af kanunlarının bağımsız denetçilere oluşturdukları riskler

Transkript

af kanunlarının bağımsız denetçilere oluşturdukları riskler
İzmir SMMMO
AF KANUNLARININ BAĞIMSIZ DENETÇİLERE OLUŞTURDUKLARI RİSKLER
Özkan Cengiz
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
Af Kanunları
Ülkemizde yürürlüğe giren vergi kanunu değişikliklerini geriye doğru incelediğimizde ortaya çıkan gerçeklerden biri ortalama 4-5 yılda bir, halk dilinde vergi
affı diyeceğimiz yapılandırma kanunlarının yürürlüğe
alınmasıdır. İstatistiklere göre 2016 yılı da bir af senesidir ve son günlerde sıklıkla dillendirilen konulardan
biri de yeni bir af kanunun ufukta kendini göstermeye başlamasıdır.
Af kanunları geçmişten günümüze
2 temel konuda düzenleme yapmaktadır. Birinci konu, birikmiş gecikme faizlerinin silinmesi veya yeniden azaltılarak hesaplanması ile
taksitlendirmeyi içeren gecikmiş
borçların yapılandırılmaları, ikinci
konu ise belli bir matrah artırımı talep edip, bu matrah artırımı karşılığında belli senelerin inceleme dışı
bırakılarak mükellef için bir vergi
güvenliği alanı yaratılmasıdır.
Özellikle son 10 yılda yapılan düzenlemelerde bilanço affı diyebileceğimiz yeni aflar da gündemimize
gelmeye ve mükelleflere bir takım
haklar tanımaya başlamıştır. Kısaca
hatırlarsak;
1) Ortaklar cari hesabı affı,
2) Kasa hesabı affı,
3) Stok affı vb.
miştir. Mükellefler hesaplarda bulunan veya bulunmayan tutarların üzerinden belirli yüzdelerde vergi
dairesine ödeme yaptığı takdirde kasa ve ortaklar hesaplarındaki fiktif bakiyeleri temizlediği gibi stoklar
hesabında gözükmeyen stokları kayda almakta veya
stoklar hesabında fiktif olarak yer alan bakiyeleri temizlemektedir.
Vergi otoritesi mükellefe sağladığı bu avantajın daha
geniş kesimler tarafından kullanılması ve buna bağlı olarak da daha geniş bir tahsilât
oranına ulaşabilmek için zaman
zaman bu aflara mükellef lehine
Özellikle son
bonus uygulamalar da yerleştirmektedir.
Örneğin beyan edilen
10 yılda yapılan
stok bedelinin maliyetlerden düşüdüzenlemelerde bilanço lebilmesi, stok bedeli karşılığında
özkaynaklarda ortaya çıkan artışın
affı diyebileceğimiz yeni stopajsız olarak ortaklara dağıtılması, ödenen katma değer vergiaflar da gündemimize sinin indirim konusu yapılması vb.
gelmeye ve mükelleflere
bir takım haklar
tanımaya
başlamıştır.
Bu düzenlemelerde yukarıda saydığımız hesapların
fiziken olup kayıtlarda olmaması veya kayıtlarda olup
fiziken olmaması gibi iki yönlü olarak aflara konu edil-
Böyle durumlarda aslında kayıtlarında affa konu olacak fiktif kayıtlar
veya kayıtlarda gözükmeyen stokları bulunmayan işletmeler dahi bu
bonus uygulamalarından yararlanabilmek için bir takım beyanlar
oluşturma eğilimine girmektedir.
Bu sebeple kanun koyucular son
dönem yaptıkları düzenlemelerde
genelde kayıtları tamamlanmış bir önceki yıl mizanlarda gözüken bakiyeler üzerinden düzenleme yapmayı tercih etmektedir.
Aslına bakarsak alan razı veren razı şeklinde bir nevi
ulusal bir vergi uzlaşısı kıvamında uygulamaya alınan
vergi afları kapsamında yapılan işler süre gelen yıllar
dayanışma
141
İzmir SMMMO
boyunca inceleme elemanları tarafından çok sorgulanmamıştır. Kamu maliyesi açısından önemli bir gelir
kalemi olan vergi afları konusunda mükelleflerin kafalarında tereddüt oluşturmamaya çaba gösterilmiştir.
