Aile Çatışması Ve Yaşam Tatmini İlişkilerinin İncelenmesi
Transkript
Aile Çatışması Ve Yaşam Tatmini İlişkilerinin İncelenmesi
Dokuz Eylül Üniversitesi Uluslararası Kadın Konferansı Kadın Olmak Farkındalık ve Özgürleşme Bildiriler Kitabı 09 - 11Mayıs 2012 İZMİR Dokuz Eylül Üniversitesi Uluslararası Kadın Konferansı Kadın Olmak Farkındalık ve Özgürleşme Bildiriler Kitabı Editörler Prof. Dr. Vahap TECİM Yrd. Doç. Dr. Çigdem TARHAN Araş. Gör. Can AYDIN 09-11 Mayıs 2012 İZMİR İletişim Adresi Dokuz Eylül Üniversitesi Kadın Hakları ve Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Cumhuriyet Bulvarı No: 144 35210 Alsancak / İZMİR Telefon: +90(232) 412 16 42, +90(232) 412 16 43 Fax: +90(232) 412 16 44 Mail: [email protected] ISBN 978-975-441-372-4 2012 İzmir Türkiye @DEKAUM, 2012 Tüm Hakları Saklıdır ULUSLARARASI KADIN KONFERANSI Kadın Olmak Farkındalık ve Özgürleşme 09-11 Mayıs 2012 İZMİR SEMPOZYUM KURULLARI YÜRÜTME KURULU Başkanlar: Prof. Dr. Tülay ÖZÜERMAN Prof. Dr. Vahap TECİM Dokuz Eylül Üniversitesi Dokuz Eylül Üniversitesi Üyeler: Ege Üniversitesi Prof. Dr. Konca YUMLU Yrd. Doç. Dr. Lale ALKINOĞLU KARAMIZRAKDokuz Eylül Üniversitesi Dokuz Eylül Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Esra ÇOKER Pamukkale Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Nigar DEĞİRMENCİ Dokuz Eylül Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Nuray ÖNDER Dokuz Eylül Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Çiğdem TARHAN Dokuz Eylül Üniversitesi Öğr. Gör. Serpil SOLMAZ Dokuz Eylül Üniversitesi Araş. Gör. Can AYDIN Dokuz Eylül Üniversitesi Araş. Gör. Sevgi ÇİLİNGİR Dokuz Eylül Üniversitesi Araş. Gör. Dr. Şeyda ERASLAN DEKAUM Sekreterliği Nurcan ACUR DANIŞMA KURULU (Eski) Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Işılay SAYGIN Dokuz Eylül Üniversitesi Prof. Dr. Alp TİMUR Ege Üniversitesi Prof. Dr. Oğuz KARAMIZRAK Ege Üniversitesi Prof. Dr. Saffet MUTLUER Dokuz Eylül Üniversitesi Prof.Dr.Kemal KOCABAŞ Towson Üniversitesi Asst. Prof. Ayse DAYI London Metropolitan Üniversitesi Dr. Wendy STOKES İzmir Ekonomi Üniversitesi Öğr. Gör. Itır BAĞDADİ BİLİM KURULU Prof. Dr. Nurşen ADAK Doç. Dr. Arda ARIKAN Prof. Dr. Yasemin BALCI Prof. Dr. Bayram BAYRAKTAR Prof. Dr. Fatmagül BERKTAY Prof. Dr. Tülay CANDA Doç. Dr. Feryal ÇUBUKÇU Prof. Dr. Fevzi DEMİR Prof. Dr. Dilek DİRENÇ Prof. Dr. Mehmet ECEVİT Prof. Dr. Ali ERGUR Prof. Dr.Marilyn FREEMAN Doç. Dr. Türkan GÜNAY Prof. Dr. Binnur GÜRLER Prof. Dr. Meltem KUTLU GÜRSEL Doç.Dr. Ayşe IŞIK GÜRŞİMŞEK Prof. Dr. Özcan GÜVEN Prof. Dr. Şükrü HANİOĞLU Prof. Lois Rita HELMBOLD Prof. Dr. Egemen İDİMAN Prof. Dr. Günseli SÖNMEZ İŞÇİ Prof. Dr. Gülser ÖZTUNALI KAYIR Prof. Dr. Ayfer KOCABAŞ Doç. Dr. Nevin KOYUNCU Prof. Dr. Sevda ALANKUŞ Prof. Dr. Belkıs KÜMBETOĞLU Prof. Dr. Elçin KÜRŞAT Prof. Dr. Eti AKYÜZ LEVİ Akdeniz Üniversitesi Akdeniz Üniversitesi Muğla Üniversitesi Dokuz Eylül Üniversitesi İstanbul Üniversitesi Dokuz Eylül Üniversitesi Dokuz Eylül Üniversitesi Yaşar Üniversitesi Ege Üniversitesi Orta Doğu Teknik Üniversitesi Galatasaray Üniversitesi London Metropolitan Üniversitesi Dokuz Eylül Üniversitesi Dokuz Eylül Üniversitesi Dokuz Eylül Üniversitesi Doğu Akdeniz Üniversitesi Dokuz Eylül Üniversitesi Princeton Üniversitesi University of Nevada Dokuz Eylül Üniversitesi Yeni Yüzyıl Üniversitesi Akdeniz Üniversitesi Dokuz Eylül Üniversitesi Ege Üniversitesi İzmir Ekonomi Üniversitesi Marmara Üniversitesi Yaşar Üniversitesi Dokuz Eylül Üniversitesi ULUSLARARASI KADIN KONFERANSI Kadın Olmak Farkındalık ve Özgürleşme 09-11 Mayıs 2012 İZMİR BİLİM KURULU Doğu Akdeniz Üniversitesi Doç. Dr. Fatma GÜVEN LİSANİLER Prof. Dr. Oğuz MAKAL Beykent Üniversitesi Prof. Dr. Lütfiye OKTAR Prof. İzmir Ekonomi Üniversitesi Dr. Pınar OKYAY Doç.Dr. Adnan Menderes Üniversitesi Nilüfer ÖZABACI Prof. Dr. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Gülsün ÖZENTÜRK Prof. Dr. Ege Üniversitesi Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sevinç ÖZER Prof. Dr. Nuray ÖZGÜLNAR İstanbul Üniversitesi Prof. Dr. Tülay ÖZÜERMAN Dokuz Eylül Üniversitesi Prof. Dr. Şevkat BAHAR ÖZVARIŞ Hacettepe Üniversitesi Prof. Dr. Jolan ROKA Budapest College Prof. Dr. Serpil SALAÇİN Dokuz Eylül Üniversitesi Prof. Dr. Seval SEKİN Ege Üniversitesi Prof. Dr. Harriet SILIUS Abo Akademi Üniversitesi Prof. Dr. Atilla SİLKÜ Ege Üniversitesi Prof. Çağlayan ÜNAL SÜMER Dokuz Eylül Üniversitesi Doç. Dr. Meldan TANRISAL Hacettepe Üniversitesi Prof. Dr. Leman TARHAN Dokuz Eylül Üniversitesi Lodz Üniversitesi Prof. Dr. Barbara LEWANDOWSKA TOMASZCYK Prof. Dr. Hülya TÜTEK İzmir Ekonomi Üniversitesi Bahçeşehir Üniversitesi Prof. Dr. Gönül UCELE Doç. Dr. İnci USER Marmara Üniversitesi Prof. Dr. Utku UTKULU Dokuz Eylül Üniversitesi Lancester Üniversitesi Ord. Prof. Dr. Ruth WODAK Prof. Dr. Ayşegül YARAMAN Marmara Üniversitesi Doç. Dr. Melda N.YILDIZ Kean Üniversitesi Ege Üniversitesi Prof. Dr. Konca YUMLU Prof. Dr. Ayşe YÜCE Dokuz Eylül Üniversitesi ÖNSÖZ Kadınların hak ve özgürlük mücadelelerinde ilerleyebilmeleri ve kadın-erkek eşitsizliğinin giderilmesi için toplumlardaki cinsiyet ayrımcılığının ortadan kaldırılması çabalarına tüm kurumların katkı koymaları gerekir. Üniversiteler kuşkusuz bu alanda bilgi birikimi ile topluma öncülük etmesi gereken kurumlar içinde büyük önem taşır. Üniversitemiz, “Kadın Hakları ve Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi”ni (DEKAUM) kurarak, kadın sorunlarına çözümsel katkıyı kurumsallaştırmak ve yapılan çalışmaların etki alanını genişletmeyi amaçlamıştır. DEKAUM’un, BİMER (Dokuz Eylül Üniversitesi Bölgesel Kalkınma ve İşletme Bilimleri Araştırma ve Uygulama Merkezi) ile birlikte gerçekleştirdiği ana teması KADIN OLMAK Farkındalık ve Özgürleşme- olarak belirlenen ve 9-11 Mayıs 2012 tarihlerinde düzenlediğimiz “Uluslararası Kadın Konferansı”nda farklı disiplinlerin bakış açısı ile katkı koyan bilim insanlarının sunumlarının bu e-kitap ile kalıcılaştırılması amaçlanmıştır. Katkıları ile destek veren tüm katılımcılar ile emeği geçen herkese teşekkür ediyor, bilim yaşamlarında başarılarının devamını diliyorum. Onursal Başkan Prof. Dr. Mehmet FÜZÜN Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü ÖNSÖZ (I) “…Bir şey yapma gücü olarak özgürlük ona sahip olan talihlileri ilgilendirir, oysa baskı altında olmama anlamında özgürlük bütün insanların sorunudur...”