Kirimdan Bursaya Muhacir Gocleri Ve Yerlesme Problemleri
Transkript
Kirimdan Bursaya Muhacir Gocleri Ve Yerlesme Problemleri
İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER I ÖNSÖZ X ÖZET XI SUMMARY XII KISALTMALAR XIII GİRİŞ 1 BİRİNCİ BÖLÜM BURSA VE KIRIM’IN İDARİ YAPISI 1.1 BURSA’NIN İDARİ YAPISI 5 1.2. KIRIM’IN İDARİ VE SOSYAL YAPISI 6 1.2.1 Kırım’ın İdari Yapısı 6 1.2.2. Siyasi Yapı 8 1.2.3. Sosyal Yapı 9 1.3. TATAR VE NOGAYLAR KİMLERDİR? 12 İKİNCİ BÖLÜM OSMANLI DEVLETİ’NE GÖÇ HAREKETLERİ VE SEBEPLERİ 2.1. 1783-1914 YILLARI ARASINDA KIRIM’DAN OSMANLI DEVLETİ’NE YAPILAN KIRIM TATAR-NOGAY GÖÇLERİ 15 2.2. 1877-1878 OSMANLI-RUS SAVAŞI SONRASI DOBRUCA’DAN OSMANLI DEVLETİ’NE YAPILAN KIRIM TATAR VE NOGAY GÖÇLERİ 21 2.3. KIRIM’DAN YAPILAN GÖÇLERİN SEBEPLERİ 31 2.3.1. Çarlık Rusyası’nın Kırım Politikası 33 2.3.1.1. Sürgün ve Katliamlar 33 2.3.1.2. Toprak ve Vergi Adaletsizliği 34 I 2.3.1.3. Dini Baskılar ve Asimile Faaliyetleri 37 2.3.1.4. Demografik Yapının Değiştirilme Siyaseti 39 2.3.1.5. Devlet ve Yerel Yöneticilerin Göçe Teşviki 40 2.3.1.6. Askerlik Meselesi 43 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM GÖÇ VE İSKÂN POLİTİKASI 3.1 OSMANLI DEVLETİ’NİN MUHACİRLERİ İSKÂN POLİTİKASI 44 3.1.1 Nüfusun Arttırılması 45 3.1.1.1. Tarımsal Üretim 45 3.1.1.2. Gayrimüslim Nüfusa ve Yabancı Devletlere Karşı Denge Unsuru Olarak Muhacirler 45 3.1.1.3. Aşiretleri Devlet Otoritesi Altına Almak 46 3.2. 1853-1876 TARİHLERİ ARASINDA GÖÇ VE İSKÂN POLİTİKASI 47 3.3. 1877-1914 YILLARI ARASINDA GÖÇ VE İSKÂN POLİTİKASI 50 3.4. KURULAN MUHACİR KOMİSYONLARI 56 3.4.1. Ticaret Nezareti ve Şehremaneti 56 3.4.2. İlk Muhacirin Komisyonu 57 3.4.3. Muhacirin Komisyonu Genel İdâresi (İdâre-i Umumiyye-i Muhâcirin Komisyonu) 58 3.4.4. Diğer Muhacir Komisyonları 60 3.5. GÖÇ YOLLARI VE ULAŞIM 61 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM TATAR-NOGAY MUHACİRLERİN BURSA’DA İSKȂNI VE YERLEŞME PROBLEMLERİ 4.1. İSKÂN MAHALLERİ 67 4.1.1 İSKÂN YERİ BİLİNMEYEN MUHACİRLER 67 4.1.2. BURSA MERKEZ İLÇELERİ 72 II 4.1.2.1. NİLÜFER İLÇESİ 72 4.1.2.1.1. İhsaniye Mahallesi 72 4.1.2.2. OSMANGAZİ İLÇESİ 72 4.1.2.2.1. Alacahırka Mahallesi (Paşa Mahallesi) 72 4.1.2.2.2. Hızırlık Mahallesi 74 4.2.2.2.3. Mecidiye Mahallesi 75 4.1.2.3. YILDIRIM İLÇESİ 75 4.1.2.3.1. Mollaarap Mahallesi 75 4.1.2.3.2. Namazgâh Mahallesi 76 4.1.2.3.3. Şeyh Şibli Mahallesi 77 4.1.2.3.4. Yeni Mahalle 78 4.1.2.3.5. Vefikiye Mahallesi 78 4.1.2.4. İNEGÖL İLÇESİ 79 4.1.2.4.1. Eskiköy 79 4.1.2.4.2. Olukman Köyü 80 4.1.3. KARACABEY (MİHALİÇ) İLÇESİ 81 4.1.3.1. İSKÂN YERİ BİLİNMEYEN MUHACİRLER 81 4.1.3.2. Akhisar Köyü 82 4.1.3.3. Bey Köyü 82 4.1.3.4. Beylik Köyü 83 4.1.3.5. Canbali Mahallesi 84 4.1.3.6. Çakıl Köyü 84 4.1.3.7. Emre Köyü 85 4.1.3.8. Güngörmez Köyü 85 4.1.3.9. Hamidiye Köyü 87 4.1.3.10. Harmanlı Köyü 88 III 4.1.3.11. Bakırköy 88 4.1.3.12. Dümberez Köyü 91 4.1.3.13. Okcugünü Köyü 92 4.1.3.14. Orhancık Köyü 93 4.1.3.15. Ovaesemen Köyü 93 4.1.3.16. Uluabad Köyü 95 4.1.4. KETE KAZASI (ÜRÜNLÜ MAHALLESİ) 96 4.1.4.1. Yörük Yenice Köyü 96 4.1.5. MUSTAFAKEMALPAŞA (KİRMASTİ) İLÇESİ 97 4.1.5.1. İSKÂN YERİ BİLİNMEYEN MUHACİRLER 97 4.1.5.2. Aralık Köyü 97 4.1.5.3. Camandar Köyü 99 4.1.5.4. Çatallar Köyü 100 4.1.5.5. Çavuş Köyü 100 4.1.5.6. Durumtay Köyü 101 4.1.5.7. Güllüce Köyü 104 4.1.5.8. Büyük İhsaniye Köyü (İhsaniye-i Kebir) 105 4.1.5.9. Lütfiye Köyü 106 4.1.5.10. Kovalık Çayırı 106 4.1.5.11. Mudam Köyü (Ocaklı) 107 4.1.5.12. Ormantepeciği Köyü 107 4.1.5.13. Ormankadı Köyü 108 4.1.5.14. Tepecik Köyü 109 4.1.5.15. Yamanlı Köyü 110 4.1.6. YENİŞEHİR İLÇESİ 112 4.1.6.1. Beypınarı Köyü 112 IV 4.1.6.2. Hamidiye Mahallesi 113 4.1.7. ORHANGAZİ (PAZARKÖY) İLÇESİ 113 BEŞİNCİ BÖLÜM BURSA MUHACİR İSKȂN KOMİSYONU, YAPILAN YARDIMLAR VE PROBLEMLER 5.1. YAPILAN YARDIMLAR 115 5.1.1. Arazi Tahsisi 115 5.1.2. Arazi Tespitleri ve Islah Çalışmaları 118 5.1.3. Eğitim Yardımları 120 5.1.4. Konut Yardımı 123 5.1.5. Sağlık Yardımları 126 5.1.6. Yevmiye ve İaşe Yardımları 127 5.1.7. Zirai Yardımlar 131 5.2. MUHACİRLERİN İSTİHDAM EDİLMESİ 134 5.3. MUHACİRLERE TANINAN MUAFİYETLER 136 5.4. MEMUR TAYİNLERİ VE TEFTİŞLER 138 5.5. MUHACİRLERİN YAŞADIĞI PROBLEMLER 143 5.5.1. Yerli Halkın Sebep Olduğu Problemler 143 5.5.2. İskân Memurlarından Kaynaklanan Problemler 145 5.5.3. Yardımların Gecikmesi Veya Ulaşmaması 147 5.5.4. Rusya İle Yaşanılan Problemler 148 5.5.5. Diğer Problemler 149 5.6. MUHACİRLERİN SEBEP OLDUĞU PROBLEMLER 150 5.6.1. Muhacirlerin İskân Arazilerini Terk Etmesi 150 5.6.2. Muhacirlerin Çevreye Zarar Vermeleri 151 5.6.3. Muhacirlerin Ülkelerine Geri Dönme Teşebbüsleri 153 V ALTINCI BÖLÜM CUMHURİYET DÖNEMİ BURSA ŞEHRİNDE KIRIM TÜRKLERİ 6.1. GÜNÜMÜZDE KIRIM TÜRKLERİNİN YERLEŞİM YERLERİ 156 6.1.1. Merkez Mahalleler 156 6.1.2. Karacabey Köyleri 156 6.1.3. Mustafakemalpaşa Köyleri 157 6.2. SOSYAL HAYAT 158 6.3. MUHACİRLERİN BURSA’YA KATKISI 161 6.4. KIRIM MİLLİ DAVASINDA BURSA TATARLARI 161 6.5. BURSA’DAKİ KIRIM TATAR TÜRKLERİ DERNEKLERİ VE FAALİYETLERİ 162 6.5.1. Bursa Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği 163 6.5.1.1. Dernek Faaliyetleri 163 6.5.1.2. Kalgay Dergisi 167 6.5.1.2.1. Yazar Kadrosu 167 6.5.1.2.2. Derginin İçeriği 168 6.5.1.2.3. Derginin Şekli 169 6.5.2. Tüm Tatar Türkleri Sosyal ve Kültürel Yardımlaşma Cemiyeti 170 6.5.2.1 Dernek Faaliyetleri 170 6.6. GÜNÜMÜZDE BURSA MERKEZDE YAŞAYAN MUHACİR TORUNLARININ GÖÇ HATIRALARI 171 6.6.1. Süyen Ailesi 171 6.6.2. Kırgız Ailesi 174 6.6.3. Güzelsözlü Ailesi 175 6.6.4. Canbek Ailesi 177 6.6.5. Ataygeldi Ailesi 177 VI 6.6.6. Öner Ailesi 178 6.6.7. Şakru Ailesi 179 6.6.8. Erişen Ailesi 179 6.6.9. Bozkurt Ailesi 180 6.6.10. Özikiz Ailesi 180 6.6.11. Bircan Ailesi 180 6.7. KARACABEY KÖYLERİNDE YAŞAYAN MUHACİR TORUNLARININ GÖÇ HATIRALARI VE KÜLTÜREL DURUMLARI 180 6.7.1. Bakırköy 180 6.7.1.1. Rüştü Renç 180 6.7.1.2. Aşım Tar 181 6.7.1.3. Kemal Turan ve Seyyit Ali Uğur 181 6.7.1.4. Mülayim Şavkay 181 6.7.2. Sazlıca (Dümberez) Köyü 181 6.7.2.1. Engin Taş 181 6.7.2.2. Metin Sağıcı 182 6.7.3. Ovaesemen Köyü 182 6.7.3.1. Habib Ozar 182 6.7.4. Hamidiye (Bulgarlar) Köyü 182 6.7.4.1. Sezgin Tunç ve Hasan Gözüpek 182 6.8.MUSTAFAKEMALPAŞA KÖYLERİNDE YAŞAYAN MUHACİR TORUNLARININ GÖÇ HATIRALARI VE KÜLTÜREL DURUMLARI 183 6.8.1. Aralık Köyü 183 6.8.1.1. Tevfik Şahin 183 6.8.1.2. Bedri Şahin 183 6.8.2. Durumtay Köyü 184 VII 6.8.2.1. Haluk Uğur 184 6.8.2.2. Rahim Çakır, Mustafa Köse 184 6.8.2.3. Ertan Germen 184 6.8.2.4. Tamer Köse 186 SONUÇ 190 KAYNAKÇA 195 EKLER 208 EK-1: BELGELER 208 Belge-1: Tatar ve Nogay Muhacirlerine Ev İnşası İçin Mihaliç Kazası Sakinlerinin Yardımı 208 Belge-2: 1879 Tarihli Arazi Talimatnamesi 212 Belge-3: Kırım Muhaciri Ali Baba’nın Arzuhaline Verilen Cevap 214 Belge-4: Lütfiye ve İhsaniye Köylerinin Kurulması 216 EK-2: TABLOLAR 218 Tablo-1: Mihaliç Kazasına İskân Edilen Muhacirlerin İşledikleri Suçlar 218 Tablo-2: Bursa Sancağında Muhacir İskân Edilen Kaza ve Mahalleler 230 Tablo-3: Hüdavendigar Vilayeti’ne Gönderilen Muhacir Sayısı 239 Tablo-4: Bursa Köylerinde İskân Edilen Kırımlı Muhacirlere Verilen Tarlalar 241 EK-3: RESİMLER 259 Resim-1: Bakırköy Tatar Evleri 1 259 Resim-2: Bakırköy Tatar Evleri 2 259 Resim-3: Bakırköy Tatar Evleri 3 260 Resim-4: Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Bursa Şubesi 260 Resim-5: Yeni Mahalle’de Eski Tatar Yerleşimi 261 Resim-6: Yeni Mahalle’de Tatar Mezarlığı 261 VIII Resim-7: Kalgay Dergisi 262 EK-4: HARİTALAR 263 Harita-1: Bursa’da Kırım Tatar-Nogay Köy ve Mahalle Yerleşimleri 263 IX ÖNSÖZ Günümüzde Türkiye’de sosyal ve kültürel araştırmalar gittikçe önem kazanmaktadır. Bu durum da Türkiye’nin kültürel yapısı ile ilgili sorulara cevap verilmesi gerekliliğini ortaya çıkarmış ve bu yönde çalışmaları ihtiyaç haline getirmiştir. Yapılacak araştırma, Osmanlı Devleti’ne XIX. yüzyıldan itibaren yapılan göçleri Bursa modeliyle ele almakta, Bursa’ya gerçekleşen Tatar-Nogay göçünün nasıl, hangi şartlarda gerçekleştiğine ve bu muhacirlerin bugünkü yaşamları hakkında bilgilere yer vermektedir. Ayrıca hem Osmanlı Devleti döneminde hem de günümüzde önemli bir şehir olma varlığını sürdüren Bursa’nın kültürel yapısına ışık tutulmasına katkıda bulunacaktır. Mevcut çalışmada şu sorulara cevap verilmeye çalışılacaktır. Bursa’ya Kırım Tatar-Nogay muhacirler ne zaman ve hangi şartlar altında göç etmişlerdir? Muhacirlerin iskân yerleri nerelerdir? Muhacirler iskân sırasında ve sonrasında hangi problemlerle karşı karşıya kalmışlar ve bu problemlerin çözümünde nasıl bir yol takip edilmiştir? Günümüzde Bursa’da Kırım Tatar ve Nogaylar nerelerde yaşamakta ve kültürel olarak varlıklarını devam ettirebilmişler midir? Çalışmanın amacı, Kırım ve Dobruca bölgelerinden Bursa’ya göç etmiş Tatar ve Nogayların, Bursa’daki iskân mahallerini tespit etmek, bu muhacirlerle birlikte ortaya çıkan problemleri ve çözüm yollarını ortaya koymaktır. Ayrıca bu yerleşim yerlerinin ve muhacir torunlarının gümüzdeki ictimâi yapılarını inceleyerek, iskândan bu yana yaşanan değişimi sebepleriyle birlikte değerlendirmektir. Öte yandan bu konunun tez olarak verilmesinde ve bu çalışmanın ortaya çıkmasında yardımlarını gördüğüm ve çalışmamı baştan sona okuyarak yönlendiren danışman hocam sayın Doç. Dr. İsmail TÜRKOĞLU’na teşekkür ederim. Ayrıca arşiv vesikalarını değerlendirmemde katkıda bulunan sayın hocam Prof. Dr. Muzaffer DOĞAN’a ve bölüm arkadaşlarıma, çalışmanın kaynaklarını temininde gösterdiği kolaylıktan dolayı Başbakanlık Osmanlı Arşivi ve İSAM çalışanlarına teşekkür ederim. Bunların yanı sıra tezin saha araştırması bölümünde bilgilerine başvurulan ve yakın zamanda vefat etmiş olan Bursa Kırım Türkleri Dernek Başkanı sayın İsmail Adnan SÜYEN’e ve Tüm Tatar-Türkleri Dernek Başkanı sayın Şükrü ÖNER’e, tüm köy ve mahalle sakinlerine teşekkür ederim. Son olarak bu süreçte maddi manevi desteğini eksik etmeyen aileme teşekkürü borç bilirim. Şemsettin SEYHAN X ÖZET Çarlık Rusyası’nın 1783 yılında işgal ettiği Kırım’dan 1700’lü yıllardan itibaren başlamak üzere 1923’e kadar Osmanlı topraklarına göçler yaşanmıştır. Osmanlı Devleti muhacirlere, yerleşmeleri için kısa süreli ve uzun süreli olarak belirli ikamet yerleri göstermiştir. Bu gösterilen ikamet yerlerinden biri de Hüdavendigar Eyaleti’nin sancaklarından biri ve merkezi olan Bursa şehri olmuştur. Kırım’dan Bursa’ya göç eden Tatar-Nogay muhacirler, başta göç yolu olmak üzere, iskân ve iskân sonrası süreçte bir çok problemle karşı karşıya kalmışlardır. Problemlerin çözümü için merkeze bir çok kere arzuhal metinleri gönderen muhacirler, bu metinlerde, iâşe, yevmiye, akrabalarının yanına iskân olunma veya memleketlerine geri dönme gibi taleplerde bulunmuşlardır. Muhacirlerin taleplerine eldeki imkanlar doğrultusunda cevap verilmeye gayret edilmiştir. Devlet, muhacirlerin iâşesini ve geçim sıkıntılarını çözmek için merkeze çeşitli emirler göndermiş ve gerektiğinde muhacirlerin sıkıntılarını tespit etmek için tahkikatlar yaptırmıştır. Gelen muhacirlerin geçimlerini devam ettirmeleri için elveşli tarım arazileri, tarım aletleri ile hayvan desteği verilmiştir. Bununla birlikte Osmanlı Devleti, gelen muhacirlerin artması ve ülkenin ekonomik bir darboğaza girmesi sebebiyle bütün muhacirlere aynı oranda destek sağlayamamıştır. Bursa’ya göçen muhacirler, sadece Kırım’dan değil Kafkasya ve Rumeli üzerinden de gelmişlerdir. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı bu göçün ana nedenidir. Muhacirler, İstanbul’da misafir edilmiş ve sevk edilecekleri zamana kadar yevmiye yardımında bulunulmuştur. Sevk yerleri belirlenen muhacirler, çeşitli vasıtalarla iskân mahallerine gönderilmiş ve oradaki komisyonlarca işlemleri yapılmıştır. Gelen muhacirlere ev inşasında yerel halk da yardımcı olmakta ve bu yardımlar gazetelerde yayınlanarak yardımseverler takdir edilmiştir. Nitekim muhacirler ile halk arasında olumsuz olaylar da yaşanıyordu. Bazı muhacirler devletin kendilerine gösterdiği araziye yerleşmeyip yerli ahalinin arazini istila etmişlerdir. Bursa’ya yapılan Tatar-Nogay göçleri Mihaliç (Karacabey) ve Kirmasti’de (Mustafakemalpaşa) yoğundur. İskân edilen muhacirler için yeni köyler, mahalleler oluşturulmuştur. Bugün Bursa’da bu mahalle ve köylerden bazıları hâlâ varolmakla beraber, buradaki Kırım Tatar ve Nogaylar kültürel kimliklerini büyük oranda kaybetmişlerdir. XI SUMMARY Immigrations took place from Crimea where was occupied by Tsarist Russia in 1793 to Ottoman land from 1700s until 1823. Ottoman state provided immigrants shorttern and long-tern residence places one of these places were the city of Bursa which was a provincial unit and center of regional state of Hudavendigar. Tatar-Noghay immigrants who moved from Crıimea to Bursa, faced many problems diving their travel in the process of settlement and in its aftermath. These immigrants sent many petitions to the center and in those text they had demands like food, daily stipend, settling near their relatives or returning to their hometown. The state endeavered to meet their demand as long as the resources were available. The state filed various orders to the municipal center to resolve immigrants problems regarding food supply and subsistance and when required made investigation to get information about immigrants problems. Immigrants were proveided support in form of animals, agriculture tools and land. For making them achive subsistance. Nevertheless, the Ottoman state could not provided sport to all immigrants at the same level out at increasing number of. Immigrants through time and bad economi conditions. Those who migrated to Bursa did not comprise of only people directly moved from Crımea, but there were also some immigrants coming through Rumelia and Caucasia. The main reason of this immigration is the Ottoman-Russian war of 18771878. Immigrants were hosted in İstanbul and were provided stipend until they were sent to their settlemant. Immigrant were sent to their settlement places via various means of transportations. When their place was determined and their transactions were implemented by this officiers there. Local people helped these immigrants in building their houses and this behavior were appreaciated in newspapers. Nevertheless, some negative instances were occring between locals and immigrants. Some immigrants were settling in local peoples’ land instead of the land provided to them by the state. Tatar-Noghay immigrations to Bursa were intense in Mihaliç (Karacabey) and Kirmasti (Mustafakemalpaşa). Now villages and neighborhoods were established for settled immigrants while some of these villages and neighborhoods stil exist, Crimean Tatars and Noghays in these places substantially lost their cultural identity. XII KISALTMALAR A.MKT.MHM: Sadâret Mektubî Kalemi Mühimme Evrakı A.MKT.NZD: Sadâret Mektubî Kalemi Nezâret ve Devâir Evrakı A.MKT.UM: Sadâret Mektubî Kalemi Umum Vilayet Evrakı A.MKT.MVL: Sadaret Mektubi Kalemi Meclis-i V l Evrakı BEO: Bab-ı âli Evrak Odası C.DH: Cevdet Dahiliye C.ML: Cevdet Maliye DH.İD: Dahiliye Nezareti İdare Evrakı DH.MHC: Dahiliye Nezareti Muhacirin Komisyonu DH.MKT: Dahiliye Nezareti Mektubi Kalemi DH.ŞFR: Dahiliye Nezareti Şifre Evrakı İ.DH: İrade Dahiliye İ.HUS: İrade Hususi İ.HR: İrade Hariciye İ.MVL: İrade Meclis-i Vâlâ İ.MMS: İrade Meclis-i Mahsus İ.ŞD: İrade Şura-yı Devlet K.K: Kamil Kepeci Tasnifi MV: Meclis-i Vükela Mazbataları MVL: Meclis-i Vâlâ Evrakı ŞD.MLK: Şura-yı Devlet Mülkiye Y.MTV: Yıldız Mütenevvi Maruzat Evrakı Y.PRK.KOM: Komisyonlar Maruzatı Y.PRK.OMZ: Orman Maâdin ve Ziraat Nez reti Maruzatı Y.PRK.UM: Yıldız Parakende Evrakı Umumi XIII Y.PRK.ZB: Yıldız Parakende Evrakı Zabtiye Nezareti Maruzatı Z.B: Zabtiye Nezareti Evrakı BEOAYN.NNG.d. Bab-ı li Evrak Odası Gelen-Giden Ayniyat Defteri BEOAYN.d: Bab-ı li Evrak Odası Ayniyat Defteri EV.d: Evkaf Defteri MAD.d: Maliyeden Müdevver Defter M: Muharrem S: Safer Ra: Rebi’ü’l-evvel R: Rebi’ü’l-ahir Ca: Cemâziye’l-evvel C: Cemâziye’l-ahir B: Receb Ş: Şaban N: Ramazân L: Şevvâl Za: Zi’l-ka’de Z: Zi’l-hicce M.E.B.İ.A: Milli Eğitim Bakanlığı İslam Ansiklopedisi T.D.V.İ.A: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi İSAM: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi T.D.A.V: Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı HVS: Hüdavendigar Vilayeti Salnamesi A.g.b: Adı geçen bildiri A.g.e: Adı geçen eser A.g.g: Adı geçen görüşme XIV A.g.m: Adı geçen makale A.g.t: Adı geçen tez Bkz: Bakınız m: madde c: Cilt yay: Yayınlayan sad: Sadeleştiren hzl: Hazırlayan ed: Editör çev: Çeviren Km: Kilometre p: Paragraf Prof: Profesör s: Sayfa y.y: Yüzyıl y.y.y: Yayın yeri yok y.t.y: Yayın tarihi yok XV GİRİŞ Osmanlı Devleti XIX. yüzyılda büyük bir göç olayına tanıklık etmiştir. Bu göçün ana nedeni Çarlık Rusya’sının XVI.yüzyıldan itibaren Osmanlı Devleti ve diğer Türk toprakları üzerinde yayılma fikri ve çalışmalarıdır. Yayılma sahası olarak da Orta Asya (Türkistan), Kafkasya, Kırım ve Balkanları (Rumeli) hedef alan Çarlık Rusyası, 1774 Osmanlı-Rus savaşında galip gelerek Kırım’ın bağımsızlığını sağlamış ve bu süreci takiben de Kırım’dan Osmanlı Devleti topraklarına büyük göçler yaşanmıştır. Göçler ilk aşamada Kırım’a mesafe olarak yakın olan Dobruca bölgesine olurken, daha sonra Dobruca’nın da elden çıkmasıyla Anadolu coğrafyasına doğru bir seyir izlemiştir. Kırım, 1783 yılında Çarlık Rusyası’nın ilhakına maruz kalmış ve bu durum bölgenin yerlisi ahalisi olan Tatar-Nogay halkınının, önce topraklarının ellerinden alınmasına ardından da kitlesel bir göçe maruz kalmalarına yol açmıştır. Bu göç hareketi Osmanlı topraklarına doğru çeşitli yollardan olmakla beraber çok zor ve sıkıntılı geçmiştir. Osmanlı topraklarına yapılan göçler 1860-61, 1864-65, 1870 ve 1890 senelerinde yoğun olarak gerçekleşmiştir. Kırım’dan Bursa’ya Tatar göçlerini ele alan bu çalışma iki safhadan oluşmuştur. Birinci safhada Başbakanlık Osmanlı Arşiv Dairesi’nden Bursa sancağına iskân edilen Kırım Tatar ve Nogaylara dair arşiv belgeleri tespit edilip incelenmiştir. Ardından Hüdavendigar Vilayeti salnamelerinin tamamı ve dönemin gazetelerinden Takvim-i Vekayi, Tercüman-ı Ahvâl, ve Tasvir-i Efkar gazetelerinin bazı sayıları taranmıştır. İkinci safhada ise arşivden tespit edilen vesikalarda bulunan yerleşim yerleri, Bursa’da yapılan saha araştırması ile karşılaştırılarak iskânın günümüzdeki yapısı ortaya konulmaya çalışılmıştır. Buradaki bir başka amaç ise arşivde tespit edemediğimiz Kırım Tatar-Nogay muhacir yerleşimlerini, saha araştırması yöntemiyle bulmaktır. Saha araştırması çerçevesinde Bursa merkez ilçelerine bağlı mahalleler ile Karacabey (Mihaliç) ve Mustafakemalpaşa (Kirmasti) ilçelerine bağlı köylerde yaşayan Kırım Türkleri ve köyün diğer sakinleri ile sözlü mülakatlar yapılarak elektronik kayıtlara alınmıştır. Bunun yanı sıra gözlem tekniği kullanılmakla birlikte köy yerleşimleri hususunda resimler elde edilmiştir. Diğer yandan gidilen bazı köylerin köy nüfus defterleri incelenerek notlar alınmıştır. Söz konusu çalışma Hüdavendigar Vilayeti’nin sadece Bursa sancağını ele almaktadır. Nitekim çalışmada günümüzde Bursa’da yer almayan ve Balıkesir sınırları 1 içerisinde bulunan birkaç köye de yer verilmiştir. Fakat büyük oranda 1950’li yıllara kadar Bursa sınırları içerisinde yer alan köy ve mahalle yerleşimleri, konumuzun asıl yönünü teşkil etmektedir. Öte yandan çalışma tarih olarak 1853-1914 yılları arasında Bursa sancağına yerleştirilen Kırım Türklerini ele almaktadır. Çalışma altı bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Bursa ve Kırım’ın idari tarihine yer verilmiştir. Bunun yanı sıra Kırım’ın siyasi ve sosyal yapısı ile Tatar ve Nogay adlarının tarihsel kökenlerine değinilmiştir. İkinci bölümde, Kırım ve Dobruca’dan, Osmanlı Devleti’ne yapılan göçler tarihsel süreç içerisinde ele alınarak göçlerin sebepleri üzerine değerlendirmelerde bulunulmuştur. Üçüncü bölümde, Osmanlı Devleti’nin göç ve iskân politikası, hazırlanan talimatnameler ve kurulan komisyonlar üzerinden ele alınmıştır. Ayrıca muhacirlerin göç yolları ve ulaşım araçları hakkında bilgilere yer verilmiştir. Çalışmanın asıl bölümünü oluşturan dördüncü, beşinci ve altıncı bölümlerde ise, Tatar-Nogay muhacirlerin Bursa sancağında iskân mahalleri, yerleşme problemleri ve günümüzde köy ve mahallelerde yaşamaya devam eden Tatar Türkleri hakkında ictimâi bilgilere yer verilmiştir. Türkiye’de göç ve muhacirin komisyonları hakkında çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Bunlar arasında ilk ve en önemli çalışma, Ahmet Cevat Eren’in, Türkiye’de Göç ve Göçmen Meseleleri adlı eseridir.1 Bu eser Osmanlı Devleti’nde kurulan muhacirin komisyonlarının ilk ortaya konulduğu çalışma olması bakımında önemlidir. Çalışmada en çok kullandığımız kaynaklardan bir diğeri Ahmet Özenbaşlı’nın Çarlık Hâkimiyetinde Kırım Faciası 2 adlı eseri ile Ethem Feyzi Gözaydın’ın Kırım: Kırım Türklerinin Yerleşme ve Göçmeleri, adlı eseridir. Bu iki çalışmanın önemi büyük oranda Rus kaynaklarına dayalı yazılmış olmasıdır.3 Türkiye’de Osmanlı Devleti’ne göç eden Kırım Tatar ve Nogaylar konusunda yapılan en önemli çalışmalardan ilki Abdullah Saydam’ın Kırım ve Kafkas Göçleri (1856-1876) adlı kitabıdır. 4 Yazar bu kitabında büyük oranda Başbakanlık Osmanlı Arşivi kayıtlarını ve dönemin gazetelerini kaynak edinmiştir. Söz konusu çalışma, Osmanlı Devleti’nin iskân politikasını arşiv vesikalarına dayanarak incelemesi Ahmet Cevat Eren, Türkiye’de Göç ve Göçmen Meseleleri, Tanzimat Devri, İlk Kurulan Göçmen Komisyonu, Çıkarılan Tüzükler, Nurgök Matbaası, İstanbul 1966, 119 s. 2 Ahmet Özenbaşlı, Çarlık Hâkimiyetinde Kırım Faciası, İsmail Otar (hzl.), İsmail Otar Kültür Serisi Yayınları, Eskişehir, 2004, 103 s. 3 Ethem Feyzi Gözaydın, Kırım: Kırım Türklerinin Yerleşme ve Göçmeleri, Vakit Matbaası, İstanbul 1948, 111 s. 4 Abdullah Saydam, Kırım ve Kafkas Göçleri (1856-1876), II. Baskı, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2010, 235 s. 1 2 bakımından önemlidir. Fakat burada Bursa’ya yapılan Kırım Tatar göçleri hakkında bir bilgi bulunmamaktadır. Bir başka çalışma da Süleyman Erkan’ın Kırım ve Kafkasya Göçleri (18781908) adlı doktora tezidir. Bu tez Karadeniz Teknik Üniversitesi tarafından yayınlanmıştır. Yazar Kırım ve Kafkasya’dan 1878-1908 yılları arasında Osmanlı Devleti’ne gerçekleşen Tatar, Çerkez, Abhaz, Gürcü, Ahıskalı, Dağıstanlı ve Çeçen göçlerini arşiv vesikalarına dayanarak ele almıştır. 5 Yakın zamanda yapılmış çalışmalardan birisi de Hakan Kırımlı’nın Kırım Tatar ve Nogay köy Yerleşimleri adlı eseridir.6 Söz konusu eser, bu çalışmaya yol gösteren bir kaynak niteliğindedir. Eser, Türkiye’de Tatar ve Nogay köy yerleşimlerini ortaya koymakla birlikte, bir köy monografisi özelliği göstermektedir. Fakat bu çalışmada, Diyarbakır şehrinde bulunan Tatar ve Nogay köy yerleşimleri bulunmamaktadır. Ayrıca tezin konusunu oluşturan Bursa’nın köy yerleşimleri verilmiş fakat ilçe merkezlerine yerleştirilen muhacirlere değinilmemiştir. Yazar eserinde bu bölüme de yer verseydi çalışma daha eksiksiz bir nitelik kazanabilirdi. Yine de uzun ve meşakkatli bir çalışmanın ürünü olan bu eserin her bir bölümü Türkiye’de yapılacak birçok teze fikir vermesi ve yol göstermesi açısından önemlidir. Türkiye’de iskân edilmiş Nogaylar konusunda yapılmış en geniş çalışma Derya Derin Paşaoğlu’nun Nogaylar, Nogay Göçleri ve Türkiye’de İskânları adlı doktora tezidir.7 Söz konusu çalışma, büyük oranda arşiv kaynaklarına dayanmakta olup Nogay göçlerinin sebeplerini, güzergâhlarını, Türkiye’deki dağılımını ve miktarını, Osmanlı Devleti’nin Nogay göçlerine karşı tutumunu ilk kaynaklardan göstermesi bakımından önemlidir. Çalışmanın Bursa kısmında ise birkaç belge ile yetinilmiş ve kısa bir bölüm olarak yer verilmiştir. Bursa’daki Tatar yerleşimleri konusunda ilk çalışma Raif Kaplanoğlu’nun Bursa Yer Adları Ansiklopedisi’nde yer almaktadır.8 Bu çalışmanın eksik yönü, yapılan tespitlerin hiçbir kaynak kullanılmadan verilmiş olmasıdır. Süleyman Erkan, Kırım ve Kafkasya Göçleri (1878-1908), KTÜ Kafkasya ve Orta Asya Ülkeleri Araştırma Merkezi Yayınları, Trabzon 1996, 215 s. 6 Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 2012, 654 s. 7 Derya Derin Paşaoğlu, Nogaylar, Nogay Göçleri ve Türkiye’de İskânları, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Ankara 2009, 422 s. 8 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, Bursa Ticaret Borsası Kültür Yayınları, İstanbul 1996, 289 s. 5 3 Öte yandan Bursa’ya yapılan muhacir göçleri açısından yapılan çalışmalardan bir diğeri Zeynep Dörtok Arabacı editörlüğünde yayınlanan Bursa’nın Zenginliği: Göçmenler adlı kitaptır.9 Bu kitabın içinde yer alan makalelerden ilki, Muammer Demirel’in “XIX. Yüzyılda Bursa’da Göçmen İskânı” adlı makalesidir. 10 Söz konusu makale, arşiv vesikalarına dayanarak hazırlanmıştır. Çalışmanın konusunu oluşturan muhacirler Kafkasya’dan göç eden Batum, Abaza, Ahıska ve Dağıstan toplulukları olmuştur. Rumeli’den ise Karlova, Servi, Filibe, Şumnu, Bosna ve Tırnova şehirlerinden göç eden muhacirlere yer verilmiştir. İkincisi de kitabın editörü olan Zeynep Dörtok Arabacı’nın “Balkan Savaşları’na Kadar Kırım ve Kafkasya’dan Yapılan Göçler” adlı makalesidir.11 Bu çalışma büyük oranda ikinci elden kaynaklara eserlere dayanılarak hazırlanmıştır. Çalışmanın en önemli yönü, Osmanlı Devleti’ne yapılan Kırım ve Kafkas göçleri üzerine hükümetin göç ve iskânla ilgili yaptığı düzenlemeleri kriz yönetimi açısından değerlendirmesidir. Aynı eserde yer alan bir başka makale, Cafer Çiftçi’nin “Hüdavendigar Vilayeti’nde Doksanüç Muhacirleri” adlı çalışmasıdır. Nitekim bu üç makalede, Bursa’ya iskân edilen Kırım Tatar ve Nogay muhacirleri hakkında bir bilgi bulunmamaktadır. Zeynep Dörtok Arabacı (ed.), Bursa’nın Zenginliği: Göçmenler, Osmangazi Belediyesi Yayınları, Bursa 2008, 271 s. 10 Muammer Demirel, “XIX. Yüzyılda Bursa’da Göçmen İskânı” Bursa’nın Zenginliği: Göçmenler, Zeynep Dörtok Arabacı, (ed.), Osmangazi Belediyesi Yayınları, Bursa 2008, s. 31-57. 11 Zeynep Dörtok Arabacı, “Balkan Savaşları’na Kadar Kırım ve Kafkasya’dan Yapılan Göçler”, Bursa’nın Zenginliği: Göçmenler, Zeynep Dörtok Arabacı (ed.), Osmangazi Belediyesi Yayınları, Bursa 2008, s. 59-73. 9 4 BİRİNCİ BÖLÜM BURSA VE KIRIM’IN İDARİ YAPISI 1.1. BURSA’NIN İDARİ YAPISI Bursa şehri 6 Nisan 1326 tarihinde Osmanlı Devleti tarafından fethedilmiş ve günümüze kadar çeşitli idari birimleri içine alan bir yapı göstermiştir. Şehir, Osmanlı Devleti döneminde Anadolu Eyaleti’ne bağlı olan ve Hüdavendigar12 adını taşıyan sancağın merkezi konumunda idi. Bunun yanı sıra idari olarak, zaman zaman sancak merkezi yahut eyalet merkezi durumu gösterdiği de görülmektedir.13 Osmanlı Devleti hâkimiyetine geçtikten sonra Hüdavendigar ve onun merkezi olan Bursa’nın idari yapısı XIX. yüzyılda şu şekilde bir seyir izlemiştir. 1832’de müstakil mutasarrıflık olan Bursa şehri, Karahisar, Bilecik, Erdek ve Biga mutasarrıflıkları ile birlikte yeni teşkil edilen Hüdavendigar Eyaleti’ne bağlanmış ve bu eyaletin merkezi durumuna gelmiştir.14 Tanzimat’ın ilanından sonra, sancakta yeni idari değişiklikler yapılmıştır. Daha önce Kütahya’da oturan Anadolu Eyaleti valileri, artık Bursa’da ikamet etmeye başlamışlardır. Böylece Bursa şehri Hüdavendigar sancağının merkezi haline getirilmiştir.15 1855 yılında Hüdavendigar Eyaleti, 8 liva ve 124 kazadan ibarettir. Eyaletin livaları16; Koca-ili, Bursa, Kütahya, Karahisar-ı sahib, Erdek, Karesi, Ayvalık ve Biga’dır. Bursa livasının kazaları ise; Bursa, Kite, Maa-Cebel-i Atik, Mudanya, Tirilye, Gemlik, Karacaşehir, Bilecik, Yenişehir-i Bursa, İznik, İnegöl, Söğüt, Domaniç, Kepsut, Maa-Balat, Atranos Maa-Cebel-i Cedid nahiyesi, Harmancık, Gökçedağ, Mihaliç Maa-Sincan, Kirmasti, Aydıncık ve Pazarköy Maa-Gürle’den oluşmaktadır.17 1868 senesinde Hüdavendigar Eyaleti, Hüdavendigar, Karesi ve Koca-eli sancaklarından oluşurken, toplamda 85 kazadan ibarettir. Hüdavendigar Eyaleti merkez sancağı kazaları ise şunlardır; Bursa, Gemlik, Pazarköy, Mudanya, Yalova, Karamürsel, Tirilye, Bilecik, Lefke, Karacaşehir, Gölpazarı, Söğüt, Mihaliç, Nahiye-i Gökçedağ, Feridun Emecen, ”Hüdavendigar”, DİA, XVIII, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 1998, s. 285. Feridun Emecen, Aynı yer. 14 Halil İnalcık, ”Bursa”, DİA c. VI, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 1992, s. 449; Daha fazla bilgi için bkz. Besim Darkot, “Bursa”, İA, c. II, Mili Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul 1979, s. 806-819. 15 F. Emecen, DİA’deki ”Hüdavendigar” maddesinde, Hüdavendigar’ın eyalet statüsünü Tanzimat’tan sonra aldığını belirtirken, H. İnalcık bunu yine DİA’deki “Bursa” maddesinde Tanzimat öncesi olarak ifade etmektedir. 16 Liva: Sancak, mutasarrıflıkla idare olunan yer. Derya Örs- Hicabi Kırlangıç- Ahmet Eryüksel (hzl.), Osmanlı Türkçesi Sözlüğü, Gün Yayınları, Ankara 2007, s. 266. 17 Raif Kaplanoğlu, Meşrutiyetten Cumhuriyet’e Bursa (1876-1926), Avrasya Etnoğrafya Vakfı Yayınları, Bursa 2006, s. 16. 12 13 5 Kirmasti, İnegöl, Yarhisar, Yenişehir, İznik, Pazarcık, Nahiye-i Harmancık Domaniç ve Nahiye-i Atranos.18 1903 yılı incelendiğinde Hüdavendigar Vilayeti’nin merkez sancağı; Bursa, Mudanya, Gemlik, Pazarköy, Mihaliç, Kirmasti ve Atranos kazalarından oluşmaktadır.19 1908 yılında ise Hüdavendigar Eyaleti; Bursa, Ertuğrul (Bilecik), Kütahya, Karahisar ve Karesi sancaklarından meydana gelirken, Bursa sancağı ise 6 kaza 5 nahiye ve 684 köye sahip bulunmaktadır.20 Günümüzde Bursa il özelliğine sahiptir. Yüzölçümü 10.819 km2 olan bu şehrin etrafı, kuzeyden Marmara Denizi ve Yalova ili, kuzeydoğudan Kocaeli ve Sakarya, doğudan Bilecik, güneyden Kütahya ve Balıkesir illeri, batıda ise yine Balıkesir ili ile çevrilidir. 1987 yılında Büyükşehir statüsü verilen Bursa şehri, Osmangazi, Nilüfer ve Yıldırım merkez ilçeleri haricinde Büyükorhan, Gemlik, Gürsu, Harmancık, İnegöl, İznik, Karacabey, Keles, Kestel, Mudanya, Mustafakemalpaşa, Orhaneli, Orhangazi ve Yenişehir olmak üzere 14 ilçeye ayrılmıştır. 21 1.2. KIRIM’IN İDARİ VE SOSYAL YAPISI 1.2.1. Kırım’ın İdari Yapısı Kırım Hanlığı, Altın Orda Devleti kalıntısı diğer Türk devletleri ve zümrelerinden en büyüğü, en devamlısı ve en son olarak Ruslar tarafından ortadan kaldırılmış olanıdır. Bu hanlık bir yandan Türk-Moğol teşkilat ve etnik özelliklerine sahip iken diğer yandan Osmanlı Devleti tesiri altında yeni kurumlar edinmiştir. 22 Hanlık, daha Altın Orda’ nın siyasi varlığını sürdürdüğü bir süreçte ortaya çıkmıştır. Altın Orda içindeki çekişmeler ve Timur saldırıları Altın Orda’yı iyice zayıflatmış ve kontrolü altındaki topraklarda otoriteyi sağlayamaz hale getirmiştir. İşte bunlardan biri 1441-1442’de kurulmuş olan Kırım Hanlığı’dır. Kırım topraklarında büyük nüfuz sahibi olan Hacı Gerey, Şırın, Bargın, Argın ve Kıpçak beylerinin desteği ile Deşt-i Kıpçak’a hâkim olmuş ve Kırım Hanlığı’nı kurmuştur.23 Osmanlı Devlet Salnamesi (H.1281-M.1864), s. 170-171. Osmanlı Devleti’nde 1867 yılındaki düzenlemeler sırasında eyalet yerine vilayet terimi kullanılmış ve devamında Hüdavendigar Vilayeti teşkil edilmiştir. Feridun Emecen, A.g.m., s. 286. 19 H.V.S.(H.1321-M.1903), s. 368. 20 Halil İnalcık, A.g.m., s. 449. 21 Ertuğrul Seyhan, “Bursa”, DİA, c. VI, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 1992, s. 450. 22 Akdes Nimet Kurat, IV.-XVIII. Yüzyıllarda Karadeniz Kuzeyindeki Türk Kavimleri ve Devletleri, Türk Tarih Kurumu Basımevi Ankara 1972, s. 203. 23 Akdes Nimet Kurat, A.g.e., s. 208-209. 18 6 1475’te Kırım’ın Osmanlı Devleti’ne tabi hale gelmesi, Kefe ve diğer şehirlerdeki Ceneviz kolonilerinin ülkeden tamamıyla çıkarılmasında etkili olmuştur.24 Bununla birlikte Mengli Giray, hanlığın başına geçirilmiş ve ortada yazılı bir antlaşma olmamasına rağmen, Osmanlı Devleti ile Kırım Hanlığı bir antlaşmaya varmışlardır. Buna göre Kefe, Azak ve Taman şehirleri Osmanlıların idaresinde kalacak ve Kırım hanı da Devlet-i âliyye’nin ”dostuna dost, düşmanına düşman” olacaktır.25 Altın Orda Hanlığı yıkıldıktan sonra kurulan Kırım Hanlığı, 1917 yılına kadar idari değişiklikler geçirmiştir. Bu idari değişim yüzyıllara göre şöyle gerçekleşmiştir. Daha XVII. yüzyılda Evliya Çelebi, Kefe Eyaleti’ne bağlı yedi liva (sancak) olduğundan bahsetmektedir. Bunlar; Kerç kalesi, Taman (Ada-yı Şahi) ve Tat Eli, Balısıra (Azak denizinde), Adohan Beyi, Azak kalesi ve Kefe sancaklarıdır. Bununla birlikte Kefe sancağının da Kefe, Tat Eli, Balıklava, Suğdak, Mankub, Kerç, Taman, Termik ve Azak olmak üzere toplam sekiz kazadan ibaret olduğunu belirtmiştir.26 Osmanlı ile Rusya arasında 1769-1774 yılları arasında yapılan savaşın, Rusya lehine sonuçlanması üzerine taraflar arasında Küçük Kaynarca Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşmanın ikinci maddesine göre; Kırım üstündeki Osmanlı hâkimiyeti sona ermiş Kırım bağımsız bir hanlık haline gelmiştir. 27 Yine antlaşmanın devamında Kırım Hanlığı’nda yaşayan bütün Tatarlar (Kırım, Kuban, Bucak, Yedisan, Canboyluk, Yediçkul) hiçbir yabancı devlete tabi olmayacaklar ve Tatar halkı kendi hanlarını Cengiz sülalesinden seçmek üzere eski kanun ve adetleri üzere bağımsız bir ülke olarak yaşayacaktır.28 Çarlık Rusyası 1783 yılında Kırım topraklarını ilhak ederek yeni bir idari teşkilatlanmaya girmiştir. Buna göre hanlıkta geçici olarak ikili bir yönetim birimi kurulmuştur. Ruslar bölgedeki askeri idarenin yanında bir de sivil kişilerden oluşan Kırım mahalli hükümetini (Krımskoe Zemskoe Pravitelstvo) teşkil etmişlerdir.29 Rus işgalinden sonra Kırım yarımadasının idari merkezi Akmescit olmuş ve Bahçesaray 24 Akdes Nimet Kurat, A.g.e., s. 206. Akdes Nimet Kurat, A.g.e., s. 215. 26 Ömer Bıyık, Osmanlı Yönetiminde Kırım (1600-1774), Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, İzmir 2007, s. 20. 27 Hakan Kırımlı, Kırım Tatarlarında Milli Kimlik ve Milli Hareketler (1905-1916), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2010, s. 5. 28 Akdes Nimet Kurat, Türkiye ve Rusya XVIII. Yüzyıl Sonundan Kurtuluş Savaşı’na Kadar Türk-Rus İlişkileri (17981919), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2011, s. 28. 29 Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 6. 25 7 şehri önemini kaybetmiştir. Belirtildiği gibi sivil idare merkezi Akmescit olurken, askeri yapıyı teşkil eden kara ve deniz kuvvetleri Akyar’ı merkez edinmiştir. 30 Çarlık rejimi, Kırım’da hâkimiyeti tam sağladıktan sonra mahalli hükümete son vererek 13 Şubat 1784’te Tavrida Oblastını (vilayet) kurmuştur.31 II. Yekaterina’dan sonra çar olan Pavel döneminde, Tavrida oblastı kaldırılarak 23 Aralık 1796’da Novorossiyskaya Guberniya’sına (eyalet) dâhil edilmiş ve Kırım’ın eski şehir isimlerine geri dönülmüştür.32 1802’de Kırım Tavrida Vilayeti, beş idari bölgeye ayrılmıştır. 33 Bir başka idari değişiklik çar Pavel’den sonra Rus tahtına oturan I. Aleksander devrinde yaşanmıştır. Aleksander ise Novorossiyskaya Guberniya’sını (eyalet) üç bölgeye ayırmıştır. Buna göre Kırım toprakları Tavrida Guberniyası sınırlarında kalmıştır. Kırım’ın bu idari yapısı Yalta uyezdinin (kasaba) kurulması haricinde 1917 yılına kadar aynen devam etmiştir. 34 1.2.2. Siyasi Yapı Kırım Tatarları ilk defa XIII. ve XIV. yüzyıllarda Kırım topraklarına gelmiş XV. yüzyılın ortasında ilk devletlerini kurmuşlardır. Bu tarihten 1783 yılına kadar Giray sülalesi tarafından yönetilen devlette, hanların dışında çeşitli sınıflar da bulunmuştur.35 I. Hacı Giray’dan (1453-1466) itibaren Kırım Hanlığı’na tabi yerler Kırım yarımadası, Taman, Kıpçak ve Kabartay bölgelerinden ibarettir.36 Han, Kırım yarımadasındaki Bahçesaray şehrinde ikamet etmektedir. Kırım Hanlığı’nın Kıpçak sahasında Nogaylar oturmaktadır. İlk Kırım hanlarının yarlıklarından anlaşıldığına göre, Kırım Hanlığı’nın teşkilatı büyük oranda Altın Orda Devleti’ne benzemektedir.37 Hanlığın Osmanlı tabiiyetine girmesiyle birlikte I. Sahib Giray’dan (1532-1552) itibaren Osmanlı kurumları Kırım’da etkili olmuş fakat asıl yapı değişmemiştir.38 Kırım Hanlığı aslında modern devlet yapısının gereği olan tüm niteliklere sahiptir. Hanlığın en üst sınıfında Giraylar vardır.39 Ülke tek kişinin yönetiminde değil Alper Başer, “Kırım’da Rus Kolonizasyonu (1783-1850)”, Karadeniz Araştırmaları Dergisi, c. VI, S. 24, s. 38-39. Tavrida oblastının kurulmasıyla Tatarlar arasındaki Kırım düşüncesi yok edilmek isteniyordu. Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 7. 32 Eski isimlere tekrar dönülmesindeki amaç, ne idari ne de kültürel olarak Kırım’ın Türkleştirilmesine yönelik bir girişim değildir. Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 8. 33 Halil İnalcık, “Kırım Türk Yurdunun Yok Edilişi”, Emel Dergisi, S. 24, 1964, s. 41. 34 Hakan Kırımlı, Aynı yer. 35 Alan Fisher, Kırım Tatarları, Eşref Özbilen (çev.), Selenge Yayınları, İstanbul 2009, s. 9. 36 Halil inalcık, “Kırım”, İA, s. 454. 37 Halil inalcık, “Kırım”, İA, s. 455. 38 Halil inalcık, aynı yer. 39 Alan Fisher, A.g.e., s. 34. 30 31 8 kabile beylerinin aktif katılımıyla idare edilmiştir.40 Devlet işleri bizzat hanın başkanlık ettiği bir divan tarafından yürütülmekte olup üyeleri şunlardır. Kalgay, Nureddin, Bucak, Yedisan, Kuban Seraskerleri, Şırın Beyi, Müftü, Uluğağa (Vezir), Kazasker, Hazinedarbaşı, Defterdar, Aktaçıbey, Kilercibaşı, Divan Efendisi, Kazasker Naibi, Bahçesaray Kadısı ve Kullar Ağası’dır. 41 Dönemin siyasi yapısı hakkında Evliya Çelebi de seyahatnamesinde bilgiler vermiştir. 42 Kuban, Bucak ve Yedisan Vilayetleri’nde yaşayan Nogay ahalisinin yönetimi için kumandanlar sultanlar arasından seçilir ve serasker sultan unvanı taşımışlardır. Bunların da ayrı sarayları ve divanları vardır.43 1.2.3. Sosyal Yapı Kırım Tatarlarının sosyal yapısını oluşturan sınıfları hanlar ve beyler dışında, mirzalar, ruhaniler ve köylüler oluşturmaktadır.44 Hanların ve beylerin nüfuzlarını dengelemek amacıyla tımar vererek meydana getirdikleri mirzalar, zadegân sınıfını oluşturmaktadır.45 Kabilelerin liderleri olan beyler nüfuz ve güçlerine rağmen hanlığa ait toprakların sahipleri değillerdir. Sadece ülke topraklarının kullanımı hakkına sahiptiler. Aynı durum mirzalar için de geçerlidir. Bütün köylüler serbest olup serflik mevcut değildir. 46 Kırım Hanlığı’nda Tatar ve Nogaylardan başka azınlık sınıfına giren Gregoryen Ermeniler, Ortodoks Rumlar ve Musevi Yahudiler yaşamıştır. Daha XV. yüzyılda Kırım köy ve şehirlerinde Ermeni, Rum ve Yahudilerden başka Ceneviz ve Venedik kolonileri de mevcuttur.47 Hanlıktaki gayrimüslimlerin sayıları 35-40 bin kadar olup şehir ve kasabalarda sanat ve ticaretle uğraşmışlardır. Hanlıktaki bu azınlıklar orduya katılmazlar sadece gelir vergisi ödemişlerdir. 48 Bunlar yoğun olarak Gözleve, Karasubazar, Akmescit ve Bahçesaray şehirlerinde yaşamışlardır. Gayrimüslimler ayrı mahallelerde yaşamışlar ve dini yaşantı hariç Kırım’ın günlük hayatına uyum sağlamışlardır.49 40 Alan Fisher, A.g.e., s. 35. Mirza Bala, “Kırım”, MEB İslam Ansiklopedisi, c. VI, Mili Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul 1967, s. 755. 42 Bkz: Seyit Ali Kahraman (hzl.), Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnamesi, c. II, Kitap: VII, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2011, s. 509-514. 43 Mirza Bala, Aynı yer. 44 Alan Fisher, A.g.e., s. 9. 45 Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 17. 46 Hakan Kırımlı, Aynı yer. 47 Muzaffer Ürekli, Kırım Hanlığı’nın Kuruluşu ve Osmanlı Himayesinde Yükselişi (1441-1569), Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, Ankara 1989, s. 88. 48 Müstecip Ülküsal, Dobruca ve Türkler, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, Ankara 1987, s. 40. 49 Alan Fisher, A.g.e., s. 52. 41 9 Kırım’da nüfusun büyük çoğunluğunu köylüler oluşmaktadır.50 Hanlığın yarımada kısmında yaşayan Tatarların çoğu ya çobanlık ya da çiftçilik yapmışlardır. Kırım’ın kuzeyindeki bozkır bölgelerinde üretim, hububat ürünleri ve hayvancılığa dayanırken güneyde ise meyve-sebze ve tütün üretimi yapılmıştır.51 Hanlıkça köylere taksim edilmiş olan bu topraklar köylülerce birlikte işlenmiş ve muayyen miktarda vergiler ödenmiştir. Üç tür vergi toplanmıştır.52 Bunlardan biri tahıl ürününün onda biri yani öşür vergisi, diğeri yetiştirilen hayvanın yirmide biri ve üçüncüsü muhtelif işlerdeki angarya hizmetleridir. Ayrıca köylülerin istedikleri zaman topraklarını terk etme hakları da vardır. Bu durum köylüleri toprak sahipleri karşısında koruyan bir özelliktir.53 1903 yılında Kırım’da bulunan Fatih Kerimi, Kırım’ın nüfusunun çoğunluğunu Tatarların oluşturduğunu, fakat nüfusun göçler nedeniyle azaldığını ifade etmiştir. Ayrıca Kırım’ın sahil kısmında yaşayan Tatarlar ile bozkır sahasında yaşayan Tatarların çehre, kıyafet ve örf-adetçe farklılığına vurgu yapmıştır.54 Kırım Tatarları Müslüman olduğu için dini, hukuki ve eğitim hayatı İslamiyete dayanmaktadır. Daha Altın Orda Devleti hanı Berke, zamanında (1257-1267) İslamiyeti kabul eden Tatarların hayatında din ve din adamlarının büyük bir yeri vardır. Müftü, kadı, camilerde görev yapan din adamları, medreselerde görev yapan müderrisler ve ulema, Kırım’da din adamları sınıfını oluşturmaktadır.55 Rus işgalinden sonra bile Çarlık rejimi, din adamlarını kullanarak halkı kendine bağlı hale getirmeye çalışmıştır. 56 Bunun yanı sıra Kırım Müslümanları dindar ve şeriat kanunlarına çok bağlıdırlar. Cinayet, fuhuş gibi ağır suçlar ile boşanma ve çok eşlilik olayları pek görülmese de suç olaylarının artışı dönemsel olarak değişim göstermiştir. 57 Kırım’ın eğitim sistemi geleneksel İslami kurumlara dayanmaktadır. Yani mektep ve medreseler hanlığın eğitim kurumlarıydı. Mekteplerin amacı çocuklara Kur’an-ı Kerim ve İslamiyetin esaslarını öğretmektir.58 Kırım’da Rus işgali sonrası Tatarlar için çeşitli Rus okulları açılmıştır. Bu okulların ortak amacı Tatarları dini Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 23. Ömer Bıyık, A.g.t., s. 195-197. 52 Alan Fisher, A.g.e., s. 43. 53 Alan Fisher, Aynı yer. 54 Fatih Kerimi, Kırım’a Seyahat, Hayri Ataş (hzl.), IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul 2004, s. 49. 55 Müstecib Ülküsal, Kırım Türk-Tatarları (Dünü-Bugünü-Yarını), Baha Matbaası, İstanbul 1980, s. 33. 56 Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 19. 57 Ömer Bıyık, A.g.t., s. 111. 58 Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 27-31; Bekir Akcar, ”Kırım’da Medrese Hayatı”, Emel Dergisi, S. 63, 1971, s. 10; Müstecib Ülküsal, Aynı yer; Ömer Bıyık, A.g.t., s. 148-285. 50 51 10 kimliklerinden arındırarak Rus kültürünü benimsemelerini sağlamaktır.59 Nitekim Kırım’da ne Rus ne de eski medrese sistemi başarılı olmuş ve tüm bu eğitim kurumlarının dışında Kırım’ın Bahçesaray şehrinde yeni bir eğitim fikri ortaya çıkmıştır. İsmail Gaspıralı’nın 1883 yılında çıkardığı Tercüman Gazetesi’yle birlikte, bir yıl sonra aynı şehirde açtığı usul-ı cedid mektebi, Kırım’da yeni tarzda eğitim vermeye çalışmış ve kısa sürede etkisini göstermeye başlamıştır. 60 Kırım Tatarlarının ordu vaziyetinden çıkıp süreç içerisinde devlet kimliği kazanmasıyla birlikte ziraat ve zanaat işleri artış göstermiştir. Böylece Tatarlar at üzerinden inip Cenevizli ve Rum komşularından ve daha sonra Osmanlı hamiyetinde etkilenerek tarımsal üretime başlamışlardır. 61 Kırım’ın çok önemli bir mevkide yer alması, ülkenin transit ticarette daha da ön plana çıkmasını sağlamıştır. 62 Kırım’da toprak sistemi ise şu şekildedir. Hanlıkta sekiz çeşit toprak mülkiyeti vardır. Bunlardan sultan, hanlık, kalgaylık toprakları miri arazi sınıfına girerken beylik, dini hizmetlerde bulunan ulemanın toprakları, mirza toprakları, köylü toprakları ve vakıf toprakları mülk arazi sınıfına dahildir.63 Rus işgali sonrası Kırım’daki araziler mülk haline getirilmiş ve rejim tarafından pomeşçiklere (Rus arazi sahipleri) dağıtılmıştır.64 Nitekim bu araziler Tatarların eski ekim yaptıkları yerlerdir. Fakat Tatarlar bu arazilerin kendilerine ait olduğunu iddia etmiş olmasına rağmen, ellerinde resmi bir belge olmadığı için kendi topraklarında işçi durumuna düşmüşlerdir.65 Kırım’da bütün şehirler mimari yapılarla donatılmış bir yapıdadır. Bu devirdeki maddi medeniyet hanların maiyetinde takdir edilmiş ve desteklenmiştir. 66 Bunlardan biri hanlığın eski başkenti Eski Kırım (Solhat) şehridir. Daha sonra başkent Bahçesaray şehri olmuştur. Rus işgali sonra ise başkent Akmescit (Simferepol) olarak Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 33-35; Hakan Kırımlı, “Kırım (Rus İdaresi Dönemi)”, DİA, c. XXV, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 2002, s. 459. 60 Hakan Kırımlı, A.g.m., s. 459; Cedidçilik akımı, için bkz. Ahmet Kanlıdere, ”Islahçı ve Cedidçi Tanımlamaları Üzerine Bazı Düşünceler”, Hakan Kırımlı, Bülent Tanatar, Dündar Akarca, İbrahim Köremezli (ed.), İsmail Bey Gaspıralı İçin Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Yayınları, Ankara 2004, s. 255-262; Fatih Kerimi, A.g.e., s. 51-52. 61 Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 30; Halil İnalcık, “Kırım”, İA, s. 449; Muzaffer Ürekli, A.g.e., s. 90-91. 62 Halil İnalcık, “Kırım”, İA, s. 449; Muzaffer Ürekli, A.g.e., s. 92-94; Ethem Feyzi Gözaydın, A.g.e., s. 46-47; Alan Fisher, A.g.e., s. 45-46; Fatih Kerimi, A.g.e., s. 54. 63 Elvira Kazas, 1853-1863 Yıllarında Kırım’dan Osmanlı Topraklarına Yapılan Göçler, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 1994, s. 1-3; Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 31-36. 64 Hayri Çapraz, “XIX. Yüzyılda Çarlık Rusyası’nın Kırım Politikası”, Karadeniz Araştırmaları, S. 11, 2006, s. 65. Ethem Feyzi Gözaydın, A.g.e., s. 42; Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 37-39; Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 24. 66 E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 50. 59 11 değiştirilmiştir.67 Öte yandan Kırım’ın Çarlık Rusyası hâkimiyeti altına girmesi üzerine şehirler ve kasabalar tahrip olmuş göçler sonucu nüfus azalmıştır. Çarlık idaresinin getirdiği Rus nüfus, yeni yerleşim birimlerinin kurulmasına ve Kırım’da Türkçe isimlerin değiştirilmesine yol açmıştır.68 Kırım Hanlığı’nın askeri teşkilatı için Altın Orda Devleti’ne bakılması gerekecektir. Dolayısıyla Altın Orda’nın askeri yapısını incelemek gereklidir. Altın Orda Hanlığı’nda Cengiz Han ordu birliklerini teşkil ederek kumanda mevkilerine onbaşı, yüzbaşı, binbaşı ve tümen beylerini tayin etmiştir.69 Kırım Hanlığı bu yapısını 1475 yılında Osmanlı tabiliğine girdikten sonra da devam ettirmiştir. 70 Rus işgali sonrası ise Kırım birlikleri, Çarlık ordusunun emri altına girmiş ve zaman zaman Kırım Tatarlarından yeni birlikler teşkil edilmiştir. 71 1.1. TATAR VE NOGAYLAR KİMLERDİR? Cengiz Han zamanında Anadolu ve Kırım’a kadar uzanan sahalara yayılan Tatar adına ilk olarak Çin kaynaklarında rastlanmaktadır. Bu kaynaklarda en eski Tatarlar tata, da-da olarak zikredilmektedir.72 Türklerin en eski yazıtlarından biri olan Külteğin (Köl-Tigin) kitabesinde bu terim “Otuz Tatar” olarak geçerken, Bilge Kağan kitabesinde “Dokuz Tatar” olarak ifade edilmiştir. 73 Bunun yanı sıra Tatar adı konusundaki ilk incelemelere Kaşgarlı Mahmut’un Divan-ı Lügat-it Türk adlı sözlük niteliğindeki eserinde rastlamak mümkündür. kabilesi olarak kabul etmektedir. Kaşgarlı bu eserinde, Tatarları Türk 74 Batıda Tatar kelimesinin ortaya çıkısı Cengiz Han’ın kurduğu Moğol İmparatorluğu’ndaki tüm toplulukları ifade etmekle başlamıştır. Batı Avrupalılar Tatar kelimesini cehennem zebanileri anlamındaki Tartar şekline dönüştürmüşler ve 67 E. F. Gözaydın, Aynı yer; Gözleve şehri hakkında ayrıntılı bilgiler için bkz. Seyit Ali Kahraman (hzl.), A.g.e., s. 478-484; Muzaffer Ürekli, A.g.e., 89. 68 Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 25. 69 Mustafa Kafalı, Altın Orda Hanlığı’nın Kuruluşu ve Yükseliş Devirleri, Edebiyat Fakültesi Matbaası, İstanbul 1976, s. 126; Muzaffer Ürekli, A.g.e., s. 78. 70 Mirza Bala, A.g.m., s. 756; Halil İnalcık, ”Kırım“ İA, s. 457; Müstecib Ülküsal, A.g.e., s. 32; Muzaffer Ürekli, A.g.e., s. 83. 71 Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 35-36. 72 Mirfatih Z. Zekiyev, Türklerin ve Tatarların Kökeni, Ahsen Batur (çev.), Selenge Yayınları, İstanbul 2006, s. 220; Tatar adı konusunda bkz. Ebrar Kerimullin, Tatarlar: İsmimiz ve Kimliğimiz, Zeynep Sarışık (çev.), İrfan Kültür ve Eğitim Merkezi Yayınları, İzmir 1998. 73 Sebahattin Ağaldağ, “Moğol Devleti”, Türkler, c. VIII, Hasan Celal Güzel, Kemal Çiçek, Salim Koca (ed.), Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 267. 74 Kaşgarlı Mahmud, Divanu Lûgat-it Türk, Şaban Kurt (hzl.), Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 1986, s. 853. 12 başlangıcından beri “Tartares” ya da “Tatarlar” olarak zikretmişlerdir. 75 Osmanlı Devleti’nde ise Tatar terimi, XVI. yüzyıldan başlayarak Kuzey Türkleri için kullanılmıştır.76 Çarlık Rusyası’nda Tatar terimi, Cuci ulusu (Altın Orda ahalisinin tamamı yani Özbek, Kazak, Bulgar, Tatar, Kırım Tatarı, Başkurt, Nogay, Karakalpak, Fin-Ugorların ataları ve tüm gayri Rus doğumlu halklar) olarak zikredilmektedir. Kısaca, Altın Orda Devleti’ni oluşturan toplulukları ifade etmişlerdir. Ruslar, Altın Orda’nın yıkılması sonrası süreçte tüm Müslüman Türkleri, Tatarlar olarak değerlendirmiştir. 77 Asıl konumuzu teşkil eden ve Kırım Hanlığı’nı oluşturan Kırım Tatarları terimi ise hem Ruslarca ve hem XX. yüzyılda Kırımlılarca kabul edilen bir ifadedir.78 Bir de Karadeniz’in kuzeyinde yaşayan Türkler vardır ki bunlar Osmanlı döneminde Dobruca bölgesinde yaşamışlardır. Ayrıca bu Tatarları Ruslar ve kendileri, topluluk olarak Dobruca Tatarları olarak nitelendirmektedirler. Kırım Tatarlarının tamamı Sünnî Müslüman olup, ananevi olarak Hanefî mezhebine bağlıdırlar. Kırım Tatarlarının konuştukları lehçelerin hepsi Türk diline aittir. 79 Kırım Hanlığı topraklarında yaşayan diğer bir önemli kabile de Nogaylardır. Nogayların kim olduğu hakkındaki ilk bilgiler için Altın Orda Devleti tarihine bakılabilir. Türk ve Moğol halkları arasında bir boy adı olarak geçen Nogay terimi, Altın Orda Hanlığı devrinde önemli rol oynamış ve han olmamasına rağmen 40 yıl gibi uzun bir süre devleti idare etmiş komutanlardan Emir Nogay’ın isminden gelmektedir. 80 Yinede topluluğun asıl adının Altın Orda emirlerinden Nogay’dan geldiği ileri sürülse de bu konuda kesin bir ortak görüş yoktur. Nogaylar farklı gruplardan oluşan topluluk özelliği göstermektedir. Buna göre Nogaylarda yönetim kadrosunu Mangıtlar teşkil ederken, halk tabakasının esas unsurunu ise Kıpçak Türkleri oluşturmaktadır.81 Nogay Devleti’nin sınırları İdil’den (Volga) Balkaş’a, Hazar Denizi’nden Aral Gölü’ne kadar uzanan sahaları içine almıştır. Merkezi Yayık nehrinin döküldüğü yerde Geoff Watson, “1200-1800 Yılları Arasında Batı’daki Orta Asya İmajı” Türkler, c. VIII, Hasan Celal Güzel, Kemal Çiçek, Salim Koca (ed.), Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 335. 76 Mehmet Maksudoğlu, Kırım Türkleri, Ensar Neşriyat, İstanbul 2009, s. 14. 77 Mirfatih Z. Zekiyev, A.g.e., s. 221. 78 Mirfatih Z. Zekiyev, Aynı yer. 79 Müstecib Ülküsal, Dobruca’dan, Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Genel Merkezi Yayınları, İstanbul 2007, s. 36-39. 80 Ahmet Temir, “Moğol (veya Türk-Moğol Hanlığı)”, Türkler, c. VIII, Hasan Celal Güzel, Kemal Çiçek, Salim Koca (ed.), Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 262. 81 Mehmet Alpargu, ”Nogaylar”, DİA, c. XXXIII, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 2007, s. 202. 75 13 bulunan Saraycık şehridir.82 Halkının esas unsurunu Kıpçak zümresine ait Türk boyları teşkil etmekte olup bunların içinde Türkleşmiş bir Moğol kabilesi olduğu tahmin edilen Mangıtlar sivrilmiş durumdadır. 83 Sami Nogay, “Nogay Türkleri”, Nogay Dergisi, S. I, 2007, s. 10. Mehmet Alpargu, Aynı yer; Sebahattin Şimşir, Türk Dünyası Tarihi, IQ Kültür Sanat Yayınları, İstanbul 2012, s. 41. 82 83 14 İKİNCİ BÖLÜM OSMANLI DEVLETİ’NE GÖÇ HAREKETLERİ VE SEBEPLERİ 2.1. 1783-1914 YILLARI ARASINDA KIRIM’DAN OSMANLI DEVLETİ’NE YAPILAN KIRIM TATAR-NOGAY MUHACİR GÖÇLERİ Osmanlı Devleti’ne yönelik ilk Kırım Tatar muhacir göçlerinin 1788 yılında vuku bulan Osmanlı-Rusya Savaşı’yla başladığı belirtilse de bu konuda kesin bir görüş ortaya koymak şuan mümkün değildir.84 Yine de bir başlangıç kabul etmek gerekirse bu tarih baz alınabilir. Zaten General Potemkin’in 1784 senesinde verdiği emirler doğrultusunda 24 saat içinde gösterilen yerlerden çıkarılmak istenen Kırım Tatarları, siyasi, iktisadi ve içtimai mahrumiyetleri de göz önüne alarak göç etmeye karar vermişlerdir. İlk önce 1785-1788 yıllarında deniz kıyılarına, limanlara yakın yerlerde bulunan binlerce nüfus Anadolu, Dobruca ve Rumeli’ye göç etmek için mal ve mülklerini yok pahasına ellerinden çıkarmışlardır.85 Böylece Kırım’da Tatar nüfusu 74 bine kadar düşmüştür.86 1789-1790 yılları arası Kırım’dan göçün en şiddetli yaşandığı dönemdir. 1783 ile 1800 yılları arasında 17 yıl devam etmiş olan göç akınında, 300 bin yahut 500 bin Kırım Tatarının göç ettiği belirtilmekte iken87 geri kalan muhacir nüfusunun göç esnasında kırılmış veya çeşitli hastalıklara maruz kalarak öldüğü düşünülmektedir. 1770 84 Elvira Kazas, A.g.e., s. 11. E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 71. 86 Safarov Rafik Firuzoğlu, “Kırım ve Kafkasya’dan Osmanlı İmparatorluğu’na Göçler”, Güler Eren (ed.), Osmanlı IV: Toplum, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s. 688. Firuzoğlu bu bilgiyi, Sentralnıy Gosudarstvennıy Arhiv Drevnih Aktov, D.962, ç. 2 adlı kaynağa istinaden vermiştir. XVIII. yüzyılda Kırım’da nüfus yapısı ise şu şekildeydi. 85 1725 Yıllarında 1760 ve 70’li Yıllarda Tatar 444,0 411,5 Yunan 12,0 18,0 Ermeni 10,0 13,6 Yahudi 1,0 1,6 Toplam 467,0 454,7 Topluluk Ya. Ye. Vodarskiy, O.İ. Yeliseveya, B.M. Kabuzan, Naseleniye Krıma vı Kontse XIII.- Kontse XX. Vekov (Çislennost Razmeşeniye Etniçeskiy Sostav), Institut Rassıiskoye İstorii R.A.N, Moskova 2002, s. 92-93. 87 Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 46. 15 senesinde Kırım’da 1,5 milyon nüfus olduğu göz önüne getirilirse bu büyük göçte bütün nüfusun 500 bini yani %33’ünün Kırım’ı terk ettiği anlaşılmaktadır.88 1800 senesinden sonra da göç devam etmiştir. Ellerinden toprakları alındıktan başka, ağır vergiler altında ezilen Tatarlar, adam başına birde 10 ruble vergi vermeye zorlanmışlardır. 89 Ayrıca fakir köylülerin dertlerine derman aranacağı yerde dönemin ileri gelen müftüsü, beyleri ve mirzaları da onları yurtlarını terk etmesi görüşünde birleşmişlerdir. Bunu çar I. Aleksander’in 1803 senesinde beyan edilen 155 numaralı fermanında görmek mümkündür.90 Yine 1812 yılında Osmanlı Devleti’nin Fransız-Rus Savaşı’nda, Napolyon’a yardım etmesi, Çarlık Rusyası’nın, Kırım’dan yeni bir göçü serbest bırakmasına ve çok kısa bir sürede 200 bin Kırım muhacirinin Osmanlı topraklarına göç etmesine yol açmıştır. Kırım’dan göçlerin artmasıyla, 1815 ve 1818 senelerinde artık pasaport bile verilmeye gerek duyulmamıştır.91 Yeni bir göç dalgası Lehistan ihtilafı üzerine 1828 yılında başlayan Osmanlı-Rus Savaşı sebebiyle gerçekleşmiştir. Meydana gelen bu muharebe sonunda tekrar 200 bin kadar Tatar nüfusu Kırım’dan göç için yola çıkmıştır. Artık bu tarihten, Kırım Savaşı’nın sonuna kadar göç yaşanmadığı ifade edilmektedir. Ayrıca bu göçün yaşanmasında artık bitmeyen toprak davalarının Kırım Tatarlarını canından bezdirmesi de önemli rol oynamıştır.92 1829 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra tazyik ve temsile boyun eğmeyen Bucak’lı Nogaylar öz yurtları Besarabya’yı (Bucak Tataristan’ını) terk ederek Dobruca’da bulunan Tatarların yanına gelmişlerdir.93 İlk göçmüş olan Tatar kafileleri, Dobruca, Rumeli, Edirne, taraflarında yerleşmişken daha sonra göçenler ise Eskişehir, Konya ve Ankara civarında iskân edilmişlerdir.94 Abdullah Saydam, Kırım ve Kafkas Göçleri (1856-1876), II. Baskı, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2010, s. 65; Mirza Bala, A.g.m., s. 756. 89 E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 76. 90 Fermanın Türkçesi için bkz. E. F. Gözaydın, Aynı yer. 91 Elvira Kazas, A.g.t., s. 12. Kırım’ da 1816 yılında toplam 212. 600 nüfus varken bunların 182.700’ü Tatarlardan oluşmaktadır. Ya. Ye. Vodarskiy, vd., A.g.e., s. 94. 92 Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 48; E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 77-78; Kaynaklarda belirtildiği üzere bu tarihten Kırım savaşına kadar, Kırım’da Tatar nüfusu giderek artmıştır. Öyle ki, 1816 yılında 182.700 olan Tatar nüfusu 1835 yılında 233.300’e, 1850 yılında 267.400’e çıkarak artış göstermiştir. Ya. Ye. Vodarskiy, vd., A.g.e., s. 94-95. 93 E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 96. 94 Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 72. 88 16 Kırım Savaşı ve sonrası da bozkır bölgesindeki Tatarlar, Osmanlı Devleti’ne göç etmeye devam etmişlerdir. 95 1856 yılında Osmanlı ve Fransız ordularının Gözleve şehrinden çekilmesi üzerine, 7.683 nüfus Balçık’a 1.300 ve 1.500 nüfusun da başka yerlere gönderilmesi kararlaştırılmıştır. Savaştan sonra Rus hükümeti, Tatarları iç eyaletlere sürgün kararı almıştır. Sürgün için Kursk Eyaleti’ne doğru yola çıkarılan Kırım Tatarları, ani bir kararla durdurulmuştur. Nitekim Tatarlar Osmanlı Devleti’ne göç etmeyi talep etmişlerdir.96 1859 senesinde Kuzey Kafkasya’dan Nogaylar ve Abhazların büyük bir kısmı ve iki sene sonra Besleniyelerle97 bazı ailelerin göçleri olmuştur. 1863’te Kafkasya’da direnişin kaybedilmesi üzerine 360 bin kişi ve aynı tarihlerde Kefe’den 318.068 ve ardından bu kafileye 80 bin Kırım Tatarı daha katılmış, böylece toplamda 390.068 muhacir göçe hazırlanmıştır. Toplamda 1859-1864 senelerinde Kırım Tatarları ile göç eden Çerkes ve Nogayların sayısı 700-800 bini bulmuştur.98 Kırım Savaşı sonrası, 1860-1862 yılları arasında Kırım idaresinin verdiği 29.956 pasaport neticesinde, 192.660 Tatar daha Kırım’dan ayrılarak Osmanlı Devleti’ne göç etmiştir.99 Bu göçlere, hükümetin pasaport vermeden gizlice kaçan Tatarları da eklediğimizde göçün ulaştığı sayılar daha fazla olacaktır. Öte yandan bu dönemde Kırım’dan yapılan göçlerin %73’ü yarımadanın kuzeyinden yani ova kısmından, %27’si Yalı boyundan ve dağlık bölgesinden olmuştur.100 1860-1862 yılları arasında gerçekleşen göç akını pek dehşetli olmuş ve bu göçe daha önce belirtildiği gibi Nogaylarda katılmıştır. “Tavrida Vilayet müdürlüğü ve devlet mülkleri dairesi dosyalarından alınan istatistikî bilgilere göre bu göçmen kitlesinin; 101.605’i kadın 126.022’si erkek olmak üzere 227.627 kişiydi. Muhacirler o dönem üçe ayrılmıştı. Birinci kısım pasaportlarını alıp gidenler 61.159 kadın ve 76.294 erkek, ikinci kısım pasaportlarını alıp kışı Kırım’da geçirenler Hayri Çapraz, A.g.m., s. 61. Valeri Vozgrin, “Çarlık Zamanında Kırım’da Türk Milli Hareketi,” Zeynep Zafer (çev.), Hasan Celal Güzel, Kemal Çiçek, Salim Koca (ed.), Türkler, c. XVIII, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 475; 1858 yılına kadar İstanbul’a gelen Kırımlı muhacirler, Dobruca’daki akrabalarının olduğu yere iskân edilmeyi istemişlerdir. Abdullah Saydam, A.g.e., s. 123. 97 Çerkez kabilelerinden biridir. 98 E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 85; Bu göçten 1 yıl önce, Kırım’ın Simferepol(Akmescit), Yalta, Feodosiya (Kefe), Yevpatorya (Gözleve), Perekop (Orkapı) şehirlerindeki toplam Tatar nüfusu 241.900 idi. Ya. Ye. Vodarskiy, vd., A.g.e., s. 95. 99 Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 57. 100 Elvira Kazas, A.g.t., s. 17; Müstecib Ülküsal, Kırım Türk-Tatarları (Dünü-Bugünü-Yarını), s. 119-120. 95 96 17 8.575 kadın, 10.601 erkek, üçüncü kısım ise memlekette kalanlar 31.605 kadın 39.127’i erkek idi.”101 1853’ten 1862 yılına kadar gerçekleşen Tatar göçleri Dobruca’ya doğru olmuş ve bu durum Tavrida Vilayeti’nin nüfusunda 192.365 kişi eksilmeye yol açmıştır. 102 Tatar göçleri konusunda Rus ve diğer gazeteler de bilgiler vermiştir. Nitekim 1860 senesinde çıkmış olan Russkiy Vestnik gazetesinde Şcerban adlı bir yazar, Kırım Tatarlarının göçmesi konusundaki bir makalesinde, Kırım’dan o zaman göçmüş olan Tatarların miktarını 300.000 kadar göstermiştir.103 Bu iddiayı güçlendirecek bilgi ise 1870 yılında toprak idaresi tarafından yapılan çalışmada ortaya konulmuştur. Buna göre yalnız Or-kapı’da (Perekop) 278 Tatar köyü boşalmış ve bunlardan 244’ü harabeye dönmüştür.104 Göçe oldukça az katılımın olduğu Yalta ilçesinden başka Kırım’ın diğer ilçeleri de hesaba katılırsa, Tatarların bırakıp gittiği köylerin sayısı 687 tane olup bunların 315’i tamamen boşalmıştır.105 Yine Levitski’nin 1882 yılında Avrupa Muhbiri’nde çıkan yazısında, göç etmek için Kırım sahillerine gelen Tatar ve Kuzey Kafkasya Çerkeslerinin burada aç kaldıkları ve yollarda gemi bekleyerek sefalet çekmiş oldukları ifade edilmiştir. Kışın soğuğu ve her türlü hastalığın olduğu bu esnada Kefe’de biriken muhacirlerin %75’i sokaklarda mahvolup gitmiştir.106 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı ile birlikte, itimatsızlıktan doğan baskının şiddeti gittikçe artmıştır. 107 Kırım Tatarlarına karşı 1890’da Osmanlı Devleti’ne doğru yeniden kitlesel bir göç baş göstermiş ve bu göç 1891’de son haddine varmıştır. Göç edenlerin sayısı 18-20 bin olarak tahmin edilmektedir. Bu defa göç kafilesine, topraksız muhacirlere ek olarak mülk sahibi Tatarlar da katılmıştır. Çünkü büyük araziye sahip Rus ve Tatar zadegânının baskı ve şiddeti ile Rus ordusunda ve bilhassa Kırım dışında askerlik yapılması meselesi büyük bir göçe yol açmıştır. Büyük Sovyet Ansiklopedisi’ne göre, 1890 senesinde topraksızlık yüzünden göç etmek zorunda kalan Kırım Tatarlarına hükümet önceden olduğu gibi mani olmamıştır. Savaş sonrasında E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 84. S. R. Firuzoğlu, A.g.m., s. 689; bir başka kaynağa göre 1860-1862 yıllarında Kırım’ın Simferepol (Akmescit), Yalta, Feodosiya (Kefe), Yevpatorya (Gözleve), Perekop (Orkapı) şehirlerinden toplamda 141. 700 Tatar göç etmiştir. Ya. Ye. Vodarskiy, vd., A.g.e., s. 96. 103 Ahmet Özenbaşlı, A.g.m., s. 59-60. 104 E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 84. 105 Elvira Kazas, A.g.t., s. 19; Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 60. 106 Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 69. 107 E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 92. 101 102 18 1899’da yayınlanan Rusya Hakkında Ansiklopedik Sözlük’te 1880 yılında Kırım’daki Tatarların nüfusu 102 bin olarak verilmektedir.108 Tablo 2.1. 1851-1897 yılları arasında Kırım’da nüfus değişimi 109 Şehirler 1851 1852 1858 1859 1860 1861 1862 1863 Yevpatorya (Gözleve) 48,5 48,7 27,4 24,7 26,2 18,1 13,6 14,0 Perekop (Orkapı) 53,2 53,3 60,1 58,3 57,3 10,2 4,6 5,5 Simferepol 68,7 90,7 74,6 68,5 77,7 43,0 18,5 39,0 Yalta 26,1 23,1 27,0 25,5 29,0 22,3 20,3 20,5 Feodosiya (Kefe) 42,4 51,5 50,2 53,2 51,5 26,5 16,8 21,0 Toplam 288,9 267,3 239,3 230,2 241,7 120,1 73,8 100,0 (Akmescit) Şehirler 1864 1865 1866 1868 1870 1875 1897 Yevpatorya (Gözleve) 15,1 34,3 16,0 16,7 10,7 20,9 27,0 Perekop (Orkapı) 5,7 6,9 7,3 7,2 6,9 8,0 12,3 Simferepol (Akmescit) 39,7 39,4 39,7 40,6 40,2 43,5 64,8 Yalta 20,8 25,3 24,3 23,0 24,9 29,1 43,3 Feodosiya (Kefe) 21,6 22,1 22,3 22,3 24,4 26,7 47,0 Toplam 102,9 105,3 109,3 109,8 107,1 128,2 194,4 Kırım’da 1902 yılında yine bir hareketlilik olduysa da İsmail Gaspıralı’nın başını çektiği aydınlar grubunun etkisiyle bu göç önlenmiştir. 110 İsmail Gaspıralı, Tercüman Gazetesi vasıtasıyla Kırım’ın milli davası yolunda makaleler kaleme almıştır. Gaspıralı, ayrıca gazetede Kırım’dan göç etmeye hazırlanan Tatarlara, göçün zararları, iklimin başkalığı, çeşitli hastalıklar ve gidilecek yerin belirsizliği gibi olumsuz etkenlere Hayri Çapraz, A.g.m., s. 62. 1851-1897 yılları arasında Kırım’da Tatar nüfusunun yıllara göre nasıl değiştiğini şu tabloda görmek mümkündür. Bunun yanı sıra 1897 yılında Kırım kırsalında 145.600, şehirlerinde 48.800, toplamda ise 194.400 Tatar yaşamaktaydı. Bu rakam 1920 yılında kırsalda 148.600 iken şehirlerde 38.000’e ve toplamda 186.600’e düşmüştür. Ya. Ye. Vodarskiy, vd., A.g.e., s. 100. 109 Rakamlar binlik üzerinden verilmiştir. Ya. Ye. Vodarskiy, vd., A.g.e., s. 95-96. 110 E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 93. 108 19 yer veren yazılarla seslenmekte ve Kırım’dan göçü engellemek istemiştir.111 Nihayet Kırım’dan son büyük göç hareketi 1904-1905 Rus-Japon Savaşı nedeniyle başladıysa da etkisi o kadar büyük olmamıştır. Çünkü Kırım’da daha önce söz edildiği gibi milli birlik ve bütünlüğü artıcı çalışmalar içine girişilmiş ve Kırım Tatarları anavatanlarında tutulmaya çalışılmıştır.112 Kırım’dan göçlere son veren düzenli ilk faaliyet, 1910 senesinde Yalta zemstvosunun (şehir meclisi) toplantısında Salomon tarafından yapılmıştır. Toplantıda Kırım’ın menfaatlerini şiddetle sarsan bu göç akınına artık bir son verilmesi gerektiği konusunda ortaya bir teklif sürmüştür. Bu teklif o döneme kadar ses bulamamışken şimdi değer görmüştür.113 Bu tür bir kamuoyunun oluşmasında 1902’den başlayarak Kırım’da göç aleyhtarı yazılar yayınlayan Tercüman gazetesinin yaptığı tesirler büyük rol oynamıştır. Artık Kırım’da göçler öncekiler gibi kitlesel değil tek tük hareket eden fertler, aileler şeklinde devam etmiştir. 114 Netice olarak Kırım’da 1774’ten 1914 yılına kadar, Osmanlı Devleti’ne yapılan göçler sonucu 1,5 milyonluk nüfustan ancak 238 bin kişi kalmıştır. 115 Kırım’ın işgalinden 1914 yılına kadar Osmanlı Devleti topraklarına toplamda ne kadar Tatar muhacirin göç etmiş olduğu konusunda çeşitli ve farklı görüşler bulunmaktadır. İlk olarak Mirza Bala bu sayının 1. 5 milyon, olduğunu belirtirken, S. J. Shaw, 1,4 milyon, Kemal Karpat,116 1,8 milyon, Abdullah Saydam ise 1 veya 1,2 milyon arası olduğunu Gaspıralı İsmail Bey, Kırım’dan yaşanan göçler için şunları söylemekteydi: Osmanlı Devleti’ne ilk defa ve kesin olarak gelmiş muhacirler, Kırım Savaşı nedeniyle yurdundan çıkıp Rumeli bölgesinde birleşmiş olanlardır. 18061863 senelerine kadar 475 bin kadar Kırımlı muhacir akın akın Osmanlı topraklarına göç etmiştir. Bu muhacirleri kabul edip yerleştirmek Muhacirin Komisyonu’nun vazifesi idi. Bu vazifenin nasıl yapıldığını incelemesem de şunu söylemek istiyorum ki; bu işte düzenli ve programlı hareket edilememiştir. Yapılan göçler neticesinde vatan toprağı boşalarak harap olmasına rağmen bu göçler istenilen oranda Osmanlı Devletine fayda getirmemiştir. Öyle ki Osmanlı Devleti’ne yaşanan bu göçlerin devlete yararı olmadığı gibi Kırım’da kalanlara da zarar vermiştir. Çünkü her aileden biri ikisi göç ettiği halde geride kalanları fakir kalarak vatanlarında misafir gibi kalmışlardır. Bu nedenle Kırım Türkleri bir gelişme sağlayamayıp ekonomik olarak zayıf kalmaktadırlar. Böylece ne camiye kandil oluyorlar ne kiliseye mum! Bizim göçler diğer Avrupa ülkelerinden, Yahudilerden, Çinli ve Japonlardan farklıdır. Bunun yanı sıra Muhacirin Komisyonu’muzda Amerika’nın, Arjantin’in, Avustralya’nın muhacir idarelerinden farklıdır. Aslında benim söylemek istediğim şudur: Eğer benim elimde olsaydı Rusya’dan bir Türk oğlunu yerinden kımıldatmaz idim, çünkü giden bir Türk on Türk’e tesir ediyor, dalalette bırakıyor ve kendi ise göçten fayda bulamıyor, yurt bozuluyor fakat yurt kurulmuyor, hiç kimsenin kârı yok herkese zarar. Daha fazla bilgi için bkz. İsmail Gaspıralı “Muhaceret-i Muazzama”, Türk Yurdu, c. II, (1912/1328), s. 706-713; Abdullah Saydam, “Rusya’nın Kırım ve Kafkasya’yı İstilasında Uyguladığı Demografik Yöntemler, Tarih Boyunca Balkanlar’dan Kafkaslara Türk Dünyası Semineri (29-31 Mayıs 1995) Bildiriler, Edebiyat Fakültesi Basımevi, İstanbul 1996, s. 115; Bunun yanı sıra Kırım’daki hükümetin ve yerel yönetimin Kırım Tatarlarının göçü hususunda bilinen bir görüşü yok idi. Göç ya istenilen bir hadise gibi teşvik ediliyor ya da zararlı şey gibi engelleniyordu. Yavuz Akpınar, (hzl.), İsmail Gaspıralı Seçilmiş Eserleri: II, Ötüken Yayınları, İstanbul 2004, s. 92 112 Mehmet Yılmaz, Konya Vilayeti’nde Muhacir Yerleşmeleri (1854-1914), Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Basılmamış Doktora Tezi, Konya 1996, s. 122. 113 E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 94. 114 E. F. Gözaydın, Aynı yer. 115 E. F. Gözaydın, Aynı yer. 116 Karpat’ın verdiği toplam nüfus 1783-1922 yılları arasını ifade eder. Kemal H. Karpat, Osmanlı’dan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler, Bahar Tırnakçı (çev.), Timaş Yayınları, İstanbul 2010, s. 163. 111 20 ileri sürmektedir. Ruslar ise bu sayının 500 bin olduğunu, S. F. Firuzoğlu ise 1 milyona ulaştığını ifade etmektedir.117 2.2. 1877-1878 OSMANLI-RUS SAVAŞI SONRASI DOBRUCA’DAN OSMANLI DEVLETİ’NE YAPILAN KIRIM TATAR VE NOGAY GÖÇLERİ Dobruca’nın batısında ve kuzeyinde Tuna nehri ve bunun kollarından Lom ve Pravadi, doğusunda Karadeniz, güneyinde Deliorman bölgesi yer almaktadır.118 Dobruca üç bölüme ayrılmıştır. Birinci bölüm Deliorman-Babadağ kütlesidir. İkinci bölüm asıl Dobruca bölgesidir ki burası 120 metre yükseklikte bir düzlüktür. Üçüncü bölge ise kuzeyde Tulça bölgesidir. Bölgenin bir kısmı Romanya’da bir kısmı Bulgaristan’dadır.119 Dobruca’daki Tatar nüfus varlığının geçmişi XIII. yüzyıla kadar inmektedir. Dobruca’ya gelen ilk Kırım Türk topluluğu XIII. yüzyılda gelen Nogaylar’dır. Kırım Tatarları ise yerleşmişlerdir. bölgenin Osmanlı hâkimiyetine girmesinden sonra Dobruca’ya 120 Tatarlar daha Altın Orda Devleti döneminde doğu Tuna Ovası’na gelip yerleşmişlerdir. 121 Doğu Avrupa’yı hâkimiyeti altına alan Batu Han (1227-1255), burada XV. yüzyıla kadar hüküm sürecek bir devlet kurmuştur. Daha sonra Timur’un, Altın Orda hükümdarı Toktamış Han’ı 1391 Kundurca ve 1395 Terek Savaşı’nda mağlup etmesi, Kıpçak bozkırlarındaki Tatarların bir kısmı Dobruca bölgesine kaçmasına sebep olmuştur.122 XIII. yüzyılda Dobruca’yı gezen Abdul Feda (1273-1331) Takvim-i Al Boldan adlı eserinde şimdiki Tulça şehrinin bulunduğu yerde yoğun bir Tatar nüfusunun varlığından söz etmektedir. Yine 1331-1335 yıllarında Dobruca’ya gelen İbni Battuta, Baba Saltuk (Babadağ) şehrinin, Tatar hanlarının idaresinde olduğunu yazmıştır.123 I. Erdoğan Keleş, “Kırım Savaşı’ndan Sonra Gelen Muhacirlerin Menteşe Sancağı’nda İskânı”, Turkish Studies, c. IV, S. VIII, (Güz 2009), s. 1173; Abdullah Saydam, A.g.e., s. 90. 118 Faruk Sümer, “Dobruca”, DİA, c. IX, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 1994, s. 485. Dobruca; Karadeniz’in batı kıyısında Ekrene kasabasından, Tuna Nehri kenarındaki Turtukaya (Tutrakan) kasabasına kadar uzanan çizgi ile Tuna Nehri’nin Karadeniz’e döküldüğü Sulina (Sünne) kasabasından Ekrene’ye kadar uzanan hat ile Tuna arasında kalan bölgenin adıdır. Dobruca, 1878’de Romanya’ya bırakılan Köstence ve Tulca Sancaklarını içine alan Eski Dobruca ve 1913’te Romanya’ya bırakılan Pazarcık ve Silistre sancaklarını içine alan Yeni Dobruca’dan oluşan 23.262 km²‘lik bir bölgedir. Müstecip Ülküsal, Dobruca ve Türkler, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, Ankara 1987, s. 27. 119 Halime Kozlubel Doğru, 1844 Nüfus Sayımına Göre Deliorman ve Dobruca’nın Demografik, Sosyal ve Ekonomik Durumu, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2011, s. 6. 120 Mehmet Ali Ekrem, “Kırım ve Nogay Türklerinin Osmanlı Devrinde Dobruca’ya ve Tüm Rumeli’ye Geçmeleri ve Yerleşmeleri, VIII. Türk Tarih Kongresi Kongreye Sunulan Bildiriler (11-15 Ekim), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1983, s. 1606. 121 Enbiya Ulusoy, ”Bulgaristan’da Kırım Tatarları”, Emel Dergisi, S. 231, (Nisan-Mayıs-Haziran 2010), s. 51. 122 Mehmet Saray, “Altın Orda Hanlığı”, DİA, c. II, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 1989, s. 529. 123 M. A. Ekrem, A.g.m., s. 1601. 117 21 Bayezid, Dobruca’yı Bulgar ve Ulahlardan aldıktan sonra burada Müslüman Türk nüfusunu arttırmak amacıyla Karadeniz’in kuzeyinde yaşayan Tatarları124 İslimye, Yanbolu, Şumnu125 ve Vırbitsa taraflarına yerleştirmiştir. 126 Nitekim bu Tatarlar, Kırım’da iktidar mücadelesini kaybeden Aktav Han’a tabi akraba ve kabilelerdir. Ayrıca bunlar, Tuna’yı geçip Sultan Bayezid’e iltica etmiş ve onun tarafından söz konusu şehirleri kapsayan Filibe havalisine yerleştirilmişlerdir.127 Kuzeyden gelen Tatarların çoğu Kırımlı ve bir kısmı Besarabya’lıdır. Öte yandan kısa bir süre sonra Silistre şehrine ulaşan Osmanlı ordusu, II. Beyazıt zamanında 1484 yılında Kilikya’yı da ele geçirerek Tuna ile Karadeniz arasındaki bütün Dobruca’yı Osmanlı Devleti hâkimiyeti altına almıştır. II. Bayezid aşağı Tuna’da Türk unsurunu kuvvetlendirmek için 1502’de İdil nehri boyunda ve Kıpçak bozkırında yaşayan Tatarları, Kilikya taraflarında yerleşmeye çağırarak bu bölgede hâkimiyeti kalıcı hale getirmek istemiştir.128 Kırım Tatarlarının Dobruca bölgesine yerleşmelerine dair Romen kaynaklarında da bilgiler bulmak mümkündür. Bu kaynaklardan biri, 1474 senesinde Voyvoda Ştefan Cel Mare (1457-1504) ile Osmanlılar arasında yapılan savaşın ardından, Bucak bölgesinin Osmanlı Türklerinin eline geçtiğini ve Osmanlıların buraya Kırım Tatarlarını yerleştirdiğini yazmaktadır.129 Trifon Corobeinicov, 1593’te Babadağ ve Karasu’da ve Marco Vernier ise, 1596 yılında Kırım hanının kardeşi idaresinde 40 bin Kırım Tatarının Dobruca’ya yerleştirildiğini ifade etmektedirler.130 Polonyalı Jan Gninski, 1677 yılındaki seyahatinde, Dobruca’da 200 kadar Kırım Tatar köyünden söz etmektedir. Yine Evliya Çelebi de kuzeyden Tatarların, Anadolu’dan Osmanlıların, Dobruca’ya iskân edildiklerini ifade etmektedir.131 Dobruca’ya asıl Kırım Tatar göçü, Osmanlı-Rus Savaşları sonrası yaşanmıştır. İlk defa kitle halinde gerçekleşen bu göçler, savaş esnasında Rusların önünden kaçanlar ve her savaştan sonra Rusların göçe zorladıkları insanlardan oluşmuştur.132 Tatarların 124 M. A. Ekrem, A.g.m., s. 1602. Şumnu kenti kuzeydoğu Bulgaristan’da, Varna’nın 90 km. batısında ve Sofya-Varna demiryolu üzerinde yer alan bir şehirdir. 1877-1878 Savaşı sonrası Osmanlı Devleti toprağı olmaktan çıkmıştır. H. K. Doğru, A.g.e., s. 100-101. 126 Enbiya Ulusoy, A.g.m., s. 52. 127 Mehmet İnbaşı, “Balkanlar’da Osmanlı Hâkimiyeti ve İskân Siyaseti”, Türkler, c. IX, Hasan Celal Güzel, Kemal Çiçek, Salim Koca (ed.), Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 160. 128 Müstecib Ülküsal, Dobruca’dan, Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Genel Merkezi Yayınları, İstanbul 2007, s. 37. 129 M. A. Ekrem, A.g.m.,s. 1603. 130 M. A. Ekrem, A.g.m., s. 1604. 131 Enbiya Ulusoy, A.g.m., s. 52. 132 Enbiya Ulusoy, Aynı yer. 125 22 yoğun olarak Dobruca ve Deliorman’a133 göçleri 1774 yılında Osmanlı Devleti ile Çarlık Rusyası arasında imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması’ndan sonra başlamıştır. Bu antlaşmadan sonra Osmanlı’dan bağımsız hale getirilen Kırım Hanlığı, Rus ordularınca işgal edilerek 1783 yılında ele geçirilmiştir.134 Dobruca’ya kitle halindeki en büyük Tatar göçü ise 1853-1856 Kırım Savaşı sonrası gerçekleşmiştir. 1855 yılında Dobruca’ya 16 bin Kırım Tatarı yerleştirilmişken,135 ağır vergiler ve pasaport bedelleri ödemek zorunda bırakılan 100 bin nüfus Nogay muhaciri de 1860 yılında Dobruca bölgesine iskân edilmiştir.136 “A. Ubicini’ye göre 1856-1860 yılları arasında toplamda 230 bin Kırım Tatarı Rumeli’de iskân edilmiştir. 