Kirimdan Bursaya Muhacir Gocleri Ve Yerlesme Problemleri

Transkript

Kirimdan Bursaya Muhacir Gocleri Ve Yerlesme Problemleri
İÇİNDEKİLER
İÇİNDEKİLER
I
ÖNSÖZ
X
ÖZET
XI
SUMMARY
XII
KISALTMALAR
XIII
GİRİŞ
1
BİRİNCİ BÖLÜM
BURSA VE KIRIM’IN İDARİ YAPISI
1.1 BURSA’NIN İDARİ YAPISI
5
1.2. KIRIM’IN İDARİ VE SOSYAL YAPISI
6
1.2.1 Kırım’ın İdari Yapısı
6
1.2.2. Siyasi Yapı
8
1.2.3. Sosyal Yapı
9
1.3. TATAR VE NOGAYLAR KİMLERDİR?
12
İKİNCİ BÖLÜM
OSMANLI DEVLETİ’NE GÖÇ HAREKETLERİ VE SEBEPLERİ
2.1. 1783-1914 YILLARI ARASINDA KIRIM’DAN OSMANLI
DEVLETİ’NE YAPILAN KIRIM TATAR-NOGAY GÖÇLERİ
15
2.2. 1877-1878 OSMANLI-RUS SAVAŞI SONRASI DOBRUCA’DAN
OSMANLI DEVLETİ’NE YAPILAN KIRIM TATAR VE NOGAY
GÖÇLERİ
21
2.3. KIRIM’DAN YAPILAN GÖÇLERİN SEBEPLERİ
31
2.3.1. Çarlık Rusyası’nın Kırım Politikası
33
2.3.1.1. Sürgün ve Katliamlar
33
2.3.1.2. Toprak ve Vergi Adaletsizliği
34
I
2.3.1.3. Dini Baskılar ve Asimile Faaliyetleri
37
2.3.1.4. Demografik Yapının Değiştirilme Siyaseti
39
2.3.1.5. Devlet ve Yerel Yöneticilerin Göçe Teşviki
40
2.3.1.6. Askerlik Meselesi
43
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
GÖÇ VE İSKÂN POLİTİKASI
3.1 OSMANLI DEVLETİ’NİN MUHACİRLERİ İSKÂN POLİTİKASI
44
3.1.1 Nüfusun Arttırılması
45
3.1.1.1. Tarımsal Üretim
45
3.1.1.2. Gayrimüslim Nüfusa ve Yabancı Devletlere Karşı Denge Unsuru Olarak
Muhacirler
45
3.1.1.3. Aşiretleri Devlet Otoritesi Altına Almak
46
3.2. 1853-1876 TARİHLERİ ARASINDA GÖÇ VE İSKÂN POLİTİKASI
47
3.3. 1877-1914 YILLARI ARASINDA GÖÇ VE İSKÂN POLİTİKASI
50
3.4. KURULAN MUHACİR KOMİSYONLARI
56
3.4.1. Ticaret Nezareti ve Şehremaneti
56
3.4.2. İlk Muhacirin Komisyonu
57
3.4.3. Muhacirin Komisyonu Genel İdâresi (İdâre-i Umumiyye-i Muhâcirin
Komisyonu)
58
3.4.4. Diğer Muhacir Komisyonları
60
3.5. GÖÇ YOLLARI VE ULAŞIM
61
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
TATAR-NOGAY MUHACİRLERİN BURSA’DA İSKȂNI VE YERLEŞME
PROBLEMLERİ
4.1. İSKÂN MAHALLERİ
67
4.1.1 İSKÂN YERİ BİLİNMEYEN MUHACİRLER
67
4.1.2. BURSA MERKEZ İLÇELERİ
72
II
4.1.2.1. NİLÜFER İLÇESİ
72
4.1.2.1.1. İhsaniye Mahallesi
72
4.1.2.2. OSMANGAZİ İLÇESİ
72
4.1.2.2.1. Alacahırka Mahallesi (Paşa Mahallesi)
72
4.1.2.2.2. Hızırlık Mahallesi
74
4.2.2.2.3. Mecidiye Mahallesi
75
4.1.2.3. YILDIRIM İLÇESİ
75
4.1.2.3.1. Mollaarap Mahallesi
75
4.1.2.3.2. Namazgâh Mahallesi
76
4.1.2.3.3. Şeyh Şibli Mahallesi
77
4.1.2.3.4. Yeni Mahalle
78
4.1.2.3.5. Vefikiye Mahallesi
78
4.1.2.4. İNEGÖL İLÇESİ
79
4.1.2.4.1. Eskiköy
79
4.1.2.4.2. Olukman Köyü
80
4.1.3. KARACABEY (MİHALİÇ) İLÇESİ
81
4.1.3.1. İSKÂN YERİ BİLİNMEYEN MUHACİRLER
81
4.1.3.2. Akhisar Köyü
82
4.1.3.3. Bey Köyü
82
4.1.3.4. Beylik Köyü
83
4.1.3.5. Canbali Mahallesi
84
4.1.3.6. Çakıl Köyü
84
4.1.3.7. Emre Köyü
85
4.1.3.8. Güngörmez Köyü
85
4.1.3.9. Hamidiye Köyü
87
4.1.3.10. Harmanlı Köyü
88
III
4.1.3.11. Bakırköy
88
4.1.3.12. Dümberez Köyü
91
4.1.3.13. Okcugünü Köyü
92
4.1.3.14. Orhancık Köyü
93
4.1.3.15. Ovaesemen Köyü
93
4.1.3.16. Uluabad Köyü
95
4.1.4. KETE KAZASI (ÜRÜNLÜ MAHALLESİ)
96
4.1.4.1. Yörük Yenice Köyü
96
4.1.5. MUSTAFAKEMALPAŞA (KİRMASTİ) İLÇESİ
97
4.1.5.1. İSKÂN YERİ BİLİNMEYEN MUHACİRLER
97
4.1.5.2. Aralık Köyü
97
4.1.5.3. Camandar Köyü
99
4.1.5.4. Çatallar Köyü
100
4.1.5.5. Çavuş Köyü
100
4.1.5.6. Durumtay Köyü
101
4.1.5.7. Güllüce Köyü
104
4.1.5.8. Büyük İhsaniye Köyü (İhsaniye-i Kebir)
105
4.1.5.9. Lütfiye Köyü
106
4.1.5.10. Kovalık Çayırı
106
4.1.5.11. Mudam Köyü (Ocaklı)
107
4.1.5.12. Ormantepeciği Köyü
107
4.1.5.13. Ormankadı Köyü
108
4.1.5.14. Tepecik Köyü
109
4.1.5.15. Yamanlı Köyü
110
4.1.6. YENİŞEHİR İLÇESİ
112
4.1.6.1. Beypınarı Köyü
112
IV
4.1.6.2. Hamidiye Mahallesi
113
4.1.7. ORHANGAZİ (PAZARKÖY) İLÇESİ
113
BEŞİNCİ BÖLÜM
BURSA MUHACİR İSKȂN KOMİSYONU, YAPILAN YARDIMLAR VE
PROBLEMLER
5.1. YAPILAN YARDIMLAR
115
5.1.1. Arazi Tahsisi
115
5.1.2. Arazi Tespitleri ve Islah Çalışmaları
118
5.1.3. Eğitim Yardımları
120
5.1.4. Konut Yardımı
123
5.1.5. Sağlık Yardımları
126
5.1.6. Yevmiye ve İaşe Yardımları
127
5.1.7. Zirai Yardımlar
131
5.2. MUHACİRLERİN İSTİHDAM EDİLMESİ
134
5.3. MUHACİRLERE TANINAN MUAFİYETLER
136
5.4. MEMUR TAYİNLERİ VE TEFTİŞLER
138
5.5. MUHACİRLERİN YAŞADIĞI PROBLEMLER
143
5.5.1. Yerli Halkın Sebep Olduğu Problemler
143
5.5.2. İskân Memurlarından Kaynaklanan Problemler
145
5.5.3. Yardımların Gecikmesi Veya Ulaşmaması
147
5.5.4. Rusya İle Yaşanılan Problemler
148
5.5.5. Diğer Problemler
149
5.6. MUHACİRLERİN SEBEP OLDUĞU PROBLEMLER
150
5.6.1. Muhacirlerin İskân Arazilerini Terk Etmesi
150
5.6.2. Muhacirlerin Çevreye Zarar Vermeleri
151
5.6.3. Muhacirlerin Ülkelerine Geri Dönme Teşebbüsleri
153
V
ALTINCI BÖLÜM
CUMHURİYET DÖNEMİ BURSA ŞEHRİNDE KIRIM TÜRKLERİ
6.1. GÜNÜMÜZDE KIRIM TÜRKLERİNİN YERLEŞİM YERLERİ
156
6.1.1. Merkez Mahalleler
156
6.1.2. Karacabey Köyleri
156
6.1.3. Mustafakemalpaşa Köyleri
157
6.2. SOSYAL HAYAT
158
6.3. MUHACİRLERİN BURSA’YA KATKISI
161
6.4. KIRIM MİLLİ DAVASINDA BURSA TATARLARI
161
6.5. BURSA’DAKİ KIRIM TATAR TÜRKLERİ DERNEKLERİ
VE FAALİYETLERİ
162
6.5.1. Bursa Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği
163
6.5.1.1. Dernek Faaliyetleri
163
6.5.1.2. Kalgay Dergisi
167
6.5.1.2.1. Yazar Kadrosu
167
6.5.1.2.2. Derginin İçeriği
168
6.5.1.2.3. Derginin Şekli
169
6.5.2. Tüm Tatar Türkleri Sosyal ve Kültürel Yardımlaşma Cemiyeti
170
6.5.2.1 Dernek Faaliyetleri
170
6.6. GÜNÜMÜZDE BURSA MERKEZDE YAŞAYAN MUHACİR
TORUNLARININ GÖÇ HATIRALARI
171
6.6.1. Süyen Ailesi
171
6.6.2. Kırgız Ailesi
174
6.6.3. Güzelsözlü Ailesi
175
6.6.4. Canbek Ailesi
177
6.6.5. Ataygeldi Ailesi
177
VI
6.6.6. Öner Ailesi
178
6.6.7. Şakru Ailesi
179
6.6.8. Erişen Ailesi
179
6.6.9. Bozkurt Ailesi
180
6.6.10. Özikiz Ailesi
180
6.6.11. Bircan Ailesi
180
6.7. KARACABEY KÖYLERİNDE YAŞAYAN MUHACİR TORUNLARININ
GÖÇ HATIRALARI VE KÜLTÜREL DURUMLARI
180
6.7.1. Bakırköy
180
6.7.1.1. Rüştü Renç
180
6.7.1.2. Aşım Tar
181
6.7.1.3. Kemal Turan ve Seyyit Ali Uğur
181
6.7.1.4. Mülayim Şavkay
181
6.7.2. Sazlıca (Dümberez) Köyü
181
6.7.2.1. Engin Taş
181
6.7.2.2. Metin Sağıcı
182
6.7.3. Ovaesemen Köyü
182
6.7.3.1. Habib Ozar
182
6.7.4. Hamidiye (Bulgarlar) Köyü
182
6.7.4.1. Sezgin Tunç ve Hasan Gözüpek
182
6.8.MUSTAFAKEMALPAŞA KÖYLERİNDE YAŞAYAN MUHACİR
TORUNLARININ GÖÇ HATIRALARI VE KÜLTÜREL DURUMLARI
183
6.8.1. Aralık Köyü
183
6.8.1.1. Tevfik Şahin
183
6.8.1.2. Bedri Şahin
183
6.8.2. Durumtay Köyü
184
VII
6.8.2.1. Haluk Uğur
184
6.8.2.2. Rahim Çakır, Mustafa Köse
184
6.8.2.3. Ertan Germen
184
6.8.2.4. Tamer Köse
186
SONUÇ
190
KAYNAKÇA
195
EKLER
208
EK-1: BELGELER
208
Belge-1: Tatar ve Nogay Muhacirlerine Ev İnşası İçin Mihaliç Kazası
Sakinlerinin Yardımı
208
Belge-2: 1879 Tarihli Arazi Talimatnamesi
212
Belge-3: Kırım Muhaciri Ali Baba’nın Arzuhaline Verilen Cevap
214
Belge-4: Lütfiye ve İhsaniye Köylerinin Kurulması
216
EK-2: TABLOLAR
218
Tablo-1: Mihaliç Kazasına İskân Edilen Muhacirlerin İşledikleri Suçlar
218
Tablo-2: Bursa Sancağında Muhacir İskân Edilen Kaza ve Mahalleler
230
Tablo-3: Hüdavendigar Vilayeti’ne Gönderilen Muhacir Sayısı
239
Tablo-4: Bursa Köylerinde İskân Edilen Kırımlı Muhacirlere Verilen
Tarlalar
241
EK-3: RESİMLER
259
Resim-1: Bakırköy Tatar Evleri 1
259
Resim-2: Bakırköy Tatar Evleri 2
259
Resim-3: Bakırköy Tatar Evleri 3
260
Resim-4: Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Bursa Şubesi
260
Resim-5: Yeni Mahalle’de Eski Tatar Yerleşimi
261
Resim-6: Yeni Mahalle’de Tatar Mezarlığı
261
VIII
Resim-7: Kalgay Dergisi
262
EK-4: HARİTALAR
263
Harita-1: Bursa’da Kırım Tatar-Nogay Köy ve Mahalle Yerleşimleri
263
IX
ÖNSÖZ
Günümüzde Türkiye’de sosyal ve kültürel araştırmalar gittikçe önem
kazanmaktadır. Bu durum da Türkiye’nin kültürel yapısı ile ilgili sorulara cevap
verilmesi gerekliliğini ortaya çıkarmış ve
bu yönde çalışmaları ihtiyaç haline
getirmiştir. Yapılacak araştırma, Osmanlı Devleti’ne XIX. yüzyıldan itibaren yapılan
göçleri Bursa modeliyle ele almakta, Bursa’ya gerçekleşen Tatar-Nogay göçünün nasıl,
hangi şartlarda gerçekleştiğine ve bu muhacirlerin bugünkü yaşamları hakkında bilgilere
yer vermektedir. Ayrıca hem Osmanlı Devleti döneminde hem de günümüzde önemli
bir şehir olma varlığını sürdüren Bursa’nın kültürel yapısına ışık tutulmasına katkıda
bulunacaktır.
Mevcut çalışmada şu sorulara cevap verilmeye çalışılacaktır. Bursa’ya Kırım
Tatar-Nogay muhacirler ne zaman ve hangi şartlar altında göç etmişlerdir? Muhacirlerin
iskân yerleri nerelerdir? Muhacirler iskân sırasında ve sonrasında hangi problemlerle
karşı karşıya kalmışlar ve bu problemlerin çözümünde nasıl bir yol takip edilmiştir?
Günümüzde Bursa’da Kırım Tatar ve Nogaylar nerelerde yaşamakta ve kültürel olarak
varlıklarını devam ettirebilmişler midir?
Çalışmanın amacı, Kırım ve Dobruca bölgelerinden Bursa’ya göç etmiş Tatar ve
Nogayların, Bursa’daki iskân mahallerini tespit etmek, bu muhacirlerle birlikte ortaya
çıkan problemleri ve çözüm yollarını ortaya koymaktır. Ayrıca bu yerleşim yerlerinin
ve muhacir torunlarının gümüzdeki ictimâi yapılarını inceleyerek, iskândan bu yana
yaşanan değişimi sebepleriyle birlikte değerlendirmektir.
Öte yandan bu konunun tez olarak verilmesinde ve bu çalışmanın ortaya
çıkmasında yardımlarını gördüğüm ve çalışmamı baştan sona okuyarak yönlendiren
danışman hocam sayın Doç. Dr. İsmail TÜRKOĞLU’na teşekkür ederim. Ayrıca arşiv
vesikalarını değerlendirmemde katkıda bulunan sayın hocam
Prof. Dr. Muzaffer
DOĞAN’a ve bölüm arkadaşlarıma, çalışmanın kaynaklarını temininde gösterdiği
kolaylıktan dolayı Başbakanlık Osmanlı Arşivi ve İSAM çalışanlarına teşekkür ederim.
Bunların yanı sıra tezin saha araştırması bölümünde bilgilerine başvurulan ve
yakın zamanda vefat etmiş olan Bursa Kırım Türkleri Dernek Başkanı sayın İsmail
Adnan SÜYEN’e ve Tüm Tatar-Türkleri Dernek Başkanı sayın Şükrü ÖNER’e, tüm
köy ve mahalle sakinlerine teşekkür ederim. Son olarak bu süreçte maddi manevi
desteğini eksik etmeyen aileme teşekkürü borç bilirim.
Şemsettin SEYHAN
X
ÖZET
Çarlık Rusyası’nın 1783 yılında işgal ettiği Kırım’dan 1700’lü yıllardan itibaren
başlamak üzere 1923’e kadar Osmanlı topraklarına göçler yaşanmıştır. Osmanlı Devleti
muhacirlere, yerleşmeleri için kısa süreli ve uzun süreli olarak belirli ikamet yerleri
göstermiştir. Bu gösterilen ikamet yerlerinden biri de Hüdavendigar Eyaleti’nin
sancaklarından biri ve merkezi olan Bursa şehri olmuştur. Kırım’dan Bursa’ya göç eden
Tatar-Nogay muhacirler, başta göç yolu olmak üzere, iskân ve iskân sonrası süreçte bir
çok problemle karşı karşıya kalmışlardır. Problemlerin çözümü için merkeze bir çok
kere arzuhal metinleri gönderen muhacirler, bu metinlerde, iâşe, yevmiye, akrabalarının
yanına iskân olunma veya memleketlerine geri dönme gibi taleplerde bulunmuşlardır.
Muhacirlerin taleplerine eldeki imkanlar doğrultusunda cevap verilmeye gayret
edilmiştir.
Devlet, muhacirlerin iâşesini ve geçim sıkıntılarını çözmek için merkeze çeşitli
emirler göndermiş ve gerektiğinde muhacirlerin sıkıntılarını tespit etmek için tahkikatlar
yaptırmıştır. Gelen muhacirlerin geçimlerini devam ettirmeleri için elveşli tarım
arazileri, tarım aletleri ile hayvan desteği verilmiştir. Bununla birlikte Osmanlı Devleti,
gelen muhacirlerin artması ve ülkenin ekonomik bir darboğaza girmesi sebebiyle bütün
muhacirlere aynı oranda destek sağlayamamıştır.
Bursa’ya göçen muhacirler, sadece Kırım’dan değil
Kafkasya ve Rumeli
üzerinden de gelmişlerdir. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı bu göçün ana nedenidir.
Muhacirler, İstanbul’da misafir edilmiş ve sevk edilecekleri zamana kadar yevmiye
yardımında bulunulmuştur. Sevk yerleri belirlenen muhacirler, çeşitli vasıtalarla iskân
mahallerine gönderilmiş ve oradaki komisyonlarca işlemleri yapılmıştır. Gelen
muhacirlere ev inşasında yerel halk da yardımcı olmakta ve bu yardımlar gazetelerde
yayınlanarak yardımseverler takdir edilmiştir. Nitekim muhacirler ile halk arasında
olumsuz olaylar da yaşanıyordu. Bazı muhacirler devletin kendilerine gösterdiği araziye
yerleşmeyip yerli ahalinin arazini istila etmişlerdir.
Bursa’ya yapılan Tatar-Nogay göçleri Mihaliç (Karacabey) ve Kirmasti’de
(Mustafakemalpaşa) yoğundur. İskân edilen muhacirler için yeni köyler, mahalleler
oluşturulmuştur. Bugün Bursa’da bu mahalle ve köylerden bazıları hâlâ varolmakla
beraber, buradaki Kırım Tatar ve Nogaylar kültürel kimliklerini büyük oranda
kaybetmişlerdir.
XI
SUMMARY
Immigrations took place from Crimea where was occupied by Tsarist Russia in
1793 to Ottoman land from 1700s until 1823. Ottoman state provided immigrants shorttern and long-tern residence places one of these places were the city of Bursa which
was a provincial unit and center of regional state of Hudavendigar. Tatar-Noghay
immigrants who moved from Crıimea to Bursa, faced many problems diving their travel
in the process of settlement and in its aftermath. These immigrants sent many petitions
to the center and in those text they had demands like food, daily stipend, settling near
their relatives or returning to their hometown. The state endeavered to meet their
demand as long as the resources were available.
The state filed various orders to the municipal center to resolve immigrants
problems regarding food supply and subsistance and when required made investigation
to get information about immigrants problems. Immigrants were proveided support in
form of animals, agriculture tools and land. For making them achive subsistance.
Nevertheless, the Ottoman state could not provided sport to all immigrants at the same
level out
at increasing
number of. Immigrants through time and bad economi
conditions.
Those who migrated to Bursa did not comprise of only people directly moved
from Crımea, but there were also some immigrants coming through Rumelia and
Caucasia. The main reason of this immigration is the Ottoman-Russian war of 18771878. Immigrants were hosted in İstanbul and were provided stipend until they were
sent to their settlemant. Immigrant were sent to their settlement places via various
means of transportations. When their place was determined and their transactions
were implemented by this officiers there. Local people helped these immigrants in
building their
houses and this
behavior were
appreaciated in newspapers.
Nevertheless, some negative instances were occring between locals and immigrants.
Some immigrants were settling in local peoples’ land instead of the land provided to
them by the state.
Tatar-Noghay immigrations to Bursa were intense in Mihaliç (Karacabey) and
Kirmasti (Mustafakemalpaşa). Now villages and neighborhoods were established for
settled immigrants while some of these villages and neighborhoods stil exist, Crimean
Tatars and Noghays in these places substantially lost their cultural identity.
XII
KISALTMALAR
A.MKT.MHM: Sadâret Mektubî Kalemi Mühimme Evrakı
A.MKT.NZD: Sadâret Mektubî Kalemi Nezâret ve Devâir Evrakı
A.MKT.UM: Sadâret Mektubî Kalemi Umum Vilayet Evrakı
A.MKT.MVL: Sadaret Mektubi Kalemi Meclis-i V l Evrakı
BEO: Bab-ı âli Evrak Odası
C.DH: Cevdet Dahiliye
C.ML: Cevdet Maliye
DH.İD: Dahiliye Nezareti İdare Evrakı
DH.MHC: Dahiliye Nezareti Muhacirin Komisyonu
DH.MKT: Dahiliye Nezareti Mektubi Kalemi
DH.ŞFR: Dahiliye Nezareti Şifre Evrakı
İ.DH: İrade Dahiliye
İ.HUS: İrade Hususi
İ.HR: İrade Hariciye
İ.MVL: İrade Meclis-i Vâlâ
İ.MMS: İrade Meclis-i Mahsus
İ.ŞD: İrade Şura-yı Devlet
K.K: Kamil Kepeci Tasnifi
MV: Meclis-i Vükela Mazbataları
MVL: Meclis-i Vâlâ Evrakı
ŞD.MLK: Şura-yı Devlet Mülkiye
Y.MTV: Yıldız Mütenevvi Maruzat Evrakı
Y.PRK.KOM: Komisyonlar Maruzatı
Y.PRK.OMZ: Orman Maâdin ve Ziraat Nez reti Maruzatı
Y.PRK.UM: Yıldız Parakende Evrakı Umumi
XIII
Y.PRK.ZB: Yıldız Parakende Evrakı Zabtiye Nezareti Maruzatı
Z.B: Zabtiye Nezareti Evrakı
BEOAYN.NNG.d. Bab-ı li Evrak Odası Gelen-Giden Ayniyat Defteri
BEOAYN.d: Bab-ı li Evrak Odası Ayniyat Defteri
EV.d: Evkaf Defteri
MAD.d: Maliyeden Müdevver Defter
M: Muharrem
S: Safer
Ra: Rebi’ü’l-evvel
R: Rebi’ü’l-ahir
Ca: Cemâziye’l-evvel
C: Cemâziye’l-ahir
B: Receb
Ş: Şaban
N: Ramazân
L: Şevvâl
Za: Zi’l-ka’de
Z: Zi’l-hicce
M.E.B.İ.A: Milli Eğitim Bakanlığı İslam Ansiklopedisi
T.D.V.İ.A: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi
İSAM: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi
T.D.A.V: Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı
HVS: Hüdavendigar Vilayeti Salnamesi
A.g.b: Adı geçen bildiri
A.g.e: Adı geçen eser
A.g.g: Adı geçen görüşme
XIV
A.g.m: Adı geçen makale
A.g.t: Adı geçen tez
Bkz: Bakınız
m: madde
c: Cilt
yay: Yayınlayan
sad: Sadeleştiren
hzl: Hazırlayan
ed: Editör
çev: Çeviren
Km: Kilometre
p: Paragraf
Prof: Profesör
s: Sayfa
y.y: Yüzyıl
y.y.y: Yayın yeri yok
y.t.y: Yayın tarihi yok
XV
GİRİŞ
Osmanlı Devleti XIX. yüzyılda büyük bir göç olayına tanıklık etmiştir. Bu
göçün ana nedeni Çarlık Rusya’sının XVI.yüzyıldan itibaren Osmanlı Devleti ve diğer
Türk toprakları üzerinde yayılma fikri ve çalışmalarıdır. Yayılma sahası olarak da Orta
Asya (Türkistan), Kafkasya, Kırım ve Balkanları (Rumeli) hedef alan Çarlık Rusyası,
1774 Osmanlı-Rus savaşında galip gelerek Kırım’ın bağımsızlığını sağlamış ve bu
süreci takiben de Kırım’dan Osmanlı Devleti topraklarına büyük göçler yaşanmıştır.
Göçler ilk aşamada Kırım’a mesafe olarak yakın olan Dobruca bölgesine olurken, daha
sonra Dobruca’nın da elden çıkmasıyla Anadolu coğrafyasına doğru bir seyir izlemiştir.
Kırım, 1783 yılında Çarlık Rusyası’nın ilhakına maruz kalmış ve bu durum
bölgenin yerlisi ahalisi olan Tatar-Nogay halkınının, önce topraklarının ellerinden
alınmasına ardından da kitlesel bir göçe maruz kalmalarına yol açmıştır. Bu göç
hareketi Osmanlı topraklarına doğru çeşitli yollardan olmakla beraber çok zor ve
sıkıntılı geçmiştir. Osmanlı topraklarına yapılan göçler 1860-61, 1864-65, 1870 ve 1890
senelerinde yoğun olarak gerçekleşmiştir.
Kırım’dan Bursa’ya Tatar göçlerini ele alan bu çalışma iki safhadan oluşmuştur.
Birinci safhada Başbakanlık Osmanlı Arşiv Dairesi’nden Bursa sancağına iskân edilen
Kırım Tatar ve Nogaylara dair arşiv belgeleri tespit edilip incelenmiştir. Ardından
Hüdavendigar Vilayeti salnamelerinin tamamı ve dönemin gazetelerinden Takvim-i
Vekayi, Tercüman-ı Ahvâl, ve Tasvir-i Efkar gazetelerinin bazı sayıları taranmıştır.
İkinci safhada ise arşivden tespit edilen vesikalarda bulunan yerleşim yerleri,
Bursa’da yapılan saha araştırması ile karşılaştırılarak iskânın günümüzdeki yapısı ortaya
konulmaya çalışılmıştır. Buradaki bir başka amaç ise arşivde tespit edemediğimiz Kırım
Tatar-Nogay muhacir yerleşimlerini, saha araştırması yöntemiyle bulmaktır.
Saha araştırması çerçevesinde Bursa merkez ilçelerine bağlı mahalleler ile
Karacabey (Mihaliç) ve Mustafakemalpaşa (Kirmasti) ilçelerine bağlı köylerde yaşayan
Kırım Türkleri ve köyün diğer sakinleri ile sözlü mülakatlar yapılarak elektronik
kayıtlara alınmıştır. Bunun yanı sıra gözlem tekniği kullanılmakla birlikte köy
yerleşimleri hususunda resimler elde edilmiştir. Diğer yandan gidilen bazı köylerin köy
nüfus defterleri incelenerek notlar alınmıştır.
Söz konusu çalışma Hüdavendigar Vilayeti’nin sadece Bursa sancağını ele
almaktadır. Nitekim çalışmada günümüzde Bursa’da yer almayan ve Balıkesir sınırları
1
içerisinde bulunan birkaç köye de yer verilmiştir. Fakat büyük oranda 1950’li yıllara
kadar Bursa sınırları içerisinde yer alan köy ve mahalle yerleşimleri, konumuzun asıl
yönünü teşkil etmektedir. Öte yandan çalışma tarih olarak 1853-1914 yılları arasında
Bursa sancağına yerleştirilen Kırım Türklerini ele almaktadır.
Çalışma altı bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Bursa ve Kırım’ın idari
tarihine yer verilmiştir. Bunun yanı sıra Kırım’ın siyasi ve sosyal yapısı ile Tatar ve
Nogay adlarının tarihsel kökenlerine değinilmiştir. İkinci bölümde, Kırım ve
Dobruca’dan, Osmanlı Devleti’ne yapılan göçler tarihsel süreç içerisinde ele alınarak
göçlerin sebepleri üzerine değerlendirmelerde bulunulmuştur. Üçüncü bölümde,
Osmanlı Devleti’nin göç ve iskân politikası, hazırlanan talimatnameler ve kurulan
komisyonlar üzerinden ele alınmıştır. Ayrıca muhacirlerin göç yolları ve ulaşım araçları
hakkında bilgilere yer verilmiştir. Çalışmanın asıl bölümünü oluşturan dördüncü,
beşinci ve altıncı bölümlerde ise, Tatar-Nogay muhacirlerin Bursa sancağında iskân
mahalleri, yerleşme problemleri ve günümüzde köy ve mahallelerde yaşamaya devam
eden Tatar Türkleri hakkında ictimâi bilgilere yer verilmiştir.
Türkiye’de göç ve muhacirin komisyonları hakkında çeşitli çalışmalar
yapılmıştır. Bunlar arasında ilk ve en önemli çalışma, Ahmet Cevat Eren’in, Türkiye’de
Göç ve Göçmen Meseleleri adlı eseridir.1 Bu eser Osmanlı Devleti’nde kurulan
muhacirin komisyonlarının ilk ortaya konulduğu çalışma olması bakımında önemlidir.
Çalışmada en çok kullandığımız kaynaklardan bir diğeri Ahmet Özenbaşlı’nın
Çarlık Hâkimiyetinde Kırım Faciası 2 adlı eseri ile Ethem Feyzi Gözaydın’ın Kırım:
Kırım Türklerinin Yerleşme ve Göçmeleri, adlı eseridir. Bu iki çalışmanın önemi büyük
oranda Rus kaynaklarına dayalı yazılmış olmasıdır.3
Türkiye’de Osmanlı Devleti’ne göç eden Kırım Tatar ve Nogaylar konusunda
yapılan en önemli çalışmalardan ilki Abdullah Saydam’ın Kırım ve Kafkas Göçleri
(1856-1876) adlı kitabıdır. 4 Yazar bu kitabında büyük oranda Başbakanlık Osmanlı
Arşivi kayıtlarını ve dönemin gazetelerini kaynak edinmiştir. Söz konusu çalışma,
Osmanlı Devleti’nin iskân politikasını arşiv vesikalarına dayanarak incelemesi
Ahmet Cevat Eren, Türkiye’de Göç ve Göçmen Meseleleri, Tanzimat Devri, İlk Kurulan Göçmen Komisyonu,
Çıkarılan Tüzükler, Nurgök Matbaası, İstanbul 1966, 119 s.
2
Ahmet Özenbaşlı, Çarlık Hâkimiyetinde Kırım Faciası, İsmail Otar (hzl.), İsmail Otar Kültür Serisi Yayınları,
Eskişehir, 2004, 103 s.
3
Ethem Feyzi Gözaydın, Kırım: Kırım Türklerinin Yerleşme ve Göçmeleri, Vakit Matbaası, İstanbul 1948, 111 s.
4
Abdullah Saydam, Kırım ve Kafkas Göçleri (1856-1876), II. Baskı, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2010,
235 s.
1
2
bakımından önemlidir. Fakat burada Bursa’ya yapılan Kırım Tatar göçleri hakkında bir
bilgi bulunmamaktadır.
Bir başka çalışma da Süleyman Erkan’ın Kırım ve Kafkasya Göçleri (18781908) adlı doktora tezidir. Bu tez Karadeniz Teknik Üniversitesi tarafından
yayınlanmıştır. Yazar Kırım ve Kafkasya’dan 1878-1908 yılları arasında Osmanlı
Devleti’ne gerçekleşen Tatar, Çerkez, Abhaz, Gürcü, Ahıskalı, Dağıstanlı ve Çeçen
göçlerini arşiv vesikalarına dayanarak ele almıştır. 5
Yakın zamanda yapılmış çalışmalardan birisi de Hakan Kırımlı’nın Kırım Tatar
ve Nogay köy Yerleşimleri adlı eseridir.6 Söz konusu eser, bu çalışmaya yol gösteren bir
kaynak niteliğindedir. Eser, Türkiye’de Tatar ve Nogay köy yerleşimlerini ortaya
koymakla birlikte, bir köy monografisi özelliği göstermektedir. Fakat bu çalışmada,
Diyarbakır şehrinde bulunan Tatar ve Nogay köy yerleşimleri bulunmamaktadır. Ayrıca
tezin konusunu oluşturan Bursa’nın köy yerleşimleri verilmiş fakat ilçe merkezlerine
yerleştirilen muhacirlere değinilmemiştir. Yazar eserinde bu bölüme de yer verseydi
çalışma daha eksiksiz bir nitelik kazanabilirdi. Yine de uzun ve meşakkatli bir
çalışmanın ürünü olan bu eserin her bir bölümü Türkiye’de yapılacak birçok teze fikir
vermesi ve yol göstermesi açısından önemlidir.
Türkiye’de iskân edilmiş Nogaylar konusunda yapılmış en geniş çalışma Derya
Derin Paşaoğlu’nun Nogaylar, Nogay Göçleri ve Türkiye’de İskânları adlı doktora
tezidir.7 Söz konusu çalışma, büyük oranda arşiv kaynaklarına dayanmakta olup Nogay
göçlerinin sebeplerini, güzergâhlarını, Türkiye’deki dağılımını ve miktarını, Osmanlı
Devleti’nin Nogay göçlerine karşı tutumunu ilk kaynaklardan göstermesi bakımından
önemlidir. Çalışmanın Bursa kısmında ise birkaç belge ile yetinilmiş ve kısa bir bölüm
olarak yer verilmiştir.
Bursa’daki Tatar yerleşimleri konusunda ilk çalışma Raif Kaplanoğlu’nun Bursa
Yer Adları Ansiklopedisi’nde yer almaktadır.8 Bu çalışmanın eksik yönü, yapılan
tespitlerin hiçbir kaynak kullanılmadan verilmiş olmasıdır.
Süleyman Erkan, Kırım ve Kafkasya Göçleri (1878-1908), KTÜ Kafkasya ve Orta Asya Ülkeleri Araştırma Merkezi
Yayınları, Trabzon 1996, 215 s.
6
Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 2012, 654
s.
7
Derya Derin Paşaoğlu, Nogaylar, Nogay Göçleri ve Türkiye’de İskânları, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Doktora Tezi, Ankara 2009, 422 s.
8
Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, Bursa Ticaret Borsası Kültür Yayınları, İstanbul 1996, 289 s.
5
3
Öte yandan Bursa’ya yapılan muhacir göçleri açısından yapılan çalışmalardan
bir diğeri Zeynep Dörtok Arabacı editörlüğünde yayınlanan Bursa’nın Zenginliği:
Göçmenler adlı kitaptır.9 Bu kitabın içinde yer alan makalelerden ilki, Muammer
Demirel’in “XIX. Yüzyılda Bursa’da Göçmen İskânı” adlı makalesidir. 10 Söz konusu
makale, arşiv vesikalarına dayanarak hazırlanmıştır. Çalışmanın konusunu oluşturan
muhacirler Kafkasya’dan göç eden Batum, Abaza, Ahıska ve Dağıstan toplulukları
olmuştur. Rumeli’den ise Karlova, Servi, Filibe, Şumnu, Bosna ve Tırnova
şehirlerinden göç eden muhacirlere yer verilmiştir. İkincisi de kitabın editörü olan
Zeynep Dörtok Arabacı’nın “Balkan Savaşları’na Kadar Kırım ve Kafkasya’dan
Yapılan Göçler” adlı makalesidir.11 Bu çalışma büyük oranda ikinci elden kaynaklara
eserlere dayanılarak hazırlanmıştır. Çalışmanın en önemli yönü, Osmanlı Devleti’ne
yapılan Kırım ve Kafkas göçleri üzerine hükümetin göç ve iskânla ilgili yaptığı
düzenlemeleri kriz yönetimi açısından değerlendirmesidir. Aynı eserde yer alan bir
başka makale, Cafer Çiftçi’nin “Hüdavendigar Vilayeti’nde Doksanüç Muhacirleri” adlı
çalışmasıdır. Nitekim bu üç makalede, Bursa’ya iskân edilen Kırım Tatar ve Nogay
muhacirleri hakkında bir bilgi bulunmamaktadır.
Zeynep Dörtok Arabacı (ed.), Bursa’nın Zenginliği: Göçmenler, Osmangazi Belediyesi Yayınları, Bursa 2008, 271
s.
10
Muammer Demirel, “XIX. Yüzyılda Bursa’da Göçmen İskânı” Bursa’nın Zenginliği: Göçmenler, Zeynep Dörtok
Arabacı, (ed.), Osmangazi Belediyesi Yayınları, Bursa 2008, s. 31-57.
11
Zeynep Dörtok Arabacı, “Balkan Savaşları’na Kadar Kırım ve Kafkasya’dan Yapılan Göçler”, Bursa’nın
Zenginliği: Göçmenler, Zeynep Dörtok Arabacı (ed.), Osmangazi Belediyesi Yayınları, Bursa 2008, s. 59-73.
9
4
BİRİNCİ BÖLÜM
BURSA VE KIRIM’IN İDARİ YAPISI
1.1. BURSA’NIN İDARİ YAPISI
Bursa şehri 6 Nisan 1326 tarihinde Osmanlı Devleti tarafından fethedilmiş ve
günümüze kadar çeşitli idari birimleri içine alan bir yapı göstermiştir. Şehir, Osmanlı
Devleti döneminde Anadolu Eyaleti’ne bağlı olan ve Hüdavendigar12 adını taşıyan
sancağın merkezi konumunda idi. Bunun yanı sıra idari olarak, zaman zaman sancak
merkezi yahut eyalet merkezi durumu gösterdiği de görülmektedir.13 Osmanlı Devleti
hâkimiyetine geçtikten sonra Hüdavendigar ve onun merkezi olan Bursa’nın idari yapısı
XIX. yüzyılda şu şekilde bir seyir izlemiştir.
1832’de müstakil mutasarrıflık olan Bursa şehri, Karahisar, Bilecik, Erdek ve
Biga mutasarrıflıkları ile birlikte yeni teşkil edilen Hüdavendigar Eyaleti’ne bağlanmış
ve bu eyaletin merkezi durumuna gelmiştir.14 Tanzimat’ın ilanından sonra, sancakta
yeni idari değişiklikler yapılmıştır. Daha önce Kütahya’da oturan Anadolu Eyaleti
valileri, artık Bursa’da ikamet
etmeye başlamışlardır. Böylece Bursa şehri
Hüdavendigar sancağının merkezi haline getirilmiştir.15
1855 yılında Hüdavendigar Eyaleti, 8 liva ve 124 kazadan ibarettir. Eyaletin
livaları16; Koca-ili, Bursa, Kütahya, Karahisar-ı sahib, Erdek, Karesi, Ayvalık ve
Biga’dır. Bursa livasının kazaları ise; Bursa, Kite, Maa-Cebel-i Atik, Mudanya, Tirilye,
Gemlik, Karacaşehir, Bilecik, Yenişehir-i Bursa, İznik, İnegöl, Söğüt, Domaniç,
Kepsut, Maa-Balat, Atranos Maa-Cebel-i Cedid nahiyesi, Harmancık, Gökçedağ,
Mihaliç Maa-Sincan, Kirmasti, Aydıncık ve Pazarköy Maa-Gürle’den oluşmaktadır.17
1868 senesinde Hüdavendigar Eyaleti,
Hüdavendigar, Karesi ve Koca-eli
sancaklarından oluşurken, toplamda 85 kazadan ibarettir. Hüdavendigar Eyaleti merkez
sancağı kazaları ise şunlardır; Bursa, Gemlik, Pazarköy, Mudanya, Yalova, Karamürsel,
Tirilye, Bilecik, Lefke, Karacaşehir, Gölpazarı, Söğüt, Mihaliç, Nahiye-i Gökçedağ,
Feridun Emecen, ”Hüdavendigar”, DİA, XVIII, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 1998, s. 285.
Feridun Emecen, Aynı yer.
14
Halil İnalcık, ”Bursa”, DİA c. VI, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 1992, s. 449; Daha fazla bilgi için
bkz. Besim Darkot, “Bursa”, İA, c. II, Mili Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul 1979, s. 806-819.
15
F. Emecen, DİA’deki ”Hüdavendigar” maddesinde, Hüdavendigar’ın eyalet statüsünü Tanzimat’tan sonra aldığını
belirtirken, H. İnalcık bunu yine DİA’deki “Bursa” maddesinde Tanzimat öncesi olarak ifade etmektedir.
16
Liva: Sancak, mutasarrıflıkla idare olunan yer. Derya Örs- Hicabi Kırlangıç- Ahmet Eryüksel (hzl.), Osmanlı
Türkçesi Sözlüğü, Gün Yayınları, Ankara 2007, s. 266.
17
Raif Kaplanoğlu, Meşrutiyetten Cumhuriyet’e Bursa (1876-1926), Avrasya Etnoğrafya Vakfı Yayınları, Bursa
2006, s. 16.
12
13
5
Kirmasti, İnegöl, Yarhisar, Yenişehir, İznik, Pazarcık, Nahiye-i Harmancık Domaniç ve
Nahiye-i Atranos.18
1903 yılı incelendiğinde Hüdavendigar Vilayeti’nin merkez sancağı; Bursa,
Mudanya,
Gemlik,
Pazarköy,
Mihaliç,
Kirmasti
ve
Atranos
kazalarından
oluşmaktadır.19 1908 yılında ise Hüdavendigar Eyaleti; Bursa, Ertuğrul (Bilecik),
Kütahya, Karahisar ve Karesi sancaklarından meydana gelirken, Bursa sancağı ise 6
kaza 5 nahiye ve 684 köye sahip bulunmaktadır.20
Günümüzde Bursa il özelliğine sahiptir. Yüzölçümü 10.819 km2 olan bu şehrin
etrafı, kuzeyden Marmara Denizi ve Yalova ili, kuzeydoğudan Kocaeli ve Sakarya,
doğudan Bilecik, güneyden Kütahya ve Balıkesir illeri, batıda ise yine Balıkesir ili ile
çevrilidir. 1987 yılında Büyükşehir statüsü verilen Bursa şehri, Osmangazi, Nilüfer ve
Yıldırım merkez ilçeleri haricinde Büyükorhan, Gemlik, Gürsu, Harmancık, İnegöl,
İznik, Karacabey, Keles, Kestel, Mudanya, Mustafakemalpaşa, Orhaneli, Orhangazi ve
Yenişehir olmak üzere 14 ilçeye ayrılmıştır. 21
1.2. KIRIM’IN İDARİ VE SOSYAL YAPISI
1.2.1. Kırım’ın İdari Yapısı
Kırım Hanlığı, Altın Orda Devleti kalıntısı diğer Türk devletleri ve
zümrelerinden en büyüğü, en devamlısı ve en son olarak Ruslar tarafından ortadan
kaldırılmış olanıdır. Bu hanlık bir yandan Türk-Moğol teşkilat ve etnik özelliklerine
sahip iken diğer yandan Osmanlı Devleti tesiri altında yeni kurumlar edinmiştir. 22
Hanlık, daha Altın Orda’ nın siyasi varlığını sürdürdüğü bir süreçte ortaya
çıkmıştır. Altın Orda içindeki çekişmeler ve Timur saldırıları Altın Orda’yı iyice
zayıflatmış ve kontrolü altındaki topraklarda otoriteyi sağlayamaz hale getirmiştir. İşte
bunlardan biri 1441-1442’de kurulmuş olan Kırım Hanlığı’dır. Kırım topraklarında
büyük nüfuz sahibi olan Hacı Gerey, Şırın, Bargın, Argın ve Kıpçak beylerinin desteği
ile Deşt-i Kıpçak’a hâkim olmuş ve Kırım Hanlığı’nı kurmuştur.23
Osmanlı Devlet Salnamesi (H.1281-M.1864), s. 170-171. Osmanlı Devleti’nde 1867 yılındaki düzenlemeler
sırasında eyalet yerine vilayet terimi kullanılmış ve devamında Hüdavendigar Vilayeti teşkil edilmiştir. Feridun
Emecen, A.g.m., s. 286.
19
H.V.S.(H.1321-M.1903), s. 368.
20
Halil İnalcık, A.g.m., s. 449.
21
Ertuğrul Seyhan, “Bursa”, DİA, c. VI, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 1992, s. 450.
22
Akdes Nimet Kurat, IV.-XVIII. Yüzyıllarda Karadeniz Kuzeyindeki Türk Kavimleri ve Devletleri, Türk Tarih
Kurumu Basımevi Ankara 1972, s. 203.
23
Akdes Nimet Kurat, A.g.e., s. 208-209.
18
6
1475’te Kırım’ın Osmanlı Devleti’ne tabi hale gelmesi, Kefe ve diğer
şehirlerdeki Ceneviz kolonilerinin ülkeden tamamıyla çıkarılmasında etkili olmuştur.24
Bununla birlikte Mengli Giray, hanlığın başına geçirilmiş ve ortada yazılı bir antlaşma
olmamasına rağmen, Osmanlı Devleti ile Kırım Hanlığı bir antlaşmaya varmışlardır.
Buna göre Kefe, Azak ve Taman şehirleri Osmanlıların idaresinde kalacak ve Kırım
hanı da Devlet-i âliyye’nin ”dostuna dost, düşmanına düşman” olacaktır.25
Altın Orda Hanlığı yıkıldıktan sonra kurulan Kırım Hanlığı, 1917 yılına kadar
idari değişiklikler geçirmiştir. Bu idari değişim yüzyıllara göre şöyle gerçekleşmiştir.
Daha XVII. yüzyılda Evliya Çelebi, Kefe Eyaleti’ne bağlı yedi liva (sancak)
olduğundan bahsetmektedir. Bunlar; Kerç kalesi, Taman (Ada-yı Şahi) ve Tat Eli,
Balısıra (Azak denizinde), Adohan Beyi, Azak kalesi ve Kefe sancaklarıdır. Bununla
birlikte Kefe sancağının da Kefe, Tat Eli, Balıklava, Suğdak, Mankub, Kerç, Taman,
Termik ve Azak olmak üzere toplam sekiz kazadan ibaret olduğunu belirtmiştir.26
Osmanlı ile Rusya arasında 1769-1774 yılları arasında yapılan savaşın, Rusya
lehine
sonuçlanması
üzerine
taraflar
arasında
Küçük
Kaynarca
Antlaşması
imzalanmıştır. Bu antlaşmanın ikinci maddesine göre; Kırım üstündeki Osmanlı
hâkimiyeti sona ermiş Kırım bağımsız bir hanlık haline gelmiştir. 27 Yine antlaşmanın
devamında Kırım Hanlığı’nda yaşayan bütün Tatarlar (Kırım, Kuban, Bucak, Yedisan,
Canboyluk, Yediçkul) hiçbir yabancı devlete tabi olmayacaklar ve Tatar halkı kendi
hanlarını Cengiz sülalesinden seçmek üzere eski kanun ve adetleri üzere bağımsız bir
ülke olarak yaşayacaktır.28
Çarlık Rusyası 1783 yılında Kırım topraklarını ilhak ederek yeni bir idari
teşkilatlanmaya girmiştir. Buna göre hanlıkta geçici olarak ikili bir yönetim birimi
kurulmuştur. Ruslar bölgedeki askeri idarenin yanında bir de sivil kişilerden oluşan
Kırım mahalli hükümetini (Krımskoe Zemskoe Pravitelstvo) teşkil etmişlerdir.29 Rus
işgalinden sonra Kırım yarımadasının idari merkezi Akmescit olmuş ve Bahçesaray
24
Akdes Nimet Kurat, A.g.e., s. 206.
Akdes Nimet Kurat, A.g.e., s. 215.
26
Ömer Bıyık, Osmanlı Yönetiminde Kırım (1600-1774), Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi,
İzmir 2007, s. 20.
27
Hakan Kırımlı, Kırım Tatarlarında Milli Kimlik ve Milli Hareketler (1905-1916), Türk Tarih Kurumu Yayınları,
Ankara 2010, s. 5.
28
Akdes Nimet Kurat, Türkiye ve Rusya XVIII. Yüzyıl Sonundan Kurtuluş Savaşı’na Kadar Türk-Rus İlişkileri (17981919), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2011, s. 28.
29
Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 6.
25
7
şehri önemini kaybetmiştir. Belirtildiği gibi sivil idare merkezi Akmescit olurken, askeri
yapıyı teşkil eden kara ve deniz kuvvetleri Akyar’ı merkez edinmiştir. 30
Çarlık rejimi, Kırım’da hâkimiyeti tam sağladıktan sonra mahalli hükümete son
vererek 13 Şubat 1784’te Tavrida Oblastını (vilayet) kurmuştur.31 II. Yekaterina’dan
sonra çar olan Pavel döneminde, Tavrida oblastı kaldırılarak 23 Aralık 1796’da
Novorossiyskaya Guberniya’sına (eyalet) dâhil edilmiş ve Kırım’ın eski şehir isimlerine
geri dönülmüştür.32 1802’de Kırım Tavrida Vilayeti, beş idari bölgeye ayrılmıştır. 33
Bir başka idari değişiklik çar Pavel’den sonra Rus tahtına oturan I. Aleksander
devrinde yaşanmıştır. Aleksander ise Novorossiyskaya Guberniya’sını (eyalet) üç
bölgeye ayırmıştır. Buna göre Kırım toprakları Tavrida Guberniyası sınırlarında
kalmıştır. Kırım’ın bu idari yapısı Yalta uyezdinin (kasaba) kurulması haricinde 1917
yılına kadar aynen devam etmiştir. 34
1.2.2. Siyasi Yapı
Kırım Tatarları ilk defa XIII. ve XIV. yüzyıllarda Kırım topraklarına gelmiş XV.
yüzyılın ortasında ilk devletlerini kurmuşlardır. Bu tarihten 1783 yılına kadar Giray
sülalesi tarafından yönetilen devlette, hanların dışında çeşitli sınıflar da bulunmuştur.35
I. Hacı Giray’dan (1453-1466) itibaren Kırım Hanlığı’na tabi yerler Kırım
yarımadası, Taman, Kıpçak ve Kabartay bölgelerinden ibarettir.36
Han, Kırım
yarımadasındaki Bahçesaray şehrinde ikamet etmektedir. Kırım Hanlığı’nın Kıpçak
sahasında Nogaylar oturmaktadır. İlk Kırım hanlarının yarlıklarından anlaşıldığına göre,
Kırım Hanlığı’nın teşkilatı büyük oranda Altın Orda Devleti’ne benzemektedir.37
Hanlığın Osmanlı tabiiyetine girmesiyle birlikte I. Sahib Giray’dan (1532-1552)
itibaren Osmanlı kurumları Kırım’da etkili olmuş fakat asıl yapı değişmemiştir.38
Kırım Hanlığı aslında modern devlet yapısının gereği olan tüm niteliklere
sahiptir. Hanlığın en üst sınıfında Giraylar vardır.39 Ülke tek kişinin yönetiminde değil
Alper Başer, “Kırım’da Rus Kolonizasyonu (1783-1850)”, Karadeniz Araştırmaları Dergisi, c. VI, S. 24, s. 38-39.
Tavrida oblastının kurulmasıyla Tatarlar arasındaki Kırım düşüncesi yok edilmek isteniyordu. Hakan Kırımlı,
A.g.e., s. 7.
32
Eski isimlere tekrar dönülmesindeki amaç, ne idari ne de kültürel olarak Kırım’ın Türkleştirilmesine yönelik bir
girişim değildir. Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 8.
33
Halil İnalcık, “Kırım Türk Yurdunun Yok Edilişi”, Emel Dergisi, S. 24, 1964, s. 41.
34
Hakan Kırımlı, Aynı yer.
35
Alan Fisher, Kırım Tatarları, Eşref Özbilen (çev.), Selenge Yayınları, İstanbul 2009, s. 9.
36
Halil inalcık, “Kırım”, İA, s. 454.
37
Halil inalcık, “Kırım”, İA, s. 455.
38
Halil inalcık, aynı yer.
39
Alan Fisher, A.g.e., s. 34.
30
31
8
kabile beylerinin aktif katılımıyla idare edilmiştir.40 Devlet işleri bizzat hanın başkanlık
ettiği bir divan tarafından yürütülmekte olup üyeleri şunlardır. Kalgay, Nureddin,
Bucak, Yedisan, Kuban Seraskerleri, Şırın Beyi, Müftü, Uluğağa (Vezir), Kazasker,
Hazinedarbaşı, Defterdar, Aktaçıbey, Kilercibaşı, Divan Efendisi, Kazasker Naibi,
Bahçesaray Kadısı ve Kullar Ağası’dır. 41
Dönemin siyasi yapısı hakkında Evliya
Çelebi de seyahatnamesinde bilgiler vermiştir. 42 Kuban, Bucak ve Yedisan
Vilayetleri’nde yaşayan Nogay ahalisinin yönetimi için kumandanlar sultanlar arasından
seçilir ve serasker sultan unvanı taşımışlardır. Bunların da ayrı sarayları ve divanları
vardır.43
1.2.3. Sosyal Yapı
Kırım Tatarlarının sosyal yapısını oluşturan sınıfları hanlar ve beyler dışında,
mirzalar, ruhaniler ve köylüler oluşturmaktadır.44
Hanların ve beylerin nüfuzlarını
dengelemek amacıyla tımar vererek meydana getirdikleri mirzalar, zadegân sınıfını
oluşturmaktadır.45 Kabilelerin liderleri olan beyler nüfuz ve güçlerine rağmen hanlığa
ait toprakların sahipleri değillerdir. Sadece ülke topraklarının kullanımı hakkına
sahiptiler. Aynı durum mirzalar için de geçerlidir. Bütün köylüler serbest olup serflik
mevcut değildir. 46
Kırım Hanlığı’nda Tatar ve Nogaylardan başka azınlık sınıfına giren Gregoryen
Ermeniler, Ortodoks Rumlar ve Musevi Yahudiler yaşamıştır. Daha XV. yüzyılda Kırım
köy ve şehirlerinde Ermeni, Rum ve Yahudilerden başka Ceneviz ve Venedik kolonileri
de mevcuttur.47 Hanlıktaki gayrimüslimlerin sayıları 35-40 bin kadar olup şehir ve
kasabalarda sanat ve ticaretle uğraşmışlardır. Hanlıktaki bu azınlıklar orduya
katılmazlar sadece gelir vergisi ödemişlerdir. 48 Bunlar yoğun olarak Gözleve,
Karasubazar, Akmescit ve Bahçesaray şehirlerinde yaşamışlardır. Gayrimüslimler ayrı
mahallelerde yaşamışlar ve dini yaşantı hariç Kırım’ın günlük hayatına uyum
sağlamışlardır.49
40
Alan Fisher, A.g.e., s. 35.
Mirza Bala, “Kırım”, MEB İslam Ansiklopedisi, c. VI, Mili Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul 1967, s. 755.
42
Bkz: Seyit Ali Kahraman (hzl.), Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnamesi, c. II, Kitap: VII, Yapı Kredi
Yayınları, İstanbul 2011, s. 509-514.
43
Mirza Bala, Aynı yer.
44
Alan Fisher, A.g.e., s. 9.
45
Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 17.
46
Hakan Kırımlı, Aynı yer.
47
Muzaffer Ürekli, Kırım Hanlığı’nın Kuruluşu ve Osmanlı Himayesinde Yükselişi (1441-1569), Türk Kültürünü
Araştırma Enstitüsü Yayınları, Ankara 1989, s. 88.
48
Müstecip Ülküsal, Dobruca ve Türkler, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, Ankara 1987, s. 40.
49
Alan Fisher, A.g.e., s. 52.
41
9
Kırım’da nüfusun büyük çoğunluğunu köylüler oluşmaktadır.50 Hanlığın
yarımada kısmında yaşayan Tatarların çoğu ya çobanlık ya da çiftçilik yapmışlardır.
Kırım’ın kuzeyindeki bozkır bölgelerinde üretim, hububat ürünleri ve hayvancılığa
dayanırken güneyde ise meyve-sebze ve tütün üretimi yapılmıştır.51 Hanlıkça köylere
taksim edilmiş olan bu topraklar köylülerce birlikte işlenmiş ve muayyen miktarda
vergiler ödenmiştir. Üç tür vergi toplanmıştır.52 Bunlardan biri tahıl ürününün onda biri
yani öşür vergisi, diğeri yetiştirilen hayvanın yirmide biri ve üçüncüsü muhtelif
işlerdeki angarya hizmetleridir. Ayrıca köylülerin istedikleri zaman topraklarını terk
etme hakları da vardır. Bu durum köylüleri toprak sahipleri karşısında koruyan bir
özelliktir.53
1903 yılında Kırım’da bulunan Fatih Kerimi, Kırım’ın nüfusunun çoğunluğunu
Tatarların oluşturduğunu, fakat nüfusun göçler nedeniyle azaldığını ifade etmiştir.
Ayrıca Kırım’ın sahil kısmında yaşayan Tatarlar ile bozkır sahasında yaşayan Tatarların
çehre, kıyafet ve örf-adetçe farklılığına vurgu yapmıştır.54
Kırım Tatarları Müslüman olduğu için dini, hukuki ve eğitim hayatı İslamiyete
dayanmaktadır. Daha Altın Orda Devleti hanı Berke, zamanında (1257-1267) İslamiyeti
kabul eden Tatarların hayatında din ve din adamlarının büyük bir yeri vardır. Müftü,
kadı, camilerde görev yapan din adamları, medreselerde görev yapan müderrisler ve
ulema, Kırım’da din adamları sınıfını oluşturmaktadır.55
Rus işgalinden sonra bile Çarlık rejimi, din adamlarını kullanarak halkı kendine
bağlı hale getirmeye çalışmıştır. 56 Bunun yanı sıra Kırım Müslümanları dindar ve şeriat
kanunlarına çok bağlıdırlar. Cinayet, fuhuş gibi ağır suçlar ile boşanma ve çok eşlilik
olayları pek görülmese de suç olaylarının artışı dönemsel olarak değişim göstermiştir. 57
Kırım’ın eğitim sistemi geleneksel İslami kurumlara dayanmaktadır. Yani
mektep ve medreseler hanlığın eğitim kurumlarıydı. Mekteplerin amacı çocuklara
Kur’an-ı Kerim ve İslamiyetin esaslarını öğretmektir.58 Kırım’da Rus işgali sonrası
Tatarlar için çeşitli Rus okulları açılmıştır. Bu okulların ortak amacı Tatarları dini
Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 23.
Ömer Bıyık, A.g.t., s. 195-197.
52
Alan Fisher, A.g.e., s. 43.
53
Alan Fisher, Aynı yer.
54
Fatih Kerimi, Kırım’a Seyahat, Hayri Ataş (hzl.), IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul 2004, s. 49.
55
Müstecib Ülküsal, Kırım Türk-Tatarları (Dünü-Bugünü-Yarını), Baha Matbaası, İstanbul 1980, s. 33.
56
Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 19.
57
Ömer Bıyık, A.g.t., s. 111.
58
Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 27-31; Bekir Akcar, ”Kırım’da Medrese Hayatı”, Emel Dergisi, S. 63, 1971, s. 10;
Müstecib Ülküsal, Aynı yer; Ömer Bıyık, A.g.t., s. 148-285.
50
51
10
kimliklerinden arındırarak Rus kültürünü benimsemelerini sağlamaktır.59 Nitekim
Kırım’da ne Rus ne de eski medrese sistemi başarılı olmuş ve tüm bu eğitim
kurumlarının dışında Kırım’ın Bahçesaray şehrinde yeni bir eğitim fikri ortaya
çıkmıştır. İsmail Gaspıralı’nın 1883 yılında çıkardığı Tercüman Gazetesi’yle birlikte,
bir yıl sonra aynı şehirde açtığı usul-ı cedid mektebi, Kırım’da yeni tarzda eğitim
vermeye çalışmış ve kısa sürede etkisini göstermeye başlamıştır. 60
Kırım Tatarlarının ordu vaziyetinden çıkıp süreç içerisinde devlet kimliği
kazanmasıyla birlikte ziraat ve zanaat işleri artış göstermiştir. Böylece Tatarlar at
üzerinden inip Cenevizli ve Rum komşularından ve daha sonra Osmanlı hamiyetinde
etkilenerek tarımsal üretime başlamışlardır. 61 Kırım’ın çok önemli bir mevkide yer
alması, ülkenin transit ticarette daha da ön plana çıkmasını sağlamıştır. 62
Kırım’da toprak sistemi ise şu şekildedir. Hanlıkta sekiz çeşit toprak mülkiyeti
vardır. Bunlardan sultan, hanlık, kalgaylık toprakları miri arazi sınıfına girerken beylik,
dini hizmetlerde bulunan ulemanın toprakları, mirza toprakları, köylü toprakları ve
vakıf toprakları mülk arazi sınıfına dahildir.63
Rus işgali sonrası Kırım’daki araziler mülk haline getirilmiş ve rejim tarafından
pomeşçiklere (Rus arazi sahipleri) dağıtılmıştır.64 Nitekim bu araziler Tatarların eski
ekim yaptıkları yerlerdir. Fakat Tatarlar bu arazilerin kendilerine ait olduğunu iddia
etmiş olmasına rağmen, ellerinde resmi bir belge olmadığı için kendi topraklarında işçi
durumuna düşmüşlerdir.65
Kırım’da bütün şehirler mimari yapılarla donatılmış bir yapıdadır. Bu devirdeki
maddi medeniyet hanların maiyetinde takdir edilmiş ve desteklenmiştir. 66 Bunlardan
biri hanlığın eski başkenti Eski Kırım (Solhat) şehridir. Daha sonra başkent Bahçesaray
şehri olmuştur. Rus işgali sonra ise başkent Akmescit (Simferepol) olarak
Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 33-35; Hakan Kırımlı, “Kırım (Rus İdaresi Dönemi)”, DİA, c. XXV, Türkiye Diyanet
Vakfı Yayınları, Ankara 2002, s. 459.
60
Hakan Kırımlı, A.g.m., s. 459; Cedidçilik akımı, için bkz. Ahmet Kanlıdere, ”Islahçı ve Cedidçi Tanımlamaları
Üzerine Bazı Düşünceler”, Hakan Kırımlı, Bülent Tanatar, Dündar Akarca, İbrahim Köremezli (ed.), İsmail Bey
Gaspıralı İçin Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Yayınları, Ankara 2004, s. 255-262; Fatih Kerimi,
A.g.e., s. 51-52.
61
Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 30; Halil İnalcık, “Kırım”, İA, s. 449; Muzaffer Ürekli, A.g.e., s. 90-91.
62
Halil İnalcık, “Kırım”, İA, s. 449; Muzaffer Ürekli, A.g.e., s. 92-94; Ethem Feyzi Gözaydın, A.g.e., s. 46-47; Alan
Fisher, A.g.e., s. 45-46; Fatih Kerimi, A.g.e., s. 54.
63
Elvira Kazas, 1853-1863 Yıllarında Kırım’dan Osmanlı Topraklarına Yapılan Göçler, Marmara Üniversitesi
Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 1994, s. 1-3; Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s.
31-36.
64
Hayri Çapraz, “XIX. Yüzyılda Çarlık Rusyası’nın Kırım Politikası”, Karadeniz Araştırmaları, S. 11, 2006, s. 65.
Ethem Feyzi Gözaydın, A.g.e., s. 42; Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 37-39; Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 24.
66
E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 50.
59
11
değiştirilmiştir.67 Öte yandan Kırım’ın Çarlık Rusyası hâkimiyeti altına girmesi üzerine
şehirler ve kasabalar tahrip olmuş göçler sonucu nüfus azalmıştır. Çarlık idaresinin
getirdiği Rus nüfus, yeni yerleşim birimlerinin kurulmasına ve Kırım’da Türkçe
isimlerin değiştirilmesine yol açmıştır.68
Kırım Hanlığı’nın askeri teşkilatı için Altın Orda Devleti’ne bakılması
gerekecektir. Dolayısıyla Altın Orda’nın askeri yapısını incelemek gereklidir. Altın
Orda Hanlığı’nda Cengiz Han ordu birliklerini teşkil ederek kumanda mevkilerine
onbaşı, yüzbaşı, binbaşı ve tümen beylerini tayin etmiştir.69 Kırım Hanlığı bu yapısını
1475 yılında Osmanlı tabiliğine girdikten sonra da devam ettirmiştir. 70 Rus işgali
sonrası ise Kırım birlikleri, Çarlık ordusunun emri altına girmiş ve zaman zaman Kırım
Tatarlarından yeni birlikler teşkil edilmiştir. 71
1.1.
TATAR VE NOGAYLAR KİMLERDİR?
Cengiz Han zamanında Anadolu ve Kırım’a kadar uzanan sahalara yayılan Tatar
adına ilk olarak Çin kaynaklarında rastlanmaktadır. Bu kaynaklarda en eski Tatarlar tata, da-da olarak zikredilmektedir.72 Türklerin en eski yazıtlarından biri olan Külteğin
(Köl-Tigin) kitabesinde bu terim “Otuz Tatar” olarak geçerken, Bilge Kağan
kitabesinde “Dokuz Tatar” olarak ifade edilmiştir. 73
Bunun yanı sıra Tatar adı
konusundaki ilk incelemelere Kaşgarlı Mahmut’un Divan-ı Lügat-it Türk adlı sözlük
niteliğindeki eserinde rastlamak mümkündür.
kabilesi olarak kabul etmektedir.
Kaşgarlı bu eserinde, Tatarları Türk
74
Batıda Tatar kelimesinin ortaya çıkısı Cengiz Han’ın kurduğu Moğol
İmparatorluğu’ndaki tüm toplulukları ifade etmekle başlamıştır. Batı Avrupalılar Tatar
kelimesini cehennem zebanileri anlamındaki Tartar şekline dönüştürmüşler ve
67
E. F. Gözaydın, Aynı yer; Gözleve şehri hakkında ayrıntılı bilgiler için bkz. Seyit Ali Kahraman (hzl.), A.g.e., s.
478-484; Muzaffer Ürekli, A.g.e., 89.
68
Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 25.
69
Mustafa Kafalı, Altın Orda Hanlığı’nın Kuruluşu ve Yükseliş Devirleri, Edebiyat Fakültesi Matbaası, İstanbul
1976, s. 126; Muzaffer Ürekli, A.g.e., s. 78.
70
Mirza Bala, A.g.m., s. 756; Halil İnalcık, ”Kırım“ İA, s. 457; Müstecib Ülküsal, A.g.e., s. 32; Muzaffer Ürekli,
A.g.e., s. 83.
71
Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 35-36.
72
Mirfatih Z. Zekiyev, Türklerin ve Tatarların Kökeni, Ahsen Batur (çev.), Selenge Yayınları, İstanbul 2006, s. 220;
Tatar adı konusunda bkz. Ebrar Kerimullin, Tatarlar: İsmimiz ve Kimliğimiz, Zeynep Sarışık (çev.), İrfan Kültür ve
Eğitim Merkezi Yayınları, İzmir 1998.
73
Sebahattin Ağaldağ, “Moğol Devleti”, Türkler, c. VIII, Hasan Celal Güzel, Kemal Çiçek, Salim Koca (ed.), Yeni
Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 267.
74
Kaşgarlı Mahmud, Divanu Lûgat-it Türk, Şaban Kurt (hzl.), Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 1986, s.
853.
12
başlangıcından beri “Tartares” ya da “Tatarlar” olarak zikretmişlerdir. 75 Osmanlı
Devleti’nde ise Tatar terimi, XVI. yüzyıldan başlayarak Kuzey Türkleri için
kullanılmıştır.76
Çarlık Rusyası’nda Tatar terimi, Cuci ulusu (Altın Orda ahalisinin tamamı yani
Özbek, Kazak, Bulgar, Tatar, Kırım Tatarı, Başkurt, Nogay, Karakalpak, Fin-Ugorların
ataları ve tüm gayri Rus doğumlu halklar) olarak zikredilmektedir. Kısaca, Altın Orda
Devleti’ni oluşturan toplulukları ifade etmişlerdir. Ruslar, Altın Orda’nın yıkılması
sonrası süreçte tüm Müslüman Türkleri, Tatarlar olarak değerlendirmiştir. 77
Asıl konumuzu teşkil eden ve Kırım Hanlığı’nı oluşturan Kırım Tatarları terimi
ise hem Ruslarca ve hem XX. yüzyılda Kırımlılarca kabul edilen bir ifadedir.78 Bir de
Karadeniz’in kuzeyinde yaşayan Türkler vardır ki bunlar Osmanlı döneminde Dobruca
bölgesinde yaşamışlardır.
Ayrıca bu Tatarları Ruslar ve kendileri, topluluk olarak
Dobruca Tatarları olarak nitelendirmektedirler. Kırım Tatarlarının tamamı Sünnî
Müslüman olup, ananevi olarak Hanefî mezhebine bağlıdırlar. Kırım Tatarlarının
konuştukları lehçelerin hepsi Türk diline aittir. 79
Kırım Hanlığı topraklarında yaşayan diğer bir önemli kabile de Nogaylardır.
Nogayların kim olduğu hakkındaki ilk bilgiler için Altın Orda Devleti tarihine
bakılabilir. Türk ve Moğol halkları arasında bir boy adı olarak geçen Nogay terimi,
Altın Orda Hanlığı devrinde önemli rol oynamış ve han olmamasına rağmen 40 yıl gibi
uzun bir süre devleti idare etmiş komutanlardan Emir Nogay’ın isminden gelmektedir. 80
Yinede topluluğun asıl adının Altın Orda emirlerinden Nogay’dan geldiği ileri sürülse
de bu konuda kesin bir ortak görüş yoktur. Nogaylar farklı gruplardan oluşan topluluk
özelliği göstermektedir. Buna göre Nogaylarda yönetim kadrosunu Mangıtlar teşkil
ederken, halk tabakasının esas unsurunu ise Kıpçak Türkleri oluşturmaktadır.81
Nogay Devleti’nin sınırları İdil’den (Volga) Balkaş’a, Hazar Denizi’nden Aral
Gölü’ne kadar uzanan sahaları içine almıştır. Merkezi Yayık nehrinin döküldüğü yerde
Geoff Watson, “1200-1800 Yılları Arasında Batı’daki Orta Asya İmajı” Türkler, c. VIII, Hasan Celal Güzel, Kemal
Çiçek, Salim Koca (ed.), Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 335.
76
Mehmet Maksudoğlu, Kırım Türkleri, Ensar Neşriyat, İstanbul 2009, s. 14.
77
Mirfatih Z. Zekiyev, A.g.e., s. 221.
78
Mirfatih Z. Zekiyev, Aynı yer.
79
Müstecib Ülküsal, Dobruca’dan, Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Genel Merkezi Yayınları,
İstanbul 2007, s. 36-39.
80
Ahmet Temir, “Moğol (veya Türk-Moğol Hanlığı)”, Türkler, c. VIII, Hasan Celal Güzel, Kemal Çiçek, Salim Koca
(ed.), Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 262.
81
Mehmet Alpargu, ”Nogaylar”, DİA, c. XXXIII, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 2007, s. 202.
75
13
bulunan Saraycık şehridir.82 Halkının esas unsurunu Kıpçak zümresine ait Türk boyları
teşkil etmekte olup bunların içinde Türkleşmiş bir Moğol kabilesi olduğu tahmin edilen
Mangıtlar sivrilmiş durumdadır. 83
Sami Nogay, “Nogay Türkleri”, Nogay Dergisi, S. I, 2007, s. 10.
Mehmet Alpargu, Aynı yer; Sebahattin Şimşir, Türk Dünyası Tarihi, IQ Kültür Sanat Yayınları, İstanbul 2012, s.
41.
82
83
14
İKİNCİ BÖLÜM
OSMANLI DEVLETİ’NE GÖÇ HAREKETLERİ VE SEBEPLERİ
2.1.
1783-1914
YILLARI
ARASINDA
KIRIM’DAN
OSMANLI
DEVLETİ’NE YAPILAN KIRIM TATAR-NOGAY MUHACİR GÖÇLERİ
Osmanlı Devleti’ne yönelik ilk Kırım Tatar muhacir göçlerinin 1788 yılında
vuku bulan Osmanlı-Rusya Savaşı’yla başladığı belirtilse de bu konuda kesin bir görüş
ortaya koymak şuan mümkün değildir.84 Yine de bir başlangıç kabul etmek gerekirse
bu tarih baz alınabilir. Zaten General Potemkin’in 1784 senesinde verdiği emirler
doğrultusunda 24 saat içinde gösterilen yerlerden çıkarılmak istenen Kırım Tatarları,
siyasi, iktisadi ve içtimai mahrumiyetleri de göz önüne alarak göç etmeye karar
vermişlerdir. İlk önce 1785-1788 yıllarında deniz kıyılarına, limanlara yakın yerlerde
bulunan binlerce nüfus Anadolu, Dobruca ve Rumeli’ye göç etmek için mal ve
mülklerini yok pahasına ellerinden çıkarmışlardır.85 Böylece Kırım’da Tatar nüfusu 74
bine kadar düşmüştür.86
1789-1790 yılları arası Kırım’dan göçün en şiddetli yaşandığı dönemdir. 1783
ile 1800 yılları arasında 17 yıl devam etmiş olan göç akınında, 300 bin yahut 500 bin
Kırım Tatarının göç ettiği belirtilmekte iken87
geri kalan muhacir nüfusunun göç
esnasında kırılmış veya çeşitli hastalıklara maruz kalarak öldüğü düşünülmektedir. 1770
84
Elvira Kazas, A.g.e., s. 11.
E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 71.
86
Safarov Rafik Firuzoğlu, “Kırım ve Kafkasya’dan Osmanlı İmparatorluğu’na Göçler”, Güler Eren (ed.), Osmanlı
IV: Toplum, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s. 688. Firuzoğlu bu bilgiyi, Sentralnıy Gosudarstvennıy Arhiv
Drevnih Aktov, D.962, ç. 2 adlı kaynağa istinaden vermiştir. XVIII. yüzyılda Kırım’da nüfus yapısı ise şu şekildeydi.
85
1725 Yıllarında
1760 ve 70’li Yıllarda
Tatar
444,0
411,5
Yunan
12,0
18,0
Ermeni
10,0
13,6
Yahudi
1,0
1,6
Toplam
467,0
454,7
Topluluk
Ya. Ye. Vodarskiy, O.İ. Yeliseveya, B.M. Kabuzan, Naseleniye Krıma vı Kontse XIII.- Kontse XX. Vekov (Çislennost
Razmeşeniye Etniçeskiy Sostav), Institut Rassıiskoye İstorii R.A.N, Moskova 2002, s. 92-93.
87
Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 46.
15
senesinde Kırım’da 1,5 milyon nüfus olduğu göz önüne getirilirse bu büyük göçte bütün
nüfusun 500 bini yani %33’ünün Kırım’ı terk ettiği anlaşılmaktadır.88
1800 senesinden sonra da göç devam etmiştir. Ellerinden toprakları alındıktan
başka, ağır vergiler altında ezilen Tatarlar, adam başına birde 10 ruble vergi vermeye
zorlanmışlardır. 89 Ayrıca fakir köylülerin dertlerine derman aranacağı yerde dönemin
ileri gelen müftüsü, beyleri ve mirzaları da onları yurtlarını terk etmesi görüşünde
birleşmişlerdir. Bunu çar I. Aleksander’in 1803 senesinde beyan edilen 155 numaralı
fermanında görmek mümkündür.90
Yine 1812 yılında Osmanlı Devleti’nin Fransız-Rus Savaşı’nda, Napolyon’a
yardım etmesi, Çarlık Rusyası’nın, Kırım’dan yeni bir göçü serbest bırakmasına ve çok
kısa bir sürede 200 bin Kırım muhacirinin Osmanlı topraklarına göç etmesine yol
açmıştır. Kırım’dan göçlerin artmasıyla, 1815 ve 1818 senelerinde artık pasaport bile
verilmeye gerek duyulmamıştır.91
Yeni bir göç dalgası Lehistan ihtilafı üzerine 1828 yılında başlayan Osmanlı-Rus
Savaşı sebebiyle gerçekleşmiştir. Meydana gelen bu muharebe sonunda tekrar 200 bin
kadar Tatar nüfusu Kırım’dan göç için yola çıkmıştır. Artık bu tarihten,
Kırım
Savaşı’nın sonuna kadar göç yaşanmadığı ifade edilmektedir. Ayrıca bu göçün
yaşanmasında artık bitmeyen toprak davalarının Kırım Tatarlarını canından bezdirmesi
de önemli rol oynamıştır.92
1829 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra tazyik ve temsile boyun eğmeyen Bucak’lı
Nogaylar öz yurtları Besarabya’yı (Bucak Tataristan’ını) terk ederek Dobruca’da
bulunan Tatarların yanına gelmişlerdir.93 İlk göçmüş olan Tatar kafileleri, Dobruca,
Rumeli, Edirne, taraflarında yerleşmişken daha sonra göçenler ise Eskişehir, Konya ve
Ankara civarında iskân edilmişlerdir.94
Abdullah Saydam, Kırım ve Kafkas Göçleri (1856-1876), II. Baskı, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2010, s.
65; Mirza Bala, A.g.m., s. 756.
89
E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 76.
90
Fermanın Türkçesi için bkz. E. F. Gözaydın, Aynı yer.
91
Elvira Kazas, A.g.t., s. 12. Kırım’ da 1816 yılında toplam 212. 600 nüfus varken bunların 182.700’ü Tatarlardan
oluşmaktadır. Ya. Ye. Vodarskiy, vd., A.g.e., s. 94.
92
Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 48; E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 77-78; Kaynaklarda belirtildiği üzere bu tarihten Kırım
savaşına kadar, Kırım’da Tatar nüfusu giderek artmıştır. Öyle ki, 1816 yılında 182.700 olan Tatar nüfusu 1835
yılında 233.300’e, 1850 yılında 267.400’e çıkarak artış göstermiştir. Ya. Ye. Vodarskiy, vd., A.g.e., s. 94-95.
93
E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 96.
94
Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 72.
88
16
Kırım Savaşı ve sonrası da bozkır bölgesindeki Tatarlar, Osmanlı Devleti’ne göç
etmeye devam etmişlerdir. 95 1856 yılında Osmanlı ve Fransız ordularının Gözleve
şehrinden çekilmesi üzerine, 7.683 nüfus Balçık’a 1.300 ve 1.500 nüfusun da başka
yerlere gönderilmesi kararlaştırılmıştır. Savaştan sonra Rus hükümeti, Tatarları iç
eyaletlere sürgün kararı almıştır. Sürgün için Kursk Eyaleti’ne doğru yola çıkarılan
Kırım Tatarları, ani bir kararla durdurulmuştur. Nitekim Tatarlar Osmanlı Devleti’ne
göç etmeyi talep etmişlerdir.96
1859 senesinde Kuzey Kafkasya’dan Nogaylar ve Abhazların büyük bir kısmı ve
iki sene sonra Besleniyelerle97 bazı ailelerin göçleri olmuştur. 1863’te Kafkasya’da
direnişin kaybedilmesi üzerine 360 bin kişi ve aynı tarihlerde Kefe’den 318.068 ve
ardından bu kafileye 80 bin Kırım Tatarı daha katılmış, böylece toplamda 390.068
muhacir göçe hazırlanmıştır. Toplamda 1859-1864 senelerinde Kırım Tatarları ile göç
eden Çerkes ve Nogayların sayısı 700-800 bini bulmuştur.98
Kırım Savaşı sonrası, 1860-1862 yılları arasında Kırım idaresinin verdiği 29.956
pasaport neticesinde, 192.660 Tatar daha Kırım’dan ayrılarak Osmanlı Devleti’ne göç
etmiştir.99
Bu göçlere, hükümetin pasaport vermeden gizlice kaçan Tatarları da
eklediğimizde göçün ulaştığı sayılar daha fazla olacaktır. Öte yandan bu dönemde
Kırım’dan yapılan göçlerin %73’ü yarımadanın kuzeyinden yani ova kısmından, %27’si
Yalı boyundan ve dağlık bölgesinden olmuştur.100
1860-1862 yılları arasında gerçekleşen göç akını pek dehşetli olmuş ve bu göçe
daha önce belirtildiği gibi Nogaylarda katılmıştır.
“Tavrida Vilayet müdürlüğü ve devlet mülkleri dairesi dosyalarından alınan istatistikî
bilgilere göre bu göçmen kitlesinin; 101.605’i kadın 126.022’si erkek olmak üzere 227.627
kişiydi. Muhacirler o dönem üçe ayrılmıştı. Birinci kısım pasaportlarını alıp gidenler
61.159 kadın ve 76.294 erkek, ikinci kısım pasaportlarını alıp kışı Kırım’da geçirenler
Hayri Çapraz, A.g.m., s. 61.
Valeri Vozgrin, “Çarlık Zamanında Kırım’da Türk Milli Hareketi,” Zeynep Zafer (çev.), Hasan Celal Güzel,
Kemal Çiçek, Salim Koca (ed.), Türkler, c. XVIII, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 475; 1858 yılına kadar
İstanbul’a gelen Kırımlı muhacirler, Dobruca’daki akrabalarının olduğu yere iskân edilmeyi istemişlerdir. Abdullah
Saydam, A.g.e., s. 123.
97
Çerkez kabilelerinden biridir.
98
E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 85; Bu göçten 1 yıl önce, Kırım’ın Simferepol(Akmescit), Yalta, Feodosiya (Kefe),
Yevpatorya (Gözleve), Perekop (Orkapı) şehirlerindeki toplam Tatar nüfusu 241.900 idi. Ya. Ye. Vodarskiy, vd.,
A.g.e., s. 95.
99
Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 57.
100
Elvira Kazas, A.g.t., s. 17; Müstecib Ülküsal, Kırım Türk-Tatarları (Dünü-Bugünü-Yarını), s. 119-120.
95
96
17
8.575 kadın, 10.601 erkek, üçüncü kısım ise memlekette kalanlar 31.605 kadın 39.127’i
erkek idi.”101
1853’ten 1862 yılına kadar gerçekleşen Tatar göçleri Dobruca’ya doğru olmuş
ve bu durum Tavrida Vilayeti’nin nüfusunda 192.365 kişi eksilmeye yol açmıştır. 102
Tatar göçleri konusunda Rus ve diğer gazeteler de bilgiler vermiştir. Nitekim
1860 senesinde çıkmış olan Russkiy Vestnik gazetesinde Şcerban adlı bir yazar, Kırım
Tatarlarının göçmesi konusundaki bir makalesinde, Kırım’dan o zaman göçmüş olan
Tatarların miktarını 300.000 kadar göstermiştir.103 Bu iddiayı güçlendirecek bilgi ise
1870 yılında toprak idaresi tarafından yapılan çalışmada ortaya konulmuştur. Buna göre
yalnız Or-kapı’da (Perekop) 278 Tatar köyü boşalmış ve bunlardan 244’ü harabeye
dönmüştür.104 Göçe oldukça az katılımın olduğu Yalta ilçesinden başka Kırım’ın diğer
ilçeleri de hesaba katılırsa, Tatarların bırakıp gittiği köylerin sayısı 687 tane olup
bunların 315’i tamamen boşalmıştır.105
Yine Levitski’nin 1882 yılında Avrupa
Muhbiri’nde çıkan yazısında, göç etmek için Kırım sahillerine gelen Tatar ve Kuzey
Kafkasya Çerkeslerinin burada aç kaldıkları ve yollarda gemi bekleyerek sefalet çekmiş
oldukları ifade edilmiştir. Kışın soğuğu ve her türlü hastalığın olduğu bu esnada
Kefe’de biriken muhacirlerin %75’i sokaklarda mahvolup gitmiştir.106
1877-1878
Osmanlı-Rus
Savaşı
ile
birlikte,
itimatsızlıktan doğan baskının şiddeti gittikçe artmıştır.
107
Kırım
Tatarlarına
karşı
1890’da Osmanlı Devleti’ne
doğru yeniden kitlesel bir göç baş göstermiş ve bu göç 1891’de son haddine varmıştır.
Göç edenlerin sayısı 18-20 bin olarak tahmin edilmektedir. Bu defa göç kafilesine,
topraksız muhacirlere ek olarak mülk sahibi Tatarlar da katılmıştır. Çünkü büyük
araziye sahip Rus ve Tatar zadegânının baskı ve şiddeti ile Rus ordusunda ve bilhassa
Kırım dışında askerlik yapılması meselesi büyük bir göçe yol açmıştır. Büyük Sovyet
Ansiklopedisi’ne göre, 1890 senesinde topraksızlık yüzünden göç etmek zorunda kalan
Kırım Tatarlarına hükümet önceden olduğu gibi mani olmamıştır. Savaş sonrasında
E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 84.
S. R. Firuzoğlu, A.g.m., s. 689; bir başka kaynağa göre 1860-1862 yıllarında Kırım’ın Simferepol (Akmescit),
Yalta, Feodosiya (Kefe), Yevpatorya (Gözleve), Perekop (Orkapı) şehirlerinden toplamda 141. 700 Tatar göç
etmiştir. Ya. Ye. Vodarskiy, vd., A.g.e., s. 96.
103
Ahmet Özenbaşlı, A.g.m., s. 59-60.
104
E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 84.
105
Elvira Kazas, A.g.t., s. 19; Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 60.
106
Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 69.
107
E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 92.
101
102
18
1899’da yayınlanan Rusya Hakkında Ansiklopedik Sözlük’te 1880 yılında Kırım’daki
Tatarların nüfusu 102 bin olarak verilmektedir.108
Tablo 2.1. 1851-1897 yılları arasında Kırım’da nüfus değişimi 109
Şehirler
1851
1852
1858
1859
1860
1861
1862
1863
Yevpatorya (Gözleve)
48,5
48,7
27,4
24,7
26,2
18,1
13,6
14,0
Perekop (Orkapı)
53,2
53,3
60,1
58,3
57,3
10,2
4,6
5,5
Simferepol
68,7
90,7
74,6
68,5
77,7
43,0
18,5
39,0
Yalta
26,1
23,1
27,0
25,5
29,0
22,3
20,3
20,5
Feodosiya (Kefe)
42,4
51,5
50,2
53,2
51,5
26,5
16,8
21,0
Toplam
288,9
267,3
239,3
230,2
241,7
120,1
73,8
100,0
(Akmescit)
Şehirler
1864
1865
1866
1868
1870
1875
1897
Yevpatorya (Gözleve)
15,1
34,3
16,0
16,7
10,7
20,9
27,0
Perekop (Orkapı)
5,7
6,9
7,3
7,2
6,9
8,0
12,3
Simferepol (Akmescit)
39,7
39,4
39,7
40,6
40,2
43,5
64,8
Yalta
20,8
25,3
24,3
23,0
24,9
29,1
43,3
Feodosiya (Kefe)
21,6
22,1
22,3
22,3
24,4
26,7
47,0
Toplam
102,9
105,3
109,3
109,8
107,1
128,2
194,4
Kırım’da 1902 yılında yine bir hareketlilik olduysa da İsmail Gaspıralı’nın
başını çektiği aydınlar grubunun etkisiyle bu göç önlenmiştir. 110 İsmail Gaspıralı,
Tercüman Gazetesi vasıtasıyla Kırım’ın milli davası yolunda makaleler kaleme almıştır.
Gaspıralı, ayrıca gazetede Kırım’dan göç etmeye hazırlanan Tatarlara, göçün zararları,
iklimin başkalığı, çeşitli hastalıklar ve gidilecek yerin belirsizliği gibi olumsuz etkenlere
Hayri Çapraz, A.g.m., s. 62. 1851-1897 yılları arasında Kırım’da Tatar nüfusunun yıllara göre nasıl değiştiğini şu
tabloda görmek mümkündür.
Bunun yanı sıra 1897 yılında Kırım kırsalında 145.600, şehirlerinde 48.800, toplamda ise 194.400 Tatar
yaşamaktaydı. Bu rakam 1920 yılında kırsalda 148.600 iken şehirlerde 38.000’e ve toplamda 186.600’e düşmüştür.
Ya. Ye. Vodarskiy, vd., A.g.e., s. 100.
109
Rakamlar binlik üzerinden verilmiştir. Ya. Ye. Vodarskiy, vd., A.g.e., s. 95-96.
110
E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 93.
108
19
yer veren yazılarla seslenmekte ve Kırım’dan göçü engellemek istemiştir.111 Nihayet
Kırım’dan son büyük göç hareketi 1904-1905 Rus-Japon Savaşı nedeniyle başladıysa da
etkisi o kadar büyük olmamıştır. Çünkü Kırım’da daha önce söz edildiği gibi milli birlik
ve bütünlüğü artıcı çalışmalar içine girişilmiş ve Kırım Tatarları anavatanlarında
tutulmaya çalışılmıştır.112
Kırım’dan göçlere son veren düzenli ilk faaliyet, 1910 senesinde Yalta
zemstvosunun (şehir meclisi) toplantısında Salomon tarafından yapılmıştır. Toplantıda
Kırım’ın menfaatlerini şiddetle sarsan bu göç akınına artık bir son verilmesi gerektiği
konusunda ortaya bir teklif sürmüştür. Bu teklif o döneme kadar ses bulamamışken
şimdi değer görmüştür.113 Bu tür bir kamuoyunun oluşmasında 1902’den başlayarak
Kırım’da göç aleyhtarı yazılar yayınlayan Tercüman gazetesinin yaptığı tesirler büyük
rol oynamıştır. Artık Kırım’da göçler öncekiler gibi kitlesel değil tek tük hareket eden
fertler, aileler şeklinde devam etmiştir. 114
Netice olarak Kırım’da 1774’ten 1914 yılına kadar, Osmanlı Devleti’ne yapılan
göçler sonucu 1,5 milyonluk nüfustan ancak 238 bin kişi kalmıştır. 115 Kırım’ın
işgalinden 1914 yılına kadar Osmanlı Devleti topraklarına toplamda ne kadar Tatar
muhacirin göç etmiş olduğu konusunda çeşitli ve farklı görüşler bulunmaktadır. İlk
olarak Mirza Bala bu sayının 1. 5 milyon, olduğunu belirtirken, S. J. Shaw, 1,4 milyon,
Kemal Karpat,116 1,8 milyon, Abdullah Saydam ise 1 veya 1,2 milyon arası olduğunu
Gaspıralı İsmail Bey, Kırım’dan yaşanan göçler için şunları söylemekteydi: Osmanlı Devleti’ne ilk defa ve kesin
olarak gelmiş muhacirler, Kırım Savaşı nedeniyle yurdundan çıkıp Rumeli bölgesinde birleşmiş olanlardır. 18061863 senelerine kadar 475 bin kadar Kırımlı muhacir akın akın Osmanlı topraklarına göç etmiştir. Bu muhacirleri
kabul edip yerleştirmek Muhacirin Komisyonu’nun vazifesi idi. Bu vazifenin nasıl yapıldığını incelemesem de şunu
söylemek istiyorum ki; bu işte düzenli ve programlı hareket edilememiştir. Yapılan göçler neticesinde vatan toprağı
boşalarak harap olmasına rağmen bu göçler istenilen oranda Osmanlı Devletine fayda getirmemiştir. Öyle ki
Osmanlı Devleti’ne yaşanan bu göçlerin devlete yararı olmadığı gibi Kırım’da kalanlara da zarar vermiştir. Çünkü
her aileden biri ikisi göç ettiği halde geride kalanları fakir kalarak vatanlarında misafir gibi kalmışlardır. Bu
nedenle Kırım Türkleri bir gelişme sağlayamayıp ekonomik olarak zayıf kalmaktadırlar. Böylece ne camiye kandil
oluyorlar ne kiliseye mum! Bizim göçler diğer Avrupa ülkelerinden, Yahudilerden, Çinli ve Japonlardan farklıdır.
Bunun yanı sıra Muhacirin Komisyonu’muzda Amerika’nın, Arjantin’in, Avustralya’nın muhacir idarelerinden
farklıdır. Aslında benim söylemek istediğim şudur: Eğer benim elimde olsaydı Rusya’dan bir Türk oğlunu yerinden
kımıldatmaz idim, çünkü giden bir Türk on Türk’e tesir ediyor, dalalette bırakıyor ve kendi ise göçten fayda
bulamıyor, yurt bozuluyor fakat yurt kurulmuyor, hiç kimsenin kârı yok herkese zarar. Daha fazla bilgi için bkz.
İsmail Gaspıralı “Muhaceret-i Muazzama”, Türk Yurdu, c. II, (1912/1328), s. 706-713; Abdullah Saydam, “Rusya’nın
Kırım ve Kafkasya’yı İstilasında Uyguladığı Demografik Yöntemler, Tarih Boyunca Balkanlar’dan Kafkaslara Türk
Dünyası Semineri (29-31 Mayıs 1995) Bildiriler, Edebiyat Fakültesi Basımevi, İstanbul 1996, s. 115; Bunun yanı sıra
Kırım’daki hükümetin ve yerel yönetimin Kırım Tatarlarının göçü hususunda bilinen bir görüşü yok idi. Göç ya
istenilen bir hadise gibi teşvik ediliyor ya da zararlı şey gibi engelleniyordu. Yavuz Akpınar, (hzl.), İsmail Gaspıralı
Seçilmiş Eserleri: II, Ötüken Yayınları, İstanbul 2004, s. 92
112
Mehmet Yılmaz, Konya Vilayeti’nde Muhacir Yerleşmeleri (1854-1914), Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Basılmamış Doktora Tezi, Konya 1996, s. 122.
113
E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 94.
114
E. F. Gözaydın, Aynı yer.
115
E. F. Gözaydın, Aynı yer.
116
Karpat’ın verdiği toplam nüfus 1783-1922 yılları arasını ifade eder. Kemal H. Karpat, Osmanlı’dan Günümüze
Etnik Yapılanma ve Göçler, Bahar Tırnakçı (çev.), Timaş Yayınları, İstanbul 2010, s. 163.
111
20
ileri sürmektedir. Ruslar ise bu sayının 500 bin olduğunu, S. F. Firuzoğlu ise 1 milyona
ulaştığını ifade etmektedir.117
2.2. 1877-1878 OSMANLI-RUS SAVAŞI SONRASI DOBRUCA’DAN
OSMANLI DEVLETİ’NE YAPILAN KIRIM TATAR VE NOGAY GÖÇLERİ
Dobruca’nın batısında ve kuzeyinde Tuna nehri ve bunun kollarından Lom ve
Pravadi, doğusunda Karadeniz, güneyinde Deliorman bölgesi yer almaktadır.118
Dobruca üç bölüme ayrılmıştır. Birinci bölüm Deliorman-Babadağ kütlesidir. İkinci
bölüm asıl Dobruca bölgesidir ki burası 120 metre yükseklikte bir düzlüktür. Üçüncü
bölge ise kuzeyde Tulça bölgesidir. Bölgenin bir kısmı Romanya’da bir kısmı
Bulgaristan’dadır.119
Dobruca’daki Tatar nüfus varlığının geçmişi XIII. yüzyıla kadar inmektedir.
Dobruca’ya gelen ilk Kırım Türk topluluğu XIII. yüzyılda gelen Nogaylar’dır. Kırım
Tatarları ise
yerleşmişlerdir.
bölgenin Osmanlı hâkimiyetine girmesinden sonra Dobruca’ya
120
Tatarlar daha Altın Orda Devleti döneminde doğu Tuna Ovası’na
gelip yerleşmişlerdir. 121 Doğu Avrupa’yı hâkimiyeti altına alan Batu Han (1227-1255),
burada XV. yüzyıla kadar hüküm sürecek bir devlet kurmuştur. Daha sonra Timur’un,
Altın Orda hükümdarı Toktamış Han’ı 1391 Kundurca ve 1395 Terek Savaşı’nda
mağlup etmesi, Kıpçak bozkırlarındaki Tatarların bir kısmı Dobruca bölgesine
kaçmasına sebep olmuştur.122
XIII. yüzyılda Dobruca’yı gezen Abdul Feda (1273-1331) Takvim-i Al Boldan
adlı eserinde şimdiki Tulça şehrinin bulunduğu yerde yoğun bir Tatar nüfusunun
varlığından söz etmektedir. Yine 1331-1335 yıllarında Dobruca’ya gelen İbni Battuta,
Baba Saltuk (Babadağ) şehrinin, Tatar hanlarının idaresinde olduğunu yazmıştır.123 I.
Erdoğan Keleş, “Kırım Savaşı’ndan Sonra Gelen Muhacirlerin Menteşe Sancağı’nda İskânı”, Turkish Studies, c.
IV, S. VIII, (Güz 2009), s. 1173; Abdullah Saydam, A.g.e., s. 90.
118
Faruk Sümer, “Dobruca”, DİA, c. IX, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 1994, s. 485. Dobruca;
Karadeniz’in batı kıyısında Ekrene kasabasından, Tuna Nehri kenarındaki Turtukaya (Tutrakan) kasabasına kadar
uzanan çizgi ile Tuna Nehri’nin Karadeniz’e döküldüğü Sulina (Sünne) kasabasından Ekrene’ye kadar uzanan hat ile
Tuna arasında kalan bölgenin adıdır. Dobruca, 1878’de Romanya’ya bırakılan Köstence ve Tulca Sancaklarını içine
alan Eski Dobruca ve 1913’te Romanya’ya bırakılan Pazarcık ve Silistre sancaklarını içine alan Yeni Dobruca’dan
oluşan 23.262 km²‘lik bir bölgedir. Müstecip Ülküsal, Dobruca ve Türkler, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü
Yayınları, Ankara 1987, s. 27.
119
Halime Kozlubel Doğru, 1844 Nüfus Sayımına Göre Deliorman ve Dobruca’nın Demografik, Sosyal ve Ekonomik
Durumu, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2011, s. 6.
120
Mehmet Ali Ekrem, “Kırım ve Nogay Türklerinin Osmanlı Devrinde Dobruca’ya ve Tüm Rumeli’ye Geçmeleri
ve Yerleşmeleri, VIII. Türk Tarih Kongresi Kongreye Sunulan Bildiriler (11-15 Ekim), Türk Tarih Kurumu Yayınları,
Ankara 1983, s. 1606.
121
Enbiya Ulusoy, ”Bulgaristan’da Kırım Tatarları”, Emel Dergisi, S. 231, (Nisan-Mayıs-Haziran 2010), s. 51.
122
Mehmet Saray, “Altın Orda Hanlığı”, DİA, c. II, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 1989, s. 529.
123
M. A. Ekrem, A.g.m., s. 1601.
117
21
Bayezid, Dobruca’yı Bulgar ve Ulahlardan aldıktan sonra burada Müslüman Türk
nüfusunu arttırmak amacıyla Karadeniz’in kuzeyinde yaşayan Tatarları124 İslimye,
Yanbolu, Şumnu125 ve Vırbitsa taraflarına yerleştirmiştir. 126
Nitekim bu Tatarlar,
Kırım’da iktidar mücadelesini kaybeden Aktav Han’a tabi akraba ve kabilelerdir.
Ayrıca bunlar, Tuna’yı geçip Sultan Bayezid’e iltica etmiş ve onun tarafından söz
konusu şehirleri kapsayan Filibe havalisine yerleştirilmişlerdir.127 Kuzeyden gelen
Tatarların çoğu Kırımlı ve bir kısmı Besarabya’lıdır.
Öte yandan kısa bir süre sonra Silistre şehrine ulaşan Osmanlı ordusu, II.
