kontrat uç yenı

Transkript

kontrat uç yenı
YIL: 5 SAYI: 18 OCAK 2011
UÇ YENI
KONTRAT
VOB, 2011’e İMKB Fark
Euro/Dolar ve Dolar/Ons Altın
kontratlarıyla merhaba dedi
BANKALAR
TEMİNATTA
AKTİF OLMALI
Devlet Bakanı
Zafer Çağlayan
VOBJEKTİF’e konuştu...
DUYGUSALLIK
ZEHİRLİYOR
Ekinciler Genel Müdürü
Alp Tekince’den
yatırımcı ve işletmelere
öneriler...
İHRACATÇIYI
KORKUTAN
ÜÇ NEDEN
VOBJEKTİF,
ihracatçılara
vadeli piyasaya
mesafeli olma
nedenlerini sordu
ÖZ E L E K : VO B CEP REHBERİ
YÖNETİM KURULU
BAŞKANI’NIN MESAJI
2011 KRİTİK EŞİKLERİN
AŞILDIĞI BİR YIL OLACAK
IŞINSU KESTELLİ
VOB Yönetim Kurulu Başkanı
Küresel krizden çıkış yılı olan 2010 yılını geride
bıraktık. 2009 yılında binde 6 küçülen dünya
ekonomisi, bu yıl tahminen yüzde 4 civarında
büyüdü. Bu performansı, krizin etiklerini henüz
üzerinden atamayan gelişmiş ülkeler değil, başta
BRIC üyeleri olmak üzere, büyüyen yeni güçler
domine etti.
Çin’in 2009 yılında Almanya’yı geçerek dünyanın
en büyük ihracatçısı, Amerika’yı geride bırakarak
dünyanın en büyük otomobil pazarı olması,
yeni dönemi sembolize eden iki gelişme olarak
değerlendirilebilir. Yunanistan, Portekiz, İrlanda,
İspanya, İtalya gibi Avrupa Birliği ülkelerinin
performansına baktığımızda, dünyada özellikle
yüksek borç yükü altındaki ülkelerin uzun bir süre
kırılgan olacağını söylemek mümkün.
Türkiye’ye gelince... Ülkemiz geçen yıl yaşadığı
yüzde 4.7’lik küçülmeyi, bu yıl yüzde 8’e yakın
bir büyüme ile telafi etti. Geleneksel ihracat
pazarlarındaki durgunluğa karşın, güçlü iç pazar,
ekonomiyi canlı tuttu. Küresel kur akımlarının
etkisiyle değerlenen Türk Lirası, ithalatı cazip hale
getirdi. Ödemeler dengesi bu yıl 40 milyar doların
üzerinde bir açık verecek. 2010 yılı, ekonominin
rekabet gücünün düştüğüne, büyümenin istihdam
yaratmadığına dair tartışmalara karşın genel olarak
iyi geçti.
Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası (VOB) 4 Şubat’ta
6 yılı geride bırakmış olacak. VOB’un, bu kısa sürede
sermaye piyasalarının önemli parçalarından biri
olduğunu görmek bize gurur ve yeni sorumluluklar
veriyor.
Bu yıl işlem adedinde tansiyon düşse de işlem
hacmimiz geçen yıla göre yüzde 29.1 artışla 431.6
milyar lirayı buldu. VOB’da işlem yapan aracı
kurum sayısı 98’e, açılan hesap sayısı da yaklaşık
yüzde 20 artışla 64 bine çıktı. Global veriler
henüz açıklanmadı ama VOB, bu performansıyla,
dünya türev piyasaları arasında ilk 25’teki yerini
muhtemelen bu yıl da korumuş olacak.
2010’da takibimizde olan iki önemli konuda
önemli gelişmeler sağlandı. Amerikan türev
piyasalar otoritesi CFTC’den beklediğimiz No
Action Letter belgesini Ağustos ayında nihayet
aldık. Döviz sözleşmelerinde sıkıntısını yaşadığımız
stopaj ve BSMV sorunu da sonbahar itibariyle
gündemimizden düştü.
Profesyonel kadromuz, dünyanın en likit vadeli
işlem kontratlarından biri olmayı sürdüren VOB
30 dışındaki sözleşmelerde de istediğimiz ivmeyi
yakalamak için gayret sarf ediyor. Aralık ayı içinde
endeks, altın ve dövizde üç yeni kontrat çıkardık.
2010 yılı, pamuk vadeli kontratımızın önünü
açmasını beklediğimiz lisanslı depoculukta kritik
eşiğin aşıldığı bir yıl oldu.
VOB’un da hissedar olduğu çok ortaklı Ege
Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk A.Ş. (ELİDAŞ),
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’ndan 24 Aralık itibariyle
kuruluş izni aldı. ELİDAŞ’ın, faaliyet iznini de
2011’in ilk yarısında elde edip hizmete başlayacağını
öngörüyoruz.
2011 yılının borsamız için çok önemli gelişmelerin
yaşanacağı bir yıl olmasını bekliyoruz. Dünyanın
önemli yazılım şirketlerinden İngiliz Patsystems ile
yürüttüğümüz borsa yazılımı çalışmaları 2011’in
ilk çeyreğinde sonlanıyor. Bu tarihten itibaren artık
opsiyon sözleşmeleri de devreye girmiş olacak.
Piyasanın uzun zamandır ısrarla istediği bu
sözleşmelerin işleme açılması ile VOB, hem çok
önemli bir işlem hacmi yakalamış, hem de sermaye
piyasalarımızdaki önemli bir eksikliği gidermiş
olacak.
VOB’u daha geniş kesimlerin tanıması ve özellikle
kur riski taşıyanların borsamızı korunma amaçlı
kullanması için tanıtım çalışmalarımız 2011 yılında
da artarak sürecek.
Özellikle 2010 yılında kur hareketlerinden çok
yakınan ihracatçıların VOB’u daha etkin kullanması
için Türkiye İhracatçılar Meclis’i ile yakın bir çalışma
içine gireceğiz. Aslında aklın yolu bir. Merkez
Bankası Başkanı Sayın Durmuş Yılmaz’ın, kurdan
yakınan ihracatçılara ısrarla VOB’u adres göstermesi
de bu yüzden.
Sevgili okurlar,
Ekibimizin büyük bir özveriyle hazırladığı
VOBJEKTİF’te yeni bir döneme geçiyoruz. Dergimizi
bundan sonra bizim adımıza, medyada başarılı
işlere imza atmış bir grup olan SEM Yayıncılık
hazırlayacak. Dergiye VOB kadrosunun desteği
devam edecek. Yeni dönemde dergimizin içeriğinin
daha zengin, daha kapsayıcı bir yayına dönüşmesini
arzu ediyoruz. VOB’un yeni ufuklara yelken açacağı
bir yılı karşılarken, ortaklarımız ve çalışanlarımız
başta olmak üzere tüm VOB ailesine emeklerinden
dolayı teşekkür ediyor, yeni yılın, ülkemiz insanının
yaşam kalitesinin hızla yükseldiği bir dönemin
başlangıcı olmasını diliyorum.
OCAK 2011 | VOBJEKTİF 3
İÇİNDEKİLER
9
Bir ayda üç kontrat
Geçen yılın son ayında VOB
yatırımcıları için üç yeni kontrat
devreye girdi.
19
Kur Savaşları
22
Röportaj: Alp Tekince
Dünya kur savaşlarının yıkıcı
etkisiyle boğuşurken riskten
korunmak için neler yapılabilir?
Ekinciler Genel Müdürü Alp Tekince
ile spot piyasa ve vadeli işlemler
piyasasındaki sorunları konuştuk.
30 İhracatta şeytan üçgeni
9
30
38
Türkiye’nin önde gelen sanayicilerine
bu kadar kur riskine rağmen neden
VOB’u kullanmadıklarını sorduk.
35
Lisanslı depoculuk
38
Röportaj: Zafer Çağlayan
VOB’da işlem gören tarım emtia
piyasası için önem taşıyan lisanslı
depoculukta son aşamaya gelindi.
Devlet Bakanı Zafer Çağlayan,
kur riskinin ihracatçının en büyük
sorunlarından biri olduğu görüşünde.
50 Dodd-Frank Yasası
Krizle boğuşan Amerika,
Dodd-Frank Yasası ile piyasa
bozucuları engellemeyi hedefliyor.
57
VOB’da risk yönetimi
Yurtdışında portföy bazında
teminatlandırmada standart hale
gelen SPAN yöntemi, bu yıl VOB’da
da kullanıma giriyor.
SAYI: 18 OCAK 2011
SAHİBİ
YÖNETİM YERİ
TEMSİLCİ
Çetin Ali Dönmez
Akdeniz Caddesi Birsel İş Merkezi
No: 14 K: 6 Aslancak 35210 İZMİR
Tel: 0232 481 10 81 Faks: 0232 445 61 85
www.vob.org.tr e-posta: [email protected]
SORUMLU MÜDÜR
TASARIM-İÇERİK-REKLAM
MAHİYETİ
SEM YAYINCILIK
Büyükdere Caddesi Öztürk Sokak Akabe
İş Merkezi No: 1/A Mecidiyeköy/İstanbul
Tel: 0212 347 32 30
YAYIN TÜRÜ
GRAFİK VE BASIM YERİ
Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş.
Şamil Demirkan
İktisadi konular
Yerel Süreli Yayın
4 VOBJEKTİF | OCAK 2011
Türk Medya Kampüs Davutpaşa Caddesi
No:34 Topkapı/İstanbul
22
VOB GENEL
MÜDÜRÜ’NÜN MESAJI
OPSİYONLARIN GELİŞİ
HACİMLERİ KATLAYACAK
ÇETİN ALİ DÖNMEZ
VOB Genel Müdürü
Bir yıl daha geride kaldı. Zaman hızla akıp geçiyor.
Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası’nda göreve başladığım
Nisan 2008 sanki dün gibi, halbuki neredeyse üç yılım
dolacak. Bu zaman süresi içinde elimden geldiğince
çalıştım, ekibimin de azami gayretle çalışması için
çaba sarfettim. Geldiğimiz nokta itibarıyla başlangıçta
arzu ettiğim seviyeye henüz gelemesek de iyi yetişmiş,
uyumlu ve başladığımız noktaya kıyasla geniş bir
ekibimiz var. Aramıza katılan arkadaşlar kısa sürede
büyük gelişme gösterdiler, ekibimizin bilgi seviyesi,
tecrübesi de önemli ölçüde arttı. Yazılım çalışmaları
ve testler hızla devam ediyor, zaman zaman ben
de müdahale ediyorum, arkadaşlarımla toplantılar
yapıyoruz, yeni yazılımın devreye alınması bizim için
çok önemli, başarmamız ve gecikmeden başarmamız
gerekiyor, onun için ben de gerekirse teknik
çalışmalara katılıyorum. Ekibimizin uyum içinde ve
özveriyle çalıştığını gönül rahatlığıyla söyleyebilirim,
benim gibi mükemmeliyetçi bir adamın memnun
olması zor ancak ekibimiz gerçekten iyi çalışıyor.
Yeni yazılım özellikle opsiyonların işleme
açılması anlamına geliyor ve bu konuda gerek
yurtiçi yatırımcılar nezdinde gerekse yurtdışı
yatırımcılar nezdinde büyük bir beklenti oluştu.
Yabancı yatırımcılar ve aracı kuruluşlar bizi nerede
görseler hep opsiyonların ne zaman açılacağını
soruyorlar, ülkemiz aracılık sektörü için de opsiyon
sözleşmelerinin işleme açılması özellikle aracılık
komisyon gelirlerinin artması ve yatırımcı tabanının
gelişmesi açısından yeni bir soluk olacak. Bizim
açımızdan da opsiyon sözleşmeleri ile birlikte
önemli bir işlem hacmi artışı ihtimali olduğu
için bu sözleşmelerin açılması önemli. Opsiyon
sözleşmelerinin işlem hacmi bize benzer bazı ülkelerde
son derece ilgi çekici bir şekilde yüksek. Örneğin Ekim
ayında Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları
Birliği tarafından Güney Kore’de organize edilen ve
Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı’nın da katıldığı
bir seminer vesilesiyle gittiğim Güney Kore’de
opsiyon sözleşmelerinin işlem hacmi vadeli işlem
sözleşmelerinin işlem hacminden kat kat yüksek,
inanılmaz rakamlara ulaşmış durumda. Bizim
açımızdan bakıldığında halen 1 milyar doları geçmiş
olan işlem hacmimizin bir iki yıl içinde belki de dörtbeş katına çıkması belki de sürpriz olmayacak.
Opsiyon sözleşmelerinin işleme açılacağı tarihin
yaklaşması ile birlikte üyemiz banka ve aracı kurum
personelinin ve yatırımcıların eğitimi konusu da önem
kazanıyor. Bu nedenle 2011 yılın ilk çeyreği borsamız
açısından yoğun eğitimlerin gerçekleştirileceği bir
dönem olacak. Yeni türev sözleşmelerin kullanımı,
fiyatlaması, riskleri vb. konularda yapacağımız
eğitimler ile hem bilgi seviyesini arttırmayı, hem de
olası hızlı piyasa hareketlerinde oluşabilecek kar/zarar
miktarları nedeniyle çoğu zaman sağlam temelden
yoksun analizlere dayanmayan gereksiz ve haksız
suçlamaların da önünü şimdiden kesmeyi planlıyoruz.
Opsiyon sözleşmelerini açmadan önce de boş
durmadık, mevcut sistemimizde işlem görmekte
olan sözleşmelere yeni sözleşmeler ekledik. Aralık
ayı içinde önce İMKB30-İMKB100 fark sözleşmesini
işleme açtık. Bu sözleşme ile birlikte yatırımcılar artık
sadece İMKB30 ve İMKB100 endekslerinin yönüne
yatırım yapmak zorunda kalmayacak, iki endeksin
performansı arasındaki farkı da alıp satabilecekler.
Örneğin yatırımcı İMKB30 endeksinin İMKB100
endeksinden daha iyi performans göstereceğine
inanıyorsa İMKB30-İMKB100 sözleşmesini tek bir
emir ile bir defada alabilecek. Böylece piyasa düşse
de yükselse de eğer İMKB30 endeksi İMKB100
endeksinden daha iyi performans gösterirse kar
elde edebilecek. Bu sözleşmenin yeni bir yatırım
imkanı yaratacağını ve halen istediğimiz hacimlere
ulaşamayan VOB-İMKB100 sözleşmesinin işlem
hacmini de arttıracağına inanıyorum. Yine 2010 yılı
Aralık ayı içinde VOB tarihinde ilk defa yabancı bir
para birimi (ABD Doları) cinsinden işlem görecek
sözleşmeleri piyasaya sunduk.
Bunlar Euro/Dolar Döviz vadeli işlem sözleşmeleri
ile Dolar/Ons Altın sözleşmeleri. Euro/Dolar
sözleşmeleri ile birlikte yatırımcılar artık euro/dolar
paritesini de alıp satabilecekler, dış ticaret şirketleri de
çapraz kur riskini tek bir işlemle “hedge” edebilecekler,
yani zarardan korunmayı sağlayabilecekler. Bu
sözleşmeler aslında küresel piyasaların önemli
sözleşmeleri, bu nedenle aslında VOB olarak ilk defa
lokal, yani yerli piyasa ürünlerinde global piyasa
ürünlerine de adım atmış olduk.
Ben iflah olmaz bir iyimser olarak bu sözleşmelerin
de işlem hacmimize önemli katkıları olacağını
düşünüyorum. Ayrıca biz VOB olarak yeni
sözleşmeleri açma konusunda cesaretliyiz, kendimize
güveniyoruz, sözleşmelerin başarısız olması de bizi
yenilikçilik konusunda yıldırmayacak. Nobel Edebiyat
Ödülü sahibi Samuel Beckett’in ilginç bir sözü var:
“dene yenil, yine dene yine yenil, ama her defasında
daha iyi yenil.”
VOB olarak yaptığımız her işten, başarı ve
başarısızlıklarımızdan gerekli dersleri çıkarıyoruz,
her işimiz bir öncekinden daha iyi oluyor, biz bunu
görüyoruz, bizi izleyenler de görüyor. Ülkemizin
menfaati, piyasalarımızın menfaati için her zaman
elimizden geldiği kadar ve olabildiğince de cesur
adımlarla yenilikler yapmaya piyasaya öncülük
yapmaya devam edeceğiz.
Sevgi ve saygılarımla...
OCAK 2011 | VOBJEKTİF 5
DÜNYADAN
700 TRİLYON DOLARLIK PİYASA
CME Ham Petrol ve Altın Volatilite
Endeksi Vadeli İşlem Sözleşmelerini
işleme açtı
CME, CBOE VIX metodolojisi
kullanarak hesaplanacak volatilite
endeksleri üzerine vadeli işlem ve
opsiyon sözleşmelerini işleme açmak
için CBOE ile imzaladığı 7 yıllık lisans
anlaşması kapsamında Ham Petrol ve
Altın volatilitesi üzerine vadeli işlem
sözleşmelerini 2010’un son çeyreğinde
işleme açtı. Bu yeni ürünlerin dayanak
varlığı VIX hesaplama metodolojisi
ve CME opsiyonları piyasa verileri
kullanılarak hesaplanan volatilite
endeksleridir. Bu ürünler NYMEX ve
COMEX kural ve düzenlemelerine
uygun olarak işlem görmektedir.
Ayrıca, CME’nin 2011’in ilk çeyreğinde
soya fasulyesi ve mısır üzerine de VIX
vadeli işlem sözleşmelerini işleme
açması bekleniyor.
CME vayanak varlığı döviz kurlarında
gerçekleşen volatilite olan vadeli
işlem sözleşmelerini işleme açacak
2011’in ilk çeyreğinde CME döviz
kurlarında gerçekleşen volatilite
üzerine vadeli işlem sözleşmelerini
işleme açacak. Bu ürünler volatilitenin
direk alınıp satıldığı ilk ürünler olacaktır.
Ürünlere ilişkin volatililite hesaplaması
VolX (Volatility Exchange Corporation)
ile imzalanan lisans anlaşması
kapsamında yapılacak.
6 VOBJEKTİF | OCAK 2011
RTS Hisse Senedi Borsası
Rusya Volatilite Endeksi’ni
hesaplamaya başladı
7 Aralık 2010’da RTS Rusya Volatilite
Endeksi’ni hesaplama ve yayınlamaya
başladı. Hesaplamada RTS endeks
opsiyonlarının fiyatları kullanılmakta
ve hesaplamalar her 15 saniyede bir
yayınlanıyor. Rusya Hisse Senedi
Piyasası’nın oynaklığını yansıtan bu
endeks Rusya’da bir borsa tarafından
hesaplanan ilk volatilite göstergesi ürün
olma özelliğini taşıyor.
Eurex Kanada Hisse Senetlerine Dayalı
Vadeli İşlem Sözleşmelerini işleme açtı
25 Kasım 2010 tarihinde, Eurex
Kanada’nın önde gelen şirketlerinin
hisse senetlerine dayalı vadeli işlem
sözleşmelerini işleme açıldı. Bu yeni
ürünler, sermaye türev araçlarına
yönelik hızla büyüyen müşteri talebini
yansıtıyor.
Singapur Borsası EURO STOXX
50 Vadeli İşlem Sözleşmelerini
işleme açtı
SGX EURO STOXX endeks vadeli
işlem sözleşmesi ve bu vadeli işlem
sözleşmesine dayalı opsiyonlar, 6 Aralık
2010 tarihinde, Singapur Borsası’nın
türev piyasasında işlem görmeye
başladı. Amerikan Doları cinsinden
işlem gören EURO STOXX vadeli işlem
sözleşmesi ve opsiyonlarının işleme
açılmasıyla ilk kez bu ürünler Asya
Piyasası’na girmiş oldu.
Tayland Menkul Kıymetler Borsası,
Çin Menkul Kıymetlerine Dayalı Borsa
Yatırım Fonlarını işleme açtı
22 Kasım 2010’da, Tayland Menkul
Kıymetler Borsası Çin borsa yatırım
fonlarını bünyesinde ilk kez işleme
açmıştır. Bu fonlar, yatırım fonu
sektöründe işlem görmektedir. Bu
yeni ürünler, Taylandlı yatırımcılar
için yatırım alternatiflerini arttırmayı
hedefliyor.
Tayland Vadeli İşlem Borsası Kısa
Vadeli Faiz Oranlarına Dayalı Vadeli
İşlem Sözleşmelerini işleme açtı
29 Kasım 2010 tarihinde, Tayland
Vadeli İşlemler Borsası, 3 aylık BİBOR
ve 6 aylık THBFIX vadeli işlem
sözleşmeleri olmak üzere, iki yeni
faize dayalı vadeli işlem sözleşmesini
işleme açtı. Bu iki yeni faiz sözleşmesi
geçen ay işleme açılan 5 yıllık hazine
tahvillerine dayalı vadeli işlem
sözleşmelerinin takipçisi oldu.
BM&FBOVESPA ve Bolsa De
Comercio De Santiago stratejik
işbirliği antlaşması imzaladı
Brezilya Borsası BM&FBOVESPA
ve Şili Borsası Bolsa De Comercio
De Santiago arasında 13 Aralık 2010
tarihinde Stratejik İşbirliği Antlaşması
imzalandı. Antlaşmaya göre iki borsa
arasında bağlantı kurulması, emir
yönlendirme, veri yayını ve yeni
ürünlerin geliştirmesi gibi birçok
konuda işbirliği yapılacak.
Eurex yeni fiyatlama
modeli kullanacak
1 Şubat 2011 tarihinde uygulamaya
koyulması planlanan yeni fiyatlama
modeli ile piyasanın gelişimine ve işlem
hacmine olumlu katkıda bulunması
bekleniyor. Yeni uygulama özellikle son
müşteriye fayda sağlayacak.
türev araçlar piyasasına verilen önemi
ve bu piyasalardaki şeffaflık isteğini
ortaya koyuyor.
Avrupa Parlamentosu MiFID
Reformunu 2011 gündemine aldı
Avrupa’nın finansal işlem platformlarını
ve finansal piyasalarını düzenleyen
en geniş kapsamlı yönetmelik
olan “The Markets in Financial
Instruments Directive” (MiFID) ile
ilgili reformlar 2011’in ilk çeyreğinde
Avrupa Parlamentosu’nda tartışılacak.
Reform süreci kapsamında piyasaları
düzenlemek ve daha fazla denetlemek
adına finansal piyasalarında şeffaflık,
yeni kurallar, tezgahüstü piyasalar
ve türev ürünler gibi bir çok konuda
düzenlemeler yapılması bekleniyor.
Türev araçlar piyasasının 2010
sonunda 700 trilyon dolar değerine
ulaşması bekleniyor
Danışmanlık şirketi TABB Grup
tarafından yapılan araştırma yılsonunda
türev piyasası büyüklüğünün 700
trilyon dolara ulaşacağını söylüyor.
2009 sonunda 690 trilyon dolar
civarında olan bu piyasa değeri 2010
ortalarında düşmesine rağmen yılı yine
geçen senenin üzerinde kapatacak
gibi görünüyor. Yılın ikinci yarısında
döviz ve emtia piyasasındaki oynaklığın
yükselmesi ve birçok şirketin riskten
korunmak adına türev araç kullanımına
yönelmesi ikinci yarıdaki artışı açıklıyor.
TABB’ın yaptığı araştırmada tezgah
üstü ve organize borsalarda işlem
gören türev araçların yıl sonundaki
nominal değeri dikkate alınıyor.
Asya’da tezgah üstü piyasada
yer alan türev ürünler borsalara
göç ediyor
G-20 ülkeleri tezgah üstü piyasalarda
geçekleşen türev işlemlerinin merkezi
bir takas platformuna taşınması
gerektiğini prensipte kabul etti. Bunun
üzerine G-20 politikasını dikkate alan
Asya ülkeleri de tezgah üstü piyasaları
düzeltmek için harekete geçti. Japonya,
Kore ve Hong Kong, 2012 sonunda
merkezi takas kurallarını yürürlüğe
koymayı planlıyor. Asya’daki bu hareket
2011 ortalarında türev araçlar
piyasasında yeni kurallar bekleniyor
Dodd-Frank Wall Street Reform
ve Tüketiciyi Koruma Yasası
çerçevesindeki Amerikan düzenleyici
otoriteleri tarafından yürürlüğe
sokulacak alt düzenlemelerin
çoğunluğunun 2011 ortalarında
tamamlanması bekleniyor.
The Futures Industry Association
(FIA)’nın her yıl düzenlediği “Futures
& Options Expo’nun açılışında DODD
Frank Yasası”nın Türev Piyasalara
Etkisi üzerine bir konuşma yapan CFTC
Başkanı Gary Gensler özetle, “Dodd
Frank Yasası”nın türev piyasalarda
öngördüğü alt düzenlemelerin hayata
geçirilmesi için CFTC ve SEC’in 15
Temmuz 2011 tarihine kadar süresi
olduğundan, alt düzenlemelerde
özellikle swap piyasasının organize
piyaslarda işlem görmesi ve takasa
konu olması ile ilgili hükümlerin
yer alacağından, vadeli işlem ve
opsiyon piyasalarının merkezi işlem
ve takas, şeffaflık, kurumsal aracılar
gibi avantajlarının, swap piyasalarını
düzenlerken CFTC ve SEC’in en önemli
gücü olacağından sözetti. Hangi
swaplar için takas ve organize piyasa
zorunluluğu getirileceği, müşteri
fonların swap işlemini gerçekleştiren
aracı kurumdan ayrı tutulması, yeni alt
düzenlemeleri yaparken risk yönetimi
açısından zorlanılacağı, dolayısıyla
swap piyasalarını düzenlerken,
özellikle risk yönetimi konusunda,
vadeli işlem ve opsiyon piyasalarının
güçlü yönlerinin alınması gerektiği
hususu Gensler’in vurguladığı diğer
konular arasında yer alıyordu. Swap
işlemlerinin takasının bağımsız takas
üyeleri tarafından da yapılabilmesinin
sağlanması gerektiği, ABD’deki takas
kurumlarının uluslararası denklik
standartlarını tutturması halinde
Avrupa’daki swapların takasını da
gerçekleştirebilmeleri konusunda
Avrupa Birliği düzenleyicileri ile yapılan
işbirliği gibi hususlar da CFTC Başkanı
tarafından katılımcılar ile paylaşıldı.
OCAK 2011 | VOBJEKTİF 7
VOB’DAN HABERLER
VOB 2010’A
REKORLA VEDA ETTİ
VOBJEKTİF YENİLENDİ
VOBJEKTİF 2011 yılına yeni yüzü
ile giriyor. Borsamızın periyodik
yayını olan VOBJEKTİF 2011 yılı
ile beraber yenilenen yüzünün
yanı sıra içeriği ile de daha çok
okuyucuya ulaşmayı hedefliyor.
VOBJEKTİF içeriğinde yer alan
teknik makalelere ek olarak bundan
böyle haber ve yorum içeriği olan
makalelere de yer verilecek. Bunun
yanı sıra piyasa katılımcılarının
görüş ve yorumları da dergide
yer alacak olup, yatırımcının daha
da dikkatini çekmeyi hedefliyor.
Çıktığı günden bu yana VOB’un
profesyonel kadrosunun büyük
özverisi ile hazırlanan VOBJEKTİF’i
bundan sonra SEM Yayıncılık
hazırlayacak. VOBJEKTİF’in yeni
dönemde içeriği daha zengin, daha
kapsayıcı bir yayına dönüşmesi
hedefleniyor.
VOB’DA 2010 YILINDA
YENİ İŞLEM HACMİ REKORU
VOB kuruluşundan itibaren
gösterdiği hızlı gelişimi 2010 yılında
da sürdürmeye devam etti. VOB’un
işlem hacmi 2010 yılında bir önceki
seneye göre yüzde 29 artışla ve
toplamda yaklaşık 432 milyar TL’ye
ulaşarak TL bazında yeni bir işlem
hacmi rekoru kırdı.
VOB’DA ÜÇ YENİ SÖZLEŞME
VOB yatırımcılara yeni risk yönetim
ve yatırım araçları sunmaya devam
ediyor. Aralık ayında açılan üç yeni
sözleşme ile birlikte yatırımcılar
artık İMKB 30-100 Endeks Farkı,
Dolar/Ons Altın ve Euro/Dolar
Çapraz Kuru sözleşmelerini
kullanarak risk yönetimi, yatırım ve
arbitraj işlemleri yapma imkanına
sahipler. Özellikle işleme açıldığı
günden itibaren 11 gün içinde
8 VOBJEKTİF | OCAK 2011
günlük ortalama 4 milyon TL’lik
işlem hacmine ulaşan Euro/Dolar
Çapraz kuru sözleşmesi yatırımcılar
tarafından yoğun ilgi gördü. Yeni
sözleşmeler hakkında detaylı bilgiye
Vobjektif’in bu sayısında ve VOB’un
resmi websitesinde
(www.vob.org.tr) yer verilmiştir.
EGE LİSANSLI DEPOCULUK
A.Ş. KURULDU
Tarımsal ürün ticaretine yeni bir
boyut getirmesi beklenen lisanslı
depoculukta ilk büyük adım
atıldı. İzmir Ticaret Borsası (İTB)
koordinatörlüğünde oluşturulan
ve ortakları arasında VOB’un da
bulunduğu Ege Lisanslı Depoculuk
A.Ş.’ye (ELİDAŞ) kuruluş izni
verildi. Lisanslı depoculuk
sisteminin kurulması ile birlikte
VOB’da mevcutta işlem gören ve
yeni açılacak olan tarımsal ürün
kontratlarının işlem hacmininin
artacağı düşünülüyor. Böylece
VOB’u kullanarak tarım ürünlerinde
etkin risk yönetimi yapılması
kolaylaşacaktır. ELİDAŞ’ın 2011
yılının ilk yarısı içerisinde faaliyet
izni alması planlanıyor.
VOB ÜNİVERSİTELERLE
İŞ BİRLİĞİNE GİDİYOR
VOB Vadeli İşlem ve Opsiyon
piyasalarla ilgili eğitim, araştırma,
yayın, konferans ve sempozyumlar,
tanıtım çalışmaları ve bilimsel
çalışmaların yaygınlaştırılması
ve benimsenmesi amacı ile
üniversiteler ile yapılacak işbirliği
çalışmalarına başladı. Bu kapsamda
ilk işbirliği protokolü VOB ve Ege
Üniversitesi arasında imzalandı.
Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.
Candeğer Yılmaz, İİBF Dekanı Prof.
Dr. Haluk Soyuer, VOB Yönetim
Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli
ve VOB Genel Müdürü Çetin Ali
Dönmez’in katıldığı imza töreninde
Üniversite ile VOB arasında eğitim
ve bilimsel çalışmalar başta olmak
üzere bir çok alanı kapsayacak olan
iş birliği anlaşması imzalandı.
Ege Üniversitesi ile başlayan
borsa ve üniversite iş birliği yakın
gelecekte farklı üniversiteler ile
yapılacak anlaşmalar ile devam
edecek.
VADE SONU UZLAŞMA FİYATINDA
HESAPLAMA KRİTERİ DEĞİŞTİ
VOB’da İşlem Göre Endeks Vadeli
İşlem Sözleşmelerinin Vade Sonu
Uzlaşma Fiyatının hesaplanma
kriterlerinde değişikliğe gidildi.
Buna göre VOB-İMKB30 Vadeli
İşlem Sözleşmelerinde son
işlem günü borsada seansın
kapanmasından önceki 30 dakika
içerisinde, İMKB’de gerçekleşen
tüm İMKB-30 ulusal hisse senedi
fiyat endeks değerlerinin aritmetik
ortalaması, VOB-İMKB30 Vadeli
İşlem Sözleşmeleri’nde ise son
işlem günü borsada seansın
kapanmasından önceki 30 dakika
içerisinde, İMKB’de gerçekleşen
tüm İMKB-100 ulusal hisse senedi
fiyat endeks değerlerinin aritmetik
ortalaması vade sonu uzlaşma fiyatı
olarak kullanılacak.
Yeni düzenleme öncesinde
VOB-İMKB30 ve VOB-İMKB100
Vadeli İşlem Sözleşmelerinde
son işlem günü borsada seansın
kapanmasından önceki 15 dakika
içerisinde, İMKB’de gerçekleşen
ve aralarında 30 saniyeden daha
az süre olmaksızın rastgele seçilen
10 adet İMKB-30 ulusal hisse
senedi fiyat endeks değerinin
aritmetik ortalaması vadeli işlem
sözleşmesinde vade sonu uzlaşma
fiyatı olarak kullanılmaktaydı.
KAPAK
BİR AYDA ÜÇ KONTRAT
Geçen yılın son ayında, VOB yatırımcıları için üç yeni kontrat devreye girdi.
VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı, Euro/Dolar ve Dolar/Ons Altın vadeli işlem
sözleşmelerinin işleme açılmasıyla yatırımcılar için yeni bir dönem başladı
yılının son ayı Vadeli İşlem ve Opsiyon
Borsası açısından çok önemli üç
sözleşmenin yürürlüğe girdiği bir dönem
oldu.
Yürürlüğe giren üç ayrı sözleşmeyle
hem yatırımcıların ihtiyaçlarının
karşılanmasında hem de reel sektörün
kur riski başta olmak üzere risklerinin
yönetiminde önem taşıyan adımlar atıldı.
Aralık ayının başında ilk olarak VOBİMKB 30-100 Endeks Farkı Vadeli İşlem
Sözleşmesi yürürlüğe girdi.
Ardından ihracatçı kesiminin
ihtiyaçlarına yanıt verme ve işletmelerin
kur risklerinin yönetimi açısından büyük
önem taşıyan VOB-Euro/Dolar Çapraz
Kuru sözleşmesi işlemlere başladı.
Son olarak da Türk insanının
geleneksel yatırım araçlarından biri
olan altının uluslararası piyasalardaki
hareketlerine dair beklentilerin yatırıma
dönüşmesine olanak tanıyan VOB-Dolar/
Ons Altın sözleşmesi geldi.
Vobjektif’in bu sayısında kapak konusu
olarak bu üç sözleşmenin detaylarını,
getirilerini, kullanım yöntemlerini ve
piyasa oyuncularının yeni sözleşmelerle
ilgili görüşlerini aktaracağız.
OCAK 2011 | VOBJEKTİF 9
KAPAK
İMKB 30-100 ENDEKS FARKI
VADELİ İŞLEM SÖZLEŞMESİ
BAHAR DEMİRYÜREK - KEREM ÖNDE
DERYA EZGİ ÖTÜRK
Sözleşme, Araştırma ve İstatistik Müdürlüğü
[email protected]
VOB’da ilk kez “farka” işlem yapma olanağı tanıyan bir kontrat devreye
girdi. Yeni sözleşme, İMKB 30 ile 100 arasındaki farkın yanında
mali-sınai endeks farkını dikkate alan yatırımcılara da avantaj sağlıyor.
V
OB’da, 1 Aralık 2010 tarihinde işleme
açılan VOB-İMKB 30-100 Endeks
Farkı vadeli işlem sözleşmesi ile İMKB30 ve İMKB-100 endeks vadeli işlem
sözleşmelerine yeni bir endeks vadeli işlem
sözleşmesi daha eklendi ve işlem gören
endeks vadeli işlem sözleşmelerinin sayısı
üçe ulaştı.
VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı Vadeli
İşlem Sözleşmesi Nedir?
Bilindiği gibi VOB’da işlem gören endeks
vadeli işlem sözleşmelerinin dayanak
varlıkları İMKB tarafından hesaplanan
İMKB-30 ve İMKB-100 endeksleri. VOBİMKB 30-100 Endeks Farkı Sözleşmesi ise,
İMKB-30 endeks değerinden, İMKB-100
endeks değerinin çıkarılmasıyla bulunan
endeks değeri üzerine düzenlenmiş bir
sözleşme. Bu vadeli işlem sözleşmesinin
dayanak varlık fiyatı İMKB-30 endeksi
ile İMKB-100 endeks değeri farkından
türetiliyor. Örneğin aşağıdaki veri
ekranında gösterildiği gibi İMKB-30
endeksi değeri 81.984, İMKB-100 endeksi
değeri 65.831 iken iki endeks arasındaki fark
16.153 olarak hesaplanıyor. Bu değer VOBİMKB 30-100 Endeks Farkı Sözleşmesi’nin
dayanak varlık değerini oluşturuyor.
Endeks Verileri
10 VOBJEKTİF | OCAK 2011
Yatırımcı, VOB-İMKB 30-100 Endeks
Farkı Sözleşmesinde, İMKB-30 ve İMKB100 endeks değerleri arasındaki farkın
artacağını düşünüyorsa uzun pozisyon,
İMKB-30 ve İMKB-100 endeks değerleri
arasındaki farkın azalacağını düşünüyorsa
kısa pozisyon alıyor.
VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı Vadeli
İşlem Sözleşmesi ile Ne Alınıp Satılıyor?
Uzun Pozisyon Almak
Yatırımcı, uzun pozisyon alarak VOBİMKB 30-100 endeks farkının artacağı
beklentisini satın alıyor. Bir başka deyişle
VOB-İMKB 30 endeks vadeli işlem
sözleşmesinde uzun, VOB-İMKB 100
endeks vadeli işlem sözleşmesinde kısa
pozisyon almış oluyor.
Kısa Pozisyon Almak
Yatırımcı, kısa pozisyon alarak VOBİMKB 30-100 endeks farkının azalacağı
beklentisini satın alıyor. Bir başka deyişle
VOB-İMKB 30 endeks vadeli işlem
sözleşmesinde kısa, VOB-İMKB 100 endeks
vadeli işlem sözleşmesinde uzun pozisyon
almış oluyor.
1-İMKB 30 ve İMKB 100 endekslerinin
arasındaki farka yönelik işlem yapabilme
imkanı;
İMKB 30 ve İMKB 100 endeks
değerlerinin arasındaki farka yönelik
yatırım yapmak isteyen yatırımcının
VOB-İMKB 30 ve VOB-İMKB 100 endeks
vadeli işlem sözleşmelerinin birinde uzun
diğerinde kısa pozisyon alması gerekiyor.
VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı vadeli
işlem sözleşmesi ile yatırımcılar tek bir
işlemle İMKB 30 ve İMKB 100 vadeli işlem
sözleşmelerinin birinde uzun diğerinde kısa
pozisyon alabiliyor. Her iki endeksin aşağı,
yukarı veya yatay yönlü hareketlerinde iki
endeks arasındaki fark artıp azalabiliyor
ve bu fark zaman zaman her iki endeksten
de etkilenerek değişik yatırım stratejilerine
imkan sağlayabiliyor.
Tablodaki fiyatlar baz alınarak Aralık
vadeli VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı
sözleşmesi için örtük (zımni) alış ve satış
fiyatları aşağıdaki gibi elde edilir.
VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı
Vadeli İşlem Sözleşmesi Fiyatları Ne İfade
Etmektedir?
VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı vadeli
işlem sözleşmesinin ilgili vade ayına ilişkin
fiyatı, yine ilgili vade ayına ait VOB-İMKB
30 endeks vadeli işlem sözleşmesi fiyatı
ile VOB-İMKB 100 endeks vadeli işlem
sözleşmesi fiyatı arasındaki farkı yansıtıyor.
Bir başka deyişle, VOB-İMKB 30, VOBİMKB 100 ve VOB-İMKB 30-100 Endeks
Farkı vadeli işlem sözleşmesi değerleri
dolaylı olarak birbirleri bazında ifade
edilebiliyor.
Örneğin, VOB’da işlem gören VOB-İMKB
30 ve VOB-İMKB 100 endeks vadeli işlem
sözleşmelerinin Aralık vadelerine ilişkin alış
ve satış fiyatları aşağıdaki gibi:
Yukarıda elde edilen örtük (zımni)
fiyatlar aynı zamanda VOB-İMKB 30-100
Endeks Farkı vadeli işlem sözleşmesi ile
karşılaştırılabiliyor. VOB-İMKB 30-100
Endeks Farkı vadeli işlem sözleşmesindeki
en iyi alış ve en iyi satış fiyatlarının örtük
fiyat aralığına yakın oluşması beklenir.
Örtük fiyatlarla sözleşme fiyatlarının
farklılaşması durumunda arbitraj imkanı
ortaya çıkabiliyor. Bu konuya ilişkin
bir örneği yazının son bölümünde yer
alan “İşlem Örnekleri” başlığı altında
bulabilirsiniz.
Peki VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı
sözleşmesi, yatırımcılara hangi avantajları
sağlayacak? İşte yatırımcıların bu kontratı
tercih etmeleri için 5 neden:
2-Daha düşük bir başlangıç teminatıyla
yatırım yapabilme imkanı;
VOB-İMKB 30 ve VOB-İMKB 100 endeks
vadeli işlem sözleşmelerinin birinde uzun
birinde kısa pozisyon almak için gereken
başlangıç teminatı her iki sözleşmenin
başlangıç teminatlarının toplamı kadar.
Örneğin VOB-İMKB 30 sözleşmesinin
başlangıç teminatı 900 TL, VOB-İMKB 100
sözleşmesinin başlangıç teminatı 700 TL
iken, endekslerden birinde uzun diğerinde
kısa pozisyon alınca yatırılması gereken
toplam başlangıç teminat miktarı 1.600
TL’ye ulaşıyor (900 TL+ 700 TL=1.600 TL).
VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı vadeli
işlem sözleşmesi ile aynı işlem 250 TL
başlangıç teminatı yatırılarak yapılabiliyor.
3-Arbitraj imkanı;
VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı vadeli
işlem sözleşmesi aynı vadeli VOB-İMKB 30
endeks vadeli işlem sözleşmesi ile VOBİMKB 100 endeks vadeli işlem sözleşmesi
arasındaki fiyat farkını yansıtıyor. Bu
sözleşmelerin fiyatlarında oluşacak
farklılıklar yatırımcılara arbitraj imkanı
sunuyor. Örneğin, Aralık vadeli VOB-İMKB
30 endeks vadeli işlem sözleşmesinin en iyi
satış fiyatı (piyasa emri ile alım yapılabilecek
en iyi fiyat) 86,775 iken, aynı vadeli VOBİMKB 30-100 Endeks Farkı vadeli işlem
sözleşmesinin en iyi satış fiyatı 19,100 ise
Aralık vadeli VOB-İMKB 100 endeks vadeli
işlem sözleşmesi en iyi alış fiyatının (piyasa
emri ile satılabilecek en iyi fiyat) 67,675
olması beklenir. VOB-İMKB 100 endeks
vadeli işlem sözleşmesi için bu fiyatın
üzerindeki fiyatlar yatırımcılar açısından
Endeks Vadeli İşlem Sözleşmeleri Verileri
OCAK 2011 | VOBJEKTİF 11
KAPAK
arbitraj fırsatı doğurur. Bu konuya ilişkin bir
örneği yine “İşlem Örnekleri” başlığı altında
bulabilirsiniz.
4-İMKB 100 endeksine dahil olup İMKB
30 endeksine dahil olmayan 70 hisse
senedine yatırım imkanı;
VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı vadeli
işlem sözleşmesi ile yatırımcılar İMKB
30 endeksi dışında kalan İMKB 100
endeksine dahil diğer 70 hisse senedinin
performansına yatırım yapma imkanına
kavuşmuş oldu.
5-Daha az bir yatırımla daha yüksek
getiri elde etme imkanı;
VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı vadeli
işlem sözleşmesinin fiyat adımı 0,025, bir
fiyat adımının değeri ise 2,5 TL. Diğer
endeks vadeli işlem sözleşmeleri ile paralel
olan bu fiyat adımı, VOB-İMKB 30-100
Endeks Farkı vadeli işlem sözleşmesi
başlangıç teminatının diğer endeks vadeli
işlem sözleşmelerinden çok daha düşük
olması sebebiyle daha az bir ilk yatırımla
daha yüksek bir getiri imkanı sağlıyor.
YATIRIM AMAÇLI İŞLEM ÖRNEĞİ
İMKB 30 ile İMKB 100 endeks
değerleri arasındaki farkın artacağını
düşünen yatırımcı nasıl işlem
yapmalıdır?
VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı
sözleşmesindeki en iyi alış ve en iyi
satış fiyatlarının aşağıdaki gibi olduğunu
varsayalım.
Yatırımcı İMKB 30 ile İMKB 100 endeks
değerleri arasındaki farkın artacağı
öngörüsüyle Şubat vadeli VOB-İMKB
30-100 Endeks Farkı vadeli işlem
sözleşmesinde 19,100’den 100 adet uzun
pozisyon alır. Bu işlem için yatırımcı 25.000
TL (250 TL*100) başlangıç teminatı yatırır.
Senaryo-1: Gün Sonu Uzlaşma
Fiyatının 19,175 olması
Gün sonunda yatırımcının
öngörüsü doğru çıkar ve yatırımcı
aldığı pozisyondan kar eder.
Yatırımcının karı: (19,175 – 19,100)*100*100
= 750 TL olarak gerçekleşir.
Senaryo-2: Gün Sonu Uzlaşma
Fiyatının 19,025 olması
Gün sonunda piyasa yatırımcının
öngörüsünün tersine hareket eder ve
yatırımcı aldığı pozisyondan zarar eder.
Yatırımcının zararı: (19,025 –
19,100)*100*100 = - 750 TL olarak
gerçekleşir.
İMKB 30 ile İMKB 100 endeks değerleri
arasındaki farkın azalacağını düşünen
yatırımcı nasıl işlem yapmalıdır?
İMKB 30 ile İMKB 100 endeks değerleri
arasındaki farkın azalacağını düşünen
yatırımcı, VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı
vadeli işlem sözleşmesinde kısa pozisyon
alarak, endeks değerleri arasındaki farkın
azaldığı durumda kar, tersi durumda ise
zarar eder. Yukarıdaki senaryolara göre
VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı vadeli
işlem sözleşmesinde 19,100’den 100
adet kısa pozisyon alan yatırımcı birinci
senaryoda 750 TL zarar ederken, ikinci
senaryoda 750 TL kar eder.
PROFESYONELLER UMUTLU
Yeni sözleşmeyi Vobjektif dergisi için
değerlendiren piyasa profesyonelleri,
VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı
sözleşmesinin yatırımcılar açısından
avantaj sağladığı görüşünde. Özellikle
tek bir teminatla iki işlem yapılmasının
avantajına dikkat çeken profesyoneller,
şunları söylüyor:
Avni Akkaya / Yatırım Finansman
Genel Müdür Yardımcısı
Bu kontratla yatırımcı İMKB-30’da
uzun pozisyon alırken İMKB -100’de
kısa pozisyon alabilecek. Çift teminat
ödemeden tek bir teminatla iki işlem
yapabilecek. Ve operasyonel maliyetini
düşürecek. Kısaca bir taşla iki kuş
vurabilecek. Yatırımcı tarafından ilgi
göreceğini düşündüğüm bir enstrüman.
Nuri Sevgen / A Yatırım
Vadeli Piyasalar Uzmanı
İMKB 30-100 Endeks farkı kontrat
sözleşmesinin işlem hacmi çok düşük.
Aylar bazında pozisyon boşluklarının
dolmasında sorun yaşandığını
görüyoruz. Daha çok İMKB -100
endeksini harekete geçirmek amacıyla
çıkarılan bir kontrat ama başlangıç için
çok ilgi gördüğünü söylemek zor.
12 VOBJEKTİF | OCAK 2011
ARBİTRAJ AMAÇLI İŞLEM ÖRNEĞİ
VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı vadeli
işlem sözleşmesiyle yatırımcılar;
Aynı vade ayına ait VOB-İMKB 30
ile VOB-İMKB 100 endeks vadeli işlem
sözleşmelerinin fiyatları arasındaki
farkı baz alarak arbitraj amaçlı işlem
yapabilirler.
Spot İMKB 30 ile İMKB 100 endeks
değerleri arasındaki farka taşıma maliyeti
eklenerek bulunan teorik vadeli fiyatı baz
alarak arbitraj amaçlı işlem yapabilirler.
Örnek-1
Borsamızda işlem gören endeks vadeli
işlem sözleşmelerinin Şubat vadelerine ait
kotasyonlar aşağıdaki gibidir.
Yukarıdaki fiyatlara göre Şubat vadeli
VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı vadeli
işlem sözleşmesinde arbitraja imkan
vermeyen alış ve satış fiyatları 19,97520,025 olmalıdır.
Arbitraj fırsatı aşağıdaki durumlarda
ortaya çıkacaktır:
Aynı anda Şubat vadeli VOB-İMKB
30-100 Endeks Farkı vadeli işlem
sözleşmesinde 19,975’den küçük bir satış
kotasyonu olması veya 20,025’ten büyük
bir alış kotasyonu olması.
Örneğin VOB-İMKB 30-100 Endeks
Farkı vadeli işlem sözleşmesindeki en iyi
alış ve en iyi satış fiyatlarının aşağıdaki
gibi olduğunu varsayalım.
İMKB 30 sözleşmesinin satış kotasyonu
ile VOB-İMKB 100 sözleşmesinde alış
kotasyonu farkının 19,975’ten küçük
olması veya Şubat vadeli VOB-İMKB 30
sözleşmesinin alış kotasyonu ile VOBİMKB 100 sözleşmesinde satış kotasyonu
farkının 20,025’ten büyük olması.
Bu örneklerde işlem maliyeti sıfır kabul
edilmiştir.
Bu durumda 19,950 fiyattan alım
yapılırken aynı anda VOB-İMKB 30
sözleşmesinde piyasa fiyatından (90,050)
satış, VOB-İMKB 100 sözleşmesinde
piyasa fiyatından (70,075) alış yapılarak
19,975’den satış yapılmış ve herhangi
bir risk alınmadan bir sözleşmede 25
endeks puanı karşılığı 2,5 TL kar edilmiş
olunur. Aynı kişi bu işlemi 100 adet
sözleşme için yaparsa kazancı 250
TL olur, ancak burada dikkat edilmesi
gereken önemli bir nokta VOB-İMKB 30,
VOB-İMKB 100 ve VOB-İMKB 30-100
Endeks Farkı sözleşmelerinde ilgili fiyat
kademelerinde toplam miktarı 100 olan
emir bulunmasıdır.
VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı vadeli
işlem sözleşmesinde Şubat vadeli alış
ve satış kotasyonlarının 19,975-20,025
olduğu durumda, Şubat vadeli VOB-
Örnek-2
Spot İMKB 30 endeksi 90,000, İMKB
100 endeksi ise 70,000’dir. Bu durumda
İMKB 30-100 endeks farkının değeri
20,000’dir. Faiz oranının % 14 olduğu
ve temettü dağıtılmadığı durumda
Aralık vadeli (vadesine iki ay kalmış)
VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı vadeli
işlem sözleşmesinin teorik vadeli fiyatı
aşağıdaki formül ile 20,472 olarak
bulunmuştur.
Aralık vadeli VOB-İMKB 30-100 Endeks
Farkı vadeli işlem sözleşmesinin fiyatının
20,472’den farklı olması durumunda
yatırımcılar için arbitraj fırsatları ortaya
çıkacaktır.
ARBİTRAJ VE GÜN İÇİ TRADE İÇİN UYGUN KONTRAT
Eralp Aslankurt / TSKB Hisse ve VOB
İşlemleri Yönetici Yardımcısı
İMKB 30-100 Endeks Farkı piyasasının
şu an çok rasyonel bir piyasa olduğunu
söylemek zor. Daha çok bireysel
yatırımcıların tercih ettiği ve pozisyonun
açığının yüksek olduğu bir enstrüman.
Piyasalar tarafından başlangıç itibariyle
çok fazla tanındığını söylemek güç gibi
görünüyor. Daha çok ilgi çekmesi ve
likit hale gelmesi gerekiyor. Derinlik
kazanamadığı için şimdilik yatırımcıların
ilgisi kısıtlı. Pratiğini yapan çok az.
Yatırımcı daha çok arbitraj ve gün içi trade
amaçlı kullanabilir. Başlangıç itibariyle
neredeyse yüzde 100 arbitraj amaçlı
kullanılıyor diyebiliriz. İMKB 30’da işlem
yapan birinin zorlanmadan kullanabileceği
bir ürün. Kullanımı kolay. Çok spesifik bir
ürün değil. Kurumsal kullanıcılar henüz
tanımadıkları için talep etmiyor. Yatırımcı
bu kontratı arbitraj amaçlı kullanabileceği
gibi portföy çeşitlendirmesinde
değerlendirebilir. Kontratı kullanarak hem
İMKB 30 hem de İMKB 100 beklentisini
satın alabilir. Tek bir teminatla hem
İMKB 30 hem de İMKB 100’de işlem
yapılabilmesinin avantaj sağladığını
düşünüyorum. Dezavantajı olmadığını
söyleyebiliriz. Uzun vadede derinlik
kazanabilecek bir ürün. Gün içinde gelişen
fırsatlardan yararlanma şansı yüksek.
Serdar Pazı / Ata Yatırım Fon Müdürü
1 kontrat için 250 TL teminat yatırmak
gerekiyor, güncel fiyatın 16.000 ve
bir kontrat büyüklüğünün 1600 TL
olduğu düşünüldüğünde kaldıraç oranı
normal 30 endeks kontratına göre çok
cazibe kazanamıyor. Daha ziyade 100
endeksi hareketlendirmek ve temettü
dönemlerinde oluşan farklılığa yönelik bir
enstrüman olarak düşünülebilir. Aradaki
fark yüzdesel olarak değil iki endeks
değerinin birbirinden çıkartılması yoluyla
hesaplandığı için endekslerin yükseldiği
dönemde normal olarak fark açılacaktır.
Bireysel yatırımcı için bu tür avantajları var.
Diğer taraftan bankacılık ve büyük sanayi
şirketlerinin ağırlığı 30 endekste çok daha
fazla olduğundan, diğer daha orta ölçekli
şirketlerin performansına göreceli olarak
yatırım yapmak isteyen yatırımcılar da bu
kontratı değerlendirebilirler. Mali ve sınai
endeks farkına da yatırım yapılabilir.
OCAK 2011 | VOBJEKTİF 13
KAPAK
VOB-DOLAR/ONS ALTIN
VADELİ İŞLEM SÖZLEŞMESİ
Türk halkının en sevdiği yatırım aracı olan altında riskten korunabilmek için artık
yeni bir enstrümanı var. VOB-Dolar/Ons Altın Vadeli İşlem Sözleşmesi, yatırımcıyı
kur riskinden korurken esnaf açısından da maliyetini kontrol imkanı tanıyor.
T
14 VOBJEKTİF | OCAK 2011
ürk yatırımcısının geleneksel yatırım aracı
olan altın ardı ardına kırdığı rekorlar
ile gündemden düşmüyor. Yılın son ayı,
VOB için Dolar/Ons Altın Sözleşmesi ile
yatırımcılar için yeni dönemin başladığı bir
ay oldu. Yeni sözleşme, yürürlüğe girmesiyle
birlikte, yatırımcılardan büyük ilgi görmeye
başladı. Vobjektif’e konuşan Yatırım
Finansman Menkul Değerler Genel Müdür
Yardımcısı Avni Akkaya, yatırımcıların
tüm dünyadaki güvenli liman arayışının
altının fiyatı açısından önem taşıdığını
ifade ediyor. Yeni sözleşmenin yatırımcı için
avantajlı yönleri olduğunu savunan Akkaya,
sözleşmeye ilginin zaman içinde artacağını
belirtiyor.
Yeni sözleşmenin özellikle Kapalıçarşı
esnafı için de avantaj sağlayacağını
söyleyen Akkaya, “Sadece yatırımcılar
değil, Kapalıçarşı esnafı da bu sözleşmeden
faydalanacak” diyor.
Peki, Dolar/Ons sözleşmesini nasıl
kullanacaksınız?
VOB’da TL/gram cinsinden işlem gören
VOB-Altın vadeli işlem sözleşmesinin
yanında VOB-Dolar/Ons Altın vadeli
işlem sözleşmesinin de işleme açılmasıyla,
yatırımcılara altın üzerine çeşitli yatırım
seçenekleri sunuldu. Dayanak varlığı
aynı ancak kote edildiği para birimi
farklı olan bu sözleşmenin mevcut altın
sözleşmesinden farklarını aşağıdaki tabloda
özetledik.
VOB-Dolar/Ons Altın vadeli işlem
sözleşmesi yalnızca spekülatif amaçlı
işlem yapmak isteyen yatırımcıların değil,
altının Dolar/Ons fiyatına ilişkin risk
taşıyan yatırımcıların da korunma amaçlı
işlem yapmak için kullanabilecekleri
cazip bir yatırım aracı. Dolar cinsinden
işlem gören bu sözleşmede kar/zarar dolar
bazında oluşuyor ve borsa tarafından
belirlenen kur kullanılarak TL’ye çevriliyor.
Sözleşmenin işlem teminatları da TL
bazında takip ediliyor. Böylece yatırımcılar,
altının dünyada en çok takip edilen fiyatı
olan Dolar/Ons değeri üzerine yatırım
yapabiliyor.
VOB-Dolar/Ons Altın Vadeli İşlem
Sözleşmesinin Sunduğu Avantajlar:
• Dolar üzerinden altın işlemi yapma
imkanıyla birlikte global piyasalara
entegrasyon,
• Alternatif bir yatırım aracı olması,
• Etkin risk yönetimi aracı olması,
• Fiyat keşfi,
• Açığa satış (fiyatların düşmesi halinde
de getiri elde etme imkanı),
• Düşük yatırımla yüksek getiri imkanı,
• Arbitraj
VOB-Dolar/Ons Altın Vadeli İşlem
Sözleşmesinde Kar/Zarar Hesaplama
Dolar cinsinden işlem gören VOB-Dolar/
Ons Altın vadeli işlem sözleşmesinde kâr/
zarar tutarları dolar bazında oluşuyor ve
bankalararası piyasa verileri kullanılarak
borsa tarafından belirtilen kurlar üzerinden
TL’ye çevriliyor. Kâr/zarar tutarlarının
TL’ye çevrilmesinde kullanılacak kurlar;
• TCMB’nin saat 15:30 itibarıyla
açıklayacağı gösterge niteliğindeki ABD
Doları satış kuru ve
• VOB tarafından ilgili saatlerde
bankalararası döviz piyasasındaki
kotasyonlar kullanılarak hesaplanacak
Dolar/TL kurları oluyor.
VOB-Dolar/Ons Altın Vadeli
İşlem Sözleşmesinin Kâr/Zarar
Hesaplamalarına İlişkin Örnekler
Dolar/Ons Altın sözleşmesinde
yatırılması gereken başlangıç ve sürdürme
teminatı TL cinsinden oluyor. Gün içinde
ve gün sonunda hesaplanan kar/zarar alım
satım sisteminde Dolar ve TL bazında
takip edilebiliyor, gün sonunda hesaplanan
kar/zarar borsa tarafından belirlenen kur
üzerinden TL’ye çevriliyor ve ilgili hesaplara
TL bazında aktarılıyor.
Dolar/ons bazında işlem görecek yeni
altın vadeli işlem sözleşmesinin işleyişi
ve kâr/zararın hesaplanmasını farklı
durumlara göre aşağıdaki örneklerde
açıklamaya çalıştık.
Hesaplamalarda kullanılacak formüller
aşağıdaki gibi:
Döviz kuru USD/TRY = 1,5000 olarak
belirlenmiştir. Buna göre,
Geçici Kâr/Zarar (USD) = 30 USD
[(1.3800-1.3500) *1*1],
Geçici Kâr/Zarar (TL) = 45 TL (30
USD*1,5000 USD/TRY) olacaktır.
Örnek:
Saat 09:15’te dayanak varlığı 995 saflıkta
Dolar/Ons Altın olan Haziran vadeli
sözleşmede 1.3500 fiyat seviyesinden 1
adet uzun pozisyon alındığını varsayalım.
Pozisyon alındığında sistemde tanımlı
USD/TRY döviz kuru 1,5000’dir.
İşlem neticesi gerçekleşen işlem
hacmi 2.025 TL olarak hesaplanacaktır
(1.3500*1*1*1,5000 USD/TRY).
Yukarıda hesaplanan işlem hacmi değeri
seans içi döviz kuru değişikliklerinden
etkilenmeyecektir.
Birinci kâr/zarar hesaplama periyodu
sonunda;
Uzlaşma Fiyatı = 1.3800
İkinci kâr/zarar hesaplama periyodu
sonunda;
Uzlaşma Fiyatı = 1.3800
Döviz kuru USD/TRY = 1,5200 olarak
belirlenmiştir. Buna göre,
Geçici Kâr/Zarar (USD) = 30 USD
[(1.3800-1.3500) *1*1],
Geçici Kâr/Zarar (TL) = 45,60 TL (30
USD*1,5200 USD/TRY) olacaktır.
İkinci kâr/zarar hesaplama periyodu
sonunda uzlaşma fiyatında bir değişiklik
olmadığı için USD bazında kâr/zarar
tutarında da herhangi bir değişiklik
olmamıştır. Bununla birlikte, döviz
kurundaki artış nedeniyle Türk Lirası
bazında kâr/zarar tutarı 0,60 TL artmıştır.
*İşlem teminatları Borsa tarafından değiştirilebilir.
OCAK 2011 | VOBJEKTİF 15
KAPAK
VOB EURO/DOLAR
ÇAPRAZ KURU VADELİ
İŞLEM SÖZLEŞMESİ
Ekonomik krizin ardından büyük bir oynaklık gösteren ve bir türlü dengeye
oturmayan euro/dolar paritesi özellikle ihracatçılar için risk oluşturuyor. VOB, yeni
sözleşmeyle girdisi dolar, satışı euro olan ihracatçıya da avantaj sağlıyor.
Ç
16 VOBJEKTİF | OCAK 2011
apraz kurlarda meydana gelen
dalgalanmaların yarattığı parite riski
özellikle reel sektörde faaliyet gösteren
firmaların kar marjlarında öngörülemeyen
değişimler yaratarak faaliyet sonuçlarını
olumsuz yönde etkileyebiliyor.
Yatırımcılar VOB’da işlem görmekte olan
VOB-TLEuro ve VOB-TLDolar vadeli
işlem sözleşmelerinde pozisyon alarak
döviz kuru riskini yönetmekte ve kârlarını
sabitleyebiliyor. VOB-EUR/USD Çapraz
Kuru Vadeli İşlem Sözleşmesinin VOB’da
işleme açılmasıyla ise, parite riskinin
yönetilmesi ve kâr marjlarının sabitlenmesi
olanağı yaratılıyor. Konuyu aşağıdaki gibi
örneklemek mümkün:
Hammadde maliyetleri dolar bazında
olup üretimini yurtdışına euro cinsinden
ihraç etmekte olan bir üreticinin birim
hammadde maliyeti 5 $ (Dolar kurunun
1,5000 olduğu varsayımıyla 7,50 TL) ve
hedeflediği birim kâr 1 $ ise, satış fiyatının
en az EUR 4,545 (EUR/USD çapraz
kurunun 1,3200 olduğu varsayımıyla)
olması gerekir. Malın teslim tarihinde
EUR/USD paritesinin 1,3200’nin altına
inmesi halinde üreticinin birim kârı
azalmış olur. Söz konusu riski taşımak
istemeyen üretici için en cazip yatırım
alternatifleri arasında VOB’da işlem
görmeye başlayan VOB-EUR/USD Çapraz
Kuru Vadeli İşlem Sözleşmesi yer alıyor.
Sözleşme yatırımcılara ileri tarihli EUR/
USD çapraz kurunu sabitleyerek, asgari kar
marjını garantileme olanağı sunuyor.
gibi BSMV istisnasına tabi. Bununla birlikte
yapılan işlemler dolayısıyla oluşacak
kârdan Yerli ve Yabancı Sermaye Şirketleri
ve Yatırım Fon ve Ortaklıkları ile benzer
nitelikte oldukları Maliye Bakanlığı’nca
belirlenenler için uygulanacak stopaj oranı
% 0 düzeyinde bulunuyor.
Neden EUR/USD Paritesi?
Türkiye’de bankacılık sektörünün
yabancı para pozisyonunun yaklaşık
%98’ini USD ve EUR para birimleri
oluşturuyor. Reel sektör firmalarının dış
finansman verileri, dış ticaret verileri
ile TCMB bünyesinde ve tezgahüstü
döviz platformlarında gerçekleştirilen
işlemlerin incelenmesi neticesinde de
benzer tespitlere ulaşmak mümkün.
Bununla birlikte, Bank for International
Settlements (BIS) tarafından Bankacılık
sektöründe düzenli olarak yapılmakta
olan anket sonuçlarına göre de, iki bacağı
Euro-USD olan spot ve vadeli işlemlerin
toplam nominal değeri TRL-USD
işlemlerinin ardından ikinci sırada yer
alıyor.
Bu çerçevede, dayanak varlığı EUR/
USD çapraz kuru olan bir vadeli işlem
sözleşmesinin Türkiye’de sermaye
piyasasına kazandırılmasının son derece
önemli bir gelişme olduğunu tespit etmek
mümkün.
VOB EUR/USD Çapraz Kuru Vadeli
İşlem Sözleşmesi’nde kâr/zarar nasıl
hesaplanacak?
VOB USD/EUR Çapraz Kuru Vadeli
İşlem Sözleşmesi dolar cinsinden işlem
görüyor. Gün içinde ve gün sonunda dolar
bazında hesaplanan kâr/zarar tutarları
VOB tarafından belirtilen Dolar/TL kuru
kullanılarak TL’ye çevriliyor.
Dolar cinsi kâr/zarar tutarlarının
TL’ye çevrilmesinde TCMB tarafından
15:30’da yayınlanan dolar satış kuru esas
alınıyor. Ayrıca, dolar kurunda meydana
gelen gün içi gelişmelerin yatırımcılar
tarafından takip edilmesi ve değişen
kurların sisteme yansıtılması amacıyla
10:30, 11:30, 12:30, 13:30, 14:30, 15:30,
16:30 ve 17:00 saatlerinde TCMB’nin 28
Mart 2002 tarih ve 2002-25 No’lu basın
duyurusunda yer alan yönteme paralel
olarak, Reuters TRY1= sayfasında 1
ABD doları karşılığı TL kotasyon veren
bankaların alım ve satım fiyatlarının
ortalamalarının ortalaması alınarak Dolar
kuru hesaplanıyor.
Sistemde tanımlı dolar kuru ile yukarıda
belirtilen yöntem kullanılarak hesaplanan
dolar kuru arasında %1’in üzerinde sapma
olması durumunda, kâr/zarar tutarlarının
piyasa koşullarını yansıtması amacıyla VOB
tarafından hesaplanan dolar Kuru esas
alınıyor.
Yurtiçi piyasaların resmi tatil nedeniyle
yarım gün açık olması durumunda, dolar
kuru hesaplamaları VOB seans aralığında
yer alan saatlerde yapılıyor. Örneğin ilgili
VOB EUR/USD Çapraz Kuru Vadeli
İşlem Sözleşmesi’nin Yatırımcıya
Sağlayacağı Avantajlar Neler?
Yatırımcılara en iyi hizmeti verme
amacıyla, ürün çeşitliliğini artırmaya
yönelik çalışmaların her geçen gün
hızlandığı VOB’da işleme açılmış olan
EUR/USD Çapraz Kuru Vadeli İşlem
Sözleşmesi yatırımcılar için birçok avantajı
beraberinde getirmiş oldu. Bunları şöyle
sıralamak mümkün:
Sözleşmede korunma amaçlı pozisyon
alan Yatırımcı dolar üzerinden EUR/USD
paritesi işlemi yapabilir, global piyasalara
entegre olma şansına sahip olur ve etkin
risk yönetimi yoluyla karını sabitleyebiir.
Bununla birlikte, fiyat keşfi özelliği ile
gelecekte paritenin nasıl bir trend izleyeceği
konusunda fikir sahibi olunması mümkün.
Sözleşme ayrıca yatırımcılara arbitraj
fırsatlarından yararlanma imkanı da
veriyor.
İşleme açılacak VOB-EUR/USD Çapraz
Kuru Vadeli İşlem Sözleşmesi de VOB’da
işlem gören diğer vadeli işlem sözleşmeleri
*İşlem teminatları Borsa tarafından değiştirilebilir.
OCAK 2011 | VOBJEKTİF 17
KAPAK
gün için VOB’un seans saatlerinin 09:1512:35 aralığında ise hesaplamalar 10:30,
11:30 ve 12:30 saatlerinde için yapılır. İlgili
günde TCMB tarafından 15:30‘da dolar
satış kurunun açıklanmaması halinde
borsamız tarafından yukarıda belirtilen
kriterler doğrultusunda hesaplanan dolar
kuru esas alınıyor.
VOB tarafından hesaplanan dolar kuru
virgülden sonra dört basamak (0,0001 ve
katları) olacak şekilde en yakın değere
yuvarlanıyor.
İşlem hacmi hesaplamalarında aksi
belirtilmedikçe işlemin gerçekleştiği an
geçerli olan kur bilgisi kullanılır.
EUR/USD Çapraz Kuru Vadeli İşlem
Sözleşmesi kâr/zarar hesaplamasını
aşağıdaki örnek ile değerlendirelim:
Hesaplamalarda kullanılacak formüller
aşağıdaki tablodaki gibidir.
Saat 09:15’te dayanak varlığı EUR/USD
paritesi olan Haziran vadeli sözleşmede
1,3000 fiyattan 1 adet uzun pozisyon
alındığını varsayalım. Pozisyon alındığında
sistemde tanımlı döviz kuru USD/TRY =
1,5000’dir.
İşlem Hacmi Değeri (TL)=1,3000 EUR/
USD*1*1000 EUR*1,5000 USD/TRY=1.950
TL’dir.
Yukarıda hesaplanan işlem hacmi değeri
seans içi döviz kuru değişikliklerinden
etkilenmeyecektir.
Birinci kâr/zarar hesaplama periyodu
sonunda;
Uzlaşma Fiyatı 1,3200, döviz kuru ise
1,5000 olarak belirlenmiştir. Buna göre,
Geçici Kâr/Zarar (USD) = (1,3200-1,3000)
EUR/USD*1*1000 EUR = 20 USD,
Geçici Kâr/Zarar (TL) = 20
USD*1,5000USD/TRY = 30 TL olacaktır.
