Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Koordinatörlüğü

Transkript

Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Koordinatörlüğü
Kelebeğin Rüyası
26
Filmin Yapım Tasarımını üstlenen
Zonguldaklı yönetmen Kıvanç
Baruönü, Kampüsün Sesi’ne konuştu
20 8
Devrek Meslek Yüksekokulu
Dr. Dilek Didem AYYILDIZ
Çıtayı yükseltti
“Mobil KETEM, tüm Türkiye’ye
örnek gösterilen bir proje oldu”
B ü l e n t
E c e v i t
Bülent Ecevit Üniversitesi
Ü n i v e r s i t e s i
Ocak - Şubat 2013 Yıl 3
Sayı 13
Üniversitemizin
DEV yatırımları başlıyor
BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİNİN EĞİTİM ve SOSYAL FAALİYETLERİNE
BÜYÜK GÜÇ KATACAK YENİ FİZİKİ YATIRIMLAR YAŞAMA GEÇİRİLİYOR
BEÜ MERKEZİ DERSLİKLER ve OFİS BİNASI
BEÜ KAPALI YÜZME HAVUZU ve SOSYAL TESİSLERİ BİNASI
BEÜ’NÜN SAĞLIK YATIRIMLARI HIZ KESMİYOR
BEÜ ONKOLOJİ MERKEZİ BİNASI
TÜRKİYE’DE KAMUYA BAĞLI İLK DİYABET ve OBEZİTE MERKEZİ
DİJİTAL ANJİYOGRAFİ
DİJİTAL MAMOGRAFİ
KULAK BURUN BOĞAZ SERVİSİ YENİLENİYOR
> 3’TE
2
B
ULUSLARARASI İLİŞKİLER
Ocak-Şubat 2013
ÜLEN
ECEVİ
T
ÜNİVERSİTESİ
BEÜ, 28 farklı ülkeden öğrencileriyle dünya
üniversitesi olma yolunda ilerliyor
Bülent Ecevit Üniversitesinde (BEÜ) öğrenim gören yabancı uyruklu öğrencilerin
sayısı, 2012-2013 akademik döneminde, 28
farklı ülkeden 104 öğrenciye ulaştı. Yabancı
uyruklu öğrenci sayısının geçen yıla göre
iki kat arttığını ve bu sayıyı önümüzdeki
yıllarda daha da artırmayı hedeflediklerini
belirten BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut
Özer, konuyla ilgili olarak şu açıklamayı
yaptı:
“Geçen yıl 14 farklı ülkeden 55 olan yabancı uyruklu öğrenci sayısı bu yıl yaklaşık
iki katına çıkarıldı. İkisi lisansüstü olmak
üzere, 11 farklı eğitim birimde 28 farklı ülkeden (Afganistan, Almanya, Arnavutluk,
Azerbaycan, Bulgaristan, Demokratik
Kongo Cumhuriyeti, Etiyopya, Fas, Fil Dişi
Sahili, Filistin, Filistin/Ürdün, Gine-Bissau,
Gürcistan, Irak, İran, Kazakistan, Kırgızistan, Moğolistan, Moldova, Özbekistan, Pakistan, Romanya, Somali, Suriye,
Türkiye-çifte vatandaş, Türkmenistan, Ukrayna, Yemen) 104 öğrenci eğitim öğretim
faaliyetlerimize katıldı. Türkiye’ye ve Zonguldak’a gelen yabancı öğrencileri, farklı
kültürlerin, renklerin, dil ve dinlerin elçileri olarak kabul ediyoruz. Yabancı uyruklu
öğrencilerimizi diğer öğrencilerimizden
farklı görmüyoruz. Yabancı öğrencilerimiz,
ülkelerine döndüklerinde Üniversitemizin
ve kentimizin birer elçileri olacaklardır; bu
nedenle onların bizler için ayrı bir önemi
var. Bu yıl ilk defa yedi farklı dilde çevrimiçi kayıt sistemi uygulanarak internet
üzerinden yapılan başvurular toplamında
yabancı ülkelerden 280 öğrenci Bülent Ecevit Üniversitesine başvuru yaptı. Adayların yerleştirmelerini yabancı uyruklu
öğrencilerin not durumlarını dikkate alarak yaptık. En fazla tercih, tıp fakültemize
oldu ve önümüzdeki yıl için tıp fakültemizin yabancı uyruklu öğrenci kontenjanını
artırmak amacıyla şimdiden hazırlıklara
başladık. Bu yılki başvurulardan elde ettiğimiz verileri en iyi şekilde analiz edip önümüzdeki yıl için çalışmalar yaparak,
öğrenci sayımızı daha da artıracağız.
Öğrencilerimiz burada bir yıl okuduktan
sonra ülkelerine gidip kendi ülkelerinde
bizim imkânlarımızı, ülkemizi, şehrimizi ve
Üniversitemizi tanıtacaklar. Artık BEÜ
dünya üniversiteleri arasında olma yolunda
önemli adımlar atmaya başladı. İnşallah yabancı öğrenci sayısını birkaç yıl içinde
500’ün üzerine çıkarmayı hedefliyoruz.
Üniversitemizde öğrenim görmekte olan
yabancı uyruklu öğrencilerin öğrenim hayatlarını kolaylaştırabilmek için gerekli
akademik ortamın hazırlanması ve üniversiteye uyum sağlayabilmeleri amacıyla BEÜ
Uluslararası Öğrenci Ofisini geçen yıl faaliyete geçirdik. Yabancı uyruklu öğrencileri-
Yıllar İtibarıyla Yabancı Uyruklu Öğrencilerin
Ülke Bazında Dağılımı
Yıllar İtibarıyla Yabancı Uyruklu Öğrenci Sayıları
Yabancı Uyruklu Öğrenci Bilgileri
Öğrenci Sayısı - Kendi İmkanı İle - BEÜ
BEÜ Kampüsün Sesi
Sayı : 13 Yıl : 3
Ocak - Şubat 2013
Bülent Ecevit Üniversitesi adına
İmtiyaz Sahibi
2010-2011 2011-2012 2012-2013
43
Öğrenci Sayısı - Burslu - BEÜ
57
3
Öğrenci Sayısı - Burslu-Karabük Üni.
Kayıt Sildiren Öğrenci Sayısı
TOPLAM
BEÜ Rektörü
Prof. Dr. Mahmut Özer
43
Afganistan
33
Almanya
6
7
-11
-3
55
104
Yıllar İtibarıyla Yabancı Uyruklu Öğrencilerin Enstitü
Fakülte/Yüksekokul/ Meslek Yüksekokulu Öğrenci Sayıları
Yrd. Doç. Dr. Halil Yıldırım
Yazı İşleri Müdürü
Birim Bazında Sayılar
S. Tuğra Şeker
Sekreterya
Aysu Aysel
Fotoğraf
Birol Akbaba
Mutlu Kabuk
Adres
Bülent Ecevit
Üniversitesi Rektörlüğü
67100 Zonguldak
Telefon
0372 257 40 10
e-posta
[email protected]
www.beun.edu.tr
4.000 adet basılmıştır.
BULUŞ Tasarım ve
Matbaacılık Hizmetleri
San. ve Tic. - Ankara
14
3
6
Azerbaycan
24
22
21
Bulgaristan
2
2
3
Arnavutluk
2
Deniz İşletmeciliği ve Yönetimi Yüksekokulu
1
Diş Hekimliği Fakültesi
Ereğli Eğitim Fakültesi
5
Demokratik Kongo Cum.
32
31
Mühendislik Fak.
2
2
TOPLAM ENSTİTÜ/FAKÜLTE/YÜKSEKOKUL
/MESLEK YÜKSEKOKULU SAYISI
6
1
2
2
3
8
1
1
Kırgızistan
1
2
45
Moldova
1
15
Özbekistan
1
Pakistan
2
Romanya
1
6
9
Somali
1
Suriye
7
2
Moğolistan
1
2
5
2
1
15
Zonguldak Meslek Yüksekokulu
1
2
Irak
8
1
2
6
Kazakistan
İ.İ.B.F.
Alaplı Meslek Yüksekokulu
1
3
4
5
3
Gürcistan
3
Zonguldak Sağlık Yüksekokulu
1
2
Gine-Bissau
İran
3
Tıp Fakültesi (Karabük Üni.)
1
1
Filistin/Ürdün
4
3
1
1
Etiyopya
1
Fen-Edebiyat Fakültesi
Tıp Fakültesi
1
Filistin
Öğr. Gör. Özlem Bahadır
2012-2013
1
Fil Dişi Sahili
2010-2011 2011-2012 2012-2013
Sağlık Bilimleri Enstitüsü
2010-2011 2011-2012
2
Fas
Genel Yayın Yönetmeni
Grafik ve Görsel Tasarım
Ülkeler
65
2
Öğrenci Sayısı - Kendi İmkanı İle-Karabük Üni.
mizin sosyal ve kültürel alanlardaki ihtiyaçlarının karşılanması, barınma ve özellikle uyum sorunlarının çözülmesi ile
birlikte Üniversitemiz sadece yurt içinde
değil, yurt dışında da tercih edilen bir üniversite kimliğine kavuşacak.”
11
5
1
Türkiye (Çifte vatandaş)
Türkmenistan
4
8
8
Ukrayna
7
1
Yemen
TOPLAM ÜLKE SAYISI
4
9
1
1
14
28
B
ÜLEN
ECEVİ
T
YATIRIM
ÜNİVERSİTESİ
Ocak-Şubat 2013
3
Üniversitemizin DEV yatırımları başlıyor
Üniversitemiz adına TOKİ tarafından ihale edilen yatırımların inşasına başlanıyor. Bülent Ecevit Üniversitesi yatırım programında yer alan Onkoloji Merkezi, Merkezi Derslikler
ve Ofis Binası ile Kapalı Yüzme Havuzu ve Sosyal Tesislerinin yapımına ilişkin ihale, 11 Şubat 2013 tarihinde yapıldı. Üniversitemiz yatırım programında yer alan son derece
önemli bu üç proje, en kısa sürede yaşama geçirilecek.
BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİNİN EĞİTİM ve SOSYAL FAALİYETLERİNE
BÜYÜK GÜÇ KATACAK YENİ FİZİKİ YATIRIMLAR YAŞAMA GEÇİRİLİYOR
• BEÜ MERKEZİ DERSLİKLER ve OFİS BİNASI
Merkezi Derslikler ve Ofis Binası, Üniversitemiz Merkez Kampüsü içerisinde yer alan İnşaat Bölümü laboratuvarları ve iş atölyelerinin bulunduğu alanı da kapsayacak
şekilde yapılacak. Binanın taban alanı yaklaşık 4.800 metrekare; toplam kullanım alanı ise17.029 metrekare olacak.
Bina içerisinde; 220 kişilik 3 adet amfi, 50 ve 100 kişilik 20
adet derslik, 7adet bilgisayar salonu, ofisler ve servisler yer
alacak. Bina, dört katlı ayrı bloklar halinde yapılacak.
• BEÜ ONKOLOJİ MERKEZİ BİNASI
Üniversitemiz Sağlık Kampüsünde inşa edilecek binanın taban alanı yaklaşık 800 metrekare. Toplam 4.402 metrekare kulanım alanı bulunan bina, üç katlı olacak şekilde
planlandı. Projede, her biri tek kişilik olmak üzere, 41 adet
hasta yatak odaları bulunuyor. Ayrıca bina içerisinde kemoterapi ve kemik iliği nakli üniteleri yer alıyor. Yeteri
kadar servis alanı bulunan bina, mevcut hastane binasının
bitişiğinde ilave bir blok olarak tasarlandı. Bu sayede, hastanenin diğer hizmetlerinden de yararlanılabilecek.
• BEÜ KAPALI YÜZME HAVUZU ve SOSYAL
TESİSLERİ BİNASI
BEÜ Kapalı Yüzme Havuzu ve Sosyal Tesisleri, Üniversitemiz Merkez Kampüsü yanında yer alan Devlet Karayolunun alt kısmında yapılacak. Binanın taban alanı
yaklaşık 1.850 metrekare; bodrum ve zemin katının üzerinde bir katlı olarak inşa edilecek binanın kullanım alanı
da 4.435 metrekare olacak. Yüzme havuzu ise yarı olimpik
havuz standartlarına sahip olacak. Ayrıca bina içerisinde
seyirci tribünleri, sağlıklı yaşam salonu, soyunma kabinleri, duşlar, idari birimler ve kafeterya da yer alacak.
BEÜ’NÜN SAĞLIK YATIRIMLARI HIZ KESMİYOR
• TÜRKİYE’DE KAMUYA BAĞLI
İLK DİYABET ve OBEZİTE MERKEZİ
Bülent Ecevit Üniversitesi, Türkiye’nin
kamuya bağlı ilk Diyabet ve Obezite Merkezini Zonguldak’ta kuruyor. Bölgemizde
nüfusun obezite (% 27-41) ve diyabet
(%12-13) oranının yüksek olmasına rağmen, bu hastalıklarla mücadele edecek donanımlı bir merkez bulunmuyor. Bu
ihtiyacı karşılamak amacıyla, Bülent
Ecevit Üniversitesi tarafından kurulacak
olan Obezite ve Diyabet Merkezinin 2013
yılı içerisinde tamamlanarak, 2014 yılında
hizmete açılması planlanıyor. Bölgedeki
önemli bir boşluğu dolduracak olan Merkez, ulusal ve uluslararası hizmetleri ve bilimsel faaliyetleri yürütecek bir nitelikte
tasarlandı. Merkez, tanı, tedavi ve koruyucu sağlık hizmetlerini yürütecek tüm donanıma sahip olacak.
• DİJİTAL ANJİYOGRAFİ
Yaklaşık 1.500.000 TL maliyetle hastanemize alımı planlanan yeni Digital Anjiografi Sistemi sayesinde, BEÜ Uygulama ve
Araştırma Hastanesi bölgemizde en üst düzeyde sağlık hizmeti standardına ulaşılmış
olacak. Anjiyografi, insan vücudundaki
tüm damarların içlerine yüksek yoğunlukta
bir madde verilerek grafilerinin çekilmesidir. İnsan vücudundaki tüm organların
(kalp, beyin, iç organlar, kol ve bacaklar
dâhil) damarları olduğu için, anjiyografileri yapılabilir. Bu anjiyografiler sayesinde,
başta kalp damar hastalıkları olmak üzere,
damarlarla ilgili birçok hastalığa sağlıklı biçimde tanı koyulabilir. Girişimsel Radyoloji ise, son yıllarda dünyada ve eş zamanlı
olarak ülkemizde de uygulama alanı bulan,
görüntüleme eşliğinde tanı ve tedavi uygulamalarının yapıldığı özel bir uygulama
alanıdır.
• DİJİTAL MAMOGRAFİ
Hastanemize alımı planlanan dijital mamografi, daha hızlı ve kaliteli çekim sağlayan, eski tip cihazlara göre % 40 daha az
radyasyon kullanan, erken meme kanserinde tel işaretleme yapılabilen ve tanı şansını artıran yeni nesil bir cihaz... Yaklaşık
500.000 TL değerindeki bu cihazın BEÜ
Hastanesine kazandırılması sayesinde hastanemiz, meme hastalıklarının tanı ve tedavisinde bölgemizde fark yaratan bir
sağlık kuruluşu haline gelecek.
• KULAK BURUN BOĞAZ SERVİSİ
YENİLENİYOR
Hastanemiz Kulak Burun Boğaz (KBB)
Birimine yeni tıbbi cihaz alımları için de işlemler başlatıldı. Bu çerçevede mevcut ömrünü tamamlamış ameliyat mikroskobu,
endovizyon sistemi, BERA ve otoakustik
emizyon cihazı, tur seti ve muayene modülleri yenilecek. Alınacak ameliyat
mikroskobu ile tüm kulak hastalıklarının tedavisine yönelik kulak mikrocerrahi
ameliyatları
yapılabilecek.
Yenilenen endovizyon sistemi ile sinüs
ve burun hastalıklarına yönelik ileri cerrahi işlemler gerçekleştirilebilecek.
BERA ve otoakustik emisyon cihazları
sayesinde ise, tüm yaş grubundaki hastalara yönelik tarama ve klinik işitme
testleri yapılabilecek. Poliklinik muayene modüllerinin yenilenmesiyle hastalara daha kaliteli muayene hizmeti
sunulacak. Yaklaşık 450.000 TL maliyetle alımı planlanan bu sistemler sayesinde hastalarımız, KBB ve baş boyunla
ilgili tüm hastalıklarına yönelik çağdaş
tedavi olanaklarına kavuşacaklar.
4
B
ÜLEN
ECEVİ
HABER
Ocak-Şubat 2013
T
ÜNİVERSİTESİ
BEÜ’nün Sağlık Kurumları İşletmeciliği
Tezsiz Yüksek Lisans Programına yoğun ilgi
Bülent Ecevit Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü bünyesinde, 30 kişilik kontenjanla açılan “İşletme Anabilim Dalı Sağlık
Kurumları İşletmeciliği II. Öğretim Tezsiz
Yüksek Lisans Programı” büyük ilgiyle karşılandı. 2012-2013 eğitim-öğretim bahar
döneminde başlayacak programa 52 başvuru yapıldı.
Kontenjanının tamamı dolan programa
özellikle sağlık sektörü çalışanları yoğun
ilgi gösterdi. Sağlık Kurumları İşletmeciliği
Programı ile çeşitli sağlık kurumlarının
orta ve üst düzey yönetim kademelerinde
görev alacak personelin yetiştirilmesi hedefleniyor.
Sağlık kurumları işletmecileri kamu, üniversite ve vakıf hastanelerinde, özel hastanelerde, rehabilitasyon merkezlerinde,
Emekli Sandığı, Bağ-Kur, SSK gibi kuruluşların sağlık sigortası ile ilgili birimlerinde, özel sigorta şirketlerinde, ilaç, tıbbi
cihaz üreten endüstri kuruluşlarında sağlık
araştırma merkezlerinde görev alabiliyorlar.
Sağlık Kurumları İşletmeciliği Programı,
sağlık kuruluşlarının çağdaş işletmecilik
anlayışı ile yönetilmesi ve bu alanda eğitilmiş insan gücüne duyulan gereksinim göz
önüne alındığında önemli bir boşluğu dolduracak.
Bülent Ecevit Üniversitesi Hastanesi
Biyokimya Laboratuvarı
Türkiye’nin en iyi
laboratuvarları
arasında
Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Uygulama ve Araştırma Hastanesi Tıbbi
Biyokimya Anabilim Dalı tarafından
yönetilen Biyokimya Laboratuvarının
her yıl düzenli olarak yurtdışında yaptırılan dış kalite kontrol değerlendirme
sonuçlarına göre; laboratuvarda yapılan hormon analizleri, 2012 yılı OcakAralık ayları arasında aylık yapılan
Bedriye ÖZKAN
tarafından tefriş edilen
odanın açılışı yapıldı
Bülent Ecevit Üniversitesi Uygulama ve
Araştırma Hastanesi Nöroloji Servisinde,
Mustafa Özkan adına eşi Bedriye Özkan
tarafından tefriş edilen odanın açılışı,
22 Ocak 2013 tarihinde yapıldı. Özkan
ailesi ve hastane yönetiminin katıldığı
açılışta Başhekim Doç. Dr. K. Varım Numanoğlu tarafından Bedriye Özkan’a te-
şekkür belgesi verildi. BEÜ Hastanesinin
her geçen gün güçlenerek büyüdüğünü
belirten Doç. Dr. K. Varım Numanoğlu,
“Bu yöndeki çalışmalarımızda Zoguldaklı
hayırseverlerin katkıları bizlere güç vermektedir. Numanoğlu, “Üniversitemize
yapmış olduğu bağıştan dolayı Bedriye
Özkan’a teşekkürü bir borç biliriz” dedi.
denetimleri başarıyla tamamladı.
Elde edilen sonuçlara göre; BEÜ Hastanesi Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı
Hormon Laboratuvarı, Türkiye’den
programa katılan 305 laboratuvar arasında “en iyi 17 laboratuvardan biri”
oldu. Tüm dünyada programa katılan
1792 laboratuvarın arasında ise “ilk
887’nin” içine girmeyi başardı.
6
Ocak-Şubat 2013
BEÜ Dünya Üniversiteler
Liginde Hızla Yükselmeye
Devam Ediyor
Üniversitemiz, Webometrics Ocak 2013
Dünya üniversiteler sıralamasında 21.250
üniversite arasında 2.020’nci sıraya yükseldi.
Dünya üniversitelerinin web sayfalarının
evrensel ölçütlere göre sıralamasının yapıldığı ve bu alanda dünyadaki en kapsamlı çalışma olarak kabul edilen Webometrics’in
(Ranking Web of World Universities) her yıl
Ocak ve Temmuz aylarında açıklanan listelerinde Bülent Ecevit Üniversitesinin hızlı
yükselişi sürüyor. Webometrics’in Temmuz
2012 listesinde 2.382’nci sırada yer alan
Bülent Ecevit Üniversitesi, dünya çapında
21.250 üniversitenin değerlendirmeye tabi
tutulduğu Ocak 2013 listesinde 362 basamak
birden yükselerek, 2.020’nci sırada yer almayı başardı.
Sadece ülkemiz üniversitelerinin dâhil
edildiği sıralamada ise Temmuz 2012 döneminde 57’nci sırada yer alan üniversitemiz,
bu yılki sıralamada 11 basamak yükselerek
46’ncı sırada yer aldı. Bu sonuçlarla Üniversitemiz, ulusal ölçekte en hızlı yükselme başarısını gösteren üniversitelerden biri oldu.
Öğretmen adayları
musikiyle coştu
Ereğli Eğitim Fakültesi Spor Salonunda,
BEÜ Türk Sanat Müziği Topluluğu tarafından
bir konser verildi.
Konsere, BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut
Özer, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhlis
Bağdigen ve Prof Dr. Orhan Uzun, Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık ve eşi Neriman
Posbıyık, Ereğli Eğitim Fakültesi Dekanı Prof.
Dr. Ali Azar, Erdemir Teknik Hizmetler ve
Yatırımlar Genel Müdür Yardımcısı Mücteba
Bekcan, Erdemir Kurumsal İlişkiler ve Sosyal
Hizmetler Müdürü Gülşin Yöney, Ereğli TSO
Meclis Başkanı Zeki Us, Üniversite çalışanları
ve öğrenciler katıldı.
B
ÜNİVERSİTE
Birol Akbaba yönetimindeki Türk Sanat
Müziği Topluluğu, değişik makamlarda seslendirdiği koro ve solo şarkılarla büyük alkış
aldı. Konser sonunda Şef Birol Akbaba öğrencileri de sahneye davet ederek koroya eşlik etmelerini istedi. Bir grup öğrenci sahneye
çıkarak koro elemanları ile birlikte sevilen şarkıları seslendirdi.
Konser sonunda BEÜ Rektörü Prof. Dr.
Mahmut Özer tarafından Koro Şefi Birol
Akbaba’ya teşekkür çiçeği verildi. Özer; “Bize
bu akşam sevgi ve aşk dolu eserler seslendiren
topluluğa ve konsere emeği geçenlere teşekkür
ediyorum” dedi.
ÜLEN
ECEVİ
T
ÜNİVERSİTESİ
ÖĞRENCİNİN GÜNDEMİ
Samet Memişoğlu
Bülent Ecevit Üniversitesi Öğrenci
Konseyi Başkanı
Bülent Ecevit Üniversitesi Öğrenci Konseyi olarak bizler, öğrenci arkadaşlarımızın haklarını savunmak için buradayız. Öğrenci sorunlarını, görüş ve düşüncelerini başta Rektörlük olmak üzere, ilgili yönetim organlarına iletmek ve
sorunlara çözüm bulmak ve de bunların takipçisi olmak bizim temel görevimizdir. Sizlerin değerli oyları ile bizlere vermiş olduğunuz görevi, hiçbir öğrenciyi dışarıda bırakmadan, bir bütün olarak hareket ederek layığı ile yerine
getirmek asıl hedefimizdir.
Öğrenci Konseyi Başkanlığına seçim sürecinde düşündüğüm tek şey, öğrencinin hakkını nasıl en iyi şekilde savunabilirim veya savunmalıyım oldu. Yeni
başlayan başkanlık sürecimde gördüğüm ve bana hissettirilen tek şey ‘azimdi’.
Hiç beklemediğim ve hayalini kurmadığım azimli bir öğrenci topluluğuyla
karşı karşıyayım ve bu Öğrenci Konseyini çok heyecanlandırdı. Bunun üzerine
bir an önce harekete geçmek istedik. Önceki Konseyin başlatmış olduğu “Yarının Liderleri” projesiyle ilk hamlemizi yapmış olduk ve peşinden beklenmeyen bir yoğunlukla projeler üst üste gelmeye başladı. Öğrenci arkadaşlarımıza
anlatılamayan bir şey de Üniversite yönetimimizin yapılan işlerde her zaman
öğrencilerin arkasında olduğudur. Gerek konseyimizin gerçekleştireceği organizasyon ve projeler öncesinde Valilik ve belediyeler gibi kamu kuruluşlarıyla
iletişime geçilmesinde, gerekse de bunların hayata geçirilme sürecinde Üniversite yönetiminin maddi ve manevi desteklerini hep yanımızda hissettik.
BEÜ Öğrenci Konseyi olarak, “Altın Kalpler, Işıldayan Gözler” projesi ile yardıma muhtaç öğrenci, aile ve toplulukların yüzünü güldürmeyi hedefledik.
“Engelsiz Yaşam” Projesi ile Zonguldak ilindeki engelli kardeşlerimizin bir
nebze olsun engellerini ortadan kaldırmayı hedefledik. “Benim Bir Umudum
Var” Projesi ile otizmli bireylerin topluma kazandırılması amacıyla spor ve
müzik eğitimlerinin verilmesi ve atıl durumdaki kamu bina ve arazilerinin bu
projede değerlendirilmesini hedefledik. Türkiye Öğrenci Konseyi olarak, önümüzdeki günlerde “Özgür ol”, “Bana Sor” gibi projelerde Bülent Ecevit Üniversitesi bünyesindeki tüm arkadaşlarımızı aramızda görmek istiyoruz. Geçmiş
günlerde Konsey dışındaki arkadaşların ‘neden biz görev alamıyoruz?’ gibi sorularıyla karşı karşıya kaldık. Fakat bilinmesi gereken şey, Konsey olarak bizler her türlü teklife veya bizimle birlikte çalışmak isteyen her bireye açık
olduğumuzdur.
Sizden istediğimiz, yapılan projelerde veya sizin bizlere sunduğunuz projelerde her adımı sizin atmanız ve yapılacak her projede bizimle birlikte olmanızdır. Üniversitemizle ilgili sıkıntılarda bizlere ulaşamadığını söyleyen
arkadaşlarla karşılaştık. Odamıza gelindiğinde bizleri bulamadığını söyleyen
arkadaşlarımız da oldu. Fakat unutulan bir gerçek var ki ‘bizler de öğrenciyiz’.
Biz de sizler gibi derslere giriyoruz, sizler gibi sınavlara giriyoruz. Bizlere sunduğunuz her teklif - emin olunuz ki- gerekli mercilere iletilmektedir. Biz bu
konularda öğrenci arkadaşlarımıza elimizden gelen her türlü desteği sağlamaktayız. Ancak bazı engeller bizden kaynaklanmamaktadır.
Sosyal medyayı en iyi şekilde kullandığımıza inanıyoruz. Üniversitedeki tüm
öğrencilerin de bizimle birlikte en iyi şekilde kullandığından şüphemiz olmamakla birlikte Facebook, Twitter gibi sosyal paylaşım alanlarını da bizlerle birlikte kullanırlarsa okul içi veya dışı tüm etkinlik, haber gibi olaylardan daha
rahat şekilde haberdar olabilirler. Projeler, geziler, etkinlikler vb. faaliyetleri
mümkün olduğunca en kısa sürede üniversitemizde duyurmaya çalışıyoruz.
Öğrencilerin de sosyal medyada bizleri takip ederek üniversitemizdeki organizasyonlardan haberdar olabilirler.
En büyük amacımız, Bülent Ecevit Üniversitesinden mezun olan tüm arkadaşlarımızın iş hayatına tam donanımlı olarak başlayabilmelerini sağlamaktır.
Görev süremiz boyunca okulumuzun ismini en iyi şekilde temsil edip okulumuzun öğrencilere sunduğu imkânları genişleteceğiz. Üniversitemizin isminin değişmesiyle üzerimize daha büyük bir sorumluluk yüklenmiş oldu. Artık
üniversitemizin yenilenen ismini diğer üniversiteler arasında ön plana çıkarmamız gerekmektedir. Bizler bunun farkında olup çalışmalarımızı bu doğrultuda gerçekleştiriyoruz. Tüm öğrenci arkadaşlarımız bundan hiçbir kuşku
duymamalıdırlar.
Ve unutulmamalı ki bu üniversite sizin üniversiteniz…
B
ÜLEN
ECEVİ
T
ÜNİVERSİTE
ÜNİVERSİTESİ
7
Uluslararası İlişkilerden
Bilgilendirme Toplantısı
AB Diploma
Eki Etiketi almaya
hak kazanan
Üniversitemize
YÖK’ten kutlama
Bülent Ecevit Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Koordinatörü Doç. Dr.
Zuhal Kunduracılar, 22 Şubat 2013 tarihinde, 2011 yılından itibaren yapılan
anlaşmalar hakkında bilgilendirme toplantısı yaptı.
Toplantıda, 2011 yılından itibaren
sekiz farklı üniversite ile yapılan uluslararası işbirlikleri masaya yatırıldı. Ayrıca, 26 Ekim 2012 tarihinde
üniversitemizin üye olduğu ve Avrupa’daki yükseköğretimi şekillendiren
YÖK Başkanı Prof. Dr.
