Turkish sentences from Tatoeba 4

Transkript

Turkish sentences from Tatoeba 4
vocapp.es
Turkish sentences from Tatoeba 4
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
13.
14.
15.
16.
17.
18.
19.
20.
21.
22.
23.
24.
25.
26.
27.
28.
29.
30.
31.
32.
33.
34.
35.
36.
37.
38.
39.
40.
41.
42.
43.
44.
45.
46.
47.
48.
49.
50.
51.
52.
53.
54.
55.
56.
Tom was horrified.
Tom dehşete düştü.
Tom was impressed.
Tom was in a coma.
Tom was abducted.
Tom went downtown.
Tom would say yes.
Tom wouldn't know.
Tom wouldn't mind.
Tom's face is red.
Tony can run fast.
Try and calm down.
Try it once again.
Try on that shirt.
Turn on the radio.
Turn to the right.
Two beers, please.
Two weeks went by.
We are not amused.
We believe in God.
We go there often.
We got dead drunk.
We got into a car.
We got up at dawn.
We have good news.
We hope for peace.
We long for peace.
We long for peace.
We looked for her.
We must keep calm.
We must work hard.
We need fresh air.
We need your help.
We play on Sunday.
We rented a canoe.
We rode on a boat.
We speak Japanese.
We were all tired.
We're in the well.
We're old friends.
Wear warm clothes.
What a day!
What a lovely day!
What animal is it?
What are they for?
What did you do?
What does it mean?
What does Tony do?
What is happening?
What is the price?
What's the story?
What should I eat?
What should I say?
What should I see?
What was he up to?
What would happen?
What's eating you?
Tom etkilendi.
Tom komadaydı.
Tom kaçırıldı.
Tom şehir merkezine gitti.
Tom evet derdi.
Tom bilmezdi.
Tom umursamazdı.
Tom'un yüzü kırmızı.
Tony hızlı koşabilir.
Dene ve sus.
Bir kere tekrar dene.
O gömleği deneyin.
Radyoyu aç.
Sağa dönün.
İki bira lütfen.
İki hafta geçti.
Biz eğlenmedik.
Biz Allah'a inanıyoruz.
Biz sık sık oraya gideriz.
Zilzurna sarhoş olduk.
Arabaya bindik.
Biz şafak vakti kalktık.
İyi haberimiz var.
Biz barış için ümit ediyoruz.
Biz barış için can atıyoruz.
Barış burnumuzda tütüyor.
Biz onu aradık.
Biz sakin olmalıyız.
Biz çok çalışmalıyız.
Bizim temiz havaya ihtiyacımız var.
Bizim sizin yardımınıza ihtiyacımız var.
Biz Pazar günü oynarız.
Biz bir kano kiraladık.
Biz bir tekneye bindi.
Biz Japonca konuşuruz.
Hepimiz yorgunduk.
Biz iyi konumdayız.
Biz eski arkadaşız.
Sıcak giysiler giyin.
Ne güzel bir gün!
Ne hoş bir gün.
O, hangi hayvandır?
Onlar ne için?
Ne yaptın?
Bu ne anlama geliyor?
Tony ne iş yapar?
Ne oluyor?
Fiyatı nedir?
Hikaye nedir?
Ne yemeliyim?
Ne demeliyim?
Ne görmeliyim?
O ne yapıyordu?
Ne olurdu?
Seni ne yiyor?
- Página 1 -
vocapp.es
57. What's in the box?
58. What's that sound?
59. What's wrong?
60. What's the number?
61. What's your hobby?
62. What's your major?
63. What's your score?
64. When are you busy?
65. When is the party?
66. When was it built?
67. When was she born?
68. Where do you work?
69. Where's my watch?
70. Where is Room 105?
71. Where's the bank?
72. Where is the book?
73. Where is the pain?
74. Where is your cap?
75. Where was he born?
76. Where will we eat?
77. Which car is ours?
78. Which is your bag?
79. Which is your pen?
80. Which tooth hurts?
81. Which tooth hurts?
82. Who broke the cup?
83. Who likes Sachiko?
84. Who likes Sachiko?
85. Who made the doll?
86. Who made this box?
87. Who made this pie?
88. Who runs the show?
89. Whose bag is this?
90. Whose car is that?
91. Whose fault is it?
92. Whose idea was it?
93. Why are you alone?
94. Why were you late?
95. Why are you late?
96. Will you marry me?
97. Will you meet her?
98. Yesterday was hot.
99. You are a bad boy.
100. You are a teacher.
101. You're pretty.
102. You are in my way.
103. You can't miss it.
104. You look European.
105. You look Japanese.
106. You made an error.
107. You make me happy.
108. You may catch him.
109. You may park here.
110. You have to hurry.
111. You need to rest.
112. You run very fast.
113. You talk too much.
114. You work too hard.
115. You're a bookworm.
116. A child needs love.
117. A man overtook her.
Kutuda ne var?
O ses nedir?
Sorun nedir?
Sayı nedir?
Senin hobin nedir?
Esas branşın nedir?
Puanın nedir?
Ne zaman meşgulsün?
Parti ne zaman?
Ne zaman inşa edildi?
O ne zaman doğdu?
Nerede çalışıyorsun?
Saatim nerede?
Oda 105 nerede?
Banka nerede?
Kitap nerede?
Ağrı nerede?
Kepin nerede?
O nerede doğdu?
Nereye yemek yiyeceğiz.
Hangi araba bizim?
Hangisi senin çantan?
Hangisi senin kalemin?
Hangi dişin acıyor?
Hangi diş acıyor?
Bardağı kim kırdı?
Kim Sachiko'yu seviyor?
Sachiko'yu kim seviyor?
Bebeği kim yaptı?
Bu kutuyu kim yaptı?
Bu turtayı kim yaptı?
Gösteriyi kim yönetiyor?
Bu kimin çantası?
Bu kimin arabası?
Bu kimin hatası?
O kimin fikriydi?
Niçin yalnızsın?
Neden geç kaldın?
Niçin geç kaldın?
Benimle evlenir misin?
Onunla buluşacak mısın?
Dün sıcaktı.
Sen kötü bir çocuksun.
Sen bir öğretmensin.
Sen güzelsin.
Sen benim yolumdasın.
Mutlaka görürsün.
Avrupalı görünüyorsun.
Japonyalı görünüyorsun.
Bir hata yaptın.
Sen beni mutlu ediyorsun.
Onu yakalayabilirsin.
Burada park edebilirsiniz.
Acele etmelisin.
Dinlenmelisin.
Çok hızlı koşarsın.
Çok fazla konuşuyorsun.
Siz çok çalışıyorsunuz.
Sen bir kitap kurdusun.
Bir çocuğun sevgiye ihtiyacı vardır.
Bir adam onu ele geçirdi.
- Página 2 -
vocapp.es
118. Abbott killed Mary.
119. All men want money.
120. All of us like her.
121. All of us stood up.
122. Another day passed.
123. Anyone can do that.
124. Are meals included?
125. Are you busy today?
126. Are you feeling OK?
127. Are you from Kyoto?
128. Are you going, too?
129. Are you hungry now?
130. Are you in hurry?
131. Aren't you thirsty?
132. Art is my lifework.
133. Bob was very happy.
134. Bob was very happy.
135. Breakfast is ready.
136. Call off your dogs.
137. Can he do this job?
138. Can I call you Bob?
139. Can I get a pillow?
140. Can I see that one?
141. Can I see this one?
142. Can I use your pen?
143. Can you go with us?
144. Can you pick it up?
145. Come along with us.
146. Come into the room.
147. Come on, try again.
148. Did they live here?
149. Did Tom seem upset?
150. Did you invite him?
151. Didn't he go there?
152. Do as he tells you.
153. Do as you're told.
154. Do I have to study?
155. Do it by all means.
156. Do you have a plan?
157. Do you know kabuki?
158. Do you like apples?
159. Do you like movies?
160. Do you like sports?
161. Do you like summer?
162. Do you need a lift?
163. Do you need a ride?
164. Do you play soccer?
165. Do you play tennis?
166. Do you remember me?
167. Do you remember me?
168. Do you want a ride?
169. Does he have a dog?
170. Does it hurt a lot?
171. Does it taste okay?
172. Does Tom like Mary?
173. Don't be so greedy.
174. Don't eat too much.
175. Don't feed the dog.
176. Don't get me wrong.
177. Don't give me that.
