediyoruz. Konferansta sunulan
bildirilerin e-kitap olarak sanal ortamda herkesin ulaşabileceği bilgi kaynağına dönüştüren genç bilim
insanlarımızın emeğine saygı ve şükranlarımızla.
DEKAUM adına Prof. Dr. Tülay ÖZÜERMAN
ii
ÖNSÖZ (II)
Dokuz Eylül Üniversitesi’ne bağlı Dokuz Eylül Üniversitesi Bölgesel Kalkınma ve İşletme
Bilimleri Araştırma ve Uygulama Merkezi (DEÜBİMER) 16/07/1987 gün ve 19579 sayılı Resmi
Gazete’de yayınlanan Üniversitelerde Akademik Teşkilat Yönetmeliğinin 1/5/1982 gün ve 17681
sayılı Resmi gazete ile değişik Ek Madde 1’e göre kurulmuş bir araştırma ve uygulama birimidir.
Merkezimizin kalite politikası, bilimsel çalışmalar yaparak, bölgenin öncelikle ihtiyaçlarına
cevap veren projeler üretmek, ihtiyaç duyulan sektörlere yönelik Ulusal ve Uluslararası düzeyde
eğitimler düzenleyerek, nitelikli insan gücü yetiştirmek, böylece bireysel ve toplumsal bazda katma
değer yaratarak, hem bölgesel kalkınmada, hem eğitimde; Kalite Yönetim Sistemi şartlarına uyarak ve
etkinliğini sürekli iyileştirerek, yüksek kalite sağlamaktır. Misyonumuz, Toplumun gelişimine katkıda
bulunan bir kurum olarak üniversite ve iş dünyası ilişkilerinin geliştirilmesini sağlamak, Vizyonumuz,
ulusal ve uluslararası eğitim hizmetleri ve projeler ile bölgesel kalkınmada sürekleyici güç olmaktır.
BİMER, üniversiteler ilgili tüm kurumlar ile işbirliği yaparak programlar önerir. Merkezin
gerektiğinde teknik, sosyal ve uygulamalı bilim dallarıyla ortak çalışmalar yapması için gereken
ortamı yaratması amaçlanmaktadır. Merkezin çalışma alanları ulusal ve uluslararası düzeylerdeki
konuları kapsamaktadır. Türkiye’nin dışa açılma sürecinde, uluslararası platform ile daha yakın ve
sürekli ilişkiler içerisindedir. Bu gelişmeler, Türkiye’nin, bölgesel ve uluslararası düzeyde karşılaştığı
değişik nitelikteki sorunları araştırması, bu sorunların bilimsel düzeyde incelenmesi ve çözümlenmesi
zorunluluğunu gündeme getirmiştir. Dolayısı ile, yukarıda belirtilen konuların bilimsel düzeyde
incelenerek sonuçlarının uluslararası platformlarda ve ilgili kuruluşlar ile işbirliği yaparak ülkemiz
çıkarları doğrultusunda yayınlanması ve aktarılması amaçlanmıştır.
Bölgesel kalkınmanın amacı, bölgeler arasındaki ekonomik, sosyal ve kültürel dengesizlikleri
ve bölge içindeki iller arası kalkınma farklarını ortadan kaldırmaya çalışmaktır. Merkezimiz,
düzenlediği eğitimler ile bölge kadınlarının eğitim düzeylerinin arttırılması ve böylece iş hayatına
katılımlarının sağlanmasıyla bölgesel dengesizliğin giderilmesinde katkı vermektedir.
Bu amaçlar doğrultusunda, Dokuz Eylül Üniversitesi Kadın Hakları ve Sorunları Araştırma ve
Uygulama Merkezi’nin (DEKAUM) ve Dokuz Eylül Üniversitesi Bölgesel Kalkınma ve İşletme
Bilimleri Araştırma ve Uygulama Merkezi (BİMER) tarafından; KADIN OLMAK–Farkındalık ve
Özgürleşme- ana teması ile 9-11 Mayıs 2012 tarihlerinde “Uluslararası Kadın Konferansı” düzenlendi.
Konferansa ait bu kitapçığın kadın olmak konusunda farkındalık yaratacağına ve kadınlarla
ilgili sorunların giderilmesine yönelik çözüm önerilerinin geliştirilmesinde önemli bir kaynak
olacağına aynı zamanda eşitlik yolunda yapılan çalışmalara güç katacağına inanıyorum.
Emeği geçen herkese teşekkür ederim.
Saygı ve sevgilerimle,
BİMER adına Prof.Dr. Vahap TECİM
iii
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ
i
1. OTURUM
1
Melahat ÇEVİK
Kadın Bedenin Özgürleşmesi ...........................................................................................
2
Gülseren ESELLER PASİN
Kadının Farkındalık ve Özgürleşmesinde Sanatın Önemi................................................
7
Mahide DEMİRELÖZ, Aysun EKŞİOĞLU, Birsen K.SAYDAM, Esin ÇEBER
Meltem İÇEKLİOĞLU, Doğan DEMİR, Emel ACAR
Kadın Farkındalığını Arttırmaya Yönelik Bir Program: Lider Kadın Eğitimleri..............
2. OTURUM
13
20
Sercan Hamza BAĞLAMA
“İleri Demokratik” Yaşamda Çokeşlilik............................................................................
21
Sabit MENTEŞE
Siyasette Kadının Yeri Ve Önemine İlişkin Bir Araştırma (Tunceli İl Örneği)................
27
Cemile ARIKOĞLU ÜNDÜCÜ
Siyasal Partilerin Arka Bahçesi: Kadın Kolları ( Edirne Örneği)......................................
49
Selman YAŞAR
Basındaki Bilgiler Işığında İlk Kadın Milletvekilleri.......................................................
3. OTURUM – TOPLUMSAL CİNSİYET I
57
84
Özlem ÇETİNKAYA BOZKURT
Kadın Akademisyenlerde İş –Aile Çatışması Ve Yaşam Tatmini İlişkilerinin
İncelenmesi........................................................................................................................
85
Nilay KAYHAN
Akademisyenlerin Kadının Çalışmasına Yönelik Tutumlarının Farklı Değişkenler
Açısından İncelenmesi.......................................................................................................
