Untitled - Türk Omuz ve Dirsek Cerrahisi Derneği

Transkript

Untitled - Türk Omuz ve Dirsek Cerrahisi Derneği
1
ÇARġAMBA
PERġEMBE
CUMA
9.ġubat
10.ġubat
11.ġubat
7.30
8.00
8.30
9.00
10.00
Kayıt
AçılıĢ Töreni
Bilimsel Program
Bilimsel Program
Kahve Molası
Kahve Molası
Bilimsel Program
Bilimsel Program
13.00
13.30
14.00
Öğle Yemeği
Öğle Yemeği
14.30
15.00
Bilimsel Program
Bilimsel Program
Kahve Molası ve
Poster Sunumları
Kahve Molası ve
Poster Sunumları
Serbest Bildiriler
Serbest Bildiriler
10.30
11.00
11.30
12.00
12.30
Kayıt
15.30
16.00
16.30
17.00
17.30
18.00
18.30
19.00
HoĢ geldiniz Kokteyli
20.00
KapanıĢ
Gala Yemeği
2
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
Ġçindekiler/ Contens
Kongre ve Dernek BaĢkanlarının açılıĢ konuĢmaları /
Opening Speechs of the President of the Congress and Society
Düzenleme Kurulu ve Bilimsel Kurul /
Organizing and Scientific Committee
Bilimsel Program / Scientific Program
Konuk KonuĢmacılar / Invited Lectures
Serbest Bildiriler (Omuz) / Free papers (Shoulder)
Serbest Bildiriler (Dirsek) /Free papers (Elbow)
Posterler / Posters
Ġndeks / Index
3
4
6
8
15
27
41
51
100
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
Kıymetli MeslektaĢlarım,
Omuz ve Dirsek Cerrahisi Derneği L.Kongresini, Yirmibirinci Yüzyılın Ģubat ayında
Istanbul'da yapacağız.
Kongremizin onursal baĢkanı Dr. Charles Rockwood, Jr., son anda çıkan önemli bir
mazereti nedeni ile aramızda olamayacaktır.
Dr. Bernard Morrey, Dr. Andreas Imhoff, Dr. Kirk Jensen gibi omuz ve dirsek
cerrahisinde deneyimli meslektaĢlarımız, değerli bilimsel katkılarıyla kongremize onur
vereceklerdir.
Yeni bir yüzyılın ilk toplantısında, omuz ve dirsek cerrahisindeki geliĢimleri ve tecrübeleri
sizlerle birlikte paylaĢmanın bizlere ayn bir mutluluk ve onur vereceğini bildirir,
saygılarımı sunarım.
Prof. Dr. Yılmaz AKALIN
Kongre BaĢkanı
Sayın MeslektaĢlarım,
Omuz ve Dirsek Cerrahisi derneğimizin kurulmuĢ olduğu 1993 yılından bu yana geçen 6
yıl içinde 5 adet bilimsel toplantı düzenlenmiĢtir. Bunlardan dördü daha çok bu konuda
deneyimli meslektaĢların katılımıyla kurs tarzında düzenlenen sempozyumlar olmuĢtur.
1996 yılmda ise, Istanbul' da Akif ġakir ġakar Günleri olarak düzenlenmiĢtir. Bu
toplantılara Dr.Charles Rockwood baĢta olmak üzere önemli konuk meslektaĢlanmız
katılmıĢtır. 2000 yılında ise gerekli omuz ve dirsek cerrahisi birikiminin olduğu inancı ile
enternasyonel katılımlı ve tüm meslek-taĢlarımızın bildirileri ile katılabileceği ilk
kongremizi yapmayı planladık. Çok değerli yabancı konuklarımızın da katılacağı bu
kongreye tüm meslektaĢlarımızı bekliyoruz.
Saygılarımla,
Prof. Dr. Osman GÜVEN
Omuz ve Dirsek Cerrahisi
Dernek BaĢkanı
4
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
Dear Colleagues,
I am proud and happy to inform you that the 1 st Congress of the Turkish shoulder
and Elbow Society will be held in ıstanbul between February 9th - 11 th, 2000.
Honotary President of our congres, Charles Rockwood, MD. is not able to join us,
because of an immediate excuse.
Our colleagues, experienced in shoulder and elbow surgery, like Bernard Morrey, MD.,
Andreas Imhoff, MD., Kirk Jensen, MD.; will honour out congress with their valuable
scientific contributions.
On the occasion of ourfirst Congress of the new millenniurn, it will be an honour and a
privilege for all of us to share wit}ı you the recenı advances and experiences
in shoulder and elbow surgery.
Yours sincerely,
Yılmaz AKALIN, M.D.
Profesor of Orthopaedics and Traumatology,
Congress President
Dear Colleagues,
Out Society for Surgery of Shoulder and Elbow has organised 5 scientific meetings since
1993 when it wasfounded. Four ofthese were course like symposia organised by our
experienced colleagues, whereas in 1996 "Akif ġakir ġakar Days" was held in Istanbul.
Dr. Charles Rockwood and other prominent guest colleagues from abroad were among
the participants of these meetings
Being encouragedjrom the level of our present knowledge and experiences in
the field of shoulder and elbow suıgery, we have planned to organise ourfirst congress
wiılı international participation in Istanbul in the year of 2000. We cordially invite all our
colleagues from all over the world to take part in this congress with their valuable papeıs.
Yours sincerely,
Osman GÜVEN, M.D.
Projesor of Otthopaedics and Traumatology,
President of the Turkish Society for
Surgery of Shouldet and Elbow
5
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
DÜZENLEME KURULU / ORGANIZING COMMITTEE
Onursal BaĢkan / Honorary President:
Charles Rockwood
Kongre BaĢkanı / Congress President:
Yılmaz Akalın
Kongre Sekreterleri / Congress Secretaries:
IĢık Akgün
Mehmet Demirhan
Dernek BaĢkanı / President of TSSSE:
Osman Güven
Üyeler / Members:
ġenol Akman
Ata Can Atalar
Muharrem Babacan
Murat Bezer
Ahmet Ekin
Mustafa Karahan
OMUZ ve DĠRSEK CERRAHĠSĠ DERNEĞĠ YÖNETĠM KURULU /
TURKİSH SOCİETY FOR SURGERY OF SHOULDER AND ELBOW EXECUTİVE
COMMITTEE
Osman Güven (BaĢkan / President)
Ahmet Ekin (1. BaĢkan Yardımcısı / Ist Vice President)
Selçuk BölükbaĢı (2.BaĢkan Yardımcısı / 2nd Vice President)
Mehmet Demirhan (Genel Sekreter / Secretary General)
Yılmaz Akalın (Üye / Member)
IĢık Akgün (Üye / Member)
Muharrem Babacan (Üye / Member)
6
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
BĠLĠMSEL KURUL / SCIENTIFIC COMMITTEE
Sinan Adıyaman
Yılmaz Akalın
IĢık Akgün
Sercan Akpınar
Erdoğan Altınel
Faik AltıntaĢ
Aziz Alturfan
Bülent Alpaslan
ġahap Atik
A. Turan Aydın
Nevres Aydoğan
Muharrem Babacan
Ömer Lütfü Baydar
Mehmet Binnet
Selçuk BölükbaĢı
Mustafa Caniklioğlu
Ġsmail Çallı
Mehmet Demirhan
Mehmet DemirtaĢ
Mahmut Nedim Doral
Ahmet Ekin
Rıfat Erginer
Öner Gedikoğlu
Akif Güleç
Ġzge Günal
Birol Gürman
Ethem Gür
Semih Gür
Hakan Gürbüz
Osman Güven
Ayhan Nedim Kara
Mustafa Karahan
Nail Kır
Levent Köstem
Ünal Kuzgun
Veli Lök
Mustafa Özkan
Halit Pınar
Sinan Seber
Ġsmet Tan
Reha Tandoğan
Ömer TaĢer
Metin Türkmen
Okan Yalaman
Aydın Yücetürk
Konuk KonuĢmacılar / Guest Speakers
Kirk JENSE ,M.D.
Bemard MORREY, M.D.
Andreas IMHOFF, M.D.
PROFESSIONAL CONGRESS ORGANIZER (PCO) & OFFIClALTRAVELAGENCY /
PROFESYONEL KONGRE ORGANĠZATÖRÜ (PCO) ve SEYAHAT ACENTASI
Magister Tours / Magister Turizm
Halaskargazi Cad. GüneĢ Apt. 321 /1
ġiĢli, 80260 Istanbul Turkiye
Phone / Telefon
: 90 0212 230 00 00 - 230 90 06
Fax / Faks : 90 0212 248 40 30 - 233 15 52
E-mail
: [email protected]
Website
: www.magister.com.tr
7
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
BĠLĠMSEL PROGRAM / SCIENTIFIC PROGRAM
9 ġUBAT / FEBRUARY 2000
12:00 - 19:00
Kayıt / Registration
19:00
HoĢgeldin Kokteyli / Welcome Cocktail
10 ġUBAT / FEBRUARY 2000
08:00-08:15
AçılıĢ / Opening Ceremony
08:15 -08:35
2000'li Yıllarda Omuz artroplatisi/ Shoulder Aıthroplasty in 2000
Dr. Ch. Rockwood, Jr.
08:35 -09:35
Humerus Üst Uç Kırıkları / Fractures of the Proximal Humerus
Oturum BaĢkanı / Moderator : Dr.Yılmaz Akalın
Dr. K. Jensen
Dr. Y. Akalın
Dr. A. Ekin
09:35-10:00
10:00-10:20
TartıĢma / Discussion
Kahve Molası / Coffee Break
10:20-10:40
Glenohumeral Artroz ve Omuz Artroplastisi /
Glenohumeral Osteoarthritis and Shoulder Aıthroplasty
Dr. K. Jensen
10:40-11:00
TartıĢma & Video Gösterisi / Discussion & Video Presentation
11:00-12:20
Rotator ManĢet Yırtıkları: Tamir ve Debridman /
Rotator CuffTears: Repair and Debridernent
Oturum BaĢkanı / Moderator : Dr. Selçuk BölükbaĢı
Dr. K. Jensen
Dr. A. Imhoff
Dr. S. BölükbaĢı
Dr. O. Güven
Dr. M. Demirhan
12:20-12:30
12:30-14:00
TartıĢma / Discussion
Öğle Yemeği / Lunch
14:00- 14:40
Omuz Instabiliteleri / Shoulder lnstabilities
Dr. A. Imhoff
14:40-15:00
TartıĢma / Discussion
15:00-15:30
Poster Sunuları & Kahve Molası / Poster Discussion & Coffee Break
8
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
15:30 - 17:20
Serbest Bildiriler / Free Papers
Oturum BaĢkanları / Moderators : Dr. ġahap Atik, Dr. Semih Gür
15:30 - 15:36
Özkan M, Bacakoğlu A.K, Ekin A, Özcan C .
Travmatik Omuz Ġnstabilitesinde Kapsüler Plikasyonun Yeri
15:36- 15:42
Duygulu F, KaraoğluS, Baktır A, KarakaĢ E, Balkar F
Rekürren Anterior Omuz Ġnstabilitesinde Bankart Operasyonu Sonuçlarımız
15:42- 15:48
Güven O, Karahan M, Bezer M,GökkuĢ K, Saygı B,Güven Z, Kara H
Anterior Omuz Ġnstabilitesi Bulunan Otuz Vakanın Bankart Ameliyatı
ile Tedavisinin Geç Takip Sonuçları
15:48 - 16:02
Bayram H, Herdem M, Tan Ġ, Demirdelen A
Glenoid Ön Kenar Defekti Olan Travmatik Öne Omuz Ġnstabilitesinde
Uyguladığımız Tedavi ve Sonuçlarımız
16:02 - 16:08
Demirhan M, Atalar A.C, Sıvacıoğlu S, Akalın Y
Superior Labrum Anterior-Posterior (SLAP) Lezyonunun
Artroskopik Tedavisi
16:08 - 16:14
Aydoğan N.H, Baydar M.L, ġehirliroğlu A,Tünay S, YanmıĢ Ġ
Travmatik Öne Glenohurneral Ġnstabilitede Eklem içi
DeğiĢikliklerin Değerlendirilmesi
TartıĢma / Discussion
16:14 - 16:29
16:29 -16: 35
Boldin CH, Schippinger G, Fankhauser F
Is There a Correlation Between Suture Material and Septic or Aseptic
Complications After Rotator Cuff Surgery?
16:35 - 16:41
Binnet M, Bilgin S.S, Gürkan Ġ, Altay M, Adıyaman S
Rotator Kaf Yırtıklarında Cerrahi Tedavi Deneyimimiz
16:41 - 16:47
Sarısaltık H, ÇalıĢır A, Akıncı O
Evre III Subakromıal Impigement Sendromunda Cuff Tamiri,
Akromioplasti, Distal Klavikula Rezeksiyonu Sonuçları
16:47 - 16:53
Güven Z, Kaptan A, Güven O, Özaras N, Kayhan Ö
Anterior Akromiyoplasti Operasyonu Sonrası Kısa ve Uzun
Dönem Rehabilitasyon Sonuçlarımız
TartıĢma / Discussion
16:53 - 17:03
17:03 - 17:09
Demirhan M, Altınel L, Atalar A.C, Akalın Y
Proksimal Humerus Kırıklarında Herniartroplasti Ne Kadar
BaĢarılı Bir Yöntemdir?
9
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
17:09 - 17:15
Esenyel C. Z, YeĢiltepe R, Bülbül M, Kara A.N
Humerus Proksimal Bölge Kırıklarında Cerrahi Tedavi Sonuçlarımız
17:15 - 17:20
TartıĢma / Discussion
20:00 - 23:00
Gala Yemeği / Gala Dinner (Conrad Oteli, Balo Salonu / Conrad
Hotel, Ball Room)
11 ġUBAT / FEBRUARY 2000
08:00 - 08:20
Dirsek Eklemi Sertliği / Stiff elbow
Dr. B. Morrey
08:20 - 09:30
Dirsek Kırıkları / Elbow Fractures
Oturum BaĢkanı / Moderator : Dr. IĢık Akgün
Dr. B. Morrey
Dr. K. Jensen
Dr. I. Akgün
Dr. M. DemirtaĢ
Dr. V. Kırdemir
09:00 - 10:00
10:00 - 10:20
TartıĢma / Discussion
Kahve Molası / Coffee Break
10:20 - 10:40
Dirsek Artroplastileri / Elbow Arthroplasties
Dr. B. Morrey
10:40 -11:00
TartıĢma & Video Gösterisi / Discussion & Video Presentaıion
11:00 -12:00
Dirsek instabiliteleri / Elbow Instabilities
Oturum BaĢkanı / Moderator: Dr. Ahmet Ekin
Dr. B. Morrey
Dr. M. Demirhan
Dr.A. Ekin
Dr. M. Babacan
12:00 -12:30
12:30 -14:00
TartıĢma / Discussion
Öğle Yemeği / Lunch
14:00-15:00
Sporcularda Omuz ve Dirsek Yaralanmaları /
Shoulder and Elbow Injuries ofAtlıletes
Oturum BaĢkanı / Moderator: Dr. Osman Güven
Dr. A. Imhoff
Dr. M. Karahan
Dr. O. Güven
Dr. M.N. Doral
10
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
15:00 - 15:15
15:15 - 15:30
En iyi Posterler Ödül Töreni / Best Posters Awards Ceremony
Kahve Molası / Coffee Break
15:30 - 16:40
Serbest Bildiriler / Free Papers
Oturum BaĢkanları / Moderators:
Dr. Ġsmail Çallı
Dr. Sinan Adıyaman
15:30 -15:36
Özerdemoğlu R.A, Yorgancıgil H, Mumcu E.F
Çocuklarda Dirsek TaĢıma Açısı ve Hareket GeniĢliği
15:36 - 15:42
Sağlam N, Talu U, Bilen E, Tözün Ġ.R
Total Dirsek Protezi
15:42 - 15:48
Aynacı O, ġener M, PiĢkin A, Kerimoğlu S
Olekranon Kırıklarında Cerrahi Tedavi Sonuçlarımız
TartıĢma / Discussion
15:48 - 15:53
15:53 - 15:59
Küçükkaya M, Tezer M, Uyar S, Öztürk Ġ
Çocuk Lateral Kondil Kırıklarının Cerrahi Tedavisi:
Ortalama 8 Yıllık Sonuçlar
15:59 - 16:05
Özkaleli E, Can F, Atik ġ
Dirsek Eklemini ilgilendiren Kırıkların Postoperatif
Rehabilitasyonunda CPM' in Yeri
16:05 - 16:11
Altay T, Günal Ġ, Öztürk H, Us M.R, Kaya A
Lateral Epikondilit Tedavisinde Lokal Anestezik ile Kortizon Tedavisi
(Prospektif Randomize Çift Kör Kontrollü ÇalıĢma)
16:11 - 16:16
TartıĢma / Discussion
16:16 - 16:22
Bacakoğlu A.K, Özcan C, Özkan M, Aliekberov C, Ekin A
Humerus Diafiz Pseudo-Artrozlarının Sirküler
Eksternal Fiksatör Yöntemi ile Tedavisi
16:22 - 16:28
Tezer M, Küçükkaya M, Uyar Z, Kuzgun Ü
Tip 3 Akromiyoklaviküler Çıkıklarda Modifiye Gergi Bandı
Yöntemiyle Cerrahi Tedavinin Yeri ve Orta Dönem Takip Sonuçları
16:28 - 16:34
Vedzizhev G.M, Vedzizhev B.G
Operative Treatment of Shoulder Tumors with Arthroplasty
16:34 - 16:40
16:40
TartıĢma / Discussion
KapanıĢ / Congress Closing
11
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
Posterler / Posters
P01
Yel M, Mutlu M, Ertürk E, Kutlu A
Öne Omuz lnstabilitelerinde Modifiye Bristow Ameliyatı Sonuçları
P02
Can F, Dolunay E, Yücetürk A, Tandoğan R
Bankart Ameliyatı Sonrası Omuz Rehabilitasyonu Sonuçlarımız
P03
Tuncay Ġ, Tosun N, Akpınar F
Anterior Omuz Ġnstabilitelerinin Sütür Ankorlar ile Tedavisinin Erken Sonuçları
P04
DemirtaĢ M, Altay M, Adıyaman S, Yılmaz C, Binnet M
Glenohumeral Instabilıtelerın Cerrahı Tedavisinde Kısa ve Orta
Dönem Bankart Uygulama Sonuçlarımız
P05
Yel M, Memik R Arazi M, ġarlak A
Rotator ManĢet Yırtıklarında Artroskopi, Açık Subakromial
Dekompresyon ve ManĢet Tamiri Uygulamalarımız
P06
Ünver B, BaĢkurt F, Göcen Z, Yurtseven E, Özkan M
Nonopere Rotator Cuff Patolojılerinde Rehabilitasyon
P07
Akpınar S, Demirhan M, Hersekli M.A, Atalar A.C, Tandoğan R.N
Tamir Eddemeyen Rotator ManĢet Yırtıklarında Latissimus DorsiTransferi
P08
Güven O, Karahan M, Ünsal M, Bezer M, Saygı B, GökkuĢ K
Önemli Bır Rotator Kılıf Yırtığı Nedeni: Os Akromiale !
P09
Atalar A.C, Demirhan M Akalın Y, Sıvacıoğlu S
Artroskopik Subakromial Dekompresyon ve Mini - Açık Rotator ManĢet Tamiri
P10
Can F,.Dolunay E, CoĢkun G, Tandoğan R, Atilla B
Omuz Impingement Sendromunun Reliabilitasyonunda Manuel Tedavinin Etkisi
P11
Baltacı G, Binnet M.S, Ergun ,Yılmaz C
Artroskopjk Subakromial Dekompresyon YaĢam Kalitesini Hangi Düzeyde
DeğiĢtiriyor?
P12
Baltacı G, Kantar Ö, Özlü H, Ergun N
Artroskopik Subakromial Dekompresyon: CYBEX 6000 Kullanılarak
Omuz Rotator ve Abduktor - Adduktorlerin Konsentrik Peak Torque Değerleri
P13
BeĢler A, Baltacı G, Bayrakcı V, Ergun N
Omuzun SıkıĢma Sendromunda ki Tedavi YaklaĢımı:
Klasik Fizyoterapiye KarĢı Manual Terapi
12
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P14
Sert Ö.A, Öğün T.C, Arazi M, ġarIak A
Omuz "ımpingement" Sendromunda Konservatif Tedavi Sonuçlarımız
P15
Demirhan M, Atalar A.C, Akalın Y
Omuz Ġnstabilitelerinde Artroskopik Kapsüler BüzüĢtürme (Shrinkage)
P16
Akpınar S, Hersekli M.A, Demirörs R.N, Tandoğan R.N
Artroskopik Subakromiyal Dekompresyon ve Mini-Açık Rotator
ManĢet Tamiri
P17
Baltacı G, BeĢler A, Bayrakçı V, Ergun N, Binnet M
Artroskopik Subakromial Dekorupresyon ile Tedavi EdilmiĢ
Hastalarda Omuz Rehabilitasyonu
P18
Özcan A, Özdemir N, Türeyen C, Ekin A
Omuz Hemiartroplastilerinde Postoperatif Fizyoterapi ve Rehabilitasyon
Uygulamaları
P19
Siakir O, Ergun N, Baltacı G, Bayrakçı V, BeĢler A, Aksu S
Profesyonel Voleybolcularda Omuz Ekleminin Fonksiyonel Testlerle
Değerlendiri lmesi
P20
Bağrıaçık A, Parmaksızoğlu A, Esenyel C
174 GüreĢ Milli Takım Sporcusunda Görülen 227 Omuz Sakatlığı
P21
Güven O, Karahan M, Bezer M, Erol B, Saygı B, GökkuĢ K, Güven Z, Yıldırım Y
Akromioklaviküler Eklem Dislokasyonlarının Modifiye WeaverDunn Cerrahi Tekniğiyle Tedavisinin Geç Sonuçları
P22
Yel M, Arazi M, Kapıcıoğlu M.Ġ.S
Ihmal EdilmiĢ Travmatik Posterior Stemoklavikular Çıkık ve Korakoid
Impingement Sendromu (Olgu Sunumu)
P23
Öztürk i, Kabukçuoğlu Y, TekkeĢin M, Aksoy B
Protez Uygulamalarımız
P24
Kabukçuoğlu Y.S., Tezer M, Armağan R, Kuzgun Ġ
Proksimal Humerus Malign Tümörlerinde Cerrahi Tedavi
P25
ġener M, Aydın H, Aynacı O, Altay M.A
Os Acromiale
P26
Parmaksizoğlu F, Teksöz A
EriĢkinlerde Distal Humerus Eklem Içi Parçalı Kırıkların Çok
Sayıda Kirschner Teli ile Tespiti
13
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P27
Bağrıaçık A, Esenyel C, Demirkaya M
Humerus Distal Uç Kırıklarında, Açık Redüksiyon ve Minimal Osteosentez
P28
OIcay E, Yıldırım Ö.S,Bülbül M
Bikondiler Intraartiküler Distal Humerus Kırıklarının Tedavisinde
Transolekranon YaklaĢımla Olekranonun Modifiye Osteosentezi
P29
Akpınar O, Çetinus E, Cever Ġ
Suprakondiler Humerus Kırıklarının Tedavisi
P30
ġener M, Aydın H, Aynacı O, Altay M.A, Önder Ç
Çocuk Suprakondiler Humerus Kırıklarının Traksiyonla Tedavisi
P31
ġener M, Aynacı O, Aydın H, Kerimoğlu S
Humerus Cisim Kırıklarında Ekstemal Fiksatör Uygulamalarımız
P32
Aynacı O, ġener M, Aydın H, Kerimoğlu S
Humerus Cisim Kırıklarının U - Ateli ile Konservatif Tedavisi
P33
Fankhauser F, Schippinger G, Boldin C
The Ineidence of Ganglion Cysts Around The Shoulder: Diagnosis
and Treatment Option
P34
Özerdemoğlu R.A, Heybeli N, Mumcu E.F
Travmanın Dirsek TaĢıma Açısı ve Hareket GeniĢliği Üzerindeki Etkisi
P35
Özerdemoğlu R.A, Heybeli N, Mumcu E.F
Dirsek Hiperekstansiyonu Gerçekten Bir Fleksibilite Kriteri midir?
P36
Akın E, Ekin A, Türeyen Z.C, Özkan M
Kronik Lateral Epikondilitin Tedavisinde Magnetoterapinin Etkisi
P37
Baltacı G, Ergun N, Bayrakçı V
Lateral Epikondilitin Tedavisinde Cyriax'a Göre Mobilizasyon ve
Dirsek Bandının Etkisi
P38
Gelecek N, Kaçak G, Bacakoğlu K
Dirsek ve Onkol Kırıklarında Rehabilitasyon
P39
Durmaz H, Demirhan M, Atalar A.C, Akalın Y
Capitellumun Osteokondritis Dissekansı (Panner Hastalığı?)
P40
Kabak ġ, Ekinci N, Karaoğlu S, Halıcı M
Median Sinirin OluĢum Varyasyonları (Kadavra ÇalıĢması)
P41
Kılıçoğlu Ö, Demirhan M, Akman Ģ, Yavuzer Y, Alturfan A
Tanısı BilateralOmuz Posterior Fraktür - Dislokasyonu ile Koyulan
Beyin Tümörü Olgusu ve EĢzamanlı Ġki Taraflı Hemiartroplasti ile
Tedavisi
14
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P42
Akman ġ, Enson C, Kılıçoğlu Ö, Berkman M, Ege Y, Yeğinsu O
Klavikula Osteomyeliti (Klavikula Medial Uçta Osteornyelit olgusu ve Tedavisi)
P43
Güven Z, A. Kaptan, O Güven, Özaras N, Bezer M, Kayhan Ö
Modifiye Bankart Ameliyatı Sonrası Rehabilitasyon Sonuçlarımız
P44
Güven O, Karahan M, Bezer M, Saygı B, GökkuĢ K, Yıldırım Y, Güven Z
Rotatar Kılıf Yırtığı Tamirlerin Uzun Dönem Fonksiyonel Sonuçları
P45
Herdem M, Bayram H, Özbarlas S, Özkan C
Distal Humerus Kırıklarında Olecranon Osteotomisi ile Yapılan
Cerrahi Tedavi Sonuçları
P46
Adıyaman S, Bilgin S.S, Yılmaz C, KarakaĢ A, DemirtaĢ M
Omuzda SıkıĢma Sendromunun Cerrahi Tedavisi
P47
DemirtaĢ M, Adıyaman S, Bilgin S, Uçar H, Yılmaz C,
Post Travmatik Dirsek Hareket Kısıtlılığında Tedavi Tecrübemiz
15
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
KONUK KONUġMACILAR
lNVITED LECTURES
16
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
11 ġubat 2000 Saat 08.00 - 08.20
Surgery in 2000: New Solutions for an Old Problem
B.F. Morrey, M.D.
THE OLD PROBLEM: THE STIFF ELBOW
Presentation
It is very important to define the pathology responsible for the stiff elbow and we
classify this into two major types: intrinsic and extrinsic.
