Kilis Gezi Rehberi

Transkript

Kilis Gezi Rehberi
Kilis Valiliği
İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü
GEZİ REHBERİ
Tarih ve Kültür Kenti Kilis
Yayın Kurulu
Abdullah ALDEMİR
Kilis İl Kültür ve Turizm Müdürü
Mehmet Bülent ÖZTÜRK
Kilis İl Kültür ve Turizm Şube Müdürü
Fotoğraf
Murat MUŞLU
A. Nedim ÖZKİRİŞÇİ
Art Director
Erdal ÖZMEN
Grafik
Hannan ASLAN
Harita
Muhittin Avni IŞIK
Baskı
GNG Ofset Mat. ve Amb. San. Tic. A.Ş.
Yapım
Sertaç Bil. Eğt. İltş. Org. San. Tic. Ltd. Şti.
Tel : 0 342 215 07 10 • www.sertac.com.tr
T.C.
KİLİS VALİLİĞİ
İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü
Ekrem Çetin Mahallesi Alaeddin Yavaşça Kültür Merkezi Kat : 1 KİLİS
Tel : 0.348. 814 02 53 - Faks : 0.348. 813 49 09
Web : www.kiliskulturturizm.gov.tr E-Mail : [email protected]
2
GEZİ REHBERİ
I. BÖLÜM
İlin Coğrafi Yapısı, Nüfusu, Akarsuları ve Göletleri, İklim ve Bitki Örtüsü
Doğal Güzellkler
Kilis Tarihine Yolculuk
Tarihi Kilis Evleri ve Sokak Dokusu
Kilis’in İlçeleri
Alternatifli Gezi Programları
II. BÖLÜM
Kilis Şehir Merkezinde Gezilip-Görülebilecek Bazı Önemli Tarihi ve Turistik Yerler
Kilis Müzesi
Şurahbil Bin Hasene Hz. Türbesi ve Camii
Salih Efendi Sokak
GAP İdaresi Tarihi Çatom Binası(Çağlasyan Konağı)
Eski Hamam
Ulu Cami
Canpolat Paşa Tekke Camisi(Tekye Camisi)
Kilis Mevlevihanesi
Şeyh Muhammed Bedevi Hz. Türbesi
Kilis Çevresinde Gezilip ve Görülebilecek Bazı Önemli Tarihi Ve Turistik Yerler
Oylum Höyük
Ravanda Kalesi
III. BÖLÜM
Geleneksel El Sanatları
Kilis Mutfağı
Kilis’in Sosyal ve Kültürel Durumu
IV. BÖLÜM
Kilis İlindeki Bazı Lokantalar
Önemli Telefonlar
Kilis’ten Ne Alınır, Kilis’te Ne Yenilir.
Yapmadan Dönme
Turizm Danışma
Önemli Gün ve Haftalar
Konaklama Tesisleri
Turizm ve Seyahat Acentaları
Tarih ve Kültür Kenti Kilis
K
İ
L
İ
S
G
E
Z
İ
R
E
H
B
E
R
İ
İnsanoğlunun yerleşik hayata geçip, toprağı işleme döneminden,
yani Neolitik Çağdan itibaren kesintisiz olarak iskân gören Kilis ve
çevresi bu süreçte Babil, Hitit, Hurri-Mitanni, Arami, Asur, Med, Pers,
Makedon, Roma, Bizans, Müslüman Arap (Dört Halife Devri, Emevi,
Abbasi) Selçuklu, Memluk (Kölemen) ve Osmanlı olmak üzere pek
çok uygarlığa yerleşim yeri; çok tanrılı paganist inanışlardan Musevilik, Hıristiyanlık, Müslümanlık gibi tek tanrılı dinlere kadar çeşitli
inanç ve dinlere de mekân olmuş adeta bir açık hava müzesidir. Kilis
aynı zamanda, yeryüzünün en eski tarımsal ürünlerinden buğday,
arpa, zeytin ve üzümün ana vatanı olan Verimli Hilal Bölgesinin
kuzeybatısında bulunmakta olup, tarih boyunca üzüm bağları ve
zeytinlikleri ile olduğu kadar tahıl ambarı ovalarıyla da zengin ve bereketli bir yerleşim merkezi olmuştur.
4
1521 kilometrekarelik bir yüz ölçüme sahip Kilis ve çevresinde yapılan arkeolojik kazılar ve yüzey araştırmalarına göre Kilis coğrafyasında,
31 höyük, 4 ören yeri olmak üzere
toplam 42 adet arkeolojik sit alanı;
40 adet dinsel amaçlı, 20 adet toplumsal amaçlı, bir adet askeri amaçlı
kullanımın varlığı yanında; tarihsel
kent dokusunun egemen olduğu ve
kentsel sit olarak tescil edilen alanda 252 konut olmak üzere, toplam
365 adet taşınmaz kültür varlığının
bulunması, İlimizin tarihi, turistik ve
kültürel miras açısından zenginliğinin
bir göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Geleneksel olarak turizm denince akla gelen deniz-kum-güneş gibi
bu üç unsur dışında kültür ve inanç
turizmi potansiyeli açısından Kilis bir
açık hava müzesi konumundadır.
Bir minyatüre benzeyen
mimari dokusu, birbirine
bitişik nizamda yapılmış
cumbalı evleri, tarihin
gizemli koridorlarında
seyahat ediyormuş hissi
uyandıran daracık sokakları, Arkeolojik ve Etnoğrafik eserlerin sergilendiği
Kilis Müzesi, Ravanda
Kalesi, Oylum Höyüğü,
şehir merkezinde bulunan camileri, türbeleri,
çeşmeleri,
hamamları,
anıtsal yapıları, doğal güzellikleri, anıt
ağaçları, geleneksel el sanatları, seneler boyunca geleneklerinin ve yöresel özel damak lezzetinin zenginliğini koruyan Kilis Mutfağı, çalışkan
ve üretken insanları, çarşı, pazar ve
pasajlarındaki ticari canlılığı ile Kilis
bir masal tadında yaşanır.
İlimizin sahip olduğu tüm bu
değerlerin, turizm açısından önemli ve gezmeye elverişli olanlarının,
belli bir gezi güzergâhı dâhilinde
tanıtımını amaçlayan bu “2014 Kilis
Gezi Rehberi” ilimizi gezip tanımak
isteyen ziyaretçiler açısından önemli bir kaynak, Kilis’te yaşayanlar için
ise, yaşadığı coğrafyayı, turistik ve
kültürel değerlerini daha iyi tanıyıp
sahiplenme bilincini de sağlayarak,
gelecek kuşaklara taşıma konusunda
sorumluluk aşılayacak olan bir kitap
olacaktır.
I. BÖLÜM
İlin Coğrafi Yapısı
Kilis ili Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Hatay- Maraş oluğu ile Fırat
Irmağı arasında uzanan Gaziantep
Platosu’nun güneybatı kesiminde yer
alır. 1521 kilometrekarelik bir alanı
kapsayan ve ortalama 680 m. rakımdaki bu coğrafya 36,45 ve 37,45
kuzey enlemleri ile 37,00 ve 36,45
doğu boylamları arasında olup; İlin
batısında Hatay, doğusunda Gaziantep’in Oğuzeli, kuzeybatısında
İslâhiye, kuzey ve kuzeydoğuda ise
Gaziantep merkez Şahinbey ilçeleri
ile çevrili olup, güneyin de ise Suri-
ye toprakları ile çevrilidir. İl merkezinin rakımı ise 640 metredir. Kilis’in
Musabeyli, Elbeyli ve Polateli olmak
üzere üç ilçesi bulunmaktadır.
İlin kuzey ve kuzeybatı yönünde yer alan engebeli yapı, Kartal Dağı’ndan (Sof Dağı) başlayarak Suriye
sınırına doğru alçalmaktadır.
Kurt Dağları, Darmik Dağı, Hazal Dağı, Kefiz Dağı, Koruca Dağı,
Arap Dede Dağı ve Büyük Dağ ilin
önemli yükseltilerini oluşturur. Yaklaşık 100 km2’lik bir alana sahip olan
Kilis Ovası, 70 km2’lik Yavuzlu Köyü
düzlükleri ve 60 km2’lik Polatbey
Köyü düzlükleri ise Kilis’in önemli
düz alanlarıdır.
Akarsular ve Göletler
Havza genişliği ve su miktarı bakımından yörenin en önemli
akarsuyu Afrin Çayı’dır. Gaziantep’in
kuzeybatısındaki Külecik Dağı’ndan
doğan bu akarsu Musabeyli İlçesi
sınırları içinde vadi tabanını genişleterek, Kilis’in batısından il sınırları
dışına çıkar.
Kilis İli sınırlarında 70 kilometrelik bir uzunluğa sahip olan Afrin
Çayı, Bakırcan Deresi ile Karadere’nin birbirine karıştığı yerlerde “Kara
Afrin” adını alır.
Sabun Suyu (50 km), Balık Suyu
(45 km), Sinnep Suyu (30 km) ilin
diğer akarsuları olup; bu akarsular
üzerinde Seve Barajı, Üçpınar, Balıklı, Konak ve Sapkanlı Göletleri
bulunmaktadır. Seve Baraj Gölü ve
Konak Göleti’nden içme suyu sağlamak amacıyla faydalanılmakta olup,
bunun dışında kalanların tamamı
sulama amacına hizmet etmektedir.
Göletler ayrıca spor amaçlı balıkçılık
faaliyetlerine de olanak sağlamaktadır.
İklim ve Bitki Örtüsü
Kilis ilinin yıllık ortalama yağış
miktarı 522 mm, olup, yağışlar genellikle yağmur biçiminde (yılın 2-3
günü karlıdır.) Aralık, Ocak, Şubat ve
Mart aylarında yoğunlaşır.
Nüfusu
Kilis ilinin, 2012 yılı Adrese Dayalı Nüfus Sayımı İstatistiklerine
göre Toplam Nüfusu 124.320
olup, Nüfusu oluşturan
88.934 kişi Kilis şehir
merkezinde, 35.386
kişi ise ilçe merkezi ve köylerde
yaşamaktadır.
Afrin Su Kemeri
5
Yörede batıdan ve kuzeyden
esen rüzgârlar etkilidir. Soğuk ve
kuru/kurutucu bir etkisi olan poyraz, kış mevsiminin habercisidir ve
halk arasında “mihrican” adıyla bilinir.
Batıdan esen rüzgârlar nemli ve serin
olduğundan yöre halkının beklediği
rüzgârlardır.
Bu atmosfer olayları kişi ve toplum yaşamını doğrudan etkilediğinden yöre halkı “şarki bulandırır, garbi
sulandırır; kıbleden geldi kışımız,
Allah’a kaldı işimiz.” tekerlemesini
düzmüştür.
Akdeniz iklimi (tropikal)
ile
Doğu Anadolu ikliminin (karasal)
kesiştiği bir yerde bulunan Kilis ve
yöresinde, adı geçen iklim kuşaklarının özellikleri egemendir. Bu yapı biri
sıcak-kuru, diğeri serin- nemli olmak
üzere farklı klimatolojik özellik içerir.
İlde yıllık ortalama sıcaklık 17,2
°C’dir. Kış mevsiminin en soğuk günleri Ocak (Ortalama ısı 7 °C – 8,3 °C)
ayı; yaz mevsiminin en sıcak günleri
ise Temmuz ve Ağustos (Ortalama ısı
26.8°C) aylarıdır.
Bitki örtüsü: Güneydoğu Anadolu step örtüsü ile Akdeniz bitki
örtüsü (maki) arasında bir geçit alanı
durumunda kalan Kilis coğrafyasının,
% 68’i tarıma elverişli alanlar, %13’ü
Ormanlık-Koru Alanı, % 8’i çayır ve
meralar, %11’i ise tarıma elverişsiz
alanlar oluşturur.
K
İ
L
İ
S
G
E
Z
İ
R
E
H
B
E
R
İ
Tarih ve Kültür Kenti Kilis
Anıt Ağaçlar
İl coğrafyasında, Belenözü (Ravanda) Köyü (iki çınar, bir çam),
Duruca Köyü (bir çınar) ile kent merkezi Hacı İlyas Mahallesi Akcurun
Caddesi’nde (bir çınar) olmak üzere,
toplam “beş” adet ağaç “doğal anıt”
olarak tescil edilmiştir.
Av ve Yaban Hayatı
Yörenin ormanlık ve dağlık alanları av ve yaban yaşamı yönünden
oldukça zengin olup, bu alanlarda;
yaban domuzu, kurt, çakal, tilki, tavşan, karga, kuyruk süren, keklik (kınalı
6
keklik, kum kekliği), bıldırcın, üveyik,
ördek, kaz, su çulluğu, kaya güvercin,
bağırtlak, kıl kıvrık gibi türler yaşamaktadır.
DOĞAL GÜZELLİKLER
Karataş Parkı (Cumhuriyet Parkı)
Doğasının bir bölümü kara renkli
bazalt taşlardan oluştuğu için bu adla
bilinen Karataş Parkı kent merkezindedir. Çam ağaçlarıyla kaplı olan bu
alanda Anfi Tiyatro, oturma grupları,
kafeterya, tuvalet gibi hizmet birimleri vardır.
Akpınar
Kalkerli bir toprak parçasının
ortasından pırıl pırıl akan doğal bir
kaynak suyuna ev sahipliği yapan
Akpınar’ın hayat verdiği bu alanın,
dört bir yanı bağ-bahçe ve zeytinlikler ile çevrilmiş olup, bahar ve yaz
aylarında yöre halkının akın akın gelerek kullandığı günü birlik dinlenme
yeridir.
Söğütlüdere
Kilis Belediyesi tarafından mesire
yeri olarak düzenlenen ve Kilis halkının İlkbahar ve yaz aylarında eğlence
ve piknik için sıkça akın ettiği doğal
güzelliği olan bu alanda; Akpınar,
Zoppun ve Söğütlüdere pınarlarının
getirdiği sularla oluşturulan büyük
ve derin yapay bir göl bulunmaktadır. Çevre düzenlenmesi yapılan bu
alanda, temel hizmet birimleri yanında açık ve kapalı mekânları bulunan
lokanta ve kafeterya bulunmaktadır.
Söğütlüdere, Kilis halkının mutfak kültürüne özgü kebap ve yemek
çeşitleriyle mükemmel bir ziyafet
sofrası için önemli mekânlar arasında
yer almaktadır.
Anıt Ağaçlar - Belenözü Köyü - Ravanda
7
Seve Barajı
Seve Barajı ve Çevresi
Seve Barajı, Kilis’te, Sinnep
Deresi üzerinde, sulama ve içme
suyu amacıyla 1995-2002 yılları
arasında inşa edilmiş bir barajdır.
Barajın Ana gövdesi kaya dolgu
tipinde olup, barajın gövde hacmi 1.340.000 m3, akarsu yatağından yüksekliği 41,00 m., normal su kotunda göl hacmi 20,86
hm3, normal su kotunda göl alanı
1,96 km2’dir. Baraj 14.000 hektarlık bir alana sulama hizmeti vermektedir.
Gölün suyu demir, manganez
vb. minareler bakımından zengindir. Seve Baraj Gölü kıyısında spor
amaçlı balıkçılık faaliyeti yapılabilinmektedir.
K
İ
L
İ
S
G
E
Z
İ
R
E
H
B
E
R
İ
Tarih ve Kültür Kenti Kilis
Kuru Kastel
Kilis ile özdeşleşmiş, türkülere
konu olmuş ünlü Kuru Kastel şehrin
3 km. batısında yer almakta olup, etrafı zeytin ağaçları ve üzüm bağları
ile çevrili bir yol ile ulaşılabilinmektedir. Kuru Kastel’in şimdilere adına
inat yaz kış akan bir kaynak suyu bulunmakta olup, etrafında 4 adet dut
ve 1 adet çınar ağacı bulunmaktadır.
8
Kastel yerel ağızda çeşme anlamında
kullanılmaktadır.
Şeyh Muhammed Bedevi
Türbesi Alanı (Seyir Tepesi)
Hz. Ömer’in halifeliği döneminde Ebu Ubeyde Bin Cerrah komutasındaki İslam ordusu ile bu bölgeye
geldiği ve İslam ordusunun bölgede
gerçekleştirdiği savaşta şehit olan
Şeyh Muhammed Bedevi Hazretlerinin Türbesinin bulunduğu alan, Kilis’in güneybatısında, şehre hâkim bir
tepe üzerindedir. Günümüzde türbenin çevre düzenlemesi yapılmış ve
yanına büyük bir cami yaptırılmıştır.
İşte bu tepe şehrin panoramik olarak
seyredildiği, yazın sıcak günlerinde
insanları ferahlatan havası ile Kilis’in
son yıllarda önemli doğal güzelliklerinden birisi olmuştur.
Hisar Çamlığı Tabiat Parkı
Kilis- Hatay Karayolu üzerinde
bulunan Hisar Çamlığı yaz aylarında önemli bir piknik alanıdır. Orman
ve Su Bakanlığı tarafından bu alanın
Hisar Çamlığı Tabiat Parkı haline getirilmesi için plan ve proje çalışmaları
devam etmektedir.
9
Tarih ve Kültür Kenti Kilis
KİLİS TARİHİNE YOLCULUK
Osmanlı İmparatorluğu Öncesi
İ
Kilis doğası ve yerleşmeye elverişli coğrafyası nedeniyle tarihsel
süreç içerisinde pek çok kavme
(Babil, Hitit, Huri-Mitanni, Arami,
Asur, Med, Pers, Makedonya, Roma
Bizans, Selçuklu, Memluk/ Kölemen,
Osmanlı) ev sahipliği yapmıştır.
Kent merkezinin 5 km. kadar güneydoğusundaki Oylum Höyük’te
sürdürülen arkeolojik kazı çalışması
sonuçlarına göre, yörenin tarihi Geç
Kalkolitik Çağa (M.Ö 3500-3000)
kadar dayanmaktadır.
K
İ
L
İ
S
G
E
Z
İ
R
E
H
B
E
R
Orta Tunç Çağı II Boyalı Mezar Çömleği.
10
Ele geçen Hitit kaynaklarına göre
M.Ö 1460’lı yıllarda Halep Krallığı’na
bağlı olan yöre Hitit kralı II. Hattuşaş
döneminde (M.Ö 1420-1400) Halep
ile birlikte Hitit egemenliğinden çıktıysa da, Kral II. Suppililuma’nın (M.Ö
1190-1180) Suriye seferinde tekrar
Hitit İmparatorluğu’na bağlandı.
M.Ö 1200 tarihinde Hitit İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra
önce Aramilerin M.Ö 1100’de de Kral
II. Tiglat-Pileser döneminde Asurların
eline geçen yöre, önce Pers kralı Darius’un batıya (M.Ö 521-485), sonraki
yıllarda da Makedonya Kralı Büyük
İskender’in (M.Ö 336-323) doğuya
yayılma politikaları çerçevesinde,
bu uygarlıkların sınırları içerisinde
kalmıştır.
Büyük İskender’in ölümünden
sonra (M.Ö 323) yaklaşık 227 yıl
Selevkosların/ Selefkiler (M.Ö 28164) egemenliği altında kalan Kilis ve
yöresi M.Ö 64 yılında Roma İmparatorluğu’na bağlandı ve Ciliza sive
Urmagiganti adını aldı.
Roma İmparatorluğu’nun 395
yılında ikiye ayrılması sonucu Doğu
Roma dolayısıyla Bizans toprakları
içinde kaldı ve Halep’le birlikte Bizans İmparatorluğu’nun Suriye Theması’na bağlandı.
Halife Hz. Ömer zamanında
636 yılında Ebu Ubeyde Bin Cerrah
tarafından İslam topraklarına katılarak, sınır bölgesi kentlerinden biri
oldu. V. yüzyıldan sonra eski önemini yitiren Kilis ve yöresi, XI. yüzyıla
kadar Hıristiyan Bizansla Müslüman
Araplar arasında sürekli el değiştirdi.
Bu süreçte müslümanlığı kabul eden
kimi Türk kavim ve boyları (özellikle
Horasan, Türkistan kökenli Oğuzlar),
Abbasiler’in denetimine girerek; “Sügur (sınırlar, düşman ağzı olan yerler)”, “Avasım (sınır kentleri)” ya da “Uç
Bölgesi” adı verilen yörelerde, bölgelerde iskân edildiler.
“Şam Ucu” adıyla bilinen Kilis ve
yöresine (A’zaz/Azez, Kuros, Anazarba, Ravanda) de savaşçı, dizdar (kale,
sınır bekçisi), der-bend ağası (sınır,
karakol bekçisi), murabıt (ibadetine
düşkün kişi, şeyh, derviş), zahid (dindar, sofu) gibi nitelikleri taşıyan Türk
boyları yerleştirildi.
Höyük Maketi
985 yılında tekrar Bizans egemenliğine giren bölge, XI. yüzyılda
Haçlı Orduları’nca istila edildi ve
Urfa Haçlı Kontluğu’na bağlandı.
1124 yılında Artuklu (1101-1231)
ve Eyyübi (1171-1348) egemenliklerinden sonra bölgeyi eline geçiren Kölemenler (Memluk Devleti, 1250-1516);
Anazarba, Azez, Kilis ve Ravanda
kalelerini onardı; bugünkü Kilis kent
merkezinin bulunduğu yeri, alışveriş
/ ticaret merkezi yaptı. 266 yıl süren bu egemenliğe Osmanlı Padişahı
Yavuz Sultan Selim, 24 Ağustos 1516
yılında Mercidabık’ta (Bugünkü Yavuzlu Beldesi Yöresi) Memluk ordusunu yenerek, son verdi ve bölgeyi
Osmanlı topraklarına kattı.
Mercidabık Savaşı (24 Ağustos
1516) ve Osmanlı Dönemi
İmparatorluğun doğu, güneydoğu ve güneyindeki gelişmeleri kaygı
ile izleyen Padişah I. Selim (Yavuz
Sultan Selim, 1512-1520) önce doğuya yöneldi, sonrada 05 Haziran
1516’da güneydoğu seferine çıktı.
Bölgede egemen olan Kansun-ül
Gavri komutasındaki Memluk Devleti (Kölemenler) ordusunu 24 Ağustos 1516 yılında Kilis kırsalındaki Dabık Köyü düzlüğünde yenip, yöreyi
Osmanlı topraklarına kattı.
Tarihe Merc-i Dabık (Merc;
Arapça çayırlık anlamında olup;
‘Merc-i Dabık’ bileşik sözcüğü, Dabık
Çayırlığı, Dabık Düzlüğü anlamındadır.) savaşı olarak geçen bu olaydan
sonra önce Yukarı Mezopotamya
sonra tüm Ortadoğu Osmanlı Devleti’nin egemenlik alanına girdi.
Kanuni Sultan Süleyman (1520 1560) zamanında Canbolad Paşa’ya
(1502 - 1596) yurtluk/ocaklık olarak
verilen Kilis ve yöresi, Canboladoğulları zamanında en parlak yıllarını
yaşamıştır. Bu dönemde yaptırılan
bir cami, bir tekke, bir bezzazistan
(esnaf çarşısı, bedesten), iki kervansaray, iki pazar, üç hamam kente verilen önemin bir göstergesidir.
“Babam Canbolad Bey Kilis’i tasarruf ederken burada cami, tekke, üç
hamam, iki kervansaray ve bezzazistan, iki pazaryeri yaptırmak suretiyle
Kilis’i mamur etmiştir. Şimdi Kilis, altı
yerde Cuma namazı kılınır bir kasaba olmuştur.” diye anlatır, Canbolad
Bey’in oğlu Hüseyin Paşa, 1590
Osmanlı İmparatorluğu döneminde Halep’e bağlı bir sancak olan
Kilis (1590 yılından itibaren Halep
Eyaleti’nin Merkez Sancağı) Valide
sultanlara “hass” olarak verilmiş ancak Osmanlı İmparatorluğun güçsüz olduğu dönemlerde (XVII.yy’dan
XIX. yy’a kadar) yerel derebeyleri
(mütesellim, mütegalibe ) tarafından
yönetilmiştir.
1831-1839 arasında da Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa’nın egemenliği
altında kalan Kilis, 1854 yılında “kaza”,
1863’yılyında da “Belediye” olmuştur.
Yavuz Sultan Selim Anıtı
KURTULUŞ SAVAŞI YILLARI
Kilis ve Mustafa Kemal ATATÜRK: I. Dünya Savaşı’nın son yıllarında VII. Ordu Komutanı olarak
Suriye-Filistin Cephesi’nde bulunan
Mustafa Kemal, Katma yolu üzerinden Adana’ya geçerken, 28 Ekim
1918 günü Kilis’e uğrar ve o gece
11
Tarih ve Kültür Kenti Kilis
Kilis’te kaldıktan sonra gözlemlerini:
“İlk ayak bastığım Türk şehrindeki bu
uyanıklığa cidden hayran kaldım ve
bir daha iman ettim ki bu millet asla
ölmeyecektir. Var olun Aziz Kilisliler...” ve “Kahraman Kilislilerin gösterdikleri yiğitlik her zaman iftiharımızdır.” sözleriyle dile getirir.
Kilis, 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondoros Mütarekesi koşullarına göre 06 Aralık 1918 tarihine
kadar İngiliz, bu tarihten yaklaşık bir
yıl sonra da; iki devletin anlaşması
sonucu 29 Ekim 1919’da Fransız askerlerince işgal edilmiştir. İşgale karşı
“Cemiyet-i İslamiye” adlı direniş örgütü ile başlayan kurtuluş savaşımı
daha sonra Şahin Bey’in önderliğinde
kurulan “Kuvayı Milliye” örgütü ile
devam etmiştir. Daha sonra 03 Mart
1920 tarihinde de Kilis Havalisi Kuvayı Milliye komutanlığına Polat Bey
getirilmiştir.
Ayıntap-Kilis hattındaki çatışmalarda 25 Mart 1920 tarihinde Sakıp
Bey, 29 Mart 1920’de de Şahin Beyin
şehit olmasına karşın, Fransızlara karşı silahlı savaş devam etti.
25 Ağustos 1920 tarihinde Kilis
Maliyesi’nde bulunan 60.000 altının
Kuvayı Milliye emrine aktarılması,
çatışmaların daha da şiddetlenmesine yol açtı. Çatışmaların yoğunlaşarak sürdüğü günlerde taraflar, önce 11
Nisan 1920 tarihinde yirmi günlük
ateşkes anlaşması, sonra da 20 Ekim
1921 tarihinde “Ankara İtilafnamesi”ni
imzaladı. Fransız işgal güçleri de 07
Aralık 1921 gününden itibaren Kilis’i
terk etmeye başladı ve 23 Aralık 1921
tarihinde yöre bütünüyle bu işgalden
kurtulmuş oldu.
