Milli Ahlak Ve Tarih Şuuru

Transkript

Milli Ahlak Ve Tarih Şuuru
Milli Ahlak Ve Tarih Şuuru
Pazartesi, 16 Mayıs 2011 10:55
Hz. Ömer arkadaşlarıyla sohbet ederken, huzura üç genç gelir ve şikâyette bulunurlar:
-Ey halife Ömer, bu arkadaş bizim babamızı öldürdü. Davacıyız ve ne gerekiyorsa yapılmasını
diyoruz.
Bu sözler karşısında Halife Hz. Ömer adam öldürmekle suçlanan gence döner:
- Bu insanlar senin hakkında şikâyetçiler. Babalarını öldürmüşsün. Söyledikleri doğru mu? Suçlanan genç:
- Evet doğru. Suçlu olduğumu kabul ediyorum. Verilecek cezaya da razıyım der.
Gencin bu sözleri üzerine Halife Hz. Ömer gence; anlat bakalım nasıl oldu diye sorar. Genç
anlatmaya başlar:
1/7
Milli Ahlak Ve Tarih Şuuru
Pazartesi, 16 Mayıs 2011 10:55
- Ben kasabamda hali vakti yerinde saygın biriyim. Ailemle beraber gezmeye çıkmıştık.. Benim
çok güzel bir atım vardı. At bunların bahçesine girdi. Babaları da bir taş attı ve atım öldü. Bende
bu kızgınlıkla ona taş attım. İstemeyerek oldu ama babaları öldü.”der. Hz Ömer:
- Mademki suçunu da kabul ettin söyleyecek hiçbir şey yok, bu suçun cezası idamdır, dedi.
Bu sözden sonra delikanlı başını önüne eğerek söz alır:
- Efendim bir özrüm var kabul ederseniz sevinirim, diyerek konuşmaya başladı:
- Ben memleketimde zengin bir insanım, babam, rahmetli olmadan önce bana epey bir altın
miras bıraktı. Kardeşim küçük olduğu için altınlar bende durur. Siz bu cezayı infaz ederseniz
yetim hakkını zayi ettiğiniz için Allah-ü Teâlâ indinde sorumlu olursunuz, bana üç gün izin verin,
emaneti kardeşime teslim edip geleyim, bu üç gün içinde yerime birini bulurum, der.
Hz. Ömer der ki:
2/7
Milli Ahlak Ve Tarih Şuuru
Pazartesi, 16 Mayıs 2011 10:55
- Sen buralara yabancısın, senin yerine kim nasıl kalır ki? diye sorar.
Genç adam içinde bulunduğu zor duruma rağmen topluluğa bir göz atar, der ki:
- Amr Bin As'ı işaret ederek, "Bu zat benim yerime kalır. O zat Hz. Peygamber Efendimizin
(sav) en iyi arkadaşlarından, daha yaşarken cennetle müjdelenen Amr Ibni As' dan başkası
değildir. Hz. Ömer Amr'a dönerek:
- Ey Amr Bin As, bu genci duydun, der. O yüce sahabe:
Evet ya Ömer, ben kefilim, der ve genç adam serbest bırakılır. Fakat 3. günün sonunda vakit
dolmak üzeredir. Ama gençten hiç bir haber yoktur. Medine'nin ileri gelenleri Halife Hz. Ömer'e
çıkarak gencin gelmeyeceği, dolayısıyla Amr Ibni As'a verilecek idam yerine maktulün (ölen
adamın) diyetini vermeyi teklif ederler, fakat bu duruma babaları ölen gençler razı olmaz ve
babamızın kanı yerde kalsın istemiyoruz derler. Halife Hz. Ömer kendinden beklenen cevabı
verir ve der ki:
- Bu kefil babam da olsa fark etmez cezayı infaz ederim. Hz. Amr Ibni As ise tam bir teslimiyet
içerisindedir:
- Biz de sözümün arkasındayız. Merak etmeyin der. Bu arada kalabalıkta bir dalgalanma olur
ve insanların arasından 3 gün önce köyüne giden genç görünür. Halife Hz. Ömer gence
