Untitled - Fikrimuhim.com

Transkript

Untitled - Fikrimuhim.com
WOM Günlüğüm
Arkadaşımın
tavsiyesiyle
aldığım
bir
şeyden asla pişman olmam, iyi bildiğim
bir şeyi tavsiye
durmam !
etmekten
de
geri
WOM Günlüğüm Đçerisinde
Yer Alan Markalar
Magnum
Pan Börek
Forum Đstanbul
Hobi Meydan
Doğuş Çay
Mavi Yeşil
Becerikli Ellerim
Stonefly
Mudo
Dr. Oetker
Tupperware
Nivea
Playskool
Knorr
Komşu Fırın
Kafkas
ETĐ
Philips
Güngör Plastik
Lancome
ETĐ
Ben&Jerry's
Hepsiburada.com
Olay
Blistex
Lancaster
Sayfa 1-6
Sayfa 6-7
Sayfa 7
Sayfa 8
Sayfa 8-9
Sayfa 10-11
Sayfa 11-13
Sayfa 13-17
Sayfa 17-18
Sayfa 18-19
Sayfa 19-21
Sayfa 21
Sayfa 22
Sayfa 23
Sayfa 24
Sayfa 25-26
Sayfa 26-27
Sayfa 27-28
Sayfa 28
Sayfa 29-30
Sayfa 30-32
Sayfa 33-34
Sayfa 34-35
Sayfa 35-36
Sayfa 36-37
Sayfa 38
I
L’Oreal
Selpak
Magic Towel
Premax
Soft Micro
Yves Rocher
Calzedonia
Altınay Şekerleme
ABC Sıvı Sabun
Paşabahçe
Hyundai
Kenzo
Clinique
Hunca
Đtimat Sucukları
La Roche
Paqpa
Mothercare
Refan Sabunları
Sayfa 39
Sayfa 40
Sayfa 41-42
Sayfa 42
Sayfa 43
Sayfa 44
Sayfa 45-46
Sayfa 47
Sayfa 48
Sayfa 49
Sayfa 50
Sayfa 51
Sayfa 52-53
Sayfa 53-54
Sayfa 54-55
Sayfa 55
Sayfa 56
Sayfa 57
Sayfa 58
FikriMühim Raporların Đçerisinde
Yer Alan Markalar
Eker
L’Oreal
Selva
Selpak
Milupa
Colgate
Philips
Ex’sir
Sayfa 60-61
Sayfa 61-62
Sayfa 63
Sayfa 64
Sayfa 65-66
Sayfa 66-67
Sayfa 67-68
Sayfa 68-69
II
Sizin MAGNUM’unuz hangisi?
Küçükken ne farklıydı (şimdi 29 oldum)!...
Yaz ayları dışında, kışın dondurma yemezdik. Dondurmanın mevsimi belliydi,
hava ne kadar sıcak olursa olsun hemen ardından su içilmeliydi; zaten Panda
dışında küçüklüğümden hatırladığım dondurma yok.
Oysa şimdi, son 10 yıldır musallat olan kronik farenjitime rağmen kendime mani
olamıyor (ve üstelik akşamları 19:00’dan sonra atıştırmayın diyen tüm hekimlere
rağmen), uykudan az evvel -aklımdan çıkmayacağına dair olan kesin inancımla-,
kendimi Magnum yerken buluyorum. En son dün akşam bir Magnum Classic
yedim, mis kakaosunu koklayarak.. Ben ki vanilyalı dondurmadan pek hazetmem,
ama klasiğe karşı koyabilene aşkolsun. Bu akşam; boğazım biraz sorun
çıkaracağa benziyor, kendime hakim oluyorum...
Eşim ise, kilo problemine rağmen benden beter
ve birbirimizi engelleyeceğimize, daha çok kışkırtıyoruz yemek için. Ben,
“yemeyeceğim” diyorum; eşim “ben yerim, yoksa uyuyamam” diyor. Her daim
favorisi olan Bademli Magnum’u çıtırdatınca karşımda, e ben de insanım,
dayanamıyorum tabi.
1
|
Ben & Jerry’e olan hayranlığım süredursun, Magnum’un yeri ve çubukla yeme
zevki bambaşka...Sevmeyen birine rastlamadım şu ana dek. Annemin favorisi
Bademli, teyzemin Duble Karamel, anneannemin ise Klasik. Beni en çok
şaşırtan anneannem oluyor (Allah ömür versin tontişime); bildim bileli kesme
Maraş dondurmasından başkasına burun kıvıran anneanneme ne zaman Magnum
ikram etsem, yorumu şöyle oluyor: Çok Şahane! :)
Kuzenim ise bu aralar Magnum Gold hayranı...
Ama benim son 2 yıldır bir türlü bulamadığım çeşidi, vişne-frambuaz karışımı
Magnum Ego artık üretilmiyor mu, yoksa bana mı denk gelmedi bilemiyorum.
Meyveli dondurmadan asla hoşlanmayan bana inat adeta hipnotize ediyor; hafif
mayhoş tadı ve buram buram kakao-vanilya kokusu, çıtır çikolatasıyla, en çok
özlediğim çeşitlerinden biri EGO.
Dondurma Magnum ise, diğerleri başka bir ”şey”.
En sevdiğim sloganı da cabası: Enjoy The Royal Treatment!
Çok şahane ! :)
Bu yazı 5.0 oy almış.9 kişi oylamış
Gönderen merry 14 yorum
2
|
tatlıduskunu dedi ki...
magnum'un hayatımdaki yeri büyüktür. Her çeşidini severim. Ama merry
hanım eşiniz gibi favorim bademli olan. Sabah sabah yine canım çekti,
kahvaltıdan sonra kesin yemeliylm
13 Şubat 2010 10:28
Adsız dedi ki...
ilk zamanları cok pahalı bulurdum daha dogrusu bulurduk ve alamazdık
onun yerine cok daha ucuz olan kulahta dondurmayı tercih ederdim.daha
sonra ise fiyatı cok daha uygun oldu ilk zamanlarına gore.bademli benim
de favorim ama soyle bir dusuncem var.cok yogun bir dondurma oldugu
için bazen cok gelebiliyor.belki boy boy uretilebilir diye dusunuyorum ama
kesinlikle leziz
13 Şubat 2010 21:08
Adsız dedi ki...
ilk zamanları cok pahalı bulurdum daha dogrusu bulurduk ve alamazdık
onun yerine cok daha ucuz olan kulahta dondurmayı tercih ederdim.daha
sonra ise fiyatı cok daha uygun oldu ilk zamanlarına gore.bademli benim
de favorim ama soyle bir dusuncem var.cok yogun bir dondurma oldugu
için bazen cok gelebiliyor.belki boy boy uretilebilir diye dusunuyorum ama
kesinlikle leziz
13 Şubat 2010 21:08
Adsız dedi ki...
Bence bademli mangum en güzeli:)hem bademin kilosu 52 TL dolaylarında
dolaşırken dondurma yiyip bademide beleşe getirmek her türk dehasının
aklına gelir zaten:)
15 Şubat 2010 08:04
Adsız dedi ki...
Magnum benim içinde vazgeçilmez bir dondurmadır. Normalde ben
dondurma sevmem ama bu başka birşey dondurmanın ötesinde.Yoğun
sütlü. Benim favorim beyaz çikolatalı:)
Tülay
15 Şubat 2010 08:05
3
|
Adsız dedi ki...
Sevgili Merry,
Gece uyumadan hemen önce magnum yeme olayı tıpkı beni tanımlıyor.
Buradaki fark ben ısrarla yerim, eşim saat geç oldu der kendini frenler.
(Đtiraf ediyorum hamileyken üst üste 2 tane yemişliğim bir hayli fazladır).
Benim favorim karamel dolgulu çıkmadan önce bademliydi. Şimdi ikisi
kıyasıya mücadele halindeler..
Yalnız ilk çıktığı zamanlar dev gibi gelen boyutu şimdi neden bir anda
bitiveren tek lokmalık pastalar gibi geliyor kendi kendime soruyorum.
Galiba güzel anların nasıl geçtiğini anlamamak gibi bir yanılsama..
Magnumlu günler dileğimle:)
15 Şubat 2010 09:01
SVS dedi ki...
Bilmiyorum yorumcu ve okurlar arasında Ankara lı var mı ? ama eğer
varsa az sonra anımsatacağım dondurma ismi sanırım onları derinden
etkileyecek :)
Küçüklüğümün vazgeçilmez dondurması A.O.Ç (Atatürk Orman Çiftliği)
dondurması... Bu dodnurma, Ankara nın sıcak ve kuru yaz aylarının aylak
aylak dolaştığımız gecelerinin vazgeçilmez tadıdır. Gerçek ve katkısız
(şimdilerde Organik tabir edilen) sütten yapıldığı için tadı gerçekten
eşsizdir. Geçenlerde Bağdat Caddesi nde Göztepe Parkına yakın bir yerde
bir afişini gördüm bir ara deneyeceğim eğer hala öyleyse sonuçları
paylaşırım sizlerle :)
Teşekkürler Merry :)
15 Şubat 2010 09:26
Tom Selleck dedi ki...
Her dondurmayı sevmezdim ama bunun bademlisi bir başka, son
zamanlarda da yememiştim. Keşke, Merry hanım bizi bu kadar
heveslendirmişken, bir "hatırlatma" magnumu ikram etse:)
15 Şubat 2010 10:38
Adsız dedi ki...
Magnum'a kim hayır diyebilir ki, benim favorim de bademli ama klasikten de
vazgeçemem. Sanırım en iyi de gece gidiyor :) O kadar iştah açıcı yazmışsın ki
akşam ilk işim bir Magnum almak olacak :)
15 Şubat 2010 16:28
4
|
Gurci dedi ki...
Algidanın dondurmaları güzel. ama marketlerde bu ara dondurma raflarını
dolaşırken algidanın bütün ürünleri indirimde görüyorum. muhtemelen kış
nedeniyle düşen satışları arttırmaya çalışıyorlar. ama bu durumda da
insanın aklına madem sen bu dondurmayı 3-4 TL ye sattığında kar
edebiliyorsun yazın nasılsa satılıyor diye bizi niye şimdiki fiyatların 2-3
katını isteyip kazıklıyorsun ey algida sorusu geliyor.
ama fiyatlar yine algidanın bir markası olan ben&jerry den düşük.algida da
bence yine bu lezzette ama daha ulaşılabilir fiyata, yani migrosun
kampanya yapmasını beklemeden alınabilecek bir fiyata böyle ürünler
sunmalı.zaten sunuyoruz benzer ürünler derlerse ben jerry nin brownilisini
denesinler
16 Şubat 2010 11:28
ELLA dedi ki...
Benim de favorim magnum EGO. frambuazın ve çikolatanın uyumu müthiş.
az şekerli sevenlere öneririm
16 Şubat 2010 11:30
BRC dedi ki...
Merrycim benimde favori dodurmam Ben&Jerry sonra en sevdiğim
dondurma bademli Magnum.Hayatımızdaki bu engüzel lezzetleri dile
getirdiğin için süper bir insansın:)
18 Şubat 2010 14:20
COCO Mademoiselle dedi ki...
Merhaba Sevgili Magnum Hayranı,
Yazdıklarınız ve eklediğiniz resimlerle şuan tüm konsantrasyonumu
magnum çıtırdatmaya yönelttiniz.E kötü mü ettiniz?Eşime sorsanız evet
çünkü faranjitim tavan seviyede bana sorsanız hayır çünkü içindeki
magnum çıtırdatma arzusuna karşı koymayı manasız buluyorum.Magnum
zevklerimin örtüşü tanıdığım tek kişisiniz.Benim magnum tarihçem
magnum kalsik-ego-klasik olarak özetlenebilir.Şuan sizinde veryansın
ettiğiniz gibi magnum ego yu bende bulamadığım için magnum zevkimde
kendi adı gibi klasikleşti.My best magnum is classic.Umarım Algidacılarda
bu yazışmalarımızı okurda Ego tekrar tüketicisiyle bubuluşur.
Magnum tadında bir hayat dileğiyle...
18 Şubat 2010 15:39
5
|
Adsız dedi ki...
Benim favorim beyaz çikolata ve fıstıklı ama ne kadar güzel olurlarsa
olsunlar kışın benim için çikolatanın yerini başka tatlı
tutmuyor.Dondurmayı kışın yalnız tüketmek yerine tatlılarda kullanmayı
tercih ediyorum.
22 Şubat 2010 10:38
MSD dedi ki...
Bademli Magnum Türk askerinin vazgeçilmezidir Meryciğim ve bunu her
asker bilir :)))
23 Şubat 2010 22:42
Pan Börek
Kızımın doğum günü partisine çocuklar dahil 40 kişi geldi. 2,3 mt2'ye 1 kişinin
düştüğünü hesaplarsak bayağı kalabalık olduk:) Yiyecek organizasyonunu her
zamanki gibi yaptım. Annemin kurabiye ve poğaçaları, teyzemin elmalı
kurabiyeleri, bakıcımızın meşhur haşhaşlı çöreği ve benim bol yeşillikli, limonlu
kısırım sayesinde herkes doyacaktı.
6
|
Eksik olansa börekti bana göre. Daha önceki yıllarda börek aldığım firmada bazı
teslimat sorunları olduğunu öğrendiğim için Pan Börek'ten sipariş vermeye karar
verdim. Çalışma şeklini beğendiğim, sahiplerinin işlerini ne kadar titizlikle
yaptığını öğrendiğim için içim rahattı. Ayrıca muhteşem bir kampanyası vardı ki,
bir börek alınca diğerini 3 TL farkla almak benim için çoook uygundu:)
Siparişimi klasik peynirli su böreği olarak verdim. Đkinci tepsiyi de kıymalı kol
böreği olarak seçtim (evet,farklı seçilebiliyor, ne harika). Pazar günü sabah
9.30'da börekler çok şık, kalın karton kutularda kapıma teslim edildi. Misafirler
geldiğinde mutfak makası ile (bıçaktan daha iyi, tavsiye ederim) börekleri
dilimledim, isteyen mikrodalgada ısıttı, isteyen soğuk yedi. Đnanın, annemin
yaptığı su böreği kadar hafif ve lezzetliydi. Hele kıymalı kol böreği, incecik
hamuru, çıtır çıtırlığı ve hafifliği ile herkesin beğenisini kazandı.
Pan Böreği gönül rahatlığı ile tavsiye ediyorum. 2 tepsi bana fazla diyorsanız,
ikinci tepsiyi başka bir adrese bile götürüyorlar. Sevdiklerinize bir sürpriz yapıp
hafta sonu sabah kahvaltısında börek hediye etmeyi düşünmez misiniz?
Bu yazı 5.0 oy almış
Gönderen enne 0 yorum
Forum Đstanbul
Hafta sonu Forum Đstanbul'a gittik. Geç gittiğimiz için ve
amacımız Avatar filmine gitmek olduğu için fazla gezemedik. Çok büyük bir alana
kurulmuş bir kompleks. Đçinde çok fazla marka ve mağaza barındırıyor. Üstelik
TÜRKĐYE’NĐN ĐLK MODERN VE DEV AKVARYUMU TURKUAZOO' da orada.
Biz henüz gidemedik fakat ilk fırsatta görmek istiyoruz. Avrupa yakasında
oturanlar için bütün günlerini zevkle geçirebilecekleri bir mekan.
Bu yazı 5.0 oy almış.3 kişi oylamış
Gönderen MARĐFETLĐ PERĐ 0 yorum
7
|
Hobi Meydan
Bir de, alış veriş merkezine girdiğimizde gözüme çarpan ilk şey, bir hobi
mağazası oldu. Tabi hemen daldım içeri. Sevimli sıcak bir yer. Çalışanlar çok ilgili
ve aradığınız bir çok malzeme var burada. Gittiğimde, artık uğramadan
geçmeyeceğim bir mağaza oldu. Đnternetten de satış yapıyorlar. Adı da güzel
Hobimeydan...
Mağazanın dışından bir görüntü.
Bu yazı 5.0 oy almış.3 kişi oylamış
Gönderen MARĐFETLĐ PERĐ 0 yorum
Bir bardak çay bile gülümsemeye yeter
Neşeli bir semtimiz var bizim. Mahallemize adım attığımız andan eve girene
kadar en az 5 dakika lak lak yaparız. En çok da bizim apartmanın altında cafe
işletmesi olan Latif Abi’yle..
Daha eve girmeden sorar Latif Abi.. “Çay var mı, çay?” diye.. “Olmaz mı, yapınca
haber veririz” deriz biz de.. Yemeğimizi yiyip çayımızı demler, balkona çıkar
sesleniriz. “Çay hazır!!! Kaç kişisiniz?” Latif Abi’nin eşi dostu eksik olmaz, duruma
8
|
göre 3 kişiye, 5 kişiye bardak hazırlarız. Birini gönderir, aldırır bizden. Biz
balkonda, onlar dışarıda içeriz çaylarımızı.
Kendi çay demlemez mi, cafe sonuçta.. Ama bizimkine bayılır. Evimize misafir
geldiğinde de illa lafını eder.. “Size de çay demliyorlar mı” diye sormadan
edemez.. Đşyerinde sürekli taze çay bulundurmasına rağmen biz bir bardak bile
içemedik elinden.:) Ama sırrımızı da vermedik ona. Deliriyor hala..
Oysa çayımızın sırrı basit.. Doğuş’un demlik poşet çaylarından ikisini kullanıyoruz.
Demliğin içine; yarısı Earl Grey, yarısı Royal Breakfast demlik poşet çaylardan
koyuyoruz. Tabi sevgimizi de katıyoruz. Ve paylaşmaktan keyif alıyoruz. Hepsi
güzel bir harman oluyor işte. Latif Abi’nin çayımız hakkındaki olumlu görüşleri de
iyi bir reklâm çalışması olup çayımıza ün katıyor.
Hayattan keyif almak için bir bardak çay bile büyük değer.. Bir bardak çay bile
gülümsemeye yeter..
Bu yazı 4.4 oy almış.5 kişi oylamış
Gönderen Semra Beyazıt 0 yorum
9
|
Modern Mısır
Ocaktaki tencereye biraz yağ, biraz tuz ve mısır koyup patlamasını beklemek
sorun değil. Yarısı patlamış, yarısı ne zaman patlayacağı belli olmayan sert
taneleri ayıklamak mesele.. Ve eve sinmiş olan ağır kokuyu defetmek.. Hele ki bu
soğuk kış günlerinde, pencereler de kapalıyken..
