N eden bu odada tek başına saklanıyorsun?

Transkript

N eden bu odada tek başına saklanıyorsun?
1
2
PATRICK CARMAN
Roman
İngilizceden çeviren
Rana Keskin Saldı
Yayın No: 62
KARANLIK CENNET
Patrick Carman
Özgün adı: Dark Eden
© 2011, Patrick Carman
Katherine Tegen Books, Fineprint Literary Management ve
Nurcihan Kesim Telif Hakları Ajansı aracılığıyla
Türkiye’de yayın hakkı
© 2011,
Her türlü yayın hakkı saklıdır. Yayıncının yazılı izni
alınmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz.
Yayımcı ve Matbaa Sertifika No: 10614
Editör: Sena Polatoğulları
Yayıma hazırlayan: Sibel Çelik
Kapak tasarım: Zühal Üçüncü
Sayfa tasarım: Derya Balcı
13 14 15 16 7 6 5 4 3 2 1
ISBN: 978-975-10-3302-4
Baskı ve Cilt
İnkılâp Kitabevi Baskı Tesisleri
Çobançeşme Mah. Sanayi Cad. Altay Sk. No. 8
34196 Yenibosna – İstanbul
Tel : (0212) 496 11 11 (Pbx)
Faks : (0212) 496 11 12
e-posta: [email protected]
Yayınları, İnkılâp Kitabevi Yay. San. Tic. AŞ’nin tescilli markasıdır.
Çobançeşme Mah. Sanayi Cad. Altay Sk. No. 8 Yenibosna – İstanbul
www.mandolin.com.tr
www.inkilap.com
www.sayfa6.com
Hasat, Tim Davis
Patrick Carman
1966 yılında Salem, Oregon’da doğdu. Willamette Üniversitesi ekonomi bölümünden mezun oldu. Bugüne kadar pek çok kitabı yayımlanan
yazarın eserleri yirmiden fazla dile çevrildi. Atherton serisinin ilk kitabı
olan Kudret Evi, 2008 E.B. White Ödülü, 2009-2010 Truman Ödülü,
2008 Kids Wings Ödülü gibi birçok ödüle aday oldu. Yazar iki kızı ve
eşiyle birlikte Amerika’da yaşamaktadır.
Rana Keskin Saldı
1987’de Balıkesir’de doğdu. 2010 yılında Bilkent Üniversitesi İngilizce-Fransızca-Türkçe Mütercim-Tercümanlık bölümünden mezun oldu.
Bir Avrupa Birliği projesinde mütercim-tercüman olarak görev aldı.
Kanada’da yaşamaktadır.
Cassie ve Sierra için...
Işıkları açık tutun...
’nda Korkunun Renkleri...
VARIŞ
ESARET GÜNLERİMİZ
41
BEN
43
KATE
67
CONNOR ve ALEX
111
MARISA
145
WILL
177
AVERY
195
RAINSFORD
221
YORUMLAR
235
GÖLET
EDEN KALESİ’NİN KUŞBAKIŞI GÖRÜNÜMÜ
KORUGAN
EDEN KALESİ
BÖLGE HARİTASI
VARIŞ
EN
ED
N
1
eden bu odada tek başına saklanıyorsun?
Eden Kalesi, yedi kişi, Rainsford, Davis, Bayan Goring ve
programla ilgili sorular hiç bitmeyecek. Ancak her şeyi harekete
geçirecek olan ilk soru basit olacak. Bu soru, beni bulduklarında
sorulacak.
Sana bir soru sorduk, Will. Neden bu odada tek başına
saklanıyorsun?
Bu soruyu nasıl cevaplayacağımı düşündüm. Etrafımı sarmalarından hoşlanmıyorum. Kapının konuşmaya zorlanacağım bir
kimse tarafından geçişe izin vermeyecek şekilde kapatılmasını istemiyorum. Cevabı ezberlersem onlar da beni ormana salacaklar
ve ben de oradan kaçacağım.
