TİMPANİ, GASTRİK EROZYON VE ÜLSERLER

Transkript

TİMPANİ, GASTRİK EROZYON VE ÜLSERLER
Sayı : 2003 / Rm – 03
Sayfa : 31-37
TİMPANİ, GASTRİK EROZYON VE ÜLSERLER
KONU
:
:
a İLGİ
³ KELİMELER :
Ruminant sindirim sistemi hastalıkları.
RUMİNANT BESLEME
• Köpük Stabilitesi
• Baklagiller
• Besi
• Stres
KAYNAKÇA :
Tercüme: Seyfi Ay - Halit Çınar, İnterkim. Diseases of Feedlot Cattle, Rue Jensen, M.S.
DVM PhD, Colorado.
YAYININ KAPSAMI :
Ürün tanıtımıdır
Kişisel veya kurumsal değerlendirmedir
…
…
Tercümedir
Derlemedir
;
…
ÖZET :
) Timpaniden korunma için timpani yapıcı diyetlerden özellikle soya fasulyesi küspesi, soya
yağı ve taze biçilmiş baklagil içeren rasyonlardan kaçınılabilir.
) Timpani klinik olarak, tipik belirtiler temel(en önemlisi abdomen şişkinliği) alınarak teşhis
edilmektedir.
) Erozyonların, nakliye stresi ve açık besi ile kesim arası süreçteki açlıktan kaynaklandığı
öne sürülmektedir.
) Ülserler abomazum mukozasında enfeksiyöz hastalıklarla oluşan fokal hemorajilerden
köken alabilmektedir
SONUÇ :
Timpani de otlatma koşullarının değiştirilmesi ve rasyonda baklagillerin
azaltılması; Gastrik Erozyon ve Ülserler’de de diyetlerin kalori düzeyinin
düşürülmesi gibi besleme uygulamaları tıbbi tedavi ile birlikte bu hastalıkların etkin
sağaltımı için gereklidir.
Ayda Bir Yayınlanır
31
Timpani (Şişkinlik)
Metabolik bir hastalık olan timpani(şişkinlik), yem ve köpüğün basıncından kaynaklanan
rumenin aşırı gerilimi ile karakterizedir. Rumen içi basınç 70 mm.Hg’ye kadar değişir. Bütün
evcil ruminantlar etkilenmektedir. Timpani, sığır üretiminde %1’den fazla kayba neden
olduğu ve koyunlarda da benzer kayıplara neden olduğu için, sığır ve koyun endüstrisinin ana
hastalıklarından biridir. İlave olarak çoğu çayır mahsulünün değeri timpani tehlikesi
yüzünden düşmektedir. Hastalık iki gruba ayrılabilir: 1) Gazın rumen içeriği ve sabit köpük
üstünden dağıtıldığı “Akut Timpani” ve 2) Gazın büyük bir cepte toplandığı “Kronik
Timpani”.
Timpani, süreden yola çıkılarak akut ve kronik olarak sınıflandırılmıştır. Kronik formda, açık
beside de otlatılanlarda da hastalık sık aralıklarla tekrarlamaktadır. İntra-ruminal basınçlar
ılımlıdır. Akut timpani bazen tekrarlar ve intra-ruminal basınç 45-70 mm.Hg arası
değişmektedir
Bu hastalığın nedeninin diyet, rumen mikroflorası ve ruminant hayvan arası bir etkileşim
olduğu düşünülmüştür. Otlatılan hayvanlarda köpük oluşturan diyetin olgunlaşmamış,hızlı
büyüyen baklagillerden oluştuğu görülmüştür. Özellikle yonca ve alfalfa, köpük oluşumu için
tehlikelidir. Ek olarak açık besideki sığırlar için timpani oluşturan diyetler çalışılmıştır. %60
arpa veya mısır, %22 alfalfa unu, %16 soya fasulyesi küspesi ve %1 tuzdan oluşan
rasyonların timpani oluşturma eğilimleri olduğu görülmüştür. Sığırların bu rasyonla beslenme
süresi uzadıkça timpani oranı direk olarak artmıştır. Aynı tip rasyonda arpa yada mısırın
%4’ünün soya fasulyesi küspesi ile ikamesi sonucu timpani oranı belirgin olarak artmıştır.