Gökhan Çetinsaya
Bülent Ecevit Üniversitesinin 2012 yılının
Haziran ayında yaptığı Diploma Eki Etiketi
başvurusu, Avrupa Komisyonu tarafından
değerlendirilerek onaylandı. Bu kapsamda,
Üniversitemiz, Bologna sürecinin önemli basamaklarından biri olan Uluslararası Diploma Eki Etiketini (Diploma Supplement
Label) almaya hak kazandı. Türkiye'de ve
Avrupa'da sayılı üniversitenin sahip olduğu
Diploma Eki Etiketi, öğrencilerin diplomalarına ek olarak verilen tamamlayıcı bir belge
niteliğinde olup uluslararası akademik ve
mesleki tanınırlığı sağlıyor.
Konuyla ilgili olarak Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanlığından Bülent Ecevit
Üniversitesi Rektörlüğüne bir kutlama mesajı gönderildi. YÖK Başkanı Prof. Dr.
Gökhan Çetinsaya’nın imzasını taşıyan mesajda şu görüşlere yer verildi:
“Özellikle Avrupa bölgesinde bir prestij
göstergesi olan ve tanınma, kabul görme ve
Ocak-Şubat 2013
üniversiteler arası hareketliliği artırıcı, öğrenci değişimi konusunda kolaylıklar sağlayan bu şeffaflık araçlarının önemi, Avrupa
bölgesinin dışında da giderek artmaktadır.
Üniversitenizi bu alandaki gayretli çalışmalarından ve başarısından ötürü tebrik eder,
başarılarınızın devamını dilerim.”
öncü kuruluşlardan biri olan Avrupa
Üniversiteler Birliği (EUA)’nin amaçları
ile çalışma alanları hakkında bilgi verildi. Avrupa Gençlik Programları ile
Avrupa Birliği Projelerine de değinilen
toplantıda, Karadeniz Üniversiteler Birliği hakkında bilgilendirmede bulunuldu.
Uluslararası
İlişkiler
Bilgilendirme Toplantısında, katılımcılar arasından, bahsedilen konularda gönüllü olarak katkılarda bulunacak
çalışma grupları da belirlendi.
Doç. Dr. Zuhal Kunduracılar
BEÜ’de üretilen lisansüstü tez çalışmaları
ulusal ve uluslararası erişime açıldı
Üniversitemizde üretilen akademik bilgi
içerisinde oldukça önemli bir yer tutan lisansüstü tezlerin toplum yararına kullanılması amacıyla, Bülent Ecevit Üniversitesi
(BEÜ) bünyesinde üretilmiş lisansüstü tez
çalışmalarının tümü, ilgili enstitülerin web
sayfalarına yüklendi.
Tüm çalışmalarında kamu yararını gözeten Bülent Ecevit Üniversitesi tarafından,
derslere ait sunu ve görsellerin bölümlerin
web sayfalarına yüklenmesinin ardından,
önemli bir adım daha atılarak Üniversite
bünyesinde üretilen lisansüstü tez çalışmalarının tümü, ilgili enstitülerin web sayfalarında yerini aldı. Böylelikle, kuruluşundan
bugüne kadar Üniversitemiz bünyesinde
üretilmiş toplam 1204 lisansüstü tez çalışmasının Türkçe ve İngilizce özetleri ulusal
ve uluslararası erişime açılmış oldu.
Kurulduğu 1992 yılından bugüne kadar
Bülent Ecevit Üniversitesinden mezun olan
lisansüstü öğrenci sayılarıyla ilgili çeşitli
istatistikî bilgiler aşağıdaki tabloda yer alıyor.
BEÜ lisansüstü öğrencilerinin mezun
oldukları enstitülere göre dağılımı incelendiğinde, 1418 öğrencinin Fen Bilimleri Enstitüsünden diploma almaya hak
kazandığı görülüyor. BEÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, toplam 274 mezun öğrenci
sayısı ile ikinci sırada yer alırken, Sağlık
Bilimleri Enstitüsü ise mezun ettiği 70
öğrenci ile üçüncü sırada yer alıyor.
Bugüne kadar Bülent Ecevit Üniversitesinden mezun olan toplam 1762 öğrencinin, 1639’u yüksek lisans, 123’ü ise
MEZUN OLMUŞ LİSANSÜSTÜ ÖĞRENCİ SAYISI
(1992-2012 YILLARI ARASI)
Yüksek Lisans
Mezun Olduğu Enstitü
Doktora
Toplam
537
105
1418
21
14
274
Tezli
Tezsiz
Fen Bilimleri
776
Sosyal Bilimler
239
Sağlık Bilimleri
66
-
4
70
Toplam
1081
558
123
1762
doktora derecesi almaya hak kazandı.
Yüksek lisans derecesi alan öğrenciler
içerisinde 558 öğrenci ise, tezsiz yüksek
lisans kapsamında lisansüstü diploma
almaya hak kazandı. Dolayısıyla, toplam
1204 (1081+123) öğrenci bir tez çalışması yaparak Üniversitemizden lisansüstü diploma aldı. Söz konusu, 1204
öğrencinin tez çalışmalarının Türkçe ve
İngilizce özetleri, ilgili enstitülerin web
sayfasına yüklendi.
Konuyla ilgili olarak bir değerlendirme yapan BEÜ Rektörü Prof. Dr.
Mahmut Özer şunları söyledi: “Üniversitemizde üretilmiş olan lisansüstü tez
çalışmalarının web sayfalarına yüklenerek görünürlüklerinin arttırılması, söz
konusu çalışmaların yaygın etkilerini artıracaktır.
Bu bağlamda, önümüzdeki dönemde
de Üniversitemizde üretilen akademik
bilgilerin kamuya açılması çalışmalarına
devam edileceğini ifade etmek istiyorum.”
8
Ocak-Şubat 2013
RÖPORTAJ
B
ÜLEN
ECEVİ
T
ÜNİVERSİTESİ
Zonguldak Valisi Erol AYYILDIZ’ın eşi Dr. Dilek Didem AYYILDIZ
“Mobil KETEM, tüm
Türkiye’ye örnek
gösterilen bir proje oldu”
Zonguldak Valisi Erol Ayyıldız’ın eşi Dr. Dilek Didem Ayyıldız’ın himayelerinde ve Zonguldak Halk Sağlığı Müdürlüğü
koordinatörlüğünde Mobil KETEM (Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezi) Projesi hayata geçirildi. Bilgilendirme ve tarama
programı başarıyla devam eden projeye, Bülent Ecevit Üniversitesi tam destek veriyor. Mobil KETEM Projesi, toplumu rahim ağzı ve
meme kanserine karşı bilinçlendirmenin yanı sıra, bu hastalıklara yönelik taramaların teşvik edilmesini de amaçlıyor.
Kampüsün Sesi’nin bu sayısında, Dr. Dilek Didem Ayyıldız ile keyifli bir söyleşi yaptık.
Bu projenin yaşama geçirilmesine
nasıl karar verildi, projenin başlangıç öyküsü nedir?
Mobil KETEM Projesi, kadınlarda sık
görülen ve erken tanıyla yaşam süresinin
uzatılabildiği rahim ağzı kanseri ve meme
kanserlerini temel alıyor. Rahim ağzı ve
meme kanserinde kanserleşmeye başlayan
hücrelerle hastalık arasındaki zaman diliminin çok uzun, yaklaşık on yıla yakın olması, özellikle bu iki kanser türüne
odaklanmamızın temel nedenlerinden birini oluşturdu. Kadınlarımızı bu on yıl içerisindeki bir dönemde yakalayabilirsek
erken tanıyı koyabiliyoruz. Kanser, oluştuktan sonra tedavisi son derece güç ve
devlet için ekonomik yükü çok fazla olan
bir hastalıktır. En önemlisi de kanser, hem
hasta hem de hasta yakınları açısından psikolojik olarak son derece olumsuz sonuçları beraberinde getiren, hastayı ve onu
seven herkesi derinden etkileyen, aile bütünlüğünü tehdit eden bir hastalık. Bu projeye başlarken 2012 yılının kadın
kanserleri yılı olarak belirlenmesi öncelikle
bizi motive etti.
KETEM’ler ülkemizde yaklaşık beş altı
yıldır ülkemizde hizmet veren ve kanserin
erken tanısı, tarama ve eğitimi ile ilgilenen
önleyici merkezlerdir. Bu merkezler, hali
hazırda rahim ağzı, meme, prostat ve
kolon kanserlerinin taramasını yapıyordu
zaten. Ancak çok büyük umutlar taşıyarak
kurulan KETEM’ler isminin tanınmadığı,
yerinin bilinmediği merkezler haline gelmeye başladı; yani halka bunu duyurmakta
bazı sıkıntılar yaşandı. Bunun önemli bir
nedeni de halkımızın doktora gitmek için
genellikle hasta olmayı bekler bir yapısının
olmasıdır. Ama taramaları, sağlıklı insanlarda yapmak gerekiyor. Özellikle meme,
rahim ağzı, prostat ve kolon kanseri gibi
içinde bir mahremiyet konusunu da barındıran kanser türlerine yönelik olarak
hiçbir sağlık sorunu bulunmayan insanları
tarama yapma konusunda ikna etmek de
ayrıca zor oluyor. KETEM’lerin yaptığı işin
sadece duyurulmasında değil, duyurduğu-
muz insanların tarama yaptırmaya ikna
edilmesinde de güçlük yaşıyorduk. Tüm
bunların ışığında, aklıma merkezlerimizin
bu işlevini hareketli hale getirmek geldi.
Çünkü bugün kadınlarımız için bu konularda eğitim tek başına yeterli değil. Realist olarak bakacak olursak, aslında bugün
herkes kanseri tanıyor ve kanserden korkuyor diyebiliriz. Yani toplumun kanser
konusunda bilinçli ve eğitimli olması noktasında bir sorunumuz aslında yok. Gerek
Sağlık Bakanlığı gerekse benzeri kurum ve
kuruluşlarımız bu bilinçlendirme doğrultusunda pek çok başarılı çalışmaya imza
atarak toplumumuzu kanser konusunda
belirli bir yere zaten getirdi. Ancak kanseri
tanımak, taramalarınızı yaptırmadığınız
sürece pek bir şey ifade etmiyor. Toplum
olarak bizim de bu konudaki temel sorunumuz, kadınlarımızın taramaya yeterince
istekli olmamasıdır. Bu düşüncelerle ben
de istedim ki, KETEM’i mobil hale getirilelim ve bu hizmeti kadınlarımızın ayağına
kadar götürelim. Bu bize, kadınlarımızdan
çok sık duyduğumuz ‘fırsatım yok taramaya gelemiyorum’ şeklindeki yakınmaları aşma fırsatını da sunacaktı. Çünkü
toplumumuzun yapısı gereği kadınlarımızın aile içinde sorumluluğu çok fazla, aile
bütünlüğü öncelikle kadının omuzlarında… Türk toplumunda kadın sadece
eşinden, çocuklarından değil, tüm akrabaları ve komşularında da sorumlu olan, onların sorunlarıyla yakından ilgilenmesi
gereken bir misyonu yükleniyor. Türk kadınında hep bir özveri vardır; ama ne yazık
ki kendini ihmal eder, hep arka plana atar.
Bu durum, sağlık konularında da böyledir.
İşte bu kadar büyük sorumlulukları bulunan kadınımızın ayağına bu hizmeti götürmek istedik.
Bu projenin asıl önemi sadece bilgilendirme ve eğitimlerle sınırlı olmamasıdır.
Kadınımızın yanında olup öncelikle sağlıklı kadınlarımızı tarama yapmaya ikna
etmek istedik ve onlara ulaştığımız ilk fırsatta taramalarını da yapmayı hedefledik.
Bu açıdan Mobil KETEM Projemiz oriji-
naldir; projenin özgünlüğü burada yatmaktadır. Ülkemizde kanserle mücadele
konusunda elbette pek çok başka başarılı
çalışma bulunmaktadır. Ancak Valilik himayesinde, Zonguldak Halk Sağlığı Kurumuyla işbirliği halinde, içerisinde
üniversiteden hocalarımızın da gönüllü
olarak yer aldığı bir ekiple kadınlarımızın
ayağına kadar giderek eğitimle eş zamanlı
olarak taramaların yapılması açısından
Mobil KETEM önemli bir başarıdır.
Projeyi düşünmemde bir diğer önemli
etken de bu konunun doğrudan benim
mesleğimle ilişkili olmasıdır. Çünkü ben
biliyorum ki, kadınlarımızı hasta olduklarında tanı için bile muayene olmaya ikna
etmek bazen çok güç olabiliyor. Doğrudan
‘ilaç yazamaz mısınız?’ diyen hanımlarla
bile karşılaşıyoruz. Düşünün ki bu taramaları, hiçbir şikâyeti olmayan kadınlarımıza yönelik yürütüyoruz. Bu açıdan
kadınlarımızı ikna etmek de çok güç olabiliyor. Bir hekim olarak bu konuları yakından bilmem de projenin yaşama
geçirilmesinde önemli bir etken oldu tabii.
Ayrıca projeye başlarken, ‘toplumumuzda
aile bütünlüğünün korunmasında en
önemli unsurun kadınlarımız olduğu’ yönündeki inancımın da önemli bir etkisi
var. Bu hastalıkları erken evrede yakalayıp
aile bütünlüğünün en önemli güvencesi
kadınlarımızı korumak istedim. Çünkü
bugün erkeği aileden çıkarırsan, devletimizin desteğiyle de ekonomik sıkıntılarını
çözdüğünüzde kadın bir şekilde çocuklarını koruyup kollayabiliyor, bir arada tutabiliyor; ama annenin kaybedildiği
durumlarda erkekler için aynı şeyi söylemek her zaman mümkün olmuyor. Bu nedenle de projeye çok değer ve önem
veriyorum.
Proje bugünlere nasıl geldi?
Projenin meyvelerini toplamaya Çaycuma’da başladık. Zaten KETEM Zonguldak’ta beş altı yıldır hizmet veriyordu.
Buradaki personelimiz büyük bir özveriyle
kadınlarımızı tarama yaptırmaları için
ikna etmeye çalışıyorlardı. Projenin baş-
langıcında Zonguldak’la ilgili şimdiye
kadar KETEM’in yapmış olduğu tüm çalışmalarla ilgili istatistikleri incelemiştik ve
ben tüm bu çalışmaları sadece Çaycuma’da geçeceğimizi en başında belirtmiştim. Nitekim öyle de oldu. KETEM’in
kurulduğu tarihten bu yana en çok taramayı yaptığı, yani ‘en başarılıyım’ dediği
on iki ayı, biz Mobil KETEM’le sadece iki
ayda, Çaycuma’da geçtik. Tabii ki ekip her
zamanki gibi yine büyük bir özveriyle çalıştı. ‘Biz yapılmayan bir şeyi yaptırdık’
şeklindeki bir yorum tamamıyla haksızlık
olur; KETEM’deki arkadaşlarımız bu projeden önce de elbette ki tüm güçleriyle çalışıyorlardı. Ancak Mobil KETEM’in
Valilik himayesinde yürütülmesi, projenin
tanıtımında benim de gönüllü hekim olarak bizzat projede yer almam, projeye verdiğimiz önemi göstermemiz açısından ve
özellikle hizmeti vatandaşın ayağına götürmemizin de başarımızda önemli rol oynadığını düşünüyorum. Normalde bir
projeyi gerçekleştirmek için size ciddi bir
bütçe gerekir; ama bizim başlangıçta böyle
bir kaynağımız bulunmuyordu. Ben proje
ile ilgili fikirlerimi ilk olarak İl Halk Sağlığı Müdürü Dr. Aslıhan Külekçi Uğur’a
ilettiğimde, kendisi ve Şube Müdürü Esin
İlhan özveriyle çalışarak projeyi çok kısa
bir sürede şekillendirdiler. Bu arada belirtmek isterim ki, Zonguldak halkı olarak İl
Halk Sağlığı Kurumunun başında Aslıhan
Hanım gibi bir müdürümüzün bulunması
nedeniyle çok şanslıyız. Çünkü kendisi son
derece dinamik, heyecanlı bir yapıya sahip.
Bu şekilde tamamen fedakârlık ve özveriyle projeyi başlattık. Taşın altına elinizi
koyduğunuzda ve niyetinizin samimiyetini
insanlara hissettirdiğinizde birçok insan
size yardımcı olmaya çalışıyor; nitekim biz
bunu yaşadık. Örneğin KETEM’de 8 - 5
arası çalışan arkadaşlarımız bazen geç saatlere kadar çalıştılar, bir kez kaza atlattılar,
bazen yemek yiyemeyip aç kaldılar… Yani
bu iş, mesai anlayışından tamamen çıkıp
bir gönüllülük kavramı üzerinden devam
etmeye başladı.
B
ÜLEN
ECEVİ
T
ÜNİVERSİTESİ
Gittiğiniz bölgelerde vatandaşlarla
yakından iletişim kurma olanağını elde
ettiniz. Bu açıdan, sizi etkileyen olaylar ya da durumlarla karşılaştınız mı?
Öncelikle belirtmeden geçemeyeceğim,
Çaycuma Kaymakamımız ve beldelerin belediye başkanları, onların değerli eşleri,
muhtarlarımız bizleri o kadar güzel karşılayıp ağırladılar ki bu durum beni çok duygulandırdı. Bir de Vali eşi olarak bu proje
sayesinde halkımızla bir araya gelme, yakınlaşma şansı elde ettim ki, bu da benim
için çok değerli. Örneğin, gittiğimiz yerlerde şehit ailelerini ziyaret ettik; Valilikten
yardım bekleyen insanlara ziyaretlerde bulunduk. Proje bu yönüyle sosyal bir özellik
de taşımaktadır.
Sorunuza yanıt olarak ise, burada anlatabileceğim iki olaya özellikle değinmek istiyorum. İlki Saltukova’da gerçekleşti.
Burada sağ olsun Saltukova Belediye Başkanımız Adil Düzlü bizlere Belediye binasını tahsis etmişti; alt katı bilgilendirme, üst
katı ise tarama amaçlı kullanıyorduk. O
gün de ben çok rahatsız olmama rağmen
ekibi yalnız bırakmayıp çalışmalara katılıyorum, insanları ziyaret ediyorum, eğitimlere
katılıyorum,
taramalarda
bulunuyorum, ekiple konuşup bilgi alıyorum vs… O günkü seminerlerin birinde
kadınlara meme kanseri ile ilgili eğitim veriliyordu. Konuşmacı bendim; kadınlarımızın anlayacağı bir dilde bilgilendirme
yapıyordum. Meme kanserinde kendi kendine elle muayenenin önemini ve ailede
kanser riski -özellikle anne tarafında- bulunuyorsa, kırk yaş altında meme ultrasonunun, kırk yaş üstünde ise mamografinin
önemini anlatıyordum. Orada bulunan bir
teyze, kız kardeşinin meme kanserinden
öldüğünü ve hayatında hiç mamografi çektirmediğini söyledi. Biz de KETEM’deki
mamografi cihazımıza gün veriyoruz.. Ben
Teyzeye mamografi çektireceğimizi söyleyince, ‘hayır’ dedi. ‘Benim kocam yatalak,
bugün gelinimden rica ettim buraya gelebilmek için, o bekliyor başını. Ben nasıl geleyim ki kızım’ dedi. O gün ben Esin
Hanımdan rica ettim, teyzeyi arabasıyla
Zonguldak’a getirip, mamografisini çektirdikten sonra evine bırakması için. Aslında
ben, daha önce söylediğim gibi, o gün kendimi çok iyi hissetmiyordum; ama daha
sonra eve gelince kendi kendime şöyle
dedim: ‘Teyzenin duası beni o gün oraya
getirtmiş.’ Çünkü o gün katıldığım eğitimin
ardından katılımcılarla sohbet ettim, ‘nasılsınız, ekipten memnun musunuz’ gibi
sorular sorduğum sırada teyze bana açıldı.
Konuşmasam, hatırlarını sormasam, o
teyze semineri dinleyip sessizce oradan ayrılacaktı. Bu olayı unutamıyorum.
Yine bir gün, Karapınar’da çalışıyorduk;
oraya da bizzat kendim gittim. Buradaki temaslarımız sırasında bir kadın yanıma
geldi ve iki aileye yardım ettiğini; ama bu
iki ailenin durumunun artık çok kötüye
gittiğini, hatta ailelerden birinin uzun süredir karanlıkta yaşadığını söyledi. Doğrusu ben ‘İnsanlar dikkat çekmek için
meseleleri abartıyorlar’ diye düşündüm.
Ancak ‘tamam’ dedim ve bu aileyi ziyaret
RÖPORTAJ
etmeye karar verdim. Gittiğimiz yer oldukça ücra bir köşedeydi. Jandarma eskortuyla Çaycuma’dan oldukça uzak bir tepeye
gittik, o gün de nasıl yağmur yağıyor. Eve
bir gittik ki, dört çocuklu bir aile, sekiz
aydır elektrik faturalarını ödeyemedikleri
için karanlıkta yaşıyorlar. Yani yoksulluğun
boyutlarını anlatabileceğimi sanmıyorum;
filmlerdeki gibi bir durum. Biz geleceğiz
diye her ne kadar evi toparlamaya çalışsalar da ailenin durumu içler acısıydı. Ben
çok kötü oldum. Durumunu anlatınca kadının çok gururlu bir kadın olduğunu da
anladım. Kadıncağız çocuklarını derslerini
yapmaları için akşamları komşularına götürüyormuş. Buzdolabını açıp özellikle
baktım ve bomboş olduğunu görünce yıkıldım. Ama hanım o kadar gururluydu ki
yine de ‘iyiyim, bir şey yok’ tavırlarındaydı.
Diğeri de yedi çocuklu bir aileydi. Oradan
çıkıp doğrudan Kaymakamımızın yanına
gittim. Sonuçta iki ailenin de babalarına iş
bulduk, tüm borçları, kışlık yakacak ihtiyaçları vs. karşılandı.
Bunları dinleyince, Mobil KETEM’in
sadece sağlıkla sınırlı kalmayıp tümüyle bir sosyal sorumluluk projesine
dönüştüğünü söylemek çok da yanlış
olmaz sanırım.
Evet, çok doğru. Mobil KETEM aslında
bir sosyal projedir. Bizler gittiğimiz her
yerde aile içi iletişimi artırmaya yönelik seminerler de düzenledik. İnsanlarla sürekli
diyalog halindeydik, onları sürekli dinledik. Ayrıca bu proje sayesinde çoğu belediye başkanımızla, çoğu okul müdürüyle
tanışma imkânını elde ettik; daha da
önemlisi vatandaşlarımızı dinleme imkânına kavuştuk. Tüm kurum amirlerimizle,
hekim, hemşire, ebe arkadaşlarımızla bürokrasinin içindeki insanları bizzat yerlerinde ziyaret ettik; çay içtik; dertleştik.
Çünkü iletişimi arttırdığınız, insanın psikolojisini düzelttiğiniz, motivasyonu sağladığınız zaman sağlıkta başarıyı ancak
yakalayabilirsiniz. Biz bunu Çaycuma’da
başardık, istatistikler de bunu söylüyor.
Proje kapsamında bugüne kadar kaç
kişiye ulaştınız?
Meme ağzı ve rahim ağzı kanserlerine
yönelik olarak, bu proje çerçevesinde 2 yıl
süresince Zonguldak’ ta yaklaşık 205 bin
kadına kanser eğitimleri ve taramalarla
ulaşmayı hedefledik. Oysa bu sayıya sabit
bir merkez şeklindeki KETEM ile ulaşmak
çok zor olurdu. Ayrıca eğitim ve taramaları
yaptığımız esnada tarama yaptırmak istemeyen kadınlarımızı da unutmadık ve onların da bir listesini çıkardık. Onlar da
bizlere daha sonra tarama yaptıracaklarına
dair söz verdiler. Onları yakından takip etmeyi de sürdürüyoruz. Bizzat ben kendim
söz aldım kadınlarımızdan. Çünkü kişi
kendi doktoruna da tarama yaptırmak isteyebilir veya durumu tarama için o esnada
uygun olmayabilir diye düşündük. İki yıllık
Mobil KETEM uygulamasının ardından,
ulaşacağımız kişi sayısının 205 bini de geçebileceğine inanıyorum. Bu vesileyle
benim annem de işin ciddiyetini anladı.
Ben öğrencilik yıllarımdan bu yana anneme işin ciddiyetini anlatamamıştım; ama
Ocak-Şubat 2013
9
Dr. Dilek Didem AYYILDIZ ile BEÜ Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler
Koordinatör Yardımcısı Öğr. Gör. Özlem BAHADIR konuştu.
artık annem, teyzem, halalarım da taramalarını yaptırdı. Bu noktada başka bir örnek
vermek isterim. Geçenlerde bir sivil toplum örgütünün üyesi bir hanım ile sohbet
ediyorduk, bana şöyle dedi; ‘Ben Ankara’ya
gittim, kızımın ne kadar komşusu varsa,
hepsini taramaya yönlendirdim; çoğu insanın taramalarını yaptırmasını sağladım.’
Yani bu projenin olumlu etkileri şehrin dışına da taştı. Çünkü eğitim öyle bir ışıktır
ki, ne kadar uzağa giderse o kadar insanı
etkisi altına alır. Bu nedenle Mobil KETEM
ile ulaştığımız kişi sayısının her geçen gün
artarak çığ gibi büyüyeceğine gönülden
inanıyorum.
Mobil KETEM Projesi çalışmaları sırasında işbirliği içinde olduğunuz
Üniversitemiz Hastanesinin projeye
katkıları hakkında neler söylersiniz?
Aslıhan Hanım ve Esin Hanımın katkılarıyla projeyi oluşturup tanıtıma geçmeden önce, proje kapsamındaki eğitimlerde
kimlerden yardım alabiliriz diye düşündük.
Çünkü projede eğitim verecek isimler de
çok önemliydi. Bize denildi ki, ‘ünlü hocalardan yardım alabiliriz.’ Ben de Kadın Doğumcu olduğum için, eğitim hayatımdan
ve kongrelerden dolayı bu alandaki çoğu
hocayı tanıyorum ve hepsine ulaşabilirdim.
Ancak özellikle istedik ki, Zonguldak halkına biz kendi hocalarımızla ulaşalım. İşte
bu noktada Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp
Fakültesindeki hocalarımızın bize çok
büyük katkısı oldu. Mobil KETEM’in
henüz planlama aşamasında, projeyi Doç.
Dr. Ülkü Özmen Hocamızla paylaştık.
Ülkü Hocanın bize çok katkıları oldu; hem
danışman olarak hem de panelist olarak.
Gittiğimiz her yerde bizzat gelerek seminerler verdi. Ayrıca BEÜ Uygulama ve
Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr.
Varım Numanoğlu, Cerrahi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Ali Uğur Emre, Halk Sağlığı
Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ali Kurçer, yine Genel Cerrahi Bölümünden Doç.
Dr. Güldeniz Karadeniz Çakmak, Radyoloji Uzmanı Prof. Dr. Zuhal Erdem başta
olmak üzere, hocalarımızdan çok önemli
ve değerli katkılar aldık.
Bu arada değinmek istediğim başka bir
konu var. Şöyle ki, Zonguldak halkının zihninde çok yanlış bir düşünce var; ‘iyi doktorlar hep büyük illerde olur,’ diye. Bu
düşünce de kendilerini hem maddi hem de
psikolojik olarak çok hırpalıyor. Belki 50 yıl
önce olsaydı, hastalarımız, insanlarımız
haklı olabilirlerdi. Ancak artık internet ortamında tıpla ilgili en güncel gelişmeleri
yakından takip edebilme imkânlarına kavuştuk. Bugün Amerika’da yayımlanmış
yeni bir araştırma yayınlandıktan 12 saat
sonra buradan, Zonguldak’tan ulaşılabiliyorum. Günümüzde internet üzerinden
bilgiye o kadar rahat ulaşılabiliyor ki, internet üzerinden kongreler, seminerler,
hatta canlı ameliyatlar takip edilebiliyor;
doktorun başındaki ışığın üzerine yerleştirilmiş kameralarla çekilen ameliyatları izleyebiliyorsunuz. Bugün Ankara’daki
hocamızın ulaştığı bilgiye, Üniversite Hastanesindeki hocalarımız da rahatlıkla ulaşabiliyorlar. Eskiden kalma bir düşünce
sebebiyle hastalarımızın o kadar yolu ve
masrafı çekmesi akıl kârı değildir.
Bir de büyükşehirlerdeki hocalara ulaşmak da öyle zannedildiği kadar kolay olmuyor. Bu ve benzeri nedenlerle hastanın
psikolojisi çok kötü etkileniyor. Ben samimiyetle söylemek isterim ki annem,
babam, eşimin annesi, babası ve ikiz kızlarımız da dâhil olmak üzere, buraya geldiğimiz günden bu yana bir kez bile
Zonguldak dışına doktora gitmedik; doktorlarımız Bülent Ecevit Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesinden. Bunu
da ben katıldığım tüm toplantılarda dile
getiriyorum. Bir minibüsle ulaşabileceğiniz
hizmetler için buradan kalkıp İstanbul’a
gitmek, hiç mantıklı değil.
Geçenlerde bir sivil toplum örgütünün
başkanı bana dert yanıyor; diyor ki, ‘Ünlü
bir hocayı seminer vermesi için Zonguldak’a getirmek istedik, bizden şu kadar
para istedi’ diye. Ben de kendisine şöyle
dedim: ‘Sayın başkanım, ben para verip konuşturacağım hocayı istemem. Gel bizim
Üniversite Hastanemizden yardım iste.’ Yanımızda yaşayıp bizi bilen, kültürümüzü
tanıyan, burada yaşayan ve yaşamaya
devam edecek olan hekimlerimizin kıymetinin bilinmesi gerektiğini, herkese ve her
yerde söylemeye çalışıyorum.