1860 yılında İstanbul’da 30 bin Kırım Tatarı yerleşmişken, dönemin Rusçuk konsolosuna göre; aynı yılın sonlarında Bulgaristan’a 110 bin, Makedonya’ya 70 bin Kırım Tatarı gelmiştir. F. Bianconi’ye göre; 100 binden fazla Kırım Tatarı Dobruca’ya kaçmıştır. Bu göçlerle, Romen Prof. Al. P. Arbore, Dobruca haklı olarak Tatar Dobrucası adını almıştır demektedir. Neticede Kırım Savaşı sonrası süreçte Rus baskısından kaçmış olan 140 bin Kırım Tatarı büyük oranda Dobruca ve Deliorman bölgesinde yerleşmişlerdir.”137 1784-1850 yılları arasında Kırımdan Dobruca’ya göç eden Tatarlar, Babadağ ve Köstence kazalarına iskân edilmişken, Kırım Savaşı sonrası göç edenler ise, Dobruca’nın kurmuşlardır. güneybatısına 138 yerleştirilmişler ve burada Mecidiye kasabasını Bundan başka Dobruca’ya ve Deliorman’a yerleşen Kırım Tatarları yeni köyler ve mahalleler de kurmuşlardır. Kırım Tatarlarınca kurulan köyler şunlardır; Silistre Sancağı’nda; Beypınar (Sredişte) köyü, Şumnu Sancağı’nda; Yeniceköy (Tzarevbrod), Bulanık (Mıtnitsa), Tekerköy (Zlatna Niva)’dır. Hâlâ Kırım Tatar nüfusunu devam ettiren yerleşim yerleri ise Romanya’da; Köstence, Babadağ, Hırşova, Tekfurgülü, Tulça iken, Bulgaristan’da; Dobriç ilinde, 139 Balçık, 140 Rusçuk Deliorman ve Dobruca, Balkan Dağları’nın kuzeyinde, kuzeydoğu Bulgaristan’da yer almaktadır. Deliorman’ın sınırları kesin olmamakla birlikte Tuna, Beli (Ak) Lom ve Pravadı Çayı vadileri ile çevrilidir. Çek tarihçi Constantin Jreçek, Deliorman adının Kuman Türklerinden kaldığı anlaşılan “Tele-orman” dan geldiğini, her ikisinin de “deli gür orman” anlamına geldiğini kaydeder. Hezargrad kazasına bağlı Divaneorman nahiyesi ile Şumnu kazasına bağlı Divaneorman nahiyesi Deliorman bölgesindedir. H. K. Doğru, A.g.e., s. 5-6. 134 Enbiya Ulusoy, A.g.m., s. 52. 135 M. A. Ekrem, A.g.m., s. 1605. 136 Kemal H. Karpat, Osmanlı’dan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler, s. 163. 137 Günümüzde Deliorman’daki Kırım Türklerine Tatar denmektedir. Bölgeden yaşanan göçler sonucu sayıları azalmıştır. Enbiya Ulusoy, A.g.m., s. 53. 138 Derya Derin Paşaoğlu, A.g.t., s. 124; 1864 tarihinde İstanbul’a göç eden Kırım ve Çerkez muhacirleri Rumeli’nin birçok yerinde olduğu gibi Köstence şehrinde de iskân edilmişlerdir. Takvim-i Vekayi, 752/3, H. 1281 M 15 / M. 20 Haziran 1864. 139 Osmanlı döneminde Hacıoğlu Pazarı adıyla anılan vilayet, Bulgaristan’ın bağımsızlığını kazanması sonrası Dobriç adını almıştır. 133 23 sancağında141; Vetovo kasabası, Silistre sancağında Tatar Atmaca (Sokol), Anısçık (Çerkovna), İşirkovo, Varna sancağında;142 Türk Arnavutluğu (Belogradets), ve Yayla (Yagnilo)’dır.143 Tatarların bir kısmı da Deliorman Türklerinin olduğu yerleşim yerlerinde yaşamaktadır. Bu köyler ise; Şumnu ili; Erikli (Slivak), Demirciköy (Strahilitsa), Aydoğdu (İzgrev), Taşkınköy (Buynovitsa), Çufalar (Tıkach), Emberler (Kliment), Vırbitsa, Söğütlü (Kabıyük), Razgrad sancağı;144 Topalköy (Krıvitsa), Adaköy (Ostrovo), Güzelce Alan (Kamenovo), Amaçköy (Mortagonovo), Zavut (Zavet), Duraç (Ludogortsi), Yunus Abdal (Yankovo) olarak sıralanabilir.145 Kırım’dan göçen muhacirlerin ilk kafileleri şimdi Romanya’da olan eski Dobruca ve Bulgaristan’da bulunan yeni Dobruca topraklarında yerleşmiştir. Dobruca’da 80 bin kadar Tatar ve Nogay olup bunlar, Hacıoğlu Pazarcık 146, Tutrakan ve Tuna boyu köylerinde yaşamaktadırlar. Çiftçilik ve ticaretle geçimlerini sağlayan bu nüfusun çoğunluk teşkil ettiği yerler; Mecidiye, Köstence ve Dobruca ovasıdır. 147 Kırım’dan göçlerle birlikte Dobruca bölgesinde önemli miktarda Kırım Tatar nüfusu oluşmuştur.148 “Mecidiye ve Dobruca nüfusuyla ilgili en eksiksiz bilgi Tulça’daki Fransız konsolosluğu tarafından toplanmış olan istatistik tabloda bulunmaktadır. 1878’de Berlin Antlaşması149 gereği Romenlerin idaresine bırakılan Dobruca’nın Traianus surlarının kuzeyindeki Balçık, günümüzde Bulgaristan’ın Karadeniz kıyısındaki liman kentlerinden biridir. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra Osmanlı Devleti’nden ayrılmış, Bulgaristan Prensliği’ne dâhil edilmiştir. 1913’te Romanya’ya geçen şehir 1940’ta tekrar Bulgaristan’a bağlanmıştır. H. K. Doğru, A.g.e., s. 197. 141 1874 yılında Tuna Vilayeti’ne bağlı olan Rusçuk Sancağı; Şumnu, Hezargrad, Cuma-i atik (Eski Cuma), Silistre, Tutrakan, Ziştovi, Niğbolu ve Plevne kazalarından oluşmaktadır. Kemal H. Karpat, Osmanlı Nüfusu (1830-1914), Bahar Tırnakçı (çev.), Timaş Yayınları, İstanbul 2010, s. 247. 142 1874 yılında Tuna Vilayeti’ne bağlı olan Varna sancağı; Pravadi, Balçık, Pazarcık, Mankalya, kazalarından oluşmaktaydı. Kemal H. Karpat, Osmanlı Nüfusu (1830-1914), s. 249. 143 Enbiya Ulusoy, A.g.m., s. 54. 144 Kuzeydoğu Bulgaristan’da yer alan Razgrad şehri, Osmanlı döneminde Hezargrad adı ile bilinmektedir. Kent, Deliorman platosunun batı ucunda ve Tuna nehrine dökülen Ak Lom ırmağının kıyısında kurulmuştur. Ayrıca Deliorman’ın merkezini oluşturur. H. K. Doğru, A.g.e., s. 45. 145 Enbiya Ulusoy, A.g.m., s. 55. 146 Hacıoğlu Pazarcık, Bulgaristan’ın kuzeydoğusunda Dobruca platosunun güneyinde bulunan bir şehirdir. Günümüzde kentin adı Dobriç olup aynı adla bilinen eyaletin merkezi durumundadır. 1853-1856 Kırım Savaşı sonrası Kırım’dan en fazla Tatar muhacir bu kazaya yerleştirilmiştir. H. K. Doğru, A.g.e., s. 172-176. 147 1925 yılında Bulgaristan’ın Varna, Tatar Pazarcığı, Silistre şehirlerinde 40 bin Tatar nüfus yaşamıştır. Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 77. 148 Savaş sonrası Balçık kazası ve köylerine erkek ve kadın toplam 1.129 hanede 4.140 nüfus, Hacıoğlu Pazarcık kazasına 165 hanede 581 nüfus, Mankalya kazasına 67 hanede 241 nüfus muhacir iskân edilmişti. Abdullah Saydam, Kırım ve Kafkas Göçleri (1856-1876), s. 121. 149 Bu antlaşma sonucu Osmanlı Devleti Avrupa’daki geniş sınırlarından yoksun bırakılmıştır. Eski Tuna Vilayeti, Sırbistan Niş’i, Bulgar prensliği, Rusçuk, Vidin, Tırnova, Varna ve Sofya gibi beş sancaktan teşkil edilmiştir. Ve Tulça sancağını Romanya ile bölüşmüştür. Edirne Vilayeti’nin büyük bir bölümü Doğu Rumeli adı altında özerk bir vilayet halini almış ve 1885 yılında Bulgar prensliğine dâhil olmuştur. Bosna ve Hersek, Novibazar dışında Avusturya-Macaristan İmparatorluğu tarafından işgal edilmiş, Karadağ ve Yunanistan ise İşkodra, Tırhala ve Prevesa’nın bazı bölümlerini ele geçirmiştir. Kemal H. Karpat, Osmanlı Nüfusu (1830-1914), s. 90. 140 24 bölümde toplamda 225.753 kişi yaşamaktadır. Bu rakamın 126.924’ünü Müslüman Türkler (48.784’ü Türk, 71.146’sı Tatar ve 6.994’ü Çerkes) oluştururken nüfusun geri kalanını 46.504 Romen, 30.237 Bulgarlar ile Yahudiler, Rumlar, Ermeniler, Ruslar ve Almanlar teşkil etmiştir. Bu tarihte Mecidiye kentinde toplamda 4.664 Tatar Türkü ve 4.000 kadar Bulgar yaşamamıştır. Mecidiye’nin köylerinde ise 262 Türk, 17.051 Tatar ve 2.233 Romen yaşamıştır.”150 Dobruca’ya gelen Türk ve Tatar muhacirler ya mevcut Türk ve Tatar köylerine yahut yeni kurulan köylere yerleşmişlerdir.151 Bu dönemde Osmanlı Dobrucası’nda Türklerden başka çoğu Müslüman olan Çingeneler, Rumenler, Rus Çarı I. Petro’nun reformlarından kaçıp Dobruca’ya sığınan Ruslar ve Ukraynalılar, Bulgarlar, Gagauzlar, Rumlar, 1841-1848 yıllarında gelen Almanlar, Kuzey Kafkasya’nın Ruslarca işgali sonrası gelen Çerkesler ve Yahudiler yaşamışlardır.152 Kırım’da, çeşitli baskılara maruz kalarak göç ettirilen bu insanlar, Tuna’nın güneyine Rusçuk, Şumnu, Varna ve Silistre dörtgeninin içine yerleştirilmişlerdir. Buradaki amaç Rus yayılmacılığına karşı bölgede Müslüman nüfusu arttırmak ve güçlendirmektir.153 Bu dönemde Dobruca’nın bağlı bulunduğu Romen krallığındaki siyasi yapı çalkantılıdır. 1853 yılında Rus komutan Gorçakof tarafından işgal edilen Eflak ve Boğdan’ın, 1856 yılında yapılan Paris Antlaşması’na göre, Prens Couza tarafından idare edilmesi kabul edilmiştir. 6 Aralık 1861’de yayınlanan bir ferman ile artık Romanya birliği, Osmanlı Devleti’nin hâkimiyeti altında vücut bulmuştur.154 Bunun yanı sıra Romanya tekrar Osmanlı Devleti’ne iade edilmekle beraber bundan böyle iki ayrı meclisi olan bir idare tarafından yönetilecektir. Ancak 1857’de yapılan seçimlerden sonra her iki meclis Romanya adı altında birleşme kararı almış ve 1859’da da Albay Couza’yı voyvoda seçmişlerdir. Fakat bir süre sonra Almanya İmparatoru II. Wilhem’in yeğeni olan Karol, Albay Couza’yı devirerek devletin başına geçmiş 155 ve 10 Mayıs 1879 tarihinde Romanya prensi Karol, I. Karol namı ile Romanya kralı ilan edilmiştir.156 Dobruca’da sakin Türk ve Tatarların, Kırım’dan sonraki ikinci vatanlarından Osmanlı topraklarına göçü, daha önce olduğu gibi yine bir Osmanlı-Rus Savaşı sonucu olmuştur. 24 Nisan 1877’de başlayan Osmanlı-Rus Savaşı, Osmanlı ordusunun bozguna Kemal H. Karpat, Osmanlı’dan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler, s. 220-221. Müstecib Ülküsal, Dobruca’dan, s. 38. 152 Müstecib Ülküsal, A.g.e., s. 39. 153 Enbiya Ulusoy, A.g.m., s. 53. 154 Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, c. VII, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1983, s. 7. 155 Mehmet Yılmaz, A.g.t., s. 57. 156 Müstecib Ülküsal, Dobruca ve Türkler, s. 38. 150 151 25 uğraması ile sonuçlanmış ve Rus orduları 10 ay içinde İstanbul’a kadar gelmişlerdir.157 Olaylar aslında 1875’te Sırpların ayaklandırılmasıyla başlamıştır. Ve devamında 1876 yılında Bulgarlar, Rusların hemen yardıma gelecekleri vaadine kapılarak Türklere yönelik toplu katliama yönelmişlerdir.158 Tuna ve Edirne Vilayetleri çok milletli imparatorluk topraklardır. Ayrıca 500 yıldır Osmanlı Devleti’nin hâkimiyetinde bulunan bu iki vilayette, Türk nüfusu büyük bir yekün tutmaktadır. 1876 yılında Tuna Vilayeti159 sancağında (Niş sancağı hariç ) 1.130.000 Bulgar ve 1.120.000 Müslüman Türk nüfus vardır. Berlin Antlaşması’yla, Doğu Rumeli adını alan Filibe ve İslimye sancaklarında ise yine 1876’da 483 bin Bulgar’a karşılık 681 bin Türk yaşamıştır. 160 Toplamda ise 1877’de Edirne ve Tuna Vilayetleri bölgesinde 1,5 milyon Müslüman Türk nüfus saptanmıştır.161 1877-1878 Savaşı, bu nüfus dengesini Türkler lehine alt üst etmiş ve geçmiş savaşlar gibi, Türklerin Dobruca’dan büyük kütleler halinde Türkiye’ye göç etmelerine yol açmıştır. Ruslar bu harpte bütün Dobruca’yı ve Bulgaristan’ı istila ve işgal ederek Yeşilköy’e kadar gelmişler, Rumeli’deki Türklerin her taraftan akın akın Anadolu’ya göçmelerine sebep olmuşlardır. 162 1877-1878 Savaşı ile birlikte orta çıkan tablo Osmanlı Devleti’nin çok büyük nüfus kayıplarına uğradığını göstermiştir. “Tuna cephesinde yedi ay süren bu savaşta bir milyon kadar Müslüman Türk, çok kanlı bir biçimde yerlerinden çıkarılıp göçe zorlanmıştır. Yarım milyon kadar Rumeli Türk’ü de daha 1877-1878 yıllarında katliamdan, açlıktan, soğuktan, salgın hastalıklardan kırılmıştır. Savaştan sonra yerlerine dönmek isteyen Türk muhacirleri ise, Rus işgal kuvvetleri ve Bulgar çetecilerince karşılandılar ve tekrar geriye Osmanlı topraklarına dönmek zorunda bırakılmışlardır. Tuna ve Edirne Vilayetleri’ndeki Türkler, daha o tarihte sayıca bir azınlık durumuna düşmüşlerdir. 1879’dan sonra ise Rumeli’den Türk göçleri, azalma göstermiştir.”163 Orhan Koloğlu, “Anadolu’ya Göç II”, Popüler Tarih, S. 70, (Haziran 2006), s. 33. Orhan Koloğlu, A.g.m., s. 32. 159 1868 yılında Tuna Vilayeti; Rusçuk, Varna, Vidin, Sofya, Tırnova, Tulça, Niş sancaklarından oluşmaktadır. Kemal H. Karpat, Osmanlı Nüfusu (1830-1914), s. 247. 160 Bilal N. Şimşir, Bulgaristan Türkleri, Bilgi Yayınevi, İstanbul 1986, s. 18; 7 Eylül 1940 tarihli Bulgar-Romen Antlaşması’yla, Güney Dobruca toprakları, 3.958 Tatar ve 65.437 Türk nüfus ile birlikte Bulgaristan’a geçmiştir. Yine 1 Aralık 1956 günü yapılan Bulgar genel nüfus sayımına göre Bulgaristan sınırları içinde 656.025 Türk ve 5.993 Tatar nüfus yaşamaktadır. Bilal N. Şimşir, A.g.e., s. 19. 161 Orhan Koloğlu, A.g.m., s. 36. 162 Müstecib Ülküsal, Dobruca ve Türkler, s. 39. 163 Bilal N. Şimşir, A.g.e., s. 18; 93 Harbi için bkz. Mahir Aydın, “93 Harbi”, DİA, c. VIII, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 1994, s. 498-499. 157 158 26 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası imzalanan Ayastefanos Antlaşması ile Sırbistan ve Romanya bağımsızlığını kazanmış, Romanya ise, Rusya’ya savaş için geçit hakkı vermesine ve Plevne’nin zabtı için bütün ordusunu tahsis etmiş olmasına rağmen bu hizmetine karşı beklediğini elde edememiştir. Dobruca’yı almakla beraber Besarabya’yı, Rusya’ya terk etmek zorunda kalması, Romenlerde hayal kırıklığına yol açmıştır. Çünkü Besarabya’da Romenler meskûn olduğu halde Dobruca’da çoğunluk Türk nüfustan oluşmaktadır.164 Rumeli’ye yerleştirilen Kırım Tatarlarından pek çoğu, daha vatanlarından geleli 20 sene bile olmaksızın artık Bulgaristan yahut Romanya haline gelmiş olan topraklarda, kendilerini tekrar Hıristiyan idaresi altında bulmuşlardır. Mevcut durum bu insanların çoğunun, ikinci bir göçe yani Rumeli’den Anadolu’ya göç etmeye başlamasına neden olmuştur.165 1877 yılında Tulça sancağında 120 Türk köyü vardır. Bu köylerden 63 tanesinde yalnız Bucak’tan (Besarabya) ve Kırım’dan gelmiş olan Tatarlar yaşamıştır.166 18771878 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda Besarabya ile Dobruca’yı ele geçiren Ruslar, Besarabya’yı kendi topraklarına katarlarken, Dobruca’yı Romanya’ya bırakmışlardır. 12 yıl içinde 80-90 bin Dobruca Türkü, topraklarından ayrılarak Anadolu’ya göçmüşlerdir.167 Daha sonra Romanya yönetimi tarafından toprakları ellerinden alınan Türk nüfusu, toplu işsizlik ve açlık yüzünden özellikle Köstence 168 ve Tulça169 iskelelerinden deniz yoluyla Anadolu’nun Karadeniz kıyılarına sığınmışlardır. 170 Dobruca’dan göç eden pek çok Kırım Tatarı, Varna, Şumnu, Pravadi171 civarlarına kadar gitmişlerdir. Oralarda özellikle Türk ve Tatar köylerinde ve eski yurttaşlarının evlerinde 9-10 ay barındıktan sonra bir kısmı geriye kendi köylerine dönmüşlerdir. Bir kısmı da Osmanlı topraklarına doğru yola çıkmışlar ve bilhassa Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, c.VIII, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1983, s. 67. Hakan Kırımlı, “Kırım’dan Türkiye’ye Kırım Tatar Göçleri”, Uluslararası Göç Sempozyumu Bildiriler, 8-11 Aralık 2005, Zeytinburnu Belediyesi Yayınları, İstanbul 2006, s. 150. 166 Müstecib Ülküsal, Dobruca ve Türkler, s. 40; 1866 tarihinde göç eden Tatar, Kazak ve Çerkez muhacirler Tulça sancağının muhtelif yerlerine iskân edilmişlerdir. Takvim-i Vekayi, 850/3 H. 1283 S 11 / M. 25 Haziran 1866. 167 Türk Ansiklopedisi, “Göç”, c. VIII, MEB Basımevi, Ankara 1969, s. 462. 168 Köstence, Romanya’nın Karadeniz kıyısında yer alan bugünkü adı Constanta olan bir liman şehridir. Köstence 1864 yılında yapılan idari düzenleme sırasında, Tuna Vilayeti, Tulça sancağının bir kazası haline getirildi. 1877 yılında Ruslar tarafından işgal edildikten sonra Ayastefanos ve Berlin Antlaşmaları’yla bütün Dobruca’yla birlikte Romanya’ya bırakıldı. H. K. Doğru, A.g.e., s. 214-215. 169 1874 yılında Tuna Vilayeti’ne bağlı olan Tulça sancağı; Sine (Sünne), Babadağı, Maçin, Köstence, Hırsova, Mecidiye kazaları ile Mahmudiye ve Kili (İsakça hariç) nahiyelerinden oluşmaktaydı. Kemal H. Karpat, Osmanlı Nüfusu (1830-1914), s. 248. 170 Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, “Göç”, c. VIII, Gelişim Yayınları, İstanbul, (y.t.y.), s. 4658. 171 Pravadı, kuzeydoğu Bulgaristan’da doğu-batı doğrultusunda uzanan ve derin bir vadi içinde akan Pravadı Çayı’nın iki yakasında kurulmuş bir yerleşim yeridir. H. K. Doğru, A.g.m., s. 145. 164 165 27 Edirne, Bursa, Eskişehir, Ankara, İzmir, Adana ve Konya Vilayetleri’ne yerleşmişlerdir. Birazı da Bulgaristan köylerinde kalmıştır. 172 Bu göçlerde etkili olan sebepler genel olarak şunlardır:173 İlk başta 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı ve bu savaşın Osmanlı Devleti aleyhine sonuçlanmasıdır. Savaşın Dobruca bölgesine de yayılması ve Romenlerin Rus devleti saflarında savaşa girmiş olması Dobruca’daki Türk ve Tatarlarda büyük bir endişeye yol açmıştır. 174 Türkler ailelerine çok bağlı olduğundan bütün aile fertleri daima bir arada yaşamaya alışmışlardır. Bu sebeple ayrılık onlara çok güç ve tahammülü imkânsız gibi gelmiştir. Daha 1877-1878 Savaşı başlangıcında ve sonrasında Anadolu’ya göçmüş olan Tatarlar ile geride Dobruca’da kalmış olanlar arasındaki akrabalık bağlarının kuvvetli olması göçü tetiklemiştir. Yine yüzlerce yıl hâkim ve efendi yaşamaya alışmış olan Türkler için esir olmak gibi bir durum güç olacaktır. Ve böylesi bir hayat, nefs-i izzetlerine dokunmuştur. Osmanlı Devleti’ne karşı yapılan bir savaşta halifenin çağrısına bütün Müslümanların katılmaları gerektiği ve bunun dini bir borç olduğu düşüncesi göçün bir diğer sebebidir. Nitekim gayrimüslim ülkede yaşayanların cihad çağrısına katılmalarının imkânsız olması ak toprak Türkiye’ye göçü hızlandırmıştır. Bunlardan başka, Dobruca’daki Tatar ve Türklerin, savaş sonrası Romen yönetimine güvenmemesi, aynı Kırım’da Rusların yaptığı gibi baskılara maruz kalınacağı hissiyatı göçe neden olmuştur. Romenler bağımsızlıklarını kazandıktan sonra ülkede toprak ve mülkiyet değiştirme çalışmalarına girişmiştir.175 Dolayısıyla bu durum, artan Romen nüfus karşısında Türklerin gün geçtikçe dini, ekonomik ve kültürel bakımdan zayıflamalarına yol açmıştır. Bu yüzden Türkler ve Tatarlar, başka memleketlerde daha elverişli ve serbest yaşama şartları aramak zorunluluğunu hissetmişlerdir. 1880 yılından sonra Rumeli’de yaşanan kuraklık 1883 yılında Bulgaristan’ı oldukça etkilemiştir. Kıtlık üzerine Güney Dobruca ve Deliorman’dan pek çok muhacir Müstecib Ülküsal, Dobruca ve Türkler, s. 39. Müstecib Ülküsal, A.g.e., s. 40. 174 Müstecib Ülküsal, A.g.e., s. 47. 175 Romanya’nın bağımsızlığını kazanması sonrası Dobruca’ya yerleştirilen Romenlere, devlet tarafından 30 senede mülkiyet hakkı doğmak üzere senelik 3 frank vergiye mukabil nüfus başına 10’ar hektar arazi dağıtılmıştır. Ancak 3 sene arka arkaya vergisini ödemeyen arazi sahibinden mülkiyet hakkı alınması kararlaştırılmıştır. Nitekim o sıralar arazisiz olup bu dağıtımdan istifade eden Müslümanlar, söz konusu vergiyi ihmal veya cehaletten verememiş sonuçta tarlaları ellerinden alınarak göçe mecbur kalmışlardır. Zekeriya Kurşun, “Avrupa’da Bir Türk İslam Diyarı: Dobruca’nın Demografik, Sosyal ve İdari Yapısı”, Hasan Celal Güzel, Kemal Çiçek, Salim Koca (ed.), Türkler, c. XIII, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 926. 172 173 28 artık bu memlekette işimiz kalmadı, çıkalım gidelim şeklindeki ifadeleriyle göçün bir boyutunu ortaya koymuşlardır. Yine aynı esnada Köstence, Rusçuk ve Deliorman’dan Varna yoluyla pek çok muhacirin İstanbul’a doğru yola çıkmıştır. 176 Asıl göçü hızlandıran en büyük etken ise Türk gençlerinin askere alınmak istenmesinden kaynaklanmıştır. Dindar ve evladına düşkün olan Türkler, evlatlarını gayrimüslim şapkası altında görmek ve onun emri altında ezildiğine şahit olmak istememişlerdir. Ayrıca Osmanlı Devleti ile savaşmış yabancı bir orduya asker olmayı dini inançlarına aykırı saymışlardır. Dobruca’da yaşayan halkın askerlik hizmeti 1880 tarihli Dobruca Teşkilat Kanunu’nun 67. maddesine göre şöyledir. “Bu kanunun ilanından itibaren 10 yıl süre ile Dobruca ahalisinden cephe askeri alınmayacaktır. Dobruca’lılar 10 yıl içinde yalnız memleket (teritoryal) hizmetine alınacaklardır. Bunlar yalnız doborants ve kalaraş askeri olacaklardır. Yani bu askerler Dobruca bölgesinde, içişlerinde düzeni ve güveni korumak için kullanılacaklardır. Bu askerler barış zamanlarında kışlalarında ayda bir haftadan fazla alıkonulamazlar. Savaş zamanı hariç Dobruca’nın dışında bulundurulamazlar.” Bu kanun ilk 10 yıllık süreçte göçü biraz olsun azaltmış ise de, bu 10 yılın geçmesi tekrar Dobruca’dan göçü başlatmıştır. 1899 yılında yaşanan kıtlık olayı Dobruca bölgesindeki Köstence, Tulça, Hacıoğlu Pazarcık ve Silistre sancaklarında oturan Kırım Tatarlarının köylerini terk etmelerine neden olmuştur.177 Bu yılın kışında ne yağmur ne de kar yağmıştır. Baharları ve yazı çok kurak geçmiş, meralar otsuz ve tarlalar ekinsiz kalmıştır. Fakir halk bu durum içinde büsbütün sefalet ve zarurete düşmüş kurtuluşu Türkiye’ye göç etmekte aramıştır. Dobruca’dan yapılan göçler sadece savaş, baskı ve kıtlık gibi nedenlerin yanında eğitim yoluyla da gerçekleşmiştir. Abdülhamit döneminde, bölgenin Türk–Tatar gençleri, eğitim amacıyla Osmanlı Devleti’ne gelmişlerdir. İstanbul Davutpaşa Rüştiyesi’nde uzunca bir süre öğretmenlik ve müdürlük yapmış biri olan Kırımlı Hacı Numan Efendi, Dobruca’dan gelen öğrencilerin çoğunu kendi okuluna kayıt etmiştir. Genelde bu şekilde gelenlerin çoğu Osmanlı Devleti’ne yerleşmişler ve sonradan ailelerini de yanlarına almışlardır.178 Mehmet Yılmaz, A.g.t., s. 73. Söz konusu sancaklarda bulunan ve çeşitli nedenlerden dolayı terk edilen Türk-Tatar köyleri için bkz. Müstecib Ülküsal, Dobruca ve Türkler, s. 40-41. 178 Müstecib Ülküsal, A.g.e., s. 45. 176 177 29 1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra Romanya hükümetinin verdiği istatistikî verilere göre;179 “Eski Dobruca’nın Köstence ve Tulça sancaklarında mevcut 3.776 köyden 2.338’i Türk-Tatarlara aittir. Savaş nedeniyle Dobruca’dan yeniden göçler başlayınca 1880’den 1911’e kadar Kuzey Dobruca’da Tatar ve Rumeli Türklerinin nüfusu büyük oranda azalma göstermiştir. Buna göre Kırım Tatarlarının 1880 yılında 39.476 olan nüfusu, 1885’te 34.325, 1890’da 29.510, 1895’te 27.685, 1900’de 28.475 ve 1911’de 25.086 olarak değişim göstermiştir. Rumeli Türk nüfusu da başta 18.624 iken bu süreç sonunda 1911’de 10.836’ya kadar düşmüştür.” Diğer yandan bölgede Rus işgali üzerinden 10-15 yıl geçmişti ve Türkler hâlâ vatanlarını bırakmak istememişlerdir. Fakat Romenler eski, Bulgarlar yeni Dobruca’da çoğunluk kazanmak için Türk-Tatar nüfusuna karşı gizli siyasetlerini takip etmişlerdir. Hâl böyle iken 1904’de Hırşova, Silistre, Mecidiye, Köstence ve Mangalya 180 kazalarında çeşitli milletlerin nüfusu da şu idi: Romenler 15.251, Bulgarlar 8.038, Rumeli Türkleri 11.126, Kırım Tatarları 23.498 ve diğer milletler 3.648. 181 1905 senesi nüfus sayımlarına göre Dobruca’da Romen nüfusu diğer milletlere nazaran %48 artış gösterirken, 1909-1910 senelerinde ise bu oran %55’lere kadar çıkmıştır. Bu tarihte Dobruca’nın Köstence şehrinde 7.686 Türk, 23.208 Tatar, 109.713 Romen, 22.345 Bulgar, 15.282 Rus nüfus varken, Tulça şehrinde ise 3.351 Türk, 2.160 Tatar, 58.436 Romen, 29.633 Bulgar, 15.784 Rus nüfus vardır. Toplamda ise Dobruca’da 11.037 Türk ve 25.368 Tatar Müslüman nüfusu yaşamaktadır.182 1913 tarihinde ise Romenler yeni Dobruca’yı Romanya’ya ilhak ettikten sonra eski ve yeni Dobruca’nın nüfus yapısında 208.666 Kırım ve Rumeli Türkü bulunurken, bu nüfus Tulça, Köstence, Pazarcık (Kalyakra) ve Silistre (Dorostor) sancaklarında yaşamıştır.183 Görüldüğü gibi süreç içerisinde Romanya Devleti’nin, Dobruca’da kendi milletinin nüfusunu arttırma ve Türkleri göçe zorlama politikası etkisini göstermiştir. Daha XIII. yüzyıldan itibaren Dobruca bölgesinde varlığı tespit edilen Kırım Tatar ve Nogayları, Osmanlı Devleti döneminde Rumeli topraklarında hâkimiyeti güçlendirme ve şenlendirme politikaları çerçevesinde iskân edilmişlerdir. Bundan E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 97. Mangalya bugün Romanya sınırları içindedir. Kaza merkezi Karadeniz sahilindeki Mangaliye kentidir. Şehir halen Constanta (Köstence) Vilayeti içindedir. 1831 ve 1844 yıllarında Silistre Eyaleti’ne bağlıdır. H. K. Doğru, A.g.e., s. 207. 181 E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 98. 182 Zekeriya Kurşun, A.g.m., s. 926. 183 E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 98. 179 180 30 sonraki süreçte Dobruca’ya Kırım Tatar ve Nogay göçü 1783-1860 arası dönemde yaşanmıştır. Bu dönemde Kırım’dan yüz binlerce Tatar nüfus, Dobruca’nın Köstence, Mecidiye, Balçık, Mangalya gibi yerleşim birimlerine iskân edilmişlerdir. Fakat bu iskânın üzerinden çok geçmeden 1877 senesinde Rus orduları biri Dobruca diğeri Bükreş istikametinden ilerleyerek Rumeli’de Türkler arasında büyük hareketlenmelere ve göçlere yol açmışlardır. Savaş sonunda Dobruca bölgesini de içine alan sahada Romanya Devleti’nin kurulması göçün daha da artmasına neden olmuştur. Kırım’dan Dobruca’ya göç etmiş Tatar ve Nogaylar artık yeni bir göç ile Anadolu topraklarına doğru yol almışlar ve Anadolu’da en çok Edirne,184 Bursa, Eskişehir,185 Konya,186 İzmir, 187 Adana,188 Sivas, 189 Diyarbakır, Halep illerine yerleşmişken, içlerinden çok azı da Dobruca’daki Türk köylerinde kalmışlardır.190 2.3. KIRIM’DAN YAPILAN GÖÇLERİN SEBEPLERİ 1552’de Çarlık Rusyası’nın Kazan Türklerini 1557’de Başkurtları hâkimiyeti altına almasıyla başlayan Rus istilası 1774’de Osmanlı Devleti’ne tabi Kırım Hanlığı’nı işgal etmesiyle Karadeniz kıyısına ulaşmıştır.191 I. Petro’dan itibaren Kırım, Rusya’nın güney politikasının (Karadeniz-Kafkasya) önemli bölgelerinden biri olmuştur. II. Yekaterina, Hazar ve Karadeniz’in güneyden, Baltık Denizi’nin kuzeyden hâkimiyet altına alınması ve Çin-Doğu Hindistan ticaretininse Tataristan üzerinden ele geçirilmesiyle Avrupa’ya yapılacak ticarette Rusya’nın, Avrupa ve Asya’nın en güçlü devleti haline geleceğini düşünmüştür.192 Çarlık Rusyası Kırım’daki iktidarının yerleşmesini sağlayacak ve devamlı kalacak reformları bu bölgede hemen uygulamakta Edirne Vilayeti’ne yapılan Kırım Tatar iskânı için bkz. Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 253-276. 185 Eskişehir Vilayeti’ne yapılan Kırım Tatar iskânı için bkz: Cemile Kara, “Eskişehir’e Yapılan Tatar Göçleri ve Eskişehir’de oluşan Tatar Kimliği”, Toplum Bilimleri Dergisi, c. 5, S. 9, (Ocak 2011), s. 139-148; Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 281-381. 186 Dobruca ve Deliorman’dan Konya’ya gelen muhacirlerden çoğu, 1890-1892 ve 1904-1907 yılları arasında göç etmişlerdir. Söz konusu muhacirler askerlik ve mülkiyet problemlerinin yanı sıra kıtlık sebebiyle vatanlarından ayrılmışlardır. Ayrıca Konya vilayetine yapılan Kırım Tatar muhacir iskânı için bkz: Mehmet Yılmaz, A.g.t., s. 75129; Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 485-519. 187 İzmir Vilayeti’ne yapılan Kırım Tatar iskânı için bkz: Kırımlı, A.g.e., s. 416-420. 188 Adana Vilayeti’ne yapılan Kırım Tatar iskânı için bkz: Hilmi Bayraktar, “Kırım ve Kafkasya’dan Adana Vilayeti’ne Yapılan Göç ve İskânlar (1869-1907)”, S.Ü.T.A.E.D. S. 22, (Konya Güz 2007) s. 405-435; Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 46-67. 189 Sivas Vilayeti’ne yapılan Kırım Tatar iskânı için bkz. hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, ss. 575-578. 190 Mehmet Yılmaz, A.g.t., s. 118; E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 98. 191 Akdes Nimet Kurat, Rusya Tarihi Başlangıcından 1917’ye Kadar, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1993, s. 225. 192 Hayri Çapraz, A.g.m., s. 58. 184 31 fayda görmüştür. Bundan dolayı bölgenin idaresi, nüfusu, toprak sistemi ve kültürel yapılarında reformlar yapmıştır.193 Kırım göçlerinin sebeplerini incelerken göçün meydana geldiği tarihten önceki olaylara gitmek gerekmektedir. Çarlık Rusyası’nın baskı ve zorlamaları Kırım Tatarlarında tepki olarak göçü getirmiştir.194 Osmanlı Devleti ile Çarlık Rusyası arasında yapılan savaşların sonunda yeniden başlayan göçlerin çoğu baskı ve boyunduruktan her fırsatta kurtulmak isteyen Kırım Tatarlarının kaçmasıyla başlamıştır. Kırım Savaşı’nın başlaması üzerine birçok Tatar, gerek savaş esnasında gerekse savaş sonrasında göç etmek zorunda kalmışlardır.195 Bundan sonra yaşanan göç hareketlerinin ortaya çıkışında, muhacirlerle muhacir gönderen devlet arasındaki ilişkiler önemli rol oynamıştır. Yani Rusya’nın göç etmek zorunda kalanlara karşı güttüğü politikalar hadisenin temel sebebidir. Rusya’nın Kırım, Kafkasya ve Rumeli’de izlediği Panslavist politika ve buna ek olarak Fransız İhtilali’nin getirdiği ayrılıkçı fikirler, özellikle Rumeli coğrafyasında Müslüman Türk nüfusunu Osmanlı topraklarına doğru göçe zorlamıştır. 196 1878-1900 yılları arasında Osmanlı Devleti’ne doğru yaşanan göçlerin asıl sebebi Çarlık rejiminin siyasi hedefleridir. İkincil olarak yapılmak istenen ise ekonomik ve dini çıkarların elde edilmesidir. 197 Netice olarak hem Kırım hem de Kafkas göçlerine yol açan temel sebep; Rusya’nın buradaki unsurlarla düşmanlık içerisinde bulunması, onlara güvenmemesi, mutlak anlamda güvendiği Hıristiyan toplulukları bu bölgelere yerleştirmek amacıyla, bölgedeki yerli halkı daha iç bölgelere sürmek istemesi ve buna da halkın şiddetli tepki göstermesidir. 198 Bu göçlerin sebeplerini iki başlık altında toplamak mümkündür. Buna göre ilk sebep Çarlık Rusyası’nın Kırım politikasıdır. Bu politikanın içeriği sürgün politikası, asimilasyon faaliyetleri, toprak ve vergi adaletsizliği, dini baskılar ve asimile faaliyetleri, demografik yapının değiştirilme siyaseti, devlet ve yerel yöneticilerin göçe teşvik etmesi ve askerlik meselesi olarak sıralanabilir. İkinci sebep ise Osmanlı Hayri Çapraz, A.g.m., s. 59. Abdullah Saydam, A.g.e., s. 63. 195 Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 49. 196 Faruk Kocacık, Balkanlardan Anadolu’ya Yönelik Göçler (1878-1900) Karşılaştırmalı Yerli ve Göçmen Köyü Monografileri, Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ankara 1978, s. 85. 197 Faruk Kocacık, A.g.t., s. 86. 198 Abdullah Saydam, A.g.e., s. 81. 193 194 32 devletinden kaynaklanan etkenlerdir. Bunları ise siyasi, dini, ekonomik ve askeri etkenler içermektedir. 199 2.3.1. Çarlık Rusya’nın Kırım Politikası 2.3.1.1. Sürgün Politikası Kırım’dan Tatarların göçüne neden olan etkenlerden biri sürgün politikasıdır. Sürgünler, asimile faaliyetleri ve ekonomik baskılara nazaran göçü daha hızlı hale getiren doğrudan bir göç sebebidir. Kırım 1783 yılında Çarlık Rusyası tarafından işgal edildikten sonra General Potemkin, 30 bin kadar Tatarı kılıçtan geçirmiş ve ardından 1784 senesinde şu emri vermiştir. “Belbek’ten, Kaçı’dan Sıvaş’tan, Sudak’tan, Üsküt’ten, Eski Kırım’dan Tatarları tamamen dağlardan çıkarmak, çölde yaşayanlardan kimseyi bırakmamak, mirzalardan kim isterse şimdi gitmek isteyenlerin cümlesinin 24 saatte yerlerinden çıkarmak.” Kırım’da durumun bu hale gelmesi Tatarların toplu olarak göç etmesine neden olmuş ve binlerce aile, mallarını, mülklerini, baba ocaklarını, şen şatır (mutlu) köylerini terk ederek Rumeli’ye göçmeye başlamışlardır.200 Osmanlı topraklarına gerçekleşen göçlerin en önemli sebeplerinden biri Rusların eline geçen topraklarda yapmış olduğu zulümlerdir. 201 1854 yılında Osmanlı askerinin Sivastopol’a asker çıkarmasıyla, Osmanlı ile işbirliği yaptığı düşünülen Gözleve ve Yalı boyu civarında bulunan köyler boşaltılmış ve adaletsiz şekilde pek çok kişi hapse atılmıştır.202 Aynı yıl, Tavrida Vilayeti Hazine Toprakları Müdürü’nün, Başkumandan Menşikof namına yazdığı müracaatnamesinde, Kırım Tatarlarının Rusya’nın içeri ve uzak vilayetlerinden birine göçürülmesini teklif etmesi, şüphesiz Kırım’ın Ruslaştırılması planının bir parçasıdır. Bu planın uygulanmasına ise o dönem ortaya çıkan Kırım Savaşı engel olmuştur.203 Kırım Savaşı’nın başlamasıyla Osmanlı, Fransız ve İngiliz müttefik devletleri tarafından Gözleve’ye asker çıkarılmış ise de savaş sonunda Kırım tekrar Rusya’ya Bu etkenler için Osmanlı Devleti’nin göç ve iskân politikası adlı bölüme bkz. Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 26. 201 Nogay steplerindeki Tatarların Osmanlı Devleti’ne göçünü araştıran Rus tarihçisi Sergeyev’in yazdığına göre, Kırım Tatarlarının göçü dini sebeplerden ziyade, Rus memurları, polisleri ve sonradan gelerek Kırım topraklarını ele geçiren büyük toprak sahiplerinin sert ve haşin siyasetlerinden ileri gelmiştir. Edige Kırımal, “Kırım Türkleri”, Dergi c. 16, S. 6, 1970, s. 57. 202 Mehmet Yılmaz, A.g.t., s. 62. 203 E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 79; Müstecib Ülküsal, A.g.e., s. 136. 199 200 33 bırakılmıştır. Savaş sırasında Rus Kazakları, Kırım’da asayişi temin etmek bahanesiyle Kırım Tatarlarına şiddet, soygun, öldürme ve sürgün yoluyla zulümler yapmışlardır.204 Yine Kırım’ı Tatarlardan boşaltma hedeflerinden vazgeçmeyen Çarlık idaresi, halkın bir kısmını Kerson, Poltova, Orlov, Kursk gibi uzak vilayetlere sürmüştür. Sürgünden kurtulmak isteyenler ise çareyi Osmanlı Devleti’ne göç etmekte bulmuşlardır. Ruslar 1859 yılında Tatarlara ya Orenburg’da yerleşmeleri ya da Osmanlı topraklarına göç etmelerini teklif etmiştir. Bu durum da Tatarlar arasında, Kırım’da istenmedikleri ve ikinci sınıf vatandaş gibi görüldükleri hissiyatına yol açmıştır.205 Kırım Savaşı’nın başından sonuna kadar Kazak nöbetçi askerleri (Patrulleri), Tatar köyleri arasında gezerek durmadan Tatarları düşman tarafına geçmek iddiası ile suçlamakta ve ardından tevkif etmeye çalışmışlardır.206 Osmanlı ahalisinin 93 vak’ası şeklinde tabir ettiği 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı, Çarlık Rusyası’nın Rumeli’de Panslavist politikasını uygulamasına ve Bulgarlar için Rumeli’de etnik-dini sorunun çözülmesi için bir fırsat oluşturmuştur. Buradaki amaç Türkleri ileride Bulgaristan’ı oluşturacak topraklardan tamamen göçe zorlamaktır.207 Fakat böyle bir sonuca gitmek için uzun vadede Hıristiyan nüfusun, Türk nüfusuna karşı artış göstermesi beklenemezdi. Nitekim Rusya böyle bir siyasetle hedefe ulaşamayacağını anladığı için işgal ve katliamlar yaparak yahut yaptırarak Türkleri göçe zorlamıştır.208 2.3.1.2. Toprak ve Vergi Adaletsizliği Kırım Türkleri geçimlerine genellikle tarımdan sağlamışlardır. Ova ve bozkır bölgelerinde yaşayanlar çiftçilikle, dağ yamaçlarında ve eteklerinde yaşayanlar bağcılık, bahçecilik ve tütüncülükle iştigal etmişlerdir. Kasaba ve şehirlerde yaşayanlar ise din ve kültür işleriyle çeşitli zanaatlarla uğraşmışlardır. 209 Ruslar, Kırım’da kolonizasyonu (sömürgeleştirme) başarabilmek için öncelikle Kırım Tatarlarının ekonomik kaynaklarına el koymuşlardır. Büyük çoğunluğu tarım ve 204 Elvira Kazas, A.g.t., s. 15. Abdullah Saydam, A.g.e., s. 71. 206 Rus kazakları Müslümanlardan bazılarını para karşılığında serbest bırakmayı teklif etmiş, para vermeyenleri ise hafiye ve düşman tarafına kaçanlar olarak niteleyip baskı ve şiddet uygulamıştır. Hâlbuki bu zulümlere karşın, Tatarlar Rus idaresine hiçbir isyanda bulunmamışlardır. Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 54. 207 Kemal H. Karpat, Osmanlı’dan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler, s. 175. 208 Nedim İpek, Rumeli’den Anadolu’ya Türk Göçleri (1877-1890), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1999, s.13. 209 Müstecib Ülküsal, Kırım Türk Tatarları (Dünü-Bugünü-Yarını), s. 127. 205 34 hayvancılıkla uğraşan Tatarlar, verimli topraklarının hazineye devredilmesiyle birlikte bir anda işsiz ve geçim sıkıntılarıyla karşı karşıya kalmışlardır.210 Hâlbuki Kırım Tatarları bağımsız yaşamaya alışkın bir millettir. İşgal öncesi Kırım’da topraklar Osmanlı padişahına, Kırım hanlarına, kalgaylara, beylere, mirzalara ve vakıflara ait olan arazilerdir. 211 Bu topraklarda bile özgür olarak üretim yapıp vergi ödemekle yükümlü olan Kırım Tatarları, Rusların kendilerini, kendi topraklarında köle haline getirmeye çalışmasıyla birlikte Osmanlı Devleti’ne göçü tercih etmişlerdir.212 Çarlık idaresi, Müslümanların vakıf arazilerine el koyma, özel arazileri müsadere etme veya zorla devlet malı yapma gibi faaliyetlerle, Müslüman nüfusu canından bezdirmiştir. Örneğin Kırım’da Rus işgali öncesi 457.800 hektar olan vakıf arazileri 1918’de 95.499 hektara kadar düşmüştür.213 Kırım’ın işgali sonrası Çarlık hükümetince yerleştirilen Rus göçmenler ile Kırım Tatarları arasında bir sürü anlaşmazlık yaşanmıştır. Toprak konusunda anlaşmazlıkların çıkmasında rol oynayan önemli sebeplerden biri Rusya’nın güney bölgesi valisi G. A. Potemkin yahut Çariçe tarafından mülk olarak dağıtılan arazilerin ölçüleri konusunda belli bir sınırın koyulmamış olmasıdır. Bu yüzden pomeşçikler (Rus çiftlik sahipleri) kendilerine göre bir sınır çizmişlerdir.214 Diğer taraftan yeni toprak sahiplerinin köylülere yaptıkları zulüm ve onlardan aldıkları haracın ağırlığı sebepleriyle Tatarların yaptığı şikâyetler ile güya toprakta yaşayan Tatarların Pomeşçiklere karşı vazifelerini yerine getirmediklerine dair toprak sahiplerinin şikâyetleri gün geçtikçe artmıştır. 215 Rusya’nın Kırım Tatarlarına ekonomik bakımdan uyguladığı baskı ve Kırım Tatarlarını yıldırma politikası Kırım Savaşı yıllarında ve sonrasında daha da artmıştır. Bir taraftan vergiler arttırılırken diğer yandan yenilginin bedeli halka ödetilmiştir.216 Göçler bir zaman öyle bir artmıştı ki Kırım’da tarımsal üretim yapacak nüfus yetersiz hale gelmiştir. Bu yüzden Kırım’daki Rus idaresi, Tatarların göç etmesiyle azalan tarım mahsulâtının tekrar arttırılması için göçlere engel olmaya çalışmıştır. Bunun için 1 Ocak 1861’de Petersburg’dan gönderilen Kinaz Vasilçikov, meseleyi Ayrıca rejim kendi ülkesinde olduğu gibi, toprak üzerinde çalışan çiftçiyi, toprakla birlikte çiftlik sahibine köle yapmak istemiştir. Abdullah Saydam, A.g.e., s. 65. 211 Elvira Kazas, A.g.t., s. 1. 212 Abdullah Saydam, Aynı yer. 213 Süleyman Erkan, A.g.e., s. 33. 214 Hayri Çapraz, A.g.m., s. 63. 215 Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 44. 216 Elvira Kazas, A.g.t., s. 15. 210 35 inceleyerek göçün sebepleri ile ilgili bir takım tespitlerde bulunmuştur. Bunlardan ilki, Tatarlar Kırım’ı dini taassuplarına kapılarak değil, Rus toprak ağalarının ve devletin milletin topraklarını gasp etmesinden, ikincisi de alınan vergilerin ağır olması nedeniyle göç ettikleri şeklindedir.217 Toprakları ellerinden alınan ve göçe zorlananların boşalttıkları yerlere yeni Hıristiyan göçmenler yerleştirilmiştir. Zamanla Kozakların, Greklerin, Ermenilerin, Bulgarların ve Yahudilerin yerleştirilmiş olduğu Kırım’da, Tatar nüfusu gitgide azalmıştır. 218 1802 senesinin sonuna doğru yapılan genel cetvele göre 350.000 desatineden219 fazla toprak Ruslarca ve kendilerine yakın Kırımlı memurlara pay edilmiştir.220 Kırım Savaşı’ndan sonra halkın zenginliği elinden gitmiş hayvanları yağma edilerek üzerlerine ağır vergiler yüklenmiştir. Topraksız kalan Tatar köylerinin sayısı ülkenin %72’sidir. Nitekim 1858-1859 senelerinde Kefe kazasının topraksız köylüleri, ziraat nezaretine bu yönde başvurdukları zaman, nezaret bunun mümkün olamayacağını bildirmiş ve toprak isteyenlere Orenburg Vilayeti’ne göç etmeyi teklif etmiştir.221 Bu tarihten sonra, halkın topraktan mahrum kalması ise göçün en büyük sebebidir. Örneğin 1872 yılında Kefe kazasında Gramatçikof adlı bir çiftlik sahibi ile Tatarlar arasında çıkan dava, 124 Tatar hanenin yerlerinden çıkarılarak kovulmalarıyla sonuçlanmıştır.222 Rumeli’ye dönük emperyalist politikaların izlenmesinde ekonomik çıkarları göz önünde bulundurmak gerekir. Çünkü Türk nüfusun göçü sonrası boşalan yerleşim yerleri, araziler ve mallar ücretsiz yahut çok düşük bedellerle Hıristiyan ahalinin eline geçmiştir. 223 Topraksızlık nedeniyle göçler, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında da devam etmiştir. Nitekim Ruslar ve Bulgarlar Türkleri katliama ve soyguna maruz bırakarak zorla topraklarından çıkarıp göçe zorlamışlardır. Bulgar Meclisi (Sobranya) 1880 yılında kabul ettiği bir kanunla Türklerin sahip olduğu toprakları Bulgarlara vermiştir.224 Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 56. 1793 yılında bölgede bulunan P.S. Pallas, Kırım’da toplam 202.780 nüfusun 168.923’lük bölümünü Müslüman nüfusun teşkil ettiğini tespit etmiştir. Abdullah Saydam, A.g.e., s. 66. 219 1 desatina, 1.09 hektara eşittir. Valeri Vozgrin, A.g.m., s. 477. 220 Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 29; Ayrıca 1796 senesinde Kırım Tatarlarından alınarak zadegâna verilen topraklar resmi istatistiklere göre 288.064 desetinadır. Bundan başka hâkimler, memurlar, mirzalar ve diğerleri de Kırım köylüsünün ellerinden topraklarını almışlardır. Kırım Tatarlarını ise step ve dağlık bölgelerde yaşamaya zorlamışlardır. E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 71. 221 E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 83-84. 222 E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 90. 223 Faruk Kocacık, A.g.t., s. 86. 224 Nedim İpek, A.g.e., s. 21. 217 218 36 Çarlık Rusyası’nın, Türklerin elinden aldığı arazileri yeni yerleştirdiği Rus göçmenlere vermesi, Kırım’dan 1890’da Osmanlı Türkiye’sine yeni bir göç dalgası başlatmıştır. Ve bu göç 1891 de son raddeye ulaşmıştır. Kırımdaki Rus idaresi, göçü engellememiş ve göç edenlerin sayısı 18-20 bin civarında olmuştur. 225 2.3.1.3. Dini Baskılar ve Asimile Faaliyetleri XIX. yüzyıl boyunca Çarlık idaresinin Kırım politikası yalnız demografik ve ekonomik faaliyetlerle sınırlı kalmamış, idari ve kültürel çalışmalar da yapılmıştır. 226 Kırım Tatarlarını bir arada tutan en önemli etken hâlâ din ve din adamları olduğu için bu iki etkenin yok edilmesine yönelik çalışmalara girişilmiştir. General Potemkin Kırım’da, 1783 yılından başlayarak Sudak Cami’yi ve yine o sene Taman’daki Büyük Cami’yi, Ortodoks kilisesine çevirmiştir.227 Rejim ayrıca bir taraftan din adamlarını ve müderrislerini tutuklayıp hapis ve sürgün yoluyla toplumdan uzaklaştırmakta, diğer yandan camileri yıkmış yahut Ortodoks kiliselerine dönüştürmüştür.228 Rusların, Rumeli’de Hristiyan toplulukların birlikte yaşadıkları topraklarda Müslüman nüfusu temizleme hedefi de göçe yol açmıştır. 229 Rus olmayan halklara Rus kültürü Ortodoks kilisesi aracılığıyla benimsetilmeye çalışılmıştır. Hatta bütün bunlar kendisini Müslümanların hamisi olarak gördüğü ve Ufa’da Orenburg müftülüğünün kurulmasında önayak olan II. Katerina zamanında yaşanmıştır. Bazı şehirlerde büyük camilerin yapılmasına izin verilirken Kırım’daki camiler tahrip edilmiş yahut yıkılmışlardır.230 Kırım Tatarlarının dini duygularının güçlü kalmasına tesir eden hususlardan birisi hacca gidip gelenlerin halka tesiridir. Yerli halkın dini hislerinde güçlü etkiler yapan bu durum, Çarlık idaresini rahatsız etmiştir. Ruslar söz konusu durumu ortadan kaldırmak amacıyla, hacca gidecek olanların pasaport işlemlerini güçleştirmiş, Bu dönemde Tavrida Vilayeti’ndeki Rusların sayısı 1.477.790’a ulaşarak nüfusun %70’ini oluştururken Tatarların oranı %13’e düşmüştür. Süleyman Erkan, A.g.e., s. 35. 226 Çarlık hükümeti diğer Müslüman bölgelerden farklı olarak Kırım’daki dini faaliyetleri kontrol altına alabilmek için özel uygulamalar yapmıştır. 22 Eylül 1878 yılında yayınlanan emirname, imparatorluktaki tüm Müslüman bölgeleri kapsamasına rağmen Tavriçesk (Kırım) bölgesinin özel durumu nedeniyle bu emir dışında olduğu belirtilmiştir. Emirnameye göre, Orenburg bölgesinde Müslüman din adamlarının teklifi ile bir müftü seçilmesine izin verilmesine rağmen söz konusu müftüye Kırım Tatarları üzerine hükmetme yetkisi verilmemiştir. Kırım için bölge valisinin teklifi ile Çarlık hükümeti tarafından onaylanan Kırım Tatarları arasından ayrı bir müftü seçilmiştir. Görüldüğü gibi Kırım, Çarlık rejimi için ayrı bir öneme haizdir. Bu denli ciddi ve sıkı bir politikanın belirlenmesi Rusya’nın, Kırım üzerinden neler yapmak istediğini ispatlar niteliktedir. Hayri Çapraz, A.g.m., s. 66. 227 Edige Kırımal, A.g.e., s. 52; Camileri kapatmak veya kiliseye çevirmek yolu ile Yalta kazası hariç Kırım’da 1805’te 1558 cami, 5139 müezzin bulunurken, bu sayı 1914’te 728 cami, 942 müezzin, imam ve hatip olarak değişmiştir. E. F. Gözaydın, A.g.e., 67. 228 Müstecib Ülküsal, Kırım Türk Tatarları (Dünü-Bugünü-Yarını), s. 129. 229 Faruk Kocacık, A.g.t., s. 86. 230 Abdullah Saydam, A.g.e., s. 67. 225 37 Müslümanların Osmanlı Devleti’ndeki dini idareler ile irtibatlarını engellemeye çalışmış, hacca gidenler gizli takip altına alınarak Rusya’nın Kaluga ve Yaroslovl bölgelerine sürülmüşlerdir.231 1828’de Kırım’da Ortodoks misyoner faaliyetleri resmi olarak yeniden başlatılmış ve 1831 yılında Tavrida Kilisesi İdaresi kurulmuştur. Bu kurumun amacı Kırım Tatarlarını Volga boyu ve Ural bölgelerinde yaşayan Müslümanlardan ayırmaktır. Ayrıca misyonerlik faaliyeti gösteren insanlara devlet hazinesinden tahsisat bile verilmiştir.232 1860-1861 göçünden sonra hükümet vakıflara el koyduğu gibi şiddeti de arttırmış ve Ortodoks kilisesi vasıtasıyla Türk-İslam kültürüne karşı iki taraftan saldırıya geçmiştir. Cephenin biri mekteplere diğeri de camileredir. Birincisine daha fazla ehemmiyet gösterdiğinden mekteplerle ilgili planlar yapılmıştır. Çar hükümeti böylece asri mekteplerde Tatar dili ile tahsil etmek imkânını kökünden çıkarıp atmıştır.233 Kırım Tatarlarını asimile etmenin bir yolu da eğitim olmuştur. Türklerin Ruslaştırılması amacıyla, Nikolay İlminski’nin eğitim metodu Çar II. Aleksander tarafından kabul edilerek uygulamaya konulmuştur. Bu eğitim metodu Rus eğitim dilinin ve Ortodoksluk dininin Rus olmayan unsurlara öğretilmesi şeklinde olacaktır. Dönemin Kazan Dinler Akademisi Profesörü ve Ortodoks misyoneri olan Nikolay İlminski, 1863 yılında din değiştiren Tatar gençleri için kendi dillerinde eğitim yapan okullar kurdurmuştur.234 Söz konusu okullarda özellikle yerli elit tabakanın çocukları, Avrupai tarzda yetiştirilerek toplumun Ruslaşmasında örnek kişiler olarak hedeflenmiştir.235 İlminski metodu doğrultusunda 1882’de okullarda Müslüman idarecilerin bulunması yasaklanmış ve aydın Müslümanların müftülük idaresinin başına geçmesi de engellenmiştir.236 Ayrıca din adamları ve Tatar ailelerdeki el yazma kitaplar toplanarak İçişleri Bakanlığı’nın emri ile yakılmıştır. Hayri Çapraz, A.g.m., s. 67. 232 Valeri Vozgrin, A.g.m., s. 474. 233 E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 89. 234 Abdullah Saydam, A.g.e., s. 70. 235 Aleksander Bennigsen - C. Lemercier Quelquejay, Stepte Ezan Sesleri, Nezih Uzel (çev.), Selçuk Yayınları, İstanbul 1981, s. 11. 236 Süleyman Erkan, A.g.e., s. 28; Ayrıca, Eğitim Bakanlığı müfredatı ile hedeflenen amaç, Kırım içinde Rus olmayanları dil, din ve yaşayış olarak Ruslaştırmaktır. Rus yazarı Markof’a göre, 1863’te eğitim kurumlarının Tavrida Ruhani İdaresi altında bulunacağı haberleri ve hele büyük papazın Kırım’a gelmesi gibi söylentiler Kırım Tatarları arasında göçün en büyük sebeplerinden biri olmuştur. E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 90. 231 38 Çarlık Rusyası’nın Panslavizm politikası237 doğrultusunda, Türk topraklarında uygulamaya çalıştığı asimile faaliyetleri, Çarlık yönetimine sunulan raporlarda açıkça görülmektedir. Rus Eğitim Bakanı Tolstoy’un, Çar II. Aleksander’a sunduğu mektupta; “Rus olmayan milletleri eğitip aydınlatmanın ve onlara Rusluk ruhunu aşılamanın devletimizin takip ettiği siyaset bakımından son derece ehemmiyetli olduğu kanaatindeyim” ifadesi Rus devletinin meseleye bakış açısını özetler niteliktedir. 238 XIX. yüzyıl boyunca İslâma karşı sürdürülen Rus saldırıları bir hayli Tatarın Hıristiyanlığı kabul etmesinde etkili olmuştur. Bu durum da Tatarlar arasında dini ve kültürel uçurumlara yol açmıştır.239 Gerek Rusların bu faaliyetleri gerekse dindar olan insanların kâfir devlet’te yaşamanın caiz olmadığı düşüncesi göçün sebepleri arasında yer almaktadır. Nitekim Trabzon Valisi Osman Paşa’nın İstanbul’a gönderdiği 25 Ağustos 1860 tarihli yazısında belirttiğine göre; Trabzon’a gelen Kırım ve Kafkas müftü, mirza ve özdenleri, İslam dinine mensup oldukları için Osmanlı Devleti’nden ayrılamayacaklarını ve Rusya’ya tabi olamayacaklarını beyan edip göç etmek istediklerini, fakat Rusya’nın güçlük çıkarabileceği dikkate alınarak meselenin iki devlet arasında yapılacak görüşmeler ile halledilmesini istemişlerdir.240 2.3.1.4. Demografik Yapının Değiştirilme Siyaseti Türk hanlıklarının bulunduğu topraklarda uygulanan demografik değişim, Rus sömürge siyasetinin ana amaçlarındandır. Böylece işgal edilen topraklara Hıristiyan nüfus yerleştirilerek bölgede hâkimiyet kalıcı hale getirilecektir.241 Ruslar, nüfus politikasının ilk aşamasında, halkı sıkıştırarak topraklarından çıkarmakta ve Rus halkının oralara göçürülmesini sağlamaktadır. Böylece Rus Hıristiyan kültürünün, Rus olmayanlara Ortodoks kilisesi aracılığı ile zorla benimsetilmesi süreci başlatılacaktır.242 Slav halkların kültürel ve siyasal birliğini ifade etmektedir. İlk olarak bu tabiri 1826 yılında Slovak yazar J. Herkel kullanmıştır. J. Herkel, Panslavizmi, Slav dili üzerine Latince kaleme aldığı bir eserinde kullanarak ilmi literatüre sokmuş ve dolayısıyla bu sözün sonraları siyasi bir terim olarak ele alınmasına yol açmıştır. Herkel’e göre Panslavizm, edebi milli manada bütün Slav kavimlerinin kültür sahasında karşılıklı olarak ele alırken, siyasi alanda ise bütün Slav kavimlerinin büyük bir devlet halinde birleşmeleri olarak ifade edilmiştir. Daha fazla bilgi için bkz. Mithat Aydın, “XIX. Yüzyıl Ortalarında Panslavizm ve Rusya”, Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, S. 15 Denizli 2004, s. 1-2. 238 Süleyman Erkan, A.g.e., s. 26. 239 Bennigsen-Ouelquejay, A.g.e., s. 11. 240 Abdullah Saydam, A.g.e., s. 70. 241 Ahmet Gündüz, “Rusya’nın Türk İllerinde Yayılması ve Osmanlı Devleti’ne Yapılan Türk Göçleri”, Türk Dünyası Araştırmaları, S. 161, 2006, s. 75. 242 E. F. Gözaydın, A.g.m., s. 68. 237 39 İstemediği unsurları Osmanlı topraklarına gönderen Çarlık idaresi, böylece imparatorluğun güneyindeki eski nüfustan kurtulup buraları daha kolay Ruslaştırıp Hıristiyanlaştırmaktadır. Bu siyasetin neticesinde; “Kırım Tatarları bulundukları topraklardan çıkarılarak yerlerine Rumlar, Ermeniler, Bulgarlar, Moldovyalılar, Arnavutlar, Almanlar, Avusturya’dan gelme Çekler, Estonlar, Lehler, Yahudiler, Litvanyalılar, Çingeneler, Rus köylüleri, Kuban Kozakları, Pravoslavnıiy (Ortodoks) kilisesince günahkar ve suçlu görülmüş Dubohorlar,243 Molokanlar,244 Rus çiftlik sahiplerinin zulmünden kaçmış köylüler, askerler, kürek mahkumları, ikamet ettiği kasabadan kovulmuş hırsızlar ve nihayet bütün bunları evlendirmek için Krıijanovskiy ve Şumalileviç adlı kişilerin aracılığı ile Lehistan’dan her biri beşer rubleye getirilmiş kadınlar yerleştirilmiştir.”245 Kırım’ın işgali üzerinden çok geçmeden başlamış olan tutuklamalar, Kırım’dan kovma ve sürgünler, Rus memurlarının Tatar halkına karşı gösterdikleri nefret ve muamelelerindeki olumsuzluk, Tatar köyleri arasında kilise ve manastır yapılması ve ardından yapılmaya çalışılan Ruslaştırma siyaseti, bütün bunların hepsi Rus emperyalizminin Kırım’da Tatar nüfusunu yok etmek için uygulamaya koyduğu formüllerdir. 246 Kısacası Rusya ele geçirdiği bütün bölgelerde Rus nüfusu yerleştirme politikasını hayata geçirmeye çalışmıştır. Sadece Kırım değil, Kafkasya, 93 Harbi sonrası Doğu Anadolu,247 Türkistan ve Çin, Rus göçmenlerin yerleştirildiği topraklar olmuştur.248 2.3.1.5. Devlet ve Yerel Yöneticilerin Göçe Teşviki Kırım’ın birçok yerinden istenildiği ve müsaade edildiği kadar gerçekleşen bu göçlerin Rus hükümetinin iradesiyle gerçekleştiği görülmektedir.249 Mesela 1803 ila 1805 yılları arasında Tatarların göçü devam etmektedir. Çar I. Aleksander, Herson Valisi’ne şu şekilde emir vermiştir; “İkametgâhlarını bırakıp dini itikatlarının peşine kapılarak Türk toprağına geçmek isteyen halklardan hiçbir fayda gelmeyeceğini, Kırım’ın dağlık tarafının başka halklarla 243 Dubuhorlar, Ortodoks Hıristiyanların XVIII. yüzyılın ikinci yarısında Rusya’da ortaya çıkan bir koludur. Dubohorlar, Ortodoks Hıristiyanların geleneklerini, papazlarını reddedip yalnız kendi topluluklarının başında bulunan kimseleri Allah yolunda sayarlar. Çar hükümetine boyun eğmedikleri ve askerlik mükellefiyetinden kaçındıkları için ağır baskı altında kalmışlardır. XIX. yüzyılın sonlarında Kanada’ya göçmüşlerdir. Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 45. 244 Molokanlar, bunlarda duhovnıiy Hıristiyanların bir kolu olarak XVIII. yüzyılın ikinci yarısında Rusya’da ortaya çıkmışlardır. Papaz ve kiliseleri inkâr eder, ibadet ve dualarını evde yapmaktadırlar. Topluluklarının başında kendi aralarından seçtikleri Presviterler bulunmaktadır. Ahmet Özenbaşlı, Aynı yer. 245 Ahmet Özenbaşlı, Aynı yer. 246 Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 46. 247 Çarlık Rusyası 1877-1878 Savaşı sonrası Osmanlı Devleti’nden ele geçirdiği Kars yöresine hiç zaman kaybetmeksizin Rus asıllı topluluklar olan Molakanları yerleştirmiştir. Süleyman Erkan, A.g.e., s. 38. 248 Süleyman Erkan, A.g.e., s. 38-39. 249 E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 91. 40 doldurulduğu takdirde daha fazla fayda ve mamurluk getireceğini göz önüne almak suretiyle buralarda toprağa malik olanlardan göç etmek isteyenler olursa onlara mani olmamanızı emretmeğe lüzum gördüm. Yalnız şu şart ile ki böyle muhacirlerin topraklarının hususi ellere verilmesi hakkında emir çıkıncaya kadar buraları tamamen hazineye alınıp hazinenin ayrılmaz mülkü sayılmalıdır. Aynı zamanda size ihtar ediyorum ki göç etmek için müsaade isterken, Tatarlar arasında bu müsaadeyi benim tarafımdan olan bir ikram, lütuf havası veriniz ve Osmanlı Devleti ile olan anlaşmamıza göre bu ikramın yalnız Muhammed dininden olan tebaalarımıza mahsus olduğunu bildiriniz. Bu göçlere böyle renk verilmesi, defalarca olduğu gibi yine Bab-ı âli tarafından oradan göçen Hıristiyanlar hususunda şikâyet vaki olduğu takdirde faydadan hâli olmaz. Bu takdirde biz onunla anlaşmış oluruz.”250 İmparatorluğun başındaki kişinin böyle düşünmesi, diğer devlet memurlarının nasıl hareket ettiklerini açıkça göstermektedir. Dönemin günlük yaşantısını gözlemlemiş Pallas251 ve Reuilly adlarında asrın meşhur âlimleri bile Kırım’dan Tatarların bu sebeplerle göç edeceğini belirtmişlerdir.252 Levitski’ye 253 göre, 1803 tarihi, Rus çarının emriyle, Dâhiliye vekili Koçubey’in, Kırım’ı Tatarlardan temizlemek için yaptığı ilk tecrübedir. Aynı zamanda Kırım Tatarları için de böyle bir durum ilk defa olmuştur. Böylece halk fermanı alır almaz pasaportlarını alarak göçmeye başlamıştır.254 XIX. yüzyıl başında Rus İçişleri Bakanı Koçubey’in (Kochubei) başını çektiği bir grup, Kırım’da tehcir siyasetine devam edilmesi düşüncesini savunmuştur. Fakat aynı dönemde Novorosisky Genel Valisi’nin çıktığı bir keşif gezisi sırasında Kırım’ı harap halde görmesi ve hazırladığı raporda bunu Petersburg’a iletmesi, Kırım’dan göçlerin engellenmeye çalışılmasına ve verilen pasaportlara da el konulmasına yol açmıştır.255 Çar II. Aleksander’a (1818-1881) göre, Tatarları Kırım’da tutmak hatadan başka bir şey değildir. Mahalli yöneticilere gönderdiği emirde özetle; Tatarların göçlerine gizli ya da açık bir surette mani olmak asla uygun değildir. Aksine gönüllü olarak yapılan bu göç hareketi Kırım’ı istenmeyen unsurlardan temizleyecektir. demektedir. Merkezin bu Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 47. Pyotr Simon Pallas (1741-1811): 1767’de Petersburg akademisinin üyesi olan Pallas, XVIII. yüzyılın sonlarında Kırım’da yaşamıştır. 252 Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 48. 253 G. Levitski: XIX. yüzyılın son yarısında askeri levazımat dairesinde son derece doğrulukla çalışan bir generaldir. Yaşadığı dönemde, Kırım Türkleri hakkında yazıp bıraktığı hatıratı 1879’daki vefatından sonra varisleri tarafında Vesnik Yevropı mecmuasına verilmiş ve aynı şekilde yayınlanmıştır. E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 79. 254 E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 77. 255 Abdullah Saydam, A.g.e., s. 68. 250 251 41 tavrından dolayı normal olarak Kırım Tatarlarının göçü daha da hızlanmış ve artmıştır.256 Rus memurların en büyüğünden en küçüğüne kadar hepsi Tatarları göç ettirmek işine kutsal bir vazife gibi bakmışlardır. Hatta Aluşta bölge idaresinin, Aluşka köy idaresine yazdığı 323 numaralı mektupta bunu özetle şöyle ifade etmişlerdir.257 Türkiye’ye göç etmek isteyen Tatar ve Nogayların göçü için kolaylık sağlanması, pasaport alım işlemlerinde hızlı hareket edilmesi, sorun çıkaran memurun olmaması gerektiği belirtilmiştir. Yine Rus valileri hükümetten aldıkları gizli tahsisat ile Osmanlı topraklarından getirecekleri iyi Türkçe konuşan Rum ve Ermenileri, Kırım’da göç propagandası yapmak için kullanmayı planlamışlardır. Bunlar kendilerini güya Türk sultanı tarafından yollanmış vekiller gibi göstererek, Tatar halkının anlayamadığı bir takım ayet ve hadislerden bahsedip artık küffar elinde horlanmanın manasının kalmadığını ve hicretin vacip olduğu gibi propagandalar ileri sürerek Kırım Tatarları arasında Osmanlı Devleti’ne göçü teşvik etmişlerdir.258 Ayrıca padişahın, göçüp gelecek muhacirler için yeni köyler ve şehirler yaptırdığını topraklar hazırladığını söylemişlerdir. Bu propagandalar sonucu Tatarlar grup grup Osmanlı topraklarına göç etmişlerdir. Diğer yandan 3 sene içinde göçmeyen Tatarları hükümet zorla göçürecek şayialarının yayılması, yapılan propagandalardan bir başkası olmuştur.259 Osmanlı Devleti, Kırım ve Kafkasya Müslümanlarına ne kadar kucak açmışsa, Çarlık Rusyası o derece Müslümanları ele geçirdiği yerlerden çıkarmaya çalışmıştır. 260 Kırım’daki Çarlık idaresi, Osmanlı topraklarına göç eden Tatarların bir daha geri dönmemelerine yönelik tedbirler almıştır. Örneğin 1902 yılında Kırım’ın Yalta, Akmescit, Gözleve vesair bölgelerinden 150.000’den fazla Tatar, aileleriyle birlikte Osmanlı Devleti’ne göç etmek üzere Rus makamlarından pasaport talebinde bulunmuşlardır. Bu talep karşısında Kırım Valisi Terepof’un eğer Rusya tabiiyetini terk ederek bir daha dönmemek üzere pasaport isterlerse, kendilerine yardımcı olacağını söylemesi Çarlık rejiminin Tatarlara tahammül edemediğinin açıkça göstergesi olmuştur.261 Abdullah Saydam, “Rusya’nın Kırım ve Kafkasya’yı İstilasında Uyguladığı Demografik Yöntemler”, s. 99. Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 55. 258 Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 61. 259 Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 62. 260 Süleyman Erkan, A.g.e., s. 43. 261 Süleyman Erkan, A.g.e., s. 44. 256 257 42 2.3.1.6. Askerlik Meselesi Kırım’da işgalden beri ardı arkası kesilmeyen haksızlığın ve bilhassa topraksızlıktan doğan zaruretin üstüne, 1874 senesinde askerlik emrinin ansızın çıkarılması halkın yurtlarını terk etme sebepleri üzerine bir tanesini daha eklemiştir.262 Kırım Savaşı sonrası özellikle Rusların 1874’te Kırım Tatarlarının askere alınacağını ilan etmesi ve Osmanlı Devleti’ne karşı kurşun sıkmam diyen Rusya Türklüğü arasında başlayan milliyetçilik akımı, Rusya’yı rahatsız etmiş ve bu da yeni bir göç dalgasının başlamasına neden olmuştur.263 Çünkü bu emir, milli ve dini duyguları haddinden fazla sarsmıştır. Dindar ailenin ve çevrenin verdiği terbiye ile büyüyen gençlerce dahi, Rus ordusunda hizmet etmek ve hele de ırkdaşlarına, dindaşlarına karşı savaşa girmek mecburiyeti ölümden daha ağır gelmiştir. Kırım halk müziğinin en hazin parçaları da göç ve özellikle askerlik meselesinden dolayı halkın duyduğu üzüntü ve ızdırapları ifade etmiştir. 264 Buna dayanamayan anneler, babalar, derhal göç etmeye koyulmuşlardır.265 E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 90. Hilmi Bayraktar, A.g.m., s. 408. 264 1874 yılında başlayan mecburi askerlik, Kırımlı bir din adamının şiirine de konu olmuştur. Bu şiirin bir bölümü şöyledir; Moskof kralının keldi bir emri / Tatarlar askere alınmalı gayri / Kırım memurları dolaştı her yeri / Fena müşkül oldu hali Kırım’ın, bir haber vereyim kulak verin söze! / Gelin dinleyin söyleyim size! / Bu hicret Resul’den mirastır bize / Fena müşkül oldu hali Kırım’ın. Şiirde ifade edildiği gibi Kırım halkı Hıristiyan bir orduda askerlik yapmamak için göçe yönelmiştir. Altan Araslı, “Kırım Türkleri Muhacir Türküleri ve Halk Destanları”, Emel Dergisi, S. 56, (Ocak-Şubat 1970), s. 26. 265 E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 91. 262 263 43 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM GÖÇ VE İSKÂN POLİTİKASI 3.1. OSMANLI DEVLETİ’NİN MUHACİRLERİ İSKÂN POLİTİKASI İskân terimi, yerleştirme, vatanı veya evi olmayan kimseleri vatan veya ev sahibi yapma, boş bir bölgeye insan yerleştirme gibi çeşitli anlamlara gelmektedir. 266 Bu çerçevede ülkelerin üretime geçebilmeleri ve kalkınabilmeleri için iskân ve dolayısıyla nüfusu arttırma çalışmaları çok önemli bir işlev arz etmektedir. Hakeza bu durum tarihin en önemli ve en uzun Türk devletlerinden birini kurmuş olan Osmanlı Devleti’nde de tezahürünü aynen göstermiştir.267 Başlangıçta muhaceret sorununa mahalli tedbirlerle çare bulmaya çalışan devlet, muhacir sayısının artış göstermesi üzerine, muhacir sevk ve iskân işleriyle merkezi düzeyde ilgilenmek gerektiğini fark edecek ve bu nedenle özel komisyonlar kuracaktır. Böylelikle devlet, ihtiyaç üzerine kurulan ve lağv edilen bu komisyonlar vasıtasıyla, göç ve muhacir soruna çözüm getirmeye çalışacaktır. Osmanlı Devleti’nin iskân politikasını belirleyen etkenler şunlardır; İlk olarak Kırım, Kafkasya ve Rumeli’den göç etmek zorunda kalan muhacirleri bulundukları yerlerden alıp, ülkenin muhtelif yerlerine yerleştirmektir. İkincisi yerleştirdiği muhacirlerin ekonomik olarak kendi kendine yetecek bir hale geleceği zamana kadar yevmiye, iaşe, toprak, hane vesaire ihtiyaçlarının karşılanması çalışmalarıdır. Diğeri ise iskân edilen muhacirlerin problemleri ve çözüm yollarıdır. Bu saydığımız üç etkene çözüm bulabilmek amacıyla Osmanlı Devleti komisyonlar kurmuş, nizamnameler yayınlamış, yerli ahaliyi yardıma teşvik etmiş, arazi tespitleri ve ıslah çalışmaları içine girmiştir. Nitekim devlet, nizamnamelerin gereksiz kaldığı durumlarda o bölgeye mahsus emirler çıkarmıştır. Bunlar Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu şartlardan dolayı uygulamak zorunda kaldığı iskân politikalarını oluşturmaktadır. Bir de devletin stratejik, ekonomik, demografik ve dini olarak takip ettiği bir iskân politikası vardır ki bu durum ülkeye gerçekleşen zorunlu göç ile beraber uygulanmaya çalışılmıştır. Bunlardan biri ülkede bulunan gayrimüslim nüfusa karşı Müslüman-Türk nüfusunu arttırma ve dengeleme çabalarıdır. İkincisi ülkede boşalmış 266 Meydan Larousse Büyük Lügat ve Ansiklopedi, “İskân”, c. V, Meydan Yayınevi, İstanbul (y.t.y.), s. 418. Osmanlı Devleti’nde iskân konusu hakkında daha fazla bilgi için bkz: Yusuf Halaçoğlu, XVIII. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun İskân Siyaseti ve Aşiretlerin Yerleştirilmesi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1991; Cengiz Orhonlu, Osmanlı İmparatorluğu’nda Aşiretlerin İskânı, Eren Yayıncılık, İstanbul, 1987. 267 Ömer Lütfi Barkan, “Bir İskân ve Kolonizasyon metodu olarak Sürgünler”, İ.Ü. İktisat Fakültesi Mecmuası, c. 11, S. 1-4, 1949-1950, s. 528-529. 44 veya hiç kullanılmadan duran tarım arazilerine muhacirleri yerleştirilerek ülkenin ekonomisine ve imarına katkı yapılması düşüncesidir. Üçüncüsü, ülke içinde kontrol altına alınamayan veya yerleşik halde bulunmayan muhtelif toplulukları (Arap, Kürt, Yörük), iskân edilecek muhacirler vasıtasıyla devlet otoritesi altına almaktır. Ve son olarak, yıllarca Rus devletiyle mücadele halinde olan Müslüman muhacir topluluklarının ( Çeçen, Dağıstan, Çerkes, Tatar, Nogay ) orduya katılmaları ile askeri yapının güçlendirilmesi hedefidir. 3.1.1. Nüfusun Arttırılması 3.1.1.1. Tarımsal Üretim Osmanlı Devleti bir yandan muhacirlerin göç problemleriyle yoğun bir şekilde uğraşırken aynı zamanda yabancı göçünü de teşvik etmiştir. Rusya, Fransa ve bazı Güney Amerika ülkelerinde, toprak, tarım ve hayvancılık kredisi verilip vergi muafiyeti sağlanarak dışarıdan göçe zemin hazırlanmıştır. 268 Osmanlı Devleti de 1857 yılında böyle bir girişimde bulunmuş ve Tanzimat yüksek kurulu, Mart 1857 yılında dışarıdan göçü teşvik eden ve ülke nüfusunun arttırılmasına yönelik bir karar yayınlamıştır. Bu karara göre, Osmanlı vatandaşı olmayı ve yasalarına uymayı kabul eden herkese ülke kapılarının açık olduğu ilan edilmiştir. 269 Yine Osmanlı Devleti’nin muhacirleri iskân amaçlarından biri ekonomik hedeflerdir. Bir tarım ülkesi olan Osmanlı Devleti’nde sanayinin geri kalmış olması tarımsal üretimi bir kat daha önemli kılmıştır.270 Kırım ve Kafkas muhacirleri kendilerine tahsis edilen arazileri işleyerek üretici duruma geçecekler ve böylece devlet hazinesine vergi yoluyla katkı sağlayacaklardır.271 3.1.1.2. Gayrimüslim Nüfusa ve Yabancı Devletlere Karşı Denge Unsuru Olarak Muhacirler Göçün yaşandığı 1770’li yıllardan itibaren Osmanlı Devleti, Müslüman muhacirleri sınırdan giriş yaptıkları yakın mahallere iskân etmiştir. Bununla hem Rus ilerlemesinin karşısında bir tampon bölge yaratılması amaçlanmakta hem de toprakların Abdülkadir Gül ve Salim Gökçen, Son Dönem Osmanlı Nüfusu ve Ecnebiler Meselesi, Cedit Neşriyat, Ankara 2010, s. 29. 269 Kemal H. Karpat, Osmanlı’dan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler, s. 153. 270 Süleyman Erkan, A.g.e., s. 91. 271 Raşit Gündoğdu, “Arşiv Belgeleri Işığında Kırım ve Çerkes Göçleri”, Uluslararası Göç Sempozyumu Bildiriler, 811 Aralık, Zeytinburnu Belediyesi Yayınları, İstanbul 2006, s. 124. 268 45 geri alınması durumunda muhacirlerin seri bir şekilde geri dönüşleri sağlanmış olacaktır.272 Bunun yanı sıra muhacir iskânı ile devlet içerisindeki asayişin korunmaya çalışılması, iskân politikasının önemli bir ilkesini oluşturmaktadır. Mesela Kırım ve Kafkasya’dan, Kırım Savaşı sonrası gelen muhacirlerden bir kısmının Rumeli’de, bir kısmının da Anadolu’daki aşiretlere yakın bölgelerde iskân edilmiş olması bu doğrultuda hareket edildiğini göstermektedir. Öyle ki dış ülkelerin desteğiyle Rumeli’de çıkarılacak bir isyan ancak buraya yerleştirilecek Türk-Müslüman nüfus vasıtasıyla önlenebilirdi. 273 Yine göç eden Müslüman muhacirlerin Kırım, Kafkas ve Rumeli kökenli olması onların sürekli savaş halinde bulunan Osmanlı Devleti’nin asker ihtiyacını karşılamasına önemli katkı yapacaktır. Hele ki Kafkas muhacirlerin sürekli mücadele içinde bulunduğu Ruslara karşı dirençleri ve savaş kabiliyetleri, bunların Rusya ile yapılacak savaşlarda yararlı olacağı düşüncesini daha da güçlendirmiştir.274 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi’ne kadar üretim ve imara katkı amacıyla iskân edilen muhacirler, bu savaştan sonra potansiyel bir asker olarak görülmüştür.275 1878 yılına kadar dışarıdan gelen muhacirler arasında dini siyasi ve ictimâi ayrım gözetilmemiştir.276 Yabancı ayrımı yapılmamasının sebebi, devletin nüfus çokluğunu en önemli zenginlik kaynağı olarak görmesidir. Fakat bunların zaman içerisinde ülke aleyhine faaliyetlerde bulunmaları üzerine II. Abdülhamit, yabancı göçüne engel koymuştur.277 3.1.1.3. Aşiretleri Devlet Otoritesi Altına Almak Osmanlı Devleti, aşiret ve kabileler halinde yaşayan toplulukları reislerinden ayrı yerlere ve parça parça iskân etmeye çalışmıştır. Böylece kabileler üzerindeki geleneksel otorite, muhacirler vasıtasıyla yıkılarak, kabileler devlete ve saltanata bağlı tebaa haline getirilecektir.278 Abdülkadir Gül ve Salim Gökçen, A.g.e., s. 28. Süleyman Erkan, A.g.e., s. 91. 274 Ahmet Gündüz, A.g.m., s. 80. 275 Selim Deringil, “XIX. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’na Göç Olgusu Üzerine Bazı Düşünceler”, Prof. Dr. Bekir Kütükoğlu’na Armağan, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Araştırma Merkezi, İstanbul 1991, s. 437. 276 Faruk Ayın, “ 1878’de Osmanlı Devleti’nde Meydana Gelen Göç Hareketleri ve Göçmenlerin İskânı”, Askeri Tarih Bülteni, S. 34, (Şubat 1993), s. 35. 277 Abdülkadir Gül ve Salim Gökçen, A.g.e., s. 30. 278 Abdülkadir Gül ve Salim Gökçen, A.g.e., s. 28. 272 273 46 Yine asayişin sağlanamadığı yerlerde, muhacir yerleştirilmesi durumunda düzenin sağlanacağı düşünülmüştür. Bu amaçla Dersim, Suriye ve Filistin gibi asayişin bozuk olduğu yerlerde devlete bağlı unsurlar arttırılmıştır.279 Diğer taraftan Kırım ve Kafkasya’dan gelen muhacirlerin iskânı ile Kürt ve yerleşik olmayan aşiretlerin devlet düzenine alıştırılacağı planlanmıştır.280 Aynı şekilde Anadolu’da kanun tanımaz aşiretlerinin güvenliği bozacak hareketlerini önlemek için buralara iskân edilecek muhacirler önemli bir denge ve güç unsuru olarak düşünülmüştür.281 3.2. 1853-1876 TARİHLERİ ARASINDA GÖÇ VE İSKÂN POLİTİKASI Osmanlı Devleti’ne 1850’li yılına kadar gelen muhacirlerin büyük çoğunluğu Kırım menşelidir. Devlet, bu muhacirlerin yerleştirilmesini Şehremaneti, Ticaret Nezareti, Zaptiye Nezareti ve devletin diğer organlarıyla çözmeye çalışmıştır.282 Fakat Kırım Savaşı sonrası yaşanan kitle göçleri, bu birimlerin ve uygulamalarının yetersiz hale gelmesine yol açmıştır Bundan sonra Kırım’dan çıkan muhacirlerin Rumeli’ye yerleştirilmesi için ilk defa bir talimatname hazırlanmıştır. 3 Mayıs 1856 tarihli Silistre Valisi’ne gönderilen talimatname, devletin 1856 yılından 1876’ya kadar uygulanan muhacir iskân politikasının işleyişinde büyük oranda dikkate alınmıştır. 283 Göçlerin artmasıyla birlikte söz konusu talimatnamelerin yanında bir takım kararlar da alınmıştır. Bunlardan biri 1857 yılında Kırım’dan Osmanlı topraklarına yerleşmek isteyen Yahudi taifesi için çıkan karardır. Bu karar gayrimüslimlerin iskânında takip edilen yöntemi göstermesi bakımından önemlidir. 284 Yabancı göçü ve iskânına dair bir başka karar ise 9 Mart 1857’de padişah tarafından onaylanmıştır. Bu kararname, sultana bağlılık yemini ederek onun tebaasından olmaya ve ülke kanunlarına saygı göstermeye hazır olan herkese Osmanlı Devleti kapılarının açık olduğunu ilan etmektedir.285 Ocak 1860 yılında devlet tarihinde ilk defa muhacirlerin sevk ve iskânıyla ilgilenen bir komisyon kurulmuştur. Bu komisyon muhacir iskân işlerinde 1856 tarihli talimatnameyi uygulamaya çalışmıştır. Yine 16 Ağustos 1860 tarihli padişah iradesi, Varna, Köstence ve Mecidiye kazalarında toplanan muhacirlerin Edirne, Silistre ve Nedim İpek, A.g.e., s. 158-159. Abdullah Saydam, A.g.e., s. 97. 281 Süleyman Erkan, A.g.e., s. 91. 282 Ahmet Cevat Eren, A.g.e., s. 55-56; Abdullah Saydam, A.g.e., s. 102-103; S. Gül ve A. Gökçen, A.g.e., s. 31. 283 BOA, İ.DH. Dosya no: 343, Gömlek no: 22622. H. 1272 Ş 27 / M. 3 Mayıs 1856. 284 A. C. Eren, A.g.e., s. 50. 285 Kemal H. Karpat, Osmanlı Nüfusu (1830-1914), s. 153. 279 280 47 Varna Eyaletleri’ndeki boş arazilere yerleştirilmesine dair verilen emirleri içermektedir. Bu irade de, muhacir iskânında takip edilen yolu göstermesi bakımından önem arz etmektedir.286 1853-1860 yılları arasında gerçekleşen göçlerde, Kırım ve Çerkes muhacirleri büyük oranda Rumeli bölgesine iskân edilmişlerdir. Fakat Rumeli bölgesinde arazilerin azalması ve yoğun göçün getirdiği sıkıntılar, artık muhacirlerin Anadolu’ya sevk edilmesini gerekli kılmıştır. 287 Bu sebeple sayıları 2 bin hanede 10 bin nüfusu bulan Nogay muhacirleri, 1859-1861 tarihleri arasında Konya’ya sevk edilmişlerdir.288 Sevk edilen muhacirler sırf yevmiyelerinin kesileceği düşüncesiyle iskâna yanaşmamış ve bu sıkıntı Bâb-ı âli’ye kadar ulaşmıştır. Hükümet ise bu sorunu değerlendirdikten sonra çözüm için Vehbi Paşa’yı görevlendirerek bir takım talimatlarda bulunmuştur. 289 22 Haziran 1861 tarihli talimatta, Konya’ya özel iskân memuru olarak gönderilen Vehbi Paşa, Nogay muhacirlerinin çıkardığı problemlere karşı Osmanlı Devleti’nin çözüm önerilerini uygulamaya çalışmıştır.290 Ağustos 1861 tarihli ve Sadaret’ten İzmir, Adana, Halep, İzmit, Ankara, Erzurum, Amasya, Menteşe, Karesi, Hüdavendigar, Bolu, Biga, Saruhan, Sinop, Canik, Sivas, Konya, Kütahya, Kastamonu, Viranşehir, Köstendil ve Tekirdağ’ı sancaklarına gönderilen tezkirede, muhacirlerin yerleştirilmesi ve problemlerinin halledilmesi amacıyla tedbirlere başvurulduğunu görmek mümkündür.291 Yine 1864 yılında Amasya Valisi Ziyaeddin Bey’in hükümete tavsiye niteliğindeki raporu önemlidir. Bu rapor, muhacirin iskân faaliyetlerinde karşılaşılan problemler ve çözümleri konusunda hükümete uyarı ve tavsiyelere geniş yer veren bir niteliğe sahiptir. 292 Osmanlı Devleti’nin 1853-1876 tarihleri arası iskân politikaları aşağıdaki gibi gelişmiştir. 3 Mayıs 1856 tarihli Silistre Valisi’ne gönderilen talimatnameye göre:293 1-Muhacirler arasında din farkı gözetilmemesi ve kendilerinin üretime geçecekleri sürece kadar 10 sene aşar vergisinden 25 sene askerlikten muaf tutulmaları. 286 Abdullah Saydam, A.g.e., s. 128. Mehmet Yılmaz, “XIX. Yüzyılda Osmanlı Devleti’nin Muhaciri İskân Politikası”, Güler Eren (ed.), Osmanlı IV: Toplum, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s. 595. 288 Abdullah Saydam, A.g.e., s. 132. 289 Mehmet Yılmaz, Aynı yer. 290 Mehmet Yılmaz, Aynı yer. 291 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 475, Gömlek no: 31. H. 1277 Za 22 / M. 1 Haziran 1861. 292 Abdullah Saydam, A.g.e., s. 143. 293 BOA, İ.DH. Dosya no: 343, Gömlek no: 22622. H. 1272 Ş 27 / M. 3 Mayıs 1856. 287 48 2-Bunlara, suyu ve havası temiz, denize yakın, boş ve verimli arazilerde yeni köyler kurulmasının gerekli olduğu. 3-Ziraat ve ticaret işlerine eli yatkın olanların hızlı bir şekilde servet edineceklerinden dolayı bunların mümkün olduğunca işlerini yapabilecekleri yerlere yerleştirilmesi. 4-Muhacirlere tapuları ücretsiz olarak verilmekle birlikte yapılacak iskân, arazi tahsis ve yer isimlendirme işlemlerinin bir defterde sürekli kayıt altında tutulması. 5-Serveti olan muhacirler, evlerini kendileri inşa ederken, durumu olmayanların ise devlet tarafından yapılacaktır. Evlerin inşası için devlet bütçesine fazla yüklenmeyi engellemek amacıyla civar köy ahalisi tarafından gerekli olan malzemeler teşvik yoluyla temin edilecektir. Ayrıca inşa edilecek evlerin masrafları başlangıçta tespit edilecektir. Yine bu evlerin ahşap olmasıyla birlikte mümkün mertebe bir tarzda olmasına itina gösterilecektir. 6-Muhacirlerin ne kadar ve ne cins tohumluk ve yemeklik zahireye ihtiyaçları olduğu tespit edilip merkeze bildirilecek, zirai aletler bulundukları yerler tarafından temin edilecektir. Tarımsal üretime biran önce geçilmesi için tedbirler alınması da elzem görülmüştür. 7-Yerleştirilen muhacirlerin nüfus bilgileri, bulundukları idari birimlerce kayıt altına alınacak, kayıt defterlerinin bir örneği de merkeze gönderilecektir. Yine muhacirler arasından uygun olan kimseler seçilerek imam, muhtar, kaza müdürü, nüfus müdürü ve kayıt memuru ile nazırı, tayin olunacaktır. Ayrıca kaza müdürünün maiyetine zaptiye memurları verilecektir. 8-Muhacirlere yapılan yardımlar ilk aşamada istenmeyecek fakat muhacirler ekonomik durumlarını düzeltince, verilen yardımlar geri ödenecektir. Bu yüzden verilen yardımları ihtiva eden senetler hazırlanması istenmiştir. Ağustos 1861 yılında Sadaret’ten ülkenin muhtelif vilayetlerine gönderilen vesikada belirtilen tedbirler şunlardır:294 1-Muhacirlerin biran önce tespit edilen yerlere yerleştirilerek huzurlarının devamının sağlanması. 2-Bunların hemen ziraata alıştırılarak açıkta muhacir bırakılmaması. 294 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 475, Gömlek no: 31. H. 1277 Za 22 / M. 1 Haziran 1861. 49 3-Gelen muhacirinin açıkta bırakılmayarak sefalet içinde kalmasının önlenmesi ve muhacirin komisyonu meclisince gönderilen memurların bu konuda gayret ve çaba göstermesine çalışılması. 4-Geri dönmek fikrinde olan muhacirinin bu düşünceden vazgeçirilerek bulunduğu yerde yerleştirilmesi. 5-Muhacirini yerleştirmek amacıyla boş arazi bulunamadığı durumlarda, muhacirinin bulunduğu civar mahallerdeki boş arazilere yerleştirilmesi. 6-Yerleştirilemeyen muhacirinin biran önce Sadaret’e bildirilmesi. 7-Perişan halde Osmanlı Devleti’ne sığınan ve vatandaşlığına giren muhacirlere, birçok masrafta bulunulduğundan geri dönmelerine engel olunması ve izin verilmemesidir. 3.3. 