SAYI: 92 / EKİM 2007 - tc millî eğitim bakanlığı

Transkript

SAYI: 92 / EKİM 2007 - tc millî eğitim bakanlığı
editörden...
De¤erli okuyucular›m›z,
Son günlerde artan terör olaylar› ve yurt d›fl›nda Türkiye aleyhine çal›flan Ermeni diasporas›n›n kendi yalanlar›n› tüm dünyada tek gerçekmifl gibi sunma çabalar›n›n h›z kazanmas›n›
hepimiz nefret ve üzüntü ile karfl›l›yoruz. Ancak, bu olaylar, Türk milletinin tarihinde karfl›laflt›¤› di¤er olaylarla mukayese edildi¤inde, bu milletin buna benzer birçok badireyi atlatt›¤›, sonsuza dek birlik ve beraberlik içinde ba¤›ms›z bir flekilde yaflama arzusunu defalarca tüm dünyaya ispatlad›¤› görülür.
Geçti¤imiz yüzy›l›n ilk yar›s›nda yüce Türk milleti, dört bir koldan sald›ran güçlere karfl›,
sadece kendi tarihi içinde de¤il dünya tarihi içinde de benzerine az rastlan›r bir Millî Mücadele
örne¤i verdikten sonra, yepyeni bir devlet kurmufltur: Türkiye Cumhuriyeti.
Türkiye Cumhuriyeti, 29 Ekim 1923’ten beri her gün güçlenmekte, büyümekte, muas›r
medeniyet seviyesinin üstüne ç›kma yolundaki yürüyüflünü h›zla ve ›srarla sürdürmektedir. ‹flgal güçlerince bir yang›n yerine döndürülmek istenen vatan topra¤›n›n, yine Mehmet Âkif’in deyimiyle, yeniden bir ‘cennet vatan’a dönüflmesini karanl›k köflelerinde k›skançl›kla izleyenler
elbette bu durumdan hoflnut olmayacakt›r. Her Türk evlad›, bunun fark›ndad›r, çünkü Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ün y›llar öncesinden bize seslenifli her an kulaklar›m›zdad›r:
“Ey Türk istikbalinin evlâd›! ‹flte, bu ahval ve flerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve
cumhuriyetini kurtarmakt›r! Muhtaç oldu¤un kudret, damarlar›ndaki asîl kanda, mevcuttur!”
*
Bilim ve Akl›n Ayd›nl›¤›nda E¤itim dergisi olarak Cumhuriyet Bayram›n›z› kutluyoruz.
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
e¤itim
Ayl›k E¤itim Dergisi
SAHİBİ
Doç. Dr. Hüseyin ÇELİK
Millî Eğitim Bakanı
Genel Yayın Yönetmeni
Aziz ZEREN
Yayımlar Dairesi Başkan V.
Yazı İşleri Müdürü
Selâmi YALÇIN
([email protected])
YIL: 8
SAYI: 92
Yayın Kurulu
Dinçer EŞİTGİN
Şaban ÖZÜDOĞRU
Hakkı USLU
Çağrı GÜREL
Aysun İLDENİZ
Celal ASLAN
Tasarım
Hakkı USLU
([email protected])
İletişim ve Koordinasyon
Dinçer EŞİTGİN
([email protected])
EK‹M 2007
ISSN-1302-5600
Dizgi
Reyhan İLKER
Abone / Dağıtım
Fikri NAYIR
Tel: (0312) 212 76 63 / 14
Baskı
Devlet Kitapları Müdürlüğü
Yönetim Merkezi
Yayımlar Dairesi Başkanlığı Teknikokullar/ANKARA
http://yayim.meb.gov.tr e-posta: [email protected]
Tel: (0 312) 212 81 48 - 213 65 12
Fax: (0 312) 212 81 48
Gönderilen eser ve çalışmalar yayımlansın veya yayımlanmasın, iade edilmez. Yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. Yayın Kurulu yazılar üzerinde değişiklik yapabilir. “Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim” adı anılmadan alıntı yapılamaz. Millî Eğitim Bakanlığı Yayımlar Dairesi
Başkanlığının 22.12.2005 tarih ve 6088 sayılı oluru ile basılmıştır.
Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları: 4484
Süreli Yayınlar Dizisi: 228
Dergimizin yıllık abone bedeli 20 YTL (öğretmen ve öğrenciler için 15 YTL)’dir.
Abone bedelinin Ziraat Bankası Elmadağ-Ankara şubesindeki Devlet Kitapları Döner Sermayesi Müdürlüğünün 2016676-5016 numaralı hesabına
yatırılarak makbuzun ve açık adresin Yayımlar Dairesi Başkanlığı Teknikokullar - ANKARA adresine gönderilmesi gerekmektedir.
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
e¤itim
‹Ç‹NDEK‹LER
5
9
Kahramanlarımıza • fiaban ULUSOY
I4I
Atatürk ve Cumhuriyet • Aysun ‹LDEN‹Z
I5I
Cumhuriyet; En Büyük Bayram • Fuat OVAT
I9I
Babama Mektuplar • Bülent C‹NGÖZ
I14I
Uykudan Önce • Ça¤rı GÜREL
I17I
Ya¤mur • Necati TONGA
I21I
Üç Vakte Kadar • ‹zgi YAZICI
I24I
21
2
ekim 2007
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
EK‹M 2007
34
I27I Ersin ÖZARSLAN
I29I Yusuf YANÇ
•O
I33I Fulya ÜSTBAfi
•
• Haberin
Mutluluk fiarkısı
I36I Mustafa K‹RAZO⁄LU
I45I GÜNDEM
ekim 2007
•
Var mı?
Evin Hikayesi
I34I Feyza Didar YAZGAN
I38I Ömer KANAT
e¤itim
Beyaz Gemi
•
38
•
E¤itimde ‹yi Örnekler” ve Ödüllendirme
Korkut Ata (Dede Korkut)
45
3
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
e¤itim
fiABAN ULUSOY
KAHRAMANLARIMIZA
Üzülmeyin analar, babalar, bac›lar
“fiehitlere ölü demeyin” diyor Kur’an
Sanmay›n y›k›ld› kaleler, söndü ocaklar
Kaç kifli var coflkuyla Rabbine varan
Sakarya yürekli on üç yi¤it verdik
fianl› ay y›ld›z›n k›z›l›na
Semaya yükselirken bafllar› dik
Kar›flm›flt› kanlar› vatan topra¤›na
Kürflad kadar cesur on üç yüce da¤d›lar
Alperenler gibi korkusuzca savaflt›lar
Vatan için kahramanca vurufltular
Akflam olmadan flehadete kavufltular
* Karaman Taflkale Lisesi Tarih Ö¤retmeni
4
ekim 2007
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
e¤itim
ATATÜRK VE CUMHUR‹YET
AYSUN ‹LDEN‹Z
Arapçan›n cumhur kelimesinden dilimize
geçen cumhuriyet, kelime olarak; “Halk, topluluk, halk toplulu¤u, belli bir s›n›f insan, seçilmifl
bir baflkanla yönetilen halk toplulu¤u.” gibi anlamlara gelmektedir. Kavram olarak cumhuriyete sözlüklerde flu anlamlar verilmektedir:
“Seçilmifl bir baflkan›n bafl›nda bulundu¤u
devlet idaresi.”; “Ulusun, egemenli¤i kendi
elinde tuttu¤u ve bunu belirli süreler için
seçti¤i milletvekilleri arac›l›¤›yla kulland›¤› devlet flekli.”; “Halk›n hâkimiyeti do¤rudan do¤ruya veya seçti¤i temsilciler
arac›l›¤›yla kulland›¤› devlet flekli.”;
“Millî hâkimiyet ülküsünün en iyi ve en
emin surette temsil ve tatbikine elveriflli
hükümet flekli oldu¤una inan›fl”.
Atatürk’ün en büyük ve en önemli eseri millî hâkimiyete dayal› yeni bir
Türk devletini kurmak olmufltur. Gerçekten Türkiye Cumhuriyeti Atatürk’ün
hem ebedî hem de en büyük eseridir.Atatürk bu karar›n› büyük Nutuk’unun bafl›nda flöyle aç›klam›flt›r. “Üç
nevi karar ortaya at›lm›flt›. Birincisi ‹ngiltere himayesini talep etmek, ikincisi Amerikan mandas›n› talep etmek, üçüncü karar
mahallî kurtulufl çarelerine ba¤l› idi. Efendiler,
ben bu kararlar›n hiç birinde isabet görmedim.
ekim 2007
5
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
e¤itim
Çünkü bu kararlar›n dayand›¤› deliller ve mant›klar çürük ve esass›zd›. Gerçekte içinde bulundu¤umuz tarihte Osmanl› devletinin temelleri çökmüfl, ömrü tamam olmufltu. Efendiler, bu vaziyet
karfl›s›nda bir tek karar vard›, o da millî hakimiyete dayanan kay›ts›z ve flarts›z yeni bir Türk devleti kurmak. ‹flte daha ‹stanbul’dan ç›kmadan önce
düflündü¤ümüz ve Samsun’da Anadolu topraklar›na ayak basar basmaz uygulad›¤›m›z karar, bu
karar olmufltur.”
Atatürk’ün “Halkç›l›k” ilkesiyle millî hâkimiyete ba¤l›l›¤›; Türk milletine sevgi, sayg› ve inanç
hissine dayan›r. Daha Samsun’a ç›k›fl›n›n ilk günlerinde onun neler yapaca¤›n› merak edenler ve o
günlerin kötü flartlar› ortas›nda, hemen eldeki askerî birliklere yeni bir çekidüzen vererek Yunan
ordular›n› tepelemenin en kestirme yol oldu¤unu
düflünenler pek çoktu. Fakat o ilk yap›lacak kon-
6
grede bulunmak için acele ediyordu. Bir an önce
Erzurum’a gitmek laz›md›. Sonradan çok iyi anl›yoruz ki Mustafa Kemal için en önemli ve as›l kuvvet kayna¤›, Türk milletinin sönmez yaflama iktidar› ve yaflama gücü idi. Buna dayanmad›kça hiçbir teflkilat, hiç bir karar bu milleti esir olmaktan
kurtaramazd›. Erzurum Kongresi’nin buhranl› havas›n› anlatan en yak›n arkadafllar›ndan Erzurum
milletvekili Cevat Dursuno¤lu, “O, halka inan›yor,
onun içindeki ölmez cevhere bel ba¤l›yordu.” diyor. Mustafa Kemal biliyordu ki ordular da¤›labilir; silahlar ifle yaramaz olur; o, da¤›lmayacak ve
y›k›lmayacak bir kuvvete dayanmak istiyordu. ‹flte Mustafa Kemal milletin bu kuvvetine ve bu
kuvvetin yenilmezli¤ine dayanarak Anadolu yollar›nda rütbe ve niflanlar›n› ç›karm›fl “sine-i millette bir ferd-i millet olarak” mücadeleyi bafllatm›fl ve
zafere ulaflm›flt›r.
ekim 2007
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
“Türkiye Cumhuriyeti yaln›z iki fleye güvenir biri millet karar›, di¤eri en a¤›r ve müflkül flartlar içinde dünyan›n takdirlerine hakk›yla lây›k görülen ordunun kahramanl›¤›” diyen Atatürk Millî
Mücadele’nin en karanl›k günlerinde yan›nda bulunan sad›k yak›nlar›ndan gazeteci Yunus Nadi
Bey’in “Her kerameti Meclis’ten beklemek niyetinde miyiz?” diye sormas› üzerine Mustafa Kemal’in verdi¤i cevap flu olmufltur: “Ben her kerameti Meclis’ten bekleyenlerdenim. Bir devreye
yetifltik ki onda her ifl meflru olmal›d›r. Millet iflleri de ancak millî kararlara istinat etmekle, milletin
hissiyat-› umumiyesine tercüman olmakla has›ld›r. Milletimiz çok büyüktür. Hiç korkmayal›m, o,
esaret ve zillet kabul etmez. Fakat onu bir araya
toplamak ve kendisine “Ey millet, sen esaret ve
zillet kabul eder misin?”, diye sormak laz›md›r.
Ben milletin verece¤i cevab› biliyorum… Bizim
bildi¤imiz hakikatler, milletçe de tamamen malûm olunca, onun kararlar bahsinde de bizim gibi
düflünece¤i neden kabul edilmemelidir. Ben bilakis milletin bu hususta daha salim daha kat’i kararlar verece¤ine kanîim.
“Atatürk diktatör müydü?” sorusuna Falih
R›fk› Atay’›n Çankaya adl› eserinde cevab› fludur:
“Ne mizac›, ne ideali bak›m›ndan diktatörlük
inançl›s› de¤ildi. Millî kurtulufl için flart sayd›¤› ink›laplar›n›n hürriyet içinde yaflayabilece¤ine güveniyordu. Demokratik savaflç›l›¤›n zevklerini feda etmeyece¤ine flüphe yoktu. Nitekim zaman›n›n diktatörlerinin hiçbirini sevmemiflti. Ayn› konuda Lord Kinross ise flöyle diyor: “Kendisine baz› Avrupal› yazarlar›n ileri sürdü¤ü gibi diktatör
olup olmad›¤›n› soran ö¤retmenlere yumuflakl›kla flu karfl›l›¤› vermiflti: “E¤er öyle olsayd›m sizin
bunu sorman›za izin vermezdim.” Hasan R›za Soyak’›n Atatürk’ten Hat›ralar adl› eserinin 1.cildinde de anlatt›¤› gibi Cumhuriyet Halk Partisi Genel
Sekreteri Recep Peker ‹talya ve Almanya’da uzun
bir tetkik gezisi yapm›fl dönüflünde toplanacak
olan parti kurultay›na sunulmak üzere yeni bir tüzük ve parti program› haz›rlam›flt›. Soyak’a göre
gerek tüzük gerekse program, o zaman›n tek par-
ekim 2007
e¤itim
tili totaliter idarelerindeki esasa göre kaleme al›nm›fl. Büyük Millet Meclisi bir flekilden ibaret hâle
getirilerek az say›da ve genifl yetkili bir heyet karar gücüyle donat›lm›flt›r. Ayr›ca ‹talya ve Almanya’da oldu¤u gibi üniformal› gençlik teflkilat› kuruluyordu. Bir kelime ile ve tam manas›yla faflizm.
Atatürk bu önerilere: “Bu ne sakat düflüncedir, bu nas›l zihniyettir. Görülüyor ki varmak istedi¤imiz hedef, henüz en yak›n arkadafllar taraf›ndan bile zerre kadar anlafl›lm›fl de¤ildir.” sözleriyle karfl› ç›km›fl ve bu giriflimi önlemifltir. Bu vesikalar Atatürk’ün totaliter ideoloji ve idarelerinin
ne kadar aleyhinde oldu¤unu, bütün gayret ve icraat›n›n memleketi en sa¤lam ve sars›lmaz temeller üzerine kurulmufl gerçek bir halk, hukuk ve
cumhuriyet idaresine kavuflturmak hedefine yönelik bulundu¤unu, bu hedefleri gerçeklefltirirken yabanc› ideolojilerin etkisinde kalm›fl baz› en
yak›n arkadafllar›yla bile u¤raflmak zorunda kald›¤›n› aç›kça ortaya koymaktad›r.
Atatürk’ün kurdu¤u yeni Türk Devleti’nin
temel ilkesi olan Cumhuriyetçilik hükümet biçimini de gösterir. 1924 Anayasas›’nda yer alan bu temel ilke flu flekilde belirtilmifltir: “ Bu kanunun
devlet fleklinin cumhuriyet oldu¤una dair olan birinci maddesinin de¤ifltirilmesi veya baflka bir biçime konulmas› teklif dahi edilemez.” Cumhuriyetçili¤in önemi tarihçi Enver Ziya Karal’a göre flu
üç noktada belirmektedir.
1- Tarihsel hanedan devletine karfl› bir tepkidir. Çünkü tarih boyunca dünyan›n çeflitli yerlerinde kurulmufl olan Türk devletleri birer hanedan devleti olup kurucular›n›n adlar›yla an›lmaktayd›.