İnjestin(mide içeriği) mikroflora tarafından mayalanmasına dair in vivo ve in vitro çalışmalar
yapılmıştır. Bu araştırmaların sonuçları oluşturulan ana gazların karbondioksit, metan ve
nitrojen olduğunu gösterdi. Ruminal sıvı karışımlarında, baklagil suyu ve akıcı özütünde
değişik oranlarda ve miktarlarda gaz gelişmiştir. Oluşan gazın %40-60’ı sitrik, malonik ve
süksinik asitten türemektedir. Timpani oluşturan alfalfa’nın köpük oluşturmayan bir ottan
daha fazla malonik asit içeriği olduğu gösterilmiştir.
Rumen içeriği ile yayılan sabit bir köpüğün oluşumu, kısmen bitkinin sitoplazmik
proteinlerine, saponinlere, pektinler ve bitkinin lipit içeriği ve ek olarak salyaya bağlıdır.
Rumen duvarında aktif olan bitki materyali refleks olarak salya akışını uyarır. Rumen
mikroflorasınında
rumenin
mukopolisakkarit
içeriğine
katkısı
olduğundan
şüphelenilmektedir. Mukopolisakkaridin köpüğe stabilite kazandırdığına inanılmaktadır.
Fizyolojik ve anatomik hayvansal etkenler de çalışılmıştır. Etçi sığırlar ve sığır ikizleri
üzerine çalışmalarda timpaniye kalıtsal dayanıklılık olabileceği öne sürülmüştür. Kalıtsal
mekanizmanın salya üretimi ve geğirme refleksi ile ilişkili olabileceği düşünülmüştür.
Timpani ölümlerinin nedenlerinin, rumenin aşırı gerginliği ile dolaşım ve solunumun mekanik
etkileşimi ve hayvan plazmasının biyokimyasal değişiminin olduğu varsayılmıştır. Fistule
hayvanların rumenleri sırasıyla 40,60,80 ve 100 mm.Hg basınçta oksijenle ters etkisi olmadan
kesintisiz 3 dakika boyunca doldurulmuştur. Hayvanların karbondioksit ile ancak 60 mm.Hg
basınçla doldurulmaları 3 dakikadan daha az sürede yıkılmaya neden olmuştur. Bu
32
prosedürler emilen karbondioksite bağlı ölümcül biyokimyasal değişimler olduğunu ileri
sürmektedir.
Timpaninin patogenezi üzerine çalışmalarla eşzamanlı olarak, engelleme ve tedavi girişimleri
de araştırılmaktadır. Hayvan başına 50-100 mg prokain penisilin ile besleme ladino
yoncasında otlatılan sığırları 1 ile 3 gün arası timpaniden korumuştur. Ancak penisilinin
etkinliği 3-4 haftadan sonra azalmaktadır. Penisilin gaz gelişme oranını düşürmüş ve
muhtemelen kalitatif olarak rumen mikroflorasını değiştirmiştir. Ne yazık ki açık beside
yoğun rasyonlarla beslenen sığırlarda penisilin daha az etkilidir. Ek olarak mineral, bitkisel ve
hayvansal yağların, hayvan başına 50-100 gram oranı ile oral yoldan uygulanması 3 saat
timpaniyi engellemiştir. Daha uzun bir etki elde etmek için hayvan başına günlük 2-4 onz
tüketimi tespit edilen emülsifiye yağ otların üzerine spreylenmiştir. Terapotik ajanların
etkinliği de araştırılmıştır. Öncelik köpük dağılımı üzerinedir. Sadece köpük giderici
kabiliyeti olan ajanlar etkili olmuştur. Bunlar arasında mineral, bitkisel ve hayvansal yağlar
bulunmaktadır.
Oluşumu. Timpani sığırlarda her yaş, cinsiyet ve ırkta ciddi bir sorun olarak oluşur. Baklagil
bitkilerde otlatılan sığırlarda görülme sıklığı özellikle yüksekken, açık beside yüksek oranda
konsantre içeren rasyonlarla beslenen sığırlarda da yüksektir. Otlatılan sığırlarda timpani
otların büyüme oranının yüksek olduğu bahar yada yaz sırasında oluşmaktadır. Açık besi
sığırlarında her ay oluşmasına karşın rüzgarlı sezonlarda görülme sıklığı yüksektir. Son
yıllarda taze biçilmiş baklagil ve ot karışımlarının açık besi sığırlarının beslenmesinde
kullanılması timpani görülme sıklığını artırmıştır.
Etiyoloji ve Patogenez. Akut timpani rumen içeriğinde fermantasyon sonucu hızla sabit
köpük oluşumu ve hayvanın geğirme sorunları nedeni ile meydana gelir. Köpük dayanıklılığı
gazın, injestin her yerine yayılan küçük balonlar şeklinde kalma eğilimidir. Dayanıksız bir
köpükte küçük gaz balonları büyük serbest bir gaz kütlesi oluşturmak üzere birleşmektedir.
