Mesleki eğitim

Transkript

Mesleki eğitim
Nisan/Mayıs/Haziran 2013 - Sayı 24
Mesleki eğitim
Sanayide ara eleman sıkıntısının çözümü olan
mesleki eğitimi mercek altına aldık
Pakpen, İstanbul
Pencere 2013
Fuarı’nda standıyla fark
yarattı
Ekonomi yazarı
Vahap Munyar, Türkiye
ekonomisini ve inşaat
sektörünü değerlendirdi
Prof. Dr. Gürsel Öngören
kentsel dönüşümün
hukuki boyutlarını
Pakpen Haber’e anlattı
İçindekiler
Mesleki
eğitim
neden ve
nasıl?
PAKPEN HABER dergisi
Pakpen A.Ş. kurum yayınıdır.
Üç ayda bir yayımlanır.
Para ile satılamaz.
Yaygın, Kurumsal, Türkçe
14
26
PAKPEN A.Ş. Adına Sahibi
Mehmet Tuza
Genel Yayın Yönetmeni
Hale Kuyucu
06
24
40
44
Yayın Kurulu
Funda Ergülen,
Serpil Çakar, Tarık Girgin
Editör
Kadriye Yüzereroğlu
Yönetim Yeri
PAKPEN Reklam & Halkla İlişkiler Departmanı
Adres-İletişim
Sahrayı Cedit Mahallesi, Halk Sokak,
No: 40-44 81080 Kadıköy - İSTANBUL
Tel: +90 216 467 36 22
Fax: +90 216 467 40 52
e-posta: [email protected]
YAPIM
Communication Partner
İletişim Danışmanlığı Ltd. Şti.
GÖRSEL TASARIM
VMD & More
Reklam Tasarım Prodüksiyon ve
Bilişim San. ve Tic. Ltd. Şti.
Kreatif Direktör
Elif Kılınç
Baskı
Elma Bilgisayar Basım ve Ambalaj
Halkalı Caddesi No: 164 B-4 Blok
Sefaköy - Küçükçekmece
Reklam Rezervasyon
[email protected]
PAKPEN HABER 2013
Bu dergide yayımlanan ilan, röportaj ve köşe
yazılarındaki fikir ve görüşlerin sorumluluğu
yazarlarına veya görüşü bildirene aittir.
Yazı, röportaj ve fotoğraflar kaynak gösterilse dahi
izin alınmadan kullanılamaz.
45
Kurumsal.................................................................. 06
Sektörel.................................................................... 13
Dosya........................................................................ 14
Portreler................................................................... 24
Departmanlarımız................................................... 26
Ürünlerimiz.............................................................. 28
Ar-Ge........................................................................ 30
Yalıtım..................................................................... 32
Bayilerimiz............................................................... 33
Tedarikçilerimiz....................................................... 38
Proje......................................................................... 40
Emlak........................................................................ 44
Finans.........................................................................45
Pazarlama................................................................. 46
Hukuk....................................................................... 48
Hayata Dair............................................................... 49
İnsan Kaynakları....................................................... 50
İçimizden Biri ........................................................... 51
Kültür-Sanat............................................................. 52
Fuar Günlüğü........................................................... 53
Basında Biz............................................................... 54
merhaba
Hale Kuyucu
Değerli okuyucularımız,
Yılın ilk çeyreğini geride bıraktık bile. Günler hızla gelip geçerken ardımızda
bıraktığımız üç ay, sizlerle paylaşmayı beklediğimiz haberlerle bir o kadar
yoğun ve dolu dolu geçti. 11 yılda 27 kat büyüyen, 2012’yi yüzde 20
büyüme ve 420 milyon TL ciro ile kapatan, önümüzdeki beş yıl boyunca
istikrarlı ve kârlı bir şekilde inşaat ve plastik sektörünün üzerinde bir büyüme
hedefleyen şirketimizin 2012 yılı değerlendirmesi ve gelecek hedeflerinin
paylaşımıyla başladığımız yeni yılda, sektörümüzle ilgili gelişmeler, etkinlikler,
buluşmalar birbirini izledi.
Bu yıl 14’üncüsü düzenlenen İstanbul Pencere 2013 Fuarı, şüphesiz bu
buluşmaların en önemlilerindendi. Sektör temsilcilerini ve çok sayıda
ziyaretçiyi bir araya getiren fuarda, Pakpen A.Ş. olarak Pakpen ve PakDoor
markalı ürünlerimizle yerimizi aldık ve yine standımızla fark yarattık.
Ürünlerimizi ve yeniliklerimizi ilgililerle buluşturmanın mutluluğunu
yaşadığımız fuar haberimiz, dergimizin “Kurumsal” haberler sayfalarında.
Kentsel dönüşüm sürecinde etkin bir oyuncu olmayı hedefleyen şirketimiz,
yine sektörümüzü yakından ilgilendiren bir buluşmada daha yerini aldı ve
Ankara’da düzenlenen “Her Yönüyle Kentsel Dönüşüm Zirvesi”nin sponsoru
oldu. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile sektördeki derneklerin desteğiyle
düzenlenen zirveye ilişkin haberimizle, Gayrimenkul Zirvesi sponsorluğumuz,
“Kalite ve Teknik Altyapı Geliştirme Hareketi” kapsamında İZODER’den
aldığımız Kalite Onay Sertifikası (İKOS), geçtiğimiz yıl başarılı çalışmalarıyla
şirketimizin hedeflerine ulaşmasında rol sahibi olan bayilerimizin ödülü
olan seyahat kampanyası ve yalıtımda yeni hat yatırımı haberlerimiz de
“Kurumsal” sayfalarımızın önemli haberleri arasında yerini aldı.
Sektörümüz için önemini koruyan ve gün geçtikçe daha da önemli hale gelen
“Mesleki eğitim” ise bu sayımızın “Dosya” konusu. Gerek sektör çalışanlarını
ilgilendiren gerekse nitelikli ara eleman sıkıntısı yaşayan sanayiciler için önem
taşıyan mesleki eğitim, yeni nesillerin istihdamında da büyük rol oynuyor.
Çok yönlü ele almaya çalıştığımız mesleki eğitim konusunda, uzmanlardan,
sanayicilerden ve eğitimcilerden aldığımız görüşler doğrultusunda bir kapı
aralamaya çalıştık, zira bu konu bir sayıya sığacak gibi değil...
Alışık olduğunuz gibi sektörden, şirketimizden, iş ortaklarımızdan ve
ürünlerimizden haberlerle uzman görüşlerinden oluşan sayfalarımızı yine ilgi
ve beğeniyle okuyacağınızı umuyor, bir sonraki sayıda görüşmeyi diliyoruz.
Saygılarımla,
HABER
05
kurumsal
kurumsal
Pakpen, İstanbul Pencere 2013
Fuarı’nda standıyla fark yarattı
İbrahim Tuza, fuarda sergiledikleri PVC KapıPencere-Panjur ve Kepenk Sistemlerinin 22 yıldır
dünyanın dört bir yanında ve Türkiye’nin bütün
şehirlerinde tercih edildiğini belirtti. Bugüne
kadar sektörde birçok ilke imza attıklarının altını
çizen Tuza, boyanabilir kapının da bunlardan
biri olacağını, artık herkesin kendi zevkine
göre kapısının rengini, desenini seçebileceğini
vurguladı.
Her zevke uygun modeller
PVC Kapı-Pencere-Panjur ve Kepenk Sistemleri
sektöründe Optimal, Rival, Global, Oval, Sürme,
Royal ve İdeal serileri bulunan Pakpen’in her
binaya, her mevsime uygun pencere seçenekleri
bulunuyor. Gürültüyü, soğuğu ve sıcağı dışarıda
tutup yüzde 40’a varan tasarruf sağlayan Pakpen
pencerelerinin renkleri yıllarca solmuyor ve kolay
temizlenebiliyor. AB normlarında CE belgeli olarak
üretilen Pakpen ürünleri, 22 yıldır dünyanın dört
bir yanında ve Türkiye’nin bütün şehirlerinde
kullanıcılarla buluşuyor.
“Gördüğümüz ilgiden çok memnunuz”
Pakpen A.Ş., bu yıl 14’üncüsü yapılan İstanbul Pencere
2013 Fuarı’nda Pakpen ve PakDoor markalı ürünlerini
sergiledi. Standıyla fark yaratan Pakpen A.Ş., ürünleriyle
ilgi odağı oldu
Dünya standartlarına uygun üretim tesisleri, girişimci ve yenilikçi
yapısıyla 1970’lerden bu yana yapı sektöründe birçok ilke imza
atan Pakpen A.Ş., bu yıl 14’üncüsü gerçekleştirilen İstanbul
Pencere 2013 Fuarı’nda yerini aldı. 13-16 Mart tarihleri arasında
Beylikdüzü TÜYAP Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilen İstanbul
Pencere 2013 Fuarı’nda Pakpen, pencere modelleri, kepenk ve
panjur sistemleri, PakDoor dekoratif dış kapı ve kompozit kapı
sistemleriyle PakBoard EPS ve XPS ısı yalıtım levhalarını tanıttı.
Avrupa’nın bu sektördeki en büyük fuarlarından birinin İstanbul
Pencere Fuarı olduğuna dikkat çeken Pakpen A.Ş. Yönetim
Kurulu Üyesi İbrahim Tuza, Pakpen A.Ş. olarak İstanbul Pencere
Fuarı’na 14 yıldır katıldıklarını, bugüne kadar fuarı Azerbaycan,
Bosna Hersek, Bulgaristan, Ermenistan, Gürcistan, İran, İspanya,
Kosova, Makedonya, Mısır, Romanya, Rusya, Sırbistan, Suriye,
Ukrayna ve Yunanistan’dan olmak üzere birçok ziyaretçinin
takip ettiğini söyledi. 2012 yılında fuara 28 ülkeden 591
firma temsilciliğinin katıldığını kaydeden Tuza, “Yabancı
katılımcıların fuara olan ilgisi bizi memnun ediyor. Hükümetin
son dönemdeki vize konusundaki açılımı, gelişmekte olan
ülkelerin bu fuarı ziyaret etmelerini sağlıyor. Özellikle hedef
pazarlarımızın katılımıyla ürünlerimizin çeşitliliğini ve kalitesini
bire bir tanıtma fırsatı yakalıyoruz” dedi.
6
HABER
Sektörde bir ilk: Boyanabilir kapı
18 farklı dış ve 11 farklı iç mekân kapı modeliyle sektördeki
farkını ortaya koyan PakDoor, üretime geçirmeyi planladığı
boyanabilir kapı modelini, İstanbul Pencere Fuarı 2013’te
ziyaretçilere tanıttı. Halihazırda ahşap görünümlü, folyo kaplamalı
olarak üretim yapan PakDoor’un pazara sunduğu yeni boyanabilir,
folyo kaplamasız, homojen kapı ve pervaz sisitemleri, sektör
profesyonelleri ve son kullanıcılardan büyük ilgi gördü.
Pakpen A.Ş. yöneticileri, fuarla ilgili
görüşlerini Pakpen Haber aracılığıyla
paylaştı.
Pakpen A.Ş. Konya Bölge Müdürü
Hüseyin Çavuşoğlu:
“Son yıllarda gördüğüm en şık, güzel, en geniş
kapsamlı stant olmuş, çok beğendim. Bu yıl standımız
biraz PakDoor ağırlıklı ama Pakpen ürünlerimiz de
ilgi görüyor. Kapı satışlarına epey ağırlık verdik.
Bölgemizde de bayilerimiz var. Hem distribütör
bayilerimiz hem de yurtdışına açılacak bayilerimizle
hedeflerimizi ikiye katlamayı amaçlıyoruz. Olmadığımız
bölgelerden bayi adayları var, distribütör bayi
adaylarıyla görüşmeler yapıyoruz. Hem kapı hem
de pencere için bayi adayları geliyor. Amaç hizmet
sunmak, yeni arkadaşları aramıza katmak.”
Pakpen A.Ş. Ankara Bölge Müdürü
Erdoğan Uysal:
“Katılım da ilgi de çok iyi. Standımız çok güzel dizayn
edilmiş. Kapılarımızla bu yıl fark yarattık. Özellikle
PakDoor’un gördüğü ilgi memnuniyet verici. Kapıyla
ilgili çok fazla bayilik talebi alıyoruz. Pakpen tarafında
da özellikle taşradan çok güzel talepler var.
Markanın bilinirliğinin arttığı görülüyor. Yaptığımız
çalışmaların karşılığını alıyoruz. Önceleri biz
arayıştaydık şimdi biz aranıyoruz, bu çok güzel.”
Pakpen A.Ş. İstanbul Bölge Müdürü
Suat Karcı:
“Fuar çok güzel. Bayilerimizin ilgisi çok iyi.
Anadolu’dan gelen bayilerimiz ağırlıkta. Profilin
dışındaki ürünlerimizle, kapyla ilgili çok güzel
diyaloglarımız oldu. İstanbul dışından gelip standımızı
ziyaret edenler, özellikle kapılarımızla çok ilgilendiler.
Rakip firmaların da yoğun bir ilgisi var. Fuarın amacına
ulaştığını, bize fayda sağlayacağını ve önümüzdeki
dönemde meyvelerini toplayacağımızı düşünüyorum.”
Pakpen A.Ş. Antalya Bölge Müdürü
Erkin Önal:
“Geçtiğimiz yıla göre ilgi daha yoğun ve daha aktif
bir fuar. Bayilerimizle birlikte fuardayız. Yeni bayilik
görüşmeleri yapıyoruz. Fuardan sonra talepleri
değerlendireceğiz.”
Pakpen A.Ş. İzmir Bölge Müdürü
Cenk Eroğlu:
“Standımız çok iyi, geçtiğimiz yıllara göre daha başarılı.
Konuklarımızı aynı ortamda bir arada ağırlayabiliyoruz.
Bu yıl kapılara özel bir önem gösterdik. Kapılara çok
ciddi bir ilgi ve talep var.”
PakDoor Kompozit Kapılar Satış Müdürü
Ali Özgör:
“Özellikle PakDoor kapılarda yeni ürünlerimizi, yeni
kaplama sistemlerimizi, boyanabilir ham kasa, pervaz
ve kanat profillerimizi tanıtıyoruz. Herkes kapıyla çok
ilgileniyor. Günümüzde projelerde hem izolasyon
hem de teknik özellikleriyle kapılar öne çıkıyor. İmalat
süreci çok kısa olduğu için taleplere kısa sürede cevap
verebiliyoruz. Talep her geçen gün artıyor. Biz de
bu durumdan çok memnunuz... Boyanabilir kapılar
ziyaretçilerimizden büyük ilgi görüyor. Bu yenilik
pazarda bir boşluğu doldurmuş olacak, iyi bir talep
göreceğine inanıyoruz.”
HABER
7
kurumsal
kurumsal
Geçtiğimiz yılı 420 milyon TL ciro ile kapatan Pakpen
A.Ş., 2013 yılı hedeflerini açıkladı. Pakpen A.Ş. Yönetim
Kurulu Başkanı Mehmet Tuza, önümüzdeki beş yıl
boyunca istikrarlı ve kârlı bir şekilde inşaat ve plastik
sektörünün üzerinde bir büyüme hedeflediklerini söyledi
Pakpen kentsel dönüşüm sürecinde
etkin bir oyuncu olmayı hedefliyor
Pakpen 11 yılda 27 kat büyüdü,
2012’yi 420 milyon TL ciro ile kapattı
Türkiye’de bir bina için gerekli birçok yapı malzemesini birlikte
üreten tek firma olan Pakpen A.Ş., 420 milyon TL’lik ciro ve
yüzde 20 büyümeyle 2012 hedeflerine ulaştı. Yıllık 250 bin ton
plastik, 650 bin metreküp yalıtım malzemesi üretimi ve 700’e
yakın uzman çalışanıyla sektörde ilk beş büyük üretici arasında
yer alan Pakpen; 2013’te yüzde 20’nin üzerinde büyüyerek 500
milyon TL’nin üzerinde ciroya ulaşmayı, İSO 500 sıralamasında
ise 226’ncı sıradaki yerini daha yukarılara taşımayı hedefliyor.
40 yılı aşkın bir süredir istikrarlı bir büyüme içinde olduklarını
belirten Pakpen A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Tuza,
yaptıkları yatırımlarla iç piyasadaki pazar paylarını artırmaya
devam edeceklerini söyledi. Asıl büyük büyümeyi dış satışlardan
sağlamayı hedeflediklerini ve bunun gayreti içinde olacaklarını
kaydeden Tuza, “En son teknolojiyle donatılmış fabrikamızda
kalitemizden ödün vermeden üretime devam edeceğiz. Özellikle
ihracat artışı ve yaratılacak ek istihdamla ulusal ekonomiye olan
katkımızı artırarak sürdüreceğiz. Önümüzdeki yıllarda Ar-Ge
çalışmalarımızın sonuçlarının daha belirgin şekilde alınacağı,
ürünlerimizin farklılaşarak kalitesiyle daha da üst mertebelerde
konumlanacağı, maliyet ve verimliliklerimizin artırılarak daha
büyük atılımlar için kârlılığımızın ve rekabet gücümüzün
büyütüleceği bir planlama içinde olacağız” dedi.
Yalıtım kapasitesi yüzde 100 artıyor
Pakpen A.Ş., Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Türkiye’nin
33 ilinde eşzamanlı olarak başlatılan “Kentsel Dönüşüm”
sürecinde başrolde olmaya hazırlanıyor. PakBoard markasının
üretim kapasitesini yüzde 100 artırmak için Yalıtım Malzemeleri
Üretim yatırımlarına hız veren Pakpen A.Ş., ürün yelpazesiyle de
kentsel dönüşüm sürecinin en önemli aktörlerinden biri olmayı
hedefliyor. Firmanın 2023 yılı hedeflerinin başında, Türkiye’nin
değişik bölgelerinde yalıtım malzemeleri konusunda üretim
tesisleri kurmak da bulunuyor.
2023 hedefi: Farklı sektörlerde yatırım yapmak
Pakpen A.Ş.’nin 2023 hedefleri arasında, Konya’daki tesislerde
altyapı boru ürünleri yatırımlarına devam ederek bu alandaki
büyümeyi sürdürmek, hammadde ve ürün nakliye maliyetlerini
düşürmek ve özellikle yurtdışı projelerde lojistik üstünlük
sağlamak maksadıyla deniz imkânlarından faydalanabilecek
lokasyonlarda yatırım imkânlarını değerlendirmek; yurtdışında
pencere profili konusunda pazar potansiyeli olan ülkelerde
yeni yatırım iklim ve potansiyelini yakından izliyor olmak,
gerektiğinde yabancı ortaklık ve/veya şirket satın almalar
konusunda uzun dönemli stratejiler içinde bulunmak;
konut-işyeri gibi inşaat projeleri geliştirmek ve şehir otelleri
konseptiyle turizm ve otel işletmeciliğiyle yenilenebilir enerji
üretimi konusunda uygun projeler geliştirmek yer alıyor.
Grup, böylece faaliyet gösterdiği yapı sektöründe bir yandan
bulunduğu konumu geliştirirken diğer yandan farklı alanlarda
yatırım yaparak ülke ekonomisine ve istihdama katkı sağlamayı
amaçlıyor.
Pakplast kontrol mühendisleri için eğitim semineri düzenledi
Pakplast, 19-20 Şubat tarihlerinde
DSİ 18. Bölge’de 181. Şube
(Isparta merkez), 182. Burdur
Şube, 183. Afyon Şube’deki
kontrol mühendislerine yönelik bir
eğitim semineri düzenledi. Toplam
131 kontrol mühendisinin katıldığı
seminer, 18. Bölge Müdürü
Murat Acu’nun konuşmasıyla
başladı. Seminerde Pakplast tarafından borunun sahaya
getirilmesinden sonra dikkat edilmesi gereken hususlar
hakkında bilgilendirme yapıldı.
Pakplast Altyapı Üretim Müdürü Çağrı Korkut,
8
HABER
boruların sahada taşınması, kaynak sırasında
dikkat edilmesi gereken hususlar ve yeni
teknolojik RC borular hakkında, Pakplast Kalite
Şefi Ekrem Demir ise laboratuvar deneyleri
sırasında dikkat edilmesi gerekenler konusunda
bilgi verdi.
Seminerde ayrıca Pakplast Bayii Gökraş İnşaat
ile birlikte görsel olarak boru kaynağında dikkat
edilmesi gereken hususlar, kaynak yapılarak
aktarıldı. NTG Plastik ve Doğuş Vana da eğitim seminerine
katkıda bulundu. Seminerin akabinde DSİ binasında
düzenlenen akşam yemeğinde de tüm katılımcılar bir
araya geldi.
Türkiye’de “Kentsel Dönüşüm”
sürecinin en önemli aktörlerinden
biri olmaya hazırlanan Pakpen,
“Her Yönüyle Kentsel Dönüşüm
Zirvesi”nin sponsoru oldu
Kurulduğu günden beri Ar-Ge çalışmalarına, inovasyona,
pazara yeni ve gelişmiş ürünler sunmaya önem veren Pakpen
A.Ş., Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından başlatılan kentsel
dönüşüm sürecinde bu iddiasını sürdürmeye kararlı. 13 Şubat’ta
Ankara İller Bankası Sosyal Tesisleri Konferans Salonu’nda
düzenlenen “Her Yönüyle Kentsel Dönüşüm Zirvesi”ne
sponsor olan Pakpen A.Ş., zirveye verdiği destekle aktif şekilde
kentsel dönüşüm sürecinin içinde olacağını gösterdi ve sektörü
tamamen dönüştürmesi, standartları yükseltmesi beklenen ülke
çapındaki bu büyük atılımda önemli bir rol üstleneceğinin
sinyallerini verdi.
Kentsel dönüşüm 20 yılda tamamlanacak
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, İnşaat Müteahhitleri
Konfederasyonu (İMKON) ve ULI, İNDER, İMSAD gibi sektörel
derneklerin desteğiyle düzenlenen, kentsel dönüşüm süreciyle
ilgili tüm sektörlerin temsilcilerinin katıldığı zirvede, kentsel
dönüşüm süreci tüm boyutlarıyla ele alındı. Zirveye katılan
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, kentsel dönüşüm
sürecinin milli bir mesele olduğunun altını çizdi.
Mehmet Tuza: “Yalıtımsız bina enerji savuruyor”
Pakpen A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Tuza, kentsel
dönüşüm sürecinde modern kentsel yaşam imkânı sunan
sağlam-kaliteli-tam yalıtımlı binaların önemine dikkat çekti...
Pakpen’in, binaları geleceğe taşıyan tasarımlarıyla hem enerji
tasarrufuna destek verdiğini hem de pencere, kapı, yalıtım
malzemeleri ve boru gibi tüm ürün gruplarını aynı çatı altında
bir araya getirdiğini belirten Tuza, kentsel dönüşüm sürecinin en
etkin oyuncularından biri olmayı hedeflediklerini sözlerine ekledi.
Pakpen, İKOS
Sertifikası alan
şirketler arasında
yerini aldı
İZODER tarafından haksız
rekabeti önlemek, yalıtım
sektörünün büyüme ve
gelişmesinin sağlıklı ve
sürdürülebilir koşullar
içinde devamını sağlamak
amacıyla başlatılan
“Kalite ve Teknik Altyapı
Geliştirme Hareketi”ne
katılan 21 firma
içerisinde, incelemeleri tamamlanarak belgelendirmeye hak
kazanan ilk dokuz firmanın İZODER Kalite Onay Sertifikaları
(İKOS) törenle verildi. Pakpen Plastik Boru ve Yapı Ele. San.
Tic. A.Ş. de İKOS Sertifikası alan şirketler arasında yer aldı.
19 Şubat’ta İZODER 11. Olağan Genel Kurulu öncesinde
düzenlenen törende İZODER Kalite Onay Sertifikası (İKOS)
almaya hak kazanan Arma Uluslararası Tic. Paz. A.Ş.,
Atermit Endüstri ve Ticaret A.Ş., Basaş Ambalaj ve Yalıtım.
San. A.Ş., DOW Türkiye Kimya San. ve Tic. Ltd. Şti., DYO
Boya Fabrikası San. ve Tic. A.Ş., İzocam Ticaret ve Sanayi
A.Ş., Kalekim Kimyevi Mad. San. ve Tic. A.Ş., Pakpen Plastik
Boru ve Yapı Ele. San. Tic. A.Ş. ve Polisan Boya San. ve
Tic. A.Ş. firmalarının sertifikaları, İZODER Başkanlar Kurulu
Başkanı Sedat Arıman ve Yönetim Kurulu Başkanı Ferdi
Erdoğan tarafından takdim edildi. Pakpen adına sertifikayı
Reklam ve Halkla İlişkiler Müdürü Hale Kuyucu aldı.
HABER
9
kurumsal
Başcan Plastik yer aldığı
sosyal sorumluluk
projesiyle örnek oldu
kurumsal
Gayrimenkul
sektörünün liderleri
zirvede buluştu
Pakpen başarılı bayilerini
yurtdışı seyahatiyle ödüllendirdi
“II. Gayrimenkulde Liderler Zirvesi”,
28 Mart’ta Dedeman İstanbul’da yapıldı.
Pakpen, sektörün önemli buluşmalarından
biri olan zirvenin ana sponsoru oldu
Pakpen A.Ş., 2012 yılında gösterdikleri satış performansından dolayı
Pakplast ve Pakpen bayilerini, Uzakdoğu, Ukrayna, Umre ve Kıbrıs
seyahatleriyle ödüllendirdi. Pakpen ürünleriyle tüketiciler arasında köprü
görevi gören 550’yi aşkın bayi, farklı ilgi alanları düşünülerek hazırlanan
gezi programıyla, dört ülkeden birinde tatil yaparak bir önceki yılın
yorgunluğunu attı.
2012 yılında gösterdikleri satış performansına göre belirlenen Pakplast ve
Pakpen bayilerine yönelik geziler 18-28 Şubat’ta Uzakdoğu’da, 28 Şubat3 Mart’ta Kharkov’da (Ukrayna), 3-10 Mart’ta Umre’de ve 28-31 Mart’ta
Kıbrıs’ta gerçekleşti. Bayi gezilerine Pakpen ve Pakplast satış müdürleri,
bölge satış uzman ve yöneticileri eşlik etti.
Pakpen Bayii Başcan Plastik, sosyal sorumluluk
projesi kapsamında önemli bir faaliyette yer aldı ve
Konya Şehit Aileleri Derneği ve Türkiye Harp Malulü
Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Konya Şubesi
ile ortaklaşa yürütülen proje kapsamında, talepte
bulunan şehit ailelerinin pencerelerini ( PVC, cam,
aksesuar, sac, pervaz, mermer, projelendirme ve
montaj) hiçbir bedel talep etmeden değiştirdi. Bu
kapsamda Başcan Plastik, yaklaşık 2600 metretül
PVC profil kullandı.
Narsan PEN yeni
showroom’unu
hizmete açtı
Konya’nın Beyşehir ilçesinde faaliyet gösteren ve
yaklaşık 20 yıldır Pakpen Bayii olarak hizmet veren
Narsan PEN Ltd. Şti., Beyşehir Sanayi Sitesi’nde 600
metrekrelik alana sahip yeni showroom’unun açılışını
gerçekleştirdi. Müşterilerine daha iyi hizmet vermek ve
geniş kitlelere ulaşabilmek amacıyla yeni showroom’u
hizmete açan Narsan PEN, 1000 metrekarelik atölye
alanında ise PVC, alüminyum, cam balkon, demir
doğrama, prefabrik ev, katlanır kapı sistemleri gibi
birçok ürünün imalatını gerçekleştiriyor.
Deneyimli ekibiyle faaliyetlerini sürdüren ve şirketlerini
emin adımlarla geleceğe taşıyan Ömer ve Yusuf
Narlı kardeşlere, Pakpen Haber aracılığıyla yeni
showroom’larıyla birlikte nice 20 senelere diyoruz.
10
HABER
Gayrimenkul ve inşaat sektöründen çok sayıda önemli konuşmacı ve
konuğun yer aldığı zirvenin bu yılki ana teması “Gayrimenkul ve İnşaat
Sektöründe Kurumsal Gelişim ve Sürdürülebilirliğin Kentsel Dönüşüm
ve Projelere Etkileri” oldu. Zirvede ayrıca, 2013 yılında gayrimenkul
ve inşaat sektörünü etkileyen ve etkileyebilecek gelişmeler tartışıldı,
sektörün sorunlarına çözüm önerileri getirildi.
“II. Gayrimenkulde Liderler Zirvesi”nde gayrimenkul ve inşaat
sektörünü, ülkemiz ekonomisini son derece yakından ilgilendiren üç
ana ve iki özel oturum yapıldı. Birinci ana oturumda, “Gayrimenkulde
Kurumsal Gelişim ve Sürdürülebilirlik ” başlığı altında sektörde kurumsal
altyapı ve bu altyapıyı sürdürebilmenin önemi tartışıldı. Birinci özel
oturumda “Değişen Medya Düzeninde Geleneksel Gazeteciliğin
Sürdürülebilirliği” konusu paylaşıldı. İkinci özel oturumda “Yabancıların
Taşınmaz Edinimi ve Edinilmiş Taşınmazların Hukuksal Güvencesi”
tartışılırken, ikinci ana oturumun konu başlığı “Gayrimenkul Sektöründe
Farklılık Yaratmanın Önemi” oldu. Öğle yemeğinden sonra gerçekleşen
üçüncü ve son ana oturumun konu başlığı ise “Gelecekte Gayrimenkul
Sektörünü Bekleyen Fırsatlar” oldu.