Rahat bir koltukta oturup televizyon izlerken, elimde kocaman bir mısır tabağı,
sıkıntımı gideriyorum. Daha iyi bir planım yok mu benim..
Kendi seçimim olan yalnız başına kalışım ve silkelenemediğim miskinliğime isyan
etmek geliyor içimden. Bir anda silkeleniyorum. Kalkıyorum yerimden.
Eşofmanlarımı çıkarmadan ve süslenmeden üstüme bir mont ve kafama bir şapka
geçiriyorum. Ayakkabılarımı giyip, anahtarım ve yanıma aldığım üç beş kuruşla
çıkıyorum evden. Yürüyüş zamanı..Ne kadar yürümüşüm, bakalım.. En yakın
markete kadar.. Markete gidiyorum, amaçsızca dolaşıyorum. Bakalım ne
alacağım. Abur cubura yöneliyorum. O da ne.. Biraz önce evde terk ettiğim
patlamış mısırın moderni…
10
|
E, iyiymiş.. Alıyorum birkaç tane.. Marketten çıkar çıkmaz açıyorum ve yiyorum.
Tadı da iyiymiş. Ne farkı var ki benim yaptığımdan..
Hemen aklımdan mısırı sevenler geçiyor.. Daha doğrusu yiyemeyen
arkadaşlarım.. Kilo almamak için zevksiz şeyler yemektense, Mavi Yeşil mısır
alsınlar. Bu da light işte..
Ohh.. Artık ofislerine ziyarete giderken elim boş gitmemek için ne alacağımı
şaşırmayacağım.
Evime doğru giderken yeni bir şey keşfettiğim için içten içe seviniyorum. Arada
bir değişiklik yapmak iyi geliyor demek ki. Yalnız geçen akşamlarda dört duvar
arasında kalacağıma daha çok yürüyüşe çıkmaya karar veriyorum.
Bu yazı 4.3 oy almış.10 kişi oylamış
Gönderen Semra Beyazıt 2 yorum
Becerikli Ellerim
Yeni yıl hediyelerinin yanında, bir de bu Becerikli Ellerim kitabını almıştım kızıma.
Küçük kızlara göre çok güzel işler göstermişler içinde. Laf aramızda ben bile
yararlanabilirim bu kitaptan :)
Kızım, el işlerine çok meraklı. Ben birşey yaparken, mutlaka o da karışmak istiyor.
Ahşap boyuyorsam ona da boyaması için kavanoz veriyorum. Örgü örüyorsam,
etamin iğnesi ve kocaman bir düğme veriyorum diksin diye. O da bundan çok
keyif alıyor.
11
|
Örgü, dikiş, bez bebek yapımı ve kalıpları, nakış, keçe işleri gibi bazı konulardan
örnekler göstermişler. Kızım çok sevdi, "ne zaman bunlardan yapacağız" diye
sorup duruyor. "Yarı yıl tatilinde yaparız" diyorum ben de. Bu sefer de, "yarı yıl
tatiline kaç gün kaldı" diye soruyor her gün :) Daha fazla bekleyemeyeceğini
anlayınca, keçe kedi yapmaya karar verdik. Tabi ki bizim kedi başlangıç olarak,
temizlik bezinden olacak :)
Timaş Yayınları'ndan çıkan Neşeli Etkinlikler serisinde, hem kızlara hem erkeklere
uygun faliyetler var. Tatilin yaklaştığı şu günlerde, bu kitaplardan edinip hem
"anne canım sıkılıyor" sözcüklerini duymaz, hem de tatili güzel değerlendirebilir,
çocuğunuzla kaliteli zaman geçirebilirsiniz.
Kitapların bazıları şunlar;
•
•
•
•
•
•
365 Cıvıl Cıvıl Etkinlik
Bu Gün Ne Yapayım?
Kırt Kırt Kağıt
Benim Tatlı Tariflerim
Küçük Taraftarlara Futbol
Çevremi Seviyorum
Bu yazı 4.38 oy almış.8 kişi oylamış
Gönderen MARĐFETLĐ PERĐ 6 yorum
12
|
Pelin G.K dedi ki...
Merhaba,
Bende yeğenim için almak isterim. Yalnız 10 yaşında onuniçin uygun mu
acaba???
teşekkürler..
18 Ocak 2010 16:41
FKB dedi ki...
harika bir paylaşım olmuş.
teşekkürler!
20 Ocak 2010 21:29
Adsız dedi ki...
bende böyle kitapların dahada çoğalıp bizlere daha fazla alternatifle
sunulmasından yanayım. çocukların el becerisinigeliştirmek için daha iyi bir
yöntem yok aliba. paylaşımınız için teşekkürler
MARĐFETLĐ PERĐ dedi ki...
Haklısınız. Hem el becerileri gelişiyor hem de yaparken çok eğleniyorlar.
09 Şubat 2010 14:45
STONEFLY - A New Walking Experience!
Konuşmalarında araya yabancı kelime sıkıştıranlardan nefret ederim.
Ancak markanın sloganına mühadale etmek istemedim. Zira ürünlerinin "abartılı
iddia"sını değil ama sağladığı konforun gerçekliğini kusursuz ifade ediyor...
13
|
STONEFLY, tanıştığımdan beri gerçek bir kurtarıcı oldu benim için. Ayaklarım
çok hassas ve kendimi bildim bileli yumuşak, deri, hareket serbestisi sağlayan ve
ortopedik ayakkabılar kullanmak durumundayım. Yüksek topuklu modelleri bir
gün giyiyorsam, 3 gün dinlenme ihtiyacım oluyor. Rahat olmasını istediğim
ayakkabılar ise istediğim düzeyde estetik olmuyor çoğu kez, makul bir topuk
boyunda kalmam gerekiyor.
Bir dönem topuk dikeni sorunu yaşadım. STONEFLY ile o esnada tanıştım.
Ayakkabının içinde belli noktalara kedi patilerine benzer dokular yerleştirilmiş. Dış
tabanlarında da var. Resmen uçarcasına ve yaylanırcasına yürümenizi sağlıyor.
Rengini, modelini geçtim; bazen ayağınızda ayakkabının varlığını unutacağınız
kadar hafif ve yürürken de oldukça dengeli. Zaten BLU SOFT teknolojisinin
sloganı: Like walking on cat pads. (Soft, Light, Easy)
DIVARESE mağazalarında STONEFLY modellerini bulabilirsiniz.Favorim,
markanın taba veya siyah renkli Gore-tex botları (bir örneği yanda), ama hemen
her modeli özgün.
14
|
Yanda gördüğünüze çok benzeyen bir modeli ise, (renk bulamadığım için kırık
beyaz olanını) bu yaz aldım.
Ayaklarınızda hiçbir sıkıntı yoksa sorun da yok demektir.
Herhangi bir sebeple (nasır, taban düşüklüğü, tırnak batması vs...) canınızı sıkan
bir durum varsa, bir DIVARESE mağazasına gidip herhangi bir STONEFLY
modelini, en azından denemenizi öneririm. Biraz da özen gösterdiğiniz sürece,
uzun yıllar giyebilirsiniz.
Sizde de böyle bir eğilim var mıdır bilmem: Sevdiğim ve rahat ettiğim
kıyafetlerime bağlanırım, her rengi olsun, hiç solmasın, deforme olmasın isterim.
STONEFLY da bu markalardan biri benim için. Bazı arkadaşlarım daha ucuza ve
çeşit çeşit kıyafetler giymeyi tercih ediyor; giysi ve ayakkabılara çok fazla para
vermeyi yanlış buluyor. Ben ise az ama öz olsun, bir tane alayım ama severek
giyeyim istiyorum. STONEFLY benim için böyle bir marka. (A+ değil ama ne
yapalım, herkesin bütçesi :)
Erkekler için olan modelleri ayrı bir güzel. Sevdiğiniz birine hediye edip hayatını
değiştirebilirsiniz. Vazgeçemeyeceklerine eminim!
Bu yazı 4.32 oy almış.14 kişi oylamış [?]
Gönderen merry 7 yorum
Adsız dedi ki...
15
|
Eşim her zaman takım elbiselerinin altına giydiği klasik görünümlü Clarks
marka ayakkabılarının spor ayakkabısı rahatlığında olduğundan bahseder
ve çevresindekilere şiddetle tavsiye eder. Kendisine ayakkabı bakmaya
gittiğimizde özellikle bayan modellerine bakmamıza rağmen erkek ürünleri
kadar çeşit bulamadığımızdan bir türlü benim için alamamıştık. Geçen
baharda Londraya gittiğimizde Clarks'ın fabrika satış mağazasını keşfettik
ve bayanlar içinde birçok ürün bulabildik. Ancak aldığım 3 çift ayakkabıdan
2 si zaten spor olduğundan ve topuklu olan modelinin de diğer
markalardan bir farkının olmadığını tecrübe ettiğimden hayal kırıklığına
uğradığımı söylemeliyim. Sevgili Merry nin tavsiyesiyle şık ama spor
ayakkabı rahatlığında ayakkabı arayışımı Stonefly ürünlerine
yönlendireceğim.
11 Ocak 2010 08:22
Adsız dedi ki...
Annemde de topuk dikeni var, gezmeyi de çok sevdiği için ayakkabı
rahatlığı (ve şıklığı) çok önemlidir annem için.Bu sebeple Divarese'den
veya Desa'dan ayakkabı alır genelde. Ama Stonefly almamış hiç sanırım,
hemen söyleyeyim de denesin,
Hatta Anneme söyleyeyim de birlikte gidelim, kendim için de bakayım bir
çift. Teşekkürler Merry:)
11 Ocak 2010 10:42
Bootyman dedi ki...
Eşimin baskısıyla indirimde bir kez stonefly'dan bot almıştım. Böyle güzel
ve rahat ayakkabı görmedim. Gerçekten yazılan tüm özelliklerini insana
yaşatıyor.
13 Ocak 2010 13:32
Adsız dedi ki...
Đnsanın ayaklarında bir sorun olmasa da ayakkabı rahatlığı gerçekten
önemli. Model ve kalitesi de öyle tabii.Ben en fazla kararsızlığı ayakkabı
seçmede yaşadığım için ayakkabı almak için gittiğim semtin altını üstüne
getirip ayakkabı alamadan döndüğüm çok olmuştur.Tavsiye üzerine ise hiç
bir markadan gidip ayakkabı almışlığım yoktur.Ama rahatlığı konusunda bu
kadar iddialı yorum yapılınca insan merak da etmiyor değil ihtiyacım
olduğunda aklıma gelecek bir marka olacak. Teşekkürler...
13 Ocak 2010 22:40
16
|
Adsız dedi ki...
Benim ayaklarım o kadar hassas değil ne olsa giyiyorum :) Ama
anlattıkların annem için önemli. Çünkü annem romatizması olduğundan
rahat ayakkabı giymesi gerekiyor. Eğer fiyatıda uygunsa ona hediye
alabilirim :)
Teşekkürler Merry :)
Tülay
15 Şubat 2010 08:29
Adsız dedi ki...
Benim ayakkabılarla başı dertte olan biri için kurtarıcı olacak bilgiler var
burda teşekkürler Merry, ilk iş Stonefly modellerinden bir tane
deneyeceğim :)
15 Şubat 2010 16:32
Adsız dedi ki...
Annem rahat ayakkabı bulma konusunda zorlanıyordu Merry'nin tarif ettiği
özellikleri arıyor tam da..teşekkürler:)
6 Şubat 2010 11:56
Mudo Collection
Ne zaman bir AVM'ye gitsem ve MUDO varsa girerim. Çoğu kez sadece gezmek
için girip bir şeyler almışlığım vardır. Aksesuar bölümü, mutfak eşyaları, ilginç
17
|
mobilyaları ve kıyafet bölümleriyle ilgimi çeken ürünleri uygun fiyata
bulabiliyorum Mudo'da.
ONLINE satış uygulaması da var. Bir kaç kez kullandım, bir çanta ve hırka aldım,
zamanında ve sorunsuz teslim edildi. Mutfak eşyası ya da kırılacak eşya
almadığım için paketleme konusunda bir şey diyemiyorum ancak uygun şekilde
göndereceklerini düşünüyorum.
Şu sırada yeni sezon ürünlerinde kampanya da varmış, bakın derim ben. Dedim
bile.
Bu yazı 4.0 oy almış.1 kişi oylamış
Gönderen enne 0 yorum
Mutfaktaki Doktorumuz
Reklamı hatırlıyor musunuz? Hani çilekli pasta yapan kızla babası var, kız "babam
böyle pasta yapmayı nereden öğrendi?" diye soruyor. Đşte benim kızım da aynen
o reklamdaki gibi benimle pasta yapıyor. Yumurtayla şekeri çırpıyor, malzemeleri
ben hazırlıyorum, o kek kabına ekliyor, vanilyayı, hamur kabartma tozunu ve
kakaoyu kendisi koyup bir güzel karıştırıyor.
Dr.Oetker yıllardır mutfağımdan eksik etmediğim ürünleriyle en sevdiğim
markalardan biri. Adını söylemek bile keyifli, hafiften Fransız aksanıyla:)
"Dr.Oetker" diyorsunuz, melodili bir marka oluyor.
Bir çok ürünü var (125 çeşitten fazlaymış) ama benim en çok kullandıklarım
vanilya, hamur kabartma tozu, instant mayası (ev yapımı ekmekler için),
çikolatalı sosu ve kakaosudur sanırım. Zaman zaman krem şanti ve pudra
şekerini de alıyorum.Hazır kek karışımları, pasta süsleme malzemeleri ve değişik
soslarıyla Dr.Oetker'i tavsiye ediyorum ben ☺
18
|
Ayrıca Ocak 2010 sonuna dek kampanyası var ve muhteşem bir araba veya bir
çok hediye kazanma şansı da cabası. 2010 yılına hem tatlı, hem şanslı girmek
için ürünlerin içindeki kartlarda yazan şifreyi göndermeniz yeterliymiş. Hemen bu
akşam yeni bir kek yapmalıyız kızımla.
Bu yazı 2.0 oy almış.4 kişi oylamış
Gönderen enne 0 yorum
Tupperware
Men Dakka Dukka şu an!
Neden mi?
Ektiğimi biçiyorum da ondan..
Evlilik hazırlıkları esnasında insan, hayatı biraz da sevimli kılmak için belki,
özellikle mutfağı “oyuncak ev”e benzetecek şeylerle donatmaya çalışıyor. En
azından benim öyle oldu. Đşlevini değil ama görüntüsünü, rengini, fikrini
beğendiğim ama ödenen paranın hakkını vermeyen pekçok süslü püslü eşya, ya
dolaplarda zamanının geçmesini bekliyor ya da kullanışlı veya uzun ömürlü
olmadığından çoktan beni terk etmiş durumda..Yok pembe çaydanlık, yok mor
simli meyve bıçakları, hepsi boşa harcanmış zaman ve para oldu gitti. Oysa
annemin bazı ürünlerle ilgili hatırlatmalarına burun kıvırmıştım.
19
|
Ev işi ve özellikle mutfakla alakası olmayınca insan, iş başa düşünce anlıyor bazı
gerekleri... Annem ısrarla o dönem, Tupperware’in saklama kaplarını almamız
gerektiğini söylemişti. Ben ise, “yine mi Amerikan plastiğine olmadık paralar
vereceğiz, sağlıklı dahi bulmuyorum; üstelik çok pahalı, aynısı .... zincir
marketlerinde de ve sudan ucuza” diyerek kesinlikle istememiştim. Annem ise
beni dinlemeyerek bazı ürünleri benden habersiz stoklamış meğer, mutfak
yerleştirilirken ortaya çıktı, iyi ki de yapmış.Tüm seri ve ürünlerin isimleri bile
birbirinden şeker. Kurabiyeci, Tini Mini Hanım vb..
Mesela, baharat seti... Ben bu setin, renkli, porselen ve gösterişli bir set olmasını
tercih ederim, mavi kapaklı boy boy plastikleri görünce hiç sevinmedim tabi.
Oysa şimdi o kadar pratik ve tüm baharatlarım ilk günkü koku ve tazeliğinde
kaldığı için o kadar da kullanışlı buluyorum ki.
Sonra ekmek bıçağım.. O benim en sevdiğim..
Pekçok kişiden duyuyorum ekmek için güzel bir bıçak bulamadıkları yönünde
şikayetlerini. Ekmek bıçağı, diğer çeşit bıçaklara benzemez oysa; narin ve bir o
kadar keskin olmalı. Đster henüz dumanı tütüyor olsun ister buz dolabından
çıkmış sert bir ev ekmeği, bir kırıntı dahi dökmeden, üzmeden, hamur yapmadan
şahane kesiyor. Hem istediğiniz kadar ince. Tırtıklı metal bir bıçak, sadece tutma
yeri mavi-beyaz lastik, çok memnunum.
Ayrıca yoğurt kabım da Tupperware (yukarıda resmini görüyorsunuz).
Evde yemek pişirmeyi bile yeni yeni öğrenmeye gayret eden ben, bu kap
sayesinde her seferinde güzel bir kıvamla yoğurt yapabiliyorum. 2,7 lt. hacminde
beyaz derin bir kap, bazen hamur da yoğuruluyor içinde. Hamurun
mayalanmasında da çok işe yarıyor. Đsmi galiba Midi Miks idi.
Ayrıca küçük bir zeytinyağlığım var (yarım litre kadar). Yemeklerime hep
şişelerden buraya doldurduğum yağı kullanıyorum.
En sevdiğim diğer bir ürün olan ve peynirlerime çok iyi bakan, peynir saklama
kabımı sona sakladım. Harika bir ürün! Kalıp peynirlerim içinde kaç gün kalırsa
kalsın, ne kokusu dışarı çıkıyor ne de en ufak bir sararma oluyor. Tini Mini Hanım
serisindendi galiba.Boy boy ve rengarenk saklama kapları da harika; hava
aldırmıyor ve buzdolabında veya bir yere yemek taşırken çok kullanışlı ve
kesinlikle sızma yapmıyor dışarı.Laf aramızda, bazen misafirliğimiz dönüşünde
kayınvalidem, kendi saklama kaplarıyla yanımızda yemek gönderiyor, yarısını
yolda yitiriyoruz :) Oysa tupperware saklama kapları asla bizi yolda bırakmıyor.
Bazen de teyzem tereyağlı kurabiye yapıyor bize, sağolsun, Tupperware
“kurabiyeci” ile günlerce ne gevşeme oluyor ne de tazeliğinden birşey yitiriyor.
