Kantaron Otu (Hypericum perforatum)

Transkript

Kantaron Otu (Hypericum perforatum)
ISSN: 2148‐0273 Cilt 3, Sayı 1, 2015 Vol. 3, Issue 1, 2015
Kantaron Otu (Hypericum perforatum) ve Hiperisin
Özlem AKSU1, Başar ALTINTERİM2
ÖZET
Kantaron otu (Hypericum perforatum L.) çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılmıştır. Kantaron
otunun standart antidepresanlara benzer etkileri vardır.
Yayınlanan makalelerin çoğunda kantaron
otu’nun yan etkileri olduğu belirtilmiştir. Ancak bu etkiden sorumlu olan hiperisin ekstraktıdır.
Bu makalede, hastalıkların tedavisinde kullanılan kantaron otunun (Hypericum perforatum L.),
hiperisinden daha az yan etkiye sahip olduğunun gösterilmesi amaçlanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Kantaron, hiperisin, tedavi, hastalık.
St. John’s Worth (Hypericum perforatum) and Hypericin
ABSTRACT
St. John's wort (Hypericum perforatum L.) has been used to treat a variety of diseases. St John's
wort had similar efficacy to standard antidepressants. Most of the data reviewed support that describe the
side effects of St. John's Wort. But, but this effect is responsible for hypericin extract . The aim of this
review was investigated that St. John's wort (Hypericum perforatum L.) are more side effectiveness than
hyperisin for the treatment of illness.
Key words:St. John’s Worth, hypericin, treatment, disease.
1.Giriş
Kantaron (Hyperium perfaratum) Türkiye’de binde birlik otu, kılıç otu, kuzu
kıran, sarı kantaron, kanat otu, yara otu gibi isimlerle bilinmektedir.Ülkemizde 84 türü
vardır. Hypericum perforatum L. ülkemizde Marmara, Karadeniz, Ege, Orta ve Doğu
Anadolu, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yayılış göstermektedir (Güner
vd., 2000).
1
Lisansüstü Öğrencisi, Tunceli Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi.
Yrd. Doç. Dr., Sorumlu Yazar, İnönü Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi.
e-mail: [email protected]
2*
Özlem AKSU, Başar ALTINTERİM | 59
Kantaron otu; kanser, şeker hastalığı, depresyon, kronik romatizma, mide ülseri,
mide-barsak hastalıkları, diüretik yatıştırıcı ve karaciğer-safra rahatsızlıkları, sarılık,
bronşit,
diyare, dizanteri, yanı sıra boğaz enfeksiyonları, soğuk algınlıkları, kurt
düşürücü, antiseptik, yara iyileştirici olarak özellikle yanık yaralarının (Kaçar ve Azkan,
2004; Baytop, 1999) tedavisinde kullanılmaktadır.
1.1. Kantaron otu
Dünyada sıcak ve ılıman bölgelerde yayılış gösteren 400’ün üzerinde türü olup
Avrupa’da 10, Türkiye’de 89 türü bulunur.Bunlardan 43’ü endemiktir. Hypericum
L.’nin Türkiye'de en yaygın temsil edilen türleri, Hypericum perforatum L., H.
Trigqetrifolium,
Hypericum
calycinum
(Büyük
çiçekli
binbirdelik
otu),
H.
empetrifolium Willd. (püren, sarı püren), H. scabrum L (mayasıl otu, kepirotu), H.
tedrapetum Fries’dir (Davis, 1988; Baytop, 1974).
Bu
tıbbi
bitkinin
antitümör,
antiviral,
antidepresan,
antibakteriyal,
antiinflamatuar, analjezik ve hepatoprotektif etkilerinin olduğu belirlenmiştir.
Hazırlanan tentürleri orta şiddetteki depresif durumlarda, özellikle menopoz
sıkıntılarını giderici olarak kullanılır. Haricen bitkisel yağlar içinde hazırlanıp yara ve
yanık tedavi edici olarak kullanılır (Çubuklu vd., 2002).