Pakpen Bayii
Şenocaklar ve
beraberindeki
heyeti fabrikamızda
ağırladık
Pakpen’in Erzincan Bayii Şenocaklar’ın sahibi
Zeki Şenocak, beraberinde dört kişilik İller
Bankası heyeti ve 27 tesisat ustasıyla birlikte
17-18 Şubat tarihlerinde Konya’daki Pakpen
tesislerini ziyaret etti. İki gün boyunca Pakpen
tesislerinde konaklayan ziyaretçiler, üretimin
yapıldığı fabrika binalarından etkilendiklerini
ve geziden memnuniyetle ayrıldıklarını bildirdi.
İlkokul öğrencilerinden
Pakpen’e “su” ziyareti
22 Mart “Dünya Su Günü” kapsamında,
Acarkent Doğa İlkokulu 2. sınıf
öğrencilerinden dört öğrenci, bir öğretmen
ve bir veli, 1 Mart tarihinde Pakpen A.Ş.’yi
ziyaret etti. Çocukların, sosyal sorumluluk
bilincini geliştirmek, sunum tekniklerine ve
kişisel gelişimlerine katkıda bulunmak amacı
taşıyan ziyarette öğrenciler, “su” konulu bir
sunum gerçekleştirdi. Ziyaretçiler, Pakpen
A.Ş. Reklam ve Halkla İlişkiler Müdürü Hale
Kuyucu tarafından karşılandı.
Pakplast’ın
Bursa’daki
semineri
büyük ilgi
gördü
Pakplast, Bursa’nın önde gelen müteahhit ve mekanik firmaları ile tesisat
ustaları için 7 Şubat tarihinde bir seminer düzenledi. Tavacı Recep Usta
Toplantı Salonu’nda gerçekleşen ve 50 kişinin katıldığı seminerde, genel
ürün bilgilendirmesi ve yeni ürün lansmanı yapılırken pp ile ilgili geniş bir
bilgilendirme gerçekleştirildi. Seminerin ardından hep birlikte yemek yiyen
katılımcılar, birbirlerini yakından tanıma fırsatı buldu.
HABER
11
kurumsal
sektörel
PakBoard yeni yatırımla
üretim kapasitesini artırdı
Ferdi Erdoğan İZODER’e ikinci kez başkan seçildi
Pakpen A.Ş., yeni hat yatırımıyla yalıtım
üretim kapasitesini 450 bin m³’ten 650 bin
m³’e çıkardı. Yeni yatırımla, üretim artışının
yanı sıra tel kesme karbonlu üretimle birlikte
board karbonlu üretime de geçildi
Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği’nin (İZODER)
Olağan Seçimli Genel Kurul Toplantısı, 19 Şubat’ta yapıldı.
İki yıl süreyle İZODER Yönetim Kurulu Başkanlığını
yürüten Ferdi Erdoğan, ikinci kez başkanlığa seçildi
PakBoard Üretim Şefi
Emrullah C. Işık
2012’de bir dizi yatırım gerçekleştiren PakBoard, yeni makine
yatırımıyla birlikte altyapı sistemlerini, kazan, akümülatörler,
buhar ve silo sistemlerini yeniledi. EPS hattındaki yeni yatırımla,
EPS üretiminde ön şişirme denilen ilk aşamada bir makine
yatırımı, enjeksiyon board adı verilen board üretimi için yeni bir
makine yatırımı ile ısı yalıtımında mantolama vb. uygulamalarda
kullanılmak üzere tel kesme hattı adı verilen bir hat yatırımı
gerçekleşti. Geçtiğimiz yıl tamamlanan yatırımlar, 2012 yıl
sonundan başlayarak kısım kısım üretime geçti.
Yatırımlar sayesinde üretim kapasitesinin 450 bin m³’ten 650
bin m³’e çıktığına dikkat çeken PakBoard Üretim Şefi Emrullah
C. Işık, bunun Türkiye pazarı için ciddi bir kapasite olduğunu
belirtti. Türkiye pazarında üreticilerin genellikle bir hatta sahip
olduğunu, PakBoard’un ise üç hatla üretim yaptığını kaydeden
Işık, geçtiğimiz yıl özellikle board adını verdikleri enjeksiyon
makinesindeki üretimle, 7/24 tam kapasite çalışmalarına
rağmen taleplere yetişmekte zorlandıklarını, yeni yatırımla
kapasite artışının yanı sıra müşterilere zamanında ürün tedarik
ettikleri bir yapıya sahip olduklarını vurguladı.
Karbonlu EPS üretimi
PakBoard’un yeni yatırımla, enjeksiyon board makinelerinde
karbonlu EPS’yi de üretebilir hale geldiğini anlatan Işık, karbonlu
EPS’nin ısıyı sadece iletim yoluyla iletmediğini, ışınım yoluyla da
ısı iletimini engellediği için ısı iletim katsayı değerlerinin beyaz
EPS’ye göre çok daha düşük olduğunu belirtti ve bu sayede 6-7
cm’lik beyaz EPS ile yalıtım yapılması gereken yerlerde, 5 cm’lik
karbonlu EPS ile yalıtım yapılabileceğini söyledi. Işık, yaptıkları
12
HABER
Ar-Ge çalışmaları neticesinde yeni board yatırımında bu konuya
ağırlık verdiklerini de dile getirdi.
Yeni makine yatırımında, maliyetleri diğer makinelere göre
daha yüksek olan Alman teknolojisini kullandıklarına dikkat
çeken Emrullah Işık, “Netice itibarıyla çok kaliteli bir ürün elde
ediyoruz. TSE ve CE standartlarında beyan ettiğimiz bütün
beyan değerlerinin üzerinde, basınç mukavemetlerini, çekmekoparma testi sonuçlarını, ısı iletim katsayısı gibi değerleri bu
teknolojiyle sağlıyoruz. Bize kazandırdığı en büyük avantajlar
sürekli, hızlı ve kaliteli ürün elde edebilmemiz” diye konuştu.
OİB Teknik ve Endüstri Meslek
Lisesi Türkiye’nin ilk ve tek yeşil
okulu oldu
Ford Otosan ve Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) Eğitim Vakfı
işbirliğiyle başlayan “Arka Pencere” sosyal sorumluluk projesinde toplanan
bağışlarla dönüşümünü tamamlayan OİB Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi,
alanında “Yeşil Bina” sertifikalı ilk ve tek eğitim kurumu, aynı zamanda ilk
kamu binası unvanına sahip oldu.
Okul yönetimi, İngiltere’deki Bina Araştırma Kurumu (BRE) Breeam In Use
sertifikasyonuna sahip olmak için değerlendirme süreçlerinden geçti. Bu
süreçte, okulun ekolojik test raporu oluşturuldu ve çatıya güneş enerji
sistemi kurularak okulun kendi enerjisini kendi üretebilir hale gelmesi
sağlandı. Gereksiz elektrik enerjisi ve su kullanımını engelleyecek sensörler
takıldı. Bu dönüşümler sonucunda elektrik ve su tüketiminde ortalama 1/3
oranında tasarruf sağlandı. Çevre çalışmaları için sivil savunma uzmanları
eşliğinde acil durum raporları hazırlandı, yangın ve afet risk analizleri yapıldı.
Okul bahçesine bisiklet parkı
yapıldı, yangın ihbar santraline
acil durumda telefonla çağrı
gönderecek modül takıldı. Acil
durum planları hazırlanarak ilgili
personel ve öğrencilere eğitim
verildi. Geri dönüştürülebilir atık
toplama alanları oluşturuldu.
Bina kullanım kılavuzu, satın
alma ve çevre politikası kitapçığı
hazırlandı, kullanıcı memnuniyet
araştırmaları yapıldı. Tüm bu
çalışmaların ardından okul,
yeşil bina sertifikası almaya hak
kazandı.
İZODER’in Byotell’de gerçekleşen Olağan
Seçimli Genel Kurul Toplantısı’nda
konuşan İZODER Başkanı Ferdi Erdoğan,
her geçen yıl büyüyen, sektörde etkinliğini
artıran İZODER’in, Cumhuriyetimizin
100’üncü yılına kadar yalıtım malzemeleri
kullanımını AB seviyesine çıkarma ve
bölgesel güç olma yolunda çalışmalarını
sürdüreceğini belirtti. Yeni Yönetim
Kurulu olarak dernek üyelerinin ve
sektörün güç birliğiyle daha büyük
başarılara imza atacaklarının altını çizen
Erdoğan, İZODER üyelik ilişkilerinin yeni
dönemde geliştirileceğini, bu amaçla
diğer bölgelerde kurulacak İZODER
temsilcilikleriyle üyelere ve sektöre daha iyi
hizmet verileceğini sözlerine ekledi.
MIPIM Fuarı’na
Türkiye’den
büyük ilgi
12-15 Mart tarihleri arasında Fransa’nın
Cannes kentinde yapılan ve 27 trilyon
dolarlık uluslararası gayrimenkul pazarını
buluşturan MIPIM Fuarı’na, Türk
gayrimenkul firmaları büyük ilgi gösterdi.
23 yıllık fuar, bu yıl Türk şirketlerinin rekor
katılımına sahne oldu.
Dünyanın en büyük gayrimenkul fuarı
olarak kabul edilen MIPIM’de 28 Türk
şirketi stant açarak projelerini tanıttı. 500’ü
şirket yöneticisi olmak üzere Türkiye’den
670 kişinin katıldığı fuarda Türkler, Fransız
ve İngiliz şirketlerinden sonraki en büyük
katılımcı oldu. Fuarın açılış galasına Kültür
Bakanlığı ve NEF sponsor oldu. Geçen
yıl 300 metrekare olan Türkiye çadırı bu
yıl 1200 metrekareye çıkarıldı. Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı’nın organizasyonuyla
Türkiye’den katılım bu yıl dört kat arttı. 15
Mart’a kadar süren fuarda, Türk şirketleri
projelerini 4300 uluslararası yatırımcıya ve
20 bini aşkın ziyaretçiye tanıttı.
HABER
13
dosya
Mesleki Yeterlilik Kurumu Başkanı Bayram Akbaş:
“Mesleki ve teknik eğitimin
niteliği önemli”
“MYK Mesleki Yeterlilik Belgeleri, bireylerin sahip
“MYK Mesleki Yeterlilik
Belgeleri,
bireylerin
sahip
oldukları
bilgi ve
becerileri kalite
oldukları
bilgi ve
becerileri
kalite
güvencesi
sağlanmış
güvencesi sağlanmış
sistem
içerisindeispatlamalarını,
ispatlamalarını, işverenlerin
işverenlerin de
birbir
sistem
içerisinde
de istihdam
edeceği bireylerin sahip
oldukları
bilgi
ve
becerileri
önceden
bilmelerini
istihdam edeceği bireylerin sahip oldukları bilgi ve sağlar”
becerileri önceden bilmelerini sağlar”
inin
sanay nyada
,
n
a
dü
lem
ara e ’de değil lan
e
v
ı
e
ğ
li o
na
kiy
n kay adece Tür için önem kıyor.
a
s
n
i
i
i
ı
i
es
ı. S
eç
likl
, nite mli ihtiyac min gelişm z daha ön yan sanay de
ş
i
m
ş
i
u
t
t
a
e
li
İyi ye el, en ön lojinin, bi iye’de bir a sıkıntı d ken devle a
r
d
k
m
i
o
r
h
n
ş
e
n
i
a
t
ü
ek
ıT
id
gir
usu
en
inin, t cü ihtiyac ulma kon şbirliğine eki eğitim n yola
y
a
n
a
a
i
l
ü
b
s
s
kli işg a eleman rumlarıyla e hem me ıyor. Burad ki eğitim” ,
i
l
e
t
i
n
r
çalış
iklerl
Mesle
mlara
im ku
ikle a
Özell şları, eğit rekse teşv endirmeye ilendiren “ etkili kuru mini,
u
kurul yasalar ge em de öz kından ilg aldık ve y itimin öne rını,
h
a
gerek li kılmaya üzü de ya olarak ele mesleki eğ in ihtiyaçl
m
n
u
i
m
e
s
ü
r
y
a
öne k sektör a” konu nayicile
u, san
y
n
a
a
s
r
s
u
o
a
,
m
k
e
D
ı
r
u
“
.
ç
rduk
n dur
imcile
sunu
konu nlara, eğit ki eğitimi işmeleri so
e
l
uzma e’de mesl leri ve ge
e
y
Türki düzenlem
yasal
i
k
e
l
s
Me im
eğit e
v
n
e
ned asıl?
n
Mesleki Yeterlilik Sistemi nedir? Çalışanlar ve işveren
açısından neyi ifade eder?
Mesleki Yeterlilik Kurumu’nun (MYK) temel görevi, Avrupa
Birliği normlarıyla uyumlu Ulusal Yeterlilik Sistemi’ni (UYS)
kurmak ve işletmektir. UYS, eğitimle istihdam ilişkisini
güçlendiren, bireylerin iş piyasasında geçerli olan bilgi ve
becerileri kazanmasına ve bunların uluslararası düzeyde
kıyaslanabilir yeterlilik belgeleriyle kanıtlanmasına imkân
sağlayan faaliyetler bütünü olarak ifade edilir. Ulusal Meslek
Standartları (UMS) ve yeterliliklerin hazırlanması, ölçmedeğerlendirme ve belgelendirme faaliyetlerinin yürütülmesi
ve ulusal yeterlilik çerçevesinin oluşturulması UYS’yi
oluşturan temel bileşenlerdir.
UMS’ler ve yeterlilikler, bir meslekte sektörün ihtiyaçlarına
cevap verebilecek işgücünün bilgi, beceri ve yetkinliklerini
tanımlar. UMS ve ulusal yeterlilikler, bu sebeple MYK’nın
görevlendirdiği, sektörünü temsil etme yeteneğine sahip iş
dünyası aktörleri tarafından katılımcı bir anlayışla hazırlanır.
UMS’ler mesleki ve teknik eğitim programlarına girdi
oluşturur, aynı zamanda bireyin yeterliliğinin belirlenmesinde
dayanak olma özelliğini taşır.
Sektörlerin mesleklere ilişkin beklentileri doğrultusunda
hazırlanan ulusal meslek standartları ve yeterliliklere göre
uluslararası akreditasyona sahip kuruluşlarca yapılan sınavlar
sonucunda verilen MYK Mesleki Yeterlilik Belgeleri ise
bireylerin, sahip oldukları bilgi ve becerileri kalite güvencesi
sağlanmış bir sistem içerisinde ispatlamalarını, işverenlerin de
istihdam edeceği bireylerin sahip oldukları bilgi ve becerileri
önceden bilmelerini sağlar.
MYK Mesleki Yeterlilik Belgelerinin en temel özelliği, ifade
ettiği değer ve teşvik unsurlarıyla hem bireylerin hem de
işverenlerin tercih edeceği ulusal ve uluslararası düzeyde
geçerli ve güvenilir belgeler olmalarıdır. Bu durum işgücünün
istihdam edilebilirliğini artırır, işverenin de istediği elemana
kısa yoldan, güvenilir şekilde kavuşmasına imkân sağlar.
Mesleki eğitimle ilgili yasal düzenlemeler çerçevesinde
mesleki yeterliliği bulunmayanların, belge sahibi
olmayanların işyerlerinde çalışmaları mümkün
olmayacak. Bu konudaki düşüncelerinizi
öğrenebilir miyiz?
İstihdam edilenlerin mesleki eğitim aldıklarına dair belge
sahibi olmalarının yasal zorunluluk olması şüphesiz olumlu
bir gelişme. Ancak alınan mesleki eğitimin istihdam
edilmeye yeterli olup olmadığının şeffaf, güvenilir ve tanınır
yeterlilik belgeleriyle kanıtlanması gerekir. Muhtelif kurum
ve kuruluşlar tarafından değişik adlar altında verilmekte
olan belgeler, kişilerin ehliyetini güvenilir bir şekilde ifade
etmekten yoksundur. Mesleki ve teknik eğitimin işgücü
piyasasının dinamik yapısına sürekli uyum sağlayabilecek
nitelikte verilmesi gerekir. Bu sayede eğitimde etkinliğin,
ekonomide verimliliğin ve rekabet edebilirliğin sağlanması ve
sürdürülebilmesi mümkün olur. Bu bağlamda başta Avrupa
Birliği ülkeleri olmak üzere gelişmiş ülkelerde, mesleki
yeterliliği şeffaf ve güvenilir bir şekilde ortaya koyan meslek
standartlarına ve akreditasyona dayalı, kalite güvencesi
sağlanmış ölçme, değerlendirme ve belgelendirmeyi içeren
ulusal yeterlilik sistemi oluşturulmakta ve işletilmektedir.
İnşaat sektörü özelinde Türkiye’de mesleki yeterlilik
sisteminde durum nedir?
İnşaat sektörü gerek istihdam büyüklüğü gerekse istihdam
edilenlerin yeterliliği açısından MYK’nın öncelik verdiği
bir sektör. UMS’lerin hazırlanmasına yönelik ilk işbirliği
protokolü, Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası
(İNTES) ile yapıldı. İnşaat sektöründe 45 UMS Resmi
Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yine UMS’lere
dayalı olarak 28 adet Ulusal Yeterlilik geliştirildi.
Bu arada PVC alanında Pencere ve Kapı Sektörü Derneği
(PÜKAD) tarafından “PVC Kapı ve Pencere Sistemleri
Montajcısı (Seviye 3)” meslek standardı taslağı hazırlandı
ve taslak MYK İnşaat Sektör Komitesi’nin değerlendirme
aşamasında. MYK tarafından yetkilendirilmiş olan
İNTES MYM 18, BELGETÜRK ise üç meslekte sınav ve
belgelendirme yapıyor. Betonarme demircisi, endüstriyel
boru montajcısı, ahşap kalıpçı, inşaat boyacısı, sıvacı,
tünel kalıpçı, duvarcı, betoncu, panel kalıpçı, seramik karo
kaplamacısı, İSG elemanı (inşaat), alçı levha uygulayıcısı, alçı
sıva uygulayıcısı, iskele kurulum elemanı, ısı yalıtımcısı, su
yalıtımcısı, ses yalıtımcısı ve yangın yalıtımcısı mesleklerinde
sınav ve belgelendirme yapılıyor.
Mesleki yeterlilik sistemi konusunda kurum olarak
yaptığınız çalışmalar hakkında bilgi verebilir misiniz?
UYS’nin kurulup işletilmesine yönelik faaliyetler
değerlendirildiğinde iş piyasasının ihtiyaçlarını karşılama
noktasında önemli mesafe kat edildiğini, planlanan
hedeflere ulaşılmakta olduğunu söyleyebiliriz. Ülkemiz
için yaklaşık 750 mesleğin standardına ihtiyaç olduğu
tespit edildi ve bu tespit doğrultusunda 56 farklı iş dünyası
temsilcisi kurum/kuruluşla 725 meslek standardının
hazırlanması için işbirliği protokolü imzalanarak 638
taslak meslek standardı hazırlandı ve bunlardan 391’i
Resmi Gazete’de yayımlanarak Ulusal Meslek Standardı
niteliği kazandı. UMS’lerin hazırlanmasını takiben 186
Ulusal Yeterlilik yürürlüğe konuldu ve 57 yeterlilikte sınav
ve belgelendirme faaliyetleri başlatıldı. 2014 yılı sonunda
ihtiyaç duyulan tüm UMS’lerin yürürlüğe konulmuş olmasını
hedefliyoruz.
HABER
15
dosya
dosya
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu
(TİSK) Konya İl Temsilcisi, Konya Çimento San.
A.Ş. ve Baştaş Başkent Çimento San. Tic. A.Ş.
İnsan Kaynakları Müdürü İsa Metin Güden:
“‘İşsizlik’ sorunu aslında
‘niteliksizlik ve iş beğenmezlik’
Çözüm: Mesleki eğitim”
Hangi ülkede olursa olsun eğitim sisteminin amacı, iş
dünyasının ihtiyaç duyduğu nitelikte işgücü yetiştirmektir.
Bilim ve teknolojideki hızlı gelişmeler dünyamızın hızla
küçülmesine, sınırların ortadan kalkmasına ve acımasız
rekabete sebep olduğu gibi sürekli değişen ihtiyaçlar da
oluşturur. Örgün ve yaygın eğitim kurumlarının bu değişime
uyum sağlamaları, esneklik kazanmaları gerekir.
Günümüzde bireylerin ve işletmelerin rakipleri, dünyanın
her yerinden karşılarına çıkabiliyor. Gerek bireysel gerekse
kurumsal olarak sürekli gelişim ve hayat boyu öğrenme bir
zorunluluk haline gelmiş bulunuyor. Kişilerin iş hayatına
başladıkları işte emekli olmaları yadırganıyor, çalışma hayatı
boyunca defalarca meslek ve işyeri değiştirmeleri olağan
algılanıyor.
Nitelikli işgücü geliştirmemiz hayati önem arz ediyor
Genç nüfusumuzla elbette gurur duyuyor, büyük bir
rekabet avantajı olduğunu dile getiriyoruz. Öte yandan
bu avantajımızın sonsuza kadar devam etmeyeceğini
unutmamak gerekiyor. Uluslararası Yönetim Geliştirme
Enstitüsü IMD’nin 2012 için hazırladığı Rekabet Gücü Yıllığı
araştırmasına göre Türkiye’de eğitim sistemi, rekabetçi bir
ekonominin ihtiyaç duyduğu nitelikleri karşılama açısından
59 ülke arasından maalesef 39’uncu sırada. Bu raporla
ilgili tek olumlu nokta 2011 yılındaki sıramızın 41 olması.
Bu araştırma gösteriyor ki, henüz ileri teknoloji ürünlerinde
rekabetçi bir konuma gelemeyen ve ağırlıklı olarak otomotiv,
makine ekipmanları, tekstil ürünleri, demir-çelik, gıda,
kimyasallar, inşaat gibi sektörlerde uluslararası pazarlara
ürün ve hizmet ihraç eden ülkemizde nitelikli işgücü
geliştirmemiz hayati önem arz ediyor.
Bugün öğrenci konumundaki gençlerimiz, yarının
işgörenleri olarak ekonomimizin temel aktörleri olacaklar.
Ülkemiz için ucuz işçilik bir rekabet unsuru olmaktan çıktı.
Devletimizin Ar-Ge yatırımlarını teşvik politikası, üniversite
ve iş dünyası arasında köprü işlevi gören teknokentlerin sayı
ve niteliklerinin artması, yeni üniversitelerimiz ve güncel
teknolojilerle donatılan meslek ve endüstri meslek liselerinin
açılması gibi sevindirici gelişmeler mevcut. Mesleki eğitime
başlama yaşı, temel eğitim ve becerilerin geliştirilmesinin
önemi nedeniyle tüm dünyada yükseliyor. Özellikle Avrupa
Birliği ülkelerinde öne çıkan hayat boyu öğrenme kapasitesi,
16
HABER
Pakpen A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı
Mehmet Tuza:
“Meslek lisesi ve mesleki eğitimlerle ilgili
yatırımlar elbirliğiyle devam etmeli”
sanayi ile iç içe değiller. Bizim esas amacımız
okullarda eğitim alan öğrencilerin sanayi ile
bir arada olmaları, aldıkları teorik bilgileri
pratiğe dönüştürebilmeleri.
Biz meslek liselerinden, yüksekokullardan
mezun olup aramıza katılan arkadaşlarımızı
eğitmek durumunda kalıyoruz. Aldıkları
eğitim bizim ihtiyacımızı karşılamıyor. Bu
nedenle eğitimin sanayi ile iç içe olması çok
önemli. 2023 vizyonuna, iyi teknik elemanla,
ara elemanla gidilebilir. Sanayi yatırımlarının
öncelikli ihtiyacı yetişmiş işgücü. Sanayicilerin
bu işe katkı sağlamaları çok önemli.
öncelikle sağlam bir temel eğitim gerektiriyor.
Öte yandan, temel eğitimdeki kalite sorunları, toplumun
mesleki eğitime yönelik algısı, mesleki rehberlik ve
danışmanlık hizmetlerinin yetersizliği, okulların yeterince
ödenek alamamalarından kaynaklı altyapı sorunları, bölüm
ve dalların belirlenmesinde iş dünyasının taleplerinin
yeterince değerlendirilmemesi gibi temel sorunlar devam
ediyor.
Eğitim sisteminin ekonomiye entegrasyonu
çok önemli
Devletimizin mesleki eğitim konusunda özel sektöre
desteğinin artarak devam etmesi gerektiğine inanıyorum.
“İstihdam ve Mesleki Eğitim İlişkisinin Güçlendirilmesi Eylem
Planı”, yapısal zafiyetlerin giderilmesi konusunda ümit
verici. Mesleki eğitim sisteminin müşterileri işletmelerdir
ve müşteri beklentilerine cevap vermeyen bir sistemin
çıktıları maalesef diplomalı işsizler oluyor. Eğitim konusunda
işletmeleri uzun vadeli ve stratejik bir yaklaşıma yöneltecek
desteklerin hayata geçirilmesi gerekiyor. Öğrencilerin
istihdam edilebilirliklerini artıran, sanayinin beklentilerine
göre şekillendirilmiş, öğrenci ve eğitimcilerin pratik bilgilerini
artırmalarına yönelik girişimlerin en büyük destekçileri yine
işverenlerimiz olacak. 2023 ve 2071 vizyonumuza paralel
olarak eğitim sistemimizin ekonomimize entegrasyonu
büyük önem taşıyor. Ülkemizde, meslek standartları
ve yeterlilikler sisteminin devreye girmesiyle eğitim ve
istihdam uyumu açısından çok önemli bir aşama kaydedildi.
Ulusal meslek standartları ve yeterliliklere ilişkin sınav ve
belgelendirme sistemiyle tüm sektörlerde ve tüm işlerde
yetkinlik düzeyleri yükseltilecek. Mesleki yeterlilik belgesi
sahiplerine ve meslek eğitimi almış olanların istihdamında
işverenlere sağlanan destekler, gerek mesleki ve teknik
eğitimi özendirmek gerekse kayıt dışı istihdamı önlemek
açısından önemli projeler.
Son söz olarak, ülkemizin temel sorunlarının başında
geldiği söylenen “işsizlik” sorununun aslında “niteliksizlik
ve iş beğenmezlik” olduğunu düşünüyorum. Mesleki
eğitim sistemimizin bu temel sorunun çözümünde anahtar
olduğunu belirtmek isterim. Bu vesile ile tüm Pakpen Haber
dergisi okuyucularını sevgi ve saygılarımla selamlıyor, sağlık,
başarı ve mutluluklar diliyorum.
Mehmet Tuza Pakpen Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’nin
çıkış noktası, sanayide ara eleman sıkıntısı. Türkiye
için önemli olan bu soruna bir çözüm olması amacıyla
okulumuzu inşa ettik. Organize Sanayi Bölgesi’ndeki tüm
sanayi kuruluşlarının ihtiyaç duydukları ara elemanları
yetiştirmelerini, talebelere burs vermelerini, staj imkânı
sağlamalarını ve mezun olduktan sonra da istihdam
etmelerini amaçladık. Bu yıl eğitim-öğretime başlayan
okulumuza hem Milli Eğitim Bakanlığı’nın hem sanayicilerin
hem de Özel İdare’nin katkısıyla yurt binası ve atölyeler inşa
ediliyor. Hedef, daha fazla öğrencinin, yatılı öğrencilerin
okulumuzda eğitim görmesi.
Organize Sanayi Bölgeleri’nde okul yapılmasını devlet
de destekliyor. Sanayicilere bu konuda teşvikler veriliyor.
Biz öncesinde bu konuda adım atmış olmaktan dolayı
memnuniyet duyuyoruz. Türkiye’de çok sayıda teknik ve
mesleki lise var ancak Organize Sanayi Bölgesi ile veya
Bir hayalimiz de okulumuzda yabancı
dilde eğitim verebilmek
Bizim bir hayalimiz de okulumuzda
yabancı dilde eğitim verebilmek. Teknik
bilgi ve kültürel anlamda yabancı dil çok
önemli. Öğrencilerin, öğrenci değişim
programlarına katılmalarını, yurtdışına
gitmelerini, yurtdışından öğrencilerin
okulumuza gelmelerini istiyoruz... Bu sayede
öğrencilerin kültürel gelişimlerine katkı
sağlayabiliriz.
Ayrıca Konya’da bir bilim merkezi kuruluyor. Bu merkez
Türkiye’de tek. Bu bilim merkezi ve üniversitelerle de
görüşüyoruz. Okulumuzu hem bilim merkezi hem de
üniversitelerle bağlı bir şekilde geliştirmek istiyoruz.
Okulumuzun daha da gelişmesi, eğitimci kadrosunun,
öğrenci sayısının artması, dünyada gelişen sektörler
doğrultusunda yeni atölyeler kurulması, yeni teknolojilerin
takip edilmesi, eğitimin niteliğinin artması çok önemli.
