kolum gitti ülkem kaldı

Transkript

kolum gitti ülkem kaldı
\\ www.212haber.com //
01-15 AĞUSTOS 2016
Yıl: 6
Sayı: 106
Fiyatı: 1
HÂKİMİYET
ALLAH’IN,
ZAFER
MİLLETİNDİR
15 Temmuz’da gerçekleşen
ve tarihteki en haince
kalkışmalardan biri olan ABD/
FETÖ ortak yapımı askeri
darbe girişimi milletimizin
kahramanca direnişiyle bertaraf
edildi. Girişim sonucu 240 vatan
evladı şehid olurken, bir kısmı
ağır olmak üzere 1600 civarı
insan yaralandı. O meş’um
gece akıl almaz bir feraset
örneği göstererek bedenlerini
tankların, helikopter, uçak ve
yağmur gibi yağan kurşunların
önüne siper eden milletimiz
adeta bir destan yazdı. O gece
yaşanan sayısız kahramanlık
hikayesinin altına imza atanları
birer birer öğreniyoruz, daha
da öğreneceğiz. Selam olsun
aziz şehitlerimize, selam olsun
direnişin yiğit kahramanlarına….
13
YAŞINDA…
‘SEN CANSIN
‘Vatan için yine
canım
babacığım’
sokağa çıkarım’
13 yaşında olmasına
rağmen tankların karşısına çıkarak darbecilere
karşı mücadele verir-
ken yaralanan Ömer
Dondurma, vatanı için
yine sokağa çıkacağını
söyledi. 17
FETULLAHÇI Terör Örgütü’nün
(FETÖ) darbe girişimi sırasında Boğaziçi Köprüsünde
yaralanan Levent Deveci’nin 6
yaşındaki kızı, babasına duygusal bir mektup yazdı. 8
‘İçim rahattı çünkü gazi
ya da şehit olacaktım’
İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi
(İBB) önünde darbecilerin kurşunuyla yaralanan 14 yaşındaki Adviyye
Gül İsmailoğlu, “Vurulduğum an şok
oldum ama içim rahattı çünkü gazi ya
da şehit olacaktım.” dedi.
8
KOLUM GİTTİ
ÜLKEM KALDI
FETÖ darbe girişimi sırasında
bir kolunu kaybeden Üzeyir Saadet Partisi Tuzla İlçesi Yönetimi Kurulu Üyesi Üzeyir Cıvan,
“Vatan davası önemli çünkü
bizim başka vatanımız yok. Kolumu kaybettim ama vatanımı
kaybetmedim.” dedi. 20
ÜLKEM İÇİN GAZA BASTIM
FETÖ darbe girişimine karşı soka- Kamyondaki görüntüleriyle simgeleştiler
ğa çıkarak, kamyondaki görüntüleriyle simgeleşen ve Başbakan
Yıldırım’ı duygulandıran kadınlar
vatan, memleket ve çocukların
geleceği için yollara düştüklerini
söyledi. Şerife Boz, “Çocuklarımı, torunlarımı, mahalledekileri
topladım. ‘Ya Allah’ diyerek kamyonla Taksim’e çıktım’ dedi. 8
‘O halkın önünde bir değil,
bin tank olsa duramaz’
FETÖ mensuplarının darbe girişimine tepki
göstermek için gittiği FSM Köprüsü’nde
yaralanan 38 yaşındaki Ahmet Şahin, “O
halkın
önünde
bir tank değil,
bin tank olsa
duramaz.” dedi.
16
Tanka
yumruğuyla
karşı koydu
FETÖ’nün darbe girişimi sırasında Boğaziçi Köprüsü’nde
tankın karşısına geçerek darbeci
askerlerin kurşunları karşısında
ayakta duran 19 yaşındaki Tekin, havaya kaldırdığı kolundan
vuruldu. 9
14
YAŞINDA…
2
GÜNDEM
01-15 AĞUSTOS 2016
www.212haber.com
Milletin temsilcileri
tek yürek oldu
Milli iradeye kastedilen
darbe girişimi ile alakalı
olarak Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt
Uysal’ın ev sahipliğinde
bir araya gelen AK Parti,
CHP, Saadet, BBP, MHP
ve HÜDAPAR temsilcileri gerçekleştirilmek istenen darbeyi lanetleyen
ortak bir deklarasyona
imza attı.
B
AŞAKŞEHIR Belediye Başkanı Mevlüt
Uysal’ın ev sahipliğinde, Başakşehir Belediyesi Başkanlık binasında gerçekleştirilen toplantıda, AK Parti İlçe Başkanı
Ayhan Özgürel, CHP İlçe Başkanı Özgür
Karabat, MHP İlçe Başkan Yardımcısı
Halim Çakıroğlu, Saadet Partisi İlçe
Başkan Yardımcısı Mesut Yıldız, Büyük
Birlik Partisi İlçe Başkanı Uğur Bay ve
Hür Dava Partisi İlçe Başkanı Orhan
Kaya’nın katıldığı toplantıda, gerçekleştirilmek istenen darbeyi lanetleyen ortak
bir deklarasyon imzalandı.
İmzalanan deklarasyonda, tüm ilçe başkanları “Bizler, aşağıda imzası bulunan,
Başakşehir ilçesinde faaliyet gösteren AK
Parti, CHP, MHP, Saadet Partisi, Büyük
Birlik Partisi ve Hür Dava partilerinin
temsilcileri olarak, aziz milletimizin
kendisine, milli iradeye, parlamenter
demokrasiye ve bizzat siyaset kurumuna; 15 Temmuz gecesi başlatılan darbe
girişimini şiddetle kınıyoruz. Ülkemizin
birliği, beraberliği ve bütünlüğünü hedef
alan bu darbe girişimi Türk demokrasi
tarihine bir kara leke olarak girmiştir.
Aziz milletimiz darbenin karşısında
durmuş ve bu kanlı girişimi engellemiştir. Türkiye Cumhuriyeti ve kurumlarını
canı pahasına koruyan bu aziz millet
her türlü övgü ve takdiri ziyadesiyle
hak etmektedir. O gece Türk Milletinin
devletine ve milli iradeye verdiği destek
tarih boyunca unutulmayacaktır. Dünya
demokrasi tarihinin şanlı bir tablosu olarak kaydedilmiştir. Herkes bilmelidir ki
bugün olduğu gibi gelecekte de milletimize, milli iradeye ve devletimize karşı
her türlü girişim, karşısında milletimizin
çelikten iradesini bulacaktır”.
HEPIMIZ DARBE GIRIŞIMINE
KARŞI ORTAK BIR TAVIRLA
KARŞI DURUYORUZ
Deklarasyonun son bölümünde ise, “Başakşehir halkının farklı siyasi görüşlerinin temsilcisi olan bizler, tüm halkımız ve
kurumlarımızla sivil siyasetin yanındayız;
milli iradeye hep birlikte sahip çıkıyoruz
ve ebediyen de sahip çıkacağız. Türkiye'de
hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının
somut delili bu ortak bildiridir. Milletimiz
müsterih olsun. Bu şanlı direniş sırasında
milletimizin aziz fertlerinden pek çok
vatandaşımız şehit olmuştur. Darbeye
direnirken şehit olan tüm vatandaşlarımızı rahmetle anıyoruz. Yaralılarımıza
acil şifalar diliyoruz, milletimizin başı sağ
olsun” ifadeleri yer aldı. //
www.212haber.com
BU MİLLETİN
İÇİNDE
E
HAŞHAŞİLER
YER YOK
GÜNDEM
01-15 AĞUSTOS 2016
3
BAŞAKŞEHİRLİ
İRADESİNE SAHİP ÇIKTI
15 Temmuz günü milli iradeye
karşı gerçekleştirilmeye
çalışılan darbe girişimine karşı
Başakşehir halkı alanları terk
etmeyerek milli iradesine sahip
çıkmaya devam ediyor. Milli
irade nöbetine Başakşehir
Belediye Başkanı Mevlüt Uysal
başta olmak üzere, siyasiler,
STK temsilcileri, sporcular,
akademisyenler ve sanatçılar
katılarak destek veriyor.
Harun Karaca
Ramazan Kayan
Ekrem Nalbant
Mevlüt Uysal
Mustafa Karataş
4
GÜNDEM
01-15 AĞUSTOS 2016
www.212haber.com
Askeri üniformayı
giyemeden şehit oldu
FETÖ'cülerin
darbe girişimi
sırasında kurşunların hedefi
olan 17 yaşındaki
Uhud Işık'ın, 15
Temmuz sabahı
astsubay olmak
için sınava girdiği
öğrenildi.
F
1,5 YAŞINDAKİ KIZIM
VAR, ONU DA MÜCAHİDE
YETİŞTİRECEĞİM
ETULLAHÇI Terör Örgütü'nün
(FETÖ) darbe girişimi sırasında
Genelkurmay Başkanlığı önünde
açılan ateş sırasında kurşunların
hedefi olan 17 yaşındaki Uhud
Işık'ın, 15 Temmuz sabahı astsubaylık sınavına girdiği öğrenildi.
15 Temmuz darbe girişiminin
sivil kahramanları arasına giren
17 yaşındaki Sağlık Meslek Lisesi
Anestezi Bölümü mezunu Uhud
Işık, geride gözü yaşlı anne ve babası ile iki kardeşini bıraktı. Baba
Işık, darbe girişiminin yaşandığı
gece camilerden okunan selalar
üzerine oğlu Uhud ile darbecilere
karşı koymak için yola çıktıklarını söyledi.
Genelkurmay'ın önüne döndükleri sırada kendisinin dinlenmek
için oturduğunu ancak oğlunun
devam ettiğini aktaran Işık, "O
sırada Meclis'in içine bomba attılar. Uhud'a telefon açtım, yanıma
çağırdım. Bana 'Gelmeyeceğim
ben sağlık mezunuyum. Belki
yaralanan olur, yardım ederim'
dedi. 'Ambulanslar gelir, sen
yanıma gel' dedim. Geldiğinde bir
hareketlenme oldu. Ben telefonla
görüşüyordum. Sonra tekrar ileri
doğru koşmaya başladılar." diye
konuştu.
"Normalde bakkala ekmek
almaya bile gitmem" diyen Işık,
Keçiören Aktepe'den Kızılay'a
3 saat yürüyerek vardıklarını
anlattı. Sabaha karşı Kızılay'a
gittiklerinde karşılarında tankları
ve ezilmiş arabaları gördüklerini
ifade eden Işık, "Oğluma 'Sıkıntı var geri dönelim' dedim. O
da bana 'Madem sonuna kadar
gitmeyecektik, niye buraya kadar
geldik' dedi. Bunun üzerine
gittik." dedi. Akay Kavşağı'ndan
Işık, helikopterden yoğun ateş
açıldığı sırada kendisinin Emniyet Genel Müdürlüğü içerisinde
nöbetçi kulübesine sığındığını
ifade ederek, yaşananları şöyle
anlattı: "Oğlumu aradım ama
ulaşamadım. Korkuluklardan
atlayıp Genelkurmayın önüne
koştum. Yaralandığını gördüm,
yanında birileri yardım etmeye
çalışıyordu. Nefes alıyordu, nereden vurulduğunu görmek için
SAĞLIK ASTSUBAYI
OLACAKTI
vücudunu açtım. Sırtında üç tane
kurşun yarası vardı. Oluk gibi
kan akıyordu. Üzerine bastırdım
taşıyalım dedim. Orta refüjün
oraya gelince bir arabaya bindik.
Acil servise geldiğimizde ameliyata aldılar. Bir, iki saat sonra da
vefat haberi geldi. Sonra da bizim
film koptu."
15 Temmuz sabahı oğlunu Kara
Harp Okuluna astsubaylık sınavına girmesi için götürdüğünü ifade
eden Baba Işık, "Sağlık astsubayı
olmak için başvurmuştu. Akşam
geldiğimde yatıyordu, Kızılay'a
giderken konuştuk. 'Baba orası
benim ikinci evim gibiymiş. Ben
astsubay olmaya karar verdim,
imtihan çok iyi geçti. Sporu geçtim, yarın mülakata gireceğim.
Büyük ihtimalle olurum' dedi.
Fakat akşamında askerler oğlumu
vurdu. Yaşasaydı sağlık lisesi mezunu olduğu için sağlık astsubayı
olacaktı. Bize en çok o koyuyor."
ifadelerini kullandı. Oğlu Işık'ın
bayrak sevgisinin çok yüksek olduğunu ifade eden baba Mehmet
Işık, Çankırı'nın Kalfat ilçesindeki köylerinin ilk şehidinin de oğlu
Uhud olduğunu söyledi.
Anne Naciye Işık da çocuklarını vatan ve millet
sevgisiyle yetiştirdiklerini belirterek, "Cumhurbaşkanımızın çağrısı
ve camilerden verilen
selalar bizi çok etkiledi.
Küçük çocuğum olmasa
ben de giderdim. Oğlum 'Vatan için gideceğim. Türkiye bunu hak
etmiyor. Tayyip Erdoğan
da bunu haketmiyor. Bu
resmen darbe' dedi."
ifadelerini kullandı.
Oğlu Uhud ile yaptığı
son konuşmayı gözyaşlarıyla anlatan acılı
anne Işık, şöyle konuştu: "Babası aşağıya indi.
'Uhud' diye seslendim.
Odasının camından
bakıyordu. 'Oğlum
baban aşağıya inmiş,
gidecek misin? Baban
bekliyor' dedim. Çok
manevi bir haldeydi.
Küçük oğlum da 'Anne
ben de gideyim mi?'
dedi. Uhud kardeşine
'Annem ile Elifnur sana
emanet' dedi. Kapıdan
çıkarken de 'Anne ben
vatan için, bayrak için
gidiyorum. Allah'a emanet ol' dedi. Bayrama
gider gibi çıktı, merdivenlerden yıldırım
hızıyla indi." dedi.
Oğlunun çocukken polis
olmak istediğini anlatan
anne Işık, "Oğlum,
'Polis olacağım, şehit
olacağım. Ben şehit
olursam sakın ağlama,
benimle gurur duy. Şehit olacağım. Ağlama,
hep dik dur' diyordu.
Allahıma çok şükür
çocuklarım donanımlı
büyüdüler. 1,5 yaşında
kızım var, onu da mücahide yetiştireceğim.
Eşimle ikimiz imam hatip mezunuyuz. Tayyip
Erdoğan da bir mücahittir. Amerika'da olan
o kişinin elim yakasında
olacak." diyerek duygularını anlattı. //
Şehitlerin
isimleri
Esenler’de
yaşatılacak
ESENLER Belediyesi, darbe girişimi
sırasında Topçular Kışlası'ndan
çıkan tankların altında kalarak
şehit olan 7 Esenlerlinin isimlerini, ilçedeki meydan ve caddelerde
yaşatacak. Böylece Esenler'in 7
vatansever şehidi; İlhan Varank,
Ahmet Kocabay, Emrah Sağaz,
Mehmet Şefik Şefkatlioğlu, Türkan
Türkmentekin, Hüseyin Kısa, Muhammed Ali Aksu ölümsüz olacak.
Esenler'in şehitlerine minnettar olduklarını söyleyen Esenler Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksu,
"Belediye olarak şehitlerimizin
yakınlarıyla ve yaralılarımızla ilgileniyoruz, ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Vatanı uğruna canlarını feda
eden şehitlerimize minnettarız. Bu
minnet duygularıyla, kahraman
kardeşlerimizin adlarını Belediye
Meclisimizde alacağımız kararın
ardından Esenler'deki meydan ve
caddelerde yaşatacağız. Onları hiç
bir zaman unutmayacağız" diye
konuştu. //
6
GÜNDEM
01-15 AĞUSTOS 2016
www.212haber.com
‘Ağabeyim ömrü boyunca
darbecilerle savaştı’
Fetullahçı Terör
Örgütü'nün (FETÖ)
darbe girişimi sırasında Çengelköy'de
şehid olan Halil
Kantarcı'nın kardeşi Kadir Kantarcı,
ağabeyinin ömrü
boyunca darbecilerle
savaştığını söyledi.
F
ETULLAHÇI Terör Örgütü'nün
(FETÖ) darbe girişimi sırasında
Çengelköy'de şehid olan Halil Kantarcı'nın kardeşi Kadir
Kantarcı, AA muhabirine yaptığı
açıklamada, 15 Temmuz akşamı
ağabeyinin televizyondan darbe
girişimini duyduktan sonra evinden çıkarak Çengelköy'e gittiğini,
daha sonra birkaç kez evle iletişim kurduğunu belirtti.
Daha sonra yengesi Ayşe
Kantarcı'nın kendisini arayarak
ağabeyine ulaşamadığını söylediğini ifade eden Kantarcı, şunları
anlattı: "Biz de bu sefer aramaya
başladık. Çeşitli hastaneleri aradık ve Ümraniye Atlas Hastanesinde şehit olduğunu öğrendik.
Yengem o gün olanları bana
anlattı. Ağabeyim, Çengelköy
Karakolu'nun askerler tarafından baskın yediğini televizyon
kanalından duyduktan sonra
çocuklarını öpüp dışarı çıkıyor.
Daha sonra jet ve patlama seslerinin duyulması üzerine yengem,
kapıda, 'Gitme' diyor. Ağabeyim
ise 'Bana bir şey olacaksa evde de
olur. Hakkını helal et' diyor ve
gidiyor. Daha sonra ise şehadet
haberini aldık. Ağabeyimin son
sözü 'Eşimi ve çocuklarımı çok
seviyorum. Onları ümmete emanet ediyorum' olmuş. Ağabeyim
ömrü boyunca darbecilerle savaştı. Paralel örgütün hakimleri,
savcıları tarafından yargılandı. 10
sene cezaevinde yattı. İdam cezası
aldı, sonra cezaevinden çıktı,
daha sonra tekrar dava açıldı.
Paralelcilerle sürekli savaş halindeydi ve kendi davası yolunda
Allah'ın izniyle şehit oldu."
GERIDE 3 YETIM
BIRAKTI
Halil Kantarcı'nın babası Ali
Kantarcı ise 15 Temmuz'da
memleketi Sivas'ta olduğunu ve darbe girişimini
duyar duymaz olayları
takip etmeye başladığını
dile getirdi. Daha sonra
kendisine oğlunun yaralandığının söylendiğini ifade
eden Kantarcı, "Hemen apar
topar İstanbul'a geldim. Oysaki oğlum şehit olmuş ama
bana söyleyememişler, yaralı demişler. Geride, 9 aylık,
2,5 yaşında ve 9 yaşında 3
yetim evlat bıraktı." dedi.
VATANI, MILLETI VE IMANI IÇIN TEKRAR MEYDANLARA ATILDI
Halil Kantarcı'nın arkadaşı gazeteci yazar Yakup Köse de Halil ile çocuk yaşta Bandırma Cezaevi'nde
tanıştığını söyledi. Kendisinin
o sıralarda 15 yaşında, Halil
Kantarcı'nın ise 16 yaşında olduğunu belirten Köse, şöyle devam
etti: "Yaklaşık 9 sene birbirimize
hapishane arkadaşlığı yaptık.
Halil, cesur bir insandı, öne atılan
bir insandı. 15 Temmuz darbe
girişiminde de yine Halil Kantarcı
olduğunu gösterip vatanı, milleti
ve imanı için tekrar meydanlara
atıldı. Darbe girişimi gecesi ben
televizyon kanalında programday-
dım. Bana devamlı mesaj atıyordu ve mesajında halkın şu anda
meydanlara dökülmüş durumda
olduğunu, fakat yayın organlarını
uyarmamı, fazla zafer sarhoşluğu
havasına girmemelerini, darbecilerin mutlaka B planı olduğunu
yazdı. Genelkurmay Başkanı,
kuvvet komutanları canlı yayına
çıkana kadar ve Cumhurbaşkanı
'Bu iş bitti.' diyene kadar kimsenin zafer sarhoşu olmamasını
gerektiğini belirtti. Daha sonra ise
silah seslerinden bahsetti ve irtibatı kaybettik. Sabah ise şahadet
haberini aldık." //
8
GÜNDEM
01-15 AĞUSTOS 2016
www.212haber.com
Allah’ın izniyle o kamyonu
TAKSIM’E ÇIKARDIM
FETÖ darbe girişimine
karşı sokağa çıkarak,
kamyondaki görüntüleriyle simgeleşen ve Başbakan Yıldırım'ı duygulandıran kadınlar vatan,
memleket ve çocukların
geleceği için yollara
düştüklerini söyledi.