2- Cumhuriyetçilik ilkesi ça¤dafl anlamda
ulusal egemenlik kavram›n› da kapsamaktad›r. Bu
kavram anlam›n› “Egemenlik kay›ts›z flarts›z milletindir.” anlay›fl›nda bulmaktad›r.
3- Cumhuriyet ilkesinin kapsam›na giren bir
baflka kavram da ça¤dafl anlaml› anavatan kavram›d›r. Bunun anlam› belli co¤rafya s›n›rlar› içeri-
7
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
e¤itim
edinmifl böylelikle bir yandan Bat› düflüncesini kabul
etmifl ve bu düflüncenin tabiî
bir sonucu olarak Bat› medeniyetine girifli iflaretlemifltir.
sinde vatan›n kalplerde ve dima¤larda yaflamas›d›r. E¤itimde, edebiyatta ve sanatta de¤erlendirilmesidir.
Demokrasi ve cumhuriyet farkl› kavramlar
de¤ildir. ‹kisi de “Millî iradeyi hâkim kılma esas›”n› kabul etti¤inden ayn› anlama gelmektedir.
Mesele halk›n hakimiyetidir; temsilcilerini halk›n
serbest iradeleriyle seçmesidir; halk›n kendi kendini yönetmesidir; cumhuriyetin anlafl›lmas› ve
gelifltirilmesidir. Cumhuriyet düzeni içerisinde zamanla demokrasi de geliflecektir. Demokratik kurallar kökleflecektir. Bu düflüncelerledir ki Atatürk
cumhuriyet idaresiyle bir yap› de¤iflikli¤ini amaç
8
Bu konuda Atatürk’ü
yanl›fl anlayan veya kasten
yanl›fl anlatmak isteyenlere
hat›rlat›lmas› gereken gerçek
fludur: Atatürk Millî Mücadele’ye “Millî Egemenlik” bayra¤›yla bafllam›fl daha Erzurum
Kongresi’nden itibaren “Millî
‹rade”nin bafll›ca güç kayna¤›
oldu¤unu ilân etmifl bir liderdir. Atatürk tek flah›s saltanat›ndan millî hâkimiyete geçiflin önderidir. Bu itibarla millet hâkimiyetini reddeden her
türlü diktac› görüfl Atatürkçülü¤e ayk›r›d›r. Atatürk diktatörlük özlemi çekenlerin de¤il, Türkiye’de millî iradeyi
hâkim k›lmak isteyen demokrasi taraftarlar›n›n önderidir. Atatürk annesinin mezar› bafl›nda “millet hakimiyeti u¤runa can›n› vermeye”
vicdan ve namusu üzerine
yemin etmifl büyük bir insand›r. Atatürk’ün infla etti¤i ölçüler içinde Cumhuriyeti korumak ve kollamak hepimizin en büyük
görevidir.
___________________
Prof. Dr. An›l ÇEÇEN “Atatürk ve Cumhuriyet”,
Ankara 1981, Prof. Dr. Enver Ziya KARAL “Atatürk ve
Devrim”, Ankara 1980, adlı eserleri ve Prof. Dr. ‹smet
G‹R‹TL‹ “Kemalizm Millî Hâkimiyet ve Cumhuriyet Demektir.”, Prof. Dr. Bekir TÜNAY “Atatürk ve Cumhuriyet” adlı makaleleri özetlenerek hazırlanmıfltır.
ekim 2007
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
e¤itim
CUMHUR‹YET;
EN BÜYÜK BAYRAM
FUAT OVAT*
“Hürriyet ve istiklâl benim karakterimdir. Ben, milletimin ve ecdad›m›n en k›ymetli miras› olan ba¤›ms›zl›k aflk› ile dolu bir adam›m.”
Mustafa Kemal Atatürk
Ne çok ifller yapt› Atatürk milletiyle el ele,
gönül gönüle; gece gündüz, yaz k›fl çal›flarak neleri gerçeklefltirdi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmas›, k›yafet,
hukuk, harf, dil konular›nda köklü de¤ifliklikler,
Türk kad›n›na tan›nan haklar... Bunlar›n ne kadar
önemli ve gerekli oldu¤unu hepimiz biliyoruz.
Nas›l yap›ld›¤›na gelince; zorlu çal›flmalar, uzun
süren mücadeleler gelir akla…
Birinci Dünya Savafl›’nda ordumuz a¤›r kay›plara u¤rar. Yurdumuz iflgal edilir, yabanc› devletlerce paylafl›l›r. Ne yapmak gerekir sorusu kurcalar zihinleri. Yurdun çeflitli yörelerinde uyanmaya bafllayan millî direnifl hareketleri bir ölçüde
düzenlenir.
ekim 2007
Düflmana karfl› direnme hareketleri bafllar.
Güney cephesinde Marafl, Antep ve yöreleri halk›
Frans›zlara karfl› koymaya bafllar. ‹zmir iflgal edilince efeler, gençler birleflerek Yunanl›lara karfl›
koymaya çal›fl›r. Mitingler düzenlenir. Durumu
ortaya koyan coflkulu konuflmalar yap›l›r:
“- Bizimle beraber yaflamak isteyenler için
kap›m›z aç›kt›r. Ama, biz kendi yurdumuzda hiçbir milletin bize egemen, bize efendi olarak yaflamas›na dayanamay›z.”
Tan›nm›fl yazarlar›m›zdan Halide Edip Ad›var da ayn› duyguyu paylaflanlardand›r. O da mücadeleye ça¤›r›r insanlar›:
“- Gece, karanl›k bir gece. Ama insan›n hayat›nda sabah› olmayan gece yoktur. Yar›n bu
9
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
e¤itim
korkunç geceyi y›rt›p par›ldayan bir sabah yarataca¤›z. (…) Böyle büyük, böyle tarihî bir gün belki
bir daha görmeyece¤iz. Evlatlar›m, öyle bir gün
olur da bir daha toplanamazsak, içimizde ölenler
olursa, Türk’ün ba¤›ms›zl›k bayra¤›yla mezar›
üzerine geliniz. Benimle beraber yemin ediniz.
Türkiye’nin ba¤›ms›zl›¤›n› kazanmas›na, hakk›n
yerini bulmas›na kadar hiçbir korku, hiçbir güçlük önünden kaçmayaca¤›z…”
Ard›ndan Erzurum Kongresi toplan›r. Millî
s›n›rlar içinde vatan›n bütünlü¤ü, bir kar›fl topra¤›n›n bile yabanc› iflgaline terk edilemeyece¤i gerçe¤i dile getirilir. Bunu, Sivas Kongresi izler. Mebuslar Meclisi oluflturulur. Milletin temsilcileriyle
birlikte Mustafa Kemal Ankara’ya gelir. fiartlar›n
elverdi¤i oranda seçimler yap›l›r. 23 Nisan 1920
günü Büyük Millet Meclisi aç›l›r. Meclisin aç›l›fl›
Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde flu bafll›kla verilir:
Yeminler edilir, mücadele kararl›l›kla sürdürülür. Mustafa Kemal Pafla kurtulufl hareketini
yönetmek üzere harekete geçer. Arkadafllar›yla
konuflur, tart›fl›r, çözüm yollar› arar. Anadolu’ya
geçmeye karar verir. Millî egemenli¤e dayal› yeni
bir devlet kurmakt›r amac›. 19 May›s 1919 sabah›,
bir günefl gibi Samsun’a do¤ar. Vakit geçirmeden
çal›flmalara bafllar.
“Bugün Ankara hakikaten tarihi bir vak›aya
hem flahit, hem sahne oluyor. Tehlikelere maruz
olan mukadderat›n› selamet sahiline ç›karmak endifle ve azmi ile bikarar bulunan milletin her tarafta ve pek az bir müddet zarf›nda intihab ve izam
etti¤i yeni mebuslar burada büyük bir Millet Meclisi hâlinde içtima ediyorlar…”
Amasya Tamimi yay›mlan›r. Milletin kendi
kaderini kendisinin çizmesi gerekti¤i belirtilir.
YEN‹ DEVLETE DO⁄RU
Daha ilk günden bafllayarak geceli gündüz-
10
ekim 2007
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
lü çal›fl›l›r. Amaç, yeni bir devlet kurmakt›r. Meclis
kendi içinden bir hükümet ç›kar›r. Ad›na “Büyük
Millet Meclisi Hükûmeti” denir.
Yurdun baz› bölgelerinde ayaklanmalar
olur. Ancak, isyanlar k›sa sürede bast›r›l›r. Hükûmeti düzenli ordunun örgütlenmesine, da¤›n›k
kuvvetleri bir elden yönetmeye giriflir. Yurdun de¤iflik bölgelerinde baflar›lar birbirini izler. Kazan›lan her muharebeden sonra geliflir Türk ordusu.
3 Aral›k 1920’de yeni hükûmet ile Ermeniler
aras›nda Gümrü’de bar›fl antlaflmas› imzalan›r.
Ankara Hükûmetinin milletleraras› alanda sa¤lad›¤› ilk baflar›d›r bu.
Güney cephesinde, Marafll›lar ölümü hiçe
sayarak mücadele eder düflmanla. Çakmakç› Saitler, Sütçü ‹mamlar el ele verir, düflman›n karfl›s›nda bir kale olurlar âdeta. Marafll›lar ak›l almaz
kahramanl›klar gösterirler. Yaflad›klar› topra¤› kar›fl kar›fl savunurlar.
1 Nisan 1920’de Antep’i kuflatan Frans›zlar,
flehre ancak bir y›l sonra girebilir. Öyle ki Antep’i
iflgal eden Frans›z Kuvvetlerini Antepliler kuflat›r.
Düflman s›k›fl›r kal›r. D›flardan yard›m alamazlar;
erzaklar› biter.
Silah›n› eline al›r ve Kilis’e do¤ru yola ç›kar
fiahin Bey. Çapal› Köyü’nde karargâh kurar. Çevre köylerin ileri gelenleriyle görüflür, yeni güçler
oluflturur. Yabanc› birliklerle fliddetli çarp›flmalar
olur. Düflman kuvvetlerinin say›ca kalabal›k ve silahça güçlü olmas› fiahin Bey’i zor durumda b›rak›r.
fiahin Bey kan›n›n son damlas›na kadar çarp›flmay› b›rakmaz. Ne var ki düflman süngülerinin
açt›¤› yaralar› tafl›yamayan fiahin Bey’in vücudu
yere y›¤›l›r. Yak›n›ndaki insanlar o yeniden aya¤a
kalks›n isterler; uyan, uyan derler. Uyanamaz flahin Bey sonsuz uykudan. O günlerden beri, vatansever bir kahraman olarak fliirlerde, türkülerde
yaflar:
fiahini sorarsan otuz yafl›nda
e¤itim
Süngü ile delindi köprübafl›nda
Çeteler toplanm›fl a¤lar bafl›nda
Uyan fiahin uyan, gör neler oldu
Sevgili Antep’e Frans›z doldu…
GAZ‹ ÜNVANI ALAN KENT
Tarihte efline az rastlan›r bir flekilde yurt savunulur. Kan verilir, can verilir, uyunmaz geceler
boyu. Baflar›r sonunda Antepliler. Atarlar düflman› kentten. Bu eflsiz baflar›lar›ndan dolay› TBMM
Hükûmetince ödüllendirilir; kente “Gazi” unvan›
verilir.
Kurtulufl Savafl›’nda ayn› anda birçok cephede çarp›flmalar olmufltur. Özellikle Bat› Cephesi’nde büyük muharebeler yaflanm›flt›r. ‹smet Pafla
komutas›ndaki ordu, kendisinden kat kat güçlü
düflman kuvvetleriyle çarp›fl›r; askerlerimiz, çok
üstün silahlara sahip olan düflmana karfl› benzeri
az görülen bir zafer kazan›r. Bu muharebenin zaferle sonuçlanmas›, Türk milletinin güvenini güçlendirir, perçinler.
‹ST‹KLAL MARfiIMIZ
Kurtulufl Savafl›’n›n en derin heyecanlar›n›
duyan ünlü flair Mehmet Âkif Ersoy en güzel fliirlerinden birini yazar. TBMM, ‹stiklal Marfl›’n› kabul eder.
“Korkma sönmez bu flafaklarda yüzen alsancak/ Sönmeden yurdumun üstünde tüten en
son ocak.” diye bafllayan bu fliir millî duygular›n,
ba¤›ms›zl›k aflk›n›n canl› anlat›m›d›r…
Kahraman askerimizin cepheden cepheye
kofltu¤u bu günlerde ‹kinci ‹nönü Muharebesi de
zaferle sonuçlan›r. Ard›ndan ordumuz Sakarya
Zaferi’ni kazan›r. Bu zafer memlekette büyük bir
sevinç yarat›r. Sakarya’n›n do¤usunda bir tek düflman askeri kalmaz; ço¤u Sakarya ›rma¤›nda bo¤ulur, baz›lar› da bitkin ve bezgin bir hâlde kaçar.
Düflmana kesin darbeyi indirmek, yurdu ifl-
ekim 2007
11
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
e¤itim
gallerden kurtarmak için haz›rl›klar yap›l›r. Di¤er
cephelerdeki askerler bat›ya kayd›r›l›r. Ordunun
eksikleri mümkün oldu¤unca giderilir.
Cepheden cepheye koflar askerimiz. Kad›n
erkek; genç yafll›; çoluk çocuk; gücü yeten herkes
çal›fl›r. Hayvanlarla, güçlükle yürüyen ka¤n›larla
cephane, yiyecek, malzeme tafl›n›r. Büyük Taarruz için haz›rl›klar yo¤unlafl›r.
26 A¤ustos taarruz günü olarak kararlaflt›r›l›r. Dumlup›nar yönüne do¤ru bafllayacak olan taarruz bir meydan muharebesine dönüfltürülecek,
düflman kuvvetleri tümüyle yok edilecektir. Tam
bir gizlilik içinde haz›rl›klar yap›l›r.
TOP SESLER‹; ZAFERE DO⁄RU
Düflman top sesleriyle uyan›r 26 A¤ustos sabah›. fiaflk›nl›k içinde toparlanmaya çal›fl›r. 29
A¤ustos gününe kadar büyük bir h›zla sürer taar-
12
ruz. Düflman Asl›hanlar bölgesine sürülür. ‹zmir’e
do¤ru kaç›fl yollar› t›kan›r.
30 A¤ustos sabah›, alabildi¤ine s›k›flt›r›lan
düflman kuvvetleriyle ordumuz aras›nda büyük
bir meydan muharebesi bafllar. Bu muharebeyi
Gazi Mustafa Kemal bizzat yönetir. Üç koldan
Ege’ye do¤ru yürünecektir. Baflkomutan tarihi komutunu verir:
“- Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir. ‹leri!...”
Düflmana toparlanma f›rsat› verilmez. Ordumuz büyük baflar›lar sa¤lar. Bozgun haberi,
Ege’de bulunan öteki düflman birliklerinde de panik yarat›r. Düflman h›zla kaçmaya bafllar. Yurdumuz düflmanlardan temizlenir. Ateflkes anlaflmas›
imzalan›r…
Yeni devletin, Türkiye’nin baflkenti neresi
olmal›d›r?
ekim 2007
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
“- Baflkent neresi olmal›d›r? Düflündük.
Bence, bu konuda iki yönden inceleme yapmak
gerekir. Biri her türlü hücum ve sald›r›ya karfl› yerinden k›p›rdamayarak, güç ve sükûnetini koruyacak bir yer olmal›. Bu sebeple ülkenin merkezini araflt›rmak gerek. Yoksa bir geminin topundan
ürkecek bir yerde baflkent olamaz. ‹kincisi, baflkent öyle bir yerde olmal› ki, hükûmet gözünü ülkenin her yan›na eflit ölçülerde atabilsin…”
Meclis’te uzun tart›flmalardan sonra 13 Ekim
günü, Ankara oy çoklu¤u ile baflkent olarak kabul
edilir.
