1306 vilayet salnamesine göre aydın vilayeti

Transkript

1306 vilayet salnamesine göre aydın vilayeti
MUSTAFA ÖZDEMİR
1306 ( 1888) AYDIN VİLAYETİ SALNAMESİ’NİN TAHLİLİ
1888 Aydın vilayeti salnamesi’nin ilk kısmına baktığımızda karşımıza ilk olarak
bir yıllık bir ‘Rumi’ takvim çıkar bu takvimde 1888 yılına ait Aydın vilayetinde
yetiştirilen çeşitli tarım ürünlerinin ekim ve hasat zamanları meyve ağaçları ve sebze ve
zerzevatların dikim zamanları ile budak zamanlarını yine orak ve aşı zamanlarını
gösterir. Hayvancılıkla ilgili olarak ise koyun kırkım zamanını ve bunun yanında
kuşların göç zamanı gibi tarımsal açıdan önemli zamanlar verilmiştir.
Sosyal açıdan baktığımızda ise bayram ve kandil zamanları gibi halk için büyük
önem taşıyan tarihler bir takvim şeklinde hazırlanarak salnamenin ilk kısmında
verilmiştir.
Takvim bölümünden sonra ise hicretten önce ve hicretten sonra adıyla geçen iki
bölümde Hz İsa’nın doğuşundan itibaren 1299 Yani maarif meclisinin Aydında
kurulmasına kadarki zamana kadar dünyada yaşanmış önemli olaylar kronolojik açıdan
Rumi takvime göre verilir.
Bu kısımdan sonra Osman Beyden itibaren bütün Osmanlı padişahlarının tahta
çıkış, taht süreleri, kaç yıl yaşadıkları, tahttan iniş süreleri ve kabirlerin yerleri belirtilir.
Daha sonra Aydın vilayetinin kurulmasından itibaren Aydın vilayetinde görev
yapmış valilerin, defterdarların, mutasarrıfların ve mektubcuların göreve geliş
zamanları, görev süreleri ve görevden ayrılış zamanları verilmiştir. Benim burada
üzerinde durmak istedim konu Aydın vilayetinin 1888 tarihindeki idari, askeri, eğitim,
güvenlik, sağlık, basın, ekonomi ve nüfus yapısını en güzel şekilde sizlere sunmaktır.
Bu yüzden konunun daha iyi anlaşılması için üstte bahsettiğim başlıklar altında
bir değerlendirme yapmaya çalıştım.
1. AYDIN VİLAYETİ’NİN İDARİ YAPISI
Aydın vilayeti’nin idari yapısına girmeden önce bu dönemin merkez ve taşra
idari yapısı hakkında bilgi verirsek Osmanlı İmparatorluğu, mülki idare bakımından II.
Abdülhamid devri’nin başlarında imparatorluk bünyesinde üç çeşit idare bölgesine
ayrılıyordu. Bunlar; Merkeze bağlı vilayetler, merkeze bağlı müstakil sancaklar ve
imtiyazlı eyaletlerdi. 1 Bu merkeze bağlı vilayetlerin yeni bir düzene konulması 1864’de
1
Enver Ziya Karal; Osmanlı Tarihi, C. 8,Ankara 1995, s. 309–312.
212
Tuna vilayeti kanunnamesi’nin ayni adı taşıyan vilayette tatbik edilmesi ile başlamıştı 2 .
1868’de bu yeni düzen, Bağdat ve Yemen müstesna diğer vilayetlerde de tatbik
edilmişti. 1870’de bu tatbikattan elde edilen neticelere göre bir vilayetler kanunu
meydana getirildiği gibi, yedi yıl sonra da “idare ve nahiyeler” nizamnamesi çıkarılmak
suretiyle mülki idare düzeni geliştirildi. Sözü geçen mevzuata göre ayarlanan mülki
idare, II. Abdülhamit devrinin başlarında şu manzarayı gösteriyordu: Dâhiliye Nezareti
tekrar kurulmuş (5 Şubat 1877) ve vilayetler bu Nezarete bağlanmıştır. Bu suretle
merkeze bağlanan vilayetlerin sayısı 30 olup bunlardan 9’u Avrupa’da, 2’si Akdeniz
bölgesinde, 13’ü Anadolu’da, 5’i Arap yarımadasında 1’i de Afrika’dadır. Vilayetler,
sancaklara, sancaklar, kazalara, kazalar da nahiyelere taksim edilmiştir İstanbul özel bir
idare tarzına sahip olduğu için bu vilayetler arasında gösterilmemiştir. Vilayetlerin
idaresi valilere, sancakların idaresi mutasarrıflara, kazaların idaresi kaymakamlara,
nahiyelerin idaresi de müdürlere verilmişti.
Vali, Padişah tarafından tayin edilmekte ve vilayet merkezinde oturmaktaydı.
Aynı zamanda valiler yürütme kuvveti, askerlik ve adalet dallardan başka, diğer dalların
bütününü de temsil etmekteydi. Bu valilerin vazifeleri, daimi ve ıslahat vazifeleri olmak
üzere ikiye ayrılıyordu. Valinin daimi vazifeleri, vilayette huzur ve sükûnu sağlamak,
memurların görevlerini yerine getirmelerine dikkat etmek, mahkemelerin düzenli ve
süratli çalışmalarını sağlamak, hapishaneleri teftiş etmek, vergilerin usulü gereğince
toplanmasını sağlamak, bayındırlık hususunda tedbirler almak, idare ve asayiş ile
alakalı hususlarda mutasarrıflara ve kaymakamlara gerekli emirleri vermek ve onları
denetlemekti.
Islahat vazifelerine gelince, mahkemelerin ve meclislerin kurulmasına,
hapishane işlerinin düzenlenmesine, ziraat, ticaret ve vergi hususlarında vilayet gücünün
arttırılmasına dikkat etmekten ibaretti. Valinin doğrudan doğruya maiyetinde olan
memurlar, defterdar ile mektupçudan ibaretti. Defterdar vilayetin mali işleriyle meşgul
olup maliyeye karşı sorumluydular. Mektupçu, bir nevi genel sekreterdi, her türlü
yazışma işlerini görür, doğrudan doğruya valinin emrinde bulunmayıp dâhiliyeden
başka nezaretlere bağlı yüksek vilayet memurlarına gelince bunlar, hukuk işleri müdürü,
naip (Kadı), Divanı Temyiz Reisi, Evkaf muhasebecisi ve Rüsumat Müdüründen
2
Süleyman Oğuz; Osmanlı Vilayet İdaresi ve Doğu Rumeli Vilayeti (1878–1885), Ankara 1986, s.21
213
ibaretti. Vali, bu memurların, vazifelerinde ihmal ve kötüye kullanma gördüğü takdirde,
durumu alakalı nezarete bildirmeye mecburdu; aksi halde de bundan sorumluydu.
Mutasarrıf, vali gibi Padişah tarafından tayin edilmekte ve sancak merkezinde
oturup sancağı idare etmektedir. Sancağım idare teşkilatı, vilayet idaresinin, daha dar
sınırlar içinde bir kopyasından ibarettir. Mutasarrıf, Vilayetler talimatnamesinde
belirtilmiş olan mülki, idari, inzibati ve mali hususları yerine getirir. Ayrıca valinin
livada temsilcisi durumundaydı. Bu sebeple vali ile fikir alışverişi eder, gerekli
hususlarda, ondan talimat alır. Vi1yet sancaklarından biri merkez sancağıdır. Mutasarrıf
gerekli hallerde, valiye vekâlet eder. Sancağa dâhil kaza kaymakamları üzerinde emir
verme yetkisine sahipti. Maiyetinde bir muhasebeci ile bir tahrirat müdürü bulunuyordu.
Muhasebeci, mali hususları, tahrirat kâtibi yazışma işlerini çevirirdi 3 .
Kaymakam, prensip itibariyle Dâhiliye Nazırı tarafından tayin edilir, kaza
merkezinde oturur ve mutasarrıfın bir nevi vekili gibi kazayı idare eder. Maiyetinde
mali işleri görmek üzere bir mal müdürü ile yazışma işlerini sağlayan bir kâtip vardır.
Nahiyelerin kuruluş ve idaresi de şu suretle tespit edilmiştir: Nahiye, her kazada
mevcut karye, çiftlikler ve dağınık halde bulunan evlerden kurulmaktadır. Kuruluş
esasına göre nahiyeler iki çeşittir. İki yüz ve daha fazla haneli köy veya mahalleden
kurulan nahiyeler, münferit nahiyedir. Bu rakama ulaşmak için birkaç köy veya
mahalleden kurulan nahiyeler de toplu nahiye itibar edilmiştir. Bir köyden ibaret
nahiyeler köyün adını, birkaç köyden kurulan nahiyeler de en büyük köyün adını
taşımaktadır.
Her nahiyenin bir müdürü ve sekizden fazla olmamak üzere bir nahiye meclisi
vardır. Nahiye müdürü ve meclisi üyeleri halk tarafından seçilir. Nahiye müdürü
okumak yazmak bilenler arasından seçilir ve seçim vali tarafından tasdik edilir. Nahiye
halkı, tamamen Müslüman ve Hıristiyan ise müdür ile üyeler de buna göre Müslüman
ve Hıristiyan’dır. Nahiye halkı Müslüman ve Hıristiyan halktan ibaret ise meclis
üyelerinin yarısı Müslüman yarısı Hıristiyan olur. Müdür de çoğunluğu teşkil eden sınıf
nüfusu arasından seçilirdi. Nahiye müdürü, hükümet ile halk arasında, bir vasıta olarak
vazife görür. Kaymakam tarafından verilen emirleri, halka bildirir ve meclis yardımı ile
yürütür. Halkın dileklerini de kaza kaymakamına ulaştırır. Cunba ve cinayet vukuunda
ilk soruşturmayı yapar ve elde ettiği bilgileri kaymakama bildirir. Bundan başka, halkın
devlete olan vereceğini tahsil eder ve hükümete teslim ederdi
3
Enver Ziya Karal; Osmanlı Tarihi, C. 8, Ankara 1995, s.309–312
214
Merkeze bağlı vilayetlerde, bu organlar dışında, vilayetlerde, sancak ve
kazalarda, yüksek mülki mirin başkanlığında toplanan idare meclisleri ile yine valinin
başkanlığında yılda bir defa toplanan bir vilayet genel meclisi vardır 4 .
1.2. Aydın Vilayeti Merkezi’nin İdari Yapısı
Aydın vilayetinin geçmişine kısaca bakarsak; Aydın vilayeti 4 Haziran 1867 de
eyalet teşkilatı yapısından, vilayet teşkilatı yapısına dönüştürülmüş ve merkez
Aydın’dan İzmir’e taşınmıştır. Bu değişimden sonra Aydın’ın önemi azalırken İzmir
önem kazanmaya başlamıştır. Vilayetin bu şekilde teşkilatlandırılmasından sonra başa
geçen ilk vali Sabri Paşa olmuştur. Bundan sonra vilayetin başına genelde beylerbeyi
payesinde ki paşalar geçmişti. Hiç şüphesiz ki bunların en meşhuru meşrutiyet
yönetiminin en önemli şahsiyeti olan Mithat Paşa’nın valilik zamanıdır. Salnamemizin
konusunu teşkil eden 1888 de ise vilayetin başında Hüseyin Rıza Paşa bulunmaktaydı.
Vilayet valilerine baktığımızda 1867’den 1872’ye kadar düzenli olarak her yıl
birer vali değişirken,1872’de dört kez vali değişikliği olmuştur. Bu da bize bu dönemde
Aydın vilayetinin idari açıdan bir buhran içinde olduğunu, merkez (İstanbul) ile valiler
arasında bir anlaşmazlığın varlığını gösterir. Zira bir yıl içinde ki bu dört vali değişikliği
normal dışı bir durumdur. Bu tarihten 1888‘e kadar Sabri Paşa dört kez, Hamdi Paşa üç
kez ve Sadık Paşa da iki kez valilik yapmışlardır.
Vilayet defterdarlarına bakarsak, ilk defterdar Rıfat Efendi’dir (1867). Merkez
vilayet defterdarları genelde yılda bir değişirdi, ama iki veya üç yıl görevde bulunan
defterdarlarımızda olmuştur.
Merkez vilayet defterdarları ile valileri görev süresi
açısından karşılaştırırsak defterdarlar daha istikrarlı bir yapı çizerler.
Merkez vilayet naiblerinin ilki 1868 de göreve gelen Yakub Asım Efendi’dir.
Daha sonra yerine Hayrah Efendi’dir (R.1301). Bu kişi aynı zamanda ticaret nezaretinde
de görevli olduğu için vilayete gelememiş ve yerine bir naib yollamıştır. Dönemin naibi
ise 1886 da göreve başlayan Emin Efendi’dir. Merkez vilayet mutasarrıflarının ilki Arif
Paşa’dır(1867). Aydın vilayetinde mutasarrıflık 1871’de kaldırıldıysa da 1881’de tekrar
kurulmuştur. Dönemin mutasarrıfı Ali Şevki Paşa’dır.
Mutasarrıflar genelde devletin ileri kademelerinde olan ve büyük payelere sahip
bulunan kişilerdir. Bunu da başa geçen mutasarrıfların Rumeli Beylerbeyi gibi büyük
rütbelere sahip olmasından anlıyoruz. İzmir’den (merkez) başka Aydın, Saruhan,
4
Mutullah Sungur; “XIX. Yüzyıl Osmanlı Devletinde Taşra İdaresi ve Vilayet Yönetimi”, Osmanlı
Ansiklopedisi, C. 6, Ankara, s.751
215
Menteşe ve Denizli sancaklarında da birer mutasarrıf bulunuyordu. Bu sancaklardaki
mutasarrıflara bakarsak, genelde bir iki yıl görevde kaldıktan sonra İstanbul idaresi
tarafından görevden alınmışlardır. 1867’den itibaren görev yapan mutasarrıflara göre bir
değerlendirme yaparsak bunlardan 17’si Rumeli Beylerbeyi, 11’i Mir-i miran, 2’si Mir
alay-ı miran, 8 Mütemayiz, 3 Saniye ve 1 Sadr-ı din rütbesindedir.
Vilayet mektupçularımızdan ilki 1867’de göreve başlayan Rıza Efendi’dir. 1888
yılında ki mektupçu ise 1886 da göreve gelen Fehmi Efendi’dir.
Vilayet ileri gelenlerine yani erkân-ı vilayet idaresine bakarsak başta Naib
Efendi gelir. Bu da bize merkez vilayet mutasarrıfının gelmediğini ve yerine naibini
yolladığın gösterir. Bundan başka Erkân-ı Vilayet meclisinde defterdar, mektubi ve vali
muavininden oluşan bir heyet bulunuyordu. Vali yardımcısıda Rumeli Beylerbeyi
rütbesine sahip bir kişidir.
1.2.1. Meclisler: Tanzimat döneminde; 1840’ta kurulan meclisler, taşrada ki
idari düzenlemelerde önemli görevler üstlenmişlerdir. Meclislerin çeşitleri bakımından
var olan memleket meclisleri, eyaletlerde ki büyük meclis adı altında çalışan meclisler
ve küçük meclisler 1849’a kadar görevlerini sürdürmüşlerdir. Bu meclislere gayr-i
müslim ve müslimler katılabilmekteydi. 1864 yılında Vilayet Nizamnamesi’nin
yürürlüğe girmesiyle idare meclisleri oluşturuldu. Böylece vilâyet, sancak ve kazalarda
Müslüman ve gayr-i müslimler, ilk kez aynı anda idareye katılma hakkına sahip oldular.
Bu meclisler aynı zamanda I. ve II. meşrutiyetin temelini oluşturdular. Bu meclisler
kazalarda ve hatta nahiyelerde de kurulmuştu 5 .
1.2.2. Merkez Vilayet Meclisi: Bu meclisler kendi içinde Aza-i Müntahibe ve
Aza-i Tabiîye diye ikiye ayrılır. Aza-i Müntahibe de halk tarafından seçilen kişiler
bulunuyordu. Bunlar genelde halkın ileri gelenlerinden ve zenginlerindendi. Aza-i
Tabiîyye ise merkez vilayeti görevlilerinden yani devlet memurlarından oluşur ve içinde
merkez valisi (kazalarda kaymakamlar) vali muavini, müftü, nakibü’l eşraf kaymakamı,
mektubi ve bunun dışında gayr-i müslimlerin dini temsilcileri (haham başı, Ermeni
murahhasası, Rum metropolidi ve Katolik murahhasası) bulunuyordu. Aza-i Müntahibe
içinde 3 Müslim ve 3 gayr-i müslim vardır. Aza-i Tabiîyye de ise 6 müslim ve 4 gayr-i
müslim olmak üzere toplam 16 kişi vardır.
5
Musa Çadırcı; Osmanlı İmparatorluğunda Eyalet ve Sancaklarda Meclislerin Oluşturulması (1840–
1864), Ord. Prof. Yusuf Bayur’a Armağan, Ankara, 1985, s. 265.
216
1.2.3. Komisyonlar: Aydın vilayeti merkezi teşkilatına baktığımızda vilayet
içinde birçok komisyon kurulmuştu. Bu da Aydın’a Tanzimatın getirilerindedir. Zira
tanzimatın ve ıslahatın ilk olarak uygulandığı vilayetlerden biri olması sebebiyle
Aydın’da nahiyelere kadar muhacirin, maarif, ziraat, evkaf gibi birçok komisyon ve
meclis kurulmuştur 6 . Ama biz bunlardan maarif komisyonlarını, maarif teşkilatını daha
çok ilgilendirdiği için bu kurum içerisinde vermeyi daha uygun bulduk. Merkezdeki
muhacirin komisyonuna bakarsak bu komisyonda 8 müslim bulunmaktadır.
1.2.4. Kalemler: Merkezi vilayetin içindeki muhasebe, evkaf, vilayet-i
muhasebe, evrak kalemi gibi birçok kalemde 66 müslim memur görevlidir. Dairlere
baktığımızda daireler içinde birinci ve ikinci belediye dairelerinin yanında umur-u nafıa
dairelerini görüyoruz. Bu dairelerde 33 müslim ve 22 gayr-i müslim olmak üzere toplam
55 komisyon üyesi vardır.
1.2.5. Daireler: İdarelere bakarsak eyyam sandığı, maden, karantina hane ve
pasaport idarelerinde 26 müslim ve 15 gayr-i müslim olmak üzere toplam 41 memur
bulunmaktadır. Bunların dışında orman idaresinde de ormanı korumak için görevli 2 atlı
ve 5 yaya asker bulunmaktaydı.
1.3. Kazalardaki İdari Yapı
1.3.1. Aydın Sancağı
Aydın Sancağı’nın idari yapısına bakarsak bu yapıyı; meclisler, komisyonlar,
belediye daireleri, idareler, odalar, sandıklar, kaza ve nahiyelerdeki memurlar
oluşturmaktaydı.
Aydın sancağındaki meclislere bakarsak merkezde (Aydın) bir sancak meclisi
bulunuyordu. Bundan başka kaza ve nahiyelerde de idari konuları tartışmak ve
uygulamaya koymak için meclisler açılmıştı. 1888 Aydın sancağında ki meclislerde 37
müslim ve 4 gayr-i müslim olmak üzere toplam 41 kişi bulunuyordu. Sancak
merkezindeki liva-i tahrirat ve muhasebe kalemlerinde 12 müslim ve 1 gayr-i müslim
olmak üzere toplam 13 kişi görevliydi. Aydın sancağına bağlı olan ve içerisinde
komisyonları barındıran küçük idare birimlerde ki nafıa, muhacirin ve belediye
komisyonlarında 24 müslim ile 2 gayr-i müslim olmak üzere toplam 26 kişi görevde
bulunuyordu.
6
Ahmet Aksın; “Tanzimat’ın Harput Eyaletinde Uygulanması ve Karşılaşılan Güçlükler”, Belleten, C.62,
S.235, Ankara, 1999, s.852.
217
1.3.1.1. Aydın sancağı Memurları: Kaymakamla birlikte sancakta 102 müslim
ve 6 gayr-i müslim olmak üzere toplam 108 memur görevde bulunuyordu.
1.3.1.2. Daireler: Sancakta ki belediye dairelerinde 32 müslim ve 8 gayr-i
müslim olmak üzere toplam 40 kişi bulunuyordu.
1.3.1.3. Odalar ve İdareler: Sancaktaki ziraat ve vergi odalarında 13 müslim ve
2 gayr-i müslim olmak üzere toplam 15 kişi bulunuyordu.
Sonuç
olarak
Aydın
sancağına
bağlı
idarelerdeki
komisyonlarda,
memurluklarda, meclislerde, belediye dairelerinde, kalemlerlerde, idarelerde ve
odalarda 220 müslim ve 23 gayr-i müslim olmak üzere toplam 243 kişi görev
yapmaktaydı.
1.3.2. Denizli Sancağı
1.3.2.1. Meclisler: Denizli Sancağına bağlı kazalardaki meclislerde 45 müslim
ve 3 gayr-i müslim olmak üzere toplam 48 kişi görev yapmaktaydı.
1.3.2.2. Komisyonlar: Komisyonlarda 25 müslim ve 1 gayr-i müslim olmak
üzere toplam 26 kişi görev yapmaktaydı.
1.3.2.3. Kalemler: 16 müslim ve 2 gayr-i müslim olmak üzere toplam 18 kişi
grevliydi.
1.3.2.4. Sancak Memurları: Sancakta kaza ve nahiyelerde toplam 96 müslim
ve 4 gayr-i müslim olmak üzere 100 kişi bulunmaktadır.
1.3.2.5. Belediye Daireleri: Kazalardaki belediye dairelerinde 33 müslim ve 3
gayr-i müslim olmak üzere toplam 36 müslim bulunmaktadır.
1.3.2.6. İdareler ve Odalar: Sancaktaki ziraat ve ticaret odalarında 15 müslim
ve 5 gayr-i müslim olmak üzere toplam 20 kişi bulunuyordu.
Denizli sancağındaki idari yapılarda 233 müslim ve 18 gayr-i müslim olmak
üzere toplam 251 kişi görev yapıyordu.
1.3.3. Menteşe Sancağı
1.3.3.1. Meclisler: Menteşe sancağındaki meclislerde 62 müslim ve 8 gayr-i
müslim olmak üzere toplam 70 kişi bulunmaktaydı.
1.3.3.2. Komisyonlar: Efkâf ve Ziraat komisyonlarında 8 müslim ve 2 gayr-i
müslim olmak üzere toplam 10 kişi bulunuyordu.
218
1.3.3.3 Kalemler: Sancak merkezindeki arazi liva tahrirat vergi ve tahrirat
kalemlerinde 27 müslim ve 3 gayr-i müslim olmak üzere 30 kişi bulunuyordu.
1.3.3.4 Sancak Memurları: Sancaktaki kaza ve nahiyelerde 55 müslim ve 4
gayr-i müslim olmak üzere 59 kişi görev yapar.
1.3.3.5. Belediye Daireleri: Sancaktaki kazalardaki belediye dairelerinde 17
müslim ve 2 gayr-i müslim olmak üzere toplam 19 kişi görev yapar.
1.3.3.6. Odalar ve İdareler: Sancaktaki ziraat ve nafıa odalarında 8 müslim ve
1 gayr-i müslim olmak üzere toplam 9 kişi bulunuyordu.
1.3.3.7. Sandıklar: Sancaktaki menafi ve nafıa sandıklarında 6 müslim
bulunuyordu.
Menteşe sancağındaki idari yapılarda 183 müslim ve 20 gayr-i müslim olmak
üzere toplam 203 kişi görev yapıyordu.
1.3.4. Saruhan Sancağı
1.3.4.1. Meclisler: Sancaktaki kazalarda ve bazı nahiyelerde 75 müslim ve 11
gayr-i müslim olmak üzere toplam 86 kişi görev yapmaktaydı.
1.3.4.2. Komisyonlar: Sancakta, tahsilât, nafıa, ziraat komisyonu gibi
komisyonlarda 21 müslim ve 1 gayr-i müslim olmak üzere toplam 22 kişi bulunuyordu.
1.3.4.3. Belediye Daireleri: Sancaktaki belediye dairelerine bakarsak 61 müslim
ve 20 gayr-i müslim olmak üzere toplam 81 kişi bulunuyordu.
1.3.4.4. Kalemler: Defter-i hakani tahrirat ve muhasebe kalemleri gibi
kalemlerde 27 müslim kişi bulunuyordu.