Cumhuriyet Dönemi
Ankara İtilafnamesi hükümlerine göre dokuz bucak ve bunlara
bağlı yaklaşık dört yüz kadar köy
ve mezra Suriye tarafında kalınca;
1926 ve 1929 yıllarında sınır düzeltme anlaşmaları imzalandı. 1995 yılı
Haziran ayına kadar Gaziantep İline
bağlı olan bir ilçe merkezi olan Kilis,
03 Haziran 1995 tarih ve 550 sayılı
Kanun Hükmünde Kararname ile 06
Haziran 1995 tarihinden itibaren ülkemizin 79. ili oldu.
TARİHSEL BELGELERDE KİLİS
Çivi yazısı ile yazılmış bir Asur
tabletinde “Ki-li-zi” yerleşiminden
söz edilmektedir; bu yerin bugünkü “Kilis” olduğu görüşü oldukça
Mercidabık Ovası
yaygındır. Martin Hartman eski Kilis
yerleşiminin bugünkü Kilis kent merkezinin güneydoğusunda “Tarzimehan” yöresi olduğunu belirtir. Richard
Kiepert de eski Kilis’i, bugünkü yerleşimin 3 kilometre güneybatısındaki
“İlizi Bahçesi (İllizi Baghtshesi) olarak
gösterir.
Roma İmparatorluğu kaynaklarında “Ciliza sive Urmagiganti” sözüyle geçen yöre, Yakut’un
Mu’cemü’l-büldun ve Halil bin Şahin
Ez-Zahiri’nin Zübdetü Keşfi’l-Memalik adlı yapıtında Azaz’a bağlı bir köy
olarak belirtilmiştir.
1519 tarihli Osmanlı Devleti Tahrir Defteri’nde de kentin adı “Killiz”
biçiminde yazılmıştır.
Prof. Dr. Bilge Umar “Türkiye’deki Tarihsel Adlar” adlı yapıtında “Kilis”
hakkında yaptığı araştırmayı “…ilk kez
Arap tarihçi Kudama Bin Cafer’in 928
dolaylarında kaleme aldığı yapıtında,
Arap Devlet’nin Doğu Roma İmparatorluğu sınırında bir kalesi olarak,
‘El Kilis’ diye anılıyor (Honigman, s.
40). Kentin 985 yılında İmparator
Bardas Phokas eliyle alınmasının
sözünü eden diğer bir Arap tarihçi,
Yahya bin Said el Antak’i, Kilis adını
‘Killia’ diye vermiştir(Honigman, s.
103. 3). Bu adın kökenini, öz biçimini,
anlamını saptayamadım. ” sözleriyle
açıklar.
Padişah Kanuni Sultan Süleyman
döneminde Canbolat Bey’e ocaklık
olarak verilen Kilis, yaklaşık 1500
kişinin yaşadığı, altı mahalle (Kana,
Kıbeliye, Çukurfasl, Hacıgökçe /
Meşhedler, Kızılca, Sübbad) ve 314
haneden oluşan “nefs” statüsünde bir
yerleşim birimiydi. 1519 tarihli Tahrir
Defteri kayıtlarına göre Halep eyaletinin merkez sancağı olan Kilis’te
altı mahalle (Kana, Kıbeliye, Meşata /
Çalcıyan, Kızılca, Sübbad) 576 hane
bulunmaktaydı. 49 Hıristiyan olmak
üzere 3500 kişinin yaşadığı bu kasabada (nefs) altı ayrı yerde “Cuma
(Cuma Namazı)” kılınırdı.
Ayn Ali Efendi, Kavanin-i Al-i
Osman adlı çalışmasında Kilis’in,
XVII. yy’da Halep eyaletine bağlı livalardan birinin merkezi olduğunu;
Katip Çelebi de, Cihannüma adlı
yapıtında bu görüşe katıldığını ve
yörenin “valide sultanlara has” olarak
verildiğini belirtir.
Kilis Genel Görünüm
13
Kilis’i uzun uzun anlatan Evliya
Çelebi Seyahatnamesi’nde kentin
harap durumundaki kalesinden; sekiz kapılı (bu kapıların adları: Büyük
Tedribe, Küçük Tedribe , Ayn Tedribesi, Akharan Tedribesi, Alçak Tedribe, Çulha Tedribesi , Yusuf Çelebi
Tedribesi) surlarından ve 30 camisinden söz ederek; burada beş mahalle
bulunduğunu 4660 insan yaşadığını
anlatır.
“Kilis Şehri, Halep eyaletinde
sancaktır. Fakat Valide Sultan hassıdır.
Yetmiş yük akçe ile iltizam olunur.
Üç yüz payesi ile sadaka olunur şerif bir kazadır. Sancak Bey’ine adalet
üzere seksen bin kuruş hasıl olur. Kadısına yedi bin kuruş hasıl olur. Kalesi
virandır. Ama Celali ve Cum Kürtleri korkusundan şehrin dört tarafı
kale gibi kerpiç duvarla çevrilmiştir.”
Evliya Çelebi, Seyahatname.
Vitali Cuinet XIX. yüzyılın sonlarında Kilis’in sanayi, ticaret ve kültür
kenti olduğunu vurgulayarak; kentte
15.000’i Türk olmak üzere 20.000
kişi yaşadığını, 47 cami, 12 mescit,
24 medrese, 3 kilise, 5 hamam, 740
dükkan, 7 han, 11 fırın, 120 kumaş
işliği, 15 kıraathane (kahvehane), 1
eczane ve 4100 hane bulunduğunu
anlatır.
K
İ
L
İ
S
G
E
Z
İ
R
E
H
B
E
R
İ
Tarih ve Kültür Kenti Kilis
14
KİLİS İLİNDEKİ ARKEOLOJİK
ÇALIŞMALAR
Kilis ve yöresinde 1968 yılında
başlayan arkeolojik incelemeler 1987,
1988 yıllarında arkeolojik yüzey araştırmalarına, 1989 yılında da arkeolojik kazı çalışmalarına dönüşmüştür.
Kültür ve Turizm Bakanlığımız
ile Hacettepe Üniversitesinin maddi
destekleriyle sürdürülen bu çalışmalara Alman Arkeoloji Enstitüsü, İngiliz
Arkeoloji Enstitüsü, Kilis Valiliği ve
Kilis Belediyesi de katkı sağlamıştır.
2000-2003 yıllarında gerçekleştirilen yüzey araştırmalarında
bölgede toplam 147 adet arkeolojik
merkez (62 höyük, 8 tepe yerleşmesi, 22 yamaç yerleşmesi, 16 düz
mekan, 11 kale, 17 Paleolitik buluntu,
6 kaya oyuğu mezarı, 6 mezarlık, 3
doğal mağara, 2 kireçtaşı ocağı, 1 su
kanalı, 1 su kemeri) saptanmıştır.
Yüzey araştırmalarında 39 Geç
Kalkolitik Çağ, 47 Eski Tunç Çağı, 38
Orta Tunç Çağı, 39 Geç Tunç Çağı,
40 Demir Çağı yerleşimi belirlenmiştir.
Bugüne kadar yapılan tüm arkeolojik çalışmalara göre yörede Geç
Kalkolitik Dönem’den (M.Ö 35003000) Roma İmparatorluğu Dönemi’ne kadar (M.S 30-395) süren stratigrafik bir süreklilik söz konusudur.
Mezopotamya’dan Filistin’e kadar uzanan Bereketli Hilal/Verimli
Hilal (Fertile Crescent) Bölgesi’nin
kuzeybatı kısmında yer alan Kilis ve
yöresi; aynı zamanında Küçük Asya’yı Ön Asya’ya bağlayan yollardan
biri üzerindedir. Arkeobotanik araştırmalarına göre buğday, arpa, zeytin,
üzüm gibi yeme içme kültürüyle ilgili tarımsal ürünlerin kültüre edildiği
topraklar olan “Verimli Hilal Bölgesi”
aynı zamanda neolitik, kalkolitik kültür katmanlarının (Tell Halaf/Tel Halaf/Halaf ve Tel-el Obeyd Kültürleri)
da yayılımı alanı içerisindedir.
Kilis ilinin kültür ve turizm potansiyelini oluşturan temel öğe, ilin
sahip olduğu “tarihsel ve kültürel
mirastır.”
KİLİS’TE GEÇMİŞTEN
GÜNÜMÜZE TARİHİ
YOLLAR VE ULAŞIM
Kilis İli tarihi devirler boyunca
birçok uygarlık merkezini birbirine
bağlayan yollar üzerinde yer almıştır.
İlkçağda Mısır ve kuzeyde Suriye’nin,
Anadolu’nun doğu yarısı, İran ve
Mezopotamya ile bağlantısı, bölge
üzerinden kurulmaktaydı.
Aynı şekilde XVII yy ve sonrası
Osmanlı döneminde kuzey Suriye
ve dolayısıyla Mısır’ın Kuzeydoğu ve
Güneydoğu Anadolu ve Irak’la bağlantısını sağlayan 1.derecede önemli
bir yol, Kilis üzerinden geçmekteydi.
Halep, Kilis, Birecik ve Urfa üzerinden Diyarbakır’a ulaşan sözü edilen
yol burada Anadolu’yu kuzeybatı-güneydoğu yönünden kat eden
diğer bir önemli yolla birleşmekteydi.
Fakat daha sonra Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanması ile birlikte
Anadolu, Suriye ve Irak’ın birbirinden
ayrılması, bu sahaları birbirine bağlayan yollar üzerinde bulunan Kilis ve
Çevresinin ulaşım avantajını büyük
ölçüde ortadan kaldırmıştır.
Böylece Türkiye-Suriye sınırının
15
Tarih ve Kültür Kenti Kilis
16
Akıncı Konağı
oluşturulmasıyla Kilis ücrada kalmış,
ulaşım bağlantıları açısından önemini
kaybederek zayıf bir şehir durumuna
düşmüştür.
Ülkemizin önemli sınır kapılarından birisi olan Öncüpınar ile Suriye
ve Ortadoğu ülkeleri ile olan ulaşımın bir kısmını kendisine çekmiştir.
Demiryolu ulaşımından yoksun
olan Kilis, Türkiye’nin diğer bölgeleri ile olan ulaşımını, kuzeydoğuya
doğru uzanan 60 km.lik Gaziantep
asfaltı ve batıya doğru uzanarak 65
km. sonra Yolçatı (Akbez) Kasabasında Antakya-Kahramanmaraş yoluna
bağlanan İslâhiye asfaltı vasıtasıyla
sağlar. İslahiye asfaltı vasıtasıyla hem
Antakya ve İskenderun’la, hem de
İslahiye üzerinden Nurdağı İlçesinde
E-24 karayoluna bağlanarak, Türkiye’nin Batı Bölgeleriyle ilişkilerini
sağlar. Kilis İl sınırları içerisinde havaalanı yoktur. Havayolu ile ulaşım il
merkezine 40 km uzaklıktaki Gaziantep Oğuzeli Havaalanı vasıtasıyla
sağlanmaktadır.
Kabaltısı, Eski 7 Aralık İlkokulu Kabaltısı, Tekke Camisi Kabaltısı) yer
verilmiştir.
Şehirdeki eski taş yapıların en
önemli özelliği, özgün bir mimari
karakterinin olmasıdır. Özenli ve
meşakkatli birer emek ürünü olan
ve malzeme olarak yerel kireçtaşının
kullanıldığı, geçmişin usta ellerinden
çıkmış Kilis evleri, eyvanlı, avlulu, iki
kata yayılmış mekânlar dizisi ile bölgenin sıcak ikliminde insanlara içe
dönük, kışın sıcak, yazın serin yaşama olanakları sunmaktadır.
Kilis’te tüm evler avlulu (havuş)
olup; taş, kerpiç ve leften (Kilis ve
yöresinde taş ocaklarından çıkarılan
kirli beyaz renkli yapı taşı) yapılmıştır. Yaşam havuşa dönük olduğundan
pencereler avluya açıktır. Dışarıya
yani sokak ve caddeye açılan pencere çok azdır. Yani evlerin giriş katları
dışa karşı sağırdır.
TARİHİ KİLİS SOKAK DOKUSU
ve KİLİS EVLERİ
Kilis, taştan yapılmış zarif mimari
yapıları ve labirent gibi tarihi dokusunu koruyan sokakları olan, tarihi
ve kültürel miras açısından zengin
ve önemli bir kenttir. Hem güvenlik
düşüncesiyle, hem de yazın güneşin
etkisinden korunmak için sokak ve
caddeler dar, dolambaçlı ve şaşırtmacalıdır.
Çoğu sokak “çıkmaz (dehliz)”
özelliği taşır. Bu dehlizli (çıkmaz sokak, dar ve uzun sokak) sokaklarda
birbirinden bağımsız birkaç kapılı konutlar da vardır. Bazı sokak ve caddelerde kabaltılı (iki ya da daha çok
duvar üzerine kemer veya kubbe
biçiminde taş ya da tuğla ile örülen
tavana yörede ‘kab’ bunun altından
geçişi sağlayan yuvarlak kemerli yola
da ‘kabaaltı’ veya ‘kabaltı’ denir) geçişlere (örneğin Salih Efendi Kabaltısı,
Hasan Bey Kabaltısı, Şeyh Camisi
Geleneksel bir ‘Kilis Evi’ avlu,
mutfak, odalar ve evin altında bulunan mağaralardan oluşur. Genellikle
tek katlı olan kerpiç evler kırsal kesimde, bir ve iki katlı taştan yapılmış
konutlar da kent merkezinde, eski
Kilis yerleşiminin (Hindioğlu Mahallesi, Tekye Mahallesi, Çaylak Mahallesi, Ketenciler Mahallesi, Salih Efendi
Sokak, Hacı Ömer Ağa Sokak, Abidin
17
K
İ
L
İ
S
G
E
Z
İ
R
E
H
B
E
R
İ
Tarih ve Kültür Kenti Kilis
18
Ağa Caddesi, Akcurun Caddesi) bulunduğu mahalle ve sokaklardadır.
Kilis Müzesi olarak kullanılan
“Neşet Efendi Konağı (1924/1925),
Dağlı Ahmet Bey Konağı, Eski Kaymakam Evi, Süpürgeci Konağı, Müftü Salih Efendi Konağı, Hacı Mehmet
Efendi Konağı (1895), Yahya Efendi
Konağı (1880/1890), Hacı Muhammed Efendi Konağı / Akıncı Konağı
(1895), Kulaksız Binbaşı Konağı ve
Mısırlıoğulları Kantarması (kırsal kesimdeki iki katlı ağa evlerine yörede
‘kantarma’ denir) önemli sivil mimari
örnekleridir.
Bunlardan “Neşet Efendi Konağı
(Kilis Müzesi)”, “YOYAV (Yoksullara
Yardım ve Eğitim Vakfı)” a ait yapı
(Prof. Dr. Alaiddin Yavaşça’nın doğup, büyüdüğü ev) ve “Çok Amaçlı
Toplum Merkezi-ÇATOM (Bu yapı
1850 yılında Ermeni kökenli Toros
Ağa tarafından konak olarak yaptırılmış daha sonra Şehit Sakıp İlkokulu
olarak hizmet vermiştir.) her zaman
gezilip görülebilecek mekânlardır.
TARİHİ KİLİS EVLERİNİN
BÖLÜMLERİ
Avlu (Havuş): Evin en önemli
bölümlerinden birisidir. Özellikle sıcak yaz günlerinde hane halkı günün
büyük bir bölümünü avluda geçirirler. Evin ana giriş kapısından (cümle
kapısıda da denilen bu kapılarda
eskiden kilit, anahtar olmadığından
’kelebi’ adı verilen mandallı açacaklar kullanılırdı.) girilen bu açık alanın
sağında veya solunda ayakyolu(tuvalet), çardak; hayme (gölgelik); kuyu;
ekinlik (avluda çiçek yetiştirmek
için ayrılan toprak alan, çiçek dikilen küçük bahçe. Ekinlik ya avlunun
orta yerinde olur ya da duvar diplerinde); curun (içinde tepelenerek
üzüm taneleri ezilen, önünde küçük
oluğu bulunan taş, beton ya da sert
ağaçtan yapılmış havuz); buğday, kurutulmuş kırmızıbiber, zahter (zehter) döğmeye yarayan soku / sohu
(tokmak, soku taşı ile içinde bazı
maddeler dövülen büyük havan),
mercimek, firik, çekmeye yarayan
el değirmeni... gibi günlük yaşamı
kolaylaştıran araç- gereçler ve küllük
(eskiden kireçli dolayısıyla sert olan
sular külle yumuşatıldığından yanan
ateşin küllerinin toplanıp biriktirildiği
büyükçe kap, küp) bulunur.
Mutfak: Kapısı avluya açılan
mutfak yapıdan ayrı, bağımsız bir bölüm olarak düşünülmüştür. İçinde iki
ya da çok gözlü ocak, “puharı” (ocak
üzerinden başlayıp çatıyı biraz geçen genişçe baca) adı verilen duman
bacası ve dolaplar vardır. Bazı eski
evlerin mutfaklarında ekmek pişirilen
gömme ekmek tandırları bulunurdu.
Odalar (Meskenler): Kilis Evi’nde
odalar oturma, yemek yeme, yatma/
yatak, konuk ağırlama gibi birbirinden farklı gereksinim ve hizmetlere
yanıt verecek biçimde düzenlenmiştir. Odalara avludan ya doğrudan
girilir ya da merdivenle (dereç) çıkılır. Pencereleri kuzeye bakan odalar
“yaz odası”, güneye bakan odalar da
“kış odası” olarak düzenlenmiştir.
Oldukça yüksek tavanlı olan odalar,
avluya bakan pencereler ve bunların
üstündeki “kuş tağalarından” giren
gün ışığıyla aydınlanır. Aydınlatma
ve havalandırma gibi işlevsel özelliği
olan “kuş tağaları”, konutun dış görünüşüne estetik bir değer katacak
biçimde düzenlenir. Avluda sıralanan
odalarda (oda sayısı ailenin ekonomik gücüyle ilintilidir.) “eşik” adı verilen bir girişten (banyo da yapılan
eşiklik boyutları yönünden farklı bir
mekân olup, genellikle mermerdir.)
sonra taştan yapılmış üç gözlü bir
gömme dolap (yöre ağzında ‘tazar’
olarak geçen bu taş dolabın alt gözünde ayakkabı, süpürge; orta gözde
ibrik, testi, küp, carra, kenne, tağar
gibi topraktan yapılmış kaplar; ‘kübbiye’ adı verilen üst gözde de tencere, tabak, tepsi türü eşyalar bulunur.)
yüklük olarak kullanılmak için yapılmış gömme dolap ve yörede “mahmil” adı verilen dolaplar bulunur.
Kış odalarında ısınma için ayrıca
“çukur tandır (ısınma tandırı da denilen bu tandır; 40-60 cm çapında,
50 cm derinliği olan bir çukur ve
üstüne konulan ‘tandır kürsüsü’ ile
bir ‘yorgandan’ oluşur.)” vardır. Bazı
evlerde de odun kömürü bir mangal
içerisinde avluda karbon monoksiti
iyice çıkana kadar yakılır. Mangaldaki kömür tandır kürsüsünün içine
konulur ve üzeri büyük bir yorgan
ile örtülürdü.
Çıkma: Mutfak ve ahır gibi fazla
yüksek olmayan bölümlerin üzerine
yapılan ve merdivenle çıkılan basık
tavanlı bir oda olup, bir tür sandık
odasıdır. Çıkma bölümündeki odacıklara, genel olarak “hazne” veya
“hazna”(fazla eşyanın konduğu, saklandığı odacık) denir.
ÇATOM
Livan: Tüm odaların açıldığı geniş bir alandır. Bu bölüm, odalar arası
ilişkilerin sağlandığı ortak kullanım
alanıdır. Önü açık olan livanlarda,
konut sahibinin ekonomik gücü ve
zevkini yansıtan süslemeler görülür.
Hayvan Barınakları: Etinden,
ürünlerinden ya da gücünden yararlanılan hayvanlar için yapılan barınaklar (ahır, ağıl, kümes) genellikle
avlu kapısına (dış kapı) yakın mekânlarda düşünülmüştür.
Mağara: Sıcak iklim koşullarında
çabuk bozulan yiyecekleri saklamak,
tazeliğini korumak için hemen hemen her evin alt katında, bodrumunda; soğuk hava deposu
/buzdolabı işlevini gören karanlık ve serin bir mekândır.
19
Tarih ve Kültür Kenti Kilis
KİLİS’İN İLÇELERİ
ELBEYLİ
Elbeyli İlçesi, Kilis İl Merkezine
35 km. uzaklıkta Suriye sınırında,
güneyinde Suriye, kuzeyinde Gaziantep, doğusunda Gaziantep’e bağlı
Oğuzeli ilçesi, batısında ise Kilis merkez ilçe ile sınır komşusudur. Arazi
yapısı düz ova şeklindedir. Denizden
yüksekliği 650 metredir. İlçenin iklimi genellikle Akdeniz iklimine yakındır, yazları sıcak ve kurak, kışları ise
ılıktır. yağışlar genelde yağmur şeklinde düşmektedir.
E
H
B
E
R
İ
MUSABEYLİ
Elbeyli
R
İ
Z
E
G
S
İ
L
İ
K
20
Elbeyli İlçesi sanayi açısından
herhangi bir tesise sahip değildir. İlçe
halkı genelde ziraatla ve hayvancılıkla uğraşmaktadır. İlçe tarım arazilerinin % 85’inde tarla bitkileri (buğday,
arpa ve mercimek) % 12’sinde fıstık,
zeytin ve bağ yetiştirilmektedir. %
3’lük sulu tarımda ise pamuk, , mısır
ve önemli miktarlarda biber üretimi
yapılmaktadır. İlçede mera arazisinin
azlığı dolayısıyla, hayvancılık oldukça zayıf durumdadır. Ayrıca Ortadoğu ülkelerine nakliyecilik işi yaparak
geçimini sağlayan çok sayıda nakliyeci bulunmaktadır.
Elbeyli İlçesi, 1040-1157 tarihleri
arasında Büyük Selçuklu İmparatorluğu sınırları içerisindeyken, sırasıyla;
İlhanlılar ve Dulkadıroğulları egemenliğine geçmiş olup, Yavuz Sultan
Selim döneminde 1516 Mercidabık
Zaferi ile Osmanlı İmparatorluğu
egemenliğine geçmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarında (1930) Suriye’nin
Carablus kazasına bağlı bir köy iken
(Alimantar Köyü) Misak-ı Milli’den
sonra Carablus Suriye sınırları içerisinde kalınca 1931 yılında köy olarak
Kilis ilçesine bağlanmıştır. 1946 yılında ilçe olan Oğuzeli’ne bağlanan Elbeyli, 6 Haziran 1995 tarih ve 22305
sayılı resmi gazetede yayımlanan
550 sayılı K.H.K. ile ilçe konumuna
kavuşarak Kilis İline bağlanmıştır.
Elbeyli ilçesi 23 Köy ve bu köylere bağlı 24 mezradan müteşekkildir.
İlçe merkezinin 2012 yılı Adrese Dayalı Nüfus Tespitine göre nüfusu ise
1.807 dir. Bağlı köylerin nüfusu 4.136
olmak üzere toplam nüfus 5.943’dür.
Musabeyli İlçesi, Kilis İl Merkezine 33 km. uzaklıkta, İlçenin kuzey-batısında Gaziantep’in İslahiye
İlçesi, kuzey-doğusunda Gaziantep,
güneyinde Kilis ve doğusunda Polateli ilçesi bulunmaktadır. İlçenin ne
zaman kurulduğu kesin olarak bilinmemektedir. İlçe merkezi bir Höyük
konumundadır. Türklerin Anadolu’ya
yerleşmelerinden önce yöre, büyük
bir orman alanı olarak bilinmekteydi. Bu tarihten sonra Murathöyüğü
yerleşim birimi haline getirilmiş ve
Murathöyüğü olarak bilinmiştir. 1918
yılında Fransızların Kilis’i işgalinden
etkilenen yöre halkının büyük bir
bölümü çevre illere göç etmiştir.
İlçe de zaman zaman yapılan inşaat ve iş kazıları sırasında ilçede tarihi
eserler bulunmaktadır. Bulunan tarih
kalıntıları sebebiyle Murat Höyüğü
koruma altına alınmıştır. Bu tarihi
özelliğinden dolayı 14–04-1997 tarih
ve 2768 sayılı kararla bölge Kültür
ve Tabiatı Koruma Kanunu gereğince koruma altına alınmıştır. 2. ve 3.
Musabeyli
Dereceden arkeolojik sit alanı olarak
ilan edilmiştir. 1995 yılında Kilis’in il
olmasıyla 46 köyüyle ilçe statüsüne
kavuşmuştur. İlçe merkezinin 2012
yılı Adrese Dayalı Nüfus Tespitine
göre nüfusu ise 999’dur. Bağlı köylerin nüfusu 12.874 olmak üzere toplam nüfus 13.873’dür.
Arazisi genellikle engebelidir.
Ova kesiminde zeytinlik, bağ ve bahçeler, dağ kesiminde ise genellik meşelikler ve yabani meyve ağaçlarıyla
kaplıdır. İklim; yazlar sıcak ve kurak,
kışları ılıman ve yağışlıdır. İlçeye bağlı
46 köy ve 8 mezra bulunmaktadır.
Köyler birbirine yakın ve toplu halde bulunmaktadır. Ekonomisi tarıma
dayanmaktadır.
POLATELİ
Polateli İlçesi, Kilis İl Merkezine
24 km uzaklıkta, kuzeyinde ve doğusunda Gaziantep ili, güneyinde
Kilis ili batısında ise Musabeyli ilçesi
ile sınır komşusudur. İlk yerleşimin
1700’lü yıllarda görüldüğü Polateli
1935 yılında nahiye, 6 Haziran 1995
gün ve 550 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Kilis’in il olması ile
birlikte ilçe statüsüne kavuşmuştur.
İlçemize bağlı 16 köy ve 8 adet mezra bulunmaktadır. İlçe halkının nüfusunun çoğunluğu tarım ve hayvancılıkla uğraşmaktadırlar. İlçe merkez
ve köylerdeki binalar genel olarak
kerpiç yapı olup, son zamanlarda
yapılan binaların betonarme olduğu
görülmektedir.
İlçe merkezinde ve köylerinde
alışılmış köy yaşantısı mevcut olup,
sosyal yaşantı ve çalışma hayatı
genellikle bu çerçevede düzenlenmektedir. İlçe merkezinin 2012 yılı
Adrese Dayalı Nüfus Tespitine göre
nüfusu ise 1.009’ dur. Bağlı köylerin
nüfusu 4.439 olmak üzere toplam
nüfus 5.448’dir.
ALTERNATİFLİ KİLİS GEZİ PROĞRAMLARI
KİLİS ŞEHİR MERKEZİ GEZİ PROGRAMI (1)
09.00 Oylum Höyük Gezisi
10.00 Söğütlüdere Piknik alanının görülmesi.
10.30 Şurahbil Hz. Zaviyesi ve Türbesi
11.30 Tarihi Kilis Evlerinin bulunduğu Salih Efendi Sokağının, Çalık Camisinin ve Tarihi
Çocuk Kütüphanesinin gezilmesi.