1877-1914 YILLARI ARASINDA GÖÇ VE İSKÂN POLİTİKASI 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nın başlaması, Kırım ve Kafkas göçlerinin yanına bir de Rumeli bölgesinden muhacir göçlerini eklemiştir. Ayrıca göçlerin gün geçtikçe artış göstermesi eski iskân politikalarının eksik kalmasına yeni düzenlemelerin getirilmesini şart koşmuştur. Daha önce Kırım’dan göç edenler, Kırım’a yakın olması ve hazineye yük olmaması amacıyla Rumeli Eyaleti’ne göç ettirilirken, şimdi burasının da elden çıkması üzerine yeni bir iskân politikasının hazırlanması elzem olmuştur. Bu dönemde devletin iskân politikasında radikal önlemlerin alındığı görülmektedir. Bu duruma Anadolu’da nüfusun arttırılması ve II. Abdülhamit’in uygulamak istediği Panİslamist politikalar kanıt olarak gösterilebilir.295 Ayrıca bu tarihler arasında dış devletlerin siyasi mücadeleleri göçlerde etkili olmuş ve bununla beraber iskân politikasını da şekillendirmiştir. Dönemin iskân politikasını sergileyen ilk çalışma, İdâre-i Umumiye-i Muhacirin Komisyonu’nun kurulmasıyla birlikte hazırlanmış olan 48 maddelik talimatnamesidir.296 Bir başka nizamname ise Mart/Nisan 1878 tarihli muhacir iskânına dair nizamname layihasıdır. Layihada muhacir iskânı sırasında karşılaşılan zorlukları aşmak, muhacirlere yapılacak yardımların düzenli bir şekilde olmasını sağlamak ve iskânları Süleyman Erkan, “XIX. Yüzyıl Sonlarında Osmanlı Devleti’nin Göçmenleri İskân Politikasına Yabancı Devletlerin Müdahaleleri”, Güler Eren (ed.), Osmanlı IV: Toplum, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s. 613. 296 Söz konusu komisyonun görevleri ve alt şubeleri hakkındaki bilgiler, muhacirin komisyonları başlığı altında genel olarak ele alınmıştır. Talimatnamenin maddeleri için bkz. A. C. Eren, A.g.e., s. 96-116; Süleyman Erkan, A.g.e., s. 98107. 295 50 yapılan muhacirlerin kayıt altına alındıkları defterlerin tutulmasına dair hususlara yer verilmiştir. 297 Ayrıca Ali Kemal Paşa’nın uygulaması için 3 Ekim 1882 tarihli ve 20 maddelik bir talimatname hazırlanmıştır.298 Yine İstanbul ve Rumeli sahillerinde bulunan vilayetlere bugüne kadar gönderilmiş olan muhacirler ile bundan sonra gönderileceklerin iskânı, işlerinin düzenli bir şekilde yürütülmesi, yapılacak yardımların koordinasyonu ve gerekli istatistiklerin çıkarılabilmesi amacıyla, defterlerin hazırlanması gibi işlemlerde, görevlilerin yetki ve sorumluluklarını belirleyen beş bölüm otuz dört maddeden oluşan 1889 tarihli talimatname çıkarılmıştır. 299 Bu sürece kadar çeşitli komisyonların çatısı altında ve nizamnamelere göre yürütülen iskân politikaları artık yerini 1913 tarihli talimatnameye bırakmış ve bu talimatname ile muhacir köylerinin kurulması yeni esaslara bağlanmıştır. 300 Yeni kurulmuş olan Aşâir ve Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi, iskân, heyet-i fenniye, sevkiyat ve aşâir şubelerine ayrılmıştır. Daha önce sadece muhacirlere hizmet veren idare, bundan sonra aşiretleri de ilgi sahası içine alan ve bütün iskân işlerini tek bir elden yürüten bir yapı haline gelmiştir. 301 Devletin 1878-1914 arası iskân politikasının içeriğini gösteren talimatnamelerde şu maddeler yer almaktadır. İlk olarak, İdâre-i Muhacirin Komisyonu talimatnamesine bağlı olarak çıkarılan Mart/Nisan 1878 tarihli talimatname, Dersaadet ve Rumeli sahillerinden Anadolu’ya sevk olunacak olan muhacirlerin iskânları ile ilgili maddeler içermektedir.302 Bu talimatname doğrultusunda komisyonun görevlileri şunlardır:303 1-Muhacir iskânı sırasında karşılaşılan zorlukları aşmak, muhacirlere yapılacak yardımların düzenli bir şekilde olmasını sağlamakla sorumludur. Bunun yanı sıra iskânları gerçekleştirilen muhacirlerin kayıt altına alınmaları ile bu yönde defterlerin hazırlanması nizamnamenin diğer maddelerini içermektedir. Kemal Gurulkan, Ali Osman Çınar, Yusuf İhsan Genç, Uğurhan Demirbaş (hzl.), Osmanlı Belgelerinde Kafkas Göçleri, c. I, T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayınları, İstanbul 2012, s. 95. 298 3 Ekim 1882 tarihli 20 maddelik talimatnamenin maddeleri büyük oranda 1878’de kurulan İdâre-i Umumiye-i Muhacirin Komisyonu’nun 48 maddelik kuruluş talimatnamesine ve yine Mart/Nisan 1878 tarihli muhacir iskânına dair nizamname layihasına benzemektedir. Ali Kemal Paşa’ya hazırlanan talimatnamenin maddeleri için bkz. Kemal Gurulkan, vd., A.g.e., s. 127-132. 299 Kemal Gurulkan, vd., A.g.e., s. 148-156. 300 Mehmet Yılmaz, A.g.m., s. 596. 301 Yusuf Halaçoğlu,“Kolonizasyon ve Şenlendirme”, Güler Eren (ed.), Osmanlı IV: Toplum, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s. 585. 302 Mehmet Yılmaz, A.g.t., s. 11-12 303 BOA, Y.PRK.KOM. Dosya no: 1, Gömlek no: 28. H. 1309 B 10 / M. 9 Şubat 1892. 297 51 2-İstanbul ve diğer mahallerden sevk olunacak muhacirler için araba ve hayvan temin edilerek iskân mahallerine ulaşmaları sağlanacak ve bu masraflar mahal mal sandığından karşılanacaktır. 3-Muhacirler iki şekilde iskân edileceklerdir. İlki her köy ve kasabaya kapasitesine göre muhacir iskân olunacaktır. Bunlar arasında iâne ihtiyacı olanlar, tarım araçları temin edinceye kadar ortakçılık ve rençperlik gibi işlerde çalışmaları sağlanacak veya mahallin servet sahiplerince iaşeleri temin edilecektir. 4-Hane inşası daha önce olduğu gibi uygun arazilerde, yerli ahalinin yardımları ile gerçekleşecek fakat ahali yardım etmez ise bir hane inşası 250 kuruşu geçmeyecektir. 5-Muhacirinden ihtiyaç sahiplerine yarımşar kıyye yevmiye, on yaşına kadar çocuklara yüzer dirhem ekmek (nan-ı aziz) tayinat verilecektir. Ayrıca kimlere yardım verileceği bir defterde kayıt altına alınacaktır. 6-Yapılan yardımların kayıt altına alındığı defterler kazalardan sancak merkezine, buradan da vilayet meclislerine gönderilerek, onaylandıktan sonra Maliye Nezareti’ne ulaştırılacaktır. 7-Muhtelif yerlerde muhacir iskânına uygun araziler veya boşalmış köylerde senetsiz hak talebinde bulunanlara karşı suiistimale meydan verilmemesi konusunda dikkatli davranılacaktır. 8-Muhacirinden 5 nüfus 1 hane kabul edilirken, 2 haneye 1 öküz verilecektir. Fakat 2-3 nüfustan oluşan haneler için bu usul takip edilemeyecek mesela bu durumda, bir hane 10 nüfustan oluşuyorsa ona 1 çift öküz, yine 3-4 hanenin nüfusu 10 kişiyi buluyorsa da yine 1 çift öküz verilecektir. Her iki türlü de öküz alamamış olan muhacirin tarlası, bir kez olmak üzere köy ahalisinin yardımı ile sürülecektir. Ayrıca muhacirinden her bir haneye 5 kile tohumluk verilecektir. 9-Muhacirler arasında hoca veya sanat erbabı kimselerin, niteliklerini kullanabilmeleri için şehirlerde yerleştirilmesi kolaylaştırılacak ve her birine tohum ve öküz yardımı yerine 150’şer kuruş uygun görülmüştür. 10-Genellikle bütün muhacirler iskân tarihlerinden 3 sene sonuna kadar her türlü vergiden muaf tutulacak fakat yerli ahalinin vergi muafiyetini suiistimal etmesine karşı tedbirli olunacaktır. 52 11-Muhacirler arasında aile ve akrabalarından ayrı düşenler, birleşmek isterlerse, azı çoğunun yanına gönderilmek şartıyla hükümet tarafından kolaylık sağlanacaktır. 12-Bu tarihe kadar İstanbul’dan ve diğer iskelelerden sevk olunan muhacirler kaç hane, kaç nüfus, bunlar için inşa edilen evler, yerli ahali tarafından yapılan yardımlar, devletçe gerçekleştirilmiş masraflar, ne kadar zahire, öküz satın alınmış verilmiş olduğunu beyan eden defterlerin kaza, liva ve vilayet idare meclislerince dikkatle hesaplanıp Bâb-ı âli’ye gönderilmesi sağlanacaktır. 1889 yılında hazırlanan talimatnameye göre:304 1-Muhacir hanelerinden kimsenin yerlerini izinsiz terk etmemesi, iş ya da ticaret amacıyla gidecek olanların ellerine izin belgesi verilerek gitmeleri, izinsiz giden hanelerin ise geriye dönmeleri sağlanacaktır.305 2-İskân edilecek muhacirlerin bilgileri kayıt altına alınarak ihtiyaç sahibi olup olmayanlar ayrı ayrı tespit edilecek ve Dersaadet Muhacirin İdare Komisyonu’na sunulacaktır.306 3-Muhacirlerin bir mahalden diğer mahale sevk edilmeleri esnasında ulaşım yapamayacak kadar hasta olanların ellerine birer adres ve aile bilgilerini içeren bir kâğıt verilerek bekletilecek ve sıhhatlerini buldukları zaman ailelerinin yanlarına gönderilmeleri için kolaylık ve yardım sağlanacaktır.307 4-Muhacirlerin olumsuz hava şartlarından korunması, hiçbirinin açıkta ve sefalet altında bırakılmayıp hangi mahale iskân olunacaklar ise ulaşım için hayvan ve araba yardımı ile gönderilmesi ve gittikleri yerin nüfusuyla eşit bir sayıda yerleştirilmesi gerekli görülmüştür.308 5-Muhacirin sevk işlemlerinde o iskelenin bağlı bulunduğu kazanın, araba ve hayvan gibi ulaşım araçları yetersiz ise, o kazaya yakın olan kazalar yahut daha da gerekliyse sancak ve vilayetlerle iletişim kurularak, muhacirin sevkine yardımcı olunmaları sağlanacaktır. Yine iskelelere, muhacirin sevki gerçekleştirildiği anda, muhacirin idaresi ve şubesi, kazanın eldeki hayvan ve araba ihtiyacının muhacirin sevkini karşılayıp karşılamadığını tespit edecek, ihtiyaç halinde, hükümetin mahalli 304 Kemal Gurulkan, vd., A.g.e., s. 148-156. İskân Talimatnamesi, m. 13. 306 İskân Talimatnamesi, m. 15. 307 İskân Talimatnamesi, m. 16. 308 İskân Talimatnamesi, m. 17. 305 53 memurlarından habersizce yakın mahallerden lüzumunca hayvan ve öküz tedarik olunacaktır.309 6-Bir mahalden diğerine sevk edilecek muhacirlerin bilgileri 5-10 gün önce iskân mahallindeki memura bildirilecektir. 5 gün önce de sevk memurlarınca da muhacirlere ilan olunacaktır.310 7-Bir mahalden diğerine sevk edilecek muhacirlerin 100 veya daha fazla haneyi bulması durumunda naklin daha zor olacağı aşikâr olduğundan, bunların iskân mahallerine götürülmeleri sırasında, yol üzerindeki kaza ve köylerden tayinat verilecek ve sefalet çekmeleri önlenecektir.311 8-Muhacirlerin sevkiyatı sırasında hizmet eden zaptiye memurunun yetersiz gelmesi durumunda, asker kışlalarından o da olmadı yol üzerindeki iş kabiliyeti olan ahaliden kişilerin hükümet memurlarına yardımcı olunması için istihdamları uygun görülmüştür. Ayrıca bu kişiler de sevk kafilesinin kurallarına uymakla sorumlu olacaklardır.312 9-Muhacirlerden 10 yaşına kadar olanlara günlük yüzer dirhem yevmiye, yukarı olanlara ise yarımşar kıyye (okka) ekmek verilecektir. Bu yardım maddi durumu olanlara verilmeyip, aciz olanlara yapılacaktır. Ekmek yardımları, hazırlanan defterlerde kayıt edilip kazaya, ardından livaya ve oradan da merkez vilayet komisyonuna verilip onaylandıktan sonra vilayet makamına teslim edilmesi gereklidir. Bunun akabinde İdare meclisince mali muamelesi yapıldıktan sonra, aylık tutulan cetvellerin bir nüshası Dersaadet İdare Komisyonu’na gönderilecektir.313 10-Muhacir iskân edilen mahallerde tayinat verilen muhacirlerden bazılarının yalan beyanda bulunmamasına dikkat edilmesi ve hakikaten ihtiyaç halinde olanların da komisyon ve şubelerce tespit edilmesi gereklidir. 314 11-Muhacirin sevk ve iskân edilen her kasaba ve köy ahalisi kendi payına düşen muhaciri barındırması lazımdır. Genellikle iskân mahalline sevk edilen muhacirine, burada boş araziden yer verilip ahalinin yardımıyla evler inşa edilecektir. Ziraat aletleri verilip üretime geçecekleri süreye kadar yerli ahalinin yanında ortakçılık ve amelelik İskân Talimatnamesi, m. 18. İskân Talimatnamesi, m. 19. 311 İskân Talimatnamesi, m. 20. 312 İskân Talimatnamesi, m. 21. 313 İskân Talimatnamesi, m. 22. 314 İskân Talimatnamesi, m. 23. 309 310 54 gibi işlerde kullanılarak, merhamet ve servet sahiplerinin de yardımlarıyla ihtiyaçları karşılanacaktır.315 12-Muhacirler tamamıyla iskân olunsa ve muhtaç oldukları araçlar temin edilse bile, ilk sene kendilerine yetecek kadar üretime sahip olamayacaklarından, hükümetçe verilen arazilerin yerli ahali tarafından açılıp ve sürülüp tohumları ekilecektir. Muhacirler, misafir ve ihtiyaç halinden kurtulmalarına kadar sıkıntı çekmelerinin önlenmesi için mahalli memurlar, komisyon ve şubeler tarafından gayret sarf edilecektir.316 13-Muhacirlere verilecek tarlaların mutlaka yakın mahallerde, sulu yerlerde ve ormanlıklarda, olmasına önem verilecektir.317 14-Önceleri nüfusu çok olupta sonradan azalan yahut boşalan köylere muhacir iskân edilerek bu köylerde arazi komisyonları ve şubeleri, vilayet idare meclisi, sancak ve kaza eliyle etraflıca yapılacak inceleme ile boş ve terk edilmiş araziler tespit edilecektir. Tespit edilen araziler, muhacirinin nüfusuna ve arazinin mevkisi ve uzaklığına göre dağıtılacaktır. 1 hane muhacirine 20 dönümden 50 dönüme kadar arazi tahsis olabilecekti. Bu araziler için muhacirlere koçan verilerek, işlemler arazi kanunnamesine göre yapılacaktır. Ayrıca tapu işlemleri ile ilgili bir sorun çıktığında Defter-i Hakan-i Nezareti’ne ( Tapu Kadastro) müracaat edilecektir. 318 15-Muhacirlere yapılacak evlerde lazım olacak kerestenin nakli hususunda yerli ahalinin yardım etmesi teşvik edilecektir.319 16-İskân mahallinde hangi tarım ürünü daha çok yetişmeye uygun ise devletçe o ürünün tohumu muhacirlere verilecek, söz konusu tohum miktarı, muhacirin hanesinin nüfusuna göre 5 kileden 10 kileye kadar olabilecektir.320 17-Muhacirlerin yerleştirilmemesi, sadece bunların şehir eski köylere ve kasaba ve yeni civarındaki kurulacak boş köylere arazilerde de yerleştirilebileceği belirtilmektedir. Yine kurulan köylerde bir mescit ve mektep inşa edilecektir.321 İskân Talimatnamesi, m. 25. İskân Talimatnamesi, m. 26. 317 İskân Talimatnamesi, m. 27. 318 İskân Talimatnamesi, m. 28. 319 İskân Talimatnamesi, m. 29. 320 İskân Talimatnamesi, m. 30; Kile hububat birimi olup 1 kile yaklaşık 25 kilogram ağırlığındadır. Zeynep Dörtok Arabacı, A.g.e., s. 40. 321 İskân Talimatnamesi, m. 31. 315 316 55 18-Muhacirler arasında hoca, ziraat erbabı, sanayi konusunda meslek yapabilecek olanlar şehirde ikamet etmek isterlerse, şehrin esnaf, dükkân ve hanlarında kalfa veya çırak olarak çalışmalarına kolaylık gösterilecektir.322 19-Muhacirler, iskân edildiği mahalden izinsiz ayrılır ise ona gittiği yerde tayinat verilmeyecektir. Bunun yanı sıra misafir olarak bulundukları yerin çevresinde çiftlik satın alıp ikamet etmek isterlere izin verilecektir. 323 20-Muhacirlerin ihtiyaçları için hazineye fazla yüklenilmemesi mümkün olduğunca mahalle memurları ve ahalinin yardımseverlerince karşılanması için gayret sarf edilmelidir.324 3.4. KURULAN MUHACİR KOMİSYONLARI Muhacirler sevk ve iskân sürecine kadar birçok sıkıntıyla karşılaşmışlardır. Bu sıkıntıların giderilmesi için devlet birçok hukuki önlemler almış ve bağımsız kurumlar kurmuştur. Osmanlı Devleti’nde muhacir işlerinin ilk defa bağımsız bir idare tarafından yapılması işi 1860 yılında kurulan muhacirin komisyonu vasıtasıyla gerçekleşmiştir. Bu tarihten önce muhacirle ilgili konular devletin çeşitli kurumlarında görülmüştür. III. Selim (1789-1807) ve II. Mahmut (1808-1839) dönemlerinde Osmanlı topraklarına gerçekleşen muhacir göçleriyle, normal idari organlar ilgilenmiş ve merkezden gelen emirler doğrultusunda muhacirleri uygun olan yerlere yerleştirmişlerdir. 325 Tanzimat dönemine kadar muhacir iskân işlemleri bu şekilde halledilmiştir. Tanzimat döneminden sonra diğer kurumlarda olduğu gibi muhacir iskân işlerinde de bir yenilik getirilmiştir. 1849 yılında Osmanlı topraklarına göç eden Macarların iskânı için özel bir komisyon kurulduğu bilinmektedir. Fakat bu komisyon kısa süreli kurulmuş bir teşkilat yapısı arz etmektedir.326 3.4.1. Ticaret Nezareti ve Şehremaneti 1853 yılında başlayan Kırım Savaşı’yla birlikte kafileler halinde muhacir, Osmanlı topraklarına göç etmiştir. Haliyle bu muhacirlerin ulaşım, sağlık gıda ve iskân problemleri ortaya çıkmıştır. Osmanlı Devleti daha önce bu türlü bir göçle karşılaşmadığından, muhacir işlerini ilk olarak Ticaret Nezareti’yle halletmeye İskân Talimatnamesi, m. 32. İskân Talimatnamesi, m. 33. 324 İskân Talimatnamesi, m. 34. 325 Abdullah Saydam, A.g.e., s. 102. 326 A. C. Eren, A.g.e., s. 40. 322 323 56 çalışmıştır. 327 Ticaret Nezareti, muhacirlerin iskân ve iaşelerine dair en üst makam haline gelmiştir. Kırım’dan çıkan muhacirlerin Dobruca taraflarına nakli için Ticaret Nazırı Safveti Paşa ile Serasker ve Sadrazam arasında yazışmalar yaşanmış ve netice olarak muhacir iskânının esaslarını belirleyecek olan talimatname Ticaret Nezareti’nce hazırlanıp üst makama sunulmuştur.328 1854 yılında kurulmaya başlanan Şehremaneti de Ticaret Nezareti ile birlikte muhacir işlemlerinin halledilmesinde faaliyet göstermeye başlamıştır. 16 Ağustos 1854 tarihinde kurulan Şehremaneti modern belediyeciliğin gerektirdiği işler yanında İstanbul’a gelen muhacirlerle de ilgilenecektir. Fakat Şehremaneti’nin muhacir işlerini yapacak bir alt yapı ve bilgisi yoktur.329 Bu dönemde İstanbul’a gelen muhacirlerle ilgilenen bir başka kurum Zaptiye Nezareti olmuştur. Bu durum bize muhacir işlemlerinde çok başlılığın olduğunu göstermektedir. Yine İstanbul’daki muhacir işleri Ticaret Nezareti’yle irtibatlı yürütülürken merkez dışındaki yerlerde de iskân işleri bu nezaret ile taşra yöneticileri arasında yapılan birliktelikle çözülmektedir. Yani hükümet tarafından özel yetkilerle donatılan bir memur, yanına verilen maiyeti ile birlikte iskân mahalline giderek oranın vali, kaymakam, askeri memur ve yerel halkın ileri gelenleriyle birlikte muhacirlerin problemlerini çözmeye çalışmaktadır.330 Bâb-ı âli’nin 3 Mayıs 1856 tarihinde Silistre Valisi’ne gönderdiği bir talimatname, muhacir işlerinin ilk muhacir komisyon kuruluncaya kadar nasıl yapılması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. 331 3.4.2. İlk Muhacirin Komisyonu Göç ve muhacir işleri 1859 senesine kadar Şehremaneti tarafından idare olunmuştur. Fakat Paris Antlaşması’ndan sonra Kırım ve Kafkasya’da meydana gelen hareketlenmeler Tatar, Nogay, Çerkes ve Abaza muhacirlerin süratle Osmanlı topraklarına göç etmelerine neden olmuştur. Çarlık Rusyası’nın Kırım Savaşı’nda yaşadığı mağlubiyet, Çar’ın hâkimiyeti altındaki topraklarda, Müslümanları baskı altına almasına sebep olmuştur. Artık Kırım’da ve Kafkasya’da Müslümanlar çeşitli sebeplere bağlı olarak göç etmeye başlamışlardır. Fakat göç eden muhacirlerin iskân ve diğer A. C. Eren, A.g.e., s. 55-56; Abdullah Saydam, A.g.e., s. 102-103; Gül ve Gökçen, A.g.e., s. 31. Abdullah Saydam, Aynı yer. 329 Abdullah Saydam, A.g.e., s. 103. 330 Nitekim ilk grup muhacirlerin iskânı için Rusçuk’lu Numan Sabit Efendi görevlendirilmiş ve gerekli masrafları karşılanmak üzere de 2.000 akçe kendisiyle beraber Silistre Valiliği’ne yollanmıştır. Silistre valisi Said Paşa’nın davetiyle, Varna muhafızı, Silistre kaymakamı, Dobruca civarındaki kazaların ve Tatarların ileri gelenleri oluşan bir geçici komisyon teşkil edilerek problemlerin çözümüne çalışılacaktır. Abdullah Saydam, A.g.e., s. 103-104. 331 BOA, İ.DH. Dosya no: 343, Gömlek no: 22622. Talimatnamenin maddeleri için bkz. A. C. Eren, A.g.e., s. 41. 327 328 57 işlemleri için Şehremaneti artık yeterli gelmemiştir. Çünkü yeni gelenler nüfus olarak on binlerce kişiden oluşmaktadır. Bu kadar muhacirinin ihtiyaçlarını ve iskânlarını sistemli bir şekilde karşılamak yeni bir idari organizasyon gerektirmiştir. İşte tam burada Sadrazam Ali Paşa öne çıkmıştır. Muhacirlerin yönetilmesinde Şehremaneti’nin aciz kaldığını gören Sadrazam, problemi Meclis-i Vâlâ’ya taşımıştır. En nihayetinde mecliste yapılan görüşmelerden sonra, muhacirlerin her türlü işleriyle ilgilenecek yeni bir komisyonun kurulmasına karar verilmiştir.332 (5 Ocak 1860). Komisyonun ilk başkanlığına, eski Trabzon Valisi Hafız Paşa tayin edilmiştir.333 Önceleri Ticaret Nezareti’ne bağlı olan komisyon, 1861 yılında göçlerin artmasıyla birlikte bağımsız bir kurum haline getirilmiştir. Bununla birlikte kurumun memur sayısı ve mali yapısı da değişmiştir.334 Mali açıdan külfetli bir yapı olan bu kurumun 27 Kasım 1865’te lağvedilmesi kararlaştırılmıştır. Artık gelen muhacirlerin işlemleriyle merkezdeki idari birimler ilgilenecektir. Yaptığı işlerin bir bölümü Zaptiye Nezareti’ne bırakılırken, birim olarak da Meclis-i Vâlâ’ya bağlı hale getirilen bu komisyonun, çok geçmeden yeniden işler hale getirilmek zorunda kalındığı görülmektedir. Ayrıca 1867 yılında Meclis-i Vâlâ’nın kaldırılması üzerine komisyon, Şûr -yı Devlet’e bağlanmıştır. Mart 1872 yılında bu komisyonun Trabzon, Hüdavendigar ve Aydın şubeleri kapatılmış, merkezdeki ana şube ise varlığını korumuştur. En nihayetinde komisyon, Muammer Paşa’nın vefatı üzerine lağvedilerek Zaptiye Nezareti’ne bağlı bir daire haline getirilmiştir. Komisyonun buradaki görevi de 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası kurulan İdare-i Umumiye-i Muhacirin Komisyonu’nun teşkiline kadar devam etmiştir. 335 Bu komisyon Tanzimat devrinde büyük hizmetler görmüştür.336 Hele de 1876 yılına kadar Anadolu’ya göç eden milyonlarca muhacirini iskânı konusundaki başarılı çalışmaları, komisyonun önemli ve değerli bir kurum olduğunu kanıtlamıştır. 337 3.4.3. Muhacirin Komisyonu Genel İdâresi (İdâre-i Umumiyye-i Muhâcirin Komisyonu) 1877 yılında başlayan Osmanlı-Rus Savaşı sonrası Rumeli’den İstanbul’a yaşanan göçün günden güne artması yeni bir komisyonun kurulmasını gerekli kılmıştır. Kurulan komisyonun metni için bkz. A. C. Eren, A.g.e., s. 58-61. A. C. Eren, A.g.e., s. 56-57; Erdoğan Keleş, A.g.m., s. 1172. 334 Abdullah Saydam, A.g.e., s. 106-108. 335 Abdullah Saydam, A.g.e., s. 113-118. 336 A. C. Eren, A.g.e., s. 61. 337 Süleyman Erkan, A.g.e., s. 97. 332 333 58 Yeni kurulacak komisyonun daha kapsamlı olması düşünülüyordu. Bu amaçla Haziran 1878’de her ilde birer Muhacirin Komisyon Müdürlüğü kurulmuş ve bu müdürlükler İstanbul’daki İdâre-i Umumiyye-i Muhacirin Komisyonu’na bağlanmıştır. Bu komisyonun iki şubesi vardır. İlki İdâre-i Umûr-ı Hesâbiyye diğeri İdare-i Umûr-ı İskâniyye‘dir.338 Komisyonun vazifeleri ise özetle şunlardır; Muhacirlerle ilgili her türlü işleri yürütmek, muhacirin daireleriyle iletişimde bulunmak, muhacir işlerine ait hususları tespit etmek ve gerekli tedbirleri almak, Umûr-ı Hesabiyye ve Umûr-ı İskâniye şubeleri ile vilayet komisyonlarından sorulan ve istenen işler konusunda karar vermek şeklindedir. 339 Bu komisyon, çalışmalarını düzenli bir şekilde yürütmeye gayret etmiş ve herhangi bir suiistimale fırsat vermemiştir. Komisyona tayin edilen memurların güvenilir kişilerden seçilmesine dikkat edildiği gibi, aykırı işlerde bulunan kişilerin de tespiti halinde derhal üyelikten çıkarıldıkları görülmektedir. Muhacirlerin problemlerine çözüm getirmek amacıyla Sadaret, Meşihat, Seraskerlik, Adliye, Dâhiliye, Hariciye ve Maliye Nezaretleri’yle sıkı sıkıya irtibat halinde işleyen bir komisyon olması, vazifesini hakkıyla icra ettiğini ortaya koymaktadır. 340. Söz konusu muhacirin idaresi, 19 Eylül 1894 tarihinde ülkeye gelen muhacirlerin azalması üzerine lağvedilmiştir. Komisyonun mali kaynakları hazineye, Dâhiliye Nezareti’ne ve Şehremaneti’ne aktarılarak muhacir işleri Dâhiliye Nezareti ve Şehremaneti’ne bırakılması kararlaştırılmıştır. 341 Bu komisyona bağlı olarak çalışan dairelerde vardır. Bunlar Hesap İşleri İdâresi (İdâre-i Umûr-ı Hesabiyye), İskân İşleri İdâresi (İdâre-i Umûr-ı İskâniyye), Muhacir Sağlık İşleri İdâresi (Muhâcirin-i Umûr-ı Sıhhiye), Muhacir Sevk Komisyonu (Sevk-i Muhâcirin Komisyonu) ve Muhacirin Komisyonu Genel İdâresi’nin İstanbul’daki Şubeleri (Devâ’ir Şubeleri) olarak sıralanmaktadır.342 Faruk Kocacık, “Balkanlar’dan Anadolu’ya Yönelik Göçler (1878-1890)”, Osmanlı Araştırmaları, S. 1, 1980, s. 150. 339 1894 yılına kadar faaliyet gösteren bu komisyonun ilk başkanı Sadık Paşa (1877-1878) olmuştur. Bu süreçte vazife yapan diğer başkanlar ise; Naşit Paşa (1878), Feyzi Paşa (1878), Emin Paşa (1878-1879), İsmail Paşa (1879), Mazhar Paşa (1879), Rıza Bey (1880-1894) olarak sıralanmaktadır. Nedim İpek, A.g.e., s. 69. 340 Süleyman Erkan, A.g.e., s. 115. 341 Süleyman Erkan, A.g.e., s. 116-117. 342 Nedim İpek, A.g.e., s. 71; A. C. Eren, A.g.e., s. 109-111; Tarık Özçelik, Basiret Gazetesi’ne Göre Doksanüç Harbi’nde İstanbul’da Rumeli Göçmenleri (1877-1878), Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 1993, s. 73; İpek, s. 72; Nedim İpek, Aynı yer; A. C. Eren, A.g.e., s. 111-112. 338 59 3.4.4. Diğer Muhacir Komisyonları İdâre-i Muhacirin Komisyonu’ndan önce ve sonra birçok muhacirin komisyonu kurulmuştur. Bunlardan ilki Umûm Muhâcirin Komisyonu’dur. 1878 yılında Yıldız Sarayı’nda kurulmuştur. Başkanlığını dönemin Osmanlı padişahı II. Abdülhamit bizzat yapmaktaydı. Vazifesi, muhacirlerin iskân ve iaşe problemleriyle ilgili genel kararlar almak ve bilhassa muhacirlerin memleketlerine gönderilmelerine yönelik çalışmalarda bulunmaktı.343 Bu komisyon İdâre-i Umûmiye-i Muhâcirin Komisyonu’nun kuruluşunu tamamlaması lağvedilmiştir. ve aktif bir hale gelmesi sonrası, gerekli görülmediğinden 344 İkincisi, Muhacirine Yardım Cemiyeti (İâne-i Muhacirin Encümeni)’dir. Bu komisyon Bursa mebusu Rıza Efendi’nin başkanlığında Muhacirine Muavenet Cemiyeti adıyla kurulmuş345 ve 13 Şubat 1878’de Osmanlı meclisinin kapatılmasının ardından, II. Abdülhamit’in himayesi altında İâne-i Muhâcirin Encümeni adıyla çalışmalarını devam ettirmiştir. 346 Komisyonun vazifesi ise, muhacirlerin iaşe problemleri ile ilgilenmek ve yardım toplamaktır.347 Bu komisyon 27 Nisan 1879 tarihinde İdare-i Umumiye-i Muhacirin Komisyonu ile birleştirilmiştir. 348 Üçüncüsü, Muhacirlere Yardım Komisyonu (İane-i Muhacirin Komisyonu)’dur. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda, Çarlık Rusyası ordularının Tuna’yı geçmeleri üzerine İstanbul’a doğru yoğun bir göç başlamıştır. Göçün getirdiği problemleri çözmek üzere 29 Temmuz 1877’de Şehremaneti himayesinde kurulan bu komisyonun 9 maddelik nizamnamesi mevcuttur.349 Encümen-i Ali ve bu birim, masrafların azaltılması amacıyla 4 Ağustos 1878 tarihinde birleştirilmiştir. 350 Dördüncüsü Uluslararası Muhacirlere Yardım Komitesi (Comité İnternational de Secours Aux Refugies de Provinces de I’Empire Ottoman)’dir. 83 üyesinin hepsi yabancı olan bu komite dâhilinde İstanbul’daki Nedim İpek, A.g.e., s. 73. Süleyman Erkan, A.g.e., s. 118. 345 Encümeni teşkil eden kişiler şunlardır; Vekâlet-i Riyaset Reisi Hasan Fehmi Efendi, İkinci Reis Dersaadet mebuslarından Astarcılar Kethüdası Hacı Ahmed Efendi, İkinci Reis Yardımcısı İzmir mebuslarından Menekşelizade Emin Efendi, Birinci Kâtip Selanik mebuslarından Mustafa Bey, İkinci Kâtip Bosna mebuslarından Yaver Efendi. Azalıkta ise şu kişiler yer almıştır. Mehmed Nafi Efendi (Haleb), Mustafa Bey (Yanya), Kerim Efendi (Selanik), Aleksan Efendi (İstanbul), Ömer Efendi (Kosova), Rıza Bey (Bursa), Mehmed Efendi (Selanik), Ragıb Bey (Aydın), Hafız Mahmud Efendi (Ma’muretü’l-Aziz), Emin Hilmi Efendi (Trabzon), Kadri Efendi (Haleb), Mihail Harito Efendi (Yanya), Apostol Efendi (Kosova), Salomon Efendi (Bosna), Atinadoros Efendi (Edirne) ve Yanya mebuslarından Daviçon Efendidir. Tarık Özçelik, A.g.t., s. 24-25. 346 Süleyman Erkan, A.g.e., s. 121. 347 Nedim İpek, A.g.e., s. 74. 348 Süleyman Erkan, A.g.e., s. 122. 349 Süleyman Erkan, A.g.e., s 120; Faruk Kocacık, A.g.t., s. 106; Komisyon nizamnamesinin metni için bkz.A. C. Eren, A.g.e., s. 96-113 350 Süleyman Erkan, A.g.e., s. 121. 343 344 60 konsoloslar, büyük tüccarlar, bankerler ve gazeteciler vardır. Komitenin amacı, yurtiçi ve yurtdışından yardım toplamaktır. Bu komite 22 Ocak 1878 ve 9 Nisan 1879 yılları arasında faaliyet göstermiş ve yurt dışından bir hayli yardım toplamıştır.351 Beşincisi Muhacirin Komisyonu Âlisi’dir. İdare-i Umumiye-i Muhacirin Komisyonu’nun 1894 yılında kaldırılmasından 3 sene sonra, 1897 yılında OsmanlıYunan Savaşı başlamıştır. Savaş nedeniyle tekrar Rumeli’den göçün başlaması yeni bir komisyonun kurulmasını ihtiyaç haline getirmiş ve bu amaçla padişahın başkanlığında Muhacirin Komisyonu li’si kurulmuştur.352 Altıncısı Sermâye-i Sefkat-i Osmaniye (Turkish Compassionate Fund)’dir. Bu yardım kuruluşu Şubat 1878 yılında İngiltere’nin başkenti Londra’da kurulmuştur.353 Yedincisi Muhacirin-i İslâmiye Komisyonu’dur. Muhacirin-i İslâmiye Komisyonu 23 Kasım 1905 tarihinde kurulmuştur. Bu komisyon sadece Müslüman muhacirlere hizmet vermek amacını taşımaktadır. Görevleri ise; çeşitli yerlerden göç eden muhacirlere uygun araziler bulup iskânlarını gerçekleştirmek ve ardından ihtiyaçlarını karşılamaktır.354 Sekizincisi Aşâir ve Muhacirin Müdüriyet-i Umumisi’dir. Balkan Savaşı’nın patlak vermesi üzerine yine Rumeli’den birçok muhacir Osmanlı topraklarına göç etmeye başlamıştır. Bu sebeple 1914 yılında Aşâir ve Muhacirin Müdüriyet-i Umumisi kurularak muhacir iskân işleri çözülmeye çalışılmıştır. 355 3.5. GÖÇ YOLLARI VE ULAŞIM Kırım Savaşı sırasında, Kırım Türkleri gönüllü olarak müttefik kuvvetlere yardım etmişlerdir. Bu sebeple harp sonunda Rusların, Kırım Tatarlarına çok ağır zulüm yapacaklarını düşünen Osmanlı Devleti, göç hususuna yönelik tedbirler almıştır. Bu tedbirlere rağmen muhacirler Karadeniz’in kuzeyinden İstanbul’a deniz yoluyla ulaşırken oldukça büyük zorluklar yaşamışlardır. Vapur bulamayarak liman şehirlerine yığılmış ya da buldukları vapurlara binecek parayı bulamayan muhacirlere rastlamak mümkündür.356 Bu hususta Kefe, Gözleve ve diğer limanlardan, isteyenlerin din ve millet farkı gözetilmeksizin Osmanlı topraklarına nakledilmesi için elliden fazla gemi Faruk Kocacık, A.g.m., s.159. Süleyman Erkan, A.g.e., s. 118; Komisyonun kuruluşu ve çalışmalarını ihtiva eden 16 maddelik bir yönetmelik için bkz. Faruk Kocacık, A.g.m., s. 160-161. 353 Tarık Özçelik, A.g.t., s. 24. 354 Erkan, Kırım ve Kafkas Göçleri (1878-1908), s. 119-120. 355 Bu kurum, Cumhuriyet devrinde İçişleri Bakanlığı’na bağlı olarak İskân-ı Muhacirin Umum Müdürlüğü adıyla varlığı sürdürmüşken daha sonra İmar ve İskân Bakanlığı’na bağlanmıştır. Faruk Kocacık, A.g.m., s. 162. 356 Derya D. Paşaoğlu, A.g.t., s. 193. 351 352 61 tahsis edilerek, muhacirlerin iskân yerlerine kadar kumpanyaları verilmiştir. 357 1856 tarihli talimatnamede, muhacir kafilelerinin vapur ve yelkenli gemilerle Balçık iskelesine çıkarılıp ardından Balçık civarının uygun mahâllerine yerleştirilmesi istenmiştir. Sevk işleminin sonunda devlet, bu yolcuların masrafları için 2 bin kese akçe ödemiştir.358 Kırım Savaşı sonrası İstanbul’a gelmek isteyen muhacirler o kadar artmıştı ki, devletin gönderdiği gemiler artık yeterli gelmemeye başlamıştır. Artık askeri ve ticari gemiler de muhacir nakli için kullanılmıştır. 359 Kırım ve Kafkasya’dan göç etmek isteyen muhacirler ekseriyetle deniz yoluyla İstanbul’a gelerek geçici olarak iskân edilmiş, ardından uygun yer bulununca iskân edilecekleri mahâle gönderilmişlerdir. 360 Osmanlı Devleti’ne yaşanan göçler kara ve deniz yolu üzerinden iki yönlü gerçekleşmiştir. Kara yolundan yaşanan göçler demiryolu 361 ve hayvan arabaları ile olurken, deniz yoluyla yaşanan göçler, vapurlarla gerçekleşmiştir. 362 Kırım, Kafkas ve Rumeli’den Bursa’ya yapılan göçlerde Gemlik ve Mudanya iskelelerine yanaşan vapurların muhacir nüfusunun taşınmasında etkili olduğunu görmek mümkündür. Mesela Kırım’dan Ekim 1860 yılında Bursa kasaba ve köylerine yerleştirilmek üzere gelen 171 hane Nogay muhaciri, Gemlik vapuruyla Bursa’ya gönderilmiş ve sonrasında Bursa’da dağınık şekilde yerleştirilmiştir.363 Yine Kırım’dan İstanbul’a gelen 1700 Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s.72. BOA, İ.DH. Dosya no: 343, Gömlek no: 22622. H. 1272 Ş 27 / M. 3 Mayıs 1856. 359 Raşit Gündoğdu, A.g.b., s. 123. 360 Raşit Gündoğdu, Aynı yer. 361 Osmanlı topraklarına demiryollarının ilk girişi İngilizlerin etkisiyle olmuştur. İngilizler, Balkanlar ve Ege’nin tarım potansiyeli yüksek bölgelerinde küçük çaplı hatlar inşa etmişlerdir. Daha çok ticari amaçlı yapılan bu demiryolunun haricinde Osmanlı Devleti, Rumeli ile İstanbul’u siyasi ve askeri olarak birbirine bağlayacak Rumeli demiryollarının inşasını planlamıştır. Fakat bu iş için devletin elinde ne sermaye vardı ne de gerekli bilgi ve tecrübeye sahip teknik elemanlar bulunmaktadır. Nitekim devlet, demiryollarını yabancı şirketlere yaptırarak inşa faaliyetine girişmiştir. Demiryolu yapım ihalesini, Yahudi kökenli bir banker olan Baron Hirsch almış ve bu ihalenin kazanılmasında Yahudi ailesi Rothdcild’lerin ve Nafıa Nazırı Davut Paşa’nın desteğini sağlamıştır. 17 Nisan 1869’da 99 yıllığına verilen bu imtiyaz 2500 km uzunluğunda bir demiryolunun yapımını içermektedir. Rumeli demiryollarının inşası Baron Hirsch’in imtiyazında zaman zaman durmuş ve 1881 yılında Düyun-ı Umumiye‘nin kurulması sonrası Almanlar, inşa imtiyazını Baron Hirsch’den satın almışlardır. Vahdettin Engin, Rumeli Demiryolları, Eren Yayınları, İstanbul 1993, s. 220-221; İlk demiryolu İngilizlerin inşa ettiği İzmir-Aydın hattıdır. Daha sonra 1871 yılında İstanbul-Bağdat demiryolu inşasına başlanmış ve Konya’ya kadar getirilmiştir. 1901-1908 yılları arasında Hicaz demiryolu bitirilmiştir. Böylece 1888 yılında 2.500 km olan hat uzunluğu 1908 yılında 5.883 kilometreye ulaşmıştır. Faruk Kocacık, A.g.m., s. 143-144. 362 Osmanlı Devleti’nin hâkimiyeti altına aldığı topraklar denizler ile sınırdır. Bu da doğal olarak devletin deniz ulaşımına önem vermesini gerektirmiştir. XIX. yüzyıla kadar yelkenli gemilerle yapılan ticaret ve savaş, bu dönemde buharlı makinelerin ortaya çıkmasıyla birlikte yerini buharlı gemilere bırakmıştır. Osmanlı topraklarında deniz yolu taşımacılığında Avrupa şirketleri de etkilidir. Osmanlı Devleti, Abdülaziz devrinde İdâre-i Mahsusa örgütünü kurmuş ve bu örgüt II. Abdülhamit (1876-1909) döneminde özel bir şirkete dönüştürülmüştür. Devletin diğer bir özel kuruluşu da Şirket-i Hayriye idi. Söz konusu şirket Boğaziçi iskeleleri arasında bulunan hatlarda çalışmıştır. Faruk Kocacık, Aynı yer. 363 BOA, A.MKT.NZD. Dosya no: 326, Gömlek no: 24. H. 1277 Ra 14 / M. 30 Eylül 1860. Bu tarihte Hazine-i Hassa şirketine ait Yıldız adlı vapur ile 120 nüfus Çerkez ve Nogay muhacirler, Selanik’ten Trabzon Vilayeti’ne gönderilmişlerdir. Tercüman-ı Ahval, 7/2, H. 1277 Ca 19 / M. 3 Aralık 1860. 357 358 62 hanenin 300 hanesi Bursa sancağına sevk edilmiştir. Bu muhacirler İstanbul’dan vapur ile Gemlik iskelesine364 çıkarılmakta ve daha sonra şehrin kaza ve köylerine dağınık olarak iskân edilmişlerdir.365 Gemlik iskelesi, Bursa, Kütahya ve Konya’ya gideceklerin gönderildiği bir merkez olmuştur. Muhacirlerin diğer illere sevki için de, iskelelerde araba ve hayvanların hazır edilmesine önem verilmiştir. 366 Öte yandan demiryolu ve deniz yolu haricinde bazı muhacirler karayolundan göç etmeye çalışmışlardır.367 Kırım Savaşı sonrası yarımadadan ayrılan ve Osmanlı Devleti’ne göç etmek isteyenlerin fazla olması nedeniyle İngiliz ve Fransız gemilerinden de yararlanılmıştır. 368 Devlet, vapurlarla gelen muhacirlerin yol ücretlerini karşılamaya mümkün mertebe gayret etmiştir. 1284/1867-1868 yılında Fevaid-i Osmaniye369 şirketi vapurlarıyla iskân mahâlline sevk olunan muhacir ve hayvanların taşınma ücretleri 31. 874 kuruş miktarındadır. Bu meblağı hükümet, ulaşım şirketlerine ödemeyi taahhüt etmiştir.370 1877-1878 Osmanlı- Rus Savaşı ile Rumeli bölgesinin Osmanlı hâkimiyetinden çıkması üzerine, Osmanlı topraklarına doğru yoğun göçler başlamıştır. Savaş sonrası Romanya ve Sırbistan’ın bağımsızlık, Bulgaristan’ın özerk bir devlet haline gelmiş olması, bu topraklardaki Müslüman Türklerin vatanlarından kaçmalarına yahut terk etmelerine neden olmuştur. Söz konusu göçlerin getirdiği büyük nüfus kütlesi, yerli ve yabancı vapurlar ile taşınmaya çalışılmıştır. Göç sonucunda Bursa’ya yapılan yahut Bursa üzerinden Anadolu’nun diğer vilayetlerine yapılan sevk işlemlerinde devletin yerli ve yabancı vapurlarla çalışma içinde olduğunu görmek mümkündür. Bunlardan Gemlikte biri belediyeye diğeri Seyr-i Sefâ’in İdâresi’ne (Deniz Yolları İşletmesi) ait iki iskele vardır. Mehmet Fatih Birgül - Levent Ali Çanaklı (hzl.), Bursa Coğrafyası, Bursa İl Özel İdaresi Yayınları, Bursa 2009, s. 32. 365 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 420, Gömlek no: 30. H. 1277 M 25 / M. 13 Ağustos 1860. 366 Derya D. Paşaoğlu, A.g.t., 204. 367 Faruk Kocacık, A.g.m., s. 149. 368 Abdullah Saydam, “Kırım ve Kafkasya’dan Yapılan Göçler ve Osmanlı İskân Siyaseti (1856-1876)”, Osmanlı IV: Toplum Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s. 679. 369 1839’da Tersane-i Amire’nin bünyesinde Vapurculuk Nezareti kurulmuştur. Bu kuruluş, 1839’da Şirket-i Osmaniye, 1842’de de Sultan Abdülmecit’in adından ötürü Şirket-i Mecidiye adını almıştır. Söz konusu şirkete 1843’te “Osmanlı yararına” anlamına gelen Fevaid-i Osmaniye adı verilmiştir.(1843) Bu şirketlerin hepsi birbirinin devamı olup devletten destek almışlardır. Kasım Sözer, 1913 Tarihli Bahriye-i Ticariye Salnamesindeki Bilgiler Işığında Cumhuriyetin İlk Yıllarındaki Deniz Ticaret Yapısının Değerlendirilmesi, Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2006, s. 9-10. 370 BOA, İ.MVL. Dosya no: 583, Gömlek no: 26182. H. 1284 Ş 22 / M. 19 Aralık 1867; 1861 tarihinde Amasya sancağına gönderilen 6.000 nüfus muhacirinin araba ve hayvan ücretleri Ladik kazası ahalisi tarafından ödenmiştir. Takvim-i Vekayi, 606/3, H. 1277 B 3 / M. 10 Şubat 1861. 364 63 biri, İdâre-i Mahsusa’nın371 Bahr-ı Cedid adlı vapurudur. Bu vapur ile 62 hane 320 nüfus Rumeli ve Kırım muhaciri iskân edilmek üzere Mudanya iskelesine 372 sevk olunmuştur.373 Yine Romanya’dan İstanbul’a ulaşan Kobra adlı vapur ile 1 hane, Bulgar şirketinin Bulgarya adlı vapuru ile 4 hane 18 nüfus Rumeli muhaciri, Varna’dan İstanbul’a gelmiştir. Dört gün sonra Yunan şirketinin Keflon adlı vapuruyla 10 hane 40 nüfus Bosna ve Rumeli muhaciri de Selanik ve Rusçuk’tan yola çıkarak İstanbul sevk şubesine gelmişlerdir. Devamında Rumeli muhacirlerinden 3 hanesi İstanbul’dan yola çıkan Bingazi adlı vapur ile Bursa’ya gönderilmiştir.374 Rumeli ve İstanbul’da biriken muhacirlerin bir kısmı bu vilayette iskân edilirken bir kısmı da vilayete bağlı Gemlik, Mudanya, Edremit ve Ilıca iskeleleri vasıtasıyla Anadolu’nun diğer vilayetlerine iskân edilmiştir.375 Orta ve Doğu Anadolu’ya gönderilmek üzere Bursa’ya sevk edilen muhacirler, nakil vasıtaları tedarik edilinceye kadar mecburen bir süre Bursa’da kalmışlardır. Bu sürenin çeşitli sebeplere bağlı olmak üzere uzaması nedeniyle mecburen muhacirlere yevmiye yardımı da yapılmış ve şehirde kaldıkları süre için de diğer ihtiyaçları mahâlli kaynaklardan tedarik edilmiştir. 376 1890 yılında muhacirlerin vapura binecekleri limanlarla, çıkacakları iskeleler ile yolcu sayısı, önceden Rusya devletince elçiliklere ve Osmanlı makamlarına bildirilmiştir. Sevk vapurları, muhacirleri karaya çıkarmadan, doğrudan iskân edilecekleri vilayete yakın limanlara götürmeye çalışmıştır. 377 Rusya, Novoroski limanından çıkan vapurların nereye gideceği konusunda, Osmanlı Devleti’nden bilgi istemiştir. Öte yandan vapurların aktarma için bekleyeceği her gün için de 500 ruble ücret de talep etmiştir.378 1878 sonrası Kırım ve Kafkasya’dan göçler kara ve deniz yoluyla üç aşamada gerçekleşmiştir. İlk olarak göç etmek isteyen muhacirler Rusya’nın Karadeniz kıyısındaki limanlara ( Batum, Sohumkale, Novoroski, Kırım) birikmişlerdir. Daha sonra vapurlara bindirilen muhacirler Osmanlı Devleti ile anlaşılan limanlara 1843 yılında kurulan Fevaid-i Osmaniye şirketi, 1870 yılında İrade-i Şahane ile İdare-i Aziziye unvanı almıştır. 1878 yılında İdare-i Aziziye unvanı, İdare-i Mahsusa olarak değiştirilmiş ve bu şirket yeni adıyla faaliyetlerine devam etmiştir. Tarihçe, 2014, http://www.tdi.gov.tr/?s=icerikDetay&icerikId=10 (17 Ocak 2014). 372 Bu iskele düz bir sahilde olup hemen arkasında etkili tepeler vardır. İskele tamamıyla açıktır. Eşyaların yükleme ve boşaltılması mavnalar aracılığıyla yapılır. Kış mevsiminde soğuk rüzgâr sebebiyle işler aksamaktadır. İskelede biri belediyeye diğeri şimendifer kumpanyasına ait iki iskele vardır. Birgül-Çanaklı, A.g.e., s. 30. 373 BOA, Y.PRK.ZB. Dosya no: 31, Gömlek no:98. H. 1319 N 4 / M. 15 Aralık 1901. 374 BOA, Y.PRK.ZB, Dosya no: 17, Gömlek no: 1. H. 1313 R 11 / M. 28 Aralık 1895. 375 Nedim İpek, A.g.e., s. 185. 376 Nedim İpek, Aynı yer. 377 Süleyman Erkan, A.g.e., s. 64. 378 Süleyman Erkan, A.g.e., s. 65. 371 64 (Kastamonu, Sinop, Trabzon Samsun) bırakılmak üzere yola çıkarılmışlardır. Limanlarda biriken muhacirler daimi iskân edilecekleri yerlere komisyon memurları denetiminde götürülmekte ve bu ulaşım hayvanlarla kara yolu üzerinden sağlanmaktadır.379 Demiryolu ile yapılan göçler büyük oranda Rumeli’den olmuştur. 93 Harbi nedeniyle Müslüman-Türk ahali, korku ve endişe içerisinde istasyonlara yığılmış ve trenlerle Edirne Selanik ve İstanbul’a doğru göç etmeye çalışmıştır. İstanbul’a biriken muhacirler ülke içine iskân edilmeye gayret edilmişti. İskân-ı Muhacirin Talimatnamesi’nin 11. maddesine göre, göç eden muhacirlerin vapur, tren gibi araç masrafları, geldikleri mahâl tarafından ödenecektir. Buna göre bu ödemeleri Osmanlı Devleti karşılayacaktır.380 1877 sonrası gerçekleşen göçlerde Edirne, İstanbul, Çanakkale, Samsun ve İzmir muhacirlerin tren ve vapurlarla getirildiği ve sevk için biriktirildiği önemli merkezler olmuştur. Osmanlı Devleti Tersane-i Amire yahut İdare-i Mahsusa vapurları ile taşıdığı muhacirlerden ücret almamış, bu muhacirlere komisyonca birer belge vererek ücretten muaf tutulmalarını sağlamıştır. Fakat göçlerin artması devletin yol ücretlerinde değişikliğe gitmesine yol açmıştır. Yeni karara göre, ulaşım giderlerinin yarısı artık muhacirlerden temin edilecektir. Bu kararın alınmasındaki etken, devletin yerli ve yabancı ulaşım şirketlerine ödediği ücretin ülkeyi mali açıdan zora sokmuş olmasından kaynaklanmıştır. 381 Bursa, Çanakkale, Balıkesir, Afyon ve Eskişehir gibi bölgelere iskân edilmesi planlanan muhacirler Mudanya, Bandırma ve Çanakkale iskelelerine çıkarılmış ve Bursa karayolu ile iskân mahâllerine gönderilmişlerdir.382 93 Harbi üzerine Osmanlı hükümeti, Kuzey Dobruca’yı boşaltma kararı alarak buradaki nüfusu öküz arabalarıyla veya yaya olarak Şumnu ve Varna sancaklarına yerleştirilmiştir. Fakat Varna’ya bağlı Balçık, Pazarcık ve Mangalya ve Tulça sancağına bağlı Hırşova, Mecidiye ve Köstence kazalarından Varna çevresine gönderilen muhacirler iskân edilememiştir. Bunun üzerine eşyası olan muhacirler Kırkkilise ve Çorlu’ya olmayanlar ise denizyolu ile Mudanya ve Süleyman Erkan, A.g.e., s. 78. Faruk Kocacık, A.g.m, s. 148-150. 381 Faruk Kocacık, A.g.m, s. 150-153. 382 Süleyman Erkan, A.g.e., s. 79. 379 380 65 İzmit iskelelerine gönderilmişlerdir. 383 Söz konusu göç sonucu 305 nüfus Tatar muhacir Temmuz 1877’de Sofya vapuru ile Mudanya iskelesine gelmişlerdir.384 Muhacirleri taşıyan yerli ve yabancı gemiler şunlardır; Rusya Vapuru, Rusya Yelkenlisi, Yunanlı Mihalaki Kaptan Sefinesi, Ünyeli Süleyman Kaptan Sefinesi, Ünyeli Etmekçioğlu Kaptan Sefinesi, Ünyeli Ahmet Kaptan Sefinesi, Şileli İbrahim Kaptan Sefinesi, Dimitri Kaptan Sefinesi, Tuna Vapuru Eflâklı Tüccar Sefinesi, Vasıta-ı Ticaret Vapuru, Hazine-i Hassa Kumpanya Vapurları’ydı. Bu kumpanya vapurları muhacirleri sadece İstanbul’a getirmek için kullanılmamış olup, sürekli yerleşecekleri vilayetlere yakın limanlar olan Trabzon, Samsun, Antalya, Mersin, Silifke limanlarına bırakılmalarında da kullanılmıştır.385 Nedim İpek, A.g.e., s. 33. Nedim İpek, A.g.e., s. 38 385 Derya D. Paşaoğlu, A.g.t., s. 194-197. 383 384 66 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM TATAR-NOGAY MUHACİRLERİN BURSA’DA İSKȂNI VE YERLEŞME PROBLEMLERİ 4.1. İSKȂN MAHALLERİ Kırım’dan Bursa’ya gelen muhacirlerin bir kısmının nereye yerleştirildikleri konusunda kaynaklar yetersizdir. Bu bölümde Bursa’ya sevk edilen ancak yerleşim yerleri tespit edilemeyen muhacirler hakkında bilgi verilecektir. 4.1.1. İSKÂN YERİ BİLİNMEYEN MUHACİRLER Kırım muhacirlerinden İstanbul’a göç eden 1.700 hane, bazı kaza ve köylere yerleştirilmiştir. İstanbul’da sevk edilmeyi bekleyen Kırım muhacirlerinin Müslüman olması ve Osmanlı tabiiyetine girmesinden dolayı, misafir bulundukları ilk zamanlarda haklarında kolaylık gösterilmesi istenmiştir. Bunlardan 300 hane muhacirin, Ağustos 1860 tarihinde Sadaret’in kararıyla Bursa Vilayeti’ne gönderilmiştir. Bursa’ya gönderilen 300 hane muhacir, vapurla Gemlik iskelesine, ardından da karayoluyla Bursa’ya gideceklerdir. Muhacirlerin geçişi sırasında bölgede bazı tedbirler alınması ve talimatname doğrultusunda Bursa’daki kaza ve köylere yerleştirilmesi kararda emredilmiştir. 386 Bursa Mutasarrıfı’na gönderilen 23 Ağustos 1860 tarihli başka bir tahriratta, Kırım muhacirlerinden 109 hanede 580 nüfusun Bursa sancağı köylerinde yerleştirilmek üzere gönderildiği ve bunların biran önce yerleştirilmesi gerektiği bildirilmiştir.387 Bahar ve yaz ayları muhacirlerin sevk ve iskânı bakımından daha uygundur. Bursa Valisi Refik Efendi’ye, Ağustos 1860’ta Sadaret’ten gönderilen yazıdan anlaşıldığı üzere söz konusu vesikada, Kırım’dan göç edeceklerin talimat gereğince yerleştirilmesi ve muhacirlerden aciz ve fakir olanlara günlük yevmiye ve ekmek verilmesi hususuna dikkat edilmesi gerektiği bildirilmiştir. Bu tarihte Hüdavendigar Eyaleti’ne, Kefe ahalisinden ve çiftçi Şerafeddin kafilesinden 114 hanede 454 nüfus ve yine aynı şehirden çiftçi Salihoğlu Sabit takımından 6 hanede 25 nüfus muhacirin gelmiştir.388 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 420, Gömlek no: 30. H. 1277 M 25 / M. 13 Ağustos 1860. BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 192, Gömlek no: 78. H. 1277 S 5 / M. 23 Ağustos 1860. 388 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 422, Gömlek no: 46. H. 1277 S 5 / M. 23 Ağustos 1860. 386 387 67 Yine Kırım’dan Eylül 1860 tarihinde Bursa’nın kasaba ve köylerine yerleştirilmek üzere Hoca Ceybullah ve Ahmed Giray Efendi’lerin kafilesinden 171 hanede 697 nüfus Nogay muhaciri gelmiştir. Bu muhacir gurubu Gemlik vapuruyla Bursa’ya gönderilmiş ve sonrasında Bursa’nın kasaba ve köylerinde dağınık şekilde yerleştirilmişlerdir. 389 Aynı yıllarda, Hoca Mehmed Efendi ve Hoca Abdülhakim Efendi takımından olan Nogay muhacirleri, Ekim ayında Muhacirin Komisyonu reisine arzuhal göndererek bir takım taleplerde bulunmuşlardır. Nogay muhacirleri, daha önce Bursa’ya gelmiş ve yerleştirilmiş olan hemşerilerinin yanında yerleştirilmelerini istemişlerdir. Fakat bu muhacirlerin yeni gelmiş olduklarından dolayı Kıbrıs tarafında yerleştirilmeleri planlanmıştı. Bu muhacirin grubu 128 hanede 711 nüfustan ibarettir. Söz konusu 128 hanenin iskânı için Bursa’da arazi bakılmış ve arazi varlığı tespit edilerek muhacirlerin yerleştirilmesi planlanmıştır. Ayrıca söz konusu muhacirlerin yeni mahallerinde, rençperlik için kullanılmalarının faydalı ve iyi işler ortaya çıkaracağı düşünülmüştür. Böylece mevcut olan muhacirin kafilesinin süratle yerleştirilme işinin başlanılması ve Bursa sancağında bunlar için yer bulunmadığı halde bile ise Bursa sancağı yakınlarında bulunan Kütahya ve Karahisar-ı sahib sancaklarında yerleştirilmelerinin uygun olduğu kararı alınmıştır. Adı geçen sancaklara ne kadar muhacirin gönderileceği ve ne kadar ev inşa edilmesi gerektiği de Hüdavendigar Vilayeti Valisi’nden gelecek cevaba göre planlanmıştır.390 Kırım’dan Ekim 1860 tarihinde İstanbul’a ulaşan muhacirlerin durumunu, Sadaret’ten, Muhacirin Komisyonu reisine gönderilen tahrirattan öğrenilmektedir. Vesikaya göre; Nogay muhacirlerini yerleştirmek için Bursa’da yeterli arazi bulunduğu ve orada yerleştirilmelerinde sakınca olmadığı belirtilmektedir. Fakat bu yerleştirmenin gerçekleşmediği durumda, Nogay muhacirlerinin Kıbrıs tarafına gönderilmeleri hususunun gündeme geleceği zikredilmektedir. Devamında Bursa sancağına gönderilen muhacirin sayısının 507 haneye ulaştığı ve bunların muhacirin kanunları gereğince kaza, köy ve mahallelerde dağınık ve karışık şekilde yerleştirildiği bildirilmiştir. Kırım muhacirlerinden Murad Efendi, Hoca Hacı Geldi ve Gazan Bey cemaatinden oluşan bir muhacirin kafilesi 1861 tarihinde Bursa’ya yerleştirilmiştir Gelen muhacirler 102 hanede 465 nüfustan ibarettiler. Bu muhacirlerin Bursa 389 390 BOA, A.MKT.NZD. Dosya no: 326, Gömlek no: 24. H. 1277 Ra 14 / M. 30 Eylül 1860. BOA, A.MKT.NZD. Dosya no: 327, Gömlek no: 55. H. 1277 Ra 30. / M. 16 Ekim 1860. 68 sancağının sahil kesimlerindeki kasaba ve köylere dağınık olarak yerleştirildiği anlaşılmaktadır.391 Bursa’ya sadece Kırım Tatarları değil Kazan Tatarları da yerleşmek üzere göç etmişlerdir. Kazan ahalisinden Hacı Abdülkerim Efendi 1 hanede 7 nüfus olmak üzere 1862 yılında Bursa’ya göç etmiştir.392 Aynı şekilde 1874 tarihinde Kazanlı muhacirlerden Abdülgafur Efendi Bursa’ya gelmiştir. Muhacirin idaresine gönderdiği arzuhalde, 6 kişiden oluşan hanesi ve eşi ile birlikte Bursa’ya göç ettiğini bildirmişlerdir. Ayrıca kendisinin yeni gelen muhacirlerden olmasına rağmen yardım parası alamadığı anlaşılmaktadır.393 Bazı dönemlerde komşu vilayetlerin kazalarında arazi kalmaması nedeniyle Bursa’ya Kırım muhaciri sevk edilmiştir. Bu amaçla, Karesi Vilayeti’nin Bandırma kazasının Aydıncık, Gönen ve Manyas nahiyelerinde muhacir yerleştirilmek istenmiş fakat yeterli arazi bulunamadığından muhacirlerin başka sancaklara gönderilmeleri kararlaştırılmıştır. Bunun üzerine 1.300 hanelik muhacir kafilesinin 700 hanesi Hüdavendigar Vilayeti’ne gönderilerek sefalet ve perişanlıktan kurtarılmıştır.394 Bursa’da Yukarıbaş isimli mahalleye Kırım muhaciri gelmiştir. Günümüzde bu mahallenin nerede olduğu hakkında, mevcut kaynaklarda bilgi yoktur. Arşiv vesikalarında, Yukarıbaş isimli bir mahallenin varlığı ve gelen Kırım muhacirinin bu mahalleye yerleşmek istediği yönündeki beyanı vardır. Vesikaya göre; Kırım muhacirlerinden Abdülganioğlu Cebbar, 1890-1891 senelerinde göç için Konya’ya yönlendirilmiştir. Fakat bir süre sonra Konya’da geçimini idame ettiremeyecek duruma gelmesinden dolayı Bursa’nın Yukarıbaş mahallesine gittiğini ve orada misafir olarak yerleştiği görülmektedir. Kırımlı Abdülganioğlu Cebbar, Dâhiliye Nezareti’ne bir dilekçe göndererek yerleştiği mahallede ikamet etmek istediğini ve bunun için ise Konya’daki kaydının Bursa’ya alınmasını talep etmiştir.395 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 469, Gömlek no: 63. H. 1277 L 22 / M. 3 Mayıs 1861. BOA, BEOAYN.NNG.d. Defter no: 758. s. 123. H. 1279 R 24 / M. 19 Ekim 1862. 393 BOA, BEOAYN.d. Defter no: 882. s. 58. H. 1291 Ş.19 / M 1 Ekim 1874. . 394 BOA, Y.PRK.UM. Dosya no: 6, Gömlek no: 60. H. 1301 R 5 / M. 3 Şubat 1884. 395 BOA, DH.MKT. Dosya no: 906, Gömlek no: 78. H. 1322 Ş 23 / M. 2 Kasım 1904; Hüdavendigar Vilayeti en çok muhacir iskânı gerçekleştirilen yerlerin başında gelmektedir. 1885 yılında muhacir sayısı 18.919 hanede 81.253 nüfusu bulmuştur. 1874’te 838.494 Müslüman ve 191.750 gayrimüslim nüfusa sahip bulunan vilayet, toplamda 1.030.244 nüfusa sahiptir. 1877-1891 yılları arasında vilayete 189.028 muhacir İstanbul’dan sevk edilmiş ve böylece toplamda 1890’lı yıllarda nüfus 1.626.869’a yükselmiştir. 1877-1891 tarihleri arasında İstanbul’dan Anadolu’ya sevk edilen muhacirlerin sayısı 495.339 kişidir. Bu tarihler arasında Hüdavendigar Vilayeti’ne 162.028 muhacir sevk edilmiştir. Bu vilayete bir de İstanbul’a uğramadan doğrudan göç edenler vardır ki bunların sayısı yaklaşık 70.000’i bulmaktadır. Nedim İpek, A.g.e., s. 173-187. Ayrıca 1891 yılında Hüdavendigar Vilayeti’ne gelen muhacir sayısı toplamda 151.787 idi. H.V.S.(H.13071308/M.1890-1891), s. 232. Vilayete sevk edilen muhacirlerin sancaklara dağılımı için bkz. Tablo-3. 391 392 69 Bursa Vilayeti’ne münferit göçler de olmuştur. 1905 yılında ailesiyle birlikte Rusya’dan gelen Kırımlı Kurd Hüseyin, Bursa’ya göç etmiştir. Hariciye Nezareti, Rusya’dan gelen muhacirinin yerleşmesinin mümkün olup olmadığını Dâhiliye Nezareti’ne sormuş ve neticesinde Dâhiliye Nezareti, Kırımlı Kurd Hüseyin’in Bursa Nüfus İdaresi’nce kaydının yapılmasına izin vermiştir.396 Münferit göçlerin bir diğeri Kırım muhacirlerinden Ahmedoğlu Seyyid İbrahim’dir. 1902-1903 senelerinde İstanbul’da Orta Çeşme Caddesi’nde otuz sekiz numaralı haneye kayıt edilen Seyyid İbrahim, bundan sonra habersizce Bursa’ya gitmiştir. Nitekim Dâhiliye Nezareti, artık Bursa’da ikamet edecek olan Kırımlı Seyyid İbrahim’in İstanbul’da olan nüfus kaydının Bursa’ya alınmasını Hüdavendigar Vilayeti Nüfus Müdürlüğü’ne bildirmiş ve gereğinin yapılmasını istemiştir.397 Bursa’ya göç etmek için izin isteyen Kırımlı muhacirler de bulunmaktadır. 1908 yılında Kırım’ın Yalta şehrinin Karol köyünden Osmanoğlu Yunus, Bahçesaray’ın Bağdere köyünden Mehmedoğlu Hasan ve Küteyseler köyünden Hasanoğlu Süleyman, Bursa’ya gitmek istediklerini Osmanlı Devleti’ne bir dilekçe ile bildirmişlerdir. Dilekçenin, Osmanlı Devleti’nde ilgili birimlere ulaşması sonrası Kırımlı muhacirlerin araştırılması ve kabul edilip edilmemesinin buna göre karar verilmesi uygun görülmüştür.398 Arşiv vesikalarından 1909 yılında Bursa’ya Dobruca bölgesinden399 muhacir geldiğini ve bu muhacirlerin devletten yardım istedikleri görülmektedir. Gelen muhacirler, kendilerine arazi verilmediğini ve ziraattan mahrum olarak kaldıklarını, dolayısıyla yardıma muhtaç halde bırakıldıklarını dilekçe ile Meclis-i Mebusan’a bildirmişlerdir.400 Kırım muhacirleri bazen doğrudan, bazen de daha önce yerleştirildikleri yerleri beğenmeyerek Bursa’ya gelmişlerdir. 1898-1899 yıllarında Kırım ve Dağıstan’dan Rize ve Trabzon şehirlerine gelen muhacir kafilesi 9 kişiden oluşmaktadır. Bu muhacirler için Trabzon Vilayeti’nin, Muhacirin Komisyonu‘na gönderdiği yazıda, içlerinden BOA, DH.MKT. Dosya no: 940, Gömlek no: 9. H. 1323 M 14 / M. 21 Mart 1905. BOA, DH.MKT. Dosya no: 1152, Gömlek no: 90. H. 1325 M 28 / M. 13 Mart 1907. 398 BOA, DH.MKT. Dosya no: 2689, Gömlek no: 8. H. 1326 Za 28 / M. 22 Aralık 1908. 399 Bursa çevresinde, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası Rusya’dan, Bulgaristan’dan ve Dobruca’dan Anadolu’ya göç ederek kurulan birçok Çerkez ve Tatar köyleri vardır. Hüseyin Mevsim (hzl.), Bulgar Gözüyle Bursa, Kitabevi Yayınları, İstanbul 2009, s. 76-77. 400 BOA, BEO, Dosya no: 3489, Gömlek no: 261603. H. 1327 M 18 / M. 9 Şubat 1909. 396 397 70 birinin Bursa’da akrabasının olması nedeniyle Bursa’ya, diğerlerinin de İstanbul yoluyla uygun mahallere gönderilmesinin gerekli görüldüğü anlaşılmaktadır.401 Yine İdâre-i Mahsusa’nın Bahr-ı Cedid adlı vapuru ile 62 hanede 320 nüfus Rumeli ve Kırım muhaciri 1901 senesinde Mudanya iskelesine sevk olunmuşlardır. Bunlar muhtemelen Bursa ve Eskişehir taraflarına iskân edilmişlerdir.402 Fakat kesin olarak yerleştirildikleri yer hakkında malumat bulunmamaktadır. Vesikalardan anlaşıldığı üzere Bursa’ya gelen muhacirler çoğunlukla Kırım’dan ve dolaylı olarak da Dobruca ve Kafkasya bölgesinden göç etmişlerdir. Nitekim Bursa’ya göçün yoğun olduğu tarihlerde Kazan Tatarları da göç etmişlerdir. Kırım’dan göçlerin İstanbul’a ve İstanbul üzerinden Bursa’ya doğru bir seyir izlediği görülmektedir. Ekim 1860 tarihli vesikaya göre, ilgili tarihe kadar 507 hane Kırım Tatar ve Nogay muhaciri, Bursa sancağının kaza ve köylerine iskân edilmiştir.403 Ayrıca göç eden muhacir kafilelerinin hane ve nüfus ortalamalarını temel aldığımızda, hane başına 4-5 nüfus gibi bir muhacir sayısı düşmektedir.404 Dolayısıyla 507 hane toplamda 2.028 ila 2.535 arası nüfusa tekabül etmektedir.405 Bu tarihten sonra yaşanan göçler ya münferit ya da diğer muhacirlerle karışık olarak gerçekleştiği için bu durum, net bir rakam verilmesini zorlaştırmaktadır. Yine de arşiv belgelerine yansıyan rakamlarla bir hesaplama yapmak gerekirse, 1860-1908 yılları arasında toplam 1.591 hane Kırım muhaciri Bursa’ya sevk edilmiştir. 406 Bir hanenin 4-5 nüfustan ibaret olduğu düşüncesinden hareket edilirse toplamda 6.364 ila 7.955 nüfus arası muhacirinin Bursa’ya göç ettiği anlaşılmaktadır. Fakat bunların hangi mahale yerleştirildikleri ve ne kadarının Bursa’da kalıp kalmadığı tam olarak bilinmemektedir. Çünkü Hüdavendigar Vilayeti olarak tespit edilen iskân sahasının içine, vilayetin diğer liva ve kazaları da dâhildir. Öte yandan bu hesaplamanın doğruluk payının düşük olma ihtimali de vardır. Mesela, 1860 yılında BOA, DH.ŞFR. Dosya no: 250, Gömlek no: 115. H. 1318 Ca 4 / M. 30 Ağustos 1900. BOA, Y.PRK.ZB. Gömlek no: 31, Gömlek no: 98. 1319 N 4 / M. 15 Aralık 1901. 403 BOA, A.MKT.NZD. Dosya no: 327, Gömlek no: 55. H. 1277 Ra 30. / M. 16 Ekim 1860. 404 Söz konusu rakam Bursa’ya 1860-1861 yıllarında göç etmiş olan, 109 hanede 580 nüfus, 114 hanede 454 nüfus, 6 hanede 25 nüfus, 171 hanede 697 nüfus, 102 hanede 465 nüfus ve 128 hanede 711 nüfus muhacirin, nüfus sayılarının hane sayılarına bölünmesi ile hesaplanmıştır. Bir sonraki aşamada ise ortaya çıkan hane ortalamaları ( 5,3 + 3,9 + 4,1 + 4 + 4,5 + 5,5 = 28,2 ÷ 6 = 4,7) toplanarak, çıkan sonuç hesaplamada kullanılan 6 rakamına bölünmüştür. 405 Arşiv belgelerinde yer alan hane ve nüfus toplamlarından yola çıkarsak, bu rakam 2.932 nüfus muhaciri bulmaktadır. 406 Söz konusu rakam arşiv belgelerine yansıyan muhacir göçlerinin toplamı alınarak hesaplanmıştır. (300 + 114 + 6 + 171 + 102 + 128 + 700 + 5 + 3 + 62 = 1591 ) Ayrıca bu hesaplamaya, belgelerde Rumeli muhacirleri ile karışık olarak geldikleri belirtilen Tatarlar ve Rumeli Türkleri de dâhil edilmiştir. 401 402 71 İstanbul’dan sevk edilen 300 hanenin 407 yine aynı yıl Bursa’ya geldiği bilinen 120408 ve 171 hanenin409 toplamı olduğu düşünülürse mevcut hesaplama değişik bir hâl alacaktır. 4.1.2. BURSA MERKEZ İLÇELERİ. 4.1.2.1. NİLÜFER İLÇESİ 4.1.2.1.1. İhsaniye Mahallesi Osmanlı döneminde köy olarak şekillenen İhsaniye, günümüzde Bursa merkeze bağlı Nilüfer ilçesinde yer alan bir mahalledir. 1880’li yıllarda Rusçuk tarafından gelen Tatar muhacirler 25 hanede 72 nüfus olmak üzere bu köyü kurmuşlardır.410 Bunun yanı sıra Hüdavendigar salnamesinde köye iskân edilen hanenin 17 olduğu görülmektedir.411 İhsaniye köyü, Kurtuluş Savaşı sürecinde, işgalci Yunan kuvvetlerince tamamen yakılmıştır. 1908 yılında 102 haneden oluşan köy, 1987 yılında mahalleye dönüşerek idari değişikliğe uğramıştır. Öte yandan bugün mahalle olarak çok gelişmiş bir yerleşim yeri haline gelen İhsaniye’de, nüfus olarak yerliler ve Bulgaristan muhacirleri yaşamaktadır.412 4.1.2.2. OSMANGAZİ İLÇESİ 4.1.2.2.1. Alacahırka Mahallesi ( Paşa Mahallesi ) Günümüzde, Bursa merkeze bağlı Osmangazi ilçesinde bulunan Alacahırka mahallesi, Bursa’nın en eski mahallelerinden biridir. Alacahırka semtinde yer alan mahallenin diğer bir adı da Paşa mahallesidir. Hüdavendigar salnamelerinde ise mahalle adı Alacahırka olarak zikredilmektedir.413 Alacahırka mahallesi, Bursa’nın güneyinde Uludağ’ın yamacında kurulmuştur. Adının Bursa’nın fethi öncesi Buhara’dan gelen bir abdal tarafından verildiği bilinmektedir.414 Mahallenin kayıtlardaki ilk varlığına, 1493 tarihli Bursa kadı sicillerinde rastlanmaktadır. Mahallenin 1521 yılında 47 hanelik nüfusunun, 1573 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 420, Gömlek no: 30. H. 1277 M 25 / M. 13 Ağustos 1860. BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 422, Gömlek no: 46. H. 1277 S 5 / M. 23 Ağustos 1860. 409 BOA, A.MKT.NZD. Dosya no: 326, Gömlek no: 24. H. 1277 Ra 14 / M. 30 Eylül 1860. 410 Raif Kaplanoğlu, Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e Bursa (1876-1926), s. 115. 411 H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 78. 412 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, Bursa Ticaret Odası Kültür Yayınları, İstanbul 1996, s. 167. 413 H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 78. 414 Asıl adı ve yaşamı hakkında yeterli bilgi yoktur. Buhara’dan Bursa’ya göçmüş bir veli olduğuna inanılır. Sırtında taşıdığı hırka dolayısıyla Alacahırkalı diye ün yaptığı söylenir. Günümüzde Alacahırka adıyla tanınan semtte oturmuş ve ölümü sonrası burada bir bahçe içine gömülmüştür. Ayrıca adına bir mescit de yaptırılmıştır. Yılmaz Akkılıç (hzl.), Bursa Ansiklopedisi, c. I, Bursa Kültür Sanat Yayınları, Bursa 2002, s. 79. 407 408 72 yılında 97 haneye çıktığı ve 1844 yılı defterlerinde ise 16 haneye kadar düşmüş olduğu görülmektedir.415 Alacahırka mahallesine göç eden Tatar muhacirler, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında gelmişlerdir. 1880’li yıllarda sadece Rusçuk’tan 30 bin muhacir Bursa’ya göç etmiştir.416 Muhtemelen gelen Tatar muhacirlerin, Kırım Savaşı sonrası Rusçuk’a gittikleri ve ardından 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası da Bursa’ya geldikleri anlaşılmaktadır. Mahalleye Bursa Valisi, Ahmet Vefik Paşa tarafından 15 hane Tatar muhacir iskân edildiği ve bunların 65 nüfustan ibaret oldukları kaynaklara yansımıştır. 417 Dönemin Bursa Valisi Ahmed Vefik Paşa, muhacirlere pek sıcak bakmadığından dolayı Uludağ’ın eteklerindeki Alacahırka ve Mollaarap gibi mahallelere yerleştirmiştir. 418 Mahalleye iskân edilen diğer bir Tatar muhacir kafilesi, 1895 tarihli vesikada bulunmaktadır. Söz konusu arşiv vesikasında, Paşa mahallesine 130 haneden oluşan Kırım muhacirinin yerleştirilmiş olduğu görülmektedir. Bu muhacirler Belediye meclis üyesi Ahmed Efendi’yle bir takım sıkıntılar yaşamış ve bunu dilekçe ile hükümete bildirmişlerdir. Mahalle imam ve muhtarının gönderdiği dilekçeye göre, Sultan Osman Han Hazretleri hayratından olan ve 10 seneden beri ihtiyaçlarına tahsis edilmiş suyun mecrası değiştirilmeye çalışılmış olduğundan, Paşa mahallesi imam ve muhtarının gönderdiği dilekçe ile sorun hükümete iletilmiştir. Muhacirler hükümetten, sorunun mahalle halkının ihtiyaç içinde bırakılmadan çözülmesi yönünde talepte bulunmuşlardır.419 Muhacirler Alacahırka mahallesine 1905 yılında bir de cami inşa etmişlerdir. Burada Alacahırka ve Pınarpaşı mezarlığına geçtikten sonra bir köprü vardır. Buraya muhtemelen 1900’lü yılların başında 70-80 hane Kırım Tatar muhacir nüfusu yerleştirilmiştir. Bu yerleştirilenlerin büyük bir çoğunluğunun Kırım’ın Akmescit ve Karasubazar arasındaki yerleşim yerlerinden göç ettikleri tahmin edilmektedir. Çünkü eskiden birkaç tane aileyle yapılan görüşmede, söz konusu yerlerden geldikleri Raif Kaplanoğlu, 1844 Yılı Temettüat Defterlerine Göre Değişim Sürecinde Bursa’nın Ekonomik ve Sosyal Yapısı, Nilüfer Alkılıç Kütüphanesi Yayınları, Bursa 2011, s. 30. 416 Raif Kaplanoğlu, Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e Bursa (1876-1926), s. 115; Mahallenin Tatar muhacir torunlarıyla yapılan görüşmede, Alacahırka’ya 1860 yılında Tatar muhacir göçünün gerçekleştiği ortaya çıkmaktadır. Reşat Bozkurt’un dedesi Hafız Osman’ın babası Hüseyin Balatlı, mahalleye göç eden ilk Kırım muhacirlerinden biridir. Reşat Bozkurt, -Alacahırka Mahallesi Sakinlerinden- “Alacahırka Mahallesinde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 18 Aralık 2013. 417 H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 78. 418 Cengiz Kırgız, - Bursa Kırım Türkleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi- “Bursa’da Yaşayan Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 18 Aralık 2013. 419 BOA, BEO. Dosya no: 569, Gömlek no: 42632. H. 1312 Ş 16 / M. 12 Şubat 1895. 415 73 anlaşılmıştır. Yine bazı aileler o zamanki lakaplarını hatırlamaktadırlar. Mesela “Tomalaklar” denilen bir aile vardır. Tomalaklar genelde Kırımın Akmescit ve civarında bulunan bir ailedir.420 Öte yandan eski adı Alacahırkalu olan mahallede421 günümüzde Boşnak ve Arnavut muhacirlerle Bozkurt ve Kırgız soyadlarını taşıyan Kırım Tatarları yaşamaktadır.422 4.1.2.2.2. Hızırlık Mahallesi Hızırlık mahallesine iskân edilen Tatarların, Alacahırka mahallesinde olduğu gibi, 93 Harbi sonrası göç ettikleri kuvvetle muhtemeldir. Kaynaklarda Hıdırlık, Hızırlık, Köstence isimleriyle zikredilmektedir. XVI. yüzyılda 22 haneden oluşan mahallenin adına, 1573 senesinden önceki kayıtlarda rastlanmamaktadır. Mahalleye adını veren Osmanlı padişahlarından I. Murat’ın kızı Nilüfer Hatun’dur. Mahallede Nilüfer Hatun’un, adını taşıyan bir de mescidi vardır.423 Bu mahalleye 1882 yılında 97 hanede 361 nüfus Kırım Tatarı yerleştirilmiştir. 424 Bursa’ya gelen bu göçmenlerin, Ahmet Vefik Rumeli muhacirleri adı altında Paşa tarafından Hızırlık’a yerleştirildikleri bilinmektedir.425 Mahalleye Tatar muhacirlerinin iskân edildikleri arşiv vesikalarından da anlaşılmaktadır. 1908 tarihli arşiv belgesine göre; Kırımlı Mustafaoğlu Süleyman’ın Kırım’ın Bahçesaray şehrinin Otar köyünden olduğu ve 1902 yılında İstanbul’a geldiği belirtilmiştir. İstanbul’da pasaportunu oradaki komisyona terk ettiğini açıklayan Kırımlı Süleyman, bu tarihlerde Hızırlık mahallesine yerleşmiştir. Fakat bir müddet sonra Dâhiliye Nezareti, Kırımlı Süleyman’ın mahalledeki kaydına rastlayamadığından, Hüdavendigar Vilayeti’nden bunun açıklanmasını talep etmiştir. Hüdavendigar Vilayeti ise bu konuda; Kırımlı Süleyman’ın 1903 yılı Ramazan Bayramı’nın üçüncü günü 300 muhacir ile yerleştirilmek üzere Konya’ya sevk olunduklarını bildirmiştir. 426 Ayrıca İsmail Adnan Süyen, -Bursa Kırım Türkleri Dernek Başkanı- “Bursa’da Yaşayan Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 17 Aralık 2013. 421 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 63. 422 Reşat Bozkurt, A.g.g. 423 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 160. 424 H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 78. 425 Raif Kaplanoğlu, Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e Bursa (1876-1926), s. 115. 426 Kırımlı muhacirlerin asıl Konya’ya gelişleri 1903 senesinde başlamıştır. Çarlık Rusyası’nın, Çin’deki Boxer ayaklanmasını bahane ederek Mançurya’yı işgal etmesi 1904 yılında Rus-Japon Savaşı’na yol açmıştır. Savaş nedeniyle Uzakdoğu’ya gönderilen Kırım Türkleri, epeyce zayiat vermiş ve bu durum Kırım’da tedirginliğe yol açmıştır. Yukarıdaki sebeplerden dolayı 1903 yılının Mart ayından itibaren Kırım’ın Sivastopol iskelesinden kafileler halinde Rus vapurlarına binen Kırımlı muhacirler, İstanbul’a gelmişlerdir. Bu muhacirlerden birinin de Hızırlık mahallesinde kaydı bulunamayan Mustafaoğlu Süleyman olduğu ortaya çıkmaktadır. En nihayetinde içlerinde Kırımlı 420 74 Kırımlı Süleyman’a üç kişilik bir evrak verildiği ve onun bu evrakı kaybettiğini de beyan etmiştir.427 4.1.2.2.3. Mecidiye Mahallesi 1950 yılına kadar yerleşim yeri olarak kullanılan Mecidiye mahallesine ilk Tatar muhacir göçü 1880’li yıllarda gerçekleşmiştir.428 Bursa Valisi Ahmet Vefik Paşa tarafından Mecidiye’ye iskân edilen bu muhacirler 100 hanede 443 nüfustan oluşmaktadırlar.429 Bursa Kırım Türkleri dernek başkanının yaptığı araştırmalara göre, Mecidiye mahallesi, 93 Harbi’nden sonra Kırım’dan Köstence’ye ve Köstence civarındaki Mecidiye kasabasından, Bursa’ya göç eden Tatar muhacirlerce kurulmuştur. Bu mahalleye gelenlerin büyük bir çoğunluğu bugün Romanya sınırları içerisinde kalan Mecidiye şehrinden göç etmişlerdir. Ve mahalleye o isme ithafen Mecidiye ismi verilmiştir. Bunun yanı sıra 80-90 haneye yakın, Kırım Tatarı mahalleye yerleştirilmiştir. Görüldüğü gibi Mecidiye mahallesindeki Tatar muhacirlerin Rumeli kökenli oldukları anlaşılmaktadır. Öte yandan Bursa’da, Mecidiye adlı yerleşim yerlerine birçok yerde rastlamak mümkündür. Bu köyün yer aldığı ilçeler; İznik, Yenişehir, Karacabey ve Gemlik olarak sıralanmaktadır. İznik’teki Mecidiye köyü 1880’li yıllarda göç eden Rumeli muhacirleri, Yenişehir’deki Mecidiye köyü ise yine aynı yıllarda göç etmiş olan Bulgaristan muhacirlerince kurulmuştur.430 Galiba sayılanların hepsi padişah arazileri olarak muhacirlere tahsis edilmiştir. Çalışmanın asıl konusu olan Bursa merkeze bağlı Osmangazi ilçesinde kurulmuş Mecidiye mahallesidir. Pınarbaşı’nın üst tarafında Kuzgunluk’ta bulunan mahalle, günümüzde Akçakoca adını almıştır. 431 4.1.2.3. YILDIRIM İLÇESİ 4.1.2.3.1. Mollaarap Mahallesi Mollaarap mahallesinde yaşayan Tatar muhacirler, 1880’li yıllarda göç etmiş ve Ahmet Vefik Paşa valiliği zamanında Uludağ’ın eteğindeki bu mahalleye iskân edilmişlerdir. Kaynaklarda 103 hanede 414 nüfus olarak mahalleye yerleştirildikleri Süleyman ve ailesinin bulunduğu İstanbul’daki muhacirler, 1903 senesinde Eskişehir, Adana ve Konya’ya iskân edilmek üzere gönderilmişlerdir. Mehmet Yılmaz, A.g.t., s. 121-122. 427 BOA, DH.MKT. Dosya no: 2622, Gömlek no: 87. H. 1326 N 8 / M. 4 Ekim 1908. 428 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 218. 429 H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 78. 430 H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 81-83; H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 281. 431 Raif Kaplanoğlu, Aynı yer. 75 görülen bu muhacirlerin 432 aslen Kırım Savaşı sonrası Rumeli tarafına göç eden muhacirler arasından oldukları anlaşılmaktadır. Fakat Rumeli topraklarının 18771878’de elden çıkması üzerine Bursa’ya göç etmek zorunda kalmışlardır. Mollaarap mahallesinde iskân edilen bu muhacirlerden 35 hanesinin 1905 yılında Balıkesir’in Bandırma ilçesine bağlı Kayacak köyüne gittikleri anlaşılmaktadır. 433 Osmanlı Devleti döneminde Bursa merkeze bağlı bir mahalle olan Mollaarap, günümüzde Yıldırım ilçesine bağlı bir yerleşim yeridir. Mahalleye adını veren mescidi Mevlana Mehmed Bin Ömer Bin Hamza 434 yaptırmıştır.435 Diğer bir kaynakta ise mescidin 1331 yılında Molla Arap tarafından yaptırıldığı belirtilmektedir. 436 Mollaarap cami etrafındaki evler 1722’ye kadar mamur iken bu tarihten sonra cami etrafındaki evler harap olmuş ve ahalisi dağılıp arazileri bağ bahçe haline gelmiştir.437 Cumhuriyet döneminde adı Balabancık olarak değiştirilen mahalle, 1950’li yıllarda aynı adını tekrar almıştır. Günümüzde de Mollaarap adıyla varlığını sürdürmekte olan mahallede hâlâ Kırım Türkleri yaşamaktadır.438 Öte yandan mahalleye Konya’daki Kırımlılardan da katılımlar olmuştur.439 Bugün mahallede Tatar muhacirlerle birlikte Boşnaklar da yaşamlarını sürdürmektedirler. 4.1.2.3.2. Namazgâh Mahallesi Kadı sicilleri ve tahrirat defterlerinde Musalla adıyla zikredilen Namazgâh mahallesine ilk Tatar muhacirler 1886 yılından önce, 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi sonrası gelmişlerdir.440 Ne yazık ki bu görüşü destekleyecek arşiv belgesi mevcut değildir. Arşiv kayıtları, gelenlerin, Rumeli muhacirleri adı altında kayıt altına alındıkları görüşünü desteklemektedir. Bu bakımdan mahalleye yapılan Tatar göçüne ait bilgiler, 1886 tarihli vilayet salnamesinden yola çıkılarak verilmektedir. Netice olarak 432 H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 78. Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 199. 434 Asıl adı Mehmed olan Molla Arap’ın babası Hamzaoğlu Ömer’dir. Soyu Maveraünnehir’in meşhur âlimlerinden Mevlana Seyyid Cürcani ve Sadeddin Taftazani’ye dayanmaktadır. Dedesinin Antakya’ya gittiği dönemde burada Molla Arap denilen yerde dünyaya gelmiştir. Molla Arap, ilim tahsili için Hısn-ı keyf ve Diyarbakır’da bir müddet bulunup Tebriz’e gitti. Ardından Halep’te bir müddet vaizlik ve müftülük yaptıktan sonra Mısır ve Kudüs’e geçerek burada birçok âlimlerle görüşüp Bursa’ya gelmiştir. Bursa’da kendi adına cami yapıldığı ve kendi ismiyle anılan mahallede 1531 yılında vefat ettiği anlaşılmaktadır. Kamil Kepecioğlu, Bursa Kütüğü, c. III, Uludağ Yayınları, Bursa 2009, s. 200. 435 Kamil Kepecioğlu, A.g.e., s. 200. 436 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 223. 437 Kamil Kepecioğlu, A.g.e., s. 201. 438 Raif Kaplanoğlu, Aynı yer. 439 Nihat Tura, ”Bursa’da Kırımlılar”, Kalgay Dergisi, S. VIII, (1997), s. 8. 440 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 228. 433 76 Bursa Valisi Ahmed Vefik Paşa döneminde Namazgâh mahallesine 60 hanede 255 nüfus Tatar muhacir iskân edilmiştir.441 Namazgâh mahallesi Bursa’nın eski yerleşim yerlerinden biridir. Umur Bey, Kurdoğlu, Yeşil ve Hocataşkın mahalleleri arasındadır. Mahalle, adını Timurtaş Paşa’nın oğlu Umur Bey’in yaptırdığı Namazgâh’tan almıştır. 1487 yılında 42 hane bulunan mahallede 1521 yılında 72 hane yaşamıştır.442 XVI. yüzyıldan itibaren yerleşim yeri olarak kullanılan mahallenin diğer bir adı da Musalla’dır. 1844 temettüat defterlerine göre köyde, 46443 hanenin 19’unu Ermeniler oluşturmuştur.444 Cumhuriyet döneminde mahallenin adı Namazlık olarak değiştirilmiş ise de bir süre sonra yeniden Namazgâh adını almıştır. Mahalle, Mesudmakramavi Mescidi, Selami Tekkesi ve Babazakir Mescidi gibi tarihi yapılara da ev sahipliği yapmaktadır. Günümüzde Yıldırım ilçesi sınırları dâhilinde yer alan mahallede, ekseriyetle eski Bursa’lılar ve Doğu Anadolu’dan gelen göçmenler yaşamaktadır. 445 4.1.2.3.3. Şeyh Şibli Mahallesi Osmanlı döneminde Bursa sancağına bağlı bir mahalle olan Şeyh Şibli’de yerleştirilmiş, erkek ve kadın toplam 12 kişiden oluşan Kırım muhaciri mevcuttur. Bu muhacirlere, Bursa’ya gelmelerinden yerleşmelerine kadar üç sene geçmesine rağmen nüfus cüzdanı verilmemiştir. Arşiv belgesinin düzenlenme tarihinin de 1889 olması Kırım muhacirlerinin Şeyh Bibli mahallesine 1886 yılında göç etmiş olduklarını ortaya çıkarmıştır.446 Günümüzde Yıldırım ilçesi sınırları dâhilinde kalan bu mahalle İbni Şible, Şiblizade ve Şiblioğlu gibi adlarla da anılmıştır. XV. yüzyılda 50 haneye sahip bulunan mahallenin adını, 1457 yılında Şiblizade Mahmud Çelebi oğlu Bayezid Çelebi’nin yaptırdığı mescitten almış olduğu belirtilmiştir. 447 1844 yılı defterlerinde ise mahallenin 32 haneye sahip olduğu anlaşılmaktadır. 448 441 H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 78. Raif Kaplanoğlu, A.g.e., s. 225. 443 Raif Kaplanoğlu, 1844 Yılı Temettüat Defterlerine Göre Değişim Sürecinde Bursa’nın Ekonomik ve Sosyal Yapısı, s. 33. 444 Raif Kaplanoğlu, A.g.e., s. 201. 445 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 229. 446 BOA, DH.MKT. Dosya no: 1625, Gömlek no: 119. H. 1306 L 4 / M. 3 Haziran 1889. 447 Raif Kaplanoğlu, A.g.e., s. 260. 448 Raif Kaplanoğlu, 1844 Yılı Temettüat Defterlerine Göre Değişim Sürecinde Bursa’nın Ekonomik ve Sosyal Yapısı, s. 34. 442 77 4.1.2.3.4. Yeni Mahalle Bursa’nın Yıldırım ilçesinde bulunan Yeni Mahalle, Kırım Türklerinin en yoğun yaşadığı yerlerden biridir. Mahallenin Tatar muhacir torunlarından edinilen bilgilere göre mahalleye ilk gelen Kırım Tatar muhacirler, Abdülmecit döneminde (1839-1861) göç etmişlerdir. İlk başta Romanya’dan, Babadağlılar gelmiş iken, Kırım Savaşı sonrası askerle beraber yeni muhacirler de Bursa’ya gelmiş ve Abdülmecit döneminde mahalle imar edilmiştir. Devlet, Çobanbey vakfı adına Yeni mahalleye evler inşa etmiştir.449 Mahalleye bir diğer Kırım Tatar muhacir göçü, 93 Harbi sonrası yaşanmıştır.450 Bu dönemde gelen muhacirler, mahallede iskân edilecek arazinin kalmaması üzerine sıkıntı yaşamışlardır. Bir süre Yeniyer mezarlığı denilen yerde yaşayan Tatar muhacirler, daha sonra kendilerine burayı yerleşme sahası yapmışlardır. Öte yandan mahalleye sadece Kırım’dan değil, 1901-1902 yıllarında Dobruca bölgesinin Köstence şehrinden de Tatar muhacir göçü yaşanmıştır. 451 1960’lı yıllarda mezarlık sahasının imara açılmasıyla Yeni mahalle adını alan yerde, günümüzde Bircan, Aktay, Karatay, Tataroğlu, Özenbaş, Özikiz, Şakru, Kırımlı ve Kırımtay soyadlarını taşıyan Tatar muhacirler yaşamaktadır.452 4.1.2.3.5. Vefikiye Mahallesi Bursa merkeze bağlı Yıldırım ilçesinde bulunan Vefikiye mahallesine Kırım’dan göçler 1886 yılında başlamış ve bu göçler daha sonra da devam etmiştir. 453 Dağ eteğinde yer alan mahalle, Tatar muhacirler tarafından kurulmuş ve buraya 84 hanede 325 nüfus muhacir iskân edilmiştir.454 Dönemin valisi Ahmet Vefik Paşa455 tarafından Emin Güzelsözlü, -Yeni Mahalle Cami Dernek Başkanı- “Yeni Mahallede Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 18 Aralık 2013. 450 Raif Kaplanoğlu, Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e Bursa (1876-1926), s. 115. 451 Göner Şakru, - Yeni Mahalle Sakinlerinden- “Yeni Mahalle’de Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 18 Aralık 2013. 452 Ömer Bircan, -Yeni Mahalle Sakinlerinden- “Yeni Mahalle’de Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 17 Aralık 2013. 453 Nihat Tura, Aynı yer. 454 H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 78. 