1.3.4.5. Odalar ve İdareler: Sancaktaki evkaf, nafia, ziraat komisyonları ve
orman, hapishane ve vergi idarelerinde 60 müslim ve 13 gayr-i müslim olmak üzere
toplam 73 kişi bulunuyordu.
1.3.4.6. Sandıklar: Menafi ve nafıa sandıklarında 29 müslim ve 9 gayr-i müslim
olmak üzere toplam 38 kişi bulunuyordu. Saruhan sancağı genelinde idari yapı içinde
273 müslim ve 54 gayr-i müslim olmak üzere toplam 327 kişi görev yapar.
1.3.5. İzmir Sancağı
1.3.5.1. Meclisler: Saruhan sancağındaki meclislerde 40 müslim ve 17 gayr-i
müslim olmak üzere toplam 57 kişi bulunuyordu.
1.3.5.2. Komisyonlar: Sancaktaki komisyonlarda 7 müslim bulunuyordu.
219
1.3.5.3. Belediye Daireleri: Sancaktaki kazalardaki belediye meclislerine
bakarsak 34 müslim ve 12 gayr-i müslim olmak üzere toplam 46 kişi bulunuyordu.
1.3.5.4. Sandıklar: Sancakta menafi ve nafıa sandıklarında 6 müslim ve 2 gayr-i
müslim olmak üzere toplam 8 kişi bulunuyordu.
1.3.5.5. Sancak Memurları: Sancakta 129 müslim ve 6 gayr-i müslim olmak
üzere toplam 135 kişi bulunuyordu.
1.3.5.6. İdareler ve Odalar: Sancaktaki odalarda ve idarelerde 34 müslim ve 12
gayr-i müslim olmak üzere toplam 46 kişi bulunuyordu.
1.3.5.7. Kalemler: Sancakta 4 müslim ve 2 gayr-i müslim olmak üzere toplam 6
kişi bulunuyordu.
İzmir Sancağında 254 müslim ve 51 gayr-i müslimle birlikte toplam 305 kişi
idari yapı içinde görev almıştır. İzmir sancağının idari alanda görevlileri’nin az
olmasının sebebi merkez teşkilatını ayrı değerlendirmemizden kaynaklanmıştır. Merkez
vilayet olan İzmir’de, İzmir sancağının içinde olduğu için yani sancaktaki idari
görevlilerle merkezdekileri de eklersek toplam olarak İzmir sancağında 252 müslim ve
84 gayr-i müslim olmak üzere 336 kişi bulunmaktadır.
Bu 5 sancağın tümüne baktığımızda merkezi idare hariç vilayet sancakları‘nın
idari yapısı içinde 1030 müslim ve 158 gayr-i müslim olmak üzere toplam 1188 kişi
idari yapı içinde yer alır. Buna merkez yapı içindeki 75 müslim ve 44 gayr-i müslimde
eklersek 1263 müslim ve 202 gayr-i müslim olmak üzere toplam 1465 görevli idari
alanda vilayet genelinde görevde bulunuyordu.
2.ADLİ TEŞKİLAT
Tanzimat’tan sonra adalet sistemi yine tam olarak ıslah edilememişti bu yüzden
diğer Osmanlı müesseselerinde görülen aksaklıkların benzerini yaşamaktaydı. Beş çeşit
mahkeme vardı. Nizamiye Mahkemeleri, Şeriat Mahkemeleri, Cemaat Mahkemeleri,
Karma Ticaret Mahkemeleri ve Konsolosluk Mahkemeleri bulunuyordu.
Nizamiye Mahkemeleri; Osmanlı tebaasının medeni işleri dışında kalan
anlaşmazlıkları, Şeriat Mahkemeleri; Müslüman halkın evlenme, boşanma ve miras
meselelerini ve bu meselelerden doğan anlaşmazlıkları, Cemaat Mahkemeleri;
Müslüman olmayan halkın aynı cinsten işlemlerini, Karma Ticaret Mahkemeleri;
Türkiye’de yerleşmiş yabancılarla Osmanlı tebaası arasında ticaret i1tilaflarını,
220
Konsolosluk Mahkemeleri de Konsolosluğun temsil ettiği devlet tebaası ile Osmanlı
tebaası arasındaki ticaret konuları dışında kalan davalara bakarlardı.
Adalet dağıtmada bu kadar çeşitli adalet mercilerinin varlığı, İslam hukukunun
Müslüman olmayanlara tatbik edilemeyeceği hakkındaki anlayışın bir neticesi idi.
Gülhane Hattı Hümayunu prensiplerinin ilanı üzerine başlamış olan ıslahat, din esasları
dışında kalan hususlar yani siyasi ve idari haklar alanında bir eşitlik sağlamayı amaç
tuttuğu için adalet verilmesindeki aksaklıkları ortadan kaldırmadıktan başka, karma
ticaret mahkemeleri kurmak suretiyle bu aksaklıkları arttırmıştır. Bununla beraber cins
ve mezhep farkı gözetilmeksizin medeni ve ticaret hukuku dışında kalan hukuk
konularını inceleyen Nizamiye Mahkemeleri’nin temelleri Abdülmecit devrinde atılmış,
Abdülaziz devrinde de teşkilatları, mülki idare kademelerine göre ayarlanıp
tamamlanmıştır. Nizamiye Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri Adliye Nezaretine,
Şeriat Mahkemeleri, Meşihat (Şeyhülislamlık) dairesine, Cemaat Mahkemeleri, ruhani
teşkilatlara, Konsolosluk Mahkemeleri de Konsoloshanelere bağlı idiler. Bu yönden,
devletin tasarrufu ancak Şer’iye ve Nizamiye Mahkemeleri üzerinde mevcut idi.
Aydın vilayetinin 1888’de ki adli teşkilatını; merkez adli teşkilatı ve
sancaklardaki adli teşkilatlar olmak üzere iki başlık altında incelemeyi uygun buldum 7 .
2.1.Aydın Vilayeti Merkez Adli Teşkilatı
Aydın vilayeti merkez adli teşkilatındaki mahkemelere bakarsak Ticaret ve
Bidayet Mahkemeleri vardır. Bunlardan Ticaret mahkemelerine bakarsak 4 müslim ve 5
gayr-i müslim aza bulunuyordu. Mahkeme dairelerinde merkez adli teşkilatı içindeki
icra dairesi, mukâvelet muharrirliği dairesi, istinaf ve bidayet ceza ve hukuk mahkemesi
daireleri vardır. Bu dairelerde 16 müslim 6 gayr-i müslim bulunmaktaydı.
Yine bu mahkemelere ait istinaf, bidayet ve şer’iyye kalemlerinde ise 15 Müslim
ve 6 gayr-i müslim bulunuyordu. Yine ticaret mahkemesi içinde 5 müslim ve 1 gayr-i
müslimden oluşan zabıt kâtipleri heyeti vardı.
Aydın vilayeti adli sitemi ile ilgili bir değerlendirme yaparsak vilayette bir
Ticaret mahkemesi vardı. Oda vilayet merkezindeydi. Genelde ticaret mahkemelerinde
gayr-i müslimler, müslimlerden daha fazla oranda sayı ve buna bağlı olarakta bir güce
sahipti.
7
Enver Ziya Karal;a.g.e., s. 342-343
221
İdarelerde ise müslimlerin fazla olmasına rağmen azımsanmayacak ölçüde gayri müslim bulunuyordu. Yine odalara bakınca ticaret odasında gayr -i müslim daha
fazladır. Bu da bize gayr-i müslimlerin ticari hayattaki güçlerini gösterir. Ayriyeten
Ticareti hayatta müslimlerden daha etkin olduklarını ve ticari gücü ellerine aldıkları
hakkında bizi bir yargıya götürür. Genel olarak merkez adli teşkilatını değerlendirirsek
müslimler adli yapı içinde önemli bir yer tutar ama çoğunlukla ‘Meda-i Umum’
(savcılık) görevi bir gayr-i müslimin elindedir. Zira bu görevli mahkemeler içinde
önemli bir güce sahip bir karar mercidir.
2.2.Sancaklardaki Adli Teşkilatlanma
2.2.1. Aydın Sancağı: Aydın Sancağında Ticaret ve Bidayet Mahkemesi
bulunuyordu. Bidayet Mahkemesi Aydın dışında Bozdoğan ve Nazilli kazalarında
bulunmaktaydı. Bu mahkemelerde 26 müslim ve 8 gayr-i müslim olmak üzere toplam
34 adli görevli bulunmaktaydı.
Ceza ve hukuk dairelerinde ise 14 müslim ve 1 gayr-i müslim olmak üzere
toplam 15 adli görevli bulunuyordu.
2.2.2. Denizli Sancağı: Denizli Sancağı’nın Tavas, Saray, Buldan, Çal, Garb-i
Karaağaç kazalarında birer Bidayet Mahkemesi bulunmaktaydı.
Bu mahkemelerde 32 müslim ve 3 gayr-i müslim olmak üzere 35 kişi
bulunuyordu. Bundan ayrı ceza ve hukuk daireleri ve şer’iyye kaleminde görevli 16
müslim ve 3 gayr-i müslim olmak üzere toplam 19 adli görevli bulunuyordu.
2.2.3. Menteşe Sancağı: Menteşe sancağı’nın Milas, Bodrum, Marmaris,
Köyceğiz ve Mekri (Fethiye) kazalarında birer Bidayet Mahkemesi vardır. Bu
mahkemelerde 23 müslim ve 3 gayr-i müslim olmamak üzere toplam 26 adli görevli
bulunuyordu.
Bidayet mahkemesi ceza ve hukuk dairelerinde ise 17 Müslim 1 gayr-i müslim
olmak üzere toplam 18 kişi bulunuyordu.
2.2.4.
Saruhan
Sancağı:
Saruhan
sancağında
Ticaret
ve
Şer’iyye
Mahkemeleri’nin yanın da Kasaba, Salihli, Alaşehir, Demirci, Kula, Eşme, Gördes,
Soma, Akhisar ve Kırkağaç kazalarında birer Bidayet Mahkemesi vardı. Bu
mahkemelerde 74 müslim 14 gayr-i müslim olmak üzere toplam 88 adli görevli
bulunuyordu.
222
Bidayet ceza ve hukuk dairelerine bakarsak bunlarda 18 müslim ve 2 Gayr-i
müslim olmak üzere toplam 20 adli görevli bulunuyordu.
2.2.5. İzmir Sancağı: İzmir sancağı’nın Kuşadası, Menemen, Foçateyn,
Bergama, Tire ve Ödemiş kazalarında birer Bidayet Mahkemesi vardı. Bu
mahkemelerde 39 müslim ve 9 gayr-i olmak üzere 48 adli görevli bulunuyordu.
Sancaklardaki Bidayet ve Ticaret Mahkemelerinde toplam 194 müslim ve 37
gayr-i müslim olmak üzere toplam 231 görevlinin yanı sıra Bidayet, Ceza, Hukuk ve
Ticaret mahkemeleri dairelerinde 71 müslim ve 9 gayr-i müslim olmak üzere toplam 80
görevli memur çalışmaktaydı. Böylece sancaklardaki adli teşkilatlarda 265 müslim ve
46 gayr-i müslim olmak üzere toplam 311 kişi görev yapmıştır. Bu sayıya merkez adli
teşkilatındaki 40 müslim ve 18 gayr-i müslim eklendiğinde Aydın vilayeti genellindeki
adli teşkilat içinde 305 müslim ve 64 gayr-i müslim olmak üzere toplam 369 kişi görev
yapmaktaydı.
Genel olarak sancaklardaki adli teşkilatlanmayı değerlendirirsek hemen hemen
her kazada bir Bidayet Mahkemesi bulunuyordu. Yine bazı sancaklarda (Aydın ve
Saruhan) Ticaret Mahkemeleri kurulmuştu. İzmir Sancağı’nda da bir ticaret mahkemesi
vardı. Zira merkez İzmir olduğu için merkez adli teşkilatı içinde göründüğünden burada
verilmemiştir. Mahkemelerdeki görevli sayısına bakarsak Şer’iyye Mahkemelerinde
gayr-i müslimler bulunmaz, Bidayet Mahkemelerinde ağırlık müslimlerin elindedir.
Ticaret Mahkemelerine bakarsak gayr-i müslimler önemli bir yer tutar. Genelde de
gayr-i müslimlerin sayıları bu mahkemelerde ya müslimlerden fazladır yada
müslimlerle eşittir.
3. JANDARMA TEŞKİLATI
Osmanlı ordusu, Yeniçeri Ocağı’nın (1826) kaldırılmasından beri batılı tarzda
sağlam bir ordu kurmak için çalışmalara başlamıştı. Osmanlı devlet adamları ve halkı,
devletin çeşitli müesseselerinde yapı1maya çalışılan ıslahatların lüzumu hakkında aynı
fikirde olmadıkları halde, yeni bir askeri teşkilat ile modern bir ordu kurulması
hususunda aynı fikirde idiler. Bu sebeplerledir ki II. Mahmud’dan beri girişilmiş olan
askeri ıslahatlara Abdülmecit ve Abdülaziz devirlerinde de devam edilmiştir.
II. Abdülhamid tahta çıktığında, Osmanlı askeri teşkilatı ve ordusu modern bir görünüşe
sahipti. Ordu yapısı ise şu ana bölümlere ayrılmakta idi; Bab-ı Seraskeri, Dar-ı Şûray-ı
Askeri, Erkânı Harbiye (Genelkurmay) ve Tophane-i amire Nezaretidir.
223
Yine Ordu teşkilatı içinde Nizamiye kuvvetleri (kuruluş) savunma ihtiyacını göz
önünde tutulmak üzere belli merkezler etrafında, yedi orduya taksim edilmiş
bulunuyordu. Her ordu, bulunduğu bölgenin adını taşımaktaydı. Yalnız merkezi
İstanbul olan birinci orduya Hassa Ordusu denilmekte idi. İkinci ordu (Tuna Ordusu)
merkezi Şumnu, üçüncü ordunun (Rumeli Ordusu) merkezi Manastır, dördüncü
ordunun (Anadolu Ordusu) merkezi Erzurum, beşinci ordunun (Suriye Ordusu) merkezi
Şam, altıncı ordunun (Arabistan Ordusu) merkezi Bağdat, yedinci ordunun (Yemen
Ordusu) merkezi San’a idi.
Redif kuvvetlerine bakarsak yukarıda işaret edilen ordulardan her birinde ordu
bölgesinde olmak üzere redif teşkilatı kurulmuştu. Kuruluş ünitesi alay idi. Her ordunun
5 veya 6 redif alayı vardı 8 .
3.1.Aydın Vilayet Merkez Jandarma Teşkilatı
Aydın vilayetindeki Merkezi askeri jandarma teşkilatına bakarsak ilk olarak
karşımıza Jandarma alay meclisi çıkar. Bu meclisin başkanı Mir-Liva rütbesindeydi ve
meclis 7 kişiden oluşuyordu. Ayrıca Mecliste Piyade sınıfından 24 süvari sınıfından ise
9 kişi vardır. Aydın vilayeti askeri teşkilatı 5 taburdan oluşur, bunlar; 1- İzmir Taburu,
2- Aydın Taburu, 3- Saruhan Taburu, 4- Muğla Taburu 5–Denizli Taburudur. Vilayetin
jandarma alay mevcudu aşağıdaki tabloda verilmiştir.
8
Enver Ziya Karal; a.g.e,. s. 353
224
Vilayet Jandarma Alayının Mevcudu
Süvari Ekradı
Tabur
Yekûn
Neferat
Piyade Ekradı
Onbaşı
Bölük
Emini
Çavuş
Yekûn
Neferat
Onbaşı
Bölük
Emini
Çavuş
1 İzmir
106
75
19
3
9
602
491
23
8
40
2 Aydın
30
20
5
1
4
228
189
24
3
12
3 Manisa
51
36
9
1
5
304
256
32
4
12
4 Muğla
35
24
6
1
4
186
152
19
2
9
5 Denizli
35
24
6
1
4
123
104
13
2
4
Yekûn
257
180
45
7
16
1439
1192
151
19
77
1696 Süvari Ve Piyadenin Yekûnu Müceddeden Teşkil Olunan Tahsildar Sınıfı
Piyade
Süvari
Birinci İzmir
29
54
İkinci Aydın
10
16
Üçüncü Saruhan
22
34
Dördüncü Menteşe
9
15
Beşinci Denizli
9
16
Yekûn
131
79
210
1906
225
Bu tabloya göre Aydın vilayetinde 1439 piyade 257 süvari olmak üzere toplam
1696 kişidir. Bundan ayrı yeni kurulan tahsildar ordu sınıfına bakarsak 79 süvari 131
piyade olmak üzere 210 asker vardır. Bunun la beraber vilayetin toplam jandarma
mevcudu 1906’dır.
Aydın vilayeti gibi büyük bir vilayet içindeki güvenliği sağlamak için vilayette
bulunan bu teşkilat kuvvet ve sayı bakımından oldukça azdır. Jandarma sayısını
sancaklara göre bir sıralamaya tabi tutarsak İzmir’de 791, Saruhan’da 411, Aydın’da
284, Menteşe’de 245,Denizli’de de 183 jandarma vardır. Buna bakarak askeri
teşkilattan en büyük payı İzmir alıyordu. En talihsiz olanda tabi ki Denizli sancağıydı.
Sancaklardaki bu asker sayısına bakarsak askerlerin geneli sancaklara bağlı büyük
kazalarda bulunmasına karşın bazı kaza ve nahiyelerde bu askeri teşkilatların
teşkilatlanamadıklarını anlarız. Zira jandarma sayıları ancak merkez kazanın
ihtiyaçlarını karşılayabilecek kapasitedir. Bunun sonucunda Ege’de kırsal kesimde
yaşayan halk, zengin kişiler ve yine bazı kötü niyetli devlet memurları tarafından
soyulan halkın can ve mal güvenliği’nin bu jandarma birliklerince sağlanamaması
üzerine halk kendi haklarını korumak için ellerine silahını alarak dağa çıkmıştır. Bunun
sonucunda efelik veya zeybeklik denen bir yapı ortaya çıkmıştır. Bu durum bu
dönemlerde de etkinliğini devam ettirmişti. Belki kırsal kesimdeki halkın can ve mal
güvenliğini tam manasıyla koruyan sağlam bir askeri teşkilat kurulmuş olsaydı, halk
arasında böyle bir yapılanma kısa süre oluşup bir süre sonrada sona ererdi.
4. POLİS TEŞKİLATI
1845’de kurulan polis teşkilatının 43. yılında hala istenilen düzeye gelmediğini
ve teşkilatlanma çabası içinde olduğunu görüyoruz. 9 Zaten baktığımızda İzmir hariç
diğer sancaklarda yapılan teşkilatlanmanın bir sancaktaki nüfusun güvenliğini
sağlayamayacağını anlıyoruz. Bundaki amaç güvenlikten ziyade bir yapılaşmanın yani
polis teşkilatının vilayet içinde bir alt yapı hazırlama endişesi içinde kurulduğunu
anlıyoruz. Beklide bunda birazda günümüzdeki gibi Avrupa’ya yaranmak için gayr-i
müslimlerin can ve mal güvenliğini temini için zorunluluktan yapılan bir teşkilatlanma
olarakta algılayabiliz. Polis teşkilatına bakarsak askeri teşkilattaki gibi gayr-i müslim
yoktur. Yani vilayetin ihtiyaçlarını yani güvenliğini sağlama bakımından yetersizdir. Bu
yüzden onun görevini çoğunlukla jandarma teşkilatı yürütmüştür. Buna bakarsak İzmir
9
Hasan Yağar; Osmanlı Polis Teşkilatı ve Yenileşme Süreci, Türkler Ansiklopedisi, C. 13, Ankara, 2002,
s.630
226
dışında yer alan diğer sancaklardaki polis teşkilatı yapısının hiçbir işlevi olmamış,
sadece var olması için kurulmuşlardır.
Merkez polis teşkilatında 6 kişiden oluşan bir heyet vardır. Toplam 5 sancakta
125 polis memuru bulunuyordu. Ayrıca bir baş komiser bulunuyordu ve bu kişi
merkezde yani İzmir’dedir.
Polis teşkilatı’nın mevcudun 85 kişi gibi büyük bir kısmı İzmir sancağında
bulunuyordu. Diğer sancaklara bakarsa durum epey vahimdir. Zira Aydın sancağında 9,
Denizli sancağında 8 Menteşe sancağında 8, Saruhan sancağında ise 15 polis memuru
bulunuyordu. Bu sayıları günümüzle karşılaştırırsak biraz gülünç bir durum ortaya
çıkar. Ancak o zamanın şartlarına göre yeni kurulan polis teşkilatı için bu normaldi.
POLİS İDARESİ
Polis Efradının Heyet-i Mecmuası
İkinci Komiser
Üçüncü
Komiser
Nefer
Yekûn
3
16
66
86
Saruhan Sancağı
1
13
15
Aydın Sancagı
1
8
9
Denizli Sancağı
1
6
8
Menteşe Sancağı
1
7
8
20
100
125
Ser Komiser
İzmir Sancağı
1
Yekün
1
3
227
5. EĞİTİM TEŞKİLATI
Osmanlı Devleti’nin genel bir eğitim politikasına sahip olması gereğini, II.
Mahmud devrinde kavramış ve çağdaş eğitim politikasının prensipleri kabul ederek
medrese eğitiminin dışında batılı bir eğitim sistemi kurulması faaliyetlerine başlanmıştı.
Sultan Abdülmecid, Mustafa Reşit Paşa ve arkadaşları imparatorluğun çöküşünü
durdurmak ve devlete yeniden canlılık kazandırmak için devletin geleceğini ancak batılı
eğitim sistemi ile sigorta edebileceklerini düşünmüşler ve bu sistemin kabataslak bir
şemasını oluşturmuşlardı.
Abdülaziz devrinde ise Sadrazam Ali ve Fuat Paşalar ile Mithat Paşa, Cevdet
Paşa ve Genç Osmanlılar cemiyeti üyeleri aralarında bazı görüş farklılıkları olmasına
rağmen Avrupa’nın teşviki ile devletçe yapılan ıslahatların başarılması için, eğitim
politikasını birinci derecede önem vermişlerdi. Bu maksatla ve ilk defa olarak 1869’da
Osmanlı devletinin eğitimi bir bütün olarak kabul edilerek genel bir eğitim yönetmeliği
(Maarifi Umumiye Nizamnamesi) hazırlanmış ve tatbikine geçilmiştir 10 .
Devletin genel bir eğitim politikası vardı. Bu hükümette bir maarif nazırının
bulunması ve bütçeden eğitim için bir miktar paranın tahsisinden anlaşılmaktadır. Bu
politikanın amacı da kız ve erkek çocuklara mahsus olmak üzere ilk, orta ve yüksek
kademelerini içeren bir eğitim sistemini geliştirmek; orta ve yüksek dereceden meslek
ve teknik okullar kurmaktı. Abdülaziz devrinde kurulan veya kurulması prensibe
bağlanmış olan öğretim kademeleri şunlardır:
İlköğretim: Sıbyan okulları ve onların üstünde Rüştiye ve ibtidai okullarını
içermekteydi.
Orta Öğretim: İdadiler ve onların üstünde Sultaniler (Liseler) sınıfını
kapsamaktaydı.
Yüksek Öğretim: Darülfünun (Üniversite) içerisindeki eğitimi kapsamaktaydı.
Meslek Okulları: Mahreci Eklâm, Darülmuallimin (Erkek Öğretmen Okulu),
Darülmuallimat (Kız Öğretmen Okulu), Mektebi Mülkiye (Siyasal Bilgiler Okulu)
Mülki tıbbiye, Teknik öğretim, Kız ve Sanat okullarını içerisinde kapsamaktaydı.
Buna göre, öğretim kademelerinin temelini Sibyan mektepleri teşkil etmektedir.
Çok eskiden beri mevcut olan bu okullara mahalle mektebi de denmekteydi. Yalnız
10 10
Enver Ziya Karal; a.g.e,s.389
228
Müslüman çocuklarının devam ettiği genel olarak bir tek odadan ibaret olan bu
okullarda Müslüman çocuklarına Kur’an okumayı öğretmek başlıca hedef idi 11 .