F
ETULLAHÇI Terör Örgütü’nün (FETÖ)
darbe girişimine karşı sokağa çıkarak,
kamyondaki görüntüleriyle simgeleşen ve bu hareketleriyle Başbakan
Binali Yıldırım'ı da duygulandıran
kadınlar, vatan, memleket ve çocuklarının geleceği için yollara düştüklerini
söyledi.
Darbe girişimin yaşandığı gece yollara
düşen ve bir gün sonra da Taksim
Meydanı'nda seyir halindeyken kamyonda çekilmiş görüntüyle Türkiye'nin
gündemine oturan kadınlar konuştu.
Kamyonu kullanan 50 yaşındaki Şerife
Boz. duygularını anlatacak kelime
bulmakta zorluk çektiğini ifade etti.
O gece haberleri izlerken bir şeylerin
olduğunun farkına vardığını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısı
üzerine darbecilere karşı sokaklara çıktığını aktaran Boz, "Devletin, milletin,
çocuklarımın geleceği için canla başla
mücadele ettim. O tankların olduğu
yerde sabah 06.00’ya kadar kaldım. İlk
gün köprüde kaldık. Orada tekbirler getirdik. Çok şeyler yaşadık orada. Ertesi
günün akşamında ise bu defa kamyonu
alıp Taksim’e gittim." dedi.
KAMYONDAKI
LE
GÖRÜNTÜLERIY
SIMGELEŞTILER
FETULLAHÇI Terör Örgütü’nün (FETÖ)
darbe girişimine karşı sokağa çıkarak,
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB)
önünde darbecilerin kurşunuyla yaralanan Adviyye Gül İsmailoğlu, yaşadıklarını AA muhabirine anlattı. İsmailoğlu,
ortaokuldan yeni mezun olduğunu, yoğun
bakımdayken lise tercihlerini ailesi tarafından yapıldığını ifade etti.
Televizyonda darbe girişimi olaylarını
gördüğünde şok olduğunu dile getiren
İsmailoğlu, şöyle konuştu: "İlk bu olayı
TV’de gördüğümde şok oldum böyle bir
şeye hiçbirimiz izin veremezdik çıkıp onlara engel olmak istedim asla ülkemi yem
edemezdim. Reis’in (Recep Tayyip Erdoğan) 'sokaklara çıkın' çağrısı sonrası, 'ben
çıkıyorum' dedim. Annem, babam ve ablamla çıktık. Valiliğe gitmeyi planlamıştık
fakat Saraçhane’ye barikat kurdukları için
gidemedik. Yürümek istedik, asker engel
canım babacığım’
Zeynep'in babası ameliyattayken abisine yazdırdığı öğrenilen mektup, ''Canım babacığım,
aşkitom, bebeğim, meleğim, sen iyileş diye
dua ediyorum'' cümlesiyle başlıyor.
DEVLETIMIZ BÜYÜK BIR
BELADAN KURTULDU
Darbenin başarıya ulaşmamasını çok
sevindiklerini ve hoşnut kaldıkların
anlatan Şerife Boz, “Allah, devletimize
ve milletimizi zeval vermesin. Devletimiz ve milletimiz büyük bir beladan
kurtuldu. Allah Cumhurbaşkanımız'a
büyük güç ve kuvvet versin ki bunları
haklasınlar” ifadelerini kullandı.
Dört çocuğu ve torunuyla alanlara
inmekten gurur duyduğunu dile getiren Boz, “Askerlerle, çok karşı karşıya
geldik. Onları alıp götürdüler. Gençler
hep tankların üstündeydiler. Fotoğ-
raflar çekildiler. Ben hiç korkmadım.
Çok mücadele verdik. Cumhurbaşkanı
çağrı yaptığında ben çıktım. Kızlarım
'anne nereye gidiyorsun' dedi. Çarşafımı üstüme giyer giymez hemen gittim.
Hiç kimseyi dinlemedim.” şeklinde
konuştu.
Başbakan Binali Yıldırım'la görüşmek
istediğini ve milletin liderlerinden çok
memnun olduğunu vurgulayan Boz,
şöyle devam etti: “Cumhurbaşkanı
ve Başbakan'ın çağırması halinde bu
kamyonumla onların istediği yere
giderim. Eşim bana 'bu kamyonu
Taksim’e sokturmazlar' dedi. Allah’ın
izniyle soktum. Çok iyi oldu.”
Aynı kamyonda Taksim'e çıkan 61 yaşındaki Sema Tutar ise tankları görünce çok duygulandığını ve fenalaştığını
söyledi. "Komşum arabayla darbeye
karşı duruş sergilemek için alanlara
gideceğini söyleyince onlarla beraber
hareket ettim. Arabaya bindim ve
gittim. Çok büyük bir duygu vardı. Çok
ağladık yollarda. Kurtulduğumuza çok
sevindim” diye konuştu.
Kendilerinden ziyade, memleket ve
çocuklarının geleceği için çabaladıklarını dile getiren Tutar, şunları söyledi:
"Milletimiz, devletimiz ve çocuklarımız
için uğraştık. Çocuklarımız, torunlarımız güzel bir memlekette yaşasınlar
diye çıktık o yola. Güzel oldu. İnşallah
daha da güzel olur. Mutluyuz." Can
kayıplarına değinen ve yaşananların
memlekete büyük zarar verdiğini vurgulayan Tutar, "Darbe istemiyoruz. Bu
devlette açık - kapalı ayrımı yok. Din
ayrımı yok. Başı açık, başı kapalı farkı
kesinlikle gözetmiyoruz. Başı açıkmış,
başı örtülüymüş fark etmiyor ki. Bu
parti işi değil. Biz millet, vatan ve
toprağımız için gittik oraya. Çok mutluyum. Hiçbir şekilde pişman değilim.
Çünkü bu varlık yokluk meselesiydi.
Öldürülen siviller için çok üzüldük. Bir
daha asla böyle bir şey istemiyorum"
değerlendirmesinde bulundu. //
olmak istedi. Asker, 1-2 el havaya ateş
açtıktan sonra ön taraftakilerin ayaklarına
sıkmaya başladı. Fakat buna rağmen halk
artınca hepimizi taramaya başladılar. Biz,
onlar bizim askerimizdir bizi vuramazlar
diye düşünüyorduk ama vursalar da şehit
olmak, gazi olmak istiyorduk. O açtıkları
ateş sırasında vuruldum. Vurulduğum
an şok oldum inanamadım, kolumdan
girip sırtımdan çıkması beni çok etkiledi
ama içim rahattı çünkü gazi ya da şehit
olacaktım, ilk, plastik mermi olduğunu
düşündüm ama değilmiş."
Vatan sevgisiyle büyüdüğünü, tekrar böyle bir şey olması durumunda yine sokağa
çıkacağını belirten İsmailoğlu, "Pişman
değilim. Şimdi ayağa kalkmaya çalışıyorum ki insanlar hala meydanlardayken
tekrar gideyim. Bundan sonra da elimden
geldiğince vatanım için dinim için savaşacağım asla korkmayacağım Türkler’in
korkup kaçmayacağını gördüler." dedi.
Küçük kız, kalp, yıldız ve çeşitli figürler çizdiği mektubunda şu ifadelere yer verdi: "'Sen
cansın canım babacığım. Sen huzur dolu
ağacımsın. Keşke hastaneden çıksan, seninle
çok güzel oyunlar oynardık. Sen tek hastaneden çık, bana bağır, kız, döv, ne istersen yap
babacığım. Sevgiler babacığım.''
Levent Deveci'yi hastanede ziyaret edenler
de mektubu okuduktan sonra duygusal anlar
yaşıyor. //
AÇIK KAPALI MESELESI
DEĞIL
‘İçim rahattı çünkü gazi
ya da şehit olacaktım’
Fetö’nün 1 dolarları
hak ettiği yerde
Esenler esnafı, 15
Temmuz darbe girişimi soruşturmasında ortaya çıkan
ve Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel
Devlet Yapılanması
(FETÖ/PDY)'nin
simgesi haline
gelen 1 dolarlık
banknotları kanalizasyona attılar.
‘SEN CANSIN
FETULLAHÇI Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe
girişimi sırasında Boğaziçi Köprüsünde
yaralanan Levent Deveci'nin 6 yaşındaki
kızı, babasına duygusal bir mektup yazdı.
Çenesinden kurşunla yaralanan, Göztepe
Eğitim ve Araştırma Hastanesinde geçirdiği
3 ameliyatın ardından tedavisi devam eden
Deveci'nin kızı Zeynep'in babasına yazdığı
mektup, hastane odasındaki duvara asıldı.
Çocuklarını, torunlarını, komşularını
kamyona bindirip yola çaktığını anlatan
Boz şunları söyledi: "Kamyonu ben
kullandım. E-Sınıfı ehliyetim yok ama
kamyon kullanabiliyorum. Babam ve
eşim hafriyatçı olduğu için, bu kamyon
ilgi alanıma girdi. Tabi ki kamyonu
kullanıyorum ama hafriyata gitmiyorum. Ben resmen savaşa gittim. Çok
büyük duygularla oraya gittim. Sabaha
kadar bağırdım. Sesim kısıldı. Aracı
yolda giderken insanlarla da doldurduk. Oraya gidince de tekbir getirdik,
dualar okuduk. Bu kadar ilgi olacağını
hiç düşünmedik.”
FETÖ'nün darbe girişimine
karşı çıktığı sokakta yaralanan
14 yaşında İsmailoğlu, "Vurulduğum an şok oldum ama
içim rahattı çünkü gazi ya da
şehit olacaktım." dedi.
Darbe girişiminde yaralanan
babaya kızından duygusal mektup
AVM inşaatında
yangın paniği
BAŞAKŞEHİR'de bulunan ünlü bir alışveriş
ve yaşam merkezinin inşaat halindeki ek
binasının çatısında meydana geldi. Edinilen
bilgiye göre, gece saat 03.00 sıralarında inşaat
halindeki 32 katlı binanın çatısında henüz
belirlenemeyen bir nedenden dolayı yangın
çıktı. Alevler kısa sürede büyüyerek çatıyı
kaplarken, işçiler durumu hemen itfaiye ve
polis ekiplerine haber verdi. Kısa sürede olay
yerine Başakşehir, İkitelli, Bakırköy, Beylikdüzü ve Bağcılar İtfaiye Amirliği'ne bağlı
ekipler gelerek yangına müdahale etti. İtfaiye
ekipleri 32 katlı olan binanın çatısında çıkan
yangına ulaşmak için yukarıya hortum uzatılarak yangına müdahale etti. İtfaiye ekiplerinin yaklaşık 1 saatlik çalışmasının ardından
yangın kontrol altına alınarak soğutma
çalışması yapıldı. İnşaat halindeki binanın
çatısında çıkan yangında herhangi bir can
kaybı yada yaralanan olmazken, maddi hasar
meydana geldi. //
www.212haber.com
İMTİYAZ SAHİBİ
Erne Gazetecilik ve Matbaacılık Ltd. Şti.
GENEL MÜDÜR
Halil GÖLVE
Hayatını kaybeden insanların şehit olduğuna inandığını söyleyen Adviyye Gül
İsmailoğlu, en büyük arzularından bir
tanesinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan ile tanışmak olduğunu bildirdi.
ESENLER halkı, 15 Temmuz
akşamı ülkemizin birliğine ve
beraberliğine yönelik devletimizi ele geçirme girişimini her
platformda protesto etmeye
devam ediyor. Her akşam
Dörtyol Meydanı'ndaki coşkulu
vatan nöbetinde bir araya gelen
on binlerce Esenlerlinin tepki
gösterdiği Fethullahçı Terör
Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY)'nin darbe
girişimini, Esenler Esnafı da
anlamlı bir eylem ile protesto
etti. Vatan nöbeti için Dörtyol
Meydanı'nda buluşan Esenler
esnafı adına basın açıklaması
Bu arada Adviyye Gül İsmailoğlu'nun
vurulduğu sırada yanında bulunan ve
yaralandıktan sonra kanının bulaştığı
Türk bayrağı da baş ucunda duruyor. //
yapan Abdurrahman Bölük,
15 Temmuz'un Türkiye için bir
dönüm noktası olduğuna dikkat
çekerek, "Fethullah Gülen deni- len vatan haini, haydut insanların dini duygularını sömürerek
40 yıl bu ülkeyle alçakça savaşmıştır. ABD'den şifreli 1 dolarlarla militanlarına şifreli bilgiler
vermiştir. Hainler, ceplerinde 1
dolarlarla kanalizasyon çukurlarında yakalanmıştır. Esenler
esnafı olarak, şimdi bu 1 dolarları hak ettiği yer olan kanalizasyona atıyoruz" diye konuştu.
Bölük, konuşmasının sonunda,
artık dolar kullanmayacaklarını
ve bankalardaki dolar hesaplarını kapatacaklarını söyledi.
Esenler esnafının protestosuna Esenler Belediye Başkanı
Mehmet Tevfik Göksu da destek
verdi. Cumhurbaşkanımız
Recep Tayyip Erdoğan'a suikast
girişiminde bulunan darbecilerin kanalizasyonda yakaladığını
hatırlatan Başkan Göksu, "Bunların işi gücü tuzak, işi gücü
saklanmak, işi gücü arkadan
vurmak. Bizler en azından kendi
yaşantımızda bunları elimizin
tersiyle itelim, dolar kullanmayalım" dedi. //
GENEL KOORDİNATÖR
Erol ÇAKIR
YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
Abidin KOÇOĞLU
YAYIN DANIŞMANI
Necmettin ÇAKMAK
Emre USTAOSMANOĞLU
Metin ÖZTÜRK
HUKUK DANIŞMANLARI
Av. Adem YILDIRIM
Av. Ömer GEYIK
KREATİF DİREKTÖR
Enis AK
BÖLGESEL SÜRELİ YAYIN
Adres: Deposite AVM A-1 Blok Kat: 3 No: 304
Başakşehir/İstanbul • Telefon: (0 212) 486 39 36
Web: www.212haber.com • e-mail: [email protected]
Baskı: İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. Merkez Mah.
29 Ekim Cd. İhlas Plaza No: 11/A41
Yenibosna-Bahçelievler/İSTANBUL Tel: (212) 454 30 00
Gazetemiz basın ve meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yayınlanan köşe yazılarından yazarları sorumludur.
Reklamların sorumluluğu reklam verene aittir.
GAZETEMİZ ÜCRETSİZ OLARAK DAĞITILMAKTADIR
10
GÜNDEM
01-15 AĞUSTOS 2016
‘İstersen
www.212haber.com
KÖPRÜ’DE TANKLARA TEK BAŞINA MEYDAN OKUDU
VUR ÖLDÜR,
gitmiyorum hiçbir yere’
‘Helikopterle
uçak
kullanmayı
istiyorum’
Safiye Bayat, 34 yaşında,
evli ve iki çocuk annesi.
Türkiye onu Boğaziçi
Köprüsü’nde darbecilere
tek başına direnen kadın
olarak tanıdı. Askerlerin
karşısına dikildi ve onlara "Burada ne yapıyorsunuz?" diye sordu.
B
OĞAZIÇI KÖPRÜSÜ'nde tek başına tank
ve askere meydan okuyan kahraman
kadın, MOBESE kameraları tarafından
görüntülenmişti. Darbeci hainlere korkusuzca meydan okuyan Safiye Bayat,
o anları şöyle anlattı: "O gece evimden
çıktım. Köprüye doğru yürüdüm.
İtfaiye aracının arkasında askerleri
gördüm. Bana el sallıyorlardı. Ona
anlam veremedim. Öncesinde bir polis
grubu vardı. Onlar bana geçit vermek
istemediler. 'Gitme Abla' dedi. Bana
il emniyet müdürü izin verdi. 'Bırakın çok istiyor gitsin' dedi. Üzülerek.
Bir erkek gitse onu indirebilirler. Biz
bayanız ancak korkutup sindirebilirler
diye düşündüm. Askerin yanına gittim.
Konuşmaya çalıştım. Bir yandan hırpalıyorlar, bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Kalın giyinmiştim, askerin çok
tesirinde kalmadım. Biri 'içeri alalım
mı komutanım, vuralım mı' diyor.
Olayı anlamaya çalışıyorum, cevap
vermiyorlar."
YANAĞIMA SILAH DAYADI
Bayat gitmek istemediğini söyleyince askerin yanağına silah dayadığını
belirterek, "Beni hırsla çekti. 'Gitmeyeceğim, senden korkmuyorum' dedim.
Yanağıma silahını dayadı. Havaya ateş
açtı. Kıvılcım parçalarının başörtümün
üzerinden döküldüğünü hissettim.
'Beni bunla mı korkutuyorsun' dedim.
Elinin titrediğini hissettim. 'Bunlar ne
kadar korkak, ne kadar aciz' dedim.
Elimi kolumu sallamaya başladım.
Türk'ün kanı farklı akıyor. Elimdeki
telefonu çekti, fırlattı. 'Dedim bunların gözü dönmüş, bunlar benim Türk
askerimin kılığına girmiş katil. Bunlar
öldürebileceklerini öldürürler, sonra
bunları alır bizimkiler' dedim" diye
konuştu.
Darbe girişimi sırasında hainlerin kullandığı tankı vatandaşların ele geçirmesinin
ardından kullanan kamyon
şoförü ve vinç operatörü
Mehmet Köse, tankı nasıl kullandığını anlattı.
15 TEMMUZ’da gerçekleşen darbe
girişimi sırasında görevde olan
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde
görevli kamyon şoförü Mehmet
Köse’nin tank sürerkenki görüntüleri sosyal medyada geniş yankı
bulmuştu.
KOMUTAN 'İŞTE SIZI ANANIZ BUGÜNLER IÇIN DOĞURDU' DEDI
Göztepe’de E-5 karayolu üzerinde
bulunan tankı kullanan 4 çocuk
sahibi Mehmet Köse, “Bu olaylar
duyulur duyulmaz göreve çağrıldım. Ben Büyükşehir Belediyesinde
kamyon şoförü olarak çalışıyorum.
Sabaha kadar nöbetteydik. Sabaha karşı vatandaşlar tarafından
ele geçirilen tankın yolda olduğu
söylendi. Büyükşehir belediyesi
vinç gönderdi. Gittik vincin 55 tonu
kaldıramayacağını gördük. Bu esnada anahtarları istedim. İçine girdik.
5 dakikada çalıştırdım. Daha sonra
kullandık” şeklinde konuştu.
Safiye Bayat, "Komutan 'İşte sizi ananız bugünler için doğurdu' dedi. Şimdi havaya ateş açacaksınız, sonra ileri' dedi.
Telefonumu aldım. Onun yanına giderek, onun yanından geçerek gittim. Vurabiliyorlar ise sırtımdan vursunlar kahpece. Geri döndüm. Bir baktım halk gelmeye başlamış. 'Halkı uyardım, lütfen gitmeyin' dedim" şeklinde konuştu. Askerlerin acımasızca ateş açmaya başladığını kaydeden Bayat, "Askerler ateş açmaya başladılar. İnsanları öldürdüler. Ne
olduğunu anlamaya çalışırken, bütün insanlar ölmeye başladı. İlk yardım bildiğim için yaralılara yardımcı oldum. 8-10
yaralı taşıdığımı hatırladım. Bir doktor vardı. O çok mücadele verdi. En son bir bayan vuruldu, dediler. Ona giderken
beni indirdiler orada. Sağ baldırımdan vuruldum. İyiyim. Kemiği delip geçmiş" dedi.
YARALILARA YARDIM
EDERKEN VURULMAK ÇOK
HOŞUMA GITTI
sına çıkıp sen haksızsın diyebilmektir
cihat. Ben cihat ettim. Beni iman kuvvetim kurtardı. Oraya inananlar gitti"
diye konuştu.
merhametli vicdanlıdır. Benim de eşim
asker oldu, benim de kardeşlerim asker.
ancak bu darbe girişiminde bulunanların hepsi katildi" ifadesini kullandı.
Yaralılara yardım ederken vurulduğunu
belirten Bayat, "Aslında çok korkak
kahramanız. Ne Nene hatun olabiliriz.