İkinci kâr/zarar hesaplama periyodu
sonunda;
Uzlaşma Fiyatı 1,3200, döviz kuru ise
1,5200 olarak belirlenmiştir. Buna göre,
Geçici Kâr/Zarar (USD) = (1,32-1,30)
EUR/USD*1*1000EUR = 20 USD,
Geçici Kâr/Zarar (TL) =
20USD*1,5200USD/TRY = 30,40 TL
olacaktır.
İkinci kâr/zarar hesaplama periyodu
İHRACATÇI İÇİN KRİTİK ŞEMSİYE
Avni Akkaya / Yatırım Finansman Genel Müdür Yardımcısı
Euro/Dolar kontratı ile
ithalatçı fiyat artışından yönelik
kendini koruyabilecek, ihracatçı
ise kur riskine karşı kendini
garantileyebilecek. İhracatçılar
bu enstrümanları kur riskinden
korunmak için kullanmıyorlar.
Bunda bilinirliğin az olması
etkili olabilir. Oysa ihracatçı
için önemli bir şemsiye niteliği
taşıyor. Geçmişte faizlerin
yüksek olması uzun vadeli
18 VOBJEKTİF | OCAK 2011
tahmini zorlaştırıyordu. Ancak
şimdi içinde bulunduğumuz
düşük faiz ve enflasyon ortamı
uzun vadeli işlem yapmayı
kolaylaştıracak ve işlem hacmini
artıracak. Bu da yabancı
yatırımcıların VOB’a dolayısıyla
Türkiye’ye olan ilgisini artıracak.
Paritedeki ani zıplamalar ile
birlikte gözlerin bu sözleşmelere
döneceğini biliyorum. Sadece iyi
anlatmak gerekiyor.
sonunda uzlaşma fiyatında bir değişiklik
olmadığı için dolar bazında Kâr/Zarar
tutarında da herhangi bir değişiklik
olmamıştır. Ancak döviz kurundaki artış
nedeniyle Türk Lirası bazında Kâr/Zarar
tutarı 0,40 TL artmıştır.
VOB- EUR/USD Çapraz Kuru Vadeli
İşlem Sözleşmesi özelliklerine bir önceki
sayfadaki tabloda yer verilmiştir.
Sonuç
Yabancı borsalarda yatırımcılar
tarafından en çok tercih edilen parite
sözleşmelerinden başında gelen EUR/
USD paritesinin dayanak varlık olarak
belirlendiği VOB-EUR/USD Çapraz
Kuru Vadeli İşlem Sözleşmesi ile
yatırımcılarımıza parite riskini yönetme
ve olası arbitraj fırsatlarından yararlanma
imkanı sunuluyor.
KESİNLİKLE TALEP GÖRÜR
Nuri Sevgen / A Yatırım Vadeli Piyasalar Uzmanı
Euro/Dolar kontratı oldukça talep gören bir
enstrüman. Bu kontratta iyi gelişmeler olacak.
Sıkıntı hesaplamaların TL üzerinden yapılması ve
işlem saatleri ile ilgili farklılık. Bu giderilirse bu
kontratlardan umutluyum. Şu an sadece bireysel
yatırımcılar tarafından spekülatif amaçla kullanılıyor.
Kurumsal yatırımcıların henüz çok iyi tanımadığı
bir kontrat. Özellikle ihracatçılara stopaj avantajı da
sağladığı için risklerden korunmaları için tavsiye
ediyoruz. Euro bazlı işlemlerde riskleri hedge
edecek bir enstrüman. Kurumsal talebin az olmasını
tanınırlığın düşük olmasına bağlıyorum.
MAKALE
KUR SAVAŞI SIRASINDA
KENDİ RİSKİNİZİ NASIL
YÖNETMELİSİNİZ?
EMİR ÇETİNKAYA
[email protected]
Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası
Sözleşme Araştırma ve İstatistik Müdürlüğü
Hiç risk almadan iş yapmak mümkün olmadığına göre, yapılması gereken
riskleri doğru şekilde yönetebilmek. Peki dünya kur savaşlarının yıkıcı
etkisiyle boğuşurken riskten korunmak için neler yapılabilir?
R
isk yönetimi kavramı günümüzde üzerinde
en çok durulması gereken temel konulardan
biri haline gelmiş durumda. Çeşitli riskler
girişimciler için faaliyetlerinin ayrılmaz bir
parçası haline geldi. Peki, girişimciler ne
gibi risklerle karşı karşıya? Hukuki riskler,
operasyonel riskler, likidite riski, kredi riski
ve piyasa riski girişimcilerin karşı karşıya
kaldığı riskler. Piyasa riski denince aklımıza
gelenler ise fiyatlarda, faiz oranlarında ve
döviz kurlarında meydana gelebilecek aleyhte
fiyat değişimi riskleri.
Girişimcilerin bu risklerden tamamen
kaçınması mümkün mü?
Veya söz konusu risklere karşı girişimciler
neler yapabilir? Söz konusu riskleri
kendi haline bırakabilir miyiz? Hiç risk
almadan iş yapmak mümkün olmadığına
göre girişimcilerin belirli riskler alması
kaçınılmazdır. Alınan risklerin ise bilinçli
bir şekilde yönetilmesi gerekir. Bu yazıda
ülkeler arasında kur savaşlarının yaşandığı
günümüzde, girişimcilerin döviz kuru
riskini nasıl yönetebilecekleri ve bu amaçla
döviz vadeli işlem sözleşmelerinin kullanımı
üzerinde durmaya çalıştık.
“Vadeli işlem sözleşmesi (futures), ileri bir
tarihte, önceden belirlenen fiyat, miktar ve
nitelikte ekonomik veya finansal göstergeyi,
sermaye piyasası aracını, malı, kıymetli
madeni veya dövizi alma veya satma
yükümlülüğü getiren sözleşmedir. Vadeli
işlem sözleşmesinde alım satıma konu mal
veya finansal aracın niteliği, miktarı, süresi
ve teslim yeri standart olarak tanımlanır.
Vadeli işlem sözleşmeleri esasen standart hale
getirilmiş forward sözleşmelerdir.”
Her türlü güvenlik tedbiri alınmasına
rağmen yolcu gemilerinde olağanüstü
durumlar için can yelekleri bulundurulur.
Gelecekteki döviz kurlarındaki belirsizlik ve
muhtemel aleyhte fiyat değişim riskine karşı
döviz vadeli işlem sözleşmeleri bir nevi can
yeleği olarak görülebilir.
Ülkemizde 2001 yılında her gün normal
seviyelerinde seyreden döviz kurları aniden
yükselerek önce 1,20 daha sonra 1,70
seviyelerine kadar çıkmıştı. Bu durumu
OCAK 2011 | VOBJEKTİF 19
MAKALE
günlük güneşlik bir havada denizde
keyifle yol alan geminin aniden fırtınaya
tutulmasına benzetebiliriz.
2001 yılında, 2006 yılı Mayıs ayında döviz
kurlarında yaşanan ani yükselişler dövizde
riski olan girişimcilerin fırtınaya tutulmasına
yol açmıştı. Döviz kurlarında meydana gelen
ani yükselişler döviz bazında borcu olanlar
için risk oluşturduğu gibi kurlardaki ani
düşüşlerde döviz bazında varlığı veya alacağı
olanlar için aynı derecede risk oluşturur.
Piyasalarda oluşacak gelecekteki döviz
kurlarını bugünden sabitleyebilir miyiz?
Döviz kuru riskine karşı döviz vadeli işlem
sözleşmelerini kullanarak gelecekteki döviz
kurlarını bugünden sabitlemek mümkün.
Böylelikle gelecekte döviz kurlarında
meydana gelebilecek aleyhte fiyat değişim
riskinde korunmak için gerekli araçları
bize Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası (VOB)
sunuyor.
Bu hususu bir örnekle açıklayalım:
Tekstil ihracatı yapan ABC firmasından
bahar sezonu için Ocak ayında 100 bin adet
T-Shirt için teklif istenmektedir. Ürün teslimi
Mart ayında yapılacaktır.
Firma bu talep için adet bazında ABD
Doları cinsinden fiyat verecektir. Söz konusu
ürünlerin maliyeti TL bazında oluşmakta
cari döviz kurlarına ( USD/TL cari kur
1,5000’dir) göre maliyet T-Shirt başına
ortalama 9 ABD Doları olarak hesaplanmış
ve yaklaşık %10 kar marjı eklenerek adet
bazında 10 ABD Doları fiyat teklif edilmiştir.
Bu işlemde firmanın alacağı ihracat bedeli
1.000.000 ABD Doları ve beklenen kâr,
100.000 ABD dolarıdır. İhracat bedeli Nisan
ayı sonunda tahsil edilecek.
Peki ABC firması bu ihracat işleminde
öngörmüş olduğu kazancı elde edebilir mi?
Veya bu işlemden zarar etme riski var mıdır?
ABC firmasının bu ihracat işleminden
öngörmüş olduğu kazancı elde edebilmesi,
Mart ayında Dolar/TL kurunun öngörülen
seviyede gerçeklemesine bağlıdır. Eğer Mart
ayında Dolar Kuru 1,50’den 1,30 seviyelerine
gerilediğinde ABC firması korunma amaçlı
işlem yapmamışsa bu ihracat işleminden
zarar edecektir. Çünkü ihracat bedeli
1.000.000 ABD Dolarının karşılığı 1.500.000
TL olarak öngörülürken, kurlardaki gerileme
neticesinde ABC firmasının hesabına girecek
dövizin karşılığı 1.300.000 TL olacaktır. Bu
durumda ise firma bu işlemden kâr beklerken
zarar edebilecektir.
Bu noktada VOB’da işlem gören döviz
vadeli işlem sözleşmeleri iki açıdan ABC
firması için önem arz etmektedir.
20 VOBJEKTİF | OCAK 2011
Birincisi gelecekteki Dolar/TL kurlarının
anlık olarak VOB’ tan izleyerek, verilecek
teklifte bu fiyatların baz alınarak rekabetçi
fiyat verebilme avantajı, ikincisi ise VOB’
da işlem yaparak gelecekte döviz kurlarının
düşmesi riskine karşı korunma imkanı elde
etmesidir.
ABC firması döviz kurlarındaki düşme
riskine karşı korunma amaçlı olarak VOB’da
işlem yapabilir. Gelecek ihracat bedeli için
nakdi mutabakatlı sözleşmelerde 1.000 adet
kısa pozisyon alması yeterlidir. Bunun için
ABC firmasının yapması gereken VOB üyesi
bir aracı kuruluş nezdinde hesap açtırması ve
bu işlem için hesabında sözleşme başına 140
TL teminat bulundurması yeterli olacaktır.
Yatırılan teminat hesap sahibine ait olup,
güvence karşılığı olarak talep edilmekte ve
nemalandırılmaktadır.
Yukarıdaki örnekte ABC firmasının
ihracat gelirini düşürecek olan döviz
kârlarının gerilemesi üzerinde durduk. Aynı
işlemin tersi ithalatçı firma için geçerlidir.
O da döviz kurlarındaki artış riskine karşı
VOB’da alım yönlü pozisyon alarak kur
riskinden korunabilir.
Sonuç olarak iki seçenek var; riskle
yaşamak veya riske karşı korunma amaçlı
işlem yapmak.
Döviz Kuru riskini ortadan kaldırmak
için VOB’ta nasıl işlem yapabilirim?
Vadeli işlem ve Opsiyon Borsası’nda işlem
yapmak için öncelikle sözleşme özelliklerinin
bilinmesi gerekir
. VOB’ta işlem gören döviz sözleşmeleri ve
özellikleri aşağıdaki gibidir.
VOB’da işlem yapmak isteyen gerçek veya
tüzel kişilerin VOB üyesi aracı kuruluşlardan
herhangi birinde hesap açtırması ve işlem
yapmak için hesabında yeterli miktarda
teminat bulundurması yeterlidir.
Yukarıdaki işlemlerden sonra hangi vade
ayında işlem yapılmak isteniyorsa ilgili vade
ayı belirtilerek alım veya satım yönlü emrin
borsaya iletilmesi için telefon, internet, faks
gibi araçlardan biri ile hesabın bulunduğu
aracı kuruluşa talimatın iletilmesi gerekir.
Örneğin Mart 2011 vadeli nakdi mutabakatlı
VOB-TLDolar vadeli işlem sözleşmesinde
1,5510’dan 100 adet alış veya satış emri
girilmesini istiyorum gibi.
Döviz sözleşmelerinde kimler ne amaçla
işlem yapar?
VOB üyesi bir aracı kuruluş nezdinde
dileyen herkes yeterli teminatı hesabında
bulundurmak kaydıyla korunma, yatırım
veya arbitraj amacıyla işlem yapabilir.
Vadeli bir pozisyon alındığında aslında
gelecek bir vade için bugünden alım veya
satım yönlü işlem yapılmaktadır. Vadeli
müşterilerin Banka nezdinde yeterli
piyasalarda pozisyon alan taraflar vadeye
kredisi olmasını gerektirir. Diğer yandan
kadar beklemek zorunda olmayıp diledikleri
bu sözleşmelerde sözleşme şartları taraflar
an ters işlem ( alınan pozisyonların
arasında belirlendiği için üçüncü kişilere
satılması veya tersi) yaparak pozisyonlarını
devredilemez. Vade sonunda fiziki teslimat
kapatabilirler. İşlem yapan kişi dilerse ve
ile sonuçlanır ve genellikle vade sonuna
hesabında yeterli teminatı bulundurmak
kadar pozisyondan çıkılmaz.
kaydıyla vade sonuna kadar pozisyonunu
Vadeli işlem sözleşmelerinde ise sözleşme
taşıyabilir.
özellikleri standart olup, işlemler VOB’da
VOB’da her gün sonunda pozisyonlar gün
şeffaf bir şekilde yapılır. Vade sonuna kadar
sonu uzlaşma fiyatı baz alınarak yeniden
taraflar diledikleri zaman pozisyonlarını
değerlemeye tabii tutularak
kapatabilir. Alım satım fiyat
oluşan kar/zararlar ilgili
farklılıkları 5 baz puan olup
hesaplara günlük olarak
fiyatlar daha rekabetçidir.
yansıtılır. Zarar nedeniyle
Diğer yandan işlem yapmak
VOB’DA İŞLEM
teminatlarda %25’lik bir
için öngörülen başlangıç
YAPAN REEL
azalma meydana gelmesi
teminatını yatıran herkes
SEKTÖR
durumunda yeniden
işlem yapabilir. Yatırılan
FİRMALARI
olması gereken seviyeye
nakit teminatlar ise
REKABETÇİLİK, nemalandırılır.
çıkarılması istenir. Örneğin
1 adet alım yönlü pozisyon
VOB’da oluşan fiyatları
KORUNMA,
aldınız. Yatırılan teminat
ESNEKLİK ELDE nereden takip edebilirim?
140 TL, teminat tutarınız
VOB’da işlem gören
EDİYOR.
zarar nedeniyle 105 TL’nin
tüm sözleşmelerin
altına inmediği sürece bir
fiyatları anlık olarak
problem yok, bu seviyenin
data yayın kuruluşları
altına inmesi halinde pozisyonların
ve çeşitli televizyon kanalları tarafından
sürdürülebilmesi için yeniden teminat tutarı
yayınlanmaktadır. Ayrıca VOB web
140 TL çıkarılma durumundadır.
sitesinden (http://www.vob.org.tr/
Forward işlem yaparak da döviz kurunu
VOBPortalTur/iQuataMain.aspx) 3 dakika
sabitleyebiliyorum neden vadeli işlemler?
gecikmeli olarak verilerin takip edilmesi
Döviz kuru riskinden korunmak
mümkündür.
için forward sözleşmeler de araç olarak
Döviz sözleşmelerinde Vergi uygulaması
kullanılabilir. Ancak forward sözleşmelerde
nasıldır?
işlemler karşı taraf riski içerdiğinden
Borsamızda işlem gören döviz
sözleşmelerinde yapılan işlemlerden elde
edilen karlarda 1 Ekim 2010 tarihinden
itibaren sıfır olarak uygulanıyor. Detaylı
bilgi için web sitemizde yer alan vergi
raporuna bakınız.
(http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/
detailsPage.aspx?tabid=601)
Sonuç olarak...
• VOB’da işlem gören döviz sözleşmeleri
ile reel sektör firmalarımız;
• Gelecekteki döviz kurlarını bugünden
görerek rekabetçi teklif sunabilirler.
• Korunma amaçlı işlem yaparak kur
risklerini ortadan kaldırabilir.
• Esnek bir şekilde herhangi gerekli
teminatı yatırarak VOB’da işlem yapabilir.
• Vadeye kadar beklemeksizin
pozisyonlarını kapatabilir.
• Firmalar döviz kuru risklerine karşı
etkin korunma sağlayarak daha etkin iş ve
yatırım planlaması yapabilir.
• Bilançoları üzerinde gerek kazanç
gerekse nakit akımları üzerindeki muhtemel
risklerin olumsuz etkilerinden kurtulabilir.
• Ülkeler arasında kur savaşlarının
yaşandığı günümüzde gelecekteki döviz
kurlarını tahmin etmek yerine VOB’ta
görebilir ve bu kurlar üzerinden işlem
yaparak kurları sabitleyebilirsiniz.
• Gelecekte kurlar bugün görülen
seviyelerden düşük veya yüksek olabilir.
Ancak korunma amaçlı işlem yapan
kişiler açısından gelecekteki kurlar
sabitlendiği için aleyhte fiyat değişiminden
etkilenmeyeceklerdir.
OCAK 2011 | VOBJEKTİF 21
KONUK
YAZAR
HEM SICAK PARAYA
HEM İHRACATÇIYA ÇARE
Vadeli döviz piyasalarının derinleşmesi belirsizliği azaltıyor, kısa vadeli
sıcak parayı engelliyor. İhracatçı 120 milyar dolarlık ihracat içinde 10 milyar
dolarlık vadeli işlem sözleşmesi yaparsa önemli bir ilk adım atılmış olur.
V
GAZİ ERÇEL
22 VOBJEKTİF | OCAK 2011
OB’un kurulup çalışmaya başlamasından
bu yana altı yıla yakın bir süre geçti. 4
Şubat 2005 tarihinden beri çok önemli
mesafeler kaydeden ve vadeli işlemler
piyasasının derinleşmesine önemli katkı
sağlayan VOB için vadeli döviz piyasaları
konusunda aynı değerlendirmeyi yapmak
pek olası değil.
Vadeli işlemler piyasasını kurmanın
güçlüğü bilinen bir olgu. Yıllardır
tartışılır ve fakat sonuç alınamaz.
Bunun en önemli iki nedeni var.
Birincisi, dalga boyu uzun ve oynaklığı
fazla bir döviz piyasası deneyimi yaşayan
Türkiye’de döviz fiyatını ileriye dönük
olarak tahmin etmek geçmiş yıllarda çok
güçtü. Bu güçlük gerek döviz kazananları
gerekse döviz talep edenleri bir araya
getirip fiyat belirlemelerini önledi.
Durum böyle olunca taraflar ileriye
dönük döviz fiyatlamasından oluşacak
riski başkalarının üstlenmesini istediler.
Merkez Bankası’na yöneldiler. Merkez
Bankası enflasyonun yüksek ve döviz
dalgalanmalarının fazla olduğu
dönemlerde bile vadeli bir piyasanın
kurulmasına taraftar olmakla birlikte,
döviz riskini haklı olarak üstlenmek
istemedi.
Bankalar ise bu konuda fazla bir çaba
sarf etmediler. İhracatçı ile ithalatçıları
aynı vadede işlem yapmak için bir
araya getirme yönünde fazla bir çaba
göstermediler.
Türk Lirasının konvertibilitesinin
olmaması da uluslararası piyasalarda
vadeli döviz işlemlerinin oluşmasını
önleyen bir faktördü.
HEDGİNG KÜLTÜRÜ
OLUŞMADI
Türkiye’de vadeli döviz piyasalarının
kurulamamasının bir diğer nedeni ise
Türk İş aleminin “hedging” kültüründen
yoksun olmasıydı. Yıllarca süren
enflasyonist ortam ve finansal krizler Türk
ithalatçı ve ihracatçılarının döviz riskinden
kendilerini korumak için başka yöntemlere
başvurmaları ya da işi “Allaha” havale
etmeleri sonucunu doğurmuştu. Sigorta
kültürünün bile fazla gelişmediği bir
ortamda kendilerini risklerden koruyacak
“hedging” kültürü ne yazık ki oluşamadı.
Bazı bankaların bu yönde adım
atmalarına karşın vadeli döviz fiyatlarını
“uçuk” diye tanımlanabilecek bir bant
içinde belirlemeleri bir çok kişi üzerinde
caydırıcı etki yaptı.
Enflasyonun düştüğü ve TL’nin
güçlenmeye başladığı 2000’li yılların
ortalarından itibaren ise vadeli döviz
işlemleri için yeni bir ortam doğdu. Bu
devrede TL’nin sürekli değer kazanması
ne yazık ki döviz talep edenler ile döviz
satanların yine tatmin olamadıkları bir
ortamı beraberinde getirdi.
İthalatçılar “ileride nasıl olsa TL
değerlenir ve ben de daha az TL öderim”
diye düşünürken ihracatçılar “gelen dövizi
hemen satayım, daha sonra TL’nin değeri
düşer, ayrıca TL değer kaybederse getirim
daha fazla olur” diye vadeli işlemlere fazla
yanaşmadılar.
Dolayısıyla düşük enflasyon ve
değerlenen TL ihracatçıların vadeli
işlemler yapmalarına mani oldu.
Böylesi bir süreçte VOB yönetimi de
konunun üzerine fazla gitmedi. Daha
çok vadeli diğer işlemlerin artmasına,
piyasanın bu yönde gelişmesine ve türev
işlemleri kültürünün gelişmesine yardım
etmeye yöneldi.
Bakıyorum ve VOB yönetiminin son
zamanlarda vadeli döviz konusunda atağa
geçtiğini görüyorum. Mevcut “TL/Dolar”
ve “TL/Euro” vadeli işlemleri yanında iki
yeni sözleşmeyi daha sisteme soktu. Bunlar
“Dolar/Ons Altın” ve “Euro/Dolar Çapraz
Kuru” sözleşmeleri.
İşlem hacimlerine baktığımızda
ise tutarların çok düşük olduğunu
gözlüyoruz. Umarım ileride piyasanın
hacmi artar.
SICAK PARAYA LİMİT
İÇİN ÇOK ÖNEMLİ
Vadeli döviz piyasalarının gelişmesinin
ve derinleşmesinin bir yararı da sıcak
paranın kontrolünde ortaya çıkıyor.
Hepimiz artık biliyoruz ki sıcak para
bir ülkeye en kısa sürede, en yüksek
getiriyi elde etmek için gelir. Yüksek
getirisinin iki kaynağı vardır.
Birincisi faiz geliri ya da hisse
senedinin değer kazanması, ikincisi ise
ülkenin iç parasının değerlenmesidir. Bir
çok örnek olayda sıcak para sahiplerinin
getirilerini faiz ya da hisse senedi
endeks değerinin artışından daha çok iç
paranın değerlenmesinden kazandıkları
gözlenmiştir.
Vadeli döviz piyasaları kurulup
derinleştiğinde oluşan döviz fiyatları
iyi bir gösterge niteliği kazanır. İleriye
dönük döviz fiyatlarında belirginlik
sağlanması bir taraftan spot döviz
fiyatlarının dalgalanma boyut ve sıklığını
azaltırken öte yandan sıcak paraya
ülkeden çıkarken hesap yapma fırsatı
verir. Bu belirginlikten ve hesaptan
memnun kalmayacak sıcak para da ya
ülkeye girişini erteler ya da vazgeçer.
Bu taktirde ekonomi yönetimi
faiz, vergi ya da başka araçlarla sıcak
paranın girişini zorlaştırıcı önlemler
alma olanağı bulur. İç paranın değer
kazanması sonucunda alınan tüm
önlemleri silip süpürmesine mani
olabilir.
İHRACATÇILARA VE TİM’E
ÖZEL GÖREV DÜŞÜYOR
Şimdi yapılacak iş dövizi belirli
vadelerde satacak ihracatçıları bulmaya
kaldı. Kanımca bunun sorumluluğu
bir ölçüde ihracatçıların ve bir ölçüde
de TİM’in üzerinde. Sıcak para girişi
konusunda hassas olan TİM’in aynı
hassasiyeti vadeli döviz piyasasına
döviz satışını teşvik ederek göstermesi
gerekiyor. Bu yıl 120 milyar doları
aşacak bir ihracat hacmi içinde 10
milyar dolarlık vadeli döviz satımı
gerçekleşebilse kanımca ilk adımlar
atılmış olur.
Yine hatırlatalım. Vadeli döviz piyasası
manipülasyon yapılmadığı taktirde
döviz fiyatının en sağlıklı belirleneceği
piyasadır. Burada karşı karşıya gelecek
ithalatçı ve ihracatçılar VOB’a ve
bankalara ödeyecekleri çok düşük
komisyonlara karşı döviz fiyatlarından
oluşacak dalgalanmadan doğacak
riski ortadan kaldırabilirler. Aynı
zamanda makro dengesizliklere de mani
olabilirler.
OCAK 2011 | VOBJEKTİF 23
RÖPORTAJ
ALP TEKİNCE
24 VOBJEKTİF | OCAK 2011
DUYGUSALLIK
YATIRIMCIYI
ZEHIRLIYOR
E
AÇIL SEZEN
kinciler Menkul Değerler Genel Müdürü
Alp Tekince, SPK kökenli bir isim. Masanın
hem düzenleyici otorite tarafını hem de
piyasa tarafını çok yakından tanıyan,
bilen bir yönetici. SPK’da olduğu dönemde
Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası’nın neden
olması gerektiğini, tarımsal ürünlerle
ilgili neler olması gerektiğini bir rapor
hazırlayarak değerlendiren üç isimden biri.
Alp Tekince ile hem spot piyasada hem
vadeli işlemler piyasasındaki sorunları,
düzelmesi gerekenleri, hem de bireysel
yatırımcıların yaptıkları hataları konuştuk.
Önerileri ve görüşleri, bireysel yatırımcılar
için yapılması ve yapılmaması gerekenler
açısından rehberlik edecek unsurlar...
Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası
kurulduğundan bu yana bireysel
yatırımcı nezdinde kullanım şeklini
nasıl değerlendiriyorsunuz? Size gelen
taleplerde VOB ne kadar yer tutuyor?
Yerli yatırımcı açısından baktığımızda
çok büyük bir hüzün var. VOB’ un
normal İMKB’ye göre en büyük avantajı
yöne yatırım yapıyorsunuz. Yöne yatırım
OCAK 2011 | VOBJEKTİF 25
FOTOĞRAFLAR: CELAL YILDIZ
Ekinciler Genel Müdürü Alp Tekince, bireysel yatırımcının kaldıraç kullanımında
duygusal davrandığını, zarar ettiğinde telafi etmek için tüm muhafazakar
stratejisini feda ettiğini söylüyor: Zararla yüzleşmek, aynaya bakabilmek lazım.
RÖPORTAJ
ALP TEKİNCE
yapmak durumunda olduğunuzda da
açıkçası endeksteki sektörel ağırlıklar
çok önem kazanıyor. Yani bir bankacılık
sektörünün geçen yıl bütün piyasayı nasıl
taşıdığını hep beraber gördük. Bankacılık
sektörünün iyi olacağını ama diğer
sektörlerin kötü olacağını düşünen bir
yatırımcı burada yön konusunda bazen
sıkıntıda kalabiliyor. Yani hangisi daha
ağır basacak? Bankacılığın karlılığımı ağır
basacak yoksa sanayinin getirisi mi ağır
basacak? Burada gerekli ağırlıklandırmayı
eğer yapamıyorsa bir yatırımcı işte orda
maalesef yavaş yavaş hüzünlenme başlıyor.
Çünkü yönü iyi tahmin edilemiyor. Ve
yön iyi tahmin edilemediği takdirde ürün
kaldıraç etkisiyle zaten VOB’da büyük
zararlar elde ediliyor.
VOB YATIRIMCISI GLOBAL
EKONOMİYİ İYİ İZLEMELİ
Yön tayini konusunda, mali endeksle
sanayi endeksi arasındaki farkı
konuşurken yeni çıkan fark kontratını
nasıl değerlendiriyorsunuz?
Onda kullanım ilk etapta biraz daha
zayıf olacak diye düşünüyorum. Çünkü
derin olan piyasaya herkes hücum ediyor.
O taraf biraz daha gelişmeye muhtaç. Daha
az likit olduğu için gelişmesinin zaman
alacağını düşünüyorum. Yatırımcı genelde
sığ olan piyasalarda kapana kısılmak
istemiyor.
İkinci önemli unsur vadeli işlemlerle ilgili
müşterilerde genelde global etki de çok
önemli. Yönü tayin etmek için global tarafı
da çok iyi hazmetmeniz lazım. İyi takip
etmeniz iyi analiz etmeniz lazım. Bizim
yerli yatırımcının o yönü açıkçası çok
zayıf açıkçası. Burada kurumlarda bence
çok sıkıntı yaratabiliyor. Yani kurumların
perspektifi biraz kısıtlıysa bu yatırımcıda
sıkıntıya yol açabiliyor. Yanlış anlaşılmasın
yabancı işlem yapan kurum daha iyi
perspektifi veriyor demiyorum. Onun tam
tersini söylüyorum.
Bir yabancı kurumun raporunun
veya tek bir haberin piyasayı
yönlendirmesinden söz ediyorsunuz...
Evet. Çünkü genelde bir rapor veriyor,
herkes o rapor üzerinden yapılan analizi
konuşmaya başlıyor. Artık konu bu değil
konu bence tamamen bağımsız analistlerin
yorumlarıyla global perspektiflere bakmak.
Bu perspektifte eğer bir kurum müşterisini
sunabiliyorsa, ki biz de hep bunu yapmaya
çalışıyoruz, o zaman yatırımcı bir miktar
26 VOBJEKTİF | OCAK 2011
daha önde kalabiliyor. Global taraf daha
iyi öngörüsünü yapmış oluyor. Bizim hep
yapmak istediğimiz müşterisine abonelik
usulüyle rapor hazırlamak. Onları ön plana
çıkartmayı biz her zaman daha uygun
görüyoruz.
lazım. Çünkü hakikaten geçmişte ve 2010
yılında bununla ilgili çok acı deneyler
yaşandı.
Bazı bireysel yatırımcıların VOB’u
riskten korunmak için hedge amaçlı
kullandığını görüyoruz. İMKB’de hisse
Kaldıraç kullanımını nasıl
alan yatırımcının, VOB’da ters pozisyon
değerlendiriyorsunuz bireysel
alarak kaybını dengeleme yaklaşımını
yatırımcıda?
nasıl buluyorsunuz?
Kaldıraç konusunda maalesef Türkiye
Bizde yatırımcılar biraz daha kendilerini
olarak çok duygusalız. Bireysel yatırımcı
sofistike zannediyorlar. Alfaya oynamaya
olarak zarar ettiğimiz zaman o zararı
çalışıyorlar. Alfaya oynamak hakikaten zor
çıkartmak için bu sefer ilk başlangıçtaki
bir şey, herkesin harcı değildir. Dolayısıyla
o konservatif kaldıraç dengemizi
ne yapıyorlar İMKB’ye yatırım yapmışlarsa
unutup daha büyük bir işleme girmeye
karşı pozisyonu VOB’da alıyorlar. Bu
yatkınlığımız var. Müşteriler açısından
biraz bizim hem alfayı bulmakla ilgili,
bu da zarara daha çok
ikincisi bence zararla
katkı ediyor. Ben bu iki
yüzleşmek korkusuyla
unsuru VOB’da maalesef
ilgili. Alfayı bulma
yerli yatırımcıyı zehirlediği
BİZDE YATIRIMCI konusunda kendisine
kanaatindeyim. Buna
aşırı güven duyarken
KENDİNİ
dikkat eden yatırımcılar
“zarara düşersem bunu
SOFİSTİKE
var mı, var. Bu konuda
taşımalıyım, ama taşırken
GÖRÜYOR.
daha çok teknik çalışan,
de ama beni çok fazla
HEP ALFAYA
global perspektifi çok daha
üzmesin” diyorlar. Ben
OYNUYOR.
iyi algılayan. Bu konuda
açıkçası yatırımcıya
kurumun söylemleriyle
bunu tavsiye etmem.
ALFAYI BULMAK
iyi bir sentez yapabilen
DENEYİM İSTİYOR. Bizim tarzımız daha
yatırımcılar kaldıracını iyi
geleneksel bir tarz.
ayarlayabiliyorlarsa son
Eğer zarar edeceğinizi
derece başarılı olanlar var.
düşünüyorsanız
Bizim şirketimizdeki müşterilerden bazıları
pozisyonunuzu kapatın. Yani burada VOB
da alkışlanacak başarılara imza attılar.
endeks kontratıyla kendinizi hedge etmek
ancak şöyle bir zamanda olabilir; mesela
Bireysel yatırımcı tarafında sorun
elinizde çok güvendiğiniz bir hisse senedi
olarak gördüğünüz başka nokta var mı?
vardır. Bu hisse senedinin çok iyi temel
Dördüncü bir unsur olarak bazı
analizini yapmışsınızdır. Araştırmasını
konularda makro bazlı konulardaki
biliyorsunuzdur. Kurumdan bu konuda
haberler piyasada muhtemelen daha
destek almışsınızdır. Her konuda o
önce duyuluyor. Hisse haberlerinden
hisse senedinize güveniyorsanız tamam
bahsetmiyorum. Örneğin kredi notu gibi
buna yatırım yapın. Piyasadaki yüksek
bazı konularda piyasaya daha önceden
volatiliteye karşı gidin VOB’da kendinizi
sızan haberler, VOB’da kaldıraç etkisinden
hedge edin. Buna hiçbir itirazım yok.
dolayı müthiş kâr ve zarar fırsatları
Bizde maalesef çok sayıda yatırımcının hiç
yaratabiliyor. Rating ölçümüyle ilgili
bunlara aldırmadan; herhangi bir hisse
olsun, para politikası kararlarıyla ilgili
senedini hiçbir analize dayanmadan alıp
olsun, makro bazlı konulardaki haberlerin
daha sonrada hedge amacıyla VOB’da
bir şekilde piyasaya sızma ihtimali
sattığını görüyoruz. Bu bence kendine
sorun yaratabiliyor. Dolayısıyla bu tip
dürüst bir yaklaşım değil.
etkilerin çok iyi takip edilmesi gerekiyor.
Burada tabi düzenli bir otoritenin
PİYASA PROFESYONELİ
görevinden dolayı çok zor. Bunun
MUTLAKA VOB KULLANMALI
Kurumsal olarak da bunu yapan çok
gerçekten düzenlemek çok zor bir iş. Ama
yer var. Özellikle piyasa profesyonelleri
VOB’un sağlığı için mutlaka bir şekilde
tarafından da çok kullanılıyor.
dikkate alınması lazım. Bu konuyla ilgili
Onların yapması lazım zaten. Portföy
regülatörün bir karar, bir tutum alması
yönetiminin amacı bir alfa yaratmak.
lazım. Yazılı bir metinle bunu sokması
Eğer amacınız buysa orda hiçbir mahsuru
yok. Ama inanın portföy yönetimi
endüstrisinde de maalesef aynada yüzüne
bakmama durumu var. Yani zararı
keseceğine VOB’ da short edeyim mantığı
var. Bu da öteleme sistemi . Yani zararla
yüzleşmek değil ötelemek. O yüzden pek
tavsiye ettiğim yöntem değil. Portföy
yönetiminde gerçek manada analize
dayanan bir portföy yönetimi sisteminde
bu çok doğru bir yaklaşım.