II. Abdülhamid devri başında, eğitim işlerini çekip çevirmekle vazifeli olan
maarif nezareti çok basit bir surette teşkilatlanmıştı. Maarif nazırının en yakın
yardımcıları olan iki memurdan başka; reis, ikinci reis ile 14 üye ve 2 kâtipten kurulan
bir genel maarif meclisinden ve birkaç kalem memurundan ibaretti. Vilayetlerde ise
henüz maarif işlerini çevirmeye memur bir kimse mevcut değildi.
Devrin sonlarında ise maarif nezareti teşkilatı şöyledir: Özel Kalem (Mektubi
Kalemi), Orta Öğretim Dairesi (Mekteb-i İdadiye Dairesi), Yüksek İlk Öğretim
(Mekteb-i Rüştiye Dairesi), İlk Öğretim (Mekteb-i İbtidaiye Dairesi) Sicil şubesi,
muhasebe kalemi, sağlık müfettişliği, istatistik kalemi, üyeleri sayısı 30’a çıkarılan
Maarif Meclisi, 11 üyeden kurulan telif eserleri tetkik cemiyeti ile 75 üyesi bulunan bir
teftiş ve muayene heyetinden ibarettir12 . Bu son heyet, II.Abdülhamid devrinin maarif
sansür heyetidir. Ülkede hangi dilden olursa olsun, basılması istenen eserleri gözden
geçirmekte ve istibdadın şekli ve ruhu ile yayınlanmayanları reddetmekte veya
düzeltilmek üzere sahiplerine iade etmekteydi. Bu dairelerden ve heyetlerden başka,
vilayetlerde maarif müdürlükleri ve maarif müfettişlikleri kurulmuştu 13 .
5.1. İzmir Sancağı
5.1.1. Maarif İdaresi ve Komisyonları
İzmir sancağındaki komisyonun bir tanesi merkezde ve diğerleri Kuşadası,
Menemen, Foçateyn, Bergama, Tire ve Ödemiş’te olmak üzere bu komisyonlarda 42
müslim ve 2 gayr-i müslim olmak üzere toplam 44 kişi bulunmaktaydı.
5.1.2. Mektebler
5.1.2.1. Mekteb-i İbtidai: İzmir sancağında toplam biri merkezde, diğerleri de
Kuşadası, Menemen ve Ödemiş’te birer tane ve Tire’de de (Mekteb-i İbtidai, Mekteb-i
Selimiye ve Mekteb-i Feyziyye) 3 tane olmak üzere toplam 7 mekteb-i ibtida-i
bulunuyordu.
Ayrıca Kuşadası’nda ki Mekteb-i ibtidai içinde kızlar için bir sınıf vardır. Bu
mekteblerde 23 müslim muallim vardır bunlardan 2 si bayandır.
11
Osman Ergin; Türk Maarif Tarihi, İstanbul 1977,s.895–923
Muammer Demirel; Türk Eğitiminin Modernleşmesinde Rüşdiye Mektebleri, TürklerAnsiklopedisi,
Ankara 2002,s.36
13
Enver Ziya Karal; a.g.e, s.390
12
229
5.1.2.2. Mekteb-i Rüşdiye: İzmir sancağında 4 mekteb-i Rüşdiyeye vardır.
Bunlardan biri merkezde diğerleri de Kuşadası, Menemen ve Bergama’dadır. Buralarda
12 müslim muallim ve 1 hademe bulunmaktadır.
5.1.2.3. Mekteb İdadi: İzmir mekteb-i idadisi hakkında biraz bilgi verirsek:
1302 Temmuz ayında açılan bu mektebe öğrenci almak için bir imtihan düzenlenmiş ve
bunu geçen öğrenciler mektebe alınmıştır.1305 de ise tekrar mektep öğrencileri içinde
yapılan bir imtihanla bu imtihanı geçenler için mektebin 5. sınıfı açılmıştır. I. sene fazla
öğrenci başvurduğundan 1. sene için 2 şube kurulmuştur. Öğrenciler sınıf geçme
durumu yapılan sınavda başarılı olmalarına bağlıdır.
İzmir merkez maarif teşkilatı içinde İzmir mekteb-i idadisi’nin önemli bir yeri
vardır. Bu mektebte öğrencilere burada verilen derslere bakarsak Arapça, Farsça,
Osmanlıca, Fransızca, Osmanlı Tarihi, Coğrafya, Hesab (Matematik) ,Hendese, Hüsn-ü
Hatt, Rasim, Mebadi Tarih-i Tabi, Genel Tarih, Mebadi Hikmet-i Tabiye, Tabakat-ı
Arz, Cebir, Kavanin-i Hususa, Cebr-i Eskal, Kimya, Müsellesat-ı Müsteviye, İlm-i
Heyet, Fenni Tedbir, Hıfz-üs-Sıhha, gibi 22 çeşit ders verilirdi. Bu derslere bakarsak bu
okulun eğitim kalitesinin gayet yüksek olduğunu anlayabiliriz zira burada 4 çeşit dil
dersinin yanı sıra 3 çeşitte tarih dersi verilmektedir.
İzmir Mekteb İdadisinde toplam öğretim süresi 5 yıldır. Mektebin I. sınıfı iki
şubeden oluşur. Bu beş yıldaki verilen derslere sene sene bakarsak; I.Sene’nin I şube
sinde Arapça, Farsça, Fransızca, Tarih-i Osmanî, Coğrafya, Hesab, Hendese, Hüsn-ü
Hatt ve Resim dersleri verilirken I sene’nin II. Şubesinde ise bu derslere ek olarak
Lisan-i Osmanî dersi verilir.
2. sene ise I.sınıftaki derslere ek olarak Mebadi Tarih-i Tabii dersi verilir 3. sene
bu derslere ek olarak Tarih-i Tabii, Tarih-i Umumi ve Tabakat-ı Arz dersleri verilir.4.
Sene ise; Hendes-i Resmiye, Cebir ve hikmet-i tabiîye dersleri verilir. 5. Senede ise
Kuvveteyn-i Hususiye, İlm-i Heyet, Hıfz-üs-sıhha Müsellesat-ı Müsteviye, Kimya,
Cebir-i Eskal ve Fenn-i Tedbir gibi dersler verilirdi.
Bu Mektebte 3. sene 12 ders verilirdi diğer 1–2–4 senelerde ise 10’ar ders
verilirdi. Bu derslere toplam 15 farklı hoca girer bazı derslere ise aynı muallimler
girerdi. Okulun muallim sayısına bakarsak okulda 14 müslim 1 de Gayr-i müslim olmak
üzere 15 muallim bulunuyordu. Ayrıca okulda bir kâtib ve birde hademe bulunuyordu.
5.1.2.4. Mekteb-i Terakki: 27 Mart 1302 de açılmış olan bu mektebde mekteb-i
idadi gibi vilayet defterdarı Kadri Bey’in sorumluluğu altındadır. 1304 de ise kızlar
230
kısmı açılmıştır Mektebte 6 erkek ve 3 kız olmak üzere toplam 9 sınıf bulunuyordu.
Yine bu mektebde de öğrenci alımı ve sınıf geçmede imtihan usulü uygulanır.
Okulda verilen derslere bakarsak; Elifba-i Osmani, Kur’an-ı Kerim, Kıraat-ı
Terakkiye, Talim-i Hat, Hesab Zihni, İlmihal, Fevâi’d-üt Talim, Esma-i Terakkiye,
Hattı Rika, Arapça, Farsça, Nesihte El Hikme, Hesabtan Kesr-i Adi ve İşâri, Fransızca,
Hüsn-ü Hatt, İmla, Muhtasar Sarf-ı Osmani, Coğrafya-i Osmani, Resim, Hüsn-ü Hatt,
Muhtasar Tarih-i Osmani, Gülistan, Nahv-ı Arabi, Hesabtan Tenasübe Kader, İfal-i
Kıyasiye ve Gayr-i Kıyasiyenin Tasrif, Muhtasar Tarih-i Umumi Kuvvaid, Gülistanın
Tamamı, Mükemmel Hesab, Muhtasar Tarihi Tabi, Gramer, Tatbikat ve Kolay
Tercümeler ve Genel Coğrafya gibi bir çok ders öğrencilere verilmekteydi.
Okul mevcuduna bakarsak 120 erkek öğrenci bulunmaktaydı. Bu erkek
kısmında 15 muallim 18 derse girmekteydi. Bu muallimlerden 14’ü Müslim ve 1 tanesi
de gayr-i müslimdi. (Resim Muallimi ) Bundan başka okulda bir kız örgencilerin eğitimi
için bir kısım oluşturulmuştur. Burada da 80 kız öğrenci bulunuyordu. Yine bunların
başında 2 bayan muallime 1 Kalfa (Muallime yardımcısı) 2 bayan nakkaş ustası ve 1
bayan hademe bulunuyordu.
Okuldaki toplam öğrenci sayısına bakarsak kız ve erkek olmak üzere 200
öğrenci vardır. Toplam olarak erkek ve bayan 17 muallim ve bundan ayrı 1
(Kalfa)muallim yardımcısı, 2 nakkaş ustası, 2 mübessir ve 2 hademe biri erkek biri
bayan olmak üzere toplam 24 kişi bulunuyordu.
5.1.2.4.1. Mekteb-i Terakki Ders Programı:
5.1.2.4.1.1. Birinci Sene: Elifba-i Osmanî, Kur’an-ı Kerim, Kıraat-ı Terakkiye,
Talim Hat, Hesab Zihni.
5.1.2.4.1.2. İkinci Sene: Kur’an-ı Kerim, İlm-i-hal, Fevâid-üt Tâlim, Hesabtan
Tâ’dat Terkim, Esmâ-i Türkiyye, Hatt-ı Rika.
5.1.2.4.1.3. Üçüncü Sene: Kur’an-ı Kerim, Tevcid, Kısas-ı Enbiya, Hesabdan
İmal-i Erba, İlm-i Hal-i Kebir, İmla, Hatt-ı Rik’a.
5.1.2.4.1.4. Dördüncü Sene: Sarf-ı Arabi, Usul-i Farisi, ve nesihte El-hikme,
Hesabdan Kesr-i adi ve İşârı, Fransızca, Kıraat ve Hüsn-ü hat, İmla, Muhtasır sarf-ı
Osmani, Muhtasır cografya-i Osmani, Muhtasar tarih-i Osmani, Hüsn-i Hatt, Resim.
231
5.1.2.4.1.5. Beşinci Sene: Nahv-i Arabî, Gülistan, Hesabdan Tenasübe Kâder,
Muhtasır Cografya-i Umumi, Fransızca Usulü Tedris ve İfal-i Kıyasiye ve gayr-i
kıyasiyenin tasrif, Muhtasar-ı Tarih-i Umumi Kavaidi Osmaniye, İmla, Handese-i
Muhtasar, Resim
Altıncı Sene; Mantık, Gülistan’ın tamamı, Mükemmel hesab, Muhtasar-ı Tarih-i
Tabii, Fransızca gibi dersler verilir.
5.1.2.5. İzmir Rüşdiye Mektebi: İlkokul ve ortaokul düzeyinde eğitim ve
öğretim veren bu mektebe bakarsak mektebte 7 muallimin yanında birde hademe görev
yapardı. Okulda 200 öğrenci bulunmaktaydı.
5.1.2.6. İzmir Darü’l Muallim (Hamidiye Mektebi ):Bu okulda 7 müslim
muallim ve 272 öğrenci bulunmaktadır.
5.1.2.6. Hamidiye Şubesi Mekteb-i Hafız: Bu mektebde merkez Hamidiye’nin
bir şubesidir. Burada 1 muallim ve 12 öğrenci bulunuyordu.
5.1.2.7. Selanikli-Zade Mektebleri: Bu okulda Hamidiye’nin bir diğer
şubesidir. Bu şubede 1 müslim muallim ve 48 öğrenci bulunmaktaydı. Yine Selanikli
zade Efendi tarafından yaptırılan ikinci okulun 1 müslim muallimi ve 56 öğrencisi
bulunmaktaydı. Bu iki mekteb Selanikli-zade Hacı Ahmed Efendi tarafından yapılmış
ve maarif teşkilatına bağışlanmıştı.
5.1.2.8. Sahiliye Mektebi: Bu okulda Hamidiye’nin bir şubesidir. Bu okulda da
1 müslim muallim ve 59 öğrenciye eğitim verilmekteydi.
5.1.2.9. Namazgâh Mektebi: Bu okulda 6 müslim muallim ve 1 hademe görev
yapmaktaydı. Aynı zamanda 217 öğrenciye eğitim verilirdi.
5.1.2.10 Teshiliye Mektebi: Bu okulda 7 muallim ve 1 hademe bulunuyordu.
Yine 297 öğrenciye eğitim verilmekteydi.
5.1.2.11. Mekteb-i Hafız: Bu okul Teshiliye’nin bir şubesidir. Burada 5 müslim
muallim bulunuyordu ve 228 öğrenciye eğitim verilirdi.
5.1.2.12. Mecidiye Bayan Mektebi: Bu mektebte 3 müslim bayan muallime
bulunuyordu. 1 tane de gayr-i müslim olmak üzere 4 muallime görev yapıyordu. Ayrıca
1 bayan hademe 1 de erkek hademe bulunmaktaydı. Burada 147 kız öğrenciye eğitim
veriliyordu.
232
5.2. Aydın Sancağı
5.2.1. Maarif Komisyonları ve Meclisleri
Aydın sancağının Bozdoğan, Yenipazar, Söke ve Nazilli Kazalarında birer
Maarif komisyonu vardı. Bu komisyonlarda 19 müslim olup hiç gayr-i müslim
bulunmamaktaydı.
5.2.2. Mektebler
Mekteb-i ibtida-i olarak 3 okul vardı. Bunlar; Veysi Paşa, Sercuhioğlu Ali ve
Paşaoğlu mektebleriydi. Bu mekteblerde 3 müslim muallim bulunuyordu. Yine diğer
idadi mektebinde ise 2 muallim bulunmaktaydı.
Mekteb-i Rüşdiyeler’e bakarsak 2 okul vardı. Bunlarda 6 muallim müslim ve 1
hademe bulunuyordu.
5.3. Denizli Sancağı
5.3.1. Maarif Komisyonu: Denizli sancağında bir tanesi merkezde olmak üzere
Tavas, Saray, Buldan ve Çal kazalarındaki maarif komisyonlarında 27 müslim
bulunuyordu.
5.3.2. Mektebler: Denizli sancağındaki mekteblere bakarsak biri Denizli
merkezde olmak üzere diğerleri, Tavas ve Buldan da olmak üzere 3 Mekteb-i Rüşdiyeye
bulunuyordu. Bu okullarda 9 muallim ve 1 hademe bulunuyordu. Yine biri Denizli
merkezde olmak üzere iki tane (Değirmenönü ve Çavuşbaşı) diğeride Tavasta olmak
üzere 3 tane mekteb-i idadi bulunuyordu. Bu okullarda 8 muallim bulunuyordu.
Tavas’taki mektebin muallim sayısı 4 olduğunu göz önüne alırsak bu mekteb
diğerlerinden daha büyük olmalıydı.
5.4. Menteşe Sancağı
5.4.1. Maarif Komisyonları: Menteşe sancağında biri merkezde olmak üzere
Milas, Bodrum ve Marmaris’te birer maarif komisyonu bulunuyordu. Bu komisyonlarda
17 müslim görev yapar. Ama buna karşın salnamemizde bu sancakta bir mekteb ismine
rastlayamadık.
5.5. Saruhan Sancağı
5.5.1 Maarif Komisyonları: Saruhan sancağı’nın merkezde bir maarif idaresi
vardı. Yine bundan ayrı Kasaba, Alaşehir, Demirci, Kula, Soma, Akhisar ve Kırkağaç
233
kazalarında da birer maarif komisyonu bulunuyordu. Bu komisyonlarda 57 müslim
bulunmaktaydı.
5.5.2. Mektebler
5.5.2.1. Mekteb-i İdadi: Saruhan sancağı merkezinde yani Manisada bir
Mekteb-i İdadi bulunuyordu. Burada 4 sene boyunca eğitim ve öğretim verilirdi. Bu
mektebte Tarih-i Osman, Tarih-i Umumi, Tarih-i Tabiîye, Hesab ve Hendese, Arabça,
Farsça, Türkçe, Fransızca, Umumi Coğrafya, Sınaî Coğrafya, Coğrafya-i Osmanî,
Kavanin-i Mülkiye, Cebir, Kimya, Hikmet-i Tabiîyye, Tabakat-ı Arz ve Resim dersleri
verilirdi. Mektebte 8 müslim muallim ve 2 de kâtib olmak üzere 10 görevli
bulunmaktadır.
Mektebte birinci sene 4, ikinci sene 15, üçüncü sene 14 ve dördüncü sene de 5
öğrenci olmak üzere toplam 38 öğrenci bulunuyordu.
5.5.2.2. Mekteb-i Rüşdiye: Bu mektebde 4 sınıftan oluşmaktaydı. 1. sınıfta 12,
2.sınıfta 22, 3.sınıfta 33 ve 4. sınıfta 43 kişi olmak üzere 110 örenci bulunmaktaydı.
Yine burada 4 müslim muallim görevliydi.
Saruhan sancağındaki mekteblere genel olarak bakarsak 9 tane Mekteb-i İbtidai
vardı. Bunlardan biri merkezde olmak üzere diğerleri de kasaba, Salihli, Alaşehir,
Demirci, Kula, Soma, Akhisar ve Kırkağaç kazalarındaydı.
Bu okullarda 27 müslim ve 1 de gayr-i müslim (Fransızca Muallimi) muallimin
yanında 1 tane de hademe bulunuyordu. Bunlardan merkez mektebi 4 sınıftan oluşur ve
toplam 38 öğrencisi vardı. Yine Demirci kazasındaki mektebte de 85 öğrenci
bulunuyordu. Ama işin acayibi burada yalnızca 2 müslim muallim bulunuyordu.
Merkezdeki 38 öğrencili mektebte ise 8 muallim vardı. Burada verilen derslere
bakarsak; Osmanlı Tarihi, Genel Tarih, Hesab ve Hendese, Arapça, Farsça, Fransızca,
Türkçe, Coğrafya, Umumi ve Sına-i Kuvvanin, Mülkiye, Cebir, Kimya, Tarih-i Tabiye,
Tabakat-ı Arz ve Resim dersleri verilirdi.
Ayrıca Manisadaki
mekteb-i rüşdiyede 40 öğrenci bulunur.Bu mektebte 2
müslim muallim vardır.Yine Buradaki Mekteb-i İbtidai bulunur.Bu 7 mektebte 819
öğrenci bulunur.
Sıbyan okullarında 17 mektebte 437 erkek müslim çocuk,14 mektebte 405 gayr-i
müslim erkek ,5 mektebte 196 Yahudi erkek bulunurken ,16 mektebte 415 müslim kız
ve 13 mektebte ise 795 gayr-i müslim kız çöcuk öğrenim ve eğitim görürür.
234
5.2.3. Mekteb-i Rüşdiye: Sancakta biri merkezde olmak üzere toplam 7 okul
vardı. Bunlar Kasaba, Alaşehir, Demirci, Kula, Soma ve Kırkağaç kazalarında
bulunuyordu.
Bu mekteblerde 20 müslim muallim ve 1 hademe bulunuyordu. Merkezdeki
mekteb bir sınıftan oluşur ve 43 öğrencisi vardı. Yine Demirci kazasındaki okulun 65
öğrencisi ve Kırkağaç’taki okulunda 40 öğrencisi vardı.
Aydın vilayeti genelindeki mekteblere bakarsak 2966 erkek Müslim, 642
müslim kız 601 gayr-i müslim erkek ve 795 erkek olmak üzere toplam 5004 öğrenci bu
mekteblerde eğitim almaktadır. Ama bu vilayetteki bütün öğrencilerin tam sayısı
değildir zira bazı mekteblerin öğrenci sayısı salnamede verilmediğinden bunları
hesaplayamadık. Bu yüzden bu rakam doğru bir rakam değildir. Yine salnamede
Menteşe sancağında bir okula rastlayamadık. Ama büyük ihtimal burada da bir okulun
olması muhtemeldir. Yine vilayetteki maarif komisyonlarında 28 komisyonda 162
müslim ve 2 gayr-i müslim olmak üzere toplam 164 kişi bulunurdu. Yine vilayetteki 73
mektebte 180 müslim erkek muallim 2 gayr-i müslim erkek muallim 5 muallime
(Bayan) ve 1 gayr-i müslim muallime olmak üzere 206 muallim vardı. Bundan ayrı 2
nakkaş ve 1 kalfa bulunuyordu. Bu sayılar sadece bizim bu salnameden çıkarttığımız
sayılardır. Zira Bunun dışında bazı mekteb, muallim ve öğrenci sayıları bu salnamede
verilmemiş olduğundan bu sayılar vilayetin muallim öğrenci ve mekteb sayısını vermez
235
236
6. VİLAYETİN SOSYAL YAPISI VE NÜFUSU
Ben bu bölümde sancaklardaki nüfusu kazalar bazında inceleyerek yerli ve
yabancı olarak kazalardaki müslim ve gayr-i müslim erkek ve kadın sayısını istatistikî
bir şeklinde verdim. Bundaki amacım ise kazalardaki yerli ve yabancı nüfus içindeki
müslim ve gayr-i müslim nüfus hakkındaki sosyal yapıyı göstermektir.
6.1. Menteşe Sancağı
Menteşe sancağına baktığımızda sancak idari açıdan 5 kazaya bölünmüştür
bizde her sancağı kendi içinde bir değerlendirmeye tabi tutacağız. Menteşe sancağının
genel nüfus yapısına bakarsak;
6.1.1. Yerli Nüfusu Yapısı
Yerli Müslim Erkek Nüfusu: 65527
Yerli Müslim Kadın Nüfusu: 65172
Yerli Müslim Nüfusu: 130699
Yerli Rum Erkek Nüfusu: 5062
Yerli Rum Kadın Nüfusu: 4727
Yerli Rum Nüfus:9789
Yerli Yahudi Erkek Nüfusu: 197
Yerli Yahudi Kadın Nüfusu: 173
Yerli Yahudi Nüfus:370
Teba-i Ecnebiye Erkek Nüfusu: 50
Teba-i Ecnebiye Kadın Nüfusu: 53
Teba-i Ecnebiye Nüfusu:103
Yerli Gayr-i müslim Erkek Nüfusu: 5309
Yerli Gayr-i müslim Kadın Nüfusu: 4953
Yerli Gayr-i müslim Nüfusu:10262
Yerli Müslim ve Gayr-i Müslim Erkek Nüfusu: 70836
Yerli Müslim ve Gayr-i müslim Kadın Nüfusu: 70125
Yerli Müslim ve Gayr-i Müslim Nüfus:140.961
6.1.2. Yabancı Nüfusu Yapısı
Yabancı Müslim Erkek Nüfusu: 499
Yabancı Müslim Kadın Nüfusu: 290
237
Yabancı Müslim Nüfusu:789
Yabancı Rum Erkek Nüfusu: 171
Yabancı Rum Kadın Nüfusu: 66
Yabancı Rum Nüfusu:237
Yabancı Yahudi Erkek Nüfusu: 41
Yabancı Yahudi Kadın:12
Yabancı Yahudi Nüfusu:53
Yabancı Teba-i Ecnebiye Erkek Nüfusu: 3
Yabancı Teba-i Ecnebiye Kadın Nüfusu: 1
Yabancı Teba-i Ecnebiye Nüfusu:4
Yabancı Protestan Erkek Nüfusu: 3
Yabancı Protestan Kadın Nüfusu: 2
Yabancı Protestan Nüfusu:5
Yabancı Gayr-i müslim Erkek Nüfusu: 218
Yabancı Gayr-i müslim Kadın Nüfusu: 81
Yabancı Gayr-i Müslim Nüfusu:299
Yabancı Erkek Nüfusu: 717
Yabancı Kadın Nüfusu: 371
Yabancı Nüfus:1088
Yerli Yabancı Gayr-i Müslim Erkek Nüfusu:5527
Yerli Yabancı Gayr-i Müslim Kadın Nüfusu:5034
Yerli Yabancı Gayr-i Müslim Nüfusu: 10561
Toplam Erkek Nüfusu: 70842
Toplam Kadın Nüfusu: 71207
Sancağın Toplam Nüfusu: 142.049
Menteşe sancağı 6 kaza ve 4 nahiyeden meydana gelir. Sancaktaki bütün kaza ve
nahiyelerde müslim nüfus gayr-i müslim nüfustan daha fazladır. Ula ve Eşin
nahiyelerinde ise sadece gayr-i müslim nüfus bulunmaktadır. Sancak nüfus bakımında
Aydın vilayetindeki en az nüfusa sahip sancaktır. Gayr-i müslim nüfus bakımından 4.
sıradadır. Sancakta yerli ve yabancı gayr-i müslimler içinde en fazla nüfusla Rumlar,
Yahudiler ve Teba-i Ecnebiye ve Protestan nüfusu gelir. Sancakta bundan başka Ermeni
vb bir gayr-i müslim nüfus bulunmamaktadır.
