SAYI: 92 / EKİM 2007 - tc millî eğitim bakanlığı
Transkript
SAYI: 92 / EKİM 2007 - tc millî eğitim bakanlığı
editörden... De¤erli okuyucular›m›z, Son günlerde artan terör olaylar› ve yurt d›fl›nda Türkiye aleyhine çal›flan Ermeni diasporas›n›n kendi yalanlar›n› tüm dünyada tek gerçekmifl gibi sunma çabalar›n›n h›z kazanmas›n› hepimiz nefret ve üzüntü ile karfl›l›yoruz. Ancak, bu olaylar, Türk milletinin tarihinde karfl›laflt›¤› di¤er olaylarla mukayese edildi¤inde, bu milletin buna benzer birçok badireyi atlatt›¤›, sonsuza dek birlik ve beraberlik içinde ba¤›ms›z bir flekilde yaflama arzusunu defalarca tüm dünyaya ispatlad›¤› görülür. Geçti¤imiz yüzy›l›n ilk yar›s›nda yüce Türk milleti, dört bir koldan sald›ran güçlere karfl›, sadece kendi tarihi içinde de¤il dünya tarihi içinde de benzerine az rastlan›r bir Millî Mücadele örne¤i verdikten sonra, yepyeni bir devlet kurmufltur: Türkiye Cumhuriyeti. Türkiye Cumhuriyeti, 29 Ekim 1923’ten beri her gün güçlenmekte, büyümekte, muas›r medeniyet seviyesinin üstüne ç›kma yolundaki yürüyüflünü h›zla ve ›srarla sürdürmektedir. ‹flgal güçlerince bir yang›n yerine döndürülmek istenen vatan topra¤›n›n, yine Mehmet Âkif’in deyimiyle, yeniden bir ‘cennet vatan’a dönüflmesini karanl›k köflelerinde k›skançl›kla izleyenler elbette bu durumdan hoflnut olmayacakt›r. Her Türk evlad›, bunun fark›ndad›r, çünkü Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ün y›llar öncesinden bize seslenifli her an kulaklar›m›zdad›r: “Ey Türk istikbalinin evlâd›! ‹flte, bu ahval ve flerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmakt›r! Muhtaç oldu¤un kudret, damarlar›ndaki asîl kanda, mevcuttur!” * Bilim ve Akl›n Ayd›nl›¤›nda E¤itim dergisi olarak Cumhuriyet Bayram›n›z› kutluyoruz. Bilim ve Aklın Aydınlığında e¤itim Ayl›k E¤itim Dergisi SAHİBİ Doç. Dr. Hüseyin ÇELİK Millî Eğitim Bakanı Genel Yayın Yönetmeni Aziz ZEREN Yayımlar Dairesi Başkan V. Yazı İşleri Müdürü Selâmi YALÇIN ([email protected]) YIL: 8 SAYI: 92 Yayın Kurulu Dinçer EŞİTGİN Şaban ÖZÜDOĞRU Hakkı USLU Çağrı GÜREL Aysun İLDENİZ Celal ASLAN Tasarım Hakkı USLU ([email protected]) İletişim ve Koordinasyon Dinçer EŞİTGİN ([email protected]) EK‹M 2007 ISSN-1302-5600 Dizgi Reyhan İLKER Abone / Dağıtım Fikri NAYIR Tel: (0312) 212 76 63 / 14 Baskı Devlet Kitapları Müdürlüğü Yönetim Merkezi Yayımlar Dairesi Başkanlığı Teknikokullar/ANKARA http://yayim.meb.gov.tr e-posta: [email protected] Tel: (0 312) 212 81 48 - 213 65 12 Fax: (0 312) 212 81 48 Gönderilen eser ve çalışmalar yayımlansın veya yayımlanmasın, iade edilmez. Yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. Yayın Kurulu yazılar üzerinde değişiklik yapabilir. “Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim” adı anılmadan alıntı yapılamaz. Millî Eğitim Bakanlığı Yayımlar Dairesi Başkanlığının 22.12.2005 tarih ve 6088 sayılı oluru ile basılmıştır. Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları: 4484 Süreli Yayınlar Dizisi: 228 Dergimizin yıllık abone bedeli 20 YTL (öğretmen ve öğrenciler için 15 YTL)’dir. Abone bedelinin Ziraat Bankası Elmadağ-Ankara şubesindeki Devlet Kitapları Döner Sermayesi Müdürlüğünün 2016676-5016 numaralı hesabına yatırılarak makbuzun ve açık adresin Yayımlar Dairesi Başkanlığı Teknikokullar - ANKARA adresine gönderilmesi gerekmektedir. Bilim ve Aklın Aydınlığında e¤itim ‹Ç‹NDEK‹LER 5 9 Kahramanlarımıza • fiaban ULUSOY I4I Atatürk ve Cumhuriyet • Aysun ‹LDEN‹Z I5I Cumhuriyet; En Büyük Bayram • Fuat OVAT I9I Babama Mektuplar • Bülent C‹NGÖZ I14I Uykudan Önce • Ça¤rı GÜREL I17I Ya¤mur • Necati TONGA I21I Üç Vakte Kadar • ‹zgi YAZICI I24I 21 2 ekim 2007 Bilim ve Aklın Aydınlığında EK‹M 2007 34 I27I Ersin ÖZARSLAN I29I Yusuf YANÇ •O I33I Fulya ÜSTBAfi • • Haberin Mutluluk fiarkısı I36I Mustafa K‹RAZO⁄LU I45I GÜNDEM ekim 2007 • Var mı? Evin Hikayesi I34I Feyza Didar YAZGAN I38I Ömer KANAT e¤itim Beyaz Gemi • 38 • E¤itimde ‹yi Örnekler” ve Ödüllendirme Korkut Ata (Dede Korkut) 45 3 Bilim ve Aklın Aydınlığında e¤itim fiABAN ULUSOY KAHRAMANLARIMIZA Üzülmeyin analar, babalar, bac›lar “fiehitlere ölü demeyin” diyor Kur’an Sanmay›n y›k›ld› kaleler, söndü ocaklar Kaç kifli var coflkuyla Rabbine varan Sakarya yürekli on üç yi¤it verdik fianl› ay y›ld›z›n k›z›l›na Semaya yükselirken bafllar› dik Kar›flm›flt› kanlar› vatan topra¤›na Kürflad kadar cesur on üç yüce da¤d›lar Alperenler gibi korkusuzca savaflt›lar Vatan için kahramanca vurufltular Akflam olmadan flehadete kavufltular * Karaman Taflkale Lisesi Tarih Ö¤retmeni 4 ekim 2007 Bilim ve Aklın Aydınlığında e¤itim ATATÜRK VE CUMHUR‹YET AYSUN ‹LDEN‹Z Arapçan›n cumhur kelimesinden dilimize geçen cumhuriyet, kelime olarak; “Halk, topluluk, halk toplulu¤u, belli bir s›n›f insan, seçilmifl bir baflkanla yönetilen halk toplulu¤u.” gibi anlamlara gelmektedir. Kavram olarak cumhuriyete sözlüklerde flu anlamlar verilmektedir: “Seçilmifl bir baflkan›n bafl›nda bulundu¤u devlet idaresi.”; “Ulusun, egemenli¤i kendi elinde tuttu¤u ve bunu belirli süreler için seçti¤i milletvekilleri arac›l›¤›yla kulland›¤› devlet flekli.”; “Halk›n hâkimiyeti do¤rudan do¤ruya veya seçti¤i temsilciler arac›l›¤›yla kulland›¤› devlet flekli.”; “Millî hâkimiyet ülküsünün en iyi ve en emin surette temsil ve tatbikine elveriflli hükümet flekli oldu¤una inan›fl”. Atatürk’ün en büyük ve en önemli eseri millî hâkimiyete dayal› yeni bir Türk devletini kurmak olmufltur. Gerçekten Türkiye Cumhuriyeti Atatürk’ün hem ebedî hem de en büyük eseridir.Atatürk bu karar›n› büyük Nutuk’unun bafl›nda flöyle aç›klam›flt›r. “Üç nevi karar ortaya at›lm›flt›. Birincisi ‹ngiltere himayesini talep etmek, ikincisi Amerikan mandas›n› talep etmek, üçüncü karar mahallî kurtulufl çarelerine ba¤l› idi. Efendiler, ben bu kararlar›n hiç birinde isabet görmedim. ekim 2007 5 Bilim ve Aklın Aydınlığında e¤itim Çünkü bu kararlar›n dayand›¤› deliller ve mant›klar çürük ve esass›zd›. Gerçekte içinde bulundu¤umuz tarihte Osmanl› devletinin temelleri çökmüfl, ömrü tamam olmufltu. Efendiler, bu vaziyet karfl›s›nda bir tek karar vard›, o da millî hakimiyete dayanan kay›ts›z ve flarts›z yeni bir Türk devleti kurmak. ‹flte daha ‹stanbul’dan ç›kmadan önce düflündü¤ümüz ve Samsun’da Anadolu topraklar›na ayak basar basmaz uygulad›¤›m›z karar, bu karar olmufltur.” Atatürk’ün “Halkç›l›k” ilkesiyle millî hâkimiyete ba¤l›l›¤›; Türk milletine sevgi, sayg› ve inanç hissine dayan›r. Daha Samsun’a ç›k›fl›n›n ilk günlerinde onun neler yapaca¤›n› merak edenler ve o günlerin kötü flartlar› ortas›nda, hemen eldeki askerî birliklere yeni bir çekidüzen vererek Yunan ordular›n› tepelemenin en kestirme yol oldu¤unu düflünenler pek çoktu. Fakat o ilk yap›lacak kon- 6 grede bulunmak için acele ediyordu. Bir an önce Erzurum’a gitmek laz›md›. Sonradan çok iyi anl›yoruz ki Mustafa Kemal için en önemli ve as›l kuvvet kayna¤›, Türk milletinin sönmez yaflama iktidar› ve yaflama gücü idi. Buna dayanmad›kça hiçbir teflkilat, hiç bir karar bu milleti esir olmaktan kurtaramazd›. Erzurum Kongresi’nin buhranl› havas›n› anlatan en yak›n arkadafllar›ndan Erzurum milletvekili Cevat Dursuno¤lu, “O, halka inan›yor, onun içindeki ölmez cevhere bel ba¤l›yordu.” diyor. Mustafa Kemal biliyordu ki ordular da¤›labilir; silahlar ifle yaramaz olur; o, da¤›lmayacak ve y›k›lmayacak bir kuvvete dayanmak istiyordu. ‹flte Mustafa Kemal milletin bu kuvvetine ve bu kuvvetin yenilmezli¤ine dayanarak Anadolu yollar›nda rütbe ve niflanlar›n› ç›karm›fl “sine-i millette bir ferd-i millet olarak” mücadeleyi bafllatm›fl ve zafere ulaflm›flt›r. ekim 2007 Bilim ve Aklın Aydınlığında “Türkiye Cumhuriyeti yaln›z iki fleye güvenir biri millet karar›, di¤eri en a¤›r ve müflkül flartlar içinde dünyan›n takdirlerine hakk›yla lây›k görülen ordunun kahramanl›¤›” diyen Atatürk Millî Mücadele’nin en karanl›k günlerinde yan›nda bulunan sad›k yak›nlar›ndan gazeteci Yunus Nadi Bey’in “Her kerameti Meclis’ten beklemek niyetinde miyiz?” diye sormas› üzerine Mustafa Kemal’in verdi¤i cevap flu olmufltur: “Ben her kerameti Meclis’ten bekleyenlerdenim. Bir devreye yetifltik ki onda her ifl meflru olmal›d›r. Millet iflleri de ancak millî kararlara istinat etmekle, milletin hissiyat-› umumiyesine tercüman olmakla has›ld›r. Milletimiz çok büyüktür. Hiç korkmayal›m, o, esaret ve zillet kabul etmez. Fakat onu bir araya toplamak ve kendisine “Ey millet, sen esaret ve zillet kabul eder misin?”, diye sormak laz›md›r. Ben milletin verece¤i cevab› biliyorum… Bizim bildi¤imiz hakikatler, milletçe de tamamen malûm olunca, onun kararlar bahsinde de bizim gibi düflünece¤i neden kabul edilmemelidir. Ben bilakis milletin bu hususta daha salim daha kat’i kararlar verece¤ine kanîim. “Atatürk diktatör müydü?” sorusuna Falih R›fk› Atay’›n Çankaya adl› eserinde cevab› fludur: “Ne mizac›, ne ideali bak›m›ndan diktatörlük inançl›s› de¤ildi. Millî kurtulufl için flart sayd›¤› ink›laplar›n›n hürriyet içinde yaflayabilece¤ine güveniyordu. Demokratik savaflç›l›¤›n zevklerini feda etmeyece¤ine flüphe yoktu. Nitekim zaman›n›n diktatörlerinin hiçbirini sevmemiflti. Ayn› konuda Lord Kinross ise flöyle diyor: “Kendisine baz› Avrupal› yazarlar›n ileri sürdü¤ü gibi diktatör olup olmad›¤›n› soran ö¤retmenlere yumuflakl›kla flu karfl›l›¤› vermiflti: “E¤er öyle olsayd›m sizin bunu sorman›za izin vermezdim.” Hasan R›za Soyak’›n Atatürk’ten Hat›ralar adl› eserinin 1.cildinde de anlatt›¤› gibi Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreteri Recep Peker ‹talya ve Almanya’da uzun bir tetkik gezisi yapm›fl dönüflünde toplanacak olan parti kurultay›na sunulmak üzere yeni bir tüzük ve parti program› haz›rlam›flt›. Soyak’a göre gerek tüzük gerekse program, o zaman›n tek par- ekim 2007 e¤itim tili totaliter idarelerindeki esasa göre kaleme al›nm›fl. Büyük Millet Meclisi bir flekilden ibaret hâle getirilerek az say›da ve genifl yetkili bir heyet karar gücüyle donat›lm›flt›r. Ayr›ca ‹talya ve Almanya’da oldu¤u gibi üniformal› gençlik teflkilat› kuruluyordu. Bir kelime ile ve tam manas›yla faflizm. Atatürk bu önerilere: “Bu ne sakat düflüncedir, bu nas›l zihniyettir. Görülüyor ki varmak istedi¤imiz hedef, henüz en yak›n arkadafllar taraf›ndan bile zerre kadar anlafl›lm›fl de¤ildir.” sözleriyle karfl› ç›km›fl ve bu giriflimi önlemifltir. Bu vesikalar Atatürk’ün totaliter ideoloji ve idarelerinin ne kadar aleyhinde oldu¤unu, bütün gayret ve icraat›n›n memleketi en sa¤lam ve sars›lmaz temeller üzerine kurulmufl gerçek bir halk, hukuk ve cumhuriyet idaresine kavuflturmak hedefine yönelik bulundu¤unu, bu hedefleri gerçeklefltirirken yabanc› ideolojilerin etkisinde kalm›fl baz› en yak›n arkadafllar›yla bile u¤raflmak zorunda kald›¤›n› aç›kça ortaya koymaktad›r. Atatürk’ün kurdu¤u yeni Türk Devleti’nin temel ilkesi olan Cumhuriyetçilik hükümet biçimini de gösterir. 