Mobil KETEM Projesinde Üniversite
Hastanesindeki hocalarımdan beklediğimden de fazla destek gördüm. Üniversitemizle gurur duyuyoruz. Zaten bizim
Hipokrat Yeminimizde de bu vardır; ücretsiz öğreteceğimize dair... Nitekim bizim
hocalarımızın çok kıymetli ve somut olarak da kendilerini kanıtlamış olduklarına
samimiyetle inanıyorum. DEVAMI 10’DA
10
Ocak-Şubat 2013
RÖPORTAJ
Dr. Dilek Didem
AYYILDIZ
Yeri gelmişken, Üniversite Hastanemizde
çok önemli gelişmeler, yatırımlar yapıldığını da mutlulukla ve takdirle izlediğimi belirtmek isterim. Rektörümüzün basireti ve
ileri görüşlülüğüyle gerçekleştirilen bu yeniliklerin geleceğe yönelik çok önemli yatırımlar
olduğuna
inanıyorum.
Düşünebiliyor musunuz, Üniversite Hastanesine PET CT cihazı alındı. Dijital anjiyografi ve dijital mamografi cihazları alınıyor.
Diyabet ve Obezite Merkezi, Kanser Tanı ve
Tedavi Merkezi kuruluyor. Bunların hepsi
çok kısa zamanda, Mahmut Hocamızın döneminde Üniversite hastanemize kazandırıldı. Tüm bu yatırımlar, Zonguldak için
çok önemli hizmetlerdir ve öyle küçümsenecek yatırımlar da değildir. Zonguldak
halkı çok şanslı, Rektörümüz Üniversite
Hastanesini güçlendirmek için çok çalışıyor.
Mobil KETEM Projesinde de nerede sıkıştıysak yardımımıza Üniversitemiz koştu;
çünkü çok yoğun bir taleple karşılaştık.
Üniversitemizi bu yönüyle kendimize bir
paydaş kabul ettik; resmi olarak da Üniversite Mobil KETEM Projesinin bir ortağı
oldu. Bu nedenle başta Rektör hocamız
olmak üzere, bu projede destek olan ve olacak tüm hocalarımıza gönülden teşekkür
etmek istiyorum.
Bir şehir için yapılan bazı iyilikler vardır.
Reklam gibidir; bakanları etkiler, ama geçicidir. Bazı iyilikler de vardır vizyonu değiştirir. İşte üniversite her şehir için bir
vizyondur. Sırf orada bir üniversitemizin
olması bile çok önemlidir. Çünkü toplumun geleceğinin şekillendiği kurumlardır
üniversiteler. Üniversitemiz sadece sağlık
alanında değil, farklı alanlarda da çok
önemli başarılara imza atıyor.
Projenin başarılı olmasında Zonguldaklılar tarafından çok sevilen bir
Vali eşi olmanızın yanı sıra, Kadın
Hastalıkları ve Doğum Uzmanı olmanızın da önemli katkısı olduğunu söyleyebilir miyiz?
Kadın Doğum Hastalıkları uzmanı olduğum için empati kurma şansımın daha fazla
olduğunu söyleyebilirim. Kişisel kanaatim,
mekanizmanın aksayan, işleyen yanlarını
görebilmem, hastanın bakış açısına hâkim
olmam gibi konularda bu bana çok büyük
bir avantaj sağladı. Ben belki bir kadın
doğum uzmanı olmasam ve bir hastayı ikna
etme konusundaki güçlükleri bilmesem, bu
kadar empati kuramazdım.
Bir konu daha var ki, bunu çok değerli
buluyorum. Ben bir hekim olarak Hipokrat
yemininden çok etkilenirim, bu yemini çok
sık okurum ve bu yemini hiçbir zaman
unutmamaya çalışırım. Orada ilk olarak
şöyle der: “Hekimlik mesleği üyeleri arasına
katıldığım şu anda hayatımı insanlık yolunda adayacağımı açıkça bildiriyor ve söz
veriyorum.” Biz buna namusumuz üzerine
ve özgür irademizle yemin ettik. Bu, insana
bakış açımın, yardımlarımın en önemli belirleyicisidir. Bu yüzden insanlık adına elimizden geldiği kadarıyla bir şeyler yapmaya
çalışıyoruz. Bizim halkımız çok güzel şeyleri hak ediyor, ileride daha güzel projeler
elbette gerçekleştirilecektir. Bizler bu projeyle toprağı biraz çapaladık, ekinleri attık
ve şimdi yeşermelerini bekliyoruz diyebilirim. Mobil KETEM’i ilk başlattığımızda
Türkiye çapında büyük bir yankı uyandırdı.
Türk Halk Sağlığı Kurumu Genel Merkezi
resmi web sitesinde bizim projemize detaylı
bir şekilde yer vererek bu projeyi tüm Türkiye’ye örnek gösterdi. Bu bağlamda, diğer
illerimize de örnek olduk diyebilirim. Ayrıca geçtiğimiz haftalarda birçok defa, Türkiye’de en çok smear taraması yapan il
unvanını elde ettik. Örnek gösterilen bir
projeye imza attığımız için çok mutluyum.
Bugün ekip olarak bizler bu projeyi büyük
bir özveriyle sahiplendik.
Mobil KETEM çalışmaları sırasında, ekibin nerelerde yorulacağını tahmin edip o
dönemlerde motivasyon günleri düzenledik. Bakanlarımızın, milletvekillerimizin
eşlerinin katıldığı etkinlikler gerçekleştirmeyi planladık. Ayrıca basın mensuplarımızda çalışmalarımızın duyurulmasında
bize çok yardımcı oldular. Yerel bir televizyon kanalı, ana haber bültenini yarıda keserek Uğur Hocamızı, Ülkü Hocamızı ve
Aslıhan Hanımı yayına çıkardı. Sivil toplum
kuruluşlarının, basın mensuplarının bu tür
projelere destek olmasının büyük önem taşıdığını, her fırsatta söylüyorum. Bu anlamda, sivil toplum örgütlerimize ve basın
mensuplarına, medyamıza teşekkürü bir
borç biliyorum.
Şu anda sizin himayenizde gerçekleşen başka projeler var mı?
Bugün Vali eşi olarak fikir anneliğini
benim yaptığım Zonguldak Halk Sağlığı
Müdürlüğü tarafından düzenlenip planlanan ve benim de gönüllü hekimlik yaptığım
Mobil KETEM projesinden başka, Gönül
Elçileri adını taşıyan bir başka projemiz var.
Gönül Elçileri Projesi de Zonguldak’ta
benim himayemde devam ediyor. Gönül
Elçileri Projesi, kişinin maddiyat, makam,
mevki gibi beklentileri olmadan o güne
kadar kazandığı tecrübeyi, bilgiyi insanlarla
paylaşmasını hedefliyor ve adından da anlaşılacağı üzere gönüllülük esasına dayanıyor. Gönül Elçileri Projesi bir bakıma Mobil
KETEM Projesini de kapsıyor. Ben de bu
iki projeyi ortak yürütmeye karar verdim.
Mobil KETEM’in tanıtım toplantılarında
çok az da olsa Gönül Elçileri’ni, Gönül Elçileri toplantılarında da Mobil KETEM’i
anlatıyorum. Gittiğim her yerde ikisinden
de bahsetmeye çalışıyorum.Bu hem bana
zaman kazandırıyor hem de daha çok insana ulaşmamız yönünde katkı sağlıyor.
Ayrıca aile bütünlüğünün korunması amacıyla aile içi iletişim seminerlerimiz oluyor.
Bir diğer çalışmamız da akciğer kanserine
yönelik olarak önümüzdeki günlerde hayata geçirilecek. Bu çalışma kapsamında
Üniversitemizin bizlere çok güzel bir desteği oldu. BEÜ’den hocalarımızın katılımıyla kansere yönelik seminerler
düzenleyeceğiz. Akciğer kanseri, kolon (bağırsak) kanseri, prostat kanseri, rahim ağzı
kanseri ve meme kanseri konularında şehir
merkezi başta olmak üzere, tüm ilçelerimizde karma toplantılar düzenlenecek.
Yani kadın ve erkeklerin katılacağı bu toplantılarda biraz önce saydığım kanser türlerinden korunmanın yolları hakkında
halkımızı bilgilendireceğiz. Niyet, insanlığa
hizmet etmekse, hizmet edilecek alanlar
asla bitmez. Özetle diyebilirim ki, her şey
Zonguldak ve Zonguldak halkı için.
Gelecekte gerçekleştirmeyi planladığınız projelerde, Üniversitemizden
beklentileriniz nelerdir?
Halk için üniversitelerin görünen yüzü,
tıp fakülteleridir; bu konuya zaten değindim. Ancak Üniversiteler toplumsal sorunlar ve konular konusunda da duyarlı olması
gereken kurumlardır. Üniversiteler, sosyal
organizasyonlar, toplantılar, seminerler,
sanat etkinlikleri, spor turnuvaları, söyleşiler, kongreler, konferanslar gibi pek çok faaliyetle içinde bulunduğu şehre önemli
katkılarda bulunur. Bu alanda da Bülent Ecevit Üniversitesini çok başarılı buluyorum.
Üniversitemizin ilgili bulunduğu diğer kurumlarla, örneğin YÖK gibi, diğer üniversitelerle, ayrıca uluslararası kurumlarla da
çok etkili ilişkiler kurup geliştirdiğine de
şahit oluyoruz. Bu kurumlarla hem rekabet
etmede hem de işbirliği geliştirmede Rektör Hocamızın çok başarılı olduğunu düşünüyorum. Zonguldak dışında katıldığımız
toplantılar sırasında, Üniversite Rektörümüzün çok pozitif bir şekilde adından söz
ettiriyor olmasına sık sık şahit oluyoruz. Bu
da bizler için gerçekten gurur verici oluyor.
Rektörümüz çok ileri görüşlü bir insan.
Yaptıkları bugün görülmese bil, beş-on yıl
sonra insanlarımıza çok büyük hizmetler
sunacak adımlar attı. Bu, beraberinde fedakârlığı da gerektirir. Çünkü Rektörümüz bu
yatırımlara ayıracağı kaynakları kendini
lanse etmek için de harcayabilirdi. Ama o,
kendini geri plana atarak, ileriye yönelik
pek çok altyapı çalışmasını gerçekleştirdi.
Üniversitenin çalışmalarını halka biraz
B
ÜLEN
ECEVİ
T
ÜNİVERSİTESİ
daha tanıtması gerektiğini düşünüyorum.
Bir diğer önemli gelişme de, Üniversitede
Sosyal Sorumluluk Projesi dersinin tüm
bölümlerde zorunlu ders olarak müfredata
konulması oldu. Gençlerimizin meslek
edinmeden önce toplumsal sorunlarla ilgili
fikir edinmesi, bunların farkında olması
çok önemlidir. Gelecekte Üniversitemizin
Halk Sağlığı Bölümüyle işbirliği içinde Tıp
Fakültesi öğrencilerinin Mobil KETEM’de
yer almasına yönelik çalışmalarımız da bulunuyor. Bu çalışmanın da öğrencilerimiz
açısından son derece yararlı olacağı kanaatindeyim.
Son olarak söylemek istediğiniz bir
şey var mı?
Benim gerçekleştirdiğim çalışmaların tümünün temelinde biraz önce de sözünü ettiğim, Tıp Fakültesinden mezun olurken
ettiğim yemin yer alır. Bu yemin, beni
daima motive eder. Sıkışıp, daraldığımda o
yemini okur ve motive olurum. Hekimlik
andı, beni her zaman çok etkiler. Benim
yaşam felsefemi bu yemin şekillendirir. Ben
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanıyım.
Sağlık sadece fiziksel bir konu değildir, sağlığın bir de psikolojik boyutu vardır. Özellikle bayanlar için bu ayrılmaz bir
bütündür. Bugün Vali eşi olarak ilgilendiğim pek çok konu da kadınlarımızın psikolojik sorunlarına yönelik. Mesela gerek aile
içi şiddete maruz kalan kadınlarımızla
gerek geçim sıkıntısı çeken kadınlarımızla
ilgilenirken de doktorluk yaptığımı hissediyorum.
İyilik kelebek etkisi gibidir, yayılır. Bir
yerde yapmış olduğunuz iyilik gelip size hiç
ummadığınız bir zamanda dokunur. İnşallah yaptığımız küçük şeyler de ileride çok
daha büyük adımlara da vesile olur.
HEKİMLİK ANDI
Hekimlik mesleği üyeleri arasına
katıldığım şu anda hayatımı insanlık
yolunda adayacağımı açıkça
bildiriyor ve söz veriyorum,
Hocalarıma,
Saygı ve gönül borcumu her zaman
koruyacağıma, sanatımı
vicdanımın buyrukları doğrultusunda
dikkat ve özenle yerine getireceğime,
hasta ve toplumun sağlığını
baş görev sayacağıma, benden hizmet
bekleyen kimselerin sırlarına saygılı
olacağıma ve onları saklayacağıma,
hekimlik mesleğinin onurunu ve temiz
töresini sürdüreceğime,
meslektaşlarımı kardeş bileceğime,
din, milliyet, ırk, siyasi eğilim ya da
toplumsal sınıf ayrımlarının
görevimle hastam arasına girmesine
izin vermeyeceğime, insan hayatına,
kesinlikle saygı göstereceğime,
baskı altında kalsam bile,
tıp bilgilerimi
insanlık değer ve yasalarına karşı
kullanmayacağıma,
Açıkça, Özgürce
ve namusum üzerine ant içerim.
Bölgenin Sağlk Üssü
BEÜ UYGULAMA ve ARAŞTIRMA HASTANESİ
B
ÜLEN
ECEVİ
T
ÜNİVERSİTESİ
Hastanemiz insan odaklı
yeni bir çehreye kavuştu
Yoğun bakımlar yenilenerek
modernize edildi
Bölgesinde tam donanımlı tek
Çocuk Yoğun Bakım Ünitesi hizmette
Artık Üniversite Hastanesinde
tüm tetkikler yapılabiliyor
Yeni Acil Servis çok yakında
hizmete açılıyor
Kanser tanı ve tedavisi artık daha
kolay: PET/CT Hastanemizde
Ameliyatsız tedavi girişimsel radyoloji
uygulaması Hastanemizde başladı
İnsan odakl sağlk yatrmlarmz hz kesmeden devam ediyor...
12
Ocak-Şubat 2013
ARAŞTIRMA
TÜRKİYE'NİN İNSAN KAYNAĞININ
B
ÜLEN
ECEVİ
T
ÜNİVERSİTESİ
BELİRLENMESİ PROJESİ SONUÇLANDI
ması zorunludur. Bu çerçevede, yüksek nitelikli eleman çalıştıran firmalara yönelik desteklerin artırılması gereklidir.
• Sanayi sektöründe beceri ve tecrübesi olduğu halde, bu
sektörden uzaklaşanların varlığı dikkate alındığında, hizmet sektörüyle yarışabilecek bir sanayi ücretlendirme politikasına ihtiyaç duyulacağı görülmektedir.
• Firmaların aradıkları beceriler arasında yabancı dilin
başat bir beceri olarak ön planda tutulmaması, büyüyen ve
2023 için 500 milyar dolarlık ihracat hedefi benimseyen
Türk ekonomisinin küresel ekonomiye entegrasyonu sürecinde çarpıcı bir bulgudur.
• Mülakatlarda firmaların büyük çoğunluğu, adayların
meslek lisesi mezunu olmasının önemli bir tercih nedeni
olduğunu belirtmişlerdir. Buna karşın, anket sonuçlarına
göre, firmaların yaklaşık beşte ikisi, meslek lisesi mezunlarına ücret ve saygınlık bakımından yeterince değer verilmediğini belirtmiştir.
T.C. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı adına, Siyaset,
Ekonomi ve Toplum Araştırmaları (SETA) Vakfı tarafından yürütülen Türkiye’nin İnsan Kaynağının Belirlenmesi
başlıklı araştırma projesi tamamlandı. Araştırma kapsamında 107 firma ile derinlemesine mülakat yapıldı ve ardından 2.018 firmaya anket uygulandı.
Araştırmada Türkiye’deki insan kaynağı talebi vasıf ve
nitelik açısından belirlenerek, arz ve talep arasında ortaya
çıkan uyumsuzluğun neden olduğu sorunların tespiti ve
bu sorunların ortadan kaldırılması için izlenmesi gereken
stratejiler ortaya konuldu.
Araştırmada öne çıkan bazı
bulgular ve öneriler:
• Türkiye’de firmalar işe alımlarda tanıdık ve referanslar
ile doğrudan başvuru yöntemlerini daha fazla kullanılmaktadır.
• Sanayi sektöründe, özellikle mavi yaka çalışanlarda, işgücü devri çok yüksektir ve çalışanlar küçük ücret değişimlerine karşı aşırı duyarlıdır.
• Mesleki tecrübe, hem mavi hem de beyaz yaka eleman
alımında verilecek ücreti belirlerken, en fazla göz önünde
bulundurulan kriterdir. Katılımcıların, eğitim değişkenine
ücretlendirmede yeterli önemi vermedikleri tespit edilmiştir.
• Firmalar, meslek lisesi mezunlarını işe alımda genel
lise mezunlarına oranla daha çok tercih etmelerine karşılık, meslek lisesi mezunlarına ücret ve saygınlık bakımından yeterince değer verilmediğini belirtmişlerdir.
• Firmaların çoğu aradıkları nitelikte elemanı bulamamakta ve genel olarak aranan nitelikte eleman bulmanın
giderek zorlaştığını düşünmektedirler.
• Firmaların yaklaşık %30’luk bir kesimi son bir yıl içerisinde dolduramadıkları pozisyonlar olduğunu ve gelecek
bir yıl içerisinde doldurmakta zorlanacakları pozisyonlar
olacağını bildirmiştir. Bu nedenle, mesleki eğitim ve beceri kazandırma ile ilgili politikalarda piyasanın gerçekte
ihtiyaç duyduğu vasıf ve beceriler analiz edilmeli ve buna
göre düzenlemeler yapılmalıdır.
• Genç işgücü, aldığı eğitimle uyumlu olduğu ya da sanayi sektöründe beceri ve tecrübesi olduğu halde, sanayi
Türkiye’nin İnsan Kaynağının
Belirlenmesi Projesi Araştırma Ekibi:
sektöründen uzaklaşmakta ve hizmet sektöründe çalışmayı tercih etmektedir.
• Firmalar gelecekte en fazla vasıfsız eleman bulma noktasında güçlük yaşayacağını belirtirken, öne çıkan diğer iki
pozisyon ise imalat-üretim elemanı/operatörü ve kalifiye
eleman pozisyonlarıdır.
• Firmaların yaklaşık yarısı, kayıt dışı istihdam, ücret politikaları vb. haksız rekabete neden olan etmenler nedeniyle büyümeye yönelik adımlar atamadıklarını ifade
etmiştir.
• İleri teknoloji ve sanayi sektörünün gerektirdiği yüksek
nitelikli çalışanlara daha fazla talep oluşturacak şartların
oluşmadığı ortaya çıkmıştır. 2023 hedefleri dikkate alınarak, zorunlu eğitim süresinin artırılması ve yükseköğretim kapasitenin artırılması sonucu önümüzdeki yıllarda
sayıları artacak ortaöğretim ve yükseköğretim mezunu nitelikli işgücünü absorbe edecek bir iş piyasası oluşturul-
Uygulamalı Laparoskopik
Sleeve Gastrektomi Kursu
Üniversitemiz Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim
Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Öge Taşçılar ve Covidien
firması tarafından, 21-22 Şubat 2013 tarihlerinde BEÜ
Uygulama ve Araştırma Hastanesinde “Uygulamalı
Laparoskopik Sleeve Gastrektomi Kursu” düzenlendi.
Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı öğretim üyeleri Yrd. Doç. Dr. Mehmet Yaşar,
Yrd. Doç. Dr. İsmet Özaydın ve Ereğli Devlet Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Uzm. Dr. Hakan Balbaloğlu’nun katılımcı olduğu kursta Laparoskopik Sleeve
Gastrektomi ameliyatı ile ilgili teorik bilgiler katılımcılarla paylaşıldı ve dört hastanın obezite cerrahisi,
Doç. Dr. Öge Taşçılar tarafından gerçekleştirildi.
Bekir S. Gür (Yürütücü)
Murat Özoğlu (Koordinatör)
Tekin Akgeyik
Emel Çetinkaya
Erdal Tanas Karagöl
Murat Öztürk
Mustafa Kemal Biçerli
Ömer Açıkgöz
Mahmut Özer
Taha Özhan
Zafer Çelik
Araştırma Asistanları:
İpek Coşkun
Ülkü İstikbal Mıhçıokur
Müberra Görmez
B
ÜLEN
ECEVİ
T
HABER
ÜNİVERSİTESİ
TÖMER
Bülent Ecevit Üniversitesi Türkçe Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi
(TÖMER) öğrencileri, Zonguldak Meslek
Yüksek Okulunu ve Kilimli Belediye Başkanı Dr. Seçkin Özdemir’i ziyaret etti.
TÖMER Müdürü İbrahim Gültekin ve
Okutman Ali Yumurtacı ile birlikte 26 yabancı uyruklu öğrenci Zonguldak Meslek
Yüksek Okulu, Kilimli Belediyesi ve Halk
Eğitim Merkezine ziyaretlerde bulundu.
TÖMER’e 2012-2013 eğitim-öğretim döneminde öğrenci alındığını ifade eden
Bülent Ecevit Üniversitesi TÖMER Müdürü İbrahim Gültekin, ülkemize ve şehrimize yabancı olan öğrencilerle şehrimizi ve
üniversite kurumlarını tanıtmak için geziler düzenlediklerini belirtti. TÖMER’in
üniversitenin dünyaya açılan kapısı olduğunu ifade eden Gültekin, öğrencilerin geldikleri ülkelerin kültürlerini Zonguldak’a
getirdiklerini, mezun olduklarında ise kültürümüzü ve üniversitemizin ismini ülkelerine götüreceklerini kaydetti.
TÖMER eğitiminin eskiden Ankara’da
verildiğini ve oradan gelen öğrencilerin
Zonguldak’a ve üniversiteye uyum sorunu
yaşadıklarını belirten İbrahim Gültekin, bu
sene öğrencilerin direkt Zonguldak’a geldikleri için ikinci bir uyum sorunu yaşamadıklarının altını çizdi. Açılan iki sınıfta
Ocak-Şubat 2013
13
Öğrenciler Zonguldak
Meslek Yüksekokulundaydı
28 öğrencinin olduğuna değinen Müdür
Gültekin, eğitim-öğretime başlamalarından üç ay gibi kısa bir zaman geçmiş olmasına rağmen, öğrencilerin Türkçeyi
öğrenmede büyük mesafe kat ettiğini söyledi.
Zonguldak Meslek Yüksek Okulu Toplantı Salonu’nda ağırlanan öğrenciler, ardından Kilimli Belediye Başkanı Dr. Seçkin
Özdemir’i makamında ziyaret etti. Özdemir ile TÖMER öğrencileri arasında samimi diyaloglar yaşandı. Belediye olarak
üniversitenin ve öğrencilerin her zaman
yanlarında olduklarını ifade eden Özdemir, öğrencileri Türkçe anlama ve konuşmalarındaki seviyeden dolayı kutladı.
Öğrencilerin yapmış oldukları ziyaretten
büyük memnuniyet duyduğunu dile getiren Seçkin, TÖMER öğrencilerine ve eğitimcilerine başarılar diledi. Belediye
ziyaretinin ardından Kilimli Belediyesi
Radar Tepe tesislerine geçildi. Radar Tepe’den Kilimli manzarasını seyreden öğrenciler, öğle yemeğinin ardından Halk
Eğitim Merkezi’ne geçti. Burada ‘Antik
Anılarımız’ sergisini ve derslikleri gezen
heyet, Kilimli sahil şeridinde yürüyüş yaptıktan sonra, Bülent Ecevit Üniversitesi
Merkez kampüsüne gitmek üzere
Kilimli’den ayrıldı.
Dünya Azerbaycanlılar
Hemreylik Günü kutlandı
Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu
Alan Dışı Serbest Seçmeli Dersler
“BES912 Topluma Hizmet Uygulamaları”
dersi kapsamında Uluslararası Öğrenci
Koordinatörlüğü işbirliği ile “31 Aralık
Dünya Azerbaycanlılarının Birlik ve Dayanışma (Hemreylik) Günü” nedeniyle
bir konferans düzenlendi.
Azerbaycan Türklerinin birlik bilincine
ilişkin bu günün temel amacını; dünya
üzerinde farklı ülkelerde bulunan Azerbaycan Türkleri arasındaki ilişkileri canlı
tutmak, aralarındaki birlik ve dayanışma
duygusunu geliştirmek oluşturuyor.
Azerbaycan Türkleri arasında yılbaşına
göre daha ön planda olan “31 Aralık
Dünya Azerbaycanlılarının Hemreylik
Günü” için hazırlanan program üniversitemizde öğrenim görmekte olan Azeri
öğrencilerimiz tarafından yoğun ilgi
gördü. Günün anlam ve önemiyle ilgili
hazırlanan videoların izlenmesinin ardından, Üniversitemiz Fen Edebiyat Fa-
kültesi Tarih Bölümü Genel Türk Tarihi
Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Nurettin Hatunoğlu ve İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Bahram
Hasanov’un konuşmacı olarak katıldığı
programda, konuşmaların ardından Tofiq
Mehraliyev adlı öğrencimizin okuduğu
Azeri Şiiri salonda bulunanlara duygusal
anlar yaşattı.
Barıştan, dostluktan ve kardeşlikten
yana yeni yılın bütün insanlara sağlık,
mutluluk, başarılar getirmesi dilekleriyle,
büyük beğeni toplayan program, Uluslararası Öğrenci Koordinatörü Okt. Tevfik
Cem Akalın ve Öğrenci İşleri Daire Başkanı Bekir Kaleli’nin konuşmacılara Teşekkür Belgesi takdim etmesiyle son
buldu.
14
Ocak-Şubat 2013
Yine madalyayla
döndüler
Bülent Ecevit Üniversitesi Devrek Meslek Yüksekokulu Aşçılık Programı öğrencileri, Türk ve dünya
mutfağının profesyonel aşçılarını ve gastronomi severleri buluşturan 11. Uluslararası İstanbul Gastronomi Festivali’nden de ödüllerle döndüler.
Yerli ve yabancı şeflerin yanı sıra, yabancı gurmelerin de katıldığı 11. Uluslararası İstanbul Gastronomi Festivali, 5 - 10 Şubat tarihleri arasında TÜYAP
Fuar Merkezi’nde birbirinden farklı yarışmalara
sahne oldu. 52 kategoride gerçekleştirilen yarışmalara 25 ülkeden 400’ü yabancı olmak üzere toplam
2000 yarışmacı aşçı katıldı. Birçok markanın stant
açtığı fuarda beş gün boyunca yaklaşık 25.000 konuk,
yarışmaları izleme olanağını elde etti.
TAŞFED (Türkiye Aşçılar ve Şefler Federasyonu)
ile WACS’ın (Dünya Şefler Birliği) ortaklaşa düzen-
ledikleri uluslararası yarışmalara katılan Bülent
Ecevit Üniversitesi öğrencileri, 2 gümüş ve 1 bronz
madalya aldılar. Öğrencilerimizden Furkan Ateşoğlu,
üniversitelerarası ana yemek kategorisinde hazırladığı ‘Soğan Püresi Yatağında Dana Antrikot (Berneaz
Sauce Eşliğinde, Tereyağı ile Sotelenmiş Kuşkonmaz)’ yemeği ile ikinci olarak gümüş madalya kazandı. Öğrencimiz Tolga Şentürk’se üniversiteler
arası kuzu yemeği dalında ‘Hellim Peynirli Patates
Röşti Eşliğinde Taze Baharatlarla Lezzetlendirilmiş
Kuzu Sırtı (Mürdüm Eriği Sosu ve Pane Yumurta
İle)’ sunumu ile birçok yerli ve yabancı üniversiteyi
geride bırakarak ikinci oldu ve gümüş madalya aldı.
Üniversitelerarası tatlı kategorisinde ise, Yusuf Karagülmez adlı öğrencimiz hazırladığı ‘Nane Likörlü
Yeşil Elma Tatlısı’ ile bronz madalya kazandı.
Üniversitemiz 3. Üniversiteler
Fuarına katıldı
Final Okulları tarafından düzenlenen 3. Üniversiteler Fuarı, 16 Şubat 2013 tarihinde, Final Okulları İstanbul Güneşli kampüsünde gerçekleştirildi.
Fuarda Üniversitemizi, Basın Yayın ve Halkla
İlişkiler Koordinatörlüğünde görevli Esra Güner ile
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) Uluslar-
B
ÜNİVERSİTE
arası Ticaret ve İşletme Bölümü 3. Sınıf öğrencisi
Serda Renkli temsil etti. Fuarda BEÜ standını ziyaret eden öğrencilere Üniversitemizi tanıtan broşürler ve promosyon ürünleri armağan edilerek;
bölüm ve programlar hakkında ayrıntılı bilgi verildi.
ÜLEN
ECEVİ
T
ÜNİVERSİTESİ
GENÇSİN
H. Eren TAŞ
Sinema Kulübü Öğrenci Temsilcisi
OSCAR HEYECANI
Dünyada en çok bilinen ve sinemaseverleri en çok heyecanlandıran, Amerika’nın en prestijli ödülü olan Oscar Film Ödülleri bu
yıl 85.sı gerçekleştirildi. Geçtiğimiz beş yıldaki gibi bu yıl da çok
görkemli yapımlar yer almıyordu. Ancak, yine de etkileyici filmler yarıştı diyebiliriz.