Bunlar gerçekleşirse hayalimiz gerçekleşmiş olacak.
Pakpen olarak eğitime hep önem verdik... Kaliteli insan
kaynağının önemine inanıyoruz. Biz ürünlerimizde kaliteye
önem veriyoruz ve kaliteyi ancak iyi yetişmiş, işi bilen insan
kaynağıyla sağlayabileceğimizi de iyi biliyoruz. Mevcut
çalışanlarımızın bilgi ve kültürel seviyelerini yükseltmeye
çalışıyoruz. Okuldaki öğrencilere eğitim verecek düzeyde
çalışanlarımız var. Onların sahip oldukları bilgi ve becerileri
öğrencilerle paylaşmalarını da çok istiyoruz.
HABER
17
dosya
dosya
Teknik Öğretmen Hüsnü Kadıoğlu:
“Nitelikli işgücü inşaat sektörünün
en önemli sorunu”
Çağımızda Türkiye ve dünyadaki siyasal, sosyal ve
ekonomik alanlardaki hızlı değişim süreci, nitelikli
işgücü ihtiyacını ortaya çıkardı. Verimli bir ekonomi için
nitelikli işgücü vazgeçilmez bir unsur. Mesleki teknik
eğitim, gelişmekte olan ekonomiler için hayati öneme
sahip. Gelişmekte olan sanayimiz ve inşaat sektörümüz
nitelikli işgücü sıkıntısı çekiyor. Ülkemizin yüzde 90’ının
deprem kuşağında bulunduğu dikkate alındığında, içinde
yaşadığımız yapıların yeni teknolojilere göre donatılmış,
nitelikli işgücü tarafından inşa edilmiş olması daha da
önem kazanıyor.
İnşaat işlerinin kalitesi, iyi malzeme kullanımıyla birlikte
iyi bir mühendislik uygulamasına bağlı. Ancak en önemli
unsur nitelikli ve bilinçli işgücü. İnşaat işlerinde gerekli
kaliteye ulaşmanın yolu işgücünün eğitiminden geçiyor. Bu
sektörde çalışanlar kırsal kesimden kentlere göç eden ve
genellikle tarım kesiminden gelen, kalıcı bir iş bulana kadar
inşaat işlerini basamak olarak kullananlar. İşgücü niteliğinin
artmasının en önemli unsurlarından biri de sektörde
devamlılığın sağlanması. Bu sektörde çalışan sirkülasyonu
oldukça fazla.
Yeni teknolojilere göre nitelikli işgücü
İnşaat sektörü ekonomide ayrı bir yere ve öneme sahip.
Binlerce çeşit mal ve hizmet üretimi ile doğrudan bağlantısı
ve refah seviyesine olan katkısıyla ekonominin en önemli
lokomotifi. İşsizlik ülkemizin en büyük sorunlarından biri.
Çalışanların ve çalışacak olanların niteliklerini iş hayatının
istek ve ihtiyaçlarına göre geliştirerek, verimliliklerini ve
istihdam edilebilirliklerini karşılayacak şekilde artırmak
önemli bir zorunluluk. Kısacası nitelikli işgücü inşaat
sektörünün en önemli sorunu.
Ülkemizdeki yapıların küçük şiddetteki depremlerde bile
yıkıldığı ya da hasar gördüğü, bunun sonucunda da çok
sayıda yaralanma, sakat kalma ve ölümlerin olduğu göz
önünde bulundurulduğunda; diğer etkenlerle birlikte
inşaatlarda çalışanların mesleki bilgi ve becerilerinin nitelikli
olduğu düşünülemez. Eski teknolojilere göre kazandırılmış
bilgi ve becerilerin yeni teknolojiler karşısında eskidiği, bu
nedenle yeni teknolojilere göre nitelikli işgücü yetiştirmede
mesleki teknik eğitimin öneminin arttığı ortada. Bu amaçla
18
HABER
yeni yasalar çıkarılmış, mevcut yasalarda değişiklikler
yapılmış bulunuyor. Mesleki teknik eğitim veren meslek
liseleri, MEGEP kapsamında yeniden yapılandırılarak eğitim
süresi üç yıldan dört yıla çıkarıldı. Yeni teknolojilere uygun
modüler sisteme göre ders müfredatları iş dünyası ve
sektörle birlikte hazırlandı ve uygulamaya konuldu.
Yasalarımızla, istihdam edilecek personelin yaptığı işle ilgili
mesleki eğitim alma zorunluluğu getirildi.
Bu yasa ve yönetmelikler:
• 3308 sayılı Mesleki Teknik Eğitim Kanunu’nun 30. maddesi ve bu kanuna istinaden çıkarılmış Mesleki Teknik Eğitim Yönetmeliği’nin 246. maddesine göre açılmış olan işyerlerinde, alanında mesleki eğitim almış olanlar istihdam edilir. Buna aykırı davrananlar aynı kanunun 41. maddesine göre idari para cezaları ve tekrarı halinde işyerinin geçici ve temelli kapatılması cezası verilir,
• 4857 sayılı İş Kanunu’nun 85. maddesine göre 16 yaşını doldurmamış genç işçiler ve çocuklarla, çalıştığı işle ilgili mesleki eğitim almamış işçiler ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılamaz, aykırı davrananlara ise aynı kanunun 105.d maddesine göre 674 TL idari para cezası verilir,
• 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun
17.3 maddesi, mesleki eğitim alma zorunluluğu bulunan tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfında yer alan işlerde, yapacağı işle ilgili mesleki eğitim aldığını
belgeleyemeyenler çalıştırılamaz, aykırı davrananlara aynı kanunun 26.ğ maddesine göre her çalışan için 1000 TL idari para cezası verilir,
• 16 Aralık 2010 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve
1 Ocak 2012 tarihinde yürürlüğe giren yapı müteahhitlerinin kayıtları ile şantiye şefleri ve
yetki belgeli ustalar hakkında yönetmeliğin 11. maddesine göre inşaat ve tesisat işlerinde yetki belgeli usta çalıştırılması zorunludur, denilmektedir.
Yasa ve yönetmeliklerde de açıkça belirtildiği gibi bu
sektörde çalışanlardan istenecek belgeler:
• 3308 sayılı kanuna göre verilen diploma, bitirme belgesi, yetki belgesi, sertifika, bağımsız işyeri açma belgesi, kalfalık, ustalık ve usta öğreticilik belgelerinden biri,
• Uluslararası kurum ve kuruluşlardan alınan ve Milli Eğitim Bakanlığı’nca denkliği sağlanan belgeler,
• Türkiye İş Kurumu Uyum Hizmetleri Yönetmeliği’ne göre alınan “Kurs Bitirme” belgeleri,
• Akredite edilmiş kuruluşlardan alınan yeterlilik belgeleri,
• Çalışanlara ve çalışmayıp mesleği olanlara, işindeki verimi artırmak, yeni teknolojilere uyumunu ve mesleğinde gelişmelerini sağlamak amacıyla açılan kısa süreli (32-40 saat) geliştirme ve uyum kursundan alınan belgeler (Mesleki Teknik Eğitim Yönetmeliği Madde 71),
• İstihdam için gerekli niteliklere sahip olmayan kişileri, iş hayatında istihdam olanağı bulunan görevlere hazırlamak, mesleğinde ilerlemek ve meslek değiştirmek isteyenleri ilgi alanlarına, yeteneklerine ve sektörün gereksinim duyduğu
niteliklere uygun olarak o mesleğin gerektirdiği becerilerin
geliştirilmesi amacıyla açılan Meslek Edindirme Kurslarından
alınan belgeler (Mesleki Teknik Eğitim Yönetmeliği Madde 70),
mesleki eğitim aldığına dair belgeler olarak kabul ediliyor.
Çalışanların eğitim almak ve belge edinmek için Milli Eğitim
Bakanlığı’na bağlı okul ve kurumlarla iletişime geçmeleri
gerekiyor. Ayrıca inşaat işlerinde çalışanlar, bu işlerde
çalıştıklarına dair müteahhit veya sosyal güvenlik kurumlarından
alacakları yazıyla Çevre ve Şehircilik Müdürlüklerine veya
belediyeye başvurduklarında Geçici Ustalık Belgesi (EK 3)
alabilirler ve bu belgeyle 01.01.2015 tarihine kadar çalışabilirler.
İyi bir yapının inşası, iyi projelendirilmiş bir işin, yeterliliği olan
kişiler tarafından yapılması, yetkililerce kontrol edilmesi ve
kullanıcılarının bilinçlendirilmesiyle mümkündür.
Mehmet Tuza Pakpen Teknik ve Endüstri
Meslek Lisesi Müdürü Ali Hakan Yorgancılar:
“Öncelikle meslek liselerinin
ilk sıralarda tercih edilen okullar
olmasının çözümünü üretmek
zorundayız”
Konya 2. Organize Sanayi Bölgesi’nde, Pakpen A.Ş.
Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Mehmet Tuza tarafından
yaptırılarak Milli Eğitim Bakanlığımıza bağışlanan
okulumuz, 2012-2013 Eğitim-Öğretim Yılı itibarıyla
eğitim-öğretime başladı. Bu yıl 9’uncu sınıfa öğrenci alan
okulumuzda 120 öğrenci öğrenim görüyor.
“Mezunlarına yüzde 100 iş garantisi” sloganıyla öğretim
hayatına başlayan okulumuzun amacı, kaliteli bir
mesleki eğitimle sanayimize ve sanayicimize nitelikli ara
eleman sağlamak olarak özetlenebilir. Bu konuda Konya
Organize Sanayi Bölgesi içerisinde yer alıyor olmamız bizi
avantajlı hale getiriyor. En büyük avantajımız ise başta
hayırseverimiz Mehmet Tuza Bey olmak üzere Konya
Sanayi Odası, Konya Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü,
Konya Ticaret Odası’nın okulumuza her aşamada destek
vermeleri.
Mesleki eğitimde okul-sanayi işbirliğinin
önemi büyük
Yıllardır söylenildiği gibi ülkemizde mesleki eğitimin
gelişmesi, başta okul-sanayi işbirliğine bağlı. Ancak
okul-sanayi işbirliğini kâğıt üzerinde kalmaktan
kurtarmak zorundayız. Özel sektörün makine ve teçhizat
bakımından okullarımıza göre çok önde olması, mezun
edeceğimiz öğrencilerimizin de buralarda istihdam
edilecek olmaları, ciddi bir okul-sanayi işbirliğini zorunlu
kılıyor. Öyleyse gerçek anlamda okul-sanayi işbirliği
geliştirmek için bugüne kadar yapılanlarla birlikte yeni
anlayış ve yapılanmaları ortaya koymak gerekiyor. Bize
göre öncelikle okul-sanayi işbirliğini sadece staja öğrenci
göndermek kısırdöngüsünden kurtarmak zorundayız.
Bilim ve teknolojinin hızla geliştiği günümüzde
öğretmenlerimizin yeni ve değişen teknolojiler karşısında
bilgi ve tecrübelerini artırmak adına sanayi ile işbirliklerinin
teşvik edilmesi, öğretmenlerin sanayideki işletmelerde
“Hizmetiçi Eğitim”e katılımlarının sağlanması,
sanayimizde çalışan elemanların da zaman zaman
okullarımızda mesleki kurs ve seminerlere katılımlarının
sağlanması gerçek anlamda okul-sanayi işbirliğinin bir
uygulaması olacaktır.
Okul-sanayi işbirliğinde bir eğitim kurumu olarak işlev
görecek olan okul, sanayideki gelişmede lokomotif
görevi üstlenirken bir yandan da yetiştirdiği öğrencilerine
değerler eğitimi, karakter eğitimi vererek iş ahlakına sahip
bireylerin yetişmesine katkıda bulunacaktır.
Şunu belirtmeliyim ki son yıllarda ülkemizde mesleki
eğitimin geliştirilmesi ve güçlendirilmesi anlamında büyük
adımlar atıldı. Devletimiz, mesleki eğitimin önündeki
engelleri ortadan kaldırmaya çalışırken mesleki eğitimi
güçlendirecek tedbirleri de almaya çalışıyor. Özel sektör
HABER
19
dosya
dosya
de mesleki eğitimin sorunlarının tespit edilmesi ve mesleki
eğitimin geliştirilmesi anlamında önemli bir adım atarak
6-7 Ekim 2012 tarihlerinde Organize Sanayi Bölgeleri Üst
Kuruluşu tarafından 1. Eğitim Zirvesi’ni düzenledi. Yine 2012
yılında 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nda
yapılan değişiklikle Organize Sanayi Bölgelerinde açılacak
olan Özel Meslek Liselerine devlet desteği getirildi. Bu
durumun Organize Sanayi Bölgelerinde özel meslek liselerinin
açılmasını teşvik edeceği muhakkak. Ancak bizim gibi
Organize Sanayi Bölgesi içerisinde açılmış ve başta hayırseveri
olmak üzere Konya Sanayi Odası, Konya Ticaret Odası,
Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü tarafından desteklenen
okullara da hareket esnekliği getirilmesi gerekir diye
düşünüyorum. Zira birtakım imkânları destekçileri tarafından
sağlanan okulumuzun karar alma organlarında destekçilerinin
yer almasının, söz sahibi olmasının daha uygun olacağı
kanaatindeyim. Aksi halde büyük emek ve ideallerle açılan
okulumuzun istenilen ve beklenen sonucu veremeyeceği
endişesini taşıyorum. Fakat ne olursa olsun bu gelişmeler çok
güzel ve mesleki eğitim anlamında sevindirici, çok önemli
gelişmeler.
Teşvik ve tedbirler
Son 15-20 yılda çeşitli nedenlerle çok gerilere itilen mesleki
eğitimin güçlendirilmesi için daha çok teşvik ve tedbirlere
ihtiyaç var. Mesela sadece özel meslek liselerine değil,
meslek lisesi çıkışlı eleman istihdam eden sanayiciye de
teşvik getirilebilir (sigorta prim indirimi sağlanması gibi).
İşletmelerin veya Organize Sanayi Bölgelerinin mesleki eğitim
harcamalarının vergiden muaf olması gibi teşvikler, mesleki
eğitime olumlu katkı sağlayacak. Ama hepsinden önemlisi,
meslek liselerini tercihlerde ön sıraya çekebilmek. Bunun
yolu da meslek lisesinden mezun olan öğrencilerin istihdam
kaygısının olmaması, iyi bir ücretle iş bulabilmesinden geçiyor.
1970’li yıllarda bugünkü meslek liselerinin karşılığı olan
okullara sınavla giriliyordu ve bu okulları bitiren öğrenciler
kamuda ve özel sektörde iyi bir ücretle iş bulabiliyordu.
Sonuç olarak biz sanayimize nitelikli eleman sağlamak
istiyorsak öncelikle meslek liselerinin ilk sıralarda tercih
edilen okullar olmasının çözümünü üretmek zorundayız.
Öğrencilerin meslek liselerine özendirilmesi ve teşvik edilmesi
gerekiyor (burs veya diğer sosyal destekler; barınma,
beslenme, ulaşım ya da iş garantisi, okul eğitimiyle birlikte
sigorta başlangıcı gibi). Ayrıca Türkiye’deki mesleki eğitim
ve ara eleman algısının değiştirilmesine yönelik çalışmaların
yapılması gerekiyor. Ne yazık ki toplumumuzdaki meslek
lisesi algısı düşük statülü okullar şeklinde. Bu durum mesleki
eğitime yönelmede olumsuzluklar yaratıyor. Bunun aşılması,
mesleki eğitimin kalitesinin yükselmesine olumlu katkı
sağlayacak. Sadece okulu sanayiye değil sanayiyi de okullara
taşıyacak projelere ağırlık verilmeli.
Pakpen A.Ş.
İnsan Kaynakları Müdürü Ramazan Nugay:
“İnsana yatırıma ve mesleki eğitime
çok önem veriyoruz”
“İnsan kaynağına yatırım ve mesleki eğitim en önemli önceliğimiz“ diyen
Ramazan Nugay, Pakpen A.Ş.’nin mesleki eğitime bakış açısını, üzerinde
durdukları üç ana konu olan Meslek Lisesi, Mesleki Eğitim Kurumu olma
çalışmaları ve operatörlük eğitimlerini anlattı. Nugay, mesleki eğitimle ilgili
şirketin gelecek hedeflerine de değindi
Pakpen A.Ş.’nin mesleki eğitime bakış açısından
söz eder misiniz? Bu çerçevede yapılan çalışmalar
nelerdir?
Pakpen A.Ş. olarak insana değer veriyor, yarattığımız
sonuçların altında yatan gerçek değerin insan kaynağı
olduğunu biliyoruz. Bu doğrultuda insana yatırıma,
dolayısıyla mesleki eğitime çok önem veriyoruz.
20
HABER
Pakpen çatısı altındaki tüm takım arkadaşlarımız, kendi
mesleklerine yönelik eğitimlerini tamamlamış bulunuyor
ve her biri Mesleki Yeterlilik Sertifikası’na sahip. Mesleki
eğitimler, iş güvenliği kapsamında 2012 yılı itibarıyla
yasal olarak zorunlu hale getirildi. Biz de Pakpen olarak
Konya’da Halk Eğitim Merkezi’yle aramızda yaptığımız
protokol çerçevesinde kendi eğitmenlerimizi ve kendi
çalışma dersliklerimizi kullanarak 15’er günlük mesleki eğitimler
verdik. Bunun sonunda eğitime katılanlar, Pakpen ve MEB’in
ortaklaşa onayladığı sertifikalara sahip oldular. Bu sertifikalar,
resmi olarak geçerliliğe sahip. Bu sertifikalara sahip olan
arkadaşlarımızın, yaptıkları meslekle ilgili nerede çalışırlarsa
çalışsınlar yeniden eğitim alıp sertifikalarını yenilemelerine gerek
yok. Hayat boyu geçerli sertifikaya sahipler.
Mesleki eğitimle ilgili uyguladığımız bu prosedür, geçtiğimiz
yıl yapılan bir uygulama. Biz daha önceki senelerde çok daha
farklı eğitimler de verdik. Bunlar çalışma arkadaşlarımıza
verdiğimiz 240 saatlik, yaklaşık altı ay süren eğitimlerdi. Eğitime
katılan arkadaşlarımız, altı ayın sonunda Türkiye’de sadece
kendilerinde olan çok özel bir setifikaya sahip oldular. Aslında
bizim gerçek eğitimimiz bunlar. İş güvenliği kapsamında verilen
eğitimlerden farklı olarak ilgili branştaki tüm bilgileri kapsıyor.
Bunun anlamı şu: Bir üst seviyede bu eğitimleri tamamladığınız
zaman -ki biz şu anda bir üst sınıfa çıkmaya hazır durumdayızelinizdeki lise diplomanızı endüstri meslek lisesi diplomasıyla
değiştirebiliyorsunuz. O kadar kapsamlı ve resmi bir eğitim.
Bizim mesleki eğitim konusundaki gerçek çalışmalarımız bunlar.
Bu eğitimle ilgili daha detaylı bilgi verebilir misiniz?
Bu eğitimi operatörlerimizle yaptık. Genele yaymak biraz
zaman alıyor, çünkü MEB’de ilgili müfredat hazırlanmış değil.
Diğer eğitimlerin müfredatını da MEB ile birlikte hazırlamıştık.
Çok kapsamlı bir eğitim olduğu için bugüne kadar katılan
40 operatörümüzden 14’ü başarılı oldu ve belge almaya
hak kazandı. Başarılı olan 14 operatörümüze belgelerini,
düzenlediğimiz bir törende İl Milli Eğitim Müdürü ile birlikte
verdik. İlgili eğitimler şirketimizin mevcut kadroları tarafından
verildi.
Bayiler için de bir eğitim planınız var, bundan
söz eder misiniz?
Çalışma arkadaşlarımızın yanı sıra sürekli olarak bayilerimize
verdiğimiz eğitimler de bulunuyor ancak bayilerin de Mesleki
Eğitim Sertifikalarına ihtiyacı var. Biz bayilerimize resmi
geçerliliği olan mesleki eğitim sertifikaları vermek istiyoruz.
Mesleki Eğitim Kurumu olmak için de çalışmalarımız devam
ediyor. Mesleki Eğitim Kurumu, Türkiye’de çok yeni. Mesleki
Eğitim Kurumu olmak için gerekli standartlar biraz yüksek.
2011 yılındaki mesleki eğitim deneyimlerimizden dolayı eğitim
konusunda çok fazla sıkıntı yaşayacağımızı düşünmüyoruz...
Bizim hedefimiz, 2015 yılında Pakpen A.Ş.’nin kendi
çalışanlarına mesleki eğitim sertifikalarını kendisinin
verebiliyor olması.
Bu yıl eğitim ve öğretime başlayan Mehmet Tuza Pakpen
Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi ile ilgili düşünceleriniz
ve genel olarak mesleki eğitime ilişkin yorumlarınızı
alabilir miyiz?
Türkiye’de sanayinin personel konusundaki en önemli problemi,
ara eleman. Özel sektör ara eleman yetişmesini Meslek Yüksek
Okulları ve Endüstri Meslek Liseleri aracılığıyla sadece devletten
bekliyor. Fakat ne yazık ki bu iş, özel sektörün istediği gibi
ilerlemiyor. Bu nedenle özel şirketler lise ve meslek
yüksekokulu düzeyinde bu sürece dahil olmak için çaba
harcıyorlar. Bizim işimizde de ara eleman büyük bir problem.
Sayın Mehmet Tuza Bey bu konuda bir tespitte bulundu ve
Türk sanayii adına üzerine düşen görevi yaptı, Pakpen Teknik
ve Endüstri Meslek Lisesi inşa edildi. Makro düzeyde amaç,
sanayiye ara eleman yetiştirmek. Biz ara elemanlarımıza
standart müfredatın dışında gerçek çalışma koşullarını
öğretmek istiyoruz. Lisemizle sürekli koordinasyon halindeyiz.
Bir de tabii ilk yılın heyecanını yaşıyoruz. Bugüne kadar işbaşı
eğitimlerimizle kendi çalışanlarımızı yetiştirdik, yetiştirmeye de
devam ediyoruz. Lise bizim için çok başka bir heyecan. Teorik
ve pratik anlamda çocuklarımızın dengeli yetişmesi için istikrarlı
bir çaba içerisindeyiz.
İki sene sonra liseyi bitirdikleri zaman stajlarını da fabrikamızda
yaparak iş hayatına adapte olacaklar. İstihdam garantisi olan bir
lise olması, ara eleman konusunda Türk sanayiinin geleceğini
inşa ediyor olması, şirketimizin üzerine düşen görevleri yerine
getirme kararlılığını göstermesi açısından önemli bir gösterge.
Bu nedenle projede emeği geçen herkese bir kez daha teşekkür
ediyoruz.
Pakpen’in mesleki eğitim konusunda başka hedefleri ve
çalışmaları da var mı?
Mesleki Eğitim Kurumu olma projemizin ve arkadaşlarımızın
operatörlük kurslarını bitirerek şu anki diplomalarını
değiştirebilmelerinin dışında, bizi ilgilendiren iki önemli konu
var: Lise düzeyinde ara elemanlarımızı, üniversitelerle bağlantı
halinde teknikerlik düzeyinde kendi personelimizi yetiştirmek.
Meslek lisesi ve meslek yüksekokulu müfredatları arasında
büyük farklılıklar var. Kurumsal yapı olarak da farklılar. Bu
projeyi de hayata geçirmek istiyoruz. Özetle söylemek gerekirse,
üzerinde durduğumuz üç ana çalışma var:
- Meslek Lisesi
- Mesleki Eğitim Kurumu olma
- Operatörlük eğitimi
İleriki tarihler için bir de hayalimiz bulunuyor, PakAkademi’yi
kurmak. Sadece mesleki eğitimleri değil şirketimiz bünyesinde
çalışan tüm departmanların eğitimlerini vermek, PakAkademi’yi
eğitim kampüsüne çevirmek istiyoruz. Bu bizim için çok önemli.
Ayaklarımız yere basarak ilerlediğimiz için doğru sıralama ve
basamaklandırma yapıyoruz. Yavaş ama sağlıklı ilerleyen bir
süreci tercih ediyoruz. PakAkademi’nin içinde plastik yapı
elemanlarının üretimiyle ilgili tüm eğitimler verilecek. Diğer tüm
yetkinlik eğitimlerini de kendi içimizde bu şekilde vermeyi, en
son aşamada ise dışarıya eğitim vermeyi hedefliyoruz. Bizim
akademimizden mezun olan, bu kampüsten geçenlerin elinde
bulunan sertifikalar, tüm hayatları boyunca işe yaramalı.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Resmi eğitim konusunda bizi harekete geçiren kanunlar değil.
Ara elemanların eğitimi bizim için çok önemli. Mesleki eğitim
zorunlu hale gelmeden önce herhangi bir şekilde bunu yapma
şansımız yoktu, çünkü böyle bir kurum, kuruluş yoktu.
Pakpen A.Ş., Türkiye Cumhuriyeti’nin çıkardığı tüm yasalara
saygılı duruşunu koruyarak eğitim konusunda da yasaların
gerektirdiği şekilde tüm çalışanlar için 15 günlük mesleki eğitim
sürecini tamamlamış durumda. Bu aynı zamanda çok ciddi bir
işgücü kaybı da demek... Bunlar, Pakpen’in eğitim konusunu
ne kadar ciddiye aldığının bir göstergesi. Bu belgelerde
bizim logomuzun olması da çok zarif bir sonuç. Bunun için
bayilerimize de bu sertifikaları vermek için çabalıyoruz. Yasal
olarak kendi süreçlerimizi tamamladıktan sonra fiziki süreçler
için de bir zaman gerekecek. Yasal statüyü tamamladığımızda
bayilerimiz için de eğitimlere başlayacağız.
HABER
21
dosya
dosya
TEBAR A.Ş. Personel Belgelendirme
Yöneticisi Güneş Yüzügür:
“2015 itibarıyla mesleki
yeterlilik belgesi bulunmayan
yalıtım ustaları sektörde çalışamayacak”
“Sektörde çalışanların çoğu alaylı yetişmiş… Isı yalıtım uygulamaları yükselen
bir trend. O nedenle eski sıvacı, boyacı bir anda ısı yalıtımcısı diye piyasaya
çıkıyor. Oysa bir ısı yalıtımcısının, mantolamanın ötesinde çok farklı şeyleri de
yapabilmesi gerekiyor” diyen Güneş Yüzügür, mesleki yeterlilik ve QBECTIS
projesiyle ilgili sorularımızı yanıtladı
Yalıtım Sektöründe Yeterliliğe Dayalı Belgelendirme
(QBECTIS) projesi nedir?
Projemiz, Merkezi Finans İhale Birimi tarafından
desteklenen, AB Hibe Fonları kaynaklı bir Avrupa projesinin
parçası. Avrupa Yeterlilik Çerçevesi (AYÇ) esas alınarak
Ulusal Yeterlilik Çerçevesi’nin (UYÇ) geliştirilmesi amacıyla
yürütülen çalışmada AYÇ tarafından tanımlanan 3’üncü
seviye meslek elemanı baz alınarak, Isı Yalıtımcısı (Seviye
3), Su Yalıtımcısı (Seviye 3), Ses Yalıtımcısı (Seviye 3) ve
Yangın Yalıtımcısı (Seviye 3) mesleklerinde yeterlilikler,
resmi olarak yayımlandı. Bu meslekleri icra etmek isteyen
ustaların, söz konusu yeterlilikler esas alınarak VOC-TEST
Merkezi’nde yapılacak meslek sınavından başarılı olup
sertifika almaları gerekiyor. Bu sertifika, ilgili kişinin o
mesleği icra etmeye yeterli olduğunu belgeleyecek ve
kanunen bu sertifikayı taşımayanlar yalıtımcı ustası olarak
çalışmaktan men edilecek. Sertifikalı usta çalıştıran özel
kuruluşlar ise (6111 sayılı torba kanunda belirtilen) vergi
teşviklerinden faydalanabilecek.
Mesleki yeterlilik belgesine sahip olmayan
yalıtımcı ustaları hangi tarihten itibaren sektörde
çalışamayacak? Bu belgeye sahip olmak için nasıl bir
süreçten geçmek gerekiyor?
Aslında 2012’nin başında uygulanmaya başlayacaktı
fakat o tarih itibarıyla Türkiye inşaat sektörü için gerekli
altyapı kurulamadığından 2015’e ötelendi. Aslında eğitim
altyapısı, özellikle yalıtım tarafı için halihazırda vardı.
Derneğimize üye firmalar, Milli Eğitim Bakanlığı’ndan
onaylı sertifika programlarıyla usta adaylarına yönelik
çalışmalar yapıyordu. O belgeler, 2015’e kadar geçerliliğini
koruyacak. O tarihten sonra akredite olmuş, bizimki gibi
test merkezlerinden mesleki yeterlilik belgesi alınması
gerekecek.
22
HABER
VOC-TEST, aslında bir altyapı çalışması ve personel
belgelendirme sisteminin altyapısını oluşturmak için
hazırlandı... 2005 yılında İZODER Yalıtım Eğitim Danışma
Merkezi (İYEDAM) kapsamında ustalar, mimar ve
mühendislere yönelik bir çalışmamız olmuştu. Birer haftalık
ısı, su, ses ve yangınla ilgili yalıtım eğitimleri vermiştik. O
altyapıdaki bilgiyi kullanarak projeye aday olduk ve aldık.