1924 Anayasas›’nda yer alan bu temel ilke flu flekilde belirtilmifltir: “ Bu kanunun devlet fleklinin cumhuriyet oldu¤una dair olan birinci maddesinin de¤ifltirilmesi veya baflka bir biçime konulmas› teklif dahi edilemez.” Cumhuriyetçili¤in önemi tarihçi Enver Ziya Karal’a göre flu üç noktada belirmektedir. 1- Tarihsel hanedan devletine karfl› bir tepkidir. Çünkü tarih boyunca dünyan›n çeflitli yerlerinde kurulmufl olan Türk devletleri birer hanedan devleti olup kurucular›n›n adlar›yla an›lmaktayd›. 2- Cumhuriyetçilik ilkesi ça¤dafl anlamda ulusal egemenlik kavram›n› da kapsamaktad›r. Bu kavram anlam›n› “Egemenlik kay›ts›z flarts›z milletindir.” anlay›fl›nda bulmaktad›r. 3- Cumhuriyet ilkesinin kapsam›na giren bir baflka kavram da ça¤dafl anlaml› anavatan kavram›d›r. Bunun anlam› belli co¤rafya s›n›rlar› içeri- 7 Bilim ve Aklın Aydınlığında e¤itim edinmifl böylelikle bir yandan Bat› düflüncesini kabul etmifl ve bu düflüncenin tabiî bir sonucu olarak Bat› medeniyetine girifli iflaretlemifltir. sinde vatan›n kalplerde ve dima¤larda yaflamas›d›r. E¤itimde, edebiyatta ve sanatta de¤erlendirilmesidir. Demokrasi ve cumhuriyet farkl› kavramlar de¤ildir. ‹kisi de “Millî iradeyi hâkim kılma esas›”n› kabul etti¤inden ayn› anlama gelmektedir. Mesele halk›n hakimiyetidir; temsilcilerini halk›n serbest iradeleriyle seçmesidir; halk›n kendi kendini yönetmesidir; cumhuriyetin anlafl›lmas› ve gelifltirilmesidir. Cumhuriyet düzeni içerisinde zamanla demokrasi de geliflecektir. Demokratik kurallar kökleflecektir. Bu düflüncelerledir ki Atatürk cumhuriyet idaresiyle bir yap› de¤iflikli¤ini amaç 8 Bu konuda Atatürk’ü yanl›fl anlayan veya kasten yanl›fl anlatmak isteyenlere hat›rlat›lmas› gereken gerçek fludur: Atatürk Millî Mücadele’ye “Millî Egemenlik” bayra¤›yla bafllam›fl daha Erzurum Kongresi’nden itibaren “Millî ‹rade”nin bafll›ca güç kayna¤› oldu¤unu ilân etmifl bir liderdir. Atatürk tek flah›s saltanat›ndan millî hâkimiyete geçiflin önderidir. Bu itibarla millet hâkimiyetini reddeden her türlü diktac› görüfl Atatürkçülü¤e ayk›r›d›r. Atatürk diktatörlük özlemi çekenlerin de¤il, Türkiye’de millî iradeyi hâkim k›lmak isteyen demokrasi taraftarlar›n›n önderidir. Atatürk annesinin mezar› bafl›nda “millet hakimiyeti u¤runa can›n› vermeye” vicdan ve namusu üzerine yemin etmifl büyük bir insand›r. Atatürk’ün infla etti¤i ölçüler içinde Cumhuriyeti korumak ve kollamak hepimizin en büyük görevidir. ___________________ Prof. Dr. An›l ÇEÇEN “Atatürk ve Cumhuriyet”, Ankara 1981, Prof. Dr. Enver Ziya KARAL “Atatürk ve Devrim”, Ankara 1980, adlı eserleri ve Prof. Dr. ‹smet G‹R‹TL‹ “Kemalizm Millî Hâkimiyet ve Cumhuriyet Demektir.”, Prof. Dr. Bekir TÜNAY “Atatürk ve Cumhuriyet” adlı makaleleri özetlenerek hazırlanmıfltır. ekim 2007 Bilim ve Aklın Aydınlığında e¤itim CUMHUR‹YET; EN BÜYÜK BAYRAM FUAT OVAT* “Hürriyet ve istiklâl benim karakterimdir. Ben, milletimin ve ecdad›m›n en k›ymetli miras› olan ba¤›ms›zl›k aflk› ile dolu bir adam›m.” Mustafa Kemal Atatürk Ne çok ifller yapt› Atatürk milletiyle el ele, gönül gönüle; gece gündüz, yaz k›fl çal›flarak neleri gerçeklefltirdi. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmas›, k›yafet, hukuk, harf, dil konular›nda köklü de¤ifliklikler, Türk kad›n›na tan›nan haklar... Bunlar›n ne kadar önemli ve gerekli oldu¤unu hepimiz biliyoruz. Nas›l yap›ld›¤›na gelince; zorlu çal›flmalar, uzun süren mücadeleler gelir akla… Birinci Dünya Savafl›’nda ordumuz a¤›r kay›plara u¤rar. Yurdumuz iflgal edilir, yabanc› devletlerce paylafl›l›r. Ne yapmak gerekir sorusu kurcalar zihinleri. Yurdun çeflitli yörelerinde uyanmaya bafllayan millî direnifl hareketleri bir ölçüde düzenlenir. ekim 2007 Düflmana karfl› direnme hareketleri bafllar. Güney cephesinde Marafl, Antep ve yöreleri halk› Frans›zlara karfl› koymaya bafllar. ‹zmir iflgal edilince efeler, gençler birleflerek Yunanl›lara karfl› koymaya çal›fl›r. Mitingler düzenlenir. Durumu ortaya koyan coflkulu konuflmalar yap›l›r: “- Bizimle beraber yaflamak isteyenler için kap›m›z aç›kt›r. Ama, biz kendi yurdumuzda hiçbir milletin bize egemen, bize efendi olarak yaflamas›na dayanamay›z.” Tan›nm›fl yazarlar›m›zdan Halide Edip Ad›var da ayn› duyguyu paylaflanlardand›r. O da mücadeleye ça¤›r›r insanlar›: “- Gece, karanl›k bir gece. Ama insan›n hayat›nda sabah› olmayan gece yoktur. Yar›n bu 9 Bilim ve Aklın Aydınlığında e¤itim korkunç geceyi y›rt›p par›ldayan bir sabah yarataca¤›z. (…) Böyle büyük, böyle tarihî bir gün belki bir daha görmeyece¤iz. Evlatlar›m, öyle bir gün olur da bir daha toplanamazsak, içimizde ölenler olursa, Türk’ün ba¤›ms›zl›k bayra¤›yla mezar› üzerine geliniz. Benimle beraber yemin ediniz. Türkiye’nin ba¤›ms›zl›¤›n› kazanmas›na, hakk›n yerini bulmas›na kadar hiçbir korku, hiçbir güçlük önünden kaçmayaca¤›z…” Ard›ndan Erzurum Kongresi toplan›r. Millî s›n›rlar içinde vatan›n bütünlü¤ü, bir kar›fl topra¤›n›n bile yabanc› iflgaline terk edilemeyece¤i gerçe¤i dile getirilir. Bunu, Sivas Kongresi izler. Mebuslar Meclisi oluflturulur. Milletin temsilcileriyle birlikte Mustafa Kemal Ankara’ya gelir. fiartlar›n elverdi¤i oranda seçimler yap›l›r. 23 Nisan 1920 günü Büyük Millet Meclisi aç›l›r. Meclisin aç›l›fl› Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde flu bafll›kla verilir: Yeminler edilir, mücadele kararl›l›kla sürdürülür. Mustafa Kemal Pafla kurtulufl hareketini yönetmek üzere harekete geçer. Arkadafllar›yla konuflur, tart›fl›r, çözüm yollar› arar. Anadolu’ya geçmeye karar verir. Millî egemenli¤e dayal› yeni bir devlet kurmakt›r amac›. 19 May›s 1919 sabah›, bir günefl gibi Samsun’a do¤ar. Vakit geçirmeden çal›flmalara bafllar. “Bugün Ankara hakikaten tarihi bir vak›aya hem flahit, hem sahne oluyor. Tehlikelere maruz olan mukadderat›n› selamet sahiline ç›karmak endifle ve azmi ile bikarar bulunan milletin her tarafta ve pek az bir müddet zarf›nda intihab ve izam etti¤i yeni mebuslar burada büyük bir Millet Meclisi hâlinde içtima ediyorlar…” Amasya Tamimi yay›mlan›r. Milletin kendi kaderini kendisinin çizmesi gerekti¤i belirtilir. YEN‹ DEVLETE DO⁄RU Daha ilk günden bafllayarak geceli gündüz- 10 ekim 2007 Bilim ve Aklın Aydınlığında lü çal›fl›l›r. Amaç, yeni bir devlet kurmakt›r. Meclis kendi içinden bir hükümet ç›kar›r. Ad›na “Büyük Millet Meclisi Hükûmeti” denir. Yurdun baz› bölgelerinde ayaklanmalar olur. Ancak, isyanlar k›sa sürede bast›r›l›r. Hükûmeti düzenli ordunun örgütlenmesine, da¤›n›k kuvvetleri bir elden yönetmeye giriflir. Yurdun de¤iflik bölgelerinde baflar›lar birbirini izler. Kazan›lan her muharebeden sonra geliflir Türk ordusu. 3 Aral›k 1920’de yeni hükûmet ile Ermeniler aras›nda Gümrü’de bar›fl antlaflmas› imzalan›r. Ankara Hükûmetinin milletleraras› alanda sa¤lad›¤› ilk baflar›d›r bu. Güney cephesinde, Marafll›lar ölümü hiçe sayarak mücadele eder düflmanla. Çakmakç› Saitler, Sütçü ‹mamlar el ele verir, düflman›n karfl›s›nda bir kale olurlar âdeta. Marafll›lar ak›l almaz kahramanl›klar gösterirler. Yaflad›klar› topra¤› kar›fl kar›fl savunurlar. 1 Nisan 1920’de Antep’i kuflatan Frans›zlar, flehre ancak bir y›l sonra girebilir. Öyle ki Antep’i iflgal eden Frans›z Kuvvetlerini Antepliler kuflat›r. Düflman s›k›fl›r kal›r. D›flardan yard›m alamazlar; erzaklar› biter. Silah›n› eline al›r ve Kilis’e do¤ru yola ç›kar fiahin Bey. Çapal› Köyü’nde karargâh kurar. Çevre köylerin ileri gelenleriyle görüflür, yeni güçler oluflturur. Yabanc› birliklerle fliddetli çarp›flmalar olur. Düflman kuvvetlerinin say›ca kalabal›k ve silahça güçlü olmas› fiahin Bey’i zor durumda b›rak›r. fiahin Bey kan›n›n son damlas›na kadar çarp›flmay› b›rakmaz. Ne var ki düflman süngülerinin açt›¤› yaralar› tafl›yamayan fiahin Bey’in vücudu yere y›¤›l›r. Yak›n›ndaki insanlar o yeniden aya¤a kalks›n isterler; uyan, uyan derler. Uyanamaz flahin Bey sonsuz uykudan. O günlerden beri, vatansever bir kahraman olarak fliirlerde, türkülerde yaflar: fiahini sorarsan otuz yafl›nda e¤itim Süngü ile delindi köprübafl›nda Çeteler toplanm›fl a¤lar bafl›nda Uyan fiahin uyan, gör neler oldu Sevgili Antep’e Frans›z doldu… GAZ‹ ÜNVANI ALAN KENT Tarihte efline az rastlan›r bir flekilde yurt savunulur. Kan verilir, can verilir, uyunmaz geceler boyu. Baflar›r sonunda Antepliler. Atarlar düflman› kentten. Bu eflsiz baflar›lar›ndan dolay› TBMM Hükûmetince ödüllendirilir; kente “Gazi” unvan› verilir. Kurtulufl Savafl›’nda ayn› anda birçok cephede çarp›flmalar olmufltur. Özellikle Bat› Cephesi’nde büyük muharebeler yaflanm›flt›r. ‹smet Pafla komutas›ndaki ordu, kendisinden kat kat güçlü düflman kuvvetleriyle çarp›fl›r; askerlerimiz, çok üstün silahlara sahip olan düflmana karfl› benzeri az görülen bir zafer kazan›r. Bu muharebenin zaferle sonuçlanmas›, Türk milletinin güvenini güçlendirir, perçinler. ‹ST‹KLAL MARfiIMIZ Kurtulufl Savafl›’n›n en derin heyecanlar›n› duyan ünlü flair Mehmet Âkif Ersoy en güzel fliirlerinden birini yazar. TBMM, ‹stiklal Marfl›’n› kabul eder. “Korkma sönmez bu flafaklarda yüzen alsancak/ Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.” diye bafllayan bu fliir millî duygular›n, ba¤›ms›zl›k aflk›n›n canl› anlat›m›d›r… Kahraman askerimizin cepheden cepheye kofltu¤u bu günlerde ‹kinci ‹nönü Muharebesi de zaferle sonuçlan›r. Ard›ndan ordumuz Sakarya Zaferi’ni kazan›r. Bu zafer memlekette büyük bir sevinç yarat›r. Sakarya’n›n do¤usunda bir tek düflman askeri kalmaz; ço¤u Sakarya ›rma¤›nda bo¤ulur, baz›lar› da bitkin ve bezgin bir hâlde kaçar. Düflmana kesin darbeyi indirmek, yurdu ifl- ekim 2007 11 Bilim ve Aklın Aydınlığında e¤itim gallerden kurtarmak için haz›rl›klar yap›l›r. Di¤er cephelerdeki askerler bat›ya kayd›r›l›r. Ordunun eksikleri mümkün oldu¤unca giderilir. Cepheden cepheye koflar askerimiz. Kad›n erkek; genç yafll›; çoluk çocuk; gücü yeten herkes çal›fl›r. Hayvanlarla, güçlükle yürüyen ka¤n›larla cephane, yiyecek, malzeme tafl›n›r. Büyük Taarruz için haz›rl›klar yo¤unlafl›r. 26 A¤ustos taarruz günü olarak kararlaflt›r›l›r. Dumlup›nar yönüne do¤ru bafllayacak olan taarruz bir meydan muharebesine dönüfltürülecek, düflman kuvvetleri tümüyle yok edilecektir. Tam bir gizlilik içinde haz›rl›klar yap›l›r. TOP SESLER‹; ZAFERE DO⁄RU Düflman top sesleriyle uyan›r 26 A¤ustos sabah›. fiaflk›nl›k içinde toparlanmaya çal›fl›r. 29 A¤ustos gününe kadar büyük bir h›zla sürer taar- 12 ruz. Düflman Asl›hanlar bölgesine sürülür. ‹zmir’e do¤ru kaç›fl yollar› t›kan›r. 30 A¤ustos sabah›, alabildi¤ine s›k›flt›r›lan düflman kuvvetleriyle ordumuz aras›nda büyük bir meydan muharebesi bafllar. Bu muharebeyi Gazi Mustafa Kemal bizzat yönetir. Üç koldan Ege’ye do¤ru yürünecektir. Baflkomutan tarihi komutunu verir: “- Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir. ‹leri!...” Düflmana toparlanma f›rsat› verilmez. Ordumuz büyük baflar›lar sa¤lar. Bozgun haberi, Ege’de bulunan öteki düflman birliklerinde de panik yarat›r. Düflman h›zla kaçmaya bafllar. Yurdumuz düflmanlardan temizlenir. Ateflkes anlaflmas› imzalan›r… Yeni devletin, Türkiye’nin