98
Şenay Leyla KUZU
Dilsel Dönemeç: Ataerkillikten ‘Toplumsal Cinsiyet’e....................................................
iv
113
3. OTURUM
TOPLUMSAL CİNSİYET I
84
KADIN AKADEMİSYENLERDE İŞ –AİLE ÇATIŞMASI VE
YAŞAM TATMİNİ İLİŞKİLERİNİN İNCELENMESİ
Özlem ÇETİNKAYA BOZKURT*
ÖZET
Bu çalışmanın amacı kadın akademisyenlerin iş-aile çatışması ve aile-iş çatışmasının yaşam
tatminlerine olan etkisini ortaya çıkarmaktır. Üniversitelerde görev yapan kadın akademisyenlerin yaşadıkları işaile çatışması ve yaşam tatmini ilişkisinin belirlenmesi kadın akademisyenlerin yaşam tatmin düzeylerini
artırabilecek önlemlerin ortaya çıkarılabilmesine katkı sağlayabileceği düşünülmektedir. Belirlenen amaç
doğrultusunda veri toplama aracı olarak kadın akademisyenlerin iş-aile çatışma düzeylerini ölçmek için
Netenmeyer, Boles ve McMurrian (1996) tarafından geliştirilen “iş-aile yaşam çatışması ölçeği”nden
yararlanılmıştır. Ayrıca araştırmada kadın akademisyenlerin yaşam tatminlerini ölçmek amacıyla, Diener ve
arkadaşları tarafından 1985 yılında geliştirilen “yaşam tatmini ölçeği- the satisfaction with life scale (SWLS)”
kullanılmıştır. Araştırma Mehmet Akif Ersoy üniversitesinde görev yapan kadın akademisyenler üzerinde
gerçekleştirilmiştir. Verilerin analizinde betimsel istatistikler ve korelasyon varyans (ANOVA) istatistiksel
tekniklerine başvurulmuş, SPSS 15.0 istatistik programı kullanılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre kadın
akademisyenlerde genel olarak iş-aile ve aile-iş çatışmasının yaşam tatminini azalttığı belirlenmiştir. Ayrıca
kadın akademisyenlerde iş-aile çatışması ile aile-iş çatışması arasında da olumlu yönlü bir ilişki olduğu
görülmüştür.
Anahtar kelimeler: Bilim, Kadın, Kadın Akademisyen, İş-Aile Çatışması, Aile-İş Çatışması, Yaşam Tatmini
WORK-FAMILY CONFLICT OF WOMEN ACADEMICS AND LIFE SATISFACTION
ANALYSIS OF RELATIONS
ABSTRACT
This study aims to reveal the effects of work-family and family-work conflict on women academics’ life
satisfaction. It is assumed that new measures to increase women academics’ life satisfaction level can be
improved by identifying the relationship between work-family conflict and life satisfaction. In line with this,
Work-Family Conflict and Family-Work Conflict Scales developed by Netenmeyer, Boles and McMurrian were
used to measure the work-family conflict level of women academics. Furthermore, - the satisfaction with life
scale (SWLS) developed by Diener and colleagues in 1985 was used to measure women academics’ life
satisfaction. The research was conducted on the women academics at Mehmet Akif Ersoy University. Data was
analyzed with descriptive statistics and correlation variance (ANOVA) statistical techniques and SPSS 15.0 was
used. The results showed that family-work conflict and work-family conflict decreases women academics’ life
satisfaction. Moreover, it was concluded that there is a positive relationship between work-family conflict and
family-work conflict of women academics.
Key Words: Science, Woman, Women Academics, Work-Family Conflict, Family-Work Conflict, Life
Satisfaction
Yrd. Doç. Dr., Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Bucak Zeliha Tolunay Uygulamalı Teknoloji ve İşletmecilik
Yüksekokulu, Yönetim Bilişim Sistemleri Bölümü, [email protected]
*
85
GİRİŞ
Günümüzde günlük yaşamın büyük bir bölümünü dolduran iş yaşamı, kişinin yaşam koşulları,
beklentileri ve gelecekle ilgili planlarını etkilediği için birincil öneme sahiptir. İnsan işi ve evi arasında
ikili roller taşımakta ve ister istemez ailedeki problemleri işe, işteki problemlerini aileye
yansıtabilmektedir. Kişinin aile ve iş yaşamından beklentileri ise oynadığı rollerde başarılı olmayı aynı
zamanda huzur ve tatmin duygusu yaşaması sonucunu doğurur. İş ve aile unsurlarını her iki tarafında
beklentilerine cevap verecek şekilde karşılamanın zor olduğu ve kadınların bu rol çatışmasından
erkeklere göre daha fazla ve daha olumsuz etkilendiği pek çok araştırma ile tespit edilmiştir. Rol
çatışmasını oldukça fazla yaşayanlardan biri de kadın akademisyenlerdir. Kadının bilim hayatına
girmesiyle birlikte toplumun kadına yüklediği sorumluluklara ek olarak akademisyenliğin gerektirdiği
zorunluluklar da bu mesleği icra eden kadınlar üzerindeki yükün artmasına neden olmuştur.
Türkiye’de akademik yaşamda kadının durumuna bakıldığında kadınların tüm akademisyenler
içinde profesör düzeyinde yüzdesi, dünyadaki diğer ülkelere oranla çok daha fazladır (%28 profesör,
%32 doçent ve %34 yardımcı doçent). Bu oran çok önemli olmasına karşın Türkiye’de üniversitelerde,
üst yönetimde görev alan kadın akademisyen sayısı çok azdır. Yükseköğretim Kurumu’nun (YÖK)
verilerine göre, 2010 yılında, devlet üniversitelerinde kadın dekan oranı %13, kadın rektör
yardımcılarının oranı %7 ve kadın rektörlerin oranı %8’dir. Vakıf üniversitelerinde ise kadın dekan
oranı %13 ve kadın rektör oranı %7’dir. Görüldüğü üzere Türkiye’de 2010 yılı itibarıyla rektör ve
dekanlık gibi üst pozisyonlarda erkek egemenliği devam etmektedir (Özkanlı, 2010: 4). Özkanlı ve
Korkmaz yaptıkları araştırmalarda (2000a ve 2000b) Türkiye’de akademisyen kadınların üst
yönetimdeki azlığının, çoğunlukla, günlük yaşamlarında artan sorumluluklarına bağlı olduğu sonucuna
ulaşmışlardır. Ayrıca, kadın akademisyenlerin geleneksel sosyal rolleri ile eş ve anne rollerinin
öncelikli olduğunu düşünmelerinden dolayı idari sorumluluk almaya istekli olmadıklarını ifade
edilmiştir.