Son olarak sürahimi kısaca not edeyim. Đlk gördüğümde en çok tafra yaptığım ve
sevmediğim, üstüne üstlük “sıradan plastik” diye dudak büktüğüm ürün oydu.
Yaz sıcağında içindeki suyun soğukluğunu dahi muhafaza ettiğini nereden bilirdim.
Nereden alınabildiğine gelince; Avon gibi, hanımlar kataloglarıyla
pazarlıyorlar.Đşyerinde de bazen katalog getiren arkadaşlarım oluyor. Ürünler
ucuz değil, kabul; ama Sezar'ın hakkı Sezar'a.. Đndirim yapıldığını da görüyorum
20
|
bazen. Mutlaka edinin, pişman olmazsınız.
Bu yazı 4.64 oy almış.11 kişi oylamış
Gönderen merry 3 yorum
Aile Nivea'sı
Siz de benim gibi Nivea kokusu ile büyüyenlerden misiniz? Annemin lacivert rengi
yuvarlak kutudaki Nivea'sı çantasından eksik olmazdı. Ben de heveslenir ve o
sürerken ellerime beyaz noktacıklar yapardım. Kokusu bana hala çocukluğumu
hatırlatır.
Klasik lacivert kapaklı olanı şimdi benim cildime göre fazla yağlı, ben SOFT
kremini çok seviyorum. Eve 300 ml'lik kutuda alıyoruz, ben, eşim, bakıcımız ve
kızım mutlaka günde en az bir kez kullanıyoruz. Đşyerinde ise Nivea Hand
Nourishing Cream hep çekmecemdedir. Ne zaman açıp gözüme takılsa kremimi
sürerim. Özellikle kış aylarında ellerimdeki kurumayı gideriyor ve içindeki fındık
yağı da besliyor.
Nivea'nın kirazlı dudak koruyucu bakım kremini de ruj niyetine kullandığım çok
oluyor. Rengini ve kokusunu çok seviyorum, yaz kış kullanıyorum diyebilirim.
Bu ay Migros'ta çok güzel bir kampanyası var, bence kaçırmayın, harika bir
yeniyıl hediyesi olabilir. Hem size, hem sevdiklerinize...
Bu yazı 1.92 oy almış.12 kişi oylamış
Gönderen enne 0 yorum
21
|
Bay Patates Kafa ve Arkadaşları
20 aylık oğlum Patates Kafa ve Arkadaşlarını çok sevdi. Beraber parçaları çıkarıp
değişik şekillerde yerleştirirken güzel zaman geçiriyoruz. Tek başına yapamıyor
şimdilik, ben ya da babası ile birlikte oynuyor ama kafa, kol, şapka, ayak, kulak
gibi kelimeleri kullanıp parçaları bize verirken öğreniyor da.
3 farklı figür ve parçalarla tipler yaratıp konuşturarak çok eğleniyoruz. Bazen
oğlum bizi seyredip gülüyor hatta, fazla mı kaptırıyoruz acaba?
hepsiburada.com'da kargo hariç fiyatı 36,75 TL. Zaman zaman indirime de
giriyor. 2 yaş üstü için güzel bir hediye seçeneği bence.
Bu yazı 1.56 oy almış.9 kişi oylamış
Gönderen enne 0 yorum
22
|
Knorr Beşamel Sos
Anneannem "Tembele iş buyur, marifet öğren" derdi. Su böreğini kendi açan,
yoğurdunu yapan, ekmeğini pişiren bir kadından da bu söz beklenirdi zaten:)
Onun ellerinden yediğim her şeyin tadı başkaydı.
Knorr Beşamel Sos'u keşfettiğimden bu yana fırında makarna yapmak benim için
çok kolay. Akşam eve gidip bakıcıyı uğurladığımda ve eşim gelene dek 2 küçük
çocukla başbaşa kalınca yemek yapmak Süpermen'in dünyayı kurtarması kadar
kolay benim için:) Hemen makarnayı haşlıyorum, pişerken Beşamel Sos'u
üzerindeki tarife göre hazırlıyorum, makarna piştiğinde beyaz peynir, sos ve
üzerine kaşar peynirini rendeleyip fırına atıyorum. Toplamda 15-20 dakikamı
alıyor sadece.Sosu kendim hazırlasam yağını koyup unu kavururken, sütü
eklerken mutlaka çocuklardan biri bir şey istiyor, bırakamıyorum da (un hemen
yanıyor, topaklanıyor vs). Knorr sos harika, ateşi kısıp hemen başına geri
dönebiliyorum.
Tembel değilim, sadece zamanım az. Knorr da bana kısa zamanda lezzetli
yemekler yapmamı sağlayan yardımcılar veriyor sağolsun. Anneannem de
makarnamı yese eminim beğenirdi.
Bu yazı 2.33 oy almış.12 kişi oylamış
Gönderen enne 6 yorum
23
|
Benim Fırınım " Komşu Fırın"
Son günlerdeki vazgeçilmez uğrak noktamız “komşu fırın”
Önceleri birkaç yerde dikkatimi çeken fırın pastane karışımı marka son günlerde
sık sık karşıma çıkmaya başladı. Hem de istanbul’un oldukça kalabalık ve önemli
noktalarında.
Đçeri girdiğinizde nefis ekmek kokusu hemen ekmeklere yöneltiyor sizi. Bu ayın
ekmeği “yayla ekmeği” kare olarak hazırlanmış ve yumuşacık bir ekmek. (ertesi
gün bile aynı yumuşalığı koruyor) Sadece ekmekler güzel olsa ...Birbirinden güzel
kurabiyeler (elmalı ve kepekli vişneli olanlar nefis), kekler, böğürtlenli- çikolatalı
muffinler, içinde baharatlar olan tuzlu kurabiyeler ilk aklıma gelenler ve
gerçekten denemeye değer. Bu kurabiyelerin kilogramı 18 TL , incirli- kayısılı
olanlar 32 TL.
Sevdiklerinizle birlikte çay ve sohbetin yanına eşlik edecek bu atıştırmalıkları
hediye olarak götürmenizi öneririm. Bir daha ki gidişinizde mutlaka tekrar
isteyeceklerdir.Bir pazar kahvaltısında taze demlenmiş çay yanında özel hamurla
hazırlanmış poğaça ya da sucuklu pizzalar nefis olur, mutlaka Komşu Fırın’da
oturup yemenizi tavsiye ederim.
Bu yazı 2.43 oy almış.7 kişi oylamış
Gönderen Hande Koç 1 yorum
24
|
KAFKAS KARYOKA
Çok ihmal ettim bu aralar paylaşımlarımı çok...
Hayıflandım birden; ben nasıl olurda bir “Bursalı” kestane müptelası olarak
Karyoka’dan söz etmedim şimdiye dek, hala aklım almıyor!
Bence ülkemizin medarıiftiharıdır kestane şekeri ve özellikle Karyoka.
Ama kat’i surette Kafkas’ın ürünleri.. (medar-ı iftihar değilmiş yazılışı, TDK’dan
baktım :))
Sade kestane şekerinin şerbeti ağır gelebiliyor, bu sebeple daima -çok daha hafif
ve şerbetsiz olduğu için- Karyoka’yı tercih ediyorum. Ayrıca Karyoka'nın, sade
kestane şekerinden farklı olarak büyüleyici bir kokusu var. Resmen bünyemde
yatıştırıcı etkisi oluyor, uyuşup kalıyorum :)
Portakal, çikolata ve mis kokulu “kutlu” Bursa kestanesi birleşir de güzel sonuç
alınmaz olur mu hiç!
Portakal kabuğu zaten her tatlıya, kek ve içeceğe yakışan bir mucize.
Buna karşın portakal sevmeyen varsa cevizli karyoka deneyebilir, ama tatmadan
önce mutlaka koklayın. Bir ısırık alıp bir daha koklayın. Sindire sindire tadını
çıkara çıkara yenilmezse olmaz.
Ben çok sevdiğim bazı şeyleri, bu şekilde ağır ve ahenkle yiyorum.
Bazı kimselerin hiç tatmamış olmasına şaşırıyor ve dahası üzülüyorum. Dünya bu
tadı konuşuyor olmalıydı zira...
Dayanamadım; ekşi sözlüğe bir göz attım; en sevdiğim yorumları paylaşıyorum:
12. bir omur gecer mi bununla, gecer kardesim" dedirten sahane sey. kafkas'a
hasta olma nedeni.
18. kestaneyle ilgili her üründe abartısız dünya lideri olan kafkasın süper
çeşitleriyle insani kendinden geçiren gıda maddesi
29. ankara'da yaşayanlar için* yolu beğendik'ten geçirme sebebi. hele kafkas'ın
ürettikleri insanda anlatılmaz yaşanır bir mutluluk yaratıyor.
33. üretici firma kafkas'ın "bitter kokolin kaplı kestane şekerlemesi" olarak
adlandırdığı alınası, yenilesi, yutulası hatta tapılası tatlısı.
Ancak benden söylemesi: Tavşan, Uludağ, kornet veya çam ağacı kılıklı kocaman
olanları baygın bulabilirsiniz, siz iyisi mi öncelikle Kafkas’ta ambalajlı satılan
küçük dikdörtgenlerden deneyin.
25
|
Minik (tek lokmalık) çikolata kaplı kestaneler de güzel.
Kafkas dışında bir markayı denerseniz bunun sorumluluğunu asla almam;
baygınlık geçirirsiniz haberiniz olsun.
Hamiş: Yemeden önce mutlaka bir süre buzdolabında bekletin..
http://www.kafkas.com/karyoka.asp
Afiyetle...
Bu yazı 4.73 oy almış.15 kişi oylamış
Gönderen merry 7 yorum
Sıfır Beden Çikolatanın Fresh Hali
Kelime anlamında odun,çubuk,ince -uzun bir şey gibi anlamları
barındıran bir şeyin bu kadar leziz olacağı akla gelmezdi doğrusu.Bahsi
geçen şey Eti Çikolata Keyfi Sticks -Nane Şekerli .Piyasaya antep fıstıklı
versiyon ile çıkan bu çikolata alternatif lezzet arayanlar için nane şekerli
hali ile karşımızda.Bu yeni versiyonu marketten antep fıstıklı olduğunu
düşünerek aldım ,eve gelince hala üstünde ki nane şekerlerini inatla
kendime antep fıstık olarak yutturmaya çalıştım.Hayal kırıklığına
uğramıştım çünkü.Neticede onlar nane şekeriydi ve alınmış olan bu ürün
denenecekti.Đlk başta pek şans vermedim.Bence nane yakışmamıştır
diye beynime bir enerji gönderdim.Fakat bu olumsuz enerji bir ısırık
alana kadar sürdü.Yedikten sonra en sevdiğim ise naneli sakız çiğnemiş
ferahlığında bir tadın bana yadigar kalmış olmasıydı.Daha sonra ''
Yaşasın !! yeni bir ürün keşfettim'' nidalarıyla bu lezzeti aileme de
sundum.Onlarda'hımmm'' şeklinde onay verdi.Evdekilerle paylaşmamın
bir diğer sebebi de her bir sticksin 57 kalori ve bir kutu da sekiz stikcs
olmasıydı.Çikolata dahil sıfır beden olmaya özenirken,küresel bir şekilde
zayıflama halleri sürmekteyken kutuyu tek başıma bitirmemem en doğru
26
|
karar oldu.Naneli sticks ile başımdan geçenler böyledir.Siz de bir ısırık
almalısınız
Bu yazı 2.0 oy almış.11 kişi oylamış
Gönderen moda göre takıl 1 yorum
Philip Torbasız Elektrikli Süpürge
Ev işi yapmayı hiç sevmem. Bir de kullandığım aletler yavaş ve gücü azsa, beni
uğraştırıyorsa, canım hiç yapmak istemez. Bu konuda da tek değilimdir eminim.
Düşük watlı bir elektrik süpürgem vardı. Ona çok kötü davranmama hor
kullanmama rağmen, bozulmadı gitti. Öyle olur ya, hiç bozulmasını istemediğiniz
şeyler daha çabuk bozulur. Neyse, ben de halı da yıkarım diye düşünerek,
Thomas Twintt (Mavi Mucize) Temizlik Robotu'nu aldım. Aldım ama hiç pratik
değil. Evet güzel çekiyor, tozları suya hapsediyor. Ama sonra suyu temizlemesi
zor. Üstelikte hantal. Ev süpürürken kimsenin, süpürgesinin yanına gidip onu
usulca çektiğini sanmıyorum. Ben de hortumundan çekiyordum. Fakat, manevra
kabiliyeti iyi olmadığından devriliyor, flitreler ıslanıyor ve benim süpürme işlemim
yarım kalıyordu. Ben de bu süpürgeyi sadece yıkama için kullanmaya karar
verdim. Gerçekten güzel yıkıyor. Zaten eğer halılarınızı halı yıkamam makinesiyle
yıkıyorsanız çok fazla arayı açmadan sık sık yıkamak lazım.
E sonuç kaldım mı ben eski süpürgeme. Doğru dürüst çekmez. Sesi uçak gibi.
Onunla süpürürken, telefonları ceplerime doldururp süpürüyordum evi.
Çocukların geliş saatine göre ayarlıyordum süpürme saatimi :)
Geçen hafta, beni fazlasıyla yoran bu süpürgeye artık veda edip, aşağıdaki süper
alete sahip oldum. Pratik Ev'den sipariş verdim, bir gün içinde elimde oldu. Çok
sessiz, temizlik sırasında eğilmeyi engellemek için tutma yerini ona göre
tasarlamışlar. 375 watt emiş gücü var. Bu önemli gerçekten çünkü bir çok üründe
bu yazmıyor. Sadece motor gücü belirtiliyor ama ikisi farklı şeyler. Hemen
27
|
denedim. Süper, çok beğendim. Halıyı yerinden kaldırarark süpürüyor. Tutma
yerinden emiş gücü ayarlanabiliyor.
Đki dakika halıyı süpürdüm, hiçbirşey yokmuş gibi görünen halıdan nasıl tozlar
çıktı. Halılarım el dokuması halı, zaten çok tüy çıkıyordu.
Evde de iki çocuk, bir koca, bir de kedi olunca siz düşünün evin halini...
Neden ev işi yapmayı sevmediğimi bu süpürgeyi kullanınca anladım. Yapıp yapıp,
yapmamış gibi oluyordu önceden.
Bu süpürgeyi ben çok sevdim. Süpürge almayı düşünenlere tavsiye ediyorum.
Philips Maraton FC 9256/1 Ergofit Deluxe 2000 Watt Torbasız Elektrikli Süpürge
Bu yazı 3.5 oy almış.12 kişi oylamış
Gönderen MARĐFETLĐ PERĐ 3 yorum
Kutu Değil Kurtarıcı (A-box)
Bunlar ne güzel şeyler böyle. Đstediğin her yerde kullan. Aslında ayakkabı kutusu
olarak üretiliyor ama amacının dışında birçok yerde kullanılabilir. Hobi
malzemeleri çok olanlar, bizim gibi herşeye merak salanların kurtarıcısı olur.
Mutfakta ve banyoda düzenleyici olarak şahane olur. Çocukların da hoşuna
gideceğine eminim. Şeffaf oluşları kullanım açısından büyük kolaylık sağlayacak.
Benim gibi unutkanlar, aradığı şeyi bulmak için bütün kutuların, poşetlerin içine
bakmak zorunda kalmayacak. Evde düzen sağlayacak.
Bir çok çeşidi var. Bayan ve erkek ayakabıları için olanlar var, terlikler için var ve
yakında bot ve çizmeler için de modelleri çıkacakmış. Ürünlerle ilgili bilgilere
buradan ulaşabilirsiniz. Sipariş verebilirsiniz.
Altışarlı setler halinde satılıyor ve fiyatı da çok uygun. Tavsiye ederim.
Bu yazı 3.63 oy almış.8 kişi oylamış
Gönderen MARĐFETLĐ PERĐ 3 yorum
28
|
Tresor; Vazgeçemediğim Parfüm
Julia Roberts hayranlarından mısınız? Ben kesinlikle öyleyim. Pretty Woman ile
başlayan hayranlığım hiç azalmadı. Gülüşünü, kızıl kıvırcık saçlarını (bence en çok
yakışan model) ve filmlerde canlandırdığı tüm karakterleri çok seviyorum.
Şimdi ona daha da hayran olmamı sağlayan şey Lancome'un yeni yüzü olması.
En sevdiğim ve vazgeçemediğim parfümüm Tresor artık Julia'nın da parfümü
olacak.
Đlk kez ne zaman tanıştığımı hatırlayamayacak kadar uzun zamandır
kullanıyorum Tresor'u (Yok, o kadar yaşlı değilim:) Sanırım teyzem deneme
boyunu hediye etmişti bana ve sonra hep Tresor kullandım. Param yoksa ve
alamıyorsam su ve sabunu tercih ettim, başka bir parfümle ona ihanet
edemezdim çünkü. Tanıdığım herkes bu kokuyu nerede duysa beni hatırlıyor
artık.
Bir çok kişiye kokusu ağır geliyormuş ama bunu duyunca şaşırıyorum. Ben çok
tatlı, hafif, gül ve leylak kokusu alıyorum sadece. Sanırım tendeki uyumuyla ilgili,
çevremdekiler de bana çok yakıştırdığına göre haklıyım bana uyduğu konusunda.
30-35 yaş üstü için çok uygun diyor bir çok sitedeki deneyenler. Buna da
katılmıyorum. Parfümleri yaşa göre sınırlamak doğru değil bence, hani THE ONE
denir ya, işte onu bulduğunuzda yaşın da, söylenenlerin de önemi
kalmıyor.(Parfümden mi bahsediyoruz?)
29
|
Tresor benim için "THE ONE". Başka parfümler denesem de (örneğin Burberry
Weekend, Tresor yokken kullandığım parfüm) onu aldığım anda diğerleri köşede
unutuluyor.
Ben parfümler için yazılan tanıtımları da çok anlamıyorum. Tıpkı tablolar gibi,
bakan kişinin nasıl yorumladığı ve ne hissettiğidir bence en önemli olan. Tresor
için yazılan tanıtımı yine de buraya alıyorum, meraklı ve ilgilileri varsa okusun
diye:
* Gül, Leylak, Müge, Süsen, Kediotu karışımı içeren asil, saf ve eşsiz bir parfüm.
* Alt notalarda Sandal Ağacı, Misk, Kehribar, Vanilya, Şeftali ve Kayısı
kullanılmıştır.