178. Don't kid yourself.
Abbott Mary'yi öldürdü.
Bütün insanlar para isterler.
Hepimiz onu severiz.
Hepimiz ayağa kalktık.
Bir gün daha geçti.
Herhangi biri onu yapabilir.
Yemekler dahil mi?
Bugün meşgul müsünüz?
İyi hissediyor musunuz?
Kyoto'lu musunuz?
Sen de gidiyor musun?
Şimdi aç mısınız?
Aceleniz var mı?
Susamadın mı?
Sanat benim mesleğimdir.
Bob çok mutlu idi.
Bob çok mutluydu.
Kahvaltı hazır.
Köpeklerini durdur.
O bu işi yapabilir mi?
Ben size Bob diyebilir miyim?
Bir yastık alabilir miyim?
Ben onu görebilir miyim?
Ben bunu görebilir miyim?
Ben senin kalemini kullanabilir miyim?
Bizimle birlikte gidebilir misin?
Onu alabilir misin?
Bizimle birlikte gel.
Odaya gel.
Hadi, tekrar deneyin.
Onlar burada yaşadılar mı?
Tom üzgün görünüyor muydu?
Onu davet ettin mi?
Oraya gitmedin mi?
Onun söylediğini yap.
Sana söylenildiği gibi yap.
Çalışmak zorunda mıyım?
Her ne şekilde olursa olsun onu yap.
Bir planın var mı?
Kabukiyi biliyor musunuz?
Elma sever misiniz?
Filmleri sever misiniz?
Spor sever misiniz?
Yazı sever misin?
Bir asansöre ihtiyacın var mı?
Arabayla gezmeye ihtiyacınız var mı?
Futbol oynar mısın?
Tenis oynar mısın?
Beni hatırlıyor musun?
Beni hatırladın mı?
Bir gezinti ister misin?
Onun bir köpeği var mı?
Bu çok can acıtır mı?
Tadı nasıl?
Tom Mary'den hoşlanıyor mu?
O kadar açgözlü olmayın.
Çok fazla yemek yemeyin.
Köpek beslemeyin.
Beni yanlış anlamayın.
Bana onu vermeyin.
Kendinizi kandırmayın.
- Página 3 -
vocapp.es
179. Don't kid yourself.
180. Don't laugh at him.
181. Don't laugh at him.
182. Don't make noise.
183. Don't miss the bus.
184. Don't move, please.
185. Don't quit English.
186. Don't take chances.
187. Don't talk so loud.
188. Don't tantalize me.
189. Don't throw stones.
190. Don't walk so fast.
191. Don't write in ink.
192. Don't you think so?
193. Drink up your milk.
194. Easy come, easy go.
195. Emi is a good girl.
196. Endorse this check.
197. Everyone loves Mac.
198. Everyone thinks so.
199. Everyone was happy.
200. Everything is fine.
201. Everything's done.
202. Father is away now.
203. Fill in the blanks.
204. Fill it up, please.
205. Follow his example.
206. For here, or to go?
207. Fred kicked a ball.
208. Get me out of here.
209. Get me up at eight.
210. Give me half of it.
211. Give me your money.
212. Go and wake her up.
213. Go play in traffic.
214. Good morning, Mike.
215. Grace looked angry.
216. Hand me the wrench.
217. Has he arrived yet?
218. Enjoy your flight.
219. Have we met before?
220. He acted foolishly.
221. He appeared hungry.
222. He arrived in time.
223. He asked after you.
224. He asked for money.
225. He became a sailor.
226. He breathed deeply.
227. He asked for help.
228. He called me a cab.
229. He came downstairs.
230. He came here again.
231. He can drive a car.
232. He can swim a mile.
233. He can't buy a car.
234. He can't stay long.
235. He changed his job.
236. He closed his eyes.
237. He crushed the box.
238. He decided on that.
239. He did a cartwheel.
Kendinizi aptal yerine koymayın.
Ona gülme.
Onunla alay etme.
Gürültü yapmayın.
Otobüsü kaçırma.
Hareket etmeyin, lütfen.
İngilizceden vazgeçmeyin.
Şansa bırakmayın.
Yüksek sesle konuşma.
Bana boşuna ümit verme.
Taşları atmayın.
Çok hızlı yürüme.
Mürekkeple yazmayın.
Öyle düşünmüyor musun?
Sütünün hepsini bitir.
Haydan gelen huya gider.
Emi iyi bir kız.
Bu çekin arkasını yaz.
Herkes Mac sever.
Herkes öyle düşünüyor.
Herkes mutluydu.
Her şey güzel.
Her şey bitti.
Baban şimdi uzakta.
Boşlukları doldurun.
Doldurun, lütfen.
Onun örneğini izleyin.
Burası için mi, yoksa götürmek için mi?
Fred bir topa tekme attı.
Beni buradan çıkarın.
Beni sekizde uyandırın.
Bana onun yarısını verin.
Bana paranı ver.
Git ve onu uyandır.
Git trafikte oyna.
Günaydın, Mike.
Grace kızgın görünüyordu.
Bana anahtarı uzat.
O, henüz geldimi?
İyi uçuşlar.
Daha önce tanıştık mı?
O aptalca davrandı.
O aç görünüyordu.
O zamanında geldi.
O senin halini hatırını sordu.
O para istedi.
O bir denizci oldu.
Derin derin soludu.
O yardım istedi.
O, bana bir taksi çağırdı.
O aşağıya geldi.
O tekrar buraya geldi.
O, araba sürebilir.
O bir mil yüzebilir.
O bir araba satın alamaz.
O uzun süre kalamaz.
O işini değiştirdi.
Gözlerini kapadı.
O kutuyu ezdi.
O onunla ilgili karar verdi.
O bir at arabası tekerleği yaptı.
- Página 4 -
vocapp.es
240. He didn't go there.
241. He doesn't know me.
242. He doesn't like us.
243. He drinks too much.
244. He drove to school.
245. He enjoyed cycling.
246. He entered my room.
247. He failed the exam.
248. He forced me to go.
249. He found me a taxi.
250. He gave me a watch.
251. He got home at six.
252. He got off the bus.
253. He got out his pen.
254. He has a bad heart.
255. He has a big mouth.
256. He has a long nose.
257. He has another son.
258. He has few friends.
259. He has his own car.
260. He has no children.
261. He hasn't come yet.
262. He heard the noise.
263. He held his breath.
264. He is a bad driver.
265. He is a bank clerk.
266. He is a bus driver.
267. He's a smart boy.
268. He is about my age.
269. He is about thirty.
270. He is already here.
271. He is always happy.
272. He is good at golf.
273. He is having lunch.
274. He is my classmate.
275. He is not a doctor.
276. He is not Japanese.
277. He is on the radio.
278. He is playing golf.
279. He is playing here.
280. He is sure to come.
281. He is thick-headed.
282. He is very careful.
283. He isn't my cousin.
284. He kept his hat on.
285. He kept me waiting.
286. He kept quite calm.
287. He kicked the ball.
288. He killed that man.
289. He lacks judgement.
290. He learned to swim.
291. He lied to my face.
292. He likes adventure.
293. He lives near here.
294. He lost his memory.
295. He loves traveling.
296. He loves traveling.
297. He made an apology.
298. He may be a genius.
299. He opened the door.
300. He plays very well.
Oraya gitmedi.
O beni bilmiyor.
O bizi sevmez.
O çok içer.
O, okula sürdü.
O, bisiklete binmenin keyfini çıkardı.
O benim odama girdi.
O, sınavda başarısız oldu.
Ben gitmek zorundaydım.
O bana bir taksi buldu.
Bana bir saat verdi.
Altı eve vardı.
O, otobüsten indi.
O, kalemini çıkardı.
Onun kötü bir kalbi var.
Onun büyük bir ağzı var.
Onun uzun bir burnu vardır.
Onun başka bir erkek çocuğu var.
Onun birkaç arkadaş var.
Onun kendi arabası var.
Onun çocuğu yok.
O henüz gelmedi.
O gürültüyü duydu.
O, nefesini tuttu.
O kötü bir sürücü.
O bir banka memurudur.
O bir otobüs şoförü.
O zeki bir çocuk.
O yaklaşık benim yaşımda.
O yaklaşık otuzdur.
O burada zaten.
O her zaman mutludur.
O golfte iyidir.
O öğle yemeği yiyor.
O benim sınıf arkadaşım.
O bir doktor değil.
O, Japon değildir.
O radyoda.
Golf oynuyor.
