süthattı sayı 11_Layout 1 - Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri

Transkript

süthattı sayı 11_Layout 1 - Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri
süthattı sayı 11_Layout 1 27.06.2012 16:36 Page 1
suthattı
Sayı: 11
Temmuz - A ğustos 2012
İki ay da bir y ay ımlanır
w w w .suthatti.com.tr
Mert, A SÜD G en el Sekreteri
Ülker Golf, yurt dışına odaklandı
ASÜD Genel Sekreterliği’ne Dr. İsmail
Mert getirildi. Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı’nda uzun yıllar
yöneticilik yapan Dr. Mert, gıda
mevzuatının hazırlanması aşamalarında
görev aldı.
S.2
Geçen yıl gerçekleştirdiği Suudi
Arabistan yatırımıyla Ortadoğu’da 60
milyon litrelik üretim kapasitesine
ulaşan Ülker Golf’ün yurt dışı yatırım
tutarının, 2012 yılı sonunda 72
milyon lirayı aşması bekleniyor.
S.4
Başkan’ın kaleminden
ASÜD engeli kaldırdı;
Kompozit ürünlere AB’ye ihraç yolu açıldı
Röportaj
Ülkemiz süt ve süt ürünleri sektörü,
teknolojiye yaptığı yatırımlar
sayesinde bugün gelişmiş ülkelerdeki
benzerleri gibi sağlıklı, kaliteli ve
güvenilir üretimiyle öne çıkıyor.
ASÜD olarak kuruluşumuzdan
bugüne AB’ye ihracat kapısının
açılması hep önceliğimiz oldu.
Brüksel’deki yoğun temaslarımız
sonucu, AB, kompozit ürünlere
ihracat kapısını açtı. Karar, tüm
sektörümüze hayırlı olsun.
Sayfa 2
Dr. Mehmet Alkan
Beyaz köşe
ASÜD’ün AB’ye süt ve süt ürünleri
ihracatının önünün açılması
çabaları, özel sektörün ülke
kalkınması adına yaptığı
girişimlere en iyi örneklerden biri.
Nihayet AB, kompozit ürünlere
AB’ye ihracat yolunu açtı. AB’nin
kapısını tam olarak açmaya az
kaldı. Ben özel sektörü geliştirecek
altyapı çalışmalarında “Biraz
daha özel sektörün sesine kulak
vermekte fayda var.” diye
düşünüyorum.
Sayfa 4
Mertçe
Okulların kapanmasına bir ay kala
tüm Türkiye’de Okul Sütü
Programı uygulamaya konuldu.
Gerçekten alkışlanacak bu projede
emeği geçenlere teşekkür ederiz.
Gelecek eğitim yılında ve sonraki
yıllarda da projenin devam etmesi
ve yasal düzenleme ile değiştirilemez
bir uygulama haline getirilmesi
sağlanmalı. Geleceğimiz olan
çocuklarımız üzerinde süt tüketimi
konusunda anlamsız korku
oluşturulmamalıdır.
Sayfa 10
Türk Veteriner Hekimleri Birliği
Merkez Konseyi Başkanı
“Küresel ısınma ve
dünyada giderek artan
n Kurulduğu günden bu yana temel hedefi AB’ye süt ve süt ürünleri ihracatının önünü açmak olan
Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD), 3 yıl gibi
kısa bir sürede yürüttüğü yoğun çalışmalarla, AB’ye ihracat kapısını ilk
olarak kompozit ürünlerde açtı. Artık AB’ye kompozit ürünler ihraç
edilebilecek.
ASÜD Başkanı Harun Çallı, “Sektörümüzün AB’ye ihracatının önündeki engelleri kaldırmak için yoğun
çaba sarf ettik. Bu ilk adım son derece memnuniyet verici. Türkiye’nin 2023 vizyonunda süt sektörü
de hak ettiği yeri alacaktır” dedi.
AB’ye kompozit ürün ihracatı yolunun açılmasında, ASÜD’ün çabalarına uluslararası platformda destek
Ayran’ın standardı Türkiye’den
n Geleneksel içeceğimiz ayranın
Türkçe adıyla ve Türkiye’nin belirlediği standart kriterlerinde Fermente Süt Ürünleri Kodeks Standardı’nda yer alması sürecinde bir
aşama daha geride kaldı. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bölgesel standart taslağı hazırlıklarını
sürdürürken, Türkiye’nin başkanlığında oluşturulan Avrupa Bölgesel Kodeks Ayran Çalışma Grubu,
29-30 Mayıs 2012 tarihlerinde İs-
tanbul’da toplandı. 2013 yılında
yapılacak olan Kodeks Alimentarius Komisyonu toplantısında ayranda bölgesel standardın onay alması durumunda ayran; Türkiye’nin hazırladığı standart kriterleri ile AB ülkeleri, Rusya ve Türk
Cumhuriyetleri’nin yer aldığı Avrupa Bölgesi’nde tüketiliyor hale
gelecek, aynı zamanda kayıtlara
girecek.
S.11
insan ve hayvan
hareketleri nedeniyle yeni
veya yeniden ortaya çıkan
zoonoz hastalıklar, salgın
endişesini de gündeme
getiriyor.”
Sayfa 3
Sektör, Okul Sütü sınavını geçti
n Süt sektörü, 2 Mayıs’ta başlayan Okul Sütü Programı kapsamında 8 Haziran’a kadar okulların
açık olduğu 28 gün boyunca Türkiye’nin dört bir yanında 7,2 milyon öğrenciye 200 mililitrelik kutularda uzun ömürlü süt dağıttı,
bu sınavdan da alnının akıyla çıktı. Şimdi beklenti, Okul Sütü
Programı’nın 2012-2013 eğitimöğretim yılıyla birlikte kalıcı hale
gelmesi…
Sinerji
Son dönemde güç birliği ile oluşan
sinerjinin sektörümüz için büyük
bir ivme yaratacağı konusundaki
görüşlerime haklılık kazandıran üç
önemli gelişme yaşadık. ASÜD’ün
çabaları sonucu AB’ye kompozit
ürün ihracının yolu açıldı. Avrupa
Bölgesi için ayran standardını
belirleme yolundaki girişimlerimiz
de sonuç vermek üzere. Ve son
olarak IDF 2016 Dünya Sütçülük
Zirvesi’ne ev sahipliğimiz
Kasım’da netleşecek.
Sayfa 11
vererek büyük katkı sağlayan Unilever Türkiye’nin Gıdadan Sorumlu
Başkan Yardımcısı Mustafa Seçkin
de, “Unilever Türkiye olarak, süt
sektörünün gelişmesi ve güvenli,
kaliteli ürünleriyle dış pazarlarda da
pay sahibi olması yolundaki desteklerimiz bundan sonra da sürecek.”
diye konuştu.
S.10
Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD) Başka-
nı Harun Çallı, “Sanayiciler olarak,
okullara dağıtılan sütle ilgili başından beri en ufak bir tereddüdümüz
yoktu. Biz, çocuklarımıza içirdiğimiz sütün kalitesine güveniyoruz”
dedi.
S.12
Türkiye 2016 Sütçülük Zirvesi’ne talip
n Türkiye’nin Uluslararası Sütçülük Federasyonu’na (IDF) üyeliğini başlatan ASÜD’ün, 2016
Dünya Sütçülük Zirvesi’nin Türkiye’de toplanmasına ilişkin girişimi meyvesini veriyor. Kasım ayın-
da Güney Afrika’da gerçekleştirilecek 2012 zirvesinde hangi ülkede düzenleneceği kararlaştırılacak
olan 2016 zirvesine ev sahipliği
için Türkiye’nin şansı yüksek.
S.15
süthattı sayı 11_Layout 1 27.06.2012 16:36 Page 2
2 Sayfa
Ba ş k a n ’ ı n
kalem in d en
Harun Çallı
AB kapısını açmak
lkemiz süt ve süt ürünleri
sektörü, teknolojiye yaptığı
yatırımlar sayesinde bugün gelişmiş ülkelerdeki benzerleri gibi
sağlıklı, kaliteli ve güvenilir üretimiyle öne çıkıyor. Süt ve süt ürünlerimiz, dış pazarlarda artık daha
kolay yer bulabiliyor.
Ü
Şimdiye kadar ihracat ayağında
tek bir istisnamız var, o da AB’ye
süt ve süt ürünleri ihracatı. ASÜD
olarak, AB’ye ihracatın önündeki
engellerin kaldırılması için başlattığımız çalışmada hayli yol kat etmiş durumdayız. Süreç devam
ederken, sevindirici haber Brüksel’den geldi. ASÜD olarak Brüksel nezdinde yaptığımız temaslar
ve derneğimizin üyesi Unilever’in
uluslararası platformdaki desteği
sonuç verdi, AB, kompozit ürünlere ihracat kapısını açtı. Artık
AB’ye onaylı işletmelerden ithal
edilecek süt ham maddesi ile üreteceğimiz kompozit ürünler,
AB’ye ihraç edilebilecek. Sektör
olarak bizleri mutlu eden bu gelişmeden sonra AB’ye ihracat kapılarının çok da uzak olmayan bir gelecekte Türk süt ve süt ürünleri
sektörüne açılacağına yürekten
inandığımı belirtmek istiyorum.
Küreselleşen dünyada uluslararası platformlarda var olmak, se-
Temmuz - Ağustos 2012 suthattı
Sektör
simizi duyurmak durumundayız.
ASÜD olarak işte bu bilinçle Türkiye’yi Uluslararası Sütçülük Federasyonu (IDF) üyeliğine taşımıştık.
Bununla da yetinmedik, IDF’in
her yıl düzenlediği Dünya Sütçülük Zirvesi’ne 2016 yılı için talip
olduk. İzmir’de ilki düzenlenen
Ulusal Süt Zirvesi’nde bir kez daha
dile getirdiğimiz talebimizin kabul
göreceği konusundaki umudumu
sizlerle paylaşmak istiyorum.
İsmail Mert, ASÜD Genel Sekreteri
Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Derneği (ASÜD) Genel
Sekreterliği’ne Dr. İsmail Mert getirildi.
n Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı’nda uzun yıllar yöneticilik yapan Dr. İsmail Mert, gıda
mevzuatının hazırlanması aşamalarında görev aldı. Mevzuata hakimiyetiyle tanınan Mert, ASÜD’ün
AB’ye süt ve süt ürünleri ihracatının açılmasına yönelik proje kapsamında da çalışmalarda bulundu.
1948 Yılında Muğla’da dünyaya
gelen İsmail Mert, 1974 yılında
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nden mezun oldu. 1977 yılın-
da Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsünü bitirerek Ziraat
Doktoru ünvanını alan Dr. Mert,
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın değişik kademelerinde
34 yıl hizmet ettikten sonra Koruma ve Kontrol Genel Müdür Yardımcılığı görevinden emekli oldu.
Gıda alanında yurt dışında uluslararası toplantılara katılan, incelemelerde bulunan Mert, TOBB Gıda Meclisi’nin de kurulduğundan
bu yana danışmanlığını yapıyor.
Aşk için buluştular
Ve yine dünya ölçeğinde yol aldığımız bir diğer konu. Geleneksel
içeceğimiz ayranın Türkçe adıyla
ve Türkiye’nin belirlediği standartlarda Fermente Süt Ürünleri
Kodeks Standardı’nda yer alması
çabalarımız sonuç vermek üzere.
Avrupa Bölgesel Kodeks Ayran
Çalışma Grubu’nun İstanbul toplantısı ile bir aşamayı daha geride
bıraktığımız süreç, Kodeks Alimentarius Komisyonu’nun onayı
ile sonuçlanacak. Böylece ayran,
Avrupa Bölgesi’nde Türkiye’nin
hazırladığı standart kriterleri ile
tüketiliyor hale gelecek.
Bizden bir haberle yazımı noktalayayım. ASÜD Genel Sekreterliği
görevini, bürokrasideki tecrübesi
tüm sektörümüzde bilinen arkadaşımız Dr. İsmail Mert üstlendi.
Kendisine başarılar diliyorum.
A B’y e i h r acat
“A SÜD o l ar ak süt sek t ör üm üz e A B’y e i h r acat k ap ısın ın açıl acağın a
y ür ek t en i n an ıy o r u z .”
n Aşkın resmi dondurması Cornetto, gençler arasında gerçekleştirdiği son yılların en kapsamlı
Aşk Araştırması’nı 19 Haziran’da
Otto Santral’de Doğa Rutkay,
Okan Bayülgen, Mehmet Turgut
ve Ceyhun Yılmaz’ın katılımıyla,
Facebook Cornetto Türkiye sayfası
üzerinden canlı yayınlanan “Aşk
İçin” adlı programda masaya yatırdı. Ünlüler, programda; aşkta
gurur ve mantık, ilk görüşte aşk,
kıskançlık, mutluluk gibi konulara kendi özgün bakışlarıyla yaklaştı. Okan Bayülgen’in moderatörlüğünde gerçekleşen canlı yayında
Cornetto Aşk Araştırması’nın so-
nuçları üzerinden geçilirken, katılımcıların büyük bir samimiyetle
paylaştıkları kişisel görüşleri sosyal
medyada geniş yankı buldu.
İnternet üzerinden kalabalık bir
izleyici kitlesinin takip ettiği programın akşamında ise 46 Magazine
işbirliği ile Mehmet Turgut’un
“Aşkın Fotoğrafları” sergisinin açılışı yapıldı.
Cornetto, bu yıl ilkini gerçekleştirdiği Aşk Araştırması’nı geleneksel
hale getirerek gençlerin aşka bakışını ve aşkı yaşama biçimlerini incelemeye ve sonuçları paylaşmaya
devam edecek.
Bu arada Carte d’Or’un Maraş
Usulü Kesme Dondurması, yeni
Çikolatalı/Sade seçeneğiyle Türk
damak tadından vazgeçemeyenler
için Ramazan sofralarını şölene
dönüştürmeye hazırlanıyor. Carte
d’Or Maraş Usulü Kesme Dondurma, Ramazan ayı boyunca misafirlikler ve aile sofralarının en
çok tercih edilecek tadı olacak.
Türkiye’de dondurma keyfini evlere taşıyan Carte d’Or’un, bıçakla
kesilebilecek kadar yoğun kıvama
sahip Maraş Usulü Kesme Dondurma’sı misafirliklerin ve aile sofralarının vazgeçilmez tatlısı olmaya aday.
www.suthatti.com.tr
İm t i y az Sah i b i v e
So r u m l u Y az ı İşl er i M üd ür ü
Red ak t ör
Per ak en d e
Fi k r i T ür k el -
f i k r i .t u r k el @ su t h at t i .co m .t r
Bet ül Y ıl m az b i l en
Comart Kurumsal İletişim Hizmetleri Ltd. Şti. adına
İl k n u r M en l i k
[email protected]
Say f a T asar ım
Çev r e - U l u sl ar ar ası Reg ül asy o n
D r . İsm ai l M er t
N az an M ar aş -
İsm ai l H ak k ı Eser
n az an .m ar as@ su t h at t i .co m .t r
Fo t o ğr af
U l u sl ar ar ası İl i şk i l er
Ci h an Bay d em i r
i sm ai l .m er t @ su t h at t i .co m .t r
Ro d o l p h e d e Bo r ch g r av e Gen el Y ay ın Y ön et m en i
M eh m et A l i Çıt ak
Bask ı T ar i h i : 28/06/2012
1386. So k ak N o : 8/8 Bal g at /A N KA RA
T el : 0.312 284 77 78 Fax : 0.312 284 77 79
D ağıt ım : Ku r y en et A .Ş. T el : 0.212 444 93 93
D r . Kad i r H al k m an , Pr o f . D r . M eh m et
D em i r ci , Pr o f . D r . M et i n A t am er , Pr o f . D r .
M üb er r a Bab ao ğu l , Pr o f . D r . N ev z at A r t ık ,
Pr o f . D r . Öz er Kın ık , Pr o f . D r . T an j u Besl er .