Kronik tekrarlayan timpani sıklıkla; geğirme ile etkileşen difteri ve pnömoni gibi hastalıkların
sekonder komplikasyonu olarak ve ruminal mikroflorada gaz oluşturan bakterilerin
baskınlaşmasına neden olabilen oral antibiyotik ve sulfonamit uygulamaları sonucu gelişir.
Timpaninin patogenezi tamamen anlaşılmamış olmakla birlikte, kontrollü deneyler ve klinik
incelemeler ile hatırı sayılır, güvenilir bilgiler elde edilmiştir. Muhtemelen fermente olma
ihtimali yüksek yemler hızla ve büyük miktarlarda yenilmektedir. Yemi fermente eden rumen
mikroflorası uçucu yağ asitleri oluşturmaktadır. Rumen içeriği asitliği yaklaşık pH 6’ya
düştüğünde fermantasyondan ve salya bikarbonatından karbondioksit gelişimi hızlanmaktadır.
Gaz balonları içeriğe yayılmaktadır. Oluşturulan köpük; bitki proteinleri, pektinleri ve
saponinlerinin varlığı ile sağlamlaşmaktadır. Bazı salya kısımları da köpüğü
kuvvetlendirebilmektedir. Rumenin dorsal kısmında dolaşan bir miktar serbest gaz geğirme
refleksi ile atılabilmektedir. Kardia bölgesindeki köpük normal geğirmeyi engellemektedir.
Gaz gelişiminin devam etmesi ile rumen içi basınç 70mm Hg’ye kadar çıkmaktadır. Şişen
rumen tam kapasitesine kadar genişler. Basınç abdominal ve thoracic boşluklara doğru
artmakta ve dolaşıma ile solunuma mekanik olarak engel oluşturmaktadır. Yüksek basıncın
bir sonucu olarak karbondioksitin plazmaya abzorbe edilmesi ile asit baz dengesi
bozulabilmektedir. Mekanik ve biyokimyasal etkilerin kombinasyonları çoğunlukla kısa bir
seyirden sonra ölümcüldür.
33
Klinik Belirtiler ve Postmortem Lezyonlar. Klinik belirtiler yem yeme sırasında ve
sonrasında hızla ve rumenin şişkinliğinden dolayı gelişmektedir. Rumen içi basınç sol
paralumbar fossanın şişkinliğine neden olmaktadır. Bu çarpıklık belirsizdir ve sıklıkla çok
beslenmiş sığırlarda gözden kaçmaktadır. Tedirgin ve rahatsız olan hayvan yemeyi keser.
Bacaklar abduksiyondadır ve solunumu kolaylaştırmak için kafa uzatılmıştır. Dışkılama ve
idrar sık olabilir. Gözler çıkıklaşmış ve solunum hızlanıp ağızdan yapılıyor olabilir.
Abdominal ağrıdan dolayı hayvan karnını tekmeleyip duruş ve yatış pozisyonunu
değiştirebilir. 1 saatten kısa bir süre sonrasında ölüm şekillenebilir. Gazın geğirilmesi
kurtarıcıdır. Kronik timpani 6-24 saat aralıklarla tekrarlama meyillindedir.
Nekropsi rumenin aşırı şişkinliğine ilişkin değişiklikleri ortaya çıkarmaktadır. İşkembe
maksimum kapasitesine kadar dolmuştur. Diyaframı ileri iten bu genişleme thoracic boşluğun
büyüklüğünü azaltmaktadır. Rumen içeriği, yem ve dayanıklı köpüğün bir karışımı
şeklindedir. Rumen boşluğunun üst düzeyi genellikle serbest bir gaz kütlesi
bulundurmaktadır. Köpük ve yem kardiyayı doldurur. Ölümden birkaç saat sonra nekropsisi
yapılan hayvanlarda rumen duvarı ve hatta abdomen duvarı yırtılmış olabilir çünkü ölüm
sonrasında rumen içi basınç devam etmekte ve artmaktadır.
Abdomen iç basıncı diğer organların tahribatına neden olmaktadır. Damarlardaki ve kalbi de
içeren abdomen ve thoracic boşluk organlarındaki kan hacmi anormal az bir miktarda kan
içermektedir. Buna mukabil özellikle boyun ve kafa boyunca periferal kan vazkülatürü kan ile
şişmiştir. Kanama oluşturmak üzere küçük damarlar yırtılmış olabilir.