O burada oynuyor.
Onun geleceği kesindir.
O kalın kafalı.
O çok dikkatli.
O, benim kuzenim değil.
O şapkasını takmayı sürdürdü.
O beni bekletti.
O çok sakin kaldı.
O, topa tekme attı.
O, o adamı öldürdü.
O sağduyudan yoksundur.
O yüzmeyi öğrendi.
O benim yüzüme yalan söyledi.
O macera sever.
Buraya yakın yaşıyor.
O hafızasını kaybetti.
O seyahati sever.
O, seyahat yapmayı sever.
O bir özür diledi.
O bir dahi olabilir.
O, kapıyı açtı.
O çok iyi oynuyor.
- Página 5 -
vocapp.es
301. He pulled the rope.
302. He remained dumb.
303. He sat next to her.
304. He skipped a grade.
305. He stole her watch.
306. He stood behind me.
307. He stood up slowly.
308. He stopped smoking.
309. He stopped talking.
310. He stopped the car.
311. He studies Chinese.
312. He teaches English.
313. He took a week off.
314. He waited his turn.
315. He walks to school.
316. He wants the money.
317. He was embarrassed.
318. He was fast asleep.
319. He was heartbroken.
320. He went by bicycle.
321. He works at a bank.
322. He works in a bank.
323. He'll be here soon.
324. He's a fast walker.
325. He's a good person.
326. He's a good person.
327. He's a kind person.
328. He's already a man.
329. He's good at cards.
330. He's not all there.
331. He's not one of us.
332. Hello, how are you?
333. Her dress was torn.
334. Her grammar is bad.
335. Her hair grew back.
336. Her skin is smooth.
337. Here are your keys.
338. Here comes the bus.
339. Here is my bicycle.
340. Here's the address.
341. His joke was great.
342. His knees gave way.
343. His name eludes me.
344. His wife is French.
345. Horses are animals.
346. How about tomorrow?
347. How is the weather?
348. How was your night?
349. I admit my mistake.
350. I agree completely.
351. I almost forgot it.
352. I'm a new student.
353. I am an only child.
354. I am from Shizuoka.
355. I am just a nobody.
356. I am six feet tall.
357. I answered for him.
358. I asked who he was.
359. I beat him at golf.
360. I bought a new bag.
361. I bought a new car.
O ipi çekti.
O sessiz kaldı.
O, onun yanına oturdu.
O bir sınıf atladı.
O onun saatini çaldı
O benim arkamda durdu.
Yavaşça ayağa kalktı.
Sigarayı bıraktı.
O konuşmayı kesti.
O arabayı durdurdu.
O Çince eğitimi görüyor.
O, İngilizce öğretir.
O bir hafta izin aldı.
O sırasını bekledi.
O okula yürür.
O para istiyor.
O utandı.
O derin uykuda.
Onun kalbi kırıktı.
O, bisikletle gitti.
O bir bankada çalışıyor.
O bir bankada çalışır.
O yakında burada olacak.
O hızlı bir yürüyücüdür.
O iyi bir kişidir.
O iyi bir insan.
O nazik bir insandır.
Zaten bir adam.
O kartlarda iyidir.
O akıllı değil.
O bizden biri değil.
Merhaba, nasılsın?
Elbisesinin yırtıktı.
Onun dilbilgisi kötü.
Saçı geri büyüdü.
Onun teni pürüzsüz
İşte anahtarların.
İşte otobüs geliyor!
İşte benim bisikletim.
İşte adres.
Onun fıkrası muhteşemdi.
Dizleri dayanamadı.
Ben onun adını hatırlayamıyorum.
Onun karısı Fransızdır.
Atlar hayvandır.
Yarına sana uyar mı?
Hava nasıl?
Gecen nasıl geçti?
Ben, benim hatamı kabul ediyorum.
Ben tamamen katılıyorum.
Ben neredeyse unutuyordum.
Ben yeni bir öğrenciyim.
Ben bir tek çocuğum.
Ben Shizuoka'lıyım.
Ben bir hiçim.
Ben altı fit boyundayım.
Ona kefil oldum.
Ben onun kim olduğunu sordum.
Ben onu golfte yendim.
Ben yeni bir çanta satın aldım.
Ben yeni bir araba aldım.
- Página 6 -
vocapp.es
362. I
363. I
364. I
365. I
366. I
367. I
368. I
369. I
370. I
371. I
372. I
373. I
374. I
375. I
376. I
377. I
378. I
379. I
380. I
381. I
382. I
383. I
384. I
385. I
386. I
387. I
388. I
389. I
390. I
391. I
392. I
393. I
394. I
395. I
396. I
397. I
398. I
399. I
400. I
401. I
402. I
403. I
404. I
405. I
406. I
407. I
408. I
409. I
410. I
411. I
412. I
413. I
414. I
415. I
416. I
417. I
418. I
419. I
420. I
421. I
422. I
bought a Picasso.
bought a red tie.
bought him a tie.
burned my finger.
can hear nothing.
can ride a horse.
can speak French.
can wait for you.
can't follow you.
can't forget her.
can't lie to you.
can't sleep well.
clapped my hands.
come from Brazil.
confessed my sin.
coughed up blood.
could have cried.
didn't know that.
didn't mean that.
didn't notice it.
don't have a box.
don't have a car.
don't have a cat.
don't like Alice.
don't like sushi.
don't quite know.
don't want lunch.
enjoyed swimming.
expect your help.
failed the tests.
feel like a rest.
feel like crying.
feel very chilly.
felt ill at ease.
felt like crying.
felt like crying.
felt like crying.
found a nice cup.
gave Mary a book.
got a new camera.
got my shoes wet.
got on the train.
got up about six.
had a good sleep.
had a great time.
had to walk home.
have a dry cough.
have a few books.
have a pain here.
have few friends.
have few friends.
have lost my cap.
have lost my key.
have my passport.
have no appetite.
have no patience.
have a brother.
have to dress up.
have to eat, too.
have to paint it.
have two cameras.
Ben bir Picasso satın aldım.
Ben kırmızı bir kravat aldım.
Ona bir kravat aldım.
Ben parmağımı yaktım.
Bir şey duyamıyorum.
Ben bir ata binebilirim.
Fransızca konuşabilirim.
Seni bekleyebilirim.
Seni izleyemiyorum.
Onu unutamam.
Sana yalan söyleyemem.
İyi uyuyamıyorum.
Ben alkışladım.
Ben Brezilya'lıyım.
Ben günahımı itiraf ettim.
Ben kan öksürdüm.
Ağlayabilirdim.
Onu bilmiyordum.
Öyle demek istemedim.
Ben bunu fark etmedim.
Benim bir kutum yok.
Bir arabam yoktur.
Benim bir kedim yok.
Alice'i sevmiyorum.
Ben suşi sevmiyorum.
Ben tamamen bilmiyorum.
Ben öğle yemeği istemiyorum.
Ben yüzmenin tadını çıkardım.
Ben senin yardımını bekliyorum.
Ben testlerde başarısız oldum.
Canım dinlenmek istiyor.
Canım ağlamak istiyor.
Ben çok serin hissediyorum.
Ben huzursuz oldum.
Canım ağlamak istedi.
İçimden ağlamak geldi.
Ağlıyacak gibi hissettim.
Ben güzel bir fincan buldum.
Mary'ye bir kitap verdim.
Benim yeni bir fotoğraf makinem var.
Benim ayakkabılarımı ıslattım.
Ben trene bindim.
Ben yaklaşık altıda kalktım.
Ben iyi bir uyku uyudum.
Çok eğlendim.
Eve yürümek zorunda kaldım.
Benim kuru bir öksürüğüm var.
Benim birkaç kitabım var.
Benim burada bir ağrım var.
Az sayıda arkadaşım var.
Birkaç arkadaşım var.
Benim kepimi kaybettim.
Benim anahtarımı kaybettim.
Benim pasaportum var.
Hiç iştahım yok.
Benim sabrım yok.
Bir erkek kardeşim var.
Giyinmek zorundayım.
Ben de yemek zorundayım.
Onu boyamak zorundayım.
İki kameram var.
- Página 7 -
vocapp.es
423. I
424. I
425. I
426. I
427. I
428. I
429. I
430. I
431. I
432. I
433. I
434. I
435. I
436. I
437. I
438. I
439. I
440. I
441. I
442. I
443. I
444. I
445. I
446. I
447. I
448. I
449. I
450. I
451. I
452. I
453. I
454. I
455. I
456. I
457. I
458. I
459. I
460. I
461. I
462. I
463. I
464. I
465. I
466. I
467. I
468. I
469. I
470. I
471. I
472. I