Çat al So k . 11/A M al t ep e/A n k ar a
T el : 0 312 229 92 65 Fak s : 0 312 231 67 06
I SSN : 1309- 9442
W eb m ast er
D an i el T r ao n
A l i Er d em Ko cab at m az
Melek Karaman -
M u st af a Büy ük p eh l i v an o ğl u
0.312 284 77 78
d an i el .t r ao n @ ar cad i a- i n t er n at i o n al .n et
Pr o f . D r . A t i l a Y et i şem i y en , Pr o f . D r .
Bask ı: El m a T ek n i k Basım M at b aacıl ık
r o d o l p h e.d eb o r ch g r av e@ ar cad i a- i n t er n at i o n al .n et
m eh m et al i @ co m ar t .co m .t r
A SÜD Bi l i m Ku r u l u : Pr o f . D r . A d em Şah i n ,
Er d o ğan Gün eş, Pr o f . D r . İr f an Er o l , Pr o f .
Y ön et i m Y er i : Cey h u n A t ıf Kan su Cad .
A l i Reşat Y ıl m az b i l en -
i m en l i k @ co m ar t .co m .t r
Y ay ın Ko o r d i n at ör ü
Y ay ın T ür ü: Y ay g ın - Sür el i
Reklam Rez erv asy o n
[email protected]
Süt h at t ı, A SÜD (A m b al aj l ı Süt v e Süt
Ür ün l er i San ay i ci l er i D er n eği ) i ş b i r l i ği i l e
Co m ar t t ar af ın d an y ay ım l an m ak t ad ır .
Her türlü y ay ın hakkı, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu g ereğince
Comart’a aittir. Tanıtım amacıy la y apılacak kısa alıntılar dışında,
y ay ıncının y azılı izni olmaksızın hiçbir y olla çoğaltılamaz.
süthattı sayı 11_Layout 1 27.06.2012 16:36 Page 3
suthattı Temmuz - Ağustos 2012
Sayfa
Röportaj
3
Röportaj: Türk V eteriner Hekimleri Birliği Merkez Konsey i Başkanı Dr. Mehmet A lkan
“Veteriner hekimlik daha da
önemli hale geliyor”
TVHB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Mehmet Alkan’a
göre, son yıllarda yeni veya yeniden ortaya çıkan zoonoz
hastalıklar, salgın endişesini de gündeme getiriyor.
n Türk Veteriner Hekimleri Birliği (TVHB) 1954 yılında çıkarılan
kanunla; veteriner hekimler arasında mesleki deontolojiyi ve dayanışmayı korumak, veteriner hekimliğin kamu ve kişi yararına uygulanıp geliştirilmesini sağlamak ve
meslek mensuplarının hak ve yararlarını korumak amacıyla kurulmuş, kamu kurumu niteliğinde bir
meslek örgütü.
Türk Veteriner Hekimleri Birliği
Merkez Konseyi başkanlığını 3 dönemdir (6 yıl) Dr. Mehmet Alkan
yürütüyor. Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden 1975 yılında
mezun olan Alkan, Hükümet Vete-
riner Hekimi olarak olarak başladığı meslek yaşamında, enstitü başkanlığı, genel müdürlük, müsteşar
yardımcılığı yapmış bir isim.
Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Uzmanlık Yüksek Okulu’nda eğitimini tamamlayarak,
1989 yılında doktor unvanını alan
Alkan, özel sektörde de üst düzey
görevler üstlenmiş..
Bugün ülke genelinde 55 veteriner
hekim odası ve bu odalara üye
20.000 veteriner hekimle faaliyetlerini sürdüren TVHB’nin çalışmalarını Süthattı’na anlatan Dr. Mehmet Alkan, ilk olarak uluslararası
gelişmelere dikkat çekti.
“Dünyada bugüne kadar görülen
en büyük afetler zoonoz hastalıklar
(hayvanlardan insanlara bulaşabilen hastalıklar) nedeniyle yaşandı.
Son yıllarda küresel ısınma ve dünyada giderek artan insan ve hayvan
hareketleri nedeniyle yeni veya yeniden ortaya çıkan zoonoz hastalıklar, salgın endişesini de gündeme
getirmektedir. Bugün bütün dün-
T V H B M er k ez Ko n sey i Başk an ı D r . A l k an , h em k am u y u h em d e öz el
sek t ör ü b i l en b i r i si m . “Ku r u m sal l aşm a y o l u n d a m esaf e al d ık ” d i y o r .
yada veteriner hekimlik mesleğinin
önemi giderek artmaktadır.
TVHB, son yıllarda birçok uluslararası kongre ve etkinlik düzenlemiştir. Dünya Veteriner Hekimleri
Birliği başta olmak üzere uluslararası kuruluşlar arasında güvenilir
ve önemli bir konuma gelmiştir.”
TVHB’nin başvurusu üzerine 2015
Yılı Dünya Veteriner Hekimleri
Kongresi, 5.000 veteriner hekimin
katılımı ile ülkemizde gerçekleştirilecek. 2014 Yılı Dünya Veteriner
Hekimleri Birliği Başkanlık seçimi
ve 2013 yılı Euro-Arab Veteriner
Kongresi ve Genel Kurulu da ülkemizde yapılacak.
TVHB olarak yaptığınız çalışmayla uluslararası platformda
birinci oldunuz.
“2012 yılı Dünya Veteriner Hekimleri Günü’nün teması olan ‘Antimikrobiyal Direnç’ konusunda
Veteriner Farmakoloji ve Toksikoloji Derneği ile birlikte yaptığımız
‘Veteriner Hekimlikte Antibiyotikler: Antibiyotiklere Direnç ve Direncin Çok Yönlü Etkileri’ başlıklı
çalışma, dünya birincisi seçildi. 20
Mayıs’ta Dünya Hayvan Sağlığı
Örgütü (OIE) Genel Kurulu’nda
ödül plaketi ve çek törenle, Türk
delegasyonuna teslim edildi.
Üyelerinize yönelik çalışmalarınız neler?
“Son yıllarda mesleğimizin, meslektaşlarımızın sorunlarının çözümü konusunda da önemli mesafe
kat edilmiştir. TVHB’nin en önemli sorunu olan kurumsallaşma konusunda eksikleri bulunuyordu.
Bugün hemen tüm odalarımızın
hizmet binası ve personeli var.
“Gıda kaynaklı riskin
yüzde 90’ı hayvansal
kökenli gıdalardan
kaynaklanmaktadır. Halk
sağlığı açısından riski en
aza indirmek için yapılan
düzenlemelerin bir an
önce uygulamaya
konulması gerekir.”
TVHB, AB’ye uyum çerçevesinde
veteriner hekimlerin çalışma alanları ile ilgili yasal düzenlemelerin
içerisinde olmuş, katkı sağlamıştır.
Bugün gelişmiş ülkelerde özellikle
Avrupa ve ABD’de veteriner hekimlik mesleği hem saygınlık hem
de maddi açıdan en önde gelen
mesleklerdendir. Çalışmalarımız
özellikle veteriner hekimlerin yetki
ve sorumlulukları ile özlük hakları
konusuna yoğunlaştırılacaktır.
Veteriner hekimlerin, özellikle hayvansal gıdaların güvenliği ve zoonoz hastalıklar nedeniyle halk sağlığının korunmasında da önemli
görevleri var ama veteriner hekimlerin bu yönü çok fazla bilinmez.
Oysa halk sağlığı alanına katkıları
beşeri hekimlerden çok daha fazladır. AB mevzuatının yüzde 25’inin
veteriner hizmetleri ile ilgili olmasının elbette özel bir anlamı vardır.
İnsanlarda görülen hastalıkların
yüzde 60’tan fazlası hayvansal orijinlidir. Tüm dünyada hayvansal
ürünler için ek kontrol ve denetim
yöntemleri uygulanmaktadır.”
200’d en f az l a z o o n o z k ar ak t er l i h ast al ığa y en i l er i ek l en i y o r .
A l k an : “T ar i h b o y u n ca d ün y ad a en b üy ük af et l er z o o n o z k ar ak t er l i
h ast al ık l ar n ed en i y l e y aşan m ışt ır .”
süthattı sayı 11_Layout 1 27.06.2012 16:36 Page 4
4 Sayfa
Temmuz - Ağustos 2012 suthattı
Sektör
Ülker Golf, yurt dışına odaklandı
Be y a z k ö ş e
İlknur Menlik
Dünyanın zirvelerinde dolaşıyoruz
nce G20 ve G20’nin İş Dünyası ayağı olan B20 Zirvesi,
ardından Rio+20 BM Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi… Ben, global ölçekteki bu iki etkinliğe bir de
ABD’nin Boston kentinde gerçekleştirilen 2012 Uluslararası Biyoteknoloji Konferansı’nı eklemek
istiyorum. Açıkçası üç zirveyi de
hem Türkiye’nin global sorunlar
karşısında gelişmiş ülkelerle birlikte söz sahibi olması ve çözüm konusundaki kararlılığı hem de sonuçları itibariyle önemsiyorum.
Ö
Dünyada 1 milyar insan aç, her
5 kişiden biri günde 1,25 doların
altında bir gelirle geçinmek zorunda. Meksika’da düzenlenen G-20
Zirvesi’nde B20 (G20’nin iş dünyası zirvesi) dünya liderlerine gıda
güvenliği konusunda önerilerde
bulundu. En somut öneri; global
gıda güvencesinin sağlanmasında
özel sektörün önemli bir ortak olabileceği ve kamu-özel sektör iş birliğinin daha fazla desteklenmesi
gerektiğiydi.
Biyoteknoloji Konferansı’nda
konuşan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün ise hedeflerinin Türkiye’yi ilaç üretiminde ve
ihracatında bir Ar-Ge ve üretim
üssü ve bölgesel bir yönetim merkezi haline getirmek olduğunu
açıkladı. Hedef çok iyi… Bence
Türkiye, gıda güvenliğinin sıkça
konuşulduğu günümüzde tarımsal
biyoteknoloji alanında da bir stra-
teji benimsemeli. Brezilya biyoteknoloji sayesinde 2001 yılında 16
milyar dolar olan tarımsal ürün ihracatını 2011 yılında 80 milyar
dolara çıkardı. Türkiye neden böyle bir başarıyı yakalamasın?
Türkiye dünyanın zirvelerinde
dolaşıyor. Bu çok sevindirici… Bunun devamının özel sektörü geliştirecek altyapıya bağlı olduğunu
düşünüyorum. Çünkü özel sektörde ülke kalkınması adına girişimlerde bulunuyor. ASÜD’ün AB’ye
süt ve süt ürünleri ihracatının önünün açılması çabaları, en iyi örneklerden biri. Çalışmalar sürerken
AB, ASÜD’ün Brüksel nezdinde
yaptığı yoğun görüşmeler ve dernek üyesi Unilever’in AB nezdindeki desteği sonucu kompozit
ürünlerin AB’ye ihracının önünü
açtı. AB’nin kapısını tam olarak
açmaya az kaldı. Ben özel sektörü
geliştirecek altyapı çalışmalarında,
“Biraz daha özel sektörün sesine
kulak vermekte fayda var.” diye
düşünüyorum.
n Türkiye dondurma pazarındaki
payı %30’a yaklaşan Ülker Golf,
yurt dışına odaklanıyor.
için yeterli olmadığını, hızlı büyümeyi sürdürmek üzere yatırım
yaptıklarını söyledi.
Golf Muller markası ile Suriye pazarının lideri olan Ülker Golf,
2011 yılında gerçekleştirdiği Suudi Arabistan yatırımıyla Ortadoğu’da 60 milyon litrelik üretim kapasitesine ulaştı.
2011 yılı sonunda ihracatı 20 milyon lirayı
bulan
Ülker
Golf’ün yurt dışı yatırımlarının tutarının 2012 yılı sonunda 72 milyon lirayı aşması
bekleniyor.
Türkiye pazarında önemli bir büyüklüğe ulaştıktan sonra yurtdışı
yatırımlarına ağırlık verdiklerini
vurgulayan Buruk, şöyle konuştu:
Düzenlediği basın toplantısında
yurt dışı yatırımlarını ve gelecek
stratejilerini değerlendiren Ülker
Golf Genel Müdürü Ender Buruk,
kısa zamanda en çok tercih edilen
yerli dondurma markası olmaktan
büyük mutluluk duyduklarını belirterek, ancak bunun kendileri
“Ülker Golf Suriye, Azerbaycan, Libya, Fas ve
Ürdün’ün de aralarında olduğu 13 ülkeye dondurma satıyor. İhracatını 9 yılda
4 kat artırdı. Gerek ihracat gerek
yurt dışı yatırımları ile Ortadoğu’nun bir numarası olmayı hedefliyoruz. Suriye’de kısa zamanda
pazar lideri olduk. Pazarın yarısına
tek başına sahibiz. 17 bin farklı
noktada satıştayız. Suudi Arabistan’da ise henüz 6 ayda 5 bin farklı noktaya ulaştık. Suudi Arabistan
dahil olmak üzere Ortadoğu’da 60
milyon litrelik üretim hacmine
ulaştık. Yakında hayata geçecek
yeni yatırımlarla da Ortadoğudaki
en önemli dondurma markalarından biri haline geleceğiz.”
Türkiye’de de kişi başı tüketimin
her yıl sürekli olarak arttığını belirten Buruk, “Ülker Golf’ün pazara girdiği 2003 yılında Türkiye’de kişi başına tüketim miktarı
1,1 litre iken 2012 yılı sonunda bu
rakamın kişi başına 4,5 litreye
ulaşması bekleniyor. Ülker Golf,
2003 yılından itibaren pazarın büyümesine de katkı sağlayarak pazar payını yüzde 30’a yaklaştırdı.
Dondurmanın toplam 36,8 milyar
liralık gıda pazarındaki oranı ise
yüzde 5. Dondurma pazarı kişi başı tüketim rakamlarının beklendiği ölçüde artmasıyla 2012 yılında
1,6 milyar liraya ulaşacak.” dedi.
Buruk, Ülker Golf olarak bu yıl
pazara 20 yeni ürün sunduklarını
da kaydetti.
Bu ay içinde sanayimizin duayen
ismi Sabri Ülker Beyefendi’yi sonsuzluğa uğurladık. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve
Yıldız Holding camiasına baş sağlığı diliyorum. Özel sektörümüzün
kendisinden çok şey öğrendiğine
eminim. Ruhu şad olsun!
Güzel bir Ramazan geçirmeniz
dileğiyle...
Mado, UNESCO’ya “Dünya Dondurma ve
Süt Haftası” teklif edecek
n Kahramanmaraş İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile 29 Mayıs’ta
“Dünya Dondurma ve Süt Haftası” etkinliği düzenleyen Mado, bu
haftanın dünya genelinde etkin bir
şekilde kutlanması için BM Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’ne
(UNESCO) başvuracak.
T ür k i y e’n i n Bi y o t ek n o l o j i St r at ej i si o l m al ı
Bi y o t ek n o l o j i say esi n d e t ar ım sal ür ün i h r acat ın ı 10 y ıl d a 16 m i l y ar
d o l ar d an 80 m i l y ar d o l ar a çık ar t an Br ez i l y a, b u al an d a i y i b i r ör n ek ...
A j a n d a
Uluslararası etkinlikler:
Mado Genel Müdürü Atilla Kanbur, gerçekleştirdikleri sosyal sorumluluk projeleriyle süt ve don-
durmanın insanların beslenmesinde önemini vurgulamaya çalıştıklarını söyledi.
Mado’nun Türkiye genelinde 400,
yurt dışında da 27 ayrı ülkede bayilikleri bulunduğunu ifade eden
Kanbur, “Önümüzdeki yıllarda
dondurma ve süt günlerini dünya
genelinde etkin bir şekilde kutlanması için UNESCO’ya müracaat
edeceğiz.” dedi.
Bu arada Mado, Dünya Gazetesi
ve DHL Express Türkiye işbirliği
ile düzenlenen “İhracatın Yıldızları-İhracatı Teşvik Ödülleri’nde hizmet ihracatı dalında ödül aldı.
2011 yılı için 530 ihracatçı firmanın başvurduğu yarışmada 110 firma jüri değerlendirmesine kaldı, 7
kategori ve özel değerlendirmeler
kapsamında 25 firma ödül almaya
hak kazandı.