Bağımsız Denetçiye
Oluşturduğu Riskler
Şimdi bu geniş girizgâhın ardından olayın bağımsız denetim uygulamalarına ve bağımsız denetçi
açısından risklerine gelirsek... Yukarıda muhasebe affı olarak ifade
ettiğimiz düzenlemeler aslen şirketlerin varlık hesaplarındaki bir
takım yanlış veya hataları düzeltme
imkânı veren düzenlemelerdir.
Geçmiş yıllarda varlık hesapları açısından yapılan sorgulama sadece
mali otorite tarafından yapıldığı
için ve mali otorite af kanunlarına
geçmişe yönelik koruyucu düzenlemeler koyduğu için o seneleri
inceleyen ve tam tasdik raporu düzenleyen Yeminli Mali Müşavirlik
şirketleri veya Yeminli Mali Müşavirler için bir risk ortaya çıkmıyordu.
Bağımsız denetçiler
Türk Ticaret
Kanunu’nun
kendilerine verdiği
görev gereği şirketlerin
mali tablolarının seçmiş
oldukları muhasebe
standartlarına
uygunluğunu ve bunun
yanında dürüst resim
ilkesine uygunluğunu
da denetliyorlar, görüş
veriyorlar.
Ancak özellikle son beş yılda en
azından belli kesim şirketin mali tabloları üzerinde
görüş veren farklı bir müessese daha var. Bağımsız
denetim müessesesi.
Bağımsız denetçiler Türk Ticaret Kanunu’nun kendilerine verdiği görev gereği şirketlerin mali tablolarının
seçmiş oldukları muhasebe standartlarına uygunluğunu ve bunun yanında dürüst resim ilkesine uygunluğunu da denetliyorlar, görüş veriyorlar.
Uluslararası Denetim Standartlarına göre de yürürlükteki tüm muhasebe standartlarına göre de şirketlerin
varlıkları bağımsız denetçiler tarafından sorgulanması ve görüş verilmesi gereken konular. Bu sebeple
şirketlerin varlıkları ile ilgili geçmişe dönük yapılacak
herhangi bir beyan kuşkusuz bağımsız denetçiyi ve
verdiği görüşü de etkileyen bir beyan olarak ortaya
çıkıyor.
Şirketlerin af kapsamında yaptığı beyanlar daha önce
bağımsız denetçi tarafından tespit edilmiş ve ilgili ba-
142
dayanışma
ğımsız denetim raporunda ortaya konulmuş ve şirket
yaptığı beyanla yasal kayıtları ile bağımsız denetim
kapsamında yayınlanan mali tablosunu aynı yere getiriyorsa esasında herhangi bir sorun ortaya çıkmıyor.
Örneğin işletme; yasal kayıtlarında ayrılmamış alacak karşılıklarını,
stok değer düşüklüğü veya fiziken olmayan stoklarla ilgili değer
düşüklüğünü, kasasında olmayan
paranın gider karşılığını bağımsız
denetime tabi mali tablosunda kayıtlara almışsa ve vergi kanunları
kapsamında sağlanan af ile iki mali
tablo aynı yere geliyorsa bağımsız
denetçi açısından veya şirket açısından bir risk ortaya çıkmamaktadır.
Ancak bağımsız denetçinin, denetim çalışmaları kapsamında kabul edilebilir bir risk olan kontrol
edememe riski kapsamında tespit
edemediği varlık farklarını şirket
gidip beyan ediyorsa veya gerçekten şirketin herhangi bir varlık
kaleminde bir fark bulunmazken
şirket sırf af kanunun sağladığı
bonus avantajlardan yararlanmak
için varlıklarının hatalı olduğunu beyan ediyorsa bağımsız denetçi açısından ciddi bir risk ortaya çıkmaktadır.
Çünkü bağımsız denetim raporunun tek muhatabı
vergi otoritesi değildir. Şirketin tabi olduğu kanunlara
göre Sermaye Piyasası Kurulu, Kamu Gözetimi Kurumu veya şirketle ilişkide bulunan herhangi bir 3.kişi
artık önceki dönem bağımsız denetim görüşünün
doğruyu yansıtmadığını, bunu şirketin kendi beyanıyla ortaya koyduğunu, bu sebeple bağımsız denetçinin işini doğru yapmadığını ve bunun karşılığında
zarara uğradığını iddia ederek bağımsız denetçinin
ciddi yaptırımlar ile karşılaşmasına yol açabilir.
