farkel kuralı

Transkript

farkel kuralı
SAYFA 01
SIYAH MAVI KIRMIZI SARI
ISSN-2146-085X
İz. PİM. PP 104
600 YILLIK TARHN AZZ HATIRASINA
web sitemizi ziyaret etmeyi unutmayın...
www.balkangunlugu.com
8 UBAT 2016 PAZARTES- Y›l: 8 Say›: 357
YUNANSTAN'DA
Gazetenizi
Gazetemiz
THY Balkan uçu8larında
ÜCRETS‹Z
DA0ITILMAKTADIR
ISRARLA <STEY<N<Z!
SOKAKLAR KARITI
Yunanistan'da 40 bin kiinin
Bosna’da ba8örtüsü
kat#ld## eylemler, hayat#
durdurma noktas#na getirdi yasa*ına kar8ı yürüyü8
YUNANSTAN'da,
kamu ve özel sektör
çal0anlar0n0n, hükümetin reformlar çerçevesinde i ve sosyal güvenlik koullar0na getirdii deiiklikleri protesto
etmek amac0yla yapt0klar0 24 saatlik
grev ülkede yaam0
felç etti. Yunanistan
çi Sendikalar0
Konfederasyonu
(GSEE), Kamu
Çal0anlar0
Federasyonu
(ADEDY) ve
Mücadeleci çi
Kollar0 Birlii’nin
(PAME) çar0s0yla
yap0lan greve kamu
ve özel sektör çal0anlar0n0n yan0 s0ra
serbest meslek gruplar0 da kat0ld0. 5’te
Manastır Müzesi’ne
Türk turistlerden
YO0UN <LG<
MÜZE binasının Osmanlı döneminde inşa edilen Askeri İdadisi
olması ve 117 yıl önce Türkiye
Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa
Kemal Atatürk'ün burada Anı
Odasının bulunması en çok Türk
turistlerin ilgisini çekiyor. Manastır
Müzesine geçen yıl 40 binin üzerinde ziyaretçiye ev sahipliği yaptı.
Ziyaretçilerin büyük bir bölümünün ise yabancı turistlerden oluştuğu öğrenildi. Manastır Müzesi’nde
en çok Atatürk'ün yer aldığı anı
odası ve Heraklea Antik bölümü
ziyaret edildi. 3’te
SEÇLM VE
ATANMI
Rifat SAT
Sayfa 3’te
YETER ARTIK, ALLAH'TAN
KORKMUYOR MUSUNUZ?
Süheyl ÇOBANOLUSayfa 10’da
CYPRUS-ON-ROAD
Ata ATUN
Sayfa 4’te
MARKALE KATLAMI
KURBANLARI ANILDI
SARAYBOSNA'daki Markale pazar
yerinde 1994 yılında katledilen 68 kişi
için anma töreni düzenlendi. Kurban
yakınları, sivil toplum kuruluşlarının
temsilcileri ve siyasiler katliamın kurbanları için yapılan anıta çelenk bıraktı,
saygı duruşunda bulunup dua etti.
Saraybosna Kantonu (KS) Çalışma,
Sosyal Politika ve Göçmenler Bakanı
Amela Dautbegovic, burada yaptığı
konuşmada, bugün sadece Markale'de
hayatını kaybedenleri değil, savaş boyunca Saraybosna'da hayatını kaybeden tüm
kurbanları andıklarını söyledi. 5’te
2016, Türkiye’de ‘Kosova
Kültürünü Tanıtma Yılı’ olacak
TÜRKİYE’nin Priştine
Büyükelçisi Kıvılcım
Kılıç, Kosova Kültür
Bakan Yardımcısı Rexhep
Hoti ile bir araya geldi.
Görüşmede Kosova ile
Türkiye arasında kültür
alanında işbirliğin daha
ileriye taşınması imkânlarının ele alındığı belirtildi. Bu çerçevede
Türkiye’de 2016’nın
Kosova yılı olarak ilan
edilmesi ile ilgili yapılacak etkinlikler üzerinde
duruldu. 4’te
BOSNA'da değişik şehirlerde düzenlenen yürüyüşlerde "dini sembolleri" yasaklamasına tepki gösterildi. Bosna Hersek'in Tuzla, Mostar, Kakanj,
Gorazde, Visoko, Bihac ve Travnik şehirlerinde,
"Başörtüsü benim hakkım ve seçimim" sloganıyla
yürüyüşler düzenlendi. Dünya Başörtüsü Günü
kapsamında düzenlenen yürüyüşlerde, Bosna
Hersek Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun
(VSTV) yargı çalışanlarına, başörtüsünü de içine
alacak şekilde "dini sembolleri" yasaklamasına
tepki gösterildi. 5’te
Pagan Karnavalı’na
I'<D damgası
MAKEDONYA’da birkaç y0l önce slam’a hakaret
eden gösterilerin bulunduu ve büyük tart0malara yol açan Vevçani karnaval0 yap0ld0. Son birkaç y0ld0r ise baz0 gruplar slam’0 terör örgütleriyle badat0rarak çirkin sald0r0larda bulunmaya
devam ediyor. Karnavalda Vevçani sokaklar0nda
yürüyen defilelerde farkl0 gösteriler yap0ld0. Son
birkaç y0ld0r olduu gibi bu y0l da terör örgütü
ID slam’la badat0r0ld0. Bunun yan0 s0ra telefon dinlemeleri, yabanc0 istihbarat birimleri,
sahte kimlik kart0 üretimi, özel yetkili savc0l0k
gibi Makedonya’daki güncel olaylar da gösteri
ve kostümlerle karnavalda sergilendi. 3’te
Bulgaristan’dan
NATO uçaklarına izin
BULGARİSTAN PARLAMENTOSU, ihtiyaç
halinde NATO uçaklarının ülkenin hava
sahasını korumasına izin veren yasayı onayladı. Hava Kuvvetlerinin kriz içinde bulunduğu Bulgaristan’da, ihtiyaç durumunda
ülkenin hava sahasının NATO uçaklarınca da
korunmasına izin verildi. Parlamentoda yapılan oylamada milletvekilleri, Savunma ve
Silahlı Kuvvetleri Yasası’nda “Air Policing”
adı verilen hava devriyesine ilişkin bazı
değişiklikleri kabul etti. 3’te
SAYFA 02
SIYAH MAVI KIRMIZI SARI
2 Balkan Haberleri
8 ubat 2016
Pazartesi
Akdoan, TKA’y
TBMM’de anlatt
Ofislerinin bulunduğu her ülke birçok projeyi hayata geçiren TİKA,
insani yardım alanında da geri kalmıyor. Bilindiği üzere TİKA,
geçen yıl Doğu Makedonya ve Kalkandelen’de yaşanan sel felaketlerinin ardından yardıma koşan ilk kuruluşlardan biri olmuştu
YUNUS EMRE
Srp okurlar Türk
yazarlarla buluturdu
BELGRAD
BALKAN GÜNLÜÜ
B
ANKARA
BALKAN GÜNLÜÜ
B
aşbakan Yardımcısı Doç. Dr. Yalçın
Akdoğan, TBMM Plan ve Bütçe
Komisyonunda, Başbakanlığa bağlı TİKA,
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve
AFAD'ın 2016 yılı bütçelerine ilişkin sunum yaptı.
www.yenibalkan.com’a göre; Türkiye'nin medeniyet yürüyüşünde dış politikada en önemli
kuruluşlarından biri haline gelen TİKA'nın ofis
sayısının 12'den 50'ye çıktığını belirten Akdoğan,
Türkiye'nin dünyaya erişim gücünün artmasına
bağlı olarak TİKA'nın da çalışma coğrafyasının
genişlediğini, bu bağlamda Sahra altı Afrika,
Latin Amerika ve Asya-Pasifik ülkeleriyle ilişkilerinin ilerlediğini bildirdi. TİKA'nın bugün itibariyle 5 kıtada 150'den fazla ülkede faaliyet gösterdiğini vurgulayan Akdoğan, krizler sırasında
hızlı hareket etme kabiliyetine sahip TİKA'nın,
2014'te Myanmar, Filistin Irak ve son olarak da
Bosna-Hersek'te ortaya çıkan insani krizlere
cevap vermek amacıyla bölgeye intikal eden ilk
kuruluşlardan biri olduğunu söyledi. Kurumun
2005'te başlayan "Afrika Açılımı" çerçevesinde
bugün Tunus, Sudan, Somali, Etiyopya, Senegal,
Nijer, Namibya, Kamerun ve Kenya gibi ülkelerde faaliyetlerini yürüttüğünü anlatan Akdoğan,
TİKA'nın 2014'te yaptığı yardımların bölgesel
dağılımlarına bakıldığında, 53 milyon dolar ile
Güney ve Orta Asya'nın ilk sırada, Afrika'nın da
44 milyon dolar ile ikinci sırada yer aldığını
belirtti. Akdoğan, Balkan ülkeleri başta olmak
üzere Afrika'dan Latin Amerika'ya ecdat yadigârı
eserleri restore ederek koruma altına alan
TİKA'nın, Arnavutluk'ta Preze Kale ve Kruja
Murad Bey camilerinin, Macaristan'da Kanuni
Sultan Süleyman'ın iç organlarının gömülü olduğu türbenin bulunması ve restorasyonunu gerçekleştirdiğine dikkati çekti. Akdoğan, "Türkiye,
yükselen donör nitelemesine uygun olarak, 2014
resmi kalkınma yardım tutarını yüzde 8,6 artırarak 3,6 milyar dolara çıkarmıştır" diye konuştu.
elgrad Yunus Emre
Enstitüsü, “Sırp
okurlar Türk yazarlarla buluşuyor” etkinliği
kapsamında, yazar
Nermin Yıldırım’ı konuk
etti. Yıldırım, Sırpça’ya
çevrilen kitabı “Rüyalar
Anlatılmaz” üzerine,
okurlarla bir söyleşi gerçekleştirdi.
Enstitü Müdürü Doç. Dr.
Selim Aslantaş, Sırp
okurlarına Türk edebiyatını daha yakından tanıtmak amacıyla, kitap söyleşileri buluşmalarının
yapılacağının haberini
verdi. Nermin Yıldırım
da, “Dünyanın dört bir
yanındaki insanlar birbirlerine sandıklarından
daha çok benziyorlar
ancak insan eliyle çizilmiş sınırlardan ve politik
sebeplerden dolayı birbirlerini düşman sanıyorlar.
Birbirlerinden tamamen
farklı olduklarını düşünüyorlar ama bu gerçekliği yansıtmıyor. Önyargılardan sıyrılarak, birbirimize baktığımızda aslında ne kadar da birbirimize benzediğimizi görebiliriz.” diyerek düşüncelerini belirtti.
Konuşmasına devam
eden Yıldırım, kültürlerin
ve insanların birbirlerine
yaklaşmaları, birbirlerini
anlamaları ve birbirlerine
anlayış göstermelerinin
politikadan, ekonomiden
ve günlük pek çok şeyden
daha önemli olduğunu
söyleyen Yıldırım, bunu
gerçekleştirebilecek yegâne şeyin, sanat olduğunun altını çizdi.
SAYFA 03
SIYAH MAVI KIRMIZI SARI
Balkan Haberleri 3
8 ubat 2016
Pazartesi
NATO UÇAKLARI
BULGARSTAN’DA
UÇABLECEK
Bulgaristan Parlamentosu, ihtiyaç halinde NATO uçaklarının
ülkenin hava sahasını korumasına izin veren yasayı onayladı
SOFYA - BALKAN GÜNLÜÜ
B
ulgaristan Parlamentosu, ihtiyaç halinde NATO uçaklarının ülkenin hava
sahasını korumasına izin veren yasayı
onayladı. www.dunyabulteni.net’e göre;
görüşmeler sırasında yaşanan yoğun tartışmalara rağmen 2004 yılından bu yana
NATO üyesi olan Bulgaristan'ın, hava kuvvetlerinin dışarıdan lojistik destek almasına
izin veren yasa onaylandı. Muhalefet partilerinin temsilcileri, Bulgaristan’ın toprak
dokunulmazlığının anayasada belirlendiğini
ve yeni durumun buna aykırı düştüğünü
öne sürdü.
dönemine işaret ederek "Böylece 500 yıl bizleri koruyanlar tekrar koruyabilir” ifadesini
kullandı. Parlamento Savunma Komisyonu
Başkanı Valentin Radev ise gerektiğinde bu
konuda bir NATO ülkesi ile anlaşma yapılabileceğinin belirlenmesine ilişkin Türkiye ile
görüşmelerin yapılmadığını duyurdu.
BSP’nın "ülkenin hava sahasının korumasının Bulgaristan’ın öncülüğünde yapılmasına" ilişkin önerisi ise reddedildi. Savunma
Bakanı Nikolay Nençev Parlamentoda yapılan görüşmelere katılmadı.
TÜRKİYE TARTIŞMASI
Ana muhalefet konumundaki Rusya yanlısı
Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP) milletvekilleri ise Bulgaristan hava sahasının korumasının bir NATO ülkesi olan Türkiye’ye
verilebileceğine yönelik duydukları endişeleri dile getirdi.
BSP Milletvekili Takso Ermenkov,
Parlamentoya "Bulgaristan’ın artık Bulgar
olmadığını gösterdi" suçlamasını yöneltirken, ülkenin Osmanlı egemenliğindeki
AVRUPA PARLAMENTOSU
Kosova tasar's'n' kabul etti
STRASBURG - BALKAN GÜNLÜÜ
A
vrupa Parlamentosu Kosova
karar tasarısını onayladı.
Karar tasarısı, 403 evet, 130
hayır ve 104 çekimser oy ile kabul
edildi. Haberi, Entegrasyon Bakanı
Bekim Çollakü, sosyal medya üzerinden duyurdu. Strasburg’da toplanan Avrupa Parlamentosu Kosova
karar tasarısında, Kosova’nın
Avrupa Entegrasyon sürecinin hızlandırılması ve güçlendirilmesi
talep ediliyor. Vize muafiyeti sürecinde, Kosova için 2016 yılında vize
rejiminin kaldırılması için tarafların gerekli adımları atması isteniyor. www.dunyabulteni.net’e göre;
ülke adına bütün olumlu adımların
sıralandığı karar tasarısında, yolsuzluk ve organize suçla mücadele
için ise daha çok mücadele edilmesi
gerektiği de vurgulanıyor.
Entegrasyon Bakanı Bekim
Çollaku, Avrupa Parlamentosunun
Strasburg’da Kosova Kararını onayladığını bildirdi. Çollaku, Kararın
Kosova’nın Avrupa entegrasyonu
sürecinin hızlandırılması ve güçlendirilmesine ait net talepleri içerdiğini belirtti. Bakan Çollaku
Facebook’ta Avrupa
Parlamentosu’nun Kosova Kararını
benimsediğini, bu Kararda Vize
Muafiyeti Yol Haritasının uygulanmasında kaydedilen ilerlemenin
Avrupa Parlamentosu tarafından
olumlu değerlendirilmesi yanısıra
2016 yılında vize rejiminin kaldırılması için tüm taraflardan gerekli
faaliyetlerde bulunmasına da çağrı
yapıldığını yazdı.
Manastır Askeri
dadisi’ne Türkler’den
YO
UN ZYARET
İZMİR MEKTUBU
eçen gün zmir’in
önemli bir devlet
memurunu ziyarete gittik. Çay, kahve,
hal ve hat.r derken, [email protected]
gili bürokrat.m.z bana:
24.Dönem İzmir milletvekili
“Say.n vekilim, sizi araBalkan
Stratejik Araştırmalar
Rifat SAT
yan herkese kulak veriMerkezi (BASAM) Başkanı
yor ve bizden i%lerini
yap.lmas.n. istiyorsuvekilinden çok daha fazla
nuz. Hepsinin istei doru
sayg.y. ona gösterir. Vekile
veya samimi olmayabilir”
çok rahat ama bürokrata temdeyip adeta, “Biraz eleme
kinlidir. Ya%ad..m bir örneyap.n” demeye getirdi.
i sizlerle payla%mak istiyoAyr.ca zamanlamaya da dikrum. zmir’in önemli bir kookat çekerek bazen geç saatperatifi bize geldi ve birazda
lerde olur olmaz talepler de
h.%.mla, “Say.n vekilim %öyle
gelebiliyor, hepsini çözemezbir problemimiz var, ilgili
siniz” deyip adeta sitem etti
bakanl.kta falanca Genel
ve çakt.rmadan bize geç saat- Müdür zorluk ç.kart.yor”
te i% getirmeyin der gibi oldu. dediler. Bana oldukça sert bir
Ben de hemen arkas.nda as.l.
%ekilde durumu ileten bu
duran Say.n
arkada%lar. meclise davet
Cumhurba%kan.m.z.n resmini
ettim. O ak%am, problemli
göstererek, “Ne yapal.m,
olduklar. bakanl..n bütçesi
reisi örnek al.yoruz, biz milgörü%ülüyordu. lgili Genel
lete hizmet edeceiz” deyinMüdür de meclisteydi.
ce sustu. Türkiye’deki siyaset Sorunu çözmek için Genel
anlay.%.n.n dünyada bir örneMüdürü mecliste kulis dedii yok. Seçmen ve seçilen
imiz yere ça.rd.m. Bu
aras.ndaki balant. ve iletiarkada%lar. da oraya davet
%im %eklinin kendine yol ve
ettim. Genel Müdür bu arkaözgü bir yordam. var.
da%lar. görünce %a%.rd. ve
Siyasiler vaatler verirler.
sordu, hay.rd.r arkada%lar
Aralar.nda yap.labilecekler
niye geldiniz?
ve yap.lamayacaklar vard.r.
Abartm.yorum, o bana sert
Siyasetçi kazanmak ister,
bir %ekilde sorunu çözün diye
kazanmak için de seçmeni
gelen kooperatif heyeti var
memnun etmelidir. Bu
ya, ne derse beenirsiniz,
yönüyle en zor siyaset AK
“Efendim çay.n.z. içmeye
Partide yap.l.r. Neden mi?
geldik, hiçbir sorunumuz
AK Parti’de Say.n Recep
yok” !!! Bir gün bir ilçenin
Tayyip Erdoan’.n önemli
kaymakam. köy kahvesine
bir kural. vard.r. Ya yapacagider. Sandalyeye oturur.
.n vaadi vereceksin, ya da
Herkes el pençe durmaktad.r.
verdiin vaadi yapacaks.n.
Kaymakam, arkada%lar, der,
Bol keseden atmak yok.
size bir %ey aç.klayaca.m.
Örnein birilerinin yapt..
Köylü merak içindedir. Ama
gibi mazot %u kadar lira olabir taraftan da sayg. içinde
cak, %u bedava olacak, vergikaymakam. pür dikkat dinleler kalkacak, herkes hemen
mektedirler. Kaymakam der
emekli olacak, imar aff. geleki: “Arkada%lar bu seçimlercek diyemezsin. Bol keseden
de milletvekili aday.n.z oluatamazs.n. Eskiden olduu
yorum” Bir anda millet rahagibi vaat ver, para bas, zam
ta geçer ve herkes sandalyeyap yok. Hele popülist söylere oturur. Sonra hep bir
lemler hiç sevilmez.
a.zdan derler, Eeee! Say.n
vekilim ne vaat ediyorsun
LGNÇ HYERAR söyle bakal.m? Asl.nda
Türkiye’deki bu siyaset hiyeTürkiye’de ilginç bir hiyerarrar%i komedisine en iyi
%i vard.r. Vatanda% seçtii
çözüm Ba%kanl.k sistemi olavekilden rahatl.kla ister.
cak. Halk.n dar bölge sistemi
Vekil bu istei bürokrata ileile seçecei vekilleri, gerçek
tir. Vekilinki ricad.r. Oysa
i%leri olan yasa yapma i%ini
bürokrat icra makam.d.r.
hem de daha güçlü bir yetki
Bürokrat. oraya atayansa
donan.m. ile yapacaklar.
vekiller gibi seçilmi%lerdir.