baflkenti neresi olmal›d›r? ekim 2007 Bilim ve Aklın Aydınlığında “- Baflkent neresi olmal›d›r? Düflündük. Bence, bu konuda iki yönden inceleme yapmak gerekir. Biri her türlü hücum ve sald›r›ya karfl› yerinden k›p›rdamayarak, güç ve sükûnetini koruyacak bir yer olmal›. Bu sebeple ülkenin merkezini araflt›rmak gerek. Yoksa bir geminin topundan ürkecek bir yerde baflkent olamaz. ‹kincisi, baflkent öyle bir yerde olmal› ki, hükûmet gözünü ülkenin her yan›na eflit ölçülerde atabilsin…” Meclis’te uzun tart›flmalardan sonra 13 Ekim günü, Ankara oy çoklu¤u ile baflkent olarak kabul edilir. CUMHUR‹YET ’E DO⁄RU Cumhuriyet’in ilan›na bir ad›m daha yaklafl›lm›flt›. Ata’m›z 28 Ekim akflam› birkaç yak›n arkadafl›n› yeme¤e ça¤›r›r. Kararl›d›r; bu çal›flkan, azimli, fedakâr millet hak etti¤i yönetime kavuflsun ister. e¤itim Birinci, üçüncü, beflinci y›l› derken onuncu y›l› kutlan›r Cumhuriyet’in. EN BÜYÜK BAYRAM “- Türk Milleti; Kurtulufl Savafl›’na bafllad›¤›m›z›n on beflinci y›l›nday›z. Bugün, Cumhuriyetimizin onuncu y›l›n› doldurdu¤u, en büyük bayram›d›r. Kutlu olsun. Yurttafllar›m, az zamanda çok ve büyük ifller yapt›k. Bu ifllerin en büyü¤ü, temeli Türk kahramanl›¤› ve yüksek Türk kültürü olan, Türkiye Cumhuriyeti’dir…” Böyle bafllad›¤› 10. Y›l Nutku’nu flu sözlerle bitirir Gazi Mustafa Kemal: “- Türk Milleti; ebediyete ak›p giden her on senede, bu büyük bayram›n›, daha büyük flereflerle, saadetlerle, huzur ve refah içinde kutlaman› gönülden dilerim. Ne mutlu Türküm diyene!” Yeni okullar, fabrikalar, atölyeler, laboratuarlar aç›l›r. Amaç daha ileri gitmektir; refah içinde, daha rahat yaflamakt›r. “- Yar›n Cumhuriyet ilan edece¤iz!” Mustafa Kemal’in bu sözleri orada bulunan herkesi sevindirir. Ertesi gün meclis toplan›r. Uzun konuflmalar, tart›flmalar olur. Bir yandan da “Yaflas›n Cumhuriyet!” sözleri duyulur. Sonunda Cumhuriyet kabul edilir. Gazi Mustafa Kemal yeni Türk Devleti’nin ilk cumhurbaflkan› olur. Cumhuriyet’le birlikte yenilikler pefl pefle gelir. Türk kad›n›na siyasi haklar verilir. fiapka ve k›yafet konusunda düzenleme yap›l›r. Laiklik ilkesi benimsenir. Takvim, saatler, aylar, tatil günleri de¤ifltirilir. Hukuk, e¤itim, kültür alanlar›nda düzenlemeler yap›l›r. ekim 2007 CUMHUR‹YET‹M‹Z 84 YAfiINDA Beflinci, onuncu, ellinci y›l derken; Cumhuriyet’in 84. y›l›n› kutluyoruz. Cumhuriyet’imizin sonsuza kadar yaflayaca¤›n› bilmek ne güzel. Yüzüncü y›ldan, nice yüzüncü y›llardan merhaba Cumhuriyet’imize... Ço¤umuz göremedik Ata’m›z›. Ama o yüre¤imizde yafl›yor. Onu hissediyoruz hep, onu yafl›yoruz. Sesi bir an bile gitmiyor kulaklar›m›zdan: “- Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacakt›r. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacakt›r.” 13 Bilim ve Aklın Aydınlığında e¤itim BABAMA MEKTUPLAR BÜLENT C‹NGÖZ* Yaz bitiyor baba, çok flükür... Belki bir serçe olarak do¤mufl olsayd›m ‘yaz bitti yas bafllad›’ derdim. Heyhat, ne bir kiraz a¤ac›y›m, ne göçmen bir kufl, ne de yaln›zca s›cak iklimlerde meyve veren bir bitki. Yorgun bir s›z›y›m sadece. Bunu en çok günün beni kan› al›nm›fl bir cesede döndürdü¤ü akflam saatlerinde idrak ediyorum. Bir herif flark› söylüyor; g›rtla¤›na tak›lan bir ekmek parças›yla söylüyor. Ekflimifl, eskimifl bir ses, fazla yorulmufl erkek sesi. Anlamad›¤›m bir dilde ama kokusunu al›yorum hüznün, hangi dilde olursa olsun, insan›n büyük kederi her dilde ayn› t›n›y› içeriyor galiba. fiark›da davullar vuruyor, trafik kilitleniyor, ter bezleri korkunç çal›fl›yor, uyku bast›r›yor birden, bu olurken anlam›n› da yitiriyor bütün direnç, kimse saatlerin o ince testeresiyle do¤rand›¤›n› bilmiyor... Adam belki bunlardan söz etmiyor hiç, bilmiyorum. Sesi bana bunlar› anlat›yor. Ya da insan›n güneflli, karl› bir günde kay›p düflmesi, kendini yerde bulup gökyüzüne dal›p gitmesi, kalkmak istememesi gibi bir fleyler. Yaz bitiyor, kötü bir yazd› babac›¤›m. Sorma! Anlatmak istemiyorum. Söyledim, eski o¤lun de¤il sana bunlar› yazan adam, tut ki bir baflkas›. Sorular›n ille de cevap almak için sorulmad›¤›n› da ö¤rendim nas›lsa. Y›llard›r o nefret etti¤im okullara niçin gittim sanki babac›¤›m. Böyle hayati konular› ö¤renmedikten sonra okuman›n, e¤itim görmenin ne anlam› var. Okullar› zar zor bitirdim bu arada. fiimdi e¤itilmifl mi oldum babac›¤›m.Sanm›yorum. Belki sadece büküldüm, kendi içime do¤ru, kendi kalbime parçaland›m. * Dutluk ‹lkö¤retim Okulu Sınıf Ö¤retmeni / ANKARA 14 ekim 2007 Bilim ve Aklın Aydınlığında Musatafa’ y› hat›rl›yor musun babac›¤›m. Torna tezgah›ndaki o çelimsiz çocu¤u. Bana ne derdi biliyor musun; ‘- O¤lum biz hayat okuluna gidiyoruz...’ ‹ki metreden kokusunu al›rd›m Mustafa’n›n. Ter, ya¤, is, pas, yaln›zl›k kokard› Mustafa. Demek hayat böyle kokard› baba. Mustafa gibi. Ben hayat okulunda s›n›fta çakt›m babac›¤›m. Mustafa hakl› ç›kt›. Ülkenin en yüksek da¤›n›n uzunlu¤unu ö¤rendik, K›z›l›rmak’›n nereye akt›¤›n›, bir nehirde iki kez y›kan›lmayaca¤›n›, Y›ld›r›m'›n Timur'a yenilmesinin sebeplerini, ve daha nice fleyleri baba. Ama.. ‹nsan›n nas›l mutlu olaca¤›n›, bir erke¤in k›r›l›p bin parçaya ayr›ld›¤› zaman kendini yeniden nas›l infla edece¤ini ö¤renemedik. Onurlu bir hayat›n bedellerinin ne olca¤›na dair hiç kimse tek kelime etmedi bize. Neflelenme sanat›n›n hiç mi ustas› yoktu bu ülkede. Bir çiçe¤i sevmenin, bir bebe¤i sevmenin ne anlama geldi¤ini yolu yar›lad›¤›m flu günlerde soruyorum kendime. Çal›flman›n, kendini insanlar›n mutlulu¤u için adaman›n ne oldu¤unu soruyorum kendime. Ne ac›d›r ki babac›¤›m senin o bu¤day baflaklar›na dokundu¤un gibi flu yer yüzünde ben hiçbir fleye titreyerek dokunmad›m. ekim 2007 e¤itim Tanr›sal bir özenle. Sayg›yla. Kutsarcas›na sürmedim elimi.. Hiçbir fleye... Mustafa diyordum babac›¤›m. O da baflaramad›. ‘Hayat okulu’ndan tasdikname ald›... Bundan da konuflmak istemiyorum. Art›k cümleleri yar›da b›rak›yorum ki anlas›nlar. Babac›¤›m; ne sözleri ne de insanlar› ciddiye al›yorum. ‘Neyse ya, boflver uzun hikâye diyorum...’ Dünyada fazla gürültü ç›karmadan yaflamay› ö¤reniyorum. A¤açlar gibi evet. Atlar, da¤lar, iyi kitaplar, iyi çocuklar gibi... Yaz bitiyor baba ve ben tek bir a¤ustos böce¤i duymadan üflümeye bafll›yorum. Yaz bitiyor, yorgun ve ›ss›z bir yazd›. Ya¤muru bekledim hep. Bir mektup bir telefon bekledim. Bir kad›n›n gülüflünü, dinlendiren teselli eden bir kad›n gülüflünü, bunun olmayaca¤›n› bildi¤im hâlde, bir kad›n›n böyle bir yetene¤inin olmad›¤›n› bile bile bekledim iflte babac›¤›m. Kimi zaman elimizden yaln›zca bu gelir; beklemek, oturup öylece bofllu¤a dal›p beklemek... ‹yi bir haber gelir uzaklardan, eski ölü bir dost konuflur telefonda, bir çiçek yaprak döker, kap›y› çal›p kaçar belki haylaz›n biri... Bir fley olur ve sen yeniden bafllars›n gündelik hayat›na, ayn› saçmal›klara, kald›¤›n yerden, bofla ç›km›fl do¤rular›n› yine sürmek için piyasaya.. 15 Bilim ve Aklın Aydınlığında e¤itim Bozaca¤›n tövbeler ederek geçer günlerin; yan›lg›lar›ndan sonunda bir da¤ ç›kar ortaya, bir mezar yapars›n kendine piflmanl›klar›ndan. ‹çine uzan›rs›n boylu boyunca ve bafllars›n çürümeye. Buna hayat deriz sonra... Kötü bir yaz geçirdim babac›¤›m. Dünyadayken bile aray›p sormam›flt›n nas›lsa. Hay›r bir sitem de¤il bu. Bana olan s›n›rs›z güvenin. Nas›lsa bir flekilde de olsa gemimi kurtarabilece¤ime olan inanc›n yüzünden. Hay›r babac›¤›m. Maalesef. Gemim çoktan gömüldü kapkaranl›k sulara. Zannetti¤in kadar iyi bir savaflç› de¤ildim ben. Fazla uzam›fl bir gündüz uykusu kadar paramparça. Bir flark› söylemek istemifltim yar›s›nda kestim, kufllar bile görünmüyordu… Hay›r. Bunlar› da yazmak istemiyorum. Serin bir gün. Oturdum. H›rsla kufl resimleri çizdim, havada süzülen, dalda üflüyen, telafll›, korkuyla su içen, gri bulutlar›n aras›ndan uçan kufl resimleri, sonra yoruldum, kalemi ka¤›d› at›p uzand›m, o kufllar uçup gitmiflti. Geçmifl k›fllar›n nas›lsa yaflanmam›fla dönüflmüfl günlerinin o hayal kufllar›, gittikleri yerden dönmediler. Gitti¤i yerden dönmez hiç kimse. Dönenler gidenler midir... Yaz bitiyor, iyi.Biten bafllayan ne. Her fley bizde geçiyor. Kendi çölümüzün zaman›nda seraplar›n arkas›ndan, dilimiz bir kar›fl d›flarda gidiyoruz, tepemizde akbabalar.. Uzun gecelerim olacak. Derin kuyulara düflece¤im geceler.Bana biri seslenecek yine. Annem olabilir. Bazen günün bir saatinde, bir dalg›nl›kta bana seslendi¤ini duyar›m. Sense hiç ça¤›rmazs›n beni. Akflam eve gelirken kalabal›klar›n içinden geçtim. Bir y›¤›n gövde, bir y›¤›n ac› dolu tekne babac›¤›m. Ak›nt›da birbirlerini görmeden, birbirlerine çarpa çarpa kep›l›p gidiyorlar. ‹çlerinden geçen hiçbir fleyi duymuyorum. Onlar seninle yapt›¤›m bu konuflmalardan habersiz.. Yapraklar›n savruldu¤u bulvarda uykulu, dalg›n yürüyorum. Hiç ayak basmad›¤›n, ortak hiçbir an›m›z›n olmad›¤› bu flehirde. Seni sen olmaktan hiçbir fley kurtaramaz art›k. Beni de ben olmaktan... Göçmen kufllar gidiyor baba. 16 ekim 2007 Bilim ve Aklın Aydınlığında e¤itim ÇA⁄RI GÜREL UYKUDAN ÖNCE Can›m Ci¤erim Allah’›m! Do¤dum do¤al› flu dünyada Senden bissürü fley istedim: Baflkan yard›mc›s› seçildim Bisküvi aras› lokum yedim fiiir yar›flmas›nda birinci geldim Matematikten befl ald›m Mahalle maç›nda en çok golü ben att›m Uçurtmam›n ipi hiç kopmad› Befliktafl Fener’i yendi Hatta bizim Karaçay’da bile Boyumu aflan yerde Gözümü açarak çimdim… ekim 2007 17 Bilim ve Aklın Aydınlığında e¤itim Ne desem ki… Her fley için Koskocaman Sa¤ol. Ama bilirsin: Geçen yaz Kur’an’a geçemedim Kar›ncalar›n yolunu bozdum Kaplumba¤ay› ters çevirdim Ütmesine bilye oynad›m S›n›f›mdan bir çocu¤u, Suçsuz yere tahtaya yazd›m. Leylekler geldi geçti Dereler doldu taflt› Bisikletim eskidi, ‹ki kitap okumad›m. Hangi suçumu anlatay›m Kusura bakma Allah’›m 18 ekim 2007 Bilim ve Aklın Aydınlığında e¤itim Baflkan yard›mc›s› olsam da S›n›f›n en gevezesi Beni sen yaratt›n fiu gökyüzünden kayan y›ld›z› Annemin bahçeye dikti¤i Ihlamur a¤ac›n› O a¤aca yuva yapan Yavrular›na yiyecek tafl›yan Küçücük kufllar› Yan odada ay ›fl›¤›nda Sessizce a¤layarak Tespih çeken ninemi ekim 2007 19 Bilim ve Aklın Aydınlığında e¤itim Ankara’da hastane bahçesinde So¤ukta annemi bekleyen Evimizin dire¤i babam› Dünyan›n öbür ucundaki foklar› Uzayl›lar varsa Onlar› da sen yaratt›n Her fleyi sen yaratt›n Allah’›m! Annemi sen yaratt›n 20 ekim 2007 Bilim ve Aklın Aydınlığında e¤itim YA⁄MUR NECAT‹ TONGA* “Bu ya¤mur, bu ya¤mur, bu k›ldan ince Nefesten yumuflak ya¤an bu ya¤mur Bu ya¤mur, bu ya¤mur, bir gün dinince Aynalar yüzümü tan›maz olur ” Necip Faz›l Elâ gözlü bir o¤lan çocu¤u, saçlar›n› inceden inceye tarayan ya¤mura ald›rmaks›z›n soka¤›n ortas›nda çamurla oynuyordu. Çocukluk. Çamur parçalar›n› yerden al›yor, akl›nca baz› flekiller yapmaya çal›fl›yordu. Soka¤›n öbür ucunda so¤uktan titreyen kediler, kendilerine kadar gelen hüzünlü havay› soluyorlard›. - K›z, Neriman. K››zz. Neriman duymad›kça Fatma ba¤›r›yor. O ba¤›r›yor, Neriman duymuyordu. Sonunda perdeler araland›, pencere