Tanı. Timpani klinik olarak, tipik belirtiler temel alınarak teşhis edilmektedir. En önemlisi
abdomenin şişkinliğidir. Çoğunlukla paralumbar fossa belirsizleşmiş ve duvar dışarı çıkıntı
yapmışken çok beslenmiş sığırlarda bu çıkıntı minimumdur ve dikkat çekmez. Belirsiz
şişkinliğe bakarak yanılmış hayvan yetiştiricileri tarafından tecrübe edilmiş bazı durumlarda,
şişkinlik gözden kaçırılarak ölüme neden olunmuştur. Timpani yapan diyetlerle beslenen
sığırların geçmişi de bir tanıya varılmasında önemlidir. Hayvanın geğirme veya mide
sondalaması ile gazın çıkarılması sonucu rahatlaması tanının tayin edilmesine yardım
etmektedir. Nekropside özellikle hastalık sırasında izlenmemiş hayvanlarda sorun,
antemortem timpani ile rumenin içeriğin devam eden fermantasyonu sonucu postmortem
şişkinliğinin ayırt edilmesidir. İki durumda da rumen bir köpük ve yem karışımı ile şişmiştir.
Buna karşın antemortem timpani köpüğü posmortem fermantasyon köpüğünden daha
dayanıklıdır. Ek olarak antemortem timpani viseral damarlardaki kanın çoğunun periferal
damarlara geçmesine neden olmaktadır.
Ayırıcı tanı zehirli bitkiler ve akut enterotoksemiyi de içeren birçok zehir üzerine
düşünülmesini gerektirmektedir. Ayrım, mide içeriğinin zehirler için kimyasal analizini ve
barsak içeriğinin clostridial toksinlerden muayenesini gerektirebilir.
Korunma ve Tedavi. Açık besi sığırlarda korunma için timpani yapıcı diyetlerden özellikle
soya fasulyesi küspesi, soya yağı ve taze biçilmiş baklagil içeren rasyonlardan kaçınılabilir
veya bu diyetler değiştirilebilir. Taze bitkilerle beslenmeden kaynaklanan timpani sulu
baklagiller lezzetli otlarla seyreltilerek kaçınılabilir. Otlatılan hayvanlarda hayvan başına 50100 mg procaine penicilinin yeme katılmasıyla yaklaşık 3 gün timpani engellenebilmektedir.
Ancak ne yazık ki bu prosedür açık besi sığırları için geçerli değildir. Rasyona mineral veya
hayvansal yağların katılması koruyucu etkisi olabilir.
34
Timpaniyi tedavi yöntemi şişkinliğin derecesine göre değişmektedir. Sıklıkla hayvanın
hayatının kurtarılması için acil tedavi gerekmektedir. Zaman izin verirse bir miktar gaz
çıkartmak için bir mide tüpü rumene sokulabilir. Daha şiddetli durumlarda sağ paralumbar
fossadan rumene bir torakar ile girilebilir yada aynı anatomik bölgede cerrahi açılış tesis
edilebilir. Rumen basıncın rahatlamasını takiben daha fazla rahatlamanın sağlanması ve
tekrarın engellenmesi için mineral yağlar ve antifermentler verilir.
Kronik timpanide neden tespit edilip mümkünse düzeltilmelidir ; eğer aşırı antibiyotik yada
sulfonamit kullanımına bağlı ise bu ilaçların kullanımı kesilmelidir; eğer skar dokusunda
dolayı özefageal daralmaya bağlı gelişmişse küçük bir ruminal fistül oluşturulabilir. Değer
kaybının engellenmesi için tekrar eden timpanili hayvanlar kesime gönderilebilir.
Gastrik Erozyon ve Ülser
Gastrik erozyon ve ülser abomazum dokusunun sırasıyla yüzeysel ve lokal derin doku
bütünlüğünün bozulmasıdır. Klinik olarak ülserler nadiren teşhis edilirken erozyonlar hiçbir
zaman teşhis edilemez.