ALGORITMIC TRADING
GELİNCE VOB KAÇINILMAZ
Özellikle algoritmic trading devreye
girdikten sonra teknik anlamda da stoploss seviyelerinde güçlük yaşanabilir
varsayımıyla hareket edildiğinde fayda
sağlayabilir belki?
Olabilir. Algoritmic tradingde aslında
tüm piyasanın öğrenmesi gereken
çok fazla şey var. Orada hepimiz biraz
acemiyiz. Algoritmic tradingde piyasaya
bilgi verilmesi, şeffaflık çok fazla istenen
bir şey de değil çünkü anında panzehiri
üretilir diye korkuluyor. Ama dediğiniz
gibi yağmur gibi bir emir sistemiyle, yani
daha ekonomik formüllere dayanan bir
emir sisteminin karşısında durmak çok zor.
Böyle bir durumda riskten korunmak için
VOB kullanmak doğru olacak. Ama burada
da profesyonel yönetim olması çok önemli .
Ben yine de yatırımcıların kendilerini stoploss ile korumalarının hedgingden daha
önemli olduğunu düşünüyorum.
Türkiye’de sermaye kıtlığı var bireysel
yatırımcılar için. Bireysel yatırımcı
az parayla çok ve çok hızlı getiri elde
etmek istiyor. Kaldıracı bu kadar iştahlı
kullanmanın ardında bu mu var?
Kesinlikle. Tasarruf fakiri bir ülke
olduğumuz için hemen de paraları
kazanmak hemen de büyük tasarruflara
sahip olmak istediğimiz için kaldıraç
her zaman çekici geliyor. Ancak burada
aracı kurumların ayağının fren pedalında
olması çok mühim. Maalesef sektörde bu
kültür çok gelişmiş değil. Birçok kurum
sonuçta kazanacağı parayı düşünüp belki
kaldıracı daha vahşi bir şekilde müşteriye
kullandırabiliyor. Biz bu konuda biraz
daha muhafazakâr tarafta bulunmayı
doğru buluyoruz.
Aracı kurumlar tarafında
komisyonların da aşırı rekabet nedeniyle
çok düşük seviyelere geldiğini görüyoruz.
Bu yıl portföyden para kazanmak zaten
zor olacak ama aynı zamanda komisyon
geliri elde etmek de çok zor. Nereye kadar
gidecek bu komisyonsuzluk?
Düşüncem bu iş artık komisyon işi değil.
Mühim olan bu işin aracılık kısmında
portföy yönetimine doğru gitmek. Portföy
yönetiminde de açıkça yatırım fonlarından
ziyade bireysel portföy yönetimine doğru
gitmek. Çünkü yatırım fonu kitlesel
bir ürün. Portföy yönetimi ise kişinin
risk tercihlerine göre bağıtlanan bir
durum. Dolayısıyla global volatilitenin
bu kadar yüksek olduğu bir ortamda
sizi, beni ve George Soros’u aynı risk
yaklaşımı içinde değerlendirmek çok zor.
Dolayısıyla herkese kendi risk profiline
göre bireysel portföy yönetimi sunmak,
o tip hizmeti vermek bence çok daha
mühim oluyor. İşte VOB’da İMKB’de de
o yüzden komisyonların şu an düştüğü
nokta hiç kimseyi tatmin eden noktalar
OCAK 2011 | VOBJEKTİF 27
RÖPORTAJ
ALP TEKİNCE
değil. Ben bu rekabetin daha da devam
edeceği kanaatindeyim. Ama bu rekabetin
dışında bu ürünlerle kalabilirsiniz. Yani
bu rekabetin içine girmenin ben hiçbir
mantığını görmüyorum. Bu rekabetin
dışında sağlam kalmamız için katma
değerli ürünlere mutlaka önem vermemiz
gerekir.
FONLARIN GETİRİLERİ
İNANILMAZ DÜŞÜK
Katma değerli ürün diyebileceğimiz
fazla bir seçenek de kalmıyor gibi zaten...
Bizim piyasamızda şu an açık söyleyeyim
katma değerli olarak tek sunulacak ürün
bu. Çünkü diğer ürünlerde de maalesef
müşteri tatminsizliği çok fazla. Diğer
fonlarda getiriler çok düşük. Anapara
korumalı fonlar örneğin. Çıkış noktasında
çok ümitliydik. Ancak beklediğimiz gibi
olmadı. Özel bankacılık tarafında çok
kullanılıyor bunlar, aslında biz de aracılık
ediyoruz bu fonlara ama net getirisine
bakıldığında tatmin edici düzeyde değil.
Fonların getirisi bireysel emeklilikten,
yatırım fonuna, ana para korumalı
fonlara kadar çok tartışılıyor.
Kesinlikle katılıyorum. Örneğin
bireysel emeklilik dediniz, o piyasadaki
fonlara kesinlikle bir çözüm bulunması
lazım. Çünkü burada vade kısıtı da yok.
Yatırım fonu yöneticisinde vade kısıtı var.
Sürekli likidite sağlamak zorunda olduğu
için bir kısıtı var. Bireysel emeklilikte o
da yok. Neden getiriler bu kadar düşük
bilmiyoruz. Aslında biliyoruz da, o da
bence zararla yüzleşmek konusuyla alakalı.
Portföy yönetimi tarafında sektörün
çok gelişeceğini ve vadeli
işlemlerin burada çok
büyük rol oynayacağını
düşünüyorum. İkinci katma
OPSİYONLARIN
değerli ürün ise opsiyonlar
GELİŞİYLE
olacak.
YATIRIMCI
ZARARINI
BAŞTAN BİLEREK
İŞLEM YAPMA
ŞANSINA SAHİP
OLACAK.
Opsiyonların çıkması
yatırımcılara ne gibi
avantajlar getirecek?
Biz opsiyonları çok
önemsiyoruz. Çünkü
yatırımcılar varantlardan
sonra ikinci kez zararının
ne kadar olacağını baştan
bilecek. Yani bir yatırım yaparken baştan
zarar miktarını ölçebileceksiniz. Bu
herhangi bir risk profiline sahip yatırımcı
için çok önemli. Çünkü zararın açık uçlu
28 VOBJEKTİF | OCAK 2011
olması insanı korkutan bir şey. Maksimum
zararın ne kadar olduğunu bilerek karı
değerlendirirseniz çok daha avantajlı
hale geliyorsunuz. Volatilite içinde çok
daha anlaşılabilir bir şey. Burada SPK’nın
kararının bir an önce verilmesi gerekecek
diye düşünüyorum.
Spot piyasası çok güçlü olmayan bazı
dayanak varlıkların vadeli işlemlerde de
çok güçlü olmadığı görünüyor. Buralarda
hacimlerin artırılması için ne yapmak
gerekir?
Benim SPK’da olduğum dönemde üçlü
bir komisyon halinde Sevdil Yıldırım
ve Güven Sak ile birlikte bir rapor
hazırlamıştık. Konusu “Vadeli İşlem
Borsası niye kurulsun ve hangi ürüne
dayalı olsun?” idi. Ve pamuğu seçmiştik.
Biz o raporda spot piyasanın derin olması
gerektiğini savunmuştuk. En derin spot
piyasa pamuktaydı. O günden bu güne
değişmeyen şey hala depoculuk faaliyetinin
tamamlanmamış olması. Emtia tarafında
spotta derinliğin sağlanması için lisanslı
depoculuğun oluşması lazım. Çünkü
ürün standardı konusunda ancak lisanslı
depoculuk tescil edebiliyor.
FX ŞİRKETLERİNE YATIRIMIN
ZARARINI ANLATMAK LAZIM
Lisanslı depoculuk için şirket kuruluşu
gerçekleşti...
Doğru ama orada faaliyetin bir an
önce başlaması gerekiyor. O zaman bir
hareketlenme olur. Ama diğer kontratlarda
hacmin oluşması zaman alacaktır. Örneğin
yatırımcılar hatta oyuncu demek lazım
artık onlara euro/dolarda FX şirketlerine
giderek 1’e 200 kaldıraçla yatırım yaparken
VOB’daki daha düşük kaldıraç ile işlem
yapmaya ikna olması lazım. Bizim sektör
olarak bu kadar büyük kaldıraçla çok
büyük zarar yapma ihtimali olduğunu,
piyasanın şeffaf olmasının önemini
anlatabilmemiz lazım. Yerel bir kontrat
olarak bir miktar güçlük yaşanacaktır
hacim yakalanmasında.
İhracatçı tarafında bu kontratın
kullanımını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kurumların bu piyasada temel
eksikliğinin temel nedeni forward ile
VOB arasındaki avantaj dezavantaj
farkının bariz bir şekilde VOB lehine
olmaması. Anlatıyoruz örneğin, forward
işlemlerde şeffaflık yok, komisyon oranını
bilmiyorsunuz, derin bir piyasa değil,
VOB’da ekranda seviye görebiliyorsunuz
diye. Takasınız da borsadan olduğu için
güvence altında, öbür tarafta banka
riski var diye. Sorunlardan biri vade
esnekliğinin forward kadar olamaması.
Ama ihracatçıları korumak için yapılmış
tüm kontratlarda da aynı sorunu göreceğiz.
Bu dünyada da böyle. Herhalde ilerde öyle
bir hacme ulaşacak ki VOB, ancak öyle
çözebileceğiz bu sorunu.
DCD GİBİ ÜRÜNLER
YATIRIMCIYI SOĞUTUYOR
Aynı şeyi belki DCD’ler (alternatifli kur
mevduatları) için de konuşabiliriz?
Şimdi DCD’ler dediniz, bence onlar da
bu piyasayı çok yaralayan unsurlardan
biri. Özel bankacılık tarafında kullanılıp
aslında belki de yatırımcıları bu
piyasalardan soğutan ürünlerden biri.
Kaldıraçlı enstrümanları kullanacak
yatırımcıların piyasalarla ilgili çok üst bir
piyasa deneyimine sahip olması gerektiğini
düşünüyorum. Yoksa yatırımcılar körü
körüne kaldıraç kullandığı taktirde bunun
birçok yatırımcıyı piyasadan kopardığına
söyleyebilirim.
Genelde hacimlerin ilk vadede
oluştuğunu görüyoruz. Vadenin
uzatılması için neler yapılabilir?
Ben o tarafta iyimserim. Merkez Bankası
nasıl mevduatta vadeyi uzatıyorsa, portföy
yönetiminde de vadeler uzayacak. Portföy
yatırımlarında vade üç ay olan vadeler altı
ay, bir yıl gibi vadelere çıkacak.
Yatırım fonlarına vadeli işlemler
borsasında işlem yapmaları için
getirilmiş olan kısıtlamaları nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Bu çok önemli bir konu. Orada SPK’nın
getirdiği bir kısıt var. Hedge amaçlı gelenler
için sorun yok. Ama arbitraj amaçlı gelen
fonlara value at risk modelini şart koşuyor.
Bu tür modeller fonlar endüstrisinde gerçek
hayatla çok uyuşmuyor. Çünkü ben tüm
kurallara uydum, riskimi kaldırdım diye bir
şey olmuyor, sizin her zaman riskiniz var.
Biraz tepeden inme bir yaklaşım söz konusu
oluyor. Böyle zorunluluk getireceğinize
toplam kontrat değeri üzerinden getirilmiş
sınırlamalar var. Belki o daha daraltılabilir.
Ama bu modellerin kullanılması ne
yatırımcıya ne de fon endüstrisine fayda
sağlıyor. Bunların software programları
da pahalı şeyler. Siz ne kadar küçük
yatırımcıya portföy yönetimini yayarsanız,
o zaman daha fazla mesafe alabiliriz. Bu
nedenle böyle modeller elimine edilmeli.
İhracatçıların riskten korunabilmek
için kur konusunda bilinçlendirilmesi
aşamasında ne yapılabilir?
İhracatçı bence şu anda kendini hedge
etmiyorsa bunun spekülasyonunu yapıyor
demektir ki ben buna inanıyorum. Birçok
ihracatçı bu spekülasyon üzerinden
para kazanmayı mal üzerinden para
kazanmaktan daha cazip buluyor diye
düşünüyorum. Bunun riskini bir şekilde
absorbe ediyor. Bunun dışında kurumların
zaten riskinden bir şekilde korunuyor
olması lazım. Nasıl uyguluyorlar? Bunu
forward ile yapmayı tercih ediyorlar. Ya
VOB’un hacmi artacak ya da forward
tarafında, istenmeyen bir şey ama, bir
musibet başa gelecek. Kurumlar tek
taraflı riski almak istemeyecekler. Bu iki
senaryodan biri olursa ancak başarılı
olunur diye düşünüyorum.
Vergilendirme tarafında ne gibi
düzenlemeler gerekiyor?
Dolar/TL kontratlarında vergilendirme
meselesinin kaldırılması şart. Vergi
Ekinciler Menkul Değerler Genel Müdürü Alp Tekince, Vobjektif dergisi için Açıl Sezen’in
sorularını yanıtladı. Bireysel yatırımcıya da kurumsal yatırımcıya da önemli tavsiyelerde bulundu.
konusunda sektörün sıkıntıları hala var.
Borsa yatırım fonlarında neden vergi var?
Yatırım ortaklıklarında neden vergi var?
Opsiyonlarda ne olacağını da bilmiyoruz.
Dolar/TL’nin vergisi kalkmak zorunda,
VOB gibi varant gibi ürünlerin vergilerini
düşürmek hatta sıfırlamak lazım. Çünkü
yatırımcılar bunları kullanacak. Nihai
tüketicinin portföy şirketlerinden aldığı
hizmetlerin de vergiden düşmesi lazım. Ben
bunları biraz entegre olarak düşünüyorum.
EMTİADA VADELİ İŞLEM
KULLANIMI DÜNYADA DA AZ
Diğer emtia ürünlerinde vadeli işlem
kullanımını nasıl buluyorsunuz?
Biz bu konuya çok kafa yoruyoruz.
Hatta VOB ile de görüştük bunu, örneğin
neden demir-çelik piyasasında vadeli
kontratlar kullanılmıyor diye. Sonra
gördük ki dünyada da bu böyle. Örneğin
Londra Metal Borsası’na bakıyorsunuz,
miktar büyüdü ama hala marjinal kalıyor.
Orada da kullanımı çok sınırlı. Bu bize
sanayicinin hala bu işin spekülasyonunu
yapmayı sevdiğini söylüyor bize. Bir de
vade uyuşmazlığı oluyor. Sizin satışınız
kontrat vadesinin ortasına ya da başka bir
yerine geliyorsa bunu yatırımcıya anlatmak
zor oluyor. Onun yerine ihracatçı döviz ise
forward’ı tercih ediyor, demir-çelikte hiçbir
şey yapmıyor.
Dolar/Ons Altın kontratı için ne
düşünüyorsunuz?
Dünyada o kadar büyük hacim var ki,
bizdeki yatırımcılar için biraz yerel kalıyor.
Yerel olmak çok zor. Türk yatırımcısına
bu avantajların verilmesi elbette avantajlı
ama kısa vadede çok büyük hareketler
beklememek lazım.
Son dönemde örneğin demir-çelikte bir
vadeli kontrat olsa bunu kullanma şansı
bulan İMKB şirketleri yatırımcı açısından
avantajlı olmaz mı?
Kesinlikle olur olmaz mı. Bilanço
karlılığında da net karlılıkta da çok büyük
faydası olur. Ama ben hala orada şunun
ayırdını yapamıyorum; spekülatif kazanç
peşinde koşarak elde ettikleri gelir o kadar
büyük ki ondan mı feragat edemiyorlar?
Yoksa bu gerçekten beceri eksikliğinden mi
kaynaklanıyor, bilemiyorum. Esas faaliyet
gelirine yönelme sorunu bu. Bizim sektörde
de var bu. Komisyon gelirine odaklanan
çok az şirket var. O nedenle komisyonlar bu
hale geliyor.
OCAK 2011 | VOBJEKTİF 29
DOSYA
İHRACATÇIYI
KAÇIRAN
ŞEYTAN ÜÇGENİ
İhracatçı
vadeli
piyasayı
neden
kullanmıyor?
VOB’u bilmiyor, tanımıyor
Spekülatif getiri daha cazip geliyor
Düşük kâr marjı engelliyor
30 VOBJEKTİF | OCAK 2011
Türkiye’nin 2023 yılı için
koyduğu 1 trilyon dolarlık
bir dış ticaret hedefi var.
500 milyar dolar ihracat,
bir o kadar da ithalat
öngörüyor. Ancak bu
hedefe ulaşmak isterken
kur ve pariteden sürekli
darbe yiyor.
Vobjektif, Türkiye’nin
önde gelen
sanayicilerinin
görüşlerine başvurdu,
bu kadar kur riskine
rağmen neden VOB’u
kullanmadıklarını sordu.
Ortaya ilginç üç temel
neden çıktı.
HATİCE NAZLI AYDOĞAN
T
ürkiye’nin büyüme
modeli olarak
ihracatı seçtiği
1980’li yılların
ikinci yarısından bu
yana hiç bitmeyen
bir tartışma
kur... Aradan
geçen 25 senede hükümetler değişti, iş
dünyasındaki aktörler değişti, Türkiye
değişti, ancak kur tartışması değişmedi.
Türk lirasının değeri, hem hane halkının
hem de ihracatçının gündemindeki yerini
hep korudu.
İhracatçı kesimi, dalgalı kura
geçildikten sonra Türk lirasının değer
kazanmaya başladığı her dönemde
kar marjını olumsuz etkileyen kurdan
şikayetçi oldu. 2005 yılında Dünya
Ticaret Örgütü’nün Çin’e uygulanan
kotaları kaldırmasının ardından ihracatta
kâr marjları giderek daha fazla daraldı.
Bu durum, ihracatçı kesimini kura daha
OCAK 2011 | VOBJEKTİF 31
DOSYA
da duyarlı hale getirdi.
Özellikle 2007 yılından sonraki süreçte
ekonomideki olumlu seyrin ve giren sıcak
paranın etkisiyle Türk lirası gerek dolar
gerekse euro karşısında değer kazandı.
Ardından gelen 2008 kriziyle birlikte,
dış pazarlarında daralma yaşayan
ihracatçılar için kurun yarattığı tahribat
giderek daha büyük önem kazandı.
Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası, bu
anlamda ihracatçılara büyük bir avantaj
sunuyor ve kendilerini olağandışı kur
hareketlerinden koruma imkanı sağlıyor.
Ancak, aradan geçen sürede farklı
nedenlerle de olsa ihracatçı kur riskine
karşı korunmak için vadeli piyasaları
kullanma konusunda pek iştahlı olamadı.
Mehmet
Büyükekşi
BSMV İNDİ, STOPAJ KALKTI
Bunun ardındaki ilk gerekçe, işlem
maliyetlerinin artışına neden olan Banka
Sigorta Muamele Vergisi (BSMV) idi.
İşlemlerin önündeki engel olarak görülen
vergi, 1 Eylül 2010 tarihinde kaldırıldı.
Ardından bir başka sorun olan stopaj da 1
Ekim 2010 itibariyle kalktı.
Ardından da teminat düzeyleriyle
ilgili tartışma başladı. İhracatçıların
bu konudaki talepleri doğrultusunda
Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası teminat
tutarlarında büyük ölçüde indirime
gitti. Ayrıca, bazı ihracatçıların talebi
doğrultusunda arsa ve gayrimenkullerin
teminat sayılması konusunda da Türkiye
Bankalar Birliği ile VOB arasında
görüşmeler başladı.
Tüm bu çalışmaların olumlu
karşılandığını belirten Türkiye
İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet
Büyükekşi, dalgalı kur rejiminde
ihracatçıların kendini koruma altına
alabilmek için bu konudaki alternatifleri
aktif olarak değerlendirmek zorunda
olduğunu söyledi. Vobjektif’in
sorularını yanıtlayan Mehmet
Büyükekşi, “Vadeli işlemler döviz
kuru risklerine karşı korunmada çok
önemli bir işlevi yerine getiriyor. Biz
de TİM olarak ihracatçılarımızı vadeli
işlemler vasıtasıyla döviz kurlarına
karşı korunmaları doğrultusunda
teşvik ediyoruz. İlgi giderek artıyor.
Zaman geçtikçe ihracatçılarımızın bu
piyasayı daha fazla kullanacaklarını
düşünüyorum” diyor.
ANLATMAMIZ LAZIM
Büyükekşi, vergi ve yönetsel düzeyde
sorunların çözüldüğünü ancak sorunun
ihracatçının vadeli piyasayı tanıması
olduğunu da söylüyor. ”İhracatçılarımıza
vadeli işlemleri daha fazla anlatmamız
gerekiyor” diyen Büyükekşi şöyle
devam ediyor: “Eğer bu konuda daha
fazla tanıtım yapıp vadeli işlemlerin
avantajlarını anlatırsak daha fazla
ihracatçıyı bu piyasaya çekmiş olacağız.”
Ancak, işveren örgütlerinin tüm
çabalarına rağmen ihracatçı kesimin
vadeli işlemlere bakışını değiştirmek
kolay olmuyor. Birçok ihracatçı şirket,
vadeli piyasalarda korunmayı riskten
kaçınma aracı olarak görmek yerine
maliyet olarak görebiliyor.
Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası’nı
kullanarak riskten korunan bazı
şirketlerde TL değer kazandığında
yaşanan avantajların, tersi hareket
oluştuğunda; yani TL değer kaybettiğinde
işletmeler tarafından maliyet olarak
değerlendirilmesi de büyük sorunlardan
birini oluşturuyor.
Kur riskinin her zaman için dış ticaret
ile uğraşan işletmelerin sorunlarından
biri olduğunu vurgulayan Mehmet
Büyükekşi, bu riskten korunmak için
vadeli işlem piyasasının kullanılması
gerektiğini söylüyor. Ancak Büyükekşi,
ihracatçının bunu nasıl yapacağını
bilmediğini de aktarıyor.
Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin
bu konuda çalışmalar yaptığını
ifade eden Büyükekşi, “Halkbank ve
Eximbank’la işbirliğimiz var. Bu konu
ile ilgili görüşmelerimiz devam ediyor.
Teknik olarak ihracatçının daha fazla
bilgilendirilmesine ihtiyaç var. Burada en
büyük görev yine VOB’a düşüyor” diyor.
SPEKÜLATİF YAKLAŞIM
Türkiye’de dış ticaret yapan, yani kur
hareketlerine aşina olan birçok işletmenin
esas faaliyet karının yanında kambiyo
İŞLETMELERE SPEKÜLATİF KAZANÇ DAHA AVANTAJLI GELİYOR
İsmail Gülle
32 VOBJEKTİF | OCAK 2011
Dış ticaret ile uğraşan birçok işletme
risklerinden korunmak için kullanabileceği
Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası’nı ya
tanımıyor ya da spekülatif olarak gelir
elde ettiği kur oynaklıklarını riskten
korunmaya tercih ediyor.
Bu görüşü savunanlardan biri
de İstanbul Tekstil ve Hammadde
İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı İsmail
Gülle. VOBJEKTİF’e konuşan Gülle,
yaptığı açıklamada VOB’u kullanma
konusunda ihracatçıların çok iştahlı
olmadığını doğruluyor. Kurun bu kadar
oynak olduğu bir dönemde VOB’un
kullanımının doğru olacağını belirten
Gülle, yine de işletmeleri buna ikna
etmenin zorluğundan yakınıyor.
Gülle, kendi sektörlerindeki
ihracatçıların vadeli işlem kullanımında
istekli olmadıklarının da altını çiziyor.
“Kurun bu kadar oynak olduğu bir
dönemde spekülatif yatırımlar ile riskten
korunma amaçlı yatırımlar arasındaki
farka dikkat etmek gerek” diyor.
Borsanın henüz çok iyi tanınmadığını
belirten Gülle, “İşletmelere döviz
üzerindeki spekülatif kârın çok daha çekici
geldiğini” söylüyor.
geliri elde ettiği bilinen bir nokta.
Ancak sorun, bu kambiyo gelirinin aşırı
oynaklık nedeniyle gidere dönüştüğünde
ortaya çıkıyor.
Gerek ithalat gerekse ihracatçılar
VOB’un sunduğu avantajlara rağmen kur
riskini göze alarak dış ticaret yapmayı
tercih edebiliyor. TİM Başkanı Mehmet
Büyükekşi, burada indirilmiş olmasına
rağmen teminat ve komisyonların rol
oynadığını düşünüyor.
Büyükekşi, “Sözleşmelerdeki teminat
bedellerini ve komisyon oranlarını
yüksek bulan ihracatçı kâr marjı düşük
düşük satışlarda bu riski alarak çalışıyor”
diyor.
İhracatçı, kurun çok oynak olduğu
dönemde de hammadde fiyatları, kur ve
DERİDE 3.3 MİLYAR
DOLARLIK KUR RİSKİ VAR
Ali Murat Kızıltaş / İnci Deri
Yönetim Kurulu Başkanı
İnci, Türkiye’deki deri sektörünün
önde gelen isimlerinden biri. Özellikle
ayakkabı sektöründeki faaliyetleri ve
başarısı ile tanınıyor. Yönetim Kurulu
Başkanı Ali Murat Kızıltaş’ın sözleri
de diğer dış ticaretçilerden farklı değil.
Türkiye’nin dış ticaretinde önemli yer
tutan deri sektörünün Vadeli İşlem
ve Opsiyon Borsası’nı çok efektif bir
şekilde kullanmadığını düşünüyor.
2010 yılı deri sektörü için ihracatta
rekorların kırıldığı bir yıl oldu. Yapılan
toplam deri ihracatı 3.3 milyar dolara
kadar yükseldi. Son beş yılın ihracat
rekorunu kıran deri sektörü, 2011
yılı için de yüzde 10’luk büyüme
hedefliyor. Ancak, yurtdışında bu kadar
büyük hacimde iş yapan deri sektörü,
kendini kur riskine karşı korumuyor.
Ali Murat Kızıltaş, ihracatta önemli
bir paya sahip deri sektöründe VOB’un
kullanımı için “Sektörümüzde VOB
kullanımı hemen hemen hiç yok gibi”
diyor.
Sektörel olarak yapılacak
tanıtımların avantaj sağlayabileceğine
dikkat çeken Kızıltaş, kendileri
açısından yeni devreye alınan Euro/
dolar vadeli işlem sözleşmesinin büyük
avantaj sağlayabileceğini ifade ediyor.
“Bu riskten korunma adına önemli
bir avantaj sağlar” diyen Kızıltaş, bu
kontratın hızlı bir şekilde tanıtılması
halinde hacim kazanabileceğini de
vurguluyor.
İHRACATÇI DOLARLA ALIP EUROYLA
SATARKEN İÇİ DAHA RAHAT OLACAK
İhracatçıların yakındıkları bir başka konu
da girdileri ile satış gelirlerinin farklı para
birimi cinsinden olmasıydı. Türkiye’nin
ihracatının önemli bölümünün euro
cinsi olması, ancak ithal girdiyle yapılan
ihracatta girdi kurundaki dolar ağırlığı,
Türk ihracatçılarını euro/dolar paritesindeki
oynaklığa karşı da kırılgan hale getiriyordu.
Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası,
ihracatçıların bu sorunlarını aşabilmek
adına önemli bir adım attı ve 2010 yılının
Aralık ayında Euro/dolar vadeli işlem
sözleşmesini yürürlüğe soktu.
VOBJEKTİF dergisinin sorularını
yanıtlayan İstanbul Kimyevi Maddeler
ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB)
Başkanı Murat Akyüz, bu adımın
işletmelerin ihtiyaçları doğrultusunda atılan
olumlu bir nokta olarak kabul edilmesi
gerektiğini söylüyor. Ancak Akyüz, işlem
yapmak isteyen firmaların masraflarının
yüksekliğinden yakınıyor.
Akyüz, “İhracatın büyük oyuncuları
zaten kendilerini önemli ölçüde riskten
korumak için bu enstrümanları kullanıyor.
Ancak daha küçük ihracatçılar için kendini
korumanın maliyeti kar marjının üzerinde
gerçekleşebiliyor. Düşük kar marjıyla
Murat Akyüz
Bülent Aymen
çalışan sektörlerde ters harekette kur
riskini azaltmak isterken tüm karı kaybetme
riskiyle karşılaşabiliyorsunuz” diyor.
Euro/dolar Vadeli İşlem Sözleşmesi ile
ilgili çarpıcı tespitlerden birini de Türkiye
İhracatçılar Meclisi Yürütme Kurulu Üyesi
Bülent Aymen yapıyor.
VOBJEKTİF dergisine konuşan Aymen,
“Türkiye 2010 yılının ilk 10 ayında
ihracatının yüzde 49’unu euro, yüzde 45’ini
dolar cinsinden gerçekleştirdi. İthalatının
ise yüzde 33’ünü euro, yüzde 62’sini
dolar cinsinden yaptı. Bu yalın istatistik
bile VOB tarafından uygulamaya konulan
söz konusu sistemin gerekliliğini ortaya
koymaktadır. Bu nedenle uygulamanın
ihracatçılarımız için faydalı olacağı
muhakkaktır” diyor.
Aymen, teminatların düzeyinde yapılan
indirimin borsada yeni katılımcıların önünü
açacağını da ifade ediyor:
“İhracatçının kur riskinden korunurken
yüklendiği maliyetlerin düşmesi
elbette ihracatçılarımızın söz konusu
uygulamalara olan yaklaşımlarını pozitif
yönde etkileyecektir. Bu tür kararlar
özellikle sisteme yeni adapte olan ve
olacak firmaları teşvik edecektir.”
OCAK 2011 | VOBJEKTİF 33
DOSYA
paritelerle ilgili düşüş ve artışlara dönük
çok fazla öngörüsü olamadığı için uzun
vadeli sözleşme yapmaktan kaçınıyor.
Büyükekşi, kurun istenen seviyelere
yükselmesi ile birlikte ihracatçının bir
nebze nefes aldığını ancak beklentilerin
oynak kurun 2011’de de devam edeceğini
işaret ettiğini vurguluyor ve ihracatçının
asıl sorunlarının hala çözülmediğini
söylüyor.
Mehmet Büyükekşi, “Şimdi kur belli bir
noktaya geldi. Ancak, bu yıl beklentiler
kurdaki dalgalanmaları işaret ediyor.
Aslında ihracatçının sorunlarını tek bir
enstrümanla çözmek mümkün değil.
Dolayısıyla toplu resme bakarak daha
farklı enstrümanlarla desteklenebilir”
şeklinde görüş bildiriyor.
SATICI: BÜYÜKLER
KULLANIYOR
“İhracatçı Vadeli İşlem ve Opsiyon
Borsası’nı neden kullanmıyor?” Bu
soruya en fazla muhatap olan isimlerden
biri, borsa kurulduğu tarihte TİM
Başkanlığı görevini yürüten Oğuz Satıcı.
VOBJEKTİF’in sorularını yanıtlayan
Satıcı, ihracatçının ihtiyaç duyduğu
oranda VOB’u kullandığını düşünüyor.
Büyük işletmelerin dış ticaretlerinde
kur riskini azaltmak amacıyla çeşitli
enstrümanları kullandıkları biliniyor.
Oğuz Satıcı bu noktaya dikkat çekiyor:
“Türkiye’nin ilk 100 ya da 500’de yer
alan ihracatçı şirketleri kur riskine
karşı bu enstrümanları kullanıyor.
Ancak, Türkiye’de küçük ve ortak
dereceli ihracatçı işletmelerin sayısı
50 bin seviyesinde. Bu bahsettiğim
şirketlerin hiçbiri VOB’u tanımıyor ya
da nasıl kullanacağını bilmiyor. Teknik
olarak bilgilenmiş değil. Kur riskinden
korunmak ihracatçı işletmeler için çok
önemli bir ihtiyaç. Kesinlikle tanıtılması
ve nasıl kullanılacağı konusunda
ihracatçıların eğitilmesi gerekiyor.”
RİSK ALMAK
KADER OLMAYACAK
Oğuz Satıcı’nın Vadeli İşlem ve
Opsiyon Borsası ile ilgili çarpıcı bir tespiti
de var. VOB’un ihracatçıyı “kurdan
kaynaklanan kaderci yaklaşımdan
kurtardığını” söylüyor: “Kur nedeniyle
eli kolu bağlı ve risk almaktan başka
çaresi olmayan ihracatçı için bu piyasanın
kullanılması büyük önem taşıyor. Ben
tüm ihracatçılara bunu ‘Risk almak kader
olmayacak’ şeklinde ifade ediyorum.
VOB’da çeşitli kontratları kullanarak
kendini korumak işletmelerin sorunlarını
azaltır. Ancak ihracatçının sorunlarını
çözmede tek başına çare olamayacağı
ortada.”
KÂR MARJINA BAĞLI
OLARAK KULLANIYORUZ
Abdülkadir Konukoğlu / Sanko
Holding Yönetim Kurulu Başkanı
Sanko Holding, Türkiye’nin önde
gelen holdinglerinden biri. Yönetim
Kurulu Başkanı Abdülkadir Konukoğlu,
büyük yatırımlarının ve dış ticaretlerinin
olduğu sektörlerde kâr marjına bağlı
olarak Vadeli İşlem ve Opsiyon
Borsası’nı kullandıklarını ifade
ediyor. “İhracatçı bir işletme olarak
kullanmamız gerekir. Ama teminatlar
ve komisyonların yüksekliği nedeniyle
VOB’u ancak kâr marjı yüksekse
kullanıyoruz” diyor.
Daha çok aynı döviz cinsinden
çalışmayı tercih ettiklerini ve kredilerde
de bu dengeye dikkat ederek riski
azaltmaya çalıştıklarını dile getiren
Konukoğlu, ”Çok zaman bu mümkün
olmasa da kullanım ürüne ve kâr
marjlarına göre de değişebiliyor.
Örneğin kâr marjı düşük bir satışta
ihracatçı yüksek teminat bedeli ve
komisyon ödemek yerine riski göze
alıyor. Kâr marjı yüksek alım satımlarda
ise bu gerçek bir sigorta olduğu için
ihracatçı kullanmak istiyor. Euro/Dolar
vadeli işlem sözleşmesi ise bu anlamda
ciddi bir sigorta” şeklinde konuştu.
KOBİLER VOB’U KULLANMAK İÇİN YETERLİ BİLGİYE SAHİP DEĞİL
Tahsin Öztiryaki / TİM Başkanvekili
2009 yılı tüm dünyada olduğu gibi
Türkiye içinde kara bir yıldı. Büyüme
yüzde -4.7’lere düşerken ihracat rakamı
132 milyar dolardan 92 milyar dolara
geriledi. Tüm korunma mekanizmalarından
uzak tek başına kalan ihracatçı yılı ciddi
kayıplarla kapadı. 2011 yılı başlarında
olmamıza rağmen bazı sektörlerde
ihracatçı işletmeler henüz düze çıkmış
değil. Bazı sektör temsilcilerine göre
orta ve küçük ölçekli işletmeler hala can
çekişiyor.
