YouTube_Anayasa_2 basvuru_web - Cyber

Transkript

YouTube_Anayasa_2 basvuru_web - Cyber
EK-1
BİREYSEL BAŞVURU FORMU
I- KİŞİSEL BİLGİLER
A- GERÇEK KİŞİLER İÇİN
KEREM ALTIPARMAK & YAMAN AKDENİZ
TARAFINDAN 24.04.2014 TARİHİNDE ANAYASA MAHKEMESİ’NE
SUNULAN DİLEKÇENİN KOPYASIDIR.
Başvurucu
1- T.C. KİMLİK NUMARASI :
2- ADI: 3 - SOYADI :
4- CİNSİYETİ: ERKEK : ×
KADIN :
5- UYRUĞU: Türkiye Cumhuriyeti
T.C.
ANAYASA MAHKEMESİ
6- MESLEĞİ: Öğretim Üyesi……………… GÜN
7- DOĞUM YERİ VE TARİHİ : ……………..…
AY
/
YIL
/
8- YAZIŞMA ADRESİ:
………………………………………………………..
9- TELEFON NUMARASI VE ELEKTRONİK POSTA ADRESİ
a- EV : ……………………………………………
BİREYSEL BAŞVURU FORMU
b- İŞ : ……………………………………………..
c- CEP : ………………………………………….
İçtüzüğün 68. maddesi uyarınca öncelik verilmesi ve
Mahkemenizde derdest 2014/ nolu başvuruyla
birleştirilme talebi vardır
ç- ELEKTRONİK POSTA ADRESİ :
AVUKATININ
1- ADI :……………………... 2 - SOYADI :………….
3 - YAZIŞMA ADRESİ :…
…………………………………………………..….
………………………………………………………
4- TELEFON NUMARASI VE ELEKTRONİK POSTA ADRESİ
a- EV
:……………………………………….
b- İŞ
:…
c- CEP
……………………….
ç- ELEKTRONİK POSTA ADRESİ :………
/
II- AÇIKLAMALAR
A- Kamu gücünün işlem, eylem ya da ihmaline dair olayların tarih sırasına göre özeti:
1. İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde öğretim üyesi olan müvekkilim Prof. Dr.
Yaman
Akdeniz
YouTube
sitesinin
uzun
yıllardır
kullanıcısıdır
(bkz
http://www.youtube.com/channel/UCW4KpLJxD1kOioKN7_bH3vw). Müvekkil YouTube
sitesini sadece bilgi edinmek için değil aynı zamanda içerik sağlayıcı sıfatı (5651 Sayılı
Kanun, Madde 4) ile bilgi paylaşımı için de kullanmaktadırlar. Müvekkilin Youtube sitesine
kendi hesabından yüklediği videolar bulunmaktadır. Bu nedenle hem ifade hem de bilgiye
ulaşma hakları erişim engelleme kararından etkilenmektedir.
2. 27.03.2014 tarihinde YouTube adlı İnternet sitesinde “seçim güdümü” isimli bir hesapta
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Bakanlık Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu, MİT Müsteşarı
Hakan Fidan ve Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Güler’in Suriye politikası hakkındaki
görüşmelerinin ses kayıtlarının yayınlanmasının ardından aynı tarihte Youtube.com sitesine
Türkiye’den erişim engellenmiştir. Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, söz konusu
kayıtların tutulması ve paylaşılması “casusluk faaliyeti” olarak yorumlanmıştır (bkz EK 1:
Dışişleri Bakanlığı, Güncel Açıklamalar No: 98, 27 Mart 2014, Süleyman Şah Saygı
Karakoluna İlişkin Olarak Sosyal Medyada Yayınlanan Ses Kaydı Hk.).
3. Müvekkil, siteye 27.03.2014 tarihinde erişmeye çalıştığında siteye erişiminin engellendiğini
ve “5651 sayılı Kanun uyarınca yapılan teknik inceleme ve hukuki değerlendirme sonucunda
bu İnternet sitesi (youtube.com) hakkındaki Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın
27/03/2014 tarih ve 490.05.01.2014.-48125 sayılı kararına istinaden Telekomünikasyon
İletişim Başkanlığı tarafından İDARİ TEDBİR uygulanmaktadır.” ibaresiyle karşılaşmıştır.