- Norberto BobbioKadın ve erkek arasında erkek lehine ayrımcılıkların yarattığı eşitsizlik dünyanın ezeli sorunlarından biridir.Cinsler arasındaki ayrımın toplum yaşantısında kadının erkeğin gerisinde bırakıldığı bir eşitsizlik sorunu olarak sürdürülüyor olması yalnız Türkiye’nin sorunu değil, ancak gelişmiş ülkeler içinde yer almasının önünde önemli bir engeldir. Ülkelerin gelişmişlik düzeylerine paralel olarak çözümsel yaklaşımlar çoğaltılırken; sosyal ve ekonomik gelişmişlik sorunları olan ülkelerde çözüm çabaları -özellikle kültürde dinin etki alanı ne kadar genişse- toplumda yerleşik inançların katı kalıplarına çarptıkça, “kadın olmak”, hakkında karar alınan ve özgürlüklerinin sınırlarının erkeklerce çizildiği ikinci cins konumuna rıza göstermek olarak algılanıyor. Özgürlüklerin sınırları, liberal demokrasilerde hukuk ile belirlenirken, yönetimlerin hukuki niteliği ne kadar güçlü ise, eşitsizliklerin giderilmesi için girişilen çabalar çözümsel sonuç verebilmektedir. Özgürlüklerin sınırlarının hukuk yerine, yasalarla çizildiği otoriter anlayışlar tüm toplumun özgürlükleri için bir tehdittir; ancak en fazla toplumun zayıf halkası olan kadınların özgürlük alanını daraltılır. Kadınların kendi konumlarının farkında olmaları ve farklılaşma yaratma taleplerini ortaya koymaları, içinde yaşadıkları toplumun özgürlük çıtasına göre değişir. Farkındalık olmadan farklılık yaratılamaz. Kadının özgürleşmesi için farkındalık yaratma çabalarının, özgürlüklerin daraltılıp gevşetilen sınırlarına aldırmadan sürdürülebilmesi toplumun tüm kesitlerinin sorunudur, ancak yaşamın tüm alanlarına ilişkin akıldan süzülen bilginin biriktirildiği kurumlar olarak, bilimin varlık nedeni olan aklın özgürleşmesinin çıkış noktasındaki önemli rolleri ile kadın sorununda da özgürlüklerden yana taraf olup diğer kurumlara rehberlik etmelidir. Karar organlarının siyasal i kaygılarla ürettikleri keyfiliklerinin freni akıl ve bilimdir. Bilimin dönem dönem baskılarla araçsalsallaştırılmasının örnekleri az olmasa da; neyse ki aklın sınırı yok. Ortaçağ’ın karanlığını delen akıl, tüm baskıları aşacak güçtedir. * * * * Dokuz Eylül Üniversitesi Kadın Hakları ve Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin (DEKAUM), Dokuz Eylül Üniversitesi Bölgesel Kalkınma ve İşletme Bilimleri Araştırma ve Uygulama Merkezi (BİMER) ile birlikte; KADIN OLMAK – Farkındalık ve Özgürleşme- ana teması ile 9-11 Mayıs 2012 tarihlerinde düzenlediği “Uluslararası Kadın Konferansı”nın içeriği, konferansın düzenlenme amacının da açıklayıcısıdır: “Batı dünyasının kimlikleri öne çıkaran siyasal, sosyal, kültürel çalışmalarında “öteki” olmak daha çok etnik ve dini kimlikler üzerinden ele alınıp öncelenirken, “kadın olmanın” ayrımcılığa tabi tutulmaya yeterli olduğu durumların giderilmesine yönelik duyarlılıklar azalarak geriye itilmektedir. Türkiye’de giderek artan kadın cinayetleri ile gündemden düşmeyen şiddet olgusunu yaratan pek çok faktör içinde öncelik; kadını ötekileştiren, ikinci cins konumuna iten, kimliğini erkeğe tabi oluş üzerinden üreten aile, din, töre gibi kurumları baskı unsuru haline getiren kültür içinde toplaşmaktadır. Batının demokrasi kültürü içinde ürettiği özgürlük kavramına karşın, kadının özgürleşmesi ve öteki konumundan sıyrılması hala tamamlanmış bir süreç değilken; Türkiye gibi demokratikleşmede gecikmişliğin geleneksel değerlerin kadın üzerinden görünür kılındığı toplumlarda kadının içinde bulunduğu koşulların farkında olması ve özgürleşme refleksleri geliştirmesi için bilgilendirme çabalarının yoğunlaştırılması gerekmektedir. Kongremizin amacı, “kadın olmanın” anlamını farklı disiplinlerde (eğitim, hukuk, ekonomi, siyaset, toplum bilim, tarih, edebiyat, sağlık, çevre ….. gibi) kadını ilgilendiren çeşitli sorunlara dikkat çekerek farkındalık yaratmak ve çözüm önerileri ortaya koymaktır.” Konferansımızın tüm aşamalarında emeği geçenlere; başta üç yüzden fazla bildiri özetinin değerlendirilmesi ve katılımcıların belirlenmesinde emeği geçen değerli Bilim Kurulu üyelerimiz olmak üzere, Düzenleme Kurulu ve Danışma Kurulumuzun değerli üyeleri ile; bildiri sunarak katkı koyan bilim insanlarımıza başarılarının devamı dileklerimizle teşekkür ediyoruz. Konferansta sunulan bildirilerin e-kitap olarak sanal ortamda herkesin ulaşabileceği bilgi kaynağına dönüştüren genç bilim insanlarımızın emeğine saygı ve şükranlarımızla. DEKAUM adına Prof. Dr. Tülay ÖZÜERMAN ii ÖNSÖZ (II) Dokuz Eylül Üniversitesi’ne bağlı Dokuz Eylül Üniversitesi Bölgesel Kalkınma ve İşletme Bilimleri Araştırma ve Uygulama Merkezi (DEÜBİMER) 16/07/1987 gün ve 19579 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Üniversitelerde Akademik Teşkilat Yönetmeliğinin 1/5/1982 gün ve 17681 sayılı Resmi gazete ile değişik Ek Madde 1’e göre kurulmuş bir araştırma ve uygulama birimidir. Merkezimizin kalite politikası, bilimsel çalışmalar yaparak, bölgenin öncelikle ihtiyaçlarına cevap veren projeler üretmek, ihtiyaç duyulan sektörlere yönelik Ulusal ve Uluslararası düzeyde eğitimler düzenleyerek, nitelikli insan gücü yetiştirmek, böylece bireysel ve toplumsal bazda katma değer yaratarak, hem bölgesel kalkınmada, hem eğitimde; Kalite Yönetim Sistemi şartlarına uyarak ve etkinliğini sürekli iyileştirerek, yüksek kalite sağlamaktır. Misyonumuz, Toplumun gelişimine katkıda bulunan bir kurum olarak üniversite ve iş dünyası ilişkilerinin geliştirilmesini sağlamak, Vizyonumuz, ulusal ve uluslararası eğitim hizmetleri ve projeler ile bölgesel kalkınmada sürekleyici güç olmaktır. BİMER, üniversiteler ilgili tüm kurumlar ile işbirliği yaparak programlar önerir. Merkezin gerektiğinde teknik, sosyal ve uygulamalı bilim dallarıyla ortak çalışmalar yapması için gereken ortamı yaratması amaçlanmaktadır. Merkezin çalışma alanları ulusal ve