“Bu süreci ihracatçı nasıl atlattı? VOB
piyasasından neden destek almadı”
sorularını TİM Başkanvekili İDDMİB
Başkanı Tahsin Öztiryaki yanıtladı.
Öztiryaki, Türkiye’deki sanayici yapısına
dikkat çekerek “Sanayici ve ihracatçı
şirketlerin büyük bir çoğunluğunun yapısı
KOBİ. Dolayısıyla VOB ve Forward
enstrümanlarını kullanacak kadar bilgi
sahibi değiller. Kurumlar da bunlarla
34 VOBJEKTİF | OCAK 2011
ilgili bilgileri yeteri kadar paylaşamadılar,
anlatamadılar” dedi.
Öztiryaki, VOB’un bir korunma
enstrümanından çok kısa sürede
zenginleşme aracı olarak algılandığını
ve bu algının değişmesi gerektiğini
hatırlatarak şunları söyledi: “Kriz dönemi
2009 ve 2010’da ihracatçıların mutlaka
bu korunma mekanizmalarını kullanmaları
gerekiyordu. Gerçi kullansalar bile zarar
edebilirlerdi, ama en azından zararı
sınırlı kılabilirlerdi. Bu süreçte dünyada
çok tutarlı bir dönem yaşanmadı.
İhracatçı işletmeler iç piyasanın da
desteği ile yurt içi ve yurtdışı fiyatları
miks ederek yani ortalama bir fiyat
belirleyerek kendini koruma yoluna
gitti. Bunda Türk sanayicisinin krizlere
karşı hazırlığı, kendini koruma gücü ve
becerisi toparlanmada etkili oldu. 2010
yılı sonundaki 113 milyar dolarlık ihracat
rakamı ihracatçının her şeye rağmen
başarısıdır. Türkiye’de ihracata konsantre
kurulmuş şirket sayısı az olmasına rağmen
başarıdır. Bunu kabul etmek gerekiyor.”
Öztiryaki, VOB işlemlerinden alınan
teminat ve komisyonların yüksekliği
yanında kur farkından alınan verginin de
VOB’a ulaşımı engellediğini kaydetti.
“Konuşulduğunda oldukça net görünen
VOB piyasası aslında vergiler, teminatlar
ve komisyonlarla daha karmaşık ve
ulaşılmaz hale geliyor” diyen Öztiryaki,
sözlerini şöyle sürdürdü: “ VOB’daki
bu sorunları ilgili tüm bakanlıklara
ilettik. Örneğin bankaların kur farkından
doğan kazançlarından vergi alınmazken
ihracatçının korunma amaçlı kullandığı
bu sistemdeki kârından vergi alınmasını
anlayamadığımızı ilettik. Bu zamana
kadar gerek kur, sıcak para girişi gerekse
ihracatla ile ilgili anlattığımız her şey
şimdi anlaşılmaya başlandı. Şimdi gerekli
önlemler alınmaya başladı. Biz söyledik
de oldu demiyoruz ancak doğru buydu bu
olmalıydı diyoruz.”
DOSYA
LİSANSLI DEPOCULUKTA
ŞİRKET KURULDU
GÖZLER PİYASAYA DÖNDÜ
Vadeli İşlem ve Opsiyon
Borsası’nda işlem gören
tarım emtia piyasası için
büyük önem taşıyan
lisanslı depoculukta
son aşamaya gelindi.
Tarım ürünlerinin
depolanmasında
standardı belirleyecek
şirketin kurulumu
sonrası ilk adım pamuk
piyasasında atılacak.
T
DR. PINAR NACAK
Genel Sekreter Yardımcısı
MUSTAFA YAĞCIOĞLU
İTB Ar-Ge ve Bilgi Sistem Şefi
ürkiye’de sermaye piyasalarında son yıllarda
yaşanan gelişme trendi kendini yavaş
yavaş tarım ürünleri ve tarım ticaretinde
de göstermeye başlıyor. Tarım piyasasının
sermaye piyasalarıyla örtüşmesi, bu sektörün
küresel ticaret kurallarına daha da uyumlu
hale gelmesi açısından büyük önem taşıyor.
Yıllardan bu yana güçlü bir spot piyasa
oluşturulmakta zorlanılan tarım piyasası,
güçlendirilmeye başlanan pazarlama sistemi
ile dünyaya entegre hale geliyor.
Türk tarımının büyük sorunlarından biri
olan depolama koşullarının yetersizliği ise
aşılmaya çalışılan bir diğer sorun. Yıllarca
karlılığı sorgulanan depoculukta mevcut
tesislerdeki yetersizlik, denetim sorunları
ve arz dengesizliği bugüne kadar yaşanan
en büyük sorunlar. Bunların aşılması
için bazı vergi teşvikleri ve çalışmaları
gerçekleştirilerek özel sektör özendiriliyor.
Yapılan çalışmalar meyvesini vermek
üzere. Hayata geçirilmeye çalışılan Lisanslı
Depoculuk ve Ürün Borsası projesiyle tüm
bu zorlukların aşılması hedefleniyor.
Lisanslı depoculuk ile kalite ve dağıtım
sorunu çözülürken, ürün borsası sayesinde
üreticinin malını sermaye piyasaları da dahil
olmak üzere tüm dünyaya satmasına olanak
tanınıyor.
Sistemin nasıl çalışacağını ve detaylarını
İzmir Ticaret Borsası Genel Sekreter
Yardımcısı Dr. Pınar Nacak ve Ar-Ge
Bilgi Sistemleri Şefi Mustafa Yağcıoğlu
VOBJEKTİF okurları için yazdı...
OCAK 2011 | VOBJEKTİF 35
DOSYA
Dünya piyasasında serbestleşme
ve yoğun rekabet dönemi ve tarımsal
üretim ve ticaret yapısında yaşanan
dönüşüm süreci, bu piyasada var olmayı
hedefleyen gelişmekte olan ülkelerin,
etkin pazarlama sistemi ve stratejileri
geliştirmelerini zorunlu kılıyor.
Küresel rekabet açısından pazarlama
olanaklarını genişletmek, ürün
çeşitliliğini artırmak, kalite ve
standartlara uygun üretim yapmak,
ürünleri derecelemek, hasat ve hasat
sonrası ürün ve kalite kayıplarını
azaltacak tedbirler almakla ve tüm bu
faaliyetlerde fark yaratmakla mümkün
oluyor.
TARIMDA ETKİNLİK VE ÜRÜN
KAYBININ ÖNLENMESİ
Türkiye’nin, tarım ürünleri üretim
ve ticaretinde sahip olduğu potansiyeli
etkin kullanabilmesi, dünya tarım
ürünleri piyasasında güçlü bir konum
elde edebilmesi, istenilen seviyede bir
ekonomik kapasiteyi yakalayabilmesi
tarımda etkin bir pazarlama sisteminin
oluşmasına bağlı. Ne yazık ki, ülkemizde,
tarım ürünlerinin pazarlama alt yapısı ve
depolama koşullarının yetersiz olması,
mevcut tesislerin de bir kısmının uygun
olmayan ortamlara sahip olması ve
denetimin yapılmaması, önemli miktarda
ürün kaybına, kalite sorunlarının
yaşanmasına, ürün arzının birkaç aya
sıkışması nedeniyle fiyatlarda istikrarsızlık
yaşanmasına neden oluyor. Etkin
işleyen bir tarımsal ürün piyasasının
bulunmaması da fiyat oluşumunu olumsuz
etkiliyor.
1990’LARDA BAŞLAYAN
MARATONDA SONA GELİNDİ
Bu sorunların ortadan kaldırılması
ve etkin bir tarım ürünleri piyasasının
kurulması amacıyla 90’lı yılların sonunda
Dünya Bankası destekli olarak Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı tarafından yürütülen
“Ürün Borsaları Geliştirme Projesi”
başlatıldı. Bu proje sonunda sistemin
uygulamaya geçebilmesi için gerekli olan
yasal altyapı 2005 yılında oluşturuldu.
Ancak, aradan geçen 5 yıla rağmen bu
alanda beklenen yatırımlar gerçekleşmedi.
Bunun temel nedeni, lisanslı depoculuk
faaliyetinin ülkemizde çalışıp
çalışmayacağı ve karlı bir yatırım olup
olmayacağı üzerindeki şüpheler oldu.
2009 yılı içerisinde lisanslı depoların
36 VOBJEKTİF | OCAK 2011
kurulmasını teşvik etmek amacıyla çeşitli
teşvik mekanizmaları geliştirilirken,
tarımsal ürünlerin lisanslı depoya
girmesini ve ürün senetlerinin işlem
görmesini teşvik etmek amacıyla bir
takım vergi düzenlemeleri yapıldı. Bu
gelişmeler sonucunda tarım sektörünün
çeşitli kesimlerinin bu alana yatırım
yapma konusunda girişimlerde bulunduğu
biliniyor.
Lisanslı Depoculuk ve Ürün Borsaları
projesinin hayata geçmesi ülkemizde
tarımsal ürünlerin pazarlanmasında yeni
bir dönemin başlangıcı olacak. Sistem,
Lisanslı Depoculuk ve Ürün Borsası olmak
üzere iki temel unsur üzerinde aşağıda
verilen şemada görüldüğü gibi çalışacak.
Ülkemizde Lisanslı Depoculuk
yatırımlarının özel sektör, finans
kurumları, tarımsal birlik ve kooperatifler
ile Ticaret Borsaları tarafından lisanslı
depolarda saklanmaya uygun ürünler için
yapılması bekleniyor. Ürün Borsası’nın
ise bütün lisanslı depolardaki ürün
senetlerinin işlem görebileceği tek bir borsa
olarak kurulması planlanıyor.
SİSTEMİN SAĞLAYACAĞI
AVANTAJLAR NELER?
Lisanslı depoların faaliyete geçmesi ve
Ürün Borsası’nın kurulmasıyla birlikte
ülkemiz tarım ürünleri piyasasında
önemli değişimler yaşanacak. Sistemin
getireceği en önemli yenilik depolanan
ürünlere verilecek makbuz senetleri ile
tarımsal ürünlerin finansal bir yatırım
aracına dönüşmesi olacak. Makbuz
senedinin temsil ettiği ürünün ticareti için
fiziki sınırlar ortadan kalkacak ve üretici
kendisinden çok uzak bir yerdeki tüccar
ve/veya sanayiciye malını satabilecek.
Tarım sektörüyle ilgisi olmayan kişi ve/
veya şirketlerde tarım ürünleri ticaretini
kolayca yapabilecek ve piyasa derinliği
artacak. Sistem ayrıca;
• Uygun şartlarda depolama olanakları
sağlanmasına ve depolamadan
kaynaklanan ürün ve kalite kayıpları
azalmasına,
• Tarım ürünlerinin hasat döneminde
piyasaya yoğun arzından kaynaklanan
sorunların ortadan kalkmasına,
• Ürünlerin kalitesinin tespit edilmesine
ve kaliteli üretimin teşvik edilmesine,
• Üreticilerin bankalardan uygun
koşullarda kredi temin edebilmesine,
• Sanayicinin daha kolay hammadde
temin edebilmesine,
• Nakliye maliyetlerinin azalmasına,
• Tarım sektöründe kayıt dışılığın
azalmasına,
• Standardı belirlenmiş ürün ve lisanslı
depo sistemiyle tarım ürünlerinde
vadeli işlem piyasaları açısından altyapı
oluşmasına ve Vadeli İşlem Borsası’nda
tarım ürünleri için hazırlanan kontratların
işlem görmesine imkan sağlayacak.
• Ülkemizde yeni kurulacak olan bu
sistemde ilk somut girişim 2010 yılı
içerisinde TOBB ve TMO ortaklığında
kurulan ve hububat depolaması alanında
faaliyet gösterecek şirketle gerçekleşti.
İkinci girişimi ise Türkiye’nin en eski
ve deneyimli borsası olan İzmir Ticaret
Borsası tarafından kuruluş çalışmaları
tamamlanma aşamasında olan “Ege
Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk
A.Ş.” oluşturuyor. 120 yıldır, tarımsal
ticaretin en önemli aktörlerinden biri
olan İzmir Ticaret Borsası tarımsal
ürünlerin pazarlanması, depolanması
ve piyasa oluşumunda yaşanan
sorunların çözümüne katkı sağlamak ve
ülkemizde, tarım ürünlerine ticaretini
kolaylaştıran, pazar alanını genişleten,
ürün piyasalarının gelişmesine ve bu
piyasalarda fiyat istikrarına katkı sağlayan
ve sanayicinin üretim için gereksinim
duyduğu ham maddeyi sürekli tedarik
etmesini kolaylaştıran bir sistem
olan Lisanslı Depoculuk sisteminin
yaygınlaşmasına amacıyla bu şirketin
kuruluşuna önderlik etti.
PAMUK DEPOLAMASIYLA
BAŞLAYACAK VE YAYILACAK
Bu şirketin başlangıçta pamuk
depolaması ile faaliyete geçmesi ve
gelişmelere göre başka tarımsal ürünler
içinde çalışmalar yapması planlanıyor.
Şirketin faaliyetine pamukta başlamasının
temel nedeni, pamuğun standardizasyon
konusunda diğer tarımsal ürünlere göre
daha avantajlı olması, İzmir Ticaret
Borsası’nın spot pamuk ticaretinin merkezi
olması ve bu alanda sahip olduğu tecrübe.
Şirketin faaliyete geçmesi ile birlikte
ülkemizde pamuk ticaretinde önemli bir
gelişme yaşanacak ve lisanslı depoculuk
sisteminin ülkemizde yaygınlaşması
ve bilgi birikimi oluşmasına da önemli
katkılar sağlayacak.
8 milyon TL sermayeli şirketin ortakları
arasında ülkemizin önde gelen Ticaret
Borsaları (İzmir, Balıkesir, Şanlıurfa,
Manisa, Gaziantep, Ödemiş, Söke, Salihli,
Turgutlu, Alaşehir Ticaret Borsaları),
Vadeli İşlem Borsası, finans kuruluşları
(Denizbank, İş Yatırım ve Türkiye Sınai
Kalkınma Bankası), Takasbank, İzmir
Ticaret Odası, Tariş Pamuk Birliği, Tariş
Üzüm Birliği ve Ege İhracatçı Birlikleri
kuruluşu olan EDAKATAŞ A.Ş. yer alıyor.
Her biri faaliyette bulunduğu alanın
güçlü temsilcileri olan ortakların
temel faaliyet alanında kazandıkları
tecrübenin kurulacak olan şirkete
pozitif katkı sağlaması bekleniyor.
Ayrıca, ortakların birçoğu ülkemizde
Lisanslı Depoculuk ve Ürün Borsacılığı
mevzuatının oluşturulmasında, sistemin
kurgulanmasında görev almış kurumlar.
TAKAS SORUNU ÇÖZÜLDÜĞÜNDE FAYDASI OLUR
İbrahim Toprak / Akbank Türev Ürünleri Bölüm Başkanı
2005 yılından bu yana VOB’un
performansının dikkat çekici olduğunu
düşünüyorum. Lokomotif bir ürün
öncülüğünde oldukça mesafe aldık.
Diğer ürünleri hayata geçirme konusunda
istenilen düzeye henüz gelemedik.
Lisanslı depoculuk bu nedenle büyük
önem taşıyor. Lisanslı depoculuğun
hayata geçirilmesi ile birlikte emtia
ürünlerinin fiziksel takası için önemli
bir adım atılmış olacak. Hem takasta
hem emtia ürünlerinde işlem farkını
arttıracağını düşünüyorum. Şu anda
takas yapamıyorsunuz. Belirli şartlarda,
standartlarda belirli ürünleri bulmak
için lisansını almış yerlerden yapılması
gerekiyor. Fiziksel takasta emtia
ürünlerinde işlem kolaylığını arttıracağını
düşünüyorum. Kurumsal yatırımcıların
VOB’u tüm alanlarda kullanmasıyla
birlikte tarım ürünlerinde de gelişmenin
sağlanacağını düşünüyorum.
Ege Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk
A.Ş.’nin kurulabilmesi için şirket ana
sözleşmesi hazırlık çalışmaları 17 Eylül
2010 tarihinde İzmir Ticaret Borsası’nda
yapılan toplantı ile tamamlandı.
20 Eylül 2010’da şirket kuruluş izni
için Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na
yapılan başvuru, 24.12.2010’da İç Ticaret
Müdürlüğü’nden alınan resmi yazı
ile olumlu sonuçlandı ve kuruluş izni
alındı. 2011 başında şirket kuruluşu ve
faaliyet izni almak amacıyla depoların ve
laboratuvar sisteminin kurulması, bilgi
işlem altyapısı için çalışmalara başlandı.
Lisanslı depo, kuruluş çalışmaları devam
eden Ürün İhtisas Borsası ile entegre bir
şekilde çalışmalarını sürdürecek.
GELECEĞİ OLAN BİR ALAN
Avni Akkaya/Yatırım Finansman
Genel Müdür Yardımcısı
Lisanslı depoculuk; geleceği olan bir alan..
Üretici ve alıcıya istediği tarihte istediği fiyata
istediği miktarda ürünü alıp satma şansı tanıyacak
bir sistem. Hem alanı hem de satan için önemli
avantajlar sağlayacak. Üretici elindeki malı sadece
belli bir kuruma ya da kuruluşa satmak zorunda
kalmayacak. Ürünün bir anda piyasaya çıkması
yani arzı ile oluşan fiyat düşüşleri yaşanmayacak
ya da bir ürün ile ilgili spekülatif fiyat artışına
neden olan sebepler ortadan kalkacak.
OCAK 2011 | VOBJEKTİF 37
RÖPORTAJ
ZAFER ÇAĞLAYAN
38 VOBJEKTİF | OCAK 2011
BANKALAR
TEMİNAT
FİNANSMANI
SORUNUNU
ÇÖZMELİ
Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, kur riskinin ihracatçının en büyük sorunlarından
biri olduğu görüşünde. Teminat düşüşü ve stopajın kalkmasının ardından VOB’un
güçlendiğini belirten Çağlayan, “Bankalar teminatın finansmanına yardımcı
olursa ihracatçı VOB’a gelir” dedi. Çağlayan, VOBJEKTİF’in sorularını cevapladı...
T
KADİR KILIÇPARLAR
ürkiye’nin 2010 yılı dış ticaret
performansını değerlendirir misiniz?
2010 yılı, 2009’da yaşanan küresel
ekonomik krizin ardından uygulanan
bir dizi parasal ve mali desteğin
etkilerinin devam etmesi ile birlikte,
dünya ekonomilerinin toparlanma
eğilimine girdiği, küresel ticaretin
yeniden canlanmaya başladığı bir
yıl oldu. Küresel krizin etkilerini
hafifletmek amacıyla uygulanan
yurtiçi talep ile üretimi artırmaya
yönelik tedbirler sonucunda ülkemizin
hem üretim hem de dış ticaret
performansında önemli iyileşmeler
ortaya çıktı. Ülkemiz, 2010 yılının ilk üç
çeyreğinde sırasıyla yüzde 11,8, yüzde
10,2 ve yüzde 5,5 büyüme kaydetti. Söz
konusu gelişmeler ışığında ülkemizin
2010 yılı büyüme tahmini OECD’ye göre
yüzde 8,2; IMF’ye göre yüzde 7,8; AB
Komisyonu’na göre yüzde 7,5 olurken;
Orta Vadeli Programımıza göre yüzde
6,8 olarak revize edildi.
OCAK 2011 | VOBJEKTİF 39
RÖPORTAJ
ZAFER ÇAĞLAYAN
Türkiye’nin krizin etkilerini 2010
yılında üzerinden attığı söylenebilir mi?
2010’da dış ticaretimiz, küresel finans
krizinin ardından yeniden ivme kazandı.
2010 yılının ilk 11 ayı itibarıyla dış ticaret
hacmimiz 267milyar dolar oldu. TÜİK
verilerine göre, 2010 yılı Ocak- Kasım
döneminde, ihracatımız bir önceki yılın
aynı dönemine göre yüzde 10,9’lük
artışla 102,1 milyar dolara, ithalatımız
ise yüzde 31,0 artışla 164,9 milyar dolara
yükseldi. Buna ek olarak, Ocak-Kasım
döneminde ihracatın ithalatı karşılama
oranı yüzde 61,9 oldu.
Aralık ayında gerçekleşen
ihracatçı birlikleri
verilerini de bu rakama
PAZAR SAYISI
eklediğimizde 2010
ARTTIKÇA
yılı ihracatımız 113,7
FARKLI
PARA
milyar dolara ulaştı.
BİRİMLERİYLE
Böylelikle Orta Vadeli
YAPILAN
Program’da öngörülen
111,7 milyar dolarlık
İHRACAT VE
hedefi 2 milyar dolar aştık.
KUR RİSKİ DE
Başarılı olduğumuzu
ARTIYOR.
söyleyebilirim. 2010
yılının Ocak-Kasım
döneminde yapılan
ihracatın yüzde 92,6’sı sanayi; yüzde
4,3’ü tarımsal ürünler ve ormancılık;
yüzde 2,4’ü madencilik ve taş ocakçılığı
ürünlerinde gerçekleştirildi.
KRİZ DÖNEMİ PAZAR
ÇEŞİTLENDİRMESİNE YARADI
2010 yılı ihracatta hem ürünler
bazında hem de ülkeler bazında önemli
farklılıkların yaşandığı bir yıl oldu,
pazar ve ürün çeşitlendirmesinde
Türkiye hangi noktaya geldi?
Son 8 yılda ihracatımız bölgesel
olarak daha dengeli bir yapıya doğru
ilerledi diyebilirim. 2002 yılında toplam
ihracatımızda AB ülkelerinin payı yüzde
56,6 iken 2010 Ocak-Kasım döneminde
yüzde 46,3 oldu. Afrika ülkelerinin
ihracatımızdaki payı 2002 yılında yüzde
4,7 iken, 2010 yılı Ocak-Kasım döneminde
yüzde 8,2’ye yükseldi. Güney Amerika
ülkelerinin payı yüzde 0,3’ten yüzde 1,1’e,
Yakın ve Orta Doğu ülkelerinin payı
yüzde 9,5’den yüzde 20,3’e yükseldi. 2010
yılı Ocak–Kasım dönemi itibariyle, Asya
ülkelerine ihracatımızda yüzde 23,2;
Amerika ülkelerine ihracatımızda ise
yüzde 26,3 seviyelerinde artış gerçekleşti.
Bu kapsamda, özellikle Güney Amerika’ya
dönük ihracatımızda yaşanan yüzde
40 VOBJEKTİF | OCAK 2011
90,9’lık artış dikkat çekici. Ayrıca
Brezilya, Suriye, İran ve Irak olmak
üzere çok sayıda ülkeye Cumhuriyet
tarihinin en yüksek ihracatını bu dönem
gerçekleştirdik. 2010 yılı Ocak-Kasım
döneminde ithalatın ülke gruplarına göre
dağılımına bakarsak; AB ülkelerinin
toplam ithalatımızdaki payı yüzde 38,8
iken, AB dışında kalan diğer Avrupa
ülkelerinin payı yüzde 16,3 oldu. Afrika
ülkelerinin aynı dönemde ithalatımızdaki
payı yüzde 3,6, Amerika ülkelerinin payı
yüzde 8,9 ve son olarak Asya ülkelerinin
payı yüzde 31,2 oldu.
İhracatın ithalata bağımlılığı giderek
daha çok eleştiriliyor, bu konuda ne
düşünüyorsunuz?
Bu doğru bir tespit ancak yapısal
nedenleri bulunuyor. Ekonomik
büyümede yaşanan gelişmelere paralel
olarak, ithalatımızda bir önceki yıla
göre önemli bir artış görüldü. Bu
dönemde, enerji fiyatlarının artması, iç
pazardaki canlanmanın etkisi ve TL’nin
değerlenmesi sonucunda ithalattaki artış
ihracattaki artıştan fazla oldu. İthalattaki
artış büyük ölçüde ara malı ithalatından
kaynaklanıyor. Türkiye’de sanayi üretimi
ile ara malı ithalatı ilişkisi oldukça güçlü.
Tabii bu noktada petrol ithalatındaki
artışın altını çizmemiz gerekir. Bu yılın
ilk 11 ayında petrol ve yağ ithalatımız
gecen yılın aynı dönemine göre 7.4 milyar
dolar artarak 34 milyar doların üzerine
çıktı. Sanayi üretimindeki artış, aynı
zamanda ekonomideki 9 aylık büyüme
gerçekleşmeleri ara malı ithalatındaki
artışı açıklayan önemli gelişmeler.
Dış ticarette öne çıkan noktalardan
bir tanesi de yatırım malı ithalatındaki
yükseliş... Bu durum sürecek mi?
Geçen yılın 11 aylık dönemini
hatırlayalım. İthalatın alt dağılımına
baktığımızda, yatırım mallarının payı
yüzde 15,1, ara mallarının payı yüzde
71,4, tüketim mallarının payı ise yüzde
13,3 düzeyinde gerçekleşti. Yani yatırım
malı ithalatı yüksek. Ara malı ithalatı
ile sanayi üretimi ve ihracat arasında
paralel bir ilişki mevcut. Küresel
krizle birlikte ihracatta meydana gelen
düşüş ithalatta daha büyük bir düşüşü
beraberinde getirdi. Dış ticaret açığı
ile birlikte cari açıkta da bir gerileme
yaşandı. Kriz sonrası dönemde ise
ekonomik toparlanmayla birlikte büyüme
performansı açısından önemli bir itici güç
olan ihracat ile birlikte ithalat da arttı.
CARİ AÇIK REKOR
SEVİYELERE ULAŞTI
Sonuç olarak 2010 Ocak-Ekim
döneminde cari işlemler dengesi 35,7
milyar dolarlık açık verdi. Toplam mal
ithalatının yüzde 30,4 oranında artması
dış ticaret açığının yüksek oranda
artmasına sebep oldu. Diğer taraftan
cari açık sorununun temelinde yatan
sebeplerden bir diğeri de net enerji
ithalatçısı olmamız. Dünyadaki ekonomik
büyüme eğilimi ve piyasalardaki
gelişmelerin enerji fiyatlarını arttırması
cari açığı arttırıcı etki yarattı. Bir diğer
faktör doların TL karşısındaki değerinin
düşük olması ve dolayısıyla ithalatın
ucuzlaması. Hem Merkez Bankası’nın
kendi çalışmalarında hem de diğer pek çok
akademik çalışmada ithalatın kura önemli
derece bağımlı olduğu açıkça ortaya
konuluyor.
Bu bağlamda dış ticaretteki
dengesizliği önlemek anlamında nasıl
çalışmalar yapıyorsunuz?
İhracata Dönük Üretim Stratejisi
kapsamında ele aldığımız Girdi Tedarik
Stratejisi’ne yönelik yürüttüğümüz
çalışmalarımızı tüm hızıyla
sürdürüyoruz. Bu çalışmalar ile kısa
vadede, ihracata dönük üretimde daha
etkin ve düşük maliyetli girdi tedariki
açısından izlenecek yol haritasını
oluşturmayı, orta ve uzun vadede ise
ihracatın ara malı ithalatına bağımlılığını
azaltıcı nitelikte politikalar geliştirmeyi
hedefliyoruz.
Girdi Tedarik Stratejisi dış ticaretteki
risklerin minimize edilmesi için hangi
unsurları öne çıkarıyor?
Birçok ülkede benzerleri mevcut olan
“Girdi Tedarik Stratejisi” çalışması ile
sanayinin ihtiyaç duyduğu girdilerin
tedarikinde sürekliliğin sağlanması
ve etkinliğin, verimliliğin artırılması,
ihracatta rekabet gücünün iyileştirilmesi
amaçlanıyor. Bu çalışma ile dünya
girdi kaynaklarındaki belirsizliklerin,
girdi tedarik kaynaklarında ülke/bölge
bazlı bağımlılık gibi dengesizliklerin,
girdi niteliğindeki doğal kaynakların
geleceğine dair kaygıların, emtia
piyasalarındaki gelişmelerin girdi fiyatları
üzerinde oluşturacağı dalgalanmaların
yaratacağı riskleri minimize etmeye
çalışıyoruz. Ayrıca ülke ihracatının
gelecek vizyonunda önemli yer tutacak
yeni ürün ve teknolojilerin getireceği
sürdürülebilir girdi tedarik ihtiyacının
belirlenmesi ve güvenceye alınmasını
sağlamaya yönelik eylem planlarının
geliştirilmesi ve bunların uygun politika
araçlarıyla uygulamaya aktarılması
hedefleniyor.
SEKTÖRLERİ GİRDİLERİNE
GÖRE AYIRIYORUZ
Sektör bazında bir değerlendirme
yapıyor musunuz?
Evet, ihracatta öne çıkan sektörler girdi
tedarik perspektifinden derinlemesine
mercek altına alınıyor. Belirlenen
sektörlerin, önemli üretici, ithalatçı ve
ihracatçıları ile yüz yüze görüşmeler
yapılarak, söz konusu sektörleri daha
yakından tanımaya çalışıyoruz. Özellikle
girdi tedarik aşamasında ortaya çıkan
sorunlara ilişkin kullanılabilir bilgi
edinmeyi amaçlıyoruz. Bu şekildeki bir
çalışma, geliştirilecek politika önerilerinin
gerçekçi ve uygulanabilir olabilmesi
bakımından son derece önemli.
Çalışmaların tamamlandığı sektör var
mı?
Var. Demir-çelik ve demir dışı metaller
sektörüne yönelik çalışmalar tamamlandı.
Türkiye’nin ihracatında en önemli
sektörlerden biri olan otomotiv sektörüne
yönelik çalışmalara ilişkin ön rapor,
Türkiye dış ticarette krizin etkilerini üzerinden atmaya
başladı. 2010 yılı önceki yıla göre büyük bir iyileşme
gösterse de 2008 performansının oldukça altında kaldı.
OCAK 2011 | VOBJEKTİF 41
RÖPORTAJ
ZAFER ÇAĞLAYAN
Kurul’a sunuldu. Makine sektörüne
ilişkin çalışmalara başlandı. Kurul’un
müteakip toplantısında otomotiv
sektörü ile birlikte ele alınacak. Ara malı
ithalatında daha düşük maliyetli, daha
etkin bir tedarik zinciri oluşturulması
ihracatı artırıcı etki yaratacak. Girdi
Tedarik Stratejisi çalışmaları ile yalnız
ihracatçılarımızın ihtiyaç duydukları
girdileri daha etkin, daha düşük maliyetli
temin etmelerini sağlamayı değil, esasen
ara malı ithalatına bağımlı ihracatımızın
bu bağımlılığının giderilmesini ve
bu şekilde cari açığın azaltılmasını
amaçlıyoruz.
SICAK PARA ÖNLEMLERİNİ
OLUMLU BULUYORUZ
Küresel kur hareketlerinin yol açtığı
TL’nin aşırı değerlenmesi ve sıcak para
sorunu hakkında görüşleriniz nedir? Bu
gelişmenin ekonomide yarattığı tahribatı
önlemek için Merkez Bankası başta
olmak üzere tüm sorumlu kurumların
yeterince önlem aldığını düşünüyor
musunuz?
Küresel finansal krizin başladığı 2008
yılı sonlarından bu yana krizin ekonomik
büyüme üzerindeki negatif etkilerini
bertaraf etmeye yönelik olarak çeşitli
ülkelerce çoğunlukla da genişletici yönde
politikalar uyguluyor. Bu politikaların
kurlar üzerinde önemli etkileri oluyor.
Geçtiğimiz iki yıl içerisinde verilen mali
teşvik paketlerine ve parasal teşviklere
rağmen, gelişmiş ülkeler hala düşük
büyüme oranlarına sahipken gelişmekte
olan ülkelerin çoğunda krizden çıkış
başlamış, ekonomi toparlandı. Ülkemizin
de içerisinde bulunduğu, söz konusu
ülkelerde ekonomik temeller iyi,
bankacılık ve finans sistemleri sağlam
olmakla birlikte nominal faiz oranları
daha yüksek. Bu sebeple, gelişmekte
olan ülkelerde son dönemde yerel para
birimlerinin değer kaybetme risklerinin
ve geri ödeme risklerinin de çok düşmüş
olması beklenen getirileri artırıyor,
özellikle kısa vadede yüksek getiri arayan
fonlar için gelişmekte olan ülkeleri son
derece cazip hale getiriyor.
Uluslararası rekabet koşulları altında
tüm ülkelerin rekabetçi bir kur sağlamak
amacıyla bir takım politika önlemlerine
başvurduğu böyle bir ortamda, kur
düzeyinin ihracatçıların dış piyasalarla
rekabet edebilme gücünü olumsuz
etkilemeyecek bir şekilde düzenlenmesi
42 VOBJEKTİF | OCAK 2011
şart.
dalgalanmalarını, yani
Nitekim, Türkiye
işletmelerin finansal
MERKEZ
Cumhuriyet Merkez
risklerini minimize
BANKASI TEHDİT etmek üzere (vadeli işlem)
Bankası’nın artan cari
YARATAN
açık, aşırı değerlenen
ürünleri yani, türev
TL ve ABD ve AB’nin
ürünleri geliştirilerek
SICAK PARA
genişletici para politikaları
kullanılmaya başlandı.
HAREKETLERİ
karşısında geçte olsa son
Son yıllarda hızla gelişen
KARŞISINDA
dönemde yeni bir dizi
finans sektörü, üretimi
GEÇ DE OLSA
politika geliştirdiğini
destekleme amacının yanı
HAREKETE GEÇTİ. sıra türev ürünü olarak
görüyoruz.
Kur riski taşıyanların,
da adlandırılan gelişmiş
özellikle ihracatçıların
finansal ürünlerin
bu konjonktürde kur
kullanımıyla her geçen
dalgalanmalarından korunmak için
gün büyüyor.
Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası’nı (VOB)
Türev piyasalarında amaç fiyat
kullanmaları için neler söylersiniz?
dalgalanmalarının getirdiği belirsizliği
Reel sektörde faaliyet gösteren bir
ortadan kaldırmak ve belirli bir vade
firma için finansal anlamda risk,
için ilgili finansal varlığın fiyatını
hammadde fiyatlarında, döviz kurlarında,
sabitlemek. Gelecekteki fiyatlar
faiz oranlarındaki değişmelerdir.
bugünden belirlenerek, belirsizliğin
Reel sektörde oluşacak olan bu fiyat
ortadan kaldırılması ve bu sayede
karlılık hesaplarının daha güvenli ve
sağlıklı biçimde yapılması sağlanıyor.
İhracatçılarımız, özellikle kurların
dalgalı ve belirsiz olduğu günlerde ileri
bir tarihte kurları sabitleme avantajından
yararlanarak, olumsuz durumlardan
korunmayı sağlayabilir.