238
6.2. Saruhan Sancağı
Saruhan sancağının genel nüfus yapısına bakarsak;
6.2.1. Yerli Nüfusu Yapısı
Yerli Müslim Erkek Nüfusu: 147.625
Yerli Müslim Kadın Nüfusu: 142627
Yerli Müslim Nüfusu: 290252
Yerli Rum Erkek Nüfusu: 24924
Yerli Rum Kadın Nüfusu: 22933
Yerli Rum Nüfusu: 47857
Yerli Ermeni Erkek Nüfusu: 1960
Yerli Ermeni Kadın Nüfusu: 1922
Yerli Ermeni Nüfusu: 3882
Yerli Yahudi Erkek Nüfusu: 998
Yerli Yahudi Kadın Nüfusu: 951
Yerli Yahudi Nüfusu:1949
Yerli Gayr-i müslim Erkek Nüfusu: 27882
Yerli Gayr-i müslim Kadın Nüfusu: 25806
Yerli Gayr-i müslim Nüfusu: 53688
Yerli Müslim ve Gayr-i müslim Nüfusu: 343.940
6.2.2. Yabancı Nüfusu Yapısı
Yabancı Müslim Erkek Nüfusu: 632
Yabancı Müslim Kadın Nüfusu:127
Yabancı Müslim Nüfusu:759
Yabancı Rum Erkek Nüfusu:389
Yabancı Rum Kadın Nüfusu: 34
Yabancı Rum Nüfusu:423
Teba-i Ecnebiye Erkek Nüfusu:813
Teba-i Ecnebiye Kadın Nüfusu:122
Teba-i Ecnebiye Nüfusu:935
Yabancı Erkek Nüfus:1834
Yabancı Kadın Nüfus:638
Yabancı Müslim ve Gayr-i müslim Nüfusu: 2117
239
Sancağın Toplam Erkek Nüfusu: 149459
Sancağın Toplam Kadın Nüfusu: 143265
Kazanın Toplam Nüfusu: 292724
Saruhan sancağı Aydın Vilayeti’nin İzmir sancağından sonra en fazla nüfusu
içinde barındıran sancağıdır. Sancak 9 kazadan ve 21 nahiyen meydan gelir. Sancağın
genelindeki kaza ve nahiyelerde müslim nüfus fazla olmasına rağmen Salihli kazası ve
Emlak nahiyesinde gayr-i müslim nüfus daha fazladır. Buna karşın Eşme kazası ve
Dağmaramara İnegöl, Selindi, Serge, Güney, Küre, Karataş, Borlu, Ortapare
nahiyelerinde ise gayr-i müslim nüfus bulunmamaktadır
Yabancı nüfusa bakarsak erkek nüfus diğer kazalarda olduğu gibi erkek nüfus
kadın nüfustan gayet fazladır. Yine genel sancak nüfusu içinde Rum nüfusundan sonra,
Ermeni, Yahudi ve Teba-i Ecnebiye nüfusu gelir. Bunların dışında gayr-i müslim nüfus
bulunmamaktadır. Aydın vilayetinde yabancı nüfus içindeki nüfus sayısı bakımından
vilayete 3. sırada yer alır.
6.3. Aydın Sancağı
Aydın Sancağının Genel Nüfus Yapısına bakarsak;
6.3.1. Yerli Nüfusu Yapısı
Yerli Müslim Erkek Nüfusu: 91991
Yerli Müslim Kadın Nüfusu: 91838
Yerli Müslim Nüfusu:183829
Yerli Rum Erkek Nüfusu: 7831
Yerli Rum Kadın Nüfusu: 8786
Yerli Rum Nüfusu:16617
Yerli Ermeni Erkek Nüfusu: 336
Yerli Ermeni Kadın Nüfusu: 273
Yerli Ermeni Nüfusu:609
Yerli Yahudi Erkek Nüfusu: 1009
Yerli Yahudi Kadın Nüfusu: 999
Yerli Yahudi Nüfusu:2008
Yerli Katolik Erkek Nüfusu: 52
Yerli Katolik Kadın Nüfusu: 62
Yerli Katolik Nüfusu:114
240
Yerli Gayr-i müslim Erkek Nüfusu: 9228
Yerli Gayr-i müslim Kadın Nüfusu: 10120
Yerli Gayr-i müslim Nüfusu:19348
Toplam Erkek Nüfusu:103435
6.3.2. Yabancı Nüfusu Yapısı
Yabancı Müslim Nüfus:1253
Yabancı Kadın Nüfus:1186
Toplam Kadın Nüfusu:103216
Yerli Müslim ve Gayr-i müslim Nüfusu: 203177
Aydın sancağı 5 kaza ve 17 nahiyen meydana gelmektedir. Sancak içindeki
bütün kaza ve nahiyelerde müslim nüfus gayr-i müslim nüfustan fazladır. Amasya,
Dallıca, Karpuzlu, Karahayıt, Mazon, Sultanhisar ve Şahme Nahiyelerinde ise hiç gayr-i
müslim bulunmamaktadır.
Kazadaki gayr-i müslim nüfus içinde sayı olarak ilk önce Rum sonra sırayla
Yahudi, Ermeni ve Katolik nüfus gelir. Yine Aydın vilayeti, vilayet içine genel nüfus
olarak 4.sırada yer alır Yabancı nüfusa bakarsak da 2. sıradadır. Buda bize Aydın
sancağının ticari açıdan vilayet içinde etkin olduğunu gösterir.
6.4. Denizli Sancağı
Denizli sancağının genel nüfus yapısına bakarsak
6.4.1. Yerli Nüfusu Yapısı
Yerli Müslim Erkek Nüfusu: 105967
Yerli Müslim Kadın Nüfusu: 103645
Yerli Müslim Nüfusu:209612
Yerli Rum Erkek Nüfusu: 1393
Yerli Rum Kadın Nüfusu: 1367
Yerli Gayr-i müslim Nüfusu:2760
Yerli Müslim ve Gayr-i müslim Nüfusu: 212372
6.4.2. Yabancı Nüfusu Yapısı
Yabancı Müslim Erkek Nüfusu:95
Yabancı Müslim Kadın 90
Yabancı Müslim Nüfus:185
241
Yabancı Rum Erkek 199
Yabancı Rum Kadın 41
Yabancı Rum Nüfusu:240
Yabancı Ermeni Erkek 10
Yabancı Ermeni Kadın 6
Yabancı Yahudi Erkek Nüfusu:15
Yabancı Yahudi Kadın Nüfusu:3
Yabancı Gayr-i müslim Nüfusu:274
Yerli ve Yabancı Kadın Nüfusu:140
Yerli ve Yabancı Erkek Nüfusu: 319
Yabancı Müslim ve Gayr-i müslim Nüfusu:459
Toplam Erkek Nüfusu:106286
Toplam Kadın Nüfusu:103785
Yerli Yabancı Gayr-i müslim Nüfusu: 210071
Denizli Sancağı 6 kaza ve 5 nahiyeden meydana gelir. Sancak genelinde
yerleşim birimlerinde müslim nüfus yoğundur. Garbi Karaağaç ve Saray kazaları ile
Bakalan ve Günay nahiyelerinde gayr-i müslim nüfus bulunmaz. Yerli müslim ve gayr-i
müslim erkek arasındaki fark biraz fazladır. Yerli Gayr-i Müslim nüfusun ve yabancı
nüfusun vilayet içinde en az olduğu sancaktır. Yerli gayr-i müslim nüfus olarak sadece
Rum cemaati vardır. Diğer Gayr-i müslim tebaadan bir nüfus yoktur. Ama yabancı
nüfusa bakarsak Rum nüfusun yanında bir kısım Ermeni nüfus bulunuyordu. Yani
sancak genelinde yerli ve yabancı olmak üzere hiçbir şekilde Yahudi, Teba-i Ecnebiye
vb gayr-i müslim topluluk bulunmamaktadır.
6.5. İzmir Sancağı
İzmir sancağı’nın genel nüfus yapısına bakarsak;
6.5.1. Yerli Nüfusu Yapısı
Yerli Müslim Erkek Nüfusu: 149182
Yerli Müslim Kadın Nüfusu: 145750
Yerli Müslim Nüfusu: 294932
Yerli Rum Erkek Nüfusu: 71232
Yerli Rum Kadın Nüfusu: 71692
Yerli Rum Nüfusu:142924
242
Yerli Ermeni Erkek: 3875
Yerli Ermeni Kadın: 3984
Yerli Yahudi Nüfusu:7859
Yerli Yahudi Erkek:8481
Yerli Yahudi Kadın: 7900
Yerli Yahudi Nüfusu:16381
Teba-i Ecnebiye Erkek: 18303
Teba-i Ecnebiye Kadın: 19044
Yerli Katolik Erkek:365
Yerli Katolik Kadın: 372
Yerli Katolik Nüfusu:737
Yerli Protestan Erkek: 74
Yerli Protestan Kadın: 77
Yerli Protestan Nüfusu:149
Yerli Latin Erkek:591
Yerli Latin Kadın: 472
Yerli Latin Nüfusu:1063
Yerli Gayr-i müslim Erkek Nüfusu:103541
Yerli Gayr-i müslim Kadın Nüfusu: 102921
Yerli Gayr-i müslim Nüfusu:206462
Yerli Müslim ve Gayr-i müslim Nüfusu:501394
6.5.2. Yabancı Nüfusu Yapısı
Yabancı Müslim Erkek Nüfusu: 11451
Yabancı Müslim Kadın Nüfusu: 1270
Yabancı Müslim Nüfusu:12721
Yabancı Rum Erkek 5144
Yabancı Rum Kadın 1017
Yabancı Ermeni Erkek 772
Yabancı Ermeni Kadın 43
Yabancı Yahudi Erkek 39
Yabancı Yahudi Kadın 8
Yabancı Teba-i Ecnebiye Erkek 8626
243
Yabancı Teba-i Ecnebiye Kadın8790
Yabancı Bulgar Erkek 265
Yabancı Bulgar Kadın 148
Yabancı Erkek Gayr-i müslim Nüfusu: 14846
Yabancı Kadın Gayr-i müslim Nüfusu: 10006
Yabancı Gayr-i müslim Nüfusu:24852
Yabancı Nüfusu:37573
Toplam Erkek Nüfusu: 279020
Toplam Kadın Nüfusu:259947
Müslim Erkek Nüfusu:
Müslim Kadın Nüfusu:
Toplam Müslim nüfus:
Yerli ve Yabancı Kadın Gayr-i müslim:
Yerli ve Yabancı Gayr-i müslim Nüfusu:
Toplam Gayr-i müslim Nüfus:
Kazanın Toplam Yerli Ve Yabancı Nüfusu:538967
Yukarıda İzmir Sancağı’nın nüfus yapısını kaza ve sancak bazında istatistikî
vererek merkez İzmir şehri nüfusu ile kaza ve genel sancak nüfusunu bütün yönleriyle
ayrıntılı olarak ele aldım.
İzmir sancağı içindeki kaza ve nahiyelere bakarsak sancakta toplam 11 kaza ve
19 nahiyede bulunuyordu. Aşağı yukarı bunların çoğunda Müslim nüfus ile gayr-i
müslim nüfusun beraber yaşadığını görüyoruz. Tabi ki Müslim nüfus çoğunda gayr-i
müslimlerden daha fazlaydı. Kaza ve nahiyelerdeki nüfusun dağılımına bakarsak İzmir
sancağında Kozak, Sığacık, Balyanbolu ve Kalas nahiyelerinde hiç gayr-i müslim
nüfusa rastlayamayız. Ama buna karşın Karaburun, Foça-i Cedid ve Ayasluğ nahiyeleri
ile Çeşme, Foçateyn ve Urla merkez kazalarında gayr-i müslim nüfus ve özelliklede
Rum nüfus müslim nüfustan fazladır. Bunun yanı sıra Birunabad, Cumaabad ve
Seydiköy nahiyelerinde ki gayr-i müslim Rum nüfus ile müslim nüfus birbirine
yakındır.
İzmir sancağı nüfusu hakkında bir değerlendirme yaparsak Aydın vilayetinin
nüfus bakımından gerek yerli gerekse de yabancı nüfusun en fazla bulunduğu sancaktır.
Yine diğer sancaklar içinde müslim ve gayr-i müslim nüfusun birbirine en yakın olduğu
sancakların başında gelir. Sancaktaki en kalabalık sosyal zümreleri nüfuslarına göre bir
244
sıralamaya sokarsak en fazla nüfusu Rumlar, daha sonra Teba-i Ecnebiye, Yahudi,
Ermeni, Katolik, Latin Bulgar ve son olarak da Protestanlar gelir. Yine toplam kadın ile
erkek nüfusu arasındaki orantıya bakarsak erkek nüfusu kadın nüfusundan 22739 kişi
daha fazladır. Yerli gayr-i müslim nüfus ile ardaki erkek kadın farkı azdır yine mislim
nüfus içindeki erkek kadın nüfusundaki fark 7828’dir. Toplam nüfus içindeki erkek ve
kadın arasındaki farkın fazla olmasının nedeni yabancı nüfus içindeki kadın nüfusunun
erkek nüfusuna oranla düşük olmasıdır. Bundaki sebep ise bu yabancı nüfusun genelde
ticaret yapmak için dışardan gelip Aydın vilayetine yerleşmiş tüccarlardan meydana
gelmesidir. Bu yüzden bu kişiler sadece kendileri ticaret yapmak için gelen kişilerdir.
İzmir sancağı Osmanlı devletinin de bu dönemde en büyük ve güzel şehirlerinden
biriydi bu yüzden yabancıları kendine çekmesini bilmiştir. Zira Osmanlı içindeki ticari
şehirlerin başında geliyordu. Arpadan gelen mallar Osmanlı pazarına buradan
dağılıyordu. Bu yüzden yabancı tüccarların vazgeçemediği ticaret şehirleri’nin başında
geliyordu bu yüzden pek çok yabancı tüccar İzmir’e yerleşmiş buralarda büyük
işletmeler açmışlardı. Bu dönem İzmir’deki sigorta şirketleri gibi çeşitli şirketlere
bakılırsa hepsinde yabancılar imtiyaz sahibidir.
6.6. Aydın Vilayetinin Genel Nüfus Yapısı
6.6.1. Yerli Nüfusu Yapısı
Yerli Müslim Erkek Nüfusu: 560.292
Yerli Müslim Kadın Nüfusu: 549030
Yerli Müslim Nüfusu:1109322
Yerli Rum Erkek Nüfusu:111397
Yerli Rum Kadın Nüfusu: 109505
Yerli Rum Nüfus: 220932
Yerli Ermeni Erkek: 6171
Yerli Ermeni Kadın: 6179
Yerli Ermeni Nüfusu: 12350
Yerli Yahudi Erkek: 10685
Yerli Yahudi Kadın: 10023
Yerli Yahudi Nüfus:20708
Teba-i Ecnebiye Erkek: 19097
Teba-i Ecnebiye Kadın:18353
245
Teba-i Ecnebiye Nüfusu:37450
Yerli Katolik Erkek:417
Yerli Katolik Kadın: 434
Yerli Katolik nüfusu:851
Yerli Protestan Erkek 74
Yerli Protestan Kadın 77
Yerli Protestan Nüfusu:151
Yerli Latin Erkek591
Yerli Latin Kadın 472
Yerli Latin Nüfusu:1063
Yerli Gayr-i Müslim Erkek Nüfusu: 146540
Yerli Gayr-i Müslim Kadın Nüfusu: 145043
Yerli Gayr-i Müslim Nüfusu:291583
Yerli Müslim ve Gayr-i müslim Nüfusu: 1400905
6.6.2. Yabancı Nüfusu Yapısı
Yabancı Müslim Erkek Nüfusu: 13930
Yabancı Müslim Kadın Nüfusu:2963
Yabancı Müslim Nüfusu:16893
Yabancı Rum Erkek: 6866
Yabancı Rum Kadın: 1335
Yabancı Rum Nüfusu:8201
Yabancı Ermeni Erkek:782
Yabancı Ermeni Kadın: 49
Yabancı Ermeni Nüfusu:831
Yabancı Yahudi Erkek: 95
Yabancı Yahudi Kadın: 23
Yabancı Yahudi Nüfusu:118
Yabancı Teba-i Ecnebiye Erkek:9442
Yabancı Teba-i Ecnebiye Kadın:8913
Yabancı Teba-i Ecnebiye Nüfusu:18355
Yabancı Bulgar Erkek: 265
Yabancı Bulgar Kadın: 148
246
Yabancı Bulgar Nüfusu:413
Yabancı Protestan Kadın: 3
Yabancı Protestan Erkek: 2
Yabancı Protestan Nüfusu:5
Yabancı Erkek Gayr-i müslim Nüfusu: 17453
Yabancı Kadın Gayr-i müslim Nüfusu:10470
Yabancı Gayr-i Müslim Nüfusu:
Toplam Yabancı Erkek Nüfusu:31383
Toplam Yabancı Kadın Nüfusu:13433
Toplam Yabancı Nüfusu:44816
6.6.3. Yerli ve Yabancı Toplam Nüfus
Müslim Erkek Nüfusu:574222
Müslim Kadın Nüfusu:551993
Toplam Müslim Nüfusu:1126215
Toplam Gayr-i müslim Erkek Nüfusu:163993
Toplam Gayr-i müslim Kadın Nüfusu: 155513
Toplam Gayr-i müslim Nüfus:319506
Toplam Erkek Nüfus:736349
Toplam Kadın Nüfus:710469
Kazanın Toplam Yerli Ve Yabancı Nüfusu:1445721
Aydın vilayeti salnamesinin bazı kısımlarına gerek yazım ve hesaplama
yanlışları bulunmaktadır. Bu yüzden salnamedeki vilayet nüfusu rakamları ile benim
verdiğim rakamlar arasında bir uyumsuzluk bulunmaktadır. Bundaki sebep ise bu
salnamedeki nüfusun yanlış hesaplanmış olmasıdır. Bu aydınlatıcı bilgiden sonra size
aydın vilayeti nüfusu ve sosyal yapısı hakkında Aydın Vilayeti salnamesinden
çıkardığım değerlendirmeme göre Aydın vilayeti 1888 de şu haldeydi:
Aydın Vilayeti’nin nüfus yapısını vilayet genelinde değerlendirirsek vilayetteki
en fazla yerli ve yabancı müslim ve gayr-i müslim nüfusu barındıran sancağı İzmir
sancağıdır. İzmir sancağından sonra Saruhan sancağı geliyordu. Saruhan Sancağı ile
İzmir sancağı arasında müslim nüfus açısından çok fazla bir fark olmasına rağmen
müslim nüfus açısından çok az bir fark vardır. Bundan sonra nüfus fazlalığı açısından
Denizli sancağı gelir. Bu sancakta müslim nüfus yoğundu ama yerli ve yabancı gayr-i
247
müslim nüfus açısından Aydın sancağının gerisinde kalır. Denizli sancağından sonrada
Aydın Sancağı gelir Denizli ile Aydın sancağı arasında nüfus açısından aşırı bir farklılık
bulunmaz sancakların nüfusu birbirine yakındır. Son olarak ise vilayetin en düşük
nüfusuna Menteşe sancağı sahiptir. Bu sancak gerek müslim gerekse de gayr-i müslim
nüfus açısından diğer sancaklara oranla daha zayıftır. Sancakların nüfusu hakkında daha
önce ayrıntılı bilgi verdiğimden dolayı burada bu sancakların nüfus yapısı hakkında
fazla bilgi vermeye gerek duymadım. Vilayet geneline bakarsak yerli ve yabancı nüfus
içinde gerek müslim gerekse de gayr-i müslim nüfusun genelinde erkek nüfus oranı
kadın nüfus oranından fazlaydı. Ama bu nüfus oranı yabancı nüfus içinde daha bir
aşırılık gösteriyordu. Bunun sebebi ise bu yabancı nüfusun Aydın vilayetindeki
sancaklara ve bunlardan özelliklede İzmir sancağında bulunmalarının birinci sebebi bu
kişilerin burarla ticaret yapmak için gelmeleridir. Bundaki sebep de hiç şüphesiz
kapitülasyonların
Avrupa
ülkelerinin
tüccarlarına
cazip
gelmesidir.
Zira
bu
kapitülasyonlar sayesine çok az bir gümrük vererek ülke genelinde olduğu gibi Aydın
vilayeti genelinde de büyük parala kazanmaktalar ve ayrıca birçok ayrıcalıktan
yaralanmaktaydılar. Bu ticaret sırasında bunların en iyi yardımcıları hiç şüphesiz
Osmanlı tebaası içindeki gayr-i müslimlerdi Ama bunların arasında Rumların Ayrı bir
yeri bulunuyordu. Bu sayede yerli gayr-i müslim halkta zenginleşmeye başladı. Zira bu
yabancı tüccarlar Avrupa’dan getirdikleri bu malları gayr-i müslimler aracılığıyla Aydın
vilayeti piyasasına satmaktaydılar. Bu sayede de bu işten büyük paralar kazanıyorlardı.
Bu sayede gayr-i müslim halk zenginleşirken ucuz sanayi maddeleriyle başa çıkamayan
müslim esnaf kepenklerini bir bir indirmeye başlıyorlar bunun sonucunda ise yine ülke
genelinde olduğu gibi Aydın vilayeti sanayisi ve ekonomisi de günden gene eriyor ve
artık kendine yetmez bir hale geliyordu. Yine bu sebepten gayr-i müslim halk
zenginleşirken Osmanlının öz ve öz kurucu halkı olan Müslüman Türkler her gün biraz
daha fakirleşiyorlar ve gayr-i müslimlerin ekonomik gücü altında her gün biraz daha
eziliyorlardı. Ekonomik gücü ellerine alan gayr-i müslim halk bu parayla milli
bütünlüğe karsı bazı bağımsızlık yanlısı gayr-i müslim cemiyetlere maddi anlamda
büyük paralar sağlıyorlardı. Bu sayede bu cemiyetler amaçlarını ülke çapında yaymaya
başlıyorlar ve Avrupa’nın himayesi altında kanunen Tanzimat ve Islahat fermanlarıyla
elde ettikleri hakların koruyuculuğu altında amaçlarına emin adımlarla gidiyorlardı.
Yani bir nevi kendi sonumuzun geleceğini kendi tebaamız hazırlıyordu. Müslüman
halktan ticaretle kazandıkları paralar yine Müslüman halka silah olarak dönüyordu. Bu
248
yabancı sınıf içinde sadece tüccar kesimi saymak yanlış olur. Zira bu dönem de
Avrupa’dan ülke genelinde olduğu gibi Aydın vilayeti geneline de bir Misyoner akını
başlamıştı. Bu misyoner sınıfı da yabancı nüfus içinde önemli bir yer teşkil ediyordu
Bunların Osmanlı Ülkesine giriş yaptıkları ilk durak ve ilk yer hiç şüphesiz İzmir
limanıydı. Buradan amaçlarını gerçekleştirmek için ülke geneline dağılarak kendilerine
bir bölge seçiyorlar ve burada hain amaçlarını uygulamaya koyuyorlardı.
249
250
7. SAĞLIK TEŞKİLATI
Osmanlıda her alanda olduğu gibi sağlık alanında da bir batılılaşma ihtiyacı
doğmuştu zira eldeki sağlık kuruluşları çağın çok gerisinde olmakla beraber halkın ve
özelliklede askeriye’nin ihtiyacını karşılayamaz bir haldeydi. İlk olarak sağlık alanında
batılı tarzda ki çalışmalar III. Selim Döneminde başlamıştı. Hatta bu dönemde ilk askeri
hastanemiz olan “Zeytinburnu Askeri Hastanesi” (1794) kurulmuştur. Ama gerçek
anlamdaki sağlık çalışmaları II. Mahmud döneminde ağırlık kazanmış ve bunun
sonucunda “Tıbbıye-i Şahane” kurulmuştur. Yine Bu dönemde yetişen önemli Türk
tıpçılarından Mustafa Behçet Efendi bulunuyordu. 1827 de kurulan tıp okuluna ilaveten
1831 de bir cerrahane kurulmuştu. Bunlara ek olarak da 1845te bir Darülfünun
açılmıştı.
