Yeni Divriği Gazetesi SAYI-8

Transkript

Yeni Divriği Gazetesi SAYI-8
1 AĞUSTOS 2011
SAYI: 8
SAYFA 1
İrtibat: [email protected]
BELEDİYE BAŞKANI’NIN
DÜĞÜNÜ
M.T.-Divriği
Divriği’de Çarşı, çok önem ve özelliği olan bir yerdir.
Selçuklu dönemi Türk Geleneğinin çok güzel bir örneğidir.
Mahallelerden ayrı, yalnız alışveriş yapılan, çoğu tek katlı
ahşap dükkânlardan oluşan bir alışveriş cennetidir.
Aşağı çarşı, bildim bileli Divriği Çarşısının en prestijli
bölgesidir. Bu özellik bundan 40 yıl önce daha bariz olarak
ortaya çıkardı. En zengin esnafların dükkânları buradaydı.
Tuhafiyenin her çeşidi, beyaz eşya, çeşidi bol bakkal
dükkanları, halıcılar, çeyiz eşya satıcıları, lüks ayakkabıcılar
ağırlıklı olarak burada bulunurdu.
İkizlerin Pastane, Totuhların fırın,Demirkale,Özcanlar,
Uzun Osman burada bulunurdu…
Orhan Mursal’ın mağazasından çıktım eski belediye’den
aşağı yürüyorum, Çobanoğlu ile selamlaştık. Sağ olsun
buyur etti. Dükkân önünde oturalım dedim. Sağ olsun
Mehmet Çankaya, Yavuz Iğımbat da görüp geldiler. Çay
içerken dikkatimi çeken bir şey oldu. Durmadan arabalar
geçiyor. Çarşının eski tadı yok… Yol ortasından sağa sola
bakarak eskiden olduğu gibi rahat rahat yürümek mümkün
değil…
Konuştuğum esnaf arkadaşlar da bu durumdan şikâyetçi.
Mal indirme bindirme saatleri dışında özellikle Aşağı çarşı
bölgesinin araç trafiğine kapalı tutulması, giriş ve çıkışında
bariyer sistemi kurulması sanki daha uygun bir uygulama
olur gibime geliyor. Hani önce insan diyoruz ya, o ilke de
hayata geçirilmiş olur. Araba ile aşağı çarşıdan niye geçilir
ki? Bakın benim de arabam var demek için mi !…Bu
düşünceyi ben hiçbir Divriğili kardeşime yakıştıramam.
Divriğili sonradan görmüş değil ,olsa olsa asil doğmuştur….
YENİ ANAYASA HAKKINDA-1
(BAŞKANLIK SİSTEMİ)
MUSTAFA
TARAKÇI *
Yeni anayasa konusunda temel
esasların ne olması gerektiği
hakkında basında ve televizyon
kanallarında doğru dürüst bir
şey söylenmiyor. Sayın
Cumhurbaşkanı, Başbakan,
Meclis Başkanı, hatta
Muhalefet Partiler de...
(Devamı sayfa 7’de)
* www.mustafatarakci.com Özgeçmiş
1 AĞUSTOS 2011
SAYI: 8
Divriği Belediye Başkanı Veteriner Hekim Sayın Hakan
Gök, yaklaşık bir yıllık nişanlılık döneminin ardından 17
Temmuz 2011 Pazar günü, Belediye’nin tahminlerine
göre 4000 kişinin huzurunda Belediye Taşbaşı Sosyal
tesislerinde, Sayın Bayan Fatma Tokhay ile nikah
masasına oturdu. Nikâhın ardından dört davullu düğün
de eğlence, ikram ve siyaset iç içeydi…
Düğünde dikkatleri çeken bir husus vardı: AKP’nin Sivas
Milletvekili Sayın Mesude Nursuna Memecan katılıp
nikah şahitliği yaparken, geçen dönemlerde her vesile ile
Divriği’ye gelen CHP Sivas Milletvekili Sayın Malik Ecder
Özdemir düğüne katılmamıştı!?...
SADIK ÖZGÜR DİVRİĞİ’DE
SAYIN SADIK ÖZGÜR, KENAN KIZILTAN,
İSKENDER UÇAN VE DİĞERLER
Kale Holding’in onursal başkanı Sadık Özgür 13
Temmuz 2011’de Divriği’ye geldi. Yaptırmakta
olduğu Divriği Sadık Özgür Devlet Hastanesi’nde
incelemelerde bulundu. Şirket yöneticileri inşaat
hakkında biri fink verdiler. Sadık Özgür şirket
yöneticilerine acele etmemelerini hiç bir eksiklik
olmamasına dikkat etmelerini söyledi. Hastane
lojmanını’da gezen Sadık Özgür Divriği’de bir gece
kalıp 14 Temmuz 2011’de İstanbul’a döndü. Her
hangi bir sıkıntı yaşanılmadığı taktirde 05 Eylül
2011 de hastane’nin açılışı yapılacak. Açılışa
Başbakan da katılacak.



FATMA –HAKAN GÖK
Divriği bu yıl festivaller şehri oldu.
Ancak, özlemini çektiğimiz festivaller bu muydu?
Bizim arzu ettiğimiz festivallerin “Ana Teması”
Sayfa 5 ‘de. İnşallah seneye….