473. I
474. I
475. I
476. I
477. I
478. I
479. I
480. I
481. I
482. I
483. I
heard him go out.
jog twice a week.
just arrived now.
know all of them.
know her address.
know her by name.
know him by name.
know his address.
know how to swim.
know it by heart.
know those girls.
know those women.
know your father.
know your father.
lay awake in bed.
left it unlocked.
like all of them.
like apples best.
like autumn best.
like being alone.
like disco music.
like L.A. better.
like short poems.
like soccer best.
like to watch TV.
live in Kakogawa.
looked around me.
lost my umbrella.
love comic books.
love video games.
made her a dress.
made up with her.
may die tomorrow.
mean you no harm.
met an old woman.
miss her so much.
miss you badly.
moved last month.
need an envelope.
need your advice.
never touch beer.
oiled my bicycle.
pawned my camera.
plan to go there.
play video games.
pocketed my keys.
ran to my mother.
read comic books.
sat next to John.
saw him just now.
saw him recently.
saw him run away.
saw the man jump.
saw Tom hit Mary.
sleep in my room.
slept nine hours.
sort of like him.
stopped to smoke.
swim once a week.
think he's happy.
use it every day.
Onun dışarı çıktığını duydum.
Ben haftada iki kez koşarım.
Ben sadece şimdi geldim.
Onların hepsini tanıyorum.
Onu adresini biliyorum.
Ben ona adıyla biliyorum.
Ben onu ismen tanıyorum.
Onun adresini biliyorum.
Ben yüzmeyi biliyorum.
Çok iyi biliyorum.
Şu kızları tanıyorum.
Ben bu kadınları tanıyorum.
Ben senin babanı biliyorum.
Senin babanı biliyorum.
Ben yatakta uyanık yatıyorum.
Ben onu kilitlemeden bıraktım.
Ben onların hepsini seviyorum.
Ben ençok elmaları severim.
Ben en çok sonbaharı severim.
Tek başıma olmayı seviyorum.
Ben disko müziği severim.
Ben L.A.'yı daha çok seviyorum.
Kısa şiirleri severim.
En çok futbolu severim.
Televizyon izlemeyi severim.
Kakogawa'da yaşıyorum.
Etrafıma bakındım.
Benim şemsiyemi kaybettim.
Çizgi romanları seviyorum.
Ben video oyunlarını seviyorum.
Ona bir elbise yaptım.
Onunla barıştım.
Yarın ölebilirim.
Sana zarar vermek niyetinde değilim.
Yaşlı bir kadınla tanıştım.
Onu çok özlüyorum.
Seni çok özlüyorum.
Ben geçen ay taşındım.
Bir zarfa ihtiyacım var.
Tavsiyene ihtiyacım var.
Bira asla biraya dokunmam.
Ben bisikletimi yağladım.
Kameramı rehin bıraktım.
Ben oraya gitmeyi planlıyorum.
Ben video oyunları oynarım.
Ben anahtarlarımı cebime attım.
Ben annemin yanına koştum.
Ben çizgi romanlar okurum.
John'un yanına oturdum.
Ben şimdi onu gördüm.
Son zamanlarda onu gördüm.
Onu kaçtığını gördüm.
Adamın atladığını gördüm.
Tom'un Mary'ye vurduğunu gördüm.
Odamda uyurum.
Ben dokuz saat uyudum.
Bir bakıma onu seviyorum.
Sigara içmek için durdum.
Ben haftada bir kez yüzerim.
Sanırım o mutlu.
Ben onu her gün kullanırım.
- Página 8 -
vocapp.es
484. I walked to school.
485. I want to have fun.
486. I wanted red shoes.
487. I was at home then.
488. I was at the party.
489. I was born in 1979.
490. I was busy all day.
491. I was forced to go.
492. I watch television.
493. I will go on ahead.
494. I will lose weight.
495. I will make him go.
496. I will visit Kyoto.
497. I wish I had a car.
498. I wish I were rich.
499. I wish I'd met her.
500. I worked all night.
501. I worked on a farm.
502. I'd like meat loaf.
503. I'll be along soon.
504. I'll be right back.
505. I'll be seeing you.
506. I'll buy a new one.
507. I'll cover for you.
508. I'll handle this.
509. I'll give it a try.
510. I'll remember that.
511. I'll see him again.
512. Catch you later.
513. I'll take a shower.
514. I'll tell him that.
515. I'll think it over.
516. I'm a little tired.
517. I'm about to leave.
518. I'm afraid I can't.
519. I'm afraid of dogs.
520. I'm always thirsty.
521. I'm angry with her.
522. I'm as tall as Tom.
523. I'm as tall as you.
524. I'm bleeding badly.
525. I'm coming at once.
526. I'm free on Sunday.
527. I'm from Australia.
528. I'm from Singapore.
529. I'm getting hungry.
530. I'm going downtown.
531. I'm going home now.
532. I'm going to start.
533. I'm good at skiing.
534. I'm good at soccer.
535. I'm good at tennis.
536. I'm just beginning.
537. I'm late, aren't I?
538. I'm learning music.
539. I'm not busy today.
540. I'm not free today.
541. I'm not going back.
542. I'm not in a hurry.
543. I'm not quite sure.
544. I'm not quite well.
Ben okula yürüdüm.
Eğlenmek istiyorum.
Ben kırmızı ayakkabıları istedim.
O zaman evdeydim.
Ben partideydim.
1979'da doğdum.
Ben bütün gün meşguldüm.
Ben gitmek zorunda kaldım.
Televizyon izliyorum.
Ben önden gideceğim.
Ben zayıflayacağım.
Onu göndereceğim.
Ben Kyoto'yu ziyaret edeceğim.
Keşke bir arabam olsa.
Keşke zengin olsaydım.
Keşke onunla karşılaşsam.
Ben bütün gece çalıştım.
Ben bir çiftlikte çalıştım.
Ben etli somun istiyorum.
Yakında birlikte olacağız.
Hemen döneceğim.
Seni görüyor olacağım.
Ben yeni bir tane alacağım.
Ben seni koruyacağım.
Ben bunu halledeceğim.
Onu deneyeceğim.
Onu hatırlayacağım.
Onu tekrar göreceğim.
Daha sonra görüşürüz.
Ben bir duş alacağım.
Onu ona anlatacağım.
Ben onu düşüneceğim.
Biraz yorgunum.
Ben ayrılmak üzereyim.
Maalesef yapamam.
Ben köpeklerden korkarım.
Ben her zaman susarım.
Ben ona kızgınım.
Ben Tom kadar uzunum.
Ben sizin kadar uzun boyluyum.
Benim kötü bir kanamam var.
Derhal geliyorum.
Benim Pazar günü işim yok.
Ben Avustralya'lıyım.
Ben Singapur'luyum.
Ben acıkıyorum.
Şehir merkezine gidiyorum.
Şimdi eve gidiyorum.
Ben başlayacağım.
Ben kayakta iyiyim.
Ben futbolda iyiyim.
Ben tenisinde iyiyim.
Ben sadece başlıyorum.
Ben geç kaldım, değil mi?
Ben müzik öğreniyorum.
Ben bugün meşgul değilim.
Bugün boş değilim.
Ben geri gidiyorum.
Acelem yok.
Pek emin değilim.
Ben oldukça iyi değilim.
- Página 9 -
vocapp.es
545. I'm on the balcony.
546. I'm ready to leave.
547. I'm ready to start.
548. I'm short of money.
549. I am so sorry.
550. I'm twice your age.
551. I'm very happy now.
552. I've been laid off.
553. I've caught a cold.
554. I've got to see it.
555. I've gotten better.
556. I've heard nothing.
557. I've never met her.
558. Is breakfast ready?
559. Is everything okay?
560. Is he back already?
561. Is he studying now?
562. Is he studying now?
563. Is he your teacher?
564. Is it large enough?
565. Is she coming, too?
566. Is she your mother?
567. Is she your sister?
568. Is something wrong?
569. Is the dog chained?
570. Is there a problem?
571. Is there any sugar?
572. Is this an express?
573. Is this book yours?
574. Is this seat open?
575. Is this seat taken?
576. Is this steak done?
577. Is your gun loaded?
578. Isn't she a doctor?
579. It can't be helped.
580. It falls on Sunday.
581. It is a long story.
582. It is almost three.
583. It is already dark.