Haziran 2012 - Ekim 2013
•FAO/OIE Şap Hastalığının Kontrolü Küresel Konferansı, 27-28 Haziran 2012, Bang kok, Tay land • V. Ukrayna Sütçülük Kongresi, 28-29
Haziran 2012, Kiev, Ukray na • Sütçülükte İnovasyonlar, 10-12 Temmuz 2012, A msterdam, Hollanda • 2012 Ulusal Gıda ve Tarım Konferansı, 19 Temmuz 2012,
Yaklaşan IDF etkinlikleri:• IDF Dünya Sütçülük Zirvesi 2012: 03-09 Kasım 2012, Cape Tow n, Güney A frika • IDF Dünya Sütçülük Zirvesi 2013:
2013, Yokohama, Japony a Türkiye etkinlikleri: • 10. Ulusal Tarım Ekonomisi Kongresi, 5-7 Ey lül 2012, Kony a • IPACK 2012 27. Uluslararası Ambalaj,
Minneapolis, A BD
Ekim
Paketleme ve Gıda İşleme Sistemleri Fuarı, 6-9 Ey lül 2012, İstanbul • İstanbul Gıda-Tek 2012, 7. Gıda ve İçecek Teknolojileri, Gıda Güvenliği, Katkı ve Yardımcı Maddeler,
Soğutma, Havalandırma, Depolama Sistemleri ve Lojistik Fuarı, 20-23 Ey lül 2012, İstanbul • 4. Animalexpo Hayvancılık Teknolojileri ve Süt Endüstrisi Fuarı, 20-23 Ey lül
2012, İzmir • Avrasya Ambalaj 2012, 18. Uluslararası Ambalaj Endüstrisi Fuarı, 20-23 Ey lül 2012, İstanbul
süthattı sayı 11_Layout 1 27.06.2012 16:36 Page 5
süthattı sayı 11_Layout 1 27.06.2012 16:36 Page 6
6 Sayfa
Temmuz - Ağustos 2012 suthattı
Ekonomi
Süt sektörü
ihracat atağında
A nahtar veriler *
Gıda ve İçecek Sanay i ile Süt ve Süt Ürünleri üretim ve ihracatı
*TGDF Gıda ve İçecek Sanay i 2011 Envanteri – Türkiy e İstatistik Kurumu
Süt ürünleri ihracatı 2011 yılında bir önceki yıla göre
Gıd a v e İçecek San ay i Büy ük l üğü (M i l y o n T L - % )
%35 artışla 227 milyon dolar oldu. Artış oranı, AB’ye
Car i f i y at l ar l a
ihracatın başlaması halinde sektörün sahip olduğu yüksek
255.837
D eği şi m
Sab i t f i y at l ar l a
A r t ış
15,6
21.945
6,3
potansiyeli de gösterdi.
n Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi
Dernekleri
Federasyonu’nun
(TGDF) 2011 Gıda ve İçecek Sanayi Envanteri, gıda ve içecek sanayi ile süt ürünleri ihracatındaki
artışı; Türkiye İstatistik Kurumu’nun verileri de, süt üretimindeki artışı ortaya koydu.
TGDF’nin geleneksel Gıda ve İçecek Sanayi Envanteri’nin altıncısının açıklandığı basın toplantısında
konuşan TGDF Başkan Vekili
Rint Akyüz, sektörün 2011 yılında
8,9 milyar dolarlık ihracat ile
Cumhuriyet tarihinin rekorunu
kırdığını söyledi. Son zamanlarda
gıda maddeleri üzerine yapılan
spekülasyonlarla oluşan bilgi kirliliğinin önemli bir sorun haline geldiğini hatırlatan Akyüz, sözlerini
şöyle sürdürdü:
“Ben sektörümüz adına tüm medya kuruluşlarımızdan istirham ediyorum; kimsenin
halkın gıdası üzerinden
prim yapmasına, gıda sektörü üzerinden reklam
yapmalarına, kişisel PR’larını yükseltmelerine alet olmayın. Dünyanın dört bir yanına ihracat yapıyoruz. Böyle bir ivmeye sahip Türk
Gıda Sektörü, dünya standartlarında üretim yapmasa bu gücü nasıl yakalar? Gıda üretimi ve teknolojisi hakkında fikir sahibi olmayan, kulaktan dolma bilgilerle halkın kafasında soru işaretleri yaratan kişilere yasal yaptırım uygulanmalıdır. Kimsenin insan sağlığına yönelik varsayımlarla gereksiz
endişe yaratmaya, sektörü zan altında bırakmaya hakkı yoktur.”
TGDF 2011 Envantari’ne göre;
Gıda ve içecek sanayi 2011 yılında
4,9 milyar dolarlık ithalata karşın,
8,9 milyar dolarlık ihracatla %181
gibi yüksek bir oranda dış ticaret
fazlası verdi. Toplam ihracat içinde
Gıd a San ay i Ür et i m En d ek si D eği şi m O r an ı:
% 6,2
İçecek San ay i Ür et i m En d ek si D eği şi m O r an ı:
% 1,5
Süt Ür ün l er i İm al at ı San ay i Ür et i m En d ek si D eği şi m O r an ı: % 5,9
Süt Ür et i m i :
15.056.211 t o n
A r t ış o r an ı: % 11,2
İh r acat v er i l er i :
%6,6 payı olan gıda ve içecek sanayi ihracatında artış oranı %32,5
olarak gerçekleşti. Sektör, 2011 yılı dünyasındaki siyasi ve ekonomik
gelişmelere rağmen %8,5 büyüdü.
2010 yılında 168 milyon dolar
olan süt ürünleri ihracatı 2011’de
%35 artarak 227 milyon dolara
ulaştı. İthalatın113 milyon dolar
olarak gerçekleşmesiyle ihracat/ithalat farkı 114 milyon dolar oldu.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na
göre,
Ocak-Nisan
2012 döneminde gıda
maddeleri ihracatı 2011’in
aynı dönemine göre %11,1
artarak 4.903 milyon dolar
oldu. İthalatın 3.260 milyon dolar
olarak belirlendiği dönemde gıda
maddeleri dış ticareti 1.643 milyon dolar fazla verdi.
Yılın ilk dört ayında süt ve süt
ürünleri ihracatındaki artış oranı
ise %36,9 oldu ve 177.3 milyon
dolar olarak gerçekleşti.
TÜİK’in süt üretimi verilerine gelince… Süt üretimi, 2011 yılında
bir önceki yıla göre %11,2 artarak, 15.056.211 ton olarak gerçekleşti. Bu miktarın %91,67’sini
inek sütü oluşturdu.
Bu yılın Nisan ayında toplanan
inek sütü miktarı 727.499 ton
olurken, içme sütü üretimi ise
Mart ayındaki 122.233 tona göre
%1,2 oranında azalarak 120.814
ton olarak gerçekleşti.
İh r acat
T o p l am i h r acat
(M i l y o n D o l ar )
i çi n d ek i p ay ı (% )
8.884
6,6
Gıd a v e İçecek San ay i
Y ıl l ık A r t ış
(% )
32,5
Gıd a i h r acat ı
i çi n d ek i p ay ı (% )
Süt Ür ün l er i
227
2,6
İh r acat
T o p l am i t h al at
(M i l y o n D o l ar )
i çi n d ek i p ay ı (% )
4.905
2,0
İt h al at v er i l er i :
Gıd a v e İçecek San ay i
Y ıl l ık A r t ış
(% )
43,0
Gıd a i h r acat ı
i çi n d ek i p ay ı (% )
Süt Ür ün l er i
113
2,3
İt h al at / İh r acat f ar k ı:
(M i l y o n D o l ar )
Gıd a v e İçecek San ay i
3.979
D ış T i car et
Kar şıl am a O r an ı (% )
181,1
Süt endüstrisi için 2,7 milyar yeni tüketici
n Tetra Pak tarafından yapılan
bir araştırma; refah düzeyinde,
alım gücünde ve ambalajlı sıvı süt
ürünlerine olan talepte artış beklentisi nedeniyle gelişmekte olan
ülkelerdeki 2,7 milyar düşük gelirli tüketicinin, süt endüstrisi için
bir sonraki önemli büyüme fırsatı
olduğunu ortaya koydu.
Küresel sütçülük endüstrisinde
dünya genelindeki durumu ve eğilimleri takip eden Sütçülük Endeksi’ne (Dairy Index) göre, 2011
yılında 70 milyar litre olarak gerçekleşen düşük gelirli tüketicilerin
tüketimi, 2012 yılında 80 milyar
litreye yükselecek. Söz konusu tüketicilerin çoğunun, önümüzdeki
yıllarda açık sütten ambalajlı süt
tüketimine yönelmesi bekleniyor.
Tetra Pak araştırması, ambalajlı sıvı süt ürünleri tüketiminin
%76’sından fazlasının gerçekleşti-
ği gelişmekte olan altı ülkeye,
Hindistan, Çin, Endonezya, Brezilya, Pakistan ve Kenya’ya odaklandı. Günlük 2 ila 8 dolar ile yaşayan düşük gelirli tüketiciler, ambalajlı sıvı süt ürünlerinin %38’ini
tüketiyor.
Tetra Pak Başkanı ve CEO’su Dennis Jönsson, “Düşük gelirli tüketiciler, sütçülük endüstrisi için en
büyük büyüme fırsatlarından birini sunuyor. Yarının başarısı, bu tüketicilere ulaşmaktan geçiyor.
Dünya nüfusunun neredeyse
%40’ını oluşturan bu tüketiciler,
daha varlıklı hale geliyor. Bugünün düşük gelirli tüketicileri, yarının orta sınıfı. Gelişmekte olan ülkelerdeki yeni jenerasyon süt ve
süt ürünleri tüketicileri arasında
müşteri bağlılığının geliştirilmesi,
süt işleyicileri için büyük bir fırsattır.” diye konuştu.
Rapora göre, bu tüketicilere ulaşma arayışındaki süt ve süt ürünleri
işleyicileri için üç temel zorluk var.
Sınırlı geliri olan tüketiciler için
cazip, satın alınabilir ve ulaşılabilir
ürünler üretilmesi, aynı zamanda
düşük gelirli tüketicilerin alışveriş
yaptığı uzak kırsal alanlarda ya da
kalabalık şehirlerdeki küçük geleneksel satış yerlerine ulaşılması da
gerekiyor. Endüstrinin düşük gelirli tüketicilerin ihtiyaçlarını karşılayacak ürünleri geliştirmesinde,
ambalajlamada ve işlemede inovasyon hayati öneme sahip.
Tetra Pak ambalajlı sıvı süt ürünleri talebinin 2011-2014 arası dönemde Asya, Afrika ve Latin Amerika öncülüğünde artacağını da
açıkladı. Küresel ambalajlı sıvı süt
ürünleri tüketiminin, sözkonusu
dönemde %2,9 oranında artacağı
tahmin ediliyor.
süthattı sayı 11_Layout 1 27.06.2012 16:37 Page 7
süthattı sayı 11_Layout 1 27.06.2012 16:37 Page 8
8 Sayfa
Temmuz - Ağustos 2012 suthattı
Kapak
Sektör, Okul Sütü sınavını geçti
2 Mayıs’ta başlayan Okul
Sütü Programı, okulların
kapandığı 8 Haziran
tarihinde sona erdi. 28
gün boyunca Türkiye’nin
dört bir yanında 7,2
milyon öğrenciye 200
mililitrelik kutularda
uzun ömürlü sütü
ulaştıran süt sektörü, bu
sınavdan da alnının
akıyla çıktı. Şimdi
beklenti, Okul Sütü
Programı’nın gelecek
eğitim-öğretim yılıyla
birlikte kalıcı hale
gelmesi…
n Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı
ve Sağlık Bakanlığı iş birliğiyle
düzenlenen Okul Sütü Programı
ile yurt genelinde 7,2 milyon öğrenciye 200 mililitrelik kutularda
UHT süt dağıtımı 2 Mayıs’tan 8
Haziran’a kadar, okulların açık olduğu 28 gün boyunca aksamadan
gerçekleştirildi.
Çocuklara süt içme alışkanlığının
kazandırılması yoluyla sağlıklı
beslenmelerine katkı amacıyla
başlatılan uygulamanın ilk günlerinde, bazı illerde süt içen öğrencilerin rahatsızlandığı haberleri
ulaştı. Çocukların içtikleri sütten
zehirlendiklerine kadar varan iddialara karşı, uzmanlar “Laktoz
İntoleransı”na dikkat çektiler.
Halk arasında süt ya da süt ürünlerine hassasiyet olarak bilinen
Laktoz İntoleransı, süt şekerinin
sindirimini sağlayan laktaz enziminin eksikliği halinde görülüyor.
Süt ve süt ürünleri tüketiminden
sonra bağırsaklardan emilemeyen
süt şekerinin sebep olduğu hastalığın belirtileri karın ağrısı, karında
kramplar, aşırı gaz ve ishal. İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi’nden Doç. Dr. Vildan Ertekin,
inek sütü alerjisi ile karıştırılan
hastalığın özellikle Türkiye’de çok
yaygın olarak görüldüğünü, her 5
kişiden birinde laktaz enziminin
yetersiz olduğunu söyledi. ODTÜ
Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haluk Hamamcı da, “Bu olay zehirlenme
değil, laktozun sindirilememesinden dolayı oluşan bir rahatsızlık.
Çocuk eğer birkaç aydır süt tüketmiyorsa, laktozda azalma olabilir.
Süt içimi ile beraber yeniden artar.” dedi. Ankara Üniversitesi Süt
Teknolojileri Bölümü Öğretim
Üyesi Prof. Dr. Emel Sezgin de,
UHT sütlerin içinde hiçbir mikro
organizma kalmadığı için zehirlenmelere neden olmayacağını
söyledi. Sezgin, “Ben bu sütlerde
zehirlenme yapabilecek bir şey
olabileceğine inanmıyorum.” diye
konuştu.
Uygulama öncesi verilen eğitimlerde komisyon üyeleri, öğretmen-
H ar u n Çal l ı
“Y ap ıcı el eşt i r i l er e h er z am an
açığız . O k u l Süt ü Pr o j esi ’n i
sağd u y u l u k i şi l er an l ad ı.”
O k u l Süt ü Pr o j esi
Süt sek t ör ü, 2011- 2012 eği t i m - öğr et i m y ıl ın ın i k i n ci y ar ısın d a u y g u l am ay a k o n u l an O k u l Süt ü Pr o g r am ı
k ap sam ın d a y u r t g en el i n d e 7,2 m i l y o n öğr en ci y e h er g ün 200 m i l i l i t r el i k k u t u l ar d a süt u l aşt ır d ı.
ler ve veliler, bazı çocukların süte
hassasiyet gösterebilecekleri konusunda uyarılmış ve hassasiyeti olan
çocuklara süt içirilmemesi istenmişti. Buna rağmen ortaya çıkan
rahatsızlar üzerine Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı, teknik ve
idari inceleme başlattı, dağıtılan
sütlerden alınan numuneler laboratuvarlarda analiz edildi.
Okul sütü temiz çıktı
Nitekim yapılan analizlerde, okul
sütü temiz çıktı. Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı, süt dağıtımı yapılan illerden süt örnekleri
alınarak ayrıntılı fiziksel, kimyasal
ve mikrobiyolojik analizlere tabi
tutulduğunu, bugüne kadar örneklerin hiç birisinde hastalık yapıcı mikroorganizma ya da bakteri
toksinine (Stafilokok enterotoksini) rastlanmadığına dair verilerin
mevcut bulunduğunu açıkladı.
Sağlık ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nca bilim adamlarından oluşturulan Okul Sütü Bilim Kurulu’nun raporunda, dağıtılan sütlerde hastalık yapıcı mikroorganizma ya da bakteri toksini ve
diğer toksik maddeler yönünden
hiçbir olumsuzluğa rastlanmadığı,
uygulamanın kesintiye uğratılmasını veya durdurulmasını gerektirecek bir durum tespit edilmediği
bildirildi.