Bu yılki ödül törenine geçmeden önce kısaca Oscar tarihinden
bahsetmek gerekir. Ödül, 1929 yıllarında Los Angeles’ta, Sinema
Sanatları Bilimleri Akademisi (AMPAS) tarafından verilmeye başlanmış. Dünyada her alanda olduğu gibi, sinema alanında da birçok festival ve ödül törenleri gerçekleştiriliyor. Bunların
içerisinden sıyrılarak liderliği kaptırmayan Akademi ödülleri, üye
sayısını da her geçen gün arttırıyor. 2007 yılında bu rakam 5830’a
kadar çıktı ve bunların %22’lik kısmını oyuncular oluşturuyor.
Ödül gecesine adını veren altın heykelciğin orijinal ismi “Academy
Award of Merit”. Merit isminin daha sonra neden Oscar’a dönüştüğü hakkında birçok rivayet bulunuyor. Oscar ödülü, gücü temsil eden elinde kılıcıyla bir şövalyeden oluşuyor ve şövalyenin
gücünü aldığı şey ise üzerinde durduğu film makarasıdır. Bu film
makarası beş parçadan oluşuyor ve bu parçalar; oyuncuları, film
yazarlarını, yönetmenleri, yapımcıları ve teknisyenleri temsil ediyor. Oscar ödülünü kazanan kişi, ödülü başka bir yere satamaz,
ancak Akademiye belli bir ücret karşılığında geri verilebilir.
Bu yılki adaylara geri dönecek olursak öne çıkan üç film vardı.
Bunlar 12 dalda adaylığıyla “Lincoln”, 11 dalda adaylığıyla “Life
of Pi” ve 7 dalda adaylığıyla da “Argo”... ABD’nin en önemli başkanlarından Abraham Lincoln’ün, köleliği kaldırmasını konu alan
“Lincoln" filmi, beklenilenin aksine geceyi hüsranla kapattı. Film,
teknik dalda en iyi yapım tasarımı ödülünü alırken, oyunculuğuyla adeta Lincoln’e yeniden hayat veren Daniel Day-Lewis’e de
en iyi erkek oyuncu ödülünü kazandırdı. Diğer bir aday “Life of
Pi” adlı film ise; Hindistan’dan Kanada’ya giden bir yük gemisinin, hemen hemen içindeki tüm canlılarla birlikte batmasıyla birlikte bir filikada hayatta kalmayı başarabilen bir sırtlan, bir zebra,
bir orangutan, bir Bengal kaplanı ve Pi adlı çocuğun hayatta kalma
mücadelesini konu alıyor. Muazzam konusu, görsel efektleri, anlatım dili ve kurgusuyla öne çıkan film, en iyi görsel efekt, en iyi
orjinal müzik, en iyi görüntü yönetmeni ve en iyi yönetmen dallarını kazanarak, geceyi dört Oscarla tamamladı. Birçok festivalden en iyi film ödülünü alan “Argo” ise, İran’da mahsur kalan altı
Amerikan vatandaşının kurtarılma operasyonunu anlatıyor. Çok
fazla ödül alamasa da film beklenildiği gibi, en iyi film, en iyi
kurgu ve en iyi uyarlama senaryo olmak üzere en önemli üç ödülü
alarak bu heyecanlı yarışta zafere ulaşan film oldu. Bunların haricinde diğer önemli ödüller ise; en iyi kadın oyuncu ödülü "Silver Linings Playbook" filmindeki başarılı performansıyla Jennifer
Lawrence, en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülü "Les Miserables"
filmiyle Anne Hathaway, en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülü
"Django Unchained" filmiyle Christophe Waltz, en iyi orjinal senaryo ödülü yine "Django Unchained" filminin yazarı ve yönetmeni Quentin Tarantino ve son olarak en iyi animasyon film
ödülü de "Brave"e gitti. Gecenin en ilginç ödülü ise ses kurgusu
dalında verildi. Bu dalda ödül "Skyfall" ve "Zero Dark Thirty" arasında paylaşıldı.
Seth MacFarlane'in sunuculuğunu üstlendiği 85. Oscar Töreni
geçen yıllara göre daha durağan ilerledi. Gecede birçok ödül favorilere giderken, en büyük sürprizi en iyi yönetmen dalında Ang
Lee alarak yaptı. Bizce en iyi filmi de alması gereken Life of Pi, bu
ödülü, yine bir Amerikan kahramanlık hikayesi olan Argo'ya kaptırırken, en iyi yönetmen ödülünü alarak en azından teselli buldu.
B
ÜLEN
ECEVİ
T
ÜNİVERSİTESİ
PROF. DR. DURMUŞ GÜNAY
KÜTÜPHANESİ
Prof. Dr. Durmuş Günay Kütüphanesi, son teknoloji ürünü
donanımı ve modern yüzüyle öğrencilerimizin hizmetinde
25.800 Türkçe kitap
6.746 Yabancı dilde kitap
Toplam 44.132 KİTAP
465 farklı başlıkta 6.820 Türkçe süreli yayın
Kütüphanemizde engelli
kullanıcılarımızı da unutmadık
“Prof. Dr. Durmuş Günay Kütüphanesi
Gör-İşit Salonu”
• Sesli Okuma Programı (window eyes)
87 farklı başlık altında 1.093 adet
yabancı dilde süreli yayın
• Ekran Büyütme Programı (zoom test)
• Az Görenler İçin Doküman Büyütücü (CCTV clear view)
• Göremeyenler İçin Kitap Okuma Cihazı (eye pal)
Tam 3.100.250 E-kitap…
16
HABER
Ocak-Şubat 2013
Meslek yüksekokulları
B
ÜLEN
ECEVİ
T
ÜNİVERSİTESİ
kalite için güçlerini birleştirdi!
Çaycuma, Devrek ve Gökçebey MithatMehmet Çanakcı Meslek Yüksekokullarının
Batı Karadeniz Kalkınma Ajansından 2012
Yılı Teknik Destek Programı çerçevesinde
aldığı “Kurumsal Kapasite Geliştirme ve
Toplam Kalite Yönetimi” eğitimleri başarıyla
sona erdi. 4-15 Şubat 2013 tarihleri arasında
düzenlenen seminerler, toplam 60 saat
sürdü.
Etkinliklerin son gününde üç meslek
yüksekokulunu dolaşan ve ISO 9001:2008
Kalite Yönetim Sistemleri konusunda tetkik ve önerilerde bulunan Başdenetçi
Berke Funda, projeye katılanlara “Kalite
Yönetim Sistemi Uzmanı” ve “Kalite Yönetim Sistemi İç Denetçi” sertifikalarını dağıttı. Bu sistem çerçevesinde yapılacak
çalışmaları tamamlayacak olan meslek
Zonguldak Meslek Yüksekokulunun
katkılarıyla bağımlılık yapıcı
maddelerden korunma paneli
yüksekokuluna “ISO 9001:2008 Kalite Yönetim Sistemi” belgesi verilecek.
Bülent Ecevit Üniversitesine (BEÜ) bağlı
üç ayrı meslek yüksekokulunun ortak hazırlamış olduğu projenin protokolü, 28
Ocak 2013 tarihinde Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Faruk Tezel’in de katılımıyla Çaycuma Meslek
Yüksekokulu Müdürü Yrd. Doç. Dr. Hik-
met Yazıcı, Gökçebey Meslek Yüksekokulu
Müdürü Yrd. Doç. Dr. Bülent Haner ve
Devrek Meslek Yüksekokulu Müdürü Yrd.
Doç. Dr. Sefa Kocabaş tarafından imzalanmıştı. Proje ile akademisyenlere ‘Toplam
Kalite Yönetimi, kurumsal kapasitenin geliştirilmesi ve standardizasyon’ konularında teorik bilgi ile uygulama becerileri
kazandırıldı.
ÖĞRETİM ÜYEMİZİN
BAŞARISI
German Aerospace Center’dan Türkiye'den sadece
Öğretim Üyemizin Araştırma Projesine Destek
Dünyanın en önemli araştırma merkezlerinden biri olan German Aerospace
Center her yıl sınırlı sayıda araştırma projesine destek sağlıyor. Merkezin bu yıl
destekleme kararı aldığı projeler arasında,
Türkiye'den sadece Bülent Ecevit Üniversitesi Afet Uygulama ve Araştırma Merkezi'ne bağlı olarak çalışmalarını yürüten
Kilimli Belediyesi Konferans Salonu’nda “Çocuklarımızın geleceğini karartan bağımlılık yapıcı maddelerle mücadele paneli” yapıldı. 23 Ocak 2013 tarihinde düzenlenen
panel, Kilimli Belediyesi ve Zonguldak Meslek Yüksek Okulu’nun (ZMYO) katkılarıyla
gerçekleştirildi.
ZMYO Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Bülent Haner başkanlığında gerçekleştirilen panele, Kilimli Belediyesi Başkanı Dr. Seçkin Özdemir, ZMYO Müdür Yardımcısı Öğr.
Gör. İbrahim Aydaş’ın da aralarında bulunduğu çok sayıda konuk katıldı.
Panel, ZMYO Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Bülent Haner’in bağımlılık yapan maddelerin zararları, bu maddelerden korunma yolları gibi konularda yaptığı görsel sunumla
başladı. Daha sonra sırasıyla; Bülent Ecevit Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesinden Psikolog Hicran Demirhan ‘ergenlik ve gençlik’, Ereğli Eğitim Fakültesi Öğr.
Gör. Psikolog Dr. Sezai Kalafat ‘bağımlılık yapıcı maddelere bulaşmanın sebepleri’, Zonguldak İl Emniyet Müdürlüğü Narkotik Büro Amirliği’nden Hüseyin Sipahi ‘uyuşturucu maddelerle mücadele kapsamında yürütülen çalışmalar’ üzerine birer sunum
yaptılar. Panel, konuklardan gelen sorulara verilen cevaplarla son buldu.
Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Kemaldere
Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Kemaldere'nin
"Bursa'daki tektonik kaynaklı yüzey deformasyonlarının Diferansiyel InSAR tekniğiyle izlenmesi" konulu projesi yer aldı.
Proje, yapay açıklıklı radar teknolojisi
ile Bursa havzasındaki tektonik hareketlerin izlenmesi ve deformasyon oluşumlarının tespit edilebilmesini amaçlıyor.
B
ÜLEN
ECEVİ
T
HABER
ÜNİVERSİTESİ
Ocak-Şubat 2013
17
BEÜ’DEN ÇEVREYE
ÖRNEK DUYARLILIK
Kampüste “geri dönüşüm projesi” başladı
bulunduğu koridorlara yerleştirilen iç mekân
kutuları üniversitemiz temizlik çalışanları tarafından belirli periyotlarda dış mekân konteynırlarına boşaltılmaya başlandı. Ayrıca
üniversitemiz tarafından iç mekânlar için metalden kutular yaptırılarak bina girişlerine yerleştirildi. Üniversite alanında bulunan
lojmanlar da çalışma dâhilinde tutuldu ve belirlenen alanlara iç ve dış mekan kutuları yerleştirildi. Üniversitemizde toplamda 27 adet
metal, 46 adet plastik iç mekân kutusu gerekli
yerlere konuldu.
Tüm üniversite alanında lojmanlar dâhil
olmak üzere ambalaj atıkları toplama aracının
rahatlıkla ulaşabileceği alanlar belirlenerek toplamda 7 adet dış mekân konteynırı yerleştirildi.
Belirlenen periyotlarda lisanslı firma bu konteynırlarda biriken ambalaj atıklarını topluyor
ve tesislerine götürerek cinslerine göre ambalaj
atıklarını ayırmakta, gerekli hacim küçültme işlemleri gerçekleştirdikten sonra geri dönüşüm
firmalarına gönderiyor.
Ambalaj atıklarının kaynağında ayrı toplanması, geri dönüşüm ile elde edilebilecek 2. Ürünün kalitesini artırıyor ve değerlendirilebilir
atıkların çöpe gitmesini engelliyor. Bu sayede
ülke ekonomisine katkıda bulunurken, çöp
miktarı azalıyor ve potansiyel çevre problemleri önlenebiliyor. Bu bilincin üniversitemiz
bünyesinde yaygınlaşması amacıyla başlatılan
ambalaj atıklarının kaynakta ayrı toplama çalışmaları, duyarlı personel ve öğrencilerimiz sayesinde başarılı bir şekilde devam ediyor.
Bülent Ecevit Üniversitesinde ambalaj atıkları, çevreye
olan zararın azaltılması ve değerlendirilebilir atıkların ekonomiye
kazandırılması
amacıyla, 22 Ocak 2013 tarihinden itibaren lisanslı firma
tarafından toplanmaya başlandı. Geri dönüşüm projesi
ile lisanslı firma tarafından
Doç. Dr. Süreyya Altın
düzenli toplanan ambalaj atıkları geri dönüşüm tesisinde ayrıştırılarak ekonomiye kazandırılıyor. Böylece günlük hayatta
oldukça yaygın kullanılan ve kullanıldıktan
sonra çöpe atılan geri dönüştürülebilir malzemelerin kaynağında ayrı toplanması sağlandı ve
mevcut çöp miktarı da azaltıldı.
Proje kapsamında ilk olarak, Bülent Ecevit
Üniversitesi Merkez Kampüsü içindeki tüm bölümlere afiş ve el broşürleri dağıtılarak personel ve öğrencinin bilgilendirilmesi sağlandı.
Ayrıca tüm temizlik çalışanları ile bir toplantı
yapılarak, konu ile ilgili temizlik personelinin
bilgilendirilmesi sağlandı. Toplantıda Çevre Sorunları Araştırma ve Uygulama Müdürü Yrd.
Doç. Dr. Süreyya Altın, Çevre Mühendisliği
Bölümü Arş. Gör. Elif Alaydın, Arş. Gör. Ersin
Aytaç ve Günlüler Geri Dönüşüm firmasından
Çevre Mühendisi Nilay Adıyaman tarafından
bilgilendirmeler yapıldı.
Çalışma kapsamında tüm bölümlere idari kısımlar dâhil olmak üzere iç mekân kutuları dağıtıldı. Öğrenci koridorları ve ofislerin
Diyabet Haftasına Katkıda
Bulunanlara Teşekkür Plaketi
Dünya Diyabet Haftasında boyunca 1218 Kasım 2012 tarihlerinde İl Halk Sağlığı Şube Müdürlüğü, Zonguldak Kronik
Hastalıklar ve Diyabet Derneği ve Bülent
Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları
Bilim Dalı koordinasyonu ile birçok aktivite gerçekleştirilmişti. Aktiviteleri yürütenlere, Zonguldak Kronik Hastalıklar ve
Diyabetliler Derneği tarafından Zonguldak Belediyesi Salonunda teşekkür plaketi
verildi.
Plaket töreninin ardından Bülent Ecevit
Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji
ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı
Öğretim Üyesi Doç. Dr. Taner Bayraktaroğlu tarafından “Diabetes Mellitus-Şeker
Hastalığında Gelişmeler” konulu bir konferans verildi. Konferansta şeker hastalığının 1500 yıl öncesinden günümüze
kadarki sürede tanınması ve tedavi aşamaları ele alınarak güncel tanı, tedavi ve
koruyucu tedbirlere değinildi. Türkiye’de
ve Zonguldak’ta diyabet hastalığının sıklığının % 13 oranında saptandığı belirten
Bayraktaroğlu, Sağlık açısından ciddi bir
toplumsal sorun olması nedeniyle kamuda ilk kez Zonguldak’ta Bülent Ecevit
Üniversitesi tarafından “OBEZİTE ve DİYABET MERKEZİ”nin 2014 yılında faaliyete geçirileceğini söyledi. Doç. Dr. Taner
Bayraktaroğlu, konferansın sonunda,
şeker hastalığı ile ilgili sorular da yanıtladı.
18
Ocak-Şubat 2013
Beden Eğitimi ve
Spor Eğitiminin
Yurtdışı ve
Ülkemizdeki
Uygulamaları
Anlatıldı
“Beden Eğitimi ve Spor Eğitiminin Yurt Dışı ve Ülkemizdeki Uygulamaları” konulu konferans, BEÜ
Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu tarafından, 28
Şubat 2013 tarihinde, Tahir Karauğuz Konferans Salonunda düzenlendi.
Hitit Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu
Müdürü Doç. Dr. Faruk Yamaner’in konuşmacı olarak
katıldığı konferansa, akademik ve idari personel ile öğrencilerimiz yoğun ilgi gösterdi. Konuşmasında, günümüzde beden eğitimi ve spor eğitiminin önemine
değinen Yamaner, bu alanda kaydedilen gelişmeler ile
yurt dışında ve ülkemizdeki uygulamalar hakkındaki
bilgi ve deneyimlerini katılımcılarla paylaştı.
Konferansın sonunda BEÜ Beden Eğitimi ve Spor
Yüksekokulu Müdürü Yrd. Doç. Dr. Mustafa Gümüş tarafından Doç. Dr. Yamaner’e teşekkür plaketi ve Üniversitemizin çeşitli armağanları sunuldu.
ÜLEN
ECEVİ
T
ÜNİVERSİTESİ
OBEZİTE CERRAHİSİ
Doç. Dr. Öge TAŞÇILAR
Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi
Genel Cerrahi Anabilim Dalı
Obezite, kişinin vücudunda sağlığını tehdit eden ve
yaşam süresini kısaltan çok fazla yağ dokusu birikimi demektir. Vücutta kas, yağ ve su ağırlık oluşturur. Bu yüzden obezite tanımı yağ dokusunun fazlalığına bağlı
ağırlığı tanımlamaktadır. Spora bağlı kas kitlesi fazlalığı
veya hastalıklara bağlı su birikiminin yol açtığı ağırlık,
obezite olarak kabul edilmez. Obezite, harcadığınızdan
fazla kalori alındığında ortaya çıkan yağ depolanmasıdır.
Alınan ve harcanan kalori dengesi kişiden kişiye değişmekte olup kişinin genetik yapısı, aşırı yemek yemesi,
yağlı gıdalarla beslenmesi ve hareketsizlik başlıca nedenlerdir.
Kadınlarda sık rastlanan obezite, erkekler arasında da
hızla artmaya başlamıştır. Günümüzde obezitenin görülme sıklığı kadınlarda yüzde 44, erkeklerde ise yüzde
27’dir ve bu oranlar giderek artmaktadır. Türkiye'de obezite hasta sayısı ise yaklaşık 15.5 milyon olup 17 milyon
kişi ise fazla kiloludur.
Kilo Durumu Hesaplaması
Vücut Kitle İndeksi (VKİ), kişinin kilosunun (kg), boyunun (metre) karesine bölünmesiyle bulunur. Bununla
beraber, VKİ kullanımı çocuklarda, hamile kadınlarda ve
çok adaleli kişilerde doğru sonuç vermez; bu nedenle
böyle kişilerde kullanılmamalıdır.
Bu hesaplamaya örnek vermek gerekirse;
Fatma Hanımın ağırlığı 70 kg, boyu ise 1.60 m'dir.
Buna göre Fatma Hanımın VKİ değeri:
70 / (1.60)²= 70 / 1.60 x 1.60 = 70 / 2.56 = 27.34 kg /
m²'dir.
Ali Beyin ağırlığı da 120 kg, boyu ise 1.70 m'dir.
Buna göre Ali Beyin VKİ değeri:
120 / (1.70)² = 90 / 1.70 x 1.70 = 90 / 2.89 = 41.5 kg /
m²'dir.
Vücut Kitle Endeksi (VKİ);
18.5 kg / m²'nin altında olanlar zayıf
18.5-24.9 kg / m² arasında olanlar normal kilolu
25-29.9 kg / m² arasında olanlar hafif şişman
30-34.9 kg / m² arasında olanlar obez (1. derece şişman)
35-39.9 kg / m² arasında olanlar obez (2. derece şişman)
40 kg / m²'nin üzerinde olanlar obez (3.derecede obez)
olarak tanımlanmaktadır.
Morbid Obez ise, VKİ 35 üzeri olup beraberinde Hipertansiyon ve Diyabet hastalığı olanlar ile VKİ 40 üzeri
olanlardır.
Obezite ile birlikte Hipertansiyon, Lipid bozuklukları,
Tip 2 Diyabet, Koroner kalp hastalığı, İnme, Safra Kesesi
Hastalıkları, Gastroözefageal Reflü Hastalığı, Osteoartrit,
Uyku Apnesi ve Solunum bozuklukları, Endometrium,
Meme, Prostat ve Kalın Bağırsak Kanseri görülmektedir.
Fazla kilo, tüm ölüm nedenlerinin daha erken yaşlarda
görülmesine neden olur. VKİ 40 üzeri kişilerin yaşam süreleri genellikle 60 yıldan azdır. Kilolu kişilerde, VKİ’de
görülen yüzde 5 veya 10 azalma bile bu hastalıkları azaltabilmektedir.
Cerrahi Tedavi İçin Gereken Şartlar
Konferans vermek üzere üniversitemize gelen
Doç. Dr. Faruk Yamaner, BEÜ Rektörü
Prof. Dr. Mahmut Özer’i makamında ziyaret etti.
B
SAĞLIK
1) VKİ 40 tan büyük ya da VKİ 35 – 40 arası olması ve
bunun yanı sıra kilo verme cerrahisi ile iyileşebilecek yandaş hastalık olması ( Hipertansiyon , Tip 2 Diyabet, Kolesterol yüksekliği, Uyku Apne Sendromu vs.)
2) Uzun süredir şişmanlık olması
3) Diyet ve diğer yöntemlerin bir yıldır kilo verme konusunda başarısız olması
4) İç salgı bezleri ile ilintili hastalık olmaması
5) Hastanın işlemi anlaması ve uyum sağlaması
6) Alkol ve Madde bağımlılığı olmaması
7) Kabul edilebilir cerrahi risk
8) Operasyon dönemi ve en az 1 yıl sonrası gebelik
planlamamak
Özellikle ABD’deki merkezlerde gerzekleştirilen obezite
cerrahisi sonrasında yeterince kilo kaybı başlamadan bazı
hastalıklarda sağlanan iyileşme (örn. Tip 2 Diyabet, Hipertansiyon ve karaciğer yağlanması) şişman olmayan
hastalarda da cerrahi uygulanmasını tartışmaya açmıştır.
Henüz uzun dönem sonuçları elde edilmediğinden, gelişmiş ülkelerde uygulanmayan bu yöntemleri henüz ülkemizdeki hastalara tavsiye etmemekteyiz. Her ne kadar Tip
2 Diyabetin cerrahi tedavisi bulunduğu şeklinde bazı
basın organlarında haberler çıkmış olsa da bu operasyonlar için güvenilirlik ve başarı kriterleri tam olarak belirlenememiştir.
Uygulanan Cerrahi Tedaviler
Obezite cerrahisi temel olarak iki prensibe dayanmaktadır; mide hacminin küçültülmesi ve/veya ‘malabsorsiyon’ yani yiyeceklerin emiliminin bazı aşamalarda
engellenmesinin sağlanması… Bu ameliyatların en uygunu, doğru hastaya, doğru zamanda yapıldığında hayat
kurtarıcı olanıdır.
Dünyada Morbid Obezitenin çok çeşitli cerrahi uygulamaları olmakla birlikte, yaygın olarak kabul gören ve
uzun dönem yararı kanıtlanmış iki yöntem uygulanmaktadır.
1. Tüp Mide Operasyonu
Bu operasyonda mide kapasitesi 100-150 ml hacme düşürülerek, kişilerin az gıda alması ve sonucunda kilo vermesi hedeflenmektedir. Operasyon laparoskopik
yöntemle uygulanmakta olup hastalar ortalama 3 günde
taburcu olabilmektedir. Hastalarımızın bu yöntemle kaybettikleri kilo, bir yıl içerisinde, toplam kilolarının yaklaşık yarısıdır.
2. Mide Bypass Operasyonu
Bu prosedür, obezite tedavisi için dünyada en fazla uygulanan cerrahi yöntemlerden birisidir. Burada hem mide
hacmi azalmakta hem de barsak emilim yüzeyi azaltılmaktadır. Öncekine göre daha karmaşık bir operasyon
olup deneyim gerektirmektedir. Bu operasyon da laparoskopik olarak uygulanabilmektedir.
Bu operasyonları, Üniversite hastanemiz Genel Cerrahi
kliniğinde yaklaşık üç yıldır uygulanmaktayız. Bu konuda çalışma yapmak üzere 2012 yılının yaz aylarında
YÖK destekli olarak, Amerika Birleşik Devletleri New
York Eyaletindeki Weill Cornell Üniversite Hastanesi Gastrointestinal Metabolik ve Bariatrik Cerrahi Merkezinde
bulundum. Ardından, ülkemizde kamu kurumlarında pek
yapılmayan bu operasyonları laparoskopik (kapalı) yöntemle BEÜ Uygulama ve Araştırma Hastanesinde uygulamaya başladık.
Operasyon kriterlerine uygun olan kişileri, bugüne
kadar 100’den fazla başarılı operasyona imza atan Genel
Cerrahi Polikliniğimize bekliyoruz.
B
ÜLEN
ECEVİ
T
YATIRIM
ÜNİVERSİTESİ
1668 çeşit vücut taşı
BEÜ laboratuvarlarında
analiz edilecek
Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Bilim ve
Teknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi, hizmet alanlarını hızla geliştiriyor
Üniversitemizde, lisansüstü çalışmalarının
yanı sıra bağımsız araştırmalar ile kamu ve özel
sektöre ait kurum-kuruluşların taleplerine yönelik araştırmaların yürütüldüğü BEÜ Bilim ve
Teknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi Laboratuvarı, hizmet alanlarını geliştirmeyi sürdürüyor. Merkez, sadece Zonguldak ve
çevresinin değil, Türkiye’nin önemli araştırma
noktalarından biri olma yolunda hızla ilerliyor.
BEÜ Bilim ve Teknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi, araştırma alanları arasına, böbrek ve benzeri vücut taşlarının analiz
çalışmalarını da ekledi. Merkeze ait laboratuvarlarda 1668 çeşit böbrek ve benzeri vücut taşının karakteri belirlenebiliyor.
BEÜ Bilim ve Teknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezindeki gelişmeler hakkında bilgi
veren Merkez Müdürü Doç. Dr. Mehmet Akyüz
şöyle konuştu:
“Sağlık sektörüne yönelik hizmetlerimize,
1668 çeşit vücut taşının analizlerinin yapılmasını da ekledik. Böbrek taşı gibi, vücut tarafından üretilen taşları karakterize ediyoruz. Bu
analizler ile sağlık sektörüne yönelik araştırmalarımıza bir yenisini daha eklemiş olduk. Laboratuvarımız oldukça başarılı çalışmalara imza
atıyor. Biz de azimle çalışmaya devam ediyoruz.”
Konuyla ilgili olarak görüşlerine başvurduğumuz BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut
Özer, Merkezin çalışmalarını değerlendirdiği açıklamasında; Bilim ve Teknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezinin sağlık,
çevre, enerji gibi farklı sektörlere verdiği
hizmetlerin çeşitliliğini arttırdığını belirterek şunları söyledi:
“Bilim ve Teknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi, sadece Zonguldak ve çevresinde değil, Türkiye geneline hizmet veren
bir araştırma merkezi haline geldi. Merkezimiz çalışma alanlarını sürekli geliştiriyor.
Üniversite-sanayi işbirliğinin geliştirilmesine yönelik önemli çalışmalarımız da sürüyor. Bölgemiz için önem arz eden pek çok
proje yürütüyoruz. Geçtiğimiz günlerde
Sağlık Bakanlığı ile imzaladığımız ve
900.000 TL değerindeki ‘Çevresel Ağır
Metal Maruziyeti Değerlendirme ve Araştırma Hizmet Alımı Protokolü’ kapsamında,
20 yaş ve üzeri 3.000 kişiye ait 6.000 adet biyolojik numunede 23 elementin tespit edilmesi çalışması, Merkezimize bağlı
laboratuvarımızda yapılıyor. Son olarak
böbrek ve benzeri vücut taşlarının analizleri
de Merkezimizin laboratuvarında yapılmaya
başlandı. Üniversitemiz, bilimsel yatırımlarını, toplumun hizmetine sunarak gelişmeye
ve büyümeye devam ediyor.”
Ocak-Şubat 2013
19
Pozitron Emisyon
Tomografisi Bilgisayarlı
Tomografi
(PET/CT veya PET/BT)
Doç. Dr. Mehmet ÇABUK
BEÜ Tıp Fakültesi Nükleer Tıp Anabilim Dalı Başkanı
Onkoloji (kanser) hastalarında, BT ve MR gibi anatomik görüntüleme yöntemlerinin yalnız başına kullanılması, hastalığın değerlendirilmesinde özellikle
de metabolik bilgi açısından yetersizliklere neden olabilir. Bu da, kanser hastalığında evrelendirme (derecelendirme), hastalığın tekrarlaması (nüks), başka bir
organa yayılması (metastaz) ve tedavi etkinliğinin değerlendirilmesinde eksikliklere yol açabilir.
Positron Emission Tomograsi (PET), dokuların metabolik görüntülemesini sağlar. Bilinmektedir ki, tümör hücrelerinin çoğu şekeri aşırı şekilde tüketmektedir.
Bu görüntüleme modalitesi, bir tür şekerin radyoaktif bir madde olan Flor-18 ile
işaretlenmesi (F-18 FDG molekülü) ve bunun damar yoluyla verilmesi ile yapılır.
PET kısmı ile metabolik, CT kısmı ile de anatomik görüntüleme yapma imkânı
tanıyan PET/CT, kanser hastalarında bugün için en ideal görüntüleme modalitesi
gibi görülmektedir. Bu önemli cihaz ile erken tanı konulabilmekte, böylelikle hem
tedaviler gecikmemekte hem de etkin tedavi olanağı sunulabilmektedir.
Tümör dokusu kötü huylu (malign) veya iyi huylu (benign) olabilir. PET/CT
bunların ayrımında önemli katkı sağlarken, başarı oranları da oldukça yüksektir.
