ATAŞELİK: SİDNEY TARİH : 24.04.2015 DÜNYA BİZE, BİZ

Transkript

ATAŞELİK: SİDNEY TARİH : 24.04.2015 DÜNYA BİZE, BİZ
ATAŞELİK: SİDNEY
TARİH : 24.04.2015
parçası olduğu hatırlatılmaktadır. Peki buna rağmen dünyayı
daha güzel, yaşanabilir hale getirmek çok mu zor gerçekten?
Dürüstlüğü, adaleti, sabrı ilişkilerimizin mihveri yapmak,
gökdelenler inşa etmekten, şirketler kurup yönetmekten daha
mı zor? Saygıyı, nezaketi, merhameti, paylaşmayı hayatımıza
hakim kılmak, hayal ötesi buluşlara imza atmaktan, uzayın
derinliklerinde incelemeler yapmaktan daha mı külfetli? Kin ve
nefret duygularını, hırs ve intikam arzularını parçalamak, atomu
parçacıklara ayırmaktan daha fazla mı çaba gerektiriyor?
Yüreklerde sevgi, muhabbet, şefkat üretmek, kocaman fabrikalar
kurup silah üretmekten daha mı masraflı ve zahmetli?
Kardeşlerim!
DÜNYA BİZE, BİZ BİRBİRİMİZE EMANETİZ!
Kardeşlerim!
Doğusuyla batısıyla, kuzeyiyle güneyiyle insanlık olarak hepimiz
büyük bir aileyiz. Hz. Âdem ile Havva’nın çocuklarıyız. Bizi yoktan
var eden, hilkatte eş, dinde kardeş kılan, hayat nimetini bizlere
lütfeden Yüce Allah’ın kullarıyız. Her insan saygındır,
mükerremdir, özeldir. Dili, rengi, cinsiyeti ve milliyeti ne olursa
olsun her insanın canı, haysiyeti ve malı dokunulmazdır.
Kardeşlerim!
Rabbimiz, bizleri konuşma, görme, işitme gibi yeteneklerle
donattı ve yeryüzünün imarıyla sorumlu kıldı. Bizi aynı toprağın
üstünde ve aynı gök kubbenin altında bir arada ve insana yaraşır
bir şekilde yaşama imtihanına tabi tuttu. İçinde yaşadığımız âlemi
bize, bizi de birbirimize emanet etti. Böylesi ağır bir yük
omuzlarımıza yüklenmişken, birlikte yaşama konusunda zaman
zaman ciddi zaaflar gösterebiliyoruz. Etnik, dinî, mezhebî ve
meşrebî farklılıklar, bazen çatışma nedeni olarak görülebiliyor.
Farklı görüşlere tahammül ve anlayış göstermek ne yazık ki, çoğu
zaman sadece dilde kalabiliyor. İnsanların birbirlerini daha az
anladığını hatta bazen hiç anlayamadığını üzülerek müşahede
ediyoruz. Hemen her gün, merhamet ve şefkatin yerini kin ve
nefretin, dostluk ve kardeşliğin yerini düşmanlık ve husumetin,
içtenlik ve samimiyetin yerini riyakârlık ve gösterişin aldığından
yakınıyoruz.
Kardeşlerim!
Her aile içinde küçük ya da büyük anlaşmazlıklar olabilir.
Topyekûn insanlık ailesinin de her konuda uyuşması,
problemlerden uzak bir bütünlük ve birlik sergilemesi elbette
mümkün ve gerçekçi değildir. Ancak çatışmanın, çekişmenin,
ötekileştirmenin, ezmenin, üzmenin, hor görmenin, yok
saymanın, dünyayı ve hayatı hepimize yaşanamaz kıldığı da bir
gerçektir. Oysa birlikte huzur ve güven içinde yaşayabilmenin
ahlakı ve hukuku Yüce Rabbimiz ve Efendimiz tarafından
insanlığa takdim edilmiştir. Kerim Kitabımızda; “Eğer Allah
dileseydi sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat verdiği şeylerde sizi
imtihan etmek için ümmetlere ayırdı.”1 buyurulmaktadır.
Böylece farklılıkların ilahi kudret ve hikmetin, imtihanın birer
Efendimiz (s.a.s)’in Ensar ve Muhacir arasında tesis ettiği
destansı kardeşlik hala diriliğini zihinlerimizde muhafaza
etmektedir. Bu kardeşlik sevgi, saygı, yardımlaşma, dayanışma,
paylaşma ve özveri temellidir. Geliniz, Efendimizin sahip olduğu
ve ümmetine öğrettiği bu kardeşlik ve birlikte yaşama ahlakını
hayatımıza ne kadar yansıtabildiğimizi hep birlikte sorgulayalım:
Rahmet Elçisi (s.a.s), “Mümin, cana yakın kimsedir. İnsanlarla
dostluk kurmayan, kendisiyle dostluk kurulamayan kimsede
hayır yoktur.”2 buyuruyor. Peki bugün bizler, hiçbir kaygı
gütmeksizin sevgi ve muhabbetle gönüllerimizi birbirimize
açabiliyor muyuz? Aramızdaki kardeşlik bağlarına sımsıkı
tutunabiliyor muyuz? Efendimiz (s.a.s), kardeşimize tebessüm
etmemizin dahi sadaka olduğunu3 haber veriyor. Peki, bunu ne
kadar yerine getirebiliyoruz? Yoksa ihtiraslarımızı önceleyerek
hem kendimizi hem kardeşlerimizi böylesi bir güzellikten
mahrum mu bırakıyoruz? Allah Resûlü (s.a.s), “Allah için size
sığınan kimseye sığınak olun. Allah için isteyen kimseye verin. Sizi
davet edenin davetine icabet edin. Size bir iyilik yapana karşılığını
verin.”4 buyuruyor. Peki, zorda, darda kalanlara yalnızca
Rabbimizin rızasını umarak yardım elimizi uzatabiliyor muyuz?
Yoksa her bir yetimi, öksüzü, sahipsizi, yoksulu rahatımızı kaçıran
bir yük olarak mı görüyoruz?
Kardeşlerim!
Temeli anlayış, paylaşma ve sorumlu davranma üzerine kurulan
yüce dinimizin güzelliklerini hayatmızda uygulayalım. İdrak etmiş
olduğumuz mübarek üç ayların değerini bilelim ve bu aylarda
hayırlı işlerimizi çoğaltmanın gayretinde olalım. Üç ayların
hepimiz hakkında hayırlara vesile olmasını yüce rabbimden niyaz
ediyorum.
1 Mâide, 5/48
2 İbn Hanbel, II, 40.