CUMHUR‹YET ’E DO⁄RU
Cumhuriyet’in ilan›na bir ad›m daha yaklafl›lm›flt›. Ata’m›z 28 Ekim akflam› birkaç yak›n arkadafl›n› yeme¤e ça¤›r›r. Kararl›d›r; bu çal›flkan,
azimli, fedakâr millet hak etti¤i yönetime kavuflsun ister.
e¤itim
Birinci, üçüncü, beflinci y›l› derken onuncu
y›l› kutlan›r Cumhuriyet’in.
EN BÜYÜK BAYRAM
“- Türk Milleti; Kurtulufl Savafl›’na bafllad›¤›m›z›n on beflinci y›l›nday›z. Bugün, Cumhuriyetimizin onuncu y›l›n› doldurdu¤u, en büyük bayram›d›r. Kutlu olsun. Yurttafllar›m, az zamanda çok
ve büyük ifller yapt›k. Bu ifllerin en büyü¤ü, temeli Türk kahramanl›¤› ve yüksek Türk kültürü olan,
Türkiye Cumhuriyeti’dir…”
Böyle bafllad›¤› 10. Y›l Nutku’nu flu sözlerle
bitirir Gazi Mustafa Kemal:
“- Türk Milleti; ebediyete ak›p giden her on
senede, bu büyük bayram›n›, daha büyük flereflerle, saadetlerle, huzur ve refah içinde kutlaman›
gönülden dilerim. Ne mutlu Türküm diyene!”
Yeni okullar, fabrikalar, atölyeler, laboratuarlar aç›l›r. Amaç daha ileri gitmektir; refah içinde,
daha rahat yaflamakt›r.
“- Yar›n Cumhuriyet ilan edece¤iz!”
Mustafa Kemal’in bu sözleri orada bulunan
herkesi sevindirir.
Ertesi gün meclis toplan›r. Uzun konuflmalar, tart›flmalar olur. Bir yandan da “Yaflas›n Cumhuriyet!” sözleri duyulur.
Sonunda Cumhuriyet kabul edilir. Gazi
Mustafa Kemal yeni Türk Devleti’nin ilk cumhurbaflkan› olur.
Cumhuriyet’le birlikte yenilikler pefl pefle
gelir. Türk kad›n›na siyasi haklar verilir. fiapka ve
k›yafet konusunda düzenleme yap›l›r. Laiklik ilkesi benimsenir. Takvim, saatler, aylar, tatil günleri de¤ifltirilir. Hukuk, e¤itim, kültür alanlar›nda
düzenlemeler yap›l›r.
ekim 2007
CUMHUR‹YET‹M‹Z 84 YAfiINDA
Beflinci, onuncu, ellinci y›l derken; Cumhuriyet’in 84. y›l›n› kutluyoruz. Cumhuriyet’imizin
sonsuza kadar yaflayaca¤›n› bilmek ne güzel. Yüzüncü y›ldan, nice yüzüncü y›llardan merhaba
Cumhuriyet’imize...
Ço¤umuz göremedik Ata’m›z›. Ama o yüre¤imizde yafl›yor. Onu hissediyoruz hep, onu yafl›yoruz. Sesi bir an bile gitmiyor kulaklar›m›zdan:
“- Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacakt›r. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet
payidar kalacakt›r.”
13
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
e¤itim
BABAMA MEKTUPLAR
BÜLENT C‹NGÖZ*
Yaz bitiyor baba, çok flükür...
Belki bir serçe olarak do¤mufl olsayd›m ‘yaz
bitti yas bafllad›’ derdim. Heyhat, ne bir kiraz a¤ac›y›m, ne göçmen bir kufl, ne de yaln›zca s›cak iklimlerde meyve veren bir bitki.
Yorgun bir s›z›y›m sadece. Bunu en çok günün beni kan› al›nm›fl bir cesede döndürdü¤ü akflam saatlerinde idrak ediyorum.
Bir herif flark› söylüyor; g›rtla¤›na tak›lan bir
ekmek parças›yla söylüyor. Ekflimifl, eskimifl bir
ses, fazla yorulmufl erkek sesi.
Anlamad›¤›m bir dilde ama kokusunu al›yorum hüznün, hangi dilde olursa olsun, insan›n büyük kederi her dilde ayn› t›n›y› içeriyor galiba.
fiark›da davullar vuruyor, trafik kilitleniyor,
ter bezleri korkunç çal›fl›yor, uyku bast›r›yor birden, bu olurken anlam›n› da yitiriyor bütün direnç, kimse saatlerin o ince testeresiyle do¤rand›¤›n› bilmiyor...
Adam belki bunlardan söz etmiyor hiç, bilmiyorum. Sesi bana bunlar› anlat›yor. Ya da insan›n güneflli, karl› bir günde kay›p düflmesi, kendini yerde bulup gökyüzüne dal›p gitmesi, kalkmak
istememesi gibi bir fleyler.
Yaz bitiyor, kötü bir yazd› babac›¤›m. Sorma! Anlatmak istemiyorum.
Söyledim, eski o¤lun de¤il sana bunlar› yazan adam, tut ki bir baflkas›.
Sorular›n ille de cevap almak için sorulmad›¤›n› da ö¤rendim nas›lsa.
Y›llard›r o nefret etti¤im okullara niçin gittim sanki babac›¤›m. Böyle hayati konular› ö¤renmedikten sonra okuman›n, e¤itim görmenin ne
anlam› var.
Okullar› zar zor bitirdim bu arada.
fiimdi e¤itilmifl mi oldum babac›¤›m.Sanm›yorum. Belki sadece büküldüm, kendi içime do¤ru, kendi kalbime parçaland›m.
* Dutluk ‹lkö¤retim Okulu Sınıf Ö¤retmeni / ANKARA
14
ekim 2007
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
Musatafa’ y› hat›rl›yor musun babac›¤›m.
Torna tezgah›ndaki o çelimsiz çocu¤u. Bana ne
derdi biliyor musun;
‘- O¤lum biz hayat okuluna gidiyoruz...’
‹ki metreden kokusunu al›rd›m Mustafa’n›n.
Ter, ya¤, is, pas, yaln›zl›k kokard› Mustafa.
Demek hayat böyle kokard› baba. Mustafa
gibi.
Ben hayat okulunda s›n›fta çakt›m babac›¤›m. Mustafa hakl›
ç›kt›. Ülkenin en yüksek da¤›n›n uzunlu¤unu ö¤rendik, K›z›l›rmak’›n nereye akt›¤›n›, bir nehirde iki
kez y›kan›lmayaca¤›n›, Y›ld›r›m'›n Timur'a yenilmesinin
sebeplerini, ve daha
nice fleyleri baba.
Ama..
‹nsan›n nas›l
mutlu olaca¤›n›, bir
erke¤in k›r›l›p bin
parçaya ayr›ld›¤› zaman kendini yeniden
nas›l infla edece¤ini
ö¤renemedik. Onurlu bir hayat›n bedellerinin ne olca¤›na dair hiç
kimse tek kelime etmedi bize.
Neflelenme sanat›n›n hiç mi ustas› yoktu bu
ülkede. Bir çiçe¤i sevmenin, bir bebe¤i sevmenin
ne anlama geldi¤ini yolu yar›lad›¤›m flu günlerde
soruyorum kendime.
Çal›flman›n, kendini insanlar›n mutlulu¤u
için adaman›n ne oldu¤unu soruyorum kendime.
Ne ac›d›r ki babac›¤›m senin o bu¤day baflaklar›na dokundu¤un gibi flu yer yüzünde ben
hiçbir fleye titreyerek dokunmad›m.
ekim 2007
e¤itim
Tanr›sal bir özenle. Sayg›yla. Kutsarcas›na
sürmedim elimi..
Hiçbir fleye...
Mustafa diyordum babac›¤›m. O da baflaramad›. ‘Hayat okulu’ndan tasdikname ald›...
Bundan da konuflmak istemiyorum. Art›k
cümleleri yar›da b›rak›yorum ki anlas›nlar. Babac›¤›m; ne sözleri ne de insanlar› ciddiye al›yorum.
‘Neyse ya, boflver uzun hikâye diyorum...’
Dünyada fazla
gürültü ç›karmadan
yaflamay› ö¤reniyorum. A¤açlar gibi
evet. Atlar, da¤lar, iyi
kitaplar, iyi çocuklar
gibi...
Yaz bitiyor baba ve ben tek bir
a¤ustos böce¤i duymadan üflümeye bafll›yorum.
Yaz
bitiyor,
yorgun ve ›ss›z bir
yazd›. Ya¤muru bekledim hep. Bir mektup bir telefon bekledim. Bir kad›n›n gülüflünü, dinlendiren teselli eden bir kad›n gülüflünü, bunun olmayaca¤›n› bildi¤im hâlde, bir kad›n›n böyle bir yetene¤inin olmad›¤›n› bile bile bekledim iflte babac›¤›m.
Kimi zaman elimizden yaln›zca bu gelir;
beklemek, oturup öylece bofllu¤a dal›p beklemek... ‹yi bir haber gelir uzaklardan, eski ölü bir
dost konuflur telefonda, bir çiçek yaprak döker,
kap›y› çal›p kaçar belki haylaz›n biri...
Bir fley olur ve sen yeniden bafllars›n gündelik hayat›na, ayn› saçmal›klara, kald›¤›n yerden,
bofla ç›km›fl do¤rular›n› yine sürmek için piyasaya..
15
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
e¤itim
Bozaca¤›n tövbeler ederek geçer günlerin;
yan›lg›lar›ndan sonunda bir da¤ ç›kar ortaya, bir
mezar yapars›n kendine piflmanl›klar›ndan. ‹çine
uzan›rs›n boylu boyunca ve bafllars›n çürümeye.
Buna hayat deriz sonra...
Kötü bir yaz geçirdim babac›¤›m.
Dünyadayken bile aray›p sormam›flt›n nas›lsa. Hay›r bir sitem de¤il bu. Bana olan s›n›rs›z
güvenin. Nas›lsa bir flekilde de olsa gemimi kurtarabilece¤ime olan inanc›n yüzünden.
Hay›r babac›¤›m. Maalesef. Gemim çoktan
gömüldü kapkaranl›k sulara. Zannetti¤in kadar iyi
bir savaflç› de¤ildim ben.
Fazla uzam›fl bir gündüz uykusu kadar paramparça. Bir flark› söylemek istemifltim yar›s›nda
kestim, kufllar bile görünmüyordu…
Hay›r.
Bunlar› da yazmak istemiyorum.
Serin bir gün.
Oturdum.
H›rsla kufl resimleri çizdim, havada süzülen,
dalda üflüyen, telafll›, korkuyla su içen, gri bulutlar›n aras›ndan uçan kufl resimleri, sonra yoruldum, kalemi ka¤›d› at›p uzand›m, o kufllar uçup
gitmiflti. Geçmifl k›fllar›n nas›lsa yaflanmam›fla dönüflmüfl günlerinin o hayal kufllar›, gittikleri yerden dönmediler. Gitti¤i yerden dönmez hiç kimse. Dönenler gidenler midir...
Yaz bitiyor, iyi.Biten bafllayan ne. Her fley
bizde geçiyor. Kendi çölümüzün zaman›nda seraplar›n arkas›ndan, dilimiz bir kar›fl d›flarda gidiyoruz, tepemizde akbabalar..
Uzun gecelerim olacak. Derin kuyulara düflece¤im geceler.Bana biri seslenecek yine. Annem olabilir. Bazen günün bir saatinde, bir dalg›nl›kta bana seslendi¤ini duyar›m.
Sense hiç ça¤›rmazs›n beni.
Akflam eve gelirken kalabal›klar›n içinden
geçtim.
Bir y›¤›n gövde, bir y›¤›n ac› dolu tekne babac›¤›m. Ak›nt›da birbirlerini görmeden, birbirlerine çarpa çarpa kep›l›p gidiyorlar.
‹çlerinden geçen hiçbir fleyi duymuyorum.
Onlar seninle yapt›¤›m bu konuflmalardan
habersiz..
Yapraklar›n savruldu¤u bulvarda uykulu,
dalg›n yürüyorum.
Hiç ayak basmad›¤›n, ortak hiçbir an›m›z›n
olmad›¤› bu flehirde.
Seni sen olmaktan hiçbir fley kurtaramaz art›k.
Beni de ben olmaktan...
Göçmen kufllar gidiyor baba.
16
ekim 2007
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
e¤itim
ÇA⁄RI GÜREL
UYKUDAN ÖNCE
Can›m
Ci¤erim
Allah’›m!
Do¤dum do¤al› flu dünyada
Senden bissürü fley istedim:
Baflkan yard›mc›s› seçildim
Bisküvi aras› lokum yedim
fiiir yar›flmas›nda birinci geldim
Matematikten befl ald›m
Mahalle maç›nda en çok golü ben att›m
Uçurtmam›n ipi hiç kopmad›
Befliktafl Fener’i yendi
Hatta bizim Karaçay’da bile
Boyumu aflan yerde
Gözümü açarak çimdim…
ekim 2007
17
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
e¤itim
Ne desem ki…
Her fley için
Koskocaman
Sa¤ol.
Ama bilirsin:
Geçen yaz Kur’an’a geçemedim
Kar›ncalar›n yolunu bozdum
Kaplumba¤ay› ters çevirdim
Ütmesine bilye oynad›m
S›n›f›mdan bir çocu¤u,
Suçsuz yere tahtaya yazd›m.
Leylekler geldi geçti
Dereler doldu taflt›
Bisikletim eskidi,
‹ki kitap okumad›m.
Hangi suçumu anlatay›m
Kusura bakma Allah’›m
18
ekim 2007
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
e¤itim
Baflkan yard›mc›s› olsam da
S›n›f›n en gevezesi
Beni sen yaratt›n
fiu gökyüzünden kayan y›ld›z›
Annemin bahçeye dikti¤i
Ihlamur a¤ac›n›
O a¤aca yuva yapan
Yavrular›na yiyecek tafl›yan
Küçücük kufllar›
Yan odada ay ›fl›¤›nda
Sessizce a¤layarak
Tespih çeken ninemi
ekim 2007
19
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
e¤itim
Ankara’da hastane bahçesinde
So¤ukta annemi bekleyen
Evimizin dire¤i babam›
Dünyan›n öbür ucundaki foklar›
Uzayl›lar varsa
Onlar› da sen yaratt›n
Her fleyi sen yaratt›n
Allah’›m!
Annemi sen yaratt›n
20
ekim 2007
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
e¤itim
YA⁄MUR
NECAT‹ TONGA*
“Bu ya¤mur, bu ya¤mur, bu k›ldan ince
Nefesten yumuflak ya¤an bu ya¤mur
Bu ya¤mur, bu ya¤mur, bir gün dinince
Aynalar yüzümü tan›maz olur ”
Necip Faz›l
Elâ gözlü bir o¤lan çocu¤u, saçlar›n› inceden inceye tarayan ya¤mura ald›rmaks›z›n soka¤›n ortas›nda çamurla oynuyordu. Çocukluk. Çamur parçalar›n› yerden al›yor, akl›nca baz› flekiller
yapmaya çal›fl›yordu. Soka¤›n öbür ucunda so¤uktan titreyen kediler, kendilerine kadar gelen
hüzünlü havay› soluyorlard›.
- K›z, Neriman. K››zz.
Neriman duymad›kça Fatma ba¤›r›yor. O
ba¤›r›yor, Neriman duymuyordu. Sonunda perdeler araland›, pencere aç›ld›, Fatma göründü.
- Patlama ne oldu? Söyle, çocu¤u uyutuyordum.
-Ayol yerin dibine mi girdin? Dünyadan haberin yok! Aysel’in yine k›z› olmufl?
-Tüh. Kardefl, bu kad›n›n vallahi akl› yok.
Beflinci k›z ha?!
Neriman’›n yüzünde hafif bir tebessüm belirdi. Sonras›nda da hüzün. ‹ki komflu, bir süre Aysel’den, havadan sudan, geçim s›k›nt›s›ndan,
elektrik k›s›tlamas›ndan konufltuktan sonra ayr›ld›lar. Ya¤mur, inceden inceye ya¤maya, evlerin
çat›lar›nda üveyikler ›slanmaya devam ediyordu.