Vatanda%a Ba%kanl.k sistemiDier taraftan vatanda% bu
nin bu yönünü de anlatmabürokratla kar%.la%t..nda
m.z gerekiyor.
G
SEÇLM VE
ATANMI
Bulgaristan'da yeni bir
Türk Partisi kuruluyor
SOFYA
BALKAN GÜNLÜÜ
Vevçani’de Pagan B
Karnaval' yap'ld'
MANASTIR
BALKAN GÜNLÜÜ
M
akedonya'nın Manastır
Şehrinde bulunan Mustafa
Kemal Atatürk'ün mezun
olduğu Askeri İdadi binasında bulunan Manastır Müzesine geçen yıl 40
binin üzerinde ziyaretçiye ev sahipliği
yaptı. Ziyaretçilerin büyük bir bölümünün ise yabancı turistlerden oluştuğu öğrenildi. www.yenibalkan.com’a
göre: Manastır Müzesi’nde en çok
Atatürk'ün yer aldığı anı odası ve
Heraklea Antik bölümü ziyaret edildi.
Müze ziyaretçileri arasında turistik
geziler organizasyonuyla gelen
Hollanda, Çek ve Finlandiyalı yabancı
turistler yer alıyor. Fakat en çok
Türkiyeli Turistlerin Manastır
Müzesini ziyaret etti. Müze binasının
Osmanlı döneminde inşa edilen Askeri
İdadisi olması ve 117 yıl önce Türkiye
Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa
Kemal Atatürk'ün burada Anı
Odasının bulunması en çok Türkiyeli
turistlerin ilgisini çekiyor. Yunan turistlerin ise ilgisini müzedeki Heraklea
Antik bölümü çekiyor. Manastır müzesi 2016 yılında turist sayısını 60 bine
çıkarmayı planlıyor.
VEVÇAN
BALKAN GÜNLÜÜ
B
irkaç yıl önce İslam’a
hakaret eden gösterilerin yapıldığı ve büyük
tartışmalara yol açan
Vevçani karnavalının açılışı
gerçekleşti. www.yenibalkan.com’a göre: karnaval,
geç saatlere kadar sürdü.
Karnavalda Vevçani sokaklarında yürüyen defilelerde
farklı gösteriler yapıldı. Son
birkaç yıldır olduğu gibi bu
yıl da terör örgütü IŞİD
İslam’la bağdaştırıldı.
Bunun yanı sıra telefon dinlemeleri, yabancı istihbarat
birimleri, sahte kimlik kartı
üretimi, özel yetkili savcılık
gibi Makedonya’daki güncel
olaylar da gösteri ve kostümlerle karnavalda sergilendi. Vevçani karnavalı,
farklı gösterilerle devam
etti. Makedonya Kültür
Bakanlığı’nın destekleriyle
düzenlenen Vevçani
Karnavalı, BBC tarafından
dünyanın en iyi pagan karnavalı seçmişti.
ulgaristan'da Türklerin
oluşturduğu Hak ve
Özgürlükler Hareketi
Partisi (HÖH) eski Genel Başkanı
Lütfi Mestan'ın başkanlıktan
uzaklaştırılmasının ardından,
yeni parti kurulacağı resmen
açıklandı. Bulgaristan Şumnu
Bağımsız Milletvekili Aydoğan
Ali, Bulgaristan'da, Lütfi Mestan
başkanlığında yeni bir Türk
Partisi kuracaklarını bildirdi.
www.dunyabulteni.net’e göre;
Ali, çeşitli temaslarda bulunmak
üzere geldiği Edirne'de yaptığı
açıklamada, Bulgaristan’da üyelerinin çoğunluğunu Türklerin
oluşturduğu Hak ve Özgürlükler
Hareketi Partisi (HÖH) Genel
Başkanı Lütfi Mestan'ın başkanlıktan uzaklaştırılmasının ardından, 6 Türk milletvekilinin partiden istifa ettiğini anımsattı.
Mestan'ın partinin onursal başka-
nı Ahmet Doğan tarafından
HÖH'ten ihraç edildiğini anlatan
Ali, şunları söyledi: "Son gelişen
olaylardan sonra insanımızın
şahsiyetini ve onurunu zedeleyecek hareketler yapıldı. İnsanımız
bazı şüphelerin ortaya çıktığını
gördü ve maskeler düştü.
Onursal başkan Ahmet Doğan'ın
dış baskıyla yaptığı hareketten
sonra biz bu haksızlığa karşı koymak için Lütfi Mestan başkanımızla yeni bir oluşuma gidiyoruz. Bulgaristan'da yeni bir Türk
Partisi kurulacak. Bu konuda
çalışmalarımızı yoğunlaştırdık.
Yakın bir zamanda partiyi ilan
edeceğiz. Yeni kuracağımız bu
partiye Bulgaristan'da bir ihtiyaç.
Partiye küskün birçok seçmenimiz vardı. Hak ve Özgürlükler
Hareketi ne bir hukuk, ne bir hak
savunuyor ne de seçmeninin
refahı için çalışıyor. Bundan dolayı Bulgaristan'da temiz, yeni bir
partiye ihtiyaç vardı." Ali, 10 gün
içerisinde partiyi kamuoyuna
tanıtacaklarını açıkladı.
SAYFA 04
SIYAH MAVI KIRMIZI SARI
4 Kosova Haberleri
CYPRUSON-ROAD
(1) [email protected]
Prof.Dr. Ata ATUN
alk m z n büyük bir k sm n n h z
ölçen sabit sürat kameralar ndan
büyük boyutlarda ikâyetleri var.
Bir taraftan asgari ücrete orant l olarak
çok fahi konumdaki yüksek ceza ücretleri vatanda mali aç dan zora sokarken,
di er taraftan da ac mas z puanlar üçbe tane dikkatsiz sürü ten sonra vatanda ehliyetsiz b rakmakta. Üstelik ülkemizde toplu ta mac l a yönelik hiçbir
çal ma yok. Ne düzenli ve devaml bir
otobüs seferi var, ne tramvay, ne metro
ne de düzenli minibüs seferleri. Mevcut
otobüsler, gece belli saatlere kadar, ehir
içinde en geç 21.30 veya o civarlarda
sefer yap yorlar. ehirleraras minibüsler
ise 18.30’a kadar… KKTC’de araban z
yoksa yand n z demektir. Hükümet halk n en büyük gereksinimi olan toplu
ta mac l a yönelik hiçbir yat r m yapmam bu güne de in. Gerçekte KKTC
hükümeti kuruldu u günden beri sendikalar n esiri olmu , toplad bütün gelirleri sadece memurlara maa olarak ödemekte, elinde para kalmad için de
halka hizmet verememekte. Devlette
çal an ve emekli olmu yakla k 33 bin
kamu görevlisi, çal ma ya ndaki geri
kalan 150 bin ki inin hakk n yemekte,
onlara hizmet götürülmesine engel
olmakta ald klar yüksek maa lar nedeni
ile. Fakire fukaraya, dullar m za ve
yetimlerimize geçinmeleri için ortalama
600 ile 900 lira aras maa ödenirken, i e
bile gitmeyen devlet memurlar na be alt bin lira maa ödenmekte.
H
E YARAMAYAN MEMUR
e yaramayan memuru atsan atamazs n,
satsan satamazs n KKTC’de. KKTC
devleti maalesef bu memurlar ölene
kadar ödüyor, ba kalar n n cebine el
at p, bo az ndan ve r zk ndan keserek.
Üstelik bu ülkenin memur olmayan
vatanda na öyle bir kaz k at lm ki,
inan l r gibi de il. Memurlar n kendilerinin ödemesi gereken emekli maa primini ve emekli ikramiyesi primini de
vatanda n s rt na yüklemi ler.
Memurlar yüzde 3 gibi son derece
komik bir prim öderken, geri kalan
yüzde 35’ini de vatanda n s rt na yüklemi ler. KKTC halk n n s rt nda büyük
bir kambur haline gelmi bu tembel ve
verimsiz memurlar n primlerini de maa-
lesef vatanda lar m z
ödemekte. KKTC hükümeti hazinede memur maa lar ndan arta kalan
para olmad için halka yönelik
toplu ta ma sistemi kuramam bu
güne de in. Bu nedenle de birçok
bölgemize sefer yapan toplu ta ma
araçlar mevcut de il. Vatanda
aç kças kendi arac na mahkűm
edilmi . Bunu f rsat gören hükümetler de, dolayl vergi gelirinin hat r say l r
bir k sm n yak t üzerine gümrük, fon
koyarak, yol vergisini her y l ac mas zca
artt rarak, uygulamas 1950’li y llardaki
ngiliz sömürge dönemi idaresinden
kalan ve amac vatanda a hizmet vermek de il, tuza a dü ürüp ceza almak
olan “Araç muayenesi”nde ve de trafik
cezalar nda bulmu . Trafik cezalar tam
bir ba belas vatanda için. En küçük
bir hatada, zaten k t kanaat geçinen
vatanda n cebinden yüklü bir miktar
paray almakta, üstelik bir de ceza puan
vermekte. Bu sistem, vatanda e itip
trafik kurallar na uygun olarak araç sürmesine yönelik olaca na tamamen
cezaland rmaya yönelik maalesef. Trafik
h z kameralar n n rengi bile insano lunun gözünü aldatacak ve görülebilmesini en aza indirecek bir renk ve
yans tmayan boya türü ile boyanm .
Halk m z n büyük bir k sm n n h z ölçen
sabit sürat kameralar ndan büyük boyutlarda ikayetleri var. Bir taraftan asgari
ücrete orant l olarak çok fahi konumdaki yüksek ceza ücretleri vatanda
mali aç dan zora sokarken, di er taraftan
da ac mas z puanlar üç-be tane dikkatsiz sürü ten sonra vatanda ehliyetsiz
b rakmakta. Gerçekte h z ölçen sabit
sürat kameralar sürücüleri e itmekten
çok uzak. Daha çok sürücüleri dalg nl klar ndan faydalan p tuza a dü ürerek
ceplerinden para almaya yönelik bir
uygulamaya dönü tü maalesef. Birçok
akademik makale, özellikle de psikiyatristlerin bulgular , siyah renkteki asfalt
yollar ile ortalar ndaki beyaz eridin araç
sürücülerini yola ç kt ktan bir müddet
sonra hipnotize etti i ve süre enlikten
dolay dikkat kavram n azaltt yönünde. Bu durum, tam da bizim h z ölçen
sabit sürat kameralar n n arzulad
ortam. H z ölçen sabit sürat kameralar
insano lunun beyin yap s n n bu zaaf ndan faydalanarak sürücüleri bu dalg nl k
an nda yakalamak ve cezaland rmak
amaçl kurulmu lard r ülkemizde. Ve
sürücüleri e itmekle uzaktan yak ndan
ilgileri de yoktur. Zaten bu kameralar n
boyand renk bile insano lunun bir
ba ka zay f yönünü kullanmaya ve parasal kazan ma dönü türmeye yöneliktir.
8 ubat 2016
Pazartesi
Kosova Kültürü 2016’da
Türkiye’de tantlacak
Türkiye’nin Priştine Büyükelçisi Kıvılcım Kılıç, Kosova Kültür Bakan
Yardımcısı Rexhep Hoti ile bir araya geldi. Görüşmede Türkiye’de 2016’nın
Kosova yılı olarak ilan edilmesi ile ilgili yapılacak etkinlikler üzerinde duruldu
PRTNE - BALKAN GÜNLÜ
Ü
T
ürkiye’nin Priştine Büyükelçisi Kıvılcım
Kılıç, Kosova Kültür Bakan Yardımcısı
Rexhep Hoti ile bir araya geldi. Kosova
Kültür Bakanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamada, görüşmede Kosova ile Türkiye arasında
kültür alanında işbirliğin daha ileriye taşınması
imkânlarının ele alındığı belirtildi. www.kosovaport.com haber sitesinden alınan bilgiye göre; Bu
çerçevede Türkiye’de 2016’nın Kosova yılı olarak
ilan edilmesi ile ilgili yapılacak etkinlikler üzerinde duruldu. Kültür Bakan Yardımcısı Hoti,
Türkiye’nin özellikle kültür alanında Kosova’ya
verdiği destekten dolayı teşekkürlerini ifade ederek, Türkiye’de 2016 yılında Kosova kültürünün
tanıtılmasının yapılacak olmasının önemine
değindi. Büyükelçi Kıvılcım Kılıç, Kosova kültürünün Türkiye’de 2016 yılında başarıyla tanıtımının yapılacağına inandığını belirterek, tanıtımlarda, Türkiye ile Kosova arasında ortak değerlerin
yansımasının olacağını umut ettiğini kaydetti.
Büyükelçi Kılıç, Türkiye ile Kosova arasındaki
mükemmel ilişkilerin gelecekte de somut projelerle süreceğini teyit etti.
Kosova’ya ithalatta Türkiye ikinci srada
PRTNE - BALKAN GÜNLÜ
Ü
K
osova İstatistik Ajansı’nın
verilerine göre, Kosova
2015 yılının Aralık ayında
en fazla mal Sırbistan’dan ithal
etti. İthalat toplamında Sırbistan
yüzde 12,7 oranı ile birinciliği
kimseye kaptırmadı. Türkiye ise
ikinci sıraya yerleşti. Türkiye,
Kosova’nın en fazla ürün ithal
ettiği ikinci ülke oldu. www.kosovaport.com haber sitesinden alınan bilgiye göre; Almanya’nın
önüne geçen Türkiye yüzde 12
oranı ile ikinciliğe yükseldi.
Kosova’nın geçen yılın Aralık
ayında en fazla ithalat gerçekleştirdiği 3 ülke yüzde 11,9 oranı ile
Almanya üçüncü, yüzde 9,4 ile
Çin dördüncü, yüzde 9,2 ile İtalya
beşinci ve yüzde 5 ile Makedonya
altıncı sıraya yerleşti. Aralık
2015’te Kosova’nın ise ihraç ettiği
ülkelerin sıralamasında yüzde 16,4
ile Arnavutluk, yüzde 13,3 ile
Sırbistan, yüzde 9,1 ile
Makedonya, yüzde 4,4 ile
Almanya, yüzde 4,3 ile İsviçre ve
yüzde 4,3 ile Türkiye yer aldı.
BABAKAN MUSTAFA:
Euro-Atlantik’te kararlıyız
PRTNE
BALKAN GÜNLÜ
Ü
K
osova Başbakanı İsa Mustafa,
NATO Avrupa Müttefik
Kuvvetler Başkomutanı General
Philip M. Breedlove’u ile bir görüşme
gerçekleştirdi. Başbakan İsa Mustafa,
kendisinin ve NATO’nun Kosova’ya
sundukları destek ve katkılarından
dolayı NATO Avrupa Müttefik
Kuvvetleri Başkomutanı General
Philip Breedlove’a teşekkür etti ve
Kosova vatandaşlarının olumlu değerlendirmelerini dile getirdi. Başbakan
Mustafa aynıca güvenlik durumda
meydana gelen ilerleme, Avrupa
entegrasyonlar süreci, ekonomik kalkınma, hukuk devletin güçlendirilme-
si, reformlar ve diğer konulardan
General Breedlove’u bilgilendirdi.
www.kosovahaber.net’e göre; Mustafa
bundan başka şiddet radikalizmi ve
aşırıcılıkla mücadelede Kosova’nın
elde ettiği somut sonuçlar ve ortak
küresel koalisyonun bu olumsuz olgularla mücadelesinin diğer adımlarından General Breedlove’a detaylı bilgileri aktarıp NATO ile işbirliği ve siyasi
diyalogun güçlendirilmesi yönünde
Hükümet’in taahhütlerini dile getirdi.
Kosova Türk Yazarlar Derne
i'nde seçim
PRTNE
BALKAN GÜNLÜ
Ü
K
osova Türk Yazarlar Derneği’ni
2015-2016 yılı döneminde temsil
edecek başkan görevine dernek
eşbaşkanı Envar Baki, dernek genel
sekreterliğine de Canan Özer seçildi.
Kosova Türk Yazarlar Derneği, hafta
içerisinde Priştine’de yıllık değerlendirme ve seçim toplantısını gerçekleştirdi.
“Gerçek” Kültür, Sanat ve Spor Derneği
salonunda düzenlenen toplantıya,
yazar, şair, sanatçı ve aydınlarımız katıldı. www.kosovaport.com’un haberine
göre; Kosova Türk Yazarlar Derneği’nin
belirlediği amaç ve hedefleri doğrultusunda 2014-2015 yılı etkinlik ve mali
raporunu sunan Dernek Eşbaşkanı Dr.
Taner Güçlütürk, etkinlik bakımından
yoğun ve başarılı bir yılı geride bıraktıklarını ifade etti. Derneğin çalışmalarından özetli bir rapor sunan
Güçlütürk, diğerleri arasında şunları
vurguladı: “Geçen yıl etkinliklerimizi
Çanakkele Savaşları’nın 100’üncü,
“Doğru Yol” Türk Kültür Sanat
Derneği’nin 65’inci, Kosova Türk
Yazarlar Derneği’nin kuruluşunun
20’inci yıldönümlerine adadık. Bu vesilelerle başta edebiyat buluşmaları
olmak üzere, yanı sıra kitap ve albüm
tanıtımları, portre ve saygı geceleri,
anma saatleri, ziyaretler ve önemli jübileleri kaydettik. 2015 yılında Kosova
Türk Yazarlar Derneği yayınları tarafından hazırlanan ve genç şair ile yetenek-
lerimizin en güzel örneklerini muhteva
eden “Yeni Yol Arkadaşları” adlı
Kosova’nın yazında, görselde, müzikte
genç sanatkâr ve yetenekleri seçkisi, 23
Nisan Kosova Türkleri Milli Bayramı
Kutlama Kurulu desteğiyle yayınlayarak, 27 Nisan 2015 tarihinde Prizren
Yunus Emre Türk Kültür Merkezi’nde
tanıtımı gerçekleştirdik.”
SAYFA 05
5 Balkan Haberleri
MUHASEBE VE
SBER SUÇLAR
Nazlı Gaye ALPASLAN
ünümüzde teknolojinin her geçen gün
geli mesi sonucu ile teknolojinin ve bu teknolojilere eri ilebilirliin giderek artmas(
sonucunda güvenli muhasebe kay(tlar( alan(nda da
bili im sistemlerine yönelik i lenen fiiller nedeniyle siber suçlar çoalmaktad(r. Siber suç, bir bili im
sisteminin güvenliini ve buna bal( rakamsal
verileri veya kullan(c(s(n( hedef alan suçlard(r.
Bazen hedef muhasebe verileri de olabilir. Siber
suçu, dier suçlardan özellii bir bili im sistemi
olmadan fiilin i lenememesidir. Siber suç türü bilgisayar ve internete özgül suçlar olarak da isimlendirilmektedir. Bu yaz(m(zda, bir irketin resmi
muhasebe kay(tlar(, fatura sistemleri, üzerinde
d( ar(dan hacker taraf(ndan girilerek bütün verilerin ba ka bir ortama transfer edilmesi veya bütün
bu mevcut kay(tlar(n tamam(yla silinmesi fiili de
siber suç olarak adland(r(labilir. Siber suçlar(n biliim sistemler kullan(lmak suretiyle i lenerek fiilin
tamamland(( bir vakad(r. Ancak böyle olmas(, o
eylemi siber suç yapmayacakt(r. Siber suç, bir biliim sistemine izinsiz yollar ile girilerek buradan
elde edilen veriler üzerinden yola ç(k(larak daha
sonra ortaya ç(kan fiillerdir. Bu suçun i lenmesinde, ba ta hedef bir gerçek ki i veya tüzel ki i olabilecei gibi bireyin veya tüzel ahs(n mameleki
veya bir sistemin kendisi de olabilir.