Beyazıt zamanında 1484 yılında Kilikya’yı da ele geçirerek Tuna ile Karadeniz
arasındaki bütün Dobruca’yı Osmanlı Devleti hâkimiyeti altına almıştır. II. Bayezid
aşağı Tuna’da Türk unsurunu kuvvetlendirmek için 1502’de İdil nehri boyunda ve
Kıpçak bozkırında yaşayan Tatarları, Kilikya taraflarında yerleşmeye çağırarak bu
bölgede hâkimiyeti kalıcı hale getirmek istemiştir.128
Kırım Tatarlarının Dobruca bölgesine yerleşmelerine dair Romen kaynaklarında
da bilgiler bulmak mümkündür. Bu kaynaklardan biri, 1474 senesinde Voyvoda Ştefan
Cel Mare (1457-1504) ile Osmanlılar arasında yapılan savaşın ardından, Bucak
bölgesinin Osmanlı Türklerinin eline geçtiğini ve Osmanlıların buraya Kırım Tatarlarını
yerleştirdiğini yazmaktadır.129 Trifon Corobeinicov, 1593’te Babadağ ve Karasu’da ve
Marco Vernier ise, 1596 yılında Kırım hanının kardeşi idaresinde 40 bin Kırım
Tatarının Dobruca’ya yerleştirildiğini ifade etmektedirler.130 Polonyalı Jan Gninski,
1677 yılındaki seyahatinde, Dobruca’da 200 kadar Kırım Tatar köyünden söz
etmektedir. Yine Evliya Çelebi de kuzeyden Tatarların, Anadolu’dan Osmanlıların,
Dobruca’ya iskân edildiklerini ifade etmektedir.131
Dobruca’ya asıl Kırım Tatar göçü, Osmanlı-Rus Savaşları sonrası yaşanmıştır.
İlk defa kitle halinde gerçekleşen bu göçler, savaş esnasında Rusların önünden kaçanlar
ve her savaştan sonra Rusların göçe zorladıkları insanlardan oluşmuştur.132 Tatarların
124
M. A. Ekrem, A.g.m., s. 1602.
Şumnu kenti kuzeydoğu Bulgaristan’da, Varna’nın 90 km. batısında ve Sofya-Varna demiryolu üzerinde yer alan
bir şehirdir. 1877-1878 Savaşı sonrası Osmanlı Devleti toprağı olmaktan çıkmıştır. H. K. Doğru, A.g.e., s. 100-101.
126
Enbiya Ulusoy, A.g.m., s. 52.
127
Mehmet İnbaşı, “Balkanlar’da Osmanlı Hâkimiyeti ve İskân Siyaseti”, Türkler, c. IX, Hasan Celal Güzel, Kemal
Çiçek, Salim Koca (ed.), Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 160.
128
Müstecib Ülküsal, Dobruca’dan, Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Genel Merkezi Yayınları,
İstanbul 2007, s. 37.
129
M. A. Ekrem, A.g.m.,s. 1603.
130
M. A. Ekrem, A.g.m., s. 1604.
131
Enbiya Ulusoy, A.g.m., s. 52.
132
Enbiya Ulusoy, Aynı yer.
125
22
yoğun olarak Dobruca ve Deliorman’a133 göçleri 1774 yılında Osmanlı Devleti ile
Çarlık Rusyası arasında imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması’ndan sonra başlamıştır.
Bu antlaşmadan sonra Osmanlı’dan bağımsız hale getirilen Kırım Hanlığı, Rus
ordularınca işgal edilerek 1783 yılında ele geçirilmiştir.134
Dobruca’ya kitle halindeki en büyük Tatar göçü ise 1853-1856 Kırım Savaşı
sonrası
gerçekleşmiştir.
1855
yılında
Dobruca’ya
16
bin
Kırım
Tatarı
yerleştirilmişken,135 ağır vergiler ve pasaport bedelleri ödemek zorunda bırakılan 100
bin nüfus Nogay muhaciri de 1860 yılında Dobruca bölgesine iskân edilmiştir.136
“A. Ubicini’ye göre 1856-1860 yılları arasında toplamda 230 bin Kırım Tatarı Rumeli’de
iskân edilmiştir. 1860 yılında İstanbul’da 30 bin Kırım Tatarı yerleşmişken, dönemin
Rusçuk konsolosuna göre; aynı yılın sonlarında Bulgaristan’a 110 bin, Makedonya’ya 70
bin Kırım Tatarı gelmiştir. F. Bianconi’ye göre; 100 binden fazla Kırım Tatarı Dobruca’ya
kaçmıştır. Bu göçlerle, Romen Prof. Al. P. Arbore, Dobruca haklı olarak Tatar Dobrucası
adını almıştır demektedir. Neticede Kırım Savaşı sonrası süreçte Rus baskısından kaçmış
olan 140 bin Kırım Tatarı büyük oranda Dobruca ve Deliorman bölgesinde
yerleşmişlerdir.”137
1784-1850 yılları arasında Kırımdan Dobruca’ya göç eden Tatarlar, Babadağ ve
Köstence kazalarına iskân edilmişken, Kırım Savaşı sonrası göç edenler ise,
Dobruca’nın
kurmuşlardır.
güneybatısına
138
yerleştirilmişler
ve
burada
Mecidiye
kasabasını
Bundan başka Dobruca’ya ve Deliorman’a yerleşen Kırım Tatarları
yeni köyler ve mahalleler de kurmuşlardır. Kırım Tatarlarınca kurulan köyler şunlardır;
Silistre Sancağı’nda; Beypınar (Sredişte) köyü, Şumnu Sancağı’nda;
Yeniceköy
(Tzarevbrod), Bulanık (Mıtnitsa), Tekerköy (Zlatna Niva)’dır. Hâlâ Kırım Tatar
nüfusunu devam ettiren yerleşim yerleri ise Romanya’da; Köstence, Babadağ, Hırşova,
Tekfurgülü, Tulça iken, Bulgaristan’da; Dobriç ilinde, 139 Balçık, 140
Rusçuk
Deliorman ve Dobruca, Balkan Dağları’nın kuzeyinde, kuzeydoğu Bulgaristan’da yer almaktadır. Deliorman’ın
sınırları kesin olmamakla birlikte Tuna, Beli (Ak) Lom ve Pravadı Çayı vadileri ile çevrilidir. Çek tarihçi Constantin
Jreçek, Deliorman adının Kuman Türklerinden kaldığı anlaşılan “Tele-orman” dan geldiğini, her ikisinin de “deli gür
orman” anlamına geldiğini kaydeder. Hezargrad kazasına bağlı Divaneorman nahiyesi ile Şumnu kazasına bağlı
Divaneorman nahiyesi Deliorman bölgesindedir. H. K. Doğru, A.g.e., s. 5-6.
134
Enbiya Ulusoy, A.g.m., s. 52.
135
M. A. Ekrem, A.g.m., s. 1605.
136
Kemal H. Karpat, Osmanlı’dan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler, s. 163.
137
Günümüzde Deliorman’daki Kırım Türklerine Tatar denmektedir. Bölgeden yaşanan göçler sonucu sayıları
azalmıştır. Enbiya Ulusoy, A.g.m., s. 53.
138
Derya Derin Paşaoğlu, A.g.t., s. 124; 1864 tarihinde İstanbul’a göç eden Kırım ve Çerkez muhacirleri Rumeli’nin
birçok yerinde olduğu gibi Köstence şehrinde de iskân edilmişlerdir. Takvim-i Vekayi, 752/3, H. 1281 M 15 / M. 20
Haziran 1864.
139
Osmanlı döneminde Hacıoğlu Pazarı adıyla anılan vilayet, Bulgaristan’ın bağımsızlığını kazanması sonrası Dobriç
adını almıştır.
133
23
sancağında141; Vetovo kasabası, Silistre sancağında Tatar Atmaca (Sokol), Anısçık
(Çerkovna), İşirkovo, Varna sancağında;142 Türk Arnavutluğu (Belogradets), ve Yayla
(Yagnilo)’dır.143
Tatarların bir kısmı da Deliorman Türklerinin olduğu yerleşim yerlerinde
yaşamaktadır. Bu köyler ise; Şumnu ili; Erikli (Slivak), Demirciköy (Strahilitsa),
Aydoğdu (İzgrev), Taşkınköy (Buynovitsa), Çufalar (Tıkach), Emberler (Kliment),
Vırbitsa, Söğütlü (Kabıyük), Razgrad sancağı;144 Topalköy (Krıvitsa), Adaköy
(Ostrovo), Güzelce Alan (Kamenovo), Amaçköy (Mortagonovo), Zavut (Zavet), Duraç
(Ludogortsi), Yunus Abdal (Yankovo) olarak sıralanabilir.145
Kırım’dan göçen muhacirlerin ilk kafileleri şimdi Romanya’da olan eski
Dobruca ve Bulgaristan’da bulunan yeni Dobruca topraklarında yerleşmiştir.
Dobruca’da 80 bin kadar Tatar ve Nogay olup bunlar, Hacıoğlu Pazarcık 146, Tutrakan
ve Tuna boyu köylerinde yaşamaktadırlar. Çiftçilik ve ticaretle geçimlerini sağlayan bu
nüfusun çoğunluk teşkil ettiği yerler; Mecidiye, Köstence ve Dobruca ovasıdır. 147
Kırım’dan göçlerle birlikte Dobruca bölgesinde önemli miktarda Kırım Tatar
nüfusu oluşmuştur.148
“Mecidiye ve Dobruca nüfusuyla ilgili en eksiksiz bilgi Tulça’daki Fransız konsolosluğu
tarafından toplanmış olan istatistik tabloda bulunmaktadır. 1878’de Berlin Antlaşması149
gereği Romenlerin idaresine bırakılan Dobruca’nın Traianus surlarının kuzeyindeki
Balçık, günümüzde Bulgaristan’ın Karadeniz kıyısındaki liman kentlerinden biridir. 1877-1878 Osmanlı-Rus
Savaşı’ndan sonra Osmanlı Devleti’nden ayrılmış, Bulgaristan Prensliği’ne dâhil edilmiştir. 1913’te Romanya’ya
geçen şehir 1940’ta tekrar Bulgaristan’a bağlanmıştır. H. K. Doğru, A.g.e., s. 197.
141
1874 yılında Tuna Vilayeti’ne bağlı olan Rusçuk Sancağı; Şumnu, Hezargrad, Cuma-i atik (Eski Cuma), Silistre,
Tutrakan, Ziştovi, Niğbolu ve Plevne kazalarından oluşmaktadır. Kemal H. Karpat, Osmanlı Nüfusu (1830-1914),
Bahar Tırnakçı (çev.), Timaş Yayınları, İstanbul 2010, s. 247.
142
1874 yılında Tuna Vilayeti’ne bağlı olan Varna sancağı; Pravadi, Balçık, Pazarcık, Mankalya, kazalarından
oluşmaktaydı. Kemal H. Karpat, Osmanlı Nüfusu (1830-1914), s. 249.
143
Enbiya Ulusoy, A.g.m., s. 54.
144
Kuzeydoğu Bulgaristan’da yer alan Razgrad şehri, Osmanlı döneminde Hezargrad adı ile bilinmektedir. Kent,
Deliorman platosunun batı ucunda ve Tuna nehrine dökülen Ak Lom ırmağının kıyısında kurulmuştur. Ayrıca
Deliorman’ın merkezini oluşturur. H. K. Doğru, A.g.e., s. 45.
145
Enbiya Ulusoy, A.g.m., s. 55.
146
Hacıoğlu Pazarcık, Bulgaristan’ın kuzeydoğusunda Dobruca platosunun güneyinde bulunan bir şehirdir.
Günümüzde kentin adı Dobriç olup aynı adla bilinen eyaletin merkezi durumundadır. 1853-1856 Kırım Savaşı
sonrası Kırım’dan en fazla Tatar muhacir bu kazaya yerleştirilmiştir. H. K. Doğru, A.g.e., s. 172-176.
147
1925 yılında Bulgaristan’ın Varna, Tatar Pazarcığı, Silistre şehirlerinde 40 bin Tatar nüfus yaşamıştır. Ahmet
Özenbaşlı, A.g.e., s. 77.
148
Savaş sonrası Balçık kazası ve köylerine erkek ve kadın toplam 1.129 hanede 4.140 nüfus, Hacıoğlu Pazarcık
kazasına 165 hanede 581 nüfus, Mankalya kazasına 67 hanede 241 nüfus muhacir iskân edilmişti. Abdullah Saydam,
Kırım ve Kafkas Göçleri (1856-1876), s. 121.
149
Bu antlaşma sonucu Osmanlı Devleti Avrupa’daki geniş sınırlarından yoksun bırakılmıştır. Eski Tuna Vilayeti,
Sırbistan Niş’i, Bulgar prensliği, Rusçuk, Vidin, Tırnova, Varna ve Sofya gibi beş sancaktan teşkil edilmiştir. Ve
Tulça sancağını Romanya ile bölüşmüştür. Edirne Vilayeti’nin büyük bir bölümü Doğu Rumeli adı altında özerk bir
vilayet halini almış ve 1885 yılında Bulgar prensliğine dâhil olmuştur. Bosna ve Hersek, Novibazar dışında
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu tarafından işgal edilmiş, Karadağ ve Yunanistan ise İşkodra, Tırhala ve
Prevesa’nın bazı bölümlerini ele geçirmiştir. Kemal H. Karpat, Osmanlı Nüfusu (1830-1914), s. 90.
140
24
bölümde toplamda 225.753 kişi yaşamaktadır. Bu rakamın 126.924’ünü Müslüman Türkler
(48.784’ü Türk, 71.146’sı Tatar ve 6.994’ü Çerkes) oluştururken nüfusun geri kalanını
46.504 Romen, 30.237 Bulgarlar ile Yahudiler, Rumlar, Ermeniler, Ruslar ve Almanlar
teşkil etmiştir. Bu tarihte Mecidiye kentinde toplamda 4.664 Tatar Türkü ve 4.000 kadar
Bulgar yaşamamıştır. Mecidiye’nin köylerinde ise 262 Türk, 17.051 Tatar ve 2.233 Romen
yaşamıştır.”150
Dobruca’ya gelen Türk ve Tatar muhacirler ya mevcut Türk ve Tatar köylerine
yahut yeni kurulan köylere yerleşmişlerdir.151 Bu dönemde Osmanlı Dobrucası’nda
Türklerden başka çoğu Müslüman olan Çingeneler, Rumenler, Rus Çarı I. Petro’nun
reformlarından kaçıp Dobruca’ya sığınan Ruslar ve Ukraynalılar, Bulgarlar, Gagauzlar,
Rumlar, 1841-1848 yıllarında gelen Almanlar, Kuzey Kafkasya’nın Ruslarca işgali
sonrası gelen Çerkesler ve Yahudiler yaşamışlardır.152
Kırım’da, çeşitli baskılara maruz kalarak göç ettirilen bu insanlar, Tuna’nın
güneyine Rusçuk, Şumnu, Varna ve Silistre dörtgeninin içine yerleştirilmişlerdir.
Buradaki amaç Rus yayılmacılığına karşı bölgede Müslüman nüfusu arttırmak ve
güçlendirmektir.153 Bu dönemde Dobruca’nın bağlı bulunduğu Romen krallığındaki
siyasi yapı çalkantılıdır. 1853 yılında Rus komutan Gorçakof tarafından işgal edilen
Eflak ve Boğdan’ın, 1856 yılında yapılan Paris Antlaşması’na göre, Prens Couza
tarafından idare edilmesi kabul edilmiştir. 6 Aralık 1861’de yayınlanan bir ferman ile
artık Romanya birliği, Osmanlı Devleti’nin hâkimiyeti altında vücut bulmuştur.154
Bunun yanı sıra Romanya tekrar Osmanlı Devleti’ne iade edilmekle beraber bundan
böyle iki ayrı meclisi olan bir idare tarafından yönetilecektir. Ancak 1857’de yapılan
seçimlerden sonra her iki meclis Romanya adı altında birleşme kararı almış ve 1859’da
da Albay Couza’yı voyvoda seçmişlerdir. Fakat bir süre sonra Almanya İmparatoru II.
Wilhem’in yeğeni olan Karol, Albay Couza’yı devirerek devletin başına geçmiş 155 ve
10 Mayıs 1879 tarihinde Romanya prensi Karol, I. Karol namı ile Romanya kralı ilan
edilmiştir.156
Dobruca’da sakin Türk ve Tatarların, Kırım’dan sonraki ikinci vatanlarından
Osmanlı topraklarına göçü, daha önce olduğu gibi yine bir Osmanlı-Rus Savaşı sonucu
olmuştur. 24 Nisan 1877’de başlayan Osmanlı-Rus Savaşı, Osmanlı ordusunun bozguna
Kemal H. Karpat, Osmanlı’dan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler, s. 220-221.
Müstecib Ülküsal, Dobruca’dan, s. 38.
152
Müstecib Ülküsal, A.g.e., s. 39.
153
Enbiya Ulusoy, A.g.m., s. 53.
154
Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, c. VII, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1983, s. 7.
155
Mehmet Yılmaz, A.g.t., s. 57.
156
Müstecib Ülküsal, Dobruca ve Türkler, s. 38.
150
151
25
uğraması ile sonuçlanmış ve Rus orduları 10 ay içinde İstanbul’a kadar gelmişlerdir.157
Olaylar aslında 1875’te Sırpların ayaklandırılmasıyla başlamıştır. Ve devamında 1876
yılında Bulgarlar, Rusların hemen yardıma gelecekleri vaadine kapılarak Türklere
yönelik toplu katliama yönelmişlerdir.158
Tuna ve Edirne Vilayetleri çok milletli imparatorluk topraklardır. Ayrıca 500
yıldır Osmanlı Devleti’nin hâkimiyetinde bulunan bu iki vilayette, Türk nüfusu büyük
bir yekün tutmaktadır. 1876 yılında Tuna Vilayeti159 sancağında (Niş sancağı hariç )
1.130.000 Bulgar ve 1.120.000 Müslüman Türk nüfus vardır. Berlin Antlaşması’yla,
Doğu Rumeli adını alan Filibe ve İslimye sancaklarında ise yine 1876’da 483 bin
Bulgar’a karşılık 681 bin Türk yaşamıştır. 160 Toplamda ise 1877’de Edirne ve Tuna
Vilayetleri bölgesinde 1,5 milyon Müslüman Türk nüfus saptanmıştır.161
1877-1878 Savaşı, bu nüfus dengesini Türkler lehine alt üst etmiş ve geçmiş
savaşlar gibi, Türklerin Dobruca’dan büyük kütleler halinde Türkiye’ye göç etmelerine
yol açmıştır. Ruslar bu harpte bütün Dobruca’yı ve Bulgaristan’ı istila ve işgal ederek
Yeşilköy’e kadar gelmişler, Rumeli’deki Türklerin her taraftan akın akın Anadolu’ya
göçmelerine sebep olmuşlardır. 162
1877-1878 Savaşı ile birlikte orta çıkan tablo Osmanlı Devleti’nin çok büyük
nüfus kayıplarına uğradığını göstermiştir.
“Tuna cephesinde yedi ay süren bu savaşta bir milyon kadar Müslüman Türk, çok kanlı bir
biçimde yerlerinden çıkarılıp göçe zorlanmıştır. Yarım milyon kadar Rumeli Türk’ü de
daha 1877-1878 yıllarında katliamdan, açlıktan, soğuktan, salgın hastalıklardan kırılmıştır.
Savaştan sonra yerlerine dönmek isteyen Türk muhacirleri ise, Rus işgal kuvvetleri ve
Bulgar çetecilerince karşılandılar ve tekrar geriye Osmanlı topraklarına dönmek zorunda
bırakılmışlardır. Tuna ve Edirne Vilayetleri’ndeki Türkler, daha o tarihte sayıca bir azınlık
durumuna düşmüşlerdir. 1879’dan sonra ise Rumeli’den Türk göçleri, azalma
göstermiştir.”163
Orhan Koloğlu, “Anadolu’ya Göç II”, Popüler Tarih, S. 70, (Haziran 2006), s. 33.
Orhan Koloğlu, A.g.m., s. 32.
159
1868 yılında Tuna Vilayeti; Rusçuk, Varna, Vidin, Sofya, Tırnova, Tulça, Niş sancaklarından oluşmaktadır.
Kemal H. Karpat, Osmanlı Nüfusu (1830-1914), s. 247.
160
Bilal N. Şimşir, Bulgaristan Türkleri, Bilgi Yayınevi, İstanbul 1986, s. 18; 7 Eylül 1940 tarihli Bulgar-Romen
Antlaşması’yla, Güney Dobruca toprakları, 3.958 Tatar ve 65.437 Türk nüfus ile birlikte Bulgaristan’a geçmiştir.
Yine 1 Aralık 1956 günü yapılan Bulgar genel nüfus sayımına göre Bulgaristan sınırları içinde 656.025 Türk ve
5.993 Tatar nüfus yaşamaktadır. Bilal N. Şimşir, A.g.e., s. 19.
161
Orhan Koloğlu, A.g.m., s. 36.
162
Müstecib Ülküsal, Dobruca ve Türkler, s. 39.
163
Bilal N. Şimşir, A.g.e., s. 18; 93 Harbi için bkz. Mahir Aydın, “93 Harbi”, DİA, c. VIII, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları, Ankara 1994, s. 498-499.
157
158
26
1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası imzalanan Ayastefanos Antlaşması ile
Sırbistan ve Romanya bağımsızlığını kazanmış, Romanya ise, Rusya’ya savaş için geçit
hakkı vermesine ve Plevne’nin zabtı için bütün ordusunu tahsis etmiş olmasına rağmen
bu hizmetine karşı beklediğini elde edememiştir. Dobruca’yı almakla beraber
Besarabya’yı, Rusya’ya terk etmek zorunda kalması, Romenlerde hayal kırıklığına yol
açmıştır. Çünkü Besarabya’da Romenler meskûn olduğu halde Dobruca’da çoğunluk
Türk nüfustan oluşmaktadır.164
Rumeli’ye yerleştirilen Kırım Tatarlarından pek çoğu, daha vatanlarından geleli
20 sene bile olmaksızın artık Bulgaristan yahut Romanya haline gelmiş olan
topraklarda, kendilerini tekrar Hıristiyan idaresi altında bulmuşlardır. Mevcut durum bu
insanların çoğunun, ikinci bir göçe yani Rumeli’den Anadolu’ya göç etmeye
başlamasına neden olmuştur.165
1877 yılında Tulça sancağında 120 Türk köyü vardır. Bu köylerden 63 tanesinde
yalnız Bucak’tan (Besarabya) ve Kırım’dan gelmiş olan Tatarlar yaşamıştır.166 18771878 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda Besarabya ile Dobruca’yı ele geçiren Ruslar,
Besarabya’yı kendi topraklarına katarlarken, Dobruca’yı Romanya’ya bırakmışlardır. 12 yıl içinde 80-90 bin Dobruca Türkü, topraklarından ayrılarak Anadolu’ya
göçmüşlerdir.167 Daha sonra Romanya yönetimi tarafından toprakları ellerinden alınan
Türk nüfusu, toplu işsizlik ve açlık yüzünden özellikle Köstence 168 ve Tulça169
iskelelerinden deniz yoluyla Anadolu’nun Karadeniz kıyılarına sığınmışlardır. 170
Dobruca’dan göç eden pek çok Kırım Tatarı, Varna, Şumnu, Pravadi171
civarlarına kadar gitmişlerdir. Oralarda özellikle Türk ve Tatar köylerinde ve eski
yurttaşlarının evlerinde 9-10 ay barındıktan sonra bir kısmı geriye kendi köylerine
dönmüşlerdir. Bir kısmı da Osmanlı topraklarına doğru yola çıkmışlar ve bilhassa
Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, c.VIII, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1983, s. 67.
Hakan Kırımlı, “Kırım’dan Türkiye’ye Kırım Tatar Göçleri”, Uluslararası Göç Sempozyumu Bildiriler, 8-11
Aralık 2005, Zeytinburnu Belediyesi Yayınları, İstanbul 2006, s. 150.
166
Müstecib Ülküsal, Dobruca ve Türkler, s. 40; 1866 tarihinde göç eden Tatar, Kazak ve Çerkez muhacirler Tulça
sancağının muhtelif yerlerine iskân edilmişlerdir. Takvim-i Vekayi, 850/3 H. 1283 S 11 / M. 25 Haziran 1866.
167
Türk Ansiklopedisi, “Göç”, c. VIII, MEB Basımevi, Ankara 1969, s. 462.
168
Köstence, Romanya’nın Karadeniz kıyısında yer alan bugünkü adı Constanta olan bir liman şehridir. Köstence
1864 yılında yapılan idari düzenleme sırasında, Tuna Vilayeti, Tulça sancağının bir kazası haline getirildi. 1877
yılında Ruslar tarafından işgal edildikten sonra Ayastefanos ve Berlin Antlaşmaları’yla bütün Dobruca’yla birlikte
Romanya’ya bırakıldı. H. K. Doğru, A.g.e., s. 214-215.
169
1874 yılında Tuna Vilayeti’ne bağlı olan Tulça sancağı; Sine (Sünne), Babadağı, Maçin, Köstence, Hırsova,
Mecidiye kazaları ile Mahmudiye ve Kili (İsakça hariç) nahiyelerinden oluşmaktaydı. Kemal H. Karpat, Osmanlı
Nüfusu (1830-1914), s. 248.
170
Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, “Göç”, c. VIII, Gelişim Yayınları, İstanbul, (y.t.y.), s. 4658.
171
Pravadı, kuzeydoğu Bulgaristan’da doğu-batı doğrultusunda uzanan ve derin bir vadi içinde akan Pravadı Çayı’nın
iki yakasında kurulmuş bir yerleşim yeridir. H. K. Doğru, A.g.m., s. 145.
164
165
27
Edirne, Bursa, Eskişehir, Ankara, İzmir, Adana ve Konya Vilayetleri’ne yerleşmişlerdir.
Birazı da Bulgaristan köylerinde kalmıştır. 172
Bu göçlerde etkili olan sebepler genel olarak şunlardır:173 İlk başta 1877-1878
Osmanlı-Rus Savaşı ve bu savaşın Osmanlı Devleti aleyhine sonuçlanmasıdır. Savaşın
Dobruca bölgesine de yayılması ve Romenlerin Rus devleti saflarında savaşa girmiş
olması Dobruca’daki Türk ve Tatarlarda büyük bir endişeye yol açmıştır. 174
Türkler ailelerine çok bağlı olduğundan bütün aile fertleri daima bir arada
yaşamaya alışmışlardır. Bu sebeple ayrılık onlara çok güç ve tahammülü imkânsız gibi
gelmiştir. Daha 1877-1878 Savaşı başlangıcında ve sonrasında Anadolu’ya göçmüş olan
Tatarlar ile geride Dobruca’da kalmış olanlar arasındaki akrabalık bağlarının kuvvetli
olması göçü tetiklemiştir. Yine yüzlerce yıl hâkim ve efendi yaşamaya alışmış olan
Türkler için esir olmak gibi bir durum güç olacaktır. Ve böylesi bir hayat, nefs-i
izzetlerine dokunmuştur.
Osmanlı Devleti’ne karşı yapılan bir savaşta halifenin çağrısına bütün
Müslümanların katılmaları gerektiği ve bunun dini bir borç olduğu düşüncesi göçün bir
diğer sebebidir. Nitekim gayrimüslim ülkede yaşayanların cihad çağrısına katılmalarının
imkânsız olması ak toprak Türkiye’ye göçü hızlandırmıştır. Bunlardan başka,
Dobruca’daki Tatar ve Türklerin, savaş sonrası Romen yönetimine güvenmemesi, aynı
Kırım’da Rusların yaptığı gibi baskılara maruz kalınacağı hissiyatı göçe neden
olmuştur.
Romenler bağımsızlıklarını kazandıktan sonra ülkede toprak ve mülkiyet
değiştirme çalışmalarına girişmiştir.175 Dolayısıyla bu durum, artan Romen nüfus
karşısında Türklerin gün geçtikçe dini, ekonomik ve kültürel bakımdan zayıflamalarına
yol açmıştır. Bu yüzden Türkler ve Tatarlar, başka memleketlerde daha elverişli ve
serbest yaşama şartları aramak zorunluluğunu hissetmişlerdir.
1880 yılından sonra Rumeli’de yaşanan kuraklık 1883 yılında Bulgaristan’ı
oldukça etkilemiştir. Kıtlık üzerine Güney Dobruca ve Deliorman’dan pek çok muhacir
Müstecib Ülküsal, Dobruca ve Türkler, s. 39.
Müstecib Ülküsal, A.g.e., s. 40.
174
Müstecib Ülküsal, A.g.e., s. 47.
175
Romanya’nın bağımsızlığını kazanması sonrası Dobruca’ya yerleştirilen Romenlere, devlet tarafından 30 senede
mülkiyet hakkı doğmak üzere senelik 3 frank vergiye mukabil nüfus başına 10’ar hektar arazi dağıtılmıştır. Ancak 3
sene arka arkaya vergisini ödemeyen arazi sahibinden mülkiyet hakkı alınması kararlaştırılmıştır. Nitekim o sıralar
arazisiz olup bu dağıtımdan istifade eden Müslümanlar, söz konusu vergiyi ihmal veya cehaletten verememiş sonuçta
tarlaları ellerinden alınarak göçe mecbur kalmışlardır. Zekeriya Kurşun, “Avrupa’da Bir Türk İslam Diyarı:
Dobruca’nın Demografik, Sosyal ve İdari Yapısı”, Hasan Celal Güzel, Kemal Çiçek, Salim Koca (ed.), Türkler, c.
XIII, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 926.
172
173
28
artık bu memlekette işimiz kalmadı, çıkalım gidelim şeklindeki ifadeleriyle göçün bir
boyutunu ortaya koymuşlardır. Yine aynı esnada Köstence, Rusçuk ve Deliorman’dan
Varna yoluyla pek çok muhacirin İstanbul’a doğru yola çıkmıştır. 176
Asıl göçü hızlandıran en büyük etken ise Türk gençlerinin askere alınmak
istenmesinden kaynaklanmıştır. Dindar ve evladına düşkün olan Türkler, evlatlarını
gayrimüslim şapkası altında görmek ve onun emri altında ezildiğine şahit olmak
istememişlerdir. Ayrıca Osmanlı Devleti ile savaşmış yabancı bir orduya asker olmayı
dini inançlarına aykırı saymışlardır. Dobruca’da yaşayan halkın askerlik hizmeti 1880
tarihli Dobruca Teşkilat Kanunu’nun 67. maddesine göre şöyledir.
“Bu kanunun ilanından itibaren 10 yıl süre ile Dobruca ahalisinden cephe askeri
alınmayacaktır. Dobruca’lılar 10 yıl içinde yalnız memleket (teritoryal) hizmetine
alınacaklardır. Bunlar yalnız doborants ve kalaraş askeri olacaklardır. Yani bu askerler
Dobruca bölgesinde, içişlerinde düzeni ve güveni korumak için kullanılacaklardır. Bu
askerler barış zamanlarında kışlalarında ayda bir haftadan fazla alıkonulamazlar. Savaş
zamanı hariç Dobruca’nın dışında bulundurulamazlar.”
Bu kanun ilk 10 yıllık süreçte göçü biraz olsun azaltmış ise de, bu 10 yılın
geçmesi tekrar Dobruca’dan göçü başlatmıştır.
1899 yılında yaşanan kıtlık olayı Dobruca bölgesindeki Köstence, Tulça,
Hacıoğlu Pazarcık ve Silistre sancaklarında oturan Kırım Tatarlarının köylerini terk
etmelerine neden olmuştur.177 Bu yılın kışında ne yağmur ne de kar yağmıştır. Baharları
ve yazı çok kurak geçmiş, meralar otsuz ve tarlalar ekinsiz kalmıştır. Fakir halk bu
durum içinde büsbütün sefalet ve zarurete düşmüş kurtuluşu Türkiye’ye göç etmekte
aramıştır.
Dobruca’dan yapılan göçler sadece savaş, baskı ve kıtlık gibi nedenlerin yanında
eğitim yoluyla da gerçekleşmiştir. Abdülhamit döneminde,
bölgenin Türk–Tatar
gençleri, eğitim amacıyla Osmanlı Devleti’ne gelmişlerdir. İstanbul Davutpaşa
Rüştiyesi’nde uzunca bir süre öğretmenlik ve müdürlük yapmış biri olan Kırımlı Hacı
Numan Efendi, Dobruca’dan gelen öğrencilerin çoğunu kendi okuluna kayıt etmiştir.
Genelde bu şekilde gelenlerin çoğu Osmanlı Devleti’ne yerleşmişler ve sonradan
ailelerini de yanlarına almışlardır.178
Mehmet Yılmaz, A.g.t., s. 73.
Söz konusu sancaklarda bulunan ve çeşitli nedenlerden dolayı terk edilen Türk-Tatar köyleri için bkz. Müstecib
Ülküsal, Dobruca ve Türkler, s. 40-41.
178
Müstecib Ülküsal, A.g.e., s. 45.
176
177
29
1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra Romanya hükümetinin verdiği istatistikî
verilere göre;179
“Eski Dobruca’nın Köstence ve Tulça sancaklarında mevcut 3.776 köyden 2.338’i
Türk-Tatarlara aittir. Savaş nedeniyle Dobruca’dan yeniden göçler başlayınca 1880’den
1911’e kadar Kuzey Dobruca’da Tatar ve Rumeli Türklerinin nüfusu büyük oranda azalma
göstermiştir. Buna göre Kırım Tatarlarının 1880 yılında 39.476 olan nüfusu, 1885’te
34.325, 1890’da 29.510, 1895’te 27.685, 1900’de 28.475 ve 1911’de 25.086 olarak değişim
göstermiştir. Rumeli Türk nüfusu da başta 18.624 iken bu süreç sonunda 1911’de
10.836’ya kadar düşmüştür.”
Diğer yandan bölgede Rus işgali üzerinden 10-15 yıl geçmişti ve Türkler hâlâ
vatanlarını bırakmak istememişlerdir. Fakat Romenler eski, Bulgarlar yeni Dobruca’da
çoğunluk kazanmak için Türk-Tatar nüfusuna karşı gizli siyasetlerini takip etmişlerdir.
Hâl böyle iken 1904’de Hırşova, Silistre, Mecidiye, Köstence ve Mangalya 180
kazalarında çeşitli milletlerin nüfusu da şu idi: Romenler 15.251, Bulgarlar 8.038,
Rumeli Türkleri 11.126, Kırım Tatarları 23.498 ve diğer milletler 3.648. 181
1905 senesi nüfus sayımlarına göre Dobruca’da Romen nüfusu diğer milletlere
nazaran %48 artış gösterirken, 1909-1910 senelerinde ise bu oran %55’lere kadar
çıkmıştır. Bu tarihte Dobruca’nın Köstence şehrinde 7.686 Türk, 23.208 Tatar, 109.713
Romen, 22.345 Bulgar, 15.282 Rus nüfus varken, Tulça şehrinde ise 3.351 Türk, 2.160
Tatar, 58.436 Romen, 29.633 Bulgar, 15.784 Rus nüfus vardır. Toplamda ise
Dobruca’da 11.037 Türk ve 25.368 Tatar Müslüman nüfusu yaşamaktadır.182
1913 tarihinde ise Romenler yeni Dobruca’yı Romanya’ya ilhak ettikten sonra
eski ve yeni Dobruca’nın nüfus yapısında 208.666 Kırım ve Rumeli Türkü bulunurken,
bu nüfus Tulça, Köstence, Pazarcık (Kalyakra) ve Silistre (Dorostor) sancaklarında
yaşamıştır.183 Görüldüğü gibi süreç içerisinde Romanya Devleti’nin, Dobruca’da kendi
milletinin nüfusunu arttırma ve Türkleri göçe zorlama politikası etkisini göstermiştir.
Daha XIII. yüzyıldan itibaren Dobruca bölgesinde varlığı tespit edilen Kırım
Tatar ve Nogayları, Osmanlı Devleti döneminde Rumeli topraklarında hâkimiyeti
güçlendirme ve şenlendirme politikaları çerçevesinde iskân edilmişlerdir. Bundan
E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 97.
Mangalya bugün Romanya sınırları içindedir. Kaza merkezi Karadeniz sahilindeki Mangaliye kentidir. Şehir halen
Constanta (Köstence) Vilayeti içindedir. 1831 ve 1844 yıllarında Silistre Eyaleti’ne bağlıdır. H. K. Doğru, A.g.e., s.
207.
181
E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 98.
182
Zekeriya Kurşun, A.g.m., s. 926.
183
E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 98.
179
180
30
sonraki süreçte Dobruca’ya Kırım Tatar ve Nogay göçü 1783-1860 arası dönemde
yaşanmıştır. Bu dönemde Kırım’dan yüz binlerce Tatar nüfus, Dobruca’nın Köstence,
Mecidiye, Balçık, Mangalya gibi yerleşim birimlerine iskân edilmişlerdir. Fakat bu
iskânın üzerinden çok geçmeden 1877 senesinde Rus orduları biri Dobruca diğeri
Bükreş istikametinden ilerleyerek Rumeli’de Türkler arasında büyük hareketlenmelere
ve göçlere yol açmışlardır. Savaş sonunda Dobruca bölgesini de içine alan sahada
Romanya Devleti’nin kurulması göçün daha da artmasına neden olmuştur. Kırım’dan
Dobruca’ya göç etmiş Tatar ve Nogaylar artık yeni bir göç ile Anadolu topraklarına
doğru yol almışlar ve Anadolu’da en çok Edirne,184 Bursa, Eskişehir,185 Konya,186
İzmir, 187 Adana,188 Sivas, 189 Diyarbakır, Halep illerine yerleşmişken, içlerinden çok azı
da Dobruca’daki Türk köylerinde kalmışlardır.190
2.3. KIRIM’DAN YAPILAN GÖÇLERİN SEBEPLERİ
1552’de Çarlık Rusyası’nın Kazan Türklerini 1557’de Başkurtları hâkimiyeti
altına almasıyla başlayan Rus istilası 1774’de Osmanlı Devleti’ne tabi Kırım Hanlığı’nı
işgal etmesiyle Karadeniz kıyısına ulaşmıştır.191 I. Petro’dan itibaren Kırım, Rusya’nın
güney politikasının (Karadeniz-Kafkasya) önemli bölgelerinden biri olmuştur. II.
Yekaterina, Hazar ve Karadeniz’in güneyden, Baltık Denizi’nin kuzeyden hâkimiyet
altına alınması ve Çin-Doğu Hindistan ticaretininse Tataristan üzerinden ele
geçirilmesiyle Avrupa’ya yapılacak ticarette Rusya’nın, Avrupa ve Asya’nın en güçlü
devleti haline geleceğini düşünmüştür.192 Çarlık Rusyası Kırım’daki iktidarının
yerleşmesini sağlayacak ve devamlı kalacak reformları bu bölgede hemen uygulamakta
Edirne Vilayeti’ne yapılan Kırım Tatar iskânı için bkz. Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy
Yerleşimleri, s. 253-276.
185
Eskişehir Vilayeti’ne yapılan Kırım Tatar iskânı için bkz: Cemile Kara, “Eskişehir’e Yapılan Tatar Göçleri ve
Eskişehir’de oluşan Tatar Kimliği”, Toplum Bilimleri Dergisi, c. 5, S. 9, (Ocak 2011), s. 139-148; Hakan Kırımlı,
A.g.e., s. 281-381.
186
Dobruca ve Deliorman’dan Konya’ya gelen muhacirlerden çoğu, 1890-1892 ve 1904-1907 yılları arasında göç
etmişlerdir. Söz konusu muhacirler askerlik ve mülkiyet problemlerinin yanı sıra kıtlık sebebiyle vatanlarından
ayrılmışlardır. Ayrıca Konya vilayetine yapılan Kırım Tatar muhacir iskânı için bkz: Mehmet Yılmaz, A.g.t., s. 75129; Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 485-519.
187
İzmir Vilayeti’ne yapılan Kırım Tatar iskânı için bkz: Kırımlı, A.g.e., s. 416-420.
188
Adana Vilayeti’ne yapılan Kırım Tatar iskânı için bkz: Hilmi Bayraktar, “Kırım ve Kafkasya’dan Adana
Vilayeti’ne Yapılan Göç ve İskânlar (1869-1907)”, S.Ü.T.A.E.D. S. 22, (Konya Güz 2007) s. 405-435; Hakan
Kırımlı, A.g.e., s. 46-67.
189
Sivas Vilayeti’ne yapılan Kırım Tatar iskânı için bkz. hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy
Yerleşimleri, ss. 575-578.
190
Mehmet Yılmaz, A.g.t., s. 118; E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 98.
191
Akdes Nimet Kurat, Rusya Tarihi Başlangıcından 1917’ye Kadar, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1993, s.
225.
192
Hayri Çapraz, A.g.m., s. 58.
184
31
fayda görmüştür. Bundan dolayı bölgenin idaresi, nüfusu, toprak sistemi ve kültürel
yapılarında reformlar yapmıştır.193
Kırım göçlerinin sebeplerini incelerken göçün meydana geldiği tarihten önceki
olaylara gitmek gerekmektedir. Çarlık Rusyası’nın baskı ve zorlamaları Kırım
Tatarlarında tepki olarak göçü getirmiştir.194 Osmanlı Devleti ile Çarlık Rusyası
arasında yapılan savaşların sonunda yeniden başlayan göçlerin çoğu baskı ve
boyunduruktan her fırsatta kurtulmak isteyen Kırım Tatarlarının kaçmasıyla başlamıştır.
Kırım Savaşı’nın başlaması üzerine birçok Tatar, gerek savaş esnasında gerekse savaş
sonrasında göç etmek zorunda kalmışlardır.195
Bundan sonra yaşanan göç hareketlerinin ortaya çıkışında, muhacirlerle muhacir
gönderen devlet arasındaki ilişkiler önemli rol oynamıştır. Yani Rusya’nın göç etmek
zorunda kalanlara karşı güttüğü politikalar hadisenin temel sebebidir. Rusya’nın Kırım,
Kafkasya ve Rumeli’de izlediği Panslavist politika ve buna ek olarak Fransız İhtilali’nin
getirdiği ayrılıkçı fikirler, özellikle Rumeli coğrafyasında Müslüman Türk nüfusunu
Osmanlı topraklarına doğru göçe zorlamıştır. 196
1878-1900 yılları arasında Osmanlı Devleti’ne doğru yaşanan göçlerin asıl
sebebi Çarlık rejiminin siyasi hedefleridir.
İkincil olarak yapılmak istenen ise
ekonomik ve dini çıkarların elde edilmesidir. 197 Netice olarak hem Kırım hem de
Kafkas göçlerine yol açan temel sebep; Rusya’nın buradaki unsurlarla düşmanlık
içerisinde bulunması, onlara güvenmemesi, mutlak anlamda güvendiği Hıristiyan
toplulukları bu bölgelere yerleştirmek amacıyla, bölgedeki yerli halkı daha iç bölgelere
sürmek istemesi ve buna da halkın şiddetli tepki göstermesidir. 198
Bu göçlerin sebeplerini iki başlık altında toplamak mümkündür. Buna göre ilk
sebep Çarlık Rusyası’nın Kırım politikasıdır. Bu politikanın içeriği sürgün politikası,
asimilasyon faaliyetleri, toprak ve vergi adaletsizliği, dini baskılar ve asimile
faaliyetleri, demografik yapının değiştirilme siyaseti, devlet ve yerel yöneticilerin göçe
teşvik etmesi ve askerlik meselesi olarak sıralanabilir. İkinci sebep ise Osmanlı
Hayri Çapraz, A.g.m., s. 59.
Abdullah Saydam, A.g.e., s. 63.
195
Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 49.
196
Faruk Kocacık, Balkanlardan Anadolu’ya Yönelik Göçler (1878-1900) Karşılaştırmalı Yerli ve Göçmen Köyü
Monografileri, Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ankara 1978, s. 85.
197
Faruk Kocacık, A.g.t., s. 86.
198
Abdullah Saydam, A.g.e., s. 81.
193
194
32
devletinden kaynaklanan etkenlerdir. Bunları ise siyasi, dini, ekonomik ve askeri
etkenler içermektedir. 199
2.3.1. Çarlık Rusya’nın Kırım Politikası
2.3.1.1. Sürgün Politikası
Kırım’dan Tatarların göçüne neden olan etkenlerden biri sürgün politikasıdır.
Sürgünler, asimile faaliyetleri ve ekonomik baskılara nazaran göçü daha hızlı hale
getiren doğrudan bir göç sebebidir. Kırım 1783 yılında Çarlık Rusyası tarafından işgal
edildikten sonra General Potemkin, 30 bin kadar Tatarı kılıçtan geçirmiş ve ardından
1784 senesinde şu emri vermiştir.
“Belbek’ten, Kaçı’dan Sıvaş’tan, Sudak’tan, Üsküt’ten, Eski Kırım’dan Tatarları
tamamen dağlardan çıkarmak, çölde yaşayanlardan kimseyi bırakmamak, mirzalardan kim
isterse şimdi gitmek isteyenlerin cümlesinin 24 saatte yerlerinden çıkarmak.”
Kırım’da durumun bu hale gelmesi Tatarların toplu olarak göç etmesine neden
olmuş ve binlerce aile, mallarını, mülklerini, baba ocaklarını, şen şatır (mutlu) köylerini
terk ederek Rumeli’ye göçmeye başlamışlardır.200
Osmanlı topraklarına gerçekleşen göçlerin en önemli sebeplerinden biri Rusların
eline geçen topraklarda yapmış olduğu zulümlerdir. 201 1854 yılında Osmanlı askerinin
Sivastopol’a asker çıkarmasıyla, Osmanlı ile işbirliği yaptığı düşünülen Gözleve ve Yalı
boyu civarında bulunan köyler boşaltılmış ve adaletsiz şekilde pek çok kişi hapse
atılmıştır.202 Aynı yıl, Tavrida Vilayeti Hazine Toprakları Müdürü’nün, Başkumandan
Menşikof namına yazdığı müracaatnamesinde, Kırım Tatarlarının Rusya’nın içeri ve
uzak
vilayetlerinden
birine
göçürülmesini
teklif
etmesi,
şüphesiz
Kırım’ın
Ruslaştırılması planının bir parçasıdır. Bu planın uygulanmasına ise o dönem ortaya
çıkan Kırım Savaşı engel olmuştur.203
Kırım Savaşı’nın başlamasıyla Osmanlı, Fransız ve İngiliz müttefik devletleri
tarafından Gözleve’ye asker çıkarılmış ise de savaş sonunda Kırım tekrar Rusya’ya
Bu etkenler için Osmanlı Devleti’nin göç ve iskân politikası adlı bölüme bkz.
Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 26.
201
Nogay steplerindeki Tatarların Osmanlı Devleti’ne göçünü araştıran Rus tarihçisi Sergeyev’in yazdığına göre,
Kırım Tatarlarının göçü dini sebeplerden ziyade, Rus memurları, polisleri ve sonradan gelerek Kırım topraklarını ele
geçiren büyük toprak sahiplerinin sert ve haşin siyasetlerinden ileri gelmiştir. Edige Kırımal, “Kırım Türkleri”, Dergi
c. 16, S. 6, 1970, s. 57.
202
Mehmet Yılmaz, A.g.t., s. 62.
203
E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 79; Müstecib Ülküsal, A.g.e., s. 136.
199
200
33
bırakılmıştır. Savaş sırasında Rus Kazakları, Kırım’da asayişi temin etmek bahanesiyle
Kırım Tatarlarına şiddet, soygun, öldürme ve sürgün yoluyla zulümler yapmışlardır.204
Yine Kırım’ı Tatarlardan boşaltma hedeflerinden vazgeçmeyen Çarlık idaresi,
halkın bir kısmını Kerson, Poltova, Orlov, Kursk gibi uzak vilayetlere sürmüştür.
Sürgünden kurtulmak isteyenler ise çareyi Osmanlı Devleti’ne göç etmekte
bulmuşlardır. Ruslar 1859 yılında Tatarlara ya Orenburg’da yerleşmeleri ya da Osmanlı
topraklarına göç etmelerini teklif etmiştir. Bu durum da Tatarlar arasında, Kırım’da
istenmedikleri ve ikinci sınıf vatandaş gibi görüldükleri hissiyatına yol açmıştır.205
Kırım Savaşı’nın başından sonuna kadar Kazak nöbetçi askerleri (Patrulleri), Tatar
köyleri arasında gezerek durmadan Tatarları düşman tarafına geçmek iddiası ile
suçlamakta ve ardından tevkif etmeye çalışmışlardır.206
Osmanlı ahalisinin 93 vak’ası şeklinde tabir ettiği 1877-1878 Osmanlı-Rus
Savaşı, Çarlık Rusyası’nın Rumeli’de Panslavist politikasını uygulamasına ve Bulgarlar
için Rumeli’de etnik-dini sorunun çözülmesi için bir fırsat oluşturmuştur. Buradaki
amaç
Türkleri
ileride Bulgaristan’ı oluşturacak topraklardan tamamen göçe
zorlamaktır.207 Fakat böyle bir sonuca gitmek için uzun vadede Hıristiyan nüfusun,
Türk nüfusuna karşı artış göstermesi beklenemezdi. Nitekim Rusya böyle bir siyasetle
hedefe ulaşamayacağını anladığı için işgal ve katliamlar yaparak yahut yaptırarak
Türkleri göçe zorlamıştır.208
2.3.1.2. Toprak ve Vergi Adaletsizliği
Kırım Türkleri geçimlerine genellikle tarımdan sağlamışlardır. Ova ve bozkır
bölgelerinde yaşayanlar çiftçilikle, dağ yamaçlarında ve eteklerinde yaşayanlar bağcılık,
bahçecilik ve tütüncülükle iştigal etmişlerdir. Kasaba ve şehirlerde yaşayanlar ise din ve
kültür işleriyle çeşitli zanaatlarla uğraşmışlardır. 209
Ruslar, Kırım’da kolonizasyonu (sömürgeleştirme) başarabilmek için öncelikle
Kırım Tatarlarının ekonomik kaynaklarına el koymuşlardır. Büyük çoğunluğu tarım ve
204
Elvira Kazas, A.g.t., s. 15.
Abdullah Saydam, A.g.e., s. 71.
206
Rus kazakları Müslümanlardan bazılarını para karşılığında serbest bırakmayı teklif etmiş, para vermeyenleri ise
hafiye ve düşman tarafına kaçanlar olarak niteleyip baskı ve şiddet uygulamıştır. Hâlbuki bu zulümlere karşın,
Tatarlar Rus idaresine hiçbir isyanda bulunmamışlardır. Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 54.
207
Kemal H. Karpat, Osmanlı’dan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler, s. 175.
208
Nedim İpek, Rumeli’den Anadolu’ya Türk Göçleri (1877-1890), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1999,
s.13.
209
Müstecib Ülküsal, Kırım Türk Tatarları (Dünü-Bugünü-Yarını), s. 127.
205
34
hayvancılıkla uğraşan Tatarlar, verimli topraklarının hazineye devredilmesiyle birlikte
bir anda işsiz ve geçim sıkıntılarıyla karşı karşıya kalmışlardır.210
Hâlbuki Kırım Tatarları bağımsız yaşamaya alışkın bir millettir. İşgal öncesi
Kırım’da topraklar Osmanlı padişahına, Kırım hanlarına, kalgaylara, beylere, mirzalara
ve vakıflara ait olan arazilerdir. 211 Bu topraklarda bile özgür olarak üretim yapıp vergi
ödemekle yükümlü olan Kırım Tatarları, Rusların kendilerini, kendi topraklarında köle
haline getirmeye çalışmasıyla birlikte Osmanlı Devleti’ne göçü tercih etmişlerdir.212
Çarlık idaresi, Müslümanların vakıf arazilerine el koyma, özel arazileri müsadere etme
veya zorla devlet malı yapma gibi faaliyetlerle, Müslüman nüfusu canından
bezdirmiştir. Örneğin Kırım’da Rus işgali öncesi 457.800 hektar olan vakıf arazileri
1918’de 95.499 hektara kadar düşmüştür.213
Kırım’ın işgali sonrası Çarlık hükümetince yerleştirilen Rus göçmenler ile Kırım
Tatarları arasında bir sürü anlaşmazlık yaşanmıştır. Toprak konusunda anlaşmazlıkların
çıkmasında rol oynayan önemli sebeplerden biri Rusya’nın güney bölgesi valisi G. A.
Potemkin yahut Çariçe tarafından mülk olarak dağıtılan arazilerin ölçüleri konusunda
belli bir sınırın koyulmamış olmasıdır. Bu yüzden pomeşçikler (Rus çiftlik sahipleri)
kendilerine göre bir sınır çizmişlerdir.214
Diğer taraftan yeni toprak sahiplerinin köylülere yaptıkları zulüm ve onlardan
aldıkları haracın ağırlığı sebepleriyle Tatarların yaptığı şikâyetler ile güya toprakta
yaşayan Tatarların Pomeşçiklere karşı vazifelerini yerine getirmediklerine dair toprak
sahiplerinin şikâyetleri gün geçtikçe artmıştır. 215
Rusya’nın Kırım Tatarlarına ekonomik bakımdan uyguladığı baskı ve Kırım
Tatarlarını yıldırma politikası Kırım Savaşı yıllarında ve sonrasında daha da artmıştır.
Bir taraftan vergiler arttırılırken diğer yandan yenilginin bedeli halka ödetilmiştir.216
Göçler bir zaman öyle bir artmıştı ki Kırım’da tarımsal üretim yapacak nüfus
yetersiz hale gelmiştir. Bu yüzden Kırım’daki Rus idaresi, Tatarların göç etmesiyle
azalan tarım mahsulâtının tekrar arttırılması için göçlere engel olmaya çalışmıştır.
Bunun için 1 Ocak 1861’de Petersburg’dan gönderilen Kinaz Vasilçikov, meseleyi
Ayrıca rejim kendi ülkesinde olduğu gibi, toprak üzerinde çalışan çiftçiyi, toprakla birlikte çiftlik sahibine köle
yapmak istemiştir. Abdullah Saydam, A.g.e., s. 65.
211
Elvira Kazas, A.g.t., s. 1.
212
Abdullah Saydam, Aynı yer.
213
Süleyman Erkan, A.g.e., s. 33.
214
Hayri Çapraz, A.g.m., s. 63.
215
Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 44.
216
Elvira Kazas, A.g.t., s. 15.
210
35
inceleyerek göçün sebepleri ile ilgili bir takım tespitlerde bulunmuştur. Bunlardan ilki,
Tatarlar Kırım’ı dini taassuplarına kapılarak değil, Rus toprak ağalarının ve devletin
milletin topraklarını gasp etmesinden, ikincisi de alınan vergilerin ağır olması nedeniyle
göç ettikleri şeklindedir.217
Toprakları ellerinden alınan ve göçe zorlananların boşalttıkları yerlere yeni
Hıristiyan göçmenler yerleştirilmiştir. Zamanla Kozakların, Greklerin, Ermenilerin,
Bulgarların ve Yahudilerin yerleştirilmiş olduğu Kırım’da, Tatar nüfusu gitgide
azalmıştır. 218 1802 senesinin sonuna doğru yapılan genel cetvele göre 350.000
desatineden219 fazla toprak Ruslarca ve kendilerine yakın Kırımlı memurlara pay
edilmiştir.220
Kırım Savaşı’ndan sonra halkın zenginliği elinden gitmiş hayvanları yağma
edilerek üzerlerine ağır vergiler yüklenmiştir. Topraksız kalan Tatar köylerinin sayısı
ülkenin %72’sidir. Nitekim 1858-1859 senelerinde Kefe kazasının topraksız köylüleri,
ziraat nezaretine bu yönde başvurdukları zaman, nezaret bunun mümkün olamayacağını
bildirmiş ve toprak isteyenlere Orenburg Vilayeti’ne göç etmeyi teklif etmiştir.221 Bu
tarihten sonra, halkın topraktan mahrum kalması ise göçün en büyük sebebidir. Örneğin
1872 yılında Kefe kazasında Gramatçikof adlı bir çiftlik sahibi ile Tatarlar arasında
çıkan dava, 124 Tatar hanenin yerlerinden çıkarılarak kovulmalarıyla sonuçlanmıştır.222
Rumeli’ye dönük emperyalist politikaların izlenmesinde ekonomik çıkarları göz
önünde bulundurmak gerekir. Çünkü Türk nüfusun göçü sonrası boşalan yerleşim
yerleri, araziler ve mallar ücretsiz yahut çok düşük bedellerle Hıristiyan ahalinin eline
geçmiştir. 223 Topraksızlık nedeniyle göçler, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında
da devam etmiştir. Nitekim Ruslar ve Bulgarlar Türkleri katliama ve soyguna maruz
bırakarak zorla topraklarından çıkarıp göçe zorlamışlardır. Bulgar Meclisi (Sobranya)
1880 yılında kabul ettiği bir kanunla Türklerin sahip olduğu toprakları Bulgarlara
vermiştir.224
Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 56.
1793 yılında bölgede bulunan P.S. Pallas, Kırım’da toplam 202.780 nüfusun 168.923’lük bölümünü Müslüman
nüfusun teşkil ettiğini tespit etmiştir. Abdullah Saydam, A.g.e., s. 66.
219
1 desatina, 1.09 hektara eşittir. Valeri Vozgrin, A.g.m., s. 477.
220
Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 29; Ayrıca 1796 senesinde Kırım Tatarlarından alınarak zadegâna verilen topraklar
resmi istatistiklere göre 288.064 desetinadır. Bundan başka hâkimler, memurlar, mirzalar ve diğerleri de Kırım
köylüsünün ellerinden topraklarını almışlardır. Kırım Tatarlarını ise step ve dağlık bölgelerde yaşamaya
zorlamışlardır. E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 71.
221
E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 83-84.
222
E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 90.
223
Faruk Kocacık, A.g.t., s. 86.
224
Nedim İpek, A.g.e., s. 21.
217
218
36
Çarlık Rusyası’nın, Türklerin elinden aldığı arazileri yeni yerleştirdiği Rus
göçmenlere vermesi, Kırım’dan 1890’da Osmanlı Türkiye’sine yeni bir göç dalgası
başlatmıştır. Ve bu göç 1891 de son raddeye ulaşmıştır. Kırımdaki Rus idaresi, göçü
engellememiş ve göç edenlerin sayısı 18-20 bin civarında olmuştur. 225
2.3.1.3. Dini Baskılar ve Asimile Faaliyetleri
XIX. yüzyıl boyunca Çarlık idaresinin Kırım politikası yalnız demografik ve
ekonomik faaliyetlerle sınırlı kalmamış, idari ve kültürel çalışmalar da yapılmıştır. 226
Kırım Tatarlarını bir arada tutan en önemli etken hâlâ din ve din adamları olduğu için
bu iki etkenin yok edilmesine yönelik çalışmalara girişilmiştir. General Potemkin
Kırım’da, 1783 yılından başlayarak Sudak Cami’yi ve yine o sene Taman’daki Büyük
Cami’yi, Ortodoks kilisesine çevirmiştir.227 Rejim ayrıca bir taraftan din adamlarını ve
müderrislerini tutuklayıp hapis ve sürgün yoluyla toplumdan uzaklaştırmakta, diğer
yandan camileri yıkmış yahut Ortodoks kiliselerine dönüştürmüştür.228 Rusların,
Rumeli’de Hristiyan toplulukların birlikte yaşadıkları topraklarda Müslüman nüfusu
temizleme hedefi de göçe yol açmıştır. 229
Rus olmayan halklara Rus kültürü Ortodoks kilisesi aracılığıyla benimsetilmeye
çalışılmıştır. Hatta bütün bunlar kendisini Müslümanların hamisi olarak gördüğü ve
Ufa’da Orenburg müftülüğünün kurulmasında önayak olan II. Katerina zamanında
yaşanmıştır. Bazı şehirlerde büyük camilerin yapılmasına izin verilirken Kırım’daki
camiler tahrip edilmiş yahut yıkılmışlardır.230
Kırım Tatarlarının dini duygularının güçlü kalmasına tesir eden hususlardan
birisi hacca gidip gelenlerin halka tesiridir. Yerli halkın dini hislerinde güçlü etkiler
yapan bu durum, Çarlık idaresini rahatsız etmiştir. Ruslar söz konusu durumu ortadan
kaldırmak amacıyla, hacca gidecek olanların pasaport işlemlerini güçleştirmiş,
Bu dönemde Tavrida Vilayeti’ndeki Rusların sayısı 1.477.790’a ulaşarak nüfusun %70’ini oluştururken Tatarların
oranı %13’e düşmüştür. Süleyman Erkan, A.g.e., s. 35.
226
Çarlık hükümeti diğer Müslüman bölgelerden farklı olarak Kırım’daki dini faaliyetleri kontrol altına alabilmek
için özel uygulamalar yapmıştır. 22 Eylül 1878 yılında yayınlanan emirname, imparatorluktaki tüm Müslüman
bölgeleri kapsamasına rağmen Tavriçesk (Kırım) bölgesinin özel durumu nedeniyle bu emir dışında olduğu
belirtilmiştir. Emirnameye göre, Orenburg bölgesinde Müslüman din adamlarının teklifi ile bir müftü seçilmesine
izin verilmesine rağmen söz konusu müftüye Kırım Tatarları üzerine hükmetme yetkisi verilmemiştir. Kırım için
bölge valisinin teklifi ile Çarlık hükümeti tarafından onaylanan Kırım Tatarları arasından ayrı bir müftü seçilmiştir.
Görüldüğü gibi Kırım, Çarlık rejimi için ayrı bir öneme haizdir. Bu denli ciddi ve sıkı bir politikanın belirlenmesi
Rusya’nın, Kırım üzerinden neler yapmak istediğini ispatlar niteliktedir. Hayri Çapraz, A.g.m., s. 66.
227
Edige Kırımal, A.g.e., s. 52; Camileri kapatmak veya kiliseye çevirmek yolu ile Yalta kazası hariç Kırım’da
1805’te 1558 cami, 5139 müezzin bulunurken, bu sayı 1914’te 728 cami, 942 müezzin, imam ve hatip olarak
değişmiştir. E. F. Gözaydın, A.g.e., 67.
228
Müstecib Ülküsal, Kırım Türk Tatarları (Dünü-Bugünü-Yarını), s. 129.
229
Faruk Kocacık, A.g.t., s. 86.
230
Abdullah Saydam, A.g.e., s. 67.
225
37
Müslümanların Osmanlı Devleti’ndeki dini idareler ile irtibatlarını engellemeye
çalışmış, hacca gidenler gizli takip altına alınarak Rusya’nın Kaluga ve Yaroslovl
bölgelerine sürülmüşlerdir.231
1828’de Kırım’da Ortodoks misyoner faaliyetleri resmi olarak yeniden
başlatılmış ve 1831 yılında Tavrida Kilisesi İdaresi kurulmuştur. Bu kurumun amacı
Kırım Tatarlarını Volga boyu ve Ural bölgelerinde yaşayan Müslümanlardan
ayırmaktır. Ayrıca misyonerlik faaliyeti gösteren insanlara devlet hazinesinden tahsisat
bile verilmiştir.232
1860-1861 göçünden sonra hükümet vakıflara el koyduğu gibi şiddeti de
arttırmış ve Ortodoks kilisesi vasıtasıyla Türk-İslam kültürüne karşı iki taraftan
saldırıya geçmiştir. Cephenin biri mekteplere diğeri de camileredir. Birincisine daha
fazla ehemmiyet gösterdiğinden mekteplerle ilgili planlar yapılmıştır. Çar hükümeti
böylece asri mekteplerde Tatar dili ile tahsil etmek imkânını kökünden çıkarıp
atmıştır.233
Kırım Tatarlarını asimile etmenin bir yolu da eğitim olmuştur. Türklerin
Ruslaştırılması amacıyla, Nikolay İlminski’nin eğitim metodu Çar II. Aleksander
tarafından kabul edilerek uygulamaya konulmuştur. Bu eğitim metodu Rus eğitim
dilinin ve Ortodoksluk dininin Rus olmayan unsurlara öğretilmesi şeklinde olacaktır.
Dönemin Kazan Dinler Akademisi Profesörü ve Ortodoks misyoneri olan Nikolay
İlminski, 1863 yılında din değiştiren Tatar gençleri için kendi dillerinde eğitim yapan
okullar kurdurmuştur.234 Söz konusu okullarda özellikle yerli elit tabakanın çocukları,
Avrupai
tarzda
yetiştirilerek
toplumun
Ruslaşmasında
örnek
kişiler
olarak
hedeflenmiştir.235 İlminski metodu doğrultusunda 1882’de okullarda Müslüman
idarecilerin bulunması yasaklanmış ve aydın Müslümanların müftülük idaresinin başına
geçmesi de engellenmiştir.236
Ayrıca din adamları ve Tatar ailelerdeki el yazma kitaplar toplanarak İçişleri Bakanlığı’nın emri ile yakılmıştır.
Hayri Çapraz, A.g.m., s. 67.
232
Valeri Vozgrin, A.g.m., s. 474.
233
E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 89.
234
Abdullah Saydam, A.g.e., s. 70.
235
Aleksander Bennigsen - C. Lemercier Quelquejay, Stepte Ezan Sesleri, Nezih Uzel (çev.), Selçuk Yayınları,
İstanbul 1981, s. 11.
236
Süleyman Erkan, A.g.e., s. 28; Ayrıca, Eğitim Bakanlığı müfredatı ile hedeflenen amaç, Kırım içinde Rus
olmayanları dil, din ve yaşayış olarak Ruslaştırmaktır. Rus yazarı Markof’a göre, 1863’te eğitim kurumlarının
Tavrida Ruhani İdaresi altında bulunacağı haberleri ve hele büyük papazın Kırım’a gelmesi gibi söylentiler Kırım
Tatarları arasında göçün en büyük sebeplerinden biri olmuştur. E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 90.
231
38
Çarlık Rusyası’nın Panslavizm politikası237 doğrultusunda, Türk topraklarında
uygulamaya çalıştığı asimile faaliyetleri, Çarlık yönetimine sunulan raporlarda açıkça
görülmektedir. Rus Eğitim Bakanı Tolstoy’un, Çar II. Aleksander’a sunduğu mektupta;
“Rus olmayan milletleri eğitip aydınlatmanın ve onlara Rusluk ruhunu aşılamanın
devletimizin takip ettiği siyaset bakımından son derece ehemmiyetli olduğu
kanaatindeyim” ifadesi Rus devletinin meseleye bakış açısını özetler niteliktedir. 238
XIX. yüzyıl boyunca İslâma karşı sürdürülen Rus saldırıları bir hayli Tatarın
Hıristiyanlığı kabul etmesinde etkili olmuştur. Bu durum da Tatarlar arasında dini ve
kültürel uçurumlara yol açmıştır.239
Gerek Rusların bu faaliyetleri gerekse dindar olan insanların kâfir devlet’te
yaşamanın caiz olmadığı düşüncesi göçün sebepleri arasında yer almaktadır. Nitekim
Trabzon Valisi Osman Paşa’nın İstanbul’a gönderdiği 25 Ağustos 1860 tarihli yazısında
belirttiğine göre; Trabzon’a gelen Kırım ve Kafkas müftü, mirza ve özdenleri, İslam
dinine mensup oldukları için Osmanlı Devleti’nden ayrılamayacaklarını ve Rusya’ya
tabi olamayacaklarını beyan edip göç etmek istediklerini, fakat Rusya’nın güçlük
çıkarabileceği dikkate alınarak meselenin iki devlet arasında yapılacak görüşmeler ile
halledilmesini istemişlerdir.240
2.3.1.4. Demografik Yapının Değiştirilme Siyaseti
Türk hanlıklarının bulunduğu topraklarda uygulanan demografik değişim, Rus
sömürge siyasetinin ana amaçlarındandır. Böylece işgal edilen topraklara Hıristiyan
nüfus yerleştirilerek bölgede hâkimiyet kalıcı hale getirilecektir.241
Ruslar, nüfus
politikasının ilk aşamasında, halkı sıkıştırarak topraklarından çıkarmakta ve Rus
halkının oralara göçürülmesini sağlamaktadır. Böylece Rus Hıristiyan kültürünün, Rus
olmayanlara Ortodoks kilisesi aracılığı ile zorla benimsetilmesi süreci başlatılacaktır.242
Slav halkların kültürel ve siyasal birliğini ifade etmektedir. İlk olarak bu tabiri 1826 yılında Slovak yazar J. Herkel
kullanmıştır. J. Herkel, Panslavizmi, Slav dili üzerine Latince kaleme aldığı bir eserinde kullanarak ilmi literatüre
sokmuş ve dolayısıyla bu sözün sonraları siyasi bir terim olarak ele alınmasına yol açmıştır. Herkel’e göre
Panslavizm, edebi milli manada bütün Slav kavimlerinin kültür sahasında karşılıklı olarak ele alırken, siyasi alanda
ise bütün Slav kavimlerinin büyük bir devlet halinde birleşmeleri olarak ifade edilmiştir. Daha fazla bilgi için bkz.
Mithat Aydın, “XIX. Yüzyıl Ortalarında Panslavizm ve Rusya”, Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi,
S. 15 Denizli 2004, s. 1-2.
238
Süleyman Erkan, A.g.e., s. 26.
239
Bennigsen-Ouelquejay, A.g.e., s. 11.
240
Abdullah Saydam, A.g.e., s. 70.
241
Ahmet Gündüz, “Rusya’nın Türk İllerinde Yayılması ve Osmanlı Devleti’ne Yapılan Türk Göçleri”, Türk Dünyası
Araştırmaları, S. 161, 2006, s. 75.
242
E. F. Gözaydın, A.g.m., s. 68.
237
39
İstemediği unsurları Osmanlı topraklarına gönderen Çarlık idaresi, böylece
imparatorluğun güneyindeki eski nüfustan kurtulup buraları daha kolay Ruslaştırıp
Hıristiyanlaştırmaktadır. Bu siyasetin neticesinde;
“Kırım Tatarları bulundukları topraklardan çıkarılarak yerlerine Rumlar,
Ermeniler, Bulgarlar, Moldovyalılar, Arnavutlar, Almanlar, Avusturya’dan gelme Çekler,
Estonlar, Lehler, Yahudiler, Litvanyalılar, Çingeneler, Rus köylüleri, Kuban Kozakları,
Pravoslavnıiy (Ortodoks) kilisesince günahkar ve suçlu görülmüş Dubohorlar,243
Molokanlar,244 Rus çiftlik sahiplerinin zulmünden kaçmış köylüler, askerler, kürek
mahkumları, ikamet ettiği kasabadan kovulmuş hırsızlar ve nihayet bütün bunları
evlendirmek için Krıijanovskiy ve Şumalileviç adlı kişilerin aracılığı ile Lehistan’dan her
biri beşer rubleye getirilmiş kadınlar yerleştirilmiştir.”245
Kırım’ın işgali üzerinden çok geçmeden başlamış olan tutuklamalar, Kırım’dan
kovma ve sürgünler, Rus memurlarının Tatar halkına karşı gösterdikleri nefret ve
muamelelerindeki olumsuzluk, Tatar köyleri arasında kilise ve manastır yapılması ve
ardından yapılmaya çalışılan Ruslaştırma siyaseti, bütün bunların hepsi Rus
emperyalizminin Kırım’da Tatar nüfusunu yok etmek için uygulamaya koyduğu
formüllerdir. 246 Kısacası Rusya ele geçirdiği bütün bölgelerde Rus nüfusu yerleştirme
politikasını hayata geçirmeye çalışmıştır. Sadece Kırım değil, Kafkasya,
93 Harbi
sonrası Doğu Anadolu,247 Türkistan ve Çin, Rus göçmenlerin yerleştirildiği topraklar
olmuştur.248
2.3.1.5. Devlet ve Yerel Yöneticilerin Göçe Teşviki
Kırım’ın birçok yerinden istenildiği ve müsaade edildiği kadar gerçekleşen bu
göçlerin Rus hükümetinin iradesiyle gerçekleştiği görülmektedir.249 Mesela 1803 ila
1805 yılları arasında Tatarların göçü devam etmektedir. Çar I. Aleksander, Herson
Valisi’ne şu şekilde emir vermiştir;
“İkametgâhlarını bırakıp dini itikatlarının peşine kapılarak Türk toprağına geçmek
isteyen halklardan hiçbir fayda gelmeyeceğini, Kırım’ın dağlık tarafının başka halklarla
243
Dubuhorlar, Ortodoks Hıristiyanların XVIII. yüzyılın ikinci yarısında Rusya’da ortaya çıkan bir koludur.
Dubohorlar, Ortodoks Hıristiyanların geleneklerini, papazlarını reddedip yalnız kendi topluluklarının başında bulunan
kimseleri Allah yolunda sayarlar. Çar hükümetine boyun eğmedikleri ve askerlik mükellefiyetinden kaçındıkları için
ağır baskı altında kalmışlardır. XIX. yüzyılın sonlarında Kanada’ya göçmüşlerdir. Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 45.
244
Molokanlar, bunlarda duhovnıiy Hıristiyanların bir kolu olarak XVIII. yüzyılın ikinci yarısında Rusya’da ortaya
çıkmışlardır. Papaz ve kiliseleri inkâr eder, ibadet ve dualarını evde yapmaktadırlar. Topluluklarının başında kendi
aralarından seçtikleri Presviterler bulunmaktadır. Ahmet Özenbaşlı, Aynı yer.
245
Ahmet Özenbaşlı, Aynı yer.
246
Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 46.
247
Çarlık Rusyası 1877-1878 Savaşı sonrası Osmanlı Devleti’nden ele geçirdiği Kars yöresine hiç zaman
kaybetmeksizin Rus asıllı topluluklar olan Molakanları yerleştirmiştir. Süleyman Erkan, A.g.e., s. 38.
248
Süleyman Erkan, A.g.e., s. 38-39.
249
E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 91.
40
doldurulduğu takdirde daha fazla fayda ve mamurluk getireceğini göz önüne almak
suretiyle buralarda toprağa malik olanlardan göç etmek isteyenler olursa onlara mani
olmamanızı emretmeğe lüzum gördüm. Yalnız şu şart ile ki böyle muhacirlerin
topraklarının hususi ellere verilmesi hakkında emir çıkıncaya kadar buraları tamamen
hazineye alınıp hazinenin ayrılmaz mülkü sayılmalıdır. Aynı zamanda size ihtar ediyorum
ki göç etmek için müsaade isterken, Tatarlar arasında bu müsaadeyi benim tarafımdan olan
bir ikram, lütuf havası veriniz ve Osmanlı Devleti ile olan anlaşmamıza göre bu ikramın
yalnız Muhammed dininden olan tebaalarımıza mahsus olduğunu bildiriniz. Bu göçlere
böyle renk verilmesi, defalarca olduğu gibi yine Bab-ı âli tarafından oradan göçen
Hıristiyanlar hususunda şikâyet vaki olduğu takdirde faydadan hâli olmaz. Bu takdirde biz
onunla anlaşmış oluruz.”250
İmparatorluğun başındaki kişinin böyle düşünmesi, diğer devlet memurlarının
nasıl hareket ettiklerini açıkça göstermektedir. Dönemin günlük yaşantısını gözlemlemiş
Pallas251 ve Reuilly adlarında asrın meşhur âlimleri bile Kırım’dan Tatarların bu
sebeplerle göç edeceğini belirtmişlerdir.252
Levitski’ye 253 göre, 1803 tarihi, Rus çarının emriyle, Dâhiliye vekili
Koçubey’in, Kırım’ı Tatarlardan temizlemek için yaptığı ilk tecrübedir. Aynı zamanda
Kırım Tatarları için de böyle bir durum ilk defa olmuştur. Böylece halk fermanı alır
almaz pasaportlarını alarak göçmeye başlamıştır.254 XIX. yüzyıl başında Rus İçişleri
Bakanı Koçubey’in (Kochubei) başını çektiği bir grup, Kırım’da tehcir siyasetine
devam edilmesi düşüncesini savunmuştur. Fakat aynı dönemde Novorosisky Genel
Valisi’nin çıktığı bir keşif gezisi sırasında Kırım’ı harap halde görmesi ve hazırladığı
raporda bunu Petersburg’a iletmesi, Kırım’dan göçlerin engellenmeye çalışılmasına ve
verilen pasaportlara da el konulmasına yol açmıştır.255
Çar II. Aleksander’a (1818-1881) göre, Tatarları Kırım’da tutmak hatadan başka
bir şey değildir. Mahalli yöneticilere gönderdiği emirde özetle; Tatarların göçlerine gizli
ya da açık bir surette mani olmak asla uygun değildir. Aksine gönüllü olarak yapılan bu
göç hareketi Kırım’ı istenmeyen unsurlardan temizleyecektir. demektedir. Merkezin bu
Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 47.
Pyotr Simon Pallas (1741-1811): 1767’de Petersburg akademisinin üyesi olan Pallas, XVIII. yüzyılın sonlarında
Kırım’da yaşamıştır.
252
Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 48.
253
G. Levitski: XIX. yüzyılın son yarısında askeri levazımat dairesinde son derece doğrulukla çalışan bir generaldir.
Yaşadığı dönemde, Kırım Türkleri hakkında yazıp bıraktığı hatıratı 1879’daki vefatından sonra varisleri tarafında
Vesnik Yevropı mecmuasına verilmiş ve aynı şekilde yayınlanmıştır. E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 79.
254
E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 77.
255
Abdullah Saydam, A.g.e., s. 68.
250
251
41
tavrından dolayı normal olarak Kırım Tatarlarının göçü daha da hızlanmış ve
artmıştır.256
Rus memurların en büyüğünden en küçüğüne kadar hepsi Tatarları göç ettirmek
işine kutsal bir vazife gibi bakmışlardır. Hatta Aluşta bölge idaresinin, Aluşka köy
idaresine yazdığı 323 numaralı mektupta bunu özetle şöyle ifade etmişlerdir.257
Türkiye’ye göç etmek isteyen Tatar ve Nogayların göçü için kolaylık sağlanması,
pasaport alım işlemlerinde hızlı hareket edilmesi, sorun çıkaran memurun olmaması
gerektiği belirtilmiştir.
Yine Rus valileri hükümetten aldıkları gizli tahsisat ile Osmanlı topraklarından
getirecekleri iyi Türkçe konuşan Rum ve Ermenileri, Kırım’da göç propagandası
yapmak için kullanmayı planlamışlardır. Bunlar kendilerini güya Türk sultanı tarafından
yollanmış vekiller gibi göstererek, Tatar halkının anlayamadığı bir takım ayet ve
hadislerden bahsedip artık küffar elinde horlanmanın manasının kalmadığını ve hicretin
vacip olduğu gibi propagandalar ileri sürerek Kırım Tatarları arasında Osmanlı
Devleti’ne göçü teşvik etmişlerdir.258 Ayrıca padişahın, göçüp gelecek muhacirler için
yeni köyler ve şehirler yaptırdığını topraklar hazırladığını söylemişlerdir. Bu
propagandalar sonucu Tatarlar grup grup Osmanlı topraklarına göç etmişlerdir. Diğer
yandan 3 sene içinde göçmeyen Tatarları hükümet zorla göçürecek şayialarının
yayılması, yapılan propagandalardan bir başkası olmuştur.259
Osmanlı Devleti, Kırım ve Kafkasya Müslümanlarına ne kadar kucak açmışsa,
Çarlık Rusyası o derece Müslümanları ele geçirdiği yerlerden çıkarmaya çalışmıştır. 260
Kırım’daki Çarlık idaresi, Osmanlı topraklarına göç eden Tatarların bir daha geri
dönmemelerine yönelik tedbirler almıştır. Örneğin 1902 yılında Kırım’ın Yalta,
Akmescit, Gözleve vesair bölgelerinden 150.000’den fazla Tatar, aileleriyle birlikte
Osmanlı Devleti’ne göç etmek üzere Rus makamlarından pasaport talebinde
bulunmuşlardır. Bu talep karşısında Kırım Valisi Terepof’un eğer Rusya tabiiyetini terk
ederek bir daha dönmemek üzere pasaport isterlerse, kendilerine yardımcı olacağını
söylemesi Çarlık rejiminin Tatarlara tahammül edemediğinin açıkça göstergesi
olmuştur.261
Abdullah Saydam, “Rusya’nın Kırım ve Kafkasya’yı İstilasında Uyguladığı Demografik Yöntemler”, s. 99.
Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 55.
258
Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 61.
259
Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 62.
260
Süleyman Erkan, A.g.e., s. 43.
261
Süleyman Erkan, A.g.e., s. 44.
256
257
42
2.3.1.6. Askerlik Meselesi
Kırım’da işgalden beri ardı arkası kesilmeyen haksızlığın ve bilhassa
topraksızlıktan doğan zaruretin üstüne, 1874 senesinde askerlik emrinin ansızın
çıkarılması halkın yurtlarını terk etme sebepleri üzerine bir tanesini daha eklemiştir.262
Kırım Savaşı sonrası özellikle Rusların 1874’te Kırım Tatarlarının askere alınacağını
ilan etmesi ve Osmanlı Devleti’ne karşı kurşun sıkmam diyen Rusya Türklüğü arasında
başlayan milliyetçilik akımı, Rusya’yı rahatsız etmiş ve bu da yeni bir göç dalgasının
başlamasına neden olmuştur.263
Çünkü bu emir, milli ve dini duyguları haddinden fazla sarsmıştır. Dindar ailenin
ve çevrenin verdiği terbiye ile büyüyen gençlerce dahi, Rus ordusunda hizmet etmek ve
hele de ırkdaşlarına, dindaşlarına karşı savaşa girmek mecburiyeti ölümden daha ağır
gelmiştir. Kırım halk müziğinin en hazin parçaları da göç ve özellikle askerlik
meselesinden dolayı halkın duyduğu üzüntü ve ızdırapları ifade etmiştir. 264 Buna
dayanamayan anneler, babalar, derhal göç etmeye koyulmuşlardır.265
E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 90.
Hilmi Bayraktar, A.g.m., s. 408.
264
1874 yılında başlayan mecburi askerlik, Kırımlı bir din adamının şiirine de konu olmuştur. Bu şiirin bir bölümü
şöyledir; Moskof kralının keldi bir emri / Tatarlar askere alınmalı gayri / Kırım memurları dolaştı her yeri / Fena
müşkül oldu hali Kırım’ın, bir haber vereyim kulak verin söze! / Gelin dinleyin söyleyim size! / Bu hicret Resul’den
mirastır bize / Fena müşkül oldu hali Kırım’ın. Şiirde ifade edildiği gibi Kırım halkı Hıristiyan bir orduda askerlik
yapmamak için göçe yönelmiştir. Altan Araslı, “Kırım Türkleri Muhacir Türküleri ve Halk Destanları”, Emel
Dergisi, S. 56, (Ocak-Şubat 1970), s. 26.
265
E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 91.
262
263
43
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
GÖÇ VE İSKÂN POLİTİKASI
3.1. OSMANLI DEVLETİ’NİN MUHACİRLERİ İSKÂN POLİTİKASI
İskân terimi, yerleştirme, vatanı veya evi olmayan kimseleri vatan veya ev sahibi
yapma, boş bir bölgeye insan yerleştirme gibi çeşitli anlamlara gelmektedir. 266 Bu
çerçevede ülkelerin üretime geçebilmeleri ve kalkınabilmeleri için iskân ve dolayısıyla
nüfusu arttırma çalışmaları çok önemli bir işlev arz etmektedir. Hakeza bu durum
tarihin en önemli ve en uzun Türk devletlerinden birini kurmuş olan Osmanlı
Devleti’nde de tezahürünü aynen göstermiştir.267
Başlangıçta muhaceret sorununa mahalli tedbirlerle çare bulmaya çalışan devlet,
muhacir sayısının artış göstermesi üzerine, muhacir sevk ve iskân işleriyle merkezi
düzeyde ilgilenmek gerektiğini fark edecek ve bu nedenle özel komisyonlar kuracaktır.
Böylelikle devlet, ihtiyaç üzerine kurulan ve lağv edilen bu komisyonlar vasıtasıyla, göç
ve muhacir soruna çözüm getirmeye çalışacaktır.
Osmanlı Devleti’nin iskân politikasını belirleyen etkenler şunlardır; İlk olarak
Kırım, Kafkasya ve Rumeli’den göç etmek zorunda kalan muhacirleri bulundukları
yerlerden alıp, ülkenin muhtelif yerlerine yerleştirmektir. İkincisi yerleştirdiği
muhacirlerin ekonomik olarak kendi kendine yetecek bir hale geleceği zamana kadar
yevmiye, iaşe, toprak, hane vesaire ihtiyaçlarının karşılanması çalışmalarıdır. Diğeri ise
iskân edilen muhacirlerin problemleri ve çözüm yollarıdır. Bu saydığımız üç etkene
çözüm bulabilmek amacıyla Osmanlı Devleti komisyonlar kurmuş, nizamnameler
yayınlamış, yerli ahaliyi yardıma teşvik etmiş, arazi tespitleri ve ıslah çalışmaları içine
girmiştir. Nitekim devlet, nizamnamelerin gereksiz kaldığı durumlarda o bölgeye
mahsus emirler çıkarmıştır. Bunlar Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu şartlardan
dolayı uygulamak zorunda kaldığı iskân politikalarını oluşturmaktadır.
Bir de devletin stratejik, ekonomik, demografik ve dini olarak takip ettiği bir
iskân politikası vardır ki bu durum ülkeye gerçekleşen zorunlu göç ile beraber
uygulanmaya çalışılmıştır. Bunlardan biri ülkede bulunan gayrimüslim nüfusa karşı
Müslüman-Türk nüfusunu arttırma ve dengeleme çabalarıdır. İkincisi ülkede boşalmış
266
Meydan Larousse Büyük Lügat ve Ansiklopedi, “İskân”, c. V, Meydan Yayınevi, İstanbul (y.t.y.), s. 418. Osmanlı
Devleti’nde iskân konusu hakkında daha fazla bilgi için bkz: Yusuf Halaçoğlu, XVIII. Yüzyılda Osmanlı
İmparatorluğu’nun İskân Siyaseti ve Aşiretlerin Yerleştirilmesi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1991; Cengiz
Orhonlu, Osmanlı İmparatorluğu’nda Aşiretlerin İskânı, Eren Yayıncılık, İstanbul, 1987.
267
Ömer Lütfi Barkan, “Bir İskân ve Kolonizasyon metodu olarak Sürgünler”, İ.Ü. İktisat Fakültesi Mecmuası, c. 11,
S. 1-4, 1949-1950, s. 528-529.
44
veya hiç kullanılmadan duran tarım arazilerine muhacirleri yerleştirilerek ülkenin
ekonomisine ve imarına katkı yapılması düşüncesidir. Üçüncüsü, ülke içinde kontrol
altına alınamayan veya yerleşik halde bulunmayan muhtelif toplulukları (Arap, Kürt,
Yörük), iskân edilecek muhacirler vasıtasıyla devlet otoritesi altına almaktır. Ve son
olarak,
yıllarca
Rus
devletiyle
mücadele
halinde
olan Müslüman
muhacir
topluluklarının ( Çeçen, Dağıstan, Çerkes, Tatar, Nogay ) orduya katılmaları ile askeri
yapının güçlendirilmesi hedefidir.
3.1.1. Nüfusun Arttırılması
3.1.1.1. Tarımsal Üretim
Osmanlı Devleti bir yandan muhacirlerin göç problemleriyle yoğun bir şekilde
uğraşırken aynı zamanda yabancı göçünü de teşvik etmiştir. Rusya, Fransa ve bazı
Güney Amerika ülkelerinde, toprak, tarım ve hayvancılık kredisi verilip vergi muafiyeti
sağlanarak dışarıdan göçe zemin hazırlanmıştır. 268 Osmanlı Devleti de 1857 yılında
böyle bir girişimde bulunmuş ve Tanzimat yüksek kurulu, Mart 1857 yılında dışarıdan
göçü teşvik eden ve ülke nüfusunun arttırılmasına yönelik bir karar yayınlamıştır. Bu
karara göre, Osmanlı vatandaşı olmayı ve yasalarına uymayı kabul eden herkese ülke
kapılarının açık olduğu ilan edilmiştir. 269
Yine Osmanlı Devleti’nin muhacirleri iskân amaçlarından biri ekonomik
hedeflerdir. Bir tarım ülkesi olan Osmanlı Devleti’nde sanayinin geri kalmış olması
tarımsal üretimi bir kat daha önemli kılmıştır.270 Kırım ve Kafkas muhacirleri
kendilerine tahsis edilen arazileri işleyerek üretici duruma geçecekler ve böylece devlet
hazinesine vergi yoluyla katkı sağlayacaklardır.271
3.1.1.2. Gayrimüslim Nüfusa ve Yabancı Devletlere Karşı Denge Unsuru
Olarak Muhacirler
Göçün yaşandığı 1770’li yıllardan itibaren Osmanlı Devleti, Müslüman
muhacirleri sınırdan giriş yaptıkları yakın mahallere iskân etmiştir. Bununla hem Rus
ilerlemesinin karşısında bir tampon bölge yaratılması amaçlanmakta hem de toprakların
Abdülkadir Gül ve Salim Gökçen, Son Dönem Osmanlı Nüfusu ve Ecnebiler Meselesi, Cedit Neşriyat, Ankara
2010, s. 29.
269
Kemal H. Karpat, Osmanlı’dan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler, s. 153.
270
Süleyman Erkan, A.g.e., s. 91.
271
Raşit Gündoğdu, “Arşiv Belgeleri Işığında Kırım ve Çerkes Göçleri”, Uluslararası Göç Sempozyumu Bildiriler, 811 Aralık, Zeytinburnu Belediyesi Yayınları, İstanbul 2006, s. 124.
268
45
geri alınması durumunda muhacirlerin seri bir şekilde geri dönüşleri sağlanmış
olacaktır.272
Bunun yanı sıra muhacir iskânı ile devlet içerisindeki asayişin korunmaya
çalışılması, iskân politikasının önemli bir ilkesini oluşturmaktadır. Mesela Kırım ve
Kafkasya’dan, Kırım Savaşı sonrası gelen muhacirlerden bir kısmının Rumeli’de, bir
kısmının da Anadolu’daki aşiretlere yakın bölgelerde iskân edilmiş olması bu
doğrultuda hareket edildiğini göstermektedir. Öyle ki dış ülkelerin desteğiyle Rumeli’de
çıkarılacak bir isyan ancak buraya yerleştirilecek Türk-Müslüman nüfus vasıtasıyla
önlenebilirdi. 273
Yine göç eden Müslüman muhacirlerin Kırım, Kafkas ve Rumeli kökenli olması
onların sürekli savaş halinde bulunan Osmanlı Devleti’nin asker ihtiyacını
karşılamasına önemli katkı yapacaktır. Hele ki Kafkas muhacirlerin sürekli mücadele
içinde bulunduğu Ruslara karşı dirençleri ve savaş kabiliyetleri, bunların Rusya ile
yapılacak savaşlarda yararlı olacağı düşüncesini daha da güçlendirmiştir.274 1877-1878
Osmanlı-Rus Harbi’ne kadar üretim ve imara katkı amacıyla iskân edilen muhacirler, bu
savaştan sonra potansiyel bir asker olarak görülmüştür.275
1878 yılına kadar dışarıdan gelen muhacirler arasında dini siyasi ve ictimâi
ayrım gözetilmemiştir.276 Yabancı ayrımı yapılmamasının sebebi, devletin nüfus
çokluğunu en önemli zenginlik kaynağı olarak görmesidir. Fakat bunların zaman
içerisinde ülke aleyhine faaliyetlerde bulunmaları üzerine II. Abdülhamit, yabancı
göçüne engel koymuştur.277
3.1.1.3. Aşiretleri Devlet Otoritesi Altına Almak
Osmanlı Devleti, aşiret ve kabileler halinde yaşayan toplulukları reislerinden
ayrı yerlere ve parça parça iskân etmeye çalışmıştır. Böylece kabileler üzerindeki
geleneksel otorite, muhacirler vasıtasıyla yıkılarak, kabileler devlete ve saltanata bağlı
tebaa haline getirilecektir.278
Abdülkadir Gül ve Salim Gökçen, A.g.e., s. 28.
Süleyman Erkan, A.g.e., s. 91.
274
Ahmet Gündüz, A.g.m., s. 80.
275
Selim Deringil, “XIX. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’na Göç Olgusu Üzerine Bazı Düşünceler”, Prof. Dr. Bekir
Kütükoğlu’na Armağan, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Araştırma Merkezi, İstanbul 1991, s. 437.
276
Faruk Ayın, “ 1878’de Osmanlı Devleti’nde Meydana Gelen Göç Hareketleri ve Göçmenlerin İskânı”, Askeri
Tarih Bülteni, S. 34, (Şubat 1993), s. 35.
277
Abdülkadir Gül ve Salim Gökçen, A.g.e., s. 30.
278
Abdülkadir Gül ve Salim Gökçen, A.g.e., s. 28.
272
273
46
Yine asayişin sağlanamadığı yerlerde, muhacir yerleştirilmesi durumunda
düzenin sağlanacağı düşünülmüştür. Bu amaçla Dersim, Suriye ve Filistin gibi asayişin
bozuk olduğu yerlerde devlete bağlı unsurlar arttırılmıştır.279 Diğer taraftan Kırım ve
Kafkasya’dan gelen muhacirlerin iskânı ile Kürt ve yerleşik olmayan aşiretlerin devlet
düzenine alıştırılacağı planlanmıştır.280 Aynı şekilde Anadolu’da kanun tanımaz
aşiretlerinin güvenliği bozacak hareketlerini önlemek için buralara iskân edilecek
muhacirler önemli bir denge ve güç unsuru olarak düşünülmüştür.281
3.2. 1853-1876 TARİHLERİ ARASINDA GÖÇ VE İSKÂN POLİTİKASI
Osmanlı Devleti’ne 1850’li yılına kadar gelen muhacirlerin büyük çoğunluğu
Kırım menşelidir. Devlet, bu muhacirlerin yerleştirilmesini Şehremaneti, Ticaret
Nezareti, Zaptiye Nezareti ve devletin diğer organlarıyla çözmeye çalışmıştır.282 Fakat
Kırım Savaşı sonrası yaşanan kitle göçleri, bu birimlerin ve uygulamalarının yetersiz
hale gelmesine yol açmıştır Bundan sonra Kırım’dan çıkan muhacirlerin Rumeli’ye
yerleştirilmesi için ilk defa bir talimatname hazırlanmıştır. 3 Mayıs 1856 tarihli Silistre
Valisi’ne gönderilen talimatname, devletin 1856 yılından 1876’ya kadar uygulanan
muhacir iskân politikasının işleyişinde büyük oranda dikkate alınmıştır. 283
Göçlerin artmasıyla birlikte söz konusu talimatnamelerin yanında bir takım
kararlar da alınmıştır. Bunlardan biri 1857 yılında Kırım’dan Osmanlı topraklarına
yerleşmek isteyen Yahudi taifesi için çıkan karardır. Bu karar gayrimüslimlerin
iskânında takip edilen yöntemi göstermesi bakımından önemlidir. 284 Yabancı göçü ve
iskânına dair bir başka karar ise 9 Mart 1857’de padişah tarafından onaylanmıştır. Bu
kararname, sultana bağlılık yemini ederek onun tebaasından olmaya ve ülke kanunlarına
saygı göstermeye hazır olan herkese Osmanlı Devleti kapılarının açık olduğunu ilan
etmektedir.285
Ocak 1860 yılında devlet tarihinde ilk defa muhacirlerin sevk ve iskânıyla
