2311 BUTİK 4 GÜNLÜK DOĞU KARADENİZ TURU

Transkript

2311 BUTİK 4 GÜNLÜK DOĞU KARADENİZ TURU
2311 BUTİK 4 GÜNLÜK DOĞU KARADENİZ TURU AYRINTILI PROGRAM
1.Gün
Trabzon Havaalanı‟nda saat 09.00'da sabah uçağıyla gelen grubu karşılıyoruz. Otobüsle gelen
katılımcılarımızı da 09.30'da otogardan alıp bir hafta sürecek olan Doğu Karadeniz gezimize başlıyoruz.
Öncelikle kent merkezine geçip Trabzon gezisi yapıyoruz. İlk durağımız Ayasofya Kilise Müzesi... Müze,
şehrin sahil kesiminde, merkeze 2 kilometre uzaklıkta bir set üzerine kurulmuş ve Trabzon İmparatorluğu
krallarından 1. Manuel Kommenos zamanında (1238-1263) inşa edilmiştir. Kuzeydeki dört sütunlu ve üç
apsisli şapel yapıdan daha eskidir. Yapının 25 metre batısındaki çan kulesi 1427 yılında yapılmıştır.
Ayasofya kilisesi, bölgedeki son Bizans devri yapıları arasında en önemlilerinden birisidir. Yüzyıllar boyu
şehri ziyarete gelen seyyah ve araştırmacıların dikkatini çekmiştir. 1958-1962 yılları arasında restore
edilerek 1964 yılında müze olarak ziyarete açılmıştır.
Kısa Trabzon turumuzun ikinci durağı Soğuksu semtindeki Atatürk Köşkü.. 1903 yılında, bölgede yaşayan
bir Rum armatör tarafından Avrupa mimarisiyle yaptırılmıştır. 1924 yılında Atatürk‟ün Trabzon‟a ziyareti
sırasında kendisine hediye edilmiş ve Atatürk, 1930 ile 1937 yıllarında bu köşkte ağırlanmıştır. Dersim
isyanını bastırma planını burada kaldığı süre içerisinde yapmış ve yönetmiştir. Ayrıca vasiyetinin bir
bölümünü de burada yazmıştır.
Köşk gezimizin ardından öğle yemeği için Akçaabat‟a geçip hep birlikte meşhur Akçaabat köftesinin tadına
varıyoruz. Yemekten sonra Doğu Karadeniz‟deki heyelan set göllerinden biri olan Sera Gölü kıyısına
gidiyoruz ve göl çevresinde kısa bir yürüyüş yapıyoruz. Daha sonra Maçka Altındere Vadisi‟ne gidip adeta
Doğu Karadeniz‟in ve Trabzon‟un simgesi olan Sümela Manastırı gezisi yapıyoruz.
Sümela Manastırı, deniz seviyesinden 1150 m. yükseklikte yer alan bir Rum manastır ve kilise kompleksi
olup, tam adı Panagia Sumela veya Theotokos Sumela'dır. Yaygın inanca göre, Karadenizli Hristiyan
Rumlar Mela dağındaki mucizevi Panagia ikonosundan bir şey diledikleri zaman 'stou mela' derlermiş, bu
kelime zamanla Sumela'ya dönüşmüştür. Bu yüzden manastıra „Karadağın (Mela dağının) bakiresi' de
denilmektedir. Kilisenin MS 375-395 tarihleri arasında inşa edildiği sanılmaktadır. Doğu Karadeniz‟de
anlatılan bir efsaneye göre Atina'lı Barnabas ile Sophronios adlı iki keşiş aynı anda rüyalarında, İsa‟nın
öğrencilerinden Aziz Luka‟ın yaptığı üç Panagia ikonundan, Meryem‟in bebek İsa‟yı kollarında tuttuğu
ikonun bulunduğu yer olarak Sümela'nın yerini görmüşler. Bunun üzerine birbirlerinden habersiz olarak
deniz yoluyla Doğu Karadeniz‟e, Trabzon'a gelmişler, orada karşılaşıp gördükleri rüyaları birbirlerine
anlatmış ve ilk kilisenin temelini atmışlardır. Bununla birlikte manastırdaki fresklerde sıkça yer alıp, özel bir
önem verilen Trabzon İmparatoru III. Alexios‟un (1349-1390) manastırın gerçek kurucusu olduğu
sanılmaktadır. Manastır topluluğu; ana kaya kilisesi, iki şapel, ayazma, hizmet birimleri, keşiş ve öğrenci
odaları ile misafirhaneden oluşur. İki katı teras olmak üzere altı katlı olan manastırın 72 odası vardır. Her
kattaki sekizer oda, İncil‟den alınan konuların işlendiği fresklerle kaplıdır. Fresklerin çok azı günümüze
ulaşabilmiştir. Sümela Manastırı‟nın en dıştaki balkonlu kısmı ise Osmanlı döneminde 19. yüzyıl ortalarına
tarihlenir, özellikle iç mekan kurguları Türk mimarisi esas alınarak yapılmıştır. Manastıra vadideki dereden
su getiren kemerler dış cepheden görülebilir. Binanın arkasındaki bahçede bulunan havuzlu çeşmenin suyu
kutsal sayılmaktadır. 1923 yılında boşaltılıp terk edilmiştir. Daha sonra geçirdiği yangın, doğa koşullarının
etkileri ve çeşitli yağmalar sonucu kısa sürede harabe haline gelmiştir. 1972 yılında ören yeri olarak ziyarete
açılan yapıda, yaklaşık 2 milyon TL harcanan restorasyon çalışmaları halen devam etmektedir. Gezimizin
ardından Ayder Yaylasına doğru yol alıp konaklayacağımız tesisimize yerleşiyoruz.