INTRINSIC PATHOLOGY
Caused by in intra-articular pathology
EXTRINSIC PATHOLOGY
Periarticular pathology: capsule, ectopic bone
MIXED
In reality most will present with elements of both: example, degenerative arthritis
PHYSICAL EXAMINATlON
Pain absent in traumatic arthritis
Impingement pain present in degenerative arthritis
P/S usually normal
STUDIES
Lateral tomogram is the helpful single tool for all intrinsic pathology
Examination under anesthesia without obvious etiology or radiographic pathology
especially af ter he ad injury
SPECIALS STUDIES
MRI of O value, arthrogram of NO value
CT-OK for ectopic bone
Patient Seetion
POST- TRAUMATlC
Rarely offer release done if contracture is less than 40 degres
OSTOARHRITlS
Capsular release done in conjunction with removal of osteophytes if contracture is a
significant problem
THE NEW SOLUTlONS (TECHNIQUES): THE COLUMN PROCEDURE,
ARTHROSCOPIC INTERVENTION, INTERPOSITlO ARTHROPLASTY
"COLUMN PROCEDURE"
Indications
Marked limitation of flexion and/or extension: osteoarthrilis
Extrinsic pathology: Traurnatic arthritis
Anterior contracture and/or post contracıure
17
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
TECHNIQUE
Extensive - Kocher
Identify - ECRL, common extensor tendon
-ECROL/distal brachioradialis (4 cm)
-Brachialis freed from capsule
Excise - anterior capsule
-Rernove osteophyte if present
ASSESS
If full extension, full ROM - stop
If lacks flexi on or full extension
CONTINUE
Elevate triceps from posterior lateral colomn
Exeise posterior capsule
Exeise tip olecranon if prorninent
Limited produres, isolated removal of impingernent of little value
ARTHROSCOPIC RELEASE
Arthroscopic release of value if technically cornpetent and limited extrinsic (capsular)
pahology
Ernerging as a viable option in those with technical cornpetency
Anterior and posterior osteophytes can be released
Anterior and posterior capsule can be released
TECHNIQUE
Portal 1- Anterior medial then
2- Anterior lateral
Release - humeral attachmerıt
use shaver, scisbors, or basket forceps
do not use suction
Complications: radial nerve BEWARE
INTRINSIC PATHOLOGY
This is the most commorı presentation in post-traumatic arthritis and certainly is the most
difficult. We proceed in a stepwise fashion as follows:
DISTRACTION ARTHROPLASTY - EXTERNAL FIXATION
Indications: capsular contracture requiring extensive dissection
Reease of the collateralligament rendering the joint unstable and/or interposition arthplasty
TECHNIQUE
1. Extensive Kocher or posterior appoach
2. Identify and protect or free ulnar nerve if needed
3. Release triceps off of the tip of the olecranon by reflecting Sharpey's fibers
4. The entire extensor mechanism is reflected to fully expose the posterior joint
5. The scar tissue of tissue of the posterior capsule is excised
18
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
6. The elbow is f1exed to see if the flexion contracture is due to the posterior tether
7. The tip of the olecranon is then removed. If the patient has normal motion after
this procedure, then one would stop here. This is rarely the case and anterior
exposure is usually indicated.
8. The common extensor muscles and ECRL are elevated exposing the anterior
capsule. The anterior capsule is then excised fram lateral to madial and the elbow
is extended.
9. A lateral collateralligament is either preserved or, if contracted, it is released.
10. In most instances, an are of approximately 10 to 130- 140' is obtainable. If there
is anterior osteophyte block from the coronoid, this is removed.
11. If the joint surface is badly involved, interposition with dermis or Achilles tendon
allograft is performed.
EXTERNAL FIXATOR
Technique
Use of half pins
Remove the axis pin
Leave on approximentely 3 weeks
Indications: If collateral Iigament repair or reconstruction is tenuous
If interposition tissue was used.
BIBLIOGRAPHY
1. Breen TF, Gelberınan RH, Ackerman GN: Elbow flexion contractures: Treatment
By anterior release and continuous passiye motion J Hand Surg 13B:286, 1988
2. Green DP, McCoy H: Tumbuckle orthotic correction of elbow-f1exion contractures
af ter acute injuries. J.Bone Joint Surg 61AXlO92, 1979
3. Husband JB, Hastings H: The lateral approach for operative release of posttraatic
contracture of the elbow. J Bone Joint Surg nA: 1353,1990
4. Morrey Bf: Treatment of the contracted elbow: Distraction arthroplast. J Bone Joint
Surg nA(4):601-618, 1990
5. Morrey BF: The Elbow and Its Disorders. The StiffElbow. Raven Press, Y, 1994.
6. Urbaniak JR et al: Correction of posttraumatıc f1exion contracture of the elbow by
anterior capsulotomy. J Bone Joint Surg 67A:1l60-1164, 1985.
7. Weizenbult M, Eichenblat M, Lipskeir E, Kessler I: Arthrolysis of the elbow: 3 cases
of posttraumatic stiffness. Acta Orthop Scand 60:642, 1989
19
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
11 ġubat 2000 Saat 08:20 - 09:30, Dirsek Kırıkları Panali
Fracture Dislocation of the Elbew
B.F. MOITey, M.D.
I. DEFINITION - Complex Instability
Articular fracture + ligamentous disruption - hence:
" Fracture / Dislocation of the Elbow "(6)
II. CONTRIBUTION TO STABILITY (3,4)
A. Articular
1. Ulna
a. olecranon - contribution is proportional to percent of the structure present (1)
b. coronoid (trochlea)- posterior displacement is resisted if at least 50% is present (8)
2. Radial head contribution
a. valgus stress: intact MCL 0% contribution of radial head torn MCL, 75%
stability from radial from head
b. axial displacement (Essex Lopresti) (6)
iftorn: intraosseous membrane, DRUJ: 100% stability from radial head
3. Contribution of co ro no id AND radial head
a. Elbow unstable if 75 to 100% coronoid absent (Type III) even in flexion past 90'
b. IF radial head absent elbow unstable in extension unless greater then 50%
coronoid present
Summary: For stability need:
a. 50% (Type II) coronoid
b. 50% olecranon
c. radial head IF MCL tom
d. radial head absent, need at least 50% coronoid
III. CLASSIFICATION BY PATHOANATOMY AND PRESENTATION
A. Dislocation of Elbow
1. Pathology Tom MCL in all
Torn LCL in most
B. Fracture dislocation / subluxation
Fracture:
1. Radial head
2. Coronoid
3. Olecranon
4. Radial head with coronoid and/or olecranon
C. Angular injury
1. Fractured radial head
2. Tom medial collateralligament
20
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
IV. TREATMENT
Goal - Restore all constrainnts but basic principal is:
*MUST RESTORE ULNO-HUMERAL JOINT
A. Radial head fracture:
1. With MCL tear
a. Fix radial head/replace radial he ad (numerous implast being developed)
b. Stabilize MCL if stiıı unstable OR
c. apply distractor (ex fix) (2,5)
Author Preference: Restore or reconstruct radial head, apply external
fixator, leave MCL to heal.
2. With radial head fracture and elbow dislocation
Mason Fracture Type
Type I - Reduce. Test for stability. Spiint in stable arc.
Surgery not necessary
Type II - ORIF - Test for stability. If stil unstable:
a) Splint in stab1e are
b) Fix LCL
c) Distractor (ex fix)
Type III - Resect. Test for stability. Splint in stable arc.
If unstable:
a) Try implant (but avoid) silastic)
b) Fix MCL/LCL
c) distractor (ex fix) if necessary (2,S)
B. Ulna Fracture
1. Olecranon (6)
Mayo Type III (fracture dislocation)
a) ORIF olecranon if not comminuted
b) OR IF plus distractor if comminuted
2. Coronoid (8)
Type II - Test for stability - ORIF if unstable
Type III - ORIF as able
distraction device in all
BĠBLOGRAPHY
1. An KN, Morrey BF, Chao EYS: The effect of parti al removal of proximal on elbow
constraint. Clin Orthop 209-279, 1986.
2. Co bb TK, Morrey BF: Use of distraction arthroplast in unstable fracture dislocation.
of the elbow. Submitted to Clin Orthop.
3. Morrey BF, An KN: Articular Iigamentous contributions to the stability of the elbow
joint Amer.1. Sports Med. 11:0S:31S-319, 1983
4. Morrey BF, An KN, Tanaka S: Valgus stability of the elbow. A definition of primary
and secondary constraints. Clin Orthop 26S:1878-189S, 1991
.
5. Morrey BF: Distraction arthroplasty: Clinical application. Clin Orthop 293:4S-S4,
Aug.1993
6. Morrey BF: Complex instability of the elbow. J Bone Joint Surg 79A:460-469 1997.
7. O'Driscoll SW, Morrey BF, Korinek S, An KN: Elbow subluxation and dislocation:
A spectrum of istability. Clin Orthop 280: 17-28, 1992
8. Regan W, Morrey BF: Fractures of the coronoid process of the ulna. J Bone Joint
Surg 7lA:9:1348-13S4, Oct., 1989.
21
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
11 ġubat 2000, Saat 10:20 - 10:40
Total Elbow Arthroplasty (TEA) : An Update
B.E Morrey. M.D.
Treatment at Mayo is predicated on radiographic classfication: Class I: normal
x-ray, synovitis present; Class II: joint norrawing, architecture of the joint
preserved, synovitis; Class III: architectural changes with continued synovitis, this
is subdivided into relatively mild (A) versus more severe, (B) architectural
changes; Clas IV: gross destruction of the joint.
Synovectomy. Today synovectomy is performed arıhroscopically. Indications
include: 1) Type I or II involement; 2) young patients, <50;3) high functional
expectation. When possible the radial head is debrided, but not removed.
Results are less gratifying long-term when arthroscally performed. Since the 95%
satisfactory at 6 months decreases to 67% at 3 years, the arthroscopic technique
is now more aggressively being carried out (3).
TOTAL ELBOW - Indications. The indications for total elbow arthroplasty in
rheumatoid arthritis is relentless pain, failure of medical management for over six
rnonths, Mayo classification of radiographic involvement of grade lIA or worse.
There is no particuler age indication for total elbow arthroplast since there is no
good treatment option even for the young patients. Thus, juvenile rheurnatoids
rnay be considered candidates for this procedure
DESIGN TYPES - Resurfacing Designs. There are two basic philosophies of
joint replacernent at the elbow. One is a resurfacing implant and the other a
serni-corıstrained device. Resurfacing irnplast have had a satisfactory
experience for the treatment of inflammatory arthritis at the elbow with
approximately 90% being functional at five years. However, a dislocation rate of
14% after 30 procedures lirnits our erıthusiasm. Thus resurfacing implast are not
used at Mayo at this time.
Semiconstrained Device. Definition: Coupled components with 7 - LO degress
"laxity" ın varus/valgus, internal, external rotation (1) Current design: CoonradMorrey used at Mayo since 1981 (S).
Semiconstrained Replacement. Indication: Over the last IS years the use of
semiconstrained coupled implant has also proven to be effective in treatment of
patients wıth rheumatoid arthritis, as well as for ıraumatic conditions. Anattractive
feature of this design option is that the patient with more severe involvemerıt are
adequatly treated which is not the case for cornprornise.
RHEUMATOID ARTHRITIS - Results and Complication. Recent designs of
both resurfacing and semiconstrained implası have proven to be extermely
successful for ınflammatory arthritis. The Mayo Clinic 10-15 year experience in
over 80 patients with the semi-constrained device have dernostraıed a 90%
satisfactory rate at 12 years. Motion averages 25 - 130 degress. The loosening
rate is less than 1 %. The infection rate is 2%. Permanent ulnar nerve symptoms
occur in 1% and dislocatin is not seen. The 10-15 year survinal rate by Kaplan-
22
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
Meier analysis is 93 percent (2).
Resurfacing designs nowall have sterns. For rheumatoid arthritis their
effectiveness is about 90% at five years A functional are of motion averaging 30130 degress is to be expected ( ).
Complieations:
Instability (resurfacing only)
UInar nerve
Loosening
Wear
Percent
5-7%
2-5
2-10 - 10 years
5-7 - 10 years
ConcIusion. Rheumatoid involvement in the elbow is successfully treated with
synovectomy and especially with elbow joint replacement. While both design
concepts are effective, the full spectrum of pathology is most effectively
addressed with a semiconstrained implant. In these circumstances, patients may
be offered a high likelihood of functional motion with limited pain and a long-term
survival of the implant.
TRAUMATlC ARTHRITlS
This series of problems are best treated with the semi-constrained device.
Mayo expeıience with three traumatic conditions amenable to prosthetic elbow
replacement include: 1) traumatic arthritis; 2_ distal humeral nonunion; 3)
selected acute fractures.
Traumatic arthritis. Experince with 41 patients followed for over five years
reveals a mechanical loosening in patients treated with the Mayo modified
Coonrad implant (6).
Distal humeral nonunion. This group of patients is extremely diffucult to
manage due to the pre-existing procedures and complications. In 39 consecutive
procedures average age at the time of surgery is 68 years with follow-up over 4
years. The overally satisfactory rate is 91 percent and motion is from 16 to 127
degrees (4).
Acute fraeture: Of 21 consecutive elderly patients with severe comminuted
elbow fractures treated by joint replacement all are free of pain and have
functioning implast. No patient has been revised for loosening. Complications
include one transient ulnar neuropraxia in thee cases, reflex dystrophy in one
and a fractured ulnar component in one.
Technique. if the distal humerus is an acute fracture or for treating nonuniorı,
treceps is left attached to ulna. This tecnique allows immediate motion with low
morbidity. This exposure was used for the latter two categories and appears to
hasten functional recovery (1).
Summary Results
Overally, 101 patients with traumatic conditions in these theree categories
revealy a greater than 90% succerss rate at five years.
It is concluded that elbow arthroplasty is not only a viable option but is even the
treatment of choice in selected patient with residual for posttraumatic arthritis for
distal humeral nununion and for the carefully selected patient with acute fracture.
23
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
BIBLIOGRAPHY
1. Cobb TK, Morrey BF: Total elbow arthroplasty as primamry treatment for distal
humeral fracture in elderly patients. J Bone Joint Surg 79A(6):826-832, 1997
2. Gill DRJ, Morrey BF: The Coorırad-Morrey total elbow arthroplasty in patients
who have rheumatoid arthritis. A ten to fifteen year follow-up study. J.Bone
Joint Surg 80A(9): 1327-1335,1998.
3. Ewald FC, Simmons ED, Sullivan JA, Thomas WH, Scott RD, Poss R, ThornhiII
TS, Stedge CB: Capitellocondylar total elbow replacement in rheumatoid arhritis.
J Bone Joint Surg 75A:498-507,1993.
4. Kudo H, Iwano K, Nishino J: Cementless or hybrid total elbow arthroplasty with
titanium all oy irnplast. J Arthroplasty 9:269-278, 1994
5. Lee BPH, Morrey, B.F.: Arthroscopic synovectomy of the elbow for rheumatoid
arthritis. J Bone Joint Surg 79B(5):770-772, 1997
6. Morrey BF: Post-traumatic contracture of the elbow. J. Bone Joint Surgy 72A (4):
601-618, April, 1990
7. O'driscoll, S.W., An, K.N., Korinek, S., and Morrey, B.F.: Kinematics of
Semiconstrained Total Elbow Arthroplast. J.Bone Joint Surg. 74B:297-99, 1992.
8. Poll RG, Rozing PM: Use of the Souter-Strathclyde total elbow prosthesis in
patients who have rheumatoid arthritis. J.Bone Joint Surg 73A:1227-1233,
1991.
9. Schneeberger AG, Adams R, Morrey BF: Semiconstrained total elbow
replacement for the treatment ofposttraumatic and dysfunction. J.Bone Joint
Surg 79A:1211- 1222, 1997
24
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
11 ġubat 2000, Saat 11:00 - 12:00, Dirsek Ġnstabiliteleri Paneli
Ligament Reconstruction
B.F. Morrey, M.D.
Elbow instability represents a spectrum of injuries, both acute and chronic, A
thorough knowledge of the normal pathological anatomy, as well as a clear
understanding of the artĠ cu Iate and soft tissue reconstruction option is essential
particularly far proper management of recurrent and chronic elbow instability, We
view various elinical features of elbow instability according to the classification
Table I (1). Emphasis here is on the last two: varus and valgus instability.
Table I
Classification of Elbow Instability
Acute
Ġlnohumeral
Complate
Perched
Varus / Valgas
*Chronic (unreduced)Recurrent
Ulnohumeral
Dislocation
Subluxation
*Rotatory (Varus)
*Reviewed in detail
1. Chronic displaced elbow dislocation (unreduced)
Pathology
Complate deficiency of one and usually both collateralligaments
Fibrous tissue ar articular adhesions and dense periarticuler
scarring Deformity. ROM≈avg. 30°
Presentation
Usually a third-world conuntry
Closesd reduction not possible.
In the U.S. most commonly due to Type III coronoid fracture with posterior
subluxation
Treatment
Posterior exposure
Triceps reflection
Removal of articular adhesions
Relocation and reconstruction of the collateral ligaments
Application of the distraction device
Remove traction device at approximately 4 weeks
25
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
2. Chronic recurrent (Two types: Varus or rotatory instability, and valgus instablity)
A. Rotatory Instability (2). - lateral collateral ligament reconstruction
Pathology
Lateral ulnar collateral ligament
Diagnosis
Difficult
History
Usually an acute episode
Onset is of ten under the age of 21
The previous injury is commonly a dislocation
Can result from prior surgery such as lateral release for chronic epicondylitis
Examination
The patient may or may not recognize the elbow as unstable
May present as pain laterally. Most symptoms near full extension
Tenderness to palpation of lateral collateral ligament complex
Pivot shift maneuver may require an anesthetic,
Considered positive if there is apprehension or reproduction of syrnptoms with
maneuver
Subluxation may be reduced by simple pronation of the forearm
Treatment
Established recurrent leteral rotatory instibility does not heal spontaneously, requires
leteral ulnar collateral ligament reconstruction
Technique
Palmaris longus is preferred.
Plantaris is secondary choice
Kocher type of incision, reflect anconeus.
Establish a tunnel at the base at the crista supinataris
Identify isometric point
Pass the tendon in such a fashion so three passes across the joint are obtained
Protect the elbow for approximentely 2 weeks
Then controlled motion in a hinged spIint for 8- 1O additional weeks
Results (3)
a) If articular, integrity, 90 percent satisfactory
b) If artıcular injury, such aradial head fracture, approximentely 80 percent satısfactory
B. Valgus Instability
Pathology
Deficiency of the anterior bundle, medial colleteral ligament
Tear: complate or in-continuity
26
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
Etiology is usually in the throwing injury or an acute valgus stress
Can be chronic
Diagnosis can be difficult
Acute injury is relatively easy to diagnose
Valgus stress shows opening of the joint
if the elbow is stable but chronic pain usually with cornpetitive throwing, diagnosis
can be made of te ar in-continuity
MR is not generally used in my practice
Treatment (4)
Medial colleteralligament reconstruction as deseribed by Jobe
Use Of the same tendons as noted above
ldentify of a tuberele at the base of the coronoid, a tunnel is made and the isometric
point at the medial epicondyle is identified.
Once again, three passes of the graft are desired
Postoperative program is the same as above
References
1. Morrey BF: The Spectrum of Elbow lnstability and lts Treatment. J Am Acad Orthop
Surg (To be published in Volume 3, 1995).
2. O'Driscoll SW, Bell DF, Morrey BF: Posteroleteral Rotatory lnstability at the Elbow.
J Bone Joint Surg 73A: 440,1991
3. Nestor B, Morrey BF, O'Driscoll SW: Recurrent lnstabilty of the Elbow Treated by
Lateral Collateral Ligament Reconstruction. J Bone Joint Surg 74A(8):12356,1992.
4. Jobe FW, Stark H, Lombardo S: Recontruction of the Ulnar Collateral Ligament in
Athletes. J Bone Joint Surg 68A: 1158, 1986.
27
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
SERBEST BĠLDĠRĠLER
OMUZ
28
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
TRAVMATĠK OMUZ ĠNSTABĠLĠTESĠNDE
KAPSÜLER PLĠKASYONUNUN YERĠ:
Mustafa Özkan, A.Kadir Bacakoğlu, Ahmet Ekin, Cem Özcan
9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D.
Amaç: Travmatik öne omuz instabilitelerinde Bankart lezyonu ile beraber eğer
çıkık sayısı fazla ise kapsüler elongasyon saptanrnakta ve bu patalojide inferior
instabiliteyi beraberinde getirmektedir. ÇalıĢmamızda bankart lezyonu ile beraber
kapsüler elongasyon saptanan hastalarımızda uyguladığımız selektif kapsüler
pelikasyon yönteminin sonuçları değerlendirilmiĢtir.
Materyal-Metod: Ocak 1994-Aralık 1997 tarihleri arasında travmatik anterior
omuz instibilitesi tanısı konan 33 hasta açık Bankart onarımı ve selektif kapsüler
plikasyon ile tedavi edildi. Hastaların 23' ü (%69.7) erkek, 10' u (%30.3) kadındı.
24 (%72.7) hastada dominant omuz, 9 (%27.3) hastada ise nondominant omuz
etkilenmiĢti. Operasyon sırasındaki ortalama yaĢ 25.3 (18-24) olarak saptandı.
Ameliyat öncesi ortalama çıkık sayısı 9 (6-15) olarak belirlendi. Fizik muayenede
endiĢe testi ve sulcus testi tüm hastalarda pozitif olarak saptandı. Hastaların
tümünde Bankart lezyonu tespit edildi. Lezyon 5 (%15.1) omuzda hafif, 22
(%66.7) omuzda orta 6 (%18.2) omuzda ise ciddi olarak belirlendi. Hastalar
ortalama 41.4 ay (23-70) ay takip edildiler.
Sonuç: Ġzlern süresi içinde hiçbir hastada redislokasyon ve resubluksasyon
izlenrnedi. Son muayenedeki değerlendirmeye göre hastaların tümünde endiĢe
testi olumsuz olarak değerlendirildi ve ortalama Constant skoru 97.6 (92- 100)
olarak tespit edildi. Son muayenedeki hareket geniĢlikleri karĢı sağlam omuzla
karĢılaĢtırıldığında, ortalama 5° (0-15°) ekstemal rotasyon kaybı olduğu
belirlendi. Hastalar ortalama 6 ay içinde travma öncesi aktivite düzeyine döndüler
ve hastaların tamamı yapılan iĢlemden memnun olduklarını belirttiler.
TartıĢma: Bankart tamiri sonrasında omuzu tam olarak hareket geniĢliği
sağlanabilmetedir. Ancak Bankart tamirine kapsüler plikasyonun da eklendiği
hasta gurubunda en büyük problem eksternal rotasyon kısıtlığı olmaktadır. Ancak
uyguladığımız selektif kapsüler plikasyon yöntemi ile daha anatomik kapsül tamiri
yapılabilmekte ve daha az eksternal rotasyon kısıtlığı meydana gelmektedir.
29
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
REKÜRREN ANTERĠoR OMUZ ĠNSTABĠLĠTESĠNDE
BANKART OPERASYONU SONUÇLARIMIZ
Fuat Duygulu, Sinan Karaoğlu, Ali Baktır, Eyüp KarakaĢ, Faruk Balkar
Erciyes Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D.
Anterior omuz çıkıkları bütün eklemler arasında en sık görülen çıkık tipidir.
Rekürren anterior omuz ınstabılıtesı de ortopedik rahatsızlıklar içerisinde sıkça
rastlanılan bir sorundur. Bu çalıĢmamızdaki amaç Bankart operasyonu uygulanmıĢ hastalarımızın orta dönem sonuçlarını bildirrnek ve anterior omuz
instabilitesine yaklaĢırmrruzı sunmaktır.
Rekürren anterior omuz instabilitesi tanısı ile Ocak 1990 ile ġubat 1998 tarihleri
arasında 28 hastaya Bankart operasyonu yapıldı. Bunlardan kontrollerine ulaĢılan
ve en az 20 ay takip edılen 20 hasta incelerneye alındı. Tüm hastalar ameliyat
öncesi fizik muayene bulguları, omuzun ön-arka. ve notch radyografileri ile
değerlendirildi. Dokuz hastaya omuzun MR ıncelemesı, beĢ hastaya da artro MR
incelemesi uygulandı.
Bankart operasyonu standart deltopektoral yaklaĢımla yapıldı. 1996 ve 1998
yıllarında opere edilen 7 hastada sütür ankor sistemleri kullanıldı. Ortalama eksternal rotasyon kısıtlanması 15 derece olarak bulundu. Sonuçlar Rowe omuz skorlama sistemine göre değerlendirildi. Buna göre 16 hastada (%80) mükemmel, 4
hastada (%20) ise iyi sonuçlar alındı. Hiçbir hastada rekürrense rastlanmadı.
Rekürren anterior omuz instabilitesinin tedavisinde birçok teknik tanımlanmıĢtır;
(Putti Platt, Brıstow, Magnuson Stack. Eden Hybinette vs). Bu instabiliteye yol
açan patolojik degıĢıklıkler bu yüzyılın baĢından beri bilinmektedir ve tedavide
anatomik yapıların restorasyonunu en ıyı temin eden Bankart operasyonu altın
standart halini almıĢtır. Bankart operasyonu bu instabilitenın tedavisinde glenoid
kenarından ayrılan kapsülün veya labrumun ya da her ikisinin direkt olarak
onarımını sağlamakta ve yüksek derecede hasta memnuniyetini de beraberinde
getirmektedir. Daha önce klasik yöntemle yapılan vakalarla, son zamanlarda
sütür ankorlarla yapılan vakalar arasında sonuç açısından bir fark
gozIenememesine karĢın ameliyat süreleri ve kanama miktarları açısından sütür
ankorlar ile avantaj sağlanmaktadır.
30
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
ANTERĠOR OMUZ ĠNSTABĠLĠTESĠ BULUNAN OTUZ VAKANIN BANKART
AMELĠYATI ĠLE TEDAVĠSĠNĠN GEÇ TAKĠP SONUÇLARI
O. Güven, M. Karahan, M. Bezer, K.GökkuĢ, B. Saygı, Z.GÜven, H.Kara
Marrnara Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D.
Amaç: Anterior omuz instabilitesi nedeniyle kliniğimizde cerrahi olarak tedavi
edilen 30 vakanın geç dönem takip sonuçlarının değerlendirilmesi
Materyal- Metod: 1991 ile 1999 yılları arasında, kliniğimizde yirmisekiz anterior
omuz instabilitesi olan 28 hastanın 30 omuzu, Modifiye Bankart ameliyatı ile
tedavi edildi. Hastaların altısı bayan, yirmidördü erkek idi. Altı hastanın solomuzu,
iki hastanın sağ ve solomuzu, yirmiiki hastanın sağ omuzu opere edildi.
Hastaların yaĢ ortalaması 24 olup, 17-34 yaĢlar arasında değiĢmekteydi.
Ortalama takip süresi 42 aydı (26-90 ay). Kliniğimizde yapılan artoskopik bankart
tamirleri ve multidireksiyonel instabilite nedeni ile opere edilen hastalar çalıĢmaya
dahil edilmedi. 6 hasta amatör olarak sporla uğraĢmaktaydılar.
Cerrahi Teknik: Teknik olarak standart bankart tekniği ile kapsüle yapılan T
insizyonunun vertikal bacağı latarelden yapıldı.
Sonuç: Ameliyat edilen 30 omuz geç takiplerinde Rowe skorlama sistemiyle
değerlendirildi. Rowe skorlama sistemiyle stabilite, hareket ve fonksiyon
değerlendirildi. 30 omuzun hiç birinde dislokasyona ve subluksasyona rastlanmadı. 2 hastada 15° ve 1 hastada 5° dıĢ rotasyonda azalma saptandı. Bir
hastada geçici radial sinir paralizisi görüldü. Bunun otomatik ekartörün brakial
pleksus üzerine bası yapması sonucu oluĢtuğu düĢünüldü. Tamamen iyileĢti. 27
omuzda tam elevasyon ve dıĢ rotasyon mevcut idi. 30 omuzun 27' si norrnal
yaĢantılarına ve sportif aktivitelerine dönmüĢlerdi. 3 omuzda ise sadece çok az
rahatsızlık hissi, iĢ ve spor yaĢantılarında minimal kısıtlılık mevcut idi. Elde edilen
bu geç dönem verilere göre vakaların %90' ının sonucu mükemmel %10' unun
ise iyi olarak değerlendirilmiĢtir.
31
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
GLENOĠD ÖN KENAR DEFEKTĠ OLAN TRAVMATĠK ÖNE OMUZ
ĠNSTABĠLĠTESĠNDE UYGULADIĞIMIZ TEDAVĠ VE SONUÇLARI
Hüseyin Bayram, Mustafa Herdem, Ġsmet Tan, Aydın Demirdelen
Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi, Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D.
Travmatik öne omuz instabilitelerinin tedavisinde çok değiĢik yöntemler uygulanmakla birlikte mevcut patolojiyi gidermeye yönelik uygulamalar günümüzde daha
fazla tercih edilmektedir. Ancak bazı durumlarda karĢılaĢılan patolojiye göre
ameliyat tekniklerini kombine etmek de gerekebilmektedir. 1984-1998 yılları
arasında travmatik öne omuz instabilitesiyle birlikte glenoid ön kenar defekti
saptanan 10 olguya kapsüler daraltma ile birlikte korakoid transferi ameliyatı
uyguladık. Bu uygulamayla gevĢek kapsül gerdirildikten sonra korakoid transferi
yapılarak hem glenoid kapasitesi arttırılması hem de kapsülü önden ilave dinamik
destek sağlanması amaçlanmıĢtır.