Çalışmada iş-aile ve aile-iş çatışması ile yaşam tatmini konusu, tanımı, boyutları, etkileri
kadın akademisyenler açısından teorik olarak ele alınmıştır. Söz konusu teori, üniversitede görev
yapan kadın akademisyenlerin yer aldığı Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi örneğinde bir uygulama ile
incelenmiştir.
LİTERATÜR TARAMASI
Kadın Akademisyenlerde Rol Çatışması
Çalışan bir insan hayatında en temel iki rolle karsılaşmaktadır. Bunlar iş ve ailedir. Kadının
evinin dışında bir işte ücretli veya ücretsiz çalışması, kadını geleneksel rollerinden biraz
uzaklaştırmıştır. Çalışan kadın her zaman sahip olduğu rollerine yenilerini eklerken, mevcut
geleneksel rollerini de yerine getirmeye devam etmiştir. Çalışan kadın hem iş hem de aileye ilişkin
sorumluluklarını yerine getirebilmek için üzerinde baskı hissetmekte, iyi bir eş ve anne olmak için
çabalarken, işte bazı statü ve yükselme fırsatlarını kaçırabilmektedir. Evde duygulu, yumuşak çok
zaman ikinci planda davranması istenen kadından iş ortamında aklını işine vermesi istenmekte, bazen
hırslı ve aktif, girişken olması beklenmektedir. Sonuçta kadın tüm bu çelişki ve çatışmaların yarattığı
iş-aile gerilimini yaşamaktadır (Adak, 2007:144)
Tosi, Rizzo ve Caroll (1990: 276) rol çatışmasını, “bireyin sorumluluğunda, gerçekleştirilmesi
beklenen rollerdeki davranışlar ya da görevler arasındaki uyuşmazlık sonucu ortaya çıkan bir durum”
olarak tanımlamaktadır. Rol çatışması, bir çalışanın iş yerinde birbirinin zıddı olan talep ve
beklentilerle karsılaşması durumunda ortaya çıkmaktadır. Böyle bir durumda çalışan bir talebi
karşıladığında, diğer taleplerden en az birini karşılayamamakta veya karşılaması zorlaşmaktadır
(Fisher, 2001: 143). Rol çatışması, birbiriyle uyumu zor olan iki veya daha fazla rolün aynı anda
86
ortaya çıkmasıdır. Kadının iş rolü aile rolünün gerekleri ile daha çok çatışmaktadır. İş rolü
sorumlulukları nedeniyle kadın aile rolünü yeterince yerine getiremediğini ya da iş rolünün aile rolünü
engellediğini düşünmektedir.
Çalışan kadınların en çok zorlandıkları konu iş-eş-çocuk ve ben dengesini kurmaktır. Çünkü
kadınlar, ister çalışsın isterse çalışmasın hayatlarındaki en önemli ve ön planda olan faktörler çocuk ve
eştir. Çalışan kadın öncelikle aile sorumluluklarına zaman ayırmak için uğraşmaktadır. Hatta çoğu
zaman kendisini de unutabilmekte, kendisine bile zaman ayıramamaktadır Çalışan kadınların erkeklere
kıyasla iş-aile alanlarında oynaması gereken roller daha fazladır. Hangi alanda olursa olsun her bir rol,
kendisine zaman ayrılmasını ister. Sayı ve tür açısından zengin bir yelpaze oluşturan kadının rolleri,
zamanın yetirilememesi durumlarında kadın üzerindeki baskılarını arttıracaktır. Bunların sonucunda,
çatışmanın doğması ve süreklilik arz etmesi, kadının işte ya da evde ya da her ikisinde de bıkkınlık,
mutsuzluk, başarısızlık vb., tükenmişlik göstergeleri ile karşı karşıya kalmasıyla sonuçlanabilecektir
(Negiz ve Tokmakçı, 2011: 4050).
Kadının rollerine ilişkin olarak Oppong ve Abu (1985: 9), “A Handbook for Data Collection
and Analysis on Seven Rules and Statues of Women” adlı çalışmalarında kadınların yedi temel
rolünün bulunduğunu vurgulamışlardır. Bu roller; annelik, eşlik, ev kadınlığı, akrabalık, mesleki,
topluluk ve bireylik rolleridir. Kadınların sahip oldukları bu yedi rolden dördünün aile içi rolleri
kapsadığı görülmektedir. Örneğin, akademisyen bir kadın, akademisyen, akademisyen yönetici, tez
danışmanı gibi iş hayatındaki roller ve eş, anne, ev hanımı, kız çocuğu, kız kardeş, hala-teyze, komşu
gibi iş hayatı dışında birçok roller ile ilgili farklı sorumluluklar taşımaktadır. Kadın akademisyenlerin
iş hayatı ve günlük hayatlarında karsılaştığı zorluklar bir rol çatışmasının belirtileri olabilir (Özkanlı,
2010: 6).
Forster’ın (2001: 34–36) İngiltere’deki kadın akademisyenlerin iş-aile çatışması üzerine
yaptığı araştırmada “aileme karşı sorumluluklarım kariyeri engellemektedir” sorusuna toplamda 112
katılımcıdan 45 kişi (%40) katıldığını ifade etmiştir. Kariyerim açısından aile kurmayı ertelemek
benim için faydalıdır görüşüne katılan katılımcı oranı %56’dır. Günümüzde hala çocukların bakım ve
mutluluğunun sorumluluğunun kadınlara ait olduğu fikrine katılanların oranı % 73’dür. Sutherland ise,
günümüz kadınlarının iş performansı üzerinde olumsuz bir etkisi olmadan çocuklarına bakmak
zorunda olduğunu belirtmektedir (Sutherland, 1985: 39).