12.00 Tarihi Kilis Konağı (GAP İdaresi ÇATOM Çok Amaçlı Toplum Merkezi Binası),
Kemaliye İlköğretim Okulu ve Mehmet Paşa Camii Minaresinin (Öksüz Minare)
gezilip görülmesi.
13.00 Öğle Yemeği
14.00 Eski Hamam (Not: Kilis Belediyesince Hamam Müzesi olarak düzenleniyor.)
14.30 Meşhetlik (Şehit Sahabe Mezarları, Hz. Talha ve Hz. Zübeyr Türbesi ile Cüneyne
Camii gezileri.
15.00 Tarihi Kilis Evi (Kilis Belediyesi İmar Müdürlüğü Binası)
15.30 Kilis Müzesi (Neşet Efendi Konağı)‘nin gezilmesi.
16.30 Kilis Mevlevihanesi ve Tekke (Canpolat) Camisinin gezilmesi.
17.00 Cumhuriyet Caddesinde bulunan Pasajlar ve otantik çarşılarda alış-veriş için serbest zaman.
18.30 Sahabe Şeyh Muhammed Bedevi Türbesini ziyaret ve şehrin kuşbakışı olarak
izlenmesi.
20.00 Akşam yemeği ve konaklama
21
GEZİ GÜZERGAHI ALTERNATİF 1
GEZİ GÜZERGAHI ALTERNATİF 2
1 GAP İDARESİ ÇOK AMAÇLI TOPLUM
MERKEZİ (ÇAĞLASYAN KONAĞI)
1 ESKİ HAMAM
2 ÖKSÜZ MİNARE
2 CÜNEYNE CAMİ
3 ÇOCUK KÜTÜPHANESİ
3 TARİHİ KİLİS EVİ
4 SALİH EFENDİ SOKAK
4 ULU CAMİ
5 PASAJLAR
6 KARAKADI CAMİİ
7 CANPOLAT PAŞA TEKKE CAMİ
8 ESKİ ADLİYE BİNASI
9 KİLİS ARKEOLOJİ ve ETNOĞRAFYA MÜZESİ
(NEŞET EFENDİ KONAĞI)
PASAJLAR
9
6
8
7
4
22
5
Tarihe tanıklık eden taş dokusuyla,
Türbeleriyle, Sahabeler Şehri KİLİS
4
SALİH EFENDİ
SOKAK
3
GEZİ
BAȘLANGICI
2
1
2
TARİHİ
KİLİS EVİ
3
1
23
KİLİS ŞEHİR MERKEZİ VE ÇEVRESİ GEZİ PROGRAMI (2)
09.00 Oylum Höyük Gezisi
10.00 Tarihi Kilis Evlerinin bulunduğu Salih Efendi Sokağının, Çalık Camisinin ve Tarihi
Çocuk Kütüphanesinin gezilmesi.
10.30 Tarihi Kilis Konağı (GAP İdaresi ÇATOM Çok Amaçlı Toplum Merkezi Binası),
Kemaliye İlköğretim Okulu ve Mehmet Paşa Camii Minaresinin (Öksüz Minare)
gezilip görülmesi.
11.30 Eski Hamam (Not: Kilis Belediyesince Hamam Müzesi olarak düzenleniyor.)
12.00 Meşhetlik (Şehit Sahabe Mezarları, Hz. Talha ve Hz. Zübeyr Türbesi ile Cüneyne
Camii gezileri.
12.30 Tarihi Kilis Evi (Kilis Belediyesi İmar Müdürlüğü Binası)
13.00 Öğle Yemeği
14.00 Cumhuriyet Caddesinde bulunan Pasajlar ve otantik çarşılarda alış-veriş için serbest zaman.
15.00 Kilis Mevlevihanesi ve Tekke (Canpolat) Camisinin gezilmesi.
15.30 Kilis Müzesi (Neşet Efendi Konağı) ‘nin gezilmesi.
16.30 Sahabe Şeyh Muhammed Bedevi Türbesini ziyaret ve şehrin kuşbakışı olarak
izlenmesi.
17.30 Anıt Ağacın görülmesi ve Ravanda Kalesinin gezilmesi.
20.00 Akşam yemeği ve konaklama.
KİLİS ŞEHİR MERKEZİ VE ÇEVRESİ KONAKLAMALI GEZİ PROGRAMI (3)
1. GÜN:
09.00 Oylum Höyük Gezisi
10.30 Söğütlüdere Piknik alanının görülmesi.
11.30 Şurahbil Hz. Zaviyesi ve Türbesi
13.00 Öğle Yemeği
14.00 Tarihi Kilis Evlerinin bulunduğu Salih Efendi Sokağının, Çalık Camisinin ve Tarihi
Çocuk Kütüphanesinin gezilmesi.
15.00 Tarihi Kilis Konağı (GAP İdaresi ÇATOM Çok Amaçlı Toplum Merkezi Binası),
Kemaliye İlköğretim Okulu ve Mehmet Paşa Camii Minaresinin (Öksüz Minare)
ve Hasanbey Gabaltısının gezilip görülmesi.
16.30 Cumhuriyet Caddesinde bulunan Pasajlar ve otantik çarşılarda alış-veriş için serbest zaman.
20.00 Akşam yemeği ve konaklama
2. GÜN:
09.00 Kilis Müzesi (Neşet Efendi Konağı) ) ‘nin gezilmesi.
10.00 Kilis Mevlevihanesi, Kara Kadı Camii ve Tekke (Canpolat) Camisinin gezilmesi.
10.30 Eski Hamam (Not: Kilis Belediyesince Hamam Müzesi olarak düzenleniyor.)
11.00 Meşhetlik (Şehit Sahabe Mezarları, Hz. Talha ve Hz. Zübeyr Türbesi ile Cüneyne
Camii gezileri.
11.30 Tarihi Kilis Evi (Kilis Belediyesi İmar Müdürlüğü Binası)
12.00 Cumhuriyet Caddesinde Pasajlar ve otantik çarşılarda alış-veriş için serbest zaman.
13.00 Öğle Yemeği
14.30 Sahabe Şeyh Muhammed Bedevi Hz. Türbesini ziyaret ve şehrin kuşbakışı olarak
izlenmesi.
16.00 Anıt Ağacın görülmesi ve Ravanda Kalesinin gezilmesi.
19.30 Akşam yemeği ve konaklama
II. BÖLÜM
KİLİS ŞEHİR MERKEZİNDE GEZİLİP - GÖRÜLEBİLECEK BAZI
ÖNEMLİ TARİHİ ve TURİSTİK YERLER
KİLİS MÜZESİ
Bölgede ki sivil konut mimarisinin en iyi örneklerinden olan Neşet
Efendi Konağı restorasyon çalışmalarından sonra Kültür ve Turizm
Bakanlığı tarafından Kilis Müzesine
dönüştürülmüş ve 20 haziran 2012
tarihinde açılışı yapılmıştır. Kilis ve
çevresinin tarihi, sosyal ve kültürel
zenginliklerini yansıtan müze arkeoloji ve etnografya seksiyonlarından
oluşmaktadır.
Geleneksel Kilis konut mimarisini yansıtan tarihi Neşet Efendi
Konağı 1925-1927 yılları arasında
Kilis eşrafından Neşet Efendi (TOPALOĞLU-1878-1969)
tarafından
yaptırılmıştır. Neşet Efendi, Halep’te
yaşayan yakın dostu Cabirizade
Nuri Bey’in evinin planından esinlenerek, “Mimar’us Sultan” lakabı ile
anılan Halepli Mimar Hacı Ahmet’e
bu konağı yaptırmıştır. Neşet Efendi’nin vefatına kadar geçen sürede
konak, tüm aile fertlerinin, özellikle
yaz aylarını birlikte geçirdikleri bir
mekân olmuştur.
Konak, bahçe içinde, bodrum
üzeri iki katlı kâgir bir yapıdır. Yapı-
nın inşasında, Kilis’in kuzeyinde yer
alan Kesmelik’teki taş ocaklarından
getirtilen kesme kireç taşları ile renkli
İtalyan ve Gaziantep mermerleri kullanılmıştır. İç duvarları, geçmişte Kilis’te yaygın kullanılan ve “sabun sıva”
adı verilen, kireç, kendir ve ince külle
hazırlanan bir malzeme ile sıvanmıştır. Konağın su gereksinimi, biri binanın içerisinde, diğeri bahçede olmak
üzere toplam 2 kuyu ile sağlanmıştır.
Ayrıca konakta yağmur suyu toplamak için bir su sarnıcı da mevcuttur.
Konağın bahçesi Mersin’den getirilen çiçekler ve nadide çam ağaçları ile süslenmiştir. Bahçenin güney
kısmında tavus kuşları için bir kümes;
bahçenin doğusunda ise bir ambar,
atlar için bir ahır ve arabalar için de
iki adet garaj yaptırılmıştır.
Konak özellikle 1930’lu ve 40’lı
yıllarda Türkiye ve Suriye sınır Valileri görüşmelerine ev sahipliği yapmış,
Gaziantep ve Halep valilerini konuk
etmiştir.
Konak 1979 yılında Kültür ve
Turizm Bakanlığı tarafından kamulaştırılmış ve restore edilmiştir. Daha
sonra İl Halk Kütüphanesi olarak hiz-
İ
met vermiştir. Kilis’in 1995
yılında il olmasıyla 1. kat İl Kültür ve
Turizm Müdürlüğü’ne tahsis edilmiş,
2. kat ise kütüphane olarak kullanılmaya devam etmiştir.
2008 yılında bina, müze yapılmak üzere boşaltılmış ve bölgedeki
sivil konut mimarisinin en iyi örneklerinden olan Neşet Efendi Konağı,
restorasyon çalışmalarından sonra
Kilis Müzesi’ne dönüştürülerek 20
Haziran 2012 tarihinde açılışı yapılmıştır.
Müzenin giriş katı arkeolojik
eserlerin teşhirine ayrılmıştır. Müzenin duvarlarında yer alan bilgilendirme panoları ve girişte ki holde
yer alan höyük maketleri ile yerli ve
yabancı ziyaretçilere Kilis ve bölge
tarihi ile ilgili bilgiler vermektedir.
Arkeoloji seksiyonunda sergilenen eserlerin büyük bir bölümü, Kilis
Ovası’nın en büyük ve en önemli
arkeolojik merkezi olan Oylum Höyük’te ki kazılarda ele geçen buluntulardan oluşmaktadır. Bu eserler
Müzenin giriş katındaki üç oda ve
bir salonda kronolojik olarak sergilenmektedir.
Sağdan ilk odada Paleolitik ve
Neolitik dönem taş aletlerle, Mezopotamya’nın Ubeyd ve Uruk kültür
Etnografya
Seksiyonu
Kilis’i ziyaret eden
turistlerin halkın geleneksel yaşama biçimini gözlemleyebilmelerine imkân sağlayan
etnografya bölümü
Kilis Müzesinin 1. Katında yer almaktadır.
Bu katta eyvanla birlikte, bir hole açılan altı mekân yer
alır. Holün duvarlarına Kilisliler ’in
hatıralarını yaşatan eski fotoğraflar
süsler. Etnografya bölümünde sergilenen geleneksel kıyafetler, ziyaretçileri yıllar öncesine götürür.
Geleneksel Kilis evinin misafir
odası şeklinde düzenlenen bölümünde klasik mobilyalarla birlikte,
eskiden olduğu gibi üç nesil bir arada
mankenlerle canlandırılmıştır.
K
İ
L
İ
S
G
E
Z
İ
R
E
H
B
E
R
Arkeoloji Seksiyonu
evrelerini temsil
eden Kalkolitik
Çağ’a ait çeşitli eser grupları sergilenmektedir.
İkinci odada Erken Tunç Çağı’na
ait mezar eşyaları, üçüncü odada
Orta Tunç Çağı’na tarihlenen çeşitli
eser grupları teşhire sunulurken giriş katında ki salon geç Tunç Çağı
Demir Çağı Helenistik, Roma ve
ortaçağ buluntularının
teşhirine ayrılmıştır.
Kilis Müzesi
26
Sikkeler
Konağın sedirli eyvan bölümünde, Kilisli hanımların maharetlerini
gösterdikleri nakış işleme geleneği
çeşitli aşamaları ile sergilenir. Yatak
odasının canlandırıldığı bölümde ise
yöresel Kilis Nakışı ile süslenen yatak
örtüsü ve perdeler, altın varaklı ayna
ile diğer aksesuarlar dikkat çeker. Bir
odada sergilenen göz alıcı bindallılar
ile tepelik, bilezik, hamali, kemer tokası, gümüş takılar ve para keseleri
gibi aksesuarlar, geleneksel Kilis kültürünün zenginliğini yansıtır.
Geleneksel Kilis evlerinin mutfak
kültürü, buğday öğüten, ekmek yapan ve yemek pişiren manken kadınlarla mutfak bölümünde tanıtılmıştır.
Mutfakta sergilenen bakır kaplar aynı
zamanda Kilis mutfağının lezzet sırlarındandır.
Kilis Müzesi
Kilis Müzesi
27
Tarih ve Kültür Kenti Kilis
28
İNANÇ TURİZMİ
İnanç turizmi açısından değerlendirildiğinde zengin bir yapı ortaya
koyan Kilis’te evliya ve sahabelere ait ziyaret yerleri, türbeler ve makamlar kentin dört yanını saran kutsal mekânlardır. Şurahbil bin Hasene, Şeyh Muhammed Bedevi, Şeyh Mansur, Şeyh Muhammed Ensari,
Şem’un Nebi, Şeyh Kırbe, Hz. Talha, Hz. Zübeyr, Bilâl-i Habeşî ve
daha birçok türbe ile sahabe makam ve mezarlarıyla Kilis, sahabeler
ve evliyalar şehridir.
Sahabeler ve Evliyalar şehri olan ve sayısız eserleri barındıran Kilis,
kendini arayanlara, gönlü sıkılanlara şifa kapısı olmaktadır. Tarih boyunca farklı kültürlerin zengin birikimiyle yoğrulan Anadolu’nun bu
toprakları her dönemde değişik inançlara mensup toplulukları kucaklamıştır. Halife Hz. Ömer zamanında İslamiyet ile tanışan Kilis, sayısız
din adamı yetiştiren, alimlerin yerleşerek eğitim faaliyetleri gerçekleştirdikleri bir şehir olmuştur.
kanlı bir savaş yapmış ve bölgede altı
ay İslam Ordularına komutanlık yapmıştır. 639 yılında koleradan öldüğü
Peygamber efendimizin Vahiy
ileri sürülmektedir. Kâtiplerinden, Vahyin Emin Katibi
Şurahbil Zaviyesi yapıldığı döŞurahbil bin Hasene Hazretleri Meknemde kentten kopuk olarak, şehre
keli sahabelerdendir. Habeşistan’a
hicret edenler arasında yer almış hâkim bir tepe üzerinde yer almaktaydı. Zaviyenin haziresinolup, Hz. Peygamber
Şurahbil Bin Hasene
de Şurahbil bin Hasene’nin
(S.A.V.) ile birçok savaşa
Türbesi
gömülü olduğu söylekatılmıştır. Hz. Muhamnir. Evliya Çelebi’nin tekke
med (S.A.V.) vefat ettiolarak bahsettiği eserin
ğinde Mısır’da elçi olakesin yapılış tarihi bilinmerak bulunuyordu. Hz.
mektedir. Türbeye batıdan
Ebu Bekir döneminde
girilmektedir. Üzeri çapraz
Şam’ın fethine gönderiltonozlarla
örtülmüştür.
miştir. Ürdün’ü savaşla,
Biri büyük, biri küçük iki
Taberiyye’yi barışla fetpencere ile aydınlanır. İç
hetmiştir. Kilis’te Meşkısmında bezeme yoktur. hedlik denilen yerde
ŞURAHBİL BİN HASENE
HZ. TÜRBESİ ve CAMİİ
Şurahbil Bin Hasene Camii
29
K
İ
L
İ
S
G
E
Z
İ
R
E
H
B
E
R
İ
Tarih ve Kültür Kenti Kilis
30
Zaviyenin ne zaman ve kim tarafından yaptırıldığı konusunda kesin
bir bilgi yoktur. Osmanlı arşivlerindeki 1617 tarihli bir belgede bu zaviyenin ismi geçmektedir. Evliya Çelebi
de bu dergâhtan söz etmektedir
Zaviye avlusu ile birlikte
27.85x24.10 m. ölçüsünde dikdörtgen planlıdır. Camide bulunan
kitabeden 17. yüzyılın ilk yarısında
Kanuni Sultan Süleyman döneminde
onarıldığı anlaşılmaktadır. İkinci onarımı ise 1902 yılında II. Abdülhamit
Han zamanında yapılmıştır.
Enine dikdörtgen planlıdır. Ana
mekân boydan boya dev bir beşik
tonoz ile örtülüdür. Avluda bir su
kuyusu vardır. Türbenin batısında
1960 yıllarında yapılan minare bulunmaktadır. 2009 yılı içerisinde
Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından
restorasyonu yapılmıştır. Hemen
Caminin karşısında küçük bir park
içerisinde Hz. Şurahbil Türbesinin
bakıcılarından Altın Dede türbesi bulunmaktadır.
KASTELLER (Kestel/Kastal)
Kilis ilinde günümüze kadar
ulaşan ve yerel ağızda “çeşme”
anlamında kullanılan 16 tane
kastelden (çeşme) bir kısmı özgünlüğünü yitirmiş, bir kısmı da
susuzdur. Bu Kastellerden bazıları da taşınmaz kültür varlığı
olarak tescil edilmiş yapılardır.
Yöredeki kastel, sebil ve şadırvanların suyu kent dışında (İlezi
yöresi) açılan kuyulardan ve
kaynak suları çevresinde yapılan
kaptaşlardan sağlanıp; yerleşim
birimlerine kanallar, su depoları, maskemler (savak, maslak)
ile getirilmiştir. İlimizde bulunan
Kastellerden bazıları şunlardır;
Salih Ağa Kasteli, İpşir Kasteli,
Fellah Kasteli, Kurdağa Kasteli,
Nemika Kasteli.
HACI CÜMBÜŞ CAMİİ
Hacı Cümbüş Cami Kilis’te
Cumhuriyet caddesinin girişinde
Yaşar Aktürk Mahallesi Akpınar Caddesi üzerinde yer almakta olup, 1978
yılında Kilis’li hayırsever bir işadamı
tarafından külliye şeklinde yaptırılmıştır. Kilis’in ilk iki minareli camisidir.
İPŞİR PAŞA KASTELİ:
İpşir Paşa Kasteli
Şehit Sakıp Mahallesi’nde İpşir
Paşa Caddesi’ndedir. Dikdörtgen
planlı, önü sundurmalı bir kasteldir.
İki girişi sivri kemerli olup, kemerler
ayaklar üzerine oturtulmuştur. Kastelin ana girişini sağlayan sivri kemerin tepesinde, çevresi zincir biçimli
bir motifle süslenmiş bir delik ve bunun iki yanında bitki desenli motiflerle süslenmiş birer rozet vardır. Ana
girişin solundaki kemer ise yalındır.
Ayna taşının üzerinde bulunan
ve çeşitli desenleri (yaprak, palmet)
içeren yapının, onarım yazıtları ile
rozeti mermer olup, oldukça dikkat
çekicidir. İpşir Paşa Kasteli lülesi, yazıtları, su teknesi, sekisi, maşrapalık
olarak kullanılan iki küçük nişi ve rozetiyle döneminin özelliklerini yansıtan, tipik bir Osmanlı Çeşmesidir.
Günümüzde suyu akmayan
Kasteli 1654 yılında sadrazam Mustafa Paşa (İpşir Paşa) yaptırmış ve suyunu da İlizi yöresinden getirtmiştir.
Çocuk Kütüphanesi
ÇOCUK KÜTÜPHANESİ
BİNASI (TARİHİ
KİLİS HALKEVİ BİNASI)
1915 yılında kahvehane olarak
yaptırılan tarihi bina, Cumhuriyetin ilanından sonra Halkevi olarak
kullanılmıştır. Halkevlerinin 1950
yılında kapatılmasıyla bu tescilli ve
tarihi binada İlçe Halk Kütüphanesi
1954 yılında hizmete girmiştir. Bina
1958 yılında bir yangın geçirmiş
olup, yangında binanın sahne ve çatı
kısmının tamamı yanmış, kitapların
çoğu ise kurtarılmıştır. Yangın sonrası aslı korunmadan onarım geçiren
binada Kütüphanecilik hizmetlerine
devam edilmiştir. Kültür ve Turizm
Bakanlığı’nın Neşet Efendi Konağı’nı
kamulaştırması ile ihtiyaca cevap
vermekte güçlük çeken kütüphane
ikiye ayrılarak, İl Halk Kütüphanesi
1986 yılında Neşet Efendi Konağı’na
taşınmış, Çocuk kütüphanesi ise
hizmetini bu eski Halkevi binasında
sürdürmüştür. 2013 yılında Kültür ve
Turizm Bakanlığı tarafından orjinaline
uygun olarak restorasyonu ve çevre
düzenlemesi yaptırılan tarihi bina Kilis Çocuk Kütüphanesi olarak hizmetine devam etmektedir.
31
Tarih ve Kültür Kenti Kilis
ÇALIK CAMİİ
Cami, 1960 yılında doğu yönünde genişletilmiş ve son cemaat mahalli de bu yönde üç ek kemerle uzatılmıştır. Caminin kuzeyindeki geniş
avluda camiden bir yıl önce yaptırılan medrese yer alır. Minaredeki çini
süslemelerin çoğu dökülmüştür. Avlunun iki kapısı vardır. Avluda ayrıca
minare, taş bilezikli bir kuyu ve Çalık
Ağa ve eşine ait mezarlar bulunmaktadır. Batı cephesindeki taç kapı
üzerinde Mevlevi sikkesi şeklindeki
bir kitabe yer almaktadır. 2005 yılı
içerisinde Vakıflar Bölge Müdürlüğü
tarafından restorasyonu yapılmıştır.
Camisi dikdörtgen planlı olup; iki
sahınlı son cemaat yeri ile tek sahınlı
harimden oluşmuştur. Son cemaat
yeri çapraz tonozlarla örtülmüş; tonozlar da; beş yığma, beş gömme
ayaklarla harimin kuzey tarafındaki
konsola oturtulmuştur. Son cemaat
yerinden harime basık kemerli bir kapıdan girilir. Kapının iki yanında dikdörtgen biçiminde düz atkılı üç tane
pencere vardır. Süssüz bir niş olan
mihrab oldukça sadedir. İki yanında
dikdörtgen biçimde düz atkılı iki, üstünde de, sivri kemerli sonradan yapılmış büyük bir pencere vardır.
Mihrabın sağ tarafında mermerden yapılmış minber de mihrap
gibi yalın ve süssüzdür. Avlunun
kuzeybatı yönünde olan minarenin
dikdörtgen bir kaidesi olup; kaidenin
üst köşeleri pahlıdır. Sekizgen olan
pabuçla minarenin gövdesi arasında iki tane sekizgen silme vardır.
Gövdesinde bir tane kuşak bulunan
minarenin şerefe altı mukarnaslarla
doldurulmuştur.
Kilis ağzında “Curun” sözcüğü
“yalak, havuz” anlamını taşıdığından,
caminin içindeki kuyunun havuzu
nedeniyle ak taştan yapılmış havuz,
yani Akcurun adını vermişlerdir.
Akcurun Camii
K
İ
L
İ
S
G
E
Z
İ
R
E
H
B
E
R
İ
1682 yılında Hacı Ali Bin Mehmet Ağa (Çalık Hacı Ali) tarafından
yaptırılan caminin özgün bölümü;
enine dikdörtgen planlı ve mihrap
önü kubbeli tek bir mekândan ibarettir. Üç kemerli son cemaat bölümü vardır.
AKCURUN CAMİİ
Akcurun Camisinin kesin yapılış tarihi bilinmemektedir. Hacı İlyas
Mahallesinde (eski kayıtlarda Kızılca
Mahallesi) kendi adıyla bilinen çarşıda bulunan Akcurun Camisinin avlusundaki minaresinin inşa kitabesine
göre 1583 yılında Hasan kızı Seyyide
Fatma tarafından yaptırılmıştır. Kayıtlarda Caminin banisinin Şeyh Davut
Ağa olduğu geçmektedir.
Akcurun Camisinin geniş bir avlusu ve bu avlu çevresinde medrese
hücreleri bulunmaktadır. Akcurun
Çocuk Kütüphanesi
32
SALİH EFENDİ SOKAK
Kilis’in tarihi sokak dokusunu
en güzel şekilde günümüzde bizlere yansıtan Salih Efendi Sokak,
eski Kilis’i günümüze taşıyan örnek bir sokaktır.
Selçuklu ve Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerini
taşıyan Kilis’teki eski evlerin dış
yapıları kadar iç görünümleri de
ilgi çekmektedir. Eski taşlardan
örülü duvarlar, ahşap pencere ve
kapılar, evlerin içindeki küçük süs
havuzları, yazlık ve kışlık bölümler Kilis’teki tarihi evlerin en dikkat çeken özellikleri arasında yer
almaktadır.
KİLİS KEMALİYE
İLKÖĞRETİM OKULU
Kemaliye İlköğretim Okulu,
1841 yılında Cudi Mehmet Paşa tarafından cami olarak, daha sonraki
yıllarda da yanına eklenen medrese
ile 1904 yılına kadar 63 yıl cami ve
medrese olarak hizmet vermiştir.
1904 yılından itibaren resmi okul
olarak (Özel Ana Mektebi) olarak
kullanılmaya başlanmıştır. 1924 yılında okulun adı “İkinci Kız Okulu”, sonra “İkinci Okul” daha sonra da “Necip
Asım Okulu” olmuştur. 1930 yılında
ise okulun adı “Kemaliye” olmuş, şu
anda bulunduğu binaya taşınmıştır.
1927 yılında ilkokul olarak eğitimine
devam edip, 1997 yılından bu yana
okul “Kemaliye İlköğretim Okulu”
adıyla hizmet vermektedir. Tarihi bir
Kilis’in hemen her sokağında rastlayacağınız bu evlerin
kimi bakımsız kimi harabe iken,
Salih Efendi Sokak’taki evlerin
çoğu 2010 ve 2011 yıllarında
Kültür ve Turizm Bakanlığınca
yaptırılan restorasyon ve sokak
sağlıklaştırması sonrasında güzel
bir görünüm kazanmışlardır. Bu
çalışmalar sonrasında Salih Efendi
Sokağı Kilis’e gelen yerli ve yabancı ziyaretçilerin kentin tarihi
dokusunu, evlerini ve sokaklarını
keşfedebileceği güzel bir görünüme kavuşmuştur.
eser niteliği taşıyan okulun bahçesinde, 1831 yılının izini taşıyan cami
minaresi günümüze kadar gelmiştir.