ilgilenen bir komisyon kurulmuştur. Bu komisyon muhacir iskân işlerinde 1856 tarihli
talimatnameyi uygulamaya çalışmıştır. Yine 16 Ağustos 1860 tarihli padişah iradesi,
Varna, Köstence ve Mecidiye kazalarında toplanan muhacirlerin Edirne, Silistre ve
Nedim İpek, A.g.e., s. 158-159.
Abdullah Saydam, A.g.e., s. 97.
281
Süleyman Erkan, A.g.e., s. 91.
282
Ahmet Cevat Eren, A.g.e., s. 55-56; Abdullah Saydam, A.g.e., s. 102-103; S. Gül ve A. Gökçen, A.g.e., s. 31.
283
BOA, İ.DH. Dosya no: 343, Gömlek no: 22622. H. 1272 Ş 27 / M. 3 Mayıs 1856.
284
A. C. Eren, A.g.e., s. 50.
285
Kemal H. Karpat, Osmanlı Nüfusu (1830-1914), s. 153.
279
280
47
Varna Eyaletleri’ndeki boş arazilere yerleştirilmesine dair verilen emirleri içermektedir.
Bu irade de, muhacir iskânında takip edilen yolu göstermesi bakımından önem arz
etmektedir.286
1853-1860 yılları arasında gerçekleşen göçlerde, Kırım ve Çerkes muhacirleri
büyük oranda Rumeli bölgesine iskân edilmişlerdir. Fakat Rumeli bölgesinde arazilerin
azalması ve yoğun göçün getirdiği sıkıntılar, artık muhacirlerin Anadolu’ya sevk
edilmesini gerekli kılmıştır. 287 Bu sebeple sayıları 2 bin hanede 10 bin nüfusu bulan
Nogay muhacirleri, 1859-1861 tarihleri arasında Konya’ya sevk edilmişlerdir.288 Sevk
edilen muhacirler sırf yevmiyelerinin kesileceği düşüncesiyle iskâna yanaşmamış ve bu
sıkıntı Bâb-ı âli’ye kadar ulaşmıştır. Hükümet ise bu sorunu değerlendirdikten sonra
çözüm için Vehbi Paşa’yı görevlendirerek bir takım talimatlarda bulunmuştur. 289 22
Haziran 1861 tarihli talimatta, Konya’ya özel iskân memuru olarak gönderilen Vehbi
Paşa, Nogay muhacirlerinin çıkardığı problemlere karşı Osmanlı Devleti’nin çözüm
önerilerini uygulamaya çalışmıştır.290
Ağustos 1861 tarihli ve Sadaret’ten İzmir, Adana, Halep, İzmit, Ankara,
Erzurum, Amasya, Menteşe, Karesi, Hüdavendigar, Bolu, Biga, Saruhan, Sinop, Canik,
Sivas, Konya, Kütahya, Kastamonu, Viranşehir, Köstendil ve Tekirdağ’ı sancaklarına
gönderilen tezkirede, muhacirlerin yerleştirilmesi ve problemlerinin halledilmesi
amacıyla tedbirlere başvurulduğunu görmek mümkündür.291
Yine 1864 yılında Amasya Valisi Ziyaeddin Bey’in hükümete tavsiye
niteliğindeki raporu önemlidir. Bu rapor, muhacirin iskân faaliyetlerinde karşılaşılan
problemler ve çözümleri konusunda hükümete uyarı ve tavsiyelere geniş yer veren bir
niteliğe sahiptir. 292 Osmanlı Devleti’nin 1853-1876 tarihleri arası iskân politikaları
aşağıdaki gibi gelişmiştir.
3 Mayıs 1856 tarihli Silistre Valisi’ne gönderilen talimatnameye göre:293
1-Muhacirler arasında din farkı gözetilmemesi ve kendilerinin üretime
geçecekleri sürece kadar 10 sene aşar vergisinden 25 sene askerlikten muaf tutulmaları.
286
Abdullah Saydam, A.g.e., s. 128.
Mehmet Yılmaz, “XIX. Yüzyılda Osmanlı Devleti’nin Muhaciri İskân Politikası”, Güler Eren (ed.), Osmanlı IV:
Toplum, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s. 595.
288
Abdullah Saydam, A.g.e., s. 132.
289
Mehmet Yılmaz, Aynı yer.
290
Mehmet Yılmaz, Aynı yer.
291
BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 475, Gömlek no: 31. H. 1277 Za 22 / M. 1 Haziran 1861.
292
Abdullah Saydam, A.g.e., s. 143.
293
BOA, İ.DH. Dosya no: 343, Gömlek no: 22622. H. 1272 Ş 27 / M. 3 Mayıs 1856.
287
48
2-Bunlara, suyu ve havası temiz, denize yakın, boş ve verimli arazilerde yeni
köyler kurulmasının gerekli olduğu.
3-Ziraat ve ticaret işlerine eli yatkın olanların hızlı bir şekilde servet
edineceklerinden dolayı bunların mümkün olduğunca işlerini yapabilecekleri yerlere
yerleştirilmesi.
4-Muhacirlere tapuları ücretsiz olarak verilmekle birlikte yapılacak iskân, arazi
tahsis ve yer isimlendirme işlemlerinin bir defterde sürekli kayıt altında tutulması.
5-Serveti olan muhacirler, evlerini kendileri inşa ederken, durumu olmayanların
ise devlet tarafından yapılacaktır. Evlerin inşası için devlet bütçesine fazla yüklenmeyi
engellemek amacıyla civar köy ahalisi tarafından gerekli olan malzemeler teşvik
yoluyla temin edilecektir. Ayrıca inşa edilecek evlerin masrafları başlangıçta tespit
edilecektir. Yine bu evlerin ahşap olmasıyla birlikte mümkün mertebe bir tarzda
olmasına itina gösterilecektir.
6-Muhacirlerin ne kadar ve ne cins tohumluk ve yemeklik zahireye ihtiyaçları
olduğu tespit edilip merkeze bildirilecek, zirai aletler bulundukları yerler tarafından
temin edilecektir. Tarımsal üretime biran önce geçilmesi için tedbirler alınması da
elzem görülmüştür.
7-Yerleştirilen muhacirlerin nüfus bilgileri, bulundukları idari birimlerce kayıt
altına alınacak, kayıt defterlerinin bir örneği de merkeze gönderilecektir. Yine
muhacirler arasından uygun olan kimseler seçilerek imam, muhtar, kaza müdürü, nüfus
müdürü ve kayıt memuru ile nazırı, tayin olunacaktır. Ayrıca kaza müdürünün
maiyetine zaptiye memurları verilecektir.
8-Muhacirlere yapılan yardımlar ilk aşamada istenmeyecek fakat muhacirler
ekonomik durumlarını düzeltince, verilen yardımlar geri ödenecektir. Bu yüzden verilen
yardımları ihtiva eden senetler hazırlanması istenmiştir.
Ağustos 1861 yılında Sadaret’ten ülkenin muhtelif vilayetlerine gönderilen
vesikada belirtilen tedbirler şunlardır:294
1-Muhacirlerin biran önce tespit edilen yerlere yerleştirilerek huzurlarının
devamının sağlanması.
2-Bunların hemen ziraata alıştırılarak açıkta muhacir bırakılmaması.
294
BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 475, Gömlek no: 31. H. 1277 Za 22 / M. 1 Haziran 1861.
49
3-Gelen muhacirinin açıkta bırakılmayarak sefalet içinde kalmasının önlenmesi
ve muhacirin komisyonu meclisince gönderilen memurların bu konuda gayret ve çaba
göstermesine çalışılması.
4-Geri dönmek fikrinde olan muhacirinin bu düşünceden vazgeçirilerek
bulunduğu yerde yerleştirilmesi.
5-Muhacirini yerleştirmek amacıyla boş arazi bulunamadığı durumlarda,
muhacirinin bulunduğu civar mahallerdeki boş arazilere yerleştirilmesi.
6-Yerleştirilemeyen muhacirinin biran önce Sadaret’e bildirilmesi.
7-Perişan halde Osmanlı Devleti’ne sığınan ve vatandaşlığına giren muhacirlere,
birçok masrafta bulunulduğundan geri dönmelerine engel olunması ve izin
verilmemesidir.
3.3. 1877-1914 YILLARI ARASINDA GÖÇ VE İSKÂN POLİTİKASI
1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nın başlaması, Kırım ve Kafkas göçlerinin
yanına bir de Rumeli bölgesinden muhacir göçlerini eklemiştir. Ayrıca göçlerin gün
geçtikçe artış göstermesi eski iskân politikalarının eksik kalmasına yeni düzenlemelerin
getirilmesini şart koşmuştur. Daha önce Kırım’dan göç edenler, Kırım’a yakın olması
ve hazineye yük olmaması amacıyla Rumeli Eyaleti’ne göç ettirilirken, şimdi burasının
da elden çıkması üzerine yeni bir iskân politikasının hazırlanması elzem olmuştur. Bu
dönemde devletin iskân politikasında radikal önlemlerin alındığı görülmektedir. Bu
duruma Anadolu’da nüfusun arttırılması ve II. Abdülhamit’in uygulamak istediği Panİslamist politikalar kanıt olarak gösterilebilir.295 Ayrıca bu tarihler arasında dış
devletlerin siyasi mücadeleleri göçlerde etkili olmuş ve bununla beraber iskân
politikasını da şekillendirmiştir.
Dönemin iskân politikasını sergileyen ilk çalışma, İdâre-i Umumiye-i Muhacirin
Komisyonu’nun kurulmasıyla birlikte hazırlanmış olan 48 maddelik talimatnamesidir.296
Bir başka nizamname ise Mart/Nisan 1878 tarihli muhacir iskânına dair nizamname
layihasıdır. Layihada muhacir iskânı sırasında karşılaşılan zorlukları aşmak,
muhacirlere yapılacak yardımların düzenli bir şekilde olmasını sağlamak ve iskânları
Süleyman Erkan, “XIX. Yüzyıl Sonlarında Osmanlı Devleti’nin Göçmenleri İskân Politikasına Yabancı
Devletlerin Müdahaleleri”, Güler Eren (ed.), Osmanlı IV: Toplum, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s. 613.
296
Söz konusu komisyonun görevleri ve alt şubeleri hakkındaki bilgiler, muhacirin komisyonları başlığı altında genel
olarak ele alınmıştır. Talimatnamenin maddeleri için bkz. A. C. Eren, A.g.e., s. 96-116; Süleyman Erkan, A.g.e., s. 98107.
295
50
yapılan muhacirlerin kayıt altına alındıkları defterlerin tutulmasına dair hususlara yer
verilmiştir. 297
Ayrıca Ali Kemal Paşa’nın uygulaması için 3 Ekim 1882 tarihli ve 20 maddelik
bir talimatname hazırlanmıştır.298 Yine İstanbul ve Rumeli sahillerinde bulunan
vilayetlere
bugüne
kadar
gönderilmiş
olan
muhacirler
ile
bundan
sonra
gönderileceklerin iskânı, işlerinin düzenli bir şekilde yürütülmesi, yapılacak yardımların
koordinasyonu
ve
gerekli
istatistiklerin
çıkarılabilmesi
amacıyla,
defterlerin
hazırlanması gibi işlemlerde, görevlilerin yetki ve sorumluluklarını belirleyen beş
bölüm otuz dört maddeden oluşan 1889 tarihli talimatname çıkarılmıştır. 299
Bu sürece kadar çeşitli komisyonların çatısı altında ve nizamnamelere göre
yürütülen iskân politikaları artık yerini 1913 tarihli talimatnameye bırakmış ve bu
talimatname ile muhacir köylerinin kurulması yeni esaslara bağlanmıştır. 300
Yeni
kurulmuş olan Aşâir ve Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi, iskân, heyet-i fenniye,
sevkiyat ve aşâir şubelerine ayrılmıştır. Daha önce sadece muhacirlere hizmet veren
idare, bundan sonra aşiretleri de ilgi sahası içine alan ve bütün iskân işlerini tek bir
elden yürüten bir yapı haline gelmiştir. 301 Devletin 1878-1914 arası iskân politikasının
içeriğini gösteren talimatnamelerde şu maddeler yer almaktadır.
İlk olarak, İdâre-i Muhacirin Komisyonu talimatnamesine bağlı olarak çıkarılan
Mart/Nisan 1878 tarihli talimatname, Dersaadet ve Rumeli sahillerinden Anadolu’ya
sevk olunacak olan muhacirlerin iskânları ile ilgili maddeler içermektedir.302 Bu
talimatname doğrultusunda komisyonun görevlileri şunlardır:303
1-Muhacir iskânı sırasında karşılaşılan zorlukları aşmak, muhacirlere yapılacak
yardımların düzenli bir şekilde olmasını sağlamakla sorumludur. Bunun yanı sıra
iskânları gerçekleştirilen muhacirlerin kayıt altına alınmaları ile bu yönde defterlerin
hazırlanması nizamnamenin diğer maddelerini içermektedir.
Kemal Gurulkan, Ali Osman Çınar, Yusuf İhsan Genç, Uğurhan Demirbaş (hzl.), Osmanlı Belgelerinde Kafkas
Göçleri, c. I, T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayınları,
İstanbul 2012, s. 95.
298
3 Ekim 1882 tarihli 20 maddelik talimatnamenin maddeleri büyük oranda 1878’de kurulan İdâre-i Umumiye-i
Muhacirin Komisyonu’nun 48 maddelik kuruluş talimatnamesine ve yine Mart/Nisan 1878 tarihli muhacir iskânına
dair nizamname layihasına benzemektedir. Ali Kemal Paşa’ya hazırlanan talimatnamenin maddeleri için bkz. Kemal
Gurulkan, vd., A.g.e., s. 127-132.
299
Kemal Gurulkan, vd., A.g.e., s. 148-156.
300
Mehmet Yılmaz, A.g.m., s. 596.
301
Yusuf Halaçoğlu,“Kolonizasyon ve Şenlendirme”, Güler Eren (ed.), Osmanlı IV: Toplum, Yeni Türkiye Yayınları,
Ankara 1999, s. 585.
302
Mehmet Yılmaz, A.g.t., s. 11-12
303
BOA, Y.PRK.KOM. Dosya no: 1, Gömlek no: 28. H. 1309 B 10 / M. 9 Şubat 1892.
297
51
2-İstanbul ve diğer mahallerden sevk olunacak muhacirler için araba ve hayvan
temin edilerek iskân mahallerine ulaşmaları sağlanacak ve bu masraflar mahal mal
sandığından karşılanacaktır.
3-Muhacirler iki şekilde iskân edileceklerdir. İlki her köy ve kasabaya
kapasitesine göre muhacir iskân olunacaktır. Bunlar arasında iâne ihtiyacı olanlar, tarım
araçları temin edinceye kadar ortakçılık ve rençperlik gibi işlerde çalışmaları sağlanacak
veya mahallin servet sahiplerince iaşeleri temin edilecektir.
4-Hane inşası daha önce olduğu gibi uygun arazilerde, yerli ahalinin yardımları
ile gerçekleşecek fakat ahali yardım etmez ise bir hane inşası 250 kuruşu
geçmeyecektir.
5-Muhacirinden ihtiyaç sahiplerine yarımşar kıyye yevmiye, on yaşına kadar
çocuklara yüzer dirhem ekmek (nan-ı aziz) tayinat verilecektir. Ayrıca kimlere yardım
verileceği bir defterde kayıt altına alınacaktır.
6-Yapılan yardımların kayıt altına alındığı defterler kazalardan sancak
merkezine, buradan da vilayet meclislerine gönderilerek, onaylandıktan sonra Maliye
Nezareti’ne ulaştırılacaktır.
7-Muhtelif yerlerde muhacir iskânına uygun araziler veya boşalmış köylerde
senetsiz hak talebinde bulunanlara karşı suiistimale meydan verilmemesi konusunda
dikkatli davranılacaktır.
8-Muhacirinden 5 nüfus 1 hane kabul edilirken, 2 haneye 1 öküz verilecektir.
Fakat 2-3 nüfustan oluşan haneler için bu usul takip edilemeyecek mesela bu durumda,
bir hane 10 nüfustan oluşuyorsa ona 1 çift öküz, yine 3-4 hanenin nüfusu 10 kişiyi
buluyorsa da yine 1 çift öküz verilecektir. Her iki türlü de öküz alamamış olan
muhacirin tarlası, bir kez olmak üzere köy ahalisinin yardımı ile sürülecektir. Ayrıca
muhacirinden her bir haneye 5 kile tohumluk verilecektir.
9-Muhacirler arasında hoca veya sanat erbabı kimselerin, niteliklerini
kullanabilmeleri için şehirlerde yerleştirilmesi kolaylaştırılacak ve her birine tohum ve
öküz yardımı yerine 150’şer kuruş uygun görülmüştür.
10-Genellikle bütün muhacirler iskân tarihlerinden 3 sene sonuna kadar her türlü
vergiden muaf tutulacak fakat yerli ahalinin vergi muafiyetini suiistimal etmesine karşı
tedbirli olunacaktır.
52
11-Muhacirler arasında aile ve akrabalarından ayrı düşenler, birleşmek isterlerse,
azı çoğunun yanına gönderilmek şartıyla hükümet tarafından kolaylık sağlanacaktır.
12-Bu tarihe kadar İstanbul’dan ve diğer iskelelerden sevk olunan muhacirler
kaç hane, kaç nüfus, bunlar için inşa edilen evler, yerli ahali tarafından yapılan
yardımlar, devletçe gerçekleştirilmiş masraflar, ne kadar zahire, öküz satın alınmış
verilmiş olduğunu beyan eden defterlerin kaza, liva ve vilayet idare meclislerince
dikkatle hesaplanıp Bâb-ı âli’ye gönderilmesi sağlanacaktır.
1889 yılında hazırlanan talimatnameye göre:304
1-Muhacir hanelerinden kimsenin yerlerini izinsiz terk etmemesi, iş ya da ticaret
amacıyla gidecek olanların ellerine izin belgesi verilerek gitmeleri, izinsiz giden
hanelerin ise geriye dönmeleri sağlanacaktır.305
2-İskân edilecek muhacirlerin bilgileri kayıt altına alınarak ihtiyaç sahibi olup
olmayanlar ayrı ayrı tespit edilecek ve Dersaadet Muhacirin İdare Komisyonu’na
sunulacaktır.306
3-Muhacirlerin bir mahalden diğer mahale sevk edilmeleri esnasında ulaşım
yapamayacak kadar hasta olanların ellerine birer adres ve aile bilgilerini içeren bir kâğıt
verilerek
bekletilecek
ve
sıhhatlerini
buldukları
zaman ailelerinin
yanlarına
gönderilmeleri için kolaylık ve yardım sağlanacaktır.307
4-Muhacirlerin olumsuz hava şartlarından korunması, hiçbirinin açıkta ve sefalet
altında bırakılmayıp hangi mahale iskân olunacaklar ise ulaşım için hayvan ve araba
yardımı ile gönderilmesi ve gittikleri yerin nüfusuyla eşit bir sayıda yerleştirilmesi
gerekli görülmüştür.308
5-Muhacirin sevk işlemlerinde o iskelenin bağlı bulunduğu kazanın, araba ve
hayvan gibi ulaşım araçları yetersiz ise, o kazaya yakın olan kazalar yahut daha da
gerekliyse sancak ve vilayetlerle iletişim kurularak, muhacirin sevkine yardımcı
olunmaları sağlanacaktır. Yine iskelelere, muhacirin sevki gerçekleştirildiği anda,
muhacirin idaresi ve şubesi, kazanın eldeki hayvan ve araba ihtiyacının muhacirin
sevkini karşılayıp karşılamadığını tespit edecek, ihtiyaç halinde, hükümetin mahalli
304
Kemal Gurulkan, vd., A.g.e., s. 148-156.
İskân Talimatnamesi, m. 13.
306
İskân Talimatnamesi, m. 15.
307
İskân Talimatnamesi, m. 16.
308
İskân Talimatnamesi, m. 17.
305
53
memurlarından habersizce yakın mahallerden lüzumunca hayvan ve öküz tedarik
olunacaktır.309
6-Bir mahalden diğerine sevk edilecek muhacirlerin bilgileri 5-10 gün önce
iskân mahallindeki memura bildirilecektir. 5 gün önce de sevk memurlarınca da
muhacirlere ilan olunacaktır.310
7-Bir mahalden diğerine sevk edilecek muhacirlerin 100 veya daha fazla haneyi
bulması durumunda naklin daha zor olacağı aşikâr olduğundan, bunların iskân
mahallerine götürülmeleri sırasında, yol üzerindeki kaza ve köylerden tayinat verilecek
ve sefalet çekmeleri önlenecektir.311
8-Muhacirlerin sevkiyatı sırasında hizmet eden zaptiye memurunun yetersiz
gelmesi durumunda, asker kışlalarından o da olmadı yol üzerindeki iş kabiliyeti olan
ahaliden kişilerin hükümet memurlarına yardımcı olunması için istihdamları uygun
görülmüştür. Ayrıca bu kişiler de sevk kafilesinin kurallarına uymakla sorumlu
olacaklardır.312
9-Muhacirlerden 10 yaşına kadar olanlara günlük yüzer dirhem yevmiye, yukarı
olanlara ise yarımşar kıyye (okka) ekmek verilecektir. Bu yardım maddi durumu
olanlara verilmeyip, aciz olanlara yapılacaktır. Ekmek yardımları, hazırlanan defterlerde
kayıt edilip kazaya, ardından livaya ve oradan da merkez vilayet komisyonuna verilip
onaylandıktan sonra vilayet makamına teslim edilmesi gereklidir. Bunun akabinde İdare
meclisince mali muamelesi yapıldıktan sonra, aylık tutulan cetvellerin bir nüshası
Dersaadet İdare Komisyonu’na gönderilecektir.313
10-Muhacir iskân edilen mahallerde tayinat verilen muhacirlerden bazılarının
yalan beyanda bulunmamasına dikkat edilmesi ve hakikaten ihtiyaç halinde olanların da
komisyon ve şubelerce tespit edilmesi gereklidir. 314
11-Muhacirin sevk ve iskân edilen her kasaba ve köy ahalisi kendi payına düşen
muhaciri barındırması lazımdır. Genellikle iskân mahalline sevk edilen muhacirine,
burada boş araziden yer verilip ahalinin yardımıyla evler inşa edilecektir. Ziraat aletleri
verilip üretime geçecekleri süreye kadar yerli ahalinin yanında ortakçılık ve amelelik
İskân Talimatnamesi, m. 18.
İskân Talimatnamesi, m. 19.
311
İskân Talimatnamesi, m. 20.
312
İskân Talimatnamesi, m. 21.
313
İskân Talimatnamesi, m. 22.
314
İskân Talimatnamesi, m. 23.
309
310
54
gibi işlerde kullanılarak, merhamet ve servet sahiplerinin de yardımlarıyla ihtiyaçları
karşılanacaktır.315
12-Muhacirler tamamıyla iskân olunsa ve muhtaç oldukları araçlar temin edilse
bile, ilk sene kendilerine yetecek kadar üretime sahip olamayacaklarından, hükümetçe
verilen arazilerin yerli ahali tarafından açılıp ve sürülüp tohumları ekilecektir.
Muhacirler, misafir ve ihtiyaç halinden kurtulmalarına kadar sıkıntı çekmelerinin
önlenmesi için mahalli memurlar, komisyon ve şubeler tarafından gayret sarf
edilecektir.316
13-Muhacirlere verilecek tarlaların mutlaka yakın mahallerde, sulu yerlerde ve
ormanlıklarda, olmasına önem verilecektir.317
14-Önceleri nüfusu çok olupta sonradan azalan yahut boşalan köylere muhacir
iskân edilerek bu köylerde arazi komisyonları ve şubeleri, vilayet idare meclisi, sancak
ve kaza eliyle etraflıca yapılacak inceleme ile boş ve terk edilmiş araziler tespit
edilecektir. Tespit edilen araziler, muhacirinin nüfusuna ve arazinin mevkisi ve
uzaklığına göre dağıtılacaktır. 1 hane muhacirine 20 dönümden 50 dönüme kadar arazi
tahsis olabilecekti. Bu araziler için muhacirlere koçan verilerek, işlemler arazi
kanunnamesine göre yapılacaktır. Ayrıca tapu işlemleri ile ilgili bir sorun çıktığında
Defter-i Hakan-i Nezareti’ne ( Tapu Kadastro) müracaat edilecektir. 318
15-Muhacirlere yapılacak evlerde lazım olacak kerestenin nakli hususunda yerli
ahalinin yardım etmesi teşvik edilecektir.319
16-İskân mahallinde hangi tarım ürünü daha çok yetişmeye uygun ise devletçe o
ürünün tohumu muhacirlere verilecek, söz konusu tohum miktarı, muhacirin hanesinin
nüfusuna göre 5 kileden 10 kileye kadar olabilecektir.320
17-Muhacirlerin
yerleştirilmemesi,
sadece
bunların
şehir
eski
köylere
ve
kasaba
ve
yeni
civarındaki
kurulacak
boş
köylere
arazilerde
de
yerleştirilebileceği belirtilmektedir. Yine kurulan köylerde bir mescit ve mektep inşa
edilecektir.321
İskân Talimatnamesi, m. 25.
İskân Talimatnamesi, m. 26.
317
İskân Talimatnamesi, m. 27.
318
İskân Talimatnamesi, m. 28.
319
İskân Talimatnamesi, m. 29.
320
İskân Talimatnamesi, m. 30; Kile hububat birimi olup 1 kile yaklaşık 25 kilogram ağırlığındadır. Zeynep Dörtok
Arabacı, A.g.e., s. 40.
321
İskân Talimatnamesi, m. 31.
315
316
55
18-Muhacirler arasında hoca, ziraat erbabı, sanayi konusunda meslek
yapabilecek olanlar şehirde ikamet etmek isterlerse, şehrin esnaf, dükkân ve hanlarında
kalfa veya çırak olarak çalışmalarına kolaylık gösterilecektir.322
19-Muhacirler, iskân edildiği mahalden izinsiz ayrılır ise ona gittiği yerde
tayinat verilmeyecektir. Bunun yanı sıra misafir olarak bulundukları yerin çevresinde
çiftlik satın alıp ikamet etmek isterlere izin verilecektir. 323
20-Muhacirlerin ihtiyaçları için hazineye fazla yüklenilmemesi mümkün
olduğunca mahalle memurları ve ahalinin yardımseverlerince karşılanması için gayret
sarf edilmelidir.324
3.4. KURULAN MUHACİR KOMİSYONLARI
Muhacirler sevk ve iskân sürecine kadar birçok sıkıntıyla karşılaşmışlardır. Bu
sıkıntıların giderilmesi için devlet birçok hukuki önlemler almış ve bağımsız kurumlar
kurmuştur. Osmanlı Devleti’nde muhacir işlerinin ilk defa bağımsız bir idare tarafından
yapılması işi 1860 yılında kurulan muhacirin komisyonu vasıtasıyla gerçekleşmiştir. Bu
tarihten önce muhacirle ilgili konular devletin çeşitli kurumlarında görülmüştür. III.
Selim (1789-1807) ve II. Mahmut (1808-1839) dönemlerinde Osmanlı topraklarına
gerçekleşen muhacir göçleriyle, normal idari organlar ilgilenmiş ve merkezden gelen
emirler doğrultusunda muhacirleri uygun olan yerlere yerleştirmişlerdir. 325 Tanzimat
dönemine kadar muhacir iskân işlemleri bu şekilde halledilmiştir.
Tanzimat döneminden sonra diğer kurumlarda olduğu gibi muhacir iskân
işlerinde de bir yenilik getirilmiştir. 1849 yılında Osmanlı topraklarına göç eden
Macarların iskânı için özel bir komisyon kurulduğu bilinmektedir. Fakat bu komisyon
kısa süreli kurulmuş bir teşkilat yapısı arz etmektedir.326
3.4.1. Ticaret Nezareti ve Şehremaneti
1853 yılında başlayan Kırım Savaşı’yla birlikte kafileler halinde muhacir,
Osmanlı topraklarına göç etmiştir. Haliyle bu muhacirlerin ulaşım, sağlık gıda ve iskân
problemleri ortaya çıkmıştır. Osmanlı Devleti daha önce bu türlü bir göçle
karşılaşmadığından, muhacir işlerini ilk olarak Ticaret Nezareti’yle halletmeye
İskân Talimatnamesi, m. 32.
İskân Talimatnamesi, m. 33.
324
İskân Talimatnamesi, m. 34.
325
Abdullah Saydam, A.g.e., s. 102.
326
A. C. Eren, A.g.e., s. 40.
322
323
56
çalışmıştır. 327 Ticaret Nezareti, muhacirlerin iskân ve iaşelerine dair en üst makam
haline gelmiştir. Kırım’dan çıkan muhacirlerin Dobruca taraflarına nakli için Ticaret
Nazırı Safveti Paşa ile Serasker ve Sadrazam arasında yazışmalar yaşanmış ve netice
olarak muhacir iskânının esaslarını belirleyecek olan talimatname Ticaret Nezareti’nce
hazırlanıp üst makama sunulmuştur.328
1854 yılında kurulmaya başlanan Şehremaneti de Ticaret Nezareti ile birlikte
muhacir işlemlerinin halledilmesinde faaliyet göstermeye başlamıştır. 16 Ağustos 1854
tarihinde kurulan Şehremaneti modern belediyeciliğin gerektirdiği işler yanında
İstanbul’a gelen muhacirlerle de ilgilenecektir. Fakat Şehremaneti’nin muhacir işlerini
yapacak bir alt yapı ve bilgisi yoktur.329
Bu dönemde İstanbul’a gelen muhacirlerle ilgilenen bir başka kurum Zaptiye
Nezareti olmuştur. Bu durum bize muhacir işlemlerinde çok başlılığın olduğunu
göstermektedir. Yine İstanbul’daki muhacir işleri Ticaret Nezareti’yle irtibatlı
yürütülürken merkez dışındaki yerlerde de iskân işleri bu nezaret ile taşra yöneticileri
arasında yapılan birliktelikle çözülmektedir. Yani hükümet tarafından özel yetkilerle
donatılan bir memur, yanına verilen maiyeti ile birlikte iskân mahalline giderek oranın
vali, kaymakam, askeri memur ve yerel halkın ileri gelenleriyle birlikte muhacirlerin
problemlerini çözmeye çalışmaktadır.330 Bâb-ı âli’nin 3 Mayıs 1856 tarihinde Silistre
Valisi’ne gönderdiği bir talimatname, muhacir işlerinin ilk muhacir komisyon
kuruluncaya kadar nasıl yapılması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. 331
3.4.2. İlk Muhacirin Komisyonu
Göç ve muhacir işleri 1859 senesine kadar Şehremaneti tarafından idare
olunmuştur. Fakat Paris Antlaşması’ndan sonra Kırım ve Kafkasya’da meydana gelen
hareketlenmeler Tatar, Nogay, Çerkes ve Abaza muhacirlerin süratle Osmanlı
topraklarına göç etmelerine neden olmuştur. Çarlık Rusyası’nın Kırım Savaşı’nda
yaşadığı mağlubiyet, Çar’ın hâkimiyeti altındaki topraklarda, Müslümanları baskı altına
almasına sebep olmuştur. Artık Kırım’da ve Kafkasya’da Müslümanlar çeşitli sebeplere
bağlı olarak göç etmeye başlamışlardır. Fakat göç eden muhacirlerin iskân ve diğer
A. C. Eren, A.g.e., s. 55-56; Abdullah Saydam, A.g.e., s. 102-103; Gül ve Gökçen, A.g.e., s. 31.
Abdullah Saydam, Aynı yer.
329
Abdullah Saydam, A.g.e., s. 103.
330
Nitekim ilk grup muhacirlerin iskânı için Rusçuk’lu Numan Sabit Efendi görevlendirilmiş ve gerekli masrafları
karşılanmak üzere de 2.000 akçe kendisiyle beraber Silistre Valiliği’ne yollanmıştır. Silistre valisi Said Paşa’nın
davetiyle, Varna muhafızı, Silistre kaymakamı, Dobruca civarındaki kazaların ve Tatarların ileri gelenleri oluşan bir
geçici komisyon teşkil edilerek problemlerin çözümüne çalışılacaktır. Abdullah Saydam, A.g.e., s. 103-104.
331
BOA, İ.DH. Dosya no: 343, Gömlek no: 22622. Talimatnamenin maddeleri için bkz. A. C. Eren, A.g.e., s. 41.
327
328
57
işlemleri için Şehremaneti artık yeterli gelmemiştir. Çünkü yeni gelenler nüfus olarak
on binlerce kişiden oluşmaktadır. Bu kadar muhacirinin ihtiyaçlarını ve iskânlarını
sistemli bir şekilde karşılamak yeni bir idari organizasyon gerektirmiştir. İşte tam
burada Sadrazam Ali Paşa öne çıkmıştır. Muhacirlerin yönetilmesinde Şehremaneti’nin
aciz kaldığını gören Sadrazam, problemi Meclis-i Vâlâ’ya taşımıştır. En nihayetinde
mecliste yapılan görüşmelerden sonra, muhacirlerin her türlü işleriyle ilgilenecek yeni
bir komisyonun kurulmasına karar verilmiştir.332 (5 Ocak 1860).
Komisyonun ilk başkanlığına, eski Trabzon Valisi Hafız Paşa tayin edilmiştir.333
Önceleri Ticaret Nezareti’ne bağlı olan komisyon, 1861 yılında göçlerin artmasıyla
birlikte bağımsız bir kurum haline getirilmiştir. Bununla birlikte kurumun memur sayısı
ve mali yapısı da değişmiştir.334
Mali açıdan külfetli bir yapı olan bu kurumun 27 Kasım 1865’te lağvedilmesi
kararlaştırılmıştır. Artık gelen muhacirlerin işlemleriyle merkezdeki idari birimler
ilgilenecektir. Yaptığı işlerin bir bölümü Zaptiye Nezareti’ne bırakılırken, birim olarak
da Meclis-i Vâlâ’ya bağlı hale getirilen bu komisyonun, çok geçmeden yeniden işler
hale getirilmek zorunda kalındığı görülmektedir. Ayrıca 1867 yılında Meclis-i Vâlâ’nın
kaldırılması üzerine komisyon, Şûr -yı Devlet’e bağlanmıştır. Mart 1872 yılında bu
komisyonun Trabzon, Hüdavendigar ve Aydın şubeleri kapatılmış, merkezdeki ana
şube ise varlığını korumuştur. En nihayetinde komisyon, Muammer Paşa’nın vefatı
üzerine lağvedilerek Zaptiye Nezareti’ne bağlı bir daire haline getirilmiştir.
Komisyonun buradaki görevi de 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası kurulan İdare-i
Umumiye-i Muhacirin Komisyonu’nun teşkiline kadar devam etmiştir. 335 Bu komisyon
Tanzimat devrinde büyük hizmetler görmüştür.336
Hele de 1876 yılına kadar
Anadolu’ya göç eden milyonlarca muhacirini iskânı konusundaki başarılı çalışmaları,
komisyonun önemli ve değerli bir kurum olduğunu kanıtlamıştır. 337
3.4.3. Muhacirin Komisyonu Genel İdâresi (İdâre-i Umumiyye-i Muhâcirin
Komisyonu)
1877 yılında başlayan Osmanlı-Rus Savaşı sonrası Rumeli’den İstanbul’a
yaşanan göçün günden güne artması yeni bir komisyonun kurulmasını gerekli kılmıştır.
Kurulan komisyonun metni için bkz. A. C. Eren, A.g.e., s. 58-61.
A. C. Eren, A.g.e., s. 56-57; Erdoğan Keleş, A.g.m., s. 1172.
334
Abdullah Saydam, A.g.e., s. 106-108.
335
Abdullah Saydam, A.g.e., s. 113-118.
336
A. C. Eren, A.g.e., s. 61.
337
Süleyman Erkan, A.g.e., s. 97.
332
333
58
Yeni kurulacak komisyonun daha kapsamlı olması düşünülüyordu. Bu amaçla Haziran
1878’de her ilde birer Muhacirin Komisyon Müdürlüğü kurulmuş ve bu müdürlükler
İstanbul’daki İdâre-i Umumiyye-i Muhacirin Komisyonu’na bağlanmıştır. Bu
komisyonun iki şubesi vardır. İlki İdâre-i Umûr-ı Hesâbiyye diğeri İdare-i Umûr-ı
İskâniyye‘dir.338
Komisyonun vazifeleri ise özetle şunlardır; Muhacirlerle ilgili her türlü işleri
yürütmek, muhacirin daireleriyle iletişimde bulunmak, muhacir işlerine ait hususları
tespit etmek ve gerekli tedbirleri almak, Umûr-ı Hesabiyye ve Umûr-ı İskâniye şubeleri
ile vilayet komisyonlarından sorulan ve istenen işler konusunda karar vermek
şeklindedir. 339
Bu komisyon, çalışmalarını düzenli bir şekilde yürütmeye gayret etmiş ve
herhangi bir suiistimale fırsat vermemiştir. Komisyona tayin edilen memurların
güvenilir kişilerden seçilmesine dikkat edildiği gibi, aykırı işlerde bulunan kişilerin de
tespiti
halinde
derhal
üyelikten
çıkarıldıkları
görülmektedir.
Muhacirlerin
problemlerine çözüm getirmek amacıyla Sadaret, Meşihat, Seraskerlik, Adliye,
Dâhiliye, Hariciye ve Maliye Nezaretleri’yle sıkı sıkıya irtibat halinde işleyen bir
komisyon olması, vazifesini hakkıyla icra ettiğini ortaya koymaktadır. 340.
Söz konusu muhacirin idaresi, 19 Eylül 1894 tarihinde ülkeye gelen
muhacirlerin azalması üzerine lağvedilmiştir. Komisyonun mali kaynakları hazineye,
Dâhiliye Nezareti’ne ve Şehremaneti’ne aktarılarak muhacir işleri Dâhiliye Nezareti ve
Şehremaneti’ne bırakılması kararlaştırılmıştır. 341
Bu komisyona bağlı olarak çalışan dairelerde vardır. Bunlar Hesap İşleri İdâresi
(İdâre-i Umûr-ı Hesabiyye), İskân İşleri İdâresi (İdâre-i Umûr-ı İskâniyye), Muhacir
Sağlık İşleri İdâresi (Muhâcirin-i Umûr-ı Sıhhiye), Muhacir Sevk Komisyonu (Sevk-i
Muhâcirin Komisyonu) ve Muhacirin Komisyonu Genel İdâresi’nin İstanbul’daki
Şubeleri (Devâ’ir Şubeleri) olarak sıralanmaktadır.342
Faruk Kocacık, “Balkanlar’dan Anadolu’ya Yönelik Göçler (1878-1890)”, Osmanlı Araştırmaları, S. 1, 1980, s.
150.
339
1894 yılına kadar faaliyet gösteren bu komisyonun ilk başkanı Sadık Paşa (1877-1878) olmuştur. Bu süreçte
vazife yapan diğer başkanlar ise; Naşit Paşa (1878), Feyzi Paşa (1878), Emin Paşa (1878-1879), İsmail Paşa (1879),
Mazhar Paşa (1879), Rıza Bey (1880-1894) olarak sıralanmaktadır. Nedim İpek, A.g.e., s. 69.
340
Süleyman Erkan, A.g.e., s. 115.
341
Süleyman Erkan, A.g.e., s. 116-117.
342
Nedim İpek, A.g.e., s. 71; A. C. Eren, A.g.e., s. 109-111; Tarık Özçelik, Basiret Gazetesi’ne Göre Doksanüç
Harbi’nde İstanbul’da Rumeli Göçmenleri (1877-1878), Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü,
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 1993, s. 73; İpek, s. 72; Nedim İpek, Aynı yer; A. C. Eren, A.g.e., s.
111-112.
338
59
3.4.4. Diğer Muhacir Komisyonları
İdâre-i Muhacirin Komisyonu’ndan önce ve sonra birçok muhacirin komisyonu
kurulmuştur. Bunlardan ilki Umûm Muhâcirin Komisyonu’dur. 1878 yılında Yıldız
Sarayı’nda kurulmuştur. Başkanlığını dönemin Osmanlı padişahı II. Abdülhamit bizzat
yapmaktaydı. Vazifesi, muhacirlerin iskân ve iaşe problemleriyle ilgili genel kararlar
almak ve bilhassa muhacirlerin memleketlerine gönderilmelerine yönelik çalışmalarda
bulunmaktı.343 Bu komisyon İdâre-i Umûmiye-i Muhâcirin Komisyonu’nun kuruluşunu
tamamlaması
lağvedilmiştir.
ve
aktif
bir
hale
gelmesi
sonrası,
gerekli
görülmediğinden
344
İkincisi, Muhacirine Yardım Cemiyeti (İâne-i Muhacirin Encümeni)’dir. Bu
komisyon Bursa mebusu Rıza Efendi’nin başkanlığında Muhacirine Muavenet Cemiyeti
adıyla kurulmuş345 ve 13 Şubat 1878’de Osmanlı meclisinin kapatılmasının ardından, II.
Abdülhamit’in himayesi altında İâne-i Muhâcirin Encümeni adıyla çalışmalarını devam
ettirmiştir. 346 Komisyonun vazifesi ise, muhacirlerin iaşe problemleri ile ilgilenmek ve
yardım toplamaktır.347 Bu komisyon 27 Nisan 1879 tarihinde İdare-i Umumiye-i
Muhacirin
Komisyonu
ile
birleştirilmiştir. 348
Üçüncüsü,
Muhacirlere
Yardım
Komisyonu (İane-i Muhacirin Komisyonu)’dur. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda,
Çarlık Rusyası ordularının Tuna’yı geçmeleri üzerine İstanbul’a doğru yoğun bir göç
başlamıştır. Göçün getirdiği problemleri çözmek üzere 29 Temmuz 1877’de
Şehremaneti himayesinde kurulan bu komisyonun 9 maddelik nizamnamesi
mevcuttur.349 Encümen-i Ali ve bu birim, masrafların azaltılması amacıyla 4 Ağustos
1878 tarihinde birleştirilmiştir. 350 Dördüncüsü Uluslararası Muhacirlere Yardım
Komitesi (Comité İnternational de Secours Aux Refugies de Provinces de I’Empire
Ottoman)’dir. 83 üyesinin hepsi yabancı olan bu komite dâhilinde İstanbul’daki
Nedim İpek, A.g.e., s. 73.
Süleyman Erkan, A.g.e., s. 118.
345
Encümeni teşkil eden kişiler şunlardır; Vekâlet-i Riyaset Reisi Hasan Fehmi Efendi, İkinci Reis Dersaadet
mebuslarından Astarcılar Kethüdası Hacı Ahmed Efendi, İkinci Reis Yardımcısı İzmir mebuslarından Menekşelizade
Emin Efendi, Birinci Kâtip Selanik mebuslarından Mustafa Bey, İkinci Kâtip Bosna mebuslarından Yaver Efendi.
Azalıkta ise şu kişiler yer almıştır. Mehmed Nafi Efendi (Haleb), Mustafa Bey (Yanya), Kerim Efendi (Selanik),
Aleksan Efendi (İstanbul), Ömer Efendi (Kosova), Rıza Bey (Bursa), Mehmed Efendi (Selanik), Ragıb Bey (Aydın),
Hafız Mahmud Efendi (Ma’muretü’l-Aziz), Emin Hilmi Efendi (Trabzon), Kadri Efendi (Haleb), Mihail Harito
Efendi (Yanya), Apostol Efendi (Kosova), Salomon Efendi (Bosna), Atinadoros Efendi (Edirne) ve Yanya
mebuslarından Daviçon Efendidir. Tarık Özçelik, A.g.t., s. 24-25.
346
Süleyman Erkan, A.g.e., s. 121.
347
Nedim İpek, A.g.e., s. 74.
348
Süleyman Erkan, A.g.e., s. 122.
349
Süleyman Erkan, A.g.e., s 120; Faruk Kocacık, A.g.t., s. 106; Komisyon nizamnamesinin metni için bkz.A. C.
Eren, A.g.e., s. 96-113
350
Süleyman Erkan, A.g.e., s. 121.
343
344
60
konsoloslar, büyük tüccarlar, bankerler ve gazeteciler vardır. Komitenin amacı, yurtiçi
ve yurtdışından yardım toplamaktır. Bu komite 22 Ocak 1878 ve 9 Nisan 1879 yılları
arasında faaliyet göstermiş ve yurt dışından bir hayli yardım toplamıştır.351
Beşincisi Muhacirin Komisyonu Âlisi’dir. İdare-i Umumiye-i Muhacirin
Komisyonu’nun 1894 yılında kaldırılmasından 3 sene sonra, 1897 yılında OsmanlıYunan Savaşı başlamıştır. Savaş nedeniyle tekrar Rumeli’den göçün başlaması yeni bir
komisyonun kurulmasını ihtiyaç haline getirmiş ve bu amaçla padişahın başkanlığında
Muhacirin Komisyonu
li’si kurulmuştur.352 Altıncısı Sermâye-i Sefkat-i Osmaniye
(Turkish Compassionate Fund)’dir. Bu yardım kuruluşu Şubat 1878 yılında
İngiltere’nin başkenti Londra’da kurulmuştur.353 Yedincisi Muhacirin-i İslâmiye
Komisyonu’dur. Muhacirin-i İslâmiye Komisyonu 23 Kasım 1905 tarihinde
kurulmuştur. Bu komisyon sadece Müslüman muhacirlere hizmet vermek amacını
taşımaktadır. Görevleri ise; çeşitli yerlerden göç eden muhacirlere uygun araziler bulup
iskânlarını gerçekleştirmek ve ardından ihtiyaçlarını karşılamaktır.354 Sekizincisi Aşâir
ve Muhacirin Müdüriyet-i Umumisi’dir. Balkan Savaşı’nın patlak vermesi üzerine yine
Rumeli’den birçok muhacir Osmanlı topraklarına göç etmeye başlamıştır. Bu sebeple
1914 yılında Aşâir ve Muhacirin Müdüriyet-i Umumisi kurularak muhacir iskân işleri
çözülmeye çalışılmıştır. 355
3.5. GÖÇ YOLLARI VE ULAŞIM
Kırım Savaşı sırasında, Kırım Türkleri gönüllü olarak müttefik kuvvetlere
yardım etmişlerdir. Bu sebeple harp sonunda Rusların, Kırım Tatarlarına çok ağır zulüm
yapacaklarını düşünen Osmanlı Devleti, göç hususuna yönelik tedbirler almıştır. Bu
tedbirlere rağmen muhacirler Karadeniz’in kuzeyinden İstanbul’a deniz yoluyla
ulaşırken oldukça büyük zorluklar yaşamışlardır. Vapur bulamayarak liman şehirlerine
yığılmış ya da buldukları vapurlara binecek parayı bulamayan muhacirlere rastlamak
mümkündür.356 Bu hususta Kefe, Gözleve ve diğer limanlardan, isteyenlerin din ve
millet farkı gözetilmeksizin Osmanlı topraklarına nakledilmesi için elliden fazla gemi
Faruk Kocacık, A.g.m., s.159.
Süleyman Erkan, A.g.e., s. 118; Komisyonun kuruluşu ve çalışmalarını ihtiva eden 16 maddelik bir yönetmelik
için bkz. Faruk Kocacık, A.g.m., s. 160-161.
353
Tarık Özçelik, A.g.t., s. 24.
354
Erkan, Kırım ve Kafkas Göçleri (1878-1908), s. 119-120.
355
Bu kurum, Cumhuriyet devrinde İçişleri Bakanlığı’na bağlı olarak İskân-ı Muhacirin Umum Müdürlüğü adıyla
varlığı sürdürmüşken daha sonra İmar ve İskân Bakanlığı’na bağlanmıştır. Faruk Kocacık, A.g.m., s. 162.
356
Derya D. Paşaoğlu, A.g.t., s. 193.
351
352
61
tahsis edilerek, muhacirlerin iskân yerlerine kadar kumpanyaları verilmiştir. 357 1856
tarihli talimatnamede, muhacir kafilelerinin vapur ve yelkenli gemilerle Balçık
iskelesine çıkarılıp ardından Balçık civarının uygun mahâllerine yerleştirilmesi
istenmiştir. Sevk işleminin sonunda devlet, bu yolcuların masrafları için 2 bin kese akçe
ödemiştir.358
Kırım Savaşı sonrası İstanbul’a gelmek isteyen muhacirler o kadar artmıştı ki,
devletin gönderdiği gemiler artık yeterli gelmemeye başlamıştır. Artık askeri ve ticari
gemiler de muhacir nakli için kullanılmıştır. 359 Kırım ve Kafkasya’dan göç etmek
isteyen muhacirler ekseriyetle deniz yoluyla İstanbul’a gelerek geçici olarak iskân
edilmiş, ardından uygun yer bulununca iskân edilecekleri mahâle gönderilmişlerdir. 360
Osmanlı Devleti’ne yaşanan göçler kara ve deniz yolu üzerinden iki yönlü
gerçekleşmiştir. Kara yolundan yaşanan göçler demiryolu 361 ve hayvan arabaları ile
olurken, deniz yoluyla yaşanan göçler, vapurlarla gerçekleşmiştir. 362 Kırım, Kafkas ve
Rumeli’den Bursa’ya yapılan göçlerde Gemlik ve Mudanya iskelelerine yanaşan
vapurların muhacir nüfusunun taşınmasında etkili olduğunu görmek mümkündür.
Mesela Kırım’dan Ekim 1860 yılında Bursa kasaba ve köylerine yerleştirilmek üzere
gelen 171 hane Nogay muhaciri, Gemlik vapuruyla Bursa’ya gönderilmiş ve sonrasında
Bursa’da dağınık şekilde yerleştirilmiştir.363 Yine Kırım’dan İstanbul’a gelen 1700
Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s.72.
BOA, İ.DH. Dosya no: 343, Gömlek no: 22622. H. 1272 Ş 27 / M. 3 Mayıs 1856.
359
Raşit Gündoğdu, A.g.b., s. 123.
360
Raşit Gündoğdu, Aynı yer.
361
Osmanlı topraklarına demiryollarının ilk girişi İngilizlerin etkisiyle olmuştur. İngilizler, Balkanlar ve Ege’nin
tarım potansiyeli yüksek bölgelerinde küçük çaplı hatlar inşa etmişlerdir. Daha çok ticari amaçlı yapılan bu
demiryolunun haricinde Osmanlı Devleti, Rumeli ile İstanbul’u siyasi ve askeri olarak birbirine bağlayacak Rumeli
demiryollarının inşasını planlamıştır. Fakat bu iş için devletin elinde ne sermaye vardı ne de gerekli bilgi ve
tecrübeye sahip teknik elemanlar bulunmaktadır. Nitekim devlet, demiryollarını yabancı şirketlere yaptırarak inşa
faaliyetine girişmiştir. Demiryolu yapım ihalesini, Yahudi kökenli bir banker olan Baron Hirsch almış ve bu ihalenin
kazanılmasında Yahudi ailesi Rothdcild’lerin ve Nafıa Nazırı Davut Paşa’nın desteğini sağlamıştır. 17 Nisan 1869’da
99 yıllığına verilen bu imtiyaz 2500 km uzunluğunda bir demiryolunun yapımını içermektedir. Rumeli
demiryollarının inşası Baron Hirsch’in imtiyazında zaman zaman durmuş ve 1881 yılında Düyun-ı Umumiye‘nin
kurulması sonrası Almanlar, inşa imtiyazını Baron Hirsch’den satın almışlardır. Vahdettin Engin, Rumeli
Demiryolları, Eren Yayınları, İstanbul 1993, s. 220-221; İlk demiryolu İngilizlerin inşa ettiği İzmir-Aydın hattıdır.
Daha sonra 1871 yılında İstanbul-Bağdat demiryolu inşasına başlanmış ve Konya’ya kadar getirilmiştir. 1901-1908
yılları arasında Hicaz demiryolu bitirilmiştir. Böylece 1888 yılında 2.500 km olan hat uzunluğu 1908 yılında 5.883
kilometreye ulaşmıştır. Faruk Kocacık, A.g.m., s. 143-144.
362
Osmanlı Devleti’nin hâkimiyeti altına aldığı topraklar denizler ile sınırdır. Bu da doğal olarak devletin deniz
ulaşımına önem vermesini gerektirmiştir. XIX. yüzyıla kadar yelkenli gemilerle yapılan ticaret ve savaş, bu dönemde
buharlı makinelerin ortaya çıkmasıyla birlikte yerini buharlı gemilere bırakmıştır. Osmanlı topraklarında deniz yolu
taşımacılığında Avrupa şirketleri de etkilidir. Osmanlı Devleti, Abdülaziz devrinde İdâre-i Mahsusa örgütünü kurmuş
ve bu örgüt II. Abdülhamit (1876-1909) döneminde özel bir şirkete dönüştürülmüştür. Devletin diğer bir özel
kuruluşu da Şirket-i Hayriye idi. Söz konusu şirket Boğaziçi iskeleleri arasında bulunan hatlarda çalışmıştır. Faruk
Kocacık, Aynı yer.
363
BOA, A.MKT.NZD. Dosya no: 326, Gömlek no: 24. H. 1277 Ra 14 / M. 30 Eylül 1860. Bu tarihte Hazine-i Hassa
şirketine ait Yıldız adlı vapur ile 120 nüfus Çerkez ve Nogay muhacirler, Selanik’ten Trabzon Vilayeti’ne
gönderilmişlerdir. Tercüman-ı Ahval, 7/2, H. 1277 Ca 19 / M. 3 Aralık 1860.
357
358
62
hanenin 300 hanesi Bursa sancağına sevk edilmiştir. Bu muhacirler İstanbul’dan vapur
ile Gemlik iskelesine364 çıkarılmakta ve daha sonra şehrin kaza ve köylerine dağınık
olarak iskân edilmişlerdir.365
Gemlik iskelesi, Bursa, Kütahya ve Konya’ya gideceklerin gönderildiği bir
merkez olmuştur. Muhacirlerin diğer illere sevki için de, iskelelerde araba ve
hayvanların hazır edilmesine önem verilmiştir. 366 Öte yandan demiryolu ve deniz yolu
haricinde bazı muhacirler karayolundan göç etmeye çalışmışlardır.367 Kırım Savaşı
sonrası yarımadadan ayrılan ve Osmanlı Devleti’ne göç etmek isteyenlerin fazla olması
nedeniyle İngiliz ve Fransız gemilerinden de yararlanılmıştır. 368
Devlet, vapurlarla gelen muhacirlerin yol ücretlerini karşılamaya mümkün
mertebe gayret etmiştir. 1284/1867-1868 yılında Fevaid-i Osmaniye369 şirketi
vapurlarıyla iskân mahâlline sevk olunan muhacir ve hayvanların taşınma ücretleri 31.
874 kuruş miktarındadır. Bu meblağı hükümet, ulaşım şirketlerine ödemeyi taahhüt
etmiştir.370
1877-1878 Osmanlı- Rus Savaşı ile Rumeli bölgesinin Osmanlı hâkimiyetinden
çıkması üzerine, Osmanlı topraklarına doğru yoğun göçler başlamıştır. Savaş sonrası
Romanya ve Sırbistan’ın bağımsızlık, Bulgaristan’ın özerk bir devlet haline gelmiş
olması, bu topraklardaki Müslüman Türklerin vatanlarından kaçmalarına yahut terk
etmelerine neden olmuştur. Söz konusu göçlerin getirdiği büyük nüfus kütlesi, yerli ve
yabancı vapurlar ile taşınmaya çalışılmıştır. Göç sonucunda Bursa’ya yapılan yahut
Bursa üzerinden Anadolu’nun diğer vilayetlerine yapılan sevk işlemlerinde devletin
yerli ve yabancı vapurlarla çalışma içinde olduğunu görmek mümkündür. Bunlardan
Gemlikte biri belediyeye diğeri Seyr-i Sefâ’in İdâresi’ne (Deniz Yolları İşletmesi) ait iki iskele vardır. Mehmet
Fatih Birgül - Levent Ali Çanaklı (hzl.), Bursa Coğrafyası, Bursa İl Özel İdaresi Yayınları, Bursa 2009, s. 32.
365
BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 420, Gömlek no: 30. H. 1277 M 25 / M. 13 Ağustos 1860.
366
Derya D. Paşaoğlu, A.g.t., 204.
367
Faruk Kocacık, A.g.m., s. 149.
368
Abdullah Saydam, “Kırım ve Kafkasya’dan Yapılan Göçler ve Osmanlı İskân Siyaseti (1856-1876)”, Osmanlı IV:
Toplum Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s. 679.
369
1839’da Tersane-i Amire’nin bünyesinde Vapurculuk Nezareti kurulmuştur. Bu kuruluş, 1839’da Şirket-i
Osmaniye, 1842’de de Sultan Abdülmecit’in adından ötürü Şirket-i Mecidiye adını almıştır. Söz konusu şirkete
1843’te “Osmanlı yararına” anlamına gelen Fevaid-i Osmaniye adı verilmiştir.(1843) Bu şirketlerin hepsi birbirinin
devamı olup devletten destek almışlardır. Kasım Sözer, 1913 Tarihli Bahriye-i Ticariye Salnamesindeki Bilgiler
Işığında Cumhuriyetin İlk Yıllarındaki Deniz Ticaret Yapısının Değerlendirilmesi, Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp
Tarihi Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2006, s. 9-10.
370
BOA, İ.MVL. Dosya no: 583, Gömlek no: 26182. H. 1284 Ş 22 / M. 19 Aralık 1867; 1861 tarihinde Amasya
sancağına gönderilen 6.000 nüfus muhacirinin araba ve hayvan ücretleri Ladik kazası ahalisi tarafından ödenmiştir.
Takvim-i Vekayi, 606/3, H. 1277 B 3 / M. 10 Şubat 1861.
364
63
biri, İdâre-i Mahsusa’nın371 Bahr-ı Cedid adlı vapurudur. Bu vapur ile 62 hane 320
nüfus Rumeli ve Kırım muhaciri iskân edilmek üzere Mudanya iskelesine 372 sevk
olunmuştur.373
Yine Romanya’dan İstanbul’a ulaşan Kobra adlı vapur ile 1 hane,
Bulgar şirketinin Bulgarya adlı vapuru ile 4 hane 18 nüfus Rumeli muhaciri, Varna’dan
İstanbul’a gelmiştir. Dört gün sonra Yunan şirketinin Keflon adlı vapuruyla 10 hane 40
nüfus Bosna ve Rumeli muhaciri de Selanik ve Rusçuk’tan yola çıkarak İstanbul sevk
şubesine gelmişlerdir. Devamında Rumeli muhacirlerinden 3 hanesi İstanbul’dan yola
çıkan Bingazi adlı vapur ile Bursa’ya gönderilmiştir.374
Rumeli ve İstanbul’da biriken muhacirlerin bir kısmı bu vilayette iskân edilirken
bir kısmı da vilayete bağlı Gemlik, Mudanya, Edremit ve Ilıca iskeleleri vasıtasıyla
Anadolu’nun diğer vilayetlerine iskân edilmiştir.375
Orta ve Doğu Anadolu’ya gönderilmek üzere Bursa’ya sevk edilen muhacirler,
nakil vasıtaları tedarik edilinceye kadar mecburen bir süre Bursa’da kalmışlardır. Bu
sürenin çeşitli sebeplere bağlı olmak üzere uzaması nedeniyle mecburen muhacirlere
yevmiye yardımı da yapılmış ve şehirde kaldıkları süre için de diğer ihtiyaçları mahâlli
kaynaklardan tedarik edilmiştir. 376 1890 yılında muhacirlerin vapura binecekleri
limanlarla, çıkacakları iskeleler ile yolcu sayısı, önceden Rusya devletince elçiliklere ve
Osmanlı makamlarına bildirilmiştir. Sevk vapurları, muhacirleri karaya çıkarmadan,
doğrudan iskân edilecekleri vilayete yakın limanlara götürmeye çalışmıştır. 377 Rusya,
Novoroski limanından çıkan vapurların nereye gideceği konusunda, Osmanlı
Devleti’nden bilgi istemiştir. Öte yandan vapurların aktarma için bekleyeceği her gün
için de 500 ruble ücret de talep etmiştir.378
1878 sonrası Kırım ve Kafkasya’dan göçler kara ve deniz yoluyla üç aşamada
gerçekleşmiştir. İlk olarak göç etmek isteyen muhacirler Rusya’nın Karadeniz
kıyısındaki limanlara ( Batum, Sohumkale, Novoroski, Kırım) birikmişlerdir. Daha
sonra vapurlara bindirilen muhacirler Osmanlı Devleti ile anlaşılan limanlara
1843 yılında kurulan Fevaid-i Osmaniye şirketi, 1870 yılında İrade-i Şahane ile İdare-i Aziziye unvanı almıştır.
1878 yılında İdare-i Aziziye unvanı, İdare-i Mahsusa olarak değiştirilmiş ve bu şirket yeni adıyla faaliyetlerine
devam etmiştir. Tarihçe, 2014, http://www.tdi.gov.tr/?s=icerikDetay&icerikId=10 (17 Ocak 2014).
372
Bu iskele düz bir sahilde olup hemen arkasında etkili tepeler vardır. İskele tamamıyla açıktır. Eşyaların yükleme
ve boşaltılması mavnalar aracılığıyla yapılır. Kış mevsiminde soğuk rüzgâr sebebiyle işler aksamaktadır. İskelede biri
belediyeye diğeri şimendifer kumpanyasına ait iki iskele vardır. Birgül-Çanaklı, A.g.e., s. 30.
373
BOA, Y.PRK.ZB. Dosya no: 31, Gömlek no:98. H. 1319 N 4 / M. 15 Aralık 1901.
374
BOA, Y.PRK.ZB, Dosya no: 17, Gömlek no: 1. H. 1313 R 11 / M. 28 Aralık 1895.
375
Nedim İpek, A.g.e., s. 185.
376
Nedim İpek, Aynı yer.
377
Süleyman Erkan, A.g.e., s. 64.
378
Süleyman Erkan, A.g.e., s. 65.
371
64
(Kastamonu, Sinop, Trabzon Samsun) bırakılmak üzere yola çıkarılmışlardır.
Limanlarda biriken muhacirler daimi iskân edilecekleri yerlere komisyon memurları
denetiminde
götürülmekte
ve
bu
ulaşım
hayvanlarla
kara
yolu
üzerinden
sağlanmaktadır.379
Demiryolu ile yapılan göçler büyük oranda Rumeli’den olmuştur. 93 Harbi
nedeniyle Müslüman-Türk ahali, korku ve endişe içerisinde istasyonlara yığılmış ve
trenlerle Edirne Selanik ve İstanbul’a doğru göç etmeye çalışmıştır. İstanbul’a biriken
muhacirler
ülke
içine
iskân
edilmeye
gayret
edilmişti.
İskân-ı
Muhacirin
Talimatnamesi’nin 11. maddesine göre, göç eden muhacirlerin vapur, tren gibi araç
masrafları, geldikleri mahâl tarafından ödenecektir. Buna göre bu ödemeleri Osmanlı
Devleti karşılayacaktır.380
1877 sonrası gerçekleşen göçlerde Edirne, İstanbul, Çanakkale, Samsun ve İzmir
muhacirlerin tren ve vapurlarla getirildiği ve sevk için biriktirildiği önemli merkezler
olmuştur. Osmanlı Devleti Tersane-i Amire yahut İdare-i Mahsusa vapurları ile taşıdığı
muhacirlerden ücret almamış, bu muhacirlere komisyonca birer belge vererek ücretten
muaf tutulmalarını sağlamıştır.
Fakat göçlerin artması devletin yol ücretlerinde
değişikliğe gitmesine yol açmıştır. Yeni karara göre, ulaşım giderlerinin yarısı artık
muhacirlerden temin edilecektir. Bu kararın alınmasındaki etken, devletin yerli ve
yabancı ulaşım şirketlerine ödediği ücretin ülkeyi mali açıdan zora sokmuş olmasından
kaynaklanmıştır. 381
Bursa, Çanakkale, Balıkesir, Afyon ve Eskişehir gibi bölgelere iskân edilmesi
planlanan muhacirler Mudanya, Bandırma ve Çanakkale iskelelerine çıkarılmış ve
Bursa karayolu ile iskân mahâllerine gönderilmişlerdir.382 93 Harbi üzerine Osmanlı
hükümeti, Kuzey Dobruca’yı boşaltma kararı alarak buradaki nüfusu öküz arabalarıyla
veya yaya olarak Şumnu ve Varna sancaklarına yerleştirilmiştir. Fakat Varna’ya bağlı
Balçık, Pazarcık ve Mangalya ve Tulça sancağına bağlı Hırşova, Mecidiye ve Köstence
kazalarından Varna çevresine gönderilen muhacirler iskân edilememiştir. Bunun üzerine
eşyası olan muhacirler Kırkkilise ve Çorlu’ya olmayanlar ise denizyolu ile Mudanya ve
Süleyman Erkan, A.g.e., s. 78.
Faruk Kocacık, A.g.m, s. 148-150.
381
Faruk Kocacık, A.g.m, s. 150-153.
382
Süleyman Erkan, A.g.e., s. 79.
379
380
65
İzmit iskelelerine gönderilmişlerdir. 383 Söz konusu göç sonucu 305 nüfus Tatar muhacir
Temmuz 1877’de Sofya vapuru ile Mudanya iskelesine gelmişlerdir.384
Muhacirleri taşıyan yerli ve yabancı gemiler şunlardır; Rusya Vapuru, Rusya
Yelkenlisi, Yunanlı Mihalaki Kaptan Sefinesi, Ünyeli Süleyman Kaptan Sefinesi,
Ünyeli Etmekçioğlu Kaptan Sefinesi, Ünyeli Ahmet Kaptan Sefinesi, Şileli İbrahim
Kaptan Sefinesi, Dimitri Kaptan Sefinesi, Tuna Vapuru Eflâklı Tüccar Sefinesi, Vasıta-ı
Ticaret Vapuru, Hazine-i Hassa Kumpanya Vapurları’ydı. Bu kumpanya vapurları
muhacirleri sadece İstanbul’a getirmek için kullanılmamış olup, sürekli yerleşecekleri
vilayetlere yakın limanlar olan Trabzon, Samsun, Antalya, Mersin, Silifke limanlarına
bırakılmalarında da kullanılmıştır.385
Nedim İpek, A.g.e., s. 33.
Nedim İpek, A.g.e., s. 38
385
Derya D. Paşaoğlu, A.g.t., s. 194-197.
383
384
66
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
TATAR-NOGAY MUHACİRLERİN BURSA’DA İSKȂNI VE
YERLEŞME PROBLEMLERİ
4.1. İSKȂN MAHALLERİ
Kırım’dan Bursa’ya gelen muhacirlerin bir kısmının nereye yerleştirildikleri
konusunda kaynaklar yetersizdir. Bu bölümde Bursa’ya sevk edilen ancak yerleşim
yerleri tespit edilemeyen muhacirler hakkında bilgi verilecektir.
4.1.1. İSKÂN YERİ BİLİNMEYEN MUHACİRLER
Kırım muhacirlerinden İstanbul’a göç eden 1.700 hane, bazı kaza ve köylere
yerleştirilmiştir. İstanbul’da sevk edilmeyi bekleyen Kırım muhacirlerinin Müslüman
olması ve Osmanlı tabiiyetine girmesinden dolayı, misafir bulundukları ilk zamanlarda
haklarında kolaylık gösterilmesi istenmiştir. Bunlardan 300 hane muhacirin, Ağustos
1860 tarihinde Sadaret’in kararıyla Bursa Vilayeti’ne gönderilmiştir. Bursa’ya
gönderilen 300 hane muhacir, vapurla Gemlik iskelesine, ardından da karayoluyla
Bursa’ya gideceklerdir. Muhacirlerin geçişi sırasında bölgede bazı tedbirler alınması ve
talimatname doğrultusunda Bursa’daki kaza ve köylere yerleştirilmesi kararda
emredilmiştir. 386
Bursa Mutasarrıfı’na gönderilen 23 Ağustos 1860 tarihli başka bir tahriratta,
Kırım muhacirlerinden 109 hanede 580 nüfusun Bursa sancağı köylerinde yerleştirilmek
üzere gönderildiği ve bunların biran önce yerleştirilmesi gerektiği bildirilmiştir.387
Bahar ve yaz ayları muhacirlerin sevk ve iskânı bakımından daha uygundur.
Bursa Valisi Refik Efendi’ye, Ağustos 1860’ta Sadaret’ten gönderilen yazıdan
anlaşıldığı üzere söz konusu vesikada, Kırım’dan göç edeceklerin talimat gereğince
yerleştirilmesi ve muhacirlerden aciz ve fakir olanlara günlük yevmiye ve ekmek
verilmesi hususuna dikkat edilmesi gerektiği bildirilmiştir. Bu tarihte Hüdavendigar
Eyaleti’ne, Kefe ahalisinden ve çiftçi Şerafeddin kafilesinden 114 hanede 454 nüfus ve
yine aynı şehirden çiftçi Salihoğlu Sabit takımından 6 hanede 25 nüfus muhacirin
gelmiştir.388
BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 420, Gömlek no: 30. H. 1277 M 25 / M. 13 Ağustos 1860.
BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 192, Gömlek no: 78. H. 1277 S 5 / M. 23 Ağustos 1860.
388
BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 422, Gömlek no: 46. H. 1277 S 5 / M. 23 Ağustos 1860.
386
387
67
Yine Kırım’dan Eylül 1860 tarihinde Bursa’nın kasaba ve köylerine
yerleştirilmek üzere Hoca Ceybullah ve Ahmed Giray Efendi’lerin kafilesinden 171
hanede 697 nüfus Nogay muhaciri gelmiştir. Bu muhacir gurubu Gemlik vapuruyla
Bursa’ya gönderilmiş ve sonrasında Bursa’nın kasaba ve köylerinde dağınık şekilde
yerleştirilmişlerdir. 389
Aynı yıllarda, Hoca Mehmed Efendi ve Hoca Abdülhakim Efendi takımından
olan Nogay muhacirleri, Ekim ayında Muhacirin Komisyonu reisine arzuhal göndererek
bir takım taleplerde bulunmuşlardır. Nogay muhacirleri, daha önce Bursa’ya gelmiş ve
yerleştirilmiş olan hemşerilerinin yanında yerleştirilmelerini istemişlerdir. Fakat bu
muhacirlerin yeni gelmiş olduklarından dolayı Kıbrıs tarafında yerleştirilmeleri
planlanmıştı. Bu muhacirin grubu 128 hanede 711 nüfustan ibarettir.
Söz konusu 128 hanenin iskânı için Bursa’da arazi bakılmış ve arazi varlığı
tespit edilerek muhacirlerin yerleştirilmesi planlanmıştır. Ayrıca söz konusu
muhacirlerin yeni mahallerinde, rençperlik için kullanılmalarının faydalı ve iyi işler
ortaya çıkaracağı düşünülmüştür. Böylece mevcut olan muhacirin kafilesinin süratle
yerleştirilme işinin başlanılması ve Bursa sancağında bunlar için yer bulunmadığı halde
bile ise Bursa sancağı yakınlarında bulunan Kütahya ve Karahisar-ı sahib sancaklarında
yerleştirilmelerinin uygun olduğu kararı alınmıştır. Adı geçen sancaklara ne kadar
muhacirin gönderileceği ve ne kadar ev inşa edilmesi gerektiği de Hüdavendigar
Vilayeti Valisi’nden gelecek cevaba göre planlanmıştır.390
Kırım’dan Ekim 1860 tarihinde İstanbul’a ulaşan muhacirlerin durumunu,
Sadaret’ten, Muhacirin Komisyonu reisine gönderilen tahrirattan öğrenilmektedir.
Vesikaya göre; Nogay muhacirlerini yerleştirmek için Bursa’da yeterli arazi bulunduğu
ve orada yerleştirilmelerinde sakınca olmadığı belirtilmektedir. Fakat bu yerleştirmenin
gerçekleşmediği durumda, Nogay muhacirlerinin Kıbrıs tarafına gönderilmeleri
hususunun gündeme geleceği zikredilmektedir. Devamında Bursa sancağına gönderilen
muhacirin sayısının 507 haneye ulaştığı ve bunların muhacirin kanunları gereğince
kaza, köy ve mahallelerde dağınık ve karışık şekilde yerleştirildiği bildirilmiştir.
Kırım muhacirlerinden Murad Efendi, Hoca Hacı Geldi ve Gazan Bey
cemaatinden oluşan bir muhacirin kafilesi 1861 tarihinde Bursa’ya yerleştirilmiştir
Gelen muhacirler 102 hanede 465 nüfustan ibarettiler. Bu muhacirlerin Bursa
389
390
BOA, A.MKT.NZD. Dosya no: 326, Gömlek no: 24. H. 1277 Ra 14 / M. 30 Eylül 1860.
BOA, A.MKT.NZD. Dosya no: 327, Gömlek no: 55. H. 1277 Ra 30. / M. 16 Ekim 1860.
68
sancağının sahil kesimlerindeki kasaba ve köylere dağınık olarak yerleştirildiği
anlaşılmaktadır.391
Bursa’ya sadece Kırım Tatarları değil Kazan Tatarları da yerleşmek üzere göç
etmişlerdir. Kazan ahalisinden Hacı Abdülkerim Efendi 1 hanede 7 nüfus olmak üzere
1862 yılında Bursa’ya göç etmiştir.392 Aynı şekilde 1874 tarihinde Kazanlı
muhacirlerden Abdülgafur Efendi Bursa’ya gelmiştir. Muhacirin idaresine gönderdiği
arzuhalde, 6 kişiden oluşan hanesi ve eşi ile birlikte Bursa’ya göç ettiğini
bildirmişlerdir. Ayrıca kendisinin yeni gelen muhacirlerden olmasına rağmen yardım
parası alamadığı anlaşılmaktadır.393
Bazı dönemlerde komşu vilayetlerin kazalarında arazi kalmaması nedeniyle
Bursa’ya Kırım muhaciri sevk edilmiştir. Bu amaçla, Karesi Vilayeti’nin Bandırma
kazasının Aydıncık, Gönen ve Manyas nahiyelerinde muhacir yerleştirilmek istenmiş
fakat yeterli arazi bulunamadığından muhacirlerin başka sancaklara gönderilmeleri
kararlaştırılmıştır. Bunun üzerine 1.300 hanelik muhacir kafilesinin 700 hanesi
Hüdavendigar Vilayeti’ne gönderilerek sefalet ve perişanlıktan kurtarılmıştır.394
Bursa’da Yukarıbaş isimli mahalleye Kırım muhaciri gelmiştir. Günümüzde bu
mahallenin nerede olduğu hakkında, mevcut kaynaklarda bilgi yoktur. Arşiv
vesikalarında, Yukarıbaş isimli bir mahallenin varlığı ve gelen Kırım muhacirinin bu
mahalleye yerleşmek istediği yönündeki beyanı vardır. Vesikaya göre; Kırım
muhacirlerinden Abdülganioğlu Cebbar, 1890-1891 senelerinde göç için Konya’ya
yönlendirilmiştir. Fakat bir süre sonra Konya’da geçimini idame ettiremeyecek duruma
gelmesinden dolayı Bursa’nın Yukarıbaş mahallesine gittiğini ve orada misafir olarak
yerleştiği görülmektedir. Kırımlı Abdülganioğlu Cebbar, Dâhiliye Nezareti’ne bir
dilekçe göndererek yerleştiği mahallede ikamet etmek istediğini ve bunun için ise
Konya’daki kaydının Bursa’ya alınmasını talep etmiştir.395
BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 469, Gömlek no: 63. H. 1277 L 22 / M. 3 Mayıs 1861.
BOA, BEOAYN.NNG.d. Defter no: 758. s. 123. H. 1279 R 24 / M. 19 Ekim 1862.
393
BOA, BEOAYN.d. Defter no: 882. s. 58. H. 1291 Ş.19 / M 1 Ekim 1874.
.
394
BOA, Y.PRK.UM. Dosya no: 6, Gömlek no: 60. H. 1301 R 5 / M. 3 Şubat 1884.
395
BOA, DH.MKT. Dosya no: 906, Gömlek no: 78. H. 1322 Ş 23 / M. 2 Kasım 1904; Hüdavendigar Vilayeti en çok
muhacir iskânı gerçekleştirilen yerlerin başında gelmektedir. 1885 yılında muhacir sayısı 18.919 hanede 81.253
nüfusu bulmuştur. 1874’te 838.494 Müslüman ve 191.750 gayrimüslim nüfusa sahip bulunan vilayet, toplamda
1.030.244 nüfusa sahiptir. 1877-1891 yılları arasında vilayete 189.028 muhacir İstanbul’dan sevk edilmiş ve böylece
toplamda 1890’lı yıllarda nüfus 1.626.869’a yükselmiştir. 1877-1891 tarihleri arasında İstanbul’dan Anadolu’ya sevk
edilen muhacirlerin sayısı 495.339 kişidir. Bu tarihler arasında Hüdavendigar Vilayeti’ne 162.028 muhacir sevk
edilmiştir. Bu vilayete bir de İstanbul’a uğramadan doğrudan göç edenler vardır ki bunların sayısı yaklaşık 70.000’i
bulmaktadır. Nedim İpek, A.g.e., s. 173-187.
Ayrıca 1891 yılında Hüdavendigar Vilayeti’ne gelen muhacir sayısı toplamda 151.787 idi. H.V.S.(H.13071308/M.1890-1891), s. 232. Vilayete sevk edilen muhacirlerin sancaklara dağılımı için bkz. Tablo-3.
391
392
69
Bursa Vilayeti’ne münferit göçler de olmuştur. 1905 yılında ailesiyle birlikte
Rusya’dan gelen Kırımlı Kurd Hüseyin, Bursa’ya göç etmiştir. Hariciye Nezareti,
Rusya’dan gelen muhacirinin yerleşmesinin mümkün olup olmadığını Dâhiliye
Nezareti’ne sormuş ve neticesinde Dâhiliye Nezareti, Kırımlı Kurd Hüseyin’in Bursa
Nüfus İdaresi’nce kaydının yapılmasına izin vermiştir.396
Münferit göçlerin bir diğeri Kırım muhacirlerinden Ahmedoğlu Seyyid
İbrahim’dir. 1902-1903 senelerinde İstanbul’da Orta Çeşme Caddesi’nde otuz sekiz
numaralı haneye kayıt edilen Seyyid İbrahim, bundan sonra habersizce Bursa’ya
gitmiştir. Nitekim Dâhiliye Nezareti, artık Bursa’da ikamet edecek olan Kırımlı Seyyid
İbrahim’in İstanbul’da olan nüfus kaydının Bursa’ya alınmasını Hüdavendigar Vilayeti
Nüfus Müdürlüğü’ne bildirmiş ve gereğinin yapılmasını istemiştir.397
Bursa’ya göç etmek için izin isteyen Kırımlı muhacirler de bulunmaktadır. 1908
yılında Kırım’ın Yalta şehrinin Karol köyünden Osmanoğlu Yunus, Bahçesaray’ın
Bağdere köyünden Mehmedoğlu Hasan ve Küteyseler köyünden Hasanoğlu Süleyman,
Bursa’ya gitmek istediklerini Osmanlı Devleti’ne bir dilekçe ile bildirmişlerdir.
Dilekçenin, Osmanlı Devleti’nde ilgili birimlere ulaşması sonrası Kırımlı muhacirlerin
araştırılması ve kabul edilip edilmemesinin buna göre karar verilmesi uygun
görülmüştür.398
Arşiv vesikalarından 1909 yılında Bursa’ya Dobruca bölgesinden399 muhacir
geldiğini ve bu muhacirlerin devletten yardım istedikleri görülmektedir. Gelen
muhacirler, kendilerine arazi verilmediğini ve ziraattan mahrum olarak kaldıklarını,
dolayısıyla yardıma muhtaç halde bırakıldıklarını dilekçe ile Meclis-i Mebusan’a
bildirmişlerdir.400
Kırım muhacirleri bazen doğrudan, bazen de daha önce yerleştirildikleri yerleri
beğenmeyerek Bursa’ya gelmişlerdir. 1898-1899 yıllarında Kırım ve Dağıstan’dan Rize
ve Trabzon şehirlerine gelen muhacir kafilesi 9 kişiden oluşmaktadır. Bu muhacirler
için Trabzon Vilayeti’nin, Muhacirin Komisyonu‘na gönderdiği yazıda,
içlerinden
BOA, DH.MKT. Dosya no: 940, Gömlek no: 9. H. 1323 M 14 / M. 21 Mart 1905.
BOA, DH.MKT. Dosya no: 1152, Gömlek no: 90. H. 1325 M 28 / M. 13 Mart 1907.
398
BOA, DH.MKT. Dosya no: 2689, Gömlek no: 8. H. 1326 Za 28 / M. 22 Aralık 1908.
399
Bursa çevresinde, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası Rusya’dan, Bulgaristan’dan ve Dobruca’dan
Anadolu’ya göç ederek kurulan birçok Çerkez ve Tatar köyleri vardır. Hüseyin Mevsim (hzl.), Bulgar Gözüyle Bursa,
Kitabevi Yayınları, İstanbul 2009, s. 76-77.
400
BOA, BEO, Dosya no: 3489, Gömlek no: 261603. H. 1327 M 18 / M. 9 Şubat 1909.
396
397
70
birinin Bursa’da akrabasının olması nedeniyle Bursa’ya, diğerlerinin de İstanbul yoluyla
uygun mahallere gönderilmesinin gerekli görüldüğü anlaşılmaktadır.401
Yine İdâre-i Mahsusa’nın Bahr-ı Cedid adlı vapuru ile 62 hanede 320 nüfus
Rumeli ve Kırım muhaciri 1901 senesinde Mudanya iskelesine sevk olunmuşlardır.
Bunlar muhtemelen Bursa ve Eskişehir taraflarına iskân edilmişlerdir.402 Fakat kesin
olarak yerleştirildikleri yer hakkında malumat bulunmamaktadır.
Vesikalardan anlaşıldığı üzere Bursa’ya gelen muhacirler çoğunlukla Kırım’dan
ve dolaylı olarak da Dobruca ve Kafkasya bölgesinden göç etmişlerdir. Nitekim
Bursa’ya göçün yoğun olduğu tarihlerde Kazan Tatarları da göç etmişlerdir. Kırım’dan
göçlerin İstanbul’a ve İstanbul üzerinden Bursa’ya doğru bir seyir izlediği
görülmektedir. Ekim 1860 tarihli vesikaya göre, ilgili tarihe kadar 507 hane Kırım Tatar
ve Nogay muhaciri, Bursa sancağının kaza ve köylerine iskân edilmiştir.403 Ayrıca göç
eden muhacir kafilelerinin hane ve nüfus ortalamalarını temel aldığımızda, hane başına
4-5 nüfus gibi bir muhacir sayısı düşmektedir.404 Dolayısıyla 507 hane toplamda 2.028
ila 2.535 arası nüfusa tekabül etmektedir.405
Bu tarihten sonra yaşanan göçler ya münferit ya da diğer muhacirlerle karışık
olarak gerçekleştiği için bu durum, net bir rakam verilmesini zorlaştırmaktadır. Yine de
arşiv belgelerine yansıyan rakamlarla bir hesaplama yapmak gerekirse, 1860-1908
yılları arasında toplam 1.591 hane Kırım muhaciri Bursa’ya sevk edilmiştir. 406 Bir
hanenin 4-5 nüfustan ibaret olduğu düşüncesinden hareket edilirse toplamda 6.364 ila
7.955 nüfus arası muhacirinin Bursa’ya göç ettiği anlaşılmaktadır.
Fakat bunların hangi mahale yerleştirildikleri ve ne kadarının Bursa’da kalıp
kalmadığı tam olarak bilinmemektedir. Çünkü Hüdavendigar Vilayeti olarak tespit
edilen iskân sahasının içine, vilayetin diğer liva ve kazaları da dâhildir. Öte yandan bu
hesaplamanın doğruluk payının düşük olma ihtimali de vardır. Mesela, 1860 yılında
BOA, DH.ŞFR. Dosya no: 250, Gömlek no: 115. H. 1318 Ca 4 / M. 30 Ağustos 1900.
BOA, Y.PRK.ZB. Gömlek no: 31, Gömlek no: 98. 1319 N 4 / M. 15 Aralık 1901.
403
BOA, A.MKT.NZD. Dosya no: 327, Gömlek no: 55. H. 1277 Ra 30. / M. 16 Ekim 1860.
404
Söz konusu rakam Bursa’ya 1860-1861 yıllarında göç etmiş olan, 109 hanede 580 nüfus, 114 hanede 454 nüfus, 6
hanede 25 nüfus, 171 hanede 697 nüfus, 102 hanede 465 nüfus ve 128 hanede 711 nüfus muhacirin, nüfus sayılarının
hane sayılarına bölünmesi ile hesaplanmıştır. Bir sonraki aşamada ise ortaya çıkan hane ortalamaları ( 5,3 + 3,9 + 4,1
+ 4 + 4,5 + 5,5 = 28,2 ÷ 6 = 4,7) toplanarak, çıkan sonuç hesaplamada kullanılan 6 rakamına bölünmüştür.
405
Arşiv belgelerinde yer alan hane ve nüfus toplamlarından yola çıkarsak, bu rakam 2.932 nüfus muhaciri
bulmaktadır.
406
Söz konusu rakam arşiv belgelerine yansıyan muhacir göçlerinin toplamı alınarak hesaplanmıştır. (300 + 114 + 6
+ 171 + 102 + 128 + 700 + 5 + 3 + 62 = 1591 ) Ayrıca bu hesaplamaya, belgelerde Rumeli muhacirleri ile karışık
olarak geldikleri belirtilen Tatarlar ve Rumeli Türkleri de dâhil edilmiştir.
401
402
71
İstanbul’dan sevk edilen 300 hanenin 407 yine aynı yıl Bursa’ya geldiği bilinen 120408 ve
171 hanenin409 toplamı olduğu düşünülürse mevcut hesaplama değişik bir hâl alacaktır.
4.1.2. BURSA MERKEZ İLÇELERİ.
4.1.2.1. NİLÜFER İLÇESİ
4.1.2.1.1. İhsaniye Mahallesi
Osmanlı döneminde köy olarak şekillenen İhsaniye, günümüzde Bursa merkeze
bağlı Nilüfer ilçesinde yer alan bir mahalledir. 1880’li yıllarda Rusçuk tarafından gelen
Tatar muhacirler 25 hanede 72 nüfus olmak üzere bu köyü kurmuşlardır.410 Bunun yanı
sıra Hüdavendigar salnamesinde köye iskân edilen hanenin 17 olduğu görülmektedir.411
İhsaniye köyü, Kurtuluş Savaşı sürecinde, işgalci Yunan kuvvetlerince tamamen
yakılmıştır. 1908 yılında 102 haneden oluşan köy, 1987 yılında mahalleye dönüşerek
idari değişikliğe uğramıştır. Öte yandan bugün mahalle olarak çok gelişmiş bir yerleşim
yeri haline gelen İhsaniye’de, nüfus olarak yerliler ve Bulgaristan muhacirleri
yaşamaktadır.412
4.1.2.2. OSMANGAZİ İLÇESİ
4.1.2.2.1. Alacahırka Mahallesi ( Paşa Mahallesi )
Günümüzde, Bursa merkeze bağlı Osmangazi ilçesinde bulunan Alacahırka
mahallesi, Bursa’nın en eski mahallelerinden biridir. Alacahırka semtinde yer alan
mahallenin diğer bir adı da Paşa mahallesidir. Hüdavendigar salnamelerinde ise mahalle
adı Alacahırka olarak zikredilmektedir.413
Alacahırka mahallesi, Bursa’nın güneyinde Uludağ’ın yamacında kurulmuştur.
Adının Bursa’nın fethi öncesi Buhara’dan gelen bir abdal tarafından verildiği
bilinmektedir.414 Mahallenin kayıtlardaki ilk varlığına, 1493 tarihli Bursa kadı
sicillerinde rastlanmaktadır.
Mahallenin 1521 yılında 47 hanelik nüfusunun, 1573
BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 420, Gömlek no: 30. H. 1277 M 25 / M. 13 Ağustos 1860.
BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 422, Gömlek no: 46. H. 1277 S 5 / M. 23 Ağustos 1860.
409
BOA, A.MKT.NZD. Dosya no: 326, Gömlek no: 24. H. 1277 Ra 14 / M. 30 Eylül 1860.
410
Raif Kaplanoğlu, Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e Bursa (1876-1926), s. 115.
411
H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 78.
412
Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, Bursa Ticaret Odası Kültür Yayınları, İstanbul 1996, s. 167.
413
H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 78.
414
Asıl adı ve yaşamı hakkında yeterli bilgi yoktur. Buhara’dan Bursa’ya göçmüş bir veli olduğuna inanılır. Sırtında
taşıdığı hırka dolayısıyla Alacahırkalı diye ün yaptığı söylenir. Günümüzde Alacahırka adıyla tanınan semtte oturmuş
ve ölümü sonrası burada bir bahçe içine gömülmüştür. Ayrıca adına bir mescit de yaptırılmıştır. Yılmaz Akkılıç
(hzl.), Bursa Ansiklopedisi, c. I, Bursa Kültür Sanat Yayınları, Bursa 2002, s. 79.
407
408
72
yılında 97 haneye çıktığı ve 1844 yılı defterlerinde ise 16 haneye kadar düşmüş olduğu
görülmektedir.415
Alacahırka mahallesine göç eden Tatar muhacirler, 1877-1878 Osmanlı-Rus
Savaşı sonrasında gelmişlerdir. 1880’li yıllarda sadece Rusçuk’tan 30 bin muhacir
Bursa’ya göç etmiştir.416 Muhtemelen gelen Tatar muhacirlerin, Kırım Savaşı sonrası
Rusçuk’a gittikleri ve ardından 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası da Bursa’ya
geldikleri anlaşılmaktadır. Mahalleye Bursa Valisi, Ahmet Vefik Paşa tarafından 15
hane Tatar muhacir iskân edildiği ve bunların 65 nüfustan ibaret oldukları kaynaklara
yansımıştır. 417
Dönemin Bursa Valisi Ahmed Vefik Paşa, muhacirlere pek sıcak
bakmadığından dolayı Uludağ’ın eteklerindeki Alacahırka ve Mollaarap gibi
mahallelere yerleştirmiştir. 418
Mahalleye iskân edilen diğer bir Tatar muhacir kafilesi, 1895 tarihli vesikada
bulunmaktadır.
Söz konusu arşiv vesikasında, Paşa mahallesine 130 haneden oluşan
Kırım muhacirinin yerleştirilmiş olduğu görülmektedir. Bu muhacirler Belediye meclis
üyesi Ahmed Efendi’yle bir takım sıkıntılar yaşamış ve bunu dilekçe ile hükümete
bildirmişlerdir. Mahalle imam ve muhtarının gönderdiği dilekçeye göre, Sultan Osman
Han Hazretleri hayratından olan ve 10 seneden beri ihtiyaçlarına tahsis edilmiş suyun
mecrası değiştirilmeye çalışılmış olduğundan, Paşa mahallesi imam ve muhtarının
gönderdiği dilekçe ile sorun hükümete iletilmiştir. Muhacirler hükümetten, sorunun
mahalle
halkının
ihtiyaç
içinde
bırakılmadan
çözülmesi
yönünde
talepte
bulunmuşlardır.419
Muhacirler Alacahırka mahallesine 1905 yılında bir de cami inşa etmişlerdir.
Burada Alacahırka ve Pınarpaşı mezarlığına geçtikten sonra bir köprü vardır. Buraya
muhtemelen 1900’lü yılların başında 70-80 hane Kırım Tatar muhacir nüfusu
yerleştirilmiştir. Bu yerleştirilenlerin büyük bir çoğunluğunun Kırım’ın Akmescit ve
Karasubazar arasındaki yerleşim yerlerinden göç ettikleri tahmin edilmektedir. Çünkü
eskiden birkaç tane aileyle yapılan görüşmede, söz konusu yerlerden geldikleri
Raif Kaplanoğlu, 1844 Yılı Temettüat Defterlerine Göre Değişim Sürecinde Bursa’nın Ekonomik ve Sosyal Yapısı,
Nilüfer Alkılıç Kütüphanesi Yayınları, Bursa 2011, s. 30.
416
Raif Kaplanoğlu, Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e Bursa (1876-1926), s. 115; Mahallenin Tatar muhacir torunlarıyla
yapılan görüşmede, Alacahırka’ya 1860 yılında Tatar muhacir göçünün gerçekleştiği ortaya çıkmaktadır. Reşat
Bozkurt’un dedesi Hafız Osman’ın babası Hüseyin Balatlı, mahalleye göç eden ilk Kırım muhacirlerinden biridir.
Reşat Bozkurt, -Alacahırka Mahallesi Sakinlerinden- “Alacahırka Mahallesinde Kırım Tatar Muhacirler” konulu
görüşme, Bursa: 18 Aralık 2013.
417
H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 78.
418
Cengiz Kırgız, - Bursa Kırım Türkleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi- “Bursa’da Yaşayan Kırım Tatar
Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 18 Aralık 2013.
419
BOA, BEO. Dosya no: 569, Gömlek no: 42632. H. 1312 Ş 16 / M. 12 Şubat 1895.
415
73
anlaşılmıştır. Yine bazı aileler o zamanki lakaplarını hatırlamaktadırlar. Mesela
“Tomalaklar” denilen bir aile vardır. Tomalaklar genelde Kırımın Akmescit ve
civarında bulunan bir ailedir.420
Öte yandan eski adı Alacahırkalu olan mahallede421 günümüzde Boşnak ve
Arnavut muhacirlerle Bozkurt ve Kırgız soyadlarını taşıyan Kırım Tatarları
yaşamaktadır.422
4.1.2.2.2. Hızırlık Mahallesi
Hızırlık mahallesine iskân edilen Tatarların, Alacahırka mahallesinde olduğu
gibi, 93 Harbi sonrası göç ettikleri kuvvetle muhtemeldir. Kaynaklarda Hıdırlık,
Hızırlık, Köstence isimleriyle zikredilmektedir. XVI. yüzyılda 22 haneden oluşan
mahallenin adına, 1573 senesinden önceki kayıtlarda rastlanmamaktadır. Mahalleye
adını veren Osmanlı padişahlarından I. Murat’ın kızı Nilüfer Hatun’dur. Mahallede
Nilüfer Hatun’un, adını taşıyan bir de mescidi vardır.423 Bu mahalleye 1882 yılında 97
hanede 361 nüfus Kırım Tatarı yerleştirilmiştir. 424
Bursa’ya
gelen
bu
göçmenlerin,
Ahmet
Vefik
Rumeli muhacirleri adı altında
Paşa
tarafından
Hızırlık’a
yerleştirildikleri bilinmektedir.425
Mahalleye Tatar muhacirlerinin iskân edildikleri arşiv vesikalarından da
anlaşılmaktadır. 1908 tarihli arşiv belgesine göre; Kırımlı Mustafaoğlu Süleyman’ın
Kırım’ın Bahçesaray şehrinin Otar köyünden olduğu ve 1902 yılında İstanbul’a geldiği
belirtilmiştir. İstanbul’da pasaportunu oradaki komisyona terk ettiğini açıklayan Kırımlı
Süleyman, bu tarihlerde Hızırlık mahallesine yerleşmiştir. Fakat bir müddet sonra
Dâhiliye Nezareti, Kırımlı Süleyman’ın mahalledeki kaydına rastlayamadığından,
Hüdavendigar Vilayeti’nden bunun açıklanmasını talep etmiştir. Hüdavendigar Vilayeti
ise bu konuda; Kırımlı Süleyman’ın 1903 yılı Ramazan Bayramı’nın üçüncü günü 300
muhacir ile yerleştirilmek üzere Konya’ya sevk olunduklarını bildirmiştir. 426 Ayrıca
İsmail Adnan Süyen, -Bursa Kırım Türkleri Dernek Başkanı- “Bursa’da Yaşayan Kırım Tatar Muhacirler” konulu
görüşme, Bursa: 17 Aralık 2013.
421
Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 63.
422
Reşat Bozkurt, A.g.g.
423
Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 160.
424
H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 78.
425
Raif Kaplanoğlu, Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e Bursa (1876-1926), s. 115.
426
Kırımlı muhacirlerin asıl Konya’ya gelişleri 1903 senesinde başlamıştır. Çarlık Rusyası’nın, Çin’deki Boxer
ayaklanmasını bahane ederek Mançurya’yı işgal etmesi 1904 yılında Rus-Japon Savaşı’na yol açmıştır. Savaş
nedeniyle Uzakdoğu’ya gönderilen Kırım Türkleri, epeyce zayiat vermiş ve bu durum Kırım’da tedirginliğe yol
açmıştır. Yukarıdaki sebeplerden dolayı 1903 yılının Mart ayından itibaren Kırım’ın Sivastopol iskelesinden kafileler
halinde Rus vapurlarına binen Kırımlı muhacirler, İstanbul’a gelmişlerdir. Bu muhacirlerden birinin de Hızırlık
mahallesinde kaydı bulunamayan Mustafaoğlu Süleyman olduğu ortaya çıkmaktadır. En nihayetinde içlerinde Kırımlı
420
74
Kırımlı Süleyman’a üç kişilik bir evrak verildiği ve onun bu evrakı kaybettiğini de
beyan etmiştir.427
4.1.2.2.3. Mecidiye Mahallesi
1950 yılına kadar yerleşim yeri olarak kullanılan Mecidiye mahallesine ilk Tatar
muhacir göçü 1880’li yıllarda gerçekleşmiştir.428
Bursa Valisi Ahmet Vefik Paşa