***
Evin içi, bir ölüm sessizli¤ine bürünmüfl,
dört çocuktan hiç ses seda yok. En büyükleri lise
ikiye gidiyor, ad› ‹lknur. Aysel, o do¤du¤unda daha az a¤lam›flt›. Buruk bir sevinçti o asl›nda. Di¤erleri daha ilkokulda. Damla, Songül ve Yeter.
Her biri kapanmam›fl yaralar antolojisinin bir parças›. Damla; nihavent bir taksim, Songül; ac›l› bir
bozlak, Yeter; hüzünlü bir 盤l›k… Oysa Aysel’in
* K›r›kkale Atatürk Anadolu Lisesi, Türk Dili ve Edebiyat› Ö¤retmeni
ekim 2007
21
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
e¤itim
cuklar k›skansa da o erkek
olacakt›, o farkl›yd›. Öyle
umut ediyorlard›.
nice umutlar› vard›. Hayatta hayallerin yar›m kalmas› kadar ne ac› verirdi ki!
22
Yak›nlarda hummal›
bir kofluflturmad›r bafllam›flt› aylar öncesinden.?Bu sene Türkan fioray kirpi¤i
moda, aralara birer de belik
serpifltirdik mi oldu mu sana güzel bir kazak. Ne güzel, bu y›l da mavi renk moda.? diyorlar ve sürekli bir
fleyler örüyorlard› teyzeler,
halalar. Çocu¤un ancak befl
yafl›na vard›¤›nda giyebilece¤i patikler, kazaklar hepsi haz›rd›. O, herkesin umuduydu. O, erkek olacakt›
çünkü. Olmal›yd›.
***
Birden bebe¤in sesi duyuldu. Ceylan gözleriyle, ufac›k parmaklar›yla bebek göründü. Annesinin kuca¤›nda. Aysel, iki arada bir derede kalm›flt›. Hüzün ile sevinç aras›nda gel-gitler. Sevilmeyecek gibi bir bebek de de¤il ki kuca¤›ndaki.
Saçlar› yumuflac›k, gözleri mahmur, dudaklar›
pembe. Kokusu en güzel güllerden daha güzel.
Gel gör ki hayaller el vermiyordu.
Hayat, umulmad›k anda sana gerçeklerini
gösteren bir aynad›r. Sevilmelidir bu çocuk, öyle
durduk yere a¤lan›lmamal›d›r. Çocuklar da üzülmemelidir. Kalkt›. Pencereye yaklaflt› yeniden Aysel. Ne güzel bir ya¤murdu flu ya¤an. Bir türlü h›nc›n› ç›karam›yordu bulutlar. Bir balta gibi inemiyordu kald›r›mlara.
Pencereye yaklaflt› Aysel. Ya¤murda kofluflturan mahallenin erkek çocuklar› bu kadar çirkin
miydi? “Benim bebe¤im onlardan daha güzel olacak” dedi içinden.
Sicim gibi ya¤an ya¤muru seyrederken yüre¤indeki f›rt›nalar›, ya¤murlar›, kara bulutlar› kime anlatabilece¤ini düflündü. Kocas›na olmaz. Kime? Kimse akl›na gelmiyordu.
Neler düflünmemifllerdi ki Aysel ve kocas›?
‹smi bile haz›rd› o¤ullar›n›n: Umut. Aysel ve efli,
o¤ullar›n› okutacaklar› okullar›, askere gönderirken çekecekleri halay›, o¤ullar›n›n dü¤ününü bile düflünmüfllerdi. Y›k›lm›fll›klara ra¤men hayallere sar›lm›fllard›. Hem umut fakirin ekme¤i de¤il
miydi?
“Soka¤a ç›k›lmal›, ya¤murla ›slan›lmal›, hatta çamura kar›fl›lmal›d›r. Y›llar sonra gün açmal›
ve güllerle birlikte yerden bitmelidir. Yeter ki bu
›st›rap bitsin. Gidilmelidir, bu odadan ç›k›lmal›d›r.
Kimselere görünülmemelidir”
Mavi çocuk tak›mlar› ›smarlanm›fl, karyola
süslenmiflti, rengi de maviden. O kadar çocu¤un
üstüne, bir çocuk arabas› daha al›nm›flt›. Di¤er ço-
Hastanenin solgun ›fl›klar›n› hat›rlad› birden. Ayaklar›na prangalar, kollar›na kelepçeler
gibi ba¤lanan, pencereden odas›na yans›yan
Vazgeçti.
ekim 2007
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
e¤itim
akasya a¤ac›n›n gölgelerini. Uyku denizinde yüzebilmek için yüzü kaç kere sayd›¤›n› hat›rlayamad›. O zaman da bir akflamüzeri ya¤muruna
kapt›rm›flt› kendini böyle.
güzel bir çiçektir hem. Ne güzel k›rm›z› çiçekleri
vard›r.” dedi içinden. Yine de üzüldü dokuz ay
önce dikti¤i, sonra gözünden sak›nd›¤› çiçe¤in
düflüp parçalanmas›na.
O günlerde, gözlerinin sahilindeki sudan
gemiler de bir türlü gitmek bilmiyordu. Kocas›n›n
getirdi¤i güllerle bile mutlulu¤u yakalayamam›flt›
hastanede. Hâlbuki kocas› y›llar sonra ona gül getirmiflti. Güllerden de geriye bir avuç hüzün kalm›flt›.
-Ad› Ya¤mur olacak! diye ba¤›rmaya bafllad›. fiimflekler çak›yordu.
Ya¤an ya¤mur, Aysel’in çocukken çizdi¤i
resimlerdeki ya¤murlara hiç benzemiyordu. Anlam›flt›: Ve yaln›z yaln›zl›klar› kal›yordu kald›r›mlara inen ya¤murlar›n. Günlerdir ne kadar çok düflünüyor, üzülüyor ve a¤l›yordu.
Pencereye tekrar yaklaflt›. Kocas› ve çocuklar›, merak içerisinde Aysel’i izliyor. Bir fley de
söyleyemiyorlard›. Karfl› pervazda ›slanan güvercinleri seyre dald› Aysel. Pencereyi açt›, taze toprak kokusu birden içeriye doldu. Pencere kenar›ndaki o¤lan güzeli çiçe¤ini düflürdü.
Kadife yapraklar› ile o¤lan güzeli, Aysel’in
hayalleri gibi paramparça oldu. “K›z güzeli, daha
ekim 2007
Gökten ses geldi, eflya konufltu, odadakilerden ç›t ç›kmad›. Yineledi, ayn› durum. Ya¤mur,
fliddetini art›rm›flt›.
Neden ya¤mur? ‹çinde k›m›ldan›fllar. Konuflmaya devam etti.
- Yeteri kadar üzüldüm. Günlerdir a¤l›yorum. Hem rahmettir. fiu bulutlar› görüyor musunuz?...Onlardan bile çok a¤lad›m. Onlar asl›nda
benim yüzümden a¤l›yor. Kald›r›mlarla bir al›p
veremedikleri yok. Ad›, Ya¤mur olacak.
Efli ve çocuklar›, Aysel’in ne demek istedi¤ini anlamaya çal›fl›yordu. Aysel, arkas›nda “Ad›
Ya¤mur olacak” sözlerini b›rakarak ya¤murda ›slanmak için d›flar›ya kofltu. Saatlerce ya¤an ya¤murdan geriye bir isim kald›, bir de Aysel’in umutlar›.
23
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
e¤itim
ÜÇ VAKTE KADAR
‹ZG‹ YAZICI*
Dinlemeye bafllad›¤›nda mutlaka bir fleyler
duyars›n. Gaipten gelen sesler, fare t›k›rt›lar›, mide gurultular›, dedikodu f›s›lt›lar›... Karanl›kta
oturup da uçuflan nesneler görmeye benzer bu.
Hani bir korkudur sarar ya bedenini, ruhunu. Sat›p kaças›n gelir. Susmak vaktidir flimdi. Yaln›zca
dinle ve gör bilinmeyenin gösterisini.
Üstünden y›llar geçmifl gibi gelen anl›k
olaylar›n birlikteli¤i bu sözler, kahkahalar, ölümler, kaç›fllar bar›nd›ran. Kald›r›m kenarlar›ndan
rögarlara akan gizemlerin bir göstergesi, y›llanm›fl
flaraplar kadar de¤erli, kadife dudaklardan süzülen bir busedir belki de tetikleyici.
fiimdi her fleye bafllamadan önce yapman›
istedi¤im fleyler var. ‹lk önce kulaklar› patlatacak
derecede bir 盤l›k koy ver ki duvarlar› vakumlayan bardaklar›n fl›ng›rt›s›n› duy. Bir sonra ki ad›m
kap›n› kilitle, perdelerini ›fl›k s›zamayacak denli
birbirine kenetle, mümkünse alarm›n› kur. Umar›m çak›n her zamanki gibi sa¤ cebinde fliflkinli¤ini koruyordur. Bacaklar›n uyufluncaya kadar ba¤-
dafl kurup bekle. Her fley zaman› gelince olmaz
m›? Bunun için de beklemek gerekir de¤il mi? Beni dinlemeye bafllad›¤›na göre kabullenmifl say›l›rs›n. Geri dönüfl aflamas›n› geçmifl bulunmaktay›z. Arkana yaslan geri say›m bafllad›. 3, 2, 1...
Üç fley hep bafl›na bela oldu. Yaln›zl›k, aflk
ve ölüm.
Hayatta her fleyin bir efli vard›, z›tl›klar birbirini tamamlard›. Siyah ve beyaz, iyilik ve kötülük, do¤ru ve yanl›fl. Aralara tahammülümüz yoktu hiç. Griler bunalt›r, beyaz yalanlar usand›r›rd›.
Üçüncü flahsiyetlere kalmazd› hiçbir ifl. Belki de
bu yüzden;
Tanr› herkese; ‹ki ayak verdi yürümek için,
iki el verdi tokalaflmak için, iki kulak verdi duymak için, iki göz verdi görmek için,
Fakat neden bir kalp verdi?
Çünkü di¤er kalbi baflka birine verdi gidip
bulunması için...
* Hilmi F›rat Anadolu Lisesi Söke/AYDIN
24
ekim 2007
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
Yaln›zl›¤› terk etti yar›m kalan yan›n› doldurmak için. Ama bilmiyordu ki aflk bile iki yaln›zl›¤›n ortak olmas›na yetmiyordu. Ancak baflka
bir yaln›zl›kta buluflmakt› bu.
Beklemeler üzerine hikâyeler, bekletmeler...
Hayatta yer etmeyen üçüncü flah›slar, nesneler onun hayat›n› oluflturuyordu. Bu lanet dünyaya üçüncü ay›n üçüncü günü gözlerini açm›flt›.
O yüzden hiçbir zaman bu rakamla bar›fl›k olamad›. Üçlemeleri hiç sevmezdi. Niye hikâleyeri 1, 2,
3 diye aflama aflama yazarlard› ki? Bir fleyi söyleyeceksen bir anda a¤›zdan ç›kmal›yd› ve bir fleyi anlatacaksan sayfaya bütün duygular›n dökülmeliydi. Arkanda bekleyeni b›rak›p da sayfay› çevirmek
nas›l bir davran›flt›? Üçü bir aradaym›fl peh, diye
söylenirdi içinden. Güzelim kahveyi kremaya bulay›p rezil etmekten baflka bir fley de¤ildi bu. Buram buram kahve kokusunu içine çekemedikten
sonra ne anlard›n ki o parmaklar›n› yakan bardaklardan. O s›cakl›k tenden öteye geçmezdi ki ci¤erlerine dolsun, kalbinden tafls›n. Masallarda bile
gökten üç elma düflerdi. Dilim dilim diler, paylaflt›r›rd›. Ama b›rak›n kafas›na elma düflmesini, pay›na bir dilim bile düflmedi. (Belki de bundand›r
küskünlü¤ü.) Hiçbir fleyi, olsun diye üç kez denemezdi. Allah’›n emri üçtü. O ise hiçbir dine mensup de¤ildi. Baba, o¤ul, kutsal ruh üçlemesi z›rval›klar listesinin bafl›n› çekiyordu. O kutsal ruhlar›
birer birer sat›p izini kaybettirmiflti. Yar›flmalarda
niye üçüncü olanlara bronz madalya verirlerdi ki
elde ettiklerinin hepsi flimdi flehir çöplü¤ündeydi... (Onu içinde bar›nd›ran cümleleri üç noktayla
sonland›rd›¤›m› görse inan›n bu benim için hiç iyi
olmazd›. Ona göre üç nokta düflünceleri kestirip
atman›n baflka bir yoluydu.)
Her fley bir fincan telveyle bafllad›. Fala
inanma fals›z kalmagillerdendi. Nitekim istese de
inanacak zaman› olmayacakt›. Bafl suçlu bendim
belki de. Hadise flöyle geliflti. K›rk y›ll›k hat›ralar›
tazelerken midenin mayhofllu¤u dile vursun demifltik. Övünmek gibi olmas›n çok güzel yazar›m,
ekim 2007
e¤itim
ço¤unlukla da tutar. Nitekim görmüfltüm neler
olaca¤›n› ama söz a¤›zdan bir kere bile ç›kamad›.
Üç vakte kadar kap›nda birrrr... (O an surat› düfltü iflte.) Hayy eflflek ar›s› soksun dilimi! dedim ama
olay o noktada çoktan kopmufl, kay›plara kar›flm›flt›. Kestirip att› sözümü apar topar evden ayr›ld›. Yollar›m›z›n bu flekilde ayr›lmayaca¤›n› biliyordum o farketmese de ben bu hikâyenin hep
bir parças› olacakt›m. An›lar›n›n içine s›z›p bu karelerden derlemeler oluflturacakt›m.
Raflar›n aras›ndan izliyordum onu. Kitaplar›n sayfalar›n›n saklad›¤› gizlerle ortak olmufl hem
gizleniyor hem de gizemini çözmeye çal›fl›yordum. Kara kalemi gözleri kamaflt›ran beyaz k⤛da ak›yor, cinayet iflliyor, onu karal›yordu. Kaleminin k⤛tla yapt›¤› sürtüflmeden ç›kan sesler iflledi¤i cinayetlere 盤l›k oluyordu. Bir yaz›n›n ses
getirmesi böyle mi bafll›yordu? Sessiz ve lofl ortam
onu tamaml›yordu, bukalemun gibi renk de¤ifltirip gizleniyordu sanki. Kaçabilmek ama saklanamamak sözü onun için de geçerliydi. Nitekim öyle de olmufltu. Kara kapl› kitap kulelerinin arkas›nda kitap aralar›na s›k›flm›fl, can› yanm›flt›. Vefas›z birinin okumaktan s›k›ld›¤› bir kitab›n anca ayrac› olabilmiflti, her kald›¤› yerde onu ötelemek
zorunda kalm›flt›. Toza bulan›p yosun tutmufl, sonunda s›k›flt›¤› koltuk aralar›ndan düfltü¤ü raylarda bulmufltu kendini. Elbet bir metro, h›zl› tren ve
bilumum z›mb›rt›dan biri geçerken onu da rüzgâr›na kat›p götürecekti. Sürtünüp ç›kan k›v›lc›mlardan biri tutuflturacakt› köflesinden, yan›p kül olacakt› kimse bilmeden.
Birer lokomotiftik çuf çuf demekten baflka
bir ifle yaramayan bir makasta yollar›m›z kesiflinceye kadar. Ve bir gün buummm! Dray yapt›k beraber. Makas art›k kimin elindeyse ona flükretmeli mi, küfretmeli mi bilinmez. Kompart›manlar dar
geldi, bu yo¤un sevgi duyulup nefret uyand›ran
kar›fl›ma. Bir üçgenin köflelerinde oynanan köfle
kapmaca iflte o zaman bafllad›. Nice zamand›r arad›¤› yar›m› bulmufltu lanetiyle birlikte. Yanl›fl kurulmufl bir üçgendi bu. Bütün üçgenler gibi. O
25
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
e¤itim
kendi treninin makinisti de¤ildi, yar›m buruk kalm›flt› bunu ö¤renince, sadece bir lokomotifti maalesef. Elbet makinisitle de bir gün tan›fl olurdu.