aç›ld›, Fatma göründü. - Patlama ne oldu? Söyle, çocu¤u uyutuyordum. -Ayol yerin dibine mi girdin? Dünyadan haberin yok! Aysel’in yine k›z› olmufl? -Tüh. Kardefl, bu kad›n›n vallahi akl› yok. Beflinci k›z ha?! Neriman’›n yüzünde hafif bir tebessüm belirdi. Sonras›nda da hüzün. ‹ki komflu, bir süre Aysel’den, havadan sudan, geçim s›k›nt›s›ndan, elektrik k›s›tlamas›ndan konufltuktan sonra ayr›ld›lar. Ya¤mur, inceden inceye ya¤maya, evlerin çat›lar›nda üveyikler ›slanmaya devam ediyordu. *** Evin içi, bir ölüm sessizli¤ine bürünmüfl, dört çocuktan hiç ses seda yok. En büyükleri lise ikiye gidiyor, ad› ‹lknur. Aysel, o do¤du¤unda daha az a¤lam›flt›. Buruk bir sevinçti o asl›nda. Di¤erleri daha ilkokulda. Damla, Songül ve Yeter. Her biri kapanmam›fl yaralar antolojisinin bir parças›. Damla; nihavent bir taksim, Songül; ac›l› bir bozlak, Yeter; hüzünlü bir 盤l›k… Oysa Aysel’in * K›r›kkale Atatürk Anadolu Lisesi, Türk Dili ve Edebiyat› Ö¤retmeni ekim 2007 21 Bilim ve Aklın Aydınlığında e¤itim cuklar k›skansa da o erkek olacakt›, o farkl›yd›. Öyle umut ediyorlard›. nice umutlar› vard›. Hayatta hayallerin yar›m kalmas› kadar ne ac› verirdi ki! 22 Yak›nlarda hummal› bir kofluflturmad›r bafllam›flt› aylar öncesinden.?Bu sene Türkan fioray kirpi¤i moda, aralara birer de belik serpifltirdik mi oldu mu sana güzel bir kazak. Ne güzel, bu y›l da mavi renk moda.? diyorlar ve sürekli bir fleyler örüyorlard› teyzeler, halalar. Çocu¤un ancak befl yafl›na vard›¤›nda giyebilece¤i patikler, kazaklar hepsi haz›rd›. O, herkesin umuduydu. O, erkek olacakt› çünkü. Olmal›yd›. *** Birden bebe¤in sesi duyuldu. Ceylan gözleriyle, ufac›k parmaklar›yla bebek göründü. Annesinin kuca¤›nda. Aysel, iki arada bir derede kalm›flt›. Hüzün ile sevinç aras›nda gel-gitler. Sevilmeyecek gibi bir bebek de de¤il ki kuca¤›ndaki. Saçlar› yumuflac›k, gözleri mahmur, dudaklar› pembe. Kokusu en güzel güllerden daha güzel. Gel gör ki hayaller el vermiyordu. Hayat, umulmad›k anda sana gerçeklerini gösteren bir aynad›r. Sevilmelidir bu çocuk, öyle durduk yere a¤lan›lmamal›d›r. Çocuklar da üzülmemelidir. Kalkt›. Pencereye yaklaflt› yeniden Aysel. Ne güzel bir ya¤murdu flu ya¤an. Bir türlü h›nc›n› ç›karam›yordu bulutlar. Bir balta gibi inemiyordu kald›r›mlara. Pencereye yaklaflt› Aysel. Ya¤murda kofluflturan mahallenin erkek çocuklar› bu kadar çirkin miydi? “Benim bebe¤im onlardan daha güzel olacak” dedi içinden. Sicim gibi ya¤an ya¤muru seyrederken yüre¤indeki f›rt›nalar›, ya¤murlar›, kara bulutlar› kime anlatabilece¤ini düflündü. Kocas›na olmaz. Kime? Kimse akl›na gelmiyordu. Neler düflünmemifllerdi ki Aysel ve kocas›? ‹smi bile haz›rd› o¤ullar›n›n: Umut. Aysel ve efli, o¤ullar›n› okutacaklar› okullar›, askere gönderirken çekecekleri halay›, o¤ullar›n›n dü¤ününü bile düflünmüfllerdi. Y›k›lm›fll›klara ra¤men hayallere sar›lm›fllard›. Hem umut fakirin ekme¤i de¤il miydi? “Soka¤a ç›k›lmal›, ya¤murla ›slan›lmal›, hatta çamura kar›fl›lmal›d›r. Y›llar sonra gün açmal› ve güllerle birlikte yerden bitmelidir. Yeter ki bu ›st›rap bitsin. Gidilmelidir, bu odadan ç›k›lmal›d›r. Kimselere görünülmemelidir” Mavi çocuk tak›mlar› ›smarlanm›fl, karyola süslenmiflti, rengi de maviden. O kadar çocu¤un üstüne, bir çocuk arabas› daha al›nm›flt›. Di¤er ço- Hastanenin solgun ›fl›klar›n› hat›rlad› birden. Ayaklar›na prangalar, kollar›na kelepçeler gibi ba¤lanan, pencereden odas›na yans›yan Vazgeçti. ekim 2007 Bilim ve Aklın Aydınlığında e¤itim akasya a¤ac›n›n gölgelerini. Uyku denizinde yüzebilmek için yüzü kaç kere sayd›¤›n› hat›rlayamad›. O zaman da bir akflamüzeri ya¤muruna kapt›rm›flt› kendini böyle. güzel bir çiçektir hem. Ne güzel k›rm›z› çiçekleri vard›r.” dedi içinden. Yine de üzüldü dokuz ay önce dikti¤i, sonra gözünden sak›nd›¤› çiçe¤in düflüp parçalanmas›na. O günlerde, gözlerinin sahilindeki sudan gemiler de bir türlü gitmek bilmiyordu. Kocas›n›n getirdi¤i güllerle bile mutlulu¤u yakalayamam›flt› hastanede. Hâlbuki kocas› y›llar sonra ona gül getirmiflti. Güllerden de geriye bir avuç hüzün kalm›flt›. -Ad› Ya¤mur olacak! diye ba¤›rmaya bafllad›. fiimflekler çak›yordu. Ya¤an ya¤mur, Aysel’in çocukken çizdi¤i resimlerdeki ya¤murlara hiç benzemiyordu. Anlam›flt›: Ve yaln›z yaln›zl›klar› kal›yordu kald›r›mlara inen ya¤murlar›n. Günlerdir ne kadar çok düflünüyor, üzülüyor ve a¤l›yordu. Pencereye tekrar yaklaflt›. Kocas› ve çocuklar›, merak içerisinde Aysel’i izliyor. Bir fley de söyleyemiyorlard›. Karfl› pervazda ›slanan güvercinleri seyre dald› Aysel. Pencereyi açt›, taze toprak kokusu birden içeriye doldu. Pencere kenar›ndaki o¤lan güzeli çiçe¤ini düflürdü. Kadife yapraklar› ile o¤lan güzeli, Aysel’in hayalleri gibi paramparça oldu. “K›z güzeli, daha ekim 2007 Gökten ses geldi, eflya konufltu, odadakilerden ç›t ç›kmad›. Yineledi, ayn› durum. Ya¤mur, fliddetini art›rm›flt›. Neden ya¤mur? ‹çinde k›m›ldan›fllar. Konuflmaya devam etti. - Yeteri kadar üzüldüm. Günlerdir a¤l›yorum. Hem rahmettir. fiu bulutlar› görüyor musunuz?...Onlardan bile çok a¤lad›m. Onlar asl›nda benim yüzümden a¤l›yor. Kald›r›mlarla bir al›p veremedikleri yok. Ad›, Ya¤mur olacak. Efli ve çocuklar›, Aysel’in ne demek istedi¤ini anlamaya çal›fl›yordu. Aysel, arkas›nda “Ad› Ya¤mur olacak” sözlerini b›rakarak ya¤murda ›slanmak için d›flar›ya kofltu. Saatlerce ya¤an ya¤murdan geriye bir isim kald›, bir de Aysel’in umutlar›. 23 Bilim ve Aklın Aydınlığında e¤itim ÜÇ VAKTE KADAR ‹ZG‹ YAZICI* Dinlemeye bafllad›¤›nda mutlaka bir fleyler duyars›n. Gaipten gelen sesler, fare t›k›rt›lar›, mide gurultular›, dedikodu f›s›lt›lar›... Karanl›kta oturup da uçuflan nesneler görmeye benzer bu. Hani bir korkudur sarar ya bedenini, ruhunu. Sat›p kaças›n gelir. Susmak vaktidir flimdi. Yaln›zca dinle ve gör bilinmeyenin gösterisini. Üstünden y›llar geçmifl gibi gelen anl›k olaylar›n birlikteli¤i bu sözler, kahkahalar, ölümler, kaç›fllar bar›nd›ran. Kald›r›m kenarlar›ndan rögarlara akan gizemlerin bir göstergesi, y›llanm›fl flaraplar kadar de¤erli, kadife dudaklardan süzülen bir busedir belki de tetikleyici. fiimdi her fleye bafllamadan önce yapman› istedi¤im fleyler var. ‹lk önce kulaklar› patlatacak derecede bir 盤l›k koy ver ki duvarlar› vakumlayan bardaklar›n fl›ng›rt›s›n› duy. Bir sonra ki ad›m kap›n› kilitle, perdelerini ›fl›k s›zamayacak denli birbirine kenetle, mümkünse alarm›n› kur. Umar›m çak›n her zamanki gibi sa¤ cebinde fliflkinli¤ini koruyordur. Bacaklar›n uyufluncaya kadar ba¤- dafl kurup bekle. Her fley zaman› gelince olmaz m›? Bunun için de beklemek gerekir de¤il mi? Beni dinlemeye bafllad›¤›na göre kabullenmifl say›l›rs›n. Geri dönüfl aflamas›n› geçmifl bulunmaktay›z. Arkana yaslan geri say›m bafllad›. 3, 2, 1... Üç fley hep bafl›na bela oldu. Yaln›zl›k, aflk ve ölüm. Hayatta her fleyin bir efli vard›, z›tl›klar birbirini tamamlard›. Siyah ve beyaz, iyilik ve kötülük, do¤ru ve yanl›fl. Aralara tahammülümüz yoktu hiç. Griler bunalt›r, beyaz yalanlar usand›r›rd›. Üçüncü flahsiyetlere kalmazd› hiçbir ifl. Belki de bu yüzden; Tanr› herkese; ‹ki ayak verdi yürümek için, iki el verdi tokalaflmak için, iki kulak verdi duymak için, iki göz verdi görmek için, Fakat neden bir kalp verdi? Çünkü di¤er kalbi baflka birine verdi gidip bulunması için... * Hilmi F›rat Anadolu Lisesi Söke/AYDIN 24 ekim 2007 Bilim ve Aklın Aydınlığında Yaln›zl›¤› terk etti yar›m kalan yan›n› doldurmak için. Ama bilmiyordu ki aflk bile iki yaln›zl›¤›n ortak olmas›na yetmiyordu. Ancak baflka bir yaln›zl›kta buluflmakt› bu. Beklemeler üzerine hikâyeler, bekletmeler... Hayatta yer etmeyen üçüncü flah›slar, nesneler onun hayat›n› oluflturuyordu. Bu lanet dünyaya üçüncü ay›n üçüncü günü gözlerini açm›flt›. O yüzden hiçbir zaman bu rakamla bar›fl›k olamad›. Üçlemeleri hiç sevmezdi. Niye hikâleyeri 1, 2, 3 diye aflama aflama yazarlard› ki? Bir fleyi söyleyeceksen bir anda a¤›zdan ç›kmal›yd› ve bir fleyi anlatacaksan sayfaya bütün duygular›n dökülmeliydi. Arkanda bekleyeni b›rak›p da sayfay› çevirmek nas›l bir davran›flt›? Üçü bir aradaym›fl peh, diye söylenirdi içinden. Güzelim kahveyi kremaya bulay›p rezil etmekten baflka bir fley de¤ildi bu. Buram buram kahve kokusunu içine çekemedikten sonra ne anlard›n ki o parmaklar›n› yakan bardaklardan. O s›cakl›k tenden öteye geçmezdi ki ci¤erlerine dolsun, kalbinden tafls›n. Masallarda bile gökten üç elma düflerdi. Dilim dilim diler, paylaflt›r›rd›. Ama b›rak›n kafas›na elma düflmesini, pay›na bir dilim bile düflmedi. (Belki de bundand›r küskünlü¤ü.) Hiçbir fleyi, olsun diye üç kez denemezdi. Allah’›n emri üçtü. O ise hiçbir dine mensup de¤ildi. Baba, o¤ul, kutsal ruh üçlemesi z›rval›klar listesinin bafl›n› çekiyordu. O kutsal ruhlar› birer birer sat›p izini kaybettirmiflti. Yar›flmalarda niye üçüncü olanlara bronz madalya verirlerdi ki elde ettiklerinin hepsi flimdi flehir çöplü¤ündeydi... (Onu içinde bar›nd›ran cümleleri üç noktayla sonland›rd›¤›m› görse inan›n bu benim için hiç iyi olmazd›. Ona göre üç nokta düflünceleri kestirip atman›n baflka bir yoluydu.) Her fley bir fincan telveyle bafllad›. Fala inanma fals›z kalmagillerdendi. Nitekim istese de inanacak zaman› olmayacakt›. Bafl suçlu bendim belki de. Hadise flöyle geliflti. K›rk y›ll›k hat›ralar› tazelerken midenin mayhofllu¤u dile vursun demifltik. Övünmek gibi olmas›n çok güzel yazar›m, ekim 2007 e¤itim ço¤unlukla da tutar. Nitekim görmüfltüm neler olaca¤›n› ama söz a¤›zdan bir kere bile ç›kamad›. Üç vakte kadar kap›nda birrrr... (O an surat› düfltü iflte.) Hayy eflflek ar›s› soksun dilimi! dedim ama olay o noktada çoktan kopmufl, kay›plara kar›flm›flt›. Kestirip att› sözümü apar topar evden ayr›ld›. Yollar›m›z›n bu flekilde ayr›lmayaca¤›n› biliyordum o farketmese de ben bu hikâyenin hep bir parças› olacakt›m. An›lar›n›n içine s›z›p bu karelerden derlemeler oluflturacakt›m. Raflar›n aras›ndan izliyordum onu. Kitaplar›n sayfalar›n›n saklad›¤› gizlerle ortak olmufl hem gizleniyor hem de gizemini çözmeye çal›fl›yordum. Kara kalemi gözleri kamaflt›ran beyaz k⤛da ak›yor, cinayet iflliyor, onu karal›yordu. Kaleminin k⤛tla yapt›¤› sürtüflmeden ç›kan sesler iflledi¤i cinayetlere 盤l›k oluyordu. Bir yaz›n›n ses getirmesi böyle mi bafll›yordu? Sessiz ve lofl ortam onu tamaml›yordu, bukalemun gibi renk de¤ifltirip gizleniyordu sanki. Kaçabilmek ama saklanamamak sözü onun için de geçerliydi. Nitekim öyle de olmufltu. Kara kapl› kitap kulelerinin arkas›nda kitap aralar›na s›k›flm›fl, can› yanm›flt›. Vefas›z birinin okumaktan s›k›ld›¤› bir kitab›n anca ayrac› olabilmiflti, her kald›¤› yerde onu ötelemek zorunda kalm›flt›. Toza bulan›p yosun tutmufl, sonunda s›k›flt›¤› koltuk aralar›ndan düfltü¤ü raylarda bulmufltu kendini. Elbet bir metro, h›zl› tren ve bilumum z›mb›rt›dan biri geçerken onu da rüzgâr›na kat›p götürecekti. Sürtünüp ç›kan k›v›lc›mlardan biri tutuflturacakt› köflesinden, yan›p kül olacakt› kimse bilmeden. Birer lokomotiftik çuf