1.DİVRİĞİ TANITIM ETKİNLİĞİ
YAPILDI.
18. HÜSEYİN ABDAL VE ÇAMŞIH
TÜRKÜ FESTİVALİ YAPILDI.
ANK. DİVRİĞİ KÜLTÜR
DERNEĞİ’NİN ORGANİZE ETTİĞİ
DİVRİĞİ FESTİVALİ YAPILDI.
(Ayrıntılar Dernek ve Kadın Kolları
sayfamızda)
ÖRT Kİ ÖLEM !
15 Temmuz 2011 Cuma, Sabahleyin kahvaltı yaparken günün gazete haberlerini sabahçı spiker
özetliyor:"Çankaya'da üçlü zirve toplandı. KKK ve Jandarma Genel Komutanı Operasyon bölgesine
gitti.Şehit Cenazeleri Öğlen namazını müteakip kaldırılacak. Genelkurmay Başkanı da bölgeye gidecek...
Sahile iniyorum, denize gireceğim ortalıkta bir hüzün nameleri dolaşıyor. Belli ki günün önemine binaen
radyolar çalıyor. "Eledim eledim, öllük eledim. Büyüttüm besledim asker eyledim. Gitti de gelmedi buna
ne çare..."Boğazımda bir şeyler düğümleniyor, isyan edesin geliyor. kaçırılan 3 kişiyi bulmak için 4000 kişi
seferber oluyor. Bulunamıyor. Bulunamaz da Çünkü o yöre halkı birbirine benziyor ve birbirini destekliyor.
Nasıl bulacaksın? Alnında yazılı değil ki? Birilerinin sana ihbar etmesi lazım. O müessese de maalesef
çalışmıyor. Olan genç fidanlara oluyor…
Ardından,idari soruşturma!Şimdiye kadar karşılaşılmadık bir durum.Genelkurmay’ın soruşturması yanı sıra
İç İşleri Bakanlığına bağlı siviller de askerleri sorgulamaya başlarlar.Kabul edilir gibi değil.Derken halen
görevdeki Ordu Komutanına savcılıkça yakalanma emrinin çıkarılması, hükümlü değil tutuklu 14 generalin
emekli edilmesi isteği bardağı taşırıyor... Kuvvet Komutanları bekleme süreleri dolmuşken yaptıkları bir
çıkış da asıl fedakarlık Genelkurmay Başkanı Sayın Koşaner’ den geliyor.4’lü istifa… Nerden nereye…
Gel de deme yukarıdaki lafı “ört ki ölem”….(Mustafa Tarakçı)
SAYFA 1
ÜCRETSİZDİR
1 AĞUSTOS 2011
SAYI: 8
SAYFA 2
KIBRIS POLİTİKASI ASLINA RÜCU ETTİ
YEMİN ETTİK ÇÜNKÜ:
Cumhuriyet Halk Partisi’nin, Halkla İlişkilerden Sorumlu, Genel
Başkan Yardımcısı, İzmir Milletvekili, Alaattin YÜKSEL, CHP
milletvekillerinin Mecliste yemin etmeleri konusunda gerekçe
olarak dayandıkları AKP ile imzalanan mutabakat metnini
açıklıyor:
Mutabakatta yer alan ve altında CHP ve AKP yetkililerinin
imzası bulunan o iki cümle aynen şöyledir;
“Tüm siyasi partilerin ve milletvekillerinin, milletimizin
kendilerine verdiği bu onurlu görevi yerine getirmeleri için
TBMM’de olmaları gerektiğine inanıyoruz.”
“Anayasa dahil, tüm mevzuatın hukukun üstünlüğü
çerçevesinde ve kuvvetler ayrılığı dikkate alınarak, özgürlükleri
genişletici bir anlayışla yorumlanması ve uygulanması
gerektiğine inanıyoruz”
“Yukarıda geçen cümleler tutuklu vekillerimizin yemin etme
yolunu açan irade beyanıdır.”
Doğrusu biz bu beyanı pek doyurucu bulmadık. Siz de
dersiniz?
DAHA DEMOKRATİK BİR ANAYASA?!
AMA NASIL
1982 Anayasası 174 maddeden oluşmaktadır. Bu maddeler ve
fıkralarında zaman içinde değişiklikler olmuştur. En son
değişiklik de HSYK ve Yüksek Mahkemelerin yapısını
düzenleyen konularda yapılmıştır.
Mevcut anayasanın yürürlükten kaldırılması, yerine yeni ve
sivil bir anayasa yapılması söz konusudur.
Biz bugün kaba hatlarıyla siz değerli Yeni Divriği İnternet
Gazetesi okurlarına mevcut anayasanın hangi konuları
içerdiğini hatırlatmak istedik. Yeniyi kabullenmeden önce eski
ne idi onu iyi bilmek lazım.
Mevcut Anayasa 7 kısımdan oluşuyor.
Her kısımda bir veya birden fazla bölümler var:
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
Kısım: Genel Hususlar
Kısım: Temel Hak ve Ödevler
Kısım: Cumhuriyetin Temel Organları
Kısım: Mali ve Ekonomik Hükümler
Kısım: Çeşitli Hükümler
Kısım: Geçici Hükümler
Kısım: Son Hükümler
Genel Yayın Yönetmeni
ve
Yayın Koordinatörü
MUSTAFA TARAKÇI
Mizanpaj:
Mutlucan AYDIN
Bünyamin ŞAHİN
Halkla İlişkiler-Tanıtım:
Çiğdem Türkyılmaz
DEMOKRASİ
1 AĞUSTOS 2011
SAYI: 8
İrtibat: [email protected]
ZEVKSİZ BAŞKAN
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Bu ambleme çok
benzer önceki amblemin mahkeme kararıyla
yürürlükten kaldırılması üzerine, Belediye Meclisini
toplayarak yukarıda şeklini gördüğünüz yeni amblemi
seçtirerek yürürlüğe koydu. Bundan böyle Ankara’nın
kıyısında köşesinde bu amblemi göreceğiz.
Şöyle tarafsız gözle baktım. Gerçekten Ankara’yı
temsilden uzak oldukça da zevksiz bir tasarım. Kim
yapar kim düşünür hayret ediyorum. Kocatepe
Camiinin minareleri, Ata Kule,yıldız kümesi al sana
Ankara…
Ankara’da Seğmenler var, Cumhuriyet’in temellerinin
atılması var kos koca TBMM var, Anıtkabir var…
Bunlar neden akla gelmez hayret bir şey…
Kıbrıs Barış harekâtının 37. Yıldönümünde Kıbrıs’ı
ziyaret eden Başbakan Erdoğan, Ercan Hava
Alanında karşılandı. KKTC Başbakan’ı iltifatlarda
bulundu. Sayın Erdoğan Kıbrıs konusunda önemli
açıklamalarda bulundu:
-KKTC, Türkiye’nin kopmaz bir parçasıdır.
-Ana vatan, yavru Vatan dayanışması devam ediyor.
-“Kıbrıs” diye bir ülke yoktur. Güney Kıbrıs Rum
Yönetimi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vardır.
- Türkiye Kıbrıs’ta Annan Planı ile vermeyi
düşündüğü Güzelyurt ve Karpaz gibi bölgeleri de
vermeyi artık düşünmemektedir.
-Avrupa Birliği sürecinde Güney Kıbrıs’ın dönem
başkanlığı Türkiye için önemsizdir.
Bu açıklamalar Kıbrıs konusunda gönülleri ferahlattı.
Sayın Davutoğlu’nun da katkılarıyla Kıbrıs politikamız
olması gereken çizgiye çekilmiş gibi.
Kimi yazarlar ileride Kıbrıs’ın 82. Vilayetimiz olacağı
yönünde fikir beyan etmeye başladılar. Bize de
“keşke” demek düşer…
EN GÜVENDİKLERİ 2 MÜTTEFİKMİŞİZ!
ERTUĞRUL GÜNAY:
DİVRİĞİ’Yİ DÜNYAYA TANITACAĞIZ
Libya’ daki durum ve alınacak tedbirler konusunda32
ülke temsilcilerinin katıldığı toplantı için İstanbul’a
gelen ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton,bazı ikili
temaslarda bulundu.İstanbul’a da hayran olduğunu,
”İstanbul kendimi iyi hissettiğim kentlerden birisi”
dediği bu güzel şehrimizde , Boğaza nazır
Cumhurbaşkanlığı Dinlenme Tesislerinde (Huber
Köşkü)Cumhurbaşkanımız sayın Gül ile yaptığı
görüşmede bir husus dikkatimizi çekti:Bayan
Clinton,ne Suriye’yi,ne Mısır’ı, ne Libya’yı, ne de
PKK’yı dert edinmeyip durmadan İsrail dedi.
Neymiş efendim ABD’nin Ortadoğu bölgesinde en
önemli müttefiki Türkiye ile İsrail’in arasındaki
soğukluğun giderilmesi lazımmış!
Clinton bölgedeki iki müttefik sayısını eksik söylüyor.
Bir müttefik daha yarattılar: Kuzey Irak Kürt Yönetimi.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay,25.07.2011
günkü Hürriyet Gazetesinin haberine göre; Sivas
Divriği’ye 20 milyon liraya yakın bir yatırım
yapıldığını
belirterek,