Gün ›fl›¤a kavuflmadan gerçekleflecekti her fley.
En iyi büründü¤ü renkti siyah, hemen karar›verirdi surat›. Bu onun avantaj› olacakt›.
Bir bak›flta ruhunu görmüfl, tan›m›fl, sevmiflti ve göz aç›p kapay›ncaya kadar her fley bitmiflti.
Anl›k duygular hayat›n› öyle bir doldurur olmufltu
ki bunlar›n ayn› zamanda ömründen çald›¤›n› düflünüyordu.
Adil bir düello olmayacakt›. Niye böyle bir
fley olsundu ki zaten? Hayat adil miydi ki? En az›ndan ona karfl› hiç öyle davranmam›flt›. O da bunun intikam›n› baflkas›ndan ç›karacakt›, iflte nefreti mürekkep olacakt›, kalemine damlayacakt› k›l›c›n›n ucundan so¤uk mermerlere. Histerik kahkahalar bo¤az›nda dü¤ümlendi, k›l›c›n ucu tenini
deldi. Kim vurduya m› gitmiflti? Dünya ondan ba¤›ms›z dönmeye bafllam›flt›. Niye onu seçmiflti?
H›zl› treni bekliyorken düflünüyordu ne ka-
26
dar h›zl›yd› ki? Raylarla aras›ndaki mesafeyi korumas› için sar› bir çizgi vard›. Ayaklar›n› sürüye sürüye yanaflt› çizgiye. Arkas›nda k›l›c›n deldi¤i yerden s›zan nefret damlac›klar› ince bir çizgi oluflturuyor, e¤ilip bükülüyor, farkl› manalar tafl›yordu.
Belki de bafl›ndan beri olup biteni kendi dillerinde anlat›yorlard›. Çizgiyle oyalanmaya bafllad› bir
ileri bir geri. Çocuklu¤unda atlad›¤› hayalî ip
oyunlar›n› hat›rlad›. Cambazl›k denemelerinin temelleri o zamanlar at›lm›flt›. Hayata att›¤› ilk ad›mlarda da durumun de¤iflmedi¤ini anlam›flt›. Yaln›zca cambaz, ‘-can’baz olmufltu ip ayn› ip, bafl›n›
döndüren yükseklik ayn› yükseklikti. Sar› çizginin
bir ad›m ötesine geçti. D››tt, lütfen sar› çizgiyi geçmeyiniz! Sakin bir tondu ilk uyar›, hofllanm›flt› bu
sesten. Geri çekilip tekrar ileri gitti, çizgiyi aflt›.
D›››tt, sar› çizgiyi geçmeniz tehlikelidir! dedi mikrofona titreflen ses telleri. U¤ultulu bir rüzgâr esmeye bafllad›, yapraklar uçufltu. D›››tt, d›››tt... Taka taka taka k›v›lc›mlar uçufluyordu. D››t d››tt... Kitap raylara düfltü, rüzgâra kar›flt›, k›v›lc›mlara boyandı.
ekim 2007
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
e¤itim
ERS‹N ÖZARSLAN
HABER‹N VAR MI?
Acep gam defterinde aflk›n da yeri var m›?
Gam defterini okuyanlar aflk derdinden anlar m›?
Genifl mi Leylâ’n›n gezdi¤i bahçeler,
Gönlünce oynamayacak kadar dar m›?
Ans›z›n düflman› güldüren haber
Gönül mülkünü tarumar eden rüzgâr m›?
Esrarl› haberler gelir bilinmez diyarlardan
Kaynaklar› Kabil mi, Kandahar m›?
ekim 2007
27
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
e¤itim
Yüce da¤ bafllar›nda parlayan beyazl›k
Bulut mu, tülbent mi, yoksa b›ld›r ya¤an kar m›?
Mevsimsiz bahçeleri tutuflturan atefl boydan boya
Bahar m›, ilkyaz m›, al kanatl› turnalar m›?
Dallardan ba¤r›m›za düflen kor ans›z›n
Patlayan gonca m›, k›zaran nar m›?
Çözmüflsün saçlar›n› geceye, karartm›fls›n günü
Bu bir su-i kast m›, yoksa intihar m›?
Her fleyi unuttum senden gayr›, her fleyi sildim
Kay›tlardan haberin var m›? Haberin var m›?
28
ekim 2007
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
e¤itim
*
YUSUF YANÇ
O EV‹N H‹KÂYES‹
Bilenlere soruldu, ölçüldü, biçildi,
Uzun uzun tart›fl›ld›,
Yerine, büyüklü¤üne karar verildi,
Olabildi¤ince k›ble belirlendi,
Bilmem kaç alt›n da para ayr›ld›.
Tek tek seçildi tafllar›,
Çilekefl eflekler, birer ikifler getirdi,
En mahir yonuculara teslim edildi,
En becerikli ustalar ördü duvarlar›n›,
Hem de ihmal edilmedi kufl pencereleri,
Ard›çtan tavanlar›, çamdan do¤ramalar›...
Nerede seni yapt›ranlar?
Hani maharetini sergileyen ustalar?
Duvarc›lar, s›vac›lar, do¤ramac›lar...
Nerede sana sahip olanlar,
Hangi flehrin flehreküstüsündeler,
Ya da hangi flehrin seçkin semtindeler?
Var m› arada bir gelip hat›ralar›n› arayanlar?
* MEB Yaygın E¤itim Enstitüsü /ANKARA
ekim 2007
29
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
e¤itim
Kufl penceresindeki kufllar öksüz,
K›rlang›çlar her geliflinde yaln›z,
Bahçendeki a¤açlar sal›ncaks›z,
Ot dolu bahçeler çiçeksiz...
B›rak›n camlar›, do¤ramalar› bile yok,
K›fl›n her taraf buz gibi so¤uk...
fiu oda senin, bu oda benim diyenler,
Olmay›nca gönül koyanlar,
Gelin doldurun odalar›, birer ikifler
Bak bofl duruyor divanlar, sedirler...
Önceleri birer ikifler,
Sonralar› heper heper,
Gurbet ele, baflka semtlere gidifller.
30
ekim 2007
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
e¤itim
Kaç gelin ç›kt› efliklerinden,
Kaç gelin geldi merdivenlerinden,
Askere u¤urland›, eli k›nal› koç yi¤itler.
Kimileri salimen döndüler,
Kimileri gazi olup geldiler,
Kimilerinin de flehitlik berat›n› getirdiler.
Kurbanlar kesildi tekbirlerle bahçende,
Bereketli iftar sofralar› kuruldu odalar›nda
Bayramlarda dolard› efliklerin ayakkab›larla
Kimi zaman mevlütler ç›nlad› duvarlar›nda,
Bazen türküler, gazeller yank›land› tavanlar›nda.
Kimi zaman bir sakinin geldi dünyaya
Bazen a¤›tlarla u¤urland› birisi son mekân›na.
S›k›fl›p kald›n›z siz de, baz› akranlar›n›z da
Kibirli, gururlu, hat›ras›z beton binalar aras›nda.
ekim 2007
31
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
e¤itim
Art›k pencerelerden gözükmüyor minareler,
Seyredilmiyor Ramazan’da kandiller.
Yok olan mahyal›, mahyas›z kiremitler,
fiimdi onlara Osmanl› kiremiti diyorlar.
Baz› yerleri art›k onlarla süslüyorlar.
Kiminiz iltifata u¤rad›n›z, bak›m gördünüz,
Kiminiz korumas›z korumaya al›nd›n›z!
Kiminiz köylerde, kasabalarda yaln›z,
Kiminiz flehirlerde yaln›z...
Birçok insanla ayn› kaderiniz,
Kalabal›klar içinde, hep yaln›z, hep yaln›z...
32
ekim 2007
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
e¤itim
FULYA ÜSTBAfi
MUTLULUK fiARKISI
Elma flekeri ald›m kendime
Belki çocuklu¤uma dönerim diye
O y›llar›n coflkusu gitti benden
U¤ramaz yüre¤ime.
Hepimizde pembe gözlükler
Her fley kalbimiz kadar güzel
Mutluluk flark›s› yüre¤imize
Hat›ralar efllik eder.
____________________
* Hilmi F›rat Anadolu Lisesi Söke /AYDIN
ekim 2007
33
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
e¤itim
BEYAZ GEM‹
FEYZA D‹DAR YAZGAN*
Her okuyucuyu ilk sayfas›ndan
itibaren kendi dünyas›na götüren beyaz bir gemi. T›pk› ad› gibi okuyucusunu içinde bembeyaz, p›r›l p›r›l, masum ve kimi gerçekleflmifl kimi zaman
da kalplerinin bir köflesinde kalakalm›fl çocukluk hayallerine kelimelerde
can verir.
Cengiz Aytmatov’un o ak›c› üslubuyla kaleme ald›¤› ve bizim eksik
kalm›fl, bizi biz yapan Türk kültürünün unutulmufl belki de ço¤umuzun
bilmedi¤i, kalplerimize nak›fl gibi iflleyen, geçmifle özlemin, gelece¤e umudun aynas›d›r beyaz gemi.
Küçük bir çocu¤un, küçük yaflam›nda yenidünyan›n imkânlar›ndan
yoksun ama kocaman dolu dolu yaflad›¤› iki masal›yla nas›l hayat buldu¤unu anlat›r. Çocuk kendi masal›nda
‘’yatan deve’’ dedi¤i, okflamadan yan›ndan geçmedi¤i, onunla konufltu¤u,
* Bekir Gökda¤ Lisesi Keçiören/ANKARA
34
ekim 2007
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
sonra ‘’eyer’’ad›n› verdi¤i, üzerine
ata biner gibi oturdu¤u,’’kurt’’
ad›nda her zaman ona sürünerek
ve niflan alarak yaklaflt›¤›, daha
nice kaya ve tafllar› vard›r. ‹yileri
mi dersiniz, zararl›lar› m›, kurnazlar› m›, aptallar› m›… Çocuk bu
masal kahramanlar›yla hayat›ndaki bitmez tükenmez eksikliklerini
tamamlar, hatta her gün beyaz bir
gemi bekler en yak›n arkadaflının
dürbünüyle beraber. Babas›n›n o
gemide çal›flt›¤› ve ona ulaflmak
için bir gün dereye girip bal›k olaca¤›, Is›k Gölü’ne ulafl›p beyaz
gemiyi bulaca¤› ve babas›na kavuflaca¤› o kocaman masal›na s›¤›n›rd›. Bu bize yaz›lan apaç›k bir
mektup gibi asl›nda. Çünkü biz
eksikliklerimizi tamamlayabilecek ve gerekti¤inde s›¤›nabilece¤imiz bir masal›m›za dahi sahip olamad›k. Bir de
Rus egemenli¤i alt›ndaki yeni nesil gibi özünü
kaybetmifl topluma direnen Mümin Dede’sinin
anlatt›¤› Boynuzlu Geyik Ana masal› vard›r ki bu
masal›n kahraman› Boynuzlu Geyik Ana da yapt›¤› bütün iyiliklere ra¤men kendine sahip ç›kmayan, aksine zarar veren insanlara küsüp çok uzaklara gitmifltir. T›pk› bizim tarihimizdeki o eflsiz
kültüre sahip ç›kamad›¤›m›z gibi…
Çocuk bir gün Mümin Dede’sinin anlatt›¤›
Boynuzlu Geyik Ana’y› görünce masallar›n gerçek oldu¤u umuduna kap›l›r. Fakat roman›n kötü
flahsiyetinin Boynuzlu Geyik Ana’y› öldürmesiyle
tek kalan di¤er masal›na gerçekten ulaflmak arzu-
ekim 2007
e¤itim
suyla dereye girer ve kaybolur…
Aytmatov’un dedi¤i gibi “Çocuk ruhunun
ba¤daflamad›¤› çirkinli¤i elinin tersiyle itti. Bir defa parlay›p sönen y›ld›r›m gibi yaflad›.’’
Beyaz Gemi, okunmas› gereken güzel bir
eser. Zira bu eser flimdi okunmazsa daha sonra
geç kalm›fll›¤›n piflmanl›¤›n› okuyucusunun içinde hissettirir. ‹nsan Beyaz Gemi’yi okuduktan
sonra kendine bir bakmal›. E¤er o da her insan gibi ça¤›n sorunlar›yla bo¤ufluyorsa bir masal bulmal› ve ya¤murlu, so¤uk, f›rt›nal› günlerde bir s›¤›na¤a ihtiyaç duydu¤unda çat›s› akmayan, so¤u¤u geçirmeyen, f›rt›nan›n ürkütücü u¤ultusunu
duyurmayan o masal›na s›¤›nmal›.
35
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
e¤itim
“E⁄‹T‹MDE ‹Y‹ ÖRNEKLER”
VE ÖDÜLLEND‹RME
MUSTAFA K‹RAZO⁄LU*
Toplumumuzda yaflam biçimi hâline getirilen davran›fl kal›plar›ndan birisi de olumsuz modelleri ön plana ç›kararak olumlu geliflme sa¤lama çabalar›d›r.Evdeki anne-baba çocuklar›nda,okuldaki idareci ö¤retmenlerinde veya ö¤retmenler ö¤rencilerinde,iflyerindeki patron iflçilerinde,atölyedeki ustabafl› ç›raklar›nda ço¤u zaman olumsuz davran›fllar› ön plana ç›kar›rlar bilerek veya bilmeyerek...
Anne-babalar çocuklar›na sürekli yapmamas› gerekenleri söyler ço¤unlukla.Yapt›klar› uygun davran›fllar›n pekifltirilmesi bile yapmamalar›
gerekenler tekrarlanarak sa¤lanmaya çal›fl›l›r.Ö¤retmenler kurulunda çok az yönetici olumlu davran›fllar›n üzerinde durarak ve iyi çal›flmalar› gündemde tutarak ö¤retmenlerin verimini yükseltmeye çal›fl›r.S›n›fta çok az ö¤retmen olumlu davran›fl
sahibi ö¤rencilerin adlar›n› bile olumsuz davran›fllar› olanlara göre daha önce ezberler.Yaramazl›klar icat eden ö¤rencilerin adlar› bazen ba¤›rma ve
s›n›f›n zaman›n› o ö¤renciyle u¤raflma nedeniyle
çalmaya kadar varan ö¤retmen tutumlar›yla haf›zalara kaz›n›rken olumlu modellerin gündemde
kalmas› sürekli ötelenir.Yine ödüllendirmelerle
s›k s›k ö¤rencilerin olumlu davran›fllar› ço¤altmas› sa¤lanmal› iken okullar›n aile birli¤i bütçelerinde her nedense ço¤u zaman böyle bir gider veya
disiplin kurullar›nda ödüle esas herhangi bir karar
bulamamak mümkündür( mevzuatla zorunlu k›l›nan takdir,teflekkür ve onur belgesi gibi evrak
ödülleri d›fl›nda !)...
Örne¤in k›l›k k›yafeti uygun olmayan ö¤renci Z’yi çok say›da ö¤retmen çeflitli flekillerde
uyard›¤› hatta uyar› dozunun ö¤rencilerin birlikte kat›ld›¤› törenlerde ve denetimlerde yöneticiler
eliyle iffla flekline ulaflt›¤› bir kurumda; ö¤renci
Y’nin k›yafetini de¤iflik uygulamalarla ve yöntemlerle olumlu model olarak sergileme ve ödüllendirme fikri dahi yoktur.
Ödüllendirmelerle olumlu modeller olufl-
* A.Konuko¤lu And.Ö¤rt.Lisesi Müd.