02.04.2014 tarihinde basında yer alan açıklamalarda ve TİB site sorgulama sayfasından elde
edilen bilgilerde youtube.com sitesinin erişime engellenme gerekçesi Gölbaşı Sulh Ceza
Mahkemesinin 27/03/2014 tarihli ve 2014/358 Değişik İş No.lu Kararı ve 5651 sayılı
Kanunun 8 inci maddesinin 1/b bendi (25/7/1951 tarihli ve 5816 sayılı Atatürk Aleyhine
İşlenen Suçlar Hakkında Kanunda yer alan suçlar) olduğu anlaşılmıştır. Bir başka deyişle,
Gölbaşı Sulh Ceza Mahkemesi'nin kararı müvekkil tarafından ancak 2.4.2014 tarihinde
öğrenilmiştir.
4. Müvekkil, 7.4.2014 tarihinde, Gölbaşı Asliye Ceza Mahkemesinin 4.4.2014 tarih ve
2014/381 D. İş sayılı kararının kesinleşmesinden sonra Anayasa Mahkemesine bireysel
başvuru yapmıştır. Bu başvuru halen Mahkemeniz önünde devam etmektedir. Ancak
başvurunun yapıldığı tarihten sonra Gölbaşı Asliye Ceza Mahkemesi 9.4.2014 tarihinde
verdiği kararla (2014/91 D. İş), Youtube.com sitesi hakkındaki tüm yayına erişim engelleme
kararını kaldırmıştır. Fakat, 2014/381 D. İş sayılı kararında belirtilen 15 adet linke (URL’ye)
erişimin engellenmesine aynen devam edilmesine karar verilmiştir.
5. Ne var ki, YouTube sitesi üzerinde halen Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın
27/03/2014 tarih ve 490.05.01.2014.-48125 sayılı kararına istinaden Telekomünikasyon
İletişim Başkanlığı tarafından İDARİ TEDBİR uygulanmaktadır.
6. Bu idari karara karşı idari yargıda ayrı ayrı iki dava açılmıştır. Davalardan birincisi Ankara
Barosu
tarafından
28.3.2014
tarihinde
açılmıştır.
(Ek-1:
http://www.radikal.com.tr/turkiye/ankara_barosu_youtube_yasagina_karsi_dava_acti1183694) İkinci dava ise bu kez Youtube.com adına 7.4.2104 tarihinde açılmıştır. (Ek-2:
http://siyaset.milliyet.com.tr/youtube-dava-acti/siyaset/detay/1863299/default.htm) Her iki
dava da Ankara İdare Mahkemelerinde devam etmektedir.
7. Her iki davada da davacılar tarafından yürütmeyi durdurma talebinde bulunulmuşsa da
erişim engelleme kararının verilmesinin üzerinde yaklaşık bir ay geçmesine rağmen idare
mahkemeleri tarafından bir karar verilmemiştir.
8. Müvekkilim TİB'in keyfi ve açıkça hukuka aykırı kararından dolayı ifade özgürlüğünü
kullanmaktan yaklaşık bir aydır mahrum bırakılmıştır.
B- Bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin
edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve delillere ait özlü açıklamalar:
hangi
nedenlerle
ihlal
İfade Özgürlüğü Açısından (Anayasa md. 26, 27 ve 28, AİHS md. 10)
1. Bilindiği gibi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) de İnternet yayımcılığını ifade
özgürlüğü kapsamında değerlendirmektedir. (Editorial Board of Pravoye Delo and
Shtekel/Ukraine, no. 33014/05, 05.05.2011; Yıldırım/Türkiye, no. 3111/10, 18.12.2012;
Delfi AS/Estonya, no. 64569/09, 10.10.2013). AİHM, Times Newspaper Ltd/BK kararında
(no. 3002/03 ve 23676/03, para. 29) İnternetin kamuyu ilgilendiren bilginin yayılmasındaki
önemine dikkat çekmiştir. Özellikle Twitter, Facebook gibi sosyal medya platformlarıyla
beraber Youtube.com sitesinin bu anlamdaki önemi yadsınamaz.
2. Youtube isimli sosyal medya platformu, dünya çapında yüz milyonlarca kişinin video,
görüntü, şarkı vs. paylaştığı, ayda bir milyardan fazla kişi tarafından ziyaret edilen popüler
bir sitedir. Sitenin Türkiye'de de milyonlarca kullanıcısı olduğu tahmin edilmektedir.