Bu dönemden itibaren hızlı bir şekilde memleket genelinde sivil ve askeri
hastaneler açılmaya başlanıyordu. İlk sivil hastanelerimizden olan “Mabeyin
Hastanesi”(1834) kurulmuştu. Bu dönemde açılan ilk hastanelere “Gureba” hastanesi
deniliyordu. Yine II. Abdülhamid devrinde de sağlık teşkilatı hızlı bir şekilde ülke
genelinde teşkilatlanmaya ve yayılmaya devam etmişti.
Sağlık hizmetleri’nin idari açıdan örgütlenmesine bakarsak Osmalıda ilk sağlık
örgütlenmesi 1826’dan sonra başlamıştı.1850 de Tıbbiye Nezareti kurulmuştu. Yine
1867 vilayet nizamnamesinin içine bazı sağlık kanunları eklenmiştir.1877 de ise
Mekteb-i Tıbbiye nezaretine bağlı Tıbbiye-i Mülkiye nezareti kurulmuş böylece
askeriye’nin dışında sivil halka için sağlık hizmetleri çalışmalı hız kazanmıştı.1871 den
itibaren sağlık müfettişlikleri ile memleket tabiblikleri kurularak mevcut sağlık sistemi
denetlenmeye başladı.1888‘e gelindiğinde ülkedeki sağlık teşkilatı bu görünümdeydi 14 .
7.1. İzmir Gureba Hastanesi
İzmir Gureba hastanesinde idari yapı içinde 4 Müslim bulunurdu. Bunlardan biri
de bayandı. Heyet idaresine bakarsak burada da 5 Müslim bulunur ve bunlardan 4’dü
İSE esnaftı. Hastanedeki sağlık personeline bakarsak burada 2 doktor 2 cerrah ve 2
eczacı bulunurdu. Gureba hastanesi 120 yatak kapasitesine sahip olup erkek ve kadın
olmak üzere iki kısma ayrılmıştır.
Hastane İzmirli Muhlis Paşanın gayretleri ile 1267 de yapılmış olup hastanenin
yıllık 2350 lira civarında geliri vardır. Senede hastanede 5400 kişi muayene
14
EsinKâhya-Ayşegül D.Erdemir;Osmanlıdan Cumhuriyete Tıp ve Sağlık Kurumları,Ankara 2000,s.255
251
edilmektedir. Hastane tıbbı aletler bakımından tam donanıma sahip olup nöbetçi bir
doktor ve eczacı gece gündüz nöbet tutmaktadır. Burada tedavi edilen hastalar hangi din
ve mezhepten olursa olsun ayırmadan muayene edilirdi. Yani aynı zamanda
Müslimlerin yanında gayr-i müslim halkta burada tedavi olunurdu.
7.2. İzmir Askeri Hastanesi
Bu hastane adında anlaşılacağı gibi bir askeri hastaneydi. Hastanede 2 doktor ve
2 cerrah bulunurdu. Bunlar müslimdi ama eczacı gayr-i müslimdi. Bundan ayrı bir
imam ve bir kâtip hastanede görev yapmaktaydı.
1888de Aydın Vilayeti genelinde 6 Gayr-i Müslim ve 11 de Müslim doktor
olmak üzere 17 doktor ile 4 Müslim cerrah ve yine 3 Gayr-i Müslim eczacı olmak üzere
24 sağlık personeli vardı. Bunlardan 12 doktor 4 cerrah ve 3 eczacı İzmir sancağında,1
doktor Saruhan sancağında, 2 doktor Aydın sancağında, 1 doktor Menteşe sancağında
ve 1 doktor da Denizli sancağında bulunmaktaydı.
7.3. Karantina haneler
II. Mahmud Döneminde ülkedeki salğın hastalıkların özelliklede kolera’nın bazı
yerlerde görülmesi üzerine bu sağlın hastalıklarla savaş için 1838 de merkezde
(İstanbul)Karantina meclisi kurulmuştu. Bu meclis Doğrudan Doğruya hariciye
nezaretine bağlıydı. Reisi de Hariciye nazırıydı. Bir müddet sonra bu meclisler
vilayetlerde de kurulmaya başlanmıştı. Bu yüzden aynı uygulama Aydın vilayetinde de
başlatılarak bazı sancaklarda ve kazalarda karantinahaneler kurulmaya başlandı 15 .
1888 deki Aydın vilayetindeki karantina hanelere bakarsak 5 tane karantina hane
vardır. Bunların biri İzmir Merkezde diğerleri Urla, Kuşadası, Mekri ve Çeşme de
bulunuyordu. Bunlarda 9 görevli bulunuyordu En büyüyü tabi ki merkezdekiydi. Bu
karantinahane 3 müslim ve 2 gar-i müslim olmak üzere 5 kişiden oluşuyordu. Yine
burada görevli bir doktor bulunuyordu.
Bundan ayrı sağlık teşkilatı içinde olmasa da bir bilgi olması açısından
verebileceğimiz baytarlık (Veteriner) müessesine bakarsak vilayette sadece bir baytar
vardır. O da gayr-i müslimdi ve merkezde bulunuyordu.
15
EsinKâhya-Ayşegül D.Erdemir;a.g.e ,s.250
252
7.4. İzmir Islahhanesi
Yine sağlık teşkilatı içinde değerlendirebileceğimiz İzmir ıslahhanesi hakkında
biraz bilgi verirsek vilayette sadece bir tane ıslahhane bulunuyordu o da vilayet merkezi
olan İzmirdeydi.
Islahhane bir komisyonca yönetilmekte olup, Defterdar Kadri Beyin
sorumluluğundaydı. Islahhane’nin mali ve idari işlerine bakan bazı memurlar
bulunurdu. Bundan başka ıslahhanede müslim ve gayr-i müslim muallimler
bulunmaktaydı.
1306(1888) da ıslahhanede 160 yetim barınmaktaydı. Burada bu yetimlerin
bütün ihtiyaçları’nın yanı sıra sağlık ihtiyaçları ve eğitim alanındaki ihtiyaçları da
karşılanmaktaydı. Özelliklede bunlardan musiki üzerinde önemle durulmuştu.
Bundan başka ıslahhane’nin içinde kunduracı, marangoz, demirci, dökmeci,
terzi, çulhacı, çorapçı ve matbaacı gibi birçok esnaf grubundan kişilerin çalıştığı
atölyeler ıslahhane’nin ihtiyaçlarını karşılardı. Buda bize ıslahhane’nin büyük bir
kompleksten oluştuğunu gösterir.
Yine Islahhanede bir kütüphane bulunurdu. Burada da bir Mürettip(Tertip eden)
ve bir Mücellid (Ciltçi) görev yapardı.
Bu dönemde ıslahhaneye ek bina veya odalar yapılmak istenmiş ama bütçe
yetmediğinden yapılamamıştı. Bunun üzerine kısa zamanda sermayenin artırılarak
bunların tamamlanacağı beyan edilmişti. Islahhanedeki yetimlerin kıyafetleri askeri
okullardaki öğrencilerin kıyafetlerine benzer ve bu oklulardakine benzer eğitim
alırlardı.
Ama bu ıslahhane’nin en önemli özelliği hiç şüphesiz ıslahhanedeki yetimlerden
kurulmuş olan musiki topluluğuydu. Bu müzik topluluğunda 100 notadan fazla musiki
bilenler 30 kişi olmakla beraber 16 kişi de yeni yetişmekteydi. Islahhanede bir tanede
musiki muallimi bulunmaktaydı. Buradaki musiki topluluğu gayet başarılı olup hatta
Avrupalı musiki hocalarınca takdir edilmişlerdi. Bu topluluk 5 yıldan beri devamlı
musiki çalılaşmaları yapmaktadır. Bu musiki topululuğunda olan kişilere ıslahhane
tarafından diploma verilmekteydi. Bu diplomayı alan kişiler isterse şahsi olarak
isterlerse de yetim hanede ücret karşılığı bu musiki topluluğunda çalışabilirlerdi.
Bunlara verilen maaşlar devletçe karşılanırdı.
Genel olarak İzmir Islahhanesi Sadece yetimlerin barındıkları ve karnını
doyurdukları bir kurum olmaktan ziyade sosyal olarak onların gelişmelerine yardımcı
253
olan ve bunu yaparken de müziğin evrensel güzelliğinden yararlanarak yetimlere çok
güzel ve modern bir müzik eğitimi verilerek kendilerini geliştirmeleri ve onların bu
eğitim sayesinde kendilerine yeni bir hayat kurarak bunu bir meslek haline getirmeleri
sağlanmıştır.
8. BASIN ve YAYIN
8.1. Gazeteler
Osmanlı devletinde İbrahim Müteferrika tarafından 1727’de ilk Osmanlı resmi
matbaasının kurulmasından sonra, belli bir çevre içinde haberleşme, risaleler
aracılığıyla olmuştu. Matbaanın kullanılışından yaklaşık bir asır sonra Mısır valisi
Mehmed Ali Paşa tarafından Kahire’de 1828 yılında Türkçe ve Arapça olarak Vakayi-i
Mısriyye adlı resmi vilayet gazetesi yayınlandı İkinci Mahmud Han devrinde 11 Kasım
1831 yılında İstanbul’da Takvim-i Vekayi adlı ilk resmi gazete çıkarıldı. Türkçenin
yanında; Arapça, Fransızca, Rumca ve Ermenice de yayınlanan Takvim-i Vekayi’nin
basılması için İstanbul’da Takvimhane matbaası kuruldu. Sultan Abdülmecid Han tahta
geçince, 1840’ta Türkçe yayınlanan Ceride-i Havadis adlı gazeteyi neşrettirdi Başında,
William Churchill adlı bir İngiliz gazetecisi vardı. Türkler tarafından çıkarılan ilk özel
gazete ise 21 Ekim 1860’ta neşredilen Tercüman-ı Ahval’di. Sahibi Çapanoğlu Agâh
Efendi, başyazarı Şinasi olan bu gazete, bir haber gazetesi olmaktan ziyade, hükümet
tenkidine kadar bugünkü gazetecilikte görülen pek çok şeyin menşeini teşkil eden
hususlara yer verirdi. Ahval gazetesinden ayrılan Şinasi, 27 Haziran 1862’den itibaren
Tasvir-i Efkâr’ı çıkarmaya başladı. Tasvir-i Efkâr 1830 sayı çıktıktan sonra 1866’da
kapandı. İlk Türk dergisi ise, 1850’de yayınlanmaya başlayan Vekayi-i Tıbbiye’dir.
1862’de Münif Paşa tarafından Mecmua-i Fünun yayınlanmaya başladı. Ancak 1864’te
kolera salgını yüzünden yayınını durduran Mecmua-i Fünun, 1866’da yeniden
yayınlanmaya başladıysa da kısa bir müddet sonra yayına ara verdi. Üçüncü defa 1883
yılında tekrar yayınlanmaya başladı. Fakat yeniden kapandı. Mir’at-ı Mecmua-i İber-i
İntibah ve devamı olan İbretnüma ile Ceride-i Askeriyye de ilk çıkan dergilerdendir.
1860’tan sonra Türkçe basınının, devlet ve hükumet ile hükumet ricaline karşı tutum
alması, diğer dillerde yayınlanan gazetelerin de Osmanlı Devletinin bütünlüğünü
bozmaya yönelik yıkıcı yazılar neşretmeleri üzerine, saltanatı, hükumeti, Osmanlı
toplumunu meydana getiren milletleri ve dinlerini saldırılardan koruyabilmek için bazı
tedbirler alındı. 1860’ta özellikle yabancı basından şöyle bir taahhütname alınmaya
254
başlandı: 1864’te Matbuat Nizamnamesi çıkarıldı. 1881’de Encümen-i Teftiş ve
Muayene, Maarif Nezareti’nde de Tetkik-i Müellefat Komisyonu kuruldu. 1888’de
matbaaların bastığı bütün yayınlara önceden izin aldıktan sonra basma şartı getirildi 16 .
1888 de İzmir de çıkarılan gazetelere bakarsak toplam 10 gazete
çıkarılmaktaydı. Bunlardan biri (Aydın) resmi gazeteydi. Bundan ayrı birde müslim bir
şahsa ait özel bir gazete vardı. Bu iki gazete Türkçe olup perşenbe, cumartesi ve salı
günleri çıkardı. Bu gazetelerden sadece ‘İzmirni’ adlı gazete her gün yayınlanır diğer
gazeteler haftanın belli günleri yayınlanırdı. Bundan ayrı 3 Rumca 3 Fransızca 1
Yahudice ve 1 İtalyanca olarak gazeteler çıkarılırdı. İzmir’de çıkarılan gazetelerden
İtalyanca çıkarılan gazetenin geçici olarak basımı durdurulmuştu.
İZMİRDE NEŞROLUNAN GAZETELER
Esami
Sahib-i İmtiyaz
Eyyâm-ı İntişar
İzâhât
Aydın
Resmi
Perşenbe
Türkçe
Hedamet
Mehmed Şerif Efendi
Cumartesi- Salı
Türkçe
Amalitya
Sukaz Salmanidi
Pazar- Salı
Rumca
Armonya
Yorgaki Astidi
Perşembeden Maada
Rumca
İzmirni
Şikari Efendi
Hergün
Rumca
İmpersiyal
Röv
Çarşanba Cumartesi
Fransızca
Lereform
Oskan
Çarşanba Cumartesi
Fransızca
Jurnal Dismir
Arlov
Çarşanba Cumartesi
Fransızca
Espirones
Harran
Her Cuma
Yahudice
Kodu İtalya
Benlerini
Muvakkaten Tatil
İtalyanca
8.2. Matbaalar
1888 de İzmir’de bulunan Matbaalara bakarsak 17 matbaa bulunurdu. Bu
matbaalardan sadece biri müslim bir kişiye aitti. Diğerleri gayr-i müslimlere ait
matbaalardı. Bunlardan 2 si Yahudice, 1’i Ermenice, 4’ü Rumca - Fransızca, 7 taneside
16
Necdet Hayta; Tasvir-i Efkâr Gazetesi(1862–1869),Ankara 2002,s.5–9
255
Türkçe, Rumca ve Fransızca ve bir tane de birçok dilde yayın yapan bir gazete vardı.
Yani bu matbaalar da genelde Fransızca, Rumca yayınlar basılıyordu ancak bunlardan
sonra 3. sırada Türkçe basım yapılıyordu. Buda bize gösteriyor ki gazete ve matbaalar
gibi alanlarda da gayr-i müslimler bunlardan özelliklede Rumlar Ticareti ellerinde
tuttukları gibi basını da ellerine geçirmişlerdi. Bunda da etken gayr-i müslim halkın
müslim halka nazaran daha çok okuma yazma bilmesi ve daha iyi eğitim ve öğretim
aldıklarını gösteriyordu. Aynı zamanda bu gazetelerle gayr-i müslimler hükümet
üstünde baskı kurmaya çalışıyorlar ve kurdukları matbaalarla da bağımsızlık taraftarı
yayınlarla tabii bulundukları halkları devlete karşı isyana teşvik ediyorlardı. Gayr-i
müslimlerin ülkenin dört bir yanında kurdukları bu gazete ve matbaalar sayesinde
bağımsızlık mücadeleleri’nin bir nevi alt yapısını oluşturmakla beraber. Bu
düşüncelerini geniş halk kitlesine yayarak amaçlarına bir bütünlük ve amaç birlikteliği
katıyorlardı. Bu sayede bizim önemsemediğimiz tavizler gelecekte kuracakları devletler
için önemli bir aşama oldu.
İZMİRDE BULUNAN MATBALAR
Mevki
Sahib-i İmtiyaz
İzâhat
Çukur Handa
Nuri Efendi
Türkçe
Frenk Mahallesinde
Mihail Nikolayidi
Fransızca ve Rumca
İzmir Kâr- hânesinde
Tatkiyan
Fransızca ve Rumca
Vezir Hanı İttisâlinde
Markoplov
Fransızca ve Rumca
Alyati Kâr- hanesinde
Antuvan Vavruti
Fransızca ve Rumca
Ermeni Külliyesi
Nikola Damiyanoz
Fransızca Türkçe Rumca
Mati Kâr-hanesinde
İzmirni Matbaası
Fransızca Türkçe Rumca
Yusuf Bey Kârhanesinde
Serçoli Davrani
Fransızca Türkçe Rumca
Öngeli Mektebi Derununda
Ligonidi Matbaası
Fransızca Türkçe Rumca
Lazeris Derunuda
Lareform Matbaası
Fransızca Türkçe Rumca
Esbanti Kâr-Hanesinde
Empersiyal Matbaası
Fransızca Türkçe Rumca
Gül Mahallesinde
Ameletya Matbaası
Fransızca Türkçe Rumca
Arab Hanında
Esperans Matbaası
Yahudice
Basmacılar İçinde
Dedeyan
Her Lisan Üzere
Acem Hanında
Hayyem
Yahudice
Ayestefonos Külliyesi
Mamuryan
256
Ermenice
9. EKONOMİK YAPI
9.1. Şirketler ve Kumpanyalar
9.1.1. İzmir Hamidiye Şirketi
Şirketin imtiyaz sahibi Yahya Hayati Paşadır ve Rumeli Beylerbeyi
rütbesindedir.
Şirketin idare meclisinde 9 gayr-i müslim bulunur. Şirketin kalem dairesine
bakarsak burada 2 müslim ve 2 gayr-i müslim olmak üzere 4 kişi bulunur. Ayıca diğer
çalışanlarına bakarsak 2 müslim ve 3 gayr-i müslim bulunur.
Şirketin sahip olduğu 12 vapur vardır ve bunlar seyrettikleri iskelelerin adıyla
anılırlar bu vapurlar Urla, Foça, Ayvalık, Midilli, Edremit, Kemer, Dikili, Kuşadası,
Sakız, Çeşme, Sisam, Kalunya ve Pavmara haftanın beli günleri seferler yaparlar.
9.1.2. Aydın Demiryolu Kumpanyası
Aydın Demiryolunun yapımına 1856 başlanıp 1867 de130 kmlik kısmı
yapılmıştı.1879 da Aydın Dinar Eğridir hattının yapımına başlanmış ve 1912 de
bitirilmiştir. Tire Ödemiş ve Çivril Hattının yapımına da 1883 de başlanmış ve 1911 de
bu hatta hizmete açılmıştır 17 .
Baş komiser bir gayr-i müslimdir. İdari heyetinde ise 9 gayr-i müslim ve 2
müslim bulunur. Demiryolu ücret tarifesine bakarsak azimet ve adi bilet olarak ikiye
ayrılır. Azimet bileti birinci sınıf bilete adi bilet ise ikinci sınıf bilete eşdeğerdir.
Yine azimet ve avdet biletleri kendi içinde birinci ve üçüncü mevki olmak üzere
iki sınıfa ayrılır. Bu demiryolunun sefer istikameti Puntadan Sarayköye kadardır. Bu
istikamet üzerinde 37 istayonda durur. Bu demir yolu torbalıda ödemiş ve Tirede olmak
üzere iki hata ayrılır.
17
Vedat Eldem;Osmanlı İmparatorluğu’nun İktisadi Şartları Hakkında Bir Tetkik,Ankara 1994,s.104
257
ÜCRET TARİFESİ
Mevkilerin
Namı
Punta
Kemer
Paradiso
Gaziemir
Cuma-abad
Develiköy
Kıyas
Tiryende
Torbalı
Gürgor
Arıkbaşı
Çıblak
Bayındır
Çatal Karaağaç
Tire
Derebaşı
Hacı İlyas
Ödemiş
Cellad
Gözpınar
Ayasluğ
Aziziye
Balatcık
Degirmencik
Erbeyli
Karapınar
Aydın
Umurlu
Köşk
Çiftekahve
Sultanhisar
Atça
Nazilli
Kuyucak
Horsunlu
Ortakcı
Sarayköy
Azimet ve Avdet Bileti
Üçüncü
Para
Guruş
3
6
12
18
23
28
33
38
42
47
53
60
68
75
41
45
53
63
72
78
83
86
90
95
99
102
105
108
113
119
125
131
138
20
Adi Bilet
Birinci Mevki
Para
Guruş
20
20
4
7
18
26
33
41
48
54
60
66
75
86
98
108
56
63
73
84
96
102
108
114
120
126
132
137
141
147
156
160
174
183
190
258
Üçüncü
Guruş
Para
1
6
4
8
13
15
18
22
25
28
31
35
40
45
43
46
50
27
30
35
42
48
52
55
57
60
63
66
68
70
72
75
79
83
87
92
Birinci Mevki
Para
Guruş
1
20
3
6
12
17
22
27
32
36
40
44
50
57
65
62
66
72
37
42
48
56
64
68
72
76
80
84
88
91
94
98
104
110
116
122
130
9.1.3. Kasaba Demiryolu Kumpanyası
İzmir Kasaba demiryolunun yapımına 1863 de başlanmış olan 93 km olan hat
1866 da tamamlanmıştır. Daha sonra Kasaba Alaşehir hattı (1885–1886 -76 km),Manisa
Soma hattı(1888–1890–92 km), Alaşehir Afyon Hattı (1894–1896–252) km, Soma
Bandırma (1888–1890 -184 km) ve İzmir Bandırma (1888–1890- 5 km) hattı
yapılmıştır 18 .
Yine buranın baş komiseri yani en üst idarecisi devlet tarafından atanan aynı
zamanda Aydın demiryolunun da baş komiseri olan Rubileski efendidir.İdari heyetinde
ise 8 gayr-i müslim bulunuyordu. Burada da aynı şekilde iki birinci ve ikinci sınıf olmak
üzere ikiye ve bunlara da kendi içinde birinci ikinci ve üçüncü mevki olmak üzere 3
mevki ye ayrılırdı. Trenin sefer istikameti İzmir’den Alaşehir’e kadar olup bu yol
üzerinde 17 istasyon da dururdu.
Kasaba Şimendiferinin Ücret Tarifesi
Adi Bilet
Azimet ve Avdet Bileti
Esami Muvakkıf
Birinci
İkinci
Üçüncü
Birinci
İkinci
Üçüncü
Mevki
Mevki
Mevki
Mevki
Mevki
Mevki
8
20
27
36
42
60
69
72
87
102
116
120
80
85
92
99
104
108
3
6
9
12
16
24
27
28
34
55
62
67
90
96
104
112
117
122
4
10
14
18
22
32
36
38
46
55
26
27
73
78
84
90
94
100
5
13
18
24
28
40
46
47
58
68
77
83
53
56
61
66
69
72
İzmirden
Karşıyakaya
Çiğli
Ulucak
Menemen
Emir Alim
Hamidiye
Horos Köyü
Mağnisa(Manisa
Kasaba
Urganlı
Ahmedli
Sart
Salihli
Munvak Kahvesi
Dereköyü
Alhan
Alaşehir
18
5
9
14
18
24
26
41
42
51
60
68
74
130
144
156
168
176
180
6
15
21
27
33
48
54
57
69
82
93
101
110
117
124
135
141
150
Vedat Eldem;a.g.e,s.104
259
Bundan ayrı İzmir’de bir rıhtım kumpanyası ve imtiyaz sahibi İngiliz olan bir
havagazı kumpanyası bulunuyordu. Bu kumpanyaların idari heyetlerin de toplam 13 kişi
vardı ve hepside gayri müslimdi.
9.1.4. İzmir’deki Sigorta Kumpanyaları
İzmir’de bina ve eşya sigorta eden kumpanyalar bulunuyordu. Bu sigorta
şirketleri toplam olarak 16 taneydi. Bu sigorta şirketleri’nin mensup oldukları milletlere
bakarsak 13 tanesi İngiliz, 2’si Fransız ve biri Nemçelidir ne yazık ki bunların dışında
hiçbir tane Müslüman acentesi bulunmamaktaydı.