36
ekim 2007
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
turma fikri e¤itim kurumlar›nda maalesef uygulama sahas›n› çok az bulmaktad›r.Bunda bir çok
e¤itim kurumunun maddi ödül verecek bütçelerinin olmamas› bir mazeret gibi görünse de ö¤renci
psikolojisi aç›s›ndan motive edici ve okul toplumu önünde onurland›r›c› uygulamalar›n çok az
olmas›; nedenin asl›nda bu olmad›¤›n›,bu durumun yönetici ve ö¤retmenlerin bak›fl aç›s›ndan
kaynakland›¤›n› göstermektedir.
Millî E¤itim Bakanl›¤›n›n öncülük etti¤i E¤itimde ‹yi Örnekler Konferans› (2007 y›l›nda kantinler ve okul aile birlikleri yar›flm›flt›r), Y›l›n Kaliteli Kurum ve Ekibi (Ankara’da kalite berat› verilmesi), Bu Benim Eserim Yar›flmas› gibi iyi örnekleri kamuoyuna duyurma projelerini bu nedenle
çok önemsemek gerekir.Ayn› zamanda Cumhuriyet e¤itim gezileri de ödüllendirme kapsam›nda
kabul edilebilir. T›pk› Demokrasi E¤itimi ve Okul
Meclisleri Projesi ile TBMM’de a¤›rlanan ö¤renci
meclis üyeleri gibi.Bu konuda yeni ve de¤iflik
projeler yerel ve ulusal çapta ço¤alt›lmal›d›r.
ekim 2007
e¤itim
Sabanc› Üniversitesinin 2007 y›l›nda dördüncüsünü gerçeklefltirdi¤i E¤itimde ‹yi Örnekler
Konferans›’na çeflitli bafll›klar alt›nda yüksek say›da kat›l›m›n gerçekleflmesi de e¤itimdeki iyi modellerin gün yüzüne ç›kma arzu ve ifltah›n›n göstergesidir.
Bakanl›¤›m›z›n,valiliklerimizin,il-ilçe millî
e¤itim müdürlüklerinin çeflitli üniversitelerin ve
sivil toplum örgütlerinin benzer tarzda yerel veya
ulusal iyi modelleri kamuoyuna sunma çal›flmalar› yapmas›, ödüllendirme ile sonuçlanacak programlar tertip etmesi ve bu flekildeki uygulamalar›
ço¤alt›p gündem oluflturmas› bir zorunluluk hâline gelmifltir.
Bu zorunluluk; medyan›n okullarda veya
civar›nda, içinde ö¤rencilerin de bulundu¤u fliddet olaylar›n› gündem yapt›¤› ve olumsuz modellerin ana haber bültenlerinde cirit att›¤› , bir tek
ö¤rencinin bile kitap tafl›y›p okumad›¤› liseli dizilerinin ekran› kaplad›¤› flu günlerde daha önemli
de¤il mi sizce de...
37
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
e¤itim
KORKUT ATA
(DEDE KORKUT)
ÖMER KANAT*
Dede Korkut, Türklerin efsanevi dedesidir.
Korkut Ata ismiyle de an›l›r. Dede Korkut öyküleri, O¤uz Türkleri 'nin 9-11. yüzy›llardaki yaflay›fllar›, inançlar› ve toplumlar› hakk›nda önemli
ipuçlar› içerir. O¤uz Türklerini, onlar›n inan›fllar›n›, yaflay›fllar›n›, gelenek ve göreneklerini, yi¤itliklerini, sa¤lam karakteri ve ahlak›n›, ruh enginli¤ini, saf, ar›-duru bir Türkçe ile dile getirir. Destanlar›ndaki fliirlerinde, çal›nan kopuzlar›n k›vrak
ritmi, yan›k havas› vard›r. Dede Korkut, Türk sözlü edebiyat›n›n önemli ö¤elerindendir. Destanlar›
uzun süre boyunca sözlü aktar›lm›fl, Akkoyunlular Devleti zaman›nda yaz›ya dökülmüfltür. Yazd›¤› Türk Destanlar›'n›n iki orijinal kopyas› vard›r.
Bu kopyalardan biri Almanya 'da Dresden 'de öteki ise Vatikan'dad›r.
Dresden yazmas› k›sa bir girifl ve 12 öyküden
oluflur. Öyküler s›ras›yla:
2. Salur Kazan'›n Evinin Ya¤malanmas›
3. Kam Büre Bey O¤lu Bams› Beyrek
4. Kazan Bey O¤lu Uruz'un Tutsak Olmas›
5. Duha Koca O¤lu Deli Dumrul
6. Kanl› Koca O¤lu Kantural›
7. Kaz›l›k Koca O¤lu Yegenek
8. Basat'›n Tepegöz'ü Öldürmesi
9. Begin O¤lu Emren
10. Uflun Koca O¤lu Segrek
11. Salur Kaza’n›n Tutsak Olup O¤lu Uruz'un
Ç›karmas›
12. ‹ç O¤uz'a Tafl O¤uz Asi Olup Beyrek Öldü¤ü
Vatikan yazmas›nda k›sa bir girifl ve alt› öykü
vard›r:
1. Dirse Han O¤lu Bo¤aç Han
1. Hikâyet-i Han O¤lu Bo¤aç Han
2. Hikâyet-i Bams› Beyrek
* Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi Osmaniye Meslek Yüksekokulu
38
ekim 2007
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
3. Hikâyet-i Salur Kazan'›n Evi Ya¤malandu¤udur
4. Hikâyet-i Kazan Begün O¤lu Uruz Han
Tutsak Oldu¤udur
5. Hikâyet-i Kaz›l›k Koca O¤lu Yegenek Bey
6. Hikâyet-i Tafl O¤uz ‹ç O¤uz'a Asi Olup
Beyrek Vefat›
Türk dünyas›n›n bilge atas› olan Dede Korkut
ve onun hikâyelerinde; Türk toplumunun savafllar› ve bar›fllar› ile birlikte, aile ve e¤itim yap›s›yla
üstün ahlak ve karakter sa¤laml›¤›na dikkati çeker. Türk milletiyle özdeflleflmifl olan do¤ruluk,
sözünde durmak, mukaddes de¤erler u¤runa ölmek gibi çeflitli karekterler, hikâyelerin ana temas›d›r. Dede Korkut hikâyelerindeki tüm kahramanlar›n aile, cemaat ve insan sevgisini ön planda tutmas›, millet olarak ahlak ve yaflam anlay›fl›m›z› göstermesi bak›m›ndan önemlidir.
Kahramanlar›n ço¤u gençtir ve mutlaka bir
yi¤itlik gösterdikten sonra ad verilir. Pek ço¤umuz biliriz, Dirse Han o¤lu bir bo¤ay› öldürünce
Dede Korkut o gencin ad›n› "Bo¤aç" koyar ve onu
flan, fleref, mal ve rütbe ile ödüllendirir. Dikkat
edilirse, hikâyelerde, gençli¤e son derece önem
verilmekte, onlar›n, ailesine, milletine ve devletine ba¤l›, cesur ve çal›flkan olmalar›na iflaret edilmektedir. Savafl, av, toy vb. e¤lencelere Hz. Peygambere salavat getirilerek bafllanmas› da Türk
Kavimleri'nin dinî yönden fluurlu oldu¤unu ve
devlet millet birli¤inin sa¤lam temellere dayand›¤›n› göstermektedir.
Dede Korkut hikâyelerinde özellikle göçebe
O¤uz Türkleri'nin tabiat flartlar›na karfl› dirençleri,
düflmanlar›na karfl› sürekli üstünlü¤ü ve birlik fluurundan do¤an kuvvetlilikleri dikkati çeker. Korkut Ata olarak sayg› gören Dede Korkut’un hikâyeleri yafll› ve bilginlere büyük de¤er verildi¤ini
de göstermesi aç›s›ndan, son derece önemlidir.
Allah, do¤um, din ve ölüm düflüncesi, hayat›n her
an›nda kendisini gösterir. Bugün Dede Korkut ve
ekim 2007
e¤itim
onun hikâyelerinden ve destanlar›m›zdan alaca¤›m›z önemli dersler vard›r. Fertler aras›nda sayg›,
sevgi, karfl›l›kl› hoflgörü ve mertlik bunlar›n bafl›nda gelmektedir. Dede Korkut asl›nda büyük bir
vatanseverdir ve milletinin sonsuza dek güçlü ve
mutlu yaflamas›n› gerçeklefltirme mücadelesi içindedir. Hikâyelerindeki örnek flahsiyetler olan Bay›nd›r Han, Kazan Han, Bams› Beyrek, Bo¤aç
Han, Selcen Hatun, Se¤rek ve di¤erleri toplumda
olmas› gereken ideal insan karakterlerini temsil
ederler. Bu insanlar, milleti ve vatan› için ölümü
göze alan ve tüm zorluklar›n üstesinden gelebilen
kahramanlard›r. Prof. Dr. M. Fuat KÖPRÜLÜ, Dede Korkut için; "Terazinin bir kefesine Türk Edebiyat›n›n tümünü, di¤er kefesine de Dede Korkut'
u koysan›z yine de Dede Korkut a¤›r basar." demektedir.1
O¤uzlar›n sa¤ kolunda bulunan Bayat boyu,
ekseri O¤uz hanlar›n›n ç›kt›¤› dört Bozok boyundan biridir. Di¤er O¤uz boylar› gibi Sirüderya
(Seyhun) Nehri k›y›lar›nda ve kuzeydeki bozk›rlarda yaflayan Bayat boyu, ‹slamiyet'ten önceki tarihinde, Korkut Ata (Dede Korkut) ile temsil edilmifltir. Bayat boyundan Kara Hoca'n›n o¤lu Korkut Ata, ak›ll›, bilgili ve keramet sahibi bir insand›. "Ala atl› kifl tonlu" Kay› ‹nal Yavku ile ondan
sonra gelen hükümdarlar devrinde ç›kan birçok
zor siyasi meseleler, Korkut Ata'n›n dirayeti sayesinde hâlledilmifltir.2
Dede Korkut "Kitâb-› Dedem Korkud Alâ Lisân-› Tâife-i O¤uzân" bafll›¤›n› taflyan kitab›n›n çeflitli yerlerinde "dede" girifl bölümünde dört defa
"ata" unvan›yla an›lmaktad›r.3
Türk edebiyat›nda kendi ismi ile an›lan hikâyelerinin anlat›c›s› olan bu bilge kifliye "dede" veya "ata" yani Dede Korkut ya da Korkut Ata denilmesi acaba farkl› inanç ve dünya görüflü sonucu
mudur? Bir baflka ifadeyle Korkut Ata fiaman, Dede Korkut Müslümanlaflm›fl dönemin isimlendirilmeleri midir? Bu kelimelerin ikisi de Türkçedir.
Türk Dil Kurumu internet sitesinde bu kelimelerin
39
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
e¤itim
sözlük anlamlar› ve kullan›l›fl biçimleri tabloda
gösterilen biçimde ele al›nm›flt›r.
Atasözü, deyim ve birleflik fiiller
Atadan ba- Ata dostu
badan
o¤la migörmek
rast›r.
dede
isim
1 . Torunu olan erkek, büyük baba, büyük peder: "Dedenin kabri yan›nda bir çukur kaz›lm›fl."- Y. Z. Ortaç.
2 . Büyük babadan bafllayarak geriye do¤ru atalardan her biri.
Ata mal›
mal olmaz, kendin kazanmak gerek.
3 . Mevlevi tarikat›nda çile doldurmufl olan dervifllere verilen unvan.
Atasözü, deyim ve birleflik fiiller
Dede (veya dedesi) koruk yer, torununun difli
kamafl›r.
Birleflik Sözler
Dededen
kalma
ay dede
Koyun
dede
Bektafli
dedesi
ata
isim
1 . Baba.
2 . Dedelerden ve büyük babalardan her biri:
"Ey k›z gözüme huri görünürsün / Atan sevmez
seni benden ziyade."- Karacao¤lan.
3 . Kiflinin geçmiflte yaflam›fl olan büyükleri.
40
Atalar sözünü tutmayan›
yabana
atarlar.
Atas›n› tan›mayan
Allah›n› tan›maz.
Birleflik Sözler
Atabey
4. Ünlem, teklifsiz konuflmada yafll› erkeklere
söylenen bir seslenme sözü.
Atalar ç›karay›m
der tahta,
döner dolafl›r gelir
bahta
ata erki
Ataerkil
Sözlük anlamlar› bak›m›ndan "dede" ve "ata"
kelimelerinin birbirlerinden farkl› olmad›klar› görülmektedir. Kavramsal olarak bakt›¤›m›zda Türkler aras›nda halka yol gösteren tecrübeli ve bilgili
kiflilere eskiden beri ata ve baba denildi¤i bilinmektedir. Daha sonraki dönemlerde dede unvan›
da ata ve baba gibi sayg› ifadesi olarak kullan›lm›flt›r. Mesela Korkut Ata'ya Dede Korkut denilmekteydi.
Dede unvan› tek bafl›na veya ata ve baba ile
birlikte yayg›n olarak Mevlevilik ve Bektaflilikte
kullan›lmaktad›r. Aleviler de tabi olduklar› din
adamlar›na dede demektedirler. Anadolu'da Sünni halk aras›nda da dede inanc› önemli bir yere
sahiptir. Yat›r diye kabul edilen kabirlere gösterilen ilgi ve baz› yerleflim mahallerine dede unvan›
verilmesi bu inanc›n somut örneklerindendir.4
Müslümanlaflan Korkut Ata Türklerin flaman
olduklar› dönemlere ait baz› dinî unsurlar› fleklen
kullanm›flt›r. Bunlar›n bafl›nda fiamanlar›n sazlarla
söyledikleri toplumun yi¤itlik, inanç ve ahlak de¤erlerini ifade eden taraf›n› görmekteyiz. Dede
Korkut (Korkut Ata) elinde kopuzuyla fleklen bir
ekim 2007
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
e¤itim
y›lda yaz›ya geçirildi¤i hâlde ar› bir
Türkçeye sahiptir. Az miktarda Arapça
kökenli kelime de vard›r. Orhan fiaik
Gökyay ve Muharrem Ergin'in Latin
harfleri ile yay›nlad›klar› kitaplar ilkö¤retim ö¤rencilerinin anlayabilece¤i kadar sade ve basit cümle yap›s›na sahiptir. Hikâyeler ço¤unlukla manzum ve
ahenkli bir flekilde anlat›l›r. Manzumlar›n bir k›sm› kafiyeli olmasa da kula¤a
hofl gelen bir söyleyifl tarz› vard›r. Kitapta yaklafl›k 8.000 tane farkl› sözcük
ve deyim geçer. Cümleler k›sa ve yal›nd›r.
DEDE KORKUT DESTANLARININ GENEL ‹Ç YAPISI
flaman gibi fakat içeri¤i Müslümanlaflt›r›lm›fl olarak halk›n vicdan›na tesir eden de¤erleri dile getirmektedir. Bu gelenek günümüzde Alevi-Bektafli kültüründe saz semaisi, Mevlevilikte ise enstrüman de¤ifltirerek hâlâ yaflam›n› sürdürmektedir.
Çünkü bir dil içindeki kavramsal de¤iflimlerin, bunun yans›tt›¤› hayat tarz›ndaki de¤iflikliklerle paralel olarak seyretti¤ini kabul edebiliriz.
Korkut Ata, Türk dünyas›n›n ortak kültürü olma hususiyetini tafl›maktad›r. Ata-Dede gibi unvanlar›n farkl› kullan›mlar› ayn› zamanda bölgesel
özellikler tafl›maktad›r. Günümüzde Türk Cumhuriyetleri olarak bilinen bölgelerdeki Kazak, Özbek, Türkmen, Karakalpak Türklerinin daha çok
Korkut Ata ismini benimsediklerini söyleyebiliriz.4
DEDE KORKUT DESTANLARI
Bu destanlar›n her biri bir boy için söylenilmifltir. Bu destanlarda boylar›n hanlar›n›n bafl›ndan geçen olaylar, ad koyma, canavarlarla savaflma gibi bölümler yer almaktad›r.