İnanın biz onlar kadar değildik. Yaralılara yardım ederken vuruldum. O çok
hoşuma gitti. Bir Müslüman kardeşimi
taşırken vuruldum. Tüm vatandaşıma
inançlı ve imanlı olduğunuz sürece hiç
bir şey geri dönmez. Allah sizi koruyandır. Ben Hz. Hüseyin'in bir sözüyle
hareket ederek gittim. 'Zalimin karşı-
TÜRK ASKERI MERHAMETLI, VICDANLIDIR, ONLARIN
HEPSI KATILDI
Kahraman kadın MOBESE kameraları
tarafından görüntülenmişti. Görüntülerde kahraman kadın, korkusuzca
köprüde askerlerin üzerine yürüyor. El
kol hareketleriyle tepki gösteren kadın,
askerlerin yanına geliyor. Bir süre sonra
asker arkasını dönen kadına bir asker
müdahale ediyor. Askerlerden bazıları bu sırada havaya ateş açarken, bir
asker de kadını iterek uzaklaştırmaya
çalışıyor. Darbeci bir asker ise kadının
elindeki telefonu alarak fırlatıyor. //
Bayat, "Bunlar vatan şehididir, vatan
gazisidir. Hiç kimse benim toprağımın
hiç bir yerini kapatamaz. Baskıyla, darbeyle başkası toprağımın hiç bir yerini
kapatamaz. Buna izin vermeyiz. Sahipsiz değiliz, etrafımız çok kalabalık. Bakmayın biz bir görünüyoruz. Türk askeri
Sevilen şarkısını 15 Temmuz
için yeniden yorumladı!
Başakşehir’de milli irade nöbetine katılan
sanatçı Murat Kekilli, bir döneme damgasını
vurmuş olan ‘Bu akşam ölürüm’ isimli şarkısını 15 Temmuz akşamı için yeniden yorumladı.
CUMHURBAŞKANI Recep
Tayyip Erdoğan'ın çağrısıyla meydanları dolduran
halk, milli irade nöbetine
devam ediyor. Nöbete vatandaşların yoğun olarak katıldığı
yerlerden biri de Başakşehir
oldu. Fatih Terim Stadyumu
yanında bulunan alanda
toplanan kalabalık sloganlar
atarak darbeye karşı demokrasiyi savundu. Nöbete
sanat ve siyaset camiasından
katılan isimler de oldu.
Başakşehir Belediye Başkanı
Mevlüt Uysal'ın ev sahipliğinde düzenlenen gece de
sahneye çıkan sanatçı Murat
Kekilli 15 Temmuz akşamı yaşanan darbe girişimi
hakkındaki düşüncelerini dile
getirdi.
DİRENİŞE DEVAM
EDECEĞİZ
15 Temmuz'dan bu yana
meydanlarda olduğunu ifade
eden Kekilli konuşmasının
devamında şu ifadelere yer
verdi: "Ne alkışlar ne coşku
hiçbir şey giden canları geri
getirmiyor. Ama bir bedel
ödenmesi gerekiyordu. Şehitlerimize selam olsun. Bizim
uğruna ölebilecek birçok değerlerimizin olduğunu bugün
çok daha iyi kavradık. Hala
sokaklardayız. Çekilmek gibi
bir niyetimiz yok. Devletin en
zirvesi 'artık çekilebilirsiniz'
diyene kadar da çekilmeyi
düşünmüyoruz. Biz de gidecektik ama İstanbul'da kaldık
bu vesile ile. Birçok sanatçı
arkadaşımız katılmak isterdi.
Giden gitsin biz buradayız,
değişen bir şey yok. Direnişe
devam edeceğiz. Bu ülkeyi silahlardan temizleyip demokrasiyle yönettiğiniz zaman
gerçekten göreceksiniz ki
kimse tutamayacak. 2023'e
yürekten ben de inanıyorum.
Allah izin verirse bu ülkenin
belini bundan sonra kimse
bükemeyecek inanıyorum."
Kekilli konuşmasının devamında ise 1999 yılında
piyasaya çıkardığı 'Bu akşam
ölürüm' isimli parçasını 15
Temmuz akşamı yaşanan
darbe girişime uyarlayarak
sahnede okudu. //
Daha önce hiç tank kullanmadığını
belirten Köse, “Askerliğimi komando olarak yaptım. Daha önce tankı
ancak dışarıdan gördüm. Tereddüt
ettin mi dersen hiç tereddüt etmedim. Normal bir araç gibi sürmeyi
denedim ve başardım Allah’ın izni
ile. Bir ileri gitme ehliyetim var. Bir
de helikopterle uçak kullanmayı
istiyorum Allah nasip ederse” diye
konuştu. //
‘Benden daha ağır
yaralılar var, beni bırakın’
AB eski Bakanı ve İstanbul Milletvekili
Volkan Bozkır, Eyüp Belediye Başkanı
Remzi Aydın, AK Parti Eyüp İlçe Başkanı Süleyman Aykaç ile Makedonya eski
Devlet Bakanı Hadi Nezir, FETÖ terör
örgütünün darbe girişimi sırasında yaralanan Habib Erkovan'a geçmiş olsun ziyaretinde bulundular. Gazi Erkovan ziyaret
sırasında “Reisimiz, ülkemiz için canımızı
vermeye razıyız” dedi.
FETÖ terör örgütü üyelerinin darbe girişimi sırasında, Boğaz Köprüsü'nde açılan
ateş sonucu Topçular sakinlerinden Habib
Erkovan ve kayınbiraderi ayağından vurularak yaralandı. İlk anda yaralandığının
farkında olmayan Erkovan, kayınbiraderinin uyarısı sonucu ayağından yaralanmış
olduğunu gördü. Habib Erkovan ve kayınbiraderi çevredeki vatandaşlar tarafından
hastaneye kaldırıldı.
Hastanede ilk müdahalesi yapılan Erkovan, tedavisinin devamı için hastaneye
yatması gerektiğini söyleyen doktorlara
“Ben hastanede kalmak istemiyorum.
Benden daha ağır yaralı olanlar var.
Benim yerime onlar tedavi olsun.” diyerek
oradan ayrıldı.
Kendisinin 24 senedir Eyüp'te esnaflık
yaptığını belirten Erkovan; “Çok şeyler
gördüm yaşadım. Benim yaralanmam hiç
önemli değil. Herşey devletimiz, milletimiz için. Reisimiz, ülkemiz için canımızı
vermeye razıyız.” dedi. //
İkitelli Organize Sanayi Bölgesi Başkanlığı
MİLLETİMİZ DEVLETE VE DEMOKRASİYE SAHİP ÇIKTI
AYKOSAN / Sinan BEYHAN
AYMAKOOP / Murat GÖL
BAĞCILAR-GÜNGÖREN / M. Vural KOÇ
ÇEVRE SANAYİ SİTESİ
ÇORAPÇILAR / Kazım ÖZEREN
DEMİRCİLER / Mustafa TOPCUOĞLU
DERSAN
DERSANKOOP / M. Mahşuk GÜLAÇAR
DEPARKO / Mehmet ZENGİN
DOLAPDERE / Cemal BACAKCI
ESKOOP / Yusuf AKGÜN
ESENLER / Hasan KILINÇARSLAN
Aziz vatanımız ve milletimiz, 15 Temmuz gecesi bir darbe ve ihanet teşebbüsüne
maruz kalarak hain güçlerin saldırısına uğramıştır.
Milletimizin İradesine, Demokrasimize, Meclisimize, Anayasamıza, seçilmiş
hükümetimize, al bayrağımızın altında şehitlerimizin kanıyla sulanmış
topraklarımızda yaşayan yurttaşlarımıza yapılan darbe girişimini kınıyor ve
lanetliyoruz.
Bu ülkenin şanlı tarihine ve gücüne yakışır bir birlik ve beraberlikle kalkışmayı
hezimete uğratan başta;
ESOT / Özkan KARAYEL
GALVANO / Ali KARADAĞ
SAN
GİYİM SANATKARLARI
/ H.Tahsin KARAGÖZ
HASEYAD / M. Mustafa AYDIN
Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’a
İSTEKS / Osman Nuri AVCI
İPKAS / Mustafa ASLANKAYA
İMSAN / Yahya EROL
İKİTELLİ - BAKIRÖY / Nuri KONAK
Başbakanımız
Sayın Binali YILDIRIM’a
İSDÖK / Aziz İYİOKUR
KERESTECİLER / Celal YILDIRIM
KAĞITHANE-SÜNNET / Mücahit ÖNGÖR
MASKO / Selahattin ERDOĞAN
MARMARA / Dursun UZUNHASANOĞLU
METAL-İŞ / İhsan ALPER
OTO TAMİRCİLERİ / Mustafa KESKİN
PİKDÖK / Nedim ÇIRPICI
SE
SEFAKÖY
/ Hakan TUNÇ
TRİKO / Zeynel ALTUNAY
TORMAK / Uğur KARADUMAN
TÜMSAN 1. KISIM / Mehmet ÇİÇEK
TÜMSAN 2. KISIM / Nihat TUNALI
UMUM SARAÇLAR / Ahmet HACISOYU
UMUM HIRDAVATÇILAR / Recep ÖZDEMİR
MUT
MUTFAKÇILAR / Recep ÖZER
CİLA VE NİKELAJCILAR / Sebahatdin KAYAS
BAŞAKŞEHİR / Salim BALEKOĞLU
ENKOOP / Fazlı EROĞLU ve
MÜSTAKİL PARSEL TEMSİLCİLERİ
Türkiye Büyük Millet Meclisimize(TBMM), onurlu TSK mensuplarına, Emniyet
teşkilatımıza, sivil toplum kuruluşlarına, medya kuruluşlarına, iş dünyasının
temsilcilerine, sağduyu ve cesaret ile hareket ederek demokrasiden yana tavır
alan halkımıza kararlı duruşlarından dolayı teşekkür ediyoruz.
Bizler ecdadımızdan aldığımız güç, azim, irade ve cesaretle yolumuza devam
edeceğiz. Bölgemizin tüm sanayicileri ve üretenleri olarak, ulusal işbirlikçilere ve
ülkesine ihanet eden şahsiyetsizlere karşı; çalışmayı, üretmeyi, büyümeyi ve
kalkınmayı sürdürerek “Büyük Türkiye Güçlü Türkiye” hedende hızla
ilerleyeceğiz.
Yaşanan vahim olaylar neticesinde şehit düşen kahramanlarımıza Allah’tan
rahmet, aileleri, yakınları ve ülkemize başsağlığı, yaralılara ise acil şifalar
diliyoruz.
Şaban GÜLBAHAR
İOSB Yönetim Kurulu Başkan Vekili
12
YA Z I
01-15 AĞUSTOS 2016
EMİN BATUR
[email protected]
15-16 TEMMUZ
Gecesi darbe değil, ülkemizi işgal
provasıydı.
Halkımız o ince sezgisiyle bunu fark etti
ve o hınçla meydanlara aktı.
Millet olarak belki 100 yıldır ilk defa
bu kadar güçlü bir şekilde birbirimize
kenetlendik.
Cumhurbaşkanımızı seven sevmeyen,
televizyondaki çağrısını duyar duymaz
-çok az bir kesim hariç- bayrağı alan
meydanlara koştu.
www.212haber.com
DARBE DEĞİL
İŞGAL…
MUSTAFA
TEZCAN
[email protected]
Devlet mi? Vakıf mı?
Özellikle tercih haftasına her şey sıkıştırıldığında veli ve öğrencilerin en çok sorduğu sorulardan bir tanesi;
‘Hocam devlet üniversitesi mi ? Özel üniversite mi ? Hangisini tavsiye edersin?’
Ben bu sorunun cevabını farklı bir kaç
yönden bakarak cevabını veriyorum.
Öncelikle şunu belirteyim, üniversite öğrenciliği İstanbul’da geçmiş birisi olarak
diyorum ki ;
‘İstanbul’da okumak bir ayrıcalıktır.’
Çünkü ‘İstanbul’un kendisi ayrı bir üniversitedir.’
DARBECİLERDE TELAŞ
ABD DE ŞAŞKINLIK
Türkiye’nin en büyük firmaları, kurumları,
fuarları, organizasyonları İstanbul’dadır.
İstanbul dünya çapında bir çok çalışmaya
ev sahipliği yapmıştır. Bir öğrenci kentidir.
Hain darbeciler millete ‘’Höt!..’’ deyince
sinivereceğini düşündüler. Bundan
dolayı üstlerine yürüyen silahsız savunmasız halka insafsızca ateş etmekten
çekinmediler.
Neden?
Çünkü Hain korkak olur.
Beklemiyorlardı öyle bir direniş… Bundan dolayı telaşa kapıldılar. O telaşla
birçok masum insanın kanını döktüler.
ABD uzun zamandır bu darbe işi
üzerinde titizlikle çalışmış olduğu
görülüyor.
İtirafçılar
Döküldükçe darbenin gayet detaylı bir
şekilde hazırlandığı görülmektedir.
Ancak
Unuttukları bir şey var:
Amerikalılar
Hesaplarını rasyonel veriler üzerine
yapar.
Hâlbuki
Biz; maneviyatçı moral değerleri
yüksek bir Milletiz, rasyonel hesaplara
gelmeyiz.
Bu özelliğinden dolayı puanı devlet üniversitesine yetmeyen bir öğrencinin
özellikle İstanbul’ da yaşıyorsa il dışına
gitmektense biraz düşük puanla özel bir
üniversitenin aynı bölümüne gitmesi gayet doğal. Zaten il dışına gittiğinde barınma, yemek, ulaşım gibi masraflar ciddi
yekun tutuyor. Öğrenci aynı hatta daha
düşük bir masrafla özel üniversitenin %
50, %25 burslu bölümünü okuyabiliyor.
Dolayısıyla hem evinden gidip geliyor
hem de düzenini bozmamış oluyor.
Elbette aileden uzakta olmanın kazandırdığı birçok sorumluluklar ve beceriler var,
tartışılmaz.
Kendi ayakları üzerinde durmak,
Aylık bütçe oluşturmak,
Doğru arkadaş seçmek,
Tertip, düzen, disiplin,
Zaman yönetimi,
Önceliklerin tespiti,
Yemek pişirmek...
vs…
Ama birçok ailede şöyle düşünüyor;
DESTAN DESTAN DESTAN
O gece
Bu manevi yönümüzü anlatan kahraman o kadar çok ki, hangisini anlatayım.
‘’Kanser tedavisi görüyorum.. çağrıyı
duyunca bayrağı aldım ve çıktım. Söz
konusu vatansa…’’ diyen kanser
tedavisi gören hanımefendiyi mi?
General kılıklı bir hain gelip ‘’Darbe
oldu! Bundan sonra emirleri benden
alacaksın!’’ der demez Şehit olacağını
bile bile tabancasını çekip darbeci generalin alnının çatısından vuran Ömer
Astsubayı mı?
‘’Ben Türk askeriyim.. siz kimin askerisiniz?’’ deyip Havalimanında tankın
önüne yatan yiğidi mi?
Tüm mahalleyi arkasına alıp kamyonu
darbecilerin üzerine süren Çarşaflı
kamyon sürücüsünü mü?
Birinci tankın paletleri arasından sağ
çıkıp, ikinci tankın üzerinden geçip
kolunu parçaladığı vatandaşı mı?
Traktörlerine atlatıp direniş için merkezlere koşan köylüleri mi?
F 16 ların uçuşunu engellemek için
ürününü yakan çiftçiyi mi?
Hangisini anlatayım? Sahifeler yetmez.
NENE HATUNLAR
Bu ülkenin ne kahramanı biter ne de
haini…
Köprüde darbeciler
Ayaklarının dibine ateş etmesine
rağmen, hainlerin ve tankın üzerine
yürüyen Nene Hatunlar…
O tanklar ki, açtıkları ateş sonucu
insanları parçalara ayıran tanklar…
Buna rağmen tankın üstüne yürümek
destan değil de nedir?
Ne diyordu Mehmet Akif:
Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor
Tevhid’i
Bedr’in aslanları ancak bu kadar şanlı
idi.
DİĞER KAHRAMANLAR
Kimse dile getirmiyor ama ben söyleyeyim.
Başkomutanımızı havaalanına götü-
ren ve oradan İstanbul’a taşıyan tüm
personel…
Hava Kuvvetlerimizin darbecilerin eline
geçtiğini bildikleri halde.. atılacak
füzeyle havada parçalanmayı göze
alarak, Başkomutanımızı İstanbul’a
salimen getiren ekip, kendilerinden hiç
bahsedilmeyen o gecenin kahramanlarıdır.
MEDYA
Darbeye işgale karşı çıkan polislerimiz
Halkı meydanlara çağıran STK lar
İşgale karşı direnen Askerler
Ve en önemlisi Özel Harekât…
Darbeci Hainler
Eğer Özel Harekâtı ele geçirseydiler bu
darbenin bastırılması çok daha kanlı
olabilirdi.
O gece tüm Türkiye destan yazdı.
Dosta düşmana Çanakkale’nin geçilmeyeceğini bir daha gösterdi.
SEYİD ONBAŞI ÖMER
ASTSUBAY
Yazılan destanın şu anda farkında
değiliz.
Aynen
Seyit Onbaşının o gülleyi İngiliz savaş
gemisine fırlattığında ne kadar büyük
bir iş başardığının farkında olmadığı
gibi.
Şu anda da Şehidimiz Ömer
Halisdemir’in, darbeci işgalci Generali
alnının çatısından vururken ne kadar
büyük bir iş başardığını belki yıllar
sonra anlaşılacaktır.
ABD-İNGİLİZ
Çanakkale’de de işgalcilerin başını
İngilizler çekiyordu. Bugün de Ülkemizi
FETÖ terör örgütünü kullanarak işgal
etmek isteyen yine İngilizler ve onun
türevi Amerikalılardır.
Bundan dolayı
Halk bunu askeri darbe olarak değil
Emperyalistlerin işgali olarak görmüş,
vatan bayrak namus uğruna meydanlara koşmuştur.
‘Yanımızda, gözümüzün önünde olsun,
üniversite bitince nasıl olsa ayrılacak.’
‘Hocam bizim kendi iş yerimiz var. Okul
çıkışında iş yerine gelir işi de öğrenmiş
olur.
Zaten adama ihtiyacımız var.’
İŞTE ORDU İŞTE KOMUTAN
Parti çalışmalarımız sırasında bu slogan
gençler tarafından söylenir.. abartılı
bulduğum için iştirak etmezdim.
Ancak bu sefer yerine öyle bir oturdu ki,
bütün benliğimle iştirak ettim.
Başkomutan haykırdı:
‘’Milletim! Halkım! Sizleri meydanlara
davet ediyorum’’
Hiç birimizin ne tolgası ne rütbesi, ne de
nişanı vardı.
Ama
Emri almış bir ordu gibi herkes meydanlara öyle bir aktı ki hainlerin kanı dondu.
‘’İşte ordu! İşte Komutan!’’ sloganı,
İlk defa bu kadar güzel yerini buldu.
MİLLET ORDUYU
KURTARDI
Evet. Bu Millet bu orduyu kurtardı.
Genel Kurmay Başkanı esir.
Bütün kuvvet komutanları esir.
Hava kuvvetleri işgalcilerin elinde
Ülkenin can damarları tıkanmış.
MİT her şey olup bittikten sonra yarım
yamalak bilgiler verebiliyor.
Tanklar önemli merkezleri ele geçirmek
için harekete geçmiş.
Ve
Tam bu kaos ortamında Millet olarak
tankların önüne geçip, Ordu işgalcilerin
elinden kurtarılıyor.
Rahmetli Yahya Kemal sanki bu günleri
anlatmış:
Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik
Haykırdı, ak tolgalı beylerbeyi "İlerle!"
Bir yaz günü geçtik Tuna'dan kafilelerle
Şimşek gibi atıldık bir semte yedi koldan
Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği yoldan
Bir gün yine doludizgin atlarımızla
Yerden yedi kat arşa kanatlandık o hızla
Cennette bu gün gülleri açmış görürüz
de
Hâlâ o kızıl hâtıra gitmez gözümüzde
Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik
MENDERES VE 56 YIL
SONRA GELEN ÖZÜR
Yaşı müsait olanların ifadelerine dikkat
ettim. Hepsi adeta Menderes’in ruhaniyetinden özür diler gibiydi.
Hastanede yatan yaralı vatandaş
‘’Menderes’i yedirdik, Tayyip’i yedirmeyeceğiz..’’ derken 27 Mayıs 1960’ın acı
hatıraları yüzünden okunuyordu.
NETİCE
Şükürler olsun bu badireyi atlattık.
Herkes şunu gördü ki:
• Savaşmayı, direnmeyi ve ölmeyi göze
almış bir Milleti Allah’tan başka yenecek
bir güç yoktur.
• O gece başta yakın coğrafyamız olmak
üzere tüm İslam alemi bizimle birlikte
yürekleri attı, bizimle birlikte ağladı, ve
sabaha karşı bizimle birlikte güldü.
• Destansı direnişimiz dost-düşman tüm
dünyaya parmak ısırttı.
Bundan sonra şehit ve gazilerimizin
döktüğü kana layık olmaya çalışacağız.
Gayret bizden Tevfik Allah’tandır.
Hasbunallah ve ni’mel vekil.