uluslararası düzeylerdeki konuları kapsamaktadır. Türkiye’nin dışa açılma sürecinde, uluslararası platform ile daha yakın ve sürekli ilişkiler içerisindedir. Bu gelişmeler, Türkiye’nin, bölgesel ve uluslararası düzeyde karşılaştığı değişik nitelikteki sorunları araştırması, bu sorunların bilimsel düzeyde incelenmesi ve çözümlenmesi zorunluluğunu gündeme getirmiştir. Dolayısı ile, yukarıda belirtilen konuların bilimsel düzeyde incelenerek sonuçlarının uluslararası platformlarda ve ilgili kuruluşlar ile işbirliği yaparak ülkemiz çıkarları doğrultusunda yayınlanması ve aktarılması amaçlanmıştır. Bölgesel kalkınmanın amacı, bölgeler arasındaki ekonomik, sosyal ve kültürel dengesizlikleri ve bölge içindeki iller arası kalkınma farklarını ortadan kaldırmaya çalışmaktır. Merkezimiz, düzenlediği eğitimler ile bölge kadınlarının eğitim düzeylerinin arttırılması ve böylece iş hayatına katılımlarının sağlanmasıyla bölgesel dengesizliğin giderilmesinde katkı vermektedir. Bu amaçlar doğrultusunda, Dokuz Eylül Üniversitesi Kadın Hakları ve Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin (DEKAUM) ve Dokuz Eylül Üniversitesi Bölgesel Kalkınma ve İşletme Bilimleri Araştırma ve Uygulama Merkezi (BİMER) tarafından; KADIN OLMAK–Farkındalık ve Özgürleşme- ana teması ile 9-11 Mayıs 2012 tarihlerinde “Uluslararası Kadın Konferansı” düzenlendi. Konferansa ait bu kitapçığın kadın olmak konusunda farkındalık yaratacağına ve kadınlarla ilgili sorunların giderilmesine yönelik çözüm önerilerinin geliştirilmesinde önemli bir kaynak olacağına aynı zamanda eşitlik yolunda yapılan çalışmalara güç katacağına inanıyorum. Emeği geçen herkese teşekkür ederim. Saygı ve sevgilerimle, BİMER adına Prof.Dr. Vahap TECİM iii İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ i 1. OTURUM 1 Melahat ÇEVİK Kadın Bedenin Özgürleşmesi ........................................................................................... 2 Gülseren ESELLER PASİN Kadının Farkındalık ve Özgürleşmesinde Sanatın Önemi................................................ 7 Mahide DEMİRELÖZ, Aysun EKŞİOĞLU, Birsen K.SAYDAM, Esin ÇEBER Meltem İÇEKLİOĞLU, Doğan DEMİR, Emel ACAR Kadın Farkındalığını Arttırmaya Yönelik Bir Program: Lider Kadın Eğitimleri.............. 2. OTURUM 13 20 Sercan Hamza BAĞLAMA “İleri Demokratik” Yaşamda Çokeşlilik............................................................................ 21 Sabit MENTEŞE Siyasette Kadının Yeri Ve Önemine İlişkin Bir Araştırma (Tunceli İl Örneği)................ 27 Cemile ARIKOĞLU ÜNDÜCÜ Siyasal Partilerin Arka Bahçesi: Kadın Kolları ( Edirne Örneği)...................................... 49 Selman YAŞAR Basındaki Bilgiler Işığında İlk Kadın Milletvekilleri....................................................... 3. OTURUM – TOPLUMSAL CİNSİYET I 57 84 Özlem ÇETİNKAYA BOZKURT Kadın Akademisyenlerde İş –Aile Çatışması Ve Yaşam Tatmini İlişkilerinin İncelenmesi........................................................................................................................ 85 Nilay KAYHAN Akademisyenlerin Kadının Çalışmasına Yönelik Tutumlarının Farklı Değişkenler Açısından İncelenmesi....................................................................................................... 98 Şenay Leyla KUZU Dilsel Dönemeç: Ataerkillikten ‘Toplumsal Cinsiyet’e.................................................... iv 113 3. OTURUM TOPLUMSAL CİNSİYET I 84 KADIN AKADEMİSYENLERDE İŞ –AİLE ÇATIŞMASI VE YAŞAM TATMİNİ İLİŞKİLERİNİN İNCELENMESİ Özlem ÇETİNKAYA BOZKURT* ÖZET Bu çalışmanın amacı kadın akademisyenlerin iş-aile çatışması ve aile-iş çatışmasının yaşam tatminlerine olan etkisini ortaya çıkarmaktır. Üniversitelerde görev yapan kadın akademisyenlerin yaşadıkları işaile çatışması ve yaşam tatmini ilişkisinin belirlenmesi kadın akademisyenlerin yaşam tatmin düzeylerini artırabilecek önlemlerin ortaya çıkarılabilmesine katkı sağlayabileceği düşünülmektedir. Belirlenen amaç doğrultusunda veri toplama aracı olarak kadın akademisyenlerin iş-aile çatışma düzeylerini ölçmek için Netenmeyer, Boles ve McMurrian (1996) tarafından geliştirilen “iş-aile yaşam çatışması ölçeği”nden yararlanılmıştır. Ayrıca araştırmada kadın akademisyenlerin yaşam tatminlerini ölçmek amacıyla, Diener ve arkadaşları tarafından 1985 yılında geliştirilen “yaşam tatmini ölçeği- the satisfaction with life scale (SWLS)” kullanılmıştır. Araştırma Mehmet Akif Ersoy üniversitesinde görev yapan kadın akademisyenler üzerinde gerçekleştirilmiştir. Verilerin analizinde betimsel istatistikler ve korelasyon varyans (ANOVA) istatistiksel tekniklerine başvurulmuş, SPSS 15.0 istatistik programı kullanılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre kadın akademisyenlerde genel olarak iş-aile ve aile-iş çatışmasının yaşam tatminini azalttığı belirlenmiştir. Ayrıca kadın akademisyenlerde iş-aile çatışması ile aile-iş çatışması arasında da olumlu yönlü bir ilişki olduğu görülmüştür. Anahtar kelimeler: Bilim, Kadın, Kadın Akademisyen, İş-Aile Çatışması, Aile-İş Çatışması, Yaşam Tatmini WORK-FAMILY CONFLICT OF WOMEN ACADEMICS AND LIFE SATISFACTION ANALYSIS OF RELATIONS ABSTRACT This study aims to reveal the effects of work-family and family-work conflict on women academics’ life satisfaction. It is assumed that new measures to increase women academics’ life satisfaction level can be improved by identifying the relationship between work-family conflict and life satisfaction. In line with this, Work-Family Conflict and Family-Work Conflict Scales developed by Netenmeyer, Boles and McMurrian were used to measure the work-family conflict level of women academics. Furthermore, - the satisfaction with life scale (SWLS) developed by Diener and colleagues in 1985 was used to measure women academics’ life satisfaction. The research was conducted on the women academics at Mehmet Akif Ersoy University. Data was analyzed with descriptive statistics and correlation variance (ANOVA) statistical techniques and SPSS 15.0 was used. The results showed that family-work conflict and work-family