Bu yazı 1.99 oy almış.15 kişi oylamış
Gönderen enne 5 yorum
Portakallı Bitter, Sever mi Seni de Bihter?
Bu çok acayip başlık hakkında lütfen yorum yazmayın. Bazen yetişkinler de
çocukça şakalar yapabilir, ve hatta kendi şakasına gülebilir bile. Gerçi çocuklar
artık böyle şakalar yapmıyor sanırım, 5 yaşındaki kızım geçenlerde anne hiç
komik değilsin dedi bana. Esprilerimin başlıktakine benzer olduğunu düşünürsek
haklı da olabilir sanki.
Ne zaman market alışverişine çıksam çikolata reyonuna uğrarım. Evde 2 küçük
çocuk olunca mecburi yön oluyor çikolata reyonu. Ama hiç bir şey almayacaksam
da uğrarım ben. Rengarenk paketleri, yeni çıkanları, sevdiğim tatları raflarda
incelemek bile yeter bana(özellikle rejimdeyken). Her türlü provokasyona
dayanırım da (anne böreği, pizza, pasta vs) portakallı çikolataya dayanamam
işte. Eti'nin portakallı ve bademli çikolatasını keşfettiğimden bu yana ne zaman
görsem alıyorum. Ne zaman görsem diyorum çünkü raflarda ilk bu ürün bitiyor.
Demek ki benim gibi tutkunları oldukça fazla. Aslında market yetkililerine bir kaç
kez söyledim, diğerleri ile aynı sayıda koymayın, daha fazla olsun dedim ama
inanın portakallı Eti'yi çok zor buluyorum ben. Dün yine markete uğramıştım,
Ülker'in de portakallı bitter çikolatasını gördüm. Hevesle aldım, eve geldim ve
tadına baktım. Tadı güzeldi ama bir şey eksikti. Đçindeki badem parçaları, yani
benim Eti Portakallı Bitter'imdeki bademler. Bence portakal aroması ve bitter
30
|
çikolataya yakışan en uygun üçüncü tat badem, ve Eti bunu keşfedip üretmiş.
Sütlü kahveme eşlik eden çikolatamı acayip seviyorum.
Bu yazı 2.54 oy almış.28 kişi oylamış
Gönderen enne 15 yorum
merry dedi ki...
Gerçekten merak ettim şimdi, portakal ve çikolata hayatta ev sevdiğim
şeyler ama Ritter Sport dışında pek yenilesi birşeyler bulamıyordum. Çilekli
Milka'yı da beğenirim ama Eti'yi de deneyeceğim.
17 Aralık 2009 12:15
Adsız dedi ki...
an itibariyle almaya gidiyorum!
17 Aralık 2009 16:02
Konfiçyus dedi ki...
,Eti tattığım en kötü çikolata markası. Nestle ile beraber en kötü çikolatayı
Eti üretiyor bence. Nasıl beğendiniz anlam veremedim
18 Aralık 2009 00:28
enne dedi ki...
Konfiçyus;
Damak zevkimizin aynı olması gerekmez değil mi? Ben çok severim ama
siz hiç beğenmeyebilirsiniz. Ben Eti'nin tüm ürünlerini çok başarılı
buluyorum.
18 Aralık 2009 08:57
Tabiat Ana dedi ki...
bitter...hmmm düşününce bile mutlu oldum nımnımnım :)
ama bihter beni gerçekten soğutmuştu bitterden bellimi olur belki portakal
yine aramızı yapar ;)
18 Aralık 2009 19:53
31
|
FKB dedi ki...
etiyi çikolatada çok başarısız bulmakla beraber,
ne zamandır beklediğim şeydi birilerinin çikolata içine portakal tadı
karıştırması.
keşke bitter değil de sütlü çikolata olsaydı demeden de geçemeyeceğim..
19 Aralık 2009 00:58
enne dedi ki...
FKB;
Ben browni yaparken de portakal rendelerim ve çikolata+portakal
aromasını çok severim. Sütlü çikolata içinde nasıl olur bilmiyorum ama
kesinlikle denemeye değer. Eti de bence güzel bir tat yakalamış.
21 Aralık 2009 08:54
iffetin günlüğü dedi ki...
bence de çikolata ustası eti..benimde en sevdiğim çeşit portakallı bitter.
şu ünlü olan diğer markanın çikolataları nişasta tadında..
22 Aralık 2009 08:44
dory dedi ki...
bitter rulesss! bitter portakalli double rulesss! sahsen ben hastasiyim, son
zamanlar da bitterde urun cesitliligi fazlalasti bu beni acayip mutlu ediyor
mesela=0))
23 Aralık 2009 23:05
GÜLĐZ dedi ki...
eti çikolatalarına karşı hep olumsuz idi görüşüm ama bu yazının ardından
mutlaka tadıp öyle yorum yazmalıyım dedim. geçen akşam aldım. erkek
arkadaşım bir parça tadıp kalanını camdan attı, ben ise birkaç dilim yedim,
portakal ve badem çok iyi fikir ama eti, çikolatayı kaliteli yapamadı gitti.
çikolata iyi olmayınca da ilave malzemeler kurtamıyor.
24 Aralık 2009 08:19
32
|
Chunky Monkey – Peace of Cake’e karşı!
Herşey bu yaz, ekip arkadaşlarım Halil ve Hakan’ın ısrarlı tavsiyeleri ile başladı...
Bayanlar arasında hep olur, ama beylerin bu kadar iddialı beğeni ve tavsiyesi
olunca dikkatimi çekmedi değil.
Ben & Jerry dondurmalarından söz ediyorlardı.
“-Merry, bu akşam hemen gidip chunky monkey alıyorsun, çikolataları şahane. Hayıııır, onun dondurması çok tatlı, çilekli-cheesecake’liden al mutlaka.”
O zamana dek Ben & Jerry’i duymamıştım.
Häagen-Dazs’ı biliyor ve beğeniyordum ama pahalı bulduğum için çok sık aldığımı
söyleyemem.
Mado’nun dışında bir firmadan dondurma yediğimi de söyleyemem aslında, çünkü
soğuk kremadan öteye gitmiyor diğerleri ve sağlıklı bulmuyorum, bunun tek
istisnası Magnumdur.
Ancak Mado’nun da fiyatı ucuz değil, yanılmıyorsam şu ara 35 TL olmalı.
O günlerde Ben & Jerry promosyonda idi; 1 alana bir diğeri ücretsiz. 500 ml
dondurma 13,95 TL civarı idi (hala da aynı). 2 ayrı çeşit bu fiyata oldukça
avantajlı ve gerçekten çok lezzetli.
Misafirler için de orijinal bir ikram.
Hakan tutturdu, Chunky Monkey (muz-ceviz-çikolata) diye. Önce onu aldım. Ama
Halil’in favorisi olan çilekli cheese cake’liyi bulamadım. Sonra müptelası oldum ve
her çeşidi denemek istedim.
3M Migros’larda ve Tansaş’ta bulunuyor.
33
|
Denediklerim:
Chunky Monkey: Çikolataları minik birer muz şeklinde yapılmış ve inanılmaz
lezzetli, taptaze ve gerçekten kaliteli... Dondurması biraz tatlı ama cevizleri çok
taze.
Chocolate Fudge Brownie: Buz gibi brownie parçaları tazecik ve çikolatalı
dondurması süper.
Peace of Cake: Çilek, kurabiye parçacıkları ve cheesecake karışımı. Tadı çok
farklı ve ferahlatıyor.
Macadamia Ice Cream: Fındıklar çikolata kaplı ve üzerilerindeki çikolata
eriyince fındığın tuzu ile enteresan bir tadı oluyor. Macadamia fındığı, alıştığımız
kavrulmuş fındıktan farklı; biraz daha yağlı sanki, ama dondurmaya yakışmış.
New York Super Fudge Chunk: Aldım ama henüz tadamadım, farenjit
krizlerim nedeniyle mevsimi kaçırınca buzlukta duruyor hala, oda sıcaklığına
kadar eritip yemeyi tasarlıyorum. Ceviz, badem, çikolata parçacıklı.
Mutlaka denemenizi öneririm. Özellikle son aylarda Migros’ta sürekli 1+1
promosyonu var, mevsimin avantajını kaçırmayın bence. Hem yarı fiyata 2 ayrı
çeşidi tatma imkanınız olur.
Benim gibi kronik farenjiti olanlar bile bu mevsimde yemeye bahane arıyorsa,
vardır bir sebebi...
Dondurma her mevsim!
Bu yazı 4.65 oy almış.31 kişi oylamış
Gönderen merry 12 yorum
Hepsi Nerede?
"Seni anan benim için doğurmuş" diye bir şarkı vardır hani, hepsiburada.com da
benim için yaratılmış sanki. Bayılıyorum bu siteye.
Yıllardır internet üzerinden alışveriş yapıyorum. Bu güne dek başıma hiç kötü bir
olay gelmedi. Geçenlerde akrabamız olan bir abla ile konuşuyorduk.
Hepsiburada.com'dan kızım için satın aldığım nevresimi anlatıyordum. "Ben
cesaret edemiyorum internetten alışverişe" dedi. Evde bilgisayarı var, girip
ürünlere ve fiyatlara bakıyormuş ama almıyormuş.
34
|
Oysa internetten alışveriş -hele de çalışanlar için- artık neredeyse bir zorunluluk.
Ben haftanın 5 günü çalışıyorum, hafta sonları da evde çocuklarımla birlikteyim.
Çıkıp çarşı pazar dolaşacak zamanım yok. Eminim ki benim durumumda olan bir
sürü insan vardır.
Bunu tabii ki büyük şirketler de biliyor ve durmadan yeni sayfalar yapılıyor,
alışveriş siteleri hayata geçiyor. Çünkü internetten alışveriş yapmak hızlı, kolay
ve ucuz.
Diğerlerinin yanında hepsiburada.com benim için çok büyük bir AVM gibi.
Aradığım her şeyi bulabiliyorum. Şimdiye dek çocuklarıma aldığım bebek
tulumları, kıyafetler, oyuncaklardan tutun, mutfak eşyaları, nevresim takımı,
parfüme kadar bir çok alışverişimi hepsiburada.com'dan yaptım. Bazı ürünler için
birkaç gün bekletebiliyorlar, bu durumda mesaj gönderip dilerseniz siparişinizi
iptal edin, paranızı geri ödeyelim bile dediler. Müşteri Hizmetleri gayet iyi
çalışıyor, ürününüzü kolayca takip edebiliyorsunuz. Fiyat konusunda da inanın bir
çok mağazaya göre daha ucuzlar.
Alışverişini yıllardır internet üzerinden yapan biri size hepsiburada.com iyidir
derse, ona inanın. Unutmayın, aradıklarınızın hepsi burada.
Bu yazı 2.09 oy almış.25 kişi oylamış
Gönderen enne 3 yorum
Olay Budur!
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama yaşlanıyorum:( Ruhum 18'inde ama
cildim ve göz kenarlarım bana aynadan saçmalama, yaşlanıyorsun sen! diyerek
bakıyor artık. 40 yaşına yaklaşan (sadece yaklaşan:) tüm kadınlar benim gibi mi
hissediyor acaba?
35
|
Annem benden 21 yaş büyük ve bizi birlikte görenler abla kardeş sanıyor. Tabii ki
bunun sebebi annemin genç göstermesi, diğer seçeneği düşünen varsa aşkolsun!
Annem neredeyse hiç kozmetik malzemesi kullanmıyor. Makyaj yapmamış, yılda
bir iki kez yeşil farını ve kırmızı rujunu sürer o kadar.
Benim de cildim anneminkine benziyor aslında, ama makyajı seviyorum ve
yıllardır yaparım, bu nedenle cildimin artık bakım kremlerine ihtiyacı olduğu
aşikar.
Geçen yıla kadar düzenli olarak bakım kremi kullanmıyordum. OLAY TOTAL
EFFECTS 7X ürününü bir arkadaşım geçen yıl bana hediye etti. Yıllar öncesinden
göz çevresi için aldığım pahalı bir marka kremden hatıra kalan yağ bezelerim
hala yüzümde olduğundan önce denemekte tereddüt ettim. Ancak OLAY'ın
özellikle SPF 15 güneş koruması olduğundan ve yazın yüzümdeki çillenmenin
güneş nedeniyle arttığını bildiğim için kullanmaya başladım.
Her sabah yüzümü yıkadıktan sonra tüm yüzüme ve boynuma sürdüm. Yaklaşık
10 gün sonra yüzüm pırıl pırıl ve pürüzsüz olmaya başladı. Çevremdekiler de
farketti. Yağlı bir krem olmadığı için sürümü çok kolay, kapağı çok kullanışlı,
üstten basıp bir doz alabiliyorsunuz, hemen bitmiyor (50 ml olmasına rağmen) ve
makyaj altı için de harika bir baz oluşturuyor.
35 yaşın altındakiler için bir şey diyemiyorum, ama 35 yaş üstü için bence işini
tam yapan bir nemlendirici OLAY. Daha ileri yaşlar için de serileri var, ben de çok
uzun yıllar sonra:) o seriye geçmeyi düşünüyorum.
Uygun fiyatı (35 - 39 TL civarında) ve kullanım kolaylığı yanında rakiplerinden
önde gördüğüm OLAY'ı gönül rahatlığı ile tavsiye ediyorum. (Ve evet, anneme de
aldım, o da çok memnun:)
Bu yazı 1.67 oy almış.20 kişi oylamış
Gönderen enne 0 yorum
Blistex'im!
Hassas dudakların yegane dostu!
Cildim çok beyaz ve -doktorların, bol su içmem konusunda uyarılarına rağmen,
bazı günleri 1 bardak su ile geçirdiğimden- bir o kadar da kuru. Saçım, yüzüm,
36
|
dudaklarım, topuklarım, vücut geneli için hem ayrı ayrı hem de bir hayli yoğun
nemlendirici özellikte ürünler kullanmam gerekiyor.
En kritik olan kısım dudaklarım…
Güneşlenmek şöyle dursun, yazın şehir içerisinde seyahat ederken dahi
dudaklarım su toplayabiliyor. Bahar ve özellikle kış aylarında ise, normal nemde
neredeyse görmek imkansız; sürekli çatlıyor ve krem sürmezsem kanama
olabiliyor.
Bu sebeple günün her saati, gece yatarken bile kullandığım, her çantamda ve iş
yerimdeki çekmecemde birer yedeği olan mucize ürün Blistex’i kullanıyorum.
Blistex ile ilk defa, yurtdışına giden bir arkadaşımdan balsam (lip balm) sipariş
ettiğimde tanıştım. Ben yine mis kokulu ama besleyici özelliği olmayan renkli,
şirin bir ürün bekliyordum aslında.
Đşe yarar ümidiyle her seferinde bu ürünlerden sipariş eder, mecburen güvenir
ve dener, ama sonra yine hayal kırıklığına uğradığımdan kullanmayı bırakırdım.
(Blistex’i ise kullanınca çok beğendim ve araştırdığımda ABD’de üretildiğini
gördüm, bu kez ABD’ye giden kim varsa tek ricam Blistex oluyordu. O zamanlar
Türkiye’de bulamıyordum. Ama son yıllarda pek çok eczanede bulabiliyorum,
hatta Watsons da bile gördüm☺
Kalem (stick) formlu olan hiçbir dudak bakım ürününü kullanamıyorum; çünkü
kullandıktan sonra 1 saat süreyle yumuşak tutuyor ise, etkisi geçer geçmez daha
fena çatlamaya ve kabuklaşmaya sebep oluyor. Bu sebeple bazılarınız hijyenik
bulmayabilir, ama ben krem (merhem) formunda olan Blistex’i kullanıyorum.
Stick ve tüp formda olan çeşitlerini de denedim; ancak içeriğindeki kakao yağı ve
mentol sayesinde en ferah ve ince yapıda olanı bu çeşidi. Diğer kalem
nemlendiriciler (hangi marka olursa olsun) tereyağ gibi birikintiye sebep
olabiliyor, denemediğim marka kalmamıştır eminim (Đsveçli balıkçıların tercihi
dahi bende işe yaramadı). Bu çeşit Blistex’i ise, rengi olmadığı için rujumun
üzerine uyguluyorum; sürümü çok rahat ve elinizle sürmeyi seçmezseniz,
kremlerin aparatlarına benzer, küçük bir aparatla uygulayabilirsiniz.
Kokusunu hafif mentolden dolayı sevmeyen olabilir ama ben kakao yağı ile
birleşince çok hoş buluyorum. Ceviz büyüklüğünde kutusu ile taşıması çok kolay
ve herhangi bir yere gittiğimde, bir şekilde evde unutmuş ve yanıma
almamışsam, resmen ne yapacağımı düşünmeye başlıyorum ve başlıyorum
eczane aramaya... Cildi benim kadar hassas olmayanlara abartılı gelebilir ama
gelmesin; bu ürün olmadan sürekli çatlaklarla ve kurulukla boğuşuyorum. Aynı
sorundan muzdarip olanlarınız varsa önemle tavsiye ederim.
Bu yazı 4.61 oy almış.24 kişi oylamış
Gönderen merry 4 yorum
37
|
Sevdim seni bir kere LANCASTER
Sevdim seni ben, başkasını sevemem Lancaster Aquamilk :)
Cilt sorunları herkesin zaman zaman sorunu olmuştur. Hele de bu cilt yüzünüz
ise hassasiyetiniz her zamankinden fazladır.
Kozmetik sektöründen seçenekler çoktur ama güzel kokularına rağmen endişe
edersiniz.
Yüzünüze zarar verebilir, çünkü hepsi sonuçta kimyasallardan ibarettir.
Alternatif bitkisel ürünlerde vardır ama istediğiniz sonucu almak ya çok zahmetli
bakımlardan geçer ya da deneme yanılma yöntemi ile doğruyu bulma
çabalarınızdan.
Đşte ben de tüm bu haller içinde yaşar giderken hatta korkularımdan hiçbir krem
kullanmamaya başlayıp su ve sabuna talim ederken cilt kuruluğu sorunum
olmaya başladı.
2 yıl önce ev arkadaşımla kozmetik reyonlarında takılırken bana Lancaster
Aquamilk'i denemem gerektiğini söyledi. Önce biraz tereddüt ettim. Benim
bütçem için biraz da pahalı gibiydi.
Đkna oldum ve satın aldım ( taksitle :) ).
Đlki bittiğinde ihtiyaç listemin baş köşesine yerleşti. Sanırım yüzüm için
kullanabileceğim tek nemlendirici. Cilt türününüze göre farklı versiyonları mevcut
olup şiddetle tavsiye olunur.