‘İl dışında bile okusa iş için zaten
İstanbul’a dönecek. Okurken hem stajı
burada yapar hem de çevre oluşturmuş
olur.
Son on yıldır Türkiye de özellikle de
İstanbul’da çok özel üniversite açıldı. Ve
devlet üniversitelerinden ve yurt dışından
bir çok hocayı transfer etti. Bu elbette
önemli bir özellik ve özel üniversitelere
çok katkısı oldu. Hatta bazı hocaları da
ortak derse sokabiliyorlar. Ve ayrıca özel
üniversiteler alanında uzman kişileri getirip misafir hoca olarak derse sokabiliyorlar, öğretim görevlisi olup olmadığına
bakmaksızın. Sektörün ve hayatın içinde
olan bu kişilerin öğrencilere katkısı büyük
oluyor elbette.
Ayrıca şu da bir gerçek. Her öğrenci ayrı
bir ilgi istiyor. Öğrencilerimizi üniversiteye
gönderdikten sonra onlardan aldığımız
geri dönüşümler bizim için değerli ve
önemli bir bilgi. Tam kaynaktan aldığımız
bu bilgi üniversitenin iç işleyişi hakkında
bilgi sunuyor. Özel üniversitelere giden
öğrenciler ilgi ve alakadan çok memnun.
Hocaların kendileri ile ilgilendiklerinden,
ulaşılabilir olduğundan özellikle memnunlar. Bu da onların geleceklerindeki iş
hayatlarındaki performanslarına yansıyor.
Bu da bir vakıa...
Öğrenciler kendilerine iyi davranılan, değer verilen ortamlarda bulunmaktan elbette keyif alıyorlar. Bu paralı okumanın
getirdiği bir şey değil orda oluşan bir
kültür ve değer sistemidir.
Birçok vakıf üniversitesi öğrencilerine çok
iyi teknik imkânlarda sunmaya başladı. Bu
da bir tercih sebebi oldu açıkçası. Velilerin
tercih yapmadan önce tüm üniversitelere
gitmeleri fikir almaları da üniversitelerin
kendine çeki düzen vermesine, devlet ve
özel fark etmez üniversitelerin kendi arasında bir rekabete dönüşmesine sebep
oldu. Bu da elbette kaliteye yansıyor.
Özel üniversitelerin üzerinde durdum
daha çok çünkü devleti biliyoruz zaten.
Ve velilerin niçin özel de seçebileceklerini
anlattım.
Veli ve öğrencilerimizin gerçekten doğru
bir seçim yapmaları dileğiyle...
www.212haber.com
GÜNDEM
01-15 AĞUSTOS 2016
13
Şehitler dualarla anıldı
B
AŞAKŞEHIR Müftülüğü tarafından, 15
Temmuz darbe girişiminde vatanı,
namusu, bayrağı uğruna canlarını
feda eden aziz şehitlerin ruhları için
İmam-ı Azam Camii’nde Mevlid-i
Şerif okutuldu.
Mahmut Esad Coşan Camiİ İmam
Hatibi Hüseyin Gül, Müderris Halil
Hilmi Camiİ İmam Hatibi Kadir Güden, İmamı Azam Cami İmam Hatibi
Nihat Yürükçü tarafından şehitlerin
ruhları için Kuran-ı Kerim okundu.
Akşam namazının ardından başlayan
program yatsı namazına kadar devam
etti. Başakşehir İlçe Müftüsü Remzi
Pehlivan, “Vatan için, millet için ölen
kişiler şehittir. Dolayısıyla biz vatandaşlarımıza şehit muamelesi yapıyoruz. Cenabı Allah katında da şehitler
mertebesine ulaşmalarını arzu ediyoruz. Bu süreçte yaralanan gazi kardeşlerimiz var onlarında biran önce şifa
bulmalarını Allahtan niyaz ediyoruz.
Şehitlerimizin yakınlarına başsağlığı
diliyoruz. Bu kalkışma malum olduğu
üzere ülkenin birliğine, bütünlüğüne
yapılmış bir darbedir. Darbeler onaylanmaz, kınanır lanetlenir. Dolayısıyla
bu darbeyi yapan kişilerin maalesef
dini kullanmaları ayrı bir acıdır. Oysa
bizim dinimiz birleştirici, bütünleştirici bir dindir. İslam kardeşliği emreden
bir dindir. Dinin kelime anlamında
da kardeşlik, birlik, beraberlik vardır.
Bütün Müslümanlara birliği, beraberliği tavsiye ediyoruz. İnsanları
ayrıştırıcı fikirlere kapılmamalarını
tavsiye ediyoruz. Milletimize başsağlığı diliyoruz. Cenabı Allah böyle bir
sıkıntıyı bir daha milletimizin başına
vermesin. ”dedi.
Kuran-ı Kerim tilaveti ile başlayan
mevlit programı söylenen ilahilerin ardından Başakşehir İlçe Müftüsü Remzi
Pehlivan’ın yaptığı dua ile son buldu.
Mevlit programına katılan misafirlere
tatlı ikram edildi. //
Şehit Mustafa Cambaz’a vefa
YENI ŞAFAK Gazetesi'nde
20 yıldır foto muhabir
olarak görev yapan Mustafa
Cambaz millet iradesine
ipotek konulmaya çalışılan
15 Temmuz 2016 hain darbe
kalkışması sırasında Çengelköy Polis Karakolu'nda
milli irade nöbeti tuttuğu
esnada hainlerce şehit edildi. Şehit Mustafa Cambaz'ın
hatırasını yaşatmak isteyen
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Cambaz'ın çalıştığı
gazetenin yakınındaki
Topkapı Metrobüs durağının ismini Şehit Mustafa
Cambaz olarak değiştirdi.
Hainlerce şehit edilen Mustafa Cambaz fotomuhabirdi.
Türkiye'deki Ulu Cami'lerin
her köşesini fotoğraflayan
Cambaz kayıt fotoğrafçısı ve
tarih yazarı idi. Ayrıca gittiği ve fotoğraflarını çektiği
118 Ulu Cami'nin fotoğraflarını da bir albümde bir
araya getirmişti. //
14
GÜNDEM
01-15 AĞUSTOS 2016
www.212haber.com
Darbe girişiminin
EN GENÇ ŞEHIDI!
AYDI,
15 YAŞIND TU,
UK
O DA ÇOC
NEDEN
UNUZ?
S
R
O
Y
U
S
SU
RKAN
YÜREK BU E
Y
BIR HIKÂ
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında şehit edilenlerin en genci olarak kayda geçen 15 yaşındaki Halil İbrahim Yıldırım'dan geriye yarım kalmış yürek burkan bir hikâye kaldı
U
RFALI 5 çocuklu bir ailenin oğlu olarak
dünyaya gelen Halil İbrahim Yıldırım,
İstanbul Bayrampaşa’da zorlu bir hayat
mücadelesinin içerisinde gözlerini
dünyaya açtı. Babası Bahattin Yıldırım,
memleketi Urfa’da yaşadığına inanılan
Hazreti İbrahim’in adını verdiği oğluna
iyi bir gelecek hazırlamak için çırpınsa
da bunda pek de başarılı olamadı. Halil
İbrahim, büyük bir heyecan ve güzel
hayallerle başladığı eğitim hayatını ortaokulda sonlandırmak ve hayat mücadelesinde, babasına “evin erkeği” olarak
omuz vermek zorunda kalmıştı.
Bayrampaşa’da bir oto galeride çalışan
Halil İbrahim, 15 Temmuz günü iş çıkışı
babasıyla buluşmuş, birlikte işlerini hallettikten sonra eve dönmüşlerdi. Ailece
yemek yedikten sonra televizyonu açıp
dinlenmeye çekilmişlerdi.
Televizyonlar normal yayın akışlarını kesmiş, ne olduğu ilk anda tam da
kestirilemeyen o sıra dışı kalkışmaya
kitlenmişlerdi. Bahattin Yıldırım, haber
kanalları arasında gezinirken işin rengi
de yavaş yavaş belli olmaya başlamıştı.
O kalkışma, bir darbe girişimiydi. Daha
önce 12 Eylül'ün o karabasan günlerine
tanık olan Bahattin Yıldırım, o an ne
TÖ'nün darbe
İstanbul’da, FE
nmek için gittiği
girişimine dire
anı’nda silahla
Atatürk Havalim aki Halil İbrahim
şınd
yaralanan 18 ya davisi sürüyor.
te
’ın
aş
Koşd
ATATÜRK
Havalimanı’nda darbe girişimini engellemek istediği sırada
G3 piyade tüfeğiyle ateş edilmesi
sonucu karnından yaralanan
18 yaşındaki Halil İbrahim
Koşdaş, “Reis'in konuşmasını
duyar duymaz otostop çeke çeke
koştum.” diyerek, şunları söyledi:
“Yolları da bilmiyorum daha bir
haftalık işçiydim İstanbul'da.
Otostop çeke çeke havalimanına
gittim. Hızlı koştuğumuz için iki
asker kamyonu fark ettik pistin
en sonunda. 10-15 kişi koşarken
en önde biz vardık. Taş atacaktık onlara gitmeleri için. Bir
askerin gözümün içine baktığını
gördüm. Yanlarına yaklaştığımız
zaman zaten bize ateş ettiler.
Galiba yanımdakiler de öldü. O
YÜRÜRKEN OĞLUM
BIRDEN YERE YIKILDI
Saatler gece 01.00'e doğru geliyordu.
Bahattin Yıldırım, birkaç saniye sonra
oğlu için saatlerin sonsuza dek orada
duracağından habersiz, o insan selinin
arasında heyecanla yürüyordu. Babasını
ürkek adımlarla takip eden Halil İbrahim, birden yere yığıldı.
Bahattin Yıldırım, hayatın onlar için
durduğu o anları şöyle anlattı:
tür bir kâbusun yaklaşmakta olduğunu
anlamıştı.
BABA BIZDE ÇIKALIM, HADI
Dışarıdan "darbeye dur demek için"
kendini dışarıya atanların sesleri geliyordu. O sırada Halil İbrahim, ısrarla,
"Baba biz de çıkalım, hadi" dedi. Baba
yüreği ağzında, televizyona odaklanmışken tam o sırada Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan CNNTürk'e bağlanıp,
halkı kendi iradesine sahip çıkmak için
sokağa çıkmaya davet edince, Bahattin
Yıldırım oğlu Halil İbrahim'i de yanına
alıp meydanlara indi.
"Darbecilere karşı koymak için yürürken, oğlum birden yere yıkıldı. İlk başta
ayağı taşa ya da bir yere takılıp, düştü
zannettim. 'Oğlum kalk dedim' ve kaldırmak için elimi uzattım. Ancak oğlum
hareketsiz duruyordu. Sonra kaldırmak
için başının altına elimi koyunca elime
kan geldi. O zaman vurulduğunu fark
ettim. Kurşunun nereden geldiğini
görmedim. Hemen kendi aracımla hastaneye götürdüm. Hastaneye götürünce
ilk başta kurşunun sıyırdığını söylediler. Ancak sonra başının arka kısmına
isabet ettiği anlaşıldı. Müdahale ettiler
ama oğlumu kurtaramadılar. Kendisini
kaybettik."
AĞABEYIMLE ORTAK
HAYALLERIMIZI ÇALDILAR
Halil İbrahim Yıldırım, otopsi işlemlerinin ardından Bayrampaşa Muratpaşa
Mahallesi'ndeki Muradiye Camisi'nde
kılınan cenaze namazı sonrası Edirnekapı Şehitliğinde toprağa verildi.
Yıldırım'ın yokluklar içerisinde başlayan ve trajik bir sonla biten öyküsünden geriye asla unutulmayacak bir acı
ve kardeşinden birlikte gerçekleştirmeyi düşündükleri hayalleri kaldı.
Ağabeyini çok sevdiğini, onunla bir
kez bile kavga etmediklerini söyleyen
13 yaşındaki Mustafa Yıldırım, "Kendisiyle çok iyi anlaşıyorduk. Oynuyorduk, eğleniyorduk hatta ağabeyim
ve arkadaşlarıyla birlikte geziyorduk.
Ağabeyimle ortak bir hayalimiz vardı.
İleride başka ülkelere gidip, gezmek
istiyorduk. Bunu yapanlar ağabeyimi öldürdü ve bu hayallerimizi de
çaldılar. Ağabeyim milleti, vatanı için
sokaklara çıktı. Darbecilerle savaştı.
Ağabeyimle gurur duyuyorum." ifadelerini kullandı. //
‘Yine koşa koşa giderim’
an bilincim kapanmadı, Kelime-i
Şahadet getirdim ölürüm diye
ama Allah canımı almadı.
Çocukluğumdan beri Cumhurbaşkanımızın hayranıyım,
çevremdeki herkes bunu biliyor.
Allah onu başımızdan eksik
etmesin, Allah bizden alsın ona
versin. Aynı olay olsun, yine koşa
koşa giderim. Bu saatten sonra
hiç yıkamazlar, 3-5 çapulcuyla
yıkılacak değiliz biz. Bizi dünya
yıkamadı kalkıp bu 3-5 tane
vatan haini bizi yıkacak değil.”
BIR DAHA OLSA BIR
DAHA FEDA OLSUN
Baba Nevzat Koşdaş ise o gün
Florya'da TÜRGEV'in şantiye-
sinde seramik işlerini yaptıklarını kaydetti. Koşdaş, şöyle devam
etti: “Oğlum yoğun bakımdan
çıkar çıkmaz ilk sözü 'Baba vatanımıza bir şey oldu mu?' diye
sordu. Bir daha olsa bir daha
feda olsun. Onun gibi aslanlardan Allah razı olsun. Çok şükür
vatanımız, bayrağımız yerinde.
Reisimizi Allah başımızdan
eksik etmesin. Bütün dualarımız
vatanımız için, bayrağımız için,
reisimiz için. Bu olaya tiyatro
diyenlerin aynaya bakıp utanmaları lazım kendilerinden. Bu
vatanda yaşamamaları lazım,
hak etmiyorlar. Bunu diyenin
darbeciden hiçbir farkı yok.
Allah'ın izniyle kimse bir şey
yapamayacak, emellerine ulaşamayacaklar.” //
‘Muhtaçların sesi
olmaya devam edeceğiz’
Resmi olarak dernekleşen Acil Yardım Gönüllüleri (ACİLDER) ilk genel kurulunu gerçekleştirdi. Genel kurulda
Menderes Arıcan ACİLDER’in dernek başkanlığına seçilirken Necdet Özcan, Salih Akyüz, Orhan Şen, Naci Uymaz
da yönetim kurulunda yer alan isimler oldu.
DÖRT YIL önce Başakşehir
Yardım Gönüllüleri adıyla yola
çıkan gönüllüler, yardıma muhtaç
insanlara el uzatmak için gecelerini gündüzlerine katarak gıda dağıtımından çöplerden eşya toplamaya kadar her alanda koşturdular.
Ensar olma arzusuyla hep yollarda
olan iyilik erleri, yardımları
yerine ulaştırmada köprü oldular,
topladıkları yardımlar için depolar
oluşturdular. Dört yılın sonunda
da yardımlarına daha sistemli
devam etmek için dernekleştiler.
Resmi olarak dernekleşen Acil
Yardım Gönüllüleri (ACİLDER)
24 Temmuz’da ilk genel kurulunu gerçekleştirdi. Genel kurulda
Menderes Arıcan ACİLDER’in
dernek başkanlığına seçilirken
Necdet Özcan, Salih Akyüz, Orhan Şen, Naci Uymaz da yönetim
kurulunda yer alan isimler oldu.
Yönetim kurulunu oluştururken
gönüllü mücadele eden isimleri
seçmeye gayret ettiklerini belirten
Acil Yardım Gönüllüleri (ACİLDER) Başkanı Menderes Arıcan,
“Gayemiz bir insanın yaşayabilme-
si için acil ihtiyaçlarına ivedilikle
cevap vermek. Bundan sonra daha
çok faaliyetler yapacağız. Yazılım sistemimiz de faaliyete geçti.
Ücretsiz giyim mağazası, ücretsiz
market, ücretsiz eşya dükkânı gibi
yeni projelerimiz var. İnşallah
muhtaçların sesi olmaya devam
edeceğiz.” dedi. //
Servis şoförü, karikatür
çizerek nöbet tutuyor
İSTANBUL'da servis şoförlüğü yapan karikatür sanatçısı
Erdoğan Özer, Fethullahçı Terör
Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine, her gece meydanlarda
tuttuğu nöbet sırasında çizdiği
karikatürlerle tepki gösteriyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi
önünde bulunan Saraçhane
Parkı'nda nöbet tutan karikatürist Erdoğan Özer, yeteneğinin
Allah vergisi olduğunu, daha
önce Milli Gazete ve Çıngar
dergisinde karikatürlerinin yayımlandığını, ailesinin geçimini
sağlamak için ise servis şoförlüğü yaptığını anlattı. Karikatür
sanatçısı Özer, FETÖ'nün darbe
girişimini şiddetle kınadığını,
masumların öldürülmesinden
büyük üzüntü duyduğunu belirterek, şunları söyledi: "Cumhurbaşkanım bizi sokağa davet
ettiğinden beri her gece meydanlardayım. İlk çağrı üzerine
acil meydana geldim, herkes
eline bayrak almıştı, benim de
maalesef bayrağım yoktu. Elim
boş olsun istemedim, hemen bir
yerden bir karton buldum ve
kendime bir döviz yaptım, üzerine karikatür çizdim. Herkes
gelip benimle fotoğraf çekilmeye, beni fotoğraflamaya başladı."
İnsanların karikatürüyle ilgilenmesinin, vermek istediği mesajı
anlamasının hoşuna gittiğini
ifade eden Özer, şöyle devam
etti: "Düşüncelerimi karikatür
çizerek daha rahat ifade eden
biriyim. İlk gün evime gidince,
'Bu meydanlarda elimden en iyi
ne gelir?' diye düşündüm. Sonra
da sadece karikatürle mücadele
edebileceğime karar verdim.
Meydanlarda olan herkesin
başka başka yetenekleri var.
Kiminin yürek, kiminin maddi
gücü var, kiminin edebiyat,
kiminin şiir, kiminin güzel sesi
var. Benim de elimde karikatür
yeteneğim olduğu, elimden en
iyi bu gelebileceği için meydanlarda çizmeye başladım." //
GÜNDEM
www.212haber.com
01-15 AĞUSTOS 2016
15
‘Annem sakın şehit
olmadan gelmeyin dedi’
FETÖ'nün darbe girişimi günü Boğaziçi köprüsünde bulunan kameraman Fatih Koca, "Annem
'Sakın şehit olmadan gelmeyin. İslam birliği için
elinizden geleni yapın' dedi" şeklinde konuştu.
F
ETULLAHÇI Terör Örgütü'nün (FETÖ)
darbe girişimi sırasında Boğaziçi
Köprüsü'nde bulunan özel bir şirketin
kameramanı Fatih Koca, "Boğaziçi
Köprüsü'nde kardeşime ulaşamamıştım,
belki de kardeşimi kaybettik. O sırada
annemi aradım. Enes'i oradan canlı alamayacağımızı söyledim. Annem de deli
yürekli bir kadın, 'Sakın şehit olmadan
gelmeyin, sizi mehter marşıyla gömeceğim. İslam birliği için elinizden geleni
yapın.' dedi." ifadelerini kullandı.
Koca, FETÖ'nün darbe girişimini duyar
duymaz Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan'ın Kısıklı'daki evinin önüne
gittiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Kısıklı'dan sonra Boğaziçi Köprüsü'ne
gittim. Köprüde karşılaştığımız manzara gerçekten içler acısıydı. Kötünün
kötüsü de varmış. Bu kadarını da
beklemiyorduk. Belli bir saatten sonra
köprüdeki kalabalık arttı. Bu sırada
cuntacılar, FETÖ'nün terörist grubu,
ateş ediyordu. Plastik mermi ile değil
G3 silahlarıyla yarım duruş ve ayakta
nişan alarak ateş ediyorlardı."
Bunun için köprüde yaşanan her şeyi
videoya aldığını belirten Koca, "Kardeşlerime 'her şeyi çekmeye çalışın' dedim.