conflict decreases women academics’ life satisfaction. Moreover, it was concluded that there is a positive relationship between work-family conflict and family-work conflict of women academics. Key Words: Science, Woman, Women Academics, Work-Family Conflict, Family-Work Conflict, Life Satisfaction Yrd. Doç. Dr., Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Bucak Zeliha Tolunay Uygulamalı Teknoloji ve İşletmecilik Yüksekokulu, Yönetim Bilişim Sistemleri Bölümü, [email protected] * 85 GİRİŞ Günümüzde günlük yaşamın büyük bir bölümünü dolduran iş yaşamı, kişinin yaşam koşulları, beklentileri ve gelecekle ilgili planlarını etkilediği için birincil öneme sahiptir. İnsan işi ve evi arasında ikili roller taşımakta ve ister istemez ailedeki problemleri işe, işteki problemlerini aileye yansıtabilmektedir. Kişinin aile ve iş yaşamından beklentileri ise oynadığı rollerde başarılı olmayı aynı zamanda huzur ve tatmin duygusu yaşaması sonucunu doğurur. İş ve aile unsurlarını her iki tarafında beklentilerine cevap verecek şekilde karşılamanın zor olduğu ve kadınların bu rol çatışmasından erkeklere göre daha fazla ve daha olumsuz etkilendiği pek çok araştırma ile tespit edilmiştir. Rol çatışmasını oldukça fazla yaşayanlardan biri de kadın akademisyenlerdir. Kadının bilim hayatına girmesiyle birlikte toplumun kadına yüklediği sorumluluklara ek olarak akademisyenliğin gerektirdiği zorunluluklar da bu mesleği icra eden kadınlar üzerindeki yükün artmasına neden olmuştur. Türkiye’de akademik yaşamda kadının durumuna bakıldığında kadınların tüm akademisyenler içinde profesör düzeyinde yüzdesi, dünyadaki diğer ülkelere oranla çok daha fazladır (%28 profesör, %32 doçent ve %34 yardımcı doçent). Bu oran çok önemli olmasına karşın Türkiye’de üniversitelerde, üst yönetimde görev alan kadın akademisyen sayısı çok azdır. Yükseköğretim Kurumu’nun (YÖK) verilerine göre, 2010 yılında, devlet üniversitelerinde kadın dekan oranı %13, kadın rektör yardımcılarının oranı %7 ve kadın rektörlerin oranı %8’dir. Vakıf üniversitelerinde ise kadın dekan oranı %13 ve kadın rektör oranı %7’dir. Görüldüğü üzere Türkiye’de 2010 yılı itibarıyla rektör ve dekanlık gibi üst pozisyonlarda erkek egemenliği devam etmektedir (Özkanlı, 2010: 4). Özkanlı ve Korkmaz yaptıkları araştırmalarda (2000a ve 2000b) Türkiye’de akademisyen kadınların üst yönetimdeki azlığının, çoğunlukla, günlük yaşamlarında artan sorumluluklarına bağlı olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Ayrıca, kadın akademisyenlerin geleneksel sosyal rolleri ile eş ve anne rollerinin öncelikli olduğunu düşünmelerinden dolayı idari sorumluluk almaya istekli olmadıklarını ifade edilmiştir. Çalışmada iş-aile ve aile-iş çatışması ile yaşam tatmini konusu, tanımı, boyutları, etkileri kadın akademisyenler açısından teorik olarak ele alınmıştır. Söz konusu teori, üniversitede görev yapan kadın akademisyenlerin yer aldığı Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi örneğinde bir uygulama ile incelenmiştir. LİTERATÜR TARAMASI Kadın Akademisyenlerde Rol Çatışması Çalışan bir insan hayatında en temel iki rolle karsılaşmaktadır. Bunlar iş ve ailedir. Kadının evinin dışında bir işte ücretli veya ücretsiz çalışması, kadını geleneksel rollerinden biraz uzaklaştırmıştır. Çalışan kadın her zaman sahip olduğu rollerine yenilerini eklerken, mevcut geleneksel rollerini de yerine getirmeye devam etmiştir. Çalışan kadın hem iş hem de aileye ilişkin sorumluluklarını yerine getirebilmek için üzerinde baskı hissetmekte, iyi bir eş ve anne olmak için çabalarken, işte bazı statü ve yükselme fırsatlarını kaçırabilmektedir. Evde duygulu, yumuşak çok zaman ikinci planda davranması istenen kadından iş ortamında aklını işine vermesi istenmekte, bazen hırslı ve aktif, girişken olması beklenmektedir. Sonuçta kadın tüm bu çelişki ve çatışmaların yarattığı iş-aile gerilimini yaşamaktadır (Adak, 2007:144) Tosi, Rizzo ve Caroll (1990: 276) rol çatışmasını, “bireyin sorumluluğunda, gerçekleştirilmesi beklenen rollerdeki davranışlar ya da görevler arasındaki uyuşmazlık sonucu ortaya çıkan bir durum” olarak tanımlamaktadır. Rol çatışması, bir çalışanın iş yerinde birbirinin zıddı olan talep ve beklentilerle karsılaşması durumunda ortaya çıkmaktadır. Böyle bir durumda çalışan bir talebi karşıladığında, diğer taleplerden en az birini karşılayamamakta veya karşılaması zorlaşmaktadır (Fisher, 2001: 143). Rol çatışması, birbiriyle uyumu zor olan iki veya daha fazla rolün aynı anda 86 ortaya çıkmasıdır. Kadının iş rolü aile rolünün gerekleri ile daha çok çatışmaktadır. İş rolü sorumlulukları nedeniyle kadın aile rolünü yeterince yerine getiremediğini ya da iş rolünün aile rolünü engellediğini düşünmektedir. Çalışan kadınların en çok zorlandıkları konu iş-eş-çocuk ve ben dengesini kurmaktır. Çünkü kadınlar, ister çalışsın isterse çalışmasın hayatlarındaki en önemli ve ön planda olan faktörler çocuk ve eştir. Çalışan kadın öncelikle aile sorumluluklarına zaman ayırmak için uğraşmaktadır. Hatta çoğu zaman kendisini de unutabilmekte, kendisine bile zaman ayıramamaktadır Çalışan kadınların erkeklere kıyasla iş-aile alanlarında oynaması gereken roller daha fazladır. Hangi alanda olursa olsun her bir rol, kendisine zaman ayrılmasını ister. Sayı ve tür açısından zengin bir yelpaze oluşturan kadının rolleri, zamanın yetirilememesi durumlarında kadın üzerindeki baskılarını arttıracaktır. Bunların sonucunda, çatışmanın doğması ve süreklilik arz etmesi, kadının işte ya da evde ya da her ikisinde de bıkkınlık, mutsuzluk, başarısızlık vb., tükenmişlik göstergeleri ile karşı karşıya kalmasıyla sonuçlanabilecektir (Negiz ve Tokmakçı, 2011: 4050). Kadının rollerine ilişkin olarak Oppong ve Abu (1985: 9), “A Handbook for Data Collection and Analysis on Seven Rules and Statues of Women” adlı çalışmalarında kadınların yedi temel rolünün bulunduğunu vurgulamışlardır. Bu roller; annelik, eşlik, ev kadınlığı, akrabalık, mesleki, topluluk ve bireylik rolleridir. Kadınların sahip oldukları bu yedi rolden dördünün aile içi rolleri kapsadığı