Türkiye’de yapılan araştırmalarda kadın akademisyenlerin büyük bir çoğunluğunun rol
çatışması yaşadıkları ve bu çatışmanın akademik ilerlemede engel oluşturduğu belirtilmiştir (Acar,
1991, 1996; Cindoğdu, 1996; Özkanlı ve Korkmaz 2000b). Kadın akademisyenler, yükselme için
isteğin en yoğun olduğu doçentlik düzeyinde bu rol çatışmasını en yoğun biçimde yaşamaktadır.
İş-Aile Çatışması
İş-aile çatışması kavramı rol teorisi çerçevesinde kullanarak Kahn, Wolfe, Quinn, Snoek, &
Rosenthall (1964) tarafından açıklanmıştır. Kahn ve arkadaşları (1964) iş-aile çatışmasını, iş ve aile
alanlarının birbiriyle uyumsuz rol çatışmasının bir formu olarak tanımlamışlardır (Ahmad, 2008: 57).
Yani rol çatışması, kişinin bir role uyum sağlamasının bir diğer role uyum sağlamasını zorlaştırması,
başka bir ifadeyle, aynı anda iki ya da daha fazla rolü üstlenmenin kişi üzerinde yarattığı baskı sonucu
ortaya çıkan gerilim durumudur. İş-aile yaşam çatışması ise, roller arası çatışmanın özel bir türü olarak
kabul edilmektedir. İş ve aile yaşamının gereği olarak benimsenen rollerin uyumsuzluk göstermesinin
çalışan üzerinde yarattığı gerilim arttıkça, çalışanın iş-aile yaşam dengesinin bozulması, iş-aile yaşam
çatışması yaşaması beklenir. Greenhaus ve Beutell (1985: 78) iş ve aile rolleri arasındaki üç çatışma
türü tanımlar:
87
Davranış temelli çatışma: Bir rol tarafından ihtiyaç duyulan davranışlar diğer rolün gereksinim
duyduğu davranışlarla çatıştığı zaman ortaya çıkan çatışma türüdür. İş ve aile yaşamında farklı roller
üstlenen çalışanların bu roller gereği sergilemesi gereken davranışların birbiriyle uyumsuz olması ve
çatışma yaratması durumunda ortaya çıkmaktadır.
Zaman kaynaklı çatışma: Bir rol için harcanan zaman sıklıkla diğer role ilişkin kullanılacak zamanı
engeller. Sonuçta bir rolü yerine getirmeye ilişkin zaman baskısını diğer rolün beklentileriyle
uzlaştırmak güç olduğunda veya bir rol yerine getirilirken diğer role ilişkin endişe oluştuğundaki
çatışma türüdür. Zamana dayalı çatışma, toplam çalışma saatleri, çalışma programının esnekliği, evli
olma, çocuk sahibi olma, eşin bir işte çalışması gibi iş ya da aile kaynaklı zaman kısıtlarının etkileşimi
sonucunda ortaya çıkmaktadır.
Gerilim temelli çatışma: Kişinin bir role ilişkin, diğer alandaki görevlerini yerine getirmesini
etkilediği zaman artan yorgunluk ve gerilime neden olan gerilim temelli çatışma türüdür. Gerilime
dayalı çatışma, çalışanın iş ya da aile yaşamında yaşadığı düş kırıklığı, üzüntü, sinirlilik vb. duyguların
gerilim yaratarak diğer yaşamındaki rolünün gereklerini yerine getirmesini engellemesi durumunda
ortaya çıkmaktadır (Greenhaus ve Parasuraman, 1986: 37–60).
Yapılan araştırmalar (Cooper vd., 1989; Susan vd., 1997) iş-aile çatışmasının kişilerin
psikolojik, duygusal ve fiziksel sağlıkları üzerinde örneğin düşük benlik saygısı, iş tatminsizliği ve
kötü iş performansı gibi farklı olumsuz sonuçlara yol açabileceğini göstermiştir. Kişinin iş yaşamı ve
aile yaşamındaki ikili rolü nedeniyle kimi zaman yaşanan problemler roller arası çatışmayı da
beraberinde getirmektedir. Roller arasındaki çatışmanın temeli kişinin üstlendiği rollerin
uyumsuzluğundan kaynaklanmaktadır (Çarıkçı, 2001:337).
Aile-İş Çatışması
İş-aile çatışması iki yönlüdür ve iş-aile çatışması; işin aile rolünün yapılmasını engellemesi
sonucu ortaya çıkarken, aile-iş çatışması; ailenin iş rolünün yapılmasını engellemesi durumunda oluşur
(Duxburry ve Higgins, 1994:450). Aile–iş çatışması “aile alanından gelen gereksinimlerin, aileye
harcanan zamanın ve aileden kaynaklanan gerilimin iş alanı ile ilgili sorumlulukları yerine getirmeyi
engellediği durumların meydana geldiği, roller arasında oluşan bir çatışma türüdür” (Netemeyer vd.,
1996: 401). Aile–iş çatışmasının, eşlerin destek olma düzeyi ile daha alt seviyede yaşandığı görüşüne
bağlı olarak, ebeveynlerin, ev ile ilgili sorumluluklara ilişkin eşitlikçi yaklaşımları, aile–iş çatışması
üzerinde önemli bir etken olmaktadır (Cinamon, 2006: 204). Ailede çocuk sayısı arttıkça ve çocukların
yaşı küçüldükçe aile-iş çatışmaları da artmaktadır (Madsen, 2003: 37). Kadınların, çocuk bakımı ve ev
işleri gibi daha fazla role sahip olması onların daha fazla aile-iş çatışması yaşamalarına sebep
olmaktadır (Major, 2000:170).