çuf demekten baflka bir ifle yaramayan bir makasta yollar›m›z kesiflinceye kadar. Ve bir gün buummm! Dray yapt›k beraber. Makas art›k kimin elindeyse ona flükretmeli mi, küfretmeli mi bilinmez. Kompart›manlar dar geldi, bu yo¤un sevgi duyulup nefret uyand›ran kar›fl›ma. Bir üçgenin köflelerinde oynanan köfle kapmaca iflte o zaman bafllad›. Nice zamand›r arad›¤› yar›m› bulmufltu lanetiyle birlikte. Yanl›fl kurulmufl bir üçgendi bu. Bütün üçgenler gibi. O 25 Bilim ve Aklın Aydınlığında e¤itim kendi treninin makinisti de¤ildi, yar›m buruk kalm›flt› bunu ö¤renince, sadece bir lokomotifti maalesef. Elbet makinisitle de bir gün tan›fl olurdu. Gün ›fl›¤a kavuflmadan gerçekleflecekti her fley. En iyi büründü¤ü renkti siyah, hemen karar›verirdi surat›. Bu onun avantaj› olacakt›. Bir bak›flta ruhunu görmüfl, tan›m›fl, sevmiflti ve göz aç›p kapay›ncaya kadar her fley bitmiflti. Anl›k duygular hayat›n› öyle bir doldurur olmufltu ki bunlar›n ayn› zamanda ömründen çald›¤›n› düflünüyordu. Adil bir düello olmayacakt›. Niye böyle bir fley olsundu ki zaten? Hayat adil miydi ki? En az›ndan ona karfl› hiç öyle davranmam›flt›. O da bunun intikam›n› baflkas›ndan ç›karacakt›, iflte nefreti mürekkep olacakt›, kalemine damlayacakt› k›l›c›n›n ucundan so¤uk mermerlere. Histerik kahkahalar bo¤az›nda dü¤ümlendi, k›l›c›n ucu tenini deldi. Kim vurduya m› gitmiflti? Dünya ondan ba¤›ms›z dönmeye bafllam›flt›. Niye onu seçmiflti? H›zl› treni bekliyorken düflünüyordu ne ka- 26 dar h›zl›yd› ki? Raylarla aras›ndaki mesafeyi korumas› için sar› bir çizgi vard›. Ayaklar›n› sürüye sürüye yanaflt› çizgiye. Arkas›nda k›l›c›n deldi¤i yerden s›zan nefret damlac›klar› ince bir çizgi oluflturuyor, e¤ilip bükülüyor, farkl› manalar tafl›yordu. Belki de bafl›ndan beri olup biteni kendi dillerinde anlat›yorlard›. Çizgiyle oyalanmaya bafllad› bir ileri bir geri. Çocuklu¤unda atlad›¤› hayalî ip oyunlar›n› hat›rlad›. Cambazl›k denemelerinin temelleri o zamanlar at›lm›flt›. Hayata att›¤› ilk ad›mlarda da durumun de¤iflmedi¤ini anlam›flt›. Yaln›zca cambaz, ‘-can’baz olmufltu ip ayn› ip, bafl›n› döndüren yükseklik ayn› yükseklikti. Sar› çizginin bir ad›m ötesine geçti. D››tt, lütfen sar› çizgiyi geçmeyiniz! Sakin bir tondu ilk uyar›, hofllanm›flt› bu sesten. Geri çekilip tekrar ileri gitti, çizgiyi aflt›. D›››tt, sar› çizgiyi geçmeniz tehlikelidir! dedi mikrofona titreflen ses telleri. U¤ultulu bir rüzgâr esmeye bafllad›, yapraklar uçufltu. D›››tt, d›››tt... Taka taka taka k›v›lc›mlar uçufluyordu. D››t d››tt... Kitap raylara düfltü, rüzgâra kar›flt›, k›v›lc›mlara boyandı. ekim 2007 Bilim ve Aklın Aydınlığında e¤itim ERS‹N ÖZARSLAN HABER‹N VAR MI? Acep gam defterinde aflk›n da yeri var m›? Gam defterini okuyanlar aflk derdinden anlar m›? Genifl mi Leylâ’n›n gezdi¤i bahçeler, Gönlünce oynamayacak kadar dar m›? Ans›z›n düflman› güldüren haber Gönül mülkünü tarumar eden rüzgâr m›? Esrarl› haberler gelir bilinmez diyarlardan Kaynaklar› Kabil mi, Kandahar m›? ekim 2007 27 Bilim ve Aklın Aydınlığında e¤itim Yüce da¤ bafllar›nda parlayan beyazl›k Bulut mu, tülbent mi, yoksa b›ld›r ya¤an kar m›? Mevsimsiz bahçeleri tutuflturan atefl boydan boya Bahar m›, ilkyaz m›, al kanatl› turnalar m›? Dallardan ba¤r›m›za düflen kor ans›z›n Patlayan gonca m›, k›zaran nar m›? Çözmüflsün saçlar›n› geceye, karartm›fls›n günü Bu bir su-i kast m›, yoksa intihar m›? Her fleyi unuttum senden gayr›, her fleyi sildim Kay›tlardan haberin var m›? Haberin var m›? 28 ekim 2007 Bilim ve Aklın Aydınlığında e¤itim * YUSUF YANÇ O EV‹N H‹KÂYES‹ Bilenlere soruldu, ölçüldü, biçildi, Uzun uzun tart›fl›ld›, Yerine, büyüklü¤üne karar verildi, Olabildi¤ince k›ble belirlendi, Bilmem kaç alt›n da para ayr›ld›. Tek tek seçildi tafllar›, Çilekefl eflekler, birer ikifler getirdi, En mahir yonuculara teslim edildi, En becerikli ustalar ördü duvarlar›n›, Hem de ihmal edilmedi kufl pencereleri, Ard›çtan tavanlar›, çamdan do¤ramalar›... Nerede seni yapt›ranlar? Hani maharetini sergileyen ustalar? Duvarc›lar, s›vac›lar, do¤ramac›lar... Nerede sana sahip olanlar, Hangi flehrin flehreküstüsündeler, Ya da hangi flehrin seçkin semtindeler? Var m› arada bir gelip hat›ralar›n› arayanlar? * MEB Yaygın E¤itim Enstitüsü /ANKARA ekim 2007 29 Bilim ve Aklın Aydınlığında e¤itim Kufl penceresindeki kufllar öksüz, K›rlang›çlar her geliflinde yaln›z, Bahçendeki a¤açlar sal›ncaks›z, Ot dolu bahçeler çiçeksiz... B›rak›n camlar›, do¤ramalar› bile yok, K›fl›n her taraf buz gibi so¤uk... fiu oda senin, bu oda benim diyenler, Olmay›nca gönül koyanlar, Gelin doldurun odalar›, birer ikifler Bak bofl duruyor divanlar, sedirler... Önceleri birer ikifler, Sonralar› heper heper, Gurbet ele, baflka semtlere gidifller. 30 ekim 2007 Bilim ve Aklın Aydınlığında e¤itim Kaç gelin ç›kt› efliklerinden, Kaç gelin geldi merdivenlerinden, Askere u¤urland›, eli k›nal› koç yi¤itler. Kimileri salimen döndüler, Kimileri gazi olup geldiler, Kimilerinin de flehitlik berat›n› getirdiler. Kurbanlar kesildi tekbirlerle bahçende, Bereketli iftar sofralar› kuruldu odalar›nda Bayramlarda dolard› efliklerin ayakkab›larla Kimi zaman mevlütler ç›nlad› duvarlar›nda, Bazen türküler, gazeller yank›land› tavanlar›nda. Kimi zaman bir sakinin geldi dünyaya Bazen a¤›tlarla u¤urland› birisi son mekân›na. S›k›fl›p kald›n›z siz de, baz› akranlar›n›z da Kibirli, gururlu, hat›ras›z beton binalar aras›nda. ekim 2007 31 Bilim ve Aklın Aydınlığında e¤itim Art›k pencerelerden gözükmüyor minareler, Seyredilmiyor Ramazan’da kandiller. Yok olan mahyal›, mahyas›z kiremitler, fiimdi onlara Osmanl› kiremiti diyorlar. Baz› yerleri art›k onlarla süslüyorlar. Kiminiz iltifata u¤rad›n›z, bak›m gördünüz, Kiminiz korumas›z korumaya al›nd›n›z! Kiminiz köylerde, kasabalarda yaln›z, Kiminiz flehirlerde yaln›z... Birçok insanla ayn› kaderiniz, Kalabal›klar içinde, hep yaln›z, hep yaln›z... 32 ekim 2007 Bilim ve Aklın Aydınlığında e¤itim FULYA ÜSTBAfi MUTLULUK fiARKISI Elma flekeri ald›m kendime Belki çocuklu¤uma dönerim diye O y›llar›n coflkusu gitti benden U¤ramaz yüre¤ime. Hepimizde pembe gözlükler Her fley kalbimiz kadar güzel Mutluluk flark›s› yüre¤imize Hat›ralar efllik eder. ____________________ * Hilmi F›rat Anadolu Lisesi Söke /AYDIN ekim 2007 33 Bilim ve Aklın Aydınlığında e¤itim BEYAZ GEM‹ FEYZA D‹DAR YAZGAN* Her okuyucuyu ilk sayfas›ndan itibaren kendi dünyas›na götüren beyaz bir gemi. T›pk› ad› gibi okuyucusunu içinde bembeyaz, p›r›l p›r›l, masum ve kimi gerçekleflmifl kimi zaman da kalplerinin bir köflesinde kalakalm›fl çocukluk hayallerine kelimelerde can verir. Cengiz Aytmatov’un o ak›c› üslubuyla kaleme ald›¤› ve bizim eksik kalm›fl, bizi biz yapan Türk kültürünün unutulmufl belki de ço¤umuzun bilmedi¤i, kalplerimize nak›fl gibi iflleyen, geçmifle özlemin, gelece¤e umudun aynas›d›r beyaz gemi. Küçük bir çocu¤un, küçük yaflam›nda yenidünyan›n imkânlar›ndan yoksun ama kocaman dolu dolu yaflad›¤› iki masal›yla nas›l hayat buldu¤unu anlat›r. Çocuk kendi masal›nda ‘’yatan deve’’ dedi¤i, okflamadan yan›ndan geçmedi¤i, onunla konufltu¤u, * Bekir Gökda¤ Lisesi Keçiören/ANKARA 34 ekim 2007 Bilim ve Aklın Aydınlığında sonra ‘’eyer’’ad›n› verdi¤i, üzerine ata biner gibi oturdu¤u,’’kurt’’ ad›nda her zaman ona sürünerek ve niflan alarak yaklaflt›¤›, daha nice kaya ve tafllar› vard›r. ‹yileri mi dersiniz, zararl›lar› m›, kurnazlar› m›, aptallar› m›… Çocuk bu masal kahramanlar›yla hayat›ndaki bitmez tükenmez eksikliklerini tamamlar, hatta her gün beyaz bir gemi bekler en yak›n arkadaflının dürbünüyle beraber. Babas›n›n o gemide çal›flt›¤› ve ona ulaflmak için bir gün dereye girip bal›k olaca¤›, Is›k Gölü’ne ulafl›p beyaz gemiyi bulaca¤› ve babas›na kavuflaca¤› o kocaman masal›na s›¤›n›rd›. Bu bize yaz›lan apaç›k bir mektup gibi asl›nda. Çünkü biz eksikliklerimizi tamamlayabilecek ve gerekti¤inde s›¤›nabilece¤imiz bir masal›m›za dahi sahip olamad›k. Bir de Rus egemenli¤i alt›ndaki yeni nesil gibi özünü kaybetmifl topluma direnen Mümin Dede’sinin anlatt›¤› Boynuzlu Geyik Ana masal› vard›r ki bu masal›n kahraman› Boynuzlu Geyik Ana da yapt›¤› bütün iyiliklere ra¤men kendine sahip ç›kmayan, aksine zarar veren insanlara küsüp çok uzaklara gitmifltir. T›pk› bizim tarihimizdeki o eflsiz kültüre sahip ç›kamad›¤›m›z gibi… Çocuk bir gün Mümin Dede’sinin anlatt›¤› Boynuzlu Geyik Ana’y› görünce masallar›n gerçek oldu¤u umuduna kap›l›r. Fakat roman›n kötü flahsiyetinin Boynuzlu Geyik Ana’y› öldürmesiyle tek kalan di¤er masal›na gerçekten ulaflmak arzu- ekim 2007 e¤itim suyla dereye girer ve kaybolur… Aytmatov’un dedi¤i gibi “Çocuk ruhunun ba¤daflamad›¤› çirkinli¤i elinin tersiyle itti. Bir defa parlay›p sönen y›ld›r›m gibi yaflad›.’’ Beyaz Gemi, okunmas› gereken güzel bir eser. Zira bu eser flimdi okunmazsa daha sonra geç kalm›fll›¤›n piflmanl›¤›n› okuyucusunun içinde hissettirir. ‹nsan Beyaz Gemi’yi okuduktan sonra kendine bir bakmal›. E¤er o da her insan gibi ça¤›n sorunlar›yla bo¤ufluyorsa bir masal bulmal› ve ya¤murlu, so¤uk, f›rt›nal› günlerde bir s›¤›na¤a ihtiyaç duydu¤unda çat›s› akmayan, so¤u¤u geçirmeyen, f›rt›nan›n ürkütücü u¤ultusunu duyurmayan o masal›na s›¤›nmal›. 35 Bilim ve Aklın Aydınlığında e¤itim “E⁄‹T‹MDE ‹Y‹ ÖRNEKLER” VE ÖDÜLLEND‹RME MUSTAFA K‹RAZO⁄LU* Toplumumuzda yaflam biçimi hâline getirilen davran›fl kal›plar›ndan birisi de olumsuz modelleri ön plana ç›kararak olumlu geliflme sa¤lama çabalar›d›r.Evdeki anne-baba çocuklar›nda,okuldaki idareci ö¤retmenlerinde veya ö¤retmenler ö¤rencilerinde,iflyerindeki patron iflçilerinde,atölyedeki ustabafl› ç›raklar›nda ço¤u zaman olumsuz davran›fllar› ön plana ç›kar›rlar bilerek veya bilmeyerek... Anne-babalar çocuklar›na sürekli yapmamas› gerekenleri söyler ço¤unlukla.Yapt›klar› uygun davran›fllar›n pekifltirilmesi bile yapmamalar› gerekenler tekrarlanarak sa¤lanmaya çal›fl›l›r.Ö¤retmenler kurulunda çok az yönetici olumlu davran›fllar›n üzerinde durarak ve iyi çal›flmalar› gündemde tutarak ö¤retmenlerin verimini yükseltmeye çal›fl›r.S›n›fta çok az ö¤retmen olumlu davran›fl sahibi ö¤rencilerin adlar›n› bile olumsuz davran›fllar› olanlara göre daha önce ezberler.Yaramazl›klar icat eden ö¤rencilerin adlar› bazen ba¤›rma ve s›n›f›n zaman›n› o ö¤renciyle u¤raflma nedeniyle çalmaya kadar varan ö¤retmen tutumlar›yla haf›zalara kaz›n›rken olumlu modellerin gündemde kalmas› sürekli ötelenir.Yine ödüllendirmelerle s›k s›k ö¤rencilerin olumlu davran›fllar› ço¤altmas› sa¤lanmal› iken okullar›n aile birli¤i bütçelerinde her nedense ço¤u zaman böyle bir gider veya disiplin kurullar›nda ödüle esas herhangi bir karar bulamamak mümkündür( mevzuatla zorunlu k›l›nan takdir,teflekkür ve onur belgesi gibi evrak ödülleri d›fl›nda !)... Örne¤in k›l›k k›yafeti uygun olmayan ö¤renci Z’yi çok say›da ö¤retmen çeflitli flekillerde uyard›¤› hatta uyar› dozunun ö¤rencilerin birlikte kat›ld›¤› törenlerde ve denetimlerde yöneticiler eliyle iffla flekline ulaflt›¤› bir kurumda; ö¤renci Y’nin k›yafetini de¤iflik uygulamalarla ve yöntemlerle olumlu model olarak sergileme ve ödüllendirme fikri dahi yoktur. Ödüllendirmelerle olumlu modeller olufl- * A.Konuko¤lu And.