görülmektedir. Örneğin, akademisyen bir kadın, akademisyen, akademisyen yönetici, tez danışmanı gibi iş hayatındaki roller ve eş, anne, ev hanımı, kız çocuğu, kız kardeş, hala-teyze, komşu gibi iş hayatı dışında birçok roller ile ilgili farklı sorumluluklar taşımaktadır. Kadın akademisyenlerin iş hayatı ve günlük hayatlarında karsılaştığı zorluklar bir rol çatışmasının belirtileri olabilir (Özkanlı, 2010: 6). Forster’ın (2001: 34–36) İngiltere’deki kadın akademisyenlerin iş-aile çatışması üzerine yaptığı araştırmada “aileme karşı sorumluluklarım kariyeri engellemektedir” sorusuna toplamda 112 katılımcıdan 45 kişi (%40) katıldığını ifade etmiştir. Kariyerim açısından aile kurmayı ertelemek benim için faydalıdır görüşüne katılan katılımcı oranı %56’dır. Günümüzde hala çocukların bakım ve mutluluğunun sorumluluğunun kadınlara ait olduğu fikrine katılanların oranı % 73’dür. Sutherland ise, günümüz kadınlarının iş performansı üzerinde olumsuz bir etkisi olmadan çocuklarına bakmak zorunda olduğunu belirtmektedir (Sutherland, 1985: 39). Türkiye’de yapılan araştırmalarda kadın akademisyenlerin büyük bir çoğunluğunun rol çatışması yaşadıkları ve bu çatışmanın akademik ilerlemede engel oluşturduğu belirtilmiştir (Acar, 1991, 1996; Cindoğdu, 1996; Özkanlı ve Korkmaz 2000b). Kadın akademisyenler, yükselme için isteğin en yoğun olduğu doçentlik düzeyinde bu rol çatışmasını en yoğun biçimde yaşamaktadır. İş-Aile Çatışması İş-aile çatışması kavramı rol teorisi çerçevesinde kullanarak Kahn, Wolfe, Quinn, Snoek, & Rosenthall (1964) tarafından açıklanmıştır. Kahn ve arkadaşları (1964) iş-aile çatışmasını, iş ve aile alanlarının birbiriyle uyumsuz rol çatışmasının bir formu olarak tanımlamışlardır (Ahmad, 2008: 57). Yani rol çatışması, kişinin bir role uyum sağlamasının bir diğer role uyum sağlamasını zorlaştırması, başka bir ifadeyle, aynı anda iki ya da daha fazla rolü üstlenmenin kişi üzerinde yarattığı baskı sonucu ortaya çıkan gerilim durumudur. İş-aile yaşam çatışması ise, roller arası çatışmanın özel bir türü olarak kabul edilmektedir. İş ve aile yaşamının gereği olarak benimsenen rollerin uyumsuzluk göstermesinin çalışan üzerinde yarattığı gerilim arttıkça, çalışanın iş-aile yaşam dengesinin bozulması, iş-aile yaşam çatışması yaşaması beklenir. Greenhaus ve Beutell (1985: 78) iş ve aile rolleri arasındaki üç çatışma türü tanımlar: 87 Davranış temelli çatışma: Bir rol tarafından ihtiyaç duyulan davranışlar diğer rolün gereksinim duyduğu davranışlarla çatıştığı zaman ortaya çıkan çatışma türüdür. İş ve aile yaşamında farklı roller üstlenen çalışanların bu roller gereği sergilemesi gereken davranışların birbiriyle uyumsuz olması ve çatışma yaratması durumunda ortaya çıkmaktadır. Zaman kaynaklı çatışma: Bir rol için harcanan zaman sıklıkla diğer role ilişkin kullanılacak zamanı engeller. Sonuçta bir rolü yerine getirmeye ilişkin zaman baskısını diğer rolün beklentileriyle uzlaştırmak güç olduğunda veya bir rol yerine getirilirken diğer role ilişkin endişe oluştuğundaki çatışma türüdür. Zamana dayalı çatışma, toplam çalışma saatleri, çalışma programının esnekliği, evli olma, çocuk sahibi olma, eşin bir işte çalışması gibi iş ya da aile kaynaklı zaman kısıtlarının etkileşimi sonucunda ortaya çıkmaktadır. Gerilim temelli çatışma: Kişinin bir role ilişkin, diğer alandaki görevlerini yerine getirmesini etkilediği zaman artan yorgunluk ve gerilime neden olan gerilim temelli çatışma türüdür. Gerilime dayalı çatışma, çalışanın iş ya da aile yaşamında yaşadığı düş kırıklığı, üzüntü, sinirlilik vb. duyguların gerilim yaratarak diğer yaşamındaki rolünün gereklerini yerine getirmesini engellemesi durumunda ortaya çıkmaktadır (Greenhaus ve Parasuraman, 1986: 37–60). Yapılan araştırmalar (Cooper vd., 1989; Susan vd., 1997) iş-aile çatışmasının kişilerin psikolojik, duygusal ve fiziksel sağlıkları üzerinde örneğin düşük benlik saygısı, iş tatminsizliği ve kötü iş performansı gibi farklı olumsuz sonuçlara yol açabileceğini göstermiştir. Kişinin iş yaşamı ve aile yaşamındaki ikili rolü nedeniyle kimi zaman yaşanan problemler roller arası çatışmayı da beraberinde getirmektedir. Roller arasındaki çatışmanın temeli kişinin üstlendiği rollerin uyumsuzluğundan kaynaklanmaktadır (Çarıkçı, 2001:337). Aile-İş Çatışması İş-aile çatışması iki yönlüdür ve iş-aile çatışması; işin aile rolünün yapılmasını engellemesi sonucu ortaya çıkarken, aile-iş çatışması; ailenin iş rolünün yapılmasını engellemesi durumunda oluşur (Duxburry ve Higgins, 1994:450). Aile–iş çatışması “aile alanından gelen gereksinimlerin, aileye harcanan zamanın ve aileden kaynaklanan gerilimin iş alanı ile ilgili sorumlulukları yerine getirmeyi engellediği durumların meydana geldiği, roller arasında oluşan bir çatışma türüdür” (Netemeyer vd., 1996: 401). Aile–iş çatışmasının, eşlerin destek olma düzeyi ile daha alt seviyede yaşandığı görüşüne bağlı olarak, ebeveynlerin, ev ile ilgili sorumluluklara ilişkin eşitlikçi yaklaşımları, aile–iş çatışması üzerinde önemli bir etken olmaktadır (Cinamon, 2006: 204). Ailede çocuk sayısı arttıkça ve çocukların yaşı küçüldükçe aile-iş çatışmaları da artmaktadır (Madsen, 2003: 37). Kadınların, çocuk bakımı ve ev işleri gibi daha fazla role sahip olması onların daha fazla aile-iş çatışması yaşamalarına sebep olmaktadır (Major, 2000:170). Yaşam Tatmini İş yaşamının kişinin hayatında çok önemli bir bölüme sahip olduğu göze alınırsa, tüm yaşam üzerinde bir etkisi olması doğal olarak karşılanabilir. İş hayatında yaşanan tatminsizlik, mutsuzluk ve moral bozuklukları kişinin yaşamından tatmin olamamasına neden olabilir. Bu durum ailesel ve çevresel sorunlar yaratabildiği gibi, çeşitli ruhsal bozukluklara da sebep olabilmektedir (Çetinkanat 2000: 48). Yaşam tatmini kişinin kendi hayatının hoşlandığı ya da hoşlanmadığı yönlerinin özet bir değerlendirmesidir (Heller vd., 2002:3). Yaşam tatmini kavramını iş yaşamından bağımsız ele almak mümkün olmayacaktır. Çünkü yaşam tatmininde etkili olan faktörlerin başında bireyin genel yaşamında oldukça önemli yer tutan iş yaşamı gelmektedir. Yaşam