tarafından Mecidiye’ye iskân edilen bu muhacirler 100 hanede 443 nüfustan
oluşmaktadırlar.429
Bursa Kırım Türkleri dernek başkanının yaptığı araştırmalara göre, Mecidiye
mahallesi,
93 Harbi’nden sonra Kırım’dan Köstence’ye ve Köstence civarındaki
Mecidiye kasabasından, Bursa’ya göç eden Tatar muhacirlerce kurulmuştur. Bu
mahalleye gelenlerin büyük bir çoğunluğu bugün Romanya sınırları içerisinde kalan
Mecidiye şehrinden göç etmişlerdir. Ve mahalleye o isme ithafen Mecidiye ismi
verilmiştir. Bunun yanı sıra 80-90 haneye yakın, Kırım Tatarı mahalleye
yerleştirilmiştir.
Görüldüğü gibi Mecidiye mahallesindeki Tatar muhacirlerin Rumeli kökenli
oldukları anlaşılmaktadır.
Öte yandan Bursa’da, Mecidiye adlı yerleşim yerlerine
birçok yerde rastlamak mümkündür. Bu köyün yer aldığı ilçeler; İznik, Yenişehir,
Karacabey ve Gemlik olarak sıralanmaktadır. İznik’teki Mecidiye köyü 1880’li yıllarda
göç eden Rumeli muhacirleri, Yenişehir’deki Mecidiye köyü ise yine aynı yıllarda göç
etmiş olan Bulgaristan muhacirlerince kurulmuştur.430 Galiba sayılanların hepsi padişah
arazileri olarak muhacirlere tahsis edilmiştir.
Çalışmanın asıl konusu olan Bursa
merkeze bağlı Osmangazi ilçesinde kurulmuş Mecidiye mahallesidir. Pınarbaşı’nın üst
tarafında Kuzgunluk’ta bulunan mahalle, günümüzde Akçakoca adını almıştır. 431
4.1.2.3. YILDIRIM İLÇESİ
4.1.2.3.1. Mollaarap Mahallesi
Mollaarap mahallesinde yaşayan Tatar muhacirler, 1880’li yıllarda göç etmiş ve
Ahmet Vefik Paşa valiliği zamanında Uludağ’ın eteğindeki bu mahalleye iskân
edilmişlerdir. Kaynaklarda 103 hanede 414 nüfus olarak mahalleye yerleştirildikleri
Süleyman ve ailesinin bulunduğu İstanbul’daki muhacirler, 1903 senesinde Eskişehir, Adana ve Konya’ya iskân
edilmek üzere gönderilmişlerdir. Mehmet Yılmaz, A.g.t., s. 121-122.
427
BOA, DH.MKT. Dosya no: 2622, Gömlek no: 87. H. 1326 N 8 / M. 4 Ekim 1908.
428
Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 218.
429
H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 78.
430
H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 81-83; H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 281.
431
Raif Kaplanoğlu, Aynı yer.
75
görülen bu muhacirlerin 432 aslen Kırım Savaşı sonrası Rumeli tarafına göç eden
muhacirler arasından oldukları anlaşılmaktadır. Fakat Rumeli topraklarının 18771878’de elden çıkması üzerine Bursa’ya göç etmek zorunda kalmışlardır. Mollaarap
mahallesinde iskân edilen bu muhacirlerden 35 hanesinin 1905 yılında Balıkesir’in
Bandırma ilçesine bağlı Kayacak köyüne gittikleri anlaşılmaktadır. 433
Osmanlı Devleti döneminde Bursa merkeze bağlı bir mahalle olan Mollaarap,
günümüzde Yıldırım ilçesine bağlı bir yerleşim yeridir. Mahalleye adını veren mescidi
Mevlana Mehmed Bin Ömer Bin Hamza 434 yaptırmıştır.435 Diğer bir kaynakta ise
mescidin 1331 yılında Molla Arap tarafından yaptırıldığı belirtilmektedir. 436 Mollaarap
cami etrafındaki evler 1722’ye kadar mamur iken bu tarihten sonra cami etrafındaki
evler harap olmuş ve ahalisi dağılıp arazileri bağ bahçe haline gelmiştir.437
Cumhuriyet döneminde adı Balabancık olarak değiştirilen mahalle, 1950’li
yıllarda aynı adını tekrar almıştır. Günümüzde de Mollaarap adıyla varlığını
sürdürmekte olan mahallede hâlâ Kırım Türkleri yaşamaktadır.438 Öte yandan
mahalleye Konya’daki Kırımlılardan da katılımlar olmuştur.439 Bugün mahallede Tatar
muhacirlerle birlikte Boşnaklar da yaşamlarını sürdürmektedirler.
4.1.2.3.2. Namazgâh Mahallesi
Kadı sicilleri ve tahrirat defterlerinde Musalla adıyla zikredilen Namazgâh
mahallesine ilk Tatar muhacirler 1886 yılından önce, 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi
sonrası gelmişlerdir.440 Ne yazık ki bu görüşü destekleyecek arşiv belgesi mevcut
değildir. Arşiv kayıtları, gelenlerin, Rumeli muhacirleri adı altında kayıt altına
alındıkları görüşünü desteklemektedir. Bu bakımdan mahalleye yapılan Tatar göçüne ait
bilgiler, 1886 tarihli vilayet salnamesinden yola çıkılarak verilmektedir. Netice olarak
432
H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 78.
Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 199.
434
Asıl adı Mehmed olan Molla Arap’ın babası Hamzaoğlu Ömer’dir. Soyu Maveraünnehir’in meşhur âlimlerinden
Mevlana Seyyid Cürcani ve Sadeddin Taftazani’ye dayanmaktadır. Dedesinin Antakya’ya gittiği dönemde burada
Molla Arap denilen yerde dünyaya gelmiştir. Molla Arap, ilim tahsili için Hısn-ı keyf ve Diyarbakır’da bir müddet
bulunup Tebriz’e gitti. Ardından Halep’te bir müddet vaizlik ve müftülük yaptıktan sonra Mısır ve Kudüs’e geçerek
burada birçok âlimlerle görüşüp Bursa’ya gelmiştir. Bursa’da kendi adına cami yapıldığı ve kendi ismiyle anılan
mahallede 1531 yılında vefat ettiği anlaşılmaktadır. Kamil Kepecioğlu, Bursa Kütüğü, c. III, Uludağ Yayınları, Bursa
2009, s. 200.
435
Kamil Kepecioğlu, A.g.e., s. 200.
436
Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 223.
437
Kamil Kepecioğlu, A.g.e., s. 201.
438
Raif Kaplanoğlu, Aynı yer.
439
Nihat Tura, ”Bursa’da Kırımlılar”, Kalgay Dergisi, S. VIII, (1997), s. 8.
440
Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 228.
433
76
Bursa Valisi Ahmed Vefik Paşa döneminde Namazgâh mahallesine 60 hanede 255
nüfus Tatar muhacir iskân edilmiştir.441
Namazgâh mahallesi Bursa’nın eski yerleşim yerlerinden biridir. Umur Bey,
Kurdoğlu, Yeşil ve Hocataşkın mahalleleri arasındadır. Mahalle, adını Timurtaş
Paşa’nın oğlu Umur Bey’in yaptırdığı Namazgâh’tan almıştır. 1487 yılında 42 hane
bulunan mahallede 1521 yılında 72 hane yaşamıştır.442
XVI. yüzyıldan itibaren
yerleşim yeri olarak kullanılan mahallenin diğer bir adı da Musalla’dır. 1844 temettüat
defterlerine göre köyde, 46443 hanenin 19’unu Ermeniler oluşturmuştur.444
Cumhuriyet döneminde mahallenin adı Namazlık olarak değiştirilmiş ise de bir
süre sonra yeniden Namazgâh adını almıştır. Mahalle, Mesudmakramavi Mescidi,
Selami Tekkesi ve Babazakir Mescidi gibi tarihi yapılara da ev sahipliği yapmaktadır.
Günümüzde Yıldırım ilçesi sınırları dâhilinde yer alan mahallede, ekseriyetle eski
Bursa’lılar ve Doğu Anadolu’dan gelen göçmenler yaşamaktadır. 445
4.1.2.3.3. Şeyh Şibli Mahallesi
Osmanlı döneminde Bursa sancağına bağlı bir mahalle olan Şeyh Şibli’de
yerleştirilmiş, erkek ve kadın toplam 12 kişiden oluşan Kırım muhaciri mevcuttur. Bu
muhacirlere, Bursa’ya gelmelerinden yerleşmelerine kadar üç sene geçmesine rağmen
nüfus cüzdanı verilmemiştir. Arşiv belgesinin düzenlenme tarihinin de 1889 olması
Kırım muhacirlerinin Şeyh Bibli mahallesine 1886 yılında göç etmiş olduklarını ortaya
çıkarmıştır.446
Günümüzde Yıldırım ilçesi sınırları dâhilinde kalan bu mahalle İbni Şible,
Şiblizade ve Şiblioğlu gibi adlarla da anılmıştır. XV. yüzyılda 50 haneye sahip bulunan
mahallenin adını, 1457 yılında Şiblizade Mahmud Çelebi oğlu Bayezid Çelebi’nin
yaptırdığı mescitten almış olduğu belirtilmiştir. 447 1844 yılı defterlerinde ise mahallenin
32 haneye sahip olduğu anlaşılmaktadır. 448
441
H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 78.
Raif Kaplanoğlu, A.g.e., s. 225.
443
Raif Kaplanoğlu, 1844 Yılı Temettüat Defterlerine Göre Değişim Sürecinde Bursa’nın Ekonomik ve Sosyal Yapısı,
s. 33.
444
Raif Kaplanoğlu, A.g.e., s. 201.
445
Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 229.
446
BOA, DH.MKT. Dosya no: 1625, Gömlek no: 119. H. 1306 L 4 / M. 3 Haziran 1889.
447
Raif Kaplanoğlu, A.g.e., s. 260.
448
Raif Kaplanoğlu, 1844 Yılı Temettüat Defterlerine Göre Değişim Sürecinde Bursa’nın Ekonomik ve Sosyal Yapısı,
s. 34.
442
77
4.1.2.3.4. Yeni Mahalle
Bursa’nın Yıldırım ilçesinde bulunan Yeni Mahalle, Kırım Türklerinin en yoğun
yaşadığı yerlerden biridir. Mahallenin Tatar muhacir torunlarından edinilen bilgilere
göre mahalleye ilk gelen Kırım Tatar muhacirler, Abdülmecit döneminde (1839-1861)
göç etmişlerdir. İlk başta Romanya’dan, Babadağlılar gelmiş iken, Kırım Savaşı sonrası
askerle beraber yeni muhacirler de Bursa’ya gelmiş ve Abdülmecit döneminde mahalle
imar edilmiştir. Devlet, Çobanbey vakfı adına Yeni mahalleye evler inşa etmiştir.449
Mahalleye bir diğer Kırım Tatar muhacir göçü, 93 Harbi sonrası yaşanmıştır.450
Bu dönemde gelen muhacirler, mahallede iskân edilecek arazinin kalmaması üzerine
sıkıntı yaşamışlardır. Bir süre Yeniyer mezarlığı denilen yerde yaşayan Tatar
muhacirler, daha sonra kendilerine burayı yerleşme sahası yapmışlardır. Öte yandan
mahalleye sadece Kırım’dan değil, 1901-1902 yıllarında Dobruca bölgesinin Köstence
şehrinden de Tatar muhacir göçü yaşanmıştır. 451 1960’lı yıllarda mezarlık sahasının
imara açılmasıyla Yeni mahalle adını alan yerde, günümüzde Bircan, Aktay, Karatay,
Tataroğlu, Özenbaş, Özikiz, Şakru, Kırımlı ve Kırımtay soyadlarını taşıyan Tatar
muhacirler yaşamaktadır.452
4.1.2.3.5. Vefikiye Mahallesi
Bursa merkeze bağlı Yıldırım ilçesinde bulunan Vefikiye mahallesine Kırım’dan
göçler 1886 yılında başlamış ve bu göçler daha sonra da devam etmiştir. 453 Dağ
eteğinde yer alan mahalle, Tatar muhacirler tarafından kurulmuş ve buraya 84 hanede
325 nüfus muhacir iskân edilmiştir.454 Dönemin valisi Ahmet Vefik Paşa455 tarafından
Emin Güzelsözlü, -Yeni Mahalle Cami Dernek Başkanı- “Yeni Mahallede Kırım Tatar Muhacirler” konulu
görüşme, Bursa: 18 Aralık 2013.
450
Raif Kaplanoğlu, Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e Bursa (1876-1926), s. 115.
451
Göner Şakru, - Yeni Mahalle Sakinlerinden- “Yeni Mahalle’de Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa:
18 Aralık 2013.
452
Ömer Bircan, -Yeni Mahalle Sakinlerinden- “Yeni Mahalle’de Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa:
17 Aralık 2013.
453
Nihat Tura, Aynı yer.
454
H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 78.
455
Ahmet Vefik Paşa 1818 yılında İstanbul’da doğdu. Dede ve babası Osmanlı Devleti’nde tercümanlık görevlerinde
bulunan Ahmet Vefik, ilk eğitiminden sonra Mühendishane-i Berri-i Hümayuna girdi. Burayı bitiremeden 1844
yılında Paris’e giderek eğitimine burada devam etti. Fransa’da mükemmel Fransızcasının yanında Grekçe ve Latince
öğrenerek 1837 yılında İstanbul’da Tercüme Odası’nda memur olarak işe başladı. Osmanlı Devleti’nin çeşitli
makamlarında önemli görevler ifa eden Ahmet Vefik, siyasi hayatının yanında edebi ve sanatsal yaşamı bakımından
da önemli bir şahsiyettir. Verdiği eserler arasında ilk sözlük çalışmaları, salnameler ve Türklük araştırmaları, onu
diğer bürokratlardan farklı kılan özelliklerdendir.
Yusuf Kamil Paşa Sadrazamlığı döneminde, Osmanlı’da yolsuzlukları teftiş etmek ve gidermek amacıyla Anadolu
Sağ Kol Müfettişliğine tayin edildi. 1863’te İstanbul’dan ayrılan Ahmet Vefik, ilk olarak depremlerle harap bir hal
almış olan Bursa’nın imarı için faaliyetlere girişti. Bursa’yı ayağa kaldırmayı izzet-i nefis meselesi edinen Ahmet
Vefik, şehirde ihmal edilmiş olan yol, su, hastane, bataklık, eşkıyalık sorunu, tarihi eser ve abidelerin tamiri gibi
problemlere çözüm getirerek Bursa’yı ihyâ etti. Geniş çaplı imar faaliyetleri yanında idari bozuklukları ve çeşitli
yolsuzluklara da el koyan Ahmet Vefik, menfaati bozulan bir takım çevrelerin kışkırtmasıyla 1865’te emeklilik adı
449
78
kurulan mahalleye, paşanın adına izafeten Vefikiye denilmiştir. 1905 yıllarında
muhacirler buraya bir de cami inşa etmişlerdir. Ancak bugün Vefikiye mahallesinde
diğer mahallelerde olduğu gibi pek fazla kurucu ahali olan Tatarlar kalmamıştır. Bugün
sayısı az olan hanelerde kimlik ve kültürel bilinç yoktur.456 Günümüzde mahalle
Vefikpaşa olarak hâlâ varlığını sürdürmektedir. 457
4.1.2.4. İNEGÖL İLÇESİ
4.1.2.4.1. Eskiköy
Bursa’nın doğusunda bulunan İnegöl ilçesine bağlı bir yerleşim birimi olan
Eskiköy’e Kırım Tatarları 1880’li yıllarda göç etmişlerdir. 458 Köyün XIX. yüzyılda
Bursa Vilayeti’nin Ertuğrul sancağına bağlı olduğu ve 1926’da Bursa iline bağlandığı
anlaşılmaktadır. 1908 yılı salnamesine göre köyde 44 hane varken,459 1927 yılında 174,
1990 yılında 118 ve 2006 yılında 70 nüfus460 yaşamıştır. 1996 tarihinde köyde
Yörükler, Bulgaristan ve Tatar muhacirleri yaşam sürmüştür.461
Köydeki Kırım Tatar muhacir varlığına dair bilgilere dolaylı yoldan
ulaşılabilirken, 2006 yılında Eskiköy dâhilinde 1 hane Kırım Tatarı yaşamakta olduğu
tespit edilmiştir. Ayrıca köyün diğer nüfusunu 8 hane Rumeli ve 3 hane olan Yörükler
oluşturmaktadır. Köydeki Rumeli muhacirleri 93 Harbi sonrası iskân edilmişlerdir. 462
Rumeli tarafından gelen muhacirler Dobruca bölgesinden çıkıp Bursa’ya göç
etmişlerdir. Nitekim Dobruca, 1853-1856 Kırım Savaşı sonrası Kırım Tatar ve
Nogaylarının çok yoğun iskân edildiği bir bölgedir. Kırım Tatarları Dobruca’da
Mecidiye adlı bir kasaba dahi oluşturmuşlardır.
463
Buradan da anlaşılıyor ki
Rumeli’den gelen muhacirler Kırım Tatar kimliğindendir. Fakat içlerinden sadece 1
altında azledildi. Ömrü boyunca Osmanlı Devleti’nde gelinebilecek en yüksek makamlarda bulunan Ahmet Vefik,
1891 yılında Rumeli Hisarı’nda vefat etti. Ömer Faruk Akün, ”Ahmed Vefik Paşa”, DİA, c. II, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları, İstanbul 1999, s. 143-157.
456
İ. Adnan Süyen, A.g.g.
457
Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 273.
458
Nihat Tura, Aynı yer.
459
H.V.S.(H.1325-M.1909), s. 130.
460
Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 222.
461
Raif Kaplanoğlu, A.g.e., s. 132.
462
Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 222.
463
Mecidiye kentinin 1856 yılında yayınlanan bir imparatorluk fermanıyla resmen kurulması, Osmanlı Devleti
tarihinde o güne kadar alışılmamış bir olay idi. Bu şehir, Osmanlı iskân ve şehircilik anlayışının ilginç ve önemli
örneklerinden birini bizlere göstermektedir. Şehir, kuzeyde ve batıda Tuna nehriyle; doğuda Karadeniz’le ve güneyde
Lom ve Pravadi ırmaklarıyla sınırlanan bir bölge olan Dobruca’nın merkezinde kurulmuş bir yerleşim birimiydi.
1878 yılında Berlin Antlaşması’nın imzalanmasıyla Dobruca bölgesi Osmanlı Devleti’nin elinden çıkarak Romanya
Krallığı’na bağlanmıştır. Şehir, Mecidiye adını Osmanlı Devleti’nin 1839’dan 1861 yılına kadar padişahı olan
Abdülmecit’e izafeten almıştı. Günümüzde şehrin adı Romen fonetiğine uygun olarak Medgidia olarak yazılmaktadır.
Kemal H. Karpat, Osmanlı’dan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler, s. 119.
79
hanesi kendi kimliğinin farkında idi. Okumuş sülalesinin teşkil ettiği bu bir hanenin
dedeleri, Dobruca’nın Mecidiye kasabasından göç etmişlerdir.464
4.1.2.4.2. Olukman Köyü
İnegöl ilçesinin merkezine bağlı bir yerleşim birimi olan Olukman köyü
hakkında pek fazla bilgi yoktur. Sadece bir kaynakta Tatar muhacir olduğu bilgisine yer
verilmiştir. Salname kayıtlarına göre, 1886 yılında köyde 41 hanede 185 nüfus Rumeli
muhaciri varken465 1909 yılında bu sayının 79 haneye çıkmış olduğu görülmektedir.466
Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 222.
H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 84-85.
466
H.V.S.(H.1325-M.1909), s. 145. Bu salnamede köyün adı Olukhan olarak zikredilmiştir.
464
465
80
4.1.3. KARACABEY (MİHALİÇ) İLÇESİ467
4.1.3.1. İSKÂN YERİ BİLİNMEYEN MUHACİRLER
Bursa’da hangi mahale yerleştirildiği tespit edilemeyen muhacirler olduğu gibi
aynı şekilde Mihaliç kazasında da bu tür muhacir nüfusu mevcuttur. Bunlardan ilkine
1860 yılında rastlanmıştır. Öyle ki; Ocak 1860 yılında Nogay muhacirlerinden oluşan 5
kişilik bir aile, Mihaliç kazasına yerleşmek arzusuyla göç etmiştir. Vesikanın
devamında Sadaret makamı, gelen muhacirlerin hemşerileri gibi yerleştirilmelerini ve
ihtiyaçları olan yardımın yapılması için kolaylık gösterilmesini Bursa Valisi’ne
bildirmiştir.468
Aynı yıl Mihaliç kazasına 40 hanede 217 nüfustan oluşan Kırımlı muhacirin
kafilesi göç etmiştir. Bu kafilenin yerleştirilmesinde ise, kazanın zaptiye memuru Cavit
Bey görevli idi. 469
İskân yeri tam olarak bilinmeyen diğer bir göçe, 1861 tarihinde Hüdavendigar
Mutasarrıfı’na gönderilen tahriratta rastlanılmaktadır. Vesikaya göre; Bursa civarında
misafir olarak iskân ettirilmiş 100 hane Kırım muhacirlerinin, söz konusu yerde elverişli
arazi bulunamaması nedeniyle Mihaliç ve Kirmasti nahiyelerinde bulunan çiftliklerde
ve meralarda iskânlarının yapılması bildirilmiştir. 470
Bir başka göç, 1863 yılında gerçekleşmiştir. Bu yıl, Tevfik Efendi’yle beraber
51 hane Kırım ve 31 hane Çerkes muhaciri Kirmasti ve Mihaliç nahiyelerinde iskân
edilmişlerdir. 471
Mihaliç kazası, Kazan muhacirlerine de ev sahipliği yapmıştır. Bunlardan bir
grup 1866 yılının Kasım ayında gelmiştir. Kazanlı muhacir Mehmed Alim ve Şerif Han,
9 kişiden oluşan ailesiyle Mihaliç kazasında yerleşmiş olan hemşerilerinin yanında
Mihaliç, Karacabey ilçesinin eski adıdır. Anlamı” Mikhail Yurdu” demektir. Bölgeye Bizans döneminde Rum
ailesi hâkimdi. Bursanın fethi ile birlikte bu bölgeye Türkler yerleşmiştir. Osmanlı hâkimiyetinde Mihaliç adını
devam ettiren Mihaliç kazası, adını Orhan Beyin komutanlarından Mihal Bey yahut bu yöreye egemen olan Mihalice
adlı birinden aldığı söylenmektedir. Fakat Orhan Bey’in bu yerin yönetimini Mihal Beye değil Karaca Ali’ye
vermiştir. Nitekim bu kişinin adına izafeten de kazaya 1910 yılında Karacabey denilmiştir. Daha fazla bilgi için bkz.
Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 182. Osmanlı döneminde Karacabey’de bulunan padişah
çiftlikleri cumhuriyet döneminde Karacabey Harası adını almıştır. Yüzyıllar boyunca Osmanlı sarayının et ve diğer
gıda maddelerini temin etmiş olan Mihaliç, XIX. yüzyılda Hüdavendigar Vilayeti’nin Bursa sancağına bağlı bir kaza
merkezi olmuştur. Daha fazla bilgi için bkz. Mesut Haluk Kosifoğlu, Geçmişten Günümüze Bursa Tarihi, Zikir
Yayınları, Bursa 2000, s. 261.
468
BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 389, Gömlek no: 66. H. 1276 C 16 / M. 10 Ocak 1860.
469
BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 197, Gömlek no: 6. H. 1277 Ra 19 / M. 5 Ekim 1860.
470
BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 219, Gömlek no: 37. H. 1277 Za 6 / M. 16 Mayıs 1861.
471
BOA, BEOAYN.NNG.d. Defter no: 758. s. 51. H. 1280 S 26. / M. 12 Ağustos 1863.
467
81
iskân edilmek istemişlerdir. Netice olarak, muhacirlerin göç etmelerine izin verilerek
talimat hükümlerine göre iskân edilmeleri kararlaştırılmıştır.472
Mevcut bilgilere göre toplam 193 hane Kırım muhacirinin Mihaliç kazasının
hangi mahallinde yerleştirildiği bilinmemektedir. Bu muhacirlerin bir köyde
yerleştirilmiş olduğu açıktır. Nitekim bu probleme çözüm olarak, köylere yerleştirilen
hane-nüfus sayısı ve iskân yeri bilinmeyen muhacirler karşılaştırılarak açıklama
getirilmeye çalışılmıştır.
4.1.3.2. Akhisar Köyü
Mihaliç kazasına bağlı köydeki Kırım muhacir varlığına 1867 yılında
rastlanmaktadır.
Kadı sicillerinde Karaköy adını taşıyan bu köy, Umur Beyin,
Akçardak mahallesindeki mescidinin vakıf köyü olarak belirtilmiştir. 1844 yılı
defterlerinde köyün 7 haneye sahip olduğu anlaşılmaktadır. 473 1890 yılı kayıtlarında
köyün 40 hane 173 nüfustan oluşan Rumeli muhacir köyü olduğu belirtilmektedir.
Ayrıca 1898 ve 1909 yıllarında köyde, 57 hanede 284 nüfus yaşamıştır.474
Söz konusu köyde Kırım muhacirlerinden Haccü’l-ekber İbni Hacı Hüseyin,
Molla Ahmed Bin Hacı Hüseyin Molla, Ekiz Ali Bin Hacı Kenan, Temur Bey ve kız
kardeşi Beyhan binun-ı Çırazade’ye arazi tahsis edilmiştir. Kiralık ve karşılıksız olarak
verilen arazilerin Mihrişah Valide Sultan Vakfı’na ait sahipsiz yerler olduğu
görülmektedir. (H. 1284 C 5 / M. 4 Ekim 1867).475
4.1.3.3. Bey Köyü
Mihaliç kazasında yer alan Bey köyüne 476 iskân edilen Tatar-Nogay
muhacirlerin ilki, 1872 tarihinden önce Bursa’ya göç etmişlerdir. Ayrıca Bey köyündeki
Nogaylara, devlet tarafından arazi ve ev tahsis edildiği vesikalardan anlaşılmaktadır.
Fakat Kobal köyü gayrimüslimleri tarafından, Bey köyündeki Nogay tarlaları telef
edilerek, haneleri de yıkılmıştır. Bu durum üzerine muhacirlerin önde gelenlerinden
Nevruz Bey, bir arzuhalle olayı hükümete bildirmiştir. Hükümet olay hakkında
BOA, BEOAYN.d. Defter no: 878. s. 15. H. 1283 B 20 / M. 28 Kasım 1866.
Raif Kaplanoğlu, 1844 Yılı Temettüat Defterlerine Göre Değişim Sürecinde Bursa’nın Ekonomik ve Sosyal Yapısı,
s. 169.
474
H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 286; H.V.S.(H.1325-M.1909), s. 135; Turgut Koyunluoğlu’nun eserindeki Bursa
haritasına göre; Karacabey ilçesinin batısında Hacı Balat köyü ile İsmetpaşa köyü arasında kalır. A. M. Turgut
Koyunluoğlu, İznik ve Bursa Tarihi, Bursa Vilayet Matbaası, Bursa 1935.
475
Kırım muhacirlerine verilen araziler için bkz. Tablo 4.1.
476
1844 yılı defterlerinde köyün 24 haneye sahip olduğu anlaşılmaktadır. Raif Kaplanoğlu, 1844 Yılı Temettüat
Defterlerine Göre Değişim Sürecinde Bursa’nın Ekonomik ve Sosyal Yapısı, s. 169.
472
473
82
inceleme yapılmasını uygun bulmuş ve incelemenin neticesi olarak muhacirlerin
zararlarının hazineden karşılanması gerektiği kararını vermiştir. 477
Bey köyünde muhacir varlığını gösteren bir diğer kaynakta ise, köyde 1886
tarihinde 41 hanede 181 nüfus Tatar-Nogay muhacir yaşadığı ifade edilmiştir.478 1898
yılında 60 hanede 321 olan köy nüfusunun,479 1909 yılında da aynı durumunu koruduğu
görülmektedir.480 Hakkında salname kayıtlarından bilgi edinilen Tatar-Nogay
muhacirler, muhtemelen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra Bursa’ya göç
etmişlerdir.
4.1.3.4. Beylik Köyü
Mihaliç kazasına bağlı Beylik köyündeki Kırım muhacirlerinin varlığını 1867
tarihli kayıtlarda rastlanmaktadır. İskân edilen muhacirlere, Mihrişah Valide Sultan
Vakfı ve Kirmasti’de arazisi bulunan Hazreti Eba Eyyüb El-Enseri Vakfı’na ait
yerlerden tarlalar, kiralık olarak tahsis edilmiştir. Söz konusu defterden, tarlaların
karşılıksız olarak kiralandığı muhacirler, tarlanın miktarı ve çevresindeki arazi
sahiplerinin verilmiş olduğu görülmektedir. Mihrişah Valide Sultan Vakfı’ndan arazi
verilen Kırım muhacirlerini; Abdülgani İbni Hüseyin Molla, Can Ali Bin Abdulgani,
Köz Ali Bin Abdulgani teşkil eder. Yine muhacirlere Beylik köyünün içinde ve çeşitli
noktalarında tarlalar ücretsiz olarak kiralık verilmiştir. (H. 1284 C 5 / M. 4 Ekim
1867).481
Beylik köyündeki Kırım muhacirlerine Kirmasti kazası sınırları içinde bulunan
Hazreti Eba Eyyüb El-Enseri Vakfı’ndan tarlalar da verilmiştir. Bu muhacirler,
Celaleddin Bin Bahamüddin, Yadi Bin İbrahim, Yusuf Bin Yakub, Seyfeddin Bin
Vahid, İdris Bin İsmail ve Hasan Bin Yusuf olarak sıralanmaktadır. (H. 1284 C 7 / M. 6
Ekim 1867).
Günümüzde Karacabey ilçesi sınırları içinde bulunan bir köydür. Kadı
sicillerinde Beylikburnu adını taşıyan bir köy adı geçer ki bu köy Hüdavendigar vakıf
köyleri arasında gösterilmiştir. Muhtemelen aynı köydür. 1844 tarihli temettüat
defterlerinde köyde 16 hanenin yaşadığı görülmektedir.482 1909 yılında 79 hanenin483
BOA, BEOAYN.d. Defter no: 881. s. 121. H. 1289 L 11 / M. 12 Aralık 1872.
H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 82.
479
H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 287.
480
H.V.S.(H.1325-M.1909), s. 153.
481
Kırım muhacirlerine verilen araziler için bkz. Tablo 4.2.
482
Raif Kaplanoğlu, 1844 Yılı Temettüat Defterlerine Göre Değişim Sürecinde Bursa’nın Ekonomik ve Sosyal Yapısı,
s. 169.
477
478
83
yaşadığı köyde, 1927 yılında 530 nüfus mevcuttur. Köyde 1880’li yıllarda gelen
Bulgaristan göçmenleri ile 1924 yılında gelen Yunanistan göçmenleri yaşamaktadır.484
4.1.3.5. Canbali Mahallesi
Mihaliç kazası sınırları içinde bulunan mahallede, Rumeli muhacirleri iskân
edilmiştir. Göç eden muhacirlerin Kırım Savaşı sonrası Rumeli’ye iskân edilen ve
ardından 93 Harbi sonrasında Bursa’ya gelen Tatar ve Çerkes muhacirleri oldukları
anlaşılmaktadır.485 Sayıları 80 hanede 343 nüfus486 olan bu muhacirler, 1892 tarihli bir
kaynakta Rumeli muhacirleri şeklinde zikredilmişlerdir.487 Muhtemelen muhacirin kayıt
memurları, Bursa’ya göç eden Tatar ve Çerkezleri, Rumeli bölgesinden geldikleri için
kayıtlarda Rumeli tabirini kullanmışlardır.
4.1.3.6. Çakıl köyü488
Çakıl köyü Mihaliç kazasına bağlı bir yerleşim birimidir. 1865 yılı kayıtlarına
göre Çakıl köyüne iskân edilen muhacirlerin Hasan Bin Abdullah, Mustafa Bin Safsah,
İslam Bin Süleyman, Ömer Bin Hazoka ve İbrahim Bin Zibaca oldukları
anlaşılmaktadır. Söz konusu muhacirlere Çakıl köyü dâhilinde, Sultan Murad Han Gazi
Vakfı’na ait çeşitli mahallerdeki tarlalar ücretsiz olarak kiralanmıştır. (H. 1282 Ra 14 /
M. 7 Ağustos 1865).489
Çakıl köyündeki
Kırım muhacir
varlığına
bundan sonraki kayıtlarda
rastlanmamaktadır. Muhacir iskânı için elverişli bir yer olan Çakıl köyünün suyunun bol
ve havasının yumuşak olduğu kaynaklarda sıkça ifade edilmektedir. 490 Ayrıca 1892
yılında 10 hanede 17 nüfustan oluşan Rumeli muhacir köyü olarak belirtilen Çakıl
483
H.V.S.(H.1325-M.1909), s. 154.
Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 87.
485
1864 tarihinde 6.000 hane Çerkez muhacirin Niş ve Vidin Eyaleti’ne, iskân memuru Nusret Paşa tarafından sevk
olunmuşlardır. Takvim-i Vekayi, 752/3, H. 1281 M 7 / M. 12 Haziran 1864; 1863-1865 yılları arasında Kafkasya’dan
Osmanlı topraklarına 1 milyonu bulan muhacir göçleri yaşandığı ifade edilmektedir. Bunların yarısını Çerkezler ve
Abazalar oluşturmaktadır. Kafkas muhacirler önce Kuzey ve Orta Dobruca’da; Tulça, Babadağ ve Boğazköy
(Çernovoda) çevresine ve Köstence’ye, sonra da güneyde Varna çevresine ve Tuna boyunda Rusçuk, Nicopolis,
Vidin, Silistre, Şumnu (Kolarovgrad), Niş ve Sofya çevresindeki bölgelere yerleştirilmişlerdir. Kemal H. Karpat,
Osmanlı’dan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler, s. 171; Osmanlı hükümeti, 1876’da toplanan Tersane
Konferansı’nda “Kafkasyalı muhacirlerin Rumeli’de iskân edilmemesi” kararını almış ve bu karardan önce
Rumeli’de iskân edilmiş olan Kafkasyalılar ikinci bir göçün sıkıntılarını yaşamak zorunda kalmışlardır. Böylece yeni
iskân yerleri belirlenen Kafkasyalı muhacirler, Anadolu’da yoğun olarak Eskişehir, Bursa, Samsun, Trabzon,
Kayseri, Sivas, Çankırı, Tokat, Erzurum, Sinop ve Adapazarı taraflarına yerleştirilmişlerdir. Hayati Bice,
Kafkasya’dan Anadolu’ya Göçler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 1991, s. 54.
486
H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 81.
487
BOA, DH.MHC. Dosya no: 12, Gömlek no: 30. H. 1309 N 23 / M. 21 Nisan 1892.
488
Çakıl köyü, günümüzde Balıkesir’in Bandırma ilçesindedir. Turgut Koyunluoğlu’nun kitabındaki haritaya göre;
Karacabey’in kuzey batısında Dereobası köyü ile Mahbubeler köyü arasında yer alan bir köydür. A. M. Turgut
Koyunluoğlu, Aynı yer.
489
Kırım muhacirlerine verilen araziler için bkz. Tablo 4.3.
490
H.V.S.(H.1302-M.1885), s. 396.
484
84
köyü,491
1898 yılında 71 hanede 334 nüfusa sahiptir.492
Nitekim günümüzde
Karacabey sınırları içinde böyle bir köy yoktur.
4.1.3.7. Emre Köyü
Mihaliç kazasına bağlı Emre köyündeki Kırım muhacirlerinin varlığı 1865 tarihli
kayıtlardan anlaşılmaktadır. İskân edilen muhacirlere Sultan Murat Han Vakfı’na ait
yerlerden tarlalar, kiralık olarak tahsis edilmiştir. Sultan Murat Han Gazi Vakfı’ndan
arazi verilen Kırım muhacirlerini Hacı Abdullah İbni İsmail, Hacı Ahmed Bin Yusuf,
Arslan Bey Bin Kuluzec, Hasan ve Ali İbni Ali ve Hasan Bin Abdullah teşkil
etmektedir. Söz konusu muhacirlere Emre köyünün içinde ve çeşitli noktalarında
tarlalar ücretsiz olarak kiralık verilmiştir. (H. 1282 Ra 14 / M. 7 Ağustos 1865).493
Emre köyünün Karacabey’deki Muradiye türbelerinin vakıf köyü olduğu
belirtilmektedir.494 Aynı şekilde Bursa Karacabey’deki Tophisar köyü de aynı vakfa
aittir.495 Günümüzde Balıkesir’in Bandırma ilçesinde bulunan Emre köyü, 1891 yılı
salname kayıtlarında Emre şeklinde gösterilirken, 496 1909 yılında Emire olarak
karşımıza çıkmaktadır. Muhtemelen ikisi aynı köydür. 1909 tarihinde köyün nüfusu 73
hane olarak gösterilmektedir.497
4.1.3.8. Güngörmez Köyü
Mihaliç kazasına bağlı bir köy olan Güngörmez, hatırı sayılır bir Kırım Tatar
nüfusuna ev sahipliği yapmaktadır. Eski haritalarda köyün bulunduğu alanda Kocadere
adlı bir yerleşim yeri vardır.498 Muhtemelen Güngörmez köyünün eski adı olmalıdır.
Köyün şimdiki adını almasında, Karacabey’in kuzeyindeki dağlık kesimde kurulması ve
güneş görmeyen bir mevkide bulunmasının etkili olduğu anlaşılmaktadır. 499
Güngörmez köyünün ahalisini oluşturan ve kurucu unsur olarak iskân ettirilen
Kırım Tatarları, 93 Harbi sonrası Rumeli’den göç ederek 1880-1881 yıllarında bu köye
yerleştirilmişlerdir. 1892 tarihli iskân kayıtlarında, köyün Karadağ adlı mevkide 18801881 yılında kurulduğu belirtilmektedir. Bu dönemde Karadağ’da teşkil edilen diğer
BOA, DH.MHC, Dosya no: 12, Gömlek no: 30. H. 1309 N 23 / M. 21 Nisan 1892.
H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 286.
493
Kırım muhacirlerine verilen araziler için bkz. Tablo 4.4.
494
Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Ansiklopedisi, s.128.
495
Raif Kaplanoğlu, A.g.e., s. 266.
496
H.V.S.(H.1307-1308/M. 1891), s. 120.
497
H.V.S.(H.1325-M.1909), s. 140.
498
Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s.148.
499
Nihat Tura, Aynı yer.
491
492
85
köyler Orhancık, Ömerözalanı, Şahmelik, Yarış, Kazlıkonağı, Teferrüc, Okcu, Manzara,
Ekmekci merası ve Akçasığırlık olarak sıralanmaktadır. 500
Köylülerin anlattıklarına göre Güngörmez köyünün bulunduğu yere ilk önce
Sabit isminde bir Kırımlı muhacir 5 çocuğu ile yerleşmiş ve ardından onu akrabaları
izleyerek köye göç devam etmiştir.501 İlk dönemde köye 50 hanede 210 nüfus Rumeli
muhaciri iskân edilmiştir.502
Nitekim bu dönemde Güngörmez köyü, salnamelerde
mahalle olarak karşımıza çıkmaktadır. 1892 senesinde köy nüfusunun 34 hanede 215
nüfus503 ve 1898 tarihinde de 20 hanede 81 nüfusa sahip olduğu görülmektedir.504
Köyün 1927 yılında 52, 1970’te 60, 1990 yılında 85 ve 1997 yılında 101 nüfusa sahip
olduğu anlaşılmaktadır.505
Rumeli’den göç eden Kırım muhacirlerinin aslen Kırım’ın Bahçesaray şehrinden
oldukları söylenmektedir. Bu görüşü destekleyecek bilgiyi Güngörmez köyünde
yaşayan Kırımlıların ileri gelenlerinden edinmek mümkündür. Bunlar büyük ihtimalle
1860-1861 senelerinde Bulgaristan’ın Şumnu bölgesinin Erikli (Slivak) köyüne
yerleştirilmiş ve 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sebebiyle Bursa’ya göç etmişlerdir.
Bunun yanı sıra Güngörmez köyüne 1904 yılında tekrar Erikli köyünden Tatar muhacir
göçü yaşanmıştır. 506
Güngörmez köyünün kurulmuş olduğu Karadağ’da çeşit çeşit ağaçlara sahip
ormanlar vardır. Bu ormanlar ıhlamur, meşe, erik, armut, kestane ağaçlarını içinde
barındırmaktadır. Tüm ormanlar 955 bin dönümden ibarettir. Bu dönemde Karadağ’daki
Güngörmez ve Tuğla köyleri ahalisi, odun kesmek ve nakil etmek suretiyle geçimlerini
temin etmişlerdir.507
Köy bu özelliğini günümüzde de devam ettirmektedir. Yerli halkın ekonomik
geçim kaynağı ormandan toplanılan odun ve ıhlamurdur. Arazilerin tarım için pek
verimli olmadığı anlaşılmaktadır. Köy halkı buzdolabının olmadığı dönemlerde merkez
ilçeye kar satışı yaparak ekonomik gelir elde etmiştir. Köyün 2002 yılı itibariyle 22
BOA, Y.PRK.OMZ. Dosya no: 1, Gömlek no: 40. H. 1309 B 10 / M. 9 Şubat 1892.
Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 223.
502
H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 81.
503
BOA, DH.MHC. Dosya no: 12, Gömlek no: 30. H. 1309 N 23 / M. 21 Nisan 1892.
504
H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 286.
505
Yılmaz Akkılıç (hzl.), Bursa Ansiklopedisi, c. II, Bursa Kültür Sanat Yayınları, Bursa 2002, s. 795.
506
Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 224.
507
H.V.S.(H.1302-M.1885), s. 395-396.
500
501
86
hanede 106 nüfustan oluştuğu ve nüfusun tamamının Kırım Tatarları olduğu
belirtilmektedir. 508
4.1.3.9. Hamidiye Köyü
Karacabey ilçesine bağlı bir köy olan Hamidiye, diğer bir tabirle Bulgarköy,
Tatar muhacir iskânının gerçekleştirildiği Bursa köylerinden biridir. Öte yandan
Bursa’da birçok kazada Hamidiye adında yerleşim yeri bulmak mümkündür. Bunlardan
dördünü Kirmasti kazasındaki üç köy ve bir mahalle oluşturmaktadır. Buradaki
mahalleye 37 hane 141 nüfus, köylere de toplamda 199 hane 549 nüfus Rumeli
muhaciri iskân edilmiştir.509 Diğer Hamidiye köyleri ise Gemlik, Yenişehir, Mihaliç ve
İnegöl kazalarında bulunmaktadır.510
Köyün ismi 1521 yılı tahrirat defterinde geçmekte olup XV. yüzyıldaki nüfusu
15 haneden ibarettir. Köyün, Rumeli’den sürgün edilerek gelen Hıristiyan Bulgarlar
tarafından kurulduğu ve bu yüzden köyün diğer bir adının da Bulgarlar olduğu
anlaşılmaktadır.511
Köyün kurulduğu arazi padişah haslarına ait olup köy halkı
padişahın sığırlarına bakmakla sorumluydular. Köye Müslüman nüfusun yerleşmesi
1830’lu ve 1840’lı yıllara rastlamaktadır. 1844’te 12 Müslüman hanenin 512 yaşadığı
Bulgar köyünde, nüfusun 1870’lere kadar çok az olduğu tahmin edilmektedir. 513
1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı nedeniyle, Osmanlı Devleti büyük toprak
kayıplarına uğramış ve bu topraklarda yaşayan Müslümanlar Osmanlı topraklarına göç
etmek zorunda kalmışlardır. İşte bu sebeplerden dolayı Rumeli’den Anadolu’ya büyük
göçler gerçekleşmiştir. Bu şekilde Mihaliç kazasının Bulgarlar köyüne 1880’lerde 79
hanede 313 nüfus Rumeli muhaciri göç etmiştir.514 Gelen muhacirlerin ilkini Nogaylar
oluşturmuştur. Rumeli’nin Dobruca bölgesinden geldikleri anlaşılan Nogaylar, Bulgar
köyüne iskân edilmişlerdir. Ayrıca köye sadece Nogaylar değil pek çok Rumeli Türkü
de göç etmiştir. 515
Söz konusu göçlerle birlikte köye, yeni bir isim verildiği de görülmektedir. II.
Abdülhamit
dönemine ait
bir
vesikada, köyün adı artık Hamidiye olarak
Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 223.
H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 79. H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 290-292.
510
H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 81-84.
511
Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 154.
512
Raif Kaplanoğlu, 1844 Yılı Temettüat Defterlerine Göre Değişim Sürecinde Bursa’nın Ekonomik ve Sosyal Yapısı,
s. 169.
513
Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 224
514
Hamidiye, 1886 yılında Kirmasti kazasına bağlı köylerden biriydi. H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 79.
515
Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 224-225.
508
509
87
zikredilmiştir. 516 Öte yandan köy nüfusu 1898 yılında 31 hanede 188 kişiden
oluşmuştur.517
4.1.3.10. Harmanlı Köyü
Karacabey ilçesine bağlı bir yerleşim yeri olan Harmanlı köyünde, Kırım Tatar
göçü ve varlığı hakkında bir araştırma ve salnamelerdeki kayıtlar dışında pek bir bilgi
bulunmamaktadır. 1844 yılı defterlerine göre köyün 33 haneye sahip olduğu
anlaşılmaktadır.518 Söz konusu köye, 1900’lü yılların başında 79 hane Tatar muhacir
iskân edilmiştir. Bu bilgiyi doğrulayan bilgiler salnameye de yansımıştır. Hüdavendigar
salnamesine göre, 1886 yılında 75 hanede 351 nüfus Türk-Tatar muhacir Harmanlı
köyüne yerleştirilmiştir.519 İki kaynağı karşılaştırdığımızda, aralarında muhacirlerin
iskân tarihlerinin farklı olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu konuda, salnamenin tarihini göz
önüne alıp değerlendirme yapmak daha doğru sonuca gitmemizde etkili olacaktır.
Nitekim salnamenin 1886 tarihli olması Tatar muhacirlerin 1877-1878 Osmanlı- Rus
Savaşı sonrası veya 1880’li yıllarda göç ettiği ihtimalini düşündürmektedir.
Bazı kaynaklar, Harmanlı köyüne ilk muhacir göçünün 1877-1878 Osmanlı- Rus
Savaşı sonrasında, Kafkasya’dan gelen Çerkes muhacirlerce yapıldığını ifade
etmektedir.520 Öte yandan 1898 tarihli kayıtlarda ise Harmanlı köyünün nüfusu 277
hanede 839 nüfus olarak karşımıza çıkmaktadır.521
Nüfusun büyük miktarda artış
göstermesinin sebebi, köye 1892 yılında 103 hanede 391 nüfus Yenişehir
muhacirlerinin iskân edilmiş olmasıdır. 522
4.1.3.11. Bakırköy
Bakırköy, Bursa ilinin Karacabey ilçesine bağlı olup önemli miktarda Kırım
Tatar ve Nogay muhacir nüfusu barındırmaktadır. Köyün eski bir Helen yerleşim yeri
olduğu ve anlamının da Rum dilinde uzun olarak tanımlandığı görülmektedir. Makri
516
BOA, A.MKT.MHM. Dosya: 655, Gömlek: 31. H. 1315 M 16 / M. 17 Haziran 1897. Bu belgenin devamında,
Mihaliç kazasının Hamidiye köyünde yaşayan Maçin muhacirlerinden İsmailoğlu Mehmed’in, Tatar arabasıyla
İnegöl’e gittiği esnada Yenice köyü civarında çay kenarında öldürülmüş olarak bulunduğu ve bu olayın Ermeniler
tarafından yapıldığı belirtilmektedir.
517
H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 286.
518
Raif Kaplanoğlu, 1844 Yılı Temettüat Defterlerine Göre Değişim Sürecinde Bursa’nın Ekonomik ve Sosyal Yapısı,
s. 170.
519
Harmanlı köyünün adı vilayet salnamelerinde Kirmikir olarak geçmektedir. H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 82.
520
Yılmaz Akkılıç, Bursa Ansiklopedisi, c. II, s. 845.
521
H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 287.
522
BOA, DH.MHC. Dosya no: 12, Gömlek no: 30. H. 1309 N 23 / M. 21 Nisan 1892.
88
köyü, Osmanlı dönemi kayıtlarında aynı şekilde kullanılırken günümüzde isim
değişikliğine uğramış ve Bakırköy adını almıştır. 523
Makri köyünün ortaçağdan kalma bir yerleşim yeri niteliğine sahip olduğu ve
devrin ahalisinin, yönetici ve bey sınıfının sığır bakımı hizmetlerinde çalışan kullar
oldukları anlaşılmaktadır.524 1521 yılı tahrirat defterlerinde adı geçen köyün, bu tarihte
40 haneden ve hayvan varlığı olarak da 125 sığırdan ibaret olduğu ortaya çıkmaktadır.
Köyü oluşturan ahali, 1522 tarihinde Hıristiyan dinine mensuptular. Hıristiyan ahali,
köydeki çoğunluğu XIX. yüzyıla kadar devam ettirmiştir. Köydeki Müslüman varlığına
dair bazı bilgiler 1845 tarihli temettuat defterine yansımıştır. Bu tarihte köyde 75 hane
Müslüman Türkmen yaşam sürmüştür.525
Bakırköy’deki Kırım muhacir varlığına dair bilgilere, ilk olarak 1867 yılında
rastlanmaktadır. Köy dâhilinde bulunan Büyük Cami Vakfı’na ait sahipsiz arazilerden
Kırımlı muhacirlere tarlalar ücretsiz ve kiralık olarak verilmiştir. (H. 1284 Ş 21 / M. 18
Aralık 1867). Bunlardan biri,
Kırım Gazi Bin Kavurkab’tır. Kırım Gazi Bin
Kavurkab’a, Bakırköy sınırları içinde Uzunazmak civarında, etrafı muhacir ve diğer
muhacir Sarugazi tarlaları ve çayır ile çevrili 60 dönüm tarla verilmiştir.526 Köydeki
diğer muhacir ise Sarugazi Bin Kavurkab’tır. Bu muhacire de Uzunazmak civarında,
etrafı muhacir Kırım Gazi, diğer muhacir tarlaları ve çayır ile çevrili 60 dönüm tarla
kiralık olarak verilmiştir. Muhtemelen bu muhacirler Bakırköy’üne 1-2 yıl önce
gelmişlerdir. 527
Görüldüğü gibi Bakırköy’e Kırım muhacirlerinin ilk göçleri 1860’lı yıllarda
yaşanmıştır. Nitekim 1867 yılı öncesinde Bakırköy’üne doğrudan Kırım muhacir iskân
edildiğine dair bir bilgi, günümüzdeki arşiv tasniflerinde bulunmamaktadır. Belgeler
daha çok Bursa sancağı veya Mihaliç kazası yönünde şekillenmektedir. Şurası da bir
gerçektir ki; Mihaliç kazası çiftlikleri muhacir yerleşimleri için çok uygun bir yerdir.
Bursa’ya daimi surette gönderilecek muhacirler, Mihaliç kazasının verimli ve boş
arazilerine yönlendirilmişlerdir.528 Öyle ki, 1860’larda Mihaliç’e yaşanan göçlerle,
muhacirler bir yerde toplanmış ve ardından boş araziler veya köyler tespit edilip iskân
Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 79.
Yılmaz Akkılıç, Bursa Ansiklopedisi, c. I, s. 195.
525
Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 216-217.
526
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 95 / Cilt: 26 / Varak: 151.
527
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 96 / Cilt: 26 / Varak: 152.
528
BOA, ŞD.MLK. Dosya no: 272, Gömlek no: 40. H. 1296 S 4 / M. 28 Ocak 1879.
523
524
89
edilmişlerdir. İşte bu sebeple, 1867 öncesi gelmiş olan Kırımlı muhacirler, Mihaliç
kazasına sevk edilen muhacirler üzerinden değerlendirme yapılarak incelenecektir.
Bursa’ya ve Mihaliç’e yapılan Kırım Tatar ve Nogay göçlerinin ilki Ekim
1860’ta gerçekleşmiştir. Buna göre, Kırım muhacirlerinden olup 40 hanede 217
nüfustan oluşan muhacirin kafilesi, iskân edilmek üzere zaptiye memuru Cavit Beyin
gözetimi altına verilmiştir.529
İkinci göçte ise, Nogay muhacirlerinden ve 5 nüfustan olduğu bilinen aile,
Mihaliç kazasına yerleşmek arzusundadır. Bunun üzerine Sadaret, gelen muhacirlerin
hemşerileri gibi yerleştirilmelerini ve ihtiyaçları olan yardımın yapılması için kolaylık
gösterilmesini Bursa Valisi’ne bildirmiştir.530
Kırım muhacirlerinin göçü 1863
tarihinde de devam etmiştir. Tevfik Efendi ile beraber 51 hane Kırım ve 31 hane Çerkes
muhacirin, Kirmasti ve Mihaliç nahiyelerinde iskân edilmişlerdir.531
Yukarıda görüldüğü gibi Mihaliç, Kırımlı muhacirlerin biriktirildiği ve civar
köylere yerleştirildiği bir konum işlevi görmüştür. Devletin burada uyguladığı iskân
politikası yerleşim yerlerindeki gayrimüslimlerle, Müslüman nüfusunu dengelemek ve
boş arazileri işler hale getirmektir. Söz konusu bilgileri göz önüne alırsak mevcut
kaynakların ayrıntılı olmayışı, gelen bu muhacirlerin tam olarak hangi yerleşim birimine
iskân edildiği sorusunu cevapsız bırakmaktadır.
Bakırköy’e göçler sadece 1860’lı yıllarda değil 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı
sonrasında da devam etmiştir. Gelen muhacirlerin ekserisi Dobruca bölgesindendir.
Köstence’den ve Tulça’dan köydeki akrabalarının yanına gelen muhacirler de
bulunuyordu. 1880’li yıllarda yapılan göçler Tatar ve Nogay olarak karışık
gerçekleşmiştir.532 Bu dönemde Bakırköy’de Tatar nüfusunun yanı sıra Rumeli’nin
Türk muhacirleri ve Yörükler de bulunmaktadır. 1892 tarihinde Makri köyünde 51
hanede 251 nüfus Tatar muhacir nüfusu varken533 bu rakam 1898 tarihinde 88 hanede
312 nüfus olarak değişiklik göstermiştir.534
Araştırmalara göre köydeki Kırım ve Nogaylar, tam olarak hangi boya ait
olduklarını ve Kırım’ın hangi şehirlerinden çıktıklarını unutmuş durumdadırlar. Bu
BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 197, Gömlek no: 6. H. 1277 Ra 19 / M. 5 Ekim 1860.
BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 389, Gömlek no: 66. H. 1276 C 16 / M. 30 Aralık 1860.
531
BOA, BEOAYN.NNG.d. Defter no: 758. s. 51. H. 1280 S 26 / M. 12 Ağustos 1863.
532
Köyün eski sakinlerinden olan Mülayim Şavkay’ın dedeleri, 93 Harbi sonrası Tulça kazasından Bakırköy’e
gelmişlerdir.
533
BOA, DH.MHC. Dosya no: 12, Gömlek no: 30. H. 1309 N 23 / M. 21 Nisan 1892.
534
H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 286.
529
530
90
konuda yapılan araştırmalarda, köye Dobruca bölgesinden göç eden Tatarların bir
kısmının Akkerman asıllı, Nogayların ise Kuban bölgesinden oldukları görüşü ortaya
koyulmuştur.535 Bakırköy’de yapılan araştırmalarda, köy nüfusunun yarısının hâlâ
Kırım Tatar ve Nogay ailelerden oluştuğu görülmektedir. Bunun yanı sıra köydeki Tatar
muhacirler Şavkay, Renç, Uğur, Tar ve Turan soyadlarını taşımaktadırlar.
4.1.3.12. Dümberez Köyü
Dümberez köyü, Karacabey ilçesine bağlı bir yerleşim yeridir. Köyde önemli
ölçüde Kırım Tatar ve Nogay muhaciri yaşamaktadır. Dümberez köyünün diğer bir adı
da Sazlıca’dır. Köy sakinlerinden edinilen bilgilere göre Sazlıca isminin cumhuriyet
döneminde verilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Köy dâhilinde Tatarlar haricinde Manav,
Rumeli muhacirleri ve Anadolu’nun çeşitli şehirlerinden göçmenler yaşamaktadır.536
Kaynaklara yansıyan bilgilere göre, köye ilk Kırım göçü 1860’lı yıllarda
gerçekleşmiştir. Nitekim 1862 tarihinde bu köye Tatar muhaciri iskân edilmek
istendiyse de, arazi sahibinin olumsuz tepkisi üzerine 40 hanelik bu muhacirler aslında
ilk iskân yerleri olan Kovalık çayırına gönderilmişlerdir. 537
Bundan başka, Dümberez köyünde, Kırım muhacirlerinin varlığına ait bilgilere
Meclis-i Vâlâ’ya gönderilen şikâyet dilekçesinde rastlanmaktadır. 1868 tarihli vesika
genel olarak, köy dâhilindeki meraya sebepsizce müdahalede bulunan Arnavut Yunus
Ağa ile köy ahalisinin davasını ele almaktadır. Vesikanın bizim için önemli olan kısmı
bu dönemde Dümberez köyünde Kırım muhacirlerinin de yaşadığını ifade etmiş
olmasıdır. Buna göre Kırımlı muhacirler, Dümberez köyüne 1868 tarihinde ya da bu
tarihe yakın bir dönemde iskân edilmişlerdir. Fakat şurası da unutulmamalıdır ki,
Dümberez köyü bu dönemde Kirmasti kazasına bağlı bir yerleşim yeridir. 538
Köydeki Tatar muhacirlerin Kırım’ın hangi bölgesinden olduğuna dair bir bilgi
şuan mevcut değildir. Ama köydeki Kırımlıların halen muhafaza ettikleri şive
özelliklerine bakılarak, Kırım’ın bozkır bölgelerinden olduğu değerlendirmesi
yapılabilir. Dümberez köyünün Tatar sakinlerinden edinilen bilgilere göre, köye gelen
ilk muhacirler, Kırım’dan Dobruca’ya, ardından Anadolu’ya göç etmişlerdir. Ayrıca
Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 217; 1904 tarihli kayıtlara göre
Bakırköy’üne Köstence’den 31, Babadağ’dan 3 nüfus Tatar muhacir göçü gerçekleşmiştir. BOA, DH.MHC. Dosya
no: 72, Gömlek no: 38. H. 29 L 1321 / M. 9 Ocak 1904.
536
Engin Taş, İsmail Şendere, Tarık Kutlu, -Köy Sakinlerinden- “Sazlıca Köyünde Kırım Tatar Muhacirler” konulu
görüşme, Bursa: 20 Ocak 2014.
537
BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 543, Gömlek no: 78. H. 1278 Ş 25 / M. 25 Şubat 1862.
538
BOA, MVL. Dosya no: 560, Gömlek no: 62. H. 1284 Za 6 / M. 29 Şubat 1868.
535
91
1877-1878 Osmanlı- Rus Savaşı sonrası gelen Tatar-Nogaylar, ilk olarak Mihaliç’e ve
buraya bağlı Sultaniye köyüne iskân edilmişlerdir. Fakat köy halkının olumsuz bir tavır
içinde bulunması nedeniyle muhacirler tekrar Dümberez köyüne gönderilerek burada
iskân edilmişlerdir. 539
1893 yılında Kirmasti kazasındaki Kırım muhacir köyleri sefalet içinde
kalmışlardı. Bu sebeple Torumtay (Durumtay), Dümberiz (Dümberez), Güvin ve
Çatallar köylerinde sakin muhacir ve acizlere yemeklik olarak mısır gönderilmesi
Meclis-i Vükelâ’ca kararlaştırılmıştır. Bu dönemde Torumtay köyünde 128,
Dümberez’de 79, Güvin’de 55 ve Çatallar köyünde 70 nüfus bulunmaktadır. Bu kadar
muhacir, yemeklik ihtiyaçlarını karşılayamayacak derecede zor durumdaydılar. Adı
geçen köylere mahal mal sandığıyla anlaşılarak toplam 498 kilo mısırın yemeklik olarak
dağıtılması kararlaştırılmıştır.540
Dümberez köyünde 1892 yılında 44 hanede 222 nüfus yaşamıştır.541 1909’da 72
hane542 olan köy nüfusu, 1898’de 72 hanede 327 nüfus, 543 1927’de 150, 1970’te 540,
1990’da 509, 1997’de 410 nüfusken544 2014’te 70 hane olarak tespit edilmiştir.
4.1.3.13. Okcugünü Köyü
Mihaliç kazasına bağlı Okcugünü köyüne, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı
sonrasında Rumeli ve Tatar muhacirleri göç etmiştir. 1886 tarihli kayıtlarda, köyün 50
hanede 262 nüfus Türk ve Tatar muhacirlerden ibaret olduğu belirtilirken545 1892 tarihli
kayıtlarda 63 hanede 270 nüfus Tatar ve Rumeli muhacirinin köyde yaşadığı
görülmektedir. 1.200 dönümden ibaret olan Okcugünü köyünde, muhacirler nüfusun
önemli bölümünü teşkil etmektedirler. 546
Yine, 1908 yılı salnamesine göre köyde 37
hane varken 1927 yılında 257 nüfus yaşamaktadır. Ayrıca köyde 1924 yılında gelen
Yunanistan ve Bulgaristan göçmenleri de yaşamaktadır. Günümüzde köy, Karacabey
ilçesine bağlı bir yerleşim yeri olup, Okçular adıyla varlığını sürdürmektedir. 547
Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 228.
BOA, MV. Dosya no: 74, Gömlek no: 5. H. 1310 Ş 8 / 26 Ocak 1893.
541
Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 229.
542
H.V.S.(H.1325-M.1909), s. 184.
543
H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 290.
544
Yılmaz Akkılıç (hzl.), Bursa Ansiklopedisi, c. IV, Bursa Kültür Sanat Yayınları, Bursa 2002, s. 1483.
545
H.V.S.(H.1303-1886), s. 82.
546
BOA, DH.MHC. Dosya no: 12, Gömlek no: 30. H. 1309 N 23 / M. 21 Nisan 1892.
547
Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Ansiklopedisi, s. 231.
539
540
92
4.1.3.14. Orhancık Köyü
Bursa’nın Mihaliç kazasına bağlı olan Orhancık köyü, 1880 yılında Karadağ
ormanlarında kurulmuştur.548 Salname kayıtları, 1886 yılında Orhancık’ta 26 hanede
119 nüfus Rumeli muhacirinin yaşadığını göstermektedir. 549 Köyün kuruluşunda 18771878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası göç eden Rumeli muhacirlerinin etkili olduğu tahmin
edilmektedir.
Başka bir kaynakta, 1871’de Orhancık köyünde Kazan muhacirinin varlığına
rastlanmaktadır. Belgeye göre; 1871’de hükümete bir dilekçe veren Kazanlı muhacir,
Orhancık köyündeki hemşerisinin yanında iskân edilmek istemiştir. Muhacirin idaresi
ise, Kazanlı Hasanoğlu Osman’ın Orhancık köyünde münasip bir hane üzerine
kaydedilmesine ve sefaletten kurtarılmasına karar vermiştir.550
Köyün kuruluşu ile ilgili iki tahmin yürütmek mümkündür. Bu konuda ilk görüş
Orhancık köyünün 1880’den önce kurulduğu fakat köydeki nüfusun zamanla azalarak
boşaldığı yönündedir. Diğeri ise köyün kuruluşunun kaynaklara yanlış yansımış olması
veya Mihaliç kazasında Orhancık adında başka bir köyün daha varlığıdır. Belgelere
göre, Orhancık köyüne muhacir yerleştirildiği ve burada Tatar muhacirlerin bulunduğu
üzerinde durulması gereken ortak görüştür.
4.1.3.15. Ovaesemen Köyü
Bursa’nın Karacabey ilçesine bağlı bir köy olan Ovaesemen’de, Nogay muhacir
varlığı mevcuttur. Salname kayıtlarında Ovaisemeni551 şeklinde zikredilen köyün diğer
bir adı da Kepekler olarak bilinmektedir. Merkez ilçeye 30 km uzaklıkta bulunan köyün,
dağlık bölgesinde bulunan kısmına da Dağesemeni köyü denilmektedir. 552
Kırım Tatar ve Nogay muhacirlerinin köye tam olarak hangi tarihte göç ettikleri
bilinmemektedir. Fakat Mihaliç kazasına göç eden muhacir kafilelerinden bazılarının bu
köye iskân edildiği düşünülmektedir. Mihaliç kazasına göç edipte hangi köye iskân
edildiğini bilinmeyen Nogay muhacirlerin ilkine 1860 yılının Ocak ayında
rastlanmaktadır. Merkez kazaya gerçekleşen ikinci göç, 1860’ta Kırım muhacirlerinden
BOA, Y.PRK.OMZ. Dosya no: 1, Gömlek no: 40. H. 1309 B 10 / M. 9 Şubat 1892.
H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 82. 1909 yılında köy nüfusu 2 hane daha artarak 28’e yükselmiştir. H.V.S.(H.1325M.1909), s. 143.
550
BOA, BEOAYN.d. Defter no: 881, s. 50. H. 1288 S 23 / M. 14 Mayıs 1871.
551
H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 287.
552
Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 237.
548
549
93
40 hanede 217 nüfusluk bir muhacirin kafilesinin gelmesiyle olmuştur.553 Yukarıdaki
bilgiler göz önüne alındığında, Kırım göçlerinin 1860 yılı içinde gerçekleştiği ve göç
eden
Kırım
muhacirlerinden
bazılarının
Ovaesemen
köyüne
yerleştirildikleri
söylenebilir.
Bu köy hakkında yapılan araştırmalarda köye ilk Kırım muhacir göçünün 1850
yılının sonu ile 1860 yılının başlarında olduğu düşünülmektedir. Ayrıca köye iskân
edilen Nogayların Yedisan (Cetisan) kolundan oldukları tespiti üzerinde durulmaktadır.
Diğer yandan Ovaesemen köyüne yapılan göçlerin farklı zaman aralıkları ve çeşitli
bölgelerden yapıldığı belirtilmektedir. Örneğin 1880’li yıllarda köye Dobruca
bölgesinden Nogayların yerleştiği bilinmektedir. Öyle ki bu Nogaylar, 1853-1856 Kırım
Savaşı sonrası Kırım’ın bozkır bölgesinden Dobruca’ya iskân edilen Kırım muhacirleri
arasındandır. Ayrıca köye muhacir göçü sadece Kırım’dan değil diğer vilayetlerden de
olmuştur. Bunlardan biri, 1905 yılında Balıkesir’in Sultançayır köyünden gelip
Bursa’nın Ovaesemen köyüne yerleşen Nogay muhacirleridir. 554
Ovaesemen köyünde yaşayan muhacirlerden Ozar soyadını taşıyan aile, 1900’lü
yılların başında Kırım ve Dobruca üzerinden Bursa’ya göç ederek yerleşmişlerdir. Öte
yandan, köyün diğer ahalisini Bulgaristan muhacirleri, Manav ve Çerkez muhacirler
oluşturmaktadır.555 1892 tarihli bir vesikaya göre, 114 dönüm arazi üzerindeki köyde
40 hanede 137 nüfus Rumeli ve Tatar muhaciri yaşamaktadır.556 1898’de ise köyün
nüfusu 57 hane 235 nüfustan ibarettir.557
Ovaesemen köyünün nüfusu 2007 yılında 130 hane 450 nüfus iken günümüzde
tahmini olarak 400 nüfusu bulmaktadır. Köyün geçim kaynakları arasında tarım ve
büyükbaş hayvancılık önemli yer tutar. Tarım ürünleri olarak domates, biber ve yonca
yetiştirilmektedir. Köy halkının ekseriyetini Yörükler oluştururken 20 hanede Kırım
Tatar ve Nogay muhacirleri yaşamaktadır. Kırımlı aileler bugün Ozar, Özel, Kutay,
Üresin, Dalkılınç ve Turhan soyadlarına sahiptirler.558
BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 197, Gömlek no: 6. H. 1277 Ra 19/ M. 5 Ekim 1860.
Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 225-226.
555
Habib Ozar, -Ovaesemen Köyü Sakinlerinden- “Ovaesemen Köyü’nde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme,
Bursa: 23 Ocak 2014.
556
BOA, DH.MHC. Dosya no: 12, Gömlek no: 30. H. 1309 N 23 / M. 21 Nisan 1892.
557
H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 266-288.
558
Habib Ozar, A.g.g.
553
554
94
4.1.3.16. Uluabad Köyü
Osmanlı döneminde Bursa Vilayeti’nin Mihaliç kazasına bağlı bir köydür.
Günümüzde Karacabey ilçesi sınırları içindedir. Bu köye yerleştirilen muhacirler
hakkında Osmanlı arşivinde ayrıntılı bilgiler bulmak mümkündür.
İlk olarak BOA, K.K. Özel no: 7, Genel no: 3282 kodlu defterde; Mihaliç
kazasında yer alan Sultan Yıldırım Bayezid Han Çiftliği’ndeki vakıf arazilerinden 100
hanelik alanın, Kırım muhacirlerine bedelsiz olarak verildiği belirtilmektedir. 1845
tarihli defterin 9 sayfadan oluştuğu ve 9 sayfadan ilk 2 sayfasının kaybolduğu veya şuan
mevcut olmadığı görülmektedir. Sayfa 2 ve 9 arasındaki bölümde 86 hanenin iskân
bilgisine ulaşmak mümkündür.559
BOA, C.DH. Dosya no: 218, Gömlek no: 10880 kodlu belgede; Kırım
muhacirlerinden 60 kadar hanenin Uluabad köyüne iskân edilmeleri hususu
bildirilmektedir. Ayrıca 1846 tarihli iskân belgesinde, bu muhacirlere hane inşası için
sarf edilecek 79.000 kuruş akçe ile 2.000 kilo buğday unu ve 100 kilo arpa verilmesi
kararları vardır. 560
BOA, C.DH. Dosya no: 25, Gömlek no: 1126 kodlu belgede; Dersaadet’te olup
dağınık halde bulunan 60 kadar Kırımlı muhacirin, Mihaliç kazasında iskân edildikleri
bildirilmiş ve ardından içlerinden 43 hane muhacirinin Mihaliç’e geldikleri belirtilerek
bunlara hane inşası, tohum ve arazi yardımı yapılması konusu beyan edilmiştir. (M.
1845).561
BOA, C.ML. Dosya no: 20, Gömlek no: 949 kodlu belge; Uluabad köyündeki
Kırım muhacirlerine iskân yardımı ve yıllık ödemelere dair bilgiler içermektedir. (M.
1850).562
BOA, MAD.d. Defter no: 9199 kodlu kaynakta; Mihaliç kazasının Uluabad
köyüne iskân edilen 60 hane için yapılan yardımları ayrıntılarıyla bulmak mümkündür.
(M.1846)563
Söz konusu defter ve vesikalarda adı geçen Kırım muhacirleri muhtemelen
Çerkes muhacirleri ile karıştırılmıştır. Nitekim Uluabad köyünde yapılan saha
araştırmaları sonucunda, köyde hiçbir şekilde Kırım Tatar ve Nogay muhacir izine
BOA, K.K. Özel no: 7, Genel no: 3282.
BOA, C.DH. Dosya no: 218, Gömlek no: 10880.
561
BOA, C.DH. Dosya no:25, Gömlek no:1126.
562
BOA, C.ML. Dosya no: 20, Gömlek no: 949.
563
BOA, MAD. d. Defter no: 9199.
559
560
95
rastlanmamıştır. Ayrıca köyün çoğunluğunun Çerkes muhacirlerinden oluştuğu
anlaşılmıştır. 564.
4.1.4. KETE KAZASI565
4.1.4.1. Yörük Yenice Köyü
Kete kazasına bağlı Yörük Yenice köyündeki Kırım muhacirlerine 1865 tarihli
kayıtlarda rastlanmaktadır. Köydeki Kırım muhacirlerine Sultan Yıldırım Bayezid Han
Vakfı’na ait arazilerden tarlalar, kiralık olarak tahsis edilmiştir. Söz konusu arazide,
tarlaların karşılıksız olarak kiralandığı muhacirler, tarlanın miktarı, eski sahibi ve
çevresindeki arazi sahiplerinin verilmiş olduğu görülmektedir. Köyde iskân edilen
Kırım muhacirlerini; Ahmed Bey İbni İbrahim ve Hüseyin İbni Hacı İsmail oluşturur.
Her iki muhacire de Yörük Yenice köyünün içinde ve çeşitli noktalarında tarlalar
ücretsiz olarak kiralık verilmiştir. (H. 1282 B 11 / M. 30 Kasım 1865). 566
Günümüzde Yenice köyü Mudanya ilçesi sınırları içindedir. İlçenin Zeytinbağı
bucağına bağlı bir köy olan Yörük Yenice’sinin ismi Yeniköy olarak da geçmektedir.
Bunların yanı sıra XIX. yüzyılda Yörük nüfusun iskânıyla kurulmuş bir köy olduğu
ifade edilmektedir.567 Ayrıca vilayet salnamelerinin 1898 ve 1909 yılı kayıtlarında
köyün nüfusu 17 hanede 70 nüfus olarak belirtilmektedir.568
Uluabad köyündeki Kırım muhacirlerinin, Kırım Tatar ve Nogay olmadığı iddiasını güçlendiren eski kaynaklarda
mevcuttur. Bunlardan biri, İskoç seyyah Charles Macfarlane’dir. Turkey and its Destiny. The Result of Journeys
Made in 1847 and 1848 to Examine into the State of that Country, adlı eserinde Macfarlane, muhacirlerin iskânından
iki yıl sonra Uluabad köyüne geldiğini ve burada Ağustos 1845’te iskân edilmiş olan Çerkez muhacirlerle
görüştüğünü ifade etmektedir. Kaynaklara yansıyan yanlış tanımlamanın da nasıl oluştuğu konusunda bir takım
görüşler vardır. Bunlardan birinin Osmanlı Devleti yöneticilerinin, muhacirlerin kayıt altına alınması ve iskân
edilmesi konusunda bir ihtisaslarının olmamasıdır. Nitekim Osmanlı Devleti ancak Tanzimat’tan sonra muhacir kabul
ve iskân işlerini bir sisteme koymaya başlamıştır. Ayrıca muhacir kayıt memurlarının, gelen muhacirler arasındaki
farkları bilememiş olması ve kayıtlara böyle geçirmiş olması da bu durumun oluşmasında etkilidir. Bu konuda bir
başka görüş ise, Osmanlı kayıt memurlarının Dersaadet’e gelipte Bursa’ya gönderdikleri Kırım muhacirlerini, etnik
kimliklerine göre değilde geldikleri yere göre yazmış olması olabilir. Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve
Nogay Köy Yerleşimleri, s. 16.
565
Bursa’nın Nilüfer ilçesine bağlı eski bir köy ve günümüzde Ürünlü adıyla yeni bir mahalledir. Eski adı Kitai, Kite,
Kete olarak değişim göstermiştir. Osmanlı’dan önce, Kete, Bizans İmparatorluğu tekfurlarınca yönetilmiştir.
Osmanlılar döneminde ise uzun süre kaza olarak kalmış olan Kete, 1987 yılında Bursa’da Büyükşehir kurulunca
mahalle olarak Nilüfer Belediyesi sınırları içine alınmıştır. Yılmaz Akkılıç (hzl.), Bursa Ansiklopedisi, c. IV, s. 1676
566
Kırım muhacirlerine verilen araziler için bkz. Tablo 4.5.
567
Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 286.
568
Bu dönemin vilayet salnamelerinde Yörük yenice köyü, Yenice-i Müslim adıyla geçmektedir. H.V.S.(H.1316M.1898), s. 276; H.V.S.(H.1325-M.1909), s. 243.
564
96
4.1.5. MUSTAFAKEMALPAŞA (KİRMASTİ) İLÇESİ569
4.1.5.1. İSKÂN YERİ BİLİNMEYEN MUHACİRLER
Kirmasti kazasında iskân mahalli bilinmeyen muhacirlerin ilki 1860 tarihinde
göç etmiştir. Bu tarihte Kirmasti köyüne 115 hane Kırım muhaciri iskân edilmiştir.570
Nitekim iskândan üç sene sonra 32 hane muhacirin, hayvanlarının telef olmasından
dolayı zor durumda kaldıkları ve devletten yardım istedikleri görülmektedir.571 Aynı
muhacir 1868 senesinde Hüdavendigar Vilayeti’ne arzuhal yazarak Kirmasti kazasında
110 hane Kırım muhacirinden ibaret oldukları halde kendilerinden aşar ve resmi ağnam
vergisinin alınmak istendiğini bildirmiştir.572
İkinci kafilenin varlığı Hüdavendigar Mutasarrıfı’na gönderilen 1861 tarihli
tahrirattan anlaşılmaktadır. Bursa civarında misafir olarak iskân ettirilmiş 100 hane
Kırım muhacirlerinin, söz konusu yerde elverişli arazi bulunamaması nedeniyle Mihaliç
ve Kirmasti nahiyelerinde bulunan çiftliklerde ve meralarda iskânlarının yapılması
bildirilmiştir.573 Öte yandan Kirmasti kazasına muhacir göçü, Kırım’ın Kefe ahalisinden
104 hane Kırım muhacirinin gelişiyle devam etmiştir. 574
Kirmasti’ye Kazan Tatarları da göç etmiştir. Kazan muhacirlerinden Süleyman,
zevcesi ve çocuğu ile Kirmasti kazasında iskân edilmeyi istemiştir.575 (5 Haziran 1868).
Aynı tarihlerde bir başka Kazan muhaciri Kirmasti kazasına göç etmiştir. Kazan’lı
Seyfeddin, 4 kişiden oluşan ailesiyle, Kirmasti kazasında yerleşmiş olan biraderinin
yanına iskân edilmiştir576 (15 Şubat 1869).
4.1.5.2. Aralık Köyü
Osmanlı döneminde Kirmasti, günümüzde Mustafakemalpaşa ilçesine bağlı
Aralık köyü, Bursa’ya göç eden Tatar muhacirlerin iskân edildiği bir başka yerleşim
Kirmasti, Mustafakemalpaşa ilçesinin esi adıdır. Bu kelimenin Rumca “uçurumlu yer” anlamına gelen
Kremastre’den geldiği ifade edilmektedir. Aşıkpaşazade Tarihi’nde, Kirmasti’nin Orhan Bey döneminde fethedilirken
ki hâkimi Kılemastorya adlı bir kadının olduğu belirtilmektedir. XVI. yüzyılda Kirmasti, nahiye statüsüne sahiptir.
1590 yılından itibaren ise Haydarlar ve Temrezler nahiyesi ile birlikte Kirmasti kazasının oluşturulduğu
görülmektedir. XIX. yüzyıla kadar kaza olarak kalan Kirmasti, bugünkü adını 1922 yılında almıştır. Raif Kaplanoğlu,
Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 202; İsmail Yaşayanlar, XIX. Yüzyılda (Mustafakemalpaşa) Kazası’nın SosyoEkonomik Durumu, Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Bursa 2012, s. 18.
570
BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 422, Gömlek no: 46. H. 1277 S 5 / M. 23 Ağustos 1860.
571
BOA, MVL. Dosya no: 425, Gömlek no: 61. H. 1280 R 5 / M. 19 Eylül 1863.
572
BOA, BEOAYN.d. Defter no: 878. s. 126. H. 1285 Ra 15 / M. 6 Temmuz 1868.
573
BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 219, Gömlek no: 37. H. 1277 Za 6 / M. 16 Mayıs 1861.
574
BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 237, Gömlek no: 99. H. 1278 Ca 14 / M. 17 Kasım 1861.
575
BOA, BEOAYN.d. Defter no: 878. s. 115. H. 1285 S 13 / M. 5 Haziran 1868.
576
BOA, BEOAYN.d. Defter no: 878. s. 172. H. 1285 Za 3 / M. 15 Şubat 1869.
569
97
yeridir. Aralık köyü, Osmanlı salnamelerinde Arılık şeklinde zikredilmektedir.577 Köy,
daha kurulmadan önce Üçbeyli köyünün arazisi olduğundan Üçbeyli köyündeki ahali,
Aralık köyünün olduğu yerde arıcılık yapmıştır. Bu sebeple Arılık mevki olarak
adlandırılan bu yere, daha sonra yerleşen insanlar bu ismi vermişlerdir. 578
Aralık köyünün tamamını 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra göç eden
Rumeli muhacirleri teşkil etmektedir. Köyün kurulmasında etkili oldukları anlaşılan
muhacirlerin Aralık köyüne küçük gruplar halinde geldikleri belirtilmektedir. Köy nüfus
defteri ve köyün ileri gelenlerinin hatırladıklarına göre 1877-1878 Osmanlı-Rus
Savaşı’ndan sonra göç eden muhacirlerin büyük çoğunluğu Rusçuk, Hezargrad
(Razgrad), Hacıoğlu Pazarcık, Silistre, Kızanlık, Niğbolu, Şumnu, Ziştovi gibi
şehirlerden gelmişlerdir.579
nedeniyle
salnamelerde
Söz konusu kazaların Rumeli bölgesine bağlı olması
Rumeli
muhacirleri
olarak
tanımlandıklarını
görmek
mümkündür.
1886 yılında köyde 48 hanede 213 nüfus Rumeli muhaciri varken, 580 1898
yılında ise bu nüfus, 114 hanede 248 olarak değişmiştir. 581 Öyle ki, köyün muhacir
nüfusunun artışında, Kırım’dan Dobruca’ya göç eden ve 1877-1878 Osmanlı-Rus
Savaşı sonrası da Bursa’ya gelen Tatar ve Nogay muhacirlerinin etkili olduğu
anlaşılmaktadır.
Köyün kurulduğu tarih konusunda kesin bir görüş birliği yoktur. Nitekim bazı
araştırmacılar köyün 1864 yılında kurulduğunu belirtirken582 bazıları da 1880’lı yılların
sonu olduğunu ifade etmektedirler.583 En nihayetinde köyde bir Tatar nüfusunun varlığı
konusunda ortak fikir beyan edilmektedir.
1890’ların sonunda köye yerleşen Rumeli muhacirleri arasında Kırım
Tatarlarının da olduğu tespit edilmiştir. Kırım Tatarlarından iki sülalenin, 1860’larda
Kırımdan çıkıp Rusçuk’un Beyalan köyü ile Şumnu’nun Lojva köyüne iskân olunan
muhacirler olduğu ifade edilmiştir. Bunlardan Kırım soyadını taşıyan aileden kimse
577
H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 79.
Tevfik Şahin, -Aralık Köyü Sakinlerinden- “Aralık Köyü’nde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 21
Ocak 2014.
579
Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 215.
580
H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 79.
581
H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 290-292.
582
Raif Kaplanoğlu, “Bursa’nın Kederli ve Sert Mizaçlı Göçmenleri Tatarlar”.
583
1880 ile 1900 yılları arasında Hüseyin Ağa (Kahraman), Kara İsmail ve Kırmızı İdris sülalesi Bulgaristan’ın
Rusçuk şehrinden gelip Aralık köyünü kurmuşlardır. Kekil Şimşek (ed.), Mustafakemalpaşa Belde ve Köylerinde
Yaşam, c. I, Mustafakemalpaşa Kültür ve Sanat Derneği Patikalar Dergisi Yayınları, Bursa 2012, s. 44.
578
98
kalmamıştır. Ayrıca bu sülale ile akraba olup Şahin soyadını taşıyan aile, hâlâ Aralık
köyünde ikamet etmektedir.584
Diğer yandan söz konusu köyde 1909 yılında 114 hane yaşamıştır.585 I. Dünya
Savaşı yıllarında köyden iki Kırım Tatarının asker olarak vazife aldığı ve aralarından
birinin Irak Cephesi’nde şehit düştüğü belirtilmektedir. Sonuç olarak Aralık köyünün
2014 yılı itibariyle 70-80 hane arasında nüfusa sahip olduğu, fakat göç ve evlilikler
nedeniyle nüfusun sürekli azaldığı görülmektedir. Tarım ve hayvancılık yapılan köyde,
her hane 40-50 adet büyükbaş yahut küçükbaş hayvana sahiptir. Köyde tarım ürünleri
olarak mısır, buğday, yonca, yulaf ve arpa yetiştirilmektedir. Yakın akrabalar arasında
evlilik yaşanmazken, kültürel bakımdan da Kırım örf ve adetleri artık yaşatılamayıp
kaybolmaya yüz tutmuştur.586
4.1.5.3. Camandar Köyü
Bursa’nın Mustafakemalpaşa ilçesine bağlı köylerden birisi olup 1877-1878
Osmanlı-Rus Savaşı sonrası göç eden muhacirlere ev sahipliği yapmaktadır. Köyün adı
çeşitli yerlerde Çamandar, Camandar ve daha da farklı Akhisar 587 olarak da
geçmektedir. Ortaçağdan kalıntıların bulunduğu köyün Selçuk Hatun’un vakfına ait bir
arazi olduğu söylenmektedir. Muhacirlerin göçüne kadar köy nüfusu Hıristiyan ahaliden
oluşmuştur. 1844 yılı defterlerinde köyün 7 haneye sahip olduğu anlaşılmaktadır.588
Ayrıca arşiv vesikasında yer alan bilgilerden, köy nüfusunun 1890-1891 yıllarında 41
hanede 173 nüfus Rumeli muhacirinden oluştuğu görülmektedir.589
Camandar köyüne Tatar muhacirlerin ne zaman geldiklerine dair kesin bir
kaynak yoktur. Bu konuda yapılmış araştırmalar, köye gelen muhacirlerin 1879 yılında
Bulgaristan’ın Dobruca bölgesinden göç ettiklerini ifade etmektedir. Gelen muhacirlerin
1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası, Dobruca bölgesinin kaybedilmesi üzerine göç
ettikleri ihtimal dâhilindedir. Rumeli tarafından geldikleri için de Osmanlı kayıtlarına
Rumeli muhaciri adı altında girdikleri anlaşılan muhacirlerin, köyü kurulu halde bularak
Köy sakinlerinden 1965 doğumlu Bedri Şahin’in baba tarafı, Şumnu’nun Lojva köyünden, Balkan Savaşı sonrası
Bursa’ya göç etmişlerdir. Bedri Şahin, -Aralık Köyü Sakinlerinden- “Aralık Köyü’nde Kırım Tatar Muhacirler”
konulu görüşme, Bursa: 21 Ocak 2014; Tevfik Şahin, A.g.g.; Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy
Yerleşimleri, s. 216.
585
H.V.S.(H.1325-M.1909), s. 128.
586
Tevfik Şahin, A.g.g.
587
Camandar adı ile de anılan köyün önceki adı Akhisar idi. 1844 yılı tahrirat defterlerine göre köydeki muhtar
Halil’in elinde 500 dönümü aşkın çiftlik vardır. Kaplanoğlu, 1844 Yılı Temettüat Defterlerine Göre Değişim
Sürecinde Bursa’nın Ekonomik ve Sosyal Yapısı, s. 121.
588
Raif Kaplanoğlu, A.g.e., s. 169.
589
BOA, DH.MHC. Dosya no: 12, Gömlek no: 30. H. 1309 N 23 / M. 21 Nisan 1892.
584
99
yerleşmiş oldukları belirtilmektedir.590 Öte yandan köy nüfusunun 1886’da 44 hanede
123 nüfus,591 1898’de ise 63 hanede 271 nüfustan oluştuğunu kaynaklarda görmek
mümkündür.592
4.1.5.4. Çatallar Köyü
Çatallar köyü, Kirmasti kazasına bağlı yerleşim birimidir. 1867 yılı kayıtlarına
göre, Çatallar köyüne iskân edilen Kırımlı muhacirlerin; Nur Ali Bin Hacı Sokota,
Süleyman Bin Hacı Sefer ve Kasab Ali Hacı Sefer olduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu
muhacirlere Çatallar köyü dâhilinde Hazreti Eba Eyyüb El-Enseri Vakfı’na ait çeşitli
mahallerdeki sahipsiz tarlalar ücretsiz olarak kiralık verilmiştir. (H. 1284 Ş 21 / M. 18
Aralık 1867).593
Çatallar köyünde 1909 yılında 55 hane yaşamıştır.594 1927 yılında sadece 42
kişinin yaşadığı köy, bazı kaynaklarda Çattalı şeklinde de zikredilmektedir. Haritalarda
ilçenin batısında Çeltikçi-Durumtay arasında gösterilmiştir. 595 Çatallar köyü günümüzde
Durumtay köyü sınırlarına dâhil olmuş bir arazi durumundadır. 596
4.1.5.5. Çavuş Köyü
Kirmasti kazasına bağlı bir yerleşim yeri olan Çavuş köyünde Kırım muhaciri
iskân edilmiştir. Köy, kurucusu Mustafa Çavuş’tan dolayı bu adla anılmıştır. 597 1844
yılı defterlerinde köyün 24 haneye sahip olduğu anlaşılmaktadır. 598 1886 yılında 24
hanede 113 nüfus Rumeli muhacirinin yaşadığı köyde 599 1892 tarihli bir kaynakta köy
ahalisini yine Rumeli muhacirleri olarak görmek mümkündür. Ayrıca köyün 11 hanede
75 nüfus ile 82 dönüm arazi üzerine kurulduğu belirtilmiştir.600 Ancak köy daha eskidir.
Nitekim köyde Bizans döneminden kalma kalıntılar vardır. 601
Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 93.
H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 80.
592
H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 292.
593
Kırım muhacirlerine verilen araziler için bkz. Tablo 4.6.
594
H.V.S.(H.1325-M.1909), s. 168. Nitekim 1898 tarihli vilayet salnamesinde İhsaniye-i sagir (Küçük İhsaniye) köyü
yer almamaktadır. H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 290.
595
Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Ansiklopedisi, s. 101.
596
1946 yılında Durumtay köyünde yaşanan sel felaketi, köy halkının boşalmış bir köy olan Çatallar tarafına iskân
edilmesine yol açmıştır. Zaten Durumtay köyü nüfus kayıtlarında, Çatallar köyünün ve nüfusunun, Durumtay ile
birlikte yer aldığını görmek mümkündür. Sonuç olarak mevcut bilgilerden, Durumtay köyünün, eski adı Çatallar
köyü olan yerde kurulmuş olduğu ve hâlâ bu arazide varlığını devam ettirdiğini anlaşılmaktadır.
597
Raif Kaplanoğlu, A.g.e., s. 102.
598
Raif Kaplanoğlu, 1844 Yılı Temettüat Defterlerine Göre Değişim Sürecinde Bursa’nın Ekonomik ve Sosyal Yapısı,
s. 169.
599
H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 80.
600
BOA, DH.MHC. Dosya no: 12, Gömlek no: 30. H. 1309 N 23 / M. 21 Nisan 1892.
601
Raif Kaplanoğlu, A.g.e., s.102.
590
591
100
Köydeki Kırım muhacirlerinin varlığına ise 1868 tarihli bir vesikada
rastlanılmaktadır. Vesikaya göre; Hoca Abdülcelil Efendi’ye devlet tarafından henüz
hiçbir yardımda bulunulmadığı görülmektedir. Abdülcelil Efendi zor durumda kaldığını
ve kendisine yardım edilmesini Hüdavendigar Vilayeti’nden istemektedir.602 (H. 1285
Ra 4 / M. 25 Haziran 1868). Mevcut arşiv kaydının 1868 tarihli olması ve Hoca
Abdülcelil Efendi’ye yardımda bulunulmamış olması muhtemelen Kırım muhacirinin
yeni olduğunu ve 1866, 1867 ve 1868 tarihlerinde Bursa’ya gelen muhacirlerden
olduğunu göstermektedir.
1909 yıllında köyde 45 hane603 varken bu sayı 1927 yılında 244, 1990 yılında
ise 236 kişiye ulaşmıştır. Günümüzde Çavuş köyü Mustafakemalpaşa ilçesi
Devecikonağı Bucağı’na bağlı bir yerleşim birimidir.
4.1.5.6. Durumtay Köyü
Bursa’nın Kirmasti kazasına bağlı köylerinden bir diğeridir. Köyde Kırım
muhacir varlığı 1860’lı yıllara kadar inmektedir. Kırım muhacirlerinin iskânından önce
köyde Harput kökenli bir topluluk yaşamıştır. 1844 yılı defterlerinde köyün 17 haneye
sahip olduğu anlaşılmaktadır.604 Bunun yanı sıra köy sakinlerine göre, Durumtay
köyünde ilk olarak Arnavutlar yaşamıştır. Kendilerinin 1840-50’li yıllarda Durumtay’a
geldiklerini belirtmektedirler. Çeşitli kaynaklarda köyün adı Torumtay, Durumbey,
Torunbey ve Dorumtay şeklinde zikredilmektedir. Moğolca’dan Türkçeye geçmiş olan
bu kelime Osmanlı Türkçesi’nde “karagöz cinsi alıcı bir kuş”, Moğolcada “atmaca
kuşunun erkek cinsi veya küçük av” kuşu anlamına gelmektedir. 605
Köye
ilk
Kırım
muhacirlerinin
1859-1860
yıllarında
geldiği
tahmin
edilmektedir. Fakat kaç haneden oluştukları konusunda bir bilgi bulunmamaktır.606 İlk
gelen muhacirlerin varlığını 1863 tarihli bir arzuhalden yola çıkarak tespit
BOA, BEOAYN.d. Defter no: 878. s. 112. H. 1285 S 2 / M. 25 Mayıs 1868.
H.V.S.(H.1325-M.1909), s. 166.
604
Raif Kaplanoğlu, 1844 Yılı Temettüat Defterlerine Göre Değişim Sürecinde Bursa’nın Ekonomik ve Sosyal Yapısı,
s. 176. 1844 yılında Dorumtay köyünde Tüccar İsmet Bey 590 dönüm çiftliğe sahipti. Raif Kaplanoğlu, A.g.e., s. 112.
605
Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 220. Köyün kuruluş sürecini anlatan diğer
bir kaynakta, köyün XVII. yüzyılda has araziler üzerine iskân ettirilen Ege Türkmenleri tarafından kurulduğu
belirtilmektedir. Ayrıca köye ilk Tatar göçünün, Hacıoğlu Pazarcık civarından gelen 5 hanenin iskânıyla olduğu ve
daha sonra Bulgaristan’dan gelenlerin de İhsaniye diye de adlandırılan köyün diğer kısmına yerleştirildikleri ifade
edilmektedir. Kekil Şimşek (ed.), A.g.e., s. 197.
606
1860 yılında İstanbul’da bulunan Kırım muhacirlerinden 1700 hanenin 300 hanesi Bursa sancağı kaza ve
köylerine yerleştirilmek üzere sevk edilmişlerdi. Aynı yıl Bursa sancağında dağınık olarak iskân edilmek üzere, 109
hanede 580 nüfus ve 171 hanede 697 nüfus ve 120 hanede 479 nüfus Kırım muhaciri Bursa’ya gönderilmiştir. Öyle
ki, Durumtay köyüne iskân edilen Kırım muhacirleri, bu kafilelerden birine aittir. BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 420,