455 Ahmet Vefik Paşa 1818 yılında İstanbul’da doğdu. Dede ve babası Osmanlı Devleti’nde tercümanlık görevlerinde bulunan Ahmet Vefik, ilk eğitiminden sonra Mühendishane-i Berri-i Hümayuna girdi. Burayı bitiremeden 1844 yılında Paris’e giderek eğitimine burada devam etti. Fransa’da mükemmel Fransızcasının yanında Grekçe ve Latince öğrenerek 1837 yılında İstanbul’da Tercüme Odası’nda memur olarak işe başladı. Osmanlı Devleti’nin çeşitli makamlarında önemli görevler ifa eden Ahmet Vefik, siyasi hayatının yanında edebi ve sanatsal yaşamı bakımından da önemli bir şahsiyettir. Verdiği eserler arasında ilk sözlük çalışmaları, salnameler ve Türklük araştırmaları, onu diğer bürokratlardan farklı kılan özelliklerdendir. Yusuf Kamil Paşa Sadrazamlığı döneminde, Osmanlı’da yolsuzlukları teftiş etmek ve gidermek amacıyla Anadolu Sağ Kol Müfettişliğine tayin edildi. 1863’te İstanbul’dan ayrılan Ahmet Vefik, ilk olarak depremlerle harap bir hal almış olan Bursa’nın imarı için faaliyetlere girişti. Bursa’yı ayağa kaldırmayı izzet-i nefis meselesi edinen Ahmet Vefik, şehirde ihmal edilmiş olan yol, su, hastane, bataklık, eşkıyalık sorunu, tarihi eser ve abidelerin tamiri gibi problemlere çözüm getirerek Bursa’yı ihyâ etti. Geniş çaplı imar faaliyetleri yanında idari bozuklukları ve çeşitli yolsuzluklara da el koyan Ahmet Vefik, menfaati bozulan bir takım çevrelerin kışkırtmasıyla 1865’te emeklilik adı 449 78 kurulan mahalleye, paşanın adına izafeten Vefikiye denilmiştir. 1905 yıllarında muhacirler buraya bir de cami inşa etmişlerdir. Ancak bugün Vefikiye mahallesinde diğer mahallelerde olduğu gibi pek fazla kurucu ahali olan Tatarlar kalmamıştır. Bugün sayısı az olan hanelerde kimlik ve kültürel bilinç yoktur.456 Günümüzde mahalle Vefikpaşa olarak hâlâ varlığını sürdürmektedir. 457 4.1.2.4. İNEGÖL İLÇESİ 4.1.2.4.1. Eskiköy Bursa’nın doğusunda bulunan İnegöl ilçesine bağlı bir yerleşim birimi olan Eskiköy’e Kırım Tatarları 1880’li yıllarda göç etmişlerdir. 458 Köyün XIX. yüzyılda Bursa Vilayeti’nin Ertuğrul sancağına bağlı olduğu ve 1926’da Bursa iline bağlandığı anlaşılmaktadır. 1908 yılı salnamesine göre köyde 44 hane varken,459 1927 yılında 174, 1990 yılında 118 ve 2006 yılında 70 nüfus460 yaşamıştır. 1996 tarihinde köyde Yörükler, Bulgaristan ve Tatar muhacirleri yaşam sürmüştür.461 Köydeki Kırım Tatar muhacir varlığına dair bilgilere dolaylı yoldan ulaşılabilirken, 2006 yılında Eskiköy dâhilinde 1 hane Kırım Tatarı yaşamakta olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca köyün diğer nüfusunu 8 hane Rumeli ve 3 hane olan Yörükler oluşturmaktadır. Köydeki Rumeli muhacirleri 93 Harbi sonrası iskân edilmişlerdir. 462 Rumeli tarafından gelen muhacirler Dobruca bölgesinden çıkıp Bursa’ya göç etmişlerdir. Nitekim Dobruca, 1853-1856 Kırım Savaşı sonrası Kırım Tatar ve Nogaylarının çok yoğun iskân edildiği bir bölgedir. Kırım Tatarları Dobruca’da Mecidiye adlı bir kasaba dahi oluşturmuşlardır. 463 Buradan da anlaşılıyor ki Rumeli’den gelen muhacirler Kırım Tatar kimliğindendir. Fakat içlerinden sadece 1 altında azledildi. Ömrü boyunca Osmanlı Devleti’nde gelinebilecek en yüksek makamlarda bulunan Ahmet Vefik, 1891 yılında Rumeli Hisarı’nda vefat etti. Ömer Faruk Akün, ”Ahmed Vefik Paşa”, DİA, c. II, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 1999, s. 143-157. 456 İ. Adnan Süyen, A.g.g. 457 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 273. 458 Nihat Tura, Aynı yer. 459 H.V.S.(H.1325-M.1909), s. 130. 460 Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 222. 461 Raif Kaplanoğlu, A.g.e., s. 132. 462 Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 222. 463 Mecidiye kentinin 1856 yılında yayınlanan bir imparatorluk fermanıyla resmen kurulması, Osmanlı Devleti tarihinde o güne kadar alışılmamış bir olay idi. Bu şehir, Osmanlı iskân ve şehircilik anlayışının ilginç ve önemli örneklerinden birini bizlere göstermektedir. Şehir, kuzeyde ve batıda Tuna nehriyle; doğuda Karadeniz’le ve güneyde Lom ve Pravadi ırmaklarıyla sınırlanan bir bölge olan Dobruca’nın merkezinde kurulmuş bir yerleşim birimiydi. 1878 yılında Berlin Antlaşması’nın imzalanmasıyla Dobruca bölgesi Osmanlı Devleti’nin elinden çıkarak Romanya Krallığı’na bağlanmıştır. Şehir, Mecidiye adını Osmanlı Devleti’nin 1839’dan 1861 yılına kadar padişahı olan Abdülmecit’e izafeten almıştı. Günümüzde şehrin adı Romen fonetiğine uygun olarak Medgidia olarak yazılmaktadır. Kemal H. Karpat, Osmanlı’dan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler, s. 119. 79 hanesi kendi kimliğinin farkında idi. Okumuş sülalesinin teşkil ettiği bu bir hanenin dedeleri, Dobruca’nın Mecidiye kasabasından göç etmişlerdir.464 4.1.2.4.2. Olukman Köyü İnegöl ilçesinin merkezine bağlı bir yerleşim birimi olan Olukman köyü hakkında pek fazla bilgi yoktur. Sadece bir kaynakta Tatar muhacir olduğu bilgisine yer verilmiştir. Salname kayıtlarına göre, 1886 yılında köyde 41 hanede 185 nüfus Rumeli muhaciri varken465 1909 yılında bu sayının 79 haneye çıkmış olduğu görülmektedir.466 Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 222. H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 84-85. 466 H.V.S.(H.1325-M.1909), s. 145. Bu salnamede köyün adı Olukhan olarak zikredilmiştir. 464 465 80 4.1.3. KARACABEY (MİHALİÇ) İLÇESİ467 4.1.3.1. İSKÂN YERİ BİLİNMEYEN MUHACİRLER Bursa’da hangi mahale yerleştirildiği tespit edilemeyen muhacirler olduğu gibi aynı şekilde Mihaliç kazasında da bu tür muhacir nüfusu mevcuttur. Bunlardan ilkine 1860 yılında rastlanmıştır. Öyle ki; Ocak 1860 yılında Nogay muhacirlerinden oluşan 5 kişilik bir aile, Mihaliç kazasına yerleşmek arzusuyla göç etmiştir. Vesikanın devamında Sadaret makamı, gelen muhacirlerin hemşerileri gibi yerleştirilmelerini ve ihtiyaçları olan yardımın yapılması için kolaylık gösterilmesini Bursa Valisi’ne bildirmiştir.468 Aynı yıl Mihaliç kazasına 40 hanede 217 nüfustan oluşan Kırımlı muhacirin kafilesi göç etmiştir. Bu kafilenin yerleştirilmesinde ise, kazanın zaptiye memuru Cavit Bey görevli idi. 469 İskân yeri tam olarak bilinmeyen diğer bir göçe, 1861 tarihinde Hüdavendigar Mutasarrıfı’na gönderilen tahriratta rastlanılmaktadır. Vesikaya göre; Bursa civarında misafir olarak iskân ettirilmiş 100 hane Kırım muhacirlerinin, söz konusu yerde elverişli arazi bulunamaması nedeniyle Mihaliç ve Kirmasti nahiyelerinde bulunan çiftliklerde ve meralarda iskânlarının yapılması bildirilmiştir. 470 Bir başka göç, 1863 yılında gerçekleşmiştir. Bu yıl, Tevfik Efendi’yle beraber 51 hane Kırım ve 31 hane Çerkes muhaciri Kirmasti ve Mihaliç nahiyelerinde iskân edilmişlerdir. 471 Mihaliç kazası, Kazan muhacirlerine de ev sahipliği yapmıştır. Bunlardan bir grup 1866 yılının Kasım ayında gelmiştir. Kazanlı muhacir Mehmed Alim ve Şerif Han, 9 kişiden oluşan ailesiyle Mihaliç kazasında yerleşmiş olan hemşerilerinin yanında Mihaliç, Karacabey ilçesinin eski adıdır. Anlamı” Mikhail Yurdu” demektir. Bölgeye Bizans döneminde Rum ailesi hâkimdi. Bursanın fethi ile birlikte bu bölgeye Türkler yerleşmiştir. Osmanlı hâkimiyetinde Mihaliç adını devam ettiren Mihaliç kazası, adını Orhan Beyin komutanlarından Mihal Bey yahut bu yöreye egemen olan Mihalice adlı birinden aldığı söylenmektedir. Fakat Orhan Bey’in bu yerin yönetimini Mihal Beye değil Karaca Ali’ye vermiştir. Nitekim bu kişinin adına izafeten de kazaya 1910 yılında Karacabey denilmiştir. Daha fazla bilgi için bkz. Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 182. Osmanlı döneminde Karacabey’de bulunan padişah çiftlikleri cumhuriyet döneminde Karacabey Harası adını almıştır. Yüzyıllar boyunca Osmanlı sarayının et ve diğer gıda maddelerini temin etmiş olan Mihaliç, XIX. yüzyılda Hüdavendigar Vilayeti’nin Bursa sancağına bağlı bir kaza merkezi olmuştur. Daha fazla bilgi için bkz. Mesut Haluk Kosifoğlu, Geçmişten Günümüze Bursa Tarihi, Zikir Yayınları, Bursa 2000, s. 261. 468 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 389, Gömlek no: 66. H. 1276 C 16 / M. 10 Ocak 1860. 469 BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 197, Gömlek no: 6. H. 1277 Ra 19 / M. 5 Ekim 1860. 470 BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 219, Gömlek no: 37. H. 1277 Za 6 / M. 16 Mayıs 1861. 471 BOA, BEOAYN.NNG.d. Defter no: 758. s. 51. H. 1280 S 26. / M. 12 Ağustos 1863. 467 81 iskân edilmek istemişlerdir. Netice olarak, muhacirlerin göç etmelerine izin verilerek talimat hükümlerine göre iskân edilmeleri kararlaştırılmıştır.472 Mevcut bilgilere göre toplam 193 hane Kırım muhacirinin Mihaliç kazasının hangi mahallinde yerleştirildiği bilinmemektedir. Bu muhacirlerin bir köyde yerleştirilmiş olduğu açıktır. Nitekim bu probleme çözüm olarak, köylere yerleştirilen hane-nüfus sayısı ve iskân yeri bilinmeyen muhacirler karşılaştırılarak açıklama getirilmeye çalışılmıştır. 4.1.3.2. Akhisar Köyü Mihaliç kazasına bağlı köydeki Kırım muhacir varlığına 1867 yılında rastlanmaktadır. Kadı sicillerinde Karaköy adını taşıyan bu köy, Umur Beyin, Akçardak mahallesindeki mescidinin vakıf köyü olarak belirtilmiştir. 1844 yılı defterlerinde köyün 7 haneye sahip olduğu anlaşılmaktadır. 473 1890 yılı kayıtlarında köyün 40 hane 173 nüfustan oluşan Rumeli muhacir köyü olduğu belirtilmektedir. Ayrıca 1898 ve 1909 yıllarında köyde, 57 hanede 284 nüfus yaşamıştır.474 Söz konusu köyde Kırım muhacirlerinden Haccü’l-ekber İbni Hacı Hüseyin, Molla Ahmed Bin Hacı Hüseyin Molla, Ekiz Ali Bin Hacı Kenan, Temur Bey ve kız kardeşi Beyhan binun-ı Çırazade’ye arazi tahsis edilmiştir. Kiralık ve karşılıksız olarak verilen arazilerin Mihrişah Valide Sultan Vakfı’na ait sahipsiz yerler olduğu görülmektedir. (H. 1284 C 5 / M. 4 Ekim 1867).475 4.1.3.3. Bey Köyü Mihaliç kazasında yer alan Bey köyüne 476 iskân edilen Tatar-Nogay muhacirlerin ilki, 1872 tarihinden önce Bursa’ya göç etmişlerdir. Ayrıca Bey köyündeki Nogaylara, devlet tarafından arazi ve ev tahsis edildiği vesikalardan anlaşılmaktadır. Fakat Kobal köyü gayrimüslimleri tarafından, Bey köyündeki Nogay tarlaları telef edilerek, haneleri de yıkılmıştır. Bu durum üzerine muhacirlerin önde gelenlerinden Nevruz Bey, bir arzuhalle olayı hükümete bildirmiştir. Hükümet olay hakkında BOA, BEOAYN.d. Defter no: 878. s. 15. H. 1283 B 20 / M. 28 Kasım 1866. Raif Kaplanoğlu, 1844 Yılı Temettüat Defterlerine Göre Değişim Sürecinde Bursa’nın Ekonomik ve Sosyal Yapısı, s. 169. 474 H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 286; H.V.S.(H.1325-M.1909), s. 135; Turgut Koyunluoğlu’nun eserindeki Bursa haritasına göre; Karacabey ilçesinin batısında Hacı Balat köyü ile İsmetpaşa köyü arasında kalır. A. M. Turgut Koyunluoğlu, İznik ve Bursa Tarihi, Bursa Vilayet Matbaası, Bursa 1935. 475 Kırım muhacirlerine verilen araziler için bkz. Tablo 4.1. 476 1844 yılı defterlerinde köyün 24 haneye sahip olduğu anlaşılmaktadır. Raif Kaplanoğlu, 1844 Yılı Temettüat Defterlerine Göre Değişim Sürecinde Bursa’nın Ekonomik ve Sosyal Yapısı, s. 169. 472 473 82 inceleme yapılmasını uygun bulmuş ve incelemenin neticesi olarak muhacirlerin zararlarının hazineden karşılanması gerektiği kararını vermiştir. 477 Bey köyünde muhacir varlığını gösteren bir diğer kaynakta ise, köyde 1886 tarihinde 41 hanede 181 nüfus Tatar-Nogay muhacir yaşadığı ifade edilmiştir.478 1898 yılında 60 hanede 321 olan köy nüfusunun,479 1909 yılında da aynı durumunu koruduğu görülmektedir.480 Hakkında salname kayıtlarından bilgi edinilen Tatar-Nogay muhacirler, muhtemelen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra Bursa’ya göç etmişlerdir. 4.1.3.4. Beylik Köyü Mihaliç kazasına bağlı Beylik köyündeki Kırım muhacirlerinin varlığını 1867 tarihli kayıtlarda rastlanmaktadır. İskân edilen muhacirlere, Mihrişah Valide Sultan Vakfı ve Kirmasti’de arazisi bulunan Hazreti Eba Eyyüb El-Enseri Vakfı’na ait yerlerden tarlalar, kiralık olarak tahsis edilmiştir. Söz konusu defterden, tarlaların karşılıksız olarak kiralandığı muhacirler, tarlanın miktarı ve çevresindeki arazi sahiplerinin verilmiş olduğu görülmektedir. Mihrişah Valide Sultan Vakfı’ndan arazi verilen Kırım muhacirlerini; Abdülgani İbni Hüseyin Molla, Can Ali Bin Abdulgani, Köz Ali Bin Abdulgani teşkil eder. Yine muhacirlere Beylik köyünün içinde ve çeşitli noktalarında tarlalar ücretsiz olarak kiralık verilmiştir. (H. 1284 C 5 / M. 4 Ekim 1867).481 Beylik köyündeki Kırım muhacirlerine Kirmasti kazası sınırları içinde bulunan Hazreti Eba Eyyüb El-Enseri Vakfı’ndan tarlalar da verilmiştir. Bu muhacirler, Celaleddin Bin Bahamüddin, Yadi Bin İbrahim, Yusuf Bin Yakub, Seyfeddin Bin Vahid, İdris Bin İsmail ve Hasan Bin Yusuf olarak sıralanmaktadır. (H. 1284 C 7 / M. 6 Ekim 1867). Günümüzde Karacabey ilçesi sınırları içinde bulunan bir köydür. Kadı sicillerinde Beylikburnu adını taşıyan bir köy adı geçer ki bu köy Hüdavendigar vakıf köyleri arasında gösterilmiştir. Muhtemelen aynı köydür. 1844 tarihli temettüat defterlerinde köyde 16 hanenin yaşadığı görülmektedir.482 1909 yılında 79 hanenin483 BOA, BEOAYN.d. Defter no: 881. s. 121. H. 1289 L 11 / M. 12 Aralık 1872. H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 82. 479 H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 287. 480 H.V.S.(H.1325-M.1909), s. 153. 481 Kırım muhacirlerine verilen araziler için bkz. Tablo 4.2. 482 Raif Kaplanoğlu, 1844 Yılı Temettüat Defterlerine Göre Değişim Sürecinde Bursa’nın Ekonomik ve Sosyal Yapısı, s. 169. 477 478 83 yaşadığı köyde, 1927 yılında 530 nüfus mevcuttur. Köyde 1880’li yıllarda gelen Bulgaristan göçmenleri ile 1924 yılında gelen Yunanistan göçmenleri yaşamaktadır.484 4.1.3.5. Canbali Mahallesi Mihaliç kazası sınırları içinde bulunan mahallede, Rumeli muhacirleri iskân edilmiştir. Göç eden muhacirlerin Kırım Savaşı sonrası Rumeli’ye iskân edilen ve ardından 93 Harbi sonrasında Bursa’ya gelen Tatar ve Çerkes muhacirleri oldukları anlaşılmaktadır.485 Sayıları 80 hanede 343 nüfus486 olan bu muhacirler, 1892 tarihli bir kaynakta Rumeli muhacirleri şeklinde zikredilmişlerdir.487 Muhtemelen muhacirin kayıt memurları, Bursa’ya göç eden Tatar ve Çerkezleri, Rumeli bölgesinden geldikleri için kayıtlarda Rumeli tabirini kullanmışlardır. 4.1.3.6. Çakıl köyü488 Çakıl köyü Mihaliç kazasına bağlı bir yerleşim birimidir. 1865 yılı kayıtlarına göre Çakıl köyüne iskân edilen muhacirlerin Hasan Bin Abdullah, Mustafa Bin Safsah, İslam Bin Süleyman, Ömer Bin Hazoka ve İbrahim Bin Zibaca oldukları anlaşılmaktadır. Söz konusu muhacirlere Çakıl köyü dâhilinde, Sultan Murad Han Gazi Vakfı’na ait çeşitli mahallerdeki tarlalar ücretsiz olarak kiralanmıştır. (H. 1282 Ra 14 / M. 7 Ağustos 1865).489 Çakıl köyündeki Kırım muhacir varlığına bundan sonraki kayıtlarda rastlanmamaktadır. Muhacir iskânı için elverişli bir yer olan Çakıl köyünün suyunun bol ve havasının yumuşak olduğu kaynaklarda sıkça ifade edilmektedir. 490 Ayrıca 1892 yılında 10 hanede 17 nüfustan oluşan Rumeli muhacir köyü olarak belirtilen Çakıl 483 H.V.S.(H.1325-M.1909), s. 154. Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 87. 485 1864 tarihinde 6.000 hane Çerkez muhacirin Niş ve Vidin Eyaleti’ne, iskân memuru Nusret Paşa tarafından sevk olunmuşlardır. Takvim-i Vekayi, 752/3, H. 1281 M 7 / M. 12 Haziran 1864; 1863-1865 yılları arasında Kafkasya’dan Osmanlı topraklarına 1 milyonu bulan muhacir göçleri yaşandığı ifade edilmektedir. Bunların yarısını Çerkezler ve Abazalar oluşturmaktadır. Kafkas muhacirler önce Kuzey ve Orta Dobruca’da; Tulça, Babadağ ve Boğazköy (Çernovoda) çevresine ve Köstence’ye, sonra da güneyde Varna çevresine ve Tuna boyunda Rusçuk, Nicopolis, Vidin, Silistre, Şumnu (Kolarovgrad), Niş ve Sofya çevresindeki bölgelere yerleştirilmişlerdir. Kemal H. Karpat, Osmanlı’dan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler, s. 171; Osmanlı hükümeti, 1876’da toplanan Tersane Konferansı’nda “Kafkasyalı muhacirlerin Rumeli’de iskân edilmemesi” kararını almış ve bu karardan önce Rumeli’de iskân edilmiş olan Kafkasyalılar ikinci bir göçün sıkıntılarını yaşamak zorunda kalmışlardır. Böylece yeni iskân yerleri belirlenen Kafkasyalı muhacirler, Anadolu’da yoğun olarak Eskişehir, Bursa, Samsun, Trabzon, Kayseri, Sivas, Çankırı, Tokat, Erzurum, Sinop ve Adapazarı taraflarına yerleştirilmişlerdir. Hayati Bice, Kafkasya’dan Anadolu’ya Göçler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 1991, s. 54. 486 H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 81. 487 BOA, DH.MHC. Dosya no: 12, Gömlek no: 30. H. 1309 N 23 / M. 21 Nisan 1892. 488 Çakıl köyü, günümüzde Balıkesir’in Bandırma ilçesindedir. Turgut Koyunluoğlu’nun kitabındaki haritaya göre; Karacabey’in kuzey batısında Dereobası köyü ile Mahbubeler köyü arasında yer alan bir köydür. A. M. Turgut Koyunluoğlu, Aynı yer. 489 Kırım muhacirlerine verilen araziler için bkz. Tablo 4.3. 490 H.V.S.(H.1302-M.1885), s. 396. 484 84 köyü,491 1898 yılında 71 hanede 334 nüfusa sahiptir.492 Nitekim günümüzde Karacabey sınırları içinde böyle bir köy yoktur. 4.1.3.7. Emre Köyü Mihaliç kazasına bağlı Emre köyündeki Kırım muhacirlerinin varlığı 1865 tarihli kayıtlardan anlaşılmaktadır. İskân edilen muhacirlere Sultan Murat Han Vakfı’na ait yerlerden tarlalar, kiralık olarak tahsis edilmiştir. Sultan Murat Han Gazi Vakfı’ndan arazi verilen Kırım muhacirlerini Hacı Abdullah İbni İsmail, Hacı Ahmed Bin Yusuf, Arslan Bey Bin Kuluzec, Hasan ve Ali İbni Ali ve Hasan Bin Abdullah teşkil etmektedir. Söz konusu muhacirlere Emre köyünün içinde ve çeşitli noktalarında tarlalar ücretsiz olarak kiralık verilmiştir. (H. 1282 Ra 14 / M. 7 Ağustos 1865).493 Emre köyünün Karacabey’deki Muradiye türbelerinin vakıf köyü olduğu belirtilmektedir.494 Aynı şekilde Bursa Karacabey’deki Tophisar köyü de aynı vakfa aittir.495 Günümüzde Balıkesir’in Bandırma ilçesinde bulunan Emre köyü, 1891 yılı salname kayıtlarında Emre şeklinde gösterilirken, 496 1909 yılında Emire olarak karşımıza çıkmaktadır. Muhtemelen ikisi aynı köydür. 1909 tarihinde köyün nüfusu 73 hane olarak gösterilmektedir.497 4.1.3.8. Güngörmez Köyü Mihaliç kazasına bağlı bir köy olan Güngörmez, hatırı sayılır bir Kırım Tatar nüfusuna ev sahipliği yapmaktadır. Eski haritalarda köyün bulunduğu alanda Kocadere adlı bir yerleşim yeri vardır.498 Muhtemelen Güngörmez köyünün eski adı olmalıdır. Köyün şimdiki adını almasında, Karacabey’in kuzeyindeki dağlık kesimde kurulması ve güneş görmeyen bir mevkide bulunmasının etkili olduğu anlaşılmaktadır. 499 Güngörmez köyünün ahalisini oluşturan ve kurucu unsur olarak iskân ettirilen Kırım Tatarları, 93 Harbi sonrası Rumeli’den göç ederek 1880-1881 yıllarında bu köye yerleştirilmişlerdir. 1892 tarihli iskân kayıtlarında, köyün Karadağ adlı mevkide 18801881 yılında kurulduğu belirtilmektedir. Bu dönemde Karadağ’da teşkil edilen diğer BOA, DH.MHC, Dosya no: 12, Gömlek no: 30. H. 1309 N 23 / M. 21 Nisan 1892. H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 286. 493 Kırım muhacirlerine verilen araziler için bkz. Tablo 4.4. 494 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Ansiklopedisi, s.128. 495 Raif Kaplanoğlu, A.g.e., s. 266. 496 H.V.S.(H.1307-1308/M. 1891), s. 120. 497 H.V.S.(H.1325-M.1909), s. 140. 498 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s.148. 499 Nihat Tura, Aynı yer. 491 492 85 köyler Orhancık, Ömerözalanı, Şahmelik, Yarış, Kazlıkonağı, Teferrüc, Okcu, Manzara, Ekmekci merası ve Akçasığırlık olarak sıralanmaktadır. 500 Köylülerin anlattıklarına göre Güngörmez köyünün bulunduğu yere ilk önce Sabit isminde bir Kırımlı muhacir 5 çocuğu ile yerleşmiş ve ardından onu akrabaları izleyerek köye göç devam etmiştir.501 İlk dönemde köye 50 hanede 210 nüfus Rumeli muhaciri iskân edilmiştir.502 Nitekim bu dönemde Güngörmez köyü, salnamelerde mahalle olarak karşımıza çıkmaktadır. 1892 senesinde köy nüfusunun 34 hanede 215 nüfus503 ve 1898 tarihinde de 20 hanede 81 nüfusa sahip olduğu görülmektedir.504 Köyün 1927 yılında 52, 1970’te 60, 1990 yılında 85 ve 1997 yılında 101 nüfusa sahip olduğu anlaşılmaktadır.505 Rumeli’den göç eden Kırım muhacirlerinin aslen Kırım’ın Bahçesaray şehrinden oldukları söylenmektedir. Bu görüşü destekleyecek bilgiyi Güngörmez köyünde yaşayan Kırımlıların ileri gelenlerinden edinmek mümkündür. Bunlar büyük ihtimalle 1860-1861 senelerinde Bulgaristan’ın Şumnu bölgesinin Erikli (Slivak) köyüne yerleştirilmiş ve 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sebebiyle Bursa’ya göç etmişlerdir. Bunun yanı sıra Güngörmez köyüne 1904 yılında tekrar Erikli köyünden Tatar muhacir göçü yaşanmıştır. 506 Güngörmez köyünün kurulmuş olduğu Karadağ’da çeşit çeşit ağaçlara sahip ormanlar vardır. Bu ormanlar ıhlamur, meşe, erik, armut, kestane ağaçlarını içinde barındırmaktadır. Tüm ormanlar 955 bin dönümden ibarettir. Bu dönemde Karadağ’daki Güngörmez ve Tuğla köyleri ahalisi, odun kesmek ve nakil etmek suretiyle geçimlerini temin etmişlerdir.507 Köy bu özelliğini günümüzde de devam ettirmektedir. Yerli halkın ekonomik geçim kaynağı ormandan toplanılan odun ve ıhlamurdur. Arazilerin tarım için pek verimli olmadığı anlaşılmaktadır. Köy halkı buzdolabının olmadığı dönemlerde merkez ilçeye kar satışı yaparak ekonomik gelir elde etmiştir. Köyün 2002 yılı itibariyle 22 BOA, Y.PRK.OMZ. Dosya no: 1, Gömlek no: 40. H. 1309 B 10 / M. 9 Şubat 1892. Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 223. 502 H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 81. 503 BOA, DH.MHC. Dosya no: 12, Gömlek no: 30. H. 1309 N 23 / M. 21 Nisan 1892. 504 H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 286. 505 Yılmaz Akkılıç (hzl.), Bursa Ansiklopedisi, c. II, Bursa Kültür Sanat Yayınları, Bursa 2002, s. 795. 506 Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 224. 507 H.V.S.(H.1302-M.1885), s. 395-396. 500 501 86 hanede 106 nüfustan oluştuğu ve nüfusun tamamının Kırım Tatarları olduğu belirtilmektedir. 508 4.1.3.9. Hamidiye Köyü Karacabey ilçesine bağlı bir köy olan Hamidiye, diğer bir tabirle Bulgarköy, Tatar muhacir iskânının gerçekleştirildiği Bursa köylerinden biridir. Öte yandan Bursa’da birçok kazada Hamidiye adında yerleşim yeri bulmak mümkündür. Bunlardan dördünü Kirmasti kazasındaki üç köy ve bir mahalle oluşturmaktadır. Buradaki mahalleye 37 hane 141 nüfus, köylere de toplamda 199 hane 549 nüfus Rumeli muhaciri iskân edilmiştir.509 Diğer Hamidiye köyleri ise Gemlik, Yenişehir, Mihaliç ve İnegöl kazalarında bulunmaktadır.510 Köyün ismi 1521 yılı tahrirat defterinde geçmekte olup XV. yüzyıldaki nüfusu 15 haneden ibarettir. Köyün, Rumeli’den sürgün edilerek gelen Hıristiyan Bulgarlar tarafından kurulduğu ve bu yüzden köyün diğer bir adının da Bulgarlar olduğu anlaşılmaktadır.511 Köyün kurulduğu arazi padişah haslarına ait olup köy halkı padişahın sığırlarına bakmakla sorumluydular. Köye Müslüman nüfusun yerleşmesi 1830’lu ve 1840’lı yıllara rastlamaktadır. 1844’te 12 Müslüman hanenin 512 yaşadığı Bulgar köyünde, nüfusun 1870’lere kadar çok az olduğu tahmin edilmektedir. 513 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı nedeniyle, Osmanlı Devleti büyük toprak kayıplarına uğramış ve bu topraklarda yaşayan Müslümanlar Osmanlı topraklarına göç etmek zorunda kalmışlardır. İşte bu sebeplerden dolayı Rumeli’den Anadolu’ya büyük göçler gerçekleşmiştir. Bu şekilde Mihaliç kazasının Bulgarlar köyüne 1880’lerde 79 hanede 313 nüfus Rumeli muhaciri göç etmiştir.514 Gelen muhacirlerin ilkini Nogaylar oluşturmuştur. Rumeli’nin Dobruca bölgesinden geldikleri anlaşılan Nogaylar, Bulgar köyüne iskân edilmişlerdir. Ayrıca köye sadece Nogaylar değil pek çok Rumeli Türkü de göç etmiştir. 515 Söz konusu göçlerle birlikte köye, yeni bir isim verildiği de görülmektedir. II. Abdülhamit dönemine ait bir vesikada, köyün adı artık Hamidiye olarak Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 223. H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 79. H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 290-292. 510 H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 81-84. 511 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 154. 512 Raif Kaplanoğlu, 1844 Yılı Temettüat Defterlerine Göre Değişim Sürecinde Bursa’nın Ekonomik ve Sosyal Yapısı, s. 169. 513 Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 224 514 Hamidiye, 1886 yılında Kirmasti kazasına bağlı köylerden biriydi. H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 79. 515 Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 224-225. 508 509 87 zikredilmiştir. 516 Öte yandan köy nüfusu 1898 yılında 31 hanede 188 kişiden oluşmuştur.517 4.1.3.10. Harmanlı Köyü Karacabey ilçesine bağlı bir yerleşim yeri olan Harmanlı köyünde, Kırım Tatar göçü ve varlığı hakkında bir araştırma ve salnamelerdeki kayıtlar dışında pek bir bilgi bulunmamaktadır. 1844 yılı defterlerine göre köyün 33 haneye sahip olduğu anlaşılmaktadır.518 Söz konusu köye, 1900’lü yılların başında 79 hane Tatar muhacir iskân edilmiştir. Bu bilgiyi doğrulayan bilgiler salnameye de yansımıştır. Hüdavendigar salnamesine göre, 1886 yılında 75 hanede 351 nüfus Türk-Tatar muhacir Harmanlı köyüne yerleştirilmiştir.519 İki kaynağı karşılaştırdığımızda, aralarında muhacirlerin iskân tarihlerinin farklı olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu konuda, salnamenin tarihini göz önüne alıp değerlendirme yapmak daha doğru sonuca gitmemizde etkili olacaktır. Nitekim salnamenin 1886 tarihli olması Tatar muhacirlerin 1877-1878 Osmanlı- Rus Savaşı sonrası veya 1880’li yıllarda göç ettiği ihtimalini düşündürmektedir. Bazı kaynaklar, Harmanlı köyüne ilk muhacir göçünün 1877-1878 Osmanlı- Rus Savaşı sonrasında, Kafkasya’dan gelen Çerkes muhacirlerce yapıldığını ifade etmektedir.520 Öte yandan 1898 tarihli kayıtlarda ise Harmanlı köyünün nüfusu 277 hanede 839 nüfus olarak karşımıza çıkmaktadır.521 Nüfusun büyük miktarda artış göstermesinin sebebi, köye 1892 yılında 103 hanede 391 nüfus Yenişehir muhacirlerinin iskân edilmiş olmasıdır. 522 4.1.3.11. Bakırköy Bakırköy, Bursa ilinin Karacabey ilçesine bağlı olup önemli miktarda Kırım Tatar ve Nogay muhacir nüfusu barındırmaktadır. Köyün eski bir Helen yerleşim yeri olduğu ve anlamının da Rum dilinde uzun olarak tanımlandığı görülmektedir. Makri 516 BOA, A.MKT.MHM. Dosya: 655, Gömlek: 31. H. 1315 M 16 / M. 17 Haziran 1897. Bu belgenin devamında, Mihaliç kazasının Hamidiye köyünde yaşayan Maçin muhacirlerinden İsmailoğlu Mehmed’in, Tatar arabasıyla İnegöl’e gittiği esnada Yenice köyü civarında çay kenarında öldürülmüş olarak bulunduğu ve bu olayın Ermeniler tarafından yapıldığı belirtilmektedir. 517 H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 286. 518 Raif Kaplanoğlu, 1844 Yılı Temettüat Defterlerine Göre Değişim Sürecinde Bursa’nın Ekonomik ve Sosyal Yapısı, s. 170. 519 Harmanlı köyünün adı vilayet salnamelerinde Kirmikir olarak geçmektedir. H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 82. 520 Yılmaz Akkılıç, Bursa Ansiklopedisi, c. II, s. 845. 521 H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 287. 522 BOA, DH.MHC. Dosya no: 12, Gömlek no: 30. H. 1309 N 23 / M. 21 Nisan 1892. 88 köyü, Osmanlı dönemi kayıtlarında aynı şekilde kullanılırken günümüzde isim değişikliğine uğramış ve Bakırköy adını almıştır. 523 Makri köyünün ortaçağdan kalma bir yerleşim yeri niteliğine sahip olduğu ve devrin ahalisinin, yönetici ve bey sınıfının sığır bakımı hizmetlerinde çalışan kullar oldukları anlaşılmaktadır.524 1521 yılı tahrirat defterlerinde adı geçen köyün, bu tarihte 40 haneden ve hayvan varlığı olarak da 125 sığırdan ibaret olduğu ortaya çıkmaktadır. Köyü oluşturan ahali, 1522 tarihinde Hıristiyan dinine mensuptular. Hıristiyan ahali, köydeki çoğunluğu XIX. yüzyıla kadar devam ettirmiştir. Köydeki Müslüman varlığına dair bazı bilgiler 1845 tarihli temettuat defterine yansımıştır. Bu tarihte köyde 75 hane Müslüman Türkmen yaşam sürmüştür.525 Bakırköy’deki Kırım muhacir varlığına dair bilgilere, ilk olarak 1867 yılında rastlanmaktadır. Köy dâhilinde bulunan Büyük Cami Vakfı’na ait sahipsiz arazilerden Kırımlı muhacirlere tarlalar ücretsiz ve kiralık olarak verilmiştir. (H. 1284 Ş 21 / M. 18 Aralık 1867). Bunlardan biri, Kırım Gazi Bin Kavurkab’tır. Kırım Gazi Bin Kavurkab’a, Bakırköy sınırları içinde Uzunazmak civarında, etrafı muhacir ve diğer muhacir Sarugazi tarlaları ve çayır ile çevrili 60 dönüm tarla verilmiştir.526 Köydeki diğer muhacir ise Sarugazi Bin Kavurkab’tır. Bu muhacire de Uzunazmak civarında, etrafı muhacir Kırım Gazi, diğer muhacir tarlaları ve çayır ile çevrili 60 dönüm tarla kiralık olarak verilmiştir. Muhtemelen bu muhacirler Bakırköy’üne 1-2 yıl önce gelmişlerdir. 527 Görüldüğü gibi Bakırköy’e Kırım muhacirlerinin ilk göçleri 1860’lı yıllarda yaşanmıştır. Nitekim 1867 yılı öncesinde Bakırköy’üne doğrudan Kırım muhacir iskân edildiğine dair bir bilgi, günümüzdeki arşiv tasniflerinde bulunmamaktadır. Belgeler daha çok Bursa sancağı veya Mihaliç kazası yönünde şekillenmektedir. Şurası da bir gerçektir ki; Mihaliç kazası çiftlikleri muhacir yerleşimleri için çok uygun bir yerdir. Bursa’ya daimi surette gönderilecek muhacirler, Mihaliç kazasının verimli ve boş arazilerine yönlendirilmişlerdir.528 Öyle ki, 1860’larda Mihaliç’e yaşanan göçlerle, muhacirler bir yerde toplanmış ve ardından boş araziler veya köyler tespit edilip iskân Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 79. Yılmaz Akkılıç, Bursa Ansiklopedisi, c. I, s. 195. 525 Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 216-217. 526 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 95 / Cilt: 26 / Varak: 151. 527 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 96 / Cilt: 26 / Varak: 152. 528 BOA, ŞD.MLK. Dosya no: 272, Gömlek no: 40. H. 1296 S 4 / M. 28 Ocak 1879. 523 524 89 edilmişlerdir. İşte bu sebeple, 1867 öncesi gelmiş olan Kırımlı muhacirler, Mihaliç kazasına sevk edilen muhacirler üzerinden değerlendirme yapılarak incelenecektir. Bursa’ya ve Mihaliç’e yapılan Kırım Tatar ve Nogay göçlerinin ilki Ekim 1860’ta gerçekleşmiştir. Buna göre, Kırım muhacirlerinden olup 40 hanede 217 nüfustan oluşan muhacirin kafilesi, iskân edilmek üzere zaptiye memuru Cavit Beyin gözetimi altına verilmiştir.529 İkinci göçte ise, Nogay muhacirlerinden ve 5 nüfustan olduğu bilinen aile, Mihaliç kazasına yerleşmek arzusundadır. Bunun üzerine Sadaret, gelen muhacirlerin hemşerileri gibi yerleştirilmelerini ve ihtiyaçları olan yardımın yapılması için kolaylık gösterilmesini Bursa Valisi’ne bildirmiştir.530 Kırım muhacirlerinin göçü 1863 tarihinde de devam etmiştir. Tevfik Efendi ile beraber 51 hane Kırım ve 31 hane Çerkes muhacirin, Kirmasti ve Mihaliç nahiyelerinde iskân edilmişlerdir.531 Yukarıda görüldüğü gibi Mihaliç, Kırımlı muhacirlerin biriktirildiği ve civar köylere yerleştirildiği bir konum işlevi görmüştür. Devletin burada uyguladığı iskân politikası yerleşim yerlerindeki gayrimüslimlerle, Müslüman nüfusunu dengelemek ve boş arazileri işler hale getirmektir. Söz konusu bilgileri göz önüne alırsak mevcut kaynakların ayrıntılı olmayışı, gelen bu muhacirlerin tam olarak hangi yerleşim birimine iskân edildiği sorusunu cevapsız bırakmaktadır. Bakırköy’e göçler sadece 1860’lı yıllarda değil 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında da devam etmiştir. Gelen muhacirlerin ekserisi Dobruca bölgesindendir. Köstence’den ve Tulça’dan köydeki akrabalarının yanına gelen muhacirler de bulunuyordu. 1880’li yıllarda yapılan göçler Tatar ve Nogay olarak karışık gerçekleşmiştir.532 Bu dönemde Bakırköy’de Tatar nüfusunun yanı sıra Rumeli’nin Türk muhacirleri ve Yörükler de bulunmaktadır. 1892 tarihinde Makri köyünde 51 hanede 251 nüfus Tatar muhacir nüfusu varken533 bu rakam 1898 tarihinde 88 hanede 312 nüfus olarak değişiklik göstermiştir.534 Araştırmalara göre köydeki Kırım ve Nogaylar, tam olarak hangi boya ait olduklarını ve Kırım’ın hangi şehirlerinden çıktıklarını unutmuş durumdadırlar. Bu BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 197, Gömlek no: 6. H. 1277 Ra 19 / M. 5 Ekim 1860. BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 389, Gömlek no: 66. H. 1276 C 16 / M. 30 Aralık 1860. 531 BOA, BEOAYN.NNG.d. Defter no: 758. s. 51. H. 1280 S 26 / M. 12 Ağustos 1863. 532 Köyün eski sakinlerinden olan Mülayim Şavkay’ın dedeleri, 93 Harbi sonrası Tulça kazasından Bakırköy’e gelmişlerdir. 533 BOA, DH.MHC. Dosya no: 12, Gömlek no: 30. H. 1309 N 23 / M. 21 Nisan 1892. 534 H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 286. 529 530 90 konuda yapılan araştırmalarda, köye Dobruca bölgesinden göç eden Tatarların bir kısmının Akkerman asıllı, Nogayların ise Kuban bölgesinden oldukları görüşü ortaya koyulmuştur.535 Bakırköy’de yapılan araştırmalarda, köy nüfusunun yarısının hâlâ Kırım Tatar ve Nogay ailelerden oluştuğu görülmektedir. Bunun yanı sıra köydeki Tatar muhacirler Şavkay, Renç, Uğur, Tar ve Turan soyadlarını taşımaktadırlar. 4.1.3.12. Dümberez Köyü Dümberez köyü, Karacabey ilçesine bağlı bir yerleşim yeridir. Köyde önemli ölçüde Kırım Tatar ve Nogay muhaciri yaşamaktadır. Dümberez köyünün diğer bir adı da Sazlıca’dır. Köy sakinlerinden edinilen bilgilere göre Sazlıca isminin cumhuriyet döneminde verilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Köy dâhilinde Tatarlar haricinde Manav, Rumeli muhacirleri ve Anadolu’nun çeşitli şehirlerinden göçmenler yaşamaktadır.536 Kaynaklara yansıyan bilgilere göre, köye ilk Kırım göçü 1860’lı yıllarda gerçekleşmiştir. Nitekim 1862 tarihinde bu köye Tatar muhaciri iskân edilmek istendiyse de, arazi sahibinin olumsuz tepkisi üzerine 40 hanelik bu muhacirler aslında ilk iskân yerleri olan Kovalık çayırına gönderilmişlerdir. 537 Bundan başka, Dümberez köyünde, Kırım muhacirlerinin varlığına ait bilgilere Meclis-i Vâlâ’ya gönderilen şikâyet dilekçesinde rastlanmaktadır. 1868 tarihli vesika genel olarak, köy dâhilindeki meraya sebepsizce müdahalede bulunan Arnavut Yunus Ağa ile köy ahalisinin davasını ele almaktadır. Vesikanın bizim için önemli olan kısmı bu dönemde Dümberez köyünde Kırım muhacirlerinin de yaşadığını ifade etmiş olmasıdır. Buna göre Kırımlı muhacirler, Dümberez köyüne 1868 tarihinde ya da bu tarihe yakın bir dönemde iskân edilmişlerdir. Fakat şurası da unutulmamalıdır ki, Dümberez köyü bu dönemde Kirmasti kazasına bağlı bir yerleşim yeridir. 538 Köydeki Tatar muhacirlerin Kırım’ın hangi bölgesinden olduğuna dair bir bilgi şuan mevcut değildir. Ama köydeki Kırımlıların halen muhafaza ettikleri şive özelliklerine bakılarak, Kırım’ın bozkır bölgelerinden olduğu değerlendirmesi yapılabilir. Dümberez köyünün Tatar sakinlerinden edinilen bilgilere göre, köye gelen ilk muhacirler, Kırım’dan Dobruca’ya, ardından Anadolu’ya göç etmişlerdir. Ayrıca Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 217; 1904 tarihli kayıtlara göre Bakırköy’üne Köstence’den 31, Babadağ’dan 3 nüfus Tatar muhacir göçü gerçekleşmiştir. BOA, DH.MHC. Dosya no: 72, Gömlek no: 38. H. 29 L 1321 / M. 9 Ocak 1904. 536 Engin Taş, İsmail Şendere, Tarık Kutlu, -Köy Sakinlerinden- “Sazlıca Köyünde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 20 Ocak 2014. 537 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 543, Gömlek no: 78. H. 1278 Ş 25 / M. 25 Şubat 1862. 538 BOA, MVL. Dosya no: 560, Gömlek no: 62. H. 1284 Za 6 / M. 29 Şubat 1868. 535 91 1877-1878 Osmanlı- Rus Savaşı sonrası gelen Tatar-Nogaylar, ilk olarak Mihaliç’e ve buraya bağlı Sultaniye köyüne iskân edilmişlerdir. Fakat köy halkının olumsuz bir tavır içinde bulunması nedeniyle muhacirler tekrar Dümberez köyüne gönderilerek burada iskân edilmişlerdir. 539 1893 yılında Kirmasti kazasındaki Kırım muhacir köyleri sefalet içinde kalmışlardı. Bu sebeple Torumtay (Durumtay), Dümberiz (Dümberez), Güvin ve Çatallar köylerinde sakin muhacir ve acizlere yemeklik olarak mısır gönderilmesi Meclis-i Vükelâ’ca kararlaştırılmıştır. Bu dönemde Torumtay köyünde 128, Dümberez’de 79, Güvin’de 55 ve Çatallar köyünde 70 nüfus bulunmaktadır. Bu kadar muhacir, yemeklik ihtiyaçlarını karşılayamayacak derecede zor durumdaydılar. Adı geçen köylere mahal mal sandığıyla anlaşılarak toplam 498 kilo mısırın yemeklik olarak dağıtılması kararlaştırılmıştır.540 Dümberez köyünde 1892 yılında 44 hanede 222 nüfus yaşamıştır.541 1909’da 72 hane542 olan köy nüfusu, 1898’de 72 hanede 327 nüfus, 543 1927’de 150, 1970’te 540, 1990’da 509, 1997’de 410 nüfusken544 2014’te 70 hane olarak tespit edilmiştir. 4.1.3.13. Okcugünü Köyü Mihaliç kazasına bağlı Okcugünü köyüne, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında Rumeli ve Tatar muhacirleri göç etmiştir. 1886 tarihli kayıtlarda, köyün 50 hanede 262 nüfus Türk ve Tatar muhacirlerden ibaret olduğu belirtilirken545 1892 tarihli kayıtlarda 63 hanede 270 nüfus Tatar ve Rumeli muhacirinin köyde yaşadığı görülmektedir. 1.200 dönümden ibaret olan Okcugünü köyünde, muhacirler nüfusun önemli bölümünü teşkil etmektedirler. 546 Yine, 1908 yılı salnamesine göre köyde 37 hane varken 1927 yılında 257 nüfus yaşamaktadır. Ayrıca köyde 1924 yılında gelen Yunanistan ve Bulgaristan göçmenleri de yaşamaktadır. Günümüzde köy, Karacabey ilçesine bağlı bir yerleşim yeri olup, Okçular adıyla varlığını sürdürmektedir. 547 Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 228. BOA, MV. Dosya no: 74, Gömlek no: 5. H. 1310 Ş 8 / 26 Ocak 1893. 541 Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 229. 542 H.V.S.(H.1325-M.1909), s. 184. 543 H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 290. 544 Yılmaz Akkılıç (hzl.), Bursa Ansiklopedisi, c. IV, Bursa Kültür Sanat Yayınları, Bursa 2002, s. 1483. 545 H.V.S.(H.1303-1886), s. 82. 546 BOA, DH.MHC. Dosya no: 12, Gömlek no: 30. H. 1309 N 23 / M. 21 Nisan 1892. 547 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Ansiklopedisi, s. 231. 539 540 92 4.1.3.14. Orhancık Köyü Bursa’nın Mihaliç kazasına bağlı olan Orhancık köyü, 1880 yılında Karadağ ormanlarında kurulmuştur.548 Salname kayıtları, 1886 yılında Orhancık’ta 26 hanede 119 nüfus Rumeli muhacirinin yaşadığını göstermektedir. 549 Köyün kuruluşunda 18771878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası göç eden Rumeli muhacirlerinin etkili olduğu tahmin edilmektedir. Başka bir kaynakta, 1871’de Orhancık köyünde Kazan muhacirinin varlığına rastlanmaktadır. Belgeye göre; 1871’de hükümete bir dilekçe veren Kazanlı muhacir, Orhancık köyündeki hemşerisinin yanında iskân edilmek istemiştir. Muhacirin idaresi ise, Kazanlı Hasanoğlu Osman’ın Orhancık köyünde münasip bir hane üzerine kaydedilmesine ve sefaletten kurtarılmasına karar vermiştir.550 Köyün kuruluşu ile ilgili iki tahmin yürütmek mümkündür. Bu konuda ilk görüş Orhancık köyünün 1880’den önce kurulduğu fakat köydeki nüfusun zamanla azalarak boşaldığı yönündedir. Diğeri ise köyün kuruluşunun kaynaklara yanlış yansımış olması veya Mihaliç kazasında Orhancık adında başka bir köyün daha varlığıdır. Belgelere göre, Orhancık köyüne muhacir yerleştirildiği ve burada Tatar muhacirlerin bulunduğu üzerinde durulması gereken ortak görüştür. 4.1.3.15. Ovaesemen Köyü Bursa’nın Karacabey ilçesine bağlı bir köy olan Ovaesemen’de, Nogay muhacir varlığı mevcuttur. Salname kayıtlarında Ovaisemeni551 şeklinde zikredilen köyün diğer bir adı da Kepekler olarak bilinmektedir. Merkez ilçeye 30 km uzaklıkta bulunan köyün, dağlık bölgesinde bulunan kısmına da Dağesemeni köyü denilmektedir. 552 Kırım Tatar ve Nogay muhacirlerinin köye tam olarak hangi tarihte göç ettikleri bilinmemektedir. Fakat Mihaliç kazasına göç eden muhacir kafilelerinden bazılarının bu köye iskân edildiği düşünülmektedir. Mihaliç kazasına göç edipte hangi köye iskân edildiğini bilinmeyen Nogay muhacirlerin ilkine 1860 yılının Ocak ayında rastlanmaktadır. Merkez kazaya gerçekleşen ikinci göç, 1860’ta Kırım muhacirlerinden BOA, Y.PRK.OMZ. Dosya no: 1, Gömlek no: 40. H. 1309 B 10 / M. 9 Şubat 1892. H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 82. 1909 yılında köy nüfusu 2 hane daha artarak 28’e yükselmiştir. H.V.S.(H.1325M.1909), s. 143. 550 BOA, BEOAYN.d. Defter no: 881, s. 50. H. 1288 S 23 / M. 14 Mayıs 1871. 551 H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 287. 552 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 237. 548 549 93 40 hanede 217 nüfusluk bir muhacirin kafilesinin gelmesiyle olmuştur.553 Yukarıdaki bilgiler göz önüne alındığında, Kırım göçlerinin 1860 yılı içinde gerçekleştiği ve göç eden Kırım muhacirlerinden bazılarının Ovaesemen köyüne yerleştirildikleri söylenebilir. Bu köy hakkında yapılan araştırmalarda köye ilk Kırım muhacir göçünün 1850 yılının sonu ile 1860 yılının başlarında olduğu düşünülmektedir. Ayrıca köye iskân edilen Nogayların Yedisan (Cetisan) kolundan oldukları tespiti üzerinde durulmaktadır. Diğer yandan Ovaesemen köyüne yapılan göçlerin farklı zaman aralıkları ve çeşitli bölgelerden yapıldığı belirtilmektedir. Örneğin 1880’li yıllarda köye Dobruca bölgesinden Nogayların yerleştiği bilinmektedir. Öyle ki bu Nogaylar, 1853-1856 Kırım Savaşı sonrası Kırım’ın bozkır bölgesinden Dobruca’ya iskân edilen Kırım muhacirleri arasındandır. Ayrıca köye muhacir göçü sadece Kırım’dan değil diğer vilayetlerden de olmuştur. Bunlardan biri, 1905 yılında Balıkesir’in Sultançayır köyünden gelip Bursa’nın Ovaesemen köyüne yerleşen Nogay muhacirleridir. 554 Ovaesemen köyünde yaşayan muhacirlerden Ozar soyadını taşıyan aile, 1900’lü yılların başında Kırım ve Dobruca üzerinden Bursa’ya göç ederek yerleşmişlerdir. Öte yandan, köyün diğer ahalisini Bulgaristan muhacirleri, Manav ve Çerkez muhacirler oluşturmaktadır.555 1892 tarihli bir vesikaya göre, 114 dönüm arazi üzerindeki köyde 40 hanede 137 nüfus Rumeli ve Tatar muhaciri yaşamaktadır.556 1898’de ise köyün nüfusu 57 hane 235 nüfustan ibarettir.557 Ovaesemen köyünün nüfusu 2007 yılında 130 hane 450 nüfus iken günümüzde tahmini olarak 400 nüfusu bulmaktadır. Köyün geçim kaynakları arasında tarım ve büyükbaş hayvancılık önemli yer tutar. Tarım ürünleri olarak domates, biber ve yonca yetiştirilmektedir. Köy halkının ekseriyetini Yörükler oluştururken 20 hanede Kırım Tatar ve Nogay muhacirleri yaşamaktadır. Kırımlı aileler bugün Ozar, Özel, Kutay, Üresin, Dalkılınç ve Turhan soyadlarına sahiptirler.558 BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 197, Gömlek no: 6. H. 1277 Ra 19/ M. 5 Ekim 1860. Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 225-226. 555 Habib Ozar, -Ovaesemen Köyü Sakinlerinden- “Ovaesemen Köyü’nde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 23 Ocak 2014. 556 BOA, DH.MHC. Dosya no: 12, Gömlek no: 30. H. 1309 N 23 / M. 21 Nisan 1892. 557 H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 266-288. 558 Habib Ozar, A.g.g. 553 554 94 4.1.3.16. Uluabad Köyü Osmanlı döneminde Bursa Vilayeti’nin Mihaliç kazasına bağlı bir köydür. Günümüzde Karacabey ilçesi sınırları içindedir. Bu köye yerleştirilen muhacirler hakkında Osmanlı arşivinde ayrıntılı bilgiler bulmak mümkündür. İlk olarak BOA, K.K. Özel no: 7, Genel no: 3282 kodlu defterde; Mihaliç kazasında yer alan Sultan Yıldırım Bayezid Han Çiftliği’ndeki vakıf arazilerinden 100 hanelik alanın, Kırım muhacirlerine bedelsiz olarak verildiği belirtilmektedir. 1845 tarihli defterin 9 sayfadan oluştuğu ve 9 sayfadan ilk 2 sayfasının kaybolduğu veya şuan mevcut olmadığı görülmektedir. Sayfa 2 ve 9 arasındaki bölümde 86 hanenin iskân bilgisine ulaşmak mümkündür.559 BOA, C.DH. Dosya no: 218, Gömlek no: 10880 kodlu belgede; Kırım muhacirlerinden 60 kadar hanenin Uluabad köyüne iskân edilmeleri hususu bildirilmektedir. Ayrıca 1846 tarihli iskân belgesinde, bu muhacirlere hane inşası için sarf edilecek 79.000 kuruş akçe ile 2.000 kilo buğday unu ve 100 kilo arpa verilmesi kararları vardır. 560 BOA, C.DH. Dosya no: 25, Gömlek no: 1126 kodlu belgede; Dersaadet’te olup dağınık halde bulunan 60 kadar Kırımlı muhacirin, Mihaliç kazasında iskân edildikleri bildirilmiş ve ardından içlerinden 43 hane muhacirinin Mihaliç’e geldikleri belirtilerek bunlara hane inşası, tohum ve arazi yardımı yapılması konusu beyan edilmiştir. (M. 1845).561 BOA, C.ML. Dosya no: 20, Gömlek no: 949 kodlu belge; Uluabad köyündeki Kırım muhacirlerine iskân yardımı ve yıllık ödemelere dair bilgiler içermektedir. (M. 1850).562 BOA, MAD.d. Defter no: 9199 kodlu kaynakta; Mihaliç kazasının Uluabad köyüne iskân edilen 60 hane için yapılan yardımları ayrıntılarıyla bulmak mümkündür. (M.1846)563 Söz konusu defter ve vesikalarda adı geçen Kırım muhacirleri muhtemelen Çerkes muhacirleri ile karıştırılmıştır. Nitekim Uluabad köyünde yapılan saha araştırmaları sonucunda, köyde hiçbir şekilde Kırım Tatar ve Nogay muhacir izine BOA, K.K. Özel no: 7, Genel no: 3282. BOA, C.DH. Dosya no: 218, Gömlek no: 10880. 561 BOA, C.DH. Dosya no:25, Gömlek no:1126. 562 BOA, C.ML. Dosya no: 20, Gömlek no: 949. 563 BOA, MAD. d. Defter no: 9199. 559 560 95 rastlanmamıştır. Ayrıca köyün çoğunluğunun Çerkes muhacirlerinden oluştuğu anlaşılmıştır. 564. 4.1.4. KETE KAZASI565 4.1.4.1. Yörük Yenice Köyü Kete kazasına bağlı Yörük Yenice köyündeki Kırım muhacirlerine 1865 tarihli kayıtlarda rastlanmaktadır. Köydeki Kırım muhacirlerine Sultan Yıldırım Bayezid Han Vakfı’na ait arazilerden tarlalar, kiralık olarak tahsis edilmiştir. Söz konusu arazide, tarlaların karşılıksız olarak kiralandığı muhacirler, tarlanın miktarı, eski sahibi ve çevresindeki arazi sahiplerinin verilmiş olduğu görülmektedir. Köyde iskân edilen Kırım muhacirlerini; Ahmed Bey İbni İbrahim ve Hüseyin İbni Hacı İsmail oluşturur. Her iki muhacire de Yörük Yenice köyünün içinde ve çeşitli noktalarında tarlalar ücretsiz olarak kiralık verilmiştir. (H. 1282 B 11 / M. 30 Kasım 1865). 566 Günümüzde Yenice köyü Mudanya ilçesi sınırları içindedir. İlçenin Zeytinbağı bucağına bağlı bir köy olan Yörük Yenice’sinin ismi Yeniköy olarak da geçmektedir. Bunların yanı sıra XIX. yüzyılda Yörük nüfusun iskânıyla kurulmuş bir köy olduğu ifade edilmektedir.567 Ayrıca vilayet salnamelerinin 1898 ve 1909 yılı kayıtlarında köyün nüfusu 17 hanede 70 nüfus olarak belirtilmektedir.568 Uluabad köyündeki Kırım muhacirlerinin, Kırım Tatar ve Nogay olmadığı iddiasını güçlendiren eski kaynaklarda mevcuttur. Bunlardan biri, İskoç seyyah Charles Macfarlane’dir. Turkey and its Destiny. The Result of Journeys Made in 1847 and 1848 to Examine into the State of that Country, adlı eserinde Macfarlane, muhacirlerin iskânından iki yıl sonra Uluabad köyüne geldiğini ve burada Ağustos 1845’te iskân edilmiş olan Çerkez muhacirlerle görüştüğünü ifade etmektedir. Kaynaklara yansıyan yanlış tanımlamanın da nasıl oluştuğu konusunda bir takım görüşler vardır. Bunlardan birinin Osmanlı Devleti yöneticilerinin, muhacirlerin kayıt altına alınması ve iskân edilmesi konusunda bir ihtisaslarının olmamasıdır. Nitekim Osmanlı Devleti ancak Tanzimat’tan sonra muhacir kabul ve iskân işlerini bir sisteme koymaya başlamıştır. Ayrıca muhacir kayıt memurlarının, gelen muhacirler arasındaki farkları bilememiş olması ve kayıtlara böyle geçirmiş olması da bu durumun oluşmasında etkilidir. Bu konuda bir başka görüş ise, Osmanlı kayıt memurlarının Dersaadet’e gelipte Bursa’ya gönderdikleri Kırım muhacirlerini, etnik kimliklerine göre değilde geldikleri yere göre yazmış olması olabilir. Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 16. 565 Bursa’nın Nilüfer ilçesine bağlı eski bir köy ve günümüzde Ürünlü adıyla yeni bir mahalledir. Eski adı Kitai, Kite, Kete olarak değişim göstermiştir. Osmanlı’dan önce, Kete, Bizans İmparatorluğu tekfurlarınca yönetilmiştir. Osmanlılar döneminde ise uzun süre kaza olarak kalmış olan Kete, 1987 yılında Bursa’da Büyükşehir kurulunca mahalle olarak Nilüfer Belediyesi sınırları içine alınmıştır. Yılmaz Akkılıç (hzl.), Bursa Ansiklopedisi, c. IV, s. 1676 566 Kırım muhacirlerine verilen araziler için bkz. Tablo 4.5. 567 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 286. 568 Bu dönemin vilayet salnamelerinde Yörük yenice köyü, Yenice-i Müslim adıyla geçmektedir. H.V.S.(H.1316M.1898), s. 276; H.V.S.(H.1325-M.1909), s. 243. 564 96 4.1.5. MUSTAFAKEMALPAŞA (KİRMASTİ) İLÇESİ569 4.1.5.1. İSKÂN YERİ BİLİNMEYEN MUHACİRLER Kirmasti kazasında iskân mahalli bilinmeyen muhacirlerin ilki 1860 tarihinde göç etmiştir. Bu tarihte Kirmasti köyüne 115 hane Kırım muhaciri iskân edilmiştir.570 Nitekim iskândan üç sene sonra 32 hane muhacirin, hayvanlarının telef olmasından dolayı zor durumda kaldıkları ve devletten yardım istedikleri görülmektedir.571 Aynı muhacir 1868 senesinde Hüdavendigar Vilayeti’ne arzuhal yazarak Kirmasti kazasında 110 hane Kırım muhacirinden ibaret oldukları halde kendilerinden aşar ve resmi ağnam vergisinin alınmak istendiğini bildirmiştir.572 İkinci kafilenin varlığı Hüdavendigar Mutasarrıfı’na gönderilen 1861 tarihli tahrirattan anlaşılmaktadır. Bursa civarında misafir olarak iskân ettirilmiş 100 hane Kırım muhacirlerinin, söz konusu yerde elverişli arazi bulunamaması nedeniyle Mihaliç ve Kirmasti nahiyelerinde bulunan çiftliklerde ve meralarda iskânlarının yapılması bildirilmiştir.573 Öte yandan Kirmasti kazasına muhacir göçü, Kırım’ın Kefe ahalisinden 104 hane Kırım muhacirinin gelişiyle devam etmiştir. 574 Kirmasti’ye Kazan Tatarları da göç etmiştir. Kazan muhacirlerinden Süleyman, zevcesi ve çocuğu ile Kirmasti kazasında iskân edilmeyi istemiştir.575 (5 Haziran 1868). Aynı tarihlerde bir başka Kazan muhaciri Kirmasti kazasına göç etmiştir. Kazan’lı Seyfeddin, 4 kişiden oluşan ailesiyle, Kirmasti kazasında yerleşmiş olan biraderinin yanına iskân edilmiştir576 (15 Şubat 1869). 4.1.5.2. Aralık Köyü Osmanlı döneminde Kirmasti, günümüzde Mustafakemalpaşa ilçesine bağlı Aralık köyü, Bursa’ya göç eden Tatar muhacirlerin iskân edildiği bir başka yerleşim Kirmasti, Mustafakemalpaşa ilçesinin esi adıdır. Bu kelimenin Rumca “uçurumlu yer” anlamına gelen Kremastre’den geldiği ifade edilmektedir. Aşıkpaşazade Tarihi’nde, Kirmasti’nin Orhan Bey döneminde fethedilirken ki hâkimi Kılemastorya adlı bir kadının olduğu belirtilmektedir. XVI. yüzyılda Kirmasti, nahiye statüsüne sahiptir. 1590 yılından itibaren ise Haydarlar ve Temrezler nahiyesi ile birlikte Kirmasti kazasının oluşturulduğu görülmektedir. XIX. yüzyıla kadar kaza olarak kalan Kirmasti, bugünkü adını 1922 yılında almıştır. Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 202; İsmail Yaşayanlar, XIX. Yüzyılda (Mustafakemalpaşa) Kazası’nın SosyoEkonomik Durumu, Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Bursa 2012, s. 18. 570 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 422, Gömlek no: 46. H. 1277 S 5 / M. 23 Ağustos 1860. 571 BOA, MVL. Dosya no: 425, Gömlek no: 61. H. 1280 R 5 / M. 19 Eylül 1863. 572 BOA, BEOAYN.d. Defter no: 878. s. 126. H. 1285 Ra 15 / M. 6 Temmuz 1868. 573 BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 219, Gömlek no: 37. H. 1277 Za 6 / M. 16 Mayıs 1861. 574 BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 237, Gömlek no: 99. H. 1278 Ca 14 / M. 17 Kasım 1861. 575 BOA, BEOAYN.d. Defter no: 878. s. 115. H. 1285 S 13 / M. 5 Haziran 1868. 576 BOA, BEOAYN.d. Defter no: 878. s. 172. H. 1285 Za 3 / M. 15 Şubat 1869. 569 97 yeridir. Aralık köyü, Osmanlı salnamelerinde Arılık şeklinde zikredilmektedir.577 Köy, daha kurulmadan önce Üçbeyli köyünün arazisi olduğundan Üçbeyli köyündeki ahali, Aralık köyünün olduğu yerde arıcılık yapmıştır. Bu sebeple Arılık mevki olarak adlandırılan bu yere, daha sonra yerleşen insanlar bu ismi vermişlerdir. 578 Aralık köyünün tamamını 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra göç eden Rumeli muhacirleri teşkil etmektedir. Köyün kurulmasında etkili oldukları anlaşılan muhacirlerin Aralık köyüne küçük gruplar halinde geldikleri belirtilmektedir. Köy nüfus defteri ve köyün ileri gelenlerinin hatırladıklarına göre 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra göç eden muhacirlerin büyük çoğunluğu Rusçuk, Hezargrad (Razgrad), Hacıoğlu Pazarcık, Silistre, Kızanlık, Niğbolu, Şumnu, Ziştovi gibi şehirlerden gelmişlerdir.579 nedeniyle salnamelerde Söz konusu kazaların Rumeli bölgesine bağlı olması Rumeli muhacirleri olarak tanımlandıklarını görmek mümkündür. 1886 yılında köyde 48 hanede 213 nüfus Rumeli muhaciri varken, 580 1898 yılında ise bu nüfus, 114 hanede 248 olarak değişmiştir. 581 Öyle ki, köyün muhacir nüfusunun artışında, Kırım’dan Dobruca’ya göç eden ve 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası da Bursa’ya gelen Tatar ve Nogay muhacirlerinin etkili olduğu anlaşılmaktadır. Köyün kurulduğu tarih konusunda kesin bir görüş birliği yoktur. Nitekim bazı araştırmacılar köyün 1864 yılında kurulduğunu belirtirken582 bazıları da 1880’lı yılların sonu olduğunu ifade etmektedirler.583 En nihayetinde köyde bir Tatar nüfusunun varlığı konusunda ortak fikir beyan edilmektedir. 1890’ların sonunda köye yerleşen Rumeli muhacirleri arasında Kırım Tatarlarının da olduğu tespit edilmiştir. Kırım Tatarlarından iki sülalenin, 1860’larda Kırımdan çıkıp Rusçuk’un Beyalan köyü ile Şumnu’nun Lojva köyüne iskân olunan muhacirler olduğu ifade edilmiştir. Bunlardan Kırım soyadını taşıyan aileden kimse 577 H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 79. Tevfik Şahin, -Aralık Köyü Sakinlerinden- “Aralık Köyü’nde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 21 Ocak 2014. 579 Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 215. 580 H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 79. 581 H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 290-292. 582 Raif Kaplanoğlu, “Bursa’nın Kederli ve Sert Mizaçlı Göçmenleri Tatarlar”. 583 1880 ile 1900 yılları arasında Hüseyin Ağa (Kahraman), Kara İsmail ve Kırmızı İdris sülalesi Bulgaristan’ın Rusçuk şehrinden gelip Aralık köyünü kurmuşlardır. Kekil Şimşek (ed.), Mustafakemalpaşa Belde ve Köylerinde Yaşam, c. I, Mustafakemalpaşa Kültür ve Sanat Derneği Patikalar Dergisi Yayınları, Bursa 2012, s. 44. 578 98 kalmamıştır. Ayrıca bu sülale ile akraba olup Şahin soyadını taşıyan aile, hâlâ Aralık köyünde ikamet etmektedir.584 Diğer yandan söz konusu köyde 1909 yılında 114 hane yaşamıştır.585 I. Dünya Savaşı yıllarında köyden iki Kırım Tatarının asker olarak vazife aldığı ve aralarından birinin Irak Cephesi’nde şehit düştüğü belirtilmektedir. Sonuç olarak Aralık köyünün 2014 yılı itibariyle 70-80 hane arasında nüfusa sahip olduğu, fakat göç ve evlilikler nedeniyle nüfusun sürekli azaldığı görülmektedir. Tarım ve hayvancılık yapılan köyde, her hane 40-50 adet büyükbaş yahut küçükbaş hayvana sahiptir. Köyde tarım ürünleri olarak mısır, buğday, yonca, yulaf ve arpa yetiştirilmektedir. Yakın akrabalar arasında evlilik yaşanmazken, kültürel bakımdan da Kırım örf ve adetleri artık yaşatılamayıp kaybolmaya yüz tutmuştur.586 4.1.5.3. Camandar Köyü Bursa’nın Mustafakemalpaşa ilçesine bağlı köylerden birisi olup 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası göç eden muhacirlere ev sahipliği yapmaktadır. Köyün adı çeşitli yerlerde Çamandar, Camandar ve daha da farklı Akhisar 587 olarak da geçmektedir. Ortaçağdan kalıntıların bulunduğu köyün Selçuk Hatun’un vakfına ait bir arazi olduğu söylenmektedir. Muhacirlerin göçüne kadar köy nüfusu Hıristiyan ahaliden oluşmuştur. 1844 yılı defterlerinde köyün 7 haneye sahip olduğu anlaşılmaktadır.588 Ayrıca arşiv vesikasında yer alan bilgilerden, köy nüfusunun 1890-1891 yıllarında 41 hanede 173 nüfus Rumeli muhacirinden oluştuğu görülmektedir.589 Camandar köyüne Tatar muhacirlerin ne zaman geldiklerine dair kesin bir kaynak yoktur. Bu konuda yapılmış araştırmalar, köye gelen muhacirlerin 1879 yılında Bulgaristan’ın Dobruca bölgesinden göç ettiklerini ifade etmektedir. Gelen muhacirlerin 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası, Dobruca bölgesinin kaybedilmesi üzerine göç ettikleri ihtimal dâhilindedir. Rumeli tarafından geldikleri için de Osmanlı kayıtlarına Rumeli muhaciri adı altında girdikleri anlaşılan muhacirlerin, köyü kurulu halde bularak Köy sakinlerinden 1965 doğumlu Bedri Şahin’in baba tarafı, Şumnu’nun Lojva köyünden, Balkan Savaşı sonrası Bursa’ya göç etmişlerdir. Bedri Şahin, -Aralık Köyü Sakinlerinden- “Aralık Köyü’nde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 21 Ocak 2014; Tevfik Şahin, A.g.g.; Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 216. 585 H.V.S.(H.1325-M.1909), s. 128. 586 Tevfik Şahin, A.g.g. 587 Camandar adı ile de anılan köyün önceki adı Akhisar idi. 1844 yılı tahrirat defterlerine göre köydeki muhtar Halil’in elinde 500 dönümü aşkın çiftlik vardır. Kaplanoğlu, 1844 Yılı Temettüat Defterlerine Göre Değişim Sürecinde Bursa’nın Ekonomik ve Sosyal Yapısı, s. 121. 588 Raif Kaplanoğlu, A.g.e., s. 169. 589 BOA, DH.MHC. Dosya no: 12, Gömlek no: 30. H. 1309 N 23 / M. 21 Nisan 1892. 584 99 yerleşmiş oldukları belirtilmektedir.590 Öte yandan köy nüfusunun 1886’da 44 hanede 123 nüfus,591 1898’de ise 63 hanede 271 nüfustan oluştuğunu kaynaklarda görmek mümkündür.592 4.1.5.4. Çatallar Köyü Çatallar köyü, Kirmasti kazasına bağlı yerleşim birimidir. 1867 yılı kayıtlarına göre, Çatallar köyüne iskân edilen Kırımlı muhacirlerin; Nur Ali Bin Hacı Sokota, Süleyman Bin Hacı Sefer ve Kasab Ali Hacı Sefer olduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu muhacirlere Çatallar köyü dâhilinde Hazreti Eba Eyyüb El-Enseri Vakfı’na ait çeşitli mahallerdeki sahipsiz tarlalar ücretsiz olarak kiralık verilmiştir. (H. 1284 Ş 21 / M. 18 Aralık 1867).593 Çatallar köyünde 1909 yılında 55 hane yaşamıştır.594 1927 yılında sadece 42 kişinin yaşadığı köy, bazı kaynaklarda Çattalı şeklinde de zikredilmektedir. Haritalarda ilçenin batısında Çeltikçi-Durumtay arasında gösterilmiştir. 595 Çatallar köyü günümüzde Durumtay köyü sınırlarına dâhil olmuş bir arazi durumundadır. 596 4.1.5.5. Çavuş Köyü Kirmasti kazasına bağlı bir yerleşim yeri olan Çavuş köyünde Kırım muhaciri iskân edilmiştir. Köy, kurucusu Mustafa Çavuş’tan dolayı bu adla anılmıştır. 597 1844 yılı defterlerinde köyün 24 haneye sahip olduğu anlaşılmaktadır. 598 1886 yılında 24 hanede 113 nüfus Rumeli muhacirinin yaşadığı köyde 599 1892 tarihli bir kaynakta köy ahalisini yine Rumeli muhacirleri olarak görmek mümkündür. Ayrıca köyün 11 hanede 75 nüfus ile 82 dönüm arazi üzerine kurulduğu belirtilmiştir.600 Ancak köy daha eskidir. Nitekim köyde Bizans döneminden kalma kalıntılar vardır. 601 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 93. H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 80. 592 H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 292. 593 Kırım muhacirlerine verilen araziler için bkz. Tablo 4.6. 594 H.V.S.(H.1325-M.1909), s. 168. Nitekim 1898 tarihli vilayet salnamesinde İhsaniye-i sagir (Küçük İhsaniye) köyü yer almamaktadır. H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 290. 595 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Ansiklopedisi, s. 101. 596 1946 yılında Durumtay köyünde yaşanan sel felaketi, köy halkının boşalmış bir köy olan Çatallar tarafına iskân edilmesine yol açmıştır. Zaten Durumtay köyü nüfus kayıtlarında, Çatallar köyünün ve nüfusunun, Durumtay ile birlikte yer aldığını görmek mümkündür. Sonuç olarak mevcut bilgilerden, Durumtay köyünün, eski adı Çatallar köyü olan yerde kurulmuş olduğu ve hâlâ bu arazide varlığını devam ettirdiğini anlaşılmaktadır. 597 Raif Kaplanoğlu, A.g.e., s. 102. 598 Raif Kaplanoğlu, 1844 Yılı Temettüat Defterlerine Göre Değişim Sürecinde Bursa’nın Ekonomik ve Sosyal Yapısı, s. 169. 599 H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 80. 600 BOA, DH.MHC. Dosya no: 12, Gömlek no: 30. H. 1309 N 23 / M. 21 Nisan 1892. 601 Raif Kaplanoğlu, A.g.e., s.102. 590 591 100 Köydeki Kırım muhacirlerinin varlığına ise 1868 tarihli bir vesikada rastlanılmaktadır. Vesikaya göre; Hoca Abdülcelil Efendi’ye devlet tarafından henüz hiçbir yardımda bulunulmadığı görülmektedir. Abdülcelil Efendi zor durumda kaldığını ve kendisine yardım edilmesini Hüdavendigar Vilayeti’nden istemektedir.602 (H. 1285 Ra 4 / M. 25 Haziran 1868). Mevcut arşiv kaydının 1868 tarihli olması ve Hoca Abdülcelil Efendi’ye yardımda bulunulmamış olması muhtemelen Kırım muhacirinin yeni olduğunu ve 1866, 1867 ve 1868 tarihlerinde Bursa’ya gelen muhacirlerden olduğunu göstermektedir. 1909 yıllında köyde 45 hane603 varken bu sayı 1927 yılında 244, 1990 yılında ise 236 kişiye ulaşmıştır. Günümüzde Çavuş köyü Mustafakemalpaşa ilçesi Devecikonağı Bucağı’na bağlı bir yerleşim birimidir. 4.1.5.6. Durumtay Köyü Bursa’nın Kirmasti kazasına bağlı köylerinden bir diğeridir. Köyde Kırım muhacir varlığı 1860’lı yıllara kadar inmektedir. Kırım muhacirlerinin iskânından önce köyde Harput kökenli bir topluluk yaşamıştır. 1844 yılı defterlerinde köyün 17 haneye sahip olduğu anlaşılmaktadır.604 Bunun yanı sıra köy sakinlerine göre, Durumtay köyünde ilk olarak Arnavutlar yaşamıştır. Kendilerinin 1840-50’li yıllarda Durumtay’a geldiklerini belirtmektedirler. Çeşitli kaynaklarda köyün adı Torumtay, Durumbey, Torunbey ve Dorumtay şeklinde zikredilmektedir. Moğolca’dan Türkçeye geçmiş olan bu kelime Osmanlı Türkçesi’nde “karagöz cinsi alıcı bir kuş”, Moğolcada “atmaca kuşunun erkek cinsi veya küçük av” kuşu anlamına gelmektedir. 605 Köye ilk Kırım muhacirlerinin 1859-1860 yıllarında geldiği tahmin edilmektedir. Fakat kaç haneden oluştukları konusunda bir bilgi bulunmamaktır.606 İlk gelen muhacirlerin varlığını 1863 tarihli bir arzuhalden yola çıkarak tespit BOA, BEOAYN.d. Defter no: 878. s. 112. H. 1285 S 2 / M. 25 Mayıs 1868. H.V.S.(H.1325-M.1909), s. 166. 604 Raif Kaplanoğlu, 1844 Yılı Temettüat Defterlerine Göre Değişim Sürecinde Bursa’nın Ekonomik ve Sosyal Yapısı, s. 176. 1844 yılında Dorumtay köyünde Tüccar İsmet Bey 590 dönüm çiftliğe sahipti. Raif Kaplanoğlu, A.g.e., s. 112. 605 Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 220. Köyün kuruluş sürecini anlatan diğer bir kaynakta, köyün XVII. yüzyılda has araziler üzerine iskân ettirilen Ege Türkmenleri tarafından kurulduğu belirtilmektedir. Ayrıca köye ilk Tatar göçünün, Hacıoğlu Pazarcık civarından gelen 5 hanenin iskânıyla olduğu ve daha sonra Bulgaristan’dan gelenlerin de İhsaniye diye de adlandırılan köyün diğer kısmına yerleştirildikleri ifade edilmektedir. Kekil Şimşek (ed.), A.g.e., s. 197. 606 1860 yılında İstanbul’da bulunan Kırım muhacirlerinden 1700 hanenin 300 hanesi Bursa sancağı kaza ve köylerine yerleştirilmek üzere sevk edilmişlerdi. Aynı yıl Bursa sancağında dağınık olarak iskân edilmek üzere, 109 hanede 580 nüfus ve 171 hanede 697 nüfus ve 120 hanede 479 nüfus Kırım muhaciri Bursa’ya gönderilmiştir. Öyle ki, Durumtay köyüne iskân edilen Kırım muhacirleri, bu kafilelerden birine aittir. BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 420, Gömlek no: 30. BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 192, Gömlek no: 78; BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 422, Gömlek no: 46; BOA, A.MKT.NZD. Dosya no: 326, Gömlek no: 24. 602 603 101 edilebilmektedir. Vesikaya göre; Bursa’nın Kirmasti kazasına tabi Torunbey (Durumtay) köyüne Kırım Nogay muhacirlerinden Hacı Ali, ailesi ile birlikte yerleşmek istemiştir. Bu talebini dilekçe ile Muhacirin Komisyonu’na iletmiş olan Hacı Ali, daha önce Balıkesir’in Hacı Şerif adlı mahalline yerleştirildiğini, biraderlerinin, kardeşlerinin ve akrabalarının Torunbey köyünde bulunduğunu bildirmiştir. Dört senedir Hacı Şerif’te ikamet eden Hacı Ali ve ailesi, bir aralık Dersaadet’e gitmişlerdi. Fakat burada sefil, perişan ve ilaçsız, kaldıkları anlaşılmaktadır. Ayrıca bunların ellerine dört seneden beri ne öküz ne tohum ne de yevmiye tahsisi ulaşmadığını artık geçinmek için güçlerinin kalmadığı anlaşılmaktadır.607 Netice olarak dilekçenin 1863 tarihli olması Hacı Ali’nin akraba ve kardeşlerinin Durumtay köyüne 1859 yılında yerleştirildiği görüşünü destekler niteliktedir. 1861 yılında Bursa sancağına önemli miktarda Kırım muhaciri sevk edilmiştir. 250 haneden oluşan Kırım ve Kefe muhacirlerinin 110 hanesi, Ekim 1861 tarihinde Sarıbey köyü yanındaki boş araziye yerleştirilmiştir.608 Muhacirler için devlet bir yandan haneler inşa etmiş, diğer yandan bu arazilerin isimlendirmesi işlemlerini yapmıştır. Osmanlı Devleti memurları, bu arazilerin padişahın muhacirlere ihsanı olarak verilmesi sebebiyle mevcut araziyi İhsaniye köyü olarak adlandırmıştır.609 Nitekim Hüdavendigar salnamesi610 ve çeşitli araştırmalar Durumtay köyünün Osmanlı döneminde İhsaniye ve İhsaniyeüst adlarıyla da kayıtlara geçtiğini göstermektedir. 611 BOA, MVL. Dosya no: 431, Gömlek no: 64. H. 1280 C 26 / M. 8 Aralık 1863. Günümüz Bursa köy haritalarını incelediğimizde, Sarıbey köyüne en yakın bulunan Tatar muhacir köyünün Sazlıca olduğu görülmektedir. Fakat yukarıda belirtildiği gibi İhsaniye adı vilayet salnamelerinde Durumtay köyü ile birlikte geçtiği için bu köy Durumtay köyü içinde verilmiştir. Köydeki bir rivayete göre, köyün daha önce Susurluk Çayı kenarında Tümbelez (Sazlıca) denilen köye yakın yerde Tatar Yüzbaşı Efsane Efsat tarafından kurulduğu söylenmektedir. Kekil Şimşek (ed.), A.g.e., s. 204. 609 BOA, A.MKT.MVL. Dosya no: 133, Gömlek no: 77. H. 1278 R 8 / 13 Ekim 1861. Belgenin transkiribi için bkz. Belge-4. 610 H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 290. 611 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s.124. Ayrıca 1307-1308 / 1891 yılı vilayet salnamelerinde Çatallar, İhsaniye-i sagir (Küçük İhsaniye), Turmatay ihsaniye-i evsat (Orta İhsaniye), İhsaniye-i kebir (Büyük İhsaniye), Dümberiz, Sarıbey ve Sarıbey cedid adlı köylere yer verilmiştir. Söz konusu üç İhsaniye köyü, muhtemelen iskân sonrası birleşmişlerdir. Günümüzde bu üç köy yoktur. Belki de küçük İhsaniye köyü 1946 yılına kadar Çatallar köyü adıyla varlığını sürdürmüştür. Çünkü 1898 tarihli vilayet salnamesinde İhsaniye-i sagir (Küçük İhsaniye) köyü yer almamaktadır. Bu köy yerine ise Çatallar köyünün varlığı görülmektedir. H.V.S.(1316-1898), s. 290. 1946 yılında bu köy boş haldeyken, bu tarihte Durumtay (Orta İhsaniye) köyünün bulunduğu yerde sel felaketi olması nedeniyle köy, Çatallar köyünün bulunduğu mevkiye taşınmıştır. Böylece Çatallar köyü kalkmış ve Durumtay köyü bu arazide kurulmuştur. Nitekim Durumtay köyü nüfus defterlerinde, Çatallar köyü nüfus bilgilerinin yer alması bu durumu anlaşılır hale getirmektedir. Turmatay ihsaniye-i evsat köyü (Orta İhsaniye) bugünkü Durumtay köyünün olduğu yere bağlı bir arazidir. Fakat köy yerleşimi daha önce de belirtildiği gibi Çatallar mevkisine taşınmıştır. Köy isminin daha 1885 yılından beri Turmatay (Durumtay) olarak kullanıldığını görmek mümkündür. Bu tarihte Kirmasti kazasına bağlı bir de Turmatay çiftliklerinin olduğu belirtilmektedir. Öte yandan Dümberiz köyü, Sazlıca adıyla Karacabey sınırları içindedir. Sarıbey köyleri, Yenisarıbey, Ortasarıbey ve Eskisarıbey adlarıyla devam etmektedir. Çatallar köyü ise, 1946 yılında boş bir köy halindeyken, bu tarihte Durumtay köyünde yaşanan sel felaketi sonrası, Durumtay köyü ahalisinin ikinci iskân alanı olmuş ve isim değişikliğine uğrayarak Durumtay adını almıştır. H.V.S.(1307-1308/1891), s. 124; H.V.S.(1302-1885), s. 401. 607 608 102 Bu durum neticesinde İhsaniye köyünün, Durumtay köyünün bir parçası olduğu kabul edebilir. Köy nüfus defterine göre köydeki muhacirlerin ilk gelenlerinin 1860 Kırım, 1875 ve 1906 Köstence, 1875 Mecidiye, 1872, 1888 ve 1898 Hacıoğlu Pazarcık doğumlu oldukları görülmektedir. Doğum tarihlerinden yola çıktığımızda, Durumtay köyüne yapılan göçlerin ikincisi 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası gerçekleşmiştir. Bulgaristan ve Romanya’nın elden çıkması üzerine buralardan yapılan göçlerle birlikte binlerce Türk ve Müslüman muhacir, Bursa Vilayeti’ne göç etmiş ve aralarından bazı muhacirler Durumtay köyüne iskân edilmişlerdir. Nitekim Rumeli’den Durumtay köyüne gelen muhacirlerin 1853-1856 Kırım Savaşı sonrası, Kırım’dan Hacıoğlu Pazarcık’a, Köstence ve Mecidiye’ye göç etmiş olmaları mümkündür. Dorumtay köyünde Tatar ve Nogay muhacirlerin yanı sıra Türk ve Arnavut muhacirler de yaşamıştır. Zamanla köyün demografik yapısına Rumeli’nin çeşitli şehirlerinden yapılan göçlerle katılımlar olmuştur. Bu şehirler Rusçuk, Plevne, Varna, Ziştovi, Kalkandelen, Tırnova, Gostivar, Kızanlık, Şumnu, Üsküp, Razgrad (Hazargrad), Eskicuma ve Silistre şehirleridir. 612 Diğer yandan köydeki Nogayların 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası, öncelikle Manisa’ya göç ettikleri fakat daha sonra buradan Durumtay’a yerleştikleri görülmektedir.613 Durumtay, 1888 yılında 110 haneye sahip bir köy idi. Bu tarihe ait arşiv vesikasındaki bilgilere göre, köydeki tarım alanları muhacirler için yeterli olmamıştır. Muhacirler hem ziraat hem de hayvancılık yapmak üzere hükümetten arazi istemişlerdir. Buna mukabil, padişah arazisi olan Akdağ korusundan kendilerine köy teşkil edilmesini ve yerleştirilmelerini talep etmişlerdir. Eğer Akdağ korusunda köy teşkil edilirse, şimdi bulundukları ev ve tarlaları padişahın Mihaliç’teki çiftliğine terk edeceklerini söylemişlerdir. Hükümet ise, bu talebi inceleyip padişaha sunduktan sonra bir cevap vereceğini bildirmiştir.614 Köy ahalisinin 1893 yıllarında büyük bir sıkıntı çektiği görülmektedir. Aralarında Mihaliç615 kazasının Dorumtay, Dünbeziz, Güvin ve Çatallar köylerinde sakin muhacirlerin olduğu yerlere yemeklik olarak mısır gönderilmesi Meclis-i Ertan Germen, -Durumtay Köyü Muhtarı- “Durumtay Köyü’nde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 21 Ocak 2014. 613 Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 221-222. 614 BOA, DH.MKT. Dosya no: 1524, Gömlek no: 25. H. 1305 Za 14 / M. 23 Temmuz 1888. 615 1893 yılında söz konusu köyler Mihaliç (Karacabey) kazası sınırlarına dâhildir. 612 103 Vükela’ca karar verilmiştir. Bu esnada, Dorumtay köyünde 128, Dünbeziz’de 79, Güzin’de 55 ve Çatallar köyünde 70 nüfus bulunmaktadır. Bu kadar muhacir yemeklik ihtiyaçlarını karşılayamayacak derece zor durumda kalmışlardır. Adı geçen köylere mahal mal sandığıyla anlaşılarak toplam 498 kilo mısırın yemeklik olarak dağıtılması kararlaştırılmıştır. 616 Öte yandan köyün 1898 tarihinde 127 hanede 471 nüfusa sahip olduğu görülmektedir.617 Köye Tatar göçleri az da olsa I. Dünya Savaşı yıllarında da devam etmiştir. Bunlardan biri olan Köse ailesi, Köstence’den yola çıkarak Bandırmaya iskân edilmişler, fakat ailenin buradaki araziyi beğenmemesi üzerine Durumtay köyüne gönderilmişlerdir. Ayrıca Köse ailesinin ilk fertleri Köstence’nin Çömlekçi köyüne, Ukrayna’nın Minsk bölgesinden göç etmişlerdir. Ne zaman olduğu konusu tam olarak bilinmese de Kırım Savaşı sonrası Dobruca’ya yapılan göçlerden biri olduğunu söylemek mümkündür.618 Durumtay köyü sakinlerinden edinilen bilgilere göre köy, Bulgaristan, Yunanistan, Romanya muhacirleri ile Manav ve Arnavutlardan oluşmaktadır. Öte yandan Durumtay köyü 1946 yılına kadar eski köye bağlıyken, 1943 yılında köyde su baskını yaşanması nedeniyle köyün yeri Durumtay köyünün şimdi bulunduğu eski Çatallar köyü mevkisine taşınmıştır. Eski Durumtay köyü üç mahalledir. Birincisi Tatar mahallesi, ikincisi Arnavut mahallesi ve üçüncüsü Bulgaristan ve Yunanistan’dan göç eden Müslüman ahalinin bulunduğu mahalleydi. Hepsi birbiriyle akrabalık bağları kurmuşlardır. Üç mahalle arasında herhangi bir husumet yaşanmamıştır. Diğer yandan Durumtay köyü 2014 yılı itibariyle 110 haneden oluşmaktadır. Köydeki Kırım muhacir torunları, Germen, Çakır, Karagöz, Dobruca, Tetikçi, Cömert, Cıbır, Sert, Tükenmez, Demir, Kahraman, Uğur ve Uslu 619 soyadlarını taşımaktadırlar.620 4.1.5.7. Güllüce Köyü Güllüce köyü, Kirmasti kazasına bağlı yerleşim birimidir. 621 1867 yılı kayıtlarına göre, Güllüce köyüne iskân edilen Kırımlı muhacirlerin; Nuri Bin Hüseyin, Ahmed Bin BOA, MV. Dosya no: 74, Gömlek no: 5. H. 1310 Ş 8 / M. 25 Şubat 1893. H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 290. 618 Tamer Köse, -Durumtay Köyü Sakinlerinden- “Durumtay Köyü’nde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 21 Ocak 2014. 619 Köyde bulunan Uslu ailesi, Bulgaristan Şumnu’dan göç etmiş Tatar muhacir soyundandır. 620 Ertan Germen, A.g.g.; Semih Çatallar- İbrahim Çakır, A.g.g. 621 Bazı kaynaklarda Karacabey ilçesine ait eski bir köy olduğu ifade edilmektedir. 1521 yılı tahrirat defterlerinde yer alan bu köy, şehzade türbeleri vakıf köyüdür. Köyde XV. yüzyılda 23 hane yaşamıştır. Yeri belirlenemeyen köylerden biridir. Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Ansiklopedisi, s. 149. 616 617 104 Hüseyin, Ahmed Bin Feriş, İsmail Bin Hanamakoy, Tasos ve İbrahim İbni İbiş, İbrahim Bin Kocaş, Mustafa Bin Leznaşov, Diyazen, Mehmed, Musa, İsmail, Hasan ve Ömer binun-ı reste, Hacı Kul Bin Öküz Koş, Hayık Bin Yusuf ve Keçeci Mehmed ve İsmail İbni Çobaz’e oldukları anlaşılmaktadır. Söz konusu muhacirlere Güllüce köyü dâhilinde Şehzade vakıflarına ait çeşitli mahallerdeki sahipsiz tarlalar ücretsiz olarak kiralık verilmiştir. (H. 1283 L 15 / M. 20 Şubat 1867). 622 Bursa’nın Mustafakemalpaşa ilçesinde bulunan bu köyün adı 1530 tarihli tahrirat defterinde Gözlüce olarak geçmektedir. Köyün Yörükler tarafından kurulduğu belirtilir. 1880li yıllarda Bulgaristan’ın Osmanpazarı bölgesinden ve 1951 yılında Bulgaristan’ın Şumnu ve Eskicuma bölgelerinden 150 hane muhacir Güllüce’ye yerleştirilmiştir. Ayrıca köyde yerlilerin dışında, 100 hane Çerkez ile 6-7 hane Dersim olaylarından sonra yerleştirilen Tuncelili göçmenler yaşamaktadır. 623 1898 yılında köyün 97 hanede 533 nüfusa sahip olduğu görülmektedir. Köyün bu tarihteki diğer ismi ise Neşetiye olarak kaynaklara yansımıştır. 624 Günümüzde Kırımlı muhacirlerin kalmadığı Güllüce köyü, Çerkezler, muhacirler ve Doğu Anadolu’dan göç etmiş nüfusun yaşadığı bir köy mahiyetindedir. 4.1.5.8. Büyük İhsaniye Köyü (İhsaniye-i Kebir) Büyük İhsaniye köyüne625 Kırım muhacirlerinin yerleştirilmesine dair ilk bilgileri, Abdullah Ağa adlı muhacirin, Meclis-i Vâlâ’ya gönderdiği arzuhalde görmek mümkündür. Abdullah Ağa, Köstence kazasında yaşayan bir Osmanlı vatandaşıdır. Aile ve akrabalarının Bursa sancağında Kirmasti kazasına tabi İhsaniye-i kebir köyünde iskân edildiklerini ve bu nedenle, kendisinin de 4 hanede 25 nüfus olmak üzere İhsaniye-i kebir köyüne yerleştirilmesini Meclis-i Vâlâ’dan talep etmektedir. Bu talep konusunda Meclis-i Vâlâ’nın kararı olumlu olmuştur. Meclis, muhacirin talimatnamesinde yer alan muhacirinden, aile ve akrabasından ayrı düşenlerin kavuşdurulması hükmüne dayanarak Abdullah Ağa’nın Bursa’daki İhsaniyei kebir köyüne yerleştirilmesine izin vermiştir. 626 Muhtemelen bu köye iskân edilen Abdullah Ağa’nın akrabaları ve diğer Kırım muhacirleri Haziran 1866’da gelmişlerdir. Güllüce köyünde tarla verilen muhacirler için bkz. Tablo 4.7. Kekil Şimşek (ed.), A.g.e., s. 229-230. 624 H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 290. 625 Büyük İhsaniye köyü günümüzde Durumtay köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Öte yandan vilayet salnamelerinde, Kirmasti kazasında ayrı ayrı İhsaniye-i sagir, İhsaniye-i evsat ve Kırım muhacirlerinin iskân edilmiş olduğu İhsaniye-i kebir köyleri olduğu belirtilmektedir. H.V.S.(H.1307-1308/M.1891), s. 124 626 BOA, MVL. Dosya no: 560, Gömlek no: 71. / H. 1285 M 2 / M. 25 Nisan 1868. 622 623 105 Gelen Kırım muhacirlerine arazi verildiği, nitekim arazilerine müdahalede bulunulduğu da Bab-ı âli’ye gönderdikleri arzuhalden öğrenilmektedir. Netice olarak Bab-ı âli, olay hakkında tahkikat yapılmasından sonra karar vereceğini bildirmiştir. 627 4.1.5.9. Lütfiye Köyü Osmanlı döneminde Kirmasti kazasına bağlı Lütfiye köyüne önemli oranda Kırım Tatar ve Nogay muhaciri iskân edilmiştir. Lütfiye köyü günümüzde Mustafakemalpaşa ilçesinde yer almaktadır. Köye gelen Kırımlı muhacirlerin Bursa’nın Mihaliç kazasında iskân için bir süre bekletildikleri ve ardından yeni kurulan köye iskân ettirilmek istendiği kaynaklara yansımıştır. 