Çünkü diğer cenah bunu her türlü
kullanacaktır. Köprüde neler olduğunu
herkesin görmesini istedik. Bunlar bir
belge niteliğindedir. Her şekilde kaos
ortamı geçtikten sonra istemediğimiz
kitle, bunu çok farklı şekillerde kullanacaklar ve servis edecekler. O kalaba-
lıkta biz de bu görevi üstlendik." diye
konuştu. Köprüdeki olayların sabaha
kadar sürdüğünü anlatan Fatih Koca,
sözlerini şöyle sürdürdü: "Köprüde
yaralılar vardı. Bu yaralılarımızı almak
için ambulans geldi, yaralıları alacakları
yönünde anons etti ama ambulansa ateş
açtılar. Ambulansların gelememe sebebi
bu yüzdendir. Sonra halkımız hızlı olur
düşüncesiyle sivil araçlarla yaralıları
taşımaya başladı. Çünkü yarım saattir
yerde yatan yaralılar vardı, şehit olanlar
vardı. Akabinde bunlara da ateş edilmeye başlanınca sıkıntı olmaya başladı. O
anda daha hızlı olması amacıyla motosikletlerle yaralılar taşınmaya başladı.
Bu arada hem olayın şokunu yaşıyorum
hem de diğer taraftan yaralıların taşınmasına yardım etmeye çalışıyoruz."
Darbeci askerlerin köprüde tank ile atış
yaptığını hatırlatan Koca, şunları söyledi: "Kardeşim Enes, gişelerin yanına
gitmişti. O sırada oraya bir saldırı oldu.
Sonuç ne olursa olsun kardeşimin oradan canlı çıkamayacağını düşündüm.
Çünkü orada işi bilen de bilmeyen de
düşüyor ve şehadet şerbetini içiyordu.
Belki de kardeşimi kaybetmiştik. O sırada annemi aradım. Enes'i oradan canlı
alamayacağımızı söyledim. Annem
de deli yürekli bir kadın, 'Sakın şehit
olmadan gelmeyin, sizi mehter marşıyla
gömeceğim. İslam birliği için elinizden
geleni yapın.' dedi. Kardeşime ondan
sonra ulaşabildim, telefonu açabildi.
Kardeşime annemin dediklerini söyleyince onun da verdiği manevi cesaretle
daha çok askerlere yaklaşmaya başladı."
"ERDOĞAN,
RÜZ.
'ÖL' DESE ÖLÜ
RIYLE
BIZ ONUN EM
REKET
BERABER HA
EDERIZ"
"Biz bu yola baş koyduk, vatan demek,
can demektir, namus demektir, her şey
demektir. Her şeyin olmazsa evladını da
yetiştiremeyeceksin." diyen Koca, "Biz
imani ve itikadi yolda günahlarımız da olsa
ilerlemeye çalışan insanlarız. Neslimizi, ceddimizi unutmamaya ve bunu evlatlarımıza
da aktarmaya çalışan insanlarız. Vatanımızı
vermeyiz. Başkomutanımız da, Recep Tayyip
Erdoğan reisimiz de o doğrultuda yaptığı
işlerle de halkına kendini ispatlamıştır. 'Öl'
dese ölürüz. Biz onun emriyle beraber hareket ederiz." ifadelerini kullandı.
AYNI AILEDEN ÜÇ GAZI
FETÖ'cü darbeci askerlerin halka kurşun sıktığı 15 Temmuz'da aynı aileden üç kişi yaralandı.
DARBECI ASKERLER YARALILARIN
ALINMASINA BILE IZIN VERMEDI
Fatih Koca'nın kardeşi Enes Koca ise
o gece yaşadıklarını şöyle anlattı: "Boğaziçi Köprüsünde cuntacıların dibine
kadar girmiştim. Benimle beraber
10 kişi daha vardı. Yanımda bir kişi
vardı, başını uzatır uzatmaz keskin
nişancı onu direk kafasından vurdu.
Onu alıp götürmek zorunda kaldık,
ölmüştü, Allah rahmet eylesin. Bir de
cuntacıların yakınlarında bir yaralı
vardı ve saat 03.00 sıralarında onu
almak için bir ambulans gelmişti. Tam
ambulans yaralıyı yerden alacaktı, o
esnada darbeci askerler ateş açtı. Yaralının alınmasına bile izin vermediler.
En duygusal anlardan biri buydu." //
DARBELERE
meydan okuyoruz
Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) İstanbul Şubesi bin yazarın imzacı olduğu
bir bildiri yayınlayarak, '15 Temmuz darbe girişimi'ni lanetledi.
15 TEMMUZ gecesi Baba Ali ve
anne Jale Usta, Sarıyer'deki Borsa
İstanbul Binası'nın çatısındaki keskin
nişancının kurşunlarıyla oğulları Mehmet Fatih Usta ise araçların arasında
kalarak yara aldı. Usta ailesinin gazileri, benzer bir hadisenin olması halinde
hiç tereddüt etmeden yine darbecilere
karşı mücadele etmeye koşacaklarını
dile getirdi. Sarıyer'deki evlerinde tedavileri devam eden 53 yaşındaki inşaat
mühendisi Ali ve eşi Jale Usta, o gece
yaşadıklarını anlattı.
Aile reisi Usta, darbe haberini duyunca,
"Bu zamanda darbe mümkün değil"
diye düşünerek hiç anlam veremediğini
ve yapılanlara inanmadığını söyledi.
İlk tepkisinin "Şaka herhalde. 2016'da
darbe olur mu? Olursa da millet izin
vermez." olduğunu dile getiren Usta,
"Darbe ne demek, benim irademi ters
yüz etmek, bana rağmen beni yönetmek demektir. Ayrıca benim seçtiklerimin görev süresi henüz dolmadı. Nasıl
olur? Ayrıca Sayın Cumhurbaşkanımız
Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte bu
millette bir özgüven oldu. Millet kendi
iradesinin üstünde bir irade tanır mı?
Böyle düşününce kan beynime sıçradı.
'Sen kimsin ki, beni yöneteceksin. Ben
sana beni yönetme yetkisi verdim mi?'
diyerek yollara düştük." diye konuştu.
RABBIM NASIL BIR GÜÇ
VERDI?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan'ın Atatürk Havalimanına geleceği haberini duyduktan sonra ailecek
onu karşılamaya gitmek için araçla yola
çıkarken Borsa İstanbul Binası önünde darbeci askerlerle karşılaştıklarını
anlatan Ali Usta, sözlerine şöyle devam
etti: "İstinye Parkı'nın orada darbeci
askerlerin vatandaşlara ateş ettikleri haberini aldık. Ne demek halka
ateş etmek. Bundan sonra araçlarını
bırakan herkes Borsa İstanbul'un oraya
doğru koşmaya başladı. Askerler borsa
binasını basmış, çatısına keskin nişancı
çıkarmışlardı. Herkes onlara doğru
yürüdü. Ben ve eşim kurşun yarası
aldık, evlatlarım almadı. Borsa binasının çatısından açılan ateşle vurulduk.
Kolu hiç önemli değildi. O gün bu
millete ne oldu? Rabbim nasıl güç verdi
herkese? Vurulunca o anda insanın
içinde korku olmuyor. Ben vurulunca
büyük oğlum beni güvenli yere getirdi.
Kurşun oğlumun kulağının dibinden
geçmiş. Zaten daha sonra oğlumun da
panzerler arasında kalıp yaralandığını
öğrendim. O anda bize bir şey söylemedi. Darbeciler yardıma gelenlere daha
insafsız davrandılar. Erol Olçok'u tek
kurşunla, babasına yardıma giden oğlu
Abdullah'ı ise iki kurşunla şehit etmişler. Borsa İstanbul binasının önünde
de şehitlerimiz oldu. Eşimle beni farklı
hastanelere götürdüler. Ben 10 gün hastanede tedavi gördükten sonra taburcu
edildim. İnşallah bu milletin başına
böyle bir olay gelmeyecek."
BENIM YAVRUM ANNESIZ
YAŞAR AMA VATANSIZ
YAŞAYAMAZ
Her iki bacağına isabet eden kurşunlarla yaralanan 47 yaşındaki Jale Usta ise
TRT'de darbe bildirisinin okunduğunu
görünce kızlarıyla evde Fetih Süresi'ni
okumaya başladıklarını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Dışarı
çıkın' çağrısını duyduklarında olayın
vahametini anladıkları ve artık evde
durulmayacağını düşünerek 6 kişilik
aile bireyleriyle Atatürk Havalimanına
gitmek için yola çıktıklarını anlattı. //
15 TEMMUZ Darbe Girişimi'ne karşı ortak
bir tavır olarak Türkiye Yazarlar Birliği
(TYB) İstanbul Şubesi, darbeyi lanetleyen bir
bildiri yayınladı. Bin yazarın imzacı olduğu
ve 'Şahitlik' adı verilen bildiriyi TYB İstanbul
Şube Başkanı yazar-şair Mahmut Bıyıklı,
birliğin Cağaloğlu'ndaki merkezinde düzenlediği basın toplantısıyla açıkladı. İmzacı
yazarlardan bazılarının da katıldığı toplantıda bir konuşma yapan Mahmut Bıyıklı, darbe
kalkışmasına tepki için bir araya geldiklerini
ifade etti.
Seçilmiş Cumhurbaşkanı ve seçilmiş
Başbakan'ın yanında olduklarını kaydeden
Bıyıklı, darbe girişimini lanetlediklerini ifade
etti.
CUMHURBAŞKANI VE
BAŞBAKAN'A DESTEK MESAJI
Bıyıklı daha sonra 'Şahitlik Bildirisi' adını
verdikleri bildiriyi okudu. Bildiride şu ifadelere yer verildi: "Bizler bu toprakların, tarihe
şahitlik eden yazarları olarak, aziz milletimize karşı girişilen darbeyi ve 'Fetöcü Darbecileri' lanetliyoruz. Tarihe kayıt düşmek
ve şahitlik adına millet tarafından seçilmiş
Cumhurbaşkanımızın, millet tarafından
seçilmiş Başbakanımızın yanında olduğumuzu bütün dünyaya ilan ediyoruz. Bu büyük
ülkeye, Türkiye'mize karşı başlatılan işgal
girişmini soylu duruşuyla püskürten aziz
Türk milletini saygıyla selamlıyoruz."
Basın toplantısında aralarında Beşir Ayvazoğlu, Rahim Er, Ahmet Taşgetiren, Yavuz
Bahadıroğlu, Ahmet Kekeç gibi isimlerinde
bulunduğu bildiriye imza atan yazarların
isminin tamamının bir internet sitesinde kısa
zamanda yayınlanacağı belirtildi.
Darbe karşıtı bildiriye imza atan bin isimden
bazıları şunlar:
"Beşir Ayvazoğlu, Ahmet Taşgetiren, Ali
Haydar Haksal, Belkıs İbrahimhakkıoğlu, Prof. Dr. Kemal Sayar, Sevinç Çokum,
Yusuf Kaplan, Bahadır Yenişehirlioğlu, Sibel
Eraslan, Rahim Er, Mürsel Sönmez, Ali Ural,
Şule Yüksel Şenler, Mahmut Bıyıklı, İbrahim
Tenekeci, Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma,
Cahit Koytak, Ahmet Yenilmez, Mustafa
Sabri Beşer, Mustafa Canbey, Halit Bekiroğlu,
Necmettin Çakmak, Mehmet Şeker, İsmail
Güneş, Mehmet Nuri Yardım, Şeref Akbaba, Abdurrahman Şen, Nurettin Durman,
Ahmet Kekeç, Ömer Lekesiz, Prof. Dr. Bedri
Gencer, Prof. Dr. Abdullah Uçman, Prof. Dr.
Sefa Saygılı. Resul Tosun, Prof. Dr. Rıdvan
Canım, Hüseyin Akın, Demirhan Kadıoğlu,
Turan Kışlakçı, Yavuz Bahadıroğlu,Yıldız
Ramazanoğlu, Cihan Aktaş, Bülent Parlak,
Zafer Acar, Esra Elönü, Osman Özbahçe,
Güray Süngü, Cemal Şakar, Gökhan Akçiçek,
İlhami Işık, Dursun Ali Taşçı, Ekrem Kızıltaş,
Bestami Yazgan, Doç. Dr. Bahtiyar Aslan, Ali
Sözer, Abdullah Yıldız, Adem Özköse, Ahmet
Turgut, Prof. Dr. Turan Koç, Abdurrahman Dilipak, Şerif Aydemir, Nidayi Sevim,
Mehmet Paksu, Metin Karabaşoğlu, Prof. Dr.
Turan Karataş, Senai Demirci, Salih Zengin,
Prof. Dr. Edibe Sözen, Üstün İnanç, Zeynep
Arkan, Fatma Şengil Süzer, Fadime Özkan,
Fatma Gülşen Koçak, Demet Tezcan, Doç.
Dr. Abdullah Harmancı, Prof. Dr. Mehmet
Emin Ay, Nurullah Genç, Yard. Doç. Dr.
Mustafa Demirci." //
16
GÜNDEM
01-15 AĞUSTOS 2016
Ben yola çıkarken besmelemi
www.212haber.com
TANKL
ARIN Ö
Y
A
T
çektim, AN O KAHR NÜNE
KONU AMAN
ŞTU
ŞEHADETIMI
GETIRDIM
halitbekiroğ[email protected]
ŞEHITLERIN
YAZDIĞI TARIH
Üsküdar Kısıklı’da tankların önüne yatarak onları durdurmaya çalıştığı sırada kolundan yaralanan Sabri Ünal,
"en yola çıkarken besmelemi çektim, şehadetimi getirdim.
Nasipte, kaderde ne varsa deyip yola çıktım" dedi.
1
5 Temmuz’da gerçekleşen darbe girişimin ardından çağrılara kulak vererek
sokağa çıkan ve Kısıklı’da tankları durdurmak için tankların önüne yatan 34
yaşındaki Bilgisayar Mühendisi Sabri
Ünal, yaşadıklarını anlattı. Kolundan
yaralandıktan sonra Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma
Hastanesi’nde tedavi altına alınan Ünal,
“En önemli kısmı bence bir insanın
tanklarla karşı karşıya gelmesi durumu.
Yani ben bunu yaşadım ne planladım.
Orada tank olduğundan haberim bile
yoktu. Bağlarbaşı’na geldiğimde tankların geldiği söylendi. Elimde 3 tane
taş vardı. Onları durdurmaya çalıştım. Taşları atmaya çalıştıktan sonra
tankları durur sandım. Çünkü sivilim
tanklarla beni ezip geçebileceklerini
düşünmedim. İsrail’de ve diğer ülkeler
de bile bu yapılmadı” dedi.
Yaşadıkları karşısında soğukkanlılığını koruyan ve kendisinin hatırını
sormak için arayanlara seslenen Ünal,
yaşanan olaylar sırasında şehit olan ve
yaralananların yakınlarının da merak
edilmesi ve aranmasını istedi. Ünal,
“Ben yola çıkarken besmelemi çektim,
şehadetimi getirdim. Nasipte, kaderde
ne varsa deyip yola çıktım. Allah için,
şehidimiz
ve yaralılarımız var,
onların ailelerini de merak etsinler.
Onları da arayıp sorsunlar, onlara da
yardımcı olmaya çalışsınlar” şeklinde
konuştu.
KENDİ ÜRETTİĞİMİZ
SİLAHLARLA VURULMAK
BENİ ETKİLEDİ
vatan için, millet için bu vatanın, milletin kardeşlerimin namusunu korumak
için yola çıktım. Sonuçta yapabileceklerimiz ne kadardır bilemeyiz. Çıktığımız yolun sonunda böyle bir rahatsızlığımız oldu. Allah’a şükür devlet tüm
Milli Savunma Sanayii tarafından
üretilen silahların kendi milletine karşı
kullanılmasından çok etkilendiğini
ifade eden Ünal, ağlamamak için kendini zor tutarken, “Ben şu ana kadar
hiçbir darbe yapılan ülkede Afrika’da
görüntüleri hariç böyle bir görüntüyü hatırlamıyorum. Benim askerim
ezmezi geç benim askerim vatandaşının kılına dokunmaz diye atladım.
Ben yola çıktığımızda daha henüz
Başbakanımızın bir açıklaması vardı.
Benim diğer yaşananlardan haberim
yok. Olduktan sonra hayretler içinde
kaldım. Savunma sanayimiz tarafından
yapılan ATAK helikopteri ile Ankara’da
yapılanlar beni çok etkiledi. Biz bu yerli savunmamız için mücadele ederken
böyle şeylerin yaşanması beni etkiledi”
diye konuştu. //
kurumları ile ilgileniyor. Çevremizdeki
bazı akrabalarımız bizi arayıp kolun
nasıl diye soranlar oluyor. Allah’a şükür
kolumuzda bir sıkıntı var ama 3-6 ay
içerisinde bir sıkıntı kalmayacak. Beni
merak ettikleri kadar ne olur 240 tane
‘O halkın önünde bir değil,
bin tank olsa duramaz’
FETÖ mensuplarının darbe girişimine tepki göstermek için gittiği FSM Köprüsü'nde
yaralanan Şahin, "O halkın önünde bir tank değil, bin tank olsa duramaz." dedi.
FETULLAHÇI Terör Örgütü'nün
(FETÖ) darbe girişimine tepki göstermek için gittiği Fatih Sultan Mehmet
Köprüsü'nde (FSM) yaralanan 38 yaşındaki Ahmet Şahin, saat 12.30 sıralarında
evinin bulunduğu Ümraniye'ye gelmek
üzere motosikleti olan bir arkadaşıyla
Taksim'den yola çıktığını söyledi.
Eve gitmek için Boğaziçi Köprüsü'ne
yöneldiklerini ve oraya gelene kadar
yolda sadece polis gördüklerini, bir
askere rastlamadıklarını dile getiren
Şahin, "Ancak Taksim'e, Beşiktaş'a yığılma olmuş, Dolmabahçe'ye, yavaş yavaş
Taksim'e çıkıyorlar' diye haber geldi."
dedi. Ahmet Şahin, bu nedenle Boğaziçi
Köprüsü'nden geçemediklerini, daha
sonra Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün
açıldığına yönelik haberler aldıklarını
ve oraya yöneldiklerini belirterek, şöyle
devam etti: "FSM Körpüsü'nden geçiyorduk. Kavacık'a geldiğimizde ya 4 ya da
5 tank vardı. Tankın üstünde astsubay,
başçavuş, iki uzman vardı. Diğer tarafta
da siyah bir araba vardı. Halk onun
üstüne gitti zaten, onun içindekileri
gördü. İçinde yüzbaşı, üsteğmen, albay
vardı. Onlar olayın büyüyeceğini anladı,
geri geri kaçtılar. Bu arada herkes halkı
gördü, ben de olayın içine dahil oldum."
Ahmet Şahin, oradaki vatandaşların
askerleri "Siz Türk vatandaşlarına nasıl
böyle bir şey yapıyorsunuz, ekmeğini
yiyorsunuz?" gibi sözler söylediğini,
darbecileri ikna etmeye çalıştıklarını
aktararak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sadece o tankın üzerindeki astsubayın
bir bakışı vardı ki, elinden gelse herkesi
öldürürdü. Öyle bir bakış vardı. Oradan
birisi astsubayın arkasındaki uzmanın
üzerine gitti, diğer uzman da ateş etmeye
başladı. O arada ne oldu ne olmadı
bilmiyorum ama şu dikkatimi çekmişti
özellikle, orada bayağı bir er vardı ama
hiçbiri müdahale etmedi, benim vurulma anım yaşanana kadar. Aşağı yukarı o
an dediğim de 30 dakika. Ondan sonra
mermi nereden geldiğini veya parçamı
geldiğini bilmiyorum, çünkü sürekli
ateş ediliyordu. Merminin saplanması
sonucu kasıklarımdan bayağı bir kan
geldi. Yere düştüm diğer arkadaşıma
seslendim. O denk geldi motorun önüne
oturup sonra en Beykoz Devlet Hastanesine geçtik."
GÖZÜ KARARMIŞTI
HEPSININ
Şahin, darbe girişimini kınaya
rak, "Ben
şunu söylemek isterim, o hal
kın önünde
bir tank değil, bin tank olsa
duramaz.
Ben de askerliğimi Şırnak'ta
yaptım ama
o askerin yüzüne baktığımd
a insanlar
eline tek tek verilse hepsin
i öldüreceğine inanırım. Gözü kararmıştı
hepsinin.
Ben bunu bir darbe olarak
görmüyorum,
direkt öldürmeye yönelikti.
Çünkü direkt
ateş ettiler." şeklinde konuşt
u. //
‘Yarın bir darbe girişimi olsa
yine tankların karşısına çıkarım’
FETULLAHÇI Terör Örgütü'nün
(FETÖ) darbe girişimi sırasında
askerler tarafından kapatılan Boğaziçi Köprüsü'nde çıkan olaylarda
yaralanan muhasebeci Erkan Safi,
AA muhabirine yaptığı açıklamada,
darbe girişimini duyduktan sonra
arkadaşlarıyla önce Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan'ın Kısıklı'daki
evinin önüne, daha sonra da Boğaziçi Köprüsü'ne gittiğini söyledi.