Ardından çalışmalarımız başladı. Proje kapsamında çeşitli
seminerler ve sektöre yönelik bilgilendirme toplantıları
düzenledik. Bu toplantıların ışığında merkezin altyapısı
hazırlandı. Isı, su ve sesin yanı sıra personelin yeterliliğini de
ölçebilecek bir altyapı kuruldu. Bu merkezde standartlarda
tanımlanmış ölçme işlemleri ve öğrenme çıktılarına uygun
altyapı kuruldu. Bir duvarcı veya ısı yalıtım ustasından
ne beklersiniz? Duvarlardaki, çatıdaki, döşemedeki ve
bütün binada gerekli ısı yalıtımıyla ilgili bilgi donanımına
sahip olmasını değil mi? Peki, ustanın bilgi seviyesi bu işi
yapabilmesi için yeterli mi? İşte, merkezimizde bu soruların
cevaplarını verecek ölçümleri gerçekleştireceğiz. Bir yalıtım
ustasının yeterliliğini gösterecek bilgi birikiminin bir kısmını
teorik, bir kısmını ise pratik sınavlarla ölçebilirsiniz. Teorik
bilgiler için bilgisayar ortamında hazırlanan bir sınavdan
yararlanıyoruz. Teorik sınavın ardından ustalarımız için
uygulama sınavı yapılıyor.
VOC-TEST Merkezi’nde mesleki yeterlilik sınavları
yapılmaya başlandı mı?
VOC-TEST Merkezi’nin Türk Akreditasyon Kurumu’ndan
(TURKAK) akredite olması gerekiyordu. 20-21 Aralık
2012’de bu konuyla ilgili akreditasyon denetimini geçirdik.
Şubat ayının başı itibarıyla TURKAK’tan akreditasyonumuzu
aldık. Mesleki Yeterlilik Kurumu’nun yetkilendirme
denetiminden de sıfır uygunsuzlukla geçtik. Şimdi onların
yetkilendirmesini bekliyoruz. Bunun ardından sınavlara
başlayabileceğiz. Nisan ayından itibaren diyebiliriz. Sınavlara
katılacak adayların başarılı olup olmadıklarına Belgelendirme
Komitemiz karar verecek. Mesleki Yeterlilik Kurumu’nun da
uygunluk vermesinin ardından ilgili kişilere ilgili belgelendirme
yapılacak.
Sektördeki eğitim ve mesleki bilgi düzeyi nedir, sınavda
başarılı olabileceklerin oranı sizce nedir?
İnşaat sektörünün genelinde büyük bir eğitimsizlik var.
Eğitimsizliğin de ötesinde; bazı meslek lisesi ve yüksekokulların
haricinde çok fazla eğitim kurumu yok. O nedenle önümüzde
eğitimle ilgili olarak çok uzun bir yol var. Bu denetimler
için pilot çalışmalarda gördük ki insanlar adını soyadını
yazamayacak noktadalar. Uygulamalara yönelik eğitim seviyesi
de çok düşük… Bugünkü durumuyla insanların yüzde kaçı
belgelendirilebilir, emin değilim. Sektörde çalışanların çoğu
alaylı olarak yetişmiş… Isı yalıtım uygulamaları yükselen bir
trend. O nedenle eski sıvacı, boyacı bir anda ısı yalıtımcısı
diye piyasaya çıkıyor. Oysa bir ısı yalıtımcısının, mantolamanın
ötesinde çok farklı şeyleri de yapabilmesi gerekiyor. Ne yazık
ki bugün sektörde usta olduğunu iddia edenlerin çoğu yeterli
bilgiye sahip değil.
Mesleki yeterlilik sınavına girip de başarılı olamayanlar
ne yapacak?
Usta olduğunu düşünüp merkezimizde sınava girecek
adaylardan başarısız olanların bir kez daha sınava girme hakkı
olacak. İki kere başarısız olunması halinde kişinin eğitim alması
gerekecek. Başarılı olanlar piyasada rahatlıkla iş bulabilecek,
aranan kişiler olacak. Zaten bu kişilerin listesi duyurulacak.
Bugün ustalar, hem firmalardan aldıkları Milli Eğitim Bakanlığı
onaylı eğitimlerle hem de inşaat firmalarında çalıştıklarına dair
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan aldıkları bir belgeyle sektörde
çalışabiliyor. 2015’te bu süreç tamamen değişecek. Tamamen
yetkilendirilmiş akredite bir kurumdan aldıkları belgeyi ibra
etmeleri gerekecek.
Eskiden, “Kim kontrol edecek mesleki yeterlilik
belgesini” deniliyordu, fakat yeni sistemin çok
büyük cezai yaptırımları olacağı için işverenler
de belgeli personelle çalışmak isteyecekler.
Ayrıca inşaat sektörü, iş kazalarının en ciddi
yaşandığı sektörlerin başında geliyor. Bu
sınavlara girenler iş sağlığıyla ilgili
bilgilere de sahip olacak.
daha girecek. Ancak bu yeterlilikleri karşılayanlar beş yıl daha
belgeyi taşımaya hak kazanacak. Dolayısıyla süreç, sınavda
belge almakla sınırlı kalmayacak.
Meslek liselerinden mezun olanların da sınava girip
belge almaları gerekecek mi?
Mesleki eğitim veren okullardan mezun olan öğrenciler,
bu sınavlara veya belgelendirme süreçlerine girmeyecek.
Hazırladığımız standart ve yeterlilikler, üçüncü seviye olarak
nitelendiriliyor; yani “usta” seviyesi. Bunun bir altı “usta
yardımcısı” olarak tanımlanıyor. Onunla ilgili olarak MYK ile
görüşmelerimiz sürüyor. AB’de oluşturulmuş bir skala var.
Usta yardımcısı, usta ve tekniker diye devam ediyor. Aldığınız
eğitimlere bağlı olarak meslek lisesinden veya yüksekokuldan
mezun olan öğrenciler, diplomaları sayesinde belgelenmiş
oluyor.
Bu öğrencilerin sayısı da oldukça az…
Gerçekten öyle, bir elin parmaklarını geçmiyor. AB ülkelerine
baktığınızda eğitimlilerin sayısının çok daha fazla olduğunu
görürsünüz. Duvar eğitimi almış bir öğrenci, yalıtımı yapıp
devam edebiliyor. Bizim eğitim altyapımız ne yazık ki bunu
sağlamıyor.
Bu belgeyi verebilecek kaç kurum var?
TEBAR A.Ş., ürün belgelendirme akreditasyonuna sahip,
AB onaylı bir laboratuvar. Hem ürün belgelendirme hem de
personel belgelendirme çalışmalarını yürütüyoruz. İNTES firması
da bununla ilgili yetkiyi aldı. Dolayısıyla yalıtımla ilgili olarak iki
kurum var.
Ustaların mesleki yeterlilik
belgesine sahip olup olmadıkları
nasıl denetlenecek?
Bu konu çok önemli elbette…
Piyasada gözetim ve denetim
çalışmaları ilgili bakanlıklar tarafından
yapılacak. Bir personelin sınavlar
sonucunda hak kazandığı mesleki
yeterlilik belgesinin geçerlilik süresi 10
yıl olacak. Belge geçerlilik süresinin tam
ortasında, yani 5’inci senede gözetim denetimi
gerçekleştirilecek. İki yıldır bilfiil bir işyerinde
çalışıp çalışmadığı incelenecek ve küçük bir sınava
HABER
23
portreler
portreler
deneyimi kazandırdı. Konya ne kadar büyük
bir il de olsa, bir Anadolu kentinin bütün
karakteristik özelliklerini taşıyor. Şirketimizin
liberal tavrı, tercih etmemde etkili oldu.
Şirketimizin belli bir ölçeğe sahip olması,
aile şirketi olsa da profesyonel bir yönetim
anlayışının yerleşmeye başlamış olması,
benim de bu sürece katkıda bulunabilecek
olmam düşüncesi beni Pakpen’e entegre
etti. Burada iyi bir ekip, yapılacak yeterince
iş var. Hem yönetimin hem de ekip
arkadaşlarımın desteğiyle bu işlerin önemli
bir kısmını yaptığımızı söyleyebilirim.
İş hayatında nelere önem veriyorsunuz?
İş hayatında her şeyden önce uyum ve ekip
çalışmasına önem veriyorum. Karşılıklı saygı
ve doğru iletişim çok önemli. Çift yönlü
iletişimin her iki tarafın da sorumluluğu
olduğuna inanıyorum. Kendinizi doğru
anlatmanın, yapmak istediklerinizi doğru
ve uygun bir dille anlatmanızın önemli
olduğunu düşünüyorum. Doğru iletişim kurduğumuzda mutlaka
doğru sonuçlar alacağımıza inanıyorum. Ben her zaman kişiye
yumuşak, konuya sert olunması gerektiğini düşünüyorum. Her
insan, insanca davranılmayı hak eder, konuya sert olabiliriz hiç
problem değil. Temel prensibim budur.
“İş hayatında
uyum ve ekip
çalışmasına önem
veriyorum”
İş hayatında her şeyden önce uyum ve ekip çalışmasına önem veren, her zaman
kişiye yumuşak, konuya sert olunması gerektiğini düşünen Pakpen A.Ş. Finans ve
Mali İşler Müdürü Güner Özkan, bu sayımızın “Portreler” konuğu. Çocukluğundan
profesyonel hayata adım atışına, Pakpen’le bir araya gelişinden özel yaşamına kadar
sorularımızı yanıtlayan Özkan’la keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik
Sizi yakından tanıyabilir miyiz, çocukluk yıllarınızdan
bahseder misiniz?
Babam öğretmen, görevi dolayısıyla bulunduğu Kastamonu’nun
bir dağ köyünde dünyaya geldim. Üç kardeşin ortancasıyım.
İlkokulu, yine babamın görevi dolayısıyla altı yaşında
geldiğimiz Adapazarı’nın bir köyünde okudum. Ortaokul
ve liseyi Adapazarı merkezde tamamladım, ardından
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirdim. Aynı
üniversitede Uluslararası İşletme bölümünde yüksek lisans
yaptım ve o dönemde iş hayatına atıldım... Hava kararmadan
eve girmeyen, ağaçların tepesinde dolaşan bir çocuktum. Güzel,
keyifli bir çocukluk yaşadım.
Sevdiğiniz kahramanlar kimlerdi, öğrencilik yıllarınız
nasıl geçti?
O zamanlar çizgi filmler yoktu ama çizgi romanlar vardı. Zagor,
Kızılmaske, Teksas-Tommiks sevdiğim çizgi romanlardı. Köyden
kente geldiğim ortaokul dönemim biraz sarsıntılı geçti ancak
okumaya büyük ilgim vardı. Küçük bir gazete parçası bile
bulsam okurdum. Lisede daha iyi bir öğrenci oldum. Kendi
kendime bir şeyler yapmam gerektiğini anladığım dönemdi.
Sosyal derslere daha fazla ilgim vardı. Öğretmenim dolayısıyla
24
HABER
biyolojiyi de severdim ama sosyal derslerde daha başarılıydım.
Profesyonel hayata geçişiniz nasıl oldu? Bugüne kadar
hangi görevlerde bulundunuz?
Fakülteyi bitirdikten sonra yüksek lisans sırasında iş hayatı
için hazırlıklara başladım. Ziraat Bankası Mali Tahlil Uzmanlığı
sınavına girdim ve Uzman Yardımcısı olarak işe başladım.
Yaklaşık beş yıl bu görevi sürdürdüm, bu süre içinde askerliğimi
tamamladım. O yıllarda kamu sektöründen ayrılmaya karar
verdim. Dönemin büyük holdinglerinden Cankurtaran
Holding’de bir süre çalıştım. Ardından Transtürk Holding’de
iç denetim yöneticiliği yaptım. Yine onların kurduğu bir
perakende şirketinde altı yıl çalıştım. 2001 yılının başında Doğuş
Otomotiv’e geçtim. Doğuş Otomotiv’in grup şirketlerinden
olan Genpar’da Mali İşler Müdürü olarak görev yaptım. Doğuş
Otomotiv’de dokuz yıl boyunca değişik görevlerde bulundum...
2010 yılının Mayıs ayından bu yana Pakpen A.Ş.’de profesyonel
hayatıma devam ediyorum.
Pakpen’le bir araya gelmenizden bu yana hayatınızda
neler değişti?
Pakpen’le çalışmak bana ilk kez İstanbul dışında çalışma
Yoğun bir çalışma temponuz var. Bir ayağınız İstanbul’da,
bir ayağınız Konya’da. İş dışında neler yapıyorsunuz, iş
stresinden nasıl uzaklaşıyorsunuz?
Aslında dinlenmeye çok fazla zaman bulduğum söylenemez.
Konya sakin bir yer, iş dışında insanı yormayan bir kent. Trafik
derdi yok, burada özel bir yorgunluk yok... İşten de çok erken
çıkmıyorum. Eve gittiğimde kitap okuyorum, film izliyorum.
İstanbul’da vakit bulamadığım şeyleri yapıyorum. Haftada bir
kez mutlaka sinemaya gitmeye çalışıyorum. Zaman zaman
iş yemeklerine katılıyorum. Özellikle 2011’de SPK lisanslarını
burada çalışarak aldım. Konya’nın bana bu tür katkıları oldu.
Daha fazla okumaya ve kültürel şeylere zaman ayırabiliyorum.
Sosyal tarafla ilgili biraz sorunlar var ama bu kısmı da
İstanbul’da giderdiğim için çok önemli bir eksiklik değil. Konya
benim dinlendiğim liman, İstanbul’da daha çok yoruluyorum.
Bolca kitap okuyorum dediniz. Kütüphanenizde ne tür
kitaplar var?
Finans ve iş yönetimine dair kitaplar okuyorum ama finansın daha
çok tarihçesine yönelik kitaplar okuyorum. Yakın tarihe meraklıyım.
1960’lar, ‘70’ler Türkiye’si ilgimi çekiyor. Son dönemin popüler
kitaplarını ve araştırma kitaplarını okuyorum. Bunların haricinde
polisiye romanları tercih ediyorum.
Film tercihleriniz neler?
İyi bir yönetmen ve oyuncu varsa, herhangi birine karşı çok belirgin
bir antipati duymuyorsam izliyorum. Aksiyon ve polisiye tarzı
filmlerden hoşlanıyorum. Konya’da Avrupa sineması, sanat ağırlıklı
filmler pek yok. Bunları daha çok İstanbul’da izlemeye çalışıyorum.
Karar verme kriterim daha çok yönetmen ve oyuncular.
Sporla aranız nasıl?
Geçmişte voleybol ve basketbol oynadım.
Hafta sonları İstanbul’daki arkadaşlarımla
basketbol oynuyoruz; bu yaz aylarında
daha düzenli oluyor. Tenis oynuyorum,
iyi bir masa tenisi oyuncusuyum. Tenis
maçlarını izlemekten hoşlanıyorum.
Seyahat etmeyi, otomobil kullanmayı
sever misiniz?
Seyahat etmeyi de araba kullanmayı da
çok severim. Yolda olmayı çok seviyorum,
arabayla gidilebilecek mesafelere arabayla,
yurtdışına uçakla seyahat ediyorum.
Geçen yıl Rodos’ta çok keyifli birkaç gün
geçirdik... Yolda müzik dinlemekten keyif
alıyorum. Türk halk müziği, Türk sanat
müziği ve protest müzikten hoşlanıyorum.
Fırsat buldukça konserlere gidiyorum.
Günlük hayatta en çok türkü dinliyorum.
Konya’ya gelmeden önce, İstanbul’da
motosiklet kullanıyordum. Hem şehir içinde hem de şehir
dışında. Motosikleti çok seviyorum, insan bir kez bu hissi
tattığında bir daha vazgeçemiyor.
Yaz tatillerinizi nasıl değerlendiriyorsunuz, nasıl bir tatil
tercih ediyorsunuz?
Tek başıma tatil yapacak olsam deniz kenarını değil dağları
tercih ederim. Suyla aram çok iyi değildir, havuzu da
sevmem. İki kızım var, çocuklarla birlikte tatil yaptığımız için
genellikle deniz kenarında tatil yapıyoruz. Ben hafta sonları
kısa periyotlarla Kastamonu’ya gidip dağlarda nefes almaya
çalışıyorum, doğa yürüyüşleri yapıyorum.
Mutfakla aranız nasıl?
Mutfakta çok iyi değilim, eşime yardım etmeye çalışıyorum. Her
türlü yemeği yerim. Konya mutfağı genellikle kırmızı et ağırlıklı
olduğu için İstanbul’da daha çok balık ve sebze yemeyi tercih
ediyorum.
Gelecekle ilgili nasıl bir hayaliniz var? İş hayatından sonra
neler yapmak istersiniz?
Emekliliği çok düşünmedim ama tabii bir yerde iş hayatını
bırakacağız. Gelecekle ilgili endişelerimin azaldığı bir dönemde
bunu yapmak isterim. Sağlığım el verdikçe çalışmak istiyorum.
Emeklilik döneminde çok durağan bir hayat yaşayacağımı
sanmıyorum. Ertelediğim motosiklet tutkuma geri dönmek
isterim. Motosikletle Türkiye turu, belki Avrupa turu
yapabilirim. Ondan sonra deniz kıyısında bir kasabada yaşamayı
düşünebilirim, öncesinde değil.
Hayat felsefeniz nedir?
Doğaya ve insana saygıya dayalı bir hayat felsefem var. Hayat
görüşüm, hiçbir şeyin -bu bir bitki olabilir, evde karşılaştığım bir
böcek olabilir, en temelinde insan tabii ki- ruhuna, yaşamına,
çevresine, haklarına zarar vermeden kendi hayatımı sürdürmek.
HABER
25
departmanlarımız
departmanlarımız
“İzmir’de inşaat sektörünü
çok hareketli günler bekliyor”
Pakpen A.Ş. İzmir Bölge Müdürü Cenk
Eroğlu, bölgelerinde firmanın Pen
ve Kapı ürünlerine yoğun bir talep
olduğunu, yalıtım grubunda çok
aktif olduklarını ve her geçen gün
bölgedeki etkinliklerini artırdıklarını
belirtiyor. “Bölgenin ihtiyaçlarına göre
durumumuzu analiz edip ciromuzu
olabildiğince artırmaya çalışıyoruz”
diyen Eroğlu ile İzmir Bölge ve ekibini
yakından tanımaya yönelik bir söyleşi
gerçekleştirdik
İzmir Bölge Müdürlüğü’nü tanıyabilir miyiz?
İzmir Bölge, yaklaşık 10 yıl önce Konya’ya bağlı olarak faaliyet
gösteriyordu. Ege Bölge Müdürlüğü açıldıktan sonra ilk olarak
Pen ve Siding’le çalışmaya başladı. Boru yatırımıyla birlikte Boru
Grubu’ndan bir arkadaşımız da bölgemizde istihdam edildi.
2003 yılında İzmir Gaziemir’de bulunan Bölge Müdürlüğü
binamıza yerleştik. Çalışmalarımızı içinde 500 m2 profesyonel
showroom’u da barındıran üç katlı bir binada sürdürüyoruz.
Ege Bölgesi’nde, Bölge Müdürlüğü bulunan iki firmadan biriyiz,
bu bizim için önemli. Sektör profesyonellerini, oda ve dernek
26
HABER
üyelerini, müteahhit firmaları burada ağırlayıp ürünlerimizi
tanıtıyoruz. Bayilerimiz, müşterilerini showroom’umuzda
ağırlayabiliyor. Ayrıca son kullanıcılar da burada ürünlerimizi
inceleyebiliyor.
Bölge Müdürlüğü’nün çalışmalarından bahseder misiniz,
kaç kişilik bir ekiple hizmet veriyorsunuz?
Boru, Yalıtım, Pen, Siding ve Kapı olmak üzere bütün ürün
gruplarında hizmet veriyoruz. Dört satış, bir ürün destek,
bir showroom sorumlusu ve ben dahil olmak üzere toplam
yedi kişilik bir ekip halinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Bölgemiz, kuzey ve güney olmak üzere iki çalışma alanına
ayrılmış durumda. Özkan Çelik arkadaşımız Pen grubunda,
Murat Gümüş arkadaşımız boru grubunda kuzey bölgeye;
Şafak Bal boru grubunda, Fırat Öztürk arkadaşımız ise Pen
grubunda güney bölgeye bakıyor. Ufuk Sezer sevkıyat ve lojistik
konularında, Emel Coşkun arkadaşımız da showroom’daki
işler konusunda destek oluyor. Her sabah ofise geldiğimizde iş
programımızı yapıyoruz. Burada çok değişken ve anlık bir yapı
var. Boru haricindeki diğer birimlerin günlük iş planlarını birlikte
yapıyoruz. Boru Grubu’ndaki arkadaşlarımız, Boru Grubu İzmir
Bölge Yöneticisi Murat Gümüş ile birlikte kendi programlarını
yapıyorlar... Her pazartesi günü tüm arkadaşlar bir araya gelip
bilgi paylaşımında bulunuyoruz, ortak bir sinerji yaratıyoruz.
Projeleri birlikte kovalıyoruz...
Biz geniş bir alana hitap ediyoruz. Ege Bölgesi’ndeki coğrafi
yapı, diğer bölgelere oranla daha farklı. Ege Bölgesi, kendinden
daha fazla nüfus barındıran ilçeleri olan illere sahip. Muğla,
Bodrum, Marmaris, Fethiye ilçeleri gibi. Sahil bölgesindeki bu
yapı, içeriye girdikçe Anadolu ile örtüşen bir yapıya dönüşüyor.
Böylece bölgede tüm il merkezi ve ilçelerde irili ufaklı pek
çok bayi ile çalışma ihtiyacı doğuyor. Bu da nispeten daha az
kapasiteli fakat bilinçli tüketicinin yüksek talepleri olan, müşteri
memnuniyetinin birincil derecede önemli olduğu bir sistemin
kurulmasının önünü açıyor.
Kentsel dönüşüm projesiyle İzmir, önümüzdeki yıllarda pek çok
firma için hedef pazar haline gelmiş ve çekim merkezi olmuş
bulunuyor.
Bölgenizdeki bu yeniden yapılanma süreci iş yapışınızı
nasıl etkileyecek?
Altyapısından doğramasına, kapısından yalıtımına kadar
İzmir’de büyük bir potansiyel söz konusu. Dışarıdan başka
rakip firmalar da pazardan pay almaya çalışacak, tabii pazar
da yeniden yapılanmaya bağlı olarak gelişecek. Pakpen
olarak biz 15 yıla yakın bir süredir bölgede hizmet veriyor
olmamızın avantajından yararlanacağız. Marka bilinirliğimiz
gayet iyi durumda ve firma olarak bu bilinirliği artırma çabası
içerisindeyiz. Pakpen ürünleri, kalitesi, konumu, pazarda iyi
biliniyor. Pastadan ciddi oranda pay alacağımızı düşünüyoruz.
Bütün oluşumumuzu, bayi ve müşteri anlamında bu doğrultuda
yapılandırıyoruz. Hedeflerimiz var ve bu hedeflere doğru
ilerliyoruz.
2012 yılı sizin için nasıl geçti?
2012’nin ilk altı ayı, beklenilenin aksine çok iyi geçti. İlk altı
ay için 2012 hedefimizi yüzde 100’le geçtik. Yılın ikinci yarısı,
özellikle Temmuz-Ağustos ayları durağandı. Yaz sezonu bizim
işlerimizin yavaşladığı bir dönem. Mayıs-Eylül döneminde sahil
kesiminde inşaat yasağı bulunuyor ve haftanın sadece bir günü
inşaata izin veriliyor. Ramazan ayının da yaz aylarına denk
gelmesi işleri olumsuz etkiledi. Biz Eylül’den itibaren açığımızı
kapattık ve 2011’e göre yüzde 20 oranında büyüme sağladık.
2013 hedefleriniz neler?
2013 yılından daha ümitliyiz. Proje yatırımları devam ediyor.
Bireysel konutlardan daha çok site kavramı yerleşmeye
başladı. Bu anlamda bayi sayısı ve bayi yapılanmasını gözden
geçirerek daha büyük, daha hacimli bayilere yoğunlaşıyoruz,
mevcut bayilerimizi de bu yönde geliştirme çabası içerisindeyiz.
Bayilerimizi büyütmek ve proje desteği sağlamak adına
bölgedeki tüm proje çalışmalarını irdelemiş durumdayız.
Hepsiyle bire bir temas kurup bütün ürün grupları olarak
takip ediyoruz. Bayi seçiminde oldukça dikkatli davranmaya
çalışıyoruz. Pakpen bünyesine uyum sağlayabilecek bayilerle
çalışıyoruz. Daha önceki işlerini, showroom’larını ve makine
parkurlarını değerlendiriyoruz. Bir dizi çalışmanın ardından
birlikte çalışmaya karar veriyoruz. Bayilik biraz şekil ve yön
değiştirmeye başladı. Küçük üreticilerden büyük üreticilere ve
fabrikalara, bitmiş doğrama sevk eden ciddi tesislere dönmeye
başladı. Bayi sayısı çok fazla artmasa bile kapasiteleri artan
bir yapıya bürünüyor. Biz de bu anlamda kendilerine yardımcı
olmaya çalışıyoruz. Bu değişim ve gelişim önümüzdeki yıllarda
ciddi bir şekilde kendisini gösterecektir.
Bayilerle aranızda nasıl bir iletişim ve çalışma sistemi var,
bahseder misiniz?
Bizim 60’a yakın alt bayii ile hizmet veren bir distribütörümüz
var. Ayrıca direkt bize bağlı olarak faaliyet gösteren 70’e yakın
bayimiz bulunuyor. Dolayısıyla yaklaşık 130 bayi ile çalışıyoruz.
Distribütörümüzün bayilerine proje veya ürün konusunda
destek sağlıyoruz. Bize bağlı olan bayilerimize ise
bütün projelerinde, bölge hâkimiyetlerinden uygulamalarına
ve finansal durumlarına kadar her türlü konuda destek
sağlıyoruz. İletişimimiz gayet iyi. Hepsiyle arkadaşız, onlar bizim
iş ortaklarımız. Samimi bir biçimde projeleri başından sonuna
kadar birlikte götürmeye çalışıyoruz. Her zaman bayilerimizin
yanındayız.
Bölgede en çok hangi ürün grupları ilgi görüyor?
2000’lerde Siding ürünlerimizde bölgede ciddi bir hâkimiyetimiz
vardı. Zaman içerisinde Siding’e olan ilgi azaldı. Şu anda Pen
ve Kapı ürünlerinde yoğun bir taleple karşı karşıyayız. Yalıtım
grubunda çok aktifiz, her yıl yüzde 100 büyümeyle kapatıyoruz.
Mantolama paketimiz çıkınca bu konuda biraz daha agresif
olacağız. Bölgenin ihtiyaçlarına göre kendi durumumuzun da
analizini yaparak ciromuzu olabildiğince artırmaya çalışıyoruz.
Ayrıca Country ile ilgili çalışmalarımız var, Kapı ile birlikte turizm
bölgelerinde bu ürünlerimizin de kullanılabilirliğini artırmaya
çalışıyoruz.
Bölge olarak Konya’ya uzak oluşunuzun
dezavantajı var mı?
Uzak oluşumuzun bazı dezavantajları var tabii ama çok da fazla
etkilenmiyoruz. Örneğin direkt uçuş olmadığı için çoğunlukla
karayoluyla ulaşım sağlıyoruz. Her yıl bayilerimizi bir veya iki kez
Konya’da ağırlıyoruz. Daha yakın olsaydık daha sık götürmek
isterdik. Mükemmel bir tesisimiz var ve herkesin görmesi gerekir
diye düşünüyorum. Bayilerimiz de fırsat buldukça Konya’ya
gittiklerinde üretim tesislerimizi ziyaret ediyorlar. Tabii önemli
olan tesisin güzelliğinden ziyade hizmetin güzelliği. Elimizden
geldiğince samimi ve yakın davranarak, sorunlara anında çözüm
üreterek bu açığı kapatmaya çalışıyoruz.
İletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?
İş bulmak, iş almak değil, tüm zinciri layıkıyla tamamlamak,
işi son noktasına kadar götürmek ve müşteri memnuniyeti
sağlamak önemli. Zincirin halkalarından birinde bir aksaklık
olduğunda başarılı olamıyorsunuz. Tüm müşterilerin memnun
ve mutlu olması çok önemli. Herkese başarılı, bol kazançlı,
huzurlu, sağlıklı bir yıl diliyorum.
HABER
27
ürünlerimiz
ürünlerimiz
PakDoor kompozit
kapılar
PakDoor çatısı altında üretilen iki üründen biri olan kompozit
kapılar, 11 farklı modele ve sekiz ayrı renk seçeneğine sahip.
Camlı ve camsız, tek veya çift kanat varyasyonları bulunan bu
11 model, standart ölçülerin dışında proje bazında ve imkânlar
dahilinde istenilen ölçülerde üretilebiliyor.