tatmini konusunda yapılan pek çok araştırmanın ulaştığı ortak ve en önemli sonuç, yaşam tatmininin kişinin iş performansını arttırmasıdır (Jones, 2006: 34). Yaşam tatmininin diğer bir özelliği, insanları hayatın zorlukları karşısında daha esnek ve dayanıklı duruma getirmesidir (Baldwin, 2005: 421). Genel anlamda yaşam tatmini, bireyin 88 iş yaşamı ve iş dışı yaşam alanını kapsadığı için, yaşam tatmininde bireyin iş yaşamından elde ettiği doyumun etkisi göze çarpmaktadır. ARAŞTIRMANIN AMACI Bu çalışmanın amacı kadın akademisyenlerin iş-aile çatışması ve aile-iş çatışmasının yaşam tatminlerine olan etkisini ortaya çıkarmaktır. Üniversitelerde görev yapan kadın akademisyenlerin yaşadıkları iş-aile çatışması ve yaşam tatmini ilişkisinin belirlenmesi kadın akademisyenlerin yaşam tatmin düzeylerini artırabilecek önlemlerin ortaya çıkarılabilmesine katkı sağlayabileceği düşünülmektedir. ARAŞTIRMANIN KAPSAMI VE SINIRLARI Araştırmanın evrenini Mehmet Akif Ersoy Üniversitesinin kadrolu tüm kadın akademisyenleri oluşturmuştur. Çalışma Türkiye’deki tüm üniversitelerdeki kadın akademisyenleri kapsamadığı için söz konusu üniversite dışında çalışan kadın akademisyenler için sonuçlar genellenemez. ARAŞTIRMANIN METODOLOJİSİ Örnekleme Süreci Anket soruları Mehmet Akif Ersoy üniversitesinde görev yapan kadın akademisyenlere uygulanmıştır. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Personel Daire Başkanlığı’ndan alınan bilgilere göre, 2012 yılında toplamda 140 kadın akademisyen mevcuttur. Bunlardan 6’sı profesör doktor, 8’i doçent doktor, 47’si yardımcı doçent doktor, 47’si öğretim görevlisi, 9’u uzman ve 11’i de okutman kadrosunda yer almaktadır. 140 kişilik evrende (0.05 örnekleme hatası) ile (p=0.5 q=0.5) aralığına göre örneklem büyüklüğü yaklaşık 103 olarak hesaplanmıştır.* Araştırmada 105 kişiye ulaşılarak, öngörülen örneklem büyüklüğüne ulaşılmıştır. Veri Toplama Yöntem ve Aracı Veri toplama aracı olarak kadın akademisyenlerin iş-aile çatışma düzeylerini ölçmek için Netenmeyer, Boles ve McMurrian (1996) tarafından geliştirilen iş-aile yaşam çatışması ölçeği’nden yararlanılmıştır. Netenmeyer, Boles ve McMurrian (1996) tarafından geliştirilen iş-aile yaşam çatışması ölçeği çalışanların iş yaşamından kaynaklanan iş-aile çatışması ve aile yaşamından kaynaklanan aile-iş çatışması düzeylerini ölçmeyi amaçlayan iki alt ölçekten oluşmaktadır. Söz konusu her iki ölçek de çatışma durumunu belirlemeye yönelik 5 maddelik yargı cümlelerinden oluşmaktadır. Ölçeklerin güvenilirlik analizleri konusunda Netenmeyer ve diğerleri (1996) iş yaşamı kaynaklı iş-aile çatışması ve aile yaşamı kaynaklı aile-iş çatışması ölçekleri için alfa değerlerini sırasıyla 0.88 ve 0.89 olarak tespit etmişlerdir. Araştırmada kadın akademisyenlerin yaşam tatminlerini ölçmek amacıyla, Diener ve arkadaşları tarafından 1985 yılında geliştirilen “yaşam tatmini ölçeği- the satisfaction with life scale (SWLS)” kullanılmıştır. Yaşam tatmini ölçeği, bireylerin yaşamlarından aldıkları doyumu belirlemek amacıyla geliştirilmiştir. Ölçek, Likert tarzı 5 dereceli (1: kesinlikle katılmıyorum, …., 5: kesinlikle katılıyorum) 5 maddeden oluşmaktadır. Araştırma Modeli ve Hipotezler Araştırmanın modeli Şekil 1.’de görülmektedir. Buna göre araştırmada bağımsız değişken olarak değerlendirilen iş-aile çatışmasının ve aile-iş çatışmasının bağımlı değişken olan yaşam tatmini ile ilişkileri incelenmiştir. * Sample Size Calculator, http://www.surveysystem.com/sscalc.htm, (03.01.2012). 89 Şekil 1: Araştırmanın Modeli İş‐Aile Çatışması Yaşam Tatmini Aile‐İş Çatışması Araştırmada oluşturulan hipotezler aşağıda verilmiştir. Hipotez1: İş-aile çatışması ile yaşam tatmini arasında negatif yönlü bir ilişki vardır. Hipotez2: Aile-iş çatışması ile yaşam tatmini arasında negatif yönlü bir ilişki vardır. Hipotez3: Aile-İş çatışması ile İş-aile çatışması arasında pozitif bir ilişki vardır. VERİLERİN ANALİZİ Belirlenen örneklemden anket yolu ile elde edilen verilerin analizi SPSS 15.0 for Windows paket programı ile yapılmıştır. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistik, güvenirlik, frekans, faktör ve korelasyon analizleri kullanılmıştır. Araştırma Örnekleminin Demografik Özellikleri Araştırmada katılımcıların demografik özellikleri, bir bütün halinde Tablo 1’de verilmiştir. Tablo 1. Kadın Akademisyenlerin Demografik Özellikleri Akademik Unvan Medeni Durum f % Prof. Dr. 4 3,8 Doç. Dr. 7 6,7 Yrd. Doç. Dr. 35 33,3 Öğr. Gör. Dr. 6 5,7 Öğr. Gör. 25 23,8 Araş. Gör. Dr. 4 3,8 Araş. Gör. 14 13,3 Okutman 8 7,6 Uzman 2 1,9 Evli 58 55,2 Bekâr 36 34,3 Boşanmış 7 6,7 Eşi Ölmüş 3 2,9 90 Ayrı yaşıyor Yaş Çocuk Sayısı 1 1,0 18–25 16 15,2 26–33 41 39,0 34–41 28 26,7 42–49 10 9,5 50 ve üzeri 10 9,6 Çocuğum yok 43 41,0 Tek çocuk 35 33,3 2 çocuk 9 8,6 3 çocuk 17 16,2 1 1 105 100 4 ve daha fazlası Toplam Tablo 1’e göre araştırmaya katılan kadın akademisyenlerin akademik unvanları açısından bakıldığında birinci sırada yaklaşık %33 ile yardımcı doçent doktor, ikinci sırada % 23,8 ile öğretim görevlisi, üçüncü sırada ise % 13,3 ile araştırma görevlilerinin yer aldığı görülmektedir. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi yeni kurulan bir üniversite olması sebebiyle sonucun bu şekilde çıkması şaşırtıcı değildir. Kadın akademisyenlerin yaş aralığına bakıldığında ise birinci sırada %39 ile 26-33 yaş aralığında olanlar yer almaktadır. İkinci sırada ise % 26,7 ile 34–41 yaş aralığında olan kadın akademisyenler görülmektedir. Dolayısıyla araştırmaya katılan kadın akademisyenlerin oldukça genç oldukları dikkat çekmektedir. Araştırmaya katılan kadın akademisyenlerin medeni durumları incelendiğinde yaklaşık % 55’inin evli, eşi ölmüş, boşanmış ve ayrı yaşanlarında dahil edilmesiyle birlikte bekar olarak sayılabileceklerin yüzdesinin de yaklaşık % 45 olduğu görülmektedir. Çocuk sahibi olma durumlarına göre inceleme yapıldığında kadın akademisyenlerin % 41’i çocuğu olmadığını ifade etmiştir. Tek çocuk sahibi olan kadın akademisyen %33,3’dür. Bu değerlerin dikkat çekici olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Benzer