”Divriği’yi
dünyaya
tanıtacağız”dedi.Günay,şunları anlattı:”Ulu Cami ve
Şifahanesi’nin çevresindeki işgalleri kaldırdık.Şimdi
de ikinci etaba geçiyoruz.Kaleye giden aks
temizlenecek.Bu yıl içinde orada da uygulama
başlatılacak.2007’de göreve başladığımda özel
idareye 2 milyon 5oo bin lira gönderilmişti.Dört yıl
boyunca hiç el sürülmeden depo olarak kaldığını
gördüm.Onun üzerine 10 milyon lira daha ilave
ettik. Bu rakam 20 milyon oldu. Şimdi dünya
mirasımızda Selimiye Camisi gibi yeni bir alanımız
daha oldu. Uluslararası tanıtımda bu tarihsel
zenginliklerimizi de değerlendirmeye çalışıyoruz…”
SAYFA 2
ÜCRETSİZDİR
1 AĞUSTOS 2011
SAYI:8
SAYFA 3
İrtibat: [email protected]
Hem de başkalarına gösterin… Ne güzel keklikler, ceylanlar,
geyikler, dağ keçileri var bu topraklarda!
Geçen yıl Vali Bey’den bir ricada bulunmuştum:”Divriği’de çok
büyük bir doğa katliamı var. Bunun bir şekilde engellenmesi
gerekiyor”dedim. Bana hak verdi. Ve bu sene daha fazla
ağırlık vereceğini söyledi.
FOTOGRAF SANATÇISI
Divriği bölgesinde hangi av hayvanları var, hangi yaban
kuşları var. Bu konuda bir şeyler söyleyebilirimsin?
YUSUF GÜLDALI
Yusuf Güldalı,Divriği Esnafları arasında en renkli
simalardan biri.Yukarı çarşıda belediye pasajında
elektronik ve müzik üzerinde yoğunlukla alışveriş
yapılan dükkanına hep iş için uğranmaz.O dükkan çoğu
Divriğilinin özellikle de yazlıkçı Divriğilinin buluşma
noktası, uğrak yeridir.
Yusuf Güldalı, festivallerde ses düzeni kurma işi, saz
sanatçılığı, Divriği Kültür Derneği Başkanlığı yanı sıra
kendi kendini yetiştirmiş iyi bir fotoğraf sanatçısıdır.
Biz bugün Onun bu özelliğini ele alacak, öne
çıkaracağız.
Divriği kültür mirası, doğası, köy yaşamı üzerine
yüzlerce resimlerle şimdiye kadar 8 sergi açan Güldalı
bakınız fotoğrafçılığa nasıl başlamış:
-1982’de fotoğrafçılığa başladım. Fotoğraf çekmeyi çok
seviyordum. Bu konuda hiçbir ders de almadım.
Köylerde kağnılarla taş taşıyan,öküzlerle, atlarla çift
süren insanları seyrederken duygulanıyordum.Bu
görüntüler yok olmasınlar, resmedilsinler istedim.Bu
düşünce, bu duygu beni fotoğrafçılığa götürdü.19822011 nerdeyse 30 yıl sürüp gidiyor…
Nelerin fotoğrafı, nerelerin fotoğrafı?
Ben Divriği sevdalısıyım. Divriği’de gidilmedik,
görülmedik o kadar çok değer var ki ben onları bulup
ortaya çıkarmak istiyorum. Sıradan fotoğraflar değil
bize özgü fotoğraflar peşindeyim…
Her Pazar günü, özellikle kışın 5-6 saat vadi, kanyon
gezisi yaparım. Oralarda ilginç şeylere tanık
olurum.Dağ keçilerinin dağdan inişlerini görmek
müthiş zevk verir bana.Onları saatlerce bekler, rast
gelirse onları en tehlikeli, coğrafyada bile resmetmeye
çalışırım.
Avcılara şunu söylüyorum: Bunların bu güzel doğa
yaratıklarının canını almaktansa alın bir fotoğraf
makinesi, benim gibi onların güzelliklerini hem görün,
1 AĞUSTOS 2011
SAYI: 8
-Çaltı Suyu mihverinde bol miktarda tavşan var, domuz var,
turna kuşu var, bıldırcın var… Turnalar tekrar gelmeye
başladı.Bu sene turna fotoğrafı çektim. Çok ilginç bir tesadüf
oldu. Bir yere davetliydim. Fotoğrafla uğraştığımı
bildiklerinden “Biz şu yaylada ‘toy’kuşu gördük “dediler.Ben
toy kuşunu çocukluğumda bir kere görmüştüm.
Toy kuşu ararken turnalara rastladım. O turnalara yata yata ,
sürüne sürüne 500 metreye kadar yaklaştım.Baktım hakiki
turna.İki turna aynı mesafede duruyor.Aynı hareketleri
yapıyor, aynı anda havalanıp nerdeyse aynı anda yere
konuyorlar…Bir sürprizdi benim için onları resimlemek.
Müthiş bir arzu doğdu içimde… Sonunda başardım.
-Fotoğraf niye çekilir? Fotoğraf bir yerin tanıtımında,
kültüründe, doğasında, insanında var olan
güzellikleri ortaya koymak için çekilir.
Çekilen fotoğraf bir gerçeğin ifadesidir.Onun içinde
güven vardır, gurur vardır,tarih vardır,insanlık
vardır….
Bu bağlamda bizim de gayemiz, bu topraklarda, hiç
değilse fotoğrafla da olsa sunabileceğimiz pek çok
değeri ortaya çıkarmak, gezemeyenlerin, görme
imkânı bulamayanların bu güzellikleri ayağına
getirmek..
Divriği’nin içinde, köylerinde,derelerinde, tepelerinde bunca
yıldır fotoğraf çekiyorsun hiç tepki aldığın oldu mu?
-Herkes beni tanıdı artık. Geçenlerde ilginç bir şey oldu.
Avcılar gelmiş dağda avlanıyor. O yörenin insanı çevreye,
doğaya karşı duyarlı…”Bu avı yapmayın sizi şikayet ederiz
falan”demişler. Tabi kar etmemiş, ava devam etmek istiyorlar.
Bunun üzerine “Bizim bir fotoğrafçımız var, onu haberdar
ederiz, gelir sizin fotoğrafınızı çeker, rezil olursunuz” demişler.
Avcılar bunun üzerine avı mavı bırakıp, özür dileyerek çekip
gitmişler…
Bana bazen niye fotoğraf çekiyorsun diye de soruyorlar. Bu
sorulardan, fotoğrafın zevkine , bilincine varmamış bu
insanlardan ciddi rahatsızlık duyuyorum.Fotoğrafın bir sanat
olduğu, kimi üniversitelerin Güzel sanatlar Fakültelerinde
‘fotoğraf sanatı’ adı altında bölümler olduğu maalesef hemen
hiç kimse tarafından bilinmiyor….
SAYFA 3
Yusuf Güldalı, çektiği bu fotoğrafları, Derneklerle ,
vakıflarla, sevenleriyle paylaşıyor.
Öte yandan bu fotoğraflar Divriği’nin tanıtımı için de
çok önemli bir obje oluşturuyor.Divriği’de Ulu
Cami’mizi,Kale’mizi, Kümbetlerimizi, Tarihi
Konaklarımızı vs. düne kadar yalnız biz biliyorduk.
Bunların Türkiye kamuoyuna tanıtılmasında,Kültür
ve turizmle ilgili dergilere, broşürlere resim vererek,
Divriği Tanıtım Günleri’nde “Divriği Fotoğrafları
Sergisi”açarak, değerli arkadaşım Yusuf Güldalı’nın
büyük katkısı olmuştur.Bir Divriği sevdalısı olarak
kendisini bu vesile ile tebrik ediyor, teşekkürlerimi
sunuyorum…
(Mustafa Tarakçı)
ÜCRETSİZDİR
1 AĞUSTOS 2011
SAYI: 8
SAYFA 4
İrtibat: [email protected]
EMSAL Boya Kimya
Poliester San.Paz.Dış
Tic. Ltd.Şti.
Dolapdere Sanayi Sitesi 6.Ada
No:1 Ġkitelli / ĠSTANBUL
0 (212) 671 36 16 - 0 (212) 671 36 15
HAZIR YEMEK
28 Nisan Caddesi No: 12
Gürsel Mahallesi Kağıthane - İstanbul
Tel: 0212 320 57 60 (10 hat)
1 AĞUSTOS 2011
SAYI: 8
SAYFA 4
Mail: [email protected]
ÜCRETSİZDİR
1 AĞUSTOS 2011
SAYI: 8
SAYFA 5
İrtibat:
[email protected]
ANKARA VE ĠSTANBUL
DiVRiĞi KüLTüR DERNEKLERiNE
ÇAĞRI
(Bu çağrıya şimdiye kadar her iki dernek başkanından
bir cevap gelmediği için tekrar yayınlamak ihtiyacı
hissettik)
Facebook‟ta, şurda burda,29 Mayıs 2011‟de İstanbul Divriği
Kültür Derneği,26 haziran 2011 „de Ankara Divriği Kültür
Derneğinin geleneksel Pilav Günleri yapıldı.
Kimilerine göre beklenen kalabalığı topladılar, kimilerine
göre de beklediklerini bulamadılar… Bu söylentilere son