Kantaron içerik olarak antrasen türleri (hiperisin ve psödohiperisin), flavonoidler,
fenolik bileşikler (hiperforin), prosiyanidinler, C vitamini, karoten, protein, resin ve
uçucu yağ barındırmaktadır (Ollivier ve ark., 1985; Dorossiev, 1985).
1.2. Hiperisin
Kimyasal formülü: C30H16O8 olan hiperisin, naftodiantron yapısında olup
psödohiperisin ve izohiperisin ile birlikte % 0,1–0,15’lik bir hacme sahiptir (Vanhaelen
ve Vanhaelen-Fastre, 1983).
Hiperisin’in antidepresan ve anksiyolitik etkisi olduğu ve iyi tolere edildiği
belirlenmiştir.Etki
mekanizmasıyla
ilgili
yapılan
birkaç
çalışmada
sentetik
60 | Kantaron Otu (Hypericum perforatum) ve Hiperisin antidepresanlara (SSRI ve MAOI) benzediği, hiperisin’in sigma reseptörlerine
afinitesinin olduğu ortaya çıkmıştır (Bennet vd., 1998).
Bitkide pseudohyperisin (protonaftodiontoron) / hyperisin (naftodiantoron)
oranının yüksek tutulması veya içinde bulundukları veziküllerin geçirgen olmaması
sayesinde bitki ışığa bağlı fotoharabiyetten korunmaktadır (Agostinis vd., 2002).
Hiperisin küçük dozlarda mental depresyona karşı tonik ve stimülan olarak
kullanılmaktadır. Ayrıca tümor hücreleri ve viruslar üzerinde güçlü bir fotodinamik
etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir.Bu kabiliyetinin ışığa bağlı arttığı da belirtilmiştir
(Potacka, 2003).
2.Tartışma
Yapılan bir çalışmada doza bağlı olarak insan lenfosit kültürlerine hiperisin
uygulamasının
ışık
uyaranı
kullanmadan
da
genotoksik
etki
gösterebileceği
gözlenmiştir. Kanser tedavisi için kullanılan hiperisin dozunun çok iyi ayarlanması
tavsiye edilmiştir.Sonuç olarak zeytinyağında bekletilmiş kantaronun fototoksik etkileri
açısından tehlikeli olabileceğini vurgulamaktadır (Kaştan, 2006). Halbuki hiperisinin
etkisi ile kantaronun etkisini bir tutmak mümkün değildir.Uygulamada hiperisin
kullanılırken bu etkinin kantaron otunun etkisi olarak nitelemek yanlış bir tespittir.
Etkin maddelerin çoğu ısı, ışık ve neme karşı dayanıksız olduğu için saklama
koflulları ekstrakların ve ticari preperatların aktivitesinde önemlidir.Son yıllarda yapılan
araştırmalarda bileşenlerden hiperforin ve flavonoid yapısındaki bileşiklerin bitkinin
antidepresan etkisine katkı sağlayan ana maddeler olduğunu göstermektedir. Kantaron
bitkisinin bir bütün olarak oluşturduğu etki, ekstrakte edilip içindeki hiperisinin
eldesiyle açığa çıkan etkiden daha güçlüdür (Alternative Medicine
Review, 2004;
Choudhuri ve Valerio, 2005).
Diğer bir çalışmada kantaron otunun gastrointestinal rahatsızlıklar, halsizlik,
konfüzyon, baş dönmesi, ağız kuruluğu, saç dökülmesi, manik bozukluk, hiperaktivite,
irritasyon, alerji, ışığa duyarlılık gibi istenmeyen olaylara neden olabildiği
bildirilmektedir. Yine benzer bir çalışmada bu otun ekstraktındaki etken maddeler ışıkla
Özlem AKSU, Başar ALTINTERİM | 61
reaksiyona girerek serbest radikaller meydana getirmektedir. Serbest radikaller;
hücrelere zarar vermenin yanı sıra, örneğin; gözdeki yapısal proteinlere saldırarak
katarakta yol açabildiği denilmektedir (Erdem ve Ata Eren, 2009). Ancak iyi incelendiği
bahsedilen çalışmaların hiperisin ile gerçekleştirildiği görülmüştür.Dolayısıyla bu
etkilerin kantaronun kullanımında meydana geleceğini söylemek mümkün değildir.