Gömlek no: 30. BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 192, Gömlek no: 78; BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 422, Gömlek no:
46; BOA, A.MKT.NZD. Dosya no: 326, Gömlek no: 24.
602
603
101
edilebilmektedir. Vesikaya göre; Bursa’nın Kirmasti kazasına tabi Torunbey
(Durumtay) köyüne Kırım Nogay muhacirlerinden Hacı Ali, ailesi ile birlikte yerleşmek
istemiştir. Bu talebini dilekçe ile Muhacirin Komisyonu’na iletmiş olan Hacı Ali, daha
önce Balıkesir’in Hacı Şerif adlı mahalline yerleştirildiğini, biraderlerinin, kardeşlerinin
ve akrabalarının Torunbey köyünde bulunduğunu bildirmiştir. Dört senedir Hacı
Şerif’te ikamet eden Hacı Ali ve ailesi, bir aralık Dersaadet’e gitmişlerdi. Fakat burada
sefil, perişan ve ilaçsız, kaldıkları anlaşılmaktadır. Ayrıca bunların ellerine dört seneden
beri ne öküz ne tohum ne de yevmiye tahsisi ulaşmadığını artık geçinmek için
güçlerinin kalmadığı anlaşılmaktadır.607 Netice olarak dilekçenin 1863 tarihli olması
Hacı Ali’nin akraba ve kardeşlerinin Durumtay köyüne 1859 yılında yerleştirildiği
görüşünü destekler niteliktedir.
1861 yılında Bursa sancağına önemli miktarda Kırım muhaciri sevk edilmiştir.
250 haneden oluşan Kırım ve Kefe muhacirlerinin 110 hanesi, Ekim 1861 tarihinde
Sarıbey köyü yanındaki boş araziye yerleştirilmiştir.608 Muhacirler için devlet bir
yandan haneler inşa etmiş, diğer yandan bu arazilerin isimlendirmesi işlemlerini
yapmıştır. Osmanlı Devleti memurları, bu arazilerin padişahın muhacirlere ihsanı olarak
verilmesi sebebiyle mevcut araziyi İhsaniye köyü olarak adlandırmıştır.609 Nitekim
Hüdavendigar salnamesi610 ve çeşitli araştırmalar Durumtay köyünün Osmanlı
döneminde İhsaniye ve İhsaniyeüst adlarıyla da kayıtlara geçtiğini göstermektedir. 611
BOA, MVL. Dosya no: 431, Gömlek no: 64. H. 1280 C 26 / M. 8 Aralık 1863.
Günümüz Bursa köy haritalarını incelediğimizde, Sarıbey köyüne en yakın bulunan Tatar muhacir köyünün
Sazlıca olduğu görülmektedir. Fakat yukarıda belirtildiği gibi İhsaniye adı vilayet salnamelerinde Durumtay köyü ile
birlikte geçtiği için bu köy Durumtay köyü içinde verilmiştir. Köydeki bir rivayete göre, köyün daha önce Susurluk
Çayı kenarında Tümbelez (Sazlıca) denilen köye yakın yerde Tatar Yüzbaşı Efsane Efsat tarafından kurulduğu
söylenmektedir. Kekil Şimşek (ed.), A.g.e., s. 204.
609
BOA, A.MKT.MVL. Dosya no: 133, Gömlek no: 77. H. 1278 R 8 / 13 Ekim 1861. Belgenin transkiribi için bkz.
Belge-4.
610
H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 290.
611
Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s.124. Ayrıca 1307-1308 / 1891 yılı vilayet salnamelerinde
Çatallar, İhsaniye-i sagir (Küçük İhsaniye), Turmatay ihsaniye-i evsat (Orta İhsaniye), İhsaniye-i kebir (Büyük
İhsaniye), Dümberiz, Sarıbey ve Sarıbey cedid adlı köylere yer verilmiştir. Söz konusu üç İhsaniye köyü,
muhtemelen iskân sonrası birleşmişlerdir. Günümüzde bu üç köy yoktur. Belki de küçük İhsaniye köyü 1946 yılına
kadar Çatallar köyü adıyla varlığını sürdürmüştür. Çünkü 1898 tarihli vilayet salnamesinde İhsaniye-i sagir (Küçük
İhsaniye) köyü yer almamaktadır. Bu köy yerine ise Çatallar köyünün varlığı görülmektedir. H.V.S.(1316-1898), s.
290.
1946 yılında bu köy boş haldeyken, bu tarihte Durumtay (Orta İhsaniye) köyünün bulunduğu yerde sel felaketi
olması nedeniyle köy, Çatallar köyünün bulunduğu mevkiye taşınmıştır. Böylece Çatallar köyü kalkmış ve Durumtay
köyü bu arazide kurulmuştur. Nitekim Durumtay köyü nüfus defterlerinde, Çatallar köyü nüfus bilgilerinin yer alması
bu durumu anlaşılır hale getirmektedir. Turmatay ihsaniye-i evsat köyü (Orta İhsaniye) bugünkü Durumtay köyünün
olduğu yere bağlı bir arazidir. Fakat köy yerleşimi daha önce de belirtildiği gibi Çatallar mevkisine taşınmıştır. Köy
isminin daha 1885 yılından beri Turmatay (Durumtay) olarak kullanıldığını görmek mümkündür. Bu tarihte Kirmasti
kazasına bağlı bir de Turmatay çiftliklerinin olduğu belirtilmektedir.
Öte yandan Dümberiz köyü, Sazlıca adıyla Karacabey sınırları içindedir. Sarıbey köyleri, Yenisarıbey, Ortasarıbey ve
Eskisarıbey adlarıyla devam etmektedir. Çatallar köyü ise, 1946 yılında boş bir köy halindeyken, bu tarihte Durumtay
köyünde yaşanan sel felaketi sonrası, Durumtay köyü ahalisinin ikinci iskân alanı olmuş ve isim değişikliğine
uğrayarak Durumtay adını almıştır. H.V.S.(1307-1308/1891), s. 124; H.V.S.(1302-1885), s. 401.
607
608
102
Bu durum neticesinde İhsaniye köyünün, Durumtay köyünün bir parçası olduğu kabul
edebilir.
Köy nüfus defterine göre köydeki muhacirlerin ilk gelenlerinin 1860 Kırım,
1875 ve 1906 Köstence, 1875 Mecidiye, 1872, 1888 ve 1898 Hacıoğlu Pazarcık
doğumlu oldukları görülmektedir. Doğum tarihlerinden yola çıktığımızda, Durumtay
köyüne
yapılan
göçlerin
ikincisi
1877-1878
Osmanlı-Rus
Savaşı
sonrası
gerçekleşmiştir. Bulgaristan ve Romanya’nın elden çıkması üzerine buralardan yapılan
göçlerle birlikte binlerce Türk ve Müslüman muhacir, Bursa Vilayeti’ne göç etmiş ve
aralarından bazı muhacirler Durumtay köyüne iskân edilmişlerdir. Nitekim Rumeli’den
Durumtay köyüne gelen muhacirlerin 1853-1856 Kırım Savaşı sonrası, Kırım’dan
Hacıoğlu Pazarcık’a, Köstence ve Mecidiye’ye göç etmiş olmaları mümkündür.
Dorumtay köyünde Tatar ve Nogay muhacirlerin yanı sıra Türk ve Arnavut
muhacirler de yaşamıştır. Zamanla köyün demografik yapısına Rumeli’nin çeşitli
şehirlerinden yapılan göçlerle katılımlar olmuştur. Bu şehirler Rusçuk, Plevne, Varna,
Ziştovi,
Kalkandelen, Tırnova, Gostivar,
Kızanlık, Şumnu, Üsküp, Razgrad
(Hazargrad), Eskicuma ve Silistre şehirleridir. 612 Diğer yandan köydeki Nogayların
1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası, öncelikle Manisa’ya göç ettikleri fakat daha
sonra buradan Durumtay’a yerleştikleri görülmektedir.613
Durumtay, 1888 yılında 110 haneye sahip bir köy idi. Bu tarihe ait arşiv
vesikasındaki bilgilere göre, köydeki tarım alanları muhacirler için yeterli olmamıştır.
Muhacirler hem ziraat hem de hayvancılık yapmak üzere hükümetten arazi
istemişlerdir. Buna mukabil, padişah arazisi olan Akdağ korusundan kendilerine köy
teşkil edilmesini ve yerleştirilmelerini talep etmişlerdir. Eğer Akdağ korusunda köy
teşkil edilirse, şimdi bulundukları ev ve tarlaları padişahın Mihaliç’teki çiftliğine terk
edeceklerini söylemişlerdir. Hükümet ise, bu talebi inceleyip padişaha sunduktan sonra
bir cevap vereceğini bildirmiştir.614
Köy ahalisinin 1893 yıllarında büyük bir sıkıntı çektiği görülmektedir.
Aralarında Mihaliç615 kazasının Dorumtay, Dünbeziz, Güvin ve Çatallar köylerinde
sakin muhacirlerin olduğu yerlere yemeklik olarak mısır gönderilmesi Meclis-i
Ertan Germen, -Durumtay Köyü Muhtarı- “Durumtay Köyü’nde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa:
21 Ocak 2014.
613
Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 221-222.
614
BOA, DH.MKT. Dosya no: 1524, Gömlek no: 25. H. 1305 Za 14 / M. 23 Temmuz 1888.
615
1893 yılında söz konusu köyler Mihaliç (Karacabey) kazası sınırlarına dâhildir.
612
103
Vükela’ca karar verilmiştir. Bu esnada, Dorumtay köyünde 128, Dünbeziz’de 79,
Güzin’de 55 ve Çatallar köyünde 70 nüfus bulunmaktadır. Bu kadar muhacir yemeklik
ihtiyaçlarını karşılayamayacak derece zor durumda kalmışlardır. Adı geçen köylere
mahal mal sandığıyla anlaşılarak toplam 498 kilo mısırın yemeklik olarak dağıtılması
kararlaştırılmıştır. 616 Öte yandan köyün 1898 tarihinde 127 hanede 471 nüfusa sahip
olduğu görülmektedir.617
Köye Tatar göçleri az da olsa I. Dünya Savaşı yıllarında da devam etmiştir.
Bunlardan biri olan Köse ailesi, Köstence’den yola çıkarak Bandırmaya iskân
edilmişler, fakat ailenin buradaki araziyi beğenmemesi üzerine Durumtay köyüne
gönderilmişlerdir. Ayrıca Köse ailesinin ilk fertleri Köstence’nin Çömlekçi köyüne,
Ukrayna’nın Minsk bölgesinden göç etmişlerdir. Ne zaman olduğu konusu tam olarak
bilinmese de Kırım Savaşı sonrası Dobruca’ya yapılan göçlerden biri olduğunu
söylemek mümkündür.618
Durumtay köyü sakinlerinden edinilen bilgilere göre köy, Bulgaristan,
Yunanistan, Romanya muhacirleri ile Manav ve Arnavutlardan oluşmaktadır. Öte
yandan Durumtay köyü 1946 yılına kadar eski köye bağlıyken, 1943 yılında köyde su
baskını yaşanması nedeniyle köyün yeri Durumtay köyünün şimdi bulunduğu eski
Çatallar köyü mevkisine taşınmıştır. Eski Durumtay köyü üç mahalledir. Birincisi Tatar
mahallesi, ikincisi Arnavut mahallesi ve üçüncüsü Bulgaristan ve Yunanistan’dan göç
eden Müslüman ahalinin bulunduğu mahalleydi. Hepsi birbiriyle akrabalık bağları
kurmuşlardır. Üç mahalle arasında herhangi bir husumet yaşanmamıştır. Diğer yandan
Durumtay köyü 2014 yılı itibariyle 110 haneden oluşmaktadır. Köydeki Kırım muhacir
torunları, Germen, Çakır, Karagöz, Dobruca, Tetikçi, Cömert, Cıbır, Sert, Tükenmez,
Demir, Kahraman, Uğur ve Uslu 619 soyadlarını taşımaktadırlar.620
4.1.5.7. Güllüce Köyü
Güllüce köyü, Kirmasti kazasına bağlı yerleşim birimidir. 621 1867 yılı kayıtlarına
göre, Güllüce köyüne iskân edilen Kırımlı muhacirlerin; Nuri Bin Hüseyin, Ahmed Bin
BOA, MV. Dosya no: 74, Gömlek no: 5. H. 1310 Ş 8 / M. 25 Şubat 1893.
H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 290.
618
Tamer Köse, -Durumtay Köyü Sakinlerinden- “Durumtay Köyü’nde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme,
Bursa: 21 Ocak 2014.
619
Köyde bulunan Uslu ailesi, Bulgaristan Şumnu’dan göç etmiş Tatar muhacir soyundandır.
620
Ertan Germen, A.g.g.; Semih Çatallar- İbrahim Çakır, A.g.g.
621
Bazı kaynaklarda Karacabey ilçesine ait eski bir köy olduğu ifade edilmektedir. 1521 yılı tahrirat defterlerinde yer
alan bu köy, şehzade türbeleri vakıf köyüdür. Köyde XV. yüzyılda 23 hane yaşamıştır. Yeri belirlenemeyen
köylerden biridir. Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Ansiklopedisi, s. 149.
616
617
104
Hüseyin, Ahmed Bin Feriş, İsmail Bin Hanamakoy, Tasos ve İbrahim İbni İbiş, İbrahim
Bin Kocaş, Mustafa Bin Leznaşov, Diyazen, Mehmed, Musa, İsmail, Hasan ve Ömer
binun-ı reste, Hacı Kul Bin Öküz Koş, Hayık Bin Yusuf ve Keçeci Mehmed ve İsmail
İbni Çobaz’e oldukları anlaşılmaktadır. Söz konusu muhacirlere Güllüce köyü dâhilinde
Şehzade vakıflarına ait çeşitli mahallerdeki sahipsiz tarlalar ücretsiz olarak kiralık
verilmiştir. (H. 1283 L 15 / M. 20 Şubat 1867). 622
Bursa’nın Mustafakemalpaşa ilçesinde bulunan bu köyün adı 1530 tarihli
tahrirat defterinde Gözlüce olarak geçmektedir. Köyün Yörükler tarafından kurulduğu
belirtilir. 1880li yıllarda Bulgaristan’ın Osmanpazarı bölgesinden ve 1951 yılında
Bulgaristan’ın Şumnu ve Eskicuma bölgelerinden 150 hane muhacir Güllüce’ye
yerleştirilmiştir. Ayrıca köyde yerlilerin dışında, 100 hane Çerkez ile 6-7 hane Dersim
olaylarından sonra yerleştirilen Tuncelili göçmenler yaşamaktadır. 623 1898 yılında
köyün 97 hanede 533 nüfusa sahip olduğu görülmektedir. Köyün bu tarihteki diğer ismi
ise Neşetiye olarak kaynaklara yansımıştır. 624 Günümüzde Kırımlı muhacirlerin
kalmadığı Güllüce köyü, Çerkezler, muhacirler ve Doğu Anadolu’dan göç etmiş
nüfusun yaşadığı bir köy mahiyetindedir.
4.1.5.8. Büyük İhsaniye Köyü (İhsaniye-i Kebir)
Büyük İhsaniye köyüne625 Kırım muhacirlerinin yerleştirilmesine dair ilk
bilgileri, Abdullah Ağa adlı muhacirin, Meclis-i Vâlâ’ya gönderdiği arzuhalde görmek
mümkündür. Abdullah Ağa, Köstence kazasında yaşayan bir Osmanlı vatandaşıdır.
Aile ve akrabalarının Bursa sancağında Kirmasti kazasına tabi İhsaniye-i kebir köyünde
iskân edildiklerini ve bu nedenle,
kendisinin de 4 hanede 25 nüfus olmak üzere
İhsaniye-i kebir köyüne yerleştirilmesini Meclis-i Vâlâ’dan talep etmektedir.
Bu talep konusunda Meclis-i Vâlâ’nın kararı olumlu olmuştur. Meclis,
muhacirin talimatnamesinde yer alan muhacirinden, aile ve akrabasından ayrı
düşenlerin kavuşdurulması hükmüne dayanarak Abdullah Ağa’nın Bursa’daki İhsaniyei kebir köyüne yerleştirilmesine izin vermiştir. 626 Muhtemelen bu köye iskân edilen
Abdullah Ağa’nın akrabaları ve diğer Kırım muhacirleri Haziran 1866’da gelmişlerdir.
Güllüce köyünde tarla verilen muhacirler için bkz. Tablo 4.7.
Kekil Şimşek (ed.), A.g.e., s. 229-230.
624
H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 290.
625
Büyük İhsaniye köyü günümüzde Durumtay köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Öte yandan vilayet
salnamelerinde, Kirmasti kazasında ayrı ayrı İhsaniye-i sagir, İhsaniye-i evsat ve Kırım muhacirlerinin iskân edilmiş
olduğu İhsaniye-i kebir köyleri olduğu belirtilmektedir. H.V.S.(H.1307-1308/M.1891), s. 124
626
BOA, MVL. Dosya no: 560, Gömlek no: 71. / H. 1285 M 2 / M. 25 Nisan 1868.
622
623
105
Gelen Kırım muhacirlerine arazi verildiği, nitekim arazilerine müdahalede bulunulduğu
da Bab-ı âli’ye gönderdikleri arzuhalden öğrenilmektedir. Netice olarak Bab-ı âli, olay
hakkında tahkikat yapılmasından sonra karar vereceğini bildirmiştir. 627
4.1.5.9. Lütfiye Köyü
Osmanlı döneminde Kirmasti kazasına bağlı Lütfiye köyüne önemli oranda
Kırım Tatar ve Nogay muhaciri iskân edilmiştir. Lütfiye köyü günümüzde
Mustafakemalpaşa ilçesinde yer almaktadır.
Köye gelen Kırımlı muhacirlerin
Bursa’nın Mihaliç kazasında iskân için bir süre bekletildikleri ve ardından yeni kurulan
köye iskân ettirilmek istendiği kaynaklara yansımıştır. 1861 tarihli Kırım ve Kefe
muhacirlerinin iskân edilmeleri konusunda Muhacirin Komisyonu başkanlığından
meclise gönderilen tezkirede; Bursa sancağına göç eden 250 hane muhacirinin 140
hanesinin Mihaliç kazası çevresinde var olan havası temiz ve toprağı verimli Sakalar
bayırına yerleştirilmesinin uygun görüldüğü ve bu boş arazinin isminin de padişahın
lütufu olması sebebiyle Lütfiye köyü olarak verilmesinin uygun bulunduğu
anlaşılmaktadır.628 Geriye kalan 110 hane muhacir ise Sarıbey köyü yanında yeni
kurulacak olan İhsaniye köyüne iskân edilmişlerdir. İhsaniye köyü ise bugün Durumtay
köyü sınırları içinde yer almaktadır.629
Yeni kurulan köylerdeki Kırım ve Kefe muhacirlerine ev inşası ve erzak yardımı
da yapılmıştır. Diğer yandan 1898 yılında Lütfiye köyünün önceki tanımlamalardan
farklı olarak Tomuzdere şeklinde zikredildiği ve 41 hanede 166 nüfusa sahip olduğu
görülmektedir.630
4.1.5.10. Kovalık Çayırı
Bursa sancağına tabi Kirmasti kazasında geniş ve verimli bir çayır olan bu
mahale 1862 tarihli bir belgeden yola çıkarak Tatar muhacir yerleştirildiği
görülmektedir. Kırım’dan gelen Tatar muhacirler 40 haneden oluşmaktadırlar. Bu
muhacirlerin yerleştirilmesiyle birlikte evleri de inşa edilmiştir.631
Aslında Kovalık çayırına iskân edilmek üzere gönderilen muhacirlerin ilk önce
Kirmasti kazasının Dümberez köyünde Küçük Osmanoğlu Ahmed’in arazisine
627
BOA, BEOAYN.d. Defter no: 878. s. 5. H. 1283 M 22 / M. 6 Haziran 1866.
BOA, A.MKT.MVL. Dosya no: 133, Gömlek no: 77. H. 1278 R 8 / M. 13 Ekim 1861. Belgenin transkribi için bkz.
Belge-4.
629
BOA, MVL. Dosya no: 615, Gömlek no: 113. H. 1278 Ra 16 / M. 21 Eylül 1861.
630
H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 292.
631
BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 543, Gömlek no: 78. H. 1278 Ş 25 / M. 25 Şubat 1862.
628
106
yerleştirilmeye çalışıldıkları anlaşılmaktadır. Fakat muhacirlerin iskânı için komisyonca
gösterilen arazi bu değildir. Ayrıca Dümberez köyündeki Küçük Osmanoğlu Ahmed’in
arazine de izinsiz girilmiştir. Netice olarak söz konusu duruma, Dümberez köyü
sakinlerinden Küçük Osmanoğlu Ahmed’in Muhacirin Komisyonu’na arzuhal
göndermesiyle açıklık getirilmiştir. Komisyonun cevabına göre; arazideki muhacirlerin
belirlenen Kovalık çayırında hane inşasıyla birlikte
iskân edilmeleri Bursa
Mutasarrıfı’na bildirilmiştir.
4.1.5.11. Mudam Köyü (Ocaklı)
Kirmasti kazasına bağlı Mudam köyünde, Kırım muhacirlerinden Hıfzı Bin
Abdullah’ın arazi sahibi olduğu anlaşılmaktadır. Mudam köyü içindeki Kanlıahlat adlı
mahalde, Hamza Bey İbni Lala Paşa Vakfı’na ait araziden Hıfzı Bin Abdullah’a 60
dönüm tarla kiralık olarak verilmiştir. (H. 1284 Ş 21 / M. 18 Aralık 1867). Ücretsiz
verilen tarlanın etrafı muhacir tarlası ve orman ile çevrilidir. 632
Günümüzde Mustafakemalpaşa ilçesi merkez bucağına bağlı bir köy olan
Ocaklı’nın eski adı Mudam’dır. Kelime olarak “ana tanrıçaya tapanlar” anlamına
gelmektedir.633 XVII. yüzyılda kurulmuştur. 1908 yılında 73 hane bulunan köyde634
1990 yılında 828 kişi yaşamıştır. Köyün adı 1964 yılında yapılan ad değişiklikleri
sırasında Ocaklı olarak değiştirilmiştir. Yerli köyü olan Ocaklı’ya bu adın verilmesinin
nedeni ise bu tarihte köyde toprak eşya yapan birçok ocak bulunmasıdır. 635 Günümüzde
Ocaklı köyünde XV. yüzyılda Ege bölgesinden göçürülen Yörükler ile 1880’li yıllarda
Bulgaristan’ın Varna, Kırcaali ve Şumnu bölgelerinden göç etmiş muhacirler yaşamakta
olup bunlar 180 hanede 1000 nüfusu teşkil etmektedirler. 636
4.1.5.12. Ormantepeciği Köyü
Ormantepeciği köyü, Kirmasti kazasına bağlı yerleşim birimidir. 637 1867 yılı
kayıtlarına göre, Ormantepeciği köyüne iskân edilen Kırımlı muhacirlerin; Abdülmecid
Bin Mevlüd, Abdülsettar Bin Abdülmecid, Seyyid Battal Bin Abdülmecid, Miftaheddin
Bin Seyfeddin, Abdülhakim Bin Abdülhamid, Şafii Bin Beynbad, Kemaleddin Bin
632
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 97 / Cilt: 26 / Varak: 153.
Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Ansiklopedisi, s. 230.
634
H.V.S.(H.1325-M.1909), s. 234.
635
Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Ansiklopedisi, s. 231.
636
Kekil Şimşek (ed.), A.g.e., s. 395-396. Köye 1867 yılında yerleşen Kırım muhaciri hakkında bir bilgi
bulunmamaktadır. Zaten 1 hane olarak gelen Kırım muhaciri, büyük ihtimal Ocaklı köyü yakınlarında bulunan diğer
Tatar köylerinden birine geçmiştir ya da vefat ettikten sonra aileden kimse kalmamıştır.
637
Günümüzde Mustafakemalpaşa ilçesinde böyle bir köyün varlığına rastlanmamaktadır. Fakat Ormantepeciği
köyünün mevkilerini incelediğimizde, Cevizlikiçi adlı yerin bu köye yakın bir belde olan Tepecik Beldesinde
Cevizlik adıyla bulunduğu görülmektedir.
633
107
Hodican ve Sıddık Bin Yusuf, oldukları anlaşılmaktadır. Söz konusu muhacirlere
Ormantepeciği köyü dâhilinde Hazreti Eba Eyyüb El-Enseri Vakfı Şerifi’ne ait çeşitli
mahallerdeki sahipsiz tarlalar kiralık verilmiştir. (H. 1283 L 15 / M. 20 Şubat 1867).638
4.1.5.13. Ormankadı Köyü
Ormankadı köyü, Kirmasti kazasına bağlı yerleşim birimidir. 1867 yılı
kayıtlarına göre, Ormankadı köyüne iskân edilen Kırımlı muhacirlerin; Abdülsettar Bin
Murteza Bey, Abdürrahim ve Mehmed İbrahim, Abdürrahim ve Mehmed Can,
Kandemir Bin Abdülhamid, Abdülgafur Bin Mustafa Bey, Mehmed Yunus Bin
Mehmed, Celaleddin Bin Mehmed, Nimetullah Bin Şemseddin, Şerafeddin Bin
Abdülhamid, Refik Bin Emir, Taceddin Bin Mehmed Said, Abdullah Bin Arslan ve
biraderzadesi Ahmed Bin Mehmed, Şeyh Ahmed Bin Ceybullah ve akrabasından
Mehmed Sadık Bin Devletşah, Hüsneddin Bin Fahreddin ve son olarak Kandemir Bin
Refik’in olduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu muhacirlere Ormankadı köyü dâhilinde
Hazreti Eba Eyyüb El-Enseri Vakfı Şerifi’ne ait çeşitli mahallerdeki sahipsiz tarlalar ve
1859 yılında vefat etmiş olan Şerife Ayşe Binti Abdullah’ın çocuğunun kalmaması
üzerine boşta kalan arazileri kiralık olarak verilmiştir. (H. 1283 L 15 / M. 20 Şubat
1867).639
Yine, aynı vakfın Ormankadı köyündeki arazilerinden Ekim 1867 tarihinde
Kırım muhacirlerine tarla verilmiştir. Vakfın ücretsiz ve kiralık olarak tarla verdiği
muhacirler; Fahreddin Bin Cemal, Yakub Bin Abdülkerim, Şerafeddin Bin Fahreddin,
Abdülsettar Bin Nimetullah, Yusuf Bin Abdullah ve Ceybullah Bin Musa olarak
sıralayabilir. (H. 1284 C 7 / M. 6 Ekim 1867).
Ormankadı köyünün eski adı Büyükkadı’dır. Kumkadı köyünden ayırmak için
böyle anılmıştır. Köyün, Sultan I. Ahmet’in annesinin İstanbul’daki Eyüp Sultan
Cami’sine vakfettiği bir yer olduğu anlaşılmaktadır. Köye ilk gelenlerin Tatarlar olduğu
ve sıtma hastalığından dolayı köyü terk ettikleri söylenmektedir. 1820 yılında halen
Tatar hamamı olarak anılan mevkiye Tatar göçmenlerin yerleştiği belirtilmektedir.
Ancak köyün kuruluşu 1865 yılında Sivas’ın Kangal ilçesinden göç eden Yörük ailesine
dayandırılmaktadır. Öte yandan 1870’lerden sonra gelen Çerkez, Yörük ve Yunan
göçmenler köye yerleşmişlerdir. 640
Ormantepeciği köyünde tarla verilen muhacirler için bkz. Tablo 4.8.
Ormankadı köyünde tarla verilen muhacirler için bkz. Tablo 4.9.
640
Kekil Şimşek (ed.), A.g.e., s. 407.
638
639
108
1898 yılında köyde 131 hanede 416 nüfus mevcuttur.641 1927 yılında 796 kişi
olan nüfus 1990 yılında 1473 kişiye çıkmıştır. Söz konusu köyde Dersim olayından
sonra yerleştirilen Tuncelili göçmenler de yaşamaktadır. Ayrıca köyde Tatar ailesinin
kalmadığı anlaşılmaktadır. Günümüzde Mustafakemalpaşa ilçesi merkez bucağına bağlı
bir yerleşim birimi olan köy, Kumkadı ve Yeşilova köyleri arasındadır. 642
4.1.5.14. Tepecik Köyü
Tepecik köyü Kirmasti kazasına bağlı yerleşim birimidir. 643 1867 yılı kayıtlarına
göre Tepecik köyüne iskân edilen Kırımlı muhacirlerin; Şehidullah Bin Nasreddin,
Abdülşükür Bin Hüseyin, Ebu Bekir Bin Nimetullah, Hacı Mehmed Nuri Bin İhtima
oldukları anlaşılmaktadır. Söz konusu muhacirlere Tepecik köyü dâhilinde Hazreti Eba
Eyyüb El-Enseri Vakfı Şerifi’ne ait çeşitli mahallerdeki sahipsiz tarlalar ücretsiz olarak
kiralık verilmiştir. (H. 1284 B 9 / M. 6 Kasım 1867).644
Tepecik
anlaşılmaktadır.
köyünün
645
1844
tarihli
kayıtlarda
18
haneye
sahip
olduğu
XIX. yüzyılda Bursa’da Tepecik adıyla üç yerleşim yeri
bulunmaktadır. Bunlardan biri yukarıda açıkladığımız Kirmasti kazasına bağlı yerleşim
yeridir. Kirmasti’daki yer 1898 tarihli kayıtlarda Tepecik ve Yeni mahalle olarak
zikredilmektedir. Ayrıca bu yerleşim yerinin 208 hanede 782 nüfusa sahip olduğunu
görmek mümkündür. 646 Tepecik adlı diğer yerleşim yerleri Bursa merkez647 ve Mihaliç
kazasına bağlı köylerde görülmektedir.648 Günümüzde Bursa’nın Mustafakemalpaşa
ilçesine bağlı bir yerleşim yeri olan Tepecik köyünde yerliler ve Bulgaristan göçmenleri
yaşamaktadır.649
641
H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 290.
Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Ansiklopedisi, s. 234.
643
Tepecik Çiftliği XVIII. yüzyıl belgelerine göre Valide Sultan’a aittir. Onun ölümü ile boşta kalan çiftliğin yeniden
Valide Sultan evkafında kayıtlı olması istenmiştir. XIX. yüzyıl sonlarında Ahkâm-ı- Adliye Meclisi Tercümanı
Vasilaki Bezirgân’a ait olan Tepecik Çiftliği’nde 1.750 dönüm arazi vardır. Ayrıca çiftliğin varlığını, 1927 yılında
hala aynı şekilde devam ettirdiği görülmektedir. Raif Kaplanoğlu, 1844 Yılı Temettüat Defterlerine Göre Değişim
Sürecinde Bursa’nın Ekonomik ve Sosyal Yapısı, s. 126.
644
Ormankadı köyünde tarla verilen muhacirler için bkz. Tablo 4.10.
645
Raif Kaplanoğlu,1844 Yılı Temettüat Defterlerine Göre Değişim Sürecinde Bursa’nın Ekonomik ve Sosyal Yapısı,
s. 176. 1844 yılında Tepecik köyünde Kalopozoğlu Süleyman'ın 240 dönüm arazisi vardır. Raif Kaplanoğlu, A.g.e., s.
134.
646
H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 291.
647
H.V.S.((H.1316-M.1898), s. 269-272. Aynı isimle Bursa’ya bağlı bir köy vardır. XV. yüzyıl tahrir defterlerinde
Hıristiyanların yaşadığı belirtilmektedir. Orhan Gazi vakıf arazisinde yer aldığı ifade edilen köyün 1573 senesi tahrir
kayıtlarına göre 18 hane Müslüman, 60 hane Hıristiyan ve 20 hane Azatlı nüfusu vardır. Kazıklı ve İsmetiye köyleri
arasında yer alan köy, 1325 salnamesine göre 111 hane olarak gösterilmektedir. Ayrıca köy, Kurtuluş Savaşı’nda
Yunan işgaline uğramış ve savaş sonrası Rumların gitmesiyle boşalmıştır. Yılmaz Akkılıç, Bursa Ansiklopedisi, c.
IV, s. 1601.
648
H.V.S.(H.1302-M.1885), s. 398.
649
Raif Kaplanoğlu, A.g.e., s. 264. Ayrıca başka bir kaynakta bu köyde 1920 yılından önce yerleşen Manavlar,
muhacirler, Tatarlar (Kazan Tatarları, Dağıstan Tatarları ve Moğol Tatarları), Rumlar ve daha sonra gelen Çerkez,
642
109
4.1.5.15. Yamanlı Köyü
Bursa’da
Kırım
muhacirlerinin
yerleştirildiği
köylerden
biri
de
Mustafakemalpaşa ilçesine bağlı Yamanlı köyüdür. Söylentilere göre köy, Yamanlı
dede adlı birinin etkisiyle kurulmuştur.650 Aslında köyün geçmişi XVI. yüzyıla kadar
inmekte olup adının Türkmen boyu olan Yamanlı cemaatinden geldiği düşünülmektedir.
İşte bu sebeple köyün kurucusu ve ilk ahalisi Türkmenler olarak ifade edilmektedir. 651
Kırım Tatarları, Yamanlı köyüne muhtemelen 1853-1856 Kırım Savaşı
sonrasında göç etmişlerdir. Mevcut arşiv belgeleri ışığında Kırım’dan ilk gelenlerin
1865 yılından önce Yamanlı köyüne yerleştikleri ortaya çıkmaktadır. Aralarında Kırım
ve Çerkezlerin olduğu bilinen köye, bu tarihte Kazan’dan Tatar muhacirler de
yerleşmek istemişlerdir. Belgenin ayrıntılı dökümünde olay şu şekilde gelişmiştir. Bab-ı
âli’ye 1865 yılının Ekim ayında, Kazan’dan Bursa’ya göç eden Refik ve Hantemur adlı
muhacirler tarafından bir dilekçe gönderilmiştir.
Dilekçede, gelen muhacirlerin 8
hanede 29 nüfustan ibaret oldukları ve ortada kaldıkları belirtilmektedir. Muhacirler
Hüdavendigar Eyaleti’nin Mihaliç kazasına bağlı büyük bir köy olan Yamanlı’ya
yerleşmek üzere gönderildiklerini söylemişlerdir. Ayrıca kendilerine talimatlar gereği
günlük yardım yapılacağı vaadi de verilmiş fakat bu muhacirler ne gösterilen yere
yerleştirilmişler ne de yardım alabilmişlerdir.
Bu tarihte Mihaliç kazası ve Yamanlı’ya sınır olan köylere bir hayli Kırım ve
Çerkes muhacir yerleştirilmiştir. Dolayısıyla yeni gelen muhacirler için el içi kadar boş
arazi bulunamamıştır. Ayrıca birkaç seneden beri tarım mahsulâtı azalma göstermiştir.
Bu sebeplerden dolayı muhacirler acınacak ve perişan bir hale düşmüş ve tarım
yapabilecek tohumlarını bile karşılayamaz duruma gelmişlerdir. Günlük ihtiyaçlarını
bile tedarikten yoksun muhacirlere devlet tarafından 20.000 kilo tohumluk verilmiştir.
Buna ek olarak ziraatla ilgili masrafları ve diğer zararları da hazinece karşılanmıştır.
Yamanlı köyünde mevcut durumun böyle olması Bab-ı âli’nin Mihaliç ve Hüdavendigar
çevresine artık boş yere muhacir yerleştirilmemesinin gerekli olduğu kararını almasına
ve bu kararını Hüdavendigar Vilayeti Muhacirin Komisyonu’na bildirmesine yol açarak
sonuçlanmıştır. 652 (3 Aralık 1865).
Kürt ve Arnavutların yaşadığı ifade edilmektedir. Öte yandan köyde Tatar Sabri, Tatar Yakup, Tatar Mehmet Emin
gibi lakapların varlığı köyde Tatar muhacir varlığının olduğunu göstermektedir. Kekil Şimşek (ed.), A.g.e., s. 487489.
650
Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 275.
651
Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 230.
652
BOA, DH.MHC. Dosya no: 1, Gömlek no: 19. H. 1282 B 14 / M. 3 Aralık 1865.
110
Bu tarihte, Yamanlı köyünün Mihaliç kazasına bağlı olduğu görülmektedir.
Ayrıca yukarıda söz konusu olan Mihaliç kazası ve Yamanlı’ya sınır köyler ise Tepecik,
Ormankadı ve Kumkadı köyleridir. Bununla beraber bu köylerden Tepecik ve
Ormankadı köylerine de Kırım muhacirleri yerleştirilmiştir. 653
1860 ve 1870 yılları arasında göç eden Tatarlardan bir diğeri, Kazan
Tatarlarından Muhammed Can ve Abdülgani adlı muhacirlerdir. 22 nüfustan oluşan
aileleriyle birlikte Dersaadet’e geldiği bilinen bu iki aileden biri olan Muhammed Can,
akrabalarının bulunduğu Bursa’nın Yamanlı adlı mahalline, Adbülgani ise İzmit’in
Çanaksuyamışlığı’ndaki
Eski
mezarlık’a
gönderilerek
yerleştirilmelerini
talep
etmişlerdir. Yapılan inceleme sonucu adı geçen mahallerde muhacirlerin akrabalarının
bulunduğu tespit edilmiş ve muhacirlerin istedikleri yere iskân edilmeleri Meclis-i Vâlâ
tarafından Hüdavendigar Vilayeti’ne bildirilmiştir. Netice olarak bu sorunun vilayetçe
çözümlenmesi ve konu hakkında dönüş yapılmasının Meclis-i Vâlâ’ca tenbih olunduğu
anlaşılmaktadır.654 (24 Haziran 1866).
Yamanlı köyüne iskân edilmiş muhacirler, yerleştikten bir süre sonra bazı
sıkıntılarla da karşılaşmışlardır. Buna göre, Kirmasti kazasına bağlı Tepecik ve Yamanlı
köylerindeki muhacirlerden aşar vergisi talep edilmiştir. Köydeki muhacirler vergi
nedeniyle muhacirin idaresine arzuhal göndererek, kendilerinden istenen vergiden muaf
olmaları gerektiğini bildirmişlerdir.655 (16 Ağustos 1868).
Bir başka Kazanlı Tatar, 1872 yılında göç eden Ceybullah adlı muhacirdir.
Kazanlı muhacir, Kirmasti kazasının Yamanlı köyünde, biraderi Abdülhayr’ın yanında
iskân edilmek istemiştir. Muhacir idaresi de Ceybullah’ın isteği doğrultusunda Yamanlı
köyünde yerleştirilmesine izin vermiştir.656
Yukarıda göç ve iskân olaylarında görüldüğü gibi, Yamanlı köyü ekseriyetle
Kazan muhacirinin yaşadığı bir yerleşim yeri halini almıştır. Kırım Savaşı sonrası
geldikleri düşünülen bu muhacirlerin Yamanlı köyünde birikmiş olmalarının sebebi,
büyük ihtimalle kendi aile ve akrabalarının daha önce buraya göç etmiş olmasından
kaynaklanmıştır.
Yamanlı köyüne bu tarihten sonra Tatar göçü yapılıp yapılmadığına dair bir
kaynak yoktur. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası muhacir geldiği düşünülmekte
653
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 1-4.
BOA, MVL. Dosya no: 721, Gömlek no: 88. H. 1283 S 11 / M. 25 Haziran 1866.
655
BOA, BEOAYN.d. Defter no: 878. s. 132. H. 1285 R 27 / M. 16 Ağustos 1868.
656
BOA, BEOAYN.d. Defter no: 881. s. 86. H. 1289 M 10 / M. 20 Mart 1872.
654
111
ise de bu görüşü destekleyecek bir bilgi yoktur. Ancak yapılan araştırmalarda Yamanlı
köyüne Kırım ve Rumeli’den gelen muhacirler olduğu belirtilmektedir. 657 Öte yandan
köy nüfusunun 1898 tarihinde 151 hanede 408 nüfus olduğu düşünüldüğünde, Kırım ve
Kazan’dan yaşanan Tatar göçünün köyün demografik yapısını önemli ölçüde
değiştirdiği ortaya çıkmaktadır.658
Zamanla köydeki Kırım muhacirlerinin sayısı çeşitli sebeplerden dolayı
azalmıştır. Örneğin 1920’li 1930’lı yıllarda köydeki Kırım Tatar sayısının 10 haneye
kadar düştüğü söylenmektedir. 1927 yılında 479, 1990’da 924 kişinin yaşadığı köyde659
2000 yılında 865, 2006’da 250 hanenin yaşadıkları tespit edilmiştir. İçlerinden 15
hanesinin Kırım Tatarı ve 1’inin manav (yerli Türk) kökenli olduğu belirtilirken geri
kalan nüfusun Rumeli muhacirlerinden oluştuğu anlaşılmaktadır. 660
4.1.6. YENİŞEHİR İLÇESİ661
4.1.6.1. Beypınarı Köyü
Bursa’nın Yenişehir ilçesinde bulunan Beypınarı köyü, Kırım Tatar nüfusunun
bulunduğu bir başka yerleşim yeridir. Köyün adını, yakınındaki su kaynağından aldığı
tahmin edilmektedir. Köyün kurulmasında 1860’lı yıllarda Kırım’dan göç eden 50-60
hane Tatar muhacirin etkili olduğu ve bu muhacirlerin köyde at yetiştiriciliği işiyle
meşgul oldukları belirtilmektedir.662 Köydeki Tatar nüfusunun zamanla Yenişehir
kazasının merkezine yerleştikleri ortaya çıkmıştır. Söz konusu göç ile beraber merkez
kazada, Tatarlar adıyla bir mahalle bile kurulmuştur. Ermeni tüccar Ohannes’in hediye
ettiği arazide kurulan bu mahallenin artık Tatarlar adıyla tanınmış olduğu
bilinmektedir.663
Köye ikinci muhacir göçünün 93 Harbi sonrası gerçekleştiği anlaşılmaktadır.
Rumeli’den geldikleri anlaşılan muhacirler, 1880’li yıllarda Beypınarı köyüne iskân
olunmuşlardır. Bu esnada köyde 3 hane Kırım Tatarı bulunduğu belirtilmektedir.
Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 275.
H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 290.
659
Yılmaz Akkılıç (hzl.), Bursa Ansiklopedisi, c. IV, s. 1701.
660
Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 230.
661
Yenişehir’in kuruluşunda, bulunduğu konumun çok önemli bir yeri vardır. Bunlardan biri oldukça havadar ve
verimli topraklar üzerinde yer almış olmasıdır. Bu türlü zenginliklere ve çekici özelliklere sahip olan bu toprakların
Osmanlılardan önceki sahipleri Bizanslı Rumlardır. Bu bölge Osmanlı Devleti tarafından 1301 yılında fethedilmiş ve
Bursa’dan önce hükümet merkezi olarak kullanılmıştır. XIX. yüzyılın başında Hüdavendigar Eyaleti Bursa merkez
sancağına bağlı bir kaza merkezi idi. Daha sonra Ertuğrul (Bilecik) sancağına bağlanmıştır. Cumhuriyetin kuruluşuna
kadar bu statüsünü devam ettiren Yenişehir, 1925 yılında Bursa Vilayeti’ne bağlanmıştır. Özdemir Şarman, Bursa
Yenişehir 1301-2001, (y.y.y), Bursa 2001, s. 8; Kamil Kepecioğlu, Bursa Kütüğü, c. IV, s. 248; Raif Kaplanoğlu,
Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 281.
662
Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 219.
663
Raif Kaplanoğlu, “Bursa’nın Kederli ve Sert Mizaçlı Göçmenleri Tatarlar”.
657
658
112
Hezargrad (Razrad) şehrinden oldukları bilinen muhacirlerin yanı sıra Romanya
Dobrucası’nın, Köstence ve Hırşova bölgelerinden birkaç hane Kırım Tatarı da köye
göç etmiştir. Nitekim bu göçlerin köyün nüfusunu fazla arttırmadığı görülmektedir.664
1909’da köy nüfusunun 14 hane olması bu durumu açıklar niteliktedir. 665
Beypınarı köyünde 1927 yılında 352, 1990 yılında 316 kişi yaşamıştır.666 Köy,
2006 yılı itibarıyla 57 hanede 300 nüfusa sahiptir. Söz konusu tarihte köyde hiçbir
Kırım Tatarı yaşamamaktadır. Köydeki Kırımlıların Yenişehir merkezdeki Tatarlar
mahallesine veya Bursa merkeze göç ettikleri belirtilmektedir. Yenişehir’deki Tatarlar
mahallesi günümüzde Çayır mahallesi olarak varlığını devam ettirse de merkez ilçede
sadece Tatarlar adlı bir sokak mevcuttur. Artık Çayır mahallesinde, Tatar nüfusunun
olmadığı ve Kırım muhacirlerinden kalanların sadece Tatarlar mezarlığı olduğu ifade
edilmektedir.667
4.1.6.2. Hamidiye Mahallesi
XIX. yüzyılda Ertuğrul sancağına bağlı olan Yenişehir kazası günümüzde Bursa
Vilayeti sınırları içerisindedir. 1904 tarihli kayıtlara göre Yenişehir kazasının Hamidiye
mahallesine Köstence’den 43 nüfus, Mecidiye’den 48 nüfus, Hırşova’dan 12 nüfus,
Tulça’dan 2 nüfus, Babadağ’dan 3 nüfus, Hacıoğlu Pazarcık’tan 7 nüfus ve
Dobruca’dan 7 nüfus Tatar muhacir göç etmiştir. Günümüzde Çayır adıyla varlığını
sürdüren mahallede sadece Tatarlar adıyla bir sokak bulunmaktadır. 668
4.1.7. ORHANGAZİ (PAZARKÖY) İLÇESİ669
Bursa Vilayeti’ne bağlı Pazarköy kazası, Kazan bölgesinden göç eden Tatar
muhacirlerin yerleşme sahası olmuştur. 1868 tarihinde Kazanlı Ceybullah adlı muhacir,
Muhacirin İskân Komisyonu’na yazdığı arzuhalde, Pazarköy’de akrabalarının olduğunu
Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 219. BOA, DH.MHC. Dosya no: 72,
Gömlek no: 38.
665
H.V.S.(H.1325-M.1909), s. 153.
666
Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 87.
667
Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 219.
668
BOA, DH.MHC. Dosya no: 72, Gömlek no: 38. H. 29 L 1321 / M. 9 Ocak 1904.
669
İlçenin Roma İmparatorluğu dönemindeki adı Bassilinopolis’tir. Ancak halk arasında bu terim zamanla Bazarköy
şeklini almıştır. Orhangazi, Osmanlı Devleti tarafından 1330 yılında fethedilmiştir. XVIII. yüzyıla kadar Gürle,
Gemlik ve Yenişehir kazalarına bağlı bir yer olarak kalmış ve bu yüzyılda Pazarköy kazası olarak kaynaklarda yer
almıştır. 1879 yılına kadar Bursa sancağı merkez kazası olarak statüsünü devam ettiren bu ilçe, 1879 yılında Gemlik
kazasına bağlı bir bucak haline getirilmiştir. Pazarköy’e 1893 yılında ise tekrar kaza statüsü geri verilmiş ve 1913
yılında da Pazarköy kazasının adı kurucusuna izafeten Orhangazi olarak değiştirilmiştir. Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer
Adları Ansiklopedisi, s. 233.
664
113
ve bu mahalde akrabalarının yanına yerleşmek istediğini beyan etmiştir.670(11 Aralık
1868).
Pazarköy’de bir başka Kazan muhacirine 1874 senesinde rastlanmaktadır. Kazan
muhacirlerden İsmail,
muhacirin idaresine arzuhal göndererek yardım istemiştir.
Kazanlı muhacir, ailesiyle daha önce iskân edilmiş ise de kendisine verilen arazinin bir
süre sonra geri alınmasından dolayı sefalet ve ihtiyaç içinde kaldığını bildirmiştir.
Muhacirin idaresi arzuhal üzerine arazinin geri alınmasının doğru olup olmadığının
araştırılmasını ve ortada bir yanlışlık var ise söz konusu muhacire arazi ve hane
verilerek sefaletten kurtarılması talimatını vermiştir.671 (13 Nisan 1874).
670
671
BOA, BEOAYN.d. Defter no: 878. s. 171. H. 1285 Ş 25. / M. 11 Aralık 1868.
BOA, BEOAYN.d. Defter no: 881. s. 279. H. 1291 S 25 / M. 13 Nisan 1874.
114
BEŞİNCİ BÖLÜM
BURSA MUHACİR İSKȂN KOMİSYONU VE YAPILAN YARDIMLAR
VE PROBLEMLER
5.1. YAPILAN YARDIMLAR
Kırım ve diğer bölgelerden göç eden Tatar-Nogay muhacirlerin sorunsuz bir
şekilde yerleştirilmeleri ve ihtiyaçlarının karşılanması Osmanlı isk n politikasının
başlıca amaçlarından birini oluşturur. Devlet bu doğrultuda, önemli miktarda maddi
kaynak ve insan emeğini bu işe tahsis etmiştir. Muhacirlere yapılan yardımların
mahiyetini şunlar oluşturmaktadır; arazi tahsisi, memur tayinleri ve teftişler, arazi
tespitleri ve ıslah çalışmaları, mektep ve cami inşası, konut, yevmiye ve iaşe, zirai
yardımlar, muhacirlerin istihdamı. Bunların dışında muhacirlere tanınan vergi ve
askerlik gibi çeşitli muafiyetler de vardır.
5.1.1. Arazi Tahsisi
Osmanlı Devleti’nde boş arazilerin tespit edilmesi ve buralara muhacirlerin
yerleştirilmesi aslında devletin iskân politikasının temelini oluşturmuş ve gelen
muhacirlere zengin olsun fakir olsun ihtiyaçları oranında arazi verilmiştir. Muhacirlere
dağıtılacak arazi miktarı hakkında 1878 öncesi yayınlanan talimatnamelerde bir bilgi
bulunmamaktadır. Fakat verilecek arazilerin suyu ve havası temiz, denize yakın, boş
verimli araziler olmasına dikkat edilmesi istenmiştir.672 1878 tarihli talimatnamede ise,
köy ve kasabalarda hâli (boş) durumda bulunan miri, metruk veya mevkuf arazilerden
lüzumu miktar yer gösterileceği karara bağlanmıştır. 673 Fakat bu belirsizlik durumu,
arazi dağıtımında sıkıntı oluşturmuş olacak ki, devlet 1858 tarihli arazi kanunnamesini
muhacirlere arazi dağıtımında temel almıştır. Buna göre muhacirlere verimli yerlerden
70, orta halli yerlerden 100 ve daha verimsiz yerlerden hane başına 130 dönüm
miktarında arazi verilmesi kararlaştırılmıştır. 674
Muhacirlere ne miktar arazi tahsis edileceğine dair ilk bilgiler ise, 1888 tarihli
talimatnamede görülmektedir. Bu talimatnamenin 28’inci maddesine göre, muhacirlere
20 dönümden 50 dönüme kadar arazi tahsis edilmesi uygun görülmüştür.675 Nitekim
muhacirlere verilen arazilerin miktarı dönemsel olarak değişim göstermiştir. Mesela
BOA, İ.DH. Dosya no: 343, Gömlek no: 22622. H. 1272 Ş 27 / M. 3 Mayıs 1856.
Mehmet Yılmaz, A.g.t., s. 19.
674
Bu sistem 1877 yılına kadar benimsenmiştir. Süleyman Erkan, A.g.e., s. 166; Nedim İpek, İmparatorluktan Ulus
Devlete Göçler, Serander Yayınları, I. Baskı, 2006, s. 68.
675
Kemal Gurulkan, vd., A.g.e., s. 155.
672
673
115
1906 tarihinde 50-100 dönüm arasında belirlenen arazi, 1913 yılında yeterli miktarda
olarak belirlenmiştir.676 Tabii bu arazilerin kaç dönüm miktarında olduğu hususu iskân
bölgelerinin şartlarına ve muhacir nüfusunun sayısına bakılarak iskân memuru ve
mahalli yöneticilerce belirlenmiştir.677
Hükümetin hazırlamış olduğu nizamnameler ve talimatnameler, iskân edilen
muhacirlere ne kadar arazi verileceğini tespit etmiş ise de, tespit edilen dönüm miktarı
iskân mahallerinde aynen uygulanmamış ve yerine göre değişiklikler göstermiştir.
Örneğin, Bursa’nın Mihaliç kazasına bağlı Akhisar, köyüne yerleştirilen Kırım
muhacirlerine, 20 dönümden678 başlayarak, 40 dönüm679 ve 60 dönüme680 kadar tarla
kiralık olarak verilmiştir. Beylik köyünde ise durum biraz daha farklı olmuştur. Bu
köydeki muhacirlere,
5 dönümden681 başlayarak 15 dönüm,682 35 dönüm,683 40
dönüm684 ve 60 dönüme685 kadar tarla verilmiştir. Bu miktar Çakıl, Emre ve Bakır
köylerinde, 10 dönüm,686 12 dönüm, 687 15 dönüm,688 20 dönüm, 689 40 dönüm,690 50
dönüm691 ve 60 dönüme692 kadar değişen bir oran izlemiştir. Nitekim muhacirlere
verilen bu tarlaların miktarı 1 dönüme kadar da düşmüştür. Öyle ki Kete kazasına
(Ürünlü mahallesi) bağlı Yörük Yenice köyündeki Kırım muhacirlerine 1 dönüm, 693 2
dönüm,694 3 dönüm695 ve 4 ölçek kadar tarlanın 696 ücretsiz verildiği görülmektedir.
Bursa’nın en çok Kırım muhaciri iskân edilen diğer bir kazası da Kirmasti’dir.
Bu kazaya bağlı köylerdeki Kırım muhacirlerine verilen tarlaların miktarı ise şu
şekildedir; Gürlüce köyünde 4 dönüm,697 18 dönüm,698 20 dönüm,699 22 dönüm,700 25
Mehmet Yılmaz, A.g.t., s. 19-20.
Abdullah Saydam A.g.e., s. 169.
678
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 119 / Cilt: 26 / Varak: 35.
679
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 120 / Cilt: 26 / Varak: 36.
680
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 118 / Cilt: 26 / Varak: 34.
681
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 123 / Cilt: 26 / Varak: 39.
682
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 122 / Cilt: 26 / Varak: 38.
683
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 82 / Cilt: 26 / Varak: 49.
684
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 124 / Cilt: 26 / Varak: 40.
685
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 125 / Cilt: 26 / Varak: 41.
686
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 105 / Cilt: 26 / Varak: 21.
687
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 112 / Cilt: 26 / Varak: 28.
688
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 114 / Cilt: 26 / Varak: 30.
689
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 107 / Cilt: 26 / Varak: 23.
690
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 110 / Cilt: 26 / Varak: 26.
691
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 108 / Cilt: 26 / Varak: 24.
692
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 95 / Cilt: 26 / Varak: 151.
693
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 127 / Cilt:26 / Varak: 2.
694
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 130 / Cilt:26 / Varak: 5.
695
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 129 / Cilt:26/ Varak: 4.
696
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 136 / Cilt:26/ Varak: 11.
697
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 63 / Cilt:21/ Varak: 154.
698
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 53 / Cilt:21/ Varak: 144.
699
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 55 / Cilt:21 / Varak: 146.
700
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 54 / Cilt:21/ Varak: 145.
676
677
116
dönüm,701 30 dönüm, 702 35 dönüm703 ve 50 dönüm,704 Çatallar,705 Mudam (Ocaklı)706
ve Tepecik707 köylerinde 60 dönüm, 708 Ormantepeciği köyünde, 10 dönüm,709 25
dönüm710 ve 60 dönüm,711
Ormankadı köyünde, 4 dönüm,712
24 dönüm,713
32
dönüm714 ve 35 dönüm715 tarla şeklindedir. Mihaliç, Kirmasti ve Kete kazasında
bulunan bu tarlaların çoğu sahipsiz araziler olup, bu araziler muhacirlere ücretsiz ve
kiralık olarak verilmiştir.
Öte yandan muhacirlere sadece tarıma elverişli arazi değil, uygun yerlerden bir
miktar otlak da verilmiştir. Örneğin 1893 senesinde Bursa’ya yerleştirilen muhacirlere
kırk sekiz parçada 260 dönüm tarım arazisi, 700 dönüm otlak, 500 dönümde bataklık
dağıtılmıştır.716
Bursa Vilayeti’ne muhacir göçünün yoğun olmasından dolayı, şehirde sürekli bir
arazi tespiti ve muhacir iskânı gerçekleşmiştir. 1861 senesinde Kırım muhacirlerinden
100 hane, misafir olarak Bursa sancağına yerleştirilmiştir. Bu muhacirlerin
yerleştirildikleri mahallerin, ziraat yapmaya elverişli olmaması nedeniyle acilen Mihaliç
ovası ve Kebsud civarlarına yakın, boş ve ziraata elverişli arazi bulunması gerektiği
yerel idareye bildirilmiştir. Bursa Valisi ise bu arzuhale cevaben; Bursa civarında
misafir olarak gönderilen 100 hanenin yerleştiği mahallin ziraata elverişli olmadığının
görüldüğü ve bundan dolayı muhacirlerin perişan olacağının anlaşıldığı bildirilmiştir.
Çözüm önerisi olarak da söz konusu muhacirlerin sancak dâhilinde Mihaliç ovası adlı
yerde Kebsud civarında bir an önce yerleştirilmeleri kararı verilmiştir. 717
Kırım’dan Bursa’ya göç dalgası 1861 yılında devam etmiş ve dolayısıyla boş
arazi meselesi de bu nispette artmıştır. Aynı yılın Mayıs ayında Sadaret’ten gönderilen
yazıda; Kırım’dan Bursa’ya göç ederek, Bursa’nın sahil kıyısındaki kasaba ve köylere
yerleştirilen 102 hanede 465 nüfus muhacir kafilesinin, ellerindeki arazilerin ziraata
701
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 65 / Cilt:21 / Varak: 156.
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 57 / Cilt:21 / Varak: 148.
703
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 64 / Cilt:21/ Varak: 155.
704
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 72 / Cilt:21 / Varak: 163.
705
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 92 / Cilt:26 / Varak: 148.
706
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 97 / Cilt:26 / Varak: 153.
707
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 89 / Cilt:26 / Varak: 145.
708
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 92 / Cilt:26 / Varak: 148.
709
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 7 / Cilt:21 / Varak: 98.
710
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 8 / Cilt:21 / Varak: 99.
711
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 1 / Cilt:21 / Varak: 92.
712
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 12 / Cilt:21 / Varak: 103.
713
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 13 / Cilt:21 / Varak: 104.
714
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 14 / Cilt:21 / Varak: 105.
715
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 76 / Cilt:26 / Varak: 43.
716
Faruk Kocacık, A.g.m., s. 166.
717
BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 467, Gömlek no: 50. H. 1277 L 13 / M. 24 Nisan 1861.
702
117
elverişsiz olmasından dolayı yaşadıkları sıkıntılardan muzdarip oldukları dile
getirilmiştir. Kırım’dan göç eden Murad Efendi, Hacı Hoca Geldi ve Gazan Bey
cemaatinden oluşan muhacirin kafilesi, bu konuda arzuhal yazarak durumlarını Bursa
Valisi’ne iletmişlerdir. Ayrıca yerleştirilen muhacirlerin ortakçılık ve hizmetkârlık gibi
işlerde kullanılmadıkları ve bir gün bile bir işle meşgul olmadıkları belirtilmektedir.
Valilik bu konuda muhacirlerin zaruret ve ihtiyaç halinden kurtulması amacıyla yeniden
dağınık olarak münasip bir araziye gönderilmeleri kararını almıştır.718 Alınan karara
göre; 102 hanede 465 nüfus muhacirine, adaletli bir şekilde kolaylık gösterilmesi
gerektiği bildirilmiştir. Ayrıca Bursa’da ziraata elverişli mera bulunamadığından, sefalet
içinde kalmalarının istenmediği ve Eskişehir civarında bulunan Seyyid Gazi
Hazretleri’nin mera ve arazisi civarında biran önce, muhacirin talimatına uygun olarak
yerleşmelerine izin verilmiş olduğu görülmektedir. 719
Muhacir iskân ve arazi tahsisinde görevli memurların, işlerinde yardımsever ve
kolaylaştırıcı davranışlarda bulunması, muhacirlerin memnuniyet bildiren arzuhaller
yazmalarında etkili olmuştur. Bu memurlardan biri, Ekim 1860 tarihinde Mihaliç’e
gönderilen Cavit Bey’dir. Kazanın Zaptiye Memuru Cavit Bey’in samimi gayret ve
yardımları, muhacirler tarafından, Komisyon Reisi’ne gönderilen arzuhallerde
bahsedilmiştir. Cavit Bey’in bu çaba ve yardımları komisyonca karşılıksız
bırakılmamıştır. Onun bu çabaları idare başkanınca takdir olunarak Ceride-i Havadis’te
yayınlanması kararlaştırılmıştır. 720
5.1.2. Arazi Tespitleri ve Islah Çalışmaları
Osmanlı Devleti’ne 1770’li yıllarda başlayan muhacir göçleri, Kırım Savaşı
sonuna kadar bir hayli boş ve verimli arazilerin bulunması sebebiyle kolayca
halledilebilmiştir. Öyle ki, Kırım ve Kafkasya’dan göç eden muhacirlere arazi tahsisi
konusunda oldukça cömert davranılmıştır. Fakat göçlerin gün geçtikçe artması devletin
muhacir iskânı için arazi tespit çalışmalarına başlamasına yol açmıştır.
Temmuz 1860 tarihli bir arşiv vesikasından; Hüdavendigar, Karesi, Bolu, Biga
ve Kocaeli kaymakamlıklarına muhacir gönderileceği bilgisine ulaşılmaktadır.
İstanbul’a gelmek üzere olan Kırım muhacirlerinin Hüdavendigar ve diğer sancaklara
yerleştirileceği ve bunun için arazi tespit edilmesi gerektiği adı geçen sancaklara
BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 469, Gömlek no: 63. H. 1277 L 22 / M. 3 Mayıs 1861.
BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 467, Gömlek no: 47. H. 1277 L 13 / M. 24 Nisan 1861.
720
BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 197, Gömlek no: 6. H. 1277 Ra 19 / M. 5 Ekim 1860.
718
719
118
bildirilmiştir. Ayrıca burada muhacirin için kaza ve köylerde yerleştirmeye ve ziraat
yapmaya uygun yerlerin bir an önce belirlenmesi hususuna da dikkat çekilmiştir. 721
Kırım ve Kafkas göçlerinin başladığı ilk zamanlar, Anadolu’nun iskân için
uygun olduğu bir dönemdir. Fakat 1858-1877 yılları arasında gerçekleşen yoğun iskân
faaliyetleri sonucu, Batı ve Orta Anadolu’da iskâna elverişli arazi kalmamıştır. Ayrıca
muhacir nüfusunun sürekli artarak devam etmesi, bunları yerleştirecek arazilerin artık
kalmadığı haberlerinin İstanbul’a gelmesine yol açmıştır. 722
Vilayetlerden bu türlü cevapların gelmesinde muhtemelen memurların muhacir
iskân işlerinden kurtulmak istemelerinin de etkisi vardır. Yine devlet, 93 Harbi üzerine
yoğun muhacir göçüyle karşı karşıya kaldığı için çözüm olarak ülkedeki boş ve atıl
arazilerin tespitlerini yaptırmıştır. Buna göre Bursa sancağı, Atranos kazasında 8.900,
Pazarköy kazasında 250.000 dönüm boş arazi tespit edilmiştir. 723
1892 tarihinde yapılan tespitlere göre, Kirmasti kazasının, Sincan nahiyesinde 15
hanelik arazi vardır.724 Dönemin arazi tespit çalışmaları sonucunda Trakya, Anadolu,
Halep, Musul ve Basra’yı içine alan vilayetlerde toplamda 10.425.882 dönüm boş arazi
tespit edilmiştir. Fakat 8. 807.035 dönüm arazinin Diyarbakır, Van, Musul, Halep,
Bağdat ve Basra gibi İstanbul’a ve Rumeli’ye uzak şehirler olması da buralara muhacir
iskânını zorlaştırmıştır. 725
Muhacir göçünün yoğunlaştığı ve muhacir iskân edecek arazinin kalmadığı
durumlarda devlet yöneticileri bataklıkların ıslahı yoluyla yeni iskân alanları elde
etmeye çalışmıştır. Mesela Bursa sancağında bulunan Mihaliç ovasının ıslahında arazi
ıslah yöntemiyle yeni iskân alanları elde edilmesi amaçlanmıştır. 726 Çalışma konusunda,
Osmanlı Devleti’nde görevli bir mühendis olan Mösyö Ravoki Efendi tarafından 1888
tarihinden 1906 senesine kadar yapılmış olan incelemenin içeriğinde bilgiler
bulunmaktadır. Bu incelemenin ayrıntılarını gösteren vesikada Hüdavendigar Vilayeti
dâhilinde Müslüman muhacir iskânı için arazi kalmadığı ve ihtiyaç olunan bu arazilerin
Bursa’da bulunan bataklıkların ıslah edilmesiyle karşılanmak istendiği görülmektedir.
Bu işin yapılması amacıyla Ravoki Efendi 20.000 dönüm arazinin haritasını çıkarmıştır.
BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 417, Gömlek no: 58. H. 1277 M 10 / M. 29 Temmuz 1860.
Nedim İpek, Rumeli’den Anadolu’ya Türk Göçleri, s. 162
723
Nedim İpek, A.g.e., s.163
724
Nedim İpek, A.g.e., s. 151
725
Nedim İpek, A.g.e., s. 165.
726
BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 529, Gömlek no: 18. H. 1324 S 17 / M. 12 Nisan 1906.
721
722
119
Bursa ovasındaki bataklıkların ıslahı ve düzenlenmesi için çeşitli çalışmalar gerekli
olmuştur. Bu raporun mahiyeti şunlardan ibarettir.
1-
İlk iş olarak buraya akan nehir sularını Veli çayı deresine akmak üzere
kanallar kazılması.
2-
Gölbaşı mecrasında 6 kilometrelik alanın genişletilmesi.
3- Narlıdere ve Karabatır nehir sularını, hazırlanacak kanala akıtmak üzere 2.500
veya 3.000 metre uzunluğunda, 5 metre eninde ve 2 metre derinliğinde 2 adet küçük
kanal yapılması.
4-
Büyük kanalın bataklık olan yerlerinden suyun aşacağı noktalarına 1.300
metrelik bir bend yapılması ve bu bendin 700 metrelik alanına koru duvarı inşası elzem
görülmüştür.
5-
Gerekli olan yerlere 6-7 adet topraktan taş örme, 6-7 küçük bend
yapılacaktır.
6-
Su yatağını ıslah etmek üzere ahşap 6-7 adet ve Gölbaşı deresi vesair
küçük kanallar üzerine 7 adet küçük köprü inşası gerekli görülmüştür.
7-
Sonuç olarak Bursa ovası bataklıklarının muhacir iskânına uygun halde
düzenlenmesi ve iyileştirilmesi için 55.000 metreküp toprak kazmak, 1.000 metreküp
toprak doldurmak, 3.000 metre koru duvarı, 25 adet ahşap köprü, 7 adet taştan bina
yapılması ve bu işlerin tamamı için yaklaşık olarak 2.000.000 kuruş miktarında paraya
ihtiyaç olduğu hesaplanmıştır.
8-
Raporun devamında bataklığın ıslahı için ihtiyaç olunan 20.000 liranın
7.000 lirasının padişahın hazinesi tarafından karşılanacağı ve kalan 13.000 lirayı da
bataklığın iyileştirilmesiyle ortaya çıkacak yaklaşık 17.500 dönüm arazi karşılık
gösterilerek temin edileceği belirtilmiştir. Söz konusu durum olmazsa ıslah edilen
arazinin 8.600 dönümü hükümete satılarak, hükümetçe kullanımı verilmek üzere 13.000
liranın Ziraat Bankası’ndan %6 faizle borçlanılması yoluyla temin edilmesi usulü uygun
görülmüştür.
5.1.3. Eğitim Yardımları
Muhacir iskân edilen her kasaba, mahalle veya köye ekseriyetle bir cami ile
mektep inşa edilmiştir. Yapılan cami ve mektep masrafları devlet yahut mevcut
mahallin ahalisi tarafından karşılanmıştır. Bu amaçladır ki; Bursa Vilayeti’nin Mihaliç
120
kazasında inşa edilmekte olan Mekteb-i Rüştiye ile Kırım muhacirlerine yapılacak bina
inşası için, yerli ahali tarafından kereste temin edilmiştir. 727
Bazen köyün hayırsever bir vatandaşı tarafından tek başına inşa masraflarının
karşılandığı da olmuştur. Bursa’ya yerleştirilmek üzere gönderilen 200 muhacire
arsasını vermiş olan Bursa eşrafından Şeyh Sabit Efendi, yerleşmeleri için kendi adıyla
isimlendirilen mahalleye cami ve mektep inşa ettirmiştir. 728
Bununla da kalmayıp
Aşıklar adlı yerde, tasarruf sahibi olduğu bir araziyi 50 kişilik muhacire tahsis etmiştir.
Ayrıca buraya da bir cami ile bir birde mektep inşa ettirmiştir. Yeni oluşturulan bu
mahallenin isminin, padişaha izafeten verilmesi kararlaştırılmıştır. 729 Ayrıca Şeyh Sabit
Efendi’nin bu yüce gönüllülüğü ve hayırseverliği devlet tarafından karşılıksız
bırakılmayarak, Dâhiliye Nezareti, Şeyh Sabit Efendi’yi dördüncü rütbeden Osmanlı
nişanı ile taltiflendirerek ödüllendirmiştir. 730
Osmanlı Devleti’ne göç eden muhacirlerle birlikte muhacir çocuklarının da bir
takım ihtiyaçları olmuştur. Devlet, muhacir çocuklarının iyi terbiye almasına önem
vermiştir. Bu amaçla muhacir çocukları bir araya toplanarak mekteplere gönderilecektir.
Böylece muhacir çocuklarına İslamiyet, insaniyet ve dinin farzları öğretilmesi
hedefleniyordu. Devlet,
çocukların eğitimi konusunda bazı tedbirler almıştır. 1883
tarihinde kız çocukları için alınan bu tedbirleri şöyle sıralamak mümkündür. 731
İlk olarak muhacirlerin eğitimi için münasip bir yer teşkil edilecektir. Kız
çocukları bir araya getirilerek özel bir idare altında bulundurulmasına çalışılacak ve
çocuklara okuma-yazma ile beraber akaid, din ve birazda hesaptan ibaret dersler
verilecektir. İkinci olarak kız çocuklarına dikiş-nakış gibi işlerde dersler verilerek beceri
kazandırılması ve devamında ordu için elbise dikilmesine katkıda bulunulmalarına
çalışılacaktı. Çocukların tedavi ve sağlık hizmetleri için mektep dâhilinde bir hastane
kurulması ve hastanenin ameliyat işleri için cerrah ve eczacı temin edilmesine önem
verilmiştir. Mektepteki çocuklar 5 sınıfa ayrılacaklardır. Birinci sınıf 3 yaşından 7
yaşına kadar, ikinci sınıf, 7 yaşından 14 yaşına kadar, üçüncü sınıf 14 yaşından 20
yaşına kadar, dördüncü sınıf 21 yaşından 25 yaşına kadar ve beşinci sınıf, 25 yaşından
yukarı olanlardan oluşacaktır.
BOA, BEOAYN.d. Defter no: 878. s. 50. H. 1284 M 24 / M. 28 Mayıs 1867.
BOA, İ.ŞD. Dosya no: 105, Gömlek no: 6273. H. 1308 B 19 / M. 28 Şubat 1891.
729
BOA, DH.MKT. Dosya no: 1911, Gömlek no: 27. 1309 C 13 / M. 14 Ocak 1892.
730
BOA, DH.MKT. Dosya no: 1923, Gömlek no: 10. H. 1309 B 16 / M. 15 Şubat 1892. Aynı şekilde Amasya
sancağının Havsa, Osmancık, Kemeş, Merzifon ve Köprü kazaları ahalisi, cami ve mektep inşasına ait masrafları
karşılaşmışlardır. Takvim-i Vekayi, 670/2, H. 1279 Ca 24 / M. 17 Kasım 1862.
731
BOA, Y.PRK.KOM. Dosya no: 4, Gömlek no: 29. H. 1300 / M. 1882-1883.
727
728
121
İstanbul’da gerçekleşen bu uygulama ile padişah sarayında boş duran, namuslu
adamlardan bir kaçının mektebin kapıcılık ve hizmetçilik işlerinde istihdam edilmesi
planlanmıştır. Böylece hem saray hem de mektep için yapılacak masraflardan tasarruf
edilecektir. Mektebe dışarıdan evladını vermek isteyen olursa, mektep içinde özel bir
sınıf açılacaktır. 21 yaşına gelmiş ve baliğ olan muhacir kızlarını nikâhına almak
isteyenler olur ise o kişinin edepli ve namuslu olduğuna dair kefalet göstermesi gerekli
görülmüştür. Ayrıca nikâh töreninin de mektep içinde yapılması istenmiştir.
Bursa’da muhacir çocuklarının yatılı eğitim veren Sanat Okulu ve Ziraat Okulu
gibi kurumlara kolayca kabul edildiği anlaşılmaktadır. 732 Muhtemelen 1877-1878
Osmanlı-Rus Savaşı gelen muhacirler için bu durum geçerli olmuştur. Nitekim
Osmanlı’da sanat ve ziraat okullarının açılması Tanzimat dönemi sonrasında
gerçekleşen bir durumdur.733
Bursa’da yaşayan Kırımlılardan bazıları, medreselerde hocalık da yapmıştır.
Bunlardan biri Kırımlı Ömer Fevzi Efendi’dir. Bursa dersiamlarından olan Kırımlı
Ömer Fevzi Efendi, ilim erbabı olması ve sadakatinden dolayı taltif ve terfi ettirilmiştir.
Hüdavendigar Vilayeti Valisi’nce onay verilen bu terfi ve taltif neticesinde Ömer Fevzi
Efendi’ye eski maaşına ilave olarak 184 kuruş tahsis edilmiştir.734
Kırımlı Ömer
Efendi’nin 1850’li yıllardan itibaren başlayan Kırım göçleri esnasında geldiğine dair şu
anda bir bilgi mevcut değildir. İstanbul’da eğitim aldıktan sonra Bursa’ya hoca olarak
gönderilmesi ihtimali de vardır. Neticede bütün bunları göz önüne aldığımızda Osmanlı
Devleti ve yerli ahalinin, muhacirlere imkânı yettiğince yardım etmeye çalıştıkları
ortaya çıkmaktadır.
Raif Kaplanoğlu, Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e Bursa (1876-1926), s. 115.
Osmanlı Devleti bir tarım ülkesi olmasına rağmen, ziraat okullarının kurulmasını oldukça geç bir tarihte
gerçekleştirmiştir. Bu konudaki ilk teşebbüs 1847 yılında Yeşilköy’de kurulmuş olan “Ziraat Talimhanesi” adlı
okuldur. Bu tarihten sonra yeni bir ziraat okulunun açılması ancak 1878-1879 yıllarında Ahmed Cevdet Paşa’nın
Ticaret ve Ziraat Nazırlığı zamanında gündeme gelmiştir. Fakat bu okulun açılma düşüncesi 1891 yılında
gerçekleştirilebilmiştir. Bu tarihte Halkalı Ziraat ve Baytar Mektebi lisi açılmıştır. Söz konusu okulun yanı sıra,
vilayetlerdeki ziraat mekteplerinin açılması II. Abdülhamit döneminde olmuştur. Hüdavendigar Vilayeti’nde 21 Mart
1891 yılında eğitim süresi üç yıl olan Hüdavendigar Hamidiye Ziraat Ameliyat Mektebi açılmıştır. Daha fazla bilgi
için bkz. Sevtap Kadıoğlu, “Osmanlı Döneminde Türkiye’de Ziraat Okulları Üzerine Notlar ve (Tedrisat-ı Ziraiye
Nizamnamesi)”, Kutadgu Bilig, S. 8, 2005, s. 239-243; Osmanlı’da sanayi mekteplerinin ve nizamnamelerinin ilk
örneği, Tanzimat döneminde ortaya çıkmıştır. İlk defa 1848 yılında Zeytinburnu’nda bir sanayi mektebi kurulmuştur.
Daha sonra ıslâhhaneler adı altında arttırılan sanayi okulları II. Abdülhamit döneminde kurulacak sanayi
mekteplerinin temelini oluşturmuş ve yerini almıştır. Bu mekteplerin Anadolu’da kurulma çalışmaları başlamış ve bu
amaçla 1869 yılında Bursa, Kastamonu ve Trabzon’da sanayi mektepleri açılmıştır. Daha fazla bilgi için bkz. Yaşar
Semiz-Recai Kuş, “Osmanlı’da Mesleki Teknik Eğitim İstanbul Sanayi Mektebi (1869-1930)”, Selçuk Üniversitesi
Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, S. 15, 2004, s. 277-282.
734
BOA, Y.MTV. Dosya no: 271, Gömlek no: 19. H. 1322 Z 3 / M. 8 Şubat 1895; Kırım göçlerinden önce de Bursa,
Kırım Tatarlarının bulunduğu bir vilayettir. Kırımlı âlimlerden Mevlana Şerefeddin Bin Kemal, I. Murat döneminde
Bursa’ya gelmiştir. Ulemanın büyüğünden bir zat olup tahsilini meşhur fıkıh âlimi Hafiziddun Muhammed
Bezzazi’nin yanında yapmıştır. Ölümünden sonra Bursa’daki Emir Sultan civarına defnedilmiştir. İ. Adnan Süyen,
“Kırım Müellifleri”, Kalgay Dergisi, Yıl: 1, S. 2, (Ekim-Kasım-Aralık 1996), s. 6.
732
733
122
5.1.4. Konut Yardımı
Kırım, Kafkasya ve Rumeli’den yola çıkıp Anadolu’nun çeşitli vilayetlerinde
iskân edilen Kırım, Çerkez ve Nogay muhacirlerine, hane inşası yapılmak üzere uygun
araziler verilmiş ve evler inşa edilmiştir. Ayrıca münasip kaza, kasaba ve köylerde
bulunan boş ve terk edilmiş evler tamir edilerek muhacirlere tahsis edilmiştir. Sürekli
iskân amacıyla vilayetlere gönderilen muhacirlerin konut ihtiyaçları mutasarrıflıklarca
karşılanmıştır. Bununla beraber mahalli idareler muhacirlere tahsis edilen araziler
üzerinde 2-3 odalı konutlar yapmakla yükümlü olmuşlardır. Söz konusu mesken
masraflarının 250 kuruşu geçmemesine dikkat edilmiştir.735 Fazla masrafın önüne
geçmek amacıyla yerli ahaliyle birlikte muhacirler de mesken inşasında çalıştırılmıştır.
Ayrıca yapılacak konut için gerekli olan kereste vesaire malzemeler devlete ait
ormanlardan karşılanmıştır.
Muhacirlere münasip yerlerde verimli araziler tahsis edilip, bunlar için köyler
teşkil olunmuştur. Yeni kurulan köylerde iskân edilmiş muhacirine, ev inşasını kendi
yapabilecek düzeyde olmaması durumunda, devlet tarafından yardım yapılmıştır.
Ayrıca civar köy ahalisinin, muhacirlerin ev inşasına yardımda bulunması için teşvike
çalışılmıştır. Devletin bu teşvikinin başarılı olduğunu görmek mümkündür. Örneğin
Kırım ve Kefe şehirlerinden Kirmasti’ye göç eden muhacirler için kazaya bağlı üç adet
köye yerli ahalinin yardımlarıyla birlikte evler inşa edilmiştir. Ayrıca bu çalışmaya
destekte bulunan kaza halkının gayretleri, Takvim-i Vekayi, Ceride-i Havadis ve
Tercüman-ı Ahval736 gazetelerinde övgü ile yayınlanmıştır.737 Öte yandan yapılacak
evlerin bir sıra halinde ve düzenli olmasına dikkat edilmesine önem verilmiştir.738
Muhacirlere ev yaptırılması konusunda devletin üç çeşit yolu benimsediği
görülmektedir. İlk olarak 1856-1859 yılları arasında muhacirlere yapılan evler devlet
BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 575, Gömlek no: 42. H. 1278 / M. 1861-1862.
Bu gazeteyi Şinasi ile Agâh Efendi çıkarmıştır. 21 Ekim 1860 yılında yayın hayatına başlayan gazete iç ve dış
haberlerin yanında tüzüklere, bildirilere, piyasa ve borsa haberlerine, antlaşmalara, Hatt-ı Hümayunlara, fiyat
listelerine, muhtelif çevirilere yer veriyordu. İç sayfasında geniş ölçüde resmi ve özel ilanlara da yer vermiştir.
Başlıca yazarları, Ahmet Vefik Paşa, Sarı Tevfik Bey, Mehmet Şerif Bey, Refik Bey ve Hasan Suphi Efendidir.
Tercüman-ı Ahvâl’in, 11 Mart 1866 tarihinde çıkan 792 numaralı son sayısı ile yayın hayatı son bulmuştur. Daha
fazla bilgi için bkz. Hıfzı Topuz, II. Mahmut’tan Holdinglere Türk Basın Tarihi, Remzi Kitabevi, İstanbul 2003, s.
19-20.
737
BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 237, Gömlek no: 99. H. 1278 Ca 14 / M. 17 Kasım 1861; Takvim-i Vekayi, 622/3,
H. 1278 R. 23 / M. 28 Ekim 1861. Kırım muhacirlerine yapılan hane yardımlarının örneklerinin bir çok şehirde
görmek mümkündür. Aynı tarihlerde, Balıkesir kazasının Sultançayırı ve Halkapınar mevkilerine iskân edilmiş olan
Kırım ve Nogaylara, yerli ahali tarafından haneler inşa edilmiştir. 74 haneden oluşan bu inşaatın masrafları Balıkesir
ahalisi tarafından karşılanmıştır. Takvim-i Vekayi, 619/13, H. 1278 Ra 5 / M. 10 Eylül 1861; Takvim-i Vekayi, 635/2,
H. 1278 R 15 / M. 16 Mart 1862. Yine İzmir’in Karşıyaka köyünde iskân edilen Kırım muhacirlerine yapılan iki
hanenin masrafları, yerli ahali tarafından karşılanmıştır. Tasvir-i Efkar, 54/1, 1279 B 12 / M. 3 Ocak 1283.
738
BOA, İ.DH. Dosya no: 343, Gömlek no: 22622. H. 1272 Ş 27 / M. 3 Mayıs 1856.
735
736
123
tarafından inşa edilmiştir. Bu durum 1860-1861 yılları arasında muhacirlerin kendi
evlerini inşa etmelerinin daha doğru olduğu halini almıştır. 1861 yılı ortalarından
itibaren ise, devlet küçük çapta da olsa, en azından kulübe tarzı bir evin inşa
masraflarının ödenmesi gerektiği düşüncesini benimsemiştir. Söz konusu durumun
muhacirlerin geldikleri yer yahut çeşitli din ve ırka sahip olmalarıyla alakası yoktur.
Yardım farklılığının oluşmasında mevcut siyasi ortam, muhacirlerin sayısı ve hazinenin
durumu gibi hususlar etkili olmuştur.739
1860 yılından önce devletin hane inşasına karışmadığı anlaşılmaktadır. Nitekim
Kırım ve Kafkasya’dan gelen muhacirlerin oradaki mal ve mülklerini sattıkları için
önceki gelenlerle mukayese edilemeyecekleri belirtilmektedir. Fakat bu politika, iskân
mahallerinde bir takım problemlere yol açtığından muhacirlere 250 kuruş verilmesi
kararlaştırılmıştır. 740
Osmanlı Devleti’nin her tarafında olduğu gibi Bursa’ya göç eden Kırım
muhacirleri için de ev inşası gerçekleştirilmiştir. Bunun en güzel örneğini Mihaliç ve
Kirmasti kazalarında iskân edilen muhacirlerde görülmektedir.741 Toplam 250 haneden
oluşan bu muhacirlerin 140 hanesi Mihaliç kazası çevresinde verimli arazilere sahip
Sakalar
bayırında,
110
hanesi
de
Sarıbey
köyü
civarında
yerleştirilmesi
kararlaştırılmıştır. 742 Lütfiye ve İhsaniye köyleri adı verilen yeni arazilere, ev inşası da
yapılacaktır.743 İnşa çalışmalarının bizzat Hüdavendigar Mutasarrıfı’nca teftiş edilecek
olması devletin konuya verdiği önemi göstermesi açısından önemlidir. Muhacirlere
yapılacak bu evlerin sorumluluğunu daha önce de bu işlerde aktif olarak hizmet yürüten
Hüdavendigar Vilayeti arazi memuru Recai Efendi ile Ebniye-i hâs744 hülefasından
Şemseddin Efendi görülmektedir. Sonuç olarak muhacirlerin iskân işlemleri sürerken,
Sakalar bayırına 150 hanelik, Sarıbey köyü 745 yanındaki araziye de ihtiyaç
doğrultusunda ev inşası gerçekleştirilmesi kararlaştırılmıştır.746
739
Abdullah Saydam, A.g.e., s. 164.
Abdullah Saydam, A.g.e., s. 165.
741
BOA, BEOAYN.NNG.d. Defter no: 758. s. 105. H.1278 S 27 / M. 3 Eylül 1861.
742
BOA, BEOAYN.NNG.d. Defter no: 758. s. 96. H. 1278 / M. 1861.
743
BOA, MAD.d. Defter no: 8608, s. 7. H. 1278 M 7 / M. 15 Temmuz 1861.
744
Ebniye-i hâssa müdürlüğü: Saray ve devlete ait her türlü binanın tamiri veya yeniden yapılması ile şehirde mevcut
yapıların kontrolüne bakan dairedir. 1831 yılında kurulmuştur. Daha önce bu işi mimarbaşı ve şehreminliği yapmıştır.
Fehmi Yılmaz, Osmanlı Tarih Sözlüğü, Gökkubbe Yayınları, İstanbul 2010, s. 146; XIX. yüzyılda Osmanlı
Devleti’ne iskân edilen muhacirlerin hane yapıları için bkz. Faruk Kocacık, “XIX. Yüzyılda Göçmen Köylerine
İlişkin Bazı Yapı Planları”, Tarih Dergisi, Ord. Prof. İ. Hakkı Uzunçarşılı Hatıra Sayısı’ndan, S. XXXII, Edebiyat
Fakültesi Basımevi, İstanbul 1979, s. 415-1001.
745
Günümüzde Karacabey ilçesinde 3 adet Sarıbey köyü mevcuttur. Bunlar; Eskisarıbey, Ortasarıbey ve Yenisarıbey
köyleridir. Eskisarıbey köyü: İlçenin güney batısında bulunan Sarıbey adlı köylerin en eskisidir. Bu köyleri “Sarı
Bey” unvanlı bir kişinin kurduğu söylentisi olsa da doğru değildir. Çünkü Sarıbey dışındaki diğer köyler Rum köyü
740
124
Söz konusu hane inşasında civar kaza ve köy halkının da yardım ettiğini görmek
mümkündür. Bursa’nın Mihaliç ve Kirmasti kazalarına gönderilen 256 hane muhacir
için köyler oluşturulmuş ve kurulan köylerde yerleştirilecek Tatar-Nogay muhacirlere
evler inşa edilmek maksadıyla devlet tarafından bir hane için 250 kuruş tahsis
edilmiştir. Hüdavendigar Eyaleti arazi memuru Recai Efendi ve Ebniya-i hâs
hülefasından Şemseddin Efendi, Bursa’ya göç eden muhacirleri peyder pey
yerleştirmekle vazifeli idiler. Fakat devletin tahsis ettiği miktarın ev inşası için yeterli
gelmemesi üzerine Bursa Valisi tarafından kaza halkının teşvik edilerek yardım
edilmesi kararı alınmıştır. Buna göre Mihaliç halkı tarafından 22.500 kuruş ve Kirmasti
halkından da 8.500 kuruş muhacirlerin ev inşası için toplanmıştır. Toplanılan yardım
Mihaliç kazasındaki muhacirlere gönderilecektir. Ayrıca kaza halkının gösterdiği
yardımseverlik dönemin gazeteleri olan Takvim-i Vekayi ve Ceride-i Havadis’te yer
bulmuş ve bu hizmetleri takdire şayan olarak zikredilmiştir.747
Takvim-i Vekayi gazetesinde yer alan diğer bir haberde ise, Kirmasti kazasına
sevk olunan Kırım muhacirlerinden 104 hanenin, tespit edilen arazilere yerleştirilmesi
için
kaza
ahalisi
tarafından
üç
köye
haneler
inşasının
gerçekleştirildiği
bildirilmektedir.748
Netice
olarak,
Osmanlı
Devleti’nin
muhacir
geldikçe
hane
inşası
gerçekleştirmeye çalıştığı anlaşılmaktadır. Öyle ki Bursa’ya gerçekleşen her göç sonrası
hane inşasına dair talimatları görmek mümkündür. Mesela, 1906 senesinde muhacirlerin
iskânı için Bursa-Atranos yolu, Kirmasti kazası ve Konya Başhöyük mevkilerinde evler
inşa edilmiştir. Ayrıca Kirmasti kazasının Tepecik köyüne 38 hane, Bursa-Atranos yolu
üzerinde Keşiş dağına da 50 hanelik ev inşası gerçekleştirilmiştir.749
idi. Bu sözcük Helen dilindeki “Sarabat” sözcüğünden gelmiş olmalıdır. Bu köyde 1924 yılında Yunanistan’ın MoraYenişehir yöresinden gelen göçmenler yaşamaktadır. Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer adları Ansiklopedisi, s. 132; Orta
sarıbey (Sarıbey İslam): Bu köy diğer ikisinin ortasında olduğu için Ortasarıbey denilmiştir. Daha önce
Mustafakemalpaşa ilçesine bağlı idi. 1886 yılından önce 29 hane Bulgaristan göçmeni tarafından kurulmuştur.
Kaplanoğlu, A.g.e., s. 235.; Yenisarıbey (Kokona): Sarıbeylerin en batısında yer alır. Rum köyüdür. Eski adı
Kokona’dır. Köyde Bulgaristan göçmenleri ile 1924 yılında gelen Yunanistan göçmenleri yaşamaktadır. Raif
Kaplanoğlu, A.g.e., s. 281.
746
BOA, İ.MVL. Dosya no: 454, Gömlek no: 20329. H. 1278 Ra 27 / 2 Ekim 1861.
747
BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 236, Gömlek no: 1; H. 1278 Ra 18 / M. 23 Eylül 1861; Belge-1’de Mihaliç kazası
köy halkından kimin ne kadar yardım gönderdiğine dair bilgiler yer almaktadır. BOA, İ.DH. Dosya no: 477, Gömlek
no: 32073. H. 1278 S 12 / M. 19 Ağustos 1861; Takvim-i Vekayi, 620/2, H. 1278 R 27 / M. 1 Kasım 1861.
748
Takvim-i Vekayi, 625/2, H. 1278 C 2 / M. 5 Aralık 1861.
749
BOA, Y.MTV. Dosya no: 290, Gömlek no: 61. H. 1324 Ş 18 / M. 7 Ekim 1906.
125
5.1.5. Sağlık Yardımları
Muhacirler uzun yol ve zorlu şartlar altında Osmanlı Devleti’ne göç etmeye
çalışmışlardır. Bu durum doğal olarak muhacirlerin sağlıkları için tehlike oluşturmuştur.
Bundan dolayı devlet yöneticileri, muhacirlerin sağlıkları konusunda kararlar almıştır.
1892 yılına ait arşiv belgesi Osmanlı Devleti’nin muhacirlerin aciz ve düşkün olanlarına
karşı bakış açısını çok güzel yansıtmaktadır. Bursa’da bulunan muhacirler yersiz ve
idareden yoksun olduklarını ve aciz durumda bırakıldıklarını hükümete dilekçe ile
bildirmişlerdir. Bunun üzerine Dâhiliye Nezareti’nden Hüdavendigar Vilayeti’ne
gönderilen tahriratta, Bursa’daki fakir muhacirlerin teşvik üzere toplanan yardım
parasıyla iskân edildiğinin bilindiği ifade edilmekle birlikte muhacir evlerinin devlet
hazinesi tarafından yapılmasının söz konusu olduğu belirtilmektedir. Daha sonra devlet
hazinesinin hali hazırda bu evleri yapmasının mümkün olmadığını ve muhacir evlerinin
Bursa’nın kendi imkânlarıyla yapılmasının daha doğru olduğu bildirilmiştir. Ayrıca
sakat ve hasta olan muhacirler ile yetimlerin sefaletten korunmaları ve mümkünse
vilayetçe mesken ve yardım parası tedarik edilerek ihtiyaçlarının karşılanması
istenmiştir. 750
Muhacirlerin en önemli sağlık sorunları arasında iskân bölgelerinin havasına
uyum sağlayamamaları ve arazilerin bataklık civarında bulunması önemli yer tutar.
Devlet ilk önce sahil bölgeleri ile nemli ve bataklık olan arazilere yakın yerleştirdiği
muhacirleri,
bulaşıcı hastalıkların artması nedeniyle sonradan özellikle dağlık ve
yüksek kesimlere sevk etmiştir. Buna rağmen muhacirlerin kendilerine ait hayvanlarla
birlikte Bursa, İzmit ve Aydın’a gitmeleri bulaşıcı hastalıkları oralarda da yaymıştır.751
Bu şehirler içinde, Bursa’nın Kirmasti kazasına 1860 yılında iskân edilen Kırımlı Ali
Baba ve kabilesine, devlet tarafından hayvan yardımı yapılmıştır. Fakat bu hayvanların
tamamı, 1863 senesinde sıtma hastalığından dolayı telef olmuştur.752
Öte yandan bazı dönemlerde Osmanlı topraklarına gelen Nogay muhacirlerine
istenildiği gibi sağlık hizmetleri verilememiştir. 1860 tarihinde Dersaadet’e göç etmiş
ve Üsküdar’da iskân edilmiş olan Nogay muhacirlerine devletçe 5 doktor gönderilmiş
750
BOA, DH.MKT. Dosya no: 1964, Gömlek no: 85. H. 1309 Za 26 / M. 22 Haziran 1892; 1862 tarihinde Rumeli
bölgesine gönderilen Çerkez muhacirlerinden rahatsızlanmış olanlarına tabip ve ilaç yardımlarında bulunulmuştur.
Yine Çerkez muhacirlerinden 30. 000 kadar nüfusun Trabzon ve diğer limanlardan Varna sancağına sevk edilmesi ve
muhacirlerden hasta olanların tedavi edilmesi kararı alınmıştır. Takvim-i Vekayi, 752/3, H. 1281 M 7 / M. 12 Haziran
1864; Takvim-i Vekayi, 755/2, H. 21281 M 29 / M. 4 Temmuz 1861.
751
Nedim İpek, Rumeli’den Anadolu’ya Türk Göçleri, s. 225.
752
BOA, MVL. Dosya no: 425, Gömlek no: 61. H. 1280 R 5 / M. 19 Eylül 1863. Belgenin transkiribi için bkz. Belge3.
126