Yaşam Tatmini
İş yaşamının kişinin hayatında çok önemli bir bölüme sahip olduğu göze alınırsa, tüm yaşam
üzerinde bir etkisi olması doğal olarak karşılanabilir. İş hayatında yaşanan tatminsizlik, mutsuzluk ve
moral bozuklukları kişinin yaşamından tatmin olamamasına neden olabilir. Bu durum ailesel ve
çevresel sorunlar yaratabildiği gibi, çeşitli ruhsal bozukluklara da sebep olabilmektedir (Çetinkanat
2000: 48). Yaşam tatmini kişinin kendi hayatının hoşlandığı ya da hoşlanmadığı yönlerinin özet bir
değerlendirmesidir (Heller vd., 2002:3). Yaşam tatmini kavramını iş yaşamından bağımsız ele almak
mümkün olmayacaktır. Çünkü yaşam tatmininde etkili olan faktörlerin başında bireyin genel
yaşamında oldukça önemli yer tutan iş yaşamı gelmektedir. Yaşam tatmini konusunda yapılan pek çok
araştırmanın ulaştığı ortak ve en önemli sonuç, yaşam tatmininin kişinin iş performansını arttırmasıdır
(Jones, 2006: 34). Yaşam tatmininin diğer bir özelliği, insanları hayatın zorlukları karşısında daha
esnek ve dayanıklı duruma getirmesidir (Baldwin, 2005: 421). Genel anlamda yaşam tatmini, bireyin
88
iş yaşamı ve iş dışı yaşam alanını kapsadığı için, yaşam tatmininde bireyin iş yaşamından elde ettiği
doyumun etkisi göze çarpmaktadır.
ARAŞTIRMANIN AMACI
Bu çalışmanın amacı kadın akademisyenlerin iş-aile çatışması ve aile-iş çatışmasının yaşam
tatminlerine olan etkisini ortaya çıkarmaktır. Üniversitelerde görev yapan kadın akademisyenlerin
yaşadıkları iş-aile çatışması ve yaşam tatmini ilişkisinin belirlenmesi kadın akademisyenlerin yaşam
tatmin düzeylerini artırabilecek önlemlerin ortaya çıkarılabilmesine katkı sağlayabileceği
düşünülmektedir.
ARAŞTIRMANIN KAPSAMI VE SINIRLARI
Araştırmanın evrenini Mehmet Akif Ersoy Üniversitesinin kadrolu tüm kadın akademisyenleri
oluşturmuştur. Çalışma Türkiye’deki tüm üniversitelerdeki kadın akademisyenleri kapsamadığı için
söz konusu üniversite dışında çalışan kadın akademisyenler için sonuçlar genellenemez.
ARAŞTIRMANIN METODOLOJİSİ
Örnekleme Süreci
Anket soruları Mehmet Akif Ersoy üniversitesinde görev yapan kadın akademisyenlere
uygulanmıştır. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Personel Daire Başkanlığı’ndan alınan bilgilere göre,
2012 yılında toplamda 140 kadın akademisyen mevcuttur. Bunlardan 6’sı profesör doktor, 8’i doçent
doktor, 47’si yardımcı doçent doktor, 47’si öğretim görevlisi, 9’u uzman ve 11’i de okutman
kadrosunda yer almaktadır. 140 kişilik evrende (0.05 örnekleme hatası) ile (p=0.5 q=0.5) aralığına
göre örneklem büyüklüğü yaklaşık 103 olarak hesaplanmıştır.* Araştırmada 105 kişiye ulaşılarak,
öngörülen örneklem büyüklüğüne ulaşılmıştır.
Veri Toplama Yöntem ve Aracı
Veri toplama aracı olarak kadın akademisyenlerin iş-aile çatışma düzeylerini ölçmek için
Netenmeyer, Boles ve McMurrian (1996) tarafından geliştirilen iş-aile yaşam çatışması ölçeği’nden
yararlanılmıştır. Netenmeyer, Boles ve McMurrian (1996) tarafından geliştirilen iş-aile yaşam
çatışması ölçeği çalışanların iş yaşamından kaynaklanan iş-aile çatışması ve aile yaşamından
kaynaklanan aile-iş çatışması düzeylerini ölçmeyi amaçlayan iki alt ölçekten oluşmaktadır. Söz
konusu her iki ölçek de çatışma durumunu belirlemeye yönelik 5 maddelik yargı cümlelerinden
oluşmaktadır. Ölçeklerin güvenilirlik analizleri konusunda Netenmeyer ve diğerleri (1996) iş yaşamı
kaynaklı iş-aile çatışması ve aile yaşamı kaynaklı aile-iş çatışması ölçekleri için alfa değerlerini
sırasıyla 0.88 ve 0.89 olarak tespit etmişlerdir.
Araştırmada kadın akademisyenlerin yaşam tatminlerini ölçmek amacıyla, Diener ve
arkadaşları tarafından 1985 yılında geliştirilen “yaşam tatmini ölçeği- the satisfaction with life scale
(SWLS)” kullanılmıştır. Yaşam tatmini ölçeği, bireylerin yaşamlarından aldıkları doyumu belirlemek
amacıyla geliştirilmiştir. Ölçek, Likert tarzı 5 dereceli (1: kesinlikle katılmıyorum, …., 5: kesinlikle
katılıyorum) 5 maddeden oluşmaktadır.
Araştırma Modeli ve Hipotezler
Araştırmanın modeli Şekil 1.’de görülmektedir. Buna göre araştırmada bağımsız değişken
olarak değerlendirilen iş-aile çatışmasının ve aile-iş çatışmasının bağımlı değişken olan yaşam tatmini
ile ilişkileri incelenmiştir.
*
Sample Size Calculator, http://www.surveysystem.com/sscalc.htm, (03.01.2012).
89
Şekil 1: Araştırmanın Modeli
İş‐Aile
Çatışması
Yaşam
Tatmini
Aile‐İş
Çatışması
Araştırmada oluşturulan hipotezler aşağıda verilmiştir.
Hipotez1: İş-aile çatışması ile yaşam tatmini arasında negatif yönlü bir ilişki vardır.
Hipotez2: Aile-iş çatışması ile yaşam tatmini arasında negatif yönlü bir ilişki vardır.
Hipotez3: Aile-İş çatışması ile İş-aile çatışması arasında pozitif bir ilişki vardır.
VERİLERİN ANALİZİ
Belirlenen örneklemden anket yolu ile elde edilen verilerin analizi SPSS 15.0 for Windows
paket programı ile yapılmıştır. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistik, güvenirlik, frekans, faktör ve
korelasyon analizleri kullanılmıştır.
Araştırma Örnekleminin Demografik Özellikleri
Araştırmada katılımcıların demografik özellikleri, bir bütün halinde Tablo 1’de verilmiştir.
Tablo 1. Kadın Akademisyenlerin Demografik Özellikleri
Akademik Unvan
Medeni Durum
f
%
Prof. Dr.
4
3,8
Doç. Dr.