Özellikle akciğer kanserlerinde, baş boyun tümörlerinde, lenfomalarda, kolon
kanserlerinde tanı oranı yüzde 95'in üzerindedir. Bu oran, dünya literatüründe
yapılan çalışmaların bir araya getirilip yüzlerce, belki daha fazla hastanın incelenmesi ile ortaya koyulmuş. Bugün genel olarak PET/CT'nin doğruluk oranının
yüzde 95 ile 98 arasında olduğunu biliniyor. Bu oran diğer görüntüleme yöntemlerinden daha yüksektir. Yine bu yöntem ile uygulanan tedavide istenen etkiye
ulaşılıp ulaşılmadığı da söylenebilmektedir. Hatta bazı kanser türlerinde tedavinin tamamlanmasını beklemeden, “Bu hasta için doğru bir tedavi mi?”, bu önceden söylenebilir. Böylece, eğer tedavi uygun değilse, hasta o tedavinin yan
etkilerine maruz kalmadan başka bir tedavi seçeneğine geçilebilir.
Radyoterapi, kemoterapi ve cerrahi operasyon gibi tedaviler sonrasında, o bölgedeki canlı tümör dokusu ile diğer dokuların ayırt edilmesi başka yöntemlerle
mümkün olmayabilir. Bu tür durumlarda PET/CT önemli bir katkı sağlar.
Yukarıda bahsedilenlerden de anlaşılacağı gibi, bu cihaz ile özellikle kanser hastalarına yanlış tedavi verilmesi önlenebilir. Klasik yöntemler ile ameliyata karar verilmiş ileri evre olan bazı hastalarda, gereksiz operasyonun önüne geçilebileceği
gibi, tam tersi ameliyat şansını kaybettiği söylenen hastaların aslında ileri evre olmadığını göstererek de tedavi imkânı sağlayabilir. Bu tür örneklerin sayısı az değildir.
PET/CT ile bunama, Alzheimer, epilepsi gibi sinir sistemi (nöroloji) hastalıklarının teşhis ve tedavisinde de yön belirlemekte kullanılabilir.
Kardiyolojik olarak ise kalp kasının canlılığı ve fonksiyonu da bu yöntem ile oldukça iyi bir şekilde değerlendirilebilmektedir.
PET/CT’nin yararlı olduğu kullanım alanlarını bir çerçevede anlatmak gerekirse;
• PET/CT güvenilir bir tanı yöntemidir.
• PET/CT, kanserli hücrelere erken ve doğru bir şekilde tanı konulabilmesini,
sadece 5 mm. ebadında olan tümörlerin bile saptanarak nerede olduklarının tam
olarak belirlenebilmesini sağlamaktadır.
• Bazı durumlarda kanserli dokudan herhangi bir parça alınmadan hızlı bir şekilde tanının konulabilmesine imkân tanır.
• Tek bir incelemeyle birçok tıbbi testin yerini alabilir.
• Diğer yöntemlere oranla birçok hastalıkta daha erken tanı konulmasını sağlar.
• Hastalığın seyrini ve vücudun tedaviye nasıl cevap verdiğini gösterir.
• Tedavinin planlanmasında önemli bilgiler edinilmesini imkân sağlar.
• Gerek cihaz gerekse de kullanılan madde (genelde F-18 FDG) pahalı olsa da
yerinde kullanıldığında, birçok tetkikin yerini aldığından tıbbi harcamaları azaltır.
Bu tetkikten en çok istifade eden bölümler medikal onkoloji, radyasyon onkolojisi, göğüs hastalıklarıdır. Ancak çoğu dâhili ve cerrahi branşlar da hatırı sayılır
sayıda bu tetkike ihtiyaç duymaktadır.
Türkiye’de sınırlı sayıda olan PET/CT, bölgemiz halkı için önemli bir hizmet
açığını gidermektedir. Ülkemizdeki kurulu olanların en iyileri arasında yer alan
cihazımızla bu hizmeti sunmak, ünitemiz için bir gurur kaynağı oluşturmaktadır.
20
B
DEVREK MESLEK YÜKSEKOKULU
Ocak-Şubat 2013
ÜLEN
ECEVİ
T
ÜNİVERSİTESİ
Devrek Meslek
Çıtayı y
DEVREK YERLEŞKESİNDE DEĞİŞİM
Konferans Salonu
Bülent Ecevit Üniversitesi Devrek Meslek Yüksekokulu, son
yıllarda yapmış olduğu çalışmalar ile küresel ve ulusal anlamda
eğitime ilişkin var olan rekabet ortamına hazırım mesajını veriyor. Son yıllarda öğrenci ve öğretim elemanı sayısında görülen artış, altyapı, sosyal ve kültürel alanlardaki etkinlikler,
katıldığı yarışmalar, aldığı ödüller, bilimsel yayınlar, projeler ile
adından söz ettirmeyi başarıyor.
EĞİTİM - ÖĞRETİM
Aşçılık Uygulama Mutfağının Yapımına Başlandı
Devrek Meslek Yüksekokulu hızla değişen dünyada ihtiyaç
duyulan yetkinlikte ara eleman ihtiyacını karşılamak üzere eğitim-öğretimde ve sosyal alanlarda yapılanmasına hız verdi. 2010
yılından itibaren yeni açılan programlarla öğrenci sayısında
artış yakalamış olan Yüksekokul, 2013/2014 akademik yılı için
de hazırlıklarını sürdürüyor.
Devrek Meslek Yüksekokulu, güçlü akademik kadrosu ile bu
dönem 1150 öğrenciye hizmet veriyor. Günün gerektirdiği güncel öğretim programlarının açılması ve ulusal boyutta gerekli
yüksek öğretime bağlı mesleki eğitimin gerekliliklerinin yerine
getirilmesi ile donanımlı ve yetkin bireylerin topluma kazandırılması amaçlanıyor. Yüksekokulda halen dokuzu gündüz öğreniminde, ikisi ise ikinci öğrenimde olmak üzere, toplam 11
programda eğitim veriliyor.
Yeni Nesil Bilgisayar Laboratuvarı
Modern Bir Kütüphane
MMMMMMMMMMM
Devrek Meslek Yüksekokulunda
Eğitim Verilen Programlar
Aşçılık
Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı
Çevre Koruma ve Kontrol
İşletme Yönetimi
Kimya Teknolojisi
Muhasebe ve Vergi Uygulamaları
Turizm ve Otel İşletmeciliği
Yerel Yönetimler
Menkul Kıymetler ve Sermaye Piyasası
Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı (İkinci Öğretim)
Yerel Yönetimler(İkinci Öğretim )
2011-2012 Eğitim Öğretim Yılında ilk defa öğrenci kabul
eden Çevre Koruma ve Kontrol Programı, Aşçılık Programı,
Yerel Yönetimler (İkinci öğretim) programlarının doluluk oranları ülkemiz ortalamalarının üstünde.
Kontenjanının tamamı dolan ve 2012-2013 Eğitim Öğretim
yılında ilk defa açılan Menkul Kıymetler ve Sermaye Piyasası
Programı ilk mezunlarını gelecek yıl verecek.
2013-2014 akademik yılı içerisinde El Sanatları Programı, Dış
Ticaret Programı, Pazarlama Programının açılması amacıyla çalışmalar hızla devam ediyor.
Artan Öğrenci ve Öğretim Elemanı Sayıları
Akademik ve İdari Personel
UNVAN
2011
2012
2013(Şubat)
Yardımcı
Doçent Doktor
1
4
5
Öğretim
Görevlisi
14
13
16
Okutman
2
2
2
TOPLAM
17
22
23
2012 yılında Aşçılık Programına 2, Yerel Yönetimler Programına 1, El Sanatları Programına 2 ve Çevre Koruma ve Kontrol
Programına 1 öğretim görevlisinin atamalarının gerçekleştirilmesi ile Devrek Meslek Yüksekokulu akademik kadrosu güçlendirildi.
Son iki yıl içerisinde doktoralarını tamamlayan öğretim görevlilerinden dördünün yardımcı doçent kadrosuna atanmasıyla birlikte öğretim üyesi sayısı 5’e yükseldi.
Halen tüm öğretim görevlilerinin akademik ilerlemeleri için
yüksek lisans ve doktora programlarında öğrenimleri devam
ediyor.
Devrek Meslek Yüksekokulu ayrıca 8 idari personeli ile hizmetlerini sürdürüyor.
İdari Personel Dağılımı
UNVAN
Yüksekokul Sekreteri
Şef
Bilgisayar İşletmeni
Teknisyen
Memur
Koruma Güvenlik Şefi
Koruma Güvenlik
Toplam
KİŞİ
1
1
6
2
6
1
1
18
2. Alanya Altın Kepçe
B
ÜLEN
ECEVİ
T
DEVREK MESLEK YÜKSEKOKULU
ÜNİVERSİTESİ
Ocak-Şubat 2013
Yüksekokulu
yükseltti
Yıllara Göre Öğrenci Sayıları
ALTYAPI ÇALIŞMALARI
DÖNEM
Normal
Öğretim
İkinci Öğretim
Toplam
2010-2011
657
281
938
2011-2012
764
223
987
2012-2013
863
234
1097
Üniversitemizin Ankara yönündeki son yerleşkesi olan Devrek MYO, yapılan altyapı çalışmaları, çevre düzenlemeleri, sosyal, kültürel ve bilimsel etkinlikler ile her geçen gün hızla
gelişiyor, güzelleşiyor…
400 Kişilik Çok Amaçlı Salon
Devrek MYO’ya kayıt yaptıran öğrenci sayıları
2012 yılında yapımı tamamlanan ve öğrencilerimizin hizmetine açılan spor salonu, sportif alanları, soyunma odaları, sahnesi, çalışma atölyeleri, sosyal topluluk odaları ile
öğrencilerimizin sosyal ve kültürel alandaki taleplerini çağın
gereklerine uygun bir şekilde karşılıyor.
Spor Salonu
ÖZİL Ailesinden 150 Kişilik
Modern Konferans Salonu
2010-2011
Döneminde Mevcut
Programlar
Muhasebe ve Vergi
Uygulamaları
2011-2012
Döneminde
Eklenen
Programlar
2012-2013
Döneminde
Eklenen
Programlar
Çevre Koruma Menkul Kıymetler
ve Kontrol ve Sermaye Piyasası
2013-2014
Döneminde
Açılması Teklif
Edilecek
Programlar
Dış Ticaret
Aşçılık Uygulama Mutfağının Yapımına Başlandı
Üniversitemizin ve yüksekokulumuzun parlayan yıldızlarından biri olan Aşçılık Bölümünün en önemli eksikliklerinden
uygulama mutfağı, Devrek Meslek Yüksekokulu tarafından hazırlanan ve BAP tarafından desteklenen mutfak altyapı projesi
ile hayata geçiriliyor.
İşletme Yönetimi
Aşçılık
El Sanatları
Yerel Yönetimler
Yerel Yönetimler
II. Öğretim
Pazarlama
Büro Yönetimi ve
Yön Asistanlığı
Büro Yönetimi ve
Yön Asisanlığı II.Ö
Modern Çalışma Alanları
Devrekli İşadamlarından Anlamlı Katkı
Kimya Teknolojisi
Turizm ve Otel
İşletmeciliği
Dikey Geçiş Sınavı ve Artan Başarı Oranları
Öğrencilerin ön Lisans öğrenimi sonrasında, lisans öğrenimine
devam etmeleri konusunda sürdürülen çalışmalar başarıyla
devam ediyor. Akademik personelin desteğiyle sürdürülen bu çalışmalar sayesinde, öğrenim hayatlarına lisans programlarında
devam eden öğrenci sayısı hızla artmaya devam ediyor.
2011 yılında Devrek Meslek Yüksekokulu öğrencilerinden 19’u,
fakültelere dikey geçiş yaptı. 2012 yılında ise dikey geçiş yapan öğrenci sayısı 28 oldu.
Ulusal Yemek Yarışması
Yüksekokulumuzun en önemli eksikliklerinden biri olan
konferans salonu eksikliği ortadan kalkıyor. Devrek’in dünyaca
ünlü Real Madridli yıldızı Mesut Özil tarafından yapımı üstlenilen konferans salonu, 150 kişilik oturma kapasitesi, zemin ve
duvar dekorasyonu, aydınlatma, iklimlendirme ve soğutma
üniteleri ile öğrencilerimizin yararlanabileceği modern bir
salon haline geliyor.
Üniversitemiz tarafından başlatılan “Bir Sınıfta Senin Olsun”
kampanyasına katkı sunan Devrek Ticaret ve Sanayi Odası,
Sayın Necdet Başoğlu, Sayın Şakir Oktay ve DEV-TUR Taşımacılık tarafından Yüksekokulumuz’a 60’ar kişi kapasiteli, çağın
gereklerine uygun, modern dört sınıf yaptırıldı.
Okul içi faaliyetler
Yeni Nesil Bilgisayar Laboratuvarı
Yüksekokulda bulunan bilgisayar ve bilgisayar destekli derslerin çağın gereklerine uygun bir şekilde gerçekleştirilmesi
amacıyla, 60 yeni nesil bilgisayar ile modern bir laboratuvar ortamı oluşturuldu.
DEVAMI 22’DE
TÜYAP Fuar Merkezinde, Mutfak Günleri
Ödül Töreni
“Chef Star 2013 Mutfağın Oscarları” Yarışması
21
22
Ocak-Şubat 2013
DEVREK MESLEK YÜKSEKOKULU
Modern Bir Kütüphane
Tanıtım Günleri
Yerleşkemizin en önemli eksikliklerinden biri olan kütüphane, öğrencilerimizin araştırmalarında yararlanabileceği
materyaller ile donatılarak, ücretsiz internet hizmeti bulunan, çalışma üniteleri, dinlenme üniteleri ve okuma alanlarıyla modern bir alana dönüştürüldü.
Üniversitemizin bölge halkına tanıtımı amacıyla her yıl düzenlenen Uluslararası Devrek Baston Kültür ve Sanat Festivalinde, üniversitemiz adına bir stant kuruldu. Üç gün boyunca,
öğretim elemanları ve idari personel tarafından ziyaretçilere,
Bülent Ecevit Üniversitesi ve Devrek Meslek Yüksekokulu hakkında bilgi verildi.
Modern Çalışma Alanları
Turnuvalara Son Sürat Devam
Personelin çalışma ortamlarının daha modern ve nitelikli
hale getirilmesi amacıyla, 6 yeni ofis düzenlendi. İdari personelin kullanımına açılan bu ofisler, personelin daha rahat
bir çalışma ortamına kavuşmasını sağladı.
Spor salonu ve yerleşke bahçesinde bulunan spor komplekslerinde basketbol, voleybol, satranç, masa tenisi alanlarında belirli periyotlarla, öğrenci temsilcilikleri aracılığıyla etkinlikler
düzenleniyor. 2012-2013 Bahar döneminde, bölgedeki kurumları kapsayacak bir turnuva için hazırlıklar devam ediyor.
Diğer Altyapı Çalışmaları
Elektrik Kompanzasyon ünitesinin değişimi ile tasarruf
sağlanarak, ekonomik kaynak kullanımında önemli bir adım
atıldı. Kampüs içerisinde var olan armatürlerin değişimi ve
sayısının artırılması ile aydınlatma problemleri çözüldü.
Yerleşke içerisinde yeni oturma alanları eklendi. Ayrıca,
tamamlanan spor salonu önündeki peyzaj çalışmaları ile
çevre düzenleme konusundaki eksiklikler giderildi.
SOSYAL, KÜLTÜREL ve SPORTİF
FAALİYETLER
Devrek Meslek Yüksekokulu Öğrencilerinin Ulusal ve
Uluslararası Başarılarına 2012-2013 Akademik Yılında
On Bir Ayrı Ödül!
Devrek Meslek Yüksekokulu öğrencileri, yerel lezzetleri
ulusal yarışmalara taşımada öncülük ediyor. Öğrenciler, 2012
– 2013 yılları arasında katıldıkları gerek ulusal gerekse uluslar arası yemek yarışmalarında pek çok ödülün sahibi oldular. Türk ve yabancı şeflerin yanı sıra, yabancı gurmelerin de
yer aldığı birçok etkinlikte Üniversitemizi başarıyla temsil
eden Devrek Meslek Yüksekokulu öğrencileri, toplam on bir
ödülü Devrek’e getirdiler.
Antalya'nın Alanya ilçesinde, Altın Kepçe Turizm ve Aşçılar Derneği (AKTAD) tarafından 2-4 Kasım 2012 tarihleri
arasında düzenlenen ve Alanya Belediyesi tarafından desteklenen 2. Alanya Altın Kepçe Ulusal Yemek Yarışmasına
katılım sağlandı.
Türk ve yabancı şeflerin yanı sıra yabancı gurmelerin de
yer aldığı TÜYAP Fuar Merkezi'nde, 5-10 Şubat 2013 tarihleri arasında gerçekleştirilen Mutfak Günleri kapsamında
düzenlenen yarışmalardan Devrek MYO öğrencileri 2 gümüş
ve 1 bronz madalya ile döndüler.
Bülent Ecevit Üniversitesi Devrek Meslek Yüksekokulu Aşçılık Programı öğrencileri, 23-26 Şubat 2013 tarihleri arasında Antalya Cam Piramit’te düzenlenen “Chef Star 2013
Mutfağın Oscarları Yarışması”nda da büyük başarıya imza
attılar.
Ulusal Yerel Yönetimler Öğrenci Kongresi
1. Ulusal Yerel Yönetimler Öğrenci Kongresi, 3-5 Mayıs
2012 tarihinde Devrek Meslek Yüksekokulunda düzenlendi.
Pek çok üniversitenin katılımıyla gerçekleştirilen sempozyumda, iki gün boyunca düzenlenen oturumlarda 15 bildiri
sunuldu.
Tiyatro Etkinlikleri
Devrek MYO Tiyatro Kulübü öğrencilerinin sahneye koyduğu Yedi Kocalı Hürmüz adlı oyunu, 26 Aralık 2012 tarihinde yaklaşık 1000 kişi izledi.
Kariyer Günleri
Devrek MYO’dan mezun olan öğrenciler ile başlatılan “Kariyerini ve Hikâyeni Anlat” projesi çerçevesinde, sektörlerinde başarılı olan mezunlarla eğitime devam eden
öğrenciler buluşturuluyor. 2012-2013 Bahar döneminde
planlanan etkinlikler ile proje devam ediyor.
B
Turizm Alanında İki Büyük Proje Başvurusu
Tiyatro Etkinlikleri
Kariyer Günleri
DMYO Yerleşkesinde Sürdürülebilir Yaşam
Her geçen gün etkilerini daha yakından hissettiğimiz küresel
ısınma ile mücadelede en önemli faaliyetler, sera gazı emisyonlarının aşağıya çekilmesi, enerji tasarrufu sağlanması ve tüketim alışkanlıklarının değiştirilmesi olarak sıralanıyor. Devrek Meslek
Yüksekokulu, kendi faaliyetlerinden kaynaklanan sera gazı emisyonlarının toplamı olarak adlandırılan karbon ayak izini belirlemeye başladı.
Yaşamın birçok alanında yapılacak kolay ve pratik uygulamalarla
karbon ayak izini azaltmak ve dünyanın ısısının artışını yavaşlatmaya katkı sağlamak mümkün. Bu amaçla Enerji Verimliliği Diyalog Girişimi adına hizmet veren Carbon Clear firması ile bir işbirliği
protokolü imzalandı. Bu çerçevede, Devrek Meslek Yüksekokulu
Yerleşkesinin karbon ayak izinin IS0 14064-1 gerekliliklerine uygun
olarak hesaplanması ve raporlanması; mevcut emisyon azaltıcı faaliyet fikirlerinin ve belirlenecek diğer uygulamaların karbon ayak
izine etkisinin değerlendirilmesi çalışmaları gerçekleştiriliyor. Ayrıca iklim değişikliği konusunda Devrek MYO öğrencilerine bilinçlendirme semineri/eğitim programları da veriliyor. Bu çalışmalar
sayesinde Yüksekokula ait karbon stratejisi, karbon yönetimi ve karbon ayak izi doğrulamalarının yapılması, karbon azaltımının sağlanması ve “karbon nötr” bir yerleşke oluşturulması hedefleniyor.
Devrek Meslek Yüksekokulu yetkin öğretim elemanları ışığında
öğrenci odaklı bir yaklaşım benimseyerek, mevcut laboratuvar alanları, uygulama sınıfları, sosyal imkânlarıyla geleceği şekillendirecek
gençlerimize en üstün öğretim hizmetini sunma yolunda emin
adımlarla ilerliyor...
T
ÜNİVERSİTESİ
1. Ulusal Yerel Yönetimler Öğrenci Kongresi
PROJELER
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı–Avrupa Birliği Koordinasyon Dairesi Başkanlığı Türkiye’de Mesleki ve Teknik Eğitimin Kalitesinin Arttırılması Operasyonu (IQVET) Hibe
Başvuru Çağrısına, “Turizm Sektöründe ve Gastronomide Yeni
Akımlar” başlıklı proje önerisi, Zonguldak İl Özel İdaresi ve Devrek Belediyesi ortaklığı ile Temmuz ayında gönderildi. Proje, Bülent Ecevit Üniversitesi Devrek Meslek Yüksekokulu bünyesinde
yer alan Otel-Lokanta-İkram Hizmetleri Bölümü, Turizm ve
Otel İşletmeciliği ve Aşçılık Programlarının eğitim içeriğini geliştirmek ve kalitesini arttırmak amacını taşıyor. Proje ile Üniversite bünyesindeki öğrenci ve eğitmenler üzerinde turizm
alanındaki yeni akımlar ve inovasyon çalışmaları ile ilgili farkındalık ve bilinç oluşturulması ve Toplam Kalite Yönetiminin
Yüksekokulda uygulanması hedefleniyor.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı - Avrupa Birliği Koordinasyon Dairesi Başkanlığı, Sektörel Yatırım Alanlarında Genç
İstihdamının Desteklenmesi (PYE II) Hibe Başvuru Çağrısına,
08 Şubat 2013 tarihinde “Gençler Turizme Katılıyor” başlıklı
proje ile 340.000 Euro bütçe için Zonguldak İl Özel İdaresi Ortaklığı ve Zonguldak Dedeman iştirakçiliği ile başvuru gerçekleştirildi. Proje, Batı Karadeniz Bölgesi’nde turizmin
çeşitlendirilmesi, alternatif turizm modellerinin ve sürdürülebilir turizm altyapısının ortaya çıkarılması, etkin tanıtım politikalarıyla bölgenin ve bölgedeki illerin markalaştırılması, bölgeye
gelen turist sayısını ve ortalama kalış süresini artırarak, bölgenin
turistik cazibe merkezi haline getirilmesine katkıda bulunacak.
ÜLEN
ECEVİ
Tanıtım Günleri
Projeler
B
ÜLEN
ECEVİ
T
ÜNİVERSİTESİ
DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ
YENİ YATIRIMLARI İLE
BÜYÜMEYE DEVAM EDİYOR
BEÜ Diş Hekimliği Fakültesi tüm branşlarda uzman
kadrosuyla hizmet veriyor
Ortodonti ve Çocuk Diş Hekimliğinde bölgenin tek ve öncü kuruluşu…
Lokal ameliyathane bünyesinde implant, kist-tümör cerrahisi ve gömülü diş
operasyonlarında uluslararası standartlarda hizmet...
Koruyucu diş hekimliği felsefesini önemseyen çağdaş yaklaşımlar…
Diş hekimliğinde, bilimsel ve teknolojik gelişmelere paralel olarak, estetik ve kozmetik
diş hekimliği gibi yeni prensiplerin başarıyla uygulandığı bölgedeki tek adres…
BEÜ Diş Hekimliği Fakültesi, inşasında sona yaklaşılan yeni binasında,
bölge halkına hizmet vermeye hazırlanıyor…
İnsan odakl sağlk yatrmlarmz hz kesmeden devam ediyor...
24
Ocak-Şubat 2013
Özer, basın mensuplarıyla
bir araya geldi
Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, 16 Şubat
2013 tarihinde basın mensupları ile bir araya geldi. BEÜ Konukevinde gazetecilerle buluşan Prof. Dr. Mahmut Özer, BEÜ’deki gelişmeler hakkında detaylı
bir sunum yaptı. Üniversitedeki gelişmeleri basın mensupları ile paylaşmanın
önemine her zaman inandığını ifade eden Özer, son iki yılda yaşanan gelişmeleri grafik ve çeşitli görseller eşliğinde anlattı.
Toplantıda, Üniversitenin yatırımlarını ve eğitime dair pek çok veriyi detaylı olarak açıklayan Özer, “Biz, şehrin aksine, göç veren bir üniversite değiliz. Üniversitemizde önemli artışlar yaşandı” dedi. Üniversitenin başarılarının
herkesin başarısı olduğuna dikkat çeken Özer, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu başarılar benim değil, Üniversitedeki herkesin başarısıdır. Üniversite
bunu başarıyorsa kent de başarabilir. Her zaman olaylara pozitif bakmak gerekir. Sorunları sadece çözüm yollarını belirlemek amacıyla tespit etmek gerekir. Suçlu aramaya kalkarsak işin içinden çıkamayız. Biz her alanda şehirle
ortak çalışmak istiyoruz. Biz kapılarımızı hiç kimseye kapatmadık.”
Prof. Dr. Mahmut Özer, gerçekleştirdiği sunumun ardından basın mensuplarının sorularını da yanıtladı.
Özer’den Zonguldak
Gazeteciler Cemiyetine ziyaret
Zonguldak Gazeteciler Cemiyeti (ZGC)’ni ziyaret eden BEÜ Rektörü Prof.
Dr. Mahmut Özer, Üniversitenin geleceği ve hedefleri hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
Ziyarete ZGC Başkanı Derya Akbıyık, İkinci Başkanı Seçkin Kıraslan, Mali
Sekreteri Z. Aysun Doruk, Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Atik, Denetim Kurulu Üyesi Özcan Çelik, Genel Kurul Üyesi İnanış Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sonay Çalışoğlu, Genel Kurul Üyesi Hürses ve Bizim Zonguldak
Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Süleyman Şen, Haber ajansları ve Zonguldaklı gazeteciler katıldı.
Zonguldak’ın kasvetli, hüzünlü bir şehir değil, güzel ve ışıltılı bir şehir olması
için çabaladıklarını söyleyen Prof. Dr. Mahmut Özer şöyle konuştu:
“Biz şehrimize sağlık hizmeti veriyoruz. Bu bizim için çok önemli. Bize gelen
talepler ne ise, bunlarla bağlantılı olarak hizmet üretimi yapıyoruz. Mart
ayında halk günleri düzenleyeceğiz ve halkımızla, üniversite öğrencilerimizi
buluşturacağız. 2013 - 2014 akademik yılında hedefimiz 30 bin öğrenciye ulaşmaktır. Ayrıca şehrimizle Üniversitenin bütünleşmesine önem vermemiz
lazım. Üniversite olarak, şehre kapılarımız daima açık. Şehirle bütünleşmenin
anlamı, topluma sunduğunuz hizmetlerin çeşitliliğinde yatmaktadır. Toplum,
kurumdan hizmet alıyorsa, o zaman şehir ve Üniversite bütünleşmiş demektir.” Zonguldaklı hayırseverlerin üniversiteye yapılan yeni yatırımlara katkıda
bulunması gerektiğini belirten Derya Akbıyık ise, “Üniversiteye yapılan yatırımlar, şehre ekonomik olarak da katkı verir” dedi. BEÜ çalışmalarını hayranlıkla izlediklerini belirten Akbıyık, üniversitenin şehre ve insanlara gurur
verdiğini vurguladı.
BASIN
B
ÜLEN
ECEVİ
T
ÜNİVERSİTESİ
KONUK YAZAR
Derya AKBIYIK
Zonguldak Gazeteciler Cemiyeti Başkanı
BEÜ ve ZONGULDAK
BEÜ gerçekten müthiş bir hızla büyüyor...
Bu büyüme, Kampüsün Sesi adlı üniversite gazetesinde de ayrıntılı olarak yayımlanıyor...
Üniversitemiz son iki yılda büyük bir değişim yaşadı, bu değişimle gelen yenilenme, eksikliklerin giderilmesi, açılan yeni bölümler ve süratle büyüme… Tüm bunlar, Prof. Dr. Mahmut Özer
Hocamızla başladı ve sürüyor.
BEÜ, içinden iki üniversite çıkarınca büyük bir düşüş yaşamıştı veya biz öyle hissetmiştik.
Önce Karabük, daha sonra Bartın BEÜ’den ayrıldı.
Bu iki ayrılma ile üniversitemiz küçüldü derken, yeni bir yapılanma ile tekrar büyüme trendine
girdi.
Bu ayrılmalara rağmen BEÜ yükseliş yaşadı.
Bu yükselişin anahtarı ve yöneticisi tabii ki Rektör Hocamız ve ekibidir.
Rektör Hocamız ilk göreve geldiğinde, ‘200 km hızla yol alacağız’ ifadesinde bulunmuştu.
Tabii ki bu hız başlangıçta yakalandıysa da, sonra hız kesmeler ve duraklamalar yaşanmadı değil.
Çünkü istesek de o hızla yol alınmıyor veya aldırmıyorlar.
Çeşitli engeller ve sıkıntılar doğabiliyor, bu her kurum için geçerli...
BEÜ Sayın Rektörümüz liderliğinde, önemli atılımlara sahne oldu.
Öncelikle birçok kampüste yenileme ve bina yapımı, modernleştirme hızla devam ediyor.
Sağlık kampüsü ise, inanılmaz büyüme ve gelişme kaydediyor.
Yani insan o bölgeye geldiğinde kendini başka bir dünyada sanıyor.
Son yapılan düzenlemeler, nizamiye girişleri ve devamında çevre düzenlemesi sağlık kampüsünü inanılmaz bir güzelliğe kavuşturmuş.