G
KÂYET SUNMAK ZORUNLUDUR
Örnein, bir sisteme izinsiz girilerek mü teri bilgilerinin elde edilmi olmas(, muhasebe kay(tlar(nda
tahrifat yap(lm( olmas(, verileri silmek, rakamlarda oynama yapmak gibi fiiller siber suç kategorisinde deerlendirilmektedir. Siber suç ile ilgili bir
fiile maruz kalan bir ki i bu konuda ilgili Emniyet
Müdürlüü’ne ba vurup, durumu bildirerek konu
ile ilgili ikayetlerini sunmas( zorunludur.
Muhasebe alan(nda i lenilen siber suçlar ile ilgili
fiile maruz kalan gerçek veya tüzel ki inin durumu
bal( bulunduu vergi dairesine bildirmesi mümkündür. Muhasebe kay(tlar(nda vergi ziya( veya
213 say(l( VUK md. 359 ‘da tan(mlanan fiillerin
bulunmas( halinde, bu fiillerin tespiti halinde ayr(ca Asliye Ceza Mahkemesi’nde yarg(lama mahfuzdur. Ceza Mahkemesi’nde yarg(lanacak vergi
suçlar( ve cezal( ile ilgili 213 say(l( VUK ilgili
maddelerinin göz önünde bulundurulmas( ayr(ca
gerekecektir. Öte yandan siber sald(r(lara kar (
ilgili Emniyet Müdürlüü’ne müracaat edilmesi ve
durumun Emniyet Müdürlüüne bildirilmesi
yararl( olacakt(r.
8 ubat 2016
Pazartesi
AK PART’de Rfat
Sait’e yeni görev
AK Parti Genel Merkez Sivil Toplum ve Halkla ilikiler
Bakan yard+mc+l++na getirilen 24. Dönem zmir
Milletvekili Rifat Sait, Ege Bölgesi’nden sorumlu olacak.
Sait’e ayr+ca Balkan Dernekleri, Roman Dernekleri,
Kültür Dernekleri, Kalk+nma Dernekleri ve Göçmen
Dernekleri ile ilgilenmesi konusunda görev verildi
H.MERKEZ
BALKAN GÜNLÜÜ
A
K Parti Genel Merkez
Sivil Toplum ve Halkla
ilişkiler Başkan yardımcılığına getirilen 24. Dönem
İzmir Milletvekili Rifat Sait, Ege
Bölgesi’nden sorumlu olacak.
Kısa adı BASAM olan Balkan
Stratejik Araştırmalar
Merkezi’nin de Başkanlığını
yürüten Sait, AK Partide
Balkan Dernekleri’ni takip edecek. Sait’e Balkan Derneklerinin
dışında Roman, Kültür, kalkınma ve göçmen derneklerini de
takip etmesi konusunda görev
verildi. Konu ile ilgili açıklama
yapan Rifat Sait, “Genel Başkan
Yardımcımız Sayın Selçuk
Özdağ’ın başkanlığında Sivil
Toplum ve Halkla ilişkiler
Başkanlığı olarak önemli çalışmalar yaptık ve yapmaya
devam edeceğiz. Bildiğiniz
üzere AK Parti heyeti olarak
Diyarbakır’a bizzat giderek
oradaki halkımıza sahip çıktık
ve yardım kampanyamızın ilk
kısmını buradaki vatandaşlarımıza dağıttık. Bu kapsamda
İzmir’den bir TIR dolusu yardım Diyarbakır’ın Sur ilçesine
gönderildi. Önümüzdeki hafta
inşallah yine İzmir’den AK
Parti olarak bir TIR yardımı da
TUZLA - BALKAN GÜNLÜ⁄Ü
B
osna'da değişik şehirlerde düzenlenen yürüyüşlerde "dini sembolleri" yasaklamasına tepki gösterildi. Dünya Başörtüsü Günü kapsamında
düzenlenen yürüyüşlerde, Bosna Hersek Hakimler ve
Savcılar Yüksek Kurulunun (VSTV) yargı çalışanlarına, başörtüsünü de içine alacak şekilde "dini sembolleri" yasaklamasına tepki gösterildi.
www.haber7.com’a göre; Tuzla'daki Özgürlük
Meydanı'nda toplanan grup, VSTV'nin yasağını
ATNA - BALKAN GÜNLÜ⁄Ü
G
olumsuz etkilendi.
EYLEMLERE KATILMAK
İÇİN HİZMET VERDİLER
Atina Metrosu ve şehir içi sefer
yapan bazı otobüsler vatandaşların kent meydanındaki gösterilere katılması için günün belirli
saatlerinde hizmet verdi. Bu
arada, hükümetin sosyal güvenlik reformunu ve tarım sektörüne
getirilen ek vergileri protesto ede-
rek, traktörleriyle şehirlerarası
yolları kapatan çiftçilerin vatandaşların büyük kentlerdeki gösterilere katılabilmesi için eylemlerine gün boyunca ara verdiği bildirildi. Atina’da, ADEDY ve
GSEE’nin çağrısıyla Kalfthmonos
Meydanı'nda toplanan ve
PAME’nin Omonia Meydanı'nda
düzenlediği mitinge katılan yaklaşık 40 bin kişi, parlamentonun
bulunduğu Sintagma Meydanı'na
yürüyüşe geçti.
Saraybosna’da pazaryeri
katliam" kurbanlar"na anma
SARAYBOSNA
BALKAN GÜNLÜ⁄Ü
B
osna Hersek'in başkenti
Saraybosna'daki
Markale pazar yerinde 5
Şubat 1994'teki katliamın kurbanları anıldı. www.dunyabulteni.net’in haberine göre:
Sırp Cumhuriyeti Ordusu
(VRS) tarafından düzenlenen
havan saldırısı sonucu 68
kişinin hayatını kaybettiği ve
144 kişinin yaralandığı
Markale'deki pazar yerinde
anma töreni düzenlendi.
Kurban yakınları, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve siyasiler katliamın kurbanları için yapılan anıta
çelenk bıraktı, saygı duruşunda bulunup dua etti.
Saraybosna Kantonu (KS)
Çalışma, Sosyal Politika ve
Göçmenler Bakanı Amela
Dautbegovic, burada yaptığı
Şırnak’a göndereceğiz” dedi.
Rifat Sait sözlerini şöyle sürdürdü; “18 Mart Çanakkale
Şehitlerini Anma Günü dolayısıyla Mart Ayında
Çanakkale’de etkinliklerimiz
olacak. Yine Mart ayında
İzmir’de bir Roman çalıştayı
yapmayı planlıyoruz. AK Parti
Sivil Toplum ve Halkla İlişkiler
Başkanlığı olarak yurt içinde ve
yurt dışındaki derneklerimizi
ziyaret edeceğiz. Bu kapsamda
Ege Bölgesi’ndeki illeri bizzat
gezip, buralardaki dernekleri
ziyaret edeceğiz. AK Parti olarak halkımızın her zaman
yanındayız ve yanında olmaya
devam edeceğiz.” Bonak kad"nlar" baörtüsü için yürüdü
Komu’da hayat felç oldu
rev nedeniyle tüm ülkedeki kamu kurumlarındaki
hizmetler durma noktasına gelirken, doktorların ve diğer
sağlık çalışanlarının iş başı yapmadığı devlet hastanelerinde yalnızca acil servis ve güvenlik ekipleri hazır bulundu.
Mahkemelerde duruşmalar ertelendi, eczaneler, müzeler ve tarihi
yerler kapalı kaldı.
www.haber7.com’a göre: Çok
sayıda dükkan ve iş yeri de greve
destek vermek için kepenk kapattı. Denizcilerin ve Yunan
Havacılık Teşkilatı çalışanlarının
da greve katılması nedeniyle
limanlarda gemiler bağlı kaldı. İç
hatlardaki çok sayıda uçuş iptal
edilirken dış hat seferlerinde
aksaklıklar yaşandığı bildirildi.
Grev kapsamında tüm toplu taşıma araçlarının ve taksicilerin
kontak kapattığı Atina’da trafik
SIYAH MAVI KIRMIZI SARI
konuşmada, bugün sadece
Markale'de hayatını kaybedenleri değil, savaş boyunca
Saraybosna'da hayatını kaybeden tüm kurbanları andıklarını söyledi.
Dautbegovic, "Markale, meydan okumanın ve mücadelenin sembolüdür.
Saraybosna'ya ve
Saraybosnalılara yapılanları
unutmayalım, unutturmayalım" şeklinde konuştu.
Markale'deki katliamda kız
kardeşini kaybeden Asim
Skamo da pazar yerindeki
patlamadan kendisinin de
yaralı olarak kurtulduğunu
belirterek, "Aradan 22 yıl
geçse de pazar yerinin yakınından geçmek hala çok zor
geliyor" dedi.
"hayal kırıklığı ve ayrımcı bir eylem" olarak nitelendirirken, düzenledikleri yürüyüşle başörtüsüne yönelik
önyargılara dikkat çekti. Yürüyüşe katılan Amina
Karic, yargı çalışanlarına yönelik yasağın diğer kamu
kurumlarına da yayılmasından endişe duyduğunu
belirterek, "Şu anda öğretmenlik eğitimi alıyorum.
Başörtüsüne yönelik bu ayrımcı karardan sonra, okulumu bitirdikten sonra iş bulamama endişesine kapıldım" dedi. Başörtüsü yasağının dini özgürlüklere
aykırı bir karar olduğunu söyleyen Karic, kararın bir
an önce geri çekilmesini umduğunu ifade etti.
SAYFA 06
SIYAH MAVI KIRMIZI SARI
6 Arat
rma
8 ubat 2016
Pazartesi
Batı Trakya Türkleri’nin
ekonomik ve demografik
G
gelişimi
3
Batı Trakya Türk
Azınlığı’nın tüm hakları
uluslararası antlaşmalarla
garanti altına alınmış
olmasına rağmen uygulamada azınlık aleyhine çeşitli
politikalar yürütülmektedir.
Bölge insanı uzun yıllar
boyunca çeşitli uygulamalarla topraksızlaştırılmıştır. Bu durum
aynı coğrafyada yaşayan,
aynı ülke vatandaşı iki farkı
toplumun çok farklı refah
seviyelerinde olma sonucunu doğurmuştur
ünümüzde Türk asıllı nüfusun
sahip olduğu toprağın miktarıyla ilgili herhangi bir resmi
belge bulunmasa da daha önce adı
geçen Zolotas, Aggelopoulos ve
Pesmazoglou’dan oluşan kurul raporunda İskeçe ve Gümülcine illerinde
Türk Asıllı nüfusun sahip olduğu
toprak miktarları hakkında oranlar
verilmiştir. Türkler yoğun olarak bu
iki il sınırları içinde yaşadığı için söz
konusu raporda Dedeağaç’taki
Türklerin toprakları dikkate alınmamıştır. Buna göre; İskeçe’deki arazilerin yüzde 71’i Yunanlılara, yüzde 29’u
Türklere Gümülcine’deki arazilerin
yüzde 53,5’i Yunanlılara, yüzde 46,5’i
Türklere aittir. Bu verilere göre
Türklerin yoğun olarak yaşadıkları iki
ilde ortalama toprağın yüzde 35’ine
sahiptirler. Dedeağaç il sınırları içerisinde Türklere ait toprak miktarı çok
azalmıştır. yüzde 0,3 ila yüzde 0,5 arasında olduğu tahmin edilmektedir.
Bu yüzdeleri ilgili illerin toplam
tarımsal arazi miktarları ile çarptığımızda yaklaşık olarak Türk ve Yunan
nüfusun elindeki işlenir arazilerin
miktarı ortaya çıkacaktır. Doksan yıldan kısa bir süre önce toprağın yüzde
84’üne sahip olan Türk azınlık doksan yıl sonra toprağın yüzde 82’sinin
sahibi değildir.
MÜLKİYETİN
YUNANLILARIN
LEHİNE DEĞİŞMESİNİN
NEDENLERİ
Azınlığın yüzde 80’e yakını toprağa
bağımlıdır. Ekonomik gücünü topraktan alan bir toplumun nüfusunda çok
önemli düşüşler olmazken, sahip
olduğu toprağın toplama göre oranında çok sert düşüşler olmuştur.
Dedeağaç’ı dikkate almasak bile
Türkler sahip oldukları toprakların
çok önemli bir kısmını yitirmişlerdir.
Bu el değiştirme nedenlerini dört başlık altında toplamak mümkündür.
AZINLIK MÜLKÜNÜN
SATIN ALINMASININ
ÖZENDİRİLMESİ
Yunanistan Merkez Bankası ile
Yunanistan Ziraat Bankası arasında
22 Kasım 1966 tarihinde bir antlaşma
imzalanmıştır. Bu antlaşmaya göre
“Trakya Müslümanlarına ait arazileri,
zirai yapıları, Yunan vatandaşı ve
Hıristiyan dinine mensup Elenlerin
satın almaları özendirilmektedir.
Hıristiyan bir Yunan yurttaşının bir
Türk asıllıdan alacağı arazi için ödeyeceği paranın tamamı kredi olarak
verilecek, intikal vergisi ve diğer harcamalar da kredi kapsamına alınacaktır. “Özel Krediler” adı altında verilen
bu kredilerin geri ödeme süresi 20 yıl
olacaktır. Antlaşmanın son maddesinde şöyle bir hüküm yer almaktadır.
“Bu kredilerin usulsüz kullanıldığının
saptanması durumunda ilgili Ziraat
Bankası şubesi kredinin anında geri
verilmesini isteyebilir.” Yani kredinin
Türk mülkü satın alınmasından
başka bir iş için kullanılması usulsüzlük durumudur. Söz konusu krediler
eski Sovyet Cumhuriyetlerinden getirilen Pontuslulara da kullandırılmıştır. Hatta AB (o günkü adıyla AT) bütçesinden de Pontusluların iskânı için
mali yardımlar çıkartılmıştır. Yerel
basında, bu Rum asıllı Sovyet
Yurttaşlarının iskanı için Avrupa
Konseyinin 50 milyon drahmi, AT’nin
de 850 milyon drahmi yardımda
bulunma kararı aldıkları, AT’nin ayrıca 1993 yılına kadar toplam 6 milyon
ECU yardımda bulunmayı vaat ettiği
yazılmıştır. Bu durumda
Pontusluların da kolay krediyle desteklenmiş ek bir arazi talebi yaratmaları beklenmiştir. Ayrıca söz konusu
araziler için rayiç bedeller üzerinde
fiyatlar oluşmuştur. Bu durum makul
koşullarda sağlanan kredilerin arazi
talebini arttırmasından kaynaklanmaktadır. Böylelikle Türkler de arazilerini satmaları için teşvik edilmişlerdir. Bir dönem Hıristiyan komşular
Müslüman evlerini kapı kapı dolaşıp
satılık arazi var mı diye sormaya başlamışlardır. Kamulaştırmalar Türk
topraklarının elden çıkarılmasındaki
en büyük rolü kamulaştırmalar oynamaktadır. Tahminlere göre el değiştirmenin yarısı bu şekilde gerçekleşmektedir. Kamulaştırmalar için kullanılan birinci yasal dayanak topraksız
çiftçi ve hayvan yetiştiricisinin yerleştirilmesi için yapılan kamulaştırmaya
ilişkin 2185/1952 sayı ve tarihli yasadır. Yasa sahibi tarafından işlenen arazinin 500 dönümden, sahibi tarafından işletilmeyen arazinin de 250
dönümden fazlasının kamulaştırılmasını ve mahkeme tarafından saptanan
kamulaştırma bedelinin üçte birinin
20 senede itfa edilecek yüzde 6 faizli
devlet bonosu biçiminde ödenmesini
öngörmektedir. Türk asıllı yurttaşlara
ait büyük çiftlikler için bu yasa geniş
biçimde uygulanırken, topraksız azınlık üyelerine dağıtılan topraktan pay
ayrılmamıştır. Daha çok orta ve
küçük ölçekte toprak mülkiyetine
sahip olan azınlık rençberi ve köylüsünü asıl ilgilendiren kamulaştırmanın ikinci dayanağı, yani kamusal
gereksinme nedeniyle yapılan kamulaştırmalardır. İleri sürülen nedenler
genellikle azınlık topraklarında askeri
tesis, sanayi sitesi veya üniversite
kampüsü yapılacak olmasıdır.
Nitekim Gümülcine’nin Yahyabeyli,
Vakıf, Ambarköy ve Kafkas köylerinde 4000 dönümlük tarım alanı Mayıs
1978’de sanayi sitesi yapılmak üzere
kamulaştırılmıştır. 1985 yılına kadar
kamulaştırılan arazinin yarısına sanayi tesisi yapılmış atıl kalan kısım köylülere açık arttırma usulü ile kiralanmıştır. Sözü edilen bu kamulaştırma
faaliyetlerinden biri de Trakya
Dimokritos Üniversitesi Kampüsü
için 3 bin 200 dönüm tarla Gümülcine
kent merkezinin bitişiğinde (kentin
kuzeyinde) Yaka Bölgesinde kamulaştırılmıştır. Yine aynı bölgede 4 bin
300 dönüm arazi de askeri bölge için
kamulaştırılmıştır. Dimokritos Üniversitesi için kamulaştırılan alan
büyük tartışmalara yol açmış, yapılan
itirazlar kamulaştırmanın özünden
ziyade; Çorak topraklar üzerinde
değil de sulak ve verimli topraklar
üzerinde yapılması, miktarlarının
kamusal gereksinmeyi fazlasıyla
aşması, bir de kamulaştırma bedellerinin aşırı düşüklüğü üzerinedir.
Örneğin Dimokritos Üniversitesi
kamulaştırılmasında, azınlık üyeleri
Rodop Valisine bölgenin topografik
yapısına ilişkin planlar sunarak,
kamulaştırılan arazinin çok değerli ve
verimli topraklardan oluştuğunu
belirtmiş, bunun yerine o kadar
verimli olmayan, genelde yine
Türklerin topraklarından oluşan söz
konusu bölgenin tam karşısına isabet
eden toprakların kamulaştırılmasını
önermişlerdir. Yakınmalar arasında
bu toprakların dönümüne o zaman
için 18 bin drahmi ile 23 bin drahmi
(2001 sonu 1Euro= 340,75 drh.) arasında değişen cüzi fiyatlar verildiğinin yanı sıra, Yunanistan’ın en büyük
yüksek öğretim kurumu olan Selanik
Aristotelio Üniversitesi’nin 640
dönümlük bir arazi üstüne kurulmuş
bulunduğudur. (Dimokritos Üniversitesi için kamulaştırılan alanın 1/5’i
kadar). Yine Şapçı Bölgesi ve civar
köylerinde 1984 yılında açık hava
hapishanesi yapılmak üzere 6000
dönümlük araziyi kamulaştırma
yönünde bir kararname çıkartılmıştır.
630 azınlık ailesini kapsayacak olan
bu kamulaştırmadan daha sonra vazgeçilmiştir. Tarlaların yanı sıra vakıfların da kamulaştırmaya maruz kalması azınlığın daha çok tepkisini çekmiştir. Aralık 1972’de Tabakhane
Camii’nin yıkılması buna örnek olarak gösterilebilir.
