kolum gitti ülkem kaldı
Transkript
kolum gitti ülkem kaldı
\\ www.212haber.com // 01-15 AĞUSTOS 2016 Yıl: 6 Sayı: 106 Fiyatı: 1 HÂKİMİYET ALLAH’IN, ZAFER MİLLETİNDİR 15 Temmuz’da gerçekleşen ve tarihteki en haince kalkışmalardan biri olan ABD/ FETÖ ortak yapımı askeri darbe girişimi milletimizin kahramanca direnişiyle bertaraf edildi. Girişim sonucu 240 vatan evladı şehid olurken, bir kısmı ağır olmak üzere 1600 civarı insan yaralandı. O meş’um gece akıl almaz bir feraset örneği göstererek bedenlerini tankların, helikopter, uçak ve yağmur gibi yağan kurşunların önüne siper eden milletimiz adeta bir destan yazdı. O gece yaşanan sayısız kahramanlık hikayesinin altına imza atanları birer birer öğreniyoruz, daha da öğreneceğiz. Selam olsun aziz şehitlerimize, selam olsun direnişin yiğit kahramanlarına…. 13 YAŞINDA… ‘SEN CANSIN ‘Vatan için yine canım babacığım’ sokağa çıkarım’ 13 yaşında olmasına rağmen tankların karşısına çıkarak darbecilere karşı mücadele verir- ken yaralanan Ömer Dondurma, vatanı için yine sokağa çıkacağını söyledi. 17 FETULLAHÇI Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Boğaziçi Köprüsünde yaralanan Levent Deveci’nin 6 yaşındaki kızı, babasına duygusal bir mektup yazdı. 8 ‘İçim rahattı çünkü gazi ya da şehit olacaktım’ İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi (İBB) önünde darbecilerin kurşunuyla yaralanan 14 yaşındaki Adviyye Gül İsmailoğlu, “Vurulduğum an şok oldum ama içim rahattı çünkü gazi ya da şehit olacaktım.” dedi. 8 KOLUM GİTTİ ÜLKEM KALDI FETÖ darbe girişimi sırasında bir kolunu kaybeden Üzeyir Saadet Partisi Tuzla İlçesi Yönetimi Kurulu Üyesi Üzeyir Cıvan, “Vatan davası önemli çünkü bizim başka vatanımız yok. Kolumu kaybettim ama vatanımı kaybetmedim.” dedi. 20 ÜLKEM İÇİN GAZA BASTIM FETÖ darbe girişimine karşı soka- Kamyondaki görüntüleriyle simgeleştiler ğa çıkarak, kamyondaki görüntüleriyle simgeleşen ve Başbakan Yıldırım’ı duygulandıran kadınlar vatan, memleket ve çocukların geleceği için yollara düştüklerini söyledi. Şerife Boz, “Çocuklarımı, torunlarımı, mahalledekileri topladım. ‘Ya Allah’ diyerek kamyonla Taksim’e çıktım’ dedi. 8 ‘O halkın önünde bir değil, bin tank olsa duramaz’ FETÖ mensuplarının darbe girişimine tepki göstermek için gittiği FSM Köprüsü’nde yaralanan 38 yaşındaki Ahmet Şahin, “O halkın önünde bir tank değil, bin tank olsa duramaz.” dedi. 16 Tanka yumruğuyla karşı koydu FETÖ’nün darbe girişimi sırasında Boğaziçi Köprüsü’nde tankın karşısına geçerek darbeci askerlerin kurşunları karşısında ayakta duran 19 yaşındaki Tekin, havaya kaldırdığı kolundan vuruldu. 9 14 YAŞINDA… 2 GÜNDEM 01-15 AĞUSTOS 2016 www.212haber.com Milletin temsilcileri tek yürek oldu Milli iradeye kastedilen darbe girişimi ile alakalı olarak Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal’ın ev sahipliğinde bir araya gelen AK Parti, CHP, Saadet, BBP, MHP ve HÜDAPAR temsilcileri gerçekleştirilmek istenen darbeyi lanetleyen ortak bir deklarasyona imza attı. B AŞAKŞEHIR Belediye Başkanı Mevlüt Uysal’ın ev sahipliğinde, Başakşehir Belediyesi Başkanlık binasında gerçekleştirilen toplantıda, AK Parti İlçe Başkanı Ayhan Özgürel, CHP İlçe Başkanı Özgür Karabat, MHP İlçe Başkan Yardımcısı Halim Çakıroğlu, Saadet Partisi İlçe Başkan Yardımcısı Mesut Yıldız, Büyük Birlik Partisi İlçe Başkanı Uğur Bay ve Hür Dava Partisi İlçe Başkanı Orhan Kaya’nın katıldığı toplantıda, gerçekleştirilmek istenen darbeyi lanetleyen ortak bir deklarasyon imzalandı. İmzalanan deklarasyonda, tüm ilçe başkanları “Bizler, aşağıda imzası bulunan, Başakşehir ilçesinde faaliyet gösteren AK Parti, CHP, MHP, Saadet Partisi, Büyük Birlik Partisi ve Hür Dava partilerinin temsilcileri olarak, aziz milletimizin kendisine, milli iradeye, parlamenter demokrasiye ve bizzat siyaset kurumuna; 15 Temmuz gecesi başlatılan darbe girişimini şiddetle kınıyoruz. Ülkemizin birliği, beraberliği ve bütünlüğünü hedef alan bu darbe girişimi Türk demokrasi tarihine bir kara leke olarak girmiştir. Aziz milletimiz darbenin karşısında durmuş ve bu kanlı girişimi engellemiştir. Türkiye Cumhuriyeti ve kurumlarını canı pahasına koruyan bu aziz millet her türlü övgü ve takdiri ziyadesiyle hak etmektedir. O gece Türk Milletinin devletine ve milli iradeye verdiği destek tarih boyunca unutulmayacaktır. Dünya demokrasi tarihinin şanlı bir tablosu olarak kaydedilmiştir. Herkes bilmelidir ki bugün olduğu gibi gelecekte de milletimize, milli iradeye ve devletimize karşı her türlü girişim, karşısında milletimizin çelikten iradesini bulacaktır”. HEPIMIZ DARBE GIRIŞIMINE KARŞI ORTAK BIR TAVIRLA KARŞI DURUYORUZ Deklarasyonun son bölümünde ise, “Başakşehir halkının farklı siyasi görüşlerinin temsilcisi olan bizler, tüm halkımız ve kurumlarımızla sivil siyasetin yanındayız; milli iradeye hep birlikte sahip çıkıyoruz ve ebediyen de sahip çıkacağız. Türkiye'de hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının somut delili bu ortak bildiridir. Milletimiz müsterih olsun. Bu şanlı direniş sırasında milletimizin aziz fertlerinden pek çok vatandaşımız şehit olmuştur. Darbeye direnirken şehit olan tüm vatandaşlarımızı rahmetle anıyoruz. Yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz, milletimizin başı sağ olsun” ifadeleri yer aldı. // www.212haber.com BU MİLLETİN İÇİNDE E HAŞHAŞİLER YER YOK GÜNDEM 01-15 AĞUSTOS 2016 3 BAŞAKŞEHİRLİ İRADESİNE SAHİP ÇIKTI 15 Temmuz günü milli iradeye karşı gerçekleştirilmeye çalışılan darbe girişimine karşı Başakşehir halkı alanları terk etmeyerek milli iradesine sahip çıkmaya devam ediyor. Milli irade nöbetine Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal başta olmak üzere, siyasiler, STK temsilcileri, sporcular, akademisyenler ve sanatçılar katılarak destek veriyor. Harun Karaca Ramazan Kayan Ekrem Nalbant Mevlüt Uysal Mustafa Karataş 4 GÜNDEM 01-15 AĞUSTOS 2016 www.212haber.com Askeri üniformayı giyemeden şehit oldu FETÖ'cülerin darbe girişimi sırasında kurşunların hedefi olan 17 yaşındaki Uhud Işık'ın, 15 Temmuz sabahı astsubay olmak için sınava girdiği öğrenildi. F 1,5 YAŞINDAKİ KIZIM VAR, ONU DA MÜCAHİDE YETİŞTİRECEĞİM ETULLAHÇI Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığı önünde açılan ateş sırasında kurşunların hedefi olan 17 yaşındaki Uhud Işık'ın, 15 Temmuz sabahı astsubaylık sınavına girdiği öğrenildi. 15 Temmuz darbe girişiminin sivil kahramanları arasına giren 17 yaşındaki Sağlık Meslek Lisesi Anestezi Bölümü mezunu Uhud Işık, geride gözü yaşlı anne ve babası ile iki kardeşini bıraktı. Baba Işık, darbe girişiminin yaşandığı gece camilerden okunan selalar üzerine oğlu Uhud ile darbecilere karşı koymak için yola çıktıklarını söyledi. Genelkurmay'ın önüne döndükleri sırada kendisinin dinlenmek için oturduğunu ancak oğlunun devam ettiğini aktaran Işık, "O sırada Meclis'in içine bomba attılar. Uhud'a telefon açtım, yanıma çağırdım. Bana 'Gelmeyeceğim ben sağlık mezunuyum. Belki yaralanan olur, yardım ederim' dedi. 'Ambulanslar gelir, sen yanıma gel' dedim. Geldiğinde bir hareketlenme oldu. Ben telefonla görüşüyordum. Sonra tekrar ileri doğru koşmaya başladılar." diye konuştu. "Normalde bakkala ekmek almaya bile gitmem" diyen Işık, Keçiören Aktepe'den Kızılay'a 3 saat yürüyerek vardıklarını anlattı. Sabaha karşı Kızılay'a gittiklerinde karşılarında tankları ve ezilmiş arabaları gördüklerini ifade eden Işık, "Oğluma 'Sıkıntı var geri dönelim' dedim. O da bana 'Madem sonuna kadar gitmeyecektik, niye buraya kadar geldik' dedi. Bunun üzerine gittik." dedi. Akay Kavşağı'ndan Işık, helikopterden yoğun ateş açıldığı sırada kendisinin Emniyet Genel Müdürlüğü içerisinde nöbetçi kulübesine sığındığını ifade ederek, yaşananları şöyle anlattı: "Oğlumu aradım ama ulaşamadım. Korkuluklardan atlayıp Genelkurmayın önüne koştum. Yaralandığını gördüm, yanında birileri yardım etmeye çalışıyordu. Nefes alıyordu, nereden vurulduğunu görmek için SAĞLIK ASTSUBAYI OLACAKTI vücudunu açtım. Sırtında üç tane kurşun yarası vardı. Oluk gibi kan akıyordu. Üzerine bastırdım taşıyalım dedim. Orta refüjün oraya gelince bir arabaya bindik. Acil servise geldiğimizde ameliyata aldılar. Bir, iki saat sonra da vefat haberi geldi. Sonra da bizim film koptu." 15 Temmuz sabahı oğlunu Kara Harp Okuluna astsubaylık sınavına girmesi için götürdüğünü ifade eden Baba Işık, "Sağlık astsubayı olmak için başvurmuştu. Akşam geldiğimde yatıyordu, Kızılay'a giderken konuştuk. 'Baba orası benim ikinci evim gibiymiş. Ben astsubay olmaya karar verdim, imtihan çok iyi geçti. Sporu geçtim, yarın mülakata gireceğim. Büyük ihtimalle olurum' dedi. Fakat akşamında askerler oğlumu vurdu. Yaşasaydı sağlık lisesi mezunu olduğu için sağlık astsubayı olacaktı. Bize en çok o koyuyor." ifadelerini kullandı. Oğlu Işık'ın bayrak sevgisinin çok yüksek olduğunu ifade eden baba Mehmet Işık, Çankırı'nın Kalfat ilçesindeki köylerinin ilk şehidinin de oğlu Uhud olduğunu söyledi. Anne Naciye Işık da çocuklarını vatan ve millet sevgisiyle yetiştirdiklerini belirterek, "Cumhurbaşkanımızın çağrısı ve camilerden verilen selalar bizi çok etkiledi. Küçük çocuğum olmasa ben de giderdim. Oğlum 'Vatan için gideceğim. Türkiye bunu hak etmiyor. Tayyip Erdoğan da bunu haketmiyor. Bu resmen darbe' dedi." ifadelerini kullandı. Oğlu Uhud ile yaptığı son konuşmayı gözyaşlarıyla anlatan acılı anne Işık, şöyle konuştu: "Babası aşağıya indi. 'Uhud' diye seslendim. Odasının camından bakıyordu. 'Oğlum baban aşağıya inmiş, gidecek misin? Baban bekliyor' dedim. Çok manevi bir haldeydi. Küçük oğlum da 'Anne ben de gideyim mi?' dedi. Uhud kardeşine 'Annem ile Elifnur sana emanet' dedi. Kapıdan çıkarken de 'Anne ben vatan için, bayrak için gidiyorum. Allah'a emanet ol' dedi. Bayrama gider gibi çıktı, merdivenlerden yıldırım hızıyla indi." dedi. Oğlunun çocukken polis olmak istediğini anlatan anne Işık, "Oğlum, 'Polis olacağım, şehit olacağım. Ben şehit olursam sakın ağlama, benimle gurur duy. Şehit olacağım. Ağlama, hep dik dur' diyordu. Allahıma çok şükür çocuklarım donanımlı büyüdüler. 1,5 yaşında kızım var, onu da mücahide yetiştireceğim. Eşimle ikimiz imam hatip mezunuyuz. Tayyip Erdoğan da bir mücahittir. Amerika'da olan o kişinin elim yakasında olacak." diyerek duygularını anlattı. // Şehitlerin isimleri Esenler’de yaşatılacak ESENLER Belediyesi, darbe girişimi sırasında Topçular Kışlası'ndan çıkan tankların altında kalarak şehit olan 7 Esenlerlinin isimlerini, ilçedeki meydan ve caddelerde yaşatacak. Böylece Esenler'in 7 vatansever şehidi; İlhan Varank, Ahmet Kocabay, Emrah Sağaz, Mehmet Şefik Şefkatlioğlu, Türkan Türkmentekin, Hüseyin Kısa, Muhammed Ali Aksu ölümsüz olacak. Esenler'in şehitlerine minnettar olduklarını söyleyen Esenler Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksu, "Belediye olarak şehitlerimizin yakınlarıyla ve yaralılarımızla ilgileniyoruz, ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Vatanı uğruna canlarını feda eden şehitlerimize minnettarız. Bu minnet duygularıyla, kahraman kardeşlerimizin adlarını Belediye Meclisimizde alacağımız kararın ardından Esenler'deki meydan ve caddelerde yaşatacağız. Onları hiç bir zaman unutmayacağız" diye konuştu. // 6 GÜNDEM 01-15 AĞUSTOS 2016 www.212haber.com ‘Ağabeyim ömrü boyunca darbecilerle savaştı’ Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Çengelköy'de şehid olan Halil Kantarcı'nın kardeşi Kadir Kantarcı, ağabeyinin ömrü boyunca darbecilerle savaştığını söyledi. F ETULLAHÇI Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Çengelköy'de şehid olan Halil Kantarcı'nın kardeşi Kadir Kantarcı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 15 Temmuz akşamı ağabeyinin televizyondan darbe girişimini duyduktan sonra evinden çıkarak Çengelköy'e gittiğini, daha sonra birkaç kez evle iletişim kurduğunu belirtti. Daha sonra yengesi Ayşe Kantarcı'nın kendisini arayarak ağabeyine ulaşamadığını söylediğini ifade eden Kantarcı, şunları anlattı: "Biz de bu sefer aramaya başladık. Çeşitli hastaneleri aradık ve Ümraniye Atlas Hastanesinde şehit olduğunu öğrendik. Yengem o gün olanları bana anlattı. Ağabeyim, Çengelköy Karakolu'nun askerler tarafından baskın yediğini televizyon kanalından duyduktan sonra çocuklarını öpüp dışarı çıkıyor. Daha sonra jet ve patlama seslerinin duyulması üzerine yengem, kapıda, 'Gitme' diyor. Ağabeyim ise 'Bana bir şey olacaksa evde de olur. Hakkını helal et' diyor ve gidiyor. Daha sonra ise şehadet haberini aldık. Ağabeyimin son sözü 'Eşimi ve çocuklarımı çok seviyorum. Onları ümmete emanet ediyorum' olmuş. Ağabeyim ömrü boyunca darbecilerle savaştı. Paralel örgütün hakimleri, savcıları tarafından yargılandı. 10 sene cezaevinde yattı. İdam cezası aldı, sonra cezaevinden çıktı, daha sonra tekrar dava açıldı. Paralelcilerle sürekli savaş halindeydi ve kendi davası yolunda Allah'ın izniyle şehit oldu." GERIDE 3 YETIM BIRAKTI Halil Kantarcı'nın babası Ali Kantarcı ise 15 Temmuz'da memleketi Sivas'ta olduğunu ve darbe girişimini duyar duymaz olayları takip etmeye başladığını dile getirdi. Daha sonra kendisine oğlunun yaralandığının söylendiğini ifade eden Kantarcı, "Hemen apar topar İstanbul'a geldim. Oysaki oğlum şehit olmuş ama bana söyleyememişler, yaralı demişler. Geride, 9 aylık, 2,5 yaşında ve 9 yaşında 3 yetim evlat bıraktı." dedi. VATANI, MILLETI VE IMANI IÇIN TEKRAR MEYDANLARA ATILDI Halil Kantarcı'nın arkadaşı gazeteci yazar Yakup Köse de Halil ile çocuk yaşta Bandırma Cezaevi'nde tanıştığını söyledi. Kendisinin o sıralarda 15 yaşında, Halil Kantarcı'nın ise 16 yaşında olduğunu belirten Köse, şöyle devam etti: "Yaklaşık 9 sene birbirimize hapishane arkadaşlığı yaptık. Halil, cesur bir insandı, öne atılan bir insandı. 15 Temmuz darbe girişiminde de yine Halil Kantarcı olduğunu gösterip vatanı, milleti ve imanı için tekrar meydanlara atıldı. Darbe girişimi gecesi ben televizyon kanalında programday- dım. Bana devamlı mesaj atıyordu ve mesajında halkın şu anda meydanlara dökülmüş durumda olduğunu, fakat yayın organlarını uyarmamı, fazla zafer sarhoşluğu havasına girmemelerini, darbecilerin mutlaka B planı olduğunu yazdı. Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları canlı yayına çıkana kadar ve Cumhurbaşkanı 'Bu iş bitti.' diyene kadar kimsenin zafer sarhoşu olmamasını gerektiğini belirtti. Daha sonra ise silah seslerinden bahsetti ve irtibatı kaybettik. Sabah ise şahadet haberini aldık." // 8 GÜNDEM 01-15 AĞUSTOS 2016 www.212haber.com Allah’ın izniyle o kamyonu TAKSIM’E ÇIKARDIM FETÖ darbe girişimine karşı sokağa çıkarak, kamyondaki görüntüleriyle simgeleşen ve Başbakan Yıldırım'ı duygulandıran kadınlar vatan, memleket ve çocukların geleceği için yollara düştüklerini söyledi. F ETULLAHÇI Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişimine karşı sokağa çıkarak, kamyondaki görüntüleriyle simgeleşen ve bu hareketleriyle Başbakan Binali Yıldırım'ı da duygulandıran kadınlar, vatan, memleket ve çocuklarının geleceği için yollara düştüklerini söyledi. Darbe girişimin yaşandığı gece yollara düşen ve bir gün sonra da Taksim Meydanı'nda seyir halindeyken kamyonda çekilmiş görüntüyle Türkiye'nin gündemine oturan kadınlar konuştu. Kamyonu kullanan 50 yaşındaki Şerife Boz. duygularını anlatacak kelime bulmakta zorluk çektiğini ifade etti. O gece haberleri izlerken bir şeylerin olduğunun farkına vardığını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısı üzerine darbecilere karşı sokaklara çıktığını aktaran Boz, "Devletin, milletin, çocuklarımın geleceği için canla başla mücadele ettim. O tankların olduğu yerde sabah 06.00’ya kadar kaldım. İlk gün köprüde kaldık. Orada tekbirler getirdik. Çok şeyler yaşadık orada. Ertesi günün akşamında ise bu defa kamyonu alıp Taksim’e gittim." dedi. KAMYONDAKI LE GÖRÜNTÜLERIY SIMGELEŞTILER FETULLAHÇI Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişimine karşı sokağa çıkarak, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) önünde darbecilerin kurşunuyla yaralanan Adviyye Gül İsmailoğlu, yaşadıklarını AA muhabirine anlattı. İsmailoğlu, ortaokuldan yeni mezun olduğunu, yoğun bakımdayken lise tercihlerini ailesi tarafından yapıldığını ifade etti. Televizyonda darbe girişimi olaylarını gördüğünde şok olduğunu dile getiren İsmailoğlu, şöyle konuştu: "İlk bu olayı TV’de gördüğümde şok oldum böyle bir şeye hiçbirimiz izin veremezdik çıkıp onlara engel olmak istedim asla ülkemi yem edemezdim. Reis’in (Recep Tayyip Erdoğan) 'sokaklara çıkın' çağrısı sonrası, 'ben çıkıyorum' dedim. Annem, babam ve ablamla çıktık. Valiliğe gitmeyi planlamıştık fakat Saraçhane’ye barikat kurdukları için gidemedik. Yürümek istedik, asker engel canım babacığım’ Zeynep'in babası ameliyattayken abisine yazdırdığı öğrenilen mektup, ''Canım babacığım, aşkitom, bebeğim, meleğim, sen iyileş diye dua ediyorum'' cümlesiyle başlıyor. DEVLETIMIZ BÜYÜK BIR BELADAN KURTULDU Darbenin başarıya ulaşmamasını çok sevindiklerini ve hoşnut kaldıkların anlatan Şerife Boz, “Allah, devletimize ve milletimizi zeval vermesin. Devletimiz ve milletimiz büyük bir beladan kurtuldu. Allah Cumhurbaşkanımız'a büyük güç ve kuvvet versin ki bunları haklasınlar” ifadelerini kullandı. Dört çocuğu ve torunuyla alanlara inmekten gurur duyduğunu dile getiren Boz, “Askerlerle, çok karşı karşıya geldik. Onları alıp götürdüler. Gençler hep tankların üstündeydiler. Fotoğ- raflar çekildiler. Ben hiç korkmadım. Çok mücadele verdik. Cumhurbaşkanı çağrı yaptığında ben çıktım. Kızlarım 'anne nereye gidiyorsun' dedi. Çarşafımı üstüme giyer giymez hemen gittim. Hiç kimseyi dinlemedim.” şeklinde konuştu. Başbakan Binali Yıldırım'la görüşmek istediğini ve milletin liderlerinden çok memnun olduğunu vurgulayan Boz, şöyle devam etti: “Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın çağırması halinde bu kamyonumla onların istediği yere giderim. Eşim bana 'bu kamyonu Taksim’e sokturmazlar' dedi. Allah’ın izniyle soktum. Çok iyi oldu.” Aynı kamyonda Taksim'e çıkan 61 yaşındaki Sema Tutar ise tankları görünce çok duygulandığını ve fenalaştığını söyledi. "Komşum arabayla darbeye karşı duruş sergilemek için alanlara gideceğini söyleyince onlarla beraber hareket ettim. Arabaya bindim ve gittim. Çok büyük bir duygu vardı. Çok ağladık yollarda. Kurtulduğumuza çok sevindim” diye konuştu. Kendilerinden ziyade, memleket ve çocuklarının geleceği için çabaladıklarını dile getiren Tutar, şunları söyledi: "Milletimiz, devletimiz ve çocuklarımız için uğraştık. Çocuklarımız, torunlarımız güzel bir memlekette yaşasınlar diye çıktık o yola. Güzel oldu. İnşallah daha da güzel olur. Mutluyuz." Can kayıplarına değinen ve yaşananların memlekete büyük zarar verdiğini vurgulayan Tutar, "Darbe istemiyoruz. Bu devlette açık - kapalı ayrımı yok. Din ayrımı yok. Başı açık, başı kapalı farkı kesinlikle gözetmiyoruz. Başı açıkmış, başı örtülüymüş fark etmiyor ki. Bu parti işi değil. Biz millet, vatan ve toprağımız için gittik oraya. Çok mutluyum. Hiçbir şekilde pişman değilim. Çünkü bu varlık yokluk meselesiydi. Öldürülen siviller için çok üzüldük. Bir daha asla böyle bir şey istemiyorum" değerlendirmesinde bulundu. // olmak istedi. Asker, 1-2 el havaya ateş açtıktan sonra ön taraftakilerin ayaklarına sıkmaya başladı. Fakat buna rağmen halk artınca hepimizi taramaya başladılar. Biz, onlar bizim askerimizdir bizi vuramazlar diye düşünüyorduk ama vursalar da şehit olmak, gazi olmak istiyorduk. O açtıkları ateş sırasında vuruldum. Vurulduğum an şok oldum inanamadım, kolumdan girip sırtımdan çıkması beni çok etkiledi ama içim rahattı çünkü gazi ya da şehit olacaktım, ilk, plastik mermi olduğunu düşündüm ama değilmiş." Vatan sevgisiyle büyüdüğünü, tekrar böyle bir şey olması durumunda yine sokağa çıkacağını belirten İsmailoğlu, "Pişman değilim. Şimdi ayağa kalkmaya çalışıyorum ki insanlar hala meydanlardayken tekrar gideyim. Bundan sonra da elimden geldiğince vatanım için dinim için savaşacağım asla korkmayacağım Türkler’in korkup kaçmayacağını gördüler." dedi. Küçük kız, kalp, yıldız ve çeşitli figürler çizdiği mektubunda şu ifadelere yer verdi: "'Sen cansın canım babacığım. Sen huzur dolu ağacımsın. Keşke hastaneden çıksan, seninle çok güzel oyunlar oynardık. Sen tek hastaneden çık, bana bağır, kız, döv, ne istersen yap babacığım. Sevgiler babacığım.'' Levent Deveci'yi hastanede ziyaret edenler de mektubu okuduktan sonra duygusal anlar yaşıyor. // AÇIK KAPALI MESELESI DEĞIL ‘İçim rahattı çünkü gazi ya da şehit olacaktım’ Fetö’nün 1 dolarları hak ettiği yerde Esenler esnafı, 15 Temmuz darbe girişimi soruşturmasında ortaya çıkan ve Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY)'nin simgesi haline gelen 1 dolarlık banknotları kanalizasyona attılar. ‘SEN CANSIN FETULLAHÇI Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Boğaziçi Köprüsünde yaralanan Levent Deveci'nin 6 yaşındaki kızı, babasına duygusal bir mektup yazdı. Çenesinden kurşunla yaralanan, Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesinde geçirdiği 3 ameliyatın ardından tedavisi devam eden Deveci'nin kızı Zeynep'in babasına yazdığı mektup, hastane odasındaki duvara asıldı. Çocuklarını, torunlarını, komşularını kamyona bindirip yola çaktığını anlatan Boz şunları söyledi: "Kamyonu ben kullandım. E-Sınıfı ehliyetim yok ama kamyon kullanabiliyorum. Babam ve eşim hafriyatçı olduğu için, bu kamyon ilgi alanıma girdi. Tabi ki kamyonu kullanıyorum ama hafriyata gitmiyorum. Ben resmen savaşa gittim. Çok büyük duygularla oraya gittim. Sabaha kadar bağırdım. Sesim kısıldı. Aracı yolda giderken insanlarla da doldurduk. Oraya gidince de tekbir getirdik, dualar okuduk. Bu kadar ilgi olacağını hiç düşünmedik.” FETÖ'nün darbe girişimine karşı çıktığı sokakta yaralanan 14 yaşında İsmailoğlu, "Vurulduğum an şok oldum ama içim rahattı çünkü gazi ya da şehit olacaktım." dedi. Darbe girişiminde yaralanan babaya kızından duygusal mektup AVM inşaatında yangın paniği BAŞAKŞEHİR'de bulunan ünlü bir alışveriş ve yaşam merkezinin inşaat halindeki ek binasının çatısında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, gece saat 03.00 sıralarında inşaat halindeki 32 katlı binanın çatısında henüz belirlenemeyen bir nedenden dolayı yangın çıktı. Alevler kısa sürede büyüyerek çatıyı kaplarken, işçiler durumu hemen itfaiye ve polis ekiplerine haber verdi. Kısa sürede olay yerine Başakşehir, İkitelli, Bakırköy, Beylikdüzü ve Bağcılar İtfaiye Amirliği'ne bağlı ekipler gelerek yangına müdahale etti. İtfaiye ekipleri 32 katlı olan binanın çatısında çıkan yangına ulaşmak için yukarıya hortum uzatılarak yangına müdahale etti. İtfaiye ekiplerinin yaklaşık 1 saatlik çalışmasının ardından yangın kontrol altına alınarak soğutma çalışması yapıldı. İnşaat halindeki binanın çatısında çıkan yangında herhangi bir can kaybı yada yaralanan olmazken, maddi hasar meydana geldi. // www.212haber.com İMTİYAZ SAHİBİ Erne Gazetecilik ve Matbaacılık Ltd. Şti. GENEL MÜDÜR Halil GÖLVE Hayatını kaybeden insanların şehit olduğuna inandığını söyleyen Adviyye Gül İsmailoğlu, en büyük arzularından bir tanesinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile tanışmak olduğunu bildirdi. ESENLER halkı, 15 Temmuz akşamı ülkemizin birliğine ve beraberliğine yönelik devletimizi ele geçirme girişimini her platformda protesto etmeye devam ediyor. Her akşam Dörtyol Meydanı'ndaki coşkulu vatan nöbetinde bir araya gelen on binlerce Esenlerlinin tepki gösterdiği Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY)'nin darbe girişimini, Esenler Esnafı da anlamlı bir eylem ile protesto etti. Vatan nöbeti için Dörtyol Meydanı'nda buluşan Esenler esnafı adına basın açıklaması Bu arada Adviyye Gül İsmailoğlu'nun vurulduğu sırada yanında bulunan ve yaralandıktan sonra kanının bulaştığı Türk bayrağı da baş ucunda duruyor. // yapan Abdurrahman Bölük, 15 Temmuz'un Türkiye için bir dönüm noktası olduğuna dikkat çekerek, "Fethullah Gülen deni- len vatan haini, haydut insanların dini duygularını sömürerek 40 yıl bu ülkeyle alçakça savaşmıştır. ABD'den şifreli 1 dolarlarla militanlarına şifreli bilgiler vermiştir. Hainler, ceplerinde 1 dolarlarla kanalizasyon çukurlarında yakalanmıştır. Esenler esnafı olarak, şimdi bu 1 dolarları hak ettiği yer olan kanalizasyona atıyoruz" diye konuştu. Bölük, konuşmasının sonunda, artık dolar kullanmayacaklarını ve bankalardaki dolar hesaplarını kapatacaklarını söyledi. Esenler esnafının protestosuna Esenler Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksu da destek verdi. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a suikast girişiminde bulunan darbecilerin kanalizasyonda yakaladığını hatırlatan Başkan Göksu, "Bunların işi gücü tuzak, işi gücü saklanmak, işi gücü arkadan vurmak. Bizler en azından kendi yaşantımızda bunları elimizin tersiyle itelim, dolar kullanmayalım" dedi. // GENEL KOORDİNATÖR Erol ÇAKIR YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Abidin KOÇOĞLU YAYIN DANIŞMANI Necmettin ÇAKMAK Emre USTAOSMANOĞLU Metin ÖZTÜRK HUKUK DANIŞMANLARI Av. Adem YILDIRIM Av. Ömer GEYIK KREATİF DİREKTÖR Enis AK BÖLGESEL SÜRELİ YAYIN Adres: Deposite AVM A-1 Blok Kat: 3 No: 304 Başakşehir/İstanbul • Telefon: (0 212) 486 39 36 Web: www.212haber.com • e-mail: [email protected] Baskı: İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. Merkez Mah. 29 Ekim Cd. İhlas Plaza No: 11/A41 Yenibosna-Bahçelievler/İSTANBUL Tel: (212) 454 30 00 Gazetemiz basın ve meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir. Yayınlanan köşe yazılarından yazarları sorumludur. Reklamların sorumluluğu reklam verene aittir. GAZETEMİZ ÜCRETSİZ OLARAK DAĞITILMAKTADIR 10 GÜNDEM 01-15 AĞUSTOS 2016 ‘İstersen www.212haber.com KÖPRÜ’DE TANKLARA TEK BAŞINA MEYDAN OKUDU VUR ÖLDÜR, gitmiyorum hiçbir yere’ ‘Helikopterle uçak kullanmayı istiyorum’ Safiye Bayat, 34 yaşında, evli ve iki çocuk annesi. Türkiye onu Boğaziçi Köprüsü’nde darbecilere tek başına direnen kadın olarak tanıdı. Askerlerin karşısına dikildi ve onlara "Burada ne yapıyorsunuz?" diye sordu. B OĞAZIÇI KÖPRÜSÜ'nde tek başına tank ve askere meydan okuyan kahraman kadın, MOBESE kameraları tarafından görüntülenmişti. Darbeci hainlere korkusuzca meydan okuyan Safiye Bayat, o anları şöyle anlattı: "O gece evimden çıktım. Köprüye doğru yürüdüm. İtfaiye aracının arkasında askerleri gördüm. Bana el sallıyorlardı. Ona anlam veremedim. Öncesinde bir polis grubu vardı. Onlar bana geçit vermek istemediler. 'Gitme Abla' dedi. Bana il emniyet müdürü izin verdi. 'Bırakın çok istiyor gitsin' dedi. Üzülerek. Bir erkek gitse onu indirebilirler. Biz bayanız ancak korkutup sindirebilirler diye düşündüm. Askerin yanına gittim. Konuşmaya çalıştım. Bir yandan hırpalıyorlar, bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Kalın giyinmiştim, askerin çok tesirinde kalmadım. Biri 'içeri alalım mı komutanım, vuralım mı' diyor. Olayı anlamaya çalışıyorum, cevap vermiyorlar." YANAĞIMA SILAH DAYADI Bayat gitmek istemediğini söyleyince askerin yanağına silah dayadığını belirterek, "Beni hırsla çekti. 'Gitmeyeceğim, senden korkmuyorum' dedim. Yanağıma silahını dayadı. Havaya ateş açtı. Kıvılcım parçalarının başörtümün üzerinden döküldüğünü hissettim. 'Beni bunla mı korkutuyorsun' dedim. Elinin titrediğini hissettim. 'Bunlar ne kadar korkak, ne kadar aciz' dedim. Elimi kolumu sallamaya başladım. Türk'ün kanı farklı akıyor. Elimdeki telefonu çekti, fırlattı. 'Dedim bunların gözü dönmüş, bunlar benim Türk askerimin kılığına girmiş katil. Bunlar öldürebileceklerini öldürürler, sonra bunları alır bizimkiler' dedim" diye konuştu. Darbe girişimi sırasında hainlerin kullandığı tankı vatandaşların ele geçirmesinin ardından kullanan kamyon şoförü ve vinç operatörü Mehmet Köse, tankı nasıl kullandığını anlattı. 15 TEMMUZ’da gerçekleşen darbe girişimi sırasında görevde olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde görevli kamyon şoförü Mehmet Köse’nin tank sürerkenki görüntüleri sosyal medyada geniş yankı bulmuştu. KOMUTAN 'İŞTE SIZI ANANIZ BUGÜNLER IÇIN DOĞURDU' DEDI Göztepe’de E-5 karayolu üzerinde bulunan tankı kullanan 4 çocuk sahibi Mehmet Köse, “Bu olaylar duyulur duyulmaz göreve çağrıldım. Ben Büyükşehir Belediyesinde kamyon şoförü olarak çalışıyorum. Sabaha kadar nöbetteydik. Sabaha karşı vatandaşlar tarafından ele geçirilen tankın yolda olduğu söylendi. Büyükşehir belediyesi vinç gönderdi. Gittik vincin 55 tonu kaldıramayacağını gördük. Bu esnada anahtarları istedim. İçine girdik. 5 dakikada çalıştırdım. Daha sonra kullandık” şeklinde konuştu. Safiye Bayat, "Komutan 'İşte sizi ananız bugünler için doğurdu' dedi. Şimdi havaya ateş açacaksınız, sonra ileri' dedi. Telefonumu aldım. Onun yanına giderek, onun yanından geçerek gittim. Vurabiliyorlar ise sırtımdan vursunlar kahpece. Geri döndüm. Bir baktım halk gelmeye başlamış. 'Halkı uyardım, lütfen gitmeyin' dedim" şeklinde konuştu. Askerlerin acımasızca ateş açmaya başladığını kaydeden Bayat, "Askerler ateş açmaya başladılar. İnsanları öldürdüler. Ne olduğunu anlamaya çalışırken, bütün insanlar ölmeye başladı. İlk yardım bildiğim için yaralılara yardımcı oldum. 8-10 yaralı taşıdığımı hatırladım. Bir doktor vardı. O çok mücadele verdi. En son bir bayan vuruldu, dediler. Ona giderken beni indirdiler orada. Sağ baldırımdan vuruldum. İyiyim. Kemiği delip geçmiş" dedi. YARALILARA YARDIM EDERKEN VURULMAK ÇOK HOŞUMA GITTI sına çıkıp sen haksızsın diyebilmektir cihat. Ben cihat ettim. Beni iman kuvvetim kurtardı. Oraya inananlar gitti" diye konuştu. merhametli vicdanlıdır. Benim de eşim asker oldu, benim de kardeşlerim asker. ancak bu darbe girişiminde bulunanların hepsi katildi" ifadesini kullandı. Yaralılara yardım ederken vurulduğunu belirten Bayat, "Aslında çok korkak kahramanız. Ne Nene hatun olabiliriz. İnanın biz onlar kadar değildik. Yaralılara yardım ederken vuruldum. O çok hoşuma gitti. Bir Müslüman kardeşimi taşırken vuruldum. Tüm vatandaşıma inançlı ve imanlı olduğunuz sürece hiç bir şey geri dönmez. Allah sizi koruyandır. Ben Hz. Hüseyin'in bir sözüyle hareket ederek gittim. 