2.Gün
Kahvaltı sonrasında Çat Vadisi‟ne doğru yöneliyoruz. İlk durağımız Zilkale‟ye olacak. Fırtına Vadisi‟nde
bulunan sarp yamaçların başladığı noktada tam karşımızda bir ortaçağ şatosunu andıran Zilkale‟yle
karşılaşacaksınız. Zilkale, Karadeniz gezisinde karşılaşacağınız en ilginç yapılardan biridir. Yeşilliklerin
arasında bir başına kalmış olsa da, doğanın içinde kaybolmayacak kadar görkemli bir yapıdır ve bölgenin en
dikkate değer eserlerinden biridir. Üzerine kalenin inşa edildiği sarp kaya kütlesi; denizden 750 metre, dere
yatağından ise yaklaşık 100 metre yüksektedir. Kale; dış surlar, orta surlar ve iç kaleden meydana
gelmektedir. Dış kalenin kapısına kuzey batı yönünden, hatalı onarım sonucu yapılmış beton bir yolla
ulaşılır. Kuzeydeki kapının söve taşları sökülmüştür. Bir teras yardımıyla orta surlar seviyesine çıkılır ve
ikinci bir kapı ile kale içerisine girilir. Orta kale içerisinde üç önemli yapı bulunmaktadır. Bunlar muhafız
binası, şapel ve baş-kuledir. Kulenin dört katlı olduğu, duvarlardaki hatıl izleri ve kiriş deliklerinden
anlaşılmaktadır. İçerisinde ince bir bölüntü duvarı ve dolgu toprak vardır. Duvarlar üzerinde doğu yönünde
kemerli pencereler, diğer taraflarda mazgal delikleri bulunmaktadır. Kulenin üst tarafının bir teras şeklinde
olduğu belirlenmiştir. Duvarlar içerisinde, büyük olasılıkla kapanmış sarnıçlara su akıtan dikey uzanan boru
yuvaları bulunmaktadır. Kalenin kesin yapılış tarihini belirtecek veriler yoktur. 11.-12. yüzyıllarda
Kommenoslara ait olduğu düşünülmektedir.
Daha sonra yine aracımızla yola devam edip Palovit Şelalesi‟ni göreceğimiz Palovit Vadisi‟nin girişine
gidiyoruz. Bu vadi bölgedeki önemli vadilerden biridir. Sarp yamaçları ile bölgedeki en önemli kanyonu
barındıran Palovit Vadisi, “Şelaleler Vadisi” olarakta bilinir. Araçtan ineceğimiz noktadan yaklaşık bir
saatlik yürüyüşle ulaşacağımız şelale bizi gürültüyle karşılayacaktır. Yaklaşık on beş metreden direk düşen
bu su kütlesi müthiş bir görüntü sunmaktadır. Gören herkesin beğenisini kazanan şelalenin yarattığı su
zerreciklerinin etkisi etrafta da gözlenmektedir.