584. It is bad to steal.
585. It is cloudy today.
586. It is dark outside.
587. It is in a kitchen.
588. It is Pochi's food.
589. It isn't expensive.
590. It looks like snow.
591. It snowed in Osaka.
592. It was a nightmare.
593. It was nearly noon.
594. It was pitch-black.
595. It was really good.
596. It'll be a big day.
597. It's a distraction.
598. It's a small world.
599. It's all up to you.
600. It's at the corner.
601. It's crowded today.
602. It's for my family.
603. It's going to rain.
604. It's gotten better.
605. It's nice and cool.
Ben balkondayım.
Ben gitmeye hazırım.
Ben başlamak için hazırım.
Param az kaldı.
Çok üzgünüm.
Ben senin yaşının iki katı yaşa sahibim.
Ben şimdi çok mutluyum.
İşten uzaklaştırıldım.
Beni soğuk algınlığı yakaladı.
Ben onu görmek zorundayım.
Ben iyileştim.
Ben bir şey duymadım.
Onunla hiç karşılaşmadım.
Kahvaltı hazır mı?
Her şey yolunda mı?
O zaten geri döndü mü?
O şimdi çalışıyor mu?
O şimdi okuyor mu?
O senin öğretmenin mi?
Yeterince büyük mü?
O da geliyor mu?
O senin annen mi?
O senin kız kardeşin mi?
Yanlış bir şey mi var?
Köpek zincirli mi?
Bir sorun var mı?
Hiç şeker var mı?
Bu bir özel ulak mıdır?
Bu kitap senin mi?
Bu koltuk boş mu?
Bu koltuk alınır mı?
Bu biftek pişmiş mi?
Silahın yüklü mü?
O bir doktor değil mi?
Yapılacak birşey yok.
Pazar günü yağar.
Bu uzun bir hikaye.
Neredeyse üç.
Hava zaten karanlık.
Çalmak kötüdür.
Bugün bulutlu.
Dışarda hava karanlık.
O, bir mutfakta.
O Pochi'nin yiyeceğidir...
O pahalı değildir.
Kar gibi görünüyor.
Osaka'da kar yağdı.
O bir kabustu.
Neredeyse öğle idi.
Zifiri karanlıktı.
O gerçekten iyiydi.
Büyük bir gün olacak.
O bir oyalama.
Bu küçük bir dünya.
Tamamen size kalmış.
O köşededir.
Bugün kalabalık.
O benim ailem için.
Yağmur yağacak.
Daha iyi oldu.
Bu güzel ve şirin.
- Página 10 -
vocapp.es
606. It's nice and warm.
607. It's now your turn.
608. It's really stinky.
609. It's snowing today.
610. It's still raining.
611. It's time to leave.
612. It's too difficult.
613. It's too expensive.
614. It's very cold now.
615. It's very hot here.
616. Jane married young.
617. Judy laughed at me.
618. Just say yes or no.
619. Just water, please.
620. Keep off the grass.
621. Keep the door open.
622. Ken cried for help.
623. Ken sat next to me.
624. Ken wasn't running.
625. Ken's dog is white.
626. Kim smiled sweetly.
627. Leave here at once.
628. Leave my car alone.
629. Let her replace it.
630. Let him pay for it.
631. Let me go with you.
632. Let me go with you.
633. Let me handle this.
634. Let me pay tonight.
635. Let's have a look.
636. Let's face reality.
637. Let's get divorced.
638. Let's get off here.
639. Let's not watch TV.
640. Let's take a break.
641. Let's take a train.
642. Let's take it easy.
643. Life is very short.
644. Lilies smell sweet.
645. Look at my new car.
646. Look at that house.
647. Look at that smoke.
648. Make love, not war.
649. Mary is Tom's aunt.
650. Mary is Tom's wife.
651. May I have the key?
652. May I open the box?
653. May I pay by check?
654. May I run with you?
655. May I speak to you?
656. May I use this bat?
657. May I use this pen?
658. May I watch TV now?
659. Maybe you're right.
660. Meg talks too much.
661. Mike calls him Ned.
662. Mike calls him Ned.
663. Move along, please.
664. Move along, please.
665. Music is universal.
666. My apples are gone.
Bu güzel ve sıcak.
Şimdi sıra sizde.
O gerçekten kokmuş.
Bugün kar yağıyor.
Hala yağmur yağıyor.
Gitme zamanı.
Bu çok zor.
O çok pahalı.
Şimdi çok soğuk.
Hava burada çok sıcak.
Jane erken evlendi.
Judy bana güldü.
Sadece evet ya da hayır de.
Sadece su, lütfen.
Çimlere basmayın.
Kapıyı açık tutun.
Ken yardım için bağırdı.
Ken yanıma oturdu.
Ken çalışmıyordu.
Ken'in köpeği beyazdır.
Kim tatlı tatlı gülümsedi.
Derhal burayı terket.
Arabamı yalnız bırakın.
O, onu değiştirsin.
Onun için ödesin.
Seninle gitmeme izin ver.
Seninle gideyim.
Bırak bunu ben halledeyim.
Bu gece ben ödeyeyim.
Bir göz atalım.
Gerçekle yüzleşelim.
Boşanalım.
Burada inelim.
TV izlemeyelim.
Bir mola alalım.
Bir trene binelim.
Sakin olalım.
Hayat çok kısa.
Zambaklar mis gibi kokar.
Benim yeni arabama bakın.
Şu eve bakın.
Şu dumana bakın.
Savaşma seviş.
Mary Tom'un teyzesi.
Mary Tom'un karısıdır.
Anahtarı alabilir miyim?
Kutuyu açabilir miyim?
Çek ile ödeme yapabilir miyim?
Ben sizinle birlikte çalışabilirmiyim?
Ben sizinle konuşabilir miyim?
Bu beyzbol sopasını kullanabilir miyim?
Bu kalem kullanabilir miyim?
Şimdi TV izleyebilir miyim?
Belki de haklısınız.
Meg çok fazla konuşur.
Mike onu Ned diye çağırır.
Mike ona Ned der.
İlerleyin, lütfen.
Devam edin, lütfen.
Müzik evrenseldir.
Benim elmalar kayıp.
- Página 11 -
vocapp.es
667. My arm still hurts.
668. My car is a Toyota.
669. My car won't start.
670. My dog eats grapes.
671. My eyes feel itchy.
672. My family is small.
673. My father grew old.
674. My father is young.
675. My father was busy.
676. My hobby is skiing.
677. My legs still hurt.
678. My name is Hisashi.
679. My name is Hopkins.
680. My name is Yatarou.
681. My nose is running.
682. My parents are old.
683. My stomach is full.
684. My turn comes next.
685. My watch is broken.
686. My wife hates cats.
687. My wife is Chinese.
688. Nancy studied hard.
689. Naoko can run fast.
690. Naoko is a swimmer.
691. Nature is changing.
692. No one can help me.
693. Nobody can stop me!
694. Nobody was injured.
695. Now I'm wide awake.
696. Paper burns easily.
697. Pay your fare here.
698. Please call me Joe.
699. Please get dressed.
700. Please be seated.
701. Please let me know.
702. Please let us know.
703. Please repair this.
704. Please shake hands.
705. Please sing a song.
706. Prices have jumped.
707. Push the door open.
708. Put away your toys.
709. Quiet down, please.
710. Sales are down now.
711. Save your strength.
712. School begins at 9.
713. School is over now.
714. Send it by airmail.
715. Send me a postcard.
716. She almost drowned.
717. She ate her dinner.
718. She bought chicken.
719. She calls me Kenji.
720. She came to my aid.
721. She cried bitterly.
722. She didn't show up.
723. She died of cancer.
724. She gave it to him.
725. She goes to school.
726. She got off easily.
727. She has no manners.
Kolum hala acıyor.
Arabam bir Toyota.
Arabam çalışmaz.
Köpeğim üzüm yiyor.
Gözlerim kaşıntılı hissediyor.
Ailem küçük.
Babam yaşlandı.
Babam gençtir.
Babam meşguldü.
Hobim kayak yapmaktır.
Bacaklarım hala ağrıyor.
Benim adım Hisashi.
Benim adım Hopkins.
Benim adım Yatarou.
Burnum akıyor.
Annem ve babam yaşlı.
Tokum.
Daha sonra benim sıram gelir.
Saatim bozuldu.
Eşim kedilerden nefret eder.
Karım Çinlidir.
Nancy çok çalıştı.
Naoko hızlı çalışabilir.