Sağlık kampüsünün tek eksiği, Eczacılık Fakültesinin olmayışı, gerçi eksikler hiç bir zaman bitmez…
Eczacılık fakültesinin bina yapımı için, Zonguldaklı hayırseverler aranıyor.
Eğer böyle biri çıkarsa, bu fakülte hemen devreye girebilecek; çünkü alt yapı şartları şu an için
hazır...
Gerçekten sağlık kampüsümüz göz kamaştırıyor...
Rektör Hocamızın büyük uğraşları, Dekan Hocamızın katkıları, Başhekimimizin itinalı uğraşıları sonucu sağlık kampüsü tüm Zonguldak halkından ve bölge insanından takdir, ilgi ve sevgi görüyor.
Bunlar çok kolay olmadı; emeği geçenleri kutluyorum.
Rektör Hocamız, Cemiyeti ziyaretinde ‘öğrenci sayısının 22 bin bandını aştığını, hedeflerinin çok
yakın zamanda 30 bin olacağını’ belirtmişti. Son yapılan Kent Konseyi toplantısında, Zonguldak
Valimiz Erol Ayyıldız, 100 bin öğrencisi olan bir Üniversiteden bahsetti ve hedef koydu...
Düşünebiliyor musunuz, 100 bin öğrenci sayısına sahip bir BEÜ, inanılmaz bir rakam… Bu sayı
Zonguldak'ı her yönüyle uçurur ve kalkındırır.
Rektör Hocamız, 30 bin rakamı ile Üniversitemizi büyütmeyi ve geliştirmeyi amaçlıyor.
Bunlar gerçekçi tespitler...
Sayın Valimiz, 100 bin rakamı ile gelecek on yılda buna hazırlanalım derken, önümüze yeni hedefler koyarak düşünmemizi sağlıyor ve ufkumuzu açıyor.
Üniversiteler artık illerin yaşam standartlarının yükseliş göstergesi olabiliyor.
Komşu illerimiz Bartın ve Karabük üniversitelerine müthiş sahip çıkıyor...
Özellikle, Karabük üniversitesi ile yatıyor, üniversitesi ile kalkıyor.
Bir şehir düşünün ki, üniversitesine sonuna kadar bağlı, kamu-özel tüm kurum, kuruluşlarıyla
ve halkıyla sahip çıkıyor.
Karabük Belediyesi yeni yaptırdığı belediye sarayını hiç düşünmeden, üniversitesine tahsis etti.
Nasıl ama, müthiş bir tablo!
Kardemir, üniversiteye tam on milyon TL’lik bir bina yapıyor.
Bu binada çelik endüstrisinin gelişimine hizmet edecek yeni nesil öğrenciler yetişecek…
Karabük'te daha saymakla bitmeyecek örnekler de mevcut...
Zonguldak'a dönersek…
Rektör Hocamız, Cemiyeti ziyareti sırasında ‘Şehirden bir şey istemiyoruz’ derken, bizler bir kırgınlık hissettik.
BEÜ 'ye lavuar alanı, merkez atölyesi veya Tugay'ın olduğu alanlar verilebilir, bunları başka örneklerle çeşitlendirebiliriz.
Üniversitemizin acil olarak lojman sorunu var, bu nasıl çözülecek bilemiyorum...
Lojman sorunu sıkıntıları ve çözümü zor olan bir sorun…
Konukevi ise müthiş oldu, beş yıldızlı otel konforunda...
Zonguldak, üniversitesi, yeraltı zenginliği ve turizmiyle gelecek yıllarda gelişen, büyüyen ve göç
alan bir ilimiz neden olmasın?
Tüm konjonktür buna uygun.
Kısacası, BEÜ bana moral ve güç veriyor…
B
ÜLEN
ECEVİ
T
HABER
ÜNİVERSİTESİ
Ocak-Şubat 2013
25
Zonguldak için daha önce kaydına rastlanmamış
ilginç bir mantar türü daha tespit edildi
Doç. Dr.
ar
Güray Uy
Bülent Ecevit Üniversitesi, Fen-Edebiyat
Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Botanik Anabilim Dalı, Öğretim Üyesi Doç. Dr. Güray
Uyar, Zonguldak’tan daha önce ilk kez kaydını verdiği, başta kanser ve Alzheimer hastalıklarının tedavilerinde kullanılan ve
piyasada Reishi mantarı olarak satılan “Ganoderma lucidum (Curtis) P. Karst”un
Zonguldak’ta doğal olarak yetiştiği alanlardan taze örneklerini bulmak ve bu türü kültüre alabilmek için incelemerde bulundu.
Bu çalışmasında Uyar’a Orman ve Su İşleri
Bakanlığı, X. Bölge Müdürlüğüne Bağlı
Zonguldak İl Şube Müdürlüğünden bir ekip
eşlik etti. Zonguldak-Devrek ilçesine bağlı
Eğerci ve Dirgine bölgelerine yapılan arazi
çalışmalarında, hem Reishi mantarının
alandan taze örneklerini toplandı hem de
bu bölgeden Zonguldak için daha önce
kaydı verilmemiş yeni ilginç görünümlü bir
mantar türünün daha tespiti yapıldı.
Alanda bu türün fotoğraflarını çeken
Doç. Dr. Güray Uyar, türün ön teşhisini
Phallus impudicus L. (Piskokan Boynuz
Mantarı) olarak yaptı. Uyar, bu teşhisini,
doktora tezini mantar sistematiği konusunda yapmış olan Ankara Üniversitesi, Fen
Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Botanik Anabilim Dalı öğretim elemanı Dr. Ilgaz Akata’ya
doğrulattı. Akabinde bu türün Türkiye dağılımını Türkiye Makro mantarlarının
kontrol listesinden (Solak et al., 2007) araştıran Doç. Dr. Güray Uyar, bu türün daha
önce Zonguldak bölgesinde görülmeyen,
ülkemizde sınırlı bir dağılıma (Doğu Karadeniz, Samsun, Kastamonu, Balıkesir,
İzmir, Aydın, Muğla, Mersin, Alanya, Kayseri-Yeşilhisar, Elazığ, Malatya) sahip olan
bir mantar türü olduğunu da belirledi.
Phallaceae familyasına ait olan Phallus
Zonguldak Devrek ilçesine bağlı Eğerci ve Dirgine arasındaki yaylalardan
Reishi mantarının (Ganoderma lucidum (Curtis) P. Karst) tekrar toplandığı anlar
impudicus L.’un ilk hali kirli beyaz renkli,
toprağa yarı gömülü bir yumurta şeklindedir. Bu mantarın yumurta şekilli formları
yılın herhangi bir zamanında bulunabilir.
Bunlar genellikle orman zeminin altında
dökülmüş yaprakların ya da çam ibrelerinin arasında derimsi beyazlıkta açıkça görülebilir. Fakat genellikle bu mantarlar
yumurta formunda, yaz aylarına kadar toprak yüzeyinin hemen altında uykuda kalmayı tercih ederler. Ancak haziran ile ekim
ayları arasında olgunlaşırlar.
Bu mantarların yumurta durumları taze
ve beyazken toplanabilirse, bunların içerikleri yenebilir. Fakat etrafta daha çekici
yenebilen mantarlar varken bunlar çok da
rağbet görmezler. Bu mantarların bozulmamış haldeki taze örneklerini bulmak
için ağaçlık alanlar, şafak vaktinde ziyaret
edilmelidir. Çünkü gece boyu mantarın yumurta halinden patlak veren yeni bireylerini sinekler kolaylıkla sizden önce
bulabilirler.
Phallus impudicus L. çürükçül bir mantar olup genellikle toplu halde yaşamayı
tercih etmektedir. Öyle ki eğer siz bir tane
ergin bulmuşsanız, muhtemelen o civarda
yumurta aşamasında birkaç tane daha
birey bulmanız oldukça yüksek olasılıktır.
Her tip ağacın olduğu ağaçlık alanlarda
bulunabilirse de genellikle ibreli ağaçların
hakim olduğu ormanlarda yaygındır.
Orman alt örtüsünde genellikle çürüyen
ağaç kütüklerinin yakın çevresinde bulunurlar.
Mantarın boyu 15 ila 25 cm arasında, sapının çapı ise 2 cm’den 4 cm’ye kadar, baş
kısmının çapı ise 2,5 cm’den 5 cm’ye kadar
değişebilmektedir. Mantarın yumurta halinin çapı ise 4 -8 cm aralığında olabilmektedir. Mantarın gleba kaplı bir baş kısmı
taşıyan sapı çok hızlı bir şekilde uzamaktadır. Gövde beyaz gözenekli bir polyester
madde görüntüsüne sahiptir ve bu yapı böcekler gleba’yı tükettikten sonra birkaç gün
daha ortamda kalır. Sporları 3,5 x 1,5-2,5
cm ebatlarında, düz eliptikten dikdörtgenimsi forma kadar değişebilen şekillerde
olabilmektedir. Yapışkan zeytin yeşili gleba
yapısı içerisinde sarı renkli sporlarına geleneksel spor baskı yöntemini uygulamak
mümkün değildir. Mantarın güçlü hoş olmayan bir kokusu varken kendine özgü bir
tadı da yoktur.
Piskokan Boynuz Mantarının (Phallus impudicus
L.) Zonguldak-Devrek –Eğerci bölgesi civarından
tespit edilen ergin bireylerinden iyi bir örnek
Bu ilginç mantarlardan birisini görmek
istiyorsanız, bunun için çevreye fazlaca bakınmanıza gerek yok; sadece burnunuzla
onun yaydığı pis kokuyu takip etmeniz yeterli olacaktır. Muhtemelen bu kokuyu da
bir daha hiç unutmayacaksınız.
Olgun mantarlar bu yumurtamsı yapıların içinden gelişirler. Bu yumurta yapısı
içerisinden olgunlaşıp ortaya çıkan mantarın merkezi bir gövdemsi yapısı ve başlangıçta açık yeşil renkli etli bir şapka kısmı
bulunmaktadır. Bu yapışkan açık yeşil
renkli ve böcekleri kendine çekecek tarzda
pis kokan şapka kısmına gleba adı verilmektedir. Bu mantarın glebalı baş kısmını
birçok insan göremez; çünkü böcekler çok
hızlı bir şekilde gleba’nın yaydığı kokuyu
alırlar ve onu yerler. Bu baş kısım, alttaki
bal peteği dokusu haline döndüğünde artık
gleba böcekler tarafından tüketilmiş demektir. Böcekler bu yapışkan gleba’yı yerlerken, gleba arasında bulunan mantar
sporları da böceklerin bacaklarına yapışır.
Böylece böcek başka bir alana yeni besinleri aramak için gittiğinde mantarın sporları da bu yeni uzak mesafelere çok hızlı bir
biçimde taşınmış olur.
Çaycuma’da Müzik Ziyafeti
Bülent Ecevit Üniversitesi Türk
Halk Müziği Topluluğu tarafından, 18 Şubat 2013 tarihinde Çaycuma Kampüsü Spor Salonunda
bir konser gerçekleştirildi. Konsere, BEÜ Rektör Yardımcısı Prof.
Dr. Orhan Uzun, bölge protokolü,
iş adamları ile öğrenciler katıldı.
Konserde ülkemizin çeşitli yörelerine ait türküler seslendirildi.
Yoğun bir katılımla gerçekleşen
konser yaklaşık iki saat sürdü.
26
Ocak-Şubat 2013
RÖPORTAJ
B
ÜLEN
ECEVİ
T
ÜNİVERSİTESİ
“Bu filmden sonra Zonguldak
ile ilgili ezberler bozulacak”
Zonguldaklı ünlü yönetmen Kıvanç Baruönü, bir sinema filmi ile doğup büyüdüğü kente bir
anlamda geri döndü. Yılmaz Erdoğan’ın Kelebeğin Rüyası adlı filminin Yapım Tasarımını üstlenen
Baruönü ile Zonguldak’tan başlayan başarı öyküsü ve Kelebeğin Rüyası filmi üzerine konuştuk.
Bir solukta ve keyifle okunacağına inandığımız bu söyleşide Kıvanç Baruönü, Kampüsün Sesi için
Zonguldak’ın dünü ve bugününe dair çarpıcı ve içten tespitlerde bulundu.
“Derdi ile dertlendiğim, bir başka
Kıvanç Baruönü kimdir? Mesleğe ilk olarak nasıl adım attınız?..
O günden bu yana mesleki serüveninizi nasıl özetlersiniz?..
1969, Zonguldak doğumluyum. İlkokulu Yayla Özel İlkokulunda,
orta ve liseyi TED Zonguldak Koleji’nde, üniversiteyi ise Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo ve Televizyon Bölümünde tamamladım. Üniversite yılları hareketli geçti. Daha lise yıllarında başlayan
tiyatro sevdası o dönemde devam etti, pek çok amatör toplulukta
oyunlarda sahne aldım. Fotoğrafla tanışmam da üniversite yıllarına
dayanır, hatta Ankara’da büyük madenci yürüyüşünü konu alan özel
sergilerim oldu. Bugün dönüp baktığımda sanırım fotoğraf, bu mesleğe ilk göz kırpmamdı. Zaten oyuncu olamayacağımı o tarihte anlamıştım. İçimde yatan aslan televizyon muhabirliğiydi. Bu şansı da
henüz üniversite üçüncü sınıftayken, yıllarca aynı başarıyı sürdürerek
Türk televizyon tarihinin efsane programı olan, 32. Gün programında muhabir olarak çalışmaya başlayarak yakaladım. Kısa bir
dönem sürdü, hiçbir şey dışarıdan gözüktüğü gibi değildi. Ama orada
televizyona, habere dair çok şey öğrendim. İleride de bu yılların çok
faydasını gördüm. Sonrasında Türkiye’de radyolu günler başladı; Zonguldak’ta Genç Radyo mikrofonlarında başlayan süreç, beni İstanbul’a ulusal yayın yapan Klas Fm’in başına kadar götürdü. Ulusal
yayın yapan Klas Fm’in yayın yönetmenliğini yaptım, uzunca bir süre.
Bu süreçte Anadolu’nun pek çok yerinde istasyonlar kurduk, Türkiye’de özel yayıncılığın gelişmesi ve yasasına kavuşması aşamasında
aktif rol aldım. Benim adıma tarihe tanıklık ettiğim, hatta bir fiil
içinde bulunduğum heyecanlı bir dönemdi. Bugün baktığımda hep
tebessümle andığım, iyi ki yaşamışım dediğim yıllar oldu bunlar…
sevdiğim şehir…”
Sonrası yine bir ilk, gelişen müzik sektörü açılan müzik kanalları ve benim
televizyona dönüşüm. Karacan grubu
bünyesinde kurulan Number One
TV... Ve beraberinde gelen klip yönetmenliği, müzik piyasası uzun yıllar peşimi
bırakmadı. Sanırım bir dönem çekilen kliplerin neredeyse
dörtte birini çeker hale gelmiştim.
Bu süreçte bir yandan da o dönem için çok konuşulan tartışılan, izleyenleri sabahlara kadar ekrana kilitleyen bir televizyon programında danışmanlık ve görsel yönetmenlik
yapmaya da başlamıştım. Savaş Ay ve A Takımı’nın benim hayatımda ayrı bir yeri vardır. O program sayesinde Türkiye’yi
bir baştan bir başa dolaşıp pek çok hayata dokundum.
Sonrası daha hızlı gelişti. Sinema filmleri geldi. Sinemada pek
çok projede çeşitli görevler aldım. GORA, Türkiye’de yine kendi
alanında bir ilkti. O filmin özel efekt danışmanlığı ve yardımcı
yönetmenliğini yaptım. 2002 senesinden bu yana ise ağırlıklı
olarak reklam yönetmeni olarak, medyanın pek çok alanında
kendi bilgi ve birikimimi kullanabileceğim farklı işleri yaptım.
Bunların arasında, benim adıma heyecanlı, bir o kadar da eğlenceli diyebileceğim, Tarkan’la çalışmamı saymalıyım. O’nun
sahne yönetmenliğini yaptım. Bir başka değişle sahne şovlarını
tasarlayıp yönettim. Avrupa ve Türkiye turnelerinde sahne tasarımlarını, İnönü Stadyumu konserlerini yaptım. Halen Kalafilm
bünyesinde reklam yönetmeni olarak çalışıyorum.
Kıvanç
Baruönü
B
ÜLEN
ECEVİ
T
ÜNİVERSİTESİ
Sizin imzanızı taşıyan ve şu sıralar gündemde olan işlerden birkaç örnek verir misiniz?
Reklam yönetmenliği biraz da suya yazı yazmak gibi, yaptığınız iş bugün var, yarın yok... O nedenle bir çırpıda şu anda
ekranda olan üç beş reklam filmimi sayabilirim; ancak bu röportajın yayınlandığı tarihte pek çokları yayından kalkmış bile
olabilir. Ama son iki senedir heyecanla sarıldığım ve sanırım
uzun yıllar sonrada hatırlanacak olan bir sinema filmi var ki,
herhalde alnım açık gururla söyleyebilirim. Özellikle bir Zonguldaklı olarak beni başka türlü etkileyen bir proje oldu, KELEBEĞİ RÜYASI...
Yurt dışında ‘Production Design’ olarak geçiyor, Türkçeye
‘Yapım Tasarım’ diye çevirmek çok yanlış olmaz. Filmin görsel tasarımı konusunda akla gelebilecek her alanı içine alan
bir görev tanımı bu. Kostüm, dekor, mekân, hemen hemen
hepsinin bağlı olduğu bir birim. Filmin tüm görsel tasarımını
yaptım. A’dan Z’ye her aşamasında katkım ve emeğim var. Bu
beni heyecanlandırıyor.
Çocukluğunuzun ve ilk gençlik yıllarınızın geçtiği
Zonguldak sizin yaşamınızda nasıl bir yere sahip?
Sanırım lise son sınıfa kadar burada, Zonguldak’ta kalıp
üniversite ile birlikte buradan ayrılan, aradan geçen 25 yılın
ardından bir sinema filmi ile doğup büyüdüğü bu kente geri
dönen birisi olarak, anlatacak çok şeyim var. Çünkü kentin
dününü ve bugününü çok net görebiliyorum. Üstelik daha da
eskisini bilen biri olarak kıyaslama şansım var. Zonguldak deyince; ilk aşklar, ilk kavgalar, delikanlılık çağları, düşüp dizimi
kanattığım, bahçelerinden meyve çaldığım, sokaklarında su
satıp, kızların peşine düşüp laf attığım… Sarhoş olup bütün
evi ayağa kaldırdığım, okuldan kaçıp bilardo salonlarında
vakit geçirdiğim, haylazlık yılları… Üniversite sonrası özel
radyoların kuruluşu ile mikrofon başından seslendiğim, derdi
ile dertlendiğim bir başka sevdiğim şehir…
Havası eskiden de mi böyleydi anımsamıyorum. Maalesef
şimdi nefes almak bile güçleşmiş. Keskin bir duman kokusu
hâkim şehirde, kömür kokusu rahatsız etmez Zonguldaklıyı
alın teridir, yüz akıdır ama bu farklı… Gök desen, gözükmüyor sanki dumandan, göğün mavisi hep griye çalardı; ama bu
farklı, havada hep karamsarlık hâkim. Yılın büyük bölümü
yağmur yağardı, hep ıslaktı sokakları, yeşil hep daha doygundu yağmur sonrası… Belki de bu yüzden, çocukluğumdan kalma bu bıkkınlıkla sevmem yağmuru… Hava yine
yağmurlu. Hava yine karanlık, yine puslu. Hatta sokaklar bile
aynı belki, ama eski dostlar yok ya hiçbir şey aynı değil sanki.
Sonra farkına varıyor insan, meğer bir yeri size sevdiren oradaki dostlar, paylaşılan anılar…Nefes almayınca o sokak, sesleri çınlamayınca eski dostların, hiçbir şey aynı kalmıyor. Ve o
zaman anlıyor insan, her şeyin bir zamanı var. Ve tam zamanında güzel… O nedenle ben çok güzel bir çocukluk geçirdim, Zonguldak’ın güzel bir zamanına düşer çocukluğum,
gençliğim. Şanslıydım.
Şimdi üç adımda biten o cadde, hemen sonundaki liman
bizim için çok uzaktı. Kaçıp kaçıp gizlice giderdik limana,
orada bisiklet kiralardık. Liman boyu bir tur kaç liraysa artık,
para biriktirip kiraladığımız o bisikletlerle yaptığımız o turlar
en büyük zevkti. Evimiz hemen Zonguldak ana caddenin arka
sokağında, Sendika Sokak’taydı. O nedenle çocukluğum caddede geçti diyebilirim. Bir bakıma çocukluğunda sokaklarda
oynayabilen, düşe kalka büyüyen neredeyse son nesilim;
benim çocukluğumda henüz bilgisayarlar, oyun konsolları,
televizyon bizi bu denli esir almamıştı. Ama bu şehir sanki eskiden daha büyüktü ya da ben çok mu küçüktüm, hala onu
düşünüyorum…
1990’lı yılların sonlarında neredeyse çekilen her beş klipten biri sizin imzanızı taşıyordu. Bugünlerde müzik dünyasına çektiğiniz kliplerde daha seçici davrandığınız
söylenebilir mi?
90’lar sanırım özellikle Türk pop müzik dünyasının altın
yıllarıydı. Müzik kanalları hayatımıza girdi. Ve tabii ki bu
durum, yeni bir mesleği doğurdu. Klip yönetmenliği diye bir
meslekle karşılaştık. Ben bu mesleğin ilklerindenim. Bir
RÖPORTAJ
dönem gerçekten üç beş kişiydik ve müzik kanallarının listelerinde biz yarışırdık. İlk başlarda tür farkı gözetmeksizin çok
iş yaptık. Yaptım... Ama yine de aradan bunca zaman geçmesine rağmen yaptığım işlere bakıyorum da her biri yıllara meydan okuyabilecek işler olmuş. Bunca zaman sonra bile
arkasında duracağım pek çok iş yapmışım. Sanırım bu satırları okuyacak gençler için her biri çocukluklarına dair birer
anı; ama o dönem için kaliteli işlerdi. Açıkçası şu anda daralan müzik sektöründe maalesef bu işlere imkân tanıyacak bütçeleri bulamıyoruz. Piyasa yeni kurallarını yarattı... Eskiden
albüm satarken, şimdilerde maalesef albüm satışı yerini internete bıraktı. Bir dönem korsan korkulu kâbusken, artık internet korsanı bile vurdu. Şu anda arada açıkçası beni mutlu
edecek, keyif alacağım projeler için yine kameranın arkasına
geçip klip çekiyorum. Bu kadar bahsetmişken hemen aklıma
gelen bir iki klibi paylaşayım, belki hatırlayanlar çıkar. Açıkçası insan hafızası maalesef nankör unutkan bir toplumuz diye
dövünmüyoruz boşa, ben bile yaptığım işleri unuttuğuma
göre düşünün gerisini… Zuhal Olcay Güller ve Dudaklar, Şebnem Ferah Sigara, Tarkan Verme, Start The Fire, Uzun İnce Bir
Yoldayım, Bounce, Vay Anam Vay, Ege Gül Bahçem, Feridun
Düzağaç Uçurtma, Bendeniz’in, Işın Karaca’nın, Levent Yüksel’in pek çok videosu ve daha onlarcası desem...
Zonguldak’ta geçen, “Kelebeğin Rüyası” adlı filmde görev
aldınız. Bir Zonguldaklı olarak, bu film sizin için ayrı bir
önem taşıyor olsa gerek. Kelebeğin Rüyası filmine dair neler
söylersiniz?
Rüştü Onur ve Muzaffer Tayyip Uslu, benim çocukluğumda
kütüphanede birer kitap, ezbere bilinen bir iki şiirdi. Zonguldaklı olmaları, amcamın arkadaşı olmaları onları hep bizden,
aileden biri yapmıştı zaten. Aradan geçen onca yılın ardından
Yılmaz Erdoğan’ın senaryosunda onları tekrar bulmak beni
çok
heyecanlandırdı.
Benim
çocukluğumda,
gençliğimde 67 plaka listenin en sonuydu. Zonguldak’ta biterdi liste. Bu nedenle hem önemli hem de hep bir eksik hissederdik. Sona kalan çocuğun yalnızlığı çökerdi üzerimize.
Zonguldak yıllar içinde kendi kaderine bırakıldı, yalnızlaştırıldı. Sadece arada maden kazaları ile adı ölümlerle anılan bir
kent halini aldı. Oysa Genç Türkiye’nin lokomotifi, Cumhuriyetin ilk kentiydi. Kömüre dayalı farklı bir kültürü vardı. Uzun
yıllar Türkiye’yi sırtında taşıyan kent artık bir kambur gibi gösterilir olmuştu. İşte tam da bunları hissettiğim bir anda girdi
KELEBEĞİN RÜYASI hayatıma... Babamın çocukluğunun
geçtiği yıllar, genç modern bir kent... Yoksunlukla boğuşan,
ama gururlu bir kent. Türkiye’nin çok önünde ama ve O’nu
sırtlayacak kadar da güçlü bir kent. KELEBEĞİN RÜYASI
Zonguldak’la ilgili farklı ve beni heyecanlandıran pek çok şeyi
keşfetmemi sağladı, bu nedenle benim için çok özel ve hep
öyle olacak.
Bu filmden sonra eminim Zonguldak’la ilgili ezberler bozulacak, bir dönem madenlerin özelleştirilmesinin çığırtkanlığını yapan medya, şimdi özel madenlerde meydana gelen
kazalarda suçu özel işletmelere atıyor. İki yüzlülük her alanda
olduğu gibi orada da devam ediyor. Bu filmle birlikte Zonguldak’ın edebiyattaki yeri ve önemi kadar, doğal güzellikleri de
perdeye taşınacak. Yeşilin ve mavinin zenginliği, Karadeniz’in
bereketi perdeye yansıyacak. Hep gözlerden kaçan, unutulan
bir dönem Mükellefiyet dönemi tartışılacak. Zonguldaklının
kaderi olan acının harmanlandığı o yıllar gözler önüne gelecek ve inanıyorum ki tüm bunlar gerçek bir hikâyenin alt
metni olarak doğru okunduğunda, Rüştü Onur ve Muzaffer
Tayyip Uslu bir yerlerden bizi görüyor, işitiyorsa mutlu olacaklardır. Bunca yıl sonra hatırlandıkları için...
Onlar sayesinde bu kentin kaderini bir ölçüde değişecek
belki de burada tabii ki filmi çektik işimiz bitti diyemeyiz; asıl
sonrasında bu filmi doğru tanıtmak, onun açtığı kapılardan
girip doğru noktalara ulaşabilmek lazım. Hemen aklıma gelen
İstanbul Zonguldak arası her geçen gün kısalıyor. Böylesi bir
doğanın, böylesi hikâyelerin ve böylesi bir oyuncu potansiyelinin olduğu bir kent belki de ileride kimi dizilere ev sahipliği
yapacak. Madenci hikâyeleri ekrana yansıyacak… Kentin eko-
Ocak-Şubat 2013
27
nomisinde, tanıtımında tüm bunların faydası olacağını düşünüyorum. Umarım bu hayallerim gerçek olur.
Bu vesile ile Zonguldaklı herkese çok teşekkür etmek isterim. Bir hemşerileri olarak bize kucak açtıkları için, yediden
yetmişe bu hikâyeye sahip çıktıkları için onlara çok şey borçluyuz. Prodüksiyon aşamasında filmin başka kentlerde ya da
İstanbul’da kurulacak platoda çekilmesi tasarlanırken, ben
bunun burada, hikâyenin kendi mekânlarında çekilmesi konusunda ısrarcı oldum. Hatta ilk başlarda prodüksiyon koşulları bizi Zonguldak’ta çekim yaparken zorlayacakmış gibi
gözükürken bile hep arkasında duruyordum. Sonrasında olaylar farklı gelişti, Zonguldak’ta bize kapılarını açan, sponsor anlamında desteklerini veren kimi kurum ve kuruluşlar
sayesinde bugüne gelebildik... Hani ne yalan söyleyeyim
benim yüzümü kara çıkartacak hiçbir şey yaşamadım. Hep
fazlasını verdi bu kent, bu projede de öyle oldu. Ekibin Zonguldak’a geldiği ilk günden son ana değin bizi şaşırtan, duygulandıran, sevindiren onlarca şey yaşadık. Bu film evet, bir
Zonguldak hikâyesi, ama buradan başka bir yerde de çekilemezmiş diyeceğimiz onlarca şey yaşadık. Unutulmaz anılarla
ayrıldı tüm ekip buradan. Bu nedenle de çok mutluyum.
Ufukta gözüken yeni projeleriniz hangileri?
Kenarda kıyıda hayata geçirilmeyi bekleyen onlarca proje
var tabii... Pek çok senaryo gününü bekliyor bir köşede. Ama
yakın zamanda hayata geçecek, gerçekten büyük bir dizi projesi üzerine çalışıyoruz, o olursa sanırım uluslararası anlamda
da bize yeni kapıları açacak bir anahtar olacaktır. Özellikle sınırların kalktığı bir dünyada medya bu denli güçlenmişken,
yerelden tüm dünyaya seslenecek hikâyeleri bulup çıkartmak
ve onları hayata geçirmek asıl amacımız olmalı. İşte bu proje
onlardan biri diyerek, kısa bir bilgi vermiş olayım şimdilik.
Reklam filmleri zaten devam ediyor; ama yine KELEBEĞİN RÜYASI ile bağlantılı olarak, hazırlık aşamasında gerçekten çok değerli Zonguldak’ın tarihi ile ilgili birtakım
fotoğraflara ulaştık. 1920’lerden 1950’li yıllara değin uzanan
bir takvimde çekilmiş çeşitli tören fotoğrafları, balolar, halkevi,
maden işletmeleri ve sosyal hayata dair bu arşivi herkesin özellikle de her Zonguldaklının ulaşabileceği bir hale getirmek gibi
bir hayalim var. Sponsor arayışımız devam ediyor, bir özel fotoğraf albüm şeklinde bunu çıkartmak, sonrasında ise sergisini Zonguldak’ta kalıcı bir hale getirmek istiyorum. Umarım
en kısa zamanda bunu hayata geçireceğim. İlk hedefim bu.