Bazı çalışmalarda hiperisindeki gibi bitkiden ekstrakte edilen maddelerin saf
olarak kullanımı ile ortaya çıkan yan etkiler bitkinin yan etkileri olarak
yansıtılmakta.Hâlbuki bitki içerisinde saf olarak bulunmayan ve de çok düşük oranda
bulunan bu maddenin, bitki kullanımı ile oluşan yan etki diye yansıtılması büyük bir
yanılgıdır.Böyle bir olgu tamamen yanlış bir bilgi vermedir.
3. Sonuç
Kantaron otu asırlardır değişik hastalıkların tedavisinde kullanılmıştır.Modern
fitoterapinin teknolojiye bağlı gelişimiyle bitkilerin içerdiği maddelerin tespiti kısmen
sağlanmıştır.Yeni teknolojilerle her geçen gün bitkilerin içerisinde yeni maddeler
bulunmaktadır.Bulunan maddelerin saf olarak elde edilmeleri ve bu maddelerin
farmasotik teknolojilerde (galenik farmasi) kullanımı ile kimyasal ilaçlar üretilmektedir.
Gerek başka maddelerin ilavesi gerekse bitkilerden tüketme yöntemiyle çıkarılan bu saf
maddeler bir bitkinin içeriğinin neredeyse 1000–1000000 katı kadar olmaktadır. Bu
şeklide hızlı etki ve buna bağlı olarak istenmeyen yan etkiler görülmektedir.
Bitkilerle tedavilerde elde edilen sonuçların değerlendirilmesindeki hatalardan
en büyüğü bitkiyi sadece bir madde olarak görme yanılgısına düşülmesi ve etkinin
tamamının o maddeyle ilişkili olduğunun yanılgısıdır. Nedenine gelince bitkiler sadece
bir değil onlarca etken madde ihtiva edebilmektedirler. İçerisindeki maddelerin
etkilerini tek yönlü düşünmek mümkün değildir.Bunları birleştirilmiş bir vitamin,
mineral, antibiyotik vs.den oluşmuş bir kapsül olarak düşünmek gerekir.İçerisinde bazı
etken maddelerin diğerlerine oranla yüksek oluşu o maddenin etkisinin vücutta daha
güçlü olacağını göstermiştir (Altınterim, 2010).
62 | Kantaron Otu (Hypericum perforatum) ve Hiperisin Bitkilerdeki maddeler vücut tarafından kolay absorbe edilerek vücut
bariyerlerine takılmadan büyük oranda emilirler, bitkiler tek bir maddeden oluşmayıp
destekleyici maddeler, vitaminler, eser elementler, antibiyotikler, antioksidanlar ve
besleyici maddeler içerirler, kimyasallar gibi kalıntı bırakmadıkları gibi vücuttan atımı
kolay ve hızlı olmaktadır, molekül ağırlıkları hücre tarafından emilebilecek molekül
ağırlığına sahiptir. Bunun yanı sıra tüketme ile bitkilerden elde edilen hiperisin gibi
maddeler ise sadece o maddenin etkisini gösterir.Bu etkiden faydalanabilmek için ise
her ilaçta olduğu gibi letal dozu belirlenir. Ancak bu maddenin saf olarak kullanımı
istenmeyen yan etkiler doğuracaktır.
Sonuç olarak kantaron bitkisinin, hidrosolünün veya aromaterapi yağının
kullanım miktarı, saklama koşulları, kullanılacağı hastalık tipleri, kullanım sıklığına
riayet
edildiği
müddetçe
belirli
yıkıcı
bir
yan
etki
görülmeyeceği
anlaşılmıştır.Unutmamalıdır ki bir bitkinin etkisi ile içerisindeki etken maddeye özgü
özel çözücülerle ekstrakte edilmiş etken maddelerin etkisi bir değildir.
4. Kaynaklar
Güner, A., Özhatay, N., Ekim T. ve Başer, K. H. C., 2000. Flora of Turkey and the East
Aegean Islands (Supplement 2). Edinburgh University Press. (11), 71-72.