Yaşanan olaylardan yola çıkarak
Okul Sütü Programı’nı karalamaya yönelik açıklamalara karşın,
başta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere bakanlar, bilim
adamları ve süt sektörü uygulamaya sahip çıktı. 14 Mayıs Dünya
Çiftçiler Günü dolayısıyla düzenlenen törende konuşan Başbakan
Erdoğan, “Bütün çocuklarımızın
dağıtılan sütleri gönül rahatlığıyla
içmelerini istiyorum.” dedi.
Türkiye’de ilk defa 32 bin 600
okulda 7 milyon 200 bin öğrenciye süt dağıtıldığını belirten Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı M.
Mehdi Eker de, “200 mililitrelik
UHT tam yağlı sütün Türkiye’nin
binlerce kilometrelik alanda dağıtımına laf söylerseniz vallahi şaşarım. Bunun insafla da bilgiyle de
hesapla da bağdaşır tarafı yok.
Öğrencilerde bir gıda, besin zehirlenmesi söz konusu değil. Türkiye’de ilk defa bu kadar büyük ölçekli bir proje hayata geçirilmiştir.” diye konuştu.
“Çocuklarımıza içirdiğimiz
sütün kalitesine güveniyoruz”
Okul Sütü Bilim Kurulu’nun açıklamasını değerlendiren Ambalajlı
Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri
Derneği (ASÜD) Başkanı Harun
Çallı da, “Okullara dağıtılan sütle
ilgili başından beri en ufak bir tereddüdümüz yoktu. Biz, çocuklarımıza içirdiğimiz sütün kalitesine
güveniyoruz” dedi.
Haksız eleştirilere maruz kaldıklarını, analiz sonuçlarının iddialara
en güzel cevap olduğunu kaydeden Çallı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Böylesine nitelikli, iyi niyetle inşa
edilmiş bir projenin içerisinde yer
alan bir taraf olarak, yaptığımız işe
güvendiğimizi tekrar ediyorum.
Ülkemizde yetersiz süt tüketimi
ile ilgili sıkıntılar var, çocuk beslenmesinde son derece önemli bir
yere sahip olan süt tüketiminin
özendirilmesi ve artırılması gerektiğini tavsiye ediyorum. Bizim için
son derece kıymetli olan çocuklarımıza süt içirmek için kimse, sanayicinin titiz davranmadığını söyleyemez. Bilim Kurulu raporu, iddialar karşısında en doğru cevap
niteliğini taşımaktadır.”
M eh d i Ek er
“Ül k em i z d e i l k d ef a b u k ad ar
b üy ük öl çek l i b i r p r o j e
u y g u l am ay a k o n u l m u şt u r .”
Sektörün, yapıcı eleştirilere her zaman açık olduğunu ifade eden
Çallı, açıklamasını şöyle bitirdi:
“Ancak özellikle ‘Okul Sütü Akıl
Küpü’ projesinin uygulanmaya
başlanması ile artan yanlış bilgiden kaynaklanan değerlendirme,
eleştiri ve ithamlar neticesinde
halkımız, süt tüketimine tereddütle bakar hale gelmiştir. Bu durum
çocuklarımızın bedensel ve zihinsel gelişimi bakımından son derece
sakıncalı sonuçlar doğuracaktır.
Okul Sütü Projesi, sağduyulu kişiler tarafından anlaşıldı. Verilen
desteğe de müteşekkiriz.”
2 Mayıs’ta başlayan Okul Sütü
Projesi, 8 Haziran’da okulların kapanmasıyla tamamlandı. Bilim
çevreleri, sektör temsilcileri ve
üreticiler, uygulamanın yasal zemine kavuşturularak, önümüzdeki
eğitim öğretim yılında da devam
etmesi gerektiği görüşünde.
Ve Okul Sütü Programı’na ilişkin
veriler… Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Eker, Okul Sütü
Programı’nda toplam 143 milyon
700 bin 420 kutu 200 mililitrelik
uzun ömürlü sade içme sütü dağıtımı yapıldığını açıkladı.
süthattı sayı 11_Layout 1 27.06.2012 16:37 Page 9
suthattı Temmuz - Ağustos 2012
Sayfa
Gündem
9
Sütüme dokunma!
Sütle ilgili basında yer
alan iddialar ve Okul Sütü
Programı’na yönelik
eleştirilere bilim insanları,
üreticiler ve bakanlık
yetkililerinden yanıt geldi.
Sütün her yaş grubunda
tüketilmesi gereken bir
besin olduğunu belirten
bilim insanları, Okul Sütü
Programı’nın devam
etmesi gerektiğini
vurguladılar.
n Süt ve süt ürünleri konusunda
kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi amacıyla Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı, Ankara
Üniversitesi (AÜ) Ziraat Fakültesi,
Ankara Zootekni Derneği ve Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri
Merkez Birliği (TDSYMB) tarafından düzenlenen “Sütüme Dokunma! Hayat Sütle Başlar” panelin moderatörlüğünü AÜ Ziraat
Fakültesi Zootekni Bölümü’nden
Prof. Dr. Mesut Türkoğlu ile AÜ
Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi
Bölümü’nden Prof. Dr. Atilla Yetişemiyen yaptı. Panelde AÜ Ziraat
Fakültesi Zootekni Bölümü’nden
Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ)
Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü’nden Prof. Dr. Muhittin Özder, AÜ Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölümü’nden Prof. Dr.
Asuman Gürsel Kıral, AÜ Gıda
Mühendisliği Bölümü’nden Prof.
Dr. Nevzat Artık görüşlerini dile
getirdiler.
Panelin açılışında konuşan Ankara
Zootekni Derneği Başkanı Prof.
Dr. Gürsel Dellal, TDSYMB Genel Başkanı Cemalettin Özden ve
AÜ Ziraat Fakültesi Dekanı Prof.
Dr. Ahmet Çolak, sütü karalamaya yönelik açıklamalara tepki gösterdiler. Prof. Dr. Dellal, sütle ilgili bilgi kirliliğine dikkat çekerek,
“Süt kanser yapıyor” iddialarına
“Bugün ABD’de, belki çocuklardan daha çok yetişkinler süt tüketiyor. Eğer bu sav doğru olmuş olsaydı, ABD’nin büyük bir kısmının, süte bağlı kansere yakalanmış
olması gerekecekti.” karşılığını
verdi. Sütün insan sağlığı ve beslenmesinin yanında FAO verilerine
göre yaklaşık 4 milyar liralık değeriyle ülke ekonomisine de büyük
katkı sağlayan bir ürün olduğunu
dile getiren Dellal, Okul Sütü projesinin de dünyanın birçok ülkesinde uygulandığının altını çizdi.
TDSYMB Başkanı Özden de
AB’de kişi başı 245 litre tüketime
karşılık, Türkiye’de süt tüketimi-
Ço cu k l ar h ay v an sal p r o t ei n al m al ı
H ay v an sal p r o t ei n al ım ı, ço cu k l ar d a z ek a g el i şi m i i çi n şar t . En ön em l i
p r o t ei n k ay n ak l ar ın d an süt t ük et i m i n i n ar t m ası b u n ed en l e ço k ön em l i .
nin diğer içecekler arasındaki payının %9’lar civarında olduğunu
söyledi.
AÜ Ziraat Fakültesi Dekanı Prof.
Dr. Ahmet Çolak ise başta süt olmak üzere hayvansal protein kaynaklarıyla ilgili polemiklerin, Türk
çocuklarının zeka gelişimi için yeterli miktarda hayvansal protein
almalarını engellenmeye yönelik
olduğunu dile getirdi. “Türk çocuğunun süt içmesi lazım” diye konuşan Çolak, Okul Sütü programını, uygulanmaya devam edilmesi gereken “çok doğru bir proje” olarak nitelendirdi. Çolak,
“Türkiye’nin süt fazlasının olduğu
ve bu sütlerin öğrencilere dağıtıldığı söyleniyor. Sokakta satılan çiğ
sütü öneriyorlar. Asıl o sütte sayılamayacak kadar çok risk var. Sütün kanser yaptığını iddia eden insanların, tıbbi belgeler ile bu söylemlerini kanıtlamaları gerekiyor.
Eğer yapamıyorlarsa savcılık soruşturma açmalıdır.” dedi.
“Maalesef sütümüze
dokunuyorlar”
Sözlerine “Maalesef sütümüze dokunuyorlar” diye başlayan Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
Hayvancılık Genel Müdürü Ali
Karaca da, bilen bilmeyen herkesin, eğitim hayatı boyunca öğrendiklerinin tam tersini söylediklerini dile getirdi. Karaca, Okul Sütü
Projesi’yle devletin arz fazlası sütü
çocuklara içirdiği iddialarına,
“Hiçbir zaman süt arzını regüle etme gibi bir düşüncemiz olmadı.
Projenin tek amacı çocuklarımızın
sağlıklı beslenmesini sağlamak ve
ülkemizdeki süt tüketimi alışkanlığını artırmaktır.” yanıtını verdi.
AÜ. Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Numan Akman da, Türkiye’nin
toplam hayvansal protein tüketiminde 177 ülke arasında 101. sırada yer aldığına dikkat çekti, süt
tüketiminin arttırılması gerektiğini söyledi.
Ulusal Süt Konseyi Başkanvekili
ve NKÜ Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Öğretim Üyesi Prof.
Dr. Muhittin Özder ise basında
‘süte dokunanları” görmekten rahatsız olduklarını vurguladı. Özder, “En ucuz, en bol ve en kolay
bulunan hayvansal protein kaynağı olan sütü bolca üretmek ve tüketiciye ulaştırmak durumundayız.” dedi. AÜ Ziraat Fakültesi Süt
Teknolojisi Bölümü’nden Prof. Dr.
Asuman Gürsel Kıral da, sütün astım, alerji, kemik erimesi gibi pek
çok hastalığa neden olduğu iddialarının bilimsel temelden yoksun
olduğunu vurguladı.
AÜ Mühendislik Fakültesi Gıda
Mühendisliği Bölümü Öğretim
Üyesi Prof. Dr. Nevzat Artık da,
Türkiye’deki entegre gıda işletmelerinin AB ile yarışacak düzeyde
olduğunu söyledi. Süt üzerine tartışmaların yersiz olduğunu belirten Artık, gıda güvenliği konusunda parametrelerin belli olduğunu ve bunlardan taviz verilmediğini kaydetti.
İd d i al ar ın b i l i m sel t em el i y o k
“Süt üm e D o k u n m a” p an el i n i n k o n u şm acıl ar ı, süt e i l i şk i n b i l i m sel t em el i
o l m ay an i d d i al ar ın k ab u l ed i l em ez o l d u ğu n u söy l ed i l er .
süthattı sayı 11_Layout 1 27.06.2012 16:37 Page 10
10 Sayfa
Mer tçe
Dr. İsmail Mert
Sağlıklı nesiller için
süt çok gerekli
G
elecek eğitim yılında ve sonraki yıllarda da okul sütü
projesinin devam etmesi ve bunun
yasal düzenleme ile hangi hükümet gelirse gelsin değiştirilemez
bir uygulama haline getirilmesi
sağlanmalıdır. Geleceğimiz olan
çocuklarımız üzerinde süt tüketimi konusunda anlamsız korku
oluşturulmamalıdır.
Büyük gayret ve titizlikle Hükümetimizce okulların kapatılmasına bir ay kala tüm Türkiye’de
uygulamaya konulan Okul Sütü
Programı gerçekten alkışlanacak
bir proje. Emeği geçenlere teşekkür ederiz.
Program başlar başlamaz görsel
ve yazılı basınımızın bir kısmında;
bazı öğrencilerin rahatsızlanmalarına ilişkin muayene sonuçları ve
sütlerin analiz sonuçları görülmeden, binlerce ilkokul çocuğunun
sütten zehirlendiğine ilişkin haberler yer aldı. Bakanlıkların ve
konunun uzmanlarının açıklamaları görmezden gelinerek bir panik havası yaratılmaya çalışıldı.
Oysa Okul Sütü Programı, ülke
genelinde ilk defa bu denli yaygın
olarak uygulandı. Dağıtılan sütler, dünyada kullanılan en ileri
teknoloji ile üretilen ve ambalajlanan, sağlık açısından güvenli
UHT tekniğine göre üretilmiş,
Uzun Ömürlü Süt’tür. Laktoz intoleransı ve süt alerjisine karşı veliler, öğretmenler ve öğrenciler
uyarılmış, el broşürleri ve CD’ler
dağıtılmış, anket uygulanmıştır.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Ba-
Temmuz - Ağustos 2012 suthattı
Gündem
kanlığı üretim ve dağıtım aşamalarını denetlemiş, numuneler analize tabi tutulmuştur.
Okul Sütü Programlarının uygulandığı pek çok ülkede de bu
tür rahatsızlıkların ortaya çıkabildiği bilinmektedir. Laktoz intoleransı olarak ifade edilen laktoza
karşı hassasiyet, ülkeden ülkeye
değişim göstermekle birlikte ülkemizde oldukça yaygındır. Hükümeti çocuklara süt vermeye
yönlendiren şey, zaten ülkede süt
tüketiminin az olması, özellikle
çocukların süt proteininden yararlanamamasıydı.
Kompozit ürünler için
AB’ye ihracat yolu açıldı
n Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri
Sanayicileri Derneği’nin (ASÜD)
çabaları ve dernek üyesi Unilever’in uluslararası arenadaki desteği sonuç verdi, AB’ye onaylı işletmelerden ithal edilecek süt ham
maddesi ile üretilecek kompozit
ürünlerin AB’ye ihraç yolu açıldı.
AB’ye süt ve süt ürünleri ihracatı
önündeki engelleri kaldırmaya yönelik projeyi sürdüren ASÜD’ün,
Brüksel nezdinde yaptığı yoğun
görüşmeler ve Unilever’in desteği
sonucu, AB tarafından söz verilen
yönetmelik değişikliği gerçekleşti.
Yapılan değişiklikle, ham madde
ile bitmiş mamulün aynı ülkeden
olma zorunluluğu kaldırıldı. Artık
onaylı işletmelerden ithal edilecek
süt ham maddesi ile ülkemizde
üretilen kompozit ürünler (içindeki süt oranı %50’den az), AB’ye
ihraç edilebilecek.
AB’nin kararından duyduğu
memnuniyeti dile getiren ASÜD
Başkanı Harun Çallı, kararın, süt
ve süt ürünlerinin AB’ye ihracat
kapısının açılmasında ilk adım olduğunu söyledi. Çallı, “ASÜD olarak bugün en son teknoloji ile üretim yapan sektörümüzün AB’ye
ihracat yapabilmesi yolundaki çabalarımızı aralıksız sürdürüyoruz.
Süt ve süt ürünlerimize AB’ye ihracat yolunun açılması, sektörümüzün Türkiye’nin 2023 yolculuğunda hak ettiği yeri almasının da
önünü açacaktır. Karar, tüm sektörümüze hayırlı olsun” dedi.
AB’ye kompozit ürünlerin ihracatının açılmasında verdiği destekle
büyük pay sahibi olan Unilever
Türkiye’nin Gıdadan Sorumlu
Başkan Yardımcısı Mustafa Seçkin
de, AB’nin aldığı kararın süt sektörünün gelişmesinde önemli bir
ivme yaratacağını söyledi.
Kararın süt sektörüne hayırlı olmasını dileyen Seçkin, “Unilever
Türkiye olarak, süt sektörünün
gelişmesi ve sağlıklı, kaliteli ürünleriyle dış pazarlarda da pay sahibi
olması yolundaki desteklerimiz
bundan sonra da sürecek. Karar,
süt sektöründeki gelişme trendine
olumlu ve önemli katkı yapacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
AB’ye ihracatın açılması yönünde
büyük bir adım olarak nitelenen
“Bazı kompozit ürünlerin AB’ye
ithalatı ve AB üzerinden transit
geçişi için sertifikasyon şartlarının
belirlenmesine ilişkin değiştirilen
(EU) No 28/2012 sayılı Yönetmelik”te şu ifadelere yer verildi:
“Yönetmelikte Ek I ve II’de belirlenen sağlık sertifika modellerindeki koşulların, kompozit ürünleri
ihraç eden ülkenin süt ürünlerinin
Avrupa Birliği mevzuatında öngörülen sağlık ve menşe şartlarına
uygun olduğu garantisini vermesi
ve aynı süt ürünlerini yine aynı koşullar altında AB’ye ihraç etmesine
izin verilmiş olması şartıyla, AB’ye
kompozit ürün ihraç etme izni
olan üçüncü ülkelerde kompozit
ürünlerin üretiminde bu süt ürünlerinin kullanılmasına izin verilmesi şeklinde değiştirilmesi uygun
olacaktır.”