vermek ve “şeffaf dernekçilik” anlayışından hareketle, Yeni
Divriği İnternet Gazetesi olarak her iki Dernek Başkanımıza
buradan Hemşerilerimiz adına çağrıda bulunuyoruz. Şu
sorularımıza Sn. Çelik ve Sn. Höbek cevap verirlerse
buradan yayınlayacak ve kendilerine okurlar adına teşekkür
edeceğiz:
-Pilav için kaç bilet satıp ne kadar para topladınız?
-Topladığınız paraları nerelere harcadınız? YDG
Ozan Hasan Karabaş-Divriği
Divriği CHP ve AKP ilçe başkanları
(23 .07.2011/ 1. Divriği Etkinliği)
Ali Haydar Yalçın- Divriği
18.HÜSEYİN ABDAL VE ÇAMŞIH TÜRKÜLERİ FESTİVALİ
18 yıldır coşkuyla kutlanıyor. Bu sene dehada heyecanlı daha da
coşkulu geçti.Başta Kaymakamımız ,Divriği ve Çetinkaya Belediye
Başkanlarımız,il genel meclis üyelerimiz,CHP Divriği teşkilatı,
Divriği halkı,Zara halkı ,Kangal halkı festivalimizi onurlandırdı.
Festivalimizin özelliği, tüm konukları "alevi sünni " ayırmadan
kardeş duyguları içinde bağrımıza basmak, birlik beraberliği
hoşgörü ve kardeşliği pekiştirmek, ozanlarımızla türkülerimizle bu
sürece kendi kültür anlayışımız dâhilinde katkıda bulunmaktır. Bu
özelliğimizi bilen her kesimde dostlarımız bizi yalnız bırakmıyor.
Her yıl daha da güzel geçen Festivalimize katılan konuklarımıza
saygı ve selamlarımızı sunuyor teşekkür ediyoruz. Umarım
bundan sonraki festivallerimizde de katılım sağlar bizleri yalnız
bırakmazlar.
Divriği genelinde çok sayıda köy etkinliği olmakta hele Temmuz
ayı içinde her gün 3-4 şenlik yapılmaktadır. Çamşıh Festivali
yapılan etkinliklerin en büyüğü en kalabalığı ve kalitesi açısında
da beğenilen bir festival olma özelliğini taşımaya devam ediyor.
Her sene 13-15 ozan ve sanatçı sahne alıyor. Festival alanı geniş
ve bol çadır şemsiye ile takviye edilince kısmen de olsa güneşten
korunma olasılıkları bulunmaktadır.
1 AĞUSTOS 2011
SAYI: 8
bir bayram edasıyla muhteşem bir düğünü geride
bıraktık evlenen kişi belediye başkanı olunca
düğüne ilgi ve katılım fazla oluyor belediye başkanı
hakan gökle eşi Fatma Gök’ün şahitliğini AKP
milletvekili Mesude Nursuna Memecan’la CHP il
başkanı Cahit Korkut yaptılar. Evlenme cüzdanını
ilçe kaymakamız Salih Ayhan’ın elinden aldılar.
ilçeden katılan çok Kalabalık davetlilere dışarıdan
gelen çok sayıda davetliler eklenince üç dört bine
yakın insan kalabalığı oludu. Yemek ikramından
sonra iki davul iki zurnayla insanlar doyasıya
eğlendiler.Havayı fişek atışlarıyla unutulmayan bir
düğünün
sonuna
gelindi.
..
DİVRİĞİ TANITIM ETKİNLİĞİ
Divriği Ulu Camii bitişiğinde yer alan Daruşşifa içerisinde düzenlenen konferansa konuşmacı olarak Doç. Dr.
Fatih Mehmet Dervişoğlu, Doç. Dr. Adnan Mahiroğuları, Araştırmacı-Yazar Ruhan Özaygün, Araştırmacı-Yazar
Ahmet Mahir Peşken, Hüseyin Gazi Iğımbatlılar Derneği Başkanı Cevdet ERGÜN katıldı.
Divriği Kültürel ve Doğal Varlıklarını Koruma Güzelleştirme ve Tanıtma Derneği Başkanı Salim Altun,
açılış konuşmasında derneklerinin kısa bir zaman önce kurulmasına rağmen ilk defa böyle bir organize
gerçekleştirdiklerini ifade ederek, “derneğimiz siyasi parti başkanlarımız ve sivil toplum kuruluşları başkanları
tarafından Kaymakam Salih Ayhan beyin desteğiyle kurulmuş olup, ilk organizeyi yapmaktayız, amacımız
ilçemizi, ilçemizin tarihi ve turistik yerlerinin yanı sıra Unesco tarafından koruma altına alınan Ulu Camii ve
Daruşşifa’mızı Dünya’ya tanıtmaktır” dedi.
Kaymakam Salih Ayhan, Belediye Başkanı Hakan Gök’te birer konuşma yaptılar.
Konuşmaların ardından Ulu Cami bitişiğindeki İmam Hatip Lisesi önünde Pilav ikramı yapıldı. Akşam ise halk
konseri verildi. Konser Divriği Hacı Bektaş Veli Kültür Derneği folklor ekibinin gösterisi ile açıldı. Ses sanatçıları
Serkan POLAT, Pınar Dağdelen ve Bedirhan Gökçe ilçe meydanından ilçe halkına konser verdi.
SAYFA 5
ÜCRETSİZDİR
1 AĞUSTOS 2011
SAYFA 6
SAYI: 8
İrtibat: [email protected]
YAZI DİZİSİ
MERSİ BEY AMCA - 2
ANADOLU'NUN EL-HAMRASI
Anadolu beyliklerinden Mengücekoğulları döneminde
hükümdar Süleyman Şah oğlu Ahmed Şah tarafından
1228 yılında yaptırılan Divriği Ulu Camii 1280
metrekarelik alanda, caminin bitişiğindeki Behram Şah,ın
kızı Melike Turan Melek,in de aynı yıl yaptırdığı Darüşşifa
ise 768 metrekarelik alanda yer alıyor.İnanç ve tarih
turizmi açısından önemli bir eser olarak gösterilen Divriği
Ulu Camii ve Darüşşifası, mimari üslubuyla dikkat
çekiyor. Avrupalı bilim adamları tarafından da
,,Anadolu’nun El-Hamrası,, olarak görülen tarihi yapı,
mimari yapısı ile başta sanat tarihçileri olmak üzere
mimar ve mühendisleri büyülüyor.Süsleme ve örtü
biçimlerinin dengeli ve uyumlu bir şekilde
ayarlanmasıyla başlı başına kendine özgü bir yapı olan
Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası’nda, ışık ve gölge
oyunları kuvvetlice hissediliyor.Ruh hastalarının musiki,
su sesi ve Kuran dinletisiyle tedavi edildiğinin rivayet
edildiği darüşşifada, hasta ve tabip odaları bulunuyor.
Darüşşifanın içerisinde Ahmet Şah, eşi Turan Melek ve
ailesinin türbeleri yer alıyor.İki kubbe ve 23 tonoz çatı ile
örtülü olan tarihi eserdeki mihrabın biçim ve
bezemelerinin
Anadolu,da
başka
bir
örneği
bulunmuyor.Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür
Kurumu’nun (UNESCO) ,,Dünya Kültür Mirası Listesi’nde
yer alan Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası’nın batı
kapısında, ikindi namazı vaktinde ortaya çıkan ,,namaz
kılan insan,, silueti, ziyaretçilerin ilgi odağı oluyor.
DİVRİĞİ’DE AŞIK EDEBİYATI
Türk Halk müziğinde, Divriği kendine özgü ağız ve tavrı
vardır. Çamşıhı ağzı, zaman zaman Arguvan ve Barak
ağızlarıyla birlikte, deyişler, semahlar, duvazlar ve diğer
ezgilerle Türk Halk Müziği alanında önemli bir yere sahip.
Kul Himmet Üstadım Divriği’nin Örenik köyünde doğdu.
Asıl adı İbrahim’dir. Aynı köyde vefat etmiştir. Kul
Himmet Üstattan 2 dörtlük şöyle:
Erenler derilip ceme varınca
İptida şaz olup gülen kim idi
Kabe’yi yaptırıp bina kurunca
İptida içeri giren kim idi
Kul Himmet Üstadım yolu
Yol uludan uluyadır dediler
Bize böyle dedi kırklar yediler
Kırkların içinde ulu kim idi?
1 AĞUSTOS 2011
SAYI: 8
MAHMUT ERDAL’DAN BİR TÜRKÜ
GİNE DERTLİ DERLİ İNİLİYORSUN
Gine dertli dertli iniliyorsun
Sarı turnam sinen yaralandı mı
Hiç el değmeden de iniliyorsun
Sarı turnam sinen yaralandı mı
Yoksa ciğerlerin parelendi mi
Yoksa sana yad düzen mi düzdüler
Perdelerin tel tel edip üzdüler
Tellerini sırmadan mı süzdüler
Allı da turnam telli de turnam
Sinen yarelendi mi
Yoksa ciğerlerin parelendi mi