ARAZİ BİRLEŞTİRMESİ
Türklerin sürekli arazi kaybetmesinin
sebeplerinden biri de, zamanla bölünüp ekonomik olmaktan çıkan arazilerin birleştirilip yeniden dağıtılmasına ilişkin 821/1948 sayılı kanunun
özel biçimde uygulanmasıdır. Eski
deyimiyle tevhid-i arazi denilen,
Yunanca da ise “Anadazmos” diye
anılan bu uygulama, ilgili bölgedeki
mülk sahiplerinin yarıdan fazlasının
dilekçe vermesi sonucu yapılmakta,
dağıtım sırasında da, toprağı alınan
kişiye eski toprağına eş değer toprak
verilmektedir. Ancak 1974’ten sonra
bu uygulamanın yeni biçim aldığı ve
valinin takdiriyle zorunlu hale geldiği
görülmektedir. Bunun kanuni dayanağı madde 2/2’nin b şıkkıdır. Buna
göre “eğer sulama, kurutma ve sel
baskınlarından korunma gibi faaliyetler dağıtımı zorunlu kılarsa” anadazmos zorunlu yapılabilecektir. Oysa
azınlık basınına göre Batı Trakya’da
su baskını gibi doğal felaketler çok
eski tarihlerden beri yaşanmamaktadır. Anadazmos maksadıyla oluşturulan komisyonlarda bazı istisnalar
hariç azınlık üyesi Türk bulunmamıştır. Ayrıca çoğu zaman tebligat yapılmadan komisyon gelmekte ve karar
vermektedir. Türklere yeniden dağıtılan araziler eskisine oranla daha kötü
yerlerden verilmekte, en önemlisi de
eski toprağın sınıfı mutlaka düşük
yazıldığından (Örneğin 1. Sınıf yerine
3. Sınıf denilerek kayıtlara geçmekte
toprak sahibi buna itiraz edememektedir.) Yeniden dağıtımda verilen toprağın miktarı önemli ölçüde daha
düşük olmaktadır. Bunlardan başka
zilyetliği tanımama, gibi yollarla da
Türklerin arazileri ellerinden alınmıştır. Türk köylüsünün zilyetliği mülkiyet karinesi olamamaktadır. Tarlasına
tecavüz edilen azınlık köylüsü,
hemen hemen daima haksız çıkmaktadır. Özellikle KKTC’nin ilanından
sonra bu vakalar artmıştır (1983
İlhanlı, 1987 Bekirli 1987 Gökçeler
olayları). Bir diğer uygulama ise Türk
köylüsünün elinde tapu bulunması
durumunda bile tapunun tanınmaması veya yanlış yorumlanmasıdır.
Aslında Osmanlı Tapuları
Yunanistan’da da yasal olarak geçerlidir. Osmanlı İmparatorluğunda kişisel toprak mülkiyeti 1858 Arazi
Kanunnamesi ile kabul edilmiş,
kanunnamenin “itirazsız ve kesintisiz
10 yıl devlet toprağını elinde bulunduran ve işleyen kimse o toprağın
tasarruf hakkına sahip olur.
Kendisine harç istenmeksizin yeni bir
tapu verilir” hükmünü getiren 78.
maddesi 147/1914 sayılı Yunan
Yasasıyla da geçerli sayılmıştır. Ayrıca
bu yasa 12 Kasım 1929’da teyit edilmiştir. Buna rağmen Osmanlı tapuları
azınlık köylüsünün elinde fazla bir
değer taşımamıştır. İnhanlı olayının
ortaya çıkışı da bu nedenledir. Yine
Gümülcine’ye bağlı Uysallı Köyünde
Haziran 1990’da çoğu mülkiyet belgeli 350 dönüm toprağa el konulmağa
kalkışılmıştır. Bu bölümü bitirmeden
bir konuya açıklık getirmekte fayda
olduğu kanaatindeyim. Bu tip uygulamalarla Batı Trakya Türkü artık karşılaşmamaktadır. Son yıllarda AB’nin
de ısrarıyla tapu ve kadastro konularında reformlar yapılmış azınlık üyeleri de beyanda bulunma ve intikal
vergilerini ödemek kaydıyla yeni
tapularını alabilmektedirler. Türklerin
sahip olduğu topraklarda son yıllarda
bir artış olması da bunun göstergesidir. Sorun artık arazi yitirmekten
ziyade var olan arazide yetiştirilecek
ürün, ürünün fiyatı, sağlanan sübvansiyonlardan faydalanabilme imkânı
ile ilgilidir. 2. Türk Azınlığın
Ekonomik Gelişimi ve Azınlığın
Bölge Ekonomisindeki Etkinliği
Yunanistan kalkınmasını büyük ölçüde AB’nin yakınlaştırma politikaları
çerçevesinde hayata geçirilen yapısal
fon uygulamalarına borçludur. Özellikle 1990’lı yıllardan itibaren ülke
genelinde olduğu gibi Batı Trakya
Bölgesi de bu gelişmelerden nasibini
almıştır. Ancak bölgedeki Türk
Azınlığın bu uygulamalardan
Yunanlı yurttaşlarla aynı oranda istifade ettiğini söylemek güçtür. Son yıllarda OTP’deki (Ortak Tarım
Politikası) kısıtlamalarla bu fark belirginleşmektedir. Bölgenin daha çok
güneyinde yerleşik Yunan Nüfus
kuzeyde yerleşik Türk Azınlığa göre
AB’nin Sivil Toplum Geliştirme aracı
CSF (Civil Society Facility) programlarından daha fazla istifade edebilmektedir.45 Bölgenin çehresini değiştiren altyapı yatımlarından doğal olarak faydalanma imkânı sağlayan
azınlık, bireysel anlamda girişim
yapma konusunda yetersiz kalmaktadır. Küçük ölçekli bireysel kalkınma
programlarına da katılım azınlık
mensupları arasında farkındalık
eksikliğinden dolayı yeterli değildir.
www.batitrakya.org
sitesinden alınmıtır
DEVAM EDECEK...
SAYFA 07
Yerel Yönetimler 7
8 ubat 2016
Pazartesi
Çolak’tan Mamua
Belediyesi’ne ziyaret
Türkiye Cumhuriyeti Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak,
Türkiye’nin Kosova Büyükelçisi Kıvılcım Kılıç, Kosova FSK Komutanı Gezim
Hazroli, Kosova Türk Temsil Heyet Başkanı ve Kosova Güney Komutanı Kurmay
Albay Saim Bağcı ve beraberindeki heyet Mamuşa Belediyesi’ni ziyaret etti
MAMUA
BALKAN GÜNLÜ⁄Ü
M
amuşa Belediyesinde halkın
yoğun katılımıyla yapılan karşılama töreninde Mamuşa Belediye
Başkanı Arif Bütüç Türkiye Cumhuriyeti
Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih
Zeki Çolak ve beraberindeki heyeti makamında kabul ederek Mamuşa Belediyesi
çalışmaları hakkında geniş bilgi verdi.
www.kosovaport.com’un haberine göre;
Mamuşa Belediye Başkanı Arif Bütüç,
Türkiye Cumhuriyeti ister NATO müdahalesinde ister de Kosova’nın bağımsızlığı
tanınmasında sunan desteklerden dolayı
teşekkür ederek, Kosova’nın ekonomik
kalkınmasında ve askeri alanda yapmış
olduğu desteklerinden dolayı bir kez daha
teşekkür etti. Bütüç, Mamuşa Belediyesi
Kosova’da 38 belediye arasında örnek
çalışmalarıyla model belediye olduğunu
dile getirerek Türkçe dilinin Mamuşa
Belediyesi’nde diğer dillerle eşit düzeyde
ve resmi dil olduğunu açıkladı. Türkiye
Cumhuriyeti Kara Kuvvetleri Komutanı
Orgeneral Salih Zeki Çolak ise Kosova’da
bulunmaktan ve Mamuşa’da olmaktan
büyük mutluluk duyduğunu ifade ederek,
“Burada Anadolu da gibi kendimizi hissediyoruz. Mamuşa Belediyesi ve Mamuşa
bizim için ve Türkiye için önemli ve bundan sonra da yapılması gereken destekler
yapılacaktır. Burada birlik ve beraberlik
içerisinde yaşamanız bizim için herşeyden
önce önemlidir. Kosova’ya üçüncü gelişimiz ve Kosova günden güne daha da
güzelleşiyor” dedi.
“Hasretin iki yakası” bu panelde bulutu
H.MERKEZ - BALKAN GÜNLÜÜ
İ
zmir Büyükşehir Belediyesi,
Türkiye-Yunanistan Nüfus
Mübadelesi’nin 93. yılında, göz
yaşartan aile öyküleri ve mübadelenin etkilerini Ahmet Piriştina Kent
Arvişi ve Müzesi’nde düzenlenen
panelle yeniden hatırlattı. Konuşmacı
ve izleyicilerin mübadil ailelerin ikinci, üçüncü kuşak temsilcisi olduğu
panel büyük ilgi gördü. Kent tarihi ve
kültürü açısından önemli çalışmalara
imza atan İzmir Büyükşehir
Belediyesi Ahmet Piriştina Kent
Arşivi ve Müzesi (APİKAM), “93.
Yılında Mübadele” konulu panele ev
sahipliği yaptı. APİKAM Toplantı
Salonu’nda düzenlenen panelin
moderatörlüğünü gazeteci-yazar
Nedim Atilla üstlendi. Ege Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi
Doç. Dr. Hasan Mert “Mübadele ve
İnsan”, Yaşar Üniversitesi
Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim
Üyesi Prof. Dr. Nazif Mandacı “Ulus
Kurma Süreçleri, Nüfus Mübadeleleri
ve Barışıklaşma”, Lozan Mübadilleri
Vakfı Ege Temsilcisi Taner Yasav ise
“Mübadil Aile Öyküleri” başlığı
altında konuştu. E.Ü Tarih Bölümü
Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan
Mert’in Yunanistan’da ve Türkiye’de
çektiği mübadillerin anılarını anlattığı belgeseli büyük ilgi gördü. Bu
insanların 450 yıl yaşadıkları yerlerden, yani vatanlarından istemeyerek
göç ettiğini söyleyen Mert, “Göç yollarında hayatını kaybeden mübadiller
var. Yerleştikleri bölgeleri benimsediler ancak dil zorlukları nedeniyle ötekileştirildiler. Bu insanlar Atatürk’ün
ismini gözyaşlarıyla anan insanlar.
Cumhuriyete, laikliğe her zaman
sahip çıktılar. Mübadillerden bu
ülkeye hiç zarar gelmemiştir” dedi.
TKA’dan Rojaye
belediyesine ambulans
ROJAYE
BALKAN GÜNLÜÜ
K
aradağ’ın kuzey bölgesinde yer alan ve nüfusunun
tamamına yakınını
Müslümanların oluşturduğu
Rojaye şehrindeki sağlık ve
güvenlik hizmetlerinin kalitesinin
artırılması kapsamında, Rojaye
Sağlık Merkezi’nce kullanılmak
üzere tam teşekküllü bir acil
müdahale ambulansı ile Rojaye
Emniyet Müdürlüğü’nce kullanılmak üzere bir adet arazi aracı,
düzenlenen törenle yetkililere teslim edildi. Teslim törenine, T.C.
Podgoritsa Büyükelçisi Serhat
Galip, Rojaye Belediye Başkanı
Eyüp Nurkoviç, Karadağ Sağlık
SIYAH MAVI KIRMIZI SARI
Bakanlığı yetkilileri, bölge emniyet müdürleri, TİKA yetkilileri ile
bölge halkı katıldı. T.C.
Podgoritsa Büyükelçisi Serhat
Galip, Türkiye olarak her zaman
Karadağ’ın ve ülkede bulunan
soydaşlarımızın yanında olduklarını belirterek, söz konusu donasyonların Rojaye halkının daha iyi
şartlarda hizmet almaları konusunda önemli bir katkı sağlayacağını belirtti. Rojaye Belediye
Başkanı Eyüp Nurkoviç de,
TİKA’nın bugüne kadar
Rojaye’ye sağladığı desteklerin
bölge halkı tarafından büyük bir
takdirle karşılandığını belirterek,
Türkiye’nin her zaman arkalarında olduğunu hissetmelerinin kendilerine büyük bir güven verdiğini ifade etti.
Bursa’da 29 Ocak sergisi
BURSA - BALKAN GÜNLÜÜ
B
ursa Büyükşehir Belediyesi ve
Batı Trakya Türkleri Dayanışma
Derneği Bursa Şubesi Gençlik
Kolları tarafından düzenlenen “29
Ocak Milli Kimlik ve Direniş Günü
Anma Toplantısı ve Fotoğraf
Sergisi”nde, Batı Trakya Türkleri’nin
verdiği mücadele ve yaşanan sıkıntılar,
o dönemi birebir yaşayanlar tarafından
anlatıldı. Batı Trakya Türkleri’nin,
maruz kaldıkları ayrımcı ve baskıcı
politikalara dikkat çekmek ve maruz
kalınan saldırıları unutturmamak adına
1988 senesinde başlatılan ‘29 Ocak Milli
Kimlik ve Direniş Günü’ münasebetiyle Bursa Göç Tarihi Müzesi’nin ev
sahipliğinde anma programı düzenlendi. Programa, Büyükşehir Belediye
Başkanvekili Atilla Ödünç ve Şükrü
Köse, Osmangazi Belediye Başkanı
Mustafa Dündar, Avrupa Batı Trakya
Türkleri Federasyonu Kurucu Başkanı
Cafer Alioğlu, Gümülcüne Seçilmiş
Müftüsü İbrahim Şerif, sivil toplum
kurumuşlarının temsilcileri ve Batı
Trakya Türkleri şubelerinin yöneticileri,
yönetim kurulu üyeleri, kadın ve gençlik kolları ile Bursalılar ilgi gösterdi.
üce Allah(c.c.) Anne
ÖRETMEN
Babamdan raz olsun ki
ilkokuldan sonra beni
MAM YETTR,
Medrese tahsiline gönderdi,
GERSNE
Ortaokulu d ar dan bitirdim,
KARIMA!
liseyi okudum, imam-Hatip
lisesinin fark derslerini d ar dan verdim. Lisans olarak
Eyüphan KAYA
E itim Fakültesi Kimya
Bölümü’nden mezunum. 1987var, daha ne olsun. Ama ne yaz k
93 y llar aras nda mam-Hatiplik
ki imamlar ndan ikayet eden biryapt m, sonraki memuriyetimi
çok kimseyi de gördüm.
2015 y l nda kadar ö retmen olaGerçekten imamlar slami ahlak n
rak sürdürdüm ve 28 y l k hizmeabidesi olabilirlerse toplumun
timle emekli oldum. Bunu anlatmanevi de erleri daha ya an r ve
t m ki anlatacaklar m inand r c
dinamik olur kanaatindeyim.
bir kanaatle okuyas n z. nsan
Ö retmenli e gelince özellikle
profilimizde bu iki kesim insan n
s n f ö retmenli i, galiba insan
rolü paha biçilmezdir.
hayat nda yerini dolduracak ba ka
maml m n ilk y llar n hat rl bir aktör yoktur, belki bir derece
yorum, cemaatimiz iki y lda 3
anne-baba yerini alabilir.
ki iden 19 ki iye ç km t . Üstelik
Peygamberimiz buyuruyor ki;
ö renci oldu um için be vakit
yedi ya na kadar çocuklar sevin,
ezan bile okuyam yordum, müftüyedi ile 14 ya lar aras nda onlar
lük o konuda bana ruhsat vermi e itin, ondan sonrada onlarla istiti. 50 hanelik bir köyle geçici
are edin. te bu e itim sistemingörevle çal yordum. Bu iki y lda
de eskiden 5 y l imdi ise 4 y l
3x7=21 metrekarelik bir medrese
s n f ö retmenlerinin eli üzerinde
ve 700 metrekarelik bir arsa üzetecelli oluyor. yi bir ö retmen
rinde 2+1 imam evi için lojman
ö rencisini adam eder, yetersiz
yapt rm t k. Sabah dersine 25
ö retmen ö rencini yamuk yumuk
erkek, ikindi sonras 25 k z ö renyeti tirir, gel de ay kla pirincin
cileri derse geliyordu. Dersimizi
ta n . Tabi ki orta ö retimde de
tamamland ktan sonra çocuklar n
ö retmen yine önemli, ama s n f
seviyesine uygun bir dini hikaye
ö retmeni kadar de il tabi. Hal
payla r ondan ç karmam z gereböyle olunca nitelikli ö retmen
ken dersi izah ediyorduk.
toplumun gelece ini ekillendirir
denilebilir. Do u güneydo uda
16 GENÇLE SOHBET
çal an ö retmenler üzerinde bir
ara t rma yap ls n, nerdeyse yar s
Bir gün köyün 16 genciyle camimesle ini gel git usulü yap yor,
nin hücresinde bir arada sohbet
politik etiketle ö retmenlik mesleediyorduk, köyün eski imam
ini icra ediyor, gençlerimizin
duygulanarak, “Allah senden raz
iman ve edepten uzak örgüt teraolsun, ben bu gençlerle bir araya
neleriyle yeti mesini sa l yor.
gelmekte zorlan yordum, senin
Hatta baz imamlar dahi bu ucuz
üniversite talebesi olman ve slam
duru a katk veriyor. As l mesele
ahlak yla muamele etmen bu
udur, biz ciddi anlamda ö retgençleri bir araya getirmekte etkimen yeti tirebiliyor muyuz?
li oluyor’’ Demi ti. Bir gün camiMesle i icra ederken yetersiz olan
ye gelmeyen bir genç olsa ak amö retmeni görevden almam z
lar birkaç ki i toplan p evine
mümkün mü? te bu iki sorunun
gidiyor, halini soruyorduk.
cevab n verirken sesimiz k s k
Sonradan ba ka bir köye gittim,
ç k yor. Biz ba ar l imam hatip
buraya evimi götürememi tim,
yeti tiremedi imiz gibi ba ar l
haftan n baz gönleri gitmeme
ö retmen de yeti tiremiyoruz
ra men köylülerim gayet mutluymaalesef. Yapt m bir ara t rmadular. Bir gün ilçe müftüsü bir
ya göre dünyan n her yerinde
köylüme “Hocan z göreve geliyor
ö retmen sözle melidir. levini
mu?” diye soruyor, o da diyor
yerine getirmedi i anda sözle meki, “Her gün görevinin ba ndasi yenilenmez. Çünkü ba ar s z
d r.” Müftüm sonra bana dedi
ö retmen ba ar s z ö renci yeti tiki, “Yahu sen bu köylülere ne
rir, o da toplumun ba na bela
yapm s n ki sen zarar görmeyeolur. Onun için öyle manidar bir
sin diye yalan söylüyorlar.”
ifade var; “Ö retmen ve imam
Ö retmen atamam yap lm t ama
yeti tir gerisine kar ma” gerçekcemaat benim gitmemem için çok
ten de hakl l k pay vard r. Okulda
u ra t fakat ben isti areyle karar
hak, Camide hak üstünse, hayat n
verdi im için ö retmenli e geçiçinde de hak üstün olur. Hak ve
tim. maml k y llar m manen en
adaletin üstün oldu u bir ülkenin
bereketli y llard , bazen ke ke
vatanda daha mutlu, daha huzurdiyanetten ayr lmasayd m dedilu olur, s rt yerine gelmez, bence
im de oluyordu. Bir meslek
siz ne dersiniz? Bu iki mesle i
dü ünün yapt n her i te hay r
mercek alt na almak laz m.
Y
SAYFA 08
SIYAH MAVI KIRMIZI SARI
8 Balkan Haberleri
8 ubat 2016
Pazartesi
Bo naklar yava yava av tüfekleriyle ba lad klar mücadelede S rplar n a r silah ve
tanklar n ele almaya ve S rplar geri püskürtmeye ba lad lar. Bu durum hiç beklenmiyordu ve sözde “E itlikçi Bat ” araya girerek
sava durdurmu ve anla malar sonucu
Bosna’y 3 parçaya ay rarak S rp, H rvat ve
Bo nak devleti in a etti. Bu devletin de ne
kadar sürece i merak konusu. Bu sava ta
Bo naklar Türk olarak gören S rplar ”Art k
Türkler’den ntikam Alman n Zaman Geldi”
diyerek sonunda büyük ço unlu u sivil olan
300 bin ki iyi ehid ettiler. Binlerce kad n tecavüze u rad , toplu mezarlarda insanlar gömüldü ve
halen bildi iniz üzere toplu mezarlar bulunmakta.
YUGOSLAVYA’NIN
DAILMA
SÜREC
Süleyman ÇESKO
ugoslavya’n n kurulu unda katliama u rayan Arnavut ve Bo naklar da lma sürecinde de ayn olaylar ya am lard .
Katliam ve çat malar Balkanlar’dan hiç eksik
olmam , son olarak 2000’li y llara kadar da dünya’ya ad n duyurmu bir bölgeydi. Dünya’da
nerde bir çat ma, zulüm, katliam varsa oralar n n
Müslüman topraklar oldu unu görürsünüz.