Mesleğinde başarıyı yakalamış bir profesyonel olarak,
Bülent Ecevit Üniversitesinde öğrenimlerini sürdüren gençlere önerileriniz neler olur?
Öncelikle katıldığımız her söyleşide belirttiğim bir şey var,
hayatta başarının formülü mutluluktan geçiyor. Ve mutlu
olmak için de sevdiğin işi yapmalı ya da işini aynı zamanda
hobin haline getirecek yolları bulabilmelisin. Ben kendimi
şanslı sayıyorum, çünkü bu meslekte bir gün bile çalıştığımı
hissetmedim. Hep beni heyecanlandıran, sevdiğim işi yaptığım için yorgunluğu da sorunları da daha tatlı geldi. Herkes
bu kadar şanslı olmayabilir tabii, ama ne yapıp edip yaptıkları işin içinde kendilerini mutlu edecek bir şey bulup çıkartmalılar.
Her daim yeniliğe açık olmak, tutucu olmamak, asla ‘asla’
dememek, artık gelişen dünyanın olmazsa olmazı. Hangi
meslekten olursanız olun, o alandaki yenilikleri takip edin,
dünya artık eskisi kadar büyük değil. Hiçbir şey ulaşılmaz
değil ve hiçbir şey vazgeçilmez değil! O nedenle hep tetikte
olmak, hep hazırlıklı olmak gerekiyor. Ve unutmayın, en
büyük rakibi insanın yine kendisi, asıl yenmeniz, aşmanız gereken rakibiniz yine sizsiniz. Kafamızdaki engelleri kaldırdığımızda her şey mümkün.
Kişi önce kendine güvenmeli ki başkaları ona güvenip inansın. Dahası, 43 yaşına gelmiş bir adam olarak, hayat çok çabuk
geçiyor ve ne olur hiçbir şeyi ertelemeyin, üşenmeyin; çünkü
bir bakıyorsunuz ki zaman geçip gitmiş. Her yaşın güzelliği
olduğu gibi, her yaşta yaşanması gerekenler var. Bunların da
tadını çıkartmak lazım. Strese gerek yok, su yolunu buluyor.
Sanırım anlayan anlamıştır…
28
Ocak-Şubat 2013
ÜNİVERSİTE
B
ÜLEN
ECEVİ
T
ÜNİVERSİTESİ
“Faaliyetlerimizin
merkezine insanı koyduk”
Üniversitemiz Uygulama ve Araştırma Hastanesinde yenilenen
ve hizmete açılan birim ve servisler, basın mensuplarına tanıtıldı
Bakım ve onarım işlemleri tamamlanan yoğun bakım
ünitesi ve hizmete yeni açılan çeşitli birimlerin tanıtımı,
Rektörümüz Prof. Dr. Mahmut ÖZER’in katılımıyla gerçekleştirildi.
Tanıtım gezisinde Rektör Prof. Dr. Özer’e BEÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Aydın, BEÜ Uygulama ve
Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Varım Numanoğlu, Başhekim Yardımcıları ile Hastane Baş Müdürü
Osman Demir eşlik etti.
Basın mensuplarına sırasıyla; kadın doğum polikliniğinin
taşınacağı yeni yer, baştan aşağıya yenilenen genel yoğun
bakım servisi, kanser teşhisinde kullanılan ve hizmete giren
PET/BT Cihazı tanıtımı, Patoloji Servisi, hastane bahçesinin henüz tamamlanan peyzaj çalışmaları, hizmete açılan
Öğretim Üyesi Dinlenme Salonu gezdirilerek bilgi verildi.
Basın mensuplarına yapılan çalışmalar hakkında bilgi
veren BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, Üniversite Hastanesine çok sayıda yatırım yapıldığının altını çizdi. “Sunmuş olduğumuz hizmetin kalitesini arttırmaya büyük özen
gösterdik” diyen Özer şöyle konuştu:
“Teknolojik yatırımlardan, makine tesisatlarına ve fiziksel
ortamların modernizasyonuna kadar, pek çok sayıda yatırım yaptık. Aynı zamanda bugünkü gezimizde gördüğünüz
gibi, sağlık hizmetini sunarken, merkeze insanı koymanız
gerekiyor. Tüm bu faaliyetlerimizin merkezine insanı koyduk, insanı dikkate aldık. Buraya derdine şifa aramak için
gelen vatandaşlarımızdan çocuğundan yaşlısına kadar, her
türlü sağlık spektrumuna hitap edecek şekilde sağlık yatırımını arttırmaya çalışıyoruz. Diğer taraftan da vatandaşlarımızın memnun kalmaları için çok sayıda değişiklikler
yaptık. Bugün sizlere, yoğun bakımların modernizasyonu,
patoloji servisinin modernizasyonu, kadın doğum servisinin, nöroloji servisinin modernizasyonu gibi bu çalışmalardan bir demet sunmaya çalıştım. Bu yapılanlar, bir buçuk
sene önce başlatılan sağlık hizmetlerinin sadece küçük bir
parçasıydı. İş yoğunluğu içerisinde birçok değişikliği sizlere
tanıtma fırsatımız olmadı. Bazen yapılan çalışmaları vatandaşlarımıza duyurma konusunda sıkıntı yaşayabiliyoruz. İşte
bu nedenle bugünkü organizasyonu gerçekleştirelim istedik.”
BEÜ Uygulama ve Araştırma Hastanesinin Batı Karadeniz’deki en donanımlı ve en insan merkezli hastane olma yolunda emin adımlarla ilerlediğini ifade eden Prof. Dr.
Mahmut Özer sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tıp Fakültesi Dekanlığı ile Hastane Başhekimliği senkronize bir şekilde çalışarak, sunulan sağlık hizmetinin kalitesini arttırmak için çaba sarf etmektedir. Planlamış
olduğumuz çok sayıda proje hayata geçirilmektedir. Sağlık
alanında çok büyük yatırımlar yapıyoruz. Minör değişikliklerin yanı sıra, makro değişiklikler yapıyoruz. Bu makro değişikliklerden ikisi; Kanser Tedavi Merkezi ile Sağlık
Kampüsünde inşası hızla devam eden Diş Hekimliği Fakültesi binasıdır. Aynı zamanda Diyabet ve Obezite Merkezinin çalışmaları bitti, önümüzdeki aylarda devreye girecek.
Buradaki tüm arkadaşlarımız, hekiminden hizmetlisine
kadar özverili bir şekilde çalışmaktadır. Bu hizmeti sunarken
iki şeye dikkat etmekteyiz. Birincisi, sunulan hizmetin kalitesini arttırmak; diğeri de insana hizmet verildiğini asla
unutmamaktır. Burayı kullanan insanların kendi evlerindeymiş gibi hissetmelerini sağlamaktayız.”
Yükseköğretim ve Bilim Dergisi, DOAJ,
Index Copernicus, EBSCO, NewJour,
Google Akademik ve Akademia Sosyal
Bilimler İndeksi (ASOS Index) tarafından
dizinlenmektedir.
30
BAP
Ocak-Şubat 2013
B
ÜLEN
ECEVİ
T
ÜNİVERSİTESİ
BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROJELERİNE SAĞLANAN DESTEK
SON ÜÇ YIL İÇERİSİNDE
BEŞ KAT ARTTI
Grafik 3. Desteklenen lisansüstü öğretim ve araştırma
projelerinin yıllara göre değişimi
Proje Sayısı
Grafik 1. Desteklenen toplam proje sayısının yıllara göre değişimi
Desteklenen projelerin yıllar içerisindeki değişimleri ayrı ayrı incelendiğinde,
toplamdakine benzer bir eğilim burada da görülüyor. Örneğin, desteklenen Lisansüstü Öğretim ve Araştırma Projesi sayısı 2010 yılında 30 iken, 2012 yılında 2.5
kat artarak 75’e yükseldi (Grafik 3).
Proje Sayısı
Bilim insanlarımızın araştırma olanaklarının arttırılması stratejik hedefine yönelik olarak Üniversitemiz akademisyenlerinin projelerine verilen destek son yıllarda katlanarak
arttı.
Yeni uygulamaya konulan Bağımsız Araştırma Projesi destekleri ile araştırmaların tabana yayılması ve yeni ekol gruplarının oluşumuna zemin hazırlandı. Lisansüstü Öğrenim
ve Araştırma Projeleri ile genç araştırmacıların sayısının arttırılmasına, Yurtdışı Kongre
Desteği Projeleri ile akademisyenlerimizin uluslararası deneyimlerinin geliştirilmesine
destek verildi. Ayrıca, Makale Hazırlama Desteği ile üniversitemiz bilim insanlarının bilimsel üretimlerinin özendirilmesi ve Altyapı Proje Destekleri ile de üniversitemiz araştırma altyapısının güçlendirilmesi hedeflendi.
Tüm bu hedeflere yönelik olarak desteklenen toplam proje sayısı, geçen üç yıllık süre
içerisinde 2.6 kat artış gösterdi. 2010 yılında desteklenen proje sayısı 75 iken, 2011 yılında bu sayı 97’ye, 2012 yılında ise 196’ya ulaştı (Grafik 1).
Lisansüstü öğretim ve araştırma projelerine verilen destek miktarı ise üç yıl içerisinde yaklaşık üç katlık bir artış gösterdi. Görüleceği üzere sağlanan maddi destek miktarı, proje sayısındaki artıştan daha fazla gerçekleşti.
Destek Miktarı (Milyon TL)
Grafik 2. Toplam destek miktarının yıllara göre değişimi
Grafik 4. Lisansüstü öğretim ve araştırma projelerine sağlanan
maddi desteğin yıllara göre değişimi
Destek Miktarı (Milyon TL)
Projelere sağlanan destek miktarlarındaki artış ise daha da çarpıcı oldu. 2010 yılında
sağlanan maddi destek 1.082.300 TL iken, destek miktarı 2011 yılında 1.626.035 TL’ye,
2012 yılında ise 5.164.133 TL’ye ulaştı. Böylelikle projelere sağlanan destek miktarı, geçen
üç yıllık süre içerisinde yaklaşık 5 kat arttı (Grafik 2).
Destek verilen altyapı projelerinin üç yıl içerisindeki değişimi incelendiğinde,
2010 yılında desteklenen altyapı projesi 7 iken, bu sayı 2012 yılında 19’a çıktı (Grafik 5).
B
ÜLEN
ECEVİ
T
BAP
ÜNİVERSİTESİ
Grafik 5. Desteklenen altyapı projelerinin yıllara göre değişimi
Ocak-Şubat 2013
31
Makale hazırlama desteği projelerinin yıllar içerisindeki değişimi Grafik 9 ve 10’da
görülüyor. Diğer proje türlerindeki kadar belirgin olmasa da, yıllar içerisinde burada da
bir artış söz konusu.
Proje Sayısı
Proje Sayısı
Grafik 9. Makale hazırlama desteği projelerinin yıllara göre değişimi
Desteklenen altyapı projelerine sağlanan maddi destek ise yıllar içerisinde çok daha
büyük bir artış sergiledi (Grafik 6). Geçmiş üç yıl içerisinde desteklenen altyapı projesi
sayısı 2.7 kat; desteklenen projelere sağlanan maddi destek ise 7 katlık bir artış gösterdi.
Destek Miktarı (Milyon TL)
Yurtdışı kongre destekleri açısından da yıllar içerisinde belirgin bir artış söz konusu.
Grafiklerden (Grafik 7 ve 8) görüleceği üzere, gerek desteklenen proje sayısı, gerekse
sağlanan maddi destek üç yıl içerisinde 2 kat arttı.
Proje Sayısı
Grafik 7. Yurtdışı kongre desteği projelerinin yıllara göre değişimi
Destek Miktarı (Bin TL)
Grafik 8. Yurtdışı kongre projelerine sağlanan maddi desteğin
yıllara göre değişimi
Destek Miktarı (Bin TL)
Grafik 10. Bilimsel makale projelerine sağlanan maddi desteğin
yıllara göre değişimi
Grafik 6. Altyapı projelerine sağlanan maddi
desteğin yıllara göre değişimi
Bütün veriler birlikte değerlendirildiğinde, gerek desteklenen proje sayılarında gerekse
projelere sağlanan maddi destek miktarlarında büyük bir artış olduğu tespit ediliyor.
Destek miktarlarının proje türlerine göre dağılımları ise aşağıdaki grafiklerde yer alıyor. Grafikler incelendiğinde, en fazla maddi desteğin altyapı projeleri aracılığı ile sağlandığı görülüyor. Altyapı projelerine sağlanan maddi desteğin üç yıl içerisinde 7 kat
arttığı da dikkate alındığında, 2010 yılına kıyasla Üniversitemizin çok daha güçlü araştırma altyapısına sahip olduğu açık.
Üniversitemizin güçlenen araştırma altyapısının, önümüzdeki dönemde üniversitemizin bilimsel üretimine ciddi katkı sağlayacağı düşünülüyor. Bu bağlamda, önümüzdeki dönemde üretilecek bilimsel makale sayısında da daha hızlı bir yükselişin olması
bekleniyor.
Desteklenen proje sayılarının birimlere göre dağılımı incelendiğinde, nispeten dengeli bir dağılımın olduğu söylenebilir. Grafiklerde dikkat çeken diğer bir konu ise, 2010
yılında 7 farklı birimin projelerine destek sağlanırken, 2012 yılında bu sayının 15’e yükselmiş olması. Bu çeşitlilik, özellikle yeni uygulamaya koyulan Bağımsız Araştırma Projeleri destekleri ile sağlandı. Böylelikle, araştırmaların tabana yayılmasına ve yeni ekol
gruplarının filizlenmesine zemin hazırlandı.
DEVAMI 32’DE
32
Ocak-Şubat 2013
Desteklenen projelere sağlanan maddi desteğin birimlere göre dağılımı ise aşağıdaki
grafiklerde yer alıyor. Destek miktarlarında da birimler arasında nispeten bir denge gözetilmeye çalışıldı. Özellikle altyapı destekleri ile güçlendirilen araştırma altyapısının,
zaman içerisinde döner sermaye girdilerinde artışlara neden olması ve böylelikle araştırmaya ayrılan bütçenin sürdürülebilirliğine katkı yapması da bekleniyor.
BAP
B
ÜLEN
ECEVİ
T
ÜNİVERSİTESİ
Özetlemek gerekirse,
1. Projelere sağlanan destek miktarı, geçen üç yıllık süre içerisinde yaklaşık 5 kat
arttı.
2. Desteklenen proje sayıları açısından birimler arasında denge oluşturuldu.
3. Özellikle yeni uygulamaya konulan Bağımsız Araştırma Projesi desteği ile araştırmaların tabana yayılması sağlandı ve böylelikle yeni ekollerin filizlenmesine zemin
hazırlandı.
4. Artan yurtdışı kongre desteği ile öğretim üyelerimizin ve üniversitemizin uluslararası ölçekteki tanınırlığına katkıda bulunuldu.
5. Toplam bütçe açısından en büyük pay, altyapı projelerine verildi. Böylelikle Üniversitemizin araştırma altyapısı çok daha güçlendi.
6. Güçlenen araştırma altyapısı ile üniversitemizin bilimsel üretiminin önümüzdeki
dönemde artması bekleniyor.
7. Üniversitemizin güçlendirilen altyapısının aynı zamanda döner sermaye girdilerinde artışa neden olması ve böylelikle araştırmaya bütçeden ayrılan payların sürdürülebilirliğine katkı sunması bekleniyor.
Akademisyenlerimize önümüzdeki dönemde de olanaklar ölçüsünde destek verilmeye devam edilecek. Evrensel bilgi üretimine bugüne kadar katkı sunan tüm bilim
insanlarımıza teşekkürlerimizi sunuyoruz.
B
ÜLEN
ECEVİ
T
HABER
ÜNİVERSİTESİ
Ocak-Şubat 2013
33
Mühendislik Fakültesi 2011-2012 Yılı
Akademik Genel Kurul Toplantısı
Bülent Ecevit Üniversitesi Mühendislik
Fakültesi 2011-2012 Yılı Akademik Genel
Kurul Toplantısı, 31 Ocak 2013 tarihinde,
Tahir Karauğuz Salonu’nda gerçekleştirildi.
Toplantıya; BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Orhan
Uzun, Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof.
Dr. Yılmaz Yıldırım ve Mühendislik Fakültesi öğretim elemanlarının ve Fakültede servis dersleri veren Fen-Edebiyat Fakültesi
öğretim üyeleri katıldı. Toplantıda Dekan
Prof. Dr. Yılmaz Yıldırım, 2011-2012 akademik döneminde gerçekleştirilen faaliyetleri,
yapılan çalışmaları ve Fakültenin akademik
durumunu anlatan ayrıntılı bir sunum gerçekleştirdi.
Sunumun ardından Uluslararası Bilimsel
Alanda (SCI ve SCI-Expanded) üç ve üzeri
yayın yapan beş öğretim elemanına teşekkür
belgeleri takdim edildi. Ayrıca döner sermaye işletmesi kapsamında yaptıkları projeler ile Üniversitemize 50,000 TL ve üzerinde
girdi sağlayan Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği ve Maden Mühendisliği Bölüm
Başkanlarına Rektörümüz Prof. Dr. Mahmut
Özer tarafından teşekkür belgeleri verildi.
Akademik Kurulun son bölümünde söz
alan Prof. Dr. Mahmut Özer, Fakülte yönetiminin ve öğretim elemanlarının çalışmalarını takdirle karşıladığını belirterek,
Mühendislik Fakültesine desteklerinin süreceğini, öğretim üyelerinin proje çalışmalarında TÜBİTAK projelerine öncelik vererek
dışarıdan Üniversitemize kaynak sağlanmasını, bölümlerin MÜDEK çalışmalarına öncelik vermesini, Üniversite için değer yaratan
herkese bugüne kadar olduğu gibi bundan
sonra da destek verilmeye devam edileceğini
belirtti.
Akademik Kurulun ardından Prof. Dr.
Mahmut Özer, Prof. Dr. Orhan Uzun ve
Prof. Dr. Yılmaz Yıldırım’ın yanı sıra Fakülte
akademik ve idari personelinin katıldığı bir
kokteyl düzenlendi.
BEÜ’den Zonguldak
Belediyesine Kentsel
Dönüşüm Kanunu Eğitimi
Bülent Ecevit Üniversitesi Sürekli Eğitim
Merkezi etkinlikleri kapsamında, 15 Ocak
2013 tarihinde Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç.
Dr. Hakan Akçın tarafından Zonguldak Belediyesi personeline “Kentsel Dönüşüm Kanunu” konulu hizmet içi eğitim verildi.
Zonguldak Belediyesi Eğitim Salonu’nda yapılan eğitime; Zonguldak Belediye Başkanı
Muharrem Akdemir, belediye meclis üyeleri
ile Zonguldak Belediyesinde görevli idari ve
teknik personel katıldı.
İki oturum şeklinde gerçekleştirilen ve
soru-cevap bölümü ile tamamlanan eğitimde; 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Dön-
üştürülmesi Hakkındaki Kanun ve Yönetmelik, Türkiye’nin Doğal Afet Gerçeği, 12
Adımda Kentsel Dönüşüm Süreci Gerçeği,
İdarelerce Riskli Yapı Tespitine Yönelik Yapılacak İş ve İşlemler, İkincil Mevzuat Açısından Kentsel Dönüşüm, Kentsel Dönüşümde
Kredi Kullanımı” gibi konular ele alındı.
Yrd. Doç. Dr. Hakan Akçın
İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi Akademik Genel
Kurul Toplantısı
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinin 2013 Bahar Dönemi Akademik Genel
Kurul Toplantısı, Ahmet Zengin Konferans Salonunda gerçekleştirildi. Toplantıya Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhlis Bağdigen, İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Vergil, Dekan Yardımcıları, Bölüm Başkanları ile İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde ders veren öğretim elemanları katıldı.
Akademik Genel Kurulda İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof.
Dr. Hasan Vergil, fakültedeki gelişmelerle ilgili bilgiler vererek güz döneminin genel bir değerlendirmesini yaptı. Öğretim üyelerinin talepleri, beklentileri, eğitim ve öğretimle ilgili sorunlar ve gelecek dönemin planlanması
konuları detaylı olarak ele alındı. Akademik genel kurul toplantısı bahar döneminin daha başarılı geçmesi dilek ve temennileri ile sona erdi.
34
Ocak-Şubat 2013
“Yarının Liderleri”
Antalya'daydı
Türkiye Öğrenci Konseyi (TÖK), Gençlik ve Spor Bakanlığı ve
Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) tarafından ortaklaşa düzenlenen
"Yarının Liderleri Projesi’nde yer alan 700 öğrenci Antalya’da eğitim
aldı. 21-26 Şubat 2013 tarihleri arasında Antalya'da düzenlenen Kış
Kampı etkinliğine Bülent Ecevit Üniversitesinden de 40 öğrenci katıldı.
Altı gün süren kış kampında, bürokrasinin ve akademik dünyanın önde gelen pek çok ismi eğitim verdi. Eğitimlerden arta kalan
zamanlarda ise öğrenciler sosyal etkinliklerle (okçuluk, futbol, basketbol, masa tenisi, bilardo, golf...) derslerin stresini atma olanağını buldular.
Alaplı Meslek
Yüksekokulu öğrencilerinden
miniklere armağan
Alaplı Meslek Yüksekokulu İnşaat Bölümünde öğrenim gören altı
öğrencinin Sosyal Sorumluluk Projesi dersi kapsamında Alaplı Mollabey İlköğretim Okuluna kazandırdıkları çok amaçlı salonun açılışı,
20 Şubat 2013 tarihinde gerçekleştirildi.
Öğrenciler, öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. H. Burçin Şolt danışmanlığında gerçekleştirdikleri proje ile Mollabey İlköğretim Okulunun ardiye ve kömürlük olarak kullanılan zemin katını, iki aylık
çalışmaları ile çok amaçlı salona dönüştürerek okulun hizmetine
sundular.
Açılış törenine, Bülent Ecevit Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.
Dr. Orhan Uzun, Alaplı Kaymakamı Yıldıray Malğaç, Alaplı Belediye Başkanı Dr. Nevzat Çimenoğlu, Alaplı Meslek Yüksekokulu
Müdürü Yrd. Doç. Dr. Rıfkı Henden, Alaplı Emniyet Müdürü İsmail Baş, Alaplı Milli Eğitim Müdürü Hüseyin Taşıran, öğretim elemanları ve öğrenciler katıldı.
HABER
B
ÜLEN
ECEVİ
T
ÜNİVERSİTESİ
Prof. Dr. Zekeriya GÜLER,
“Hz. Peygamberin Eğitim Yöntemi”ni Anlattı
İlahiyat Fakültesi Dekanlığı ile Etik ve Estetik Değerler Kulübü tarafından “Hz. Muhammed’in Eğitim Yöntemi” başlıklı konferans, 22 Şubat 2013
tarihinde, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Ahmet
Zengin Konferans Salonunda gerçekleştirildi.
İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim
üyesi Prof. Dr. Zekeriya Güler’in verdiği konferansı
BEÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Orhan Uzun, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı ve İlahiyat
Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Hasan Vergil, İl
Müftü Yardımcısı Bahtiyar Taranoğlu, Üniversite
çalışanları ile BEÜ ve Zonguldak Anadolu İmam
Hatip Lisesi öğrencileri izledi.
Özellikle İlahiyat Fakültesi öğrencilerinin yoğun
ilgi gösterdiği konferans, Prof. Dr. Güler’in, izleyicilerin yönelttiği soruları yanıtlamasının ardından
sona erdi.
Konferansın sonunda Rektör Yardımcımız Prof.
Dr. Orhan Uzun, Prof. Dr Zekeriya Güler’e üniversitemizin çeşitli hediyelerini takdim etti.
21. Yılında Hocalı Katliamı
ve Ermeni Meselesi
Üniversitemiz Karadeniz Stratejik Araştırmalar
Uygulama ve Araştırma Merkezi (KARSAM)’nin
düzenlediği “Hocalı Katliamı ve Ermeni Meselesi”
başlıklı panel, 22 Şubat 2013 tarihinde Prof. Dr.
Arif Amirov Konferans Salonu’nda yapıldı.
Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyeleri Doç. Dr. Mustafa Çolak, Doç. Dr. Erkan Göksu ve Yrd. Doç. Dr.
İsmet Türkmen’in konuşmacı olarak katıldığı paneli, akademik ve idari personel ile öğrenciler izledi.
Karabağ Savaşında, Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ Bölgesi Hocalı Köyü’nde 613 Azeri’nin Ermenistan’a bağlı silahlı birlik tarafından katledilişinin
21. yılı dolayısıyla düzenlenen ve KARSAM Müdürü Yrd. Doç. Dr. Nurettin Hatunoğlu’nun yönettiği panelde; Doç. Dr. Mustafa Çolak, Osmanlı
İmparatorluğu döneminde yaşanan sorunları ve
1915 olaylarının temel nedenlerini içeren bir
sunum yaptı. Doç. Dr. Çolak’ın ardından söz alan
Yrd. Doç. Dr. İsmet Türkmen, Ermeni terör örgütlerinin faaliyetleri ve bu faaliyetlerin günümüze
uzantıları konusunda bilgi ve belgeleri izleyicilerle
paylaştı. Doç. Dr. Erkan Göksu ise 1992 yılında
meydana gelen Hocalı Katliamı özelinde, Azerilere
yönelik sürdürülen sistemli şiddet politikaları hakkında bilgi verdi.
Doç. Dr. Çolak, Doç. Dr. Göksu, Yrd. Doç. Dr.
Türkmen panelin ardından Rektörümüz Prof. Dr.
Mahmut Özer’i makamında ziyaret etti. Rektör
Prof. Dr. Özer, Hocalı Katliamı ve Ermeni Meselesi
başlıklı panelde paylaştıkları bilgiler dolayısıyla katılımcılara teşekkür etti ve Üniversitemizin armağanlarını sundu.
AVRUPA ÜNİVERSİTELERİ
ZONGULDAK’TA BULUŞUYOR
14 AVRUPA ÜLKESİNDEN
33 ÜNİVERSİTE TAKIMI
ÜNİVERSİTEMİZİN ORGANİZASYONUNDA
BİR ARAYA GELİYOR
ALMANYA
FRANSA
G. KIBRIS RUM KESİMİ
GÜRCİSTAN
HOLLANDA
İNGİLTERE
NORVEÇ
İSVİÇRE
POLONYA
PORTEKİZ
RUSYA
SLOVENYA
TÜRKİYE
UKRAYNA
36
B
HABER
Ocak-Şubat 2013
ÜLEN
ECEVİ
T
ÜNİVERSİTESİ
Gökçebey Mithat-Mehmet Çanakcı Meslek Yüksekokuluna
Gökçebeyliler tarafından tahsis edilen
arazinin tapusu Prof. Dr. Mahmut Özer’e sunuldu
Gökçebey Mithat-Mehmet Çanakcı Meslek Yüksekokuluna açılacak yeni bölümler
için alt yapı teşkil etmek üzere başta Gökçebey Kaymakamı Bülent Hamitoğlu’nun
çabaları, Uzunahmetler Köyü Muhtarı
Nihat Gökmen ve Köy İhtiyar Heyetinin
kararıyla tahsis edilen 7179 m2 lik arazinin
tapusu, 16 Ocak 2013 tarihinde Rektörü-
müz Prof. Dr. Mahmut Özer’e verildi.
Bu tahsisin yapılmasında gayret gösteren,
maddi ve manevi desteğini esirgemeyen
Çanakcılar A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi Mithat Çanakcı, Zonguldak İli Kanatlı Hayvan
Üreticileri Birliği Başkanı Osman Bayraklı,
Gökçebey Tüm İşçi Emeklileri Dul ve Yetimleri Derneği Başkanı Cevat Baş, Gökçe-
bey Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanı Ali
Çetin, Gökçebey Şöförler ve Otomobilciler
Derneği Başkanı Recep Özer’e teşekkür belgeleri verildi. Rektörümüz Kaymakamlık ve
Belediye Başkanlıklarını ziyaret ettikten
sonra Meslek Yüksekokulu Müdürü Yrd.
Doç. Dr. Bülent Haner ve Müdür Yardımcıları, Kaymakam, Mithat Çanakcı, Sivil Ku-
ruluş Başkanları ile birlikte Üniversitemize
tahsis edilen arazi ile bir tavuk çiftliğini
gezip Gökçebey Mithat-Mehmet Çanakcı
Meslek Yüksekokulunda temaslarda ve incelemelerde bulundu. Burada öğretim elemanlarının sorunlarını dinleyen Prof. Dr.
Özer, çekilen toplu resimden sonra okuldan
ayrıldı.
Özer’in Zonguldak Meslek Yüksekokulu ziyareti
Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut
Özer, 17 Ocak 2013 tarihinde Zonguldak Meslek Yüksekokulunu (ZMYO) ziyaret etti.
Ziyarette; Meslek Yüksekokulu Müdür Yardımcıları Yrd.
Doç. Dr. Eray Köksal ve Öğr. Gör. İbrahim Aydaş tarafından okul ile ilgili idari ve mali konularda bir sunum yapıldı.
Sunumun ardından Yüksekokulun sınıflarını, yeni oluşturulan Kütüphane-Etüt Salonu, İnşaat, Biyomedikal ve
Maden Teknolojisi Labatuvarlarını gezen Prof. Dr. Mahmut
Özer, öğretim elemanlarının sorunlarını dinledi. Sorunlara
ve çözüm önerilerine ilişkin değerlendirmenin ardından
Prof. Dr. Mahmut Özer Zonguldak Meslek Yüksekokulu’ndan ayrıldı.