BİLMECE
Ağzı yok karnı tok (ceviz)
Altı taş, üstü taş, ha dolaş (değirmen)
Üniversite öğrencisi görünümündeydi. Çok güzel yeşil gözleri,
uzun saçları vardı. Pahalı cinsten olmasa da şık ve göze hoş
bir görüntü veren spor kıyafetler giymişti. Genç kızın otobüse
sıkça binmediği her halinden anlaşılıyordu. Elindeki 20 TL’yi
şoföre uzattı. Şoför, “bozuk yok, bozdurup gelseydin, biz
burada para mı basıyoruz?” demesi üzerine sağa sola
bakında; alçak ve kısık bir sesle “yirmiyi bozacak var mı?”
dedi. Otobüsün önünde duran Rasim Bey’den başka olup
bitenleri ne duyan ne de izleyen vardı. Kimseden ses
çıkmayınca Rasim Bey genç kızın koluna hafifçe dokunarak
“güzel kızım üzme kendini benim otobüs bilet kartım elimde
senin içinde bir zahmet tutuver, bu da benim ikramım olsun”
dedi. Yeşil gözlü genç kız alıp almamakta biraz tereddüt
gösterdi. O hala elindeki parayı bozdurup, kendi parası ile
otobüs biletini ödemek istiyordu. Rasim Bey “kızım lütfen,
çok büyük bir şey değil, dert edip üzme kendini, bir gün sen
de bir başkasına yardımcı olursun” dedi. Genç kız çekingen
ve yardım kabul etmez tavrını daha fazla devam ettirmeyip,
Rasim Beyin kartını kullanıp kartı geri iade ederken yalnızca
“Mersi Beyamca” deyip otobüsün arkasına doğru ilerledi.
Rasim bey, yardımının kabul edilmesine bir bakıma sevindi
ancak, uzun saçlı, yeşil gözlü, kızı Yasemin’in gençliğine
benzettiği bu genç kızın teşekkür tarzını beğenmedi. “Mersi
Beyamca” yerine; “Amcacığım size de yük oldum. Bu günü
unutamayacağım. İyi ki vardınız. Çok teşekkür ederim.”
diyebilirdi.
Otobüsün yolcu durumu bunu söyleyebilecek durumda idi.
Otobüs henüz hareket etmemiş, hiç de sıkışık bir durum
yoktu. Rasim Bey’in ona ısrarına, onucu iyi niyetine karşılık
“Mersi Beyamca” yersiz ve yetersiz kalıyordu. Allah bize
duygu ve düşüncelerimizi anlatmak için dil vermişti. Diğer
canlılardan en büyük farkımız buydu, konuşabiliyorduk. O
nedenle konuşmalı, duygularımız düşüncelerimizi en güzel
şekilde ifade etmeliydik.
DİVRİĞİ’YE ÖZGÜ KELİMELER - 4
Bıdıdik
Bıldır
Bilezüg
Burma
Bügü
Bülecen
Celle yeşil
Cıbıl
Cicik
Cığız
Cılbant
Cilov
Cıvıtmak
Çağa
: Küçücük
: Geçen Yıl
: Bilezik
: Bükülmüş ot, yonca
: Büyü, sihir
: Bileceni ukala
: Yeminin en büyüğü
: Fakir, yoksul
: Meme
: Oyunbozan
: suyun şehir içerisinde akışını
düzenleyen kişi
: Badana
: Vazgeçmek, sözünde
durmamak
: Çocuk
SAYFA 6
Rasim Bey de bunu bekledi. Yardım yaptığı için pişmanlık
duymuyordu ama, Yasemin’in tavırlarından pek memnun
kalmamıştı.
Güzel yalnız boyla, gözle, saçla, kılık kıyafetle güzel
olmuyordu. Huyla da güzel, tavırla hareketle, konuşmayla da
güzel olunmalıydı… (son)
MT
ÜCRETSİZDİR
1 AĞUSTOS 2011
SAYI: 8
SAYFA 7
MUSTAFA TARAKÇI
Yrd. Doç. Dr. / Em. Kur. Alb.
[email protected]
YENİ ANAYASA HAKKINDA-1
( BAŞKANLIK SİSTEMİ)
Yeni anayasa konusunda temel esasların ne olması gerektiği hakkında basında ve televizyon
kanallarında doğru dürüst bir şey söylenmiyor. Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan, Meclis
Başkanı, hatta Muhalefet Partiler de yeni anayasaya evet diyorlar ama içeriğinin ne olması
gerektiği konusunda hiçbir açıklamada bulunmuyorlar…
“Kısa bir anayasa olmalı”
“Toplumun her kesimini kucaklamalı”
“Herkes anayasada kendini bulmalı”
En son olarak da sayın Başbakan, Türkiye İhracatçılar Merkezi’nde yaptığı konuşmada halen
yürürlükteki 12 Eylül Anayasasını eski bir arabaya benzeterek,”Kaportası yamulmuş, motoru
tekleyen, elektrik aksamı güven vermeyen bu aracı bırakalım ve sıfır kilometre yepyeni bir
araçla yolumuza devam edelim.”
Sayın Başbakan’ın Anayasa konusunda asıl düşüncesini biliyoruz. O “Başkanlık Sistemi”nin ana
esaslarını ortaya koyacak bir anayasanın özlemini çekiyor.
Öyle ise yapılacak anayasanın ana çerçevesi ne olabilir? Bu konuda ön alarak siz Divriğili
Hemşerilerimi bilgilendirmek istedim. Ben de yanılmış olabilirim. Nihayet yaptığımız bir beyin
jimnastiği. Eski bir kurmay subay olarak meseleye topyekûn bakıp, ayrıntıda boğulmamayı esas
almaya çalıştım. Bu yazımız herhalde diğer sayıya da sarkacak…
Hâlihazır durumda Cumhuriyetimizin şu açmazlarını görmemezlikten gelemeyiz. Yeni anayasa
bu sıkıntıları, bu güvensizlikleri ve bu lüksü ortadan kaldırmanın esaslarını içinde taşımalıdır:
1-Bugün Türkiye’de birbirinden ayrı olması gereken üç erkin; yasama, yürütme, yargı’nın iç içe
girmişliğini görüyoruz. Yasamanın içinden yürütme çıkıyor. Yürütme de yeniden seçilebilmek
için işlerini ister istemez partizanca yapıyor. Yargı ise millet adına anayasal değerleri savunması
gerekirken, iktidardan tam manasıyla ayrı olması gerekirken sanki iç içeymiş gibi bir durum
sergiliyor. Bu durum huzursuzluk yaratıyor, iç barışı bozuyor.
ÖMER FARUK KÜLTÜR
Yrd. Doç. Dr.
[email protected]
İrtibat: [email protected]
2-AKP iktidarında Cumhurbaşkanlığı makamı formalite bir makam durumuna düştü. Her yasa
onaylanıyor. Cumhurbaşkanı Çankaya noteri gibi. Gezi, temsil, ağırlama giderleri lüks harcama
gibi geliyor bana. Cumhurbaşkanı halk nezdinde güçlü değil ama kâğıt üstünde güçlü duruyor.
Önümüzdeki dönem Cumhurbaşkanını halkın seçmesi Ona yeni bir statü kazandıracak. Bu kez
de ikili bir yarış başlayacak, seçilmiş başbakan, seçilmiş cumhurbaşkanı bir ipte oynayamayacak.
Dolayısıyla bunların teke indirilmesinde yarar var.
3-12 Eylül’ün anayasa’dan başka yürürlüğe koyduğu iki önemli yasa da siyasi partiler yasası ve
seçim yasasıdır. Bu yasalar da günümüz koşullarında yeteri kadar demokratik değildir. Maalesef
hiçbir siyasi lider bu yasaların değişmesi konusunda ciddi bir çaba sarf etmemektedir. Halk siyasi
parti liderine ve onun öne sürdüğü projelere oy vermektedir. Onun önerdiği milletvekili
adaylarına halk oy vermeye mahkum edilmektedir. Milletvekilleri yeteri kadar özgür değiller.
Üretici, temsil edici güçten yoksunlar…
Seçim sistemimiz de partiler üzerinden yapılıyor. Kişiler ön plana çıkmıyor. Dar bölge sistemiyle
bir milletvekili çıkarılacak bölgede partiler iki turlu seçimle önce durumlarını görseler, sonra
ikinci turda birbirlerini destekleyerek en fazla iki veya üç kişinin yarışması sonunda onlardan
birinin o bölgenin milletvekili olması o kişiyi daha da güçlü ve itibarlı kılacak, demokrasi adına o