Dış ticarette önemli bir sorunu farklı
para biriminden girdi maliyeti olan
ancak satışını başka bir para biriminden
yapan işletmeler yaşıyor. Bu işletmeler
için VOB’da açılan euro/dolar çapraz kur
sözleşmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
2010 yılında 17 farklı para birimiyle 17
farklı para birimiyle ticaret yaptık. 2010
Ocak-Kasım döneminde ihracatımızın
yüzde 48.3’ü euro cinsinden, yüzde
45.3’ü dolar cinsinden ve yüzde 2.3’ü
de TL cinsinden yapıldı. Diğer taraftan
ithalatta ise yüzde 61.5’i dolar cinsinden,
yüzde 33.5’i Euro cinsinden ve yüzde
3.2‘si TL cinsinden oldu. İthalatta dolar
kullanımının daha fazla olmasında
enerjinin uluslararası fiyatlandırmasının
bu para cinsinden yapılması etkili.
İhracat ve ithalat arasındaki farka döviz
cinsinden bakıldığında dolar, euro ve
TL pozisyon açığı oluşurken, bazı para
birimlerinde pozisyon fazlası olduğu bile
görülüyor. İhracat ve ithalat yapılan döviz
cinslerindeki farklılık işletmelerimiz
için risk oluşturuyor. Ticari işlemlerle
bu riski dengelemeye çalışıyorlar.
Örneğin motorlu kara taşıtları faslında
euro bazında yapılan ihracat yüzde
91 iken ithalatın da yüzde 86’sı euro
cinsinden yapılıyor. Bazı fasıllarda ise
bu durum farklılaşıyor. İşletmelerimizin
özellikle döviz kuru riskini etkin şekilde
yönetebilmesi için VOB bünyesindeki
gerek €/$ paritesi bazlı gerekse döviz
kuru bazlı vadeli işlem sözleşmelerinin
kullanılması faydalı olacak.
VERGİNİN VE STOPAJIN
KALKMASI BÜYÜK AVANTAJ
İhracatçılar başta olmak üzere, kur
riski taşıyanların VOB’u kullanmasının
teşvik edilmesi için sizce neler yapılmalı?
Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası’nda
işlem yapabilmek teminat gerektiriyor.
İhracatçılar yeteri kadar vadeli
işlemler borsasından istifade etmeme
sebeplerinden biri olarak teminatların
yüksekliğini öne sürüyor. Vadeli İşlem
ve Opsiyon Borsası tarafından söz
konusu teminat oranında indirim
yapıldı. Ayrıca, 1 Eylül’den itibaren
düşük olduğunu söylemek mümkün mü
VOB’da yapılan alım satım işlemleri
sizce?
sebebiyle elde edilen karlardan Banka ve
Türkiye’de işsizlik düşük demek
Sigorta Muameleleri Vergisi ödenmiyor.
mümkün değil ama bugün pek çok ülkede
1 Ekim’den itibaren
işsizlik oranı Türkiye
stopaj da kalktı. Bu
kadar ya da Türkiye’den
gelişmeler VOB’da işlem
daha yüksek. Diğer
yapmayı daha cazip hale
taraftan OECD raporları
VOB VE TİM’İN
getirdi diye düşünüyorum.
Türkiye’nin krizden
YANINDA
Bu konuda yapılacak
çıkış sürecinde
BANKALAR
çalışmalardan bir tanesi,
issizlikoraninin en hızlı
BİRLİĞİ DE
ihracatçılarımızı bu konu
gerilediği ülke olduğunu
İŞBİRLİĞİ
hakkında her fırsatta
gösterdi. 2010 yılının
PROTOKOLÜ
bilgilendirmeye çalışmak.
ilk yarısında ekonomik
Bu amaçla, VOB
aktivitenin öngörülenin
İÇİN HAZIRLIK
ile TİM arasında
üzerinde artış göstermesi,
YAPIYOR.
Bankalar Birliği’nin de
belirsizliklerin
katılımıyla bir işbirliği
azalması ve istihdamın
protokolünün yapılması
artırılmasına yönelik
planlıyoruz. VOB’da işlem gören
alınan tedbirler istihdam olanaklarını
vadeli işlem sözleşmelerinin daha da
artırdı. İşsizlik oranı, 2010 yılı başından
derinleşmesi işletmelerimizin türev
itibaren azalarak Eylül itibariyle yüzde
araçlardan yararlanma düzeyini olumlu
11,3 seviyesine geriledi.
etkileyeceğini düşünüyorum.
Türkiye bu yılı rekor büyümeyle
tamamladığı halde işsizlik oranı
yüksek kaldı. İstihdam yaratmayan
büyüme tartışmaları hakkında ne
düşünüyorsunuz?
Küresel ekonomiyle ileri düzeyde
bütünleşmesinin doğal bir sonucu olarak
Türkiye ekonomisi, kriz döneminde
birçok ülkede olduğu gibi daralma
yaşadı. Ancak, 2010’da Türkiye,
krizin etkilerini hızla üzerinden atan
ülkelerden biri olmayı başardı. 2009’da
yüzde 4,7’lik negatif büyüme yaşayan
ekonomimiz, 2010’da güçlü bankacılık
sistemi, düşük borç oranları, disiplinli
bütçesi, artan dış ticareti ile en hızlı
büyüyen ekonomiler arasında yer
alma başarısını gösterdi. Ülkemiz 2010
yılının ilk dokuz ayında yüzde 8,9’luk
büyüme oranıyla en hızlı büyüyen
dinamik ülkelerden biri oldu. 2009
yılında küresel krizin getirdiği belirsizlik
ortamında istihdam olanaklarındaki
daralma nedeniyle işsizlik oranı yüzde
14’e yükseldi. Bununla birlikte, toplam
istihdamda bir kayıp yaşanmadığını
unutmamak lazım. Tarım dışı istihdam
yüzde 1 azalırken, tarım istihdamının
yüzde 4,7 artması nedeniyle toplam
istihdam yüzde 0,4 oranında artış
gösterdi.
Bu tablo dahilinde Türkiye’de işsizliğin
RİSKLERİN İYİ
YÖNETİLMESİ GEREKİYOR
Türkiye’nin bir finans merkezi haline
gelmesi için gerekli şartlar hakkında ne
düşünüyorsunuz?
Türkiye’nin gelecekte bir finans
merkezi haline gelmesi, hiç şüphesiz
öncelikle finansal istikrarın sağlanmasına
dayanıyor. Bu nedenle, ülkemizin yeni
iktisadi konjonktürün sağladığı
avantajlardan faydalanarak riskleri de
iyi yönetmesi gerekiyor. İstanbul’un
bir finans merkezi haline getirilmesi
çalışmaları devam ediyor. 2009-2011
dönemini kapsayan Orta Vadeli Program
ve 2009 Yılı Programı çerçevesinde
İstanbul Uluslararası Finans Merkezi
(İFM) Projesine ilişkin strateji
oluşturulmasına yönelik çalışmalar
başlatıldı ve Strateji ve Eylem Planı
oluşturuldu. Türkiye’nin bir finans
merkezi haline gelmesinin temel
belirleyicileri, hukuk altyapısının
güçlendirilmesi, finansal ürün ve hizmet
çeşitliliğinin artırılmasına dayanıyor.
Bunun yanında, basit ve etkin bir
vergilendirme sistemi oluşturulması,
düzenleyici ve denetleyici çerçevenin
geliştirilmesi, fiziksel altyapının
iyileştirilmesi, organizasyon yapısının
kurulması ve insan kaynaklarının
geliştirilmesi de önemli. Bütün bu
belirleyicilerin geliştirilmesi konusunda
hükümet olarak büyük çaba sarf ediyoruz.
OCAK 2011 | VOBJEKTİF 43
KONUK
YAZAR
3 BÜYÜKLER VOB’U
KULLANSA YILDIZLAR
BEDAVAYA GELİRDİ!
VOB deyince herkesin aklına arbitraj, yatırımcı, ihracatçı geliyor. Ben bunların
arasından futbol kulüplerini seçtim. Bariz bir açık pozisyonları var. Kur riskine
karşı VOB’da korunsalar, bakın hangi oyuncular bedavaya gelirdi!
V
YAVUZ SEMERCİ
44 VOBJEKTİF | OCAK 2011
OB deyince herkes ihracatçıların peşinde.
Kur risklerini VOB’da işlem yaparak
düşüreceklermiş. En son Merkez Bankası
Başkanı söylüyordu “İşletmelerin açık
pozisyonu var, gitsinler VOB’da kendilerini
korusunlar” diye.
İhracatçının, ithalatçının, yatırımcının
VOB’a ihtiyacı olduğu doğru. Ama asıl VOB’a
ihtiyaç duyan milyonlarca taraftarın önüne
çıkan futbol kulüpleri.
Her yıl milyon milyon dolarlık transferler
yapıyorlar. Hele de büyükler. Aldıkları en
ucuz futbolcu 1 milyon euro. Çünkü daha
altına “ucuz etin yahnisi” muamelesi yapılıyor.
Şöyle bir hesap yaptım. Üç büyüklerin
futbolcularına yaptıkları toplam yıllık ödeme
tutarı yaklaşık 250 milyon lira. Bunun önemli
bir bölümü yabancı futbolculara gidiyor.
Serde Beşiktaşlılık var, en çok yabancı
futbolcu onda, Beşiktaş’ı ele alalım (bu satırlar
yazılırken tam 13 yabancısı vardı. Elbette siz
bu satırları okuduğunuzda bir kısmı gitmiş
olacak ama nasıl olsa bir kısmının ücretini
Beşiktaş ödemeye devam edecek).
Bakın 2011 yılının ilk yarısı itibariyle
Beşiktaş’ın (sadece 1 yıllık) “açık
pozisyonuna...” Toplamları 30 milyon euro
ediyor. Bunun üzerine koyun bir de Bernd
Schuster’in 2.6 milyon euroluk alacağını...
Ne etti? 32.5 milyon euro.
Beşiktaş’ın gelirleri hangi para cinsinden?
Türk Lirası. Bunun finansal anlamı nedir o
zaman? Açık pozisyon değil mi?
2010 sezonunun başında yani Ağustos
ayında euronun Türk lirası karşısındaki değeri
ne kadarmış? 1.95 lira.
Bu satırlar yazıldığında ne kadar? 2.08 lira.
Arada 13 kuruş fark var.
Bu süre zarfında yapılan ara ödemeleri, maç
primlerini dışarıda bırakıyorum.
Toplam maaş yükümlülükleri açısından
BEŞİKTAŞ’IN EURO CİNSİ
FUTBOLCU ÖDEMELERİ (milyon euro)
Ricardo Quaresma
Guti Hernandez
Nihat Kahveci
Matteo Ferrari
Simao Sabrosa
Mert Nobre
Fabian Ernst
Filip Holosko
Hugo Almeida
Rodrigo Tabata
Roberto Hilbert
Bobo
Michael Fink
Manuel Fernandes
Tomas Sivok
Tomas Zapotocny
Mehmet Aurelio
TOPLAM
3.5
2.7
2.5
2.5
2.2
2.15
2
1.75
1.65
1.5
1.35
1.25
1.2
1
0.8
0.75
0.75
30
GUTI
Beşiktaş sezon başında TL bazında 63 milyon
375 bin lira ödeme taahhüdü varken, bugün bu
rakam 67 milyon 600 bin liraya çıkmış.
Aradaki fark ne kadar? Tam 4 milyon 225
milyon lira. Yani yaklaşık 2.1 milyon euro.
Futbolcuların aldığı paralara bakarsak eğer,
ortaya çok somut bir tablo çıkıyor.
Beşiktaş sezon başında eğer bu ödemelerini
Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası’na getirip
o günün kurundan sabitleseydi , Simao
Sabrosa’yı bedavaya getirmiş olacaktı.
Geçelim Fenerbahçe’ye.
Yabancılarına ve euro alan yerlilere
ödediği tutar 28.5 milyon euro. Aynı hesabı
Fenerbahçe’ye uygularsak tablo şu:
Sezon başı itibariyle gider 55.5 milyon lira.
Devre arası itibariyle gider 59.2 milyon lira.
Fark tam 3.8 milyon lira. Yani Fenerbahçe
VOB’a gelip kur riskinden korunmuş olsaydı
Dia’nın bir yıllık maliyetini neredeyse
bedavaya getirmiş olacaktı.
Her iki takım için de verdikleri bonservis
ücretlerinin taksit ödemelerini, oyunculara
ödedikleri maç başı primlerini veya başarı
primlerini bu hesaba daha fazla kafa
karıştırmamak için katmıyorum.
Galatasaray’ı da hesaplamayı isterdim ama
gelen giden çok oyuncu oldu ve bu arada
gidenlerin maliyetleri ciddi şekilde düştü. Ama
sezon başı itibariyle yaklaşık 15 milyon euro
taahhüdü olduğunu söyleyelim. Giden ve gelen
ALEX
NIANG
oyuncular arasındaki farkın yüksekliği (Elano,
Misimovic gibi yüksek maliyetli oyuncuların
yerine aldığı oyunculara düşük paralar verdi)
sağlıklı bir hesaplamayı mümkün kılmıyor.
Ama bunu tüm futbol takımlarına ve ülke
futbolunun geneline yayabiliriz.
Denebilir ki, tribün gelirleri, federasyon
gelirleri, merchandising gelirleri TL olabilir
ama naklen yayın gelirleri dolar cinsinden.
Yani kulüplerin döviz geliri var. Orada da
yanıtım belli. Siz 2010 yılı içinde euro/dolar
paritesindeki hareketi izlediniz mi hiç?
Kah 1.18, kah 1.45.
Futbol kulüplerinin parite hareketi
nedeniyle taşıdıkları riske bakar mısınız?
Profesyonellerin bile yönetmekte güçlük
çektikleri riski 3 büyüklerin yönetmesi
mümkün mü? Girdisi maliyeti dolar, ihracatı
euro cinsi olan ihracatçının pariteden dolayı
uğradığı zarar neyse, gelirinin düşük kısmı
dolar, harcamasının büyük kısmı euro olan
kulüplerin akıbeti de o olur. VOB’da yeni
çıkan euro/dolar çapraz kur kontratı ne güne
duruyor? Teminat, komisyon vs. demeyin,
kayıpların yanında hiç bir şey sayılmaz.
“Futbol sadece futbol değildir” diyor ya
futbol filozofu Simon Cuper yazdığı kitapta.
VOB da sadece VOB değil işte.
Arbitraj, kur riskleri, yeni VOB ekranları,
yatırımcı sorunları, kaldıraçlar arasından
benim çıkardığım sonuç bu!
BAROS
FENERBAHÇE’NİN EURO CİNSİ
FUTBOLCU ÖDEMELERİ
(milyon euro)
Alex De Souza
3.5
Daniel Güiza
3.5
Mamadou Niang
2.8
Diego Lugano
2.5
Issiar Dia
2
Andre Santos
2
Joseph Yobo
2
Miroslav Stoch
1.5
Fabio Bilica
1.5
Cristian Baroni
1.5
Emre Belözoğlu
3.5
Volkan Demirel
2.2
TOPLAM
28.5
GALATASARAY’IN EURO CİNSİ
FUTBOLCU ÖDEMELERİ
(milyon euro)
Elano Blumer
3.5
Milan Baros
2.5
Zvjezdan Misimovic
2.1
Lucas Neill
2
Lorik Cana
2
Harry Kewell
1.08
Emiliano Insua
1.06
Juan Pablo Pino
0.6
Gökhan Zan
1.2
TOPLAM
14.7
OCAK 2011 | VOBJEKTİF 45
RÖPORTAJ
MURAT SAĞMAN
46 VOBJEKTİF | OCAK 2011
ZAMAN KISITLAMASI
KALKARSA YENİ
KONTRATLAR COŞAR
Finansbank Özel Bankacılık Müdürü Murat Sağman, yeni sözleşmeleri olumlu
buluyor. Başta parite olmak üzere işlemlerde zaman kısıtlaması sorunu
çözülürse vadeli piyasalara olan ilginin çok daha fazla artacağını söylüyor.
F
inansbank Özel Bankacılık Müdürü
Murat Sağman, piyasa oyuncularının
yakından tanıdığı bir isim. Görevi gereği,
risk profili değişken olan birçok yatırımcı
ile birebir çalışıyor. Onların beklentilerini
ve yaklaşımlarını doğrudan gözlemleme
şansına sahip.
Özel bankacılık birimi yöneticisi olarak
tüm yatırım enstrümanlarıyla doğrudan
ilişkisi var. Bu bağlamda vadeli piyasalar
onun ilgi alanında önemli bir yer tutuyor.
Aynı zamanda yurtdışı geçmişi nedeniyle
dünyada gerek spot gerek vadeli piyasalarda
nasıl bir yapı olduğunu da çok yakından
takip edebiliyor. Murat Sağman ile hem
Türk yatırımcılarının vadeli piyasalara
yaklaşımlarını hem de Vadeli İşlem ve
Opsiyon Borsası’nda yeni yürürlüğe giren
kontratlar ile ilgili görüşlerini konuştuk.
Türk yatırımcılarının Vadeli İşlem ve
Opsiyon Borsası konusundaki yaklaşımını
nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türk yatırımcısı yıllardır klasik yatırım
araçlarıyla yetinmek zorunda kaldı. Çok
fazla seçeneği yoktu. Yatırım denince akla
gelen başlıca ürünler vardı. Bunlar döviz,
faiz ve borsa idi. Vadeli işlem piyasaları ile
oldukça geç tanıştı. Ancak 6 yıl gibi kısa
bir sürede çok ciddi yatırımcı sayısına
ulaştı. Yatırımcıların VOB ile ilgili bilgi
ve tecrübesi arttıkça ve yeni enstrümanlar
geliştirildikçe bu rakamın çok daha fazla
büyüyeceğine inanıyorum. Piyasalar sadece
yükselirken para kazanmaya alışık olan
yatırımcılar için bu bir yenilik. Çünkü artık
çift taraflı para kazanabiliyorlar. Bu durum,
VOB’un en cazip tarafı. Bütün bunlara ek
olarak kaldıraçlı işlem yapabilme olanağı
ve minimum teminat oranlarının makul
seviyelerde olması, küçük yatırımcının
bu piyasada işlem yapmasını teşvik eden
unsurlar arasında yer alıyor.
Türk yatırımcısı vadeli işlemlerde
kaldıraç kullanımında yeterli deneyime
ulaşabildi mi?
Kaldıraç kişiye, sermayesinin misli
oranda borç alarak işlem yapma imkanı
verir ve riski ve kârı misli olarak
işletir. Kaldıraç kullanmadığında ne
kadar kazanıp kaybedeceksen kaldıraç
kullandığında kaldıraç oranı kadar
katlayarak kazanıp kaybedeceksin
demektir. Bununla birlikte kaldıraç ile
işlem her zaman risklidir. Bu noktanın
unutulmaması gerektiğini düşünüyorum.
Yatırımcıların riskini doğru hesaplayarak
OCAK 2011 | VOBJEKTİF 47
RÖPORTAJ
doğru yerde kaldıraç kullanması önemlidir.
Türk işletmeleri ve ihracatçıların
riskten korunma anlamında VOB’u
etkin şekilde kullanabildiğini düşünüyor
musunuz?
VOB’da yatırımcı profiline baktığımızda
şimdilik daha çok spekülasyon amaçlı işlem
yapan bireysel müşterilere rastlıyoruz. Bu
yüzden Türk işletmeleri ve ihracatçıların
riskten korunma anlamında VOB’u
kullandığını pek söyleyemeyiz. Türkiye
dalgalı kur rejiminde. Küresel krizin
etkilerine bakarak kurun aşağı ya da yukarı
dalgalanma olasılığının yüksek olduğunu
unutmamak gerekiyor... Nitekim geride
kalan üç yılda bu dalgalanmayı iki yönlü
olarak da yaşadık. Birçok yatırımcı bu
nedenle farklı deneyimler yaşadı. Özellikle
dış ticaretle uğraşanlar ve kur riski
taşıyanlar için vadeli piyasalarda riskten
korunmak çok önemli. VOB gibi bir imkanı
olan yatırımcıların bu piyasayı çok daha
fazla kullanması gerektiğini düşünüyorum.
Borsa yatırımcıları açısından riskten
korunma amacıyla sıkça kullanılan
VOB’da kurum olarak yatırım stratejisi
bağlamında siz neler kullanıyorsunuz?
Vadeli işlem ve Opsiyon Borsası’nda işlem
hacminin daha yüksek olduğu iki piyasa
var. Bir tanesi borsa diğeri ise döviz cephesi.
Kurum olarak işlem hacmi yüksek olan bu
iki piyasada işlemlere ağırlık veriyoruz.
Yurtdışındaki uygulamaları yakından
tanıyan bir piyasa profesyoneli olarak
vadeli işlemlerin dünyadaki kullanımıyla
Türkiye’deki kullanımı arasında ne gibi
farklılıklar görüyorsunuz?
Vadeli piyasalar kullandıkça öğreniliyor.
Yatırımcı profiline ve hareket tarzlarına
baktığımızda, dünyanın gelişmiş
piyasalarında bu enstrümanlar daha eski
ve yıllardan bu yana son derece etkin
olarak kullanılıyor. Türkiye’de ise sermaye
piyasalarının genç olduğunu söylemekte
yarar var. Türkiye’de henüz borsasının
kuruluşunun üzerinden 25 yıl geçmiş.
Vadeli işlemler piyasasının kuruluşundan
bu yana ise sadece 6 yıl geçmiş. Bu kadar
genç piyasaları olan bir ülke için iyi yerlerde
olduğumuzu düşünüyorum. Yatırımcılarda
ve sermaye piyasalarında belirli bir
kültür oluşmaya başladı ve bunun devam
edeceğini düşünüyorum.
Dünyadaki parasal dengelerin bu kadar
48 VOBJEKTİF | OCAK 2011
Kullanım yerlerinin farklı
oynak olduğu bir dönemde
olduğunu unutmamak
çıkan Euro/Dolar vadeli
OPSİYONLARIN
gerekir. Her enstrüman
işlem sözleşmesinin parite
GELİŞİ
değişik ihtiyaçları
etkisinden arınmak isteyen
karşılama açısında
yatırımcı için neler vaat
PİYASALARA
faydalı olabilir. Hepsinin
ettiğini düşünüyorsunuz?
CİDDİ BİR HACİM
has avantajları
Euro/Dolar gibi 24 saat
ARTIŞI GETİRECEK, kendine
ve dezavantajları vardır.
işlem gören parite işlemleri
ŞEFFAFLIK
Önemli olan ihtiyaçları
açısından önemli bir
VE
DERİNLİK
ve riskleri doğru tahlil
dezavantaj var. Türkiye’de
ARTACAK.
edebilmek ve o doğrultuda
bu ürün zaman kısıtlaması
pozisyon almaktır. Bunu
gibi büyük bir engel ile
yapabildikten sonra
piyasaya sunuldu. Bu
hepsinin avantaj ve
vadeli işlem sözleşmeleri
dezavantajları daha rahat anlaşılabilir.
özellikle Amerika ve Japonya’nın açık
olduğu gece saatlerinde yaşanacak yüksek
Opsiyon sözleşmelerinin devreye
hareketliliklerde yatırımcı için zarar
girmesiyle türev piyasalardaki algı nasıl
doğurabilecek sonuçlara sebebiyet verebilir.
değişecek?
Bu yüzden yatırımcıların çok dikkatli olması
Opsiyon piyasalarının önemli olduğunu
gerekiyor. Zaman kısıtının etkisi yatırımcı
düşünüyorum. Bu sayede yatırımcılara
üzerinde olumsuz sonuçlara yol açabilir.
düşük tutarlarla değişik yatırım araçlarının
getirilerinden ve fiyat hareketlerinden
Girdi maliyeti dolar, satışı euro olan
faydalanma olanağı sunulacak.
yatırımcılar için VOB’un yeni kontratı ne
Opsiyonların gelişi aynı zamanda ciddi bir
anlam ifade ediyor?
hacim artışını da beraberinde getirecektir.
İşletmeler için vadeli piyasaların
Yeni enstrümanların gelmesiyle birlikte
kullanımının önemli olduğunu söylemiştik.
piyasalar derinleşecek, şeffaflaşacaktır.
Verimli kullanılabildiğinde vadeli
piyasalarda bu tür pozisyon almak fiyat
Türkiye’deki vadeli piyasaların
sabitleme, hedge gibi finansal açıdan faydalı
geliştirilmesi ve diğer türev ürünlerin
olabilir ve avantaj sağlayabilir. Ancak
hacimlerinin artırılması için neler
yatırımcıların gözden kaçırmamaları
yapılabilir?
gereken çok önemli bir nokta var. Bu tür
Burada en önemli noktanın insanların
yaklaşımlarda bir profesyonelden destek
bilgilendirilmesi olduğuna inanıyorum.
almak önemli .
Her platformda ve devamlı olarak
insanların bilgilendirmesi amaçlanmalı.
Kur riskine karşı kullanılan araçlar
Piyasada yatırımcıların rahatlıkla işlem
arasında (alternatifli döviz kuru,
yapabilecekleri bir ortamı sağlamak ve
forward işlemler, VOB) bir değerlendirme
hesaplanabilen makul riskler alabilecekleri
yaptığınızda bu enstrümanların avantaj
doğru bilgilendirmeyi yapmak bence öne
ve dezavantajları neler?
çıkan unsurlar.
Bunların hepsi kura dönük enstrümanlar.
DOSYA
DODD-FRANK YASASI
AMERİKA KRİZİN
SORUMLULARIYLA
HESAPLAŞIYOR
Krizle boğuşan Amerika, krizin sorumlularından da hesap soruyor. Mali sistemde
hesap verilebilirliği ve şeffaflığı artırmayı amaçlayan Dodd-Frank Yasası “batmak
için çok büyük” dönemini bitiriyor, piyasa bozucuları engellemeyi hedefliyor.
ŞAMİL DEMİRKAN
VOB Eğitim ve Tanıtım Müdürü
NESLİHAN ADANALI
VOB Eğitim ve Tanıtım Müdürlüğü
50 VOBJEKTİF | OCAK 2011
930’lu yıllarda ünlü olan ve sonradan filme
ve televizyon dizisine uyarlanan bir çizgi
romanın kahramanı idi Flash Gordon.
Amerikan türev piyasalarının düzenleyici
otoritesi CFTC’nin Komisyoneri Bart
Chilton, Teknoloji Danışma Komitesi
öncesinde yaptığı konuşmada, çok hızlı
olması nedeniyle Flash Gordon olarak anılan
kahramanın Avustralya’da flash kelimesi
pek de iyi anılmadığından, o yıllarda “Speed
Gordon” olarak anıldığını belirtiyordu.
İronik olansa şu; “Flash” bugünlerde yine
kötü anlamda algılanıyor. Hızlı kahramanlar
için değil, 6 Mayıs 2010’da Amerikan
borsalarını sarsan, algoritmik işlemcilerin
tetiklediği öne sürülen, piyasaların dürüstlük
ve güvenilirliğini tehdit eden sert düşüş
ve yükselişler için kullanılıyor. Herkesin
sorduğu soru ise; bu tehdidi ortadan
kaldıracak Flash Gordon kadar hızlı bir
kahramanın imdada yetişip yetişmeyeceği.
Geçenlerde Chicago’da toplantı için
bulunan bir arkadaşımıza bir CFTC
yetkilisinin “Biz düzenleyici olarak
piyasadan önde gitmeyi değil, piyasayı stop
lambalarını kaybetmeyecek bir mesafeden
izlemeyi amaçlıyoruz“ dediğine bakılırsa,
son zamanlarda özellikle ABD’de de
herkesin konuştuğu yeni kahraman DoddFrank’ın imdada yetişebilecek kadar hızlı
olup olmadığı konusunda şüpheler var.
Kim mi bu Dodd-Frank?
Zannettiğimiz gibi bir insan değil,
Amerikan Kongresi’nin üyeleri Chris
Dodd ve Barney Frank’tan almış olan ve 21
Temmuz 2010’da Başkan Obama tarafından
imzalanarak yürürülüğe giren yasanın kısa
adı. Finansal piyasalara yeni düzenlemeler
getiren yasanın amacının ne olduğunu
ve özetle hangi alanları düzenlediğini
makalemizde özetleyeceğiz. Ama Kasım
ayı başında Futures Industry Association
tarafından 26’ncısı düzenlenen ve DoddFrank’in damga vurduğu Chicago Expo
izlenimlerimizi anlatırsak sanırım Dodd
Frank’in en azından nasıl bir ortamda
hazırlandığını daha iyi kavramış olacağız.
Dikkatimizi çeken, konferans ve panellerde
düzenleyici otoritelerin hararetle DoddFrank’in krizin baş sorumlularından
birisi olarak gösterilen tezgahüstü türev
piyasaların düzenlenmesinde avantaj
sağladığını savunması, buna karşın
alım satım platformu temsilcilerinin
düzenlemenin piyasadaki likiditeyi
baltalayacağı ve istikrarı bozabileceği
iddialarıydı. Programlı alım satım sistemi
ve hızlı alım satım sistemi sağlayacılarının
sergi alanlarındaki pazarlama faaliyeti ise
Amerika’da regülasyon kültürünün nasıl
bir hoşgörü ve serbest rekabet ortamından
beslendiğinin bir göstergesiydi.
21 Temmuz 2010
başlığı “swap” kelimesini
tarihinde Başkan Obama
tezgahüstü piyasaların
tarafında imzalanan
büyük bir bölümünü
TÜREV
“Dodd-Frank Wall Street
kapsayacak geniş bir
Reform ve Tüketiciyi
kavrama dönüştürüyor
PİYASALARA
Koruma Yasası“(Yasa
ve kavram tanımı altında
VE RİSK
veya Dodd-Frank), 2008
“swap” ve “menkul kıymet
ÖLÇÜTLERİNE
yılından bu yana küresel
bazlı swap” adlı iki
SINIRLAMA
piyasaları tehdit eden
kategori yaratarak bu iki
GETİREN YASA
krizin sorumlularından
kategori ile ilgili olarak
ŞEFFAFLIĞI
birisi olarak gösterilen
işlem öncesi ve sonrası
tezgahüstü türev
şeffaflığı arttırıyor.
TEŞVİK EDİYOR.
piyasaların denetim altına
VII numaralı başlık,
alınmasını sağlayacak
büyük swap pozisyonları
kapsamlı değişiklikler
nedeniyle finansal açıdan
getiriyor. Ancak yasanın giriş kısmında
zor duruma düşen katılımcılarla ilgili
belirtilen aşağıdaki 4 amaç, yasanın
düzenlemeler getiriyor.
çıkarıldığı psikolojik ortam ve seçmenlerin
Yasa, Amerikan türev piyaslarının
ve vergi ödeyenlerin yasa üzerindeki etkileri
düzenleyici otoritesi CFTC ve menkul
hakkında ipucu veriyor;
kıymet piyasalarının düzenleyici otoritesi
1- Mali sistemde hesap verilebilirliği
SEC’e gerekli düzenlemeleri yürürlüğe
ve şeffaflığı arttırarak finansal istikrarı
koymaları için, aksi belirtilmedikçe,
sağlamak,
16 Temmuz 2010 tarihine kadar süre
2-İflas için çok büyük kuralına son
tanıyor. Ancak alt düzenleme yapılmasını
vermek,
gerektiren yasa hükümleri, ilgili alt
3- Şirket Kurtarma planlarını önleyerek
düzenlemenin yayımlandığı tarihten 60
Amerikan tüketicisini korumak,
gün sonra işlerlik kazanacak. 60 günlük
4- Tüketicileri piyasa bozucu
süre 16 Temmuz’dan önce dolarsa 16
uygulamalardan korumak
Temmuz tarihi beklenecek. Takası zorunlu
Yasanın Wall Street Şeffaflık ve Hesap
olmayan swapların ve menkul kıymet bazlı
Verilebilirlik isimli “VII” numaralı
swapların raporlanması ve pozisyon limiti
yükümlülükleri ile ilgili olarak yukarıdaki
süreler geçerli değil..
Yasadaki türev piyasalara ilişkin
düzenlemeler aşağıda dört ana başlıkta
toplanıyor:
• Belirli koşulları taşıyan türev ürünlerin
organize borsalarda veya “swap işlem
merkezlerinde” işlem görmesinin zorunlu
olması.
• Belirli koşulları taşıyan türev ürünlerin
takas kurumları üzerinden takasının
gerçekleştirilmesinin zorunlu olması.
• Türev piyasa katılımcılarına ilişkin
düzenlemeler.
• Ticari bankaların swap faaliyetlerinin
yasaklanması.
YETKİ SINIRLARI VE
TANIMLAR: SWAP PİYASASI
Dodd-Frank Yasası düzenlemeleri yetki
alanı açısından CFTC ve SEC arasında ikiye
bölüyor. Genel olarak yasa CFTC’ye Swap
ve Swap Piyasa Katılımcılarını düzenleme
yetkisini verirken, SEC’e “Menkul Kıymet
Bazlı Swap” ve “Menkul Kıymet Bazlı Swap
Piyasası Katılımcıları”nı düzenleme yetkisi
veriyor.
Ancak Amerikan Merkez Bankası
kendi düzenleme sınırları içerisindeki
“swap aracıları” ve “swap katılımcılarını”
denetleme yetkisine sahipler.
OCAK 2011 | VOBJEKTİF 51
DOSYA
Swap Tanımı:
Dodd-Frank swapı, faiz, hisse senedi,
döviz, ve sabit getirili türev enstrümanları
içine alan geniş bir türev ürün yelpazesini
kapsayacak şekilde tanımlıyor. Yasa döviz
swaplarını ve forward larını aksi Hazine
Müsteşarlığı tarafından belirtilmedikçe,
düzenleme açısından swap olarak kabul
etti. Çoğu menkul kıymet bazlı swap, swap
tanımı dışında bırakılıyor.
Menkul Kıymet Bazlı Swaplar:
Menkul kıymete dayalı swap anlaşmaları
ise, dar kapsamlı menkul kıymet endeksine,
tek menkul kıymet veya krediye, bir
menkul kıymetin ihraçcısını veya dar
kapsamlı menkul kıymet endeksine dahil
olan menkul kıymetin ihraççılarına ilişkin,
finansal durumu ve yükümlülüklerini
etkileyen bir olaya dayalı swaplar olarak
tanımlanıyor.
Swap Aracısı:
Swap Aracısı, swap işlemlerine aracılık
eden veya piyasa yapıcılığı yapan veya bu
işin gereği olarak karşı tarafla devamlı
olarak kendi hesabına swap anlaşmaları
yapanlardır. Kendi hesaplarına vekil
olarak dahi olsa aracılık kapsamı dışında
işlem yapanlar swap aracısı kapsamı
dışındadırlar. Müşterilerine kredi vermek
amacıyla swap anlaşması teklif eden
Sigortalı Mevduat Kurumları da swap
aracısı tanımı dışında tutulmuştur.
Büyük Swap Katılımcısı:
Swap dealer olmayan ve yüklü swap
pozisyonu tutan kişiler bu şekilde
tanımlanmaktadır. Ancak bu pozisyonların
korunma amaçlı veya ticari riskleri
azaltılması veya sosyal yardım amaçlı
olmaması gerekmektedir.
Büyük Piyasa Katılımcıları üç gruba
ayrılıyor:
- Korunma amacıyla ve bireysel emeklilik
planlarının maruz kaldığı piyasa risklerinin
yönetilmesi amacıyla tutulan pozisyonlar
hariç olmak üzere her türlü “swap”da
büyük pozisyon tutan aracılar dışındaki
kurumlar.