konuda yapılan araştırmalarda çalışan kadınların daha fazla boş zaman ve sorumluluk gerektirdiği için az sayıda çocuk sahibi olduklarını ortaya koymaktadır. Burada çıkan sonuç bu görüşü destekler niteliktedir. Kadın akademisyenlerin zaman yetersizliği nedeniyle ve işlerinden ayrı kalmalarına neden olacağı için fazla sayıda çocuk sahibi olmayı tercih etmedikleri düşünülmektedir. Tablo 2: Evliliğin Kadın Çalışma Hayatına Etkisi Evlilik bir kadının çalışma yaşamında başarıya ulaşmasını engeller mi? f % Hayır 86 81,9 Evet 12 11,4 Yanıtsız 7 6,7 Toplam 105 100 Araştırmaya katılan kadınlara “Evlilik bir kadının çalışma yaşamında başarıya ulaşmasını engeller mi?” şeklinde soru yöneltildiğinde % 86’sı hayır yanıtını vermiştir. Kadın akademisyenler iş 91 hayatındaki rolü ile aile hayatındaki rolü arasında zaman zaman çatışma yaşadığını ifade etmiş olsa da evliliğin iş hayatını olumsuz yönde etkilediğini düşünmemektedirler. Tüm olumsuzluklara rağmen kadın akademisyenler kadının çalışma yaşamında olması gerektiği düşüncesine sahiptirler. Tablo 3: İş yaşamındaki rolün özel yaşamdaki rol ile çatışma durumu İş yaşamındaki rol ile özel yaşamdaki rolün çatışması f % Ara sıra çatışıyor ama çözüm buluyorum 48 45,7 Hayır, çatışmıyor her rolü gereğince yerine getirdiğime inanıyorum 38 36,2 Yanıtsız 15 14,3 Evet, kesinlikle çatışıyor 4 3,8 105 100 Toplam Kadın akademisyenlerin “iş yaşamınızdaki rolünüzün özel yaşamınızdaki rolünüz (eş, anne, ev kadını, evlat vb..) ile çatıştığını düşünüyor musunuz?” sorusuna verdikleri yanıtlar Tablo 3’de görülmektedir. Buna göre kadınların yaklaşık %46’sı ara sıra çatışma yaşadıklarını ama çözüm bulduklarını ifade etmişlerdir. Kesinlikle çatışma yaşamadığını belirten kadın akademisyenler ise % 36,2’dir. 15 kişi bu soruya yanıt vermemiştir. Yanıt vermeyenlerin büyük bir kısmı araştırma görevlisidir. Araştırmaya katılan kadın akademisyenler en önemli iş-aile çatışması nedeni olarak ilk sırada zaman yetersizliğini, ikinci sırada iş yerindeki stresli ortamı ve üçüncü olarak da çocuk bakımını görmektedir. Araştırmaya katılan kadınların büyük bir kısmı ev işlerinde yardımcı kullandıkları için ev işlerini çatışma nedeni olarak çok önemli görmemektedirler. Yapılan araştırmalar çalışan kadının en büyük sorunlarından birinin çocuk bakım sorunu olduğunu göstermektedir. Bu durumun kadın akademisyenler için de benzer şekilde olduğu görülmektedir. Tablo 4: En Önemli İş-Aile Çatışması Nedeni No Nedenler f % 1 Zaman yetersizliği 40 38,1 2 İş yerindeki stresli ortam 22 21,0 3 Çocuk bakımı 14 13,3 4 Yanıtsız 10 9,5 5 Ücret yetersizliği 7 6,7 6 Ev işleri 6 5,7 7 Diğer nedenler 4 3,8 8 Eşimin işi 2 1,9 Toplam 105 100 92 Analiz ve Sonuçları a) Güvenilirlik Analizi Araştırmada kullanılan değişkenlere ait güvenilirlik analizi sonuçları Tablo 5’de verilmiştir. Tüm değişkenlerin Cronbach’s alpha değeri .796’dır. Diener ve arkadaşları orijinal çalışmada ölçeğin güvenirliğini Alpha = .870 olarak, ölçüt bağımlı geçerliğini ise .820 olarak bulmuşlardır. Sonuç olarak değişkenlerin güvenilirlik sonuçları uluslararası literatür tarafından kabul edilen ve tanımlanan değerlere yakın çıkmıştır. Tablo 5: Güvenilirlik Analizi Sonuçları Değişkenler İş- Aile Çatışması (X1) Aile –İş Çatışması (X2) Yaşam Tatmini (Y) Toplam Alpha Coefficient (α) .906 .888 .784 .796 b) Faktör Analizi Araştırmada KMO = .830 olarak hesaplanmıştır. Bu oran .50’yi geçtiği için veri seti faktör analizi için uygun bulunmuştur. Bartlett’s test Sig. 0.000 yani bütün bileşen değerleri .50’nin üstündedir. Toplam üç faktör toplam varyansın % 69.433’ünü açıklamaktadır. Araştırmada faktör analizi sonuçları tablo 6’da görülmektedir. 93 Tablo 6: Faktör Yüklerine Ait Matris Değişkenler Sorular Bileşen B.03 .857 B.04 .853 B.05 .842 B.02 .805 B.01 .776 İş –Aile Çatışması (X1) Bileşen B.07 .866 B. 09 .832 B.10 .800 B.08 .799 B.06 .725 Aile-İş Çatışması (X2) Bileşen C.04 .833 C.03 .804 C.01 .738 C.05 .732 Yaşam Tatmini (Y) Rotated Component Matrix Solution (Extraction) Method: Principal Component Analysis c) Korelasyon Analizi Tablo 7’de değişkenlere ait Pearson korelasyon değerleri verilmiştir. Tablo-7. Korelasyon Değerleri Değişkenler X1 X2 Y .779** -.987** ** 1,000 -.605** ** -.605** 1.000 X1 İş- Aile Çatışması 1.000 X2 Aile-İş Çatışması .779 Y Yaşam Tatmini -.987 Pearson Correlation and Significance **. 0.01 düzeyinde Korelasyon anlamlıdır (2-tailed). *. 0.05 düzeyinde korelasyon anlamlıdır (2-tailed). Tablo 7’deki sonuçlara göre İş-aile çatışması ile aile-iş çatışması arasında % 99 anlamlılık düzeyinde pozitif yönlü bir ilişki vardır. Yani kadın akademisyenlerde iş – aile çatışması arttıkça ya da azaldıkça aile-iş çatışması da artmakta ya da azalmaktadır. Araştırmada iş –aile çatışması ile yaşam tatmini arasında % 99 anlamlılık düzeyinde negatif yönlü bir ilişki bulunmaktadır. Aynı şekilde aile-iş çatışması ile yaşam tatmini arasında da % 99 anlamlılık düzeyinde negatif yönlü bir ilişki olduğu 94 tespit edilmiştir. Başka bir ifadeyle iş-aile çatışması ile aile-iş çatışması artarken kadın akademisyenlerde yaşam tatmini azalmaktadır. Şekil 2’de araştırmada oluşturulan modele ilişkin sonuçlar yer almaktadır. Şekil–2. Modele Ait Sonuçlar ‐.987** İş‐Aile Çatışması ** .779 ‐.605 ** Yaşam Tatmini Aile‐İş Çatışması SONUÇ VE ÖNERİLER Uygulanan anket çalışması ile kadın akademisyenlerin yaşadığı iş-aile ve aile-iş çatışmasının, yaşam tatmini üzerindeki etkilerinin incelendiği araştırmadan elde edilen bulgular sonucunda iş-aile ve aile-iş çatışması ile yaşam tatmini arasında negatif yönlü bir ilişkinin olduğu tespit edilmiştir. Çalışan kadınların iş- aile çatışmasından en fazla etkilenen taraf olarak, geleneksel aile rollerini yerine getirmede zorluklar yaşadığı ve bunun doğal sonucu olarak da kadının yaşam tatmininin azalabileceği ortaya konmuştur. Araştırma sonucunda aile-iş çatışması ile yaşam tatmini arasında da negatif yönlü bir ilişki tespit edilerek kurulan hipotez kabul edilmiştir. Ayrıca aile-iş çatışması ile iş-aile çatışması arasında pozitif bir ilişkinin olduğu