fakat bu doktorların sağlık hizmetlerine yeterli gelmemesi üzerine 1.430 kuruş maaşla, 3
doktor ve 5 hizmetçinin daha tayin edilmesi kararlaştırılmıştır. 753
Osmanlı Devleti’ne gelen muhacirler Dersaadet’te geçici olarak misafir
edildikten sonra Anadolu’da tespit edilen boş arazi veya hanelere gönderilmişlerdir. Bu
politikadaki amaçlardan bir tanesi muhacirler arasında bulaşıcı hastalıkların yayılmasını
önlemektir. 1859 tarihine ait vesikada, Dersaadet’te Çerkez ve Nogay muhacirlerin bir
müddetten beri misafir olarak bulundukları görülmektedir. 14.000 nüfustan oluşan bu
muhacir topluluğunun içinde tifüs ve diğer hastalıklar ortaya çıkmıştır. Mevcut duruma
çözüm olarak, muhacirlerin Anadolu’da belirlenen iskân mahallerine gönderilmeleri
kararı alınmıştır. Muhacirler arasında Adana, Kütahya, Mihaliç ve Çorlu’ya gitmek
isteyenlerin hemen şimdiden gönderilmeleri, Ankara ve Konya taraflarını talep edenleri
ise merkeze yakın iller olan Bursa, İzmit ve Eskişehir taraflarına gönderilmesi
kararlaştırılmıştır. Ayrıca Adana’ya gönderilecek muhacirlerin yevmiye ve masrafları
için Maliye Nezareti’nden 3. 000 kese akçenin verilmesi de uygun görülmüştür.754
Diğer yandan Bursa’ya iskân edilen muhacirlerden hastalık vesaire gibi
durumlarla da vefat edenlerde olmuştur. Örneğin, Bursa’da yerleştirilmiş olan
muhacirinden 21’inin tanımlanamayan bir hastalığa yakalandığı ve bunlardan 11’inin
öldüğü kayıtlara yansımıştır.755
5.1.6. Yevmiye ve İaşe Yardımları
Muhacirlere
yevmiye
ve
iaşe
yardımı
yapılması
İskân-ı
Muhacirin
Talimatnamesi’nde yer alan maddelerden birifir. Muhacirlere verilen yardımlar arasında
yiyecek giyecek ve yevmiyeler önemli bir yer tutmaktayır. Devletin muhacirlere yaptığı
yevmiye ve tayinat yardımları 1880 yılına kadar devam etmiştir. Fakat bu tarihten sonra
verilen yardımlar düzenli olarak değil de ihtiyaç halinde olanlara uygun görülmüştür.756
Devletin bu konudaki düşüncesini bunlardan (muhacirlerden) muhtac iane olanlar
ziraat edevatı tedarik edinceye kadar ortakcılık ve rencberlik gibi işlerde kullanılarak
ve yahud ashabı kudret ve fütüvvet tarafından muavenet kılınarak iaşeleri esbabı
istihsal kılınacakdır. cümleleriyle anlamak mümkündür.757
BOA, İ.DH. Dosya no: 452, Gömlek no: 29899. H. 1276 B 28 / M. 20 Şubat 1860.
BOA, İ.MMS. Dosya no: 18, Gömlek no: 762. H. 1276 S 15 / M. 13 Eylül 1859.
755
BOA, DH.İD. Dosya no: 165, Gömlek no: 6. H. 1330 Z 14 / M. 24 Kasım 1912.
756
Süleyman Erkan, A.g.e., s. 172.
757
BOA, Y.PRK.KOM. Dosya no: 1, Gömlek no: 28. H. 1309 B 10 / M. 9 Şubat 1892.
753
754
127
Muhacirlere verilen giyecek ve yiyecek yardımı çerçevesinde; yün fanila, kuşak,
don ve pantolon, gömlek, ceket, fes, sabun zeytinyağı, enva-i meşrubat, yulaf unu, süt
ürünleri, yumurta, et, vesaire malzemelerin temin ve tahsis edildiği, kayıtlarda sık sık
geçmektedir. 758
Osmanlı topraklarına göç eden Çerkez ve Nogay muhacirlere, daimi iskânlarına
ve arazi tahsis edilinceye kadar ihtiyaçlarını karşılama imkânı olmadığından devlet
tarafından yardım edilmesi kararı alınmıştır. Buna göre muhacirlere belli miktarda
yevmiye verilmiştir. Ayrıca Ramazan bayramına dönük bir defaya mahsus olmak üzere
ek yardım da yapılmıştır. Verilen yevmiye miktarları da muhacirinin yaşına göre
farklılık göstermiştir.759 Buna göre; fakir, işsiz, dul ve yetim olan muhacirlerin 10
yaşına kadar olanlarına günlük 100 dirhem, daha büyüklerine ise yarımşar kıyye ekmek
tayinat olarak verilmiştir. 760
1859 yılında İstanbul’a gelen Çerkez ve Nogay muhacirlerinin ileri
gelenlerinden, reis ve ulemalarından bazıları çağrılarak istekleri sorulmuştur. Öyle ki,
bu muhacirler, iskân yerlerine gönderilinceye kadar birkaç ay geçecektir. Ayrıca
bunların çoğununun navlun761 ücretlerinden dolayı borçlu ve fakir kişiler oldukları
tespit edilmiştir. Netice itibariyle mevcut durum böyle olunca Çerkez ve Nogay
muhacirlere 60.000 kuruş nakdin dağıtılması ve bununla birlikte çorap, ayakkabı, hırka,
toprak mangal, hasır, kömür yardımı ile büyüklere ikişer, küçüklere birer kuruş para
yardımı yapılması kararlaştırılmıştır.762
Bursa’da bu konuda gerçekleşen yardımların düzenli yapılmaya çalışıldığını
görmek mümkündür. Örneğin; Eylül 1860 tarihinde Bursa Valisi Refik Efendi’ye,
Sadaret’ten gönderilen yazıda; Kırım’dan göç edeceklerin talimat
gereğince
yerleştirilmesi ve muhacirlerden aciz ve fakir olanlara günlük yevmiye ve ekmek
verilmesi hususuna dikkat edilmesi gerektiği bildirilmiştir. Bu tarihte Hüdavendigar
Eyaleti’ne, Kefe halkından ve çiftçi Şerafeddin kafilesinden 114 hanede 454 nüfus ve
Söz konusu yardımlar 12 Ağustos 1880 yılında Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nce İstanbul’daki muhacirlere yapılmıştır. Bu
konuda Bursa’ya yapılan yardımlara dair kayıtlara rastlamak pek mümkün değildir. Süleyman Erkan, A.g.e., s. 173-174;
Osmanlı Devleti’ne göç eden Tatar, Nogay ve Çerkez muhacirlerinin durumlarının kötü olduğu, eşyalarının nakli için
tutulan araba ücretleri ve kalıcı iskânlarına kadar yiyecek içecek ihtiyaçlarının hükümetçe karşılandığı görülmektedir.
Tercüman-ı Ahval, 19/1, H. 1277 Ş 14 / M. 25 Şubat 1861.
759
BOA, İ.DH. Dosya no: 429, Gömlek no: 28381. H. 1275 N 6 / M. 9 Nisan 1859.
760
Nedim İpek, Rumeli’den Anadolu’ya Türk Göçleri, s. 218.
761
Deniz veya nehir yolu ile taşınan eşya için, taşıma hizmeti karşılığında gemi şirketine ödenen ücret.
762
Derya D. Paşaoğlu, A.g.t., s. 148.
758
128
yine aynı şehirden çiftçi Salihoğlu Sabit takımından 6 hanede 25 nüfus muhacirin
gelmiştir.763
Yine Kırım Nogaylarından ve Hoca Ceybullah ve Ahmed Giray Efendi’lerin
kafilesinden 171 hanede 697 nüfus muhacir, Bursa kasaba ve köylerinde dağınık olarak
yerleştirilmeyi istemişlerdir. Devlet yetkilileri, iskân edilen bu Nogay muhacirlerinin
ellerinde fakirlik kâğıdı bulunanlarına günlük ücret verilmesi ve bunların Bursa
Vilayeti’ne, Gemlik vapuruyla güvenli bir şekilde gönderilmeleri kararını almıştır.764
Zaten göç eden muhacirler, kendilerinin fakir olduklarını ve devletten gerekli yardımı
göremediklerini bildirerek vaziyetlerini açıklamışlardır. Nitekim adı geçen muhacirin,
harcırahı olan 40.700 kuruşun yarısını, kendi bütçesinden karşıladığını ve fakirliğine
vurgu yapmıştır. Nisan 1861 senesinde Bursa Valisi’ne ulaşan bu konuya, valinin
yaklaşımı olumlu olmuştur. 4 hanesiyle birlikte Kırım’dan Bursa’ya göç etmesine
rağmen yerleştirilemeyerek ortada kalmış ve sefalet içinde bırakılmış Ahmed Giray Bey
ve ailesinin, diğer muhacirlere uygulandığı gibi Bursa sancağında münasip bir yerde
yerleştirilmesi ve bunlara ek olarak mezra ve burada lazım olacak ihtiyaçlarının
karşılanması uygun görülmüştür. Biran önce bu ailenin yerleştirilmesi ile huzur ve
sükûnetlerinin sağlanması hususuna da ayrıca önem verildiği burada görülmektedir.765
Aynı yılın Ağustos ayında Bursa sancağına Kırım ve Nogay muhacirleri iskân
edilmek üzere gönderilmişlerdir. Gönderilen muhacirlerin tayinat, araba ve beygir
masrafları toplam 85.982,5 kuruş miktarında olmuştur. Ayrıca aynı vesikada Bolu’ya
gidecek muhacirlere 55.077,5 kuruş, İslimye sancağına gidenlere ise 13.919 kuruş sarf
edilmesi Maliye Nezareti’ne bildirilmiş ve padişah tarafından da bu masraflara onay
verilmiştir. 766
Mart 1860 tarihinde Mihaliç’te yerleştirilen Çerkez ve Nogay muhacirlerine bazı
hayır sahipleri tarafından yardım paraları gönderilmiş ve bu paralar adı geçen kazadaki
muhacirler için kullanılmıştır.767
Diğer yandan 1862 yılında gelen muhacirlere
yevmiyeleri ve masrafları için muhacirin komisyonu tahsisatından 43 yük 768 30.232,5
kuruş miktarında para tahsis edilmiştir. 769
BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 422, Gömlek no: 46. H. 1277 S 5 / M. 23 Ağustos 1860.
BOA, A.MKT.NZD. Dosya no: 326, Gömlek no:24. H. 1277 Ra 14 / M. 30 Eylül 1860.
765
BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 467, Gömlek no: 64. H. 1277 L 13 / M. 24 Nisan 1861.
766
BOA, İ.DH. Dosya no: 476, Gömlek no: 31997. H. 1278 S 19 / M. 26 Ağustos 1861.
767
BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 180, Gömlek no: 64. H. 1276 N 5 / M. 27 Mart 1860.
768
Yük: Bursa’da ipek için 405 lidreye eşit 155,86 kg ağırlık ölçüsü birimidir. Fehmi Yılmaz, A.g.e., s. 707-708.
769
BOA, İ.DH. Dosya no: 492, Gömlek no: 33321. H. 1279 M 3 / M. 1 Temmuz 1862; Bu tarihte Silistre sancağına
yerleşen Kırım muhacirlerine yerli ahali tarafından erzak bedeli olarak 14.677 kise üç yüz kuruş kadar yardım
763
764
129
Bir başka yardım örneği de Bursa üzerinden yapılan sevk işleminde
görülmektedir. Kırım’ın Gözleve halkından ve Hoca Ali cemaatinden, 6 hanede 24
nüfus Kırım muhacirleri, Kütahya’daki Çifteler Çiftliği’ne 770 gitmek üzere Gemlik
kazasında misafir olarak bulunmuşlardır. Muhacirler asıl yerleri olan Kütahya’ya
yerleştirilmelerine kadar
karşılanmıştır.
bu kazada kalmakla birlikte, ekmek
ve yevmileri
771
Yamanlı köyüne 1865 tarihinde göç eden Kazan Tatarlarından Refik ve
Hantemur adlı muhacirler, Bab-ı âli’ye dilekçe göndererek yardım istemişlerdir.
Dilekçede, 8 hanede 29 nüfustan ibaret olduklarını bildiren Kazanlı muhacirler,
kendilerine vaat edilen yevmiye yardımının yapılmadığını belirtmişlerdir. Ayrıca bir
kaç seneden beri tarım mahsulâtı azalma göstermiştir. Bu sebeplerden dolayı muhacirler
acınacak ve perişan bir hale düşmüş ve tarım yapabilecek tohumlarını bile karşılayamaz
duruma gelmişlerdir. Günlük ihtiyaçlarını bile tedarikten yoksun muhacirlere devlet
tarafından 20.000 kilo tohumluk verilmiştir. Buna ek olarak ziraatla ilgili masrafları ve
diğer zararları da hazinece karşılanması kararlaştırılmıştır.772
Gelen muhacirler içinde fakir ve aciz olanlara aç kalmayacak kadar yevmiye,
yardım parası773 ve ekmek verilmiş ve biran önce yerleştirilerek huzurlu bir yaşama
başlamalarına yardımcı olunmaya gayret edilmiştir.774 Mihaliç kazasının Torumtay
(Durumtay), Dünberiz (Dümberez), Güvin ve Çatallar köylerinde sakin muhacir ve
acizlere yemeklik olarak mısır gönderilmesi Meclis-i Vükelâ’ca karar verilmiştir.
Bunun yanı sıra Torumtay (Durumtay) köyünde 128, Dünberiz’de (Dümberez) 79,
Güvin’de 55 ve Çatallar köyünde 70 nüfus bulunmaktadır. Bu kadar muhacir, yemeklik
ihtiyaçlarını karşılayamayacak derecede zor durumda kalmışlardır. Adı geçen köylere
yapılmıştır. Tercüman-ı Ahval, 129/1, H. 1278 B 1278 / M. 9 Ocak 1862; Anadolu’da ise Amasya sancağının
Merzifon kazasında iskân edilmiş muhacirlere 400 kile buğday ve 200 kile arpa yerli ahalice yardım olarak
verilmiştir. Takvim-i Vekayi, 610/2, H. 1277 R 3 / M. 4 Nisan 1861.
770
II. Mahmut döneminde bütün alanlardaki değişim hayvan ve tarımsal üretim sisteminde de yaşanmıştır. Bu
değişimin çerçevesinde yeni ordunun ihtiyaçlarını karşılayamayan hayvan ocakları sistemi yerine haraların tesisine
başlanmıştır. Ve ilk teşebbüs olarak Çifteler Harası kurulmuştur. Çifteler Çiftliği, Osmanlı Devleti’nin tarım ve
hayvancılık alanında yaptığı dönüşümün Anadolu’daki ilk somut örneğini oluşturur. Çiftliğin kurulmasıyla birlikte
özellikle at yetiştiriciliği ve ıslah çalışmalarında büyük çaba harcanmıştır. Bunun yanı sıra Eskişehir’e göçen Kırım
muhacirlerine söz konusu çiftlik üzerinde köyler kurulmuştur. Daha fazla bilgi için bkz. Osman Köksal, “Osmanlı
Dönüşüm Sürecinde Bir Devlet Teşebbüsü Olarak Çifteler Hâra-yı Hümayunu ve Türk Atçılığına Katkıları”,
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, C. X, S. 2, (2009), s. 340-360.
771
BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 224, Gömlek no: 28. H. 1277 Z 23 / M. 2 Temmuz 1861.
772
BOA, DH.MHC. Dosya no: 1,Gömlek no: 19. H. 1282 B 14 / M. 3 Aralık 1865.
773
BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 575, Gömlek no: 42. H. 1278 / M. 1861-1862.
774
BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 422, Gömlek no: 46. H. 1277 S 5 / M. 23 Ağustos 1860.
130
mahal mal sandığıyla anlaşılarak toplam 498 kilo mısırın, yemeklik olarak dağıtılması
kararlaştırılmıştır. 775
Bursa’da fakir muhacirlerden Hüseyin, eviyle beraber eşyası ve çocuklarını
çıkan yangın sonucu kaybetmiştir. Bu durum üzerine muhacirin komisyonu, mahalle
sandığından Hüseyin’e 3.000 kuruş yardım verilmesine karar vermiştir.776 Buradan
devletin yangın sonrası muhacirini yalnız bırakmadığı ve zor durumunda destek çıktığı
anlaşılmaktadır.
Şubat 1909 tarihli arşiv vesikasında, Bursa’ya, Dobruca 777 bölgesinden muhacir
geldiği ve bu muhacirlerin devletten yardım istedikleri görülmektedir. Gelen
muhacirler, kendilerine arazi verilmediğini ve ziraattan mahrum olarak kaldıklarını
dolayısıyla yardıma muhtaç halde bırakıldıklarını dilekçe ile Meclis-i Mebusan’a
bildirmişlerdir.778
Söz konusu yardım faaliyetleri dikkate alınarak devletin muhacirlere, yiyecek
içecek ve konut ihtiyaçlarını karşılayan yardımları temin etmeye gayret gösterdiği
söylenebilir. Bütün bu yardımlarda devletin olduğu kadar yerli ahalinin desteği de
önemli ölçüde muhacirlere kolaylık sağlamıştır.
5.1.7. Zirai Yardımlar
Osmanlı Devleti, göç eden muhacirlerin büyük bölümünü ziraata elverişli
arazilere iskân etmeye çalışmıştır. Buradaki hedef ise, boş arazilerin iskânla birlikte faal
hale getirilmesidir. Kırım Savaşı’ndan sonra gelen muhacirlerin yerleştirildikleri
arazilerin nasıl olduğunu 3 Mayıs 1856 tarihli talimatnamede bunlara münasib olan ve
suyu olub nehir ve bahre oldukça yakın bulunan yerlerde hali ve münbit mahsuldar
arazi irae ve tahsisiyle birbirlerine yakınca müstakil karyeler yapdırıldığı cümlesiyle
görmek mümkündür.779
Osmanlı Devleti, Kırım, Kafkasya ve Rumeli’den gelen muhacirleri bir araziye
yerleştirdikten sonra geçimini sağlamaları için her aileye bir çift öküz, tarım aletleri
(edevat-ı çift), bir miktar tohum ve erzak verilmiştir. Muhacirin masraflarının
BOA, MV. Dosya no: 74, Gömlek no: 5. H. 1310 Ş 8 / M. 25 Şubat 1893.
BOA, İ.HUS. Dosya no: 140, Gömlek no: 27. H. 1324 S 5 / M. 31 Mart 1906.
777
Dobruca bölgesinde yoğun bir Kırım Tatar ve Nogay nüfusunun varlığı mevcuttur. Nitekim 1853-1856 Kırım
Savaşı sonrası, Kırım coğrafyasından yüz binlerce Kırım Tatar ve Nogay’ı, 1878 yılına kadar Osmanlı toprağı olarak
kalan Dobruca bölgesine göç ederek iskân edilmişlerdir. Kemal H. Karpat, Osmanlı’dan Günümüze Etnik Yapılanma
ve Göçler, s. 205-210.
778
BOA, BEO. Dosya no: 3489, Gömlek no: 261603. H. 1327 M 18 / M. 9 Şubat 1909.
779
BOA, İ.DH. Dosya no: 343, Gömlek no: 22622. H. 1272 Ş 27 / M. 3 Mayıs 1856.
775
776
131
karşılanması için de mal sandığından ödeme yapılmıştır. Ayrıca belirlenen mahale
yerleştirilen muhacirinin arazisi, bir kereye mahsus olmak üzere sürdürülmüştür.780
Muhacir talimatnameleri ve arşiv belgelerindeki bilgilere göre bir süre sonra
hayvan temin şartlarının değiştiği görülmektedir. Bu değimin başlıca sebebi 1850’li
yıllarda başlayıp, sürekli artış gösteren muhacir göçleri ve muhacir hanelerindeki nüfus
sayısının farklılık göstermesi olmuştur. Bu duruma nazaran oluşturulan yeni şartlara
göre, iki aileye bir çift öküz verilmiş ve bir aile 15 nüfustan ibaret ise yalnız ona bir çift
öküz tahsis edilmesi kararı alınmıştır.781
Osmanlı Devleti’nde çiftçiye tarım kredisi sağlamak amacıyla Memleket
Sandıkları adıyla tasarruf sandıkları kurulmuş ve bu doğrultuda ilk memleket sandığı
Mithat Paşa’nın Tuna Valiliği döneminde Rusçuk’ta açılmıştır. 1864 yılında kurulan
memleket sandıkları 1867 yılında daha da genişletilerek Menafi-i Umumiye Sandıkları
adıyla ülke genelinde teşkilatlandırılmıştır. Kaynağını, imece usulüyle üyelerinden
oluşturan bu kurum vasıtasıyla muhacirlere, konut ve çift öküzü ihtiyaçlarını
karşılaması amacıyla kredi verilmiştir. Nitekim daha sonra sandıklardan alınan
kredilerin ödenmemesi üzerine teşkilat kaldırılarak 1888’de yerine Ziraat Bankası
kurulmuştur.782
Muhacirlerin kısa sürede ziraata başlamalarının zor olduğu düşüncesinden dolayı
öküz ve araba ihtiyaçlarının devlet tarafından temin edilmesine gayret edilmiştir.
Muhacirlere her ne kadar öküz, tohum vesaire yardım verilse de, ileride muhacirlerin
refah seviyelerinin yükselmesi ile birlikte, sermaye olarak verilen yardımların geri
ödenmesinin gerekli olduğu hükümet tarafından kararlaştırılmıştır.783
Kırım’ın Kefe şehrinden Bursa’nın Mihaliç ve Kirmasti kazalarına gönderilen
muhacirlerin olduğu daha önceki bölümlerde zikredilmiştir. 250 haneden oluşan bu
muhacirlerin 110 hanesi için Mihaliç kazasında Lütfiye ve İhsaniye köyleri
Osmanlı Devleti, Kırım, Çerkez ve Dağıstan taraflarından göç eden muhacirlere, sürekli iskân sürecine kadar öküz
ve tohum gibi zirai malzemelerin temin edilmesine önem vermiştir. Tercüman-ı Ahval,144/2, H. 1278 Ş 14 /M. 14
Şubat 1862. Örneğin Kırım Savaşı sonrası Edirne Eyaleti’nde iskân edilmiş olan Kırım muhacirlerine arazi, çift
hayvanları ve tohumluk zahire verilmesi kararlaştırılmıştır. Takvim-i Vekayi, 650/2, H. 1279 M 3 / M. 1 Temmuz
1862. Yine Ankara ve Kastamonu Vilayetleri’ne gönderilmiş olan muhacirlerin zirai malzemeleri yerli ahali
tarafından temin edilmiştir. Takvim-i Vekayi, 782/2, H. 1281 Ş 11 / M. 9 Ocak 1865.
781
BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 575, Gömlek no: 42. H. 1278 / M. 1861-1862;
782
Nedim İpek, Rumeli’den Anadolu’ya Türk Göçleri, s. 219.
783
BOA, İ.DH. Dosya no: 343, Gömlek no: 22622. H. 1272 Ş 27 / M. 3 Mayıs 1856; Osmanlı Devleti’ne muhacir
göçü sürekli artış göstermiştir. Bu süreçte Bolu tarafına iskân edilmekte olan 500-600 hane kadar Çerkez ve Tatar
muhacir, Kaymakam Hamdi Efendi tarafından takım takım olarak ahalinin taleplerine göre bir yerlere iskân ettirilmiş
ve çeşitli destekler ile şimdiden zanaat ve ticaret yapmaya başlamışlardır. Tercüman-ı Ahval, 5/3, H. 1277 Ca 4 / M.
18 Kasım 1860.
780
132
oluşturulmuştur. Nitekim yeni teşkil edilen köylere bir süreye kadar yardım vermek
mümkündür. Bu sebeple muhacirlerden her 10 kişiye bir çift öküz ve her eve 5’şer kilo
tohumluk erzak verilmiştir. Ayrıca tarım aletleri ile 60 kilo tohumun, arazi ekimi için
temin edilmesi işi için Hüdavendigar Vilayeti arazi memuru Recai Efendi ile Ebniye-i
hâs hülefasından Şemseddin Efendi görevlendirilmiştir. Böylece muhacirlerin kendi
geçimlerini sağlayacak düzeye ulaşmaları amaçlanmıştır.784
Devlet, iskân olunacak muhacirlerin zirai aletlerine ve arazi tahsisine dair
talimatname yayınlamıştır. Talimatnamede, gelen muhacirlerin miri çiftlikler, boş
köyler ve mahlûl araziler gibi elverişli yerlerde iskânının gerçekleştirilmesine ve
muhacirlerden her bir haneye 70 dönümden 130 dönüme kadar arazi tahsisi münasip
görülmüştür.
Muhacirlere verilecek araziler iki kısımdan oluşmuştur. Birincisi hayvan
otlatılan arazilerdir. İkincisi sürülmeye ihtiyacı olan ham arazilerdir. Birinci kısım, yani
hayvan otlatılan arazi tahsis edilen muhacirlere, öküz ve çift aletleri konusunda yardım
edilmeyecektir. Zirai aletlerini kendileri tedarik etmekle yükümlüdürler. Ve arazinin
kullanım hakkı on seneliğine verilmiş olup on seneden önce araziyi terk etmeleri
mümkün değildir.
İkinci kısım arazi verilen muhacirler de 10 senelik kullanım hakkına sahip
olacaklardır. Bunlarda 10 seneden önce araziyi boşaltamayacaklardır. Fakat dışarıdan
borçlanmaları durumunda, araziyi borçlanarak boşaltma mukavelesi şartlarına tabi
olmaları gerekecektir.785
Bab-ı li, muhacirlere tahsis edilen öküz paralarının başka işlere harcanmaması
için memurlar yoluyla öküzlerin alınıp, muhacirlere teslim edilmesine dikkat etmiştir.
Ayrıca verilen hayvanların bakımları hususunda muhacirlerin uyarılması yönünde de
çok titiz davranmıştır. Buna rağmen büyük mali külfete yol açan hayvanların, telef
olduğu anlaşılmaktadır.786 Söz konusu durumun bir örneğini Bursa’da görmek
mümkündür. Kırım’dan Bursa’ya göç etmiş muhacirlerden Ali Baba, 32 haneden oluşan
kabilesine verilmiş olan öküzlerinin telef olduğunu bir dilekçe ile muhacirin
784
785
BOA, İ.MVL. Dosya no: 454, Gömlek no: 20329. H. 1278 Ra 27 /M. 2 Ekim 1861.
BOA, Y.PRK.KOM. Dosya no: 2, Gömlek no: 13. H. 1297 M 3 / M. 17 Aralık 1879. Talimatname için bkz. Belge-
2.
Abdullah Saydam., A.g.e., s. 172; Örneğin Adana Vilayeti’nde iskân edilen muhacirlere yerli halk gibi öküz ve
buğday yardımı yapılması kararı alınmıştır. Ayrıca bu yardımın devlet tarafından takdirle karşılandığını görmek
mümkündür. Takvim-i Vekayi, 617/13, H. 1278 M 27 / M. 4 Ağustos 1861; Tercüman-ı Ahval, 133/3, H. 1278 B 18 /
M. 19 Ocak 1862.
786
133
komisyonuna bildirerek yardım istemiştir. Bu muhacirin kafilesi 1860 yılında Bursa’ya
gelen 115 hanenin bir bölümüdür. Mihaliç kazasının Kirmasti köyünde iskân edildikleri
anlaşılan muhacirlerin, öküzlerinin telef olmasından dolayı ziraat ve ekincilikten
mahrum oldukları görülmektedir. Meclis-i Vâlâ’ya ulaşan vakıa neticesinde, sıtma
hastalığından telef olan hayvanların yerine inceleme yapıldıktan sonra hayvan
verilmesine karar verilmiştir. Verilen hayvanların değeri karşılığında üç sene boyunca
elde edilen mahsulâttan azar azar alınacaktır. Mahal mal sandığıyla anlaşılarak öküz için
lüzumunca akçe alınmasına önem verilmesine de ayrıca dikkat edilmesi istenmiştir.787
1879 yılında Dersaadet’e gelen muhacirlerin sefalet içinde kalmalarından dolayı
devlet bu muhacirlere yardım elini uzattığı görülmektedir. Ellerinde ziraat yapacak
aletlerinin olmaması nedeniyle Dersaadet civarındaki arazilerden istifade edemedikleri
anlaşılan muhacirlerden bazıları, asıl vatanlarına dönmek istemişlerdir. Geri dönüşe
engel olmak isteyen hükümet yetkilileri çözüm önerisi olarak, aralarında fakir olanlara
kolaylık sağlanması ve mümkünse memleketin münasip mahallerine gönderilmelerini
uygun görmüştür. Ayrıca hükümet, ihtiyacı açıkça belli olan muhacirlere boş arazi,
tohumluk ve çift hayvanı vermeye çalışmıştır.788
5.2. MUHACİRLERİN İSTİHDAM EDİLMESİ
Osmanlı Devleti muhacir masraflarını azaltmak ve onların daha iyi şartlar
altında yaşamalarını sağlamak için muhacirleri tüketici topluluk olmakta çıkarıp
muhtelif işlerde istihdam ederek üretici hale getirmeye çalışmıştır. 789 1853 tarihli
talimatnamede rencberlik ile ülfeti olanlar ziraat ve haraset ve hiref ve sanayi ile
muhtelif bulunanlar o karyelerde hirfet ve sanatlarıyla iştigal ittikleri halde az
müddetde kebi serveti ve yesar ideceklerinden şeklinde bildirilen cümle, Osmanlı
Devleti’nin istihdam politikasını kısa da olsa ortaya koymuştur. Yani devlet, tarım veya
diğer imalat işlerine yeteneğine göre muhacirleri değerlendirmiştir. Ardından durumu
düzelen muhacirleri yevmiye yardımını kesilmiştir.790 Bu amaç doğrultusunda, gelen
muhacirlerden zanaat sahibi ve mesleki yetkinliği olanlar şehir merkezlerine
yönlendirilmiştir. Ayrıca yeni iskân olunan muhacirlere, devlet yardım edinceye kadar,
yerli ahalinin arazilerinde rençperlik ve ortakçılık yaparak çalışmaları teşvik edilmiştir.
BOA, MVL. Dosya no: 425, Gömlek no: 61. H. 1280 R 5 / M. 19 Eylül 1863. Meclis-i Vâlâ’nın, Bursa Valisi’ne
göndermiş olduğu muhacire yardım konusundaki emri için bkz. Belge-1. Nitekim Mihaliç kazasına bağlı Kirmasti
köyü bulunamamıştır. Arşiv belgesinde bu şekilde zikredilen mahal, büyük ihtimal Kirmasti kazası olmalıdır.
788
BOA, İ.DH. Dosya no: 780, Gömlek no: 63433. H. 1296 M 17 / M. 11 Ocak 1879.
789
Nedim İpek, Rumeli’den Anadolu’ya Türk Göçleri, s. 89.
790
BOA, İ.DH. Dosya no: 343, Gömlek no: 22622. H. 1272 Ş 27 / M. 3 Mayıs 1856.
787
134
1861-1862 tarihli muhacirin talimatnamesinde ise ülkeye gelen muhacirlerin
arasında hocalar ve sanat erbabının olacağından bunların değerlendirilmesine önem
verilmiştir. Nitekim hocalık yapmaya ruhsatı olanların imamlık vazifesiyle civar
mahallere gönderilmesi, zanaat ehli muhacirlerin ise şehirde ikâmetleriyle birlikte
dükkân ve ev kiralanarak değerlendirilmesi düşünülmüştür. Ayrıca bunlardan kalfa ve
çırak olarak esnafın hizmetine girmeyi talep edenler olur ise, kendilerine kolaylık ve
yardım gösterilecek erzak, öküz ve her bir bireye de 150’şer kuruş ödeme yapılması
kararlaştırılmıştır. 791
Kırım’dan ve diğer yerlerden göç eden Tatar-Nogay muhacirler, bir süre sonra
Osmanlı Devleti’nin çeşitli kademelerinde görev almışlardır. Nitekim XIX. yüzyılda
Kırım ve Kafkasya’dan gelen muhacirlerin, Çarlık Rusyası’yla yaşanan mücadele
sebebiyle askerliğe yatkınlığının daha fazla olduğu görülmektedir. Bundan dolayı
Osmanlı Devleti’ne gelen muhacirler tarım alanlarına iskânla birlikte, özellikle
askerlikle ilgili birimlerde istihdam edilmişlerdir.792 Bu politikayı doğrulayacak
nitelikteki bilgiyi 1867 tarihli bir vesikada görmek mümkündür. Kırım muhacirlerinden
Asakir-i Zaptiye793 neferatından Abdullah bin Salih, 4 kişiden oluşan ailesiyle birlikte
Hüdavendigar Vilayeti dâhilinde iskân ettirilmeyi istemiştir. Ayrıca,
Abdullah bin
Salih, iskân sonrası zaptiye memuru olarak görev almayı talep etmiştir.794
Muhtemelen gücü ve kuvveti yerinde olanlar için askerlik en kolay istihdam
alanıydı. Bunda Osmanlı Devleti’nin askeri yapısı ile muhacirlerin vatanlarında uzun
süre savaş şartları içinde yaşamalarının etkisi büyüktür. Devlet ancak Osmanlı
tabiiyetine geçmek veya kefil göstermek şartıyla orduya muhacir kabul etmiştir. Bu
şekilde
Kırımlı
Tatar
ve
Nogaylardan
Çerkezlerden,
Kabartay
ahalisi
ile
Dağıstanlılardan orduya katılımlar olmuştur.795
Bir başka vesikada ise; Bursa’da iskân edilmiş muhacirlerden Abdullah Bey,
ihtiyaç halinden dolayı kendisinin veya oğlunun bir harmanda istihdam edilmesini
muhacirin komisyonundan istemiştir. Muhacirin Komisyonu, Abdullah Bey’in
BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 575, Gömlek no: 42. H. 1278 / M. 1861-1862.
Abdullah Saydam, A.g.e. s. 174.
793
Osmanlı döneminde şehir içi güvenliği sağlayan polis yahut jandarmaya denir.
794
BOA, MVL. Dosya no: 1054, Gömlek no: 5. H. 1284 B 15 / M. 12 Kasım 1867.
795
Abdullah Saydam, A.g.e., s. 174; Muhacirlerin askerliğe gönüllü katılımı arşiv belgelerine Valay-ı Hazret SerAskeriye Devletlü atufetlü efendim hazretleri Çerkez ve Nogay muhacirlerinden gönüllü olarak silk-i askeriye duhul
idenlerden kefil-i iraesine muktedir olanların kabulüyle kefll gösteremeyenlere cevab itası… şeklinde yansımıştır.
Derya D. Paşaoğlu, A.g.t., s. 251.
791
792
135
sefaletten kurtarılması amacıyla çalışma isteğine olumlu yaklaşarak Zaptiye
Nezareti’nden gereğinin yapılmasına yönelik karar almıştır. 796
5.3. MUHACİRLERE TANINAN MUAFİYETLER
Osmanlı Devleti XIX. yüzyılda Tekâlif-i emiriyye adı altında çeşitli vergiler
almıştır. Bunların başlıcalarını aşar, ağnam, temettüat, damga resmi, müruriye resmi ve
yol inşaat vergileri oluşturmuştur.797 Kırım Savaşı sonrası Osmanlı topraklarına göç
eden muhacirlerin bir süreliğine bu tür vergi ve askerlikten muaf tutuldukları
anlaşılmaktadır. İlk gelen muhacirlerin muafiyetleri konusunda 1856 tarihli talimatname
gereğince ahali merkumeden kehfü’l emanı saltanat-ı seniyyeye iltica ile oraya gelenler
gerek İslam ve gerek Hıristiyan olsun cümlesi hakkında eltafı bi payan-ı merahim nişani
şahane bi dirig ve erzan ve kendülerine servet ü kudret gelinceye kadar on sene müddet
aşar-i şer’iyye ve tekalif-i saire ahz olunmamak ve yirmi beş sene müddet dahi
kendilerinin kur’adan müstesna tutulmak üzere mazhar-ı müsaadat-ı seniyye olmaları
kararlaştırılmıştır. 798 Muhacirlerin askerlik ve vergi muafiyetlerine dair 1871 tarihli bir
başka kararda ise, Hüdavendigar ve Adana Vilayetleri’nde iskân edilen Çerkez ve
Nogay muhacirlerin ekonomik olarak iyi bir düzeye gelinceye kadar tekâlif-i miriye ve
aşar vergisinden 10 yıl, askerlikten 25 yıl süresince muaf olacakları açıklanmıştır. 799
Muhacirlere tanınan vergi ve askerlik muafiyeti talimatnamelerde belirtilmiş
fakat muafiyetlerin müddeti sona ermeden çıkarılan yeni kararlarla muafiyetlerin
niteliği değiştirilmiştir. Öyle ki vergi ve askerlik muafiyeti konusu Mayıs 1864 tarihinde
bu sefer daha net olarak yeniden şekillendirilmiştir. Buna göre, gelen muhacirlerin arazi
ve ziraat malzemelerinin temin edilmesinin ardından bir yıl içinde mahsul alacağı ve üç
senelik süreçte de maddi durumunun yerine geleceğinden, vergi muafiyetleri
kaldırılması kararlaştırılmıştır. Ayrıca yeni muhacirlerin gelecek olması, iskân
masraflarının artmasına dolayısıyla hazineye yük getireceği düşünülmüş ve bunun
önüne geçmek amacıyla üç senelik muafiyeti sona eren muhacirlerden aşar vergisi
alınması kararlaştırılmıştır. 800 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası ise aşar vergisi
796
BOA, BEOAYN.d. Defter no: 882. s. 168. H. 1293 Ra 7 / M. 2 Nisan 1876.
Nedim İpek, Rumeli’den Anadolu’ya Türk Göçleri, s. 220.
798
BOA, İ.DH. Dosya no: 343, Gömlek no: 22622. H. 1272 Ş 27 / M. 3 Mayıs 1856.
799
BOA, BEOAYN.d. Defter no: 881. s. 49. H. 1288 S 6 / M. 27 Nisan 1871.
800
Abdullah Saydam., A.g.e., s. 168.
797
136
muafiyeti, muhacirlerin iki yıl kadar süre ile üretime geçebilecekleri düşüncesiyle iki
yıla kadar düşürülmüştür.801
Bu konuda Bursa Vilayeti’nde yaşanan çeşitli olayları örnek vermek
mümkündür. Ekim 1860 tarihli bir arşiv vesikasında daha önceki kayıtlarda geçtiği gibi
muhacirlerin aşar-ı şeriyye ve tekâlif-i saireden muaf tutulacakları bildirilmiştir.
Belgenin devamında ise, gelen muhacirlerin tarlalarda tütün yetiştirmesi ve bu tütünü
kaza ve köylere getirmeleri ile bundan gelir elde etmeleri durumunda vergiden muaf
olmayacaklarını,
belirtilmiştir.
gümrük
ve
duhan
vergisi802
ödemelerinin
gerekli
olduğu
803
Yine Kirmasti kazasına bağlı Tepecik ve Yamanlı köylerindeki muhacirlerden
aşar vergisi talep edilmiştir. Köydeki muhacirler vergi nedeniyle muhacirin idaresine
arzuhal göndererek kendilerinden istenen vergiden muaf olmaları gerektiğini bildirmek
istemişlerdir.804
Diğer olay ise 1860 tarihinde Kirmasti kazasına iskân edilen 115 hane Kırım
muhacirlerinde yaşanmıştır. Bu tarihten üç sene sonra muhacirlerden 32 hanenin sahip
olduğu hayvanların telef olmasından dolayı zor durumda kaldıkları ve devletten yardım
istedikleri görülmektedir. Ali Baba adlı muhacirin vekilliği vasıtasıyla muhacirin
komisyonuna dilekçe gönderilmesiyle konu hükümete ulaşmıştır. Hükümet ise,
yapılacak inceleme sonrası, Bursa Vilayeti’nce yardım gerçekleştirileceğine dair karar
vermiştir.805 Aynı muhacir beş sene sonra Hüdavendigar Vilayeti’ne arzuhal
göndermiştir. Arzuhalde Kirmasti kazasında 110 hane Kırım muhacirinden ibaret
oldukları halde kendilerinden aşar ve resmi ağnam vergisinin alınmak istendiğini
bildirmiştir.806
Askerlik ve vergi muafiyeti şartlarının 1877 sonrası değişikliğe uğradığı
görülmektedir. Öyle ki Kırım Savaşı’ndan sonra göç edenler ile 1877-1878 OsmanlıRus Savaşı sonrası göç edenlerin muafiyet süreleri yeniden belirlenmiştir. Yeni karara
göre, Kırım Savaşı’ndan sonra göç edenlerin askerlik süresi 1886 yılında bittiğinden
Bu durum savaş sonrası malını mülkünü satıp göç eden muhacirler için geçerli olmuştur. Ayrıca alınan karar
doğrultusunda muhacirlere iki hasat dönemi sonrası vergi ödeme zorunluluğu getirilmiştir. Ancak bazı muhacirlerin
tam hasat döneminde iskân edilmeleri, sıkıntılar oluşturmuştur. Devlet yöneticileri, böyle durumlarla karşılaşılması
durumunda, muhacirlere bir yıllık daha vergi muafiyeti sağlamıştır. Süleyman Erkan, A.g.e., s. 177.
802
Tütün vergisi.
803
BOA, A.MKT.NZD. Dosya no: 450, Gömlek no: 43. H. 1279 Ra 22 / M. 17 Eylül 1862.
804
BOA, BEOAYN.d. Defter no: 878. s. 132. H. 1285 R 27 / M. 16 Ağustos 1868.
805
BOA, MVL. Dosya no: 425, Gömlek no: 61. H. 1280 R 5 / M. 19 Eylül 1863.
806
BOA, BEOAYN.d. Defter no: 878. s. 126. H. 1285 Ra 15 / M. 6 Temmuz 1868.
801
137
dolayı bu tarihten itibaren muhacirler askere alınacaklardır.807 Yeni alınan kararlar
çerçevesinde, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası çift ve çubuğunu bırakarak göç
edenlere 10, barış devrinde mülklerini satarak gelenlere de 6 sene askerlik muafiyeti
tanınmıştır. Keza aşar vergisinde de 3 yıllık bir muafiyet uygun görülmüştür.808
Yeni bir askerlik muafiyeti değişiklik kararının Meclis-i Vükela tarafından 1888
senesinde alındığı anlaşılmaktadır. Kararda, daha önce Kırım Savaşı sebebiyle göç
etmiş olan muhacirler için 25 sene süresince askerlikten muafiyet tanındığı, nitekim bu
sürenin, alınan karar tarihi itibariyle çoktan sona ermesi nedeniyle askerlik işlemlerinin
bir yıl sonra başlatılacağı bildirilmiştir. Yine kararın alındığı 1888 tarihinde gelenlerin 4
yıl süreyle askerlikten muaf tutulacakları ve 4 sene sonra askere alınacakları karara
bağlanmıştır. Ayrıca Rusya Yunanistan, Bosna, Hersek, Sırbistan, Karadağ, Romanya,
Doğu Rumeli ve Bulgaristan’dan gelecek muhacirlerin 10 sene müddetle askerlikten
muafiyetleri uygun görülmüştür. Buralardan gelecek muhacirlerin çocuklarının da aynı
şekilde askerlikten sorumlu olacağı da alınan kararlar arasındadır. 809
Osmanlı Devleti, Hıristiyan muhacirlere de Müslüman muhacirler gibi
muamelede
bulunmuştur.
Gelen
muhacirin,
dinine
bakılmaksızın
durumunu
düzeltinceye kadar genelde 10 sene aşar vergisi, 25 sene de askerlikten muaf
tutulmuştur.810 Mevcut uygulamaların amacı muhacirlerin ekonomik olarak durumlarını
düzeltmesi ve üretici hale gelmelerini sağlamaktır. Ayrıca yeni iskân edildikleri
mahalleri vatan olarak benimsemelerini kolaylaştırmak, göçebelikten vazgeçirmek ve
verecekleri aşar vergisi ile hazineye katkıda bulunacak olmalarıdır. 811
5.4. MEMUR TAYİNLERİ VE TEFTİŞLER
Bab-ı âli’nin bütün gayretlerine rağmen iskân konusunda problemler meydan
gelmiş ve şikâyet dilekçeleri eksik olmamıştır. 1870 yılında özellikle Anadolu’daki
iskân mahallerinde şikâyetlerin artması üzerine teftiş heyetleri görevlendirilmiştir. Bu
heyet, Trabzon, Sivas, Hüdavendigar ve Edirne sancaklarında muhacirlere dağıtılan
arazilerin taksim edilip edilmediğini, kabile liderlerinin devlete bağlılık konusunda
Süleyman Erkan, A.g.e., s. 177.
Mehmet Yılmaz, A.g.m., s. 598.
809
BOA, MV. Dosya no: 28, Gömlek no: 15. H. 1305 Ca 16 / M. 30 Ocak 1888.
810
BOA, İ.DH. Dosya no: 343, Gömlek no: 22622. H. 1272 Ş 27 / M. 3 Mayıs 1856. 1856 tarihli talimatname
kararında yer alan bu maddenin muhtemelen Kırım’dan Müslüman topluluklarla beraber göç eden Yahudileri ifade
ettiği söylenebilir. Nitekim 1857 yılında Kırım’dan göç etmek isteyen Yahudi kafilesinin diğer Müslüman
topluluklardan ayırt edilmemek üzere Dobruca’ya yerleştirilmesi kararı alınmıştır. A. C. Eren, A.g.e., s. 52-53; Kemal
H. Karpat, Osmanlı Nüfusu (1830-1914), s. 153-154.
811
Derya D. Paşaoğlu, A.g.t. s. 250.
807
808
138
uyarılmalarını, muhacirlerin silah taşımalarının önlenmesi ve diğer güvenlik ve yardım
içeren konularda ıslahat yapmak hususlarında görevlendirilmiştir. Bu iş için Bab-ı âli ve
Seraskerlikten Binbaşı rütbesinde birer memur tayin edilmiştir. 812
Bursa, Kırım, Kafkasya ve Rumeli muhacirlerinin yoğun göç ettiği ve yerleştiği
vilayetlerin başında gelmiştir. İskân-ı Muhacirin Talimatnamesi doğrultusunda bu ilde
mahalli bir göçmen komisyonu kurulduğu gibi, buraya sevk memuru olarak da Aydın ili
mektupçusu Halim Bey tayin edilmiştir. 813 Bab-ı âli 1877 tarihinde göç ve muhacir
işlerine yeni bir düzen getirmiştir. Öyle ki, eyaletlerdeki muhacir komisyonlarının
görevlerini yerine getiremedikleri anlaşılmış ve merkezden eyaletlere gönderilmek
üzere yeni ekipler oluşturulmuştur.814 Hakeza 1878 yılında göçlerin artmasıyla birlikte,
Anadolu’ya sevk edilen muhacirlerin hâl ve durumlarını inceleyen müfettiş ve
memurlar da o nispette artmışlardır. 815
Kzım Efendi 20 Ekim 1878 tarihinde, Aydın ve Bursa’daki muhacirlerin
durumunu araştırmak üzere 20.000 kuruş maaşla müfettiş olarak görevlendirilmiştir.
1883 yılında bu ildeki muhacirin komisyonunda başkan olarak Rıza Bey, sevkiyat kısmı
ikinci başkanı Hakkı Bey ve idare kısmı ikinci fahri başkanı Hacı Kamil Efendi görev
yapmıştır.816 1884-1885 yıllarında ise Hüdavendigar Vilayeti muhacir iskân memuru
24.000 kuruş maaşla Nafiz Bey’dir. O bu görevine 1891-1892 yıllarında da devam
etmiştir.817
Bursa’da ilk muhacirin komisyonunun varlığı H. 1301 / M. 1883-1884 tarihinde
Yenişehir kazasında görülmektedir. Bundan sonra ise Mihaliç’te (Karacabey) 1888,
Kirmasti’de (Mustafakemalpaşa) 1899, Atranos’ta (Orhaneli) 818 1888, İnegöl kazasında
1902 ve Gökçedağ nahiyesinde 1888 yıllarında kurulan komisyonlar, genelde bir başkan
ve 4 azadan oluşmaktadır. Komisyonlar incelediğinde genelde Müslüman üyelerin yer
aldığı dikkat çeker. Fakat 1892 yılında Atranos kazasında Kurkuris Ağa ve 1903 yılında
812
Abdullah Saydam, A.g.e., s. 116
Süleyman Erkan, A.g.e., s. 136; Nedim İpek, Rumeli’den Anadolu’ya Türk Göçleri (1877-1890), s. 168.
814
A. C. Eren, A.g.e., s. 84.
815
Nedim İpek, A.g.e., s. 169.
816
Süleyman Erkan, A.g.e., s. 136.
817
Nedim İpek, A.g.e., s. 170.
818
Atranos’taki komisyonun kuruluşu hakkında, bu konuda yapılan bir araştırma ilk kurulan komisyonun H. 13071308/M. 1892 tarihli olduğu belirtilmiştir. Raif Kaplanoğlu, ”Bursa’da Balkan Göçmenleri”, (y.y.y), (y.t.y.), s. 3.
Hâlbuki bu komisyonun varlığı hakkında H.1305/M.1888 tarihli Hüdavendigar salnamesinde ilk bilgiler mevcuttur.
Aynı çalışma, Mihaliç kazası muhacirin komisyonunun kuruluşunu 1899 olarak zikretmektedir. Nitekim bu komisyon
hakkındaki ilk bilgilere, H.1305/M.1888 tarihli salnamenin 41’inci sayfasından ulaşılmaktadır. Bu sebeple
komisyonun kuruluşun da bu tarih baz alınabilir.
813
139
Mihaliç kazasında Agop Efendi ile gayrimüslimlerin de komisyon listesinde yer aldığı
fark edilmektedir.
1884 yılından 1905 yılına kadar komisyonlarda görevli memurlar şunlardır;
Tarih
Kaza-Nahiye
Komisyon Reisi
1884
Yenişehir
Emin Efendi
Azalar
Hacı Nazif Efendi, Osman Nuri
Efendi, Hacı Tahir Efendi, Mustafa
Ağa,
Mustafa
Efendi,
Bezzaz
Abdurrahman Ağa, Hacı Abdi Efendi
ve Kâtip Hasan Efendi819
1888
Mihaliç (Karacabey)
Sırrı Efendi
Mahmud Ağa, Said Ağa, Hacı Ethem
Efendi ve Mehmed Ağa820
1888
Atranos (Orhaneli)
Kaymakam
Reşid Efendi
1888
1889
Gökçedağ
Bursa Merkez
Mehmed Halil Ağa, Hacı Mehmed Ağa, Hacı
Ali Ağa, Hacı Ahmed Efendi821
Nahiye Müdürü Sadık Halil Ağa, Hacı Halil Ağa, Hacı
Efendi
Ahmed Ağa, Hasan Ağa 822
Nafiz Bey
Şeyh Agâh Efendi, Hacı Tahir Efendi,
Fahri Katib Hafız Abdurrahman
Efendi823
1890-1891
Bursa Merkez
Nafiz Bey
Hasan Paşa, Hacı Tahir Efendi, Şeyh
Agâh Efendi, Murad Bey, Rüştü
Bey824
1890-1891
Atranos (Orhaneli)
Kaymakam
Reşid Efendi
Mehmed Halil Ağa, Hacı Ahmet, Alim Ağa,
Hacı Nuri, Hacı Ali825
819
H.V.S.(H.1301-M.1883/1884), s. 160.
H.V.S.(H.1305-M.1888), s. 41.
821
H.V.S.(H.1305-M.1888), s. 50.
822
H.V.S.(H.1305-M.1888), s. 52.
823
H.V.S.(H.1306-M.1889), s. 54.
824
H.V.S.(H.1307-1308/M.1890-1891), s. 270.
825
H.V.S.(H.1307-1308/M.1890-1891), s. 300.
820
140
1892
Bursa Merkez
Hasan Paşa, Hacı Tahir Efendi, Şeyh
Nafiz Bey
Agâh Efendi, Tevfik Bey, Rüştü Bey,
Kâtip Abdurrahman Efendi826
1892
1892
Atranos (Orhaneli)
Yenişehir
Tahir Osman Ağa, Alim Bey, Hacı Ali Ağa,
Kaymakam
Efendi
Hacı Mehmet Ağa, Hacı Nuri Ağa827
Mahmud Efendi
Hacı Nazif Ağa, Davudoğlu İsmail
Efendi, Hacı Ömer, Hacı Mehmed
Ağa,
İbrahim
Kılcılıoğlu
Hilmi
Kurkuris
Efendi,
Ağa,
Kâtip
Hasan Efendi828
1893
Mihaliç (Karacabey)
Şerif Efendi
Yüzbaşı Mehmed Galip Efendi, Nüfus
Memuru Mehmet Baki Efendi829
1893
1894
Atranos (Orhaneli)
Mihaliç (Karacabey)
Kaymakam
Mehmed Osman Ağa, Alim Ağa, Hacı Ali Ağa,
Tahir Efendi
Hacı Nuri Ağa, Sadık Ağa 830
Şerif Efendi
Nüfus
Memuru
Mehmet
Baki
831
Efendi
1894
Atranos (Orhaneli)
Kaymakam Tahir Bey
Osman Ağa, Hacı Nuri Ağa, Hacı Ali
Ağa, Sadık Ağa832
1896
Mihaliç (Karacabey)
Mehmed
Efendi
Muhyiddin Redif
Mehmed
Birinci
Galip
Bölük
Yüzbaşısı
Efendi,
Memuru Hüseyin Hüsnü Efendi
1896
Atranos (Orhaneli)
Kaymakam
Hilmi Bey
Nüfus
833
Mustafa Naib Efendi, Hacı Arif Ağa, Mal
Müdürü Ali Bey, Tahrirat Kâtibi
Osman Ağa, Sadık Ağa834
826
H.V.S.(H.1310-M.1892), s. 130.
H.V.S.(H.1310-M.1892), s. 165.
828
H.V.S.(H.1310-M.1892), s. 217.
829
H.V.S.(H.1311-M.1893), s. 153.
830
H.V.S.(H.1311-M.1893), s. 161.
831
H.V.S.(H.1312-M.1894), s. 161.
832
H.V.S.(H.1312-M.1894), s. 169.
833
H.V.S.(H.1314-M.1896), s. 172.
834
H.V.S.(H.1314-M.1896), s. 181.
827
141
1899
Mihaliç (Karacabey)
Muhyiddin Mülazım
Mehmed
Kirmasti (Mustafakemalpaşa)
Hacı
Efendi,
Nüfus
Memuru Hüseyin Hüsnü Efendi
Efendi
1899
Ahmed
835
Abdurrahman Hacı Ali Ağa, Kadir İbrahim Ağa,
Emin Ağa, Kâtip Nüfus Memuru
Efendi
Mehmed Efendi836
1899
1901
Atranos (Orhaneli)
Bursa Merkez
Kaymakam
Hüseyin Osman Ağa, Memiş Efendi, Hacı Nuri
Nazmi Bey
Efendi, Sadık Ağa 837
Hasan Paşa
Şeyh Agâh Efendi, Hacı Tahir Efendi,
Rüştü Bey, Şeyh Sabit Efendi, Kâtip
Abdurrahman Efendi838
1901
Kirmasti kazası
Hacı
Abdurrahman Hacı Arif Ağa, Emin Ağa, Kadir
İbrahim Ağa, Nüfus Memuru Mehmet
Efendi
Efendi839
1901
Atranos (Orhaneli)
Kaymakam
İbrahim Tapu Kâtibi Hüseyin Efendi, Hacıoğlu
Ethem Bey
Hacı Osman Ağa, Orman Memuru
Ahmed Ağa840
1902
Kirmasti (Mustafakemalpaşa)
Hacı
Abdurrahman Kadir İbrahim Ağa, Emin Ağa, Nüfus
Memuru Mehmed Efendi841
Efendi
1902
Atranos (Orhaneli)
Kaymakam
İbrahim Tapu Kâtibi Hasan Efendi, Hacıoğlu
Ethem Bey
Osman Ağa, Tahrirat Kâtibi Adil
Efendi,
Ağa
1902
İnegöl
Hacı İsmail Efendi
Orman
Memuru
Ahmed
842
Nüfus Memuru Said Bey, Ömer Ağa,
Zabıta Memuru Efendi, Hacı Mustafa
Ağa843
835
H.V.S.(H.1317-M.1899), s. 126.
H.V.S.(H.1317-M.1899), s. 133.
837
H.V.S.(H.1317-M.1899), s. 137.
838
H.V.S.(H.1319-M.1901), s. 80.
839
H.V.S.(H.1319-M.1901), s. 137.
840
H.V.S.(H.1319-M.1901), s. 141.
841
H.V.S.(H.1320-M.1902), s. 136.
842
H.V.S.(H.1320-M.1902), s. 142.
843
H.V.S.(H.1320-M.1902), s. 178.
836
142
1903
Mihaliç (Karacabey)
İlk reisi Osman Zeki Mustafa Ağa, Hidayet Efendi, Agop
Efendi,
İkinci
reisi Efendi844
Osman Efendi
1903
Kirmasti (Mustafakemalpaşa)
Hacı
Abdurrahman Kadir İbrahim Ağa, Emin Ağa, Nüfus
Memuru Mehmed Efendi845
Efendi
1904
Mihaliç (Karacabey)
İlk reisi Osman Zeki Mustafa Ağa, Eyüp Efendi, Mustafa
Efendi,
İkinci
reisi Efendi, Hüseyin Hacı Efendi846
Osman Efendi
1904
Kirmasti (Mustafakemalpaşa)
Hacı
Abdurrahman Kadir İbrahim Ağa, Emin Ağa, Nüfus
Memuru Mehmed Efendi847
Efendi
1905
Kirmasti (Mustafakemalpaşa)
Hacı
Abdurrahman Kadir İbrahim Ağa, Emin Ağa, Nüfus
Efendi
Memuru Mehmed Efendi848
5.5. MUHACİRLERİN YAŞADIĞI PROBLEMLER
5.5.1. Yerli Halkın Sebep Olduğu Problemler
Osmanlı Devleti’nde yerli halk, genelde muhacirlere din kardeşi olarak baktığı
için merhamet düşüncesiyle yaklaşmıştır. Fakat bu düşünce, yerli halk ile muhacirler
arasında hiç problem yaşanmadığını göstermez. Nitekim sürekli iskân sonrası
muhacirlerin karşılaştıkları en önemli problemlerden birisi arazi anlaşmazlıklarıdır.
Örneğin, muhacirlere verilen arazi ya devlete aittir ya da çeşitli sebeplerle sahipleri
tarafından terk edilen topraklardır. Bu tür araziler, halk tarafından izinsiz olarak ele
geçirildiğinden, arazi tahsisi sırasında iskân memurları ve yerli ahaliyle, iskân sonrası
da muhacirler ile yerli ahali arasında problemlere yol açmıştır.849
Bursa’da Kırım Tatar ve Nogayların iskân edildiği bazı yerleşim yerlerinde yerli
halkın muhacirlere bazı zorluklar çıkardığını görmek mümkündür. Örneğin böyle bir
844
H.V.S.(H.1321-M.1903), s. 136.
H.V.S.(H.1321-M.1903), s. 144.
846
H.V.S.(H.1322-M.1904), s. 122.
847
H.V.S.(H.1322-M.1904), s. 130.
848
H.V.S.(H.1323-M.1905), s. 132.
849
Abdullah Saydam, A.g.e., s. 170.
845
143
olaya Kirmasti kazasının Dümberez köyünde rastlanmaktadır.850 Köyde yaşanan olayın
içeriğine baktığımızda; Kırım muhacirleri ve köyün yerli halkı Dümberez’deki
meralarda hayvanlarını otlatarak geçimlerini sağlamışlardır.. Fakat aynı köyde yaşayan
Arnavut Yunus Ağa adlı vatandaşın, köylülerin hayvan otlattığı meraya sebepsizce
müdahalede bulunması, muhacir ve diğer köylüleri rahatsız etmiştir. Bunun üzerine köy
halkı Meclis-i Vâlâ’dan arazi sınırlarının belirlenmesini ve Arnavut Yunus Ağa’nın
meradan çıkarılmasını istemişlerdir. Meclis-i Vâlâ’dan,
Mutasarrıfı’na
gönderilen
yazıda,
problemin
tapu
ve
Hüdavendigar Vilayeti
kadastro
birimlerince
incelenmesinin münasip görüldüğü ve arazinin kayıt altına alınarak çözüme gidilmesine
karar verildiği anlaşılmaktadır.851
Bir başka vak’a da Bursa’da Tatarlar adını taşıyan bir mahalde yaşanmıştır.
Bursa’nın eski zaptiye Binbaşısı Şerif Ağa ile maiyetindeki askerleri, Akhisar köyünden
olan Ali adlı vatandaşı kurşunla yaralamışlardır. Yaralanma olayının ölümle
sonuçlanması üzerine Binbaşı ve askerleri mahkemelik olmuşlardır. Olayın devamında
mahkeme, suça tanık olanlar ile suça karışanların ifadelerini almış ve Doktor Ohannes
tarafından, maktul Ali adlı kişi üzerinde inceleme yapılmıştır. Netice olarak Binbaşı
Şerif Ağa bizzat kurşun sıkmasa bile, emrindeki askerlerin onun emri üzerine silahı
ateşledikleri ortaya çıkmıştır. En nihayetinde mahkeme kurulu, Binbaşı Şerif Ağanın
suça sebebiyet vermesi yüzünden hapsedilmesine karar vermiştir.852
Muhacirler sadece yerli ahali ile değil kazanın yerel yöneticileriyle de sorunlar
yaşamıştır. Bunun en açık örneği Bursa merkez kazası Paşa mahallesinde yerleştirilmiş
olan Kırım muhacirlerinde görülmektedir. Ahmed Bey, Alacahırka mahallesinde inşa
edeceği binalar için suyun mecrasını değiştirmiştir. Nitekim Paşa mahallesi sakinleri,
kendilerine tahsis edilmiş bu suyun mecrasının değiştirilmesinden hiç memnun
değillerdir. Ayrıca Ahmed Bey’in, Bursa Belediye Başkanı Mümtaz Bey’in yanında,
Paşa mahallesi halkını kötülemesi, su olayının hükümete kadar ulaşmasına sebep
olmuştur. Bu olay neticesinde Paşa mahallesinin imam ve muhtarı, su konusundaki
problemlerinin mahalle halkını mağdur etmeyecek şekilde çözülmesini bir dilekçe ile
hükümete bildirmişlerdir. 853
Günümüzde Dümberez köyü Karacabey (Mihaliç) sınırları içinde bir yerleşim yeridir.
BOA, MVL. Dosya no: 560, Gömlek no: 62. H. 1284 Za 6 / M. 29 Şubat 1868.
852
BOA, BEOAYN.d. Defter no: 879, s. 65. H. 1285 Ca 28 / M. 16 Eylül 1868.
853
BOA, BEO. Dosya no: 569, Gömlek no: 42632. H. 1312 Ş 16 / M. 12 Şubat 1895.
850
851
144
5.5.2. İskân Memurlarından Kaynaklanan Problemler
Osmanlı Devleti’nin iskân politikasının muhacirlere kolaylık sağlayacak
maddeleri ihtiva etmesine rağmen, muhacir komisyonu üyeleri ve iskân memurlarınca
doğru şekilde uygulanamamış olması muhacirlerin sıkıntı yaşamalarına yol açmıştır.
Ayrıca XIX. yüzyılda devletin ve toplumun içinde bulunduğu genel ahlaki çöküntü,
rüşvet, zimmete para geçirme, memurların tahakkümü gibi rahatsız edici davranışların
yoğun bir hale gelmiş olması mevcut durumu daha da kötüleştirmiştir.854
Şubat 1862 tarihli bir arşiv vesikasından, Kirmasti kazasına bağlı Dümberez
köyünde yaşayan Küçük Osmanoğlu Ahmed’in sahibi olduğu araziye Kırım
muhacirlerinin yerleştirildiği ve arazi sahibinin buna tepki göstererek muhacirin
komisyonuna bir arzuhal gönderdiği görülmektedir.
Bu arzuhaldeki bilgilere göre;
Dümberez köyü sakinlerinden olan Küçük Osmanoğlu Ahmed, Kırım muhacirlerinin
arazisinden çıkarılıp, önceden belirlenen Kovalık çayırı adlı yere yerleştirilmesini
istemiştir.
Adı geçen muhacirler Tatar olup 40 haneden oluşmaktadır. Önce Kirmasti ve
Mihaliç kazalarında bulunan Tatar muhacirler, Kovalık çayırının geniş ve verimli arazi
olarak tespit edilmesiyle birlikte buraya muhacirin memurlarının gözetiminde
yerleştirilmişlerdir. Bunlar için yapılacak evlerin ihtiyaç olunan keresteleri de Sincanlı
kazasından Kirmasti kazasına nakledilmiştir. Sonradan muhacirin memurları karar
değiştirerek Kovalık çayırını terk etmişler ve Kirmasti kazasındaki Dümberez köyüne
gelerek kereste ile evler inşa etmeye başlamışlardır. Hâlbuki tarla sahibine haksızlık
yapılarak muhacir yerleştirilmeye başlanan araziden, muhacirler bile pek hoşnut
değildir. Nitekim ziraat işleriyle geçinen Küçük Osmanoğlu Ahmed, bu araziden senede
1000 kilo mahsul elde etmektedir. Yıllık 10.000 kuruşluk geliri de mal sandığına
ödemekte olan Küçük Osmanoğlu Ahmed, şimdi bu meseleden dolayı ne ziraat
yapabilecek ne de gelir elde edebilecektir.
Durumunu Muhacirin Komisyonu’na bu şekilde aktaran Küçük Osmanoğlu
Ahmed, memurlar tarafından tarlasına haksızca yerleştirilen muhacirlerin, Kovalık
çayırına naklini ve inşa edilecek evlerin de o mahale yapılmasını Muhacirin
Komisyonu’na ileterek çözüm bulmasını istemiştir. Muhacirin Komisyonu’nun bu
konuyu Sadaret’e aktardığı anlaşılmaktadır. Sadaret’in, Bursa Valisi’ne gönderdiği
854
Abdullah Saydam, A.g.e., s. 185.
145
yazıda, sorunun arazi sahibi lehine çözülmesi gerektiği bildirilmiştir. Bursa Valisi gelen
yazı üzerine, Küçük Osmanoğlu Ahmed’in Kirmasti kazasına tabi Dümberez köyündeki
arazisine haksızca yerleştirilmiş olan muhacirlerin, talimat kanunlarına uymadığı
gerekçesiyle çıkarılmasını ve muhacirler için inşa edilecek hanelerin de adı geçen
Kovalık çayırına yapılmasını uygun görmüştür.855
İskân memurlarından kaynaklanan diğer bir olay Mihaliç kazasında yaşanmıştır.
Mihaliç kazasına gönderilen muhacirlerden bazılarının, Kirmasti nahiyesine bağlı
Sarıbey köyünde Arnavut İslam Ağa’nın sahibi olduğu çiftlik civarına yerleştirilmesi
gereklidir. Fakat bu muhacirler Dümberez köyünde, Kovacı (Fetvacı) oğlu Ahmed’in
sahibi olduğu tarla üzerine hane inşası yapılmak suretiyle iskân edilmişlerdir. Durum
böyle olunca Kovacıoğlu Ahmed’in tarlası gasp edilmiştir. Netice de mevcut olay, sonu
mahkemeye varacak bir dereceye gelmiştir. Arazisine izinsiz muhacir yerleştirilen
Kovacı (Fetvacı) oğlu Ahmed, bundan zararlı çıktığını belirtmekte ve bundan muhacirin
iskân memuru Recai Efendi’yi sorumlu tutmuştur. Ayrıca Arnavut İslam Ağa’nın,
Mihaliç kazası meclis azası eliyle, Recai Efendi’ye rüşvet verdiğini iddia etmiştir.
Netice olarak Meclisi Vâlâ’ya ulaşan şikâyet üzerine mevcut olayın incelenmesine karar
verilmiş ve Meclisi Vâlâ, Recai Efendi’ye isnat edilen suçların aslını soruşturmak
amacıyla Kovacıoğlu Ahmed’in ifadesine başvurmuştur. Kovacıoğlu Ahmed, Recai
Efendi’nin rüşvet alıp almadığını bizzat gözüyle görmediğini söyleyerek bunu ispat
edemeyeceğini bildirmiştir. İfadeler ve kanıtlar göz önüne alınarak Kovacı Ahmed’in
devlet memuruna iftira attığı gerekçesiyle te’dib edilmesine karar verilmiştir. 856
Vilayetlere gönderilen muhacirin iskân memurları, zaman zaman işlerini
aksatmışlardır. Osmanlı Devleti de memurları değiştirerek bu tür noksanlıkların
üstesinden gelmeye çalışmıştır. 1879 yılında Bursa Vilayeti’nde muhacirin iskân
memuru olarak Halim Bey bulunmaktadır. Fakat Halim Bey’in mevcut görevinde
rehavet içinde olması ve işlerini aksatmasından dolayı azledilmesine karar verilmiştir.
Yerine eski Bosna defterdarı Nazif Bey’in tayin edilmesi uygun görülmüştür. Bab-ı
âli’nin kararlarıyla gerçekleşen bu değişimle beraber, Nazif Bey’e 4.000 kuruş maaş
tahsis edilecektir. Netice olarak padişahın izni ile Halim Bey’in azli, Nazif Bey’in ise
Bursa muhacirin iskân memurluğuna tayini gerçekleştirilmiştir.857
BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 543, Gömlek no: 78. H. 1278 Ş 25 / M. 25 Şubat 1862.
BOA, MVL. Dosya no: 699, Gömlek no: 16. H. 1282 M 2 / M. 28 Mayıs 1865.
857
BOA, İ.DH. Dosya no: 782, Gömlek no: 63559. H. 1296 Ra 7 / M. 1 Mart 1879.
855
856
146
5.5.3. Yardımların Gecikmesi Veya Ulaşmaması
Arzuhallerin büyük bir kısmı, verilemeyen yevmiyelerden dolayı sefalete
düşüldüğünü bildiren ve biriken yevmiyelerin verilmesini talep eden belgelerdir.
Göçlerin, Osmanlı Devleti’nin nakit sıkıntısı çektiği ve ekonomik sorunlarla baş
edemediği bir dönemde gerçekleşmesi, muhacirin ihtiyaçlarının karşılanması hususunda
büyük ölçüde aksamalara yol açmıştır. Devletin hiç beklemediği bir anda çok sayıda
Kırım Tatarı, Nogay, Çerkez, Çeçen ve Dağıstan muhacirleriyle karşı karşıya kalması
yardım çalışmalarının istenildiği gibi olmasına engel olmuştur.858
Söz konusu problemin Durumtay köyünde yaşandığı görülmektedir. Bursa’nın
Kirmasti kazasına bağlı Durumtay köyüne Kırım Nogay muhacirlerinden Hacı Ali,
ailesi ile birlikte iskân etmek istemiştir. Bu talebini dilekçe ile Muhacirin
Komisyonu’na iletmiş olan Hacı Ali, daha önce Balıkesir’in Hacı Şerif adlı mahalline
yerleştirildiğini, ancak biraderlerinin, kardeşlerinin ve akrabalarının Durumtay köyünde
bulunduğunu bildirmiştir. Dört senedir Hacı Şerif’te ikamet eden Hacı Ali ve ailesi, bir
aralık Dersaadet’e gitmişlerdir. Nitekim burada sefil, perişan, ilaçsız, kaldıkları görülen
muhacirlerin, ellerine dört seneden beri ne öküz ne tohum ne de yevmiye tahsisi
ulaşmadığı ve artık geçinmek için güçlerinin kalmadığı anlaşılmıştır.859
Bu konuda bir başka olay, Kazan’dan Bursa’ya göç eden Refik ve Hantemur adlı
muhacirlerin, Mihaliç kazasının Yamanlı köyüne yerleştirilme sürecinde yaşanmıştır.
Çok büyük sıkıntılar çektikleri, sefalet ve perişanlık içinde kaldıkları öğrenilen
muhacirlere devlet tarafından zamanında yardım yapılamamış ve durum muhacirler
tarafından dilekçe ile meclise bildirilmiştir. Meclis kendisine ulaşan dilekçe üzerine,
Kazan muhacirlerine yardım kararı alarak bunu Hüdavendigar Vilayeti’nin Muhacirin
Komisyonu’na bildirmiştir.860
Yine, Kirmasti kazasına bağlı bir yerleşim yeri olan Çavuş köyündeki Kırım
muhacirlerinden Hoca Abdülcelil Efendi’ye, devlet tarafından henüz hiçbir yardımda
bulunulmadığı görülmektedir. Abdülcelil Efendi zor durumda kaldığını ve kendisine
yardım edilmesini Hüdavendigar Vilayeti’nden istemektedir.861
1874 tarihinde Kazanlı muhacirlerden Abdülgafur Efendi Bursa’ya gelmiştir.
Muhacirin idaresine gönderdiği arzuhalde, 6 kişiden oluşan hanesi ve eşi ile birlikte
Derya D. Paşaoğlu, A.g.t., s. 154.
BOA, MVL. Dosya no: 431, Gömlek no: 64. H. 1280 C 26 / M. 8 Aralık 1863.
860
BOA, DH.MHC. Dosya no:1, Gömlek no: 19. H. 1282 B 14 / M. 3 Aralık 1865.
861
BOA, BEOAYN.d. Defter no: 878. s. 112. H. 1285 S 2 / M. 25 Mayıs 1868.
858
859
147
Bursa’ya göç ettiğini bildirmiştir. Ayrıca kendisinin yeni gelen muhacirlerden olmasına
rağmen yardım parası alamadığı anlaşılmaktadır. 862
Bursa’ya gelen muhacirler arasında bir yerde yerleştirilemeyenlerin başıboş
hareket ettikleri ve başlarına olumsuz olayların geldiği de görülmektedir. Nitekim
Bursa’da harap biçimde olan Karacabey hanının sokak tarafında bulunan duvarı
yıkılmaya yüz tutmuştur. Bundan dolayı belediye, sokağın iki tarafına duvar çekmiş ve
yanındaki nalbant dükkânını kapatmıştır. Ayrıca yıkılmakta olan duvar çevresi
boşaltılarak geçişler yasaklanmıştır. Bu kadar önlem alınmasına rağmen yine de 22
kişiden oluşan Tatar muhacir grubu, kimsenin haberi olmadan barınmak amacıyla
nalbant dükkânına girmiş ve gece gerçekleşen bu olay sonrasında hanın duvarı
muhacirlerin üzerine yıkılmıştır. Bu durum neticesinde çoğu muhacir enkaz altında
kalmış ve yaralı bir şekilde dışarı çıkarılmıştır. 863 Muhtemelen iskân memurları, söz
konusu Tatar muhacirlerle ilgilenmemişti ki muhacirler barınmak amacıyla harap
binaya girmek zorunda kalmışlardır.
Bursa’ya sadece Kırım ve Kazan’dan değil Dobruca bölgesinden de muhacirler
göç etmiştir. Bunlardan biri 1909 yılında gelmiştir. Bursa’ya Dobruca bölgesinden
gelen muhacirlerin devletten yardım istedikleri görülmektedir. Gelen muhacirler,
kendilerine arazi verilmediğini ve ziraattan mahrum olarak kaldıklarını, dolayısıyla
yardıma muhtaç halde bırakıldıklarını dilekçe ile Meclis-i Mebusan’a bildirmişlerdir.864
5.5.4. Rusya İle Yaşanılan Problemler
Kırım’dan gelen muhacirler, pasaportlarını alıp, çıkış yapabilmek için olmadık
eziyetlere maruz kalmışlar, ödemeleri gereken parayı veremeyen ailelerin çocukları
alıkonulmak istenmiş, bunu kabul etmeyen yüzlerce insan, çoluk çocuk Karadeniz
sahillerinde aylarca gezerek Osmanlı topraklarına ulaşmaya çalışmışlardır. Muhacirlerin
iskânı öncesinde yaşanan en büyük sorunlardan biri Rusya’nın muhacirlere çıkardığı
zorluklardır. Nitekim muhacirler pasaportlarını alıp yola koyulmak için birçok engele
maruz kalmışlardır.865
Muhacirlerin Rusya topraklarından izinsiz olarak Osmanlı Devleti’ne göç
etmeleri iki ülke arasında problemlere yol açmıştır. Rusya’nın göç eden muhacirler
üzerinde ileride himaye talebinde bulunmaması amacıyla devletin nasıl bir yaklaşım
BOA, BEOAYN.d. Defter no: 882. s. 58. H. 1291 Ş 19 / M. 1 Ekim 1874.
BOA, DH.MKT. Dosya no: 1334, Gömlek no: 19. H. 1298 S 25 / M. 27 Ocak 1881.
864
BOA, BEO. Dosya no: 3489, Gömlek no: 261603. H. 1327 M 18 / M. 9 Şubat 1909.
865
Derya D. Paşaoğlu, A.g.t., s. 253.
862
863
148
gösterdiğini Hariciye Nezareti’ne ait bir vesikadan yola çıkarak cevap vermek
mümkündür. 1860 tarihinde Dersaadet’e gelen Çerkez ve Nogay muhacirler yukarıda
bahsedilen durumla karşı karşıya kalmışlardır. Nitekim bu gibi problemlerle sık sık
karşı karşıya gelen devlet yöneticileri, çözüm olarak göç eden muhacirlerin Rus
tabiiyetini terk etmelerini yahut tekrar Rusya’ya geri dönmelerine izin vererek
ellerindeki arazi ve evleri almak yöntemini benimsemiştir.866
Söz konusu problem muhacir göçünün olduğu her dönemde ortaya çıkmıştır.
Kırım ahalisinden Abdülmümin ve Ceybullah Efendi’ler, aileleriyle birlikte 1903
senesinde Bursa’ya göç etmişlerdir. Bursa’da emlak ve arazi alımı arzusunda
bulundukları bilinen bu muhacirlerin önünde önemli bir engel vardır. Nitekim Bursa’ya
yerleşmek amacında olan Kırımlı muhacirler, iskân işlemlerinin bitişine kadar Rusya
tabiiyetinde kalmak zorundaydılar.867
Rusya’dan kaçıp gelen muhacirlerden İzzeddin ve İsmail, aileleriyle beraber
Bursa’daki hemşerilerinin yanına iskân edilmeyi amaçlamışlardır. Fakat gelen iki
ailenin elinde ne pasaport vardı ne de Bursa’ya ulaşabilmişlerdir. Firaren geldikleri
Osmanlı topraklarında Kırşehir’de tutulan Kazan’lı iki muhacir, aileleriyle birlikte
sefalet içinde kalmışlardır. Artık konunun Ankara Vilayeti’nce halledilmesine
çalışılmıştır. Ankara Vilayeti, 5 nüfustan oluşan bu iki ailenin kabulünü padişahın
iradesine bırakmıştır.
Padişahın iradesine göre, iki ailenin ellerinde pasaport olup
olmadığının araştırılması, ileride Rusya tabiiyetinde bulunmayacaklarına ve Osmanlı
vatandaşlığına geçeceklerine dair senet imzalattırılması şartıyla izin verilmiştir. Ayrıca
Kazan muhacirlerinin nüfus idaresince kayıt altına alınarak kimlik verilmesi ve Ankara
Vilayeti’nin münasip yerlerine yerleştirilmeleri uygun görülmüştür.868
5.5.5. Diğer Problemler
Hüdavendigar Vilayeti’ne göç eden muhacirlerin yaşadığı problemlerden biri de
kendilerine zamanında nüfus cüzdanı verilmemesidir. Bursa’nın Şeyh Bibli (Şible)
mahallesine yerleştirilen Kırım muhacirlerine yerleştikten üç sene geçmesine rağmen
hâlâ nüfus idaresinden kimlik cüzdanı verilmemiş ve bu durum muhacirler için sıkıntı
BOA, İ.HR. Dosya no: 173, Gömlek no: 9438. H. 1276 C 18 / M. 12 Ocak 1860.
BOA, DH.ŞFR. Dosya no: 313, Gömlek no: 50. H. 1321 C 26 / M. 19 Eylül 1903.
868
BOA, MV. Dosya no: 110, Gömlek no: 80. H. 1322 N 1 / M. 9 Kasım 1904.
866
867
149
oluşturmuştur.869 Nitekim muhacirler ellerinde kimliklerinin olmadığı durumlarda
yevmiye yardımı alamamışlardır. Bu yüzden kimliğin olması önemlidir.
Muhacirlerin, iskân edileceklere mahallere sevk edilirken aile ve akrabalarından
ayrı düşmeleri, huzursuzluğa yol açmıştır. Söz konusu olayın birçok tezahürünü
Bursa’da görmek mümkündür. Kırım’dan göç edip İstanbul’da misafir olarak bulunan
Nogay muhacirlerinden Abdülgafur Efendi, yaşadığı sıkıntıyı Muhacirin Komisyonu’na
arzuhalle bildirmiştir.
Söz konusu vesikaya göre; İstanbul’dan Adana Vilayeti’ne sevk edilen Kırım
muhacirleri içinde Abdülgafur Efendi’nin iki karındaşı da bulunmaktadır. Hâlbuki
kendisiyle birlikte diğer karındaşları ve hemşerileri İstanbul’da kalmışlardır. Sonradan
Bursa’nın Mihaliç kazasında iskân edildiklerini anlaşılan Abdülgafur Efendi’nin,
Adana’ya gönderilen iki karındaşı vefat etmiş ve çocukları perişan durumda ortada
kalmışlardır. İşte bu sebeple sahipsiz kalan karındaş çocuklarını Mihaliç’e yanına almak
isteyen Abdulgafur Efendi, devlet yöneticilerinden izin verilmesini talep etmiştir. Netice
olarak Sadaret makamından bu konuda izin çıkmış ve konu, Adana Mutasarrıfı’na
gönderilerek söz konusu muhacire yardımcı olunulması gerektiği bildirilmiştir. 870
5.6. MUHACİRLERİN SEBEP OLDUĞU PROBLEMLER
5.6.1. Muhacirlerin İskân Arazilerini Terk Etmesi
Görevlilerce iskân bölgelerine gönderilen muhacirlerden bazıları, gösterilen
araziyi beğenmemiş ve bir takım sorunlar çıkarmışlardır. Devlet yöneticileri ise
problemin ortadan kaldırılması için muhacirlere yeni çözüm önerileri sunmuştur.
Muhacir kafileleri, devlet tarafından belirlenen arazilere iskân edilmelerine
rağmen bulundukları arazileri terk etmişlerdir. Nitekim bu duruma yol açan etkenler
iskân mahallinin havası, toprağının olumsuz şartlar taşıması ve akrabalarına uzak olması
olmuştur. Örneğin Mihaliç kazasındaki padişah çiftliklerinde 200 haneden müteşekkil
muhacir nüfusu yaşamaktadır. İçlerinden 110 hanesi 1879 senesinde Ahmed Hamdi
Paşa tarafından bir takım sebeplerle başka yere yerleştirilmiştir. Ancak Mihaliç’ten göç
ettirilen bu nüfusun içindeki bazı aileler birer ikişer olarak padişah çiftliklerine geri
869
870
BOA, DH.MKT. Dosya no: 1625, Gömlek no: 119. H. 1306 L 4 / M. 3 Haziran 1889.
BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 463, Gömlek no: 67. H. 1277 N 19 / M. 31 Mart 1861.
150
dönerek yeniden yerleşmişlerdir. Söz konusu arazinin tarla sürmeye ve ziraata elverişli
olması geri dönüşte başlıca etkeni oluşturmuştur. (14 Eylül 1879).871
Muhacirlerden, kendisine gösterilen yerleri beğenmeyip, civar arazileri
kullanmaya kalkışanlar da olmuştur. Dolayısıyla bu durum arazinin asıl sahibiyle
münakaşalara yol açmış ve devlet bu tür anlaşmazlıkları örnekte verildiği gibi güzellikle
halletmeye çalışmıştır. Gelen şikâyet taleplerini inceleyip değerlendirdikten sonra
hazinenin imkânı yettiğince problemleri çözme yoluna gitmiştir. Netice olarak ortada
bir arazi işgali söz konusu ise,
ya arazinin bedelini tapu sahibine ödenmiş ya da
muhacirler başka yerlere nakledilmişlerdir.
Bu konuyla ilgili vak’a 1888 tarihinde Durumtay köyünde yaşanmıştır. Köydeki
tarım alanları muhacirler için yeterli olmamış ve muhacirler hem ziraat hem de
hayvancılık yapmak üzere hükümetten arazi istemişlerdir. Buna mukabil muhacirler
padişah arazisi olan Akdağ korusundan kendilerine köy teşkil edilmesini ve oraya
yerleştirilmelerini talep etmişlerdir. Akdağ korusunda köy teşkil olur ise şimdi
bulundukları ev ve tarlaları padişahın Mihaliç’teki çiftliğine terk edeceklerini
söylemişlerdir. Hükümet ise bu talebin incelenmesini ve padişaha sunulmasından sonra
cevaplanacağını muhacirlere bildirmiştir.872
Aynı şekilde muhacirlerin izinsiz yerleştikleri araziler de devlet için problem
teşkil etmiştir. Çünkü devlet, gelen muhacirlerin belirlenen yerlere iskânı ve kontrol
altında tutulmalarına önem vermiştir. Fakat bazen istediğini yapamayınca yeni çözüm
yolları üretmiştir. Buna paralel olarak Mihaliç kazasında Arap Çiftliği adlı araziye
yerleşmiş olan muhacirlerin, buradan çıkarılamamış olması, devletin muhacirlerin
yerleştikleri araziyi kiralaması yoluyla çözüme kavuşturulmuştur. Böylelikle adı geçen
çiftlik, senelik 16.000 kuruş bedel ile muhacirlere üç senelik kiralanmıştır. 873
5.6.2. Muhacirlerin Çevreye Zarar Vermeleri
Muhacir iskânı neticesinde kaza, kasaba veya köylerde yerli ahali ile muhacirler
arasında çeşitli problemler ortaya çıkmıştır. Devlet yöneticilerinin yüz binleri bulan
göçler karşısında tedbirsiz kaldıkları düşünülürse, söz konusu çatışmaların yaşanmaması
mümkün değildir. Öyle ki, büyük bir muhacir kafilesinin kısa sürede göç etmesi çeşitli
problemlere yol açmıştır. Bu problemlerin giderilmesi için muhacirin komisyonları
Zeynep D. Arabacı (ed.), A.g.e., s. 83.
BOA, DH.MKT. Dosya no: 1524, Gömlek no: 25. H. 1305 Za 14 / M. 23 Temmuz 1888.
873
BOA, MV. Dosya no: 44, Gömlek no: 37. H. 1306 L 21 / M. 20 Haziran 1889.
871
872
151
kurulmuş, memurlar görevlendirilmiş fakat tüm yapılanlar, problemlerin bütününe
çözüm olmamıştır.
Bazen muhacirler arasından darp ve şiddete karışanlar da olmuştur. Bunlardan
biri Kirmasti nahiyesinin Yamanlı köyünde yaşanmıştır. Yamanlı köyünde iskân
edilmiş Tatar muhacirlerden Abdülhalim’in on iki yaşındaki oğlu Nurcemal, zorla kız
kaçırmaya yeltenirken kızın yanında bulunan yengesini darp etmiştir. Olayın
mahkemelik olması üzerine, Nurcemal bilerek şiddet uygulama ve ortadan kaldırma
suçlarını işlediği için ceza kanunun 198’inci ve 19’uncu maddesi hükmünce 5 sene
müddetle bulunduğu mahalde kürek cezasına çarptırılmıştır. Ayrıca kanun maddesi
uyarınca, kendisinden 11 lira tahsil edilmesi kararı verilmiştir.874
Mihaliç kazasında teşkil olunan köy ve mahallelerdeki Tatar, Rumeli ve Çerkez
muhacirlerin sicil durumlarını gösteren 1892 tarihli kayıtlardan yola çıkarak denilebilir
ki; suç içeren olaylarda Tatar muhacirler diğer muhacirlere göre daha az yer almışlardır.
Mihaliç’teki Tatar muhacirlerin birkaç köy hariç vukuatları yoktur.875
Söz konusu kayıt, Mihaliç kazasında yeni kurulmuş olan köyleri ve bu köylere
kimlerin iskân edildiğini göstermesi bakımından önemlidir. Tablo göz önüne
alındığında; Mihaliç’teki Tatar yerleşim yerleri Akçagömü (Okçugünü), Kazlıkonağı,
Ovaesemen ve Makri ( Bakır) köyleridir. Bu köyler arasında suç olayı yaşanan tek köy
Akçagömü (Okçugünü) köyüdür. Hırsızlık olayının yaşandığı köyde, 63 hanede 270
nüfus bulunmaktadır. Diğer köylerden Kazlıkonağı’nda 21 hanede 100 nüfus,
Ovaesemen’de 36 hanede 183 nüfus ve son olarak Makri köyünde 51 hanede 251 nüfus
muhacir bulunmaktadır. Makri köyü hariç diğer köylerdeki muhacirler, Rumeli
muhacirleri ile karışık şekilde iskân edilmişlerdir.
Rumeli muhacirlerinin göçü sonrası kurulan köylerden bazıları, Tatar-Nogay
muhacirlerine de ev sahipliği yapmıştır. Nitekim Rumeli’den Bursa’ya gelen muhacirler
arasında, 1853-1856 Kırım Savaşı sonrası Rumeli’ye göç eden Kırımlılar da vardır. Bu
muhacirler nezaret gelen-giden defterlerine ve diğer vesikalara Rumeli’den geldikleri
için aynı şekilde kaydedilmişlerdir. Tablodaki köylerden Güngörmez ve Bulgarköy
buna örnek gösterilebilir. Güngörmez köyünün ahalisini oluşturan Kırım Tatarları 18771878 Osmanlı–Rus Savaşı sonrası Rumeli’den ayrılarak Bursa’ya gelmişlerdir.
Muhtemelen 1880-1881
874
875
yıllarında da
bu
köyü kurmuşlardır.
Aynı şekilde
BOA, BEOAYN.d. Defter no: 879. s. 151. H. 1289 Ş 12 / M. 15 Ekim 1872.
BOA, DH.MHC. Dosya no: 12, Gömlek no: 30. H. 1309 N 23 / M. 21 Nisan 1892. Tablo için bkz. Tablo-1.
152
Bulgarköy’deki Tatar-Nogay muhacirleri de 1877-1878 Osmanlı–Rus Savaşı sonrası
gelmişlerdir. İşte bu sebeple 1880’lerde Dobruca bölgesinden gelen muhacirlerin
Rumeli muhaciri adı altındaki Tatar muhacirler olması mümkündür. 876
1897 yılımda Kirmasti kazasının Torumbey (Durumtay) köyüne yerleştirilmekte
olan muhacirler, Mihaliç kazasında yaşayan Akalcı Hatun’un Dünbe çiftliğindeki
arazisini işgal ederek bir takım müdahalelerde bulunmuşlardır. Söz konusu durum,
Mardirus adlı gayrimüslim bir Osmanlı vatandaşının şikâyetine yol açmıştır. Devlet
yetkililerine ulaşan şikâyet üzerine olayın araştırılması ve bu haksız durumun ortadan
kaldırılması emredilmiştir.
Ayrıca olayın dikkatlice incelenmesi işi için 750 kuruş
harcırahla vilayet kalem halifelerinden Hilmi ve nafıa kondüktörlerinden Ahmet Safvet
Efendi’ler görevlendirilmiştir. Bunun yanı sıra hazırlanacak raporun Hüdavendigar
Valisi’ne biran önce gönderilmesi de emredilmiştir.877
5.6.3. Muhacirlerin Ülkelerine Geri Dönme Teşebbüsleri
Karşılaşılan sorunlar arasında Osmanlı Devleti için belki de en önemli problem
muhacirlerin geri dönme çabaları olmuştur. Bu tür çabalara bazen izin verilirken bazen
de engel olunmaya çalışılmıştır. Çözüm olarak ise asıl problemin altında neyin yattığı
araştırılmaya çalışılmıştır. Nitekim muhacirlerin geri dönme sebeplerinden en sık
karşılaşılanı, iskân alanlarını beğenmeme, gerekli veya istedikleri kadar yardımı
alamama ve akraba yahut ailelerinden uzak mahallere iskân edilmiş olmaları etkili
olmuştur.
Osmanlı Devleti geri dönmek isteyenlerin iskân edilip edilmediğini ve
ihtiyaçlarının karşılanıp karşılanmadığını araştırarak geri dönüşlerin önüne set çekmeye
çalışmıştır. İçlerinden maddi olarak zor duruma düşmüş olanlara yevmiye tahsis ederek
vazgeçirmekte başarılı olduğu gibi olmadığını da görmek mümkündür. Ayrıca geri
dönmek amacıyla yola çıkmış muhacir kafilelerinin ikna yöntemiyle fikri değiştirilerek
ve çeşitli olanaklar sağlanarak kalmaları sağlanmıştır.878
Bu konudaki ilk vak’aya 1860 yılında rastlanmaktadır. Nogay muhacirlerinden
Bursa’da misafir olarak bulunan Zekeriyaoğlu Harun, bir zaman sonra Dobruca’daki
akrabalarının yanına gitmek istediğini bir arzuhalle Muhacirin Komisyonu’na
bildirmiştir. Komisyon, 7 hanede 42 nüfustan ibaret olan Nogay ailesine, Dobruca’da
Hakan Kırımlı, Türkiye’deki Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 223-224.
BOA, ZB. Dosya no: 101, Gömlek no: 20. H. 1314 L 26 / M. 30 Mart 1897.
878
BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 475, Gömlek no: 31. H. 1277 Za 22 / M. 1 Haziran 1861.
876
877
153
boş arazi olmadığı gerekçesiyle izin vermemiştir. Bunun üzerine Zekeriyaoğlu Harun
yol masraflarını kendi cebinden karşılayacağını ve Dobruca’da kendilerinin arazi
bularak yerleşeceklerini bildirerek Muhacirin Komisyonu’ndan izin almıştır. 879
Bursa sancağında gerçekleşen bir başka geri dönüş olayında ise, Kırım’dan
Bursa’ya yerleşmek amacıyla gelmiş olan 3 hanede 23 nüfustan oluşan muhacirlerin,
Gemlik iskelesine gönderildiği belirtilmektedir. Fakat gelen bu muhacirler, aile ve
akrabalarının Varna sancağına bağlı Köstence şehrinde yerleşmiş olduklarını ve bundan
dolayı kendilerinin de bu tarafa yerleştirilmelerini talep etmişlerdir. Yol masraflarını
kendi imkânlarından karşılayacaklarını bildiren bu muhacirin grubu, Bursa’dan araba ile
gümrüğe ve gümrükten vapur ile Varna’ya gelinceye kadar 1.000 kuruş yol masrafı
yapacaklarını belirtmiştiler. Ancak Kırımlı muhacirler, Bursa Valisi’nin Köstence’ye
gitmesine izin vermemesi üzerine Muhacirin Komisyonu’na dilekçe göndermişlerdir.880
Muhacirler söz konusu arzuhalde, Bursa Valisi’nin olumsuz kararıyla birlikte çoluk
çocuk gümrük meydanında perişan bir şekilde kaldıklarını ve Varna’ya gitmelerine izin
verilmesini Muhacirin Komisyonu’ndan talep etmişlerdir. Neticede Sadaret’e ulaşan
arzuhal üzerine çıkan yazıda, bu muhacirin grubunun taleplerinin uygun bulunduğu ve
Köstence’ye nakillerinin Bursa Valisi, Köstence Kaymakamı ve muhacir iskân memuru
miralay Nusret Bey’e bildirildiği cevabı çıkmıştır.881
Yine, Nisan 1861 tarihinde Bursa sancağının Hıyaf 882 isimli mahalline
yerleştirilen 8 hanede 42 nüfus Nogay muhaciri, bir zaman sonra Köstence ve Dobruca
taraflarına gitmişlerdir. Bursa’dan göç eden bu muhacirin kafilesinin masraflarının da
kendileri tarafından ödenmesi kararı alınarak bu tür geri dönmelerin önü alınmak
istenmiştir. 883
Bir başka olayda ise, Yenişehir kazasına göç eden Nogay muhacirlerinden
Mahmud’un, geldiği yere geri dönmek istediği görülmektedir. Daha önce Varna
sancağındaki Hacıoğlu Pazarcık kazasında yaşadığı öğrenilen muhacire, geri
dönmesinin ancak iskân ve ulaşım masrafları talep etmemesi şartıyla olabileceği ve
bunun yanı sıra zor durumda kalmayacak olmasının da nakil için önemli olduğu
bildirilmiştir.884
Derya D. Paşaoğlu, A.g.t., s. 328. 9 Ağustos 1860.
BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 442, Gömlek no: 67. H. 1277 C 3 / M. 17 Aralık 1860.
881
BOA, A.MKT.NZD. Dosya no: 335, Gömlek no: 31. H. 1277 C 27 / M. 10 Ocak 1861.
882
Bu yer ismi “Hanifi”, ”Hanif”, Hanyaf” şeklinde de okunabilmektedir.
883
BOA, A.MKT.NZD. Dosya no: 349, Gömlek no: 77. H. 1277 L 5 / M. 16 Nisan 1861.
884
BOA, BEOAYN.d. Defter no: 881. s. 179. H. 1290 S 24 / M. 23 Nisan 1873.
879
880
154
Netice olarak Osmanlı Devleti yöneticileri hazırladıkları talimatlarda, perişan
halde Osmanlı Devleti’ne sığınan ve vatandaşlığına giren muhacirlere, birçok masrafta
bulunulduğundan geri dönmelerine engel olunması, izin verilmemesi ve geri dönmek
fikrinde
olan
muhacirlerin
bu
düşünceden
vazgeçirilerek
bulunduğu
yerde
yerleştirilmesi gerektiği üzerinde önemle durmuştur.885 Bu düşüncenin altında yatan
önemli sebeplerden birisi, İslam ülkesine göç eden bir Müslüman muhacirin, tekrar
Hıristiyan bir ülkenin himayesi altına girmesinin devlet-i İslamiyenin namusuna halel
getirecek olmasından kaynaklanmıştır. Ayrıca İslam dünyasının halifesi konumunda
olan Osmanlı Devleti bu etkisini XIX. yüzyılda daha fazla göstermeye çalışmıştır. Hele
de bu tür geri dönüşlerin yaşanması, Hıristiyan dünyasına karşı dış politikada olumsuz
bir imaj ortaya çıkarmış olacaktır.886
885
886
BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 422, Gömlek no: 46. H. 1277 S 5 / M. 23 Ağustos 1860
Derya D. Paşaoğlu, A.g.t., s. 294.
155
ALTINCI BÖLÜM
CUMHURİYET DÖNEMİ BURSA ŞEHRİNDE KIRIM TÜRKLERİ
6.1. GÜNÜMÜZDE KIRIM TÜRKLERİNİN YERLEŞİM YERLERİ
6.1.1. Merkez Mahalleler
Günümüzde Bursa merkez ilçelerinde yaşayan Tatar muhacir torunları hakkında
genel olarak şunları söylemek mümkündür.