- Swap anlaşmalarındaki açık
pozisyonunun, Amerikan bankacılık
sisteminde ve finansal piyasalarında
finansal istikrarsızlığa neden olacak
derecede büyük bir karşı taraf riski
oluşturduğu, aracılar dışındaki kurumlar.
- Elinde bulundurduğu sermayeye
oranla çok yüksek kaldıraç oranına
sahip olan ve çok yüksek pozisyon tutan
finansal kurumlar. Amerikan Merkez
Bankası tarafından sermaye yeterliliği
52 VOBJEKTİF | OCAK 2011
düzenlemelerine tabi tutulan finansal
kurumlar bu tanımlamanın dışındadır.
Yasanın “büyük pozisyon” tanımı da
dahil olmak üzere Büyük Swap Katılımcısı
tanımının önemli kriterlerini CFTC’nin
ve SEC’in yorumlamasına bırakması
dikkat edilmesi gereken bir husustur.
Düzenleyici kuruluşlar bir katılımcının
büyük pozisyon tutup tutmadığına karar
verirken sistematik riskin büyüklüğünü
de dikkate almak zorundadırlar. Daha da
ötesi düzenleyici otoriteler katılımcının
takası yapılan swap pozisyonlarının, takası
yapılmayan swap pozisyonlarına oranını
ve karşı taraf riskine karşı bulundurduğu
teminatlarının kalitesini de dikkate
almaları konusunda yetkilendirilmişlerdir.
Üstelik kaldıraç oranı ve karşı taraf
risklerine sahip katılımcılar korunma
pozisyonları nedeniyle düzenleme
dışına çıkma gibi bir istisnaya tabi
tutulmamışlardır.
CFTC VE/VEYA SEC’E
KAYIT ZORUNLULUĞU
Yasa büyük swap katılımcıları ve swap
aracılarına swapın konusuna göre CFTC ve
SEC e kayıt yaptırmayı zorunlu kılmıştır.
Yabancı bankalara veya yasanın kapsamına
giren diğer kurumlara bu konuda bir
ayrıcalık tanımamıştır.
Büyük swap katılımcılarının,swap
aracılarının veya mevduat kurumlarının
CFTC’ye kayıtlı olması, onları SEC’e
kayıtlı olmaktan muaf tutmadığı gibi,
tersi durumda da menkul kıymet bazlı
swap aracısı ve büyük menkul kıymet
bazlı swap katılımcılarının veya mevduat
kurumlarının SEC’e kayıtlı olması da
onları CFTC’ye kayıt yaptırmaktan muaf
kılmamaktadır.
SERMAYE VE TEMİNAT
GEREKLİLİKLERİ
Yasa, düzenleyicilere swap aracıları
ve büyük swap katılımcıları için asgari
sermaye ve başlangıç ve sürdürme teminatı
seviyeleri belirleme yetkisi tanımıştır.
Konusuna göre ilgili düzenleyici otorite
sermaye gerekliliğini belirlerken takasa
konu olmayan swap işlemlerinden
kaynaklanan riski de hesaba katabilecektir.
Amerikan Merkez Bankası büyük swap
katılımcısı ve swap aracısı olan bankaların
sermaye gerekliliklerini belirlerken,
banka dışındaki kurumların sermaye
gereklilikleri ise swapın konusuna göre
CFTC ve SEC tarafından belirlenmektedir.
Swap aracıları ve büyük swap
katılımcıları karşı tarafa swap nedeniyle
elde ettikleri maddi çıkarları ve çıkar
çatışmalarını ve swapların tanımından
kaynaklanmayan riskleri açıklamak
zorundadırlar.
Katılımcılar swap işleminin karşı
tarafının yasa açısından swap yapmak için
gerekli standartları taşıdığından da emin
olmakla yükümlüdür.
ÖZEL KURUM TANIMINA
KİMLER GİRİYOR?
Yasa, özel bir kuruma bir swap anlaşması
tavsiye eden katılımcının, özel kurumun
yararına davranmak için elinden geleni
yapmasını zorunlu tutmuştur. Özel
kurum tanımına, federal ve eyalet kamu
kurumları, belediyeler ve belediye şirketleri,
bireysel emeklilik planları ve fonları
ve vakıflar girmektedir. Katılımcının
swap işlemi yaptığı özel kurumun
temsilcisininin, katılımcı ile bir çıkar
ilişkisinde olmadığı veya katılımcıdan
bağımsız olduğu konusunda inandırıcı
bulgular olmalıdır. Özel kurum temsilcisi
işlemi yaparken özel kurumun maksimum
faydayı sağlaması için gerekli özen ve
dikkati göstermekle yükümlü olduğu
gibi, belirlenen birçok mesleki niteliğe de
sahip olmak zorundadır. Bu yükümlülükle
organize bir borsada işlem yapan özel
kurumlarla yapılan işlemin karşı tarafında
olan katılımcılar için geçerli değildir, zira
katılımcılar borsada karşı tarafın kim
olduğunu bilecek durumda değillerdir.
ORGANİZE PİYASA VE
TAKAS ZORUNLULUĞU
Takası zorunlu olan türev araçlar:
Yasa, CFTC ve SEC tarafından
belirlenecek swap ürünlerinin yine
aynı düzenleyici otoriteler tarafından
belirlenecek takas kurumlarınca
takasının yapılmasını hükme bağlıyor.
Düzenleyici kurumlar düzenli olarak
takasa tabi olan ürünleri gözden
geçirerek, güncelleme yapmakla yükümlü.
Bu güncellemelerin, belirli bir süre
öncesinden kamuya duyurularak görüş,
eleştiri ve yorumların değerlendirilmesi
gerekiyor. Bir swap işleminin belirlenen
takas kurumu tarafından takasa kabul
edilmemesi durumunda yasa düzenleyici
kurumlara belirli yaptırımlara başvurma
yetkisi verilyor. Takas kurumlarının
düzenlemelerinin, takası yapılacak ürün
bazında ayrım gözetmemesi gerekiyor.
Ancak CFTC’nin bir takas kurumunu,
diğer bir takas kurumunun karşı taraf
riskini üstlenmesi için zorlaması da
yasaklanıyor.
Ticari Son Kullanıcıların Takas
Muafiyeti:
Dodd-Frank,
1) Finansal kurumlar(1) dışındaki
tarafları,
2) Faaliyet konuları nedeniyle oluşan
risklerden korunmak için swap işlemi
yapan tarafları,
3) Swap işlemi nedeniyle oluşacak
finansal yükümlülükleri nasıl karşılayacağı
konusunda CFTC veya SEC’i bilgilendiren
tarafları,
takas zorunluluğundan muaf tutuyor.
Ticari son kullanıcılar teminat
yükümlülüğünden açıkça muaf
tutulmamış durumda. Ancak düzenleme
geçmişi, yasayla ticari son kullanıcılara
teminat yükümlülüğü getirilmesinin
amaçlanmadığını bize söylüyor.
Hangi Swap İşlemleri Borsalarda
Yapılmak Zorunda:
Takası yapılması zorunlu türev işlemler,
ve pozisyonlarına ve yasanın getirdiği
başka bir kurum swapların alım satımına
düzenlemeler kapsamında mali durumları
imkan vermediği sürece, bu iş için
ile ilgili raporları düzenleyerek CFTC ve
yetkilendirilmiş organiza piyasalarda veya
SEC’ e göndermekle mükellef. Ayrıca swap
menkul kıymet borsalarında veya swap
işlemlerine ilişkin defter, belge ve kayıtlar
işlem platformlarında gerçekleştirilmek
CFTC ve SEC’in denetimine açık tutulması
zorunda. Takası zorunlu olmayan ürünler
gerekiyor.
borsalar ve swap işlem platformları dışında
Swap veri havuzu (swap data repository)
da işleme konu olabilirler.
işlem ve pozisyonlara ilişkin kayıtları tutan
Push-out Kuralı (Lincoln Değişikliği):
kayıtlı bir kurum. Aynı zamada, takas
Swap işleminin tarafları genel olarak
için kabul edilmeyen swap’lar, swap veri
bu işlemlerden doğan zararlar nedeniyle,
havuzuna; swap veri havuzunun da swap’ı
Federal Mevduat Sigorta Kurumu
kabul etmemesi durumunda CFTC’ye
sigortası(FDIC Insurance) veya Merkez
rapor edilecek.
Bankası İskonto olanakları (FED’s Discount
YASA ABD DIŞINDA
Window) gibi devlet desteklerinden ve
yardımlarından yararlanamazlar. Büyük
NASIL UYGULANACAK?
A.B.D. dışındaki işlemler için kanun
swap katılımcıları ve swap aracıları da
ancak aşağıdaki durumlarda geçerli olacak:
push-out kuralına tabi. Ancak swap aracısı
Swap işlemi Amerika daki faaliyetlerle
konumundaki sigortalı mevduat kurumları,
doğrudan ve anlamlı derecede ilgiliyse veya
swap aracısı olarak sadece faaliyetleri
ABD ticareti üzerine doğrudan ve önemli
nedeniyle ortaya çıkan risklerden
derecede etkisi varsa.
korunmak için veya milli bankaların
Bu düzenlemeden Amerika dışındaki
yatırım yapabileceği oranlar ve referans
swap işlemlerinin nasıl muaf olduğu
varlıkları içeren swap anlaşmalarına
muğlaksa da, Amerika daki piyasa
taraf oluyorlarsa devlet yardımı alabilir.
katılımcıları ile işlem
Büyük swap katılımcısı
yapan veya swap işlemini
konumundaki sigortalı
veya bu işlemin takasını
mevduat kurumları da
Amerikadaki kurumlar
Push-out kuralından
YENİ YASA
üzerinden gerçekleştiren
muaflar. Dodd-Frank’in
BİRÇOK TÜREV
takasını yapan
II numaralı başlığında
belirtilen koruma altındaki
yabancıların yasaya tabi
ARAÇ İÇİN
olduğunu söylemek yanlış
finansal şirketler de
ORGANİZE
olmaz.
bu kurala tabi değiller.
PİYASA
CFTC ve SEC,
Push-out kuralı türev
ZORUNLULUĞU
Amerikan Hazine
araçlarla ilgili olan VII
VE TAKASI ŞARTI Bakanlığı’na danışmak
Nolu Başlık’ın yürürlüğe
GETİRİYOR.
kaydıyla, yurt dışında
girmesinden itibaren 2 yıl
yerleşik kişilerin
sonra başlayacak. Geçiş
Amerikan finansal
sürecinin de iki yıl süreceği
sistemine zarar
ve başvuran kurumların
verecek swap işlemlerini Amerikada
1 yıl uzatma alacağı düşünüldüğünde
gerçekleştirmelerini yasaklayabilir.
devlet desteği alan veya alma durumunda
Yasa düzenleyicilere, swap işlemlerine
olan kurumların, swap işlemlerini
kalıcı uluslararası standartlar getirilmesi
sonlandırması için 5 yıla kadar uzayan bir
konusunda yabancı düzenleyiciler ile
süreye sahip olduğu söylenebilir.
Raporlama Yükümlülükleri ve Verilerin
işbirliğine gitmeleri için yön gösteriyor.
Saklanması:
CFTC ve SEC, kamu yararına olacak veya
Takası yapılsın veya yapılmasın piyasa
yatırımcıların ve swap işlemcilerinin
katılımcıları, yasanın yürürlüğe girdiği
korunması için gerekli Amerika’daki her
tarihtekiler de dahil olmak üzere tüm
türlü bilgi paylaşımına açık olacak.
swap işlemlerini kamuya açıklamakla
yükümlü. Swap işlemlerinin aynı zamanda
(1) Finansal Kurumlar, swap aracılarını, başlıca
yetkilendirilmiş swap veri havuzlarına
swap katılımcılarını, Advisers Act’in 202(a) kısmında
veya konusuna göre CFTC veya SEC’e
tanımlanan özel fonları, ERISA’nın 3’üncü kısmında
rapor edilmesi gerekiyor. Swap aracıları ve
belirtilen Emeklilik Planlarını ve bankacılık veya finansal
büyük swap katılımcıları swap işlemlerine
faaliyetlerde bulunan kurum veya şahısları ifade eder.
OCAK 2011 | VOBJEKTİF 53
RÖPORTAJ
MEHMET TAMAN
YERLİ YATIRIMCI
ÖDÜNÇ PİYASASI
GELİRSE VOB’A KOŞAR
Ak Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Taman, yabancı yatırımcının ödünç
piyasasını kullanma avantajının yerli yatırımcıya da tanınması gerektiğini söyledi.
Taman, yerli yatırımcılar için vergi düzenlemesi gerektiğini de aktardı.
2
011 yılı, yatırımcılar açısından para
kazanmanın güçleşeceği bir yıl olacak.
Faizlerin geldiği tarihi düşük seviyeler,
kur seviyelerindeki oynaklık, bankaların
karlarındaki gerilemenin borsa
endekslerine etkisi...
Piyasaların bu kadar oynak olduğu bir
ortamda yatırımcının kendini koruma
çabası öne çıkıyor. Ak Yatırım Genel
Müdür Yardımcısı Mehmet Taman, Vadeli
İşlem ve Opsiyon Borsası’nın yatırımcıya
bu anlamda sağladığı avantajlara dikkat
çekiyor.
Taman, ayrıca VOB’da yerli yatırımcının
arbitraj işlemlerini artırabilmesi için
ödünç piyasasının işlerlik kazanmasının
önemini vurguluyor. Bu anlamda vergisel
düzenlemelerin yapılmasının gerekliliğine
işaret ediyor. İşte Taman’ın VOBJEKTİF
dergisine açıklamaları...
2011 yılına ilişkin beklentilerin bu
kadar belirsizlik içerdiği bir dönemde
VOB yatırımcılar için hangi aşamalarda
kullanılabilir?
Genel hatlarıyla bakıldığında 2011
siyasi gündemin öne çıkacağı ve buna
bağlı olarak ekonomik anlamda risklerin
artacağı bir yıl olacağa benziyor. Haziran
54 VOBJEKTİF | OCAK 2011
ayında gerçekleşecek genel seçimler öncesi
piyasaların tansiyonunun artacağını
beklemek çok da yanlış olmayacaktır.
Çeşitli seçim senaryolarının alınıp
satılacağı piyasalarda bilhassa mayıs,
haziran aylarında volatilite seviyesinin
yükseleceğini beklemekteyiz. Diğer yandan,
global ekonomilerde krizden çıkışın henüz
teyit edilmediği, halihazırda yaraların
sarılmaya devam edildiği bir dönemde
Avrupa ülkeleriyle ilgili olası kredibilite
problemleri, Amerikan ekonomisinin
beklenenden az büyümesi yada faizlerin
yükselişe geçmesi gibi riskler yatırımcıların
karşısına yeni denklemler çıkarabilecek
ve yatırımcıların bu türden risklerden
korunma ihtiyaçlarını artacaktır. Bu
anlamda bir seçim yılı olan 2011 içerisinde
yatırımcılar, belki her zamankinden fazla,
pozisyonlarını olası risklere karşı korumak
isteyebilir. Bu da VOB un yatırımcılar
tarafından korunma amaçlı daha fazla
kullanılabileceğine işaret etmekte.
Aracı kurum olarak VOB işlemlerinde
nasıl bir yaklaşımınız var? VOB-İMKB
30 Endeks ve Dolar/TL vadeli sözleşmesi
dışında diğer sözleşmelerin hacim
kazanabilmesi için neler yapılabilir?
OCAK 2011 | VOBJEKTİF 55
RÖPORTAJ
Aracı kurum olarak VOB
enstrümanlarını sermaye piyasalarının
önemli araçları arasında görmekteyiz.
Yeni işleme açılan sözleşmelerle birlikte
yatırımcılar için ürün yelpazesinin
genişleyeceğini, daha çok yatırımcının
VOB hesabı açacağını düşünmekteyiz. VOB
işlemlerinin fix protokolü ile iletiminin
sağlanması önündeki engeller kalktığında
yabancı yatırımcı işlemlerinde artış
kaydedileceğini beklemekteyiz.
Endeks ve Dolar/TL dışındaki
kontratların da hacim kazanması
yatırımcının bilgilendirilmesi ile olacaktır.
Pamuk ve tahıl vadeli kontratlarına olan
ilginin bu ürünlerin doğası ve kullanıcı
sayısının az olması sebebiyle düşük
kalabileceğini ancak yeni açılan altın ve
döviz kontratlarında ise yatırımcı ilgisinin
yüksek olacağı görüşündeyiz.
DAMGA VERGİSİ VE ÖDÜNÇ
PİYASASI ÇOK ÖNEMLİ
Birçok borsa yatırımcısının VOB’u
riskten korunma amaçlı kullandığı
biliniyor. Bu noktada VOB’dan
beklentileriniz neler? Yatırımcı stratejisi
açısından VOB kullanımını nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Gerçekleşen işlemlerden görebildiğimiz
kadarıyla genelde yerli yatırımcıların
VOB’u yatırım amaçlı kullandıklarını,
yönsel pozisyonlar aldıklarını
gözlemlemekteyiz. Buna karşılık yabancı
yatırımcıların bir kısmının VOB’u
korunma amaçlı kullandığını çoğunun
ise VOB’u arbitraj amaçlı işlemlere
konu ettiklerini görmekteyiz. Yabancı
yatırımcıların hisse ödünç bulmaktaki
avantajları burada belirleyici bir rol
oynuyor. Ödünç piyasasının işlevselliğinin
artması yerli yatırımcıların da arbitraj
işlemlerini rahatlıkla yapabilmelerini
sağlayacaktır. Bu itibarla, ödünç menkul
piyasasının gelişmesinin önündeki en
büyük engellerden biri olan sözleşmelerdeki
damga vergileriyle ilgili yapılabilecek
yeni vergisel düzenlemeler sayesinde
ödünç piyasasının işler hale getirilmesi
sağlanabilir.
İMKB 30-100 Endeks Farkı
sözleşmesinin getireceği avantajlar
ve kullanım alanı ile ilgili neler
söyleyebilirsiniz? Bu sözleşmenin İMKB
Mali Endeks ile Sınai Endeks arasındaki
farkı gözeten yatırımcılar açısından
anlamını değerlendirir misiniz?
56 VOBJEKTİF | OCAK 2011
İMKB 100 endeksini
VOB da yatırım
replike etmenin işlem
yapabileceklerdir. Tabii
ALTIN FİYATININ
maliyetleri açısından
burda yaıtırımcıların
HAREKETLİ
yüksekliği ve ödünç
dikkat etmeleri gereken
piyasasının henüz
bir husus da, sözleşmelerin
OLDUĞU
çalışmaması, yatırımcıların
dolar cinsinden işlem
DÖNEMLERDE
İMKB 100-VOB
görmeleri sebebiyle oluşan
DOLAR/
arbitrajını yapmalarına
kar/zararların dolar
ONS ALTIN
imkan tanımamaktadır.
bazında oluşması sebebiyle
SÖZLEŞMESİ İLGİ karşılaşabilecekleri kur
Bu sebepten de İMKB
GÖRECEKTİR.
100 sözleşmelerindeki
riskidir. Bu kontratlara
pozisyon büyüklükleri
ilginin armasını sağlamak
ve işlem hacimleri
için yatırımcılara işleyiş
maalesef arzu edilen
çok iyi anlatılmalıdır.
seviyeye gelememiştir. Fark kontratlarını
bu eksikliği gidermeye yönelik bir
Paritenin bu kadar volatilite vaat ettiği
ürün olarak görmekle beraber, ödünç
bir dönemde Euro/Dolar vadeli işlem
piyasamızın gelişmediği sürece İMKB
sözleşmesi yatırımcılar tarafında nasıl
100 ve fark kontratlarının ilerki
kullanılabilir? Euro/Dolar sözleşmesini
dönemde de canlandırılmasının zor
ihracatçı kesim açısından nasıl
olduğuna inanmaktayım. Aslına
değerlendirirsiniz? Girdisi dolar, satışı
bakarsanız fark sözleşmeleri yerine
euro olan ihracatçılar için bu sözleşme
endeks çeşitlendirilmesine gidilmesini
koruyucu nitelik taşıyabilir mi?
piyasanın gelişimi açısından daha olumlu
Bu kontratı yatırım amaçlı kullanmakla
olabileceğine inanıyorum. Böylelikle sadece
beraber, yurtdışı bağlantıları olan şirketler
mali endekse veya sanayi endeksine yatırım
de kur risklerini azaltmak amacıyla
yapan müşterilerin ilgisi çekilebilirken
kullanabilirler. Girdisi dolar, satışı euro
aynı zamanda iki kontrat arasında
olan ihracatçılar üretimden satışlarını
fark sözleşmeleri yatırımcı tarafından
gerçekleştirmelerine kadar geçecek süre
oluşturulabilecektir.
için eurodaki olası gerilemelere karşı
kendilerine koruma sağlayabilirler. Bu
ALTIN SÖZLEŞMESİNDE
durumda ihracatçının yapması gereken
önceden bu kontratta açık pozisyon alması
KUR RİSKİNE DİKKAT
Altın fiyatlarının çok yükseldiği bir
şeklinde olacaktır. Euro/Dolar paritesinde
döneme denk gelen Dolar/Altın Ons
oluşabilecek düşüşlerde VOB sözleşmesinde
sözleşmesinin yatırımcı tarafında nasıl bir
elde edeceği kâr, kur farklarında
ilgi görmesini bekliyorsunuz?
kaynaklanabilecek zararları karşılayacaktır.
Altın fiyatlarında hareketliliğin olduğu
Böylelikle ihracatçı daha üretim
dönemlerde bu kontratlara ilgi olacaktır
aşamasında maliyetlerini ve satış karlılığını
muhakkak. Bu kontratlar sayesinde
bilecek, ileriye yönelik projeksiyonlarını
yatırımcılar dünyada altının en çok takip
rahatlıkla yapabilecek, bir başka deyişle
edilen fiyatı olan Dolar/Ons üzerinden
önünü daha rahat görebilecektir.
MAKALE
VOB’DA RİSK
YÖNETİMİNDE YENİ BİR
SAYFA AÇILIYOR
E. TOLGA UYSAL
Proje ve Ürün Geliştirme Müdürü
N. CEREN DAĞLI
Proje ve Ürün Geliştirme Müdürlüğü Uzm. Yard.
Teminat konusu, VOB’da işlemlerin güven içinde sürmesinin en önemli
unsurlarından biri. Yurtdışında portföy bazında teminatlandırmada
standart hale gelen SPAN yöntemi, bu yıl VOB’da da kullanıma giriyor.
V
OB’da işlemlerin güvenli bir şekilde devam
etmesini sağlayan en önemli unsurlardan biri
de işlem teminatları. İşlemlerin gerçekleşmesi
için hem alıcıdan hem de satıcıdan sözleşme
başına alınan teminat değerinin çok dikkatli
belirlenmesi gerekir. Çok fazla alınan
teminat, sözleşmedeki kaldıraç oranını
düşürerek sözleşmenin cazibesini yitirmesine
yol açabilir. Teminatların gereğinden az
alınması ise kaldıraç oranını arttırmasına
rağmen herhangi ani fiyat hareketlerinde
yaşanan zararlar karşısında yetersiz kalabilir.
Bu yüzden Borsa veya Takas Kurumu
teminatları belirlerken optimum seviyede
bir oran belirlemeye özen gösterir. Fakat
yatırımcı açısından bu yeterli mi? Tabii ki
hayır...
Günümüzde ürün çeşitlerinin
artmasıyla birlikte artık yatırımcılar
portföylerinde birçok farklı ürünü
tutar hale geldi. Yatırımcılar VOB’da
önümüzdeki yıl opsiyonların da devreye
alınmasıyla birlikte portföylerinde vadeli
işlem sözleşmelerinin yanında opsiyon
sözleşmelerine de yer verecek. Bu durumda
talep edilecek optimum teminat değerinin
bulunmasında sözleşme bazında uygulanan
teminatlandırma yöntemi yetersiz kalacak
ve yatırımcının tüm portföyünün bir bütün
olarak ele alınması gerekecek. İşte bu yüzden
ilk olarak 1988 yılında Amerika’da Chicago
Mercantile Exchange (CME)’de kullanılan ve
uluslararası borsalarda geniş kabul görerek
portföy bazında teminatlandırmada artık
standart haline gelen SPAN (Standard
Portfolio Analysis of Risk) yönteminin 2011
yılında VOB’da da kullanılmaya başlanması
planlanıyor. Böylelikle bugüne kadar
sözleşme başına yapılan teminatlandırma
hesaplamaları artık yerini yatırımcıların
tüm portföyünü dikkate alan yeni bir
teminatlandırma yöntemine bırakacak. Hiç
kuşkusuz bu yeni sistem en çok yatırımcıları
kazançlı çıkarırken yıllardan beri dünya
borsalarında kullanılan bir teminatlandırma
yöntemine geçiş ile birlikte VOB’un global bir
borsa olma yolundaki hedefine bir adım daha
yaklaşılmış olacak.
Bu yazıda SPAN yönteminin ne olduğunu
ve nasıl işlediğini anlatmaya çalışık. Aynı
zamanda yatırımcıların ve finans sektörü
çalışanlarının konuyu daha iyi anlamaları
açısından örnek bir portföy oluşturarak
teminat hesaplamasının nasıl yapılığını
gösterdik.
Aşama Aşama SPAN Yöntemi İle Portföy
Teminatının Hesaplanması
SPAN, portföy için risk hesaplamalarını
aynı dayanak varlığa sahip ya da dayanak
varlık fiyat hareketleri çok yakın olan
sözleşmeleri tek bir sözleşme gibi
OCAK 2011 | VOBJEKTİF 57
MAKALE
değerlendirerek yapar. Diğer bir deyişle
“Ürün Grupları” oluşturur ve mevcut
sistemdeki gibi sözleşme bazında hesaplama
yapmak yerine tüm risk hesaplamalarını
bu ürün gruplarını temel alarak yapar.
Örneğin İMKB-30 vadeli işlem ve opsiyon
sözleşmeleri aynı ürün grubu içerisinde
tanımlanabilir.
Standart opsiyon fiyatlama modellerinde,
opsiyonun değerini belirlemede üç faktör çok
önemlidir:
- Dayanak varlık fiyatı
- Dayanak varlık fiyatının oynaklığı
(volatility)
- Vadeye kalan zaman
Bu faktörler değiştiğinde, opsiyon
sözleşmeleri değer kazanır ya da kaybeder.
Aynı şekilde dayanak varlık fiyatının
oynaklığı hariç yukarıdaki faktörler
değiştiğinde vadeli işlem sözleşmesi de
değer kazanır ya da kaybeder. “Riske Maruz
Değer” yöntemini esas alan SPAN de temelde
bu üç faktörün değişimini esas alır ve
yatırımcının elinde bulunan portföyün fiyat
ve oynaklığını belli oranlarda değiştirerek
1 gün boyunca maruz kalabileceği risklere
ŞEKİL 1
ait 16 senaryo oluşturur. SPAN, oluşturulan
bu senaryolar içinden portföyün edebileceği
maksimum zararı bulur ve bu portföyün
“Scan Riski” olarak adlandırılır. Daha
sonra SPAN yayılma pozisyonlarını, kısa
pozisyonlu opsiyonları ve net opsiyon
primi değerini de dikkate alarak toplam
teminatı hesaplar. Aşağıdaki şekilde SPAN
yönteminin aşamalarına yer verdik. Bunun
hemen ardından SPAN parametrelerinin
neler olduğunu açıklayacağız ve daha sonra
da şekilde yer alan aşamaları detaylı olarak
anlatacağız.
Risk Parametrelerinin Belirlenmesi
Teminat hesaplamasının yapılması için
SPAN sistemine risk parametrelerinin
girilmesi gerekir. Her işlem günü sonunda,
Borsa veya Takas kurumu SPAN’e girilecek
“SPAN Risk Parametre Dosyası”nı oluşturur.
Bu dosya borsa tarafından işleme açılan
tüm vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinin
“Risk Dizilerini” içerir. SPAN Risk Dizileri,
portföydeki vadeli işlem ve opsiyon
sözleşmelerinin fiyat ve oynaklıklarının
(volatility) değiştirilmesiyle oluşturulan
senaryolardaki kar/zarar durumlarını
özetler. Borsa üyeleri her gün sonunda SPAN
Risk Parametre Dosyasını kendi sistemlerine
indirerek hesap bazında teminat hesaplaması
yapabilir veya kendi kullandıkları back office
yazılımlarına bu SPAN dosyasını okutarak
risk kontrolü gerçekleştirebilir. VOB’da
kullanılmaya başlanacak olan yeni yazılım
sistemi ile birlikte VOB üyelerine “Risk
Informer (RI)” adlı bir back office yazılımı
tahsis edilebilecek. Bu gibi hesaplamalar
ve kontroller gerek gerçek zamanlı gerekse
gün sonunda RI tarafından otomatik olarak
yapılabilecek.
SPAN Risk Parametre Dosyasının
oluşturulması için Borsa veya Takas Kurumu
tarafından bazı parametrelerin dosyada
tanımlı olması gerekir. Bu parametreler
Borsa ve Takas Kurumu tarafından
tespit edilen ve SPK’nın onayını takiben
sözleşmelerin asgari unsurlarında yer alan
parametrelerdir. Bu parametrelerin neler
olduğuna kısaca göz atalım:
Dayanak Varlık Fiyat Değişim Aralığı
(Underlying Price Scan Range):
Portföyde bulunan vadeli işlem ve
opsiyon sözleşmesi, dayanak varlık fiyatının
değişikliği ile kâr veya zarar getirir.
Maksimum zararın hesaplanmasında
kullanılan dayanak varlık fiyat değişim
aralığının tespiti için geçmişteki günlük fiyat
değişiklikleri incelenir ve önceden belirlenen
bir güven aralığı ile fiyatların genelde
seyrettikleri aralık bulunur. Güven aralığı
%95 (ortalama +/-2 standart sapma) veya
%99 (ortalama +/-3 Standard sapma) şeklinde
olabilir.
Oynaklık Değişim Aralığı (Volatility Scan
Range):
Oynaklık (volatility) oranı fiyat
değişikliklerinin bir ölçüsü olarak
tanımlanabilir ve bu nedenle opsiyon
fiyatlaması yapılırken önemli bir yer teşkil
etmektedir ve bu da risk hesaplamalarını
etkiler. Oynaklık oranının vadeli işlem
sözleşmesi fiyatlandırılmasında herhangi bir
etkisi yoktur. Oynaklık (volatility) değişim
aralığı belirlenirken opsiyonun zımni
oynaklık (implied volatility) değeri incelenir
ve önceden belirlenen bir güven aralığı ile
oynaklık değerinin genelde seyrettiği aralık
bulunur.
Kâr/Zarar Tutarının Değerlendirmeye
Alınacak Kısmı - Uç Değerler Çarpanı
(Loss/Gain Fraction):
58 VOBJEKTİF | OCAK 2011
Dayanak varlık fiyatının ve oynaklığın
değiştirilmesiyle 14 senaryo oluşturulur.
Ayrıca dayanak varlık fiyatında meydana
gelebilecek uç hareketleri temsil etmek ya
da diğer bir deyişle aşırı asli değersiz kısa
pozisyonlu opsiyonlardan gelebilecek riski
test etmek amacıyla dayanak varlık fiyat
değişim aralığının iki katı kullanılarak
(veya bundan daha fazla) iki senaryo daha
yaratılır. Yaratılan bu iki uç senaryonun
diğer 14 senaryonun önüne geçmemesi
için ilk 14 senaryonun değerinin %100’ü
değerlendirmeye alınırken, 2 uç senaryonun
%30-35 -uç değerler çarpanı- gibi bir oranı
değerlendirmeye alınır.
Vadeler Arası Yayılma Teminatı (InterMonth Spread Charge):
SPAN metodu aynı ürün grubundaki farklı
vadeli sözleşmelerin fiyat değişikliklerinin
beraber hareket edeceğini varsayar ve bu
sözleşmelerde alınan ters pozisyonların riski
azaltan etkisini dikkate alır. Bu nedenle
Scan Risk hesaplanırken farklı vadelere ait
olan aynı ürün grubundaki sözleşmelerin
aralarında tam korelasyon olduğu varsayılır
ve onlar için tek bir değer hesaplanır. Fakat
varsayılan yüzde yüz ilişki gerçek değildir.
Bu nedenle buradan gelecek riski karşılamak
amacıyla her bir vadeler arası yayılma
pozisyonu için ekstra bir maktu teminat talep
edilir.
Ürünler Arası Yayılma Pozisyonu Kredisi
(Inter-Commodity Spread Credit):
Borsada işlem gören farklı dayanak varlığa
sahip sözleşmelerin fiyat değişimleri arasında
belli bir ilişki mevcut olabilir. Bu sayede
bir sözleşmede meydana gelen zarar, başka
bir sözleşmede alınan karşı bir pozisyon ile
azaltılabilir. SPAN bu kapsamda farklı ürün
gruplarındaki sözleşmelerde alınan ayrı ayrı
pozisyonların riski düşüreceğini dikkate
alarak teminat yükümlülüğünde yüzdesel bir
indirim hesaplar.
Teslimat-Vade Ayı Ek Teminatı (Delivery
Charge):
Fiziki teslimatlı sözleşmeler ve endekse
dayalı türev araçlar için vade tarihinin
yaklaşması ile doğabilecek risk unsurlarının
dengelenmesi amacıyla teminata bu ekstra
bedel eklenir.
ŞEKİL 2
Uç senaryolar için (15 ve 16) dayanarak varlık fiyat değişim oranı 3 alınmıştır.
toplam hesaplamalara ya çok az ya da hiç
etki etmez. Fakat değişen piyasa şartlarına
göre bu opsiyonlar asli değerli olmaya
başladıklarında büyük zararlara yol açabilir.
Bu nedenle dayanak varlık fiyatında önemli
ölçüde dalgalanma olması durumunda kısa
pozisyonlu opsiyonlardan kaynaklanabilecek
riskin telafi edilmesi amacıyla sözleşme
başına minimum bir ödeme talep edilir.
1. Aşama: “Scan Risk” Hesaplaması
Belirli bir sözleşme için oluşturulan ve 16
senaryodan oluşan risk dizileri, varsayılan
bir adet pozisyonun genellikle bir gün olarak
belirlenen bir süreçte her senaryoya karşılık
gelen kâr/zarar değerlerini içerir. Burada
risk dizilerinden kasıt; işlem gününden
bir sonraki işlem gününe kadar fiyatların
belirlenen dayanak varlık fiyat değişim
aralığının 0, 1/3, 2/3, 3/3 oranlarında ve bir uç
oranda aşağı ve yukarı yönlü olarak hareket
etmesiyle, oynaklığın belirlenen oynaklık
değişim aralığının 0 ve 1 oranlarında aşağı
ve yukarı yönlü olarak hareket etmesiyle
oluşan kâr veya zararın tek tek hesaplanması
ve bunların her sözleşme için ayrı bir dizide
toplanmasıdır. Yukardaki tabloda (Şekil-2)
SPAN tarafından oluşturulan 16 senaryoyu
görebilirsiniz.