Olay üzerine çok sayıda “uzman”' ve “doktor” televizyonlara
çıktı, gazetelere konuştu. Ancak
hiç birisi içtiği sütten etkilenmiş
bir çocuğu muayene etmiş, hatta
hasta çocukla karşılaşmış bir doktor değildi. Acaba neden? Etiket
okumayı bilmeyen medyamız da
gıda sicil numarasına “Tarihi geçmiş süt” iddiasıyla hemen itibar
etti, ancak laktoz intoleransına
fazla itibar etmedi. Acaba neden?
Süt ve süt ürünlerinin tüketiminin arttırılması, bu kapsamda
‘Okul Sütü’ programının sürdürülmesinin ne derece önemli ve
gerekli olduğu ortadadır. Süt ve
ürünlerinin sağlıklı tüketimine
destek ve hatta öncülük etmesi
gereken basınımızın, sektördeki
tüm kazanımları bir çırpıda yok
edecek yayınlardan uzak durması
etik değerler yanında kamu güvenliği açısından da önemlidir.
M ed y an ın g ör ev i
M ed y a p an i ğe y o açm am al ı, d o ğr u b i l g i y e i t i b ar et m el i .
Süt sektörüne koşullu teşvik
n Yeni teşvik paketi olarak nitelenen Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Bakanlar Kurulu
Kararı ile teşvik edilecek yatırımlar, yayımlanan tebliğle de teşviklerin uygulama usul ve esasları belirlendi. Süt sektörü yatırımlarının
teşviki, belli büyüklüklere ve entegre tesis kriterlerine bağlandı.
Yeni teşvik sisteminde; süt, et ve
damızlık büyükbaş yatırımları 150
baş ve üzeri, entegre kanatlı yatırımları 100 bin adet, süt ve et yönlü küçükbaş entegre yatırımları ise
1000 baş ve üzerinde desteklerden
yararlanabilecek. 5 tonun altındaki süt işletme yatırımları destekleme kapsamında olmayacak. Teşviklerin uygulama usul ve esasları
tebliğine göre; gerçek kişiler, adi
ortaklıklar, sermaye şirketleri,
kooperatifler, birlikler, iş ortaklıkları, kamu kurum ve kuruluşları,
kamu kuruluşu niteliğinde meslek
kuruluşları, dernekler ve vakıflar
ile yurt dışındaki yabancı şirketlerin Türkiye’deki şubeleri komple
yeni, tevsi, modernizasyon, ürün
çeşitlendirme ve entegrasyon yatırımları için teşvik belgesi düzenlenmesini isteyebilecekler.
Entegre hayvancılık yatırımlarından süt yönlü büyükbaş/küçükbaş
hayvan yetiştiriciliği yatırımlarında; yetiştiricilik ve süt mamulleri
üretimi başlangıç olmak kaydıyla,
proje bazında yem ünitesi (yem
bitkileri yetiştiriciliği ve/veya yem
üretimi) ve/veya soğuk hava deposu ünitesi kriterleri aranacak.
Faiz desteği uygulamasına ilişkin
esaslar, Genel Müdürlük ve aracı
kurumlar arasında imzalanan protokol ile belirlenecek, sigorta primi işveren hissesi desteği, komple
yeni yatırımlarda belge kapsamında gerçekleştirilen yatırımla sağlanan istihdam, diğer yatırım cinslerinde ise mevcuda ilave edilen istihdam için uygulanacak.
Tebliğe göre;
10 milyon lira ve üzerindeki yatırımlara ilişkin başvurular Ekonomi Bakanlığı’na,
bu tutarından altındaki yatırımlar
için TOBB’a bağlı odalar ve kalkınma ajanslarına yapılabilecek.
Kalkınma ajansları teşvik tamamlama vizelerini de yapabilecek.
süthattı sayı 11_Layout 1 27.06.2012 16:37 Page 11
suthattı Temmuz - Ağustos 2012
Sayfa
Gündem
11
Ayran’ın standardı Türkiye’den
Si n e r j i
Dr. Serdar Aydemir
Köyde tarlasında çalışan
çiftçinin de kentte sıcaktan
bunalan insanımızın da
vazgeçilmezidir ayran. En
çok tükettiğimiz sıvılarda
üçüncü sırayı alması da
bundan. Yıllardır
değişmeyen lezzeti ve
serinletici özelliği ile
bilinen ayranın standardını
dünya için Türkiye
belirliyor.
n Ülkemizde yaklaşık 300 milyon TL’lik bir pazar oluşturan ayran üretiminde yıllar itibariyle artış gözleniyor. TÜİK’in verilerine
göre, 2010 yılında 397.935 ton
olan ayran üretimi, geçen yıl
%15,4’lük artışla 459.075 tona
ulaştı. Ayran tüketimi, sağlıklı
ürünlere eğilim doğrultusunda
dünyada da artıyor. Bu seyir, Türkiye’yi dünya için ayran standardını belirleme noktasına taşıdı.
Türkiye’nin başkanlığında oluşturulan Avrupa Bölgesel Kodeks Ayran Çalışma Grubu, 29-30 Mayıs
2012 tarihlerinde İstanbul’da toplandı. Toplantıda, halen ülkemizde
uygulanan ayran standardının AB
ülkeleri, Türk Cumhuriyetleri ve
Rusya’yı da kapsayan bölgede geçerli olması için çalışma başlatıldı.
Eylül ayında Gürcistan’da yapılacak toplantıdan da olumlu karar
çıkması durumunda ayranda bölgesel standart, 2013 yılındaki Kodeks Alimentarius Komisyonu
toplantısına sunulacak.
Komisyonun onayı halinde ayran,
Türkiye’nin hazırladığı standart
kriterler ile Avrupa Bölgesi’nde
tüketiliyor hale gelecek. Bu, ayranın yazılı kayıtlarda yerini bulması ve bu kültürün korunması anlamında da büyük önem taşıyor.
Çalışmalarımızın
karşılığını alıyoruz
üthattı’nın geçen sayısındaki
yazımda, güç birliğinin ortaya
koyacağı sinerjinin süt ve süt
ürünleri sektörümüzü nasıl ileriye
taşıyacağından söz etmiştim.
S
Son dönemde bu görüşümü
haklı çıkartan gelişmelere tanık
olduk. ASÜD olarak süt ve süt
ürünlerimize AB kapısını açmak
amacıyla tüm üyelerimizin güç
birliği ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’mızın katkısıyla
yürüttüğümüz proje malumunuz.
Proje kapsamında işletmelerimizin
AB’nin gıda güvenliği gerekliliklerine uygun hale getirilmesine
yönelik çabalarımızdan sonuç almaya başladık. Çabalarımızın ilk
karşılığı, onaylı işletmelerden ithal
edilen süt ham maddesi ile ülkemizde üretilecek kompozit ürünlerin AB’ye ihracatının önünün
açılması oldu. Sektörümüzün gerçek potansiyelini ortaya koymasına kapı aralayan kararın sektörümüze hayırlı olmasını dilerken,
ASÜD olarak girişimlerimize
uluslararası platformda desteğini
esirgemeyen üyemiz Unilever’in
desteğini de anmadan geçemeyeceğiz. Bu anlamda Unilever Türkiye’nin yöneticilerinize teşekkür
ediyoruz.
Güç birliği, sektörümüzü daha
iyi noktalara taşıyacak girişimlerimizden sonuç almak demek. Buna
en güzel örneklerden birisi de
dünya için ayran standardını belirleme yolunda Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı’mızın öncülüğünde çıktığımız yolda aldığımız önemli mesafe. Son olarak
Türkiye’nin başkanlık ettiği Avru-
pa Bölgesel Kodeks Ayran Çalışma Grubu, 29-30 Mayıs’ta İstanbul’da toplandı. Eylül ayında Gürcistan’da yapılacak toplantıya kadar ülke pozisyon belgemizi kodeks sekreteryasına sunacağız. Süreç, Kodeks Alimentarius Komisyonu’nun onayı ile sonlanacak, ayran Avrupa bölgesinde ülkemizin
belirlediği kriterler ile tüketiliyor
hale gelecek.
Süt ve süt ürünleri konusunda
ülkemizin söz sahibi olabileceğini
kanıtlayan bütün bu gelişmeler,
Uluslararası Sütçülük Federasyonu’nun (IDF) düzenleyeceği 2016
yılı Dünya Sütçülük Zirvesi’ne ülkemizin ev sahipliği yapması ile
taçlanmış olacak. Kesin karar, Kasım ayında Güney Afrika’da toplanacak 2012 zirvesinde verilecek
ama ASÜD olarak zirveye ev sahipliği yapacağımız konusundaki
umudumuz daha da artmıştır.
Son olarak ASÜD yönetimindeki bir görev değişikliğinden de
bahsetmek istiyorum. Sayın Dr.
İsmail Mert, geçmişte çeşitli görevler üstlendiği Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı’nda Koruma ve Kontrol Genel Müdür Yardımcılığı da yapmış tecrübeli bir
isim. Sektörümüzün potansiyelini,
üretim kapasitesini, yeteneklerini
çok iyi bilen sayın Mert, sektörümüzde zaten tanınan bir isim. Artık ASÜD Genel Sekreteri olarak
onun bilgi ve tecrübesinden daha
fazla istifade edebileceğiz. Sayın
Mert’in çalışmalarının sektörümüze büyük katkı yapacağı inancıyla
kendisine aramıza “Hoşgeldiniz”
der, başarılar temenni ederim.
Güç b i r l i ği b aşar ıy ı g et i r i y o r
Sek t ör d e g üç b i r l i ği n i n y ar at t ığı si n er j i , g el i şm en i n d e an ah t ar ı.
süthattı sayı 11_Layout 1 27.06.2012 16:37 Page 12
12 Sayfa
Temmuz - Ağustos 2012 suthattı
Gündem
Süt üretiyor ama tüketmiyoruz
Süt üretiminde 7. sırada yer
alan ülkemizde, üretimle
tezat bir gerçeklik
yaşanıyor; süt
tüketmiyoruz. Öyle ki,
n 21 Mayıs Dünya Süt Günü’nde, sağlıklı beslenmenin olmazsa olmazlarından süt tüketiminin düşüklüğü bir kez daha dile
getirildi, Okul Sütü gibi tüketimi
arttırmaya yönelik kampanyaların
önemi vurgulandı.
yapılan bir anket
çalışmasında, İstanbul gibi
Türkiye’nin en büyük
metropolünde dahi süt
içmeyen çocukların oranı
%36 olarak belirlendi.
Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD) Başkanı Harun Çallı, süt üretimi konusunda 7. sırada olan Türkiye’de süt
tüketiminin oldukça düşük olduğunun altını çizdi. “Dünya ortalamasına göre düşük olan süt tüketimimizin artırılmasına yönelik
kampanyalar kesintisiz devam etmeli” diyen Çallı, ülkemizde süt
tüketimini artırmaya yönelik en
büyük kampanya olan Okul Sütü
projesinde; başlangıçta yaşanan sıkıntılar aşılarak, dağıtımın son derece sağlıklı bir şekilde yapıldığını
kaydetti. Projeyi destekleyen başta
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
olmak üzere sağduyulu herkese
müteşekkir olduklarını ifade eden
Çallı, şunları kaydetti:
“Ülkemizde süt ve süt ürünleri tüketimi maalesef gelişmiş ülkelerin
gerisindedir. Birçok AB ülkesinde
ve Avustralya’da 100 kg’ı aşan,
ABD ve Kanada’da ise 100 kg’a
yaklaşan yıllık kişi başına içme sütü tüketimi Türkiye’de henüz 26
kg’dır. Ülkemiz süt ve süt ürünleri
üretimi bakımından dışarıya bağımlı bir ülke de değildir. Günden
güne büyüyen ve gelişen; AB Tarım ve Veterinerlik Ofisi (FVO) raporlarında yer alan ifadeyle ‘yüksek standartlara sahip’ bir süt ve
süt ürünleri sanayine sahiptir.”
Dünya Süt Günü dolayısıyla
düzenlenen “Süt Pikni-ği”nde
konuşan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker
de, insan ömrünün bütün
dönemlerinde süte ihtiyaç
bulunduğunu, başta çocuklar olmak üzere herkesin süt tüketmesi gerektiğini söyledi. Avrupa ile
mukayese edildiğinde Türkiye’de
süt tüketiminin düşük gözüktüğünü vurgulayan Eker, şöyle devam
etti:
“Biz üretilen 13,5 milyon ton sütün tamamını içeride tüketiyoruz.
Nüfusumuz 74 milyon. 13,5 milyar litreyi nüfusa bölersek ortalama yılda 182 litre süt yapar. Bunun hepsini süt olarak içmiyor, yoğurt, ayran, peynir olarak da tüketiyoruz. Yine de Kuzey Avrupa ülkeleri gibi tüketim yok. Onlar bizden daha fazla süt içiyorlar. Biraz
beslenme alışkanlığı ile alakalı.”
Süt tüketmeleri tavsiyesinde bulunduğu çocuklara, “Süt içemiyorsanız ayran tüketin.” diye seslenen
Bakan Eker, süt tüketimini artırmak için kampanyalar yapıldığını anımsattı. Çocukluğunda ABD’den ithal
süt tozunun içerisine su
katılıp, ısıtılarak öğrencilere dağıtıldığını
anlatan Eker, kendilerinin ise çok daha
sağlıklı, özel kapalı
kutu içinde okul sütü
dağıtımı kampanyası başlattıklarını, dağıtılan sütlerin bir çocuğun
günlük hayvansal protein ihtiyacının %30’unu karşılayan önemli bir
besin takviyesi olduğunu söyledi.
Türkiye’de ilk defa böylesine geniş
bir kampanya düzenlendiğini anlatan Eker, bundan 10 yıl önce
benzer bir kampanyanın sadece 4
şehirde pilot uygulama olarak yapıldığını, o dönemde de çocuklarda hassasiyet gözlendiğini anımsattı. Eker, “Ama bu ilk defa olmuş
gibi çocukların sütü üzerinden siyasi rant elde etmeye çalışanlar,
bunu aleyhte bir kampanyaya
dönüştürdüler.” ifadesini kullandı.
Dağıtılan sütlerden alınan örneklerin bir tanesinde bile hastalık yapıcı bakteri ya da mikroba rastlanmadığına dikkati çeken Eker, hiçbir öğrenciye gıda zehirlenmesi
teşhisinin konulmadığını kaydetti.
venli bir biçimde tüketimini arttırmak ulusal önceliğimiz olmalıdır.
Okul sütünden vazgeçilmemeli,
bu programın güvenli bir biçimde
uygulanması sağlanmalıdır. Tüketicilerimiz süt ve süt ürünleri konusundaki bilgi kirliliğine itibar
etmemelidir. Gıdalar üzerine bilgisizce ve spekülatif iddialar yerine
bilimsel gerçeklerle değerlendirme
yapılan, sokak sütü değil, sağlıklı
koşullarda üretilerek işlenmiş içme
sütü tüketimi özendirilerek ülkemizde süt tüketiminin arttırılması
ile genç nesillerin sağlıklı beslenmesine katkı yapmasını diliyoruz.”
İstanbul’dan çarpıcı sonuç
“Nihayet bu yıl 2 Mayıs’ta Okul
Sütü Projesi başlatıldı. Aynı gün
çok sayıda ilde 7 milyon civarında
ilköğretim öğrencisine süt dağıtıldı. Ancak, süt dağıtımının başlatıldığı gün, binden fazla öğrenci
hastanelere sevk edilmiştir. Odamız, UHT süt ile zehirlenme ifadelerini birlikte anmanın pek mümkün olmadığını belirtmiştir.