Youtube üzerinden bilimsel, görsel ve sanatsal bilgi, haber, düşünce ve eser paylaşımı
yapılmaktadır. Dünya çapında bir çok haber kanalı da Youtube üzerinden haber yayını
yapmaktadır. Hatta Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’ün de YouTube üzerinde resmi yayın
yaptığı bir hesabı vardır (bkz https://www.youtube.com/user/cumhurbaskani). Son yıllarda
YouTube özellikle “yurttaş gazetecilik” kavramı çerçevesinde bireyler tarafından bağımsız
habercilik ve demokratik iletişim amaçlı olarak yaygın şekilde ülkemizde ve dünya
genelinde kullanılmaktadır. Ayrıca bilimsel konferans, seminer ve toplantılar da Youtube
üzerinden yayımlanmaktadır. Dolayısıyla, YouTube demokratik toplumun temellerinden
olan ifade özgürlüğünün en etkin kullanıldığı platformlardan birisi haline gelmiştir. Bu
nedenlerden dolayı, sitenin Türkiye’den erişime engellenmesi hem bilgiye ulaşma imkanını
hem de bilgiyi yayma imkanını ciddi şekilde zedelemiştir. Başta Anayasanın "Herkes,
düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak
açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın
haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar" hükmüyle ifade edilen ifade
özgürlüğü, hem 27. maddesinde korunan bilim ve sanat özgürlüğü, hem de 28. maddede
korunan basın özgürlüğü ihlal edilmektedir.
3. Yakın tarihte bir başka sosyal medya platformu Twitter.com isimli İnternet sitesine erişim
TİB tarafından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ve bazı mahkemelere verilen kararlara
istinaden koruma tedbiri uygulanarak engellenmiştir. Anayasa Mahkemesi, milyonlarca
kullanıcısı olan bir sosyal paylaşım sitesine erişimin engellenmesinin bu kişilerin demokratik
toplumun temellerinden olan ifade özgürlüğünü sınırlayıcı etkisi dikkate alındığında, bu tür
sınırlamaların hukuka uygunluğunun acilen denetlenmesi ve hukuka aykırılık tespiti halinde
sınırlamanın hemen kaldırılmasının demokratik hukuk devleti açısından bir zorunluluk
olduğunu belirtmiştir (2/4/2014 tarih ve 2014/3986 Başvuru nolu karar, para. 26). Mahkeme
söz, yazı, resim veya başka ifade araçlarının düşünceyi açıklama ve yaymak için
kullanılabileceğini ve tüm bu araçların anayasal korumadan faydalanması gerektiğinin altını
çizmiştir.
4. Aynı kararda mahkeme "İnternetin sağladığı sosyal medya zemini kişilerin bilgi ve
düşüncelerini açıklama, karşılıklı paylaşma ve yaymaları için vazgeçilmez niteliktedir. Bu
nedenle düşünceyi açıklamanın günümüzde en etkili ve yaygın yöntemlerinden biri haline
gelen internet ve sosyal medya araçları konusunda yapılacak düzenleme ve uygulamalarda
devletin ve idari makamların çok hassas davranmaları gerektiği açıktır." demektedir (para.
39) Mahkemeye göre, sosyal medyada belli olay ve olgulara ilişkin olarak paylaşılan haber
5.
6.
7.
8.
9.
ve düşüncelerin zamanın geçmesiyle güncelliğini yitirip etki ve değerini kaybedebileceği
açıktır. (2/4/2014 tarih ve 2014/3986 Başvuru nolu karar, para. 26).
Anayasa Mahkemesi'nin 2.4.2014 tarihli kararı, yapılan başvurudan sadece 11 gün sonra
verilmiştir. Hatta basına yansıyan açıklamasında, Başkan Haşim Kılıç kararın başvurudan iki
gün sonra verildiğini ve fakat Ankara İdare Mahkemesi tarafından verilen yürütmeyi
durdurma kararı nedeniyle açıklanmadığını belirtmiştir (Hürriyet, “Haşim Kılıç'tan önemli
açıklamalar,” 8.4.2014; Milliyet, “Kararın milliyeti mezhebi olmaz,” 7.4.2014).
Mahkemenin kararı verirken sosyal medyanın dinamik yapısını dikkate aldığı ve bu alanda
yapılacak sansürün sonuçlarının ağırlığını tespit ettiği açıktır. Nitekim, anılan kararda
Mahkeme twitter.com erişim engellemesinin "yararlanan tüm kullanıcıların ifade
özgürlüğüne yönelik ağır müdahale niteliğinde" olduğunu tespit etmiştir.
Youtube.com sitesinde durum bir kaç açıdan daha ağırdır.
a. Site yaklaşık bir ay süredir erişime engellidir. Twitter.com hakkında karar
verildiğinde ise site bir aydır erişime engelliydi.
b. Twitter.com sitesi yanlış da olsa mahkeme kararlarına dayanılarak erişime
engellenmişti. Youtube.com sitesi, tamamen keyfi idari bir karara dayalı olarak
erişime engellidir. Site hakkında verilmiş yargı kararlarının hepsi kalkmıştır.
c. Twitter.com sitesine sadece 140 kelimelik mesajlar atılırken, Youtube.com çok daha
zengin bir içerik sunmaktadır. Her türlü sanatsal ve bilimsel paylaşımın yapılabildiği
site Dünyadaki en zengin içeriği sunmaktadır.