Bu yazı 2.36 oy almış.16 kişi oylamış
Gönderen Emel Sağlam 0 yorum
38
|
Dalgalı Saçların Sırrı
Bugün size saçlarınızı dalgalı yapmanın sırrını vereceğim. Đhtiyacınız olan şeyler,
kat kat kesilmiş saçlar, Loreal Curl Power Köpük ve bir adet vigo (hani şu saç
kurutma makinasının ucuna takılabilen, permalı saçları kurutmak için kullanılan
aparat, pazarlarda bile satılıyor, fiyatı ucuz, sadece makinanıza göre olanını
almanız gerekir). Malzemeleri:) hazırladıktan sonra uygulamaya geçebiliriz.
Önce temiz, yeni yıkanmış saçlar havluyla iyice kurulanır, Loreal Curl Power
köpük şişesi iyice sallanır ve avucunuza 1-2 mandalina büyüklüğünde (saçınızın
uzunluğuna göre) köpük alınır. Nemli saçınızın her yerine iyice yedirilir. Daha
sonra vigo başlığı takılmış fön makinası ile saçlar kurutulur (saçınızı tutam tutam
vigonun içine sokarak kurutun). Ta taaaa, dalgalı, havalı ve parlak saçlara
kavuştunuz bile! Görenler perma mı yaptırdın diye soracak ya da hayran hayran
sizi izleyecek. Teşekkürleri yorum bölümüne bırakırsınız artık değil mi:)
Loreal Curl Power Köpüğü keşfettiğimden bu yana saçlarımı perma
yaptırmıyorum. 2-3 ayda bir kuaförde kat kat kestirip (saçım uzundur) her
yıkamadan sonra yukarıda anlattığım şekilde kurutuyorum, neredeyse kıvırcık
denecek dalgalı saçlarımla işe gidiyorum. Tabii saçınızın özelliği de önemli.
Benimki gür ve dalgalı olmaya müsait ama sadece fönle kurutursam asla
dalgalanmıyor, kabarıp elektrikleniyor sadece. Loreal'in bu ürünü elektriklenmeyi
de ortadan kaldırıyor.
Yıllardır perma yaptıran biri olarak sonunda saçıma en uygun ürünü buldum,
permadan kurtuldum. Kesinlikle tavsiye ediyorum, ürüne vereceğiniz her kuruşa
değer (13- 16 TL arasında değişiyor marketlerde fiyatı).
Bu yazı 2.02 oy almış.25 kişi oylamış
Gönderen enne 3 yorum
39
|
Selpak Kağıt Bez
Selpak Kağıt Bez'in ayaklı reklamcısı oldum sanırım:) Benim evde en çok
önemsediğim konu hijyendir. Hele de 2 küçük çocuğum olduğunu düşünürseniz
bu titizliğimin nedenini daha kolay anlayabilirsiniz. Bu cümleyi okurken
gözünüzün önüne tüm gün elinde bezle gezen biri gelmesin sakın:) Çalışan ve
eve yorgun gelen, hem çocuk (lar), hem kariyer diyenlerdenim ben:) Akşamları
zamanımın çoğu mutfakta geçiyor. Yemek yap, tezgahı sil, kızımın veya oğlumun
bir şeyler yerken kirlettiği masayı sil, tekrar tekrar sil derken sürekli kullandığım
sarı mutfak bezleri beni çok rahatsız ediyordu. Kolay kolay atamıyorsunuz da
üstelik, ne de olsa bez ya, annelerden gelen alışkanlıkla sık sık iyice yıkayıp
kurutup kullanıyordum.
Selpak Kağıt Bez'in TV'de reklamını görünce çok ilgimi çekti. Ancak evime yakın
marketlerde bulamadım, uzunca bir süreyi öylesine alsam şundan diyerek
geçirdim.
En sonunda bir Migros alışverişinde buldum ve müptelası oldum. O kadar
kullanışlı ki, yıkayıp yıkayıp kullanıyorsunuz, işiniz bitince doğru çöpe ve yenisi
cırt (perforeli olması büyük rahatlık) diye elimde.
Đçim öyle rahat ki, masayı da, tezgahı da siliyorum, en son ocağı cifleyip
atıyorum bezi.
Bence yaptığı işe göre ödediğim paraya da değiyor, 4.90 TL'ye alıyorum, 25
cm'lik bezler halinde tam 7.5 metre / 30 adet çıkıyor paketten. Neredeyse ayda
bir kez almak demektir ki bence sağladığı kolaylığa ve hijyene değer. Hani bazen
bir anda yere su / yağ dökülür, masaya çay ya da reçel, o anda hangi bezle
silsem diye düşünürsünüz, yeri sildiğiniz bezle masayı silemezsiniz, kağıt havlu
getireyim dersiniz (veya peçete), yapışıp kalır, sinir olursunuz. Đşte böyle
durumlar için de ayrıca Selpak Kağıt Bez tam bir kurtarıcı.
Anneme öyle bir anlatmışım ki, asla kullandığı markaları ve alışkanlıklarını
değiştirmeyen annem hemen aldı ve bayıldı Selpak Kağıt Bez'e. Tüm annelere, ev
hanımlarına, mutfakta zaman geçiren kadın erkek herkese tavsiye ediyorum.
Bu yazı 2.17 oy almış.22 kişi oylamış
Gönderen enne 2 yorum
40
|
SĐHĐRLĐ BEZ
Sihirli Bez (Magic Towel)
Benim kadar tembel ama bir o kadar da titiz ev hanımlarına müjde!
Hijyenik alkollü temizlik mendillerini banyo ve mutfakta kullandığımdan söz
etmiştim. (Premax)
Ama camlar, aynalar, ahşap derken silinecek veya tozu alınacak yerler
bitmiyor.Camlar ve ahşap için ayrı ayrı mikrofiber bez aldım bir dönem, 2 sene
olmuştur.
Küçücük bezlerin tanesine 20-25 TL verdim (içim acıdı) ama yine camda toz
bırakıyor, akşapta iz bırakıyor. Aynalarda pamuklar yapışıyor.. Temizliği de zor;
beyaz sabun lazım, makinede yıkanmaz, şöyle korunur böyle saklanır..Derken
birkaç ay evvel webde reklamını gördüğüm sihirli bezlerle tanıştım:
http://www.sihirlibez.org/
Tanesi 2,5 TL şu anda ve 10 tane alınca kargoyu ücretsiz gönderiyorlar.
Biz, işyerinden birkaç arkadaş birleşip alıyoruz, kargo parası da vermemiş
oluyoruz.Bezler çok dayanıklı ve sanki solucan şekerlemeler gibi yuşumak ve
kaygan.. Hiç pürüz yok. Camlar ve aynalar ışıl ışıl oluyor. Sabuna bile gerek
kalmadan suyun altında ovuşturunca akıp gidiyor, hiç kir tutmuyor. Kuruyunca
kupkuru oluyor ve adeta taş kesiyor, nasıl şekil almasını istiyorsam öyle katlayıp
kurutuyorum; nemli kalıp bakteri üretmiyor. Islanınca yine yumuşayıp eski
formuna kavuşuyor.Aynı bezi bir keresinde de evime su tesisatı problemi için
gelen tesisatçıda görmüştüm.
Bilmem kaç kat su emiyor diye kullanıyorlarmış. Adamcağız resmen oluşan küçük
göletleri o bezlerle boşaltmıştı. Ben de bundan esinlenerek bezlerin birini daima
41
|
mutfak tezgahında tutuyorum. Hemen emiyor suyu.
Büyük marketlerde de aynısını daha ucuza gördüm; daha doğrusu gördüğümü
sandım ama deneyince baktım ki aynı değil. Artık hep aynı siteden tedarik
ediyorum. Tavsiye ederim.
Sevgiler.
Bu yazı 4.54 oy almış.31 kişi oylamış
Gönderen merry 4 yorum
Premax Islak Temizleme Bezi
Anneannem bu yazıyı okusa herhalde önce beni bir güzel kınardı!
Ama anneanneciğim ne yapayım; sabahın 6’sında iş telaşım başlıyor, yemek
yapmaya bile vaktim ve yorgunluktan mecalim kalmıyor, günde en az 13 saatimi
dışarıda geçiriyorum. Bir bilsen 5 dakika benim için ne kadar değerli...
Premax’ı ilk kez Migros’ta gördüm. Mutfak tezgahını sildiğim bezlerde, e-coli dahil
her çeşit mikrobun kol gezdiğini, Discovery’deki belgesellerle öğrenmiş
bulunuyorum. Ve bu tezgahı bir güzel silip, tezgahın silindiği bezleri, ya çamaşır
suyu ve taş soda içeren suda kaynatacağım (anneannemin daimi metodu, 90
derecede ile yıkansa sodasız olmaz!) ya da alkollü bezle sileceğim.
Ben bu bezlere güvendim ve denemek istedim. Açıkçası bir paketen 20 adet
çıkması ve 6 TL gibi bir fiyatı olması, hevesimi kırdı ve indirime girene dek
almadım. Ancak sonra 1 alana 1 bedava promosyonu yaptılar ve hemen mutfakbanyo için olan versiyonundan aldım.
Bezler gayet kalın, yumuşak ve mis gibi limon kokuyor.Bu izlenimi nereden
edindim bilmem ama onunla tezgahı, klozetleri, banyo veya mutfaktaki -bana
42
|
hijyenik görünmeyen- herhangi bir yeri silince her yer arıtılmış hissine
kapılıyorum. Özellikle misafir gittikten sonra klozeti, bu bezle silmeden
kullanamaz oldum. Hem bezleri yıkadın, dezenfekte ettin, kuruttun derdi yok,
kullanılıp atılıyor. Aynı serinin ahşap için olan versiyonunu da gördüm ama onu
almaya açıkcası biraz utanıyorum. Ahşabın tek derdi toz, onu da duru suyla dahi
silip bezdeki tozu arıtmak yeterli bence. Ahşabın hijyenle derdi olmadığını
düşünüyorum, ama yanılıyor olabilirim.
Hasılı, mutfak ve banyoda bu bezler hayatımı kolaylaştırdı. Yine de indirimde
olmadığı sürece edinmeyi tercih etmiyorum.Selpak’ın kağıt bezi de güzel ama
kullanım alanı farklı. Üzerine çamaşır suyu döküp klozet vb yerleri temizlemeyi
tercih etmiyorum. Tozu alınacak alanlarda, suyu emilecek yerlerde daha iyi.
Bu yazı 4.45 oy almış.30 kişi oylamış
Gönderen merry 1 yorum
Zamana Meydan Okuyan Silgi (:
2006 yılında en yakın arkadaşım Merve, daimi kırtasiyemiz Peker'den bir sınav
öncesi başka bir arkadaşımıza zorla Soft Mikro'nun bu kocaman silgilerinden
aldırtmıştı.
Daha sonra neden bu kadar ısrar ettiğini merak edip, gidip ben de aldım. 13
senelik öğrenci hayatımda bu kadar uzun süreli, parçalanmayan, kirletmeden
silen
bir
silgi
kullanmadım.
Bilindik tüm ofis kırtasiye markalarının ötesine geçen bir kaliteye sahip. Yalnız
her kırtasiyede bulunmaması biraz hayal kırıklığı yaratıyor. Farklı boyları da olan
bir ürün ama ben 3 senedir hep en büyük boyunu kullanıyorum. Đzmir'de döne
dolaşa bu silgiyi arıyoruz, bulduğumuzda da en az 2 tane alıp yedekliyoruz (:
Bu yazı 3.11 oy almış.19 kişi oylamış
Gönderen deniz* 2 yorum
43
|
Şampuan
MELVITA ve Hamamelis (Yves Rocher)
Saçlı deride egzama nedeniyle organik şampuan kullanıyordum.
Bunun faydalı olabileceğini düşünmüştüm ve 250 ml için 40 TL gibi bir ücretle
Melvita isimli şampuanları kullanmaya başladım. Fransa’dan ithal ediliyor.
Şampuan gerçekten harika, renklendirici, parfüm vb katkı maddesi içermediği
gibi, kuru ve kabarık saçlarımı bile parlak ve uysal yapıyor. Özetle egzema tarzı
bir sorununuz yoksa tavsiye ederim. Biraz maliyetli ama saçların önemli olduğunu
düşünüyorum. Eczanelerde yok, Kadıköyde bazı ithalatçı parfümerilerde
bulunuyor.
Ancak sonra danıştığım bir eczacı, egzama
sorununu organik şampuanla gideremeyeceğimi
belirtti.
Açıkçası artık yıldım ve eczanede önerilen yeni
şampuanı almadım.
Çünkü doktorum da bana Zetion önermişti, bir
süre iyi gelip sonra hiç etki etmemeye başlıyor.
Özellikle mevsim geçişlerinde alevlenme ve
şiddetli kaşıntı oluyor. Sürekli alkollü sprey
kullanıyorum.
Bu işe şampuanla çözüm bulamayacağımı kabullenip bir gün, ürünlerini görsel
olarak çok çekici bulduğum bir Yves Rocher mağazasına girdim. Organik değil
ama bitkisel bir şampuan olan ve çocuklar için de önerdikleri HAMAMELĐS
şampuanından söz ettiler. Renksiz, kokusu şahane ve fiyatı 10 TL. Hemen aldım
bir tane.
Şimdi onu kullanıyorum, pamuk gibi yapıyor saçları ve harika kokuyor. Eşim
benden çok kullanır oldu.
Her ne kadar erkeklerin saç dökülmesi problemi nedeniyle özel şampuan
kullanması gerektiğini düşünüyorsam da, eşim buna inanmıyor ve Hamamelis’i
severek kullanıyor. Ben de artık ses çıkarmıyorum.
Bu yazı 4.47 oy almış.35 kişi oylamış
Gönderen merry 4 yorum
44
|
CALZEDONIA : Çorapta Dönüm Noktası
Çorap Sanatı!
Eşim beni anlamıyor(du)! O’na göre çorap dediğin; ucu delinirse gidilip yenisi
alınan, yazın terletmeyen, kışın üşütmeyen kalitede olsa yeter, ötesi teferruattı.
Hele hele sırf ithal diye bunca para vermeye değmezdi. (Tabi pantolon altı
soketler harici çorabın ne demek olduğunu bilmeyen tüm erkekler herhalde aynı
görüştedir.)
-di’li geçmiş kullanıyorum, çünkü artık böyle düşünmüyor.
Çünkü biliyor ki, aslında çoraba gelecek minik bir çizik veya kaçık, al çöpe at
demek. Dolayısıyla her seferinde
yeni çorap almaktansa, uzun süreli
giyebilmek (ithal bir çorap ilk satın
alınırken pahalı görünse de) uzun
vadede daha ekonomik.
Hem günümüz hanımları ve özellikle
çalışan hanımlar arasında moda olan
birkaç ayakkabı markasını
düşünürsek, bir yandan da hemen
herkeste benzer modellerolduğunu,
aslında fark yaratılabilen tek alan
“çorap” kaldı denilebilir. (Bir de
toplumumuzun garip eğilimleri var:
Siyah saten şalvar moda oldu bir
ara, belde (aksesuar?) zincirlerle Bağdat Caddesi şalvarlı hemcinslerimizden
geçilmez oldu. Düşük bel moda oldu; uzun-kısa, genç-yaşlı, şişman-zayıf
demeden herkes edindi bir pantolon, lakin çatal fora! Erkeklerde de durum farklı
değil.
Gözlere kadar kirli sakal modaydı bir ara, yakası bağrı açık incecik gömlekler,
uzun hırpani saçlar…Ama kimsenin özgün olmakla, yakışanı bulmakla derdi yok
adeta.)Đşte hem farklı hem kaliteli hem de göz alıcı bir çorapla kendi tarzınızı
yaratmak için fırsat.Ne zaman Calzedonia’dan bir çorap giysem, mutlaka birkaç
kişi çorabımın nereden olduğunu sorar. Parlak, elastik, çok çok ince “DEN”
olmadığı sürece yıllarca giyilebilen, bazıları parfümlü, tercihinize göre seksi, ama
daima göz alıcı…
Calzedonia benim için o kadar heyecan verici ki, her sezon acaba bu sefer neler
var diye uğrar ve Alice Harikalar Diyarı’nda misali, mağazada kendimi
kaybederim. Özellikle sonbahar kış aylarında. Çorapları, pantalondan daha çok
ısıtıyor. Bazıları çok eğlenceli (-ki bunlardan birini geçen hafta aldım), bazıları çok
iddialı (dantel, fistolu modeller ve fileler harika), bazıları çok ilginç tasarlanmış..
Hem bazen iddialı olmanın kime ne zararı var?
45
|
Eşim, ilk başlarda fiyatları abartılı bulurdu ve hatta, bir çorap başlı başına hediye
olabilir derdi :) Oysa şimdi, kalitenin hakkını vermek lazım diyor.. Hem benim ne
kadar mutlu olduğumu görünce inanamıyor ve zaman zaman "sana bir çorap
hediye edeyim" diyor.
Đtiraf etmeliyim, eskiden çok daha pahalıydı ve bir o kadar da kaliteli. Đtalya’da
üretilirdi.
Oysa şimdi fiyatlar düştü ve daha makul oldu, yalnız üretimin Hırvatistan da
yapıldığı dikkatimi çekti, bu da ne yazık ki kaliteyi etkilemiyor değil. Ama yerli
çoraplarla hala kıyas dahi götürmez. Böyle olması çok üzücü aslında, ama yerli
çoraplar ne elastik ne de konforlu, alerjiye sebep olabiliyor çoğu ve ömürleri çok
kısa oluyor.
Modelleri merak ederseniz, katalogları süper ama ben son aldığım çoraplardan
birinin resmini kendim çekmeye çalıştım. Bu sene biliyorsunuz, opak çorap
modasıdır gidiyor. Ama benim opak çorabımın üzerinde lila rengi elinde
süpürgesiyle bir cadı ve diğer baloncukta da cadının kedisi var. Eşim bayıldı.
Üstelik bu çorabı aksilik olmazsa, gayet de ciddi rugan bir ayakkabı ve şifon
etekle kombinleyeceğim. Işıl ışıl duracağını zannediyorum.Annem ise kilolu
olması sebebiyle yerli çorap giyemiyor. Elastik olması çok önemli ve aslında beni
Calzedonia ile tanıştıran O.
Eminim Calzedonia’dan benim kadar heyecanlanacak bir tanıdığınız ve özellikle
beyler, sevgiliniz vardır. Onlara kendi seçiminiz olan bir çorapla sürpriz yapın.