1861 tarihli Kırım ve Kefe muhacirlerinin iskân edilmeleri konusunda Muhacirin Komisyonu başkanlığından meclise gönderilen tezkirede; Bursa sancağına göç eden 250 hane muhacirinin 140 hanesinin Mihaliç kazası çevresinde var olan havası temiz ve toprağı verimli Sakalar bayırına yerleştirilmesinin uygun görüldüğü ve bu boş arazinin isminin de padişahın lütufu olması sebebiyle Lütfiye köyü olarak verilmesinin uygun bulunduğu anlaşılmaktadır.628 Geriye kalan 110 hane muhacir ise Sarıbey köyü yanında yeni kurulacak olan İhsaniye köyüne iskân edilmişlerdir. İhsaniye köyü ise bugün Durumtay köyü sınırları içinde yer almaktadır.629 Yeni kurulan köylerdeki Kırım ve Kefe muhacirlerine ev inşası ve erzak yardımı da yapılmıştır. Diğer yandan 1898 yılında Lütfiye köyünün önceki tanımlamalardan farklı olarak Tomuzdere şeklinde zikredildiği ve 41 hanede 166 nüfusa sahip olduğu görülmektedir.630 4.1.5.10. Kovalık Çayırı Bursa sancağına tabi Kirmasti kazasında geniş ve verimli bir çayır olan bu mahale 1862 tarihli bir belgeden yola çıkarak Tatar muhacir yerleştirildiği görülmektedir. Kırım’dan gelen Tatar muhacirler 40 haneden oluşmaktadırlar. Bu muhacirlerin yerleştirilmesiyle birlikte evleri de inşa edilmiştir.631 Aslında Kovalık çayırına iskân edilmek üzere gönderilen muhacirlerin ilk önce Kirmasti kazasının Dümberez köyünde Küçük Osmanoğlu Ahmed’in arazisine 627 BOA, BEOAYN.d. Defter no: 878. s. 5. H. 1283 M 22 / M. 6 Haziran 1866. BOA, A.MKT.MVL. Dosya no: 133, Gömlek no: 77. H. 1278 R 8 / M. 13 Ekim 1861. Belgenin transkribi için bkz. Belge-4. 629 BOA, MVL. Dosya no: 615, Gömlek no: 113. H. 1278 Ra 16 / M. 21 Eylül 1861. 630 H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 292. 631 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 543, Gömlek no: 78. H. 1278 Ş 25 / M. 25 Şubat 1862. 628 106 yerleştirilmeye çalışıldıkları anlaşılmaktadır. Fakat muhacirlerin iskânı için komisyonca gösterilen arazi bu değildir. Ayrıca Dümberez köyündeki Küçük Osmanoğlu Ahmed’in arazine de izinsiz girilmiştir. Netice olarak söz konusu duruma, Dümberez köyü sakinlerinden Küçük Osmanoğlu Ahmed’in Muhacirin Komisyonu’na arzuhal göndermesiyle açıklık getirilmiştir. Komisyonun cevabına göre; arazideki muhacirlerin belirlenen Kovalık çayırında hane inşasıyla birlikte iskân edilmeleri Bursa Mutasarrıfı’na bildirilmiştir. 4.1.5.11. Mudam Köyü (Ocaklı) Kirmasti kazasına bağlı Mudam köyünde, Kırım muhacirlerinden Hıfzı Bin Abdullah’ın arazi sahibi olduğu anlaşılmaktadır. Mudam köyü içindeki Kanlıahlat adlı mahalde, Hamza Bey İbni Lala Paşa Vakfı’na ait araziden Hıfzı Bin Abdullah’a 60 dönüm tarla kiralık olarak verilmiştir. (H. 1284 Ş 21 / M. 18 Aralık 1867). Ücretsiz verilen tarlanın etrafı muhacir tarlası ve orman ile çevrilidir. 632 Günümüzde Mustafakemalpaşa ilçesi merkez bucağına bağlı bir köy olan Ocaklı’nın eski adı Mudam’dır. Kelime olarak “ana tanrıçaya tapanlar” anlamına gelmektedir.633 XVII. yüzyılda kurulmuştur. 1908 yılında 73 hane bulunan köyde634 1990 yılında 828 kişi yaşamıştır. Köyün adı 1964 yılında yapılan ad değişiklikleri sırasında Ocaklı olarak değiştirilmiştir. Yerli köyü olan Ocaklı’ya bu adın verilmesinin nedeni ise bu tarihte köyde toprak eşya yapan birçok ocak bulunmasıdır. 635 Günümüzde Ocaklı köyünde XV. yüzyılda Ege bölgesinden göçürülen Yörükler ile 1880’li yıllarda Bulgaristan’ın Varna, Kırcaali ve Şumnu bölgelerinden göç etmiş muhacirler yaşamakta olup bunlar 180 hanede 1000 nüfusu teşkil etmektedirler. 636 4.1.5.12. Ormantepeciği Köyü Ormantepeciği köyü, Kirmasti kazasına bağlı yerleşim birimidir. 637 1867 yılı kayıtlarına göre, Ormantepeciği köyüne iskân edilen Kırımlı muhacirlerin; Abdülmecid Bin Mevlüd, Abdülsettar Bin Abdülmecid, Seyyid Battal Bin Abdülmecid, Miftaheddin Bin Seyfeddin, Abdülhakim Bin Abdülhamid, Şafii Bin Beynbad, Kemaleddin Bin 632 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 97 / Cilt: 26 / Varak: 153. Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Ansiklopedisi, s. 230. 634 H.V.S.(H.1325-M.1909), s. 234. 635 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Ansiklopedisi, s. 231. 636 Kekil Şimşek (ed.), A.g.e., s. 395-396. Köye 1867 yılında yerleşen Kırım muhaciri hakkında bir bilgi bulunmamaktadır. Zaten 1 hane olarak gelen Kırım muhaciri, büyük ihtimal Ocaklı köyü yakınlarında bulunan diğer Tatar köylerinden birine geçmiştir ya da vefat ettikten sonra aileden kimse kalmamıştır. 637 Günümüzde Mustafakemalpaşa ilçesinde böyle bir köyün varlığına rastlanmamaktadır. Fakat Ormantepeciği köyünün mevkilerini incelediğimizde, Cevizlikiçi adlı yerin bu köye yakın bir belde olan Tepecik Beldesinde Cevizlik adıyla bulunduğu görülmektedir. 633 107 Hodican ve Sıddık Bin Yusuf, oldukları anlaşılmaktadır. Söz konusu muhacirlere Ormantepeciği köyü dâhilinde Hazreti Eba Eyyüb El-Enseri Vakfı Şerifi’ne ait çeşitli mahallerdeki sahipsiz tarlalar kiralık verilmiştir. (H. 1283 L 15 / M. 20 Şubat 1867).638 4.1.5.13. Ormankadı Köyü Ormankadı köyü, Kirmasti kazasına bağlı yerleşim birimidir. 1867 yılı kayıtlarına göre, Ormankadı köyüne iskân edilen Kırımlı muhacirlerin; Abdülsettar Bin Murteza Bey, Abdürrahim ve Mehmed İbrahim, Abdürrahim ve Mehmed Can, Kandemir Bin Abdülhamid, Abdülgafur Bin Mustafa Bey, Mehmed Yunus Bin Mehmed, Celaleddin Bin Mehmed, Nimetullah Bin Şemseddin, Şerafeddin Bin Abdülhamid, Refik Bin Emir, Taceddin Bin Mehmed Said, Abdullah Bin Arslan ve biraderzadesi Ahmed Bin Mehmed, Şeyh Ahmed Bin Ceybullah ve akrabasından Mehmed Sadık Bin Devletşah, Hüsneddin Bin Fahreddin ve son olarak Kandemir Bin Refik’in olduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu muhacirlere Ormankadı köyü dâhilinde Hazreti Eba Eyyüb El-Enseri Vakfı Şerifi’ne ait çeşitli mahallerdeki sahipsiz tarlalar ve 1859 yılında vefat etmiş olan Şerife Ayşe Binti Abdullah’ın çocuğunun kalmaması üzerine boşta kalan arazileri kiralık olarak verilmiştir. (H. 1283 L 15 / M. 20 Şubat 1867).639 Yine, aynı vakfın Ormankadı köyündeki arazilerinden Ekim 1867 tarihinde Kırım muhacirlerine tarla verilmiştir. Vakfın ücretsiz ve kiralık olarak tarla verdiği muhacirler; Fahreddin Bin Cemal, Yakub Bin Abdülkerim, Şerafeddin Bin Fahreddin, Abdülsettar Bin Nimetullah, Yusuf Bin Abdullah ve Ceybullah Bin Musa olarak sıralayabilir. (H. 1284 C 7 / M. 6 Ekim 1867). Ormankadı köyünün eski adı Büyükkadı’dır. Kumkadı köyünden ayırmak için böyle anılmıştır. Köyün, Sultan I. Ahmet’in annesinin İstanbul’daki Eyüp Sultan Cami’sine vakfettiği bir yer olduğu anlaşılmaktadır. Köye ilk gelenlerin Tatarlar olduğu ve sıtma hastalığından dolayı köyü terk ettikleri söylenmektedir. 1820 yılında halen Tatar hamamı olarak anılan mevkiye Tatar göçmenlerin yerleştiği belirtilmektedir. Ancak köyün kuruluşu 1865 yılında Sivas’ın Kangal ilçesinden göç eden Yörük ailesine dayandırılmaktadır. Öte yandan 1870’lerden sonra gelen Çerkez, Yörük ve Yunan göçmenler köye yerleşmişlerdir. 640 Ormantepeciği köyünde tarla verilen muhacirler için bkz. Tablo 4.8. Ormankadı köyünde tarla verilen muhacirler için bkz. Tablo 4.9. 640 Kekil Şimşek (ed.), A.g.e., s. 407. 638 639 108 1898 yılında köyde 131 hanede 416 nüfus mevcuttur.641 1927 yılında 796 kişi olan nüfus 1990 yılında 1473 kişiye çıkmıştır. Söz konusu köyde Dersim olayından sonra yerleştirilen Tuncelili göçmenler de yaşamaktadır. Ayrıca köyde Tatar ailesinin kalmadığı anlaşılmaktadır. Günümüzde Mustafakemalpaşa ilçesi merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi olan köy, Kumkadı ve Yeşilova köyleri arasındadır. 642 4.1.5.14. Tepecik Köyü Tepecik köyü Kirmasti kazasına bağlı yerleşim birimidir. 643 1867 yılı kayıtlarına göre Tepecik köyüne iskân edilen Kırımlı muhacirlerin; Şehidullah Bin Nasreddin, Abdülşükür Bin Hüseyin, Ebu Bekir Bin Nimetullah, Hacı Mehmed Nuri Bin İhtima oldukları anlaşılmaktadır. Söz konusu muhacirlere Tepecik köyü dâhilinde Hazreti Eba Eyyüb El-Enseri Vakfı Şerifi’ne ait çeşitli mahallerdeki sahipsiz tarlalar ücretsiz olarak kiralık verilmiştir. (H. 1284 B 9 / M. 6 Kasım 1867).644 Tepecik anlaşılmaktadır. köyünün 645 1844 tarihli kayıtlarda 18 haneye sahip olduğu XIX. yüzyılda Bursa’da Tepecik adıyla üç yerleşim yeri bulunmaktadır. Bunlardan biri yukarıda açıkladığımız Kirmasti kazasına bağlı yerleşim yeridir. Kirmasti’daki yer 1898 tarihli kayıtlarda Tepecik ve Yeni mahalle olarak zikredilmektedir. Ayrıca bu yerleşim yerinin 208 hanede 782 nüfusa sahip olduğunu görmek mümkündür. 646 Tepecik adlı diğer yerleşim yerleri Bursa merkez647 ve Mihaliç kazasına bağlı köylerde görülmektedir.648 Günümüzde Bursa’nın Mustafakemalpaşa ilçesine bağlı bir yerleşim yeri olan Tepecik köyünde yerliler ve Bulgaristan göçmenleri yaşamaktadır.649 641 H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 290. Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Ansiklopedisi, s. 234. 643 Tepecik Çiftliği XVIII. yüzyıl belgelerine göre Valide Sultan’a aittir. Onun ölümü ile boşta kalan çiftliğin yeniden Valide Sultan evkafında kayıtlı olması istenmiştir. XIX. yüzyıl sonlarında Ahkâm-ı- Adliye Meclisi Tercümanı Vasilaki Bezirgân’a ait olan Tepecik Çiftliği’nde 1.750 dönüm arazi vardır. Ayrıca çiftliğin varlığını, 1927 yılında hala aynı şekilde devam ettirdiği görülmektedir. Raif Kaplanoğlu, 1844 Yılı Temettüat Defterlerine Göre Değişim Sürecinde Bursa’nın Ekonomik ve Sosyal Yapısı, s. 126. 644 Ormankadı köyünde tarla verilen muhacirler için bkz. Tablo 4.10. 645 Raif Kaplanoğlu,1844 Yılı Temettüat Defterlerine Göre Değişim Sürecinde Bursa’nın Ekonomik ve Sosyal Yapısı, s. 176. 1844 yılında Tepecik köyünde Kalopozoğlu Süleyman'ın 240 dönüm arazisi vardır. Raif Kaplanoğlu, A.g.e., s. 134. 646 H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 291. 647 H.V.S.((H.1316-M.1898), s. 269-272. Aynı isimle Bursa’ya bağlı bir köy vardır. XV. yüzyıl tahrir defterlerinde Hıristiyanların yaşadığı belirtilmektedir. Orhan Gazi vakıf arazisinde yer aldığı ifade edilen köyün 1573 senesi tahrir kayıtlarına göre 18 hane Müslüman, 60 hane Hıristiyan ve 20 hane Azatlı nüfusu vardır. Kazıklı ve İsmetiye köyleri arasında yer alan köy, 1325 salnamesine göre 111 hane olarak gösterilmektedir. Ayrıca köy, Kurtuluş Savaşı’nda Yunan işgaline uğramış ve savaş sonrası Rumların gitmesiyle boşalmıştır. Yılmaz Akkılıç, Bursa Ansiklopedisi, c. IV, s. 1601. 648 H.V.S.(H.1302-M.1885), s. 398. 649 Raif Kaplanoğlu, A.g.e., s. 264. Ayrıca başka bir kaynakta bu köyde 1920 yılından önce yerleşen Manavlar, muhacirler, Tatarlar (Kazan Tatarları, Dağıstan Tatarları ve Moğol Tatarları), Rumlar ve daha sonra gelen Çerkez, 642 109 4.1.5.15. Yamanlı Köyü Bursa’da Kırım muhacirlerinin yerleştirildiği köylerden biri de Mustafakemalpaşa ilçesine bağlı Yamanlı köyüdür. Söylentilere göre köy, Yamanlı dede adlı birinin etkisiyle kurulmuştur.650 Aslında köyün geçmişi XVI. yüzyıla kadar inmekte olup adının Türkmen boyu olan Yamanlı cemaatinden geldiği düşünülmektedir. İşte bu sebeple köyün kurucusu ve ilk ahalisi Türkmenler olarak ifade edilmektedir. 651 Kırım Tatarları, Yamanlı köyüne muhtemelen 1853-1856 Kırım Savaşı sonrasında göç etmişlerdir. Mevcut arşiv belgeleri ışığında Kırım’dan ilk gelenlerin 1865 yılından önce Yamanlı köyüne yerleştikleri ortaya çıkmaktadır. Aralarında Kırım ve Çerkezlerin olduğu bilinen köye, bu tarihte Kazan’dan Tatar muhacirler de yerleşmek istemişlerdir. Belgenin ayrıntılı dökümünde olay şu şekilde gelişmiştir. Bab-ı âli’ye 1865 yılının Ekim ayında, Kazan’dan Bursa’ya göç eden Refik ve Hantemur adlı muhacirler tarafından bir dilekçe gönderilmiştir. Dilekçede, gelen muhacirlerin 8 hanede 29 nüfustan ibaret oldukları ve ortada kaldıkları belirtilmektedir. Muhacirler Hüdavendigar Eyaleti’nin Mihaliç kazasına bağlı büyük bir köy olan Yamanlı’ya yerleşmek üzere gönderildiklerini söylemişlerdir. Ayrıca kendilerine talimatlar gereği günlük yardım yapılacağı vaadi de verilmiş fakat bu muhacirler ne gösterilen yere yerleştirilmişler ne de yardım alabilmişlerdir. Bu tarihte Mihaliç kazası ve Yamanlı’ya sınır olan köylere bir hayli Kırım ve Çerkes muhacir yerleştirilmiştir. Dolayısıyla yeni gelen muhacirler için el içi kadar boş arazi bulunamamıştır. Ayrıca birkaç seneden beri tarım mahsulâtı azalma göstermiştir. Bu sebeplerden dolayı muhacirler acınacak ve perişan bir hale düşmüş ve tarım yapabilecek tohumlarını bile karşılayamaz duruma gelmişlerdir. Günlük ihtiyaçlarını bile tedarikten yoksun muhacirlere devlet tarafından 20.000 kilo tohumluk verilmiştir. Buna ek olarak ziraatla ilgili masrafları ve diğer zararları da hazinece karşılanmıştır. Yamanlı köyünde mevcut durumun böyle olması Bab-ı âli’nin Mihaliç ve Hüdavendigar çevresine artık boş yere muhacir yerleştirilmemesinin gerekli olduğu kararını almasına ve bu kararını Hüdavendigar Vilayeti Muhacirin Komisyonu’na bildirmesine yol açarak sonuçlanmıştır. 652 (3 Aralık 1865). Kürt ve Arnavutların yaşadığı ifade edilmektedir. Öte yandan köyde Tatar Sabri, Tatar Yakup, Tatar Mehmet Emin gibi lakapların varlığı köyde Tatar muhacir varlığının olduğunu göstermektedir. Kekil Şimşek (ed.), A.g.e., s. 487489. 650 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 275. 651 Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 230. 652 BOA, DH.MHC. Dosya no: 1, Gömlek no: 19. H. 1282 B 14 / M. 3 Aralık 1865. 110 Bu tarihte, Yamanlı köyünün Mihaliç kazasına bağlı olduğu görülmektedir. Ayrıca yukarıda söz konusu olan Mihaliç kazası ve Yamanlı’ya sınır köyler ise Tepecik, Ormankadı ve Kumkadı köyleridir. Bununla beraber bu köylerden Tepecik ve Ormankadı köylerine de Kırım muhacirleri yerleştirilmiştir. 653 1860 ve 1870 yılları arasında göç eden Tatarlardan bir diğeri, Kazan Tatarlarından Muhammed Can ve Abdülgani adlı muhacirlerdir. 22 nüfustan oluşan aileleriyle birlikte Dersaadet’e geldiği bilinen bu iki aileden biri olan Muhammed Can, akrabalarının bulunduğu Bursa’nın Yamanlı adlı mahalline, Adbülgani ise İzmit’in Çanaksuyamışlığı’ndaki Eski mezarlık’a gönderilerek yerleştirilmelerini talep etmişlerdir. Yapılan inceleme sonucu adı geçen mahallerde muhacirlerin akrabalarının bulunduğu tespit edilmiş ve muhacirlerin istedikleri yere iskân edilmeleri Meclis-i Vâlâ tarafından Hüdavendigar Vilayeti’ne bildirilmiştir. Netice olarak bu sorunun vilayetçe çözümlenmesi ve konu hakkında dönüş yapılmasının Meclis-i Vâlâ’ca tenbih olunduğu anlaşılmaktadır.654 (24 Haziran 1866). Yamanlı köyüne iskân edilmiş muhacirler, yerleştikten bir süre sonra bazı sıkıntılarla da karşılaşmışlardır. Buna göre, Kirmasti kazasına bağlı Tepecik ve Yamanlı köylerindeki muhacirlerden aşar vergisi talep edilmiştir. Köydeki muhacirler vergi nedeniyle muhacirin idaresine arzuhal göndererek, kendilerinden istenen vergiden muaf olmaları gerektiğini bildirmişlerdir.655 (16 Ağustos 1868). Bir başka Kazanlı Tatar, 1872 yılında göç eden Ceybullah adlı muhacirdir. Kazanlı muhacir, Kirmasti kazasının Yamanlı köyünde, biraderi Abdülhayr’ın yanında iskân edilmek istemiştir. Muhacir idaresi de Ceybullah’ın isteği doğrultusunda Yamanlı köyünde yerleştirilmesine izin vermiştir.656 Yukarıda göç ve iskân olaylarında görüldüğü gibi, Yamanlı köyü ekseriyetle Kazan muhacirinin yaşadığı bir yerleşim yeri halini almıştır. Kırım Savaşı sonrası geldikleri düşünülen bu muhacirlerin Yamanlı köyünde birikmiş olmalarının sebebi, büyük ihtimalle kendi aile ve akrabalarının daha önce buraya göç etmiş olmasından kaynaklanmıştır. Yamanlı köyüne bu tarihten sonra Tatar göçü yapılıp yapılmadığına dair bir kaynak yoktur. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası muhacir geldiği düşünülmekte 653 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 1-4. BOA, MVL. Dosya no: 721, Gömlek no: 88. H. 1283 S 11 / M. 25 Haziran 1866. 655 BOA, BEOAYN.d. Defter no: 878. s. 132. H. 1285 R 27 / M. 16 Ağustos 1868. 656 BOA, BEOAYN.d. Defter no: 881. s. 86. H. 1289 M 10 / M. 20 Mart 1872. 654 111 ise de bu görüşü destekleyecek bir bilgi yoktur. Ancak yapılan araştırmalarda Yamanlı köyüne Kırım ve Rumeli’den gelen muhacirler olduğu belirtilmektedir. 657 Öte yandan köy nüfusunun 1898 tarihinde 151 hanede 408 nüfus olduğu düşünüldüğünde, Kırım ve Kazan’dan yaşanan Tatar göçünün köyün demografik yapısını önemli ölçüde değiştirdiği ortaya çıkmaktadır.658 Zamanla köydeki Kırım muhacirlerinin sayısı çeşitli sebeplerden dolayı azalmıştır. Örneğin 1920’li 1930’lı yıllarda köydeki Kırım Tatar sayısının 10 haneye kadar düştüğü söylenmektedir. 1927 yılında 479, 1990’da 924 kişinin yaşadığı köyde659 2000 yılında 865, 2006’da 250 hanenin yaşadıkları tespit edilmiştir. İçlerinden 15 hanesinin Kırım Tatarı ve 1’inin manav (yerli Türk) kökenli olduğu belirtilirken geri kalan nüfusun Rumeli muhacirlerinden oluştuğu anlaşılmaktadır. 660 4.1.6. YENİŞEHİR İLÇESİ661 4.1.6.1. Beypınarı Köyü Bursa’nın Yenişehir ilçesinde bulunan Beypınarı köyü, Kırım Tatar nüfusunun bulunduğu bir başka yerleşim yeridir. Köyün adını, yakınındaki su kaynağından aldığı tahmin edilmektedir. Köyün kurulmasında 1860’lı yıllarda Kırım’dan göç eden 50-60 hane Tatar muhacirin etkili olduğu ve bu muhacirlerin köyde at yetiştiriciliği işiyle meşgul oldukları belirtilmektedir.662 Köydeki Tatar nüfusunun zamanla Yenişehir kazasının merkezine yerleştikleri ortaya çıkmıştır. Söz konusu göç ile beraber merkez kazada, Tatarlar adıyla bir mahalle bile kurulmuştur. Ermeni tüccar Ohannes’in hediye ettiği arazide kurulan bu mahallenin artık Tatarlar adıyla tanınmış olduğu bilinmektedir.663 Köye ikinci muhacir göçünün 93 Harbi sonrası gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Rumeli’den geldikleri anlaşılan muhacirler, 1880’li yıllarda Beypınarı köyüne iskân olunmuşlardır. Bu esnada köyde 3 hane Kırım Tatarı bulunduğu belirtilmektedir. Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 275. H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 290. 659 Yılmaz Akkılıç (hzl.), Bursa Ansiklopedisi, c. IV, s. 1701. 660 Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 230. 661 Yenişehir’in kuruluşunda, bulunduğu konumun çok önemli bir yeri vardır. Bunlardan biri oldukça havadar ve verimli topraklar üzerinde yer almış olmasıdır. Bu türlü zenginliklere ve çekici özelliklere sahip olan bu toprakların Osmanlılardan önceki sahipleri Bizanslı Rumlardır. Bu bölge Osmanlı Devleti tarafından 1301 yılında fethedilmiş ve Bursa’dan önce hükümet merkezi olarak kullanılmıştır. XIX. yüzyılın başında Hüdavendigar Eyaleti Bursa merkez sancağına bağlı bir kaza merkezi idi. Daha sonra Ertuğrul (Bilecik) sancağına bağlanmıştır. Cumhuriyetin kuruluşuna kadar bu statüsünü devam ettiren Yenişehir, 1925 yılında Bursa Vilayeti’ne bağlanmıştır. Özdemir Şarman, Bursa Yenişehir 1301-2001, (y.y.y), Bursa 2001, s. 8; Kamil Kepecioğlu, Bursa Kütüğü, c. IV, s. 248; Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 281. 662 Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 219. 663 Raif Kaplanoğlu, “Bursa’nın Kederli ve Sert Mizaçlı Göçmenleri Tatarlar”. 657 658 112 Hezargrad (Razrad) şehrinden oldukları bilinen muhacirlerin yanı sıra Romanya Dobrucası’nın, Köstence ve Hırşova bölgelerinden birkaç hane Kırım Tatarı da köye göç etmiştir. Nitekim bu göçlerin köyün nüfusunu fazla arttırmadığı görülmektedir.664 1909’da köy nüfusunun 14 hane olması bu durumu açıklar niteliktedir. 665 Beypınarı köyünde 1927 yılında 352, 1990 yılında 316 kişi yaşamıştır.666 Köy, 2006 yılı itibarıyla 57 hanede 300 nüfusa sahiptir. Söz konusu tarihte köyde hiçbir Kırım Tatarı yaşamamaktadır. Köydeki Kırımlıların Yenişehir merkezdeki Tatarlar mahallesine veya Bursa merkeze göç ettikleri belirtilmektedir. Yenişehir’deki Tatarlar mahallesi günümüzde Çayır mahallesi olarak varlığını devam ettirse de merkez ilçede sadece Tatarlar adlı bir sokak mevcuttur. Artık Çayır mahallesinde, Tatar nüfusunun olmadığı ve Kırım muhacirlerinden kalanların sadece Tatarlar mezarlığı olduğu ifade edilmektedir.667 4.1.6.2. Hamidiye Mahallesi XIX. yüzyılda Ertuğrul sancağına bağlı olan Yenişehir kazası günümüzde Bursa Vilayeti sınırları içerisindedir. 1904 tarihli kayıtlara göre Yenişehir kazasının Hamidiye mahallesine Köstence’den 43 nüfus, Mecidiye’den 48 nüfus, Hırşova’dan 12 nüfus, Tulça’dan 2 nüfus, Babadağ’dan 3 nüfus, Hacıoğlu Pazarcık’tan 7 nüfus ve Dobruca’dan 7 nüfus Tatar muhacir göç etmiştir. Günümüzde Çayır adıyla varlığını sürdüren mahallede sadece Tatarlar adıyla bir sokak bulunmaktadır. 668 4.1.7. ORHANGAZİ (PAZARKÖY) İLÇESİ669 Bursa Vilayeti’ne bağlı Pazarköy kazası, Kazan bölgesinden göç eden Tatar muhacirlerin yerleşme sahası olmuştur. 1868 tarihinde Kazanlı Ceybullah adlı muhacir, Muhacirin İskân Komisyonu’na yazdığı arzuhalde, Pazarköy’de akrabalarının olduğunu Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 219. BOA, DH.MHC. Dosya no: 72, Gömlek no: 38. 665 H.V.S.(H.1325-M.1909), s. 153. 666 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 87. 667 Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 219. 668 BOA, DH.MHC. Dosya no: 72, Gömlek no: 38. H. 29 L 1321 / M. 9 Ocak 1904. 669 İlçenin Roma İmparatorluğu dönemindeki adı Bassilinopolis’tir. Ancak halk arasında bu terim zamanla Bazarköy şeklini almıştır. Orhangazi, Osmanlı Devleti tarafından 1330 yılında fethedilmiştir. XVIII. yüzyıla kadar Gürle, Gemlik ve Yenişehir kazalarına bağlı bir yer olarak kalmış ve bu yüzyılda Pazarköy kazası olarak kaynaklarda yer almıştır. 1879 yılına kadar Bursa sancağı merkez kazası olarak statüsünü devam ettiren bu ilçe, 1879 yılında Gemlik kazasına bağlı bir bucak haline getirilmiştir. Pazarköy’e 1893 yılında ise tekrar kaza statüsü geri verilmiş ve 1913 yılında da Pazarköy kazasının adı kurucusuna izafeten Orhangazi olarak değiştirilmiştir. Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 233. 664 113 ve bu mahalde akrabalarının yanına yerleşmek istediğini beyan etmiştir.670(11 Aralık 1868). Pazarköy’de bir başka Kazan muhacirine 1874 senesinde rastlanmaktadır. Kazan muhacirlerden İsmail, muhacirin idaresine arzuhal göndererek yardım istemiştir. Kazanlı muhacir, ailesiyle daha önce iskân edilmiş ise de kendisine verilen arazinin bir süre sonra geri alınmasından dolayı sefalet ve ihtiyaç içinde kaldığını bildirmiştir. Muhacirin idaresi arzuhal üzerine arazinin geri alınmasının doğru olup olmadığının araştırılmasını ve ortada bir yanlışlık var ise söz konusu muhacire arazi ve hane verilerek sefaletten kurtarılması talimatını vermiştir.671 (13 Nisan 1874). 670 671 BOA, BEOAYN.d. Defter no: 878. s. 171. H. 1285 Ş 25. / M. 11 Aralık 1868. BOA, BEOAYN.d. Defter no: 881. s. 279. H. 1291 S 25 / M. 13 Nisan 1874. 114 BEŞİNCİ BÖLÜM BURSA MUHACİR İSKȂN KOMİSYONU VE YAPILAN YARDIMLAR VE PROBLEMLER 5.1. YAPILAN YARDIMLAR Kırım ve diğer bölgelerden göç eden Tatar-Nogay muhacirlerin sorunsuz bir şekilde yerleştirilmeleri ve ihtiyaçlarının karşılanması Osmanlı isk n politikasının başlıca amaçlarından birini oluşturur. Devlet bu doğrultuda, önemli miktarda maddi kaynak ve insan emeğini bu işe tahsis etmiştir. Muhacirlere yapılan yardımların mahiyetini şunlar oluşturmaktadır; arazi tahsisi, memur tayinleri ve teftişler, arazi tespitleri ve ıslah çalışmaları, mektep ve cami inşası, konut, yevmiye ve iaşe, zirai yardımlar, muhacirlerin istihdamı. Bunların dışında muhacirlere tanınan vergi ve askerlik gibi çeşitli muafiyetler de vardır. 5.1.1. Arazi Tahsisi Osmanlı Devleti’nde boş arazilerin tespit edilmesi ve buralara muhacirlerin yerleştirilmesi aslında devletin iskân politikasının temelini oluşturmuş ve gelen muhacirlere zengin olsun fakir olsun ihtiyaçları oranında arazi verilmiştir. Muhacirlere dağıtılacak arazi miktarı hakkında 1878 öncesi yayınlanan talimatnamelerde bir bilgi bulunmamaktadır. Fakat verilecek arazilerin suyu ve havası temiz, denize yakın, boş verimli araziler olmasına dikkat edilmesi istenmiştir.672 1878 tarihli talimatnamede ise, köy ve kasabalarda hâli (boş) durumda bulunan miri, metruk veya mevkuf arazilerden lüzumu miktar yer gösterileceği karara bağlanmıştır. 673 Fakat bu belirsizlik durumu, arazi dağıtımında sıkıntı oluşturmuş olacak ki, devlet 1858 tarihli arazi kanunnamesini muhacirlere arazi dağıtımında temel almıştır. Buna göre muhacirlere verimli yerlerden 70, orta halli yerlerden 100 ve daha verimsiz yerlerden hane başına 130 dönüm miktarında arazi verilmesi kararlaştırılmıştır. 674 Muhacirlere ne miktar arazi tahsis edileceğine dair ilk bilgiler ise, 1888 tarihli talimatnamede görülmektedir. Bu talimatnamenin 28’inci maddesine göre, muhacirlere 20 dönümden 50 dönüme kadar arazi tahsis edilmesi uygun görülmüştür.675 Nitekim muhacirlere verilen arazilerin miktarı dönemsel olarak değişim göstermiştir. Mesela BOA, İ.DH. Dosya no: 343, Gömlek no: 22622. H. 1272 Ş 27 / M. 3 Mayıs 1856. Mehmet Yılmaz, A.g.t., s. 19. 674 Bu sistem 1877 yılına kadar benimsenmiştir. Süleyman Erkan, A.g.e., s. 166; Nedim İpek, İmparatorluktan Ulus Devlete Göçler, Serander Yayınları, I. Baskı, 2006, s. 68. 675 Kemal Gurulkan, vd., A.g.e., s. 155. 672 673 115 1906 tarihinde 50-100 dönüm arasında belirlenen arazi, 1913 yılında yeterli miktarda olarak belirlenmiştir.676 Tabii bu arazilerin kaç dönüm miktarında olduğu hususu iskân bölgelerinin şartlarına ve muhacir nüfusunun sayısına bakılarak iskân memuru ve mahalli yöneticilerce belirlenmiştir.677 Hükümetin hazırlamış olduğu nizamnameler ve talimatnameler, iskân edilen muhacirlere ne kadar arazi verileceğini tespit etmiş ise de, tespit edilen dönüm miktarı iskân mahallerinde aynen uygulanmamış ve yerine göre değişiklikler göstermiştir. Örneğin, Bursa’nın Mihaliç kazasına bağlı Akhisar, köyüne yerleştirilen Kırım muhacirlerine, 20 dönümden678 başlayarak, 40 dönüm679 ve 60 dönüme680 kadar tarla kiralık olarak verilmiştir. Beylik köyünde ise durum biraz daha farklı olmuştur. Bu köydeki muhacirlere, 5 dönümden681 başlayarak 15 dönüm,682 35 dönüm,683 40 dönüm684 ve 60 dönüme685 kadar tarla verilmiştir. Bu miktar Çakıl, Emre ve Bakır köylerinde, 10 dönüm,686 12 dönüm, 687 15 dönüm,688 20 dönüm, 689 40 dönüm,690 50 dönüm691 ve 60 dönüme692 kadar değişen bir oran izlemiştir. Nitekim muhacirlere verilen bu tarlaların miktarı 1 dönüme kadar da düşmüştür. Öyle ki Kete kazasına (Ürünlü mahallesi) bağlı Yörük Yenice köyündeki Kırım muhacirlerine 1 dönüm, 693 2 dönüm,694 3 dönüm695 ve 4 ölçek kadar tarlanın 696 ücretsiz verildiği görülmektedir. Bursa’nın en çok Kırım muhaciri iskân edilen diğer bir kazası da Kirmasti’dir. Bu kazaya bağlı köylerdeki Kırım muhacirlerine verilen tarlaların miktarı ise şu şekildedir; Gürlüce köyünde 4 dönüm,697 18 dönüm,698 20 dönüm,699 22 dönüm,700 25 Mehmet Yılmaz, A.g.t., s. 19-20. Abdullah Saydam A.g.e., s. 169. 678 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 119 / Cilt: 26 / Varak: 35. 679 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 120 / Cilt: 26 / Varak: 36. 680 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 118 / Cilt: 26 / Varak: 34. 681 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 123 / Cilt: 26 / Varak: 39. 682 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 122 / Cilt: 26 / Varak: 38. 683 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 82 / Cilt: 26 / Varak: 49. 684 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 124 / Cilt: 26 / Varak: 40. 685 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 125 / Cilt: 26 / Varak: 41. 686 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 105 / Cilt: 26 / Varak: 21. 687 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 112 / Cilt: 26 / Varak: 28. 688 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 114 / Cilt: 26 / Varak: 30. 689 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 107 / Cilt: 26 / Varak: 23. 690 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 110 / Cilt: 26 / Varak: 26. 691 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 108 / Cilt: 26 / Varak: 24. 692 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 95 / Cilt: 26 / Varak: 151. 693 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 127 / Cilt:26 / Varak: 2. 694 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 130 / Cilt:26 / Varak: 5. 695 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 129 / Cilt:26/ Varak: 4. 696 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 136 / Cilt:26/ Varak: 11. 697 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 63 / Cilt:21/ Varak: 154. 698 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 53 / Cilt:21/ Varak: 144. 699 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 55 / Cilt:21 / Varak: 146. 700 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 54 / Cilt:21/ Varak: 145. 676 677 116 dönüm,701 30 dönüm, 702 35 dönüm703 ve 50 dönüm,704 Çatallar,705 Mudam (Ocaklı)706 ve Tepecik707 köylerinde 60 dönüm, 708 Ormantepeciği köyünde, 10 dönüm,709 25 dönüm710 ve 60 dönüm,711 Ormankadı köyünde, 4 dönüm,712 24 dönüm,713 32 dönüm714 ve 35 dönüm715 tarla şeklindedir. Mihaliç, Kirmasti ve Kete kazasında bulunan bu tarlaların çoğu sahipsiz araziler olup, bu araziler muhacirlere ücretsiz ve kiralık olarak verilmiştir. Öte yandan muhacirlere sadece tarıma elverişli arazi değil, uygun yerlerden bir miktar otlak da verilmiştir. Örneğin 1893 senesinde Bursa’ya yerleştirilen muhacirlere kırk sekiz parçada 260 dönüm tarım arazisi, 700 dönüm otlak, 500 dönümde bataklık dağıtılmıştır.716 Bursa Vilayeti’ne muhacir göçünün yoğun olmasından dolayı, şehirde sürekli bir arazi tespiti ve muhacir iskânı gerçekleşmiştir. 1861 senesinde Kırım muhacirlerinden 100 hane, misafir olarak Bursa sancağına yerleştirilmiştir. Bu muhacirlerin yerleştirildikleri mahallerin, ziraat yapmaya elverişli olmaması nedeniyle acilen Mihaliç ovası ve Kebsud civarlarına yakın, boş ve ziraata elverişli arazi bulunması gerektiği yerel idareye bildirilmiştir. Bursa Valisi ise bu arzuhale cevaben; Bursa civarında misafir olarak gönderilen 100 hanenin yerleştiği mahallin ziraata elverişli olmadığının görüldüğü ve bundan dolayı muhacirlerin perişan olacağının anlaşıldığı bildirilmiştir. Çözüm önerisi olarak da söz konusu muhacirlerin sancak dâhilinde Mihaliç ovası adlı yerde Kebsud civarında bir an önce yerleştirilmeleri kararı verilmiştir. 717 Kırım’dan Bursa’ya göç dalgası 1861 yılında devam etmiş ve dolayısıyla boş arazi meselesi de bu nispette artmıştır. Aynı yılın Mayıs ayında Sadaret’ten gönderilen yazıda; Kırım’dan Bursa’ya göç ederek, Bursa’nın sahil kıyısındaki kasaba ve köylere yerleştirilen 102 hanede 465 nüfus muhacir kafilesinin, ellerindeki arazilerin ziraata 701 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 65 / Cilt:21 / Varak: 156. BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 57 / Cilt:21 / Varak: 148. 703 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 64 / Cilt:21/ Varak: 155. 704 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 72 / Cilt:21 / Varak: 163. 705 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 92 / Cilt:26 / Varak: 148. 706 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 97 / Cilt:26 / Varak: 153. 707 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 89 / Cilt:26 / Varak: 145. 708 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 92 / Cilt:26 / Varak: 148. 709 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 7 / Cilt:21 / Varak: 98. 710 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 8 / Cilt:21 / Varak: 99. 711 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 1 / Cilt:21 / Varak: 92. 712 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 12 / Cilt:21 / Varak: 103. 713 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 13 / Cilt:21 / Varak: 104. 714 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 14 / Cilt:21 / Varak: 105. 715 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 76 / Cilt:26 / Varak: 43. 716 Faruk Kocacık, A.g.m., s. 166. 717 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 467, Gömlek no: 50. H. 1277 L 13 / M. 24 Nisan 1861. 702 117 elverişsiz olmasından dolayı yaşadıkları sıkıntılardan muzdarip oldukları dile getirilmiştir. Kırım’dan göç eden Murad Efendi, Hacı Hoca Geldi ve Gazan Bey cemaatinden oluşan muhacirin kafilesi, bu konuda arzuhal yazarak durumlarını Bursa Valisi’ne iletmişlerdir. Ayrıca yerleştirilen muhacirlerin ortakçılık ve hizmetkârlık gibi işlerde kullanılmadıkları ve bir gün bile bir işle meşgul olmadıkları belirtilmektedir. Valilik bu konuda muhacirlerin zaruret ve ihtiyaç halinden kurtulması amacıyla yeniden dağınık olarak münasip bir araziye gönderilmeleri kararını almıştır.718 Alınan karara göre; 102 hanede 465 nüfus muhacirine, adaletli bir şekilde kolaylık gösterilmesi gerektiği bildirilmiştir. Ayrıca Bursa’da ziraata elverişli mera bulunamadığından, sefalet içinde kalmalarının istenmediği ve Eskişehir civarında bulunan Seyyid Gazi Hazretleri’nin mera ve arazisi civarında biran önce, muhacirin talimatına uygun olarak yerleşmelerine izin verilmiş olduğu görülmektedir. 719 Muhacir iskân ve arazi tahsisinde görevli memurların, işlerinde yardımsever ve kolaylaştırıcı davranışlarda bulunması, muhacirlerin memnuniyet bildiren arzuhaller yazmalarında etkili olmuştur. Bu memurlardan biri, Ekim 1860 tarihinde Mihaliç’e gönderilen Cavit Bey’dir. Kazanın Zaptiye Memuru Cavit Bey’in samimi gayret ve yardımları, muhacirler tarafından, Komisyon Reisi’ne gönderilen arzuhallerde bahsedilmiştir. Cavit Bey’in bu çaba ve yardımları komisyonca karşılıksız bırakılmamıştır. Onun bu çabaları idare başkanınca takdir olunarak Ceride-i Havadis’te yayınlanması kararlaştırılmıştır. 720 5.1.2. Arazi Tespitleri ve Islah Çalışmaları Osmanlı Devleti’ne 1770’li yıllarda başlayan muhacir göçleri, Kırım Savaşı sonuna kadar bir hayli boş ve verimli arazilerin bulunması sebebiyle kolayca halledilebilmiştir. Öyle ki, Kırım ve Kafkasya’dan göç eden muhacirlere arazi tahsisi konusunda oldukça cömert davranılmıştır. Fakat göçlerin gün geçtikçe artması devletin muhacir iskânı için arazi tespit çalışmalarına başlamasına yol açmıştır. Temmuz 1860 tarihli bir arşiv vesikasından; Hüdavendigar, Karesi, Bolu, Biga ve Kocaeli kaymakamlıklarına muhacir gönderileceği bilgisine ulaşılmaktadır. İstanbul’a gelmek üzere olan Kırım muhacirlerinin Hüdavendigar ve diğer sancaklara yerleştirileceği ve bunun için arazi tespit edilmesi gerektiği adı geçen sancaklara BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 469, Gömlek no: 63. H. 1277 L 22 / M. 3 Mayıs 1861. BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 467, Gömlek no: 47. H. 1277 L 13 / M. 24 Nisan 1861. 720 BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 197, Gömlek no: 6. H. 1277 Ra 19 / M. 5 Ekim 1860. 718 719 118 bildirilmiştir. Ayrıca burada muhacirin için kaza ve köylerde yerleştirmeye ve ziraat yapmaya uygun yerlerin bir an önce belirlenmesi hususuna da dikkat çekilmiştir. 721 Kırım ve Kafkas göçlerinin başladığı ilk zamanlar, Anadolu’nun iskân için uygun olduğu bir dönemdir. Fakat 1858-1877 yılları arasında gerçekleşen yoğun iskân faaliyetleri sonucu, Batı ve Orta Anadolu’da iskâna elverişli arazi kalmamıştır. Ayrıca muhacir nüfusunun sürekli artarak devam etmesi, bunları yerleştirecek arazilerin artık kalmadığı haberlerinin İstanbul’a gelmesine yol açmıştır. 722 Vilayetlerden bu türlü cevapların gelmesinde muhtemelen memurların muhacir iskân işlerinden kurtulmak istemelerinin de etkisi vardır. Yine devlet, 93 Harbi üzerine yoğun muhacir göçüyle karşı karşıya kaldığı için çözüm olarak ülkedeki boş ve atıl arazilerin tespitlerini yaptırmıştır. Buna göre Bursa sancağı, Atranos kazasında 8.900, Pazarköy kazasında 250.000 dönüm boş arazi tespit edilmiştir. 723 1892 tarihinde yapılan tespitlere göre, Kirmasti kazasının, Sincan nahiyesinde 15 hanelik arazi vardır.724 Dönemin arazi tespit çalışmaları sonucunda Trakya, Anadolu, Halep, Musul ve Basra’yı içine alan vilayetlerde toplamda 10.425.882 dönüm boş arazi tespit edilmiştir. Fakat 8. 807.035 dönüm arazinin Diyarbakır, Van, Musul, Halep, Bağdat ve Basra gibi İstanbul’a ve Rumeli’ye uzak şehirler olması da buralara muhacir iskânını zorlaştırmıştır. 725 Muhacir göçünün yoğunlaştığı ve muhacir iskân edecek arazinin kalmadığı durumlarda devlet yöneticileri bataklıkların ıslahı yoluyla yeni iskân alanları elde etmeye çalışmıştır. Mesela Bursa sancağında bulunan Mihaliç ovasının ıslahında arazi ıslah yöntemiyle yeni iskân alanları elde edilmesi amaçlanmıştır. 726 Çalışma konusunda, Osmanlı Devleti’nde görevli bir mühendis olan Mösyö Ravoki Efendi tarafından 1888 tarihinden 1906 senesine kadar yapılmış olan incelemenin içeriğinde bilgiler bulunmaktadır. Bu incelemenin ayrıntılarını gösteren vesikada Hüdavendigar Vilayeti dâhilinde Müslüman muhacir iskânı için arazi kalmadığı ve ihtiyaç olunan bu arazilerin Bursa’da bulunan bataklıkların ıslah edilmesiyle karşılanmak istendiği görülmektedir. Bu işin yapılması amacıyla Ravoki Efendi 20.000 dönüm arazinin haritasını çıkarmıştır. BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 417, Gömlek no: 58. H. 1277 M 10 / M. 29 Temmuz 1860. Nedim İpek, Rumeli’den Anadolu’ya Türk Göçleri, s. 162 723 Nedim İpek, A.g.e., s.163 724 Nedim İpek, A.g.e., s. 151 725 Nedim İpek, A.g.e., s. 165. 726 BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 529, Gömlek no: 18. H. 1324 S 17 / M. 12 Nisan 1906. 721 722 119 Bursa ovasındaki bataklıkların ıslahı ve düzenlenmesi için çeşitli çalışmalar gerekli olmuştur. Bu raporun mahiyeti şunlardan ibarettir. 1- İlk iş olarak buraya akan nehir sularını Veli çayı deresine akmak üzere kanallar kazılması. 2- Gölbaşı mecrasında 6 kilometrelik alanın genişletilmesi. 3- Narlıdere ve Karabatır nehir sularını, hazırlanacak kanala akıtmak üzere 2.500 veya 3.000 metre uzunluğunda, 5 metre eninde ve 2 metre derinliğinde 2 adet küçük kanal yapılması. 4- Büyük kanalın bataklık olan yerlerinden suyun aşacağı noktalarına 1.300 metrelik bir bend yapılması ve bu bendin 700 metrelik alanına koru duvarı inşası elzem görülmüştür. 5- Gerekli olan yerlere 6-7 adet topraktan taş örme, 6-7 küçük bend yapılacaktır. 6- Su yatağını ıslah etmek üzere ahşap 6-7 adet ve Gölbaşı deresi vesair küçük kanallar üzerine 7 adet küçük köprü inşası gerekli görülmüştür. 7- Sonuç olarak Bursa ovası bataklıklarının muhacir iskânına uygun halde düzenlenmesi ve iyileştirilmesi için 55.000 metreküp toprak kazmak, 1.000 metreküp toprak doldurmak, 3.000 metre koru duvarı, 25 adet ahşap köprü, 7 adet taştan bina yapılması ve bu işlerin tamamı için yaklaşık olarak 2.000.000 kuruş miktarında paraya ihtiyaç olduğu hesaplanmıştır. 8- Raporun devamında bataklığın ıslahı için ihtiyaç olunan 20.000 liranın 7.000 lirasının padişahın hazinesi tarafından karşılanacağı ve kalan 13.000 lirayı da bataklığın iyileştirilmesiyle ortaya çıkacak yaklaşık 17.500 dönüm arazi karşılık gösterilerek temin edileceği belirtilmiştir. Söz konusu durum olmazsa ıslah edilen arazinin 8.600 dönümü hükümete satılarak, hükümetçe kullanımı verilmek üzere 13.000 liranın Ziraat Bankası’ndan %6 faizle borçlanılması yoluyla temin edilmesi usulü uygun görülmüştür. 5.1.3. Eğitim Yardımları Muhacir iskân edilen her kasaba, mahalle veya köye ekseriyetle bir cami ile mektep inşa edilmiştir. Yapılan cami ve mektep masrafları devlet yahut mevcut mahallin ahalisi tarafından karşılanmıştır. Bu amaçladır ki; Bursa Vilayeti’nin Mihaliç 120 kazasında inşa edilmekte olan Mekteb-i Rüştiye ile Kırım muhacirlerine yapılacak bina inşası için, yerli ahali tarafından kereste temin edilmiştir. 727 Bazen köyün hayırsever bir vatandaşı tarafından tek başına inşa masraflarının karşılandığı da olmuştur. Bursa’ya yerleştirilmek üzere gönderilen 200 muhacire arsasını vermiş olan Bursa eşrafından Şeyh Sabit Efendi, yerleşmeleri için kendi adıyla isimlendirilen mahalleye cami ve mektep inşa ettirmiştir. 728 Bununla da kalmayıp Aşıklar adlı yerde, tasarruf sahibi olduğu bir araziyi 50 kişilik muhacire tahsis etmiştir. Ayrıca buraya da bir cami ile bir birde mektep inşa ettirmiştir. Yeni oluşturulan bu mahallenin isminin, padişaha izafeten verilmesi kararlaştırılmıştır. 729 Ayrıca Şeyh Sabit Efendi’nin bu yüce gönüllülüğü ve hayırseverliği devlet tarafından karşılıksız bırakılmayarak, Dâhiliye Nezareti, Şeyh Sabit Efendi’yi dördüncü rütbeden Osmanlı nişanı ile taltiflendirerek ödüllendirmiştir. 730 Osmanlı Devleti’ne göç eden muhacirlerle birlikte muhacir çocuklarının da bir takım ihtiyaçları olmuştur. Devlet, muhacir çocuklarının iyi terbiye almasına önem vermiştir. Bu amaçla muhacir çocukları bir araya toplanarak mekteplere gönderilecektir. Böylece muhacir çocuklarına İslamiyet, insaniyet ve dinin farzları öğretilmesi hedefleniyordu. Devlet, çocukların eğitimi konusunda bazı tedbirler almıştır. 1883 tarihinde kız çocukları için alınan bu tedbirleri şöyle sıralamak mümkündür. 731 İlk olarak muhacirlerin eğitimi için münasip bir yer teşkil edilecektir. Kız çocukları bir araya getirilerek özel bir idare altında bulundurulmasına çalışılacak ve çocuklara okuma-yazma ile beraber akaid, din ve birazda hesaptan ibaret dersler verilecektir. İkinci olarak kız çocuklarına dikiş-nakış gibi işlerde dersler verilerek beceri kazandırılması ve devamında ordu için elbise dikilmesine katkıda bulunulmalarına çalışılacaktı. Çocukların tedavi ve sağlık hizmetleri için mektep dâhilinde bir hastane kurulması ve hastanenin ameliyat işleri için cerrah ve eczacı temin edilmesine önem verilmiştir. Mektepteki çocuklar 5 sınıfa ayrılacaklardır. Birinci sınıf 3 yaşından 7 yaşına kadar, ikinci sınıf, 7 yaşından 14 yaşına kadar, üçüncü sınıf 14 yaşından 20 yaşına kadar, dördüncü sınıf 21 yaşından 25 yaşına kadar ve beşinci sınıf, 25 yaşından yukarı olanlardan oluşacaktır. BOA, BEOAYN.d. Defter no: 878. s. 50. H. 1284 M 24 / M. 28 Mayıs 1867. BOA, İ.ŞD. Dosya no: 105, Gömlek no: 6273. H. 1308 B 19 / M. 28 Şubat 1891. 729 BOA, DH.MKT. Dosya no: 1911, Gömlek no: 27. 1309 C 13 / M. 14 Ocak 1892. 730 BOA, DH.MKT. Dosya no: 1923, Gömlek no: 10. H. 1309 B 16 / M. 15 Şubat 1892. Aynı şekilde Amasya sancağının Havsa, Osmancık, Kemeş, Merzifon ve Köprü kazaları ahalisi, cami ve mektep inşasına ait masrafları karşılaşmışlardır. Takvim-i Vekayi, 670/2, H. 1279 Ca 24 / M. 17 Kasım 1862. 731 BOA, Y.PRK.KOM. Dosya no: 4, Gömlek no: 29. H. 1300 / M. 1882-1883. 727 728 121 İstanbul’da gerçekleşen bu uygulama ile padişah sarayında boş duran, namuslu adamlardan bir kaçının mektebin kapıcılık ve hizmetçilik işlerinde istihdam edilmesi planlanmıştır. Böylece hem saray hem de mektep için yapılacak masraflardan tasarruf edilecektir. Mektebe dışarıdan evladını vermek isteyen olursa, mektep içinde özel bir sınıf açılacaktır. 21 yaşına gelmiş ve baliğ olan muhacir kızlarını nikâhına almak isteyenler olur ise o kişinin edepli ve namuslu olduğuna dair kefalet göstermesi gerekli görülmüştür. Ayrıca nikâh töreninin de mektep içinde yapılması istenmiştir. Bursa’da muhacir çocuklarının yatılı eğitim veren Sanat Okulu ve Ziraat Okulu gibi kurumlara kolayca kabul edildiği anlaşılmaktadır. 732 Muhtemelen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı gelen muhacirler için bu durum geçerli olmuştur. Nitekim Osmanlı’da sanat ve ziraat okullarının açılması Tanzimat dönemi sonrasında gerçekleşen bir durumdur.733 Bursa’da yaşayan Kırımlılardan bazıları, medreselerde hocalık da yapmıştır. Bunlardan biri Kırımlı Ömer Fevzi Efendi’dir. Bursa dersiamlarından olan Kırımlı Ömer Fevzi Efendi, ilim erbabı olması ve sadakatinden dolayı taltif ve terfi ettirilmiştir. Hüdavendigar Vilayeti Valisi’nce onay verilen bu terfi ve taltif neticesinde Ömer Fevzi Efendi’ye eski maaşına ilave olarak 184 kuruş tahsis edilmiştir.734 Kırımlı Ömer Efendi’nin 1850’li yıllardan itibaren başlayan Kırım göçleri esnasında geldiğine dair şu anda bir bilgi mevcut değildir. İstanbul’da eğitim aldıktan sonra Bursa’ya hoca olarak gönderilmesi ihtimali de vardır. Neticede bütün bunları göz önüne aldığımızda Osmanlı Devleti ve yerli ahalinin, muhacirlere imkânı yettiğince yardım etmeye çalıştıkları ortaya çıkmaktadır. Raif Kaplanoğlu, Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e Bursa (1876-1926), s. 115. Osmanlı Devleti bir tarım ülkesi olmasına rağmen, ziraat okullarının kurulmasını oldukça geç bir tarihte gerçekleştirmiştir. Bu konudaki ilk teşebbüs 1847 yılında Yeşilköy’de kurulmuş olan “Ziraat Talimhanesi” adlı okuldur. Bu tarihten sonra yeni bir ziraat okulunun açılması ancak 1878-1879 yıllarında Ahmed Cevdet Paşa’nın Ticaret ve Ziraat Nazırlığı zamanında gündeme gelmiştir. Fakat bu okulun açılma düşüncesi 1891 yılında gerçekleştirilebilmiştir. Bu tarihte Halkalı Ziraat ve Baytar Mektebi lisi açılmıştır. Söz konusu okulun yanı sıra, vilayetlerdeki ziraat mekteplerinin açılması II. Abdülhamit döneminde olmuştur. Hüdavendigar Vilayeti’nde 21 Mart 1891 yılında eğitim süresi üç yıl olan Hüdavendigar Hamidiye Ziraat Ameliyat Mektebi açılmıştır. Daha fazla bilgi için bkz. Sevtap Kadıoğlu, “Osmanlı Döneminde Türkiye’de Ziraat Okulları Üzerine Notlar ve (Tedrisat-ı Ziraiye Nizamnamesi)”, Kutadgu Bilig, S. 8, 2005, s. 239-243; Osmanlı’da sanayi mekteplerinin ve nizamnamelerinin ilk örneği, Tanzimat döneminde ortaya çıkmıştır. İlk defa 1848 yılında Zeytinburnu’nda bir sanayi mektebi kurulmuştur. Daha sonra ıslâhhaneler adı altında arttırılan sanayi okulları II. Abdülhamit döneminde kurulacak sanayi mekteplerinin temelini oluşturmuş ve yerini almıştır. Bu mekteplerin Anadolu’da kurulma çalışmaları başlamış ve bu amaçla 1869 yılında Bursa, Kastamonu ve Trabzon’da sanayi mektepleri açılmıştır. Daha fazla bilgi için bkz. Yaşar Semiz-Recai Kuş, “Osmanlı’da Mesleki Teknik Eğitim İstanbul Sanayi Mektebi (1869-1930)”, Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, S. 15, 2004, s. 277-282. 734 BOA, Y.MTV. Dosya no: 271, Gömlek no: 19. H. 1322 Z 3 / M. 8 Şubat 1895; Kırım göçlerinden önce de Bursa, Kırım Tatarlarının bulunduğu bir vilayettir. Kırımlı âlimlerden Mevlana Şerefeddin Bin Kemal, I. Murat döneminde Bursa’ya gelmiştir. Ulemanın büyüğünden bir zat olup tahsilini meşhur fıkıh âlimi Hafiziddun Muhammed Bezzazi’nin yanında yapmıştır. Ölümünden sonra Bursa’daki Emir Sultan civarına defnedilmiştir. İ. Adnan Süyen, “Kırım Müellifleri”, Kalgay Dergisi, Yıl: 1, S. 2, (Ekim-Kasım-Aralık 1996), s. 6. 732 733 122 5.1.4. Konut Yardımı Kırım, Kafkasya ve Rumeli’den yola çıkıp Anadolu’nun çeşitli vilayetlerinde iskân edilen Kırım, Çerkez ve Nogay muhacirlerine, hane inşası yapılmak üzere uygun araziler verilmiş ve evler inşa edilmiştir. Ayrıca münasip kaza, kasaba ve köylerde bulunan boş ve terk edilmiş evler tamir edilerek muhacirlere tahsis edilmiştir. Sürekli iskân amacıyla vilayetlere gönderilen muhacirlerin konut ihtiyaçları mutasarrıflıklarca karşılanmıştır. Bununla beraber mahalli idareler muhacirlere tahsis edilen araziler üzerinde 2-3 odalı konutlar yapmakla yükümlü olmuşlardır. Söz konusu mesken masraflarının 250 kuruşu geçmemesine dikkat edilmiştir.735 Fazla masrafın önüne geçmek amacıyla yerli ahaliyle birlikte muhacirler de mesken inşasında çalıştırılmıştır. Ayrıca yapılacak konut için gerekli olan kereste vesaire malzemeler devlete ait ormanlardan karşılanmıştır. Muhacirlere münasip yerlerde verimli araziler tahsis edilip, bunlar için köyler teşkil olunmuştur. Yeni kurulan köylerde iskân edilmiş muhacirine, ev inşasını kendi yapabilecek düzeyde olmaması durumunda, devlet tarafından yardım yapılmıştır. Ayrıca civar köy ahalisinin, muhacirlerin ev inşasına yardımda bulunması için teşvike çalışılmıştır. Devletin bu teşvikinin başarılı olduğunu görmek mümkündür. Örneğin Kırım ve Kefe şehirlerinden Kirmasti’ye göç eden muhacirler için kazaya bağlı üç adet köye yerli ahalinin yardımlarıyla birlikte evler inşa edilmiştir. Ayrıca bu çalışmaya destekte bulunan kaza halkının gayretleri, Takvim-i Vekayi, Ceride-i Havadis ve Tercüman-ı Ahval736 gazetelerinde övgü ile yayınlanmıştır.737 Öte yandan yapılacak evlerin bir sıra halinde ve düzenli olmasına dikkat edilmesine önem verilmiştir.738 Muhacirlere ev yaptırılması konusunda devletin üç çeşit yolu benimsediği görülmektedir. İlk olarak 1856-1859 yılları arasında muhacirlere yapılan evler devlet BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 575, Gömlek no: 42. H. 1278 / M. 1861-1862. Bu gazeteyi Şinasi ile Agâh Efendi çıkarmıştır. 21 Ekim 1860 yılında yayın hayatına başlayan gazete iç ve dış haberlerin yanında tüzüklere, bildirilere, piyasa ve borsa haberlerine, antlaşmalara, Hatt-ı Hümayunlara, fiyat listelerine, muhtelif çevirilere yer veriyordu. İç sayfasında geniş ölçüde resmi ve özel ilanlara da yer vermiştir. Başlıca yazarları, Ahmet Vefik Paşa, Sarı Tevfik Bey, Mehmet Şerif Bey, Refik Bey ve Hasan Suphi Efendidir. Tercüman-ı Ahvâl’in, 11 Mart 1866 tarihinde çıkan 792 numaralı son sayısı ile yayın hayatı son bulmuştur. Daha fazla bilgi için bkz. Hıfzı Topuz, II. Mahmut’tan Holdinglere Türk Basın Tarihi, Remzi Kitabevi, İstanbul 2003, s. 19-20. 737 BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 237, Gömlek no: 99. H. 1278 Ca 14 / M. 17 Kasım 1861; Takvim-i Vekayi, 622/3, H. 1278 R. 23 / M. 28 Ekim 1861. Kırım muhacirlerine yapılan hane yardımlarının örneklerinin bir çok şehirde görmek mümkündür. Aynı tarihlerde, Balıkesir kazasının Sultançayırı ve Halkapınar mevkilerine iskân edilmiş olan Kırım ve Nogaylara, yerli ahali tarafından haneler inşa edilmiştir. 74 haneden oluşan bu inşaatın masrafları Balıkesir ahalisi tarafından karşılanmıştır. Takvim-i Vekayi, 619/13, H. 1278 Ra 5 / M. 10 Eylül 1861; Takvim-i Vekayi, 635/2, H. 1278 R 15 / M. 16 Mart 1862. Yine İzmir’in Karşıyaka köyünde iskân edilen Kırım muhacirlerine yapılan iki hanenin masrafları, yerli ahali tarafından karşılanmıştır. Tasvir-i Efkar, 54/1, 1279 B 12 / M. 3 Ocak 1283. 738 BOA, İ.DH. Dosya no: 343, Gömlek no: 22622. H. 1272 Ş 27 / M. 3 Mayıs 1856. 735 736 123 tarafından inşa edilmiştir. Bu durum 1860-1861 yılları arasında muhacirlerin kendi evlerini inşa etmelerinin daha doğru olduğu halini almıştır. 1861 yılı ortalarından itibaren ise, devlet küçük çapta da olsa, en azından kulübe tarzı bir evin inşa masraflarının ödenmesi gerektiği düşüncesini benimsemiştir. Söz konusu durumun muhacirlerin geldikleri yer yahut çeşitli din ve ırka sahip olmalarıyla alakası yoktur. Yardım farklılığının oluşmasında mevcut siyasi ortam, muhacirlerin sayısı ve hazinenin durumu gibi hususlar etkili olmuştur.739 1860 yılından önce devletin hane inşasına karışmadığı anlaşılmaktadır. Nitekim Kırım ve Kafkasya’dan gelen muhacirlerin oradaki mal ve mülklerini sattıkları için önceki gelenlerle mukayese edilemeyecekleri belirtilmektedir. Fakat bu politika, iskân mahallerinde bir takım problemlere yol açtığından muhacirlere 250 kuruş verilmesi kararlaştırılmıştır. 740 Osmanlı Devleti’nin her tarafında olduğu gibi Bursa’ya göç eden Kırım muhacirleri için de ev inşası gerçekleştirilmiştir. Bunun en güzel örneğini Mihaliç ve Kirmasti kazalarında iskân edilen muhacirlerde görülmektedir.741 Toplam 250 haneden oluşan bu muhacirlerin 140 hanesi Mihaliç kazası çevresinde verimli arazilere sahip Sakalar bayırında, 110 hanesi de Sarıbey köyü civarında yerleştirilmesi kararlaştırılmıştır. 742 Lütfiye ve İhsaniye köyleri adı verilen yeni arazilere, ev inşası da yapılacaktır.743 İnşa çalışmalarının bizzat Hüdavendigar Mutasarrıfı’nca teftiş edilecek olması devletin konuya verdiği önemi göstermesi açısından önemlidir. Muhacirlere yapılacak bu evlerin sorumluluğunu daha önce de bu işlerde aktif olarak hizmet yürüten Hüdavendigar Vilayeti arazi memuru Recai Efendi ile Ebniye-i hâs744 hülefasından Şemseddin Efendi görülmektedir. Sonuç olarak muhacirlerin iskân işlemleri sürerken, Sakalar bayırına 150 hanelik, Sarıbey köyü 745 yanındaki araziye de ihtiyaç doğrultusunda ev inşası gerçekleştirilmesi kararlaştırılmıştır.746 739 Abdullah Saydam, A.g.e., s. 164. Abdullah Saydam, A.g.e., s. 165. 741 BOA, BEOAYN.NNG.d. Defter no: 758. s. 105. H.1278 S 27 / M. 3 Eylül 1861. 742 BOA, BEOAYN.NNG.d. Defter no: 758. s. 96. H. 1278 / M. 1861. 743 BOA, MAD.d. Defter no: 8608, s. 7. H. 1278 M 7 / M. 15 Temmuz 1861. 744 Ebniye-i hâssa müdürlüğü: Saray ve devlete ait her türlü binanın tamiri veya yeniden yapılması ile şehirde mevcut yapıların kontrolüne bakan dairedir. 1831 yılında kurulmuştur. Daha önce bu işi mimarbaşı ve şehreminliği yapmıştır. Fehmi Yılmaz, Osmanlı Tarih Sözlüğü, Gökkubbe Yayınları, İstanbul 2010, s. 146; XIX. yüzyılda Osmanlı Devleti’ne iskân edilen muhacirlerin hane yapıları için bkz. Faruk Kocacık, “XIX. Yüzyılda Göçmen Köylerine İlişkin Bazı Yapı Planları”, Tarih Dergisi, Ord. Prof. İ. Hakkı Uzunçarşılı Hatıra Sayısı’ndan, S. XXXII, Edebiyat Fakültesi Basımevi, İstanbul 1979, s. 415-1001. 745 Günümüzde Karacabey ilçesinde 3 adet Sarıbey köyü mevcuttur. Bunlar; Eskisarıbey, Ortasarıbey ve Yenisarıbey köyleridir. Eskisarıbey köyü: İlçenin güney batısında bulunan Sarıbey adlı köylerin en eskisidir. Bu köyleri “Sarı Bey” unvanlı bir kişinin kurduğu söylentisi olsa da doğru değildir. Çünkü Sarıbey dışındaki diğer köyler Rum köyü 740 124 Söz konusu hane inşasında civar kaza ve köy halkının da yardım ettiğini görmek mümkündür. Bursa’nın Mihaliç ve Kirmasti kazalarına gönderilen 256 hane muhacir için köyler oluşturulmuş ve kurulan köylerde yerleştirilecek Tatar-Nogay muhacirlere evler inşa edilmek maksadıyla devlet tarafından bir hane için 250 kuruş tahsis edilmiştir. Hüdavendigar Eyaleti arazi memuru Recai Efendi ve Ebniya-i hâs hülefasından Şemseddin Efendi, Bursa’ya göç eden muhacirleri peyder pey yerleştirmekle vazifeli idiler. Fakat devletin tahsis ettiği miktarın ev inşası için yeterli gelmemesi üzerine Bursa Valisi tarafından kaza halkının teşvik edilerek yardım edilmesi kararı alınmıştır. Buna göre Mihaliç halkı tarafından 22.500 kuruş ve Kirmasti halkından da 8.500 kuruş muhacirlerin ev inşası için toplanmıştır. Toplanılan yardım Mihaliç kazasındaki muhacirlere gönderilecektir. Ayrıca kaza halkının gösterdiği yardımseverlik dönemin gazeteleri olan Takvim-i Vekayi ve Ceride-i Havadis’te yer bulmuş ve bu hizmetleri takdire şayan olarak zikredilmiştir.747 Takvim-i Vekayi gazetesinde yer alan diğer bir haberde ise, Kirmasti kazasına sevk olunan Kırım muhacirlerinden 104 hanenin, tespit edilen arazilere yerleştirilmesi için kaza ahalisi tarafından üç köye haneler inşasının gerçekleştirildiği bildirilmektedir.748 Netice olarak, Osmanlı Devleti’nin muhacir geldikçe hane inşası gerçekleştirmeye çalıştığı anlaşılmaktadır. Öyle ki Bursa’ya gerçekleşen her göç sonrası hane inşasına dair talimatları görmek mümkündür. Mesela, 1906 senesinde muhacirlerin iskânı için Bursa-Atranos yolu, Kirmasti kazası ve Konya Başhöyük mevkilerinde evler inşa edilmiştir. Ayrıca Kirmasti kazasının Tepecik köyüne 38 hane, Bursa-Atranos yolu üzerinde Keşiş dağına da 50 hanelik ev inşası gerçekleştirilmiştir.749 idi. Bu sözcük Helen dilindeki “Sarabat” sözcüğünden gelmiş olmalıdır. Bu köyde 1924 yılında Yunanistan’ın MoraYenişehir yöresinden gelen göçmenler yaşamaktadır. Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer adları Ansiklopedisi, s. 132; Orta sarıbey (Sarıbey İslam): Bu köy diğer ikisinin ortasında olduğu için Ortasarıbey denilmiştir. Daha önce Mustafakemalpaşa ilçesine bağlı idi. 1886 yılından önce 29 hane Bulgaristan göçmeni tarafından kurulmuştur. Kaplanoğlu, A.g.e., s. 235.; Yenisarıbey (Kokona): Sarıbeylerin en batısında yer alır. Rum köyüdür. Eski adı Kokona’dır. Köyde Bulgaristan göçmenleri ile 1924 yılında gelen Yunanistan göçmenleri yaşamaktadır. Raif Kaplanoğlu, A.g.e., s. 281. 746 BOA, İ.MVL. Dosya no: 454, Gömlek no: 20329. H. 1278 Ra 27 / 2 Ekim 1861. 747 BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 236, Gömlek no: 1; H. 1278 Ra 18 / M. 23 Eylül 1861; Belge-1’de Mihaliç kazası köy halkından kimin ne kadar yardım gönderdiğine dair bilgiler yer almaktadır. BOA, İ.DH. Dosya no: 477, Gömlek no: 32073. H. 1278 S 12 / M. 19 Ağustos 1861; Takvim-i Vekayi, 620/2, H. 1278 R 27 / M. 1 Kasım 1861. 748 Takvim-i Vekayi, 625/2, H. 1278 C 2 / M. 5 Aralık 1861. 749 BOA, Y.MTV. Dosya no: 290, Gömlek no: 61. H. 1324 Ş 18 / M. 7 Ekim 1906. 125 5.1.5. Sağlık Yardımları Muhacirler uzun yol ve zorlu şartlar altında Osmanlı Devleti’ne göç etmeye çalışmışlardır. Bu durum doğal olarak muhacirlerin sağlıkları için tehlike oluşturmuştur. Bundan dolayı devlet yöneticileri, muhacirlerin sağlıkları konusunda kararlar almıştır. 1892 yılına ait arşiv belgesi Osmanlı Devleti’nin muhacirlerin aciz ve düşkün olanlarına karşı bakış açısını çok güzel yansıtmaktadır. Bursa’da bulunan muhacirler yersiz ve idareden yoksun olduklarını ve aciz durumda bırakıldıklarını hükümete dilekçe ile bildirmişlerdir. Bunun üzerine Dâhiliye Nezareti’nden Hüdavendigar Vilayeti’ne gönderilen tahriratta, Bursa’daki fakir muhacirlerin teşvik üzere toplanan yardım parasıyla iskân edildiğinin bilindiği ifade edilmekle birlikte muhacir evlerinin devlet hazinesi tarafından yapılmasının söz konusu olduğu belirtilmektedir. Daha sonra devlet hazinesinin hali hazırda bu evleri yapmasının mümkün olmadığını ve muhacir evlerinin Bursa’nın kendi imkânlarıyla yapılmasının daha doğru olduğu bildirilmiştir. Ayrıca sakat ve hasta olan muhacirler ile yetimlerin sefaletten korunmaları ve mümkünse vilayetçe mesken ve yardım parası tedarik edilerek ihtiyaçlarının karşılanması istenmiştir. 750 Muhacirlerin en önemli sağlık sorunları arasında iskân bölgelerinin havasına uyum sağlayamamaları ve arazilerin bataklık civarında bulunması önemli yer tutar. Devlet ilk önce sahil bölgeleri ile nemli ve bataklık olan arazilere yakın yerleştirdiği muhacirleri, bulaşıcı hastalıkların artması nedeniyle sonradan özellikle dağlık ve yüksek kesimlere sevk etmiştir. Buna rağmen muhacirlerin kendilerine ait hayvanlarla birlikte Bursa, İzmit ve Aydın’a gitmeleri bulaşıcı hastalıkları oralarda da yaymıştır.751 Bu şehirler içinde, Bursa’nın Kirmasti kazasına 1860 yılında iskân edilen Kırımlı Ali Baba ve kabilesine, devlet tarafından hayvan yardımı yapılmıştır. Fakat bu hayvanların tamamı, 1863 senesinde sıtma hastalığından dolayı telef olmuştur.752 Öte yandan bazı dönemlerde Osmanlı topraklarına gelen Nogay muhacirlerine istenildiği gibi sağlık hizmetleri verilememiştir. 1860 tarihinde Dersaadet’e göç etmiş ve Üsküdar’da iskân edilmiş olan Nogay muhacirlerine devletçe 5 doktor gönderilmiş 750 BOA, DH.MKT. Dosya no: 1964, Gömlek no: 85. H. 1309 Za 26 / M. 22 Haziran 1892; 1862 tarihinde Rumeli bölgesine gönderilen Çerkez muhacirlerinden rahatsızlanmış olanlarına tabip ve ilaç yardımlarında bulunulmuştur. Yine Çerkez muhacirlerinden 30. 000 kadar nüfusun Trabzon ve diğer limanlardan Varna sancağına sevk edilmesi ve muhacirlerden hasta olanların tedavi edilmesi kararı alınmıştır. Takvim-i Vekayi, 752/3, H. 1281 M 7 / M. 12 Haziran 1864; Takvim-i Vekayi, 755/2, H. 21281 M 29 / M. 4 Temmuz 1861. 751 Nedim İpek, Rumeli’den Anadolu’ya Türk Göçleri, s. 225. 752 BOA, MVL. Dosya no: 425, Gömlek no: 61. H. 1280 R 5 / M. 19 Eylül 1863. Belgenin transkiribi için bkz. Belge3. 126 fakat bu doktorların sağlık hizmetlerine yeterli gelmemesi üzerine 1.430 kuruş maaşla, 3 doktor ve 5 hizmetçinin daha tayin edilmesi kararlaştırılmıştır. 753 Osmanlı Devleti’ne gelen muhacirler Dersaadet’te geçici olarak misafir edildikten sonra Anadolu’da tespit edilen boş arazi veya hanelere gönderilmişlerdir. Bu politikadaki amaçlardan bir tanesi muhacirler arasında bulaşıcı hastalıkların yayılmasını önlemektir. 1859 tarihine ait vesikada, Dersaadet’te Çerkez ve Nogay muhacirlerin bir müddetten beri misafir olarak bulundukları görülmektedir. 14.000 nüfustan oluşan bu muhacir topluluğunun içinde tifüs ve diğer hastalıklar ortaya çıkmıştır. Mevcut duruma çözüm olarak, muhacirlerin Anadolu’da belirlenen iskân mahallerine gönderilmeleri kararı alınmıştır. Muhacirler arasında Adana, Kütahya, Mihaliç ve Çorlu’ya gitmek isteyenlerin hemen şimdiden gönderilmeleri, Ankara ve Konya taraflarını talep edenleri ise merkeze yakın iller olan Bursa, İzmit ve Eskişehir taraflarına gönderilmesi kararlaştırılmıştır. Ayrıca Adana’ya gönderilecek muhacirlerin yevmiye ve masrafları için Maliye Nezareti’nden 3. 000 kese akçenin verilmesi de uygun görülmüştür.754 Diğer yandan Bursa’ya iskân edilen muhacirlerden hastalık vesaire gibi durumlarla da vefat edenlerde olmuştur. Örneğin, Bursa’da yerleştirilmiş olan muhacirinden 21’inin tanımlanamayan bir hastalığa yakalandığı ve bunlardan 11’inin öldüğü kayıtlara yansımıştır.755 5.1.6. Yevmiye ve İaşe Yardımları Muhacirlere yevmiye ve iaşe yardımı yapılması İskân-ı Muhacirin Talimatnamesi’nde yer alan maddelerden birifir. Muhacirlere verilen yardımlar arasında yiyecek giyecek ve yevmiyeler önemli bir yer tutmaktayır. Devletin muhacirlere yaptığı yevmiye ve tayinat yardımları 1880 yılına kadar devam etmiştir. Fakat bu tarihten sonra verilen yardımlar düzenli olarak değil de ihtiyaç halinde olanlara uygun görülmüştür.756 Devletin bu konudaki düşüncesini bunlardan (muhacirlerden) muhtac iane olanlar ziraat edevatı tedarik edinceye kadar ortakcılık ve rencberlik gibi işlerde kullanılarak ve yahud ashabı kudret ve fütüvvet tarafından muavenet kılınarak iaşeleri esbabı istihsal kılınacakdır. cümleleriyle anlamak mümkündür.757 BOA, İ.DH. Dosya no: 452, Gömlek no: 29899. H. 1276 B 28 / M. 20 Şubat 1860. BOA, İ.MMS. Dosya no: 18, Gömlek no: 762. H. 1276 S 15 / M. 13 Eylül 1859. 755 BOA, DH.İD. Dosya no: 165, Gömlek no: 6. H. 1330 Z 14 / M. 24 Kasım 1912. 756 Süleyman Erkan, A.g.e., s. 172. 757 BOA, Y.PRK.KOM. Dosya no: 1, Gömlek no: 28. H. 1309 B 10 / M. 9 Şubat 1892. 753 754 127 Muhacirlere verilen giyecek ve yiyecek yardımı çerçevesinde; yün fanila, kuşak, don ve pantolon, gömlek, ceket, fes, sabun zeytinyağı, enva-i meşrubat, yulaf unu, süt ürünleri, yumurta, et, vesaire malzemelerin temin ve tahsis edildiği, kayıtlarda sık sık geçmektedir. 758 Osmanlı topraklarına göç eden Çerkez ve Nogay muhacirlere, daimi iskânlarına ve arazi tahsis edilinceye kadar ihtiyaçlarını karşılama imkânı olmadığından devlet tarafından yardım edilmesi kararı alınmıştır. Buna göre muhacirlere belli miktarda yevmiye verilmiştir. Ayrıca Ramazan bayramına dönük bir defaya mahsus olmak üzere ek yardım da yapılmıştır. Verilen yevmiye miktarları da muhacirinin yaşına göre farklılık göstermiştir.759 Buna göre; fakir, işsiz, dul ve yetim olan muhacirlerin 10 yaşına kadar olanlarına günlük 100 dirhem, daha büyüklerine ise yarımşar kıyye ekmek tayinat olarak verilmiştir. 760 1859 yılında İstanbul’a gelen Çerkez ve Nogay muhacirlerinin ileri gelenlerinden, reis ve ulemalarından bazıları çağrılarak istekleri sorulmuştur. Öyle ki, bu muhacirler, iskân yerlerine gönderilinceye kadar birkaç ay geçecektir. Ayrıca bunların çoğununun navlun761 ücretlerinden dolayı borçlu ve fakir kişiler oldukları tespit edilmiştir. Netice itibariyle mevcut durum böyle olunca Çerkez ve Nogay muhacirlere 60.000 kuruş nakdin dağıtılması ve bununla birlikte çorap, ayakkabı, hırka, toprak mangal, hasır, kömür yardımı ile büyüklere ikişer, küçüklere birer kuruş para yardımı yapılması kararlaştırılmıştır.762 Bursa’da bu konuda gerçekleşen yardımların düzenli yapılmaya çalışıldığını görmek mümkündür. Örneğin; Eylül 1860 tarihinde Bursa Valisi Refik Efendi’ye, Sadaret’ten gönderilen yazıda; Kırım’dan göç edeceklerin talimat gereğince yerleştirilmesi ve muhacirlerden aciz ve fakir olanlara günlük yevmiye ve ekmek verilmesi hususuna dikkat edilmesi gerektiği bildirilmiştir. Bu tarihte Hüdavendigar Eyaleti’ne, Kefe halkından ve çiftçi Şerafeddin kafilesinden 114 hanede 454 nüfus ve Söz konusu yardımlar 12 Ağustos 1880 yılında Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nce İstanbul’daki muhacirlere yapılmıştır. Bu konuda Bursa’ya yapılan yardımlara dair kayıtlara rastlamak pek mümkün değildir. Süleyman Erkan, A.g.e., s. 173-174; Osmanlı Devleti’ne göç eden Tatar, Nogay ve Çerkez muhacirlerinin durumlarının kötü olduğu, eşyalarının nakli için tutulan araba ücretleri ve kalıcı iskânlarına kadar yiyecek içecek ihtiyaçlarının hükümetçe karşılandığı görülmektedir. Tercüman-ı Ahval, 19/1, H. 1277 Ş 14 / M. 25 Şubat 1861. 759 BOA, İ.DH. Dosya no: 429, Gömlek no: 28381. H. 1275 N 6 / M. 9 Nisan 1859. 760 Nedim İpek, Rumeli’den Anadolu’ya Türk Göçleri, s. 218. 761 Deniz veya nehir yolu ile taşınan eşya için, taşıma hizmeti karşılığında gemi şirketine ödenen ücret. 762 Derya D. Paşaoğlu, A.g.t., s. 148. 758 128 yine aynı şehirden çiftçi Salihoğlu Sabit takımından 6 hanede 25 nüfus muhacirin gelmiştir.763 Yine Kırım Nogaylarından ve Hoca Ceybullah ve Ahmed Giray Efendi’lerin kafilesinden 171 hanede 697 nüfus muhacir, Bursa kasaba ve köylerinde dağınık olarak yerleştirilmeyi istemişlerdir. Devlet yetkilileri, iskân edilen bu Nogay muhacirlerinin ellerinde fakirlik kâğıdı bulunanlarına günlük ücret verilmesi ve bunların Bursa Vilayeti’ne, Gemlik vapuruyla güvenli bir şekilde gönderilmeleri kararını almıştır.764 Zaten göç eden muhacirler, kendilerinin fakir olduklarını ve devletten gerekli yardımı göremediklerini bildirerek vaziyetlerini açıklamışlardır. Nitekim adı geçen muhacirin, harcırahı olan 40.700 kuruşun yarısını, kendi bütçesinden karşıladığını ve fakirliğine vurgu yapmıştır. Nisan 1861 senesinde Bursa Valisi’ne ulaşan bu konuya, valinin yaklaşımı olumlu olmuştur. 4 hanesiyle birlikte Kırım’dan Bursa’ya göç etmesine rağmen yerleştirilemeyerek ortada kalmış ve sefalet içinde bırakılmış Ahmed Giray Bey ve ailesinin, diğer muhacirlere uygulandığı gibi Bursa sancağında münasip bir yerde yerleştirilmesi ve bunlara ek olarak mezra ve burada lazım olacak ihtiyaçlarının karşılanması uygun görülmüştür. Biran önce bu ailenin yerleştirilmesi ile huzur ve sükûnetlerinin sağlanması hususuna da ayrıca önem verildiği burada görülmektedir.765 Aynı yılın Ağustos ayında Bursa sancağına Kırım ve Nogay muhacirleri iskân edilmek üzere gönderilmişlerdir. Gönderilen muhacirlerin tayinat, araba ve beygir masrafları toplam 85.982,5 kuruş miktarında olmuştur. Ayrıca aynı vesikada Bolu’ya gidecek muhacirlere 55.077,5 kuruş, İslimye sancağına gidenlere ise 13.919 kuruş sarf edilmesi Maliye Nezareti’ne bildirilmiş ve padişah tarafından da bu masraflara onay verilmiştir. 766 Mart 1860 tarihinde Mihaliç’te yerleştirilen Çerkez ve Nogay muhacirlerine bazı hayır sahipleri tarafından yardım paraları gönderilmiş ve bu paralar adı geçen kazadaki muhacirler için kullanılmıştır.767 Diğer yandan 1862 yılında gelen muhacirlere yevmiyeleri ve masrafları için muhacirin komisyonu tahsisatından 43 yük 768 30.232,5 kuruş miktarında para tahsis edilmiştir. 769 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 422, Gömlek no: 46. H. 1277 S 5 / M. 23 Ağustos 1860. BOA, A.MKT.NZD. Dosya no: 326, Gömlek no:24. H. 1277 Ra 14 / M. 30 Eylül 1860. 765 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 467, Gömlek no: 64. H. 1277 L 13 / M. 24 Nisan 1861. 766 BOA, İ.DH. Dosya no: 476, Gömlek no: 31997. H. 1278 S 19 / M. 26 Ağustos 1861. 767 BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 180, Gömlek no: 64. H. 1276 N 5 / M. 27 Mart 1860. 768 Yük: Bursa’da ipek için 405 lidreye eşit 155,86 kg ağırlık ölçüsü birimidir. Fehmi Yılmaz, A.g.e., s. 707-708. 769 BOA, İ.DH. Dosya no: 492, Gömlek no: 33321. H. 1279 M 3 / M. 1 Temmuz 1862; Bu tarihte Silistre sancağına yerleşen Kırım muhacirlerine yerli ahali tarafından erzak bedeli olarak 14.677 kise üç yüz kuruş kadar yardım 763 764 129 Bir başka yardım örneği de Bursa üzerinden yapılan sevk işleminde görülmektedir. Kırım’ın Gözleve halkından ve Hoca Ali cemaatinden, 6 hanede 24 nüfus Kırım muhacirleri, Kütahya’daki Çifteler Çiftliği’ne 770 gitmek üzere Gemlik kazasında misafir olarak bulunmuşlardır. Muhacirler asıl yerleri olan Kütahya’ya yerleştirilmelerine kadar karşılanmıştır. bu kazada kalmakla birlikte, ekmek ve yevmileri 771 Yamanlı köyüne 1865 tarihinde göç eden Kazan Tatarlarından Refik ve Hantemur adlı muhacirler, Bab-ı âli’ye dilekçe göndererek yardım istemişlerdir. Dilekçede, 8 hanede 29 nüfustan ibaret olduklarını bildiren Kazanlı muhacirler, kendilerine vaat edilen yevmiye yardımının yapılmadığını belirtmişlerdir. Ayrıca bir kaç seneden beri tarım mahsulâtı azalma göstermiştir. Bu sebeplerden dolayı muhacirler acınacak ve perişan bir hale düşmüş ve tarım yapabilecek tohumlarını bile karşılayamaz duruma gelmişlerdir. Günlük ihtiyaçlarını bile tedarikten yoksun muhacirlere devlet tarafından 20.000 kilo tohumluk verilmiştir. Buna ek olarak ziraatla ilgili masrafları ve diğer zararları da hazinece karşılanması kararlaştırılmıştır.772 Gelen muhacirler içinde fakir ve aciz olanlara aç kalmayacak kadar yevmiye, yardım parası773 ve ekmek verilmiş ve biran önce yerleştirilerek huzurlu bir yaşama başlamalarına yardımcı olunmaya gayret edilmiştir.774 Mihaliç kazasının Torumtay (Durumtay), Dünberiz (Dümberez), Güvin ve Çatallar köylerinde sakin muhacir ve acizlere yemeklik olarak mısır gönderilmesi Meclis-i Vükelâ’ca karar verilmiştir. Bunun yanı sıra Torumtay (Durumtay) köyünde 128, Dünberiz’de (Dümberez) 79, Güvin’de 55 ve Çatallar köyünde 70 nüfus bulunmaktadır. Bu kadar muhacir, yemeklik ihtiyaçlarını karşılayamayacak derecede zor durumda kalmışlardır. Adı geçen köylere yapılmıştır. Tercüman-ı Ahval, 129/1, H. 1278 B 1278 / M. 9 Ocak 1862; Anadolu’da ise Amasya sancağının Merzifon kazasında iskân edilmiş muhacirlere 400 kile buğday ve 200 kile arpa yerli ahalice yardım olarak verilmiştir. Takvim-i Vekayi, 610/2, H. 1277 R 3 / M. 4 Nisan 1861. 770 II. Mahmut döneminde bütün alanlardaki değişim hayvan ve tarımsal üretim sisteminde de yaşanmıştır. Bu değişimin çerçevesinde yeni ordunun ihtiyaçlarını karşılayamayan hayvan ocakları sistemi yerine haraların tesisine başlanmıştır. Ve ilk teşebbüs olarak Çifteler Harası kurulmuştur. Çifteler Çiftliği, Osmanlı Devleti’nin tarım ve hayvancılık alanında yaptığı dönüşümün Anadolu’daki ilk somut örneğini oluşturur. Çiftliğin kurulmasıyla birlikte özellikle at yetiştiriciliği ve ıslah çalışmalarında büyük çaba harcanmıştır. Bunun yanı sıra Eskişehir’e göçen Kırım muhacirlerine söz konusu çiftlik üzerinde köyler kurulmuştur. Daha fazla bilgi için bkz. Osman Köksal, “Osmanlı Dönüşüm Sürecinde Bir Devlet Teşebbüsü Olarak Çifteler Hâra-yı Hümayunu ve Türk Atçılığına Katkıları”, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, C. X, S. 2, (2009), s. 340-360. 771 BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 224, Gömlek no: 28. H. 1277 Z 23 / M. 2 Temmuz 1861. 772 BOA, DH.MHC. Dosya no: 1,Gömlek no: 19. H. 1282 B 14 / M. 3 Aralık 1865. 773 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 575, Gömlek no: 42. H. 1278 / M. 1861-1862. 774 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 422, Gömlek no: 46. H. 1277 S 5 / M. 23 Ağustos 1860. 130 mahal mal sandığıyla anlaşılarak toplam 498 kilo mısırın, yemeklik olarak dağıtılması kararlaştırılmıştır. 775 Bursa’da fakir muhacirlerden Hüseyin, eviyle beraber eşyası ve çocuklarını çıkan yangın sonucu kaybetmiştir. Bu durum üzerine muhacirin komisyonu, mahalle sandığından Hüseyin’e 3.000 kuruş yardım verilmesine karar vermiştir.776 Buradan devletin yangın sonrası muhacirini yalnız bırakmadığı ve zor durumunda destek çıktığı anlaşılmaktadır. Şubat 1909 tarihli arşiv vesikasında, Bursa’ya, Dobruca 777 bölgesinden muhacir geldiği ve bu muhacirlerin devletten yardım istedikleri görülmektedir. Gelen muhacirler, kendilerine arazi verilmediğini ve ziraattan mahrum olarak kaldıklarını dolayısıyla yardıma muhtaç halde bırakıldıklarını dilekçe ile Meclis-i Mebusan’a bildirmişlerdir.778 Söz konusu yardım faaliyetleri dikkate alınarak devletin muhacirlere, yiyecek içecek ve konut ihtiyaçlarını karşılayan yardımları temin etmeye gayret gösterdiği söylenebilir. Bütün bu yardımlarda devletin olduğu kadar yerli ahalinin desteği de önemli ölçüde muhacirlere kolaylık sağlamıştır. 5.1.7. Zirai Yardımlar Osmanlı Devleti, göç eden muhacirlerin büyük bölümünü ziraata elverişli arazilere iskân etmeye çalışmıştır. Buradaki hedef ise, boş arazilerin iskânla birlikte faal hale getirilmesidir. Kırım Savaşı’ndan sonra gelen muhacirlerin yerleştirildikleri arazilerin nasıl olduğunu 3 Mayıs 1856 tarihli talimatnamede bunlara münasib olan ve suyu olub nehir ve bahre oldukça yakın bulunan yerlerde hali ve münbit mahsuldar arazi irae ve tahsisiyle birbirlerine yakınca müstakil karyeler yapdırıldığı cümlesiyle görmek mümkündür.779 Osmanlı Devleti, Kırım, Kafkasya ve Rumeli’den gelen muhacirleri bir araziye yerleştirdikten sonra geçimini sağlamaları için her aileye bir çift öküz, tarım aletleri (edevat-ı çift), bir miktar tohum ve erzak verilmiştir. Muhacirin masraflarının BOA, MV. Dosya no: 74, Gömlek no: 5. H. 1310 Ş 8 / M. 25 Şubat 1893. BOA, İ.HUS. Dosya no: 140, Gömlek no: 27. H. 1324 S 5 / M. 31 Mart 1906. 777 Dobruca bölgesinde yoğun bir Kırım Tatar ve Nogay nüfusunun varlığı mevcuttur. Nitekim 1853-1856 Kırım Savaşı sonrası, Kırım coğrafyasından yüz binlerce Kırım Tatar ve Nogay’ı, 1878 yılına kadar Osmanlı toprağı olarak kalan Dobruca bölgesine göç ederek iskân edilmişlerdir. Kemal H. Karpat, Osmanlı’dan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler, s. 205-210. 778 BOA, BEO. Dosya no: 3489, Gömlek no: 261603. H. 1327 M 18 / M. 9 Şubat 1909. 779 BOA, İ.DH. Dosya no: 343, Gömlek no: 22622. H. 1272 Ş 27 / M. 3 Mayıs 1856. 775 776 131 karşılanması için de mal sandığından ödeme yapılmıştır. Ayrıca belirlenen mahale yerleştirilen muhacirinin arazisi, bir kereye mahsus olmak üzere sürdürülmüştür.780 Muhacir talimatnameleri ve arşiv belgelerindeki bilgilere göre bir süre sonra hayvan temin şartlarının değiştiği görülmektedir. Bu değimin başlıca sebebi 1850’li yıllarda başlayıp, sürekli artış gösteren muhacir göçleri ve muhacir hanelerindeki nüfus sayısının farklılık göstermesi olmuştur. Bu duruma nazaran oluşturulan yeni şartlara göre, iki aileye bir çift öküz verilmiş ve bir aile 15 nüfustan ibaret ise yalnız ona bir çift öküz tahsis edilmesi kararı alınmıştır.781 Osmanlı Devleti’nde çiftçiye tarım kredisi sağlamak amacıyla Memleket Sandıkları adıyla tasarruf sandıkları kurulmuş ve bu doğrultuda ilk memleket sandığı Mithat Paşa’nın Tuna Valiliği döneminde Rusçuk’ta açılmıştır. 1864 yılında kurulan memleket sandıkları 1867 yılında daha da genişletilerek Menafi-i Umumiye Sandıkları adıyla ülke genelinde teşkilatlandırılmıştır. Kaynağını, imece usulüyle üyelerinden oluşturan bu kurum vasıtasıyla muhacirlere, konut ve çift öküzü ihtiyaçlarını karşılaması amacıyla kredi verilmiştir. Nitekim daha sonra sandıklardan alınan kredilerin ödenmemesi üzerine teşkilat kaldırılarak 1888’de yerine Ziraat Bankası kurulmuştur.782 Muhacirlerin kısa sürede ziraata başlamalarının zor olduğu düşüncesinden dolayı öküz ve araba ihtiyaçlarının devlet tarafından temin edilmesine gayret edilmiştir. Muhacirlere her ne kadar öküz, tohum vesaire yardım verilse de, ileride muhacirlerin refah seviyelerinin yükselmesi ile birlikte, sermaye olarak verilen yardımların geri ödenmesinin gerekli olduğu hükümet tarafından kararlaştırılmıştır.783 Kırım’ın Kefe şehrinden Bursa’nın Mihaliç ve Kirmasti kazalarına gönderilen muhacirlerin olduğu daha önceki bölümlerde zikredilmiştir. 