PakDoor kompozit kapı üretiminde ağırlıklı olarak PVC malzeme
kullanılıyor. Yüzeyleri tamamen PVC olan bu kapıların kasaları
ve kanadı oluşturan iskelet (seren) kompozit malzemeden,
pervazlar foam PVC’den (köpürtülmüş PVC) oluşuyor. Kapının iç
kısmında EPS dolgu (polistren dolgu köpük) malzeme bulunuyor.
Piyasadaki kompozit kapı ürünlerinden farklı olarak PakDoor’un
ürettiği kompozit seren başka hiçbir üründe yer almıyor ayrıca
kapı içini EPS dolgu yapan başka bir firma yok.
EPS dolgunun avantajları:
- Kapı içinin tamamen dolu olması,
- MDF gibi ağır olmaması,
- Su, ses ve ısı yalıtımı sağlaması.
Kompozit malzemelerin içine genellikle ahşap konulduğunu
ancak PakDoor üretiminde öyle olmadığını anlatan PakDoor
Üretim Şefi Abdullah Doğaner, hiçbir ahşap türevi ürünün
kullanılmadığı kapıların deforme olmadığını, su ve nemden
etkilenmediğini belirtiyor. Ürünlerin tamamında aynı
malzemelerin kullanıldığının altını çizen Doğaner, kullanılan
malzeme ve proseslerin tüm kapılar için standart olduğunu ve
aynı kalitede üretim yapıldığını vurguluyor.
Üretimde Türkiye’de bir ilk
PakDoor’un bir yatırım
sürecinde olduğunu,
önümüzdeki yıl da bu
yatırımların devam edeceğini
söyleyen Doğaner, proses
değişikliğine bağlı olarak Şubat
ayı sonunda üretimde yeni
makinelerin devreye girdiğini
belirtiyor. Halihazırda tüm kapı
üreticileri gibi statik pres ve
likit tutkal kullandıklarını, devreye giren yeni makineyle sistemin
tamamen farklılaştığını kaydeden Doğaner, “Yeni makineyle
otomatik bir hatta sahip olduk. Sistem farklılaştı, artık statik pres
yok, roller press dediğimiz silindir presler ve PU hotmelt tutkal
var. Bekleme süresi olmayacak, seri üretime geçtik. Buna bağlı
olarak üretim kapasitemiz de direkt olarak arttı ve günde bin
adede çıktı” diyerek, Türkiye’de bu makineyi kullanan başka bir
üretici olmadığını, ilk olarak PakDoor tarafından kullanıldığını da
ifade ediyor.
Seren kaynak makinesi yatırımının yanı sıra yine Şubat ayında
devreye alınan vakumlama, termoform denilen ve kapı
modelini oluşturan bir makine yatırımı daha olduğunu anlatan
Doğaner, bunların haricinde mevcut makinelere ve yeni hatlara
yardımcı olacak otomasyona yönelik cihazların da yatırımlarının
gerçekleştiğini vurguluyor. Makine yatırımının yanı sıra üretim
alanında da büyümenin söz konusu olduğunu belirten Doğaner,
bu yıl içinde bina yatırımının tamamlanacağını sözlerine ekliyor.
28
HABER
Foam plaka ve rijit PVC plaka
Pakpen A.Ş. bünyesinde üretilen plakalar, rijit ve foam plaka
olarak ikiye ayrılıyor
PakDoor’da
yenilikler
Yaşam alanlarına değer katan, ısı, nem, ses ve suya
dayanıklılık özellikleriyle dikkat çeken PakDoor
kompozit kapılar, 2013’te bir dizi yenilikle şıklığı
fonksiyonellikle buluşturmaya devam edecek
Boyanabilir kapı üretimi
Halihazırda ahşap görünümlü, folyo kaplamalı olarak üretim
yapan ya da ürünleri yarı mamul olarak uygulayıcı bayilere
ulaştıran PakDoor, planladığı yeni bir üretimle “boyanabilir
kapı üretimi” gerçekleştirecek. Üretim sırasında folyo ile
kaplanmayacak olan kapılar, bayiler veya son kullanıcılar
tarafından istenilen renkte boyanabilecek. 13-16 Mart’ta
gerçekleşen Pencere Fuarı’nda sergilenen bu yeni ürün
sayesinde renk çeşitliliği de artmış olacak ve kapılar istenilen
renge boyanabilecek.
Yeni kapı pervazı
PakDoor kompozit kapıların düz köşeli yeni pervaz modeli,
montajı kolaylaştırmasının yanı sıra duvar yüzeyinden
kaynaklı hata yapmayı önlüyor.
Kapı camları
Tek parça, enjeksiyon parça şeklinde üretilen camlar artık
PEN’deki PVC doğrama gibi bir adaptör profil ve cam çıtası
gibi dışarıdan kesilerek, bayilerin kendilerinin de yapabileceği
bir hale getirildi. Bu yenilik, maliyet avantajının yanı sıra
montaj kolaylığı ve model çeşitliliği de sağlıyor.
Yeni renk ve desenler yolda
Yeni renk ve desen çalışmaları devam ediyor. Çift yönlü
model ve çift renk alternatifleri yenilikler arasında yer alacak.
tası
Püf nok
a
ntajınd
o
m
ı
p
a
K
llanımı
vida kyaupılırken geneellvikidlea
ntajı
or v
Kapı mo öpük kullanılıy r. Bir süre
k
o
e
iy
c
il
e
d
d
sı
e
sa
ı ihmal
oynama
kullanım üğün yerinden rkmaya
p
sonra köulması, kapıda sa
sorun
ve boz nmeye yol açıprasında
ve sürtü iyor. Montaj sı
yaratabil a kullanmak bu
rı
vid
durumla
olumsuzlüyor.
ön
FOAM PLAKA
Piyasada dekota veya forex olarak da bilinen köpürtülmüş PVC
levha çeşidi. Ülkemizde büyük oranda Çin’den ithal edilen
ürünün yerli birkaç üreticisinden biri olan Pakpen’in ürünleri,
PakFoam markasıyla tüketiciye ulaşıyor.
Reklam ve inşaat sektörü başta olmak üzere mobilya
üretiminde de kullanılan foam plaka, dijital ve serigrafik baskı
yapılabilen plakalar, fuar ve sergi stantlarında seperatör ve
alın bandı uygulamalarında, billboard, mail billboard ve cephe
reklamlarında, skor levhası, tabela, işaret ve yönlendirme
levhalarının imalatında, asma tavanlarda, sanayi tipi
konteynerlerde prefabrik bina, şantiye binası ve bekçi kulübesi
yapımında, inşaatlarda betonerme kalıbı olarak, laboratuvar
dolap ve tezgâhlarında, su ve ısı yalıtım detaylarında,
havalandırma kanallarında, soğutma kulübelerinde, otomobil ve
otobüslerin iç kabin, kapı, tavan, bagaj içlerinde, kamyon kasa
içi kaplamalarında, karavan, yat, uçak ve gemilerin iç bölme
panellerinde, işaret ve uyarı levhalarında, otobüs duraklarında,
temiz oda teknolojisinin kullanıldığı tüm mekânlarda rahatlıkla
kullanılabiliyor.
Foam plakaların yoğunluğu, köpürtme ajanlarıyla üretildiği için
rijit PVC levhalara göre daha düşük. Böylece hafif bir malzeme
olmasının yanı sıra ekonomik oluşu, işleme, taşıma ve depolama
kolaylığıyla ön plana çıkıyor. UV ışınlarından etkilenmeyen ürün,
güçlü bir yapışma ve kaliteli baskı sağlıyor.
Avrupa standartlarında üretilen PakPanel’in tüm ürünleri, ısı,
ışık ve darbe testlerinden geçerek her türlü iklim koşullarında
üst düzey dayanıklılık gösterecek şekilde üretiliyor. PakFoam,
düzgün bir yüzeye ve sert bir yapıya sahip. Darbe mukavemeti,
tok görüntüsü ve parlak yüzeyi, istenilen mekânlara uygulama
kolaylığı sağlıyor. -40 °C ile +70 °C arasındaki ısı farklılıklarına
dayanıklı olan PakFoam, atmosferik etkenlerden etkilenmiyor.
Asiteler, alkaller ve hidrolik yağlar gibi korozif maddelere
karşı yüksek dirence sahip. Isı izolasyon özellikleri nedeniyle
evlerde duvar ve bölmeler için en uygun malzeme. Basit
marangoz aletleriyle levhayı kesebilir, vidalayabilir, frezleyip
şekillendirebilirsiniz. Ahşap gibi şekillenir, boyanır, yapıştırılır ve
laminantlanabilir. Termoplastik malzeme olması nedeniyle sıcak
havayla veya sıcak yağ banyosuyla bükülebilir.
Mantar, ahşap kurdu, termit, bit gibi hiçbir haşerenin zarar
veremediği ve bünyesinde bu tür haşereler barındırmayan
PakFoam’un sağladığı en önemli avantaj, boya ve bakıma
ihtiyaç duymadan ömür boyu bozulmadan kalabilmesi. Ürün
2 mm’den 20 mm kalınlığa kadar 1220 mm, 1560 mm, 2050
mm genişlikte ve istenilen uzunlukta; gri, mavi ve siyah gibi
farklı renk seçenekleriyle tüm ihtiyaçlara cevap verebilir.
RİJİT PVC PLAKA
İnşaat sektöründe alüminyumla birlikte ahşaba meydan
okuyan PVC plakalar, üretim kolaylığı, uzun ömürlü olmaları,
bakım gerektirmeme gibi özellikleriyle sektörde haklı bir yer
edinmiş bulunuyor. Düz kullanımı kadar termo edilebilme (ısı
ile plakanın yumuşatılarak vakumla şekil almasının sağlanması
işlemi) özelliğiyle ev içi dekorasyonda kapı olarak kullanılıyor.
Pakpen’de üretilen PVC plakalar dışarıya satılmalarının yanı
sıra PakPanel markasıyla XPS ve EPS ile birleştirilerek sandviç
panel olarak satılıyor; kapı ve pencere doğramalarında lambri
yerine, dış cephe kaplamalarında, asma tavanlarda, paravan
bölme duvarlarda, otomotiv sektöründe, yatlarda, gemilerde,
gıda tesislerinde hijyenik duvar kaplaması olarak kullanılıyor.
İzolasyon özelliği kadar hızlı ve kolay montaj özelliğiyle de
çok yönlü kullanıma sahip dekoratif kapı panelleri, dış kapı
sistemleri ve kompozit kapı sistemlerinde termo edilerek
kullanılan PVC plakalar, düşük ısı geçirgenlik özelliğiyle,
kullanıldığı alanlarda mükemmel izolasyon sağlıyor.
Plaka üretiminde öncü olan Pakpen A.Ş., 2012 yılında yaptığı
yatırımla rijit PVC plaka kapasitesini yüzde 100 oranında artırmış
bulunuyor ve yaklaşık 12 milyon metrekarelik imalatla İzmir
ilinin yüzölçümüne eşit levha üretimi yapabiliyor. Yeni kurulan
üretim hattı sayesinde taleplere daha hızlı bir şekilde cevap
veriliyor. Sandviç ve kapı panellerindeki plakalar, beyaz, sarı,
yeşil gibi homojen renkler; floresans renkler, altınmeşe, maun
gibi ahşap desenli olarak üretiliyor.
HABER
29
Ar-Ge
Ar-Ge
“Otomotiv sektörüne
yönelik ürünlerden
sonra beyaz eşya
sektörüne yönelik
ürünler geliştirmeyi
hedefliyoruz”
“İş hayatı prizma gibidir, görüntü
sürekli değişir. Önemli olan değişen
görüntünün içinde şirketinizi
görebilmeniz ve o görüntünün
kalıcılığını sağlamanızdır”
Şirketler kendi görüntülerini yaptıkları Ar-Ge çalışmalarıyla ve
yenilikleriyle sağlarlar. Bu kapsamda Türkiye’nin lokomotifi olan
inşaat sektörünün en büyük üreticilerinden birinde yapılan ArGe çalışmaları da oldukça önemlidir. Pakpen A.Ş. bünyesindeki
Ar-Ge bölümü, mevcut ürünlerin iyileştirilmesi ve yeni ürünlerin
sektöre kazandırılmasıyla ilgili yoğun bir çalışma içerisinde.
Pakpen için Ar-Ge, “inovasyon” demek. Yani farklı, değişik,
yeni fikirler geliştirmek ve bunları uygulamak demek. Bu fikirler,
daha önce çözülmemiş sorunları çözmek veya daha önce
karşılaşılmayan ihtiyaçlara cevap vermek amacıyla geliştirilebilir;
ya da zaten var olan pek çok ürünü daha güzel, daha kullanışlı,
daha çok insanın işine yarayacak hale getirmeyi amaçlar. Bu
fikirlerin hayata geçirilmesiyle ortaya çıkan ürün ve ardından bu
ürünün satışına başlanması, şirketimiz için önemlidir.
Ar-Ge departmanımız, son yıllarda inşaatlarda ağırlıklı bir
şekilde kullanılan kompozit malzemelere odaklanmış durumda.
PakDoor bölümü için yapılan kompozit çalışmalar sonucunda
sektörde daha önce kullanılmayan, suya, neme, ısıya ve zorlu
çevre şartlarına dayanıklı kompozit malzemeler geliştirilmiş
bulunuyor. Bu malzemeyle mevcut Türkiye ve dünya şartlarında
üretim yapan birçok firmanın kompozit kapılarından daha
sağlam kapılar üretiyoruz. Bu anlamda kompozit ürünlerimizin,
Türkiye’de geçerli Endüstriyel Tasarım Tescili bulunuyor.
Pakpen’den otomotiv sektörüne özel paneller
Sonuçlanan Ar-Ge çalışmalarımızdan bir diğeri ise otomotiv
sektörüne yönelik özel paneller. Bu panellerle otomotiv
sektöründe iç aksamlarda kullanılan ve bugüne kadar genellikle
ithal edilen ürünleri Pakpen bünyesinde gerçekleştirmiş
bulunuyoruz.
Bu konuda geliştirilen ürünlerimiz (sandviç panel ve XPS),
TÜV-SÜD’deki yanmazlık testlerinde başarılı bir performans
sergileyerek testin gereklerini yerine getirdi. XPS ve sandviç
panel ürünlerimiz, motorlu araçlar tavanında kullanılabilirlikleri
araştırılmak üzere TÜV-SÜD laboratuvarlarına, yanmazlık
testine gönderildi. Yanmazlık testi 95/28/EC direktifine,
30
HABER
Pakpen A.Ş. Ar-Ge Müdürü,
Compound, Kompozit Levha ve
Siding Üretim Yöneticisi
İsmail Mert
ECE R 118 (ECE R 118 “motorlu taşıtlar - belirli motorlu taşıt
kategorilerinin iç yapısında kullanılan malzemelerin yanma
davranışı”) regülasyonuna, FMVSS 302 (USA) ve CMVSS 302
(CANADA) standartlarına uygun olarak gerçekleştirildi.
95/28/EC, motorlu araçların iç yapılarında kullanılan
malzemelerin yanma davranışlarını (tutuşabilme, yatay/dikey
yanma hızı ve erime davranışı) gösteren bir direktif.
Bu direktife göre;
• Ülkemizde 22 kişiden fazla yolcu taşıyan araçların iç yapılarında kullanılan malzemelerin 95/28/AT direktifine uygun test edilmesi kanuni bir zorunluluktur.
• Ayrıca artık standart tipte binek araç üreten firmalar da araçlarının iç yapılarında bu direktife uygun malzeme kullanmayı seçmektedir.
Ürünün taşıt tavanında kullanılabilmesi için aranan şartlar;
• Yatay yanma hızının 100 mm/dk’dan küçük olması gerekmektedir. Deney sonucuna göre XPS ürünümüzün yatay yanma hızının 0 mm/dk olduğu belirlenmiştir.
• Tavandaki malzemenin damlamadığı da belgelenerek ürünümüz testi başarıyla geçmiştir.
İlgili test sonucu hazırlanan bu rapor, hem T.C. Sanayi Bakanlığı
hem de Almanya Onay Kuruluşu (KBA) tarafından kabul
görmektedir.
PVC plakaların antibakteriyel olma özelliği daha da geliştirilerek
sandviç panellerimiz (PakPanel) için üzerinde mikrobiyal büyüme
gerçekleşip gerçekleşmediğine dair yaptırılan testin sonucu
0/kob çıkmış bulunuyor. Bu da bu ürünün gıda sektöründe
rahatlıkla kullanılabileceğini gösteriyor. Gıda üreticilerinin
birçoğunda bu ürünlerimiz kullanılıyor.
Hedef beyaz eşya sektörü
2013 yılındaki ilk çalışmamız, beyaz eşya sektöründe
kullanılabilecek ürünler geliştirilmesi. Ar-Ge bölümümüzde
sınırlanmış bir bütçe bulunmuyor. Günümüz koşullarında
inovasyon olmadan, yeni faydalı modeller oluşturmadan
üreticilerin sektörde tutunamayacağı herkes tarafından kabul
edilen bir gerçek. Bunun için sınırlandırılmış bir hayal gücü,
bakış açısı ve çalışma olamayacağı gibi kısıtlanmış bir yatırım
da söz konusu olamaz. Bu konuda Yönetim Kurulu Başkanımız
Sayın Mehmet Tuza ve Genel Müdürümüz Sayın Münir Yıldırım,
sınırsız destek sunuyor.
Ar-Ge ekibimiz, kendisine verilen sorumluluğun, Pakpen
markasının, değişim ve gelişimin insan yaşamında konforu da
aynı oranda artırdığının ve beklentilerin çıtasının yükseldiğinin
farkında. Bu farkındalıkla ve farklılığın her daim kazanç
getirdiği bilinciyle hedefimiz, sektörlerle ilgili bilinen ürünlerin
geliştirilmesinin yanında sektör yelpazesine yeni ürünler
kazandırmak. Departmanımız, gelişmiş sanayi ülkelerinin yer
aldığı OECD’nin benimsediği Ar-Ge’nin üç farklı uygulamasına
göre hareket ediyor. Bunlar;
Temel araştırma: Belirli, özgün bir uygulama veya kullanım
düşünülmeden, kuramsal veya deneysel çalışmalarla olguların
ve gözlemlenebilir durumların altında yatana ilişkin yeni bilgi
edinme.
Uygulamalı araştırma: Özgün bilgi üretmeye yöneliktir. Ana
hedef olarak doğrudan özgün ve pratik bir amaç içerir.
Deneysel geliştirme: Araştırma ve/veya pratik deneyimden
edinilmiş ve halen var olan bilginin üzerinde yükselen ancak
yeni materyaller, ürünler, devreler üretmeye; yeni süreçler,
sistemler, hizmetler oluşturmaya veya halen üretilmiş veya
oluşturulmuş olanları büyük ölçüde iyileştirmeye yönelik
sistemli çalışmalar.
HABER
31
yalıtım
bayilerimiz
Pakpen UNIDO projesiyle
çevreye duyarlılığını
bir kez daha kanıtladı
İzmir Bölge Pakpen Bayii Tunçalp Pen’in sahibi Metin Tunçalp:
“17 yıldır karşılıklı
memnuniyetimiz devam
ediyor”
Sizi tanıyabilir miyiz, sektördeki geçmişinizi ve
Pakpen A.Ş. ile bir araya gelişinizi anlatır mısınız?
Sanat okulu mezunuyum. 1989 yılında demir doğrama
ve güneş enerjisine yönelik bir atölyeyle işe başladım.
Pakpen’le 1996 yılında bir araya geldik. İlk günden bu yana
kalitesinden ödün vermeyen Pakpen, kalitesinin yanı sıra
geniş ürün yelpazesiyle de öne çıkıyor. 17 yıldır devam eden iş
ortaklığımızda karşılıklı memnuniyetimiz de aynı şekilde devam
ediyor.
Ekibinizde kaç kişi bulunuyor, kaç kişiyle hizmet
veriyorsunuz?
Biz Tunçalp Pen olarak 15 kişiyle hizmet veriyoruz. Ayrıca
zaman zaman birlikte çalıştığımız altı arkadaşımız daha var.
Bu arkadaşlarımızla birlikte toplam 21 kişiyle faaliyetlerimizi
sürdürüyoruz.
PakBoard Üretim Şefi
Emrullah C. Işık
Hangi bölgelerde faaliyet gösteriyorsunuz?
Altınova, Ayvalık, Dikili ve Sarımsak plajlarında, daha çok yazlık
kesime hitap ediyoruz.
UNIDO Çevre Programı kapsamında, ozon etkisi olan HCFC
141b, HCFC 142-b ve HCFC-22 gazlarının yerine, ozon
etkisi olmayan HFC 152a, DME, CO2 gazları ve ethanol
kombinasyonları kullanılması sağlanıyor.
Ozon etkisinin azaltılması amacıyla geliştirilen “XPS plaka
üretiminde HCFC-142b ve HCFC-22 gazları, PU yalıtım paneli
ve PU sert köpük üretiminde HCFC-141b gazlarının ‘umbrella’
projesiyle proses dışı bırakılması” projesinde yer alan Pakpen,
projeyi başarıyla tamamlamış bulunuyor.
Pakpen çalışmalarını 30 ayda tamamladı
5 Kasım 2010 tarihinden bu yana devam eden çalışmalar
kapsamında, yürütme komitesi “umbrella” projesiyle 2.772
ton gaz, proses dışı bırakıldı. Bu gazlar, PU üretiminde HCFC
141b gazı, yalıtımlı sandviç panel üretiminde HCFC-141b gazı,
extrüde polisitiren üretiminde (XPS)HCFC 142-b ve HCFC-22 ile
kullanımlarıdır.
Onaylanan maliyeti 14.291.690 dolar olan projede, artı ajans
proje maliyeti, 1.071.876 dolar oldu. Dördü sandviç panel
üreticisi, beşi XPS üreticisi olmak üzere dokuz firmanın katıldığı
projede yer alan Pakpen, gerekli çalışmaları 30 aylık sürede
tamamladı ve destek almaya hak kazandı.
Projede beş XPS üreticisi tarafından çalışılan farklı gaz
kombinasyonları;
• CO2 ve Ethanol karışımı,
• HFC 134a ve HFC152a karşımı,
• HFC 152a/DME
oldu ve Pakpen projeye iki adet XPS hattı ile katılarak HFC-152
a/DME gazı dönüşümünü gerçekleştirdi. Pakpen, projede gaz
dönüşümünü gerçekleştirebilmek için makine-teçhizat
32
HABER
2012 yılı sizin için nasıl geçti, inşaat sektörü açısından
geçtiğimiz yılı nasıl değerlendiriyorsunuz?
2012 yılı bizim için normal geçti. Daha çok tatil bölgelerinde ve
yazlık kesimlerde hizmet verdiğimiz için ikinci ve üçünce aylar
genellikle sıkışık oluyor.
İletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?
Bu işte Pakpen’le yola çıktık, Pakpen’le devam etmek istiyoruz.
Özetle, mesaiye Pakpen’le başladım, Pakpen’le bitirmek
istiyorum.
İzmir Bölge PakSiding Bayii Tekinkaya Pen yetkilisi Engin Tekin:
“Hedefimiz Pakpen Ailesi ile birlikte büyümek”
yatırımları ve Ar-Ge çalışmaları yaptı, yeni şişirici ajan besleme
sistemi ve yanmazlık katkıları da çalışıldı.
“Umbrella” programında Pakpen’in çalışmalarının maliyeti,
toplam 2.071.173 doları buldu. Yapılan uygulamalarla,
• XPS yalıtım ürünlerinde ozon etkisi olmayan
HFC-152a/DME karışımı, şişirici ajan kullanıldı.
• Pakpen TS EN 13164 standardında “Binalar için ısı yalıtım malzemeleri extrüzyon ile üretilmiş polisitiren köpük” şartları sağlandı.
• Tüm testler tamamlandı.
Projeyi başarıyla tamamlayan Pakpen, 1.071.466 dolar mali
destek sağladı ve bu desteği 2013 itibarıyla aldı.
Sektördeki geçmişinizi
ve Pakpen A.Ş. ile
bir araya gelişinizi
anlatır mısınız?
Sektörle tanışmam üç
yıl önce aile şirketimizin
başına geçmekle oldu. Şu
anda Ege Bölgesi’nin en
genç bayii olarak İzmir’de
hizmet veriyoruz. Pakpen
A.Ş. ile tanışmamız, 2001
yılında şirketimizi kurarken
Pakpen’i partnerimiz olarak
tercih etmemizle başladı ve
bugünlere kadar geldik.
Markamızla bir araya gelişinizden bu yana ne tür
çalışmalara imza attınız, işbirliğinizin gelişiminden
bahseder misiniz?
Pakpen ve PakSiding ortaklığımızdan itibaren PakSiding olarak
İzmir ilinde ikinci satıcı bayi olarak hizmet veriyoruz.
2012 yılı sizin için nasıl geçti, inşaat sektörü açısından
geçtiğimiz yılı nasıl değerlendiriyorsunuz?
2012 yılında gizli kriz olmasına rağmen gayet başarılı bir yıl
geçirdik. Ümidimiz 2013 yılının 2012’den daha iyi olması.
2013 yılı beklentilerinizden ve gelecek planlarınızdan
bahseder misiniz?
2013 yılında PakSiding satıcı bayiliğimizin yanında Pakpen PVC
doğrama imalat ve montajına da başlamış bulunuyoruz. Gün
geçtikçe Pakpen Ailesi ile birlikte büyüme hedefi ve arzusu
içindeyiz.
PakSiding ürünlerinin tercih edilmesinin nedeni nedir?
PakSiding diğer siding ürünlerinden kalitesiyle ayrılıyor.
Müşterilerimiz, kalitesinden dolayı ürünümüzü tercih ediyor.
Kaç kişiyle hizmet veriyorsunuz? Ekibinizi oluştururken
nelere dikkat ettiniz?
Tekinkaya Pen olarak 25 deneyimli elemanımızla Ege
Bölgesi’nde hizmet veriyoruz. Ekibimizi oluştururken grup
çalışmasına yatkın ve özverili arkadaşları tercih ediyoruz.
HABER
33
bayilerimiz
bayilerimiz
Pakplast Bölge Distribütörü İzmir Detay’ın sahibi İlham Köklükaya:
“Kalite ve güvenilirlik çok önemli”
2013’te pazar payını iki katına çıkarmayı hedefleyen Pakplast Bayii İzmir Detay,
bunun için gerekli yapılanmayı tamamlamış bulunuyor. Kaliteye çok önem
verdiklerini ve iş hayatında en çok güvenilir olmayı önemsediklerini belirten İzmir
Detay’ın sahibi İlham Köklükaya, faaliyetleri, hedefleri ve inşaat sektörüne ilişkin
sorularımızı yanıtladı
Pakplast ile bir araya gelişinizden bu yana sektörde
ve çalışmalarınızda ne tür bir değişim yaşandı?
Kim ne derse desin Türkiye’de bir süredir gizli bir kriz var. Eskiden
markaya yönelik bir sektör vardı. Artık marka bilincinin yavaş
yavaş ortadan kalktığını ve fiyatın en önemli kriter haline geldiğini
görüyoruz. Piyasada rekabet, fiyata döndü. Merdiven altı üretim
yapan firmalarla ve diğer firmalarla fiyat yönünden rekabet
etmeye çalışıyoruz. Satışlarımızın yüzde 60-70’i fiyata, yüzde
30-40’ı bayi güvenilirliğine ve kaliteye dayanıyor. Bizim sektörde
2000-2005 yılları arası en parlak dönemdi. Piyasadaki oyuncu
sayısı çok azdı. Şu anda sayısını bilemeyeceğimiz kadar çok
firma var.
Sektörde ve rekabette fark yaratmak, öne çıkmak için
neler yapıyorsunuz?
Bir firmayı doğru temsil etmenin en önemli şartının kaliteli
personel olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle işi bilen, düzgün
arkadaşlarla çalışıyoruz. Kaliteye çok önem veriyoruz. Ürünü tam
olarak elimizde tutup zamanında teslim ediyoruz. Ürünümüzün
kalitesini biliyoruz, piyasaya da bunu anlatıyoruz. Pencere
tarafında Pakpen’in bilinirliği çok yüksek. Piyasada “Pakpen
ucuz yapmaz, iyi ürün yapar” bilinci var. Bu nedenle ürünümüzü
anlatmakta çok zorlanmıyoruz. Ayrıca Pakplast Altyapı ve Üstyapı
Satış Koordinatörü Mesut Koçal’ın desteği bizim için çok önemli.
Buradan kendisine bir kez daha teşekkür ediyoruz.
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Sektördeki geçmişinizi
ve Pakpen A.Ş. ile bir araya gelişinizi anlatır mısınız?
1986 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Makine Mühendisliği
bölümünden mezun olduktan sonra proje çizimleri yaparak inşaat
sektörüne giriş yaptım. Çizim yaptığım firmayla çalıştığım sıralar
1991 yılında Antalya’da ilk defa plastik borunun uygulamasını
gördüm. O zamana kadar hep demir borular kullanılıyordu.