Hastalarımızın hepsi erkek olup yaĢ ortalaması 30.6 (21-41) idi. YerleĢim 7 hastanın sağ, 3 hastanın sol omuzundaydı. Ġlk çıkık ile ameliyat arasında geçen süre
ortalama 7.3 (2-25) yıl idi. Ameliyat sonrası ortalama 27 (12-108) ay izlenen hastalarımızın hiçbirinde tekrar çıkık görülmedi. Omuz hareketlerinde önemli ölçüde
kısıtlanma saptanmadı. Hastalarımızda ortalama rotasyon kaybı 11 (100-30)
derece idi.
32
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
SUPERĠOR LABRUM ANTERĠOR-POSTERĠOR (SLAP)
LEZYONUNUN ARTROSKOPĠK TEDAVĠSĠ
Mehmet Demirhan, Ata Can Atalar, Sevan Sıvacıoğlu, Yılmaz Akalın
Ġ.Ü. Ġstanbul Tıp Fakültesi, Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D.
Omuz artroskopisinin rutin kullanıma girmesi ve omuz anatomisi ile ilgili
çalıĢmaların artması ile omuz patolojilerinde özgün tanımlamalar ortaya çıkmıĢtır.
Superior Iabrum yaralanmaları artroskopik olarak sınıflandırıldıktan sonra
superior Iabrum anterior. posterior (SLAP) lezyonu tarif edilmiĢtir.
Kliniğimizde 1992-1999 yılları arasında 24 hastada SLAP lezyonu omuz
artroskopisi ile tespit edilmiĢtir. Hasta grubumuzun yaĢ ortalaması 31,3 (20-46)
idi. Snyder sınıflamasına göre, bu lezyonlardan 13 adedinin SLAP tip I, 10
adedinin SLAP tip II, 2 adedinin SLAP tip III ve Ģeklinde olduğu belirlendi. Aynı
seansta artroskopik tedavileri yapıldı. Tip I SLAP lezyonlarında Iabrum kenarı
debride edildi. Tip II lezyon grubundaki 8 hastanın ayrıĢmıĢ olan Iabrumlan
glenoid kenarına emilebilir dikiĢ kancaları (6 vakada Suretac, 2 vakada Fastak)
ile tespit edildi. Artroskopik tespit yapılan bir hastada ise daha önceden MRG ile
tanısı konmuĢ olan, SLAP lezyonu ile iliĢkili ganglion kisti, açık cerrahi ile eksize
edildi. ıki tip II SLAP lezyonu ise Bankart lezyonu ile birlikte olduğu için Gartsman
sınıflamasına göre tip V olarak değerlendirildi ve birinde açık diğerinde
artroskopik Bankart tamiri uygulandı. Tip III lezyon bulunan bir hastada eklem
içine deplase olan labrum eksize edildi, diğerinde ise dikiĢ kancası (Fastak) ile
glenoid kenarına tespit uygulandı. GartsrnanTip V lezyon bulunan hastaya
artroskopik tedavi uygulanmadı. Açık Bankart tamiri yapıldı.
Hatalarımız ortalama 30.2 ay (3-86 ay) takip edildiler. Artroskopik tespit yapılan 8
hastanın 6’ sında mükemmel, 2' sinde iyi sonuç elde edildi. Ortalama Constant
skoru 90 idi. Tip II lezyonu olan fakat tespit yapılmayan 2 hastanın Ģikayetleri
geriledi, ancak eski sportif faaliyet seviyesine dönemedi.
SLAP lezyonu, sık görülmemekle birlikte, olduğu zaman hastada belirgin
rahatsızlık yaratmaktadır. Bu lezyonların tanısı ve tedavisinde primer araç
artroskopidir. Cerrahi tedavinin sonuçları oldukça baĢarılıdır.
33
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
TRAVMATĠK ÖNE GLENOHUMERAL ĠNSTABĠLĠTEDE EKLEM ĠÇĠ
DEĞĠġĠKLĠKLERĠN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ
N.H. Aydoğan, M. L. Baydar, A. ġehirlioğlu, S.Tünay, Ġ. YanmıĢ
Afyon Kocatepe Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D.
Gata Ortapedi ve Travmatoloji A.B.D.
Amac: Travmatik öne g!enohumeral instabilite (GHĠ) de eklem içi değiĢikliklerin
belirlenerek cerrahi teknik ve instabil olarak geçen süreç ile ilgisi değerlendirildi.
Materyal-Metod: 1996-1999 tarihleri arasında opere edilen 43 GHĠ’ li olgu
ortalama 26 ay (12 ay-3 yıl) takip edildi. Olguların 35’ ine açık Bankart, 13’ üne
artroskopik yöntem ile Bankart uygulandı. Ġnstabil süreç açık cerrahi uygulanan
olgularda ortalama 4 yıl (12 ay-8 yıl), artroskopik cerrahi yapılan olgularda 2 ay
(2 hafta-6 ay ) olarak saptandı. Hastaların ortalama yaĢı 21 (16-25) olup tamamı
erkekti.
Sonuç: Açık cerrahi uygulanan gruptaki eklem içi dejeneratif değiĢikliklerin daha
ileri boyutta olduğu ve instabil süreç uzadıkça antero-inferior segmentteki bu
değiĢikliklerin daha fazla olduğu görüldü. Instabil sürecin kısa olduğu (çıkık
sayısının 3’ün altında ve instabil sürecin 6 ayı geçmediği) olgularda ise bu
dejeneratif değiĢikliklerin daha az olduğu görüldü.
TartıĢma: Omuz çıkığı tedavisinde kullanılan yöntemlerle ilgili olarak yapılan
retrospektif çalıĢmalarda eklem içi değiĢikliklerin izlenmesi ve değerlendirilmesi
bize önemli ip uçları verecektir. Omuz içi eklem kartilaj görüntüleri cerrahi
sırasında oldukça farklı derecede olduğunu gördük. Yaptığımız çalıĢmalarda
yapılan cerrahi tekniğin Ģeklinin gelecekteki eklem içi değiĢiklikleri etkileyeceğini,
ancak instabil olarak geçen sürecinde kısa olmasının daha iyi sonuç vereceğini
saptadık.
Yapılacak cerrahi yöntemler arasında instabilitenin neden olacağı dejeneratif
değiĢikliklerin en az görüleceği tekniğin Bankart olduğunu düĢünmekte isekte
instabilitenin baĢlangıcından ıtıbaren geçen sürenin de en az uygulanan teknik
kadar önemli olduğunu gözlemledik.
34
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
IS THEREA CORRELATION BETWEEN SUTURE MATERIALAND SEPTlC OR
ASEPTIC COMPLICATIONS AFTER ROTATOR CUFF SURGERY?
Ch. Boldin, G. Schippinger, F. Fankhauser
University-Clinic for Traumatology Graz - Austria
Purpose of the study
In the literature there are few reports on low grade infection due to
nonabsorbable suture material af ter rotator cuff surgery. In this retrospective
study we wanted to find out ir there is a correlation between septic and aseptic
wound infection and norıabsorbabl, suture material (Ethibond®).
Materials and methods
132 patients were treated surgically between 1994 and 1999 for rotator cuff tears
using tendon-to-bone repair with nonabsorbable multifilarnerıted sutures
(Ethibond®). For comparison we reviewed our 104 patients after open
acrornioplasty, where only absorbable suture material for deltoid reattachment
was used.
Results
In the group of rotator cuff repair infection occurred in 9 shoulders (6,9%).
5 patients showed superficial infections with wound erytherna and smail amount
of drainage without the need of hospitalization. In the other 4 patients surgical
debridernern and draining was performed and they were treated with intravenous
antibiotics. One infection was caused by Staph. Epidermidis, the other three
showed negative bacteriology. In the group of open acrornioplasty infection
occurred in 6 shoulders (5,8%). Two patienıs could be treated as out patients, the
other four had to undergo surgical debridernent and drainage. All of them were
caused by bacteria.
ConcIusion
Our results show that aseptic wound cornplicatiorıs in the rotator cuff repair
group was significally higher. Therefore we conelude that nonabsorbable
multifilamerıted suture material is responsible for sterile infections in rotator cuff
repair. Our recornmerıdation is to use nonabsorbable monofilamented suture m
ateri al for the repair
35
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
ROTATOR KAF YIRTIKLARINDA CERRAHĠ TEDAVĠ DENEYĠMĠMĠZ
Mehmet Binnet, S.Sinan Bilgin, Ġlksen Gürkan, Murat Altay, Sinan Adıyaman
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D.
Ankara Universitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travrnatoloji A.B.D, El Cerrahisi B.D.
Amaç: Omuz ağrısının sık nedenlerinden birisi olan rotator kaf yırtıkları,
akromioklavikular eklem değiĢiklikleri, yaĢ, anatomik varyasyımlar ve özellikle
dejeneratif yırtıklarda etkili olan tendon beslenmesini bozan süreçlere bağlı olarak
geliĢebilmektedir. Rotator kaf yırtıklarının tedavi stratejilerini belirlemede en önemli
basamaklar tanı, endikasyon ve tedavi sonunda amaçlanan sonuçlardır. Biz bu
çalıĢmada rotator kaf yırtıklarının cerrahi tedavileri ile ilgili kendi klinik
deneyimlerimizi gözden geçirerek alternatif teknikleri karĢılaĢtırmayı ve sonuçlarını
değerlendirmeyi amaçladık.
Materyal ve Metod: 1993 yılından itibaren kliniğimizde rotator kaf yırtığı tanısı alan
51 hasta cerrahi olarak tedavi edildi. YaĢ ortalaması 58.2 (22-84) yıl olan hastaların
36'si bayan, 15 erkekti. Omuzların 31'i sağ, 20'si sol idi. Hastalar cerrahiden önce
ortalama 18.1 (4-49) aydır omuz ağrısı çekmekte ve ortalama 4.5 (5-13) ay
konservatif tedavi görmüĢlerdi. Bu 51 hastanın 29'una mini açık tamir, 19'una
artroskopik yardırnlı mini açık tamir, 3'üne mini açık debridman ve 2'sine
artroskopik tamir uygulandı. Masif rotator kaf yırtığı olan 7 hastanın 4'ünde fasya
lata allogrefti ile tamir mümkün olurken, 3'üne açık debridman uygulandı.
Tamirlerde, kemikten geçen dikiĢler ve absorbe olabilen doku çapalan kullanıldı.
Tamir yapılan tüm vakalarda subakromial dekorupresyon da uygulandı. Cerrahi
sonrası, 2 hastada yüzeyel, bir hastada debridman ve tamir revizyonu gerektiren
toplam 3 hastada enfeksiyon ve 5 hastada deltoid origiosunda ağrı geliĢti.
Rehabilitasyona, hastaların bir bölümünde 2. günde, bir bölümünde ise 3. haftada
baĢlandı.Tüm hastaların fonksiyonel sonuçları Neer kriterlerine göre değerlendirildi.
Sonuçlar: Ortalama takip süresi 17.5 ay olup, tamir veya debridman yapılan 51
rotator kaf yırtıklı hastanın 43'ünde (%84.3) Neer kriterlerine göre tatminkar sonuç
elde edilmiĢtir.
Kanılar: Hastaların cerrahi tedavilerinin sonuçları gözden geçirildiğinde
edindiğimiz tecrübelerimizi Ģu Ģekilde özetleyebiliriz:
* Cerrahi sırasında tesbit edilen parsiyel yırtıklı hastalarda kafın tamiri fonksiyonel
sonuçları iyileĢtirmektedir.
* Rotator kaf yırtıklı hastalarda artroskopik olarak yapılan eklem içi debridman,
daha kısa zamanda ve daha iyi eklern hareket açıklığına kavuĢulmasını
sağlamaktadır.
* Tamir edilemez masif rotator kaf yırtıklı hastalarda uygulanan debridman ve
subakromial dekompresyon, hastaların ağrı Ģikayetinde iyileĢme sağlayıp,
uygun rehabilitasyon ile ağrısız eklem hareket geniĢliğinde artıĢa olanak
verebilmektedir. Bu hastalarda korakoakromialligament kesilmemelidir.
36
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
* Derin enfeksiyon durumunda rasyonel antibiyoterapi ile sonuç
alınamıyorsa vakit kaybetmeksizin debridman ve tamir revizyonu
yapılması, iyi fonksiyonel sonuç elde edebilmek için gereklidir.
* Mini açık giriĢimlerde deltoid kasının origiosundan ayrılan kısımları
akromiondan geçen dikiĢlerle tamir edilmelidir.
* Rotator kaf yırtığı semptomları uzun süren (yaklaĢık iki sene) hastalarda
dejenere subakromial bursa eksize edilse bile gece ağrısı devam
edebilmektir.
37
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
EVRE III SUBAKROMIAL ĠMPĠNGEMENT SENDROMUNDA CUFF TAMĠRĠ
AKROMIOPLASTI DISTAL KLAVIKULA REZEKSIYONU SONUÇLARI
Hüseyin Sansaltık, Altuğ ÇalıĢır, Orhan Akıncı
Elazığ SSK Hastanesi, Elazığ Devlet Hastanesi
Rotataor cuff yırtıklarına çoğunlukla akromiondaki Ģekil anomalileri,spur
formasyonu akromio-klavikuler eklem artrozununda eĢlik ettiği bilinmektedir. Pek
çok çalıĢma akromio-klavikuler eklem dejenerasyonunun subakromional
impigment sendromunda rolü olduğunu göstermiĢtir.Bu çalıĢmada evre III
impigement sendromlu akromiklavikuler eklem dejenerasyonu olan hastalarda
distal klavikula rezeksiyonunun klinik baĢarıya katkısını değerlendirmek amacıyla
yapılmıĢtır.
1996-1999 yılları arasında omuz ağrısı hareket kısıtlılığı nedeniyle baĢvuran
hastalarda impingement belirtisi pozitif olanlara impingement testi uygulandı.
Test pozitif olan hastalara glenohumeral artrografi uygulandı. Komple yırtık tespit
edilen 21 hasta çalıĢmaya dahil edildi. Hastalardan 13 kadın, 8 erkek olup yaĢ
ortalaması 54 (44-64). 14 hastanın dominant ekstremitesiydi. 12 hastada sağ, 9
hastada solomuzdu. Tüm hastalara anterior akromioplasti, karokoarominoal bağ
rezeksiyonu, rotator cuff tamiri yapıldı. Akromio- klavıkular eklem artozu tespit
edilen 16 hastaya distal klavikula rezeksiyonu uygulandı.
Masif yırtık tespit edilen 6 hastada debridman ve parsiyel tamir ve distal klavikula
rezeksiyonu uygulandı. Hastalar prospektifolarak ortalama 15 ay (8-26) takip
edildi. Hastalar preoperatif ve postoperatif olarak University of California at Los
Angeles (UCLA) skorlama sistemine göre değerlendirildi. UCLA skoru ortalama
10.4 (6-14) ten takipler sonunda ortalama 26 (12-31) çıktı. Hastaların fonksiyonel
düzelmeleri aĢırı Ģikayetlerinin düzelmesine göre daha belirgindi. Masif yırtık
nedeniyle debritman ve parsiyel tamir yapılan 6 hastada UCLA skoru ortalama
8.8 'den 23.8' e çıktı ve sonuçlar tatminkardı.
Hastalarda cuff tamirinin yanısıra anterior akromioplasti ve akromiklavikular
artrozu olan hastalarda ise distal klavikula rezeksiyonunun klinik baĢarıyı
arttırdığı inancındayız.
38
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
ANTERĠOR AKROMĠYOPLASTĠ OPERASYONU SONRASI KISA VE UZUN
DÖNEM REHABĠLĠTASYON SONUÇLARIMIZ
Zeynep Güven, Ali Kaptan, Osman Güven, Nadire Özaras, Önder Kayhan
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon A.B.D.
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D.
Amaç: Bu çalıĢmanın amacı 1991-1999 yılları arasında Marmara Üniversitesi
Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı'nda subakrornial sıkıĢma
sendromu (SSS) tanısı olarak geniĢ veya masif rotator vuff yırtığı bulunmayan ve
konservatif tedaviye yanıt vermeyen hastalarda uygulanan anterıor
akromıyoplastı operasyonu sonrası Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı
Ortopedik Rehabilitasyon Universitesinde uygulanan sistematik ve özgün
rehabilitasyon programlarının sonuçlarını değerlendirmektir.
Materyal ve Metod: 276' sı kadın, 128' i erkek toplam 304 hastaya anterior
akromiyoplasti uygulandı. Bu hastalardan geniĢ veya masif yırtığı bulunan 69
hastaya farklı bir rehabilitasyon programı uygulandı ve çalıĢmaya dahil edilmedi.
Anterior akromiyoplasti uygulanan 235 hasta operasyonu takiben asgari 8 hafta,
haftada 3-5 gün düzenli olarak rehabilitasyon ünitesinde tedavi edildi. Bu
hastalardan 112' sinde operasyon sonrası asgari takip süresi 4 yıl (4.2-8.8 yıl),
geri kalan 123 hastanın izlem süreleri 4 yıldan daha kısa idi (12 gün-3.7 yıl).
12. ayını dolduran hastaların Contant skoru ortalaması 93.4 (5-100) bulundu.
Operasyon süresi 4 yılı aĢan 112 hastanın 71' inin yeniden değerlendiriminde bu
skorlar ortalama 86.6 idi. Ġstatiksel değerlendirmede 1 yıl sonu ve 4 yıl sonrası
Contant skoru sonuçlarında istatiksel bir fark saptandı (p>0.005).
9 hastada (3.8%) operasyonun ikinci yılından sonra zorlayıcı ve bindirici omuz
hareketleri sırasında ağrı, 5 hastada (2.1%) spontan ağrı yakınması saptandı.
Ağrılı olguların sadece birinde opere ekstremite non-dominant, diğerlerinde
ekstremite idi.
Sonuçlar: Endikasyonu iyi belirlenmiĢ hastalarda uygulanan anterior akromiyoplasti operasyonunun ve takiben gerçekleĢtirilen rehabilitasyon uygulamalarının kısa dönemde olduğu gibi uzun dönemde de sonuçlarının baĢarı lı olduğu,
çoğunluğu ağrı nedeniyle fonksiyonel açıdan hafif derecede gerileme saptanan
az sayıda olgunun tümünün ortalama 3 rehabilitasyon ayı sonrasında ev
programı Ģeklinde verilen egzersizleri yapmadıkları belırlendi.
39
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
PROKSĠMAL HUMERUS KIRIKLARINDA HEMĠARTROPLASTĠ NE KADAR
BAġARILI BĠR YÖNTEMDĠR?
Mehmet Demirhan, Levent Altınel, Ata Can Atalar, Yılmaz Akalın
Ġ.Ü Ġstanbul Tıp Fakültesi, Ortopedi ve Travmaıoloji A.B.D.
1992-1999 yılları arasında kliniğimizde 40 hastaya kompleks proksimal humerus
kırığı nedeniyle hemiartroplasti yapılmıĢtır. Değerlendirmeye alınan 18' i erkek
20' si kadın 38 hastanın yaĢ artalaması 60’ tır. 19 hastada düĢme, 16' sında trafik
kazası, 2 hastada darp 1 hastada ise epilepsi nöbeti sanrası proksimal humerus
kırığı artaya çıkmıĢtır. Neer sınıflamasına göre, 18 vaka tip IV, 3 vaka tip III, bir
vaka tip II (primer açık redüksiyon komplikasyonu), 17 vaka ise kırıklı çıkık idi.
Travmadan ortalama 12 gün (2 gün - 3 ay) sonra hemiartroplasti ameliyatı
yapılmıĢtır.
Ortalama 38 ay (12-84 ay) takip edilen hastalar Neer kriterlerine ve Constant
skoruna göre değerlendirilmiĢtir. Neer’ e göre 24 hasta (%63) çok iyi ve iyi
bulunurken, 13 hasta kötü, 1 hasta sınırlı fonksiyonel gruba göre kötü sonuç
alarak saptanmıĢtır. Constant skoru ortalaması 64' tür. Ortalama elevasyan
derecesi, sekander cerrahi giriĢim alarak hemiartroplasti yapılan 4 vaka hariç
tutulduğunda 1 1O derece bulunmuĢtur. Radyolojik değerlendirmede 2 hastada
protezin yüksekte yerleĢtirildiği, 10 hastada tubekulum problemi olduğu, 2 hastada
takipte superiora migrasyon gerçekleĢtiği görüldü. Diğer komplikasyonlar: bir
hastada refleks sempatik distrofi, bir hastada aksiller sinir hasarı, tekrar
ameliyata sebep olan 3 tuberkulum ayrıĢması ve protezirı çıkarılması ile
sonuçlanmıĢ bir derin protez infeksiyonudur.
YaĢlıların üç ve dört parçalı proksimal humerus kırıklarında ve gençlerin dört
parçalı, humerus baĢının ezildiği (head-splitting) kırıklarında erken primer
herniartroplasti ile iyi sonuç alındığı tespit edilmiĢtir. Hemiartroplasti, proksimal
humerus kırıklarında, ancak doğru endikasyon ve dikkatli cerrahi teknik ile iyi
sonuç alınabilen bir ortopedik cerrahi metoddur.
40
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
HUMERUS PROKSĠMAL BÖLGE KIRIKLARINDA CERRAHĠ TEDAVĠ
SONUÇLARIMIZ
C.Z Esenyel, R.YeĢiltepe, A.N. Kara
Bezmi Alem Vakıf Guraba Hastanesi, Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D
Humerus proksimal bölge deplase kırıklarının tedavisinde kırığın ve hastanın
durumuna göre çeĢitli cerrahi yöntemler uygulanmaktadır. Kliniğimizde
uyguladığımız cerrahi yöntemlerden biri olan açık redüksion ve Kırschner telleri
ile osteosentez yönteminin sonuçlarının literatür ıĢığında değerlendirdik.
Kliniğimizde 1995-1998 yılları arasında deplase proksimal kırıklı 22 hastaya açık
redüksiyon ve K telleri ile osteosentez uygulanmıĢ ve son kontrolleri yapılabilen
17 hasta değerlendirilebilmiĢtir. 9 kadın, 8 erkekten oluĢan hastalarda ortalama
yaĢ 47 (10-78) olup, kırık nedenleri 10 trafik kazası, 5 yüksekten düĢme, 2 direkt
travmadır. 11 tanesi Neer Tip 3,4 tanesi Neer tip 2 ve 2 tanesi Neer tip 4 alan
hastalarımız ortalama 5 (1-l5) günde ameliyat edilmiĢlerdir. Hastarımızın ortalama
takip süresi 28 ay (12- 49) dır. Sonuçla Constant kriterlerine göre değerlendirilmiĢ
ve 9 hasta (%54) çok iyi ve iyi, 4 hasta (%23) arta, 2 hasta (% 11.5) kötü ve 2
hasta (% 11.5) çok kötü bulunmuĢtur.
Sonuç olarak tedavisi zor ve ortopedistler için halen sorun olan proksimal
humerus kırıklarında uyguladığımız tedavi yöntemi çok baĢarılı bulunmamıĢ olup,
bu bölge kırıklarında postoperarif rehabilitasyon yapılması sonuçlarında çok etkili
olduğundan, daha rijit fiksasyon yöntemi alan plak ile osteoserıtez yönteminin
tercih edilebileceği veya yapılmıyorsa hemiatroplasti seçeneğinin düĢünülmesi
gerektiği sonucuna varılmıĢtır.
41
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
SERBEST BĠLDĠRĠLER
DİRSEK
42
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
ÇOCUKLARDA DĠRSEK TAġIMA AÇISI VE HAREKET GENĠġLĠĞĠ
R.A. Özerdemoğlu, H. Yorgancıgil , E.F. Mumcu
Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D
Isparta bölgesi çocuklarında literatürdekilerin aksine dirsek taĢım açısı ve
hareketlerinde daha çok varyasyon olduğu gösterilmiĢtir.(1) Bu nedenle yöremiz
çocuklarında dirsekle ilgili normal ölçüm değerlerini ortaya koymak için, dirsek
travma öyküsü olmayan 5-16 yaĢ arasındaki 2670 ilköğretim okulu öğrencisi
(1291 kız. 1379 erkek) muayene edildi. Muayenelerden önce çocukları özgeçmiĢleri ile ilgili soruların bulunduğu (travma hikayesi v.s.) bir anket formu
dolduruldu. Goniometre kullanılarak, her iki dirseğin taĢıma açısı [TA], aktif ve
pasif enkstansiyon [AB.PE.] ile aktif ve pasif fleksiyon [AF.PF.] ile aktif ve pasif
hareket geniĢlikleri [AHG.PHG.PE.] ölçüldü verilerin değerlendirilmesinde "SPSS
for windows. Release 7.5.1" istatik paketi kullanıldı.
Kız ve erkeklerin ortalama yaĢları arasında anlamlı fark yoktu (kız 10.2-2.3. erkek
p>0.05 student's t-testi). Hesaplanan ortalama değerler: TA 8.1±3.5° (-4° -25°),
AE -9.7±6.5° (-32°-21°). PE -12.1±6.6° (-38°-20°). AF 144.1±4.7° (120°-160°).
AHG 153.8±7.7° (119°-165°). ve PHG l59.9±7.9° (121°-192°). Kızlarda ölçülen
TA ve tüm hareket açıların erkeklerden anlamlı olarak daha fazla bulundu (hepsi
için p<0.000 Student's t-testi) Ortalama olarak kızlarda. TA 1.6±3.4° daha fazla
idi. TA 1.6±3.4°.ekstansiyon 1.3±6.5° flexion 1.7±4.7° ve hareket geniĢliği
3.0±7.6° daha fazla idi Negatif taĢıma açısı. Küçük yaĢlardaki (<12 yaĢ)
erkeklerde gözlendi. Sağ ile sol dirseklerin fleksiyon açıları arasında anlamlı fark
bulunmazken. diğer hareket açılarının tümü sol tarafta daha fazla idi (hepsi
için p<0.000, Pearson korelasyon testi) Multivariate regresyon testi TA' nın eklem
hareketleri üzerinde etkisinin olmadığını gösterdi (p>0.05).
Sonuç olarak (1) Yöremizdeki çocuklarda dirsek fleksiyon miktarı mevcut literatür
ile uyumlu iken. Ekstansiyon ve buna bağlı olarak hareket geniĢliği daha
fazladır.(2) Kızlarda ve sol ekstremitelerde TA ve dirsek hareketleri daha
fazladır.(3) YaĢla birlikte TA artarken, hareket geniĢliği azalır.
43
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
TOTAL DĠRSEK PROTEZĠ
Necdet Sağlam, Ufuk Talu, Erkal Bilen, Ġ.Remzi Tözün
Ġstanbul Üniversitesi, Ġstanbul Tıp FakÜltesĠ
OrtopedĠ ve Travmatoloji A.B.D.
BaĢta romatoid artritli hastalar olmak üzere, ileri derecede eklem harabiyeti, ağrı
ve hareket kısıtlılığı durumunda total dirsek protezi endikasyonu doğabilir.
Cerrahi iĢlem aĢırı yumuĢak doku kotraktürü, görece küçük kemikler ve
osteoporoz gibi sebeplerle zorlaĢabilir total dirsek protezi uyguladığımız 10
olguyu inceleyerek karĢılaĢılan komplikasyon ve sonuçları değerlendirdik.
Hastalar ve Yöntem
Bir posttravmatik artrit olgusu dıĢında tümü romotoid artritli 10 hastanın 11
dirseğine total protez uyguladık. 8' i bayan olan olguların ortalama yaĢı 53 (19-69)
yıldı. Bir dirsekte Kudo, diğer 10 dirsekte Souther-Stracchclyde tipi protez
kullanıldı. Hastaların tümünde ortak Ģikayet günlük yaĢamı kısıtlayan hareket
kaybı ve/veya ağrı idi.
Bulgular
Preop komplikasyon olarak 4 olguda medial kondil kırığı, iki olguda ulnar sinir
disfonksiyonu ile karĢılaĢıldı. Ortalama 42 (18-84) ay olan takip süresi boyunca,
iki olguda septik ve aseptik gevĢeme sebebiyle protez çıkarılarak sarsak dirseğe
geçildi. Bir olguda periprostetik kırık veaseptik gevĢeme sebebiyle 38 ayda
revizyon yapıldı. Ġki olguda ağrısız, fonksiyonel ROM sağlandı.