Herhangi bir kadının duyarsız kalacağını sanmam. Çocuklar için olan modellerini
de kendiniz görün bence.
Benim bildiğim mağazalar; Teşvikiye, Đstinye Park ve Akmerkez’de var. Bağdat
mağazası kapandı ve yeniden açılmadı sanıyorum.
Umarım sizi de en az benim kadar mutlu eder!
Bu yazı 4.46 oy almış.38 kişi oylamış
Gönderen merry 7 yorum
46
|
Kaymak Dolması
Geçenlerde bir arkadaşımla muhabbet ederken, konu kaymağa geldi.
Arkadaşımın kaymak olarak bildiği şey, Kaymak ve şekerle yapılan ve şekerleme
olarak tüketilen kaymak şekeriydi. Kaymak şeker, şeker hamurunun içine halis
süt kaymağı katılarak şekeri kaymakla yoğurarak yapılan kaymaktan farklı ve
dayanma süresi daha uzun olan bir şekerleme türüdür.
Ancak şeker ve kaymak demişken bu harika ikiliden ortaya çıkan çoğu insanın
bilmediği ama bambaşka bir tadı olan ve belkide dünyada tek bir yerde satılan
kaymak dolmasından bahsetmek gerekiyor. Şeker hamurunun içine Kaymak
doldurulup, rulo halinde sarılıp kesilerek adına Kaymak dolması denilen tatlı türü
Afyon'a özel tatlardan biridir ve bu tatlıyı yapan sadece
ALTINAY Şekerlemedir.
Kış aylarında piyasaya sürülen bu tatlının dayanma
süresi ancak iki üç gündür. Dışı sırf şeker içinde ise süt
kaymağı olan bu tatlı türü sürekli soğuk ortamda
beklemesi gerektiğinden şehir dışına pek çıkamayan
yöresel bir tat olarak kalmıştır.
Bu yazı 3.9 oy almış.13 kişi oylamış
Gönderen Semih Açıkgözoğlu 0 yorum
47
|
ABC Sıvı Arap Sabunu’nun Doğal Temizliği
Birkaç hafta önce, bir arkadaşımın evinde sohbet ediyorduk. Konu döndü dolaştı
ve temizlikte kullandığımız malzemelere geldi. Arkadaşımın ev temizliği
konusunda ne kadar hassas olduğunu bildiğim için, bu konuda onu dinlemeyi ve
ondan fikir almayı seviyorum. Bana yeni keşfettiği ve çok sevdiği ABC Sıvı Arap
Sabunu’ndan söz etti. Arap sabunu, annelerimizden kalan geleneksel bir
temizleyicidir zaten. Ama arap sabununun kullanımının kolay olmadığını da tüm
ev hanımları bilir. Đşte arkadaşım, bu ürünün kullanım zorluğunun olmadığını,
çünkü kolayca suya karıştırılabildiğini anlattı. Tüm parkelerini bu ürünle sildiğini,
halılarını silerken kullandığını, hatta yağ lekelerini bile çıkarttığını söyledi. Üstelik
daha önce başka temizleyiciler kullanarak temizlediğinde matlaşan parkelerinde
artık böyle bir sorun yaşamıyormuş.
Bu kadar övgüden sonra artık mutlaka benim de ABC’yi denemem gerekiyordu.
Kısa bir arayıştan sonra nihayet Carrefour’da buldum. Đlk temizliğimde hemen
kullandım ve arkadaşımın haklı olduğunu gördüm. Sabun esaslı bir temizleyici
olduğu için gerçekten de üzerinde yazdıkları gibi doğal bir temizlik sağlıyor. Artık
ABC’yi evimden eksik etmiyorum ve tüm arkadaşlarıma tavsiye ediyorum.
Bu yazı 3.62 oy almış.14 kişi oylamış
Gönderen Nilgün 4 yorum
48
|
Bitki çayı keyfi!
Paşabahçe
Kronik farenjitten muzdarip olanlarınız varsa bilirler: Yılın her günü boğazınızda
nefes almanızı ve kendi sesinizle konuşmanızı engelleyen bir düğüm olur ve
sürekli boğazınızı temizleme ihtiyacı duyarsınız. Özellikle sabah saatlerinde…
Sigara içenlerde de olur hani..
Bu sebeple akşamları ıhlamur, tarçın çubuğu ve taze zencefille çay demlemeyi
alışkanlık haline getirdim. Hem rahatlatıyor hem de boğazı yumuşatıyor. Hiç
değilse haftada birkaç gün… Eşim, eskiden burun kıvırırdı ama şimdi keyifle
içiyor, şeker yerine balla tatlandırmayı da seviyoruz.
Ancak çay bittikten sonra bitkileri her seferinde demlikten temizlemeye çok
üşenirdim. Porselen demlik almayı hep ihmal ediyordum, bulabildiğim demlikler
de çok küçük hacimli olduğundan yine çelik çaydanlığımın demliği ile demlemek
zorunda kalırdım. O da pek içime sinmiyordu.
Geçen hafta arkadaşım Orgül, bana ve eşime Paşabahçe mug hediye etti ve
hayatımızı kolaylaştırdı. Boyutları büyük ve çok ideal. Hem kapaklı hem de
demleyeceğiniz bitkileri içine koyup birkaç dakika beklettikten sonra içindeki
süzgeciyle dışarı alıp bitki çayı keyfinizi sürdürebiliyorsunuz..
Evlenmeden önce de hep benzer demlik kupaları kullanırdım ama evlendikten
sonra bir türlü alamamıştım veya boyutları içime sinmediği için vazgeçmiştim.
Bunları çok sevdim. Üzerinde kuş kafesi motifleri var. Benimki kırmızı eşiminki
yeşil.. Hediyelik olarak çok da kullanışlı. Özellikle kış günlerinde, vazgeçilmez
olabilirler..
Bu yazı 4.46 oy almış.44 kişi oylamış
Gönderen merry 2 yorum
49
|
Hyundai i20
Trafikte çok ürküyorum. Bu sebeple eşimin tüm teşviğine rağmen ehliyet
alamayan ve kursa dahi gitmekten çekinen biriyim. Ayrıca belimdeki problemden
dolayı, otomobilimize binerken dahi çok zorlanıyor ve özellikle inerken ya
eşimden destek rica ediyor ya da tavandaki tutma koluna asılıyorum.
Bu sebeple koltuğun görece yüksek konumlanması ve otururken dizlerin kırılıp
karna çekilmesini gerektirmiyor olması benim için çok önemli.. Kendi aracımızda
ne yazık ki bu konfor pek yok.Bu sebeple geçenlerde küçük bir tatil için
arkadaşımızın arabasını ödünç aldık. Hyundai i20.
(Not: Arabalardan hiç anlamam: Hatchback
nedir, Sedan nedir, MPV nedir, Coupe nedir
her seferinde tekrar tekrar sorarım. Futbola
ne kadar uzaksam araba sohbetlerinden de
bir o kadar uzağım.. Hala da yazıyorum
ama hangisi nedir sorsanız bilmem. Benim
dış görünüşünü çok beğendiğim 2 araç var:
Biri Hyundai Tucson, diğeri Audi Q7. Đkisine
de şu an bir hayli uzağız :) )
Hyundai i20, Marmarise kadar tam 850 km
yolu, oturumu rahat ve dizlerimle belim kilitlenmeden geçirdiğim bir konfora
sahip. Đçi de ferah. (Bir gün Q7’ye binmiştim, içeride resmen boğuluyorsunuz,
kapalı alan fobisi olanların seveceğini pek sanmam.) Ama i20 çok ferah. Ayrıca
hiç beklemediğimiz bir tasarrufa da neden oldu; kendi aracımız dizel değil ama
bu dizel araç bizi tek depoyla Marmaris’e kadar götürdü ve orada da birkaç farklı
koya gidebildik aynı depo ile. Kendi aracımızla gitseydik, yarı yolda benzinimiz
bitecekti. Benzini bir kenara bırakalım; tek önemsediğim sırt ve bel desteği
sebebiyle, aracın hemen “1 Numara’m” olduğunu söylemeliyim.. Ayrıca teknik
terimini bilmem ama resmen yolda kayar gibi gitmenizi sağlıyor ve yoldaki bozuk,
engebeli alanları çok hissettirmiyor.
Bir gün ehliyet alabilirsem, böyle bir aracım olmasını isterim; hatta ondan önce
biraz kendimizi toparlayabilirsek bu aracın bizim olmasını da çok isterim, ama şu
an için imkanımız yok; umarım ileride…
Bu yazı 4.48 oy almış.43 kişi oylamış
Gönderen merry 4 yorum
50
|
Tokyo By Kenzo
Merhaba,
Tabiki her zaman güzel bir kokuya sahip olmak isteriz. Yaz-bahar-Kış ayları farklı
etkilere sahip bizi yansıtan parfümler kulanırız. Ve benim gibi biriyseniz yeni
kokuları merak edip istediğini bulana kadar bilmem kaç şişe çekmecede
biriktirsiniz. Ancak son iki yıldır parfümlerimi değiştirmiyorum bunun nedeni, iki
yıl önce buram buram heryerde duyduğum ama bulamadığım, sadece
benzerlerine ulaştığım bir kokuya rastladım.
Tokyo By Kenzo, bu kokuyu bir kaç yerde algıladım.
Hoşuma gitti. Kuzenimin de kullandığı bir kokuydu. Daha
sonra kuzenim den Kenzo ya ait olduğunu öğrendim. Hem
meyve özleri gibi enerji hissettiren, hem mistik bir yanı
olan odunsu, baharatsı kokusu var. Đçeriğinde de
portakal,greyfurt gibi meyve esansı yanısıra bir de Japonya
ya özel Gaiac Ağacı esansları baharatlarının hakim olduğu
bir parfüm. Tam bir kış kokusu, mistik havası bence
kullanan kişiye bir karakter veriyor. Çok beğendiğim bir
erkek parfümüdür.
Ayrıca belirtmek isterim ki yazları da, Hugo Boss Man Edt. tek geçtiğim bir
kokudur. Bu kokuyu da fresh erkek kokuları kullanan bir kız arkadaşımdan
öğrenmişimdir. Đkisinide tavsiye ederim. Hugo Boss etkisi uzun süren bir
parfümdür. bir kaç defa orjinalini kullandım, ama sonu olmayacağını
anladığımdan D&P de orjinaline çok çok yakın doldurma şişelerini buldum. Aynı
etkiye sahip. Sevgiler.
Bu yazı 3.59 oy almış.17 kişi oylamış
Gönderen Suha 0 yorum
51
|
Citrusmania ...
Uzun zamandır (5 ayı aşkın süredir), beni şaşırtan ama buram buram da portakal
kokan bir parfüm arıyordum.
Hem eski alışkanlıklarımdan vazgeçemeyip hem de yeni bir şeyler denemeyi arzu
ediyordum ama asla en yeni, en alışılmadık gibi bir takıntım yoktur. Đyi reklam
yapılan birçok ürünün –özellikle de parfümün (actress / actor endorsements!) –
çok başarısız olduğuna sıklıkla şahit olmuşumdur. Bu sebeple arkadaşlarımın
önerileri ve annemin, özellikle de eşimin yorumu önemli. Zencefil ve vetiver
ağırlıklı Bulgari den sonra, (yazı da kaçırdım ama) yaz kokumu henüz bulabildim!
Öncelikle hiçbirinin yeni parfümler olmadığını hatırlatmak isterim..
Portakal takıntımı duyan bir arkadaşımın
önerisiyle, Clinique Happy aldım. Đlk
giyildiğinde keskin ve rahatsız edici bir his
veriyor ancak bir süre sonra gerçekten hoş
bir portakal kokusu alabiliyorsunuz.. Ancak
itiraf etmeliyim; çok kalıcı olmuyor.
Ayrıca Yves Saint Laurent (YSL) evinin eşimin bugünlerde favorisi olan- Baby
Doll’unu aldım. Eğer seneler evvel (seneler
dediysem o dönem lisedeydim), YSL evinin
beni en çok etkileyen parfümü In Love Again’i
bilen ve sevenleriniz varsa (-ki artık bulma imkanı yok), Baby Doll’ün, In Love
Again’in şekil ve isim değiştirmiş ve neredeyse hiç farkı olmayan bir versiyonu
olduğunu söyleyebilirim.
Ben bu parfüm işini cidden çok ince eleyip sık dokur oldum. Narenciye takıntısıdır
gidiyor. Oldum olası meyveli kokular severim. Unisex kokuları da öyle. Ama
Guerlain’e nedense ısınamadım. Bu sebeple bir süredir Miller Harris ile
ilgileniyorum.
Bilenleriniz olabilir; Harris’in Le Petit Grain isimli unisex parfümü, ‘Best New
Fragrance – Limited Distribution’ CEW 2009 ödülü sahibi…
Ancak Citrus serisinin parfümlerini bulamıyordum; sonunda ulaşmayı başardım:
Citrus serisinden Le Petit Grain (Minik Tanecik), üst notalarında çam ağırlıklı bir
parfüm; tabi vetiver, paçuli, Sicilya limonu, tatlı portakal ve bergamutu da
atlamamak gerek. Denediğimde işyerimdeki birkaç arkadaşımdan yorum istedim:
Hakan ve Cem, yıllar evvel kullandığı Pino isimli çam parfümüne benzetti. Nilay
çok beğendi ve eşine söyleyip kendisine hediye etmesini isteyeceğini belirtti.
52
|
Orgül ise, Citron Citron ve Tangerine Vert’i (Yeşil Mandalina) çok beğendi.
Đspanyol portakalı, Sicilya limonu, yosun ve nane ile harmanlanmış. Bana göre
her ikisi de limon kolonyası gibi, çok ferahlar..
Her seferinde eşim limon kolonyası sürüp sürmediğimi soruyor!
Annemim favorisi ise, Piment des Baies (Biber Koyları) oldu, benim de favorim o.
En kalıcı ve yoğun aromalı olan ve adı gibi, biber keskinliğinde.. Üst notalarda
yine bergamot ve portakal var. Oryantal tarzı yanı sıra bana göre çok çekici bir
parfüm.
Özetle Harris’in parfümlerinin herkese hitap etmeyeceğini belirtmeliyim. Ancak
kesinlikle gizemli ve ilgi çekiciler.. Hem eşler birbirine ortak da olabilir…
Bu yazı 4.38 oy almış.45 kişi oylamış
Gönderen merry 3 yorum
Gökkuşağından Yansıyan (:
Selam! Yaklaşık olarak 1 sene önce Đzmir Karşıyaka Çarşı'da her zaman en yakın
arkadaşım Merve'yle alışveriş yaptığımız Yücel Parfümeri'de karşılaştığımız She
ojeleri önce biraz önyargıyla karşıladık.
Merve kozmetik konusunda çok sabit fikirli davrandığı için ojelerin fiyatının 1.30
TL olması bile onu yıldırmadı. Ama ben o sevimli ve cezbedici şişelerine ve
renklerine dayanamadım. Đlk deneyişimdeki şaşkınlık zamanla yerini
vazgeçilmezliğe bıraktı. Bugüne kadar kullandığım bütün ojelerde yaşadığım
kuruma süresi problemi, soyulma, dayanıksızlık gibi sorunları yok eden She
ojelerin kısa zamanda hemen hemen
bütün renklerini edindim. Günlük
yaşantımda çok bol renk kullanan
birisiyim. Her gün mutlaka kıyafetime
uygun renk oje sürmeye çalışırım.
Ojeyle ilgili en büyük problemim gün
sonunda eve gelip duş aldıktan sonra
sürdüğüm ojelerin kurumuş gibi durup da
gece yatıp sabah kalktığımda sunduğu,
tırnaklarımda beliren yastık izleridir.
She'nin kuruma süresi 30 dk. Eğer
53
|
yatmadan sürüyorsanız 1 saat tam olarak her türlü darbeye dayanıklı olması için
yeterli bir süre. Uzun süre şişedeki ojeyi kurumadan, ağırlaşmadan ve
yoğunlaşmadan kullanabilirsiniz. 5 ila 6 sürümlük şişelere sahip olan She kendi
tırnak uzama süremle de ilgili olarak 5 gün kadar soyulmadan ve yıpranmadan
duruyor.
Bunun yanısıra She'nin kozmetik ürünlerinden lollipop lips ruju gerek aromaları
gerekse sahip olduğu rengi dudağa aktarma da çok başarılı. Okuldaki en yakın
arkadaşlarımdan Fatma da kaptaki lipsticklerini kullanıyor ve çevresindeki genç
kızlara bu lipstick setlerini hediye ediyor.
She, gerek fiyatları gerek kalitesiyle 1 sene içinde bizim gönlümüze taht kurdu,
Merve'nin bile vazgeçilmezleri arasına girdi. She oje renkleri skalasını biraz daha
genişlettiği ve satış noktalarını arttırdığı takdirde çantamızdan çıkarmadığımız
anahtarlarımız kadar bizim olacak (:
Bu yazı 3.84 oy almış.18 kişi oylamış
Gönderen deniz* 2 yorum
Đtimat Sucukları
Her ilin kendine has, adı söylenince akla gelen ürünleri vardır ve bu ürünlerinde
belli başlı markaları bulunur. Yaşadığım şehrin Afyonkarahisar'ın da adı
söylenince akla gelen ürünlerinden bir tanesi de sucuktur.
Ancak ulusal çapta bilinmeyen ancak yerel halkın çok iyi bildiği markalardan
biridir ĐTĐMAT sucukları.
Misafirim olarak gelen herkese bu markayı tavsiye eder, onlara hediye olarak
ĐTĐMAT sucuklarından hediye ederim. Hediye ederken de anlatırım. Öncelikle
şunu derim, markalar ikiye ayrılır, birincisi herkesin bildiği markalar vardır,
ikincisi herkesin beğendiği markalar vardır. ĐTĐMAT ikinci kategoriye giren bir
markadır derim.Ardından arkadaş ve dostlarımdan gelen tepkiler şöyledir: Tekrar
ziyarete gelenler ĐTĐMAT diye tutturur, telefonla görüştüklerim, tekrar ĐTĐMAT
isterler.
54
|
Bir yere gittiğimde bir şey satın alacaksam alakasız yerlere girer sorarım. Bunu
nereden alabilirim diye. Çoğunda aldığım cevap bilinmeyen ama yöre halkının çok
iyi bildiği yerel markalardır. Size de tavsiyem alışverişten önce birkaç esnafa
meşhur yöresel ürünün nereden alınabileceğini sormaktır.