Prof. Dr. Ahmet Taner KIŞLALI, Prof.
Dr. Alaattin YAVAŞÇA, Hıncal ULUÇ
gibi Kilis’li ünlü kişiler bu okulda öğrenim görmüşlerdir.
Kemaliye İlköğretim okulu
33
Tarih ve Kültür Kenti Kilis
Kilis’in en güzel minarelerinden birisi olan bu minare, tek şerefeli olarak düzgün kesme taşlardan
yapılmıştır. Kaidesi kare planlı olup,
kaidenin üst tarafı pahlıdır. Üzerindeki altı köşeli
kabartma yıldız ve helezon biçimli peteği dikkat
çekicidir. Şerefe altı gösterişli mukarnaslarla süslüdür, gövde rozetler ve
çinilerle bezelidir. Minarenin külahı yivli kesme
taştan âlemi ise bakırdan
yapılmıştır.
Mevcut kayıtlara göre burada
İbrahim Efendi tarafından 1719 yı-
K
İ
L
İ
S
G
E
Z
İ
R
E
H
B
E
R
İ
MEHMET PAŞA CAMİSİ MİNARESİ (ÖKSÜZ MİNARE)
34
KİLİS HAMAMLARI
Çok eski bir yerleşim yeri
olan Kilis’te ve toprağı kullanma kültürü yanında,
suyu kullanma kültürü
de oldukça gelişmiştir.
Bunun en somut kanıtı
da kentteki hamamlar, kasteller ve sebillerdir. Kilis’te taşınmaz kültür varlığı olarak
günümüze ulaşan beş
tane hamam vardır. Bu
hamamlar, Eski Hamam,
Hoca Hamamı, Paşa Hamamı, Hasan Bey Hamamı (Çukur Hamam) ve
Tuğlu Hamamı(Yeni Paşa
Hamamı). Belirttiğimiz bu
hamamlar haç planlı, dört
eyvanlı ve köşe hücreli
olup; hepsinde, “soğukluk,
ılıklık, sıcaklık” bölümleri
vardır. Kilis’teki hamamlarda bir de “mağdas” adı
verilen “su tekneleri” bulunmaktadır. Farklı din ve
inançlı kişilerle birlikte yaşayan Kilis halkı bu “mağdasları” Yahudilerin kullanması için yaptırmıştır.
lında yaptırılan bir cami ve 20 odalı medrese bulunmaktaydı. Bu cami
ve medrese daha sonraları yıkılıp
harap olunca, Halep Valisi Mehmet Paşa tarafından
1831 yılında yeniden
yaptırılmış ve Halep
Valisi Mehmet Paşanın
adıyla anılır olmuştur.
Zaman içerisinde camiyle birlikte
yapılan medrese de
yıkılmış, cami ve medreseden geriye sadece
giriş kapısı ve minare
kalmıştır. Bundan dolayı “Öksüz
Minare” de denilmektedir.
HOCA HAMAMI
Kim tarafından ve ne zaman yaptırıldığı
kesin olarak bilinmeyen Hoca Hamamı, Kilis’in en eski hamamı olup; Vaiz Mahallesi
Mehmet Paşa Sokağındadır. Soğukluk, ılıklık, sıcaklık bölümleri aynı eksen üzerinde
olmayan bu yapıda düzgün kesme taşlar
kullanılmıştır.
Yapının güneybatı köşesinde bulunan portal, beşik tonozlu kavsarası ve
çiçek motifleri ile süslü kemeriyle dikkat
çekicidir. Portaldan, üzeri beşik tonozlu
örtülü dikdörtgen planlı dehlize, buradan
da soğukluk bölümüne geçilir. Soğukluk bölümü, yan duvarlarında yinelenen kemerle
birbirine bağlı payelere oturmuş, bir kubbe ile
örtülmüştür. Kubbenin altındaki mozaik kaplı
şadırvan sonradan yapılmıştır.
Soğukluk bölümünden sonra dehlizle
helalara ve ılıklık bölümüne geçilir. Üç kollu
haç planlı olan bu bölümde sivri, beşik tonozlu üç eyvan, üzeri kubbe ile örtülü iki hücre
ile sonradan bozulan / değiştirilen bir mağdas
vardır. Ilıklık bölümünden sonra basık kemerli
kapısı olan haç planlı, dört eyvanlı, dört halvetli sıcaklık bölümü gelir. Ortadaki alan ve
halvetler kubbe ile eyvanlar beşik tonozlarla
örtülmüştür. Ortada büyük ve tek kubbe,
dört köşede dört küçük kubbenin altında sekiz yıkanma yeri/bölmesi vardır. Merkezi alanın mermerlerden yapılmış sekizgen biçimli
göbek taşı vardır.
TABAKHANE CAMİİ
Tabakhane (Eski Meşhedlik)
Mahallesinde olan ve inşa kitabesi
bulunmayan caminin, 16. Yüzyılın ilk
çeyreğinde avluda mezarı bulunan,
Kanuni döneminde yaşamış bir din
âlimi olan Şeyh Gökçe Ferdi Efendi
tarafından yaptırılmıştır.
Camii 1691 yılında Hacı Haydar tarafından inşa ettirilen minaresi
dışında tüm özelliklerini yitirmiştir.
Düzgün kesme taşlardan yapılan minarenin kaidesi kare planlı ve köşeleri
pahlıdır. Tek şerefeli olan minarenin
gövdesinin ortasında friz vardır. Şerefe altı üç sıra mukarnas, mukarnasların alt ve üst kısımlarında işlemeli
silmeler vardır. Onaltıgen olan gövdede aralıklı olarak sıralanmış sekiz
tane çini, çini olmayan yüzeylerde
çam ağacına benzer motifler vardır.
Şerefe korkulukları ajur tekniğiyle işlenmiş motiflerle süslenmiştir. Yuvarlak olan peteğin silmeleri ile külahın
dört yüzüne yerleştirilen birer tane
çini dikkat çekicidir. 2007 yılında
Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından
restorasyonu gerçekleştirilmiştir.
SALİH AĞA KASTELİ
Tabakhane (Eski Meşhedlik) Mahallesinde, Tabakhane Camisinin yakınında olan bu Kastel, 1855 yılında
Salih Ağa adlı bir hayırsever tarafından yaptırılmıştır. Yol kotundan biraz aşağıda, sundurmalı bir yapı olan
bu kastelin bir ana girişi, iki de yan
girişi vardır. Kasteli gösterişli kılan
sivri kemerler ayaklara bindirilmiştir.
Kastelin önündeki musluğun
altında taştan yapılmış bir tekne;
ayna taşının da iki yanında maşrapa
koymağa yarara birer tane niş (maşrapalık) vardır. Taştan yapılmış yazıtının çevresi bitki ve zincir desenli
motiflerle süslenmiş, sivri kemerli bir
pano içersindedir. Günümüzde suyu
olmayan bu kastelin suyu, geçmişte
İlezi yöresindeki beş ayrı kaynaktan
sağlanırmış.
GAP İDARESİ TARİHİ ÇATOM BİNASI (ÇAĞLASYAN KONAĞI)
ÇATOM
Tarihi ÇATOM (Çok Amaçlı
Toplum Merkezi) Binası 1850 yılında Ermeni kökenli Toros Ağa
tarafından konak olarak yaptırılmıştır. Eski Çağlasyan Konağı
olarak bilinen bina, Kurtuluş
Savaşı sırasında karargah, Cumhuriyet döneminde Şehit Sakıp
İlkokulu ve sonrasında Çıraklık
Yaygın Eğitim Merkezi olarak
hizmet vermiştir. 1998 yılından
günümüzde kadarda GAP İdaresine bağlı Çok Amaçlı Toplum
Merkezi-ÇATOM Binası olarak
kullanılmaktadır. Çatom Binası
geniş bir avluya sahip olup, bu
avlu etrafında büyük bir eyvan,
8 oda, 1 mutfak, 2 mağara ile
tuvaletler ve lavabolardan oluşmaktadır.
Bina 2013 yılında GAP İdaresi ve Kilis Valiliğinin katkılarıyla
Kilis İl Özel İdaresi tarafından
restore ettirilmiştir.
35
Tarih ve Kültür Kenti Kilis
K
İ
L
İ
S
G
E
Z
İ
R
E
H
B
E
R
İ
ESKİ HAMAM
36
Meşhedlik Mahallesi Eski Hamam Sokağı’nda bulunan Eski
Hamamı Kanuni Sultan Süleyman
döneminde Emir Kasım oğlu Emir
Canbolad tarafından 1562 yılında
yaptırmıştır. Hamamın zemini sokak
seviyesinden aşağıdadır. Rivayetlere
göre hamamın zaman içinde kısmen
toprak altında kalmasından dolayı
“Eski Hamam” adı yakıştırılmıştır.
Soğukluk, ılıklık, sıcaklık bölmeleri aynı eksen üzerinde olan bu
hamamda sadece soğukluk bölümü
düzgün, kesme sarı taştan; diğer bölümleri ise, sarı ve siyah renkli taştan
yapılmıştır. Hamamın girişi sağlayan
taç kapı ve düz atkılı üç pencere oldukça dikkat çekicidir. Kapının atkı
taşı zıvanalı taşlarla örülmüştür. Buranın üstünde üste sıralanmış; sülüs
karakterli yazıyla yazılmış bir yazıt
(dikdörtgen biçiminde, yonca yapraklı), taştan yapılmış düz bir silme
ve bir alınlık bulunmaktadır.
Girişten sonra beşik tonozla örtülü
bir dehliz ve
sonunda sivri kemerli kapısı olan
“soyunma yeri” gelir. Mekanı örten
kasnaksız kubbe, birbirine sivri kemerlerle bağlanmış dört payeye
üzerine oturmaktadır. Kubbenin eteğinde dört pencere, tepesinde konik
bir aydınlık feneri, altında sekizgen
bir şadırvan ve yanlardaki dikdörtgen biçimli düz atkılı beş pencere bu
bölümün diğer ayrıntılarıdır.
Bu bölümden sonra soğukluk
bölümü ve ondan sonra da üzeri basık kubbeyle örtülmüş ılıklık bölümü
gelir. Geçişleri beşik tonozla örtülü,
sivri kemerli dehlizler sağlamaktadır.
Hamamın sıcaklık bölümü dört
eyvanlı ve dört halvetli olup; orta
mekan yıldız ve altıgen biçimli aydınlık delikleri kaplı, basık bir kubbeyle örtülmüştür. Sekilerle çevrili
olan sıcaklık bölümünün ortasında
beyaz ve kırmızı mermerden yapılmış sekizgen biçimli bir göbek taşı
vardır. Eski Hamam 2009 yılında
Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından restorasyonu yaptırılmıştır.
CÜNEYNE CAMİİ
Eski adı Meşhedlik, bugünkü adı “Abdi Oymağı” olan mahallenin,
“Odunpazarı Caddesi (Kültür Yolu)” üzerindedir. Bu yörede Kilis’in müslümanlar tarafından fethi sırasında şehit düşen sahabilere (Hz. Muhammed’i
görmüş ve sohbetinde bulunmuş olan mümin kişiler) ait mezarlar bulunduğundan; bu mahalleye, “meşhedlik” yani “bir adamın şehit olduğu veya
bir şehidin gömüldüğü yer, şehitlik” adı verilmiştir. Camide, sahabelerin
şehit düştüğü yerce yapıldığından dolayı “Küçük Cennet” anlamına gelen
“Cüneyne” adı verilmiştir. 1626 yılında var olduğuna dair hurûfât defteri
kayıtları bulunmaktadır.
Kilis’te Ulu Camiden sonra en eski cami olan Cüneyne Camisi, sonradan yapılan müdahalelerle özgünlüğünü yitirmiştir. Günümüze özgün
olarak kalabilen minaresi, avluya geçilen sivri kemerli bir kapı üzerindedir.
Kaidesi kare planlı olup, küp kısmının köşeleri pahlıdır. Kalın ve hantal olan
gövdesi çokgen (onikigen) biçimindedir. Tek şerefeli minarenin, şerefe korkulukları süssüzdür. Şerefe altı mukarnaslarla doldurulmuş, mukarnasların
alt ve üstlerinde birer tane
silmelere yer verilmiştir. Silindirik olan peteği ile külahı
taştan yapılmıştır. Caminin
avlusunda 19. yüzyılda camiyi onartan Salih Ağaya ait
taş sandukalı bir mezar bulunmaktadır. 2007 yılında
Vakıflar Bölge Müdürlüğü
tarafından restorasyonu gerçekleştirilmiştir.
HZ. ZÜBEYR ve HZ. TALHA
TÜRBESİ
Hz. Zübeyr ve Talha daha sağlıklarında iken cennetle müjdelenen on
sahabe arasında yer almaktadırlar.
Bu iki zatın adlarını taşıyan türbe Kilis’in Eski adı Meşhedlik, bugünkü adı
“Abdi Oymağı” olan Mahallesinde
bulunmaktadır.
Hz. Zübeyir Peygamberimizin halası Safiye’nin oğlu olup,
Ebu Bekir’in damadı olmakla
Peygamberimizle
bacanaktır.
İlk Müslüman olanların beşincisidir.
Hz. Talha; Hz. Zübeyr ile
teyze oğlu olup peygamberimizin diğer halasının oğludur.
Ebu Bekir’in damadı olmakla Peygamberimizle Hz. Talha’da
bacanaktır. İlk Müslüman olup
İslamiyeti kabul edenlerin altıncısıdır.
Halkımız bu türbenin Hz. Zübeyr ve Hz. Talha’ ya ait olduğuna
inanmaktadır. Bazı kaynaklarda ise
Hz. Zübeyr ve Hz. Talha’nın başka
yerlerde vefat ettiği belirtilmekte
olup, bu türbe içindeki iki sanduka
onların adına yapılmış makam olabilir.
37
Tarih ve Kültür Kenti Kilis
Kilis Belediye Evi Meşhetlik
Mahallesi, Cüneyne Camii Sokakta,
konumu ve bulunduğu semt itibarıyla Kilis’in önemli merkezlerinden
birinde bulunmaktadır. Doğusunda
Cüneyne Cami ve batısında Hz.
sayılır bir kişi olan Ömer Ağa tarafından, bodrum kat, zemin kat ve üst
kat ile birlikte üç kullanım katı şeklinde yaptırılmıştır. Evin 12 odası, 4 mağarası, 2 eyvanı ve 2 mutfağı ile üst
katta 87 cm. yola çıkıntılı bir cumbası
bulunmaktadır.
Evin dış cephesi moloz taş ve
havara taşı, iç mekan (avlu ve oda
Zübeyir ve Hz. Talha Türbesi bulunmaktadır.
Kilis Belediye Evi, Avlulu Evler
formunda inşa edilmiş olup, yüksek
duvarlar arkasında dış mekânlardan
soyutlanmış avlular etrafında mutfak, kiler, hela ve odalar yer almaktadır. Ayrıca avlunun ortasında bir
su kuyusu ile ekinlik bulunmaktadır.
Kilis’in karasal iklime sahip oluşu,
yazların çok sıcak olması sebebiyle
evlerdeki yaşantının büyük bir bölümü avluda geçmektedir. Odaların
birbirleri ile bağlantıları için oda dışına çıkılır. Odalar da fazlaca nişlere,
ahşap kapaklı nişlere ve yüklüklere
yer verilmiştir. Akşap işçiliğinin en
güzel örneklerini göreceğimiz evlerden biridir.
Son dönem Osmanlı sivil mimari özelliği taşıyan Kilis Belediye Evi
1894 yılında Kils’te zengin ve hatırı
duvarları) ise tamamen kesme taş
kullanılarak yapılmıştır.
Havara taşı, kesimi ve hazırlanması kolay olan yumuşak yapıda bir
kireç taşı olmasına rağmen havayla
temas ettiğinde sertleşen, bölgede
fazlaca kullanılan, iklim şartlarına
uygun bir yapı malzemesidir. Evin
taban döşemelerinde kürsümbül
denilen geleneksel şap ile renkli
döşemeler bulunmaktadır. Eşiklerde ise kırmızı ve beyaz renkli mermerden döşemeler bulunmaktadır.
Evin Tavanlarına baktığımızda yine
geleneksel bir özellik olan ahşap
kirişler kullanılmıştır. Kirişlerin üzeri
kaplama tahtaları ile kaplıdır. Yer yer
bu direkler üzerinde çeşitli kalem işi
süslemeler görülmektedir. Bu tarihi
ev günümüzde Kilis Belediyesi İmar
ve Şehircilik Müdürlüğü Binası olarak
kullanılmaktadır.
K
İ
L
İ
S
G
E
Z
İ
R
E
H
B
E
R
İ
KİLİS BELEDİYE EVİ (KİLİS
BELEDİYESİ İMAR MÜDÜRLÜĞÜ BİNASI)
38
MUALLAK CAMİİ (HASAN BEY CAMİSİ)
dır. Ana harim ikinci katta olup;
biri kuzeydoğuda diğeri batıda
iki kapılıdır. Kuzeydoğudaki kapı
yalındır, batıdaki kapı minarenin
kaidesinin altında olup, yüksek ve
sivri kemeriyle portal gibidir.
Son cemaat yeri olmayan Muallâk
Camisi’nin harimine basık kemerli
bir kapıdan girilir. Kapının üzerinde ve iki tarafında dikdörtgen biçiminde düz atkılı iki pencere vardır.
Kıbleye paralel uzanan harim tek
sahınlıdır. Mihrabın önündeki kare
planlı alan, küçük bir kubbeyle
örtülmüş olup; kubbeye geçişte
pandantifler kullanılmıştır. KubMeşhedlik Mahallesi Odun Pabenin ağırlığı dört tarafındaki sivri
zarı Caddesi (Kültür Yolu) üzekemerler üzerinden gömme ayakrinde bulunan camiyi Tanrıverdi
lara verilmiştir. Kubbeyle örtülü
Hasan Bey (Şamlı bir Türk olan
mihrap önü mekânı, çapraz ve
Hasan Bey Kilis’te muhassılı(tahbeşik tonozla örtülmüştür.
sildar) olarak görev yapmış ve
Sivri kemerli bir niş olan mihrap,
Canbolad ailesinin kâhyası olarak
ince bir frizle kuşatılmış olmasına
bilinir.) tarafından 16. Yüzyılın son
karşın oldukça sadedir. İki yanında
çeyreğinde yaptırılmıştır. Hurufar
kandil askılığı için konulmuş konDefteri’ndeki kayıtlara “Hasan Bey
sollar vardır. Mihrabın üstünde
Camisi” olarak geçmiştir.
vazo biçiminde bir kabartma ve
Muallak Camisi Kilis’te iki katlı
yukarısında da öküzgözü penceolarak yapılmış tek camidir. İki
re vardır. Mihrabın sol
katlı olan caminin alt
yanında olan minber ise
katında dükkânlar ve
sonradan yapılmıştır.
eşya, mal saklanacak
Minaresinin kaidesi kare
yer (mahzen, depo)
planlı ve köşeleri pahlı
üst katta da ibadetve pabucu sekizgendir.
hane yer almaktadır.
Onikigen olan gövdeİbadet
bölümüne
sinde tek bilezik, tek
üstteki yüksek terasşerefe vardır. Şerefe altı
tan girilir.
mukarnaslı olup, külahı
Caminin beşik örtüsü
taştan yapılmıştır.
kemerlerin üstünde
Caminin dikkate değer
yükseldiğinden yöre
süslemesi batı yüzündehalkınca
“muallak”
ki yüksek ve sivri kemeryani “havada boşta
li portalıdır. Kapının sivri
duran, bir yere daMuallak Camii
alınlığı yüzeysel dişlerle
yanmadan duran” adı
çevrilmiştir. Harime açıverilmiştir.
lan kapının söve ve kemerlerinde
Yapının doğusunda yer alan küçük
kullanılan renkli taşlar caminin göbahçede kuyu, hücre, abdesthane
rünümü etkileyen temel süsleme
muslukları ve hela bulunmaktaöğeleridir.
Eski Hamam
39
Tarih ve Kültür Kenti Kilis
K
İ
L
İ
S
G
E
Z
İ
R
E
H
B
E
R
İ
MEŞHETLİK
40
Kilis’te “Odunpazarı Caddesi (Kültür
Yolu)” üzerinde bulunan meşhetlik (şehitlik)
Kilis’in Müslümanlar
tarafından fethi sırasında bir çok sahabenin
şehit düştüğü yerdir.
Evliya Çelebi Kilis’te
şehitlikte 3 bin ashab
kabri bulunduğunu ve
bunların hepsinin de
Halit İbn-i Velid zamanında şehit olduklarını
yazar.
Eskiden Kilisliler
buradan geçerlerken
mübarek şehit sahabelere karşı duydukları
saygı hislerini göstermek için ayakkabılarını
koltuklarının altına alır
ve yalın ayak buradan
geçerlermiş.
Günümüzde cadde kenarında bulunan
ve üzerlerinde şehit
yazan mezarlar aslında
anıt olarak şehitliğin
sınırlarını belirlemek
için dikilmişlerdir. Birinci ve üçüncü
mezar arası şehitliğin
sınırlarıdır. Daha önce
birinci mezarda Bidayetül Meşhet (şehitlik
başlangıcı),
üçüncü
mezarda ise Nihayetül
Meşhet (şehitlik sonu)
yazılı idi.
ŞEM’UN NEBİ
TÜRBESİ (KÜT KÜT
DEDE TÜRBESİ)
Nureddin Mahallesinde Hasırcı Sokağı
ile Medrese Sokağı arasında küçük kubbeli,
düzgün kesme taşlardan yapılmış kagir bir
yapıdır. Doğu yönünde girişi olan yapının
giriş kapısı ve pencerelerinde düz atkılar
kullanılmıştır. Soldaki
pencerenin atkısı üzerinde taştan yapılmış
bir rozet ve üçgen biçimindeki alınlığında da,
kabartma bitki motifi
vardır. Dikdörtgen planı olan türbe mescit ve
sanduka olmak üzere
iki bölümden oluşmuştur. Mescit bölümündeki mihrabı oluşturan
nişin
iki
yanında bitki motifleri
ve hattat Mehmet adlı
kişinin yazdığı Allah’ın
ve melekleri adları ile
bazı ayet ve hadisler
yazılıdır.
Türbenin sanduka
bölümündeki zatların
kime ait olduğu kesin
olarak
bilinmemektedir. Hurufat Defteri
kayıtlarına göre XVIII.
Yüzyılda yapılan türbenin,
kapısındaki
yazıtta, 1885 yılında
onarım gördüğü belirtilmektedir.
Kuranı Kerim’de
ŞEM’un adında bir
peygamber olmadığı
gibi, burada yatan kişinin kimliği hakkında
da farklı görüşler (bir
görüşü göre Hz. Yakup’un oğlu havari Petros ile Yuda’nın diğer
adı, bir başka görüşe
göre de, Hz. Muhammed’in ashabından biri)
vardır. Yöredeki yaygın
inanca göre bu türbe,
Hz. Peygamber’imizin
ashabından olan ve 83
yıl at üzerinde savaşan
Şem’una aittir.
PAŞA HAMAMI
Tekke Mahallesinde sabah pazarı yöresinde bulunan Paşa Hamamı giriş kapısı üzerindeki kitabesine göre Emir Kasımoğlu Canpolat Bey tarafından 1567 yılında dikdörtgen planda yaptırılmıştır. Kilis
Hamamları içerisinde en büyük ve gösterişli olanıdır.
Sivri kemerli derin bir niş içinde bulunan cümle kapısı oldukça
görkemlidir. Portaldan sonra dehlizlerden geçilerek hamamın soğukluk bölümü gelinir. Bu bölümü örten kubbenin ağırlığı sivri kemerlerle köşelerdeki ayaklara bindirilmiştir. Dıştan altıgen içten yuvarlak
olan kubbe kasnağında sekizgen biçimli aydınlık feneri vardır. Soğukluk bölümünden iki basamaklı merdivenle soyunma (soyunmalık)
bölümüne geçilir. Toplam on üç pencere ile iyice aydınlık olan bu
bölümün tabanı siyah, beyaz mermerle kaplı olup; ortada taştan yapılmış yuvarlak bir şadırvan vardır.
Yapının kuzeybatı yönündeki dehlizin sonunda, sivri kemerli bir
kapısı olan üç eyvanlı iki halvetli ılıklık bölümü gelir. Kubbe ile örtülü
olan halvetler buradaki cam fanuslardan gelen gün ışığı ile aydınlanır.
Sivri kemerli bir kapısı olan sıcaklık bölümü haç planlı, dört eyvanlı,
dört halvetlidir. Merkezi alan kubbe ile haç planın kollarını oluşturan
eyvanlar beşik tonozla örtülüdür. Halvetletler haçın kollarında ve
üzerlerinde küçük kubbeler vardır. Tabanı siyah, beyaz, pembe renkli
taşlarla döşelidir.
41
Tarih ve Kültür Kenti Kilis
Kilis’in en eski mahallelerinden olan Hacı
Gümüş Mahallesinde
(Hurufat Defteri’ndeki
kayıtlarda Sibat Mahallesi) Ulu Cami Sokakta bulunan bu cami
Kilis’in en eski ve en
büyük camisidir. Kayıtlarda adı Cami-i Kebir
olarak geçer. Ancak
yapım tarihi tam olarak
bilinmemektedir. En
eski tamir kitabesinde
caminin 1338 yılında
onarıldığı anlaşılmakta
buna göre yapının Osmanlı dönemi öncesi
Memluklular dönemine ait olduğu söylenebilir.
Ulu Camii yapıldığı günden itibaren
mimari olarak bir çok
değişiklik geçirmiş olsa
da ilk plan tipini korumaktadır. Ulu Camide
yapılış döneminin anlayışına uygun olarak
içe dönük bir düzenleme tarzı
vardır. Anıtsal olmaktan çok yoğun kent
dokusu içinde ferah bir
yaşam alanı yaratma
anlayışı egemendir.
Ulu Cami kıbleye
parelel olarak uzanan
dikdörtgen planlı ve
mihrap önü kubbeli
bir camidir. Kubbesinin
doğu ve batı bölümleri çapraz tonozlarla
örtülüdür. Son cemaat
yeri olmayan caminin
mihrap önü kubbesi, “7.30 m” çapında
olup; iki sahın boyunca uzanmaktadır. Dört
tane gömme ayağa
oturan kubbe tuğladan
yapılmış ve dışı saçla
kaplanmıştır. İçi yuvarlak dışı onikigen olan
kubbe
kasnağında,
kemerli on iki pencere
bulunmaktadır. İbadet
mekanı 42 x 9.40 m.
ölçüsündedir. Ulu
Camini
ahşap
minberi mihrabın
sağ tarafında olup 1924
yılında yapılmıştır.