FETÖ'nün darbe girişimi sırasında askerler
tarafından kapatılan Boğaziçi Köprüsü'nde
çıkan olaylarda yaralanan Safi, "Yarın yine
böyle bir darbe girişimi olsa yine o tankların
karşısına çıkmaktan imtina etmem." dedi.
Köprüdeyken askerlerin kendilerine ateş ettiğini ve önündeki kişinin
karnından vurularak yere düştüğünü ifade eden Safi, şunları anlattı:
"Yaralanan kişiyi bir araca bindirdik
ve hastaneye gönderdik. Hedefimiz köprünün ortasındaki tankın
karşısına çıkmaktı. Bütün her yerde
darbe püskürtülmüştü ama köprüdeki askerler hala duruyordu. Köprü
bir bakıma semboldü. O sırada
askerlerin kurşunlarından korunmak
için bir aracın tekerinin arkasına
saklandım. Askerin sıktığı kurşun,
aracın lastiğini delip çekti, önümdeki
arkadaşım Muhammet Kurtoğlu'nun
topuğunu delip diğer ayağını da sıyırarak benim bacağıma saplandı. Bu
sırada bacağımı kontrol ettim ve kurşunun arkadan çıkmadığını, içeride
olduğunu fark ettim. Muhammet'in
ise ayağından çok fazla kan akıyordu.
Arkadaşımı bir motora bindirdik ve
hastaneye gönderdik. Ben ise tişörtümü çıkardım ve kan kaybı yaşamamak için bacağıma bağladım."
HALİT
BEKİROĞLU
Safi, bu olaylardan sonra köprüde
bulunan vatandaşlar tarafından bir
araca bindirildiğini ve Ümraniye
Eğitim ve Araştırma Hastanesine
götürüldüğünü dile getirdi. Safi, darbeci askerlerin memleketi sahipsiz
zannettiğini aktararak, şöyle devam
etti: "Türkiye'de şu anda seçilmiş bir
hükümet var. Bunun yerine askeriyenin içindeki birkaç kendini bilmez
askerin yönetime el koyduğunu ilan
etmesi ve insanlara kurşun yağdırması kabul edilemez. Bu duruma
sessiz kalamadım ve evimde duramayarak meydanlara çıktım. Bu uğurda
ölebilirdim de ama bana yaralanmak
nasip oldu. Yarın yine böyle bir darbe
girişimi olsa yine o tankların karşısına çıkmaktan imtina etmem." //
On gün önce fidanlarımız düştü toprağa, toprak yeşerdi, sümbüller gelincikler açtı...
Gazilerimiz, şehitlerin hatırasını yanıbaşımızda
tutuyor, gaflete düşüp onları “ölüler” zannetmeyelim diye…
Bugün Halil İnalcık’ı da kaybettik;
Şeyhü’l-Müverrihin idi, tarihçilerin üstadı yani.
Allah rahmet eylesin…
İnalcık’ın anısına tarih yazılımının metodolojisine girersek fazlasıyla akademik bir manzara
çıkar karşımıza, biz şehitlerin tarihine bakalım…
“Kaderin üstünde bir kader vardır” inancıyla
15 temmuz ile yazılan tarihten bahsetmek istiyor yüreğim…
15 Temmuz’da her türlü köprülerimizi yıkmaya
çalışanlara inat iki gün önce yeniden köprülerimizi kurduk; Asya'dan Avrupa'ya, kıtalararası
insan(lık) köprüsü kurduk, şehitlerimizi boğazın dibinde, köprünün kademlerine yaslanarak
andık…
Ve bugün o köprünün adı açıklandı; 15 Temmuz Şehitler Köprüsü!
Ne mutlu şehitlerimize!
Allah için canını feda eden yiğitlere…
“Onlar güzel atlara binip gittiler” ama bizi yüzüstü bırakmadan gittiler, bize köprüler bağışlayarak gittiler…
Yıkılmaz köprüler; kıtaları birbirine bağlayan,
yürekleri birbirine bağlayan köprüler…
Kalbi kararmışlara inat; fedakarlığı, aşkı, direnişi, tevazuyu, tebessümü kuşanarak gittiler…
“Biz cihadı alnımızın çatına vurduk,
Önce şehadeti koyduk her sabah duamızın
başına”
Allah’ın yardımı sağanak sağanak geldi. Bütün doğallığı ile yüreğini ortaya koyan yiğitler
sayesinde koca koca tanklar birer metal yığınına döndü. Ve şehitlerimiz, gazilerimiz tankın
topun; iman dolu bir kalbi, şehadete susamış
bir yüreği asla yenemeyeceğini bir kez daha
gösterdi…
Onurlarıyla ayrıldılar aramızdan, az uzakta bizi
izliyorlar; bize emanet bıraktıkları şeref madalyasına ne denli vefa göstereceğimizi heyecanla bekliyorlar, kendileri için değil bizim için…
Son yüzyılın toplumsal mukavemetini ve mutabakatını sırtımıza bıraktılar; hem direnip
hem kuşatıcı olmayı, hem meydana çıkıp hem
adil olmayı başaralım istiyorlar. Hesap gününe
heybesi dolu gidelim, kirlenmeyelim istiyorlar…
İmam hatipten yoksun bir kuşağın hal-i pür
melalini bize hatırlatıyorlar, boynumuza bir
borç bırakıyorlar; imam hatiplilerin sayısı artsın, kalitesi artsın, askeri liselere de gitsinler,
harp okullarına da gitsinler, hayatın tüm alanlarında şehitlere vefa duygusu ile bu ülkeye ve
islam dünyasına hizmet etsinler, insanlığı bu
medeniyet krizinden kurtarsınlar diye de şehit
oldular…
Biz arkada kalanlar, önden giden atlılara şu
mesajı ulaştırabilirsek zaten varolan tebessümleri öyle güzel coşacak ki;
Mukavemetinizi her dem canlı tutacağız,
Meydanları tutmaya devam edeceğiz,
Köprümüzün ismi artık 15 Temmuz Şehitler
Köprüsü,
İsmi tabelaya değil ruha vereceğiz,
Farklı yaşlardan, ilçelerden illerden şehit olan
kardeşlerimizin duruşunu küresel bir modele
dönüştüreceğiz…
Direnmekle yönetmek, korumakla kurmak
arasındaki denklemi kuracağız.
İmam hatipli kardeşlerimizle, milletimizle, İslam alemiyle birlikte şehitlerin yazdığı tarihi,
yeni yazılacak medeniyet tarihinin ışığı yapacağız…
GÜNDEM
www.212haber.com
Darbecilere direnen imam bacağını kaybetti
‘Kalkmaya
çalıştım, sağ
ayağım yok’
FETÖ'nün darbe girişimine engel olmak için 15 Temmuz gecesi sokağa çıkan imam Hüseyin
Çınar, helikopterden açılan ateş
sonucu bacağını kaybetti.
15 TEMMUZ gecesi darbe girişimine karşı durmak için Genelkurmay Başkanlığı önüne giden Ankara
Keçiören Yükseltepe Kayabaşı Camisi
imamı Hüseyin Çınar, yaşadıklarını
anlattı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan'ın çağrısı üzerine yola çıktıklarını ifade eden Çınar, Genelkurmay
Başkanlığına giderken, tankların
arabaları ezdiğini gördüğünü söyledi.
Bütün vatandaşların büyük bir cesaretle, korkmadan yürüdüklerini dile
getiren Çınar, Genelkurmay kavşağına
geldikleri sırada Türkiye Büyük Millet
Meclisine bomba atıldığını söyledi.
Çınar, helikopterden halkın üzerine
de ateş açıldığını, bu sırada kendisinin
de yaralandığını belirterek, "Kalkmaya
çalıştım, sol ayak var, sağ ayağım yok.
Ayağımın yerde olduğunu gördüm.
Tamamen koptuğunu zannediyordum.
Kopmamış, bir kısmı küçük bir yerden
tutuyordu. Beni götürmeye çalıştıklarında ikinci bir saldırı daha oldu.
Beni yere bıraktılar. Onlar da mevzi
aldılar. Tehlike geçince tekrar yardıma
geldiler." diye konuştu.
Halkın bu yaşananları hak etmediğini
dile getiren Çınar, Türk milletinin
toprağına, vatanına, milletine ve sancağına, bütün değerlerine sahip çıkan
bir millet olduğuna işaret etti. Darbe
girişimine direnirken bacağını kaybeden Çınar, "Benim bir bacağım gitmiş
önemli değil. İki bacağım, iki kolum
gövdem gidebilirdi. Bunlar vatan için
feda olsun. Çünkü Mehmet Akif Ersoy
da öyle diyor. Bu vatana feda olmanın
caiz olduğunu bize öğretiyor. Sancağımız, bayrağımız için feda olsun."
ifadesini kullandı. //
5 Eğitim
kurumu
kapatıldı
MILLI Eğitim Bakanlığı'nın, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından "Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine
karşı suçlar"dan haklarında işlem
başlattığı eğitim kurumları ülke genelinde kapatılmaya başlandı. Yürütülen
çalışmalar kapsamında Esenler'de
de, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ)/
Paralel Devlet Yapılanması (PDY) ile
irtibatlı tüm özel eğitim kurumları
ve okullar ile barınma merkezleri
kapatılıyor. İlçe genelinde Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı olarak faaliyet
gösteren Özel Bakış İlkokulu/Ortaokulu, Özel İstanbul Ümit Ortaokulu,
Özel Marmara Temel Lisesi, Özel
Süheyla Küçükoğlu Yüksek Öğrenim
Kız Öğrenci Yurdu ve Özel Atışalanı Etüt Eğitim Merkezi'nin kapıları
mühürlendi. 5 eğitim kurumunun
faaliyetlerine, Esenler Belediyesi, İlçe
Milli Eğitim Müdürlüğü, İlçe Emniyet
Müdürlüğü, İlçe Sağlık Grup Başkanlığı ve İlçe Sosyal Güvenlik Kurumu
yetkililerinden oluşan komisyonun
kararı ile son verildi. //
01-15 AĞUSTOS 2016
17
DARBECILERIN YARALADIĞI 13 YAŞINDAKI YIĞIT ÖMER:
‘Vatan için yine
sokağa çıkarım’
13 yaşında olmasına
rağmen darbecilere karşı demokrasi mücadelesi
veren Ömer Dondurma,
vatanı için yine sokağa
çıkacağını söyledi.
F
ETULLAHÇI Terör Örgütü'nün (FETÖ)
darbe girişimini önlemeye çalışırken
askerlerin açtığı ateş sonucu yaralanan 13 yaşındaki Ömer Dondurma,
yaşadıklarını anlattı. Dondurma,
Fatih'te oturduklarını, Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısının
ardından babasıyla alanlara çıktıklarını
belirterek, "Belediyenin Saraçhane'deki
binasının orada askerlerle karşılaştım. Başlarında da bir tane komutan
vardı. Komutan, 'Nişan al, ateş et' dedi
ve askerler ateş etmeye başladılar. İki
kurşun bana isabet etti. Birinci kurşun
sol ayağıma isabet etti. İkincisi ise arka
cebimin olduğu tarafa geldi. Ama ikinci
kurşun önce pantolonumdaki demiri,
sonra da cebimde olan telefonumu
deldi. Onlar olmasa daha kötü olabilirdim.'' diye konuştu.
Askerler ateş ettiklerinde babamın arkasındaydım, ondan sonra birbirimizi
kaybettik. Çünkü kargaşa vardı. Vatan
için çıktım sokağa. Türk olduğumdan
dolayı vatan, millet sevgisi doğuştan
geliyor. Bu yaşanan olaylar yine olsa
yine giderim."
Ömer Dondurma, vurulduktan sonra
orada olan birisinin kendisini en yakın
hastaneye getirdiğini belirterek, şöyle
devam etti: "Birileri hemen beni en
yakın hastaneye götürdüler. Telefonum
parçalandığı için babamı arayamadım.
Bir ağabey babamı aradı, haber verdi.
Bir an önce iyileşmek istediğini, doktorların verdiği bilgiye göre kalıcı bir
hasarın olmayacağını dile getiren Dondurma, "Fizik tedavi olmam, antrenman yapmam gerekiyormuş. Bu daha
hızlı iyileşmem için gerekiyormuş."
ifadesini kullandı.
DARBECİLERLER ARALARINDA 20 METRE VARDI
Baba Çetin Dondurma ise darbe
teşebbüsünün yaşandığı gün, darbeci askerlerle aralarında sadece 20
metrelik mesafe olduğunu dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısı ve
TRT'ye askerlerin el koyması üzerine
sokağa çıkma kararı aldığını anlatan
Dondurma, "Ben Ömer'i yanıma almayacaktım. Fakat Ömer 'Beni götürmezsen ölürüm baba' dedi. O zaman ben
de 'tamam' dedim. 'Bak sürekli olarak
arkamda duracaksın. Sana gelen bana
gelsin' dedim ve evden çıktık İBB'nin
önüne gittik." diye konuştu.
Belediye önünde askerlerin vatandaşlara ateş etmeye başladıklarını aktaran
Dondurma, "Ömer'e arkama geçmesini
söyledim. Askerlerin silahla taramaları
üzerine bütün insanlar arkaya kaçınca Ömer'i kaybettim. Bir arabanın
arkasına saklandık. Sonra tekrar hücum
etmeye başladık. Onlar ise tekrar
taramaya başladılar. Ömer'i kaydedince
darbeye karşı direnmeye devam ettim.
Çünkü Ömer'in kurşun sesini duyunca
arka tarafa kaçtığını düşündüm. Ama
sağ sola baktım, bulamadım." şeklinde
konuştu. //
1.2 MİLYON M2’LİK ŞEHİTLER PARKI
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
Kadir Topbaş,
39 ilçe belediye başkanı ile
birlikte, Saraçhane Belediye
Binası önünde
Demokrasi nöbeti tutanlara
hitap etti. Topbaş, 15 Temmuz şehitleri
için 1 milyon
200 bin metrekarelik şehitler
parkı yapacaklarını belirtti.
İSTANBUL Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş,
İstanbul Büyükşehir Belediye
Meclisi'nin Cuma günü oy
birliğiyle belediyenin önündeki
caddeye “15 Temmuz Şehitleri Caddesi' ismini verdiklerini
söyledi. Başkan Topbaş ayrıca 15
temmuz darbe girişimine engel
olmak için Türkiye genelinde
şehit olan tüm vatandaşların
anısına bir park yapacaklarını
belirterek, “Bütün şehitlerimizi
hatırlatan 1 milyon 200 bin metrekarelik büyük bir park hazırlıyoruz. Şehitler Parkı'mız olacak.
Orada şehit olan vatandaşlarımız
anısına sergiler açılabilecek ve
orada onların isimlerini yaşatacağız inşallah" dedi.
HAİNLER MEZARLIĞI
YAPACAĞIZ
Bu vatana ihanet edenler için de
bir mezarlık açacaklarını kayde-
den Topbaş, “Talimatı verdim.
Hainler Mezarlığı yapacağız.
İhanet edenler mezarlığı. Vatan
hainleri mezarlığı. Milletimiz
oraya Fatiha okumaya değil,
lanet okumaya gidecek. Çünkü
onlar ancak bunu hak ederler. Ve
bir başkaları da inşallah bir daha
teşebbüs etmez, edebilecek cesareti bulamazlar ve bu ülkenin
geleceğiyle oynamazlar" şeklinde
konuştu.
Devletin bekası ve ülkenin geleceği için bütün partilerin ve parti
mensuplarının siyasi mülahazaları bir tarafa bırakarak tek yumruk
olarak meydanlara toplandığını
belirten Topbaş, “Alparslan'dan
günümüze kadar bu topraklarda nice şehitler verdik, bedeller
ödedik. Bedelsiz hiçbir gelecek
olmadı, tarih yazılmadı. Bedeller
karşılığında bu vatan bize emanet edildi ve tüm şehitlerimize
rahmet diliyoruz. Bütün dünya
milletlerinin saygı duyacağı bir
duruş sergilediniz. Sayın Cumhurbaşkanımızın sizleri davet etti
ve bu davete katıldınız. Gelecek
kararmasın diye, umutlar karartılmasın diye milli irade sarsılmasın diye bir duruş sergilediniz.
Halka rağmen, milli iradeye
rağmen hiçbir gelecek kayda giremez, millete rağmen hiçbir adım
atılamaz bunu gösterdiniz. Bu
mücadelenin zaferini elde ettiniz.
“ ifadelerini kullandı. //
‘Kendinizi yakmayın dedim dinlemediler’
15 Temmuz akşamı Vodafone Arena Stadı'na helikopterle inen asNAVIGASYONU AÇIP YOL
kerler, Digiturk binasına gitmek için bir belediye otobüsünü silahla TARIF ETMEYE BAŞLADILAR
durdurdu. O otobüsü kullanan Levent Doroğlu yaşadıklarını anlattı.
LEVENT DOROĞLU, İETT’de şoför olarak çalışıyor. Darbe girişiminin olduğu akşam, yolcularını almak üzere seyir
halindeydi. Beşiktaş Vodafone Arena
Stadı’na yaklaştığı esnada, kısa süre önce
helikopterle stada inen darbeci askerler
Doroğlu'nun yolunu kesti. Doroğlu, kendisine doğrultulmuş silahları gördüğünde
ne ile karşılaştığını anlamadığını söylüyor: “Hemen yanlarına doğru yanaş-
mamı söylediler. Yanlarına yanaşınca üç
kapıyı da açtım. Kapılar açıldıktan sonra
yaklaşık altmış asker, hızla otobüse bindi.
Koltuklara oturmadılar. Koridora ve kapı
önlerindeki boşluklara saklandılar. Benden bütün ışıkları kapatmamı istediler.
Yolculara güzergâh bilgisi veren LCD ekranlarımız var, onlar kapanmadı. Oradan
yayılan ışığı kesmek için dipçikle vurup,
ekranları kırdılar. Ben ayağa kalkıp tepki
gösterince de sinirlenip, bağırdılar.”
Otobüse binen askerlerin başındaki
rütbeli iki asker, Digiturk binasına gitmek
istediklerini söyledi. Doroğlu, askerlere
Digiturk’ün nerede olduğunu bilmediğini
söylediğini belirtti ve şu ifadeleri kullandı:
“Aslında ben binanın nerede olduğunu
biliyorum. Bir İETT şoförünün Digiturk
binasını bilmemesi çok zordur. İmkansızdır diyebiliriz. Askerler bunun üzerine
telefonlarından navigasyonu açıp, bana
yol tarif etmeye başladılar. Ben mümkün
oldukça yavaş gidiyorum ve söyledikleri
dönüşleri bilerek kaçırıyorum. Elden geldiğince yolu uzatıp, geç gitmek niyetindeyim. Bana kızmaya başladılar. Hızlanmam
için baskı yapıyorlardı. Bende onlara
otobüsün gazlı olduğunu kırk kilometre
hızın üzerine çıkmadığı söyleyip onları
oyalamaya çalıştım.”
GELIN BU IŞTEN VAZGEÇIN
Doroğlu, seyir halindeyken bir yandan da
elindeki telefonla sosyal medya üzerinden
‘Askerler beni esir aldı. Lütfen polisi arayın.’ yazdı ve Digiturk binasına yaklaşık
beş yüz metre uzakta dar bir sokağa girdi.
Askerlere, otobüsün sokaktan çıkmasının
zor olduğunu söyleyip, kapıları açtığını
anlatıyor. “Hızla inmeye başladılar. Henüz
inmemiş olan 10-15 asker vardı. Onlara
doğru dönüp “Arkadaşlar lütfen” dedim.
"Müslüman, Müslüman’ı öldürmez.
Lütfen hayatınızı karartmayın. Bunlara
uymayın. Gelin bu işten vazgeçin" diyerek
sürekli telkinde bulundum ama beni
dinlemediler. Askerler tamamen sessizliğe
bürünmüş, ne emir verilse onu yapacak
haldelerdi. Öldür dese öldüreceklerdi, kes
deseler keseceklerdi.’
HEPSININ KAFASI EĞIKTI
Askerler otobüsten indikten sonra hemen
polislere haber verdiğini söyleyen Doroğlu, bulunduğu yerden ayrılmadığını
kısa süre içinde üç polis ekibinin geldiğini
anlatıyor:
“Polisler binanın etrafını kuşattı. Üç-dört
saat sonra askerler teslim oldu. Orada
bulunan emniyet müdürüne otobüs lazım
olup olmayacağını sordum. Emniyet müdürü de otobüsü getirmemi istedi. Teslim
olan askerler, polis nezaretinde binmeye
başladılar. Hepsinin kafası eğikti. Bir yakınlarını kaybetmişler, hayatları kararmış
gibi… Ben söylemeye çalıştım onlara.”