Hikâyelerin dili oldukça sadedir. 15.-16. yüz-
ekim 2007
Destanlarda ola¤anüstü olaylar›n
yo¤unlu¤undan s›yr›lm›fl ve günlük,
sade olaylar da konu olmufltur. Destan niteli¤ine
tüm O¤uzlar'› etkilemesiyle ulaflm›flt›r. Hikâyeler
basit görünen olaylarla bafllam›fl ama tüm O¤uzlar'›n etkilenmesiyle sonuçlanm›flt›r. Hikâyelerde
dersler verilmifl, halk bilgilendirilmek istenmifltir.
Destanlaflm›fl tarih olaylar› anlat›lm›flt›r. O¤uzlar›n
dinî inançlar› belirtilmifltir, örne¤in Alpler kafirlerle savafla gitmeden evvel ar› sudan abdest al›p iki
rekat namaz k›ld›klar› belirtilmifltir.
Halk›n iktisadi durumu da anlat›lm›flt›r. O¤uzlar›n daha çok hayvanc›l›kla geçindi¤i neredeyse
her hikâyede görülmektedir. Yaln›z O¤uzlar'da
üstünlük zenginlikle, mal mülkle olmaz. O¤uzlar'da üstünlük yi¤itlikle olur. Erkek gençlerin
isim alabilmesi için bir yi¤itlik göstermesi gerekir.
Yi¤itlik gösteren delikanl›ya Dede Korkut isim verir. Verdi¤i isimler genellikle delikanl›n›n gösterdi¤i yi¤itlikle alakal›d›r. Mesala Bo¤aç Han'a 'Bo¤aç' ismi bo¤ay› bo¤du¤u için verilmifltir. O¤uzlar
ifllerini kendileri yapamazsa küçük düflerler. Üstünlüklerini kaybetmemek için yard›m kabul etmezler. Kazan Han'›n hikâyesinde de böyle olmufl; Kazan Han, çoban› yard›m›n› engellemek
41
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
e¤itim
için a¤aca ba¤lam›flt›r.
Hikâyelerde kad›n da söz sahibidir. Kad›n da
hanl›k edebilir. Kad›n evlenirken güçlü, yi¤it birini arar. Gerekti¤inde kad›n da savafl›r fakat kad›n›n savaflmas› erke¤i küçük düflürür.
• Devlete sad›k olmak
Destanlarda yo¤unlukla ideal O¤uz Alp'inin
nas›l olmas› gerekti¤i anlat›l›yorsa da Alplerin bafl›na gelen olaylardan herkese pay düflüyor. Büyüklü¤ün ve güçlülü¤ün erdem ve hünere ba¤l›
oldu¤u her f›rsatta belirtilmifl. Düflmana karfl› savaflmak da yi¤itli¤in, büyüklü¤ün göstergesidir.
Verilen dersler bu kadarla da kalm›yor. Bunlar›n
bir k›sm› do¤rudan devlete ve yöneticilere bir k›sm› da millete verilmek istenen derslerdir.
• Gönlü zengin olmak
1- Devlete Verilen Ö¤ütler;
Destanlarda genel bir ilke fleklinde O¤uz birli¤ini devam ettirme fikri ifllenmifltir. Bu birli¤i devam ettirebilmek için devlete ve devlet adamlar›na;
• Ekonomik güce sahip olma
• Hüner ve erdem sahibi olma
• Buyruk olman›n gere¤i anlat›lm›flt›r.
Destanlarda vurgulanan bu unsurlar san›r›z
dünya döndü¤ü sürece devam edecektir.
Ayr›ca Alplere de flöyle ö¤ütler veriliyor;
• Ok atmada ve yay çekmede hünerli olmak
• Düflman ile savaflta üstün gelmek
• Ülkesine sahip ç›kmak
• Zengin ve eli aç›k olmak ('Aç doyurmak,
yoksul donatmak' fleklinde geçen halka karfl›
merhametli ve cömert olmak)
• Soylu olmak ve soyunu küçük düflürmemek.
2- Halka Verilen Ö¤ütler;
Destanlarda halka, Alpler kadar yer verilmese
de hem çoban gibi kahramanlarla hem de örnek
42
Alplerle halka da bir tak›m dersler verilmifl;
• Misafirperver olmak
• Dedikodu yapmamak
• Dürüst olmak
• Korkak olmamak
• Çocu¤unu iyi yetifltirmek
• Üstüne düflen görevi yerine getirmek
• Efline sad›k olmak
• Ana babaya hürmet etmek ...
Baz› ö¤ütler de var ki pek ço¤u atasözleri gibi kal›plaflm›flt›r;
• Ecel vakti ermeyince can ç›kmaz.
• Ç›kan can geri gelmez.
• Y›¤›l› mal›n mülkün olsa da nasibinden
fazlas›n› yiyemezsin.
• Kara eflek bafl›na gem vursan kat›r olmaz,
hizmetçiye elbise giydirsen han›m olmaz.
Ve bunlar gibi pek ço¤u do¤rudan olarak mukaddimede verilmifl. Bir o kadar da hikâyelerin
mânzum ve secîli k›s›mlar›nda mevcuttur.
DEDE KORKUT DESTANLARI'NDA YER
ALAN ESK‹ TÜRK GELENEKLER‹
• Ad Koyma : O¤uz Türklerinde bir gencin
ad alabilmesi için bir yi¤itlik göstermesi gerekiyordu. Bu yi¤itli¤i gösterdikten sonra Dede Korkut'u ça¤›r›rlard›. Dede Korkut da dua edip gence yi¤itli¤iyle alakal› bir isim verirdi; "... Bunun
ad› boz ayg›rl› Bams› Beyrek olsun, ad›n› ben
verdim yafl›n› Allah versin."
• Toy etme (Toplant› yap›p karar verme): O¤uzlar mühim konularda karar vermek
için toplant› yaparlard›; "Kudretli O¤uz beylerini
ekim 2007
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
hep ça¤›rd›lar evlerine getirdiler. A¤›r misafirlik
eylediler.
• Dü¤ün: Hâlen devam eden bir gelene¤imiz olan dü¤ünlerde ziyafet verilir, flenlik yap›l›rd›.
• K›z ‹steme: K›z babas›ndan veya abisinden istenirdi. K›z isteme¤e büyük ve sayg›n kifliler giderdi. Dede Korkut Deli Karçar'dan k›z kardeflini Bams› Beyrek'e flöyle istemifltir; "Tanr›n›n
buyru¤u ile peygamberin kavli ile aydan ar›, güneflten güzel k›z kardeflin Banu Çiçek'i Bams›
Beyrek'e isteme¤e gelmiflim."
• Bafll›k Alma: K›z vermeye karfl›l›k k›z›n
ailesi bafll›k isterlerdi. Kitapta k›z kardeflini vermek istemedi¤i için afl›r› miktarda bafll›k isteyen
Deli Karçar anlat›lm›flt›r.
"Deli Karçar der: Dede, k›z kardeflim yoluna
ben ne istersem verir misin? Dede der : Verelim
dedi, görelim ne istersin? Deli Karçar der : Bin erkek deve getirin difli deve görmemifl olsun, bin de
ayg›r getirin ki hiç k›srakla çiftleflmemifl olsun, bin
de koyun görmemifl koç getirin, bin de pire getirin bana dedi. E¤er bu dedi¤im fleyleri getirirseniz
pekâlâ veririm."
• Sövüfl Etme: O¤uzlar bir misafir geldi¤i
zaman onun için bir hayvan kesip ikram ederlerdi.
• Düfl Yorma: Rüyalar›nda gördükleri garip
durumlar› Dede Korkut'a yorumlat›p mana ç›kar›rlard›.6
20. yüzy›l sözlü gelene¤inde Dede Korkut
boylar›n›n en canl› olarak yaflad›¤› yer Türkmenistan’d›r. Yüzy›l›n ortalar›nda Ata Rahmanov'un
derledi¤i metinler el yazmalar› hâlinde Türkmenistan'›n Kol Yazmalar› Enstitüsü'nde saklanmaktad›r. Ayr›ca Nurm›rat Esenm›radov'un derledi¤i
iki metin de vard›r. Bu metinler 1980'lerin sonundan itibaren Türkmenistan'da yay›mlanmaya bafllanm›flt›r.
ekim 2007
e¤itim
Ata Rahmanov'un derlemelerinden anlafl›ld›¤›na göre Dede Korkut kitab›ndaki 12 boydan 7'si
Türkmenistan sözlü gelene¤inde 20. yüzy›la kadar ulaflm›flt›r. Bunlar Iza berilediren Nesilsiz (Dirse Han o¤lu Bo¤aç Han Boyu), Makav (Deli Dumrul Boyu), Yekegöz (Basat'›n Tepegöz'ü öldürdü¤ü Boy), Töreli Bey (Kan Tural› Boyu), Bams›m
Birek (Bams› Beyrek Boyu), Sal›r (Salur Kazan'›
o¤lu Uruz'un tutsakl›ktan ç›kard›¤› Boy), Imra
(Begil o¤lu Emren Boyu) adl› hikâyelerdir. Bu hikâyelerde farkl›l›klar olsa da Dede Korkut yazmalar›ndaki boylar›n konular› temel olarak korunmufltur; hatta kahramanlar›n adlar› da küçük de¤iflikliklerle ayn› kalm›flt›r.
Ata Rahmanov'un derledi¤i üç hikâye ile Nurm›rat Esenm›radov'un derledi¤i iki hikâye Dede
Korkut kitab›nda yoktur. Bunlar ‹gdir, D›flo¤uzlar›n Gever Hanl›k›na Karfl› Körefli, O¤uzlar›n Melâllaflmak›, Tekemuhammet, Sal›r Gazan ve ‹temcek Hekâyas›'d›r. Dede Korkut kitab›ndaki 12
boy, bu 5 hikâye ile 17'ye ç›kmaktad›r.
Dede Korkut kitab›ndaki üç boy, Azerbaycan, Anadolu ve Balkanlar co¤rafyas›nda, sözlü
gelenekte masallaflm›fl olarak yaflamaya devam
etmektedir.
Bunlardan en yayg›n› Bams› Beyrek boyunun
Bey Böyrek ad›yla söylenen masallaflm›fl biçimidir. Bu masal›n Azerbaycan'dan; Anadolu’nun
Trabzon, Bayburt, Erzurum, Erzincan, Urfa, Kilis,
Kahramanmarafl, Sivas, Yozgat, Amasya, Sinop,
Bart›n, Zonguldak, K›rflehir, Kayseri, Konya, Osmaniye, Afyon, Eskiflehir, Kütahya, ‹stanbul flehirlerinden derlenmifl varyantlar› vard›r. Masal›n
1791'de yaz›ya geçirilmifl eksik bir varyant› ise
Türk Dil Kurumu Kütüphanesinde saklanmaktad›r. Ayn› masal›n 1730-31 tarihli tam bir nüshas›
ise M›s›r'da bulunmufltur.
Masallaflm›fl olan ikinci boy Tepegöz boyudur. Bu masal›n da Azerbaycan'dan; I¤d›r, Posof,
Bayburt, Erzurum, Siirt, Yozgat, Kastamonu, Ço-
43
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
e¤itim
rum, Çank›r›, Ankara, Konya, Ayd›n, ‹stanbul,
K›rklareli flehirlerinden ve Dobruca'dan derlenmifl varyantlar› vard›r.
Üçüncü olarak Deli Dumrul boyunun masallaflm›fl varyantlar› Tokat, Konya, Antalya, Bolvadin ve Üsküp'ten derlenmifltir.
Ferruh Arsunar'›n 1962'de Gaziantep'ten yapt›¤› bir derleme ise çok ilgi çekicidir. Salur Kazan'›n evinin ya¤maland›¤› boyun bir özeti gibi
olan hikâyede kahramanlar birbirine kar›flm›fl olmakla beraber, Türkmenistan'daki rivayetlerde oldu¤u gibi temel konu ayn›d›r.
Azerbaycan, Türkmenistan ve Kazakistan'da
sözlü gelenekten derlenen bir rivayet ise do¤rudan do¤ruya Dede Korkut'un kendisiyle ilgilidir.
Bu rivayetlere göre Korkut Ata, Azrail'den kaçmak ve ölümden kurtulmak ister; nereye giderse
kabrinin kaz›ld›¤›n› görür ve sonunda ölür.
Özbeklerde Alpam›fl, Kazak ve Karakalpaklarda Alpam›s, Baflkurtlarda Alpam›fla, Tatarlarda
Al›pmemflen ve Altay Türklerinde Al›p Mamafl
olarak yaflayan destan; birçok araflt›r›c›ya göre
Dede Korkut kitab›ndaki Bams› Beyrek boyu ile
ilgilidir. Dolay›s›yla bu destan› da Dede Korkut
miras› olarak düflünebiliriz. Böylece Dede Korkut
miras›n›n Balkanlardan Altaylara kadar uzanan
Türk dünyas›nda yay›lm›fl oldu¤unu görüyoruz.7
Bayburt ‹linde 16-22 Temmuz 2001 tarihleri
aras›nda düzenlenen Dede Korkut Uluslararas›
44
Kültür ve Sanat fiöleninde Devlet Eski Bakanlar›ndan Nam›k Kemal Zeybek konuflmas›n›n bir bölümünde flunlar› söylemektedir: "Korkut Ata, Türk
Dünyas›’na sesleniyor. Birlik, bilim ve bilinç yolunu gösteriyor... Korkut Ata, Türk Dünyas›’n›n her
yerinde bilinir. Avrupa ve Türkiye Türklü¤ü, Türkistan ve ‹dil-Ural Türklü¤ü, Korkut Ata'ya sahip
ç›kar. Hepsi de hakl›d›r. Nerede Türk varsa, Korkut Ata oradad›r. Kim sahip ç›karsa, Korkut Ata
onlar›nd›r. Kim Korkut Ata'ya sahip ç›karsa, Korkut Ata da, onlara sahip ç›kar. Türk'ün kopuzunun en büyük ustas› Korkut Ata... Korkut Ata, kopuzu ile Türklere varolman›n gerçeklerini anlatan
insan. Korkut Ata'n›n kopuzu din yolunun inceliklerini ve bar›fl›n erdemlerini ve birli¤in faziletlerini anlatm›flt›r. Gerekti¤i zaman kopuz, millet savunmas›nda yi¤itlerin yüreklerine cesaret afl›s› olmufltur."8
Kaynaklar
1- http://tr.wikipedia.org/wiki/Dede_Korkut
2- http://www.dallog.com/boylar/bayat.htm
3-‹slam Ansiklopedisi cilt-9 sh 77
4- ‹slam Ansiklopedisi cilt-9 sh 76
5-Prof. Dr. Anadol, C.-Dr.Abbasl›,N.-Abbasova,F,Türk
Kültür ve Medeniyeti, 2002,sh.166
6- http://www.dedekorkut.net/content/category/20/31/133/
7-Prof.Dr.Ahmet B.Ercilasun Dede Korkut Miras›
(www.tdk.gov.tr)
8- www.biyografi.net
ekim 2007
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
e¤itim
gündem
CUMHUR‹YET E⁄‹T‹M GEZ‹LER‹
dan Muharebesi ve sonucundaki büyük zaferdir” diye konufltu.
Millî E¤itim Bakan› Doç.
Dr. Hüseyin Çelik, “Cumhuriyet
E¤itim Gezileri” kapsam›nda
Do¤u ve Güneydo¤u Anadolu
bölgelerinden Çanakkale’ye gidecek ö¤renciler için düzenlenen törene kat›ld›.
Ö¤rencileri u¤urlamak
amac›yla Beflevler’deki Millî
E¤itim Bakanl›¤› fiûra Salonu
önünde tören düzenlendi.
Törende konuflan Müsteflar Yard›mc›s› Sadettin Sabaz, Bakanl›k taraf›ndan 2004 y›l›ndan beri
yürütülen “Çanakkale E¤itim
Gezileri Projesi”nin geniflletilip
“Cumhuriyet E¤itim Gezileri”
projesine dönüfltürüldü¤ünü
söyledi.