Sonuç
Yüksek preop ve postop komplikasyon oranının (toplam %80) ve yüksek ikincil
ameliyat oranına (%30) rağmen, dikkatli seçilmiĢ olgularda sonuçlar ve
fonksiyonlar iyi olmaktadır. Özellikle Souter tipi protezlerde humeral komponentte
görülen gevĢeme problemini engellemek için uzun gövdeli kompenent tercih
edilmeli ve yeri hazırlanırken medial kondilele görülen kırıkları engellemek için
mikro-burr veya benzeri bir enstruman kullanılmalıdır.
44
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
OLEKRANON KIRIKLARINDA CERRAHĠ TEDAVĠ SONUÇLARIMIZ
Osman Aynacı, Muhittin ġener, Ahmet PiĢkin, Servet Kerimoğlu,
Karadeniz Teknik Universitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D
Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Kliniğinde
1991-1999 yılları arasında cerrahi tedavi uyguladığımız 18 hasta değerlendiri Idi.
14 hasta erkek, 4 hasta kadındı. Ortalama yaĢ 35 (12-31) idi. Kırık oluĢma
sebepleri; 10 hastada düĢme (%55.5), 8 hastada trafik kazası (%44.5) idi. Kırık 11
vakada sol (%61), 7 hastada sağ (%39) tarafta olup LO hastada (%55) ilave
travmalar mevcuttu. Schatzker sınıflamasına göre kırık tipleri 9 transvers, 6
parçalı, 2 transves gömülü (impakte), 1 oblik kırıktı.Cerrahi tedavi olarak 14
hastaya AO tekniği ile tespit, 3 hastaya vida ile tespit ve çok parçalı kırığı olan bir
hastaya da eksizyon yapıldı. Ortalama takip süremiz 3.5 yıl (6 ay- 8yıl) dı.
Internal tespitlerin ortalama çıkarılma zamanı 6 aydı. 1 hastada Kirschner göçü
görüldü. Kaynamama, enfeksiyon ve sinir arazı hiç bir olguda görülmedi. Olgular
ağrı, iĢlev, haraket sınırı ve röntgen bulgulan yönünden Murphy' nin puanlama
sistemine göre değerlendirilmiĢ ve %83 çok iyi ve iyi netice alınmıĢtır. Ġyi netice
alınmayan hastalanmızda neticeye etki eden ek travmaların varlığı olduğunu
düĢünüyoruz. Sonuç olarak AO gergi bandı tekniğinin olecranon kırıklarında
tespit Ģekli olduğu kanaatini taĢımaktayız.
45
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
ÇOCUK LATERAL KONDĠL KIRIKLARININ CERRAHĠ TEDAVĠSĠ:
ORTALAMA 8 YILLIK SONUÇLAR
Metin Küçükkaya, Mehmet Tezel, Serken Uyar, Ġrfan Öztürk,
ġiĢli Etfal Eğitim ve AraĢtırma Hastanesi 1. Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği
Çocuklarda lateral kondil kırıkları suprakondiler kırıklardan sonra en sık görülen
dirsek kırıklarıdır. Çocuk dirsek kırıklarının tedavisinin geç komplikasyonlarından
dolayı uzun dönem takip sonuçları önemlidir. 1984-1998 yılları arasında
kliniğimizde 75 humerus lateral kondil kırıklı çocuk hasta cerrahi yöntemlerle
tedavi edilmiĢtir. Bunlardan yeterli takibi yapılabilen 62 olgunun ortalama 8 yıllık
(1-12 yıl) takip sonuçları son literatür bilgileri ıĢığında gözden geçirilmiĢtir. Bu
çalıĢmadan çocuk lateral kondil kırıkları için elde ettiğimiz sonuçlar Ģunlardır;
1.Kırığın deplasman miktarı tedavi seçiminde belirleyicidir. Deplasman miktarı 2
mm' den az olan kırıkların tedavisi konservatifdir. Deplasman miktarı fazla olan
kırıklarda anatomik redüksiyon sağlanmalı ve minimal osteosontez tatbik
edilmelidir.
2.Kırığın deplasman miktarı mutlaka oblik grafiler ile değerlendirilmelidir.
3.Geç komplikasyonları (kaynamama, dirsekte valgus deformitesi, avasküler
nekroz, ulnar sinir felci, erken fiz kapanması) önlemek açısından açık redüksiyon
sırasında kırık lateral kondil fragmanının posterior kısmında yumuĢak dokular
sıyrılmamalı, metafizyel fragman agresif debride edilmemeli, eklem içi pıhtılar
çıkartılmalıdır.
4. Ameliyat sonrası 3. haftada erken hareket verilmelidir.
46
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
DĠRSEK EKLEMĠNĠ ĠLGĠLENDĠREN KIRIKLARIN POSTAPERATĠP
REHABĠLĠTASYONUNDA CPM' in YERĠ
Elif Özkaleli, Filiz Can, ġahap Atik
Fonksiyon Rehabilitasyon Merkezi,
Hacettepe Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon YO,
Gazi Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D.
Dirsek eklemini ilgilendiren kırıklarda cerrahi tedavi sonrası fizyoterapinin önemi
öteden beri bilinmekle birlikte, son yı llarda geliĢen cerrahi teknikler postoperatif
rehabilitasyoN programında da yeni tedavi yöntemlerini gündeme getirmiĢtir.
Kontrollü ve tolere edilebilir hareket sınırları içersinde devamlı pasif hareket
sağlayan "Continuous Passive Motion" (CPM) aletinin kullanımı baĢta diz eklemi
olmak üzere perifer eklemlerin rehabilitasyonunda güncellik kazanmıĢtır. Bu
çalıĢma dirsek eklemini ilgilendiren kırıkların postoperatif rehabilitasyonunda
CPM uygulamasının klasik fizyoterapi yöntemlerine olan etkinliğini belirlemek
amacıyla yapılmıĢtır. ÇalıĢmaya yaĢ ortalamaları 12.7 olan 26 erkek, 4 kadın,
toplam 30 hasta alınmıĢtır. Eylül 1994 - ġubat 1996 tarihleri arasında Gazi
Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalında dirsek kırığı
nedeniyle cerrahi tedavi uygulanan olgular, basit rasgele yöntem ile deney ve
kontrol grubu olmak üzere I5 kiĢilik iki gruba ayrılmıĢtır. Kontrol grubundaki
olgulara postoperatif rehabilitasyon programı olarak hot-pack, kesikli ultrason ve
egzersizden oluĢan klasik fizyoterapi yöntemleri, deney grubundaki olgulara
bu yöntemlere ek olarak CPM uygulaması yapılmıĢtır. Her iki gruptaki olgulara
haftada 5 gün ve günde 1 kez olmak üzere deney grubu için ortalama 22, kontrol
grubu için 16 seans tedavi uygulanmıĢtır. Tedavi öncesi, tedavi sonrası, 3.ay ve
1.yıl kontrollerinde ağrı, ödem, eklem hareketliliği, kas kuvveti ve günlük yaĢam
aktivitelerindeki fonksiyonellik düzeyi değerlendirilmiĢtir.
Tedavinin sonucunda postoperatif rehabilitasyon ile hem deney, hem de kontrol
grubunun tüm değerlerinde istatistikselolarak anlamlı geliĢmeler görülmüĢtür
(p<0.05). Tedavi sonrası deney ve kontrol grubu birbiri ile karĢılaĢtırıldığında
eklem hareketliliği, kas kuvveti ve ağrı yönünden iki grup arasında fark
bulunmazken (p>0.05), ödemin azalması ve fonksiyonellik yönünden deney
grubu lehine anlamlı farklar (p<0.05) görülmüĢtür. Ancak bu farkların 3.ay ve
1.yılda yapılan kontrollerde ortadan kalktığı ve her iki grubun eĢitlendiği (p>0.05)
gözlenmiĢtir.
Bu sonuçlara göre CPM uygulamasının, postoperatif dirsek rehabilitasyonunun
erken döneminde ödemin giderilmesi ve fonksiyonelliğin kazanılması yönünden
önemli bir etkiyle sahip olduğu, ancak bu etkinin geç dönemde ortadan kalkması
nedeniyle erken dönem uygulamasının gerekliliğini ortaya koymaktadır. Ayrıca
CPM' in dirsek rehabilitasyonunda kas kuvveti, eklem hareketliliği ve ağrı üzerine
birebir önemli bir etkiye sahip olmaması, uygulamanın klasik fizyoterapi içinde
yer alması gerektiği sonucunu vermektedir.
47
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
LATERAL EPĠKONDĠLĠT TEDAVĠSĠNDE LOKAL ANESTEZĠK ĠLE
KüRTiZON TEDAViSi. (PROSPEKTĠF RANDOMĠZE ÇĠFT KÖR KONTROLLÜ ÇALIġMA)
TaĢkın Altay, Ġzge Günal, Hasan Öztürk, M.Rıfkı Us, Ahmet
Ġzmir SSK YeniĢehır Eğitim Hastanesi 1.Ortopedi ve Travmatoloji Kiliniği
Kaya
Lateral epikondilit tedavisinde kullanılan lokal kortizon ve/veya lokal anesteziğin
etkileri konusunda çeĢitli çalıĢmalar olsada literatür taramasında prospektif
randomize çift kör kontrollü (PRÇKK) çalıĢma eksikliği saptadık. Adı geçen
ilaçların etkinliğini PRÇKK çalıĢma ile değerlendirdik.
Klinik olarak lateral epikondilit tanısı alan ve medikal tedaviye rağmen
yakınmaları en az iki ay süren 100 hasta çalıĢmaya alındı. Ilk elli hastaya 1 cc
kortizon (betametazon) ile 1 cc lokal anestezik (citanest) SO kez küçük vuruĢla
uygulanırken, ikinci elli hastaya aynı Ģekilde 2 cc lokal anestezik uygulandı.
Hastalar enjeksiyon sonrası 2.,4.,6. aylarda bağımsız bir gözlemci tarafından
ağrı, lokal duyarlılık, hareket geniĢliği ve hastanın memnuniyeti açısından
değerlendirildi. Veriler student-t testi ile karĢılaĢtınldı. Guruplar arasında
demografik ve klinik veriler açıdan fark yoktu.
Kortizon gurubunda 45, lokal anestezik gurubunda 46 hastada iyi ve çok iyi
sonuçlar alındı. Guruplar arasında fark yoktu (P>0.05). Kontrollerde sonuç
değiĢrnedi.
Bu bulgular her iki tedavi biçimi arasında fark olmadığını göstermektedir. Ancak
lokal anesteziğin tedavi edici etkisi olmadığına göre esas etken yapılan multipi
enjeksiyona bağlı tendon perforasyonu gibi görünmektedir. Fakat enjeksiyon
anındaki ağrı yı giderrnesi açısından lokal anestezinin kullanımının gerekli
olduğu kanısındayız.
48
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
HUMERUS DĠAFĠZ PSEUDO-ARTROZLARININ SĠRKÜLER EKSTERNAL
FĠKSATÖR YÖNTEMĠ ĠLE TEDAVĠSĠ
AK. Bacakoğlu, C. Özcan, M. Özkan, C. Aliekberov, A. Ekin
9 Eylül Universitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D.
Amaç: Humeral diafizin kaynamama problemi ender görülmektedir. Bir çok cerrahi
teknik ile bu problem baĢarılı bir Ģekilde tedavi edilebilmektedir. Humerustaki osteopeni
daha önceki baĢarısız cerrahi giriĢimler, atrofik non-union ve enfeksiyon gibi nedenler
baĢarısız sonuçların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. ÇalıĢmamızda problemli nonunionlarında uyguladığımız sirküler eksternal fiksatör yönteminin sonuçları
değerlendirilmiĢir.
Materyal-Metod: 1996-1998 yılları arasında 9 hasta (4 kadın - 5 Erkek) humerus nonunion nedeni ile sirküler eksternal fiksatör yöntemi ile tedavi edildiler. Ortalama yaĢ 40
(22-62) olarak belirlendi. 3 hastanını kez, 5 hastanın 2 kez, 1 hastanın ise 4 kez opere
edildiği saptandı. Tüm hastalarda ilk fiksasyon olarak 4 hastada plaklı osteosentez, 5
hastada intramedüller yöntemlerinin uygulandığı gözlendi. Ġlk ameliyattan, son yapılan
ameliyata kadar geçen süre ortalama 23.5 ay (16-32) ve ortalama izlem süresi 22 ay
(15- 34) olarak belirlendi. Tüm hastalarda sirküler eksternal fiksatörü uygulandı ve
primer kompresyon yapıldı. Ġliak kanattan alınan kemik grefti bu iĢleme eklendi.
Sonuç: Tüm hastalarda kaynamanın ortalam 4 ay içinde oluĢtuğu gözlemlendi. 1
hastada sirküler eksternal fiksatör çıkarıldıktan sonra aynı bölgeden travmaya bağlı
olarak tekrar kırık saptanması üzerine çift plak ile osteosentez uygulandı.
TartıĢma: Humerus non-unionlarının cerrahi tedavi sonucu %45-95 arasında kaynama
oranı bildirilmektedir. Özellikle plak veya plakla beraber kemik grefti uygulamaları en
baĢarılı sonucu veren yöntemdir. PlaklarIa %94'e varan kaynama yüzdesi bildirilmiĢtir.
Intra-medüller fiksasyon ise % 7 -70 arasında baĢarı oranına sahiptir. Ancak birçok
cerrahi giriĢimde bulunulmuĢ enfekte, osteoporotik ve atrofik non-unionlarda, plak veya
intramedüller yöntemler yeterli olmamaktadır. Bu tür vakalarda kaynama oranını
arttırabilmek için medial giriĢimle beraber serbest fibula grefti ve plak beraber
kullanılmıĢtır.
Bu tür cerrahi giriĢimi zor olan problemli non-unionlarda sirküler eksternal fiksatör
yöntemi iye bir tedavi seçeneğidir. Ancak bu yöntemin gerek daha önce geçirilmiĢ
operasyolar, gerekse koldaki anatomik yapılar nedeniyle uygulama zorluğu vardır.
Yaptığımız teknikteki modifikasyorıla daha kolay ve daha rijid bir tespit sağlanmaktadır.
Uygun vakalarda kemik grefti veya kemik kaydırma yöntemleri ile birlikte sirküler
eksternal fiksatör uygulanabilir.
49
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
TĠP 3 AKROMĠYOKLAVĠKÜLER ÇIKIKLARDA MODĠFĠYE GERGĠ
BANDI YÖNTEMĠYLE CERRAHĠ TEDAVĠNĠN YERĠ VE ORTA
DÖNEM TAKĠP SONUÇLARI
Mehmet Tezer, Metin Küçükkaya. Zafer Uyar, Ünal Kuzgun
ġiĢli Eftal Eğitim ve AraĢtırma Hastanesi 1. Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D.
Akromiyoklaviküler eklem travmaya ve dejenerasyona en fazla maruz kalan anatomik
bölgelerden biridir. Günümüzde, akromiyoklaviküler eklem tip I, II, IV, V ve VI çıkıkların
tedavisinde genellikle görüĢ birliği sağlanmıĢken, tip III çıkıkların tedavisi halen tartıĢmalı
bir konu olmayı sürdürmektedir. Bu çalıĢmamızda tip III çıkıkların modifiye gergi bandı
yöntemiyle cerrahi tedavısını ve orta dönem takıp sorıuçlanmızı sunmayı amaçladık.
1989-1999 yılları arasında toplam 24 tip III akrorniyoklaviküler eklem çıkıklı olgu cerrahi
olarak tedavi edildi. Açık redüksiyon, akromiyoklaviküler eklemin debridmanı, 2.0 mm.
Kirschner teli ve 1.2 mm. yumuĢak serklaj teli kullanılarak modifiye gergi bandı
yöntemiyle eklemin fiksasyonu ve korakoklaviküler bağın tamiri Ģeklinde cerrahi iĢlem
gerçekleĢtirildi. Ameliyat sonrası 3 hafta Velpeau bandajda tutulan hastalara daha sonra
omuz hareketlerine izin verildi. 8-10 haftalarda fiksasyon materyalleri çıkartıldı.
Olguların ortalama takip süresi 5.5 yıl (en az 2, en fazla 9 yıl) olarak bulunmuĢtur.
Olgular ameliyat sonrası takiplerde Imatani kriterlerine göre değerlendirilmiĢtir. 20 olguda
çok iyi, 3 olguda iyi ve 1 olguda yetersiz sonuç elde edilmiĢtir. Radyolojik olarak 2 olguda
subluksasyon saptanmıĢtır. Akrorniyoklaviküler eklernde artrozik değiĢiklikler 4 olguda,
korakoklaviküler bağda kalsifiye odaklar 8 olguda tespit edilmiĢtir.
Tip III çıkıklarda cerrahi tedavinin konservatif tedaviye tam olarak üstünlüğü
ispatlanmamamıĢ olsa bile pek çok araĢtırmacı tarafından önerilmektedir. Ġkinci bir
ameliyatla fiksasyon materyallerinin çıkarılmasına ihtiyaç göstermesinin yöntemimizin en
önemli dezavantaj olarak görmekteyiz. Uygulama tekniğinin kolayolması, horizontal ve
vertikal planlarda yeterli stabilite sağlaması ve anatomik redüksiyonun elde edilebilmesi
nedeniyle modifiye gergi bandıyla tip III çıkıkların cerrahi olarak tedavisinin baĢarılı bir
yöntem olduğunu düĢünmekteyiz.
50
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
OPERATIVE TREATMENT OF SHOULDER TUMORS WITH
ARTHROPLASTY
G-M. Vedzizhev, B.G. Vedzizhev
Wedical Redeological Research Center of RAMS, Obninsk, Russia
Purpose of the study was to determine the result of the arthroplasty of the
proxqinıaı humerus in patients with bone tumorso
Methods: We analyzed the result of 32 patients who had been operated in the
years 1994-1998 aged from 6 to 52 years (mean age 25.2 years). 17 were
females and 15 patients were males. Osteogenic sarcoma was detected in 12
patients, giant cell tumors in l O, ohomdrosarcoma in 5, parosteal sarcoma in 2,
chondroma in 2, plasmocytoıııa in one patient. In 26 patients bone defect were
replaced by an analogous cadaveric bone, in 3 by fibular sutograft and in 3
patients by a boiled down autograft. To increase the contact area of bone
fragments the diaphysis was sawn up acording to the principle
"Russian Lock" The extremity was immobilized in a plaster bandage for one
month. Then, the limb function was trained. Towards this time, an endostal callus
was usually formed. For malignant bone tumors polychemotherapy was given to
standart doses.
Result: Three patients with chondrosarcome and 4 patients with osteogenic
sarcorna died of lung metastases at 2 years. Two patients with osteogenic
sarcoma had resurrence and undwent amputation. Theyare free of disease for 3
years. Two patients with giboth patients union occured after conservative
tratament. The remaining patients are alive and tum or-free for 3-5 years and
show good functiorıal result.
Corıclusion: The obtained result allow us to recommend such operations into
practive.
51
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
POSTERLER
52
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P01
ÖNE OMUZ ĠNSTABĠLĠTELERĠNDE MODĠFĠYE BRISTOW AMELiYATI SONUÇLARI
Mustafa Yel, Mahmut Mutlu, Erol Ertürk, Abdurrahman Kutlu
Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D
Amaç: Bu salıĢmada öne omuz çıkıklarına bağlı geliĢen tek taraflı öne omuz
instabilitelerinde subskapularisin split ayrılması ile korakoid procesin glenoid'e
transferi (modifiye Brıstow ameliyatı) uygulanan hastalarımızın sonuçları ve
karĢılaĢtığım, problemler bildirildi.
Materyal ve Metod: 1990-1998 yılları arasında travmatik akut omuz çıkığı
sonrası geliĢen habituel omuz çıkığı tanısıyla modifiye Brıstow ameliyatı
uygulanan 23 hastadan yeterli takibi olan 17 hastanın 17 omuzu bu çalıĢmaya
alındı. Hastaların 16'sı erkek, biri kadındı. YaĢ ortalamaları 26 (16-39) yaĢdı.
Hastaların anamnezinde en az 4, en fazla 20 kez çıkma hikayesi varken, birçoğu
omuz çıkığına yol açacak hareketleri yapmadıklarını kollarını tam
kullanamadıkları bildirmekteydiler. On dört hastada akut çıkık tedavisi doktor
olmayan kiĢilerce yapılmıĢ ve redüksiyon sonrası tespit uygulanmamıĢtı.
Hastalara subskapularis kısmen ayrılarak korakoid çıkıntının glenoid ön kısmına
transferi ve malleoler vida uygulandı (modifiye Bristow). Hastalara 6 haftalık
velpau bandajı uygulandıktan sonra pasif ve aktif omuz hareketleri önerildi.
Bulgular ve Sonuçlar: Hastalar en az 1 yıl en fazla 9 yıl (ort.2.2 yıl) takip
edildiler. Hastaların hiç birinde tekrar çıkık görülmezken, 1 omuzda
subluksasyon, 3 omuzda vida migrasyonu görüldü. 6 hastada dıĢ rotasyon, 3
hastada abdüksiyon kısıtlılığı görüldü. Dört hastada omuz ağrısı zorlayıcı
hareketlerde artar tarzda mevcuttu.
Kanılar: Modifiye Bristow ameliyatında teknik avantajlarının yanında kemik bloku
kaynamamaya veya erken rehabilitasyona bağlı sıkca vida yetmezlikleri ve/veya
subluksasyon ya da tekrar çıkık geliĢebilir. Bunu engellemek için uygulanacak
uzun süreli tespitler ve yumuĢak doku kontraktürleri eklem hareket kısıtlılıklarına
yol açabilir.
53
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P02
BANKART AMELĠYATI SONRASI OMUZ REHABĠLĠTASYONU SONUÇLARIMIZ
Filiz Can, Ebru Dolunay, Aydın Yücetürk, Reha Tandoğan
Hacettepe Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Y.O, Klinik Pleksus
BaĢkent Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D.
Ġnferior glenohumeral ligament kompleksinin fonksiyonel yetersizliği sonucu
oluĢan Bankart lezyonlarının tedavisi cerrahi olmakla birlikte, omuz
fonksiyonlarının yeniden kazanılmasında postoperatif rehabilitasyonun büyük
önemi vardır. Bu çalıĢmanın amacı, omuzda anterior stabilizasyon için kullanılan
Bankart ameliyatları sonrasında uyguladığımız özel rehabilitasyon programının
sonuçlarını değerlendirmektir.
ÇalıĢmamız 1993-1999 yılları arasında Bankart ameliyatı geçirmiĢ 13 erkek, 3
kadın toplam 16 hasta üzerinde gerçekleĢtirilmiĢtir. YaĢları 19-39 arasında
(ortalama 23.5) değiĢen 2-17 yıllık travma ve dislokasyon öyküsüne sahip
hastalar ameliyat sonrası erken dönemde Hacettepe Üniversitesi Fizik Tedavi ve
Rehabilitasyon Yüksek Okulu Ortopedik Rehabilitasyon Ünitesinde rehabilitasyon
programına alınmıĢlardır. Rehabilitasyon programında erken dönem için ağrı ve
ödemi gidermeye yönelik coldpack, TENS, kontrollü pasif egzersizler ve
izometrikler, 3-4. haftalardan sonra hotpack, manuel terapi, germe egzersizleri ve
kuvvetlendirme egzersizleri, belirli bir protokol dahilinde uygulanmıĢtır. Tedavi
programına haftada 3-5 seans olmak üzere 3 ay süre ile devam
edilmiĢtir. Tedavi sonrası ağrı, eklem hareketliliği, kas kuvveti ve fonksiyonel
değerlendirmesi yapılarak tedavi öncesi değerlerle karĢılaĢtırılmıĢtır.
ÇalıĢmanın sonunda tüm değerlerde istatistiksel olarak anlamlı geliĢmeler
gözlenmiĢtir (p<O.05).
Sonuçlardan elde edilen erken iyileĢme ve fonksiyonellik düzeyi, her omuz
cerrahisinde olduğu gibi Bankart cerrahisinde de rehabilitasyonun önemini ve bu
cerrahiye özel geliĢtirilmiĢ protokollerin gerekliliğini bir kez daha vurgulamaktadır.
54
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P03
ANTERĠOR OMUZ ĠNSTABĠLĠTELERĠNĠN SÜTÜR ANKORLAR ĠLE
TEDAVĠSĠNĠN ERKEN SONUÇLARI
Ġbrahim Tuncay, Nihat Tosun, Fuat Akpınar
Elazığ Askeri Hastanesi, YYÜ Tıp Fakültesi - Van
Amaç: Son yıllarda artan biomekanik çalıĢmalar anteroinferior glenohumeralligamanın (AloGHL) Ġnstabilite patolojisindeki önemini ortaya koymuĢtur. Bunun
restorasyonunu sağlayan Bankart tamiri anterior omuz instabilitelerinin
tedavisinde altın standart olarak kabul edilmektedir. ÇalıĢmamızın amacı sütür
ankorlar yardımıyla Bankart tamiri uyguladığımız anterior omuz instabiliteli
hastalarımızın erken sonuçlarını değerlendirmektir.
Hastalar ve Yöntem: 1998-1999 yıllarında anterior omuz instabilitesi teĢhisi
konan 19 hastaya açık Bankart tamiri uygulanmıĢtır. Bu çalıĢmaya en az 6 aylık
takipleri tamamlanan 16 hasta dahil edilmiĢtir. Hastalarımızın tamamı erkekti ve
ortalama yaĢı 23 (20-27) idi. Ortalama ilk çıkık-cerrahi giriĢim süresi 5 (1-9) yıl ve
ortalama çıkık sayısı ise 9 (3-25) idi. Hastaların 10' unda sağ, 6' sında sol taraf
tutulumu mevcuttu. Ameliyat öncesi 11 (%68) hastaya MRG, 5 (%32) hastaya
tanısal artroskopi uygulanmıĢtır. 10 (%62) hastaya sutur ankorlar yardımıyla açık
Bankart tamiri, 5 (%38) hastaya medıal kapsüler kaydırmayla birlikte Bankart
tamiri uygulanmıĢtır. Ortalama takip süremiz 11,5 (6-15) aydı.
Sonuçlar: 1 (%6) hastamızda postoperatif 2.ayda aĢırı zorlama sonrası geliĢen
rekürrens nedeniyle revizyon uygulandı. Diğer tüm hastalarımızda herhangi bir
komplikasyon gözlenmedi. Sonuçlar Rowe'un Bankart skalasına göre değerlendirilmiĢ olup, Bankart skoru 11 (%68) olguda mükemmel, 2 (%13) olguda iyi, 2
(%13) olguda orta, rekürrens geliĢen 1 (%6) olguda kötü olarak değerlendirilmiĢtir. Nüks gözlenen vakamızın dıĢındakı tüm vakalarda 10 derece üzerinde
dıĢ rotasyon kısıtlılığı gözlenmemiĢtir. Toplam 6 sütür ankor kullandığımız
revizyon hastası dıĢında diğer tüm vakalarda 3’ er adet sütür ankor kullanılmıĢtır.
TartıĢma: Erken dönem gözlemlerimize göre sütür ankorlar yardımıyla
gerçekleĢtirilen açık Bankart tamiri düĢük rekurrans oranı ve minimal eklem
hareket kısıtlılığına yol açan primer anterior omuz instabilitesi tedavi metodu
olarak değerlendirilmiĢtir. Anterior glenohumeral instabilitelerin tedavisinde amaç
instabilitenin tedavisi olmakla birlikte eklem hareket açıklığını korumak da
önemlidir. Sütür ankorlar yardımıyla uygulanan Bankart tamiriyle AIGHL ligamanın rekonstrüksiyonu sağlanmakta ve belirgin hareket kısıtlanması gözlenmemektir.
55
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P04
GLENOHUMERAL ĠNSTABĠLĠTELERĠN CERRAHĠ TEDAVĠSĠNDE KISA VE
ORTA DÖNEM BANKART UYGULAMA SONUÇLARIMIZ
Mehmet DemirtaĢ, Murat Altay, Sinan Adıyaman, Cengiz Yılmaz, Mehmet Binnet
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D.,
EI Cerrahisi B.D.
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D.