'Zalimin karşı- TÜRK ASKERI MERHAMETLI, VICDANLIDIR, ONLARIN HEPSI KATILDI Kahraman kadın MOBESE kameraları tarafından görüntülenmişti. Görüntülerde kahraman kadın, korkusuzca köprüde askerlerin üzerine yürüyor. El kol hareketleriyle tepki gösteren kadın, askerlerin yanına geliyor. Bir süre sonra asker arkasını dönen kadına bir asker müdahale ediyor. Askerlerden bazıları bu sırada havaya ateş açarken, bir asker de kadını iterek uzaklaştırmaya çalışıyor. Darbeci bir asker ise kadının elindeki telefonu alarak fırlatıyor. // Bayat, "Bunlar vatan şehididir, vatan gazisidir. Hiç kimse benim toprağımın hiç bir yerini kapatamaz. Baskıyla, darbeyle başkası toprağımın hiç bir yerini kapatamaz. Buna izin vermeyiz. Sahipsiz değiliz, etrafımız çok kalabalık. Bakmayın biz bir görünüyoruz. Türk askeri Sevilen şarkısını 15 Temmuz için yeniden yorumladı! Başakşehir’de milli irade nöbetine katılan sanatçı Murat Kekilli, bir döneme damgasını vurmuş olan ‘Bu akşam ölürüm’ isimli şarkısını 15 Temmuz akşamı için yeniden yorumladı. CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısıyla meydanları dolduran halk, milli irade nöbetine devam ediyor. Nöbete vatandaşların yoğun olarak katıldığı yerlerden biri de Başakşehir oldu. Fatih Terim Stadyumu yanında bulunan alanda toplanan kalabalık sloganlar atarak darbeye karşı demokrasiyi savundu. Nöbete sanat ve siyaset camiasından katılan isimler de oldu. Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal'ın ev sahipliğinde düzenlenen gece de sahneye çıkan sanatçı Murat Kekilli 15 Temmuz akşamı yaşanan darbe girişimi hakkındaki düşüncelerini dile getirdi. DİRENİŞE DEVAM EDECEĞİZ 15 Temmuz'dan bu yana meydanlarda olduğunu ifade eden Kekilli konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi: "Ne alkışlar ne coşku hiçbir şey giden canları geri getirmiyor. Ama bir bedel ödenmesi gerekiyordu. Şehitlerimize selam olsun. Bizim uğruna ölebilecek birçok değerlerimizin olduğunu bugün çok daha iyi kavradık. Hala sokaklardayız. Çekilmek gibi bir niyetimiz yok. Devletin en zirvesi 'artık çekilebilirsiniz' diyene kadar da çekilmeyi düşünmüyoruz. Biz de gidecektik ama İstanbul'da kaldık bu vesile ile. Birçok sanatçı arkadaşımız katılmak isterdi. Giden gitsin biz buradayız, değişen bir şey yok. Direnişe devam edeceğiz. Bu ülkeyi silahlardan temizleyip demokrasiyle yönettiğiniz zaman gerçekten göreceksiniz ki kimse tutamayacak. 2023'e yürekten ben de inanıyorum. Allah izin verirse bu ülkenin belini bundan sonra kimse bükemeyecek inanıyorum." Kekilli konuşmasının devamında ise 1999 yılında piyasaya çıkardığı 'Bu akşam ölürüm' isimli parçasını 15 Temmuz akşamı yaşanan darbe girişime uyarlayarak sahnede okudu. // Daha önce hiç tank kullanmadığını belirten Köse, “Askerliğimi komando olarak yaptım. Daha önce tankı ancak dışarıdan gördüm. Tereddüt ettin mi dersen hiç tereddüt etmedim. Normal bir araç gibi sürmeyi denedim ve başardım Allah’ın izni ile. Bir ileri gitme ehliyetim var. Bir de helikopterle uçak kullanmayı istiyorum Allah nasip ederse” diye konuştu. // ‘Benden daha ağır yaralılar var, beni bırakın’ AB eski Bakanı ve İstanbul Milletvekili Volkan Bozkır, Eyüp Belediye Başkanı Remzi Aydın, AK Parti Eyüp İlçe Başkanı Süleyman Aykaç ile Makedonya eski Devlet Bakanı Hadi Nezir, FETÖ terör örgütünün darbe girişimi sırasında yaralanan Habib Erkovan'a geçmiş olsun ziyaretinde bulundular. Gazi Erkovan ziyaret sırasında “Reisimiz, ülkemiz için canımızı vermeye razıyız” dedi. FETÖ terör örgütü üyelerinin darbe girişimi sırasında, Boğaz Köprüsü'nde açılan ateş sonucu Topçular sakinlerinden Habib Erkovan ve kayınbiraderi ayağından vurularak yaralandı. İlk anda yaralandığının farkında olmayan Erkovan, kayınbiraderinin uyarısı sonucu ayağından yaralanmış olduğunu gördü. Habib Erkovan ve kayınbiraderi çevredeki vatandaşlar tarafından hastaneye kaldırıldı. Hastanede ilk müdahalesi yapılan Erkovan, tedavisinin devamı için hastaneye yatması gerektiğini söyleyen doktorlara “Ben hastanede kalmak istemiyorum. Benden daha ağır yaralı olanlar var. Benim yerime onlar tedavi olsun.” diyerek oradan ayrıldı. Kendisinin 24 senedir Eyüp'te esnaflık yaptığını belirten Erkovan; “Çok şeyler gördüm yaşadım. Benim yaralanmam hiç önemli değil. Herşey devletimiz, milletimiz için. Reisimiz, ülkemiz için canımızı vermeye razıyız.” dedi. // İkitelli Organize Sanayi Bölgesi Başkanlığı MİLLETİMİZ DEVLETE VE DEMOKRASİYE SAHİP ÇIKTI AYKOSAN / Sinan BEYHAN AYMAKOOP / Murat GÖL BAĞCILAR-GÜNGÖREN / M. Vural KOÇ ÇEVRE SANAYİ SİTESİ ÇORAPÇILAR / Kazım ÖZEREN DEMİRCİLER / Mustafa TOPCUOĞLU DERSAN DERSANKOOP / M. Mahşuk GÜLAÇAR DEPARKO / Mehmet ZENGİN DOLAPDERE / Cemal BACAKCI ESKOOP / Yusuf AKGÜN ESENLER / Hasan KILINÇARSLAN Aziz vatanımız ve milletimiz, 15 Temmuz gecesi bir darbe ve ihanet teşebbüsüne maruz kalarak hain güçlerin saldırısına uğramıştır. Milletimizin İradesine, Demokrasimize, Meclisimize, Anayasamıza, seçilmiş hükümetimize, al bayrağımızın altında şehitlerimizin kanıyla sulanmış topraklarımızda yaşayan yurttaşlarımıza yapılan darbe girişimini kınıyor ve lanetliyoruz. Bu ülkenin şanlı tarihine ve gücüne yakışır bir birlik ve beraberlikle kalkışmayı hezimete uğratan başta; ESOT / Özkan KARAYEL GALVANO / Ali KARADAĞ SAN GİYİM SANATKARLARI / H.Tahsin KARAGÖZ HASEYAD / M. Mustafa AYDIN Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’a İSTEKS / Osman Nuri AVCI İPKAS / Mustafa ASLANKAYA İMSAN / Yahya EROL İKİTELLİ - BAKIRÖY / Nuri KONAK Başbakanımız Sayın Binali YILDIRIM’a İSDÖK / Aziz İYİOKUR KERESTECİLER / Celal YILDIRIM KAĞITHANE-SÜNNET / Mücahit ÖNGÖR MASKO / Selahattin ERDOĞAN MARMARA / Dursun UZUNHASANOĞLU METAL-İŞ / İhsan ALPER OTO TAMİRCİLERİ / Mustafa KESKİN PİKDÖK / Nedim ÇIRPICI SE SEFAKÖY / Hakan TUNÇ TRİKO / Zeynel ALTUNAY TORMAK / Uğur KARADUMAN TÜMSAN 1. KISIM / Mehmet ÇİÇEK TÜMSAN 2. KISIM / Nihat TUNALI UMUM SARAÇLAR / Ahmet HACISOYU UMUM HIRDAVATÇILAR / Recep ÖZDEMİR MUT MUTFAKÇILAR / Recep ÖZER CİLA VE NİKELAJCILAR / Sebahatdin KAYAS BAŞAKŞEHİR / Salim BALEKOĞLU ENKOOP / Fazlı EROĞLU ve MÜSTAKİL PARSEL TEMSİLCİLERİ Türkiye Büyük Millet Meclisimize(TBMM), onurlu TSK mensuplarına, Emniyet teşkilatımıza, sivil toplum kuruluşlarına, medya kuruluşlarına, iş dünyasının temsilcilerine, sağduyu ve cesaret ile hareket ederek demokrasiden yana tavır alan halkımıza kararlı duruşlarından dolayı teşekkür ediyoruz. Bizler ecdadımızdan aldığımız güç, azim, irade ve cesaretle yolumuza devam edeceğiz. Bölgemizin tüm sanayicileri ve üretenleri olarak, ulusal işbirlikçilere ve ülkesine ihanet eden şahsiyetsizlere karşı; çalışmayı, üretmeyi, büyümeyi ve kalkınmayı sürdürerek “Büyük Türkiye Güçlü Türkiye” hedende hızla ilerleyeceğiz. Yaşanan vahim olaylar neticesinde şehit düşen kahramanlarımıza Allah’tan rahmet, aileleri, yakınları ve ülkemize başsağlığı, yaralılara ise acil şifalar diliyoruz. Şaban GÜLBAHAR İOSB Yönetim Kurulu Başkan Vekili 12 YA Z I 01-15 AĞUSTOS 2016 EMİN BATUR [email protected] 15-16 TEMMUZ Gecesi darbe değil, ülkemizi işgal provasıydı. Halkımız o ince sezgisiyle bunu fark etti ve o hınçla meydanlara aktı. Millet olarak belki 100 yıldır ilk defa bu kadar güçlü bir şekilde birbirimize kenetlendik. Cumhurbaşkanımızı seven sevmeyen, televizyondaki çağrısını duyar duymaz -çok az bir kesim hariç- bayrağı alan meydanlara koştu. www.212haber.com DARBE DEĞİL İŞGAL… MUSTAFA TEZCAN [email protected] Devlet mi? Vakıf mı? Özellikle tercih haftasına her şey sıkıştırıldığında veli ve öğrencilerin en çok sorduğu sorulardan bir tanesi; ‘Hocam devlet üniversitesi mi ? Özel üniversite mi ? Hangisini tavsiye edersin?’ Ben bu sorunun cevabını farklı bir kaç yönden bakarak cevabını veriyorum. Öncelikle şunu belirteyim, üniversite öğrenciliği İstanbul’da geçmiş birisi olarak diyorum ki ; ‘İstanbul’da okumak bir ayrıcalıktır.’ Çünkü ‘İstanbul’un kendisi ayrı bir üniversitedir.’ DARBECİLERDE TELAŞ ABD DE ŞAŞKINLIK Türkiye’nin en büyük firmaları, kurumları, fuarları, organizasyonları İstanbul’dadır. İstanbul dünya çapında bir çok çalışmaya ev sahipliği yapmıştır. Bir öğrenci kentidir. Hain darbeciler millete ‘’Höt!..’’ deyince sinivereceğini düşündüler. Bundan dolayı üstlerine yürüyen silahsız savunmasız halka insafsızca ateş etmekten çekinmediler. Neden? Çünkü Hain korkak olur. Beklemiyorlardı öyle bir direniş… Bundan dolayı telaşa kapıldılar. O telaşla birçok masum insanın kanını döktüler. ABD uzun zamandır bu darbe işi üzerinde titizlikle çalışmış olduğu görülüyor. İtirafçılar Döküldükçe darbenin gayet detaylı bir şekilde hazırlandığı görülmektedir. Ancak Unuttukları bir şey var: Amerikalılar Hesaplarını rasyonel veriler üzerine yapar. Hâlbuki Biz; maneviyatçı moral değerleri yüksek bir Milletiz, rasyonel hesaplara gelmeyiz. Bu özelliğinden dolayı puanı devlet üniversitesine yetmeyen bir öğrencinin özellikle İstanbul’ da yaşıyorsa il dışına gitmektense biraz düşük puanla özel bir üniversitenin aynı bölümüne gitmesi gayet doğal. Zaten il dışına gittiğinde barınma, yemek, ulaşım gibi masraflar ciddi yekun tutuyor. Öğrenci aynı hatta daha düşük bir masrafla özel üniversitenin % 50, %25 burslu bölümünü okuyabiliyor. Dolayısıyla hem evinden gidip geliyor hem de düzenini bozmamış oluyor. Elbette aileden uzakta olmanın kazandırdığı birçok sorumluluklar ve beceriler var, tartışılmaz. Kendi ayakları üzerinde durmak, Aylık bütçe oluşturmak, Doğru arkadaş seçmek, Tertip, düzen, disiplin, Zaman yönetimi, Önceliklerin tespiti, Yemek pişirmek... vs… Ama birçok ailede şöyle düşünüyor; DESTAN DESTAN DESTAN O gece Bu manevi yönümüzü anlatan kahraman o kadar çok ki, hangisini anlatayım. ‘’Kanser tedavisi görüyorum.. çağrıyı duyunca bayrağı aldım ve çıktım. Söz konusu vatansa…’’ diyen kanser tedavisi gören hanımefendiyi mi? General kılıklı bir hain gelip ‘’Darbe oldu! Bundan sonra emirleri benden alacaksın!’’ der demez Şehit olacağını bile bile tabancasını çekip darbeci generalin alnının çatısından vuran Ömer Astsubayı mı? ‘’Ben Türk askeriyim.. siz kimin askerisiniz?’’ deyip Havalimanında tankın önüne yatan yiğidi mi? Tüm mahalleyi arkasına alıp kamyonu darbecilerin üzerine süren Çarşaflı kamyon sürücüsünü mü? Birinci tankın paletleri arasından sağ çıkıp, ikinci tankın üzerinden geçip kolunu parçaladığı vatandaşı mı? Traktörlerine atlatıp direniş için merkezlere koşan köylüleri mi? F 16 ların uçuşunu engellemek için ürününü yakan çiftçiyi mi? Hangisini anlatayım? Sahifeler yetmez. NENE HATUNLAR Bu ülkenin ne kahramanı biter ne de haini… Köprüde darbeciler Ayaklarının dibine ateş etmesine rağmen, hainlerin ve tankın üzerine yürüyen Nene Hatunlar… O tanklar ki, açtıkları ateş sonucu insanları parçalara ayıran tanklar… Buna rağmen tankın üstüne yürümek destan değil de nedir? Ne diyordu Mehmet Akif: Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid’i Bedr’in aslanları ancak bu kadar şanlı idi. DİĞER KAHRAMANLAR Kimse dile getirmiyor ama ben söyleyeyim. Başkomutanımızı havaalanına götü- ren ve oradan İstanbul’a taşıyan tüm personel… Hava Kuvvetlerimizin darbecilerin eline geçtiğini bildikleri halde.. atılacak füzeyle havada parçalanmayı göze alarak, Başkomutanımızı İstanbul’a salimen getiren ekip, kendilerinden hiç bahsedilmeyen o gecenin kahramanlarıdır. MEDYA Darbeye işgale karşı çıkan polislerimiz Halkı meydanlara çağıran STK lar İşgale karşı direnen Askerler Ve en önemlisi Özel Harekât… Darbeci Hainler Eğer Özel Harekâtı ele geçirseydiler bu darbenin bastırılması çok daha kanlı olabilirdi. O gece tüm Türkiye destan yazdı. Dosta düşmana Çanakkale’nin geçilmeyeceğini bir daha gösterdi. SEYİD ONBAŞI ÖMER ASTSUBAY Yazılan destanın şu anda farkında değiliz. Aynen Seyit Onbaşının o gülleyi İngiliz savaş gemisine fırlattığında ne kadar büyük bir iş başardığının farkında olmadığı gibi. Şu anda da Şehidimiz Ömer Halisdemir’in, darbeci işgalci Generali alnının çatısından vururken ne kadar büyük bir iş başardığını belki yıllar sonra anlaşılacaktır. ABD-İNGİLİZ Çanakkale’de de işgalcilerin başını İngilizler çekiyordu. Bugün de Ülkemizi FETÖ terör örgütünü kullanarak işgal etmek isteyen yine İngilizler ve onun türevi Amerikalılardır. Bundan dolayı Halk bunu askeri darbe olarak değil Emperyalistlerin işgali olarak görmüş, vatan bayrak namus uğruna meydanlara koşmuştur. ‘Yanımızda, gözümüzün önünde olsun, üniversite bitince nasıl olsa ayrılacak.’ ‘Hocam bizim kendi iş yerimiz var. Okul çıkışında iş yerine gelir işi de öğrenmiş olur. Zaten adama ihtiyacımız var.’ İŞTE ORDU İŞTE KOMUTAN Parti çalışmalarımız sırasında bu slogan gençler tarafından söylenir.. abartılı bulduğum için iştirak etmezdim. Ancak bu sefer yerine öyle bir oturdu ki, bütün benliğimle iştirak ettim. Başkomutan haykırdı: ‘’Milletim! Halkım! Sizleri meydanlara davet ediyorum’’ Hiç birimizin ne tolgası ne rütbesi, ne de nişanı vardı. Ama Emri almış bir ordu gibi herkes meydanlara öyle bir aktı ki hainlerin kanı dondu. ‘’İşte ordu! İşte Komutan!’’ sloganı, İlk defa bu kadar güzel yerini buldu. MİLLET ORDUYU KURTARDI Evet. Bu Millet bu orduyu kurtardı. Genel Kurmay Başkanı esir. Bütün kuvvet komutanları esir. Hava kuvvetleri işgalcilerin elinde Ülkenin can damarları tıkanmış. MİT her şey olup bittikten sonra yarım yamalak bilgiler verebiliyor. Tanklar önemli merkezleri ele geçirmek için harekete geçmiş. Ve Tam bu kaos ortamında Millet olarak tankların önüne geçip, Ordu işgalcilerin elinden kurtarılıyor. Rahmetli Yahya Kemal sanki bu günleri anlatmış: Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik Haykırdı, ak tolgalı beylerbeyi "İlerle!" Bir yaz günü geçtik Tuna'dan kafilelerle Şimşek gibi atıldık bir semte yedi koldan Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği yoldan Bir gün yine doludizgin atlarımızla Yerden yedi kat arşa kanatlandık o hızla Cennette bu gün gülleri açmış görürüz de Hâlâ o kızıl hâtıra gitmez gözümüzde Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik MENDERES VE 56 YIL SONRA GELEN ÖZÜR Yaşı müsait olanların ifadelerine dikkat ettim. Hepsi adeta Menderes’in ruhaniyetinden özür diler gibiydi. Hastanede yatan yaralı vatandaş ‘’Menderes’i yedirdik, Tayyip’i yedirmeyeceğiz..’’ derken 27 Mayıs 1960’ın acı hatıraları yüzünden okunuyordu. NETİCE Şükürler olsun bu badireyi atlattık. Herkes şunu gördü ki: • Savaşmayı, direnmeyi ve ölmeyi göze almış bir Milleti Allah’tan başka yenecek bir güç yoktur. • O gece başta yakın coğrafyamız olmak üzere tüm İslam alemi bizimle birlikte yürekleri attı, bizimle birlikte ağladı, ve sabaha karşı bizimle birlikte güldü. • Destansı direnişimiz dost-düşman tüm dünyaya parmak ısırttı. Bundan sonra şehit ve gazilerimizin döktüğü kana layık olmaya çalışacağız. Gayret bizden Tevfik Allah’tandır. Hasbunallah ve ni’mel vekil. ‘İl dışında bile okusa iş için zaten İstanbul’a dönecek. Okurken hem stajı burada yapar hem de çevre oluşturmuş olur. Son on yıldır Türkiye de özellikle de İstanbul’da çok özel üniversite açıldı. Ve devlet üniversitelerinden ve yurt dışından bir çok hocayı transfer etti. Bu elbette önemli bir özellik ve özel üniversitelere çok katkısı oldu. Hatta bazı hocaları da ortak derse sokabiliyorlar. Ve ayrıca özel üniversiteler alanında uzman kişileri getirip misafir hoca olarak derse sokabiliyorlar, öğretim görevlisi olup olmadığına bakmaksızın. Sektörün ve hayatın içinde olan bu kişilerin öğrencilere katkısı büyük oluyor elbette. Ayrıca şu da bir gerçek. Her öğrenci ayrı bir ilgi istiyor. Öğrencilerimizi üniversiteye gönderdikten sonra onlardan aldığımız geri dönüşümler bizim için değerli ve önemli bir bilgi. Tam kaynaktan aldığımız bu bilgi üniversitenin iç işleyişi hakkında bilgi sunuyor. Özel üniversitelere giden öğrenciler ilgi ve alakadan çok memnun. Hocaların kendileri ile ilgilendiklerinden, ulaşılabilir olduğundan özellikle memnunlar. Bu da onların geleceklerindeki iş hayatlarındaki performanslarına yansıyor. Bu da bir vakıa... Öğrenciler kendilerine iyi davranılan, değer verilen ortamlarda bulunmaktan elbette keyif alıyorlar. Bu paralı okumanın getirdiği bir şey değil orda oluşan bir kültür ve değer sistemidir. Birçok vakıf üniversitesi öğrencilerine çok iyi teknik imkânlarda sunmaya başladı. Bu da bir tercih sebebi oldu açıkçası. Velilerin tercih yapmadan önce tüm üniversitelere gitmeleri fikir almaları da üniversitelerin kendine çeki düzen vermesine, devlet ve özel fark etmez üniversitelerin kendi arasında bir rekabete dönüşmesine sebep oldu. Bu da elbette kaliteye yansıyor. Özel üniversitelerin üzerinde durdum daha çok çünkü devleti biliyoruz zaten. Ve velilerin niçin özel de seçebileceklerini anlattım. Veli ve öğrencilerimizin gerçekten doğru bir seçim yapmaları dileğiyle... www.212haber.com GÜNDEM 01-15 AĞUSTOS 2016 13 Şehitler dualarla anıldı B AŞAKŞEHIR Müftülüğü tarafından, 15 Temmuz darbe girişiminde vatanı, namusu, bayrağı uğruna canlarını feda eden aziz şehitlerin ruhları için İmam-ı Azam Camii’nde Mevlid-i Şerif okutuldu. Mahmut Esad Coşan Camiİ İmam Hatibi Hüseyin Gül, Müderris Halil Hilmi Camiİ İmam Hatibi Kadir Güden, İmamı Azam Cami İmam Hatibi Nihat Yürükçü tarafından şehitlerin ruhları için Kuran-ı Kerim okundu. Akşam namazının ardından başlayan program yatsı namazına kadar devam etti. Başakşehir İlçe Müftüsü Remzi Pehlivan, “Vatan için, millet için ölen kişiler şehittir. Dolayısıyla biz vatandaşlarımıza şehit muamelesi yapıyoruz. Cenabı Allah katında da şehitler mertebesine ulaşmalarını arzu ediyoruz. Bu süreçte yaralanan gazi kardeşlerimiz var onlarında biran önce şifa bulmalarını Allahtan niyaz ediyoruz. Şehitlerimizin yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Bu kalkışma malum olduğu üzere ülkenin birliğine, bütünlüğüne yapılmış bir darbedir. Darbeler onaylanmaz, kınanır lanetlenir. Dolayısıyla bu darbeyi yapan kişilerin maalesef dini kullanmaları ayrı bir acıdır. Oysa bizim dinimiz birleştirici, bütünleştirici bir dindir. İslam kardeşliği emreden bir dindir. Dinin kelime anlamında da kardeşlik, birlik, beraberlik vardır. Bütün Müslümanlara birliği, beraberliği tavsiye ediyoruz. İnsanları ayrıştırıcı fikirlere kapılmamalarını tavsiye ediyoruz. Milletimize başsağlığı diliyoruz. Cenabı Allah böyle bir sıkıntıyı bir daha milletimizin başına vermesin. ”dedi. Kuran-ı Kerim tilaveti ile başlayan mevlit programı söylenen ilahilerin ardından Başakşehir İlçe Müftüsü Remzi Pehlivan’ın yaptığı dua ile son buldu. Mevlit programına katılan misafirlere tatlı ikram edildi. // Şehit Mustafa Cambaz’a vefa YENI ŞAFAK Gazetesi'nde 20 yıldır foto muhabir olarak görev yapan Mustafa Cambaz millet iradesine ipotek konulmaya çalışılan 15 Temmuz 2016 hain darbe kalkışması sırasında Çengelköy Polis Karakolu'nda milli irade nöbeti tuttuğu esnada hainlerce şehit edildi. Şehit Mustafa Cambaz'ın hatırasını yaşatmak isteyen İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Cambaz'ın çalıştığı gazetenin yakınındaki Topkapı Metrobüs durağının ismini Şehit Mustafa Cambaz olarak değiştirdi. Hainlerce şehit edilen Mustafa Cambaz fotomuhabirdi. Türkiye'deki Ulu Cami'lerin her köşesini fotoğraflayan Cambaz kayıt fotoğrafçısı ve tarih yazarı idi. Ayrıca gittiği ve fotoğraflarını çektiği 118 Ulu Cami'nin fotoğraflarını da bir albümde bir araya getirmişti. // 14 GÜNDEM 01-15 AĞUSTOS 2016 www.212haber.com Darbe girişiminin EN GENÇ ŞEHIDI! AYDI, 15 YAŞIND TU, UK O DA ÇOC NEDEN UNUZ? S R O Y U S SU RKAN YÜREK BU E Y BIR HIKÂ Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında şehit edilenlerin en genci olarak kayda geçen 15 yaşındaki Halil İbrahim Yıldırım'dan geriye yarım kalmış yürek burkan bir hikâye kaldı U RFALI 5 çocuklu bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelen Halil İbrahim Yıldırım, İstanbul Bayrampaşa’da zorlu bir hayat mücadelesinin içerisinde gözlerini dünyaya açtı. Babası Bahattin Yıldırım, memleketi Urfa’da yaşadığına inanılan Hazreti İbrahim’in adını verdiği oğluna iyi bir gelecek hazırlamak için çırpınsa da bunda pek de başarılı olamadı. Halil İbrahim, büyük bir heyecan ve güzel hayallerle başladığı eğitim hayatını ortaokulda sonlandırmak ve hayat mücadelesinde, babasına “evin erkeği” olarak omuz vermek zorunda kalmıştı. Bayrampaşa’da bir oto galeride çalışan Halil İbrahim, 15 Temmuz günü iş çıkışı babasıyla buluşmuş, birlikte işlerini hallettikten sonra eve dönmüşlerdi. Ailece yemek yedikten sonra televizyonu açıp dinlenmeye çekilmişlerdi. Televizyonlar normal yayın akışlarını kesmiş, ne olduğu ilk anda tam da kestirilemeyen o sıra dışı kalkışmaya kitlenmişlerdi. Bahattin Yıldırım, haber kanalları arasında gezinirken işin rengi de yavaş yavaş belli olmaya başlamıştı. O kalkışma, bir darbe girişimiydi. Daha önce 12 Eylül'ün o karabasan günlerine tanık olan Bahattin Yıldırım, o an ne TÖ'nün darbe İstanbul’da, FE nmek için gittiği girişimine dire anı’nda silahla Atatürk Havalim aki Halil İbrahim şınd yaralanan 18 ya davisi sürüyor. te ’ın aş Koşd ATATÜRK Havalimanı’nda darbe girişimini engellemek istediği sırada G3 piyade tüfeğiyle ateş edilmesi sonucu karnından yaralanan 18 yaşındaki Halil İbrahim Koşdaş, “Reis'in konuşmasını duyar duymaz otostop çeke çeke koştum.” diyerek, şunları söyledi: “Yolları da bilmiyorum daha bir haftalık işçiydim İstanbul'da. Otostop çeke çeke havalimanına gittim. Hızlı koştuğumuz için iki asker kamyonu fark ettik pistin en sonunda. 10-15 kişi koşarken en önde biz vardık. Taş atacaktık onlara gitmeleri için. Bir askerin gözümün içine baktığını gördüm. Yanlarına yaklaştığımız zaman zaten bize ateş ettiler. Galiba yanımdakiler de öldü. O YÜRÜRKEN OĞLUM BIRDEN YERE YIKILDI Saatler gece 01.00'e doğru geliyordu. Bahattin Yıldırım, birkaç saniye sonra oğlu için saatlerin sonsuza dek orada duracağından habersiz, o insan selinin arasında heyecanla yürüyordu. Babasını ürkek adımlarla takip eden Halil İbrahim, birden yere yığıldı. Bahattin Yıldırım, hayatın onlar için durduğu o anları şöyle anlattı: tür bir kâbusun yaklaşmakta olduğunu anlamıştı. BABA BIZDE ÇIKALIM, HADI Dışarıdan "darbeye dur demek için" kendini dışarıya atanların sesleri geliyordu. O sırada Halil İbrahim, ısrarla, "Baba biz de çıkalım, hadi" dedi. Baba yüreği ağzında, televizyona odaklanmışken tam o sırada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan CNNTürk'e bağlanıp, halkı kendi iradesine sahip çıkmak için sokağa çıkmaya davet edince, Bahattin Yıldırım oğlu Halil İbrahim'i de yanına alıp meydanlara indi. "Darbecilere karşı koymak için yürürken, oğlum birden yere yıkıldı. İlk başta ayağı taşa ya da bir yere takılıp, düştü zannettim. 'Oğlum kalk dedim' ve kaldırmak için elimi uzattım. Ancak oğlum hareketsiz duruyordu. Sonra kaldırmak için başının altına elimi koyunca elime kan geldi. O zaman vurulduğunu fark ettim. Kurşunun nereden geldiğini görmedim. Hemen kendi aracımla hastaneye götürdüm. Hastaneye götürünce ilk başta kurşunun sıyırdığını söylediler. Ancak sonra başının arka kısmına isabet ettiği anlaşıldı. Müdahale ettiler ama oğlumu kurtaramadılar. Kendisini kaybettik." AĞABEYIMLE ORTAK HAYALLERIMIZI ÇALDILAR Halil İbrahim Yıldırım, otopsi işlemlerinin ardından Bayrampaşa Muratpaşa Mahallesi'ndeki Muradiye Camisi'nde kılınan cenaze namazı sonrası Edirnekapı Şehitliğinde toprağa verildi. Yıldırım'ın yokluklar içerisinde başlayan ve trajik bir sonla biten öyküsünden geriye asla unutulmayacak bir acı ve kardeşinden birlikte gerçekleştirmeyi düşündükleri hayalleri kaldı. Ağabeyini çok sevdiğini, onunla bir kez bile kavga etmediklerini söyleyen 13 yaşındaki Mustafa Yıldırım, "Kendisiyle çok iyi anlaşıyorduk. Oynuyorduk, eğleniyorduk hatta ağabeyim ve arkadaşlarıyla birlikte geziyorduk. Ağabeyimle ortak bir hayalimiz vardı. İleride başka ülkelere gidip, gezmek istiyorduk. Bunu yapanlar ağabeyimi öldürdü ve bu hayallerimizi de çaldılar. Ağabeyim milleti, vatanı için sokaklara çıktı. Darbecilerle savaştı. Ağabeyimle gurur duyuyorum." ifadelerini kullandı. // ‘Yine koşa koşa giderim’ an bilincim kapanmadı, Kelime-i Şahadet getirdim ölürüm diye ama Allah canımı almadı. Çocukluğumdan beri Cumhurbaşkanımızın hayranıyım, çevremdeki herkes bunu biliyor. Allah onu başımızdan eksik etmesin, Allah bizden alsın ona versin. Aynı olay olsun, yine koşa koşa giderim. Bu saatten sonra hiç yıkamazlar, 3-5 çapulcuyla yıkılacak değiliz biz. Bizi dünya yıkamadı kalkıp bu 3-5 tane vatan haini bizi yıkacak değil.” BIR DAHA OLSA BIR DAHA FEDA OLSUN Baba Nevzat Koşdaş ise o gün Florya'da TÜRGEV'in şantiye- sinde seramik işlerini yaptıklarını kaydetti. Koşdaş, şöyle devam etti: “Oğlum yoğun bakımdan çıkar çıkmaz ilk sözü 'Baba vatanımıza bir şey oldu mu?' diye sordu. Bir daha olsa bir daha feda olsun. Onun gibi aslanlardan Allah razı olsun. Çok şükür vatanımız, bayrağımız yerinde. Reisimizi Allah başımızdan eksik etmesin. Bütün dualarımız vatanımız için, bayrağımız için, reisimiz için. Bu olaya tiyatro diyenlerin aynaya bakıp utanmaları lazım kendilerinden. Bu vatanda yaşamamaları lazım, hak etmiyorlar. Bunu diyenin darbeciden hiçbir farkı yok. Allah'ın izniyle kimse bir şey yapamayacak, emellerine ulaşamayacaklar.” // ‘Muhtaçların sesi olmaya devam edeceğiz’ Resmi olarak dernekleşen Acil Yardım Gönüllüleri (ACİLDER) ilk genel kurulunu gerçekleştirdi. Genel kurulda Menderes Arıcan ACİLDER’in dernek başkanlığına seçilirken Necdet Özcan, Salih Akyüz, Orhan Şen, Naci Uymaz da yönetim kurulunda yer alan isimler oldu. DÖRT YIL önce Başakşehir Yardım Gönüllüleri adıyla yola çıkan gönüllüler, yardıma muhtaç insanlara el uzatmak için gecelerini gündüzlerine katarak gıda dağıtımından çöplerden eşya toplamaya kadar her alanda koşturdular. Ensar olma arzusuyla hep yollarda olan iyilik erleri, yardımları yerine ulaştırmada köprü oldular, topladıkları yardımlar için depolar oluşturdular. Dört yılın sonunda da yardımlarına daha sistemli devam etmek için dernekleştiler. Resmi olarak dernekleşen Acil Yardım Gönüllüleri (ACİLDER) 24 Temmuz’da ilk genel kurulunu gerçekleştirdi. Genel kurulda Menderes Arıcan ACİLDER’in dernek başkanlığına seçilirken Necdet Özcan, Salih Akyüz, Orhan Şen, Naci Uymaz da yönetim kurulunda yer alan isimler oldu. Yönetim kurulunu oluştururken gönüllü mücadele eden isimleri seçmeye gayret ettiklerini belirten Acil Yardım Gönüllüleri (ACİLDER) Başkanı Menderes Arıcan, “Gayemiz bir insanın yaşayabilme- si için acil ihtiyaçlarına ivedilikle cevap vermek. Bundan sonra daha çok faaliyetler yapacağız. Yazılım sistemimiz de faaliyete geçti. Ücretsiz giyim mağazası, ücretsiz market, ücretsiz eşya dükkânı gibi yeni projelerimiz var. İnşallah muhtaçların sesi olmaya devam edeceğiz.” dedi. // Servis şoförü, karikatür çizerek nöbet tutuyor İSTANBUL'da servis şoförlüğü yapan karikatür sanatçısı Erdoğan Özer, Fethullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine, her gece meydanlarda tuttuğu nöbet sırasında çizdiği karikatürlerle tepki gösteriyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi önünde bulunan Saraçhane Parkı'nda nöbet tutan karikatürist Erdoğan Özer, yeteneğinin Allah vergisi olduğunu, daha önce Milli Gazete ve Çıngar dergisinde karikatürlerinin yayımlandığını, ailesinin geçimini sağlamak için ise servis şoförlüğü yaptığını anlattı. Karikatür sanatçısı Özer, FETÖ'nün darbe girişimini şiddetle kınadığını, masumların öldürülmesinden büyük üzüntü duyduğunu belirterek, şunları söyledi: "Cumhurbaşkanım bizi sokağa davet ettiğinden beri her gece meydanlardayım. İlk çağrı üzerine acil meydana geldim, herkes eline bayrak almıştı, benim de maalesef bayrağım yoktu. Elim boş olsun istemedim, hemen bir yerden bir karton buldum ve kendime bir döviz yaptım, üzerine karikatür çizdim. Herkes gelip benimle fotoğraf çekilmeye, beni fotoğraflamaya başladı." İnsanların karikatürüyle ilgilenmesinin, vermek istediği mesajı anlamasının hoşuna gittiğini ifade eden Özer, şöyle devam etti: "Düşüncelerimi karikatür çizerek daha rahat ifade eden biriyim. İlk gün evime gidince, 'Bu meydanlarda elimden en iyi ne gelir?' diye düşündüm. Sonra da sadece karikatürle mücadele edebileceğime karar verdim. Meydanlarda olan herkesin başka başka yetenekleri var. Kiminin yürek, kiminin maddi gücü var, kiminin edebiyat, kiminin şiir, kiminin güzel sesi var. Benim de elimde karikatür yeteneğim olduğu, elimden en iyi bu gelebileceği için meydanlarda çizmeye başladım." // GÜNDEM www.212haber.com 01-15 AĞUSTOS 2016 15 ‘Annem sakın şehit olmadan gelmeyin dedi’ FETÖ'nün darbe girişimi günü Boğaziçi köprüsünde bulunan kameraman Fatih Koca, "Annem 'Sakın şehit olmadan gelmeyin. İslam birliği için elinizden geleni yapın' dedi" şeklinde konuştu. F ETULLAHÇI Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Boğaziçi Köprüsü'nde bulunan özel bir şirketin kameramanı Fatih Koca, "Boğaziçi Köprüsü'nde kardeşime ulaşamamıştım, belki de kardeşimi kaybettik. O sırada annemi aradım. Enes'i oradan canlı alamayacağımızı söyledim. Annem de deli yürekli bir kadın, 'Sakın şehit olmadan gelmeyin, sizi mehter marşıyla gömeceğim. İslam birliği için elinizden geleni yapın.' dedi." ifadelerini kullandı. Koca, FETÖ'nün darbe girişimini duyar duymaz Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Kısıklı'daki evinin önüne gittiğini belirterek, şöyle devam etti: "Kısıklı'dan sonra Boğaziçi Köprüsü'ne gittim. Köprüde karşılaştığımız manzara gerçekten içler acısıydı. Kötünün kötüsü de varmış. Bu kadarını da beklemiyorduk. Belli bir saatten sonra köprüdeki kalabalık arttı. Bu sırada cuntacılar, FETÖ'nün terörist grubu, ateş ediyordu. Plastik mermi ile değil G3 silahlarıyla yarım duruş ve ayakta nişan alarak ateş ediyorlardı." Bunun için köprüde yaşanan her şeyi videoya aldığını belirten Koca, "Kardeşlerime 'her şeyi çekmeye çalışın' dedim. Çünkü diğer cenah bunu her türlü kullanacaktır. Köprüde neler olduğunu herkesin görmesini istedik. Bunlar bir belge niteliğindedir. Her şekilde kaos ortamı geçtikten sonra istemediğimiz kitle, bunu çok farklı şekillerde kullanacaklar ve servis edecekler. O kalaba- lıkta biz de bu görevi üstlendik." diye konuştu. Köprüdeki olayların sabaha kadar sürdüğünü anlatan Fatih Koca, sözlerini şöyle sürdürdü: "Köprüde yaralılar vardı. Bu yaralılarımızı almak için ambulans geldi, yaralıları alacakları yönünde anons etti ama ambulansa ateş açtılar. Ambulansların gelememe sebebi bu yüzdendir. Sonra halkımız hızlı olur düşüncesiyle sivil araçlarla yaralıları taşımaya başladı. Çünkü yarım saattir yerde yatan yaralılar vardı, şehit olanlar vardı. Akabinde bunlara da ateş edilmeye başlanınca sıkıntı olmaya başladı. O anda daha hızlı olması amacıyla motosikletlerle yaralılar taşınmaya başladı. Bu arada hem olayın şokunu yaşıyorum hem de diğer taraftan yaralıların taşınmasına yardım etmeye çalışıyoruz." Darbeci askerlerin köprüde tank ile atış yaptığını hatırlatan Koca, şunları söyledi: "Kardeşim Enes, gişelerin yanına gitmişti. O sırada oraya bir saldırı oldu. Sonuç ne olursa olsun kardeşimin oradan canlı çıkamayacağını düşündüm. Çünkü orada işi bilen de bilmeyen de düşüyor ve şehadet şerbetini içiyordu. Belki de kardeşimi kaybetmiştik. O sırada annemi aradım. Enes'i oradan canlı alamayacağımızı söyledim. Annem de deli yürekli bir kadın, 'Sakın şehit olmadan gelmeyin, sizi mehter marşıyla gömeceğim. İslam birliği için elinizden geleni yapın.' dedi. Kardeşime ondan sonra ulaşabildim, telefonu açabildi. Kardeşime annemin dediklerini söyleyince onun da verdiği manevi cesaretle daha çok askerlere yaklaşmaya başladı." "ERDOĞAN, RÜZ. 