Çeşitli yaşlardaki sığırlarda gastrik ülser insidensini tespit etmek için kesilen sığırların
muayeneleri yapılmıştır. 1500 buzağı üzerinde yapılan bir çalışmada izleyen yaş insidensi
gözlenmiştir: 4 hafta öncesi %0 ; 4-5 hafta %78 ; 8 hafta %95 ; 10-12 hafta %95 ; 12-14 hafta
%98 ; ve genç sığırlarda %68. Başka bir araştırmada 1535 erişkin şişman sığır üzerinde kesim
anında yapılmıştır. Bunların 814’ünün (%53) normal abomazumu varken 721’inin (%47)
mukoz membranının yaralandığı görülmüştür. 721 yaralı mideli içinde 677’sinin(bütün
örneğin %44’ü)sadece tekli veya multiple erozyonu varken, 28’inin(bütünün %1.8’i) sadece
ülseri ve 16’sının(bütünün %1’i) hem ülseri hem erozyonu görülmüştür. Erozyonlar fundus ve
pylorus boyunca rasgele dağılmışken ülserler pylorusta ve fundusun distal bölümündedir.
Neden belirlenememiş olmasına rağmen araştırmacı erozyonların, nakliye stresi ve açık besi
ile kesim arası süreçteki açlıktan kaynaklandığını öne sürmüştür. Diğer sporadik vakalar,
abomasal bir ülserden kaynaklanan şiddetli kanamalara bağlı ölümler ve abomasal duvarın
perfore olduğu ve peritonitisin şekillenmesiyle oluşan ölümler üzerinde araştırılmıştır.
Oluşumu. Yetişkin şişmanlatılmış sığırlar arasında kesim zamanında yaklaşık %45’i
abomazal erozyonlar, %2.9’u abomazal ülser yada ülser skarı bulundurmaktadır. 8-14 hafta
arası yaşlarda abomazal ülserin buzağılardaki insidensi %95 kadar yüksek olabilmektedir.
Eiyoloji ve Patogenez. Sığırlarda abomazal ülser ve erozyonların nedeni incelenmemiştir.
Kesim zamanında erozyon kaynağı ve yüksek insidens bunların; yüksek kalorili bir rasyonun
iptal edilmesine bağlı stres ve açık besiden pazara ya tren yada kamyon ile nakilleri
sırasındaki stres nedeni ile oluştuğu varsayımına neden olmuştur. Bazı olgularda erozyon ve
ülserlerin her ikisi de, viral diarrhea, viral bovine rhinotraceitis ve difteri gibi hastalıkların
sonucu olarak oluşan abomazum mukozasındaki fokal hemorajilerden kaynaklanmaktadır.
Sığırların otlaktan açık besiye sevki
sırasında oluşan erozyonlar, abomazumda
predizpozisyon yaratıp ülserleşmeyi başlatabilmektedir.
Erozyon ve ülserlerin nedenleri iyi anlaşılmadığından, patogenez sadece bir varsayım olabilir.
Besinin son aşamaları sırasında sığırlar; yüksek kalorili yemlere sınırsız miktarda, kesintisiz
bir ulaşım serbestliğine sahiptir ve sakin bir çevrede barındırılmaktadırlar. Pazarlama
35
zamanında aniden, bütün yemler kaldırılmakta ve hayvanlar kamyon veya trenlerle pazara
nakledilmektedir. Kalabalık yoğun ve korku şiddetlidir. Bu stresli durum kesimin hemen
öncesinde 48-72 saat sürmekte ve gastrik fokal hemoraji ve erozyonlarla
sonuçlanabilmektedir.
Ülserler; açık besiye sevk zamanından ve abomazum mukozasında enfeksiyöz hastalıklarla
oluşan fokal hemorajilerden köken alabilmektedir. Hemorajiyi saran mukoza zayıf
dolaşımdan dolayı cansızlaşmıştır. Gastrik enzimler bozulmuş mukoza hücrelerini ve sızan
kanı tahrip eder. Bu süreç doku bütünlüğünün bozulmasına ve sonra ülserin başlangıcında
gerideki dokunun bozulmasına neden olur.
Dokunun ilerleyen bozulması ve sindirimi tüm mukoza boyunca devam edebilir ve
submukozaya girebilir. Birkaç vakada süreç bütün duvar delinene kadar devam etmiştir.
Ölüm, aşınan bir arterden şiddetli kanama yada gastrik duvarın delinmesiyle gastrik içeriğin
periton boşluğuna boşalmasına bağlı peritonitis sonucu oluşabilmektedir. Birkaç ölümün
dışında ülserler skar dokusu oluşumu ile iyileşmektedir. Skarın kontraksiyonu mukozanın
yıldızımsı şekil bozukluğuna neden olur.