Amaç: Glenohumeral omuz instabilitesi uzun yıllardır biz hekimlerin sık
karĢılaĢtığı bir problemdir. Ancak sonuçları son zamanlara kadar pek yüz
güldürücü olmamıĢtır. Tedavide eklemin normal hareket kabiliyetini kısıtlamadan
stabiliteyi sağlamak önemlidir. Bristow-Laterjet, Putti-Platt, ve Magnuson-Stac
gibi non anatomik teknikler omuz biyomekaniğini değiĢtirerek stabiliteyi
sağlamayı amaçlar. Özellikle dıĢ rotasyonda olmak üzere hareket kaybına,
yüksek komplikasyon ve redislokasyon oranlarına sahip olmaları nedenleri ile
günümüzde yerlerini Bankart onarımına bırakmıĢlardır.
Materyal-Metod: Biz çalıĢmamızda A.Ü.Tıp Fakültesi Ortopedi ve TravmatolojiEI Cerrahisi A.B.D' da Ocak 1997 ile Kasım 1999 tarihleri arasında tekrarlayan
omuz çıkığı nedeni ile açık Bankart ameliyatı yapılmıĢ olan 20 hastanın kısa ve
orta dönem sonuçlarını ve klinik gözlemlerimizi bildirmeyi amaçladık. 16’sı (%80)
erkek ve 4'ü (%20) bayan olan bu 20 hastanın yaĢ ortalaması 31.9 (17-5.) idi.
Patoloji 13 hastada sağ, 7 hastada sol tarafta idi. Ortalama takip büresi 13.8 ay
(1-34) olan hastaların hepsinde Bankart lezyonu saptandı. 18 hastada
anteroinferior, bir hastada posterior ve bir hastada ise anteroinferiri + posterior
instabilite tespit edildi. Kapsülolabral patolojinin tedavisinde bir hasta dıĢında
hepsinde lezyonun büyüklüğüne göre iki veya üç adet TAG kullanıldı.
Cerrahi sonrası hastalar bir hafta omuz askısı kullandılar. Bir - üç hafta arası
pandüler haraketler baĢlandı ve üçüncü haftadan sonra ise aktif izometrik
egzersizlere geçildi
Sonuçlar: Kısa ve orta dönem takiplerimiz sonucunda hiç bir hastada komplikasyon ve çıkık ile karĢılaĢmadık.
Kanılar: Teknik olarak baĢlangıçta zor gibi görünen Bankart ameliyatı el
becerisinin artması ve tag yerleĢtirilmesinde kullanılan özel enstürümanlar
aracılığı ile kolaylıkla gerçekleĢtirilebilmektedir. Sonuç olarak Bankart ameliyatı;
sonuçların yüz güldürücü, komplikasyon oranınınyok denecek kadar az olması
ve en önemlisi hareket kaybına yol açmadan hastanı günlük ve sportif
aktivitelerine en kısa zamanda dönmesi sağlaması nedeni ile günümüzde
tekrarlayan omuzçıkıklarının tedavisinde en seçkin yöntemdir.
56
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P05
ROTATOR MANġET YIRTIKLARINDA ARTROSKOPĠ, AÇIK SUBAKROMĠAL
DEKOMPRESYON VE MANġET TAMĠRĠ UYGULAMALARIMIZ
Mustafa Yel, Recep Memik, Mehmet Arazi, Abdullah ġarlak
Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D.
Amaç: Rotator manĢet yırtığı nedeniyle omuz artroskopisi yapılıp açık cerrahi yöntemi
ile modifiye Neer akrornioplasti, dikiĢ çapası (suture anchor) ve transosseöz dikiĢ
tekniğinin birlikte kullanıldığı açık manĢet tamiri tekniğimizi ve sonuçlarımızı bu
çalıĢmada sonduk
Materyal ve Metod: Rotator manĢet yırtığı tanısıyla en az 6 aylık konservatif tedaviye
rağmen klinik belirti ve bulguların devam ettiği 12 hastaya omuz antroskopisi
uygulandı. Ocak 1998-Mart 1999 yıllarında müracaat eden hastaların 7’si erkek, 5' i
kadın, yaĢ ortalaması 51 yaĢ (41-66) idi. Sekiz hastada baskın (dominant) omuzda. 4
hastada diğer tarafta yırtık bulunmaktaydı. Rotator manĢet yırtıkları DeOrio ve Cofield
sınıflamasına göre 1 küçük, 5 orta, 6 büyük, 9 masif Ģeklindeydi. Yırtıkların hepsi tam
(manĢetin tüm kaslarını içeren) ve kronik yırtıktı. Hastalara omuz antroskopisi
yapılarak yırtık yeri ve eĢlik eden eklem içi patolojiler araĢtırıldı. Aynı seansta
deltotrapezial (Watson) yaklaĢımıyla modifiye Neer akromiyoplasti ve rotator manĢet
tamiri uygulandı. ManĢet tamirinde bir veya iki dikiĢ çapasıyla birlikte tüberküler taraf
hazırlanarak transosseöz delikler oluĢturulup buralardan erimeyen dikiĢler atıldı.
Beraberinde akromiyoklaviküler artroz bulunan 7 hastaya distal klaviküler rezeksiyonda uygulandı.
Bulgular ve Sonuçlar: Rotator manĢet yırtığının tanısı lokalizasyonu ve beraberinde
eĢlik eden eklem içi patolojiler belirlemede omuz artroskopisi gerekli bir tanı ve tedavı
yöntemidir. Deltotrapezial (Watson) yaklaĢımı deltoid adelesi bütünlüğüne daha az
zarar verir ve böylece daha erken ağrısiz omuz hareketlerine baĢlanılmasına olanak
tanır. Modifiye Neer akromiyoplasti supraspinatus çıkıĢı en fazla büyüten akromiyoplastı yöntemidir. Rotator manĢet tamirinde dikiĢ çapaları genellikle tek baĢına
yeterli olmazlar, çapa sayısının arttırılması ülkemizde yüksek tedavi maliyetine neden
olur. DikiĢ çapalanyle birlikte veya yalnızca transosseöz dikiĢ kullanılması özellikle
osteaporotik hastalarda tendon kemik bileĢkesi stabilitesini arttırırken, tedavi
maaliyetini aynı oranda arttırmaz.
57
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P06
NONOPERE ROTATOR CUFF PATOLOJĠLERĠNDE REHABĠLĠTASYON
Bayram Ünver, Ferdi BaĢkurt- Zeliha Göçen, Esen Yurtseven. Mustafa Özkan
DEÜ Fizik Tedaviye Rehabilitasyon Y.O
DEÜ Tıp Fakültesı Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D. Ġzmir
Amaç: Rotator Cuff (RC) patolojileri omuz ekseninde ağrı ve hareket kısıtlığı ile
karakterize olan fonksiyonlarda azalmaya neden olarak hastaların günlük yaĢam
aktivitelerini engellemekte ve yaĢam kalitelerini düĢürmektedir. Nonopere RC
patolojilerinde rehabilitasyonun amacı ağrıyı gidermek, aktiviteleri modifiye etmek eklem hareketini kas kuvveti ve enduransını arttırarak fonksiyonel hale getirmek ve
hastaların yaĢam kalitesini arttırmaktır. ÇalıĢmamızın amacı nonopere RC patolojilerinde uyguladığımız rehabilitasyon programının omuz fonksiyonları üzerine etkisini
belirlemektir.
Materyal ve Metod: RC patolojisi olan 126 hasta çalıĢmaya dahil edilmiĢtir. Rehabilitasyon programımız aktivite modifasyonunu ağrının ve ödemin azaltılmasına
yönelik elektrofiziksel ajan uygulamaları, omuz eklem hareketini arttırmak için pasif
aktif yardımlı aktif eklem hareketi ve germe egzersizleri RC omuz ve skapula çevresi
kaslarına dereceli kuvvetlendirme egzersizleri. poster eğitimi, endurans ve propriosepsion egzersizlerinden oluĢmaktadır. Tedavi öncesi ve sonrası omuz eklem hareket
açıklığı gonyometrik ölçümle omuz fonksiyonel düzeyi CONSTANT omuz değerlendirme skalası ile değerlendirilmiĢ elde edilen veriler istatiksel olarak yorumlanmıĢtır.
Bulgular: 91 kadın 34 erkek toplam 126 hasta Ortalama yaĢı 53 (29-78) fizyoterabi
seansı 21(10-65) seans idi. Hastaların 64'ünde dominant taraf (sağ) 57’sinde
nondominant taraf 5’inde ise bileteral etkilenme saptanmıĢtır. Hastaların ortalama
tedavi öncesi (TÖ) omuz fleksiyonu 1440 (50-80) tedavi sonrası (TS) 1710 (80-180) TÖ
omuz abduksiyonu 1240 (80-16) TS 1670 (75-180) TÖ eksternal rotasyon 620 (0-90).
TO internal rotasyon 640 (0-90) TS 840 (15-90) TÖ Constant skoru 530 (2-91) TS 800
(25-100) puan olarak bulunmuĢtur. Tüm değerlerde tedavi öncesine göre tedavi
sonrasındaki artıĢlar istatiksel olarak anlamlı olmuĢ (p<0.05). Hastaların %81'inde
tedavi öncesine göre tedavi sonrasında semptomlarında belirgin düzelmeler
görülmüĢtür.
Sonuç: Nonopere RC patolojilerinde konservatif tedavinin baĢarı oranları %50 ile %90
arasında değiĢmektedir. ÇalıĢmamızın sonuçları literatürle paraleldir. Nonopere RC
patalojilerinde erken ve doğru tanı ile birlikte baĢlayan iki planlanmıĢ ve uygulanmıĢ
rehabilitasyon yaklaĢımları ile hastaların yaĢam kalitelerinde ve memnuniyet
düzeylerinde artıĢ sağlanabileceği ve baĢarılı fonksiyonel sonuçlar alınabileceği
kararına varılmıĢtır.
58
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P07
TAMĠR EDĠLEMEYEN ROTATOR MANġET YIRTIKLARINDA LATĠSSĠMUS DORSĠ
TRANSFERĠ
S. Akpınar, M. Demirhan, M.A. Hersekli, A.C. Atalar, R .N. Tandoğan
BaĢkent Üniversitesi Tıp Fakültesi
Ġstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D.
Rotator manĢet yırtıklarının %95' inin tamiri mümkündür. DıĢ rotasyon kuvveti olmayan
ve humerus baĢında belirgin superior migrasyon olan hastalarda tendon dokusunun
kronik kaybına, kaslarda atrofi ve dejenerasyona bağlı olarak yırtığın tamiri mümkün
olmayabilir. Bu çalıĢmada tamiri mümkün olmayan masif manĢet yırtığı olan iki
hastada latissimus dorsi transferi sonuçlarını değerlendirdik.
Olgu 1: 51 yaĢındaki erkek hasta sol omuzunda ağrı ve kolunu kaldırarnama Ģikayeti
ile baĢvurdu. Hasta beĢ senedir kolunda ağrı olduğunu ve dört aydır kolunu
kaldıramadığını bildirdi. Fizik muayenede aktif ablukasyonun olmadığı fakat pasif
abdüksiyon yırtıldığında hastanı kolunu o pozisyonda tutabildiği gözlendi. Hastada dıĢ
rotasyon kuvveti yoktu ve düĢük kol iĢareti ile borazancı iĢareti pozitif idi. Çekilen
radyografilerde humerus baĢının yukarıya kaymıĢ olduğu ve MRI da supraspinatus,
infraspinatus ve leres minörün yırtık olduğu görüldü. Hastaya latissimus dorsi transferi
uygulandı. Ameliyatı sonrası altı hafta abdüksiyon atelinde tutuldu. Ameliyat sonrası
onuncu ayda hastanın aktıf abdüksiyon yapamadığı fakat aktif dıĢ rotasyon yapabildiği
gözlendi.
Olgu 2: 57 yaĢında erkek hasta 10 yıldır var olan omuz ağrısı Ģikayeti ile baĢvurdu.
Bir ay kadar önce ağırlık kaldırırken omuzundaki ağrıda artma olmuĢ ve kolunu
kaldıramamıĢ. Fizik muayenede aktif öne fleksiyon 1350 dıĢ rotasyon 00 aktif abdüksiyon ağrılı ve 700 abdüksiyondan sonra ağrısı artıyor idi. DüĢük kol iĢareti ve borazancı iĢareti pozitif idi. Direk radyografilerinde humerus baĢında yukarı göç ve MRI da
supraspınatus ve infraspinatus tendonlarında tam kat yırtık saptandı. Hastaya latissimus dorsi transfen uygulandı ve ameliyat sonrası 12. ayda hastanın kolunu ağrısız
kaldırabildiği ve aktif dıĢ rotasyon yapabildiği gözlendi.
Olgu: Sayımızın az olmasına karĢın tamir edilemeyen rotator manĢet yırtıklarında
latissumus dorsi transferi saçilmiĢ hastalarda baĢarılı olabılmektedır. Subskapularis
tendonu sağlam ve deltoid kuvveti iyi olan hastalarda baĢarılı sonuçlar alınabileceği
kanaatindeyiz.
59
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P08
ÖNEMLĠ BĠR ROTATOR KILIF YIRTlĞI NEDENĠ: OS AKROMĠALE
O.Güven, M. Karahan, M.Ünsal, M.Bezer, B.Saygı, K.GökkuĢ
Marmara Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D.
GiriĢ: Omuz rotator kılıf lezyonlarının akromionun yapısı ile iliĢkisi eskiden beri
bilinmektedir. Akromial apofiz dört ayrı ossifikasyon merkezinde geliĢir. Eğer geliĢimini
tamamlamamıĢ bir kiĢide akromial apofizler arasında ve skapular spine'da füzyon
görülmezse buna os akromiale denmektedir. Görülme sıklığı %1-15 arasında olup
%62 bilateral olarak bildirilmiĢtir. Çoğunlukla asemptomatik olup aksiyal grafilerde
insidental olarak saptanır. Semptomatik os akromiale omuz sıkıĢma sendromuna veya
omuz rotator kılıfında yırtıklara neden olmektadır.
Materyal ve Metod: Kliniğimizde 1997-1999 tarihleri arasında 6 hastanın (3 erkek, 3
bayan) 7 omuzu (1 vaka bileteral) takip edilmiĢtir. Omuzların 2'si sol 5'i sağ omuz idi.
Ortamlama yaĢları 58 (51-65 yaĢ) olup ortalama takip süreleri 16 ay (12-20) idi. Temel
Ģikayetleri omuz ağrısı ve omuz hareketlerinde kısıtlılık idi. Omuz sıkıĢma sendromu
nedeniyle konservatif tedavi programları uygulanmıĢ fakat baĢarısız olmuĢtu. Fizik
muayenelerinde; akromion ön kenarında hassasiyet vardı. Impingement belirtisi ve
testi tüm hastalarda pozitif idi. Aksiller grafilerinde tüm vakalarda meso-akromion
saptandı. Manyetik rezonans incelemesinde omuz rotator kılığında yırtık tespit edildi.
Hastalardan beĢinde semptomatik os akromiale tanısıyla k-teli ve gergi bandı ile
greftleme ve omuz rotator kılıf tamiri uygulandı. bir hastada preakromion eksize edildi.
Hastalar postop Constant skorlama sistemi kullanılarak değerlendirildiler. Postoperatif
geç dönem ortalama constant skoru 79 (69-89) idi.
Sonuç: Omuz rotator kılıf lezyonlarında os akromialenin de düĢünülmesi gereken
önemli bir etyolojik faktördür. Kirschner teli, gergi bandı ve greftleme büyük fragmanların tedavisinde uygulanılabilen baĢarılı bir cerrahi seçenektir.
60
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P09
ARTROSKOPĠK SUBAKROMĠAL DEKOMPRESYON VE MĠNĠ-AÇIK
ROTATOR MANġET TAMĠRĠ
Ata Can Atalar, Mehmet Demirhan, Yılmaz Akalın , Sevan Sıvacıoğlu
Ġ.Ü. Istanbul Tıp Fakultesı, Ortopedı ve Travmatoloji A.B.D.
Rotator manĢetin korakoakromial arkusta sıkıĢması (impingement sendromu en
önemli omuz ağrısı sebeplerindendir. Artroskopik tekniklerdeki ilerlemeler ile
subakromial dekompresyon ve rotator manĢet tamiri artroskopi ile yapılabilir hale
gelmiĢtir. Bu yazıda artroskopik subakromial dekompresyon ve mini-açık yöntemle
rotator manĢet tamiri yaptıgımız hastalar retrospektif olarak değerlendirilmiĢtir.
Subakromial sıkıĢma sendromu ve/veya rotator manĢet yırtığı sebebiyle, kliniğimizde
85 hastaya artroskopik subakromial dekompresyon uygulanmıĢtır. Bu hasta grubunun
24 tanesinde uygun retrakte olmamıĢ rotator manĢet yırtığı tespit edilmiĢ ve mini açık
teknikle deltoid kası liften ayrıĢtırılarak rotator manĢet tamiri yapılmıĢtır. Sadece
subakromial dekompresyon uygulanan hastaların 14'ü erkek ve 47'si kadındır,
ortalama yaĢları 40,1 (20-72)'dir. Mini-açık rotator manĢet tamiri yapılan hastaların ise
6'sı erkek, 18’i kadındır. Bu grubun yaĢ ortalaması da 54,3 (38-71)'dir.
Subakromial dekompresyon grubu ortalama 18.6 ay (3-52 ay), mini-açık tamir grubu
15.4 ay (3-28 ay) takip edilmiĢlerdir. Değerlendirmeler, fizik muayene, radyografi ve
Constant skoru ıle yapılmıĢtır. Ġlk grupta 53 hastada (%86) çok iyi ve iyi, 8 hastada
(%14) tatmin edici sonuç alınmıĢtır. Hiç bir hasta kötü sonuç kriterlerine girmemiĢtir.
Mini-açık tamir yapılan grupta ise 21 hasta (%88) çok iyi ve iyi sonuç grubuna
girmiĢtir. Bir hastamızda postoperatif donmuĢ omuz sendromu geliĢmiĢ ve fizik
tedaviden yeterli yanıt alınamadıgı için artroskopik kapsüler gevĢetme yapılmıĢtır.
Artroskopik subakromıal dekompresyon ve mini-açık rotatar manĢet tamiri, tecrübeli
omuz artroskopistleri için uygun seçilen vakalarda çok üstün bir cerrahi tedavi
seçeneğidir. Artroskopik cerrahi yapılan hastalar, küçük cerrahi yaraları ve deltoid
yapıĢma yerine zarar verilmemesi nedeniyle, çok çabuk rehabilite olarak günlük ve
spor aktivitelerine dönebilmektedirler.
61
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P010
OMUZ ĠMPĠNGEMENT SENDROMUNUN REHABĠLĠTASYONUNDA MANUEL
TEDAVĠNĠN ETKĠSĠ
Filiz Can, Ebru Dolunay, Gürsoy CoĢkun, Reha Tandoğan, Bülent Atilla
Hacettepe Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon YO, BaĢkent Üniversitesi
Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D, Hacettepe Üniversitesi Ortopedı ve Travmatoloji
A.B.D.
Omuz impingement sendromunda baĢlangıç tedavisi olarak istirahat, fizyoterapi ve
diğer konservatif tedavi yöntemleri kullanılmakla birlikte, en iyi tedavi Ģekli hala tam
olarak belirlenememiĢtir. ÇeĢitli fizyoterapi-rehabilitasyon yöntemlerinin etkinliği
üzerine olan çalıĢmalar da azdır. Manuel tedavi, son yıllarda rehabilitasyonda yaygın
olarak kullanılan bir yöntem olmasına rağmen, özellikle impingement sendromundaki
kullanımına iliĢkin literatür bilgileri çok yetersizdir.
Bu çalıĢmanın amacı impingement sendromunun rehabilitasyonunda manuel tedavinin
etkisini incelemektir. ġubat 1996-Kasım 1999 tarihleri arasında impingement tanısı
konmuĢ ve konservatif tedavisine karar verilmiĢ 22’si kadın, 14’ü erkek toplam 36
hasta çalıĢmaya alınmıĢtır. 27 sağ, 9 sol omuz tutulumu olan ve yaĢları 21-80
arasında değiĢen hastalar Hacettepe Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon
Yüksekokulu Ortopedik Rehabilitasyon Ünitesinde tedaviye alınmıĢlardır. Rehabilitasyon programında coldpack ve TENS ile manuel tedavi yöntemlerinden transvers
friksiyon masajı ve mobilizasyon uygulaması yapılmıĢtır. Ayrıca skapulohumeral ritmi
düzenlemek ve omuz kuĢağı kasları kuvvetlendirmek için germe ve kuvvetlendirme
egzersizleri verilmiĢtir. Hastalar haftada 2-4 gün, 12 hafta süre ile tedaviye alınmıĢlar
ve taburcu olduktan sonra da ev programı egzersizleri ile takip edilmiĢlerdir. Tedavi
öncesi, tedavi ortası ve sonrasında dinlenme ve aktivite ağrı düzeyi, ağrısız eklem
sınırı, ağrılı arkın varlığı, omuz çevresi kas kuvveti değerlendirilmiĢ, ayrıca rezistif
testler ve fonksiyonel değerlendirmeler yapılarak sonuçlar birbirleri ile karĢılaĢtırılmıĢtır.
Tedavinin sonucunda tüm parametrelerde istatikselolarak anlamlı geliĢmeler gözlenmiĢtir (p<O.05). Bu sonuçlar özeılıkle ağrı ve ağrı ile ilgili parametreler ve fonksiyonellik uzeyınde, manuel tedavinin daha yoğun olarak kullaruldızı erken dönemde
içinde anlamlı değerlere ulaĢmıĢtır (p<0.05).
Bu Sonuçlara göre transvers friksiyon ve mobilizasyon gibi manuel tedavi yöntemleri,
impingement sendromunun rehabilitasyonunda, özellikle erken dönem için oldukça
etkindir ve rehabilitasyon programının baĢarısını artırır. Skapulohumeral ritm ve omuz
biomekaniğinin düzenlenmesi impingement sendromuna yol açan etken faktörleri
ortadan kaldırarak, geç dönem sonuçlarını da olumlu yönde etkiler.
62
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P011
ARTROSKOPĠK SUBAKROMĠAL DEKOMPRESYON YAġAM KALĠTESĠNĠ HANGĠ
DÜZEYDE DEĞĠġTĠRĠYOR?
Gül Baltacı, Mehmet S.Binnet, evin Ergun, Cengiz Yılmaz
Hacettepe Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokulu Sporcu Sağlığı
Ünitesi, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Ġbni Sina Hastanesi Ortopedi ve
Travmatoloji A.B.D.
Amaç: Yakın bir geçmiĢe kadar impingement sendromu ortopedik cerrahinin en az
kıymeti bilinen patolojilerinden biriydi ve uygun tedavi alıĢkanlığı olmaksızın yapılan bir
genelleme ile ele alınırdı.
ÇalıĢmamızdaki amacımız artroskopik subakromial dekompresyon ve akromioplasti ile
tedavi edilen impingement sendromlu olgularımızın tedavi sonrası yaĢam kalitesini
izleyerek yöntemin ulusal platfoımdaki analizini yapmaktadır.
Materyal ve Metod: Bu amaca yönelik olarak 1996-1999 yılları arasında 26 olgu
gözlenmiĢtir. Olgularımızda ortalama yaĢ 53.2’ dir (40-75 yaĢ) ve olguların 10’u erkek
16’sı kadındır. 17 dominant ve 9 nondominant omuz etkilenmiĢtir. Cerrahi endikasyon
yetersiz kalan kanservatif tedavi sonrasında konulmuĢtur. Cerrahi yöntem 14 olguda
artroskopik eklem detridmanını takiben seber giriĢimi ile açık subakromial
dokompresion Neer akromioplastisi Ģeklinde, 12 olguda ise yine artroskopik omuz
giriĢimini takiben, artroskobik subakromial dokompresyon akromioplasti olarak
gerçekleĢtirilmiĢtir. Cerrahi sonrası tüm olgular 3 aĢamalı rehabilitasyon protokolü ile
tedavi edilmiĢlerdir. Bu çerçevede olgularımız ortalama 29 seanslık fizyoterapi
görmüĢlerdir (15-63 seans). Programa baĢlanılan ilk seanstaki ağrı skalası ortalama
5.7, en son seansta 1.6 dır.
Sonuçlar: Ortalama 23.7 ay takip edilen olgularımızın son kontrollerindeki bulgular 15
olgumuzda cerrahi öncesine göre daha olumlu idi. Veriler izokinetik ölçümlele de
desteklendi. 7 olguda kontrol verileri cerrahi öncesine kadar kısmen daha iyi idi. 4 olgu
ise cerrahi öncesinden daha olumsuz bulgulara sahipti.
Kanılar: Ġmpingement sendromunun cerrahi tedavisi sonuçları üzerinde cerrahi
sonrası rehabilitasyon en az cerrahi teknik kadar etken olmaktadır. Sonuçlarımız
cerrahi sonrası rehabilitasyon süresinin literatüre oranla daha uzun olduğunu
göstermiĢtir. Ancak bu sürenin sonunda hastaların yaĢam kalitesinde belirgin bir artıĢ
izlenmiĢtir.
63
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P012
ARTROSKOPĠK SUBAKROMĠAL DEKOMPRESYON: CYBEX 6000
KULLANILARAK OMUZ ROTATOR VE ABDUKTOR-ADDUKTORLERĠN
KONSENTRĠK PEAK TORQUE DEĞERLERĠ
Gül Baltacı, Özden Kantar, Hülya Özlü, Nevin Ergun
Hacettepe Üniversitesi FizikTedavi ve Rehabilitasyon Y.O. Sporcu Sağlığı Ünitesi
Ankara Üniversitesi Ġbni Sina Hastanesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon A.B.D.
izokinetik Test Laboratuarı
ÇalıĢmanın amacı: CYBEX izekinetik dinamometresini kullanarak glenohumeral
internal (IR) ve eksternal (ER), abduktor (ABD) ve adduktor (ADD) kaslarının
artroskopik subakromıal dekompresyon ile tedavi edilen hastaların postoperatif birinci
yıllarında konsantrik peak torque değerleri, total iĢ, agonist/antogonist kas oranlarının
sağlam ekstremite ile karĢılaĢtırmaktı.
Materyal ve metodlar: Bir yıl önce artroskopik subakromial dekorupresyon ile tedavi
edilmiĢ ve yaĢlarının ortalaması 45.5 yıl olan on kadın ve erkek hasta CYBEX 6000
izokinetik dinarnemetre ile omuzların ektemal/intemal rotasyon, abduksiyon/adduksiyon konsentrik kas kuvvetleri 90 ve 120 derece/saniyelerde bilateral
değerlendirilmiĢtir. Peak torgue, total iĢ ve ortalama güç hesaplandı. Değerlendirme
sonrası sonuçlar CYBEX software program ve IBM bilgisayar kullanılarak alınmıĢtır.
Test verileri SPSS paket program ile değerlendirilmiĢlerdir.
Bulgular: Test sonuçları dominant/nondominant ER 90 der/sn, r=0.86, 120 der/sn,
r=:0.82; dominant IR 90der/sn, r=0.79, 120der/sn, r=0.82. ınternal ve ekstemal
rotatorlerin, abduktor ve adduktor kasların relatif kuvvetlerinin ortalama oranlan
çalıĢılmıĢ, parametreler ve testin hızına bağlı olarak 1.3 -1.7 arasında değiĢiklik
göstermekteydi.
Sonuç: SıkıĢma sendromu ile etkilenmiĢ omuz rotatorleri ve abduktor/adduktor kasları
arasında artroskopik subakromial dekompresyon tekniğinden bir yıl sonra normal
kassal dengenin restore edilmesine olanak sağladığı görülmüĢtür. Omuz rotator ve
abduktor/adduktor kasları CYBEX 6000 izokinetik dinamometrenin konsentrik Ģeklinin
kullanımı ile açığa çıkan veriler gelecek klinik araĢtırmaları desteklemek için
kullanılabilir.
64
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P013
OMUZUN SIKIġMA SENDROMUNDA ĠKĠ TEDAVĠ YAKLAġIMI: KLASĠK
FĠZYOTERAPĠYE KARġI MANUAL TERAPĠ
AyĢenur BeĢler, Gül Baltacı, Volga Bayrakçı, Nevin Ergun
Hacettepe Universitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Y.O. Sporcu Sağlığı Ünitesi
Amaç: Omuz abduksiyon ve fleksiyon hareketlerinde ağrı ve fonksiyon kaybı ile
karakterize olan sıkıĢma sendromu tanısı ile gelen hastalarda glenohumeral ve
akromioklavikular eklem mobilizasyon tekniklerinin klasik fizyoterapiye olan üstünlüğünü araĢtırmaktı.