Şüphesiz twitter.com kararından farklı olarak Youtube vakasında idare mahkemesi
tarafından verilen ve uygulanmayan bir yürütmenin durdurulması kararı olmadığı akla
gelebilir. Ancak bu mevcut durumu değiştirmediği gibi aksine ağırlaştırmaktadır. Öncelikle
yukarıda açıklandığı gibi Mahkeme Başkanı Haşim Kılıç yaptığı açıklamada, twitter.com
hakkında iki gün içinde karar verildiğini ancak Ankara İdare Mahkemesi yürütmeyi
durdurma kararı verdiği için kararın bekletildiğini açıklamıştır. Youtube.com vakasında ise
bir aydır karar verilmemektedir. Bu koşullar altında Yüce Mahkemenizin acilen karar
vermesi büyük bir önem kazanmaktadır. İkinci olarak, twitter.com kararında Anayasa
Mahkemesi'nin açık bir ilke koyduğu görülebilmektedir. Sosyal medyaya getirilen
yasaklarda, acilen yürütmeyi durdurma kararı verilmediği halde ilgili hukuk yolunun etkili
olduğu ve ihlali giderebileceğini kabule imkan yoktur.
Bir aya yakın bir süredir müvekkilin de kullanıcısı ve içerik sağlayıcısı olduğu Youtube.com
sitesine erişimin engellenmesinin ağır bir ifade özgürlüğü ihlali olduğuna şüphe yoktur.
5651 sayılı Yasa ile TİB'e Verilen Erişim Engelleme Yetkisi Anayasaya Aykırıdır
1. Kişinin kendi evinde hangi İnternet sitesine girip, hangi bilgi ve belgelere ulaşacağı özel hayatını
ilgilendiren bir konudur. Bu hak Anayasa’nın 20. Maddesi ile korunma altına alınmıştır. Aynı
şekilde düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti, Anayasa’nın 26. maddesi uyarınca resmî
makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.
2. Anayasamızın ilgili maddelerinde öngördüğü temel haklar rejimine göre, bu temel hak ve
özgürlükler idari bir kurum olan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, Telekomünikasyon
İletişim Başkanlığı kararıyla değil ancak HAKİM kararıyla sınırlandırılabilir. Anayasa’da,
gecikmesinde sakınca bulunan hallerde hakim dışında hakları sınırlama yetkisi verilen
kişilerin de 24 saat içinde hakim onayına başvurması gerektiği öngörülmüştür. Bu kuralın
istisnası mevcut değildir.
3. Diğer yasalar da benzer düzenlemeleri Anayasa’ya uygun şekilde öngörmüştür. Örneğin, 4422
sayılı Kanunun 2’nci maddesine göre, “İletişimin Dinlenmesi veya Tespiti” konusunda
gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, Cumhuriyet Savcılarının dinleme ve tespit kararı
alabileceği belirtilmiş ancak Cumhuriyet Savcıları tarafından yapılan bu gibi işlemlerin 24 saat
içinde hâkim kararına bağlanması şartı koşulmuştur.
4. Esasen, 4/5/2007 tarihli ve 5651 Sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve
bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’un 8. maddesinin
ikinci paragrafı da (erişimin engellenmesi kararı ve yerine getirilmesi) erişimin engellenmesi
kararlarının soruşturma evresinde, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet Savcıları
tarafından da verilebileceğini öngörmüştür. Bu durumda Cumhuriyet Savcıları kararlarını
yirmidört saat içinde hâkimin onayına sunar ve hâkim, kararını en geç yirmidört saat içinde
verir. Bu süre içinde kararın onaylanmaması halinde koruma tedbiri olarak verilen erişim
engelleme kararı Cumhuriyet Savcısı tarafından derhal kaldırılır.
5. Bununla birlikte, 5651 sayılı yasanın 8. maddesinin 4. fıkrası bu olağan usul dışında bir
olağandışı usul öngörmektedir. İlgili hükme göre bazı suç tipleri için erişim engelleme kararı
aynı maddenin ikinci fıkrasından farklı olarak hakim kararına gerek olmaksızın re’sen Başkanlık
tarafından verilmektedir.