7
6,7
Yrd. Doç. Dr.
35
33,3
Öğr. Gör. Dr.
6
5,7
Öğr. Gör.
25
23,8
Araş. Gör. Dr.
4
3,8
Araş. Gör.
14
13,3
Okutman
8
7,6
Uzman
2
1,9
Evli
58
55,2
Bekâr
36
34,3
Boşanmış
7
6,7
Eşi Ölmüş
3
2,9
90
Ayrı yaşıyor
Yaş
Çocuk Sayısı
1
1,0
18–25
16
15,2
26–33
41
39,0
34–41
28
26,7
42–49
10
9,5
50 ve üzeri
10
9,6
Çocuğum yok
43
41,0
Tek çocuk
35
33,3
2 çocuk
9
8,6
3 çocuk
17
16,2
1
1
105
100
4 ve daha fazlası
Toplam
Tablo 1’e göre araştırmaya katılan kadın akademisyenlerin akademik unvanları açısından
bakıldığında birinci sırada yaklaşık %33 ile yardımcı doçent doktor, ikinci sırada % 23,8 ile öğretim
görevlisi, üçüncü sırada ise % 13,3 ile araştırma görevlilerinin yer aldığı görülmektedir. Mehmet Akif
Ersoy Üniversitesi yeni kurulan bir üniversite olması sebebiyle sonucun bu şekilde çıkması şaşırtıcı
değildir. Kadın akademisyenlerin yaş aralığına bakıldığında ise birinci sırada %39 ile 26-33 yaş
aralığında olanlar yer almaktadır. İkinci sırada ise % 26,7 ile 34–41 yaş aralığında olan kadın
akademisyenler görülmektedir. Dolayısıyla araştırmaya katılan kadın akademisyenlerin oldukça genç
oldukları dikkat çekmektedir. Araştırmaya katılan kadın akademisyenlerin medeni durumları
incelendiğinde yaklaşık % 55’inin evli, eşi ölmüş, boşanmış ve ayrı yaşanlarında dahil edilmesiyle
birlikte bekar olarak sayılabileceklerin yüzdesinin de yaklaşık % 45 olduğu görülmektedir. Çocuk
sahibi olma durumlarına göre inceleme yapıldığında kadın akademisyenlerin % 41’i çocuğu
olmadığını ifade etmiştir. Tek çocuk sahibi olan kadın akademisyen %33,3’dür. Bu değerlerin dikkat
çekici olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Benzer konuda yapılan araştırmalarda çalışan
kadınların daha fazla boş zaman ve sorumluluk gerektirdiği için az sayıda çocuk sahibi olduklarını
ortaya koymaktadır. Burada çıkan sonuç bu görüşü destekler niteliktedir. Kadın akademisyenlerin
zaman yetersizliği nedeniyle ve işlerinden ayrı kalmalarına neden olacağı için fazla sayıda çocuk
sahibi olmayı tercih etmedikleri düşünülmektedir.
Tablo 2: Evliliğin Kadın Çalışma Hayatına Etkisi
Evlilik bir kadının çalışma yaşamında başarıya ulaşmasını engeller mi?
f
%
Hayır
86
81,9
Evet
12
11,4
Yanıtsız
7
6,7
Toplam
105
100
Araştırmaya katılan kadınlara “Evlilik bir kadının çalışma yaşamında başarıya ulaşmasını
engeller mi?” şeklinde soru yöneltildiğinde % 86’sı hayır yanıtını vermiştir. Kadın akademisyenler iş
91
hayatındaki rolü ile aile hayatındaki rolü arasında zaman zaman çatışma yaşadığını ifade etmiş olsa da
evliliğin iş hayatını olumsuz yönde etkilediğini düşünmemektedirler. Tüm olumsuzluklara rağmen
kadın akademisyenler kadının çalışma yaşamında olması gerektiği düşüncesine sahiptirler.
Tablo 3: İş yaşamındaki rolün özel yaşamdaki rol ile çatışma durumu
İş yaşamındaki rol ile özel yaşamdaki rolün çatışması
f
%
Ara sıra çatışıyor ama çözüm buluyorum
48
45,7
Hayır, çatışmıyor her rolü gereğince yerine getirdiğime inanıyorum
38
36,2
Yanıtsız
15
14,3
Evet, kesinlikle çatışıyor
4
3,8
105
100
Toplam
Kadın akademisyenlerin “iş yaşamınızdaki rolünüzün özel yaşamınızdaki rolünüz (eş, anne, ev
kadını, evlat vb..) ile çatıştığını düşünüyor musunuz?” sorusuna verdikleri yanıtlar Tablo 3’de
görülmektedir. Buna göre kadınların yaklaşık %46’sı ara sıra çatışma yaşadıklarını ama çözüm
bulduklarını ifade etmişlerdir. Kesinlikle çatışma yaşamadığını belirten kadın akademisyenler ise %
36,2’dir. 15 kişi bu soruya yanıt vermemiştir. Yanıt vermeyenlerin büyük bir kısmı araştırma
görevlisidir.
Araştırmaya katılan kadın akademisyenler en önemli iş-aile çatışması nedeni olarak ilk sırada
zaman yetersizliğini, ikinci sırada iş yerindeki stresli ortamı ve üçüncü olarak da çocuk bakımını
görmektedir. Araştırmaya katılan kadınların büyük bir kısmı ev işlerinde yardımcı kullandıkları için ev
işlerini çatışma nedeni olarak çok önemli görmemektedirler. Yapılan araştırmalar çalışan kadının en
büyük sorunlarından birinin çocuk bakım sorunu olduğunu göstermektedir. Bu durumun kadın
akademisyenler için de benzer şekilde olduğu görülmektedir.
Tablo 4: En Önemli İş-Aile Çatışması Nedeni
No
Nedenler
f
%
1
Zaman yetersizliği
40
38,1
2
İş yerindeki stresli ortam
22
21,0
3
Çocuk bakımı
14
13,3
4
Yanıtsız
10
9,5
5
Ücret yetersizliği
7
6,7
6
Ev işleri
6
5,7
7
Diğer nedenler
4
3,8
8
Eşimin işi
2
1,9
Toplam
105
100
92
Analiz ve Sonuçları
a) Güvenilirlik Analizi
Araştırmada kullanılan değişkenlere ait güvenilirlik analizi sonuçları Tablo 5’de verilmiştir.