Materyal ve metodlar: DeğiĢik nedenlerle sıkıĢma sendromu tanısı ile gelen 32 hasta
rastgele iki gruba ayrılmıĢtır: Grup A’daki 16 hastaya klasik fızyoterapi olarak
elektroterapi ve egzersiz Grup B’deki hastalar ise mobilizasyon teknikleri, buz
uygulaması ve egzersiz verilmiĢtir. Her iki gruptaki hastalar 10 seansı tamamlamıĢlardır. Tedavi öncesi ve sonrası görsel ağrı skalası istirahatte, gece yatarken ve
harekette, palpasyonla ağrı provakasyon testleri, manual kas testleri ve omuz normal
eklem hareketleri yönünden değerlendirilmiĢlerdir.
Bulgular: Her iki grupta istirahatte, gece yatarken ve harekette ağrıda azalma,
istatistiksel olarak Grup B lehine anlamlı bulunmuĢtur (p<O.OS). Kas kuvvetinde artıĢ
ve normal eklem hareketlerinde artma istatistikselolarak Grup B lehine anlamlı
bulunmuĢtur (p<O.OS). Palpasyonla ağrı provakasyon testleri özellikle suprapinatus,
infraspinatus ve subskapularis tendonlarında belirgin bir azalma olduğunu her iki
grupta da göstermiĢ (p<O.OS), sonuçlar bu bölgelere özel mobilizasyon tekniği ve
derin friksiyon alan grupta daha anlamlı bulunmuĢtur (p<O.OS). Klasik tedavi alan 3
(%18) hastanın kas kuvvetınde artıĢ olmasına rağmen ağrıları değiĢmemiĢtir.
Sonuç: Omuzun sıkıĢma sendromunun konservatif tedavisinde fizyoterapistler
tarafından uygulanan eklem ve tendona yönelik yapılan mobilizasyon ve manipulasyon teknikleri tedavinin sürecini kısaItmada güvenle kullanılabilir. Hastaların iĢ
verimini artırmada, ağrının azaltılması ve günlük yaĢam aktivitelerine dönüĢü
kolaylaĢtırmada etkili bir tedavi olarak önerilebilir.
65
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P014
OMUZ "ĠMPĠNGEMENT" SENDROMUNDA KONSERVATĠF TEDAVĠ
SONUÇLARIMIZ
Özlem Akkoyun Sert, Tunç Cevat Öğün , Mehmet Arazi, Abdullah ġarlak Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D
Kas iskelet sistemi ile ilgili yakınmalarda boyun ve bel sorunlarından sonra ikinci
sırada yer alan omuz problemleri kiĢinin günlük yaĢam aktivitelerini (GYA)
engeller. Omuz ağrısının sık görülen sebeplerinden biri impingementdir. Tedavisinde öncelikle, 6 ay-1 yıl kadar konservatif tedavi uygulamaları önerilmektedir.
Sadece aktif-pasif ROM vegüçlendirme egzersizleri ile %80’nin üzerinde baĢarılı
sonuçlanabildirilmektedir. Mart 1999- Eylül 1999 tarihleri arasında Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D' na omuz ağrısı nedeniyle
baĢvuran hastalardan 24’üne konservatif tedavi uygulanmıĢtır. Hastalara soğuk
uygulama ve egzersizden oluĢan aynı rehabilitasyon programı uygulanmıĢtır.
Hastaların 4' ü erkek 20’si bayan idi yaĢ ortalamaları (44 (2,96) idi.
Hastalar tedavi öncesi ve tedavi sonrası UCLA (Üniversity of California - Los
Angeles) skorlaması yapılarak değerlendirilmiĢtir. Tedavi 20 seansda sonlandırılmıĢtır. Tedavi öncesi UCLA skoru ortalama 18,9, tedavi sonrası 32 olarak
bulunmuĢtur. Hastaları-mızdan 2 tanesi konservatif tedaviye cevap vermemiĢtir.
Bu hastalarda omuz ekleminde hareket geniĢliği kazanılmıĢ ama ağrılarında
anlamlı bir azalma olmamıĢ ve cerrahi tedavi önerilmiĢtir. Tedavi olan
hastalarmuz GYA'ne dönmüĢlerdir. Sonuçlarımız konservatif tedavinin omuz
"Impingement" sendromu tedavisinde önemli bir alternatif olduğunu göstermektedir.
66
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P015
OMUZ ĠNSTABĠLĠTELERĠNDE
(SHRINKAGE)
ARTROSKOPĠK
KAPSÜLER
BÜZÜġTÜRME
Mehmet Demirhan, Ata Can Atalar, Yılmaz Akalın
Ġ.Ü. Ġstanbul Tıp Fakültesi, Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D
Omuzun gerek unidireksiyonel, gerekse multidireksiyonel instabilitelerinde kapsül
laksitesi önemli bir komponenttir. Özellikle anterior instabilitelerde kapsül laksitesi
hemen tüm vakalarda Bankart lezyonuna eĢlik eder. Açık cerrahide değiĢik teknikleri
yapılan kapsüler kaydırma ameliyatının, artroskopik alternatifi "kapsüler büzüĢtürme
(shrinkage)dir. Bu teknik, kapsülün kollajen lif yapısının,laser veya özel bir elektrokoter
(ArthroCare) kaynaklı ısı ile değiĢtirilmesi esasına dayanır.
Kliniğimizde 1998-1999 yılları arasında 6 hastaya ArthroCare ile kapsüler büzüĢtürme
uygulanmıĢtır. Hastalarımızın yaĢ ortalaması, 21,3 (15-37) idi. 2 hastamız kadın, 4
hastamız ise erkekti. 5 hasta da kronik anterior instabilite mevcut iken bir hastada
rehabilitasyon programına yanıt vemıeyen atravmatik multidireksiyonel instabilite
mevcut idi. Anterior instabilite nedeni ile opere edilen hastaların hepsinde Bankart
lezyonu görüldü ve hepsine artroskopik yöntemle Bankart tamiri uygulandı. Tespit
materyali olarak dört hastada Suretac, bir hastada fastak kullanıldı.
Ortalama 7.7 (3- 18) ay takip edilen hastalar Constant skoru ile değerlendirildiler. Bir
hastamızda redislokasyon geliĢti.
Vaka serimizin takip süresi kısadır, ancak yeni bir uygulama olan ve daha geniĢ
kullanım alanı bulacağına inandığımız bu tekniği sunmak istiyoruz. Kapsüler büzüĢtürme (shrinkage), artroskopik Bankart tamirinin en önemli sorunu olan kapsül laksitesi
tedavisinde umut vericidir ve süregelen histopatolojik deneysel çalıĢmalar bu kanıyı
desteklemektedir.
67
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P016
ARTROSKOPĠK SUBAKROMĠYAL DEKOMPRESYON VE MĠNĠ-AÇIK ROTATOR
MANġET TAMĠRĠ
S. Akpınar ,.M.A. Hersekli, H. Demirörs , R.N. Tandoğan
BaĢkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D.
Artskopik tekniklerin, omuz rahatsızlıklarında kullanılmaya baĢlanması, tedavi seçeneklerini hızla değiĢtirmiĢtir. Artroskopik subakromiyal dekompresyon (ASD), subakromiyal sıkıĢma sendromunda, açık akromiyoplasti tekniği kadar iyi sonuçlar
verebilmektetir.
Bu çalıĢmada, ASD ve/veya mini-açık rotator manĢet tamiri yapılan yirmibir hastanın
erken dönem sonuçları bildirilmektedir. Hastaların onsekizi bayan üçü erkek olup
ortalama yaĢları 56’dır. Onsekiz hastada sağ omuz üçünde ise sol omuz tutulumu
vardı. Onüç hastaya sadece ASD, sekiz hastaya ASD ve mini-açık rotator manĢet
tamiri yapılmıĢtır. Sadece ASD yapılan hastaların üçünde tam kalınlıkta, altısında
kısmı kalınlıkta rotator manĢet yırtığı vardı. ASD+ mini-açık rotator manĢet tamiri
yapılan hastaların ise yedisinde tam kalınlıkta, birinde ise kısmi kalınlıkta
supraspinatus tendon yırtığı vardı. Supraspinatus tamiri yapılan beĢ hastada iki adet,
iki hastada üç adet dikiĢ kancası kullanıldı. Bir hastada ise osteoporoz nedeniyle dikiĢ
kancası kullanılamadığından transosseoz dikiĢ tekniği kullanılmıĢtır. Kalsifiye tendinit
bulunan üç hastada artroskopik dekompresyon, ile beraber supraspinatus tendonundaki kalsıfıkasyon artroskopik olarak çıkarılmıĢtır. Hastaların ortalama takip süresi
altıbuçuk aydır (üç-onüç ay). Ameliyat öncesi Constant skorları 55 iken ameliyat
sonrası kontrollerde Constant skorları 90 olarak bulunmuĢtur. Rotatar manĢet tamiri
yapılan hastalarda kuvvet kaybının kaybolduğu görülmüĢtür. Özellikle kalsifiye tendinit
olgularında kalsifikasyonun çıkartılması ile hastaların ağrılarında dramatik bir iyileĢme
görülmüĢtür.
ASD zor bir cerrahi teknik olmasına karĢın ameliyat sonrası rehabilitasyon ve hastalık
öncesi aktivite seviyesine dönüĢ daha kolay olmaktadır. ASD ve/veya mini-açık rotatar
manĢet tamiri omuz sıkıĢma sendromunda ve rotator manĢet hastalıklarında uygulanılabilen güvenli ve baĢarılı bir yöntemdir.
68
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P017
ARTSKOPiK SUBAKROMiAL DEKOMPRESYON iLE TEDAVi EDiLMĠġ
HASTALARDA OMUZ REHABĠLĠTASYONU
Gül Baltacı, AyĢenur BeĢler, Volga Bayrakçı, Nevin Ergun, Mehmet Binnet
Hacettepe ÜnĠversĠtesĠ Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokulu, Sporcu Sağlık
Ünitesi
Ankara Üniversitesi Ġbni Sina Hastanesi, Ortopedi ve Travmatoloji ABD
Amaç: Artroskopik subakromial dekompresyon omuzun sıkıĢma sendromunu tedavi
etmede etkili bir yöntem olarak kabul edilmektedir. Bu çalıĢmada inflamasyon, iskemi
ve dejenerasyonla rotator kılıfın sıkıĢması ve elevasyonda subakromıal bursanın
ağrıyı artırması nedenleri ile artroskopik subakromial dekompresyonla tedavi edilen 21
hastanın erken dönemde baĢlamıĢ olan rehabilitasyon protokolü, fonksiyonel skalalar
ve yaĢam kalitesine yönelik anketin sonuçlarını tartıĢmaktı.
Materyal ve metodlar: Dejenerasyon ve/veya kronik inflamasyon nedeni ile daha önce
konservatif tedavi olarak fizyoterapi alan 21 (8 erkek, 13 bayan) hasta subakromial
dekorupresyon ile artroskopik olarak tedavi edilmiĢ olup yaĢlarının ortalaması 46 yılı
20-75 yıl) idi. Cerrahi sonrası üç hafta omuz askısı kullanan tüm hastalara postoperatif
rehabilitasyon birinci hafta içinde baĢlandı. Dirençli abdüksiyon ve eksternal rotasyon
hareketleri ilk 6 hafta kısıtlandı. Ağrısız normal ekı em hareketini sağlamak, kassal atrofiyi
önlemek, ağrı ve inflamasyonu azaltmak amacıyla rehabilitasyon üç faz olarak uygulandı.
Hastalar görsel ağrı skalası, omuz normal eklem hareketleri, Neer Omuz Değerlendirme
skoru, UCLA Omuz Değerlendirme skalası ile değerlendirilmiĢlerdir. Ayrıca tüm hastalara
Amerikan Omuz ve Dirsek Cerrahi Derneğinin Omuzun YaĢam Kalitesi Anket formu
uygulanmıĢtır.
Bulgular: Ortalama 27 seans rehabilitasyon alan hastaların istirahatte, gece yatarken ve
harekette görsel analog skalalarına göre ağrıda önemli bir azalma, omuz fleksiyon
elevasyon, ekstansiyon, abduksiyon internal ve eksternal rotasyon normal eklelli
hareketlerinde önemli artıĢlar olduğu gözlenmiĢ, ilk ve son günler arasında anlamlı bır
fark bulunmuĢtur, (p<0.05). 16 hasta (%76.2) Neer Skoruna göre çok iyi, 2 (%9.5) i iyı
2 (%9.5) i orta, 2 (%9.5) i eski durumu ile aynı olarak değerlendirmiĢ. UCLA skalasını
göre 15 hasta 30, 3 hasta 25,3 hasta 17 puan almıĢlardır. YaĢam kalitesi anket sorularında
en çok karĢılaĢılan güçlüğün iĢ ile ilgili sorulara verilen cevaplar oluĢturmaktaydı
Sonuç: Artroskopik subakromial dekompresyon ile tedavi edilen hastaların erken dönem
rehabilitasyonu iĢten uzak kalma süresini kısaltmada, hareketliliğin kısa sürede
artırılmasında, ağrının ve ödemin azaltılmasında ve günlük yaĢam aktivitelerinde kolun
fonksiyonel olarak kullanılmasında etkili olabileceği söylenebilir.
69
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P018
OMUZ HEMĠARTROPLASTĠLERĠNDE POSTOPERATĠF FĠZYOTERAPĠ VE
REHABĠLĠTASYON UYGULAMALARI
A.Özcan, N.Özdemir, C.Türeyen, A.Ekin
DEÜ.Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Y.O.
DEÜ.El Cerrahisi B.D.
Amaç: ÇalıĢma özellikle humerus fraktürlerinden sonra sıkça uygulanan .omuz artroplastileri
sonrası fizyoterapi ve rehabilitasyon programlarını fonksĠyonel sonuçlarını belirlemek için
yapılmıĢtır.
Materyal ve Metod: ÇalıĢma DEÜ EI Cerrahi Bilim Dalı’nda farklı nedenlerle omuz
hemiartroplastisi uygulanmıĢ ve DEÜ Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksek Okulunda
fızyoterapi ve rehabilitasyon programlarına alınan 20 hasta (21 omuz) uzerınde yapılmıĢtır.
12'si kadın, 8'i erkek olan hastaların yaĢ ortalaması 63.60 + 2.76 (45-85) tır. 18 hastaya
travma sonrası, 2 hastaya dejenaratif değiĢiklikler sonrası hemiartroplasti uygulaması
yapılmıĢtır. Hastalar postoperatif 1. günden itibaren fizyoterapi programına baĢlatılmıĢlar.
Sonraki günlerde Neerin üç fazlı rehabilitasyon programına alınmıĢlardır. Değerlendirme
kapsamında neden, meslek, etkilenen taraf, ağrı, eklem hareket geniĢliği değerlendirilmiĢ,
fonksiyonel değerlendirme için Constant fonksiyonel omuz skorlaması kullanılmıĢtır
Sonuç: Postoperatif ilk değerlendirme ile tedavi sonrası değerlendirme arasında ağrı,
eklem hareket geniĢliği ve Constant skoru arasında istatistiksel açıdan önemli farklar
bulunmuĢtur (P<0.05). Fizyoterapi programını cerrahinin baĢarısını, hastanın fonksiyonel
durumu ve memnuniyetini arttırması nedeniyle omuz artroplastileri sonrası uygulanması
gerekliliği kararına varılmıĢtır.
70
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P019
PROFESYONEL VOLEYBOLCULARDA
TESTLERLE DEĞERLENDĠRĠLMESĠ
OMUZ
EKLEMĠNĠN
FONKSĠYONEL
Orhan Sıakır, Nevin Ergun, Gül Baltacı, Volga Bayrakçı, AyĢenur BeĢler, Sibel Aksu
Hacettepe Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokulu
Amaç: 18-30 yaĢları arasında voleybol sporu ile uğraĢan 33 profesyonel sporcu ve 26
kontrol grubunu oluĢturan olgularda fonksiyonel testlerın üst ekstremitedeki etkisi
araĢtırmaktı.
Materyal ve metodlar: Fenerbahçe Spor Klübünde oynayan 33 profesyonel valeybol
oyuncusu çalıĢmaya alındı. Aynı yaĢ grubunda bulunan spor yapmayan ve sağlıklı 26
olgu da kontrol grubu olarak değerlendirilmiĢtir. Esneklik için omuz-boyun mobilite
testi, güç için sağlık topu fırlatma, kassal kuvvet ve endurans için ayakta push-ups, uzun
oturmada push-ups, yerde push ups, tabureye oturup kalkma, 20 metre yürüme, izometrik
endurans 5kg dumbel tutma süresi, izotonik endurans için ise 5 kg dumbelı 30 sn de 45
derece abduksiyon ve 45 derece fleksiyon pozisyonundaki tekrar sayısı ile ilgili testler
voleybol oyuncuları ve kontrol grubuna yaptırılmıĢtır. ÇalıĢmanın istatistikleri SPSS for
Windows Release 6,0 paket prograrn ile yapılmıĢtır (p<0,05),
Bulgular: Bir maksimum test, izotonik endurans, kassal kuvvet endurans testleri voleybol
oyuncularında istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0.05), Omuz eksternal ve internal
retasyon normal eklem hareketleri voleybol oyuncularında kontrol grubuna göre anlamlı
bulundu (p<0.05).
Sonuç: Üst ekstremite için fonksiyonel testlerin fırlatma sporu yapan sporcularda sezona
aktif katılımı sağlamak spor yaralanmalarını önlemek ve rehabilitasyorı programından
sonra objektif alarak her iki omuzu karĢılaĢtırmak için çok önemli olduğu görüĢüne
varılmıĢtır. Üst ekstremite fonksiyonel testlerinin güvenirliliği ve geçerliliğinin belirlenmesi
ile spor fizyoterapistleri tarafından standardize kullanımını arttıracaktır.
71
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P020
174 GÜREġ MĠLLĠ TAKIM SPORCUSUNDA GÖRÜLEN 227 OMUZ
SAKATLlĞI
A.. Bağrıaçık, A.Parmaksızoğlu, C.Esenyel
Ġstinye Devlet Hastanesi,Taksim Hastanesi, Vakıf Gureba Hastanesi, Ġstanbul
Bu çalıĢmada, GüreĢ Milli Takım Sporcularında görülen omuz sakatlıklarının nedeni, türleri,
tedavileri ve sonuçları değerlendirildi.
1992-1998 yılları arasında Milli Takım Kampında yer alan 15-32 yaĢ arası güreĢ milli
takım sporcuları sakatlıkları incelendi.
Sakatlıklar, 32 çıkık, 12 kırık, 183 yumuĢak doku sakatlıkları, baĢlıkları altında ele alındı. 11
sporcuda cerrahi tedavi uygulanırken, 216 sporcuya konservatif tedavi uygulandı.
Geçirdiği omuz sakatlığı nedeniyle "güreĢe dönemeyen" sporcu olmazken, tedavi
sonuçlarında en sık görülen komplikasyon, hareket kısıtlığı alarak göze çarptı.
Omuzda görülen ağır sakatlıkların çoğunun, yeterince antreman yapmamıĢ, tecrübesiz
yeterince ısınnmamıĢ ve konsantrasyon eksikliği içindeki sporcularda olduğu gözlemlendi.
GüreĢ, omuz sakatlıklarının çok görüldüğü bir spor dalı olup, doğru teknikler öğrenme,
iyi ısınma, iyi konsantrasyon ve iyi çalıĢma gibi faktörlerin, bu sakatlıklarda çok önemli
rolünün olduğu anlaĢılmıĢtır.
72
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P021
AKROMĠOKLAVĠKÜLER EKLEM DĠSLOKASYONLARININ MODĠFĠYE
WEAVER-DUNN CERRAHĠ TEKNĠĞĠYLE TEDAVĠSĠNĠN GEÇ SONUÇLARI
O.Güven, M.Karahan, M.Bezer, B.Erol, B.Saygı, K.GökkuĢ, Z.Güven, Y.Yıldırım
Marmara Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D.
Amaç: Weaver-Dunn prosedürü Rockword Grade üç ve üzerindeki akromioklaviküler
eklem dislokasyonlarının rekonstrüksiyonunda kullanılır. Çok kullanılmasına rağmen
tartıĢılan bir metoddur ve literatürdeki çeĢitli yayınlarda ortalama %38 baĢarısızlık
orano bildirilmiĢtir. 1993 yılından beri kliniğimizde cerrahi olarak Modifiye WeaverDunn prosedürü ile rekonstrükte edilen akromiolaviküler eklem dislokasyonlarının
imatani değerlendirme sistemine geç dönem sonuçları sunulmuĢtur.
Materyal ve Metod: Marmara Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği'nde 1991
ve 1999 yılları arasında Rockword Grade 3,4 ve 5 akromioplaviküler dislokasyon
tanısı olan 20 hastanı 20 omuzu (9 sağ, 1 sol) cerrahi olarak tedavi edilmiĢtir.
Hastaların 12'si erkek, 8'i kadın hastadır ve yaĢ ortalaması 44 olarak saptanmıĢtır. 4
vaka haricindeki tüm vakalar akut olarak acil polikliniğimize baĢvurmuĢlardır. Tüm
vakalara Modifiye Weaver- Dunn tekniği ile akromioplaklviküler eklem rekonstrüksüyonu
yapılmıĢtır. Postaperatif 3. haftada rehabilitasyon programına baĢlanmıĢtır. 3. ay
bitiminde tüm hastalar normal aktivite düzeyine ulaĢmıĢlardır. Hastaları ağrı, fonksiyon
ve hareket açılarından değerlendiren Imateni sistemi ile postaperatif geç dönem ( 2670 aylık ortalam 40 ay) takip sonuçları elde edilmiĢtir.
Sonuçlar: Imtani' nin ağrı, fonksiyon ve hareketi göz önüne alarak yaptığı skorlama
sistemine sonuçlarımız 15 vakada mükemmel 4 vakada iyi, 1 vakada ise orta olarak
değerlendirilmiĢtir. Rockwoord Grade 3 ve üzeri akromiyoklaviküler dislokasyonlarda
Modifiye Weaver-Dunn tekniği baĢarılı olup teknik açıdan güvenilir olmasının yanısıra
ligament transferinin iyileĢme olanakları uygun Ģekilde korumasına izin vermesi nedeni
ile tercih edilmelidir.
73
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P022
ĠHMAL EDĠLMĠġ TRAVMATĠK POSTERĠOR STERNOKLAVĠKÜLAR
ÇIKIK VE KORAKOĠD ĠMPĠNGEMENT SENDROMU (OLGU SUNUMU)
Mustafa YeI, Mehmet Arazi, M.Ġ.Sefa Kapıcıoğlu
.
..
Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D.
Amaç: Posterior Sternoklaviküler çıkık; dispne, disfaji, ses kısıklığı, torasik çıkıĢ
sendromu, ağrı, pnörnotoroks ve ölüm gibi çok ciddi komplikasyonlarda seyreden,
tanısı güç tedavisi zor oldukça da nadir bir çıkık Ģeklidir. Biz bu çalıĢmada doğru tanı
konulamayarak ihmal edilmiĢ, beraberinde travmatik korakoid impingement sendromu
bulunan bir hastayı ve uyguladığımız tedavileri bahsettik.
Materyal ve Metod: Olgu: E.C. 22 yaĢında profesyonel basketbol oyuncusu ve beden
eğitimi bölümü öğrencisi astenik vücut yapılı sağ elini kullanan kadın hasta
polikiliniğimize müracaat etti. Hastanın hikayesinde 4 ay önce trafik kazasında sağ
omuzunda arkadan gelen Ģiddetli darbe ve buna bağlı sol omuzunda değiĢiklikler
mevcuttu. Hastada sağ omuzunda, kol, önkol ve ele yayılan ağrı, uyuĢukluk, omuz
hareketlerinde kısıtlılık ve Ģekil bozukluğu Ģikayetleri vardı. Hastanın yapılan omuz
muayenesinde; bütün yönlerde omuz hareketleri kısıtlı ve ağrılı, diğer omuza göre güç
kaybı mevcuttu. Sağ korokoid çıkıntı üzerinde hassasiyet ve ağrı omuz içi rotasyonu ile
artıyordu. Sağ sternoklavikuler eklemde çökme tarzı deformite mevcuttu. Hasta sağ
elini kullanamıyor, yazı yazamıyodu. Hastanın Constant omuz değerlendirme skoru 43
puan olarak değerlendirildi. Omuz radyografilerinde bir patoloji görülmemekteydi.
Bilgisayarlı tomografide sağ sternoklavikular eklemde posterior çıkık klavikula medial
ucunun retrosternal bölgeye yer değiĢtirdiği tespit edildi.Teknik: Hastaya genel
anastezi altında c.A. Rockwoord'un tarif ettiği teknikle açık redüksiyon, medial klavikula
ucunun oblik rezeksiyonu ve kostaklavikular bağ tenodez iĢlemleri uygulandı. Ameliyat
sonrası hastanın omuz fonksiyonlarında düzelme gözlenirken, korakoid çıkıntı üzerine
basmakla ve omuz içi rotasyon hareketleriyle artıĢ gösteren ağrısı devam ediyordu.
Korakoid çrkıntı üzerine yapılan lokal anestetik ve kortikosteroid enjeksiyonu ile
hastanın semptomlarında düzelme gözlendi.
Sonuç: Hastanın ameliyat sonrası 12. ayda yapılan son kontrol muayenesinde omuz
haraketleri tüm eksenlerde tam elini ve omuzunu kullanabiliyor ve aktif spor
yapabiliyorlardı. Constant omuz değerlendir puanı 92 olarak tespit edildi.
Kanılar: Hastaya omuzunun arkasından gelen darbeye bağlı olarak posterior
Sternoklaviküler çıkık ve posterior kapsüler gevĢeklik ile korakoid çıkıntının travmarize
olması ve buna bağlı korakoid impingement geliĢtiği düĢünüldü. Çok ciddi morbidite
ve mortaliteye yol açan posterior sternoklaviküler çıkıkta geç tanı konulması açık
reduksiyon yapılmasını zorunlu kılmıĢtır. Rezeksiyonla birlikte tenodez iĢlemleriyle tam
omuz hareketleri tekrar kazandırılmıĢ ve eklemde yeterli stabiliteyi sağlamıĢtır.
74
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P023
PROTEZ UYGULAMALARIMIZ
Ġrfan Öztürk, Yavuz Kabukçuoğlu, Mustafa TekkeĢin, Bülent Aksoy
ġiĢli Etfal Eğitim ve AraĢtırma Hastanesi 2. Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği
100 yıldır kullanılmakta olan omuz protezi humerus üst uç kırıklarında ağırlıklı olarak
endikasyon bulmaktadır. Bu kırıkların %85' i konservatif tedavi ile son derece baĢarılı
tedavi edilmektedir. Fakat 4 parçalı kırık ve kırıklı çıkıklar, 3 parçalı kırık ve kırıklı
çıkıklar, eklem yüzünü %40 içeren kompresyon kırıkları, hurnerus baĢındaki split
kırıklar, anatomik boyun kırıklarının tedavisinde cerrahi tedavi ile baĢarılı sonuçlara
ulaĢılmaktadır. ġiĢli Etfal Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Kliniklerin de Ağustos
1990 ile Ağustos 1999 yılları arasında 17 humerus proksimal uç kırığı ve 4 humerus
proksimal uç tümörü hastasına 21 parsiyelomuz protez uygulanmıĢtır.17 humerus
proksimal uç kırığı incelenmeye alınmıĢtır. Hastaların 10'u bayan ve 7’si erkek,
ortalama yaĢ 54 idi. Hastalar ortalama 24 ay takip edildiler. 12 sol omuz, 9 sağ omuz
için parsiyel protez uygulanmıĢtır. Hastalar travma sonrası ortalama 9. Gün ameliyat
edilmiĢtir. Tüm hastalara deltopektaral insizyon yapılmıĢ ve protez çimento ile
yerleĢtirilmiĢtir. Tüberkulum majus ve minüs absarbe olmayan dikiĢlerle diafize ve
protezelere tutturuldu. Ameliyat sonrası geçici veya kalıcı sinir lezyonu geliĢınedi. 3
hasta da enfeksiyon, 1 hastada dislokasyon görüldü. Olguların takip sonuçları
radyolojik olarak ve Cofield omuz skorlama sistemine göre yapılarak literatür bilgisi
ıĢığı altında tartıĢıldı.