İZMİRDE BİNA ve EŞYA SİGORTA EDEN ŞİRKETLER
KumpanyanınNamı
Acentanınİsmi
İdarehane
Tabiyet
Nörtern
Hantkinson
Yusuf Bey Kâhanesinde
İngiliz
Komer Siyal Onyon
Mösyö Kov
Tenekidi Kâr-hanesinde
İngiliz
Londron Lankeşör
Frankiyan
Yuanoğlu Kârhanesinde
İngiliz
Liyon
Ermayen Gün
Tenekidi Kâr-hanesinde
İngiliz
Kayen
Conkov
Eksinovbeli Kârhanesinde
Fransız
Şön
Rişar Roz
Esroçineger Kârhanesinde
İngiliz
Bov Kotaric
Elyati Kâr-hanesinde
Nemçe
Norc -Cüzani
Honişer
Honişer Kâr-hanesinde
İngiltere
Livirpul ve London
Jon Anderya
Anderya Kâr-hanesinde
İngiltere
London İşverns
Convukadi
Yusuf Bey Kârhanesinde
London
Lancashire
Mösyö Riz
Yuanoğlu Hanında
İngiltere
Lozan Yertişi
Haynic
Baltacı Frank-hanesinde
Fransız
Fanges
Rişar Roz
Eşrev Çinaganesinde
İngiliz
Rıhtım Üzerinde
İngiliz
Eskorçiveni
☼
Gifre
Royal
☼
Kurişham
Tötil
Norveç Onyon
Vanleb
Honişer Kâr-hanesinde
İngiliz
Tirazlebed
Oskar
Yuanoğlu Kâr-hanesinde
İngiliz
260
9.1.5. İzmir’de Ticaret Gemilerini Sigorta Eden Şirketler
İzmir’de
1888
de
ticaret
gemilerini
sigortalayan
14
sigorta
şirketi
bulunmaktaydı. Bunlarda 9’u İngiliz, 1’i Fransız, 1’i Yunan, 3’ü İsveç Miletlerine tabi
kişilere aitti. Bu şirketler ayrıca insanda sigorta ediyordu. Bu şirketler Bina ve maldan
ziyade uluslar arası deniz ticareti yapan tüccarların gemilerin sigortalardı. Bu yüzden
ticari hayatta önemli yerleri bulunmaktaydı. Zira bu sigorta şirketler ininde çoğunu
İngilizler ellerine ele geçirmişlerdi.
İZMİRDE SEFÂİN-İ TİCARİYE SİGORTA EDEN KUMPANYALAR
Kumpanyanın ismi
Acentenın İsmi
İdarehane İsmi
Tâabiyet
Marin
Rişar Roz
Östürce Kârhanesinde
İngiliz
Loneg Şayir
Culi
Baltacı Kârhanesinde
Fransız
Lankes
Hacı Kostari
Cuya Hanında
Yunan
Biyer Yetsin Andakiyan
Baterson
Bateson Hanında
İngiliz
Garuyan
Henri Kezer
Yusuf Bey Hanında
İngiliz
Osean
Datvedi
Rük Hanında
İngiliz
Onyon Martim
Hövnişer
Hövnişer Hanında
İngiliz
Roli Banes
Cunkov
Frenk Mahallesinde
İngiliz
Lui d Esuyic
Forkov
Tenekidi Hanında
İsveç
Lasvic
Ren
Ren Hanında
İsveç
Elvetya
Farkov
Tenekidi Hanında
İsveç
İniversal
Kezer
Yusuf Bey Hanında
İngiliz
Lakov Niko Nefyas
Mecar
Sinanoğlu Hanında
İngiliz
Onyon Martin
Baterson
Rusya Hanında
İngiliz
Sigorta şirketlerine bakarsak yoğunluk İngilizlere aitti. Ondan sonra da
Fransızlar geliyordu. İngilizlerin bu kadar çok sayıda sigorta şirketi kurmaları’nın bir
sebebi de genelde ticari faaliyetlerini İngiltere ile yapmasıdır. Bu yüzden ticari
261
güvenliklerini sağlamak için bu yola gitmişlerdir. Zira 1838 Balta Limanı antlaşmasıyla
birçok ayrıcalık kazanmışlardı. Bu ayrıcalıkları kullanarak İzmir Pazarından ve genel
olarak Osmanlı pazarından diğer devletlere oranla daha fazla pay almışlar ve bir nevi
Osmanlı pazarını ellerine geçirmişlerdi. Bu sayede istedikleri ticareti rahatlıkla
yapıyorlardı. Bunun Sonucunda bu tüccarlar Avrupa’dan getirdikleri ucuz sanayi
mallarını gayr-i müslim tüccarlar aracılığıyla Osmanlı pazarına sürüyorlardı. Bunun
sonucunda ticaretle uğraşan gayr-i müslim halk zenginleşiyor buna karşın Osmanlı
esnafı bu ucuz sanayi mallarıyla başa çıkamayarak dükkânlarını bir bir kapatıyor ve
böylece gayr-i müslim halk zenginleşirken müslim halk bunun tam tersi bir şekilde
fakirleşiyordu. Bunun sonucunda Osmanlı ekonomisi günden güne eriyordu.
Zenginleşen bu gayr-i müslimler ellerindeki bu aşırı zenginliği bağımsızlıklarını
sağlamak için kullanarak “Etnik-i Eterya” gibi ayrılıkçı cemiyetleri maddi açıdan
destekleyerek dolaylıda olsa Osmanlı bütünlüğünü olumsuz yönde etkiliyorlardı.
9.2. Ticaret Odaları
Ticaret odalarının ticari hayatta büyük bir önemi vardır. İlk ticaret odası’nın
kuruluş tarihine bakarsak 1880 de İstanbul’da Ders-i Adet ticaret odası kurulmuştu.1882
ye gelindiğinde ise merkezden ziraat ve ticaret nezareti tarafında livalara gönderilen
yazıda liva ve kazalarda birer ticaret odası’nın kurulması istenmiştir. Bunun üzerine
1884 de Aydın Vilayetinde ilk ticaret odaları kurma faaliyetlerine başlanmış ve bunun
sonucu 1885 de İzmir’de ilk ticaret odası kurulmuştur. 1888 Aydın vilayetine bakarsak
bu 6 yıl da hatta bunu 4 yıla indirebiliriz bu odalar hızlı bir şekilde yaygınlaşmış ve
ticari hayata önemli bir yere gelmiştir. Hatta bu gelişme öyle bir hal almıştı ki 1888 de
vilayetteki çeşitli gazeteler aracılığıyla 1889 da Patiste açılacak olan ticaret fuarına
çeşitli mal göndermek isteyenlerin adlarını ticaret odalarına yazdırmaları istenilmiştir
buda bize bu odaların ticari hayattaki geldikleri son durumu gösterir 19 .
1888 deki Aydında bulunan ticari odalarına bakarsak bu dönemde 4 ticaret odası
bulunmaktaydı. Bunlardan merkezdeki yani İzmir’deki ticaret odası 12 kişiden
oluşuyordu. Bu 12 kişiden sadece 2 si müslimdi geriye kalan 10 kişi gayr-i müslimdi.
Yine bu ticaret odası’nın başkanlığını bir gayr-i müslim yapıyordu.
19
http://www.izto.org.tr;İzmir Ticaret Odası Tarihi.
262
Diğer 3 meclisten biri Denizli sancağın merkezindeki Denizli şehrinde 1 müslim
1 gayr-i müslim, Çeşmede 2 müslim ve 2 gayr-i müslim, Bergama kazası merkezinde
ise 2 müslim ve 2 gayr-i müslim olmak üzere 4 kişiden oluşuyordu.
Yani Aydın vilayetinde 4 ticaret odasında 7 müslim ve 17 gayr-i müslim olmak
üzere 22 kişi bulunuyordu.
İzmir dışındaki sancaklarda odalardaki müslim ile gayr-i müslim sayısı birbirine
eşit olmasına rağmen vilayet merkezi olan İzmir’deki ticaret odasındaki müslim sayısı
gayr-i müslim sayısına oranla çok azdı. Bide buradaki oda reisinin de gayr-i müslim
olması gayr-i müslimlerin İzmir de neredeyse bütün ticareti ellerine geçirdiklerini
gösterir. İzmir gibi büyük bir şehrin ticaret hayatını eline geçiren gayr-i müslimler
bunun sonucu aşırı bir şekilde zenginleşmişlerdi. Buna karşın ticari hayatta kendilerini
hissettiremeyen müslim halk ise tam aksi şekilde fakirleşmeye başlamıştı. Bu durum
Aydın vilayeti’nin genelinde İzmir deki kadar olmasa da aynı şekilde gelişmişti.
9.3. Duyun-u Umumiye ve Reji İdaresi
9.3.1. Duyun-u Umumiye İdaresi
Duyun-u Umumiye idaresinin kuruluşuna bakarsak 1854 ten başlayarak 1875’e
kadar çok büyük borçlar aldı. Bu borçların senelik taksidi 7 milyon Osmanlı lirasına
çıktı. Bunu da bütçesi 20 milyon civarında olan Osmanlı maliyesi’nin bu parayı
ödemesi imkânsızdı. Zira devlet 1875 te iflas ettiğin açıkladı. 93 harbinden sonra 1881
20
de Avrupa İngiltere ve Fransa başta olmak üzere Osmanlıdan borçlarını almak için
yeni çözüm arayışları içine girdiler bunun sonucunda 1881 de Duyun-u Umumiye
idaresi kurulmuş oldu. Memleket genelinde Osmanlı maliyesi içinde bağımsız ve
kendisine has kuralları olan bir kurum halini alarak vilayetlerdeki sağlam ve devamlı
gelirleri kendi bütçesine katmaya başladı. Duyun-u Umumiye görevlilerine bakarsak bu
görevliler maaşlarını Duyun-u Umumiye idaresinde alıyorlardı yani devlet memuru
niteliğine sahip değillerdi 21 .
Aydın vilayetinde 1888 de yani Duyun-u Umumiye idaresinin kurulmasından 7
yıl sonrasında ki teşkilatlanmasına bakarsak bir hayli hızlı bir teşkilatlanma yaşanmıştır.
Bu dönem içinde Aydın vilayetinde 16 şube de 8 gayr-i müslim ve 12 müslim
olmak üzere 20 kişi bulunmaktaydı. Vilayetin merkez Duyun-u Umumiyesi İzmir’deki
Duyun-u Umumiye idaresiydi. Buradaki İdarede görevlilerin 4’ü gayr-i müslim ve 2
20
21
Enver Ziya Karal;a.g.e,s.426
Erdoğan Keskinkılıç;Duyun-ı Umumiye İdaresi,Türkler Ansiklopedisi,c.14,Ankara 2002,s.372-373
263
side müslimdi. Yani burada gayr-i müslimler daha fazlalık gösteriyordu. Buna karşın
diğer sancaklarda ise müslim görevliler fazlalık gösteriyordu. Bu sancaklardaki Duyunu Umumiyelere bakarsak, İzmir sancağında; Menemen, Bergama, Bayındır, Tire,
kazaları’nın yanında Birunabad, Dikili ve Karaburun nahiyelerinde, Saruhan
sancağında; Alaşehir ve Akhisar Kazalarında, Menteşe sancağında; Menteşe merkez
sancağı (Muğla) ,Köyceğiz ve Mekri kazalarında, Denizli sancağında; Garb-i Karaağaç,
Urla kazalarında, Duyun-u Umumiye idareleri kurulmuştu. Buna karşın Aydın
vilayetinde bir duyun-u Umumiye şubesine rastlayamıyoruz.
Bütün bunlara baktığımızda 1881 den 1888 e kadar deyimi yerindeyse özellikle
İzmir sancağındaki çeşitli gelirleri el koymuşlar ve bir nevi Duyun-u Umumiye idaresi
devlet içinde bir devlet haline gelmişti.
9.3.2. Reji İdaresi
İlk olarak Reji idaresi hakkında biraz bilgi verirsek Reji idaresi, “Müşterek-ül
Menfaa İnhisarı Duhanı Devlet-i Aliye-i Osmaniye” ya da “Memaliki Şahane Duhanları
Müşterek-ül Menfaa Reji İdaresi” isimleriyle de anılan bu şirketin imtiyazı, Duyunu
Umumiye idaresiyle 1882’de başlayan görüşmeler sonucunda, 27 Mayıs 1883 tarihinde
yapılan bir anlaşma ile Osmanlı Bankası Müdürü Emil Deveaux’a verilir. Böylece,
Viyana’da Anstald Kredi ve Grubu, Berlin’de Banker S. Bleichroeder ve grubu ile
Osmanlı Bankası ve ortaklarının katılımıyla oluşturulan Reji Şirketi 14 Nisan 1884’de
faaliyete geçer. Reji Şirketi Şartnamesi gereğince bir anonim ortaklık olup süresi, 1914
yılında sona ermek üzere 30 yıllık bir sözleşme yapılır. Reji Şirketinin yönetim merkezi
“Dersaadet”dir.
Bu şirketle ilgili olarak ortaya çıkacak adli ve ticari sorunların
çözümünde Osmanlı mahkemeleri yetkili kılınır.
Reji Şirketi, Şarkî Rumeli hariç olmak üzere, bandrol sisteminin geçerli olduğu
vilayetlerin hepsinde, iç tüketime ayrılan tütünleri satın almak, imal etmek ve satmak ve
sigara üretimi ile satışı aşamalarını da gerçekleştirme hakkına sahiptir. Bağdat, Musul
vilayetleri ile Diyarbakır vilayetinin bazı yerlerinde ise şirket o zamana kadar Osmanlı
hükümetine ödenen vergileri tahsil eder. Ayrıca, Ticaret anlaşmalarına uymak
koşuluyla; puro, çiğnenecek tütün ve enfiyeler üzerinden ithalat resmi, ihraç olunan
tütünlerden ihracat resmi ile lisans resimlerini tahsil eder. Lübnan ve Girit adası
inhisarın dışında kalır. Şirketin sermayesi başlangıçta 500 Franklık 200.000 paya
bölünmüş hisse senedi ile, temsil edilen 100 milyon Frank 4.400.000 Osmanlı lirasıdır.
264
(Türk Lirası) Reji Şirketi, hâsılat elde edilemese bile Duyunu Umumiye’ye yıllık sabit
750.000 Osmanlı Lirası ödeme yapacaktır. Reji Şirketi, Osmanlı Devletinden aldığı
Maliye Tetkik Kurulu, Malisel haklarla kısa zamanda etkinliğini arttırır. Osmanlı
Devleti Reji yönetim kurulunda bir komiserle temsil edilir. 13 Haziran 1923 tarihinde
Reji Şirketi ile Hükümet arasında bir anlaşma yapılır ve ertesi yıl 30 Temmuz 1924
tarihinde şirketin imtiyazı iptal edilerek, "Bütün malları, hakları ve taahhütleri" Türkiye
Cumhuriyeti Devletine" geçer.1925 tarihinde "Osmanlı Devletinin ağır - ve tütün
üreticileri bakımından acı, hatta kanlı miraslarından biri olan Tütün Rejisi 4 milyon
Türk lirasına satın alınarak devletleştirilir ve tütün tarihinde yeni bir sayfa açılır 22 .
Kurulan bu Reji idaresi özellikle Aydın vilayetinde halk üzerinde olumsuz bir
etki yarattı, Şayet halk elindeki tütünü yok fiyata reji idaresine satmak zorunda idi eğer
bu tütünü ağustos ayına kadar reji ambarlarına teslim etmesse Reji idaresi bu tütünü
kaçak tütün olarak sayıyor ve hiçbir para vermeksizin el koyuyordu. Bu yüzden halk
çok mağdur oluyordu. Elindeki tütünden daha fazla kâr elde etmek isteyen halk yasa
dışı yollara başvurmak zorunda kalıyor ve elindeki tütünü kaçak yollardan deniz yoluyla
Yunanistan’a kaçırıyordu. Bunu önlemek için Reji idaresi sert önlemler almaya başladı
ve ilk olarakta Aydın vilayeti genelinde “ Kordon Bölükleri’’ Adıyla kaçakçılıkla
savaşmak üzere bir teşkilat oluşturma yoluna gitti. Ama bu teşkilat halk arasında telafisi
olmayan sorunlar açmaya başlarken halkın reji idaresine olan öfkesini de son noktaya
taşıdı. Bu yüzden bu idareye karşı halk içinde efe veya zeybek olarak tabir edilen kişiler
kendi haklarını ve halkı korumak amacıyla ortaya çıkmaya başladı. Bu Kordon birlikleri
tütün kaçakçılığını önlemek adıyla birçok kişi yi ya öldürdü ya da sakat bıraktı. Bu
yüzden gerek Aydın vilayetinde gerekse de diğer vilayetlerde Reji idaresi halk
tarafından nefret edilen bir kurum halini aldı. 1888 Aydın Vilayetine bakarsak aradan
geçen 4 yıl süresince Reji İdaresi Duyun-u Umumiye adar gelişememiş ve
teşkilatlanamamıştır. Vilayetin merkez Reji İdaresi İzmir’deki reji nezaretidir. Bu
nezaretteki memurlara bakarsak Duyun-u Umumiye’den bir farkı yoktu. Merkez Reji
idaresinde de 6 gayr-i müslim ve 2 müslim olmak üzere 8 kişi bulunmaktaydı. Bundan
ayrı İzmir sancağında; Sefer-i hisar kazası ve Birunabad ve Karaburun Nahiyelerinde,
22
Tiğinçe Oktar; Osmanlı Devletinde Reji Şirketi’nin kurulmasından Sonraki gelişmeler
:\tarih\oktarreji idaresi. htm
265
Saruhan sancağı merkezinde (Manisa) birer Reji İdaresi bulunmaktaydı. Bu idarelerde
merkez reji idaresi de dâhil, 6 müslim ve 13 gayr-i müslim olmak üzere 19 kişi
bulunuyordu.
9.4. Vilayetin 1888 Yılındaki Gelirleri
Aydın Vilayeti’nin 1888 yılı mali gelir kalemlerine bakarsak bunlar içinde
Emlak,
Akar Vergileri ve Bundan Ayrı Bedel-i Askeri, Ağnam Vergisi, Maktûan
(Götürü Usulü)Ve Emaneten Aşar Vergisi, Orman Hakkı, Kereste ve Pul, Maden,
Emlak Vergileri Tapu Harçları Emlak-ı Miriyey-i Muacele ve İcar ve Hâsılat-I
Müteferrika, Maarif, Menafi, Mahkeme, dıhan aşarı gibi 16 kalemden oluşan vergi
gelirlerine sancaklar bazında bakarsak bu gelirler içinde en fazla payı 50.945.868 guruş
ile İzmir sancağı bundan sonra sırayla,28.017.999 kuruşla Saruhan,19.071.394 guruşla
Aydın, 12.239.495 guruşla Denizli ve 11.776.894 guruşla da Menteşe sancakları izlerdi.
Vilayetin toplam geliri ise 122.052.650 guruştu.
Vilayet gelir kalemleri içinde en fazla payı toptan satış ile ihale olunan aşar
bedeli alır. Bunu sırayla, Emlak ve Akar vergileri, temettü yani kârlar ve ağnam vergisi
gibi gelir kalemleri karşılardı.
En az gelir getiren gelir kalemlerine bakarsak Cenvar, Emlak-ı miriye-i Muacele
(Beylik ve Evkâf Kiraları) icar ve hasılatından alınmaktadır.
9.5. Vilayetin 1888 Yılındaki Giderleri
Vilayetin gider kalemlerine bakarsak dâhiliye, şer’iyye, maliye, Zaptiye Adliye
Maarif, Nafia, Orman, Maden, Esham-ı matnua, Jandarma ve Polis Gibi gider kalemleri
vardı.
Bu gider kalemleri içinde yine gelir kalemlerinde de en fazla payı alan İzmir
Sancağı
9.404.588
guruşla
ilk
sırayı
alıyordu.
Bunu
3.440.726
guruşla
Saruhan,1.918.471 guruşla Aydın,1.756.869 guruşla Menteşe ve 1.538.107 guruşla
Denizli sancakları izliyordu. Vilayetin giderleri 18.058.771 guruştu.
Gider kalemlerinden sancaklarda en fazla payı; Dâhiliye, Nafia ve jandarma
alırken en az gider payını; Orman, Şer’iyye ve Zaptiye gibi gider kalemleri alırdı.
Gider kalemlerine göre Aydın vilayeti hakkında bir değerlendirmede bulunursak
askeri, idari ve nafia gibi kalemler bütçeden büyük bir pay alırken ne yazık ki maarif,
zaptiye ve orman yani eğitim çevre ve güvenlik gibi konulara gereken düzeyde önem
266
gösterilmemişti. Ama bu durum sadece bu dönemdeki merkez teşkilatı ve taşra teşkilatı
içindeki gerek Aydın vilayeti gerekse de diğer vilayetler içinde geçerliydi.
Bu yüzden eğitim gerektiği şekilde halk düzeyine indirilememiş bunun
sonucunda tanzimat, ıslahat ve meşrutiyetle yapılan yenilikler halk tarafında
anlaşılamamış ve amaçlanan hedeflere ulaşılamamıştı. Yine eğitim yanında çevre
konusunda halkın bilinçlendirilememesi sonucu hızlı bir çevre tahribi başlamış ve
ormanlık alanlar azalmaya başlamıştır.
Vilayet içindeki sancakların gelirleri ve giderleri arasındaki orantıya bakarsak
İzmir Sancağı 41.541.280 guruştan fazla net bir geliri vardı bunu 24.578.273 guruşla
Saruhan, 17.153.923 guruşla Aydın, 11.238.787 guruşla Menteşe ve 10.701.388 guruşla
da Denizli Sancağı İzliyordu.da Aydın sancağının 1888 yılı net geliri 105.213.651
guruştu.
Bunu günümüzle karşılaştırdığımız zaman vilayetin gayet iyi bir ekonomik
yapısının olduğunu söylemek yanlış olmaz zira bu gün birçok il borç batağında
yüzmektedir.
Aydın vilayetinin genel ekonomisine bakarsak 1888 de Aydın vilayeti genelinde
yerli ve yabancı gayr-i müslimler ticareti tekellerine almışlardı. Özellikle İzmir’de
Ticaretle uğraşan büyük bir tüccar kesimi vardı. Özellikle yabancılar içinde
İzmir’deki sigorta, vapur ve demiryolu şirketlerinde tartışmasız bir şekilde İngiliz
üstlüğü bulunuyordu. Yabancı devletler kapitülasyonlardan yaralanarak ülkenin her
yerinde olduğu gibi İzmir dede büyük bir ticaret ilişkisi içindeydiler. Zira İzmir limanı
Avrupa’nın birçok devletinden gelen ticaret gemilerinin istilasına uğramıştı. Getirdikleri
ticaret mallarını çok az bir gümrük ödeyerek İzmir gümrğüden içeri soktukları bu
malları gayr-i müslim tüccarlar aracılığıyla da Aydın vilayeti genelinde ve diğer
vilayetlerde halka satıyorlardı. Bunun sonucunda zaten zor geçimini sağlayan Aydın
vilayeti genelindeki esnaflar bu mallarla daha fazla rekabet edemeyerek ülkenin
genelinde olduğu gibi dükkânlarını kapatmak zorunda kalıyorlardı. Bunun sonucunda
vilayet genelindeki müslim halk fakirleşirken gayr-i müslim teba ise bolluk ve refah
içinde yaşıyordu.
Yine gayr-i müslimlerin vilayet içindeki ticarette etkinliklerini gösteren en net
göstergelerden biri de sancak genelinde bazı kazalarda kurulmuş olan ticaret odalarında
daha etkin olmalarıydı. Ama gayr-i müslimler İzmir Sancağı merkezi hariç diğer
sancaklardaki odalarda üstünlüğü tam olarak ellerine geçirememişlerdi. Buralardaki
267
ticaret komisyonlarında müslim tüccarlar biraz daha baskındılar. Vilayet gelir ve
giderlerine bakarsak sancakların geliri giderlerinden daha fazlaydı. Buda bize vilayetin
kendi kendine yettiğini gösteriyordu. Vilayet içindeki Reji ve Duyun-u Umumiye
idarelerine bakarsak reji idaresi pek gelişmemiş olmasına rağmen duyun-u umumiye
idaresi nahiyelere kadar varan bir teşkilatlanma içine girmiştir.
Ayrıca Aydın vilayetinin Saruhan sancağında bir Osmanlı bankası şubesi bulunur.
Ama bundan başka özelliklede İzmir’de bir Osmanlı bankası vardı. Ama bu salnamede
bahsedilmemiştir.