Bu projeden son üç y›lda
37 bin 216 ö¤rencinin yararland›¤›n› ifade eden Müsteflar Yard›mc›s› Sabaz, bugün bafllayan
ekim 2007
geziye ise bin 120 ö¤renci, 56
ö¤retmen ve 10 yöneticinin kat›ld›¤›n› belirtti.
Proje kapsam›nda bu y›l 7
bin 480 ö¤rencinin “Cumhuriyet
E¤itim Gezileri”ne kat›laca¤›n›
kaydeden Sabaz, “Bunun bakanl›¤›m›za toplam maliyeti 1
milyon 397 bin YTL’dir” dedi.
Çanakkale Savafl›’nda 250
bin flehit verildi¤ini ama tüm
dünyaya Çanakkale’nin geçilmez oldu¤unun ispat edildi¤ini
de vurgulayan Sabaz, “Atatürk’ün kahramanl›¤›n›n en büyük niflanesi, Çanakkale Mey-
Ö¤renciler ad›na, dedesi
Çanakkale flehidi olan Van Anadolu Lisesi ö¤rencisi Muhammed ‹kbal Geyik bir konuflma
yapt›. Dedesinin Van’dan Çanakkale’ye olan yolculu¤unu
anlatan Geyik, “fiehit ve gazilerin torunlar› olarak bizler de Çanakkale yolunday›z. Bu cennet
vatan› atalar›m›z›n izinden giderek koruyaca¤›m›za emin olabilirsiniz” dedi.
Halk oyunlar› gösterisinin
ard›ndan, Bakan Çelik ö¤renciler ile sohbet etti ve foto¤raf
çektirdi. Bakan Çelik, daha sonra Bingöl, fianl›urfa ve Diyarbak›r’dan gelen ö¤rencileri el sallayarak Çanakkale’ye u¤urlad›.
45
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
e¤itim
gündem
AC‹L ÇÖZÜM MERKEZ‹ H‹ZMETE G‹RD‹
Millî E¤itim Bakan› Doç.
Dr. Hüseyin Çelik, MEB bünyesinde kurulan Acil Çözüm Merkezinin aç›l›fl›na kat›ld›. Burada
konuflan Bakan Çelik, yeni e¤itim ö¤retim y›l›n›n bafllad›¤›n›
hat›rlatarak baflar›l› bir e¤itim
ö¤retim y›l› olmas› temennisinde bulundu.
Türkiye’de ilkö¤retim ve
ortaö¤retimdeki ö¤renci say›s›n›n neredeyse bütün ‹skandinav ülkelerinin nüfusu kadar oldu¤unu ifade eden Bakan Çelik, Türkiye’de e¤itim sisteminin
merkeziyetçi bir yap›ya sahip
oldu¤unu söyledi.
Türkiye’de 48 bin e¤itim
kurumu, 900 bin civar›nda e¤itim çal›flan› ve yayg›n ö¤retim
ile birlikte 20 milyon civar›nda
ö¤renci bulundu¤una dikkati
çeken Bakan Çelik, flunlar› kaydetti: “Böyle büyük bir mekanizmada iflleyiflin seri olmas› gerekiyor. Çal›flmalar›m›z› bu yönde sürdürüyoruz. 58. ve 59 Hükûmet döneminde merkeziyetçi
yap›y› taflraya yaymak için yerinde incelemeler yapt›k ve önceliklerimizi belirledik. Özellik-
46
le e¤itim y›l› bafl›nda okullarda
altyap›, personel say›s› gibi
problemlerle karfl›lafl›l›yor. Bu
merkezi, yeni e¤itim ö¤retim y›l›n›n bafllamas›yla birlikte, e¤itim kurumlar›ndaki muhtemel
eksikliklerin ve aksakl›klar›n
acilen giderilmesi, e¤itim ö¤retim destek hizmetlerinin aksamas›n›N önlenmesi amac›yla
hizmete açt›k.”
Acil Çözüm Merkezinin,
okullarla ilgili her türlü talebin
ve flikâyetin al›naca¤›, de¤erlendirilece¤i ve çözüm bulunaca¤›
bir birim olarak faaliyet gösterece¤ini belirten Bakan Çelik, veliler, ö¤renciler, ö¤retmenler,
toplumun her kesimi okullarla
ilgili flikâyetlerini taleplerini
“[email protected]” internet adresi üzerinden kendilerine ulaflt›rabilece¤ini kaydetti.
Merkezin kiflisel de¤il, kurumsal problemlere çözüm arayaca¤›n› vurgulayan Bakan Çelik, ilk
etapta merkezin e¤itim ö¤retim
döneminin bafllang›c›ndan itibaren 1 ay süreyle faaliyetlerini
sürdürmesinin planland›¤›n›,
ancak ciddi verim al›n›rsa bütün
y›l faaliyetlerine devam edebilece¤ini bildirdi.
Bakan Çelik, bütün kamu
kurulufllar›n›n, devlet mekanizmas›n›n halk›n mutlulu¤u için
var oldu¤unu belirterek, “Bütün
halk›m›zdan bizim üzerimizde
s›k› bir denetim mekanizmas›
oluflturmas›n› istiyoruz. ‹llerinde, ilçelerinde e¤itim konusunda gördükleri aksakl›klar›, taleplerini bize bildirsinler” dedi.
Bir gazetecinin fiziki altyap› yetersizli¤i ile ilgili flikâyetin en çok nerelerden geldi¤i
sorusu üzerine Bakan Çelik, en
çok metropollerden bu yönde
flikâyet ald›klar›n› belirtti. Metropollere her sene göç yoluyla
gelen ö¤renci say›s›n›n fazla oldu¤unu vurgulayan Bakan Çelik, bunlara yetiflmenin kolay
bir ifl olmad›¤›n› söyledi.
ekim 2007
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
e¤itim
gündem
MEB ‹LE ‹Ç‹fiLER‹ BAKANLI⁄I PROTOKOL
‹MZALADI
Törende konuflan Millî
E¤itim Bakan› Doç. Dr. Hüseyin
Çelik, yeni e¤itim ö¤retim y›l›n›n bafllad›¤›n› hat›rlatarak tüm
ö¤rencilere hay›rl› olmas›n› diledi. 2006 y›l›nda ilk ve ortaö¤retim kurumlar›nda fliddet olaylar› ç›kmas› üzerine Bakanl›¤›n
di¤er ilgili kurulufllarla da iflbirli¤i yaparak harekete geçti¤ini
an›msatan Bakan Çelik, fliddetin
e¤itim kurumlar›nda önlenmesi
için eylem plan› haz›rlad›klar›n›
belirtti. 2004 y›l›ndan itibaren
rehberlik hizmetlerini yeniden
ele ald›klar›n›, düzenlediklerini
ifade eden Bakan Çelik, bu kapsamda Türkiye çap›nda Rehberlik Araflt›rma Merkezleri kurduklar›n› söyledi.
Bakan Hüseyin Çelik, ö¤rencilerin haftan›n 30 saatini
okulda geçirdi¤ini ve zamanlar›n›n ço¤unun okul ortam›n›n
d›fl›nda geçti¤ini ifade ederek
bu nedenle fliddete yönelik tedbirlerin sadece okullarda al›nmas›n›n yeterli olmayaca¤›n›
belirtti.
“Okullardaki fliddetin en
önemli faillerinden biri baflar›s›z
ö¤rencilerdir” diyen Bakan Çelik, dersle u¤raflmayan, kütüphaneye gitmeyen ö¤rencilerin
baflka ifllerle u¤raflt›¤›n›, araflt›r›ld›¤› zaman bir fliddet olay›na
ekim 2007
gündeme geldi¤ini ve bu konu
üzerinde derin tart›flmalar›n yap›ld›¤›n› anlatan Bakan Atalay,
konunun TBMM gündemine tafl›nd›¤›n› ve bu konuda komisyon kurularak gerekli çal›flmalar›n yap›ld›¤›n› belirtti.
kat›lan çok baflar›l› bir ö¤rencinin bulunamayaca¤›n› söyledi.
Ö¤renci aff› konusuna da
de¤inen Bakan Çelik, “S›n›fta
kalan ö¤renciye af yok. Bütün
kendisine sunulan imkânlara
ra¤men ›srarla s›n›f geçmiyorsa,
biz bu gençlerimizi okul d›fl›na
itmeyece¤iz. Onlar› aç›k liseye
yönlendirece¤iz. Bunun da uygulamas›na bafllad›k. Baflar›s›z
olan ö¤renciler ne yaz›k ki bu
tür olaylara daha meyillidir.” diye konufltu.
Bakan Çelik, bakanl›kça
yap›lan bir araflt›rmada, ö¤rencilerin yüzde 96.7’sinin evle
okul aras›nda fliddete maruz
kald›¤›n›n ortaya ç›kt›¤›n› da
söyledi.
‹çiflleri Bakan› Beflir Atalay da yeni e¤itim ö¤retim y›l›n›n hay›rl› ve verimli olmas›n›
diledi. Önceki senelerde, özellikle 2004 ve 2005 y›llar›nda,
okullarda asayiflle ilgili olaylar›n
Güvenlik konusunda en
büyük sorumlulu¤un Emniyet
Teflkilat›na ait oldu¤unu ifade
eden ‹çiflleri Bakan› Atalay,
okullardaki güvenli¤in daha
farkl› oldu¤unu, daha hassas ve
farkl› bir sitemin uygulanmas›
gerekti¤ini belirtti.
Bakan Atalay, bugüne kadar al›nan tedbirlerin gözden
geçirildi¤ini, özellikle büyükflehirlerin emniyet müdürleri, Millî E¤itim Bakanl›¤› yetkilileri ve
konunun ilgilileriyle çal›flmalar
gerçeklefltirilerek bir eylem plan› haz›rland›¤›nı kaydetti. Bu
eylem plan›nda daha organize,
daha etkili, özellikle koruyucu
ve önleyici tedbirlerin ön plana
ç›kt›¤›n› ifade eden Bakan Atalay, yeni dönemde Emniyet Teflkilat›n›n trafik dahil tüm çal›flmalar›nda, koruyucu ve önleyici tedbirlere öncelik vereceklerini söyledi.
‹çiflleri Bakan› Atalay, ö¤rencileri korkutmadan, sevgiye,
ilgiye dayal› tedbirler alarak
47
Bilim ve Aklın
Aydınlığında
e¤itim
gündem
suçtan ve zararl› al›flkanl›klardan korumaya çal›flacaklar›n›
ifade etti. Her okulda bir güvenlik eleman›n›n olaca¤›n› belirten Bakan Atalay, flunlar› kaydetti: “Nokta denetimlerle bu
tedbirler daha etkin sürdürülecek. Bu konuda medya deste¤i
çok önemli, münferit olaylar›
abart›l› ifllemek yerine, olumlu
geliflmelerin ön plana ç›kart›lmas› bu projeye önemli katk›
sa¤layacakt›r. Bu protokol ile
bütün güvenlik tedbirleri daha
planl›, daha sistematik, daha etkin hâle gelecek. Özellikle okul
çevresine a¤›rl›k verilecek.
Gençlerimizi iyi yetifltirebilirsek
yar›nlara daha umutlu bakabiliriz. Bundan sonra gençlerimiz
okullar›na
endiflelenmeden
korkmadan gitsinler, velilerin
de okula gönderdikten sonra
ak›llar› çocuklar›nda kalmas›n.
Amac›m›z böyle bir ortam› sa¤lamak.”
Emniyet Genel Müdürü
O¤uz Ka¤an Köksal da Türkiye’de 15 milyon ilk ve ortaö¤retime devam eden ö¤rencinin
bulundu¤unu belirterek, “Amac›m›z bu ö¤rencileri en iyi flekilde yetifltirmek için huzurlu, güvenli bir e¤itim ortam› sa¤lamakt›r” dedi.
Önceki dönemlerde, Millî
E¤itim Bakanl›¤›n›n, Emniyet
Teflkilat›n›n çeflitli sivil toplum
örgütlerinin ve ilgili kesimlerin
bu yönde çal›flmalar yapt›¤›n›
hat›rlatan Köksal, imzalanan
protokolle ayr› ayr› yap›lan bu
çal›flmalar›n bir bütün hâline
gelece¤ini söyledi.
Emniyet Genel Müdürlü¤ü Asayifl Daire Baflkan› Yard›mc›s› Müslüm Sayl› ise okullarda güvenli ortam›n sa¤lan-
48
mas›na yönelik protokole iliflkin bilgi verdi.
Protokolün amac›n›n ilgili
taraflar›n iflbirli¤i ve koordinasyonunda, okullardaki mevcut
güvenlik önlemleri analizleri
yap›larak koruyucu ve önleyici
güvenlik önlemlerinin güçlendirilmesi oldu¤unu belirten Sayl›, protokolün, Çocuklar› Koruma Kanunu, Millî E¤itim Bakanl›¤›n›n
eylem
plan›
ve
TBMM’nin okullardaki fliddetin
önlenmesine yönelik komisyon
çal›flmalar›n›n öncelikli olarak
de¤erlendirilerek haz›rland›¤›n›
anlatt›.
Buna göre, protokol kapsam›nda oluflturulacak yeni uygulamalar flöyle:
Emniyet ve okul görevlilerinden her okulun güvenlik
konular›n› yak›n takip edecek,
gerekti¤inde ilgili birimlerle en
k›sa sürede irtibata geçerek
meydana gelebilecek güvenlik
sorunlar›na gecikmeden müdahaleyi sa¤layacak “Okul Güvenli¤i ‹rtibat Görevlileri” belirlenecek. Bu görevliler özel e¤itimden geçirilecek.
Krize müdahale ekipleri
oluflturulacak. Bilgi sisteminde
toplanacak verilerin de¤erlendirilmesi yap›larak okullardaki
fliddet, fliddet içerikli ve di¤er
olaylar›n iç ve d›fl faktörel nedenlerine yönelik bilimsel tespitler yap›larak kal›c› çözümler
üretilecek.
Elde edilecek verilerden
hareketle ülke ve il boyutlar›nda Co¤rafi Bilgi Sistemi kullan›larak fliddet içerikli olaylar›n
risk da¤›l›m› haritalar› oluflturulacak.
Konuyla ilgili kamuoyunun duyarl›l›¤›n› art›rmaya yönelik ulusal ve uluslararas› etkinlikler düzenlenecek. ‹deal
güvenlik önlemlerinin al›nabilmesi için “Örnek Okul Güvenli¤i Modelleri” oluflturulacak.
Ülke genelinde Emniyet
ve Millî E¤itim teflkilatlar›nca
kullan›lacak ve uygulamada
standartlaflmay›
sa¤layacak
“E¤itim Ortamlar›n›n Güvenli¤inin Sa¤lanmas›na Yönelik Ulusal Uygulama Rehberi” haz›rlanacak.
Polis, öncelikle okul girifl
ç›k›fllar›nda trafik ve asayifl yönünden önlemler alacak.
Okulun yak›n ve uzak
çevresinde önlemler al›nacak.
Ö¤renciler fliddet ve fliddet içeren eylemlere karfl› korunacak.
Ö¤rencilerin madde ba¤›ml›l›¤›
ve di¤er zararl› al›flkanl›klara
karfl› korunmas›na yönelik önlemlerin yan› s›ra okullar›n yak›n çevresinde bulunan umuma
aç›k yerler ile park ve bahçelere
yönelik denetimler yap›lacak.
Zararl› elektronik oyunlar›n olumsuz etkilerine yönelik
tedbirler al›nacak. Okul servis
araçlar›na yönelik denetimler
art›r›lacak.
Ö¤rencilerin ruhsal, bedensel ve cinsel geliflimlerini
olumsuz yönde etkileyecek unsurlardan korunmas›na yönelik
tedbirler ile yasa d›fl› örgütsel ve
ideolojik faaliyetlerin olumsuz
etkilerinden uzak tutulmalar›na
karfl› önlemler al›nacak.
Konuflmalar›n ard›ndan,
iflbirli¤ine yönelik protokol imzaland›.
ekim 2007

Benzer belgeler