Balkanlar’ n da yüzlerce y ld r çalkant lar n merkezi olmas n n en büyük sebeplerinden biri
Müslümanlar n var olu uydu. Nüfuslar n n yüzde
96’s Müslüman olan Arnavut ve Bo naklar
Yugoslavya’n n ikinci s n f insanlar olarak görülürdü. Do al zenginliklerin merkezi Kosova ve
Bosna olmas na ra men Yugoslavya’n n en geri
kalm bölgeleriydiler.
Dünyaca ünlü Trepça maden oca alt n, gümü ,
kur un, çinko yan s ra linyitte Dünya’da 5.s rada
yerini tutmaktad r. Kosova s n rlar içinde bulunan Trepça, Yugoslavya’n n ve tabi S rbistan’ n
in a edilmesinde en büyük etken olmu tu.
Zaman nda halk aras nda “Trepça Çal r Belgrad
n a Olur” sözü de aç k aç k dillenirdi. Trepça’da
ç kar lan bütün zenginlikler vagonlarla Belgrad’a
gönderilirdi. Bugünde maden oca çal makta
ancak Yugoslavya döneminde oldu u gibi imdi
de Kosova pek hayr n görmemekte. Geçti imiz
y llarda bu konu hakk nda konu an yabanc bir
büyükelçi “Kosova’da ki zenginliklerle Kosova
halk Arap eyhleri gibi ya arlard ” diyerek zenginliklerin Yugoslavya’n n da lmas yla birlikte
halen Kosova in as nda kullan lmad n aç k
aç k dillendirmi ti. Dedi im gibi Yugoslavya’n n
kurulu unda oldu u gibi da lma süresinde de
Müslümanlara katliam lay k görüldü.
Müslümanlar n zenginliklerini sömürmesine
sömürmü ler de kar l n katliam yaparak vermi lerdi. kinci s n f muamelesi gören
Müslümanlar askere gidenlerin baz lar na intihar
süsü verilerek ya da bir S rp bir H rvat öldürme
te ebbüsünde oldu u iddia edilerek infaz ediliyor,
binlerce gencin cenazeleri evlerine teslim ediliyordu. Bu tür yalanlarla binlerce Arnavut veya
Bo nak genç askerde öldürülmü , bunu ara t rmak isteyen ailelerini de tehdit ederek konunun
kapat lmas sa lan rd . 1981-1989 y llar aras nda
sadece bilinen 82 Arnavut genç askeri vazifelerine yerine getirmek için gittikleri Yugoslavya’n n
çe itli bölgelerinde öldürülmü tü.
Y
!LK KATL!AMIN ADI BOSNA
Her zaman yalanlara ba vurmu Yugoslav yani
S rplar, Bosna’da da katliam uygulamak için birçok yalana ba vurmu tu. lk sald r bir S rp dü ününde sözde Bosnal Müslümanlar bir S rp suçsuz yere öldürdükleri iddia edilerek Bo naklara
bask lar ba lam t . Olaylar n çabuk geli mesiyle
S rplar n ellerinde Avrupa’n n en güçlü ordusu ve
silahlar vard . Bo naklar’da ise av tüfeklerinden
ba ka silah yoktu. Nedeni de “E itlikçi Avrupa
Birli i”nin, Bosna’ya ambargo uygulamas yd .
S rplar n elinde tanklar, uçaklar, en a r silahlar
varken o ambargodan pek etkilendi ini söyleyemeyiz, bunun amac Bosnal Müslümanlara
ambargo uygulamakt . Sava kurallar n bilmeyen
!K!NC! KATL!AM KOSOVA!
Kosova’da 1990’l y llarda artan bask lar art k
Arnavutlar’ da ayaklanmaya zorluyordu.
Yugoslavya’n n ikinci s n f insan muamelesi
gören Arnavutlar, art k bu bask lara göz yummamaya karar verdi. Kosova’n n “Özerk Bölge” statüsünün kald r lmas barda ta ran son damla
oldu. lk olarak 1981 y l nda Pri tine Üniversitesi
ö rencileri protestolar düzenlemeye ba lad lar.
Bu protestolarda slogan d nda ta , molotof gibi
çevreye zarar verecek tek bir madde kullan lmam t r. Bu protestolara a r müdahalede bulunan
asker ve polisler gösterilerin tüm Kosova’ya
yay lmas n sa lad . Trepça maden oca nda çal an madenciler açl k grevine ba layarak ilk olarak “Ba ms z Kosova” laf n telaffuz ettiler.
Arnavutlar “Ba ms z Kosova” için protestolara
hiç ara vermedi. Bunun da bedeli, Bosna’da olduu gibi Kosova’da da katliamd . S rp hapishanelerinden “Ömür Boyu Hapis” cezas alm psikopatlar Kosova’da sava malar için serbest b rak lm lard . Arnavutlar s rf Müslüman olduklar
için katletmeye gelen S rplar kendilerini “FRENK YEVC ” yani Haçl Seferleri’nin askerleri
“FRENKLER” olarak tan t yorlard . Kosova’da
ise ayd nlar imdiki nesillere Kosova Sava ’n n
milli bir sava oldu unu, slam ve H ristiyanl k
aras nda bir sava olmad yalan ile e itiyor.
Kosova’n n tek bir avantaj Arnavutluk’un arkalar nda olmas yd . Arnavutluk’tan gelen roketatar
ve ak-47(Kalashnikov) gibi silahlar S rplara
bakarak basit ama Arnavutlar için art k bir nevi
milli silahlar haline gelmi , bu silahlar ile
Avrupa’n n en güçlü ordusundan biri olan
“Yugoslav Ordusu’na” kar koymu lard . Ço u
sivil olan 15 bin Kosoval hayat n kaybetmi ,
belirli bölgelerde evleri yak lm , kad nlar tecavüze u ram t . Uluslararas camia 2. bir Bosna’n n
olmamas için Kosova’ya birlikleri göndermi lerdi. En önemli noktalardan biri de Türkiye
Cumhuriyeti. Bat l ülkeler bir zamanlar bu topraklar n Türklerin oldu unu söyleyerek, Türklerin
Balkanlara girmesinden çekindiler. Ancak
Türkiye Cumhuriyeti “Orada Benim Soyda lar m
Var” diyerek birçok bask ya ra men Kosova’ya
gelmi , olas birçok katliam önlemi ti. Ve Türk
Sava Uçaklar Belgrad semalar nda uçuyor,
belirlenen yerleri bombal yordu. 17 ubat 2008
y l nda tek tarafl olarak k smen de olsa Kosova
ba ms zl na kavu mu tur. Halen birçok zorluklar alt nda ya ayan Kosova halk di er sava
bölgelerine bakarak yaralar n çabuk kapatm t r.
Arnavutlar aras nda pek kabul edilmese de
Kosova’da ya ayan topluluklar temsil eden 6 y ld z (Arnavutlar, Türkler, Bo naklar, S rplar,
Romlar ve Goral lar) Kosova’ya yeni bir bayrak
verilmi tir.
Balkanlar’a imdilik bar hâkim ama bunun ne
kadar sürece i hiç belli olmaz!
Milli Direni Günü
Almanya’da da anld
Almanya’da yaşayan Batı Trakya Türkleri, “29 Ocak
Toplumsal Dayanışma ve Milli Direniş Günü”nü andılar
MESCHEDE
BALKAN GÜNLÜÜ
A
vrupa Batı Trakya Türk
Federasyonu (ABTTF) üyesi
dernekler, Batı Trakya Türk
Azınlığı’nın hak arama mücadelesinde dönüm noktası olan bu
önemli günün 28. yıldönümü vesilesiyle kurulu oldukları bölgelerde
özel etkinlik ve programlar düzenledi. ABTTF’nin üye derneklerin-
den Meschede Batı Trakya Türkleri
Dayanışma ve Yardımlaşma
Derneği ile Stuttgart ve Geniş
Çevresi Batı Trakya Türkleri Aile
Birliği kendi dernek lokallerinde
düzenledikleri etkinliklerle 29
Ocak’ı andılar. Meschede
Derneği’nin düzenlediği anma
etkinliğine ABTTF Başkanı Halit
Habip Oğlu, ABTTF Başkan
Yardımcıları Sami Yusuf, Mustafa
Kasap, Sebahattin Mümin ve
Mehmet Hüseyin, ABTTF Genel
Sekreteri Aydın Ahmet, ABTTF
Saymanı İsmail Rüşüt ile
ABTTF’nin üye derneklerinden
Bonn ve Çevresi Batı Trakya
Türkleri Derneği, Gießen Batı
Trakya Türkleri Yardımlaşma
Derneği, Halver Batı Trakya Türk
Kültür Derneği ve Troisdorf Batı
Trakya Türkleri Dayanışma ve
Yardımlaşma Derneği’nin yöneticileri iştirak etti.
Aratırmacı-Yazar Atmaca’dan
‘DÜNYA TAR!H! 1915’
STANBUL
BALKAN GÜNLÜÜ
A
raştırmacı-Yazar Dr.
Tayfun Atmaca’nın
“Çanakkale
Savaşlarını” günü güne anlatan eseri Alter yayınlarından
çıktı. 1915 tarihinde
Çanakkale’de bulunan
Osmanlı ve yabancı ülke savaş
muhabirlerinin gözlemlerini
anlatan “ Dünya Tarihi 1915”
adlı eser, okuyucuyla buluştu.
Eser, dönemin Osmanlı gazeteleri başta olmak üzere,
yabancı ülkelerin basın arşiv
belgelerinde derinlemesine
yapılan araştırma neticesinde
hazırlandı. Çanakkale Savaşı
başladığı andan itibaren Türk
ve Dünya basını savaşla
yakından ilgilenmiş, savaşın
gidişatını anında kendi kamuoylarına aksettirmek için elinden geleni yapmıştır. Türk
basını gönderdikleri muhabirleri ile savaşı yerinde izlemiş,
ama zaman zaman olayları
İstanbul’a kısa sürede duyuramamıştır. Savaşın gelişimi ile
ilgili haberler iletişim araçlarının azlığı nedeni ile zamanında duyurulamasa bile, bazen
üç-dört, bazen de yirmi günlük aralarla gazetelerde yer
almıştır. Bu eserde, işte bu
fedakârlığın kazandığı zaferin
basında nasıl ele alındığı incelenmiştir. Ayrıca savaşın başlangıcından bitimine kadar
Osmanlı coğrafyasında yayınlanan gazeteler başta olmak
üzere, yabancı kaynaklarda
derinlemesine taranmıştır.
Eserde, gazetelerde yayınlanan haberler ışığında; Birinci
Dünya Savaşı yıllarında
Osmanlı Devleti’nin genel
durumu, İç siyasal yapısı, o
dönemde yaşanan önemli dış
olayların yanı sıra, Çanakkale
Savaşları’nın nedenleri ve
Çanakkale Boğazı’nın durumu
gözler önüne serilmiştir.
Çanakkale Savaşlarının
nedenleri ile ilgili Rusya ve
İngiltere’nin planları üzerinde
durulmuştur. Boğazın durumu konusunda da doğal yapısından ve yapılan savaş hazırlıklarına yer verilmiştir.
"mtiyaz Sahibi $lhan akirolu
ABTTF Strazburg’a
çalma ziyareti gerçekletirdi
STRAZBURG - BALKAN GÜNLÜÜ
A
vrupa Batı Trakya Türk
Federasyonu (ABTTF), Avrupa
Konseyi Parlamenter Meclisi
(AKPM) 2016 Kış Oturumu çerçevesinde Strazburg’a çalışma ziyareti gerçekleştirdi. Ziyarette ABTTF Başkanı ve
Avrupa Halkları Federal Birliği (FUEN)
Başkan Yardımcısı Halit Habipoğlu’na
Rodos ve İstanköy Türkleri’ni temsilen
FUEN üyesi Rodos, İstanköy ve
Onikiada Türkleri Kültür ve
Dayanışma Derneği (ROİSDER)
Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı ile
Ahıska Türklerini temsilen FUEN üyesi
Uluslararası Ahıska Türkleri Cemiyeti
“VATAN” Başkanı Cavid Aliyev de
eşlik etti. Strazburg’da üst düzey
görüşmeler gerçekleştiren heyet,
Avrupa Konseyi Genel Sekreteri
Thorbjørn Jagland ile Türkiye
Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı ve AKPM
Eski Başkanı Mevlüt Çavuşoğlu ile bir
araya geldi. Ayrıca ABTTF Başkanı
Halit Habip Oğlu, Kırım Tatarları lideri
ve Ukrayna milletvekili Mustafa
Abdülcemil Kırımoğlu ile de görüştü.
AKPM çalışma ziyaretinde Batı Trakya
Türk Azınlığı, Rodos-İstanköy Türkleri
ile Ahıska Türkleri temsilcileri AKPM
üyesi milletvekilleri ve bürokratlarla
bir dizi görüşme gerçekleştirdiler. Bu
çerçevede heyet AKPM Azınlık
Halkları Alt Komitesi Başkanı Viorel
Riceard Badea, Azerbaycan Ulusal
Delegasyonu Başkan Yardımcısı Vusal
Huseynov, AKPM İzleme Komitesi
Gürcistan Raportörü Boriss Cilevics,
Gürcistan Ulusal Delegasyonu üyesi
Guguli Magrazde ile görüştü.
TEMS$LC$L$KLER
Samsunlu Mübadiller
93. yıl yemeinde bulutu
SAMSUN- BALKAN GÜNLÜÜ
S
amsun Mübadele
Derneği üyeleri, mübadelenin 93. yıl dönümü
dolayısıyla Atakum'da 93 Yıl
Dayanışma Yemeği'nde bir
araya geldiler.
www.haber362.com’a göre;
yemek, Samsun Mübadele
Derneği Yönetim Kurulu
Başkanı Olcay Kınay
Yanık'ın konuşması ile başlayan yemeğe, Atakum
Belediye Başkanı İshak
Taşçı, Alaçam Belediye
Başkanı Hadi Uyar, Samsun
25. Dönem Milletvekili
Hüseyin Edis, Eğitim İş
Samsun Şube Başkanı
Rüstem Kara ve çok sayıda
davetli katıldı. Yemekte bir
konuşma yapan Atakum
Belediye Başkanı İshak
Taşçı, Atakum Belediyesi
tarafından yaşama geçirilen
ve hemşeri derneklerine tahsis edilen Yörekent'te
Mübadele Derneği'ne de yer
vereceklerini söyledi.
ANKARA Ahmet ÇOLAK
SAMSUN Akn ÜNER
BURSA Hüseyin TOY
MULA Mehmet TOKGÖZ
MAN$SA Ersin AKBA
ANTALYA Kenan KURTE
$STANBUL Faruk AZEM
DEN$ZL$ Fahrettin KOYUNCU
DI TEMS$LC$L$KLER
ARNAVUTLUK Sokol BRAHAJ
BULGARİSTAN İsmet TOPALOĞLU
SOFYA DR. Sunay YILMAZ
KOSOVA Orhan EMİNCİK
ROMANYA Erkan ERUYSAL
YUNANİSTAN Varol HALİLOĞLU
BOSNA-HERSEK Murat ÖZKAYA
KKTC Mehmet ALDEMİR
YAYIN KURULU
KORAY BAfiOL
İSMET TOPALOĞLU
NAZ‹F MANDACI
SOKOL BRAHAJ
BALKAN DEVLEN
AYŞE KARADAN
ŞARIK CİBO
ATA ATUN
İLBER ŞİYAK
MAL$ $LER
KUTLU KARAN"
B$LG$ $LEM
KEMAL B"ÇER
YAYINTÜRÜ: ULUSLARARASI HAFTALIK SÜRELİ YAYIN
YÖNETİM YERİ: Rafetpaşa Mah. 5179 / 1 sokak.
No: 7 / 4 Bornova/İZMİR
TEL: 0 535 776 01 61
BASKI TARİHİ: 8 Şubat 2016
BASKI: STAR MEDYA YAYINCILIK A.fi.
ADRES: Gaziemir Tren İstasyonu Karşısı Eski Betontaş
Tesisleri İçi GAZİEMİR/İZMİR TEL: 0 232 251 76 32
[email protected]
Köşe yazılarının sorumluluğu yazarına aittir. Yıllık abone bedeli
500 TL olup ulusal ve uluslararas› aboneler için posta ücreti ilave olunur.
SAYFA 09
SIYAH MAVI KIRMIZI SARI
Arat
rma 9
8 ubat 2016
Pazartesi
RUHUNUZUN
DERNLKLERDNDE
GERÇEK YAAM
OLSUN
Mehmet KIZILKAYA
y nsanolu! Sizlerin
ruhu her daim genç
kals+n! Ruhunuzun
derinliklerinde yaam+n gerçek olan güzellikleriyle dolsun! Sizleri geçen haftalardan hat+r+mda kalan hislerimi paylamak istiyorum.
Havalar+n kötü bir ekilde
souduu, yamurun her
gün yad++ ve de bembeyaz
olan karlar+n yeryüzünü
adeta bir çaraf gibi her
taraf+ kaplad++ zamanlardan
yaz+yorum sizlere bu gün.
Anlam vermekte güçlük
çekiyorum. Öyle ki sanki
bizlerin de yürekleri gittikçe
her eyden souyor mu ne?
Bizler art+k hiçbir eyi görmez olduk. Gördüümüz
eyleri bile görmezden gelir
olduk. Gördüklerimiz olduunda bile bak+p da hiçbir
ekilde anlamaya çal+may+p
adeta üenir olduk. Kendi
dilimizle dur durak bilmeden bir eyleri söylerken,
kulaklar+m+zla da çevremizdekilerin seslerini iitmeye
hallerimiz kal+yor. Sanki
hepimiz kendi ellerimizle
kulaklar+m+z+ kapatm+, gözlerimizi de yummu gibiyiz.
Hiçbir eyi dinlemeden söylemenin, bo bo gürültüler
savurman+n ne anlam+ olabilir ki? nsanolunun hayat+na nas+l bir katk+s+ olabilir
ki? Oysaki karlar her yad++nda apartmanlar+n köelerine s++nmakta olan kedicikler ve köpeklerin görülmeleri içimizi yaralar gibi.
Ya sokaklar da ayakkab+s+z
olan çocuklar+n okula gitmelerine ne dersiniz?
ncecik olan kar+n üzerinde
narin olan ayak izlerini b+rakarak yürümekte olan ve o
soukta yerlerde bir parçac+k ekmek ya da yem arayan
serçelerin aray+lar+n+ görmeye ne dersiniz?
E
YNE VE YENDEN
KAR YAARKEN!
Yine o karl+ günlerden bir
gün. Yine bir gün bir sokak
köpeine rastlad+m yolun
tam da orta yerinde. Yolun
üzerinde olup, yolu adeta
ikiye ay+ran aaçlar+n tam
da dibinde öylece yatm+
olan köpek. lk bata ne
güzel uyuyor diye içimden
geçirdim. Yan+na yaklat++m da bedeninin yar+s+
bembeyaz karla kapland++ için anlad+m ki o
art+k yaam+yor, ruhunu
teslim etmi olduunu. O
zavall+ köpek belki o
kar+n souundan, belki
de bir parça ekmek bulamad++ndan ölmütü, can
vermiti, kim bilebilir ki?
Kim bilmek ister ki?
D+ar+s+ adeta buz gibiydi…
D+ar+da ac+mas+z esen bir
rüzgar, hançerleyen bir
souk, yüzünü kesen bir f+rt+na vard+. te o soukta
ayakkab+s+z ve y+rt+k ayakkab+larla okula giden çocuklar, üzerlerinde elbiseleri
olmayan insanlar, evleri
olmayan milyonlarca
masum insan her taraf+
beyaza büründürmü olan
karl+ ve souk hava da
yaamlar+n+ adeta zorla da
olsa sürdürmeye çal++yorlar. Hiç düündünüz mü?