Kaynak: Al Jazeera
18
GÜNDEM
01-15 AĞUSTOS 2016
www.212haber.com
‘Sana bu asker
elbisesi yakışmıyor’
Atatürk Havalimanını işgal eden Kara Kuvvetleri Komutanlığı Personel Başkanlığı Gelişim Şube Müdürü Albay Kol'u tankın içinden çıkarıp polise teslim eden Siirtli Avukat Ünün, yaşadıklarını anlattı.
F
ETULLAHÇI Terör Örgütü'nün (FETÖ)
başarısız olan darbe girişimi sırasında
Atatürk Havalimanını tanklarla işgal
eden Kara Kuvvetleri Komutanlığı Personel Başkanlığı Gelişim Şube Müdürü
Albay Mustafa Kol'u polise teslim eden
Siirtli Avukat Hüseyin Ünün, "Yanımızdaki sivil polis, Kol'un askeri kıyafetini
çıkardı. Beni en çok etkileyen buydu.
'Sana bu asker elbisesi yakışmıyor.' dedi.
Hatta Kol'un o meşhur gözaltı fotoğraflarında görünen mavi gömlek o sivil
polisin gömleğiydi." dedi.
Ünün, 15 Temmuz gecesi Basın Ekspres Caddesi'nin tanklarla kapatıldığını
görünce bir an bile tereddüt etmeden
arabasıyla harekete geçtiğini söyledi.
Caddenin ters istikametine geçerek, havalimanına gittiğini ve tanktaki askerlere
çekilmeleri çağrısı yaptıklarını ancak
askerleri ikna edemediklerini belirten
Ünün, "Bunun üzerine biz de tankları
tekmelemeye başladık. Üç kişilerdi. Bir
tanesi gülerek havaya ateş açtı. Tepkimiz
daha da artınca seri şekilde havaya ateş
açmaya başladı. Bir ara silahları millete
doğrulttu." dedi.
halkı görünce onlara sarıldı ve ağladı.
Ben 'Darbeci askerlere niye müdahale
etmiyorsunuz?' deyince polisler, 'Biz 1920 yaşlarındaki bu gençlere sıkamayız'
dediler. Orada çok duygulu anlar yaşadık. Ben Mustafa Kol'un kim olduğunu
bilmiyordum. Tankın üzerine çıkanlar
arasındaydım. Mustafa Kol'u tankın
içinden çıkardık. Ben de onu asker zannettim. Masum duruyordu. Yanımızdaki
sivil polis arkadaş da Kol'un askeri kıyafetini çıkardı. Beni en çok etkileyen buydu.
Darbeci Kol'a "Sana bu asker elbisesi
yakışmıyor." dedi. Hatta Mustafa Kol'un
gözaltı fotoğraflarında görülen mavi gömlek o sivil polisin gömleğidir. Kamuflajını
çıkartınca çıplak kalmasın diye gömlek
verdiler. Askeri kıyafeti de darbecinin
üzerinde kalmasın diye araca attılar. Polis
harekatın aracına götürdüler yoksa orada
vatandaşlar linç edebilirdi." //
Saatler geçtikçe moral kazanan darbe
karşıtı vatandaşların havalimanına akın
etmeye başladığını, bir ara herkesin işgal
edilen kuleye gittiğini kaydeden Ünün,
kulenin özel harekat polisleri tarafından
alındığını görünce havalimanı girişine
yöneldiklerini ve işgale komuta eden
Albay Mustafa Kol'u tankın içinden
çıkardıklarını dile getirdi.
Hüseyin Ünün, şunları söyledi: "Tankları havalimanı girişinden uzaklaştırdık,
hatta oradaki polis özel harekatçılar
Vali Şahin’den şehit
ailelerine ziyaret
Galata Kulesi’ne
Türk bayrağı
yansıtıldı
FETULLAHÇI Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe
girişimine tepki amacıyla Galata Kulesi'ne
Türk bayrağı yansıtıldı. İstanbul Büyükşehir
Belediyesi şirketlerinden İstanbul Enerji A.Ş.
tarafından yapılan aydınlatmayla Galata Kulesi, kırmızı beyaza büründü. Etkileyici görüntülerin ortaya çıktığı aydınlatmaya, vatandaşlar
da yoğun ilgi gösterdi. //
Darbecilere
‘Hainler Mezarlığı’
İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi (İBB)
tarafından Pendik Ballıca Köyü'nde bir alan,
darbeciler için "Hainler Mezarlığı"na dönüştürüldü. Köy çıkışındaki bir alana yapılan
mezarlık girişine, "Hainler Mezarlığı" tabelası
İBB ekipleri tarafından yerleştirildi. Mezarlığa bir defnin gerçekleştirildiği öğrenilirken,
hazırlanmış 5 mezar yeri daha dikkat çekiyor.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Topbaş,
dün demokrasi nöbetindeki vatandaşlara seslenirken, "Bir tanesini ailesi istememiş, bugün
Vatan Hainleri Mezarlığına gömüldü. Bu millete saygı duymayanlar kabirlerinde bile rahat
edemezler" ifadelerini kullanmıştı. //
İSTANBUL Valisi Vasip Şahin, Eyüp Kaymakamı Abdullah Dölek, Eyüp Belediye
Başkanı Remzi Aydın ve Eyüp AK Parti
İlçe Başkanı Süleyman Aykaç 15 Temmuz Darbe Girişimi'nde şehit olanların
ailelerini ziyaret etti. İstanbul Valisi Vasip
Şahin, Eyüp Kaymakamı Abdullah Dölek,
15 Temmuz akşamı izinli olduğu halde göreve
gittiği Topkule
Kışlası'nda yaralanan Başakşehir İlçe Emniyet
Müdürlüğü'nde
görevli polis
memuru 28
yaşındaki Ferdi Akyün'ün
nikahı, Bağcılar Metipol
Hastanesi'nde
kıyıldı.
Eyüp Belediye Başkanı Remzi Aydın ve
Eyüp AK Parti İlçe Başkanı Süleyman
Aykaç, Eyüp Topçular mahallesinde
ikamet eden ş ehit Cemal Demir ve Eyüp
Nişanca mahallesinde ikamet eden ş ehit
Erkan Pala için ailelerine taziye ziyareti
yaptı. //
GAZİ POLİSİN NİKÂHI
HASTANEDE KIYILDI
21 AĞUSTOS'ta Erzurum'da yapılacak düğünü için izin gününde
Esenler'deki akrabalarına düğün
davetiyesi dağıtan Ferdi Akyün, darbe
teşebbüsü haberini alır almaz hemen
görevine döndü. Diğer polis arkadaşları ile birlikte Topkule Kışlası'na
gidip darbe teşebbüsüne müdahale
eden Ferdi Akyün, burada çıkan
olaylarda bacağından ve kolundan
yaralandı ve hastaneye kaldırıldı.
Tedavi gördüğü hastanede kendisini
ziyaret eden Esenler Belediye Başkanı
M. Tevfik Göksu, "Sağlığınıza kavuştuğunuzda inşallah nikâhınızı ben
kıyarım" diyerek Ferdi Akyün'ün te-
selli etti. Bunun üzerine Ferdi Akyün
de daha tam sağlığına kavuşmadan
nikâh gününü öne çekti.
Gerekli hazırlıklar yapılarak Ferdi
Akyün-Nesrin Demir'in nikahı Bağcılar Medipol Hastanesi'nin Konferan
Salonu'nda Esenler Belediye Başkanı
M. Tevfik Göksu tarafından kıyıldı.
Gazi polis Akgün salona tekerlekli
sandalyede geldi. Ferdi Akyün ve
Nesrin Demir’in nikâhta siyah elbise
giydikleri görüldü. Çiftin nikâh
şahitliklerini ise, İstanbul Emniyet
Müdür Yardımcısı Haydar Özdemir
ile Esenler İlçe Emniyet Müdürü Cihat Dağdeviren yaptı. Nikâh
törenine darbe girişiminde yaralanan
Akgün’ün arkadaşı polis Kemal Cavit
Akdemir, çiftin ailesi ve yakınları
katıldı.
CUMHURBAŞKANINDAN
HEDİYE
Nikâhı kıydıktan sonra Evlenme
Cüzdanı'nı gelin Nesrin Demir'e
veren Esenler Belediye Başkanı M.
Tevfik Göksu, çifte mutluluklar
diledikten sonra, "Bu darbe teşebbüsü
de gösterdi ki bize çok hayırlı evlatlar
gerekiyor. Cumhurbaşkanımızın
dediği gibi en az üç olmak üzere
Cenab-ı Allah sizlere hayırlı evlatlar
nasip etsin" diye dua etti. Göksu, daha
sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan'ın altın bilezik hediyesini
çifte takdim etti. Göksu, "İnşallah 26
Ağustos'ta Erzurum'daki düğününüzde de birlikte oluruz" dedi.
MÜKÂFATIM GAZİLİK
Hainlerin darbe girişiminin olduğu
günün öncesinde akrabalarına davetiye dağıttığını belirten Gazi Ferdi
Akyün, "15 Temmuz günü davetiyeleri bastırdım ve bunları dağıtmak
için akrabalarıma ziyarete gittim. Bu
olayların gelişmesi üzerine birliğimize döndük. Verilen işimizi ve görevimizi yaptık. Neticesi böyle oldu. Bu
uğurda mükafat olarak da gazi olduk,
şükürler olsun. Bugünde şaşalı bir şey
yapmadık. Sadece olması gereken imzamızı attık. Yarın yine bir ameliyat
olacağım" diye konuştu. //
Milli irade gazilerini ziyaret etti
BAŞAKŞEHIR Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, 15 Temmuz
gecesi darbe girişiminde
yaralanan Başakşehirli gazileri hastanede ziyaret etti.
Başakşehir’de görevli gazi
emniyet ve askeri görevlileri tedavilerinin devam
ettiği Bağcılar Medipol
Hastanesi'nde ziyaret eden
Başakşehir Belediye Başkanı
Mevlüt Uysal, Milli irade
kahramanlarına geçmiş
dileklerini iletti. Ziyarette
Başkan Uysal’a Başakşehir
Kaymakamı Kazım Tekin,
İstanbul İl Emniyet Müdürü
Aytekin Uysal, Başakşehir
İlçe Emniyet Müdürü Levent
Bilici de eşlik etti. Gazileri
tek tek hastane odalarında
ziyaret eden Uysal ve beraberindeki heyet, gösterdikleri cesaretten dolayı gazilere
devlet ve millet ve Başakşehirliler adına teşekkürlerini
sunarlarken, yaralılara acil
şifalar dileyerek minnet ve
şükran duygularını iletti.
Ziyaretten memnun olan
gaziler ve yakınları da gelen
heyete teşekkür etti. //
GÜNDEM
www.212haber.com
01-15 AĞUSTOS 2016
19
Bu millete
şapka çıkarılır
B
AK Parti İstanbul İl Başkanı Dr. Selim Temurci,
“Çanakkale’ye koşan ecdadımız ne yaptıysa ne sevabı
aldıysa o gece sokaklara dökülen kardeşlerimiz de aynı
sevabı aldığına ben yürekten inanıyorum. Kardeşlerimizin
üzerinden tanklarla geçtiler, bu ülke Çanakkale’yi
unutmadığı gibi bunu da unutmayacak.” dedi.
AŞAKŞEHIR Belediye Başkanı’nın ev
sahipliğinde devam eden milli irade
nöbetine Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, Ak Parti İstanbul İl
Başkanı Dr. Selim Temurci, Başakşehir Kaymakamı Kazım Tekin, Ak
Parti Başakşehir İlçe Başkanı Ayhan
Özgürel, Yazar Fatih Tezcan ve Önder
İmam Hatipliler Derneği Başkanı Halit
Bekiroğlu katıldı.
Türk bayrakları ile alanı dolduran Başakşehirliler gecede sloganlarla nöbeti
bırakmayacağız mesajı verdi. Kur’an-ı
Kerim tilaveti ile başlayan programda
konuşan Başakşehir Belediye Başkanı
Mevlüt Uysal, “İstanbul milli direnişin
sembolü oldu. Biz o gece Başakşehirlileri mesajlarımızla meydanlara
darbecilerin baskın yaptığı bölgelere
yönlendirdik. Özellikle CNNTÜRK’ün
kurtarılmasında Başakşehirlilerin
katılımı ve rolü çok büyük oldu. Tüm
ilçe sakinlerimize şükranlarımı sunuyorum. Direnişimiz inşallah İslam
Coğrafyasının kurtuluşuna vesile olur”
dedi.
'BU ÜLKE ÇANAKKALE’YI
UNUTMADIĞI GIBI BUNLARI
DA UNUTMAYACAK'
AK Parti İstanbul İl Başkanı Dr. Selim
Temurci şunları kaydetti: “Böyle bir
milletin ferdi olmayı, böyle insanlarla
yol yürümeyi ve böyle kardeşlerimizle
nöbet tutmayı nasip etti ya Rabbime
binlerce şükürler olsun. Allah muhafaza başarılı olsalardı bırakın bir araya
gelmeyi binlerce insanımızın öldürüldüğü bir Türkiye ile karşı karşıya kalacaktık. Bu ülkeyi Suriye’ye bu ülkeyi
Mısır’a çevirmeye çalışanlara rabbim
şükürler olsun ki fırsat tanımadı. Onun
için bu nöbetler çok önemli. Böyle
kahraman millete şapka çıkarıyoruz.
Başakşehir vatan deyince, bayrak deyince sokağa çıktığı yerlerin en başında
geliyor. Başakşehir gelen ilk mesajla
sokaklara döküldü. Ben, Çanakkale’ye
koşan ecdadımız ne yaptıysa ne sevabı
aldıysa o gece sokaklara dökülen kardeşlerimiz de aynı sevabı aldığına ben
yürekten inanıyorum. Kardeşlerimizin
üzerinden tanklarla geçtiler, bu ülke
Çanakkale’yi unutmadığı gibi bunu da
unutmayacak.”
Halit Bekiroğlu
Fatih Tezcan
Yazar Fatih Tezcan ise, “Kahraman
arayan şehitlere baksın. Bizim Kur’anın
deyimi ile sâbikûnlarımız (öncülerimiz) var. Sâbikûn kahramanlardır.
İşte o kahramanlar 15 Temmuz gecesi
önümde arkamda sağımda solumda
kim var demeden Pensilvanya’daki
haine itaat etmiş üniformalı teröristlere
karşı sokağa dökülen, tankların önüne
yatanlar sâbikûndur. Hainler o geceden
sonra panik halindeler. Yerkürede sahte
tanrı ABD’nin sahte tanrı CIA’in darbe
girişimini yerle bir eden ülkenin adıdır,
Türkiye. Bunu siz yaptınız hepinize
helal olsun. Bu ülke herkesi kabul eder
ama Fethullah Gülen gibi haini kabul
etmez. 15 Temmuz bunun ispatıdır.
Alevi Sünni, Türk, Kürt bu ayrımlar
bizim birbirimize yaptığımız darbelerdir. Biz bu darbeleri yüreğimizden
atmalıyız” dedi.
Önder İmam Hatipliler Derneği Başkanı Halit Bekiroğlu yaptığı konuşmada şunları kaydetti, “Meydanlardaki
nöbetimiz devam edecek. Başakşehirlilere canı gönülden teşekkür ediyorum.
Bana ilk gelen mesaj Başakşehir’den
geldi. Sizi bizi meydanlara çağırdı. Kim
meydanlara çıktıysa yürekten teşekkür
ediyorum. Yiğitlik zor zamanlarda belli
olur. Başakşehirliler kahramanlıklarını
ilk gece ortaya koydular, önemli noktalara akın ettiler. Rabbime hamdolsun
zaferin kazanılmasında önemli bir rol
oynadılar.” //
‘Kurşuna kucak açanları
kimse ele geçiremez’
Tanka yumruğuyla
karşı koydu
FETÖ'nün darbe
girişimi sırasında Boğaziçi Köprüsü'nde
tankın karşısına geçerek darbeci askerlerin
kurşunları karşısında
ayakta duran 19 yaşındaki Tekin, havaya
kaldırdığı kolundan
vuruldu.
FETÖ'nün darbe girişimi gecesinde Boğaziçi
Köprüsü'nde yaralanan ve
Ankara'da bir hastanede
tedavi gören 19 yaşındaki üniversite öğrencisi
Muhammed Emin Tekin,
yaşadıklarını anlattı. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde öğrenci
olduğunu ifade eden Tekin,
Çamlıca'da yurtta kaldığını
söyledi.
Darbe girişimini televizyondan öğrendiğini bildiren
Tekin, Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan'ın
çağrısı üzerine arkadaşlarıyla yurttan çıkarak, Boğaziçi
Köprüsü'ne doğru yürümeye başladıklarını belirtti.
Tekin, bu sırada binlerce
kişinin de köprüye yürüdüğünü kaydetti. Köprüye
yaklaştıklarında vatandaşların ''Ne kadar kurşununuz
var, atın. Kaçımızı öldürebilirsiniz?'' şeklinde seslendiğini duyduğunu dile getiren
Tekin, "Askerlerin havaya ve
halkın üzerine ateş açtığını
gördüğümüzde moralimiz
bozuldu, motivasyonumuz
kırıldı. O gün köprüde
gözümüzün önünde çok
fazla öldürülenler oldu. Çok
insafsız davrandılar." diye
konuştu.
Askerlere yaklaşmaya
çalıştıkları sırada sürekli
üzerlerine ateş açıldığını
söyleyen Tekin, sol kolu havadayken darbeci askerlerin
ateş açmayı sürdürdüğünü
belirtti.
O AN YAPILMASINI
HISSETTIM
Tankın karşısında elini
havaya kaldırdığı anda yaşadıklarını unutamadığını
dile getiren Tekin, şunları
kaydetti: "O an çok farklı bir
psikolojiydi. O ruh halinin
içine giren insanlar bunu
anlayabilir. Geri durmak
istemedim. Benim tanıdığım Halil Kantarcı ağabey
vardı. Onun şehit olduğu
bir günde yurttan çıkmasaydım, boğaz köprüsünde
gerilerde dursaydım, kendimi korumaya alsaydım... O
gün orada, onun yapılması
gerektiğini hissettim. Normalde öyle kavgacı bir tip
değilimdir. O kadar atılgan
biri değildim ama orada
onun yapılması gerektiğini
hissettim ve yaptım." //
FETÖ'nün
darbe girişimi sırasında
Boğaziçi
Köprüsü'nde
çenesinden
kurşunla yaralanan Levent
Deveci, “Cuntacıların başaramayacaklarını gördüm.
Çünkü mermiye kucak
açanları kimse
ele geçiremez.”
dedi.
FETULLAHÇI Terör
Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Boğaziçi
Köprüsü’nde çenesinden kurşunla yaralanan ve tedavisi
Göztepe Eğitim ve Araştırma
Hastanesinde devam eden
Levent Deveci, darbe girişimini bir kafede otururken
öğrendiğini söyledi.
ama bu ülkeyi hainlere bırakmayacağım' dedim. Kısıklı'ya
gittim. Orada kalabalık vardı.
Ben de beraberimdeki 20
gençle Boğaziçi Köprüsü'nü
gittim. Anadolu Yakası'ndan
Avrupa'ya geçmeye çalıştık.
Darbeciler o anda 3-4 kişiyi
vurdular. Gişelerin hepsini
tutmuşlardı.”
Darbecilerin Boğaziçi
Köprüsü'nü ele geçirdiklerini
haber alır almaz evine gittiğini ve ailesiyle helalleştiğini
aktaran Deveci, şöyle konuştu: “Üzerimdeki bir miktar
parayı eşime verdim. Eşim ve
çocuklarımla helalleştim. Küçük kızımı öptüm ve evden
çıkarken ailemin bireylerine
'Gerekirse şehit olacağım
Deveci, Boğaziçi
Köprüsü'nün bir ayağının
tepesine çıkan keskin bir
nişancının sürekli olarak
insanlara ateş ettiğini dile
getirdi. Keskin nişancının
yanındaki bazı kişileri şehit
ettiğini, diğer askerlerin de
halkı gelişi güzel taradığını
aktaran Deveci, "O sırada
bazı kişiler de olup bitenleri
kayıt altına almak için tele-
fonlarıyla çekim yapıyorlardı.