Kaçar O., Azkan N., 2004. Sarı Kantaron’da (Hypericum perforatum L.)Hiperisin ve
Üst Drog Herba Verimi ile Bazı Morfolojik ve Agronomik Özellikler Arasındaki
İlişkiler.Uludag.Üniv.Zir.Fak.Derg. 18 (2), 109-122.
Baytop, T., 1999.Türkiye’de Bitkiler ile Tedavi (Geçmişte ve Bugün).İstanbul
Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, İstanbul.166-167.
Davis P.H., 1988.Flora of Turkey and the East Aegean Islands II. 355-40. Edinburg
University Press, Edinburg.
Baytop T., 1974. Farmakognazi ders kitabı İstanbul Üniversitesi Yayınları. No: 2003.
Eczacılık Fakültesi. No:19.
Özlem AKSU, Başar ALTINTERİM | 63
Çubuklu B, Meriçli A.H, Mar A, Sarıyar G, Sütlüpınar N, Meriçli F., 2002. İstanbul
Üniversitesi Yayınları. Fitoterapi Yardımcı Ders Kitabı. No: 4311 Ezc. Fak. Yay
No:79 İstanbul.
Ollivier B et al., 1985. Separation et identification des acides phenols par
chromatographie liquide haute performance et spectroscopie ultra–violette.
Application à la pariétaire (Parietaria officinalis L.) et au millepertuis
(Hypericum perforatum L.). J. Pharm Belg. (40), 173–177.
Dorossiev I., 1985. Determination of flavonoids in Hypericum perforatum. Pharmazie.
(40), 585–586.
Vanhaelen M, Vanhaelen-Fastre R., 1983. Quantitative determination of biologically
active
constituents
in
medicinal
plant
crude
extracts
by
thin–layer
chromatography–densitometry. J. Chromatogr. 281, 263–271.
Bennet DA, Phun L, Polk JF., 1998. Neuropharmacologyof St John’s wort. Ann
Pharmacother. 32 (11), 1201- 1208.
Agostinis P, Vantieghem A, Merlevede W, de Witte PA., 2002. Hypericin in cancer
treatment: more light on the way. Int. J. Biochem. Cell Biol. 34 (3), 221-41.
Potacka J., 2003. The chemistry, pharmacology and toxicology of the biologically
active constituens of the herb Hypericum perforatum L. J. Appl. Biomed. (1),
61-73.
Kaştan Y. N., 2006. Kantaron otundan (Hypericum perforatum l.) elde edilen hyperisin
maddesinin insan lenfosit kültürlerinde kardeş kromatid değişimi (kkd) üzerine
etkisi. Tıbbi biyoloji anabilim dalı yüksek lisans tezi. Süleyman demirel
üniversitesi.Sağlık bilimleri enstitüsü.Isparta.
Anonymus, 2004. Alternative Medicine Review. Monograph, Hypericum perforatum.
(9), 318-325.
Choudhuri S, Valerio LG., 2005. Usefulness of studies on the molecular mechanism of
action of herbal/botanicals: The case of St.John’s wort. J Biochem Mol Toxicol.
(19), 1-11.
64 | Kantaron Otu (Hypericum perforatum) ve Hiperisin Erdem S., Ata Eren P., 2009. Tedavi amacıyla kullanılan bitkiler ve bitkisel ürünlerin
yan etkileri.Türk Hijyen ve Deneysel Biyoloji Dergisi. 66 (3), 133-141.
Altınterim, B., 2010. Çörekotu (Nigella sativa, L.) yağı’nın gökkuşağı alabalığı
(Oncorhynchus mykiss, walbaum, 1792)’nın immün sistemine etkisinin
araştırılması. Doktora Tezi. Fen bilimleri Enstitüsü, Fırat Üniversitesi.

Benzer belgeler

Kantaron Otundan (Hypericum perforatum) Elde Edilen Hyperisin

Kantaron Otundan (Hypericum perforatum) Elde Edilen Hyperisin oranında bir artış söz konusudur. Bu sonuçlarla, doza bağlı olarak insan lenfosit kültürlerine Hy uygulamasının ışık uyaranı kullanmadan da genotoksik etki gösterebileceği gözlenmiştir. Kanser teda...

Detaylı