Naoko bir yüzücü.
Doğa değişiyor.
Kimse bana yardımcı olamaz.
Hiç kimse beni durduramaz!
Kimse yaralanmadı.
Şimdi tamamen uyanığım
Kağıt kolayca yakar.
Ücretinizi burada ödeyin.
Lütfen bana Joe deyin.
Lütfen giyin.
Lütfen oturun.
Lütfen bana bildirin.
Lütfen bize bildirin.
Lütfen bunu onarın.
Lütfen tokalaşın.
Lütfen bir şarkı söyle.
Fiyatlar fırladı.
Kapıyı iterek açın.
Oyuncaklarını bir kenara koy.
Susun lütfen.
Satışlar şimdi düşük.
Gücünü topla.
Okul 9 'da başlar.
Okul şimdi bitti.
Havayoluyla gönder.
Bana bir kartpostal gönder.
Neredeyse boğuluyordu.
O, akşam yemeğini yedi.
O tavuk aldı.
Beni Kenji diye çağırır.
Benim yardımıma geldi.
O acı acı ağladı
O ortaya çıkmadı.
O, kanserden öldü.
O onu ona verdi.
O okula gider.
O kolayca indi.
Onun kaba bir davranışı var.
- Página 12 -
vocapp.es
728. She has short hair.
729. She has small feet.
730. She heard him sing.
731. She invited him in.
732. She is a kind girl.
733. She is a poor cook.
734. She is always busy.
735. She is going on 35.
736. She is helping him.
737. She is kind to him.
738. She is kissing him.
739. She is over twenty.
740. She is pigeon-toed.
741. She is quite angry.
742. She is really cute.
743. She is very bright.
744. She's very wise.
745. He's adorable.
746. She kept on crying.
747. She left for Paris.
748. She left me a note.
749. She listens to him.
750. She lives with him.
751. She looked excited.
752. She looks lonesome.
753. She loves children.
754. She made him do it.
755. She made him happy.
756. She made me a cake.
757. She made me a star.
758. She makes me happy.
759. She needs our help.
760. She picked flowers.
761. She pointed at him.
762. She sat next to me.
763. She shouted to him.
764. She threatened him.
765. She uses her looks.
766. She was in a hurry.
767. She was kind to me.
768. She was making tea.
769. She's at a meeting.
770. She's Tom's sister.
771. Show me an example.
772. Slip on your shoes.
773. Some juice, please.
774. Some water, please.
775. Someone was coming!
776. Stand back, please.
777. Stay where you are.
778. Stop joking around.
779. Stop making a fuss.
780. Take a deep breath.
781. Take away this box.
782. Take off your coat.
783. Tell me what to do.
784. That book is small.
785. It can not be true.
786. That guy annoys me.
787. That house is mine.
788. That is intriguing.
Onun kısa saçı vardır.
Küçük ayakları var.
Onun şarkı söylemesini duydu.
Onu içeri davet etti
O nazikr bir kız.
O kötü bir aşçıdır.
O hep meşgul.
O, 35'e giriyor.
Ona yardımcı oluyor.
O ona karşı naziktir.
O onu öpüyor.
O yirminin üzerinde.
O, güvercin parmaklı.
O, oldukça aç.
O gerçekten sevimli.
O çok parlak
O çok akıllı.
O çok güzel.
Ağlamaya devam etti.
Paris'e gitti.
Bana bir not bıraktı.
O onu dinler.
Onunla birlikte yaşar.
Heyecanlı görünüyordu.
O yalnız görünüyor.
O, çocukları sever.
O ona onu yaptırdı.
O onu mutlu etti.
Bana bir pasta yaptı.
O, beni bir yıldız yaptı.
O beni mutlu ediyor.
Onun yardımımıza ihtiyacı var.
O, çiçekleri topladı.
Ona işaret etti.
O, yanıma oturdu.
O ona bağırdı.
Onu tehdit etti.
O, bakışlarını kullanır.
Onun acelesi vardı.
Bana karşı nazikti.
O çay yapıyordu.
O, bir toplantıda.
O, Tom'un kız kardeşidir.
Bana bir örnek göster.
Ayakkabılarını giy.
Biraz meyve suyu, lütfen.
Biraz su, lütfen.
Biri geliyordu!
Geride durun lütfen.
Olduğun yerde kal.
Dalga geçmeyin.
Yaygara yapmayı bırak.
Derin bir nefes al.
Bu kutuyu götür.
Ceketini çıkart.
Bana ne yapacağımı söyle.
O kitap küçüktür.
O doğru olamaz.
O adam benim canımı sıkıyor.
O ev benim.
O ilgi çekici.
- Página 13 -
vocapp.es
789. That is not my pen.
790. That is our school.
791. That is surprising.
792. That man ate bread.
793. That was years ago.
794. That would be fine.
795. That's a good idea.
796. That's a good plan.
797. That's a nice coat.
798. The alarm sounded.
799. The area was quiet.
800. The baby is asleep.
801. The baby is crying.
802. The baby was naked.
803. The boy is thirsty.
804. The boy is thirsty.
805. The boy kept quiet.
806. The bus left early.
807. The bell rang.
808. The car broke down.
809. The child is dirty.
810. The clock is wrong.
811. The clock says two.
812. The crow flew away.
813. The damage is done.
814. The dog seems sick.
815. The earth is round.
816. The flame went out.
817. The fog has lifted.
818. The fruit went bad.
819. The girl is lonely.
820. The ice melted.
821. The ice is melting.
822. The lights are out.
823. The lock is broken.
824. The market rallied.
825. The meat is frozen.
826. The movie was good.
827. The rocket went up.
828. The secret got out.
829. The ship is at sea.
830. The signal was red.
831. The sky brightened.
832. The snow is melted.
833. The stars came out.
834. The story was true.
835. Summer is over.
836. The thief ran fast.
837. The tire leaks air.
838. The tree fell down.
839. The waves are high.
840. There goes our bus.
841. There is no choice.
842. There's no mistake.
843. These are my books.
844. These cars are big.
845. These dogs are big.
846. These pens are his.
847. They all have come.
848. They are all alike.
849. They are both good.
O benim kalemim değildir.
Şu, bizim okulumuz.
Bu şaşırtıcı.
Şu adam ekmek yedi.
O yıllar önceydi.
Bu iyi olurdu.
Bu iyi bir fikir.
Bu iyi bir plan.
O güzel bir ceket.
Alarm çaldı.
Bölge sessizdi.
Bebek uykuda.
Bebek ağlıyor.
Bebek çıplaktı.
Çocuk susamış.
Çocuk susamıştır.
Çocuk sessiz kaldı.
Otobüs erken ayrıldı.
Zil çaldı.
Araba bozuldu.
Çocuk kirli.
Saat yanlış.
Saat iki diyor.
Karga uçup gitti.
Zarar verildi.
Köpek hasta görünüyor.
Dünya yuvarlak.
Alev söndü.
Sis kalktı.
Meyve çürümüş.
Kız yalnız.
Buz eridi.
Buz eriyor.
Işıklar söndü.
Kilit kırık.
Piyasa yükseldi.
Et dondurulmuş.
Film iyiydi.
Roket yükseldi.
İşin sırrı çıktı.
Gemi denizde.
Sinyal kırmızıydı.
Gökyüzü aydınlandı.
Kar eridi.
Yıldızlar çıktı.
Hikaye gerçekti.
Yaz bitti.
Hırsız hızlı koştu.
Lastik hava sızdırıyor.
Ağaç düştü.
Dalgalar yüksek.
Bizim otobüs gidiyor.
Hiçbir seçenek yoktur.
Hata yok.
Bunlar benim kitaplarım.
Bu arabalar büyük.
Bu köpekler büyük.
Bu kalemler onun.
Onların hepsi geldi.
Bunların hepsi birbirine benziyor.
Onların her ikisi iyidir.
- Página 14 -
vocapp.es
850. They are too close.
851. They are very kind.
852. They are wrestlers.
853. They don't like me.
854. They gave it to me.
855. They like to dance.
856. They made him work.
857. They made the goal.
858. They must be happy.
859. They walked around.
860. They were swimming.
861. This book is heavy.
862. This book is small.
863. This book is yours.
864. This book is yours.
865. This book was easy.
866. This chair is ugly.
867. This coat fits you.
868. This house is mine.
869. This is a road map.