Ana harimin orta
eksenine yerleştirilen
mihrap sivri kemerli
olup, nişi mukarnaslarla doldurulmuştur.
Köşelerindeki sütuncelerin başlıkları gül ve
hurma yapraklı motiflerle süslüdür. Caminin harimi kuzeydeki
avluya açılmakta olup,
avlunun doğusunda
ve batısında medrese
hücreleri bulunmaktadır. Avluya, kuzeydoğudaki portaldan ve
batıdaki kapıdan girilmektedir. Basık kemerli
kapı açıklığından çapraz tonozla örtülü ara
mekana geçilir. Beşik
ve çapraz tonozlarla
K
İ
L
İ
S
G
E
Z
İ
R
E
H
B
E
R
İ
ULU CAMİ
(CAMİ-İ KEBİR)
42
Ulu Camii
örtülü avlunun etrafındaki hücrelerle revak,
düz damlıdır.
Avlunun
kuzey
yönünde yığma ayakların ikisinde birer
mihrap nişi vardır. Sivri
kemerli, üzeri çapraz
tonozlarla örtülmüş
revaklı alan, geçmişte
“Şafiler Mescidi/Şafii
Camii” olarak kullanılmıştır.
Ulu Caminin minaresi kare planlı olup,
sarı/sarımtrak ve siyah
düzgün kesme taşlardan yapılmıştır. Minare
kaidesinin üst köşeleri
pahlı olup, güney yönünde basık kemerli bir
kapısı vardır. Çokgen
olan minare gövdesi
sekizgen bir pabuç
üzerinde
yükselmektedir. Minarenin peteği ile külahı,
bileziksiz gövdesi gibi
yalındır. Alemi bulunmayan minare, tek şerefelidir.
Şerefe altı bindirmeliklerindeki mukarnaslarla peteğin üst
kısmına ajur tekniğiyle
yapılmış yıldız motifleri, yapının dikkat çeken
süslemeleri arasındadır.
Ulu
Camideki
göze çarpan süslemeler harime açılan portalda, portalın iki tarafındaki mihrabiyelerin
üzerinde ve mihrapta
toplanmıştır. Yuvarlak
kemerli portalın kemer karnı ve kemerin
bindiği
gömme ayaklarda sekizgen; alt kemerde
kare, dikdörtgen; baş
kemerde de dikdörtgen gibi geometrik
şekillere yer verilmiştir.
Portalın iki yanında
bulunan mihrabiyeler
de pahlı silmelerle çevrilmiştir. Ulu Caminin
yaptıranı ve yapanı
bilinmemekte olup, bu
camide renkli, düzgün
kesme taş kullanılmıştır. Ulu Caminin 1924
yılındaki
onarımını
Halep’in ünlü mimarı
Hacı Ahmet Azizi gerçekleştirmiştir.
43
Tarih ve Kültür Kenti Kilis
CANBOLA TÜRBESİ
CANBOLAT PAŞA TEKKE
CAMİSİ (TEKYE CAMİSİ)
K
İ
L
İ
S
G
E
Z
İ
R
E
H
B
E
R
İ
Kilis Cumhuriyet Meydanı
Tekke Mahallesinde bulunmaktadır. “Canbolad Paşa Külliyesi’nin”
merkez yapısıdır. Vakfiyesine göre
cami, 1553 yılında Kilis Sancak Beyi
Canbolat Bey tarafından klasik Osmanlı mimarisinde, merkezi planlı
olarak yaptırılmış bir camidir. Caminin mimarı bilinmemektedir. 16.
44
Canbolat Türbesi
Osmanlı Dönemi Mimar Sinan
Devri türbe mimarisine uygun olarak yapılmış olan Canbolat Türbesi;
altı köşeli, Kilis’in yerli ak taşından
yapılmış, kubbesi ise tuğla ile örülmüştür. Türbenin kapısı doğuya açılmakta olup, alt kısmında beş pencere
vardır. Üstünde halkın kuş penceresi
dedikleri altı pencere vardır. İçeride
kubbenin eteklerinde hafif istelakti
görülür. İçeride dört tahta sanduka
vardır. Serpuşluklarından hepsinin
de erkek oldukları anlaşılmaktadır.
Sandukaların hiçbirisinde
yatırların kimliklerini ve
ölüm yıllarını gösteren kitabe bulunmamaktadır. Türbenin içine Canbolad’ın evlatlarından ve torunlarından
bazılarının üst üste gömüldüğü anlaşılmaktadır. Türbe
Tekye-Canbolad Camii’nin
kıble tarafında mihrabın
önündedir.
yüzyıl Klasik Osmanlı Mimarisi özellikleri taşıdığı için, görünüm itibarıyla Mimar Sinan’a ve onun kalfalarına mal edilmekle birlikte,
bu durumu aydınlatacak
bir belgeye henüz rastlanmamıştır. Ancak Mimar
Sinan’a
ait Halep’teki Hüsreviye Camii ile
benzerlikler göstermesi bu fikri güçlendirmektedir.
Mimari bakımdan Kilis’in
en önemli camisidir. Son cemaat mahalli beş küçük kubbe, cami ise büyük tek bir
kubbe ile örtülüdür.
Cami kubbesi 14.40
metre çapıyla Kilis’in en
büyük kubbesidir. Büyük
Tekke Camisi
kubbenin görkemli görünümü ve
diğer kubbelerle ahenkli uyumu
yapının mimarisine damgasını vurur. Caminin en önemli unsurları
ise yarım daire biçimindeki mihrap
ve minberdir. Renkli taş ve mermer
kullanımı, usta taş işçiliği, karmaşık
süslemeleriyle türünün en özgün
örneklerini oluştururlar. Minber,
Evliya Çelebi tarafından da hayranlıkla övülmüştür.
Caminin etrafı medrese
hücreleri ile çevrili, geniş bir
avlusu ve görkemli bir giriş
kapısı vardır. Zemini beyaz
taşlarla döşenmiş olan avlunun sağında çift bilezikli
bir kuyu ve önünde taştan
yapılmış bir abdesthane
bulunmaktadır. Giriş kapısı
üstü mukarnasları da dikkat
çekicidir.
Cami hariminin kuzey
yönünde ağaçtan yapılmış
mahfiller de özgün olup, balkon biçimindedir. Minare caminin kuzeybatı köşesinde,
son cemaat yerinin hemen
yanındadır. Siyah ve beyaz
kesme taşlardan yapılan kaidenin köşeleri mukarnaslı,
gövdesi de üç bileziklidir.
Silindirik bir görünümü
olan gövde yuvarlak olmayıp çokgendir. Kilis’in
en yüksek minaresi olan
bu yapının şerefe altı derin
hücreli mukarnaslarla doldurulmuştur. Külahı da taş
olan minarenin, mazgal
biçiminde beş adet penceresi vardır.
45
Tarih ve Kültür Kenti Kilis
K
İ
L
İ
S
G
E
Z
İ
R
E
H
B
E
R
İ
KİLİS MEVLEVİHANESİ
(MEVLEVİHANE CAMİ)
46
Kilis Tekke Mahallesinde, Cumhuriyet Meydanında, eski Adliye
Sarayı (Hükümet Konağı) ile karşı
karşıya bulunan ve günümüzde Camii olarak kullanılan Mevlevihane,
Canbolat Paşa’nın Kilis Sancak Beyliği döneminde 1535-1553 yılları arasında yapıldığı sanılmaktadır. Mevlevihane’nin yapım kitabesi olmayıp,
günümüzde var olanlar ise onarım
kitabeleridir. Mevlevihane giriş kapısı
üzerindeki kitabesinin son satırı Ebcet hesabına göre Mevlevihane’nin
1894 yılında yapıldığını göstermektedir. Mevlevihane’nin şeyh ve derviş
yetiştiren büyük bir dergâh olduğu
anlaşılmaktadır. Düzgün, beyaz, sarı/
sarımtrak renkli kesme taşlardan yapıldığı için yöre halkı arasında “Ak
Tekke /Ak Tekye” olarak bilinir.
Mevlevihane’den
günümüze
yalnızca semahanesi gelebilmiştir.
Mevlevihane’nin semahane çevresindeki diğer yapıları günümüze
ulaşamamıştır. Kare planlı ve ana
mekânı yüksek bir kubbe ile örtülü
olan Semahane muntazam beyaz ve
sarımtırak kesme taştan yapılmıştır.
Semahane cepheler boyunca sıralanan 21 adet pencere ve tepe pencereleri sayesinde aydınlık, ferah bir
mekândır. Kubbe onikigen yüksek
bir kasnak üzerine oturur. Bu kasnağın her cephesinde yuvarlak kemerli
birer pencere vardır. Semahanenin
dört köşesine ayrıca dört küçük
kubbe yerleştirilmiştir. Cephelerde
siyah-beyaz renkli taşlarla ve pencereleri çerçeveleyen yatay ve dikey
bantlarla hareketlilik sağlanmıştır. Giriş kapısı üzerindeki tepe penceresi
ise yuvarlaktır. Kilis Mevlevihanesi
ülkemiz topraklarında ayakta kalabilen “32” Mevlevihane’den birisidir.
Semahanenin kuzey tarafına
ahşap mutrıp (mutrip heyetinin oturduğu yer) yerleştirilmiştir. Bu mutrıba kuzeybatı köşedeki bir kapıdan
çıkılmaktadır. Semahane de renkli
taş kullanımı, nişler ve kubbe kasnağındaki mukarnaslar gibi bezemelere
yer verilmiştir. Mihrap sivri kemerli olup,
üzeri koyu mavi, açık yeşil, sarı ve
koyu yeşil renkte boyanmış, üzeri de
mukarnaslarla doldurulmuştur. Mukarnasların bitiminde palmet, dal ve
yaprak motiflerinden oluşan bitkisel
bir friz bulunmaktadır. Bu bezeme
XVIII.yüzyılın başlarına ait barok ve
rokoko intibaını vermektedir. Kilis Mevlevihanesi
47
Tarih ve Kültür Kenti Kilis
KİLİS ADLİYESİ (ESKİ HÜKÜMET KONAĞI)
K
İ
L
İ
S
G
E
Z
İ
R
E
H
B
E
R
İ
1925 yılında Halep’li yapı ustası Hacı Ahmet tarafından yapılmıştır.
Cumhuriyet’in ilanından sonra, Kilis, Gaziantep’in İlçesi iken Eski hükümet
Konağı tam 68 yıl Kaymakamlık olarak hizmet vermiş, 1989 yılında yeni
Hükümet Konağı yapılınca burası Adliye Binası olarak 2012 yılına kadar
hizmet vermiştir. Anıtlar Yüksek Kurulundan restorasyon izni çıkan tarihi
binanın, Kilis İl Özel İdaresi tarafından, önümüzdeki günlerde restorasyonu yaptırılarak tekrar Valilik Binası olarak kullanılacaktır.
48
KADI CAMİSİ (KARA KADI CAMİSİ)
Cumhuriyet Caddesi üzerinde bulunan Kadı Camisi “Karakadı”
adıyla tanınan Ali bin Ahmet Alaeddin er-Rumi tarafından 16. yüzyıl
başlarında yaptırılmıştır. Bu yüzden cami Kadı, Kadıoğlu ve Karakadı
adlarıyla da anılmaktadır. Karakadı Kilis’in Osmanlı döneminde fetihten
önce ve fetih sırasında tahririni yapmış, yaptığı deftere Defter-i Atik adı
verilmiştir. Özgün olarak kare planlı olan cami, sonradan 19. ve 20. yüzyılda
yapılan onarımlarla doğu-batı yönünde genişletilmiş ve enine uzanan
dikdörtgen plana kavuşmuştur. Düz
çatılıdır. Kıble duvarında, biri sonradan
genişletilen bölümde, iki mihrabı vardır.
Minber sonradan yapılmıştır. Çapraz
tonozlarla örtülü son cemaatin önündeki avlu bölümü siyah-beyaz taşlı
geometrik zemin döşemesiyle kaplıdır.
Caminin ana yapısından ayrı olarak
kare bir kaide üstünde yükselen minaresi dikkat çekicidir. Şerefe altı mukarnaslarla bezelidir. Yapının dört cephesinde de yağmur sularını tahliye eden
üçü süslü diğerleri yalın olmak üzere
toplam 18 tane çörten vardır. 2009 yılı
içerisinde Vakıflar Genel Müdürlüğü
tarafından restorasyonu yapılmıştır. KİLİS ŞEHİTLER
ABİDESİ ve PARKI
Kilis Şehitler Abidesi, şehir merkezinde eski bir kabristanın
üzerinde yapılan bir parkın
içinde bulunmaktadır.
kısmındaki derviş hücrelerinin kapıları avluya açılır. Basık kemerli kapı
ve pencereleri olan hücrelerin ikisinde dolap nişi olmasına karşın, diğerlerinde bu ayrıntı yoktur. Mescit,
avlunun güneydoğu köşesinde olup;
içinde büyükçe sivri bir kemerle avluya açılan, tek kemerli küçük bir son
cemaat yeri vardır. Buradan basık kemerli bir kapıyla harime geçilir. Harim ortada sütunla, yanlarda gömme
sütuncelerle birbirine bağlanan sivri
kemerlerle iki sahına (kıbleye paralel
iki sahın) bölünmüştür. Basık kemerli
toplam dört pencereden ışıkla aydınlanan mescitte, harimin ortasında kemerli yalın bir nişten oluşan mihrap
vardır.
Şeyh Abdullah Sermest Efendi’nin avludaki türbesi, dikdörtgen
planlı, 12.10x6.80 m. ölçüsünde düzgün kesme taşlardan yapılmış iki mekandan oluşmuştur. Kubbeyle örtülü
mekânda biri Şeyh Abdullah Sermest
Efendi’nin olmak üzere beş sanduka;
çapraz tonozla örtülmüş bölümde
de Şeyh Abdullah Sermest Efendi’nin
aile bireylerine ait yedi sanduka vardır. Bu türbe 1987 ve 1990 yıllarında
iki kez onarılmış, son onarımında içerisi çinilerle kaplanmıştır. ŞEYH EFENDİ TEKKESİ
(NAKŞİBENDİ TEKKESİ):
Şeyh Efendi Tekkesi (Nakşibendi Tekkesi) Bölük Mahallesi, Kurtağa
Caddesinde geniş bir bahçe içerisinde bulunmaktadır. Bu dergâhın banisi
Şeyh Abdullah Sermest Efendi’dir. Bu
dergâhı 1858-1859 yıllarında yaptırmıştır. Ölümüne kadar da burasının
şeyhliğini üstlenmiştir. Şeyh Abdullah
Sermest Efendi Nakşibendi tarikatına
bağlı idi.
Geniş bir bahçenin doğusunda
bulunana Tekke; içerisinde altı tane
derviş hücresi, zikir evi olarak da kullanılan bir mescit ve türbeden oluşmaktadır.
Portaldan uzun bir dehlizle tekke avlusuna girilir. Dehlizin güney
49
Tarih ve Kültür Kenti Kilis
Kilis Yenimahalle’de İslam Bey Parkı içerisinde bulunan Şeyh Muhammed Ensari türbesinin kitabesi bulunmadığından dolayı ne zaman
yapıldığı kesin olarak bilinmemektedir. Şeyh Muhammed Ensari’nin Peygamber Efendimiz zamanın da tıp doktoru olduğu bilinmektedir. Kilis’in
Müslümanlar tarafından fethi sırasında burada şehit düşmüştür. Aslen
Medinelidir. Kilis Hurufat defterlerinde 1807 tarihli bir kayıttan türbe
yanında bir de tekkenin bulunduğu öğrenilmektedir. Ancak bu tekkeden
günümüze herhangi bir iz gelememiştir. Arşiv kayıtlarından öğrenildiğine
göre türbe, XVIII.yüzyılın sonlarına doğru yapılmıştır.
Türbenin bulunduğu yerde eskiden bir mezarlık olduğu, buradaki mezarın üzerine de bu türbenin yapıldığı sanılmaktadır. Kare planlı,
moloz taştan yapılmış olan türbenin üzeri kubbe ile örtülüdür. Güney
cephesinde yuvarlak kemerli bir girişi, doğu cephesinde bir penceresi
bulunmaktadır. Mimari yönden bir özelliği bulunmamaktadır.
Türbenin giriş kapısı üzerinde restorasyonu sırasında konulan Türkçe bir kitabede “Muhammed Ensari (R.A) Ehli keşfin tahkikiyle Medine’li olup maddi ve manevi tabiptir. Bu mekanda yatırılan hastaların şifa
bulduğu denenmiştir.” yazmaktadır. Bölge halkı eskiden herhangi bir
nedenden dolayı korkan insanlar bu türbede yatarak korkularının yok
olacağına inanırlardı.
R
E
H
B
E
R
İ
ŞEYH MUHAMMED ENSARİ HZ. TÜRBESİ
K
İ
L
İ
S
G
E
Z
İ
Şeyh Muhammed Ensari
50
ŞEYH MANSUR SİMATÎ (R.A)TÜRBESİ
Şeyh Mansur Türbesi Kilis’in yaklaşık 3 km. güneyinde üzüm bağları,
fıstıklıklar, zeytinlikler ve sebze bahçeleri içinde yer alır.
Türbenin bulunduğu
mekan gayet hoş bir
manzaraya sahiptir.
Şeyh Mansur’un
asıl kimliği kesin olarak
bilinmemekle birlikte
Evliya Çelebi, Seyahatnamesi’nde bu türbe
hakkında şu bilgileri
verir.
“ Hz. Peygamberin
ashabından olup, Peygamber Efendimizin sofrasını/simatını döşeyen, Çeşnigirbaşı (sofra açan)
olduğu, bu sebeple Simatî ismi ile
anılan ve Hz. Ebu Bekir’in halifeliğinde Kilis’e gelip burada şehit düşmüş
bir sahabedir.” der. Evliya Çelebi türbenin bulunduğu alanda bir de tekke
olduğunu belirtir.
Hz. Peygamber’in çeşnigirbaşı
olan bu zatın, Hz. Peygamberin yanına gelen sahabelere
hizmet ettiği ve gelen
fakir insanlara da sofra
açarak onların karnını
doyurduğu söylenmektedir.
Bu sebeple Kilisliler buraya hem ibadet
hem de piknik yapmak
için sıkça gelirler. Özellikle bu türbeye adaklar
adayıp kurban keser,
mevlit okuturlar. Cuma
günleri namazdan sonra bu türbede
yemek yaptırıp dağıtırlar. Şeyh Mansur Türbesi 7.30 x 7.30 m.ebadında
kare planlı ak taştan yapılmış kubbeli
bir binadır. Kapısı kuzeye açılır. Kıble
tarafına iki, doğuya ve batıya birer
penceresi vardır.
ŞEYH MUHAMMED BEDEVİ HZ. TÜRBESİ
Savaşta ve barışta hurma dağıtıcılığı görevinde bulunan Şeyh
Muhammed Bedevi’nin, Hz. Ömer’in halifeliği döneminde Ebu
Ubeyde Bin Cerrah komutasındaki İslam ordusu ile bu bölgeye geldiği ve İslam ordusunun bölgede gerçekleştirdiği savaşta şehit düştüğü rivayet edilmektedir.
Şeyh Muhammed Bedevi Türbesi Kilis’in güneybatısında, şehre
hâkim Kalleş Tepesi üzerinde, eski bir kabristanın ortasındadır. Türbe yapısı, kare planlı, dört kemerli ve üstü sivri kubbelidir. Doğu ve
batı yönünde bir, güney yönünde iki penceresi vardır. 14. yüzyılın
ikinci yarısında inşa edildiği izlenimi vermektedir. Türbenin içinde
üstü yeşil bir örtü ile örtülmüş kitabesiz bir sanduka ve bu sandukanın altında bir yatır vardır. Türbede ve sandukada burada yatanın
kimliğini, ölüm yılını, binanın yapıldığı yılı gösteren bir kitabe yoktur.
Türbenin bulunduğu yerde çok önceden bir tekkenin varlığından da
söz edilmektedir.
Evliya Çelebi Seyahatnamesinde “Şehrin batısında bir büyük
tekke vardır. Burada Sahabe-i kiramdan Şeyh Muhammed Arab-i ve
Rıttal-i diye meşhur bir zat yatar.” şeklindeki açıklamasından bu türbedeki sandukanın Şeyh Muhammed Arabi ve Rıttal diye ünlü bir
sahabeye ait olduğu anlaşılmaktadır.
Günümüzde türbenin çevre düzenlemesi yapılmış ve birde
türbenin yanına büyük bir cami ile ziyaretçiler için sosyal tesisler
yaptırılmıştır.
Hz. Peygamberimiz zamanında “rıtl” isimli ölçü birimini (bir
avuç) tayin eden Sahâbe-i Kiram Şeyh Muhammed Bedevi Rıttali
Türbesi Kilis’te bulunan bütün türbeler içinde en çok ziyaret edilen
türbelerden birisidir.
51
Tarih ve Kültür Kenti Kilis
KİLİS ÇEVRESİNDE GEZİLİP - GÖRÜLEBİLECEK BAZI
ÖNEMLİ TARİHİ ve TURİSTİK YERLER
K
İ
L
İ
S
G
E
Z
İ
R
E
H
B
E
R
İ
OYLUM HÖYÜK
52
Oylum Höyük, Kilis-Gaziantep karayolunun hemen güneyinde
bulunan Oylum Mahallesinde yer
almaktadır. Höyük, 460 m. uzunluğunda ve 370 m. genişliğindedir. Biri
22 m. Diğeri ise 37 m. yüksekliğinde, bir boyunla birbirine bağlanan
iki yükseltiden oluşmaktadır. Oylum
Höyük boyutları itibariyle sadece
Kilis Ovası’nın değil, aynı zamanda
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin en
büyük höyüklerinden birisidir.
Oylum Höyük, yüksek Anadolu
platosunun bittiği ve Suriye’ye doğru
uzanan düzlüklerin başladığı verimli topraklar üzerinde, Kilis
Ovası’na
hakim
bir ko-
numdadır. Bu bölge, Güney Mezopotamya’dan Filistin’e kadar uzanan
“Mümbit Hilal”in (Bereketli Hilal) kuzeybatı ucundadır. Oylum Höyük;
Doğu-batı, kuzey-güney yönünde
uzanan yollar üzerinde bulunması
nedeniyle çeşitli dönemler boyunca
stratejik bir öneme sahip olmuştur.
Höyüğün batı etekleri boyunca akan
ve Kilis Ovası’ndan doğan Akpınar
nehri yerleşmeye hayat vermiştir.
Höyüğün batı eteklerinde tespit
edilen, su taşkınlarına karşı 5500
yıl önce inşa edilmiş olan su
benti, günümüzde su debisi düşmüş olan Akpınar’ın
geçmişte oldukça gür
akan bir nehir olduğuna
işaret etmektedir.
Oylum
Höyük’ün
Tunç çağlarında bir şehir
yerleşmesi ve önemli bir
krallık merkezi olduğu
düşünülmek-
tedir. Son iki kazı sezonunda ele geçirilen Hitit kralına ait mühür ve mühür baskıları ile çivi yazısı belgelerde
de Oylum Höyük’ün bu önemine
işaret etmektedir. Orta Tunç Çağı ve
Genç Tunç Çağı’na ait saray kalıntılarının henüz çok küçük bir kısmı
açığa çıkarılmıştır.
Kilis ve çevresinde yürütülen ilk
arkeolojik araştırmalar, 1960’lı yıllarda Prof. Dr. U. Bahadır Alkım tarafından gerçekleştirilmiş ve araştırma
raporlarında Oylum Höyük’ün de
aralarında bulunduğu Kilis çevresindeki birçok höyükten bahsedilmektedir.
Oylum Höyük’te yapılan arkeolojik çalışmalar, Prof. Dr. Engin Özgen tarafından 1987 ve 1988 yılların-
Oylum Höyük
da gerçekleştirilen yüzey araştırması
ile başlamıştır. Prof. Dr. Engin Özgen
tarafından başlatılan bu kazı çalışmaları yerli ve yabancı araştırmacıların
katılımı ile günümüze kadar devam
etmiştir.
Oylum Höyük’teki kazılar, höyük üzerinde beş farklı alanda ve
batısındaki tarlada yer alan “Mozaikli
Bazilika” alanda sürdürülmüştür.
Elde edilen veriler, Oylum Höyük’te Geç Kalkolitik Çağ’dan (M.Ö.
3500-3000) başlayarak günümüze
kadar uzanan kesintisiz bir yerleşimin varlığını ortaya koymaktadır.
Günümüzde ise Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi
Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi
Doç. Dr. Atilla Engin tarafından kazılar sürdürülmektedir.
53
Tarih ve Kültür Kenti Kilis
K
İ
L
İ
S
G
E
Z
İ
R
E
H
B
E
R
İ
MOZAİKLİ BAZİLİKA
54
Oylum Höyük’ün yaklaşık
200 metre batısında bulunan bu
kalıntı M.S VI. yüzyıla tarihlenen
Erken Hıristiyanlık Dönemi’ ne ait
bir bazilikadır. Uzun dikdörtgen planlı
olduğu anlaşılan bu yapıda yöresel taş
(siyah renkli bazalt taş ile kireç taşı) kullanılmıştır. Batı yönünden girişi olan bazilikanın iç mekanı iki sıra sütunla üç nefe
ayrılmıştır.
Kazı sonucunda iki tane yazıt, çok miktarda Roma ve Ortaçağ dönemlerine ait sikke
ve sütun kaidelerine ait kalıntılar bulunmasına
karşın, bu sütunlara ait sütun başlıkları bulunamamıştır. Ancak Kilis Müzesi’nin bahçesindeki
sütun başlığının buradan çıkartılarak getirildiği
söylenmektedir.
Kırmızı, kahverengi, beyaz, gri, kavuniçi, siyah renkli taşlarla bitki (yaprak), Malta Haçı ve
çeşitli geometrik (kesişen daire, baklava dilimi,
kare ve zikzak) desenlerle kompoze edilen bu
döşeme mozaiği, Erken Bizans Dönemi sanatının özelliklerini yansıtmakta olup, yaklaşık
800 metrekarelik bir alanı kaplamaktadır.
Bu alanın kamulaştırılması 2013 yılı içinde
Kültür ve Turizm Bakanlığınca gerçekleştirilmiş olup, önümüzdeki yıllarda bu alan
için Prof Dr. Engin ÖZGEN tarafından
hazırlanan “Oylum Höyük Mozaikli
Bazilika Restorasyonu ve Açık Hava
Müzesi” adlı proje gerçekleştirilecektir.
BİLAL-İ HABEŞİ TÜRBESİ (MAKAMI)
Bilali Habeşi hicretin birinci
yılında Hz. Peygamberin öğrettiği ezanı onun emri ile ilk defa
okumuş, hayatı boyunca da
hazarda ve seferde Hz. Peygamberin müezzinliğini yapmıştır.