Klinik Belirtiler ve Postmortem Lezyonlar. Abomazal erozyonlar tanınabilir klinik belirti
oluşturmamaktadır. Genellikle ülserler de asemptomatiktir. Ancak bazı durumlarda ülserler
anoreksi, depresyon, abomazum bölgesinde belirsiz ağrı ve abdominal tedirginliğe neden
olmaktadır. Basınç ile acı artmaz ve vücut sıcaklığı normaldir. Yavaş hemoraji(kanama)
bazen dışkıda farkedilebilir siyah katranımsı kanama ve membranlarda solukluğa neden
olmaktadır. Gastrik duvarın ülseröz delinmesiyle oluşan genel peritonitis sonucu ateş,
abdominal tedirginlik, diarrhea, depresyon ve hareke etmeye isteksizlik görülür.
Kesim anında açılıp temizlenen abomazumda tekli veya çoklu erozyonlar bulunabilir. Her
erozyon, genellikle hemorajik doku ile çevrelenmiş sığ bir boşluktur. Farklı boy, şekil, sayı ve
konumdadırlar. Fundusta erozyonların çoğu plicaenın sınırındadır. Çoklu erozyon olması
durumunda gastrik boşluğa bir miktar hemoglobin kaçabilir.
Ülser çoğunlukla teklidir, sirkülerdir ve fundusun distal bölümünde yada pylorusta
bulunmaktadır. Sınırları keskindir. Ülser çoğunlukla 10-30 mm. çapındadır. Bozukluk en
azından submukozaya kadar uzanır. Ülserin zemini nekrotik hücreler, fibrin ve besin içerir.
Ölümcül hemoraji durumunda abomazum; omazuma geriye akış ile, barsaklara ileri akışla
geçebilecek olan, kanla şişmiştir. Kan pıhtısının genellikle ülserden yayıldığı görülmektedir.
Ölümcül delinme durumunda ülser bütün gastrik duvar boyunca yayılmakta ve yangılı periton
boşluğunda besin bulunmaktadır. Delinme noktası yanında çevre organlar abomazuma
yapışmış olabilmektedir. Komşu dokuların kasılmaları sonucu ülser skarı mukozada
yıldızımsı bozulma oluşturmaktadır.
Histopatolojik olarak erosyonlar; fokal bozulmayı, bazı hücrelerin sindirildiğini ve lamina
propriada kanamayı gösterir. Ülser bir yangı reaksiyonu ile çevrilebilir; zemin fibrin,
lökositler ve granulasyon dokusu içerir. Ölümcül hemoraji durumunda yıpranmış arter
çoğunlukla farkedilebilirdir.
Tanı. Erozyonların klinik tanısı hiçbir zaman koyulamaz. Ancak nekropsi ve kesimden sonra,
açılan abomazumun temizlenmesi ile fark edilebilirler. Ülserlerin klinik tanısı; özellikle
36
abdominal tedirginlik, manuel baskı ile artmayan abomazal ağrı ve siyah katranımsı dışkı gibi
tipik belirtiler temel alınarak koyulabilir.
Ayırıcı tanı, travmatik retikulitis ve cocsidiosis ile salmonellosis gibi gastrik hemoraji
nedenleri üzerine düşünülmesini gerektirmektedir. Travmatik retikulitiste retikulum
bölgesinde kolaylıkla metal tespit edilebilir ve xyphoid kıkırdak bölgesi üzerine yapılan
manuel basınç ağrıyı artırmaktadır. Coccidiosisde oositler
dışkının mikroskobik
muayenesinde tanımlanabilirler ve önemli sayılarda mevcutturlar. Salmonellosisde dışkı aşırı
akışkandır ve gübreden Salmonella türleri izole edilebilir.
Tedavi. Başarılı tedavi, yönetimde değişiklik ve tıbbi tedavi gerektirir. Yüksek kalorili
diyetler çayır otu, yulaf ve arpa ile değiştirilmelidir. Bir galon mineral yağ, 1 pound
magnesium oksit ile karıştırılıp mide tüpü ile uygulanmalıdır. Günde ,1 pound vücut ağırlığı
başına 1.5 grain(065 gram) sulfamethazine veya sulfabromethazine 1-2 gün uygulanarak
izleyen birkaç günde önceki günün yarısı doz uygulanarak ulserin muhtemel bakteriyel
enfeksiyonları engellenebilir.
Şiddetli kanamalı besili hayvanlar, maddi değer kaybını engellemek için yetişkin hale
gelmeden kesime gönderilebilir.
Görüş ve önerileriniz için e-mail adresimiz: [email protected]
37

Benzer belgeler