Çat Vadisi‟nden ayrılıp yönümüzü Çamlıhemşin‟de Konaklar Mahallesi‟ne çeviriyoruz. Bugüne kadar olan
Karadeniz gezimizde birçok özgün yapı görmüş olacaksınız fakat bugünkü geziyi kapsayacak Hemşin evleri
yöredeki karakteristik özelliklerin dışında kendi özel mimari tarzlarıyla da ilginizi cezbedecektir. Hemşin
Konaklarıyla ilgili ayrıntılı bilgileri çeşitli bilgiler sayfamızdan görebilirsiniz. (Ya da bazı turlarda
rehberliğimizi yapan Uğur Biryol‟un Gurbet Pastası kitabından bilgi edinebilirsiniz) Önce Konaklar
Mahallesi'nin en üst noktasına araçla çıkıyoruz. Burada aracımızdan inerek biraz etrafı izliyoruz. Daha sonra
bir patikaya girerek ortalama 15 dakikalık bir yürüyüşle maalesef acı bir şekilde yıkılmaya terkedilmiş olan
bir konağa geçeceğiz. Bu konak yörede saygın bir aile olan Tarakçıoğlu ailesine ait Dudi Konağıdır. Bir
rekabet sonucu yapıldığı iddia edilen konak, odaların giriş bölümünde bulunan antre sistemi (hayat) ile
özgünlük taşımaktadır. Konakların çoğunda yaşam devam ettiğinden dolayı içlerine girmemiz biraz sorun
olmaktadır. Fakat bu terk edilmiş görünen konağı doyana kadar inceleme şansımız olacak. Yinede buradaki
tek sorun biraz tehlikenin var olmasıdır. (Bu konağı her turumuzda gezememekteyiz. Yıkık olan konak pas
bazen geçilebilmektedir) Bunun için rehberin arkasında ve onun güvenli bulduğu yerlerden dolaşmak
gerekmektedir. Zaten rehberiniz konağın her mekanını ve odaların işlevini size tüm ayrıntısıyla anlatacaktır.
Daha sonra araç yoluna dönüp daha aşağıda bulunan vadiye bir kartal yuvası gibi bakan, büyük bir bölümü
kesme taştan yapılan konağı geziyoruz. Buranın hemen aşağısında, yamaca uzanmış bir düzlüğün ucunda
kurulmuş olan konağa yöneliyoruz. Asıl konak gezimiz Deliemetler Konağı'nda olacaktır. Öğle yemeğini bu
yüzyıllık konak içerisinde hazırlanan muhlama eşliğinde alıyor olacağız. Burada yapacağımız gezinin
ardından Konaklar Köprüsü‟ne doğru bir yürüyüş yapıyoruz ve tarihi köprünün üstünden geçerek aracımıza
biniyoruz ve Ayder'e doğru yol alıyoruz. Akşam isteyen katılımcılar ile Ayder merkezdeki restoran'da
Karadeniz ezgilerinin eşliğinde kendimizi horon ve eğlenceye bırakıyoruz.
3.Gün
Doğu Karadeniz'in en hareketli Laz yaylalarından biri olan Avusor Yaylasına çıkıyoruz. Bugün Doğu
Karadenizdeki gerçek yaylacılığı ve yayla ortamı izlenimi edeceğiz. Tabi Kaçkar dağları eteklerinde her biri
ayrı bir inci güzelliğinde olan buzul göllere görmeden de olmaz. Avusor Yaylası 1.5 mesafede Büyükgöl
“Dididola” gölünü geziyor olacağız. Hem yaylacıların sayısı adına hem de bölgede yaşayan karakteristik Laz
izlenimleri adına çok keyif alacağınız bir yayla olacaktır diye düşünüyoruz. Bizler hem yayla hem de
bölgede görülmesi gereken buzul gölleri gezisi yapacağız. Ayder Yaylasında araçla ayrıldıktan sonra biraz
dik olmakla birlikte yayla yollarında ilerlemeye başlıyoruz. Yaklaşık 2700 metre yükseklikte bulunan bu
buzul göllü (Sirk Gölü) yürüyüşü size keyifli bir deneyim kazandıracaktır. Hava koşulları uygun ise bu gölde
yüzme molası veriyoruz. Aman mayonuzu almayı unutmayın, yoksa bazı katılımcılarımız gibi üzerinizdeki
eşyalarınızla göle girmek durumunda kalırsınız. Buzulgölü o kadar muhteşem görünmekte ki sanıyoruz
kimse bu cazibeye dayanamayacaktır. Yüzme ve dinlenme sonrasında dönüş yoluna geçiyoruz. Avusor
yaylasına geri döndüğümüzde yayla içerisinde küçük yürüyüşler yapıyoruz. Aracımıza binip dönüş
yürüyüşüne geçtiğimizde Hacizeni sonrasında isteyenlerle tekrar patikaya girerek. Ayder yaylasına doğru
yarım saatlik bir yürüyüş yapıyoruz. Bu artık orman sınırında oluyor olacak ve yürüyüş doğal yaşlı ormanlar
arasından ilerlerken kayın ve gürgen ağaçları üzerindeki Karakovan sistemleri anlatılacak. Program
bitiminde aracımıza binerek Ayder Yaylasındaki otele dönüyoruz. Karadeniz'de konaklayacağımız son gece
ve bu geceye layık, akşam yemeği sonrasında enerjimizi toplayıp, yöresel tulum eşliğinde horona
katılıyoruz.