Bursa merkez ilçelerinde bulunan mahallelerin birçoğunda günümüzde az
da olsa muhacir torunları yaşamaktadır. İhsaniye mahallesinde Şavkay ailesi, Kübük
ailesi, Altay ailesi, Tarar ailesi, Oto ailesi, Giraylar ailesi, Kırgız aileleri oturmaktadır.
Ayrıca Alacahırka mahallesi, Namazgâh mahallesi, Vefikiye mahallesinde ve
Mollaarap’ta da Kırım’dan göç etmiş Tatar muhacir nesli vardır. 887

Bunlardan başka Şeyh Şible mahallesinde artık Tatar muhacir
kalmamıştır.

Merkezde bulunan Tatar muhacir torunları, geçmişleri hakkında daha
fazla malumata sahiptirler. Ayrıca Kırım’ın tarih, kültür ve milli davasına maddi ve
manevi olarak sahip çıkmaktadırlar.

Merkezdekiler, Tatarcayı bilmekte ve akrabalarının bulunduğu Kırım ve
Romanya’ya ziyarete gitmektedirler.

Merkezdeki Tatarlar bizzat derneğin faaliyetlerine aktif olarak katılmakta
ve burs, kurban, bayram, başkanlık seçimi, gezi, resmi ve dini günlerde bir araya
gelmektedirler.
6.1.2. Karacabey Köyleri
Günümüzde Karacabey köylerinde yaşayan Tatar muhacir torunları hakkında
genel olarak şunları söylemek mümkündür.

Canbali mahallesi, Bey köyü, Bakırköy, Dümberez ve Ovaesemen
köylerinde Tatar muhacirler hâlâ az da olsa yaşamaktadır.888
Şükrü Öner, - Bursa Tüm Tatar Türkleri Dernek Başkanı- “Bursa’da Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme,
Bursa: 19 Aralık 2013.
888
Kazım Canbek, -Bursa Kırım Türkleri Dernek Üyesi- “Bursa’da Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa:
18 Aralık 2013.
887
156

Bakırköy’ün nüfusunun %50’si Tatar muhacir kökenlidir. Köyün geneli
Tatarcayı anlayabilmekte fakat konuşamamaktadır. Yeni nesillerde kültürel devamlılık
olmadığı ve göçün köy nüfusunu azalttığı görülmektedir.

Bu köyde 1980’lere kadar kız-alıp verme âdeti yoktur. Fakat bu tarihten
sonra, söz konusu adet son bulmuş ve köyde karışık evlilikler artmıştır.

Köylerde Kırım Tatar geleneği sadece yemek kültüründe devam etmiş
olup, eski örf adetler unutulmaya yüz tutmuştur. Genelde yemek adetleri yemeklerden
de hamur ürünleri olan çibörek ve göbete kültürü devam etmektedir.

Köyde yaşayan Tatarların, Kırım ve Köstence menşeli oldukları
görülmektedir.


Bursa merkezdeki dernek faaliyetlerine, genel olarak bir katılım yoktur.
Muhacir
köylerinin
ekonomisi tamamen tarım
ve
hayvancılığa
dayanmaktadır.

Ziyaret ettiğimiz köylerdeki Tatar Türklerinden bazıları nereden göç
ettiklerini bilmemektedirler.

Genelde köyler saf Tatar yerleşimi olmayıp, öncesinde ve sonrasında
yerleşen Arnavut, Çerkez, Bulgaristan muhaciri, Yunanistan mübadili ve Anadolu’lu
göçmenlere ev sahipliği yapmaktadır.

Bundan ayrı günümüzde İsmetpaşa’da Tatar muhacir varlığı kalmadığı
anlaşılmaktadır. Köyde Bulgaristan muhaciri vardır. 150 hanelik köyde tarım ve
hayvancılık yapılmaktadır. Tarım ürünleri olarak mısır, pancar, domates, ceviz, elma ve
zeytincilik yapılmaktadır. Yine İsmetpaşa köyüne komşu olan Akhisar köyünde de
Kırım muhacirinin kalmadığını görmek mümkündür.889
6.1.3. Mustafakemalpaşa Köyleri
Günümüzde Mustafakemalpaşa köylerinde yaşayan Tatar muhacir torunları
hakkında genel olarak şunları söylemek mümkündür.

Günümüzde
muhacir
torunları,
Tatarcayı
anlamakta
fakat
konuşamamaktadır.
Ali Başak, -İsmetpaşa Köyü Sakinlerinden- “ Karacabey İlçesi Köylerinde Kırım Tatar Muhacirler” konulu
görüşme, Bursa: 22 Ocak 2014. Akhisar köyüne 1867 yılında Kırım muhaciri iskân edilmiştir. Bu muhacirlerin
günümüzde kalmadığı görülmektedir. BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4; Bunun yanı sıra Tatar muhacirlerin
yerleşmiş olduğu diğer bir köy, eski adıyla Kelesen yeni adıyla İsmetpaşa köyüdür. İsmetpaşa köyünde Tatar muhacir
olduğunu belirten sadece bir kaynak bulunmaktadır. Bu kaynakta, Kelesen köyüne Türk, Çerkez, Tatar hatta 18771878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra Rumeli’den kovulan Çingeneler doluşmuştur şeklinde bir ifade bulunmaktadır.
Hüseyin Mevsim (hzl.), A.g.e., s. 41.
889
157

Muhacir
köylerinin
ekonomisi tamamen tarım
ve
hayvancılığa
dayanmaktadır.


Köyün gençleri iş ve evlilik sebepleriyle köyden ayrılmaktadırlar.
Ziyaret ettiğimiz köylerdeki Tatar Türklerinden bazıları nereden göç
ettiklerini bilmemektedirler.