6. Esasen 8. maddenin 2. fıkrasında verilen kararla 4. fıkrasında verilen karar arasında hiçbir nitelik
farkı yoktur. Her iki durumda da bir suçun işlendiği iddiası ile tedbir kararı verilmektedir.
Ancak ilk halde bu kararı Anayasa’nın sistematiğine uygun bir şekilde yargı makamları
tarafından verilmekte iken ikinci halde karar idare tarafından verilmektedir.
7. Bu kural birkaç açıdan Anayasa hükümlerine aykırıdır. Öncelikle, 8. maddenin 4. fıkrası ile
idareye verilen yetki Anayasa’nın girişinde belirtilen kuvvetler ayrılığı ilkesine ve 6. maddede
belirtilen “Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi
kullanamaz” kuralına açıkça aykırıdır. Anayasanın 9. maddesi uyarınca “Yargı yetkisi, Türk
Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır”. İdarenin yargı makamının yerine geçerek
yargısal karar vermesi fonksiyon gaspı niteliği taşır ve Türk idare hukukunda kesin bir şekilde
yasaklanmıştır.
8. Bir suçun işlenmesinden sonra yürütülecek kolluk faaliyeti adli kolluk niteliğindedir ve adli
kolluk faaliyetinin idari makamlar tarafından yürütülmesi mümkün değildir. İdare burada sadece
alınan kararları yürütme rolünü üstlenebilir. Gerçekten de itiraz konusu madde “İçeriği birinci
fıkrada belirtilen suçları oluşturan yayınların içerik veya yer sağlayıcısının yurt dışında
bulunması”ndan bahsederken bir suçun bulunduğunu kabul etmekte, bu suça ilişkin alınacak
önlemlerden bahsetmektedir. Bu açık bir adli kolluk yetkisidir, bu yetkiye ilişkin kararlar
savcılık makamı ve/veya yargı mercileri tarafından alınır, idare sadece kararın uygulanmasında
rol oynayabilir.
9. Anayasa’nın sistematik yorumu da 5651 sayılı Yasa’nın 8. maddesinin 4. fıkrasının Anayasa’ya
aykırı olduğunu göstermektedir. İlgili hüküm, özel hayat alanında kalan İnternet sitelerine erişim
engelleme kararlarına ilişkindir. Anayasa’nın 20. maddesi özel hayata müdahale niteliğindeki
kararların ancak yargı kararlarıyla alınabileceğine amirdir. Aynı sistem, uluslararası insan
hakları sözleşmelerinde de öngörülmektedir. Bunun aksi, yani kısıtlama kararının kanun yolu ile
bağımsız ve tarafsız yargıdan ziyade idari kurumlara bırakılması Anayasa’nın temel haklar ve
özgürlükler rejimine ve Anayasa’nın 13. maddesinin sınırlandırmanın koşullarından biri olarak
saydığı Anayasa’nın sözüne ve ruhuna uygunluk ölçütüne açıkça aykırıdır.
10. İlgili hükmün bugüne kadarki uygulaması, sorunun daha da can alıcı olduğunu göstermektedir.
Anayasa’nın 38. maddesine göre suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz.
Uluslararası hukukta da tanınan masumiyet karinesinin ifadesi olan bu hüküm, geçici nitelikte
olması gereken ve TİB (idare) tarafından verilen tedbir amaçlı erişim engelleme
kararlarının fiilen kesinleşmesi nedeniyle TİB tarafından ihlal edilmektedir. Uygulamada;
TİB, ortada bir suç şüphesi olduğu gerekçesi ile tedbir adı altında bir karar vermekte, daha sonra
gerçekten bir suç işlenip işlenmediğine ilişkin hiçbir ceza hukuku işlemi yapılmamakta ama TİB
tarafından verilen karar yıllarca temel hak ve özgürlükleri etkilemektedir. Bir başka deyişle TİB
adeta hem savcı hem de hakim yerine geçmekte, yargılama olmaksızın suç varsayılarak karar
verilmektedir. Bu durum masumiyet karinesinin tersine çevrilerek adeta suçluluk karinesine
dönüşmüş halidir. Oysa, bir koruma tedbiri niteliğinde olan erişim engelleme kararlarının
geçici nitelik taşıması gerekmektedir. Ceza Muhakemesi Kanunu’nda düzenlenen koruma
tedbirleri de geçicilik ilkesine uygun olarak verilmektedir. Tedbir amaçlı erişim engelleme
kararlarının üçüncü kişiler açısından sonuç doğurması durumunda ise daha da ihtiyatlı
davranmak şarttır.