Buzlu, souk ve de karl+
olan yollarda zorluklarla
mücadele ederek yürümeye
çal++rken nedir acaba u
hayat+n anlam+ diye kaç kez
düündünüz? Ya da hiç
düündünüz mü? Yahut hiç
düünebildiniz mi?
Yaamak sadece öylece
yaay+p gitmek midir insan
olarak yapmam+z gerekenler? Hayat; birbirimizi sevmek midir, yoksa birbirimize güvenmek mi? Yoksa
herkese yeryüzüne tüm dünyaya kal+c+ bir eser b+rakmak m+? Belki de asl+nda
öyle bir hayat yaanmal+d+r
ki; yaan karda yürüyüp de
izini asla belli etmemektir
hayat. Her daim mütevaz+
olmakt+r olabildiince…
Öyle ki hiç kimse bilmeden,
her daim izini gizle tutaraktan, izini belli etmeden,
+++, güzel olan her eyi ve
gelecein o mis kokulu
baharlar+n+ saçmakt+r topraa. Kendisine bile söylememeli, yapt++n fedakarl+klar+n kar+s+nda susmal+s+n.
Bu yollarda bir gün yap+p
da ettiklerinin ertesi günlerde laf+n+ bile etmemektir.
Unutmay+n! Hayat+n+z+n bir
sonraki dura+nda daima
daha iyisini, daha güzelini,
daha insanc+l olan+, daha da
muazzam olan+n+ yapmay+
hedefleyin ki ruhunuzun
derinliklerinde gerçek olan
bir yaam olsun. Eer ki
sizler ruhlar+n+z+n genç ve
de canl+ kalmas+n+ istiyorsan+z, çürüyüp de yok olmas+n+ istemiyorsan+z daima
güzel ufuklar+ aramal+s+n+z.
Ruhunuz her daim genç kalmas+yla birlikte insanl++n+z+
yitirmediiniz güneli günler diliyorum…
EOKA Katliamları
ve Kıbrıs Tarihi 2
1 Nisan 1955’’de RUMLAR,, Kıbrıs Adası’nı Yunan Adası yapmak ve
adada bulunan tüm Türk Ulusunu kökten yok etmek amacıyla EOKA Rum
Terör Örgütü’nü kurmuştur.. Papaz Makarios öncülüğünde 1960 yılında
kurulan “Kııbrııs Cumhuriyeti’ni” ortadan kaldırmak,, Kıbrıs Türklerini
yönetimden kovmak ve tamamen yok etmek amacıyla da,, Terör Planı
olan Akritas Planı’nı Grivas öncülüğünde başlatma kararı almışlardır...
S
oykırım (genocide) kavramının
kökü Yunanca’da ırk, aşiret
anlamında kullanılangenos ve
Latince’de öldürme, yok etme, kırım
anlamında kullanılan cide kelimlerinin birleşmesinden meydana gelmiş
bir kavramdır. Soykırım kavramının
sosyal ve siyasal bilimlerde üzerinde
tam olarak anlaşılmış bir tanımı
olmamakla birlikte yapılan çeşitli
tanımlarda ortak kriterler vardır.
Uluslar arası alanda soykırım (genocide) kavramının tanımını yapan ve
Birleşmiş Milletler (BM) Soykırım
Sözleşmesi’nin hazırlanmasında ve
sonuçlandırılmasında önemli katkılarda bulunanPolonyalı hukukçu
Raphael Lemkin 1933 yılında,
Soykırımı, “dini, milli ve ırki bir grubun yok edilmesi” olarak tanımlamıştır. Lemkin’e göre “ soykırım,
direkt olarak kişileri hedef almaz,
kişinin dahil olduğu grubu hedef
alır, kişi de bu gruba dahil olduğu
için saldırıya uğrar.”[3] BM çatısı
altında tanımlanan soykırım kavramı, İkinci Dünya Savaşı’nda gerçekleştirilen toplu katliamların etkisi ve
mevcut uluslar arası dengeler dolayısıyla uluslar arası bir uzlaşmanın
ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Bu
uzlaşmanın şekillendirdiği 9
Aralık1948 tarihli Birleşmiş Milletler
Soykırım Suçunun Önlenmesi ve
Cezalandırılması Sözleşmesi’nde
soykırım, “insanların dinsel, ırki ve
etnik farklılıklarından dolayı sistemli
olarak yok edilmesi” olarak tanımlanmıştır. Sözleşme’de belirtilen
grup üyelerinin öldürülmesi, fiziki
ve zihni sağlığını bozucu eylemler,
grubun kısmen veya tamamen fiziki
varlığının yok olmasına neden olacak yaşam koşullarına tabi tutulması, grup içi doğumları önleyici
önlemler alınması gibi fiillerin ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir
grubu, bu niteliği yüzünden kısmen
veya tamamen yok etmek kastıyla
işlenmesi, soykırım olarak belirtilmektedir. BM Soykırım Sözleşmesi
ADB, Sovyetler Birliği, Fransa ve
İngiltere gibi ülkelerin tarihte yaptıkları kendi uygulamalarından dolayı
suçlanmalarını önlemek için kültürel
yok etme (culturcide), etnik yok
etme (ethnocide-etnik soykırım),
sosyal yok etme (socialcide-sosyal
soykırım) ve politik yok etme (policide), zorla asimilasyon ve entegrasyon yöntemlerini kapsam dışı bırakan uluslar arası bir uzlaşma sonucu
oluştuğundan dolayı “grup” tanımı
dar tutulmuştur. Soykırım konusu
ile ilgilenen bilim adamları, hukukçular, sosyologlar, araştırmacılar ve
tarihçiler, Sovyetler Birliği’nin,
Avrupalı, Amerikalı sömürgeciemperyalist devletlerin uzlaşması
nedeniyle soykırım tanımına giren
grupların eksik olduğunu, dolayısıyla soykırım tanımının dar anlamıyla
yapılması nedeniyle tarihte işlenen
birçok soykırım suçunun kapsam
dışı bırakıldığını savunmaktadır.
Dolayısıyla uluslar arasıalanda etkin
olan devletlerin kendi çıkarları doğrultusunda sağladıkları siyasi uzlaşma sonucunda soykırıma uğramış
olan birçok grup mağdur edilmiştir.
Bu olgu BM Soykırım
Sözleşmesi’nin genişletilmesi gerektiği tartışmalarının sürekli gündemde kalmasına yol açmıştır. Soykırım
tanımının dar tutulmuş olmasına
karşın, Hukukçu Davit Kader, günümüzde bir ceza hukuku olarak uluslar arası alanda ve ülkelerde kabul
gören BM Soykırım Sözleşmesi’ni,
insan hayatının değerli hale gelmesini sağlayan, kişilerin yaptığı soykırımları uluslar arası ceza yasasıyla
ilişkilendiren, bir insanlık suçu olan
soykırıma karşı koruyucu bir önlem
yaratan ve insanlığa umut veren bir
devrim olarak değerlendirmektedir.[4] Lemkin’in yaptığı tanım kapsamında başlangıçta ceza yasaları
bağlamında ele alınan soykırım kavramı, 1970’lerden sonra sosyoloji,
antropoloji, siyasal bilimler, tarih ve
psikoloji dallarında çalışma yapan
araştırmacıların da üzerinde durduğu bir konu haline gelmiştir. Böylece
soykırım kavramının, sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasal yönlerinin
ve sonuçlarının da olduğu hususu
ön plana çıkmış, dolayısıyla çeşitli
bilim dallarının inceleme alanına girmiştir. Bu gelişme sonucunda soykırım konusu, 1970’lerden itibaren
yeni araştırmaların ve tartışmaların
yapıldığı, yeni tezlerin ve tanımlarınileri sürüldüğü geniş bir bilimsel
yelpazede ele alınır olmuştur.
Hollandalı hukukçu Pieter Drost,
soykırım hakkındaki tezlerinde
BM’nin Soykırım Sözleşmesi’nin
eksik ve dar çerçevede olduğunu
savunmaktadır. Drost, BM Soykırım
Sözleşmesi’nin, dünyada uygulanan
çok sayıdaki soykırım yöntemini
içermediğini ifade etmekte ve
bunun en tipik örneği olarak bir
grubu yok etmek amacıyla bilinçli
ve planlı olarak yapılan tehcir uygulamasının kapsam dışı bırakıldığı
görüşünü ortaya koymaktadır.[5]
Matthew Lippman, soykırımda kullanılan bir yöntem olarak tehcirin
dikkate alınması gerektiği görüşünü
ileri sürmekte ve bilinçli bir şekilde,
daki, kısmi ya da tamamen etnik
kimlik ve yapıyı oluşturan her türlü
faktörü yok etmeye yönelik olarak
yapılan soykırım türüdür.
KÜLTÜREL SOYKIRIM
Yunanistan’da, Kıbrıs’ta,
Bulgaristan’da Türk ve
Müslümanlara, Avrupa’da
Çingenelere ve Almanya’da
Yahudilere, Fransızların Cezayir’de
Arap ve Berber halklarına yaptıkları
soykırımlar bu türe örneklerdir.
Kültürel soykırım, bir grubun en son
şekildeki yaşantı tarzına, zamanla
geliştirilen ve korunan geleneklerin,
grubun düşüncelerinin dışa vurulması olan sanatsal ve kitabi değerlerin, hareket ve konuşma tarzının,
folklorik motiflerin, kütüphanelerin,
tarihi eselerin ve müzelerin yok edilmesine yönelik, siyasi, askeri, ekonomik ve ahlaki kararlar alarak bir
grup veya devlet tarafından kısmen
yada tamamen bir gruba ait kültürel
değerlere karşı yaptıkları aktif saldırılardır. Bu tür soykırımlar günümüzde de devam etmekle beraber
özellikle sömürgeci devletlerin
sömürgelerde yaptıkları uygulama-
kontrolünde olan Pile köyünde
Türklerden mal alan Rumları para
ve hapis cezası ile cezalandırdıkları
gibi) yani sistemli boykot uygulamalarının yarattığı sonuçlar itibarıyla
Kıbrıs Türk halkı ağır ve insanlık
suçu niteliğindeki ekonomik ambargolara tabi tutularak ekonomik
çöküntüye uğramışlar, yok olma
derecesinde ağır darbelerle karşılaşmışlardır. KKTC devletine ve Türk
halkına yönelik sistemli ekonomik
ambargolar günümüzde AB, ABD
ve Rum-Yunan ikilisi tarafından en
ağır biçimiyle halen uygulanmaktadır. Bugün 24 Nisan 2004 tarihinde
referandumda “evet” dediği için
Türk halkı ve KKTC üzerindeki
“izolasyonların” kaldırılması gereğinden söz eden ABD ve AB ülkeleri, Rum-Yunan ikilisi ve Rusya ile
birlikte Türk halkına karşı yıllardır
devam eden bir ekonomik soykırım
uygulamaktadırlar. Ekolojik soykırım, bir grubun en zorunlu yaşam
koşullarını oluşturan doğal kaynaklarını, tarımını, verimli topraklarını
başka bir grup veya devlet tarafından ekonomik faydacılık güdülerek,
ekolojik dengeyi bozar şekilde talan
edilmesidir. Kıbrıs’ta Rumların
Türklerin otlaklarına zehir koymaları, işlenebilecek tarım alanlarını kara
mayınlarıyla döşemeleri, su olanaklarını daraltan önlemler almaları ve
uygulamaları ekolojik soykırıma
örnek olabilecek niteliktedir.
Soykırımcı tehcir, egemen grup ve
yönetimlerin, başka bir milli, etnik,
dini, kültürel veya ırki bir grubu
yaşadıkları coğrafi yerlerden ve
yarattıkları ekonomik olanaklardan
bilinçli bir şekilde, silahlı saldırılar,
katliamlar yoluyla zorunlu olarak
göç etmelerini sağlamaktır.
KANLI NOEL
bir grubun yaşadığı yerden zorla
koparılmasının ve göçe zorlanmasının dolaylı olarak böyle bir uygulamaya tabi tutulan grubu yok etmeyi
hedefleyen bir plan niteliğinde olduğu, dolayısıyla bu tür uygulamaların
da soykırım olarak kabul edilmesi
gerektiği üzerinde durmaktadır.[6]
Psikolog Israel W. Charny, soykırım
ile ilgili olarak yapılan grup tanımının sadece ırki, dini, etnik olarak
sınırlanmaması gerektiğinden hareketle “askeri düşman hedefi belli
olmadan, yardıma muhtaç ve
savunmasız insanlara karşı seri
şekilde toplu katliamların yapılması” haline soykırım demektedir.[7]
Soykırım araştırmacılarının, tarihçilerin, sosyologların ve hukukçuların
soykırımla ilgili değerlendirme, analiz ve tezleri dikkate alındığında tek
bir soykırım türü olmadığı, fiziki,
etnik, kültürel, biyolojik, ekonomik,
ekolojik, soykırımcı tehcir, soykırımcı asimilasyon ve etnik temizlik olarak çeşitli soykırım türlerinin olduğu
anlaşılmaktadır. Fiziki soykırım; soykırım türlerinden en önemlisi ve
soykırım derken ilk akla gelen çeşidi
kuşkusuz “fiziki soykırım”dır. Fiziki
soykırım, insanlık tarihinde en yaygın ve en çok kullanılan soykırım
yöntemidir. Bu yöntemde soykırımla karşılaşan grup üyelerinin planlı
bir şekilde, tamamının veya bir kısmının yok edildiği soykırım türüdür. Fiziki soykırımda, kullanılabilecek her türlü silah ve araç kullanılarak grup üyelerinin sistemli bir
biçimde yok edilmesi hedef olarak
alınmaktadır.[8] Rum-Yunan ikilisinin Türk halkını topluca katlederek,
kurşuna dizerek, canlı olarak toplu
mezarlara gömerek ve işkence yaparak Kıbrıs’ta Türk varlığına son vermek istemesi bu tür soykırıma
somut bir örnektir. Etnik soykırım,
bir grubun başka bir grup ya da
devlet odağı tarafından, kökene
veya kimliğin şekillendiği coğrafya-
lardır. Kıbrıs’ta, Yunanistan’da,
Bulgaristan’da Türk kültürel ve tarihi değerlerine karşı yapılan yıkımlar
kültürel soykırım örneklerindendir.
Kültürel soykırım yöntemi, sömürgeci devletlerin sömürgelerde yaptıkları yaygın soykırım uygulamaları
olduğu için 1948 BM Soykırım
Sözleşmesi’nde karşı çıkmaları nedeniyle yer almamıştır. Biyolojik soykırım, Bir ülke veya bölgedeki egemen
grup veya devletin hedef aldığı,
diğer gruptan olan kişileri yok
etmek amacıyla ve toplumun tamamına karşı gizli soykırım olarak da
bilinen hastalık üretme ve bunu
yayma yöntemi olarak tanımlanmaktadır. Kıbrıs’ta Rumların Kanlı
Noel saldırılarından sonra bulundukları bölgelerde kapalı yaşama
mahkum ettikleri Türk halkına karşı
uyguladığı ambargolar kapsamında
bebek mamalarının ve temel gıda
maddelerini yasaklayarak, sağlık
hizmetlerini kısıtlayarak sağlıksız bir
toplum yaratma girişimleri bu kapsamda değerlendirebilecek uygulamalardır. Ekonomik soykırım, bir
grubun, sosyal, siyasi, kültürel, askeri ve teknolojik olarak gelişimini ve
temel gereksinimlerinin (ihtiyaçlarının) giderilmesini önlemek amacıyla, maddi olarak yoksullaştırılıp teslim alınması ve tavize zorlanması
için başka bir grup, devlet veya devletler tarafından ulusal, etnik, ırki ve
dini bir grubun kısmen veya tamamen kısa, orta ve uzun vadede planlı şekilde güç ve ekonomik olarak
yok veya tasfiye edilmesi için yapılan uygulamalardır. Kıbrıs’ta 1900’lerin başından itibaren günümüzde
Rum-Yunan ikilisinin uluslar arası
düzeyde de sürdürdükleri ambargolar bu türdendir. Söz konusu
dönemde Rumların, Türk halkından
mal almamaları (boykot yöntemi),
dükkanlarından alış veriş yapmamalarını (halen Türklerle Rumların
karma yaşadıkları ve BM Barış Gücü
Rum-Yunan ikilisini Kanlı Noel’de
uygulamaya koydukları Akritas
Planı kapsamında yaptıkları katliamlar ve silahlı saldırılar sonucunda
103 köyden Türklerin göç etmeleri
ve 1963-1974 yıllarında Ada’nın
yüzde 3’lük bölümüne hapsedilmeleri, topraklarının ve diğer bütün
ekonomik değerlerinin Rumlar tarafından gasp edilmesi soykırımcı tehcirdir. Soykırımcı Asimiliasyon, bir
grubun diğer bir grup veya devlet
tarafından hukuki veya siyasi dayatmalar yoluyla ellerindeki ekonomik,
sosyal ve kültürel olanakların alınması, kullanımlarının önlenmesi ve
bu olanakların egemen grup veya
yönetim tarafından kullanılmasının
sağlanmasıdır. Rum Yönetiminin,
Türklerin Rumlardan mal-mülk alımını yasalarla yasaklaması, Türklere
ve Türklerin Vakıflarına ait malların
kamulaştırmalar yoluyla ellerinde
alınması, tarlalarının silahlı saldırılar
ve tehditler yoluyla kullanımının
önlenmesi ve bunların Rumlar tarafından kullanılmasının sağlanması
Türk halkının maruz kaldığı soykırımcı asimilasyondur. Etnik temizlik,
bir etnik veya ulusal grubun, diğer
bir grup, güç odağı veya devletyönetim tarafından yapılan, siyasi,
askeri, ekonomik, sosyal, kültürel,
yasa dayatmaları ve siyasi önlemlerle, ayırımcılıkla, terörize edilerek birden veya kronik olarak yüzyıllardır
yaşadıkları yerlerden göç ettirilmesidir. Rum-Yunan işbirliği ve planları
ile Kıbrıs Türk halkına karşı yapılan
sistemli psikolojik terör ve katliam
saldırıları sonucunda Türklerin
bulundukları bölgelerden (Türkler
bugüne kadar asgari üç kez toplu iç
göç yaşamıştır) ve Kıbrıs’tan göç
etmek zorunda bırakılmış olmaları
maruz kaldıkları etnik temizliğin
boyutunu göstermektedir.
www.ozelburo.com sitesinden alınmı tır.
DEVAM EDECEK...
SAYFA 10
SIYAH MAVI KIRMIZI SARI
Balkan Haberleri 10
8 ubat 2016
Pazartesi
BALKANLAR’DA
SSTEMSEL
SORUNLAR
Fatih DEMRCOLU
alkanlar, Sovyetler Birli0i’nin da0ElmasEndan
ve Yugoslavya’nEn parçalanmasEndan sonra
hEzlE bir 8ekilde BatE dünyasEna ve onun
de0erlerine eklemlenmeye ba8ladE. Eski Komünist
liderler birer birer yeni kapitalist liderlere dönü8meye ba8ladElar. Tabi ki; BatE’nEn liberal norm ve
kurumlarE da bölgede hEzlE bir 8ekilde geli8meye
ba8ladE. Ancak Post-Komünist co0rafyalarda modernizm ve liberalizm farklE bir 8ekilde geli8iyordu.
Eskiden kalma alE8kanlEklarla BatE de0erlerinin bir
melezi niteli0inde sistemler ortaya çEkEyor, bu sistemler yeni sorunlarE do0uruyordu. Balkanlar genel
kapsamlE bu sorunlarla hala u0ra8makta... Bu kapsamlE sorunlarEn ba8Enda nsan HaklarE sorunlarE
geliyor. nsan HaklarE zleme Komitesi 2015
Raporu’nda, bölgenin genelinde nsan HaklarE’yla
ilgili birçok ihlali dile getirdi. Bunlar genel olarak,
basEn özgürlü0ü, yolsuzluklar, sE0EnmacElar ve azEnlEklarla ilgili çözülememi8 sorunlar... Bu ihlaller o
derece boyutlara ula8mE8 durumda ki; HErvatistan
gibi hali hazErda AB’ye tam üye bir devlette bile
gözlenmekte... Hal böyle olunca AB tam üyesi devlette ya8anan sEkEntElarE gören üyelik hedefi olan
Makedonya gibi devletlerde nsan HaklarE meseleleri önemini yitirmekte ve bu ülkelerdeki iktidarlarda
bu yönde bir motivasyon kaybEna yol açmaktadEr.