Sonuç olarak; humerus üst uç kırıklarında doğru endikasyon ile erken müdahale,
uygun teknik ve rehabilitasyon sonucu değiĢtirse de bu kırıklar için en uygun tedavi
olduğuna inanıyoruz .
75
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P024
PROKSĠMAL HUMERUS MALĠGN TÜMÖRLERĠNDE CERRAHĠ TEDAVĠ
ETTIGIMIZ OLGULAR
Yavuz S.Kabukçuoğlu, Mehmet Tezer, Raffi Armağan, Ünal Kuzgun,
ġiĢli Etfal Eğitim ve AraĢtırma Hastanesi, Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği
Proksimal humerus maligri tümörlerin sık görüldüğü bir bölgedir. Bu bölgede en sık
cörülen malign tümörler osteosarkorn, kondrosarkom ve Ewing sarkornudur, Bu
olguların %I5'i bu bölgede görülür. Aktif hernopoetik kemik iliği bulunması nedeni ile
multiple myelom da sık görülür. Fibrosarkorn ve mezerıkirnal fibrosarkorn nadiren
görülür.
5 osteosarkom, 2 Ewing sarkom, 1 korıdrosarkom, 1 fibrosarkorn ve 1 metastatik
tümör olgusu kliniğimizde tedavi edildi. Primer olgular stage II B olarak değerlendirildi.
5 olgu proksimal humerus parsiyel rezeksiyon protezi ile tedavi edilirken 5 olgu ise
farequarter amputasyonla tedavi edildi.
76
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P025
OS ACROMĠALE
M. ġener , H.Aydın , O.Aynacı, M.A. Altay
K.T.Ü. Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D.
Os acromiale akromionun sekonder ossifikasyon merkezinin füzyonundaki yetersizlik
olarak tanımlanır. Prevalansı %1-15 arasında olup, bileteral görülme oranı %62 olarak
bildirilimiĢtir. Bu çalıĢmada 35 yaĢında cerrahi tedavi uygulanan (kanüllü vida, tel seklaj
ve greftleme) os akromialeIi bir olgu sunuldu.
Omuz sıkıĢma sendromunun etiyolojisinde bu nadir antitenin de göz önünde
bulundurulması gerektiği, semptomatik, ve büyük fragmanIı olgularda cerrahi tedavi ile
tatminkar sonuç alınabileceği kanaatine varıldı.
77
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P026
ERiġKiNLERDE DĠSTAL HUMERUS EKLEM ĠÇĠ PARÇALI KIRIKLARIN ÇOK
SAYIDA KĠRSCHNER TELĠ ĠLE TESPĠTĠ
A.Parrnaksızoğlu , A.Teköz
Kadıköy Vatan Hastanesi
Amaç: Bu kırıklar tüm kırıkların yaklaĢık %5'ini oluĢturulmasına rağmen tedavi
yöntemine karar verilmesi, redüksiyonun sağlanması ve sürdürülmesi; tedavi sonrası
eklem hareketlerinin tekrar kazanılması, ortopedik cerrahlar için her zaman problem
yaratmıĢtır. Cerrahi tedavide kabul gören değiĢik yaklaĢımlar ve tespit yöntemleri
olmasına karĢın ülecranon osteotomisi multipi Krischer telleri ile anatomikeklem
restorasyonu sonuçları açısından yüz güldürücüdür.
Materyal ve Metod: 1995-1999 yılları arasında Kadıköy Vatan Hastanesi Ortopedi
bölümünde değiĢik travmalar sonucu oluĢan AO/ASĠF C3 tipi çok parçalı eklem içi 5
kırık vakası bu teknik ile cerrahi olarak tedavi edilmiĢtir. Cerrahi yaklaĢım olarak
olecranon osteotomisi kullanılmıĢ, anatomik redüksiyon sağlandıktan sonra tespit, wire
driver kullanılalarak mulpti Kirscher telleri ile sağlanmıĢtır. Kaynama süreleri (ort. 4-6
hafta) tamamlandıktan sonra fizik tedavi programı uygulanmıĢtır.
Kanıtlar: Hastalar ortalama 18 ay takip edilmiĢ ve bu süre sonunda sonuçlar Jupiterin
klinik değerlendirme skalası kullanılarak değerlendirilmiĢtir. Hastaların 2'sinde iyi ve
3'ünde mükemmel sonuç alınmıĢtır.
Kanılar: Bu tip kırıklar ile ilgili pek çok çalıĢma yapılmıĢ ve bunların hepsinde de erken
cerrahi müdehale, uygun anatomik redüksiyonve stabil fixasyon sonrası erken hareket
ile iyi sonuçlar alınabileceği konusunda fikir birliğine varılmıĢtır. Uygulamalarımızda
çapları 0.8-4 mm arasında değiĢen boylarda Kirscher tellerini kemiklerin tespiti için frklı
yönlerde kullandık bunun sonucu erken harekete imkan veren rijit bir fiksasyon
sağlandı. Kırık fragmanları tam repoze olduğu için kırık yüzlerin birbiri ile tam temasi
elde edildi, bunun sonucu serbest fragmanlarda dahi kaynamada sorun olmadı. Bütün
bunların neticesinde stabil, eklem açıklığı yeterli bir dirsek fonksiyonu elde edildi.
78
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P027
HUMERUS DĠSTAL
OSTEOSENTEZ
UÇ
KIRIKLARINDA,
AÇIK
REDÜKSiYON
VE
MiNiMAL
A.Bağrıaçık, C.Esenyel, M.Demirkaya
lstinye Devlet Hastanesi
Vakıf Guraba Hastanesi
Bakırköy Devlet Hastanesi
Nisan 1997 - Ağustos 1999 tarihleri arasında istinye Dev let Hastanesi'nde ortalama
yaĢı 28 olan humerus distal uç kırıklı 34 hastaya yapılan açık redüksiyon-minimal
osteosentez sonuçları incelendi.
Ġncelenen 34 hasta, malunion hiç görülmezken, 14 hastada ortalam 25° fleksiyon
kontraktürü oluĢtuğu tespit edildi.
ÇalıĢma sonunda; acil Ģartlar humerus distal uç kırıklarında açık redüksiyon-minimal
osteosentez operasyonunun baĢarıyla uygulanabileceği, ancak fazla oranda hareket
kısıtlığı sonuçları nedeniyle, Ģartlar uygun olduğunda daha kuvvetli stabilizasyona
yönelik implantlar ve erken hareketin olduğu kanısına varıldı.
79
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P028
BĠKONDĠLER ĠNTRAARTĠKÜLER DĠSTAL HUMERUS KIRIKLARININ TEDAVĠSĠNDE
TRANSOLEKRANON YAKLAġIMLA OLEKRANONUN MODĠFĠYE OSTEOSENTEZĠ
E.Olcay ,Ö.S.Yıldırım , M.Bülbül
Vakıf Guraba Hastanesi
Bikondiler intraartiküler distal humerus kırıklarının tedavisi zenellikle zordur ve tedavi
sonrasında komplikasyonların oluĢma riski fazladır. Bu kmkların tedavisinde en önemli
zorluklardan biri de cerrahi yaklaĢımdır. Bu nedenle genelde tercih edilen transolekranon yaklaĢım oldukça etkilidir. Fakat olekranonun bu yaklaĢımdan sonra tekrar
osteosentezi bazı problemleride beraberinde getirmektedir.
Biz 10 hastada modifiye olekranon osteosentezi yaparak sonuçlarını değerlendirdik.
Bu teknikte olekranonu chevron osteotomisi ile kestikten sonra tekrar osteosentezini
yapar iken kansellöz veya bir malleol vidası kullanarak fiksasyona ilaveten klasik
germe bandı tekniğinin yanı sıra ulna antericrdan geçirilen ikinci bir serklaj teli ilede
anteriordan germe yaparak hem stabiliteye bir katkı hemde rotasyona engel olmaya
planladık. Burada vurgulamak istediğimiz konu rijid olarak fikse edilen bir olekranonun
hem güvenilir bir osteosentez oluĢmasına katkısı hemde postoperatif erken
rehabilitasyona faydasını lıteratür çalıĢmalarınıda göz önüne alarak değerlendirmekti.
80
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P029
SUPRAKONDĠLER HUMERUS KIRIKLARININ TEDAVĠSĠ
Oktay Akpınar, Ercan Çetinus, Ġlhan Cever
S.B. Haseki Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği
K.S.Ü Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D
Amaç: Suprakondiler humerus kırıkları tedavisinde tartıĢmaların olduğu önemli
komplikasyonlara neden olabilen kırıklardır. Kliniğimizde çocuk suprakondiler humerus
kırıklarına uyguladığımız tedavi yöntemleri ve sonuçlarını tartıĢmaktır.
Materyal ve Metod: Haziran 1989-Haziran 1998 tarihleri arasında S.B. Haseki
Hastanesi Ort. ve Trav. Kliniğinde suprakondiler humerus kırığı nedeniyle polikliniğimze baĢvuran 308 olgunun 96'sı ARiF (Açık Red+Int. Fiks.) 6'sı Genel anestezi adı
altında kapalı red+Perkulan Pinleme 206'sı ise konservatif kapalı red+alçı-atel
veyasadece alçı- atel) ile tedavi edildi. Bunlardan çağrımıza uyarak son kontrole gelen
43 olgu çalıĢmaya alında. Olguların değerlendirilmeleri Flynn Kriterlerine göre yapıldı.
Bulgular: Değerlendirmeye alına 45 olgunun 25'i ARĠF. 20'si ise konservatif olarak
tedavi edilmiĢti Olguların 35 (%77.7) tanesi erkek 10 (%22.3) tanesi ise kız idi.
32(%71.2) olguda dominant olmayan (sol) dirsekte kırık olmuĢtu. Olguların yaĢ
ortalaması 7.2 (min: 1 maks 14) dir. 45 kırığın tamamım ekstansiyon tip kırık olup
Gartland sınıflamasına göre 4 olguda Tip 1, II olguda Tip 2, 30 olguda Tip 3 kırık
saptanmıĢtı. Takipsüresi ortalama 32.6 ay (min 3 ay maks 95 ay) idi Hareket kaybına
göre 36 olguda çok iyi-iyi 4 olguda orta 5 olguda kötü sonuç, TaĢıma açısına göre 34
olguda çok iyi-iyi 4 olguda orta 7 olguda kötü sonuç elde edildi.
Sonuç: Suprakondiller Tip 1 ve Tip 2 kırıklarda konservatif tedavi. Tip 3 kırıklarda
ARIF yönteminin uygulaması erken müracaat aĢırı ödemin olmadığı olgularda da genel
anestezi altında kapalı red+perkütan telleme yönteminin ARIF’e alternatif olabileceği
düĢüncesindeyiz.
81
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P030
ÇOCUK SUPRAKONDĠLER HUMERUS KIRIKLARININ TRAKSĠYONLA TEDAVĠSĠ
M.ġener, H.Aydın , O.Aynacı , M. Akif Altay, Ç. Önder
K.T.Ü Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D
Bu çalıĢmada kliniğimizde traksiyonla tedavi edilen 41 çocuk suprakondiler humerus
kırıklı hastanın sonuçlarını retrospektif olarak incelendi. ÇalıĢmaya yalnız tip 2 ve tip
3 kırıkları dahil edildi. Hastaların ortalama yaĢı 7 Ortalama takip süreleri 14.4 ay idi.
Ortalama hastanede kalıĢ süresi 17.2 gün, hasta baĢına haftada çekilen grafi sayısı
2.8 idi. 3 hastada radial sinir, 7 vakada median sinir arazı vardı. Hepsi tedaviden sonra
düzelmiĢti. Dodge kriterlerine göre %70.7 çok iyi, % 17 iyi ve %12.3 yetersiz sonuç
elde edildi. Traksiyonla tedavinin, hastanede kalıĢ süresinin uzun olmasına rağmen
basit ve güvenilir bir yöntem olduğu kanaatindeyiz.
82
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P031
HUMERUS CĠSĠM KIRIKLARINDA EKSTERNAL FĠKSATÖR UYGULAMALARIMIZ
M.ġener, O.Aynacı, H.Aydın, S.Kerimoğlu
K.T.Ü. Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D.
1990-1999 yılları arasında Karadeniz Teknik Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji
Kliniğinde 19 Humerus cisim kırıklı hastamıza eksternal fiksatör uygulandı. Eksternal
tespitlerin 3'ü ilizarov tipi, diğerleri tek düzlemde (unipolar) uygulanan tespitlerdi.
Hastalın 4 tanesi nonunion mevcuttu. Bu vakaların 3 'ü daha önce internal tespit (plak)
1 tanesi Kirschner ile tespit edilen ve nonunion geliĢen hastalardı. 15 hasta erkek, 4
hasta kadındı. Ortalama yaĢ 29 (12-69) du. Kırıkların 13'ü açık (2 tane tip 1, 3 tane
Tip 2, 8 tane Tip 3) 6'sı kapalı kırıktı. Kırık tipi olarak 8 çok parçalı, 6 transvers, 4 oblik
1 spiral kırık mevcuttu. 5 hastada radial sinir arazı vardı. Bir vakada takiplerde tendon
transferi yapıldı. Diğer vakalarda sinir arazı 6 ay içinde geriye dönmüĢtür. En az 6 ay
tekibi olanlar çalıĢmaya dahil edilmiĢtir. Ortalama takip süresi 11 aydı. Ortalama
kaynama süresi 5,6 aydı. Kaynama oranı %79 olup 4 hastada (%21) nonunion geliĢti.
Bunlardan 2 hasta açık redüksiyon + internal greftleme ile tedavi edildi. Özellikle
politravmalı ve açık kırıkları olan hastalarda da uygun bir yöntem olarak kullanılabileceğini düĢünmekteyiz.
83
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P032
HUMERUS CĠSĠM KIRIKLARININ U-ATELĠ ĠLE KONSERVATĠF TEDAVĠSĠ
O.Aynacı, M.ġener , H.Aydın , S.Kerimoğlu
K.T.Ü Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D
Karadeniz Teknik Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji kliniğimizde 1987-1999
yılları arasında U-teli ile konservatif tedavi ettiğimiz 34 humerus cisim kırıklı
hastayı değerlendirdik. 26 hasta erkek 8 hasta kadındı. Ortalama yaĢ 32(9-85)
idi. Kırıkların 24'ü kapalı, 10 tanesi açık kırıktı. Kırık tipi olarak 16 Transvers, 9
Oblik, 5 çok parçalı, 2 segmenter ve 2 spiral kırık mevcuttu. Yalnızca 2 hastaya
U-teli öncesi iskelet traksiyonu uygulanmıĢtır. 6 hastada u ateline ek olarak vepau
bandajı kullanıldı. 5 hastada radial sinir arazı rastlarulmıĢtır. Bu hastaların 4’ü
tekiplerde düzeldi, 1 tanesi ise tendon transferi yapıldı. En az 6 ay takibi olan
hastalar çalıĢmaya dahil edilmiĢtir. Kaynama süresi 3.6 ay (1.5-7) di. Kaynama
oranı %92.2 olup 3 hastada (%8.8% nonunion geliĢmiĢtir. Bu hastaların 2'si tespit
(ilizarov) ile tedavi edildi. Bu retrospektif çalıĢmamızda humerus cisim kırıklarının
konservatif tedavisinde U-ateli uygulamasının oldukça iyi bir tedavi seçeneği
olduğunu düĢünmekteyiz.
84
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P033
THE INCDENCE OF GANGLION CYSTS
DIAGNOSIS AND TREATMENT OPTION
AROUND
THE
SHOULDER:
F. Frankhauser, G. Schippinger, Ch.Bolding
University-Clinic for Traumatology Graz-Austria
Purpose of the study: Ganglia are a common elinical erııity usually superficial in
locatian and therefore readily diagnosed. However, as deep seated ganglia are rare in
the region they are not frequently included in the differential diagnosis of shoulder
disordes. The only elinical sign of such a problem may be wasting of the supra-arıd/or
infraspinatus due to compression of the suprascapular nerve.
Materals and methods: We encountered 8 ganglion cysts in our patient population
Over the last 6 years with varying degrees of weakness and symptoms. Diagnosis
was established by ulırasound and confirmed with MRI in all cases. Most of
the ganglia originated in the joint capsule of the shoulder. In the past, we utilized
ultrasound guided aspiration of the cyst for treatment. More recently, artroscopy
excision has been performed
Results: Recorvery of the patients was uneventful with immediate relief of pain.
However not all patients regained full strength in the involved muscles when the
suprascapular nerve was compressed. Nevertheles, long ıerm result in our patients
have been good without recourrence of the ganglion in arıy patient included in our
smail series.
Conclusion: In the past, it has been difficult to diagnose occult ganglia preoperatively
because of the vague elinical syrnpıoms. Howover ultrasonography is very helpful as
a screening test and MRl provides confirrrıation of the diagnosis. The operative
procedure depends on the location but aspiration followed by cortizone injection
remains a treatment option as open surgery requires awn extensile approach.
Recently, the arthroscopıc approach has been shown to be effective for removal of the
cyst and debridement of jhe labrum whenever possible.
85
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P034
TRAVMANIN DĠRSEK TAġIMA AÇISI VE HAREKET GENĠġLĠĞĠ
ÜZERĠNDEKĠ ETKĠSĠ
RA. Özerdemoğlu, N. Heybeli , E.F. Mumcu
Süleyman Demirel Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D.
Çocuklarda dirsek bölgesinin sıkça yaralandığı ve posttravmatik sekellerin önemli
kısmının bu bölgede görüldüğü saptanmıĢtır. Travma sonucu dirsekte ortaya
çıkabilecek sekelleri daha ayrıntılı olarak incelemek amacıyla 5-16 yaĢ arasındaki
2777 ilköğretim okulu öğrencisi muayene edildi. 107 olguda dirsek ekleminden birisinin
ciddi travmaya maruz kaldığı saptandı. (44 kız, 63 erkek) Tüm olgularda Goniometre
ile her iki dirseğin taĢıma açısı [TA] ve eklern hareketleri ölçüldü. KarĢılaĢtırmalarda 5°
ve üzerindeki farklar anlamlı olarak kabul edildi. Istatiksel değerlendirme için "SPSS for
windows. Realease 7.5.1" paketi kullanıldı.
Oıtalama yaĢ 10.4±32.5 yıl olup travma üzerinde ortalama 4.4±3.2 yıl geçmiĢti.
Olguların 59'unda sağ, 48'inde sol dirsek yararlanmıĢtı. (p>O.OS, Fisher's exact testi) II
kiĢi opere edilmiĢ, diğerleri konservatif olarak tedavi edilmiĢlerdir. Olguların %68 'inde
travmaya uğramıĢ ekstremitenin TA'nda değiĢiklik görülmezken, %14'ünde TA ortalama
11.3±S.7° (5-21°) kadar arttı, %18'inde ise ortalama 14.7±9.2° (S-37°) kadar azaldı. LO
olguda sekel tarafındaki aktif fleksiyon veya ekstansiyon miktarı normal koldan daha
fazla değildi. Olguların %50'sinde ekstansiyonda ortalama 15.4±11.1° (5-52°) kadar
azalma saptandı. Buna karĢın sadece %32’sinde fleksiyon hareketinde ortalama 1
1.9±8.1° (5-38°) kadar azalma görüldü. Hareket geniĢliğinin ise olguların %59'unda
ortalama 18.9±5- 62° (5-62°) kadar azaldığı gözlendi.
Sonuç olarak; (1) olguların %32'sinde travma sonrasında taĢıma açısı belirgin olarak
değiĢmiĢtir. (2) En sık karĢılaĢılan posttravmatik sekel ekstansiyon hareketinin azalmıĢ
olmasıdır. (3) Fleksiyon hareketinin, daha az sayıda çocukta etkilendiği ve ortalama
olarak daha az miktarda azaldığı görüldü. Buna göre ya fleksiyon hareketi
travmalardan daha az etkilenmektedir ya da ekstansiyona nazaran sonradan daha
kolay geri kazanılabilmektedir. (4) Travma sonucu çoğu olguda hareket geniĢliği azalır.
86
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P035
DĠRSEK HĠPEREKSTANSĠYONU GERÇEKTEN BĠR FLEKSĠBĠLĠTE
KRĠTERĠ MĠDĠR?
RA. Özerdemoğlu, N. Heybeli , E.F. Mumcu
Süleyman Demirel Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D
Dirsek hiperekstanbiyon bir fleksibilite kreteri olarak kabul edilir. Oysa Isparta yöresi
çocukların dirseğinde hiperekstansiyon normal bir muayene bulgusu olarak göze
çarpmaktadır. Dirsek ekleminde var olan hiperekstansiyon hareketinin genel vücut
fleksibilitesi ile iliĢkisi olup olmadığını incelemek amacıyla, dirsek travma öyküsü
olmayan 5-16 yaĢ arasındaki 2670 ilköretim öğrencisi (1291 kız, 1379 erkek)
muayene edildi. Goniometre kullanılarak, her iki dirseğin taĢıma açısı [TA] ve eklem
hareketleri ölçüldü. Fleksibilite kriteri olarak sol üst ekstremitide baĢ parmağın ön kol
volar yüzüne pasif opozisyon testi [BOT] ve 2.-5 parmakların hiperekstansiyonu'na
[PH] bakıldı. BaĢparmak uç kısmının önkol volarına değmesi (+), tüm lateral kenarın
değmesi (++), tüm parmakları- önkola değmesi (+++) olarak değerlendirildi. PH
testinde 2.-5 parmakların hiperekstansiyonda önkol dorsaline paralel hale gelmesine
(+), daha fazla yaklaĢmasına (++) olarak kabul edildi. Verilerin değerlendirilmesinde
"SPSS for windows 7.5.1" istatistik programı kullanıldı.
Küçük yaĢlardaki çocuklar daha esnek idiler (PH için c=0.298, p=0.000; BOT için
c=0.321 p=0.000 Pearson korelasyon testi) Kızların erkeklere nazaran daha esnek
olduklarına dair bir eğitim (trend) vardı.(BOT için c=0.046, p=0.061; Pearson
korelasyon testi). Bu bulguda yaĢ faktörünün etkili olduğu kanısına varıldı.
Sonuç olarak: (1) Dirsek ekstansiyonu, yöremiz çocuklarda normal bir muayene
bulgusu olsa da, bir fleksibilite kriteri olarak kabul edilebilir. (2) Küçük yaĢlarda ve
kızlarda fleksibilite daha fazladır. (3) BOT kiĢinin fleksibilitesini PH'na nazaran daha
iyi yansıtır ve daha geç yaĢlara kadar (+) bulunur. (4) ÇalıĢmamız doğu ırkıarında
eklemlerin daha esnek olduğuna dair mevcut yayınları destekler niteliktedir.
87
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P036
KRONĠK LATERAL EPĠKONDĠLĠTĠN TEDAVĠSĠNDE MAGNETOTERAPĠNĠN
ETKĠSĠ
Emine Akın, Ahmet Ekin, Z.Candan Türeyen, Mustafa Özkan
D.E.Ü. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Y.O.
D.E.Ü. Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D.
Amaç: Kronik lateral epikondilitin tedavisinde magnetoterapinin etkisini belirlemektedir.
Materyal ve Metod: AraĢtırma Ekim 1996-Kasım 1997 tarihleri arasında DEÜ ortopedi
ve Travmatoloji Anabilim Dalı'nda dirsek ağrısı Ģikayeti ıle baĢvuran ve kronik lateral
epikondilit tanısı konan 27 hastanın 32 dirseği üzerinde yapılmıĢtır. Hastalar basit
rastgele örnekleme yöntemı ile 15’ideney, 17’si kontrol olmak üzere iki guruba
ayrılmıĢtır. Tedavide kontrol grubu hastalarına hotpack, derin friksiyon masajı MiIl's
manevrası egzersiz ve coldpack'i içeren klasik fizyoterapi yöntemleri ve 20 dk
plesebomagnetoterapi deney gurubu hastalarına ise klasik fizyoterapi programına
ilaveten 20 dk sureyle frekansı 50 Hz. gücü 24 Gauss olan kesikli magnototerapi
uygulanmıĢtır. Hastalar masımım 40 seans tedavi programına alınmıĢ ve tedavi öncesi
sonrası ağrı, manuel provakatif testler, normal eklem hareketı kas testi ve kavrama
kuvveti değerlendirmeleri yapılmıĢtır.
Bulgular: Her iki guruptada tedavi öncesi ve tedavi sonrası değerlendirme sonuçları
karĢılaĢtırıldığında iyileĢme yönünde istatikselolarak anlamlı bir fark bulunurken
(p<O.OS) guruplar birbirleriyle karĢılaĢtırıldığında istatikselolarak anlamlı bir fark
bulunamamıĢtır (p>O.OS).
Sonuç: Kronik lateral epikondiIitin tedavisinde magnetoterapinin herhangi bir etkisi
görülmemiĢtir.
88
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P037
LATERAL EPĠKONDĠLĠTĠN TEDAVĠSĠNDE CYRIAX' A GÖRE MOBĠLĠZASYON VE
DĠRSEK BANDININ ETKĠSĠ
Gül Baltacı,Nevin Ergun, Volga Bayrakçı
Hacettepe Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokul,
Sporcu Sağlığı Ünitesi
Amaç: Lateral epikondilitin tedavisinde Cyriax'a göre manipulatif terapi ve tenis elbow
bandının etkinliğini yalnızca klasik fizyoterapi alan grup ile karĢılaĢtırarak belirlemekti.
Materyal ve metodlar: Bir doktor tarafından lateral epikondilit tanısı konan unilateral
semptomlu 87 hasta ünitede fizyoterapi ajan ve yöntemleri ile tedavi edilmiĢtir. Bu
hastalardan rastgele seçilen iki grup ayrılmıĢ olup yaĢları 22 ile 56 arasıında değiĢen
30 hasta (15 kontrol, 15 deney) çalıĢmadan iki hafta önce ilaç kullanmayan ve dört
hafta önce enjeksiyon olmayan hastalardı. Hastaların semptomların süresi 3-10
arasında değiĢmekte olup ortalama 5 aydı. Kontrol grup haftada 5 gün ultrason, buz,
interferansiyel terapi, germe ve kuvvetlendirme egzersizleri aldılar. Deney grubuna ise
Cyriax manipulatif terapi (derin friksiyon masajı, Mill's manipulasyonu) , tenisçi dirseği
bandı ve buz uygulandı.
Bulgular: Deney grubunda kontrol grubu ile karĢılaĢtınldığında etkilerımiĢ kolun
normal eklem hareketinde ve ağrıda önemli geliĢmeler bulundu (p<0.05). Ayrıca
deney grubu günlük yaĢam aktiviteleri ve fonksiyonları kullanmada daha hızlı ve
önemli geliĢmeler gösterdi (p<0.05).
Sonuç: YumuĢak doku lezyonlarının tedavisinde kullanılan Cyriax'a göre manipulatif
terapi yöntemleri ve tenisçi dirseği bandı lateral epikondilin iyileĢmesini hızlandıran
etkili tedavilerden bir olarak kullanılması önerilebilir. Bununla birlikte bu konuda
yapılacak çalıĢmaların artırılması ve değiĢik tedavi yöntemlerinin karĢılaĢtırılması
gereklidir.
89
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P038
DĠRSEK VE ÖNKOL KIRIKLARINDA REHABĠLĠTASYON
N.Gelecek, G.Koçak , K.Bacakoğlu
D.E.Ü. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Y.O.
D.E.Ü. EI Cerrahisi A.B.D.
Dirsek ve önkol kırıkları genellikle parmaklar açık, elbileği ve dirsek ekstansiyon
pozisyonunda, hızlı bir Ģekilde üzerine düĢme sonucu oluĢmaktadır. ÇalıĢmanın amacı
sık karĢılaĢılan dirsek ve önkol kırıklarından sonraki dönemde fizyoterapi ve rehabilitasyon programlarının etkinliğini belirlemek için yapılmıĢtır. ÇalıĢmaya D.E.U Fizik
Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokulu'unda tedavi edilen, önkol ve dirsek kırığı tanısı
alan, 25 erkek, 12 kadın toplam 37 hasta dahil edilmiĢtir. Hastaların yaĢ ortalaması
27.56±2.4 (1-55 yaĢ) olarak bulunmuĢtur
Hastalar kırık redüksiyonunu takiben uygun olan en erken dönemde fizyoterapi
programlarına alınmıĢ v ortalama 34.45±3.9 (11-118) seans fizyoterapi uygulanmıĢtır.