Çünkü biliyordum.
Sorduklarında işte böyle söyleyeceğim.
Biliyordum ve korkuyordum.
15
WILLIAM BESTING, S167
DR. CYNTHIA STEVENS
6.12.2010
Senin gibi daha niceleri var. Tek sen değilsin, Will.
Benim gibi derken ne demek istiyorsunuz?
Tek korkan sen değilsin. Senin yaşındaki birçok insan bir şeylerden korkar. On beş yaşındayken dünya korkutucu gelebilir. Ancak senin gibi bazı insanlar için bir şeyler gereğinden
fazla korkunç olabilir. Bunu biliyorsun. Bunları konuşmuştuk. Yalnız değilsin, senden başkaları da var.
Bana bunu neden söylüyorsunuz?
Bugün sen gelmeden evvel notlarıma göz atıyordum. Uzun
zamandır görüşüyoruz. Haddinden fazla zamandır, Will.
Durun bir saniye, ne?
Bana güveniyor musun, Will? Gerçekten güveniyor musun?
Sanırım. Tabii ki güveniyorum.
O zaman sana gerçeği söyleyeceğim. Sana yardım edemiyorum. İsterdim ama edemiyorum. Senin gibi başkaları da var;
rakam vermek gerekirse altı kişi daha var. Yardım edemediğim altı kişi. Tıpkı senin gibi bir şeylerden korkan altı kişi. Bu
yüzden, hepinizin birlikte gitmenizi istediğim bir yer var.
16
Ben ve hiç tanımadığım altı kişiden mi bahsediyorsunuz? Kaç
yaşındalar?
Seninle aynı yaştalar.
Gitmiyorum. Zorla gönderemezsiniz.
Annen ve baban gitmeni istiyor. Onlara sordum bile. Bence
artık gelişme kaydedemememden sıkılmaya başladılar. Yüz
altmış yedi seans, Will. İki sene oldu. Görmüyor musun? Sana
yardım edemiyorum. Fakat başka biri yardım edebilir, diye
düşünüyorum.
Gitmeyeceğim bu yer nerede ve oraya gitmediğimde buluşmayacağım bu insanlar kim?
Sonra telefonunun ekranı aydınlandı ve o, onu izleyen bakışlarımdan uzaklaştı. Dr. Stevens kırk yaşlarında, uzun ve zayıf bir
kadındı, sarışın ve güzeldi, kendisine bilmiş bir hava veren kalın
çerçeveli gözlükleri vardı ve bütün bunlar sürekli dikkat dağıtan
şeylerdi. Ön dişlerinden biri çarpıktı. Başkasında olsa güzel bir
yüzü mahvedecek türden bir şeydi ama onda sevimli ve doğal
duruyordu. Bence bu, hediye paketini tamamlayan kurdeleydi.
Diğer üç danışmanla paylaştığı ve eskiden bitişik düzendeki
çok katlı şehir apartmanlarından biri olan evin üçüncü katında
bulunan odadan izin isteyerek ayrıldı. Kapıyı birkaç santim açık
bırakmıştı; merdivenden aşağı inerken çıkan yüksek sesli gıcırtıyı duyduğumda dördüncü basamağa geldiğini anladım. Uzakta,
merdivenlerin sonunda bir kapının usulca kapatıldığını işittim.
17
Birine telefon etmek için ön verandaya çıkmıştı ya da bana öyle
gelmişti. Başka bir odadan, karanlık bir sokakta mırıldayan bir
kedininkine benzer hafif mırıltılar duyuldu ve ben oturduğum koltuktan kalktım.
Uzun süredir görüşüyorduk; Dr. Stevens, teyzem ya da yaşça
benden çok büyük ablam gibi olmuştu artık. Bazen randevu saatimizde öğle yemeğini yer, bazen de bir ara verip aşağıdaki tuvalete
ya da mutfağa giderdi. Ben de yokluğunda merdivenin dördüncü
basamağından ses gelene dek onun eşyalarını karıştırırdım.