Tüm değişkenlerin Cronbach’s alpha değeri .796’dır. Diener ve arkadaşları orijinal çalışmada ölçeğin
güvenirliğini Alpha = .870 olarak, ölçüt bağımlı geçerliğini ise .820 olarak bulmuşlardır. Sonuç olarak
değişkenlerin güvenilirlik sonuçları uluslararası literatür tarafından kabul edilen ve tanımlanan
değerlere yakın çıkmıştır.
Tablo 5: Güvenilirlik Analizi Sonuçları
Değişkenler
İş- Aile Çatışması (X1)
Aile –İş Çatışması (X2)
Yaşam Tatmini (Y)
Toplam
Alpha Coefficient (α)
.906
.888
.784
.796
b) Faktör Analizi
Araştırmada KMO = .830 olarak hesaplanmıştır. Bu oran .50’yi geçtiği için veri seti faktör
analizi için uygun bulunmuştur. Bartlett’s test
Sig. 0.000 yani bütün bileşen değerleri .50’nin
üstündedir. Toplam üç faktör toplam varyansın % 69.433’ünü açıklamaktadır.
Araştırmada faktör analizi sonuçları tablo 6’da görülmektedir.
93
Tablo 6: Faktör Yüklerine Ait Matris
Değişkenler
Sorular
Bileşen
B.03
.857
B.04
.853
B.05
.842
B.02
.805
B.01
.776
İş –Aile Çatışması (X1)
Bileşen
B.07
.866
B. 09
.832
B.10
.800
B.08
.799
B.06
.725
Aile-İş Çatışması (X2)
Bileşen
C.04
.833
C.03
.804
C.01
.738
C.05
.732
Yaşam Tatmini (Y)
Rotated Component Matrix
Solution (Extraction) Method: Principal Component Analysis
c) Korelasyon Analizi
Tablo 7’de değişkenlere ait Pearson korelasyon değerleri verilmiştir.
Tablo-7. Korelasyon Değerleri
Değişkenler
X1
X2
Y
.779**
-.987**
**
1,000
-.605**
**
-.605**
1.000
X1
İş- Aile Çatışması
1.000
X2
Aile-İş Çatışması
.779
Y
Yaşam Tatmini
-.987
Pearson Correlation and Significance
**. 0.01 düzeyinde Korelasyon anlamlıdır (2-tailed).
*. 0.05 düzeyinde korelasyon anlamlıdır (2-tailed).
Tablo 7’deki sonuçlara göre İş-aile çatışması ile aile-iş çatışması arasında % 99 anlamlılık
düzeyinde pozitif yönlü bir ilişki vardır. Yani kadın akademisyenlerde iş – aile çatışması arttıkça ya da
azaldıkça aile-iş çatışması da artmakta ya da azalmaktadır. Araştırmada iş –aile çatışması ile yaşam
tatmini arasında % 99 anlamlılık düzeyinde negatif yönlü bir ilişki bulunmaktadır. Aynı şekilde aile-iş
çatışması ile yaşam tatmini arasında da % 99 anlamlılık düzeyinde negatif yönlü bir ilişki olduğu
94
tespit edilmiştir. Başka bir ifadeyle iş-aile çatışması ile aile-iş çatışması artarken kadın
akademisyenlerde yaşam tatmini azalmaktadır. Şekil 2’de araştırmada oluşturulan modele ilişkin
sonuçlar yer almaktadır.
Şekil–2. Modele Ait Sonuçlar
‐.987**
İş‐Aile
Çatışması
**
.779
‐.605
**
Yaşam
Tatmini
Aile‐İş
Çatışması
SONUÇ VE ÖNERİLER
Uygulanan anket çalışması ile kadın akademisyenlerin yaşadığı iş-aile ve aile-iş çatışmasının,
yaşam tatmini üzerindeki etkilerinin incelendiği araştırmadan elde edilen bulgular sonucunda iş-aile ve
aile-iş çatışması ile yaşam tatmini arasında negatif yönlü bir ilişkinin olduğu tespit edilmiştir. Çalışan
kadınların iş- aile çatışmasından en fazla etkilenen taraf olarak, geleneksel aile rollerini yerine
getirmede zorluklar yaşadığı ve bunun doğal sonucu olarak da kadının yaşam tatmininin azalabileceği
ortaya konmuştur. Araştırma sonucunda aile-iş çatışması ile yaşam tatmini arasında da negatif yönlü
bir ilişki tespit edilerek kurulan hipotez kabul edilmiştir. Ayrıca aile-iş çatışması ile iş-aile çatışması
arasında pozitif bir ilişkinin olduğu tespit edilmiştir. Ailesinden ve ev yaşantısından tatmin olan
kadında yaşam tatmininin artması doğal bir sonuçtur. Oluşturulan hipotezlere ilişkin sonuçlar Tablo
8’de yer almaktadır.
Tablo 8: Hipotezlere Ait Sonuçlar
(ρ)
K/R*
İş-aile çatışması ile yaşam tatmini arasında negatif yönlü bir ilişki
-.987**
vardır.
Aile-İş çatışması ile yaşam tatmini arasında negatif yönlü bir ilişki
-.605**
vardır.
.000
K
.000
K
Aile-İş çatışması ile İş-aile çatışması arasında pozitif bir ilişki vardır.
.000
K
No
H1
H2
H3
Hipotezler
(β)
.779**
* K: Kabul / R: Red
Sonuç olarak, iş – aile çatışmasına yönelik olarak gerçekleştirilecek araştırmaların farklı
sektörlerde çalışan kadınlar üzerinde de incelenerek karşılaştırma yapılması konuya ilişkin çözüm
önerilerinin geliştirilmesi bakımından önemli olacaktır. Ayrıca iş-aile yaşam çatışmasını konu alan
çalışmalarda akılcı bakış açısı, telafi kuramı, katkı kuramı, taşma kuramı, çatışma kuramı gibi farklı
yaklaşımların değerlendirilmesinde yarar vardır. Bu araştırmanın sonuçları iş-aile ve aile-iş
çatışmasının kadın akademisyenlerin yaşam tatminlerini etkilediğini gösterdiği için, genel olarak
yönetim ve organizasyon daha özelde ise örgütsel davranış konuları üzerinde çalışan araştırmacılar
için de önem taşımaktadır.