'ÖL' DESE ÖLÜ RIYLE BIZ ONUN EM REKET BERABER HA EDERIZ" "Biz bu yola baş koyduk, vatan demek, can demektir, namus demektir, her şey demektir. Her şeyin olmazsa evladını da yetiştiremeyeceksin." diyen Koca, "Biz imani ve itikadi yolda günahlarımız da olsa ilerlemeye çalışan insanlarız. Neslimizi, ceddimizi unutmamaya ve bunu evlatlarımıza da aktarmaya çalışan insanlarız. Vatanımızı vermeyiz. Başkomutanımız da, Recep Tayyip Erdoğan reisimiz de o doğrultuda yaptığı işlerle de halkına kendini ispatlamıştır. 'Öl' dese ölürüz. Biz onun emriyle beraber hareket ederiz." ifadelerini kullandı. AYNI AILEDEN ÜÇ GAZI FETÖ'cü darbeci askerlerin halka kurşun sıktığı 15 Temmuz'da aynı aileden üç kişi yaralandı. DARBECI ASKERLER YARALILARIN ALINMASINA BILE IZIN VERMEDI Fatih Koca'nın kardeşi Enes Koca ise o gece yaşadıklarını şöyle anlattı: "Boğaziçi Köprüsünde cuntacıların dibine kadar girmiştim. Benimle beraber 10 kişi daha vardı. Yanımda bir kişi vardı, başını uzatır uzatmaz keskin nişancı onu direk kafasından vurdu. Onu alıp götürmek zorunda kaldık, ölmüştü, Allah rahmet eylesin. Bir de cuntacıların yakınlarında bir yaralı vardı ve saat 03.00 sıralarında onu almak için bir ambulans gelmişti. Tam ambulans yaralıyı yerden alacaktı, o esnada darbeci askerler ateş açtı. Yaralının alınmasına bile izin vermediler. En duygusal anlardan biri buydu." // DARBELERE meydan okuyoruz Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) İstanbul Şubesi bin yazarın imzacı olduğu bir bildiri yayınlayarak, '15 Temmuz darbe girişimi'ni lanetledi. 15 TEMMUZ gecesi Baba Ali ve anne Jale Usta, Sarıyer'deki Borsa İstanbul Binası'nın çatısındaki keskin nişancının kurşunlarıyla oğulları Mehmet Fatih Usta ise araçların arasında kalarak yara aldı. Usta ailesinin gazileri, benzer bir hadisenin olması halinde hiç tereddüt etmeden yine darbecilere karşı mücadele etmeye koşacaklarını dile getirdi. Sarıyer'deki evlerinde tedavileri devam eden 53 yaşındaki inşaat mühendisi Ali ve eşi Jale Usta, o gece yaşadıklarını anlattı. Aile reisi Usta, darbe haberini duyunca, "Bu zamanda darbe mümkün değil" diye düşünerek hiç anlam veremediğini ve yapılanlara inanmadığını söyledi. İlk tepkisinin "Şaka herhalde. 2016'da darbe olur mu? Olursa da millet izin vermez." olduğunu dile getiren Usta, "Darbe ne demek, benim irademi ters yüz etmek, bana rağmen beni yönetmek demektir. Ayrıca benim seçtiklerimin görev süresi henüz dolmadı. Nasıl olur? Ayrıca Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte bu millette bir özgüven oldu. Millet kendi iradesinin üstünde bir irade tanır mı? Böyle düşününce kan beynime sıçradı. 'Sen kimsin ki, beni yöneteceksin. Ben sana beni yönetme yetkisi verdim mi?' diyerek yollara düştük." diye konuştu. RABBIM NASIL BIR GÜÇ VERDI? Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Atatürk Havalimanına geleceği haberini duyduktan sonra ailecek onu karşılamaya gitmek için araçla yola çıkarken Borsa İstanbul Binası önünde darbeci askerlerle karşılaştıklarını anlatan Ali Usta, sözlerine şöyle devam etti: "İstinye Parkı'nın orada darbeci askerlerin vatandaşlara ateş ettikleri haberini aldık. Ne demek halka ateş etmek. Bundan sonra araçlarını bırakan herkes Borsa İstanbul'un oraya doğru koşmaya başladı. Askerler borsa binasını basmış, çatısına keskin nişancı çıkarmışlardı. Herkes onlara doğru yürüdü. Ben ve eşim kurşun yarası aldık, evlatlarım almadı. Borsa binasının çatısından açılan ateşle vurulduk. Kolu hiç önemli değildi. O gün bu millete ne oldu? Rabbim nasıl güç verdi herkese? Vurulunca o anda insanın içinde korku olmuyor. Ben vurulunca büyük oğlum beni güvenli yere getirdi. Kurşun oğlumun kulağının dibinden geçmiş. Zaten daha sonra oğlumun da panzerler arasında kalıp yaralandığını öğrendim. O anda bize bir şey söylemedi. Darbeciler yardıma gelenlere daha insafsız davrandılar. Erol Olçok'u tek kurşunla, babasına yardıma giden oğlu Abdullah'ı ise iki kurşunla şehit etmişler. Borsa İstanbul binasının önünde de şehitlerimiz oldu. Eşimle beni farklı hastanelere götürdüler. Ben 10 gün hastanede tedavi gördükten sonra taburcu edildim. İnşallah bu milletin başına böyle bir olay gelmeyecek." BENIM YAVRUM ANNESIZ YAŞAR AMA VATANSIZ YAŞAYAMAZ Her iki bacağına isabet eden kurşunlarla yaralanan 47 yaşındaki Jale Usta ise TRT'de darbe bildirisinin okunduğunu görünce kızlarıyla evde Fetih Süresi'ni okumaya başladıklarını dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Dışarı çıkın' çağrısını duyduklarında olayın vahametini anladıkları ve artık evde durulmayacağını düşünerek 6 kişilik aile bireyleriyle Atatürk Havalimanına gitmek için yola çıktıklarını anlattı. // 15 TEMMUZ Darbe Girişimi'ne karşı ortak bir tavır olarak Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) İstanbul Şubesi, darbeyi lanetleyen bir bildiri yayınladı. Bin yazarın imzacı olduğu ve 'Şahitlik' adı verilen bildiriyi TYB İstanbul Şube Başkanı yazar-şair Mahmut Bıyıklı, birliğin Cağaloğlu'ndaki merkezinde düzenlediği basın toplantısıyla açıkladı. İmzacı yazarlardan bazılarının da katıldığı toplantıda bir konuşma yapan Mahmut Bıyıklı, darbe kalkışmasına tepki için bir araya geldiklerini ifade etti. Seçilmiş Cumhurbaşkanı ve seçilmiş Başbakan'ın yanında olduklarını kaydeden Bıyıklı, darbe girişimini lanetlediklerini ifade etti. CUMHURBAŞKANI VE BAŞBAKAN'A DESTEK MESAJI Bıyıklı daha sonra 'Şahitlik Bildirisi' adını verdikleri bildiriyi okudu. Bildiride şu ifadelere yer verildi: "Bizler bu toprakların, tarihe şahitlik eden yazarları olarak, aziz milletimize karşı girişilen darbeyi ve 'Fetöcü Darbecileri' lanetliyoruz. Tarihe kayıt düşmek ve şahitlik adına millet tarafından seçilmiş Cumhurbaşkanımızın, millet tarafından seçilmiş Başbakanımızın yanında olduğumuzu bütün dünyaya ilan ediyoruz. Bu büyük ülkeye, Türkiye'mize karşı başlatılan işgal girişmini soylu duruşuyla püskürten aziz Türk milletini saygıyla selamlıyoruz." Basın toplantısında aralarında Beşir Ayvazoğlu, Rahim Er, Ahmet Taşgetiren, Yavuz Bahadıroğlu, Ahmet Kekeç gibi isimlerinde bulunduğu bildiriye imza atan yazarların isminin tamamının bir internet sitesinde kısa zamanda yayınlanacağı belirtildi. Darbe karşıtı bildiriye imza atan bin isimden bazıları şunlar: "Beşir Ayvazoğlu, Ahmet Taşgetiren, Ali Haydar Haksal, Belkıs İbrahimhakkıoğlu, Prof. Dr. Kemal Sayar, Sevinç Çokum, Yusuf Kaplan, Bahadır Yenişehirlioğlu, Sibel Eraslan, Rahim Er, Mürsel Sönmez, Ali Ural, Şule Yüksel Şenler, Mahmut Bıyıklı, İbrahim Tenekeci, Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma, Cahit Koytak, Ahmet Yenilmez, Mustafa Sabri Beşer, Mustafa Canbey, Halit Bekiroğlu, Necmettin Çakmak, Mehmet Şeker, İsmail Güneş, Mehmet Nuri Yardım, Şeref Akbaba, Abdurrahman Şen, Nurettin Durman, Ahmet Kekeç, Ömer Lekesiz, Prof. Dr. Bedri Gencer, Prof. Dr. Abdullah Uçman, Prof. Dr. Sefa Saygılı. Resul Tosun, Prof. Dr. Rıdvan Canım, Hüseyin Akın, Demirhan Kadıoğlu, Turan Kışlakçı, Yavuz Bahadıroğlu,Yıldız Ramazanoğlu, Cihan Aktaş, Bülent Parlak, Zafer Acar, Esra Elönü, Osman Özbahçe, Güray Süngü, Cemal Şakar, Gökhan Akçiçek, İlhami Işık, Dursun Ali Taşçı, Ekrem Kızıltaş, Bestami Yazgan, Doç. Dr. Bahtiyar Aslan, Ali Sözer, Abdullah Yıldız, Adem Özköse, Ahmet Turgut, Prof. Dr. Turan Koç, Abdurrahman Dilipak, Şerif Aydemir, Nidayi Sevim, Mehmet Paksu, Metin Karabaşoğlu, Prof. Dr. Turan Karataş, Senai Demirci, Salih Zengin, Prof. Dr. Edibe Sözen, Üstün İnanç, Zeynep Arkan, Fatma Şengil Süzer, Fadime Özkan, Fatma Gülşen Koçak, Demet Tezcan, Doç. Dr. Abdullah Harmancı, Prof. Dr. Mehmet Emin Ay, Nurullah Genç, Yard. Doç. Dr. Mustafa Demirci." // 16 GÜNDEM 01-15 AĞUSTOS 2016 Ben yola çıkarken besmelemi www.212haber.com TANKL ARIN Ö Y A T çektim, AN O KAHR NÜNE KONU AMAN ŞTU ŞEHADETIMI GETIRDIM halitbekiroğ[email protected] ŞEHITLERIN YAZDIĞI TARIH Üsküdar Kısıklı’da tankların önüne yatarak onları durdurmaya çalıştığı sırada kolundan yaralanan Sabri Ünal, "en yola çıkarken besmelemi çektim, şehadetimi getirdim. Nasipte, kaderde ne varsa deyip yola çıktım" dedi. 1 5 Temmuz’da gerçekleşen darbe girişimin ardından çağrılara kulak vererek sokağa çıkan ve Kısıklı’da tankları durdurmak için tankların önüne yatan 34 yaşındaki Bilgisayar Mühendisi Sabri Ünal, yaşadıklarını anlattı. Kolundan yaralandıktan sonra Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavi altına alınan Ünal, “En önemli kısmı bence bir insanın tanklarla karşı karşıya gelmesi durumu. Yani ben bunu yaşadım ne planladım. Orada tank olduğundan haberim bile yoktu. Bağlarbaşı’na geldiğimde tankların geldiği söylendi. Elimde 3 tane taş vardı. Onları durdurmaya çalıştım. Taşları atmaya çalıştıktan sonra tankları durur sandım. Çünkü sivilim tanklarla beni ezip geçebileceklerini düşünmedim. İsrail’de ve diğer ülkeler de bile bu yapılmadı” dedi. Yaşadıkları karşısında soğukkanlılığını koruyan ve kendisinin hatırını sormak için arayanlara seslenen Ünal, yaşanan olaylar sırasında şehit olan ve yaralananların yakınlarının da merak edilmesi ve aranmasını istedi. Ünal, “Ben yola çıkarken besmelemi çektim, şehadetimi getirdim. Nasipte, kaderde ne varsa deyip yola çıktım. Allah için, şehidimiz ve yaralılarımız var, onların ailelerini de merak etsinler. Onları da arayıp sorsunlar, onlara da yardımcı olmaya çalışsınlar” şeklinde konuştu. KENDİ ÜRETTİĞİMİZ SİLAHLARLA VURULMAK BENİ ETKİLEDİ vatan için, millet için bu vatanın, milletin kardeşlerimin namusunu korumak için yola çıktım. Sonuçta yapabileceklerimiz ne kadardır bilemeyiz. Çıktığımız yolun sonunda böyle bir rahatsızlığımız oldu. Allah’a şükür devlet tüm Milli Savunma Sanayii tarafından üretilen silahların kendi milletine karşı kullanılmasından çok etkilendiğini ifade eden Ünal, ağlamamak için kendini zor tutarken, “Ben şu ana kadar hiçbir darbe yapılan ülkede Afrika’da görüntüleri hariç böyle bir görüntüyü hatırlamıyorum. Benim askerim ezmezi geç benim askerim vatandaşının kılına dokunmaz diye atladım. Ben yola çıktığımızda daha henüz Başbakanımızın bir açıklaması vardı. Benim diğer yaşananlardan haberim yok. Olduktan sonra hayretler içinde kaldım. Savunma sanayimiz tarafından yapılan ATAK helikopteri ile Ankara’da yapılanlar beni çok etkiledi. Biz bu yerli savunmamız için mücadele ederken böyle şeylerin yaşanması beni etkiledi” diye konuştu. // kurumları ile ilgileniyor. Çevremizdeki bazı akrabalarımız bizi arayıp kolun nasıl diye soranlar oluyor. Allah’a şükür kolumuzda bir sıkıntı var ama 3-6 ay içerisinde bir sıkıntı kalmayacak. Beni merak ettikleri kadar ne olur 240 tane ‘O halkın önünde bir değil, bin tank olsa duramaz’ FETÖ mensuplarının darbe girişimine tepki göstermek için gittiği FSM Köprüsü'nde yaralanan Şahin, "O halkın önünde bir tank değil, bin tank olsa duramaz." dedi. FETULLAHÇI Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine tepki göstermek için gittiği Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nde (FSM) yaralanan 38 yaşındaki Ahmet Şahin, saat 12.30 sıralarında evinin bulunduğu Ümraniye'ye gelmek üzere motosikleti olan bir arkadaşıyla Taksim'den yola çıktığını söyledi. Eve gitmek için Boğaziçi Köprüsü'ne yöneldiklerini ve oraya gelene kadar yolda sadece polis gördüklerini, bir askere rastlamadıklarını dile getiren Şahin, "Ancak Taksim'e, Beşiktaş'a yığılma olmuş, Dolmabahçe'ye, yavaş yavaş Taksim'e çıkıyorlar' diye haber geldi." dedi. Ahmet Şahin, bu nedenle Boğaziçi Köprüsü'nden geçemediklerini, daha sonra Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün açıldığına yönelik haberler aldıklarını ve oraya yöneldiklerini belirterek, şöyle devam etti: "FSM Körpüsü'nden geçiyorduk. Kavacık'a geldiğimizde ya 4 ya da 5 tank vardı. Tankın üstünde astsubay, başçavuş, iki uzman vardı. Diğer tarafta da siyah bir araba vardı. Halk onun üstüne gitti zaten, onun içindekileri gördü. İçinde yüzbaşı, üsteğmen, albay vardı. Onlar olayın büyüyeceğini anladı, geri geri kaçtılar. Bu arada herkes halkı gördü, ben de olayın içine dahil oldum." Ahmet Şahin, oradaki vatandaşların askerleri "Siz Türk vatandaşlarına nasıl böyle bir şey yapıyorsunuz, ekmeğini yiyorsunuz?" gibi sözler söylediğini, darbecileri ikna etmeye çalıştıklarını aktararak, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Sadece o tankın üzerindeki astsubayın bir bakışı vardı ki, elinden gelse herkesi öldürürdü. Öyle bir bakış vardı. Oradan birisi astsubayın arkasındaki uzmanın üzerine gitti, diğer uzman da ateş etmeye başladı. O arada ne oldu ne olmadı bilmiyorum ama şu dikkatimi çekmişti özellikle, orada bayağı bir er vardı ama hiçbiri müdahale etmedi, benim vurulma anım yaşanana kadar. Aşağı yukarı o an dediğim de 30 dakika. Ondan sonra mermi nereden geldiğini veya parçamı geldiğini bilmiyorum, çünkü sürekli ateş ediliyordu. Merminin saplanması sonucu kasıklarımdan bayağı bir kan geldi. Yere düştüm diğer arkadaşıma seslendim. O denk geldi motorun önüne oturup sonra en Beykoz Devlet Hastanesine geçtik." GÖZÜ KARARMIŞTI HEPSININ Şahin, darbe girişimini kınaya rak, "Ben şunu söylemek isterim, o hal kın önünde bir tank değil, bin tank olsa duramaz. Ben de askerliğimi Şırnak'ta yaptım ama o askerin yüzüne baktığımd a insanlar eline tek tek verilse hepsin i öldüreceğine inanırım. Gözü kararmıştı hepsinin. Ben bunu bir darbe olarak görmüyorum, direkt öldürmeye yönelikti. Çünkü direkt ateş ettiler." şeklinde konuşt u. // ‘Yarın bir darbe girişimi olsa yine tankların karşısına çıkarım’ FETULLAHÇI Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında askerler tarafından kapatılan Boğaziçi Köprüsü'nde çıkan olaylarda yaralanan muhasebeci Erkan Safi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, darbe girişimini duyduktan sonra arkadaşlarıyla önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Kısıklı'daki evinin önüne, daha sonra da Boğaziçi Köprüsü'ne gittiğini söyledi. FETÖ'nün darbe girişimi sırasında askerler tarafından kapatılan Boğaziçi Köprüsü'nde çıkan olaylarda yaralanan Safi, "Yarın yine böyle bir darbe girişimi olsa yine o tankların karşısına çıkmaktan imtina etmem." dedi. Köprüdeyken askerlerin kendilerine ateş ettiğini ve önündeki kişinin karnından vurularak yere düştüğünü