“Bugüne kadar çıkan aflarda hiç böyle bir şey oldu
mu?” Bu analizde karşımıza çıkan en popüler örnek
Goldaş örneğidir.
Detaylarını 2013/40 sayılı SPK bülteninden takip edebileceğiniz olayda Goldaş şirketinin 10,37 ton altını
grup şirketleri Berr ve Perle’ ye sattığı ve bu şirketle-
İzmir SMMMO
rinde bir sonraki af döneminde Maliye Bakanlığı’na
stoğunda böyle bir altının olmadığına dair beyan vermesi üzerine Sermaye Piyasası Kurumu’ nun yaptığı
inceleme sonucunda “böyle bir stok yoksa, böyle bir
satış da yoktur, böyle bir satış yoksa da tüm nakit hareketleri de usulsüzdür” yargısı ile hem şirkete hem de
şirketin bağımsız denetçisine ağır yaptırımlar uyguladığı görülmüştür. Sermaye Piyasası Kurumu ayrıca
ilgili bültende aşağıdaki çarpıcı ifadeye yer vermiştir.
ortağın normal şartlarda ödeyeceği bir borcu af
kapsamında ödemekten vazgeçmesi, gerçekte
olmayan bir stok farkının varmış gibi gösterilmesi
vb) şirketler tarafından yapılan ve vergi otoritesi
tarafından kabul edilen beyanlar,
• Af kapsamında oluşan farkların gider yazılması
suretiyle özkaynakta yol açtığı eksilmelerin şirket
sürekliliğine etkisi önceki dönem bağımsız denetçisi için risk oluşturmaktadır.
“Kurulumuzca tespit edilen suç ve kabahatler nedeniyle İşin en çarpıcı noktası da bağımsız denetçinin bu nok(varsa) zarara uğrayan yatırımcıların, genel hukuk hü- tada şirkete her hangi bir müdahalesi söz konusu dekümleri çerçevesinde, yasal koşulların oluşması halinde,
ğildir. Elinde kalan tek enstrüman
mevzuata aykırılık teşkil eden bahse
yapılan beyanın doğru olmadığını
konu işlemlerde sorumluluğu buluveya kendisinin tüm denetim teknan kişi ve kurumlar aleyhine dava
niklerini uygulamasına rağmen
Şirketlerin
açabilecekleri hususunun Kurulutespit edemediğini dosyalarındaki
muz Bülteni ile kamuya duyurulmabağımsız denetime tabi çalışma kağıtları ile ispatlamasıdır.
sına”
mali tablolarındaki
Görüldüğü üzere SPK hem cezai
yaptırımlar yapmış, hem Cumhurivarlık kalemlerinde
yet Savcılığı’ na suç duyurusu yapmış hem de zarar görenleri zararlaherhangi bir eksiklik
rını tazmin etmeye davet etmiştir.
Tabi ki Goldaş olayı en azından kuveya fazlalık her daim
rul kararı incelendiğinde kapsamlı
bir olaydır. Mutlaka şirket yönetibağımsız denetçi
cilerinin ve/veya bağımsız denetçilerin eksik ya da yanlış yaptığı
açısından risktir.
başkaca uygulamalar da mevcuttur. Tüm bu ağır yaptırımları gerektiren sadece af kapsamındaki bir
beyan değildir. Ancak SPK’ nun en önemli ipucu ve
işlemlerdeki usulsüzlüğü ortaya çıkarmasında ki en
önemli kanıtı şirketin af kapsamındaki beyanıdır.
Sonuç
Şirketlerin bağımsız denetime tabi mali tablolarındaki varlık kalemlerinde herhangi bir eksiklik veya fazlalık her daim bağımsız denetçi açısından risktir. Bu sebeple denetim çalışmaları kapsamında en fazla kanıt
toplanması ve makul güvence seviyesi aranırken en
çok sorgulanması gereken kalemlerdir.
• Ancak ortaya çıkarma riski kapsamında tespit
edilemeyen farklar,
• Hiçbir fark yokken sadece vergi affının sağladığı bonus faydalardan yararlanmak için (örneğin
dayanışma
143