Bu açıklamalar ışığında; 5651 Sayılı Kanun’un TİB’e res’en erişim engelleme yetkisi
veren Madde 8(4) hükmünün Anayasa’nın öngördüğü kuvvetler ayrılığı ilkesine ve
temel haklar ve özgürlükler rejimine aykırılığı açıkça tespit edilebilmektedir.
Sosyal Paylaşım Sitelerine İlişkin 5651 Sayılı Yasanın 8. maddesi Uyarınca Verilen
Erişim Engelleme Kararları AİHS'e ve Anayasanın Ölçülülük İlkelerine Aykırıdır
1. AİHM, Youtube.com’a göre çok daha az kullanıcısı olan Google Sites'ın erişime
engellenmesinin tartışıldığı Ahmet Yıldırım/Türkiye kararında: "66. AİHM, bununla birlikte,
itirazı inceleyen hâkimlerin özellikle Google Sites’a erişiminin tamamen engellenmesi
gerekliliğini değerlendirerek, ihtilaf konusu olaydaki çeşitli yararlar arasındaki dengeyi
araştırmaya çalışmadıklarını gözlemlemektedir. AİHM’in nazarında, bu eksiklik,
Sözleşme’nin 10. maddesi bağlamında kendisi tarafından uygulanan ve ifade edilen kriterler
dikkate alındığında, yalnızca hâkimlere “Google Sites” isimli yer sağlayıcısının tümden
erişime kapatılmasının gerekliliği hakkında değerlendirmede bulunma zorunluluğu
yüklemeyen 5651 sayılı Kanunun 8. maddesinden kaynaklanmaktadır. Aslında, sözü edilen
bu yükümlülük, doğrudan Sözleşme ve AİHM içtihadından doğmaktadır. Hâkimler,
kararlarında, sadece bu bağlamda verilen tedbir kararına uygun olarak ihtilaf konusu siteye
erişimi engellemenin tek yolunun Google Sites’a erişimin tamamen engellenmesi olduğunu
ifade etmişlerdir. Oysa AİHM, özellikle İnternette bulunan bilgilerin büyük çoğunluğuna
erişimi engelleyen benzer tedbir kararları nedeniyle İnternet kullanıcılarının haklarına
büyük ölçüde zarar verildiğini ve önemli dolaylı etkiler oluşabileceğini hâkimlerin
dikkate almaları gerektiği kanaatindedir." (Ahmet Yıldırım/Türkiye, no. 3111/10).
2. Türkiye’de kullanılan DNS ve IP adresi engelleme yöntemlerinde işlem, siteyi barındıran
sunucunun web adresi üzerinden yapıldığından, sunucu üzerindeki içeriğin tümü engellenmiş
olmakta, bu da aşırı-engelleme ve engellemenin maksadı aşması sonucunu doğurmaktadır.
Ayrıca bu erişim engelleme kararı ile iddia edilen ihlaller durdurulamamaktadır. Bu
bağlamda erişim engelleme kararı ile cezalandırılanlar aslında hukuka aykırı olduğu iddia
edilen içerikleri Youtube.com’a yükleyen kişilerden ziyade, bu başvuru sahibi müvekkil gibi
bu sitelerin kullanıcılarıdır. Dolayısıyla, söz konusu kararlara dayanarak Youtube.com’un
tamamen erişime engellenmesi, müvekkilin de içinde bulunduğu milyonlarca insanın bilgi
alma ve aktarma hakkını hiçe saymaktadır. Bu niteliğiyle karar demokratik bir toplumda
zorunlu olmadığı gibi ölçülü değildir ve açıkça ifade özgürlüğü hakkının özüne
dokunmaktadır.
3. TİB kararı 25/7/1951 tarihli ve 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında
Kanunda yer alan suçların işlendiği gerekçesine dayanmaktadır. Kötü niyetli bir kişinin
Atatürk'e hakaret eden bir videoyu YouTube'a yüklemesi, milyonlarca kullanıcının
milyarlarca içeriğe ulaşamaması sonucu yaratmaktadır. Bu önlemin, bir kitap için bir
kütüphaneyi yakmaktan farkı yoktur ve ölçüsüz olduğu ve Anayasa'nın 13. maddesine aykırı
olduğu açıktır.
4. Dolayısıyla, AİHM’in Ahmet Yıldırım/Türkiye, no. 3111/10 kararı ve Anayasa
Mahkemesi’nin 02/04/2014 tarih ve 2014/3986 sayılı Twitter kararı göz önünde
bulundurulduğunda söz konusu tedbir kararının keyfi sonuçlar doğurduğunu ve bu bağlamda,
sadece ihtilaf konusu içeriğe erişimin engellenmesinin hedeflendiğinden söz edilemeyeceği,
zira bu tedbir kararının YouTube platformunda yer alan tüm içeriğe erişimin genel olarak
engellemeyi hedeflediği izahtan varestedir.