870. This is all I know.
871. This is Jane's bag.
872. This is Jane's bag.
873. This is Mary's dog.
874. This is my bike.
875. This is too bright.
876. This is your fault.
877. This story is true.
878. Those are my books.
879. Those are my pants.
880. Today is March 5th.
881. Tom almost drowned.
882. Tom almost fainted.
883. Tom became nervous.
884. Tom became popular.
885. Tom bowed politely.
886. Tom burned himself.
887. Tom can be trusted.
888. Tom contacted Mary.
889. Tom cooks with gas.
890. Tom counts on Mary.
891. Tom did a good job.
892. Tom did it for fun.
893. Tom did it himself.
894. Tom didn't give up.
895. Tom didn't mean it.
896. Tom died in combat.
897. Tom died of cancer.
898. Tom died yesterday.
899. Tom does good work.
900. Tom drank too much.
901. Tom drinks too much.
902. Tom drives me nuts.
903. Tom eats out a lot.
904. Tom felt all alone.
905. Tom glared at Mary.
906. Tom got Mary drunk.
907. Tom got on the bus.
908. Tom got out of bed.
909. Tom got ripped off.
910. Tom got very drunk.
Onlar çok yakın.
Onlar çok nazik.
Onlar güreşçiler.
Onlar beni sevmezler.
Onlar onu bana verdi.
Onlar dans etmeyi seviyorlar.
Onlar onu çalıştırdılar.
Onlar amacını gerçekleştirdi.
Onlar mutlu olmalılar.
Onlar etrafta yürüdüler.
Onlar yüzüyorlardı.
Bu kitap ağır.
Bu kitap küçük.
Bu kitaplar senin.
Bu kitap sizinki.
Bu kitap kolaydı.
Bu sandalye tehlikeli.
Bu ceket sana uyar.
Bu ev benimdir.
Bu bir yol haritası.
Bütün bildiğim budur.
Bu, Jane'in çantası.
Bu Jane'in çantası.
Bu Mary'nin köpeği.
Bu benim bisikletim.
Bu çok parlak.
Bu senin hatan.
Bu hikaye gerçek.
Onlar benim kitaplarım.
Bunlar benim pantolonlarım.
Bugün 5 Mart.
Tom neredeyse boğuluyordu.
Tom neredeyse bayılacaktı.
Tom sinirli oldu.
Tom popüler oldu.
Tom başıyla kibarca selamladı.
Tom kendini yaktı.
Tom'a güvenilebilir.
Tom Mary ile temasa geçti.
Tom gaz ile pişirir.
Tom Mary'ye güveniyor.
Tom iyi bir iş yaptı.
Tom eğlenmek için bunu yaptı.
Tom onu kendisi yaptı.
Tom vazgeçmedi.
Tom onu demek istemedi.
Tom kavgada öldü.
Tom kanser nedeniyle hayatını kaybetti.
Tom dün öldü.
Tom iyi iş yapar.
Tom çok içti.
Tom çok fazla içer.
Tom beni deli eder.
Tom dışarda çok yer.
Tom yapayalnız hissetti.
Tom Mary'ye baktı.
Tom Mary'yi sarhoş etti.
Tom otobüse bindi.
Tom yataktan çıktı.
Tom kazıklandı.
Tom çok sarhoş oldu.
- Página 15 -
vocapp.es
911. Tom
912. Tom
913. Tom
914. Tom
915. Tom
916. Tom
917. Tom
918. Tom
919. Tom
920. Tom
921. Tom
922. Tom
923. Tom
924. Tom
925. Tom
926. Tom
927. Tom
928. Tom
929. Tom
930. Tom
931. Tom
932. Tom
933. Tom
934. Tom
935. Tom
936. Tom
937. Tom
938. Tom
939. Tom
940. Tom
941. Tom
942. Tom
943. Tom
944. Tom
945. Tom
946. Tom
947. Tom
948. Tom
949. Tom
950. Tom
951. Tom
952. Tom
953. Tom
954. Tom
955. Tom
956. Tom
957. Tom
958. Tom
959. Tom
960. Tom
961. Tom
962. Tom
963. Tom
964. Tom
965. Tom
966. Tom
967. Tom
968. Tom
969. Tom
970. Tom
971. Tom
has a backache.
has a bad cold.
has a hangover.
has a headache.
has an earache.
has bad breath.
has brown hair.
has gone crazy.
has no manners.
has no regrets.
has short hair.
has three cars.
has three cats.
has three dogs.
has three sons.
hasn't changed.
is a big eater.
is a brave man.
is a Christian.
is a detective.
is a good cook.
is a hypocrite.
is a scientist.
is always busy.
is at his desk.
is from Boston.
is Mary's boss.
is on duty now.
is out of work.
is past thirty.
is rarely late.
is sick in bed.
is such a slob.
is very stingy.
isn't here now.
isn't here yet.
just ate lunch.
just got fired.
likes lacrosse.
likes swimming.
lived to be 97.
lost his voice.
made a mistake.
must be hungry.
needs our help.
needs to relax.
ran out of gas.
relied on Mary.
ripped you off.
runs very fast.
saw Mary again.
saw Mary on TV.
saw Mary today.
sent Mary home.
smiled at Mary.
stayed up late.
sure talks big.
terrified Mary.
took a day off.
took Mary home.
wanted revenge.
Tom'un sırt ağrısı var.
Tom'un kötü bir soğuk algınlığı var.
Tom'un içki mahmurluğu var.
Tom'un başı ağrıyor.
Tom'un kulağı ağrıyor.
Tom'un kötü nefesi var.
Tom'un kahverengi saçı var.
Tom çıldırdı.
Tom'un hiç görgüsü yok.
Tom herhangi bir pişmanlığı yok.
Tom'un kısa saçı var.
Tom'un üç arabası var.
Tom'un üç kedisi var.
Tom'un üç köpeği var.
Tom'un üç oğlu var.
Tom değişmedi.
Tom büyük bir yiyici.
Tom cesur bir adam.
Tom bir Hıristiyan.
Tom bir dedektif.
Tom, iyi bir aşçıdır.
Tom bir iki yüzlüdür.
Tom bir bilim adamıdır.
Tom her zaman meşgul.
Tom masasında.
Tom Boston'ludur.
Tom Mary'nin patronu.
Tom şu anda görevde.
Tom işsiz.
Tom otuzunu geçmiş.
Tom nadiren geç kalır.
Tom yatakta hasta.
Tom böyle bir serseri.
Tom çok cimri.
Tom şimdi burada değil.
Tom henüz burada değil.
Tom az önce öğle yemeği yedi.
Ton az önce kovuldu.
Tom lekrosu seviyor.
Tom yüzmeyi sever.
Tom 97 yaşına kadar yaşadı.
Tom sesini kaybetti.
Tom bir hata yaptı.
Tom aç olmalı.
Tom'un bizim yardımımıza ihtiyacı var.
Tom'un dinlenmesi gerekir.
Tom'un benzini bitti.
Tom Mary'ye güvendi.
Tom seni kazıkladı.
Tom çok hızlı koşar.
Tom tekrar Mary'yi gördü.
Tom televizyonda Mary'yi gördü.
Bugün Tom Mary'yi gördü.
Tom Mary'yi eve gönderdi.
Tom Mary'ye gülümsedi.
Tom geç saatlere kadar kaldı.
Tom şüphesiz büyük konuşur.
Tom Mary'yi çok korkuttu.
Tom bir gün izinli.
Tom Mary'yi eve götürdü.
Tom intikam istiyordu.
- Página 16 -
vocapp.es
972. Tom wants this one.
973. Tom wants to dance.
974. Tom was also there.
975. Tom was astonished.
976. Tom was devastated.
977. Tom was frightened.
978. Tom was humiliated.
979. Tom was in a fight.
980. Tom was in a hurry.
981. Tom was not famous.
982. Tom was really mad.
983. Tom was really sad.
984. Tom was speechless.
985. Tom was very lucky.
986. Tom went to Boston.
987. Tom winked at Mary.
988. Tom won a free car.
989. Tom won't bite you.
990. Tom won't go alone.
991. Tom's hat blew off.
992. Tony lives in Kobe.
993. Try on another one.
994. Turn off the alarm.
995. Turn off the light.
996. Turn off the light.
997. Turn off the radio.
998. Turn the volume up.
999. Wait just a moment.
1000.Was the movie good?
Tom bunu istiyor.
Tom dans etmek istiyor.
Tom da oradaydı.
Tom şaşırmıştı.
Tom perişan oldu.
Tom korkmuştu.
Tom aşağılanmıştı.
Tom bir mücadele içindeydi.
Tom'un acelesi vardı.
Tom ünlü değildi.
Tom gerçekten deliydi.
Tom gerçekten üzgündü.
Tom suskundu.
Tom çok şanslıydı.
Tom Boston'a gitti.
Tom Mary'ye göz kırptı.
Tom ücretsiz bir araba kazandı.
Tom sizi ısırmayacaktır.
Tom tek başına gitmeyecek.
Tom'un şapkası uçtu.
Tony Kobe'de yaşıyor.
Başka bir tane deneyin.
Alarmı kapat.
Işığı kapat.
Işığı kapatın.
Radyoyu kapat.
Sesi açın.
Sadece biraz bekleyin.
Film iyi miydi?
- Página 17 -
Powered by TCPDF (www.tcpdf.org)