Avrupa Birli0i’nin, nsan HaklarE ko8ullulu0u, bölgeyle entegrasyon iste0ini bir kademe dü8ürmü8
olan Birli0e zaten azalmE8 olan ilgiyi iyice zayEflatEyor.
B
YARGININ BA%IMSIZLI%I
Bölgedeki büyük sorunlardan bir di0eri “YargEnEn
Ba0EmsEzlE0E ve Güçler AyrElE0E Sorunu”... Ne yazEk
ki; Post-Komünist alE8kanlEklar sebebiyle bölgedeki
iktidarlar ço0u zaman otoriterle8ebiliyor ve bu
durum YargEnEn Ba0EmsEzlE0E’nE da etkiliyor. Özellikle Anayasa Mahkemeleri’nden siyasi baskE yoluyla kararlar çEkartElmasE bu anlamdaki sorunlarEn en
somut göze çarpan örne0i... YargEdaki bu zaaflar
yolsuzlukla mücadelenin de önüne ta8 koyuyor.
Fiilen adE yolsuzlukla anElan ülkelere sahip olan co0rafyada yeraltE dünyasE ve organize suç örgütleri de
bir o kadar etkin... Son zamanlarda bölgeden radikal
dini motifli terör örgütlerine katElanlarEn sayEsEndaki
artE8En bir sebebi de bu sistemsel sorunlar... Elbette
bölgeyi en fazla ilgilendiren ve üzerinde bir türlü
mutabakata varElamayan problem ise bölgesel
güvenlik... Gerek devletlerarasE ikili ili8kilerde
gerekse bölgesel bazda güvenlik alanEnda i8birli0ine
gidilemiyor olu8u, aynE zamanda bölgenin istikrarEnEn da güvence altEna alEnmadE0EnE tescilliyor. ABD
deste0iyle ba0EmsEzlE0EnE ilan eden Kosova ve
SErbistan arasEnda bir türlü uzla8Eya varElamamasE,
Bosna’da Dayton Anla8masE’nEn kurdu0u düzdeki
aksaklEklar ve yüzünü BatE’ya dönmü8 ülkelerde
yürütülen Rus nüfuzunu arttErma faaliyetleri, bölge
halkalarEnEn ba0EmsEz iradelerini ortaya koymalarEnE
engelliyor. rredentist ve milliyetçi politikalar ötekile8tirmek adEna kullanElEyor. Bu sistemsel sorunlarEn
iki büyük müsebbibi BatE (ABD ve AB) ve
Rusya’dEr. Balkanlar’E payla8Em alanE olarak gören
bu sömürgecilerin kar8EsEnda bölge çiin Türkiye bir
rol model ülke konumundadEr. Bir Balkan ülkesi
olarak kurulmu8 olan OsmanlE’nEn mirasE, sistemsel
bütün sEkEntElarE a8Ep yeniden 8ahlanmaya yeter de
artar bile... Bunun bilincine varmE8 bir 8ekilde Türk
Milleti ve BalkanlE Halklar el ele verip gerçek
sömürgeciler olan BatE dünyasE ve Rusya’yE bölgeden def etmelidirler...
YUNAN ÇFTÇLERN
snrdaki eylemlerine
Bulgaristan'dan tepki
Yunan çiftçilerin reformları protesto için Bulgaristan sınırındaki geçişleri bloke etmeleri Bulgar nakliyecileri kızdırdı
SOFYA - BALKAN GÜNLÜÜ
Y
unanistan'da, hükümetin tarım sektörüne getirdiği ek vergiler ve sosyal
güvenlik yasasında yapmak istediği
değişikliklere karşı çıkan çiftçilerin protestosu, Bulgaristan'ın tepkisine neden oldu.
www.kircaalihaber.com’a göre;
Yunanistan'da çiftçi sendikalarının ortak
kararıyla geçen hafta başlatılan eylem kapsamında Yunanistan–Bulgaristan arasındaki Kulata-Promahon, İlinden-Ekzohi ve
Makas-Nimfea sınır kapılarının kapatılmasının ardından Bulgar nakliyeciler, dışişleri
bakanlığından müdahale etmesini istedi.
Sınır kapılarında bekletildiklerini belirten
Bulgar TIR sürücüleri, aç ve susuz kaldıklarını ve kendilerine yardım ulaştırılmadığını açıkladı. Yüklerini zamanında teslim
edemedikleri için büyük kayıplara uğradıklarını belirten Bulgar nakliyeciler yetki-
lilerden yardım istedi. Bulgaristan Dışişleri
Bakanı Daniel Mitov, Yunanistan tarafıyla
görüşmelerin sürdüğünü ifade ederek,
duruma çözüm aradıklarını ve gerekirse
Avrupa Birliği'nden duruma müdahale
etmesini isteyebileceklerini dile getirdi. İki
ülke arasındaki üç sınır kapısında geçişleri
durduran Yunan çiftçiler ile Bulgar TIR
şoförleri arasında zaman zaman gerginlik
yaşanıyor.
ACUN, YUNANSTAN'DA
hükümet krizine neden oldu
AT
NA
BALKAN GÜNLÜÜ
Y
unanistan’da televizyon ya da
frekans satın almak istediğini ve
Başbakan Aleksis Tsipras ile
konuştuğunu söyleyen Acun Ilıcalı'nın
ülkede yarattığı "kriz" sürüyor.
Muhalefet partileri, Tsipras’ın Ilıcalı’ya
yayın ruhsatı verip vermeyeceğini açıklamasını istedi. www.borsatek.com sitesine göre; ana muhalefetteki Yeni
Demokrasi Partisi Milletvekili Nikos
Dendias, “Yunan Başbakanı, yabancı
ve özellikle Türk vatandaşları ile
Yunan televizyonlarının yayın ruhsatı
konusunu hangi hukuki çerçevede
konuşuyor, cevaplasın” dedi. Sosyalist
Pasok Milletvekili Andreas Loverdos,
“Bu da olduysa, Tsipras’ın tercihlerine
kimsenin şaşırmaması gerek. Başbakan
çıkıp açık konuşmalıdır. Her gün
sorunlarımızın olduğu komşu ülkeye,
bir de bizi bilgilendirmesi için yayın
ruhsatı veremeyiz” diye konuştu. Nehir
(Potami) Partisi Milletvekili Yorgo
Mavratos, “Hükümet, ruhsatlar için
alışverişi bırakıp tüm yetkileri
Televizyon Üst Kurulu’na (ESR) devretsin” derken, Merkez Birliği Partisi
Milletvekili Yiannis Kallianos da
“Hükümet, bir Türk’ün gelip yayın
ruhsatı alması için televizyon kanallarını kapatmaya teşebbüs etmesin” şeklinde konuştu.
Tsipras hükümet, muhalefetin sert eleştirilerine kayıtsız kalamadı ve bir açıklama yapmak zorunda kaldı. Hükümet
kaynaklarının açıklamasında şu ifadeler yer aldı: “Tsipras, İstanbul’daki
Türkiye-Yunanistan milli futbol maçı
sırasında gerçekten Ilıcalı ile konuştu.
Ilıcalı, Yunanistan’da frekans almak
istediğini ve Yunan ortaklar bulduğunu
söyledi. Tsipras, ruhsatlar için tamamıyla şeffaf ihale yapılacağını belirtti.”
Parlamento Başkanı Nikos Vuçis ise
“Hükümet, ne Yunan ne Türk hiç kimseye karşı yükümlülük altına girmemiştir” dedi.
Adalardaki Yunanl&lar bu
y&l Datça Pazar&’na gelmedi
YETER ARTIK,
ALLAH'TAN
KORKMUYOR MUSUNUZ?
[email protected]
Süheyl ÇOBANOLU
anlEurfa HDP Milletvekili Osman
Baydemir TBMM Genel Kurulu'nda
konu8urken Cizre’de insanlarEn
öldü0ünü söyleyerek, a0lamaklE bir sesle,
“Allah'tan korkmuyor musunuz? Yeter
artEk. iddet çözüm de0il, silah çözüm
de0il, ölmek, öldürmek çözüm de0il”
sözleriyle hissiyatEnE ifade etti.
Elbette vicdan sahibi hiç bir kimse, ölme,
öldürme ve 8iddeti kimin yaptE0EnE görmekten aciz olmadE0E sürece, ölmeyi,
öldürmeyi, 8iddeti çözüm olarak görmedi
bu ülkede. Ama sen, Türk milletinin temsilcisi olmak yerine teröristlerin sözcülü0üne soyunursan böyle konu8man kimseyi 8a8Ertmaz.
Bölücü terör örgütü PKK, 1984’ten beri
bebek, çocuk, kadEn, ya8lE, asker ve sivil
gözetmeden binlerce cinayet i8ler ve katliam yaparken, yüzlerce okul, hastane,
8antiye, i8 makinesi, kamyon ve otobüsleri yakarken ambulanslara saldErErken,
yaptEklarE insanlEk dE8E eylemler için
neden “YETER ARTIK, ALLAH’TAN
KORKMUYOR MUSUNUZ?” diyemediniz!!!
DiyarbakEr Baro Ba8kanE’nEn öldürülmesi
üzerine delil tesbiti için o soka0a giden
savcE ve polislere teröristlerin ate8 açmasE
nedeniyle tesbit yapElamadE0Enda neden
“YETER ARTIK, ALLAH’TAN KORKMUYOR MUSUNUZ?” diyemediniz.
ANALAR A%LARKEN
DiyarbakEr’En Sur ilçesinde sokaktaki
cenazeleri almak için giden HDP heyetine bile ate8 açarak engelleyen teröristlere
neden “YETER ARTIK, ALLAH’TAN
KORKMUYOR MUSUNUZ?” diyemediniz. Bu güzel ülkenin vatanda8E olan 78
milyonluk Türk Milleti’nin analarE a0larken, geride bEraktEklarE dul ve yetimlerinin boyunlarE hüzünle bükülürken, babalarE evlat acEsEyla kahrolurken neden
“YETER ARTIK, ALLAH’TAN KORKMUYOR MUSUNUZ?” diyemediniz...
BazE ilçeler patlayEcE ve silah deposu
haline getirilirken, örgüt adEna vergi toplanErken, sözde mahkemeler kurulup
yasadE8E olarak insanlar cezalandErElErken,
kamu düzeninin sa0lanmasE için devlete
himmet etmi8 olan korucular direklere
ba0lanEp infaz edilirken, yollar kesilirken
neden “YETER ARTIK, ALLAH’TAN
KORKMUYOR MUSUNUZ?” diyemediniz...
Yata0Enda uyuyan polislerimiz, e8iyle
pazara çEkmE8 astsubayEmEz, kEzEyla evine
giden Jandarma KomutanEmEz, çar8Eya
çEkmE8 uzman askerlerimiz 8ehit edilirken
neden “YETER ARTIK, ALLAH’TAN
KORKMUYOR MUSUNUZ?” diyemediniz... HDP E8 Genel Ba8kanE Demirta8,
"HalkEmEz kendi güvenli0ini alsEn" diyerek silahlanma ça0rEsE yaparken neden
“YETER ARTIK, ALLAH’TAN KORKMUYOR MUSUNUZ?” diyemediniz...
Yine di0er HDP E8 Ba8kanE Figen
Yüksekda0, “Biz sErtEmEzE YPJ'ye,
YPG'ye ve PYD’ye yaslEyoruz bunu söylemekte ve savunmakta hiçbir sakEnca
görmüyoruz" derken neden “YETER
ARTIK, ALLAH’TAN KORKMUYOR
MUSUNUZ?” diyemediniz... Köylere
giren PKK'nEn 'Asayi8' güçleri, köy meydanEna topladE0E erkekleri ailelerinin
gözü önünde katlederken neden “YETER
ARTIK, ALLAH’TAN KORKMUYOR
MUSUNUZ?” diyemediniz...
KADINLAR KATLEDLRKEN
MULA
BALKAN GÜNLÜÜ
S
imi Adası'ndan alışveriş
yapmak üzere Datça'ya
gelenlerin sayısı, geçen yıl
önceki yıllara oranla çok
büyük oranda düştü. Datça'da
hafta sonları kurulan semt
pazarına Yunanistan'ın Simi
Adası'ndan gelip sebzeden
meyveye, giyimden ev eşyasına ihtiyaçlarını karşılayan
Yunanistanlıların sayısı, ülkelerindeki ekonomik kriz nedeniyle azaldı. Geçmişte yılda
ortalama 5 bin kişinin semt
pazarına alışveriş için geldiği
Datça'yı geçen yıl sadece 108
kişi ziyaret etti. www.tourexpi.com’un haberine göre;
Datça Belediye Başkanı Gürsel
Uçar, AA muhabirine yaptığı
açıklamada, önceki senelerde
Simi'den hemen her gün ilçeye
belli sayıda Yunan turistin geldiğini, beyaz eşyadan giyime,
alışverişlerini Datça'dan yaptıklarını söyledi. Geçen yıl
Simi Adası'ndan Datça'ya
gelenlerin sayısının ciddi
anlamda düştüğünü vurgulayan Uçar, "Biz bunu Datça için
çok önemli bir ekonomik
kayıp olarak düşünüyoruz.
Bunun için ne yapılması gerekiyorsa bu yıl yapmaya çalışacağız. Oradaki insanların ekonomik kriz nedeniyle alım
gücünün düştüğünü biliyoruz
ama hangi şartlarda olursa
olsun bugün Simi Adası'nda
yetişmeyen birçok ürün
Datça'da yetişiyor. Bu nedenle
bu ürünleri Datça'dan almak
zorunda olduklarını düşünüyorum" dedi.
Türk iadamı ilik’ten
Sırbistan’a yatırım çarısı
ALEKS
NAC
BALKAN GÜNLÜÜ
T
ürkiye’nin uluslararası
ekonomi/finans dergisi
Turcomoney, Kasım sayısında Sırbistan Raporu’nu
yayınladı. Ülkedeki Türk firmalarının faaliyetlerine de yer
veren Turcomoney’de Türk işadamı Fevzi Şilik’in çok ilginç
öyküsü de yer alıyor. *Balkan
ülkeleri ile uzun yıllardır tekstil
ticareti yapan Türk işadamı
Fevzi Şilik, “büyük fırsatlar
var” dediği Sırbistan’a
Kervansaray kurdu.
www.haber1.com’un haberine
göre; Avrupa’dan Türkiye’de
giden ana arter üzerinde
Aleksinac’da Bosphorus Hotel
adıyla muhteşem bir tesis
kuran Şilik, yanına İstanbul
Restaurant ile konuklarına
yemek hizmeti de veriyor. 65
dönümlük arazi üzerinde 6
milyon Euro’luk yatırımla
kurulan tesislerde yorgun
misafirler dinleniyor, Türk
mutfağının enfes yemeklerini
tadıyor. Başarılı işadamı Fevzi
Şilik, şimdi başkent Belgrad’da
ve Niş şehirlerinde birer otel
daha açmayı planlıyor. Türk
işadamlarının girişimci ruhunu
her zaman ve her yerde görmek mümkün. İşte bu başarılı
Türk patronlardan biri de Fevzi
Şilik. Aslen Kosovalı olan Fevzi
Şilik, ailesiyle birlikte 1992
yılında Türkiye’ye taşınmış ve
tekstil işine başlamış. Ağırlıklı
olarak Balkan ülkelerine ihracat
yapan Fevzi Şilik, eşi Badem
Hanım’la birlikte dört elle işe
sarılmış. Tekstil ihracatında bir
zamanlar büyük hacimli işler
yapan Fevzi Şilik, sektörün
daralmasıyla birlikte yeni yatırım alanları aramaya başlamış.
2 yıl önce Belgrad Büyükelçisi
Mehmet Kemal Bozay’ın önerisi ve telkini üzerine
Sırbistan’da otel açmaya karar
vermiş. Bir buçuk yıllık çalışmadan sonra Aleksinaç şehrine
20 kilometre yakınlıktaki otoyol
üzerinde Bosphorus Hotel’in
açılışını gerçekleştirmiş. Dört
yıldızlı otel olarak faaliyet gösteren Bosphorus Hotel, mimarisi, ferah ve konforlu odaları,
zengin kahvaltısı ve lezzetli
yemekleri ile göz dolduruyor.
Fevzi Şilik ve eşi, yorgun Türk
yolcularını otellerinde dinlendiriyor, Türk mutfağının enfes
yemekleriyle misafirlerine
adeta ziyafet çekiyor…
Bu vah8ete kar8E çEkan ve insani tepki
veren kadEnlarE dahi katlederken neden
“YETER ARTIK, ALLAH’TAN KORKMUYORMUSUNUZ” diyemediniz...
HDP Hakkari Milletvekili Abdullah
Zeydan, PKK’nEn öyle bir gücü var ki,
sizi tükürü0üyle bo0ar" derken neden
“YETER ARTIK, ALLAH’TAN KORKMUYOR MUSUNUZ?” diyemediniz...
BazE HDP milletvekilleri PKK’ya kuryelik yapEp, aracEyla silah ta8Erken neden
“YETER ARTIK, ALLAH’TAN KORKMUYOR MUSUNUZ?” diyemediniz...
Bölücü örgüt, Bosna'da binlerce masum
insanEn canEna kast eden SErp uyruklu
keskin ni8ancElarE para kar8ElE0Enda kiralayarak Türkiye'ye gönderirken neden
“YETER ARTIK, ALLAH’TAN KORKMUYOR MUSUNUZ?” diyemediniz...
Lütfen elinizi vicdanEnEza koyun ve bir
kez daha dü8ünün, bu vatan hepimizin
karde8çe, huzur ve refah içinde ya8ayabilece0i her türlü imkâna sahip. Gelin bu
vah8ete bir son verin, küresel efendilerin
ma8asE olarak kendinizi de ba8kalarEnE da
yakmayEn. “YETER ARTIK,
ALLAH’TAN KORKUN” ve milletin
kanEna girmeyin.
SAYFA 11
SIYAH MAVI KIRMIZI SARI
Araflt›rma 11
8 ubat 2016
Pazartesi
ARNAVUTLUK
VE ARNAVUTLAR 1
Osmanlıların
Arnavutlarla ilk
karşılaşması/tanışması Kosova savaşı
öncesinde, Timurtaş
Paşa'nın 785/1383
tarihinde Debre bölgesinden başlayarak
Arnavut diyarına
seferler yaptığı
döneme uzanır.
Özellikle Kosova
harbi akabinde
Yıldırım Bayezid
döneminde
Arnavutluk'un
güney bölgeleri
Osmanlı devletinin
denetimine girer
Ç
elebi
Mehmed
zamanında
ise bazı Arnavut
Beyleri
Müslümanlığı
kabul eder. O
dönemde
Arnavutlarla meskun bölgeler.
Bugüne nazaran
Müfit YÜKSEL daha sınırlı bir
bölge olduğu gibi.
Bu mıntıkalar irili ufaklı Arnavut derebeylerinin/Prenslerinin (Premedi,
Merdita Prensliği, Dugacinler gibi)
idaresindedir. Bu dönemde bölgede
güçlü bir hükümdarın varlığı bilinmemektedir. Müslüman olarak ilk bilinen
bey Premedi beyi Todor Muzak oğlu
Yakup beydir. Ancak Arnavut diyarına
gerek Timurtaş Paşa gerekse
Evrenoszade İsa Bey komutasındaki
askerlerle çeşitli akınlar düzenlense
de, Osmanlıların bu diyara yerleşmesi
1431 yılında Sinan Paşa'nın akınlarıyla
olur. Çelebi Mehmet zamanından başlayarak bölgenin tahriri de gerçekleştirilir. 835/1432 tarihli tahrir defteri ise
(Defter-i Sancak-ı Arvanid) (Defter-i
Sancak-ı Arvanid, 835 Hicri Tarihli,
Hazırlayan: Halil İnalcık, TTK
Yayınları, Ankara) ise bu konuda elimizdeki en eski belge niteliğindedir.