95
KAYNAKÇA
Acar, F., (1991). Women in Academic Science Careers, Woman in Science: Token Women or Gender Equality?,
(Der.) Stolse-Heiskanen, Londra: UNESCO, Beng Publishers.
Acar, F., (1996). Türkiye'de Kadın Akademisyenler: Tarihsel Evrim ve Bugünkü Durum. Hasan Coşkun (Der.)
Akademik Yaşamda Kadın: 75–87. Ankara: Türk Alman Kültür İşleri Yayını, No. 9.
Adak, N. (2007). Kadınların İkilemi: İş ve Aile Yaşamı. Sosyoloji Dergisi Ülgen Oskay’a Armağan Özel Sayısı:
137–152.
Ahmad, A. (2008). Job, Family and Individual Factors as Predictors of Work-Family Conflict. The Journal of
Human Resource and Adult Learning, 4(1): 57-65.
Baldwin, T. (2005). Life Satisfaction and Student Performance. Academy of Management Learning &
Education, 4(4): 421-433.
Cinamon, R.G. (2006). Anticipated Work – Family Conflict: Effects of Gender, Self – Efficacy and Family
Background. The Career Development Quarterly, 54 (3): 202-215.
Cindoğdu, D., Muradoğlu, G. (1996). Türkiye'de Muhasebe ve Finans Dalındaki Bilim Kadınlarının İş ve Aile
Rolleri ile Başetme Stratejileri. Hasan Coşkun (Der.) Akademik Yaşamda Kadın: 244–260. Ankara: Türk-Alman
Kültür İşleri Yayını, No: 9.
Cooper, C. L., Rout, U., Faragher, B.(1989). Mental Health, Job Satisfaction, and Job Stress among General
Practitioners. British Medical Journal (BMJ), 298: 366–370.
Çarıkçı, İ. (2001). “İş Aile Çatışmaları, Etkileşim, Süreci ve Nedenleri: Türkiye’de Banka Çalışanlarında Bir
Uygulama”, 9. Ulusal Yönetim ve Organizasyon Kongresi Bildirileri, 24- 26 Mayıs, İstanbul.
Çetinkanat, C. (2000). Örgütlerde Güdülenme ve İş Doyumu. Ankara: Anı Yayıncılık.
Diener E., Emmons, R., Larsen, R., Griffin, S. (1985). The Satisfaction with Life Scale. Journal of Personality
Assessment, 49 (1): 71-75.
Fisher, R.T. (2001). Role stress, the type a behavior pattern, and external auditor job satisfaction and
performance. Behavioral Research in Accounting. 13: 143-170.
Forster, N. (2001). A Case Study of Women Academics’ Views on Equal Opportunities, Career Prospects and
Work-Family Conflicts in a UK University. Career Development International, 6(1): 28–38.
Greenhaus, J. H., Beutell, N. J. (1985). Sources of Conflict Between Work and Family Roles. Academy of
Management Review. 10 (1): 76- 88.
Greenhaus, J. H., Parasuraman, S. (1986). A Work-Nonwork Interactive Perspective of Stress and its
Consequences. Journal of Organizational Behavior Management, 8(2): 37-60.
Heller, D., Judge, T. A., Watson, D. (2002). The Confounding Role of Personality and Trait Affectivity in the
Relationship between Job and Life Satisfaction. Journal of Organizational Behavior, 23(7): 815-835.
Jones, M. (2006). Which is a Better Predictor of Job Performance: Job Satisfaction or Life Satisfaction?. Journal
of Behavioral & Applied Management, 8(1): 20–42.
Madsen, S. (2003). The Effects of Home-Based Teleworking on Work-Family Conflict. Human Resource
Development Quarterly, 14(1): 35–58.
Major, D. (2000). Contributors to Stress Resistance. Testing a Model of Women's Work-Family Conflict.
Psychology of Women Quarterly, 24(2): 170–178.
Negiz, N., Tokmakçı, E. (2011). Çalışma Yaşamında Kadının Tükenmişliği: Aile-İş-Sosyal Yaşam Açısından
Tükenmişlik (Süleyman Demirel Üniversitesi Örneği). Journal of Yasar University, 24(6): 4041-4070.
Netemeyer, R. G., Boles, J. S., Mcmurrian, R. (1996). Development and validation of work–family conflict and
family-work conflict scales. Journal of Applied Psychology, 81(4): 400–410.
96
Oppong, C., ABU, K. (1985). A Handbook for Data Collection and Analysis on Seven Roles and Statuses of
Women. Geneva: International Labor Office.
Özkanlı, Ö. (2010). Türkiye ve Avustralya’da Yükseköğretim Kurumlarında Üst Düzey Kadın Yöneticilerin
Durumu.
Ankara
Üniversitesi
Bilimsel
Araştırma
Projeleri
Raporu,
Ankara.
http://acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5689/Microsoft%20Word%20%20Ozlem%20Ozkanli%2027.12.2010%20BAP%20Kesin%20Rapor%20CD.pdf?show, (24.03.2012).
Özkanlı, Ö., Korkmaz, A. (2000a). Kadın Akademisyenler. Ankara: Ankara Üniversitesi Yayını, No:586.
Özkanlı, Ö., Korkmaz, A. (2000b). Academic Women in Turkey: The Structure of Attitudes towards Role
Conflict, The Global Awareness Society International Ninth Annual International Conference Proceedings Book.
Bloomsburg University Publication. 26–28 Mayıs, New York, USA.
Sutherland, M. (1985). Women Who Teach in Universities. Trentham, London.
Tosi, H. L., Rizzo, J. R., Carroll, S. J. (1990). Managing Organizational Behavior. USA: Harper & Row
Publishers, Second edition.
Sample Size Calculator, http://www.surveysystem.com/sscalc.htm, (03.01.2012).
97
Dokuz Eylül Üniversitesi
Uluslararası Kadın Konferansı
Kadın Olmak
Farkındalık ve Özgürleşme
09-11 Mayıs 2012 İZMİR
www.dekaum.com
ISBN: 978-975-441-372-4

Benzer belgeler