Bilal-i Habeşi Türbesi(Makamı),
Yavuzlu Beldesinde merkezde
bulunan tepenin (höyüğün) güney yamacında bir Caminin içerisinde bulunmaktadır.
Bilal-i Habeşi, ahiret kardeşi
İslam Kumandanı Ebu Ubeydenin komutasındaki İslam askerleri ile beraber Oruya Nebinin
türbesi bulunan Korus şehrini,
Azazı, Cibrini (H.17-M.638 yılında) fetih seferlerine katılmış
ve bu yerleri İslam sınırları içine
katmıştır.
Bilal-i Habeşinin aynı yıl
içinde bu bölgede yapılan savaşta yaralanıp kanının döküldüğü tespit edilen bu yere halk
tarafından bir makam yapılmıştır. . Halk bu makama çok önem
vermekte, mayıs ayı içerisinde
bir perşembe günü ikindi namazına müteakip bu mekânda toplanmakta, eğer o yıl yağmur bol
olmuşsa şükür duası için, yok
eğer yağmur olmamışsa yağmur
duası için Allahü Teâlâ’ya niyaz
etmektedir. İ.Hakkı Konyalı Kilis tarihini
yazarken Tilhabeşi de gezmiş ve
türbe hakkında bize şu bilgileri
vermiştir; “Tepenin güney yamacında halkın (Ziyaret) dedikleri
taştan yapılmış dam örtülü bir
mescit vardır. Sağına ve soluna birer pencere açılır. Kapının
üstündeki taşta Lâ ilâhe illâllah
Muhammedür Resullullah yazılıdır. Bunun üstünde de mührü
Süleyman kazınmıştır.” Daha
sonra bu mescit halk tarafında
yıkılarak yerine cami yapılmış
olup, üstü beton ile kaplanmıştır. Bilal-i Habeşinin 60 küsur
yaşında Dımaşkta (Şam) vefat
etmiş ve Babüssağir’deki (Şam)
kabristanına defnedildiği söylenilmektedir.
55
Tarih ve Kültür Kenti Kilis
K
İ
L
İ
S
G
E
Z
İ
R
E
H
B
E
R
İ
RAVANDA KALESİ
56
Ravanda Kalesi, Kilis’in 24 km
kuzeybatısında, Polateli ilçesine bağlı
Belenözü (Ravandan) Köyü sınırları
içerisinde yer almaktadır. Afrin Çayı’nın doğusunda oldukça geniş bir
görüş açısına sahip olan kale, yüksek
konik bir tepe üzerine kurulmuştur.
Kaleye ait yapılar zirvedeki düzlük bir alan üzerindedir. Surlar ve
birbirinden farklı uzaklıklarda bulunan, köşeli ve yarım yuvarlak biçimli
burçlarının bir kısmı hala ayaktadır.
Yapının günümüze kadar ulaşabilen
kısmı iç kaledir. Dış kaleye ait duvarlardan geriye sadece bazı temel
ve döküntüler kalmıştır. Kalenin iç
kısmının doğu bölümünde, ön tarafında merdivenler olan iki büyük su
sarnıcı vardır. Bu sarnıçlardan gizli
bir yolla Afrin Çayı’na inilebildiği sanılmaktadır. Kuzey bölümünde de,
saray olduğu düşünülen bir yapıya
ait kalıntılar görülmektedir. İç kalenin 2.20 m. genişliğinde ve 3.10 m.
yüksekliğinde olan giriş kapısı güneydedir. Yapılış tarzı ve kullanılan malzemenin farklılığı, bu kapının çeşitli
tarihlerde onarılmış olduğunu ortaya
koymaktadır.
Ravanda Kalesi ve çevresinde
herhangi bir arkeolojik kazı gerçek-
leştirilmediğinden, bu bölgede ilk
olarak hangi dönemde yerleşildiği
ve kalenin ne zaman yapıldığı bilinememektedir. İslami kaynaklarda
“er-Ravendan”, Haçlı kaynaklarında
“Ravendel/Ravandal/Ravenel”
ve
Ermeni kaynaklarında da “Aréventan” olarak geçen kale, tarihsel süreç
içerisinde bölgeye egemen olan tüm
devletlerce kullanılmıştır.
Kalenin varlığı ile ilgili kaynaklara baktığımızda 11. Yüzyılda I. Haçlı
Seferi’nin yaşandığı dönemde, Hıristiyan kuvvetleri 1097 yılında Antakya’yı kuşattıkları sırada, Ravanda
Kalesinin Selçukluların egemenliği
altında olduğunu görmekteyiz.
1098 yılında ilk Haçlı Kontluğunun (Urfa Haçlı Kontluğu) kurulmasıyla, bölgedeki diğer kalelerle
birlikte Ravanda Kalesi de Urfa Haçlı
Kontluğuna bağlanmıştır. Söz konusu zamanda, Urfa’yı Antakya’ya bağlayan önemli bir yol üzerinde bulunan Ravanda Kalesi, Afrin Çayının
önemli bir geçit yeri durumundadır.
Bu süre içerisinde, Ravanda Kalesi zaman zaman Ermenilerin eline
geçmiştir. Urfa Kontluğu’nun, 24
Aralık 1144 yılında Musul Atabeyi
İmameddin Zengi tarafından fethe-
dilmesinden sonra gelişen olayların
ardından, bu kontluğa bağlı arazi ve
kaleler sahipsiz duruma düşmüştür.
Haçlıların, Halep hükümdarı Nureddin Mahmud ve Anadolu Selçuklu sultanı Mesud’un (1116-1155)
saldırılarına karşı bölgeyi savunma
imkânları olmayan Haçlılar, bu toprakları Bizans İmparatoru Manuel
Komnenos’a (1143-1180) satmak zorunda kalmıştır.
1151 yılının ilkbaharında, Halep
hükümdarı Nureddin Mahmud,
bölgedeki pek çok kaleyi ele geçirmiştir. Bu kaleler arasında yer alan
Ravanda Kalesi, Nureddin Mahmud
tarafından zapt edilmiştir. Böylece
1097-1151 yılları arasında 54 sene
Haçlıların hakimiyeti altında kalan
Ravanda Kalesi yeniden Türklerin
egemenliğine girmiştir. İslam kaynakları, bu tarihten itibaren Ravanda’yı
Haleb vilayetine bağlı bir kale olarak
zikretmektedir.
“Tek ve yüksek bir dağın üzerinde mancınığın hükmedemeyeceği,
okun işleyemeyeceği bir yerde metin bir kaledir. Dağın eteğinde küçük
bir dış suru da vardır. Ravendan, kalelerin en sağlamlarından ve yeri en
güzel olanlarındandır. Kuzey ve batı
tarafından kaleyi hendek gibi bir vadi
sarar, bir de nehir akar.”
Selahaddin Eyyubi, 1176 yılında
kaleyi fethederek tamir ve tahkim
ettirmiştir. 1261 tarihine kadar Eyyubi
ailesinin egemenliğinde kalan Ravanda Kalesi, bu tarihten sonra tüm
bölge ile birlikte Moğolların eline
geçmiştir. Kalenin, Moğolların elinden ne zaman ve nasıl çıktığı kesin
olarak bilinmemektedir. Ancak, 1268
yılında Memluk Sultanı Baybars’ın
(1260-1277) Antakya’yı zorla ele geçirmesinden sonra, bölgedeki diğer
bütün kaleler gibi Ravanda’nın da
Memluklu egemenliğine girdiği tahmin edilmektedir. Kalenin, Memluklularca onarıldığı ve sağlamlaştırıldığı
da kaynaklarda anlatılmaktadır.
Ravanda Kalesi, uzun bir müddet Halep vilayetine bağlı olarak
Memluk egemenliğinde kalmış ve
Osmanlı hükümdarı Yavuz Sultan
Selim’in Memluklulara karşı 1516 yılında kazandığı Mercidabık zaferinden sonra, içinde bulunduğu bölge
ile birlikte Osmanlı topraklarına katılmıştır.
Bulunduğu bölgede dört bir tarafa hakim olan Ravanda Kalesi, stratejik olarak önemli bir konumda yer
almaktadır. Etrafı açık ve yüksekte
olan Ravanda Kalesi doğal etkenlerden olumsuz etkilenmiş, surlarda ve
iç kalede bulunan mekânlarda yıkıntı
ve çökmeler meydana gelmiştir. Ravanda Kalesi’ni turizme kazandırmak
için yapılan bir proje ile kalenin restorasyonu tamamlanmış ve aydınlatılması sağlanmıştır. Restorasyon
kapsamında, kaleye daha rahat çıkış
için basamaklar yapılmış, yürüyüş
yolları düzenlenmiş, dinlenmek için
banklar konulmuş ve bilgilendirme
tabelaları yerleştirilmiştir.
57
Tarih ve Kültür Kenti Kilis
KİLİS / POLATELİ ANIT
MEZAR
ÖNCÜPINAR SINIR KAPISI
Öncüpınar Sınır Kapısı, Kilis ilinin
8 km. güneyinde, Suriye sınırında yer
almaktadır. Adını 2 km. yakınındaki
Öncüpınar kasabasından almaktadır.
1. Dünya Savaşı’ndan sonra, Türkiye
haritasının son şeklini almasından
günümüze dek Türkiye-Suriye arasında önemli bir sınır geçiş kapısı
olmuştur.
Stratejik konumundan dolayı
ülkemizde bulunan önemli karayolu
sınırlarından birisi olan Öncüpınar
Sınır Kapısı, aynı zamanda Suriye’ye
açılan en önemli kapıdır.
Öncüpınar Sınır Kapısı, Suriye ile
olan ilişkilerin iyi olduğu dönemde,
Seyahat Acentelerimiz tarafından Suriye turlarında yoğun olarak kullanılmaktaydı. Suriye’deki olayların bitip,
ilişkilerin yeniden iyileştiği dönemde
Türkiye-Suriye arasında hem ticari
olarak hem de turist açısından yeniden önemli bir kapı olacaktır.
KİLİS 7 ARALIK ÜNİVERSİTESİ
Kilis 7 Aralık Üniversitesi, 29 MaKilis 7 Aralık Üniversitesi
K
İ
L
İ
S
G
E
Z
İ
R
E
H
B
E
R
İ
Polateli ilçesi Ömeroğlu Köyü
Balık Deresi yakınında olup; yöre
halkı bu kalıntıyı “domuz damı” sözüyle nitelediği için, buraya “Domuzdamı Yöresi” denir. Tonoz örtülü, tek parça olan anıt mezar, 4.60
cm x 1.15 cm boyutunda, 3.30 cm
yüksekliğinde bazalt kesme taştan
yapılmıştır. Mezarın 9.00 cm x 1.15
cm boyutunda giriş kapısı ve 50 cm
x 30 cm aralığında bir mazgal deliği
vardır.
bir anlamı bulunmaktadır.
1981 yılından bu yana tren trafiğine kapalı bulunan Çobanbey Tren
İstasyonu ve Gümrük Kapısında,
Suriye ile olan ilişkilerin iyi olduğu
dönemde, Türkiye ile Suriye arasında imzalanan Bölgesel Kalkınma
ve İşbirliği Anlaşması çerçevesinde,
bu yola işlerlik kazandırılması kararlaştırılmış yeni istasyon binası
tamamlanmış, bölgedeki mayınlar
temizlenerek 22/12/2009 tarihinde
Çobanbey İstasyonu yük ve yolcu
taşımacılığına açılmıştır.
Çobanbey Tren İstasyonu ve
Gümrük Kapısı, Suriye’deki olayların
bitip, ilişkilerin yeniden iyileştiği dönemde sadece ülkemize değil, tüm
Avrupa Kilis üzerinden Ortadoğu’ya
bağlanacaktır. Bu yol barış ve kardeşlik yolu olacaktır.
ÇOBANBEY TREN İSTASYONU
VE GÜMRÜK KAPISI:
Çobanbey Tren İstasyonu ve
Gümrük Kapısı, İlimiz Elbeyli İlçesinde Türkiye-Suriye Sınırında
bulunmaktadır. Çobanbey Türkiye
ile Suriye arasındaki 3. demir yolu
geçiş kapısı olup, 1912 yılında Hicaz
demiryolu güzergâhına hizmet amacıyla yapılmıştır. Bundan dolayıdır ki
Çobanbey Tren İstasyonunun tarihi
58
yıs 2007’de ve 26536 sayılı kanunla
kurulmuştur. 1998 yılında Muallim
Rıfat Eğitim Fakültesi, 1997 yılında
Yusuf Şerefoğlu Sağlık Yüksekokulu,
2003 yılında Fen-Edebiyat Fakültesi;
2007 yılında İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi, Sağlık Hizmetleri Meslek
Yüksekokulu, Fen Bilimleri ve Sosyal
Bilimler Enstitüsü, 2010 yılında Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Beden
Eğitimi ve Spor Yüksekokulu (BESYO), 2012 yılında İlahiyat Fakültesi
kurularak eğitim ve öğretim faaliyetlerini yürütmektedir. 7 Aralık Üniversitesi 6 fakülte, 4 Yüksekokul, 3 Enstitü ile eğitim uygulama ve araştırma
merkezleri ile hızla gelişmekte olan
bir eğitim kurumudur.
Merkez Yerleşke ve Karataş Yerleşkesi olmak üzere 2 yerleşkede
faaliyetlerine devam eden üniversitemiz, ön lisans, lisans, yüksek lisans ve
doktora düzeyinde yaklaşık 7.500
öğrencinin eğitim gördüğü; 271 akademik, 212 idari personelin görev aldığı genç, dinamik kadrosu ile eğitim
ve öğretimini devam ettirmektedir
KİLİS EKONOMİSİ VE
ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ
Kilis’in sanayisinin en belirgin
özelliği tarımsal ve hayvansal kaynak potansiyeline yönelik olmasıdır.
İlimizin tarımında önemli bir yer
tutan zeytin, üzüm ve buğday ürünleri aynı zamanda imalat sanayinde;
pekmez, alkol, zeytinyağı ve bulgur üretim tesislerinde girdi olarak
kullanılmaktadır. Özellikle üzüm ve
zeytin, Kilis’e katma değer kazandıran iki önemli ürün grubunu oluşturmaktadır.
Kilis Organize Sanayi Bölgesi 90
hektarlık alana kurulmuştur. En küçüğü 4.762 m2, en büyüğü 42.818
m2 alanlarda olmak üzere toplam 37
sanayi parseli mevcut olup, bu parseller müteşebbislere 1996 yılından
itibaren tahsis edilmeye başlanmıştır.
Kilis’te OSB alanı dışında da sanayi tesisleri bulunmaktadır. Bu tesislerde; pekmez, zeytinyağı, bulgur,
döğme, biber, tahin-helva, suma (saf
alkol), plastik ambalaj çantaları, sabun, yorgan, hazır yemek üretilmekte ayrıca 39 adet zeytinyağı fabrikası
bulunmaktadır.
KİLİS POLATELİ TEKSTİL
ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ
Kilis İli Polateli İlçesi sınırlarında,
Maliye Hazinesine ait arazi üzerinde,
Gaziantep İli ile ortaklaşa OSB kurulması için çalışmalar devam etmektedir. Kilis İli sınırları içerisinde 35.000
dönüm ve Gaziantep İli sınırları
içerisinde 11.000 dönüm olmak üzere toplam 46.000 dönüm üzerinde
Polateli - Şahinbey Tekstil OSB kurulacaktır.
Kilis Organize
Sanayi Bölgesi
59
Tarih ve Kültür Kenti Kilis
Kilis El Sanatları
60
III. BÖLÜM
GELENEKSEL EL SANATLARI
Tarihsel süreç içersinde pek çok
ırk ve kavmin gerek yerleşmek (yurt
edinmek) gerekse ticaret yapmak
(pazar) gibi nedenlerle konduğu, konakladığı ya da uğradığı bir yerleşim
birimi olan Kilis’te “demirci, bakırcı,
kalaycı, culhacı, hasırcı,
kendirci, yemenici, taş
yontucu, köşker, çilingir,
neccar (dülger), sadekar
(kuyumcu), nalbant, kafaf (kavaf), debbağ, (deri
işleyen, tabak), hallaç (pamuk ve yünü özel aracıyla kabartan) iş bulmuş ve
iş yeri açmıştır.
Zanaata dayalı bu iş
yerleri yöre halkının bazı
temel
gereksinimlerini
karşıladığı gibi, usta-çırak
geleneği
çerçevesinde
pek çok usta yetişmesini
sağlamış; istihdam yaratarak geçim kaynağı olmuş;
ama bazıları teknolojiye yenik düşerek, zamanla kaybolmuştur.
El sanatları, toplumların yapılarına, geleneklerine, beğenilerine,
bilgilerine, becerilerine ve kültürlerine göre değişik özellikler gösteren,
maddi ve manevi değerlerini yansıtan çalışmaların bir bölümüdür.
El sanatları içinde yaşanılan toplumun yaşam biçimini, gelenek ve
göreneklerini taşıyan, duygularını
yansıtan en eski sanat dalıdır. Daha
önemlisi, toplumların gelenek ve göreneklerini, yaşam biçimini kuşaktan
kuşağa aktaran ve gelişmesini devam
ettiren belgelerdir.
Bizden çok önceleri, üzerinde çeşitli uygarlıkların yaşadığı bu
topraklar, geçirdiği tarihsel evrim
içerisinde, çeşitli kültürler, birikimlerini el sanatlarına yansıtmışlardır. Bu
nedenle çekilen acılar, gönüllere haz
veren sevinçler, gergef ve kasnak ta
nakışa, yorgan, kilim ve halılarda motife dönüşmüş, ilmiklerde bir ezginin
notası gibi sevdalı gönülleri çağrıştırmıştır. Genç kızlarımız, gelinlerimiz,
tarihi süreç içinde hiç ara vermeden,
adeta göz nurlarını dökerek, duygularını, düşüncelerini,
sevinçlerini,
hüzünlerini; oyalara, ilmeklere
yüklemişlerdir. Sevgisini
düğümlere döker, derdini nakışlara... Hayatının
kara yönlerini aktarmaz.
Ruhunun derinliklerinde
gizli kalan güzellikleri işler sadece. Akşamı eder
nakışının başında. Günün
batışı ile son verir işine,
bir ertesi gün tekrar başlamak üzere, bütün gece
biriktirir gönlündeki tüm
güzellikleri...
Nakış işlemeciliği:
Geçmişte gergef (üzerinde nakış işlenen, kumaş gerilen, ahşaptan
dört köşe çerçeve) ile bugün “kasnak”
yardımıyla işlenen el işi nakışlarına,
günümüzde makine nakışları da eklenmiştir.
Nakış işlenecek kumaşın önce
lifleri (dokuma ipleri) çekilir. Buna “tel
çekme” denir ve yörede sadece bu
işi yapan usta kadınlar vardır. Sonra
kumaşın çevresine “antike (kumaşın
lifleri çekilerek yapılan küçük süsleme öğeleri olup; ‘sıçan dişi’ gibi küçük olduğundan, ’sıçan dişi’ olarak
adlandırılır.) yapılır buna da “antike
çekme” denir.
İşin niteliğine uygun bez üzerine (yerli dokuma bez, patiska, keten, yün tela kumaş, doğal ve yapay
ipek kumaş, taşlanmış ipek, margizet,
kadife kumaş) kumaşın fiziksel özellikleriyle (yapısı, dokuma özelliği,
kalınlığı / inceliği, rengi ve uygulanan
61
Tarih ve Kültür Kenti Kilis
motifi) uyumlu iplikler kullanılarak
(nakış ipliği, şoş iplik, yumak ipliği,
ibrişim ipliği, doğal ipek, çamaşır
ipeği, sim) iğneyle işlenen nakışlar,
tamamıyla el emeği ve göz nuru
ürünüdür.
Çiti badem, mercimek, ciğerdeldi, kartopu, cemaliyan, çiniğnesi,
kanava/kanava iğnesi, sim-sırma gibi
iğne teknikleri uygulanarak işlenen
nakışlar; genellikle insan, yaprak,
çiçek, meyve motifi ve geometrik
desenlidir.
Nakışlı bezlerin, örtülerin çevresi/kenarları iğne oyası, sim oya,
mekik oyası, ajur/ örümcek ajur ve
“yemsin” adı verilen sırmalarla zenginleştirilmiştir.
Patiska, poplin, terilen, saten ve
ipekli kumaşlar üzerine “Türk işi, tül
işi, beyaz iş, Çin iğnesi, kesme” gibi
yöntem ve tekniklerin uygulandığı
makine nakışı da, yöre kadınlarının
önemli uğraşısı ve geçim kaynağıdır.
Saten kumaş üzerine iğneyle işlenerek biçimlenen “Kilis Yorganı”
Kilis’le özdeşlemiş bir el emeği ürünüdür. Yüzü parlak kumaş (saten),
altı (astar) patiska olan “Kilis Yorganı”nda, astarlık bezin önemi,
“astarı, yüzünden pahalı” sözüyle belirtilmiştir. Yün ve pamukla
doldurulan yorgan arası (yorgan yüzü ile astar arası) günümüzde
elyafla doldurulmakta ve yorganın yüzü de satenle aynı renkte olan
sentetik iplikle iğne yardımıyla işlenmektedir.
K
İ
L
İ
S
G
E
Z
İ
R
E
H
B
E
R
İ
YORGANCILIK
62
Kilis Yorganında motifler ya
göbekte (yorganın ortasında)
yoğunlaşır ya da yorganın tüm
yüzüne yayılır. Yorganın tüm
yüzünde tavus kuşu, hurma yaprağı, hurma dalı, papatya, simetrik
papatya, lale, lale desenli vazolu,
kalpli lale, bahar dalı, stilize edilmiş yaprak, menekşe, güneş, kafes, karmaşık kafes, kafesli hurma
dalı, girift, arabesk, su yolu, rüzgar
gülü, simetrik, asimetrik, fiyonklu,
helezonik ve çeşitli geometrik
biçimlerden oluşan motiflere
yer verilir. Süslemelerin göbekte
yoğunlaştığı yorganlarda; güneş,
göbeği güneş kenarları üçgen,
yaprak, hurma dalı, lale, papatya,
hurma dalı, kare, baklava dilimli,
yuvarlak, helezonik, arabesk biçimli motiflerle süslenir.
Sayısız iğne darbesine maruz
kalan Kilis yorganını bu kadar
değerli kılan ustaların sabır ve
ahenkle işledikleri desenlerdir.Tek
kişilik, çift kişilik, battal ve çocuk
boyları olmak üzere 4 farklı ebatta işlenebilen Kilis yorganının üretiminde genelde pamuk kullanılmakla birlikte talebe göre yün de
tercih edilebilir. Bir yorganda 4 kg.
civarında pamuk ya da 3 kg. civarında yüne ek olarak 1 kg. pamuk
kullanılır. Kilis yorganının dikimi
yaklaşık 8 saatte tamamlanır. Eğer
özel bir yorgan siparişi verilmişse,
müşteri tarafından yapılan oyalar
yorganın üzerine dikilebilir.
YEMENİCİLİK
Kilis’te geçmişten günümüze
kadar yaşayan birkaç el sanatından
birisi de yemeniciliktir. Üstü kırmızı
ya da siyah deriden, tabanı ise köseleden dikilen topuksuz ayakkabıya Yemeni, bu işle uğraşanlara ise
Köşger denilir. Geçmişte bölgemizin
yerel ayakkabısı olarak imal edilerek
halk tarafından giyilen yemeni günümüzde Kilisli ve Gaziantep ustalar
tarafından yeniden canlandırılmıştır.
Yemeniciliğin yaklaşık 600-700 yıllık geçmişi olduğu ve bölgemize Halep’ten, Halep’e ise isminden anlaşılacağı gibi Yemen’den geçtiği tahmin
edilmektedir.
Tamamen doğal malzemelerle
üretilmesi nedeniyle oldukça sağlıklı bir ayakkabı olan yemeninin farklı
bölümleri için değişik malzemeler
kullanılır. Taban olarak kullanılan
tabaklanmış sığır ve manda derisine
“Gön” adı verilir. Yemeninin yüzünde “Sahtiyan” adı verilen tabaklanmış
keçi derisi, iç astarında koyun derisi,
Meşin” adı verilen iç tabanında ise
sığır veya keçi derisi kullanılır. Tabaklanmış oğlak derisinden yapılan “Sızı
Kayışı”, yemeninin sahtiyan ile meşin
kısmını birleştirmeye yarar.
Geçmişte Kilis’te çocuk, kadın,
ihtiyar tüm halk tarafından yoğun
olarak giyilen yemeni, modern ayakkabı çeşitlerinin yaygınlaşmasının
sonrasında ağırlıklı olarak meraklıları
ve yöresel kostüm giyenler tarafından kullanılmaktadır.
Yemeni tamamen doğal malzemelerden yapılması nedeniyle nasır,
ayak kokusu ve diğer hastalıklara neden olmaz. Teri dışarı atarak ayakların nefes almasını sağlar. Bu özelliğinden dolayı özellikle doğal ayakkabı
giymek isteyenler tarafından, ayrıca
yöresel halk oyunu ekipleri tarafından giyilmektedir.
Özellikle genç kuşakların tanımadığı ve Kilis’te üretimi yapılan
yemeninin tüm dünyanın ayakta
alkışladığı, hâsılat rekorları kıran film-
lerde, büyük hayran
kitlelerine sahip sinema
sanatçılarının
ayağında
görmek çok güzeldir. Yüzüklerin Efendisi, Troya gibi
sinema filmlerinde kullanılmak üzere bol miktarda
üretilerek yurt dışına gönderilen yemeniler, ürüne
olan ilginin de artmasını
sağlamıştır.
TAŞ İŞÇİLİĞİ (TAŞ
YONUCULUĞU)
Kilis ve yöresinin eskiden yapı
malzemesi doğal taş olduğundan,
yöre ağzında “yonucu, yonucu ustası” sözleriyle belirtilen “taş işçiliği”
eskisi kadar olmasa da günümüzde
de varlığını devam ettirmektedir.
“Kesmelik” adıyla bilinen yöreden, taş ocaklarından çıkartılan
Taşlar, taşı işleyen işliklere getirilir,
blok biçiminde işliklere getirilen taşlar, önce kullanılacak boyutta kesilir;
kaba yanları yontulur; taş gönyesi
yardımıyla düzeltilerek işlenecek
duruma getirilirdi. Kilisli yonucu
ustaları Memlukluların (Kölemen)
etkisiyle Anadolu’ya yayılan renkli
taş ustalığının ilk temsilcileri olup;
yapıların dış görünüşlerini sarı ve
siyah renkli taşları sıralı kullanarak
süslemişlerdir.
Kilis’te kaybolan, önemini yitiren
El Sanatlarımızdan Bazıları ise Culhacılık, Dokumacılık, Saraçlık, Semercilik-Kürtüncülük, Hallaçlık, Postal ve
Haydacılık, Köşkerlik, Nacarcılık ve
Sabancılık, Tenekecilik ve Kalaycılık.