milletvekili daha da kıymetli olacaktır.
4- Sayın Başbakanın anayasa değişikliğinden muradı, başta da söylediğim gibi “başkanlık
sistemi’nin anayasa da açıkça vurgulanmasıdır. Türkiye yeni bir sisteme geçecekse, Kürt
vatandaşlarımıza demokratik bazı haklar verilecekse bunun anayasada yerini alması lazım. Zira
anayasa iktidarın belirlenmesi, örgütlenmesi ve çalışması ile ilgili esasları koyar.
Öte yandan başkanlık sisteminin koşulları ile ilgili olarak siyaset bilimi öğretim üyelerinden Prof.
Dr. Esat Çam’ın Siyaset Bilimi kitabı sayfa 112’deki şu ifadeleri dikkate almak durumundayız:
“Günümüzde federal devletlerin sayısı çoktur. Ülkesi geniş olan devletlerin federalizmi
benimsemesi coğrafi nedenlerdendir. Bazen de ‘etnik’ ve ‘dil’bakımından farklılık gösteren
toplumlarda federalizme gidilmektedir”.Görüldüğü gibi Türkiye de Özallı yıllardan beri tartışıla
gelen başkanlık sistemi bir bakıma siyaset bilimi esaslarına da uygundur. Coğrafyamız çok fazla
büyük olmasa bile nüfus yapımızda etnik ve dil farkı olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Ne yazık ki
88 yıllık cumhuriyetimiz tüm vatandaşlarına temel eğitim zorunlu olsa ve Türkçe yapılsa bile
Türkçeyi doğru düzgün öğretme başarısını gösterememiştir. Devlet bu konuda gevşek
davranmış ve bu günkü gelişmelerin çanak tutucusu olmuştur.( Devamı gelecek sayıda)
SÖĞÜDÜN FANİLİĞİNE KARŞI, ÇINAR İDDAADIR.
Bütün tasavvuf büyükleri İnancın yanında çalışmayı öne çıkarmışlardır. Hacı Bektaşi
Veli ,o zamanın önemli mesleği askerlik olduğu için yeniçeri ocağı ile ilgilenmiştir.
Hacı Bayramı Veli, yine o zamanın önemli üretim kaynağı ziraatçılara eğilmiş onlara
destek vermiştir. Birbirlerinin uğraş alanlarını küçümsememiş birbirlerine destek
olmuşlardır. Savaş çıktığı zaman ziraatçılığı bırakıp orduya katılmışlardır.
DİVRİĞİ’NİN DEĞERLERİ
Divriği’nin kendine has değerleri vardır. Bunları bu sütunlarda elimizden
geldiğince gerçeklerden yani Ulu cami ve Darüşşifa üzerinden anlatmaya çalışacağız.
Bunlar inanç, estetik-bilgi, sıhhat birliğidir. Bu üç unsur birbirlerinin tamamlayıcısıdır.
Beden için sıhhat, beyin için bilgi ve estetik, kalp için inanç gereklidir.
Sıhhatsiz hiçbir şey olamaz, bilgisiz bir eser veya eylem yapılamaz estetikten
yoksun yapılan bir şeyin değeri olmaz. İnançsız yapılan her şey yavandır banaldir
samimi değildir hemen belli olur. Bunlar bize Ulu cami ve darüşşifasının ana
hatları ile bize anlatmak istedikleri unsurlardır. Bizim kültürümüzde batı kültüründe
olmayan külliyeci yaklaşım hakimdir. Onun için ecdadımız bir yere sadece cami
yapmamıştır. Cami merkez alınarak yanında şifahane yani hastane medrese
kütüphane yani eğitim kurumu, hamam ,tuvalet ,çarşı ve mezarlık ile külliye
tamamlanmış olur. Evler ise külliyenin etrafında bahçe içinde bitişik nizam yani
komşu ile beraber bir yaşam sunmaktadır. Mezarlıklar çarşı girişlerinde ve cami
hazirelerinde yapılır ki sabah esnaf veya müşteri ölümü unutmasın
haddi aşmasın güdülür. Çalışma ve üretim ön plana çıkarılır.
Zanaatkârlık esnaflık belli kurallar dâhilinde yürütülür kimse kendi başına kural
koyamaz kabul edilmiş kurallara uymak zorundadır. Kurallara uymayanlar için lonca
teşkilatının müeyyidelerine maruz kalır.
1 AĞUSTOS 2011
SAYI: 8
Sıhhatin önemi için uygulanan kural öncelikle hasta olmadan önce sağlığı koruyucu
tedbirler ön plana çıkarılmıştır. Bunun için hamam ve su getirme işleri ileri gitmiştir.
O dönemlerde Avrupa saraylarında tuvaletin dahi olmadığı yıkanmanın vaftiz suyu
gidecek diye hoş karşılanmağı düşünülürse bizim medeniyetimizin ne kadar sağlam
ve köklü temelleri olduğu görülecektir.
Bugün biz bazı değerlerimizi bunun gibi unuttuk mesela Tıp Fakültelerinde en az
gelişmiş bölüm Hıfzı sıhha yani Halk sağlığı ana bilim dallarıdır. Kimse bu dallarda
ihtisas yapmayı pek istemez daha çok para kazandıracak alanlara rağbet vardır.
Yemekten önce ve sonra elleri yıkama dişleri temizleme
pislikten temizlenme nikaha önem vererek cinsel yönden bulaşan hastalıklardan
korunma oruçla bedeni ve ruhu temizleme, namazla bedeni ve ruhu canlı tutma ,Hac
ile seyahati kardeşliği diğer gamlığı kainatı tanıma birliğe ulaşma gibi ve daha bizim
bilemediğimiz, bilmek için çok çaba sarf edilmesi gerekli hakikatler gerçekler
mevcuttur.
TARİH VE KÜLTÜRLE BESLENMEYEN GELECEK, YOK OLMAYA MAHKÛMDUR!
SAYFA 7
ÜCRETSİZDİR
1 AĞUSTOS 2011
SAYI: 8
SAYFA 8
ZEYNEL YAYLA*
[email protected]
DİVRİĞİ’DE ÇEVRE DÜZENLİYORUZ.
Bu yazım da sizlerle Divriği’de yapılan Ulucami çevresinin kamulaştırma ve düzenlenmesi hakkında
ki görüşlerimi paylaşmak istiyorum.
Divriği ilçemiz bulunduğu fiziki ve coğrafi yapısıyla ayrı bir özellikte, tarihi ve kültürel değerleri
açısından da yine ayrı bir özelliğe sahiptir. Bunları bir araya getirdiğimiz zaman Türkiye de ender
bulunan bir ilçe konumundadır.
Ne yazık ki,
Yeşil Divriği adı artık söylenmez oldu. Su yönünden zengin olmamıza rağmen Hem içecek hem de
kullanacak sudan yoksun bırakılmış, susuzluklar içerisindeyiz.
Hala bakış açıları dar ve ufku geniş olmayan yöneticilerin sayesinde şehrimiz gelişmemiş ve
geliştirilememiştir. Elimizde bulunan demir madeninin de faydalanamaz duruma gelmişizdir.
Varlık içerisinde yokluklar la yaşıyoruz. Söylenecek çok şeyler var…
Şehrimiz, tarihi konumu itibari ile sit alanı içerisinde bulunmaktadır. Fakat sit alanı dahi masa
başında yapılmıştır. İlçemiz modern bir kent görünümüne sahip bir plan ve proje
üretilemediğinden dolayı çarpık bir kentleşmeyle Ulucami ve çevresi gecekondulaşmaya maruz
bırakılmıştır.
1200 yıllarından bugüne kadar taşınan Ulucami artık korunamaz olmuştur. Tadilatı ve bakımı
yapılamamaktadır. İçerisinde bulunan tarihi değerlere sahip eşya ve malzemeler her biri bir tarafa
gidivermiştir. Divriğililer olarak bunlara dahi sahip çıkamadık.Şimdi biz ne yapıyoruz?..Çarpık
kentleşmeden ve yapılanmadan dolayı yaptırdıklarımızı yıkıyoruz.Bunun hakkını verebildik
mi?..Hayır.Neden?
Al acele Ulucami çevresinde ki evlere programsız ve projesiz yıkım kararı alındı.
Bunun ilçeye artısı mı oldu, eksisi mi? Getirisi mi oldu ötürüsü mü?