Tam o anda çenemden vuruldum. Kurşun önce çekim
yapan birisinin telefonuna
çarpıp delip geçti ve çenemi
parçaladı. Direk gelseydi,
belki de şehit olacaktım."
ifadelerini kullandı.
Köprü ayağının üstünde
keskin bir nişancı olduğunu
özel harekât timine söylediğini ve bir süre sonra onun
da şehit edildiğini ifade
eden Deveci, sözlerini şöyle
sürdürdü: “Beni kahreden
vurulmam değil. 3 ameliyat
ve 15 saatlik operasyonla
kurtarıldım. Ancak yanımda
28 yaşındaki gencin ölümüne kahroldum. Alçaklar o
genç gibi nicelerine kıydılar.
Getirildiğim Zeynep Kamil
Hastanesinde tedavi işlemlerim devam ederken aileme
haber verdim. Bilincim
yerindeydi, endişelenmemelerini söyledim. Tekrardan
ne olur olmaz, haklarını helal
etmelerini istedim.”
Darbecilerin başaramayacaklarını gördüğünü dile getiren
Deveci, “Çünkü mermiye
kucak açanları kimse ele
geçiremez. Eğer yeniden
bir darbe girişimi olursa,
insanlar yine sokağa dökülür. Birinci ve ikinci saf şehit
olur. Ama üçüncü saf onları
parçalar. Allah'a şükretmek
lazım. Bizlere bu makamı
takdir etti. Herkese nasip
olmaz. Alçaklara bu ülkeyi
kuşatamayacaklarını gösterdik.” diye konuştu. //
20
GÜNDEM
01-15 AĞUSTOS 2016
www.212haber.com
KOLUM GİTTİ
ÜLKEM KALDI
FETÖ darbe girişimi sırasında bir kolunu kaybeden Saadet Partisi Tuzla İlçesi
Yönetimi Kurulu Üyesi Üzeyir Cıvan, “Vatan davası önemli çünkü bizim başka
vatanımız yok. Kolumu kaybettim ama vatanımı kaybetmedim.” dedi.
F
ETULLAHÇI Terör Örgütü'nün
(FETÖ) darbe girişimi
sırasında Orhanlı gişelerinde
yaralanan ve bir kolunu kaybeden Üzeyir Saadet Partisi
Tuzla İlçesi Yönetimi Kurulu
Üyesi Üzeyir Cıvan yaptığı
açıklamada, Tuzla'ya yaklaşık 20 kilometre uzaklıktaki
Gebze'nin bir köyünde kalırken amcasının kızının "Darbe
oluyor, haberiniz var mı?"
demesiyle olayı duyduğunu
söyledi.
Hemen televizyonları izlemeye başladığını, köprülerin
tutulduğunu görünce işin
ciddiyetini anladığını belirten
Cıvan, "Başbakanımız Binali
Yıldırım'ın açıklamalarını
dinleyince bir şeyler yapmamız gerektiğini düşündüm.
Kardeşlerim ve bazı akrabalarım Başbakanımızın evinin
oraya gittiler. Ben de çıkmak
için sabırsızlandım." diye
konuştu.
yere atladım. Birisi bana,
'Orada durma, yaralılar var'
dedi. Hiçbir şeyin farkında
değildim. Tam bu sıra 7-8
asker koşarak mevzi alıyordu. Onlara, 'Durun yapmayın, silahlarınızı bırakın'
dedim. Sonra bir çınlama
sesi duydum."
Gelişmeleri izledikçe "Vatan
elden gidiyor." endişesine
kapıldığı ve çok sinirlendiğini
dile getiren Cıvan, şöyle konuştu: "TRT'de korsan bildiri
okunurken yerimde duramadım. Telefonla sağdan soldan
haber almaya çalışırken Sabiha Gökçen Havalimanında
çalışan yeğenlerim tankların
hareketliliğinden bahsetti.
Sonra yola çıktım. Aracımda çok az benzin vardı. Bir
akaryakıt istasyonundaki
kişi, benzin satmayacaklarını
söyledi. 'Bu yaptığınızla darbecilere destek veriyorsunuz'
diye bağırdım. Başbakanın
evinin orada Sabiha Gökçen
Havalimanına geçmek istedik
ancak yollarda çok yoğun trafik oluşmuştu. Bunun üzerine
Orhanlı gişelerine geçmeyi
planladık."
ASKER-POLIS
KARDEŞTIR,
KARDEŞ
KARDEŞI
VURMAZ
Cıvan, trafik tıkandığı için
araçtan indiklerini, burada silah sesleri geldiğini ve
profesyonel kişilerin insanlara
ateş ettiğini anlattı. Çatışmanın olduğu yere doğru gittiklerinde bazı kişilerin korku
dolu gözlerle geri döndüğünü
ve kendisine 3-4 polisin şehit
edildiğini söylediklerini
aktaran Cıvan, sözlerini şöyle
sürdürdü: "İleri giderek bariyerin üstünde çıktım. Belki
birileri duyar düşüncesiyle
'Asker-polis kardeştir, kardeş
kardeşi vurmaz' diye slogan
attım. Bariyerlerin üzerinden
Cıvan, sesle birlikte sanki
koluna elektrik çarptığı hissine kapıldığını belirterek,
"Kolumda bir ağırlık oldu.
Çimlerin üzerine çömeldim, sonra toparlandım.
Sol elimin üstünde şarapnel
parçası gördüm. Onu attım
bir şey olmadığını düşünmeye başladım. Biraz sonra
bir baktım ki sol kolumu
hissetmemeye başladım.
Sol kolum kırılmıştı, sadece
deri tutuyordu. Bu ağırlık
yapıyordu. Yanımda bıçak
gibi bir şey olsaydı herhalde kolumu keser atardım."
ifadelerini kullandı.
BENI HASTANEYE
IRAKLI TÜRKMEN
GENÇLER GÖTÜRDÜ
Cıvan, yaralandığını anlayınca cuntacı askerlerin
çok yakınındaki noktadan
geriye dönüp hastaneye
gitmeye çalıştığını söyledi. Hiç ağrı ve sızısının
olmadığını aktaran Cıvan,
şunları anlattı: "Ben
yürürken birisi 'Yaralı
var' diye bağırdı. O
sırada yanıma üç genç
geldi. Iraklı Türkmenlerdi. Artık ailemin
birer fertleri olarak
gördüğüm Türkmen
gençler, Kurtköy'de bir
hastaneye gidebilmem
için çok çaba gösterdiler. O arada tişörtümle koluma tampon
yapmıştım. Hastaneye
gittiğimde bilincim
yerindeydi. Hastanedeyken 5 kişi geldi,
hepsi şehit olmuştur."
Cıvan, vatanı için
sokağa dökülen herkese teşekkür ederek,
"Vatan davası önemli
çünkü bizim başka vatanımız yok. Kolumu
kaybettim ama vatanımı kazandım. Kolumun hiçbir önemi yok.
Bir kolumu kaybettim,
diğerinden de yara
aldım ama inanın hiç
üzülmüyorum. Hatta
çok sevinçliyim. Vatan
uğrunda kolum gitti.
İnşallah bu vesileyle
cennete gireriz. Bir
daha tekrarlıyorum;
kolumu kaybettim
ama vatanımı kaybetmedim." dedi. //
TTIK,
SIMIT SA IK
SU SATT I
N
AMA VATA
K
I
D
SATMA
1 günlük hâsılatını
şehitlere bağışladı
Simitçilik yaparak geçimini sağlayan Erkan Ayhan,
bir günlük gelirinin tamamını 15 Temmuz darbe girişiminde şehit olan vatandaşların ailelerine bağışladı.
KOCAELI’nin Derince ilçesinde simitçilik yaparak
geçimini sağlayan Erkan
Ayhan isimli vatandaş örnek
bir davranışa imza attı. Bir
günlük kazancının tamamını
15 Temmuz darbe girişiminde şehit olan vatandaşların
ailelerine bağışlayan Erkan
Ayhan, satış yaparken de üzerine giydiği tişört ile kampanyasını duyurdu. Özel yaptırdığı tişörtünün ön yüzüne
“Satılan simitler 15 Temmuz
Şehit Ailelerine” yazdıran
Kandıralı simitçi Ayhan, arka
tarafına ise, “Simit sattık, su
sattık ama vatanı satmadık”
sözünü yazdırdı.
Daha önce de aynı şekilde
Gazze’ye yardım gönderdiğini söyleyen Kandıralı simitçi
Erkan Ayhan, “Başbakanlık
bu konuyla alakalı bir açıklama yaptı. Bu açıklamadan
sonra ben de kendi kendime
yardım etme kararı verdim.
Bundan yaklaşık 15-20 gün
önce de yine simit satarak
Gazze’ye bir bağış yapmıştım.
O zaman iki günlük kazancımı Gazze’ye bağışlamıştım.
Bugünkü kazancımı da Allah
nasip ederse götüreceğim ve
15 Temmuz’daki şehit ailelerine bağışlayacağım. Böyle bir
karar aldım. Kendi kendime
bunu yapıyorum. Ne mutlu
bana. Başbakanlık hesap
açmış bu bağışlar için. Ben de
gidip o hesaba bağışı yatıracağım. Vatandaşlar da güzel
yorumladılar. ‘Allah kabul
etsin’ diyorlar. Herkes güzel
yorum yaptı. Hatta tişörtü
görerek simit almaya gelenler
var” dedi. //
www.212haber.com
GÜNDEM
01-15 AĞUSTOS 2016
Gün milletçe
kenetlenme
günüdür
2
6 HAZIRAN 2016 Pazar günü yapılan
seçimle 5. Etap Toplu Yapı Yönetim
Kurulu Başkanlığına Naci Uymaz getirildi. 2012 yılında Boğaziçi Yönetim
A.Ş’den ayrılan 5. Etap Site Yönetiminde ilk dönem denetim kurulu yedek
ve asil üyeliği yapan Uymaz, ardından
da yönetim kurulu üyeliği yapmıştı. 5.
Etabın kurucu üyelerinden olan Naci
Uymaz, sahadan sorumlu komisyon
başkanlığı görevinde bulunmuştu.
Nevzat Bayhan’ın başkanlığa aday
olmayacağını belirtmesi ve hazırlamış
olduğu listenin kabul edilmemesi üzerine mevcut yönetimdeki isimlerin bir
kısmı ve yeni isimlerle seçime giden
yönetim, yüzde 90 katılım oranıyla 2
bin 100’e karşı 2 bin 490 oyla ilk turda
seçimi aldı. Yeni yönetimde bilgisayar
mühendisi, ziraat mühendisi, makine
mühendisi, mali müşavir, avukat, işadamı ve yönetici isimler bulunuyor.
“Doğayı ve Yeşili Koru Ki İnsan Yaşasın” politikalarının aynı şekilde devam
ettiğini vurgulayan 5. Etap Toplu Yapı
Yönetim Kurulu Başkanı Naci Uymaz,
seçildiği günden bu yana normal bir
başkanlık değil, düşünülenin aksine
mesaisini yönetimde harcayan ve
bütün kurumlarla birebir istişare yapan, çalışanların yüklerini hafifleten,
uzaktan iletişimle değil yerinde iletişimle bütün sorunların üstüne gitme
gayretinde bir başkanlık yaptığının
altını çizerek, “Yapmamız gereken
birinci önceliğimiz mevcut durumu
muhafaza etmek ve bunun üzerine bir
tık da olsa bir şeyler koymak. Bunlar
bizim başarımız olacak.” dedi.
Bununla alakalı olarak bütün blok
temsilcilerinin hemfikir olup karar
verdiği Ortaköy sitemizi pilot site
seçtik. Gerekli tebligatları yaptık, en
yakın zamanda interkom sistemini
başlatacağız. Öte yandan kameralarımız analog kamera olduğu için suç
mahallinde suçluları tespit edemiyoruz. Bunun için de IP kameraya geçme
çalışmamız var.” sözlerine yer verdi.
İNTERKOM IÇIN PILOT
SITE SEÇTIK
www.basaksehir5.com sitesini iletişim
kanalı olarak kullanacaklarını belirten
Naci Uymaz, “Şu anki sitemiz günün
koşullarına göre yetersiz kalıyor. Bu
sebeple web sitemizde düzenleme yapacağız. Bundan sonra sakinler borçlarını oturdukları yerden görecekler,
kiracılarının aidat ödeyip ödemediklerini takip edecekler, kredi kartlarından rahatlıkla borçlarını gecikmeye
girmeden kendileri ödeyebilecekler.
Artık bankaya talimat vermelerine ve yönetime gelmelerine gerek
kalmayacak. Şu anda bu çalışmamız
son aşamada. İnşallah Ağustos ayı
içerisinde faaliyete geçireceğiz. Tesisat,
mobilya, elektrik gibi dışarıdan alacağımız hizmetleri de yayınlayacağız.
Dolayısıyla sakinler kimi arayalım,
kimden bu hizmeti alalım noktasında
sıkıntı yaşamayacaklar. Firmalardan
da belirli bir bedel alarak site gelirine
katkı sağlamayı düşünüyoruz.” diye
konuştu.
Henüz bir aylık yönetim olduklarını
ifade eden Uymaz, “Eski projeleri
hızlandırmak ve üzerine yeni projeler
koymak için gayret edeceğiz. Jeneratör
projemiz var. Enerji ihtiyacı ülkemizin
en büyük sıkıntısıdır. Mevcut jeneratörlerimiz sadece ortak mahallere
enerji veriyor. Yeni projemizle konutlarımızın karanlıkta kalmaması adına
mevcut jeneratörlerimizi büyüterek,
projelendireceğiz. Bundan sonra
konutlarda elektrik kesildiğinde enerji
sıkıntısı olmayacak. Diğer bir projemiz de interkom sistemi. Bu sistemle
güvenliğimizin kalitesini yükseltmeyi
amaçlıyoruz. 5. Etabın fiziki sorunları
var. Kapılarda sorgulama için bir alan
yok. Bu sebeple sakinlerin rahatlığını düşünerek kapıları giriş-çıkış ve
misafir girişi olmak üzere ayıracağız.
WEB SITEMIZDE
DÜZENLEME YAPACAĞIZ
21
26 Haziran 2016
Pazar günü yapılan
seçimle 5. Etap Site
Yönetim Kurulu
Başkanlığına Naci
Uymaz getirildi.
Nevzat Bayhan’ın
başkanlığa aday
olmayacağını belirtmesi üzerine yeni
isimlerle seçime
giden yeni yönetim,
yüzde 90 katılım
oranıyla 2 bin 100’e
karşı 2 bin 490 oyla
ilk turda seçimi aldı.
SAKINLERIMIZIN ÖNERILERINI DIKKATE ALIYORUZ
Aldıkları tepkilere göre
site sakinlerinin yönetimden memnun olduklarını,
devamlı yönetimde olması
dolayısıyla kat sakinlerinin
başkanla direkt görüşebilmesi ve sorunlarını birebir
iletebilmesi noktasında
tebrikler aldıklarını
bildiren Uymaz, “Blok
temsilcilerimizle, sakinlerimizle devamlı
istişare halindeyiz.
Sakinlerimizin
önerilerini dikkate
alıyoruz. Ben sakinlerimizin web sitemizi
çok yoğun kullanmalarını, gördükleri aksaklıkları iletişim kanallarıyla
muhakkak bize iletip takipçisi olmalarını istirham
ediyorum. 152 blok haliyle
aynı an aynı hizmetleri
hemen alamayabiliyor.
Mesai mefhumu gözetmeksizin çalışmalarımızda bir
ihmalimizi gördüklerinde
vakit kaybetmeden bizi
ikaz etmelerini bekliyorum. Katılımcı bir yönetim
anlayışıyla yapmaya çalıştığımız hizmetlerde, konuyla
ilgilenebilecek dostlarımıza kapımızın sürekli
açık olduğunu bildiriyor,
göstermiş oldukları değerli
teveccühlerinden dolayı
şükranlarımı sunuyorum.”
ifadelerini kullandı.
DEMOKRASIMIZI
GERI
KAZANDIK
15 Temmuz darbe girişimine de değinen Naci Uymaz
şunları kaydetti: “Türk
demokrasisine, insanların
insancıl yaşam haklarına
vurulmak istenen darbe
girişimi, halkın ve sivil
toplum kuruluşlarının
birlikte çalışması netice-
sinde bertaraf edildi. Eğer
bu darbe girişimi başarılı
olsaydı birçok kazanımlarımızı kaybedecektik. Şükürler olsun ki ülkemizi ve
demokrasimizi tekrar geri
kazandık. Bugün meydanları dolduranlar, demokrasi
nöbeti tutanlar gelecek
nesillerin rahat uyuması
için uyumuyorlar. Gün
milletçe kenetlenme
ve geleceğimizi inşa
etme günüdür. 23
Temmuz’da düzenlemiş
olduğumuz demokrasi
yürüyüşümüzde bizleri
yalnız bırakmayan tüm
dostlarımıza saygılarımı
iletiyorum. Ayrıca millet
demokrasi ve özgürlük
için nöbet tutarken, daha
yönetim kurulu seçimine 5
ay varken ve önceliğimizin
beş ay sonra seçim yapabilme ortamını sağlamak
olması gerekirken birileri
bir yerlerde yönetimi nasıl
ele alabiliriz hesabı yapıyor.
Ben taktiri değerli temsilcilerimize bırakıyorum ve
bize desteklerini esirgemeyen tüm blok temsilcilerimize teşekkür ediyor,
saygılarımı sunuyorum.” //
22
GÜNDEM
01-15 AĞUSTOS 2016
www.212haber.com
10 tankı havalimanına
gitmeden durdurdu!
Başakşehir’de faaliyet gösteren bir restaurant sahibi
olan Mehmet Şükrü Kıntaş ve tantuni ustası Danyal
Şimşek ile 15 Temmuz'da tankları, egzoz
deliklerini elbiseleriyle doldurarak durdurdu.
T
ANTUNI ustası Danyal Şimşek
ile restoran sahibi Mehmet
Şükrü Kıntaş, Fetullahçı
Terör Örgütü'nün (FETÖ)
başarısızlıkla sonuçlanan
darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz'da Atatürk
Havalimanı'na hareket eden
tankları, egzoz deliklerini
giysileriyle tıkayarak durdurdu. Şanlıurfalı Şimşek ile Kıntaş, ilk gece askeri kalkışmayı
arkadaşlarından öğrendikten
sonra televizyonda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan'ın "darbe girişimine
karşı sokağa çıkılması" çağrısı
üzerine hemen harekete geçti.
Arabasıyla sokağa çıkarak,
komşu ve yakınlarını darbe
girişimine karşı uyaran iki
esnaf, daha sonra buluştuğu
vatandaşlarla Basın Ekspres
Caddesi'ne ulaştı. Caddenin
trafik nedeniyle tıkandığını gören Şimşek ile Kıntaş,
ters yöne geçerek, FETÖ
üyeleri tarafından Atatürk
Havalimanı'nı kontrol altına
almak için görevlendirilen
tankları önüne araçlarıyla
barikat kurdu. Diğer vatandaşlarla birlikte hareket eden
Şimşek ile Kıntaş, burada
ismini bilmedikleri bir tamircinin kendilerine aktardığı "Tankların çalışmasını
durdurmak amacıyla egzoz
ve filtresini kapatma" fikrini
uygulayarak, yaklaşık 10
tankı havalimanına gitmeden
durdurmayı başardı. Vatandaşlar, daha sonra egzozu tıkanan tankın içine kirli hava
dolduğu için dışarı çıkmak
zorunda kalan bazı askerleri
emniyet görevlilerine teslim
etti.
ELBİSELERİNİ
ÇIKARIP TANKIN
EGZOZUNA TIKADI
Restoran sahibi Kıntaş,
yaşadıklarına ilişkin yaptığı
açıklamada, havalimanına
yakında bir alanda askeri darbe girişiminde bulunanların
tankları üzerine sürdüğünü
belirtti. Araç ve kamyonları
tankların önüne çektiklerini
ifade eden Kıntaş, "Acaba
biz bu tankı nasıl durdurabiliriz?' diye kendi kendimize
sorarken oradan bir tamirci
arkadaş, kendisini belki şimdi
görsem yine hatırlamam.
Belki Hızır Aleyhisselam'dır
bilemem, 'Şu egzozlara bir
şeyler tıkarsanız, bu tanklar
stop eder' dedi. Arkadaşlarla
elbiselerimizi çıkardık. Herkes elbiselerini, tişörtlerini
bize uzattı. Tankın egzozuna
bunları tıkayınca, filtrelerin
üstünü elbiselerimizle kapattık. Bu şekilde tank 2-3 dakika sonra stop etmek zorunda
kaldı." diye konuştu. //

Benzer belgeler