dönerek derki:
3/7
Milli Ahlak Ve Tarih Şuuru
Pazartesi, 16 Mayıs 2011 10:55
- Evladım gelmeme gibi önemli bir nedenin vardı neden geldin? Genç şöyle der:
- 'AHDE VEFASIZLIK ETTI' demeyesiniz diye geldim.” Hz. Ömer başını bu defa çevirir ve Amr
Ibni As'a der ki:
- Ey Amr, sen bu genci tanımıyorsun, nasıl oldu onun yerine kefil oldun? Amr Ibni As şöyle der.
- Bu kadar insanın içerisinden bana güvenip beni seçti.'İnsanlık Öldü' dedirtmemek için kabul
ettim.” Söz sırası davacı gençlere gelir, derler ki:
- Biz de bu davadan vazgeçiyoruz.
Bu sözün üzerine Hz Ömer:
- Fakat biraz evvel babamızın kanı yerde kalmasın diyordunuz ne oldu da böyle bir anda
vazgeçtiniz, der. Gençlerin cevabı da son derece etkileyicidir:
-Merhametli İnsan Kalmadı' Demeyeseniz diye…
O Hz. Ömer ki Müslümanların halifesi sıfatı ile Kudüs’ün anahtarlarını almak için yola çıktığında
4/7
Milli Ahlak Ve Tarih Şuuru
Pazartesi, 16 Mayıs 2011 10:55
gösterişe kapılmamış, büyüklük göstermemiş, devesine hizmetlisi ile dönüşümlü olarak
binmiştir. Şehre gireceği zaman deveye binme sıra hizmetlisine gelmişti. Müslümanların ileri
gelenleri; “Efendim siz halifesiniz, devenin üzerinde sizin şehre girmeniz daha münasip, böylece
Müslümanları şereflendirmiş olursunuz.” dediklerinde Hz. Ömer; “Biz Müslüman olmakla
şereflendik, başka şereflere ne gerek var.” demiş ve hizmetçisi devenin üzerinde kendisi de
deveyi çekerek Kudüs’e girmiştir.
Evet, dostlar Müslümanlık öyle bir makamdır ki onunla tanışan şereflerin en şereflisine nail
olmuş olur. Ve yukarıda yaşanan olaydaki davranışları ancak bu şerefe nail olan kişiler
sergileyebilirler. İslamiyet’le tanışan en katı kalpler merhamet deryasına döner. Çölde çöl
bedevilerini ehlileştiren İslamiyet tanıştıktan sonra millet olarak bizleri de ehlileştirmiş ve
medeniyetlerin zirvesine çıkarmıştır. Ve bizler millet olarak İslamiyet’i kabul ettikten sonra birçok
güzel hasletler geliştirdik ve bu dine en güzel şekilde hizmet ettik. Çok şükür hale de hizmet
etmeye devam etmekteyiz. Ama üzülerek ifade etmek istiyorum ki eskisi gibi değil. Biz eskiden
böyle değildik. Birbirimizin boğazına sarılmazdık. Üç kuruşluk menfaat için kardeş kardeşe
düşmezdik, çocukları sever, onlara merhamet gösterirdik. Büyüklerimize hürmette kusur
etmezdik, adaletten taviz vermez, birbirimize kolay kolay yalan söylemezdik. Harama el
uzatmazdık. Hayırseverdik, misafirperverdik. Hiç tanımadığımız insanları tanrı misafiri der
evimizde en güzel şekilde ağırlardık. Üstelik misafire zahmet verdik diye diş kirası bile verirdik.
Peki, ne oldu bize? Niye bu hale geldik? Sanıyorum niye bu hale geldiğimizin cevaplarından
bir tanesi, belki de en önemlilerinden bir tanesi General İgnatfyel’in hatıralarında yer alan Patrik
Grigorios’un Çar I.Aleksandr’a tavsiye niteliğinde yazdığı mektupta gizlidir. Bu mektubun önemli
kısımları şöyledir:
5/7
Milli Ahlak Ve Tarih Şuuru