Bu konuda hem tarihi olarak Ulucami’nin korunması ve turizm açısından bakmalıyız.
Kamuoyu açısından da bakmalıyız. Burada çok mutlu olanlar da var mutsuz olanlar da var. Mutlu
olanların problemi yok. Neden mutsuzlar? Bunlar soruldu mu?
Bu işler al, acele kaptı kaştı işi ile olmamalı idi.
Bu bölgede bulunan insanlar ile bire bir değil toplu halde bir toplantı düzenlenerek yapılacaklar
ve çözüm projeleri halka sunuldu mu? Hayır. İnsanlar sindirile, sindirile yıllarca yaşadıkları yerler
doğdukları mazileri ile dolu oldukları yerler bir anda yok edilmeye çalışıldı. O insanlar şöyle
geriye bir baktıklarında evini ve bahçesini bulamayacaklar... Al paranı ne yaparsan yap denildi.
Fakat ,alternatif sunulmadı ve proje üretilemedi…
Şu anda Divriği de yaşamayanlar için bir avantaj oldu. Zaten burayı terk etmiş durumda
olduğundan bu kamulaştırmaya eyvallah dedi ve bunu değerlendirdi. Divriği’de yaşayan
düşünüyor. Maddi durumu iyi olan da düşünüyor olamayanda problem burada başlıyor. Bizim
için de Divriği önemli. Yöneticiler düşünmeye başladı, yaptıkları yanlışları nasıl telafi ederiz diye.
Bunu önceden düşünsen ne iyi olurdu! 800 yıllık Ulu cami 2 yıl içerisinde yıkılacak mıydı?
Ulucami ve çevresinin düzenlenmesi için ayrılan ödenek kaç yıldır beklerken bir anda
kamulaştırılma yapıldı ve aynı hızda devam ediyor.
Sonradan düşünülen tek alternatif proje TOKİ. TOKİ çözüm mü?
Bana göre çözüm değil.TOKİ kaç kişinin maddi ve manevi olarak problemini çözebilir?
Divriği’de mağdur olan insanların ne düşündükleri önemli; sizlerin metazori önerdikleri değil.
Ben çok katlı değil müstakil bahçeli evi mi özlüyorum bunun değeri ayrıdır.
Ben komşuluk ilişkilerimi kültürümü mahallemi istiyorum sizin dayatmaca olan kura komşu mu
değil. Buna göre bana bir alternatif sundunuz mu?
Bunları da geçiyorum beni dinleme zahmetine katlandınız mı?
Benim görüştüğüm halkın sesi böyle Sonuçta. Ulucami ve çevresinin kamulaştırma ve
düzenlenmesi gelecek açısından önemli olmakla beraber şu anda yapılan çok acele
uygulamaların plansız ve projesiz uygulanmasından dolayı Divriği’de ki vatandaşın mağdur
edilerek zararına neden olmuştur.
Sağlıklı ve mutlu günler dilerken, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
* CHP E. İlçe Bşk. ve Bld. Bşk.Adayı
KONUK YAZAR
SEVGİ UMUTTUR....
Sevgi bilgiden, nefret bilgisizlikten doğar.
İlhan SELÇUK
Dünyayı sevgi döndürür. Yaşama tutunmamızı sağlayan en temel güçtür sevgi.Sevmek
sevdiklerimizi mutlu etmektir. Sevgi tümüyle insana yönelmiyorsa özlü bir sevgiyi
yakalayamayız. Nasıl konarız insanın yüreğine, onun düzlüklerinde, yokuşlarında yolculuk
yaparız? İnsanı biraz daha ileriye nasıl götürebiliriz? Doğayı insan mutluluğu adına nasıl
değiştirebiliriz? Üretken sevgiyi nasıl yakalayabiliriz?
Bahçeşehir Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Yılmaz Büyükesmer’in başkanlığında
yapılan bir araştırmaya göre hoşgörüsüz, katı ve sevgisiz bir toplum olduğumuz ortaya
çıktı. Buna karşın halkımızın yüzde 77’si mutlu yani ‘Adam Sen de Bana Ne ‘ anlayışı
hâkim. Kadına yönelik şiddet ve töre cinayetleri acımasızca sürmekte… Toplumdaki
adaletsizlik ve hukuksuz demokrasi uygulamaları her geçen gün artmakta… Altında
sevgisizlik olan trafik kazaları devam etmektedir…
Bunlar sevgisiz bir toplumda yaşamanın işaretleri… Bir sevgi körlüğü sürecini
yaşamaktayız. Hep yüzeydeler, biraz olsun derinlere indikleri yok. Günlük sorunları sadece
yemek, içmek ve yatmak. Yaşamak için elbette bunların olması da gerekir ama insan
olmanın gereksinimleri bununla biter mi? Sevgi güneşi olmadan nereye gidilir? Ben
sevgisiz kişilerden akla, hayale gelmedik kötülükler beklerim diyen Mevlana ne kadar
doğru söylemiş.
Bugünkü sorunlarımızın kökeninde sevgisizlik olduğunu görmekteyiz.
Sevgi nedir? Sevgi hiçbir karşılık beklemeden, bir başkasının tüm potansiyelini
geliştirmesine kendini adamaktır(Karishnamurti 1989).
1 AĞUSTOS 2011
SAYI: 8
İrtibat: [email protected]
DEMOKRASİ İSYANLARIN REJİMİDİR, KAVGALARIN REJİMİDİR!
Burada üç temel faktör söz konusudur.(1) Karşılık beklememek, (2)
Karşıdakinin tümüyle gelişimi, (3) Kendini adamak. Sevgi gönülde duyulan,
insana huzur veren bir duygudur. Sorumlu çabayla eyleme dönüşen bir
değerdir. İnsana güç veren bir enerjidir. Sevgi, bir veriş-alıştır. Vereni de, alanı
da mutlu eder.Başka bir deyişle, sevgi bir insana ya da bir şeye duyulan güçlü
bir yakınlıktır.Sevgi beklentilerin son bulduğu bir duraktır. Sevmek
onaylamaktır.Sevmek inanmaktır.Sevmek paylaşmaktır.Sevgi umuttur. Sevgi
yüreğinle gülümseyebilmektir. Sevgi emektir ve sevgi insan olabilmektir.
Sevgi bir duygu, sevmek ise bir eylemdir. Sevgi öğrenilen bir davranıştır. Sevgi
evrensel bir duygudur. Sevgi, bir ten’le bir teni, bir canla bir canı
kavuşturmaktır. Sevgi, seveni sevilene bağlayan bir bağdır. Ve sevgiden doğan
boşluğu hiçbir şey dolduramaz.
Sevgi, davranışlarımızın temelinde bulunan toplumsal bir güçtür. Sevgi
özveridir. Sevginin koşulu, koşulsuz sevgidir.’Sevgi insanlığın, şiddet hayvanlığın
yasasıdır.’ der Mahatma Gandhi . Sevmek, sevgilinin limanı olmaktır. Sevgi
koşullu değildir. Sevgi kıskanç, kibirli, ya da gururlu değildir. Sevgi yanlışlıkların
hesabını tutmaz. Sevgi sabırlı ve sevecendir. Sevgi kötülükle değil, gerçekle
mutludur. Sevgi asla vazgeçmez. Sevgi başı ve sonu olmayan bir şeydir. İnanç,
umut ve sevgi; bu üçü çok önemlidir. Ama en büyükleri sevgidir.
Sevgiyle sağlanan doyum, insanın kendisine ve başkasına güven duymasını
sağlar. Başkaları tarafından sevilen, beğenilen, ilgi gören insanlarda güven
duygusu gelişir. Kendine güvenen herkes karşılaştığı sorunları çözer ve
engelleri aşabilir. İnsan sevgisini çevresindekilere sıcak bir bakış, tatlı bir
gülüş, güzel bir söz, candan bir ilgi, içten bir yardımla gösterebilir. Bu şekilde
açığa vurulan duygular sonucu kolay, olumlu, sağlam, güvenli ilişkiler kurulur.
Unutmayalım, dünyayı güzellik kurtaracak, bir insanı sevmekle
başlayacak her şey (Sait Faik Abasıyanık).
Ataner Yıldırım, Araştırmacı Yazar-İst.([email protected])
SAYFA 8
ÜCRETSİZDİR
1 AĞUSTOS 2011
SAYI: 8
SAYFA 9
1 AĞUSTOS 2011
SAYI: 8
SAYFA 9
İrtibat: [email protected]
ÜCRETSİZDİR