Bu yazı 4.22 oy almış.24 kişi oylamış
Gönderen Semih Açıkgözoğlu 1 yorum
La Roche Posay Nemlendirici
Merhaba,
Kış ayının kapıya dayanması ile birlikte soğuk ve rüzgardan cildimiz kurur. Ben
normalde traş sonrası yağsız nemlendiriciler ile cildimi nemlendiririm. Ama gün
içinde bazen kullandığım Arko Traş kremleri pek yeterli olmuyor.
Dudağım ve yanaklarım çatlayabiliyor.Đşim gereği sürekli toplantı ve sunumlar
yapıyorum. Đletişimde bulunduğum çevrede dış görünüm önemlidir.Yanaklarım
çatlamaya başladığından, fikirlerine önem verdiğim bir arkadaşım, Roche marka
yağsız kremler kullanmamı önerdi. La Roche Posay Tolariane Riche marka kremi
önerdi, Hassas ciltler içinmiş, önemli özelliği etkisini 24 saat göstermesi imiş. Ben
bakarız dedim, bu tür şeyler ile pek zaman harcamam çünkü. Zamanım olan bir
gün arkadaşımın tavsiye ettiği gibi daha çok eczanelerde bulunan bu kreme
bakmak istedim. Eczaneden ürünü gösterdiler bu kremle birlikte La Roche Posay
Effaclar serilerini önerdiler. 40 - 60 Ml arasında değişen gramları için 40-50 TL
fiyat verdiler. Tabiki bir nemlendrici için pahalı buldum. Ancak Ürünü sunan
kişiden olumlu görüşler aldım, sabahları traş sonrası kullanmam ile tüm gün
cildimi koruyabiliyormuşum. Üstelik cilt temizleme- ölü hücreleri temizleme-cildin
doğal parlaklığını kazandırma ve bunu sağlıklı şekilde gerçekleştirme yönünden
bilgilendirmelerde bulundu.
Daha önce 5-6 TL den fazla nemlendirici almadığım halde 45 TL ye Effaclar
serisini aldım. Denemek istedim. Đlk kullandığım andan itibaren etkisini cildimi
kadifemsi bir yumuşaklık hakim oldu. Gerçekten 24 saat neredeyse cildim nemli
üstelik yağlı görünümlü değil. Bu çok önemli. Ben mutlu sevgilim mutlu. Üstelik
çok önemsemediğim halde sadece arkdaşım önerdi diye bir uğradığım mekanda
ürünü aldım ve memnun kaldım.Teşekkürler Roche.
Bu yazı 3.65 oy almış.17 kişi oylamış
Gönderen Suha 3 yorum
55
|
Paqpa bebek ayakkabısı
Geçen gün, 2 yaşına girmek üzere bir oğlu olan bi arkadaşımla buluştuk. Laf
arasında bu ayakkabı telaşımdan bahsedince "paqpalara baktın mı?" diye sordu.
Ben de daha önce duymadığımı söyledim. Đstersen seni götüreyim dedi.
Oturduğumuz kafeden ayrılıp bir bebek dükkanına gittik. Hem inanılmaz
güzel,hem de yumuşacık ayakkabılardı cidden.Hemen aldık.Kızım ayağında patik
varmışçasına rahat etti ayakkabılarıyla.
Gerçi henüz 20 numara giyiyor ve ayakları çabucak büyüdüğü için üzülüyorum :)
Umarım uzun yıllar giyebileceği kadar büyük numaraları vardır bu ayakkabıların
:)
Bu yazı 3.67 oy almış.19 kişi oylamış
Gönderen FKB 0 yorum
56
|
çocuklar için seyahat lazımlığı
Kızlarım 2 yaşına gelip de bezlere veda ettiğimizde mothercare'den "seyahat
lazımlığı" denen müthiş bir şey aldık. Bununla parkta, bahçede, seyahatte,
tiyatroda, operada, balede, alışveriş merkezinde, plajda, havuzda ve aklınıza
gelebilecek her yerde tuvalat sorunu yaşamadan gezip eğlendik.
Kullanımı çok kolay. Katlandığında incecik olduğu için "atta çanta"nıza kolayca
sığıveriyor. Kullan at poşetler kullanıldığı için süper hijyen. Kızlarım şimdi 5,5
yaşındalar ve biz hala "genel tuvalet" leri kullanmak yerine bu mini tuvaleti
kullanmayı tercih ediyoruz.
Bu yazı 4.08 oy almış.26 kişi oylamış
Gönderen Ayşegül AYGÜN™ 4 yorum
57
|
Refan Sabunları
Resimde gördükleriniz şeker değil doğal sabun:) Kaç kişi geçmişte sabun ve mum
koleksiyonu yapmıştır bilemiyorum ama ben yapmıştım. Koleksiyon yapmaktan
vazgeçme nedenim ise koleksiyon parçalarını kullanmakla başladı:)
Rengarenk ve doğal sabunların görüntülerine ve kokularına tav olmayacak insan
bilmiyorum. Kullanmaktan en keyif aldığım ve tam bir sabun cenneti olarak
tanımladığım Refan Sabunları'nın Đstanbul ofis çalışanlarını bezdirdiğimi itiraf
etmeliyim:)
Đnsan arkadaşlarına doğum günüde sabun alır mı? Ben alıyorum. Çünkü
sabunların şekilleri ve içerdiği bitki özleri sadece beni değil hediye ettğim
arkadaşlarımı da hayrette bırakıyor. Mesela geçen ay Ali arkadaşıma MSN
gülücük ikonu şeklinde olan ve vanilya kokulu sabunu verdiğimde, "Ben bunu
kullanmaya kıyamam ki!" dedi. Bugünse nane ve çikolata aromalı sabunlarımla
eve gideceğim.
Size de bir sır vereyim. Eğer rahat bir uyku uyumak istiyorsanız bir miktar
lavantayı yastığınızın altına koyun. Evde lavanta yoksa lavantalı sabunla
yastığınızı ovun ya da iyisi mi siz lavantalı sabunla bir duş alın. Bana teşekkür
edeceksiniz:)
Bu yazı 4.11 oy almış.31 kişi oylamış
Gönderen Arzu 6 yorum
58
|
FikriMühim Kampanya Raporları
59
|
EKER
jamdash
Merhaba, Çalıştığım işyerinde ofis arkadaşlarımızla kendi aramızda ayda 1 defa
olmak üzere toplanıyoruz. Haziran ayındaki toplantı da bizim evimizdeydi. Đkram
menülerini planlamaya 1 hafta öncesinden başladım. Aylık toplantılarımızı,
haftasonu, akşam yemeği saatinde, ancak akşam yemeği gibi ağır yemeklerin
bulunduğu değil, daha çok self servis atıştırmalık (örn. çiğköfte, börek, salata,
kurabiye, kek, sütlü tatlılar tarzında) ikramların yapıldığı ve eşli olarak
katıldığımız bir etkinlik olarak tertiplemiştik. Bende kendi menümde 4 çeşit tuzlu
ve 2 çeşit tatlı (kek ve kurabiye) ve 1 çeşit gecenin sürprizi!!! (EKER SÜTLÜ
TATLILAR) olarak planladım. Akşam 8 gibi herkes bizim evde toplanmıştı.
Masanın üzerinde açık büfe tarzı ikram edilen yiyeceklerden sıra ile yemeğe
başlamıştık. Tamda bu sırada, şirket dedikodularının bitmesini fırsat bilerek, sütlü
tatlılarla ilgili konu açtım. Bu konuda sohbet ederek herkesin en çok hangi sütlü
tatlıyı sevdiğini saptamaya çalışıyordum. Ofis arkadaşlarımdan Evrim, Tolga ve
Nihat' ın sütlü tatlı olarak neler sevdiğini, hergün beraber ofiste yediğimiz yemek
menülerinden dolayı biliyordum. Evrim tavukgöğsü, Nihat sütlaç, Tolga ise
profiterol seviyordu. Đkramlarımı zaten onlara uygun olarak almıştım. Ben
supangleyi, eşim Volkan ise tavukgöğsünü seviyordu. Aslında buraya kadar 5 te
5. Bundan sonra, kalan 3 kişinin (Evrim' in nişanlısı Serkan, Nihat' ın eşi Nilay ve
Tolga' nın eşi Duygu) sütlü tatlılarını doğru tahmin etmek kalıyordu. Bu seçimleri
de riske atmamak adına zaten gündüz Migros' tan FikriMühim' in gönderdiği
kuponlarla yaptığım alışverişte, kuponlarımın çoğunu kullanmak pahasına tam 12
adet EKER SÜTLÜ TATLI almıştım :) Akşam toplantımızda yediğimiz atıştırmalık
yemeklerimiz bittiğinde saat neredeyse 22.30 olmuştu. Muhabbet ortamında
saatin nasıl geçtiğinin farkında değildik. Gecenin sürprizi için ben biraz daha
bekleme taraftarıydım. Malum, sohbetle iyice keyiflenmeye başlamıştık. Saat 23'
ü biraz geçiyordu. Birden aniden ayağa kalkarak yüksek sesle "Arkadaşlar size
annenizin elinden çıkmış kadar lezzetli, üstelik evde yapılmış kadar hijyenik ve
sağlıklı, bu sıcaklarda bir kaç tane yenebilecek kadar hafif bir sürprizim var" diye
bağırdım. Tatlı sohbet ortamındaki bu ani çıkışım aslında bir anda herkesin ilgisini
çekmek içindi. Nitekim bunu başardımda...:) Şık plastik tabakları içerisinde, özel
süsleme aparatları ile süslediğim tatlılarımı güzel bir maytap gösterisi eşliğinde
arkadaşlarıma ikram ettim ve yerken ki tepkilerini seyrettim. EKER SÜTLÜ
TATLILARI yerken herbir arkadaşım o kadar mutlu görünüyordu ki... Kaliteli
tatlının insanlar üzerindeki mutluluk hissine hiç bu kadar yakından tanık
olmamıştım. Bizimle beraber 8 kişilik olan misafir grubum için 12 adet tatlı
alırken açıkçası acaba yenmez kalır mı fazla tatlılar diye düşünüyordum ama
tatlılarım tamamı o gece tüketildi. Beyler 2. porsiyonu gayet mutlu mesut
biçimde bitirdiler... Ben Hoşmerim tatlısını özellikle eşimede denettirdim ve
herkesin içinde, herkesin duyabileceği biçimde fikrini sordum.
60
|
Eşim Balıkesirlidir ve yöresel tatlara çok düşkündür. Ona göre EKER SÜTLÜ
TATLILAR' ın Hoşmerimini deneyene kadar en iyi Hoşmerim sadece Balıkesirde
yenir ve o da sadece Balıkesire gittiğimizde yenirdi, yani 5-6 ayda bir. EKER' in
Hoşmerimi eşimi o kadar mutlu etti ki, Balıkesirde yapılanlardan hiçbir farkı
olmadığını üstelik Marketten alıp tüketebileceğimiz kadar bize yakın olduğu için
çokda zahmetsiz olduğunu söyledi. Tatlılar yendikten sonra arkadaşlarıma
sürprizimin bitmediğini söyledim ve elimde kalan 6 adet EKER SÜTLÜ TATLILAR
%50 indirim kuponlarından 6 adedini arkadaşlarıma taktim edeceğimi söyledim.
(aile başına 2 kupon;)) Kuponları taktim ederken de kuponların arkasını çevirdim
ve tıpkı piyango bileti çeker gibi şanslarına 2' şer adet kupon seçmelerini rica
ettim bayan arkadaşlardan. Kuponlarını seçipte hangi tatlıları seçtiğine bakan
arkadaşlarım şaşkınlık içindeydiler... :) kuponları en kısa zamanda
deneyeceklerini söylediler. Bir de bana bu kuponlara nasıl ulaştığımı sordular.
Bende fikri mühimden bahsettim onlara hatta isterlerse kendilerine site üzerinden
davetiye gönderip onlarında üye olmasına vesile olabileceğimi söyledim.
Davetiyelerimi göndereceğim, inşallah onlar da Fikri Mühim ailesine katılır ve
ürünleri deneyip yorumlama fırsatı bulurlar
L’OREAL
NURAN61
Loreal kremim perşembe günü saat 3 e doğru elime ulaştı.bu kadar çabuk elime
ulaşmasına çok şaşırdım.bayram için ankara'ya annem ve kız kardeşim geldi ve o
günde beraber evdeydik.paketten krem çıkınca onlarda çok şaşırdı.bir sitenin
böyle güzel programlar düzenlemesine onlarda çok şaşırdı ben hep
bahsediyordum ama o gün onlarda evdeyken gelmesi onlarıda şaşırttı ve annem
70 yaşında olmasına rağmen beni de üye yapın banada böyle işime yarayacak
ürünler gelsin dedi.hemen paketi açtım tabi annmelerde yanımda merakla içinden
ne çıkacağını bekliyorlar.kremimi hemen açtım ve önce kokusuna baktım.benim
elime aldığım her üründe önce kokuya bakarım.eğer güzel değilse pek
kullanamam.kremin kokusu hafif ama çok güzeldi.hemen katalokları okumaya
başladık.kız kardeşimle beraber.nasıl kullanacağı ne zaman sürmem gerektiğini
iyice okudum ve anladım.kataloktaki indirim kuponunu kardeşim aldı hemen ve o
akşam televizyonda loreal ürünlerinde indirim olduğunu duyduk ve hemen
kuponun geçerli olduğu mağazaya gidip kardeşimede loreal krem aldık ve eve
geldik.
61
|
Akşam yatmadan önce ikimizde kremlerimizi sürdük ve yattık.sabah
uyandığımızda krem cildimizde yumuşak bir etki bırakmıştı.cilt yapılarımız
birbirinden farklıdır kız kardeşimle benim cildim kuru onu cildi ise yağlı.kardeşim
cildine çok daha düşkündür.kremleri en pahalı yerlerden alır.loreal'i kardeşimin
ilk kullanışı.ilk günden o da çok memnun kaldı bende.şimdi sabırsızlıkla 1 ayın
dolmasını bekliyoruz.hiç aksatmadan hergün fındık büyüklüğünde kullanıyoruz
kardeşimle beraber.kardeşim ankara'dan ayrıldı ama telefonla devamlı birbirimizi
takip ediyoruz.diğer raporumda loreal'in benim ve kardeşimin cildinde yaptığı
değişikliği yazıcam mutlaka.komşularıma ve çevremdeki arkadaşlarımada kremi
anlatmaya ve tavsiye etmeye başladım.cildimdeki değişiklikleri gördüklerinde
eminim onlarda çok şaşıracaklar.raporlarımda hepsini belirtirim sevgiyle kalın
fikrimühim ekibi...
FikriMühimlerin Yorumlarından Oluşturulan Advertorial Çalışması
62
|
SELVA
bugiz
Araştırmamı uyguladığım tanıdıklarımı 3 gruba ayırdım.yapılabilecekleri görmek
açısından daha kolay olabilir; 1)ev hanımları:3 bayanla denedik.hiç birisi
makarnayı ana yemek olarak kulllanmaktan yana değil.sofranın basitleşeceğini
düşünüyorlar.bunda yemeğe gelecek misafir faktörüde önemli.gelenin ev
sahibinin gözündeki yerine göre makarnanın itibarıda değişiyor.fırında makarna
ve kolay mantı ziyafet sofrasında sunulmaya değer görüldü.salata keyfi ve çorba
sefası
için
durum
farklı.tarifler
ve
tariflerde
kullanılan
makarnaları
beğendiler.hanımlara göre farklı bi kombinasyon.bu grup ayrıca fiyata
duyarlı.daha ucuzu varsa onu alırım mantığı işliyo.ürünün farklılıklarının; durum
buğdayı irmiği,tekrar ısıtılma olayı vs. pek önemli değil. 2)çalışan hanımlar:2
bayan arkadaşımla en kolay ki bu onların seçimiydi 2 tarifi denedik:salata
keyfinden.makarna onlar için pratiklik demek ve bu yüzden zamanı kısıtlı ve aynı
zamanda lezzete önem veren çalışanların tercihidir.fiyata karşı duyarlı değiller ve
tüketim konusunda bilinçliler.amber durum buğdayı irmiği kavramı ilgilerini
çekti.ve ürünün onlar için tercih sebebi olabilmesi için önemli bi özellik. .makarna
öğrenciler içinϑ3)üniversite öğrencileri:işte benim grubum vazgeçilmez bi yiyecek
zaten.selva tarifleri her öğünde yer bulur öğrenci sofrasında.makarna partisi
yaptık ve tam 12 arkadaşım vardı.hani derler ya ekmek peynir gibi öyle tüketiliyo
yani.menemenli tarif öğrenci yemeği kategorisine o kadar uygun ki 3 öğün
yiyebilirlermiş.selva onlar için tercih edilebilir durumda.nasılmı?salata keyfi=diyet
ziyafet sofrası tarifleri=gerçek bir ziyafet demek onlar için.amber durum buğdayı
irmiği olayı onlar için ilgi çekici,farklı ve bu özellikten dolayı selvayı kullanmayı bir
ayrıcalık gibi gördüler.çok fazla bi fark olmadığı taktirde fiyatada duyarlı değiller.
Her tarifi denemedim tabiki.ama gözlemlerime göre selva çalışanlar ve öğrenciler
arasında rakiplerden farklılıklarıyla konumlanmış durumda.ev hanımlarına gelince
bu tarifler kafalarındaki makarna basit yemek izlenimini silmeye yetmedi.