Merak ettik, ilgili firmayla görüştük ve bayiliğini aldık. Fiyat
farkı ve yeni bir malzeme olmasından dolayı önceleri piyasaya
kabul ettirmekte zorlandık. Aynı yıl bu ürünü Türkiye’de üreten
firmayla görüşmek için İstanbul’a gittik ve bu ürünün bayiliğine
başladık. 1994 yılında inşaat sektöründe yeni gelişmekte olan
plastik sıhhi tesisat boru ve ek parçalarından oluşan sistemin
Ege Bölgesi’nde tanıtımını ve satışını yapmak amacıyla İzmir
Detay’ı kurduk ve 2004’e kadar bu firmayla çalıştık. 2007 yılında
Pakplast’la bir araya geldik. Konya’daki fabrika ziyaretimizde,
Sayın Mehmet Tuza’nın enerjisi ve heyecanı bizi çok etkiledi.
Tesislerin yapısından, teknik donanımdan da çok etkilendik ve
birlikte çalışmaya karar verdik.
34
HABER
Bayi yapılanmanızdan bahseder misiniz? Hangi bölgelere
hizmet veriyorsunuz?
Pazarlamada ben dahil üç kişiyiz; stok sevkıyat, sekreterya ve
depoda çalışan arkadaşlarımızla birlikte toplam yedi kişilik bir
ekiple çalışmalarımızı sürüdürüyoruz. İzmir ve çevresinde faaliyet
gösteriyoruz. Sahil kesimi olan Bodrum, Muğla, Marmaris
ve Fethiye’de bizimle çalışan altbayilerimiz var. Yıllardır bu
arkadaşlarla dostça çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 26 civarında
bayimiz var. Her biriyle iş ilişkimiz çok iyi. Bu sayıyı çoğaltmaya
çalışmakla birlikte güvenilir ve kaliteli işbirlikleri kurmaya özen
gösteriyoruz. Bayilerimizin yanı sıra inşaatlara ve piyasada faaliyet
gösteren nalburlara malzeme satışlarımız oluyor. Doğalgaz pazarı
da İzmir’deki bir diğer pazarımız.
Faaliyetimiz tamamen boru satışı üzerine. Bir konu üzerinde
uzmanlaşmanın doğru olduğunu düşünüyoruz. Bir müteahhitin
ihtiyaçları doğrultusunda ilk aşamada olmayı tercih ediyoruz.
O müteahhitin ikinci aşamasında da var olup vakit kaybetmek
yerine bir başka müteahhit bulup boru satmayı tercih ediyoruz.
Pazarımızı kendi elimizle büyütme imkânımız var...
Sektör açısından bölgenizde 2012 yılı nasıl geçti?
2013 yılı ile ilgili düşünceleriniz ve hedefleriniz neler?
2005’e kadar sektör çok hareketliydi, bu tarihten sonra pazar
mevcut kaldı fakat imalatçı firmalar çoğaldı, fiyat rekabeti
yaşanmaya başladı... 2009’da bir kriz yaşadık ve epey zorlu geçti,
bir frene basma yaşandı. 2010’da işler biraz toparlandı. 2011’de
işler iyiydi, pazar genişliyordu ama mal sattığınız kişilerin ödeme
gücü önemli hale geldi. Piyasada çok fazla kişi para batırdı, biz
buna dikkat ettik. 2012’de Haziran ayına kadar işler iyi gitti,
Temmuz’dan sonra büyük bir durgunluk yaşandı. 2013’ten
umutluyduk ama ilk iki ay çok iyi geçmedi. Biz bayi sayımızı
artırıyoruz, çalışmalarımızı sürdürüyoruz fakat normal bayimiz
yıllık cirosunu yapamadığı için temel cirolar çok iyi gitmiyor.
2012’de yüzde 15 civarında bir düşüş yaşadık ama piyasaya göre
daha düşük bir oran bu. Kârlılık açısından yüzde 15’ten daha
fazla bir kârlılık zararı var. İşlerin azaldığı ortamda fiyat kırmak
zorundasınız.
2013 yılında pazar payımızı iki katına çıkarmayı düşünüyoruz.
Yine fiyat kıracağız ama ciromuzu iki katına çıkaracağız, bunun
için gerekli yapılanmayı yaptık. Piyasada daha önce girmediğimiz
alanlara girmeyi düşünüyoruz. Doğalgaz sektöründe yeni iş
alanları yaratmayı hedefliyoruz.
İzmir’in nüfusu 3 milyonun üzerinde. Buna yönelik olarak inşaat
sektörü de gelişiyor. Küçük inşaatlarda başarılıyız ancak toplu
konutlarda çok özel fiyatlar veriliyor, bizim gibi distribütörlerin
bu işlerin içinde olması çok zor. Bu yıl bu inşaat sektöründe
kendimize 1 trilyonluk pazar yaratmayı hedefliyoruz. Bir
arkadaşımızı sadece bu işe yönlendirdik. Ocak-Şubat aylarına
baktığımızda 600-700 milyon yapılabilecek gibi görünüyor.
Pazarın açılacağını düşünürsek hedefimizi yakalayacağımızı
düşünüyoruz. Bu yıl sadece boru satarak toplam 3,5-4 trilyonluk
bir ciro yapmayı hedefliyoruz.
Son olarak iş hayatında nelere önem veriyorsunuz?
Çalışma hayatımız boyunca en çok güvenilir olmaya önem verdik.
Her zaman bayilerimize destek olmaya çalıştık. Bayilerimizin
yüzde 70’i marka değiştirmeden bizimle çalışmaya devam ediyor.
Bu da bizim için çok önemli.
HABER
35
bayilerimiz
bayilerimiz
İzmir Bölge PakDoor ve Pakpen Bayii Aysi Ltd. Şti. ortaklarından Mehmet Çırakoğlu
“PakDoor kalitesiyle
öne çıkıyor”
karşılaştırdık ayrıca Pakpen’in bayilerine bakış açısı, onları
ailenin bir ferdi olarak görmesi bizi cezbetti. Neticede 2004’te
Pakpen’le PVC doğrama işinde çalışmaya başladık.
Biz ticari ahlakımız gereği her zaman yaptığımız işin arkasında
durduk. Önceliğimiz, müşteri memnuniyeti. Gömlek değiştirir
gibi marka değiştirme âdetimiz yok. Pakpen ile aramızda iyi bir
işbirliği var. Herhangi bir sıkıntı yaşadığımızda çözüm bulma
konusunda bize büyük destek oluyor. Pakpen’i her zaman
yanımızda hissediyoruz.
PakDoor ile çalışmaya başlamanız nasıl oldu, işbirliğinizin
gelişimini anlatır mısınız?
PakDoor’la bir araya gelişimiz, Antalya’da faaliyet gösteren
bir arkadaşımızın PakDoor kapı uygulamasıyla ilgili İzmir’deki
bir iş için bizi tavsiye etmesi üzerine oldu. Bu arkadaşımızın
aracılığıyla bir otele numune yaptık, beğenildi. Firmanın tüm
projelerinde yerimizi aldık. Bunu diğer projeler de takip etti.
Müşteri memnuniyetini ön planda tutarak şu an yoğun talep
yarattık. Özellikle numune taktığımız projelerde ve evlerde
kapımız hakkında söylenenler bizleri daha da iyi motive etti.
PakDoor’un tercih edilmesinin nedeni nedir?
PakDoor’u göğsümüzü gere gere satıyoruz. Özellikle sahil
kesiminde dayanıklılığı ve kalitesiyle öne çıkıyor. Şu anda
Türkiye piyasasında kapıda PakDoor bir numara diyebilirim.
2004 yılında PVC doğrama işi için
Pakpen’le çalışmaya başlayan Aysi
İnşaat, aynı zamanda PakDoor bayiliği
de yapıyor. “PakDoor’u göğsümüzü gere
gere satıyoruz. Özellikle sahil kesiminde
dayanıklılığı ve kalitesiyle öne çıkıyor”
diyen şirket ortaklarından Mehmet
Çırakoğlu, bu yıl geçtiğimiz yıla göre iki
kat büyüme hedeflediklerini, bu hedefe
ulaşmalarında yeni tesislerinin önemli bir
rol oynayacağını belirtiyor
Sektördeki geçmişiniz ve Pakpen A.Ş. ile bir araya
gelişinizden bahseder misiniz?
Aysi Pen ve Aysi İnşaat olmak üzere iki tesisimizle aile şirketi
olarak hizmet veriyoruz... 1990’da lise eğitimimi tamamladıktan
sonra Rize’den İzmir’e göç ettik. 1998’e kadar inşaat
sektöründe cam işleri, dış cephe doğraması işi yaptık. 2004
yılında PVC sektörüne girmeye karar verdik. Düşündüğümüz
üç firma arasından Pakpen’le anlaştık. Ürün, fiyat ve kaliteyi
36
HABER
Faaliyet alanınız nedir, hangi bölgelere üretim
yapıyorsunuz?
Genellikle İzmir’in merkezinde, Buca, Gaziemir, Karabağlar,
Yeşilyurt, Hatay’da faaliyet gösteriyoruz. Ayrıca Urla ilçesi de
üretimimiz için önemli bir yer teşkil ediyor. Kuşadası, Aydın gibi
çevre il ve ilçelere de zaman zaman üretim yapıyoruz.
Ekibinizden bahseder misiniz? Kaç kişilik bir ekiple
hizmet veriyorsunuz?
İki tesisimizde toplam 31 kişilik bir ekiple hizmet veriyoruz. Biz
üç kardeş olarak bilfiil işin içindeyiz. Bir de ortağımız bulunuyor.
2012 yılı nasıl geçti, 2013 yılından beklentileriniz neler?
Tesisimizde PVC ve diğer işlerimiz de dahil olmak üzere
tamamen inşaat sektörüne yönelik üretim yapıyoruz. Yaz
döneminde tekil işlere ağırlık veriyoruz ve daha kazançlı oluyor.
Kış aylarında toplu işler daha yoğun, maliyet düşük olmasına
rağmen toplu işler sayesinde tam kapasiteyle çalışıyoruz. Geçen
yıl trilyonu aşan bir ciro yaptık. Bu yıl çok daha farklı olacağını
düşünüyoruz. Kapı ve mutfak üzerine bir tesis kurduk. Bu tesis,
PVC sektöründeki kapasitemizi de yüzde 50 oranında artıracak.
Ayda 300 dairenin işini yapmayı hedefliyoruz. Hedefimiz,
kapının yanı sıra pencere işini de toplu olarak yapmak. 2013
yılında 2012’ye göre iki kat büyüme hedefliyoruz.
PakBoard İzmir Bölge Bayii Kemikli Yapı’nın sahibi Murat Yiğit Kemikli:
“Bölgemizde önemli projelere imza atıyoruz”
Amaçlarının, ürünleri hakkında
şantiyelere ve büyük projelere bilgi
vermek, detaylandırmak ve doğru yerde
doğru malzeme kullanımını sağlamaya
yönlendirmek olduğunu belirten Kemikli
Yapı’nın sahibi Murat Yiğit Kemikli,
renovasyon çalışmalarının da yoğun bir
şekilde devam ettiğini belirtiyor
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Sektördeki geçmişiniz ve
Pakpen A.Ş. ile bir araya gelişinizden bahseder misiniz?
Firmamız 1994 yılında bir aile şirketi olarak faaliyete başladı.
Başlangıçta beton-bahçe yapı elemanlarının üretim, uygulama
ve pazarlaması şeklinde yürüyen işlerimiz, sektörün ihtiyaçları
doğrultusunda yön değiştirerek ısı-ses-su yalıtımı konusunda
ülkenin önde gelen firmalarının bayiliklerini alarak devam etti.
Bu doğrultuda 2003 yılında Pakpen A.Ş. ile çalışmaya başladık.
PakBoard ile ne tür çalışmalara imza attınız, işbirliğinizin
gelişimini anlatır mısınız? Bölgenizde PakBoord
ürünlerine ilgi nasıl?
İhtiyacımız olan her türlü araç, gereç ve eleman yatırımımızı
yaparak bölgemizdeki bazı önemli projelere imza attık. Bu
projeler arasında Aydın Kuşadası Ayaz İnşaat’a ait Ayaz Villaları
10 bin m2, Uşak merkezde Uşak-Desan Avşar Evleri
9500 m2, Kütahya merkezde Elif Sitesi ve Çiçekkent
Sitesi olmak üzere toplam 13 bin 500 m2’lik renovasyon
çalışmalarımız bulunuyor.
2012 yılı sizin için nasıl geçti, 2013 yılından
beklentileriniz neler?
2012 yılında ciro bakımından artış göstermiş olmakla birlikte
artan rekabetten dolayı kârlılık açısından istenilen düzeye
ulaşamadık. 2013’ün daha kârlı bir yıl olmasını temenni
ediyoruz.
Ekibinizden bahseder misiniz, kaç kişilik bir ekiple hizmet
veriyorsunuz?
Ekibimiz teknik eleman, pazarlama, lojistik ve asistan
arkadaşlarımızla birlikte toplam 12 kişiden oluşuyor.
Bölgenizde yaptığınız çalışmalardan söz eder misiniz?
Asıl amacımız, bölgemizde bayiliğini yaptığımız firmaların
ürünleri hakkında şantiyelere ve büyük projelere bilgi vermek,
detaylandırmak ve doğru yerde doğru malzeme kullanımını
sağlamaya yönlendirmek. Bunun yanı sıra renovasyon
çalışmalarımız yoğun bir şekilde devam ediyor.
HABER
37
tedarikçilerimiz
tedarikçilerimiz
“Sektörümüzdeki
yenilikleri takip edip
işimize yansıtıyoruz”
“Müşterilerimizi memnun etmek
ve kaliteli işler ortaya koymak
için öncelikle işi bilen bir ekiple
çalışıyoruz” diyen Tuncay Reklam
Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay
Özkan, teknolojiyi yakından takip
ettiklerini ve yenilikleri işlerine
yansıttıklarını belirtiyor. 2000 yılından
bu yana Pakpen’le işbirliği yapan
Tuncay Reklam’ın faaliyetlerini
Tuncay Özkan’dan dinledik
Sizi tanıyabilir miyiz,
ticari geçmişinizden
söz eder misiniz?
Mesleğe sanayide oto
döşeme işinde çırak olarak
başladım, usta olup işyeri
açtım ancak sermaye
olmadığı için imalat
yapamadım ve başka
arayışlara girdim. Bir süre
belediye fırınlarının ekmek
dağıtım işini yaptım. Bu işi
çok sevmedim, kendime
küçük bir büfe açtım.
Büfenin yanında bir tabelacı vardı, iş ilgimi çekti, yapabileceğimi
düşündüm. Tabelacı arkadaşım yapamayacağımı söyledi ama
ben aklıma koyduğum bu işe atıldım. Sektör bilgisayar sistemine
yeni geçiyordu ve gelişmeye açıktı. Küçük bir dükkânla 1997’de
işe başladım. Ekip, müşteri, fuarlar birbirini kovaladı... Yaptığım
her iş beni motive etti ve her sabah işe gelirken bir yenilik
yapmam lazım diyerek geldim...
Nihayetinde 2000 yılından bu yana Tuncay Reklam adıyla
Konya’da hizmet veriyoruz. Yerel ve ulusal birçok firmayla açık
hava ve iç mekân çalışmaları yapıyoruz. 4000 metrekarelik
kapalı alanda iç ve dış mekân baskı yapabilen CNC router,
lazer kesim cihazlarımızla birlikte geniş bir makine parkuruna
sahibiz. 28 kişiden oluşan profesyonel bir ekiple hizmetlerimizi
sürdürüyoruz.
Pakpen A.Ş. ile işbirliğiniz ne zaman başladı? Bugüne
kadar birlikte ne tür çalışmalar gerçekleştirdiniz?
Pakpen’le çözüm ortaklığımız 2008’den bu yana devam ediyor.
İşbirliğimiz süresince genel olarak bayi tabelaları, yol kenarı
totemleri, bayiler için iç mekân görselleri gibi çalışmalar yaptık.
Bugüne kadar Pakpen’le sistemli ve güzel bir iş ilişkimiz oldu.
Pakpen’le işbirliğimizin uzun yıllar devam etmesini dileriz.
38
HABER
“Her şirketle bire bir ilgileniyor,
ayrı özen gösteriyoruz”
Pakpen’in sizden tedarik ettiği ürünlerle ilgili
beklentileri neler?
Pakpen’in ürettiğimiz ürünlerle ilgili bizden en büyük beklentisi
kalite ve zamanında teslimat.
2012 yılı sizin açınızdan nasıl geçti, 2013 yılı için neler
düşünüyorsunuz?
Sektörümüz açısından 2012 yılı rutin bir seyirde geçti. 2013’ün
biraz daha hareketli geçmesini diliyoruz, tabii bu ekonomiye
bağlı. Ekonomi alanındaki gelişmeler önceki yıllara göre daha
iyi olursa direkt olarak bizim gibi hizmet sektöründe çalışanlara
yansıyacaktır.
Siz sektörünüzdeki yenilikleri nasıl takip ediyorsunuz?
Müşteri memnuniyeti konusunda neler yapıyorsunuz?
Müşterilerimizi memnun etmek ve kaliteli işler ortaya koymak
için öncelikle işi bilen bir ekiple çalışıyoruz. Teknolojiyi takip
edip teknolojik gelişmeleri işimize yansıtıyoruz. Sektördeki
yenilikleri ise ulusal ve uluslararası fuarlardan takip ediyoruz.
2013 yılında 400 bin TL’lik iki makine satın aldık ve makine
parkurumuza dahil ettik. Braille alfabesi (körler alfabesi) için
kabartma yapabilen, kâğıt, ahşap, metal, kumaş gibi her
türlü materyalin üzerine resim uygulayıp baskı yapabilen bu
makineyle sektörde fark yaratmayı hedefliyoruz. Sektörümüzde
bu makineye sahip olan üç firmadan biriyiz. Yeni makine
yatırımımız sayesinde müşteri yelpazemizi genişletmenin yanı
sıra müşterilerimizin farklı ihtiyaçlarına cevap vermiş olacağız.
İletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?
Tuncay Reklam Ailesi olarak herkese bol kazançlı, sağlıklı ve
huzur dolu bir yıl diliyoruz.
2006 yılından bu yana Pakpen’in iş ortağı olan Ata Uluslararası
Denetim, dünya çapında bağımsız denetim şirketler ağı olan
Kreston International’ın Türkiye ofisi. Şirketin Yönetim Kurulu
Başkanı Ali Yürüdü, “Biz tüccar terziyiz, konfeksiyona üretim
yapmıyoruz” sloganıyla hizmet verdiklerini ve her şirketle
bire bir ilgilenip özen gösterdiklerini belirtiyor. Ali Yürüdü,
Pakpen’le birliktelikleri, faaliyetleri ve gelecek hedeflerine
ilişkin sorularımızı yanıtladı
Firmanızı tanıyabilir miyiz, yaptığınız çalışmaları genel
hatlarıyla anlatır mısınız?
Şirketimiz, dünya çapında bir bağımsız denetim şirketler ağı
olan Kreston International’ın Türkiye ofisi olarak faaliyet
gösteriyor. Merkezi İngiltere’de bulunan Kreston International,
dünyada 95 ülkedeki üyelerinin yaklaşık 700 ofisi ve 19 bin
500 çalışanı aracılığıyla uluslararası denetim ve danışmanlık
hizmetleri sunuyor. Kreston Türkiye, bağımsız denetim, vergi
danışmanlığı, kurumsal finansman, yönetim danışmanlığı ve
mali işler yönetimi alanlarında profesyonel kadrosu ve bilgi
birikimiyle müşterilerine hizmet veriyor.
Türkiye ofisinde yurtiçinde ve yurtdışında kendi alanlarında
söz sahibi olan yönetim ve 70’i aşkın profesyonel kadromuzla
2001 yılından bu yana müşterilerimize hizmet veriyoruz.
Amacımız, müşterilerimize en yüksek standartlarda kişisel
hizmetler sağlamaya adanmış profesyonel kadromuzla küresel
bir iş ağı olmak ve Türkiye’nin, yakın gelecekte Avrupa Birliği ile
üyeliğe varabilecek vizyonu çerçevesinde, uluslararası finansal
kuruluşlar, kamu ve özel yatırımcılar nezdinde, müşterilerimizin
bu kurumlara sunumuna ilişkin standartlarda akredite hizmeti
sunabilecek katma değeri yüksek standartlara ulaşmak ve
bu çerçevede dünya piyasalarında müşterilerimizin kendi
konularında söz sahibi olmalarına yardımcı olmak.
Pakpen A.Ş. ile ne kadar zamandır işbirliği yapıyorsunuz?
İşbirliğinizin sınırları içerisinde hangi hizmetler yer alıyor?
Pakpen A.Ş. ile çalışmalarımız 2006 yılında başladı. İlk
çalışmalarımız, Pakpen’in yeni yatırımları sırasında mali
tablolarının uluslararası finansal standartlara uyumlu hale
getirilip uluslararası finans piyasaları ligine çıkması sırasında
oldu ve akabinde danışmanlık ve yeminli mali müşavirlik
hizmetlerimizle devam etti. Pakpen’in, uluslararası bir marka
olduğu ve geniş bir yelpazede çalıştığı için profesyonel bir
kadro tarafından temsil edilmesi gerekiyor. Pakpen neredeyse
servislerimizin hemen hepsinden yararlanıyor.
Pakpen’in hizmetlerinizle ilgili sizden beklentileri neler?
Pakpen çok hızlı büyüyen ve faaliyet gösterdiği alanda birçok
konuda öncü olan bir yapıya sahip. Eğer hızlı bir büyüme
içindeyseniz iyi bir finans yönetimi yapmanız gerekir. İyi bir
finans yönetimi, doğru ve zamanında hamlelerle yapılabilir.
Bugün finans yönetiminde olmazsa olmazınız, şeffaf ve güvenilir
bir bilançodur. Türkiye’deki bankacılık sistemi, eski bankacılık
sisteminde değil. Krizlerde çok büyük değişiklikler oldu ve
yabancı sermayeli bankaların Türkiye’de yatırım yapmasıyla
birlikte şirketlerin bilançolarına bakışlar değişti. Eskiden işletme
sahibinin mal varlığına ve aile fotoğraflarına bakılırken şimdi
mali göstergeler ön plana çıktı. Pakpen’de bu farkındalık çok
önceden yerleştiği için finansal verilerin mutlaka bağımsız bir
denetimden geçerek sunulmasına özen gösteriliyor. Ayrıca
vergi, işletmeler için gerçek bir maliyet ve iyi bir planlama
yapılmasını gerektiriyor.
Hizmet verdiğiniz sektörde ne tür zorluklar yaşıyorsunuz,
bu zorlukların üstesinden nasıl geliyorsunuz?
Türkiye’de işletmelerin büyük bir kısmı hâlâ aile yönetimlerinin
elinde. Biz işin içinde aileler olmasın demiyoruz, aksine
her tarafında olsunlar, işlerine sahip çıksınlar istiyoruz.
Ancak belli bir yapıya ulaşınca da profesyonel bir yönetim
anlayışıyla şirketlerini yönetsinler diyoruz. Diğer taraftan
profesyonelleşmeyen şirketlerin her zaman bir gözü kayıtdışı
ekonomiye kayıyor ve finansal veriler olduğundan daha küçük
görünüyor. Kayıtdışı ekonomi, bir filin kristal dükkânına girmesi
gibidir. Filin hortumu veya kuyruğu mutlaka bir yerlere değeceği
için mağazaya zarar verecektir. Kayıtdışı ekonominin olduğu bir
işletme, kısa vadede kazanç sağladığını düşünmekle birlikte orta
ve uzun vadede bu durum tam tersine dönecektir. Biz kayıtdışı
olan bir işletmede denetim yapmakta zorlanıyoruz.
Şirketinizin orta ve uzun vadeli hedeflerini
öğrenebilir miyiz?
Geçen sene Ankara’da bir şube açtık, bu sene de Gaziantep’te
şube açıyoruz. Gaziantep’te sanayi şirketlerinin yoğun
yatırımlarından dolayı lider konumdayız. Bu sene yeni Türk
Ticaret Kanunu’nun uygulamaya girmesiyle birlikte bağımsız
denetim sektöründe pasta büyüyor, biz de bu pastadan kendi
payımızı almak için tüm çabamızla çalışmalarımızı sürürüyoruz.
Sloganımız şu: “Biz tüccar terziyiz, konfeksiyona üretim
yapmıyoruz.” Her insanın bir beden yapısı olduğu gibi şirketlerin
de bir yapısı var ve bire bir ilgilenme, özen gerektiriyor. Biz bu
şekilde çalışmaya devam edeceğiz.
HABER
39
proje
proje
Referanslarımız
Öncü İnşaat A.Ş. Yönetim
Kurulu Üyeleri Hakan Celal
Çeçen ve Ekrem Doğan:
“Başarımızda tercih
ettiğimiz malzeme
markalarının önemi
büyük”
1993 yılında İzmir’de kurulan Öncü İnşaat A.Ş., nitelikli taahhüt
işleriyle faaliyet gösterdiği bölgede güvenilir firmalar arasında
yer alıyor. Temel prensibi, taahhüt ettiği işleri deneyimli
kadrosu, bilgi birikimi, kullandığı son teknoloji ve dürüstlükle
en iyi kalitede ve zamanında yerine getirmek olan Öncü İnşaat,
kuruluşundan bu yana geçen 20 yılda; 2500’den fazla konut,
çok sayıda endüstriyel tesis, askeri tesis, enerji üretim tesisi,
eğitim tesisi, trafo merkezi, banka şube hizmet binası gibi
projenin taahhüdünü başarıyla tamamlamış bulunuyor.
Şirketin Yönetim Kurulu Üyeleri Hakan Celal Çeçen ve Ekrem
Doğan, konut inşaatı olarak 2006 yılından bu yana Özyer
Group şirketlerine taahhüdü tamamlanan üç ayrı projede
1375 konutun öne çıktığını belirtiyor. Özyer Group şirketleri
tarafından projeleri geliştirilen ve yabancı müşterilere satışı
40
HABER
yapılan Fethiye Sunset Beach (275 konut), Didim-Akbük Apollonium (350 konut) ve Kuşadası International Golf
Resort (750 konut) projelerinin tamamlanarak sahiplerine
teslim edildiğini anlatan Çeçen ve Doğan, bu projelerde elde
ettikleri başarı ve güvenin neticesinde, Özyer Group tarafından
yatırımı yapılacak olan Kuşadası Ramada Resort Otel projesinin
sözleşmesini de Ocak 2013 itibarıyla yaptıklarını, şantiye
tesislerini kurup imalata başladıklarını vurguluyor.
“Pakplast, güvendiğimiz çözüm ortağımız”
“Tamamlanan projelerde yakaladığımız kalite ve başarıda,
deneyimli kadromuz, bilgi birikimimiz ve işçilik kalitemiz kadar
tercih ettiğimiz malzeme markaları da öne çıkıyor” diyen
Hakan Celal Çeçen ve Ekrem Doğan, Pakplast’ın bu anlamda
güvendikleri çözüm ortaklarından bir olduğuna dikkat çekiyor
ve ekliyor: “Özellikle konut projelerinde kullandığımız altyapı ve
iç tesisat borularında bize güven ve destek veriyor. Öncü İnşaat
olarak bundan sonra da yer aldığımız projelerde Pakplast ile
çalışmayı gönülden arzuluyoruz.”
Öncü İnşaat A.Ş.’nin örnek projeleri:
• Sanko Holding Gaziantep OSB Diesel Enerji Santrali inşaatı
• Siemens TEİAŞ Aydın-Germencik ve Afyon-Kocatepe 380/154 Trafo Merkezleri inşaatı
• KKTC Enerji Bakanlığı Girne Diesel Elektrik Santrali inşaatı
• Siemens ENERJİ-SA Kozan 380/154 Trafo Merkezi inşaatı
• Maren Enerji Aydın-Germencik Jeotermal Elektrik Santrali inşaatı
• Mc Cormic-Kütaş Salamura Tesisleri ve İdari Binalar inşaatı
• Safe Spice Baharat Tesisleri ve İdari Binalar inşaatı
• Ege Ordu K.lığı 57.Topçu Tugayı Subay-Astsubay Misafirhanesi inşaatı
• T. İş Bankası Salihli-Manisa Şube Hizmet Binası inşaatı
• Otak A.Ş. Mavişehir Emlakbank I. Etap 485 daire
Tünel Kalıp işleri
• Akfen A.Ş. Mavişehir Emlakbank II. Etap 415 daire
Tünel Kalıp işleri
• Otak A.Ş. Gaziemir Emlakbank I. ve II. Etaplar 495 daire
Tünel Kalıp işleri
Örs-Dinç İnşaat Ltd.’nin ortaklarından Bekir Örs:
“İyi marka ve iyi işçilik bizim için
her zaman ön planda”
30 yıldır inşaat malzemeleri alanında faaliyet gösteren Örs-Dinç
İnşaat, son beş yıldır taahhüt ve yap-sat alanında da başarılı
çalışmalara imza atıyor. İzmir’in Dikili ilçesinde faaliyet gösteren
firma, şehir içerisinde apartman daireleri ve denize sıfır havuzlu
villalarla müşterilerine Kuzey Ege’de hem tatil hem de yatırım
imkânı sunuyor.