Etkili Başvuru Yolu Açısından (Anayasa md. 40, AİHS md. 13)
1. Anayasamızın 40. maddesine göre "Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlal edilen
herkes, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkanının sağlanmasını isteme hakkına
sahiptir".
2. Yukarıda açıklandığı üzere Anayasa Mahkememiz, twitter.com kararında sosyal medyaya
yönelik kısıtlamalarda bir hukuk yolunun etkili sayılabilmesi için bu yolun paylaşılan haber
ve düşüncelerin zamanın geçmesiyle güncelliğini yitirip etki ve değerini kaybedebileceği
hususunu dikkate alması gerektiğini göstermiştir. Bir aya yakın bir süredir karar veremeyen
idari yargı mercilerinin bu anlamda etkili başvuru yolu sağlamadığı açıktır.
C- Başvurucunun güncel ve kişisel bir temel hakkının doğrudan zedelendiği iddiasının
açıklanması:
1. Yukarıda da belirtildiği gibi müvekkil uzun yıllardır youtube.com web sitesini
kullanmaktadır. Bunun yanında müvekkil YouTube vasıtasıyla çalıştığı alana ilişkin Avrupa
Konseyi’nin, Birleşmiş Milletler’in ve diğer akademisyenlerin paylaşımlarına da
ulaşabilmektedir. AİHM, Ahmet Yıldırım kararında yapılan müdahalenin Sözleşme
açısından yeterli düzeyde olduğunu şu şekilde ifade etmiştir: "AİHM, kısacası, ihtilaf konusu
tedbirin, internet sitesine erişimin engellenmesine ilişkin verilen karar neticesinde getirilen
bir sınırlama olarak değerlendirildiği kanaatindedir: Mahkeme, bu tedbir kararının
uygulanması amacıyla, aynı zamanda TİB’in talebi üzerine, başvuranın web sitesinin yer
sağlayıcısı olan “Google Sites’a” erişimin engellenmesine karar vermiştir. Bu nedenle,
başvuranın kendi web sitesine erişmesi imkânsız hale gelmiştir. Bu unsur, AİHM’in, haber
veya bilgi alma ve verme özgürlüğünün tamamlayıcı bir unsuru olan ilgilinin ifade
özgürlüğüne, söz konusu tedbir kararı nedeniyle “kamu makamlarınca müdahale edildiği”
sonucuna varması için yeterlidir. (bkz, mutatis mutandis, Ayşe Öztürk v. Türkiye, n°
24914/94, 42, 15 Ekim 2002) (Ahmet Yıldırım/Türkiye, para. 55).
…………………………………………………………………………………………………
III- BAŞVURU YOLLARININ TÜKETİLDİĞİNE İLİŞKİN BİLGİLER
A- Başvuru yollarının tüketilmesine ilişkin aşamalar:
1. Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yolu tamamlayıcı bir yargı yoludur. Bu nedenle
öncelikle diğer başvuru yollarının Anayasa Mahkemesi'ne başvurmadan önce tüketilmesi
gerekmektedir. Aksi takdirde her başvurunun direk Anayasa Mahkemesinin önüne gelme
riski bulunmaktadır. Ancak, AİHM bu kuralın insan haklarını koruma bağlamında yer
aldığını göz önünde tutularak, aşırıcı biçimcilikten uzak ve belirli bir esneklikle uygulanması
gereğini vurgulamaktadır. Başvuru yollarının mevcudiyeti sadece teorik olarak değil, ama
aynı zamanda pratik olarak da yeterince belirgin olmalıdır.
2. Yukarıda açıklandığı gibi TİB 27 Mart 2014 tarihi gecesi öncelikle gerekçesini belirtmeden
“490.05.01.2014.-48125” sayılı kararı dayanak göstererek idari tedbir uygulamıştır. Daha
sonra bu kararının gerekçesinin 25/7/1951 tarihli ve 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen
Suçlar Hakkında Kanunu olduğu açıklığa kavuşmuştur. Bu karara karşı yapılan iki idari
yargı başvurusu da uzun zamandır cevapsız kalmıştır.
3. Sosyal medyaya yönelik kısıtlamalarda bir hukuk yolunun etkili sayılabilmesi için bu yolun
paylaşılan haber ve düşüncelerin zamanın geçmesiyle güncelliğini yitirip etki ve değerini
kaybedebileceği hususunu dikkate alması ve gecikmesizin karar vermesi gerekmektedir.