63
|
Selpak Kağıt Bez
gölgeoyunu
Kardeşim tam bir resim tutkunudur. Onun resim tutkusu bize sürekli temizlik
yapma mecburiyeti olarak geri dönüyor. Kuru boyalar, kömür kalemler, yağlı
boyalar sürekli temizlenmeyince iz yapıyor ve dolayısıyla sık sık temizlemek
zorunda kalıyorum. Bu nedenle elimin altında selpak kağıt bez gibi pratik bir
yardımcının olması gerçekten çok işime yarıyor. Hemen ıslatıp siliyorum.. Bazen
üzerine yüzey temizleyici döküyorum.. Bir parça selpak kağıt bez'i yıkayıp yıkayıp
kullanabiliyorum..Đşim
bittiğinde
ise
atıyor
ve
mikroplardan
da
kurtuluyorum..Gercekten çok pratik bir ürün..Kokusu da çok hoş... Çok fazla
temizlikle içli dışlı biri olarak selpak kağıt bez çok işime yaradı.. Ama şunu da
düşündüm.. Bu ürün geliştirilse ev hanımlarının ve benım gibi temizlik
düşkünlerinin daha çok kullanım alanına girmez mi? Örneğin mutfakta veya evin
herhangi başka bir yerinde çamaşır suyunu sıklıkla kullanıyoruz..Aynı şekilde
mutfakta özellikle yağ çözücüleri kullanmadan olmuyor..Selpak kağıt bezin
çamaşır suyu etkisi veren veya yağ çözücü katkısı içeren çeşitleri de yapılamaz
mı? Çamaşır sularının etrafa ve elbiselerimize dökülmesi büyük sorun..Yağ
çözücülerin de püskürtünce solunum yollarımızı tahriş etmesi cabası...Bu nedenle
çamaşır suyu etkisi veren veya yağ çözücü madde ihtiva eden ama kağıt bez
şeklinde ürünler gerçekten çok işimize yarardı diye düşünüyorum..Selpak
gerçekten çok güvendiğimiz bir ürün..Temizlik alanımıza da daha yoğun bir
şekilde girse çok daha iyi olacağını düşünüyorum..
64
|
Milupa Aptamil Juniour
Burcukapanci
Farkettim ki bir önceki raporum eksik gitmiş, Allahtan ki gönderdiğim raporlarımı
kendi bilgisayarım da da arşivliyorum. Nereden mi anlamdım eksik olduğunu
raporu göndermeden öncede sayfayı print screen yaparak kopyalayıp saklıyorum
da ondan, anlayacağınız bu işi ciddiye alıyor ve takibimi de eksiksiz yapmaya
çalışıyorum. Neyse raporumu baştan ve eksiksiz olarak şöyledir:))) Geçen gün
bizim bebek grubu toplandık. Bebek grubu diyorum ama artık bizimkiler 2 yaş
civarı oldu. Hepimiz de çocuklarımızın beslenmesi konusunda aşırı titiziz. Hep
birbirimize tavsiyelerde bulunur, doktor vs. uzmanların dediklerini aktarırız.
Neyse ben bir gece önceden hazırlıklara başlamıştım. Çünkü çokcuklar erken
kalktıkları ve öğle uykusu saatine kadar da eve geri dönmek istedikleri için
kahvaltıda buluşmayı kararlaştırmıştık. Hem bize hem de bebişlere ayrı menü
oluşturdum. Bize klasik Türk usulu kahvaltı. Bebeklere ise ( tabiki onlarınki sabah
taze taze hazırlandı) Büyümek ekmek, Aptamil Junior süt, çekilmiş ceviz ve
yumurta sarısından hazırladığım mamişkoydu. Yanınada çocuklar için özel
fincanda yine aptamil junior. Kızlardan Arzu zaten Aptamil Junior kullanıyordu
ama diğerleri günlük süt vs. alıyorlardı. Arkadaşlardan biri bu ekmekli karışımı
oğlunun yemeyeceğini söyledi. Ben denemesini önerdim. Çünkü gerçekten de
Aptamil Junior'la yapılan karışımın lezzeti başka oluyor, benim kızım da sütle
yaptığımde reddediyordu ancak şimdi hem Aptamilini içiyor hem de yaptığım
mamayı keyifle yiyor. Gerçekten de dediğim gibi oldu ve bizim afacan Oğuz
yaptığım mamayı sildi süpürdü, ve üstüne de bir fincan Aptamil Junior'u soluksuz
içti. Annesi şoka girdi:)) Ben evdeki 200ml'lik Aptamillerden birini ona birini de
Funda'ya hediye ettim. Arzu zaten sürekli kullandığı için başladık onunla Ap.
Junior'un faydalarını ve normal sütten farklarını anlatmaya tabi özellikle
Đmmunofortis özelliğini ve prebiyotik oluşunu vurgulayarak. Çünkü bizim ikimizin
de en çok önem verdiği özelliği bu.... Ayrıca daha bugüne kadar hiç bir çocuğun
sevmediğini görmedim.Bugüne kadar da en az 10-15 bebişin içmesini sağladım
ve hep olumlu sonuç gördüm.
( bu arada 4 anne 4 çocuk bir de kızımla ben evde 10 kişiydik, bir ara gelip giden
annemi saymazsak ki annem öğretmen ve torununun gelişiminde en az benim
kadar hassas olduğundan zaten Aptamil Junior'u Dora 1 yaşını bitirdiğinden beri
şişe şişe bizim eve taşıyor:)))
Neyse kahvaltılar bitti, biz kahve faslına geçerken , çoktan kahvaltılarını silip
süpürüp koşturmaktan yorulmaya başlamış ufaklıklarımıza asıl süprizim
65
|
geliyordu..... Hemen buzluktan bir gece önceden onlar için Aptamil Junior ile
hazırlamış olduğum dondurmaları çıkardım. Açıkçası normal dondurmalara halen
güvenemiyorum, hem yağ hem şeker oranları çok yüksek oluyor hem de
markette, bakkalda ne şekilde muhafaza edildiğine emin olamıyorum belki de
çözülüp yine donuyor. Ben de kızıma ve arkadaşlarına kendim dondurma
hazırlıyorum, hem sağlıklı, hem ferahlatıcı hem de severek eğlenerek yiyorlar.
Çeşitli hayvan kalıpları almıştım Onların altına da birer çubuk saplıyorum, şahane
oluyor valla ( resmini çekmiştim ama bizim kız sağolsun makinedeki tüm
resimleri oynarken silmiş.) Tarifim şöyle: 500 ml Aptamil Junior 1 çorba kaşığı
saf Sahlep bol meyve püresi ( ben genelde şeftali, kiraz, kayısı koyuyorum ama
karpuz ve kavunlu da denedim, sularını süzerek) Harika oluyor valla bizim kızlar
bile yemek istedi, neyseki hazırlıklıydım ve 2 ölçü yapmıştım onlara da ikram
ettim. Bir gece önceden ve o gün koşturmacadan biraz yoruldum ama değdi
doğrusu, herkes çok memnun, çocuklar da mutlu ve uykulu olarak bizden
ayrıldılar.
Colgate
Gogogogo
Şişlide bir ilkögretim okulunda sosyal bilgiler derslerine giriyorum meslegim
ögretmenlik 04-10-2009 tarihinde pazar günü saat 11-00 da okulumuzda sene
başı veli toplantılarını yapmayı kararlaştırdık bende uzun zamandır aklımda olan
fikri hemen uygulamaya koydum ilk olarak toplantının gündem maddelerini
oluşturmak için 15 sınıfın sınıf ögretmenlerine gündem maddelerinin arasına ağız
ve diş sağlığı maddesini koydurdum onlara öğrencilerin okulda konuşup
beslendiklerini bazılarının diş saglığı açısından son derece acınacak halde
olduğunu söyledim hepside bana hak verdiler daha sonra colgate'nin sosyal
sorumluluk projesi hakında bilgilendirmede bulundum ve bizimde bu kampanyaya
destek vermemiz gerektiğinden bahsettim alttaki metnin yazıcıdan çıktılarını alıp
arkadaşlarıma dağıttım ve toplantıya katılan velilerinide konu hakkında
bilgilendirmelerini rica ettim hepside büyük ilgi gösterdi .
'Bu kampanyada yapmanız gereken tek şey, kampanya tarihleri olan 1-31 Ekim
tarihleri arasında 0 800 211 63 07’yi ya da 0532 755 35 40’ı aramanız ya da
www.agizsagligihaftalari.com’u tıklayıp Colgate Ağız Sağlığı Haftaları için size en
yakın olan gönüllü Diş hekiminin adresini öğrenmeniz.' daha sonra kendi sınıfıma
çıktım sınıfta 17 velim bulunuyordu toplantıya başladım ögrencileri hakkında
bilgilendirmelerde bulundum.
66
|
Konu sağlık ve beslenmeye gelince colgatenin kampanyasından bu çalışmadan
faydalanmaları gerektiğinden bahsettim ve yine toplum için faydalı çalışmalar
yapan firmaların her alanda desteklenmesi gerektiğini velilerime anlattım hepsi
memnun ve mesutlardı.
Yaptığım çalışma 15 ögretmen arkadaşımla daha sonrada 17 velimle paylaştım
32 kişi ediyor gibi düşünülsede 15 öğretmen arkadaşımında kendi sınıflarındaki
velilerine yaptığı paylaşım düşünüldüğünde çok geniş bir kitleye ulaştığımı
düşünüyorum . NOT : Raporu daha önceden göndermek istemistim bir çok
denememdede yollayamayınca sitenin yardım bölümüne mesaj attım artı bu
çalışmayı yaptığım sıralarda mühim paketim gelmemişti o yüzden el ilanları
yerine kendi hazırladığım bilgilendirme kağıtlarını kullandım. Artı Facebook da
( gökhan akcanın ögrencileri ) adında hatrı sayılır sayıda üyesi olan bir grubum
var bu grup üzerinden özel mesaj yoluyla bilgilendirmelerde bulundum . ĐYĐ
ÇALIŞMALAR
Philips
FM kunefe
Hafta sonu iki arkadaşımı ve kardeşimi çaya davet etmiştim. Sozkonusu hafta
sonu kahvaltıdan sonra arkadaşlarım gelinceye kadar yeni aldığım Philips GC7330 Buhar kazanlı ütümü denemeye ve ütü sepetinde birikenleri kaldırmaya
karar verdim. Bundan önceki ütüm de buhar kazanlıydı fakat ütünün ısınması,
suyun kısa sürede bitmesi ve tekrar doldurmak için hem soğumasını beklemek
hemde doldurduktan sonra ısınmasını beklemek çok zaman ve elektrik kaybına
sebeb oluyordu.
Bütün bunlara rağmen özellikle eşimin gömlek ve pantolonlarında istediğim
verimi de alamıyordum. Philips buhar kazanlıyı tercih ederken bütün bu
olumsuzlukların ortadan kalkacağını düşünerek karar vermiştim ve hafta sonu
daha ilk denememde ne kadar doğru bir tercih yaptığımı görmüş oldum.
Kardeşim sabahtan gelmiş ve ütü yaparken o da gözlemlemişti. Yakında
evlenecekti ve henüz ütüsünü almadığı için ilgisini çekmişti. Eski ütümle dört
saatte bile bitiremeyeceğim kıyafetlerin ikibuçuk saatte sonuna yaklaşmıştım.
Bitmesine yarım saat kala arkadaşlarım da gelmişti. Hem onlara yeni ütümü
göstermek için hemde çok kısa sürede bitirebileceğim için sonuna gelmişken
bırakmak istemedim ve müsadelerini isteyerek kalan birkaç parça gömlek ve
pantolonuda ütülemeye devam ettim. Başta ben olmak üzere herkes pratikliği ve
muhteşem ütülemesi konusunda Philips Kazanlı ütümü çok beğenmişti.
67
|
Sağlık yönünden bakıldığında da; giysilerimizde, çamaşırlarımızda, havlularımızda
vb. gibi kullandığımız herşeydeki olabilecek mikropların temizlenmesi için
herşeyin ütülenmesi taraftarı biri olan ve yıkanan herşeyi ütüleyen biri olarak da
böyle kuvvetli bir sıcaklık ve buhar altında hiçbir mikrobun canlı kalması mümkün
olamayacağından eminim. 2 dakika gibi kısa sürede kullanıma hazır hale gelmesi
çok güzel bir özellik.
Ayrıca her zaman su konulabiliyor olması çok çok daha güzel, çünkü diğer buhar
kazanlı ütülerde soğumasını beklemek sonra su koymak falan müthiş zaman
kaybettiyordu insana. Benim gibi çalışan ve çocuklu insanlar için zaman oldukça
önemli olduğundan bu iki özellik başta olmak üzere çok memnun kaldım ütüden.
E tabi bunların yanında kıyafetleri jilet gibi yapması da cabası:))) O gün,
kardeşim ve arkadaşlarımdan biri de philips almaya karar vermişti. Philips'e
yaşamıma kazandırdığı kolaylıklar için teşekkür ediyorum ve herkese tavsiye
ediyorum.
ex’sir
Özgül312
merhabalar en başta ilginiz ve yollamış olduğunuz EX'SĐR için sizlere çok
teşekkür ediyorum ilk kes interneten form doldurup bana bir hediye
yollanmasından çok mutlu oldum buraya gerçek rapor yazmak için 3 gündür
bekliyorum ex'sir elime geceli 3 gün oldu yanlız broşürü okuyup aynen yazılanları
uygulamak için pazar alışverişini bekledim ki gerçek düşüncelerimi sizlerle
paylaşmak için dün sabahtan pazara gittim ve evimizde hiç eksik olmayan
nerdeyse haftanın 2 günü her zaman hazırladığım yemek olan ıspanak aldım ve
tabiki meyva çeşitlerini de aldım çeşit çeşit nedeni ise sanki evde çok büyük bir
keşif yapacağımı düşündüğüm için çeşit çeşit aldım meyvaları broşürde
meyvaların rengi dokusu değişecek diye yazıyordu bende çok merak ettim her
veyva çeşitinde nasıl bir değişim olduğunu görmek iste dim eve geldikten sonra
bir heyecan anlatamam dediğim gibi ıspanak benim evimde çok fazla tüketiliyor
eşime kalsam her gün yapsan bu yemekten bıkmam diyor ama tabiki bana soran
yok ben her gün yapmaktan bıkıyorum.yapımı kolay olmasına rağmen yapım
aşamasından önce ki hazırlığı çok uzun sürüyor.
benim için topraklarından tam olarak arındırmak için ıspanaklar baya bi işlemden
geçiyor en az 6-7 kere yıkıyorum ki en başta tek tek yıkayıp leğenden leğene
geçire geçire nerdeyse ıspanaklarda hal kalmıyor ve bende tabiki sıkılıyorum bu
işlemden bol bol su harcamam ise cabası bir tencere ıspanak için neyse dediğiniz
ölçülerde 2 litre suya bir ölçek ex'sir ilava ettim ıspanakları sadece köklerinden
keserek ki tek tek yıkamadan leğene koydum ve 5 dk beklettim bu arada tabiki
eşimi kızım ve arkadaşım ve çoçuğu hepsini merasim varmış gibi mutfakta
bekletiyorum bu arada yolladığınız bröşürden de onlara okuttum bakın şimdi
yapraklar yemyeşil olacakmış su masrafı olmayıp hemen kumları dökecekmiş
diye bir yandan onlara anlatıyorum. evet 5 dk bekleyen ıspanakları başka bir
68
|
kaba aldım ve su çok bulanık bir hal aldı kumlardan eser yok hepsi ex'sir li suyun
olduğu leğenin dibine inmiş şok ben ki 6-7 kere yıkayan insan yanlız en başta
ex'sirin kokusu çok ağır geldi hatta acaba ıspanaklar kokacak endişesi oldu ki
ıspanakları temiz su ile yıkadıktan sonra ne kokusu kaldı nede çamuru kumu
kaldı.
Bol suyla yıkadım ve yemeğimi yaptım en başta eşim çok ama çok mutlu oldu.
ben çünkü ıspanak yemeğinin bu temizlik işlemi beni yoruyor ve çok su israfı
oluyor diye 2 kere yapıyordum ama şimdi ise işin kolayını bulduk bak hiç
yorulmazsın her gün yapsan yerim artık demez mi ahh ahh şimdi bi yandan
sevindim ama hafta da 5-6 kere ıspanak yemeği yapmak bilmem artık nasıl
olacak bu arada arkadaşım keşke bende üye olsam ban da gelseydi diye
hasetinden çatladı :)kendisi de en kısa zamanda alacak bir de arkasından tam
gaz bakın şimdi bir de meyvaları yıkayalım tüm tarım ilaçlarından
temizleniyormuş meyvalarınrengi kendi rengini alıyormuş yüzeyleri ise kadife gibi
olacakmış dedim ve yeni bi su hazırladım içine kiraz yeni dünya erik kayısıve
çileği attım bi 3 dk beklettim daha sonra temiz su ile yıkadım yeni dünyanın dış
kabuğu o kadar akışkan bir hal almış ki bir de hiç ovalamadım bile meyvaları
içinde çilek olduğu için kirazlar süper görünüyordu yanlız bir tek anlamadığım o
ex'sirli suyun dininde sanki kum taneleri gibi bi döküntü vardı bu kumların nerden
geldiğini anlamadım acaba çilekten mi dedim hatat şunu da düşündüm hiç ben
çilekleri yıkarken böle toz ya da kum gibi bişileri görmüyordum dedim demkki bu
da ex'sir in işi dedim bana bu ürünü dene me fırsatı verdiğiniz için sizlere çok
teşekkür ediyorum bundan önce marketlerde manav reyonlarının orda bu tarz
ürünleri görmüştüm yanlız marka olarak bilemiyorum ex'sir miydi hiç ilgimi
çekmemişti hatta stantların orda tv de reklamı da vardı ama aman ne gerek var
su ile yıkasamda aynısı olur sanki bunları kullansak ne olacak demiştim ön yargı
ile ama demkki ön yargılı olmamak gerekiyormuş ben çok memnun kaldım
arkadaşım çok beğendi şimdi o reklamı yapan markete gidip bakacağız satılan
ürün ex'sir mi diye sanırım ben abonesi olacağım ve her gün evde ıspanak marul
yeşil yapraklı sebzeleri bol bol su ile yıkamaktan kurtulacağız en önemlisi ki
benim için şu dur evimde bir tane çoçuğum oldğu için hiç bir meyvayı yıkamadan
vermiyordum tarım ilaçlarından arındırmak için yıka yıka harap oluyoruz ki benim
kızım çilek hastası çilek de narin bir meyva olduğu için fazla yıkanmıyor ha ne
kadar tarım ilaçlarından temizleniyor o da mualla şimdi artık eminim çok daha
rahat edeceğim ex'sir kullanarak işte benim gerçek düşüncelerim ve deneyim
şimdilik bu kadar bugün için dekomşulara söledim hepsi radar gibi sana kargo
geldi neydi diye soranlara sizin ürününüzü anlattım alt komşuma bi ölçek verdim
dene diye bakalım kendisinden de yorumunu alırım eminim kendisi de benim gibi
memnun kalır ben sizlere çok teşekkür ediyorum bu süper kolaylık ve yenilik olan
ex'sir ile beni tanıştırdığınız için artık bende ex'sir kullanan kişiler arasına katıldım
ıspanak yemeği yapmak mı:)) her gün yaparım yardımcım ex'sir olduktan sonra.
69
|