63
Tarih ve Kültür Kenti Kilis
Kilis mutfağı kendine has yemekleriyle, Türk mutfağı içerisinde zengin
bir yapıya sahiptir. Yemeklerin temelini et ve bulgur oluşturur. Bunun yanında sebze ağırlıklı yemeklerde mevsimine uygun olarak yapılmaktadır.
Kilis Yemekleri, “günlük pişen yemekler” ve “özel günlerde yapılan yemekler” olmak üzere ikiye ayrılır.
Kilis yemekleri, zengin Türk mutfağının özelliklerini taşımakla birlikte
Halep mutfağı özelliklerini de yansıtır. Ön planda yağlı, baharatlı yemekler
olduğu gibi, zeytinyağlı yemeklerde Kilis mutfağının vazgeçilmez türlerindendir.
Zeytinyağı, yörede yetiştirilen yüksek kaliteli zeytinlerden elde edilir ki,
hemen her Kilislinin mutfağında bulunan vazgeçilmez bir besin maddesidir.
Nineden toruna bir miras titizliği ile öğretilen Kilis Yemekleri ve tatlılarının yapımında kullanılan malzemelerin seçimindeki titizlik, hazırlama ve
pişirmede gösterilen beceri, yemeklerin yapımında kullanılan ve yemeklere
değişik tat ve lezzet veren baharatlar, salçalar, soslar ve karışımlar, Kilis Yemeklerinin aranılan damak tadı olmasına neden olmuştur.
Kilis yemeklerinde görünümün yanı sıra damak zevki ön planda gelmektedir. Yemeklerin lezzetine özel önem verilir. Yemeklerde, yemeğin
özelliğine göre çeşitli baharatlar kullanılır. Kilis mutfağının özgün örnekleri
şunlardır:
KİLİS YEMEK ve TATLILARINDAN SEÇMELER
K
İ
L
İ
S
G
E
Z
İ
R
E
H
B
E
R
İ
KİLİS MUTFAĞI
KİLİS TAVA:
Malzemesi: 1 kg koyun etinden
orta yağlı kıyma, 150 gr taze biber,
bir bağ maydanoz, iki orta boy soğan, bir tatlı kaşığı karabiber, bir tatlı
kaşığı tuz, üç adet orta boy patlıcan
veya patates, üç adet orta boy domates.
Yapılışı: Soğan, taze biber ve
maydanoz ince ince kıyılır. Tuz ve
karabiber katılır. Bu karışım etle iyice
yoğrulur. Daha sonra zırhla çekilir.
Patlıcan veya patates soyulur, ince
dilimler halinde dilimlenerek, az tuz
atılıp suyu sıkılır. Daha sonra patlıcan veya patatesler tepsiye dizilir.
Üzerine yoğrulan kıyma yayılır. Etin
üzerine veya etrafına dilimlenmiş
domates ve taze biber dizilir. Fırına
verilir. Sıcak olarak servis yapılır.
ORUK:
Malzemesi: Üç su bardağı çiğ
köftelik bulgur, 1 kg. orta yağlı makinede iki kez çekilmiş veya dövülmüş
et, iki çorba kaşığı nane, bir baş soğan, bir baş sarımsak, yeterince kır-
64
mızıbiber, karabiber ve tuz.
Yapılışı: Bulgur tepsiye konur. Su
ile hemen ıslatılır. Kaşıkla karıştırılır.
Soğan ve sarımsak çok küçük olarak
üzerine doğranır. Nane, kırmızıbiber,
karabiber ve tuz ilave edilerek yoğrulur. 20-25 dakika sonra et karıştırılır.
Yumuşayıncaya kadar yoğurma işlemine devam edilir. Köfte tepsinin bir
yanında toplanır. Sıkımlanır ve sıkımlar şişlerde “Adana Şiş Kebap/Adana
Kebap” şekline getirildikten sonra
hafif meşe kömürü ateşinde pişirilir.
istenirse sıkımlar ızgara köfte şekline
de dönüştürülebilir.
KÜBBÜL MÜŞVİYYE:
Malzemesi: Üç su bardağı çiğ
köftelik bulgur, 300 gr. yağsız ve sinirsiz koyun veya dana eti (kıyma),
300 gr. koyun gömlek yağı ( iç yağı),
bir adet baş soğan, 1/2 komposto tabağı ceviz içi, bir tatlı kaşığı tarçın, iki
çorba kaşığı nane, yeterince karabiber, tuz ve kırmızıbiber.
Yapılışı: Bulgur tepsiye konulur.
Üzerine soğan küçük parçacıklar ha-
65
K
İ
L
İ
S
G
E
Z
İ
R
E
H
B
E
R
İ
Tarih ve Kültür Kenti Kilis
66
linde doğranır. Nane, kırmızıbiber ve
tuz eklenir. Biraz yoğrulduktan sonra
yağsız ette katılarak köfte, sakız kıvamına gelinceye kadar yoğrulmaya
devam edilir. Diğer yandan küçük
bir tepsiye iç yağı ufak ufak doğranır.
Sakız gibi olana kadar sıcak su yardımı ile yoğrulur. Yoğrulmuş iç yağına
tuz, karabiber, kırmızıbiber, nane, ceviz içi ve tarçın konur. Yoğrulduktan
sonra küçük parçalara ayrılır. Her
parçacığa bir badem içi şekli verilir.
Köfteden iri parçalar alınarak kısa bir
yoğurmadan sonra gurup gurup sıkımlanır. Her sıkım içli köfte şeklinde
hatta biraz daha büyük oyulur. İçine
hazırlanmış olan bir badem büyüklüğündeki içyağından konur. Parmaklar yardımıyla ağzı kapatılır. Hepsi bu
şekilde bitince bunlar meşe kömürü
üzerine yerleştirilen ızgarada pişirilir.
Pişirme işlemi fırında da yapılabilir.
İstenirse pişen kübbülmüşviyyeler
sadeyağda tekrar kızartılabilir.
GEREBİÇ:
Malzemesi: 2 kg. un, 1kg. irmik,
1/2 kg. şeker, 1/2 kg. pudra şekeri,
yeteri kadar ceviz içi, 1kg. zeytinyağı (diğer bitkisel yağlar kullanılmaz),
bir kahve kaşığı karbonat, yeterince
hazırlanmış gerebiç baharatı (tarçın,
karanfil, zencefil, hindistan cevizi,
mahlep)
Yapılışı: Un ve irmik karıştırılır. Bu
karışıma az tuz ve iyice dövülmüş
mahlep ve karbonat katılır. Zeytinyağı tavlanarak, bunların üzerine soğuduktan sonra dökülür. İyice yoğrulur
ve bir tarafta toplanır.
İçinin Hazırlanması: Ceviz içi
çok ufak doğranır. Dövülmüş gerebiç baharatı ve şeker karıştırılır.
Hazırlanan hamurdan içli köfte sıkımlarından daha küçük sıkımlar
oluşturulur ve el yardımı ile içli köftede olduğu gibi bu sıkımlar oyulur.
Oyulan sıkımların her birinin içersine
hazırlanan içten yarım çorba kaşığı
kadar konur. Ağzı kapatılır ve gerebiç
kalıbına konarak şekil verilir. Kalıba
vurulmuş gerebiçler tepsilere tek sıralı diziler halinde sıralanır. Gerebiçlerin tepsiye yapışmaması için tepsi
yağlanır. Çarşı fırınında pişirilir. Pişen
gerebiçlerin üzerine pudra şekeri
serpilir. Kilis’de Ramazan Bayramının
simgesi gerebiçtir. Her Kilis evinde
bayram öncesi yapılır ve bayramda
gelen misafirlere ikram edilir.
KİLİS KATMERİ:
Malzemesi: 1kg. Un, 200 gr. tuz,
750 gr. şeker, 500 gr sadeyağ, 100 gr.
dövülmüş Antepfıstığı, 100 gr. pudra
şekeri, 50 gr. Tarçın ve Kaymak.
Yapılışı: Hamur normal su ile
yoğrulup, kıvamına getirilerek 50
gr’lık parçalar halinde top şekline
sokulur ve dinlenmeye bırakılır. Dinlendikten sonra merdane ile biraz
açılarak ve daha sonra el ile serpilerek büyütülür ve ön taraftan ikiye
katlanır. Ortasından koyun sütünden
(kaynatılmış ve üzerinde tutan kaymağı toplanır) yapılmış kaymak yerleştirilir. Hamurun kalan kısmı da kapatılır. Tavada tereyağında kızartılır.
Kızartılan katmer eşit parçalara kesilerek üzerine önceden hazırlanmış
şerbet dökülür. Daha sonra Antepfıstığı, pudraşekeri ve tarçın serpilerek
servise hazır hale getirilir.
PEYNİRLİ İRMİK HELVASI:
Malzemesi: 1 su bardağı irmik, 2
su bardağı toz şeker, 3 su bardağı su
4 çorba kaşığı sadeyağ, 1/4 kg tuzsuz
peynir (taze peynir olması tercih edilir), 1 tatlı kaşığı tarçın
Yapılışı: Tencerede irmik ile yağ
sararıncaya kadar kavrulduktan sonra üzerine şeker ve su eklenir, karıştırılarak koyulaşıncaya kadar pişirilir.
Ateşte almaya yakın peynirler doğranarak eklenir ve helva tekrar karıştırılır. Üzerine tarçın serpilir.
MAYANALI (ANASONLU)
KAHKE:
Malzemesi: 1 su bardağı zeytinyağı, 1 su bardağı toz şeker, yeteri
kadar kabartma tozu, 2 çorba kaşığı
dövülmüş çörek otu, 1 çay bardağı
susam, 1 çay bardağı ılık süt ve alabildiği kadar un.
Yapılışı: Süt ve şeker tencerede
karıştırılarak eritilir. Üzerine un, yağ,
anason, çörek otu, susam ve kabartma tozu katılarak yoğrulur ve kulak
memesi kıvamında hamur elde edilir.
Hamurdan alınan küçük parçalar simit biçiminde yağlanmış tepsiye dizilir ve pembeleşinceye dek pişirilir.
eklenir. Bu arada kaynamakta olan
şerbetin altındaki ateş alınır ve karışım tahtadan yapılmış küçük kürekle
sürekli karıştırılır. Daha önceden aralıklarla iplere dizilmiş olan cevizler
(ceviz içleri ıslatıldıktan sonra bir gün
bekletilir. Sonra iğne ile ipe dizilir ve
en az bir hafta açık havada kurutulur) bu karışıma (hapısa) batırılarak,
yüksekçe bir yere asılır ve güneşte
kurutulur. Kuruyan ceviz sucuklar
bez torbalarda saklanır.
GÜN PEKMEZİ:
KİLİS’TE BAĞCILIK VE
ZEYTİNCİLİK
Malzemesi: Şirelik üzüm, yeteri
kadar havara taşı yani beyaz toprak
Yapılışı: Tanelere ayrılan üzüm
curunda (havuz) iyice yıkanır. Üzerine üzüm suyunun durulması için
havara taşı (bu oran genellikle 1/4
olup, yani üzümün dörtte biri kadar
havara taşı) serpilir. Ayakları temiz
olan kişiler curunda üzümü iyice
ezdikten sonra, curun borusundan
(söbek) akan üzüm suları yaygın
kapta (leğen, teşne) toplanır ve iyice
kaynatılarak pişirilir. Kaynama anında oluşan köpükler alındıktan sonra
tortuların dibe çökmesi için bekletilir.
Durulan şerbet tekrar teşnelere süzülerek boşaltılır. Kalan tortulu kısım
bez torbalara boşaltılarak yüksekçe
bir yere asılır ve süzülen şerbet ayrı
bir kapta toplanır. Biriken şerbetler
güneşte karıştırılarak koyulaştırılır. Bu
biçimde istenen koyuluk elde edilince, tekrar süzülür (tülbent bezden
geçirilir) ve kavanozlara konur.
SUCUK HAPISASI:
Malzemesi: Şirelik üzüm, buğday nişastası, havara taşı, ceviz içi,
sucuk ipi.
Yapılışı: Tanelerine ayrılan üzümler curunda yıkanır, ezilir, süzülür,
kaynatılır ve şerbet haline getirilir.
Elde edilen şerbetin bir kısmı ayrılır,
bir kısmı da sucuğun yumuşak ve
tatlı olması için kaynatılır. Soğuk şerbetle nişasta karıştırılarak yoğrulduktan sonra karışıma azar sıcak şerbet
Geçmiş yıllarda, yörenin ekonomisi ağırlıklı olarak toprağa, tarıma
ve hayvancılığa dayandığından, üretimde, bu ürünlerin değerlendirilmesine yönelik olmuştur. Bu tarımsal
etkinlikler içinde “zeytin” ve “üzüm”
tarih boyunca Kilis’in, olmazsa olmaz
nitelikteki tarımsal ürünü olmuştur.
Her iki ürünün de arazi seçiminde
nazlı olmayışı, Kilislinin işine gelmiş;
ama zeytin iki yılda bir ürün verdiği
için, her yıl meyve veren üzüm (bağcılık) daha tercih edilir olmuştur. İlimizde toplam tarım arazisinin 1/5 inden fazlası bağ alanlarına ayrılmıştır.
Bölgede elde edilen üzümlerin
önemli bir bölümünü Kilis Suma
Fabrikası almaktadır. Üzüm yaş ve
kuru olarak tüketildiği gibi pekmez
(sıcak pekmez, yaş pekmez, gün
kurusu pekmez) ve şire (üzüm suyu
ve nişastanın birlikte kaynatılmasıyla
yapılan tatlı türü pestil, sucuk, dilme,
....) ve sirke olarak da değerlendirilmektedir.
67
Tarih ve Kültür Kenti Kilis
K
İ
L
İ
S
G
E
Z
İ
R
E
H
B
E
R
İ
Evliya Çelebi’nin anlattıklarına
göre Kilis ve yöresinde kırk çeşit
üzüm varmış. Horozkarası (Horuzkarası), Hömmusu (Hönnüsü), Rumi
(Urumu), Yediveren (yediveren), İnek
Memesi, Dökülgen, Dımışkı, Kabarcık günümüze ulaşan türler olmasına
karşın, Horozkarası ve Rumi yöreyle
özdeşmiş türlerdir. Lacivert-siyah
renkli, iri taneli ve kalın kabuklu olan
Horozkarası sofralık; sarı-açık yeşil
renkli Rumi adıyla bilinen üzüm de;
pekmezlik, şirelik ve şaraplıktır.
Toprağa dikim aşamasından
68
mamul ürün haline dönüşünceye
dek geçirdiği her evrede söz olmuş,
söylem olmuş, mani ve ezgi olmuştur, üzüm…
“Kilis’in yaş üzümü / Gelin dinle sözümü / Dinlemezsen sözümü /
Köpek görsün yüzünü.”
“Bağlardan üzüm aldık / Bekçiden izin aldık / Düşmanlarım çatlasın / Sarışın, mavi gözlü kız
Zeytinlikler, Kilis Ovası ve çevresiyle, Afrin ve Sabun Suları arasındaki
parçalı düzlükler üzerinde yoğunluk
kazanmaktadır. Bölgede zeytinin di-
key sınırı 950-1000 metrelere kadar
çıkmaktadır. İlimizde mevcut yağlık
zeytin çeşidinin yanında il sanayisini
olumlu yönde etkileyecek, alternatif
değerlendirme özelliklerine sahip,
sofralık-salamuralık-yağlık
zeytin
çeşitleri de getirtilerek üretimleri sağlanmıştır. Elde edilen tane zeytinin,
kahvaltılık olarak kullanılan kısmı hariç, tamamı yağ çıkarmada kullanılır.
Meyvesi, yağı, çekirdeği, dalı ve
yaprağıyla çok eski çağlardan beri insan yaşamında önemli bir yeri olan,
zeytin, Kilislinin de baş tacı olmuştur.
ince kabuğu, küçük çekirdeği ve oldukça yüksek yağ oranıyla (% 35)
tanınan “Kilis Zeytini” bu niteliğiyle
sofralık değildir. Yörede, zeytinyağı üretimi ile birlikte var olan ve
gelişen bir başka üretim kültürü de
sabun imalatıdır. Üretim sürecindeki
karışımlarına göre piyasada; saf zeytinyağından, saf zeytinyağı ve defne
yağından (garlı sabun), yarısı zeytinyağı yarısı pirina yağından ve sadece pirina yağından (Kilis’e özgü bir
tür olup, ‘Güllü Sabun’ adıyla anılır.)
yapılan türleri vardır. “Mahsere” ve
“Masmana” adlarıyla anılan imalathaneler de, bu iki üretim kültürünün
vazgeçilmez bir öğesi olmuştur.
KİLİS’İN SOSYAL VE KÜLTÜREL DURUMU
Yeryüzünde ilk yerleşik hayatın başlamasından bu yana ortaya
bir çok uygarlıklar çıkmıştır. Bu uygarlıkların bazıları varlıklarını uzun
süre devam ettirmiş, bazıları ise kısa
sürede yok olup, gitmişlerdir. Yüzyıllardan beri insanların yerleşim yerlerinden birisi olan Kilis’te, Anadolu
ve Mezopotamya uygarlıklarının
yanı sıra, Hitit, Pers,Roma,Arap ve
Türk-İslam uygarlıklarının hüküm
sürmesiyle mimari,edebiyat ve folklor alanlarında büyük ve kalıcı eserler
oluşmuştur.
Folklorik değerler; halkın binlerce yıllık yaşayışlarıyla biçimlenen,
mutluluğu ve kederiyle ortak bir
potada eriyen ve kuşaktan kuşağa
miras kalan, bir insanın doğumundan
ölümüne kadar hayatının her bölümünün, toplumun gelenek ve göreneklerine uygun olarak törenle,oyunla,figürle,yemek adetleriyle ve
türkülerle ifade ettiği hayat tarzıdır.
Kilis’te halk türküleriyle birlikte
halk oyunları, folklorun en zengin
dalıdır. İslam dininde müziğin ayrı
bir yeri bulunduğundan, Osmanlılar
döneminde dini müzik yanında, düğün ve eğlence yerlerinde söylenen
türküler, ölü evinde yakılan ağıtlar,
kahramanlık şiirleri bugün bile aynı
güzellikte söylenmektedir. Kilis’li
ozanların, sanatçıların, halk edebiyatçılarının dilden dile aktarılan eserleri,
aynı güzelliği bugün de korumaktadır.
Günümüzde, özel günlerde giyilen eski kıyafetler; kültürel yaşayışa
renk katan, zengin bir desen veren
öğeler olarak bugüne miras kalmıştır.
Kilis’in yüzlerce yıllık süreçte geliştirdiği zengin kültürünün sonucu
olarak Kilis Ağzı adı verilen özgün
bir konuşma sitili vardır. Bu nedenle
konuşma dili ile yazı dili küçük farklılıklar arz eder.
Ağızdan ağza söylenerek günümüze kadar gelen ve güncelliğini
koruyan Kilis’e’e özgü atasözlerinin
her biri; üzerinde ayrı bir araştırma
yapabilecek değerde anlam ve muhteva genişliğine sahiptirler.
Abbasiler ve Osmanlı Devleti
dönemlerinde göç ettirilerek Kilis’e
yerleştirilen Türkmen toplulukları zaman içinde kendi kültürlerini geliştirerek bölgenin zengin halk edebiyatı
unsurlarına sahip olmasını sağlamıştır. Kilis’in yazılı olmayan halk edebiyatı unsurları; destanlar, efsaneler,
deyimler, maniler ve atasözleridir.
69
Tarih ve Kültür Kenti Kilis
Tas yitmiş Curunu Başına geçir.
Arefe günü tıraşa ne, Bayram günü aşa ne.
Öğünme Çördük, seni Damda da gördük Duvarda da gördük.
Kör gözden yaş fukara evinden aş bekleme.
Kavununu ye karnına bak, Karpuzu ye benzine bak, Üzümü ye pazına bak.
Boşanıp gişiye varma, Sevip oynaşına varma.
Acından Karnı gurlar, Başında Nergiz parlar.
Kadın gerek bey doğura.
Kötü bıçak ele yavuz, kötü avrat dile yavuz.
Ne yedin, dolma; Misafirin misafiri olma.
Aşı pişiren değil, yağını tavlayan avrat.
Kel kız, emmisi kızının saçından öğünür.
Güzelden yar, çirkinden çor eksilmez.
Hamamcı hamam açtı, keller içine kaçtı.
Üzümün iyisi tane, karının iyisi nene olur.
Halının tozu, Kötünün sözü bitmez.
K
İ
L
İ
S
G
E
Z
İ
R
E
H
B
E
R
İ
Kilis’te Yaygın Olarak Kullanılan Bazı Deyimler
Kilis’in Meşhur Türküleri
Zengin birikime sahip Kilis yöresinin türkülerinden en bilinenleri; Zeytin
yaprağı yeşil, Yoğurt koydum dolaba, Lambada şişesiz yanmaz mı, Kundurama kum doldu, Ezo Gelin, Karşıdadır evleri, Kuru kastel akmıyor, Meryem,
Bahçede miş miş, Ya muallim, Süt içtim dilim yandı, Cumbullu, Penceresi cam
cama muallim, Ceren’dir.
Maniler:
Şahinbey’in köprüsü, / Atlastandır örtüsü / Yarime kurban olsun / Şu Kilis’in hepisi... Havışa koyduk teşti / Bulutlar geldi geçti / Kız anası izin ver /
Güveyinin sabrı taştı...
Gelin doymuyor yemeğe/Bakın hele leyleğe/Maşallah deyin geline /
Amana nazar değmeye...
Teşt altında kavurma / Gelin karşımda durma / Gözlerin çapaklanmış /
Midemi bulandırma...
FOLKLOR VE KİLİS’İN FOLKLORİK DEĞERLERİ:
Folklor kelimesi yapı itibarıyla yabancı bir kelime olup aslı folk ve lore
sözcüklerinin birleşmesinden meydana gelmiştir. Folk: Halk, Millet ve o yörede yaşayan ahali, Lore; bilgi,inceleme ve araştırma anlamlarını içermektedir.
Kısaca açıklamak gerekirse folklor; halkın sosyal yaşantısını, kültürünü, gelenek ve göreneklerini, hayat tarzını inceleyen bir bilim dalıdır. Kendine has folklorik özellikleri olan Kilis’in başlıca folklorik değerlerini şöylece sıralayabiliriz.
Kilis’ te Halk Oyunlarımız
Halk oyunlarımız Kilis’in çeşitli yörelerindeki ilçe ve köylerine göre değişmektedir. Örneğin Musabeyli taraflarında en çok tutulan halay KIRIKHAN
(Kırıkcan ), Elbeyli yöresine doğru ise DOKUZLU ve SERÇE (çibiklinin varyantı) oyunları görülüyor.
1-Kırıkcan, 2-Gavurdağı kabası, 3-Leylim, 4-Serçe, 5-Dokuzlu, 6-Ağırlama,
7-Kürdi, 8-Şirvani, 9-Temirağa, 10-Arap Sallaması, 11-Gavurdağı Sallaması,
12-Darbuzey, 13-Oğuzlu, 14-Şekeroğlan, 15-Mani, 16-Sekme, 17-Fatige, 18-Barak Üçayağı, 19-Hurşid, 20-Yedi Deve Ağırlaması ve Sekmeni, 21-Mendilli,
22-Lorke, 23-Meryem, 24-Han Esma, 25-Düzayak Halayı.
70
Kilis Halk Oyunları
71
Tarih ve Kültür Kenti Kilis
KİLİS HALK OYUNLARI GİYSİLERİ
K
İ
L
İ
S
G
E
Z
İ
R
E
H
B
E
R
İ
KADIN GİYSİLERİ;
Başa Giyilenler
72
Baş Yazmaları; Yörede
kadınların kullandıkları
turuncu renkli baş örtüsüdür. Başa bağlanış
genç kıza, kadına ve
dula göre değişir.
Tepelik; kadına nazar
değmesin diye fesin
üzerine
tutturulur.
Puşu ile sarılır.
Taç; Çeşitli motiflerden oluşur. Gümüşten
yapılır ve fesin üzerine
dikilir.
Fes; kırmızı veya siyah
renkte özel kumaştan
yapılan baş giysisidir.
Kayten; siyah iplikten,
saç örgüsü tiplemesi
verilerek hazırlanır ve
başa takılır.
Sırta Giyilenler
İç Donu; Beyaz kumaş
üzerine çeşitli motifler
işlenerek
hazırlanan
giysidir.
Köynek; Beyaz kumaş
üzerine kirpi okuyla
delikler açılarak, renkli
ibrişim ipeklerle işlenen
giysidir.
Mintan; Gömlek şeklinde olup üzerinde
çiçekler bulunan kumaştan yapılan giysidir.
Bu gömleği ”Şeytan
gömleği veya sallamalı
gömlek” de denilir.
Çuka, Fermane; özel
parlak kumaştan yapılır. Yörede kumaş üstü
süsleme ve işlemeleri
özel parlak boncuk
ve çeşitli motiflerden
yapılır.
Yelek; Çeşitli parlak kumaşlardan yapılır.
Ceket; Çeşitli parlak
kumaşlardan yapılan
zubundur.
Önlük; parlak kumaş
üzerine el ve makine
nakışı ile işlenir.
Şalvar; yöreye ait olan
kutnu kumaşından saten veya çeşitli kumaşlardan yapılan giysidir.
Bu şalvarlara “ cidari ”
adı verilmektedir.
Ayağa Giyilenler Çorap; genç kızların
nişanlısı ve doğacak
yavrusu için ellerinde
örmek suretiyle işledikleri bir giysi parçasıdır. Renklide olabilir.
Yemeni; kırmızı köseleden kulaklı veya
kulaksız olarak yapılan
zengin bir yöre giysi
parçasıdır.
Takılar
Gümüş Kemer; gümüşten çeşitli motiflerle
yapılan süs ve ziynet
eşyası olarak kadınların bellerine taktıkları
kemerdir.
Hamaylı; Gümüşten
yapılan ve boyuna takılan takılardır.
Yanaklık ( Şekke ); Fesin
üzerine dikilir. Şekkenin kenarlarına kadınlar
tarafından çocuk sayısına göre altın dikilir.
Bilezik; Genç kızların
aksesuar olarak taktıkları takıdır.
Aksesuar
Keyfe; Aksesuar olsun
diye şalvarın yan tarafına bağlanan bir mendildir.
Turna Tüyü; başa giyilen tozağın üzerine
takılan bir takı türüdür.
ERKEK GİYSİLERİ;
Başa Giyilenler
Terlik; Çeşitli motiflerde kirpi okuyla işlenir.
Sırta Giyilenler
Döş Yeleği; Beyaz kumaş üzerine kirpi oku
ile işlenir.
Gömlek; Sarı ve çizgili
kumaştan yapılır.
Cezayir Yeleği; Aba
tezgahlarında
özel
olarak dokunan bir
giysidir.