Benzer belgeler

Yeni Divriği Gazetesi SAYI-50

Yeni Divriği Gazetesi SAYI-50 sivil bir anayasa yapılması söz konusudur. Biz bugün kaba hatlarıyla siz değerli Yeni Divriği İnternet Gazetesi okurlarına mevcut anayasanın hangi konuları içerdiğini hatırlatmak istedik. Yeniyi ka...

Detaylı

Yeni Divriği Gazetesi SAYI-54

Yeni Divriği Gazetesi SAYI-54 attı. Belediye Başkanının bu önerisine toplantıya katılan Bel. Bşk. Aday Adayı Yrd. Doç. Dr. Mustafa Tarakçı’nın dışında hemen bütün üyeler onay verir yönde irade beyanında bulundular. Mustafa Tara...

Detaylı

Yeni Divriği Gazetesi SAYI-5

Yeni Divriği Gazetesi SAYI-5 Öte yandan bu fotoğraflar Divriği’nin tanıtımı için de çok önemli bir obje oluşturuyor.Divriği’de Ulu Cami’mizi,Kale’mizi, Kümbetlerimizi, Tarihi Konaklarımızı vs. düne kadar yalnız biz biliyorduk....

Detaylı

Yeni Divriği Gazetesi SAYI-37

Yeni Divriği Gazetesi SAYI-37 sivil bir anayasa yapılması söz konusudur. Biz bugün kaba hatlarıyla siz değerli Yeni Divriği İnternet Gazetesi okurlarına mevcut anayasanın hangi konuları içerdiğini hatırlatmak istedik. Yeniyi ka...

Detaylı

Yeni Divriği Gazetesi SAYI-55

Yeni Divriği Gazetesi SAYI-55 Mursi dönene kadar, en azından da ramazan sonuna kadar terk etmeyeceğe benziyorlar. Bu durum, Amerika ve Avrupa’nın genelde

Detaylı

Yeni Divriği Gazetesi SAYI-32

Yeni Divriği Gazetesi SAYI-32 inşa edilen hastanenin tamamen hasta katı olarak inşa edilen, her hasta başında O2 ve gerekli donatımları yapılmış 47 yataklı katı da Divriği’deki tüm aile hekimliklerinin buraya taşınması dolayısı...

Detaylı

Yeni Divriği Gazetesi SAYI-6

Yeni Divriği Gazetesi SAYI-6 Öte yandan Divriğili İş adamlarımız, zenginlerimiz hastane, okul, kütüphane gibi destekte bulunuyorlar. Sağ olsunlar. Bu onların bu topraklara ne kadar değer verdiklerinin bir tezahürü. Ancak bunda...

Detaylı

Yeni Divriği Gazetesi SAYI-23

Yeni Divriği Gazetesi SAYI-23 kucaklarında verecekleri din eğitimi, onların dini vecibelerini yerine getirmeleri için kafidir. Ancak, İleri derecede dini eğitim almak isteyenler için ilave eğitim gereklidir.’’demişlerdir. (1)Ze...

Detaylı

Yeni Divriği gazetesi SAYI

Yeni Divriği gazetesi SAYI gerçekleştirdiklerini ifade ederek, “derneğimiz siyasi parti başkanlarımız ve sivil toplum kuruluşları başkanları tarafından Kaymakam Salih Ayhan beyin desteğiyle kurulmuş olup, ilk organizeyi yapm...

Detaylı

Yeni Divriği Gazetesi SAYI-27(15.05.12)

Yeni Divriği Gazetesi SAYI-27(15.05.12) OKUNMAYA DEĞMEYECEK HİÇ BİRŞEY YAZMAZ!

Detaylı