Benzer belgeler

Turkish sentences from Tatoeba 6

Turkish sentences from Tatoeba 6 69. Tom was daydreaming. 70. Tom was embarrassed. 71. Tom was fast asleep. 72. Tom was out all day. 73. Tom was put in jail. 74. Tom went home angry. 75. Tom will be furious. 76. Tom wiped the tabl...

Detaylı

Turkish sentences from Tatoeba 2

Turkish sentences from Tatoeba 2 126. Are you feeling OK? 127. Are you from Kyoto? 128. Are you going, too? 129. Are you hungry now? 130. Are you in hurry? 131. Aren't you thirsty? 132. Art is my lifework. 133. Bob was very happy....

Detaylı

Turkish sentences from Tatoeba 9

Turkish sentences from Tatoeba 9 125. Are you busy today? 126. Are you feeling OK? 127. Are you from Kyoto? 128. Are you going, too? 129. Are you hungry now? 130. Are you in hurry? 131. Aren't you thirsty? 132. Art is my lifework....

Detaylı

Turkish sentences from Tatoeba 11

Turkish sentences from Tatoeba 11 O bir mil yüzebilir. O bir araba satın alamaz. O uzun süre kalamaz. O işini değiştirdi. Gözlerini kapadı. O kutuyu ezdi. O onunla ilgili karar verdi. O bir at arabası tekerleği yaptı.

Detaylı

Turkish sentences from Tatoeba 20

Turkish sentences from Tatoeba 20 Siz çok çalışıyorsunuz. Sen bir kitap kurdusun. Bir çocuğun sevgiye ihtiyacı vardır. Bir adam onu ele geçirdi.

Detaylı