Anayasa Mahkemesi, karar vermek için twitter.com vakasında 11 günü uzun bir süre olarak
değerlendirmiştir. Youtube.com kararında ise bu süre 1 aya yaklaşmıştır. İdare mahkemeleri,
talebe rağmen yürütmeyi durdurma kararı vermemekte, halihazırda ağır olan ihlali daha da
ağır hale getirmektedirler. Bu koşullar altında idari yargı yolunun tüketilmesini beklemek
anlamsız hale gelmiştir.
…………………………………………………………………………………………………
B- Başvuru yollarının tüketildiği veya başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin
öğrenildiği tarih:
değişiklik meydana geldiğinde Mahkemeye bildireceğimi beyan ederim.
Aşağıda belirtilen karar 09 Nisan 2014 tarihinde öğrenilmiştir:
a. Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın 27/03/2014 tarih ve 490.05.01.2014.-48125 sayılı
kararı
b. Ankara Barosu tarafından Ankara İdare Mahkemesinde açılan yürütmeyi durdurma talepli ve
28.3.2014
tarihli
dava
(Ek-1:
http://www.radikal.com.tr/turkiye/ankara_barosu_youtube_yasagina_karsi_dava_acti1183694)
c. YouTube tarafından açılan yürütmeyi durdurma talepli ve 7.4.2104 tarihli dava (Ek-2:
http://siyaset.milliyet.com.tr/youtube-dava-acti/siyaset/detay/1863299/default.htm)
B- Başvurucunun kamuya açık belgelerde kimliğinin gizli tutulması talebi ve bunun
gerekçesi:
:
2-TALEBİ VAR
:
Tarih :
2
4
4
0
0
4
3
2 0
0
0
1
4
4
4
İmza :
IV- DİĞER BİLGİLER
1-TALEBİ YOK
Başvurucu : Yaman Akdeniz Temsilcisi/Avukatı :……………………………….
EKLER
1- Yetki belgesi veya vekâletname
2- Başvuru harcının ödendiğine dair belge
3- Nüfus cüzdanı örneği, başvurucu yabancı ise geçerli kimlik belgesi
4- Dayanılan belgelerin asılları ya da onaylı örnekleri
×
×
TEDBİR TALEBİ
YOK
!
V- SONUÇ TALEPLERİ
Açıklanan gerekçelerle;
a. Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın 27/03/2014 tarih ve 490.05.01.2014.-48125 sayılı
kararına istinaden Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı tarafından uygulanan İDARİ
TEDBİRin müvekkilin ifade, bilim ve sanat özgürlüğünü (AY md. 26 ve 27, AİHS md. 10)
ve etkili başvuru hakkını (AY md. 40, AİHS md. 13) ihlal ettiğine,
b. Başvurunun müvekkil tarafından yapılan 2014/ sayılı başvuru ile birleştirilerek,
başvurunun önemine binaen Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 68. maddesi uyarınca
incelenmesine öncelik verilmesine,
c. Esastan yapılacak inceleme sonucunda, ihlalin tespiti yanında 6216 sayılı Kanunun 50.
maddesinin 1. fıkrası uyarınca erişim engelleme kararının kaldırılması için gereğinin
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığına bildirilmesine,
d. İşbu başvuru için yapılan yargılama giderleri ile vekalet ücretinin başvurucuya ödenmesine
karar verilmesi için gereğini bilgilerinize vekaleten arz ve talep ederim.
Saygılarımla,
Avukat
Bu başvuru formunda vermiş olduğum bilgilerin doğru olduğunu; formda
belirtilen bilgilerde, adreslerimde veya başvuruyla ilgili koşullarda herhangi bir

Benzer belgeler

başvuru - Cyber

başvuru - Cyber edilen kriterler dikkate alındığında, yalnızca hâkimlere “Google Sites” isimli yer sağlayıcısının tümden erişime kapatılmasının gerekliliği hakkında değerlendirmede bulunma zorunluluğu yüklemeyen 5...

Detaylı

İçtüzüğün 68. maddesi uyarınca öncelik verilmesi talebi vardır

İçtüzüğün 68. maddesi uyarınca öncelik verilmesi talebi vardır kendi hesabından yüklediği videolar bulunmaktadır. Bu nedenle hem ifade hem de bilgiye ulaşma hakları karardan etkilenmektedir. 2. 27.03.2014 tarihinde YouTube adlı İnternet sitesinde “seçim güdümü...

Detaylı