Pazartesi, 16 Mayıs 2011 10:55
“Türkleri, maddeten ezmek ve yıkmak gayr-ı mümkündür. Çünkü Türkler, çok sabırlı ve
mukavemetli insanlardır. Gayet mağrurdurlar ve izzet-i nefis sahibidirler. Bu hasletleri de,
dinlerine bağlılıklarından, kadere rıza göstermelerinden, an’a nelerine kuvvetinden,
padişahlarına, kumandanlarına, büyüklerine olan itaat duygularından gelmektedir.”
“Türklerde evvela itaat duygusunu kırmak ve manevi rabıtalarını kesmek dini
metanetlerini zaafa uğratmak icap eder.” “Maneviyatları sarsıldığı gün, Türkleri,
kendilerinden şeklen çok kuvvetli, kalabalık ve zahiren hâkim kuvvetler önünde zafere
götüren asıl kudretleri sarsılacak ve maddi vasıtaların üstünlüğü ile yıkmak mümkün
olabilecektir.”
Asırlar öncesinden sahneye konan sinsi plan maalesef bugün meyvelerini vermeye başlamıştır.
Bizleri İslamiyet’ten uzaklaştırarak ahlakımızı bozdular. Ahlakımız elden gidince bizler bir hiçiz.
İnsana değer katan bilgili ya da zengin olması değildir. İnsana değer katan şahsiyettir, ahlaktır.
Asırlar öncesinden plan yapanlar hedeflerine ulaşmaya başladılar. Onlar, milletimizi tavuk
altında kuluçkaya yatmış kartal yavrusuna döndürdüler. Kartal yumurtadan çıkmış, gözleri
yükseklerde. Gökyüzünde süzülerek uçan kartalı imrenerek seyretmekte. Gözü yükseklerde
ama birileri ona tavuk muamelesi yapmakta. Uçmak istiyor ama sen tavuksun uçamazsın
diyerek engellemeye çalışıyorlar. Aynı muamele bizlere de yapılmakta. Bizleri tarihimizden,
mazimizden, dinimizden, kültürümüzden uzaklaştırarak sıradan ve dış tehditlere açık bir millet
haline getirdiler. Tarihimizin ihtişamını unutunca özgüvenimizi de kaybettik. Bizim genlerimizde
İslamiyet’in yoğurduğu engin bir insaniyet birikimi var. Ve bizim en büyük sorunumuz bu
birikimin farkında olmayışımızdır. Bizi tarihimizden, mazimizden kopardılar. İnsanların hafızası
anıları; milletin hafızası tarihidir. Nasıl insanın hafızası olmayınca bir hiçse, tarihsiz bir millette
hiç demektir. Biz aydınlara düşen tarihimizi, hafızamızı tekrar kazanmak ve kazandırmaktır.
Evet, geçmişimizi tekrar getiremeyiz, hiçbir şey eskisi gibi olmaz. Olaylar, zaman, mekân
değişmiştir. Ama dediğim gibi bize düşen yüzyıllara dayanan İslamiyet’le yoğrulmuş
birikimlerimizin ışığında çağın şartlarına uygun yeni insanı değerler üretmektir. Bunu da
geçmişimize, tarihimize, mazimize sahip çıkarak yapabiliriz. Tarihimize dönüp baktığımızda
karşımızda İslamiyet dağ gibi durmaktadır. Bizim tarihimiz İslamiyet’le yoğrulmuş eşsiz bir
medeniyet ortaya çıkarmıştır. Bizim yapmamız gerekende bu cevheri ortaya çıkarmaktır.
6/7
Milli Ahlak Ve Tarih Şuuru
Pazartesi, 16 Mayıs 2011 10:55
7/7

Benzer belgeler

MALAYANİ

MALAYANİ davranmamız lazım. Çünkü bizde de buna benzer olaylar var. Bizde de var ama bu demek değil ki böyle olması lazım. Ve başka bir kıssa daha var. Hz Musa dedi ki: "Ya Rabbi Sen'i kendi kavmımla birlik...

Detaylı