250 haneden oluşan bu muhacirlerin 110 hanesi için Mihaliç kazasında Lütfiye ve İhsaniye köyleri Osmanlı Devleti, Kırım, Çerkez ve Dağıstan taraflarından göç eden muhacirlere, sürekli iskân sürecine kadar öküz ve tohum gibi zirai malzemelerin temin edilmesine önem vermiştir. Tercüman-ı Ahval,144/2, H. 1278 Ş 14 /M. 14 Şubat 1862. Örneğin Kırım Savaşı sonrası Edirne Eyaleti’nde iskân edilmiş olan Kırım muhacirlerine arazi, çift hayvanları ve tohumluk zahire verilmesi kararlaştırılmıştır. Takvim-i Vekayi, 650/2, H. 1279 M 3 / M. 1 Temmuz 1862. Yine Ankara ve Kastamonu Vilayetleri’ne gönderilmiş olan muhacirlerin zirai malzemeleri yerli ahali tarafından temin edilmiştir. Takvim-i Vekayi, 782/2, H. 1281 Ş 11 / M. 9 Ocak 1865. 781 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 575, Gömlek no: 42. H. 1278 / M. 1861-1862; 782 Nedim İpek, Rumeli’den Anadolu’ya Türk Göçleri, s. 219. 783 BOA, İ.DH. Dosya no: 343, Gömlek no: 22622. H. 1272 Ş 27 / M. 3 Mayıs 1856; Osmanlı Devleti’ne muhacir göçü sürekli artış göstermiştir. Bu süreçte Bolu tarafına iskân edilmekte olan 500-600 hane kadar Çerkez ve Tatar muhacir, Kaymakam Hamdi Efendi tarafından takım takım olarak ahalinin taleplerine göre bir yerlere iskân ettirilmiş ve çeşitli destekler ile şimdiden zanaat ve ticaret yapmaya başlamışlardır. Tercüman-ı Ahval, 5/3, H. 1277 Ca 4 / M. 18 Kasım 1860. 780 132 oluşturulmuştur. Nitekim yeni teşkil edilen köylere bir süreye kadar yardım vermek mümkündür. Bu sebeple muhacirlerden her 10 kişiye bir çift öküz ve her eve 5’şer kilo tohumluk erzak verilmiştir. Ayrıca tarım aletleri ile 60 kilo tohumun, arazi ekimi için temin edilmesi işi için Hüdavendigar Vilayeti arazi memuru Recai Efendi ile Ebniye-i hâs hülefasından Şemseddin Efendi görevlendirilmiştir. Böylece muhacirlerin kendi geçimlerini sağlayacak düzeye ulaşmaları amaçlanmıştır.784 Devlet, iskân olunacak muhacirlerin zirai aletlerine ve arazi tahsisine dair talimatname yayınlamıştır. Talimatnamede, gelen muhacirlerin miri çiftlikler, boş köyler ve mahlûl araziler gibi elverişli yerlerde iskânının gerçekleştirilmesine ve muhacirlerden her bir haneye 70 dönümden 130 dönüme kadar arazi tahsisi münasip görülmüştür. Muhacirlere verilecek araziler iki kısımdan oluşmuştur. Birincisi hayvan otlatılan arazilerdir. İkincisi sürülmeye ihtiyacı olan ham arazilerdir. Birinci kısım, yani hayvan otlatılan arazi tahsis edilen muhacirlere, öküz ve çift aletleri konusunda yardım edilmeyecektir. Zirai aletlerini kendileri tedarik etmekle yükümlüdürler. Ve arazinin kullanım hakkı on seneliğine verilmiş olup on seneden önce araziyi terk etmeleri mümkün değildir. İkinci kısım arazi verilen muhacirler de 10 senelik kullanım hakkına sahip olacaklardır. Bunlarda 10 seneden önce araziyi boşaltamayacaklardır. Fakat dışarıdan borçlanmaları durumunda, araziyi borçlanarak boşaltma mukavelesi şartlarına tabi olmaları gerekecektir.785 Bab-ı li, muhacirlere tahsis edilen öküz paralarının başka işlere harcanmaması için memurlar yoluyla öküzlerin alınıp, muhacirlere teslim edilmesine dikkat etmiştir. Ayrıca verilen hayvanların bakımları hususunda muhacirlerin uyarılması yönünde de çok titiz davranmıştır. Buna rağmen büyük mali külfete yol açan hayvanların, telef olduğu anlaşılmaktadır.786 Söz konusu durumun bir örneğini Bursa’da görmek mümkündür. Kırım’dan Bursa’ya göç etmiş muhacirlerden Ali Baba, 32 haneden oluşan kabilesine verilmiş olan öküzlerinin telef olduğunu bir dilekçe ile muhacirin 784 785 BOA, İ.MVL. Dosya no: 454, Gömlek no: 20329. H. 1278 Ra 27 /M. 2 Ekim 1861. BOA, Y.PRK.KOM. Dosya no: 2, Gömlek no: 13. H. 1297 M 3 / M. 17 Aralık 1879. Talimatname için bkz. Belge- 2. Abdullah Saydam., A.g.e., s. 172; Örneğin Adana Vilayeti’nde iskân edilen muhacirlere yerli halk gibi öküz ve buğday yardımı yapılması kararı alınmıştır. Ayrıca bu yardımın devlet tarafından takdirle karşılandığını görmek mümkündür. Takvim-i Vekayi, 617/13, H. 1278 M 27 / M. 4 Ağustos 1861; Tercüman-ı Ahval, 133/3, H. 1278 B 18 / M. 19 Ocak 1862. 786 133 komisyonuna bildirerek yardım istemiştir. Bu muhacirin kafilesi 1860 yılında Bursa’ya gelen 115 hanenin bir bölümüdür. Mihaliç kazasının Kirmasti köyünde iskân edildikleri anlaşılan muhacirlerin, öküzlerinin telef olmasından dolayı ziraat ve ekincilikten mahrum oldukları görülmektedir. Meclis-i Vâlâ’ya ulaşan vakıa neticesinde, sıtma hastalığından telef olan hayvanların yerine inceleme yapıldıktan sonra hayvan verilmesine karar verilmiştir. Verilen hayvanların değeri karşılığında üç sene boyunca elde edilen mahsulâttan azar azar alınacaktır. Mahal mal sandığıyla anlaşılarak öküz için lüzumunca akçe alınmasına önem verilmesine de ayrıca dikkat edilmesi istenmiştir.787 1879 yılında Dersaadet’e gelen muhacirlerin sefalet içinde kalmalarından dolayı devlet bu muhacirlere yardım elini uzattığı görülmektedir. Ellerinde ziraat yapacak aletlerinin olmaması nedeniyle Dersaadet civarındaki arazilerden istifade edemedikleri anlaşılan muhacirlerden bazıları, asıl vatanlarına dönmek istemişlerdir. Geri dönüşe engel olmak isteyen hükümet yetkilileri çözüm önerisi olarak, aralarında fakir olanlara kolaylık sağlanması ve mümkünse memleketin münasip mahallerine gönderilmelerini uygun görmüştür. Ayrıca hükümet, ihtiyacı açıkça belli olan muhacirlere boş arazi, tohumluk ve çift hayvanı vermeye çalışmıştır.788 5.2. MUHACİRLERİN İSTİHDAM EDİLMESİ Osmanlı Devleti muhacir masraflarını azaltmak ve onların daha iyi şartlar altında yaşamalarını sağlamak için muhacirleri tüketici topluluk olmakta çıkarıp muhtelif işlerde istihdam ederek üretici hale getirmeye çalışmıştır. 789 1853 tarihli talimatnamede rencberlik ile ülfeti olanlar ziraat ve haraset ve hiref ve sanayi ile muhtelif bulunanlar o karyelerde hirfet ve sanatlarıyla iştigal ittikleri halde az müddetde kebi serveti ve yesar ideceklerinden şeklinde bildirilen cümle, Osmanlı Devleti’nin istihdam politikasını kısa da olsa ortaya koymuştur. Yani devlet, tarım veya diğer imalat işlerine yeteneğine göre muhacirleri değerlendirmiştir. Ardından durumu düzelen muhacirleri yevmiye yardımını kesilmiştir.790 Bu amaç doğrultusunda, gelen muhacirlerden zanaat sahibi ve mesleki yetkinliği olanlar şehir merkezlerine yönlendirilmiştir. Ayrıca yeni iskân olunan muhacirlere, devlet yardım edinceye kadar, yerli ahalinin arazilerinde rençperlik ve ortakçılık yaparak çalışmaları teşvik edilmiştir. BOA, MVL. Dosya no: 425, Gömlek no: 61. H. 1280 R 5 / M. 19 Eylül 1863. Meclis-i Vâlâ’nın, Bursa Valisi’ne göndermiş olduğu muhacire yardım konusundaki emri için bkz. Belge-1. Nitekim Mihaliç kazasına bağlı Kirmasti köyü bulunamamıştır. Arşiv belgesinde bu şekilde zikredilen mahal, büyük ihtimal Kirmasti kazası olmalıdır. 788 BOA, İ.DH. Dosya no: 780, Gömlek no: 63433. H. 1296 M 17 / M. 11 Ocak 1879. 789 Nedim İpek, Rumeli’den Anadolu’ya Türk Göçleri, s. 89. 790 BOA, İ.DH. Dosya no: 343, Gömlek no: 22622. H. 1272 Ş 27 / M. 3 Mayıs 1856. 787 134 1861-1862 tarihli muhacirin talimatnamesinde ise ülkeye gelen muhacirlerin arasında hocalar ve sanat erbabının olacağından bunların değerlendirilmesine önem verilmiştir. Nitekim hocalık yapmaya ruhsatı olanların imamlık vazifesiyle civar mahallere gönderilmesi, zanaat ehli muhacirlerin ise şehirde ikâmetleriyle birlikte dükkân ve ev kiralanarak değerlendirilmesi düşünülmüştür. Ayrıca bunlardan kalfa ve çırak olarak esnafın hizmetine girmeyi talep edenler olur ise, kendilerine kolaylık ve yardım gösterilecek erzak, öküz ve her bir bireye de 150’şer kuruş ödeme yapılması kararlaştırılmıştır. 791 Kırım’dan ve diğer yerlerden göç eden Tatar-Nogay muhacirler, bir süre sonra Osmanlı Devleti’nin çeşitli kademelerinde görev almışlardır. Nitekim XIX. yüzyılda Kırım ve Kafkasya’dan gelen muhacirlerin, Çarlık Rusyası’yla yaşanan mücadele sebebiyle askerliğe yatkınlığının daha fazla olduğu görülmektedir. Bundan dolayı Osmanlı Devleti’ne gelen muhacirler tarım alanlarına iskânla birlikte, özellikle askerlikle ilgili birimlerde istihdam edilmişlerdir.792 Bu politikayı doğrulayacak nitelikteki bilgiyi 1867 tarihli bir vesikada görmek mümkündür. Kırım muhacirlerinden Asakir-i Zaptiye793 neferatından Abdullah bin Salih, 4 kişiden oluşan ailesiyle birlikte Hüdavendigar Vilayeti dâhilinde iskân ettirilmeyi istemiştir. Ayrıca, Abdullah bin Salih, iskân sonrası zaptiye memuru olarak görev almayı talep etmiştir.794 Muhtemelen gücü ve kuvveti yerinde olanlar için askerlik en kolay istihdam alanıydı. Bunda Osmanlı Devleti’nin askeri yapısı ile muhacirlerin vatanlarında uzun süre savaş şartları içinde yaşamalarının etkisi büyüktür. Devlet ancak Osmanlı tabiiyetine geçmek veya kefil göstermek şartıyla orduya muhacir kabul etmiştir. Bu şekilde Kırımlı Tatar ve Nogaylardan Çerkezlerden, Kabartay ahalisi ile Dağıstanlılardan orduya katılımlar olmuştur.795 Bir başka vesikada ise; Bursa’da iskân edilmiş muhacirlerden Abdullah Bey, ihtiyaç halinden dolayı kendisinin veya oğlunun bir harmanda istihdam edilmesini muhacirin komisyonundan istemiştir. Muhacirin Komisyonu, Abdullah Bey’in BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 575, Gömlek no: 42. H. 1278 / M. 1861-1862. Abdullah Saydam, A.g.e. s. 174. 793 Osmanlı döneminde şehir içi güvenliği sağlayan polis yahut jandarmaya denir. 794 BOA, MVL. Dosya no: 1054, Gömlek no: 5. H. 1284 B 15 / M. 12 Kasım 1867. 795 Abdullah Saydam, A.g.e., s. 174; Muhacirlerin askerliğe gönüllü katılımı arşiv belgelerine Valay-ı Hazret SerAskeriye Devletlü atufetlü efendim hazretleri Çerkez ve Nogay muhacirlerinden gönüllü olarak silk-i askeriye duhul idenlerden kefil-i iraesine muktedir olanların kabulüyle kefll gösteremeyenlere cevab itası… şeklinde yansımıştır. Derya D. Paşaoğlu, A.g.t., s. 251. 791 792 135 sefaletten kurtarılması amacıyla çalışma isteğine olumlu yaklaşarak Zaptiye Nezareti’nden gereğinin yapılmasına yönelik karar almıştır. 796 5.3. MUHACİRLERE TANINAN MUAFİYETLER Osmanlı Devleti XIX. yüzyılda Tekâlif-i emiriyye adı altında çeşitli vergiler almıştır. Bunların başlıcalarını aşar, ağnam, temettüat, damga resmi, müruriye resmi ve yol inşaat vergileri oluşturmuştur.797 Kırım Savaşı sonrası Osmanlı topraklarına göç eden muhacirlerin bir süreliğine bu tür vergi ve askerlikten muaf tutuldukları anlaşılmaktadır. İlk gelen muhacirlerin muafiyetleri konusunda 1856 tarihli talimatname gereğince ahali merkumeden kehfü’l emanı saltanat-ı seniyyeye iltica ile oraya gelenler gerek İslam ve gerek Hıristiyan olsun cümlesi hakkında eltafı bi payan-ı merahim nişani şahane bi dirig ve erzan ve kendülerine servet ü kudret gelinceye kadar on sene müddet aşar-i şer’iyye ve tekalif-i saire ahz olunmamak ve yirmi beş sene müddet dahi kendilerinin kur’adan müstesna tutulmak üzere mazhar-ı müsaadat-ı seniyye olmaları kararlaştırılmıştır. 798 Muhacirlerin askerlik ve vergi muafiyetlerine dair 1871 tarihli bir başka kararda ise, Hüdavendigar ve Adana Vilayetleri’nde iskân edilen Çerkez ve Nogay muhacirlerin ekonomik olarak iyi bir düzeye gelinceye kadar tekâlif-i miriye ve aşar vergisinden 10 yıl, askerlikten 25 yıl süresince muaf olacakları açıklanmıştır. 799 Muhacirlere tanınan vergi ve askerlik muafiyeti talimatnamelerde belirtilmiş fakat muafiyetlerin müddeti sona ermeden çıkarılan yeni kararlarla muafiyetlerin niteliği değiştirilmiştir. Öyle ki vergi ve askerlik muafiyeti konusu Mayıs 1864 tarihinde bu sefer daha net olarak yeniden şekillendirilmiştir. Buna göre, gelen muhacirlerin arazi ve ziraat malzemelerinin temin edilmesinin ardından bir yıl içinde mahsul alacağı ve üç senelik süreçte de maddi durumunun yerine geleceğinden, vergi muafiyetleri kaldırılması kararlaştırılmıştır. Ayrıca yeni muhacirlerin gelecek olması, iskân masraflarının artmasına dolayısıyla hazineye yük getireceği düşünülmüş ve bunun önüne geçmek amacıyla üç senelik muafiyeti sona eren muhacirlerden aşar vergisi alınması kararlaştırılmıştır. 800 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası ise aşar vergisi 796 BOA, BEOAYN.d. Defter no: 882. s. 168. H. 1293 Ra 7 / M. 2 Nisan 1876. Nedim İpek, Rumeli’den Anadolu’ya Türk Göçleri, s. 220. 798 BOA, İ.DH. Dosya no: 343, Gömlek no: 22622. H. 1272 Ş 27 / M. 3 Mayıs 1856. 799 BOA, BEOAYN.d. Defter no: 881. s. 49. H. 1288 S 6 / M. 27 Nisan 1871. 800 Abdullah Saydam., A.g.e., s. 168. 797 136 muafiyeti, muhacirlerin iki yıl kadar süre ile üretime geçebilecekleri düşüncesiyle iki yıla kadar düşürülmüştür.801 Bu konuda Bursa Vilayeti’nde yaşanan çeşitli olayları örnek vermek mümkündür. Ekim 1860 tarihli bir arşiv vesikasında daha önceki kayıtlarda geçtiği gibi muhacirlerin aşar-ı şeriyye ve tekâlif-i saireden muaf tutulacakları bildirilmiştir. Belgenin devamında ise, gelen muhacirlerin tarlalarda tütün yetiştirmesi ve bu tütünü kaza ve köylere getirmeleri ile bundan gelir elde etmeleri durumunda vergiden muaf olmayacaklarını, belirtilmiştir. gümrük ve duhan vergisi802 ödemelerinin gerekli olduğu 803 Yine Kirmasti kazasına bağlı Tepecik ve Yamanlı köylerindeki muhacirlerden aşar vergisi talep edilmiştir. Köydeki muhacirler vergi nedeniyle muhacirin idaresine arzuhal göndererek kendilerinden istenen vergiden muaf olmaları gerektiğini bildirmek istemişlerdir.804 Diğer olay ise 1860 tarihinde Kirmasti kazasına iskân edilen 115 hane Kırım muhacirlerinde yaşanmıştır. Bu tarihten üç sene sonra muhacirlerden 32 hanenin sahip olduğu hayvanların telef olmasından dolayı zor durumda kaldıkları ve devletten yardım istedikleri görülmektedir. Ali Baba adlı muhacirin vekilliği vasıtasıyla muhacirin komisyonuna dilekçe gönderilmesiyle konu hükümete ulaşmıştır. Hükümet ise, yapılacak inceleme sonrası, Bursa Vilayeti’nce yardım gerçekleştirileceğine dair karar vermiştir.805 Aynı muhacir beş sene sonra Hüdavendigar Vilayeti’ne arzuhal göndermiştir. Arzuhalde Kirmasti kazasında 110 hane Kırım muhacirinden ibaret oldukları halde kendilerinden aşar ve resmi ağnam vergisinin alınmak istendiğini bildirmiştir.806 Askerlik ve vergi muafiyeti şartlarının 1877 sonrası değişikliğe uğradığı görülmektedir. Öyle ki Kırım Savaşı’ndan sonra göç edenler ile 1877-1878 OsmanlıRus Savaşı sonrası göç edenlerin muafiyet süreleri yeniden belirlenmiştir. Yeni karara göre, Kırım Savaşı’ndan sonra göç edenlerin askerlik süresi 1886 yılında bittiğinden Bu durum savaş sonrası malını mülkünü satıp göç eden muhacirler için geçerli olmuştur. Ayrıca alınan karar doğrultusunda muhacirlere iki hasat dönemi sonrası vergi ödeme zorunluluğu getirilmiştir. Ancak bazı muhacirlerin tam hasat döneminde iskân edilmeleri, sıkıntılar oluşturmuştur. Devlet yöneticileri, böyle durumlarla karşılaşılması durumunda, muhacirlere bir yıllık daha vergi muafiyeti sağlamıştır. Süleyman Erkan, A.g.e., s. 177. 802 Tütün vergisi. 803 BOA, A.MKT.NZD. Dosya no: 450, Gömlek no: 43. H. 1279 Ra 22 / M. 17 Eylül 1862. 804 BOA, BEOAYN.d. Defter no: 878. s. 132. H. 1285 R 27 / M. 16 Ağustos 1868. 805 BOA, MVL. Dosya no: 425, Gömlek no: 61. H. 1280 R 5 / M. 19 Eylül 1863. 806 BOA, BEOAYN.d. Defter no: 878. s. 126. H. 1285 Ra 15 / M. 6 Temmuz 1868. 801 137 dolayı bu tarihten itibaren muhacirler askere alınacaklardır.807 Yeni alınan kararlar çerçevesinde, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası çift ve çubuğunu bırakarak göç edenlere 10, barış devrinde mülklerini satarak gelenlere de 6 sene askerlik muafiyeti tanınmıştır. Keza aşar vergisinde de 3 yıllık bir muafiyet uygun görülmüştür.808 Yeni bir askerlik muafiyeti değişiklik kararının Meclis-i Vükela tarafından 1888 senesinde alındığı anlaşılmaktadır. Kararda, daha önce Kırım Savaşı sebebiyle göç etmiş olan muhacirler için 25 sene süresince askerlikten muafiyet tanındığı, nitekim bu sürenin, alınan karar tarihi itibariyle çoktan sona ermesi nedeniyle askerlik işlemlerinin bir yıl sonra başlatılacağı bildirilmiştir. Yine kararın alındığı 1888 tarihinde gelenlerin 4 yıl süreyle askerlikten muaf tutulacakları ve 4 sene sonra askere alınacakları karara bağlanmıştır. Ayrıca Rusya Yunanistan, Bosna, Hersek, Sırbistan, Karadağ, Romanya, Doğu Rumeli ve Bulgaristan’dan gelecek muhacirlerin 10 sene müddetle askerlikten muafiyetleri uygun görülmüştür. Buralardan gelecek muhacirlerin çocuklarının da aynı şekilde askerlikten sorumlu olacağı da alınan kararlar arasındadır. 809 Osmanlı Devleti, Hıristiyan muhacirlere de Müslüman muhacirler gibi muamelede bulunmuştur. Gelen muhacirin, dinine bakılmaksızın durumunu düzeltinceye kadar genelde 10 sene aşar vergisi, 25 sene de askerlikten muaf tutulmuştur.810 Mevcut uygulamaların amacı muhacirlerin ekonomik olarak durumlarını düzeltmesi ve üretici hale gelmelerini sağlamaktır. Ayrıca yeni iskân edildikleri mahalleri vatan olarak benimsemelerini kolaylaştırmak, göçebelikten vazgeçirmek ve verecekleri aşar vergisi ile hazineye katkıda bulunacak olmalarıdır. 811 5.4. MEMUR TAYİNLERİ VE TEFTİŞLER Bab-ı âli’nin bütün gayretlerine rağmen iskân konusunda problemler meydan gelmiş ve şikâyet dilekçeleri eksik olmamıştır. 1870 yılında özellikle Anadolu’daki iskân mahallerinde şikâyetlerin artması üzerine teftiş heyetleri görevlendirilmiştir. Bu heyet, Trabzon, Sivas, Hüdavendigar ve Edirne sancaklarında muhacirlere dağıtılan arazilerin taksim edilip edilmediğini, kabile liderlerinin devlete bağlılık konusunda Süleyman Erkan, A.g.e., s. 177. Mehmet Yılmaz, A.g.m., s. 598. 809 BOA, MV. Dosya no: 28, Gömlek no: 15. H. 1305 Ca 16 / M. 30 Ocak 1888. 810 BOA, İ.DH. Dosya no: 343, Gömlek no: 22622. H. 1272 Ş 27 / M. 3 Mayıs 1856. 1856 tarihli talimatname kararında yer alan bu maddenin muhtemelen Kırım’dan Müslüman topluluklarla beraber göç eden Yahudileri ifade ettiği söylenebilir. Nitekim 1857 yılında Kırım’dan göç etmek isteyen Yahudi kafilesinin diğer Müslüman topluluklardan ayırt edilmemek üzere Dobruca’ya yerleştirilmesi kararı alınmıştır. A. C. Eren, A.g.e., s. 52-53; Kemal H. Karpat, Osmanlı Nüfusu (1830-1914), s. 153-154. 811 Derya D. Paşaoğlu, A.g.t. s. 250. 807 808 138 uyarılmalarını, muhacirlerin silah taşımalarının önlenmesi ve diğer güvenlik ve yardım içeren konularda ıslahat yapmak hususlarında görevlendirilmiştir. Bu iş için Bab-ı âli ve Seraskerlikten Binbaşı rütbesinde birer memur tayin edilmiştir. 812 Bursa, Kırım, Kafkasya ve Rumeli muhacirlerinin yoğun göç ettiği ve yerleştiği vilayetlerin başında gelmiştir. İskân-ı Muhacirin Talimatnamesi doğrultusunda bu ilde mahalli bir göçmen komisyonu kurulduğu gibi, buraya sevk memuru olarak da Aydın ili mektupçusu Halim Bey tayin edilmiştir. 813 Bab-ı âli 1877 tarihinde göç ve muhacir işlerine yeni bir düzen getirmiştir. Öyle ki, eyaletlerdeki muhacir komisyonlarının görevlerini yerine getiremedikleri anlaşılmış ve merkezden eyaletlere gönderilmek üzere yeni ekipler oluşturulmuştur.814 Hakeza 1878 yılında göçlerin artmasıyla birlikte, Anadolu’ya sevk edilen muhacirlerin hâl ve durumlarını inceleyen müfettiş ve memurlar da o nispette artmışlardır. 815 Kzım Efendi 20 Ekim 1878 tarihinde, Aydın ve Bursa’daki muhacirlerin durumunu araştırmak üzere 20.000 kuruş maaşla müfettiş olarak görevlendirilmiştir. 1883 yılında bu ildeki muhacirin komisyonunda başkan olarak Rıza Bey, sevkiyat kısmı ikinci başkanı Hakkı Bey ve idare kısmı ikinci fahri başkanı Hacı Kamil Efendi görev yapmıştır.816 1884-1885 yıllarında ise Hüdavendigar Vilayeti muhacir iskân memuru 24.000 kuruş maaşla Nafiz Bey’dir. O bu görevine 1891-1892 yıllarında da devam etmiştir.817 Bursa’da ilk muhacirin komisyonunun varlığı H. 1301 / M. 1883-1884 tarihinde Yenişehir kazasında görülmektedir. Bundan sonra ise Mihaliç’te (Karacabey) 1888, Kirmasti’de (Mustafakemalpaşa) 1899, Atranos’ta (Orhaneli) 818 1888, İnegöl kazasında 1902 ve Gökçedağ nahiyesinde 1888 yıllarında kurulan komisyonlar, genelde bir başkan ve 4 azadan oluşmaktadır. Komisyonlar incelediğinde genelde Müslüman üyelerin yer aldığı dikkat çeker. Fakat 1892 yılında Atranos kazasında Kurkuris Ağa ve 1903 yılında 812 Abdullah Saydam, A.g.e., s. 116 Süleyman Erkan, A.g.e., s. 136; Nedim İpek, Rumeli’den Anadolu’ya Türk Göçleri (1877-1890), s. 168. 814 A. C. Eren, A.g.e., s. 84. 815 Nedim İpek, A.g.e., s. 169. 816 Süleyman Erkan, A.g.e., s. 136. 817 Nedim İpek, A.g.e., s. 170. 818 Atranos’taki komisyonun kuruluşu hakkında, bu konuda yapılan bir araştırma ilk kurulan komisyonun H. 13071308/M. 1892 tarihli olduğu belirtilmiştir. Raif Kaplanoğlu, ”Bursa’da Balkan Göçmenleri”, (y.y.y), (y.t.y.), s. 3. Hâlbuki bu komisyonun varlığı hakkında H.1305/M.1888 tarihli Hüdavendigar salnamesinde ilk bilgiler mevcuttur. Aynı çalışma, Mihaliç kazası muhacirin komisyonunun kuruluşunu 1899 olarak zikretmektedir. Nitekim bu komisyon hakkındaki ilk bilgilere, H.1305/M.1888 tarihli salnamenin 41’inci sayfasından ulaşılmaktadır. Bu sebeple komisyonun kuruluşun da bu tarih baz alınabilir. 813 139 Mihaliç kazasında Agop Efendi ile gayrimüslimlerin de komisyon listesinde yer aldığı fark edilmektedir. 1884 yılından 1905 yılına kadar komisyonlarda görevli memurlar şunlardır; Tarih Kaza-Nahiye Komisyon Reisi 1884 Yenişehir Emin Efendi Azalar Hacı Nazif Efendi, Osman Nuri Efendi, Hacı Tahir Efendi, Mustafa Ağa, Mustafa Efendi, Bezzaz Abdurrahman Ağa, Hacı Abdi Efendi ve Kâtip Hasan Efendi819 1888 Mihaliç (Karacabey) Sırrı Efendi Mahmud Ağa, Said Ağa, Hacı Ethem Efendi ve Mehmed Ağa820 1888 Atranos (Orhaneli) Kaymakam Reşid Efendi 1888 1889 Gökçedağ Bursa Merkez Mehmed Halil Ağa, Hacı Mehmed Ağa, Hacı Ali Ağa, Hacı Ahmed Efendi821 Nahiye Müdürü Sadık Halil Ağa, Hacı Halil Ağa, Hacı Efendi Ahmed Ağa, Hasan Ağa 822 Nafiz Bey Şeyh Agâh Efendi, Hacı Tahir Efendi, Fahri Katib Hafız Abdurrahman Efendi823 1890-1891 Bursa Merkez Nafiz Bey Hasan Paşa, Hacı Tahir Efendi, Şeyh Agâh Efendi, Murad Bey, Rüştü Bey824 1890-1891 Atranos (Orhaneli) Kaymakam Reşid Efendi Mehmed Halil Ağa, Hacı Ahmet, Alim Ağa, Hacı Nuri, Hacı Ali825 819 H.V.S.(H.1301-M.1883/1884), s. 160. H.V.S.(H.1305-M.1888), s. 41. 821 H.V.S.(H.1305-M.1888), s. 50. 822 H.V.S.(H.1305-M.1888), s. 52. 823 H.V.S.(H.1306-M.1889), s. 54. 824 H.V.S.(H.1307-1308/M.1890-1891), s. 270. 825 H.V.S.(H.1307-1308/M.1890-1891), s. 300. 820 140 1892 Bursa Merkez Hasan Paşa, Hacı Tahir Efendi, Şeyh Nafiz Bey Agâh Efendi, Tevfik Bey, Rüştü Bey, Kâtip Abdurrahman Efendi826 1892 1892 Atranos (Orhaneli) Yenişehir Tahir Osman Ağa, Alim Bey, Hacı Ali Ağa, Kaymakam Efendi Hacı Mehmet Ağa, Hacı Nuri Ağa827 Mahmud Efendi Hacı Nazif Ağa, Davudoğlu İsmail Efendi, Hacı Ömer, Hacı Mehmed Ağa, İbrahim Kılcılıoğlu Hilmi Kurkuris Efendi, Ağa, Kâtip Hasan Efendi828 1893 Mihaliç (Karacabey) Şerif Efendi Yüzbaşı Mehmed Galip Efendi, Nüfus Memuru Mehmet Baki Efendi829 1893 1894 Atranos (Orhaneli) Mihaliç (Karacabey) Kaymakam Mehmed Osman Ağa, Alim Ağa, Hacı Ali Ağa, Tahir Efendi Hacı Nuri Ağa, Sadık Ağa 830 Şerif Efendi Nüfus Memuru Mehmet Baki 831 Efendi 1894 Atranos (Orhaneli) Kaymakam Tahir Bey Osman Ağa, Hacı Nuri Ağa, Hacı Ali Ağa, Sadık Ağa832 1896 Mihaliç (Karacabey) Mehmed Efendi Muhyiddin Redif Mehmed Birinci Galip Bölük Yüzbaşısı Efendi, Memuru Hüseyin Hüsnü Efendi 1896 Atranos (Orhaneli) Kaymakam Hilmi Bey Nüfus 833 Mustafa Naib Efendi, Hacı Arif Ağa, Mal Müdürü Ali Bey, Tahrirat Kâtibi Osman Ağa, Sadık Ağa834 826 H.V.S.(H.1310-M.1892), s. 130. H.V.S.(H.1310-M.1892), s. 165. 828 H.V.S.(H.1310-M.1892), s. 217. 829 H.V.S.(H.1311-M.1893), s. 153. 830 H.V.S.(H.1311-M.1893), s. 161. 831 H.V.S.(H.1312-M.1894), s. 161. 832 H.V.S.(H.1312-M.1894), s. 169. 833 H.V.S.(H.1314-M.1896), s. 172. 834 H.V.S.(H.1314-M.1896), s. 181. 827 141 1899 Mihaliç (Karacabey) Muhyiddin Mülazım Mehmed Kirmasti (Mustafakemalpaşa) Hacı Efendi, Nüfus Memuru Hüseyin Hüsnü Efendi Efendi 1899 Ahmed 835 Abdurrahman Hacı Ali Ağa, Kadir İbrahim Ağa, Emin Ağa, Kâtip Nüfus Memuru Efendi Mehmed Efendi836 1899 1901 Atranos (Orhaneli) Bursa Merkez Kaymakam Hüseyin Osman Ağa, Memiş Efendi, Hacı Nuri Nazmi Bey Efendi, Sadık Ağa 837 Hasan Paşa Şeyh Agâh Efendi, Hacı Tahir Efendi, Rüştü Bey, Şeyh Sabit Efendi, Kâtip Abdurrahman Efendi838 1901 Kirmasti kazası Hacı Abdurrahman Hacı Arif Ağa, Emin Ağa, Kadir İbrahim Ağa, Nüfus Memuru Mehmet Efendi Efendi839 1901 Atranos (Orhaneli) Kaymakam İbrahim Tapu Kâtibi Hüseyin Efendi, Hacıoğlu Ethem Bey Hacı Osman Ağa, Orman Memuru Ahmed Ağa840 1902 Kirmasti (Mustafakemalpaşa) Hacı Abdurrahman Kadir İbrahim Ağa, Emin Ağa, Nüfus Memuru Mehmed Efendi841 Efendi 1902 Atranos (Orhaneli) Kaymakam İbrahim Tapu Kâtibi Hasan Efendi, Hacıoğlu Ethem Bey Osman Ağa, Tahrirat Kâtibi Adil Efendi, Ağa 1902 İnegöl Hacı İsmail Efendi Orman Memuru Ahmed 842 Nüfus Memuru Said Bey, Ömer Ağa, Zabıta Memuru Efendi, Hacı Mustafa Ağa843 835 H.V.S.(H.1317-M.1899), s. 126. H.V.S.(H.1317-M.1899), s. 133. 837 H.V.S.(H.1317-M.1899), s. 137. 838 H.V.S.(H.1319-M.1901), s. 80. 839 H.V.S.(H.1319-M.1901), s. 137. 840 H.V.S.(H.1319-M.1901), s. 141. 841 H.V.S.(H.1320-M.1902), s. 136. 842 H.V.S.(H.1320-M.1902), s. 142. 843 H.V.S.(H.1320-M.1902), s. 178. 836 142 1903 Mihaliç (Karacabey) İlk reisi Osman Zeki Mustafa Ağa, Hidayet Efendi, Agop Efendi, İkinci reisi Efendi844 Osman Efendi 1903 Kirmasti (Mustafakemalpaşa) Hacı Abdurrahman Kadir İbrahim Ağa, Emin Ağa, Nüfus Memuru Mehmed Efendi845 Efendi 1904 Mihaliç (Karacabey) İlk reisi Osman Zeki Mustafa Ağa, Eyüp Efendi, Mustafa Efendi, İkinci reisi Efendi, Hüseyin Hacı Efendi846 Osman Efendi 1904 Kirmasti (Mustafakemalpaşa) Hacı Abdurrahman Kadir İbrahim Ağa, Emin Ağa, Nüfus Memuru Mehmed Efendi847 Efendi 1905 Kirmasti (Mustafakemalpaşa) Hacı Abdurrahman Kadir İbrahim Ağa, Emin Ağa, Nüfus Efendi Memuru Mehmed Efendi848 5.5. MUHACİRLERİN YAŞADIĞI PROBLEMLER 5.5.1. Yerli Halkın Sebep Olduğu Problemler Osmanlı Devleti’nde yerli halk, genelde muhacirlere din kardeşi olarak baktığı için merhamet düşüncesiyle yaklaşmıştır. Fakat bu düşünce, yerli halk ile muhacirler arasında hiç problem yaşanmadığını göstermez. Nitekim sürekli iskân sonrası muhacirlerin karşılaştıkları en önemli problemlerden birisi arazi anlaşmazlıklarıdır. Örneğin, muhacirlere verilen arazi ya devlete aittir ya da çeşitli sebeplerle sahipleri tarafından terk edilen topraklardır. Bu tür araziler, halk tarafından izinsiz olarak ele geçirildiğinden, arazi tahsisi sırasında iskân memurları ve yerli ahaliyle, iskân sonrası da muhacirler ile yerli ahali arasında problemlere yol açmıştır.849 Bursa’da Kırım Tatar ve Nogayların iskân edildiği bazı yerleşim yerlerinde yerli halkın muhacirlere bazı zorluklar çıkardığını görmek mümkündür. Örneğin böyle bir 844 H.V.S.(H.1321-M.1903), s. 136. H.V.S.(H.1321-M.1903), s. 144. 846 H.V.S.(H.1322-M.1904), s. 122. 847 H.V.S.(H.1322-M.1904), s. 130. 848 H.V.S.(H.1323-M.1905), s. 132. 849 Abdullah Saydam, A.g.e., s. 170. 845 143 olaya Kirmasti kazasının Dümberez köyünde rastlanmaktadır.850 Köyde yaşanan olayın içeriğine baktığımızda; Kırım muhacirleri ve köyün yerli halkı Dümberez’deki meralarda hayvanlarını otlatarak geçimlerini sağlamışlardır.. Fakat aynı köyde yaşayan Arnavut Yunus Ağa adlı vatandaşın, köylülerin hayvan otlattığı meraya sebepsizce müdahalede bulunması, muhacir ve diğer köylüleri rahatsız etmiştir. Bunun üzerine köy halkı Meclis-i Vâlâ’dan arazi sınırlarının belirlenmesini ve Arnavut Yunus Ağa’nın meradan çıkarılmasını istemişlerdir. Meclis-i Vâlâ’dan, Mutasarrıfı’na gönderilen yazıda, problemin tapu ve Hüdavendigar Vilayeti kadastro birimlerince incelenmesinin münasip görüldüğü ve arazinin kayıt altına alınarak çözüme gidilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.851 Bir başka vak’a da Bursa’da Tatarlar adını taşıyan bir mahalde yaşanmıştır. Bursa’nın eski zaptiye Binbaşısı Şerif Ağa ile maiyetindeki askerleri, Akhisar köyünden olan Ali adlı vatandaşı kurşunla yaralamışlardır. Yaralanma olayının ölümle sonuçlanması üzerine Binbaşı ve askerleri mahkemelik olmuşlardır. Olayın devamında mahkeme, suça tanık olanlar ile suça karışanların ifadelerini almış ve Doktor Ohannes tarafından, maktul Ali adlı kişi üzerinde inceleme yapılmıştır. Netice olarak Binbaşı Şerif Ağa bizzat kurşun sıkmasa bile, emrindeki askerlerin onun emri üzerine silahı ateşledikleri ortaya çıkmıştır. En nihayetinde mahkeme kurulu, Binbaşı Şerif Ağanın suça sebebiyet vermesi yüzünden hapsedilmesine karar vermiştir.852 Muhacirler sadece yerli ahali ile değil kazanın yerel yöneticileriyle de sorunlar yaşamıştır. Bunun en açık örneği Bursa merkez kazası Paşa mahallesinde yerleştirilmiş olan Kırım muhacirlerinde görülmektedir. Ahmed Bey, Alacahırka mahallesinde inşa edeceği binalar için suyun mecrasını değiştirmiştir. Nitekim Paşa mahallesi sakinleri, kendilerine tahsis edilmiş bu suyun mecrasının değiştirilmesinden hiç memnun değillerdir. Ayrıca Ahmed Bey’in, Bursa Belediye Başkanı Mümtaz Bey’in yanında, Paşa mahallesi halkını kötülemesi, su olayının hükümete kadar ulaşmasına sebep olmuştur. Bu olay neticesinde Paşa mahallesinin imam ve muhtarı, su konusundaki problemlerinin mahalle halkını mağdur etmeyecek şekilde çözülmesini bir dilekçe ile hükümete bildirmişlerdir. 853 Günümüzde Dümberez köyü Karacabey (Mihaliç) sınırları içinde bir yerleşim yeridir. BOA, MVL. Dosya no: 560, Gömlek no: 62. H. 1284 Za 6 / M. 29 Şubat 1868. 852 BOA, BEOAYN.d. Defter no: 879, s. 65. H. 1285 Ca 28 / M. 16 Eylül 1868. 853 BOA, BEO. Dosya no: 569, Gömlek no: 42632. H. 1312 Ş 16 / M. 12 Şubat 1895. 850 851 144 5.5.2. İskân Memurlarından Kaynaklanan Problemler Osmanlı Devleti’nin iskân politikasının muhacirlere kolaylık sağlayacak maddeleri ihtiva etmesine rağmen, muhacir komisyonu üyeleri ve iskân memurlarınca doğru şekilde uygulanamamış olması muhacirlerin sıkıntı yaşamalarına yol açmıştır. Ayrıca XIX. yüzyılda devletin ve toplumun içinde bulunduğu genel ahlaki çöküntü, rüşvet, zimmete para geçirme, memurların tahakkümü gibi rahatsız edici davranışların yoğun bir hale gelmiş olması mevcut durumu daha da kötüleştirmiştir.854 Şubat 1862 tarihli bir arşiv vesikasından, Kirmasti kazasına bağlı Dümberez köyünde yaşayan Küçük Osmanoğlu Ahmed’in sahibi olduğu araziye Kırım muhacirlerinin yerleştirildiği ve arazi sahibinin buna tepki göstererek muhacirin komisyonuna bir arzuhal gönderdiği görülmektedir. Bu arzuhaldeki bilgilere göre; Dümberez köyü sakinlerinden olan Küçük Osmanoğlu Ahmed, Kırım muhacirlerinin arazisinden çıkarılıp, önceden belirlenen Kovalık çayırı adlı yere yerleştirilmesini istemiştir. Adı geçen muhacirler Tatar olup 40 haneden oluşmaktadır. Önce Kirmasti ve Mihaliç kazalarında bulunan Tatar muhacirler, Kovalık çayırının geniş ve verimli arazi olarak tespit edilmesiyle birlikte buraya muhacirin memurlarının gözetiminde yerleştirilmişlerdir. Bunlar için yapılacak evlerin ihtiyaç olunan keresteleri de Sincanlı kazasından Kirmasti kazasına nakledilmiştir. Sonradan muhacirin memurları karar değiştirerek Kovalık çayırını terk etmişler ve Kirmasti kazasındaki Dümberez köyüne gelerek kereste ile evler inşa etmeye başlamışlardır. Hâlbuki tarla sahibine haksızlık yapılarak muhacir yerleştirilmeye başlanan araziden, muhacirler bile pek hoşnut değildir. Nitekim ziraat işleriyle geçinen Küçük Osmanoğlu Ahmed, bu araziden senede 1000 kilo mahsul elde etmektedir. Yıllık 10.000 kuruşluk geliri de mal sandığına ödemekte olan Küçük Osmanoğlu Ahmed, şimdi bu meseleden dolayı ne ziraat yapabilecek ne de gelir elde edebilecektir. Durumunu Muhacirin Komisyonu’na bu şekilde aktaran Küçük Osmanoğlu Ahmed, memurlar tarafından tarlasına haksızca yerleştirilen muhacirlerin, Kovalık çayırına naklini ve inşa edilecek evlerin de o mahale yapılmasını Muhacirin Komisyonu’na ileterek çözüm bulmasını istemiştir. Muhacirin Komisyonu’nun bu konuyu Sadaret’e aktardığı anlaşılmaktadır. Sadaret’in, Bursa Valisi’ne gönderdiği 854 Abdullah Saydam, A.g.e., s. 185. 145 yazıda, sorunun arazi sahibi lehine çözülmesi gerektiği bildirilmiştir. Bursa Valisi gelen yazı üzerine, Küçük Osmanoğlu Ahmed’in Kirmasti kazasına tabi Dümberez köyündeki arazisine haksızca yerleştirilmiş olan muhacirlerin, talimat kanunlarına uymadığı gerekçesiyle çıkarılmasını ve muhacirler için inşa edilecek hanelerin de adı geçen Kovalık çayırına yapılmasını uygun görmüştür.855 İskân memurlarından kaynaklanan diğer bir olay Mihaliç kazasında yaşanmıştır. Mihaliç kazasına gönderilen muhacirlerden bazılarının, Kirmasti nahiyesine bağlı Sarıbey köyünde Arnavut İslam Ağa’nın sahibi olduğu çiftlik civarına yerleştirilmesi gereklidir. Fakat bu muhacirler Dümberez köyünde, Kovacı (Fetvacı) oğlu Ahmed’in sahibi olduğu tarla üzerine hane inşası yapılmak suretiyle iskân edilmişlerdir. Durum böyle olunca Kovacıoğlu Ahmed’in tarlası gasp edilmiştir. Netice de mevcut olay, sonu mahkemeye varacak bir dereceye gelmiştir. Arazisine izinsiz muhacir yerleştirilen Kovacı (Fetvacı) oğlu Ahmed, bundan zararlı çıktığını belirtmekte ve bundan muhacirin iskân memuru Recai Efendi’yi sorumlu tutmuştur. Ayrıca Arnavut İslam Ağa’nın, Mihaliç kazası meclis azası eliyle, Recai Efendi’ye rüşvet verdiğini iddia etmiştir. Netice olarak Meclisi Vâlâ’ya ulaşan şikâyet üzerine mevcut olayın incelenmesine karar verilmiş ve Meclisi Vâlâ, Recai Efendi’ye isnat edilen suçların aslını soruşturmak amacıyla Kovacıoğlu Ahmed’in ifadesine başvurmuştur. Kovacıoğlu Ahmed, Recai Efendi’nin rüşvet alıp almadığını bizzat gözüyle görmediğini söyleyerek bunu ispat edemeyeceğini bildirmiştir. İfadeler ve kanıtlar göz önüne alınarak Kovacı Ahmed’in devlet memuruna iftira attığı gerekçesiyle te’dib edilmesine karar verilmiştir. 856 Vilayetlere gönderilen muhacirin iskân memurları, zaman zaman işlerini aksatmışlardır. Osmanlı Devleti de memurları değiştirerek bu tür noksanlıkların üstesinden gelmeye çalışmıştır. 1879 yılında Bursa Vilayeti’nde muhacirin iskân memuru olarak Halim Bey bulunmaktadır. Fakat Halim Bey’in mevcut görevinde rehavet içinde olması ve işlerini aksatmasından dolayı azledilmesine karar verilmiştir. Yerine eski Bosna defterdarı Nazif Bey’in tayin edilmesi uygun görülmüştür. Bab-ı âli’nin kararlarıyla gerçekleşen bu değişimle beraber, Nazif Bey’e 4.000 kuruş maaş tahsis edilecektir. Netice olarak padişahın izni ile Halim Bey’in azli, Nazif Bey’in ise Bursa muhacirin iskân memurluğuna tayini gerçekleştirilmiştir.857 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 543, Gömlek no: 78. H. 1278 Ş 25 / M. 25 Şubat 1862. BOA, MVL. Dosya no: 699, Gömlek no: 16. H. 1282 M 2 / M. 28 Mayıs 1865. 857 BOA, İ.DH. Dosya no: 782, Gömlek no: 63559. H. 1296 Ra 7 / M. 1 Mart 1879. 855 856 146 5.5.3. Yardımların Gecikmesi Veya Ulaşmaması Arzuhallerin büyük bir kısmı, verilemeyen yevmiyelerden dolayı sefalete düşüldüğünü bildiren ve biriken yevmiyelerin verilmesini talep eden belgelerdir. Göçlerin, Osmanlı Devleti’nin nakit sıkıntısı çektiği ve ekonomik sorunlarla baş edemediği bir dönemde gerçekleşmesi, muhacirin ihtiyaçlarının karşılanması hususunda büyük ölçüde aksamalara yol açmıştır. Devletin hiç beklemediği bir anda çok sayıda Kırım Tatarı, Nogay, Çerkez, Çeçen ve Dağıstan muhacirleriyle karşı karşıya kalması yardım çalışmalarının istenildiği gibi olmasına engel olmuştur.858 Söz konusu problemin Durumtay köyünde yaşandığı görülmektedir. Bursa’nın Kirmasti kazasına bağlı Durumtay köyüne Kırım Nogay muhacirlerinden Hacı Ali, ailesi ile birlikte iskân etmek istemiştir. Bu talebini dilekçe ile Muhacirin Komisyonu’na iletmiş olan Hacı Ali, daha önce Balıkesir’in Hacı Şerif adlı mahalline yerleştirildiğini, ancak biraderlerinin, kardeşlerinin ve akrabalarının Durumtay köyünde bulunduğunu bildirmiştir. Dört senedir Hacı Şerif’te ikamet eden Hacı Ali ve ailesi, bir aralık Dersaadet’e gitmişlerdir. Nitekim burada sefil, perişan, ilaçsız, kaldıkları görülen muhacirlerin, ellerine dört seneden beri ne öküz ne tohum ne de yevmiye tahsisi ulaşmadığı ve artık geçinmek için güçlerinin kalmadığı anlaşılmıştır.859 Bu konuda bir başka olay, Kazan’dan Bursa’ya göç eden Refik ve Hantemur adlı muhacirlerin, Mihaliç kazasının Yamanlı köyüne yerleştirilme sürecinde yaşanmıştır. Çok büyük sıkıntılar çektikleri, sefalet ve perişanlık içinde kaldıkları öğrenilen muhacirlere devlet tarafından zamanında yardım yapılamamış ve durum muhacirler tarafından dilekçe ile meclise bildirilmiştir. Meclis kendisine ulaşan dilekçe üzerine, Kazan muhacirlerine yardım kararı alarak bunu Hüdavendigar Vilayeti’nin Muhacirin Komisyonu’na bildirmiştir.860 Yine, Kirmasti kazasına bağlı bir yerleşim yeri olan Çavuş köyündeki Kırım muhacirlerinden Hoca Abdülcelil Efendi’ye, devlet tarafından henüz hiçbir yardımda bulunulmadığı görülmektedir. Abdülcelil Efendi zor durumda kaldığını ve kendisine yardım edilmesini Hüdavendigar Vilayeti’nden istemektedir.861 1874 tarihinde Kazanlı muhacirlerden Abdülgafur Efendi Bursa’ya gelmiştir. Muhacirin idaresine gönderdiği arzuhalde, 6 kişiden oluşan hanesi ve eşi ile birlikte Derya D. Paşaoğlu, A.g.t., s. 154. BOA, MVL. Dosya no: 431, Gömlek no: 64. H. 1280 C 26 / M. 8 Aralık 1863. 860 BOA, DH.MHC. Dosya no:1, Gömlek no: 19. H. 1282 B 14 / M. 3 Aralık 1865. 861 BOA, BEOAYN.d. Defter no: 878. s. 112. H. 1285 S 2 / M. 25 Mayıs 1868. 858 859 147 Bursa’ya göç ettiğini bildirmiştir. Ayrıca kendisinin yeni gelen muhacirlerden olmasına rağmen yardım parası alamadığı anlaşılmaktadır. 862 Bursa’ya gelen muhacirler arasında bir yerde yerleştirilemeyenlerin başıboş hareket ettikleri ve başlarına olumsuz olayların geldiği de görülmektedir. Nitekim Bursa’da harap biçimde olan Karacabey hanının sokak tarafında bulunan duvarı yıkılmaya yüz tutmuştur. Bundan dolayı belediye, sokağın iki tarafına duvar çekmiş ve yanındaki nalbant dükkânını kapatmıştır. Ayrıca yıkılmakta olan duvar çevresi boşaltılarak geçişler yasaklanmıştır. Bu kadar önlem alınmasına rağmen yine de 22 kişiden oluşan Tatar muhacir grubu, kimsenin haberi olmadan barınmak amacıyla nalbant dükkânına girmiş ve gece gerçekleşen bu olay sonrasında hanın duvarı muhacirlerin üzerine yıkılmıştır. Bu durum neticesinde çoğu muhacir enkaz altında kalmış ve yaralı bir şekilde dışarı çıkarılmıştır. 863 Muhtemelen iskân memurları, söz konusu Tatar muhacirlerle ilgilenmemişti ki muhacirler barınmak amacıyla harap binaya girmek zorunda kalmışlardır. Bursa’ya sadece Kırım ve Kazan’dan değil Dobruca bölgesinden de muhacirler göç etmiştir. Bunlardan biri 1909 yılında gelmiştir. Bursa’ya Dobruca bölgesinden gelen muhacirlerin devletten yardım istedikleri görülmektedir. Gelen muhacirler, kendilerine arazi verilmediğini ve ziraattan mahrum olarak kaldıklarını, dolayısıyla yardıma muhtaç halde bırakıldıklarını dilekçe ile Meclis-i Mebusan’a bildirmişlerdir.864 5.5.4. Rusya İle Yaşanılan Problemler Kırım’dan gelen muhacirler, pasaportlarını alıp, çıkış yapabilmek için olmadık eziyetlere maruz kalmışlar, ödemeleri gereken parayı veremeyen ailelerin çocukları alıkonulmak istenmiş, bunu kabul etmeyen yüzlerce insan, çoluk çocuk Karadeniz sahillerinde aylarca gezerek Osmanlı topraklarına ulaşmaya çalışmışlardır. Muhacirlerin iskânı öncesinde yaşanan en büyük sorunlardan biri Rusya’nın muhacirlere çıkardığı zorluklardır. Nitekim muhacirler pasaportlarını alıp yola koyulmak için birçok engele maruz kalmışlardır.865 Muhacirlerin Rusya topraklarından izinsiz olarak Osmanlı Devleti’ne göç etmeleri iki ülke arasında problemlere yol açmıştır. Rusya’nın göç eden muhacirler üzerinde ileride himaye talebinde bulunmaması amacıyla devletin nasıl bir yaklaşım BOA, BEOAYN.d. Defter no: 882. s. 58. H. 1291 Ş 19 / M. 1 Ekim 1874. BOA, DH.MKT. Dosya no: 1334, Gömlek no: 19. H. 1298 S 25 / M. 27 Ocak 1881. 864 BOA, BEO. Dosya no: 3489, Gömlek no: 261603. H. 1327 M 18 / M. 9 Şubat 1909. 865 Derya D. Paşaoğlu, A.g.t., s. 253. 862 863 148 gösterdiğini Hariciye Nezareti’ne ait bir vesikadan yola çıkarak cevap vermek mümkündür. 1860 tarihinde Dersaadet’e gelen Çerkez ve Nogay muhacirler yukarıda bahsedilen durumla karşı karşıya kalmışlardır. Nitekim bu gibi problemlerle sık sık karşı karşıya gelen devlet yöneticileri, çözüm olarak göç eden muhacirlerin Rus tabiiyetini terk etmelerini yahut tekrar Rusya’ya geri dönmelerine izin vererek ellerindeki arazi ve evleri almak yöntemini benimsemiştir.866 Söz konusu problem muhacir göçünün olduğu her dönemde ortaya çıkmıştır. Kırım ahalisinden Abdülmümin ve Ceybullah Efendi’ler, aileleriyle birlikte 1903 senesinde Bursa’ya göç etmişlerdir. Bursa’da emlak ve arazi alımı arzusunda bulundukları bilinen bu muhacirlerin önünde önemli bir engel vardır. Nitekim Bursa’ya yerleşmek amacında olan Kırımlı muhacirler, iskân işlemlerinin bitişine kadar Rusya tabiiyetinde kalmak zorundaydılar.867 Rusya’dan kaçıp gelen muhacirlerden İzzeddin ve İsmail, aileleriyle beraber Bursa’daki hemşerilerinin yanına iskân edilmeyi amaçlamışlardır. Fakat gelen iki ailenin elinde ne pasaport vardı ne de Bursa’ya ulaşabilmişlerdir. Firaren geldikleri Osmanlı topraklarında Kırşehir’de tutulan Kazan’lı iki muhacir, aileleriyle birlikte sefalet içinde kalmışlardır. Artık konunun Ankara Vilayeti’nce halledilmesine çalışılmıştır. Ankara Vilayeti, 5 nüfustan oluşan bu iki ailenin kabulünü padişahın iradesine bırakmıştır. Padişahın iradesine göre, iki ailenin ellerinde pasaport olup olmadığının araştırılması, ileride Rusya tabiiyetinde bulunmayacaklarına ve Osmanlı vatandaşlığına geçeceklerine dair senet imzalattırılması şartıyla izin verilmiştir. Ayrıca Kazan muhacirlerinin nüfus idaresince kayıt altına alınarak kimlik verilmesi ve Ankara Vilayeti’nin münasip yerlerine yerleştirilmeleri uygun görülmüştür.868 5.5.5. Diğer Problemler Hüdavendigar Vilayeti’ne göç eden muhacirlerin yaşadığı problemlerden biri de kendilerine zamanında nüfus cüzdanı verilmemesidir. Bursa’nın Şeyh Bibli (Şible) mahallesine yerleştirilen Kırım muhacirlerine yerleştikten üç sene geçmesine rağmen hâlâ nüfus idaresinden kimlik cüzdanı verilmemiş ve bu durum muhacirler için sıkıntı BOA, İ.HR. Dosya no: 173, Gömlek no: 9438. H. 1276 C 18 / M. 12 Ocak 1860. BOA, DH.ŞFR. Dosya no: 313, Gömlek no: 50. H. 1321 C 26 / M. 19 Eylül 1903. 868 BOA, MV. Dosya no: 110, Gömlek no: 80. H. 1322 N 1 / M. 9 Kasım 1904. 866 867 149 oluşturmuştur.869 Nitekim muhacirler ellerinde kimliklerinin olmadığı durumlarda yevmiye yardımı alamamışlardır. Bu yüzden kimliğin olması önemlidir. Muhacirlerin, iskân edileceklere mahallere sevk edilirken aile ve akrabalarından ayrı düşmeleri, huzursuzluğa yol açmıştır. Söz konusu olayın birçok tezahürünü Bursa’da görmek mümkündür. Kırım’dan göç edip İstanbul’da misafir olarak bulunan Nogay muhacirlerinden Abdülgafur Efendi, yaşadığı sıkıntıyı Muhacirin Komisyonu’na arzuhalle bildirmiştir. Söz konusu vesikaya göre; İstanbul’dan Adana Vilayeti’ne sevk edilen Kırım muhacirleri içinde Abdülgafur Efendi’nin iki karındaşı da bulunmaktadır. Hâlbuki kendisiyle birlikte diğer karındaşları ve hemşerileri İstanbul’da kalmışlardır. Sonradan Bursa’nın Mihaliç kazasında iskân edildiklerini anlaşılan Abdülgafur Efendi’nin, Adana’ya gönderilen iki karındaşı vefat etmiş ve çocukları perişan durumda ortada kalmışlardır. İşte bu sebeple sahipsiz kalan karındaş çocuklarını Mihaliç’e yanına almak isteyen Abdulgafur Efendi, devlet yöneticilerinden izin verilmesini talep etmiştir. Netice olarak Sadaret makamından bu konuda izin çıkmış ve konu, Adana Mutasarrıfı’na gönderilerek söz konusu muhacire yardımcı olunulması gerektiği bildirilmiştir. 870 5.6. MUHACİRLERİN SEBEP OLDUĞU PROBLEMLER 5.6.1. Muhacirlerin İskân Arazilerini Terk Etmesi Görevlilerce iskân bölgelerine gönderilen muhacirlerden bazıları, gösterilen araziyi beğenmemiş ve bir takım sorunlar çıkarmışlardır. Devlet yöneticileri ise problemin ortadan kaldırılması için muhacirlere yeni çözüm önerileri sunmuştur. Muhacir kafileleri, devlet tarafından belirlenen arazilere iskân edilmelerine rağmen bulundukları arazileri terk etmişlerdir. Nitekim bu duruma yol açan etkenler iskân mahallinin havası, toprağının olumsuz şartlar taşıması ve akrabalarına uzak olması olmuştur. Örneğin Mihaliç kazasındaki padişah çiftliklerinde 200 haneden müteşekkil muhacir nüfusu yaşamaktadır. İçlerinden 110 hanesi 1879 senesinde Ahmed Hamdi Paşa tarafından bir takım sebeplerle başka yere yerleştirilmiştir. Ancak Mihaliç’ten göç ettirilen bu nüfusun içindeki bazı aileler birer ikişer olarak padişah çiftliklerine geri 869 870 BOA, DH.MKT. Dosya no: 1625, Gömlek no: 119. H. 1306 L 4 / M. 3 Haziran 1889. BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 463, Gömlek no: 67. H. 1277 N 19 / M. 31 Mart 1861. 150 dönerek yeniden yerleşmişlerdir. Söz konusu arazinin tarla sürmeye ve ziraata elverişli olması geri dönüşte başlıca etkeni oluşturmuştur. (14 Eylül 1879).871 Muhacirlerden, kendisine gösterilen yerleri beğenmeyip, civar arazileri kullanmaya kalkışanlar da olmuştur. Dolayısıyla bu durum arazinin asıl sahibiyle münakaşalara yol açmış ve devlet bu tür anlaşmazlıkları örnekte verildiği gibi güzellikle halletmeye çalışmıştır. Gelen şikâyet taleplerini inceleyip değerlendirdikten sonra hazinenin imkânı yettiğince problemleri çözme yoluna gitmiştir. Netice olarak ortada bir arazi işgali söz konusu ise, ya arazinin bedelini tapu sahibine ödenmiş ya da muhacirler başka yerlere nakledilmişlerdir. Bu konuyla ilgili vak’a 1888 tarihinde Durumtay köyünde yaşanmıştır. Köydeki tarım alanları muhacirler için yeterli olmamış ve muhacirler hem ziraat hem de hayvancılık yapmak üzere hükümetten arazi istemişlerdir. Buna mukabil muhacirler padişah arazisi olan Akdağ korusundan kendilerine köy teşkil edilmesini ve oraya yerleştirilmelerini talep etmişlerdir. Akdağ korusunda köy teşkil olur ise şimdi bulundukları ev ve tarlaları padişahın Mihaliç’teki çiftliğine terk edeceklerini söylemişlerdir. Hükümet ise bu talebin incelenmesini ve padişaha sunulmasından sonra cevaplanacağını muhacirlere bildirmiştir.872 Aynı şekilde muhacirlerin izinsiz yerleştikleri araziler de devlet için problem teşkil etmiştir. Çünkü devlet, gelen muhacirlerin belirlenen yerlere iskânı ve kontrol altında tutulmalarına önem vermiştir. Fakat bazen istediğini yapamayınca yeni çözüm yolları üretmiştir. Buna paralel olarak Mihaliç kazasında Arap Çiftliği adlı araziye yerleşmiş olan muhacirlerin, buradan çıkarılamamış olması, devletin muhacirlerin yerleştikleri araziyi kiralaması yoluyla çözüme kavuşturulmuştur. Böylelikle adı geçen çiftlik, senelik 16.000 kuruş bedel ile muhacirlere üç senelik kiralanmıştır. 873 5.6.2. Muhacirlerin Çevreye Zarar Vermeleri Muhacir iskânı neticesinde kaza, kasaba veya köylerde yerli ahali ile muhacirler arasında çeşitli problemler ortaya çıkmıştır. Devlet yöneticilerinin yüz binleri bulan göçler karşısında tedbirsiz kaldıkları düşünülürse, söz konusu çatışmaların yaşanmaması mümkün değildir. Öyle ki, büyük bir muhacir kafilesinin kısa sürede göç etmesi çeşitli problemlere yol açmıştır. Bu problemlerin giderilmesi için muhacirin komisyonları Zeynep D. Arabacı (ed.), A.g.e., s. 83. BOA, DH.MKT. Dosya no: 1524, Gömlek no: 25. H. 1305 Za 14 / M. 23 Temmuz 1888. 873 BOA, MV. Dosya no: 44, Gömlek no: 37. H. 1306 L 21 / M. 20 Haziran 1889. 871 872 151 kurulmuş, memurlar görevlendirilmiş fakat tüm yapılanlar, problemlerin bütününe çözüm olmamıştır. Bazen muhacirler arasından darp ve şiddete karışanlar da olmuştur. Bunlardan biri Kirmasti nahiyesinin Yamanlı köyünde yaşanmıştır. Yamanlı köyünde iskân edilmiş Tatar muhacirlerden Abdülhalim’in on iki yaşındaki oğlu Nurcemal, zorla kız kaçırmaya yeltenirken kızın yanında bulunan yengesini darp etmiştir. Olayın mahkemelik olması üzerine, Nurcemal bilerek şiddet uygulama ve ortadan kaldırma suçlarını işlediği için ceza kanunun 198’inci ve 19’uncu maddesi hükmünce 5 sene müddetle bulunduğu mahalde kürek cezasına çarptırılmıştır. Ayrıca kanun maddesi uyarınca, kendisinden 11 lira tahsil edilmesi kararı verilmiştir.874 Mihaliç kazasında teşkil olunan köy ve mahallelerdeki Tatar, Rumeli ve Çerkez muhacirlerin sicil durumlarını gösteren 1892 tarihli kayıtlardan yola çıkarak denilebilir ki; suç içeren olaylarda Tatar muhacirler diğer muhacirlere göre daha az yer almışlardır. Mihaliç’teki Tatar muhacirlerin birkaç köy hariç vukuatları yoktur.875 Söz konusu kayıt, Mihaliç kazasında yeni kurulmuş olan köyleri ve bu köylere kimlerin iskân edildiğini göstermesi bakımından önemlidir. Tablo göz önüne alındığında; Mihaliç’teki Tatar yerleşim yerleri Akçagömü (Okçugünü), Kazlıkonağı, Ovaesemen ve Makri ( Bakır) köyleridir. Bu köyler arasında suç olayı yaşanan tek köy Akçagömü (Okçugünü) köyüdür. Hırsızlık olayının yaşandığı köyde, 63 hanede 270 nüfus bulunmaktadır. Diğer köylerden Kazlıkonağı’nda 21 hanede 100 nüfus, Ovaesemen’de 36 hanede 183 nüfus ve son olarak Makri köyünde 51 hanede 251 nüfus muhacir bulunmaktadır. Makri köyü hariç diğer köylerdeki muhacirler, Rumeli muhacirleri ile karışık şekilde iskân edilmişlerdir. Rumeli muhacirlerinin göçü sonrası kurulan köylerden bazıları, Tatar-Nogay muhacirlerine de ev sahipliği yapmıştır. Nitekim Rumeli’den Bursa’ya gelen muhacirler arasında, 1853-1856 Kırım Savaşı sonrası Rumeli’ye göç eden Kırımlılar da vardır. Bu muhacirler nezaret gelen-giden defterlerine ve diğer vesikalara Rumeli’den geldikleri için aynı şekilde kaydedilmişlerdir. Tablodaki köylerden Güngörmez ve Bulgarköy buna örnek gösterilebilir. Güngörmez köyünün ahalisini oluşturan Kırım Tatarları 18771878 Osmanlı–Rus Savaşı sonrası Rumeli’den ayrılarak Bursa’ya gelmişlerdir. Muhtemelen 1880-1881 874 875 yıllarında da bu köyü kurmuşlardır. Aynı şekilde BOA, BEOAYN.d. Defter no: 879. s. 151. H. 1289 Ş 12 / M. 15 Ekim 1872. BOA, DH.MHC. Dosya no: 12, Gömlek no: 30. H. 1309 N 23 / M. 21 Nisan 1892. Tablo için bkz. Tablo-1. 152 Bulgarköy’deki Tatar-Nogay muhacirleri de 1877-1878 Osmanlı–Rus Savaşı sonrası gelmişlerdir. İşte bu sebeple 1880’lerde Dobruca bölgesinden gelen muhacirlerin Rumeli muhaciri adı altındaki Tatar muhacirler olması mümkündür. 876 1897 yılımda Kirmasti kazasının Torumbey (Durumtay) köyüne yerleştirilmekte olan muhacirler, Mihaliç kazasında yaşayan Akalcı Hatun’un Dünbe çiftliğindeki arazisini işgal ederek bir takım müdahalelerde bulunmuşlardır. Söz konusu durum, Mardirus adlı gayrimüslim bir Osmanlı vatandaşının şikâyetine yol açmıştır. Devlet yetkililerine ulaşan şikâyet üzerine olayın araştırılması ve bu haksız durumun ortadan kaldırılması emredilmiştir. Ayrıca olayın dikkatlice incelenmesi işi için 750 kuruş harcırahla vilayet kalem halifelerinden Hilmi ve nafıa kondüktörlerinden Ahmet Safvet Efendi’ler görevlendirilmiştir. Bunun yanı sıra hazırlanacak raporun Hüdavendigar Valisi’ne biran önce gönderilmesi de emredilmiştir.877 5.6.3. Muhacirlerin Ülkelerine Geri Dönme Teşebbüsleri Karşılaşılan sorunlar arasında Osmanlı Devleti için belki de en önemli problem muhacirlerin geri dönme çabaları olmuştur. Bu tür çabalara bazen izin verilirken bazen de engel olunmaya çalışılmıştır. Çözüm olarak ise asıl problemin altında neyin yattığı araştırılmaya çalışılmıştır. Nitekim muhacirlerin geri dönme sebeplerinden en sık karşılaşılanı, iskân alanlarını beğenmeme, gerekli veya istedikleri kadar yardımı alamama ve akraba yahut ailelerinden uzak mahallere iskân edilmiş olmaları etkili olmuştur. Osmanlı Devleti geri dönmek isteyenlerin iskân edilip edilmediğini ve ihtiyaçlarının karşılanıp karşılanmadığını araştırarak geri dönüşlerin önüne set çekmeye çalışmıştır. İçlerinden maddi olarak zor duruma düşmüş olanlara yevmiye tahsis ederek vazgeçirmekte başarılı olduğu gibi olmadığını da görmek mümkündür. Ayrıca geri dönmek amacıyla yola çıkmış muhacir kafilelerinin ikna yöntemiyle fikri değiştirilerek ve çeşitli olanaklar sağlanarak kalmaları sağlanmıştır.878 Bu konudaki ilk vak’aya 1860 yılında rastlanmaktadır. Nogay muhacirlerinden Bursa’da misafir olarak bulunan Zekeriyaoğlu Harun, bir zaman sonra Dobruca’daki akrabalarının yanına gitmek istediğini bir arzuhalle Muhacirin Komisyonu’na bildirmiştir. Komisyon, 7 hanede 42 nüfustan ibaret olan Nogay ailesine, Dobruca’da Hakan Kırımlı, Türkiye’deki Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 223-224. BOA, ZB. Dosya no: 101, Gömlek no: 20. H. 1314 L 26 / M. 30 Mart 1897. 878 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 475, Gömlek no: 31. H. 1277 Za 22 / M. 1 Haziran 1861. 876 877 153 boş arazi olmadığı gerekçesiyle izin vermemiştir. Bunun üzerine Zekeriyaoğlu Harun yol masraflarını kendi cebinden karşılayacağını ve Dobruca’da kendilerinin arazi bularak yerleşeceklerini bildirerek Muhacirin Komisyonu’ndan izin almıştır. 879 Bursa sancağında gerçekleşen bir başka geri dönüş olayında ise, Kırım’dan Bursa’ya yerleşmek amacıyla gelmiş olan 3 hanede 23 nüfustan oluşan muhacirlerin, Gemlik iskelesine gönderildiği belirtilmektedir. Fakat gelen bu muhacirler, aile ve akrabalarının Varna sancağına bağlı Köstence şehrinde yerleşmiş olduklarını ve bundan dolayı kendilerinin de bu tarafa yerleştirilmelerini talep etmişlerdir. Yol masraflarını kendi imkânlarından karşılayacaklarını bildiren bu muhacirin grubu, Bursa’dan araba ile gümrüğe ve gümrükten vapur ile Varna’ya gelinceye kadar 1.000 kuruş yol masrafı yapacaklarını belirtmiştiler. Ancak Kırımlı muhacirler, Bursa Valisi’nin Köstence’ye gitmesine izin vermemesi üzerine Muhacirin Komisyonu’na dilekçe göndermişlerdir.880 Muhacirler söz konusu arzuhalde, Bursa Valisi’nin olumsuz kararıyla birlikte çoluk çocuk gümrük meydanında perişan bir şekilde kaldıklarını ve Varna’ya gitmelerine izin verilmesini Muhacirin Komisyonu’ndan talep etmişlerdir. Neticede Sadaret’e ulaşan arzuhal üzerine çıkan yazıda, bu muhacirin grubunun taleplerinin uygun bulunduğu ve Köstence’ye nakillerinin Bursa Valisi, Köstence Kaymakamı ve muhacir iskân memuru miralay Nusret Bey’e bildirildiği cevabı çıkmıştır.881 Yine, Nisan 1861 tarihinde Bursa sancağının Hıyaf 882 isimli mahalline yerleştirilen 8 hanede 42 nüfus Nogay muhaciri, bir zaman sonra Köstence ve Dobruca taraflarına gitmişlerdir. Bursa’dan göç eden bu muhacirin kafilesinin masraflarının da kendileri tarafından ödenmesi kararı alınarak bu tür geri dönmelerin önü alınmak istenmiştir. 883 Bir başka olayda ise, Yenişehir kazasına göç eden Nogay muhacirlerinden Mahmud’un, geldiği yere geri dönmek istediği görülmektedir. Daha önce Varna sancağındaki Hacıoğlu Pazarcık kazasında yaşadığı öğrenilen muhacire, geri dönmesinin ancak iskân ve ulaşım masrafları talep etmemesi şartıyla olabileceği ve bunun yanı sıra zor durumda kalmayacak olmasının da nakil için önemli olduğu bildirilmiştir.884 Derya D. Paşaoğlu, A.g.t., s. 328. 9 Ağustos 1860. BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 442, Gömlek no: 67. H. 1277 C 3 / M. 17 Aralık 1860. 881 BOA, A.MKT.NZD. Dosya no: 335, Gömlek no: 31. H. 1277 C 27 / M. 10 Ocak 1861. 882 Bu yer ismi “Hanifi”, ”Hanif”, Hanyaf” şeklinde de okunabilmektedir. 883 BOA, A.MKT.NZD. Dosya no: 349, Gömlek no: 77. H. 1277 L 5 / M. 16 Nisan 1861. 884 BOA, BEOAYN.d. Defter no: 881. s. 179. H. 1290 S 24 / M. 23 Nisan 1873. 879 880 154 Netice olarak Osmanlı Devleti yöneticileri hazırladıkları talimatlarda, perişan halde Osmanlı Devleti’ne sığınan ve vatandaşlığına giren muhacirlere, birçok masrafta bulunulduğundan geri dönmelerine engel olunması, izin verilmemesi ve geri dönmek fikrinde olan muhacirlerin bu düşünceden vazgeçirilerek bulunduğu yerde yerleştirilmesi gerektiği üzerinde önemle durmuştur.885 Bu düşüncenin altında yatan önemli sebeplerden birisi, İslam ülkesine göç eden bir Müslüman muhacirin, tekrar Hıristiyan bir ülkenin himayesi altına girmesinin devlet-i İslamiyenin namusuna halel getirecek olmasından kaynaklanmıştır. Ayrıca İslam dünyasının halifesi konumunda olan Osmanlı Devleti bu etkisini XIX. yüzyılda daha fazla göstermeye çalışmıştır. Hele de bu tür geri dönüşlerin yaşanması, Hıristiyan dünyasına karşı dış politikada olumsuz bir imaj ortaya çıkarmış olacaktır.886 885 886 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 422, Gömlek no: 46. H. 1277 S 5 / M. 23 Ağustos 1860 Derya D. Paşaoğlu, A.g.t., s. 294. 155 ALTINCI BÖLÜM CUMHURİYET DÖNEMİ BURSA ŞEHRİNDE KIRIM TÜRKLERİ 6.1. GÜNÜMÜZDE KIRIM TÜRKLERİNİN YERLEŞİM YERLERİ 6.1.1. Merkez Mahalleler Günümüzde Bursa merkez ilçelerinde yaşayan Tatar muhacir torunları hakkında genel olarak şunları söylemek mümkündür. Bursa merkez ilçelerinde bulunan mahallelerin birçoğunda günümüzde az da olsa muhacir torunları yaşamaktadır. İhsaniye mahallesinde Şavkay ailesi, Kübük ailesi, Altay ailesi, Tarar ailesi, Oto ailesi, Giraylar ailesi, Kırgız aileleri oturmaktadır. Ayrıca Alacahırka mahallesi, Namazgâh mahallesi, Vefikiye mahallesinde ve Mollaarap’ta da Kırım’dan göç etmiş Tatar muhacir nesli vardır. 887 Bunlardan başka Şeyh Şible mahallesinde artık Tatar muhacir kalmamıştır. Merkezde bulunan Tatar muhacir torunları, geçmişleri hakkında daha fazla malumata sahiptirler. Ayrıca Kırım’ın tarih, kültür ve milli davasına maddi ve manevi olarak sahip çıkmaktadırlar. Merkezdekiler, Tatarcayı bilmekte ve akrabalarının bulunduğu Kırım ve Romanya’ya ziyarete gitmektedirler. Merkezdeki Tatarlar bizzat derneğin faaliyetlerine aktif olarak katılmakta ve burs, kurban, bayram, başkanlık seçimi, gezi, resmi ve dini günlerde bir araya gelmektedirler. 6.1.2. Karacabey Köyleri Günümüzde Karacabey köylerinde yaşayan Tatar muhacir torunları hakkında genel olarak şunları söylemek mümkündür. Canbali mahallesi, Bey köyü, Bakırköy, Dümberez ve Ovaesemen köylerinde Tatar muhacirler hâlâ az da olsa yaşamaktadır.888 Şükrü Öner, - Bursa Tüm Tatar Türkleri Dernek Başkanı- “Bursa’da Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 19 Aralık 2013. 888 Kazım Canbek, -Bursa Kırım Türkleri Dernek Üyesi- “Bursa’da Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 18 Aralık 2013. 887 156 Bakırköy’ün nüfusunun %50’si Tatar muhacir kökenlidir. Köyün geneli Tatarcayı anlayabilmekte fakat konuşamamaktadır. Yeni nesillerde kültürel devamlılık olmadığı ve göçün köy nüfusunu azalttığı görülmektedir. Bu köyde 1980’lere kadar kız-alıp verme âdeti yoktur. Fakat bu tarihten sonra, söz konusu adet son bulmuş ve köyde karışık evlilikler artmıştır. Köylerde Kırım Tatar geleneği sadece yemek kültüründe devam etmiş olup, eski örf adetler unutulmaya yüz tutmuştur. Genelde yemek adetleri yemeklerden de hamur ürünleri olan çibörek ve göbete kültürü devam etmektedir. Köyde yaşayan Tatarların, Kırım ve Köstence menşeli oldukları görülmektedir. Bursa merkezdeki dernek faaliyetlerine, genel olarak bir katılım yoktur. Muhacir köylerinin ekonomisi tamamen tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Ziyaret ettiğimiz köylerdeki Tatar Türklerinden bazıları nereden göç ettiklerini bilmemektedirler. Genelde köyler saf Tatar yerleşimi olmayıp, öncesinde ve sonrasında yerleşen Arnavut, Çerkez, Bulgaristan muhaciri, Yunanistan mübadili ve Anadolu’lu göçmenlere ev sahipliği yapmaktadır. Bundan ayrı günümüzde İsmetpaşa’da Tatar muhacir varlığı kalmadığı anlaşılmaktadır. Köyde Bulgaristan muhaciri vardır. 150 hanelik köyde tarım ve hayvancılık yapılmaktadır. Tarım ürünleri olarak mısır, pancar, domates, ceviz, elma ve zeytincilik yapılmaktadır. Yine İsmetpaşa köyüne komşu olan Akhisar köyünde de Kırım muhacirinin kalmadığını görmek mümkündür.889 6.1.3. Mustafakemalpaşa Köyleri Günümüzde Mustafakemalpaşa köylerinde yaşayan Tatar muhacir torunları hakkında genel olarak şunları söylemek mümkündür. Günümüzde muhacir torunları, Tatarcayı anlamakta fakat konuşamamaktadır. Ali Başak, -İsmetpaşa Köyü Sakinlerinden- “ Karacabey İlçesi Köylerinde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 22 Ocak 2014. Akhisar köyüne 1867 yılında Kırım muhaciri iskân edilmiştir. Bu muhacirlerin günümüzde kalmadığı görülmektedir. BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4; Bunun yanı sıra Tatar muhacirlerin yerleşmiş olduğu diğer bir köy, eski adıyla Kelesen yeni adıyla İsmetpaşa köyüdür. İsmetpaşa köyünde Tatar muhacir olduğunu belirten sadece bir kaynak bulunmaktadır. Bu kaynakta, Kelesen köyüne Türk, Çerkez, Tatar hatta 18771878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra Rumeli’den kovulan Çingeneler doluşmuştur şeklinde bir ifade bulunmaktadır. Hüseyin Mevsim (hzl.), A.g.e., s. 41. 889 157 Muhacir köylerinin ekonomisi tamamen tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Köyün gençleri iş ve evlilik sebepleriyle köyden ayrılmaktadırlar. Ziyaret ettiğimiz köylerdeki Tatar Türklerinden bazıları nereden göç ettiklerini bilmemektedirler. Bursa merkezdeki dernek faaliyetlerine, genel olarak bir katılım yoktur. Köylerde Kırım Tatar geleneği sadece yemek kültüründe devam etmiş olup ve eski örf adetler unutulmaya yüz tutmuştur. 6.2. SOSYAL HAYAT890 Bursa’ya göç eden Kırım Tatar muhacirleri yerleşmelerinin hemen sonrasında çeşitli sıkıntılar yaşamış ve bu durum uzun süre muhacirlerin hafızasında olumlu yahut olumsuz izler bırakmıştır. Özellikle II. Abdülhamit Han zamanındaki göçmen politikasına göre, Rumeli’den, Kırım’dan ve Kafkaslardan göç eden muhacirler ikişer hane şeklinde yerleştirildiği için muhacirler zamanla kimliklerini kaybetmişlerdir. Ama toplu olarak yerleştirilen yerlerde bu durum oluşmamış aksine kültürel birikimlerini devam ettirmişlerdir. Bursa şehrinde de süreç bu şekilde olmuştur. Köylere yerleştirilen muhacirlerin ikinci ve üçüncü nesile kalmadan kimliklerini koruyamadıkları ifade edilmektedir. Kız alıp-verme yoluyla veya yerli ahalinin etkisiyle, zamanla Kırım Tatar gelenek ve görenekleri unutulmaya yüz tutmuştur. Kırım Tatar Türkleri, 1960’lı yılların ortalarına doğru yerli halkla çeşitli problemler yaşamışlardır. En önemli sorun iletişimi sağlayan dil problemidir. Yani konuşmuş oldukları Kıpçak Türkçesi veya Kırım Tatarcası idi. Örneğin Kırım muhacirleri, merkeze alışverişe indiklerinde burada kendileriyle alay edilmiş ve zaman zaman dışlanmışlardır. Ama 1950’li yıllardan itibaren çok partili sisteme geçişle birlikte muhacirler ekonomik olarak Bursa şehrinde güçlenmeye başlamışlardır. 1960’lı yıllardan itibaren de şehrin hızla sanayileşmeye başlaması süreç içerisinde Kırım muhacirlerinin kimlik, örf, adet ve geleneklerinde zayıflamaya yol açmıştır. Örneğin Bugün Bursa’da 50 nüfus Kırım Tatarı varsa en az bunlardan 45’i Kırım’ın neresinden geldiklerini gösterememektedir. Dil tamamen unutulmaya yüz tutmuştur. Ekonomisi belli bir seviyeye gelen insanlar, Uludağ eteğindeki mahallelerden Bursa merkeze taşınmışlardır. Mesela bu sebeple Mecidiye mahallesinde 1 hane bile Kırım Tatar 890 İ. Adnan Süyen, A.g.g. 158 muhaciri kalmamıştır. Süyen ailesi, Kayhan mahallesinde otururken bir süre sonra Setbaşına taşınmıştır. Adnan Süyen’in çocukluğunda Kayhan mahallesi esnafının %50’si yahut %60’ı Kırım Tatarı idi. Bu muhacirlere ne oldu? Bursa’nın kereste ihtiyacı Kayhan mahallesindeki depolardan karşılanmıştır. Nitekim şehir nüfusunun zamanla artması üzerine ticaret nedeniyle nüfus şehrin başka yerlerine taşınmıştır. Yine çocuklarının esnaflığı devam ettirmemesi nedeniyle burada Kırım muhacir nüfusu azalmıştır. Kayhan mahallesinde Tatar muhacir nüfusunun işsizlikten dolayı azaldığı belirtilmektedir. Örneğin Vefikiye, Yeni mahalle ve Çukur mahalleden elinde keser ve sırtında ipiyle Kayhan mahallesine çalışmak için Tatar muhacirler gelmiştir. Öyle ki, Kayhan mahallesi o dönemde Bursa’nın önemli bir alışveriş merkezi mahiyetindedir. Öte yandan Bursa’daki muhacir köylerinden ve mahallerinden bazıları bugün binlerce nüfusa sahip bir yerleşim yeri olmuştur. Örneğin Kite bugün on binlerce nüfusa sahip Ürünlü mahallesi olarak varlığına devam ettirmektedir. Kırım Tatarlarının çok önemli bir özelliği vardır. Bulunmuş oldukları topraklara ve topluma çok çabuk adapte olabilmektedirler. Bu esasında Türk soylu toplulukların genel özelliğidir. Bizim Kırım Tatarları da Bursa’ya göç ettiklerinde zaman içerisinde özellikle 1960’lı yıllardan itibaren kültürel ve kimliksel olarak kayba uğramışlardır. Yaşanılan kaybın, göç sonrası oluşan yeni durumdan kaynaklandığını söylemek mümkündür. Yani geçim sıkıntısı, barınak ihtiyacı, yerli halkın muhacirlere bakış açısı ve zorluk çıkarması, dilin özellikle de 1960’lı yıllardan önce konuşuluyorken bundan sonra unutulmasına sebep olmuştur. Nitekim ailenin büyükleri vefat ettikten sonra ve komşular içinde Kırım Tatarı kalmaması nedeniyle dil unutulmuştur. Bursa’da merkez ilçelerindeki Kırım Tatarları örf adet ve milli oyunlar açısından pek fazla bir şey hatırlamamaktadır. Fakat orta yaş grupları ve gençlerden meraklı olanlar milli aş, yani yemekler konusunda canlılığı devam ettirmektedirler. Bu da anadan nineden kalma bilgiye dayanmaktadır. Ama eskiden 10 çeşit milli Tatar yemeği varken şimdi çiğbörek dışında pek fazla bir şey yapılmamaktadır. Bunun haricinde hamur işleri ve et ürünleriyle yapılan yemekler vardır. Yine günümüzde sanayileşme ile birlikte çevre illerden Kırım Tatar aileleri Bursa’ya gelip yerleşmiştir. Bunların çoğu, otomobil fabrikalarının kurulması üzerine Ankara’ya bağlı Polatlı ilçesinden, Eskişehir’den, Konya ve civarından Amasya ve 159 Samsun’dandır. Ağırlıklı olarak Polatlı ilçesinden gelmişlerdir. İlk zamanlarda mekân olarak daha önce Kırım göçlerinin yaşandığı Yeni mahalle vesair Tatar mahallelerine yerleşmişlerdir. Nitekim zamanla ekonomik durumun iyileşmesi bu Tatarların da şehrin merkezi yerlerine taşınmasında etkili olmuştur. Bursa’da yaşayan Kırım Tatarlarının bir kısmı tamamen milli aidiyetlerini kaybetmişlerdir. Bunlardan bazıları dedem Tatardı biraz daha yaşlıcası babam Tatarmış şeklinde kimliklerini ifade etmektedirler. Yani bu kişilerdeki milli duygular çok zayıflamış vaziyettedir. Bugün Bursa’da dil ve kültürel yapı Ankara Polatlı’dan gelen Kırım Tatarlarında daha kuvvetlidir.891 1940’lı yaşlardan itibaren olan nesiller arasında Tatarca daha iyi konuşulmaktadır. Yine Bursa’daki Kırım Tatarlarının ekonomik durumu büyük oranda iyi olup Kırım Tatarları arasında işsizlik oranı çok düşüktür. Bursa’daki Kırım Tatarlarında aile yapısı çok kuvvetlidir. Dini bakımından hepsi Müslüman ve Hanefi mezhebine mensupturlar. Bunların yanı sıra Adnan Bey’in çocukluğunda, mahallede büyüklere büyük saygı gösterilirdi. Ayrıca akrabalık ilişkileri çok daha kuvvetliydi. Yine mahallede komşu olunan ev, akraba olarak kabul edildiği için buradan kız alınmaz yahut kız verilmezdi. Bu bugünde devam etmektedir. Netice olarak Bursa’daki Kırım Tatarlarında akraba evliliği yoktur. Günümüzde Bursa’da iki tür Tatar muhacir mevcuttur. Birincisi Kırım’dan göç ederek doğrudan Bursa’ya gelen, diğeri ülkenin çeşitli yerlerine yerleştirilmiş ve ekonomik nedenlerden dolayı Bursa’ya göç etmiş Tatarlardır. Ülke içinden gelen Kırım Tatarları arasında dil ve kültürel öğeler yaşamaktayken Bursa’ya Kırım’dan doğrudan göç etmiş Tatarlarda bu durum aksi yöndedir. Bursa’da 50 yaşından yukarı olanlarda Kırım Türkçesi unutulmuştur. Bursa Kırım Tatarlarında eğitim seviyesi çok yüksek ve aileler üniversite eğitimine önem vermektedir. Derneğe üye olan Kırım Tatar muhacir çocuklarının neredeyse tamamı üniversite eğitimi almış veya devam etmektedir. Kırım Tatarlarında karışık evlilikler büyük oranda artmıştır. Muhacir çocuklarının eğitimleri ve dışarıda bulunmaları sebebiyle karışık evlilikler çok fazladır. Bircan ailesi, Ankara Polatlı’dan ayrılıp 2008 yılında Bursa Yeni mahalleye yerleşmiştir. Dedeleri Kırım’dan 1860’yıllarda göç etmiş muhacirlerdendir. 891 160 Günümüzde düğünler modern manada yapılmaktadır. Son zamanlarda kına gecelerinde milli kıyafetler giyildiği de görülmektedir. Örf adet gelenekler büyük oranda unutulmuştur. Ayrıca milli bir oyun olan kaytarma, Türkiye’deki Kırım Tatarlarının %95’inde bilinmemektedir. Öte yandan Bursa’da Kırım Tatar muhacirler dernek çatısı altında toplanmaya çalışmaktadır. Bayramlar bir araya gelmek için önemli günlerden birini teşkil etmektedir. Fakat zamanla bayramlaşmaya katılan Tatarların azaldığı da bir gerçektir. 6.3. MUHACİRLERİN BURSA’YA KATKISI892 1860’ta Kırım’dan 1880’de Dobruca üzerinden Osmanlı Devleti’ne büyük göçler yaşanmıştır. O günkü Osmanlı teknolojisiyle muhacirlerin göç etmiş olduğu ülkelerdeki teknolojiler arasında çok büyük farklar vardır. Osmanlı toplumu o zamana kadar öküzle tarla sürerken, muhacirler bulundukları bölgelere demirden pullukları getirmişlerdir. Kağnı arabasıyla (öküz arabası) mahsulünü taşıyan köylülere, muhacirler at arabasını getirmişlerdir. Tatar arabasını Anadolu’ya Kırım Tatarları getirmiştir. Bursa’da karosercilik 893 sanayinin ortaya çıkmasında ve gelişmesinde Kırım Tatar muhacirlerinin önayak olduğu herkesçe bilinen bir gerçektir. Öyle ki, göç eden Kırım Tatarlarının bir önceki meslekleri de Tatar arabaları yapmalarıdır. Bursa’da karoser ustalarının çoğu Kırım Tatarıdır. Bunların haricinde Kırım Tatar muhacirlerden bazıları bugün Türkiye’nin önemli turizm, gıda ve ticaret şirketlerine sahip kişilerini oluşturmaktadır. 6.4. KIRIM MİLLİ DAVASINDA BURSA TATARLARI Bursa’ya göç etmiş Kırım Tatar muhacirler ve sonraki nesillerinden Kırım Tatarlarının milli davasına hizmet eden birçok insan yetişmiştir. Bu isimlerden bazıları daha aktif bir çalışma içinde olmuşlardır. Bu kişiler İbrahim Şükrü Otar, İsmail Otar ve Sabri Arıkan’dır. İbrahim Şükrü Otar 26 Nisan 1913’te Bursa’da doğmuştur. Kırım’ın Bahçesaray civarından Türkiye’ye göç ederek Bursa’ya yerleşen bir ailenin çocuğudur. İlk ve ortaokulu Bursa’da okuduktan sonra İstanbul’da ticaret lisesini bitirmiştir. 1934-1939 yılları arasında Varşova’da hukuk fakültesinde okumuş, fakat II. Dünya Savaşı’nın başlaması üzerine tahsilini tamamlayamamış ve İstanbul’da hukuk tahsili ile birlikte İ. Adnan Süyen, A.g.g. Kendi başına ve belirli bir süre içerisinde, otobüs, midibüs ve minibüslerde şase örme, iskelet çatma, iskeleti saçla kaplama, aksesuar montajı yapma, hasarlı kısımları sökme ve onarma bilgi ve becerisine sahip nitelikli kişidir. 892 893 161 yüksek iktisat ve ticaret okulunu bitirmiştir. Serbest avukat olarak hayatını kazanırken Cafer Seydahmet Kırımer’in en yakın siyasi çalışma arkadaşlarının arasında yer almış ve ömrünün sonuna kadar milli meselelerle alakasını devam ettirmiş 18 Şubat 1986 tarihinde de İstanbul’da vefat etmiştir.894 İsmail Otar, 1 Ekim 1911 yılında Bursa’da doğmuştur. Ailesi Kırım’dan göç edip Bursa’ya yerleşmiştir. İlkokuldan sonra Bursa Lisesi orta kısmını bitirmiştir. İstanbul Ticaret Lisesini 1929 yılında tamamladıktan sonra girdiği İstanbul Yüksek İktisat ve Ticaret Okulu’ndan da 1935’te mezun olmuştur. Kısa bir süre devlet memurluğu yaptıktan sonra serbest olarak çalışmıştır. Özel işi yanında milli çalışmalara da zaman ayırmış Kırımer’in en yakın mesai arkadaşları arasında bulunmuştur. Hakkında yapılan yüksek lisans tezinde ekseriyetle siyasi çalışmaları dışındaki faaliyetleri ele alınmıştır. 895 Sabri Arıkan, 1911 yılında Bursa’da Kırım’dan göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. İlkokulu Bursa ve İstanbul’da, ortaokulu Kadıköy’de okumuştur. Sultanahmet Ticaret Lisesi’ni bitirdikten sonra yüksek tahsilini Polonya’nın Ponzan Üniversitesi ekonomi bölümünde 1939 senesinde tamamlamıştır.1939-1942 yıllarında yedek subay olarak askerlik hizmetini yapmıştır. 1942 yılında Toprak Mahsulleri Ofisi İstanbul şubesinde başladığı memuriyetini 1966’da aynı şubenin müdürü olarak bitirmiştir. Bundan sonra emekli olan Sabri Arıkan ticari faaliyetlerde bulunmuştur. Gençlik yıllarından itibaren milli meselelere alaka duymuş C. S. Kırımer’in etrafında yer alan Sabri Arıkan’ın, milli meselelere dayalı çok sayıda makalesi neşredilmiştir. 896 6.5. BURSA’DAKİ KIRIM TATAR TÜRKLERİ DERNEKLERİ VE FAALİYETLERİ Türkiye’nin birçok şehrinde olduğu gibi Bursa’da da Kırım Türkleri’nin milli davasına ve birlik beraberliğine sahip çıkan Tatar dernekleri vardır. Günümüzde Bursa’da Kırım Türklerini temsil eden iki adet dernek vardır. Bunların ilki 1988 yılında kurulan Kırım Türkleri Derneği Bursa Şubesi’dir. Diğeri ise 2005 yılında kurulan Tüm Tatar Türkleri Sosyal ve Kültürel Yardımlaşma Cemiyeti’dir. İsmail Otar, Ömer Özcan (hzl.), Cafer Seydahmet Kırımer’in Günlüğü, Polatlı Kırım Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği, Ankara 2003, s. 1. 895 İsmail Otar, Ömer Özcan (hzl.), A.g.e., s. 10. Hakkında yapılan tez için bkz. Sema Demirkıran, Bir Türk Münevveri, İsmail Otar Bey Hayatı ve Faaliyeti, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü,Yüksek Lisans Tezi İstanbul 1998. 896 İsmail Otar, Ömer Özcan (hzl.), Aynı yer. 894 162 6.5.1. Bursa Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Bursa’da ilk Türk-Tatar sivil toplum kuruluşu, 1988 yılında kurulmuş olan Bursa Kırım Türkleri Derneği’dir. Derneğin kuruluş aşamasında Nail Yenice, Ferruh Ulukardeşler, Sami Evkuran, İbrahim Ertan, İsmail Adnan Süyen, Adnan Kırımlı, Esat Sacit Take ve Sezer Konu yer almışlardır. Derneğin tüzük yazımında dönemin İstanbul Kırım Türkleri Derneği yöneticilerinin büyük katkısı olmuştur. Resmi olarak 6 Mayıs 1988 tarihinde Bursa’da kurulan bu derneğin kurucu yönetim kurulu üyeleri; Başkan Mesut K.Kırgız, Nail Yenice, Nazif Makas, Zekeriya Yıldırım, İsmail Adnan Süyen, Ferruh Ulukardeşler ve Sami Evkuran’dan oluşmaktadır. 897 Derneğin daha sonraki başkanları ise şunlardır; Mesut K. Kırgız (19881992), Esat Sacit Teke (1992-1994), İsmail Adnan Süyen (1998-2014) ve Yunus Güneri (2014 - ). 6.5.1.1. Dernek Faaliyetleri 898 Türkiye’nin en aktif Kırım Türkleri derneklerinden birisi olan Bursa Kırım Türkleri Derneği’nin kuruluş amacı, Bursa’da yaşayan Kırım Tatarlarının örf adet ve geleneklerini korumak ve devam ettirmektir. Derneğin faaliyetlerinden ilki Kırım Türklerinin kültürel birikimlerini yaşatma çabalarıdır. Atalardan kalan Tepreç şenlikleri her sene genelde Mayıs ayının son pazarı veya Haziran’ın ilk pazarı yapılmaktadır.899 Tepreç şenliğinin yapılma geleneği büyüklerden kalmamış daha sonraki nesil bunu devam ettirmiştir. Nitekim dedeleri bu kültürü devam ettirmemiş onun yerine bahar ayına girişte yapılan Hıdrellez Bayramı’nı kutlamışlardır. Tepreç şenlikleri Anadolu’da bazı yerlerdeki Kırım Tatarlarında hâlâ Tepreç olarak değil, Hıdrellez olarak yaşanmaktadır. Bursa’daki dernek, Tepreç şenlikleri900 haricinde Kırım Tatarlarının müzik ve folklorunu Bursa’da yaşayan halka aktarmak amacıyla konserler ve konferanslar düzenlenmektedir. 901 Mesela 2013 senesinin Mart ayında gerçekleştirilmiş olan bir Hacı Murat Arabacı, Türk Tarihi ve Kültürü Açısından Türkiye’de Bulunan Kırım Dernek ve Vakıflarının Önemi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, İstanbul 2006, s. 118. 898 İ. Adnan Süyen, A.g.g. 899 “Tepreç Şenlikleri”, Kalgay Dergisi, S. 52, (2009), s. 32-33; “Tepreç Şenlikleri”, Kalgay Dergisi, S. 48, (2008), s. 32-33. 900 Kırım’da Tepreç olarak adlandırılan bu gelenek, Türkiye ve Romanya Tatarlarında Tepreş olarak ifade edilmektedir. Baharın gelişiyle ekinlerin toprakta baş göstermesi de halk arasında ekinler tepreşi olarak adlandırılmaktadır. Bu gelenek doğrultusunda, Mayıs ayının gelişiyle birlikte köy halkı çayırlık, ormanlık bir mahalde toplanır ve orada çeşitli eğlenceler yaparlardı. 901 Süleyman Gence, “Zera Bekirova: Bursa ve Bandırma Konferansları”, Kalgay Dergisi, S. 50, (2008). 897 163 konser vardır. 700 kişilik salonda yapılan konsere, 1000 kişinin katıldığı dikkate alındığında yoğun bir katılımın olduğunu görmek mümkündür. Hatta iki saatlik konser üç saatten fazla süren bir konser haline gelmiş ve çok yoğun bir ilgi görmüştür. Ayrıca Bursa’daki Kırım Tatarlarının desteğiyle, Kırım’ın doğusundaki İslam Terek (Kirovskoye) bölgesi Küleç Meçit (Novopokrovka) köyüne 2013 yılında cami inşası başlatılmıştır. 902 Yapılan bir başka faaliyet ise Kırım’da kurban kesim çalışmalarıdır. Dernek üyeleri ve Bursa’lı bağışçıların katkılarıyla, her sene Kırım’ın çeşitli şehirlerinde Kurban kesimi gerçekleştirilip ihtiyaç sahibi Kırımlılara dağıtılmaktadır. 