Bu tarih artık Osmanlının iyice bölgeye yerleştiği tarihtir.
Arnavutluk II. Murad devrinin başlarında artık tamamen fethedildiği sıralarda Merdita prenslerinden
Krujalı/Akçahisarlı Jean Castrioty
Osmanlı Sultanına metbuiyyetini bildirir, sadakatini göstermek için de dört
oğlunu talim ve terbiye görmek üzere
o sırada Osmanlının payitahtı olan
Edirne Sarayına gönderir. Dört oğlundan en küçüğü ve en cevval olanı
George Castrioty (Yorgi Kastriyoti)
padişahın (Sultan II Murad) gözüne
girer. Bir hayli iltifata mazhar olur.
MÜSLÜMAN OLARAK
İSKENDER ADINI ALIR
Diğer kardeşleri gibi Müslüman olarak
İskender adını alır. Padişah onu şehzadeleri arasında bulundurarak eğitim
ve tahsiline özel itina gösterir. Genç
yaşta sancak beyliğine yükselir. 25 yaşlarında iken Kruja hakimi olan babası
eceliyle ölür. Bunun üzerine babasının
makamını padişahtan ister. Ancak
Padişah II. Murad onu daha önemli
mevkilere getirmek istediğinden (
Belki sonradan baş vezir yapmak istiyordu ) Kruja sancağına başkasını gönderir. İskender Bey bu duruma pek
içerler ve intikam yolları arar. Sultan
II. Murad Avusturyalılarla uğraşırken
ve Osmanlı ordusu sefer için
Morova'da bulunurken İskender Bey
de o sırada bu ordu içindedir. Bu esnada kaçış planları yapan İskender Bey,
bazılarıyla gizlice anlaşarak sahte bir
ferman düzenler. Nihayet ordudan
gizlice ayrılarak Kruja'ya gider.
Burada çevresine toplanan kimselerle
birlikte Kruja kalesini gösterdiği sahte
fermanla teslim alır ve içeride müslüman asker katliamı yapar. Ardından
Venedikliler ve Macarlar'la, hatta
Sırplar'la Osmanlı aleyhinde ittifak
kurar.
OSMANLI’YI UĞRAŞTIRDI
Uzun süren İskender Bey ayaklanması
Osmanlı devletini bu coğrafyada bir
hayli zaman meşgul eder. Özellikle
Fatih Sultan Mehmed bu ayaklanmanın ortadan kalkması için bir hayli
çaba ve zaman sarf eder. Osmanlıları
25 yılı aşkın uğraştırır. Kruja ve
İşkodra'yı Venediğe bağlayarak bu
zaman zarfında hüküm sürer. Yılları
gerek II. Murad, gerekse Fatih Sultan
Mehmed döneminde, sürekli
Osmanlılarla savaşmakla geçer. Fazla
bir şey elde edemez. Ancak, sadece
İtalya ve Adriyatik'te Venedik ve
Papalık adına Osmanlı'nın önünde set
vazifesi görür. Bunda kendisi de karlı
çıkmaz. Nihayet Osmanlılarla 25 kez
Papa ve Venedikliler adına savaşan
İskender Bey pes etmek zorunda kalır.
İşkodra'dan sonra Kruja da Bizzat
Fatih tarafından zaptedilir. Fatih
Kruja'nın anahtarlarını kendisi teslim
alır ( 883/1478 ). İskender Bey ise önce
Alesyo'ya sonra da Lisa adasına kaçar
ölümüne kadar münzevi bir hayat
yaşar. (873/1468)
İskender Bey'in iki torunu Kanuni
Sultan Süleyman zamanında tekrar
İstanbul'a gelerek Osmanlı'ya dehalet
edip Müslüman olurlar. Bunlardan biri
yine İskender Bey adını alarak
Simkeşbaşılığa kadar yükselir.
Simkeşbaşı İskender Bey, Eyüp'te Zal
Mahmud Paşa Cami ve Medresesi
yakınında bir sıbyan mektebi, Haliç
kıyısında Ayvansaray –Korucu
Mehmed Çelebi Cami-i Şerifinin altında yer alan bir çeşme de inşa ettirmiştir. Mimar Sinan yapısı çeşmesinin
2004 yılında çalınan kitabesi 975/1567
tarihliydi:
Acâyib hayra girdi Sîm-keşbaşı
Skender Beğ
Döküp sîm u zeri bu şeşme-sâra urdı
bünyânı
Binâsı Sedd-i İskender suyu âb-ı hayât
oldı
Hayât-ı sermedî buldı Hızır-veş nûş
iden ânı
Safâ-yı tab'la Sâ'i bunun itmâmı târihin
Didim bulmuş Skender aynıyle âb-ı
hayvânı
975
EYÜP SULTAN CİVARINA
DEFNEDİLDİ
İskender Beğ 990/1582 tarihinde vefat
etmiş olup, Eyüp Sultan civarında
defn edilmiştir. Mektebi ise, Sultan III.
Mustafa'nın kızı Şah Sultan tarafından
hedm edilerek yerine halen mevcut
olan Şah Sultan Mektebi Ve Sebili yaptırılmıştır. Bugün mevcut olmayan
Ayvansaray/Korucu Mehmed Çelebi
Camii altındaki çeşmesinin ise kitabesi
çalınmış ve harap vaziyettedir.
Dugacinzadelerle akrabalık tesis etmiş
olduğundan Sicill-i Osmani gibi bazı
kaynaklarda zuhul eseri olarak
Dugacinzâde olarak kaydedilmiştir.
İskender Bey ayaklanmasının bertaraf
edilmesi akabinde, Arnavut diyarı
kâmilen Osmanlı idaresi altına girmiş.
Prizren ve civarında hüküm süren
Dugacin Prensleriden iki kardeş Fatih
devrinde İstanbul'a gelerek Ahmed ve
Mahmud adlarını almışlardır.
Bunlardan Mahmud genç yaşta vefat
etmiş, Ahmed ise vezâret rütbesi ile
valilik yapmıştır. Dugacinlere ait bir
aile mezarlığı halen Eyüp'teki Şah
Sultan Mektep ve sebili bitişiğinde yer
almaktadır.
www.yenisafak.com
sitesinden alınmıtır
DEVAM EDECEK...
SAYFA 12
600 YILLIK TARHN AZZ HATIRASINA
SIYAH MAVI KIRMIZI SARI
NEDEN HEP AYNI
DÜDÜKLER?
[email protected]
Suzan ERNOYAN
akla)5k 11-12 y5ldan beri bak5yorum da,
Süper Lig’de ayn5 jenerasyon görev yap5yor.
Bir elin parmaklar5n5 geçmeyecek say5da
hakemler koca sezon oradan oraya ko)turup duruyor. Ülkemiz de hakem köküne k5ran m5 girdi, ne
oldu bunca hakeme diye sorgulamaya ba)lad5k tabi.
Hal böyle olunca az5nl5k hakemlerinin hepsi y5prand5 görün art5k. Hata yapsalar da MHK riske girmemek ve günü kurtarmak ad5na ayn5 isimlere, “kadrolu sanatç5lara” maç vermeye devam etti. Gençler de
ikinci plana itilince sorunlar da ç5" gibi büyüyünce
ülke hakemli"i ç5kmaz soka"a girdi. Denizin bitti"ini müjdeleyebilirim…!
öyle bir göz atacak olursak, hep ayn5 isimler.
Cüneyt Çak5r, F5rat Ayd5nus, Bülent Y5ld5r5m,
Hüseyin Göçek, Halis Özkahya, Yunus Y5ld5r5m,
Kamil Abito"lu, Tolga Özkalfa. Ben ba)ka sayamad5m. Haliyle bu ayn5 isimler inan5lmaz maç temposuyla her hafta maçtan maça ko)tular ve hepsi y5prand5.
Y
8 ubat 2016 Pazartesi
www.balkangunlugu.com
DÜNYANIN GÖZÜ
bilardo ile Bursa’da
BURSA
BALKAN GÜNLÜÜ
B
ursa Büyükşehir Belediyesi’nin
ev sahipliğinde Türkiye
Bilardo Federasyonu işbirliğiyle düzenlenen ve 18 ülkeden 149
dünya çapında önemli sporcunun
katıldığı ‘3 Bant Dünya Kupası’
nefes kesen karşılaşmalara sahne
oluyor. Büyükşehir Belediye Başkanı
Recep Altepe de fırsat buldukça kısa
süreli de olsa karşılaşmaları izlerken,
bu organizasyon sayesinde dünyanın gözünün Bursa’da olduğunu
söyledi. Türkiye Bilardo
Federasyonu Başkanı Ersan Ercan
da, “Büyükşehir Belediyesi’nin de
destekleriyle bu turnuvayı alnımızın
akıyla tamamlayacağımıza inanıyorum. İnşallah bunu bir de şampiyonluk kupası ile taçlandırırız” dedi.
Bursa’yı spor kenti haline getirmek
amacıyla amatör spor kulüplerine
saha ve malzeme desteği, 7’den 70’e
herkesin ulaşabileceği semtlere spor
tesisleri, eğitim kurumlarına spor
salonları en önemlisi de Bursa’da
dünya çapında bir stadyum kazandıran Büyükşehir Belediyesi’nin ev
sahipliğinde düzenlenen ‘3 Bant
Bilardo Dünya Kupası’, çekişmeli
karşılamalarla devam ediyor. 18
ülkeden 149 sporcunun şampiyonluk için mücadele verdiği Atatürk
Kongre ve Kültür Merkezi Fuaye
Alanı’ndaki karşılaşmalar, bilardo
tutkunları tarafından da ilgiyle izleniyor. Tribünlerin bir an bile boş kalmadığı karşılaşmaları, fırsat buldukça Büyükşehir Belediye Başkanı
Recep Altepe de izlemeye çalışıyor.
Kendisi de bilardo oynayan ve bu
spora özel ilgi gösteren Başkan
Altepe, Bursa’nın dünya gündemine
bu kez de sporla geldiğini belirterek,
bu tür uluslararası organizasyonlara
büyük önem verdiklerini söyledi.
Dilara olimpiyat vizesini
spanya’da alacak
H.MERKEZ
BALKAN GÜNLÜÜ
T
ürkiye’yi, Brezilya’nın Rio şehrinde
yapılacak 2016 Yaz Olimpiyatları’nda
temsil etmek için yarışan milli sörfçü
Dilara Uralp, Olimpiyat vizesi için büyük
finale hazırlanıyor. İMEAK Deniz Ticaret
Odası İzmir Şubesi’nin desteğiyle bir yıl
boyunca 7 farklı ülkede yelken açan Dilara,
finali Mart ayı sonunda İspanya’daki yarışlarda yapacak. Dilara, bir yıl boyunca katıldığı tüm uluslararası yarışları, Olimpiyat
hedefi yolunda antrenmana dönüştürmeyi
başardı. Geçen hafta Amerika Birleşik
Devletleri’nin Miami eyaletinde Tokyo
Dünya Kupası’nın ilk ayağında yarışan
Dilara, gelecek hafta ise İsrail’de yine
Dünya Kupası için kamp yapacak. Hem
Miami hem İsrail’deki yarışları 2016 Rio
Olimpiyatları’nın antrenmanı olarak değerlendirdiğini belirten Dilara Uralp,
“Sonbaharda düzenlenen Umman yarışlarından sonra üç ay boyunca her gün çok
sıkı antrenman yaptım. Özellikle kuvvet ve
kondisyona çok yüklendim. Kendimi daha
kuvvetlenmiş ve hazır hissediyorum.
Miami, benim için güzel bir tecrübe oldu.
Şimdi 10 Şubat’ta İsrail’e uçacağız. 10 gün
kamp yaptıktan sonra, 20-27 Şubat tarihlerinde RS:X Dünya Şampiyonası’na katılacağım. Hedefim Rio yolunda son dönemeç
olan İspanya Palma’daki Princess Sofia
Regatta olacak. 28 Mart-2 Nisan tarihleri
arasında yapılacak yarışta ipi göğüsleyip,
ülkemi Brezilya’da temsil edeceğime inanıyorum” dedi.
HAKEMLER TORBADAN ÇIKTI
Alt taraftan az say5da isim geldi"inden, hakem yeti)tirilmedi"i için gençlere kucak açmad5lar.
Hakemli"e ba)lad5klar5nda 25-30 ya) gurubunda
olan bu jenerasyon art5k kopma noktas5na geldi ve
kimi hakemli"i b5rakt5, kimi de yak5nda b5rakacak.
) ba)5nda bulunan, MHK’lerin önemli bölümünün
“ba)5m5z a"r5mas5n” diyerek,”tecrübeli hakemlere
görev verirsek kimsenin fazla sözü olmaz” dü)üncesi yüzünden gençler geri planda tutuldu.
Bölgelerden hakem yeti)tirilmedi"i için de deneyimli isimleri zorlayacak hakemler bulunam5yor.
Bir de FFA kokart5 ülke hakemli"inin dü)tü"ü darbo"az nedeniyle çok kolay elde edilir hale geldi.
Derbi maç5 bile yönetemeyecek pek çok isim, FFA
kokart5 takmaya ba)lad5. Trabzonspor’un eski ba)kan5 Mehmet Ali Y5lmaz’5n Spordan Sorumlu
Devlet Bakan5 oldu"u dönemler de, hakem camias5nda ya)anan çe)itli haks5zl5klar ve dedikodular
do"rultusunda, “Hakemler torbadan ç5ks5n” )eklinde
talimatta bulunmu). Futbol Federasyonu’nun
Ankara’da bulunan binas5nda, her hafta yap5lan
Çar)amba toplant5lar5nda Merkez Hakem Kurulu,
her bir maç için her bir torbaya at5lan 3 hakem ismini bas5n mensuplar5n5n önünde kura çekilirmi).
Haliyle torbadan sürpriz hakemler de ç5kt5"5 için, bu
konuda “Torbalara hep belli hakemlerin ad5 at5l5yor”
iddias5 gündeme gelmi). Ayr5ca hakem camias5n5n
önde gelen baz5 isimleri, bunu “çok yanl5) bir uygulama, hakemlerin torbaya girmemesi gerekir” )eklinde tepki göstermi)ler. Sonuç olarak ülke hakemli"i bir dönem torbadan ç5km5). Maçlar da, “torbadan
m5 ç5kt5n sen” diye ba"5r5lmas5 bu olsa gerek.
Fenerbahçe ba)kan5 Aziz Y5ld5r5m, “Maçlar5m5za
ka)ar hakem verilmesin” )eklindeki sözleri tart5)malara yol asa da, Y5ld5r5m, hatalar5n büyük bölümünün “deneyimli hakemler” nedeniyle yap5ld5"5n5 ve
genç hakemler üzerinde 5srarla durulmas5 gerekti"ini söylemesi do"ru tespit ama Aziz Y5ld5r5m’5 dikkate alan yok ki…
Genç kadın
krosçular
‘Avrupa
"ampiyonu’
Bonak Futbolcu
Torku Konyaspor’da
KONYA - BALKAN GÜNLÜÜ
Tenisin ampiyonları S
Buca’da belirlendi
H.MERKEZ
BALKAN GÜNLÜÜ
T
enisin 16 yaş şampiyonları
Buca’da belirlendi. Buca
Tenis Kulübü tesislerinde
gerçekleştirilen 2016 Avrupa
Tenis Kış Kupası İsviçre’nin
birinciliği ile sonuçlandı. Buca
Belediyesi ev sahipliğinde Buca
Tenis Kulübü tesislerinde yapılan şampiyonada 6 ülkeden 16
yaş grubu 18 sporcu kıyasıya
yarıştı. İzleyenlerin yoğun ilgi
gösterdiği müsabakalar sonucunda birinciliği İsviçre takımı
alırken, ikinci Gürcistan, üçüncü
Romanya takımları oldu. Kapalı
ve açık tenis kortları ile bölgesel
ve ulusal birçok turnuvaya ev
sahipliği yapan Buca Belediyesi
bu kez Avrupalı Şampiyonları
ağırladı. İlk kez uluslararası bir
turnuvaya ev sahipliği yapan
Buca Tenis Kulübü’nde gerçekleşen 2016 Avrupa Kış Kupası, 3
gün boyunca birbirinden heyecanlı müsabakalara sahne oldu.
16 yaş grubu sporcuların kıyasıya rekabeti, turnuvayı izleyen
sporseverlere heyecan dolu anlar
yaşattı. Türkiye, İsviçre,
Bulgaristan, Gürcistan, Romanya
ve Slovakya’dan 18 tenisçinin
raket salladığı şampiyonada
birinciliği İsviçre takımı göğüsledi. Tenis severlerinde yoğun ilgi
ile izlediği turnuvada takım olarak Gürcistan ikinci, Romanya
üçüncü, Slovakya dördüncü,
Türkiye beşinci ve Bulgaristan
altıncı oldu
por Toto Süper Lig takımlarından Torku Konyaspor,
Bosna Hersek‘in
Zeljeznicar takımındaforma
giyen 18 yaşındaki orta saha
oyuncusu Amir
Hadziahmetovic ile 4,5 yıllık
sözleşme imzaladı. www.bosnakmedya.com’a göre; Kulüp
basın sözcüsü Ahmet Baydar,
genç bir futbolcuyu kadrolarına kattıklarını söyledi. Amir
Hadziahmetovic ile 4,5 yıllık
sözleşme imzaladıklarını belirten Baydar, ’18 yaşındaki
defansif orta saha oyuncusu
Hadziahmetovic’i kadromuza
kattığımız için mutluyuz.
Futbol otoriteleri tarafından
geleceğin önemli futbolcularından biri olacağı söylenen
Hadziahmetovic’e kulübümüze
‘hoş geldin’ diyoruz’ dedi. Yeni
transfer Amir Hadziahmetovic
de Torku Konyaspor‘a geldiği
için mutlu olduğunu ifade etti.
Konya’ya gelmeden önce sezon
başında Torku Konyaspor‘a
transfer olan eski takım arkadaşı Riad Bajic’ten bilgi aldığını
aktaran Hadziahmetovic,
‘Takımın çok iyi olduğunu
öğrendim. İnşallah ben de
burada kendimi geliştireceğim
ve takıma faydalı olmak için
çalışacağım’ diye konuştu.
KASTAMONU - BALKAN GÜNLÜÜ
B
ursa Büyükşehir Belediyespor Kulübü
Kros Takımı, Kastamonu’da düzenlenen ‘53. Avrupa Kulüpler Kros
Şampiyonası’nda ‘Genç Kadınlar’ kategorisinde ‘Avrupa Şampiyonu’ olarak Bursa’ya
büyük gurur yaşattı.
Bu yıl 53.’sü Kastamonu’da düzenlenen
‘Avrupa Kulüpler Kros Şampiyonası’nda
Bursa Büyükşehir Belediyespor Kulübü
Genç Kadınlar’da Avrupa Şampiyonu oldu.
Avrupa’nın en iyi 8 takımının yarıştığı şampiyonada Bursa Büyükşehir Belediyespor
Kulübü sporcuları Nuran Satılmış, Gülnaz
Uskun, Sümeyye Erol, Nazan Satılmış ve
Bahar Atalay’lı kadrosuyla Bursa’nın gururu
oldu. Bursa Büyükşehir Belediyespor
Kulübü, 32 puanla en yakın rakibi
Fenerbahçe SK’yi ardında bırakarak takım
halinde ‘Avrupa Şampiyonu’ olmayı başardı. Genç sporcular, başarılarıyla bir kez daha
Bursa’nın takdirini kazandı.

Benzer belgeler