10. VİLAYETTEKİ MÜHENDİS VE MİMAR SAYISI
Aydın vilayetinde 11 mühendis vardı. Bunlardan 3 tanesi gayr-i müslim 8 tanesi
müslimdi.
Yine bundan başka 1 gayr-i müslim ve 1 de onun yardımcısı olan müslim olmak
üzere 2 mimar vardı.
11.
AYDIN
VİLAYETİNDEKİ
YABANCI
DEVLETLERE
AİT
KONSOLOSLUKLAR
Aydın vilayetinde Merkezde (İzmir) İngiltere, Fransa, İtalya, Avusturya
Macaristan, İran, Almanya, Belçika, Rusya, Yunanistan, Amerika, İsveç-Norveç,
İspanya, Flemenk, Danimarka, Portekiz gibi ülkelerin elçilikleri vardır. Bunun dışında
sancaklarda da elçilikler bulunuyordu.
Aydın vilayetindeki devletlerin elçilik sayıları bakarsak, 4 Yunan, 3 İtalyan, 2
İngiliz, 3 Fransız, 2 Alman, 2 İran, 2 Avusturya-Macaristan olmak üzere diğerleride de
1 tane olmak üzere 27 tane elçilik bulunuyordu. 27 konsolos görevlisinden 15 konsolos
İzmir’deki elçiliklerde bulunuyordu. Sancaklarda ise 11 konsolos memuru görev
yapıyordu. Yine bu elçiliklerde 36’sı merkezde 4’dü de sancaklarda olmak üzere 40
Tercüman vardır.
Saruhan Sancağında: Fransa, İran, İtalya ve Yunan konsolos vekilleri ile bu
konsolosluklarda memur 4 tercüman bulunurdu.
Aydın Sancağında:
Fransa, İtalya, Almanya, Yunan konsolosluklarında 3
konsolos memuru görev yapardı. Zira İngiltere ve İtalya’nın konsolos memurlularını
aynı kişilerdi. . Bunlar konsolosluk şubelerinde tercüman yoktu.
268
İzmir Sancağına bağlı Urla Kazasında ise Fransa İtalya Almanya ve Yunan
devletlerine ait birer konsolosluktan ziyade daha küçük konsolosluk şubeleri bulunurdu.
Burada 3 konsolos memuru vardı. Zira burada da Fransa ile İtalya’nın konsolos memuru
aynı kişidiydi.
Bu konsolosluklarda 15 konsolos 11 konsolos memuru ve 40 tercüman olmak
üzere 66 kişi bulunur. Tercümanlara baktığımızda tercümanları genelde çoğu
Rumlardandı.
269
SONUÇ
Sonuç olarak 1888 Aydın vilayeti salnamesine göre Aydının bu tarihteki idari,
ekonomik, sosyal askeri, adli, güvenlik, sağlık ve eğitim gibi ana başlıklar altında bir
değerlendirmesini yaptım. Buna göre Aydın vilayeti mali açıda kendi kendine yeten bir
görüntü çizerken eğitim açısında ülkenin diğer yerlerine göre bu dönemin şartlarında
gayet iyi bir yerdedir. Sağlık açısından ise ülke genelinde olduğu gibi gayet zayıf bir
durumdadır. Zira sağlık kuruluşlarının büyük bir çoğunluğu merkez de yani İzmir şehri
ve sancağındadır. Bundan ziyade diğer sancaklarda birer ikişer doktor bulunurdu. Yine
vilayet genelinde pek çok Karantinahaneler açılarak bulaşıcı hastalıklarla bir
mücadeleye başlamıştı.
Askeri
alanda
vilayet
genelinde
çok
büyük
bir
jandarma
birliği
bulunmamaktaydı. Yine Polis teşkilatı da merkezde yoğunluk kazanmış ve sancaklarda
ise bir teşkilatlanma içinde olsa da sancaklardaki güvenliği sağlayacak kapasitede
değildi.
Ticarete bakarsak ne yazık ki gayr-i müslim halk bütün ticari faaliyetleri tekeline
almıştı. Yabancı tüccarlar ve iş adamları ise İzmir ve Aydın demir yolu, havagazı ve
sigorta kumpanyalarını ellerine geçirmişlerdi. Aydın vilayeti genelindeki şirketler
üzerinde büyük bir İngiliz hâkimiyeti vardı. Zira bu şirketlerin çoğunun imtiyaz sahibi
İngilizlerdi. Yine ticaret odalarında azımsanmayacak bir gayr-i müslim gücü vardı.
İdari açıdan merkez İzmirdi. Merkezde bir merkez valisi bulunurdu,
sancaklardaki kazalarda bir kaymakam idareci olarak kazaların başında bulunurdu.
Vilayet genelinde nahiyelere kadar çeşitli meclislerde, komisyonlarda idarelerde,
sandıklarda, odalarda ve belediye dairelerinde ağırlıklı olarak müslim nüfus
bulunuyordu. Ama Tanzimatın ve Islahatın getirilerinden yararlanan gayr-i müslim halk
idari görev ve memurluklarda görev almaya başlamışlardı.
Vilayetteki Avrupalıların bir nevi Osmanlı içindeki özel bir mali yapısı olan
Duyun-u umumiye ve Reji idaresine bakarsak 7 yıl gibi kısa bir süre içinde vilayet
genelinde özellikle duyun-u umumiye büyük bir teşkilatlanmaya gitmiş bunun
sonucunda nahiyelere kadar şubeler açmıştı. Reji İdaresi Duyun-u Umumiye kadar
gelişememiştir. Sadece Merkezde ve bazı Büyük Kazalarda şube açabilmiştir.
Adli yapıya bakarsak aşağı yukarı her kazada birer bidayet mahkemesi kurulmuştur.
Bundan ayrı sancak merkezlerinde ve vilayet merkezinde birer ticaret mahkemesi
bulunuyordu.
270
Yine Aydın vilayetinin gerek ticari hayatın ve gerekse de sosyal hayatın en canlı
geçtiği yer İzmirdi. Bu dönemde de İzmir Aydın vilayetinde ziyade Osmanlı’nın önemli
şehirlerinden biriydi. Bu yüzden vilayetin merkezi haline getirilmiştir. Bunun
sonucunda İzmir devamlı gelişmiş ama Aydın tam tersi bir şekilde gerilemeye
başlamıştı.
Bu salnamenin tahlil kısmında elimden geldiğince Aydın vilayetinin ekonomik,
sosyal, askeri, idari, eğitim ve adli yapısı hakkında bilgi vermeye çalışarak bu dönem
Aydının bir resmini size yansıtmaya çalıştım.
271
KAYNAKÇA
1. AKSIN, Ahmet; “Tanzimat’ın Harput Eyaletinde Uygulanması ve Karşılaşılan
Güçlükler”, Belleten, C.62, S.235, Ankara, 1999.
2. ÇADIRCI, Musa; Osmanlı İmparatorluğunda Eyalet ve Sancaklarda Meclislerin
Oluşturulması (1840–1864), Ord. Prof. Yusuf Bayur’a Armağan, Ankara, 1985.
3. DEMİREL, Muammer; Türk Eğitiminin Modernleşmesinde Rüşdiye Mektebleri,
Türkler Ansiklopedisi, Ankara, 2002.
4. DOĞANAY, Rahmi – AÇIKSES, Erdal; 1298 (1881 M ) Tarihli Ma’muratü’l
Aziz Vilayeti Salnamesi, Elazığ, 2001.
5. DUMAN, Hasan; Omsalı Salnameleri ve Nevsâlleri Bibliyografyası ve Toplu
Katoloğu, C.I, Ankara, 1999.
6. ERGİN, Osman; Türk Maarif Tarihi, İstanbul, 1977.
7. HEYET; Gravürlerle Türkiye Anadolu 1, T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları,
Ankara, 2002.
8. HEYET; “Salname Maddesi”, İslam Ansiklopedisi, M.E. B.Yayınları, C.10,
Ankara, 1968.
9. http://www.atob.org.tr/ Aydın Ticaret Odası Tarihi.
10. KÂHYA, Esin – ERDEMİR, Ayşegül D; Osmanlıdan Cumhuriyete Tıp ve
Sağlık Kurumları, Ankara, 2000.
11. KARAL, Enver Ziya; Osmanlı Tarihi, C. 8, Ankara, 1995.
12. OĞUZ, Süleyman; Osmanlı Vilayet İdaresi ve Doğu Rumeli Vilayeti (1878–
1885), Ankara, 1986
13. OKTAR , Tiğinçe; Osmanlı Devletinde Reji Şirketi’nin kurulmasından Sonraki
gelişmeler :\tarih\oktarreji idaresi. htm
14. SUNGUR, Mutullah; “XIX. Yüzyıl Osmanlı Devletinde Taşra İdaresi ve Vilayet
Yönetimi”, Osmanlı Ansiklopedisi, C. 6, Ankara.
15. YAĞAR, Hasan; Osmanlı Polis Teşkilatı ve Yenileşme Süreci, Türkler
Ansiklopedisi, C. 13, Ankara, 2002.
16. TÜRKOĞLU, Ömer; Salnamelerde Çankırı (1869–1903), Çankırı, 1993.
272
OSMANLICA SÖZLÜK
A
ACUZ(E) : Çok yaşlı kadın. Kocakarı, Kılıç, Şarap, Sırtlan.
AHİR: Biten. Hitam bulan. Sonra gelen. Son. Sonraki.
ÂHİR: Biten. Hitam bulan. Sonra gelen. Son. Sonraki.
AKAR: Zayi etme, kaybetme, Kumlu yer, Para getiren mülk. (Ev, dükkân gibi.)
AKLAM: (Kalem. C.) Kalemler, Oklar, Yayla atılan eski zaman silahlarından biri.
ALEL: İkinci defada içmek.
ALEYH-İS-SELAM: Ona selam olsun, Peygamberimizin adı anılırken kullanılır
ÂLİYE: Yüksek, yüce, Şerif ve aziz olan, Necid ve Hicaz ülkesi, (C.: Avali) Süngü
başı.
AMADEN: Gelme geliş, vürud etmek
AMEDEN-İ ÇAYLAK: Kuşların gelme zamanı
AMİL: Arzusu, isteği olan.
ARAYÎ: Süsleyicilik, çalışmak, Kesin karar vermek, Yola çıkmak, gitmek.
ASÂD: (Esed. C.) Esedler, arslanlar.
ASÂR: Toz, Sığınak, Atiyye, hediye.
ASAR: Vazifeler, Yükler, Cürümler, Kabahatler.
ASAR-I ATİKA: Eski eserler.
AŞA: (C.: A'şiye) Akşam yemeği.
AZAM : (C: Azamât) Kin, husûmet, adâvet, garaz, fena niyet, Öfke, hiddet, Kıskançlık
AZİMET: Takvâ ile amel etmek. Allah'ın emirlerini en mükemmel ve eksiksiz yapmağa
B
BÂB: Kapı, Kısım, Mevzu, Fasıl, Bölüm, Parça, Kitap, Hususi madde, Sığınacak
Yer, İş, Şekil, Tövbe
BÂB: Lâyık, uygun, münasip, elverişli, Hayır, uğur
BÂDA: Ola, olaydı
BADE-İ SÜKÛT-I ORAK: Orak mevsimini başlaması
BÂHİR: Aşikâr,Açık,Belirli,Apaçık, Güzel,Meşhur, namdar,Galip.
BAHUR: Çok sıcak. Çok sıcaklık
BAHÛR: Sıcakta yerden yükselen buhar, Tütsü, Yakılarak güzel kokular elde edilen ot
ve sâir şey.
BAKİYE: Kalan
273
BAKAR: (C.: Bukur-Bikar) Öküz. Dana. Sığır.(Bakr, yarmak demek olduğundan, bu
hayvan
dahi toprağı sürüp yarmak için kullanılması itibariyle bu isim verilmiştir. E.T.)
BÂLÂ: f. Yüksek. Yukarı. Yüce. Yüksek kat.
BÂLİĞ: (Bâliğa) Yetişmiş. Olgun yaşına gelmiş. Aklı kemal bulmuş, erişmiş, varmış.
GÂN: Kullar, köleler, padişah hizmetinde olanlar
BERED: Daha ziyade fırtınalı havalarda yağan dolu.
BERD: Soğuk. Soğukluk. Soğutmak. Noksan hararet,Ölmek,Soğuk su ile gusletmek,
Uyumak,Sabit olmak, Zayıf olmak,Bir şeyi eğelemek, Sürme çekmek, Söğmek,
BESİM: (Besm. den) Güleryüzlü kimse.
BEVVAB: Kapıcı,Menedici.,çocukları evlerine getirib götüren okul hademesi
BEVVABÎN: Kapıcılar.
BEYT: Ev, oda, hane. * Geceyi bir işle geçirmek, Edb: İki satırlık manzume.
BİDAYET: Başlama, başlangıç
BİDAYET MAHKEMESİ: Bu tabir eskiden Asliye Mahkemeleri için kullanılırdı.
Bİ- PAYAN: Sonsuz
C-Ç
CARİYYE: Cari olan, geçer
CEBİR: Zabt etmek. Zor. Kuvvet, Bir şeyi ıslah ve tamir etmek, düzeltmek, Batıl bir
fırka.
Mat: Harflerle yapılan hesab, Tıb: Fevkalâde ameliyat, kırık kemiği sarıp bütünlemek.
CEDDEN: Atalara ait olarak, atalarla ilgili olarak
CESİM: İri vücudlu, Kebir, Ehemmiyetli. Büyük.
CÜLUS: Oturuş. Oturma, Padişahın taht'a oturması.
ÇERAKİSE: (Çerkez. C.) Çerkezler, Kafkasya’da yerli bir kabilenin adı.
ÇERH: f. Çark. Dolap, Felek. Talih, Dingil üzerine dönen,Gök.,Def,Zemberek,
Mancınık, Elbise yakası, Ok yayı, Çakır gözlü doğan kuşu. Kırık veya çıkık uzva sarılan
Tahtalar.
D
DÂNİŞ: Bilgi, ilim. Biliş.
DEBER: Batı rüzgârı Fırak, ayrılık, Halef etmek
DELL(DİLAL): Naz, Hey'et, Güzel ahlâk.
DEKÂYIK: İnce ve anlaşılması güç ve dikkate muhtaç şeyler
274
DERCAN: Can içinde
DERC: İçine almak. Katmak, Kitaba koymak, Nakışlı kâğıt üzerine yazılan yazı.
DÎHAN: Bugday
DİRAN: Evler, gayri Müslim ismi
DUHAN: Duman, tütün Hattatın yazılmış kâğıt tomarı.
DUHUL: İçeri girme. İçeri dâhil oluş.
E
EBNİYE :Binalart ,yapılar
EFRAN: Neş'eli, keyifli, sevinçli olan kimse. Mesrur.
ELİYY: Çok yemin eden adam.
EMAN: Korkusuzluk, Af ve yardım dileme. Eminlik. (Bak: Aman)
ENVİYYE:Keyif için buruna çekilen çürütülmüş ve içine bazı maddeler konulmuş
tütün tozu
,burun otu
ERBAİN: Kırk. Kırk gün devam eden kara kış.
ER’ES: Başı büyük, kocakafa
ERES: Çiftçilik, çiftçi olma.
ESAMİ: İsimler, adlar.
ESMA: Adlar. Nâmlar. İsimler.
ESHAB :Sahibler, malik ve mutasarrıf olanlar ,
ESHAM: (Sehm. C.) Oklar,Nasibler, hisseler.
ESKAL: (Sekal. C.) Ağır yükler, ağır şeyler. Kalabalık, ağırlık.
EŞEN: f. Karpuz ve kavun hamı, kelek, Ters giyilmiş elbise.
EŞÇAR: Ağaçlar
EŞÇAR-I MÜSMİRE: Meyve Ağaçları
EŞTAT: (Şetit. C.) Takımlar, fırkalar, bölümler. Esnaf, sınıflar. Çeşitler, cinsler,
neviler.
EYYAM : (Yevm. C.) Devirler, Günler, Güç, iktidar, nüfuz.
EYTAM: (Yetim. C.) Yetimler. Babaları ölmüş çocuklar.
F
FENN: Hüner. Marifet, San'at, Tecrübe, İlim, Nevi, sınıf, çeşit, tabaka, Türlü,
Fizik, kimya, biyoloji, matematik ilimlerinin umumi adı, Tatbikat ve isbat ile meydana
gelen ilim
275
FERAG: Vaz geçmek. Hiç bir şeyle meşgul olmayıp dinlenmek, Boşaltma.
FEVÂİD: (Fayda. C.) Faydalar. Faydalı şeyler.
H
HABB: Tane, çekirdek, Yuvarlak olarak hazırlanmış ilâç, Buğday tanesi veya buna
benzer
Tohum.
HABAK: Mandıra, ağıl, Dört yanı bir duvar veya set ile çevrilmiş yer, avlu.
HALBE: (C.: Halâbib) Bir yarış yapmak veya bir şeye yardım etmek için toplanan
atlılar
HAMİYYET-MENDÂNE: Hamiyetlicesine, Hamiyetli olan bir kimseye yakışacak
şekil ve
surette.
HAMİYYET-MENDÂN: Hamiyetliler
HAMEL: Kuzu, Ast: Burçlardan birinin adıdır, Bu burcu teşkil eden yıldızlar kuzuya
benzediği için arapça kuzu demek olan hamel denilmiştir, Güneş bu burca 21 Mart'ta
girer ve
gece ile gündüz bir olur.
HAREMEYN: İki mukaddes harem, Müşrik ve kâfirlere yasak olan mukaddes Mekke-i
Mükerreme ve Medine-i Münevvere.
HÂRİM: Fakir.
HEML: Gözden yaş akmak.
HEVAMM: Böcekler, haşereler. Pire, tahtakurusu, bit, örümcek, yılan gibi, kışın
gizlenip
yazın meydana çıkan, insan ve hayvanın vücudundan beslenerek yaşayan, insana zararı
dokunan (parazit yaşayan) küçük canlılır.
HEBÛT: İniş, yer
HÜCCET: Senet. Vesika. Delil. Bir iddianın doğruluğunu isbat için gösterilen resmi
vesika. *
Şâhid.
HULÂSA: Bir şeyin, bir bahsin özü. Kısaca esası.
HİKMET-İ TABİİYE: Fizik bilgisi.
HIFZI-ÜS-SIHHA: Sağlık bilgisi
HIFZISSIHHA : (Hıfz-üs sıhha) Sağlıklı yaşamak için doğrudan doğruya kişi ve içinde
276
bulunan çevrenin sağlıkla alâkalı şartlarını tetkik edip inceleyen, gerekli tedbirleri olan
ve bu çeşit çalışmalardan bahseden hekimlik kolu veya sağlık bilgisi. * Sıhhatini
korumak. Sağlığını muhafaza etmek.
HIFZ: Saklama. Koruma. Siyanet. Muhafaza. * Ezber etmek. Hatırda tutmak. Kur'an'ı
ezberde tutmak.
HİDMET: Birinin işini görme. Bir kimsenin hesabına veya menfaatına iş görme, bu
suretle yapılan iş, vazife. Memuriyet. * Bir insan, hayvan veya nebatın muhtaç olduğu
işler ve takayyüdat.
HİLKAT: Doğuştan gelen vasıf. Yaratma. Yaratılış.
HÜMAYUN: Padişaha ait. * Mübarek. Kutlu. Uğurlu. Âlî, Kuvvetli. (Bak: Hümâ kuşu)
HÛRUÇ: Ayrılmak ,Çalışmak
HÜSNA: (Ahsen'in müennesidir) İyi zan. En güzel. Amel-i sâlih. Pek güzel. * Cennet. *
İyi amel ve haslet. Cenab-ı Hakk'ı görmek ve Ona iman ve ubudiyetle şereflenmek. *
Düşman üzerine fevz ve zafer bulmak, şehidlik.
HÜSN: (Hüsün) Güzellik. İyilik. Eksiksizlik. Cemal ile kemal. (Bak: Celal,
Cemal)(Evet mevcudatta sebeb-i muhabbet olan hüsün ve ihsan ve kemal, Bâki-i
Hakiki'nin hüsün ve ihsan ve kemalâtının işaratı ve çok perdelerden geçmiş zaif
gölgeleridir; belki cilve-i esmâ-i hüsnânın gölgelerinin gölgeleridir. S.)grubu.
I-İ
İBKA: Bâkileştirmek. Devamlı etmek. Azletmeyip yerinde bırakmak. Yerinde devamlı
etmek. Tayinleri her sene, bir sene müddetle yapılan memurlardan bu müddet bitmeden
evvel hizmetleri beğenilenlerin yeniden bir sene için yerlerinde kalmalarına müsaade
edilmesi. * Mc: Sınıfta bırakmak
İBTİSAR: (Basar. dan) Kalb gözüyle görme. Basiret, Görüp hakikatına varma.
İD-İ TECELLİ-İ İSA-YI HAVARİN: Hz İsa’nın havarileri’nin tecellisi’nin bayramı
İHTİRAÎ: (C.: İhtiraiyyat) İcad ve ihtira ile alâkalı.
İHTYİRA: Evvelce keşfolunmamış, bilinmeyen bir şeyi keşfetmek. İcad etmek, Edb:
Hiç kimse tarafından kullanılmamış tabirler ve mazmunlar kullanma. (Bak: Delil-i
ihtira', İbda')
İHTİKA: Bir şeyin sağlamlığı, muhkemliği, Dimağ heyecanı.
İKTİSAB: Kazanmak. Tahsil etmek. Elde etmek.
İKSAR: (Kesret. den) Çoğaltma, fazlalaştırma, arttırma.
İLM-İ HEY’ET: Gökler ve yıldızlar ilmi. Astronomi.
277
İMTİYAZ MADALYASI: 2. Abdülhamid'in 11/10/1885 tarihli emriyle devlet ve
memleket yararına hizmet edenlere, vazifeyle gönderildikleri yerde başarı gösterenlere
verilmek üzere çıkarılan madalya. Altun ve gümüşten olmak üzere iki çeşit olan bu
madalyaların ön yüzünde II. Abdülhamid'in "Elgazi" tuğrası, bunun altında saltanat
arması yer alır. Arka yüzünde: "Devlet-i Osmaniye uğrunda fevkalâde ibraz-ı sadakat ve
şecaat edenlere mahsus madalyadır" yazısı altında madalyayı alacak olanın adının
yazılacağı boş bir bölüm vardır. En altta 1300 rakamı okunmaktadır.
İNAS: (Ünsâ. C.) Kadınlar, kızlar.
İŞTİDAD: (Şiddet. den) Şiddetlenme, Sertleşme, Katılaşma, Büyüme, Artma, çoğalma,
ziyâdeleşme.
İŞAR: Birlikte geçinmek, muâşeret etmek,Hoş geçinmek.
İTTİSAL: Ulaşmak,Bitişmek,Birbirine dokunmak, Yakınlık, Bağlılık, Kavuşmak.
İYAD: Kuvvetlendirme, takviye etme, Takviye eden âlet.
İRTİHAL: Bir yerden başka yere göçmek, gitmek, Nakl-i mekân etmek,Ölmek.
İZAM: (Azim. C.) Büyükler. Büyük kimseler, (Azm. C.) Kemikler.
İTHAMİYE: İthamla ilgili
İTHAMÎ: İthamla ilgili.
İSA’: Zenginleştirme veya zenginleştirilme, Genişletme.
İSTİMALE: Avutmak. Meylettirmek, cezp ettirmek,Gönül almak, Çok mal sahibi
olmak.
İSTİNAF: Baştan başlamak,Yeniden başlamak,Gr: Sözün başlangıcı, Huk: Dâvâ
Mahkemesinin verdiği hükmü beğenmeyip bozulmasını daha üst mahkemeden istemek.
Dâvâ Ümahkemeleri ile Temyiz Mahkemesi arasındaki bir derece yüksek mahkemeye
verilen isim.
İTMAM: Tamamlamak. Bitirmek. İkmal etmek. Tekmil etmek(...Ticaret ve memuriyet
için, mühim vazifelerle bu dâr-ı imtihan olan dünyaya gönderilen insanlar; ticaretlerini
yapıp, vazifelerini bitirip ve hizmetlerini itmâm ettikten sonra; yine onları gönderen
Hâlik-ı Zülcelâline dönecekler ve Mevlâ-yı Kerimlerine kavuşacaklar!... M.)
K
KABL: Kabul eden
KÂFFE: Hep. Bütün. Cümle.