“Örs-Dinç İnşaat olarak Türkiye’de uzun süren, giriş fiyatlarıyla
maliyet fiyatları fahiş rakamlara ulaşan, dolayısıyla güven
kaybedip neredeyse bitme noktasına gelen kooperatifçilik
anlayışını, 2010’un sonunda kurduğumuz ve 2012’nin Nisan
ayında teslim ettiğimiz Elit-Yar projesiyle tekrar cazip hale
getirdik. 15 ay içerisinde teslim ettiğimiz ve üyelerin 15 ayda
peyderpey ödemeleri karşısında neredeyse iki katı kazanç
sağladıkları kooperatifimizle hem üyelerimizi hem de çevrelerini
memnun ettik. Dolayısıyla Elit-Yar ile başlayan kooperatif trendi
şu anda yapımı süren Burak-Yar projemiz ve yeni başlayan
Yüksel-Yar projemizle devam ediyor” diyen firma ortaklarından
Bekir Örs, inşaatlarında gerek altyapıda gerekse üstyapıda
Pakplast ve Pakpen markasına büyük güven duyduklarını
belirtiyor.
“Pakpen Ailesi’nin ürünlerini gelecekte de kullanmayı
arzu ediyoruz”
Müşteri memnuniyetinin, teslim süresi kadar teslimden sonraki
sürecin de önemli olduğunu anlatan Bekir Örs, “İyi marka
ve iyi işçilik bizim için her zaman ön plandadır. Gelecekteki
projelerimizde de Pakpen Ailesi’nin ürünlerini güvenle
kullanmayı arzu ediyoruz” diyor ve ekliyor: “Pazarlamada
en iyi reklamın, mouth to mouth yani ağızdan ağıza reklam
olduğunu düşünen ve faaliyetlerini bu yönde sürdüren bir inşaat
firmasıyız. Her zaman için memnun edilen müşterilerin uzun
vadede arkadaş tavsiyesi yoluyla çığ gibi büyüyen bir müşteri
portföyüne ulaşmamızı sağlayacağına inanıyoruz.”
HABER
41
referanslarımız
referanslarımız
PAKPEN
Kılıçarslanlar Gold Yaşam Ankara
PAKPLAST
Lemax İnşaat - Antalya
Süleyman Öz - Antalya
Maltepe İnşaat
Sevkar İnşaat
Bayi Adı
Özdepen Harun Aksoy
Bayi Adı
Özden Kılıç PVC
Bayi Adı
Özden Kılıç PVC
Bayi Adı
İzmir Detay Ltd. Şti.
Bayi Adı
İzmir Detay Ltd. Şti.
Bayi Adı
İzmir Detay Ltd. Şti.
Kullanılan Ürünler
Royal Seri Beyaz
Kullanılan Ürünler
Pakpen Sürme ve Royal Seri Beyaz
Kullanılan Ürünler
Pakpen Royal Seri Beyaz
Kullanılan Ürünler
PPRC- PP Pis Su
Kullanılan Ürünler
PPRC- PP Pis Su
Kullanılan Ürünler
PPRC- PP Pis Su
Hurma Residence (Duran Yapı) - Antalya
Özşencan İnşaat (Macunköy-Ankara)
Bey City, Beyaz İnşaat - Beylikdüzü
BIA Port
Bayi Adı
Dilek Yapı PVC
Bayi Adı
Kartalpen
Bayi Adı
Sistem Yapı
Firma Adı
Özçeliksan İnşaat Ltd. Şti.
Kullanılan Ürünler
Pakpen Yeni Sürme ve İdeal Seri Beyaz
Kullanılan Ürünler
Rival Seri Altınmeşe
Kullanılan Ürünler
Pakplast altyapı ve bina içi tesisat boruları
Kullanılan Ürünler
Korige, PE100, sessiz boru ve PPRC boru
PAKBOARD
Konya
42
Asım Bey Apartmanı
HABER
PAKSIDING
Konya
Oret - İzmir
Bayi Adı
Battal Korkmaz
Bayi Adı
İpekyüz İnşaat
Bayi Adı
Tekinkaya PEN
Kullanılan Ürünler
PakBoard XPS
Kullanılan Ürünler
PakBoard EPS
Kullanılan Ürünler
PakSiding dış cephe kaplaması ve Royal Seri PVC doğrama
PAKDOOR
Neptün Otel - Seferihisar
Bayi Adı
Aysi Ltd. Şti.
HABER
43
emlak
finans
Meltem Kara
“Kentsel dönüşüm sektöre
büyük bir pazar sunuyor ancak
sıkıntılar da devam ediyor”
“Kentsel dönüşüm eğer tam anlamıyla gerçekleşebilirse, İstanbul’da yeni bir dönem
başlayacak. Çünkü kentsel dönüşümle birlikte İstanbul’daki yatırımlar yeniden heyecan
verici noktaya geldi” diyen Hürriyet Gazetesi Emlak Uzmanı Meltem Kara, tek sorunun
doğru oranlarda anlaşma yapabilmek olduğunu söylüyor
2012’de bir yandan ekonominin frenlenmesiyle umduğunu
bulamayan bir yandan da kentsel dönüşüm, mütekabiliyet
ve 2B konularında beklediği düzenlemelere kavuşan
inşaat sektörü, 2013 için temkinli davranarak, iyimser
ve kötümser olarak iki senaryoyu önüne koydu. İyimser
senaryoya göre, düşüşe geçen faiz oranları yükselmeyecek
ve konut alımları hız kazanacak. Kentsel dönüşüm ve
mütekabiliyet yasasının tam anlamıyla uygulanması için
ikincil düzenlemeler yapılacak. Kötümser senaryoda ise
yükselen KDV oranlarının yanı sıra dış etkenlere bağlı
olarak ekonominin büyümesinin azalması ve faizlerin
yeniden yükselişe geçmesi var. Şu anda mütekabiliyet
yasası kapsamında yabancıya verilecek oturma izninin
süresi tartışılıyor. Ev alan yabancıya oturma izni çıkarsa,
sektör yabancıya satıştan büyük bir ivme yakalayacak.
Kentsel dönüşüm ise, sektöre büyük bir pazar sunuyor
ancak firmalar hak sahipleriyle anlaşma konusunda
sıkıntılar yaşıyor.
Geçen yılın aynı dönemiyle en büyük fark konut
satış adetlerinde
Bu yılın ilk gününde inşaat sektörü, yeni KDV
düzenlemesiyle gözünü açtı. Düzenlemeye göre konutta
150 metrekare altı olan konutlar için KDV oranı yüzde
1’den yüzde 18’e yükseldi. (Rayiç bedellerine göre yüzde
8’de olabilir.) Bu yeni oranlar 2013 sonrasında ruhsat
alacak projeler için geçerli olacak. Yani, önümüzdeki
dönemde satışa çıkacak projeleri etkileyecek. Ancak yılın
ilk çeyreğinde, stokta bulunan yüzde 1 KDV avantajıyla
satışa sunulan konutlara ilgi arttı. Normalde kış ayları konut
sektörü için durgun geçer ve Mart ayından sonra işler açılır.
Ancak KDV avantajı bulunan projeler, bu sayede kış aylarını
da hareketli geçirdi ve ellerindeki stoku eritebilme şansı
buldu. Bazı firmalar satışlarını geçen yılın aynı dönemine
göre yüzde 50 oranında artırdı. Bu nedenle sektörün geçen
yılla arasındaki en büyük fark konut satış adetlerinde oldu
diyebiliriz. Bu yılın ilk çeyreğinde konut projesi lansmaları
da geçen yıla oranla hemen hemen aynıydı diyebiliriz.
İstanbul’da yeni bir dönem başlayacak
Kentsel dönüşüm, Türkiye genelinde 20 yılda 6.5 milyon
binanın yenilenmesini hedefliyor. Bu inşaat sektörü için
çok büyük bir potansiyel demek ancak kentsel dönüşüm
projeleri şu anda kamu binaları üzerinden ilerliyor.
44
HABER
Kamu kurumlarının elinde bulunan binalarda dönüşümü
görüyoruz. Yavaş yavaş deprem riski olan bölgelerdeki
dönüşüm de başladı. Ancak müteahhitler eliyle yürüyen bir
dönüşüm şu an başlayabilmiş değil. Buna da müteahhitlerin
hak sahiplerinin taleplerini karşılayamamaları neden oluyor.
Eğer müteahhitler de dönüşümde aktif rol almaya başlarsa,
sektör kentsel dönüşümle birlikte büyümesini sürdürecek
gibi gözüküyor. Kentsel dönüşüm eğer tam anlamıyla
gerçekleşebilirse, İstanbul’da yeni bir dönem başlayacak.
Çünkü kentsel dönüşümle birlikte İstanbul’daki yatırımlar
yeniden heyecan verici noktaya geldi. Kentsel dönüşüm,
yatırımcıları kent içlerinde yatırım yapma konusunda
ciddi anlamda heveslendirdi. Tek sorun, doğru oranlarda
anlaşma yapabilmek. Kentsel dönüşümle kaçak, riskli
binaların yıkılması yalnızca sektöre katkı sağlamayacak,
çevrenin de daha düzenli bir hal almasına neden olacak.
Ayrıca, kentsel dönüşüm inşaat sektöründen beslenen 250
yan sektörün de iş hacimlerinin artmasını sağlayacak.
Konut projeleri ilk etapta ortaya çıktığında, projelerde
havuz, güvenlik gibi unsurlar lüks sayılıyordu. Artık bunlar
standart haline geldi. Tüketicilerin ilk baktığı deprem
güvenliği oluyor. Depreme karşı güvenli bir binaysa, ikinci
en önemli unsur lokasyon. Projenin şehrin merkezinde
olması ya da şehrin merkezine kolay ulaşılabilecek noktada
olması büyük önem taşıyor. Metro ya da diğer toplu ulaşım
alternatiflerinin var olması, tüketicilerin tercihinde önemli.
Öte yandan çevrede alışveriş merkezi, sağlık kurumları,
eğitim kurumlarının da bulunması bir konut projesinin
tercihinde önemli rol oynuyor. Bunun dışında projedeki
sosyal olanaklar, kullanılan malzemeler de etkili oluyor.
Kalite temel koşul
Kalite, artık işletmelerin varlıklarını sürdürebilmelerinin,
büyüyüp gelişebilmelerinin temel koşulu olarak görülüyor.
Üretim ve hizmet sektörlerinden farklı bir yapısı olan inşaat
sektöründe de, kaliteli yapı malzemeleri üretmeye yönelik
çalışmalar sürüyor. Türkiye’de yapı malzemesi sektöründe
kalite kavramı yerleşmeye başladı. Firmalar da çalışmalarını
bu yönde tamamlıyorlar. Ar-Ge yatırımları son dönemde
hız kazanmaya başladı diyebiliriz. Yapı sektöründe kalite
artarsa, inşaat sektöründe de kalite artacaktır. İnşaatlarda
inovasyona önem veren, son teknolojiyle üretilmiş kaliteli
malzemeler kullanıldıkça, tüketici de tercihini bu yöndeki
projelerden yana kullanacaktır.
“2013, 2012’ye göre
nispeten iyi geçebilecek”
Vahap Munyar
“2013’e, 2012’den daha başarılı ekonomik performans beklentisi ve umuduyla
girdik” diyen Hürriyet Gazetesi Ekonomi Başyazarı Vahap Munyar, iç ve dış siyasette
ekonomiyi etkileyecek önemli bir değişim olmazsa 2013’ün geçtiğimiz yıldan
nispeten iyi geçebileceğini söylüyor
Türkiye ekonomisi açısından 2013’ün ilk aylarını
değerlendirir misiniz?
2013’e, 2012’den daha başarılı ekonomik performans
beklentisi ve umuduyla girdik. Bu beklentiyi yönlendiren
de Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın kaptanlığındaki
ekonomi yönetimi oldu. Babacan ve ekonomi yönetimi,
2012’nin son günlerinden itibaren, “2012’de frene özellikle
basmıştık. O nedenle büyüme yüzde 3’ün de altına indi.
2013’te durum biraz daha farklı olacak. Yüzde 4.5 büyüme
gerçekleşecek” mesajları verdi. Geçen ilk üç ay, henüz yılın
tamamı için fikir verebilecek işaretleri ortaya koyamadı.
Çünkü, zaten genelde yılın ilk iki ayı kararsızlık ve belirsizlik
içinde geçer. Buna bir de iklim koşulları eklendiğinde işler
çok yavaşlar. O nedenle ilk üç aya bakıp, yılın tümüne ilişkin
hüküm vermek zordur. Ancak, izlediğim kadarıyla başta
Suriye olmak üzere bölgemizdeki gergin ortama rağmen
ekonomideki güven ve istikrar havası sürüyor. İlk üç ay da
bu olumlu havanın etkisinde geçmiş görünüyor.
Euro Bölgesi ve ABD için büyüme konusunda
belirsizliklerin devam ettiği süreçte, Türkiye’de de
büyümede durgunluk yaşanacağı görüşüne katılıyor
musunuz? Katılıyorsanız ekonomiyi yeniden büyüme
sürecine yönlendirmek için ne tür tedbirler alınmalı?
Türkiye, 2011’de kendi iç dinamikleriyle büyüdü. Başta
Avrupa olmak üzere sorunlu ortamdan önemli ölçüde
sıyrıldı ve ayrıldı. Ancak, hükümet “Sert iniş çıkışlar
olmasın” diye, Avrupa’daki sıkıntıları da dikkate alarak
2012’de frene basmayı yeğledi, başta krediler üzerinden
olmak üzere ekonomiyi yavaşlattı. Aslında ABD ve Euro
Bölgesi’nde merkez bankalarının musluğu açık tutmaları
nedeniyle para bolluğu yaşanıyor. Bu bolluğun Türkiye’ye
de olumlu yansıyabileceği anlaşılıyor. Ancak hükümet,
“Temkin ve tedbir”i elden bırakmak istemiyor, özel sektöre
de bu yönde tavsiyelerde bulunuyor. 2012’de iç dinamiklere
gem vurulunca, Türkiye’nin yavaşlayan büyümesinde
ihracatın ağırlığı arttı. İhracatçı, alternatif pazarlara ağırlık
verdi. Dolayısıyla ihracatımızda Avrupa’nın payı yüzde
40’lar düzeyine indi. İhracatçının alternatif pazarlara dönük
deneyimi yine büyümede öncü rol almalarını sağlayacak.
Buna iç dinamikler üzerindeki fren baskısının biraz azalması
da eklenecek. Böylece hedeflenen yüzde 4.5 büyümenin
gerçekleşmesi sağlanabilecek. Kısacası, iç ve dış siyasette
ekonomiyi etkileyecek önemli bir değişim olmazsa 2013,
2012’ye göre nispeten iyi geçebilecek.
Türkiye’de kentsel dönüşüm süreciyle önemi daha da
artan inşaat sektörü için neler söyleyeceksiniz?
Ekonomide geçen yılki yavaşlama, inşaat sektöründe
de etkisini gösterdi. Konutta 1 milyon stok birikti.
Büyük projeler sürse de sektörde 2011’deki gibi canlılık
yaşanamadı. Bazı şirketlerin sektör dışına çıkma örneklerini
görmeye başladık. Kentsel dönüşüm sektöre hareket
getiriyor olsa da 150 metrekareye kadar olan konutlarda
KDV’nin yüzde 1’de tutulması uygulamasının kalkması,
sektörü önemli ölçüde yönlendirecek. Öncelikle mevcut
stoklar ve ruhsatlandırılmış projelerin yüzde 1’lik KDV
kapsamında kalması, onların satışını hareketlendirecek.
Nitekim bunun işaretleri alınmaya başladı. Ancak, yeni
projelere start verilmesi de pek kolay olmayacak. Konutta
yükselen KDV’nin etkisi 2014’te daha fazla hissedilecek.
Yani, kentsel dönüşümün yarattığı heyecanı, özellikle
İstanbul’da yükselen KDV bastıracak.
Anadolu’daki sanayicilerin son yıllardaki ekonomik
atılımlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye ekonomisinin yarıya yakın bölümünü İstanbul’un
temsil etmesi sağlıklı bir yapı değildi. Anadolu’daki
hareketlenme, bu yapının daha sağlıklı hale geleceğinin
işaretleri olarak önümüze çıkıyor. Başta Gaziantep ve
Kayseri olmak üzere sanayileşmenin, yatırımın ve üretimin
Anadolu’ya yayılmasını çok doğru adımlar şeklinde
görmek gerekiyor. Anadolu’da her fabrika gezdiğimde
bunu hissediyor, moralim düzelmiş olarak İstanbul’a
dönüyorum. Malatya’nın üçüncü organize sanayi bölgesi
için kolları sıvaması, yeni teşviklerin Şanlıurfa’ya, Kilis’e,
Mardin’e hareket getirmesi, Anadolu’da atılımın sürdüğünü
gösteriyor. Siyasette yürütülen “barış süreci”nin özellikle
Doğu ve Güneydoğu’ya yatırımları artırması söz konusu
olacak.
İçinde bulunduğumuz ortamda yatırımcılara neler
tavsiye edersiniz?
Gözlemlerime göre yatırımcıların öncelikle hükümetin
verdiği mesajları doğru algılaması, planlarını o doğrultuda
yapması gerekiyor. Her sektör kendi konumuna göre ABD
ve Avrupa ekonomilerindeki gelişmeleri yakından izlemeli,
adımlarını ona göre atmalı.
HABER
45
pazarlama
pazarlama
PACE Partners International Üst Yöneticisi John Monks:
“Geleneksel satış yaklaşımı artık tarih
kitaplarında yerini almalı!”
Müşterilerine doğru işi, doğru müşterilerle ve doğru fiyatla sağlamaları konusunda
destek olan PACE Partners International’ın Üst Yöneticisi John Monks, satış
yöntemleri, müşteri yönetimi, müşteri sadakati ve gelecekteki “müşteri” kavramına
ilişkin sorularımızı yanıtladı
Firmanız hakkında bilgi
verebilir misiniz?
Profesyonellere ne tür
hizmetler sunuyorsunuz?
PACE 1992 yılında doğdu. O
yıl ilk kez karşılaştığımız bazı
müşterilerle hâlâ çalışıyoruz. Bu
da bizim somut geri dönüşler,
maddi kazanımlar sağlamayı
sürdürdüğümüzün en güzel
örneği.
İnanıyoruz ki, sağladığımız
müşteri sadakatinin en önemli
nedeni, onların dünyasını mümkün olduğunca derinlemesine
anlamaya odaklanıp kârlı büyümelerini devam ettirecek
süreçler, beceri ve davranışlar açısından en uygun çalışmaları
sunabilmemiz. Düşünce tarzımız, başarısı kanıtlanmış
yöntemlerimizle birleşerek sürdürülebilirlik ve büyüme
hedefleyen firmalar için ideal çözümler oluşturmak.
Ekibimiz, saygın ve itibar kazanmış, şirketlere daima yüksek
kalitede özgün çözümler sunan değerli danışmanlardan
oluşuyor. İngiltere’de ve hemen her kıtada birçok ülkede farklı
iş konularında ve farklı ölçeklerde birçok firmayla çalışıyoruz.
Örneğin bu yıl Londra ve İstanbul ofislerimizin faaliyetlerine ek
olarak, danışmanlarımız Avrupa, Ortadoğu, Asya ve USA’de
birçok firmayla çalışmalara başlamış durumda.
Ürün ve servislerimiz, profesyonellerin kariyerlerinin farklı
dönemlerinde yararlanabilecekleri düşünce sistemiyle hazırlandı.
Göz önünde bulundurduğumuz bir önemli nokta da firma ve
bireylerin zaman ve para açısından farklı yatırım güçlerine sahip
olmaları. Multimedya çözümlerimizi özellikle bu anlayıştan yola
çıkarak hazırladık. Tüm bunların altında yatan temel amacımız,
müşterilerimize destek sağlayarak doğru işi, doğru müşterilerle
ve doğru fiyatla kazanımlarını sağlamaları.
Klasik satış yöntemlerini bir kenara bırakacak olursak
günümüz müşterilerini anlamanın, etkilemenin ve iş
geliştirmenin yolları nelerdir?
Dünya değişiyor ve değişim sürecek. Geçmişte anlatılan ve
üzülerek söylüyorum bugün hâlâ bazı insanların anlatmaya
devam ettiği birçok geleneksel satış yaklaşımı artık tarih
kitaplarında yerini almalı! Günümüzde müşteriler ne
46
HABER
istediklerini çok iyi biliyor ve hiç olmadığı kadar çok seçeneğe
sahipler. Sadece tek bir tuşa dokunarak istedikleri bilgiye ulaşıp
satın alma kararlarını verebiliyorlar. Hem de bir satış temsilcisi
veya tedarikçiyle görüşmeye gerek olmadan. İnanıyoruz ki, hâlâ
“satışı kapama teknikleri” veya jenerik özelliklerin kullanıldığı
ezbere satış anlatımlarıyla iş yapmaya çalışanlar tam da bu
nedenlerle iş kaybediyor. 20 yılın üzerindeki araştırmalarımız ve
deneyimlerimizin bizi getirdiği nokta, günümüzde satışın, ikna
etme, ısrar ve agresif satış tekniklerinden çok uzak olduğu.
Biz satışı “satın alma için motivasyon yaratmak” olarak
tanımlıyoruz. Anahtar kelimemiz: Motivasyon. Bu noktada
da insanların yaptığı en önemli hata, alıcının motivasyonunu
tahmin etmek. Birçok görüşme, bu yaklaşım nedeniyle
“kendine satış” olarak ve çoğu zaman başarısızlıkla son
buluyor. “Müşteriyi samimiyetle anlamak ve tanımak” düşünce
sistemimizin kalbinde yatan yaklaşım. Bu konuda daima,
görüştükleri diğer rakiplerimizden önde olmayı hedefleriz.
İlk görüşme sırasında müşterinin olumlu tepki vermeye motive
olacağı ortamı yaratmak ve “güven” kazanmak hedeftir.
Güven sağlayamazsanız kendinizi nazik konuşmaların yapıldığı,
yüzeysel bilgilerin paylaşıldığı ve sonuca ulaşamayacağınız
bir ortamda bulursunuz. Karşı tarafa yetkin, itibarlı ve tutarlı
olduğunuzu mutlaka göstermelisiniz.
Son araştırmamız gösteriyor ki satış profesyonellerini başarıya
ulaştıran çözümler:
- Satış sürecinde müşteriyi en uygun şekilde eğitmek
- Gerektiğinde müşterinin düşüncesine meydan okuyabilmek
- Fiyat konuşurken kendinden emin olmak
Kendimiz için doğru olan müşteriyi nasıl bulabiliriz?
Birlikte çalıştığımız, hedeflediği kârlılığı sağlayan firmalar,
“doğru” müşteri resmini net bir şekilde çizmeyi başarmış
olanlardır. Zaman içinde oluşan kârlı müşteri özellikleri anlayışı
sayesinde yönelim, aynı özelliklerde çok sayıda müşteriyi
hedefliyor. Bu bilinçteki firmalar aşağıdaki sorularımıza
“evet” cevabını rahatlıkla verebilir.
• 2-3 yıl sonraki ideal müşteri portföyünüzü sayı ve nitelik olarak tanımlayabilir misiniz?
• Hedef müşterilerinizi belirlemenizi sağlayacak yöntemleriniz var mı? Yöntemler iki kriter içermeli: Filtre Kriteri (Şirketimiz için müşteriyi cazip kılan yönler nelerdir?), Tetik Kriteri (Müşterinin bizi seçme nedeni olabilecek özelliklerimiz hangileridir?).
• Gerçekçi bir hedef müşteri listeniz var mı?
• Var olan portföyünüzdeki müşterileri tanımlayıp ilişkilerinizi koruma ve geliştirme açısından plan yaptınız mı?
• Ekip içinde hedef müşterilerin görev dağılımı ve aksiyon
planı yapıldı mı?
Hedef belirlenir belirlenmez strateji geliştirilmelidir. Hedefteki
firmalarda ulaşılacak kişiler belirlenmeli, en uygun yaklaşım tarzı
ve içeriği oluşturulmalıdır (asla telefon satışı değil!).
Müşteri ilişkileri yönetimi neden önemli? Müşteri
yönetiminin gereklilikleri nelerdir? Günümüz rekabet
koşullarında çok zor görünen müşteri sadakatini
nasıl sağlarız?
Birçok firma büyük bir hata yaparak var olan müşterilerini
unutup yeni müşteri kazanma mücadelesine odaklanıyor. Var
olan müşterilerinizin sizin için doğru müşteriler olduğundan
eminseniz, hepsiyle karşılıklı kazanımın sağlandığı, koruyup
geliştirdiğiniz, uzun dönemli ilişkiler oluşturduğunuz ortamı
sağladığınızdan da emin olmalısınız.
Evet, her müşteri değerli müşteridir ama yine de “baş tacı veya
kilit müşteri” olarak ayırdığımız ve proaktif yaklaşımla ilişkileri
koruduğumuz bir grup da dikkatle belirlenmeli.
Müşteriler, üzerlerindeki artan maliyet baskıları sonucunda
tedarikçilerden en mükemmeli beklerler. Sadece görevinizi
yerine getirmek ve kaliteli ürün sunmak müşteri sadakati
sağlamak için yeterli değildir.
Müşteri ilişkileri yönetiminde dört temel konu vardır:
Süreç Yönetimi
• Müşterinin beklentilerini anlamak ve en iyi şekilde gerçekleştirmek
• Planlama
• Teknik açıdan işi gerçekleştirmek
• Proje yönetimi yaklaşımı
• Müşteriyle her aşamada iletişimi sürdürmek
Müşteri Koruma
• Müşterileri tanımlamak ve proaktif yaklaşımla ilerlemek
• İyi sonuçlar aldığımız müşterilere odaklanarak çaba ve kaynaklarımızı yönlendirmek
• Müşterilerle ilişkilerimizi planlama ve uygulama başlıklarıyla formüle etmek
• Müşterinin bu ilişkiden tam olarak beklediklerini ve bizim ne kadarını gerçekleştirdiğimizi dikkatle izlemek.
Müşteri Geliştirme
• Müşterilere tüm ürün/hizmet yelpazemizi ve kapasitemizi anlatıp pazarlamak
• Satın alma kapasitelerine göre aldıkları miktarı artırmak,
• Başarılı bir çapraz satış modeli oluşturmak Müşteri Proje Yönetimi
• Müşteri ilişkileri yönetimini bir boş zaman aktivitesi olmaktan çıkarıp çalışanları düzenleyip geliştirerek ve gerekli zaman ve kaynak planlamasıyla profesyonel bir aşamaya getirmek
• Müşteriyle ilişkide olan herkesin ulaşıp katkı sağlayacağı bir sistem ve teknolojik yapılanma, iş planı oluşturmak
• Başarılı takım çalışması
Müşteri sadakati için tüm sürecin çok iyi yönetilmesi ve olması
gerekenin en iyisinin sağlanması hedeflenmelidir. İlk tanışmadan
faturalandırmaya ve hatta sonrasında da her şey müşterinin
beklentisinin üzerinde gerçekleşmelidir.
Gelecekte “müşteri” kavramı nasıl şekillenecek, geleceğin
müşterileri ve onları yönetme konusundaki öngörüleriniz
nelerdir?
Gelecekte müşteriler tedarikçilerinden hep daha fazlasını
isteyecekler. Bu talepler, en iyiyi en uygun maliyetle elde
ettiklerinden emin olma ihtiyacından oluşur. Teknoloji ne kadar
ilerlerse ilerlesin bazı ürün ve hizmetler için hâlâ temsilciler
görüşme yapmak zorunda kalacak, bu alanlara özgü satış sanatı
geliştirmek temel ihtiyaç olacak.
Özetle gelecekte,
• Müşterilerini doğru tanımlamış,
• Potansiyel müşterilerle bağlantı kurmak ve güven kazanacakları toplantılar geliştirmek için net bir
stratejiye sahip,
• Pazarlamada on ve off line yöntemlerle müşteriyi eğiten ve ilgilendikleri konularda tanıtım sunan,
• Geleneksel satış yöntemlerine “son” verip müşteriye ne kadar iyi olduklarını anlatmak yerine müşterinin elde edeceği kazanımları ortaya koyan,
• Müşteriyle görüşen ekibin “satın alma motivasyonu” yaratacak donanıma sahip olduğu,
• Müşterinin dünyası hakkında derin anlayış edinen ve hep daha iyi çözümler üreten bir yaklaşıma sahip,
• Müşteriye tam saygıyla yaklaşan ve asla kolay elde edilmiş bir ilişki gözüyle bakmayan,
• Kilit müşterileriyle olan ilişkilerine proaktif yaklaşarak koruma ve geliştirme aksiyonları planlayan,
• Her bir müşteriye her iş sürecinde beklentilerinin üzerinde hizmet sunan,
• Çalışanlarının itibarlı, yetkin ve tutarlı profesyoneller olarak uzun süreli kârlı ve sadık iş ilişkileri oluşturabilecek özellikte olduğu firmalar “başarılı” olacaklar.