Beni yalnız bırakmamalıydı. Beni böyle korkutmamalıydı. Onun
eşyalarını karıştırmak, hiç okumayacağınız bir dergiyi yürütmek ve
sonrasında da her girdiğiniz dükkândan size ait olmayan bir şey almak gibi kötü bir alışkanlığa dönüşmüştü. Sırlar da böyledir. Ayakta kalması için çok çalışılması gereken iskambilden bir ev gibi üst
üste eklenirler.
Dr. Stevens’ın ofisinde ilk kaydım tutulduğundan bu yana çok
uzun zaman geçti. Eğer iskambilden bir ev yapıyor olsaydım, şimdiye çoktan ikinci desteye geçmiştim. Geriye dönüp baktığımda hafızama diğerlerinden daha derin bir şekilde kazınan birkaç seans var.
SEANS NO.12
Dr. Stevens’ın, bardağının dibindeki çay kalıntılarından geleceğimi
okuyor olabileceğini düşündüm ama o sadece kafeine, yani Will
Besting’le geçireceği bir diğer yarım saat için gerekli yakıtına susamıştı. Dizüstü bilgisayarın birkaç tuşuna dokunduktan sonra aşağı
kata indiğinde beni odada ilk kez yalnız bırakmış oldu. Yerimden
kalkıp onun koltuğuna oturdum ve bilgisayarın ekranına baktım.
Bilgisayarı kilitliydi ama kolayca açıldı. Dr. Stevens klavyeye
dokunurken dikkatsiz davranmıştı. Benimkiler gibi meraklı gözler
için fazla kısa ve kolay bir şifresi vardı. İlk iki tuşa dokunuşunu
18
yakalayabilmiştim sadece; c ve a, sonra da o çöp kadar işaretparmağının yukarıdaki tuşlara doğru atıldığını gördüm. Ben pencereden dışarı bakar gibi kafamı çevirdiğimde hızlı ve dikkatlice
dört beş tuşa daha bastı; kafam bir tarafa, gözlerim başka tarafa
bakıyordu.
Şifre c ve a ile başlıyordu ve muhtemelen de uzun ve beyaz
işaretparmağının gösterdiği yerde, yukarıda, en üst sıradaki bir
tuşla devam ediyordu: t.
cat
Yalan söyleyecek değilim; onun koltuğuna oturup parmaklarımı tuşlarda gezdirmek, onun sırlarını çözmeye çalışmak en başından beri heyecan vericiydi. Benimle ilgili sırlar. Onunla ilgili…
catplay. catonroof. cathairball. catcatcat. catfood
Dördüncü basamak gıcırdadı ve ben, Dr. Stevens bardağını bir
kez daha doldurmuş bir şekilde arkamdan odaya girerken kendi
koltuğuma uçup, ahşap kolçaklarını sıkıca tuttum.
Yarım saat sonra birbirimize veda ederken gözüm rafta duran
bir dizi kitaba takıldı. Dört tane vardı ama sadece biri dikkatimi
çekmişti: Mavi fonlu kapağında çizgili şapkasını yana yatırmış,
mutlu mesut gülümseyen bir kedi olan kitap.
catinhat
Çok iyi öğrendiğim bir şifre.
SEANS NO.19
Sesli belgelerle dolu dosyamı buldum. Bütün seanslarımızı kaydettiğini biliyordum –bunu kabul etmiştim– ama yine de onları
orada, üzerlerinde tarihlerle yığılı halde görmek canımı sıktı. Sanki ruhumun derinliklerine girmiş, gizli bölümleri hızla söküp çıkarmış ve onları et depolarındaki küçük sandıklar gibi depolamıştı.
Ailemin de bana ihanet ettiğini öğrendim. Yıllardır, ta 2005’ten
19