KAHT Ü GALA: Yokluk, Kıtlık, Fakirlik, Pahalılık.
KARİB: Çok yakın. Yerce ve mekânca uzak olmayan,Yakın hısım.
278
KÂRHANE: f. İş yeri, iş yapılan yer, Süt satılan yer, Süt fabrikası.
KARİNE: Bilinmeyen bir şeyin anlaşılmasına yarayan ipucu. Anlaşılması zor olan
hususun hak ve hakikatına dâir cüz'i delil olan şey. İşaret.
KASR: Köşk. Yüksek ve ferah bina. Taştan veya kârgir küçük saray.
KAVAİD: (Kaide. C.) Kaideler. Hareket porgaramları. Dil öğreten bir kitaptaki
kaideler. Arab lisanındaki kaidelerin dercedildiği gramer kitabı.
KERM: (C.: Kürum) Bağ kütüğü. Asma, üzüm çubuğu.
KESRET: Çokluk, sıklık, Bir şeyin ekserisi ve muazzamı, Bolluk. (Bunun zıddı
kıllettir)(Hayat, kesrette bir çeşit tecelli-i vahdettir, Onun için ittihada sevkeder. Hayat,
bir şeyi her şeye mâlik eder. M.) (...Hem bütün âlemlerin Rabbi kesret tabakatında
vahdaniyeti ilân etmek istemesine mukabil; en azamî bir derecede bütün merâtib-i
tevhidi ilân eden, yine bizzarure O Zâttır. S.) (Bak: Tefekkür)
KIRAAT: Okuma, Düzgün ve çabuk okuma, Okuma kitabı.
KIYAM: Ayakta durmak, Ayağa kalkmak, Ayaklanmak, İsyan, Ölümden sonra tekrar
Dirilmek, Bir işe başlamak, devam etmek, Satılan bir mal hakkında müşteri ile anlaşıp
kararlaşma, Canlanmak, Kıyâmet günü (mânâsına da gelir),Namazın iftitah tekbiriyle
rüku arasındaki ayakta durma kısmı.
KONDÜKTÖR: Fr. Kılavuz, memur, müdür. * Trenlerde vagon ve bilet işlerine bakan
vazifeli kimse.
KURRA: (Kari'. C.) Okuyucular, Kur’ân-ı Kerimi usul ve tecvidine göre okuyanlar,
Dindar ve sâlih kimse.
KUVVAD: Kumandanlar, seraskerler, komutanlar.
KUYUDAT-I VAKFİYYE: Vakıflar genel müdürlügü’nün arşivi
KUYUDAT: Kayıtlar.
L
LÜTUF: Rıfk ve nevâziş. İltifatla mülâyemet üzere muâmele eylemek. Allah (C.C.)
Hazretlerinin kullarını rıfk ve sühuletle murâdına muvaffak eylemesi. * Güzellik,
hoşluk. * İyilik, iyi muâmele.
M
MA’DELET: (Ma'dilet) Adalet eylemek. Hak ile hükmeylemek, Adalet yeri.
MAHREC: Çıkacak yer, Ses ve harflerin ağızdan çıktıkları yer, Mat: Bayağı kesirde
çizginin altındaki sayı. (Payda) ,Hususi bir meslek için adam yetiştirmeğe mahsus
mekteb ve dâire. (Meselâ: Mekteb-i fünun-u harbiye zâbit mahrecidir.) ,Tarik-i ilmiyede
279
büyük bir pâyeye vesile-i irtika addolunan bir rütbe, Mevleviyet, Dahilde çıkarılan
mahsulât ve emtianın sarfı için hariç memlekette bulunan mahal.
MAKULAT: (Makule. C.) Çeşitler, takımlar, Kategoriler.
MAKTUAN: Götürü olarak, toptan.
MECALİS: Meclisler. Toplantılar. Toplantı yerleri.
MECCANEN: Ücretsiz, parasız.
MECİDİ: Sultan Abdülmecid zamanında 1840'da basılmış 20 kuruş değerinde gümüş
para.
MEDFUN: Defnedilmiş, Gömülmüş.
MEKÂTİB: (Mekteb. C.) Mektebler, okullar.
MEKRİ: Fethiye
MEKTUBÎ: Yazılı, yazılmış kâğıt,mektub.
ME’NUS: Alışılmış. Alışık. Ünsiyet edilmiş, Beğenilmiş, Mergub
MENZUR: (Nezr. den) Adanmış, nezrolunmuş, va'dedilmiş, Adak olarak belirtilmiş.
MERİ’: (C: Emrâ-Emru) Otu çok olan yer, Ucuzluk olan yer.
MERZA: (Mariz. C.) Hastalıklar, illetler, Hastalar.
MESALİH: (Maslahat. C.) Maslahatlar. İşler.
MESERRET: Sevinç, şenlik, Sürur.
MEŞKÛK: şekli, şüpheli, Kendinden şüphe edilen.
MEVRUDE: (C.: Mevrudât) Ulaşmış, gelmiş.
MEVLEVİYYET: Mevlevilik. Mevlevi tarikından olmak, Mollalık, Müderrislikten
sonra
MEYAMİN: (Meymenet. C.) Bereketler, mutluluklar, uğurlar.
MEZAHİR: Şereflenmeler, Mazharlar, Eşyanın göründüğü yerler, Eşyanın görünen
tarafları. Zâhir ve meşhud olanlar, (Bak: Müzâhir)
MİYAH: Sular
MİZAN: Terazi, ölçü, tartı, Akıl, idrak, muhakeme, Mikyas, Fık: Mahşerde herkesin
amellerini tartmağa mahsus bir adâlet ölçüsü olup, hakiki mâhiyeti ancak âhirette
bilinecektir.
MUACCELE: Beylik ve evkaf kiralarından peşin alınan kısım.
MUALECE: Bir hususa çalışıp devam etmek, Hastaya bakmak, İlâç kullanmak, ilâç
Vermek, Bir işe teşebbüs, bir işe girişmek.
MÜBAYAA: Satın almak. Pazarlıkla bir şeyin değerini verip almak.
280
MÜBEYYİZ: Temize çeken, İlk yazılan müsvedde sahifeyi temizce tekrar yazan.
MÜBEYYİN: Açıklayan, Beyan eden, Meydana koyan.
MÜCEDDEDEN: Yeni baştan Yeni ve mücedded olarak.
MÜCELLED: Ciltlenmiş, Ciltli kitab.
MÜCELLİD: Ciltçi, cilt yapan, kitap ciltleyen.
MÜCERRED: (C.: Mücerredât) Yalnız, tek, Hâlis, saf, katışıksız, karışık olmayan, Tek
başına, Çıplak, soyulmuş, Tek başına yaşayan, evlenmemiş, bekâr, Edb: Kur'ân
yazısında noktasız harflerle yazılı mensur veya manzume, Bu şekil yazıya mahzuf veya
mühmel de denir.Fls: Müşahhas olmayan. Vücuda gelmiş eşya ve ef'âlin şekil ve
suretlerinden ayrı olarak düşünülen her keyfiyet ve mefhuma veya nisbet mefhumuna
denir. Bunun zıddı müşahhasıdır ki, eşyanın bütün vasıfları ile zihinde husulüdür. (Bak:
Mücahede - Tecerrüd)
MÜCEVVEZ: (Cevaz. dan) Câiz görülüp izin verilmiş.Mat: Yapılan hesabın
doğruluğunu anlamak için yapılan diğer bir hesap sağlama gelen ilmiye sınıfından oluş.
Eyâlet kadılığı; yani, bir eyâletin bütün hukuki ve kazai işlerine bilfiil bakan kadı.
"Mevâli" de denir.
MUCİB: (Mucibe) İcâb eden, lâzım gelen, Bir şeyin peydâ olmasına vesile ve sebep
olan.
Gereken. Gerektiren, lâzım gelen.
MÜDDEY-İ UMUMÎ: Milletin umum haklarını korumak üzere muhakemede hazır
bulunan vazifeli, hukuk tahsilini bitirmiş hükümet memuru. Adliye bakanlığına bağlı,
icra kuvvetini birlik halinde temsil eylemek üzere teşekkül eden, adlî idare makamında
bulunan şahıs. Savcı.
MÜDDEÂ: İddia olunan. Dava olunan şey. Asılsız iddia edilen.
MÜFREZE: Bir kaç alaydan müteşekkil. Ordudan ayrılmış bir kol asker.
MUHABERE MEMURU: Telgrafçı.
MUHABERAT: Muhabereler. Haberleşmeler. Haberleşme yapan dâireler
MUHAKEMAT: (Muhakeme. C.) Muhakemeler.
MUHALLİS: (Halâs. dan) Kurtaran, halâs kılan, tahlis eden.
MUHARRERÂT: Yazılı şeyler. Yazılmış kâğıtlar. Mektuplar.
MUHARRİR: Yazan. Tahrir eden. Kâtib. Kitab te'lif eden. Gazetede yazı yazan.
MUHAVVEL: Hâvâle edilmiş. Ismarlanmış. Tebdil ve tağyir edilmiş. Değiştirilmiş.
Bırakılmış
281
MUHAVVEL: Hâvâle edilmiş. Ismarlanmış. Tebdil ve tağyir edilmiş. Değiştirilmiş.
Bırakılmış, Kıymeti biçilmiş, Beğenilmiş, Yazılmış olan.
MURAHHASA: Ermeni piskoposu.
MURAHHAS: Devlet veya herhangi bir teşekkül nâmına, salâhiyyetli olarak bir yere
bir vazife ile gönderilen kimse, Terhis edilen. İzin verilen, Tâlimat verilen kimse.
MÜRETTEB: Tertib edilmiş, dizilmiş, yerli yerine konulmuş, sıralanmış, Kasden
Uydurulmuş, Tayin edilmiş. Bir şey, bir yer için ayrılmış, Sonradan kurulmuş.
MUKADDER: Tayin olunmuş, Kısmet. Kader. Miktarı tâyin ve takdir olunmuş olan,
Kazâ.
MUKADDİME: Evvel gelen. Öne geçen. Her şeyin evveli, Bir kitapta asıl maksada
başlamadan evvel kitapda olan bahisler hakkında ve kitabın muhteviyatına dâir yazılan
makale, önsöz.
MUKAVELAT MUHARRİRİ: Noter. Kâtib-i adl.
MÜKTESABAT: Elde edilmiş olanlar. Kazanılmış olanlar. Çalışmak suretiyle
kazanılmış
MÜLAZIM-I EVVEL: Üsteğmen.
MÜLAZIM-I SÂNİ: Teğmen.
MÜLHAKAT: (Mülhak. C.) Bir merkeze bağlı veya ait olan yerler. Ekler, ilâveler,
katmalar.
MÜLÛK: Melikler, hükümdarlar.
MUNTAHİB : (Nahb. dan) Seçen, intihâb eden. Seçmen.
MÜNASEBE: Benzemek.
MÜNKASIM: (Kısım. dan) Bölünen, kısım kısım ayrılan, taksim edilen.
MÜRGAN: Kuşlar
MUVAFFAKİYET: (C: Muvaffakiyât) (Vefk. den) Allah'ın yardımıyla başarı gösterme.
Ele geçirme, başarma
MU’TEBER: İtibâr gören. Beğenilen. İnanılır, Güvenilir, Hatırı sayılır, Hükmü geçen.
MÜSADİF: Rastlayan, tesadüf eden.
MÜSLİM: İslâm olan, Allah'a teslim olmuş olan, selâmette olan.
MÜSELLESAT: Trigonometri
MÜSELLES-İ MESTEVİ: Düzlem, üçgen
MÜSTANTIK: İstintak eden, soran.
Mahkemede ilk ifadeyi alan, ilk soruşturma
tahkikatı açan hâkim. Sorgu hâkimi. Sual soran. Sorguya çeken.
282
MÜSTEBAN: Vâzıh, âşikâr, beyanı açık olarak anlaşılan, açıklanmış.
MÜSTEDELL: (Delâlet. ten) İstidlâl olunmuş. Bir delil ile isbat edilmiş. (Müstedlel,
yanlıştır.)
MÜŞARÜN-İLEYH: Kendine işaret edilen. İsmi evvelce söylenmiş olan.
MÜŞTEMEL: (Şümul. den) Bir şeyin içinde bulunan. Bir şeyin hâvi olduğu, içine
aldığı, ihtivâ ettiği.
MUTTASIL: Bitşik. Aralıksız. Fâsılasız. Hiç durmadan. İttisâl eden, ulaşan, kavuşan.
MÜTEMAYİZ: Temayüz etmiş, ayrılmış olan. İyiliğinden dolayı başkalarından ayrı
olan
MÜTERAKİM: Teraküm etmiş, birikmiş, yığılmış.
MUVAZZAF: Vazifeli. Bir işle meşgul. İlk yapılan askerlik hizmeti.
MÜVELLED: Doğmuş, doğurulmuş, iki şeyin birleşmesiyle olmuş, sonradan olmuş,
melez. *
MÜVESSİ’: Genişlettiren Aslında yok iken sonradan meydana gelmiş.
MÜVEZZİ’: İddia olunan. Dâvâ olunan şey. Asılsız iddia edilen.
MÜZEYYEN: Bezenip süslenmiş, ziynetli.
N
NAİB(E): (Nevb. den) Vekil, birinin yerine geçen. Şeriat hâkimi olan kadı vekili.
Nöbet mbekleyen.
NAHV: (Nahiv) Yol, cihet. Etraf, yön. Misâl. Miktar. Kasd ve azmeylemek. Gr:
Kelimelerin birbirine rabt, izafet ve amel eylemeleriyle ilgili olan kaideleri içine alan
ilim. Nahiv ilmi ile Arapça kelimelerin yeri ve usulü bilinir, yani cümle tahlili yapılır.
NAİL: Muradına eren, nâil olan, ele geçiren. Erişmiş.
NA-KABİL: f. Mümkün olmayan. Kabil olmayan. Câhil, kabiliyetsiz.
NAZIR: (C.: Nüzzâr) Nazar eden, bakan. Bir idarenin veya dairenin umur ve işlerine
bakan en büyük memur. Bir işin idaresine memur reis. Kabine azalarından herbiri.
Nâzır. Vekil. Bakan. Vâsinin yapacağı tasarruflara nezarette bulunmak üzere musi veya
hâkim tarafından tayin olunan zat. (Ist. Fık. K.)(Bir noktayı tam yerinde icad etmek için,
bütün kâinatı icad edecek bir kudret-i gayr-ı mütenahî lâzımdır. Zira, şu kitab-ı kebir-i
kâinatın herbir harfinin, bâhusus zihayat herbir harfinin, herbir cümlesine müteveccih
birer yüzü, nâzır birer gözü vardır. M.)
NEBİYY: Yükseklik. Yol.
283
NEFASET: Beğenilir olmak, kıymetlilik, değerlilik, çok güzellik, pek iyilik. Nefis ve
mergub olmak.
NEFERÂT: (Nefer. C.) Neferler, askerler, erler.
NEVAHİ: (Nahiye. C.) Taraflar, yanlar, nahiyeler.
NEVH: Yükseltmek, yüceltmek. Kuvvetli ve kavi olmak.
PAYAN: f. Kenar, son nihayet, uç. Tas: Ehl-i tarikatın ulaşacağı birlik âlemi. Akıbet.
PÂYE-İ MÜCERREDE: Ulemaya mahsus mühim ve me’muriyetsiz bir rütbe
R
RABİÂ: (Müe.) Dördüncü. Saatteki sâlisenin altmışta biri.Tanzimattan sonra kolağası
derecesinde sivil ve memurluta bir rütbe
RADDE: Derece. Rütbe. Sıra. Kerte. Mertebe. Aşağı yukarı. Fayda, menfaat. Çizgi,
hat.
RABİ: Dördüncü.
REFT: Gitme, gidiş
REFTEN: Gitmek
REİS: Baş, başkan.
RESM: (Resim) Yazma, çizme, desen. Eser, iz, nişan, alâmet. * Suret. * Tertib. Tarz,
üslup. Fotoğraf resmi. Âdet, usul, tavır, davranış. Alay, merâsim. Man: Bir şeyi
başkalarından ayırdeden tarif.
RES-İ SENE-İ MALİYE: Mali sene’nin başlangıcı, 1 veya 14 Ocak
RES-İ SENE-İ RUMİYE: Rumi senenin başlangıcı, garblı efrenci takvimini kabul
etmemiş olan şark hıristiyanları için 1 ocak bugünkü yürk takvine göre 14 ocak
RÜŞDİYE: Eskiden orta tahsil derecesindeki mektep. Rüşde dair.
REV: f. (Reften mastarının emir kökü) "Giden, yürüyen" mânasında olup birleşik
kelimeler yapılır. Meselâ: Piş-rev : Önde giden.
RÛZ: Gün
S-Ş
SÂBIKA: Geçmiş. Önceki. Zamanca veya rütbece ileride olan. Eskiden işlenmiş suç.
SAC: Hint vilâyetinde yetişen siyah ve büyük cins bir ağaç. * Geniş, yuvarlak libas.
(Araplar giyerler)
ŞAHADETNAME: f. Bir işin yapılmasına müsaade veren resmî izin kâğıdı. Vesika.
Diploma.
SAHULET: Kolaylık. (Bak: Sühulet)
284
SAİKA: Yıldırım. Ölüm, mevt. Nüzul ateşi. Semadan gelen şiddetli ses. Mühlik ve
azab. Bulutları sevke vazifeli melek.
ŞAKİRDAN: Talebeler, öyrenciler
SALB: Asmak. Darağacına çekmek. Çarmıha germek. Kemikten yağ çıkarmak.
SAVM: Oruç. İkinci fecirden başlıyarak güneşin batmasına kadar yemekten, içmekten
ve cinsi mukarenetten nefsi men'etmek suretiyle yapılan ibâdet.
SEFÂİN: Gemiler
SEHVE: Ev önünde yapılan sofa. Gevşek yürüyüşlü deve.
ŞEHR-İ YAR: Padişah
SELÂTİN: (Sultan. C.) Sultanlar.
SEMUM: Zehirli şey. Sam yeli. Gündüz vakti sıcak çölde esen pek sıcak rüzgar olup,
bitki ve hayvanları mahveder.
SENİYYE: Yüksek, yüce
SEZA: f. Lâyık, münasip.
SEZAVAR: f. Münâsib, uygun, lâyık, şâyân.
ŞETTA: Çeşitli, başka başka, ayrı ayrı. Çok ve müteferrik olan.
ŞETT: Dağınık olmak, târumar etmek, dağıtmak. Başka başka olmak
SEVR: Öküz, boğa. Koz: Boğa burcu. Dünyaya müekkel melâikeden birisinin ismi.
(Bak: Sahretullah)
SIBYAN: Çocuklar
SINAÎ: (Sınâiyye) San'atla ve sanayi ile alâkalı. İnsan yapısı
SINF: Sınıf
ŞİKESTEN-İ KERMA: Kırma’nın başlaması
SİM MECİDİYE: Yirmi kuruş degerinde gümüş para
SİTTE-İ SEVR: Güneş'in Sevr burcunda bulunduğu Nisan ayında fırtınalariyle meşhur
olan altı gün.
SUDUR: Olma, meydana gelme. Sâdır olma. (Sadr. C.) Göğüsler, sadırlar.
SUN’: Yapmak. Eser, yapılan iş. Te'sir. Güzel iş yapmak
ŞÜHUR: (şehr. C.) Aylar. 30 günlük müddetler.
SÜLÜS: Üçte bir. Üç parçadan biri. Bir yazı çeşidi.
ŞUYÛ: Duyulma, yayılma, bilinme, dağılma
SÂRİ: (Sâriye) Sirayet eden, bulaşıcı, geçici olan. Genişleyip başkasına da geçmeğe,
yayılmağa müsaid olan.
285
T
TABİBÂN: (Tabib. C.) Doktorlar, tabibler, hekimler.
TABİİYYET: Tabi'lik. Tâbi olma. Bir kimseye mensub bulunma. Bir devletin
teb'asından olma. Tabi'lik. Tâbi olma. Bir kimseye mensub bulunma. Bir devletin
teb'asından olma.
TACDAR: Taçlı. Taç giyen padişah. Hükümdar.
TA’DAD: Sayı saymak. Sayıp dökmek. Birer birer söylemek. Sıralamak.
TEDRİSİYYE: Dersle ilgili, derse ait
TAHATTÜM: (Hatm. dan) Lüzumlu ve gerekli olma. Vâcib olma.
TAKSİR: (Kasr. dan) Kısaltma, kısma. Kusur, hata, kabahat, suç. Günah. Bir işi eksik
yapma. Bir şeyi yapabilir iken yapmama. Zayıflatmak, süstlük etmek. Geri kalmak.
TALİ: Tilavet eden, okuyan. İkinci derecede. Sonradan gelen. Man: Birbirine bağlı iki
kaziyeden ikincisi. Meselâ: "Duman çıkıyorsa ateş vardır" sözünde "Ateş vardır" sözü
tâli'dir.
TERAHİ: İşde gayretsizlik, gevşeklik, ihmal. Uzaklaşma. Sonraya bırakma. Gecikme,
geç kalma. Geri durma, geri çekilme.
TERAKKİYAT: Terakki. C.) Terakkiler. Yükselişler. İlerlemeler.
TAYR(TUYUR) :Kuş
TEMHİD: (Mehd. den) Döşeme, yayma, düzeltme. İskân etme. Bir maddede özür,
bahane beyan eylemek. Özür sahibinin özrünü kabul ile tasdik eylemek. Serd etme,
izah etme, arz etme. Mukaddeme yapma. Hazırlama.
TENASÜB: Uygunluk, uyma, tutma. Yakınlaşma. Nisbet, kıyas
TESAVİ-İ LEYL-Ü NEHAR:21 Mart ve 23 Eylülde gece ile gündüzün birbirine eşit
olması ,gün-yün eşitligi . İki adet birbirine nisbet edilerek yapılan hesap usulü. Edb:
Mânaca birbirine uygun kelimeleri bir arada söze güzellik vermek maksadı ile
zikretmek.
TEVZİ’: Dağıtmak. Herkesin hisselerini ayırıp vermek. Pay ederek dağıtmak.
TEZKERE: (Tezkire) Pusula. Herhangi bir iş için izin verildiğini bildirmek üzere
alınan resmî vesika. Bazı meslek sahipleri için yazılan, o şahsın şahsî ve meslekî
durumu hakkında bilgi. Biyografi.
TULÛ-İ ŞEMS: Güneşin doğuşu
U-Ü
UBUR: Geçmek. Atlamak. Zorlamak. Suyun öte kıyısına geçmek.
286
ULÛM: İlimler
UMERA: Emirler, beğler, binbaşı yarbay ve albay rütbelerinde bulunan fermanlı
subaylar
UMUR: (Emir. C.) Emirler. İşler. Hususlar. Maddeler.(Mühim ve büyük bir umur-u
hayriyenin çok muzır mânileri olur. Şeytanlar o hizmetin hâdimleriyle çok uğraşır. Bu
mânilere ve bu şeytanlara karşı, ihlâs kuvvetine dayanmak gerektir. L.)
V
VİLADET: Doğmak, doğuş, dünyaya gelmek, doğurmak. (Veladet galattır)
VİLAYAT: (Vilayet. C.) Vilayetler
VİLAYET: Bir şeyi kudretle elde etme. İl. Birisine kefil olmak. Dostluk. Muhabbet.
Y
YAVER: Yardımcı
YEK: f. Bir, münferid. Bir oluş, birlik.
YEVM: Gün. Yirmidört saatlik zaman. Sene. Asır. Devir. Devre.
Z
ZABT: Zabt etmek. İdâresi altına almak.
Sıkıca tutmak. Kendine mal etmek.
Kavramak. Kaydetmek. Hülâsasını yazmak. Bağlamak.
ZAL: İhtiyar. Aksakallı.
İranlı meşhur kuvvet ve pehlivanlık sembolü Rüstemin
babasının adı.
ZAMM: Bir şeye bir şeyi ekleme. Artırma. Katma. Fazla olarak verme. Kenarlarını
bitiştirme. Gr: Bir harfin zammeli (ötreli) okunuşu.
ZARİ’: (Zer'. den) Ekin eken. Çiftçi.
ZİR-DESTÂN: El altındaki halk acizler
ZİŞÂN: Canlı şerefli ,meşhur, bir çeşit lale, kadın ismi
ZÜKUR: (Zeker. C.) Erkekler.
287

Benzer belgeler