tespit edilmiştir. Ailesinden ve ev yaşantısından tatmin olan kadında yaşam tatmininin artması doğal bir sonuçtur. Oluşturulan hipotezlere ilişkin sonuçlar Tablo 8’de yer almaktadır. Tablo 8: Hipotezlere Ait Sonuçlar (ρ) K/R* İş-aile çatışması ile yaşam tatmini arasında negatif yönlü bir ilişki -.987** vardır. Aile-İş çatışması ile yaşam tatmini arasında negatif yönlü bir ilişki -.605** vardır. .000 K .000 K Aile-İş çatışması ile İş-aile çatışması arasında pozitif bir ilişki vardır. .000 K No H1 H2 H3 Hipotezler (β) .779** * K: Kabul / R: Red Sonuç olarak, iş – aile çatışmasına yönelik olarak gerçekleştirilecek araştırmaların farklı sektörlerde çalışan kadınlar üzerinde de incelenerek karşılaştırma yapılması konuya ilişkin çözüm önerilerinin geliştirilmesi bakımından önemli olacaktır. Ayrıca iş-aile yaşam çatışmasını konu alan çalışmalarda akılcı bakış açısı, telafi kuramı, katkı kuramı, taşma kuramı, çatışma kuramı gibi farklı yaklaşımların değerlendirilmesinde yarar vardır. Bu araştırmanın sonuçları iş-aile ve aile-iş çatışmasının kadın akademisyenlerin yaşam tatminlerini etkilediğini gösterdiği için, genel olarak yönetim ve organizasyon daha özelde ise örgütsel davranış konuları üzerinde çalışan araştırmacılar için de önem taşımaktadır. 95 KAYNAKÇA Acar, F., (1991). Women in Academic Science Careers, Woman in Science: Token Women or Gender Equality?, (Der.) Stolse-Heiskanen, Londra: UNESCO, Beng Publishers. Acar, F., (1996). Türkiye'de Kadın Akademisyenler: Tarihsel Evrim ve Bugünkü Durum. Hasan Coşkun (Der.) Akademik Yaşamda Kadın: 75–87. Ankara: Türk Alman Kültür İşleri Yayını, No. 9. Adak, N. (2007). Kadınların İkilemi: İş ve Aile Yaşamı. Sosyoloji Dergisi Ülgen Oskay’a Armağan Özel Sayısı: 137–152. Ahmad, A. (2008). Job, Family and Individual Factors as Predictors of Work-Family Conflict. The Journal of Human Resource and Adult Learning, 4(1): 57-65. Baldwin, T. (2005). Life Satisfaction and Student Performance. Academy of Management Learning & Education, 4(4): 421-433. Cinamon, R.G. (2006). Anticipated Work – Family Conflict: Effects of Gender, Self – Efficacy and Family Background. The Career Development Quarterly, 54 (3): 202-215. Cindoğdu, D., Muradoğlu, G. (1996). Türkiye'de Muhasebe ve Finans Dalındaki Bilim Kadınlarının İş ve Aile Rolleri ile Başetme Stratejileri. Hasan Coşkun (Der.) Akademik Yaşamda Kadın: 244–260. Ankara: Türk-Alman Kültür İşleri Yayını, No: 9. Cooper, C. L., Rout, U., Faragher, B.(1989). Mental Health, Job Satisfaction, and Job Stress among General Practitioners. British Medical Journal (BMJ), 298: 366–370. Çarıkçı, İ. (2001). “İş Aile Çatışmaları, Etkileşim, Süreci ve Nedenleri: Türkiye’de Banka Çalışanlarında Bir Uygulama”, 9. Ulusal Yönetim ve Organizasyon Kongresi Bildirileri, 24- 26 Mayıs, İstanbul. Çetinkanat, C. (2000). Örgütlerde Güdülenme ve İş Doyumu. Ankara: Anı Yayıncılık. Diener E., Emmons, R., Larsen, R., Griffin, S. (1985). The Satisfaction with Life Scale. Journal of Personality Assessment, 49 (1): 71-75. Fisher, R.T. (2001). Role stress, the type a behavior pattern, and external auditor job satisfaction and performance. Behavioral Research in Accounting. 13: 143-170. Forster, N. (2001). A Case Study of Women Academics’ Views on Equal Opportunities, Career Prospects and Work-Family Conflicts in a UK University. Career Development International, 6(1): 28–38. Greenhaus, J. H., Beutell, N. J. (1985). Sources of Conflict Between Work and Family Roles. Academy of Management Review. 10 (1): 76- 88. Greenhaus, J. H., Parasuraman, S. (1986). A Work-Nonwork Interactive Perspective of Stress and its Consequences. Journal of Organizational Behavior Management, 8(2): 37-60. Heller, D., Judge, T. A., Watson, D. (2002). The Confounding Role of Personality and Trait Affectivity in the Relationship between Job and Life Satisfaction. Journal of Organizational Behavior, 23(7): 815-835. Jones, M. (2006). Which is a Better Predictor of Job Performance: Job Satisfaction or Life Satisfaction?. Journal of Behavioral & Applied Management, 8(1): 20–42. Madsen, S. (2003). The Effects of Home-Based Teleworking on Work-Family Conflict. Human Resource Development Quarterly, 14(1): 35–58. Major, D. (2000). Contributors to Stress Resistance. Testing a Model of Women's Work-Family Conflict. Psychology of Women Quarterly, 24(2): 170–178. Negiz, N., Tokmakçı, E. (2011). Çalışma Yaşamında Kadının Tükenmişliği: Aile-İş-Sosyal Yaşam Açısından Tükenmişlik (Süleyman Demirel Üniversitesi Örneği). Journal of Yasar University, 24(6): 4041-4070. Netemeyer, R. G., Boles, J. S., Mcmurrian, R. (1996). Development and validation of work–family conflict and family-work conflict scales. Journal of Applied Psychology, 81(4): 400–410. 96 Oppong, C., ABU, K. (1985). A Handbook for Data Collection and Analysis on Seven Roles and Statuses of Women. Geneva: International Labor Office. Özkanlı, Ö. (2010). Türkiye ve Avustralya’da Yükseköğretim Kurumlarında Üst Düzey Kadın Yöneticilerin Durumu. Ankara Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Raporu, Ankara. http://acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5689/Microsoft%20Word%20%20Ozlem%20Ozkanli%2027.12.2010%20BAP%20Kesin%20Rapor%20CD.pdf?show, (24.03.2012). Özkanlı, Ö., Korkmaz, A. (2000a). Kadın Akademisyenler. Ankara: Ankara Üniversitesi Yayını, No:586. Özkanlı, Ö., Korkmaz, A. (2000b). Academic Women in Turkey: The Structure of Attitudes towards Role Conflict, The Global Awareness Society International Ninth Annual International Conference Proceedings Book. Bloomsburg University Publication. 26–28 Mayıs, New York, USA. Sutherland, M. (1985). Women Who Teach in Universities. Trentham, London. Tosi, H. L., Rizzo, J. R., Carroll, S. J. (1990). Managing Organizational Behavior. USA: Harper & Row Publishers, Second edition. Sample Size Calculator, http://www.surveysystem.com/sscalc.htm, (03.01.2012). 97 Dokuz Eylül Üniversitesi Uluslararası Kadın Konferansı Kadın Olmak Farkındalık ve Özgürleşme 09-11 Mayıs 2012 İZMİR www.dekaum.com ISBN: 978-975-441-372-4