Risk dizisindeki her değer sözleşmenin
piyasa fiyatından teorik fiyatının çıkarılması
ile bulunmaktadır. Kural gereği, risk
dizilerinin değerleri tek bir uzun pozisyon
için oluşturulur. Daha sonra pozisyon sayısı
ile çarpılarak sözleşmenin risk dizi değeri
bulunur. Uzun pozisyondaki zarar rakamları
pozitif, kar rakamları ise negatif değerler
ile ifade edilir. Ürün grubu bazında risk
dizi değerlerini bulmak içinse yukarıdaki
şekilde bulunan sözleşme risk dizi değerleri
senaryo bazında toplanır. En yüksek değeri
(en kötü senaryo) veren değer, bu 16 senaryo
arasından seçilir ve “Aktif Senaryo” olarak
adlandırılır. Ayrıca aktif senaryonun değeri
de bu ürün grubunun “Scan Risk”i olur.
“Scan Risk” Hesaplaması VOB Örneği:
Örneğimizde yer alan VOB-İMKB 30
ürün grubu için borsa tarafından belirlenen
SPAN parametrelerine aşağıda tabloda yer
verilmiştir (Şekil-3)
SPAN hesaplamasının yapılması için bir
örnek portföy oluşturduk. Yazının ilerleyen
kısımlarında hep aynı portföyü başlangıç
teminatı değeri hesaplamasında kullandık.
O an için her iki opsiyonun dayanak varlık
fiyatının 85,000 ve primlerinin 8,5 TL olduğu
varsayıldı. (Şekil-4)
Bu bilgilere göre SPAN tarafından
hesaplanan portföyün risk dizi değerleri
ve Scan Riski sonraki sayfada Şekil 5’te yer
alıyor.
2. Aşama: Net Delta Pozisyonlarının
Bulunması
SPAN risk hesaplamalarını yaparken
vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerine aynı
işlemleri uygular, onların aynı özelliklere
sahip olduğunu varsayar. Bunu yapabilmek
için SPAN, vadeli işlem ve opsiyon
sözleşmelerinin “net delta” pozisyonlarını
dikkate alır. Bu sayede ayrıca büyüklükleri
farklı olan pozisyonlar da ağırlıklandırılır.
Vadeler arası, ürünler arası yayılma
ŞEKİL 3
Kısa Pozisyonlu Opsiyon Asgari Teminatı
(Short Option Minimum):
Scan Risk hesaplaması yapılırken aşırı asli
değersiz kısa pozisyonlu opsiyonların etkisi
OCAK 2011 | VOBJEKTİF 59
MAKALE
ŞEKİL 4
Daha sonra,
Mutlak minimum
(Toplam uzun pozisyon net deltası;
Toplam kısa pozisyon net deltası)
pozisyonlarının ve vade ayı ek teminatının
hesaplanması için sözleşme seviyesinde net
delta hesaplamasının yapılması gerekir.
Bu nedenle ilk olarak “Composite Delta”
hesaplanır. Composite Delta opsiyonların
vadeli işlem sözleşmesi eş değerini bulmak
için kullanılır. SPAN risk parametre
dosyası her sözleşme için bir Composite
Delta değeri içerir. SPAN, bir günlük süre
içerisinde piyasada oluşabilecek hareketleri
varsayarak hesaplanan delta değerlerinin
olasılık ağırlıklarıyla Composite Delta’yı
hesaplar. Composite Delta, bir işlem günü
geçtikten sonra sözleşme deltasının değerinin
ne olacağını gösteren bir tahmin olarak
düşünülebilir.
Composite Delta, alım opsiyonları için
0 ile 1 arasında değerler alırken satım
opsiyonları için 0 ile -1 arasında değerler alır.
Composite Delta bulunurken, oynaklığın
(volatility) sadece yukarı yönlü hareket ettiği
ve fiyatların ise sadece dayanak varlık fiyat
değişim aralığının 0, 1/3, -1/3, 2/3, -2/3, 1 ve
-1 oranlarında değiştiği (sırasıyla senaryo
1, 3, 5, 7, 9, 11, 13) senaryoların deltaları
kullanılır. Bu değerler ağırlıklandırılmış
olasılıklarıyla çarpılır ve tüm değerler
toplanarak Composite Delta bulunur.
Yan sayfadaki örnekte (Şekil 6) Aralık
vadeli 85,000 kullanım fiyatlı VOB-İMKB 30
opsiyon sözleşmesinin Composite Delta’sının
nasıl bulunduğunu gösterdik.
Her sözleşme için Composite Delta
hesaplandıktan sonra bu değer sözleşmelerin
pozisyon sayısı ve delta katsayıları ile
çarpılarak sözleşmelerin net deltaları
bulunmuş ve böylece büyüklükleri farklı olan
pozisyonlar ağırlıklandırılmış olur. Delta
katsayıları sözleşmelerin büyüklüklerinin
oranlanması ile bulunur. Yan sayfada
bulunan Şekil-7’de örnek portföyümüzün
delta değerlerine yer verilmiştir.
3. Aşama: Vadeler Arası Yayılma
Pozisyonu Teminatının Hesaplanması
SPAN risk parametre dosyası her ürün
grubu için vade ayı yayılma pozisyonun ilk
olarak hangi aylar arasında gerçekleşeceğini
gösteren seviyeleri (tiers) ve bu seviyelerin
birbirleriyle hangi sırada yayılma pozisyonu
oluşturacağını gösteren öncelik sıralarını
içerir. SPAN ilk kullanılmaya başladığında
VOB’da işlem gören aynı ürün grubundaki
bütün sözleşmelerin tek bir seviyede
toplanması düşünülür.
Yayılma pozisyonu sayısını bulmak için
öncelikle ürün grubunun her seviye bazında
toplam uzun ve kısa net deltaları bulunur.
ŞEKİL 5
En yüksek değer Senaryo 13’te bulunduğundan bu senaryo aktif senaryo seçilmiş ve portföyün Scan Riski 913 TL olmuştur.
60 VOBJEKTİF | OCAK 2011
formülüne göre o seviye grubu için yayılma
pozisyonu sayısı bulunur. Bu hesaplamaya
seviyeler arasında yayılma pozisyonu
oluşturacak miktarda net delta kalmayıncaya
kadar devam edilir. Daha sonra bulunan
yayılma pozisyonları o seviye için
tanımlanan vadeler arası yayılma pozisyonu
ek teminatıyla çarpılır ve her seviye için
bulunan ek teminatlar toplanarak o ürün
grubunun toplam vadeler arası yayılma
pozisyonu ek teminatı bulunmuş olur.
Bu bilgilere göre daha önce örnek olarak
kullanılan portföyde aynı dayanak varlığa
ait olan sözleşmelerde farklı vade aylarında
ters pozisyonlar alındığından vadeler
arası yayılma pozisyonu ek teminatının
hesaplanması gerekir.
Yukarıda anlatılan aşamalara göre
yapılabilecek yayılma pozisyon sayısı:
Toplam uzun pozisyon net deltası:
2,2018
Toplam kısa pozisyon net deltası:
-1,8635 olduğundan,
Mutlak Minimum
(2,2018;-1,8635)= 1,8635
olacaktır. Her bir aylar arası yayılma
pozisyonu sayısı için Borsa veya Takas
Kurumu tarafından belirlenen maktu
tutarın VOB-İMKB 30 ürün grubu için
675TL olduğu varsayıldığından, bu yayılma
pozisyonu için 675*1,8635=1.258 TL ek
teminat alınacaktır.
4. Aşama: Teslimat Vade Ayı Ek
Teminatının Hesaplanması (Spot Month
Charge)
Vadesi dolacak olan sözleşmelerin son
işlem günlerinde vadeler arası yayılma
pozisyonları ve düz pozisyonlar için
farklılaştırılabilen ek bir teminat talep
edilebilir. Bu nedenle SPAN parametre
dosyası vadeler arası yayılma pozisyonlarında
kullanılan deltalar ve düz pozisyonların
sahip oldukları deltalar için iki ayrı ek
teminat oranı içerir. Vadeye kalan gün sayısı
göz önüne alınarak bu ek teminatın ne
zaman aktif hale geleceği belirlenir.
5. Aşama: Ürünler Arası Yayılma
Pozisyonu Kredisi (Inter-Commodity
Spread Credit)
Ürünler arasındaki fiyat ilişkilerinin
korelasyon kümelerine bakılarak “Ürünler
ŞEKİL 6
Composite delta=(0,5942*0,270) + (0,6352*0,217) + (0,5506*0,217) + (0,6734*0,111)
+ (0,5048*0,111) + (0,7088*0,037) +(0,4571*0,037)= 0,591688
Arası Yayılma Pozisyonu Kredi Oranı”
belirlenir. Her ürün grubunda verilen
öncelik sırasına göre ürünler arası yayılma
pozisyonları bulunur. Ürünlerin fiyat ilişkisi
sebebiyle ortaya çıkan bu değer teminat
seviyesinde azaltıcı bir etki yaratır.
6. Aşama: Kısa Pozisyonlu Opsiyon
Asgari Teminatı (Short Option Minimum)
İle Karşılaştırma
İlk beş aşamada bulunan değerlere ek
olarak son olarak kısa pozisyonlu opsiyon
asgari teminatının (short option minimum)
hesaplanması gerekir. Bu teminat değeri aşırı
içsel değersiz kısa pozisyonlu opsiyonların
içsel değerli olmaya başladıklarında meydana
gelecek zararları karşılamak amacıyla alınır.
Öncelikle her ürün grubu için kısa
pozisyonlu opsiyon sayısı
Maksimum
(Kısa alım opsiyonları sayısı,
Kısa satım opsiyonları sayısı)
veya
(Kısa alım opsiyonları sayısı+
Kısa satım opsiyonları sayısı)
yöntemlerinden Borsa veya Takas Kurumu
tarafından belirlenen herhangi bir yöntemle
hesaplanır. Daha sonra bulunan sayı kısa
pozisyonlu opsiyon asgari teminatıyla
çarpılır. Bu hesaplama ürün grubu içindeki
her vade ayı için yapılır. Bulunan değerler
toplanarak ürün grubu için toplam kısa
pozisyonlu opsiyon asgari teminatı bulunur.
Örnek olarak kullanılan portföyde Nisan
vadeli 85,000 kullanım fiyatlı 3 adet VOBİMKB 30 alım opsiyonunda kısa pozisyon
alınmıştır. Borsa veya Takas Kurumu
tarafından VOB-İMKB 30 ürün gurubu için
belirlenen kısa pozisyonlu opsiyon asgari
teminatı 68 TL olduğundan,
Toplam kısa pozisyonlu opsiyon asgari
teminatı = 68*3=204 TL olacaktır.
Kısa pozisyonlu opsiyon asgari teminatı da
bulunduktan sonra SPAN’den gelen teminat
değeri aşağıdaki formüle göre belirlenir:
Maksimum [(Scan Risk + Vadeler
Arası Yayılma Pozisyonu Teminatı +
Teslimat-Vade Ayı Ek Teminatı - Ürünler
Arası Yayılma Pozisyonu Kredisi); Kısa
Pozisyonlu Opsiyon Asgari Teminatı]
7.Aşama: Başlangıç Teminatı Değerinin
Bulunması
Yatırımcının portföyünden alınması
gereken başlangıç teminatının tespit
edilebilmesi için son olarak ürün grubu
bazında yukarıdaki gibi hesaplanan risk
ŞEKİL 7
tutarına/tutarından “Net Opsiyon Primi
Değeri” eklenir/çıkarılır.
Net opsiyon primi değeri SPAN
metodunun uygulandığı gün portföy
içerisinde bulunan opsiyonların likide
edilmesi halinde elde edilen değerdir. Portföy
içerisindeki uzun pozisyonlu opsiyonlar
likide edilmeleri halinde o anki primleri
kadar pozitif bir nakit akışı sağlayacaklardır.
Kısa pozisyonların likide edilmesi halinde ise
bunun tam aksi olacak, negatif bir nakit akışı
meydana gelir ve bu da SPAN metodunda
dikkate alınır. Diğer bir deyişle, net opsiyon
primi değeri ürün grubuna dahil uzun ve
kısa pozisyonlu opsiyon değerleri arasındaki
farktır. Opsiyon primi değerleri de;
Sözleşme Adedi x Sözleşme Çarpanı x
Uzlaşma Fiyatı
formülü ile hesaplanır. Sonucun negatif
olması durumunda ulaşılan değer başlangıç
teminatı yükümlülüğü olur, pozitif olması
durumunda ise teminat hesabı seviyesinde
yapılacak nihai hesaplamada teminat
yükümlülüğünden düşülmek üzere
kaydedilir.
Bütün bu hesaplamalar sonucunda örnek
portföyümüz için SPAN hesaplamalarında
bulunan değerleri aşağıdaki gibi özetlemek
mümkün:
Scan Riski: 913 TL
Vadeler arası yayılma pozisyonu
teminatı: 1.258 TL
Teslimat-Vade ayı ek teminatı: 0 TL
Ürünler arası yayılma pozisyonu kredisi:
0 TL
Kısa pozisyonlu opsiyon asgari teminatı:
203 TL
Buna göre SPAN teminatı:
Maksimum [(913 TL + 1.258 TL + 0 TL – 0
TL); 203TL] = 2.171 TL olacaktır.
SPAN hesaplaması yapılırken uzlaşma
fiyatlarına göre kısa pozisyonlu opsiyon prim
değeri 2.550 TL, uzun pozisyonlu opsiyon
prim değeri ise 1.700 TL olduğundan net
opsiyon prim değeri (1.700 – 2.550) -850
TL olacak ve böylelikle başlangıç teminatı
örneğimizdeki portföy için 2.171 TL + 850
TL = 3.021 TL olacaktır. Opsiyon prim
değerleri 8,50 TL üzerinden hesaplanmıştır.
Sürdürme teminatı seviyesinin de
%75 olduğu düşünülürse yatırımcının
hesabındaki teminat bakiyesi 2.265 TL’den
(3.021*0,75) az ise ilgili hesap teminat
tamamlama çağrısına maruz kalır ve
yatırımcının teminat seviyesini tekrar
başlangıç seviyesine çekmesi istenir.
OCAK 2011 | VOBJEKTİF 61
HABER
İŞTE VOB’UN
YENİ YÜZÜ
Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası, açılacak yeni sözleşmelere uygun yeni yazılımını
devreye alıyor. Yeni yazılım opsiyon piyasalarını da kapsayacak. Yeni sistem
teminat yeterliliği pozisyon limitleri gibi kontrolleri emir girişi sırasında veriyor.
V
YEŞİM KARTALLI
Piyasa ve Takas Müdürü
E. TOLGA UYSAL
Proje ve Ürün Geliştirme Müdürü
MUSTAFA KAYA
Piyasa ve Takas Müdürlüğü Uzman
62 VOBJEKTİF | OCAK 2011
OB opsiyon sözleşmelerini işleme açmak
üzere yazılımını güncelliyor. Yeni yazılım
ile beraber mevcut sözleşmelere ek olarak
ilk etapta VOB İMKB 30, VOB Dolar TL ve
VOB Euro TL sözleşmelerine dayalı opsiyon
sözleşmeleri de yatırımcılarla buluşacak.
Yeni yazılımın getirdiği en büyük yenilik
opsiyon sözleşmeleri gibi görünse de
aslında hesap yapısından, teminatlandırma
yöntemine kadar pek çok alanda endüstri
standardı yakalanmış hatta pek çok gelişmiş
piyasanın özelliklerinin ötesine geçilmiş
olacak.
VOB’un şu anda kullanmakta olduğu
alım satım sisteminde teminat yeterliliği,
pozisyon limitleri gibi tüm kontroller
eşleşme anında yapılıyor. Yeni yapıyla artık
bu tür kontroller emir giriş anında ve işlem
gerçekleştikten sonra olmak üzere ikiye
bölünmüş durumda. Eşleşme aşamasında
kontrolün kaldırılması daha hızlı işlem
anlamına geliyor. Emir girişinde daha az
karmaşık bir yöntemle teminat yeterliliğinin
sorgulanması ve mevcut eşleşmemiş olarak
bekleyen emirlerin de dikkate alınması
hem çok hızlı hem de etkin bir teminat
yönetimine imkan veriyor. Gün sonu
yükümlülüklerin belirlenmesinde ise her
işlemin hemen akabinde çalıştırılan risk
bileşeni devreye giriyor. Bir tür risk izleme
bileşeni olan Risk Informer, bir endüstri
standardı olduğu herkesçe kabul edilen
SPAN algoritmasını kullanarak yatırımcının
tüm sözleşmelerdeki pozisyonlarını bir
arada değerlendirerek portföy bazında
teminatlandırma yapmakta. Risk Informer
tarafından yapılan hesaplama sonucu
gün içinde teminatı belirli bir seviyenin
altına düşen hesaplara ilişkin risk uyarısı
emir giriş aşamasında risk kontrolü yapan
bileşene bilgi veriyor ve yeni emir girişinde
bu durum dikkate alınıyor. Riskli uyarısı
alınan hesaplar için pozisyon artırıcı emir
girişine izin verilmeyip sadece pozisyon
kapatıcı emir girişine izin veriliyor.
YENİ HESAP YAPISI
Yeni yazılımla beraber işlem yapılan
hesap ile saklama hesabı da birbirinden
ayrılmakta. Bu özellik yine kurumsal
yatırımcılar için kullanılabilecek.
Kurumsal yatırımcılar işlem yaptıkları
kurum ile pozisyonlarını ve teminatlarını
muhafaza ettikleri hesapları birbirinden
ayırabilecekler. Şu an kullanılmakta
olan alım satım sisteminde çifte teminat
bulundurulması zorunluluğunu getiren
özel şartlara tabi pozisyon transferi, yeni
yazılımın yeni hesap yapısı özelliği ile çok
daha kolay ve daha az maliyetli hale geliyor.
YENİ VOBKE-PRO MARK
Yeni sistemin Pro Mark isimli ön yüzü
de daha hızlı ve daha yetenekli. Tüm sorgu
ekranlarının aynı uygulama üzerinde olduğu
eski VOBKE’den farklı olarak yeni kullanıcı
ekranı daha çok emirlere ilişkin işlemlerin
takip edilmesine imkan sağlıyor. Yine bu
uygulama üzerinden piyasaya ilişkin açık
pozisyon sayısı, son işlem gibi bilgilere,
emir defterine ulaşmak mümkün. Teminat
bilgileri, işlem bilgileri, pozisyon bilgileri gibi
daha detaylı sorgular ise ayrı bir uygulama
olarak (web reports) yeni VOBKE’nin
dışında web tabanlı bir program aracılığı
ile yapılabiliyor. Teminat ve pozisyon
sorguları dinamik olarak güncellenirken
işlem istatistikleri, enstrüman bazında özet,
işlemler, kullanıcılar, seans tanımlamaları
gibi diğer sorgular statik yapıda. Eski
kullanıcı ekranındaki sorguların hemen
hemen hepsi yine mevcut. İşlem sonrası
teminatlandırmaya ilişkin detaylı bilgiler
ayrıca VOB’un risk izleme ekranında da
(Risk Informer) yer alıyor.
Alım satım sisteminin önyüzü olan
Promark kullanıcılara birçok esneklik ve
kolaylık sağlamaktadır.
(1) Alım satım sistemine emirler Pro Mark ön yüzü
veya FIX aracılığıyla iletiliyor. (2) Emirler eşleşme
motoruna gitmeden önce emir kurallarına uygunluk,
teminat yeterliliği ve pozisyon limitleri açısından bir ön
değerlendirmeye tabi tutuluyor. (3) Bu tür kontrolleri
geçen emirler eşleşmeye aday emirler olarak emir
defterine yazılıyor. (4) Eşleşen emirlerin portföyün
riskini nasıl etkilediğini Risk Informer hesaplıyor.
(5) Son duruma göre teminat gereksinimi tespit edilerek
Risk Informer ön yüzüne ve web tabanlı raporlamanın
teminatlandırma raporuna bilgi akışı söz konusu.
YENİİ HESAP YAPISI
Kurumsal yatırımcılar için saklama hesabı ile işlem
hesabını birbirinden ayırmak mümkün. Buradaki
örnekte 2 numaralı yatırımcı teminatları ile
pozisyonlarını 1 numaralı üyede tutarken 2 numaralı
üyeden işlem yapmayı tercih etmekte. 2 numaralı
üye yatırımcının sadece işlemlerini izleyebilmekte,
yatırımcının teminat ve pozisyon bilgisine erişememekte.
1
2
EMİR GİRİŞİ
Yeni Emir Türlerinden Bazıları
Market If Touched (MIT)
3
Alıcı tarafa piyasa fiyatının altında bir
fiyattan alma, satıcı tarafa ise piyasa fiyatının
üzerinde bir fiyattan satma imkanı veren
emirlerdir. Bu emirler emri giren tarafından
ilgili sözleşme için belirlenen fiyattan
(aktivasyon fiyatı) ya da alış emirleri için
daha düşük ve satış emirleri için daha yüksek
fiyatlardan Borsada işlem olması durumunda
aktif hale gelecek ve Piyasa emri olarak
4
sisteme gönderilecektir.
Gizli Miktar (Iceberg Order)
Limit emir gibidir. Emrin gizli miktar
kadar kısmı tamamıyla eşleştiğinde sistem
tarafından emir miktarı gizli miktara (Clip
Size) eşit olan yeni bir emir yaratılacaktır.
Şarta Bağlı Gizli Miktar (Stop Limit
Iceberg)
Şarta Bağlı Limit emirlerde olduğu
gibi emri giren tarafından ilgili sözleşme
için belirlenen fiyattan (aktivasyon fiyatı)
ya da alış emirleri için daha yüksek ve
satış emirleri için daha düsük fiyatlardan
borsada işlem olması durumunda, emir
sistemde aktif hale gelecektir. Emir aktif hale
OCAK 2011 | VOBJEKTİF 63
HABER
geldikten sonra ise emir tipi Gizli Miktar
olarak değişecektir.
Strateji Emirleri
Yeni kullanıcı ekranı ile eşleşme
motorunun desteklediği emir türlerinin
dışında stratejiler oluşturmak ve piyasanın
durumuna göre bu stratejileri takip etmek
mümkün. Önceden belirlenen kriterler
sayesinde kullanıcının bir müdahalesi
olmadan piyasadaki hareketlere bağlı olarak
oluşturulan stratejideki emirler ön yüz
tarafından gerektiğinde geri çekilmekte,
piyasanın uygun hale gelmesiyle tekrar
sisteme iletilebilmekte. 16 bacağa kadar
strateji oluşturma imkanı veren Pro Mark
üstün özellikleri sebebiyle dünyada oldukça
yaygın olarak tercih edilen bir uygulama.
5
6
RİSK İZLEME EKRANI
Yeni yazılım sisteminde işlem sonrası risk
kontrollerinin yapıldığı RI bileşeni VOB
üyelerine müşteri hesaplarının risklerini
etkin bir şekilde takip etme imkanı sunuyor.
Özellikle 2008’deki Lehman Brothers
krizinden sonra günümüzün sürekli değişen
piyasa şartlarında finansal kurumların
risklerini idare etmeleri çok daha önemli
bir hale gelmiş durumda. Yurtdışında
bilinen birçok aracı kurum ve banka
risklerini görüntülemek ve ona göre müşteri
hesaplarına veya kendi portföy hesaplarına
limitler koymak, hesabın durumuna göre
uyarılar üretmek amacıyla bu risk yönetimi
programını kullanmakta. VOB 2011 yılında
borsa üyelerini bu yazılım ile buluşturarak
ülkemizde risk yönetimi anlamında bir
ilki de gerçekleştirmiş olacak. RI’nin
kullanıcılarına sağladığı faydaları aşağıdaki
şekilde özetlemek mümkün:
• Gün içerisinde gerçek zamanlı risk
kontrolü (yeni bir işlem gerçekleştiği, piyasa
verileri değiştiği veya tanımlanan bir zaman
dilimi içerisinde SPAN parametrelerini
kullanarak her hesap için gerekli teminat
değerinin hesaplanması).
• Gün sonunda teminat değerlerinin
ve teminat tamamlama değerlerinin
hesaplanması.
• Hesapların risk durumuna göre
işlem öncesi risk kontrolü tarafına uyarı
mesajlarının gönderilmesi.
• Bütün verilere (kar&zarar, teminat,
pozisyon, vb.) FIX arayüzü ile ulaşım.
• Birçok farklı ürün grubu için risk
yönetimi imkanı (vadeli işlem sözleşmeleri,
opsiyonlar, CFD’ler, vb.).
• Portföy üzerinde senaryo analizi
yapma imkanı (yeni girilecek emirlerin
64 VOBJEKTİF | OCAK 2011
7
Kullanıcılar ilgili ekranda görülen sözleşme kodlarını
kendi tercihlerine göre istedikleri gibi isimlendirebileceklerdir. Sözleşme kodunu değiştirebilmek için
sözleşmenin üzerinde sağ tıklayarak çıkan pencereden sözleşme kodu değiştirilebilir veya reset seçeneği
kullanılarak orijinal koda geri dönüşebilir. (şekil 1)
Sistem, emir giriş penceresinin sözleşmeler ekranının
alt veya üst tarafına sabitlenmesine izin vererek
kullanıcılara kolaylık sağlıyor. (şekil 2-3)
Böylece kullanıcı her defasında yeniden emir giriş
penceresi açmak zorunda kalmayarak zaman ve hız
kazanmış oluyor. Bunun yanında sistem kullanıcıya
aynı anda birden fazla emir giriş penceresi açabilme
imkanı da sunuyor. (şekil 4)
Promark kullanıcıların birden fazla masaüstü
oluşturmalarına da olanak sağlıyor ve oluşturulan
masaüstleri istenildiği gibi isimlendirilebiliyor. (şekil
5) Böylelikle kullanıcılar birden fazla masaüstü
oluşturarak istedikleri ekranları bu masaüstüne
paylaştırıp daha sade ve karmaşık olmayan bir çalışma
ortamına sahip oluyorlar. (şekil 6)
Promark, kullanıcıların genel sistem ayarlarını
tercihlerine göre istedikleri gibi değiştirebilmeleri için
esneklik sağlıyor. (şekil 7)
gerçekleşmesi halinde portföyün risk
durumuna etkisinin ölçülmesi).
Nasıl İşliyor?
RI ekranı mümkün olduğunca basit bir
şekilde dizayn edilmiş olup ekranın kullanıcı
tarafından istendiği şekilde kişileştirilmesi
mümkün. Kullanıcı görmek istediği
kolonları ve satırları excel’deki tablo yapısına
benzer bir şekilde “grid” adı verilen bir
yapı altında oluşturabilir ve istediği bilgiye
ulaşmak için daha derinlere inecek şekilde
kendi sayfasına şekil verebilir. Aşağıdaki
şekilde böyle bir tablo oluşturulurken
alınan örnek ekran görüntüsü yer almakta.
Görüldüğü gibi farklı seviyeler tanımlayarak
istenilen veriye ulaşmak RI’nin en kuvvetli
özelliklerinden biri.
EMİR GİRİŞİ
Piyasa İzleme Ekranı Üzerinden
Emir Giriş Ekranı Aracılığıyla
Reflektör Ekranı Üzerinden
Mevcut VOBKE’ye göre çok daha kullanıcı dostu olan
Promark ile hızlı bir şekilde emir verme, iptal etme,
değiştirme olanaklarının yanında aynı zamanda
hızlı bir şekilde sistem içerisinde gezinme imkanı
da bulunmaktadır. İstenilen sözleşmeler Selector
ile seçilip Piyasa İzleme Ekranında (Live Quotes)
listelenerek takip edilebilir ve emir farklı şekillerde
sisteme iletilebilir.
RİSK INFORMER’DA “GRİD” OLUŞTURULMASI
Grid oluşturulduktan sonra
tablo yapısına göre üye altındaki
her hesabın sahip olduğu
sözleşmeler, pozisyonlar, tutulan
teminat değerleri, gerçekleşmiş
ve gerçekleşmemiş kar/zarar
miktarları ve hesapta bulunması
gereken ve SPAN tarafından
hesaplanan teminat değeri gibi
bilgileri gerçek zamanlı olarak
takip etmek mümkün hale geliyor.
Aşağıda yukarıda oluşturulan
grid örneği yer almakta ve “+” ile
gösterilen hücrelere tıklanması
halinde daha alt seviyede bilgilere
de ulaşılabilmekte.
RI’da Oluşturulan Örnek
Bir Tablo (Grid)
Not: Grid içerisinde yer alan hesaplar tamamıyla örnek amacıyla
verilmiş olup gerçekle ilgisi yoktur.
Yukarıdaki örnekte yer almayan
teminat tamamlama çağrısı
değeri, bir önceki günün
teminat tamamlama çağrısı
değeri, çekilebilir teminat, tahsil
edilen veya ödenecek opsiyon
primi miktarı gibi birçok veriyi
de üyelerimiz yine RI ekranından
takip edebileceklerdir.
RI’da Uyarıların Üretilmesi
Gün içerisinde yapılan teminat kontrolleri sonucunda RI
tarafından bir hesabın riskli hale geldiğine dair bir uyarı
üretilirse hesabın risk durumu “Normal”den (Active)
“Riskli”ye (Liquidation Only) çevrilir. Ve hemen bunu
takiben işlem öncesi risk kontrolünün yapıldığı bölüme
hesabın risk durumunun değiştiği mesajı gönderilir.
Hesabın statüsünün değişmesi ile birlikte hesaptan sadece
pozisyon kapatıcı emirler kabul edilir. RI’dan teminat
sorununun giderildiği mesajı alındığında ise hesabın risk
durumu tekrar “Normal” hale getirilir ve ilgili hesaptan
emirler tekrar kabul edilmeye başlanır.
RI’da Verilerin
Alınması ve
Uyarıların
Üretilmesi
Diğer taraftan
eğer hesap teminat
tamamlama çağrısına
maruz kalmışsa ve
saat 14:30’a kadar
yükümlülüğünü
yerine getirmemişse
hesabın risk durumu
yine RI tarafından
“Riskli”ye döndürülür.
OCAK 2011 | VOBJEKTİF 65
ETKİNLİK
VOB’DAN ALTI YENİ ETKİNLİK
VOB FATS AND OILS
ISTANBUL’A ETKİNLİK
SPONSOR OLARAK KATILDI
02-03 Aralık 2010 tarihlerinde İstanbul
Ceylan Intercontinental Oteli’nde
gerçekleşen “Fats and Oils 2010”,
Uluslararası Bitkisel Yağ Konferans
ve Sergisi’nde Türkiye ve dünyadan
sektörün önde gelen temsilcileri
yer aldı. Konferans süresince dünya
piyasalarında bitkisel yağ sanayi
ve bitkisel yağ tohumlarında fiyat
hareketleri, üretim, hasat ve ticaret
hacmi rakamları hakkında yapılan
sunumların yanı sıra VOB Genel Müdür
Yardımcısı Yaman Başaran da emtiaya
dayalı vadeli işlemler sözleşmeleri
üzerine bir konuşma yaptı. Ayrıca
VOB Proje ve Ürün Geliştirme Bölüm
Müdürü Tolga Uysal “Hedging” üzerine
eğitim vererek Türkiye ve Dünya
bitkisel yağ piyasalarının temsilcilerini
VOB ve korunma hakkında
bilgilendirdi.
MANİSA TİCARET SANAYİ ODASI
VOB TANITIM TOPLANTISI
Açılış konuşmasının TOBB Başkan
Yardımcısı Bülent Koşmaz tarafından
yapıldığı toplantıda, VOB Eğitim
ve Tanıtım Müdürü Şamil Demirkan
tarafından VOB işlevinin ihracatçılar
tarafından daha iyi anlaşılması
amacıyla; eğitim semineri verildi.
Seminerde özellikle döviz vadeli
işlem sözleşmelerinin reel sektör
şirketleri tarafından risk yönetiminde
kullanılması ve faydaları üzerinde
durularak, bankaların müşterilerine
sundukları “forward” ve “opsiyon”
gibi ürünlerin VOB’da işlem gören
sözleşmelerle karşılaştırılmalı
mukayesesi yapıldı. Seminerin son
bölümünde internet üzerinden anlık
66 VOBJEKTİF | OCAK 2011
Uludağ Üniversitesi
fiyat bilgileri kullanılarak katılımcılarla
birlikte VOB da işlem gören döviz
sözleşmelerinde alım satım işlemleri
gerçekleştirildi.
ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ
EKONOMETRİ GÜNLERİ
Uludağ Üniversitesi Ekonometri
Topluluğu tarafından bu sene 2.’si
düzenlenen “Ekonometri Günleri”
13 – 17 Aralık 2010 tarihleri arasında
kapsamında Uludağ Üniversitesi
Görükle Kampüsü’nde gerçekleştirildi.
13 Aralık 2010 tarihindeki “Vadeli
İşlem ve Opsiyon Borsalarının İşlevleri
ve Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası”
konulu bir konferans düzenlendi.
Birçok öğretim üyesinin yanı sıra
öğrencilerin de katıldığı konferansta
VOB Gözetim Müdürlüğü’nden Sabri
Taylan VOB’un işleyişi ile VOB’un Türk
finansal piyasalarındaki yeri ve önemi
konusunda katılımcılara bir sunum
yaptı.
VOB FIX EĞİTİMİ
Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası ve
Greenline Financial Technologies,
Inc. ortaklığında “Financial
Information Exchange (FIX)”
eğitimi 17-19 Ocak ve 24-26 Ocak
tarihlerinde gerçekleştirildi. Konusu
FIX protokolü olan eğitimde, FIX
konusundaki bilgi eksikliğinin
giderilmesini hedeflenmiştir.
Yeni yazılım sistemimizle ilgili FIX
API dokümantasyonunun ise bu
ay içinde ilgililere gönderilmesi
planlanıyor.
VOB OPSİYON EĞİTİMLERİ
VOB Londra merkezli “International
Faculty of Finance” (IFF) işbirliğinde
11-12 Aralık 2010 tarihlerinde iki
günlük “Opsiyonlar: Fiyatlama
ve Stratejiler” başlıklı eğitimi
İstanbul’da düzenlendi. Eğitimde
opsiyonlara ilişkin temel kavramlar,
opsiyon stratejileri, opsiyon
fiyatlama modelleri, volatilite,
opsiyonlarla işlem yapma konuları
uygulama örnekleri ile birlikte ele
alındı.
VOB olarak yakın zamanda
piyasasını açmayı planladığımız
opsiyon sözleşmelerine ilişkin olarak
benzeri eğitimleri her seviyeden
katılımcıya giderek artan sıklıkta
düzenlemeyi planlıyoruz.
BİLKENT ETKİNLİĞİ
Bilkent Üniversitesi İşletme ve
Ekonomi Topluluğu tarafından
14-17 Aralık 2010 tarihleri arasında
sertifikalı Finans Zirvesi düzenlendi.
16 Aralık tarihinde “Vadeli İşlem ve
Opsiyon Borsası” konulu öğrencilerin
katıldığı konferansta VOB Eğitim ve
Tanıtım Müdürlüğü’nden Neslihan
Adanalı vadeli işlemler piyasalarının
işleyişi ve VOB’un ülkemiz finans
piyasalarındaki yeri konusunda
katılımcılara bir sunum yaptı.

Benzer belgeler