Şalvar; her kumaştan
yapılan cep ağzı ve paçaları özel olarak işlenmiş bir giysi parçasıdır.
Kuşak; Yumuşak kumaştan yapılan ve bele
bağlanan bir şaldır.
Aba; Özel dokuma
tezgahlarında kumaş
üzerine özel olarak
dokunan dokumadan
yapılır.
Ayağa Giyilenler
Çorap; Beyaz veya sarı
renkte ayağa giyilen
giysi parçasıdır.
Yemeni; Kilis’e özgü
yapılan bir ayakkabıdır.
Postal; Boğazlı yemeni
türüdür.
Aksesuar
Kefye; Erkeklerde pek
aksesuar kullanılmaz.
Yalnız kefye denilen
çeşitli şekillerdeki mendil vardır.
Tütün Kesesi; Aba tekniğinde dokunur.
KİLİS İLİNİN BAZI
GELENEK VE
GÖRENEKLERİ
Kilis’in özellikle kırsal bölgesinde ağırlıklı
olarak yaşayan Türkmen boylarının derin
kültürleri, Kilis’in gelenek ve adetler bakımından da oldukça zengin
olmasını
sağlamıştır.
Özellikle doğum, kız
isteme, evlenme, askere gönderme, ölüm
gibi sosyal olaylarda
yoğun biçimde kendini
gösteren geleneklerden
bazıları şu şekildedir:
Doğum Gelenekleri:
Doğumun kırkıncı
gününde doğum yapan kadın, hamama
götürülür ve hamamda
yemekler yenir, eğlenceler yapılır. Buna
“lohusa veya nefse hamamı” denir.
Evlenme
Gelenekleri:
Geçmiş dönemlerde evlilikler, doğal
olarak görücü usulüyle
yapılmaktaydı. Askerden dönen delikanlı
“kabı kacağı” birbirine
çarpıyor, sinirli davranıyorsa artık onu baş
göz etmenin zamanı
gelmiştir.
Cenaze Gelenekleri:
Kazma
takırtısı,
lahde gitme, tevhit
çekme, üç gün hayratı,
kırkıncı gün, elli ikinci
gece başlıca cenaze
adetleridir.
73
Tarih ve Kültür Kenti Kilis
Düğün: Kız istenmesi, güveyinin donatılması, kına yakılması,
düğün evine odun
götürme, çeyiz serme,
düğün alışverişi, gelin
getirme, şobaş ve gerdek sonrası gibi evlilik
sürecinin temel aşamaları ayrı ayrı seremoniye sahiptir.
Halen Kilis ve çoğunlukla
köylerinde
görülen “şobaş”, toplumsal dayanışmanın
en güzel örneklerinden
biridir. Düğüne katılanlar, belli bir düzen içinde büyük bir alanda
toplanırlar. İlk “şobaş”
olacak kişi birinci sıraya
oturur. Bu kişi, genellikle damadın en yakın bir
büyüğü veya yörenin
en saygın kişisidir. Abdal (Davulcu, köçek)
sıra ile topladığı parayı
herkese gösterip, yüksek sesle miktarı belirterek, yazıcı heyetine
teslim eder Toplanan
bu paralar düğün sahibinin masraflar için
harcanır.
K
İ
L
İ
S
G
E
Z
İ
R
E
H
B
E
R
İ
Düğün Gelenekleri:
74
Gelin Gok /
Çömçegelin Oyunu:
Ağaç parçası üzerine bir gelin şekli yapılır
ve bu ağaç parçası iki
adam tarafından “Gelin Gok! Gelin Gok!”
diyerek ev ev, mezra
mezra, köy köy bağırarak gezdirilir. Evlerde
oğlak, bulgur, un, şeker
gibi yiyecek maddeleri toplanır. Vermeyen
evin damının çörteni
çekilip, kuyuya atılır. Toplanan yiyecek
maddeleri ile köy meydanında ya da köye ya-
kın bir çayırlık bir yerde
yemekler pişirilir, birlikte yenerek dualar edilir.
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE
KİLİS’İN YETİŞTİRDİĞİ BAZI ÜNLÜLER
Canbolad Bey, Ruhi Efendi, Bekir Vahid
Efendi, Abdullah Sermest Efendi, Hocazade
Abdullah Enveri Efendi, Necip Asım Yazıksız,
Muallim Rif’at Bilge, İslam Bey, Hafız Kamil
Kıdeyş, Prof.Dr.Alaeddin Yavaşça, Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı, Nejat Uygur, Seyfettin Başcıllar, Hıncal Uluç, Öztürk Serengil, Org. Doğan
Güreş, Org. Safter Necioğlu, Nedim Ökmen,
Aydan Şener, İ. Halil Taşkent, Reşit Muhtar,
Prof. Dr. Doğu Ergil, Prof. Dr. Selahattin Sulhi
Tekinay, Mehmet Ali Kışlalı.....
IV. BÖLÜM
KİLİS İLİNDEKİ BAZI LOKANTALAR
Bahar Kebap Ve Çorba
Beyzade İskender&Döner
Cemal Ustanın Yeri Yemek ve Kebap Salonu
Civan Et Ve Balık Lokantası
Doğanhan Restaurant (Tarihi Mekan)
Doy Doyy Pizza Fast Food
Hacı Dervişoğlu Kebap-Lahmacun & Pide Salonu
Kale Aykanat Restaurant
Kilis Otogar Lokanta Ve Kebap Salonu
Muzzo Fastfood Restaurant
Pidemix Pide ve Lahmacun
Piez Döner Pizza Cafe
Sevgi Kebap&Lahmacun Salonu
Söğütlüdere Göl Restaurant
Turkuaz Kebap&Döner
Yaren Tarihi Taş Mekanlar Et Lokantası ve Mahalli Yemekler
Yedoy Döner&Kebap
Tel: 0.348.813 33 56
Tel: 0.348.813 31 00
Tel: 0.348.813 12 25
Tel: 0.348.813 56 41
Tel: 0.348.814 17 66
Tel: 0.348.813 23 60
Tel: 0.348.813 92 92
Tel:0.348.813 81 82
Tel: 0.348.814 44 22
Tel: 0.348.813 86 88
Tel: 0.348.813 74 33
Tel: 0.348.813 37 00
Tel: 0.348.813 64 92
Tel: 0.348.813 53 17
Tel: 0.348.813 30 31
Tel: 0.348.822 22 79
Tel: 0.348.813 53 17
KİLİS İLİNDEKİ BAZI KASAPLAR
Kilis’te kasaplar sipariş üzerine Kilis Tava, Lahmacun, Oruk Kebabı, Arap
Tava, Patlıcan Kebabı ve Ezme gibi yöresel yemekleri hazırlayıp, pişirterek istediğiniz yere getirirler. Bu kasaplardan bazıları aşağıdadır.
Aile Kasabı
Tel:0.348.813 46 64
Azim Et Pazarı
Tel:0.348.814 51 00
İzzet Usta
Tel:0.348.814 16 22
Kardeşler Et Pazarı
Tel:0.348.813 63 22
Kasap Muzaffer
Tel:0.348.813 37 99
Kasap Nuri Usta
Tel:0.348.822 34 69
Şafak Kasap
Tel:0.348.813 45 76
Uğur Kasabı
Tel:0.348.813 77 43
KİLİS İLİNDEKİ BAZI KATMERCİLER- TATLICILAR- PASTANELER
Baklavacı Aliler
Tel: 0.348.813 23 27
Hacı Fadıloğulları Baklavaları
Tel: 0.348.813 12 51
Katmerci Bekan
Tel: 0.348.813 56 03
Kifado Dondurma
Tel: 0.348.814 41 41
Mado Pastanesi
Tel: 0.348.814 08 36
Sezer Pastaneleri
Tel: 0.348.813 22 70
Sinbad Pastaneleri
Tel: 0.348.813 83 90
75
Tarih ve Kültür Kenti Kilis
KİLİS İLİNDEKİ BAZI ÇAY BAHÇELERİ:
Kilis şehir merkezinde, Cumhuriyet Caddesi üzerinde ve yakınında, Kilislilerin ve Kilis’i ziyaret edenlerin dinlenmek ve keyifli vakit geçirmek için oturduklar Çay bahçeleri bulunmaktadır. Bu çay bahçelerinin bazıları şunlardır.
Ayşecik Çay Bahçesi
Tel: 0.348.813 86 88
Emirgan Çay Bahçesi
Tel: 0.348.813 10 02
Çavuş Çay Bahçesi
Tel: 0.348.813 31 47
Burak Çeyizcilik
Emek Tekstil Çeyiz
Gönül Çeyiz: Huzur Çeyiz: Nur Çeyiz: Polat Çeyiz Sevinç Çeyiz: Yarımağa Çeyiz
Çok Amaçlı Toplum Merkezi (ÇATOM)
Tel: 0.348.813 43 85
Tel: 0.348.813 31 04
Tel: 0.348.813 63 81
Tel: 0.348.813 89 34
Tel: 0.348.813 31 47
Tel: 0.348.814 24 83
Tel: 0.348.813 82 66
Tel: 0.348.813 30 09
Tel: 0.348.814 49 97
KİLİS İLİNDEKİ BAZI YORGANCILAR
Altıniğne Yorgan
Ankara Yorgancısı
Azizoğlu Yorkop Yorganları
Çağdaş Yorgan
Çeyiz Yorganları
Damla Yorgan
Esra Yorgan
Nergiz Yorganları
Öz Altıniğne Yorgan
Özlem Yorgan
Pınar Yorgan
Renk Yorganları
Rüya Yorganları
Yıldız Yorgan
Tel: 0.348.813 57 51
Tel: 0.348.813 33 25
Tel: 0.348.813 54 24
Tel: 0.348.822 27 28
Tel: 0.536.952 96 30
Tel: 0.348.814 14 26
Tel: 0.348.813 56 94
Tel: 0.348.813 58 00
Tel: 0.348.814 03 64
Tel: 0.348.813 80 62
Tel: 0.348 813 85 00
Tel: 0.348.813 69 75
Tel: 0.348.813 90 93
Tel: 0.542.605 57 34
K
İ
L
İ
S
G
E
Z
İ
R
E
H
B
E
R
İ
KİLİS NAKIŞLARI VE ÇEYİZLERİ SATAN BAZI İŞYERLERİ
KİLİS İLİNDEKİ BAZI YEMENİCİLER
Uslu Yemenici
Asil Yemeni
Yemenici Mehmet Usta
Yemenici Arif Usta
Yemenici İlhan Usta
KİLİS İLİNDEKİ BAZI BAKIRCILAR
Tel: 0.348.814 60 44
Tel: 0.530.243 14 84
Tel: 0.535.360 39 05
Tel: 0.534.561 64 67
Tel: 0.542.835 07 87
Antik Bakırcı
(Kilis El İşi Bakırcı, Hamam Tası, Sabunluk)
Tel: 0.348.813 77 29
Nur Bakırcılık (El İşi Bakır İşlemciliği-Bakır Ustası)Tel: 0.544.323 43 37
Turistik Bakır (Rıfat Sarıfakıoğulları)
Tel: 0.348.814 62 31
76
BAZI BAHARATÇILAR & KURUYEMİŞ VE ŞEKERLEMECİLER
Aslı Baharat ( Ömer Faruk Şekeroğlu)
Azim Kuruyemiş
Hacı Hikmet Kuruyemiş &Şekerleme
İrfan Baharat ( Mehmet Ağırmışgün)
İpekyolu Baharat
Lezizhane Kuruyemiş &Şekerleme
Lider Baharat ( Mehmet Şekeroğlu)
Mahir Baharat (Mustafa Şekeroğlu)
Necati Kuruyemiş
Nezih Kuruyemiş& Şekerleme
Sesliokuyucu Kuruyemiş& Şekerleme
Tel: 0.348.813 59 69
Tel:0.348.813 59 65
Tel:0.348.813 46 91
Tel: 0.348.814 08 57
Tel: 0.348.813 31 07
Tel:0.348.813 88 93
Tel: 0.348.813 32 50
Tel: 0.348.813 45 73
Tel:0.348.813 36 17
Tel:0.348.813 42 31
Tel:0.348.813 33 58
ZEYTİNYAĞI ÜRETİMİ ve TİCARETİ YAPAN BAZI FİRMALAR
Bediroğlu
Güneydoğu Zeytinyağı
Hızma Zeytinyağları
Kartal Ticaret
Mazlum Ticaret
Mercimek Mehmet
Tekün Zeytinyağı
Tel:0.348.813 93 95
Tel:0.348.813 90 85
Tel:0.348.814 28 58
Tel:0.348.813 31 09
Tel:0.348.814 25 41
Tel:0.348.813 26 63
Tel:0.348.813 51 76
KİLİS İLİNDEKİ BAZI SABUNCULAR
Tekün Sabunculuk
Efetürk Sabunculuk
Tel:0.348.813 51 76
Tel:0.348.813 27 46
KİLİS İLİNDEKİ BAZI PEKMEZCİLER
Kilis’te “Yaş Pekmez” , “Sıcak Pekmez” ve “Gün Pekmezi” olmak üzere üç
tür pekmez üretilir. Hepsinin ayrı tadı ve aroması vardır; ama “ Gün Pekmezi”
Kilis ile özdeşleşmiştir.
Nazar Pekmez
Tel: 0.348.813 36 61
Yunus Pekmez
Tel: 0.348.814 07 93
BAZI TAKSİ DURAKLARI
Otogar Taksi
Park Taksi
Karadeniz Taksi
Cem Taksi
Tel: 0.348.813 56 15
Tel: 0.348.813 12 63
Tel: 0.348.813 19 47
Tel: 0.348.813 63 21
RENT A CAR FİRMALARI
Express Rent A Car
Efe Rent A Car
Carline Rent A Car
Mesut Rent A Car
Çiftegöz Rent A Car
Tel: 0.348.822 30 79
Tel: 0.348.813 77 99
Tel: 0.348.813 74 79
Tel: 0.541.960 79 00
Tel: 0.348.813 21 26
77
Tarih ve Kültür Kenti Kilis
K
İ
L
İ
S
G
E
Z
İ
R
E
H
B
E
R
İ
OTOGAR VE FİRMALAR
78
Çayırağası Vıp Turizm
Tel: 0.348.813 85 64
(Gaziantep,Osmaniye,
Adana,Ankara,Adapazarı,İzmit,İstanbul,İzmir,Bursa,Uşak,Kütahya)
Metro Turizm
Tel: 0.348.814 45 45
(Adana,Sivas,Amasya,Samsun,Trabzon,Konya,İzmir,İstanbul,Mersin,Antalya,Elazığ,Van)
Özgür Kooperatif
Tel: 0.348.813 21 12
(Kilis-Gaziantep-Kilis)
Tura Turizm Tel: 0.348.813 50 80
(Kilis-Gaziantep-Kilis)
Lüks SEV Tur
Tel: 0.348.814 20 93
(Hatay,Kırıkhan,İskenderun,Dörtyol,İslahiye,Osmaniye,Adana,Mersin)
Kilis Belediyesi Otogar Müdürlüğü Tel: 0.348.813 10 16
Bey Kooperatif (İslahiye Yolu Üzeri No:5 KİLİS) Tel: 0.348.813 53 95
(Musabeyli ve Polateli İlçeleri) ELBEYLİ ilçesine ulaşım ise Merkez Belediye
otogarından sağlanmaktadır.
ÖNEMLİ TELEFONLAR
Kilis Valiliği
Kilis Belediyesi
7 Aralık Üniversitesi
Kilis İl Özel İdaresi
İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü
Alaeddin Yavaşça Kültür Merkezi
Turizm Danışma (Tourist Information)
Kilis Müzesi
Kilis İl Halk Kütüphanesi
Kilis Çocuk Kütüphanesi
Kilis Kültür Derneği
Otogar Müdürlüğü
Kilis Devlet Hastanesi
Kilis Emniyet Müdürlüğü
Polisevi
İl Jandarma Asayiş Şube Müdürlüğü
Milli Eğitim Müdürlüğü
Kilis Öğretmenevi
Çok Amaçlı Toplum Merkezi (ÇATOM)
Elbeyli Kaymakamlığı
Elbeyli Belediye Başkanlığı
Musabeyli Kaymakamlığı
Musabeyli Belediye Başkanlığı
Polateli Kaymakamlığı
Polateli Belediye Başkanlığı
Öncüpınar Gümrük Müdürlüğü
Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı
Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanlığı
Kilis ili Organik Zeytin Üreticileri Birliği
Tel: 0.348.813 10 12
Tel: 0.348.813 10 10
Tel: 0.348.814 26 66
Tel: 0.348.813 99 68
Tel: 0.348.814 02 53
Tel: 0.348.814 03 84
Tel: 0.348.814 02 53
Tel: 0.348.813 20 37
Tel: 0.348.813 59 98
Tel: 0.348.813 34 74
Tel: 0.348.813 42 21
Tel: 0.348.813 10 16
Tel: 0.348.822 11 11
Tel: 0.348.814 09 30
Tel: 0.348.814 14 24
Tel: 0.348.814 24 86
Tel: 0.348.813 40 52
Tel: 0.348.813 11 78
Tel: 0.348.814 49 97
Tel: 0.348.752 21 13
Tel: 0.348.782 23 53
Tel: 0.348.746 22 63
Tel: 0.348.746 21 20
Tel: 0.348.725 10 25
Tel: 0.348.725 12 56
Tel: 0.348.813 59 09
Tel: 0.348.813 10 44
Tel: 0.348.814 32 23
Tel: 0.348.813 82 63
KİLİS’TEN NE ALINIR
Kilis; konumu ve sınır ticareti potansiyeli ile Türkiye’de ticaretin nabzının
attığı önemli merkezlerden birisidir. Özellikle Cumhuriyet Caddesi üzerinde
bulunan Pasajlar, Kilis Nakışı ve Hediyelik Eşya satan mağazalar, Kuyumcular
Çarşısı, Yorgancılar, Yemeniciler, Bakırcılar, Baharatçılar, Zeytinyağı ve Sabun
satan işyerleri, ilimize alış-veriş için gelen ziyaretçiler için önemli uğrak yerleridir. Kilis geçmişten günümüze kadar Türkiye’nin dört bir tarafından kız çeyizi
almak için ziyaret edilen nadir illerimizden birisidir.
Kilis ılıman Akdeniz iklimi nedeniyle kış aylarında da rahatça gezilebilir ve
alışveriş yapılabilir. Kilis’ten satın alınacaklar listesi oldukça kabarıktır. El sanatı ürünlerinden Yorgan, Kilis Nakışı, Bakır El Sanatları, Yemeni, Kırmızı Biber,
Baharatlar, Menengiç Kahvesi, Zahter, Pekmez, Kilis Zeytinyağı, Sabun, Cevizli
Üzüm Sucuğu, Gerebiç, Kilis Kahkesi, Kilis Çubuğu, Kilis Katmeri ve Baklava,
kente özgü yiyecek çeşitleri ve hediyelik eşyalar değerlendirilmesi gereken
seçeneklerdir.
KİLİS’TE NE YENİLİR
Kilis’e geldiğinizde şehir merkezinde bulunan Kasaplarda ve Lokantalarda
yapılan Kilis Tavası, Oruk Kebabı, İçli Köfte, Eşkili Kebap, Şeyh-El Mahşi, Kübbülmüşfiyye, Sucuk Hamra, Firik Pilavı ve Lahmacun gibi yöresel yemeklerin
yanı sıra, Kilis Katmeri, Fıstıklı Kaymaklı Künefe (Cennet Çamuru), Gerebiç,
Kurabiye ve Baklava gibi yöresel tatlılar yenilebilir.
YAPMADAN DÖNME
Tarihi Kilis Konaklarından Neşet Efendi Konağında hizmet veren Kilis Arkeoloji ve Etnografya Müzesini gezmeden, Oylum Höyük ve Ravanda Kalesini görmeden, Söğütlüdere mesire alanı ile türkülere konu olmuş Kuru Kastel’e
uğramadan, Mevlevihane, Tarihi Camiler, Kasteller ve Sahabe Türbelerini ziyaret etmeden, Şeyh Muhammed Bedevi Hz. Türbesinin bulunduğu tepeden
Kilis’i panoramik olarak seyretmeden, Şehir merkezinde labirent gibi Tarihi Kilis
sokaklarında gezip Tarihi Kilis Evlerini görmeden, Yöresel yemek ve tatlılarından tatmadan ve Pasaj ve Çarşılarında alış-veriş yapmadan dönmeyiniz.
TURİZM DANIŞMA
Kilis’te Turizm Danışma hizmetlerini İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü yürütmektedir. İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünden Kilis ile ilgili en güncel bilgi,
gezi rehberi, afiş, broşür, harita, DVD gibi dokümanlara ulaşmak mümkündür.
Kilis’teki sergi, gösteri, yarışma, festival gibi etkinlikler İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ve www.kiliskulturturizm.gov.tr’den öğrenilebilinir.
ÖNEMLİ GÜN VE HAFTALAR
Mercidabık Zaferi’nin Yıl Dönümü Kutlamaları 24 Ağustos 1516
Atatürk’ün Kilis”e Gelişi
28 Ekim 1918
Kilis’in Kurtuluşu
07 Aralık 1921
Kilis’in İl Oluşu
06 Haziran 1995
Geleneksel Musabeyliler Üzüm Festivali
Ağustos Ayı
Kilis Organik Zeytin Festivali
Kasım Ayı
79
80
Z
İ
R
E
Mehmet Sanlı Mahallesi Doğan Güreş Paşa Blv.
No: 134 KİLİS
Kilis 7 Aralık Üniversitesi
Misafirhanesi
• Toplam Oda Sayısı
Misafirhane
Beşyüz Evler Civarı KİLİS
Kilis Polisevi
:6
Misafirhane
Cumhuriyet Caddesi KİLİS
Kilis Öğretmenevi
E
21 ODA
37 YATAK
48 ODA
78 YATAK
45 ODA
101 YATAK
20 ODA
40 YATAK
35 ODA
70 YATAK
22 ODA
60 YATAK
TESİSİN KAP.
B
: 191 • Toplam Yatak Sayısı
Misafirhane
Belediye Belgeli
Cumhuriyet Cd., No:162 KİLİS
TESİSİN SINIFI
Paris Oteli
Toplam Otel ve Konaklama Tesisi Sayısı
H
KONAKLAMA TESİSLERİ
E
Belediye Belgeli
G
Cumhuriyet Caddesi Hasenek Sok. No:2 KİLİS
ADRESİ
S
İstanbul Oteli
İ
Belediye Belgeli
L
Şehit Sakıp Mah. Zekeriya Korkmaz Blv. No:1
KİLİS
İ
Mer-Tur Oteli
OTELİN ve KONAKLAMA
TESİSİNİN ADI
K
Tel : 0.348.814 26 66 Fax: 0.348.813 93 24
[email protected]
Tel: 0.348.814 14 24 • Fax: 0.348.814 14 54
[email protected]
Tel : 0.348.813 11 78 • GSM:0.507.607 57 00
www.kilisogretmenevi.net
Tel : 0.348.813 15 00
Tel : 0.348.813 18 17 • [email protected]
Tel : 0.348.814 08 34 • Fax: 0.348.814 08 03
[email protected]
TELEFON, FAX E-MAIL ADRESİ
İ
: 386
R
Tarih ve Kültür Kenti Kilis
TURİZM İŞLETME BELGELİ
TURİZM VE SEYAHAT ACENTALARI
ADI
ADRESİ
ALTINOLUK
TURİZM VE
SEYAHAT
ACENTASI
(Şb.)
Hacı
Cümbüş
Camii
Altı No:
21 KİLİS
CML
TURİZM VE
SEYAHAT
ACENTASI
(Şube)
7 Aralık
Mh.
Nemika
Cad.
No:70
KİLİS
SEYAHAT
ACENTASI
YETKİLİSİ
GR
İbrahim
ALİTİNOĞLU
(A)
Reşit
HİDAYET
(A)
TELEFON VE FAKS
NUMARALARI
Tel: 0.348.813 73 02
Fax: 0.348.813 73 02
www.altinolukturizm.com
[email protected]
Tel: 0.348.813 33 90
Fax: 0.348.813 26 20
www.alyamacturizm.com.tr
[email protected]
TURİZM İŞLETME BELGELİ A GRUBU (ŞUBE) ACENTA SAYISI
: 2 ADET
TURİZM YATIRIM BELGELİ OTELLER
TESİSİN
ADI
HHHH
OTEL
OLEA
ADRESİ
Şıh
Abdullah
Mh.
KİLİS
ODA
YATAK
SAYISI
55 ODA
101
YATAK
RESTURANT ve SALON
KAPASİTESİ
480 Kişilik l. Sınıf Lokanta,
120 Kişilik 2. Sınıf Alakart
Lokanta,
400 Kişilik Çok Amaçlı Salon
187 Kişilik Çok Amaçlı Salon
100 Kişilik Çok Amaçlı Salon
100 Kişilik Konferans Salonu
Aletli Jimnastik Salonu
Türk Hamamı, Sauna, Buhar
Odası
Masaj Odası, Vitamin Bar,
Lobi Bar, Satış Ünitesi(2 Adet)
TEL.
VE
FAX
0.348. 813 13 80
2014 Yılı MART
ayında hizmete
açılacaktır.
81
82
GAZİANTEP
209
278
672
1125
1105
247
642
1044
765
197
60
246
315
732
1185
1142
307
710
1083
802
148
KİLİS
K
192
556
837
813
392
896
939
490
69
İ
S
G
E
Z
İ
R
E
H
B
E
R
İ
261
487
830
882
461
889
932
483
MERSİN
682
545
382
877
660
580
453
ANKARA
1131
724
243
1225
1113
565
İSTANBUL
1088
445
322
1457
1208
İZMİR
380
948
1032
421
MALATYA
801
1270
1235
ERZURUM
KİLİS İLİMİZİN BAZI İL MERKEZLERİNE UZAKLIKLARI
L
ADANA
İ
1029
543
BURSA
748
ANTALYA
Kilis-Elbeyli
Kilis-Musabeyli
Kilis-Polateli
Kilis-Yavuzlu Beldesi
HATAY
35 km
33 km
24 km
12 km.
Tarih ve Kültür Kenti Kilis
83
Salih Efendi Sokak ve Kabaltı
T.C.
KİLİS VALİLİĞİ
İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü
Ekrem Çetin Mahallesi Alaeddin Yavaşça Kültür Merkezi Kat : 1 KİLİS
Tel : 0.348. 814 02 53 - Faks : 0.348. 813 49 09
Web : www.kiliskulturturizm.gov.tr E-Mail : [email protected]

Benzer belgeler

PDF ( 165 )

PDF ( 165 ) açısından daha avantajlı düz alanların varlığı, verimli toprakların ve su kaynaklarının çevresinde kurulmuştur. Kilis’te merkezi alan öncelikle bir su kaynağı etrafında oluşmuş (kastel/çeşme), daha...

Detaylı