ifade eden Safi, şunları anlattı: "Yaralanan kişiyi bir araca bindirdik ve hastaneye gönderdik. Hedefimiz köprünün ortasındaki tankın karşısına çıkmaktı. Bütün her yerde darbe püskürtülmüştü ama köprüdeki askerler hala duruyordu. Köprü bir bakıma semboldü. O sırada askerlerin kurşunlarından korunmak için bir aracın tekerinin arkasına saklandım. Askerin sıktığı kurşun, aracın lastiğini delip çekti, önümdeki arkadaşım Muhammet Kurtoğlu'nun topuğunu delip diğer ayağını da sıyırarak benim bacağıma saplandı. Bu sırada bacağımı kontrol ettim ve kurşunun arkadan çıkmadığını, içeride olduğunu fark ettim. Muhammet'in ise ayağından çok fazla kan akıyordu. Arkadaşımı bir motora bindirdik ve hastaneye gönderdik. Ben ise tişörtümü çıkardım ve kan kaybı yaşamamak için bacağıma bağladım." HALİT BEKİROĞLU Safi, bu olaylardan sonra köprüde bulunan vatandaşlar tarafından bir araca bindirildiğini ve Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesine götürüldüğünü dile getirdi. Safi, darbeci askerlerin memleketi sahipsiz zannettiğini aktararak, şöyle devam etti: "Türkiye'de şu anda seçilmiş bir hükümet var. Bunun yerine askeriyenin içindeki birkaç kendini bilmez askerin yönetime el koyduğunu ilan etmesi ve insanlara kurşun yağdırması kabul edilemez. Bu duruma sessiz kalamadım ve evimde duramayarak meydanlara çıktım. Bu uğurda ölebilirdim de ama bana yaralanmak nasip oldu. Yarın yine böyle bir darbe girişimi olsa yine o tankların karşısına çıkmaktan imtina etmem." // On gün önce fidanlarımız düştü toprağa, toprak yeşerdi, sümbüller gelincikler açtı... Gazilerimiz, şehitlerin hatırasını yanıbaşımızda tutuyor, gaflete düşüp onları “ölüler” zannetmeyelim diye… Bugün Halil İnalcık’ı da kaybettik; Şeyhü’l-Müverrihin idi, tarihçilerin üstadı yani. Allah rahmet eylesin… İnalcık’ın anısına tarih yazılımının metodolojisine girersek fazlasıyla akademik bir manzara çıkar karşımıza, biz şehitlerin tarihine bakalım… “Kaderin üstünde bir kader vardır” inancıyla 15 temmuz ile yazılan tarihten bahsetmek istiyor yüreğim… 15 Temmuz’da her türlü köprülerimizi yıkmaya çalışanlara inat iki gün önce yeniden köprülerimizi kurduk; Asya'dan Avrupa'ya, kıtalararası insan(lık) köprüsü kurduk, şehitlerimizi boğazın dibinde, köprünün kademlerine yaslanarak andık… Ve bugün o köprünün adı açıklandı; 15 Temmuz Şehitler Köprüsü! Ne mutlu şehitlerimize! Allah için canını feda eden yiğitlere… “Onlar güzel atlara binip gittiler” ama bizi yüzüstü bırakmadan gittiler, bize köprüler bağışlayarak gittiler… Yıkılmaz köprüler; kıtaları birbirine bağlayan, yürekleri birbirine bağlayan köprüler… Kalbi kararmışlara inat; fedakarlığı, aşkı, direnişi, tevazuyu, tebessümü kuşanarak gittiler… “Biz cihadı alnımızın çatına vurduk, Önce şehadeti koyduk her sabah duamızın başına” Allah’ın yardımı sağanak sağanak geldi. Bütün doğallığı ile yüreğini ortaya koyan yiğitler sayesinde koca koca tanklar birer metal yığınına döndü. Ve şehitlerimiz, gazilerimiz tankın topun; iman dolu bir kalbi, şehadete susamış bir yüreği asla yenemeyeceğini bir kez daha gösterdi… Onurlarıyla ayrıldılar aramızdan, az uzakta bizi izliyorlar; bize emanet bıraktıkları şeref madalyasına ne denli vefa göstereceğimizi heyecanla bekliyorlar, kendileri için değil bizim için… Son yüzyılın toplumsal mukavemetini ve mutabakatını sırtımıza bıraktılar; hem direnip hem kuşatıcı olmayı, hem meydana çıkıp hem adil olmayı başaralım istiyorlar. Hesap gününe heybesi dolu gidelim, kirlenmeyelim istiyorlar… İmam hatipten yoksun bir kuşağın hal-i pür melalini bize hatırlatıyorlar, boynumuza bir borç bırakıyorlar; imam hatiplilerin sayısı artsın, kalitesi artsın, askeri liselere de gitsinler, harp okullarına da gitsinler, hayatın tüm alanlarında şehitlere vefa duygusu ile bu ülkeye ve islam dünyasına hizmet etsinler, insanlığı bu medeniyet krizinden kurtarsınlar diye de şehit oldular… Biz arkada kalanlar, önden giden atlılara şu mesajı ulaştırabilirsek zaten varolan tebessümleri öyle güzel coşacak ki; Mukavemetinizi her dem canlı tutacağız, Meydanları tutmaya devam edeceğiz, Köprümüzün ismi artık 15 Temmuz Şehitler Köprüsü, İsmi tabelaya değil ruha vereceğiz, Farklı yaşlardan, ilçelerden illerden şehit olan kardeşlerimizin duruşunu küresel bir modele dönüştüreceğiz… Direnmekle yönetmek, korumakla kurmak arasındaki denklemi kuracağız. İmam hatipli kardeşlerimizle, milletimizle, İslam alemiyle birlikte şehitlerin yazdığı tarihi, yeni yazılacak medeniyet tarihinin ışığı yapacağız… GÜNDEM www.212haber.com Darbecilere direnen imam bacağını kaybetti ‘Kalkmaya çalıştım, sağ ayağım yok’ FETÖ'nün darbe girişimine engel olmak için 15 Temmuz gecesi sokağa çıkan imam Hüseyin Çınar, helikopterden açılan ateş sonucu bacağını kaybetti. 15 TEMMUZ gecesi darbe girişimine karşı durmak için Genelkurmay Başkanlığı önüne giden Ankara Keçiören Yükseltepe Kayabaşı Camisi imamı Hüseyin Çınar, yaşadıklarını anlattı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısı üzerine yola çıktıklarını ifade eden Çınar, Genelkurmay Başkanlığına giderken, tankların arabaları ezdiğini gördüğünü söyledi. Bütün vatandaşların büyük bir cesaretle, korkmadan yürüdüklerini dile getiren Çınar, Genelkurmay kavşağına geldikleri sırada Türkiye Büyük Millet Meclisine bomba atıldığını söyledi. Çınar, helikopterden halkın üzerine de ateş açıldığını, bu sırada kendisinin de yaralandığını belirterek, "Kalkmaya çalıştım, sol ayak var, sağ ayağım yok. Ayağımın yerde olduğunu gördüm. Tamamen koptuğunu zannediyordum. Kopmamış, bir kısmı küçük bir yerden tutuyordu. Beni götürmeye çalıştıklarında ikinci bir saldırı daha oldu. Beni yere bıraktılar. Onlar da mevzi aldılar. Tehlike geçince tekrar yardıma geldiler." diye konuştu. Halkın bu yaşananları hak etmediğini dile getiren Çınar, Türk milletinin toprağına, vatanına, milletine ve sancağına, bütün değerlerine sahip çıkan bir millet olduğuna işaret etti. Darbe girişimine direnirken bacağını kaybeden Çınar, "Benim bir bacağım gitmiş önemli değil. İki bacağım, iki kolum gövdem gidebilirdi. Bunlar vatan için feda olsun. Çünkü Mehmet Akif Ersoy da öyle diyor. Bu vatana feda olmanın caiz olduğunu bize öğretiyor. Sancağımız, bayrağımız için feda olsun." ifadesini kullandı. // 5 Eğitim kurumu kapatıldı MILLI Eğitim Bakanlığı'nın, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından "Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar"dan haklarında işlem başlattığı eğitim kurumları ülke genelinde kapatılmaya başlandı. Yürütülen çalışmalar kapsamında Esenler'de de, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ)/ Paralel Devlet Yapılanması (PDY) ile irtibatlı tüm özel eğitim kurumları ve okullar ile barınma merkezleri kapatılıyor. İlçe genelinde Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı olarak faaliyet gösteren Özel Bakış İlkokulu/Ortaokulu, Özel İstanbul Ümit Ortaokulu, Özel Marmara Temel Lisesi, Özel Süheyla Küçükoğlu Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu ve Özel Atışalanı Etüt Eğitim Merkezi'nin kapıları mühürlendi. 5 eğitim kurumunun faaliyetlerine, Esenler Belediyesi, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, İlçe Emniyet Müdürlüğü, İlçe Sağlık Grup Başkanlığı ve İlçe Sosyal Güvenlik Kurumu yetkililerinden oluşan komisyonun kararı ile son verildi. // 01-15 AĞUSTOS 2016 17 DARBECILERIN YARALADIĞI 13 YAŞINDAKI YIĞIT ÖMER: ‘Vatan için yine sokağa çıkarım’ 13 yaşında olmasına rağmen darbecilere karşı demokrasi mücadelesi veren Ömer Dondurma, vatanı için yine sokağa çıkacağını söyledi. F ETULLAHÇI Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimini önlemeye çalışırken askerlerin açtığı ateş sonucu yaralanan 13 yaşındaki Ömer Dondurma, yaşadıklarını anlattı. Dondurma, Fatih'te oturduklarını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısının ardından babasıyla alanlara çıktıklarını belirterek, "Belediyenin Saraçhane'deki binasının orada askerlerle karşılaştım. Başlarında da bir tane komutan vardı. Komutan, 'Nişan al, ateş et' dedi ve askerler ateş etmeye başladılar. İki kurşun bana isabet etti. Birinci kurşun sol ayağıma isabet etti. İkincisi ise arka cebimin olduğu tarafa geldi. Ama ikinci kurşun önce pantolonumdaki demiri, sonra da cebimde olan telefonumu deldi. Onlar olmasa daha kötü olabilirdim.'' diye konuştu. Askerler ateş ettiklerinde babamın arkasındaydım, ondan sonra birbirimizi kaybettik. Çünkü kargaşa vardı. Vatan için çıktım sokağa. Türk olduğumdan dolayı vatan, millet sevgisi doğuştan geliyor. Bu yaşanan olaylar yine olsa yine giderim." Ömer Dondurma, vurulduktan sonra orada olan birisinin kendisini en yakın hastaneye getirdiğini belirterek, şöyle devam etti: "Birileri hemen beni en yakın hastaneye götürdüler. Telefonum parçalandığı için babamı arayamadım. Bir ağabey babamı aradı, haber verdi. Bir an önce iyileşmek istediğini, doktorların verdiği bilgiye göre kalıcı bir hasarın olmayacağını dile getiren Dondurma, "Fizik tedavi olmam, antrenman yapmam gerekiyormuş. Bu daha hızlı iyileşmem için gerekiyormuş." ifadesini kullandı. DARBECİLERLER ARALARINDA 20 METRE VARDI Baba Çetin Dondurma ise darbe teşebbüsünün yaşandığı gün, darbeci askerlerle aralarında sadece 20 metrelik mesafe olduğunu dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısı ve TRT'ye askerlerin el koyması üzerine sokağa çıkma kararı aldığını anlatan Dondurma, "Ben Ömer'i yanıma almayacaktım. Fakat Ömer 'Beni götürmezsen ölürüm baba' dedi. O zaman ben de 'tamam' dedim. 'Bak sürekli olarak arkamda duracaksın. Sana gelen bana gelsin' dedim ve evden çıktık İBB'nin önüne gittik." diye konuştu. Belediye önünde askerlerin vatandaşlara ateş etmeye başladıklarını aktaran Dondurma, "Ömer'e arkama geçmesini söyledim. Askerlerin silahla taramaları üzerine bütün insanlar arkaya kaçınca Ömer'i kaybettim. Bir arabanın arkasına saklandık. Sonra tekrar hücum etmeye başladık. Onlar ise tekrar taramaya başladılar. Ömer'i kaydedince darbeye karşı direnmeye devam ettim. Çünkü Ömer'in kurşun sesini duyunca arka tarafa kaçtığını düşündüm. Ama sağ sola baktım, bulamadım." şeklinde konuştu. // 1.2 MİLYON M2’LİK ŞEHİTLER PARKI İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, 39 ilçe belediye başkanı ile birlikte, Saraçhane Belediye Binası önünde Demokrasi nöbeti tutanlara hitap etti. Topbaş, 15 Temmuz şehitleri için 1 milyon 200 bin metrekarelik şehitler parkı yapacaklarını belirtti. İSTANBUL Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi'nin Cuma günü oy birliğiyle belediyenin önündeki caddeye “15 Temmuz Şehitleri Caddesi' ismini verdiklerini söyledi. Başkan Topbaş ayrıca 15 temmuz darbe girişimine engel olmak için Türkiye genelinde şehit olan tüm vatandaşların anısına bir park yapacaklarını belirterek, “Bütün şehitlerimizi hatırlatan 1 milyon 200 bin metrekarelik büyük bir park hazırlıyoruz. Şehitler Parkı'mız olacak. Orada şehit olan vatandaşlarımız anısına sergiler açılabilecek ve orada onların isimlerini yaşatacağız inşallah" dedi. HAİNLER MEZARLIĞI YAPACAĞIZ Bu vatana ihanet edenler için de bir mezarlık açacaklarını kayde- den Topbaş, “Talimatı verdim. Hainler Mezarlığı yapacağız. İhanet edenler mezarlığı. Vatan hainleri mezarlığı. Milletimiz oraya Fatiha okumaya değil, lanet okumaya gidecek. Çünkü onlar ancak bunu hak ederler. Ve bir başkaları da inşallah bir daha teşebbüs etmez, edebilecek cesareti bulamazlar ve bu ülkenin geleceğiyle oynamazlar" şeklinde konuştu. Devletin bekası ve ülkenin geleceği için bütün partilerin ve parti mensuplarının siyasi mülahazaları bir tarafa bırakarak tek yumruk olarak meydanlara toplandığını belirten Topbaş, “Alparslan'dan günümüze kadar bu topraklarda nice şehitler verdik, bedeller ödedik. Bedelsiz hiçbir gelecek olmadı, tarih yazılmadı. Bedeller karşılığında bu vatan bize emanet edildi ve tüm şehitlerimize rahmet diliyoruz. Bütün dünya milletlerinin saygı duyacağı bir duruş sergilediniz. Sayın Cumhurbaşkanımızın sizleri davet etti ve bu davete katıldınız. Gelecek kararmasın diye, umutlar karartılmasın diye milli irade sarsılmasın diye bir duruş sergilediniz. Halka rağmen, milli iradeye rağmen hiçbir gelecek kayda giremez, millete rağmen hiçbir adım atılamaz bunu gösterdiniz. Bu mücadelenin zaferini elde ettiniz. “ ifadelerini kullandı. // ‘Kendinizi yakmayın dedim dinlemediler’ 15 Temmuz akşamı Vodafone Arena Stadı'na helikopterle inen asNAVIGASYONU AÇIP YOL kerler, Digiturk binasına gitmek için bir belediye otobüsünü silahla TARIF ETMEYE BAŞLADILAR durdurdu. O otobüsü kullanan Levent Doroğlu yaşadıklarını anlattı. LEVENT DOROĞLU, İETT’de şoför olarak çalışıyor. Darbe girişiminin olduğu akşam, yolcularını almak üzere seyir halindeydi. Beşiktaş Vodafone Arena Stadı’na yaklaştığı esnada, kısa süre önce helikopterle stada inen darbeci askerler Doroğlu'nun yolunu kesti. Doroğlu, kendisine doğrultulmuş silahları gördüğünde ne ile karşılaştığını anlamadığını söylüyor: “Hemen yanlarına doğru yanaş- mamı söylediler. Yanlarına yanaşınca üç kapıyı da açtım. Kapılar açıldıktan sonra yaklaşık altmış asker, hızla otobüse bindi. Koltuklara oturmadılar. Koridora ve kapı önlerindeki boşluklara saklandılar. Benden bütün ışıkları kapatmamı istediler. Yolculara güzergâh bilgisi veren LCD ekranlarımız var, onlar kapanmadı. Oradan yayılan ışığı kesmek için dipçikle vurup, ekranları kırdılar. Ben ayağa kalkıp tepki gösterince de sinirlenip, bağırdılar.” Otobüse binen askerlerin başındaki rütbeli iki asker, Digiturk binasına gitmek istediklerini söyledi. Doroğlu, askerlere Digiturk’ün nerede olduğunu bilmediğini söylediğini belirtti ve şu ifadeleri kullandı: “Aslında ben binanın nerede olduğunu biliyorum. Bir İETT şoförünün Digiturk binasını bilmemesi çok zordur. İmkansızdır diyebiliriz. Askerler bunun üzerine telefonlarından navigasyonu açıp, bana yol tarif etmeye başladılar. Ben mümkün oldukça yavaş gidiyorum ve söyledikleri dönüşleri bilerek kaçırıyorum. Elden geldiğince yolu uzatıp, geç gitmek niyetindeyim. Bana kızmaya başladılar. Hızlanmam için baskı yapıyorlardı. Bende onlara otobüsün gazlı olduğunu kırk kilometre hızın üzerine çıkmadığı söyleyip onları oyalamaya çalıştım.” GELIN BU IŞTEN VAZGEÇIN Doroğlu, seyir halindeyken bir yandan da elindeki telefonla sosyal medya üzerinden ‘Askerler beni esir aldı. Lütfen polisi arayın.’ yazdı ve Digiturk binasına yaklaşık beş yüz metre uzakta dar bir sokağa girdi. Askerlere, otobüsün sokaktan çıkmasının zor olduğunu söyleyip, kapıları açtığını anlatıyor. “Hızla inmeye başladılar. Henüz inmemiş olan 10-15 asker vardı. Onlara doğru dönüp “Arkadaşlar lütfen” dedim. "Müslüman, Müslüman’ı öldürmez. Lütfen hayatınızı karartmayın. Bunlara uymayın. Gelin bu işten vazgeçin" diyerek sürekli telkinde bulundum ama beni dinlemediler. Askerler tamamen sessizliğe bürünmüş, ne emir verilse onu yapacak haldelerdi. Öldür dese öldüreceklerdi, kes deseler keseceklerdi.’ HEPSININ KAFASI EĞIKTI Askerler otobüsten indikten sonra hemen polislere haber verdiğini söyleyen Doroğlu, bulunduğu yerden ayrılmadığını kısa süre içinde üç polis ekibinin geldiğini anlatıyor: “Polisler binanın etrafını kuşattı. Üç-dört saat sonra askerler teslim oldu. Orada bulunan emniyet müdürüne otobüs lazım olup olmayacağını sordum. Emniyet müdürü de otobüsü getirmemi istedi. Teslim olan askerler, polis nezaretinde binmeye başladılar. Hepsinin kafası eğikti. Bir yakınlarını kaybetmişler, hayatları kararmış gibi… Ben söylemeye çalıştım onlara.” Kaynak: Al Jazeera 18 GÜNDEM 01-15 AĞUSTOS 2016 www.212haber.com ‘Sana bu asker elbisesi yakışmıyor’ Atatürk Havalimanını işgal eden Kara Kuvvetleri Komutanlığı Personel Başkanlığı Gelişim Şube Müdürü Albay Kol'u tankın içinden çıkarıp polise teslim eden Siirtli Avukat Ünün, yaşadıklarını anlattı. F ETULLAHÇI Terör Örgütü'nün (FETÖ) başarısız olan darbe girişimi sırasında Atatürk Havalimanını tanklarla işgal eden Kara Kuvvetleri Komutanlığı Personel Başkanlığı Gelişim Şube Müdürü Albay Mustafa Kol'u polise teslim eden Siirtli Avukat Hüseyin Ünün, "Yanımızdaki sivil polis, Kol'un askeri kıyafetini çıkardı. Beni en çok etkileyen buydu. 'Sana bu asker elbisesi yakışmıyor.' dedi. Hatta Kol'un o meşhur gözaltı fotoğraflarında görünen mavi gömlek o sivil polisin gömleğiydi." dedi. Ünün, 15 Temmuz gecesi Basın Ekspres Caddesi'nin tanklarla kapatıldığını görünce bir an bile tereddüt etmeden arabasıyla harekete geçtiğini söyledi. Caddenin ters istikametine geçerek, havalimanına gittiğini ve tanktaki askerlere çekilmeleri çağrısı yaptıklarını ancak askerleri ikna edemediklerini belirten Ünün, "Bunun üzerine biz de tankları tekmelemeye başladık. Üç kişilerdi. Bir tanesi gülerek havaya ateş açtı. Tepkimiz daha da artınca seri şekilde havaya ateş açmaya başladı. Bir ara silahları millete doğrulttu." dedi. halkı görünce onlara sarıldı ve ağladı. Ben 'Darbeci askerlere niye müdahale etmiyorsunuz?' deyince polisler, 'Biz 1920 yaşlarındaki bu gençlere sıkamayız' dediler. Orada çok duygulu anlar yaşadık. Ben Mustafa Kol'un kim olduğunu bilmiyordum. Tankın üzerine çıkanlar arasındaydım. Mustafa Kol'u tankın içinden çıkardık. Ben de onu asker zannettim. Masum duruyordu. Yanımızdaki sivil polis arkadaş da Kol'un askeri kıyafetini çıkardı. Beni en çok etkileyen buydu. Darbeci Kol'a "Sana bu asker elbisesi yakışmıyor." dedi. Hatta Mustafa Kol'un gözaltı fotoğraflarında görülen mavi gömlek o sivil polisin gömleğidir. Kamuflajını çıkartınca çıplak kalmasın diye gömlek verdiler. Askeri kıyafeti de darbecinin üzerinde kalmasın diye araca attılar. Polis harekatın aracına götürdüler yoksa orada vatandaşlar linç edebilirdi." // Saatler geçtikçe moral kazanan darbe karşıtı vatandaşların havalimanına akın etmeye başladığını, bir ara herkesin işgal edilen kuleye gittiğini kaydeden Ünün, kulenin özel harekat polisleri tarafından alındığını görünce havalimanı girişine yöneldiklerini ve işgale komuta eden Albay Mustafa Kol'u tankın içinden çıkardıklarını dile getirdi. Hüseyin Ünün, şunları söyledi: "Tankları havalimanı girişinden uzaklaştırdık, hatta oradaki polis özel harekatçılar Vali Şahin’den şehit ailelerine ziyaret Galata Kulesi’ne Türk bayrağı yansıtıldı FETULLAHÇI Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine tepki amacıyla Galata Kulesi'ne Türk bayrağı yansıtıldı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi şirketlerinden İstanbul Enerji A.Ş. tarafından yapılan aydınlatmayla Galata Kulesi, kırmızı beyaza büründü. Etkileyici görüntülerin ortaya çıktığı aydınlatmaya, vatandaşlar da yoğun ilgi gösterdi. // Darbecilere ‘Hainler Mezarlığı’ İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından Pendik Ballıca Köyü'nde bir alan, darbeciler için "Hainler Mezarlığı"na dönüştürüldü. Köy çıkışındaki bir alana yapılan mezarlık girişine, "Hainler Mezarlığı" tabelası İBB ekipleri tarafından yerleştirildi. Mezarlığa bir defnin gerçekleştirildiği öğrenilirken, hazırlanmış 5 mezar yeri daha dikkat çekiyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Topbaş, dün demokrasi nöbetindeki vatandaşlara seslenirken, "Bir tanesini ailesi istememiş, bugün Vatan Hainleri Mezarlığına gömüldü. Bu millete saygı duymayanlar kabirlerinde bile rahat edemezler" ifadelerini kullanmıştı. // İSTANBUL Valisi Vasip Şahin, Eyüp Kaymakamı Abdullah Dölek, Eyüp Belediye Başkanı Remzi Aydın ve Eyüp AK Parti İlçe Başkanı Süleyman Aykaç 15 Temmuz Darbe Girişimi'nde şehit olanların ailelerini ziyaret etti. İstanbul Valisi Vasip Şahin, Eyüp Kaymakamı Abdullah Dölek, 15 Temmuz akşamı izinli olduğu halde göreve gittiği Topkule Kışlası'nda yaralanan Başakşehir İlçe Emniyet Müdürlüğü'nde görevli polis memuru 28 yaşındaki Ferdi Akyün'ün nikahı, Bağcılar Metipol Hastanesi'nde kıyıldı. Eyüp Belediye Başkanı Remzi Aydın ve Eyüp AK Parti İlçe Başkanı Süleyman Aykaç, Eyüp Topçular mahallesinde ikamet eden ş ehit Cemal Demir ve Eyüp Nişanca mahallesinde ikamet eden ş ehit Erkan Pala için ailelerine taziye ziyareti yaptı. // GAZİ POLİSİN NİKÂHI HASTANEDE KIYILDI 21 AĞUSTOS'ta Erzurum'da yapılacak düğünü için izin gününde Esenler'deki akrabalarına düğün davetiyesi dağıtan Ferdi Akyün, darbe teşebbüsü haberini alır almaz hemen görevine döndü. Diğer polis arkadaşları ile birlikte Topkule Kışlası'na gidip darbe teşebbüsüne müdahale eden Ferdi Akyün, burada çıkan olaylarda bacağından ve kolundan yaralandı ve hastaneye kaldırıldı. Tedavi gördüğü hastanede kendisini ziyaret eden Esenler Belediye Başkanı M. Tevfik Göksu, "Sağlığınıza kavuştuğunuzda inşallah nikâhınızı ben kıyarım" diyerek Ferdi Akyün'ün te- selli etti. Bunun üzerine Ferdi Akyün de daha tam sağlığına kavuşmadan nikâh gününü öne çekti. Gerekli hazırlıklar yapılarak Ferdi Akyün-Nesrin Demir'in nikahı Bağcılar Medipol Hastanesi'nin Konferan Salonu'nda Esenler Belediye Başkanı M. Tevfik Göksu tarafından kıyıldı. Gazi polis Akgün salona tekerlekli sandalyede geldi. Ferdi Akyün ve Nesrin Demir’in nikâhta siyah elbise giydikleri görüldü. Çiftin nikâh şahitliklerini ise, İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Haydar Özdemir ile Esenler İlçe Emniyet Müdürü Cihat Dağdeviren yaptı. Nikâh törenine darbe girişiminde yaralanan Akgün’ün arkadaşı polis Kemal Cavit Akdemir, çiftin ailesi ve yakınları katıldı. CUMHURBAŞKANINDAN HEDİYE Nikâhı kıydıktan sonra Evlenme Cüzdanı'nı gelin Nesrin Demir'e veren Esenler Belediye Başkanı M. Tevfik Göksu, çifte mutluluklar diledikten sonra, "Bu darbe teşebbüsü de gösterdi ki bize çok hayırlı evlatlar gerekiyor. Cumhurbaşkanımızın dediği gibi en az üç olmak üzere Cenab-ı Allah sizlere hayırlı evlatlar nasip etsin" diye dua etti. Göksu, daha sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın altın bilezik hediyesini çifte takdim etti. Göksu, "İnşallah 26 Ağustos'ta Erzurum'daki düğününüzde de birlikte oluruz" dedi. MÜKÂFATIM GAZİLİK Hainlerin darbe girişiminin olduğu günün öncesinde akrabalarına davetiye dağıttığını belirten Gazi Ferdi Akyün, "15 Temmuz günü davetiyeleri bastırdım ve bunları dağıtmak için akrabalarıma ziyarete gittim. Bu olayların gelişmesi üzerine birliğimize döndük. Verilen işimizi ve görevimizi yaptık. Neticesi böyle oldu. Bu uğurda mükafat olarak da gazi olduk, şükürler olsun. Bugünde şaşalı bir şey yapmadık. Sadece olması gereken imzamızı attık. Yarın yine bir ameliyat olacağım" diye konuştu. // Milli irade gazilerini ziyaret etti BAŞAKŞEHIR Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, 15 Temmuz gecesi darbe girişiminde yaralanan Başakşehirli gazileri hastanede ziyaret etti. Başakşehir’de görevli gazi emniyet ve askeri görevlileri tedavilerinin devam ettiği Bağcılar Medipol Hastanesi'nde ziyaret eden Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, Milli irade kahramanlarına geçmiş dileklerini iletti. Ziyarette Başkan Uysal’a Başakşehir Kaymakamı Kazım Tekin, İstanbul İl Emniyet Müdürü Aytekin Uysal, Başakşehir İlçe Emniyet Müdürü Levent Bilici de eşlik etti. Gazileri tek tek hastane odalarında ziyaret eden Uysal ve beraberindeki heyet, gösterdikleri cesaretten dolayı gazilere devlet ve millet ve Başakşehirliler adına teşekkürlerini sunarlarken, yaralılara acil şifalar dileyerek minnet ve şükran duygularını iletti. Ziyaretten memnun olan gaziler ve yakınları da gelen heyete teşekkür etti. // GÜNDEM www.212haber.com 01-15 AĞUSTOS 2016 19 Bu millete şapka çıkarılır B AK Parti İstanbul İl Başkanı Dr. Selim Temurci, “Çanakkale’ye koşan ecdadımız ne yaptıysa ne sevabı aldıysa o gece sokaklara dökülen kardeşlerimiz de aynı sevabı aldığına ben yürekten inanıyorum. Kardeşlerimizin üzerinden tanklarla geçtiler, bu ülke Çanakkale’yi unutmadığı gibi bunu da unutmayacak.” dedi. AŞAKŞEHIR Belediye Başkanı’nın ev sahipliğinde devam eden milli irade nöbetine Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, Ak Parti İstanbul İl Başkanı Dr. Selim Temurci, Başakşehir Kaymakamı Kazım Tekin, Ak Parti Başakşehir İlçe Başkanı Ayhan Özgürel, Yazar Fatih Tezcan ve Önder İmam Hatipliler Derneği Başkanı Halit Bekiroğlu katıldı. Türk bayrakları ile alanı dolduran Başakşehirliler gecede sloganlarla nöbeti bırakmayacağız mesajı verdi. Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan programda konuşan Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, “İstanbul milli direnişin sembolü oldu. Biz o gece Başakşehirlileri mesajlarımızla meydanlara darbecilerin baskın yaptığı bölgelere yönlendirdik. Özellikle CNNTÜRK’ün kurtarılmasında Başakşehirlilerin katılımı ve rolü çok büyük oldu. Tüm ilçe sakinlerimize şükranlarımı sunuyorum. Direnişimiz inşallah İslam Coğrafyasının kurtuluşuna vesile olur” dedi. 'BU ÜLKE ÇANAKKALE’YI UNUTMADIĞI GIBI BUNLARI DA UNUTMAYACAK' AK Parti İstanbul İl Başkanı Dr. Selim Temurci şunları kaydetti: “Böyle bir milletin ferdi olmayı, böyle insanlarla yol yürümeyi ve böyle kardeşlerimizle nöbet tutmayı nasip etti ya Rabbime binlerce şükürler olsun. Allah muhafaza başarılı olsalardı bırakın bir araya gelmeyi binlerce insanımızın öldürüldüğü bir Türkiye ile karşı karşıya kalacaktık. Bu ülkeyi Suriye’ye bu ülkeyi Mısır’a çevirmeye çalışanlara rabbim şükürler olsun ki fırsat tanımadı. Onun için bu nöbetler çok önemli. Böyle kahraman millete şapka çıkarıyoruz. Başakşehir vatan deyince, bayrak deyince sokağa çıktığı yerlerin en başında geliyor. Başakşehir gelen ilk mesajla sokaklara döküldü. Ben, Çanakkale’ye koşan ecdadımız ne yaptıysa ne sevabı aldıysa o gece sokaklara dökülen kardeşlerimiz de aynı sevabı aldığına ben yürekten inanıyorum. Kardeşlerimizin üzerinden tanklarla geçtiler, bu ülke Çanakkale’yi unutmadığı gibi bunu da unutmayacak.” Halit Bekiroğlu Fatih Tezcan Yazar Fatih Tezcan ise, “Kahraman arayan şehitlere baksın. Bizim Kur’anın deyimi ile sâbikûnlarımız (öncülerimiz) var. Sâbikûn kahramanlardır. İşte o kahramanlar 15 Temmuz gecesi önümde arkamda sağımda solumda kim var demeden Pensilvanya’daki haine itaat etmiş üniformalı teröristlere karşı sokağa dökülen, tankların önüne yatanlar sâbikûndur. Hainler o geceden sonra panik halindeler. Yerkürede sahte tanrı ABD’nin sahte tanrı CIA’in darbe girişimini yerle bir eden ülkenin adıdır, Türkiye. Bunu siz yaptınız hepinize helal olsun. Bu ülke herkesi kabul eder ama Fethullah Gülen gibi haini kabul etmez. 15 Temmuz bunun ispatıdır. Alevi Sünni, Türk, Kürt bu ayrımlar bizim birbirimize yaptığımız darbelerdir. Biz bu darbeleri yüreğimizden atmalıyız” dedi. Önder İmam Hatipliler Derneği Başkanı Halit Bekiroğlu yaptığı konuşmada şunları kaydetti, “Meydanlardaki nöbetimiz devam edecek. Başakşehirlilere canı gönülden teşekkür ediyorum. Bana ilk gelen mesaj Başakşehir’den geldi. Sizi bizi meydanlara çağırdı. Kim meydanlara çıktıysa yürekten teşekkür ediyorum. Yiğitlik zor zamanlarda belli olur. Başakşehirliler kahramanlıklarını ilk gece ortaya koydular, önemli noktalara akın ettiler. Rabbime hamdolsun zaferin kazanılmasında önemli bir rol oynadılar.” // ‘Kurşuna kucak açanları kimse ele geçiremez’ Tanka yumruğuyla karşı koydu FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Boğaziçi Köprüsü'nde tankın karşısına geçerek darbeci askerlerin kurşunları karşısında ayakta duran 19 yaşındaki Tekin, havaya kaldırdığı kolundan vuruldu. FETÖ'nün darbe girişimi gecesinde Boğaziçi Köprüsü'nde yaralanan ve Ankara'da bir hastanede tedavi gören 19 yaşındaki üniversite öğrencisi Muhammed Emin Tekin, yaşadıklarını anlattı. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde öğrenci olduğunu ifade eden Tekin, Çamlıca'da yurtta kaldığını söyledi. Darbe girişimini televizyondan öğrendiğini bildiren Tekin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısı üzerine arkadaşlarıyla yurttan çıkarak, Boğaziçi Köprüsü'ne doğru yürümeye başladıklarını belirtti. Tekin, bu sırada binlerce kişinin de köprüye yürüdüğünü kaydetti. Köprüye yaklaştıklarında vatandaşların ''Ne kadar kurşununuz var, atın. Kaçımızı öldürebilirsiniz?'' şeklinde seslendiğini duyduğunu dile getiren Tekin, "Askerlerin havaya ve halkın üzerine ateş açtığını gördüğümüzde moralimiz bozuldu, motivasyonumuz kırıldı. O gün köprüde gözümüzün önünde çok fazla öldürülenler oldu. Çok insafsız davrandılar." diye konuştu. Askerlere yaklaşmaya çalıştıkları sırada sürekli üzerlerine ateş açıldığını söyleyen Tekin, sol kolu havadayken darbeci askerlerin ateş açmayı sürdürdüğünü belirtti. O AN YAPILMASINI HISSETTIM Tankın karşısında elini havaya kaldırdığı anda yaşadıklarını unutamadığını dile getiren Tekin, şunları kaydetti: "O an çok farklı bir psikolojiydi. O ruh halinin içine giren insanlar bunu anlayabilir. Geri durmak istemedim. Benim tanıdığım Halil Kantarcı ağabey vardı. Onun şehit olduğu bir günde yurttan çıkmasaydım, boğaz köprüsünde gerilerde dursaydım, kendimi korumaya alsaydım... O gün orada, onun yapılması gerektiğini hissettim. Normalde öyle kavgacı bir tip değilimdir. O kadar atılgan biri değildim ama orada onun yapılması gerektiğini hissettim ve yaptım." // FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Boğaziçi Köprüsü'nde çenesinden kurşunla yaralanan Levent Deveci, “Cuntacıların başaramayacaklarını gördüm. Çünkü mermiye kucak açanları kimse ele geçiremez.” dedi. FETULLAHÇI Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Boğaziçi Köprüsü’nde çenesinden kurşunla yaralanan ve tedavisi Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesinde devam eden Levent Deveci, darbe girişimini bir kafede otururken öğrendiğini söyledi. ama bu ülkeyi hainlere bırakmayacağım' dedim. Kısıklı'ya gittim. Orada kalabalık vardı. Ben de beraberimdeki 20 gençle Boğaziçi Köprüsü'nü gittim. Anadolu Yakası'ndan Avrupa'ya geçmeye çalıştık. Darbeciler o anda 3-4 kişiyi vurdular. Gişelerin hepsini tutmuşlardı.” Darbecilerin Boğaziçi Köprüsü'nü ele geçirdiklerini haber alır almaz evine gittiğini ve ailesiyle helalleştiğini aktaran Deveci, şöyle konuştu: “Üzerimdeki bir miktar parayı eşime verdim. Eşim ve çocuklarımla helalleştim. Küçük kızımı öptüm ve evden çıkarken ailemin bireylerine 'Gerekirse şehit olacağım Deveci, Boğaziçi Köprüsü'nün bir ayağının tepesine çıkan keskin bir nişancının sürekli olarak insanlara ateş ettiğini dile getirdi. Keskin nişancının yanındaki bazı kişileri şehit ettiğini, diğer askerlerin de halkı gelişi güzel taradığını aktaran Deveci, "O sırada bazı kişiler de olup bitenleri kayıt altına almak için tele- fonlarıyla çekim yapıyorlardı. Tam o anda çenemden vuruldum. Kurşun önce çekim yapan birisinin telefonuna çarpıp delip geçti ve çenemi parçaladı. Direk gelseydi, belki de şehit olacaktım." ifadelerini kullandı. Köprü ayağının üstünde keskin bir nişancı olduğunu özel harekât timine söylediğini ve bir süre sonra onun da şehit edildiğini ifade eden Deveci, sözlerini şöyle sürdürdü: “Beni kahreden vurulmam değil. 