4.Gün
Oteldeki kahvaltının ardından Fındıklı güzergahını takip ederek Çağlayan Köyüne ulaşıyoruz. Halen büyük
bir bölümünün içinde yaşamın devam ettiği Doğu Karadeniz‟in eşsiz sivil mimari örneklerini göreceğimiz
tarihi konakları beğeniyle gezeceğinizi düşünüyoruz. Düz geniş alanda kurulmuş yerleşimler, serenderler,
fındık bahçeleri, kemer köprülerle tamamen Doğu Karadeniz‟i özetleyen bir vadi. Çağlayan Köyü ve
Aslandere Köyü‟nde yoğun olarak bulunan konakların her biri döneminin en ince zevklerini sergilemektedir.
Çağlayan Köyü gezimizin ardından Doğu Karadeniz‟in en doğusuna Sarp sınır kapısına doğru yola
koyuluyoruz. Adı gibi sarp bir coğrafyada kurulu olan sınır kapısını ve Gürcü satıcıların pazarlarını
geziyoruz. İsteyen kalımcılar ile köy içerisinde kısa bir gezinti yapıyoruz. Eğer isterseniz özel uğraşlarla
Gürcü şarabı satın alıyoruz. Türkiye ile Gürcistan arasındaki sınır kapısı olan Sarp Sınır Kapısı, adını Sarp
köyünden alır. Gürcistan tarafındaki sınır köyünün adı da Sarpi'dir. Bu sınır kapısı, 1989 yılında açılmıştır.
Hopa‟nın 15 km. doğusunda yer alan Sarp Sınır Kapısı, Gürcistan'ın Acaristan Özerk Cumhuriyeti'ne açılan
bir kapı olmanın yanında, bütün Kafkasya'ya ve Orta Asya ülkelerine açılan karayolu üzerindeki sınır kapısı
olarak da önemlidir. Sarp Sınır Kapısı'nın Acaristan'nın başkenti Batum kentine uzaklığı yaklaşık 20 km'dir.
Doğu Karadeniz‟in zorlu yollarını takip edip Hopa Cankurtaran geçidini geçerek Borçka sınırlarında kalan
ve görenleri büyüleyecek kadar muhteşem bir güzelliğe sahip olan Karagöl‟ün kıyısına aracımızla gelip bir
Karagöl molası veriyoruz. Borçka Karagöl, bir heyelan set gölüdür ve 19.yüzyıl başlarında, bugünkü
“Klaskur (Aralık) Yaylası”nın yakınlarındaki bir tepenin heyelan sonucu Klaskur (Aralık) Deresi‟nin önünü
kapatmasıyla oluşmuştur. Anıt sayılabilecek çeşitli yaşlı ağaçlarla çevrelenmiştir ve zengin bitki örtüsü ile
hayvan çeşitliliğine sahiptir. Gölde yöreye özgü kırmızı pullu alabalık bulunmaktadır. Karagöl gezimizin
ardından yeniden yola koyulup yönümüzü Trabzon‟a doğru çeviriyoruz. Grubumuzu havaalanına transfer
edip bu keyifli bayram programını sonlandırıyoruz. Dönüş organizasyonu için akşam uçaklarını tercih
etmeniz gerekmektedir.

Benzer belgeler

Doğu Karadeniz Yaylaları Turu

Doğu Karadeniz Yaylaları Turu Daha sonra araç yoluna dönüp daha aşağıda bulunan vadiye bir kartal yuvası gibi bakan, büyük bir bölümü kesme taştan yapılan konağı geziyoruz. Buranın hemen aşağısında, yamaca uzanmış bir düzlüğün ...

Detaylı