HABER
47
hukuk
hayata dair
Yaşam Koçu ve Eğitmen İsmail Karasu:
Kentsel Dönüşüm ve Hukuk Platformu Başkanı
Prof. Dr. Gürsel Öngören
“Başarısızlık yoktur,
sadece sonuçlar vardır”
Kentsel dönüşüm ve
beraberinde getirdikleri
Kentsel dönüşüm olarak adlandırılan 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında site ve apartman sahiplerinin
bilmesi gereken hukuki süreçler ve adım adım kentsel dönüşüm rehberi...
6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamına;
ekonomik ömrünü tamamlamış apartman
veya siteler, depremde yıkılma riski taşıyan
binalar ve ağır hasar görme riski taşıyan
yapılar giriyor.
Kat Mülkiyeti Kanunu’ndan avantajları
fazla
Kanundan önce, eskiyen apartman veya sitelerin yıkılıp yeniden
yapılması için Medeni Kanun ve Kat Mülkiyeti Kanunu’nun
kurallarına göre; tüm bağımsız bölüm maliklerinin oybirliğiyle
karar alması gerekiyordu. Bir daire veya dükkân sahibi karşı
çıktığında yeniden yapma olanaksız hale geliyordu. Yeni kentsel
dönüşüm kanununa göre ise; eskiyen yapılarda arsa payları
sahipleri üçte iki çoğunlukla, yeniden yaptırma, müteahhit
seçimi, yeni dairelerin büyüklüğü gibi kararları verilebiliyor.
Böylece artık bir-iki daire veya dükkân sahibi, ekonomik
ömrünü tamamlamış olan apartman veya sitede yeniden yapımı
engelleyemeyecek.
İlk adım riskli bina tespiti
Binalarda dönüşümü başlatmak için eskiyen site veya
apartmanın sakinlerinden birinin, riskli yapı tespiti yapan
lisanslı kuruluşlara başvurması gerekiyor. Lisanslı kuruluş,
binanın ekonomik ömrünü tamamlamış olduğuna dair karar
verirse, kentsel dönüşüm süreci başlıyor ve sonraki yeni bina
yapma, yükleniciyi seçme, binanın tasarımını seçme, daire tip
ve büyüklükleri gibi tüm kararlar, üçte iki çoğunluk tarafından
alınıyor. Anlaşmaya katılmayan üçte birin hissesi de diğer kat
maliklerine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından belirlenen
bedel üzerinden satılıyor.
Adım adım kentsel dönüşüm rehberi
1. Yapıların ekonomik ömrünü tamamladığı için riskli yapı
kapsamına girdiğinin tespiti ve Bina Deprem Risk Raporu almak
için mevcut projeler ve tapuyla, risk tespiti yapmaya yetkili
kuruluşlara veya şirketlere başvurulur.
2. Kuruluş veya şirket binada inceleme yapar, tespit ve
çalışmalar sonucunda bina veya site Deprem Risk Raporunu
(Ekonomik Ömrün Tamamlandığına İlişkin Rapor) hazırlar.
3. Rapor, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkili kuruluşu
tarafından bağlı bulunduğunuz İl Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
Kentsel Dönüşüm Müdürlüğü’ne en geç iki gün içinde bir üst
48
HABER
yazı ile sunulur.
4. Kentsel Dönüşüm Müdürlüğü, durumu
Tapu Müdürlüğü’ne bildirir.
5. Tespit ettiren tarafından rapor, maliklere
iadeli taahhütlü olarak bildirilir.
6. Malikler 15 gün içinde tespite karşı İl
Kentsel Dönüşüm Müdürlüklerine dilekçe
vererek itiraz edebilir.
7. Rapora ve itiraz kararına karşı diğer
malikler idare mahkemesinde kararın veya raporun iptali davası
açabilir. İptal kararı verilirse durum tapuya bildirilir ve işlenir.
8. Bakanlık, rapor onayını (tespiti yaptırana) yazı ile bildirir.
Bakanlık riskli yapı veya site maliklerine yıkım için 60 günden
az olmamak üzere süre verebilir. Bakanlık/belediyeler bu arada
elektrik, su, doğalgaz verilmesini durdurabilir.
9. Bakanlık onay yazısının tebliğinden sonra yaklaşık 60 gün
içinde daha önce görüşmeleri yapılan müteahhit (yüklenici)
ile yapılan ön anlaşma doğrultusunda bina maliklerinin en
az 2/3 çoğunluğuyla Bina Ortak Karar Protokolü imzalanır.
Bu protokolde riskli yapının yıkımı kararı alınır. Ortak Karar
Protokolü’nde binanın yıkılmasının nasıl olacağı, arsa paylarına
karşılık yeni inşaatta nasıl paylaşım yapılacağı, inşaatın nasıl
yapılacağı, yükleniciyle paylaşımının nasıl yapılacağı, yeniden
inşa için bakanlık onayıyla kentsel dönüşüm kredisinden
yararlanılması gibi ilke kararları ve konular da yer alır.
10. Bina Ortak Karar Protokolü bağlı bulunulan İl Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı Kentsel Dönüşüm Müdürlüğü’ne sunulur.
11. Bina yıkıldıktan sonra maliklerin veya bakanlığın talebiyle
kat irtifakı ve kat mülkiyeti kaldırılır, arsa payları malikleri adına
kaydedilir. Yapılan anlaşma doğrultusunda ifraz, tevhid ve arazi
düzenlemesi yapılır.
12. Ortak Karar Protokolü’ne katılmayanların bağımsız
bölümlerine ilişkin arsa payları, bakanlık tarafından rayiç değeri
tespit ettirilerek bu değerden az olmamak üzere anlaşma
sağlayan diğer paydaşlara açık artırma usulüyle satılır. Bu suretle
paydaşlara satış gerçekleştirilemediği takdirde, bu paylar,
Bakanlığa, TOKİ’ye veya idareye devredilir.
13. Ortak Karar Protokolü doğrultusunda müteahhitlik lisansına
sahip yükleniciyle kat karşılığı İnşaat ve Satış Vaadi Sözleşmesi
noterde yapılır.
14. Binanın yeniden inşası veya güçlendirilmesinin yapılması için
yüklenici tarafından tüm projeler hazırlatılır ve ilgili belediyeden
ruhsat alınır.
15. İnşaat süreci başlar.
En başarılı insanlar, yaptıkları hatalardan bir şeyler öğrenen ve
başarısızlıkları fırsatlara çevirenlerdir. Her bilimsel buluş, her iş
girişimi ve her mutlu evlilik, bir dizi başarısızlığın sonucunda
oluşur. Hiç kimse bunları yaşamadan başarılı olamaz.
Başarısızlık sizin az da olsa çaba harcadığınızın göstergesidir.
Bu iyi bir şey. Başarısızlık size bir şeyi yapmanın daha iyi yolunu
öğrenmeniz için fırsat tanır. Bu da olumlu bir şeydir. Bir
başarısızlık size bir şey öğretir ve deneyimlerinize deneyim katar.
Bu çok yararlı bir durumdur. Başarısızlık bir sonuçtur, geçici bir
güvensizlik ve bir basamak taşıdır. Ona vereceğimiz karşılık,
onun bize ne dereceye kadar yardımcı olabileceğini belirler.
Tavır ve tutum her şeydir
Olumsuz bir düşünce, bir diğerini doğurur, o da başka bir
tanesini doğurur ve sonuçta bir olumsuz düşünce ailesine sahip
olursunuz. Bunlardan yeterince elde ettiğinizde, “Zavallı Ben”
hastalığı gündeme gelir ve kontrolü ele alır.
Dr. John Maxwell “Hayata ve kendisine gülebilen bir insan,
yaşamda stresi yenmiş demektir. Eğer iyi bir mizah anlayışına
sahipseniz, merdiveni çok daha hızlı tırmanacak ve bu
yükselişten çok büyük zevk alacaksınız demektir. Böylece diğer
insanlarla iletişiminiz de kolaylaşır, çünkü mizah anlayışına sahip
insanlar çok daha kolay iletişim kurarlar, takım ruhu kuvvetlenir
ve üretkenlik artar” diyor.
Fırsatlar elinize ender olarak geçer. Bunların üstüne üstüne
gitmelisiniz. Çoğu durumda, sizinle yaşamdaki fırsatlar arasında
birçok engel bulunur. Sizlere yaşamın her alanında, ön sıralarda
boş yerler bulunduğunu belirtmek isterim. Zirvede ise çok az
yer vardır, herkes çıkıp oturamaz. Ve şunu sakın unutmayın ki
zirvede yerler sizin ayağınıza gelerek oturmanızı beklemez.
Oraya sizin çıkmanız, bu yerleri elde ederek sizin oturmanız
lazımdır. Unutmayın, nereden başladığınız değil nereye
ulaştığınız önemlidir. Colin Powell’in ilk işi lokantada yerleri
süpürmekti. O en iyi temizlikçi unvanını elde etmeye karar verdi.
Aynı tavrı askeriyeye de taşıdı.
Bir meşe palamudunun içinde meşe ağacı vardır, eğer bu meşe
palamudunun yere düşmesine izin verilmezse, içindeki meşe
ağacı hiçbir zaman yaşayamaz. İşte, aynı şey sizin içinizdeki
başarı tohumları için de geçerlidir. Şimdi bir şansınız var,
içinizdeki tohumları büyütün ve kullanın, ya “meşe ağacınızı”
olgunluğa ulaştırın ya da onun ölüp gitmesine göz yumun.
Sürekli okuyun. İçinizdeki tohumların olgunlaşması için gerekli
olan umut, besin ve gübre sizin ellerinizin arasındadır.
Geçmişimin ne kadar iyi ya da kötü olduğuna önem
vermiyorum, şu anda içinde bulunduğum ortamın ne kadar iyi
ya da kötü olduğunu umursamıyorum, geleceğimin daha iyi
ya da kötü olmasını sağlamak için şu anda yapabileceğim bazı
şeyler var ve bunlar tamamıyla benim seçimim.
Dünyayı değiştiremeyebilirsiniz fakat kendi dünyanızı
değiştirmeyi başardığınızda, kullandığınız kelimeler ve
yaptığınız işler aracılığıyla hiçbir zaman tanışamayacağınız
insanların dünyalarını değiştirme yolunda büyük bir aşama
kaydetmiş olursunuz. Dr. John Maxwell, herhangi bir
insanın, yaşamı boyunca 10 binden fazla kişiyi etkilediğini
söyler. Bu çok önemlidir. Dünyayı daha iyiye doğru
değiştirdiğinizde, kendinizi çevrenizdeki insanların dünyalarını
değiştirebileceğiniz bir konuma yerleştirmiş olursunuz.
İnsanlar neden yeteneklerini geliştirmez ve kullanmazlar?
Fedex’in kurucusu Fred Smith’e göre bunun sebeplerinden
birisi inkâr etmek. Çoğu kişi yeteneklerini inkâr etmeyi bir
kolaylık olarak görür. Bu insanlar “Zavallı ben”, “Ben sadece
bir ev kadınıyım” ya da “Ben sadece bir lise mezunuyum” gibi
bahaneler öne sürerler.
İnsanların yeteneklerini kullanmamalarının ikinci sebebi
olarak da işi ağırdan alıp ertelemeyi gösteriyor. Bu insanlar
yeteneklerini “bir gün yapacağım” olmayan bir gelecekte
kullanacaklar.
Yeteneklerimizi kullanmamamızın diğer bir sebebinin de korku
olduğuna inanıyorum. Çoğu kişi, başarısızlığın bir insan değil de
bir sonuç olduğunu anlamaz, dolayısıyla da güvende olmak için
hiçbir şey yapmama yolunu seçer.
İnsanların yeteneklerini kullanmamalarının dördüncü
sebebi sorumsuzluklarıdır. Başarısızlıkları yüzünden diğer
şeyleri ve diğer insanları suçlamak onlar için daha kolaydır.
Başarısızlıklarının sorumluluğunu üstlenmezler ve bu yolda
sistemi suçlamaktan çekinmezler.
Şu iki cümle her şeyi anlatıyor:
“Yapacağım her şey benim elimdedir. Çözüm, derhal
uygulamaya geçmektir.”
Geçmişteki, yaşantınıza baktığınızda “Şunu yapmayı isterdim”
demeyi mi yoksa “Yaptığımdan memnunum, iyi ki yaptım”
demeyi mi istersiniz.
Eğer kim olduğunuzdan ya da nerede olduğunuzdan memnun
değilseniz sakın üzülüp kaygılanmayın çünkü kim olduğunuza ya
da nerede olduğunuza bağımlı kalmış değilsiniz. Gelişebilirsiniz.
Değişebilirsiniz. Olduğunuzdan daha fazlasını olabilirsiniz. Ben
size inanıyorum. Ya siz kendinize inanıyor musunuz?
HABER
49
insan kaynakları
İş hayatı
içimizden biri
Özel hayat
Günümüzde rekabet koşullarının küreselleşmesi, ekonomik,
sosyal, demografik, teknolojik gelişmeler ve yaşam kalitesindeki
beklentilerin değişimi/çeşitlenmesi, insanları günün büyük bir
çoğunluğunu iş yerinde/dışında iş ile ilgili konularda yüksek
tempoda çalışmaya zorluyor. Doğal sonucu olarak iş, bireylerin
yaşamında kendisini daha merkezi bir noktaya konumlandırıyor.
İş ve aile yaşamı dengesi, bireyin hem aile hem de iş yaşamındaki
sorumluluklarını karşılamaya yetecek zamanının olmasını ifade
ediyor (Guest, 2002:263).
Gün içerisinde anne-baba, eş, başkan, yönetici, çalışan gibi
birbirinden farklı roller üstlenen birey, bu rollerin gereği olan
görevleri, belirlenmiş zaman dilimleri içerisinde gerçekleştiremediği
ya da gereken güç ve konsantrasyonu ağırlıklı dağıtamadığı
durumlarda çatışmalar ortaya çıkıyor. Bundan dolayı sürekli 24
saatlik zaman diliminin yetmemesinden kaynaklı “zamansızlık”
sorunu, tamamlanmamış/yetişmemiş yapılacaklar listesini her gün
biraz daha kabartıyor.
Günümüz insanı için iş, hayatı biçimlendiren kişisel bir olgu
haline geldi. Merkezi iş olan bireyin sosyal yaşamı ikinci plana
iterek denge noktasına işi konumlandırması ya da tam tersi
yaklaşım, çalışma ve aile yaşamının ayrılmaz bir bütün olduğu
gerçeği karşısında zaman içerisinde daha ciddi çatışmalara zemin
hazırlıyor. Dengenin kurulamaması, bireylerde özel hayatta
sorunların ve yoğun stresten kaynaklı hastalıkların artması,
işletmelerde verimin, yaratılan katma değerin, şirkete aidiyetin
ve iş doyumunun düşmesi, devamsızlıkların artması gibi olumsuz
yönde etki yaratıyor. Üzerine, günümüz endüstri toplumunda
özellikle bayanların iş hayatına katılımlarının artmasıyla ortaya
çıkan çift gelir/çift kariyer konusu, dengenin kurulmasını biraz
daha zorlaştırıyor. Araştırmalara
göre çoklu rollerin taleplerini karşılama
sorumluluğunu daha fazla taşıyan bayan
çalışanlar, tüm zaman ve enerjilerini
“Büyük bir
orkestranın parçası
olduğumuzun
bilincindeyiz”
Pakpen A.Ş. İnsan Kaynakları Müdürü
Ramazan Nugay
denge kurmaya harcamakta iseler de rollerinin yükü
ve iş-özel hayat taleplerinin örtüşmemesi daha yüksek
bir çatışma yaşanmasına neden olabiliyor. İş yükünü
paylaşmanın daha zor bir seçenek olduğunun kabulü
ile çalışan bireylerin özel hayatlarında eşitlik, işbölümü
ve dayanışmaya özen göstermeleri, cinsiyete dayalı
dengenin kurulumunu ve sürdürülebilirliğini sağlıyor.
Denge sağlaması için iş ve özel hayatın bireyin kendinden
ve kendisinin her ikisinden ne beklediğini bilmesi önemli.
Birey ancak bu şekilde rollerin üstlendiği görevleri, önem
sırasına göre sıralayabilir. Örtüşen taleplerde zaman
yönetiminin yapılması daha kolay olduğuna göre asıl
sorun ters düşen taleplerin çözümlenmesi. Çalışan
bireylerin iş ve özel hayatlarının birbirini sürekli etkilediği
bilinciyle istikrarlı olarak sosyal destek almaları dengeye
ulaşmalarını sağlayabilir.
Sonuç olarak, iş-özel yaşam dengesini işletmeden
soyutlayarak bireysel algılamak yanlış olur. Denge
kurulması bireysel açıdan yaşam kalitesinin artması,
sosyal çevreyle pozitif ilişkinin kurulması, kendisinden
beklentilerinin karşılanmasını sağlayacağı gibi işletme
için de verimli, üretken, katma değer yaratan, yenilikçi,
çağdaş ve farkındalık yaratan işgücü ortaya çıkarır.
Şirketimizde gerçekleşen yeni atamalar
• Yıldırım Celal Gülay, 2 Ocak tarihinden itibaren Pakpen Plastik Boru ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. Konya Fabrika’da, Yatırımcı İlişkileri Uzmanı olarak göreve başladı.
• Suat Karcı, 25 Şubat tarihinden itibaren Pakpen Plastik Boru ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. İstanbul’da, Marmara Bölge Müdürü olarak göreve başladı.
• Şirketimizde görev yaptığı sırada yüksek lisans için yurtdışına giden Serhat Çiftçi, bu eğitimini tamamlamasının ardından, Pakpen Plastik Boru ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş.’de münhal bulunan Kalite Müdürlüğü kadrosuna 25 Mart itibarıyla atandı.
50
HABER
1999 yılından bu yana İzmir
Bölge Müdürlüğümüzde görev
yapan ve Pakpen Ailesi’nin
bir üyesi olmaktan mutluluk
duyduğunu belirten Ufuk
Sezer Acar, Sipariş ve Sevkıyat
Sorumlusu olarak çalışmalarını
sürdürüyor. “Her birimiz, farklı
enstrümanlarla uyumlu bir
melodi çıkarma arzusunda olan
büyük bir orkestranın parçası
olduğumuzun bilincindeyiz”
diyen Acar, “İçimizden Biri”
sayfamızın konuğu oldu
1978 Konya doğumluyum. İlköğrenimimi baba memleketim
olan Konya’da tamamladıktan sonra İzmir-Karşıyaka’ya
yerleştik. Ortaokulu ve liseyi burada okudum. Üniversitede hem
okuyup hem çalıştım. Halen Anadolu Üniversitesi Açıköğretim
Fakültesi’nde İktisat okuyorum. Evliyim ve çift yumurta ikiziyim.
Çalışma hayatına 1997 yılında, farklı bir markanın tali bayii
olarak çalışan bir firmada başladım. İnşaat mühendisi olan
yöneticimin büyük desteğiyle kısa sürede işi öğrenmeye
başladım. Elde çizim yapıp, fiyat teklifleri hazırlyor, ağırlık
analizleri hesaplıyordum. O zamanlar bilgisayar hayatımıza
yeni yeni girmeye başlamıştı. PVC sektörü hızla gelişiyordu.
Yaptığımız işi iyice kavramaya çalışıyordum. Yöneticim başka
bir firmayla ortak olup Pakpen’den üretici bayilik alınca Pakpen
Ailesi ile tanışmış oldum. Fırsat buldukça atölyede profil kesimi,
kaynak yapılması gibi doğrama üretimiyle ilgili konularda
gözlem yapıp işin mutfağını da kavramaya çalışıyordum.
“Şirketimiz bir okul gibi bize gereken bilgi ve
donanımı sağlıyor”
İlerleyen zamanlarda -mekânı cennet olsun- dönemin
bölge müdürü sayesinde fark edilip, 1999’da İzmir Bölge
Müdürlüğü’nde çalışmaya başlayınca bizzat Pakpen Ailesi’nin
bir ferdi oldum. Şu anda Sipariş ve Sevkıyat Sorumlusu olarak
görev yapıyorum. Bölge Müdürlüğü’ne geçince Ege’deki tüm
bayilere hizmet verdiğimiz için daha donanımlı olmam, hata
payını en aza indirmek için dikkatli çalışmam, beklentiyi hemen
kavramam, çok iyi konsantre olmam gerekiyordu. Öğrenmeyi
seven bir insan olarak kendimi geliştirmeye devam ettim.
Ayrıca Pakpen çalışanları olarak şanslı olduğumuz bir konu var:
Tüm firmalar hazır yetişmiş elemana yönelirken, şirketimiz her
zaman bir okul gibi işimizin gerektirdiği bilgiyi ve donanımı
bizlere sağlıyor. Bugüne dek kaliteden taviz vermeden hem
bayi sayımızı hem de (dış cephe kaplaması, taş görünümlü
levhalar, kapı panelleri, kompozit iç kapılar, yalıtım malzemeleri,
PVC, alt yapı ve bina içi tesisat boruları gibi) yeni ürünlerle
ürün çeşitliliğimizi artırmaya devam ediyor, bir yandan da
kurumsallaşma çalışmalarını sürdürüyoruz.
Diğer departmanlardaki çalışma arkadaşlarımızla birlikte
bayilerimize var gücümüzle en iyi hizmeti vermeye çalışıyoruz.
Her birimiz, farklı enstrümanlarla uyumlu bir melodi çıkarma
arzusunda olan büyük bir orkestranın parçası olduğumuzun
bilincindeyiz. Ben de bu coşkulu çalışma serüvenimde halen
Pakpen Ailesi içerisinde olmaktan büyük mutluluk duyuyorum.
Zamanımızın büyük bir kısmını geçirdiğimiz işyerlerimizde
bizlere aile sıcaklığında bir ortam sundukları için yöneticilerime,
desteklerini ve ilgilerini her zaman hissettiğim değerli
bayilerimize sonsuz teşekkürü bir borç biliyorum.
İşimi elimden gelenin en iyisiyle, kendime ve firmama yakışır
şekilde yapmaya çalışarak şirketime olan vefa borcumu
hafifletmeye çalışıyorum.
HABER
51
kültür-sanat
fuar günlüğü
Kitap
YUGBUILD 2013’te
Pakpen ürünleri büyük
ilgi gördü
Satışın 10 Altın Kuralı
Yazar
A. Taner Özdeş
Yayınevi
Mediacat
İnsan doğuştan satışçı mıdır? Ya da sonradan alınan eğitimlerle satışçı olmak mümkün
müdür? Bu soruların cevaplarına yüzde 100 kanıtlanmış bir sonuç henüz verilmemiştir.
1999 yılından bu yana binlerce kişiye satış, satış yönetimi, sunum teknikleri, satış psikolojisi,
duygusal zekâ ve beden dili, zaman yönetimi gibi konularında eğitimler veren Taner
Özdeş, kitabında bu soruların cevaplarını arıyor. Satışın bir insan işi olduğunu iddia eden
Özdeş, Türkiyede satışı meslek olarak edinmiş birçok kişiye yol gösterici olmayı, birikim ve
tecrübelerini aktarmayı hedefliyor (Tanıtım bülteninden).
Rusya’nın Krasnador şehrinde düzenlenen ve bu yıl
23’üncüsü gerçekleşen YUGBUILD 2013’te yerini alan
Pakpen A.Ş., 21 metrekarelik standında tüm ürünlerini
sergiledi. 27 Şubat-3 Mart tarihleri arasında gerçekleşen
inşaat malzemeleri fuarını bu yıl da binlerce kişi ziyaret
etti. İnşaat firmalarının, inşaat malzemeleri toptancılarının,
mühendislik firmalarının, boru toptancılarının, boru ve PVC
uygulama firmalarının katıldığı fuarda Pakpen standı, en çok
ziyaret edilen stantlardan biri oldu.
Kolektif
Yayınevi
Rota Yayın Yapım
Cep Pazarlama Dizisi
İçindekiler: Strateji, Sponsorluk, Pazarlama, Satış Noktasında Pazarlama, Reklam
Fotoğrafçılığı, Reklam, Medya Planlama, İnteraktif Pazarlama, İnsan Kaynakları, Halkla
İlişkiler, Girişimcilik, Doğrudan Pazarlama, CRM, Araştırma.
Müzik / Yeni çıkan albümler
Zümrüdüanka
Aylin Aslım
İMM Müzik
People, Hell And Angels
Jimi Hendrix
İMM Müzik
İyi Olacaksın
Kubat
Esen Müzik
Flu
Feridun Düzağaç
DMC Müzik
Visal
Hadise
Esen Müzik
Gümüş Teller
Murat Kekilli
İMM Müzik
Beni Durdursan mı
Gülşen
Esen Müzik
Neden?
Gece Yolcuları
EMI / Kent
Yalnız Değiliz
Hüsnü Arkan
Ada Müzik
Olmuyor
Murat Boz,
Oğuz Berkay Fidan
Avrupa Müzik
Vizyona girecek filmler
Kirli Oyun
(Freelancers)
Gösterim tarihi
12 Nisan 2013
Yapım yılı
2012-ABD
Tür
Aksiyon, Dram, Suç
Yönetmen
Jessy Terrero
Oyuncular
Robert De Niro, Forest
Whitaker, 50 Cent, Matt
Gerald, Cassie Shea Watson
Konu: New York polisi olan babasının öldürülmesine şahit
olmasından 15 yıl sonra Jonas “Malo” Maldonado (Curtis
‘50 Cent’ Jackson) polis akademisine girer, mezun olur ve
babasının eski ortağının -Vito Sarcone (Robert De Niro)başını çektiği ahlaksız polislerin bulunduğu bir gruba
dahil olur. Malo bu ahlaksız ve şiddetli ortamda daha
da derinlere girer. Babasının ölümünün arkasında yatan
gerçekleri çözmeye ve tüm bunların arkasındaki kişiye
hesap sormak için plan kurmaya başlar.
52
HABER
Suç Ortağı (Stolen)
Iron Man3
Gösterim tarihi
19 Nisan 2013
Yapım yılı
2012-ABD
Tür
Aksiyon
Gösterim tarihi
3 Mayıs 201
Yapım yılı
2013-ABD
Tür
Bilim kurgu, Aksiyon,
Macera
Yönetmen
Tom Hooper
Oyuncular
Robert Downey Jr.,
Samuel L. Jackson,
Gwyneth Paltrow,
Paul Bettany, Guy Pearce
Yönetmen
Simon West
Oyuncular
Nicolas Cage, Josh Lucas,
Danny Huston, Mark Valley,
M.C. Gainey
Konu: Will Montgomery hapisten yeni çıkmıştır ve sabıkalı
geçmişini geride bırakıp uzun süredir görmediği kızı
Alison Loeb ile ilişkisini düzeltmeye hazırdır. Bu arada Will
Montgomery’nin 10 milyon dolarlık fidyeyi ulaştırabilmesi
için yalnızca bir günü vardır. Hem FBI hem de Vincent’in
inanmamasına rağmen para aslında onda değildir. Tek
seçeneği ise içgüdülerine güvenip eski suç ortağı güzel, seksi
ve akıllı Riley Jeffers ile tekrar bir araya gelip bir soygun daha
yapmak ve çok geç olmadan kızını kurtarmak.
Pakpen Türkmenistan
Türk İhraç Ürünleri
Fuarı’nda yerini aldı
Pakpen A.Ş., 21-23 Şubat tarihlerinde Türkmenistan’ın
Aşkabat kentinde düzenlenen Türkmenistan Türk İhraç
Ürünleri Fuarı’nda yerini aldı. Fuarda tüm ürün gruplarını
12 metrekarelik standında tanıtan Pakpen, ziyaretçilerin
beğenisini kazandı. Fuarı, inşaat ve mühendislik firmaları,
mimarlar ve çok sayıda sektör temsilcisi ziyaret etti.
Konu: Tony Stark, milyarder bir işadamı, kahraman ve bir
mucittir. Bu sefer daha güçlü bir düşmanla karşı karşıyadır.
Stark, zorlu bir mücadeleye girer fakat en yakınlarını
korumak için sadece zekâ ve cesarete değil, içgüdülerine
de ihtiyacı vardır. Bu savaşta Stark’ın kafasındaki soru,
filmin en can alıcı yanı: “Adam mıdır kıyafeti kıyafet yapan
yoksa kıyafet midir adamı adam yapan?”
HABER
53
Yapı Malzeme - 01.01.2013
Fortune Türkiye - 01.02.2013
Dünya Sektörel Haberler - 01.02.2013
Konya Yenigün - 20.02.2013
İzolasyon Dünyası - 01.02.2013
Yapı Malzeme - 01.03.2013
Dünya - 11.01.2013
Tesisat Dergisi - 01.01.2013
WINDOWMARKETWIN - 01.12.2012
54
HABER
WINDOWMARKETWIN - 01.12.2012
Memleket- 22.02.2013
WINDOWMARKETWIN - 01.12.2012

Benzer belgeler

Pakpen, kalitesini uluslararası standarda taşıdı

Pakpen, kalitesini uluslararası standarda taşıdı YAPIM Communication Partner İletişim Danışmanlığı Ltd. Şti. GÖRSEL TASARIM VMD & More Reklam Tasarım Prodüksiyon ve Bilişim San. ve Tic. Ltd. Şti. Kreatif Direktör Elif Kılınç Katkıda Bulunanlar Re...

Detaylı