3 Tirmizi, Birr ve Sıla, 36
4 Ebû Dâvûd, Zekât, 38.
5 Necm, 53/32.
Hazırlayan: Sebahattin TURAN/Ataşe
Dear Brothers!
From the east to the west, and the north to the south, we
mankind are all one big family. We are the children of Hz Adam
and Hawwa. We are the servants of Almighty Allah, who brought
us into existence, made for us brothers in religion, and through
his grace, blessed us with life. Each person is respectable and
special. Regardless of language, colour, gender and nationality of
a person, there life, property, and dignity are untouchable.
Dear Brothers!
Our Lord made us responsible for our speech, vision, hearing,
and the skills we equip on earth. He made us subject to a life test
on the same land, under the same sky, all together, integrating a
form of worthiness to people. The world which we live in,
entrusted us to each other. With such a heavy burden being
placed on our shoulders, from time to time the aspect of living
together can show significant weaknesses. Ethnic, religious,
division, and disposition differences sometimes can be seen as a
cause of conflict. Unfortunately, most of the time, the idea to
show tolerance and understanding of different views, remains
closed up in our tongues. We observe other people due to less
understanding of them or no understanding of them at all.
Almost every day, we complain about the replacement of mercy
and compassion for hatred, friendship and brotherhood for
hostility and animosity, sincerity and friendliness for hypocrisy
and ostentation.
Dear Brothers!
Within each family there can be small or large disagreements. In
every issue and problem of family life, a remote display of
integrity and unity is of course possible and not just a reality.
However, conflict, contention, contempt, and distress are facts
that make the world uninhabitable for all of us at times.
However, being able to live in peace and security with morality
and law has been presented to mankind by our Almighty Lord
and the Messenger. In Surat Al-Ma’idah ayah 48 Almighty Allah
commands: “Had Allah willed, He would have made you one
nation [united in religion], but [He intended] to test you in what
He has given you; so race to [all that is] good.” Thus, we are
reminded that diversity of divine power and wisdom is a part of
our test. So despite this, is it really hard to make the world more
beautiful and liveable? Is honesty, justice, and patience to make
pivotal relationships more difficult than to set up and manage
companies? Is respect, kindness, and compassion, more
burdensome than indulging in imaginative inventions or
investigations in the depths of space? Is there more effort
required in separating the feelings of hatred, and the desires of
greed and revenge, than the separation of atom particles? Is it
more costly and troublesome to produce feelings of love,
affection, and compassion, than to produce and build factories?
Dear Brothers!
Our beloved prophets (saw) facilitation of the legendary
brotherhood between the Ansar and Muhajir needs to be
maintained and instilled in our minds. This brotherhood is based
on love, respect, cooperation, solidarity, sharing and dedication.
Let us all reflect on the teachings of the prophet to his ummah in
regards to the morality of brotherhood and unity, and reflect on
the ability to implement his teachings in our lives. In a hadith the
prophet (saw) states: “A believer is someone approachable.
There is no good in someone who does not build friendships with
people”. So can we, without having no concern, open our hearts
to each other having love and affection? Do we hold tight to the
ties of brotherhood between us? Our prophet (saw) informs us
that a smile to our brothers is a form of charity. So, how are we
able to fulfil this? Or do we deprive such beautiful actions from
ourselves and our brothers? In a hadith The Messenger of Allah
informs us to assist those who ask of us for the sake of Allah, to
answer the invitation of those who invite, and to respond to
those who do good towards you. Well, can we extend our hands,
hoping for the consent of Allah, to those facing hardship and
difficulty? Or, do we see the help of orphans and the poor as a
burden or discomfort?
Dear Brothers!
Let’s apply in our lives the basic understanding, sharing and
responsible acts established by the beauty of our supreme
religion. Let us know the value of the blessed three months
which are upon us and show effort to replicate good work during
these months. I supplicate to my Lord to make the three months
an occasion leading to much good for all of us.

Benzer belgeler