Ö¤rt.Lisesi Müd. 36 ekim 2007 Bilim ve Aklın Aydınlığında turma fikri e¤itim kurumlar›nda maalesef uygulama sahas›n› çok az bulmaktad›r.Bunda bir çok e¤itim kurumunun maddi ödül verecek bütçelerinin olmamas› bir mazeret gibi görünse de ö¤renci psikolojisi aç›s›ndan motive edici ve okul toplumu önünde onurland›r›c› uygulamalar›n çok az olmas›; nedenin asl›nda bu olmad›¤›n›,bu durumun yönetici ve ö¤retmenlerin bak›fl aç›s›ndan kaynakland›¤›n› göstermektedir. Millî E¤itim Bakanl›¤›n›n öncülük etti¤i E¤itimde ‹yi Örnekler Konferans› (2007 y›l›nda kantinler ve okul aile birlikleri yar›flm›flt›r), Y›l›n Kaliteli Kurum ve Ekibi (Ankara’da kalite berat› verilmesi), Bu Benim Eserim Yar›flmas› gibi iyi örnekleri kamuoyuna duyurma projelerini bu nedenle çok önemsemek gerekir.Ayn› zamanda Cumhuriyet e¤itim gezileri de ödüllendirme kapsam›nda kabul edilebilir. T›pk› Demokrasi E¤itimi ve Okul Meclisleri Projesi ile TBMM’de a¤›rlanan ö¤renci meclis üyeleri gibi.Bu konuda yeni ve de¤iflik projeler yerel ve ulusal çapta ço¤alt›lmal›d›r. ekim 2007 e¤itim Sabanc› Üniversitesinin 2007 y›l›nda dördüncüsünü gerçeklefltirdi¤i E¤itimde ‹yi Örnekler Konferans›’na çeflitli bafll›klar alt›nda yüksek say›da kat›l›m›n gerçekleflmesi de e¤itimdeki iyi modellerin gün yüzüne ç›kma arzu ve ifltah›n›n göstergesidir. Bakanl›¤›m›z›n,valiliklerimizin,il-ilçe millî e¤itim müdürlüklerinin çeflitli üniversitelerin ve sivil toplum örgütlerinin benzer tarzda yerel veya ulusal iyi modelleri kamuoyuna sunma çal›flmalar› yapmas›, ödüllendirme ile sonuçlanacak programlar tertip etmesi ve bu flekildeki uygulamalar› ço¤alt›p gündem oluflturmas› bir zorunluluk hâline gelmifltir. Bu zorunluluk; medyan›n okullarda veya civar›nda, içinde ö¤rencilerin de bulundu¤u fliddet olaylar›n› gündem yapt›¤› ve olumsuz modellerin ana haber bültenlerinde cirit att›¤› , bir tek ö¤rencinin bile kitap tafl›y›p okumad›¤› liseli dizilerinin ekran› kaplad›¤› flu günlerde daha önemli de¤il mi sizce de... 37 Bilim ve Aklın Aydınlığında e¤itim KORKUT ATA (DEDE KORKUT) ÖMER KANAT* Dede Korkut, Türklerin efsanevi dedesidir. Korkut Ata ismiyle de an›l›r. Dede Korkut öyküleri, O¤uz Türkleri 'nin 9-11. yüzy›llardaki yaflay›fllar›, inançlar› ve toplumlar› hakk›nda önemli ipuçlar› içerir. O¤uz Türklerini, onlar›n inan›fllar›n›, yaflay›fllar›n›, gelenek ve göreneklerini, yi¤itliklerini, sa¤lam karakteri ve ahlak›n›, ruh enginli¤ini, saf, ar›-duru bir Türkçe ile dile getirir. Destanlar›ndaki fliirlerinde, çal›nan kopuzlar›n k›vrak ritmi, yan›k havas› vard›r. Dede Korkut, Türk sözlü edebiyat›n›n önemli ö¤elerindendir. Destanlar› uzun süre boyunca sözlü aktar›lm›fl, Akkoyunlular Devleti zaman›nda yaz›ya dökülmüfltür. Yazd›¤› Türk Destanlar›'n›n iki orijinal kopyas› vard›r. Bu kopyalardan biri Almanya 'da Dresden 'de öteki ise Vatikan'dad›r. Dresden yazmas› k›sa bir girifl ve 12 öyküden oluflur. Öyküler s›ras›yla: 2. Salur Kazan'›n Evinin Ya¤malanmas› 3. Kam Büre Bey O¤lu Bams› Beyrek 4. Kazan Bey O¤lu Uruz'un Tutsak Olmas› 5. Duha Koca O¤lu Deli Dumrul 6. Kanl› Koca O¤lu Kantural› 7. Kaz›l›k Koca O¤lu Yegenek 8. Basat'›n Tepegöz'ü Öldürmesi 9. Begin O¤lu Emren 10. Uflun Koca O¤lu Segrek 11. Salur Kaza’n›n Tutsak Olup O¤lu Uruz'un Ç›karmas› 12. ‹ç O¤uz'a Tafl O¤uz Asi Olup Beyrek Öldü¤ü Vatikan yazmas›nda k›sa bir girifl ve alt› öykü vard›r: 1. Dirse Han O¤lu Bo¤aç Han 1. Hikâyet-i Han O¤lu Bo¤aç Han 2. Hikâyet-i Bams› Beyrek * Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi Osmaniye Meslek Yüksekokulu 38 ekim 2007 Bilim ve Aklın Aydınlığında 3. Hikâyet-i Salur Kazan'›n Evi Ya¤malandu¤udur 4. Hikâyet-i Kazan Begün O¤lu Uruz Han Tutsak Oldu¤udur 5. Hikâyet-i Kaz›l›k Koca O¤lu Yegenek Bey 6. Hikâyet-i Tafl O¤uz ‹ç O¤uz'a Asi Olup Beyrek Vefat› Türk dünyas›n›n bilge atas› olan Dede Korkut ve onun hikâyelerinde; Türk toplumunun savafllar› ve bar›fllar› ile birlikte, aile ve e¤itim yap›s›yla üstün ahlak ve karakter sa¤laml›¤›na dikkati çeker. Türk milletiyle özdeflleflmifl olan do¤ruluk, sözünde durmak, mukaddes de¤erler u¤runa ölmek gibi çeflitli karekterler, hikâyelerin ana temas›d›r. Dede Korkut hikâyelerindeki tüm kahramanlar›n aile, cemaat ve insan sevgisini ön planda tutmas›, millet olarak ahlak ve yaflam anlay›fl›m›z› göstermesi bak›m›ndan önemlidir. Kahramanlar›n ço¤u gençtir ve mutlaka bir yi¤itlik gösterdikten sonra ad verilir. Pek ço¤umuz biliriz, Dirse Han o¤lu bir bo¤ay› öldürünce Dede Korkut o gencin ad›n› "Bo¤aç" koyar ve onu flan, fleref, mal ve rütbe ile ödüllendirir. Dikkat edilirse, hikâyelerde, gençli¤e son derece önem verilmekte, onlar›n, ailesine, milletine ve devletine ba¤l›, cesur ve çal›flkan olmalar›na iflaret edilmektedir. Savafl, av, toy vb. e¤lencelere Hz. Peygambere salavat getirilerek bafllanmas› da Türk Kavimleri'nin dinî yönden fluurlu oldu¤unu ve devlet millet birli¤inin sa¤lam temellere dayand›¤›n› göstermektedir. Dede Korkut hikâyelerinde özellikle göçebe O¤uz Türkleri'nin tabiat flartlar›na karfl› dirençleri, düflmanlar›na karfl› sürekli üstünlü¤ü ve birlik fluurundan do¤an kuvvetlilikleri dikkati çeker. Korkut Ata olarak sayg› gören Dede Korkut’un hikâyeleri yafll› ve bilginlere büyük de¤er verildi¤ini de göstermesi aç›s›ndan, son derece önemlidir. Allah, do¤um, din ve ölüm düflüncesi, hayat›n her an›nda kendisini gösterir. Bugün Dede Korkut ve ekim 2007 e¤itim onun hikâyelerinden ve destanlar›m›zdan alaca¤›m›z önemli dersler vard›r. Fertler aras›nda sayg›, sevgi, karfl›l›kl› hoflgörü ve mertlik bunlar›n bafl›nda gelmektedir. Dede Korkut asl›nda büyük bir vatanseverdir ve milletinin sonsuza dek güçlü ve mutlu yaflamas›n› gerçeklefltirme mücadelesi içindedir. Hikâyelerindeki örnek flahsiyetler olan Bay›nd›r Han, Kazan Han, Bams› Beyrek, Bo¤aç Han, Selcen Hatun, Se¤rek ve di¤erleri toplumda olmas› gereken ideal insan karakterlerini temsil ederler. Bu insanlar, milleti ve vatan› için ölümü göze alan ve tüm zorluklar›n üstesinden gelebilen kahramanlard›r. Prof. Dr. M. Fuat KÖPRÜLÜ, Dede Korkut için; "Terazinin bir kefesine Türk Edebiyat›n›n tümünü, di¤er kefesine de Dede Korkut' u koysan›z yine de Dede Korkut a¤›r basar." demektedir.1 O¤uzlar›n sa¤ kolunda bulunan Bayat boyu, ekseri O¤uz hanlar›n›n ç›kt›¤› dört Bozok boyundan biridir. Di¤er O¤uz boylar› gibi Sirüderya (Seyhun) Nehri k›y›lar›nda ve kuzeydeki bozk›rlarda yaflayan Bayat boyu, ‹slamiyet'ten önceki tarihinde, Korkut Ata (Dede Korkut) ile temsil edilmifltir. Bayat boyundan Kara Hoca'n›n o¤lu Korkut Ata, ak›ll›, bilgili ve keramet sahibi bir insand›. "Ala atl› kifl tonlu" Kay› ‹nal Yavku ile ondan sonra gelen hükümdarlar devrinde ç›kan birçok zor siyasi meseleler, Korkut Ata'n›n dirayeti sayesinde hâlledilmifltir.2 Dede Korkut "Kitâb-› Dedem Korkud Alâ Lisân-› Tâife-i O¤uzân" bafll›¤›n› taflyan kitab›n›n çeflitli yerlerinde "dede" girifl bölümünde dört defa "ata" unvan›yla an›lmaktad›r.3 Türk edebiyat›nda kendi ismi ile an›lan hikâyelerinin anlat›c›s› olan bu bilge kifliye "dede" veya "ata" yani Dede Korkut ya da Korkut Ata denilmesi acaba farkl› inanç ve dünya görüflü sonucu mudur? Bir baflka ifadeyle Korkut Ata fiaman, Dede Korkut Müslümanlaflm›fl dönemin isimlendirilmeleri midir? Bu kelimelerin ikisi de Türkçedir. Türk Dil Kurumu internet sitesinde bu kelimelerin 39 Bilim ve Aklın Aydınlığında e¤itim sözlük anlamlar› ve kullan›l›fl biçimleri tabloda gösterilen biçimde ele al›nm›flt›r. Atasözü, deyim ve birleflik fiiller Atadan ba- Ata dostu badan o¤la migörmek rast›r. dede isim 1 . Torunu olan erkek, büyük baba, büyük peder: "Dedenin kabri yan›nda bir çukur kaz›lm›fl."- Y. Z. Ortaç. 2 . Büyük babadan bafllayarak geriye do¤ru atalardan her biri. Ata mal› mal olmaz, kendin kazanmak gerek. 3 . Mevlevi tarikat›nda çile doldurmufl olan dervifllere verilen unvan. Atasözü, deyim ve birleflik fiiller Dede (veya dedesi) koruk yer, torununun difli kamafl›r. Birleflik Sözler Dededen kalma ay dede Koyun dede Bektafli dedesi ata isim 1 . Baba. 2 . Dedelerden ve büyük babalardan her biri: "Ey k›z gözüme huri görünürsün / Atan sevmez seni benden ziyade."- Karacao¤lan. 3 . Kiflinin geçmiflte yaflam›fl olan büyükleri. 40 Atalar sözünü tutmayan› yabana atarlar. Atas›n› tan›mayan Allah›n› tan›maz. Birleflik Sözler Atabey 4. Ünlem, teklifsiz konuflmada yafll› erkeklere söylenen bir seslenme sözü. Atalar ç›karay›m der tahta, döner dolafl›r gelir bahta ata erki Ataerkil Sözlük anlamlar› bak›m›ndan "dede" ve "ata" kelimelerinin birbirlerinden farkl› olmad›klar› görülmektedir. Kavramsal olarak bakt›¤›m›zda Türkler aras›nda halka yol gösteren tecrübeli ve bilgili kiflilere eskiden beri ata ve baba denildi¤i bilinmektedir. Daha sonraki dönemlerde dede unvan› da ata ve baba gibi sayg› ifadesi olarak kullan›lm›flt›r. Mesela Korkut Ata'ya Dede Korkut denilmekteydi. Dede unvan› tek bafl›na veya ata ve baba ile birlikte yayg›n olarak Mevlevilik ve Bektaflilikte kullan›lmaktad›r. Aleviler de tabi olduklar› din adamlar›na dede demektedirler. Anadolu'da Sünni halk aras›nda da dede inanc› önemli bir yere sahiptir. Yat›r diye kabul edilen kabirlere gösterilen ilgi ve baz› yerleflim mahallerine dede unvan› verilmesi bu inanc›n somut örneklerindendir.4 Müslümanlaflan Korkut Ata Türklerin flaman olduklar› dönemlere ait baz› dinî unsurlar› fleklen kullanm›flt›r. Bunlar›n bafl›nda fiamanlar›n sazlarla söyledikleri toplumun yi¤itlik, inanç ve ahlak de¤erlerini ifade eden taraf›n› görmekteyiz. Dede Korkut (Korkut Ata) elinde kopuzuyla fleklen bir ekim 2007 Bilim ve Aklın Aydınlığında e¤itim y›lda yaz›ya geçirildi¤i hâlde ar› bir Türkçeye sahiptir. Az miktarda Arapça kökenli kelime de vard›r. Orhan fiaik Gökyay ve Muharrem Ergin'in Latin harfleri ile yay›nlad›klar› kitaplar ilkö¤retim ö¤rencilerinin anlayabilece¤i kadar sade ve basit cümle yap›s›na sahiptir. Hikâyeler ço¤unlukla manzum ve ahenkli bir flekilde anlat›l›r. Manzumlar›n bir k›sm› kafiyeli olmasa da kula¤a hofl gelen bir söyleyifl tarz› vard›r. Kitapta yaklafl›k 8.000 tane farkl› sözcük ve deyim geçer. Cümleler k›sa ve yal›nd›r. DEDE KORKUT DESTANLARININ GENEL ‹Ç YAPISI flaman gibi fakat içeri¤i Müslümanlaflt›r›lm›fl olarak halk›n vicdan›na tesir eden de¤erleri dile getirmektedir. Bu gelenek günümüzde Alevi-Bektafli kültüründe saz semaisi, Mevlevilikte ise enstrüman de¤ifltirerek hâlâ yaflam›n› sürdürmektedir. Çünkü bir dil içindeki kavramsal de¤iflimlerin, bunun yans›tt›¤› hayat tarz›ndaki de¤iflikliklerle paralel olarak seyretti¤ini kabul edebiliriz. Korkut Ata, Türk dünyas›n›n ortak kültürü olma hususiyetini tafl›maktad›r. Ata-Dede gibi unvanlar›n farkl› kullan›mlar› ayn› zamanda bölgesel özellikler tafl›maktad›r. Günümüzde Türk Cumhuriyetleri olarak bilinen bölgelerdeki Kazak, Özbek, Türkmen, Karakalpak Türklerinin daha çok Korkut Ata ismini benimsediklerini söyleyebiliriz.4 DEDE KORKUT DESTANLARI Bu destanlar›n her biri bir boy için söylenilmifltir. Bu destanlarda boylar›n hanlar›n›n bafl›ndan geçen olaylar, ad koyma, canavarlarla savaflma gibi bölümler yer almaktad›r. Hikâyelerin dili oldukça sadedir. 