Süt hepimizin en değerli gıda
maddesidir. Süt ve ürünlerinin gü-
“İstanbul’da 353 çocuk için ebeveynlerinden toplanan yanıtlara
Gıda Mühendisleri Odası’nın
açıklamasında da, yıllardır güvenli
süt tüketimini arttırmanın yollarından biri olarak Okul Sütü Projesi’nin hayat geçmesinin savunulduğu anımsatılarak, şöyle denildi:
“Ço cu k l u k t a süt t ük et i m i
y et i şk i n l i k t e g ör ül en k em i k
er i m esi g i b i h ast al ık l ar a k ar şı d a
et k i l i o l u y o r .”
Süt ün sağl ık y ar ar l ar ı say ıl am ay acak k ad ar ço k ...
Başta kalsiyum olmak üzere çeşitli
mineral ve vitaminler, protein, yağ
ve süt şekerine ilaveten biyolojik
olarak aktif sağlığa yararlı bileşenler içeren sütün çok değerli bir gıda maddesi olduğuna dikkati çeken İstanbul Teknik Üniversitesi
(İTÜ) Gıda Mühendisliği Bölümü
Başkanı Prof. Dr. Dilek Boyacıoğlu da, süt ve süt ürünlerinin güvenli bir şekilde tüketiminin arttırılması gerektiğini söyledi. Boyacıoğlu, “Sütün düzenli olarak tüketimi, çocukların sağlıklı gelişimlerinin sağlanması ve beslenmeye
dayalı çeşitli sağlık sorunlarını önleyici olması açısından son derece
önemlidir.” dedi. Açıklamasında,
kendisinin danışmanlığında son sınıf öğrencisi Ebru Culfa’nın süt ve
süt ürünlerinin tüketim sıklığının
incelendiği bitirme çalışmasının
sonuçlarına da değinen Prof. Dr.
Boyacıoğlu, şu bilgileri verdi:
“Bilgi kirliliğine itibar etmeyin”
Pr o f . D r . D i l ek Bo y acıo ğl u
21 M ay ıs D ün y a Süt
Gün ü’n d e süt i çm e
al ışk an l ığın ın
k az an d ır ıl m ası v e
t ük et i m i n ar t ır ıl m ası
g er ek t i ği
v u r g u l an d ı.
M eh d i Ek er
“Bi z ür et t i ği m i z süt ü ay r an ,
y o ğu r t , p ey n i r o l ar ak d a
t ük et i y o r u z . Y i n e d e t az e süt
t ük et i m i m i z A v r u p a’d an d üşük .”
göre hiç süt tüketmeyen çocukların oranı yüzde 36 olarak gözlenmiştir. Oysa, katılımcıların yüzde
83’ü çocuklarındaki kemik gelişiminin süt ve süt ve süt ürünleri ile
karşılanacağının farkında olduğunu belirtmiştir.
Türkiye’de süt ve süt ürünlerinin
güvenli bir şekilde tüketiminin
arttırılması öncelikli olarak ele
alınmalı, bu bağlamda ‘Okul Sütü’
programı sürdürülmelidir. Tamamen bilimsel gerçekler ışığında;
sağlıklı koşullarda üretilmiş ve işlenmiş ambalajlı içme sütü tüketiminin genç nesillerin sağlıklı beslenmesine katkı sağlayabileceği
farkındalığının yaygınlaşmasını temenni ediyorum.”
Uluslararası Sütçülük Federasyonu’nun (IDF) kararıyla, 1956 yılından itibaren her yıl 21 Mayıs
Günü, Dünya Süt Günü olarak
kutlanıyor.
süthattı sayı 11_Layout 1 27.06.2012 16:37 Page 13
suthattı Temmuz - Ağustos 2012
Sayfa
Geleneksel
13
G elen ekten b ilim e
Kıvırcık koyunundan geleneksel lezzet: Mihalıç Peyniri
“Kelle” peyniri olarak da
bilinen Mihalıç peyniri için
yöre halkının “Elli gram
Mağlıçla bir ekmek yersin”
söylemi, ağır tadını gösterir.
Kıvırcık koyununun tam
yağlı sütünden geleneksel
üretim, inek-koyun-keçi
sütü karışımına dönüşmüş
durumda...
n Yöresel peynirlerimizden Mihalıç peyniri, Bursa, Balıkesir ve
Karacabey başta olmak üzere çevre ilçeler Mustafa Kemalpaşa, Gönen ve Manyas’ta üretilir. Osmanlı döneminde Karacabey yöresinde
hayvancılık yapan göçmen Arnavutların önayak olmasıyla yaklaşık
200 yıldır üretilen peynir adını da,
Karacabey’in eski adı olan “Mihalıç”dan almıştır. Sert somun şeklinde kalıplanmasından dolayı
“Kelle” peyniri olarak da bilinir.
Güney Marmara bölgesinde 250
yıla yakın gelenekselliği olan Mihalıç peyniri, bugün artık büyük
süt fabrikalarında özgün yapı, tat
ve aromasına mümkün olduğunca
yakın bir şekilde endüstriyel olarak
da üretiliyor. Kaynaklara göre sadece Mihalıç peyniri olarak Türkiye’de üretildiği düşünülen bu geleneksel ve yöresel peynirin korunması ve hijyenik koşullarda üretiminin sağlanması gerekiyor. Çünkü kendine özgü tat-aroma, görünüş ve yapısıyla özellikle Marmara
ve Ege bölgesinde aranan ve sevilerek tüketilen bir süt ürünü.
Sert tip peynir grubuna giren, iri
gözenekler ile karakterize edilen
Mihalıç peynirinin geleneksel üretiminde, eski peynir ustalarının
tecrübe ve göreneklerine göre “kıvırcık” koyununun tam yağlı çiğ
sütü ham madde olarak kullanılır.
Mihalıç peyniri için yöre halkının
“Elli gram Mağlıçla bir ekmek yersin” söylemi, ağır bir tada sahip olduğunun göstergesidir. Tüketici-
nin koyun sütünü ağır tadı ve kokusu nedeniyle tercih etmemesi ve
koyun sütünün yeterince üretilmemesinden dolayı günümüzde ham
madde olarak genellikle inek-koyun-keçi sütlerinin karışımı kullanılır. Bileşimindeki proteinler nedeniyle aynı zamanda önemli bir
kalsiyum kaynağıdır.
Kesit yüzeyi homojen olmayan delikli bir yapı gösteren Mihalıç peynirinin dışta 3-4 mm kalınlığında
sert bir kabuğu vardır. Kabuğun
alt kısmında peynire karakteristik
bir görünüm veren sarımtırak-beyaz renkteki orta kısım ve kenara
doğru gittikçe azalan delik oluşumu gözlenir. Bu deliklerin küçük
ve içlerinin sıvı ile dolu olması
makbul, buna karşın büyük ve sert
olması hatalı sayılır.
Mihalıç peyniri %7,5-9,3 oranlarında tuz içerir. Kahvaltıda ve tost
hazırlanmasında kullanıldığı gibi,
Parmesan peyniri gibi rendelenerek makarna veya yeşil salatalarla
birlikte de tüketilebilmektedir.
Prof. Dr. Atila Yetişemiyen
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi
Süt Teknolojisi Bölümü Öğretim Üyesi
Avrupa tipi peynirlerden
“Tilsit” peynirine
benzeyen Mihalıç
peynirinde randıman
%22’ye kadar yükselir.
süthattı sayı 11_Layout 1 27.06.2012 16:37 Page 14
14 Sayfa
Perakende
Temmuz - Ağustos 2012 suthattı
Per aken d eh at t ı
Süt ve kahvaltı tamam, peki
sosyal medya işin neresinde?
Fikri Türkel
“Artık her etkinlik ve
ürün lansmanında,
tüketimin
sürdürülebilirliğini
sağlamada sosyal
medya vazgeçilmez bir
pazarlama unsuru
olarak öne çıkıyor.
Herkes dijital evrimin
varlığından bahsetse
de ikna olmayıp,
kullanmayan şirketler
hala var. Bunlara göre
danışma kurulları ve
sosyal medya gözlem
teknikleri zaman
kaybı...”
n Perakendenin sosyal medya
ilişkisinden bahsetmeden önce
Amerika’da son aylarda ivme kazanan bir gelişmeden bahsetmek
istiyorum. 1993 yılından beri
Amerika’da devam eden “Got
Milk” kampanyası bu yıl 20. yılını
kutlayacak. Kaliforniya Süt Sanayicileri Kurulu’nun başlattığı pazarlama kampanyası artık bir sosyal sorumluluk projesi olarak devam ediyor.
O günlerden hatırlanacakların başında da ünlülerin “Süt bıyık” ile
poz vermeleri ve medyanın bu görselliğe geniş yer ayırmasıydı. Artık
“Süt bıyıklı şöhretler” bütün dünyada yaygınlık kazandı.
Yine ABD’de Hispanik’ler arasında kahvaltı alışkanlığının diğer
topluluklara göre daha az olduğu
tespit edilmiş. Bu bağlamda İspanyol kökenli sinema sanatçısı
Salma Hayek ile “Süt bıyık” projesi hayata geçirilmiş. Günün ilk yemeğinde mutlaka süt olması için
tasarlanan projenin sözcülüğünü
de Salma Hayek yapıyor. Kampanyada sosyal medya da kullanılıyor. Facebook ve Twitter da kampanyanın temsilcileri, süt tüketimi
ve kahvaltı konusunda konuşmaları, paylaşımda bulunmaları ve
görsel malzemeleri yayınlamaları
için teşvik ediliyor.
ABD’de sosyal medya kullanımı
Avrupa’dan daha yüksek. Ancak
çoğu zaman sosyal medya kullanımı, şirketler için avantaj sağlayan
bir durum olamamaktadır.
Herkes dijital evrimin varlığından
bahsetse de kullanmayan şirketler
hala var. Bunlara göre danışma
kurulları ve sosyal medya gözlem
teknikleri zaman kaybı.
T o p l u m b üt ün sür eçl er i y l e d eği şi r k en süt sek t ör ü k en d i si n i n asıl k o n u m l an d ır ıy o r ?
Uluslararası pazar araştırma kuruluşu InSites, ABD, İngiltere, Hollanda, Belçika, Almanya ve Fransa’daki şirketlerin yönetici ve sahipleri arasında bir araştırma yaptı. Bazı sonuçlar şöyle:
• Amerikan şirketlerinin %80’i
Facebook, %3’ü YouTube kullanıyor, %45’inin Twitter hesabı var ve
%48’inin LinkedIn’i mevcut.
• 10 Amerikan şirketinden 4’ü
tüketicilerin sosyal ağ sitelerinde
söylediklerini dinliyor.
• Şirketlerin %83’ü sosyal medya yoluyla gelen soru ya da şikayetlerle ilgilense de sadece %54’ü
tüketicilerle aktif diyalog kuruyor.
• Yine sadece %11’i kendi kurumsal stratejileri içinde sosyal
medya yaklaşımını entegre ediyor.
• Şirketlerin 4’te biri sosyal medya üzerine hiçbir şey yapmıyor.
IBM, dünya çapında 64 ülkede, 18
sektörden 1.700’den fazla CEO’yla
görüşerek hazırladığı Global CEO
2012 araştırmasının sonuçlarını
açıkladı. Rapor, CEO’ların geleceğin iş yaşamında sosyal medyanın
etkisini göstermesi ve inanması
açısından dikkat çekici.
Türkiye’den de çeşitli sektörlerden
11 üst düzey yönetici ve CEO’nun
katıldığı araştırmaya göre, müşterilerle iletişim kurmak için
CEO’ların sadece %16’sı sosyal iş
ağlarını kullanırken, bu rakamın
3-5 yıl içerisinde %57’ye çıkacağı
öngörüsü dile getiriliyor. Müşteri
ilişkileri metodu olarak ilk
sırada “yüz yüze iletişim
kurmak”
(%80) belirtiliyor. Bugün %65
olan
geleneksel
medyanın ise 3-5 yıl içerisinde
%15’e gerileyeceği düşünülüyor.
Sosyal medyanın müşteri ilişkileri
ve müşteri kazanımları için önemli
bir kanal olacağını öngören sektörler arasında Eğitim, Telekomünikasyon ve Perakende başı çekerken, Sanayi ürünleri %34 ile en
düşük seviyede.
KOBİ web siteleri araştırması
Büyük şirketlerin CEO’larının görüşleri bu doğrultuda iken, KOBİ’lerde durum ne? Yellow Medya
ve SMB DigitalScape, 161 binden
fazla KOBİ’nin internet sitesini inceledi. Web sitelerinin online aramalar için doğru konumlandırılmadığı sonucu çıktı.
• KOBİ web sitelerinin %99,2’si,
mobil cihazlarda düzgün olarak
görüntülenmelerini sağlayan optimizasyona sahip değil.
• %73,4’ünün ana sayfasında tüketicilerin firma ile iletişime geçebilmesini sağlayacak telefon numarası, %71,7’sinde e-posta adresi
bulunmuyor.
• %56,8’inde anahtar kelime bilgisi, %87,1’inde gizlilik politikası
bulunmuyor.
İnternet bazlı teknolojiler niye
önemli? Deloitte’in geçen ay yayınladığı e-perakende raporuna
göre, Avrupa e-perakende pazarı
toplam satışlar bazında Amerika’nın pazar büyüklüğünü aşmış
durumda. E-perakende satış kanalı kullanan (pure-play) perakendeciler de geleneksel perakendeciler
de mobil ticaret ve mağaza içi teknolojilere yöneliyor.
Türkiye’nin önde gelen ilk 25 online perakendecisinin %60’ı sadece
e-perakende satış kanalını kullanırken, %40’ı geleneksel perakende kanallarını kullanmaya devam
ediyor. İkinci sıradaki Hollanda
pazarında ise en büyük ilk 25 onli-
ne perakendecinin yarısı, faaliyetlerine ilk olarak e-perakende satış
kanalında başlamış.
Türkiye, Hollanda ve İsveç pazarlarında e-perakende satış kanalı
kullanan oyuncuların, ürün arama,
ödeme seçenekleri, müşteri odaklı
tavsiyeler, sosyal medya entegrasyonu ve mobil ticaret konularında
geleneksel perakendecilere göre
gelişmiş olduğu gözlemleniyor. Sabancı Holding Yönetim Kurulu
Başkanı Güler Sabancı’nın bahsettiği, yeni tüketici tipinin temel
özellikleri Sosyal, Lokal ve Mobil
kelimelerinden üretilen Solomo,
yaygın bir kavrama dönüşebilir.
Türkiye’nin internet kullanımına
baktığımızda, kullanıcı sayısı 35
milyonu aşmış durumda. İnternet,
evlerin, ofislerin ve sokakların vazgeçilmezi haline geldi. Bilgi Teknolojileri ve İletişimi Kurumu’nun
(BTK) verilerine göre; Türkiye’nin
ADSL ile tanıştığı 2003 yılı sonunda 18 bin 604 olan genişbant internet abone sayısı, 2897 kat artışla 16.7 milyona ulaştı. Günümüzde temel ses ve veri iletişiminin
yaklaşık %40’ı internetten yapılıyor. 2023 yılına doğru bu oran
%90’lara çıkacak. Sosyal ağ kullanım oranı %85’lere yaklaşacak ve
eğlence ihtiyacının %90’ı internet
üzerinden karşılanacak.
Ortalama veri kullanımının
2008’den bugüne 4 kat arttığını
görüyoruz.
Türkiye’de kişi başı kullanım 25
GB’ı aşmış durumda. Türkiye internet kullanımında Avrupa’da
ikinci sırada; aylık 34 saat kişi başı internet kullanımı mevcut.
