Kriz ve Milgram deneyi

Transkript

Kriz ve Milgram deneyi
Kriz ve Milgram deneyi
Halil Doğru
Enron ve Lehmon Brothers gibi finans kuruluşları, riskli ve hileli işlemlerin neticesinde sadece kendilerine zarar verse, artlarından tüm dünyayı
krize sürükleyip borsa ve piyasa ile hiçbir ilgisi olmayan insanların hayatlarının kararmasına sebep olmasaydı dünyanın bu köşesinde söylenecek
fazla bir şey olmazdı. Ancak biliyoruz ki durum böyle değil.
Krize sebep olan olaylarda, en önemli sermayeleri güvenilirlikleri olması gereken denetim ve derecelendirme şirketlerinin de bir şekilde işin
içinde olmaları dikkat çekiyor. Enron skandalı, en büyük denetim şirketlerinden biri olan Arthur Andersen'i beraberinde götürdü. Son ekonomik
kriz ise değersiz (junk) olduğu anlaşılan menkul kıymetlere ‘Triple A' derecesi veren derecelendirme kuruluşlarını iyice sarstı. Peki dünyanın en
prestijli şirketlerinin çok iyi yetişmiş yöneticileri, tüm dünyayı krize sürükleyen, bu tür riskli işlemlere neden imza atmıştır. Bu, sırf kazanç hırsı
ve açgözlülükle açıklanabilir mi? Sanmıyorum.
Bu sorunun yanıtına ilişkin ipuçları belki de ünlü ‘Milgram' deneyinde bulunabilir.
Yale Üniversitesi psikologlarından Stanley Milgram tarafından yapılan bu deney, insanların otorite sahibi bir kişi veya kurumun isteklerine,
kendi vicdani değerleriyle çelişmesine rağmen itaat etmeye ne ölçüde istekli olduklarını göstermiştir. Deneyde toplumun her kesiminden
seçilmiş deneklerden, bir başka deneğe, sorulan soruya karşı verilen her yanlış cevap için 45 volttan başlayarak elektrik vermeleri istenir.
Deneklerin büyük bir kısmı 135 voltta tereddüt geçirse de kendilerine deneyin sonucundan sorumluluklarının bulunmadığı ve deneye devam
etmeleri gerektiği otoriter bir tavırla söylenir. Netice; deneye katılanların yüzde 65'i, deneğe en üst volt seviyesine (450) kadar elektrik verir.
Şirket (tüzelkişilik), önemli yararları olan bir insanlık buluşudur ama işleri insani boyuttan çıkarıp, insanların, şahsen yapamayacakları işleri
tüzelkişilik kabuğu altında yapmasına sebep olabilme gibi bir yan etkisi de var gibidir. Muhasebeci Arthur Andersen, her ne olursa olsun
Enron'un hileli mali tabloları üzerine imzasını atmazdı ama Arthur Andersen LLP (sermaye ile sınırlı sorumlu ortaklık) kendi şirketlerinin
batmasına sebep olabilecek şekilde hareket etmekten kaçınamamıştır. Burada kazançtan da öte, şirket talimatını yerine getiriyor olma ve şahsi
sorumluluğun olmaması veya olmadığının düşünülmesinin etkili olması muhtemeldir.
O halde benzeri krizlerin yaşanmaması için, şirket yönetimine katılan tüm şahısların bu tür riskli ve hileli işlemlerde şahsen sorumlu tutulmaları
ve bu sorumluluğun caydırıcı olacak kadar ağır olması şarttır. Türk mali sisteminin son krize sağlam girmesinin en önemli sebeplerinden biri de
Bankacılık Kanunu'nda karar verme sürecinde etkili olan tüm şahıslara ağır sorumluluklar yüklenmiş olması olmuştur. Şimdi, asıl krizin merkezi
ve ihraççısı olan ABD'de bunun başarılıp başarılmayacağını görmek için mali reform çalışmalarını yakından takip etmek lazım.
Bu makale 19.05.2010 tarihli Referans Gazetesi’nde yayınlanmıştır. Makalenin yayın hakları Avukat Halil Doğru’ya aittir. Makaleden normal ölçüyü aşan şekilde alıntı yapılamaz.
Alıntılarda kaynak gösterilmesi zorunludur.

Benzer belgeler

İLAN OLUNUR.

İLAN OLUNUR. numaralarını bildirmeleri, özel hukuk tüzelkişilerinin idare merkezlerinin bulunduğu yer mahkemesinden veya siciline kayıtlı bulunduğu Ticaret ve Sanayi Odasından veya benzeri meslek kuruluşundan, ...

Detaylı