15.-16. yüz- ekim 2007 Destanlarda ola¤anüstü olaylar›n yo¤unlu¤undan s›yr›lm›fl ve günlük, sade olaylar da konu olmufltur. Destan niteli¤ine tüm O¤uzlar'› etkilemesiyle ulaflm›flt›r. Hikâyeler basit görünen olaylarla bafllam›fl ama tüm O¤uzlar'›n etkilenmesiyle sonuçlanm›flt›r. Hikâyelerde dersler verilmifl, halk bilgilendirilmek istenmifltir. Destanlaflm›fl tarih olaylar› anlat›lm›flt›r. O¤uzlar›n dinî inançlar› belirtilmifltir, örne¤in Alpler kafirlerle savafla gitmeden evvel ar› sudan abdest al›p iki rekat namaz k›ld›klar› belirtilmifltir. Halk›n iktisadi durumu da anlat›lm›flt›r. O¤uzlar›n daha çok hayvanc›l›kla geçindi¤i neredeyse her hikâyede görülmektedir. Yaln›z O¤uzlar'da üstünlük zenginlikle, mal mülkle olmaz. O¤uzlar'da üstünlük yi¤itlikle olur. Erkek gençlerin isim alabilmesi için bir yi¤itlik göstermesi gerekir. Yi¤itlik gösteren delikanl›ya Dede Korkut isim verir. Verdi¤i isimler genellikle delikanl›n›n gösterdi¤i yi¤itlikle alakal›d›r. Mesala Bo¤aç Han'a 'Bo¤aç' ismi bo¤ay› bo¤du¤u için verilmifltir. O¤uzlar ifllerini kendileri yapamazsa küçük düflerler. Üstünlüklerini kaybetmemek için yard›m kabul etmezler. Kazan Han'›n hikâyesinde de böyle olmufl; Kazan Han, çoban› yard›m›n› engellemek 41 Bilim ve Aklın Aydınlığında e¤itim için a¤aca ba¤lam›flt›r. Hikâyelerde kad›n da söz sahibidir. Kad›n da hanl›k edebilir. Kad›n evlenirken güçlü, yi¤it birini arar. Gerekti¤inde kad›n da savafl›r fakat kad›n›n savaflmas› erke¤i küçük düflürür. • Devlete sad›k olmak Destanlarda yo¤unlukla ideal O¤uz Alp'inin nas›l olmas› gerekti¤i anlat›l›yorsa da Alplerin bafl›na gelen olaylardan herkese pay düflüyor. Büyüklü¤ün ve güçlülü¤ün erdem ve hünere ba¤l› oldu¤u her f›rsatta belirtilmifl. Düflmana karfl› savaflmak da yi¤itli¤in, büyüklü¤ün göstergesidir. Verilen dersler bu kadarla da kalm›yor. Bunlar›n bir k›sm› do¤rudan devlete ve yöneticilere bir k›sm› da millete verilmek istenen derslerdir. • Gönlü zengin olmak 1- Devlete Verilen Ö¤ütler; Destanlarda genel bir ilke fleklinde O¤uz birli¤ini devam ettirme fikri ifllenmifltir. Bu birli¤i devam ettirebilmek için devlete ve devlet adamlar›na; • Ekonomik güce sahip olma • Hüner ve erdem sahibi olma • Buyruk olman›n gere¤i anlat›lm›flt›r. Destanlarda vurgulanan bu unsurlar san›r›z dünya döndü¤ü sürece devam edecektir. Ayr›ca Alplere de flöyle ö¤ütler veriliyor; • Ok atmada ve yay çekmede hünerli olmak • Düflman ile savaflta üstün gelmek • Ülkesine sahip ç›kmak • Zengin ve eli aç›k olmak ('Aç doyurmak, yoksul donatmak' fleklinde geçen halka karfl› merhametli ve cömert olmak) • Soylu olmak ve soyunu küçük düflürmemek. 2- Halka Verilen Ö¤ütler; Destanlarda halka, Alpler kadar yer verilmese de hem çoban gibi kahramanlarla hem de örnek 42 Alplerle halka da bir tak›m dersler verilmifl; • Misafirperver olmak • Dedikodu yapmamak • Dürüst olmak • Korkak olmamak • Çocu¤unu iyi yetifltirmek • Üstüne düflen görevi yerine getirmek • Efline sad›k olmak • Ana babaya hürmet etmek ... Baz› ö¤ütler de var ki pek ço¤u atasözleri gibi kal›plaflm›flt›r; • Ecel vakti ermeyince can ç›kmaz. • Ç›kan can geri gelmez. • Y›¤›l› mal›n mülkün olsa da nasibinden fazlas›n› yiyemezsin. • Kara eflek bafl›na gem vursan kat›r olmaz, hizmetçiye elbise giydirsen han›m olmaz. Ve bunlar gibi pek ço¤u do¤rudan olarak mukaddimede verilmifl. Bir o kadar da hikâyelerin mânzum ve secîli k›s›mlar›nda mevcuttur. DEDE KORKUT DESTANLARI'NDA YER ALAN ESK‹ TÜRK GELENEKLER‹ • Ad Koyma : O¤uz Türklerinde bir gencin ad alabilmesi için bir yi¤itlik göstermesi gerekiyordu. Bu yi¤itli¤i gösterdikten sonra Dede Korkut'u ça¤›r›rlard›. Dede Korkut da dua edip gence yi¤itli¤iyle alakal› bir isim verirdi; "... Bunun ad› boz ayg›rl› Bams› Beyrek olsun, ad›n› ben verdim yafl›n› Allah versin." • Toy etme (Toplant› yap›p karar verme): O¤uzlar mühim konularda karar vermek için toplant› yaparlard›; "Kudretli O¤uz beylerini ekim 2007 Bilim ve Aklın Aydınlığında hep ça¤›rd›lar evlerine getirdiler. A¤›r misafirlik eylediler. • Dü¤ün: Hâlen devam eden bir gelene¤imiz olan dü¤ünlerde ziyafet verilir, flenlik yap›l›rd›. • K›z ‹steme: K›z babas›ndan veya abisinden istenirdi. K›z isteme¤e büyük ve sayg›n kifliler giderdi. Dede Korkut Deli Karçar'dan k›z kardeflini Bams› Beyrek'e flöyle istemifltir; "Tanr›n›n buyru¤u ile peygamberin kavli ile aydan ar›, güneflten güzel k›z kardeflin Banu Çiçek'i Bams› Beyrek'e isteme¤e gelmiflim." • Bafll›k Alma: K›z vermeye karfl›l›k k›z›n ailesi bafll›k isterlerdi. Kitapta k›z kardeflini vermek istemedi¤i için afl›r› miktarda bafll›k isteyen Deli Karçar anlat›lm›flt›r. "Deli Karçar der: Dede, k›z kardeflim yoluna ben ne istersem verir misin? Dede der : Verelim dedi, görelim ne istersin? Deli Karçar der : Bin erkek deve getirin difli deve görmemifl olsun, bin de ayg›r getirin ki hiç k›srakla çiftleflmemifl olsun, bin de koyun görmemifl koç getirin, bin de pire getirin bana dedi. E¤er bu dedi¤im fleyleri getirirseniz pekâlâ veririm." • Sövüfl Etme: O¤uzlar bir misafir geldi¤i zaman onun için bir hayvan kesip ikram ederlerdi. • Düfl Yorma: Rüyalar›nda gördükleri garip durumlar› Dede Korkut'a yorumlat›p mana ç›kar›rlard›.6 20. yüzy›l sözlü gelene¤inde Dede Korkut boylar›n›n en canl› olarak yaflad›¤› yer Türkmenistan’d›r. Yüzy›l›n ortalar›nda Ata Rahmanov'un derledi¤i metinler el yazmalar› hâlinde Türkmenistan'›n Kol Yazmalar› Enstitüsü'nde saklanmaktad›r. Ayr›ca Nurm›rat Esenm›radov'un derledi¤i iki metin de vard›r. Bu metinler 1980'lerin sonundan itibaren Türkmenistan'da yay›mlanmaya bafllanm›flt›r. ekim 2007 e¤itim Ata Rahmanov'un derlemelerinden anlafl›ld›¤›na göre Dede Korkut kitab›ndaki 12 boydan 7'si Türkmenistan sözlü gelene¤inde 20. yüzy›la kadar ulaflm›flt›r. Bunlar Iza berilediren Nesilsiz (Dirse Han o¤lu Bo¤aç Han Boyu), Makav (Deli Dumrul Boyu), Yekegöz (Basat'›n Tepegöz'ü öldürdü¤ü Boy), Töreli Bey (Kan Tural› Boyu), Bams›m Birek (Bams› Beyrek Boyu), Sal›r (Salur Kazan'› o¤lu Uruz'un tutsakl›ktan ç›kard›¤› Boy), Imra (Begil o¤lu Emren Boyu) adl› hikâyelerdir. Bu hikâyelerde farkl›l›klar olsa da Dede Korkut yazmalar›ndaki boylar›n konular› temel olarak korunmufltur; hatta kahramanlar›n adlar› da küçük de¤iflikliklerle ayn› kalm›flt›r. Ata Rahmanov'un derledi¤i üç hikâye ile Nurm›rat Esenm›radov'un derledi¤i iki hikâye Dede Korkut kitab›nda yoktur. Bunlar ‹gdir, D›flo¤uzlar›n Gever Hanl›k›na Karfl› Körefli, O¤uzlar›n Melâllaflmak›, Tekemuhammet, Sal›r Gazan ve ‹temcek Hekâyas›'d›r. Dede Korkut kitab›ndaki 12 boy, bu 5 hikâye ile 17'ye ç›kmaktad›r. Dede Korkut kitab›ndaki üç boy, Azerbaycan, Anadolu ve Balkanlar co¤rafyas›nda, sözlü gelenekte masallaflm›fl olarak yaflamaya devam etmektedir. Bunlardan en yayg›n› Bams› Beyrek boyunun Bey Böyrek ad›yla söylenen masallaflm›fl biçimidir. Bu masal›n Azerbaycan'dan; Anadolu’nun Trabzon, Bayburt, Erzurum, Erzincan, Urfa, Kilis, Kahramanmarafl, Sivas, Yozgat, Amasya, Sinop, Bart›n, Zonguldak, K›rflehir, Kayseri, Konya, Osmaniye, Afyon, Eskiflehir, Kütahya, ‹stanbul flehirlerinden derlenmifl varyantlar› vard›r. Masal›n 1791'de yaz›ya geçirilmifl eksik bir varyant› ise Türk Dil Kurumu Kütüphanesinde saklanmaktad›r. Ayn› masal›n 1730-31 tarihli tam bir nüshas› ise M›s›r'da bulunmufltur. Masallaflm›fl olan ikinci boy Tepegöz boyudur. Bu masal›n da Azerbaycan'dan; I¤d›r, Posof, Bayburt, Erzurum, Siirt, Yozgat, Kastamonu, Ço- 43 Bilim ve Aklın Aydınlığında e¤itim rum, Çank›r›, Ankara, Konya, Ayd›n, ‹stanbul, K›rklareli flehirlerinden ve Dobruca'dan derlenmifl varyantlar› vard›r. Üçüncü olarak Deli Dumrul boyunun masallaflm›fl varyantlar› Tokat, Konya, Antalya, Bolvadin ve Üsküp'ten derlenmifltir. Ferruh Arsunar'›n 1962'de Gaziantep'ten yapt›¤› bir derleme ise çok ilgi çekicidir. Salur Kazan'›n evinin ya¤maland›¤› boyun bir özeti gibi olan hikâyede kahramanlar birbirine kar›flm›fl olmakla beraber, Türkmenistan'daki rivayetlerde oldu¤u gibi temel konu ayn›d›r. Azerbaycan, Türkmenistan ve Kazakistan'da sözlü gelenekten derlenen bir rivayet ise do¤rudan do¤ruya Dede Korkut'un kendisiyle ilgilidir. Bu rivayetlere göre Korkut Ata, Azrail'den kaçmak ve ölümden kurtulmak ister; nereye giderse kabrinin kaz›ld›¤›n› görür ve sonunda ölür. Özbeklerde Alpam›fl, Kazak ve Karakalpaklarda Alpam›s, Baflkurtlarda Alpam›fla, Tatarlarda Al›pmemflen ve Altay Türklerinde Al›p Mamafl olarak yaflayan destan; birçok araflt›r›c›ya göre Dede Korkut kitab›ndaki Bams› Beyrek boyu ile ilgilidir. Dolay›s›yla bu destan› da Dede Korkut miras› olarak düflünebiliriz. Böylece Dede Korkut miras›n›n Balkanlardan Altaylara kadar uzanan Türk dünyas›nda yay›lm›fl oldu¤unu görüyoruz.7 Bayburt ‹linde 16-22 Temmuz 2001 tarihleri aras›nda düzenlenen Dede Korkut Uluslararas› 44 Kültür ve Sanat fiöleninde Devlet Eski Bakanlar›ndan Nam›k Kemal Zeybek konuflmas›n›n bir bölümünde flunlar› söylemektedir: "Korkut Ata, Türk Dünyas›’na sesleniyor. Birlik, bilim ve bilinç yolunu gösteriyor... Korkut Ata, Türk Dünyas›’n›n her yerinde bilinir. Avrupa ve Türkiye Türklü¤ü, Türkistan ve ‹dil-Ural Türklü¤ü, Korkut Ata'ya sahip ç›kar. Hepsi de hakl›d›r. Nerede Türk varsa, Korkut Ata oradad›r. Kim sahip ç›karsa, Korkut Ata onlar›nd›r. Kim Korkut Ata'ya sahip ç›karsa, Korkut Ata da, onlara sahip ç›kar. Türk'ün kopuzunun en büyük ustas› Korkut Ata... Korkut Ata, kopuzu ile Türklere varolman›n gerçeklerini anlatan insan. Korkut Ata'n›n kopuzu din yolunun inceliklerini ve bar›fl›n erdemlerini ve birli¤in faziletlerini anlatm›flt›r. Gerekti¤i zaman kopuz, millet savunmas›nda yi¤itlerin yüreklerine cesaret afl›s› olmufltur."8 Kaynaklar 1- http://tr.wikipedia.org/wiki/Dede_Korkut 2- http://www.dallog.com/boylar/bayat.htm 3-‹slam Ansiklopedisi cilt-9 sh 77 4- ‹slam Ansiklopedisi cilt-9 sh 76 5-Prof. Dr. Anadol, C.-Dr.Abbasl›,N.