Hastalann rehabilitasyon sonrası ağrı, normal eklem hareketi ve kas kuvveti
değerlendirilmiĢ, sonuçlar sağlam taraf ekstremite ile karĢılaĢtırılmıĢtır.
Sonuçta rehabilitasyon sonrası 17° dirsek fleksiyonu 9.4° ekstansiyon limitasyonun
devam ettiği görülmüĢtür. VAS ile yapılan ağrı değerlendirmesinde belirgin azalma
kaydedilirken, 2 hastanın istirahatte, 6 hastanın aktivite ile orta Ģiddetli ağrı
semptomunun devam ettiği belirlenmiĢtir.
Önkol ve dirsek kırıklarında fizyoterapi ve rehabilitasyon programları limitasyonları
önlemede etkili olmakla beraber, mükemmel sonuçlar elde etmekte kırığın yeri ve
hastanın yaĢı etkili olmamaktadır.
90
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P039
CAPITELLUMDA OSTEOKONDRĠTĠS DĠSSEKANS (PANNER HASTALlĞI?)
Hayati Durmaz, Mehmet Demirhan, Ata Can Atalar, Yılmaz Akalın
Ġ.Ü. Ġstanbul Tıp Fakültesi, Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D
Capitellum avasküler nekrozu olarak da adlandınlan Panner hastalığında 10 yaĢ
civarındaki erkek çocuklar dirsek ağrısı Ģikayeti ile hekime baĢvururlar. Röntgen
görüntüleri ve klinik seyir Perthes hastalığını andırır. Akut inflamasyon fazının ardından
yaklaĢık 1-3 yıl süren rejenerasyon fazı izlenir. Nadir görülen bu hastalığın bır sekelı
olan dırsek içi serbest fragman, tarafımızdan artroskopik olarak eksize edildi.
Capitellumun osteokondıitis dissekans patolojisi ise 15 yaĢ civarındaki, özellikle atma
sporu ile ilgilenen adolesanlarda görülür.
Kliniğimize baĢvuran 15 yaĢındaki erkek hastanın yaklaĢık 3 yıldır süren dirsek ağrısı,
hareket krsıthlıaı ve zaman zaman dirseğinde kilitlenme Ģikayeti mevcut idi. Fizik
muyenede, dirsek fleksiyon-ekstansiyonu 20-100 derece arasında, supinasyonpronasyonu açıktı. Röntgen ve manyetik rezonans görüntülemelerinde belirlenen
serbest osteokondral fragmanı ekstirpe etmek ve kılardak durumunu ıncelemek ıçın
dirsek artroskopisi yapıldı. Fragman ekstirpe edildi. Klinik takiplerinde hastanın
kilıtlenme Ģikayetlerinin gerilediğini ancak hareket arkında bir artıĢ olmadığını gözledik.
Panner hastalığı veya capitellumun osteokondritis dissekansı gibi sık görülmeyen
eklem içi hastalıklarda artroskopi, her zaman tanı ve tedavide yardımcı olacaktır.
91
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P040
MEDĠAN SĠNĠRĠN OLUġUM VARYASYONLARı (kadavra çalıĢması)
ġevki Kabak, Nihat Ekinci, Sinan Karaoğlu, Mehmet Halıcı
Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D 2 Anatomi A.B.D.
ÇalıĢmada am.acımız aksiler bölge seviyesinde median sinirin oluĢum
varyasyonlarını belirlemektedir. Bu amaçla otuz kadavranın median sinirlerinin
oluĢumları incelendi. Median sınır varyasyonları, otuz olgunun yedisinde görüldü.
Varyasyonlu median sinirler üç kökün birleĢmesiyle oluĢuyordu; köklerden biri
fascilus mediaIisten, diğeri fascilus laterahsten bir diğeri ise fasciculus lateralisten
veya muskulokutanös sinir yoluyla yine fasciculus lateralisin periferik dallarını verdiği
noktadan doğup distalde nervus medianusa katılıyordu. Dığer beĢ olguda üçüncü kök
distalde nervus musculocutaneustan doğup yine distalde nervus medıanusa
katılıyordu. Sonuç olarak aksiller bölge ve üst kol seviyesinde yapılacak cerrahi
müdahalelerde bu varyasyonların bilinmesi önem arz etmektedir.
92
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P041
TANISI BĠLATERAL OMUZ POSTERĠOR FRAKTÜR-DĠSLOKASYONU ĠLE
KOYULAN BEYĠN TÜMÖRÜ OLGUSU VE Eġ ZAMANLI ĠKĠ TARALI
HEMĠARTROPLASTĠ TEDAVĠSĠ
Önder Kılıçoğlu, Mehmet Demirhan, ġenol Akman, Yalçın Yavuzer, Aziz Alturfan
Ġstanbul Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D.
Ġki taraflı omuz posterior kırıklı çıkığı hemen her zaman bir konvulziyon ile
iliĢkilendirilebilmektedir. Konvilziyonlar ise beyin tümörlerinin sık görülen bir
bulgusudur. Bu güne kadar beyin tümörü tanısı tipik omuz kırıklı çıkığı sayesinde
tanınmıĢ iki olgu literatürde sunulmuĢtur. Sunduğumuz olgu hem beyin tümörünün
tanınma Ģekli nedeni ile ilginç, hem de iki taraflı omuz çıkığının aynı seansta iki taraflı
hemıartloplastı ile tedavi edilmiĢ olması nedeniyle de oldukça önemlidir.
Olgu Sunumu: 60 yaĢında erkek hasta bulantı, terleme ve iki taraflı omuz ağrısı
yakınmaları ile acil birime baĢvurdu. ÖzgeçmiĢte sol ayakta ara sıra tekrarlayan gut
artriti dıĢında özellik yoktu. Fizik muayenede uykuya meyil ve dudaklarda hafif siyanoz
tespit edildi. Kan tetkikinde asidoz tespit edilince ön planda metabalık asidoz tanısı ıle
takibe alındı. Omuz ağnları için yapılan ortopedik muayenesinde her iki omuzda
hareketın kısıtlı ve ileri derecede ağrılıolduğu gözlendi. Radyolojik tetkik sonucu iki
taraflı omuz kınklı çıkığı ve sol humerus baĢında %50 lik birvyüzey alanında çökme,
sol tarafta ıse %45 çökme ile birlikte tuberkulum majus kırıgı tespit edildi. GeçirilmiĢ
konvüzzion için neredeyse patognomik kabul edilebilecek bu bulgular nedeniyle,
ortopedi ekibinin ısrarları sonucu çekilen MRI tetkikinde sağ temparal lobda yer
kaplayan bir kitle tespit edildi. Tümör cerrahi olarak tedavi edildi. Patolojik tetkik
sonucu grade II astrositoma olarak geldi. ilk baĢvurudan sonra 5 hafta içinde her iki
omuza aynı seansta hemiartroplasti uygulandı. Ameliyat sonrası 1. yıl kontrol
tetkikinde hasta günlük iĢlerini rahatça yapabilmekteydi ve normal hareket açıklığına
kavuĢtu.
93
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P042
KLAVĠKULA OSTEOMYELĠTĠ
KLAVĠKULA MEDĠAL UÇTA OSTEOMYELĠT OLGUSU VE TEDAVĠSĠ
ġenol Akman, Cezmi Enson, Önder Kılıçoğlu, Mahmut Berkman, Yaman Ege,
Orhan Yeğinsu
VKV Amerikan Hastanesi
Kalavikula ostemyeliti özellikle eriĢkinlerde nadir rastlanılan ve teĢhiste zorluk
oluĢturan bir patolojidir. EriĢkinde ortaya çıkan klavikula osteomyeliti genellikle ilaç
bağımlılarında, geçirilmiĢ boyun cerrahisi ameliyatları komplikasyonu olarak,
subklavian kateterizasyon sonrası uzun süren trakeitler sonrası ve radyoterapi sonrası
klavikula kanlanmasındaki azalmaya bağlı olarak oıtaya çıkınaktadır. Sunduğumuz
olguda etiyolojiye yönelik yapılan araĢtıımalarda kesin bir neden saptanmamıĢtır. Vaka
teĢhiste gecikilebileceğinin önemini vurgulamak ve cerrahi tedavi sonrası sonuçları
bildirınek açısından ilginç bir sunu olarak değerlendirilmiĢtir.
Olgu Sunumu: 35 yaĢında erkek hasta sağ omuz arkasında ağrı, trapezius üzerinde
hassasiyet ve kas spazrnı, omuz hareketleri sırasında ağrı ve hareket kısıtlı ğı
Ģikayetleri ile acil polikliniğe baĢ vurmuĢtur. BaĢvuru sırasında alınan anamnezde
travma geçirdiği anlaĢılmıĢ, 3 gün önce baĢlayan üst solunum yolu infeksiyonu
saptanmıĢtır. Hasta trapezius myaljisi tanısı ile tedavi altına alınmıĢ, yapılan günlük
takiplerinde ağrının lokalizasyonunun değiĢtiği görülmüĢ, sternoklavikuler eklemde
ĢiĢlik ve klavikula medialinde hassasiyet bulguları ortaya çıkınca yapılan CAT, MRI ve
laboratuar tetkiklerinde klavikula medial uç osteomyeliti saptanmıĢtır.
Ameliyata alınan hastaya klavikula medial uç fenestrasyonu, debriman ve drenaj
uygulanmıĢ, patolojik bölgeden kültür antibiyogram ve patolojik tetkik alınmıĢtır. Staph
Aureus osteomyeliti teĢhisi konarak toplam 6 hafta uygun antibiyoterapiye baĢlanmıĢtır. Hastanın ameliyat sonrası klinik ve laboratuar tetkikleri normalleĢmiĢ, 6 ay
sonra yapılan kontrollerinde klinik hiçbir Ģikayetin olmadığı görülmüĢ, omuz ekleminde
tam fonksiyon elde edilmiĢtir.
94
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P043
MODĠFĠYE BANKART AMELĠYATI SONRASı REHABĠLĠTASYON
SONUÇLARIMIZ.
Z. Güven, A. Kaptan, O. Güven, N. Özarslan, M. Bezer, Ö.Kayhan
Marmara Üniversitesitesi Tıp Fak. Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon A.B.D.
Marmara Üniversitesi Tıp Fak. Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D.
GiriĢ: Omuzun anterior instabilitelerinde günümüzde sonuçları en baĢarılı cerrahi
tedavi yöntemi modifiye Bankart operasyonudur. Bu uygulamanın temelini kapsülün
Ön bölümünün yapıĢtığı labrum bölgesine yapılan rekonstrüksiyon oluĢturmaktadır.
Bankart operasyonu geçirmiĢ hastalarda.ameliyatı takiben uygulanan rehabilitasyon
programının temel amacı öncelikli olarak omuzun stabilitesi korunurken eĢ zamanlı
olarak tam bir eklem hareket açlığının (EHA) sağlanması ve omuzun dinamik
stabilizatörlei olan kaslarını güçlendirmektedir.
Amaç: Bu çalıĢmanın amacı maodiie Bankart operasyonu geçirmiĢ olguların rehabilitasyon sonuçlarının değerlendirilmesidir.
Materyal ve Metod: Modifiye Bankart operasyonu geçirmiĢ 5'i kadın, 19'u erkek
toplam 24 hasta ortalama 10.2 hafta (8.1-14.3 hafta) süresince ilk 3 hafta 3 gün/hata,
4-6 haftalar arası Sgün/hata, daha sonraki dönemde ise yine 3 günlhafta olmak üzere
rehabilitasyon ünitesinde takip ve tedavi edildi. Rehabilitasyonun hedefi operasyonun
masimun onikinci haftasında hiçbir instabilite bulgusu olmaksızın eksternal
rotasyonda minimal kısıtlık hariç- tüm yönlerde tam ve ağrısız EHA'na eriĢilmesi
olarak planlandı ve bu amaçla dört fazlı bir rehabilitasyon programı uygulandı.
Ortalama izlem süresi 31 ay (13-54 ay) idi. Klinik değerlendirme Rowe skorlaması
pasif ve aktif eklem hareket açılıkları, stabilite testleri, vizüel analog skala (VAS),
hastanın global değerlendirmesi ile yapıldı.
Sonuç: Hastaların hiçbirinde operasyon sonrasında redislokasyon ve pozitif
aprehensiyon testi saptandı. Global değerlendirmede ev aktivitelerinde 20 omuz
mükemmel, 3 omuz iyi, 1 omuz zayıf, iĢ aktivitelerinde 18 hasta mükemmel, 4 omuz
iyi, 1 omuz zayıf olarak belirlendi. Aralıklı veya düzenli olarak üst ekstremite aktivitesi
gerektiren spor yaptıkları saptanan 12 hastanın sortif aktiviteleri değerlendiriminde ise
5'inde mükemmel, 3'sinde iyi, 4'ünde zayıf sonuç saptandı. Ev, iĢ ve sportif
aktivitelerin hiçbirinde hastalar kötü sonuç bildirmedi. 3 hastada 6. ayda ortalama 20
eksternal rotasyon kısıtlığı mevcuttu. Bu kısıtlılık 12. ayda ortalama 15 olarak devam
etti. 18. haftada yapılan Rowe skorlamasında 20 hasta mükemmel (ort.92.5), 4 hasta
iyi (ort, 83.3) olarak satandı. Zayıf ve kötü olarak sınıflandırılan hasta olmadı.
Hastaların tümü hedeflenen optimum süre olan 12. haftada normalomuz fonksiyonlarına eriĢtiler. Bu sonuçlar modifiye Bankart operasyonu sonrasında tamiri koruyan
ve erken dönemde EHA ve güçlendirici harekete izin veren rehabilitasyon programımızın erken ve geç dönem sonuçlarının baĢarılı olduğunu göstermektedir.
95
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P044
ROTATOR KILIF YIRTlĞI TAMĠRLERĠNĠN UZUN DÖNEM FONKSĠYONEL
SONUÇLARI
O.Güven, M.Karahan, M.Bezer, B.Saygı, K.GökkuĢ, Y.Yıldırım, Z.GÜven
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi Ve Travmatoloji A.B.D.
GiriĢ: Retrospektif olarak değerlendirilen 64 hastanın 70 omuzuna ait kılıf rekonstrüksiyonuna ait patoloji ve klinik sonuçlarının sunumu.
Materyal ve Metod: 1991-1997 yılları arasında 64 hastanın 70 omuzunda geniĢ veya
masif rotator kılıf yırtıgı nedeniyle anterior akromioplasti ve rotator kılıf tamiri
uygulandı. Ortalama yaĢ 61 (35-77 yaĢ) idi. Ortalama takip süresi 48 aydır (30-90 ay).
Temel Ģikayetleri kronik ağrı ve bozulmuĢ omuz fonksiyonları olan hastaların hiçbiri
uygulanan konservatif tedaviye cevap vermemiĢti. Postoperatif abdüksiyon cihazında 1
haftalık irnmobilizasyonu takiben 3 safhalı rehabilitasyon programı uygulanmıĢtır.
Hastalar, Constant skorlama sistemi kullanılarak değerlendirildiler.
Sonuçlar: Postoperatif geç dönem ortalam Constant skoru 79.5 (range 37- 100) idi.
Objektif fonksiyonel sonuçları %61.3 mükemmel %22.6 iyi, %9.7 orta. % 6.4 kötü idi.
Ortalama ağrı skorları 15 üzerinden 13.7 puan (5-15) idi. Günlük aktivite skor
ortalaması 20 üzerinden 16.7 puan (8-10) idi. Aktif hareket ortalaması 40 üzerinden 33
puan (12- 40) idi. Güç skorlamasında ortalama değer 25 üzerinden 15 puan (5-25) idi.
Hastaların hiçbirinde cerrahi sonrası sinir paralizisine, enfeksiyona veya diğer
komplikasyonlara rastlanmavdı. Ortalama 4 yıllık takıp sonuçları göstermektedir ki
geniĢ ve masif rotator kılıf yırtığı olup akromioplasti ve kılıf tamiri uygulanan hastaların
geç takip sonuçları da iydir.
96
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P045
DĠSTAL HUMERUS KOMPLEKS KIRIKLARINDA OLEKRANON OSTEOTOMĠSĠ ĠLE
YAPILAN CERRAHĠ TEDAVĠ VE SONUÇLARI
Mustafa Herdem, Hüseyin Bayram, Serdar Özbarlas, Cenk Özkan
Çukurova Üniversitesi Tıp Fak. Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D.
Humerus distalinin eklem içi kırıklarında iyi sonuç alınması iyi bir eklem restorasyonu
yapılarak sağlanabilir. Bölgenin anatomik özelliği nedeniyle en iyi görünüm sağlayan
yollardan biri olekranon osteotomize edilerek açık redüksiyon internal tespit yapıldı.
Hastalardan 9'u erkek, 2'si kadındı. Ortalama yaĢ 37 (18-68) bulundu. Kırık, 8 hastada
sol, 3 hastada sağ kolda idi. Kırıkların tamamı AO sınıflamasına göre C grubunda yer
alıyordu. Erken tedavi uygulanan 9 hastanın kırığının beĢi açık, dördü kapalı kırık
Ģeklinde idi. Kalan iki hasta kliniğimize geç baĢvurmuĢtu ve nonuion vardı. Hastalarımız en az 6 ay izlendi. Komplikasyon olarak bir hastanın alekranon osteotomisinde
kaynama gecikmesi görülürken bir hastada da tespit materyali kırıldı. Mayo Dirsek
Skoruna göre değerlendirildiğinde 4 olguda mükemmel, 4 olguda iyi, 2 olguda orta ve 1
olguda kötü sonuç alındı.
97
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P046
OMUZDA SIKIġMA SENDROMUNUN CERRAHĠ TEDAVĠSĠ
Sinan Adıyaman, S.Sinan Bilgin, Cengiz Yılmaz, Ataç KarakaĢ, Mehmet DemirtaĢ
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D.
Amaç: Rotator kaf lezyonlannın oluĢumunda roloynayan intrensek veya ektrensek
faktörler veya bunların kombinasyonu, sıkıĢma sendromu adını alan klinik bir tablo
meydana getirirler. Bu klinik tablo basit bir zorlamadan kaf artropatisine dek değiĢen bir
spektrum içerisindeki çeĢitli patolojileri içerir.
Materyal ve Metod: 1993 yılından itibaren kliniğimizde sıkıĢma sendromu tanısı 41
hastaya cerrahi tedavi uygulandı. Hastaların yaĢ ortalama 45.1 (20-71) yıl idi. 26 bayan
ve erkek hastadan oluĢan grupta 22 sağ ve 19 sol omuzda patoloji mevcuttu. Hastalar
cerrahiden önce ortalama 16,77 (1 -40) aydır omuz ağrısı çekmekte ve ortalama 3.2 011) ay konservatif tedavi görmüĢlerdi. SıkıĢma sendromlu 41 hastanın 32'sine mini
açık dekompresyon ve 9'una artroskopik dekompresyon uygulandı. Cerrahi sonrası, 1
hastada yüzeyel enfeksiyon ve 1 hastada deltoid origosunda ağrı geliĢti. Rehabilitasyona ameliyat sonrası 2. günde tüm hastaların fonksiyonel sonuçları Neer
kriterlerine göre değerlendirildi.
Sonuçlar: Ortalama takip süresi 16.9 ay olup, 41 hastanın 35'inde (%85.4) Neer
kriterlerine göre tatminkar sonuç elde edilmiĢtir.
Kanılar: Cerrahi sonrası hastaların değerlendirilmesi ile vardığımız sonuçları Ģu Ģekilde özetleyebiliriz;
* Artroskopik subakromial dekompresyon sonrası hastaların ağrısı ve rehabilitasyon
süresi, mini açık subakromial dekompresyon uygulanan hastalarla kıyaslanmayacak
derecede
* Mini açık giriĢimlerde deltoid kasının origiosunda ayrılan kısımları geçen dikiĢlerle
tamir edilmelidir.
98
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
P046
POST TRAVMATĠK DĠRSEK HAREKET KISITLILIĞINDA TEDAVĠ
TECRÜBEMiZ
Mehmet DemirtaĢ,Sinan Adıyaman, Sinan S. Bilgi, Hakan Uçar, Cengiz Yılmaz
Ankara Üniversitesi Tıp Fak. Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D., EI Cerrahisi B.D,
Ankara Üniversitesi Tıp Fak. Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D.
Güven Hastanesi Ortopedi ve Travrrıatoloji Bölümü
Kasım 1996 ile Aralık 1998 tarihleri arasında kliniğimizde tedavi görmüĢ 18 hastanın
10'u erkek, 8'i bayan ve ortalama yaĢları 27.8 (5-66) idi. Etiketlenen dirseklerin 12'si
sağ, 6'si soldu. Preoperatif ortalama hareket arkı 47.75 (25-80) derece olan
dirseklerde hareket kısıtlılığı nedenleri 13'ünde eski travma, birinde immobilizasyon,
2'sinde heterotopik osalfikasyon idi. 16 hastada neden intraartiküler iken heterotopik
ossifikasyonlu 2 hastada ekstraartkülerdi. Bu hastaların 12'sine sadece açık
gevĢetme, birine sadece kapalı manipulasyon ve 3'üne sadece artroskopik giriĢim
uygulandı. Bir hastada kapalı manipulasyon ile yeterli hareket arkı elde edilememesi
üzerine açık gevĢetmeye ve diğer bir hastada benzer Ģekilde artroskopik giriĢim ile
yeterli hareket elde edilememesi üzerine açık gevĢetmeye geçildi. Açık cerrahi
giriĢimlerin 2'si sadece anteriordan kapsülotomi veya kapsülektomi ve eklem içi
debridmanı, posteriordan fossa olecraninin debriadmanı ve olekranonplasti ve diğer
engel dokuların eksizyonu veya serbestleĢtirilmeleri uygulandı. Tüm hastalar ameliyat
sonrası uzun kol alçı atale alındı ve ameliyat sonrası hastanın tolere edebileceği en
yakın zamanda fizik tedavi baĢlandı. Hareket egzersizleri dıĢında kalan zamanda 6
hafta boyunca atele devam edildi. Sekiz hastada ameliyat sonrası interskalen katater
yoluyla anestezi uygulandı.
Hastalarda ortalama takip süresi 19 (12-28) ayda. Yapılan son kontrollerde açık
cerrahi giriĢim uygulanan 14 hastada intraoperatif olarak yapılan ölçümlerinde ise
operasyonun tamamlanmasını takiben ortalama hareketleri 120 (90-145) dereceydi.
Sadece artroskopik giriĢim uygulanarak eklem faresi eksizyonu (2 hasta) ve
sinovyektomi (1 hasta) yapılan hastaların ortalama hareket arkları 119(110-145)
derece olarak saptandı. Sadece kapalı manipülasyon yapılan hastada ise preoperatif
50 (ROM: 90-145) derecelik hareket postoperatif 125 (ROM: 20-145) dereceye
yükseldi.
Dirseğin hareket kısıtlılığında seçilecek metodunun dikkatli yapılması kadar önemli bir
nokta da ameliyat sonrası uygulanacak fizik tedavidir. Her ne kadar intraoperatif olarak
yeterli miktarda hareket elde edildiği düĢünüise de ameliyat sonrasında bu arkta kayıp
olması kaçınılmazdır. Ancak nihai sonucu etkileyen en önemli tedavi erken ve agresif
uygulanan fizik tedavi protokolüdür.
99
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
Adıyaman S.,
Akalın Y,
Akın E.,
AkıncIO.,
Akrnan ġ.,
Akpınar F.,
Akpınar O.,
Akpınar S.,
Aksoy B.,
Aksu S.,
Aliekberov C.,
Altay M.,
Altay M.A.,
Altay T.,
Altınel L.,
Alturfan A.,
Arazi M.,
Atalar A.C.,
Atik ġ.,
Atilla B.,
Aydın H.,
Aydoğan N.H.,
Aynacı O.,
35,55,97,98
32,38,60,66,90
87
36
92,93
54
80
58,64,67
74
70
48
35,55
76,81
47
38
92
56,65,73
32,38,58,60,66,90
46
61
76,81,82,83
33
44,76,81,82,83
Bağrıaçık A.,
Bacakoğlu A.K.,
Baktır A.,
Balkar F.,
Baltacı G:,
BaĢkurt F.,
Baydar M.L.,
Bayrakçı v.,
Bayram H.,
Berkman M.,
BeĢler A.,
Bezer M.,
Bilen E.,
Binnet M.,
Boldin Ch.,
Bülbül M.,
71,78
28,48,89
29
29
62,63,64,68,70,88
57
33
64,68,70,88
31,96
93
64,68,70
30,59, 72,94,95
43
35,55,62
34,84
39,79
Can F.,
Cever Ġ.,
CoĢkun G.,
46,53,61
80
61
100
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
ÇalıĢır A.,
Çetinus E.,
36
80
Demirdelen A.,
Demirhan M.,
Demirkaya M.,
Demirörs R.N.,
DemirtaĢ M.,
Dolunay E.,
Durmaz H.,
Duygulu F.,
31
32,38,58,60,66,90,91
78
67
55,97,98
53,61
90
29
Ege Y.,
Ekin A.,
Ekinci N.,
Enson C.,
Ergun N.,
Erol B.,
Ertürk E.,
Esenyel C.Z.,
93
28,48,92
91
93
62,63,64,70,88
72
52
39,71,78
Fankhauser F.,
34,84
Gelecek N.,
Göcen Z.,
GökkuĢ K.,
Günal Ġ.,
Gürkan Ġ.,
Güven O.,
Güven Z.,
39
57
30,59,72,95
47
35
30,37,59,72,94,95
37,72,94,95
Halıcı M.,
Herdem M.,
Hersekli M.A.,
Heybeli N.,
91
31,96
58,67
85,86
Kabak ġ.,
Kabukçuoğlu YS.,
Kantar O.,
Kapıcıoğlu M.S.,
Kaptan A.,
KaraA.N.,
Karahan M.,
91
74,75
63
73
37,94
39
30,58,72,94
101
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
KarakaĢ A.,
KarakaĢ E.,
Karaoğlu S.,
Kaya A.,
Kayhan O.,
Kerimoğlu S.,
Kılıçoğlu O.,
Koçak G.,
Kutlu A.,
Küçükkkaya M.,
97
29,97
29,91
47
37,94
44,82,83
92,93
89
52
45,49
Memik R.,
Mumcu E.F.,
Mutlu M.,
56
42,85,86
52
Olcay E.,
79
Öğün T.C.,
Önder Ç.,
Özaras N.,
Özbarlas S.,
Özcan C.,
Özerdemoğlu R.A.,
Özkaleli E.,
Özkan C.,
Özkan M.,
Özlü H.,
Öztürk H.,
Öztürk Ġ.,
65
81
37,94
96
28,48
42,85,86
46
96
28,48,57,87
63
47
45,74
Parmaksizoğlu A.,
PiĢkin A.,
, 71,77
44
Sağlam N.,
Sarısaltık H.,
Saygı B.,
Schippinger G.,
Sert O.A.,
Sıvacıoğlu S.,
Siakir O.,
43
36
30,59,72,95
34,94
65
32,60
70
ġarlak A.,
ġehirlioğlu A.,
ġener M.,
56,65
33
44,76,81,82,83
102
1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000
Talu U.,
Tan Ġ.,
Tandoğan R.N.,
TekkeĢin M.,
Teksöz A.,
Tezer M.,
Tosun N.,
Tözün Ġ.R.,
Tuncay Ġ.,
Türeyen Z.C.,
Tünay S.,
43
30
53,58,61,67
74
77
45,49
54
43
54
87
33
Uçar H.,
Us M.R.,
Uyar S.,
98
47
45,49
Ünsal M.,
Ünver B.,
59
57
Vedzizhev B.G.,
Vedzizhev G.M.,
50
50
YanmıĢ Ġ.,
Yavuzer Y,
Yeğinsu O.,
Yel M.,
YeĢiltepe .R.,
Yıldırım O.S.,
Yıldırım Y,
Yılmaz C.,
Yorgancıgil H.,
Yurtseven E.,
Yücetürk A.,
33
92
93
52,56,73
39
79
72,95
55,62,97,98
42
57
53
103

Benzer belgeler