Ereğli Eğitim Fakültesi 2012-2013 Eğitim-Öğretim Yılı
Akademik Genel Kurulu Toplantısı gerçekleştirildi
Ereğli Eğitim Fakültesinin 2012-2013 Eğitim-Öğretim
Yılı Bahar Dönemi Akademik Genel Kurul Toplantısı, 8
Şubat 2013 tarihinde yapıldı. Ereğli Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Azar’ın başkanlığında yapılan toplantıya
dekan yardımcıları, bölüm başkanları ile fakültenin öğretim elemanları katıldı. Prof. Dr. Ali Azar, fakültedeki gelişmelerle ilgili bilgiler vererek güz dönemini değerlendirdi.
Toplantıda öğretim elemanları öneri, istek ve beklentileri
ile eğitim ve öğretimle ilgili sorunları ve bu sorunlara yönelik üretilen çözüm önerilerini dile getirdiler. Gelecek dönemler için planlanan çalışmaların da konuşulduğu
toplantı, bahar döneminin başarılı geçmesi dilek ve temennileriyle sona erdi. Akademik Kurul Toplantısının ardından akademik ve idari personelin katılımıyla kokteyl
düzenlendi.
B
ÜLEN
ECEVİ
T
İZLENİM
ÜNİVERSİTESİ
Ocak-Şubat 2013
37
Sao Paulo Yolculuğu
t
Doç. Dr. Çağatay Baru
i
tes
rsi
ive
Ün
Bülent Ecevit
si
lte
kü
Tıp Fa
Başkanı
Anatomi Anabilim Dalı
ao Paulo’da bir kongreye katılma
fikri çok heyecan verici olmuştu
benim için. Bu fikir, 2008 yılında
İran’ın Tahran kentinde düzenlenen 5th
Asian-Pacific International Congress of
Anatomists sırasında Brezilya Anatomi
Derneği Başkanı Prof. Dr. Richard Halti
Cabral ile tanıştıktan sonra zihnimde belirdi. Kendisi Sao Paulo’da uluslar arası bir
kongre düzenlemek niyetinde olduğunu
belirtmişti. 2009 yılında Güney Afrika’da
Cape Town kentinde düzenlenen 17th
Congress of the International Federation
of Associations of Anatomists (IFAA) sırasında kendisiyle ikinci kez bir araya geldiğimde 2010 yılında ülkesinde anatomi
terminolojisiyle ilgili bir kongre düzenleyeceğini söyledi. Ancak söz konusu kongreye katılmam mümkün olmadı.
Kendisiyle yaptığımız yazışmalarda ben
katılamadığım için üzüntümü dile getirirken, Prof. Cabral bu konuda üzülmemem
gerektiğini, 2012 yılında daha büyük kapsamlı bir kongre düzenleyeceğini ve o
zaman belki çalışma takvimimin bu kongreye katılmaya olanak tanıyabileceğinden bahsetmişti. Geçen zaman içinde
kongre takviminin belli olmasıyla kongre
hazırlıklarına başladım. Takvimdeki
hedef, 12-16 Şubat 2012 olarak tarafımdan işaretlenmişti.
“Laboratuvardan hasta başına morfoloji” temasıyla 2012 yılında yirmi ikincisi
düzenlenen International Symposium on
Morphological Sciences (ISMS) adlı toplantı bu alandaki güncel bilgilerin günümüzdeki sağlık hizmetlerindeki ve
bilimsel alandaki gelişime katkısını ortaya
koymayı amaçlamaktaydı. ISMS geleneğinde dünya çapındaki morfologların deneyimlerini paylaşması, entegrasyonlarının sağlanmasını mümkün kılan bir bilimsel ortamın yaratılması toplantının ana
hedefleri olarak ortaya konulmuştu. Bu
noktadan hareketle morfolojik bilimler
geniş bir yelpazede ele alınarak, farklı alt
yapı ve ilgi alanı olan bilim insanlarının
bir araya gelmesi sağlandı. Bu toplantıda
ayrıca, Anatomi terminolojinin güncellenmesi çalışmalarına International Federation of Associations of Anatomists
(IFAA), Panamerican Association of Anatomy (APA) ve World Association of Veterinary Anatomists (WAVA) bu
toplantıya çok özel katkılar sundu.
Kongre katılımcılarına baktığımızda, 27
farklı ülkeden 232 bilim insanının bu top-
S
Doç. Dr. Çağatay Barut
lantıya katıldığını görüyoruz. Bu toplantının önemli bir diğer özelliğinin de konuşmacıların kongre bilimsel kurulu
tarafından seçilmesi olduğunu söylemeliyim. Söz konusu toplantı Universidade De
Sao Paulo tarafından düzenlendi. Bu kuruluş dışında International Federation of
Associations of Anatomists (IFAA), International Society for Plastination, American Association of Anatomists,
Sociedade Brasileira de Anatomia toplantıya kurumsal olarak destek verdiler.
Toplantıyla ilgili resmi bilgilerden sonra
yol anılarından bahsetmeliyim. Brezilya’ya ulaşmak oldukça kolay, Türk Hava
Yollarının haftada dört gün gerçekleştirdiği karşılıklı seferleriyle İstanbul’dan Sao
Paulo’ya yaklaşık 14 saatlik bir uçuşla
ulaşmak mümkün. Hava alanındaki ilk izlenimim, Brezilya’lıların pek aceleci olmadıkları, genel bir rahatlıklarının
olduğuydu. Pasaport kontrolündeki görevliler hiç, ama hiç acele etmeden tek tek
bir uçak dolusu yolcunun pasaportlarını
kontrol ettiler. Tabi bu işi sadece üç pasaport polisi yapınca, bizim pasaport kontrolünden geçmemiz bir buçuk saat sürdü.
Aynı rahatlık ve yavaş hareket eğilimi valizlerin uçaktan indirilmesinde de söz konusuydu. Pasaport kontrolünden sonra 30
dakikalık bir süre de valizlerin gelmesi
için geçti. Dikkatimi çeken bir başka
nokta da görevlilerin neredeyse tamamının sadece Portekizce konuşuyor olmasıydı. Danışma masasında çalışanların
bile başka dil bilmemesi ilk anda biraz gözümü korkuttu, ancak valizi alıp dışarı
çıktığımda endişe yerini sevince bıraktı.
Kongreden bir hafta önce kongre başkanından aldığım bir elektronik postada
uçuş detaylarımı bildirdiğim takdirde
kongre organizasyonunun beni karşılayacağı yazıyordu. Ama beni bizzat kongre
başkanı Prof. Richard Halti Cabral karşılamaya gelmişti. Coşkuyla hasret giderdikten sonra otelime kadar eşlik edip
yerleşmemi sağladı. Kongrenin başlamasından bir gün önce, cuma akşamı Sao
Paulo’ya varmış oldum. cumartesi günü
otelden edindiğim harita ile şehri dolaşmaya çıktım.
Şehrin oldukça yaygın bir metro ağı var,
on bir farklı hat ile şehrin hemen her ye-
rine ulaşmak mümkün. Hatlar arasındaki
ücretsiz geçişler istediğiniz yere gitmenizi
mümkün kılıyor. Yaklaşık 2.4 liralık metro
biletleri, Brezilya koşullarında oldukça
ekonomik ve hızlı ulaşım sağlıyor. Aslında
taksi de oldukça ucuz, ancak trafik ciddi
bir sorun olarak karşınıza çıkıyor ve yolda
ciddi zaman kaybına uğramanıza neden
oluyor.
Cumartesi günü metro yardımıyla
Praça de Se’deki Sao Paulo Katedrali’ne
gittim. Katedralin önündeki meydanda
çok sayıda evsiz vardı ve bunları gözetleyen çok sayıda polis. Zaten polislerin
görev yaptığı yerler ve saatlerin güvenli olduğu, bunlar dışında güvenlik sorunu olabileceği konusunda otelden çıkarken
uyarılmıştım. Katedral etrafında dolaştıktan sonra, biraz ilerideki Praça Pateo do
Colegio’ya geldim. Burası 1554’te Sao
Paulo’nun ilk kurulduğu yer. Burada Cizvit iki rahip kardeşin kurduğu ilk misyoner kilisesinin bir replikası var. Buradan
sonra, Belediye Hali olarak Türkçeye çevirebileceğim, Mercado Municipal’e gittim. Her ayın son Pazar günü hariç, her
gün açık. İçeride her türlü yiyecek satılıyor. Mercado’nun üst katı da var. Buradan
içerinin büyüklüğünü daha iyi kavrayabilir ve aşağıdaki atıştırmalık yerlerin aksine, restoranlarda yemek yiyebilirsiniz.
Fakat kalabalık bir günde geldiyseniz ya
da aceleniz varsa burayı tercih etmeyin.
Burada en azından büyük boy plastik bardakların içinde satılan tropikal meyveleri
tatmalısınız. Şehri dolaşırken neredeyse
adım başı meyve suyu satan büfeler ve
dükkânlar görüyorsunuz. Buralarda istediğiniz tropikal meyveleri buz ile birlikte
öğütücüden geçirerek servis ediyorlar.
Meyve konsantresi ve gıda boyası olmadan, nefis meyvelerden yapılmış buz gibi
bir meyve suyu sizi o sıcakta çok ama çok
rahatlatıyor. Abartıp iki tane içerseniz bir
öğünü geçiştirmeniz bile mümkün. Ben
her fırsatta bu buzlu meyve suyundan
içtim. Buradaki tek sıkıntı, menüde yazan
Portekizce meyve isimlerini anlamamak
oluyor. Bunu çözmek için de bir markete
girip meyve suyu reyonlarında kutuların
üzerindeki meyvelerin adlarına bakmam
gerekti. Kutu meyve sularının üzerindeki
Portekizce meyve adlarını resimleriyle eş-
leştirip meyve isimlerini not ettim. Bir de
meyve reyonunda bunların adlarını teyit
ettim. Böylece en azından meyvelerin yazılışlarını öğrenmiş oldum.
Ertesi gün dünyadaki en büyük Japon
göçmen nüfusuna ev sahipliği yapan Liberdade semtine gittim. Zaten semte vardığınızı etraftaki dükkân tabelalarından
ve sokaktaki tiplerden anlayabiliyorsunuz.
Japon mimarisinde bir banka şubesi,
bolca çekik gözlü insan ve Japon lokantaları var. Pazar günleri burada bir açık
pazar kuruluyor. Uzak doğu mutfağının
her türlü örneğine ve her türlü tropikal
meyve ve tabii ki bunlardan yapılmış
meyve sularına burada doymanız mümkün. Kaldığım otel Av. Paulista’ya oldukça
yakındı. Burası bir zamanlar şehrin kahve
baronlarının malikânelerine ev sahipliği
yaparken, 1950’lerden itibaren Manhattan
benzeri iş merkezleriyle dolmuş. Şu anda
gündüz iş merkezleri, parklar ve müzeler,
gece ise barlar, restoranlar ve müstehcen
işlerin döndüğü sokaklarıyla sürekli canlı
bir bölge olarak dikkati çekiyor. Bu cadde
üzerinde MASP olarak adlandırılan Sanat
Müzesi görülmesi gereken yerler arasında
sayılıyor. Yine Pazar günleri bu müzenin
önünde bir antika pazarı kuruluyor.
MASP’ın hemen karşısındaki Siqueira
Campos Parkı tropikal bir yağmur ormanı canlandırması gibi. Dikkatimi çeken
bir başka nokta da bizim burada saksılarda yetiştirmek ve canlı tutmak için bin
bir emek harcadığımız bitkilerin orada
neredeyse her tarafta bol bol bulunması.
Pazar akşamı kongrenin açılış töreni
vardı. Tören Sao Paulo Eyalet Parlamento
Binası’nda yapıldı. Parlamento toplantı salonundaki törenden sonra fuaye alanında
kokteyl ile katılımcılar birbirleriyle iletişim kurma fırsatı buldu.
Pazartesi günü sabahtan öğlene kadar
oturumları dinledikten sonra öğleden
sonra 14.30-16.30 saatlerindeki oturumda
konuşmamı yaparak elde etmiş olduğum
verileri meslektaşlarımla paylaşıp tartışma
fırsatı buldum. Takip eden günlerde iyi
organize edilmiş bu kongrede farklı ülkelerden gelmiş olan bilim insanlarıyla iletişim kurarak görüş alış verişinde
bulundum. Bu imkânı sağlayan Üniversiteme teşekkür ediyorum.
38
Ocak-Şubat 2013
Hazırlık
Okulunda konser
Üniversitemizin “Kaldera” isimli Müzik Kulübü, 14 Ocak 2013 tarihinde İncirharmanı Kampüsündeki Hazırlık Okulu öğrencileri
için bir konser verdi. Öğrenciler, konser sayesinde yoğun eğitim
temposundan biraz uzaklaşıp gönüllerince eğlendiler.
“Sağlıklı” Sucuk
Partisi
Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Diş Hekimliği Fakültesi
tarafından, 15 Ocak 2013 tarihinde Tıp Fakültesi bahçesinde sucuk
ekmek partisi düzenlendi. Öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiği partiye Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Aydın, Diş Hekimliği
Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Selçuk Oruç ve çok sayıda akademik ve
idari personel de katıldı.
HABER
B
ÜLEN
ECEVİ
T
ÜNİVERSİTESİ
İncirharmanı Kampüsünde
Tebessüm Kampanyası
İncirharmanı Kampüsü Hazırlık Okulu D24 sınıfı öğrencilerinin kendi girişimleriyle başlattığı
“Tebessüm Kampanyası” büyük ilgi ile karşılandı.
Kampanya kapsamında Üniversitemiz Tıp Fakültesi
Hastanesi’nde yatmakta olan çocuk hastalar için
temiz ve sağlam oyuncaklar toplayan öğrenciler, bu
tarz kampanyaları ileriki tarihlerde de sürdürmek
istediklerini belirtirken, daha geniş kitlelere ulaşabilmek arzusunda olduklarını dile getirdiler. İncirharmanı Kampüsü’nde diğer tüm öğrencilerin ve
çalışanların da destek verdiği Tebessüm Kampanyası, 16-22 Ocak 2013 tarihlerinde yaşama geçirildi.
Geleceğin doktorlarından Body
Worlds Anatomi Müzesine ziyaret
Üniversitemiz Tıp Fakültesinde öğrenim gören
ikinci sınıf öğrencileri Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Nejat Demircan ve Fakülte Sekreteri
Mustafa İnan’ın refakatinde Devlet Konservatuarı
Sekreteri Mustafa Masat’ın da katılımıyla Ankara’da
sergilenen dünyaca ünlü Body Worlds anatomi müzesini ziyaret ettiler. Ziyaret boyunca hayranlıklarını
gizleyemeyen öğrenciler; müzenin çok öğretici olduğunu ve özellikle Tıp ve Anatomi ile ilgili herkes tarafından mutlaka ziyaret edilmesi gerektiğini belirttiler.
Yarının Liderleri Ankara’da buluştu
Türkiye Öğrenci Konseyinin, Gençlik ve Spor
Bakanlığı ve Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) işbirliği ile düzenlediği “Yarının Liderleri Projesi”
kapsamında yedi farklı üniversiteden 250 öğrenci
Ankara’da buluştu.
Zirvede Üniversitemizi, BEÜ Öğrenci Konseyi
temsil etti. Zirve kapsamındaki toplantılarda öğ-
rencilere, ‘Yöneticilik Becerileri ve Liderin Özellikleri’ ile ‘Yönetileni Anlama ve Medya-Lider İlişkisi’ konulu eğitimler verildi. Öğrenciler, zirve
sonrası, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı
Melih Gökçek’i makamında ziyaret ettiler ve Keçiören’de bulunan teleferikten Ankara manzarası
izlediler.
B
ÜLEN
ECEVİ
T
YORUM
ÜNİVERSİTESİ
Ocak-Şubat 2013
39
Öğrencilerimize sorduk
Bu yılki bahar şenliklerinden beklentileriniz nelerdir?
İşte aldığımız yanıtlar…
Abdulkadir DAMAR
Elektrik Elektronik
Mühendisliği
4. Sınıf
Bu seneki bahar şenliğinde ben artık daha renkli faaliyetler görmek
istiyorum. Konserler, kulüplerin sunumları, tiyatro oyunları, yemek stantları zaten var olan şeyler. Bizim en büyük sorunlarımızdan biri
konuşmak, sunum yapmak. Yani topluluk önünde
konuşmak isteyen öğrencilerin istedikleri konuları anlatmaları ve insanların da bunu dinlemeleri
için bir ortam istiyorum. Tıpkı bir fuar gibi, ama
fuarın teması sunum olacak; yani anlatılan konuların bir ilişkide olmasına gerek yok. Bütün öğrencilerin aktif olarak katılmasını istediğim bir
konu bu. Düşünün, bir alandasınız her masaya uğrayıp 10 dakikalık bir sunum dinliyorsunuz, isterseniz siz de anlatıyorsunuz. Bu gerçekten faydalı
ve eğlenceli olurdu. Yarışmalar yapılmasını istiyorum. Kısa film yarışmaları, hikâye veya şiir yazma
yarışmalar, yetenek yarışmaları, münazara yarışmaları, icat yarışmaları, bilgi yarışmaları. Bunları
istememin sebebi, öğrencilerin aktif olarak görev
yapması, bir şeyler yaparken kendilerini geliştirmeleri, iletişim sorununun giderilmesi ve eğlence... Şenlik, sadece birinin bir şey yapması
diğerlerinin de onu izlemesi değildir ki. Herkesin
eğlenip eğlendirdiği, heyecanla bir şeyler paylaştığı veya anlattığı bir ortam olmasını istiyorum.
Selahattin SİNOPLU
Uluslararası Ticaret
ve İşletmecilik
3. Sınıf
Bu seneki şenliklerden
beklentim,
öncelikle
geçen senelerdeki gibi dışarıdan insanların okulun içine alınmasının sıkı
bir şekilde önlenmesidir. Çünkü sonrasında tatsız
olaylar yaşamak istemiyoruz. Gönlümüzce eğlenmek istiyoruz. Bunun haricinde okul dışından insanlar tarafından açılan yiyecek ve içecek
stantlarına kısıtlama getirtilip bu konuda öğrencilere daha fazla fırsat sunulması beklentilerimizin arasında ve her standın ayrı ayrı müzik
çalmasından ziyade, ortak bir müzik yayını da yapılabilir.
Pelin BEKTAŞ
Fizik Bölümü
Yüksek Lisans
Öğrencisi
Bu sene gerçekleşecek
olan şenliklerde ilk olarak, stantların daha düzenli bir şekilde yerleştirilmesi ve alan sıkıntısının
biraz daha giderilmesini umut ediyoruz. Gerçekleştirilecek olan konserlerin stant alanından daha
uzak bir yerde olması, konserlerden daha fazla
eğlence getirecektir. Ayrıca şenlikler öncesi düzenlenen okul içi anketlerin dikkate alınması, öğrencilerin şenliklere olan ilgisini arttıracaktır.
Tuğba TORAMAN
Kimya Bölümü
Yüksek Lisans
Öğrencisi
Şenlikler denildiğinde
derslerin stresini biraz
olsun hafifletmek ve eğlenmek akla gelir. Eğer durum gerçekten bu olacak ise biz öğrenciler olarak stantların sadece
yemek ile sınırlı kalması pek de hoş bir durum olmuyor. Daha farklı stantlara yer verilmeli. Güvenliğin daha fazla arttırılması daha doğru olacaktır.
Bu seneki şenliklerin yedi yirmi dört sürmesi umuduyla...
Buket SERTKAN
Maliye Bölümü
3. Sınıf
Üniversite dışından gelenlerin oluşturduğu kalabalıktan
bütün
öğrencilerin rahatsız olduğunu düşünüyorum.
Öğrencilerin kendilerinin hazırlayıp sergileyebileceği daha farklı sosyal aktiviteler düzenlenebilir. Bu konuyla alakalı kapsamlı çalışmalar
yapılabilir. Ayrıca açılan yiyecek stantları çok yer
işgal etmektedir. Bu da konser alanını daraltmaktadır. Belli alanları değil de, bütün bir kampüs
şenlik alanına dâhil edilebilir. Bu arada, şenlik haftasında okul içindeki güvenlik önlemlerinin arttırılması da iyi olabilir.
Ahmet Uğur KILYAR
Makina Mühendisliği
4. Sınıf
Okulun en önemli etkinliği olan şenliklerden
aslında pek çok beklentim var. İlk olarak getirilen sanatçıları olabildiğince geniş bir alanda
çıkartmak gerekiyor, çünkü öğrenci arkadaşlarımın konserleri izlemekte zorlanması ve sıkışması
gibi sıkıntıları var. Bu sene okuldaki müzik grupları bir güne konularak ana sahnede çıkarılması,
hem öğrenciler için hem de müzisyen arkadaşlarım için cezp edici bir sunum oluşturabilir. Alternatif sahnenin de ben okul kulüplerine ayrılması
taraftarıyım açıkçası, her kulüp kendini tanıttıktan sonra görsel bir etkinlik, film vb. sunabilir. Bu
da kulüplerin aktifleşmesinde önemli rol oynar.
Sıra geldi en büyük beklentime: Üniversitemin
şenliklerdeki stantlara bir çözüm bulması gerekiyor, çünkü tamamen bir şenlik havası değil de
hafta sonu pazara çıkmak gibi bir izlenim veriyor.
Melih MERAM
İnşaat Mühendisliği
4. Sınıf
Son yıllarda üniversitemizde müzik anlamında
hatırı sayılır işler yapıldı
şenliklerde. Kulüp olarak,
müzik adına alınan kararlarda müzik kulübünün
fikirlerine artık önem verilmeye başlanmasını diliyoruz. Benim kulüp bünyesinde bulunduğum
süre içerisinde, minimum olanakla maksimum
işler yapabilmek için oldukça fikir ürettik, üretmeye çalıştık; fakat sonuç aşamasına geldiğimizde ne yazık ki, gerek düşünce anlamında
gerek ekonomik anlamda üniversite yönetimiyle
sorunlarımız oldu. Sanat üretme anlamında
önemli bir yere sahip olan müzik kulüplerine olan
desteğin artırılmasını, her yıl olduğu gibi bu yıl da
sabırla bekliyoruz.
Fotoğraf ve Röportaj : Serda RENKLİ
40
SPOR
Ocak-Şubat 2013
Üniversiteler Masa Tenisi
Türkiye Şampiyonası Üniversitemizin
ev sahipliğinde yapılacak
B
ÜLEN
ECEVİ
T
ÜNİVERSİTESİ
Türkiye Üniversite Sporları Federasyonu’nun 2012 - 2013 faaliyet programında yer alan
“Üniversiteler Masa Tenisi Türkiye Şampiyonası”, Üniversitemizin ev sahipliğinde,
9-12 Nisan 2013 tarihleri arasında, BEÜ Merkez Yerleşkesi Spor Salonunda düzenlenecek.
101 ayrı üniversitenin katılacağı şampiyonada, 100 erkek takımı ve 70 bayan takımı kıyasıya rekabet edecek.
Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, “Üniversiteler Masa Tenisi Türkiye Şampiyonasının üniversitemizde yapılıyor olmasının gurur ve mutluluğunu yaşıyoruz” dedi. 19 - 23 Haziran 2013 tarihlerinde gerçekleştirilecek 6. Avrupa
Üniversiteler Masa Tenisi Şampiyonasının Üniversitemizde düzenleneceğini de hatırlatan
Prof. Dr. Mahmut Özer, BEÜ’nün sadece eğitim alanında değil, sosyal ve kültürel alanlarda
da bir dünya üniversitesi olması için çalıştıklarının altını çizdi.
BEÜ’nün
Judo şampiyonu
Çağrı YILMAZ
1994 yılında Amasya'nın Merzifon
ilçesinde doğdu. Babası çiftçi olduğu
için köyde büyüdü. 2000 yılında ilkokula başladı. Taşımalı olarak şehir
merkezine gidip geliyordu. 6. Sınıfta
beden eğitimi öğretmeninin ısrarları
sonucu judoya başladı.
Taşımalı eğitim sistemiyle yola çıkıp
Türkiye Şampiyonluğuna uzanan öykünün kahramanı, BEÜ Beden Eğitimi
ve Spor Yüksekokulu öğrencilerinden
Çağrı Yılmaz, bugün judoda ülkemizi
uluslar arası müsabakalarda başarıyla
temsil ediyor.
Çağrı Yılmaz bugün geldiği yeri
daha küçük bir çocukken kendisini
keşfeden beden eğitimi öğretmenine
borçlu olduğunu belirtiyor. Yılmaz, o
günlere dair şöyle konuşuyor:
“Okul çıkışlarında kendisi beni alıp
Judo salonuna götürür ve antrenman
sonlarında köye gitmeme yardımcı
olurdu. Bu çalışmalardan bir buçuk
yıl sonra 34 kiloda Türkiye ikincisi
oldum ve antrenmanlarda daha çok
çalışmaya başladım. Bu dereceden bir
yıl sonra, 46 kiloda Türkiye üçüncüsü
oldum ve 14 yaşımda Yıldızlar Milli
Takım kampına çağrıldım. Lise eğitimime Judo antrenörümün beden eğitimi öğretmenliği yaptığı endüstri
meslek lisesinde devam ettim. Lise
ikinci sınıfta, 2010 yılı Ümitler Türkiye üçüncüsü, Gençler 55 kiloda
Türkiye üçüncüsü oldum ve aynı zamanda Ümitler Avrupa yedincisi
oldum. Milli sporcu unvanını aldım.”
2011 yılında gençler Türkiye şampiyonu olan Çağrı Yılmaz, sürekli yurt
dışı kamplarına ve yurt dışı maçlara
katılıyor. Bu yıl içerisinde iki kez Avrupa yedincisi olan Yılmaz, 2012 yılında 60 kiloda Büyükler Türkiye
Şampiyonu oldu. Yılmaz, Bülent Ecevit
Üniversitesi (BEÜ) ile tanışmasını ise
şöyle anlatıyor:
“Bu yıl liseyi bitirdim ve antrenörüm
Bülent Ecevit Üniversitesini tavsiye
etti. Şu anda Bülent Ecevit Üniversitesi
Beden Eğitimi Öğretmenliği Bölümünde okuyorum. 2013 yılında tekrar
60 kilo Büyükler Türkiye Şampiyonu
oldum ve eğitimime Bülent Ecevit
Üniversitesinde; spor hayatıma ise Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Kağıt Spor
Kulübünde devam ediyorum.”
Pilates kursuna yoğun ilgi
Pilates, tüm dünyada kabul gördüğü üzere
fizyoterapi temelli bir rehabilitasyon yöntemidir. Kas ve iskelet sisteminde oluşabilecek
problemleri engellemek için koruyucu olarak
uygulanabileceği gibi, kas ve iskelet sisteminde meydana gelen problemleri (bel fıtığı,
boyun fıtığı, boyun düzleşmesi, skolyoz, kifoz,
lordosis vb) sonrasında doktor ve fizyoterapistlerin tedavileri ardından, tedaviyi destekleyici şekilde, egzersizlerin sürekli hale
getirilmesi amacıyla da uygulanabiliyor. Agonist-antagonist felsefesiyle akıllıca tasarlanan
egzersiz sayesinde, sağlam ve sıkı kaslar ile fit
bir vücuda ulaşmak mümkün. Pilates egzersizinin mutlaka profesyonel bir eğitmen eşliğinde uygulanması gerekiyor.
Üniversitemiz Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda öğretim elemanı olarak görev
yapan ve uluslararası geçerliliğe sahip Peak Pilates eğitimi alan Geylan Bostan eğitmenliğinde açılan pilates kursu, akademik ve idari
personelin yoğun ilgisiyle devam ediyor.
Geylan’ın daha önceki yıllarda bu alanda özel
sektörde de çalışmaları bulunuyor.
Beden Eğitimi ve Spor
Yüksekokulu Spor Etkinlikleri
Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulumuz
tarafından BEÜ Sürekli Eğitim Merkezi bünyesinde açılan kurslarımız ile geleceğin dünyasını oluşturacak çocukların, fiziksel ve
ahlaki yetilerini eğitmek, fiziksel ve ruhsal
verimliliklerini artırmak ve sporu sevdirmek
amaçlanıyor. Ayrıca yoğun çalışma temposunun stresinden kurtularak vücudun direncini artırmaya, vücudu şekillendirip kasları
güçlendirerek fit kalmaya ve esneklik kazanmaya yönelik spor kurslarımız ile gerek personelimiz ve Zonguldak halkına, gerekse
çocuk ve gençlere sporu sevdirebilmek hedefleniyor.
Çocuklarımızın ve gençlerimizin hayatları
boyunca sahip olabilecekleri özgüvenlerini
geliştirmelerini sağlayan spor kültürünün
yaygınlaştırılmasına katkıda bulunan ve
yoğun ilgi gören kurslarımız, merkez kampüs spor salonunda devam ediyor.
BEÜ Personeline, Öğrencilerine ve Zonguldak Halkına Yönelik Kurslar:
MMA – Wıng Tsun Kursu (Kayıtlar devam
etmektedir)
Pilates Kursu: Çalışma Saatleri: Pazartesi,
Çarşamba 18.00-19.00
Çocuklara Yönelik Kurslar:
Karate Kursu Çalışma Saatleri:
1. Grup Salı 19.00-20.30, Cumartesi 11.0012:30
2. Grup Salı 15.30-17.00, Perşembe 15.3017.00
Bale ve Dans Kursu Çalışma Saatleri: Cumartesi 14.00-15.00
Jimnastik ve Yoga Kursu Çalışma Saatleri:
Cumartesi 15.00-16.00

Benzer belgeler

sayi-11 - Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Koordinatörlüğü

sayi-11 - Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Koordinatörlüğü Öğrenci Sayısı - Kendi İmkanı İle-Karabük Üni.

Detaylı