-Abbasova,F,Türk Kültür ve Medeniyeti, 2002,sh.166 6- http://www.dedekorkut.net/content/category/20/31/133/ 7-Prof.Dr.Ahmet B.Ercilasun Dede Korkut Miras› (www.tdk.gov.tr) 8- www.biyografi.net ekim 2007 Bilim ve Aklın Aydınlığında e¤itim gündem CUMHUR‹YET E⁄‹T‹M GEZ‹LER‹ dan Muharebesi ve sonucundaki büyük zaferdir” diye konufltu. Millî E¤itim Bakan› Doç. Dr. Hüseyin Çelik, “Cumhuriyet E¤itim Gezileri” kapsam›nda Do¤u ve Güneydo¤u Anadolu bölgelerinden Çanakkale’ye gidecek ö¤renciler için düzenlenen törene kat›ld›. Ö¤rencileri u¤urlamak amac›yla Beflevler’deki Millî E¤itim Bakanl›¤› fiûra Salonu önünde tören düzenlendi. Törende konuflan Müsteflar Yard›mc›s› Sadettin Sabaz, Bakanl›k taraf›ndan 2004 y›l›ndan beri yürütülen “Çanakkale E¤itim Gezileri Projesi”nin geniflletilip “Cumhuriyet E¤itim Gezileri” projesine dönüfltürüldü¤ünü söyledi. Bu projeden son üç y›lda 37 bin 216 ö¤rencinin yararland›¤›n› ifade eden Müsteflar Yard›mc›s› Sabaz, bugün bafllayan ekim 2007 geziye ise bin 120 ö¤renci, 56 ö¤retmen ve 10 yöneticinin kat›ld›¤›n› belirtti. Proje kapsam›nda bu y›l 7 bin 480 ö¤rencinin “Cumhuriyet E¤itim Gezileri”ne kat›laca¤›n› kaydeden Sabaz, “Bunun bakanl›¤›m›za toplam maliyeti 1 milyon 397 bin YTL’dir” dedi. Çanakkale Savafl›’nda 250 bin flehit verildi¤ini ama tüm dünyaya Çanakkale’nin geçilmez oldu¤unun ispat edildi¤ini de vurgulayan Sabaz, “Atatürk’ün kahramanl›¤›n›n en büyük niflanesi, Çanakkale Mey- Ö¤renciler ad›na, dedesi Çanakkale flehidi olan Van Anadolu Lisesi ö¤rencisi Muhammed ‹kbal Geyik bir konuflma yapt›. Dedesinin Van’dan Çanakkale’ye olan yolculu¤unu anlatan Geyik, “fiehit ve gazilerin torunlar› olarak bizler de Çanakkale yolunday›z. Bu cennet vatan› atalar›m›z›n izinden giderek koruyaca¤›m›za emin olabilirsiniz” dedi. Halk oyunlar› gösterisinin ard›ndan, Bakan Çelik ö¤renciler ile sohbet etti ve foto¤raf çektirdi. Bakan Çelik, daha sonra Bingöl, fianl›urfa ve Diyarbak›r’dan gelen ö¤rencileri el sallayarak Çanakkale’ye u¤urlad›. 45 Bilim ve Aklın Aydınlığında e¤itim gündem AC‹L ÇÖZÜM MERKEZ‹ H‹ZMETE G‹RD‹ Millî E¤itim Bakan› Doç. Dr. Hüseyin Çelik, MEB bünyesinde kurulan Acil Çözüm Merkezinin aç›l›fl›na kat›ld›. Burada konuflan Bakan Çelik, yeni e¤itim ö¤retim y›l›n›n bafllad›¤›n› hat›rlatarak baflar›l› bir e¤itim ö¤retim y›l› olmas› temennisinde bulundu. Türkiye’de ilkö¤retim ve ortaö¤retimdeki ö¤renci say›s›n›n neredeyse bütün ‹skandinav ülkelerinin nüfusu kadar oldu¤unu ifade eden Bakan Çelik, Türkiye’de e¤itim sisteminin merkeziyetçi bir yap›ya sahip oldu¤unu söyledi. Türkiye’de 48 bin e¤itim kurumu, 900 bin civar›nda e¤itim çal›flan› ve yayg›n ö¤retim ile birlikte 20 milyon civar›nda ö¤renci bulundu¤una dikkati çeken Bakan Çelik, flunlar› kaydetti: “Böyle büyük bir mekanizmada iflleyiflin seri olmas› gerekiyor. Çal›flmalar›m›z› bu yönde sürdürüyoruz. 58. ve 59 Hükûmet döneminde merkeziyetçi yap›y› taflraya yaymak için yerinde incelemeler yapt›k ve önceliklerimizi belirledik. Özellik- 46 le e¤itim y›l› bafl›nda okullarda altyap›, personel say›s› gibi problemlerle karfl›lafl›l›yor. Bu merkezi, yeni e¤itim ö¤retim y›l›n›n bafllamas›yla birlikte, e¤itim kurumlar›ndaki muhtemel eksikliklerin ve aksakl›klar›n acilen giderilmesi, e¤itim ö¤retim destek hizmetlerinin aksamas›n›N önlenmesi amac›yla hizmete açt›k.” Acil Çözüm Merkezinin, okullarla ilgili her türlü talebin ve flikâyetin al›naca¤›, de¤erlendirilece¤i ve çözüm bulunaca¤› bir birim olarak faaliyet gösterece¤ini belirten Bakan Çelik, veliler, ö¤renciler, ö¤retmenler, toplumun her kesimi okullarla ilgili flikâyetlerini taleplerini “[email protected]” internet adresi üzerinden kendilerine ulaflt›rabilece¤ini kaydetti. Merkezin kiflisel de¤il, kurumsal problemlere çözüm arayaca¤›n› vurgulayan Bakan Çelik, ilk etapta merkezin e¤itim ö¤retim döneminin bafllang›c›ndan itibaren 1 ay süreyle faaliyetlerini sürdürmesinin planland›¤›n›, ancak ciddi verim al›n›rsa bütün y›l faaliyetlerine devam edebilece¤ini bildirdi. Bakan Çelik, bütün kamu kurulufllar›n›n, devlet mekanizmas›n›n halk›n mutlulu¤u için var oldu¤unu belirterek, “Bütün halk›m›zdan bizim üzerimizde s›k› bir denetim mekanizmas› oluflturmas›n› istiyoruz. ‹llerinde, ilçelerinde e¤itim konusunda gördükleri aksakl›klar›, taleplerini bize bildirsinler” dedi. Bir gazetecinin fiziki altyap› yetersizli¤i ile ilgili flikâyetin en çok nerelerden geldi¤i sorusu üzerine Bakan Çelik, en çok metropollerden bu yönde flikâyet ald›klar›n› belirtti. Metropollere her sene göç yoluyla gelen ö¤renci say›s›n›n fazla oldu¤unu vurgulayan Bakan Çelik, bunlara yetiflmenin kolay bir ifl olmad›¤›n› söyledi. ekim 2007 Bilim ve Aklın Aydınlığında e¤itim gündem MEB ‹LE ‹Ç‹fiLER‹ BAKANLI⁄I PROTOKOL ‹MZALADI Törende konuflan Millî E¤itim Bakan› Doç. Dr. Hüseyin Çelik, yeni e¤itim ö¤retim y›l›n›n bafllad›¤›n› hat›rlatarak tüm ö¤rencilere hay›rl› olmas›n› diledi. 2006 y›l›nda ilk ve ortaö¤retim kurumlar›nda fliddet olaylar› ç›kmas› üzerine Bakanl›¤›n di¤er ilgili kurulufllarla da iflbirli¤i yaparak harekete geçti¤ini an›msatan Bakan Çelik, fliddetin e¤itim kurumlar›nda önlenmesi için eylem plan› haz›rlad›klar›n› belirtti. 2004 y›l›ndan itibaren rehberlik hizmetlerini yeniden ele ald›klar›n›, düzenlediklerini ifade eden Bakan Çelik, bu kapsamda Türkiye çap›nda Rehberlik Araflt›rma Merkezleri kurduklar›n› söyledi. Bakan Hüseyin Çelik, ö¤rencilerin haftan›n 30 saatini okulda geçirdi¤ini ve zamanlar›n›n ço¤unun okul ortam›n›n d›fl›nda geçti¤ini ifade ederek bu nedenle fliddete yönelik tedbirlerin sadece okullarda al›nmas›n›n yeterli olmayaca¤›n› belirtti. “Okullardaki fliddetin en önemli faillerinden biri baflar›s›z ö¤rencilerdir” diyen Bakan Çelik, dersle u¤raflmayan, kütüphaneye gitmeyen ö¤rencilerin baflka ifllerle u¤raflt›¤›n›, araflt›r›ld›¤› zaman bir fliddet olay›na ekim 2007 gündeme geldi¤ini ve bu konu üzerinde derin tart›flmalar›n yap›ld›¤›n› anlatan Bakan Atalay, konunun TBMM gündemine tafl›nd›¤›n› ve bu konuda komisyon kurularak gerekli çal›flmalar›n yap›ld›¤›n› belirtti. kat›lan çok baflar›l› bir ö¤rencinin bulunamayaca¤›n› söyledi. Ö¤renci aff› konusuna da de¤inen Bakan Çelik, “S›n›fta kalan ö¤renciye af yok. Bütün kendisine sunulan imkânlara ra¤men ›srarla s›n›f geçmiyorsa, biz bu gençlerimizi okul d›fl›na itmeyece¤iz. Onlar› aç›k liseye yönlendirece¤iz. Bunun da uygulamas›na bafllad›k. Baflar›s›z olan ö¤renciler ne yaz›k ki bu tür olaylara daha meyillidir.” diye konufltu. Bakan Çelik, bakanl›kça yap›lan bir araflt›rmada, ö¤rencilerin yüzde 96.7’sinin evle okul aras›nda fliddete maruz kald›¤›n›n ortaya ç›kt›¤›n› da söyledi. ‹çiflleri Bakan› Beflir Atalay da yeni e¤itim ö¤retim y›l›n›n hay›rl› ve verimli olmas›n› diledi. Önceki senelerde, özellikle 2004 ve 2005 y›llar›nda, okullarda asayiflle ilgili olaylar›n Güvenlik konusunda en büyük sorumlulu¤un Emniyet Teflkilat›na ait oldu¤unu ifade eden ‹çiflleri Bakan› Atalay, okullardaki güvenli¤in daha farkl› oldu¤unu, daha hassas ve farkl› bir sitemin uygulanmas› gerekti¤ini belirtti. Bakan Atalay, bugüne kadar al›nan tedbirlerin gözden geçirildi¤ini, özellikle büyükflehirlerin emniyet müdürleri, Millî E¤itim Bakanl›¤› yetkilileri ve konunun ilgilileriyle çal›flmalar gerçeklefltirilerek bir eylem plan› haz›rland›¤›nı kaydetti. Bu eylem plan›nda daha organize, daha etkili, özellikle koruyucu ve önleyici tedbirlerin ön plana ç›kt›¤›n› ifade eden Bakan Atalay, yeni dönemde Emniyet Teflkilat›n›n trafik dahil tüm çal›flmalar›nda, koruyucu ve önleyici tedbirlere öncelik vereceklerini söyledi. ‹çiflleri Bakan› Atalay, ö¤rencileri korkutmadan, sevgiye, ilgiye dayal› tedbirler alarak 47 Bilim ve Aklın Aydınlığında e¤itim gündem suçtan ve zararl› al›flkanl›klardan korumaya çal›flacaklar›n› ifade etti. Her okulda bir güvenlik eleman›n›n olaca¤›n› belirten Bakan Atalay, flunlar› kaydetti: “Nokta denetimlerle bu tedbirler daha etkin sürdürülecek. Bu konuda medya deste¤i çok önemli, münferit olaylar› abart›l› ifllemek yerine, olumlu geliflmelerin ön plana ç›kart›lmas› bu projeye önemli katk› sa¤layacakt›r. Bu protokol ile bütün güvenlik tedbirleri daha planl›, daha sistematik, daha etkin hâle gelecek. Özellikle okul çevresine a¤›rl›k verilecek. Gençlerimizi iyi yetifltirebilirsek yar›nlara daha umutlu bakabiliriz. Bundan sonra gençlerimiz okullar›na endiflelenmeden korkmadan gitsinler, velilerin de okula gönderdikten sonra ak›llar› çocuklar›nda kalmas›n. Amac›m›z böyle bir ortam› sa¤lamak.” Emniyet Genel Müdürü O¤uz Ka¤an Köksal da Türkiye’de 15 milyon ilk ve ortaö¤retime devam eden ö¤rencinin bulundu¤unu belirterek, “Amac›m›z bu ö¤rencileri en iyi flekilde yetifltirmek için huzurlu, güvenli bir e¤itim ortam› sa¤lamakt›r” dedi. Önceki dönemlerde, Millî E¤itim Bakanl›¤›n›n, Emniyet Teflkilat›n›n çeflitli sivil toplum örgütlerinin ve ilgili kesimlerin bu yönde çal›flmalar yapt›¤›n› hat›rlatan Köksal, imzalanan protokolle ayr› ayr› yap›lan bu çal›flmalar›n bir bütün hâline gelece¤ini söyledi. Emniyet Genel Müdürlü¤ü Asayifl Daire Baflkan› Yard›mc›s› Müslüm Sayl› ise okullarda güvenli ortam›n sa¤lan- 48 mas›na yönelik protokole iliflkin bilgi verdi. Protokolün amac›n›n ilgili taraflar›n iflbirli¤i ve koordinasyonunda, okullardaki mevcut güvenlik önlemleri analizleri yap›larak koruyucu ve önleyici güvenlik önlemlerinin güçlendirilmesi oldu¤unu belirten Sayl›, protokolün, Çocuklar› Koruma Kanunu, Millî E¤itim Bakanl›¤›n›n eylem plan› ve TBMM’nin okullardaki fliddetin önlenmesine yönelik komisyon çal›flmalar›n›n öncelikli olarak de¤erlendirilerek haz›rland›¤›n› anlatt›. Buna göre, protokol kapsam›nda oluflturulacak yeni uygulamalar flöyle: Emniyet ve okul görevlilerinden her okulun güvenlik konular›n› yak›n takip edecek, gerekti¤inde ilgili birimlerle en k›sa sürede irtibata geçerek meydana gelebilecek güvenlik sorunlar›na gecikmeden müdahaleyi sa¤layacak “Okul Güvenli¤i ‹rtibat Görevlileri” belirlenecek. Bu görevliler özel e¤itimden geçirilecek. Krize müdahale ekipleri oluflturulacak. Bilgi sisteminde toplanacak verilerin de¤erlendirilmesi yap›larak okullardaki fliddet, fliddet içerikli ve di¤er olaylar›n iç ve d›fl faktörel nedenlerine yönelik bilimsel tespitler yap›larak kal›c› çözümler üretilecek. Elde edilecek verilerden hareketle ülke ve il boyutlar›nda Co¤rafi Bilgi Sistemi kullan›larak fliddet içerikli olaylar›n risk da¤›l›m› haritalar› oluflturulacak. Konuyla ilgili kamuoyunun duyarl›l›¤›n› art›rmaya yönelik ulusal ve uluslararas› etkinlikler düzenlenecek. ‹deal güvenlik önlemlerinin al›nabilmesi için “Örnek Okul Güvenli¤i Modelleri” oluflturulacak. Ülke genelinde Emniyet ve Millî E¤itim teflkilatlar›nca kullan›lacak ve uygulamada standartlaflmay› sa¤layacak “E¤itim Ortamlar›n›n Güvenli¤inin Sa¤lanmas›na Yönelik Ulusal Uygulama Rehberi” haz›rlanacak. Polis, öncelikle okul girifl ç›k›fllar›nda trafik ve asayifl yönünden önlemler alacak. Okulun yak›n ve uzak çevresinde önlemler al›nacak. Ö¤renciler fliddet ve fliddet içeren eylemlere karfl› korunacak. Ö¤rencilerin madde ba¤›ml›l›¤› ve di¤er zararl› al›flkanl›klara karfl› korunmas›na yönelik önlemlerin yan› s›ra okullar›n yak›n çevresinde bulunan umuma aç›k yerler ile park ve bahçelere yönelik denetimler yap›lacak. Zararl› elektronik oyunlar›n olumsuz etkilerine yönelik tedbirler al›nacak. Okul servis araçlar›na yönelik denetimler art›r›lacak. Ö¤rencilerin ruhsal, bedensel ve cinsel geliflimlerini olumsuz yönde etkileyecek unsurlardan korunmas›na yönelik tedbirler ile yasa d›fl› örgütsel ve ideolojik faaliyetlerin olumsuz etkilerinden uzak tutulmalar›na karfl› önlemler al›nacak. Konuflmalar›n ard›ndan, iflbirli¤ine yönelik protokol imzaland›. ekim 2007