Tüm bu gelişmeler bize gösteriyor
ki; halkımız interneti çok sevdi ve
gittikçe daha fazla kullanıyor, daha fazla veri tüketiyor.
süthattı sayı 11_Layout 1 27.06.2012 16:37 Page 15
suthattı Temmuz - Ağustos 2012
Sayfa
Gündem
15
Türkiye, 2016 IDF Dünya Sütçülük Zirvesi’ne talip
Türkiye’nin Uluslararası
Sütçülük Federasyonu’na
(IDF) üyeliğini başlatan
ASÜD’ün, 2016 Dünya
Sütçülük Zirvesi’nin
Türkiye’de toplanmasına
ilişkin girişimi meyvesini
veriyor. Kesin karar, Güney
Afrika’daki 2012 zirvesinde
verilecek olsa da
Türkiye’nin ev sahipliği için
şansı yüksek.
n Küresel ticaret rekabeti, dış
pazarlarda güçlü ve söz sahibi olmayı gerektiriyor. Bu nedenle
Türkiye’nin her alanda uluslararası
organizasyonlarda yer alması,
uluslararası toplantılara ev sahipliği yapması, ticari ilişkiler bakımından büyük önem taşıyor.
İşte bu gerçekten yola çıkan Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD), kuruluşunun hemen ardından Türkiye’yi,
dünyanın en büyük sütçülük organizasyonu olan Uluslararası Sütçülük Federasyonu (IDF) üyeliğine
taşımıştı.
ASÜD’ün, IDF’in düzenleyeceği
2016 Dünya Süt Zirvesi’nin Türkiye’de yapılması girişimleri de sonuç veriyor.
Konu, son olarak 21-23 Mayıs
2012 tarihleri arasında Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı,
Ulusal Süt Konseyi ve diğer paydaşların katılımıyla İzmir’de gerçekleştirilen Ulusal Süt Zirvesi’nde
gündeme taşındı. Gıda Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker,
Türkiye’nin 2016 IDF Uluslararası Sütçülük Zirvesi’ne talip olduğunu belirtti, hükümetin ve bakanlığın desteğini yineledi.
Zirve kapsamında düzenlenen Süt
ve Süt Endüstrisi Konferansı’na
katılan Ulusal Süt Konseyi (USK)
ve ASÜD Başkanı Harun Çallı da
konuşmasında, IDF Dünya Sütçülük Zirvesi’nin 2016 yılında ülkemizde yapılması için çalışma başlattıklarını söyledi. Çallı, USK ortaklığı ile gerçekleştirilen ilk ulusal zirvenin, sektöre sağlayacağı
büyük katkı yanında IDF Dünya
Süt Zirvesi 2016 adaylığı öncesi
yapılıyor olmasının oldukça önemli olduğunun da altını çizdi.
Zirvedeki konuşmasında Türkiye’nin 2011’de yaklaşık 14 milyon
ton çiğ süt üretimiyle IDF üyesi
56 ülke arasında 7. sırada bulunduğunu belirten IDF Başkanı Richard Doyle ise Okul Sütü projesini
mükemmel bir uygulama olarak
niteledi.
IDF Başkanı Doyle ve Genel Sekreter Nico van Belzen, IDF Türkiye Ulusal Komitesi üyeleriyle de
görüşmeler yaptılar.
IDF Türkiye Ulusal Komite Sekreteri ve ASÜD Bilim Kurulu Üyesi
Prof. Dr. Nevzat Artık; Richard
Doyle ve Nico van Belzen’in 2016
Türkiye’nin IDF’in 2016
Dünya Sütçülük
Zirvesi’ne adaylığı, ilki
İzmir’de düzenlenen
Ulusal Süt Zirvesi’nde de
gündeme geldi.
Dünya Süt Zirvesi ev sahipliği için
Türkiye’yi şanslı gördüklerini belirttiklerini açıkladı.
Zirvenin hangi ülkede düzenleneceğinin, 4-8 Kasım 2012 tarihleri
arasında Güney Afrika’nın Cape
Town kentinde gerçekleştirilecek
2012 IDF Dünya Süt Zirvesi’nde
kesinleşeceğini vurgulayan Prof.
Dr. Artık, “Dünya süt politikalarının oluşmasında IDF’in büyük etkisi var. 2016 zirvesinin Türkiye’de gerçekleşmesi ülkemiz için
çok önemli bir adım olacak.” dedi.
süthattı sayı 11_Layout 1 27.06.2012 16:37 Page 16
16 Sayfa
Temmuz - Ağustos 2012 suthattı
Beslenme
Sü t l e Be sl e n m e
Süt ürünlerinin satışı ve insan sağlığı
Abdurrahman Kaan
Kaanlar Gıda San. ve Tic. A.Ş.
Pazarlama-Satış ve İş Geliştirme
Müdürü
“Ürünün hammadde
seçiminden tüketici ile
buluşma noktasına
kadar olan sistemi
entegre olarak
düşündüğümüzde,
hipermarket,
süpermarket ve
indirim marketleri de
gıda güvenliği için
Gıda Risk
Yönetimi’nde
üzerlerine düşen
görevleri yerine
getirmek
zorundadırlar.”
n Marketlerin tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de gıda
ürünlerinin satışı üzerindeki payı
giderek artmaktadır. 1990’lı yıllarda tanıştığımız market zincirlerinin boyutu bugün inanılmaz değerlere ulaşmıştır. İlk 50 sıradaki
büyük marketler, tüm dünyadaki
ürün satışlarının %50’sini gerçekleştirmektedirler. Bu anlamda,
ürünün hammadde seçiminden tüketici ile buluşma noktasına kadar
olan sistemi entegre olarak düşündüğümüzde, hipermarket, süpermarket ve indirim marketleri de
gıda güvenliği için Gıda Risk Yönetimi’nde üzerlerine düşen görevleri yerine getirmek zorundadırlar.
Katma değerli bir malın tüketici
ile buluşmasına kadar geçen süreçte, ‘üretim, depolama, sevkiyat
ve rafta sunuş’ gerçekleşmektedir.
Üretici sadece üretim, depolama
ve sevkiyattan sorumlu olmakta ve
bu kapsamda Gıda Güvence Sisteminin çerçevesini belirlemektedir.
Rafta sunuş ve ürün raf ömrünü
yitirinceye kadar depolama, marketlerin sorumluluğu altındadır.
Bu da göstermektedir ki; gıda güvencesinin devamı için risk yönetim sertifikası yani HACCP’in satış noktaları olan marketler için
zorunlu hale getirilmesi ve takibinin yapılması gereklidir. Ancak bu
şekilde tam anlamıyla ‘Çiftlikten
Sofraya’ konseptini sağlayabiliriz.
İnsan sağlığı açısından süt ürünlerinde kritik hususlar ise şunlardır:
Ürünün tüketici ile buluşmasında
son nokta olan satış noktalarının
uzun süreli depolarında bulundurdukları ve raflarında satışa sundukları süt ürünleri ve diğer gıda
ürünlerinin, ürün etiketine uygun
sıcaklıklarda saklanması şarttır.
1998 yılında Minnesota Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada,
süt ve süt ürünlerinin sıcaklık has-
Sat ış n o k t al ar ın d ak i d en et i m l er d e so ğu k d o l ap sıcak l ığı i l e b i r l i k t e asıl o l ar ak r ey o n d ak i ür ün ün sıcak l ığı k o n t r o l
ed i l m el i , k r i t er r af t ak i süt ür ün ün ün d er ecesi o l m al ıd ır .
sasiyeti tespit edilmiştir. +5ºC’de
100 günlük raf ömrü olan bir süt
ürününün, +15ºC’de raf ömrü 10
güne düşmektedir.
Ülkemizdeki satış noktaları ise bu
bilince sahip değildir. Satış noktalarında genel olarak süt ürünleri
açık sütlük dolaplarında sergilenmektedir. Bu dolapların bulunduğu ortamlar ise çoğunlukla +22
ile +30ºC arasındadır. Bu ortamda soğuk dolaplar, üzerinde bulunan göstergede hiçbir zaman istenen ısılara düşmemektedir. Özellikle dış hava sıcaklıklarının yüksek olduğu Nisan-Ekim ayları arasında raf sıcaklıkları +15ºC’nin altına düşmemektedir.
Ürünlerin raf ömürleri etiket üzerinde belirtilen saklama sıcaklıklarına göre test edilmiş olarak uzun
süreli olarak verilmektedir. Bu
bağlamda, marketlerde çabuk bozulabilen süt ve süt ürünleri için en
kritik nokta soğuk dolaplarının sıcaklıkları olmaktadır.
Amerika’da, FDA’nın 1989 yılında yayınladığı süt ve süt ürünleri
saklama ve raf sıcaklığı koşulları
tebliğinde ortamın +4 ile +8ºC
olması koşulu getirilmiştir. Ülkemizde ise ne yazık ki satış
noktaları için böyle bir kriter
ve tebliğ bulunmamaktadır.
Konu incelendiğinde görülecektir ki; mamullerin üretimden çıkış değerleri ile raftaki değerleri arasında büyük
farklar oluşmaktadır. Oysa bir
mikroorganizma uygunsuz şartlarda 24 saat içinde 17.000.000
adet hücreye dönüşmektedir. Bu
da rafta saklanma şartlarının ne
kadar önemli olduğunu gösteren
bir veri olarak karşımıza çıkıyor.
Bilindiği gibi gıdalardan kaynaklanan hastalıkların oranı; AB’de
%55, ABD’de %58, Türkiye’de ise
%80’in üzerindedir. Ülkemizdeki
bu yüksek değerin nedenlerinden
birisi de raflardaki uygun olmayan
sıcaklıklardır. İnsan sağlığı açısından büyük risk oluşturan açık pazar yerlerinde +20 ile +35ºC derece sıcaklıkta ürün satışları da kesinlikle yasaklanmalıdır.
“Gıda güvencesinin, ürün
Bizim önerilerimize gelince;
HACCP, satış noktaları
• Satış noktaları Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı görevlileri
tarafından daha sık ve etkin bir şekilde denetlenmelidir.
olan marketler için de
• Koruma Kontrol Şube Müdürlüğü görevlileri, satış noktalarındaki
denetimlerinde soğuk dolap sıcaklığı ile birlikte asıl olarak reyondaki ürünün sıcaklığını termometre
ile kontrol etmelidir. Kriter raftaki
süt ürününün derecesi olmalıdır.
• Satış noktaları ise soğuk dolap
üreticilerini zorlamalı, ürün etiketinde belirtilen sıcaklıklara düşürecek uygun soğuk dolaplar tercih
edilmelidir. Mümkünse açık sütlükler yerine, kapaklı veya sürgülü
kapaklı dolaplara geçilmelidir.
• Soğuk dolaplar mağaza içinde
direkt olarak ısıya ve güneş ışığına
maruz kalmayacak şekilde uygun
yerlere konulmalı, ortam klima
sistemi ile serin tutulmalıdır.
• Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, kamu spotları ile başta süt
ve et ürünleri olmak üzere, tüketici, satıcı bilincini arttırmalıdır.
• İlköğretimden başlayarak ülkemizdeki her bireyin +8ºC’nin üstünde satılan ve saklanan süt
ürünleri ve hayvansal ürünlerin
mikrobiyolojik olarak bozulmaya
başladığını bilmesi sağlanmalıdır.
• Üretici ürününü satış noktasına
teslim ettikten sonra tüm sorumluluk alıcıya ait olmalıdır. Alıcı firma da gıda ürünü için kritik noktaları tespit etmeli ve tüm sistemini kontrol etmelidir.
sevkiyatından sonraki
aşamada devamı için risk
yönetim sertifikası
zorunlu hale
getirilmelidir.”
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yurtdışı orjinli market
zincirleri bulunmaktadır. Bu market zincirleri, gerek yasal düzenleme eksikliği gerekse denetim yetersizliği nedeniyle ülkemize çok
rahat uyum sağlamış durumdadırlar. Böyle marketlerde bile ürünlerin, etiketlerinde belirtilmiş sıcaklık şartlarının dışında tüketicilere
sunulduğunu görmekteyiz. Konunun hassasiyetine uygun olarak
düşünülen önlemlere şu iki örneği
verebiliriz:
Fransa’da marketlerde soğuk dolaplarda sensörlü chip’ler kullanılmaktadır. Dolabın sıcaklığı değiştiğinde chip üzerinde renk değişimi gözlenir. Tüketici bunu gördüğünde ürünü almaktan vazgeçer.
Uzaktan kontrol sistemleri sayesinde de satış noktaları mağazadaki dolabın sıcaklığını, arıza durumunu tespit edebilmektedir.
Sonuç olarak, süt sanayimizi geleceğe taşımak ve daha rekabetçi duruma getirmek için sanayi içindeki
tüm mekanizmaların ortak hareket etmeleri gerekmektedir.
Belirttiğimiz aksaklıklar giderildiği takdirde, sahip olduğumuz iç
dinamikler ve tecrübemiz ile dünya standartlarında üretim yapan
bir sektör ortaya çıkacaktır.
süthattı sayı 11_Layout 1 27.06.2012 16:37 Page 17
süthattı sayı 11_Layout 1 27.06.2012 16:37 Page 18
18 Sayfa
Temmuz - Ağustos 2012 suthattı
Çiftlik
“Peynirde Gıda Güvenilirliği Projesi”
n Leonardo da Vinci Yenilik
Transferi Projeleri kapsamında
“Peynirde Gıda Güvenilirliği Projesi” adıyla yürütülen “Çiğ Süt
Üretim Merkezleri ve Peynir Endüstrisinde Gıda Güvenilirliği Sürekli Eğitimi” devam ediyor. Proje;
peynir sektöründe ve çiğ süt üretiminde çalışanların dikkat etmeleri
gereken hijyen kurallarını ayrıntılı
şekilde ele alarak; gıda üretim ve
dağıtım zincirindeki aşamalarda
AB’de kabul edilen güvenilirlik seviyesini sağlamayı amaçlıyor.
Gıda güvenliğinde “çiftlikten çatala” yaklaşımıyla hazırlanan ve
ortaklığını Gıda, Tarım ve Hay-
vancılık Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü’nün üstlendiği proje, eğiticilerin eğitimi ve
sektör çalışanlarının eğitimine yönelik olarak iki farklı türde hazırlanan materyalleri içeriyor.
Türkiye’nin yanı sıra İspanya,
Fransa, Yunanistan ve Çek Cumhuriyeti’nden kuruluşların da katıldığı, Ekim ayına kadar devam
edecek proje kapsamında eğitim
materyalinden yararlanmak ve
eğitim faaliyetlerinde işbirliği yapmak isteyen kurum, kuruluş, sivil
toplum örgütleri ve işletmelerin,
Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü’ne başvurmaları gerekiyor.
Hayvancılık sektörüne 2.1 milyar TL destek
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, 2012 yılında hayvancılık
desteğini 2 milyar 113 milyon TL’ye yükseltti. Böylece toplam
tarımsal destekleme bütçesinde hayvancılığın payı %28 oldu.
n Tarımsal desteklemelere ilişkin
kararname, 8 Mayıs’ta Resmi Gazete’de yayımlandı. 2012 yılında
toplam 2.1 milyar liralık destekleme yapılacak hayvancılık sektöründeki birim destek miktarları,
geçen yıla göre önemli bir değişiklik göstermedi. Hayvan başına
destek, sığırlar için 225 lira, hastalıktan ari işletmelerde ise 300 lira
olarak ödenmeye devam edilecek.
Manda destekleri 300 liradan 350
liraya yükseltilirken, halk elinde
manda ıslahında destek miktarı
hayvan başına 500 liradan 650 liraya çıkarıldı. Geçen yıl besilik sığır için 300 lira olan destek miktarı ise bu yıl etçi ırklar adı altında
350 lira olarak ödenecek. Bakanlar
Kurulu kararı uyarınca da, damızlık koyun-keçi yetiştiricileri birliklerine üye olan, hayvanları KoyunKeçi Kayıt Sistemi’ne (KKKS) ve
Türkvet’e kayıtlı yetiştiricilere yılda bir kez damızlık anaç hayvan
başına 15 lira ödeme yapılacak.
Hayvanları KKKS’ye kayıtlı yetiştiricilere damızlık anaç hayvan başına verilecek desteklemeler için
REV-1 (brucella) aşısı yaptırma
şartı da kaldırıldı.