2007 yılında Kerç şehrinde yapılan Kurban kesimi, 2012 yılında Kefe şehrinde gerçekleştirilmiştir.903 Onlar için Türkiye ne ifade etmektedir? Dedelerinin ak toprak olarak nitelediği bu topraklar, Türkiye’de yaşayan bütün Kırım Tatarları için vatan olarak görülmektedir. Kırımla niye ilgilenmekteler? Çünkü Kırım, dedelerimizin geldikleri vatan topraklarıdır. Kırım’ın önemini belirten önemli bir söz vardır. Genç Türkiye Cumhuriyeti için güneyde Kıbrıs, kuzeyde Kırım vazgeçilmez iki önemli stratejik noktadır cevabı verilmektedir. Bursa’da yaşayan Kırım Tatarları, Müslüman ve Hanefi mezhebine bağlıdırlar. 1980 yılından sonra televizyon teknolojisinin toplum hayatına girmesiyle yol açtığı muhabbetsizlik ortamı tüm toplumu etkilediği gibi Kırım Tatarlarının da artık bir araya gelmelerini engel teşkil etmiştir. 1990’lı yıllarda televizyon olmasına rağmen derneklerde haftanın bir günü toplanılmış ve sohbet edilmiştir. Dolayısıyla bu durum insanlar arasındaki ilişkileri zayıflatmıştır. Dernek Bursa’da bir etkinlik yaptığı zaman kapalı salonun tamamı dolmaktadır. Yine Bursa’da bir etkinlik gerçekleştirileceği zaman veya ölen bir kişi hakkında bilgi verileceği zaman e-posta veya kısa mesaj yoluyla dernek üyeleri bilgilendirilmektedir. 1997 tarihinde Kırım'dan Türkiye’ye Türkiye Türkçesi ve daha sonra üniversite eğitimi görmek üzere 50 Kırım Türk'ü öğrenci gelmiştir. Gelen bu öğrencilerden 22'si Bursa’da ilk olarak dil, sonra da üniversite eğitimi almak üzere, yurtlara yerleştirilmişlerdir. Öğrenciler okul ve yurt dışındaki vakitlerini dernek binasında ders çalışıp, televizyon seyredip, folklor çalışması yaparak geçirmektedirler. Kız öğrenciler Bursa’dan Kırım İslamterek’e Cami yaptırılıyor, 2013, http://www.kirimderneği.org.tr/sdetay.asp?did=356,0,a (24 Aralık 2013). 903 “20 Aralık 2007 Kırım’da Kurban Bayramı”, Kalgay Dergisi, S. 47, (2008), s. 6-7; “2012 Yılı Kırım’da Kurban Bayramı”, Kalgay Dergisi, S. 66, (2012), s. 30-31. 902 164 Cumartesi günleri Bursa'da ikamet eden Kırım Türk’ü ailelerin evlerine misafir giderek onlarla tanışıp, kaynaşmaktadırlar. Bu ziyaretler aradaki bağların kopukluğunu gidermek açısından çok mühim görülmektedir. Öğrencilere dernek binasında öğle ve akşam yemeği verilmektedir. Ayrıca Bursa'da okuyan üniversite öğrencileri ile birlikte TÖMER'de okuyan öğrenciler de dâhil olmak üzere toplam 37 öğrenciye her ay maddi yardım yapılmaktadır.904 Dernek maddi kaynağını büyük oranda dernek çevresindeki üyelerden sağlamaktadır. Bursa’daki Kırım Türkleri derneğinin yapmış olduğu çok önemli bir faaliyet vardır. Bu da insana yatırım yapılmış olmasıdır. 20 sene önce başlayan ve 18 sene faal olan bir proje sayesinde Türkiye’ye gelen Kırım Tatar öğrencilerden 550 tanesi TÖMER eğitimi almak üzere Bursa’ya gelmişlerdir. Ve bu öğrencilerin tamamına dernek çatısı altında yardımcı olunmaya çalışılmış ve günde bir öğün sıcak yemek verilmiştir. Tabi bu 550 öğrenci 20 yıllık süreç içerisinde Bursa’da bulunmuştur ve her biri 10-11 ay gibi bir süre ile Bursa’da kalmışlardır. İlk öğrencilerden daha yeni yeni dönüşüm sağlanmaya başlandığı ve ilk gelen öğrencilerin bugün 35 yaşına geldiği belirtilmiştir. Mesela Bursa Uludağ Üniversitesi’nde sosyoloji eğitimi alan ve İstanbul’daki Marmara Üniversitesi’nde yüksek lisans yapmış Kırımlı bir öğrenci, bugün Kırım Milli Özerk Cumhuriyeti Başbakanının Özel Kalem Müdürlüğü’nü yapmaktadır. Nitekim tüm öğrencilerden geri kazanım yaşanmamıştır. Ama bu sayının %10’u geri dönmüş olsa bile bu Kırım için çok önemli bir yatırım olduğu düşünülmektedir. Derneğin eğitim programı çerçevesinde ilgilendiği öğrencilerden 1985 doğumlu Dilaver Matakhov; dernek faaliyetleri, gelen öğrencilerin sorunları ve mezuniyet sonrası durumları hakkında şunları söylemektedir.905 1944 sürgününde Özbekistan’a sürülen Kırım Tatar kafilesi arasında yer alan Matakhov ailesi, günümüzde Kırım’ın Krasnogvardeyskoye (Kurman) rayonunda yaşamaktadır. Aile ancak 1990 yılında vatanlarına dönebilmiştir. İlk olarak Dilaver Bey’in abisi eğitim amacıyla 1996 yılında Türkiye’ye gelmiş ve Eskişehir’de üniversiteye kayıt olmuştur. “Kırım’dan yeni öğrenciler geldi”, Kalgay Dergisi, S. 5, (1997), s. 8. Dilaver Matakhov, -Bursa Kırım Türkleri Derneği’nin İlgilendiği Kırımlı Öğrencilerden- “Bursa Kırım Türkleri Derneği’nin Kırımlı Öğrencilerle İlgili Faaliyetleri” konulu görüşme, Bursa: 26 Ocak 2014. 904 905 165 2003 yılında ise Dilaver Matakhov, Bursa’ya gelerek Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde eğitimine başlamıştır. 2003 yılında Dilaver Bey’le birlikte Kırım’dan 2627 öğrenci daha Bursa’ya gelerek eğitimine başlamıştır. Okulunu bitiren Kırımlı öğrenciler genelde Türkiye’de kalmaktadır. Burada evlenen veya iş hayatına başlayanlar olmuştur. Kendisi de Bursa’da çalışmaya başlayan Matakhov, 2003 yılında Bursa’ya gelen Kırımlı kızların altısından, dördünün Türkiye’de kaldığını ve bunlardan üçünün Türkiye’den evlenirken, 1’inin de Kırım Tatarıyla evlendiğini ifade etmektedir. Kalan 18 kişide Kırım’a dönmüş ve oradaki işsizlikten dolayı onlarda çeşitli ülkelere çalışmak amacıyla gitmişlerdir. Dilaver Bey, Kırım’da Türk lisesinde okuduğu için Türkiye Türkçesini çok iyi bilmektedir. Ayrıca ana dili olan Tatarca haricinde Türkçe, Rusça, İngilizce ve Almanca bildiği diğer yabancı dillerdir. Üniversite dönemi boyunca Kırımlı öğrencilerin daha çok birlikte hareket ettiklerini ve diğer arkadaşlarıyla kültürel farklılık nedeniyle iletişim sıkıntısı yaşadıklarını ifade etmektedir. Kırım’dan Bursa’ya gelen öğrencilere Kırım Türkleri Bursa Şubesi Derneği vasıtayla burs desteği sağlanmakta ve eğitim dönemi boyunca 10-11 ay dernek binasında öğlen ve akşam olmak üzere iki öğün yemek verilmektedir. Diğer yandan eğitim için gelen Kırımlı gençler en çok iktisat ve idari bilimler, tıp ve mühendislik gibi fakültelerin bölümlerini tercih etmektedirler. Ayrıca Kırımlı öğrencilerin dernek toplantılarına, Tepreç şenliklerine ve geziler gibi faaliyetlere katılımı sağlanmaktadır. Bunun yanı sıra Kalgay Dergisi’nde bazı öğrencilerin yazılarına da yer verilmektedir. Nitekim her dernek ve vakfın çeşitli problemleri ve yardım aldığı yerler olmaktadır. Bu durum Bursa’daki dernek içinde geçerlidir. Derneğin mevcut problemlerinden ilki, halkın ilgi göstermemesi ve devletin bu tür sivil toplum kuruşlarına pek fazla yardım etmemesidir. Bu olumsuz durumlara rağmen dernek Bursa Büyükşehir Belediyesi’nden büyük oranda yardım almaktadır. 906 Hatta şimdiki Belediye Başkanı’nın muhacir kökenli olması, yardımları daha da etkili kılmıştır. Mesela dernek, etkinliklerle ilgili sunmuş olduğu her proje için Bursa Büyükşehir Belediyesi’nden olumlu cevap almış ve yardımlar sağlamıştır. Kapalı salon veya yurt dışında gelen misafirlerin otel, erzak, seyahat vesaire ihtiyaçlarının teminine önem verilmiştir. Kırım’dan Destek Teşekkürü, 2013, http://www.bursa.bel.tr/kirim-dan-destek-tesekkuru/haber/5226/ (24 Aralık 2013). 906 166 Bunların haricinde sıkıntılar olmasına rağmen dernek ayakta tutulmaya çalışılmaktadır. Derneğin yönetici kadrosunun fikriyatı Türkiye Cumhuriyeti’nin yanında olan Kırım’dır. Yani Kırım Tatarlarının milli davasıyla ilgilenmektir. Ve bu öğrenci projesi bunun en açık örneğidir. Öte yandan, Bursa’da Kırım kökenli muhacirlerle ilgili pek bir şey yapılmamıştır. Çünkü bunlar artık ekonomik olarak iyi bir seviyeye gelmişlerdir. Yine de son 3-4 senedir Bursa merkez, Mustafakemalpaşa ve Karacabey ilçeleriyle biraz daha fazla irtibata geçilmiştir. Ama genelde Bursa’da Tatar muhacirlerin asıl amacı Kırım için bir araya gelmektir. Öte yandan Bursa’da Kırım Tatarları arasında işsizlik oranı çok düşüktür ki, bu durum bize Kırım Tatarlarının çalışkanlığını bir kez daha göstermektedir. 6.5.1.2. Kalgay Dergisi907 6.5.1.2.1. Yazar Kadrosu 1994 yılında yayın hayatına başlayan Kalgay Dergisi Bursa’da yaşayan Kırım Türklerince çıkarılan ilmi, iktisadi ve Kırım siyaseti içinde taraf olmayan bir dergidir. İlk olarak 1994 senesinde 4 sayfa olarak yayınlanan Kalgay Dergisi, Eylül 1995 senesine kadar bu şekilde yayınlanmaya devam etmiştir. Derginin dernek adına sahibi ve yazı işleri müdürü Adnan Süyen’dir. Derginin yazar kadrosunda başlıca şu isimler göze çarpmaktadır. Ahmet Özenbaşlı, Zera Bekirova, Adnan Süyen, Cengiz Kırgız, Ünver Sel, Yücel İpek, Yunus Güneri, Şemsettin Sönmez, Oğuz Çetinoğlu, Melahat Kelenterli, Lemar Kocaametov, Anife Osmanova, Mirfatih Zekiyev, Mehmet Niyazi, Mehmet Maksudoğlu, Kemal Özcan ve Zafer Karatay. Dergide yazılarına yer verilen yazarların akademisyen kimliğine sahip oldukları görülmektedir. Bu zengin yazar kadrosu dâhilinde gerek Kırım’dan gerekse Türkiye, Avrupa ve Amerika ülkelerinden yazarlar bulunmaktadır. Bundan dolayı Kalgay Dergisi sadece Kırım değil Türkiye ve Kırım derneklerinin olduğu tüm ülkelere yayılmıştır. Dergi, alanında yetkin yazarları barındırmakla beraber, Bursa’daki Kırım Türkü öğrencilerin yazılarına da yer vermiştir. 5000 adet basılan dergi, sadece Bursa’da değil tüm Türkiye ve dünyadaki birçok ülkelere ücretsiz gönderilmektedir. Yurt dışında Brezilya, Arjantin, Kanada, ABD, Avrupa Birliği ülkeleri, Avustralya, Japonya, Mısır 907 İ. Adnan Süyen, A.g.g. 167 ve Kırım’da aboneleri bulunmaktadır. Derginin çıkarılmasındaki ana amaç, diasporadaki Kırım Tatarlarını, Bursa’daki Kırım Tatar varlığından haberdar etmektir. Kalgay Dergisi diasporada yaşayan Kırım Türklerine, başta Kırım olmak üzere Türk dünyası hakkında haberler ile seslenmektedir. Kırım Türklerini siyasi ve ekonomik gelişmelerden haberdar ederek, Kırım ve Türkiye’nin konumu değerlendirilmekte ve böylece Kırımlılara milli bir bilinç kazandırılmaktadır. 6.5.1.2.2. Derginin İçeriği Kalgay Dergisi’nin kapağında belirtildiği üzere fikri ve kültürel bir yayın olduğu anlaşılmaktadır. Bunun yanı sıra Kırım’ın siyasi, sosyal ve edebi meselelerine dair makale ve haberler ile Kırım manileri, hikâyeler ve şiirlerine de derginin her sayısında yer verilmiştir. Kalgay Dergisi’nde çeşitli başlıklar vardır. Bunlardan ilki Başyazı bölümüdür. Bu bölümde, Kalgay Dergisi’nin Türkiye’de ve dünyada yaşanan olaylara ait düşüncelerine yer verilmiştir. Ayrıca Türkiye’nin güncel siyasi ve sosyal problemleri değerlendirilerek Türk dünyasının birlikteliğine ve Türkiye’nin bu birliktelikte merkez olduğu görüşü benimsenmiştir. Türk dünyasından kısa kısa haberler bölümünde ise, 1991 yılında bağımsızlığı kazanmış Türk Cumhuriyetleri ile hâlâ Rusya Federasyonu altında yaşayan özerk ve muhtar cumhuriyetlerin içişleri ve dışişleri hususunda bilgilere yer verilmektedir. Örneğin 1996 tarihinde Çin, Kazakistan, Tacikistan ve Rusya’nın katılımıyla oluşturulan Şangay Beşlisi’nin, beşinci toplantısının Temmuz 2000 tarihinde Duşanbe’de gerçekleştiği beyan edilmiştir. 908 Diğer bir haberde ise Çeçenistan yönetiminin Rusya ile idari ilişkilerinden bahsetmiştir. Ayrıca Amerikan devlet başkanı Clinton’un Gürcistan devlet başkanı Şhevardnadze’ye destek mektubunu ifade etmiştir. Bunun yanı sıra Azerbaycan ve Kırgızistan’la ilgili iç ve dış haberlere yer verildiğini görmek mümkündür. 909 Derginin içerdiği konu başlıkları büyük oranda şu konulardan oluşmaktadır. Kırım’dan Türkiye’ye yaşanan göç hikayeleri, Kırım tarihi, tarihte önemli yer edinmiş Kırım büyükleri, Kırım’dan haberler, Bursa’da gerçekleşen Kırım Tatar etkinlikleri, Romanya’ya yapılan ziyaretler, Kırım’da Tatarlara karşı yapılan haksızlıkların 908 909 Kalgay Dergisi, S. 17, (2000), s. 24. Kalgay Dergisi, S. 17, (2000), s. 25. 168 duyurulması ve birlik çağrısı yapılması, Kırım’dan Bursa’ya göç etmiş aileler ile Kırım’da kalanların birbirlerini bulmasına yardımcı olunulması, Bursa ve diğer illerde vefat etmiş Kırım dernek üyelerinin duyurulması, Türkiye’den haberler, 1944 yılında Kırım’da yaşanan sürgün hatıraları, Kırım’ın şehirleriyle Bursa şehri arasındaki kültürel ilişkiler, göç etmiş Kırım Tatar torunlarının zamanla kültürel olarak yozlaşmasının önüne geçilmesi hatta Kırım’daki Tatarların bile Rus dili etkisi altında kalıp Tatarcayı unutmaya başladığı, Kırım dernek üyelerinin veya destekçilerinin özel günlerine dair ( doğum, düğün vs.) tebrikname yayınları, eski Tatar mekteplerinin mahiyeti hakkında bilgi veren karşılıklı konuşma tarzı hikayeler, dernek başkanının değişmesinin ilân edilmesi, Kırım Tatar Meclisi kurultayları neticesinde yeni seçilen azaların ilânı, Türkiye’ye eğitim amacıyla gelen Kırım Tatar öğrenciler konusunda haberler, derneğin her yıl yapmış olduğu geleneksel tepreç şenlikleri, Kırım edebiyatından bazı şiirler, Türkiye Diyanet Vakfı’nın Kırım’a götürdüğü hizmetler, Kırım’ın istikrarının bozan etkenleri açıklayan güncel yazılar, derneğe yardımları düzenli olarak veren üye ve diğer kişilere dergi içerisinde teşekkür ilânı, kurbanlarını Kırım’da kestiren Bursa’lı vatandaşlara teşekkür mahiyetinde ilânlar, derneğin kuruluş yılına dair kutlamalar, kitap tanıtımları, Bursa’ya eğitim amacıyla gelmiş öğrencilerin Kırım’la ilgili yazıları ve Türk dünyası kurultayları hakkında yazılar yayınlanmaktadır. 910 6.5.1.2.3. Derginin Şekli İlk olarak 1994 senesinde 4 sayfa olarak yayınlanan Kalgay Dergisi, Eylül 1995 senesine kadar bu şekilde yayınlanmaya devam etmiştir. Bundan sonra 1996 yılında IV. Türk Devlet ve Toplulukları Kardeşlik ve İşbirliği Kurultayı’na özgü çıkarılmış olan özel sayısı ile 1997 yılında çıkarılan üçüncü, dördüncü ve beşinci sayıları 8 sayfa olarak, 1997 yılında yayınlanan altıncı sayısı, 24 sayfa olarak yayınlanmıştır. Kalgay Dergisi bu sayıdan itibaren çok zengin yazar kadrosu ve o yazarların kaleme aldığı önemli makalelere yer vermiştir.911 1996 yılından itibaren düzenli olarak 3 ayda bir yayınlanan dergi, 2000 tarihinde yayınlanan on yedinci sayısı ile 28 sayfaya, 2001 yılında ise 32 sayfaya çıkarılmıştır. Günümüzde kapak hariç 40 sayfadan oluşan Kalgay Dergisi Kırım mevzuunda hiçbir siyasi gruba bağlı değildir ve tarafsız bir yayın politikası takip etmektedir.912 910 Kalgay Dergisi, c. 4, S. 1-16, (1994-2000); Kalgay Dergisi, c. 5-8, S. 17-30, (2000-2003); Kalgay Dergisi, c. 8-11, S. 31-42, (2004-2006). 911 Yazar kadrosu için bkz: Yazarlar, 2014, http://www.kalgaydergisi.org/index.php?sayfa=yazarlar (17 Şubat 2014). 912 Tarihçemiz, 2014, http://www.kalgaydergisi.org/index.php?sayfa=tarihcemiz (17 Şubat 2014). 169 Kalgay Dergisi, 18 seneden beri çıkartılan yayın organıdır. Kalgay, Kırım Hanlığı zamanında hanın yerine geçecek olan kişiye denir. Yani bir nevi Osmanlıdaki şehzade tabiridir. Bugüne kadar 70 sayı çıkmıştır. Dergide her kesimden okuyucu kitlesine ulaşabilmek amacıyla sade bir Türkçe kullanılmıştır. Özellikle dergi yazarlarının İsmail Gaspıralı ve onun “dilde fikirde işte birlik” düşüncesini benimsediği görülmektedir. Ayrıca 2012 yılında çıkan 63’üncü sayısı ile birlikte derginin dili tamamen Kırım Türkçesine dönmüştür.913 Öte yandan Kalgay Dergisi internet üzerinden de takip edilebilmektedir. 6.5.2. Tüm Tatar Türkleri Sosyal ve Kültürel Yardımlaşma Cemiyeti 914 Bu dernek 2005 yılında kurulmuştur. Dernek başkanı Şükrü Öner, 2004 yılına kadar Bursa Kırım Türkleri Derneği’nde yönetici olarak görev yapmakta iken bu yıldan sonra çeşitli sebeplerden dolayı Tüm Tatar Türkleri Sosyal ve Kültürel Yardımlaşma Cemiyeti adıyla Bursa’da yeni bir dernek kurmuştur. 6.5.2.1. Dernek Faaliyetleri Bugün Bursa’da Tüm Tatar Türkleri Sosyal ve Kültürel Yardımlaşma Cemiyeti başkanlığını yürüten Şükrü Öner, Derneği 2005 yılında kurmuştur. Şükrü Bey, Adnan Süyen başkanlığındaki, Kırım Türkleri Derneği Bursa Şubesi’nin, daha çok Bursa Tatarlarıyla ilgili faaliyetler yaptığını ve kendisinin ise Ankara Polatlı’daki Tatar muhacirlere yönelik çalışmalar içinde olduğunu ifade etmektedir. Dernek üyelerinin çoğu, Ankara ve Eskişehir’den, Bursa’ya yerleşen Tatar muhacirlerden oluşmaktadır. Dernek genelde daha geniş çaplı faaliyetler gerçekleştirmektedir. Dernek başkanı, 2005’ten bu yana, en az 5-10 defa Kırım’a giderek kurultaylara, etkinliklere katıldığını ve Romanya’ya da senede 10 kez gittiğini ve orada hemşeri ve akrabalarla bir araya gelindiğini ifade etmektedir. Yine Aralık 2013’te Romanya’nın Mecidiye Belediye Başkanı, Bursa’da karşılanmış ve büyükşehirde gezdirilmiştir. Eylül 2013’te Köstence şehrindeki şenliklere ve güreş turnuvalarına Bursa’dan mehteran ve güreşçi götürülmüştür. Ayrıca gezi amaçlı Bursa’ya gelen Tatar Türkleri, Bursa’da karşılanmakta ve yardımcı olunmaktadır. Bunun yanı sıra, Kırım’dan gelen üniversite öğrencilerine ufak çapta da olsa burs desteği de verilmektedir. 913 914 Kalgay Dergisi, S. 63, (2012). Şükrü Öner, A.g.g. 170 6.6. GÜNÜMÜZDE BURSA MERKEZDE YAŞAYAN MUHACİR TORUNLARININ GÖÇ HATIRALARI 6.6.1. Süyen Ailesi 915 Adnan Süyen, 1955 yılında Bursa’da doğdu. Uludağ Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunudur. Günümüzde serbest ticaretle uğraşmakta olan Süyen, evli olup, 2 kız, 1 oğlan ve 1 toruna sahiptir. 3 çocuğu da üniversite mezunudur. Baba tarafı Kırım’ın Büyüksüren köyünden, anne tarafı da Kırım’ın Özenbaş köyünden Bursa’ya göç etmişlerdir. Adnan Süyen’in baba tarafı, 1853-1856 Kırım Savaşı sonrasında, Kırım’ın Büyüksüren (Tankovoye) köyünden Bursa’ya göç etmişlerdi. Dedesinin babası Bursa’ya göç etmiş Kırımlı İbrahim Efendi’dir. İbrahim Efendi mavi ve çekik gözlü, elmacık kemikleri çıkık ve sarışındır. Muhacirlerden yaşlı kesimin anlattığına göre, Kırım Tatarları Bursa’ya 1857 yılında göç etmişlerdir. Adnan Süyen’in dedesinin babası Bursa’ya göç ettiğinde 7 yaşındaymış. 916 Kırım muhacirlerinin ve içlerinden Adnan Süyen’in dedelerinin Bursa’ya göç etmesinde, savaşın gerçekleştiği alanın oturdukları Büyüksüren köyüne yakın olması ve buralarda daha fazla hâkimiyet kurmak isteyen Çarlık Rusyası’nın köyleri boşaltma politikası etkili olmuştur. Nitekim savaşın yaşandığı Sivastopol (Akyar) şehri, Büyüksüren köyüne 10-15 kilometre mesafededir. Kırım’ın Bahçesaray, Akyar ve Aluşta şehirlerindeki köylerden bu tarihte çok büyük göçler yaşanmıştır. Çünkü söz konusu şehirlerdeki köyler, Akyar’daki doğal limanın olduğu bir yerdedir. Bu yer hem Kırım Hanlığı hem Osmanlı hem de Çarlık Rusya’sı ve günümüzde Ukrayna için çok önemli bir limandır. Bursa’ya direk olarak gerçekleşen göçler nedeniyle Kırımdaki köyler boşalmıştır. Gelen muhacirler Uludağ’ın eteğindeki mahallelere yerleştirilmiştir. Nitekim gelen muhacirlerin yerleştirildikleri alan ile muhacirlerin Kırım’daki arazileri arasında farklar bulunmaktadır. Hâlbuki göç eden muhacirlerin Kırım’daki arazileri daha verimli topraklardan oluşmaktadır. Muhacirlerin yerleştirilmiş oldukları mahalleler ise; Yeni mahalle, Çukur mahalle ve Mollaarap’tır. Çukur mahallesine gelen muhacirlerin kendi aralarında boy farkı vardır. Yani Kırım Hanlığı’nın yarımada bölümünden gelenler ve Kırım’ın bozkır bölümünden gelenler şeklinde oluşan bir durum vardır. Çukur mahalle, 915 916 Kırım İ. Adnan Süyen, A.g.g. Böylece Adnan Süyen’in dedesinin babası olan İbrahim Efendinin 1850 doğumlu olduğu ortaya çıkmaktadır. 171 Nogaylarının yerleştirildiği bir yer olmuş ve mevki olarak da Yeni mahallenin hemen alt tarafında bulunmaktadır. Vefikiye mahallesi özellikle 93 Harbi sonrası gelen muhacirlerin Bursa’da kurmuş oldukları bir yerdir. Dağ eteğinde yer alır. 1880’lerden itibaren gelen muhacirler ile 1905 yıllarında burada yaşayan muhacirler mahalleye bir de cami inşa etmişlerdir. Ama bugün Vefikiye mahallesinde diğer mahallelerde olduğu gibi pek fazla kurucu ahali olan Tatarlar kalmamıştır. Bugün sayısı az olan hanelerde, geçmişe ait kültürel özellikler yok gibidir. Bursa şehir merkezindeki bir diğer yerleşim yeri Vefikiye mahallesinden ileriye doğru gittiğimiz zaman Mecidiye mahallesidir. Mecidiye mahallesi, 93 Harbi’nden sonra Kırım’dan Köstence’ye ve Köstence civarındaki Mecidiye kasabasından, Bursa’ya göç eden Tatar muhacirlerce kurulmuş bir mahalledir. Bu mahalleye gelenlerin büyük bir çoğunluğu bugün Romanya sınırları içerisinde kalan Mecidiye şehrinden göç etmişlerdir. Ve o isme ithafen Mecidiye mahallesi ismi verilmiştir. 80-90 haneye yakın Kırım Tatarı yerleşmiştir. Mecidiye mahallesinin bulunduğu yerler Bursa’nın eski mezarlık alanlarıdır. Şehir merkezindeki vali ve şehirde yaşayan yerli halk, bu gelen Kırım Tatar muhacirlerine biraz sert davranmışlardır. Bunların Bursa’ya yerleştirilmesini istememişlerdir. Tabi İstanbul hükümeti bu muhacirleri Bursa’ya gönderdiği için vali de yerleştirmek zorunda kalmıştır. Ve şehrin içinden bazı yerler istenmiş fakat oralar, yerli halkın da kışkırtmasıyla yerli idarelerce verilmemiştir. Bu nedenle gelen muhacirler dağ eteği ve orman içlerindeki arazilere yerleştirilmişlerdir. Mecidiye mahallesinin üzerinde Hıdırlık mahallesi vardır. Buraları eski mezarlıkların olduğu yerlerdir. Ve muhacirlere yerleşim yeri için Bursa’daki resmi idareciler buraları vermiştir. Yani şimdiki Alacahırka mezarlığının üstüne hemen Mecidiye mahallesi kurulmuştur. O eski gelen büyüklerimiz şehrin yaşayanları bize sahip çıkmadı ama ölüleri sahip çıktı. Yattıkları yerleri bizlere verdiler diyerek dönemin tablosunu ortaya koymuşlardır. Bugün Mecidiye mahallesinde hiçbir Kırım Tatarı aile kalmamıştır. Mecidiye mahallesinde Adnan Süyen’in nine ve dedesi mahalleye ilk yerleşen Tatar ailelerdendir. Anne tarafı, Kırım’dan göç edip Mecidiye’ye, Mecidiye’den de 3-4 sene sonra Bursa Mecidiye mahallesine yerleşmiştir. Baba tarafı ise, ilk önce Vefikiye mahallesine yerleşmiş, ondan sonra da 1900’lü yılların başında şehrin merkezine taşınmışlardır. Keza 1940’lı yılların başında anne tarafı da şehir merkezine yerleşmiştir. 172 Bunların haricinde, Bursa’da Kırım Tatarlarının yerleşmiş oldukları bir mahalle de Alacahırka civarındadır. Şu anki ismi Paşa mahallesi olarak anılmaktadır. Alacahırka yani Paşa mahallesinde 1905 yılında cami de, inşa edilmiştir. Burada Alacahırka ve Pınarpaşı mezarlığına geçtikten sonra bir köprü vardır. Buraya muhtemelen 1900’lü yılların başında 70-80 hane Kırım Tatar muhacir nüfusu yerleştirilmiştir. Bu yerleştirilenlerin büyük bir çoğunluğunun Kırım’ın Akmescit ve Karasubazar arasındaki yerleşim yerlerinden göç ettikleri tahmin edilmektedir. Çünkü eskiden birkaç tane aileyle yapılan görüşmede söz konusu yerden geldikleri anlaşılmıştır. Yine bazı aileler o zamanki lakaplarını hatırlamaktadırlar. Mesela Tomalaklar denilen bir aile vardır. Tomalaklar genelde Kırım’ın Akmescit ve civarında bulunan bir ailedir. 1900’lü yılların başında Bursa’da öğretmenlik yapan 5 kişilik genç Tatar öğretmen grubu, Kırım Tatarlarına eğitim vermek üzere Kırım’a gitmişlerdir. Bahçesaray’da öğretmenlik yapan bu gençler bir süre sonra Bolşevik İhtilali’nin yaşanması üzerine arananlar listesine alınmışlardır. Nitekim bunlardan sadece bir öğretmen sağ olarak geri dönebilmiştir. Ayrıca bu öğretmenlerden birinin ismi İbrahim Hakkı Tarkan’dır. Bu muhacir öğretmenin ailesi Dobruca’nın Mecidiye kasabasından Bursa Mecidiye mahallesine göç etmiştir. İbrahim Hakkı, Bursa’da okumuştur. Öğretmen olduktan sonra diğer öğretmen arkadaşları ile beraber dönemin İstanbul’daki hükümet başkanı Talat Paşa tarafından Kırım’a gönderilmişlerdir. Anlatıldığına göre bu öğretmenlerin Kırım’a giderken oluşacak masraflarını Bursa Belediyesi karşılamıştır. Cumhuriyet döneminde de Bursa’ya Tatar muhacir yerleşimi olmuştur. Bu Tatarlar cumhuriyetin ilanından sonra Romanya’dan 1927-1928 yıllarında göç etmişlerdir. Romanya’dan gemilerle getirilen muhacirler, Derince iskelesinde indirilerek Kocaeli ve Yalova Çiftlik köye yerleştirilmişlerdir. Ayrıca bu muhacirlerden bir kısmı Bursa’ya, Tatar muhacirlerin yaşadığı mahallelere yerleştirilmiştir. Genelde de bunların yerleştirilmiş olduğu mahalleler, Yeni mahalle ve Çukur mahalledir. Kaç aile olduğu tam olarak bilinmemekte ve günümüzde gelenlerden sağ olanların sayısı 35’i geçmemektedir. Bursa şehrinde bulunan Arabayatağı mevkisinin üst tarafı ormanlık ve alt tarafları da bataklıkmış ve bu bataklık kısmında bir zamanlar kimse yaşamazken, gelen Tatar muhacirler, yerleşmek için yer istediklerinde Arabayatağı mevkisi gösterilmiş, fakat Kırım Tatar muhacirleri bunu kabul etmemişlerdir. Sebep olarak da zaten biz yolda kırıla kırıla geldik bir de burada sıtma mikrobuna yakalanıp yok mu olalım 173 şeklinde sitemde bulunmuşlardır. Aynı olay İnegöl taraflarında yerleştirilmiş olan Kırım Tatarları için de geçerlidir. 917 Nitekim buradaki Kırım Tatarlarının büyük bir kısmı, 1960’lı yıllarda ekonomik sebeplerden dolayı Bursa’ya ve İstanbul’a gitmişlerdir. Kırım Tatarları’nın memleketlerinden göç etmelerinde hem Kırım Savaşı hem de Çarlık Rusyası’nın Ermeni ve Rumlarla yaptırdığı propaganda faaliyetleri etkili olmuştur. Mesela çok iyi Türkçe konuşan Ermeniler ve Rumlar Anadolu’dan özellikle getirilerek Rusya tarafından Kırım’a yerleştirilmiş ve halk arasında din adamı kisvesi altında göçe teşvik faaliyetleri yapmışlardır. Sizi halife Osmanlı topraklarına bekliyor, haydi kardeşler! durmayalım göç edelim şeklindeki propagandalar ile buna halkın eğitimsiz olmasını da eklersek göçün çok büyük sayılara çıkması kaçınılmaz bir son olmuştur. 1800 ile 1900 yılları arasında Kırım’dan ak topraklara yani Osmanlı Devleti’ne göç eden nüfusun 1,5 milyon olduğu tahmin edilmektedir. Türkiye’de ne kadar Kırım Tatarı yaşıyor dersek; göç eden 1,5 milyon nüfusun en az 1 milyonunu baz aldığımızda bu sayı karışık evlilikler yoluyla günümüzde 5 milyonu bulmaktadır. Yani bugün Türkiye Cumhuriyeti’nde, Kırım kökenli 5 milyon insan yaşamaktadır. 6.6.2. Kırgız Ailesi918 1949 Bursa doğumlu Cengiz Kırgız’ın babası, İsmail Hakkı, annesi, Hanife Hanım’dır. Dedesinin adı ise Osman’dır. Büyükbabası Ömer (Tomalak) ve eşi Hafize Hanım’dır. 93 Harbi’nden sonra babaanne tarafı doğrudan Kırım’dan Samsun’a ve ardından Bursa’ya gelirken, dede tarafı da Romanya’nın, Mecidiye kasabası üzerinden İstanbul Şehremini’ye gelmişlerdir. Cengiz Kırgız’ın dedesi Osman Efendi, Ahmet Vefik Paşa döneminde Bursa’ya gelmiştir. Ahmet Vefik Paşa, muhacirlere pek sıcak bakmadığından bunları Uludağ’ın eteklerindeki Mollaarap’a ve Alacahırka’ya (Paşa mahallesi) yerleştirmiştir. Ayrıca Alacahırka mahallesinde Kazan bölgesinden gelen muhacirler de vardır. Cengiz Bey’in babasının ve kendisinin doğduğu yer Alacahırka mahallesidir. Dedesi Osman Efendi Kırım’da, Bahçesaray ile Akmescit arasında at arabacılığı yapmıştır. Elinde saçaklı ve gümüş işlemeli kamçısı vardır. Göç sonrası Bursa’ya yerleşen Ömer Efendi ise kasaplık yapmıştır. Bu muhacirler büyük ihtimal, Hamidiye mahallesine iskân edilen Kırım Tatarları’dır. Cengiz Kırgız, -Bursa Kırım Türkleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi- “Bursa’da Yaşayan Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 18 Aralık 2013. 917 918 174 Cengiz Kırgız, Bursa Kırım Türkleri Derneği’nin kurucu üyelerindendir. Adnan Süyen’den önce 1994-1998 yılları arasında başkanlık görevini ifa etmiştir. Yeni mahalledeki Tatar mezarlığı Cengiz Bey’in döneminde yaptırılmıştır. Kırım’dan gelen muhacirlerin mezarlığı olarak kullanılan şimdiki park yeri, dönemin Yıldırım ilçesi belediye başkanının desteğiyle, mezarlıktaki kemikler toplanarak bir mezar altında bir araya getirilmiştir. Yine Cengiz Kırgız’ın abisi dönemin Bursa Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Mesut Kırgız Bey’de Bursa Kırım Türkleri Derneği’nin 1988-1992 arasında başkanlığını yapmıştır. Büyükbabası Ömer Efendi, Kırım’dan geldikten sonra Çanakkale Savaşı’na katılmış ve ayağı sakatlanıp dönünce Topal Ömer namıyla Alacahırka’da hayatını sürdürmüştür. Bunun dışında babaannesinin kız kardeşi Şaziye’nin kocası, evlendikten 3 ay sonra asker olarak Yemen’e gitmiş, fakat bundan sonra kendisinden bir haber alınamamıştır. Kendisi Tatarca bilen Cengiz Bey’in, eşi Tatar Türklerinden değildir. Alacahırka mahallesinde, Cengiz Bey’in çocukluğunda herkes Kırım Türkçesiyle konuşurmuş. Büyükleri Tatarcayı, Kırım Türkçesi olarak adlandırmayı daha uygun görürlermiş. Tatarca, Nogayca, Kırım Tatarcası tabirlerini kullanmamaya dikkat etmişlerdir. Bursa’ya esas göçün yoğun olarak başladığı dönemi 93 Harbi sonrası olarak gören Kırgız, Ahmet Vefik Paşa döneminde Kırım Tatar muhacirlerin Uludağ eteklerine yerleştirildiklerini söylemektedir. Ayrıca Bursa’nın Hürriyet semtinde, II. Dünya Savaşı sonrası Almanya’dan göç eden Kırım Tatarlarının yaşadığını da eklemektedir. 6.6.3. Güzelsözlü Ailesi919 Emin Güzelsözlü, Yeni mahallede 1945 yılında doğmuş olup Yeni mahalle cami dernek başkanıdır. Dedesi Hacı Mehmet, 1870 yılında Yeni mahallede doğmuştur. Dedesinin babası ise Sarı Ahmet’tir. Bu mahalledeki Kırım Tatar muhacirler Abdülmecit döneminde (1839-1861) göç etmişlerdir. İlk başta Romanya’dan, Babadağlılar gelmiş iken, Kırım Savaşı sonrası askerle beraber yeni muhacirler de Bursa’ya gelmiş ve Abdülmecit döneminde mahalle imar edilmiştir. Devlet, Çobanbey vakfı adına Yeni mahalleye ev inşa etmiştir. Ev inşa örneklerinin Amerika’dan alındığı belirtilmektedir. 919 Emin Güzelsözlü, A.g.g. 175 Emin Güzelsözlü, dedelerinin 1860’lı yıllarda üç kardeş olarak Yeni mahalleye geldiklerini ve dedelerinin ekonomik durumlarının iyi olduğunu ifade etmektedir. Öyle ki Yeni mahallede üç katlı konak bile yapmışlardır. Üç kardeşten biri fırıncı, diğeri Kapalı Çarşı’da bezzaz (derici) ve Emin Güzelsözlü’nün dedesi Tabakhane’de tüccardır. Tüccar olan dedesi Çanakkale Savaşı’na kadar askerlik yapmadığı için vergi ödemiştir. Büyükbabası 40 yaşında Çanakkale Savaşı’na gitmiş ve şehit düşmüştür. Böylece babası, amcası, halası ve babasının kardeşi ile birlikte dört kardeş olarak ortada kalan aile, annelerinin de bir süre sonra vefat etmesiyle dağılmışlardır. Babası aynı zamanda yağlı boyacılık işi yapmıştır. Babası Uludağ Cami’nin mihrap kısmını 1970 senesinde tamir etmiştir. Yeni mahalleye gelenlerin tamamı Kırım’dan göç etmişlerdir. Bugün Yeni mahalle olarak bilinen yer eskiden tamamen Yeniyer mezarlığı olarak geçmektedir. 1960’larda mezarlıkların olduğu yere park yapılmış ve mezarlıkların inşaya açılmasıyla, mezarlıklar ortadan kaldırılmıştır. İki dedesi de Çanakkale savaşında şehit düşmüş olan Emin Beyin dedelerinden biri, Çanakkale Savaşı esnasında içinde bulunduğu bölüğe torpilin isabet etmesi üzerine bölükle beraber hayatını kaybetmiş ve şehit düşmüştür. Şekil 6.1. Yeni mahalleye iskân edilen Kırım Türklerine inşa edilen evin planı 176 Bursa’ya göç eden Kırımlı Tatar muhacirlere yapılan evler iki odalıdır. Evin diğer bölümleri sundurma, camekân, iki komşu kapısı ile bir sokak kapısı ve bahçe bölümlerinden oluşmaktadır. Ayrıca evde sedirler vardır. Yukarıdaki şekilde gösterilen ev, Bursa merkeze bağlı Yeni mahallede inşa edilmiştir. Devlet tarafından yaptırılan evlerin bulunduğu yerde, sokaklar ilk zamanlar genişken, zamanla bu yerlere yeni evler inşa edilmesi sebebiyle sokak araları daralmıştır. Evlerin birçok kapısının bulunması, Yunan işgali döneminde ev ahalisinin saklanmasında ve kaçmasında önemli yarar sağlamıştır. Öte yandan mahallede bulunan muhacir torunları, Osmanlı döneminde dedelerine verilmiş olan evlerin tapularını almak istemişlerdir. Fakat muhacirler, devletin kendilerine vermiş olduğu bu evlerin borcunu ödememiştir. Bu yüzden günümüzde mahallede yaşayan muhacir torunları bu evler üzerinde hiçbir hak talep edememekten şikâyetçidirler. Günümüzde muhacir torunları, evin tapusunu almak istemişseler de zamanında ailelerinin evin borcunu ödememeleri nedeniyle, ev üzerinde bir hak talep edememektedirler. 6.6.4. Canbek Ailesi920 Kazım Canbek, 1938 Bursa, Yeni mahalle doğumludur. Babası Ebazer Canbek, dedesi Settar’dır. Babasının mesleği börekçi, dedesi ise Kırım’da rençperlik yapmıştır. Dedesi 93 Harbi sonrası Köstence’den Edirne Acımur köyüne göç etmiş ve yerleşmiş Kırım muhacirlerindendir. Bu köyün %50’si Kırım Tatar kökenlidir. 1940’ta Edirne’den Bursa, Yeni mahalleye yerleşen Canbek ailesi, burada otobüs karoserciliği işiyle uğraşmıştır. Kazım Bey bu dönemde 2 yaşındadır. Tatar muhacir mahallesinde büyüdüğü için, Tatarcayı hem anlama hem de konuşma bakımından iyi bilmektedir. Bursa’daki Kırım Türkleri derneğinin etkinliklerine katılan Kazım Bey, sık sık Köstence, Tataristan ve Kırım’a gitmektedir. 2 çocuğu olan Kazım Bey’in, çocukları Tatarca bilmemektedir. Bugün Bursa merkezdeki Çekirge semtinde yaşayan Kazım Canbek, merkezdeki Tatar Türkleri arasında Tatar Kazım olarak bilinmektedir. 6.6.5. Ataygeldi Ailesi921 Bursa merkezde gıda ticareti ile meşgul olan İsmail Ataygeldi, 1938 yılında İnegöl’de doğmuştur. Büyükbabasının adı İsmail, babaannesinin ise Havva’dır. Babası 920 921 Kazım Canbek, A.g.g. İsmail Ataygeldi, -Esnaf- “Bursa’da Yaşayan Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 19 Aralık 2013. 177 Mehmet Ataygeldi, 1885 yılında Köstence’de doğmuştur. Eşi, Müsemma Ataygeldi’dir. 1977 yılında vefat eden Mehmet Ataygeldi’nin 2 çocuğu vardır. Ataygeldi ailesi, Bursa’ya 10 kardeş olarak gelmiş olmasına rağmen, göç sırasında diğer kardeşler çeşitli hastalıklardan dolayı vefat etmiş ve bu sayı ikiye düşmüştür. Biri sohbet edilen İsmail Ataygeldi, diğeri de Gülsüm Ertürk’tür. Anneleri ise 1983’te vefat etmiştir. Ataygeldi ailesi, 1914’te Köstence’den İstanbul’a gelmişlerdir. İstanbul’da Feriköy’deki dayısının yanında kalan Mehmet Ataygeldi, dayısının vasıtasıyla İstanbul’da tramvay şirketinde vatman olarak işe başlamıştır. Fakat 1 yıl sonra İstanbul’da Fransız konsolosunun arabasına çarpması, onun tekrar Köstence’ye kaçmasına neden olmuştur. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte Köstence’nin Gelincik kasabasından bu sefer ailesiyle birlikte Bursa’nın İnegöl ilçesine gelip yerleşmişlerdir. İnegöl ilçesinin Hamidiye mahallesine yerleşen Ataygeldi ailesi, o dönem Tatarların bulunduğu bir mahalleye yerleşmişlerdir. Burada ziraat işleriyle uğraşan Ataygeldi ailesi, bir süre sonra İnegöl’de zahire ticaretine atılmış ve ekonomik olarak iyi bir duruma gelince de 1936 yılında Bursa merkeze taşınmışlardır. İsmail Bey, Türk mahallesinde büyüdüğü için Kırım Tatarcasını anlamakta fakat konuşamamaktadır. İsmail Bey’in eşi, Kırım Türkü değildir. Dernek faaliyetlerine kurban bayramı vesilesi ile katılan aile, Kırım’a her sene kurban bağışı yapmaktadır. Ayrıca Köstence’nin bir köyünde akrabaları bulunmakta ise de pek gitmediklerini ifade etmektedirler. 6.6.6. Öner Ailesi922 1957 Bursa doğumlu olan Şükrü Bey’in dedeleri, Kırım ve Köstence’den göç etmişlerdir. Annesi Naciye (Ceren), babası Recep Öner’dir. Günümüzde Bursa’da emekli gazeteci olan Şükrü Bey, ayrıca 2005 yılında kurulan Tüm Tatar Türkleri Sosyal ve Yardımlaşma Cemiyeti’nin başkanıdır. Büyükbabası Ömer Efendi, Osmanlı Devleti’ne göç edince Tibey olarak anılmıştır. Tibey uzaktan gelen adam manasına gelmektedir. Babaannesi Hanife hanımdır. 1860 yılında Kırım’ın Kerç bölgesinden çıkarak Köstence şehrinin Keltikpınar köyüne yerleşmişlerdir. Köyde günümüzde 3 hane vardır. 3 hanenin biri Tatar diğer ikisi Romen asıllıdır. 922 Şükrü Öner, A.g.g. 178 Anne tarafı ise, Rusçuk ve Silistre bölgesindeki Atmaca köyündendir. Yani bugünkü Bulgaristan Dobruca'sından göç etmişlerdir. Bunlarda Kırım Savaşı’ndan sonra 1860’ta, Kırım yarımadasından çıkmışlardır. Şükrü Bey’in dedesinin ismi Akif, ninesinin ise Teslime’dir. Kırım’daki dede tarafı rençperlik işiyle uğraşmış ve bu işi Köstence’ye göç etmesi sonrasında da devam ettirmiştir. Şükrü Öner’in baba tarafı, 1880 yılında Romanya’nın Osmanlı’dan ayrılması sonrası Dobruca’da sıkıntılı bir hayat sürmüşlerdir. 1933’te Türkiye Cumhuriyeti’nin teşviki üzerine devlet vapuruyla Türkiye’ye gelen bu aile, 1905 yılında Polatlı’nın Ahırlı köyüne gelen akrabalarının yanına yerleşmişlerdir. Öner ailesi, burada 4-5 sene kaldıktan sonra iş bulmak amacıyla 1940’ta Polatlı merkeze taşınmıştır. Nitekim Öner ailesi burada iş hayatına atılıp esnaflık yapmıştır. Bu tarihte 6 kardeş olan aile, dönemin önemli bir partisi olan Demokrat Parti’de aktif olarak yer almışlardır. Fakat 1960’ta ihtilal olunca İstanbul’da Kocamustafapaşa’daki Şehremini civarına yerleşmişlerdir. Burada 1961’den 1979’a kadar kalan Öner ailesi, 1979’da Bursa’ya tekrar gelip yerleşmiştir. Bursa’da Mollaarap mahallesine yerleşen Öner ailesi, günümüzde Bursa’nın İpekçiler mahallesinde oturmaktadır. Öte yandan Şükrü Öner’in eşi Kırım Türkü değildir. Çocukları karışık evlilikler yoluyla evlenmiştir. Şükrü Bey, Tatarca konuşabilmekte ve anlamaktadır. Çocukları ise Tatarcayı anlamakta iseler de konuşamamaktadır. 6.6.7. Şakru Ailesi923 1936 Bursa, Namazgâh mahallesi doğumlu olan Göner Şakru’nun dedesi, Köstence şehrinden 1901-1902 yıllarında Bursa’ya göç etmişlerdir. Ninesi Nuriye Apak’tır. Şimdiki Yeni mahalle merdivenci sokakta oturmuşlardır. Babası Hüseyinoğlu Abdurrahman Apak, Çanakkale Savaşı’nda şehit düşmüştür. 6.6.8. Erişen Ailesi924 1978 doğumlu Neslihan Hanım, Mollaarap mahallesinde oturmakta ve çiğbörek dükkânı işletmektedir. Dedesi Hasan Temizkan ve babası Hasan İbrahim 1860’ta İstanbul Şehremini’ye göç etmişler ve bir süre sonra da Bursa’daki Mollaarap mahallesine gelip yerleşmişlerdir. Göner Şakru, A.g.g. Neslihan Erişen, -Mollaarap Mahallesi Sakinlerinden- “Mollaarap Mahallesi’nde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 18 Aralık 2013. 923 924 179 6.6.9. Bozkurt Ailesi925 1971 doğumlu Reşat Bozkurt, Alacahırka mahallesinde oturmaktadır. Dedesi hafız Osman, babası Ahmed Cemal’dir. Dedesinin babası Hüseyin Balatlı’dır. 1860 yılında Alacahırka mahallesine gelip yerleşmişlerdir. 6.6.10. Özikiz Ailesi926 68 yaşındadır. Dedesi Hüseyin 1860’ta Kırım’dan Bursa Yeni mahalleye göç etmiştir. Cihangir Bey, Tatarca bilmektedir. 6.6.11. Bircan Ailesi927 Ömer Bircan, 1963 doğumludur. Bircan ailesinin ilk gelenleri devletin izni doğrultusunda Romanya Köstence’den göç ederek, 1905 yılında Ankara’nın Polatlı ilçesine yerleşmişlerdir. Bu göç esnasında dedesinin kardeşi ve çocukları Yalova Çınarcık’a yerleşmiş iken, kendi ailesini oluşturan grup, Ankara Polatlı’ya gitmiştir. Ömer Bey’in büyükbabası Osman Efendi, babası Çetin Efendi’dir. Ömer Bey, Polatlı’da teknisyen olarak çalıştığını ve 1988’de emekli olduktan sonra Bursa Yeni mahalleye yerleştiğini ifade etmektedir. Günümüzde Yeni mahallede ikamet eden Bircan ailesin de, bir tek kendisinin Tatarcayı bildiğini belirten Ömer Bey, devamında ne eşinin ne de çocuklarının Tatarcayı bilmediklerini ve kültürün devam etmediğini ifade etmektedir. 6.7. KARACABEY KÖYLERİNDE YAŞAYAN MUHACİR TORUNLARININ GÖÇ HATIRALARI VE KÜLTÜREL DURUMLARI 6.7.1. Bakırköy 6.7.1.1. Rüştü Renç 928 1949 doğumlu Rüştü Bey’in annesi Manav, babası Tatar Türklerindendir. Dedeleri 1900’lerde Bakırköy’e gelmişlerdir. 270 hanelik köyün yarısı Tatar muhacir neslindendir. Rüştü Bey, Tatarcayı anlamakta fakat konuşamamaktadır. Dedesi Çanakkale Savaşı’nda şehit düşmüştür. Köydeki düğünlerin az da olsa Kırım Tatar Reşat Bozkurt, A.g.g. Cihangir Özikiz, -Yeni Mahalle Sakinlerinden- “Yeni Mahalle’de Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 18 Aralık 2013. 927 Ömer Bircan, A.g.g. 928 Rüştü Renç, -Bakırköy Sakinlerinden- “Bakırköy’de Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 20 Ocak 2014. 925 926 180 adetlerine göre yapıldığını belirtmektedir. Öte yandan köyde yoğun bir Tatar nüfusu olmasına rağmen yaşlıların çoğu vefat etmiş, gençlerde başka yerlere gitmişlerdir. 6.7.1.2. Aşım Tar929 1946 doğumlu Aşım Bey, Bakırköy’ün bir başka Tatarlarındandır. Dedeleri Romanya’nın Köstence şehrinden göç etmişlerdir. Aşım Bey’in amcaları cumhuriyet kurulduktan sonra 4 hane olarak köye yerleşmişlerdir. Aşım Bey ve 1971 doğumlu oğlu Birol Bey, Tatarcayı bilmektedirler. Yine köyde 1980’lere kadar Tatarlar ve diğer köylü arasında kız alıp-verme geleneği olmadığı da belirtilmektedir. 6.7.1.3. Kemal Turan ve Seyyit Ali Uğur930 1943 doğumlu Kemal Bey’in Anne tarafı Tatardır. Kemal Bey Tatarcayı anlamakta fakat konuşamamaktadır. Nereden geldiklerini bilmeseler bile oturdukları köyün geneli Kırım muhaciri olduğu için Kırım’dan geldikleri söylenmektedir. Köyün bir diğer Tatar sakini, 1941 doğumlu Seyyit Bey’dir. Dedeleri Köstence’den göç etmiş olup kendisi Tatarcayı bilmektedir. 6.7.1.4. Mülayim Şavkay931 1950 doğumlu Mülayim Bey’in dedeleri, 93 Harbi sebebiyle Köstence şehrinin Tulça kazasından Türkiye’ye göç etmişlerdir. Türkiye’de Bakırköy’e yerleşen Şavkay ailesi, dedesinin askere gitmesi üzerine ninesiyle birlikte Ankara Polatlı’ya yerleşmişlerdir. Tüm Tatar Türkleri Derneği’ne üye olan Mülayim Şavkay, derneğin faaliyetlerine aktif olarak iştirak etmektedir. Ayrıca Tatarcayı bilen Mülayim Bey, günümüzde Bursa’nın Nilüfer ilçesinde ikamet etmekte ve sanayi makineleri üretimi üzerine iş yapmaktadır. 6.7.2. Sazlıca (Dümberez) Köyü 6.7.2.1. Engin Taş932 1962 doğumlu Engin Bey, dedelerinin nereden geldiğini bilmemektedir. Anne tarafı Tatar, baba tarafı ise Bulgaristan Türklerindendir. İkamet ettiği köy 70 hane olup köy dâhilinde Tatarlar haricinde, Manav, Bulgaristan muhaciri, Arnavut ve Aşım Tar, -Bakırköy Sakinlerinden- “Bakırköy’de Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 20 Ocak 2014. 930 Kemal Turan – Seyyit Ali Uğur, -Bakırköy Sakinlerinden- “Bakırköy’de Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 20 Ocak 2014. 931 Mülayim Şavkay, -Tüm Tatar Türkleri Derneği Üyesi- “Bakırköy’de Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 20 Ocak 2014. 932 Engin Taş, vd., A.g.g. 929 181 Anadolu’nun diğer vilayetlerinden gelmiş topluluklar yaşamaktadır. Köydeki aile yapısı evlilikler yoluyla karışmıştır. Sazlıca köyünden Bursa’daki derneklere pek katılım yoktur. Tatar örf ve âdetinin yaşanmadığı köyde, ancak yemek kültürü çibörek, kaşıkbörek ile devam etmektedir. Köyde her türlü meyve ve sebze üretilmektedir. Köydeki Tatarların büyük çoğunluğu Kırım’dan göç eden muhacir ailelerine mensuptur. Köydeki Tatarlar, Taş, Şen, Şendere, Dere, Karagöz ve Duman soyadlarını taşımaktadır. Köyde Tatarca konuşma olarak bilinmese de anlaşılmaktadır. 6.7.2.2. Metin Sağıcı933 1962 doğumlu Metin Sağıcı, Sazlıca köyü muhtarıdır. Dedelerinin tam olarak nereden göç ettiklerini bilmemektedir. Tatarcayı anlamakta fakat konuşamamaktadır Eşi Yörük Türklerinden olan Metin Bey’in annesi, Yenişehir muhaciri olup, baba ve dedesi ise Tatar muhacir kökenlidir. 6.7.3. Ovaesemen Köyü 6.7.3.1. Habib Ozar934 1966 doğumlu Habib Ozar’ın dedeleri, ilk olarak Romanya Köstence’den Bandırma’ya göç etmiş ve yerleşmiştirler. Bu göçün I. Dünya Savaşı yıllarında olduğu ifade edilmektedir. Öte yandan bir süre sonra Ozar ailesinin bir kolu Eskişehir’e yerleşirken, diğer bir kolu da daha sonra Ovaesemen köyüne gelerek yerleşmiştir. Köy 20 haneye sahiptir. Habib Bey, Tatarcayı anlamakta fakat konuşamamaktadır. 6.7.4. Hamidiye (Bulgarlar) Köyü 6.7.4.1. Sezgin Tunç ve Hasan Gözüpek 1959 doğumlu Sezgin Tunç, kendisinin Kırım Nogaylarından olduğunu ve Tatarcayı bilmediğini ifade etmektedir. Köyde daha önce yoğun bir Tatar nüfusu var iken şimdi 3-5 hane dışında bir nüfus kalmamıştır. Eski örf adetlerinden sadece sütlü çay devamlılığını sürdürmüştür. Bu çayın yapılışı ise şöyledir. İlk olarak süt kaynatılmaktadır. Ardından ayrı olarak bir de çay demlenmektedir. Çay demlendikten Metin Sağıcı, -Sazlıca Köyü Muhtarı- “Sazlıca Köyünde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 20 Ocak 2014. 934 Habib Ozar, A.g.g. 933 182 sonra süt ve çay birbirine karıştırılıp, karışımın içine tuz, karabiber ve tereyağ atıldıktan sonra sütlü çay içilmeye hazır bir hale gelmektedir.935 Köy sakinlerinden olan 1970 doğumlu Hasan Bey’in ailesi Tatar muhacirlerden değildir. Kendisi, 36 hanelik köyde Tatar muhacir soyadlarının Altınboylar, Tunca, Oral ve Yılmaz olduğunu ifade etmektedir.936 6.8. MUSTAFAKEMALPAŞA KÖYLERİNDE YAŞAYAN MUHACİR TORUNLARININ GÖÇ HATIRALARI VE KÜLTÜREL DURUMLARI 6.8.1. Aralık Köyü 6.8.1.1. Tevfik Şahin937 Aralık köyü genelde muhacir köyüdür. Köyde Selanik ve Bulgaristan muhacirleri vardır. Ayrıca köye daha sonra Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgesinden yerleşmeler de olmuştur. Kırım Tatarları artık pek kalmamıştır. 1948 doğumlu Tevfik Bey’in ailesi, Tatar muhacirlerindendir. Kendisi Tatarcayı bilmediğini ifade etmektedir. Aralık köyünün günümüzde 70-80 hane olduğu fakat iş ve evlilikler yoluyla köyün nüfusunun gitgide azaldığı görülmektedir. Aralık köyü, daha kurulmadan önce Üçbeyli köyünün arazisi olduğundan Üçbeyli köyündeki ahali, Aralık köyünün olduğu yerde arıcılık yapmıştır. Bu sebeple Arılık mevkii olarak adlandırılan bu yere daha sonra yerleşen insanlar bu ismi vermişlerdir. Tarım ve hayvancılık yapılan köyde, her hane 40-50 adet büyükbaş yahut küçükbaş hayvana sahiptir. Köyde tarım ürünleri olarak mısır, buğday, yonca, yulaf, arpa yetiştirilmektedir. Yakın akrabalar arasında evlilik yoktur. Köyün geleneklerinde artık Tatar geleneklerine önem verilmeği görülmektedir. 6.8.1.2. Bedri Şahin938 Köyün bir diğer Şahin soyadlı muhaciri de 1965 doğumlu Bedri Bey’dir. Baba tarafı Kırım’dan Dobruca’ya ve oradan da günümüzde Bulgaristan sınırları içinde yer alan Şumnu’nun Lojva köyünden Bursa’ya göç etmişlerdir. Göç ettikleri dönemi Balkan Savaşları’nın yaşandığı süreç olarak belirten Şahin ailesi, bu savaş esnasında doğrudan Sezgin Tunç, -Hamidiye Köyü Sakinlerinden- “Hamidiye Köyü’nde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 23 Ocak 2014. 936 Hasan Gözüpek, -Hamidiye Köyü Sakinlerinden- “Hamidiye Köyü’nde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 23 Ocak 2014. 937 Tevfik Şahin, A.g.g.; Şahin ailesinin, Kırım’dan 1853-1856 Kırım Savaşı sonrası Dobruca’ya göç etmiş ve yerleşmiş Tatar muhacirlerinden biri olması mümkündür. 938 Bedri Şahin, A.g.g. 935 183 Mustafakemalpaşa ilçesine gelmişler ve yerleşmişlerdir. Bulgaristan’dan manda sırtında yolculuk ederek köye gelen bu ailenin ilk fertleri, ilk geldiklerinde bu köyün boş bir yer halinde bulunduğunu ve böylece yerleştiklerini belirtmektedir. Öte yandan Bedri Bey, Aralık köyünde Tatar muhacir torunları olarak iki aile kaldıklarını ve bu ailelerin de soyadlarının Şahin olduğunu ifade etmektedir. Şahin ailesinin hiçbir ferdinde artık Tatar dil, adet ve gelenekleri kalmamıştır. Zaten iş veya evlilikler dolayısıyla köydeki muhacir torunları da çeşitli illere göç etmişlerdir. 6.8.2. Durumtay Köyü 6.8.2.1. Haluk Uğur939 Köyün genç Tatarlarından Haluk Uğur, 1989 doğumludur. Köydeki nüfusun yarısını Kırım’dan göç etmiş muhacir torunları oluşturmaktadır. Köyün diğer topluluğu ise Çerkezlerdir. 1940’lı yıllarda su baskını nedeniyle köy nüfusunun yarısı Karacabey’e yarısı da Mustafakemalpaşa'ya kaçmıştır. Yeni nesilde, eski örf adetlerin artık kalmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca köyün yaşlıları Tatarcayı bilmektedir. 6.8.2.2. Rahim Çakır, Mustafa Köse 1960 doğumlu Rahim Bey ve 1938 doğumlu Mustafa Bey Tatarca bilmektedir. Bunu köydeki Tatarlara yaydığımızda, çoğunun Tatarcayı anladığı fakat konuşamadığı ifade edilmektedir. Konuşabilenler ise ancak yaşlılardır. Onlarda az kalmıştır. Köy, 120 hanede 280 nüfustan ibarettir. İçlerinde 25 hane Tatar muhacirin olduğu bilinmektedir. Nitekim köydeki Tatar nüfusu, ölümler ve göç nedeniyle zamanla azalma göstermiştir. Örf adet ve gelenekler az da olsa devam etmektedir. Bayram adetleri sürerken, yemek kültüründen de Tatarların hamur ürünleri olan çibörek ve göbete kalmış ve hâlâ yapılmaktadır. Köyde Tatar nüfusu dışında Arnavut, Manav ve Roman köyün nüfusunu teşkil eden diğer topluluklardır. Ayrıca köyde tarım ürünleri olarak domates, biber, karpuz ve mısır ekimi yapılmaktadır.940 6.8.2.3. Ertan Germen941 Durumtay köyü muhtarı Ertan Germen 1965 doğumludur. Kendisinden edinilen bilgilere göre köy, Bulgaristan, Yunanistan, Romanya muhacirleri ile Manav ve Haluk Uğur, -Durumtay Köyü Sakinlerinden- “Durumtay Köyü’nde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 21 Ocak 2014. 940 Rahim Çakır - Mustafa Köse, -Durumtay Köyü Sakinlerinden- “Durumtay Köyü’nde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 21 Ocak 2014. 941 Ertan Germen, A.g.g.; Semih Çatallar- İbrahim Çakır, A.g.g. 939 184 Arnavutlardan oluşmaktadır. Köye Kırım göçlerinin 93 Harbi sonrası yaşandığı ifade edilmektedir. Öte yandan Durumtay köyü 1946 yılına kadar eski köye bağlıyken, bu yıl köyde su baskını yaşanması nedeniyle köyün yeri Durumtay köyünün mevkisine taşınmıştır. Eskiköy üç mahalledir. Birincisi Tatar mahallesi, ikincisi Arnavut mahallesi ve üçüncüsü Bulgaristan ve Yunanistan’dan göç eden Müslüman ahalinin bulunduğu mahalledir. Hepsi birbiriyle akrabalık bağları kurmuşlardır. Üç mahalle arasında herhangi bir husumet yaşanmamıştır. Durumtay köyünde ilk olarak Arnavutlar yaşamıştır. Kendileri 1840-50’li yıllarda geldiklerini ifade etmektedir. Yine köyün eski bir yerleşim yeri olduğu, yeraltından çıkarılan çömlekler ile ortaya çıkarılmıştır. Köy 110 haneden oluşmaktadır. Kendisi Tatarca bilmekte olan Ertan Bey, köyde artık eski örf ve adetlerin kalmadığını ifade etmektedir. Ayrıca köyde Kırım muhacir torunları Germen, Çakır, Karagöz, Dobruca, Tetikçi, Cömert, Cıbır, Sert, Tükenmez, Demir, Kahraman, Uğur ve Uslu 942 soyadlarını taşımaktadırlar. Köy nüfus defterine göre köyde, 1875 Köstence doğumlu Ali Kahraman, 1906 Köstence doğumlu Muharrem eşi Şükriye, 1860 Kırım doğumlu İbrahim Bey, 1875 Mecidiye doğumlu İbrahim eşi Ayşe, 1305/1887-1888 Hacıoğlu Pazarcık doğumlu Kamile Toprak, 1872 Hacıoğlu Pazarcık doğumlu Halil Kırımhan ve son olarak 1315/1897-1898 Hacıoğlu Pazarcık doğumlu Şaban Çakır göç etmiş ve yaşamıştır. Yine 1295/1878 Mecidiye doğumlu Alime Tozak, 1280/1863-1864 Kırım doğumlu İlyas Yavaş ve eşi 1285/1868-1869 doğumlu Cemile Yavaş, 1321/1903-1904 Hırşova doğumlu Seyit Ahmet, köydeki Şeker ailesinin ilk ferdi (anne 1275/1858-1859 doğumlu) Tulça kazasından, 1293/1876-1877 Köstence doğumlu Emine Dere, ve 1287/1870-1871 Köstence doğumlu Elmas Nogay, köye göç edip yerleşen Kırım Tatarlarıdır. Ayrıca köy Rusçuk, Plevne, Varna, Ziştovi, Kalkandelen, Tırnova, Gostivar, Hacıoğlu Pazarcık, Kızanlık, Şumnu, Üsküp, Razgrad (Hazargrad), Eskicuma ve Silistre şehirlerinden gelen muhacirlerin de yerleşme sahası olmuştur. Diğer yandan köy nüfus defterinden Çatallar köyünün, Durumtay köyüne bağlandığı ortaya çıkmaktadır. Yine köye yerleşen muhacirler bir süre sonra Karacabey ilçesi ile Ovaesemen, Günü ve Dümberez köylerine yerleşmişlerdir. 942 Köyde bulunan Uslu ailesi, Bulgaristan Şumnu’dan göç etmiş Tatar muhacir soyundandır. 185 6.8.2.4. Tamer Köse943 1976 doğumlu Tamer Bey’in büyükbabası, Ukrayna’nın Minsk bölgesinden çıkarak ailesiyle birlikte Köstence’nin Çömlekçi köyüne yerleşmiştir. Bu köy hâlâ aynı adla varlığını sürdürmektedir. I. Dünya Savaşı yıllarında gemiyle Bandırma’ya gelen ailesi, burada kendilerine gösterilen araziyi beğenmemişler ve bu nedenle Bandırma’ya yakın Durumtay köyüne gönderilmişlerdir. Tatarcayı iyi bilmekte olan Tamer Bey, yaşıtlarının bilmediğini ifade ederken, kendisinin de aile evinde kullanıldığı için Tatarcayı öğrendiğini ve unutmadığını belirtmektedir. Nitekim 2000 yılına kadar köyde orta yaşlılar da dâhil hep Tatarca konuşulmuştur. Tamer Bey’in dedesi I. Dünya Savaşı’nda Yemen cephesinde yer almıştır. Cephede İngilizlere esir düşen dedesi, daha sonra kaçarak köye gelmiştir. Yine 1312 / 1894-1895 doğumlu Mehmet Batah, Çanakkale Savaşı’nda gazi olmuş ve köye dönmüş diğer bir Tatar muhacirdir. 943 Tamer Köse, A.g.g. 186 SONUÇ Kırım, Kafkasya ve Rumeli’den XIX. yüzyılda Osmanlı Devleti’ne doğru yoğun göçler yaşanmıştır. Bu göçlerin temelinde, Müslümanların, Hıristiyan bir devletin tebaası olarak yaşamak istememesi, Rus memurlarının baskısı, çeşitli sosyal ve ekonomik sebepler bulunmaktadır. 1853-1856 tarihli Kırım Savaşı’yla birlikte göçlerin seyri yeni bir hâl almıştır. Savaşın sona ermesi üzerine on binlerce Tatar ve Nogay muhacir Rumeli Eyaleti’nin, Dobruca bölgesine iskân edilmişlerdir. Nitekim 1860 yılına gelindiğinde Rumeli’de, yeni gelen muhacirler için arazi kalmadığı için muhacirler Anadolu topraklarına yönlendirilmişlerdir. Osmanlı Devleti, göç etmek zorunda kalan muhacirlere, tarımsal üretimi ve ülkede gittikçe azalan Müslüman nüfusu arttırmak amacıyla önem vermiştir. Ayrıca devlete bağlı olmayan aşiretleri iskân edilen muhacirler vasıtasıyla kontrol altına almayı ve yerleşik hayata geçirmeyi amaçlamıştır. 1860 yılına kadar muhacir sevk ve iskân çalışmaları Şehremaneti, Ticaret Nezareti ve Zaptiye Nezareti ile yürütülürken bu tarihte ilk kez Muhacirin Komisyonu İdaresi kurulmuştur. Bu idarenin zaman zaman lağv edilmesi gündeme gelmiş olsa da 1876 yılına kadar yararlı çalışmalarda bulunmuştur. 1877-1878 tarihinde Osmanlı-Rus Savaşı’nın başlaması üzerine, Osmanlı Devleti yeni bir muhacirin komisyonuna ihtiyaç duymuştur. Rumeli’den yüz binlerce muhacirin, Osmanlı topraklarına göç etmesi, 1878 yılında Muhacirin Komisyonu Genel İdaresi’nin teşkiliyle sonuçlanmıştır. Bu idare her vilayette bir komisyona sahiptir. İşlerin daha düzenli yürütülmesi amacıyla geniş çaplı bir nizamnamesi de yayınlanmıştır. Nitekim bu dönemin nizamname ve talimatlarında daha radikal kararlara başvurulmuştur. Göç sürecinde en çok, muhacir sevk ve iskân edilen yerlerden biri Hüdavendigar Eyaleti olmuştur. Bu eyaletin idari birimleri zaman zaman değişmiş olsa da genelde Bursa, Karesi, Eskişehir, Kütahya, Karahisar-ı sahip ve Ertuğrul sancaklarından oluşmuştur. Merkezi Bursa sancağı olan bu eyaletin toprakları, muhacir iskânı için çok uygun bir yerdir. Örneğin hem arazilerinin verimliliği hem de Kırım ve Rumeli topraklarına yakın olması, devletin daha az masraf yapmasına katkı sağlamıştır. Eyaletin merkezi olan Bursa sancağı, XIX. yüzyılda Bursa merkez, Mihaliç, Kirmasti, Gemlik, İnegöl, Yenişehir, Atranos ve Mudanya kazalarına ayrılmıştır. 187 Söz konusu çalışmanın ele aldığı Bursa sancağına 1853-1914 yılları arasında 3000 haneye yakın Kırım Tatar muhaciri sevk edilmiştir. 1860 yılından itibaren gelen muhacirler Kirmasti ve Mihaliç kazalarında iskân edilirken, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası gelen Tatar muhacirler ise ekseriyetle Uludağ’ın eteklerindeki mahallelere, Yenişehir ve Pazarköy kazalarında yerleştirilmiştir. Muhacirlerin Bursa’nın verimli mahallerinde sevk ve iskân edilmesine gayret edilmiştir. Köy, kasaba ve kazalardaki boş ve atıl hâlde bulunan hane ve araziler muhacirlere tahsis edilmiştir. Böylece İhsaniye ve Lütfiye gibi yeni köyler ile Yeni mahalle ve Mecidiye gibi yeni mahalleler kurulmuştur. Muhacirler iskân politikası doğrultusunda kafile halinde değil parça parça iskân edilmeye çalışılmış ve böylece yerli ahali ile kaynaşmaları hedeflenmiştir. Arazilerin yetersiz kaldığı durumlarda ise arazi tespit ve ıslah çalışmaları yapılarak yeni iskân sahaları elde edilmiştir. Köy ve mahallere iskân edilen muhacirlere yapılan yardımların ilkini hane inşası oluşturur. 250 kuruşa kadar destek sağlayan devlet, yardımların yetersiz kaldığı durumlarda, yerli ahalinin desteğini teşvik etmeye çalışmıştır. Yine yevmiye ve zirai malzeme desteği sağlanarak muhacirlerin üretime geçmeleri amaçlanmıştır. Bunun için muhacirlere vergi ve askerlik muafiyetleri açısından kolaylık gösterilmiştir. Diğer yandan muhacirlere verilen tarla miktarı yerine göre 1 dönümden 60 dönüme kadar değişiklik göstermiştir. Bu durumun oluşmasında köylerde bulunan arazilerin verimli olması yahut az oluşu etkili olmuştur. Muhacirler zor durumda kaldıklarında, arzuhaller vasıtasıyla sıkıntılarını devlete bildirmişlerdir. Bursa kaza ve köylerine iskân edilen muhacirler, en çok yevmiye yardımı, akrabalarının yanında iskân edilmek, memurlar yahut köy sakinleriyle yaşanan arazi problemleri konusunda dilekçe göndermişlerdir. Hükümete ulaşan bu dilekçelere, mümkün mertebe cevap verilmiş ve Bursa Mutasarrıfı’na gönderilen emirler yoluyla çözülmeye çalışılmıştır. İskân sonrası yaşanan problemlerin nedeni sadece yerli ahali veya memurlar değildir. Muhacirler de çeşitli problemlere yol açmışlardır. Örneğin muhacirlerin iskân alanlarını terk ederek, yerli ahalinin arazileri üzerinde izinsiz yerleşmesi bunlardan birini oluşturur. Bunun yanı sıra geldikleri yerlere geri dönmek istemeleri ve başıboş hareket etmiş olmaları da muhacirlerden kaynaklanan problemlerdendir. Devlet yetkilileri ise bu durumlarda bir takım çözüm yollarını benimsemiştir. Nitekim izinsiz 188 göç etmek isteyen muhacirlerden, kendilerine yapılan yardımlar geri alınmış ve yol ücreti karşılanmayacağı belirtilmiştir. Yine başka arazilerde izinsiz yerleşen muhacirlere devlet, yevmiye ve zirai yardımda bulunmayacağını bildirmiştir. Cumhuriyet döneminde Bursa’nın köy ve ilçelerinde yaşamakta olan Kırım Türkleri dil, örf ve adetler bakımından ne kadar Anadolu Türklerine benzese de çeşitli sıkıntılar yaşamışlardır. Bunun yanı sıra bazı köylerde yaşayan muhacir torunları, köylerini terk etmek zorunda kalmışlardır. Örneğin Durumtay köyü 1940’lı yıllarda yaşanan sel felaketi sebebiyle boşaltılmış ve günümüzde köy varlığını kaybetmiş Çatallar köyü mevkisine taşınmıştır. 1960’lı yıllara kadar köy ve ilçelerde Kırım örf ve adetleri devam etmişken günümüzde büyük oranda unutulmaya yüz tutmuştur. Bu durumun oluşmasında köyden merkez ilçelere ve diğer şehirlere yaşanan göçün etkisi büyük olmuştur. İş bulma yahut karışık evlilikler yoluyla yaşanan iç göçler, kültürel olarak gerilemeye yol açmıştır. Mustafakemalpaşa ve Karacabey köylerinde örf adetler genelde böyle ise de en çok yemek kültürü devam etmiştir. Kırımlı muhacirler Bursa’ya yeni değerler de katmışlardır. Bunlardan biri karosercilik sanayinin temelini oluşturmuş olmalarıdır. Ayrıca şehirdeki önemli sanayi ve işletmeler de Kırım Türklerinin öncülüğünde faaliyetlerini sürdürmektedir. Bursa’da Kırım Türklerinin kurmuş olduğu iki dernek vardır. Bunlardan biri 1988 yılında kurulmuş olan Bursa Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği’dir. Derneğin faaliyetlerinden en önemlisi, bugün 70’inci sayısına ulaşmış Kalgay adlı bir yayın organı çıkarmış olmasıdır. Bunun yanı sıra Bursa’da yaşayan Kırım Türkleri için düzenlenen tepreç, kurban, milli ve dini günler konusundaki organizasyonlarıyla aktif bir çalışma içerisindedir. Kırım Türklerinin kurmuş olduğu diğer bir dernek de Tüm Tatar Türkleri Sosyal ve Kültürel Yardımlaşma Derneği’dir. 2005 yılında kurulmuş olan bu dernek, daha çok Ankara’nın Polatlı ilçesinde bulunan Kırım Türkleriyle irtibat ve birlik halindedir. Öte yandan kırsal kesimdeki muhacir torunlarının Merkezdeki derneklerle ilişkileri çok zayıftır. Bursa merkez mahallerinde yaşayan Tatar ve Nogay muhacirler daha fazla Kırım milli davasına ve geleneklerine sahip çıkmaktadır. Nitekim yakın zamanda Kırım’ın Rusya’ya bağlanması olaylarında, Bursa Kırım Türkleri aktif bir duruş sergilemişlerdir. 189 KAYNAKÇA ARŞİV KAYNAKLARI A-Belgeler A.MKT.MHM. BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 192, Gömlek no: 78. BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 197, Gömlek no: 6. BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 219, Gömlek no: 37. BOA, A.MKT.MHM. Dosya: 655, Gömlek: 31. BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 237, Gömlek no: 99. BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 529, Gömlek no: 18. BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 236, Gömlek no: 1. BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 180, Gömlek no: 64. BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 224, Gömlek no: 28. A.MKT.NZD. BOA, A.MKT.NZD. Dosya no: 326, Gömlek no: 24. BOA, A.MKT.NZD. Dosya no: 327, Gömlek no: 55. BOA, A.MKT.NZD. Dosya no: 450, Gömlek no: 43. BOA, A.MKT.NZD. Dosya no: 335, Gömlek no: 31. BOA, A.MKT.NZD. Dosya no: 349, Gömlek no: 77. A.MKT.UM. BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 475, Gömlek no: 31. BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 420, Gömlek no: 30. BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 469, Gömlek no: 63. BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 422, Gömlek no: 46. BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 389, Gömlek no: 66. BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 543, Gömlek no: 78. 190 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 467, Gömlek no: 50. BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 467, Gömlek no: 47. BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 417, Gömlek no: 58. BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 575, Gömlek no: 42. BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 467, Gömlek no: 64. BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 463, Gömlek no: 67. BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 475, Gömlek no: 31. BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 442, Gömlek no: 67. BEO. BOA, BEO. Dosya no: 3489, Gömlek no: 261603. BOA, BEO. Dosya no: 569, Gömlek no: 42632. C.DH. BOA, C.DH. Dosya no: 218, Gömlek no: 10880. BOA, C.DH. Dosya no: 25, Gömlek no: 1126. C.ML. BOA, C.ML. Dosya no: 20, Gömlek no: 949. DH.İD. BOA, DH.İD. Dosya no: 165, Gömlek no: 6. DH.MHC. BOA, DH.MHC. Dosya no: 12, Gömlek no: 30. BOA, DH.MHC. Dosya no: 1, Gömlek no: 19. BOA, DH.MHC. Dosya no: 72, Gömlek no: 38. DH.MKT. BOA, DH.MKT. Dosya no: 906, Gömlek no: 78. BOA, DH.MKT. Dosya no: 940, Gömlek no: 9. BOA, DH.MKT. Dosya no: 1152, Gömlek no: 90. 191 BOA, DH.MKT. Dosya no: 2689, Gömlek no: 8. BOA, DH.MKT. Dosya no: 2622, Gömlek no: 87. BOA, DH.MKT. Dosya no: 1625, Gömlek no: 119. BOA, DH.MKT. Dosya no: 1911, Gömlek no: 27. BOA, DH.MKT. Dosya no: 1923, Gömlek no: 10. BOA, DH.MKT. Dosya no: 1964, Gömlek no: 85. BOA, DH.MKT. Dosya no: 1334, Gömlek no: 19. BOA, DH.MKT. Dosya no: 1524, Gömlek no: 25. DH.ŞFR. BOA, DH.ŞFR. Dosya no: 250, Gömlek no: 115. BOA, DH.ŞFR. Dosya no: 313, Gömlek no: 50. İ.DH. BOA, İ.DH. Dosya no: 343, Gömlek no: 22622. BOA, İ.DH. Dosya no: 477, Gömlek no: 32073. BOA, İ.DH. Dosya no: 452, Gömlek no: 29899. BOA, İ.DH. Dosya no: 429, Gömlek no: 28381. BOA, İ.DH. Dosya no: 476, Gömlek no: 31997. BOA, İ.DH. Dosya no: 492, Gömlek no: 33321. BOA, İ.DH. Dosya no: 780, Gömlek no: 63433. BOA, İ.DH. Dosya no: 782, Gömlek no: 63559. İ.HUS. BOA, İ.HUS. Dosya no: 140, Gömlek no: 27. İ.HR. BOA, İ.HR. Dosya no: 173, Gömlek no: 9438. İ.MVL. BOA, İ.MVL. Dosya no: 583, Gömlek no: 26182. 192 BOA, İ.MVL. Dosya no: 454, Gömlek no: 20329. İ.MMS. BOA, İ.MMS. Dosya no: 18, Gömlek no: 762. İ.ŞD. BOA, İ.ŞD. Dosya no: 105, Gömlek no: 6273 A.MKT.MVL. BOA, A.MKT.MVL. Dosya no: 133, Gömlek no: 77. MV. BOA, MV. Dosya no: 74, Gömlek no: 5. BOA, MVL. Dosya no: 721, Gömlek no: 88. BOA, MV. Dosya no: 28, Gömlek no: 15. BOA, MV. Dosya no: 110, Gömlek no: 80. BOA, MV. Dosya no: 44, Gömlek no: 37. MVL. BOA, MVL. Dosya no: 560, Gömlek no: 62. BOA, MVL. Dosya no: 425, Gömlek no: 61. BOA, MVL. Dosya no: 431, Gömlek no: 64. BOA, MVL. Dosya no: 560, Gömlek no: 71. BOA, MVL. Dosya no: 615, Gömlek no: 113. BOA, MVL. Dosya no: 1054 Gömlek no: 5. BOA, MVL. Dosya no: 699, Gömlek no: 16. ŞD.MLK. BOA, ŞD.MLK. Dosya no: 272, Gömlek no: 40. Y.MTV. BOA, Y.MTV. Dosya no: 271, Gömlek no: 19. BOA, Y.MTV. Dosya no: 290, Gömlek no: 61. 193 Y.PRK.KOM. BOA, Y.PRK.KOM. Dosya no: 1, Gömlek no: 28. BOA, Y.PRK.KOM. Dosya no: 4, Gömlek no: 29. BOA, Y.PRK.KOM. Dosya no: 2, Gömlek no: 13. Y.PRK.OMZ. BOA, Y.PRK.OMZ. Dosya no: 1, Gömlek no: 40. Y.PRK.UM. BOA, Y.PRK.UM. Dosya no: 6, Gömlek no: 60. Y.PRK.ZB. BOA, Y.PRK.ZB. Dosya no:31, Gömlek no: 98. BOA, Y.PRK.ZB. Dosya no: 17, Gömlek no: 1. Z.B. BOA, ZB. Dosya no: 101, Gömlek no: 20. B-Defterler BOA, BEOAYN.NNG.d. Defter no: 758. BOA, BEOAYN.d. Defter no: 878. BOA, BEOAYN.d. Defter no: 879. BOA, BEOAYN.d. Defter no: 881. BOA, BEOAYN.d. Defter no: 882. BOA, EV.d. Defter no: 39076. BOA, K.K. Özel no: 7, Genel no: 3282. BOA, MAD.d. Defter no: 8608. BOA, MAD. d. Defter no: 9199. 194 İNTERNET KAYNAKLARI Bursa’dan Kırım İslamterek’e Cami yaptırılıyor, 2013, http://www.kirimderneği.org.tr/sdetay.asp?did=356,0,a (24 Aralık 2013). Kırım’dan Destek Teşekkürü, 2013, http://www.bursa.bel.tr/kirim-dan-destektesekkuru/haber/5226/ (24 Aralık 2013). Tarihçe, 2014, http://www.tdi.gov.tr/?s=icerikDetay&icerikId=10 (17 Ocak 2014). Tarihçemiz, 2014, http://www.kalgaydergisi.org/index.php?sayfa=tarihcemiz (17 Şubat 2014). Yazarlar, 2014, http://www.kalgaydergisi.org/index.php?sayfa=yazarlar (17 Şubat 2014). http://www.bursa.gov.tr/jandarma/img/harita2.jpg (08.04.2014). MAHALLE VE KÖY GÖRÜŞMELERİ Ataygeldi, İsmail, -Esnaf- “Bursa’da Yaşayan Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 19 Aralık 2013. Bircan, Ömer, -Yeni Mahalle Sakinlerinden- “Yeni Mahalle’de Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 17 Aralık 2013. Başak, Ali, - İsmetpaşa Köyü Sakinlerinden- “ Karacabey İlçesi Köylerinde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 22 Ocak 2014. Bozkurt, Reşat -Alacahırka Mahallesi Sakinlerinden- “Alacahırka Mahallesinde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 18 Aralık 2013. Canbek, Kazım, -Bursa Kırım Türkleri Dernek Üyesi- “Bursa’da Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 18 Aralık 2013. Çakır, Rahim, Mustafa Köse, -Durumtay Köyü Sakinlerinden- “Durumtay Köyü’nde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 21 Ocak 2014. Çatallar, Semih, İbrahim Çakır, -Durumtay Köyü Sakinlerinden- “Durumtay Köyü’nde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 21 Ocak 2014. Erişen, Neslihan, -Mollaarap Mahallesi Sakinlerinden- “Mollaarap Mahallesi’nde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 18 Aralık 2013. 195 Germen, Ertan, -Durumtay Köyü Muhtarı- “Durumtay Köyü’nde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 21 Ocak 2014. Gözüpek, Hasan, -Hamidiye Köyü Sakinlerinden- “Hamidiye Köyü’nde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 23 Ocak 2014. Güzelsözlü, Emin, -Yeni Mahalle Cami Dernek Başkanı- “Yeni Mahallede Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 18 Aralık 2013. Kırgız, Cengiz, - Bursa Kırım Türkleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi- “Bursa’da Yaşayan Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 18 Aralık 2013. Köse, Tamer, -Durumtay Köyü Sakinlerinden- “Durumtay Köyü’nde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 21 Ocak 2014. Matakhov, Dilaver, Öğrencilerden- -Bursa Kırım Türkleri Derneği’nin İlgilendiği Kırımlı “Bursa Kırım Türkleri Derneği’nin Kırımlı Öğrencilerle İlgili Faaliyetleri” konulu görüşme, Bursa: 26 Ocak 2014. Ozar, Habib, -Ovaesemen Köyü Sakinlerinden- “Ovaesemen Köyü’nde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 23 Ocak 2014. Öner, Şükrü, - Bursa Tüm Tatar Türkleri Dernek Başkanı- “Bursa’da Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 19 Aralık 2013. Özikiz, Cihangir, -Yeni Mahalle Sakinlerinden- “Yeni Mahalle’de Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 18 Aralık 2013. Renç, Rüştü, -Bakırköy Sakinlerinden- “Bakırköy’de Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 20 Ocak 2014. Sağıcı, Metin, -Sazlıca Köyü Muhtarı- “Sazlıca Köyünde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 20 Ocak 2014. Süyen, İsmail Adnan, -Bursa Kırım Türkleri Dernek Başkanı- “Bursa’da Yaşayan Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 17 Aralık 2013. Şahin, Bedri, -Aralık Köyü Sakinlerinden- “Aralık Köyü’nde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 21 Ocak 2014. Şahin, Tevfik, -Aralık Köyü Sakinlerinden- “Aralık Köyü’nde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 21 Ocak 2014. 196 Şakru, Göner, - Yeni Mahalle Sakinlerinden- “Yeni Mahalle’de Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 18 Aralık 2013. Şavkay, Mülayim, -Tüm Tatar Türkleri Derneği Üyesi- “Bakırköy’de Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 20 Ocak 2014. Tar, Aşım, -Bakırköy Sakinlerinden- “Bakırköy’de Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 20 Ocak 2014. Taş, Engin, İsmail Şendere, Tarık Kutlu, -Köy Sakinlerinden- “Sazlıca Köyünde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 20 Ocak 2014. Tunç, Sezgin, -Hamidiye Köyü Sakinlerinden- “Hamidiye Köyü’nde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 23 Ocak 2014. Turan, Kemal, Seyyit Ali Uğur, -Bakırköy Sakinlerinden- “Bakırköy’de Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 20 Ocak 2014. Uğur, Haluk, -Durumtay Köyü Sakinlerinden- “Durumtay Köyü’nde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 21 Ocak 2014. TEZLER Arabacı, Hacı Murat, Türk Tarihi ve Kültürü Açısından Türkiye’de Bulunan Kırım Dernek ve Vakıflarının Önemi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, İstanbul 2006. Bıyık, Ömer, Osmanlı Yönetiminde Kırım (1600-1774), Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, İzmir 2007. Demirkıran, Sema, Bir Türk Münevveri, İsmail Otar Bey Hayatı ve Faaliyeti, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi İstanbul 1998. Derya Derin Paşaoğlu, Nogaylar, Nogay Göçleri ve Türkiye’de İskânları, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Ankara 2009. Kazas, Elvira, 1853-1863 Yıllarında Kırım’dan Osmanlı Topraklarına Yapılan Göçler, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi İstanbul 1994. Kocacık, Faruk, Balkanlardan Anadolu’ya Yönelik Göçler (1878-1900) Karşılaştırmalı Yerli ve Göçmen Köyü Monografileri, Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Doktora Tezi, Ankara 1978. 197 Özçelik, Tarık, Basiret Gazetesi’ne Göre Doksanüç Harbi’nde İstanbul’da Rumeli Göçmenleri (1877-1878), Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 1993. Sözer, Kasım, “1913 Tarihli Bahriye-i Ticariye Salnamesindeki Bilgiler Işığında Cumhuriyetin İlk Yıllarındaki Deniz Ticaret Yapısının Değerlendirilmesi”, Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2006. Yaşayanlar, İsmail, XIX. Yüzyılda (Mustafakemalpaşa) Kazası’nın Sosyo-Ekonomik Durumu, Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Bursa 2012. Yılmaz, Mehmet, Konya Vilayeti’nde Muhacir Yerleşmeleri (1854-1914), Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Konya 1996. SÜRELİ YAYINLAR A-Salnameler Osmanlı Devlet Salnamesi (1281-1864). H.V.S.(H.1301-M.1883/1884). H.V.S.(H.1302-M.1885). H.V.S.(H.1303-M.1886). H.V.S.(H.1305-M.1888). H.V.S.(H.1307-1308/M.1890-1891). H.V.S.(H.1310-M.1892). H.V.S.(H.1311-M.1893). H.V.S.(H.1312-M.1894). H.V.S.(H.1314-M.1896). H.V.S.(H.1316-M.1898). H.V.S.(H.1317-M.1899). H.V.S.(H.1319-M.1901). H.V.S.(H.1320-M.1902). H.V.S.(H.1321-M.1903). 198 H.V.S.(H.1322-M.1904). H.V.S.(H.1325-M.1909). H.V.S.(H.1323-M.1905). B-Gazeteler Takvim-i Vekayi. Tercüman-ı Ahval. Tasvir-i Efkar. SÖZLÜK VE ANSİKLOPEDİLER A-Ansiklopediler Akkılıç, Yılmaz, (hzl.), Bursa Ansiklopedisi, c. I, Bursa Kültür ve Sanat Yayınları, Bursa 2002. _____________, Bursa Ansiklopedisi, c. II, Bursa Kültür ve Sanat Yayınları, Bursa 2002. _____________, (hzl.), Bursa Ansiklopedisi, c. IV, Bursa Kültür ve Sanat Yayınları, Bursa 2002. Akün, Ömer Faruk, ”Ahmed Vefik Paşa”, DİA, c. II, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 1999, s. 143-157. Alpargu, Mehmet, ”Nogaylar”, DİA, c. XXXIII, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 2007, s. 202-204. Aydın, Mahir, “93 Harbi”, DİA, c. VIII, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 1994, s. 498-499. Bala, Mirza, “Kırım”, Türk Ansiklopedisi, c. XXII, Milli Eğitim Basımevi, Ankara 1975, s. 52-66. Bala, Mirza, “Kırım”, İA, c. VI, Mili Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul 1967, s. 741762. Darkot, Besim, “Bursa”, İA, c. II, Mili Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul 1979, s. 806-819. 199 Emecen, Feridun.”Hüdavendigar”, DİA, c. XVIII, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 1998, s. 285-286. İnalcık, Halil, ”Bursa”, VI, DİA, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 1992, s. 445-449. _____________, ”Kırım Hanlığı”, c. XXV, DİA, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 2002, s. 450-458. “Kırım”, DİA, c. XXV, 2002, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 2002, s. 447450. Kırımlı, Hakan, “Kırım (Rus İdaresi Dönemi)”, DİA, c. XXV, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 2002, s. 458-465. Seyhan, Ertuğrul, “Bursa (Bugünkü Durum)”, DİA, c. VI, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 1992, s. 450-451. Sümer, Faruk, “Dobruca”, DİA, c. IX, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 1994, s. 482-486. B- Sözlükler Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, ”Göç”, c. VIII, Gelişim Yayınları, İstanbul (y.t.y.). Devrim Hakkı, Nezihe Araz, Nurullah Gezgin, Aydın Kazancı, Gülseren Devrim (yay.), “Bursa”, Türkiye Ansiklopedisi, c. II, Kaynak Kitaplar, İstanbul 1974. Mahmud, Kaşgarlı, Divanu Lûgat-it Türk, Şaban Kurt (hzl.), Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 1986, s. 853. Meydan Larousse Büyük Lügat ve Ansiklopedi, “İskân”, c. V, Meydan Yayınevi, İstanbul (y.t.y.). Örs, Derya, Hicabi Kırlangıç, Ahmet Eryüksel, (hzl.), Osmanlı Türkçesi Sözlüğü, Gün Yayınları, Ankara 2007. Türk Ansiklopedisi, “Göç”, c. VIII, MEB Basımevi, Ankara 1969. Yılmaz, Fehmi, Osmanlı Tarih Sözlüğü, Gökkubbe Yayınları, İstanbul 2010. 200 MAKALELER Ağaldağ, Sebahattin, “Moğol Devleti”, Türkler, c. VIII, Hasan Celal Güzel, Kemal Çiçek, Salim Koca (ed.), Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 265-278. Akcar, Bekir, ”Kırım’da Medrese Hayatı”, Emel Dergisi, S. 63, 1971, s. 8-10. Araslı, Altan, “Kırım Türkleri Muhacir Türküleri ve Halk Destanları”, Emel Dergisi, S. 56, 1970, s. 25-36. Aydın, Mithat, “19. Yüzyıl Ortalarında Panslavizm ve Rusya”, Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, S.15 Denizli 2004, s.109-124. Ayın, Faruk, “ 1878’de Osmanlı Devleti’nde Meydana Gelen Göç Hareketleri ve Göçmenlerin İskânı”, Askeri Tarih Bülteni, S. 34, 1993, s. 33-41. Barkan, Ömer Lütfi, “Bir İskân ve Kolonizasyon Metodu Olarak Sürgünler”, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, c. 11, S. 1-4, 1949-1950, s. 524-569. Bayraktar, Hilmi, “Kırım ve Kafkasya’dan Adana Vilayeti’ne Yapılan Göç ve İskânlar (1869-1907)”, Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi S. 22, Konya 2007, s. 405-435. Çapraz, Hayri, “XIX. Yüzyılda Çarlık Rusyası’nın Kırım Politikası”, Karadeniz Araştırmaları, S. 11, 2006, s. 57-70. Deringil, Selim, “XIX. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’na Göç Olgusu Üzerine Bazı Düşünceler”, Prof. Dr. Bekir Kütükoğlu’na Armağan, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Araştırma Merkezi, İstanbul 1991, s. 435-442. Ekrem, Mehmet Ali “Kırım ve Nogay Türklerinin Osmanlı Devrinde Dobruca’ya ve Tüm Rumeli’ye Geçmeleri ve Yerleşmeleri, VIII. Türk Tarih Kongresi Kongreye Sunulan Bildiriler (11-15 Ekim 1976), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1983, s. 1559-1606. Firuzoğlu, Safarov Rafik “Kırım ve Kafkasya’dan Osmanlı İmparatorluğu’na Göçler”, Osmanlı IV: Toplum, Güler Eren (ed.), Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s. 687696. Gence, Süleyman, “Zera Bekirova: Bursa ve Bandırma Konferansları”, Kalgay Dergisi, S. 50, 2008. 