3 ameliyat ve 15 saatlik operasyonla kurtarıldım. Ancak yanımda 28 yaşındaki gencin ölümüne kahroldum. Alçaklar o genç gibi nicelerine kıydılar. Getirildiğim Zeynep Kamil Hastanesinde tedavi işlemlerim devam ederken aileme haber verdim. Bilincim yerindeydi, endişelenmemelerini söyledim. Tekrardan ne olur olmaz, haklarını helal etmelerini istedim.” Darbecilerin başaramayacaklarını gördüğünü dile getiren Deveci, “Çünkü mermiye kucak açanları kimse ele geçiremez. Eğer yeniden bir darbe girişimi olursa, insanlar yine sokağa dökülür. Birinci ve ikinci saf şehit olur. Ama üçüncü saf onları parçalar. Allah'a şükretmek lazım. Bizlere bu makamı takdir etti. Herkese nasip olmaz. Alçaklara bu ülkeyi kuşatamayacaklarını gösterdik.” diye konuştu. // 20 GÜNDEM 01-15 AĞUSTOS 2016 www.212haber.com KOLUM GİTTİ ÜLKEM KALDI FETÖ darbe girişimi sırasında bir kolunu kaybeden Saadet Partisi Tuzla İlçesi Yönetimi Kurulu Üyesi Üzeyir Cıvan, “Vatan davası önemli çünkü bizim başka vatanımız yok. Kolumu kaybettim ama vatanımı kaybetmedim.” dedi. F ETULLAHÇI Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Orhanlı gişelerinde yaralanan ve bir kolunu kaybeden Üzeyir Saadet Partisi Tuzla İlçesi Yönetimi Kurulu Üyesi Üzeyir Cıvan yaptığı açıklamada, Tuzla'ya yaklaşık 20 kilometre uzaklıktaki Gebze'nin bir köyünde kalırken amcasının kızının "Darbe oluyor, haberiniz var mı?" demesiyle olayı duyduğunu söyledi. Hemen televizyonları izlemeye başladığını, köprülerin tutulduğunu görünce işin ciddiyetini anladığını belirten Cıvan, "Başbakanımız Binali Yıldırım'ın açıklamalarını dinleyince bir şeyler yapmamız gerektiğini düşündüm. Kardeşlerim ve bazı akrabalarım Başbakanımızın evinin oraya gittiler. Ben de çıkmak için sabırsızlandım." diye konuştu. yere atladım. Birisi bana, 'Orada durma, yaralılar var' dedi. Hiçbir şeyin farkında değildim. Tam bu sıra 7-8 asker koşarak mevzi alıyordu. Onlara, 'Durun yapmayın, silahlarınızı bırakın' dedim. Sonra bir çınlama sesi duydum." Gelişmeleri izledikçe "Vatan elden gidiyor." endişesine kapıldığı ve çok sinirlendiğini dile getiren Cıvan, şöyle konuştu: "TRT'de korsan bildiri okunurken yerimde duramadım. Telefonla sağdan soldan haber almaya çalışırken Sabiha Gökçen Havalimanında çalışan yeğenlerim tankların hareketliliğinden bahsetti. Sonra yola çıktım. Aracımda çok az benzin vardı. Bir akaryakıt istasyonundaki kişi, benzin satmayacaklarını söyledi. 'Bu yaptığınızla darbecilere destek veriyorsunuz' diye bağırdım. Başbakanın evinin orada Sabiha Gökçen Havalimanına geçmek istedik ancak yollarda çok yoğun trafik oluşmuştu. Bunun üzerine Orhanlı gişelerine geçmeyi planladık." ASKER-POLIS KARDEŞTIR, KARDEŞ KARDEŞI VURMAZ Cıvan, trafik tıkandığı için araçtan indiklerini, burada silah sesleri geldiğini ve profesyonel kişilerin insanlara ateş ettiğini anlattı. Çatışmanın olduğu yere doğru gittiklerinde bazı kişilerin korku dolu gözlerle geri döndüğünü ve kendisine 3-4 polisin şehit edildiğini söylediklerini aktaran Cıvan, sözlerini şöyle sürdürdü: "İleri giderek bariyerin üstünde çıktım. Belki birileri duyar düşüncesiyle 'Asker-polis kardeştir, kardeş kardeşi vurmaz' diye slogan attım. Bariyerlerin üzerinden Cıvan, sesle birlikte sanki koluna elektrik çarptığı hissine kapıldığını belirterek, "Kolumda bir ağırlık oldu. Çimlerin üzerine çömeldim, sonra toparlandım. Sol elimin üstünde şarapnel parçası gördüm. Onu attım bir şey olmadığını düşünmeye başladım. Biraz sonra bir baktım ki sol kolumu hissetmemeye başladım. Sol kolum kırılmıştı, sadece deri tutuyordu. Bu ağırlık yapıyordu. Yanımda bıçak gibi bir şey olsaydı herhalde kolumu keser atardım." ifadelerini kullandı. BENI HASTANEYE IRAKLI TÜRKMEN GENÇLER GÖTÜRDÜ Cıvan, yaralandığını anlayınca cuntacı askerlerin çok yakınındaki noktadan geriye dönüp hastaneye gitmeye çalıştığını söyledi. Hiç ağrı ve sızısının olmadığını aktaran Cıvan, şunları anlattı: "Ben yürürken birisi 'Yaralı var' diye bağırdı. O sırada yanıma üç genç geldi. Iraklı Türkmenlerdi. Artık ailemin birer fertleri olarak gördüğüm Türkmen gençler, Kurtköy'de bir hastaneye gidebilmem için çok çaba gösterdiler. O arada tişörtümle koluma tampon yapmıştım. Hastaneye gittiğimde bilincim yerindeydi. Hastanedeyken 5 kişi geldi, hepsi şehit olmuştur." Cıvan, vatanı için sokağa dökülen herkese teşekkür ederek, "Vatan davası önemli çünkü bizim başka vatanımız yok. Kolumu kaybettim ama vatanımı kazandım. Kolumun hiçbir önemi yok. Bir kolumu kaybettim, diğerinden de yara aldım ama inanın hiç üzülmüyorum. Hatta çok sevinçliyim. Vatan uğrunda kolum gitti. İnşallah bu vesileyle cennete gireriz. Bir daha tekrarlıyorum; kolumu kaybettim ama vatanımı kaybetmedim." dedi. // TTIK, SIMIT SA IK SU SATT I N AMA VATA K I D SATMA 1 günlük hâsılatını şehitlere bağışladı Simitçilik yaparak geçimini sağlayan Erkan Ayhan, bir günlük gelirinin tamamını 15 Temmuz darbe girişiminde şehit olan vatandaşların ailelerine bağışladı. KOCAELI’nin Derince ilçesinde simitçilik yaparak geçimini sağlayan Erkan Ayhan isimli vatandaş örnek bir davranışa imza attı. Bir günlük kazancının tamamını 15 Temmuz darbe girişiminde şehit olan vatandaşların ailelerine bağışlayan Erkan Ayhan, satış yaparken de üzerine giydiği tişört ile kampanyasını duyurdu. Özel yaptırdığı tişörtünün ön yüzüne “Satılan simitler 15 Temmuz Şehit Ailelerine” yazdıran Kandıralı simitçi Ayhan, arka tarafına ise, “Simit sattık, su sattık ama vatanı satmadık” sözünü yazdırdı. Daha önce de aynı şekilde Gazze’ye yardım gönderdiğini söyleyen Kandıralı simitçi Erkan Ayhan, “Başbakanlık bu konuyla alakalı bir açıklama yaptı. Bu açıklamadan sonra ben de kendi kendime yardım etme kararı verdim. Bundan yaklaşık 15-20 gün önce de yine simit satarak Gazze’ye bir bağış yapmıştım. O zaman iki günlük kazancımı Gazze’ye bağışlamıştım. Bugünkü kazancımı da Allah nasip ederse götüreceğim ve 15 Temmuz’daki şehit ailelerine bağışlayacağım. Böyle bir karar aldım. Kendi kendime bunu yapıyorum. Ne mutlu bana. Başbakanlık hesap açmış bu bağışlar için. Ben de gidip o hesaba bağışı yatıracağım. Vatandaşlar da güzel yorumladılar. ‘Allah kabul etsin’ diyorlar. Herkes güzel yorum yaptı. Hatta tişörtü görerek simit almaya gelenler var” dedi. // www.212haber.com GÜNDEM 01-15 AĞUSTOS 2016 Gün milletçe kenetlenme günüdür 2 6 HAZIRAN 2016 Pazar günü yapılan seçimle 5. Etap Toplu Yapı Yönetim Kurulu Başkanlığına Naci Uymaz getirildi. 2012 yılında Boğaziçi Yönetim A.Ş’den ayrılan 5. Etap Site Yönetiminde ilk dönem denetim kurulu yedek ve asil üyeliği yapan Uymaz, ardından da yönetim kurulu üyeliği yapmıştı. 5. Etabın kurucu üyelerinden olan Naci Uymaz, sahadan sorumlu komisyon başkanlığı görevinde bulunmuştu. Nevzat Bayhan’ın başkanlığa aday olmayacağını belirtmesi ve hazırlamış olduğu listenin kabul edilmemesi üzerine mevcut yönetimdeki isimlerin bir kısmı ve yeni isimlerle seçime giden yönetim, yüzde 90 katılım oranıyla 2 bin 100’e karşı 2 bin 490 oyla ilk turda seçimi aldı. Yeni yönetimde bilgisayar mühendisi, ziraat mühendisi, makine mühendisi, mali müşavir, avukat, işadamı ve yönetici isimler bulunuyor. “Doğayı ve Yeşili Koru Ki İnsan Yaşasın” politikalarının aynı şekilde devam ettiğini vurgulayan 5. Etap Toplu Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Naci Uymaz, seçildiği günden bu yana normal bir başkanlık değil, düşünülenin aksine mesaisini yönetimde harcayan ve bütün kurumlarla birebir istişare yapan, çalışanların yüklerini hafifleten, uzaktan iletişimle değil yerinde iletişimle bütün sorunların üstüne gitme gayretinde bir başkanlık yaptığının altını çizerek, “Yapmamız gereken birinci önceliğimiz mevcut durumu muhafaza etmek ve bunun üzerine bir tık da olsa bir şeyler koymak. Bunlar bizim başarımız olacak.” dedi. Bununla alakalı olarak bütün blok temsilcilerinin hemfikir olup karar verdiği Ortaköy sitemizi pilot site seçtik. Gerekli tebligatları yaptık, en yakın zamanda interkom sistemini başlatacağız. Öte yandan kameralarımız analog kamera olduğu için suç mahallinde suçluları tespit edemiyoruz. Bunun için de IP kameraya geçme çalışmamız var.” sözlerine yer verdi. İNTERKOM IÇIN PILOT SITE SEÇTIK www.basaksehir5.com sitesini iletişim kanalı olarak kullanacaklarını belirten Naci Uymaz, “Şu anki sitemiz günün koşullarına göre yetersiz kalıyor. Bu sebeple web sitemizde düzenleme yapacağız. Bundan sonra sakinler borçlarını oturdukları yerden görecekler, kiracılarının aidat ödeyip ödemediklerini takip edecekler, kredi kartlarından rahatlıkla borçlarını gecikmeye girmeden kendileri ödeyebilecekler. Artık bankaya talimat vermelerine ve yönetime gelmelerine gerek kalmayacak. Şu anda bu çalışmamız son aşamada. İnşallah Ağustos ayı içerisinde faaliyete geçireceğiz. Tesisat, mobilya, elektrik gibi dışarıdan alacağımız hizmetleri de yayınlayacağız. Dolayısıyla sakinler kimi arayalım, kimden bu hizmeti alalım noktasında sıkıntı yaşamayacaklar. Firmalardan da belirli bir bedel alarak site gelirine katkı sağlamayı düşünüyoruz.” diye konuştu. Henüz bir aylık yönetim olduklarını ifade eden Uymaz, “Eski projeleri hızlandırmak ve üzerine yeni projeler koymak için gayret edeceğiz. Jeneratör projemiz var. Enerji ihtiyacı ülkemizin en büyük sıkıntısıdır. Mevcut jeneratörlerimiz sadece ortak mahallere enerji veriyor. Yeni projemizle konutlarımızın karanlıkta kalmaması adına mevcut jeneratörlerimizi büyüterek, projelendireceğiz. Bundan sonra konutlarda elektrik kesildiğinde enerji sıkıntısı olmayacak. Diğer bir projemiz de interkom sistemi. Bu sistemle güvenliğimizin kalitesini yükseltmeyi amaçlıyoruz. 5. Etabın fiziki sorunları var. Kapılarda sorgulama için bir alan yok. Bu sebeple sakinlerin rahatlığını düşünerek kapıları giriş-çıkış ve misafir girişi olmak üzere ayıracağız. WEB SITEMIZDE DÜZENLEME YAPACAĞIZ 21 26 Haziran 2016 Pazar günü yapılan seçimle 5. Etap Site Yönetim Kurulu Başkanlığına Naci Uymaz getirildi. Nevzat Bayhan’ın başkanlığa aday olmayacağını belirtmesi üzerine yeni isimlerle seçime giden yeni yönetim, yüzde 90 katılım oranıyla 2 bin 100’e karşı 2 bin 490 oyla ilk turda seçimi aldı. SAKINLERIMIZIN ÖNERILERINI DIKKATE ALIYORUZ Aldıkları tepkilere göre site sakinlerinin yönetimden memnun olduklarını, devamlı yönetimde olması dolayısıyla kat sakinlerinin başkanla direkt görüşebilmesi ve sorunlarını birebir iletebilmesi noktasında tebrikler aldıklarını bildiren Uymaz, “Blok temsilcilerimizle, sakinlerimizle devamlı istişare halindeyiz. Sakinlerimizin önerilerini dikkate alıyoruz. Ben sakinlerimizin web sitemizi çok yoğun kullanmalarını, gördükleri aksaklıkları iletişim kanallarıyla muhakkak bize iletip takipçisi olmalarını istirham ediyorum. 152 blok haliyle aynı an aynı hizmetleri hemen alamayabiliyor. Mesai mefhumu gözetmeksizin çalışmalarımızda bir ihmalimizi gördüklerinde vakit kaybetmeden bizi ikaz etmelerini bekliyorum. Katılımcı bir yönetim anlayışıyla yapmaya çalıştığımız hizmetlerde, konuyla ilgilenebilecek dostlarımıza kapımızın sürekli açık olduğunu bildiriyor, göstermiş oldukları değerli teveccühlerinden dolayı şükranlarımı sunuyorum.” ifadelerini kullandı. DEMOKRASIMIZI GERI KAZANDIK 15 Temmuz darbe girişimine de değinen Naci Uymaz şunları kaydetti: “Türk demokrasisine, insanların insancıl yaşam haklarına vurulmak istenen darbe girişimi, halkın ve sivil toplum kuruluşlarının birlikte çalışması netice- sinde bertaraf edildi. Eğer bu darbe girişimi başarılı olsaydı birçok kazanımlarımızı kaybedecektik. Şükürler olsun ki ülkemizi ve demokrasimizi tekrar geri kazandık. Bugün meydanları dolduranlar, demokrasi nöbeti tutanlar gelecek nesillerin rahat uyuması için uyumuyorlar. Gün milletçe kenetlenme ve geleceğimizi inşa etme günüdür. 23 Temmuz’da düzenlemiş olduğumuz demokrasi yürüyüşümüzde bizleri yalnız bırakmayan tüm dostlarımıza saygılarımı iletiyorum. Ayrıca millet demokrasi ve özgürlük için nöbet tutarken, daha yönetim kurulu seçimine 5 ay varken ve önceliğimizin beş ay sonra seçim yapabilme ortamını sağlamak olması gerekirken birileri bir yerlerde yönetimi nasıl ele alabiliriz hesabı yapıyor. Ben taktiri değerli temsilcilerimize bırakıyorum ve bize desteklerini esirgemeyen tüm blok temsilcilerimize teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum.” // 22 GÜNDEM 01-15 AĞUSTOS 2016 www.212haber.com 10 tankı havalimanına gitmeden durdurdu! Başakşehir’de faaliyet gösteren bir restaurant sahibi olan Mehmet Şükrü Kıntaş ve tantuni ustası Danyal Şimşek ile 15 Temmuz'da tankları, egzoz deliklerini elbiseleriyle doldurarak durdurdu. T ANTUNI ustası Danyal Şimşek ile restoran sahibi Mehmet Şükrü Kıntaş, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) başarısızlıkla sonuçlanan darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz'da Atatürk Havalimanı'na hareket eden tankları, egzoz deliklerini giysileriyle tıkayarak durdurdu. Şanlıurfalı Şimşek ile Kıntaş, ilk gece askeri kalkışmayı arkadaşlarından öğrendikten sonra televizyonda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "darbe girişimine karşı sokağa çıkılması" çağrısı üzerine hemen harekete geçti. Arabasıyla sokağa çıkarak, komşu ve yakınlarını darbe girişimine karşı uyaran iki esnaf, daha sonra buluştuğu vatandaşlarla Basın Ekspres Caddesi'ne ulaştı. Caddenin trafik nedeniyle tıkandığını gören Şimşek ile Kıntaş, ters yöne geçerek, FETÖ üyeleri tarafından Atatürk Havalimanı'nı kontrol altına almak için görevlendirilen tankları önüne araçlarıyla barikat kurdu. Diğer vatandaşlarla birlikte hareket eden Şimşek ile Kıntaş, burada ismini bilmedikleri bir tamircinin kendilerine aktardığı "Tankların çalışmasını durdurmak amacıyla egzoz ve filtresini kapatma" fikrini uygulayarak, yaklaşık 10 tankı havalimanına gitmeden durdurmayı başardı. Vatandaşlar, daha sonra egzozu tıkanan tankın içine kirli hava dolduğu için dışarı çıkmak zorunda kalan bazı askerleri emniyet görevlilerine teslim etti. ELBİSELERİNİ ÇIKARIP TANKIN EGZOZUNA TIKADI Restoran sahibi Kıntaş, yaşadıklarına ilişkin yaptığı açıklamada, havalimanına yakında bir alanda askeri darbe girişiminde bulunanların tankları üzerine sürdüğünü belirtti. Araç ve kamyonları tankların önüne çektiklerini ifade eden Kıntaş, "Acaba biz bu tankı nasıl durdurabiliriz?' diye kendi kendimize sorarken oradan bir tamirci arkadaş, kendisini belki şimdi görsem yine hatırlamam. Belki Hızır Aleyhisselam'dır bilemem, 'Şu egzozlara bir şeyler tıkarsanız, bu tanklar stop eder' dedi. Arkadaşlarla elbiselerimizi çıkardık. Herkes elbiselerini, tişörtlerini bize uzattı. Tankın egzozuna bunları tıkayınca, filtrelerin üstünü elbiselerimizle kapattık. Bu şekilde tank 2-3 dakika sonra stop etmek zorunda kaldı." diye konuştu. //