Yem Bitkileri Desteklemeleri Uygulama Esasları Tebliği ile de Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı olan ve
yem bitkileri ekimi yaparak hasat
eden çiftçiler destekleme ödemesinden yararlanacak. Çiftçilere tarımsal danışmanlık hizmeti sunan
kuruluşlar ve kişilere, belirli kriterlere sahip tarımsal işletmeler
için 600 TL destekleme ödemesi
yapılacak. Başvuruların 11 Temmuz’a kadar yapılması gerekiyor.
Çiftçiler ürettikleri sütleri Vodafone’dan takip edecek
Canlı hayvan değeri
%28,2 yükseldi
n Türkiye İstatistik Kurumu
(TÜİK) 2011 yılına ilişkin “Canlı
Hayvan ve Hayvansal Ürün Fiyatları, Üretim Değeri” istatistiklerini
açıkladı.
TÜİK verilerine göre, yerli sığır fiyatı 2011 yılında bir önceki yıla
göre %14,2 artarak 2 bin 580 lira
olurken, kültür sığır fiyatı %18,6
artışla 4 bin 614 lira oldu. Kültür
dana fiyatı %16,6 oranında artışla
2 bin 260 lira, yerli dana fiyatı
%46,6 artarak bin 680 lira olarak
gerçekleşti. 2010 yılına göre merinos koyun fiyatında %25,9 yerli
koyun fiyatında %20,3, tiftik keçisi fiyatında %30,4 ve kıl keçisi fiyatında %22,3 artış görüldü.
Canlı hayvan değeri geçen yıl 60,1
milyar lira oldu. Büyükbaş hayvanların değeri bir önceki yıla göre %28,2 artarak 41,2, küçükbaş
hayvanların değeri %32,7 artarak
15,6 milyar lira oldu.
İnek sütü fiyatı 2011 yılında
%12,4 oranında azalış göstererek
0,8 lira, koyun sütü fiyatı ise %7,8
oranında artarak 1,4 lira oldu.
Sığır eti %0,7 artarak 18,5 lira,
koyun eti ise %7,5 artarak 20,4 liradan işlem gördü.
Hayvansal ürün üretim değeri ise
2011 yılında %11,7 artarak 42,6
milyar lira oldu.
Süt üretim değeri 13,8 milyar lira,
kırmızı et üretim değeri ise 14,6
milyar lira olarak belirlendi.
n Vodafone, süt sektörünün sürdürülebilirliğine katkı amacıyla
başlattığı ‘Süt Kayıt Sistemi' projesini Milas’ın Ağaçlıhöyük köyünde düzenlenen toplantıyla tanıttı. Milas Süt Üreticileri Birliği
işbirliğiyle hayata geçirilen Vodafone Süt Kayıt Sistemi, süt sektörünün üç önemli paydaşı olan süt
üreticisi çiftçiler, süt birlikleri ve
süt firmalarının iş süreçlerinin kolaylaştırılmasını hedefliyor. Proje,
çiftçinin üretimini takip etmesini,
süt birliğinin stokunu doğru yönetmesini, süt firmalarının planlamasını kolaylaştıracak.
Vodafone Türkiye CEO’su Serpil
Timuray, Vodafone Süt Kayıt Sistemi ile mobil iletişim teknolojilerini ekonomik ve toplumsal faydaya dönüştürdüklerini söyledi. Süt
sektöründe iş yapma süreçlerini
kolaylaştırdıklarını belirten Timuray, “Bugün 700 bini aşkın üyesiyle tüm dünyaya örnek oluşturan
Vodafone Çiftçi Kulübü ile çiftçilerimizi, önümüzdeki 10 yıl içinde,
Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 26 ülkede, tarımsal gelirleri
138 milyar dolar artırma potansiyeline sahip mobil teknolojiler ile
tanıştırdık.” dedi.
Milas Süt Üreticileri Birliği Başkanı Hüseyin Çırak da, “Vodafone
Smart Tabletler ile kayıtlar tamamen dijital ortamda veri tabanına
aktarılıyor. Çiftçilerimiz, sütlerini
veri tabanı üzerinden istedikleri
gibi takip edebiliyorlar.” dedi. Vodafone Süt Kayıt Sistemi ile çiftçiler ne zaman, ne miktarda süt teslim ettiklerini cep telefonlarına anlık olarak gelen SMS’ler ile takip
edecekler, süt birlikleri teslimat
kayıtlarını dijital ortamda tutabilecekler, süt firmaları birliklerin ne
kadar süt topladığını anlık olarak
öğrenebilecekler.
Saray’dan hayvancılığa 17,5 milyon dolarlık yatırım
n Çikolata, bisküvi gibi atıştırmalık ürünlerdeki faaliyetleri ile
adını duyuran Saray Holding, tarım ve hayvancılık sektörüne girdi.
2009 yılında elma bahçesi kuran,
geçen yıl 500 başlık bir çiftliğin
temellerini atan Saray’ın süt sektö-
rüne yönelik yatırım toplamının
17. 5 milyon dolar olacağı bildirildi. Gıda sektörünün stratejik önemine ve Türkiye’nin lojistik avantajlarına dikkat çeken Saray Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sami Özdağ, “20 bin ağaçlık modern
elma bahçesi, tarımsal faaliyetlerimizin başlangıcı oldu. 2011 yılında da hayvancılık sektörü yatırımlarımız başladı. Pilot olarak 500
başlık büyükbaş hayvan çiftliği
projesi inşaat halinde devam ediyor.” şeklinde konuştu.
süthattı sayı 11_Layout 1 27.06.2012 16:37 Page 19
suthattı Temmuz - Ağustos 2012
Sayfa
İnovasyon
19
Northstar, baş döndüren fikirleri bekliyor
n Yıldız Holding’in inovasyon
şirketi Northstar’ın 19 Haziran’da Ankara’da ilkini düzenlediği İnovasyon Toplantısı’nda kamu
ve akademi dünyası buluştu.
BusinessWeek tarafından “Dünyanın 25 inovasyon üstadı” arasında gösterilen Yıldız Holding
İnovasyon Grup Başkanı ve
Northstar Innovation Yönetim
Kurulu Başkan Yardımcısı Bilal
Kaafarani ile inovasyon rüzgârı
Ankara’da esti. Sağlık Bakan Yardımcısı Agâh Kafkas, Gıda Tarım
ve Hayvancılık Bakan Yardımcısı
Kutbettin Arzu, Şeker Kurumu
Başkanı Dr. Hüsnü Tekin, Biyogüvenlik Kurulu Başkanı Prof.
Dr. Hakan Yardımcı, TÜGİS Başkanı Necdet Buzbaş, akademisyenler, medya temsilcileri ve çok
sayıda davetlinin katıldığı toplantı, Yıldız Holding ve Ülker’in ku-
rucusu merhum işadamı Sabri Ülker’i anlatan bir kısa film gösterimiyle başladı.
Gecede davetlilere seslenen Kaafarani; Yıldız Holding’in AkademiSanayi-Kamu iş birliğini desteklediğini belirterek; “Bilgiyi ticari başarıya dönüştürmek için en önemli araçlardan birinin üniversite-sanayi-kamu iş birliği” olduğunu
açıkladı. Kaafarani, Türkiye’de
akademik bilgi ve know how’ın
pek çok komşu ülkenin ilerisinde
olduğunu, ancak gıda endüstrimizin kanıtlanmış bilimsel verileri ticari başarıya çevirme konusunda
sıkıntılar yaşadığını kaydetti.
Northstar’ın yol haritasını da açıklayan Kaafarani bu yılın başında
Yıldız Holding bünyesindeki inovasyon çalışmalarını Northstar çatısı altında topladıklarını ve
Northstar’ın yol haritasının temel
öğelerinden birinin dönüşümsel
inovasyonları geliştirmek üzere bilimi farklılaşmış şekilde kullanmak olduğunu söyledi. Türkiye’nin bu sayede bölgesindeki ticari başarıyı yükseltebileceğine
inandığını vurgulayan Kaafarani,
üniversiteler, kamu sektörü ve sa-
nayi işbirliği ile kanıtlanmış bilimsel araştırmalar ve uygulama alanlarının geliştirmesi suretiyle sürdürülebilir başarıya ulaşılabileceğini belirtti. Bilal Kaafarani, global trendleri takip ederek, bunları
global bir marka oluşturma yolunda potansiyeli olan yerel tüketici
anlayışlarına dönüştürmeyi ve sürdürülebilir kategori inovasyonlarını geliştirmeyi hedeflediklerini
söyledi.
Northstar’ın hedeflerinden birinin
de, ürünü olan inovasyonları şirketlere sunmak olduğunu vurgulayan Kaafarani, başarı için en kritik noktanın liderlerin yaklaşımı
ve inovasyona olan bağlılık olduğunu ifade etti. Başarının, kurum
kültürünü ve inovasyon süreçlerini
birleştirerek güçlü ve kendi kendine yetebilen bir model oluşturma
vizyonuna ve sorumluluğuna sahip liderlerle elde edileceğinin altını çizen Kaafarani, “Bu vizyona
sahip olmayan liderlerle yönetilen
şirketlerde sürdürülebilir bir büyümeden söz etmek zordur.” dedi.
Bilal Kaafarani konuşmasında,
Türk Gıda ve İçecek Sektöründe
ilk defa bir özel girişim tarafından
Bi l al Kaaf ar an i
“Büy üm en i n an ah t ar ı, i şi n h er ad ım ın d a i n o v asy o n y ar at m ak v e b u n u
k ül t ür ün b i r p ar çası h al i n e g et i r m ek t i r .”
paydaşlar arasındaki iş birliği kapısını aralamak amacıyla yola çıkmış olan Northstar İnovasyon’un
önderliğinde başlatacakları “Gıda
Sektörü İnovasyon Projeleri Yarışması”nın da toplantıyla birlikte
startını verdiklerini açıkladı.
Sağlık Bakan Yardımcısı Agâh
Kafkas da, merhum Sabri Ülker’in
inovasyona açık bir lider, sadece
gıda sanayi için değil Türkiye için
bir şans olduğunu söyledi. “Sabri
Ülker, bir öğretmendi, sevgi adamıydı, sanayinin, üretimin, sevginin babasıydı” diyen Kafkas, “Hepimiz aynı asansördeyiz. Birlikte
bir sinerji yaratabileceğimizi düşünüyorum” dedi.
“Yıldız Holding’in satış,
pazarlama, dağıtım, ham
madde gibi tüm iş ve
faaliyetlerinin tamamında
anlayışımızı,
sürdürülebilir ve artan
büyümeye odaklıyoruz”
süthattı sayı 11_Layout 1 27.06.2012 16:37 Page 20
20 Sayfa
Temmuz - Ağustos 2012 suthattı
Çevre
Ülker Smartt’tan çevre bilincine destek
n Ülker Smartt, yeni nesillere yenilenebilir kaynakların önemini
aktarmak ve doğanın nasıl korunabileceği konusunda bilgi vermek
üzere 7 yıldır sürdürülen “Küçük
Şeyler Doğayı Yeniler Projesi”ne
destek veriyor.
2011 yılından itibaren yenilenen
formatı ile Milli Eğitim Bakanlığı,
Boğaziçi Üniversitesi ve Tetra
Pak’ın iş birliğiyle gerçekleştirilen
çevre eğitiminde, Ülker Smartt’ın
da katkılarıyla 10 okulda, 3.000
öğrenci ve dolaylı olarak 6.000
ebeveyne ulaşıldı. Yıldız Holding
Süt ve Sütlü Ürünler Pazarlama
Genel Müdürü Başak Kluznick,
Ülker Smartt olarak çevre konusunda gelecek nesillerin kalıcı şekilde bilinçlendirilmesi ve bilgilendirilmesi için “Küçük Şeyler Doğayı Yeniler” etkinliğine destek vermekten büyük heyecan duyduklarını söyledi.
Proje kapsamında interaktif çevre
eğitimi ve etkileşimli geri dönü-
şüm deneyimi yaşatılan 2-3-4-5.
sınıf öğrencilerine, enerji ve su tasarrufuna dikkat edilmesi; yenilenebilir kaynakların ve bunlardan
üretilmiş malzemelerin kullanımına öncelik verilmesi; ambalaj atıklarının değerli bir ham madde olduğu ve ayrı toplanması gerektiği
konuları ayrıntılı olarak anlatıldı.
Çocuklar Ülker Smartt sütlerini içtikten sonra paketlerin geri dönüşümü konusunu, 3 istasyondan
oluşan aşamalarda öğrendiler.
Algida’nın Konya fabrikası
model olacak
Algida, dünyadaki ilk LEED sertifikalı çevre dostu
dondurma fabrikasının temelini, Konya’da attı. İleri çevre
kriterleri uygulanacak fabrika, dünyada bundan sonra inşa
edilecek Algida fabrikalarına da model olacak.
bir
Cam
ihtimal
Kompozit
daha
Karton
Metal
var
Plastik
Üretimlerini ambalajlayarak piyasaya süren tüm firmalar,
Çevre ve Þehircilik Bakanlýðýnýn yayýnladýðý" Ambalaj Atýklarýnýn Kontrolü Yönetmeliði"ne göre
ambalaj atýlarýnýn geri kazanýmý saðlamak ile yükümlüdürler.
TÜKÇEV bu firmalar adýna, Çevre ve Þehircilik Bakanlýðýndan aldýðý yetki ile
ambalaj atýklarýnýn doðadan toplanmasýný ve geri kazanýmýný organize eden kuruluþtur.
www.tukcev.org.tr
n Algida’nın Konya 3. Organize
Sanayi Bölgesi’nde 100 milyon dolar yatırımla kuracağı yeni fabrikasının temeli, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Ekonomi Bakanı
Zafer Çağlayan, yerel yöneticiler
ve çok sayıda davetlinin katıldığı
törenle atıldı.
Törende konuşan Unilever Türkiye, Rusya, Orta Doğu, Kuzey Afrika, Orta Asya ve Kafkasya Başkan
Yardımcısı, Unilever Türkiye
CEO’su İzzet Karaca, 1952 yılında
atılan bir temelin ardından şu anda 30 fabrika ve 12 bini aşkın istihdamın bulunduğu bir Unilever
yönetimine ulaşıldığını kaydetti.
Ürünlerinin %95’ini Türkiye’de
ürettiklerini ifade eden Karaca, 35
ülkeye 131 milyon dolarlık ihracat
yaptıklarını söyledi. Karaca, Konya fabrikasında yalnızca Türkiye
için üretim yapılmayacağını, Ortadoğu ve Afrika ülkelerine de ihracatın hedeflendiğini vurguladı.
Unilever’in Anadolu’daki büyük
dönüşüm ve gelişimi titizlikle takip ettiğini belirten Unilever
CEO’su Karaca, “Anadolu’daki dönüşüme destek vermek adına çok
önemli bir yatırımı buraya yönlendirdik. Fabrikamız 2013 yılında
üretime başlayacak.” dedi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye’nin ürettiği ürünler ve
ihracatıyla merkez ülke olduğunu
söylerken, Ekonomi Bakanı Zafer
Çağlayan da, yabancı sermayenin
Türkiye’yi coğrafi konumu gereği
tercih ettiklerini kaydetti. Konuşmaların ardından bakanlar Davutoğlu ve Çağlayan ile protokol
üyeleri butona basarak, fabrikanın
temelini attılar.
Türkiye’de Çorlu’dan sonra ikinci,
tüm dünyada 35’inci Algida üretim tesisi olacak Konya fabrikası,
dünyadaki ilk LEED sertifikalı
çevre dostu dondurma fabrikası
olarak, dünyada bundan sonra inşa edilecek Algida fabrikalarına da
model olacak. Yağmur ve yüzey
suyunun yeniden kullanımı, ısı geri kazanımı, yerinde atık ayrıştırma gibi ileri çevre kriterleri uygulanacak fabrika, Unilever’in bundan sonra inşa edeceği fabrikaların
inşa ve tasarım standartlarını gösteren ilk fabrika olma niteliğini taşıyacak. Süreç içerisinde her biriminin ayrı ayrı büyüyebilmesine
olanak verecek şekilde tasarlanan
fabrikada, dünyadaki en iyi üretim
standartları uygulanacak, ileri teknolojilerle üretimde hız ve esneklik
de artacak.

Benzer belgeler