201 Gündoğdu, Raşit, “Arşiv Belgeleri Işığında Kırım ve Çerkes Göçleri” Uluslararası Göç Sempozyumu Bildiriler, 8-11 Aralık 2005, Zeytinburnu Belediyesi Yayınları, İstanbul 2006, s. 122-126. Gündüz, Ahmet, “Rusya’nın Türk İllerinde Yayılması ve Osmanlı Devleti’ne Yapılan Türk Göçleri”, Türk Dünyası Araştırmaları, S. 161, 2006, s. 71-82. Halaçoğlu, Yusuf, “Kolonizasyon ve Şenlendirme”, Osmanlı IV: Toplum, Güler Eren (ed.), Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s. 581-586. Başer, Alper. “Kırım’da Rus Kolonizasyonu (1783-1850)”, Karadeniz Araştırmaları Dergisi, C.VI, S. 24, s. 29-42. Erkan, Süleyman, “XIX. Yüzyıl Sonlarında Osmanlı Devleti’nin Göçmenleri İskân Politikasına Yabancı Devletlerin Müdahaleleri”, Osmanlı IV: Toplum, Güler Eren (ed.), Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s. 612-631. Gaspıralı, İsmail, “Muhaceret-i Muazzama”, Türk Yurdu, c. II, 1912, s. 706-713. İnalcık, Halil, “Kırım Türk Yurdunun Yok Edilişi”, Emel Dergisi, S. 24, 1964, s. 37-42. Kalgay Dergisi, S. 17, 2000. _____________, c.4, S. 1-16, 1994-2000. _____________, c. 5-8, S. 17-30, 2000-2003. _____________, c. 8-11, S. 31-42, 2004-2006. _____________, S. 63, 2012. Kadıoğlu, Sevtap, “Osmanlı Döneminde Türkiye’de Ziraat Okulları Üzerine Notlar ve (Tedrisat-ı Ziraiye Nizamnamesi)”, Kutadgu Bilig, S. 8, 2005, s. 239-257. Kaplanoğlu, Raif, ”Bursa’da Balkan Göçmenleri”, (y.y.y), (y.t.y.). Kara, Cemile, “Eskişehir’e Yapılan Tatar Göçleri ve Eskişehir’de oluşan Tatar Kimliği”, Toplum Bilimleri Dergisi, c. V, S. 9, 2011, s. 139-148. Keleş, Erdoğan, “Kırım Savaşı’ndan Sonra Gelen Muhacirlerin Menteşe Sancağı’nda İskânı”, Turkish Studies, c. IV, Sayı. VIII, 2009, s. 1166-1188. Kırımal, Edige, “Kırım Türkleri”, Dergi c. XVI, S. 6, 1970, s. 3-22. “Kırım’dan yeni öğrenciler geldi”, Kalgay Dergisi, S. 5, 1997. 202 Kırımlı, Hakan “Kırım’dan Türkiye’ye Kırım Tatar Göçleri”, Uluslararası Göç Sempozyumu Bildiriler, 8-11 Aralık 2005, Zeytinburnu Belediyesi Yayınları, İstanbul 2006, s.147-152. Kocacık Faruk, “Balkanlar’dan Anadolu’ya Yönelik Göçler (1878-1890)”, Osmanlı Araştırmaları, S. 1, 1980, s. 137-190. _____________, “XIX. Yüzyılda Göçmen Köylerine İlişkin Bazı Yapı Planları”, Tarih Dergisi, Ord. Prof. İ. Hakkı Uzunçarşılı Hatıra Sayısı’ndan S. XXXII, Mart. 1979, Edebiyat Fakültesi Basımevi, İstanbul 1979, s. 415-1001. Koloğlu, Orhan, “Anadolu’ya Göç II”, Popüler Tarih, S. 70, 2006, s. 32-39. Köksal, Osman, “Osmanlı Dönüşüm Sürecinde Bir Devlet Teşebbüsü Olarak Çifteler Hâra-yı Hümayunu ve Türk Atçılığına Katkıları”, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, c. X, S. 2, 2009, s. 333-362. Kurşun, Zekeriya, “Avrupa’da Bir Türk İslam Diyarı: Dobruca’nın Demografik, Sosyal ve İdari Yapısı”, Hasan Celal Güzel, Kemal Çiçek, Salim Koca (ed.), Türkler, c. XIII, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 924-935. Nogay, Sami, “Nogay Türkleri”, Nogay Dergisi, S. I, 2007, s. 5-16. Saydam, Abdullah, “Rusya’nın Kırım ve Kafkasya’yı İstilasında Uyguladığı Demografik Yöntemler”, Tarih Boyunca Balkanlar’dan Kafkaslara Türk Dünyası Semineri (29-31 Mayıs 1995) Bildiriler, 1996, s. 93-115. _____________, “Kırım ve Kafkasya’dan Yapılan Göçler ve Osmanlı İskân Siyaseti (1856-1876)”, Osmanlı IV: Toplum, Güler Eren (ed.), Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s. 677-686 Semiz, Yaşar, Recai Kuş, “Osmanlı’da Mesleki Teknik Eğitim İstanbul Sanayi Mektebi (1869-1930)”, S.Ü.T.A.E.D. S. 15, 2004, s. 276-295. Tavkul, Ufuk, “Kafkasya ve Kırım Çevresinde Nogaylar", Tehlikedeki Diller Dergisi, c. II, S. 2, 2013, s. 340-354. Temir, Ahmet, “Moğol (veya Türk-Moğol Hanlığı)”, Türkler, VIII, Hasan Celal Güzel, Kemal Çiçek, Salim Koca (ed.), Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 256-264. “Tepreç Şenlikleri”, Kalgay Dergisi, S. 52, 2009. “Tepreç Şenlikleri”, Kalgay Dergisi, S. 48, 2008. 203 Tura, Nihat, ”Bursa’da Kırımlılar”, Kalgay Dergisi, S. VIII, 1997. Ulusoy, Enbiya, ”Bulgaristan’da Kırım Tatarları”, Emel Dergisi, S. 231, 2010, s. 51-55. Vozgrin, Valeri, “Çarlık Zamanında Kırım’da Türk Milli Hareketi,” Zeynep Zafer (çev.), Hasan Celal Güzel, Kemal Çiçek, Salim Koca, (ed.), Türkler, c. XVIII, 2002, s. 471-484. Yılmaz, Mehmet, “XIX. Yüzyılda Osmanlı Devleti’nin Muhaciri İskân Politikası”, Osmanlı IV: Toplum, Güler Eren (ed.), Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s. 587602. Watson, Geoff, “1200-1800 Yılları Arasında Batı’daki Orta Asya İmajı” Türkler, c. VIII, Hasan Celal Güzel, Kemal Çiçek, Salim Koca (ed.), Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 334-344. “20 Aralık 2007 Kırım’da Kurban Bayramı”, Kalgay Dergisi, S. 47, 2008. “2012 Yılı Kırım’da Kurban Bayramı”, Kalgay Dergisi, S. 66, 2012. KİTAPLAR Akpınar, Yavuz, (hzl.), İsmail Gaspıralı Seçilmiş Eserleri: II, Ötüken Yayınları, İstanbul 2004. Arabacı, Zeynep Dörtok, (ed.), Bursa’nın Zenginliği: Göçmenler, Osmangazi Belediyesi Yayınları, Bursa 2008. Bennigsen, Aleksander, C. Lemercier Quelquejay, Stepte Ezan Sesleri, Nezih Uzel (çev.), Selçuk Yayınları, İstanbul 1981. Bice, Hayati, Kafkasya’dan Anadolu’ya Göçler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 1991. Birgül, Mehmet Fatih, Levent Ali Çanaklı, (hzl.), Bursa Coğrafyası, Bursa İl Özel İdaresi, Bursa 2009. Caferoğlu, Ahmet, Türk Kavimleri, Enderun Kitabevi, İstanbul 1988. Doğru, Halime Kozlubel, 1844 Nüfus Sayımına Göre Deliorman ve Dobruca’nın Demografik, Sosyal ve Ekonomik Durumu, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2011. Engin, Vahdettin, Rumeli Demiryolları, Eren Yayınları, İstanbul 1993. 204 Kerimullin, Ebrar, Tatarlar: İsmimiz ve Kimliğimiz, Zeynep Sarışık (çev.), İrfan Kültür ve Eğitim Merkezi Yayınları, İzmir 1998. Erkan, Süleyman, Kırım ve Kafkasya Göçleri (1878-1908), KTÜ Kafkasya ve Orta Asya Ülkeleri Araştırma Merkezi Yayınları, Trabzon 1996. Eren, Ahmet Cevat, Türkiye’de Göç ve Göçmen Meseleleri, Tanzimat Devri, İlk Kurulan Göçmen Komisyonu, Çıkarılan Tüzükler, Nurgök Matbaası, İstanbul 1966. Fisher, Alan, Kırım Tatarları, Eşref Özbilen (çev.), Selenge Yayınları, İstanbul 2009. Gözaydın, Ethem Feyzi, Kırım: Kırım Türklerinin Yerleşme ve Göçmeleri, Vakit Matbaası, İstanbul 1948. Gurulkan, Kemal, Ali Osman Çınar, Yusuf İhsan Genç, Uğurhan Demirbaş, (hzl.), Osmanlı Belgelerinde Kafkas Göçleri, I, T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayınları, İstanbul 2012. Gül, Abdulkadir ve Salim Gökçen, Son Dönem Osmanlı Nüfusu ve Ecnebiler Meselesi, Cedit Neşriyat, Ankara 2010. Halaçoğlu, Yusuf, XVIII. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun İskân Siyaseti ve Aşiretlerin Yerleştirilmesi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1991. İpek, Nedim, Rumeli’den Anadolu’ya Türk Göçleri (1877-1890), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1999. _____________, İmparatorluktan Ulus Devlete Göçler, I. Baskı, Serander Yayınları, Trabzon 2006. Kafalı, Mustafa, Altın Orda Hanlığı’nın Kuruluşu ve Yükseliş Devirleri, Edebiyat Fakültesi Matbaası, İstanbul 1976. Kahraman, Seyit Ali, (hzl.), Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnamesi, II, Kitap: VII, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2011. Kanlıdere, Ahmet, ”Islahçı ve Cedidçi Tanımlamaları Üzerine Bazı Düşünceler”, Hakan Kırımlı, Bülent Tanatar, Dündar Akarca, İbrahim Köremezli (ed.), İsmail Bey Gaspıralı İçin, Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Yayınları, Ankara 2004, s. 255-262. Kaplanoğlu, Raif, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, Bursa Ticaret Borsası Kültür Yayınları, İstanbul 1996. 205 _____________, Meşrutiyetten Cumhuriyet’e Bursa (1876-1926), Avrasya Etnoğrafya Vakfı Yayınları, Bursa 2006. _____________, 1844 Yılı Temettüat Defterlerine Göre Değişim Sürecinde Bursa’nın Ekonomik ve Sosyal Yapısı, Nilüfer Alkılıç Kütüphanesi Yayınları, Bursa 2011. Kepecioğlu, Kamil, Bursa Kütüğü, III, Uludağ Yayınları, Bursa 2009. Karal, Ziya Enver, Osmanlı Tarihi, VII, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1983. Karpat, H. Kemal, Osmanlı’dan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler, Bahar Tırnakçı (çev.), Timaş Yayınları, İstanbul 2010. _____________, Osmanlı Nüfusu (1830-1914), Bahar Tırnakçı (çev.), Timaş Yayınları, İstanbul 2010. Kerimi, Fatih, Kırım’a Seyahat, Hayri Ataş (hzl.), IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul 2004. Kırımlı Hakan, Kırım Tatarlarında Milli Kimlik ve Milli Hareketler (1905-1916), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2010. _____________, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 2012. Kosifoğlu, Mesut Haluk, Geçmişten Günümüze Bursa Tarihi, Zikir Yayınları, Bursa 2000. Koyunluoğlu, A. M. Turgut, İznik ve Bursa Tarihi, Bursa Vilayet Matbaası, Bursa 1935. Kurat, Akdes Nimet, Türkiye ve Rusya XVIII. Yüzyıl Sonundan Kurtuluş Savaşı’na Kadar Türk-Rus İlişkileri (1798-1919), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2011. _____________, Rusya Tarihi Başlangıcından 1917’ye Kadar, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1993. _____________, IV.-XVIII. Yüzyıllarda Karadeniz Kuzeyindeki Türk Kavimleri ve Devletleri, Türk Tarih Kurumu Basımevi Ankara 1972. Maksudoğlu, Mehmet, Kırım Türkleri, Ensar Neşriyat, İstanbul 2009. Mevsim, Hüseyin, (hzl.), Bulgar Gözüyle Bursa, Kitabevi Yayınları, İstanbul 2009. Orhonlu, Cengiz, Osmanlı İmparatorluğu’nda Aşiretlerin İskânı, Eren Yayıncılık, İstanbul 1987. 206 Otar, İsmail, Ömer Özcan, (hzl.), Cafer Seydahmet Kırımer’in Günlüğü, Polatlı Kırım Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği, Ankara 2003. Özenbaşlı, Ahmet, Çarlık Hâkimiyetinde Kırım Faciası, İsmail Otar (hzl.), İsmail Otar Kültür Serisi Yayınları, Eskişehir, 2004. Saydam, Abdullah, Kırım ve Kafkas Göçleri (1856-1876), II. Baskı, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2010. Şarman, Özdemir, Bursa Yenişehir 1301-2001, (y.y.y), Bursa 2001. Şimşek, Kekil, (ed.), Mustafakemalpaşa Belde ve Köylerinde Yaşam, I, Mustafakemalpaşa Kültür ve Sanat Derneği Patikalar Dergisi Yayınları, Bursa 2012. Şimşir, N. Bilal, Bulgaristan Türkleri, Bilgi Yayınevi, İstanbul 1986. Şimşir, Sebahattin, Türk Dünyası Tarihi, IQ Kültür Sanat Yayınları, İstanbul 2012. Topuz, Hıfzı, II. Mahmut’tan Holdinglere Türk Basın Tarihi, Remzi Kitabevi, İstanbul 2003. Ülküsal, Müstecib, Dobruca’dan, Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Genel Merkezi Yayınları, İstanbul 2007. _____________, Kırım Türk-Tatarları (Dünü-Bugünü-Yarını), Baha Matbaası, İstanbul 1980. _____________, Dobruca ve Türkler, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, Ankara 1987. Ürekli, Muzaffer, Kırım Hanlığı’nın Kuruluşu ve Osmanlı Himayesinde Yükselişi (1441-1569), Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, Ankara 1989. Yıldız, Hakkı Dursun, Selami Gözenç, Korkut Atasungur, Barış Mater, Ahmet Yılmaz, (Yazarlar), Yeni Türkiye Ansiklopedisi, Hayat Neşriyat, İstanbul (y.t.y.). Yılmaz, Fehmi, Osmanlı Tarih Sözlüğü, Gökkubbe Yayınları, İstanbul 2010. Zekiyev, Z. Mirfatih, Türklerin ve Tatarların Kökeni, Ahsen Batur (çev.), Selenge Yayınları, İstanbul 2006. 207 EKLER Altuntopzade EK-1: BELGELER Belge-1: BOA, İ.DH. Dosya no: Halil Ağa: 200 kuruş 477, Gömlek no: 32073. Hancı Hacı Seyin Ağa: 100 kuruş Nahiye naibi faziletlü Mustafa Hacı İsmail Efendi: 150 kuruş Salih Efendi: 250 kuruş Hacı Ahmed Dede: 150 kuruş Nahiye Zabiti refetlü Tahsin Devletlü Efendi: 500 kuruş Mustafa Nuri Paşa hazretlerinin çiftlik müdürü Hasan Ağa: Azadan refetlü Hacı Osman Ağa: 200 kuruş 1500 kuruş Çiftlikat-ı Şahane müdürü evvel Azadan hacı Hafız Mehmed izzetlü Seyin Efendi: 150 kuruş Efendi: 150 kuruş İkinci müdür Osman Ağa: 150 Azadan hacı Mustafa Ağa: 200 kuruş kuruş Katib Hacı Ahmed Efendi:100 Azadan Emin Ağa: 200 kuruş kuruş Katib Hacı Mehmed Ali Efendi: Çerci Ali Ağa: 50 kuruş 50 kuruş Dördüncü Osman Ağa: 50 kuruş Evkaf Müdürü Vekili hacı Mihaliç İbrahim “Fikri” Efendi: 400 kuruş Merkez Mahalleleri ahalisi:2000 kuruş Mahir Nevruz Hasan Efendi: 100 Abdullah Paşa Mahallesi: 300 kuruş kuruş Bursa Evkaf Kalemi Hülefasından Arif Efendi: 100 kuruş Mülazımzade Halim Ağa: 150 kuruş Runkuş Paşa Mahallesi: 450 kuruş Garbcı Mahallesi: 200 kuruş Obağlar Mahallesi: 300 kuruş 208 Tophisar köyünden Osman Ağa: Tavşanlı Mahallesi: 500 kuruş 250 kuruş Yenice Mahallesi: 250 kuruş Çemendire köyünden Hacı Abdi Ağa:100 kuruş Adı geçen nahiyenin kapsadığı köylerin ahalileri tarafından: 9.725 kuruş Kaşlık köyünden Mehmed Ağa: 100 kuruş Aynı köyden Hacı Oğlu Seyin Ağa: 100 kuruş Aynı köyden Hacı Ahmed Ağa: 100 kuruş Karakol köyünden Ali Ağa: 100 kuruş Aynı köyden Eminzade Ali Ağa: 100 kuruş Aynı köyden Hacı İbrahim: 100 kuruş Akçakale köyünden Kara Mehmed Ağa: 100 kuruş Kulakpınarı'ndan Mehmed Ağa: 100 kuruş Çark köyünden Ahmed Ağa: 100 kuruş İskele köyünden Mustafa Reis: 100 kuruş Danişmend köyünden Seyin Ağa: 100 kuruş Kayorpiroğlu İsmail Ağa: 100 kuruş Cedit köyünden Hacı Kazım Ağa: 100 kuruş Çubuklu köyünden Mehmed Ağa: 100 kuruş Aynı köyden Mustafa Ağa: 100 kuruş Kuşdili köyünden Latif Ağa: 100 kuruş Doğa köyünden Abdullah Ağa: 100 kuruş Erikli köyünden İsmail Ağa: 200 kuruş Bulgar köyünden İbrahim Ağa:100 kuruş Köyden Kara Mehmed Ağa: 100 kuruş Köyden Sipahi Oğlu Hacı İbrahimzade Halil: 100 kuruş Yenice köyünden Hasan Ağa: 100 kuruş 209 Aynı köyden İsmail Ağa: 100 Kardeşi Abdullah Ağa: 100 kuruş Aynı köyden Mustafa Ağa: 150 kuruş Aynı köyden Seyin Ağa: 100 kuruş Çakıl köyünden Ahmed Ağa: 150 kuruş Tuğla köyünden Osman Ağa: 100 kuruş Köyden Durmuş Oğlu kuruş Aynı köyden Abdi Ağa: 100 kuruş İbrahim:100 kuruş Aynı köyden berber Aynı köyden Musa Bilovat: 50 damadı kuruş Mustafa Ağa: 100 kuruş Aynı köyden Ahmed Bilovat:50 Aynı köyden Halil Efendi: 50 kuruş kuruş Dede obası köyünden Ahmed Vilayeti arazi memuru olup, muhacirler için ev inşasında Efendi: 50 kuruş Dağlı Hüdavendigar kazma köyünden Hacı Mehmed Ağa: 100 kuruş Aynı köyden Hacı Seyin Ağa: 100 kuruş Araz köyünden Hacı Süleyman görevli olan Recai Efendi: 1000 kuruş Ebniye-i Has Hülefasından ve Bursa’da ev inşasında memur olan Şemseddin Efendi: 750 kuruş Toplam: 22.575 kuruş Ağa: 100 kuruş 210 211 Belge-2: BOA, Y.PRK.KOM. Dosya no: 2, Gömlek no: 13. İskân olunacak muhacirinin zirai takımına arazi itası hakkında talimatdır Memalik-i mahrusa-i şahanede muhacir iskânına salih olan miri çiftlikleri ve hal’i köyler ile mahlulatdan vesair arazi-i haliyye-i miriyeden muhacirine beher haneye bir çift itibar ile her çift içün arazinin kuvve-i “nebatirine” göre yetmiş dönümden yüz otuz dönüme kadar arazi verilecekdir Her hane birden beşe kadar nüfus züküra şamildir Buraca “bil’a” muhacirine verilecek arazi iki kısım olub bir kısmı sabangir arazidir diğer kısmı “parnalık” gibi yeniden açmağa muhtac olan ham arazidir defaten ziraate salih olan çayırlarla hayvan “ra’i” edilen yerler birinci kısımdan “ve daima” su basub fakat yazları hayvan “ra’i” edilen mahaller parnalık kısmından ad olunacakdır Çiftliklerden ve hali köylerden yahud mahlulat “vakıadan” kendülerine sabangir arazi verilen muhacirler öküz ve çift edevatını kendü taraflarından tedarik ideceklerdir ve bu arazide ba tapu mutasarrıf olacaklar ise de on sene çıkmadıkca evvel araziyi ahire ferağ olamayacaklardır Kendülerine ham arazi verilen muhacirler evvel arazide ba tapu mutasarrıf olacak ve onlarda on sene çıkmadığı evvel araziyi ahire ferağ olamayacaklardır fakat onlar içün haricden akçe istikraz edilür ise bu arazinin katiyen yahud vefaen ferağ istikraz mukavelesinin şeraitine tabi olacakdır. Fi 3 Muharrem sene 1297 212 213 Belge-3: BOA, MVL. Dosya no: 425, Gömlek no: 61. Hüdavendigar Mutasarrıflığına Devletlü efendim hazretleri Mihaliç kazasına mülhak Kirmasti köyünde iskân olunmuş olan muhacirinin öküzleri telef olarak ziraat ve harasetden mahrum kalmalarından öküz mubayaa itmek üzere lüzum-ı miktar akçenin mal sandığından itası muhacirin-i merkume vekili Ali baba tarafından ba arzuhal istida olunduğu beyan-ı alisiyle ifay-ı muktezası Meclis-i Vala riyaseti celilesi canibinden ba tezkire işar buyrulmakdan ba tedkitat muktezi lede’l-icra muhacirin-i merkumeden bi kayd olub ziraat ve haraset idecek takımlara esmanı bir vakit muayeneden istihsal olunmak üzere kefalet müteselsile rabtıyla lüzum-ı mikdar tohum ve öküz bi’lmübayaa itası mukteza-ı irade-i seniyyeden bulunmuş ise de Hüdavendigar sancağında Kirmasti kazasında meskun yüz on beş haneden otuz iki haneye verilmiş olan öküzlerin telef olarak muhtaç iane olduklarına dair mahalatın bir gün erzan vürud itmediği cihetle keyfiyet buraca mechul bulunmuş olduğundan mebde-i icabına bakılmak üzere mezkur hanelere verilmiş olan öküzler fil hakika telef olmuşdur öyle olduğu halde bunlar tac-ı ra’s öküze muhtacdır ve mahallince beher beher-i ra’s kaçar kuruşa mübayaa olunarak behası ne mikdara baliğ olur buralarının ba marifeti meclis tahkikiyle keyfiyetin ber vechi ebzah ba mazbata işarı lazım geleceği varidat muhasebesine ba mezkure ifade kılınmış olmağla ber mucib muharrer icabının icrasına himmet hallin ba mazbata inhasına himemi aliyyeleri derkar buyrulmak babında emrü irade hazreti menlehül emrindir 1279 Ağustos 27 / 1280 Ra. 24 214 215 Belge-4: BOA, A.MKT.MVL. Dosya no: 133, Gömlek no: 77. Bursa Mutasarrıfı Nureddin Paşa Hazretlerine Bursa sancağına iz’am kılınan Kırım ve Kefe muhacirlerinin suret-i iskân ve ivalarına dair 5 Safer 1278 tarihli sürh ve iki numero ile merkum varid olub muhacirin komisyonu riyasetinin tezkiresiyle Meclis-i Vâlâ’ya havale olunan tahrirat-ı saadetlerinde muhacirini merkumeden yüz kırk hanenin Mihaliç kasabası civarında vaki ve mürtefi ve mahsuldar olan Sakalar bayırında ve yüz on hanenin dahi Sarıbey karyesi yanındaki arazi-i emiriyede iskân ve tavtinleri icra olunarak haneleri bir yandan inşa kılınmakda idüğünden bu iki karyeye bir isim vaz’ı tesmiye olunması iş’ar olunmak ve siyak-ı iş’ara göre zikrolunan mahaller kabil-i ziraat ve imaret arazi-i haliyyeden olmasıyla muhacirin-i merkumenin iskânlarıyla saye-i ihsan vaye-i hazreti şahanede oraların bu vecihle istihsal-i esbab-ı memuriyeti pek yolunda görünmüş olub muhacirini merkumenin tavtinleri taraf-ı saltanatı seniyyeden haklarında icra buyrula gelen müsaadat-ı Lütfiye semeresi bulunduğuna nisbetle salifü’z-zikr Sakalar bayırında yapılacak köye Lütfiye ve Sarıbey karyesi yanında inşa kılınacak karyeye İhsaniye tesmiyesi tensib olunarak bi’l-istizan irade-i seniyye-i cenab-ı padişahi dahi ol mezkurda müteallik ve şerefsudur buyrulub zikrolunan isimler defter-i hakaniye kayd olunmak üzere defter emanetine bildirilmiş ve Maliye Nezareti celilesine dahi beyan-ı hal kılınmış olmağla ve bu babda zat-ı saadetleriyle sair memurin hükümetin vaki olan gayret ve himmetleri şayan-ı takdir ve tahsis görünmekle ber mucib irade-i seniyye icabının icrası lüzum geleceği beyaneten ve bu babda vaki olan himmetlerini takdiren işbu şukka fi 8 R. 1278. 216 217 EK-2: TABLOLAR Tablo-1: BOA, DH.MHC. Dosya no: 12, Gömlek no: 30. Muhacir yerleştirilen köy ve mahallelerin isimleri ile 1892 senesinin başlangıcından bitişine nüfus miktarı, aile ve arazileri kadar muhacirlerin suç olayları Köy ve Hane Nüfus mahalle miktarı miktarı Gösterilen arazi Emlak isimleri Dönüm Mahallece Mahkemesi Zabıta karar yapılmakta tarafından verilen olan incelenme Açıklamalar kte olan Hüdavendigar 106 536 “ 1.000 1 2 0 Rumeli muhacirleri için oluşturulmuş mahallesi olup işlenilen suçlardan biri darp, diğeri hakaret ve sonuncusu hırsızlıktır. Selimiye 71 376 “ 643 2 2 0 Rumeli muhacirleri için oluşturulmuş mahallesi olup işlenilen suçlar darp, hırsızlık, ağaç kesmek ve tarla bozmaktır. Hamidiye 69 381 “1 312 0 0 0 Rumeli muhacirleri için oluşturulmuş mahallesi olup hiçbir suç işlenmemiştir. Saadet 54 257 “ 400 3 0 0 Rumeli muhacirleri için oluşturulmuş mahallesi olup işlenilen suçlar kalıp akçe sürmek, darp ve hırsızlıktır. Memuriyet mahallesi 40 183 “ 515 0 0 0 Rumeli muhacirleri için oluşturulmuş 218 olup hiçbir suç işlenmemiştir. Mecidiye 86 386 “ 321 8 3 0 Rumeli muhacirleri için oluşturulmuş mahallesi olup suçlarının beşi darp, ikisi namus ve biride hırsızlıktan ibarettir. Nasreddin 62 254 252 1 1 0 Rumeli muhacirleri için oluşturulmuş mahallesi olup iki suçu vardır. Biri mal kaçırmak diğeri darptır. Canbali 161 621 888 2 0 0 Rumeli muhacirleri için oluşturulmuş mahallesi olup vukuatının ikisi darptan ibarettir. Abdullah Paşa 56 236 18 6 0 0 Rumeli muhacirleri için oluşturulmuş mahallesi olup işlenen suçların üçü darp biri genel edepsizlik diğeri memura itaatsizlik, sonuncusu da hırsızlıktır. Runkuş Paşa 106 463 105 2 1 0 mahallesi Rumeli muhacirlerince yerli ahali yanında oluşturulmuş olup işlenen suçların biri darp, diğerleri namus ve hırsızlıktır. Garbcı 28 106 18 2 0 0 Rumeli muhacirleri için oluşturulmuş 219 olup vukuatının biri mahallesi darp diğeri kanuna muhalif davranıştır. Debbağlar 19 91 0 1 2 0 Rumeli muhacirleri için oluşturulmuş bir mahallesi köy olup vukuatının ikisi yaralama diğeri hakaretten barettir. Tavşanlı 68 315 0 0 1 0 Rumeli muhacirleri için oluşturulmuş mahallesi olup vukuatı (ahrar ?) ibarettir. Yenice 53 249 0 2 0 0 Rumeli muhacirleri için oluşturulmuş mahallesi olup vukuatının biri darp diğeri de yaralamadadır. Hacetbekir 45 279 0 1 3 0 köyü Bu dahi Rumeli muhacirleri için oluşturulmuş bir köy olup vukuatının biri yaralama ve ikisi de hırsızlıktan ibarettir. Armudalanı 45 176 0 0 0 0 köyü Rumeli muhacirleri için oluşturulmuş bir köy olup hiçbir suç işlenmemiştir. Şahmelik köyü 61 253 0 0 2 0 Rumeli muhacirleri için oluşturulmuş bir köy olup suçlarının ikisi gasptan ibarettir. Okmir köyü 30 135 0 0 0 0 Rumeli muhacirleri 220 için teşkil edilmiş bir köy olup vukuatı yoktur. Kirazlı köyü 50 189 1.500 0 0 0 Rumeli muhacirleri için teşkil edilmiş bir köy olup vukuatı yoktur. Akçagömü 63 270 1.200 0 1 0 köyü Rumeli ve Tatar muhacirleri için teşkil edilmiş bir köy olup, işlenen tek suç hırsızlıktır. İnkaya köyü 51 249 503 0 0 0 Rumeli muhacirleri için teşkil edilmiş bir köy olup vukuatı yoktur. Cedid köyü 15 46 0 0 0 0 Önceden Çerkez muhacirlerine tahsis edilmiş ise de sonradan Hacı İlyas Bey Efendi namına çiftlik olmuştur. Malkara köyü 10 45 0 0 1 0 Önceden Çerkez muhacirlerine tahsis edilmiş bir köydür. Köyde işlenen tek suç hırsızlıktır. Sürgündere 16 69 0 0 0 0 köyü Rumeli muhacirleri için teşkil edilmiş bir köy olup vukuatı yoktur. Akça sığırlık köyü 105 340 0 1 3 0 Çerkez muhacirlerine ait bir 221 köy olup işlenen suçlardan birisi hakaret ikisi darp ve sonuncusu silah çekmedir. Güngörmez 34 215 0 0 0 0 köyü Rumeli muhacirleri için teşkil edilmiş bir köy olup vukuatı yoktur. Hayralı köyü 69 338 803 2 1 0 Çerkez muhacirleri tarafından teşkil edilmiş bir köy olup vukuatlarından ikisi hırsızlık diğeri de hakaretten ibarettir. Kazlı konağı 21 100 0 0 0 0 köyü Rumeli ve Tatar muhacirlerine mahsus olarak önceden teşkil olunan bir köy olup vukuatı yoktur. Ahkebir merası 61 196 0 0 3 0 köyü Çerkez muhacirlere tahsis edilmiş arazide kurulan bu köyde işlenen suçların ikisi hırsızlık diğeri de darp etmektir. Karaçalılık 13 209 0 0 0 0 köyü Çerkez muhacirlerin yerleştiği bir arazidir. İşlenen bir suç yoktur. Yarış köyü 49 177 0 0 0 0 Rumeli muhacirlerine ait bir köydür. Hiçbir 222 vukuatı yoktur. Tefric köyü 29 111 0 0 0 0 Çerkez muhacirlerce kurulmuş bir köy olup arazisi verimsiz olduğundan muhacirler dağılmıştır. Hotanlı köyü 115 467 0 1 3 0 Yenişehir muhacirlerince oluşturulmuş bir köy olup işlenen suçlar darp, silah çekme, hırsızlık ve zarar ziyandır. Emirhacı köyü 26 127 0 0 0 0 Rumeli muhacirlerine ait bir köy olup hiçbir vukuat olmamıştır. Arap çiftliği 44 162 0 1 0 0 köyü Hükümet tarafından Çerkez muhacirlere kiralanmış bir arazidir. İşlenen tek suç, hayvan hırsızlığıdır. Taşlık köyü 45 203 563 2 3 0 Rumeli muhacirlerine ait bir köydür. Vukuatlarından ikisi hırsızlık diğeri de hakarettir. Şahin köyü 42 245 120 0 0 0 Rumeli muhacirleri için teşkil edilmiş bir köy olup vukuatı 223 yoktur. Kırklar köyü 8 38 0 0 0 0 Rumeli muhacirlerine ait bir köydür. Hiçbir vukuatı yoktur. Kulaca köyü 10 38 0 0 0 0 Rumeli muhacirlerine ait bir köydür. Hiçbir vukuatı yoktur. Karasu köyü 47 165 0 1 0 0 Rumeli muhacirlerine ait bir köydür. Vukuatı silah çekmedir. Arhın köyü 16 65 0 1 0 0 Rumeli muhacirlerine ait bir köydür. Vukuatı hırsızlıktan ibarettir. Keselde köyü 28 163 0 0 0 0 Rumeli muhacirlerine ait bir köydür. Hiçbir vukuatı yoktur. Roğlu köyü 35 153 0 0 0 0 Rumeli muhacirlerine ait bir köydür. Hiçbir vukuatı yoktur Hacılar köyü 27 128 0 1 0 0 Rumeli muhacirlerine ait bir köydür. Vukuatı darptan ibarettir. Dedeobası köyü 43 108 0 0 0 0 Rumeli muhacirlerine ait bir köydür. Hiçbir 224 vukuatı yoktur Azra köyü 70 330 311 1 0 0 Yerli ahali yanında yerleştirilen Çerkez muhacirleri vardır. Vukuatı darptan ibarettir. Mahbubeler 22 186 0 0 0 0 köyü Rumeli muhacir köyüdür ve vukuatı yoktur. Çakıl köyü 10 17 0 0 0 0 Rumeli muhacir köyüdür ve vukuatı yoktur. Yenice köyü 40 207 601 0 4 0 Çerkez ve Rumeli muhacir köyüdür. Suçlarının üçü hırsızlıktan biri darptandır. Dağlıkazı köyü 94 416 133 1 2 0 Yerli ahali yanında yerleştirilmiş Rumeli muhacirleri olup vukuatının biri darp öbürü silah ve diğer biri hakaretten ibaret bulunmuştur. Tophisar köyü 26 164 136 3 0 0 Çerkez muhacir köyüdür. Suçlarının ikisi darpten, biri hırsızlıktandır. Danişmend köyü 25 134 437 0 0 0 Çerkez ve Rumeli muhacilerleri olup hiç bir suç işlenmemiştir. 225 Çavuş köyü 11 75 82 0 0 0 Rumeli muhacirleri yerleşmiş olup bir vukuat yoktur. Karayan köyü 30 148 0 2 0 0 Yenişehir muhacirleri yerleşmiş olup suçların ikisi darptandır. Akhisar köyü 40 173 119 0 0 0 Rumeli muhacir köyüdür ve vukuatı yoktur. Kalyon köyü 20 104 0 0 0 0 Rumeli muhacir köyüdür ve vukuatı yoktur. Bulgar köyü 25 100 129 0 0 0 Rumeli muhacir köyüdür ve vukuatı yoktur. Bağlık köyü 56 27 0 0 0 0 Rumeli muhacir köyüdür ve vukuatı yoktur. Ovaesemen 40 137 0 1 0 0 köyü Rumeli ve Tatar muhacirleri için teşkil edilmiş bir köy olup vukuatı yoktur. Uc köyü 36 183 0 1 0 0 Rumeli muhacirlerine ait bir köydür. Vukuatı darpten ibarettir. Seferci köyü 67 278 660 0 0 0 Rumeli muhacir köyüdür ve vukuatı yoktur. Çevikli köyü 23 106 0 0 0 0 Rumeli muhacir 226 köyüdür ve vukuatı yoktur. Köstendil köyü 14 42 60 0 0 0 Rumeli muhacir köyüdür ve vukuatı yoktur. Erikli köyü 95 389 573 1 0 0 Çerkez ve Rumeli muhacirlerince teşkil edilmiş bir köy olup işlenen tek suç darptan ibarettir. Doğan köyü 22 86 0 0 0 0 Rumeli muhacirlerine ait bir köydür ve suç olayı yoktur. Ümidili köyü 56 254 659 0 0 0 Rumeli muhacirlerine ait bir köydür ve suç olayı yoktur. Kobal köyü 379 1432 12 277 0 0 0 Rumeli muhacirlerine ait bir köydür ve suç olayı yoktur. Aksakal köyü 38 183 0 0 0 0 Rumeli muhacirlerine ait bir köydür ve suç olayı yoktur. Kirmikir köyü 103 391 0 2 2 0 Yerli ahalinin yanında yerleşen Yenişehir muhacirlerinin olduğu bir köydür. İşlenen suçlar, yaralama, tütün 227 (kesmek?) ve ikisi darptır. Çınar köyü 51 150 0 0 0 0 Rumeli ve Çerkez muhacirleri için teşkil edilmiş bir köy olup vukuatı yoktur. Karaağacı kebir 19 60 0 0 0 0 köyü Yerli ahali yanındaki arazide Rumeli muhacirlerince kurulmuş bir köydür ve vukuatı yoktur. Kulakpınarı 3 16 0 0 0 0 köyü Yerli ahali yanındaki arazide Rumeli muhacirlerince kurulmuş bir köydür ve vukuatı yoktur. Akçakoyun 5 30 0 0 0 0 köyü Yerli ahali yanındaki arazide Rumeli muhacirlerince kurulmuş bir köydür ve vukuatı yoktur. Uluabad köyü 94 372 2.384 6 0 0 Yerli ahali yanındaki arazide Çerkez muhacirlerince kurulmuş bir köydür ve vukuatlarından biri darp, beşi hırsızlıktandır. Ballıkaya köyü 2 13 0 0 0 0 Yerli ahali yanındaki arazide Rumeli muhacirlerince kurulmuş bir köydür ve vukuatı yoktur. 228 Küçük 10 25 0 0 0 0 karaağaç köyü Yerli ahali yanındaki arazide Rumeli muhacirlerince kurulmuş bir köydür ve vukuatı yoktur. Kurukaya köyü 1 3 0 0 0 0 Yerli ahali yanındaki arazide Rumeli muhacirlerince kurulmuş bir köydür ve vukuatı yoktur. Dünbe köyü 2 17 0 0 0 0 Yerli ahali yanındaki arazide Rumeli muhacirlerince kurulmuş bir köydür ve vukuatı yoktur. Panayırdere 9 29 0 0 1 0 köyü Yerli ahali yanındaki arazide Rumeli muhacirlerince kurulmuş bir köydür ve vukuatı suça yataklıktır. İskeleucu 11 33 0 0 0 0 köyü Rumeli muhacir köyüdür ve vukuatı yoktur Dağesemeni 3 29 0 0 0 0 köyü Yerli ahali yanındaki arazide Rumeli muhacirlerince kurulmuş bir köydür ve vukuatı yoktur. Gelenbe köyü 15 53 45 1 0 0 Yerli ahali yanındaki arazide Çerkez muhacirlerince kurulmuş bir köydür ve vukuatı hayvan 229 hırsızlığıdır. Çayırlık köyü 17 77 0 0 1 0 Yenişehir muhacirlerince oluşturulmuş bir köy olup işlenen suçlar darptan ibarettir. Makri köyü 51 25 0 0 0 0 Tatar muhacir köyü olup vukuatı yoktur. 1 Tablo-2:Bursa sancağında muhacir iskân edilen kaza ve mahalleler Bursa merkezde iskân edilen Göç ettiği yer Köy ve mahalle isimleri Hane Nüfus Toplam Adet Adet Hane Rumeli Rusçuk mahallesi 61 232 “ Selimiye mahallesi 202 703 “ Vidin mahallesi 49 161 “ Yumurtaş mahallesi 61 234 “ Deveciler mahallesi 38 143 “ Kanberler mahallesi 19 63 “ Tınova mahallesi 25 103 “ Cuma-i cedid mahallesi 40 190 Batum ve Rumeli Yıldırım mahallesi 110 385 Tatar 100 443 Mecidiye mahallesi “ Hızırlık yanı Köstence mahallesi 97 361 “ Vefikiye mahallesi 84 325 “ Mollaarab mahallesi 103 414 “ Namazgâh mahallesi 60 255 “ İhsaniye mahallesi 17 72 Nüfus 230 “ Alacahırka mahallesi 15 Bursa mahallelerine dağınık olarak iskân olunan 65 27.41 11.104 3.820 15.253 Bursa kazasında iskân edilen Göç ettiği yer Köy ve mahalle isimleri Hane Nüfus Toplam Adet Adet Hane Fethiye köyü 63 292 “ İhsaniye köyü 29 91 “ Ümidalanı köyü 50 211 “ Ermiri köyü 40 159 “ Nilüfer köyü 72 282 “ Maskem pınarı köyü 25 105 35 120 40 150 569 2.720 932 Rumeli Rumeli yenişehri Geçid köyü Bosna Boşnak köyü Dağınık olarak Bursa kazası köylerinde bulunan Toplam Nüfus 4.130 4.752 19.383 Kirmasti mahallelerinde iskân edilen Göç ettiği yer Köy ve mahalle isimleri Hane Nüfus Nüfus Adet Adet Dere mahallesi 129 470 “ Selimiye mahallesi 229 956 “ Çırpan mahallesi 79 285 “ Hamidiye mahallesi 37 141 Rumeli Toplam Hane 231 “ Fevzi dede mahallesi 216 445 “ Hamzabey mahallesi 179 726 “ Şevketiye mahallesi 131 37 806 3.144 Kirmasti köylerinde iskân edilen Göç ettiği yer Hane Nüfus Toplam Nüfus Adet Adet Sahrınçalanı köyü 35 165 “ Kayabaşı köyü 29 127 “ Hamidiye köyü 79 313 “ Rahova köyü 78 305 “ Kosova köyü 53 343 “ Hantepe köyü 26 86 “ Koca pınar köyü 50 220 “ Hayriye köyü 24 106 “ Taşköprü 62 238 “ Arılık köyü 48 213 “ Servi köyü 60 229 “ Seyyidali köyü 49 246 “ Voyvoda köyü 60 303 “ Lütfiyye köyü 38 162 “ Kavak çeşme köyü 31 160 “ Filibeliler köyü 37 144 “ Tokuşlar köyü 32 133 “ Sultaniye köyü 20 84 “ Alayayla köyü 10 56 Rumeli Köy ve mahalle isimleri Hane 232 “ Hamidiye köyü 48 183 “ Bahariye köyü 33 136 “ Hisaraltı köyü 49 186 “ Çartakbeli köyü 47 186 “ Develik köyü 43 161 “ Çemender Akhisar köyü 44 123 “ Çavuş köyü 24 113 “ Yonca ağaç köyü 37 163 “ Deveci konağı köyü 54 227 “ Gündoğdu köyü 42 198 “ Çöplü çam boğazı 15 61 “ On çukuru köyü 23 101 “ Kadir çeşmesi köyü 74 252 “ Kapaklu çeşme köyü 37 148 “ Akarca köyü 13 44 “ Fethiye köyü 10 42 “ Erikli köyü 12 36 “ Soğukpınar köyü 16 87 “ Sarıbey köyü 29 112 “ Kalka köyü 67 282 “ Karapınar köyü 29 97 “ Kara orman 92 337 “ Söğüd alanı 44 145 Dağınık olarak Kirmasti kazası köylerinde bulunan Toplam 1.264 5.293 3.157 13.053 3.963 16.197 233 Mihaliç kazası mahallelerinde iskân edilen Göç ettiği yer Hane Nüfus Toplam Adet Adet Hane Hüdavendigar mahallesi 96 399 “ Selimiye mahallesi 50 213 “ Hamidiye mahallesi 60 255 “ Mecidiye mahallesi 80 329 “ Nasreddin mahallesi 60 254 Canbali mahallesi 80 343 361 1.414 Rumeli Çerkez –Tatar Köy ve mahalleler Mihaliç mahallelerinde iskân olunan 787 Nüfus 3.217 Mihaliç köylerinde iskân edilen Göç ettiği yer Nüfus Toplam Adet Adet Hane Hacet pınarı köyü 50 223 “ Armud alanı 25 130 “ Okcu köyü 50 227 “ Kirazlı köyü 43 183 “ Taşlık köyü 25 153 “ Güngörmez mahallesi 50 210 “ Yarış köyü 40 177 “ Kazlı konağı köyü 25 109 “ Malgara köyü 10 43 “ Orhancık köyü 26 116 “ Sorgundere köyü 16 29 “ Hotanlı köyü 85 Rumeli Köy ve mahalle isimleri Hane Nüfus 234 “ Şahmelik köyü 41 245 “ Tefric köyü 21 105 Arab çiftliği köyü 40 161 “ Köylü köyü …….25 1217 “ Ahkebir merası köyü 59 193 Türk ve Çerkes Canbaz köyü 30 158 Çerkez Akça sığırlık köyü 100 318 “ Hayralı köyü 50 226 “ Hıdır köyü 10 44 “ Karaçalılık köyü 40 169 Tatar ve Nogay Bey köyü 41 181 Türk ve Tatar Okçu günü köyü 50 262 Kirmikir köyü 75 351 1.106 4.484 Çerkez “ Dağınık olarak Mihaliç kazası köylerinde bulunan Toplam 2.333 10.093 3.120 13.310 235 Gemlik kazası köylerinde iskân edilen Göç ettiği yer Köy ve mahalle isimleri Hane Nüfus Toplam Adet Adet Hane Nüfus 789 3.872 Batum Haydariye köyü 59 225 “ Selimiye köyü 73 290 “ Teşvikiye köyü 32 130 “ İhsaniye köyü 65 233 “ Aldere 19 71 “ Pir gece köyü 9 29 “ Soğan çayırı köyü 12 43 “ Hamidiye köyü 95 330 “ Feyziye köyü 105 335 “ Adliye köyü 50 175 “ Şükriye köyü 81 253 188 758 Gemlik kazasında dağınık olarak iskân edilen Toplam Yenişehir kazası köylerinde iskân edilen Nüfus Toplam Adet Adet Hane Hisar köyü 30 168 “ Selimiye köyü 30 116 “ Osmaniye köyü 54 187 “ Orhaniye köyü 46 192 “ Fethiye köyü 17 65 “ Süleymaniye köyü 23 88 “ Mecidiye köyü 45 136 Göç ettiği yer Rumeli Köy ve mahalle isimleri Hane Nüfus 236 “ Hayriye köyü 13 66 “ Hamidiye köyü 103 395 Kavaklı köyü 278 66 Çerkez 428 1.691 İznik nahiyesinde iskân edilen Göç ettiği yer Köy ve mahalle isimleri Hane Nüfus Toplam Adet Adet Hane Elmalı köyü 44 149 “ Mecidiye köyü 10 37 “ Kırıntı köyü 10 36 “ Hacı köyü 16 61 “ Eski orak köyü 14 61 “ Sarısu köyü 16 53 Rumeli Toplam Nüfus 538 397 110 2.088 İnegöl mahallelerinde iskân edilen Göç ettiği yer Hane Nüfus Toplam Adet Adet Hane Rumeli ve Batum Hamidiye mahallesi 167 203 Rumeli Muradiye mahallesi 110 525 “ Orhaniye mahallesi 28 115 305 Hane Nüfus Toplam Adet Adet Hane 59 214 Köy ve mahalle isimleri Nüfus 1.243 İnegöl köylerinde iskân edilen Göç ettiği yer Köy ve mahalle isimleri Rumeli Dibsizgöl köyü Nüfus 237 “ Soğukdere köyü 15 72 “ Olukman köyü 41 185 “ Gülbağçe köyü 14 55 “ Kızanlık köyü 15 75 Batum Hasanpaşa köyü 63 224 “ Muradbey köyü 41 173 “ Hayriye köyü 88 425 “ Kadı köyü 18 87 Fındıkcık köyü 36 121 “ Kestane alanı köyü 72 232 “ Mezid köyü 121 418 “ Güney kestane köyü 37 161 “ Gökpınar köyü 28 104 “ Tüfenkci konağı köyü 14 53 “ Kanlı konağı köyü 30 145 “ Hacıkara köyü 125 429 95 468 913 Hane Nüfus Toplam Adet Adet Hane Çerkez Köy ahalisi yanında dağınık olarak iskân edilen 3.712 Pazarcık nahiyesinde iskân edilen Göç ettiği yer Köy ve mahalle isimleri Rumeli Borçalık köyü 21 106 “ Karadede köyü 22 56 “ Dülgeroğlu köyü 16 108 “ Sarıdayı köyü 50 222 “ Bozcaarmud köyü 71 303 Nüfus 238 “ Kınık köyü 18 81 “ Kömüşdere köyü 70 229 Sarac köyü 47 186 Elma-ı kebir köyü 56 243 İnce köyü 31 102 69 430 Çerkez “ Tatar Köy ahalisi yanında dağınık olarak iskân edilen Toplam 523 2.292 1.241 7.247 Tablo-3: Hüdavendigar Vilayeti’ne gönderilen muhacir sayısı Sancak Bursa Ertuğrul Kütahya Kaza Nüfus Bursa 27.312 Gemlik 3.749 Mihaliç 16.128 Kirmasti 19.161 Toplam 66.350 Bilecik 7.220 İnegöl 9.229 Yenişehir 6.521 Söğüd 4.485 Toplam 27.455 Kütahya 1.547 Eskişehir 7.641 239 Karahisar Karesi Toplam Simav 80 Uşak 62 Toplam 9.330 Karahisar 786 Aziziye 482 Sandıklı 607 Bolvadin 557 Toplam 2.432 Balıkesir 20.465 Bandırma 14.585 Gönen 8.769 Edremit 1.766 Kemer 164 Bigadiç 136 Sındırgı 335 Toplam 46.220 151.787 240 Tablo-4: Bursa köylerinde iskân edilen Kırımlı muhacirlere verilen tarlalar Tablo 4.1 Akhisar köyünde tarla verilen Kırımlı muhacirler İskân Edilen Kırımlı Muhacirlerin Adı Arazinin Mevkisi Arazinin Sınırları Arazi Miktarı Arazinin Niteliği Arazinin Sahibi Haccü’l-ekber İbni Hacı Hüseyin944 Kozalık kapısı Topcuhisarı Osman, Irgad Osman ve Molla Ahmed tarlaları ile çevrili 60 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Mihrişah Valide Sultan Vakfı Molla Ahmed İbni Hacı Hüseyin Molla945 Kozalık kapısı Haccü’l-ekber, Osman Ağa, Irgad Osman Ağa tarlaları ve yol ile çevrili 60 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Mihrişah Valide Sultan Vakfı Ekiz Ali Bin Hacı Kenan946 Kumtepe Hacı Abdurrahman tarlası ve orman ile çevrili 20 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Mihrişah Valide Sultan Vakfı Ekiz Ali Bin Hacı Kenan947 Bozyeri Bulgar, Temur Bey, kiren tarlaları ve yol ile çevrili 40 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Mihrişah Valide Sultan Vakfı Temur bey ve kız kardeşi Beyhan Binun-ı Çırazade948 Kumtepe Bulgar, Ekiz Ali, Kiren tarlaları ve eğri yol ile sınırlı 60 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Mihrişah Valide Sultan Vakfı Tablo 4.2 Beylik köyünde tarla verilen Kırımlı muhacirler İskân Edilen Kırımlı Muhacirlerin Adı Arazinin Mevkisi Arazinin Sınırları Arazi Miktarı Arazinin Niteliği Arazinin Sahibi Abdülgani Bin Seyin Molla949 Üçbedenazmağı Boz hal, iki tarafı azmak ve yol ile çevrili 15 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Mihrişah Valide Sultan Vakfı Abdülgani Bin Seyin Molla950 Kuruderebaşı Hüseyin, İsmail, Kırsakal tarlaları ve kuru dere ile çevrili 5 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Mihrişah Valide Sultan Vakfı 944 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 117 / Cilt: 26 / Varak: 33. BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 118 / Cilt: 26 / Varak: 34. 946 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 119 / Cilt: 26 / Varak: 35. 947 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 120 / Cilt: 26 / Varak: 36. 948 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 121 / Cilt: 26 / Varak: 37. 949 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 122 / Cilt: 26 / Varak: 38. 950 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 123 / Cilt: 26 / Varak: 39. 945 241 Abdülgani Bin Seyin Molla951 Ümidilitaşları Balıkesir’li Ali ve Can Ali tarlaları ile azmak ve yol ile çevrili 40 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Mihrişah Valide Sultan Vakfı Can Ali Bin Abdulgani952 Ümidilitaşları Köz Ali tarlası, boz hal, azmak ve yol ile çevrili 60 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Mihrişah Valide Sultan Vakfı Köz Ali Bin Abdulgani953 Ümidilitaşları Can Ali ve Balıkesir’li Ali tarlaları ve boz hal ile çevrili 60 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Mihrişah Valide Sultan Vakfı Celaleddin Bin Bahamüddin954 Aktaş geçidi Bodur Mehmed, muhacir Ceybullah, Hacıoğlu Hüseyin tarlaları ve çayır ile çevrili 35 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Yadi Bin İbrahim955 Aktaş geçidi Muhacir İbni Yadi, Seyfeddin, Yakub tarlaları ve çayır ile çevrili 35 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Yusuf Bin Yakub956 Aktaş geçidi Muhacir İbni Yadi, Seyfeddin, Yakub tarlaları ve çayır ile çevrili 35 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Seyfeddin Bin Vahid957 Aktaş geçidi Yusuf ve diğer Yusuf, Şerafeddin tarlaları ve çayır ile çevrili 35 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı İdris Bin İsmail958 Aktaş geçidi Ceybullah, Yusuf, Hasan tarlaları ve çayır ile çevrili 35 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Hasan Bin Yusuf959 Aktaş geçidi İdris ve Celaleddin tarlaları ve çayır ile çevrili 35 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı 951 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 124 / Cilt: 26 / Varak: 40. BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 125 / Cilt: 26 / Varak: 41. 953 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 126 / Cilt: 26 / Varak: 42. 954 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 82 / Cilt: 26 / Varak: 49. 955 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 83 / Cilt: 26 / Varak: 50. 956 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 84 / Cilt: 26 / Varak: 51. 957 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 85 / Cilt: 26 / Varak: 52. 958 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 86 / Cilt: 26 / Varak: 53. 959 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 87 / Cilt: 26 / Varak: 54. 952 242 Tablo 4.3. Çakıl köyünde tarla verilen Kırımlı muhacirler İskân Edilen Kırımlı Muhacirlerin Adı Arazinin Mevkisi Arazinin Sınırları Arazi Miktarı Arazinin Niteliği Arazinin Sahibi Hasan Bin Abdullah960 Çakıl köyü İki tarafı muhacir tarlası, dere, çayır ve yol ile çevrili 20 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Sultan Murad Han Gazi Vakfı Mustafa Bin Safsah961 Yanıkdeğirmen Karabaş, sirke Mustafa, muhacir İslam ve yol ile çevrili 50 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Sultan Murad Han Gazi Vakfı İslam Bin Süleyman962 Yanıkdeğirmen Karabaş, Sirke muhacir Mustafa tarlaları ve harman tarlaları ile çevrili 10 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Sultan Murad Han Gazi Vakfı İslam Bin Süleyman963 Yanıkdeğirmen Sirke Mustafa tarlası, harman ve yol ile çevrili 40 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Sultan Murad Han Gazi Vakfı Ömer Bin Hazoka964 Değirmenönü Kocabeyoğlu Hasan ve Hacı Mehmed Ağa tarlaları ve iki tarafı yol ile çevrili 50 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Sultan Murad Han Gazi Vakfı İbrahim Bin Zibaca965 Katyeri Hacı Abdullah tarlası, boz hal ve yol ile çevrili 12 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Sultan Murad Han Gazi Vakfı İbrahim Bin Zibaca966 Ayvalıkaltı Boz hal, harman ve yol ile çevrili 40 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Sultan Murad Han Gazi Vakfı Abdullah Bin Yabgazi967, Kraldere boğazı Hacı Abdullah tarlası, kuru dere, bayır ve yol ile çevrili 15 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Sultan Murad Han Gazi Vakfı Abdullah Bin Yabgazi968 Yatakyeri Hacı Ahmed tarlası, orman ve yol ile çevrili 15 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Sultan Murad Han Gazi Vakfı 960 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 107 / Cilt: 26 / Varak: 23. BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 108 / Cilt: 26 / Varak: 24. 962 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 109 / Cilt: 26 / Varak: 25. 963 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 110 / Cilt: 26 / Varak: 26. 964 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 111 / Cilt: 26 / Varak: 27. 965 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 112 / Cilt: 26 / Varak: 28. 966 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 113 / Cilt: 26 / Varak: 29. 967 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 114 / Cilt: 26 / Varak: 30. 968 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 115 / Cilt: 26 / Varak: 31. 961 243 Abdullah Bin Yabgazi969 Kaledeğirmeni Hacı Ahmed, Hasan, Ali tarlaları ve yol ile çevrili 20 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Sultan Murad Han Gazi Vakfı Tablo 4.4. Emre köyünde tarla verilen Kırımlı muhacirler İskân Edilen Kırımlı Muhacirlerin Adı Arazinin Mevkisi Arazinin Sınırları Arazi Miktarı Arazinin Niteliği Arazinin Sahibi Hacı Abdullah İbni İsmail970 Tuğ-ı (?) merdan Bayır ve orman ile sınırlı 15 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Sultan Murad Han Gazi Vakfı Hacıoğlu Mustafa, muhacir Abdullah tarlaları, bayır, kuru dere ve yol ile çevrili 35 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Sultan Murad Han Gazi Vakfı Hacı Abdullah İbni Kraldereboğazı İsmail971 Hacı Ahmed Bin Yusuf972 Kalealtı Kara Hasanoğlu Ali, Şahin köylü Ahmed ve muhacir Arslan Bey tarlaları ile çevrili 10 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Sultan Murad Han Gazi Vakfı Hacı Ahmed Bin Yusuf973 Yatakyeri Muhacir Abdullah tarlası, boz hal ve iki tarafı orman ile çevrili 15 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Sultan Murad Han Gazi Vakfı Kaledeğirmeni Durmuşoğlu, muhacir Abdullah 25 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Sultan Murad Han Gazi Vakfı Hacı Ahmed Bin Yusuf974 tarlaları, orman ve yol ile çevrili Arslan Bey Bin Kuluzec975 Kalealtı Şahin köylü Ahmed, muhacir Hacı Ahmed, Hasan tarlaları ve boz hal ile çevrili 50 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Sultan Murad Han Gazi Vakfı Hasan ve Ali İbni Ali976 Kalealtı Muhacir Arslan Bey, dere ve boz hal ile çevrili 40 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Sultan Murad Han Gazi Vakfı 969 BOA, EV.d .Defter no: 39076, s. 4, p. 116 / Cilt: 26 / Varak: 32. BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 98 / Cilt: 26 / Varak: 14. 971 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 99 / Cilt: 26 / Varak: 15. 972 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 100 / Cilt: 26 / Varak: 16. 973 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 101 / Cilt: 26 / Varak: 17. 974 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 102 / Cilt: 26 / Varak: 18. 975 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 103 / Cilt: 26 / Varak: 19. 976 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 104 / Cilt: 26 / Varak: 20. 970 244 Hasan ve Ali İbni Ali977 Kaledeğirmeni Durmuşoğlu, muhacir Hacı Ahmed tarlaları ve orman ile çevrili 10 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Sultan Murad Han Gazi Vakfı Hasan Bin Abdullah978 Kızılbayır Dört tarafı orman ile çevrili 35 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Sultan Murad Han Gazi Vakfı Tablo 4.5. Yörük Yenice köyünde tarla verilen Kırımlı muhacirler Arazinin Sınırları İskân Edilen Kırımlı Muhacirlerin Adı Arazinin Mevkisi Ahmed Bey İbni İbrahim979 Yörük yenice Ahmed Bey İbni İbrahim980 Bostanlık Ahmed Bey İbni İbrahim981 Yarbük Ahmed Bey İbni İbrahim982 Kızılkum Yunusoğlu Mustafa, 3 dönüm Kiralık ve 1848 tarihli vakıf ücretsiz Fariğ Mustafa, Koca defterine göre Hacı Mustafa tarlaları Kocaşoğlu Mustafa ve yol ile sınırlı İbni Hüseyin Sultan Yıldırım Bayezid Han Vakfı Ahmed Bey İbni İbrahim983 Buğday ormanları Nilüfer tarlası ve yol ile çevrili 1 dönüm Kiralık ve Kocaşoğlu Mustafa ücretsiz İbni Hüseyin Sultan Yıldırım Bayezid Han Vakfı Ahmed Bey İbni Yörük Sınırları çizilmiş bir Arazinin Eski Sahibi Arazinin Ait Olduğu Vakıf 1 dönüm Kiralık ve Köy ahalisinden ücretsiz Kabasakaloğlu Hasan, Abdulkadir ve Nilüfer tarlaları ile çevrili 1836 yılı vakıf defterine göre Veyseloğlu Hasan Sultan Yıldırım Bayezid Han Vakfı 1 dönüm Kiralık ve ücretsiz Veyseloğlu Hasan Sultan Yıldırım Bayezid Han Vakfı Ahmedoğlu Mehmed, 3 dönüm Kiralık ve ücretsiz Salih ve Hacı Mustafa tarlaları ve yol ile sınırlı 1846 tarihli vakıf defterine göre Hacıoğlu Mustafa Bin Ali Sultan Yıldırım Bayezid Han Vakfı Mehmed Ali, Fariğ Halil ve İbiş tarlaları ve yol ile sınırlı Arazi Miktarı Bir miktar Arazinin Niteliği Kiralık ve Karagözoğlu Molla Mustafa İbni Sultan Yıldırım 977 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 105 / Cilt: 26 / Varak: 21. BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 106 / Cilt: 26 / Varak: 22. 979 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 127 / Cilt: 26 / Varak: 2. 980 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 128 / Cilt: 26 / Varak: 3. 981 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 129 / Cilt: 26 / Varak: 4. 982 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 131 / Cilt: 26 / Varak: 6. 983 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 132 / Cilt: 26 / Varak: 7. 978 245 İbrahim984 yenice konak içinde İsmail Bayezid Han Vakfı Ahmed Bey İbni İbrahim 985 Gölcük Yunusoğlu tarlası ve 3 dönüm Kiralık ve iki tarafı yol ile çevrili ücretsiz İmamoğlu Hacı Mehmed Ağa İbni Osman Sultan Yıldırım Bayezid Han Vakfı Ahmed Bey İbni İbrahim986 Kızıl gölcük Üç tarafı muhacir Ahmed Bey tarlası, yol ve Hacı ile çevrili 1836 tarihli vakıf defterine göre Yunusoğlu Mustafa Sultan Yıldırım Bayezid Han Vakfı İskân Edilen Kırımlı Muhacirlerin Adı Arazinin Mevkisi Arazinin Sınırları Arazi Miktarı Arazinin Niteliği Arazinin Eski Sahibi Arazinin Ait Olduğu Vakıf Hüseyin İbni Hacı İsmail987 Yörük yenice Sınırları çizilmiş bir konak içinde Bir miktar avlu Kiralık ve ücretsiz Karagözoğlu Molla Mustafa İbni İsmail Sultan Yıldırım Bayezid Han Vakfı Hüseyin İbni Hacı İsmail988 Kumluk Aydınlı Mehmed, Kandıralıoğlu Osman tarlaları ve nilüfer ile çevrili 2 dönüm Kiralık ve ücretsiz 1854 tarihli vakıf defterine göre Kocaşoğlu Mustafa İbni Hüseyin’e ait Sultan Yıldırım Bayezid Han Vakfı Ahmed Bey İbni İbrahim ve Hüseyin Bin Hacı İsmail989 Yörük Yenicesi Karagöz İsmail’in eşi ve köy camisi avluları ve yol ile çevrili avlu 4 ölçek ücretsiz Kiralık ve ücretsiz Bir miktar Kiralık ve ücretsiz avluyu kapsayan iki göz oda Sultan Yıldırım Bayezid Han Vakfı 984 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 134 / Cilt: 26 / Varak: 9. BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 135 / Cilt: 26 / Varak: 10. 986 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 136 / Cilt: 26 / Varak: 11. 987 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5 p. 134 / Cilt: 26 / Varak: 9. 988 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 130 / Cilt: 26 / Varak: 5. 989 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 133 / Cilt: 26 / Varak: 8. Ayrıca bu avlu içinde, Muhtar Ahmet Ağa İbni Mustafa Ağa ve Göçeroğlu Mustafa İbni Hüseyin ve Veysel Ağa Hacı Hasan ve İmamoğlu Hacı Mehmed Ağa İbni Osman ve Karagözoğlu Molla Mustafa İbni İsmail ve Yunusoğlu Mustafa ve Koca Hacı Mustafa İbni Ali ve Berberoğlu İsmail İbni Mustafa odalara sahip diğer kişilerdir. 985 246 Hüseyin Bin Hacı İsmail990 Ayaklı dere Fariğ Halil ve Fariğ Mehmed tarlaları ve orman ile çevrili İki kıye Kiralık ve ücretsiz 1856 tarihli vakıf defterine göre Hacı Mustafa Bin Halil Sultan Yıldırım Bayezid Han Vakfı Tablo 4.6. Çatallar köyünde tarla verilen Kırımlı muhacirler İskân Edilen Kırımlı Muhacirlerin Adı Arazinin Mevkisi Arazinin Sınırları Nur Ali Bin Hacı Sokota991 Kerpiçlik Nur Ali, Hisar Ali tarlaları ve çayır ile çevrili 60 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb El-Enseri Vakfı Süleyman Bin Hacı Sefer992 Kerpiçlik Ali tarlası ve üç tarafı çayır ile çevrili 60 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb El-Enseri Vakfı Kasab Ali Hacı Sefer993 Kerpiçlik Süleyman tarlası ve üç 60 dönüm Sahipsiz, kiralık tarafı çayır ile çevrili ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb El-Enseri Vakfı Arazi Miktarı Arazinin Sahibi Arazinin Niteliği Tablo 4.7. Güllüce köyünde tarla verilen Kırımlı muhacirler İskân Edilen Kırımlı Muhacirlerin Adı Arazinin Mevkisi Arazinin Sınırları Arazi Miktarı Arazinin Niteliği Arazinin Sahibi Nuri Bin Hüseyin 994 Kerpiçlikbaşı Çiftlik bahçesi, Hacı İbrahim ve muhacir tarlaları ile çevrili 18 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Şehzade Vakfı Nuri Bin Hüseyin 995 Kışladeresi Hacı İbrahim, Ahmed tarlaları, dere ve meşelik ile çevrili 22 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Şehzade Vakfı Nuri Bin Hüseyin 996 Eskibostanlık Hacı İbrahim tarlası, orman ve yol ile çevrili 20 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Şehzade Vakfı BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 137 / Cilt: 26 / Varak: 12. Bu arazi Hacı Mustafa Bin Halil öldükten sonra bölünmüş ve Çalıkaboğulları Halil ve Mehmed’e kalmıştı. Gelen muhacire, yeni arazi sahiplerinin izni alınarak tarla kiralanmıştır. 991 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 92 / Cilt: 26 / Varak: 148. 992 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 93 / Cilt: 26 / Varak: 149. 993 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 94 / Cilt: 26 / Varak: 150. 994 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 53 / Cilt: 21 / Varak: 144. 995 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 54 / Cilt: 21 / Varak: 145. 996 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 55 / Cilt:21 / Varak: 146. 990 247 Ahmed Bin Hüseyin 997 Kerpiçlikbaşı Muhacirin Küçük Mehmed, muhacir Nuri, Osman Onbaşı tarlaları ve yol ile çevrili 30 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Şehzade Vakfı Ahmed Bin Hüseyin998 Kışladeresi Osman Onbaşı tarlaları dere, meşelik ve yol ile çevrili 30 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Şehzade Vakfı Ahmed Bin Feriş999 Kerpiçlikbaşı Çiftlik ve çiftlik bahçesi, dana çayırı ve orman ile çevrili 30 ölçek Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Şehzade Vakfı Ahmed Bin Feriş1000 Kışladeresi İki tarafı muhacir Nuri tarlası ve dere ile çevrili 30 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Şehzade Vakfı İsmail Bin Hanamakoy1001 Danaeğriği Hacı İbrahim tarlası, hayvan gölcüğü ve yol ile çevrili 30 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Şehzade Vakfı İsmail Bin Hanamakoy1002 Kışladeresi Ahmed tarlası, dere ve meşelik ile çevrili 30 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Şehzade Vakfı Tasos ve İbrahim İbni İbiş1003 Danaeğriği Hacı İbrahim, İsmail tarlaları, hayvan azmağı ve yol ile çevrili 20 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Şehzade Vakfı Tasos ve İbrahim İbni İbiş1004 Kışladeresi Muhacir Ahmed, Hacı İbrahim tarlaları, dere ve meşelik ile çevrili 4 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Şehzade Vakfı İbrahim Bin Kocaş1005 Kışladeresi Muhacirin Tasos ve Hacı İbrahim tarlaları ve meşelik ile çevrili 35 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Şehzade Vakfı Bağçevanardı Osman Ağa, muhacir Nuri tarlaları ve yol ile çevrili 25 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Şehzade Vakfı 30 Sahipsiz, Şehzade İbrahim Bin Kocaş1006 Mustafa Bin Leznaşov1007 Bağçevanardı İbrahim Ağa, Osman ve 997 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 56 / Cilt:21 / Varak: 147. BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 57 / Cilt:21 / Varak: 148. 999 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 58 / Cilt:21 / Varak: 149. 1000 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 59 / Cilt:21 / Varak: 150. 1001 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 60 / Cilt:21 / Varak: 151. 1002 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 61 / Cilt:21 / Varak: 152. 1003 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 62 / Cilt:21 / Varak: 153. 1004 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 63 / Cilt:21 / Varak: 154. 1005 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 64 / Cilt:21 / Varak: 155. 1006 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 65 / Cilt: 21 / Varak: 156. 998 248 Nuri tarlaları ve yol ile çevrili dönüm kiralık ve ücretsiz Vakfı Mustafa Bin Leznaşov1008 Markaynağı Tasos tarlası ve üç tarafı dere ile çevrili 30 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Şehzade Vakfı Muhacirden Diyazen, Mehmed, Musa, İsmail, Hasan ve Ömer binun-ı reste1009 Ayvacıkiçi Mustafa, Hacı Kul tarlaları ve tekerlek azmağı ile çevrili 30 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Şehzade Vakfı Muhacirden Diyazen, Mehmed, Musa, İsmail, Hasan ve Ömer binun-ı reste1010 Kocageçid Muhacir Ahmed tarlası, meşelik ve dere ile çevrili 30 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Şehzade Vakfı Hacı Kul Bin Öküz Koş1011 Ayvacıkiçi Muhacir Diyazen, Hayık tarlaları, havyan gölcüğü ve yol ile çevrili 30 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Şehzade Vakfı Yırnarlıdere Osman Ağa, İsmail, Hacı İbrahim Dede tarlaları ve dere ile çevrili 30 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Şehzade Vakfı Hayık Bin Yusuf1013 Yırnarlıdere Hacı İbrahim tarlası, yol ve dere ile çevrili 50 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Şehzade Vakfı Hayık Bin Yusuf 1014 Ayvacıkiçi Hacı Kul, İsmail tarlaları, orman ve yol ile çevrili 10 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Şehzade Vakfı Keçeci Mehmed ve İsmail İbni Çobaz1015 Sırataşlar Kızıl Mustafa, Topal Mehmed tarlaları, karakaya ve yol ile çevrili 30 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Şehzade Vakfı Keçeci Mehmed ve İsmail İbni Çobaz1016 Yırnarlıdere Osman Ağa tarlası, aktaşlar, dere ve yol ile çevrili 30 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Şehzade Vakfı Hacı Kul Bin Öküz Koş1012 1007 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 66 / Cilt: 21 / Varak: 157. BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 67 / Cilt: 21 / Varak: 158. 1009 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 68 / Cilt: 21 / Varak: 159. 1010 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 69 / Cilt: 21 / Varak: 160. 1011 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 70 / Cilt: 21 / Varak: 161. 1012 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 71 / Cilt: 21 / Varak: 162. 1013 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 72 / Cilt: 21 / Varak: 163. 1014 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 73 / Cilt: 21 / Varak: 164. 1015 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 74 / Cilt: 21 / Varak: 165. 1016 BOA, EV.d .Defter no: 39076, s. 3, p. 75 / Cilt: 21 / Varak: 166. 1008 249 Tablo 4.8. Ormantepeciği köyünde tarla verilen Kırımlı muhacirler İskân Edilen Kırımlı Muhacirlerin Adı Arazinin Mevkisi Arazinin Sınırları Arazi Miktarı Arazinin Niteliği Arazinin Sahibi Abdülmecid Bin Mevlüd1017 Cevizlikiçi Muhacir Abdülsettar tarlası, orman, hendek ve yol ile çevrili 60 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Abdülsettar Bin Abdülmecid1018 Cevizlikiçi Muhacirin Abdülmecid tarlası, orman, hendek, dana eğriği ve yol ile çevrili 60 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Seyyid Battal Bin Abdülmecid1019 Cevizlikiçi Muhacir Miftaheddin tarlası, hendek, orman, kasaba ve yol ile çevrili 60 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Miftaheddin Bin Seyfeddin1020 Cevizlikiçi Muhacirinden Seyyid Battal, Abdülhakim tarlaları, hendek ve orman ile çevrili 60 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Abdülhakim Bin Abdülhamid1021 Cevizlikiçi Muhacirinden Miftaheddin, Şafii tarlaları, hendek ve orman ile çevrili 60 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Şafii Bin Beynbad1022 Cevizlikiçi Abdülhakim tarlası, hendek, orman ve dana eğriği ile çevrili 60 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Kemaleddin Bin Hodican1023 Tümbaykısığı Mahmud Çavuş, Hasan, Abdülgafur tarlaları ve mera ile çevrili 10 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Kemaleddin Bin Hodican1024 Tümbaykısığı Mehmed Çavuş, Hasan, Abdülgafur tarlaları ve minyal koy merası ile çevrili 25 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Sıddık Bin Yusuf1025 Tümbaykısığı Abdüllatif, Feyzullah tarlaları, kavak azmağı ve mera ile çevrili 10 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı 1017 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 1 / Cilt: 21 / Varak: 92. BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 2 / Cilt: 21 / Varak: 93. 1019 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 3 / Cilt: 21 / Varak: 94. 1020 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 4 / Cilt: 21 / Varak: 95. 1021 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 5 / Cilt: 21 / Varak: 96. 1022 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 6 / Cilt: 21 / Varak: 97. 1023 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 7 / Cilt: 21 / Varak: 98. 1024 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 8 / Cilt: 21 / Varak: 99. 1025 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 9 / Cilt: 21 / Varak: 100. 1018 250 Sıddık Bin Yusuf1026 Kızılan Muhacirinden Abdulşükür, Abdülkerim, Feyzullah tarlaları ve kayser merası ile çevrili 25 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Tablo 4.9. Ormankadı köyünde tarla verilen Kırımlı muhacirler İskân Edilen Kırımlı Muhacirlerin Adı Arazinin Mevkisi Arazinin Sınırları Arazi Miktarı Arazinin Niteliği Arazinin eski sahibi Arazinin Ait Olduğu Vakıf Abdülsettar Bin Murteza1027 Gömeler Cıblak Hasan, Mehmed Ali, Abdurrahim tarlaları, boz hal, köm ve yol ile çevrili 32 dönüm Kiralık ve ücretsiz 1859 yılında vefat etmiş olan Ayşe Binti Abdullah Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Abdülsettar Bin Murteza1028 Köy civarında İbrahim Ağa, Hacı Dede, Abdürrahim tarlaları ve yol ile çevrili 4 dönüm Kiralık ve ücretsiz Ayşe Binti Abdullah’ın boşta kalmış arazisi Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Abdülsettar Bin Murteza1029 Peliddibi Hasan, Hacı oğlan ve damadı tarlaları ile çevrili 24 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Abdürrahim ve Gömeler Mehmed Ali, Mehmed Can Abdüssettar, İbni Kandemir tarlaları İbrahim1030 ve boz hal ile çevrili 32 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Abdürrahim ve Köy İbrahim Ağa, Mehmed Can civarında Hacı Dede, İbni Abdüsettar ve İbrahim1031 Kandemir tarlaları ile çevrili 4 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı 1026 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 10 / Cilt: 21 / Varak: 101. BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 11 / Cilt: 21 / Varak: 102. 1028 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 12 / Cilt: 21 / Varak: 103. 1029 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 13 / Cilt: 21 / Varak: 104. 1030 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 14 / Cilt: 21 / Varak: 105. 1031 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 15 / Cilt: 21 / Varak: 106. 1027 251 Abdürrahim ve Peliddibi Abdüsettar, Hasan Mehmed Can Ağa ve Kandemir tarlaları ile çevrili İbni İbrahim1032 24 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Kandemir Bin Gömeler Abdülhamid1033 Osman Efendi, Abdurrahim, Abdülgafur tarlaları ve boz hal ile çevrili 32 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Kandemir Bin Köy İbrahim Ağa, Hacı Abdülhamid1034 civarında Dede, Abdulgafur ve Abdurrahim tarlaları ile çevrili 4 dönüm Kiralık ve ücretsiz Kandemir Bin Peliddibi Abdülhamid1035 Abdürrahim, Abdülgafur, İbrahim Ağa ve istirat (?) tarlaları ile çevrili 24 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Gömeler Abdulgafur Bin Mustafa1036 Osman Efendi, Kandemir, Mehmed Yusuf tarlaları ve boz hal ile çevrili 32 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Abdulgafur Köy İbrahim Ağa, Hacı Bin Mustafa1037 civarında Dede, muhacirinden Kandemir ve Yunus tarlaları ile çevrili 4 dönüm Kiralık ve ücretsiz Peliddibi Kandemir, Yunus, Abdulgafur 1038 Bin Mustafa istirat (?) ve İbrahim Ağa tarlaları ile çevrili 24 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı 32 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Mehmed Yunus Bin Mehmed1039 Gömeler Abdülgafur, Osman Efendi Celaleddin Ayşe Binti Abdullah’ın boşta kalmış arazisi Ayşe Binti Abdullah’ın boşta kalmış arazisi Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı 1032 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 16 / Cilt: 21 / Varak: 107. BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 17 / Cilt: 21 / Varak: 108. 1034 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 18 / Cilt: 21 / Varak: 109. 1035 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 19 / Cilt: 21 / Varak: 110. 1036 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 20 / Cilt: 21 / Varak: 111. 1037 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 21 / Cilt: 21 / Varak: 112. 1038 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 22 / Cilt: 21 / Varak: 113. 1039 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 23 / Cilt: 21 / Varak: 114. 1033 252 tarlaları ve boz hal ile çevrili Mehmed Yunus Bin Mehmed1040 Köy İbrahim Ağa, Hacı civarında Dede, Abdulgafur ve Celaleddin tarlaları ile çevrili 4 dönüm Kiralık ve ücretsiz Mehmed Yunus Bin Mehmed1041 Peliddibi Abdulgafur, Celaleddin, İbrahim Ağa tarlaları ve boz hal ile çevrili 24 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Celaleddin Bin Gömeler Mehmed Can1042 Yunus, Nimetullah, Sağıroğlu tarlaları ve boz hal ile çevrili 32 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Celaleddin Bin Köy civarında Mehmed Can1043 Muhacirinden Mehmed Yunus, Nimetullah, Hacı Dede ve İbrahim Ağa tarlaları ile çevrili 4 dönüm Kiralık ve ücretsiz Celaleddin Bin Peliddibi Mehmed Can1044 İbrahim Ağa, Mehmed Yunus, Nimetullah tarlaları ve hendek ile çevrili 24 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Nimetullah Bin Gömeler Şemseddin1045 Muhacirinden Celaleddin, Şerafeddin, Sağır tarlaları ve boz hal ile çevrili 32 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Nimetullah Bin Köy Şemseddin1046 civarında Muhacirinden Celaleddin, Şerafeddin, İbrahim ve Hacı Dede tarlaları ile 4 dönüm Kiralık ve ücretsiz Ayşe Binti Abdullah’ın boşta kalmış arazisi Şerife Ayşe Binti Abdullah’ın boşta kalmış arazisi Şerife Ayşe Binti Abdullah’ın boşta kalmış arazisi Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı 1040 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 24 / Cilt: 21 / Varak: 115. BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 25 / Cilt: 21 / Varak: 116. 1042 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 26 / Cilt: 21 / Varak: 117. 1043 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 27 / Cilt: 21 / Varak: 118. 1044 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 28 / Cilt: 21 / Varak: 119. 1045 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 29 / Cilt: 21 / Varak: 120. 1046 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 30 / Cilt: 21 / Varak: 121. 1041 253 çevrili Nimetullah Bin Peliddibi Şemseddin1047 Celaleddin, Şerafeddin tarlaları ve hendek ile çevrili 24 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Şerafeddin Bin Gömeler Abdulhamid1048 Nimetullah, Refik, Sağıroğlu tarlaları ve boz hal ile çevrili 32 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Şerafeddin Bin Köy İbrahim Ağa, Hacı 1049 Abdulhamid civarında Dede, muhacir Nimetullah tarlaları ve muhacir Refik tarlası ile çevrili 4 dönüm Kiralık ve ücretsiz Şerafeddin Bin Peliddibi Muhacirinden Abdulhamid1050 Nimetullah, Refik, diğer muhacir tarlaları ve hendek ile çevrili 24 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Refik Bin Emir1051 Gömeler Muhacirinden Şerafeddin, Taceddin, Sağıroğlu tarlaları ve boz hal ile çevrili 32 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Refik Bin Emir1052 Köy İbrahim Ağa, Hacı civarında Dede, Şerafeddin ve Taceddin tarlaları ile çevrili 4 dönüm Kiralık ve ücretsiz Refik Bin Emir1053 Peliddibi 24 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Muhacirinden Şerafeddin, Taceddin, diğer muhacir tarlaları ve hendek ile çevrili Şerife Ayşe Binti Abdullah’ın boşta kalmış arazisi Şerife Ayşe Binti Abdullah’ın boşta kalmış arazisi Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı 1047 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 31 / Cilt: 21 / Varak: 122. BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 32 / Cilt: 21 / Varak: 123. 1049 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 33 / Cilt: 21 / Varak: 124. 1050 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 34 / Cilt: 21 / Varak: 125. 1051 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 35 / Cilt: 21 / Varak: 126. 1052 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 36 / Cilt: 21 / Varak: 127. 1053 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 37 / Cilt: 21 / Varak: 128. 1048 254 Taceddin Bin Mehmed Said1054 Gömeler Muhacir Refik, Abdullah, Sağıroğlu tarlaları ve boz hal ile çevrili 32 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Taceddin Bin Mehmed Said1055 Köy İbrahim Ağa, Hacı civarında Dede, muhacir Refik ve Abdullah tarlaları ile çevrili 4 dönüm Kiralık ve ücretsiz Taceddin Bin Mehmed Said1056 Peliddibi Muhacirinden Refik, Abdullah, diğer muhacir tarlaları ve hendek ile çevrili 24 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Abdullah Bin Arslan ve biraderzadesi Ahmed Bin Mehmed1057 Gömeler Muhacirinden Taceddin, Şeyh Ahmed, Sağıroğlu tarlaları ve boz hal ile çevrili 32 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Abdullah Bin Arslan ve biraderzadesi Ahmed Bin Mehmed1058 Köy İbrahim Ağa, Hacı civarında Dede, Taceddin ve Şeyh Ahmed tarlaları ile çevrili 4 dönüm Kiralık ve ücretsiz Abdullah Bin Arslan ve biraderzadesi Ahmed Bin Mehmed1059 Peliddibi Muhacirinden Taceddin, Şeyh Ahmed, diğer muhacir tarlaları ve hendek ile çevrili 24 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Şeyh Ahmed Gömeler Bin Ceybullah ve akrabasından Mehmed Sadık Bin Devletşah1060 Muhacirinden Osman Efendi, Hüsneddin, muhacir tarlaları ve boz hal ile çevrili 32 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Şerife Ayşe Binti Abdullah’ın boşta kalmış arazisi Şerife Ayşe Binti Abdullah’ın boşta kalmış arazisi Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı 1054 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 38 / Cilt: 21 / Varak: 129. BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 39 / Cilt: 21 / Varak: 130. 1056 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 40 / Cilt: 21 / Varak: 131. 1057 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 41 / Cilt: 21 / Varak: 132. 1058 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 42 / Cilt: 21 / Varak: 133. 1059 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 43 / Cilt:21 / Varak: 134. 1060 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 44 / Cilt:21 / Varak: 135. 1055 255 Şeyh Ahmed Köy İbrahim Ağa, Hacı Bin Ceybullah civarında Dede, Abdullah ve Hüsneddin ve tarlaları ile çevrili akrabasından Mehmed Sadık Bin Devletşah1061 4 dönüm Kiralık ve ücretsiz Şeyh Ahmed Peliddibi Bin Ceybullah ve akrabasından Mehmed Sadık Bin Devletşah1062 Muhacirinden Abdullah, Hüsneddin, diğer muhacir tarlaları ve hendek ile çevrili 24 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Hüsneddin Bin Gömeler Fahreddin1063 Muhacirinden Şeyh Ahmed, Osman Bin Efendi, Kandemir Efendi tarlaları ve boz hal ile çevrili 32 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Hüsneddin Bin Köy İbrahim Ağa, Hacı Fahreddin1064 civarında Dede, Şeyh Ahmed ve Kandemir tarlaları ile çevrili 4 dönüm Kiralık ve ücretsiz Hüsneddin Bin Peliddibi Fahreddin1065 Muhacirinden Şeyh Ahmed, Kandemir, diğer muhacir tarlaları ve hendek ile çevrili 24 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Kandemir Bin Refik1066 Gömeler Muhacirin Hüsneddin, Osman Efendi tarlaları ve iki tarafı boz hal ile çevrili 32 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Kandemir Bin Köy İbrahim Ağa, Hacı Dede, 4 dönüm Kiralık ve Şerife Ayşe Binti Abdullah’ın boşta kalmış arazisi Şerife Ayşe Binti Abdullah’ın boşta kalmış arazisi Şerife Ayşe Binti Abdullah’ın boşta Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Hazreti Eba Eyyüb El- 1061 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 45 / Cilt:21 / Varak: 136. BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 46 / Cilt:21 / Varak: 137. 1063 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 47 / Cilt:21 / Varak: 138. 1064 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 48 / Cilt:21 / Varak: 139. 1065 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 49 / Cilt:21 / Varak: 140. 1066 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 50 / Cilt:21 / Varak: 141. 1062 256 Refik1067 civarında Hüsneddin tarlaları ve azmak ile çevrili ücretsiz Kandemir Bin Refik1068 Peliddibi Muhacirinden Hüsneddin, diğer muhacir, Hacı İstoyçu tarlaları ve hendek ile çevrili 24 dönüm kalmış arazisi Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Enseri Vakfı Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı İskân Edilen Kırımlı Muhacirlerin Adı Arazinin Mevkisi Arazinin Sınırları Arazi Miktarı Arazinin Niteliği Arazinin Sahibi Fahreddin Bin Cemal1069 Aktaşgeçidi Hacıoğlu Hasan, Şerafeddin, Cıblak Hasan ve Yakub tarlaları ile çevrili 35 Dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Yakub Bin Abdülkerim1070 Aktaşgeçidi Muhacir Fahreddin, Şerafeddin, Çöme İbrahim tarlaları ve çayır ile çevrili 35 Dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Şerafeddin Bin Fahreddin1071 Aktaşgeçidi Muhacir Yakub Sıbgatullah, Çöme İbrahim tarlaları ve çayır ile çevrili 35 Dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Sıbgatullah ve Zeynel Abidin ve akrabalarından Abdülsettar Bin Nimetullah1072 Aktaşgeçidi Muhacir Şerafeddin, Ceybullah, Çöme İbrahim tarlaları ve çayır ile çevrili 35 Dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Yusuf Bin Abdullah1073 Aktaşgeçidi Muhacirin Seyfullah, Sıbgatullah tarlaları, İdris tarlası ve çayır ile çevrili 35 Dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb ElEnseri Vakfı Ceybullah Bin Musa1074 Aktaşgeçidi Muhacir Seyfeddin, Celaleddin, Çakır 35 Sahipsiz, kiralık ve Hazreti Eba Eyyüb El- 1067 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 51 / Cilt:21 / Varak: 142. BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 52 / Cilt:21 / Varak: 143. 1069 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 76 / Cilt:26 / Varak: 43. 1070 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 77 / Cilt:26 / Varak: 44. 1071 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 78 / Cilt:26 / Varak: 45. 1072 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 79 / Cilt: 26 / Varak: 46. 1073 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 80 / Cilt: 26 / Varak: 47. 1074 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 81 / Cilt: 26 / Varak: 48. 1068 257 Mehmed tarlaları ve çayır ile çevrili Dönüm ücretsiz Enseri Vakfı Tablo 4.10. Tepecik köyünde tarla verilen Kırımlı muhacirler İskân Edilen Kırımlı Muhacirlerin Adı Arazinin Mevkisi Arazinin Sınırları Arazi Miktarı Arazinin Niteliği Arazinin Sahibi Şehidullah Bin Nasreddin1075 Cevizlik Kurd Ahmed, Aşkar ve Abdülşükür ve boz hal ile çevrili 60 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb El-Enseri Vakfı Abdülşükür Bin Hüseyin 1076 Cevizlik Muhacir Şehidullah, Ebu Bekir tarlaları ve iki tarafı orman ile çevrili 60 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb El-Enseri Vakfı Ebu Bekir Bin Nimetullah1077 Cevizlikiçi Muhacir Abdülşükür, Şehidullah tarlaları, orman ve boz hal ile çevrili 60 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb El-Enseri Vakfı Hacı Mehmed Nuri Bin İhtima1078 Cevizlikiçi Ebu Bekir, Kurd Ahmed tarlaları, orman ve yol ile çevrili 60 dönüm Sahipsiz, kiralık ve ücretsiz Hazreti Eba Eyyüb El-Enseri Vakfı 1075 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 88 / Cilt: 26 / Varak: 144. BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 89 / Cilt: 26 / Varak: 145. 1077 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 90 / Cilt: 26 / Varak: 146. 1078 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 91 / Cilt: 26 / Varak: 147. 1076 258 EK-3: RESİMLER Resim-1:Bakırköy Tatar evleri 1 Resim-2: Bakırköy Tatar evleri 2 259 Resim-3: Bakırköy Tatar evleri 3 Resim-4: Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Bursa Şubesi 260 Resim-5: Yeni mahallede eski Tatar yerleşimi Resim-6: Yeni mahallede Tatar mezarlığı 261 Resim-7: Kalgay Dergisi1079 1079 Kalgay Dergisi,”Ön kapak”, S. 69. 262 EK-4: HARİTALAR Harita-1: Bursa’da Kırım Tatar-Nogay köy ve mahalle yerleşimleri1080 1080 http://www.bursa.gov.tr/jandarma/img/harita2.jpg (08.04.2014). 263 KARACABEY (MİHALİÇ) MUSTAFAKEMALPAŞA (KİRMASTİ) 1-Bakırköy (Makri köy) 12-Tepecik köyü 2-Ovaesemen köyü 13-Yamanlı köyü 3-Beylik köyü 14-Aralık köyü 4-Hamidiye (Bulgarlar) köyü 15-Güllüce köyü 5-Akhisar köyü 16-Ocaklı (Mudam) köyü 6-Çakıl köyü1082 17-Durumtay köyü 7-Sazlıca (Dümberez) köyü 18-Bey köyü 8-Harmanlı (Kirmikir) köyü 9-Güngörmez köyü 10-Okcugünü köyü İNEGÖL 29-Olukman köyü 30-Eskiköy 19-Camandar köyü YENİŞEHİR 31-Hamidiye Mahallesi1085 32-Beypınarı köyü BURSA MERKEZ İLÇELERİ 20-İhsaniye Mahallesi 21-Ürünlü Mahallesi (Kite) 22- Şeyh Şible Mahallesi1081 23-Mollaarap Mahallesi 24-Yeni Mahalle 25-Vefikiye Mahallesi 26- Alacahırka (Paşa) Mahallesi1083 27-Hızırlık Mahallesi 28-Mecidiye Mahallesi1084 35-Namazgâh Mahallesi MUDANYA 33-Yörük Yenice köyü ORHANGAZİ (PAZARKÖY) 34-Pazarköy kazası Günümüzde Bursa’nın Yeşil mahallesi olarak bilinmektedir. Günümüzde Balıkesir’in Bandırma İlçesindedir 1083 Günümüzde Pınarbaşı mahallesi olarak bilinmektedir. 1084 Günümüzde Akçakoca mahallesi olarak bilinmektedir. 1085 Günümüzde Bursa’nın Çayır mahallesi olarak bilinmektedir. 1081 1082 264