Bursa merkezdeki dernek faaliyetlerine, genel olarak bir katılım yoktur.
Köylerde Kırım Tatar geleneği sadece yemek kültüründe devam etmiş
olup ve eski örf adetler unutulmaya yüz tutmuştur.
6.2. SOSYAL HAYAT890
Bursa’ya göç eden Kırım Tatar muhacirleri yerleşmelerinin hemen sonrasında
çeşitli sıkıntılar yaşamış ve bu durum uzun süre muhacirlerin hafızasında olumlu yahut
olumsuz izler bırakmıştır. Özellikle II. Abdülhamit Han zamanındaki göçmen
politikasına göre, Rumeli’den, Kırım’dan ve Kafkaslardan göç eden muhacirler ikişer
hane şeklinde yerleştirildiği için muhacirler zamanla kimliklerini kaybetmişlerdir. Ama
toplu olarak yerleştirilen yerlerde bu durum oluşmamış aksine kültürel birikimlerini
devam ettirmişlerdir. Bursa şehrinde de süreç bu şekilde olmuştur. Köylere yerleştirilen
muhacirlerin ikinci ve üçüncü nesile kalmadan kimliklerini koruyamadıkları ifade
edilmektedir. Kız alıp-verme yoluyla veya yerli ahalinin etkisiyle, zamanla Kırım Tatar
gelenek ve görenekleri unutulmaya yüz tutmuştur.
Kırım Tatar Türkleri, 1960’lı yılların ortalarına doğru yerli halkla çeşitli
problemler yaşamışlardır. En önemli sorun iletişimi sağlayan dil problemidir. Yani
konuşmuş oldukları Kıpçak Türkçesi veya Kırım Tatarcası idi. Örneğin Kırım
muhacirleri, merkeze alışverişe indiklerinde burada kendileriyle alay edilmiş ve zaman
zaman dışlanmışlardır. Ama 1950’li yıllardan itibaren çok partili sisteme geçişle birlikte
muhacirler ekonomik olarak Bursa şehrinde güçlenmeye başlamışlardır. 1960’lı
yıllardan itibaren de şehrin hızla sanayileşmeye başlaması süreç içerisinde Kırım
muhacirlerinin kimlik, örf, adet ve geleneklerinde zayıflamaya yol açmıştır. Örneğin
Bugün Bursa’da 50 nüfus Kırım Tatarı varsa en az bunlardan 45’i Kırım’ın neresinden
geldiklerini gösterememektedir. Dil tamamen unutulmaya yüz tutmuştur. Ekonomisi
belli bir seviyeye gelen insanlar, Uludağ eteğindeki mahallelerden Bursa merkeze
taşınmışlardır. Mesela bu sebeple Mecidiye mahallesinde 1 hane bile Kırım Tatar
890
İ. Adnan Süyen, A.g.g.
158
muhaciri kalmamıştır. Süyen ailesi, Kayhan mahallesinde otururken bir süre sonra
Setbaşına taşınmıştır. Adnan Süyen’in çocukluğunda Kayhan mahallesi esnafının
%50’si yahut %60’ı Kırım Tatarı idi. Bu muhacirlere ne oldu? Bursa’nın kereste
ihtiyacı Kayhan mahallesindeki depolardan karşılanmıştır. Nitekim şehir nüfusunun
zamanla artması üzerine ticaret nedeniyle nüfus şehrin başka yerlerine taşınmıştır. Yine
çocuklarının esnaflığı devam ettirmemesi nedeniyle burada Kırım muhacir nüfusu
azalmıştır.
Kayhan mahallesinde Tatar muhacir nüfusunun işsizlikten dolayı azaldığı
belirtilmektedir. Örneğin Vefikiye, Yeni mahalle ve Çukur mahalleden elinde keser ve
sırtında ipiyle Kayhan mahallesine çalışmak için Tatar muhacirler gelmiştir. Öyle ki,
Kayhan mahallesi o dönemde Bursa’nın önemli bir alışveriş merkezi mahiyetindedir.
Öte yandan Bursa’daki muhacir köylerinden ve mahallerinden bazıları bugün binlerce
nüfusa sahip bir yerleşim yeri olmuştur. Örneğin Kite bugün on binlerce nüfusa sahip
Ürünlü mahallesi olarak varlığına devam ettirmektedir.
Kırım Tatarlarının çok önemli bir özelliği vardır. Bulunmuş oldukları topraklara
ve topluma çok çabuk adapte olabilmektedirler. Bu esasında Türk soylu toplulukların
genel özelliğidir. Bizim Kırım Tatarları da Bursa’ya göç ettiklerinde zaman içerisinde
özellikle 1960’lı yıllardan itibaren kültürel ve kimliksel olarak kayba uğramışlardır.
Yaşanılan kaybın, göç sonrası oluşan yeni durumdan kaynaklandığını söylemek
mümkündür. Yani geçim sıkıntısı, barınak ihtiyacı, yerli halkın muhacirlere bakış açısı
ve zorluk çıkarması, dilin özellikle de 1960’lı yıllardan önce konuşuluyorken bundan
sonra unutulmasına sebep olmuştur. Nitekim ailenin büyükleri vefat ettikten sonra ve
komşular içinde Kırım Tatarı kalmaması nedeniyle dil unutulmuştur.
Bursa’da merkez ilçelerindeki Kırım Tatarları örf adet ve milli oyunlar açısından
pek fazla bir şey hatırlamamaktadır. Fakat orta yaş grupları ve gençlerden meraklı
olanlar milli aş, yani yemekler konusunda canlılığı devam ettirmektedirler. Bu da
anadan nineden kalma bilgiye dayanmaktadır. Ama eskiden 10 çeşit milli Tatar yemeği
varken şimdi çiğbörek dışında pek fazla bir şey yapılmamaktadır. Bunun haricinde
hamur işleri ve et ürünleriyle yapılan yemekler vardır.
Yine günümüzde sanayileşme ile birlikte çevre illerden Kırım Tatar aileleri
Bursa’ya gelip yerleşmiştir. Bunların çoğu, otomobil fabrikalarının kurulması üzerine
Ankara’ya bağlı Polatlı ilçesinden, Eskişehir’den, Konya ve civarından Amasya ve
159
Samsun’dandır. Ağırlıklı olarak Polatlı ilçesinden gelmişlerdir. İlk zamanlarda mekân
olarak daha önce Kırım göçlerinin yaşandığı Yeni mahalle vesair Tatar mahallelerine
yerleşmişlerdir. Nitekim zamanla ekonomik durumun iyileşmesi bu Tatarların da şehrin
merkezi yerlerine taşınmasında etkili olmuştur.
Bursa’da yaşayan Kırım Tatarlarının bir kısmı tamamen milli aidiyetlerini
kaybetmişlerdir. Bunlardan bazıları dedem Tatardı
biraz daha yaşlıcası babam
Tatarmış şeklinde kimliklerini ifade etmektedirler. Yani bu kişilerdeki milli duygular
çok zayıflamış vaziyettedir.
Bugün Bursa’da dil ve kültürel yapı Ankara Polatlı’dan gelen Kırım Tatarlarında
daha kuvvetlidir.891 1940’lı yaşlardan itibaren olan nesiller arasında Tatarca daha iyi
konuşulmaktadır. Yine Bursa’daki Kırım Tatarlarının ekonomik durumu büyük oranda
iyi olup Kırım Tatarları arasında işsizlik oranı çok düşüktür.
Bursa’daki Kırım Tatarlarında aile yapısı çok kuvvetlidir. Dini bakımından hepsi
Müslüman ve Hanefi mezhebine mensupturlar. Bunların yanı sıra Adnan Bey’in
çocukluğunda, mahallede büyüklere büyük saygı gösterilirdi. Ayrıca akrabalık ilişkileri
çok daha kuvvetliydi. Yine mahallede komşu olunan ev, akraba olarak kabul edildiği
için buradan kız alınmaz yahut kız verilmezdi. Bu bugünde devam etmektedir. Netice
olarak Bursa’daki Kırım Tatarlarında akraba evliliği yoktur.
Günümüzde Bursa’da iki tür Tatar muhacir mevcuttur. Birincisi Kırım’dan göç
ederek doğrudan Bursa’ya gelen, diğeri ülkenin çeşitli yerlerine yerleştirilmiş ve
ekonomik nedenlerden dolayı Bursa’ya göç etmiş Tatarlardır. Ülke içinden gelen Kırım
Tatarları arasında dil ve kültürel öğeler yaşamaktayken Bursa’ya Kırım’dan doğrudan
göç etmiş Tatarlarda bu durum aksi yöndedir. Bursa’da 50 yaşından yukarı olanlarda
Kırım Türkçesi unutulmuştur.
Bursa Kırım Tatarlarında eğitim seviyesi çok yüksek ve aileler üniversite
eğitimine önem vermektedir. Derneğe üye olan Kırım Tatar muhacir çocuklarının
neredeyse tamamı üniversite eğitimi almış veya devam etmektedir. Kırım Tatarlarında
karışık evlilikler büyük oranda artmıştır. Muhacir çocuklarının eğitimleri ve dışarıda
bulunmaları sebebiyle karışık evlilikler çok fazladır.
Bircan ailesi, Ankara Polatlı’dan ayrılıp 2008 yılında Bursa Yeni mahalleye yerleşmiştir. Dedeleri Kırım’dan
1860’yıllarda göç etmiş muhacirlerdendir.
891
160
Günümüzde düğünler modern manada yapılmaktadır. Son zamanlarda kına
gecelerinde milli kıyafetler giyildiği de görülmektedir. Örf adet gelenekler büyük
oranda unutulmuştur. Ayrıca milli bir oyun olan kaytarma, Türkiye’deki Kırım
Tatarlarının %95’inde bilinmemektedir. Öte yandan Bursa’da Kırım Tatar muhacirler
dernek çatısı altında toplanmaya çalışmaktadır. Bayramlar bir araya gelmek için önemli
günlerden birini teşkil etmektedir. Fakat zamanla bayramlaşmaya katılan Tatarların
azaldığı da bir gerçektir.
6.3. MUHACİRLERİN BURSA’YA KATKISI892
1860’ta Kırım’dan 1880’de Dobruca üzerinden Osmanlı Devleti’ne büyük
göçler yaşanmıştır. O günkü Osmanlı teknolojisiyle muhacirlerin göç etmiş olduğu
ülkelerdeki teknolojiler arasında çok büyük farklar vardır. Osmanlı toplumu o zamana
kadar öküzle tarla sürerken, muhacirler bulundukları bölgelere demirden pullukları
getirmişlerdir. Kağnı arabasıyla (öküz arabası) mahsulünü taşıyan köylülere, muhacirler
at arabasını getirmişlerdir. Tatar arabasını Anadolu’ya Kırım Tatarları getirmiştir.
Bursa’da karosercilik 893 sanayinin ortaya çıkmasında ve gelişmesinde Kırım
Tatar muhacirlerinin önayak olduğu herkesçe bilinen bir gerçektir. Öyle ki, göç eden
Kırım Tatarlarının bir önceki meslekleri de Tatar arabaları yapmalarıdır. Bursa’da
karoser ustalarının çoğu Kırım Tatarıdır. Bunların haricinde Kırım Tatar muhacirlerden
bazıları bugün Türkiye’nin önemli turizm, gıda ve ticaret şirketlerine sahip kişilerini
oluşturmaktadır.
6.4. KIRIM MİLLİ DAVASINDA BURSA TATARLARI
Bursa’ya göç etmiş Kırım Tatar muhacirler ve sonraki nesillerinden Kırım
Tatarlarının milli davasına hizmet eden birçok insan yetişmiştir. Bu isimlerden bazıları
daha aktif bir çalışma içinde olmuşlardır. Bu kişiler İbrahim Şükrü Otar, İsmail Otar ve
Sabri Arıkan’dır.
İbrahim Şükrü Otar 26 Nisan 1913’te Bursa’da doğmuştur. Kırım’ın Bahçesaray
civarından Türkiye’ye göç ederek Bursa’ya yerleşen bir ailenin çocuğudur. İlk ve
ortaokulu Bursa’da okuduktan sonra İstanbul’da ticaret lisesini bitirmiştir. 1934-1939
yılları arasında Varşova’da hukuk fakültesinde okumuş, fakat II. Dünya Savaşı’nın
başlaması üzerine tahsilini tamamlayamamış ve İstanbul’da hukuk tahsili ile birlikte
İ. Adnan Süyen, A.g.g.
Kendi başına ve belirli bir süre içerisinde, otobüs, midibüs ve minibüslerde şase örme, iskelet çatma, iskeleti saçla
kaplama, aksesuar montajı yapma, hasarlı kısımları sökme ve onarma bilgi ve becerisine sahip nitelikli kişidir.
892
893
161
yüksek iktisat ve ticaret okulunu bitirmiştir. Serbest avukat olarak hayatını kazanırken
Cafer Seydahmet Kırımer’in en yakın siyasi çalışma arkadaşlarının arasında yer almış
ve ömrünün sonuna kadar milli meselelerle alakasını devam ettirmiş 18 Şubat 1986
tarihinde de İstanbul’da vefat etmiştir.894
İsmail Otar, 1 Ekim 1911 yılında Bursa’da doğmuştur. Ailesi Kırım’dan göç
edip Bursa’ya yerleşmiştir. İlkokuldan sonra Bursa Lisesi orta kısmını bitirmiştir.
İstanbul Ticaret Lisesini 1929 yılında tamamladıktan sonra girdiği İstanbul Yüksek
İktisat ve Ticaret Okulu’ndan da 1935’te mezun olmuştur. Kısa bir süre devlet
memurluğu yaptıktan sonra serbest olarak çalışmıştır. Özel işi yanında milli çalışmalara
da zaman ayırmış Kırımer’in en yakın mesai arkadaşları arasında bulunmuştur.
Hakkında yapılan yüksek lisans tezinde ekseriyetle siyasi çalışmaları dışındaki
faaliyetleri ele alınmıştır. 895
Sabri Arıkan, 1911 yılında Bursa’da Kırım’dan göç etmiş bir ailenin çocuğu
olarak dünyaya gelmiştir. İlkokulu Bursa ve İstanbul’da, ortaokulu Kadıköy’de
okumuştur. Sultanahmet Ticaret Lisesi’ni bitirdikten sonra yüksek tahsilini Polonya’nın
Ponzan Üniversitesi ekonomi bölümünde 1939 senesinde tamamlamıştır.1939-1942
yıllarında yedek subay olarak askerlik hizmetini yapmıştır. 1942 yılında Toprak
Mahsulleri Ofisi İstanbul şubesinde başladığı memuriyetini 1966’da aynı şubenin
müdürü olarak bitirmiştir. Bundan sonra emekli olan Sabri Arıkan ticari faaliyetlerde
bulunmuştur. Gençlik yıllarından itibaren milli meselelere alaka duymuş C. S.
Kırımer’in etrafında yer alan Sabri Arıkan’ın,
milli meselelere dayalı çok sayıda
makalesi neşredilmiştir. 896
6.5. BURSA’DAKİ KIRIM TATAR TÜRKLERİ DERNEKLERİ VE
FAALİYETLERİ
Türkiye’nin birçok şehrinde olduğu gibi Bursa’da da Kırım Türkleri’nin milli
davasına ve birlik beraberliğine sahip çıkan Tatar dernekleri vardır. Günümüzde
Bursa’da Kırım Türklerini temsil eden iki adet dernek vardır. Bunların ilki 1988 yılında
kurulan Kırım Türkleri Derneği Bursa Şubesi’dir. Diğeri ise 2005 yılında kurulan Tüm
Tatar Türkleri Sosyal ve Kültürel Yardımlaşma Cemiyeti’dir.
İsmail Otar, Ömer Özcan (hzl.), Cafer Seydahmet Kırımer’in Günlüğü, Polatlı Kırım Türkleri Kültür ve
Dayanışma Derneği, Ankara 2003, s. 1.
895
İsmail Otar, Ömer Özcan (hzl.), A.g.e., s. 10. Hakkında yapılan tez için bkz. Sema Demirkıran, Bir Türk
Münevveri, İsmail Otar Bey Hayatı ve Faaliyeti, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü,Yüksek
Lisans Tezi İstanbul 1998.
896
İsmail Otar, Ömer Özcan (hzl.), Aynı yer.
894
162
6.5.1. Bursa Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği
Bursa’da ilk Türk-Tatar sivil toplum kuruluşu, 1988 yılında kurulmuş olan Bursa
Kırım Türkleri Derneği’dir. Derneğin kuruluş aşamasında Nail Yenice, Ferruh
Ulukardeşler, Sami Evkuran, İbrahim Ertan, İsmail Adnan Süyen, Adnan Kırımlı, Esat
Sacit Take ve Sezer Konu yer almışlardır. Derneğin tüzük yazımında dönemin İstanbul
Kırım Türkleri Derneği yöneticilerinin büyük katkısı olmuştur.
Resmi olarak 6 Mayıs 1988 tarihinde Bursa’da kurulan bu derneğin kurucu
yönetim kurulu üyeleri; Başkan Mesut K.Kırgız, Nail Yenice, Nazif Makas, Zekeriya
Yıldırım, İsmail Adnan Süyen, Ferruh Ulukardeşler ve Sami Evkuran’dan
oluşmaktadır. 897 Derneğin daha sonraki başkanları ise şunlardır; Mesut K. Kırgız (19881992), Esat Sacit Teke (1992-1994), İsmail Adnan Süyen (1998-2014) ve Yunus Güneri
(2014 - ).
6.5.1.1. Dernek Faaliyetleri 898
Türkiye’nin en aktif Kırım Türkleri derneklerinden birisi olan Bursa Kırım
Türkleri Derneği’nin kuruluş amacı, Bursa’da yaşayan Kırım Tatarlarının örf adet ve
geleneklerini korumak ve devam ettirmektir.
Derneğin faaliyetlerinden ilki Kırım Türklerinin kültürel birikimlerini yaşatma
çabalarıdır. Atalardan kalan Tepreç şenlikleri her sene genelde Mayıs ayının son pazarı
veya Haziran’ın ilk pazarı yapılmaktadır.899 Tepreç şenliğinin yapılma geleneği
büyüklerden kalmamış daha sonraki nesil bunu devam ettirmiştir. Nitekim dedeleri bu
kültürü devam ettirmemiş onun yerine bahar ayına girişte yapılan Hıdrellez Bayramı’nı
kutlamışlardır. Tepreç şenlikleri Anadolu’da bazı yerlerdeki Kırım Tatarlarında hâlâ
Tepreç olarak değil, Hıdrellez olarak yaşanmaktadır.
Bursa’daki dernek, Tepreç şenlikleri900 haricinde Kırım Tatarlarının müzik ve
folklorunu Bursa’da yaşayan halka aktarmak amacıyla konserler ve konferanslar
düzenlenmektedir. 901 Mesela 2013 senesinin Mart ayında gerçekleştirilmiş olan bir
Hacı Murat Arabacı, Türk Tarihi ve Kültürü Açısından Türkiye’de Bulunan Kırım Dernek ve Vakıflarının Önemi,
İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, İstanbul 2006, s. 118.
898
İ. Adnan Süyen, A.g.g.
899
“Tepreç Şenlikleri”, Kalgay Dergisi, S. 52, (2009), s. 32-33; “Tepreç Şenlikleri”, Kalgay Dergisi, S. 48, (2008), s.
32-33.
900
Kırım’da Tepreç olarak adlandırılan bu gelenek, Türkiye ve Romanya Tatarlarında Tepreş olarak ifade
edilmektedir. Baharın gelişiyle ekinlerin toprakta baş göstermesi de halk arasında ekinler tepreşi olarak
adlandırılmaktadır. Bu gelenek doğrultusunda, Mayıs ayının gelişiyle birlikte köy halkı çayırlık, ormanlık bir
mahalde toplanır ve orada çeşitli eğlenceler yaparlardı.
901
Süleyman Gence, “Zera Bekirova: Bursa ve Bandırma Konferansları”, Kalgay Dergisi, S. 50, (2008).
897
163
konser vardır.
700 kişilik salonda yapılan konsere, 1000 kişinin katıldığı dikkate
alındığında yoğun bir katılımın olduğunu görmek mümkündür. Hatta iki saatlik konser
üç saatten fazla süren bir konser haline gelmiş ve çok yoğun bir ilgi görmüştür. Ayrıca
Bursa’daki Kırım Tatarlarının desteğiyle, Kırım’ın doğusundaki İslam Terek
(Kirovskoye) bölgesi Küleç Meçit (Novopokrovka) köyüne 2013 yılında cami inşası
başlatılmıştır. 902 Yapılan bir başka faaliyet ise Kırım’da kurban kesim çalışmalarıdır.
Dernek üyeleri ve Bursa’lı bağışçıların katkılarıyla, her sene Kırım’ın çeşitli
şehirlerinde Kurban kesimi gerçekleştirilip ihtiyaç sahibi Kırımlılara dağıtılmaktadır.
2007 yılında Kerç şehrinde yapılan Kurban kesimi,
2012 yılında Kefe şehrinde
gerçekleştirilmiştir.903
Onlar için Türkiye ne ifade etmektedir? Dedelerinin ak toprak olarak nitelediği
bu topraklar, Türkiye’de yaşayan bütün Kırım Tatarları için vatan olarak görülmektedir.
Kırımla
niye
ilgilenmekteler?
Çünkü
Kırım,
dedelerimizin
geldikleri
vatan
topraklarıdır. Kırım’ın önemini belirten önemli bir söz vardır. Genç Türkiye
Cumhuriyeti için güneyde Kıbrıs, kuzeyde Kırım vazgeçilmez iki önemli stratejik
noktadır cevabı verilmektedir.
Bursa’da yaşayan Kırım Tatarları, Müslüman ve Hanefi mezhebine bağlıdırlar.
1980 yılından sonra televizyon teknolojisinin toplum hayatına girmesiyle yol açtığı
muhabbetsizlik ortamı tüm toplumu etkilediği gibi Kırım Tatarlarının da artık bir araya
gelmelerini engel teşkil etmiştir. 1990’lı yıllarda televizyon olmasına rağmen
derneklerde haftanın bir günü toplanılmış ve sohbet edilmiştir. Dolayısıyla bu durum
insanlar arasındaki ilişkileri zayıflatmıştır. Dernek Bursa’da bir etkinlik yaptığı zaman
kapalı salonun tamamı dolmaktadır. Yine Bursa’da bir etkinlik gerçekleştirileceği
zaman veya ölen bir kişi hakkında bilgi verileceği zaman e-posta veya kısa mesaj
yoluyla dernek üyeleri bilgilendirilmektedir.
1997 tarihinde Kırım'dan Türkiye’ye Türkiye Türkçesi ve daha sonra üniversite
eğitimi görmek üzere 50 Kırım Türk'ü öğrenci gelmiştir. Gelen bu öğrencilerden 22'si
Bursa’da ilk olarak dil, sonra da üniversite eğitimi almak üzere, yurtlara
yerleştirilmişlerdir. Öğrenciler okul ve yurt dışındaki vakitlerini dernek binasında ders
çalışıp, televizyon seyredip, folklor çalışması yaparak geçirmektedirler. Kız öğrenciler
Bursa’dan Kırım İslamterek’e Cami yaptırılıyor, 2013, http://www.kirimderneği.org.tr/sdetay.asp?did=356,0,a (24
Aralık 2013).
903
“20 Aralık 2007 Kırım’da Kurban Bayramı”, Kalgay Dergisi, S. 47, (2008), s. 6-7; “2012 Yılı Kırım’da Kurban
Bayramı”, Kalgay Dergisi, S. 66, (2012), s. 30-31.
902
164
Cumartesi günleri Bursa'da ikamet eden Kırım Türk’ü ailelerin evlerine misafir giderek
onlarla tanışıp, kaynaşmaktadırlar. Bu ziyaretler aradaki bağların kopukluğunu
gidermek açısından çok mühim görülmektedir. Öğrencilere dernek binasında öğle ve
akşam yemeği verilmektedir. Ayrıca Bursa'da okuyan üniversite öğrencileri ile birlikte
TÖMER'de okuyan öğrenciler de dâhil olmak üzere toplam 37 öğrenciye her ay maddi
yardım yapılmaktadır.904
Dernek maddi kaynağını büyük oranda dernek çevresindeki üyelerden
sağlamaktadır. Bursa’daki Kırım Türkleri derneğinin yapmış olduğu çok önemli bir
faaliyet vardır. Bu da insana yatırım yapılmış olmasıdır. 20 sene önce başlayan ve 18
sene faal olan bir proje sayesinde Türkiye’ye gelen Kırım Tatar öğrencilerden 550
tanesi TÖMER eğitimi almak üzere Bursa’ya gelmişlerdir. Ve bu öğrencilerin tamamına
dernek çatısı altında yardımcı olunmaya çalışılmış ve günde bir öğün sıcak yemek
verilmiştir. Tabi bu 550 öğrenci 20 yıllık süreç içerisinde Bursa’da bulunmuştur ve her
biri 10-11 ay gibi bir süre ile Bursa’da kalmışlardır. İlk öğrencilerden daha yeni yeni
dönüşüm sağlanmaya başlandığı ve ilk gelen öğrencilerin bugün 35 yaşına geldiği
belirtilmiştir. Mesela Bursa Uludağ Üniversitesi’nde sosyoloji eğitimi alan ve
İstanbul’daki Marmara Üniversitesi’nde yüksek lisans yapmış Kırımlı bir öğrenci,
bugün Kırım Milli Özerk Cumhuriyeti Başbakanının Özel Kalem Müdürlüğü’nü
yapmaktadır. Nitekim tüm öğrencilerden geri kazanım yaşanmamıştır. Ama bu sayının
%10’u geri dönmüş olsa bile bu Kırım için çok önemli bir yatırım olduğu
düşünülmektedir.
Derneğin eğitim programı çerçevesinde ilgilendiği öğrencilerden 1985 doğumlu
Dilaver Matakhov; dernek faaliyetleri, gelen öğrencilerin sorunları ve mezuniyet sonrası
durumları hakkında şunları söylemektedir.905
1944 sürgününde Özbekistan’a sürülen Kırım Tatar kafilesi arasında yer alan
Matakhov ailesi, günümüzde Kırım’ın Krasnogvardeyskoye (Kurman) rayonunda
yaşamaktadır. Aile ancak 1990 yılında vatanlarına dönebilmiştir. İlk olarak Dilaver
Bey’in abisi eğitim amacıyla 1996 yılında Türkiye’ye gelmiş ve Eskişehir’de
üniversiteye kayıt olmuştur.
“Kırım’dan yeni öğrenciler geldi”, Kalgay Dergisi, S. 5, (1997), s. 8.
Dilaver Matakhov, -Bursa Kırım Türkleri Derneği’nin İlgilendiği Kırımlı Öğrencilerden- “Bursa Kırım Türkleri
Derneği’nin Kırımlı Öğrencilerle İlgili Faaliyetleri” konulu görüşme, Bursa: 26 Ocak 2014.
904
905
165
2003 yılında ise Dilaver Matakhov, Bursa’ya gelerek Uludağ Üniversitesi Tıp
Fakültesi’nde eğitimine başlamıştır. 2003 yılında Dilaver Bey’le birlikte Kırım’dan 2627 öğrenci daha Bursa’ya gelerek eğitimine başlamıştır. Okulunu bitiren Kırımlı
öğrenciler genelde Türkiye’de kalmaktadır. Burada evlenen veya iş hayatına başlayanlar
olmuştur. Kendisi de Bursa’da çalışmaya başlayan Matakhov, 2003 yılında Bursa’ya
gelen Kırımlı kızların altısından, dördünün Türkiye’de kaldığını ve bunlardan üçünün
Türkiye’den evlenirken, 1’inin de Kırım Tatarıyla evlendiğini ifade etmektedir. Kalan
18 kişide Kırım’a dönmüş ve oradaki işsizlikten dolayı onlarda çeşitli ülkelere çalışmak
amacıyla gitmişlerdir.
Dilaver Bey, Kırım’da Türk lisesinde okuduğu için Türkiye Türkçesini çok iyi
bilmektedir. Ayrıca ana dili olan Tatarca haricinde Türkçe, Rusça, İngilizce ve Almanca
bildiği diğer yabancı dillerdir. Üniversite dönemi boyunca Kırımlı öğrencilerin daha çok
birlikte hareket ettiklerini ve diğer arkadaşlarıyla kültürel farklılık nedeniyle iletişim
sıkıntısı yaşadıklarını ifade etmektedir.
Kırım’dan Bursa’ya gelen öğrencilere Kırım Türkleri Bursa Şubesi Derneği
vasıtayla burs desteği sağlanmakta ve eğitim dönemi boyunca 10-11 ay dernek
binasında öğlen ve akşam olmak üzere iki öğün yemek verilmektedir. Diğer yandan
eğitim için gelen Kırımlı gençler en çok iktisat ve idari bilimler, tıp ve mühendislik gibi
fakültelerin bölümlerini tercih etmektedirler. Ayrıca Kırımlı öğrencilerin dernek
toplantılarına, Tepreç şenliklerine ve geziler gibi faaliyetlere katılımı sağlanmaktadır.
Bunun yanı sıra Kalgay Dergisi’nde bazı öğrencilerin yazılarına da yer verilmektedir.
Nitekim her dernek ve vakfın çeşitli problemleri ve yardım aldığı yerler
olmaktadır. Bu durum Bursa’daki dernek içinde geçerlidir. Derneğin mevcut
problemlerinden ilki, halkın ilgi göstermemesi ve devletin bu tür sivil toplum
kuruşlarına pek fazla yardım etmemesidir. Bu olumsuz durumlara rağmen dernek Bursa
Büyükşehir Belediyesi’nden büyük oranda yardım almaktadır. 906
Hatta şimdiki
Belediye Başkanı’nın muhacir kökenli olması, yardımları daha da etkili kılmıştır.
Mesela dernek, etkinliklerle ilgili sunmuş olduğu her proje için Bursa Büyükşehir
Belediyesi’nden olumlu cevap almış ve yardımlar sağlamıştır. Kapalı salon veya yurt
dışında gelen misafirlerin otel, erzak, seyahat vesaire ihtiyaçlarının teminine önem
verilmiştir.
Kırım’dan Destek Teşekkürü, 2013, http://www.bursa.bel.tr/kirim-dan-destek-tesekkuru/haber/5226/ (24 Aralık
2013).
906
166
Bunların haricinde sıkıntılar olmasına rağmen dernek ayakta tutulmaya
çalışılmaktadır. Derneğin yönetici kadrosunun fikriyatı Türkiye Cumhuriyeti’nin
yanında olan Kırım’dır. Yani Kırım Tatarlarının milli davasıyla ilgilenmektir. Ve bu
öğrenci projesi bunun en açık örneğidir.
Öte yandan, Bursa’da Kırım kökenli muhacirlerle ilgili pek bir şey
yapılmamıştır. Çünkü bunlar artık ekonomik olarak iyi bir seviyeye gelmişlerdir. Yine
de son 3-4 senedir Bursa merkez, Mustafakemalpaşa ve Karacabey ilçeleriyle biraz daha
fazla irtibata geçilmiştir. Ama genelde Bursa’da Tatar muhacirlerin asıl amacı Kırım
için bir araya gelmektir. Öte yandan Bursa’da Kırım Tatarları arasında işsizlik oranı çok
düşüktür ki, bu durum bize Kırım Tatarlarının çalışkanlığını bir kez daha
göstermektedir.
6.5.1.2. Kalgay Dergisi907
6.5.1.2.1. Yazar Kadrosu
1994 yılında yayın hayatına başlayan Kalgay Dergisi Bursa’da yaşayan Kırım
Türklerince çıkarılan ilmi, iktisadi ve Kırım siyaseti içinde taraf olmayan bir dergidir.
İlk olarak 1994 senesinde 4 sayfa olarak yayınlanan Kalgay Dergisi, Eylül 1995
senesine kadar bu şekilde yayınlanmaya devam etmiştir. Derginin dernek adına sahibi
ve yazı işleri müdürü Adnan Süyen’dir. Derginin yazar kadrosunda başlıca şu isimler
göze çarpmaktadır. Ahmet Özenbaşlı, Zera Bekirova, Adnan Süyen, Cengiz Kırgız,
Ünver Sel, Yücel İpek, Yunus Güneri, Şemsettin Sönmez, Oğuz Çetinoğlu, Melahat
Kelenterli, Lemar Kocaametov, Anife Osmanova, Mirfatih Zekiyev, Mehmet Niyazi,
Mehmet Maksudoğlu, Kemal Özcan ve Zafer Karatay.
Dergide yazılarına yer verilen yazarların akademisyen kimliğine sahip oldukları
görülmektedir. Bu zengin yazar kadrosu dâhilinde gerek Kırım’dan gerekse Türkiye,
Avrupa ve Amerika ülkelerinden yazarlar bulunmaktadır. Bundan dolayı Kalgay
Dergisi sadece Kırım değil Türkiye ve Kırım derneklerinin olduğu tüm ülkelere
yayılmıştır. Dergi, alanında yetkin yazarları barındırmakla beraber, Bursa’daki Kırım
Türkü öğrencilerin yazılarına da yer vermiştir. 5000 adet basılan dergi, sadece Bursa’da
değil tüm Türkiye ve dünyadaki birçok ülkelere ücretsiz gönderilmektedir. Yurt dışında
Brezilya, Arjantin, Kanada, ABD, Avrupa Birliği ülkeleri, Avustralya, Japonya, Mısır
907
İ. Adnan Süyen, A.g.g.
167
ve
Kırım’da aboneleri bulunmaktadır.
Derginin çıkarılmasındaki
ana
amaç,
diasporadaki Kırım Tatarlarını, Bursa’daki Kırım Tatar varlığından haberdar etmektir.
Kalgay Dergisi diasporada yaşayan Kırım Türklerine, başta Kırım olmak üzere
Türk dünyası hakkında haberler ile seslenmektedir. Kırım Türklerini siyasi ve ekonomik
gelişmelerden haberdar ederek, Kırım ve Türkiye’nin konumu değerlendirilmekte ve
böylece Kırımlılara milli bir bilinç kazandırılmaktadır.
6.5.1.2.2. Derginin İçeriği
Kalgay Dergisi’nin kapağında belirtildiği üzere fikri ve kültürel bir yayın olduğu
anlaşılmaktadır. Bunun yanı sıra Kırım’ın siyasi, sosyal ve edebi meselelerine dair
makale ve haberler ile Kırım manileri, hikâyeler ve şiirlerine de derginin her sayısında
yer verilmiştir.
Kalgay Dergisi’nde çeşitli başlıklar vardır. Bunlardan ilki Başyazı bölümüdür.
Bu bölümde, Kalgay Dergisi’nin Türkiye’de ve dünyada yaşanan olaylara ait
düşüncelerine yer verilmiştir. Ayrıca Türkiye’nin güncel siyasi ve sosyal problemleri
değerlendirilerek Türk dünyasının birlikteliğine ve Türkiye’nin bu birliktelikte merkez
olduğu görüşü benimsenmiştir.
Türk dünyasından kısa kısa haberler bölümünde ise, 1991 yılında bağımsızlığı
kazanmış Türk Cumhuriyetleri ile hâlâ Rusya Federasyonu altında yaşayan özerk ve
muhtar cumhuriyetlerin içişleri ve dışişleri hususunda bilgilere yer verilmektedir.
Örneğin 1996 tarihinde Çin, Kazakistan, Tacikistan ve Rusya’nın katılımıyla
oluşturulan Şangay Beşlisi’nin, beşinci toplantısının Temmuz 2000 tarihinde
Duşanbe’de gerçekleştiği beyan edilmiştir. 908 Diğer bir haberde ise Çeçenistan
yönetiminin Rusya ile idari ilişkilerinden bahsetmiştir. Ayrıca Amerikan devlet başkanı
Clinton’un Gürcistan devlet başkanı Şhevardnadze’ye destek mektubunu ifade etmiştir.
Bunun yanı sıra Azerbaycan ve Kırgızistan’la ilgili iç ve dış haberlere yer verildiğini
görmek mümkündür. 909
Derginin içerdiği konu başlıkları büyük oranda şu konulardan oluşmaktadır.
Kırım’dan Türkiye’ye yaşanan göç hikayeleri, Kırım tarihi, tarihte önemli yer edinmiş
Kırım büyükleri, Kırım’dan haberler, Bursa’da gerçekleşen Kırım Tatar etkinlikleri,
Romanya’ya yapılan ziyaretler, Kırım’da Tatarlara karşı yapılan haksızlıkların
908
909
Kalgay Dergisi, S. 17, (2000), s. 24.
Kalgay Dergisi, S. 17, (2000), s. 25.
168
duyurulması ve birlik çağrısı yapılması, Kırım’dan Bursa’ya göç etmiş aileler ile
Kırım’da kalanların birbirlerini bulmasına yardımcı olunulması, Bursa ve diğer illerde
vefat etmiş Kırım dernek üyelerinin duyurulması, Türkiye’den haberler, 1944 yılında
Kırım’da yaşanan sürgün hatıraları, Kırım’ın şehirleriyle Bursa şehri arasındaki kültürel
ilişkiler, göç etmiş Kırım Tatar torunlarının zamanla kültürel olarak yozlaşmasının
önüne geçilmesi hatta Kırım’daki Tatarların bile Rus dili etkisi altında kalıp Tatarcayı
unutmaya başladığı, Kırım dernek üyelerinin veya destekçilerinin özel günlerine dair
( doğum, düğün vs.) tebrikname yayınları, eski Tatar mekteplerinin mahiyeti hakkında
bilgi veren karşılıklı konuşma tarzı hikayeler, dernek başkanının değişmesinin ilân
edilmesi, Kırım Tatar Meclisi kurultayları neticesinde yeni seçilen azaların ilânı,
Türkiye’ye eğitim amacıyla gelen Kırım Tatar öğrenciler konusunda haberler, derneğin
her yıl yapmış olduğu geleneksel tepreç şenlikleri, Kırım edebiyatından bazı şiirler,
Türkiye Diyanet Vakfı’nın Kırım’a götürdüğü hizmetler, Kırım’ın istikrarının bozan
etkenleri açıklayan güncel yazılar, derneğe yardımları düzenli olarak veren üye ve diğer
kişilere dergi içerisinde teşekkür ilânı, kurbanlarını Kırım’da kestiren Bursa’lı
vatandaşlara teşekkür mahiyetinde ilânlar, derneğin kuruluş yılına dair kutlamalar, kitap
tanıtımları, Bursa’ya eğitim amacıyla gelmiş öğrencilerin Kırım’la ilgili yazıları ve Türk
dünyası kurultayları hakkında yazılar yayınlanmaktadır. 910
6.5.1.2.3. Derginin Şekli
İlk olarak 1994 senesinde 4 sayfa olarak yayınlanan Kalgay Dergisi, Eylül 1995
senesine kadar bu şekilde yayınlanmaya devam etmiştir. Bundan sonra 1996 yılında IV.
Türk Devlet ve Toplulukları Kardeşlik ve İşbirliği Kurultayı’na özgü çıkarılmış olan
özel sayısı ile 1997 yılında çıkarılan üçüncü, dördüncü ve beşinci sayıları 8 sayfa
olarak, 1997 yılında yayınlanan altıncı sayısı, 24 sayfa olarak yayınlanmıştır. Kalgay
Dergisi bu sayıdan itibaren çok zengin yazar kadrosu ve o yazarların kaleme aldığı
önemli makalelere yer vermiştir.911 1996 yılından itibaren düzenli olarak 3 ayda bir
yayınlanan dergi, 2000 tarihinde yayınlanan on yedinci sayısı ile 28 sayfaya, 2001
yılında ise 32 sayfaya çıkarılmıştır. Günümüzde kapak hariç 40 sayfadan oluşan Kalgay
Dergisi Kırım mevzuunda hiçbir siyasi gruba bağlı değildir ve tarafsız bir yayın
politikası takip etmektedir.912
910
Kalgay Dergisi, c. 4, S. 1-16, (1994-2000); Kalgay Dergisi, c. 5-8, S. 17-30, (2000-2003); Kalgay Dergisi, c. 8-11,
S. 31-42, (2004-2006).
911
Yazar kadrosu için bkz: Yazarlar, 2014, http://www.kalgaydergisi.org/index.php?sayfa=yazarlar (17 Şubat 2014).
912
Tarihçemiz, 2014, http://www.kalgaydergisi.org/index.php?sayfa=tarihcemiz (17 Şubat 2014).
169
Kalgay Dergisi, 18 seneden beri çıkartılan yayın organıdır. Kalgay, Kırım
Hanlığı zamanında hanın yerine geçecek olan kişiye denir. Yani bir nevi Osmanlıdaki
şehzade tabiridir. Bugüne kadar 70 sayı çıkmıştır. Dergide her kesimden okuyucu
kitlesine ulaşabilmek amacıyla sade bir Türkçe kullanılmıştır. Özellikle dergi
yazarlarının İsmail Gaspıralı ve onun “dilde fikirde işte birlik” düşüncesini benimsediği
görülmektedir. Ayrıca 2012 yılında çıkan 63’üncü sayısı ile birlikte derginin dili
tamamen Kırım Türkçesine dönmüştür.913 Öte yandan Kalgay Dergisi internet
üzerinden de takip edilebilmektedir.
6.5.2. Tüm Tatar Türkleri Sosyal ve Kültürel Yardımlaşma Cemiyeti 914
Bu dernek 2005 yılında kurulmuştur. Dernek başkanı Şükrü Öner, 2004 yılına
kadar Bursa Kırım Türkleri Derneği’nde yönetici olarak görev yapmakta iken bu yıldan
sonra çeşitli sebeplerden dolayı Tüm Tatar Türkleri Sosyal ve Kültürel Yardımlaşma
Cemiyeti adıyla Bursa’da yeni bir dernek kurmuştur.
6.5.2.1. Dernek Faaliyetleri
Bugün Bursa’da Tüm Tatar Türkleri Sosyal ve Kültürel Yardımlaşma Cemiyeti
başkanlığını yürüten Şükrü Öner, Derneği 2005 yılında kurmuştur. Şükrü Bey, Adnan
Süyen başkanlığındaki, Kırım Türkleri Derneği Bursa Şubesi’nin, daha çok Bursa
Tatarlarıyla ilgili faaliyetler yaptığını ve kendisinin ise Ankara Polatlı’daki Tatar
muhacirlere yönelik çalışmalar içinde olduğunu ifade etmektedir.
Dernek üyelerinin çoğu, Ankara ve Eskişehir’den, Bursa’ya yerleşen Tatar
muhacirlerden
oluşmaktadır.
Dernek
genelde
daha
geniş
çaplı
faaliyetler
gerçekleştirmektedir. Dernek başkanı, 2005’ten bu yana, en az 5-10 defa Kırım’a
giderek kurultaylara, etkinliklere katıldığını ve Romanya’ya da senede 10 kez gittiğini
ve orada hemşeri ve akrabalarla bir araya gelindiğini ifade etmektedir. Yine Aralık
2013’te Romanya’nın Mecidiye Belediye
Başkanı,
Bursa’da karşılanmış
ve
büyükşehirde gezdirilmiştir. Eylül 2013’te Köstence şehrindeki şenliklere ve güreş
turnuvalarına Bursa’dan mehteran ve güreşçi götürülmüştür. Ayrıca gezi amaçlı
Bursa’ya gelen Tatar Türkleri, Bursa’da karşılanmakta ve yardımcı olunmaktadır.
Bunun yanı sıra, Kırım’dan gelen üniversite öğrencilerine ufak çapta da olsa burs
desteği de verilmektedir.
913
914
Kalgay Dergisi, S. 63, (2012).
Şükrü Öner, A.g.g.
170
6.6.
GÜNÜMÜZDE
BURSA
MERKEZDE
YAŞAYAN
MUHACİR
TORUNLARININ GÖÇ HATIRALARI
6.6.1. Süyen Ailesi 915
Adnan Süyen, 1955 yılında Bursa’da doğdu. Uludağ Üniversitesi İşletme
Fakültesi mezunudur. Günümüzde serbest ticaretle uğraşmakta olan Süyen, evli olup, 2
kız, 1 oğlan ve 1 toruna sahiptir. 3 çocuğu da üniversite mezunudur. Baba tarafı
Kırım’ın Büyüksüren köyünden, anne tarafı da Kırım’ın Özenbaş köyünden Bursa’ya
göç etmişlerdir. Adnan Süyen’in baba tarafı, 1853-1856 Kırım Savaşı sonrasında,
Kırım’ın Büyüksüren (Tankovoye)
köyünden Bursa’ya göç etmişlerdi. Dedesinin
babası Bursa’ya göç etmiş Kırımlı İbrahim Efendi’dir. İbrahim Efendi mavi ve çekik
gözlü, elmacık kemikleri çıkık ve sarışındır. Muhacirlerden yaşlı kesimin anlattığına
göre, Kırım Tatarları Bursa’ya 1857 yılında göç etmişlerdir. Adnan Süyen’in dedesinin
babası Bursa’ya göç ettiğinde 7 yaşındaymış. 916
Kırım muhacirlerinin ve içlerinden Adnan Süyen’in dedelerinin Bursa’ya göç
etmesinde, savaşın gerçekleştiği alanın oturdukları Büyüksüren köyüne yakın olması ve
buralarda daha fazla hâkimiyet kurmak isteyen Çarlık Rusyası’nın köyleri boşaltma
politikası etkili olmuştur. Nitekim savaşın yaşandığı Sivastopol (Akyar) şehri,
Büyüksüren köyüne 10-15 kilometre mesafededir. Kırım’ın Bahçesaray, Akyar ve
Aluşta şehirlerindeki köylerden bu tarihte çok büyük göçler yaşanmıştır. Çünkü söz
konusu şehirlerdeki köyler, Akyar’daki doğal limanın olduğu bir yerdedir. Bu yer hem
Kırım Hanlığı hem Osmanlı hem de Çarlık Rusya’sı ve günümüzde Ukrayna için çok
önemli bir limandır.
Bursa’ya direk olarak gerçekleşen göçler nedeniyle Kırımdaki köyler
boşalmıştır. Gelen muhacirler Uludağ’ın eteğindeki mahallelere yerleştirilmiştir.
Nitekim gelen muhacirlerin yerleştirildikleri alan ile muhacirlerin Kırım’daki arazileri
arasında farklar bulunmaktadır. Hâlbuki göç eden muhacirlerin Kırım’daki arazileri
daha verimli topraklardan oluşmaktadır.
Muhacirlerin yerleştirilmiş oldukları mahalleler ise; Yeni mahalle, Çukur
mahalle ve Mollaarap’tır. Çukur mahallesine gelen muhacirlerin kendi aralarında boy
farkı vardır. Yani Kırım Hanlığı’nın yarımada bölümünden gelenler ve Kırım’ın bozkır
bölümünden gelenler şeklinde oluşan bir durum vardır. Çukur mahalle,
915
916
Kırım
İ. Adnan Süyen, A.g.g.
Böylece Adnan Süyen’in dedesinin babası olan İbrahim Efendinin 1850 doğumlu olduğu ortaya çıkmaktadır.
171
Nogaylarının yerleştirildiği bir yer olmuş ve mevki olarak da Yeni mahallenin hemen
alt tarafında bulunmaktadır.
Vefikiye mahallesi özellikle 93 Harbi sonrası gelen muhacirlerin Bursa’da
kurmuş oldukları bir yerdir. Dağ eteğinde yer alır. 1880’lerden itibaren gelen muhacirler
ile 1905 yıllarında burada yaşayan muhacirler mahalleye bir de cami inşa etmişlerdir.
Ama bugün Vefikiye mahallesinde diğer mahallelerde olduğu gibi pek fazla kurucu
ahali olan Tatarlar kalmamıştır. Bugün sayısı az olan hanelerde, geçmişe ait kültürel
özellikler yok gibidir.
Bursa şehir merkezindeki bir diğer yerleşim yeri Vefikiye mahallesinden ileriye
doğru gittiğimiz zaman Mecidiye mahallesidir. Mecidiye mahallesi, 93 Harbi’nden
sonra Kırım’dan Köstence’ye ve Köstence civarındaki Mecidiye kasabasından,
Bursa’ya göç eden Tatar muhacirlerce kurulmuş bir mahalledir. Bu mahalleye
gelenlerin büyük bir çoğunluğu bugün Romanya sınırları içerisinde kalan Mecidiye
şehrinden göç etmişlerdir. Ve o isme ithafen Mecidiye mahallesi ismi verilmiştir. 80-90
haneye yakın Kırım Tatarı yerleşmiştir. Mecidiye mahallesinin bulunduğu yerler
Bursa’nın eski mezarlık alanlarıdır. Şehir merkezindeki vali ve şehirde yaşayan yerli
halk, bu gelen Kırım Tatar muhacirlerine biraz sert davranmışlardır. Bunların Bursa’ya
yerleştirilmesini istememişlerdir. Tabi İstanbul hükümeti bu muhacirleri Bursa’ya
gönderdiği için vali de yerleştirmek zorunda kalmıştır. Ve şehrin içinden bazı yerler
istenmiş fakat oralar, yerli halkın da kışkırtmasıyla yerli idarelerce verilmemiştir. Bu
nedenle gelen muhacirler dağ eteği ve orman içlerindeki arazilere yerleştirilmişlerdir.
Mecidiye mahallesinin üzerinde Hıdırlık mahallesi vardır.
Buraları eski
mezarlıkların olduğu yerlerdir. Ve muhacirlere yerleşim yeri için Bursa’daki resmi
idareciler buraları vermiştir. Yani şimdiki Alacahırka mezarlığının üstüne hemen
Mecidiye mahallesi kurulmuştur. O eski gelen büyüklerimiz şehrin yaşayanları bize
sahip çıkmadı ama ölüleri sahip çıktı. Yattıkları yerleri bizlere verdiler diyerek
dönemin tablosunu ortaya koymuşlardır. Bugün Mecidiye mahallesinde hiçbir Kırım
Tatarı aile kalmamıştır. Mecidiye mahallesinde Adnan Süyen’in nine ve dedesi
mahalleye ilk yerleşen Tatar ailelerdendir. Anne tarafı, Kırım’dan göç edip
Mecidiye’ye, Mecidiye’den de 3-4 sene sonra Bursa Mecidiye mahallesine yerleşmiştir.
Baba tarafı ise, ilk önce Vefikiye mahallesine yerleşmiş, ondan sonra da 1900’lü yılların
başında şehrin merkezine taşınmışlardır. Keza 1940’lı yılların başında anne tarafı da
şehir merkezine yerleşmiştir.
172
Bunların haricinde, Bursa’da Kırım Tatarlarının yerleşmiş oldukları bir mahalle
de Alacahırka civarındadır. Şu anki ismi Paşa mahallesi olarak anılmaktadır. Alacahırka
yani Paşa mahallesinde 1905 yılında cami de, inşa edilmiştir. Burada Alacahırka ve
Pınarpaşı mezarlığına geçtikten sonra bir köprü vardır. Buraya muhtemelen 1900’lü
yılların başında 70-80 hane Kırım Tatar muhacir nüfusu yerleştirilmiştir. Bu
yerleştirilenlerin büyük bir çoğunluğunun Kırım’ın Akmescit ve Karasubazar arasındaki
yerleşim yerlerinden göç ettikleri tahmin edilmektedir. Çünkü eskiden birkaç tane
aileyle yapılan görüşmede söz konusu yerden geldikleri anlaşılmıştır. Yine bazı aileler o
zamanki lakaplarını hatırlamaktadırlar. Mesela Tomalaklar denilen bir aile vardır.
Tomalaklar genelde Kırım’ın Akmescit ve civarında bulunan bir ailedir.
1900’lü yılların başında Bursa’da öğretmenlik yapan 5 kişilik genç Tatar
öğretmen grubu, Kırım Tatarlarına eğitim vermek üzere Kırım’a gitmişlerdir.
Bahçesaray’da öğretmenlik yapan bu gençler bir süre sonra Bolşevik İhtilali’nin
yaşanması üzerine arananlar listesine alınmışlardır. Nitekim bunlardan sadece bir
öğretmen sağ olarak geri dönebilmiştir. Ayrıca bu öğretmenlerden birinin ismi İbrahim
Hakkı Tarkan’dır. Bu muhacir öğretmenin ailesi Dobruca’nın Mecidiye kasabasından
Bursa Mecidiye mahallesine göç etmiştir.
İbrahim Hakkı, Bursa’da okumuştur.
Öğretmen olduktan sonra diğer öğretmen arkadaşları ile beraber dönemin İstanbul’daki
hükümet başkanı Talat Paşa tarafından Kırım’a gönderilmişlerdir. Anlatıldığına göre bu
öğretmenlerin Kırım’a giderken oluşacak masraflarını Bursa Belediyesi karşılamıştır.
Cumhuriyet döneminde de Bursa’ya Tatar muhacir yerleşimi olmuştur. Bu
Tatarlar cumhuriyetin ilanından sonra Romanya’dan 1927-1928 yıllarında göç
etmişlerdir.
Romanya’dan gemilerle getirilen muhacirler, Derince iskelesinde
indirilerek Kocaeli ve Yalova Çiftlik köye yerleştirilmişlerdir. Ayrıca bu muhacirlerden
bir kısmı Bursa’ya, Tatar muhacirlerin yaşadığı mahallelere yerleştirilmiştir. Genelde
de bunların yerleştirilmiş olduğu mahalleler, Yeni mahalle ve Çukur mahalledir. Kaç
aile olduğu tam olarak bilinmemekte ve günümüzde gelenlerden sağ olanların sayısı 35’i geçmemektedir.
Bursa şehrinde bulunan Arabayatağı mevkisinin üst tarafı ormanlık ve alt
tarafları da bataklıkmış ve bu bataklık kısmında bir zamanlar kimse yaşamazken, gelen
Tatar muhacirler, yerleşmek için yer istediklerinde Arabayatağı mevkisi gösterilmiş,
fakat Kırım Tatar muhacirleri bunu kabul etmemişlerdir. Sebep olarak da zaten biz
yolda kırıla kırıla geldik bir de burada sıtma mikrobuna yakalanıp yok mu olalım
173
şeklinde sitemde bulunmuşlardır. Aynı olay İnegöl taraflarında yerleştirilmiş olan Kırım
Tatarları için de geçerlidir. 917 Nitekim buradaki Kırım Tatarlarının büyük bir kısmı,
1960’lı yıllarda ekonomik sebeplerden dolayı Bursa’ya ve İstanbul’a gitmişlerdir.
Kırım Tatarları’nın memleketlerinden göç etmelerinde hem Kırım Savaşı hem de
Çarlık Rusyası’nın Ermeni ve Rumlarla yaptırdığı propaganda faaliyetleri etkili
olmuştur. Mesela çok iyi Türkçe konuşan Ermeniler ve Rumlar Anadolu’dan özellikle
getirilerek Rusya tarafından Kırım’a yerleştirilmiş ve halk arasında din adamı kisvesi
altında göçe teşvik faaliyetleri yapmışlardır. Sizi halife Osmanlı topraklarına bekliyor,
haydi kardeşler! durmayalım göç edelim şeklindeki propagandalar ile buna halkın
eğitimsiz olmasını da eklersek göçün çok büyük sayılara çıkması kaçınılmaz bir son
olmuştur. 1800 ile 1900 yılları arasında Kırım’dan ak topraklara yani Osmanlı
Devleti’ne göç eden nüfusun 1,5 milyon olduğu tahmin edilmektedir. Türkiye’de ne
kadar Kırım Tatarı yaşıyor dersek; göç eden 1,5 milyon nüfusun en az 1 milyonunu baz
aldığımızda bu sayı karışık evlilikler yoluyla günümüzde 5 milyonu bulmaktadır. Yani
bugün Türkiye Cumhuriyeti’nde, Kırım kökenli 5 milyon insan yaşamaktadır.
6.6.2. Kırgız Ailesi918
1949 Bursa doğumlu Cengiz Kırgız’ın babası, İsmail Hakkı, annesi, Hanife
Hanım’dır. Dedesinin adı ise Osman’dır. Büyükbabası Ömer (Tomalak) ve eşi Hafize
Hanım’dır. 93 Harbi’nden sonra babaanne tarafı doğrudan Kırım’dan Samsun’a ve
ardından Bursa’ya gelirken, dede tarafı da Romanya’nın, Mecidiye kasabası üzerinden
İstanbul Şehremini’ye gelmişlerdir.
Cengiz Kırgız’ın dedesi Osman Efendi, Ahmet Vefik Paşa döneminde Bursa’ya
gelmiştir. Ahmet Vefik Paşa, muhacirlere pek sıcak bakmadığından bunları Uludağ’ın
eteklerindeki Mollaarap’a ve Alacahırka’ya (Paşa mahallesi) yerleştirmiştir. Ayrıca
Alacahırka mahallesinde Kazan bölgesinden gelen muhacirler de vardır. Cengiz Bey’in
babasının ve kendisinin doğduğu yer Alacahırka mahallesidir. Dedesi Osman Efendi
Kırım’da, Bahçesaray ile Akmescit arasında at arabacılığı yapmıştır. Elinde saçaklı ve
gümüş işlemeli kamçısı vardır. Göç sonrası Bursa’ya yerleşen Ömer Efendi ise kasaplık
yapmıştır.
Bu muhacirler büyük ihtimal, Hamidiye mahallesine iskân edilen Kırım Tatarları’dır.
Cengiz Kırgız, -Bursa Kırım Türkleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi- “Bursa’da Yaşayan Kırım Tatar
Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 18 Aralık 2013.
917
918
174
Cengiz Kırgız, Bursa Kırım Türkleri Derneği’nin kurucu üyelerindendir. Adnan
Süyen’den önce 1994-1998 yılları arasında başkanlık görevini ifa etmiştir. Yeni
mahalledeki Tatar mezarlığı Cengiz Bey’in döneminde yaptırılmıştır. Kırım’dan gelen
muhacirlerin mezarlığı olarak kullanılan şimdiki park yeri, dönemin Yıldırım ilçesi
belediye başkanının desteğiyle, mezarlıktaki kemikler toplanarak bir mezar altında bir
araya getirilmiştir. Yine Cengiz Kırgız’ın abisi dönemin Bursa Devlet Hastanesi
Başhekimi Dr. Mesut Kırgız Bey’de Bursa Kırım Türkleri Derneği’nin 1988-1992
arasında başkanlığını yapmıştır.
Büyükbabası Ömer Efendi, Kırım’dan geldikten sonra Çanakkale Savaşı’na
katılmış ve ayağı sakatlanıp dönünce Topal Ömer namıyla Alacahırka’da hayatını
sürdürmüştür. Bunun dışında babaannesinin kız kardeşi Şaziye’nin kocası, evlendikten
3 ay sonra asker olarak Yemen’e gitmiş, fakat bundan sonra kendisinden bir haber
alınamamıştır.
Kendisi Tatarca bilen Cengiz Bey’in, eşi Tatar Türklerinden değildir. Alacahırka
mahallesinde, Cengiz Bey’in çocukluğunda herkes Kırım Türkçesiyle konuşurmuş.
Büyükleri Tatarcayı, Kırım Türkçesi olarak adlandırmayı daha uygun görürlermiş.
Tatarca, Nogayca, Kırım Tatarcası tabirlerini kullanmamaya dikkat etmişlerdir.
Bursa’ya esas göçün yoğun olarak başladığı dönemi 93 Harbi sonrası olarak gören
Kırgız, Ahmet Vefik Paşa döneminde Kırım Tatar muhacirlerin Uludağ eteklerine
yerleştirildiklerini söylemektedir. Ayrıca Bursa’nın Hürriyet semtinde, II. Dünya Savaşı
sonrası Almanya’dan göç eden Kırım Tatarlarının yaşadığını da eklemektedir.
6.6.3. Güzelsözlü Ailesi919
Emin Güzelsözlü, Yeni mahallede 1945 yılında doğmuş olup Yeni mahalle
cami dernek başkanıdır.
Dedesi Hacı Mehmet, 1870 yılında Yeni mahallede
doğmuştur. Dedesinin babası ise Sarı Ahmet’tir. Bu mahalledeki Kırım Tatar
muhacirler
Abdülmecit
döneminde
(1839-1861)
göç
etmişlerdir.
İlk
başta
Romanya’dan, Babadağlılar gelmiş iken, Kırım Savaşı sonrası askerle beraber yeni
muhacirler de Bursa’ya gelmiş ve Abdülmecit döneminde mahalle imar edilmiştir.
Devlet, Çobanbey vakfı adına Yeni mahalleye ev inşa etmiştir. Ev inşa örneklerinin
Amerika’dan alındığı belirtilmektedir.
919
Emin Güzelsözlü, A.g.g.
175
Emin Güzelsözlü, dedelerinin 1860’lı yıllarda üç kardeş olarak Yeni mahalleye
geldiklerini ve dedelerinin ekonomik durumlarının iyi olduğunu ifade etmektedir. Öyle
ki Yeni mahallede üç katlı konak bile yapmışlardır. Üç kardeşten biri fırıncı, diğeri
Kapalı Çarşı’da bezzaz (derici) ve Emin Güzelsözlü’nün dedesi Tabakhane’de tüccardır.
Tüccar olan dedesi Çanakkale Savaşı’na kadar askerlik yapmadığı için vergi ödemiştir.
Büyükbabası 40 yaşında Çanakkale Savaşı’na gitmiş ve şehit düşmüştür. Böylece
babası, amcası, halası ve babasının kardeşi ile birlikte dört kardeş olarak ortada kalan
aile, annelerinin de bir süre sonra vefat etmesiyle dağılmışlardır. Babası aynı zamanda
yağlı boyacılık işi yapmıştır.
Babası Uludağ Cami’nin mihrap kısmını 1970 senesinde tamir etmiştir. Yeni
mahalleye gelenlerin tamamı Kırım’dan göç etmişlerdir. Bugün Yeni mahalle olarak
bilinen yer eskiden tamamen Yeniyer mezarlığı olarak geçmektedir. 1960’larda
mezarlıkların olduğu yere park yapılmış ve mezarlıkların inşaya açılmasıyla,
mezarlıklar ortadan kaldırılmıştır. İki dedesi de Çanakkale savaşında şehit düşmüş olan
Emin Beyin dedelerinden biri, Çanakkale Savaşı esnasında içinde bulunduğu bölüğe
torpilin isabet etmesi üzerine bölükle beraber hayatını kaybetmiş ve şehit düşmüştür.
Şekil 6.1. Yeni mahalleye iskân edilen Kırım Türklerine inşa edilen evin planı
176
Bursa’ya göç eden Kırımlı Tatar muhacirlere yapılan evler iki odalıdır. Evin
diğer bölümleri sundurma, camekân, iki komşu kapısı ile bir sokak kapısı ve bahçe
bölümlerinden oluşmaktadır. Ayrıca evde sedirler vardır. Yukarıdaki şekilde gösterilen
ev, Bursa merkeze bağlı Yeni mahallede inşa edilmiştir. Devlet tarafından yaptırılan
evlerin bulunduğu yerde, sokaklar ilk zamanlar genişken, zamanla bu yerlere yeni evler
inşa edilmesi sebebiyle sokak araları daralmıştır. Evlerin birçok kapısının bulunması,
Yunan işgali döneminde ev ahalisinin saklanmasında ve kaçmasında önemli yarar
sağlamıştır.
Öte yandan mahallede bulunan muhacir torunları, Osmanlı döneminde
dedelerine verilmiş olan evlerin tapularını almak istemişlerdir. Fakat muhacirler,
devletin kendilerine vermiş olduğu bu evlerin borcunu ödememiştir. Bu yüzden
günümüzde mahallede yaşayan muhacir torunları bu evler üzerinde hiçbir hak talep
edememekten şikâyetçidirler. Günümüzde muhacir torunları, evin tapusunu almak
istemişseler de zamanında ailelerinin evin borcunu ödememeleri nedeniyle, ev üzerinde
bir hak talep edememektedirler.
6.6.4. Canbek Ailesi920
Kazım Canbek, 1938 Bursa, Yeni mahalle doğumludur. Babası Ebazer Canbek,
dedesi Settar’dır. Babasının mesleği börekçi, dedesi ise Kırım’da rençperlik yapmıştır.
Dedesi 93 Harbi sonrası Köstence’den Edirne Acımur köyüne göç etmiş ve yerleşmiş
Kırım muhacirlerindendir. Bu köyün %50’si Kırım Tatar kökenlidir. 1940’ta Edirne’den
Bursa, Yeni mahalleye yerleşen Canbek ailesi, burada otobüs karoserciliği işiyle
uğraşmıştır. Kazım Bey bu dönemde 2 yaşındadır. Tatar muhacir mahallesinde
büyüdüğü için, Tatarcayı hem anlama hem de konuşma bakımından iyi bilmektedir.
Bursa’daki Kırım Türkleri derneğinin etkinliklerine katılan Kazım Bey, sık sık
Köstence, Tataristan ve Kırım’a gitmektedir. 2 çocuğu olan Kazım Bey’in, çocukları
Tatarca bilmemektedir. Bugün Bursa merkezdeki Çekirge semtinde yaşayan Kazım
Canbek, merkezdeki Tatar Türkleri arasında Tatar Kazım olarak bilinmektedir.
6.6.5. Ataygeldi Ailesi921
Bursa merkezde gıda ticareti ile meşgul olan İsmail Ataygeldi, 1938 yılında
İnegöl’de doğmuştur. Büyükbabasının adı İsmail, babaannesinin ise Havva’dır. Babası
920
921
Kazım Canbek, A.g.g.
İsmail Ataygeldi, -Esnaf- “Bursa’da Yaşayan Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 19 Aralık 2013.
177
Mehmet Ataygeldi, 1885 yılında Köstence’de doğmuştur. Eşi, Müsemma Ataygeldi’dir.
1977 yılında vefat eden Mehmet Ataygeldi’nin 2 çocuğu vardır. Ataygeldi ailesi,
Bursa’ya 10 kardeş olarak gelmiş olmasına rağmen, göç sırasında diğer kardeşler çeşitli
hastalıklardan dolayı vefat etmiş ve bu sayı ikiye düşmüştür. Biri sohbet edilen İsmail
Ataygeldi, diğeri de Gülsüm Ertürk’tür. Anneleri ise 1983’te vefat etmiştir.
Ataygeldi ailesi, 1914’te Köstence’den İstanbul’a gelmişlerdir. İstanbul’da
Feriköy’deki dayısının yanında kalan Mehmet Ataygeldi, dayısının vasıtasıyla
İstanbul’da tramvay şirketinde vatman olarak işe başlamıştır. Fakat 1 yıl sonra
İstanbul’da Fransız konsolosunun arabasına çarpması, onun tekrar Köstence’ye
kaçmasına neden olmuştur. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte Köstence’nin Gelincik
kasabasından bu sefer ailesiyle birlikte Bursa’nın İnegöl ilçesine gelip yerleşmişlerdir.
İnegöl ilçesinin Hamidiye mahallesine yerleşen Ataygeldi ailesi, o dönem Tatarların
bulunduğu bir mahalleye yerleşmişlerdir. Burada ziraat işleriyle uğraşan Ataygeldi
ailesi, bir süre sonra İnegöl’de zahire ticaretine atılmış ve ekonomik olarak iyi bir
duruma gelince de 1936 yılında Bursa merkeze taşınmışlardır.
İsmail Bey, Türk mahallesinde büyüdüğü için Kırım Tatarcasını anlamakta fakat
konuşamamaktadır. İsmail Bey’in eşi, Kırım Türkü değildir. Dernek faaliyetlerine
kurban bayramı vesilesi ile katılan aile, Kırım’a her sene kurban bağışı yapmaktadır.
Ayrıca Köstence’nin bir köyünde akrabaları bulunmakta ise de pek gitmediklerini ifade
etmektedirler.
6.6.6. Öner Ailesi922
1957 Bursa doğumlu olan Şükrü Bey’in dedeleri, Kırım ve Köstence’den göç
etmişlerdir. Annesi Naciye (Ceren), babası Recep Öner’dir. Günümüzde Bursa’da
emekli gazeteci olan Şükrü Bey, ayrıca 2005 yılında kurulan Tüm Tatar Türkleri Sosyal
ve Yardımlaşma Cemiyeti’nin başkanıdır.
Büyükbabası Ömer Efendi, Osmanlı Devleti’ne göç edince Tibey olarak
anılmıştır. Tibey uzaktan gelen adam manasına gelmektedir. Babaannesi Hanife
hanımdır. 1860 yılında Kırım’ın Kerç bölgesinden çıkarak Köstence şehrinin
Keltikpınar köyüne yerleşmişlerdir. Köyde günümüzde 3 hane vardır. 3 hanenin biri
Tatar diğer ikisi Romen asıllıdır.
922
Şükrü Öner, A.g.g.
178
Anne tarafı ise, Rusçuk ve Silistre bölgesindeki Atmaca köyündendir. Yani
bugünkü Bulgaristan Dobruca'sından göç etmişlerdir. Bunlarda Kırım Savaşı’ndan
sonra 1860’ta, Kırım yarımadasından çıkmışlardır. Şükrü Bey’in dedesinin ismi Akif,
ninesinin ise Teslime’dir. Kırım’daki dede tarafı rençperlik işiyle uğraşmış ve bu işi
Köstence’ye göç etmesi sonrasında da devam ettirmiştir.
Şükrü Öner’in baba tarafı, 1880 yılında Romanya’nın Osmanlı’dan ayrılması
sonrası Dobruca’da sıkıntılı bir hayat sürmüşlerdir. 1933’te Türkiye Cumhuriyeti’nin
teşviki üzerine devlet vapuruyla Türkiye’ye gelen bu aile, 1905 yılında Polatlı’nın
Ahırlı köyüne gelen akrabalarının yanına yerleşmişlerdir. Öner ailesi, burada 4-5 sene
kaldıktan sonra iş bulmak amacıyla 1940’ta Polatlı merkeze taşınmıştır. Nitekim Öner
ailesi burada iş hayatına atılıp esnaflık yapmıştır. Bu tarihte 6 kardeş olan aile, dönemin
önemli bir partisi olan Demokrat Parti’de aktif olarak yer almışlardır. Fakat 1960’ta
ihtilal olunca İstanbul’da Kocamustafapaşa’daki Şehremini civarına yerleşmişlerdir.
Burada 1961’den 1979’a kadar kalan Öner ailesi, 1979’da Bursa’ya tekrar gelip
yerleşmiştir. Bursa’da Mollaarap mahallesine yerleşen Öner ailesi, günümüzde
Bursa’nın İpekçiler mahallesinde oturmaktadır. Öte yandan Şükrü Öner’in eşi Kırım
Türkü değildir. Çocukları karışık evlilikler yoluyla evlenmiştir. Şükrü Bey, Tatarca
konuşabilmekte ve anlamaktadır. Çocukları ise Tatarcayı anlamakta iseler de
konuşamamaktadır.
6.6.7. Şakru Ailesi923
1936 Bursa, Namazgâh mahallesi doğumlu olan Göner Şakru’nun dedesi,
Köstence şehrinden 1901-1902 yıllarında Bursa’ya göç etmişlerdir. Ninesi Nuriye
Apak’tır. Şimdiki Yeni mahalle merdivenci sokakta oturmuşlardır. Babası Hüseyinoğlu
Abdurrahman Apak, Çanakkale Savaşı’nda şehit düşmüştür.
6.6.8. Erişen Ailesi924
1978 doğumlu Neslihan Hanım, Mollaarap mahallesinde oturmakta ve çiğbörek
dükkânı işletmektedir. Dedesi Hasan Temizkan ve babası Hasan İbrahim 1860’ta
İstanbul Şehremini’ye göç etmişler ve bir süre sonra da Bursa’daki Mollaarap
mahallesine gelip yerleşmişlerdir.
Göner Şakru, A.g.g.
Neslihan Erişen, -Mollaarap Mahallesi Sakinlerinden- “Mollaarap Mahallesi’nde Kırım Tatar Muhacirler” konulu
görüşme, Bursa: 18 Aralık 2013.
923
924
179
6.6.9. Bozkurt Ailesi925
1971 doğumlu Reşat Bozkurt, Alacahırka mahallesinde oturmaktadır. Dedesi
hafız Osman, babası Ahmed Cemal’dir. Dedesinin babası Hüseyin Balatlı’dır. 1860
yılında Alacahırka mahallesine gelip yerleşmişlerdir.
6.6.10. Özikiz Ailesi926
68 yaşındadır. Dedesi Hüseyin 1860’ta Kırım’dan Bursa Yeni mahalleye göç
etmiştir. Cihangir Bey, Tatarca bilmektedir.
6.6.11. Bircan Ailesi927
Ömer Bircan, 1963 doğumludur. Bircan ailesinin ilk gelenleri devletin izni
doğrultusunda Romanya Köstence’den göç ederek, 1905 yılında Ankara’nın Polatlı
ilçesine yerleşmişlerdir. Bu göç esnasında dedesinin kardeşi ve çocukları Yalova
Çınarcık’a yerleşmiş iken, kendi ailesini oluşturan grup, Ankara Polatlı’ya gitmiştir.
Ömer Bey’in büyükbabası Osman Efendi, babası Çetin Efendi’dir. Ömer Bey,
Polatlı’da teknisyen olarak çalıştığını ve 1988’de emekli olduktan sonra Bursa Yeni
mahalleye yerleştiğini ifade etmektedir. Günümüzde Yeni mahallede ikamet eden
Bircan ailesin de, bir tek kendisinin Tatarcayı bildiğini belirten Ömer Bey, devamında
ne eşinin ne de çocuklarının Tatarcayı bilmediklerini ve kültürün devam etmediğini
ifade etmektedir.
6.7.
KARACABEY
KÖYLERİNDE
YAŞAYAN
MUHACİR
TORUNLARININ GÖÇ HATIRALARI VE KÜLTÜREL DURUMLARI
6.7.1. Bakırköy
6.7.1.1. Rüştü Renç 928
1949 doğumlu Rüştü Bey’in annesi Manav, babası Tatar Türklerindendir.
Dedeleri 1900’lerde Bakırköy’e gelmişlerdir. 270 hanelik köyün yarısı Tatar muhacir
neslindendir. Rüştü Bey, Tatarcayı anlamakta fakat konuşamamaktadır. Dedesi
Çanakkale Savaşı’nda şehit düşmüştür. Köydeki düğünlerin az da olsa Kırım Tatar
Reşat Bozkurt, A.g.g.
Cihangir Özikiz, -Yeni Mahalle Sakinlerinden- “Yeni Mahalle’de Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme,
Bursa: 18 Aralık 2013.
927
Ömer Bircan, A.g.g.
928
Rüştü Renç, -Bakırköy Sakinlerinden- “Bakırköy’de Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 20 Ocak
2014.
925
926
180
adetlerine göre yapıldığını belirtmektedir. Öte yandan köyde yoğun bir Tatar nüfusu
olmasına rağmen yaşlıların çoğu vefat etmiş, gençlerde başka yerlere gitmişlerdir.
6.7.1.2. Aşım Tar929
1946 doğumlu Aşım Bey, Bakırköy’ün bir başka Tatarlarındandır. Dedeleri
Romanya’nın Köstence şehrinden göç etmişlerdir. Aşım Bey’in amcaları cumhuriyet
kurulduktan sonra 4 hane olarak köye yerleşmişlerdir. Aşım Bey ve 1971 doğumlu oğlu
Birol Bey, Tatarcayı bilmektedirler. Yine köyde 1980’lere kadar Tatarlar ve diğer köylü
arasında kız alıp-verme geleneği olmadığı da belirtilmektedir.
6.7.1.3. Kemal Turan ve Seyyit Ali Uğur930
1943 doğumlu Kemal Bey’in Anne tarafı Tatardır. Kemal Bey Tatarcayı
anlamakta fakat konuşamamaktadır. Nereden geldiklerini bilmeseler bile oturdukları
köyün geneli Kırım muhaciri olduğu için Kırım’dan geldikleri söylenmektedir.
Köyün bir diğer Tatar sakini, 1941 doğumlu Seyyit Bey’dir. Dedeleri
Köstence’den göç etmiş olup kendisi Tatarcayı bilmektedir.
6.7.1.4. Mülayim Şavkay931
1950 doğumlu Mülayim Bey’in dedeleri, 93 Harbi sebebiyle Köstence şehrinin
Tulça kazasından Türkiye’ye göç etmişlerdir. Türkiye’de Bakırköy’e yerleşen Şavkay
ailesi, dedesinin askere gitmesi üzerine ninesiyle birlikte Ankara Polatlı’ya
yerleşmişlerdir. Tüm Tatar Türkleri Derneği’ne üye olan Mülayim Şavkay, derneğin
faaliyetlerine aktif olarak iştirak etmektedir. Ayrıca Tatarcayı bilen Mülayim Bey,
günümüzde Bursa’nın Nilüfer ilçesinde ikamet etmekte ve sanayi makineleri üretimi
üzerine iş yapmaktadır.
6.7.2. Sazlıca (Dümberez) Köyü
6.7.2.1. Engin Taş932
1962 doğumlu Engin Bey, dedelerinin nereden geldiğini bilmemektedir. Anne
tarafı Tatar, baba tarafı ise Bulgaristan Türklerindendir. İkamet ettiği köy 70 hane olup
köy dâhilinde Tatarlar haricinde, Manav, Bulgaristan muhaciri, Arnavut ve
Aşım Tar, -Bakırköy Sakinlerinden- “Bakırköy’de Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 20 Ocak
2014.
930
Kemal Turan – Seyyit Ali Uğur, -Bakırköy Sakinlerinden- “Bakırköy’de Kırım Tatar Muhacirler” konulu
görüşme, Bursa: 20 Ocak 2014.
931
Mülayim Şavkay, -Tüm Tatar Türkleri Derneği Üyesi- “Bakırköy’de Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme,
Bursa: 20 Ocak 2014.
932
Engin Taş, vd., A.g.g.
929
181
Anadolu’nun diğer vilayetlerinden gelmiş topluluklar yaşamaktadır. Köydeki aile yapısı
evlilikler yoluyla karışmıştır.
Sazlıca köyünden Bursa’daki derneklere pek katılım yoktur. Tatar örf ve
âdetinin yaşanmadığı köyde, ancak yemek kültürü çibörek, kaşıkbörek ile devam
etmektedir. Köyde her türlü meyve ve sebze üretilmektedir. Köydeki Tatarların büyük
çoğunluğu Kırım’dan göç eden muhacir ailelerine mensuptur. Köydeki Tatarlar, Taş,
Şen, Şendere, Dere, Karagöz ve Duman soyadlarını taşımaktadır. Köyde Tatarca
konuşma olarak bilinmese de anlaşılmaktadır.
6.7.2.2. Metin Sağıcı933
1962 doğumlu Metin Sağıcı, Sazlıca köyü muhtarıdır. Dedelerinin tam olarak
nereden göç ettiklerini bilmemektedir. Tatarcayı anlamakta fakat konuşamamaktadır Eşi
Yörük Türklerinden olan Metin Bey’in annesi, Yenişehir muhaciri olup, baba ve dedesi
ise Tatar muhacir kökenlidir.
6.7.3. Ovaesemen Köyü
6.7.3.1. Habib Ozar934
1966 doğumlu Habib Ozar’ın dedeleri, ilk olarak Romanya Köstence’den
Bandırma’ya göç etmiş ve yerleşmiştirler. Bu göçün I. Dünya Savaşı yıllarında olduğu
ifade edilmektedir. Öte yandan bir süre sonra Ozar ailesinin bir kolu Eskişehir’e
yerleşirken, diğer bir kolu da daha sonra Ovaesemen köyüne gelerek yerleşmiştir. Köy
20 haneye sahiptir. Habib Bey, Tatarcayı anlamakta fakat konuşamamaktadır.
6.7.4. Hamidiye (Bulgarlar) Köyü
6.7.4.1. Sezgin Tunç ve Hasan Gözüpek
1959 doğumlu Sezgin Tunç, kendisinin Kırım Nogaylarından olduğunu ve
Tatarcayı bilmediğini ifade etmektedir. Köyde daha önce yoğun bir Tatar nüfusu var
iken şimdi 3-5 hane dışında bir nüfus kalmamıştır. Eski örf adetlerinden sadece sütlü
çay devamlılığını sürdürmüştür. Bu çayın yapılışı ise şöyledir. İlk olarak süt
kaynatılmaktadır. Ardından ayrı olarak bir de çay demlenmektedir. Çay demlendikten
Metin Sağıcı, -Sazlıca Köyü Muhtarı- “Sazlıca Köyünde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 20
Ocak 2014.
934
Habib Ozar, A.g.g.
933
182
sonra süt ve çay birbirine karıştırılıp, karışımın içine tuz, karabiber ve tereyağ atıldıktan
sonra sütlü çay içilmeye hazır bir hale gelmektedir.935
Köy sakinlerinden olan 1970 doğumlu Hasan Bey’in ailesi Tatar muhacirlerden
değildir. Kendisi, 36 hanelik köyde Tatar muhacir soyadlarının Altınboylar, Tunca, Oral
ve Yılmaz olduğunu ifade etmektedir.936
6.8. MUSTAFAKEMALPAŞA KÖYLERİNDE YAŞAYAN MUHACİR
TORUNLARININ GÖÇ HATIRALARI VE KÜLTÜREL DURUMLARI
6.8.1. Aralık Köyü
6.8.1.1. Tevfik Şahin937
Aralık köyü genelde muhacir köyüdür. Köyde Selanik ve Bulgaristan
muhacirleri vardır. Ayrıca köye daha sonra Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgesinden
yerleşmeler de olmuştur. Kırım Tatarları artık pek kalmamıştır. 1948 doğumlu Tevfik
Bey’in ailesi, Tatar muhacirlerindendir. Kendisi Tatarcayı bilmediğini ifade etmektedir.
Aralık köyünün günümüzde 70-80 hane olduğu fakat iş ve evlilikler yoluyla
köyün nüfusunun gitgide azaldığı görülmektedir. Aralık köyü, daha kurulmadan önce
Üçbeyli köyünün arazisi olduğundan Üçbeyli köyündeki ahali, Aralık köyünün olduğu
yerde arıcılık yapmıştır. Bu sebeple Arılık mevkii olarak adlandırılan bu yere daha
sonra yerleşen insanlar bu ismi vermişlerdir. Tarım ve hayvancılık yapılan köyde, her
hane 40-50 adet büyükbaş yahut küçükbaş hayvana sahiptir. Köyde tarım ürünleri
olarak mısır, buğday, yonca, yulaf, arpa yetiştirilmektedir. Yakın akrabalar arasında
evlilik yoktur. Köyün geleneklerinde artık Tatar geleneklerine önem verilmeği
görülmektedir.
6.8.1.2. Bedri Şahin938
Köyün bir diğer Şahin soyadlı muhaciri de 1965 doğumlu Bedri Bey’dir. Baba
tarafı Kırım’dan Dobruca’ya ve oradan da günümüzde Bulgaristan sınırları içinde yer
alan Şumnu’nun Lojva köyünden Bursa’ya göç etmişlerdir. Göç ettikleri dönemi Balkan
Savaşları’nın yaşandığı süreç olarak belirten Şahin ailesi, bu savaş esnasında doğrudan
Sezgin Tunç, -Hamidiye Köyü Sakinlerinden- “Hamidiye Köyü’nde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme,
Bursa: 23 Ocak 2014.
936
Hasan Gözüpek, -Hamidiye Köyü Sakinlerinden- “Hamidiye Köyü’nde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme,
Bursa: 23 Ocak 2014.
937
Tevfik Şahin, A.g.g.; Şahin ailesinin, Kırım’dan 1853-1856 Kırım Savaşı sonrası Dobruca’ya göç etmiş ve
yerleşmiş Tatar muhacirlerinden biri olması mümkündür.
938
Bedri Şahin, A.g.g.
935
183
Mustafakemalpaşa ilçesine gelmişler ve yerleşmişlerdir. Bulgaristan’dan manda sırtında
yolculuk ederek köye gelen bu ailenin ilk fertleri, ilk geldiklerinde bu köyün boş bir yer
halinde bulunduğunu ve böylece yerleştiklerini belirtmektedir.
Öte yandan Bedri Bey, Aralık köyünde Tatar muhacir torunları olarak iki aile
kaldıklarını ve bu ailelerin de soyadlarının Şahin olduğunu ifade etmektedir. Şahin
ailesinin hiçbir ferdinde artık Tatar dil, adet ve gelenekleri kalmamıştır. Zaten iş veya
evlilikler dolayısıyla köydeki muhacir torunları da çeşitli illere göç etmişlerdir.
6.8.2. Durumtay Köyü
6.8.2.1. Haluk Uğur939
Köyün genç Tatarlarından Haluk Uğur, 1989 doğumludur. Köydeki nüfusun
yarısını Kırım’dan göç etmiş muhacir torunları oluşturmaktadır. Köyün diğer topluluğu
ise Çerkezlerdir. 1940’lı yıllarda su baskını nedeniyle köy nüfusunun yarısı
Karacabey’e yarısı da Mustafakemalpaşa'ya kaçmıştır. Yeni nesilde, eski örf adetlerin
artık kalmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca köyün yaşlıları Tatarcayı bilmektedir.
6.8.2.2. Rahim Çakır, Mustafa Köse
1960 doğumlu Rahim Bey ve 1938 doğumlu Mustafa Bey Tatarca bilmektedir.
Bunu köydeki Tatarlara yaydığımızda, çoğunun Tatarcayı anladığı fakat konuşamadığı
ifade edilmektedir. Konuşabilenler ise ancak yaşlılardır. Onlarda az kalmıştır. Köy, 120
hanede 280 nüfustan ibarettir. İçlerinde 25 hane Tatar muhacirin olduğu bilinmektedir.
Nitekim köydeki Tatar nüfusu, ölümler ve göç nedeniyle zamanla azalma göstermiştir.
Örf adet ve gelenekler az da olsa devam etmektedir. Bayram adetleri sürerken, yemek
kültüründen de Tatarların hamur ürünleri olan çibörek ve göbete kalmış ve hâlâ
yapılmaktadır. Köyde Tatar nüfusu dışında Arnavut, Manav ve Roman köyün nüfusunu
teşkil eden diğer topluluklardır. Ayrıca köyde tarım ürünleri olarak domates, biber,
karpuz ve mısır ekimi yapılmaktadır.940
6.8.2.3. Ertan Germen941
Durumtay köyü muhtarı Ertan Germen 1965 doğumludur. Kendisinden edinilen
bilgilere göre köy, Bulgaristan, Yunanistan, Romanya muhacirleri ile Manav ve
Haluk Uğur, -Durumtay Köyü Sakinlerinden- “Durumtay Köyü’nde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme,
Bursa: 21 Ocak 2014.
940
Rahim Çakır - Mustafa Köse, -Durumtay Köyü Sakinlerinden- “Durumtay Köyü’nde Kırım Tatar Muhacirler”
konulu görüşme, Bursa: 21 Ocak 2014.
941
Ertan Germen, A.g.g.; Semih Çatallar- İbrahim Çakır, A.g.g.
939
184
Arnavutlardan oluşmaktadır. Köye Kırım göçlerinin 93 Harbi sonrası yaşandığı ifade
edilmektedir. Öte yandan Durumtay köyü 1946 yılına kadar eski köye bağlıyken, bu yıl
köyde su baskını yaşanması nedeniyle köyün yeri Durumtay köyünün mevkisine
taşınmıştır. Eskiköy üç mahalledir. Birincisi Tatar mahallesi, ikincisi Arnavut mahallesi
ve üçüncüsü Bulgaristan ve Yunanistan’dan göç eden Müslüman ahalinin bulunduğu
mahalledir. Hepsi birbiriyle akrabalık bağları kurmuşlardır. Üç mahalle arasında
herhangi bir husumet yaşanmamıştır.
Durumtay köyünde ilk olarak Arnavutlar yaşamıştır. Kendileri 1840-50’li
yıllarda geldiklerini ifade etmektedir. Yine köyün eski bir yerleşim yeri olduğu,
yeraltından çıkarılan çömlekler ile ortaya çıkarılmıştır. Köy 110 haneden oluşmaktadır.
Kendisi Tatarca bilmekte olan Ertan Bey, köyde artık eski örf ve adetlerin kalmadığını
ifade etmektedir. Ayrıca köyde Kırım muhacir torunları Germen, Çakır, Karagöz,
Dobruca, Tetikçi, Cömert, Cıbır, Sert, Tükenmez, Demir, Kahraman, Uğur ve Uslu 942
soyadlarını taşımaktadırlar.
Köy nüfus defterine göre köyde, 1875 Köstence doğumlu Ali Kahraman, 1906
Köstence doğumlu Muharrem eşi Şükriye, 1860 Kırım doğumlu İbrahim Bey, 1875
Mecidiye doğumlu İbrahim eşi Ayşe, 1305/1887-1888 Hacıoğlu Pazarcık doğumlu
Kamile Toprak, 1872 Hacıoğlu Pazarcık doğumlu Halil Kırımhan ve son olarak
1315/1897-1898 Hacıoğlu Pazarcık doğumlu Şaban Çakır göç etmiş ve yaşamıştır.
Yine 1295/1878 Mecidiye doğumlu Alime Tozak, 1280/1863-1864 Kırım
doğumlu İlyas Yavaş ve eşi 1285/1868-1869 doğumlu Cemile Yavaş, 1321/1903-1904
Hırşova doğumlu Seyit Ahmet, köydeki Şeker ailesinin ilk ferdi (anne 1275/1858-1859
doğumlu) Tulça kazasından, 1293/1876-1877 Köstence doğumlu Emine Dere, ve
1287/1870-1871 Köstence doğumlu Elmas Nogay, köye göç edip yerleşen Kırım
Tatarlarıdır.
Ayrıca köy Rusçuk, Plevne, Varna, Ziştovi, Kalkandelen, Tırnova, Gostivar,
Hacıoğlu Pazarcık, Kızanlık, Şumnu, Üsküp, Razgrad (Hazargrad), Eskicuma ve Silistre
şehirlerinden gelen muhacirlerin de yerleşme sahası olmuştur. Diğer yandan köy nüfus
defterinden Çatallar köyünün, Durumtay köyüne bağlandığı ortaya çıkmaktadır. Yine
köye yerleşen muhacirler bir süre sonra Karacabey ilçesi ile Ovaesemen, Günü ve
Dümberez köylerine yerleşmişlerdir.
942
Köyde bulunan Uslu ailesi, Bulgaristan Şumnu’dan göç etmiş Tatar muhacir soyundandır.
185
6.8.2.4. Tamer Köse943
1976 doğumlu Tamer Bey’in büyükbabası, Ukrayna’nın Minsk bölgesinden
çıkarak ailesiyle birlikte Köstence’nin Çömlekçi köyüne yerleşmiştir. Bu köy hâlâ aynı
adla varlığını sürdürmektedir. I. Dünya Savaşı yıllarında gemiyle Bandırma’ya gelen
ailesi, burada kendilerine gösterilen araziyi beğenmemişler ve bu nedenle Bandırma’ya
yakın Durumtay köyüne gönderilmişlerdir. Tatarcayı iyi bilmekte olan Tamer Bey,
yaşıtlarının bilmediğini ifade ederken, kendisinin de aile evinde kullanıldığı için
Tatarcayı öğrendiğini ve unutmadığını belirtmektedir. Nitekim 2000 yılına kadar köyde
orta yaşlılar da dâhil hep Tatarca konuşulmuştur.
Tamer Bey’in dedesi I. Dünya Savaşı’nda Yemen cephesinde yer almıştır.
Cephede İngilizlere esir düşen dedesi, daha sonra kaçarak köye gelmiştir. Yine 1312 /
1894-1895 doğumlu Mehmet Batah, Çanakkale Savaşı’nda gazi olmuş ve köye dönmüş
diğer bir Tatar muhacirdir.
943
Tamer Köse, A.g.g.
186
SONUÇ
Kırım, Kafkasya ve Rumeli’den XIX. yüzyılda Osmanlı Devleti’ne doğru yoğun
göçler yaşanmıştır. Bu göçlerin temelinde, Müslümanların, Hıristiyan bir devletin
tebaası olarak yaşamak istememesi, Rus memurlarının baskısı, çeşitli sosyal ve
ekonomik sebepler bulunmaktadır. 1853-1856 tarihli Kırım Savaşı’yla birlikte göçlerin
seyri yeni bir hâl almıştır. Savaşın sona ermesi üzerine on binlerce Tatar ve Nogay
muhacir Rumeli Eyaleti’nin, Dobruca bölgesine iskân edilmişlerdir.
Nitekim 1860
yılına gelindiğinde Rumeli’de, yeni gelen muhacirler için arazi kalmadığı için
muhacirler Anadolu topraklarına yönlendirilmişlerdir.
Osmanlı Devleti, göç etmek zorunda kalan muhacirlere, tarımsal üretimi ve
ülkede gittikçe azalan Müslüman nüfusu arttırmak amacıyla önem vermiştir. Ayrıca
devlete bağlı olmayan aşiretleri iskân edilen muhacirler vasıtasıyla kontrol altına almayı
ve yerleşik hayata geçirmeyi amaçlamıştır. 1860 yılına kadar muhacir sevk ve iskân
çalışmaları Şehremaneti, Ticaret Nezareti ve Zaptiye Nezareti ile yürütülürken bu
tarihte ilk kez Muhacirin Komisyonu İdaresi kurulmuştur. Bu idarenin zaman zaman
lağv edilmesi gündeme gelmiş olsa da 1876 yılına kadar yararlı çalışmalarda
bulunmuştur.
1877-1878 tarihinde Osmanlı-Rus Savaşı’nın başlaması üzerine, Osmanlı
Devleti yeni bir muhacirin komisyonuna ihtiyaç duymuştur. Rumeli’den yüz binlerce
muhacirin, Osmanlı topraklarına göç etmesi, 1878 yılında Muhacirin Komisyonu Genel
İdaresi’nin teşkiliyle sonuçlanmıştır. Bu idare her vilayette bir komisyona sahiptir.
İşlerin daha düzenli yürütülmesi amacıyla geniş çaplı bir nizamnamesi de
yayınlanmıştır. Nitekim bu dönemin nizamname ve talimatlarında daha radikal kararlara
başvurulmuştur.
Göç sürecinde en çok, muhacir sevk ve iskân edilen yerlerden biri Hüdavendigar
Eyaleti olmuştur. Bu eyaletin idari birimleri zaman zaman değişmiş olsa da genelde
Bursa, Karesi, Eskişehir, Kütahya, Karahisar-ı sahip ve Ertuğrul sancaklarından
oluşmuştur. Merkezi Bursa sancağı olan bu eyaletin toprakları, muhacir iskânı için çok
uygun bir yerdir. Örneğin hem arazilerinin verimliliği hem de Kırım ve Rumeli
topraklarına yakın olması, devletin daha az masraf yapmasına katkı sağlamıştır.
Eyaletin merkezi olan Bursa sancağı, XIX. yüzyılda Bursa merkez, Mihaliç, Kirmasti,
Gemlik, İnegöl, Yenişehir, Atranos ve Mudanya kazalarına ayrılmıştır.
187
Söz konusu çalışmanın ele aldığı Bursa sancağına 1853-1914 yılları arasında
3000 haneye yakın Kırım Tatar muhaciri sevk edilmiştir. 1860 yılından itibaren gelen
muhacirler Kirmasti ve Mihaliç kazalarında iskân edilirken, 1877-1878 Osmanlı-Rus
Savaşı sonrası gelen Tatar muhacirler ise ekseriyetle Uludağ’ın eteklerindeki
mahallelere, Yenişehir ve Pazarköy kazalarında yerleştirilmiştir.
Muhacirlerin Bursa’nın verimli mahallerinde sevk ve iskân edilmesine gayret
edilmiştir. Köy, kasaba ve kazalardaki boş ve atıl hâlde bulunan hane ve araziler
muhacirlere tahsis edilmiştir. Böylece İhsaniye ve Lütfiye gibi yeni köyler ile Yeni
mahalle ve Mecidiye gibi yeni mahalleler kurulmuştur. Muhacirler iskân politikası
doğrultusunda kafile halinde değil parça parça iskân edilmeye çalışılmış ve böylece
yerli ahali ile kaynaşmaları hedeflenmiştir. Arazilerin yetersiz kaldığı durumlarda ise
arazi tespit ve ıslah çalışmaları yapılarak yeni iskân sahaları elde edilmiştir.
Köy ve mahallere iskân edilen muhacirlere yapılan yardımların ilkini hane inşası
oluşturur. 250 kuruşa kadar destek sağlayan devlet, yardımların yetersiz kaldığı
durumlarda, yerli ahalinin desteğini teşvik etmeye çalışmıştır. Yine yevmiye ve zirai
malzeme desteği sağlanarak muhacirlerin üretime geçmeleri amaçlanmıştır. Bunun için
muhacirlere vergi ve askerlik muafiyetleri açısından kolaylık gösterilmiştir. Diğer
yandan muhacirlere verilen tarla miktarı yerine göre 1 dönümden 60 dönüme kadar
değişiklik göstermiştir. Bu durumun oluşmasında köylerde bulunan arazilerin verimli
olması yahut az oluşu etkili olmuştur.
Muhacirler zor durumda kaldıklarında, arzuhaller vasıtasıyla sıkıntılarını devlete
bildirmişlerdir. Bursa kaza ve köylerine iskân edilen muhacirler, en çok yevmiye
yardımı, akrabalarının yanında iskân edilmek, memurlar yahut köy sakinleriyle yaşanan
arazi problemleri konusunda dilekçe göndermişlerdir. Hükümete ulaşan bu dilekçelere,
mümkün mertebe cevap verilmiş ve Bursa Mutasarrıfı’na gönderilen emirler yoluyla
çözülmeye çalışılmıştır.
İskân sonrası yaşanan problemlerin nedeni sadece yerli ahali veya memurlar
değildir. Muhacirler de çeşitli problemlere yol açmışlardır. Örneğin muhacirlerin iskân
alanlarını terk ederek, yerli ahalinin arazileri üzerinde izinsiz yerleşmesi bunlardan
birini oluşturur. Bunun yanı sıra geldikleri yerlere geri dönmek istemeleri ve başıboş
hareket etmiş olmaları da muhacirlerden kaynaklanan problemlerdendir. Devlet
yetkilileri ise bu durumlarda bir takım çözüm yollarını benimsemiştir. Nitekim izinsiz
188
göç etmek isteyen muhacirlerden, kendilerine yapılan yardımlar geri alınmış ve yol
ücreti karşılanmayacağı belirtilmiştir. Yine başka arazilerde izinsiz yerleşen muhacirlere
devlet, yevmiye ve zirai yardımda bulunmayacağını bildirmiştir.
Cumhuriyet döneminde Bursa’nın köy ve ilçelerinde yaşamakta olan Kırım
Türkleri dil, örf ve adetler bakımından ne kadar Anadolu Türklerine benzese de çeşitli
sıkıntılar yaşamışlardır.
Bunun yanı sıra bazı köylerde yaşayan muhacir torunları,
köylerini terk etmek zorunda kalmışlardır. Örneğin Durumtay köyü 1940’lı yıllarda
yaşanan sel felaketi sebebiyle boşaltılmış ve günümüzde köy varlığını kaybetmiş
Çatallar köyü mevkisine taşınmıştır.
1960’lı yıllara kadar köy ve ilçelerde Kırım örf ve adetleri devam etmişken
günümüzde büyük oranda unutulmaya yüz tutmuştur. Bu durumun oluşmasında köyden
merkez ilçelere ve diğer şehirlere yaşanan göçün etkisi büyük olmuştur. İş bulma yahut
karışık evlilikler yoluyla yaşanan iç göçler, kültürel olarak gerilemeye yol açmıştır.
Mustafakemalpaşa ve Karacabey köylerinde örf adetler genelde böyle ise de en çok
yemek kültürü devam etmiştir.
Kırımlı muhacirler Bursa’ya yeni değerler de katmışlardır. Bunlardan biri
karosercilik sanayinin temelini oluşturmuş olmalarıdır. Ayrıca şehirdeki önemli sanayi
ve işletmeler de Kırım Türklerinin öncülüğünde faaliyetlerini sürdürmektedir.
Bursa’da Kırım Türklerinin kurmuş olduğu iki dernek vardır. Bunlardan biri
1988 yılında kurulmuş olan Bursa Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği’dir.
Derneğin faaliyetlerinden en önemlisi, bugün 70’inci sayısına ulaşmış Kalgay adlı bir
yayın organı çıkarmış olmasıdır. Bunun yanı sıra Bursa’da yaşayan Kırım Türkleri için
düzenlenen tepreç, kurban, milli ve dini günler konusundaki organizasyonlarıyla aktif
bir çalışma içerisindedir.
Kırım Türklerinin kurmuş olduğu diğer bir dernek de Tüm Tatar Türkleri Sosyal
ve Kültürel Yardımlaşma Derneği’dir. 2005 yılında kurulmuş olan bu dernek, daha çok
Ankara’nın Polatlı ilçesinde bulunan Kırım Türkleriyle irtibat ve birlik halindedir. Öte
yandan kırsal kesimdeki muhacir torunlarının Merkezdeki derneklerle ilişkileri çok
zayıftır. Bursa merkez mahallerinde yaşayan Tatar ve Nogay muhacirler daha fazla
Kırım milli davasına ve geleneklerine sahip çıkmaktadır. Nitekim yakın zamanda
Kırım’ın Rusya’ya bağlanması olaylarında, Bursa Kırım Türkleri aktif bir duruş
sergilemişlerdir.
189
KAYNAKÇA
ARŞİV KAYNAKLARI
A-Belgeler
A.MKT.MHM.
BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 192, Gömlek no: 78.
BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 197, Gömlek no: 6.
BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 219, Gömlek no: 37.
BOA, A.MKT.MHM. Dosya: 655, Gömlek: 31.
BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 237, Gömlek no: 99.
BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 529, Gömlek no: 18.
BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 236, Gömlek no: 1.
BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 180, Gömlek no: 64.
BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 224, Gömlek no: 28.
A.MKT.NZD.
BOA, A.MKT.NZD. Dosya no: 326, Gömlek no: 24.
BOA, A.MKT.NZD. Dosya no: 327, Gömlek no: 55.
BOA, A.MKT.NZD. Dosya no: 450, Gömlek no: 43.
BOA, A.MKT.NZD. Dosya no: 335, Gömlek no: 31.
BOA, A.MKT.NZD. Dosya no: 349, Gömlek no: 77.
A.MKT.UM.
BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 475, Gömlek no: 31.
BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 420, Gömlek no: 30.
BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 469, Gömlek no: 63.
BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 422, Gömlek no: 46.
BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 389, Gömlek no: 66.
BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 543, Gömlek no: 78.
190
BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 467, Gömlek no: 50.
BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 467, Gömlek no: 47.
BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 417, Gömlek no: 58.
BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 575, Gömlek no: 42.
BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 467, Gömlek no: 64.
BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 463, Gömlek no: 67.
BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 475, Gömlek no: 31.
BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 442, Gömlek no: 67.
BEO.
BOA, BEO. Dosya no: 3489, Gömlek no: 261603.
BOA, BEO. Dosya no: 569, Gömlek no: 42632.
C.DH.
BOA, C.DH. Dosya no: 218, Gömlek no: 10880.
BOA, C.DH. Dosya no: 25, Gömlek no: 1126.
C.ML.
BOA, C.ML. Dosya no: 20, Gömlek no: 949.
DH.İD.
BOA, DH.İD. Dosya no: 165, Gömlek no: 6.
DH.MHC.
BOA, DH.MHC. Dosya no: 12, Gömlek no: 30.
BOA, DH.MHC. Dosya no: 1, Gömlek no: 19.
BOA, DH.MHC. Dosya no: 72, Gömlek no: 38.
DH.MKT.
BOA, DH.MKT. Dosya no: 906, Gömlek no: 78.
BOA, DH.MKT. Dosya no: 940, Gömlek no: 9.
BOA, DH.MKT. Dosya no: 1152, Gömlek no: 90.
191
BOA, DH.MKT. Dosya no: 2689, Gömlek no: 8.
BOA, DH.MKT. Dosya no: 2622, Gömlek no: 87.
BOA, DH.MKT. Dosya no: 1625, Gömlek no: 119.
BOA, DH.MKT. Dosya no: 1911, Gömlek no: 27.
BOA, DH.MKT. Dosya no: 1923, Gömlek no: 10.
BOA, DH.MKT. Dosya no: 1964, Gömlek no: 85.
BOA, DH.MKT. Dosya no: 1334, Gömlek no: 19.
BOA, DH.MKT. Dosya no: 1524, Gömlek no: 25.
DH.ŞFR.
BOA, DH.ŞFR. Dosya no: 250, Gömlek no: 115.
BOA, DH.ŞFR. Dosya no: 313, Gömlek no: 50.
İ.DH.
BOA, İ.DH. Dosya no: 343, Gömlek no: 22622.
BOA, İ.DH. Dosya no: 477, Gömlek no: 32073.
BOA, İ.DH. Dosya no: 452, Gömlek no: 29899.
BOA, İ.DH. Dosya no: 429, Gömlek no: 28381.
BOA, İ.DH. Dosya no: 476, Gömlek no: 31997.
BOA, İ.DH. Dosya no: 492, Gömlek no: 33321.
BOA, İ.DH. Dosya no: 780, Gömlek no: 63433.
BOA, İ.DH. Dosya no: 782, Gömlek no: 63559.
İ.HUS.
BOA, İ.HUS. Dosya no: 140, Gömlek no: 27.
İ.HR.
BOA, İ.HR. Dosya no: 173, Gömlek no: 9438.
İ.MVL.
BOA, İ.MVL. Dosya no: 583, Gömlek no: 26182.
192
BOA, İ.MVL. Dosya no: 454, Gömlek no: 20329.
İ.MMS.
BOA, İ.MMS. Dosya no: 18, Gömlek no: 762.
İ.ŞD.
BOA, İ.ŞD. Dosya no: 105, Gömlek no: 6273
A.MKT.MVL.
BOA, A.MKT.MVL. Dosya no: 133, Gömlek no: 77.
MV.
BOA, MV. Dosya no: 74, Gömlek no: 5.
BOA, MVL. Dosya no: 721, Gömlek no: 88.
BOA, MV. Dosya no: 28, Gömlek no: 15.
BOA, MV. Dosya no: 110, Gömlek no: 80.
BOA, MV. Dosya no: 44, Gömlek no: 37.
MVL.
BOA, MVL. Dosya no: 560, Gömlek no: 62.
BOA, MVL. Dosya no: 425, Gömlek no: 61.
BOA, MVL. Dosya no: 431, Gömlek no: 64.
BOA, MVL. Dosya no: 560, Gömlek no: 71.
BOA, MVL. Dosya no: 615, Gömlek no: 113.
BOA, MVL. Dosya no: 1054 Gömlek no: 5.
BOA, MVL. Dosya no: 699, Gömlek no: 16.
ŞD.MLK.
BOA, ŞD.MLK. Dosya no: 272, Gömlek no: 40.
Y.MTV.
BOA, Y.MTV. Dosya no: 271, Gömlek no: 19.
BOA, Y.MTV. Dosya no: 290, Gömlek no: 61.
193
Y.PRK.KOM.
BOA, Y.PRK.KOM. Dosya no: 1, Gömlek no: 28.
BOA, Y.PRK.KOM. Dosya no: 4, Gömlek no: 29.
BOA, Y.PRK.KOM. Dosya no: 2, Gömlek no: 13.
Y.PRK.OMZ.
BOA, Y.PRK.OMZ. Dosya no: 1, Gömlek no: 40.
Y.PRK.UM.
BOA, Y.PRK.UM. Dosya no: 6, Gömlek no: 60.
Y.PRK.ZB.
BOA, Y.PRK.ZB. Dosya no:31, Gömlek no: 98.
BOA, Y.PRK.ZB. Dosya no: 17, Gömlek no: 1.
Z.B.
BOA, ZB. Dosya no: 101, Gömlek no: 20.
B-Defterler
BOA, BEOAYN.NNG.d. Defter no: 758.
BOA, BEOAYN.d. Defter no: 878.
BOA, BEOAYN.d. Defter no: 879.
BOA, BEOAYN.d. Defter no: 881.
BOA, BEOAYN.d. Defter no: 882.
BOA, EV.d. Defter no: 39076.
BOA, K.K. Özel no: 7, Genel no: 3282.
BOA, MAD.d. Defter no: 8608.
BOA, MAD. d. Defter no: 9199.
194
İNTERNET KAYNAKLARI
Bursa’dan Kırım İslamterek’e Cami yaptırılıyor, 2013,
http://www.kirimderneği.org.tr/sdetay.asp?did=356,0,a (24 Aralık 2013).
Kırım’dan Destek Teşekkürü, 2013, http://www.bursa.bel.tr/kirim-dan-destektesekkuru/haber/5226/ (24 Aralık 2013).
Tarihçe, 2014, http://www.tdi.gov.tr/?s=icerikDetay&icerikId=10 (17 Ocak 2014).
Tarihçemiz, 2014, http://www.kalgaydergisi.org/index.php?sayfa=tarihcemiz (17 Şubat
2014).
Yazarlar, 2014, http://www.kalgaydergisi.org/index.php?sayfa=yazarlar (17 Şubat
2014).
http://www.bursa.gov.tr/jandarma/img/harita2.jpg (08.04.2014).
MAHALLE VE KÖY GÖRÜŞMELERİ
Ataygeldi, İsmail, -Esnaf- “Bursa’da Yaşayan Kırım Tatar Muhacirler”
konulu
görüşme, Bursa: 19 Aralık 2013.
Bircan, Ömer, -Yeni Mahalle Sakinlerinden- “Yeni Mahalle’de Kırım Tatar
Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 17 Aralık 2013.
Başak, Ali, - İsmetpaşa Köyü Sakinlerinden- “ Karacabey İlçesi Köylerinde Kırım Tatar
Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 22 Ocak 2014.
Bozkurt, Reşat -Alacahırka Mahallesi Sakinlerinden- “Alacahırka Mahallesinde Kırım
Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 18 Aralık 2013.
Canbek, Kazım, -Bursa Kırım Türkleri Dernek Üyesi- “Bursa’da Kırım Tatar
Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 18 Aralık 2013.
Çakır, Rahim, Mustafa Köse, -Durumtay Köyü Sakinlerinden- “Durumtay Köyü’nde
Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 21 Ocak 2014.
Çatallar, Semih, İbrahim Çakır, -Durumtay Köyü Sakinlerinden- “Durumtay Köyü’nde
Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 21 Ocak 2014.
Erişen, Neslihan,
-Mollaarap Mahallesi Sakinlerinden- “Mollaarap Mahallesi’nde
Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 18 Aralık 2013.
195
Germen, Ertan, -Durumtay Köyü Muhtarı- “Durumtay Köyü’nde Kırım Tatar
Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 21 Ocak 2014.
Gözüpek, Hasan, -Hamidiye Köyü Sakinlerinden- “Hamidiye Köyü’nde Kırım Tatar
Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 23 Ocak 2014.
Güzelsözlü, Emin, -Yeni Mahalle Cami Dernek Başkanı- “Yeni Mahallede Kırım Tatar
Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 18 Aralık 2013.
Kırgız, Cengiz, - Bursa Kırım Türkleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi- “Bursa’da
Yaşayan Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 18 Aralık 2013.
Köse, Tamer, -Durumtay Köyü Sakinlerinden- “Durumtay Köyü’nde Kırım Tatar
Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 21 Ocak 2014.
Matakhov,
Dilaver,
Öğrencilerden-
-Bursa
Kırım
Türkleri
Derneği’nin
İlgilendiği
Kırımlı
“Bursa Kırım Türkleri Derneği’nin Kırımlı Öğrencilerle İlgili
Faaliyetleri” konulu görüşme, Bursa: 26 Ocak 2014.
Ozar, Habib, -Ovaesemen Köyü Sakinlerinden- “Ovaesemen Köyü’nde Kırım Tatar
Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 23 Ocak 2014.
Öner, Şükrü, - Bursa Tüm Tatar Türkleri Dernek Başkanı- “Bursa’da Kırım Tatar
Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 19 Aralık 2013.
Özikiz, Cihangir, -Yeni Mahalle Sakinlerinden- “Yeni Mahalle’de Kırım Tatar
Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 18 Aralık 2013.
Renç, Rüştü, -Bakırköy Sakinlerinden- “Bakırköy’de Kırım Tatar Muhacirler” konulu
görüşme, Bursa: 20 Ocak 2014.
Sağıcı, Metin, -Sazlıca Köyü Muhtarı- “Sazlıca Köyünde Kırım Tatar Muhacirler”
konulu görüşme, Bursa: 20 Ocak 2014.
Süyen, İsmail Adnan, -Bursa Kırım Türkleri Dernek Başkanı- “Bursa’da Yaşayan Kırım
Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 17 Aralık 2013.
Şahin, Bedri, -Aralık Köyü Sakinlerinden- “Aralık Köyü’nde Kırım Tatar Muhacirler”
konulu görüşme, Bursa: 21 Ocak 2014.
Şahin, Tevfik, -Aralık Köyü Sakinlerinden- “Aralık Köyü’nde Kırım Tatar Muhacirler”
konulu görüşme, Bursa: 21 Ocak 2014.
196
Şakru, Göner, - Yeni Mahalle Sakinlerinden- “Yeni Mahalle’de Kırım Tatar
Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 18 Aralık 2013.
Şavkay, Mülayim, -Tüm Tatar Türkleri Derneği Üyesi- “Bakırköy’de Kırım Tatar
Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 20 Ocak 2014.
Tar, Aşım, -Bakırköy Sakinlerinden- “Bakırköy’de Kırım Tatar Muhacirler” konulu
görüşme, Bursa: 20 Ocak 2014.
Taş, Engin, İsmail Şendere, Tarık Kutlu, -Köy Sakinlerinden- “Sazlıca Köyünde Kırım
Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 20 Ocak 2014.
Tunç, Sezgin, -Hamidiye Köyü Sakinlerinden- “Hamidiye Köyü’nde Kırım Tatar
Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 23 Ocak 2014.
Turan, Kemal, Seyyit Ali Uğur, -Bakırköy Sakinlerinden- “Bakırköy’de Kırım Tatar
Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 20 Ocak 2014.
Uğur, Haluk, -Durumtay Köyü Sakinlerinden- “Durumtay Köyü’nde Kırım Tatar
Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 21 Ocak 2014.
TEZLER
Arabacı, Hacı Murat, Türk Tarihi ve Kültürü Açısından Türkiye’de Bulunan Kırım
Dernek ve Vakıflarının Önemi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora
Tezi, İstanbul 2006.
Bıyık, Ömer, Osmanlı Yönetiminde Kırım (1600-1774), Ege Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, İzmir 2007.
Demirkıran, Sema, Bir Türk Münevveri, İsmail Otar Bey Hayatı ve Faaliyeti, Marmara
Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi İstanbul 1998.
Derya Derin Paşaoğlu, Nogaylar, Nogay Göçleri ve Türkiye’de İskânları, Ankara
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Ankara 2009.
Kazas, Elvira, 1853-1863 Yıllarında Kırım’dan Osmanlı Topraklarına Yapılan Göçler,
Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi İstanbul
1994.
Kocacık, Faruk, Balkanlardan Anadolu’ya Yönelik Göçler (1878-1900) Karşılaştırmalı
Yerli ve Göçmen Köyü Monografileri, Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Doktora
Tezi, Ankara 1978.
197
Özçelik, Tarık, Basiret Gazetesi’ne Göre Doksanüç Harbi’nde İstanbul’da Rumeli
Göçmenleri (1877-1878), Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü,
Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 1993.
Sözer, Kasım, “1913 Tarihli Bahriye-i Ticariye Salnamesindeki Bilgiler Işığında
Cumhuriyetin İlk Yıllarındaki Deniz Ticaret Yapısının Değerlendirilmesi”,
Ankara
Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2006.
Yaşayanlar, İsmail, XIX. Yüzyılda (Mustafakemalpaşa) Kazası’nın Sosyo-Ekonomik
Durumu, Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Bursa
2012.
Yılmaz, Mehmet, Konya Vilayeti’nde Muhacir Yerleşmeleri (1854-1914), Selçuk
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Konya 1996.
SÜRELİ YAYINLAR
A-Salnameler
Osmanlı Devlet Salnamesi (1281-1864).
H.V.S.(H.1301-M.1883/1884).
H.V.S.(H.1302-M.1885).
H.V.S.(H.1303-M.1886).
H.V.S.(H.1305-M.1888).
H.V.S.(H.1307-1308/M.1890-1891).
H.V.S.(H.1310-M.1892).
H.V.S.(H.1311-M.1893).
H.V.S.(H.1312-M.1894).
H.V.S.(H.1314-M.1896).
H.V.S.(H.1316-M.1898).
H.V.S.(H.1317-M.1899).
H.V.S.(H.1319-M.1901).
H.V.S.(H.1320-M.1902).
H.V.S.(H.1321-M.1903).
198
H.V.S.(H.1322-M.1904).
H.V.S.(H.1325-M.1909).
H.V.S.(H.1323-M.1905).
B-Gazeteler
Takvim-i Vekayi.
Tercüman-ı Ahval.
Tasvir-i Efkar.
SÖZLÜK VE ANSİKLOPEDİLER
A-Ansiklopediler
Akkılıç, Yılmaz, (hzl.), Bursa Ansiklopedisi, c. I, Bursa Kültür ve Sanat Yayınları,
Bursa 2002.
_____________, Bursa Ansiklopedisi, c. II, Bursa Kültür ve Sanat Yayınları, Bursa
2002.
_____________, (hzl.), Bursa Ansiklopedisi, c. IV, Bursa Kültür ve Sanat Yayınları,
Bursa 2002.
Akün, Ömer Faruk, ”Ahmed Vefik Paşa”, DİA, c. II, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları,
İstanbul 1999, s. 143-157.
Alpargu, Mehmet, ”Nogaylar”, DİA, c. XXXIII, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları,
İstanbul 2007, s. 202-204.
Aydın, Mahir, “93 Harbi”, DİA, c. VIII, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 1994,
s. 498-499.
Bala, Mirza, “Kırım”, Türk Ansiklopedisi, c. XXII, Milli Eğitim Basımevi, Ankara
1975, s. 52-66.
Bala, Mirza, “Kırım”, İA, c. VI, Mili Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul 1967, s. 741762.
Darkot, Besim, “Bursa”, İA, c. II, Mili Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul 1979, s.
806-819.
199
Emecen, Feridun.”Hüdavendigar”, DİA, c. XVIII, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları,
İstanbul 1998, s. 285-286.
İnalcık, Halil, ”Bursa”, VI, DİA, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 1992, s.
445-449.
_____________, ”Kırım Hanlığı”, c. XXV, DİA, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları,
İstanbul 2002, s. 450-458.
“Kırım”, DİA, c. XXV, 2002, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 2002, s. 447450.
Kırımlı, Hakan, “Kırım (Rus İdaresi Dönemi)”, DİA, c. XXV, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları, İstanbul 2002, s. 458-465.
Seyhan, Ertuğrul, “Bursa (Bugünkü Durum)”, DİA, c. VI, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları, İstanbul 1992, s. 450-451.
Sümer, Faruk, “Dobruca”, DİA, c. IX, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 1994,
s. 482-486.
B- Sözlükler
Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, ”Göç”, c. VIII, Gelişim Yayınları, İstanbul
(y.t.y.).
Devrim Hakkı, Nezihe Araz, Nurullah Gezgin, Aydın Kazancı, Gülseren Devrim (yay.),
“Bursa”, Türkiye Ansiklopedisi, c. II, Kaynak Kitaplar, İstanbul 1974.
Mahmud, Kaşgarlı, Divanu Lûgat-it Türk, Şaban Kurt (hzl.), Kültür ve Turizm
Bakanlığı Yayınları, Ankara 1986, s. 853.
Meydan Larousse Büyük Lügat ve Ansiklopedi, “İskân”, c. V, Meydan Yayınevi,
İstanbul (y.t.y.).
Örs, Derya, Hicabi Kırlangıç, Ahmet Eryüksel, (hzl.), Osmanlı Türkçesi Sözlüğü, Gün
Yayınları, Ankara 2007.
Türk Ansiklopedisi, “Göç”, c. VIII, MEB Basımevi, Ankara 1969.
Yılmaz, Fehmi, Osmanlı Tarih Sözlüğü, Gökkubbe Yayınları, İstanbul 2010.
200
MAKALELER
Ağaldağ, Sebahattin, “Moğol Devleti”, Türkler, c. VIII, Hasan Celal Güzel, Kemal
Çiçek, Salim Koca (ed.), Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 265-278.
Akcar, Bekir, ”Kırım’da Medrese Hayatı”, Emel Dergisi, S. 63, 1971, s. 8-10.
Araslı, Altan, “Kırım Türkleri Muhacir Türküleri ve Halk Destanları”, Emel Dergisi, S.
56, 1970, s. 25-36.
Aydın, Mithat, “19. Yüzyıl Ortalarında Panslavizm ve Rusya”, Pamukkale Üniversitesi
Eğitim Fakültesi Dergisi, S.15 Denizli 2004, s.109-124.
Ayın, Faruk, “ 1878’de Osmanlı Devleti’nde Meydana Gelen Göç Hareketleri ve
Göçmenlerin İskânı”, Askeri Tarih Bülteni, S. 34, 1993, s. 33-41.
Barkan, Ömer Lütfi, “Bir İskân ve Kolonizasyon Metodu Olarak Sürgünler”, İstanbul
Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, c. 11, S. 1-4, 1949-1950, s. 524-569.
Bayraktar, Hilmi, “Kırım ve Kafkasya’dan Adana Vilayeti’ne Yapılan Göç ve İskânlar
(1869-1907)”, Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi S. 22,
Konya 2007, s. 405-435.
Çapraz, Hayri, “XIX. Yüzyılda Çarlık Rusyası’nın Kırım Politikası”, Karadeniz
Araştırmaları, S. 11, 2006, s. 57-70.
Deringil, Selim, “XIX. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’na Göç Olgusu Üzerine Bazı
Düşünceler”, Prof. Dr. Bekir Kütükoğlu’na Armağan, İstanbul Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi Tarih Araştırma Merkezi, İstanbul 1991, s. 435-442.
Ekrem, Mehmet Ali “Kırım ve Nogay Türklerinin Osmanlı Devrinde Dobruca’ya ve
Tüm Rumeli’ye Geçmeleri ve Yerleşmeleri,
VIII. Türk Tarih Kongresi Kongreye
Sunulan Bildiriler (11-15 Ekim 1976), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1983, s.
1559-1606.
Firuzoğlu, Safarov Rafik “Kırım ve Kafkasya’dan Osmanlı İmparatorluğu’na Göçler”,
Osmanlı IV: Toplum, Güler Eren (ed.), Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s. 687696.
Gence, Süleyman, “Zera Bekirova: Bursa ve Bandırma Konferansları”, Kalgay Dergisi,
S. 50, 2008.
201
Gündoğdu, Raşit, “Arşiv Belgeleri Işığında Kırım ve Çerkes Göçleri” Uluslararası Göç
Sempozyumu Bildiriler, 8-11 Aralık 2005, Zeytinburnu Belediyesi Yayınları, İstanbul
2006, s. 122-126.
Gündüz, Ahmet, “Rusya’nın Türk İllerinde Yayılması ve Osmanlı Devleti’ne Yapılan
Türk Göçleri”, Türk Dünyası Araştırmaları, S. 161, 2006, s. 71-82.
Halaçoğlu, Yusuf, “Kolonizasyon ve Şenlendirme”, Osmanlı IV: Toplum, Güler Eren
(ed.), Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s. 581-586.
Başer, Alper. “Kırım’da Rus Kolonizasyonu (1783-1850)”, Karadeniz Araştırmaları
Dergisi, C.VI, S. 24, s. 29-42.
Erkan, Süleyman, “XIX. Yüzyıl Sonlarında Osmanlı Devleti’nin Göçmenleri İskân
Politikasına Yabancı Devletlerin Müdahaleleri”, Osmanlı IV: Toplum, Güler Eren (ed.),
Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s. 612-631.
Gaspıralı, İsmail, “Muhaceret-i Muazzama”, Türk Yurdu, c. II, 1912, s. 706-713.
İnalcık, Halil, “Kırım Türk Yurdunun Yok Edilişi”, Emel Dergisi, S. 24, 1964, s. 37-42.
Kalgay Dergisi, S. 17, 2000.
_____________, c.4, S. 1-16, 1994-2000.
_____________, c. 5-8, S. 17-30, 2000-2003.
_____________, c. 8-11, S. 31-42, 2004-2006.
_____________, S. 63, 2012.
Kadıoğlu, Sevtap, “Osmanlı Döneminde Türkiye’de Ziraat Okulları Üzerine Notlar ve
(Tedrisat-ı Ziraiye Nizamnamesi)”, Kutadgu Bilig, S. 8, 2005, s. 239-257.
Kaplanoğlu, Raif, ”Bursa’da Balkan Göçmenleri”, (y.y.y), (y.t.y.).
Kara, Cemile, “Eskişehir’e Yapılan Tatar Göçleri ve Eskişehir’de oluşan Tatar
Kimliği”, Toplum Bilimleri Dergisi, c. V, S. 9, 2011, s. 139-148.
Keleş, Erdoğan, “Kırım Savaşı’ndan Sonra Gelen Muhacirlerin Menteşe Sancağı’nda
İskânı”, Turkish Studies, c. IV, Sayı. VIII, 2009, s. 1166-1188.
Kırımal, Edige, “Kırım Türkleri”, Dergi c. XVI, S. 6, 1970, s. 3-22.
“Kırım’dan yeni öğrenciler geldi”, Kalgay Dergisi, S. 5, 1997.
202
Kırımlı, Hakan “Kırım’dan Türkiye’ye Kırım Tatar Göçleri”, Uluslararası Göç
Sempozyumu Bildiriler, 8-11 Aralık 2005, Zeytinburnu Belediyesi Yayınları, İstanbul
2006, s.147-152.
Kocacık Faruk, “Balkanlar’dan Anadolu’ya Yönelik Göçler (1878-1890)”, Osmanlı
Araştırmaları, S. 1, 1980, s. 137-190.
_____________, “XIX. Yüzyılda Göçmen Köylerine İlişkin Bazı Yapı Planları”, Tarih
Dergisi, Ord. Prof. İ. Hakkı Uzunçarşılı Hatıra Sayısı’ndan S. XXXII, Mart. 1979,
Edebiyat Fakültesi Basımevi, İstanbul 1979, s. 415-1001.
Koloğlu, Orhan, “Anadolu’ya Göç II”, Popüler Tarih, S. 70, 2006, s. 32-39.
Köksal, Osman, “Osmanlı Dönüşüm Sürecinde Bir Devlet Teşebbüsü Olarak Çifteler
Hâra-yı Hümayunu ve Türk Atçılığına Katkıları”, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
Sosyal Bilimler Dergisi, c. X, S. 2, 2009, s. 333-362.
Kurşun, Zekeriya, “Avrupa’da Bir Türk İslam Diyarı: Dobruca’nın Demografik, Sosyal
ve İdari Yapısı”, Hasan Celal Güzel, Kemal Çiçek, Salim Koca (ed.), Türkler, c. XIII,
Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 924-935.
Nogay, Sami, “Nogay Türkleri”, Nogay Dergisi, S. I, 2007, s. 5-16.
Saydam, Abdullah, “Rusya’nın Kırım ve Kafkasya’yı İstilasında Uyguladığı
Demografik Yöntemler”, Tarih Boyunca Balkanlar’dan Kafkaslara Türk Dünyası
Semineri (29-31 Mayıs 1995) Bildiriler, 1996, s. 93-115.
_____________, “Kırım ve Kafkasya’dan Yapılan Göçler ve Osmanlı İskân Siyaseti
(1856-1876)”, Osmanlı IV: Toplum, Güler Eren (ed.), Yeni Türkiye Yayınları, Ankara
1999, s. 677-686
Semiz, Yaşar, Recai Kuş, “Osmanlı’da Mesleki Teknik Eğitim İstanbul Sanayi Mektebi
(1869-1930)”, S.Ü.T.A.E.D. S. 15, 2004, s. 276-295.
Tavkul, Ufuk, “Kafkasya ve Kırım Çevresinde Nogaylar", Tehlikedeki Diller Dergisi, c.
II, S. 2, 2013, s. 340-354.
Temir, Ahmet, “Moğol (veya Türk-Moğol Hanlığı)”, Türkler, VIII, Hasan Celal Güzel,
Kemal Çiçek, Salim Koca (ed.), Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 256-264.
“Tepreç Şenlikleri”, Kalgay Dergisi, S. 52, 2009.
“Tepreç Şenlikleri”, Kalgay Dergisi, S. 48, 2008.
203
Tura, Nihat, ”Bursa’da Kırımlılar”, Kalgay Dergisi, S. VIII, 1997.
Ulusoy, Enbiya, ”Bulgaristan’da Kırım Tatarları”, Emel Dergisi, S. 231, 2010, s. 51-55.
Vozgrin, Valeri, “Çarlık Zamanında Kırım’da Türk Milli Hareketi,” Zeynep Zafer
(çev.), Hasan Celal Güzel, Kemal Çiçek, Salim Koca, (ed.), Türkler, c. XVIII, 2002, s.
471-484.
Yılmaz, Mehmet, “XIX. Yüzyılda Osmanlı Devleti’nin Muhaciri İskân Politikası”,
Osmanlı IV: Toplum, Güler Eren (ed.), Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s. 587602.
Watson, Geoff, “1200-1800 Yılları Arasında Batı’daki Orta Asya İmajı” Türkler, c.
VIII, Hasan Celal Güzel, Kemal Çiçek, Salim Koca (ed.), Yeni Türkiye Yayınları,
Ankara 2002, s. 334-344.
“20 Aralık 2007 Kırım’da Kurban Bayramı”, Kalgay Dergisi, S. 47, 2008.
“2012 Yılı Kırım’da Kurban Bayramı”, Kalgay Dergisi, S. 66, 2012.
KİTAPLAR
Akpınar, Yavuz, (hzl.), İsmail Gaspıralı Seçilmiş Eserleri: II, Ötüken Yayınları,
İstanbul 2004.
Arabacı, Zeynep Dörtok, (ed.),
Bursa’nın Zenginliği: Göçmenler, Osmangazi
Belediyesi Yayınları, Bursa 2008.
Bennigsen, Aleksander, C. Lemercier Quelquejay, Stepte Ezan Sesleri, Nezih Uzel
(çev.), Selçuk Yayınları, İstanbul 1981.
Bice, Hayati,
Kafkasya’dan Anadolu’ya Göçler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları,
Ankara 1991.
Birgül, Mehmet Fatih, Levent Ali Çanaklı, (hzl.), Bursa Coğrafyası, Bursa İl Özel
İdaresi, Bursa 2009.
Caferoğlu, Ahmet, Türk Kavimleri, Enderun Kitabevi, İstanbul 1988.
Doğru, Halime Kozlubel, 1844 Nüfus Sayımına Göre Deliorman ve Dobruca’nın
Demografik, Sosyal ve Ekonomik Durumu, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2011.
Engin, Vahdettin, Rumeli Demiryolları, Eren Yayınları, İstanbul 1993.
204
Kerimullin, Ebrar, Tatarlar: İsmimiz ve Kimliğimiz, Zeynep Sarışık (çev.), İrfan Kültür
ve Eğitim Merkezi Yayınları, İzmir 1998.
Erkan, Süleyman, Kırım ve Kafkasya Göçleri (1878-1908), KTÜ Kafkasya ve Orta
Asya Ülkeleri Araştırma Merkezi Yayınları, Trabzon 1996.
Eren, Ahmet Cevat, Türkiye’de Göç ve Göçmen Meseleleri, Tanzimat Devri, İlk
Kurulan Göçmen Komisyonu, Çıkarılan Tüzükler, Nurgök Matbaası, İstanbul 1966.
Fisher, Alan, Kırım Tatarları, Eşref Özbilen (çev.), Selenge Yayınları, İstanbul 2009.
Gözaydın, Ethem Feyzi, Kırım: Kırım Türklerinin Yerleşme ve Göçmeleri, Vakit
Matbaası, İstanbul 1948.
Gurulkan, Kemal, Ali Osman Çınar, Yusuf İhsan Genç, Uğurhan Demirbaş, (hzl.),
Osmanlı Belgelerinde Kafkas Göçleri, I, T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel
Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayınları, İstanbul 2012.
Gül, Abdulkadir ve Salim Gökçen, Son Dönem Osmanlı Nüfusu ve Ecnebiler Meselesi,
Cedit Neşriyat, Ankara 2010.
Halaçoğlu, Yusuf,
XVIII. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun İskân Siyaseti ve
Aşiretlerin Yerleştirilmesi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1991.
İpek, Nedim, Rumeli’den Anadolu’ya Türk Göçleri (1877-1890), Türk Tarih Kurumu
Yayınları, Ankara 1999.
_____________, İmparatorluktan Ulus Devlete Göçler, I. Baskı, Serander Yayınları,
Trabzon 2006.
Kafalı, Mustafa, Altın Orda Hanlığı’nın Kuruluşu ve Yükseliş Devirleri, Edebiyat
Fakültesi Matbaası, İstanbul 1976.
Kahraman, Seyit Ali, (hzl.), Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnamesi, II,
Kitap: VII, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2011.
Kanlıdere, Ahmet,
”Islahçı ve Cedidçi Tanımlamaları Üzerine Bazı Düşünceler”,
Hakan Kırımlı, Bülent Tanatar, Dündar Akarca, İbrahim Köremezli (ed.), İsmail Bey
Gaspıralı İçin, Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Yayınları, Ankara 2004,
s. 255-262.
Kaplanoğlu, Raif, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, Bursa Ticaret Borsası Kültür
Yayınları, İstanbul 1996.
205
_____________, Meşrutiyetten Cumhuriyet’e Bursa (1876-1926), Avrasya Etnoğrafya
Vakfı Yayınları, Bursa 2006.
_____________, 1844 Yılı Temettüat Defterlerine Göre Değişim Sürecinde Bursa’nın
Ekonomik ve Sosyal Yapısı, Nilüfer Alkılıç Kütüphanesi Yayınları, Bursa 2011.
Kepecioğlu, Kamil, Bursa Kütüğü, III, Uludağ Yayınları, Bursa 2009.
Karal, Ziya Enver, Osmanlı Tarihi, VII, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1983.
Karpat, H. Kemal, Osmanlı’dan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler, Bahar Tırnakçı
(çev.), Timaş Yayınları, İstanbul 2010.
_____________, Osmanlı Nüfusu (1830-1914), Bahar Tırnakçı (çev.), Timaş Yayınları,
İstanbul 2010.
Kerimi, Fatih, Kırım’a Seyahat, Hayri Ataş (hzl.), IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul
2004.
Kırımlı Hakan, Kırım Tatarlarında Milli Kimlik ve Milli Hareketler (1905-1916), Türk
Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2010.
_____________, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, Tarih Vakfı Yurt
Yayınları, İstanbul 2012.
Kosifoğlu, Mesut Haluk, Geçmişten Günümüze Bursa Tarihi, Zikir Yayınları, Bursa
2000.
Koyunluoğlu, A. M. Turgut, İznik ve Bursa Tarihi, Bursa Vilayet Matbaası, Bursa 1935.
Kurat, Akdes Nimet, Türkiye ve Rusya XVIII. Yüzyıl Sonundan Kurtuluş Savaşı’na
Kadar Türk-Rus İlişkileri (1798-1919), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2011.
_____________, Rusya Tarihi Başlangıcından 1917’ye Kadar, Türk Tarih Kurumu
Yayınları, Ankara 1993.
_____________, IV.-XVIII. Yüzyıllarda Karadeniz Kuzeyindeki Türk Kavimleri ve
Devletleri, Türk Tarih Kurumu Basımevi Ankara 1972.
Maksudoğlu, Mehmet, Kırım Türkleri, Ensar Neşriyat, İstanbul 2009.
Mevsim, Hüseyin, (hzl.), Bulgar Gözüyle Bursa, Kitabevi Yayınları, İstanbul 2009.
Orhonlu, Cengiz, Osmanlı İmparatorluğu’nda Aşiretlerin İskânı, Eren Yayıncılık,
İstanbul 1987.
206
Otar, İsmail, Ömer Özcan, (hzl.), Cafer Seydahmet Kırımer’in Günlüğü, Polatlı Kırım
Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği, Ankara 2003.
Özenbaşlı, Ahmet, Çarlık Hâkimiyetinde Kırım Faciası, İsmail Otar (hzl.), İsmail Otar
Kültür Serisi Yayınları, Eskişehir, 2004.
Saydam, Abdullah, Kırım ve Kafkas Göçleri (1856-1876), II. Baskı, Türk Tarih Kurumu
Yayınları, Ankara 2010.
Şarman, Özdemir, Bursa Yenişehir 1301-2001, (y.y.y), Bursa 2001.
Şimşek,
Kekil,
(ed.),
Mustafakemalpaşa
Belde
ve
Köylerinde
Yaşam,
I,
Mustafakemalpaşa Kültür ve Sanat Derneği Patikalar Dergisi Yayınları, Bursa 2012.
Şimşir, N. Bilal, Bulgaristan Türkleri, Bilgi Yayınevi, İstanbul 1986.
Şimşir, Sebahattin, Türk Dünyası Tarihi, IQ Kültür Sanat Yayınları, İstanbul 2012.
Topuz, Hıfzı, II. Mahmut’tan Holdinglere Türk Basın Tarihi, Remzi Kitabevi, İstanbul
2003.
Ülküsal, Müstecib, Dobruca’dan, Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği
Genel Merkezi Yayınları, İstanbul 2007.
_____________, Kırım Türk-Tatarları (Dünü-Bugünü-Yarını), Baha Matbaası, İstanbul
1980.
_____________, Dobruca ve Türkler, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları,
Ankara 1987.
Ürekli, Muzaffer, Kırım Hanlığı’nın Kuruluşu ve Osmanlı Himayesinde Yükselişi
(1441-1569), Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, Ankara 1989.
Yıldız, Hakkı Dursun, Selami Gözenç, Korkut Atasungur, Barış Mater, Ahmet Yılmaz,
(Yazarlar), Yeni Türkiye Ansiklopedisi, Hayat Neşriyat, İstanbul (y.t.y.).
Yılmaz, Fehmi, Osmanlı Tarih Sözlüğü, Gökkubbe Yayınları, İstanbul 2010.
Zekiyev, Z. Mirfatih, Türklerin ve Tatarların Kökeni, Ahsen Batur (çev.), Selenge
Yayınları, İstanbul 2006.
207
EKLER
Altuntopzade
EK-1: BELGELER
Belge-1: BOA, İ.DH. Dosya no:
Halil
Ağa:
200
kuruş
477, Gömlek no: 32073.
Hancı Hacı Seyin Ağa: 100 kuruş
Nahiye naibi faziletlü Mustafa
Hacı İsmail Efendi: 150 kuruş
Salih Efendi: 250 kuruş
Hacı Ahmed Dede: 150 kuruş
Nahiye
Zabiti
refetlü
Tahsin
Devletlü
Efendi: 500 kuruş
Mustafa
Nuri
Paşa
hazretlerinin çiftlik müdürü Hasan Ağa:
Azadan refetlü Hacı Osman Ağa:
200 kuruş
1500 kuruş
Çiftlikat-ı Şahane müdürü evvel
Azadan
hacı
Hafız
Mehmed
izzetlü Seyin Efendi: 150 kuruş
Efendi: 150 kuruş
İkinci müdür Osman Ağa: 150
Azadan hacı Mustafa Ağa: 200
kuruş
kuruş
Katib Hacı Ahmed Efendi:100
Azadan Emin Ağa: 200 kuruş
kuruş
Katib Hacı Mehmed Ali Efendi:
Çerci Ali Ağa: 50 kuruş
50 kuruş
Dördüncü Osman Ağa: 50 kuruş
Evkaf
Müdürü
Vekili
hacı
Mihaliç
İbrahim “Fikri” Efendi: 400 kuruş
Merkez
Mahalleleri
ahalisi:2000 kuruş
Mahir Nevruz Hasan Efendi: 100
Abdullah Paşa Mahallesi: 300
kuruş
kuruş
Bursa Evkaf Kalemi Hülefasından
Arif Efendi: 100 kuruş
Mülazımzade Halim Ağa: 150
kuruş
Runkuş Paşa Mahallesi: 450 kuruş
Garbcı Mahallesi: 200 kuruş
Obağlar Mahallesi: 300 kuruş
208
Tophisar köyünden Osman Ağa:
Tavşanlı Mahallesi: 500 kuruş
250 kuruş
Yenice Mahallesi: 250 kuruş
Çemendire köyünden Hacı Abdi
Ağa:100 kuruş
Adı geçen nahiyenin kapsadığı
köylerin ahalileri tarafından: 9.725 kuruş
Kaşlık köyünden Mehmed Ağa:
100 kuruş
Aynı köyden Hacı Oğlu Seyin
Ağa: 100 kuruş
Aynı köyden Hacı Ahmed Ağa:
100 kuruş
Karakol köyünden Ali Ağa: 100
kuruş
Aynı köyden Eminzade Ali Ağa:
100 kuruş
Aynı köyden Hacı İbrahim: 100
kuruş
Akçakale
köyünden
Kara
Mehmed Ağa: 100 kuruş
Kulakpınarı'ndan Mehmed Ağa:
100 kuruş
Çark köyünden Ahmed Ağa: 100
kuruş
İskele köyünden Mustafa Reis:
100 kuruş
Danişmend köyünden Seyin Ağa:
100 kuruş
Kayorpiroğlu İsmail Ağa: 100
kuruş
Cedit köyünden Hacı Kazım Ağa:
100 kuruş
Çubuklu köyünden Mehmed Ağa:
100 kuruş
Aynı köyden Mustafa Ağa: 100
kuruş
Kuşdili köyünden Latif Ağa: 100
kuruş
Doğa köyünden Abdullah Ağa:
100 kuruş
Erikli köyünden İsmail Ağa: 200
kuruş
Bulgar
köyünden
İbrahim
Ağa:100 kuruş
Köyden Kara Mehmed Ağa: 100
kuruş
Köyden
Sipahi
Oğlu
Hacı
İbrahimzade Halil: 100 kuruş
Yenice köyünden Hasan Ağa: 100
kuruş
209
Aynı köyden İsmail Ağa: 100
Kardeşi Abdullah Ağa: 100 kuruş
Aynı köyden Mustafa Ağa: 150
kuruş
Aynı köyden Seyin Ağa: 100
kuruş
Çakıl köyünden Ahmed Ağa: 150
kuruş
Tuğla köyünden Osman Ağa: 100
kuruş
Köyden
Durmuş
Oğlu
kuruş
Aynı köyden Abdi Ağa: 100 kuruş
İbrahim:100 kuruş
Aynı
köyden
berber
Aynı köyden Musa Bilovat: 50
damadı
kuruş
Mustafa Ağa: 100 kuruş
Aynı köyden Ahmed Bilovat:50
Aynı köyden Halil Efendi: 50
kuruş
kuruş
Dede obası köyünden Ahmed
Vilayeti
arazi
memuru olup, muhacirler için ev inşasında
Efendi: 50 kuruş
Dağlı
Hüdavendigar
kazma
köyünden
Hacı
Mehmed Ağa: 100 kuruş
Aynı köyden Hacı Seyin Ağa: 100
kuruş
Araz köyünden Hacı Süleyman
görevli olan Recai Efendi: 1000 kuruş
Ebniye-i Has Hülefasından ve
Bursa’da
ev
inşasında
memur
olan
Şemseddin Efendi: 750 kuruş
Toplam: 22.575 kuruş
Ağa: 100 kuruş
210
211
Belge-2: BOA, Y.PRK.KOM. Dosya no: 2, Gömlek no: 13.
İskân olunacak muhacirinin zirai takımına arazi itası hakkında talimatdır
Memalik-i mahrusa-i şahanede muhacir iskânına salih olan miri çiftlikleri ve hal’i
köyler ile mahlulatdan vesair arazi-i haliyye-i miriyeden muhacirine beher haneye bir çift
itibar ile her çift içün arazinin kuvve-i “nebatirine” göre
yetmiş dönümden yüz otuz
dönüme kadar arazi verilecekdir Her hane birden beşe kadar nüfus züküra şamildir Buraca
“bil’a” muhacirine verilecek arazi iki kısım olub bir kısmı sabangir arazidir diğer kısmı
“parnalık” gibi yeniden açmağa muhtac olan ham arazidir defaten ziraate salih olan
çayırlarla hayvan “ra’i” edilen yerler birinci kısımdan “ve daima” su basub fakat yazları
hayvan “ra’i” edilen mahaller parnalık kısmından ad olunacakdır
Çiftliklerden ve hali köylerden yahud mahlulat “vakıadan” kendülerine sabangir arazi
verilen muhacirler öküz ve çift edevatını kendü taraflarından tedarik ideceklerdir ve bu
arazide ba tapu mutasarrıf olacaklar ise de on sene çıkmadıkca evvel araziyi ahire ferağ
olamayacaklardır Kendülerine ham arazi verilen muhacirler evvel arazide ba tapu mutasarrıf
olacak ve onlarda on sene çıkmadığı evvel araziyi ahire ferağ olamayacaklardır fakat onlar
içün haricden akçe istikraz edilür ise bu arazinin
katiyen yahud vefaen ferağ istikraz
mukavelesinin şeraitine tabi olacakdır. Fi 3 Muharrem sene 1297
212
213
Belge-3: BOA, MVL. Dosya no: 425, Gömlek no: 61.
Hüdavendigar Mutasarrıflığına
Devletlü efendim hazretleri
Mihaliç kazasına mülhak Kirmasti köyünde iskân olunmuş olan muhacirinin öküzleri
telef olarak ziraat ve harasetden mahrum kalmalarından öküz mubayaa itmek üzere lüzum-ı
miktar akçenin mal sandığından itası muhacirin-i merkume vekili Ali baba tarafından ba
arzuhal istida olunduğu beyan-ı alisiyle ifay-ı muktezası Meclis-i Vala riyaseti celilesi
canibinden ba tezkire işar buyrulmakdan ba tedkitat muktezi lede’l-icra muhacirin-i
merkumeden bi kayd olub ziraat ve haraset idecek takımlara esmanı bir vakit muayeneden
istihsal olunmak üzere kefalet müteselsile rabtıyla lüzum-ı mikdar tohum ve öküz bi’lmübayaa itası mukteza-ı irade-i seniyyeden bulunmuş ise de Hüdavendigar sancağında
Kirmasti kazasında meskun yüz on beş haneden otuz iki haneye verilmiş olan öküzlerin telef
olarak muhtaç iane olduklarına dair mahalatın bir gün erzan vürud itmediği cihetle keyfiyet
buraca mechul bulunmuş olduğundan mebde-i icabına bakılmak üzere mezkur hanelere
verilmiş olan öküzler fil hakika telef olmuşdur öyle olduğu halde bunlar tac-ı ra’s öküze
muhtacdır ve mahallince beher beher-i ra’s kaçar kuruşa mübayaa olunarak behası ne
mikdara baliğ olur buralarının ba marifeti meclis tahkikiyle keyfiyetin ber vechi ebzah ba
mazbata işarı lazım geleceği varidat muhasebesine ba mezkure ifade kılınmış olmağla ber
mucib muharrer icabının icrasına himmet hallin ba mazbata inhasına himemi aliyyeleri
derkar buyrulmak babında emrü irade hazreti menlehül emrindir 1279 Ağustos 27 / 1280
Ra. 24
214
215
Belge-4: BOA, A.MKT.MVL. Dosya no: 133, Gömlek no: 77.
Bursa Mutasarrıfı Nureddin Paşa Hazretlerine
Bursa sancağına iz’am kılınan Kırım ve Kefe muhacirlerinin suret-i iskân ve ivalarına
dair 5 Safer 1278 tarihli sürh ve iki numero ile merkum varid olub muhacirin komisyonu
riyasetinin tezkiresiyle Meclis-i Vâlâ’ya havale olunan tahrirat-ı saadetlerinde muhacirini
merkumeden yüz kırk hanenin Mihaliç kasabası civarında vaki ve mürtefi ve mahsuldar olan
Sakalar bayırında ve yüz on hanenin dahi Sarıbey karyesi yanındaki arazi-i emiriyede iskân
ve tavtinleri icra olunarak haneleri bir yandan inşa kılınmakda idüğünden bu iki karyeye bir
isim vaz’ı tesmiye olunması iş’ar olunmak ve siyak-ı iş’ara göre zikrolunan mahaller kabil-i
ziraat ve imaret arazi-i haliyyeden olmasıyla muhacirin-i merkumenin iskânlarıyla saye-i
ihsan vaye-i hazreti şahanede oraların bu vecihle istihsal-i esbab-ı memuriyeti pek yolunda
görünmüş olub muhacirini merkumenin tavtinleri taraf-ı saltanatı seniyyeden haklarında
icra buyrula gelen müsaadat-ı Lütfiye semeresi bulunduğuna nisbetle salifü’z-zikr Sakalar
bayırında yapılacak köye Lütfiye ve Sarıbey karyesi yanında inşa kılınacak karyeye İhsaniye
tesmiyesi tensib olunarak bi’l-istizan irade-i seniyye-i cenab-ı padişahi dahi ol mezkurda
müteallik ve şerefsudur buyrulub zikrolunan isimler defter-i hakaniye kayd olunmak üzere
defter emanetine bildirilmiş ve Maliye Nezareti celilesine dahi beyan-ı hal kılınmış olmağla
ve bu babda zat-ı saadetleriyle sair memurin hükümetin vaki olan gayret ve himmetleri
şayan-ı takdir ve tahsis görünmekle ber mucib irade-i seniyye icabının icrası lüzum geleceği
beyaneten ve bu babda vaki olan himmetlerini takdiren işbu şukka fi 8 R. 1278.
216
217
EK-2: TABLOLAR
Tablo-1: BOA, DH.MHC. Dosya no: 12, Gömlek no: 30.
Muhacir yerleştirilen köy ve mahallelerin isimleri ile
1892 senesinin başlangıcından bitişine
nüfus miktarı, aile ve arazileri
kadar muhacirlerin suç olayları
Köy ve
Hane
Nüfus
mahalle
miktarı
miktarı
Gösterilen arazi
Emlak
isimleri
Dönüm
Mahallece
Mahkemesi
Zabıta
karar
yapılmakta
tarafından
verilen
olan
incelenme
Açıklamalar
kte olan
Hüdavendigar
106
536
“
1.000
1
2
0
Rumeli muhacirleri
için oluşturulmuş
mahallesi
olup işlenilen
suçlardan biri darp,
diğeri hakaret ve
sonuncusu
hırsızlıktır.
Selimiye
71
376
“
643
2
2
0
Rumeli muhacirleri
için oluşturulmuş
mahallesi
olup işlenilen suçlar
darp, hırsızlık, ağaç
kesmek ve tarla
bozmaktır.
Hamidiye
69
381
“1
312
0
0
0
Rumeli muhacirleri
için oluşturulmuş
mahallesi
olup hiçbir suç
işlenmemiştir.
Saadet
54
257
“
400
3
0
0
Rumeli muhacirleri
için oluşturulmuş
mahallesi
olup işlenilen suçlar
kalıp akçe sürmek,
darp ve hırsızlıktır.
Memuriyet
mahallesi
40
183
“
515
0
0
0
Rumeli muhacirleri
için oluşturulmuş
218
olup hiçbir suç
işlenmemiştir.
Mecidiye
86
386
“
321
8
3
0
Rumeli muhacirleri
için oluşturulmuş
mahallesi
olup suçlarının beşi
darp, ikisi namus ve
biride hırsızlıktan
ibarettir.
Nasreddin
62
254
252
1
1
0
Rumeli muhacirleri
için oluşturulmuş
mahallesi
olup iki suçu vardır.
Biri mal kaçırmak
diğeri darptır.
Canbali
161
621
888
2
0
0
Rumeli muhacirleri
için oluşturulmuş
mahallesi
olup vukuatının ikisi
darptan ibarettir.
Abdullah Paşa
56
236
18
6
0
0
Rumeli muhacirleri
için oluşturulmuş
mahallesi
olup işlenen suçların
üçü darp biri genel
edepsizlik diğeri
memura itaatsizlik,
sonuncusu da
hırsızlıktır.
Runkuş Paşa
106
463
105
2
1
0
mahallesi
Rumeli
muhacirlerince yerli
ahali yanında
oluşturulmuş olup
işlenen suçların biri
darp, diğerleri namus
ve hırsızlıktır.
Garbcı
28
106
18
2
0
0
Rumeli muhacirleri
için oluşturulmuş
219
olup vukuatının biri
mahallesi
darp diğeri kanuna
muhalif davranıştır.
Debbağlar
19
91
0
1
2
0
Rumeli muhacirleri
için oluşturulmuş bir
mahallesi
köy olup vukuatının
ikisi yaralama diğeri
hakaretten barettir.
Tavşanlı
68
315
0
0
1
0
Rumeli muhacirleri
için oluşturulmuş
mahallesi
olup vukuatı (ahrar
?) ibarettir.
Yenice
53
249
0
2
0
0
Rumeli muhacirleri
için oluşturulmuş
mahallesi
olup vukuatının biri
darp diğeri de
yaralamadadır.
Hacetbekir
45
279
0
1
3
0
köyü
Bu dahi Rumeli
muhacirleri için
oluşturulmuş bir köy
olup vukuatının biri
yaralama ve ikisi de
hırsızlıktan ibarettir.
Armudalanı
45
176
0
0
0
0
köyü
Rumeli muhacirleri
için oluşturulmuş bir
köy olup hiçbir suç
işlenmemiştir.
Şahmelik köyü
61
253
0
0
2
0
Rumeli muhacirleri
için oluşturulmuş bir
köy olup suçlarının
ikisi gasptan
ibarettir.
Okmir köyü
30
135
0
0
0
0
Rumeli muhacirleri
220
için teşkil edilmiş bir
köy olup vukuatı
yoktur.
Kirazlı köyü
50
189
1.500
0
0
0
Rumeli muhacirleri
için teşkil edilmiş bir
köy olup vukuatı
yoktur.
Akçagömü
63
270
1.200
0
1
0
köyü
Rumeli ve Tatar
muhacirleri için
teşkil edilmiş bir köy
olup, işlenen tek suç
hırsızlıktır.
İnkaya köyü
51
249
503
0
0
0
Rumeli muhacirleri
için teşkil edilmiş bir
köy olup vukuatı
yoktur.
Cedid köyü
15
46
0
0
0
0
Önceden Çerkez
muhacirlerine tahsis
edilmiş ise de
sonradan Hacı İlyas
Bey Efendi namına
çiftlik olmuştur.
Malkara köyü
10
45
0
0
1
0
Önceden Çerkez
muhacirlerine tahsis
edilmiş bir köydür.
Köyde işlenen tek
suç hırsızlıktır.
Sürgündere
16
69
0
0
0
0
köyü
Rumeli muhacirleri
için teşkil edilmiş bir
köy olup vukuatı
yoktur.
Akça sığırlık
köyü
105
340
0
1
3
0
Çerkez
muhacirlerine ait bir
221
köy olup işlenen
suçlardan birisi
hakaret ikisi darp ve
sonuncusu silah
çekmedir.
Güngörmez
34
215
0
0
0
0
köyü
Rumeli muhacirleri
için teşkil edilmiş bir
köy olup vukuatı
yoktur.
Hayralı köyü
69
338
803
2
1
0
Çerkez muhacirleri
tarafından teşkil
edilmiş bir köy olup
vukuatlarından ikisi
hırsızlık diğeri de
hakaretten ibarettir.
Kazlı konağı
21
100
0
0
0
0
köyü
Rumeli ve Tatar
muhacirlerine
mahsus olarak
önceden teşkil
olunan bir köy olup
vukuatı yoktur.
Ahkebir merası
61
196
0
0
3
0
köyü
Çerkez muhacirlere
tahsis edilmiş arazide
kurulan bu köyde
işlenen suçların ikisi
hırsızlık diğeri de
darp etmektir.
Karaçalılık
13
209
0
0
0
0
köyü
Çerkez muhacirlerin
yerleştiği bir
arazidir. İşlenen bir
suç yoktur.
Yarış köyü
49
177
0
0
0
0
Rumeli
muhacirlerine ait bir
köydür. Hiçbir
222
vukuatı yoktur.
Tefric köyü
29
111
0
0
0
0
Çerkez muhacirlerce
kurulmuş bir köy
olup arazisi verimsiz
olduğundan
muhacirler
dağılmıştır.
Hotanlı köyü
115
467
0
1
3
0
Yenişehir
muhacirlerince
oluşturulmuş bir köy
olup işlenen suçlar
darp, silah çekme,
hırsızlık ve zarar
ziyandır.
Emirhacı köyü
26
127
0
0
0
0
Rumeli
muhacirlerine ait bir
köy olup hiçbir
vukuat olmamıştır.
Arap çiftliği
44
162
0
1
0
0
köyü
Hükümet tarafından
Çerkez muhacirlere
kiralanmış bir
arazidir. İşlenen tek
suç, hayvan
hırsızlığıdır.
Taşlık köyü
45
203
563
2
3
0
Rumeli
muhacirlerine ait bir
köydür.
Vukuatlarından ikisi
hırsızlık diğeri de
hakarettir.
Şahin köyü
42
245
120
0
0
0
Rumeli muhacirleri
için teşkil edilmiş bir
köy olup vukuatı
223
yoktur.
Kırklar köyü
8
38
0
0
0
0
Rumeli
muhacirlerine ait bir
köydür. Hiçbir
vukuatı yoktur.
Kulaca köyü
10
38
0
0
0
0
Rumeli
muhacirlerine ait bir
köydür. Hiçbir
vukuatı yoktur.
Karasu köyü
47
165
0
1
0
0
Rumeli
muhacirlerine ait bir
köydür. Vukuatı
silah çekmedir.
Arhın köyü
16
65
0
1
0
0
Rumeli
muhacirlerine ait bir
köydür. Vukuatı
hırsızlıktan ibarettir.
Keselde köyü
28
163
0
0
0
0
Rumeli
muhacirlerine ait bir
köydür. Hiçbir
vukuatı yoktur.
Roğlu köyü
35
153
0
0
0
0
Rumeli
muhacirlerine ait bir
köydür. Hiçbir
vukuatı yoktur
Hacılar köyü
27
128
0
1
0
0
Rumeli
muhacirlerine ait bir
köydür. Vukuatı
darptan ibarettir.
Dedeobası
köyü
43
108
0
0
0
0
Rumeli
muhacirlerine ait bir
köydür. Hiçbir
224
vukuatı yoktur
Azra köyü
70
330
311
1
0
0
Yerli ahali yanında
yerleştirilen Çerkez
muhacirleri vardır.
Vukuatı darptan
ibarettir.
Mahbubeler
22
186
0
0
0
0
köyü
Rumeli muhacir
köyüdür ve vukuatı
yoktur.
Çakıl köyü
10
17
0
0
0
0
Rumeli muhacir
köyüdür ve vukuatı
yoktur.
Yenice köyü
40
207
601
0
4
0
Çerkez ve Rumeli
muhacir köyüdür.
Suçlarının üçü
hırsızlıktan biri
darptandır.
Dağlıkazı köyü
94
416
133
1
2
0
Yerli ahali yanında
yerleştirilmiş Rumeli
muhacirleri olup
vukuatının biri darp
öbürü silah ve diğer
biri hakaretten ibaret
bulunmuştur.
Tophisar köyü
26
164
136
3
0
0
Çerkez muhacir
köyüdür. Suçlarının
ikisi darpten, biri
hırsızlıktandır.
Danişmend
köyü
25
134
437
0
0
0
Çerkez ve Rumeli
muhacilerleri olup
hiç bir suç
işlenmemiştir.
225
Çavuş köyü
11
75
82
0
0
0
Rumeli muhacirleri
yerleşmiş olup bir
vukuat yoktur.
Karayan köyü
30
148
0
2
0
0
Yenişehir
muhacirleri
yerleşmiş olup
suçların ikisi
darptandır.
Akhisar köyü
40
173
119
0
0
0
Rumeli muhacir
köyüdür ve vukuatı
yoktur.
Kalyon köyü
20
104
0
0
0
0
Rumeli muhacir
köyüdür ve vukuatı
yoktur.
Bulgar köyü
25
100
129
0
0
0
Rumeli muhacir
köyüdür ve vukuatı
yoktur.
Bağlık köyü
56
27
0
0
0
0
Rumeli muhacir
köyüdür ve vukuatı
yoktur.
Ovaesemen
40
137
0
1
0
0
köyü
Rumeli ve Tatar
muhacirleri için
teşkil edilmiş bir köy
olup vukuatı yoktur.
Uc köyü
36
183
0
1
0
0
Rumeli
muhacirlerine ait bir
köydür. Vukuatı
darpten ibarettir.
Seferci köyü
67
278
660
0
0
0
Rumeli muhacir
köyüdür ve vukuatı
yoktur.
Çevikli köyü
23
106
0
0
0
0
Rumeli muhacir
226
köyüdür ve vukuatı
yoktur.
Köstendil köyü
14
42
60
0
0
0
Rumeli muhacir
köyüdür ve vukuatı
yoktur.
Erikli köyü
95
389
573
1
0
0
Çerkez ve Rumeli
muhacirlerince teşkil
edilmiş bir köy olup
işlenen tek suç
darptan ibarettir.
Doğan köyü
22
86
0
0
0
0
Rumeli
muhacirlerine ait bir
köydür ve suç olayı
yoktur.
Ümidili köyü
56
254
659
0
0
0
Rumeli
muhacirlerine ait bir
köydür ve suç olayı
yoktur.
Kobal köyü
379
1432
12
277
0
0
0
Rumeli
muhacirlerine ait bir
köydür ve suç olayı
yoktur.
Aksakal köyü
38
183
0
0
0
0
Rumeli
muhacirlerine ait bir
köydür ve suç olayı
yoktur.
Kirmikir köyü
103
391
0
2
2
0
Yerli ahalinin
yanında yerleşen
Yenişehir
muhacirlerinin
olduğu bir köydür.
İşlenen suçlar,
yaralama, tütün
227
(kesmek?) ve ikisi
darptır.
Çınar köyü
51
150
0
0
0
0
Rumeli ve Çerkez
muhacirleri için
teşkil edilmiş bir köy
olup vukuatı yoktur.
Karaağacı kebir
19
60
0
0
0
0
köyü
Yerli ahali yanındaki
arazide Rumeli
muhacirlerince
kurulmuş bir köydür
ve vukuatı yoktur.
Kulakpınarı
3
16
0
0
0
0
köyü
Yerli ahali yanındaki
arazide Rumeli
muhacirlerince
kurulmuş bir köydür
ve vukuatı yoktur.
Akçakoyun
5
30
0
0
0
0
köyü
Yerli ahali yanındaki
arazide Rumeli
muhacirlerince
kurulmuş bir köydür
ve vukuatı yoktur.
Uluabad köyü
94
372
2.384
6
0
0
Yerli ahali yanındaki
arazide Çerkez
muhacirlerince
kurulmuş bir köydür
ve vukuatlarından
biri darp, beşi
hırsızlıktandır.
Ballıkaya köyü
2
13
0
0
0
0
Yerli ahali yanındaki
arazide Rumeli
muhacirlerince
kurulmuş bir köydür
ve vukuatı yoktur.
228
Küçük
10
25
0
0
0
0
karaağaç köyü
Yerli ahali yanındaki
arazide Rumeli
muhacirlerince
kurulmuş bir köydür
ve vukuatı yoktur.
Kurukaya köyü
1
3
0
0
0
0
Yerli ahali yanındaki
arazide Rumeli
muhacirlerince
kurulmuş bir köydür
ve vukuatı yoktur.
Dünbe köyü
2
17
0
0
0
0
Yerli ahali yanındaki
arazide Rumeli
muhacirlerince
kurulmuş bir köydür
ve vukuatı yoktur.
Panayırdere
9
29
0
0
1
0
köyü
Yerli ahali yanındaki
arazide Rumeli
muhacirlerince
kurulmuş bir köydür
ve vukuatı suça
yataklıktır.
İskeleucu
11
33
0
0
0
0
köyü
Rumeli muhacir
köyüdür ve vukuatı
yoktur
Dağesemeni
3
29
0
0
0
0
köyü
Yerli ahali yanındaki
arazide Rumeli
muhacirlerince
kurulmuş bir köydür
ve vukuatı yoktur.
Gelenbe köyü
15
53
45
1
0
0
Yerli ahali yanındaki
arazide Çerkez
muhacirlerince
kurulmuş bir köydür
ve vukuatı hayvan
229
hırsızlığıdır.
Çayırlık köyü
17
77
0
0
1
0
Yenişehir
muhacirlerince
oluşturulmuş bir köy
olup işlenen suçlar
darptan ibarettir.
Makri köyü
51
25
0
0
0
0
Tatar muhacir köyü
olup vukuatı yoktur.
1
Tablo-2:Bursa sancağında muhacir iskân edilen kaza ve mahalleler
Bursa merkezde iskân edilen
Göç ettiği yer
Köy ve mahalle isimleri
Hane Nüfus
Toplam
Adet
Adet
Hane
Rumeli
Rusçuk mahallesi
61
232
“
Selimiye mahallesi
202
703
“
Vidin mahallesi
49
161
“
Yumurtaş mahallesi
61
234
“
Deveciler mahallesi
38
143
“
Kanberler mahallesi
19
63
“
Tınova mahallesi
25
103
“
Cuma-i cedid mahallesi
40
190
Batum ve Rumeli Yıldırım mahallesi
110
385
Tatar
100
443
Mecidiye mahallesi
“
Hızırlık yanı Köstence mahallesi 97
361
“
Vefikiye mahallesi
84
325
“
Mollaarab mahallesi
103
414
“
Namazgâh mahallesi
60
255
“
İhsaniye mahallesi
17
72
Nüfus
230
“
Alacahırka mahallesi
15
Bursa mahallelerine dağınık olarak iskân olunan
65
27.41 11.104 3.820
15.253
Bursa kazasında iskân edilen
Göç ettiği yer
Köy ve mahalle isimleri Hane Nüfus Toplam
Adet Adet
Hane
Fethiye köyü
63
292
“
İhsaniye köyü
29
91
“
Ümidalanı köyü
50
211
“
Ermiri köyü
40
159
“
Nilüfer köyü
72
282
“
Maskem pınarı köyü
25
105
35
120
40
150
569
2.720 932
Rumeli
Rumeli yenişehri Geçid köyü
Bosna
Boşnak köyü
Dağınık olarak Bursa kazası köylerinde
bulunan
Toplam
Nüfus
4.130
4.752
19.383
Kirmasti mahallelerinde iskân edilen
Göç ettiği yer
Köy ve mahalle
isimleri
Hane
Nüfus
Nüfus
Adet
Adet
Dere mahallesi
129
470
“
Selimiye mahallesi
229
956
“
Çırpan mahallesi
79
285
“
Hamidiye mahallesi
37
141
Rumeli
Toplam
Hane
231
“
Fevzi dede mahallesi 216
445
“
Hamzabey mahallesi 179
726
“
Şevketiye mahallesi
131
37
806
3.144
Kirmasti köylerinde iskân edilen
Göç ettiği yer
Hane
Nüfus Toplam Nüfus
Adet
Adet
Sahrınçalanı köyü
35
165
“
Kayabaşı köyü
29
127
“
Hamidiye köyü
79
313
“
Rahova köyü
78
305
“
Kosova köyü
53
343
“
Hantepe köyü
26
86
“
Koca pınar köyü
50
220
“
Hayriye köyü
24
106
“
Taşköprü
62
238
“
Arılık köyü
48
213
“
Servi köyü
60
229
“
Seyyidali köyü
49
246
“
Voyvoda köyü
60
303
“
Lütfiyye köyü
38
162
“
Kavak çeşme köyü
31
160
“
Filibeliler köyü
37
144
“
Tokuşlar köyü
32
133
“
Sultaniye köyü
20
84
“
Alayayla köyü
10
56
Rumeli
Köy ve mahalle isimleri
Hane
232
“
Hamidiye köyü
48
183
“
Bahariye köyü
33
136
“
Hisaraltı köyü
49
186
“
Çartakbeli köyü
47
186
“
Develik köyü
43
161
“
Çemender Akhisar köyü
44
123
“
Çavuş köyü
24
113
“
Yonca ağaç köyü
37
163
“
Deveci konağı köyü
54
227
“
Gündoğdu köyü
42
198
“
Çöplü çam boğazı
15
61
“
On çukuru köyü
23
101
“
Kadir çeşmesi köyü
74
252
“
Kapaklu çeşme köyü
37
148
“
Akarca köyü
13
44
“
Fethiye köyü
10
42
“
Erikli köyü
12
36
“
Soğukpınar köyü
16
87
“
Sarıbey köyü
29
112
“
Kalka köyü
67
282
“
Karapınar köyü
29
97
“
Kara orman
92
337
“
Söğüd alanı
44
145
Dağınık olarak Kirmasti kazası köylerinde
bulunan
Toplam
1.264 5.293
3.157
13.053
3.963
16.197
233
Mihaliç kazası mahallelerinde iskân edilen
Göç ettiği yer
Hane Nüfus
Toplam
Adet
Adet
Hane
Hüdavendigar
mahallesi
96
399
“
Selimiye mahallesi
50
213
“
Hamidiye mahallesi
60
255
“
Mecidiye mahallesi
80
329
“
Nasreddin mahallesi
60
254
Canbali mahallesi
80
343
361
1.414
Rumeli
Çerkez –Tatar
Köy ve mahalleler
Mihaliç mahallelerinde iskân olunan
787
Nüfus
3.217
Mihaliç köylerinde iskân edilen
Göç ettiği yer
Nüfus
Toplam
Adet
Adet
Hane
Hacet pınarı köyü
50
223
“
Armud alanı
25
130
“
Okcu köyü
50
227
“
Kirazlı köyü
43
183
“
Taşlık köyü
25
153
“
Güngörmez mahallesi
50
210
“
Yarış köyü
40
177
“
Kazlı konağı köyü
25
109
“
Malgara köyü
10
43
“
Orhancık köyü
26
116
“
Sorgundere köyü
16
29
“
Hotanlı köyü
85
Rumeli
Köy ve mahalle isimleri Hane
Nüfus
234
“
Şahmelik köyü
41
245
“
Tefric köyü
21
105
Arab çiftliği köyü
40
161
“
Köylü köyü
…….25 1217
“
Ahkebir merası köyü
59
193
Türk ve
Çerkes
Canbaz köyü
30
158
Çerkez
Akça sığırlık köyü
100
318
“
Hayralı köyü
50
226
“
Hıdır köyü
10
44
“
Karaçalılık köyü
40
169
Tatar ve
Nogay
Bey köyü
41
181
Türk ve Tatar
Okçu günü köyü
50
262
Kirmikir köyü
75
351
1.106
4.484
Çerkez
“
Dağınık olarak Mihaliç kazası
köylerinde bulunan
Toplam
2.333
10.093
3.120
13.310
235
Gemlik kazası köylerinde iskân edilen
Göç ettiği
yer
Köy ve mahalle
isimleri
Hane
Nüfus
Toplam
Adet
Adet
Hane
Nüfus
789
3.872
Batum
Haydariye köyü
59
225
“
Selimiye köyü
73
290
“
Teşvikiye köyü
32
130
“
İhsaniye köyü
65
233
“
Aldere
19
71
“
Pir gece köyü
9
29
“
Soğan çayırı köyü
12
43
“
Hamidiye köyü
95
330
“
Feyziye köyü
105
335
“
Adliye köyü
50
175
“
Şükriye köyü
81
253
188
758
Gemlik kazasında dağınık olarak
iskân edilen
Toplam
Yenişehir kazası köylerinde iskân edilen
Nüfus
Toplam
Adet
Adet
Hane
Hisar köyü
30
168
“
Selimiye köyü
30
116
“
Osmaniye köyü
54
187
“
Orhaniye köyü
46
192
“
Fethiye köyü
17
65
“
Süleymaniye köyü
23
88
“
Mecidiye köyü
45
136
Göç ettiği
yer
Rumeli
Köy ve mahalle isimleri Hane
Nüfus
236
“
Hayriye köyü
13
66
“
Hamidiye köyü
103
395
Kavaklı köyü
278
66
Çerkez
428
1.691
İznik nahiyesinde iskân edilen
Göç ettiği yer Köy ve mahalle
isimleri
Hane
Nüfus
Toplam
Adet
Adet
Hane
Elmalı köyü
44
149
“
Mecidiye köyü
10
37
“
Kırıntı köyü
10
36
“
Hacı köyü
16
61
“
Eski orak köyü
14
61
“
Sarısu köyü
16
53
Rumeli
Toplam
Nüfus
538
397
110
2.088
İnegöl mahallelerinde iskân edilen
Göç ettiği yer
Hane
Nüfus
Toplam
Adet
Adet
Hane
Rumeli ve Batum Hamidiye mahallesi
167
203
Rumeli
Muradiye mahallesi
110
525
“
Orhaniye mahallesi
28
115
305
Hane
Nüfus
Toplam
Adet
Adet
Hane
59
214
Köy ve mahalle
isimleri
Nüfus
1.243
İnegöl köylerinde iskân edilen
Göç ettiği yer Köy ve mahalle
isimleri
Rumeli
Dibsizgöl köyü
Nüfus
237
“
Soğukdere köyü
15
72
“
Olukman köyü
41
185
“
Gülbağçe köyü
14
55
“
Kızanlık köyü
15
75
Batum
Hasanpaşa köyü
63
224
“
Muradbey köyü
41
173
“
Hayriye köyü
88
425
“
Kadı köyü
18
87
Fındıkcık köyü
36
121
“
Kestane alanı köyü
72
232
“
Mezid köyü
121
418
“
Güney kestane köyü
37
161
“
Gökpınar köyü
28
104
“
Tüfenkci konağı köyü
14
53
“
Kanlı konağı köyü
30
145
“
Hacıkara köyü
125
429
95
468
913
Hane
Nüfus
Toplam
Adet
Adet
Hane
Çerkez
Köy ahalisi yanında dağınık olarak
iskân edilen
3.712
Pazarcık nahiyesinde iskân edilen
Göç ettiği yer Köy ve mahalle
isimleri
Rumeli
Borçalık köyü
21
106
“
Karadede köyü
22
56
“
Dülgeroğlu köyü
16
108
“
Sarıdayı köyü
50
222
“
Bozcaarmud köyü
71
303
Nüfus
238
“
Kınık köyü
18
81
“
Kömüşdere köyü
70
229
Sarac köyü
47
186
Elma-ı kebir köyü
56
243
İnce köyü
31
102
69
430
Çerkez
“
Tatar
Köy ahalisi yanında dağınık olarak
iskân edilen
Toplam
523
2.292
1.241
7.247
Tablo-3: Hüdavendigar Vilayeti’ne gönderilen muhacir sayısı
Sancak
Bursa
Ertuğrul
Kütahya
Kaza
Nüfus
Bursa
27.312
Gemlik
3.749
Mihaliç
16.128
Kirmasti
19.161
Toplam
66.350
Bilecik
7.220
İnegöl
9.229
Yenişehir
6.521
Söğüd
4.485
Toplam
27.455
Kütahya
1.547
Eskişehir
7.641
239
Karahisar
Karesi
Toplam
Simav
80
Uşak
62
Toplam
9.330
Karahisar
786
Aziziye
482
Sandıklı
607
Bolvadin
557
Toplam
2.432
Balıkesir
20.465
Bandırma
14.585
Gönen
8.769
Edremit
1.766
Kemer
164
Bigadiç
136
Sındırgı
335
Toplam
46.220
151.787
240
Tablo-4: Bursa köylerinde iskân edilen Kırımlı muhacirlere verilen tarlalar
Tablo 4.1 Akhisar köyünde tarla verilen Kırımlı muhacirler
İskân Edilen Kırımlı
Muhacirlerin Adı
Arazinin
Mevkisi
Arazinin Sınırları
Arazi
Miktarı
Arazinin
Niteliği
Arazinin
Sahibi
Haccü’l-ekber İbni Hacı
Hüseyin944
Kozalık
kapısı
Topcuhisarı Osman, Irgad
Osman ve Molla Ahmed
tarlaları ile çevrili
60
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Mihrişah
Valide Sultan
Vakfı
Molla Ahmed İbni Hacı
Hüseyin Molla945
Kozalık
kapısı
Haccü’l-ekber, Osman Ağa,
Irgad Osman Ağa tarlaları ve
yol ile çevrili
60
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Mihrişah
Valide Sultan
Vakfı
Ekiz Ali Bin Hacı
Kenan946
Kumtepe
Hacı Abdurrahman tarlası ve
orman ile çevrili
20
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Mihrişah
Valide Sultan
Vakfı
Ekiz Ali Bin Hacı
Kenan947
Bozyeri
Bulgar, Temur Bey, kiren
tarlaları ve yol ile çevrili
40
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Mihrişah
Valide Sultan
Vakfı
Temur bey ve kız
kardeşi Beyhan Binun-ı
Çırazade948
Kumtepe
Bulgar, Ekiz Ali, Kiren
tarlaları ve eğri yol ile sınırlı
60
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Mihrişah
Valide Sultan
Vakfı
Tablo 4.2 Beylik köyünde tarla verilen Kırımlı muhacirler
İskân Edilen Kırımlı
Muhacirlerin Adı
Arazinin
Mevkisi
Arazinin Sınırları
Arazi
Miktarı
Arazinin
Niteliği
Arazinin
Sahibi
Abdülgani Bin
Seyin Molla949
Üçbedenazmağı
Boz hal, iki tarafı azmak ve
yol ile çevrili
15
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Mihrişah
Valide Sultan
Vakfı
Abdülgani Bin
Seyin Molla950
Kuruderebaşı
Hüseyin, İsmail, Kırsakal
tarlaları ve kuru dere ile
çevrili
5
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Mihrişah
Valide Sultan
Vakfı
944
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 117 / Cilt: 26 / Varak: 33.
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 118 / Cilt: 26 / Varak: 34.
946
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 119 / Cilt: 26 / Varak: 35.
947
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 120 / Cilt: 26 / Varak: 36.
948
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 121 / Cilt: 26 / Varak: 37.
949
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 122 / Cilt: 26 / Varak: 38.
950
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 123 / Cilt: 26 / Varak: 39.
945
241
Abdülgani Bin
Seyin Molla951
Ümidilitaşları
Balıkesir’li Ali ve Can Ali
tarlaları ile azmak ve yol ile
çevrili
40
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Mihrişah
Valide Sultan
Vakfı
Can Ali Bin
Abdulgani952
Ümidilitaşları
Köz Ali tarlası, boz hal,
azmak ve yol ile çevrili
60
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Mihrişah
Valide Sultan
Vakfı
Köz Ali Bin
Abdulgani953
Ümidilitaşları
Can Ali ve Balıkesir’li Ali
tarlaları ve boz hal ile çevrili
60
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Mihrişah
Valide Sultan
Vakfı
Celaleddin Bin
Bahamüddin954
Aktaş geçidi
Bodur Mehmed, muhacir
Ceybullah, Hacıoğlu
Hüseyin tarlaları ve çayır ile
çevrili
35
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Yadi Bin İbrahim955
Aktaş geçidi
Muhacir İbni Yadi,
Seyfeddin, Yakub tarlaları ve
çayır ile çevrili
35
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Yusuf Bin Yakub956
Aktaş geçidi
Muhacir İbni Yadi,
Seyfeddin, Yakub tarlaları ve
çayır ile çevrili
35
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Seyfeddin Bin
Vahid957
Aktaş geçidi
Yusuf ve diğer Yusuf,
Şerafeddin tarlaları ve çayır
ile çevrili
35
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
İdris Bin İsmail958
Aktaş geçidi
Ceybullah, Yusuf, Hasan
tarlaları ve çayır ile çevrili
35
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Hasan Bin Yusuf959
Aktaş geçidi
İdris ve Celaleddin tarlaları
ve çayır ile çevrili
35
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
951
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 124 / Cilt: 26 / Varak: 40.
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 125 / Cilt: 26 / Varak: 41.
953
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 126 / Cilt: 26 / Varak: 42.
954
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 82 / Cilt: 26 / Varak: 49.
955
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 83 / Cilt: 26 / Varak: 50.
956
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 84 / Cilt: 26 / Varak: 51.
957
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 85 / Cilt: 26 / Varak: 52.
958
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 86 / Cilt: 26 / Varak: 53.
959
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 87 / Cilt: 26 / Varak: 54.
952
242
Tablo 4.3. Çakıl köyünde tarla verilen Kırımlı muhacirler
İskân Edilen
Kırımlı
Muhacirlerin Adı
Arazinin
Mevkisi
Arazinin Sınırları
Arazi
Miktarı
Arazinin
Niteliği
Arazinin
Sahibi
Hasan Bin
Abdullah960
Çakıl köyü
İki tarafı muhacir tarlası, dere,
çayır ve yol ile çevrili
20
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Sultan Murad
Han Gazi
Vakfı
Mustafa Bin
Safsah961
Yanıkdeğirmen
Karabaş, sirke Mustafa,
muhacir İslam ve yol ile çevrili
50
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Sultan Murad
Han Gazi
Vakfı
İslam Bin
Süleyman962
Yanıkdeğirmen
Karabaş, Sirke muhacir
Mustafa tarlaları ve harman
tarlaları ile çevrili
10
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Sultan Murad
Han Gazi
Vakfı
İslam Bin
Süleyman963
Yanıkdeğirmen
Sirke Mustafa tarlası, harman
ve yol ile çevrili
40
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Sultan Murad
Han Gazi
Vakfı
Ömer Bin
Hazoka964
Değirmenönü
Kocabeyoğlu Hasan ve Hacı
Mehmed Ağa tarlaları ve iki
tarafı yol ile çevrili
50
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Sultan Murad
Han Gazi
Vakfı
İbrahim Bin
Zibaca965
Katyeri
Hacı Abdullah tarlası, boz hal
ve yol ile çevrili
12
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Sultan Murad
Han Gazi
Vakfı
İbrahim Bin
Zibaca966
Ayvalıkaltı
Boz hal, harman ve yol ile
çevrili
40
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Sultan Murad
Han Gazi
Vakfı
Abdullah Bin
Yabgazi967,
Kraldere
boğazı
Hacı Abdullah tarlası, kuru
dere, bayır ve yol ile çevrili
15
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Sultan Murad
Han Gazi
Vakfı
Abdullah Bin
Yabgazi968
Yatakyeri
Hacı Ahmed tarlası, orman ve
yol ile çevrili
15
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Sultan Murad
Han Gazi
Vakfı
960
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 107 / Cilt: 26 / Varak: 23.
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 108 / Cilt: 26 / Varak: 24.
962
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 109 / Cilt: 26 / Varak: 25.
963
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 110 / Cilt: 26 / Varak: 26.
964
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 111 / Cilt: 26 / Varak: 27.
965
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 112 / Cilt: 26 / Varak: 28.
966
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 113 / Cilt: 26 / Varak: 29.
967
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 114 / Cilt: 26 / Varak: 30.
968
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 115 / Cilt: 26 / Varak: 31.
961
243
Abdullah Bin
Yabgazi969
Kaledeğirmeni
Hacı Ahmed, Hasan, Ali
tarlaları ve yol ile çevrili
20
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Sultan Murad
Han Gazi
Vakfı
Tablo 4.4. Emre köyünde tarla verilen Kırımlı muhacirler
İskân Edilen
Kırımlı
Muhacirlerin Adı
Arazinin
Mevkisi
Arazinin Sınırları
Arazi
Miktarı
Arazinin
Niteliği
Arazinin
Sahibi
Hacı Abdullah İbni
İsmail970
Tuğ-ı (?)
merdan
Bayır ve orman ile sınırlı
15
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Sultan Murad
Han Gazi
Vakfı
Hacıoğlu Mustafa, muhacir
Abdullah tarlaları, bayır, kuru
dere ve yol ile çevrili
35
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Sultan Murad
Han Gazi
Vakfı
Hacı Abdullah İbni Kraldereboğazı
İsmail971
Hacı Ahmed Bin
Yusuf972
Kalealtı
Kara Hasanoğlu Ali, Şahin
köylü Ahmed ve muhacir
Arslan Bey tarlaları ile çevrili
10
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Sultan Murad
Han Gazi
Vakfı
Hacı Ahmed Bin
Yusuf973
Yatakyeri
Muhacir Abdullah tarlası, boz
hal ve iki tarafı orman ile çevrili
15
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Sultan Murad
Han Gazi
Vakfı
Kaledeğirmeni Durmuşoğlu, muhacir Abdullah
25
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Sultan Murad
Han Gazi
Vakfı
Hacı Ahmed Bin
Yusuf974
tarlaları, orman ve yol ile çevrili
Arslan Bey Bin
Kuluzec975
Kalealtı
Şahin köylü Ahmed, muhacir
Hacı Ahmed, Hasan tarlaları ve
boz hal ile çevrili
50
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Sultan Murad
Han Gazi
Vakfı
Hasan ve Ali İbni
Ali976
Kalealtı
Muhacir Arslan Bey, dere ve
boz hal ile çevrili
40
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Sultan Murad
Han Gazi
Vakfı
969
BOA, EV.d .Defter no: 39076, s. 4, p. 116 / Cilt: 26 / Varak: 32.
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 98 / Cilt: 26 / Varak: 14.
971
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 99 / Cilt: 26 / Varak: 15.
972
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 100 / Cilt: 26 / Varak: 16.
973
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 101 / Cilt: 26 / Varak: 17.
974
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 102 / Cilt: 26 / Varak: 18.
975
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 103 / Cilt: 26 / Varak: 19.
976
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 104 / Cilt: 26 / Varak: 20.
970
244
Hasan ve Ali İbni
Ali977
Kaledeğirmeni
Durmuşoğlu, muhacir Hacı
Ahmed tarlaları ve orman ile
çevrili
10
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Sultan Murad
Han Gazi
Vakfı
Hasan Bin
Abdullah978
Kızılbayır
Dört tarafı orman ile çevrili
35
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Sultan Murad
Han Gazi
Vakfı
Tablo 4.5. Yörük Yenice köyünde tarla verilen Kırımlı muhacirler
Arazinin Sınırları
İskân Edilen
Kırımlı
Muhacirlerin
Adı
Arazinin
Mevkisi
Ahmed Bey İbni
İbrahim979
Yörük
yenice
Ahmed Bey İbni
İbrahim980
Bostanlık
Ahmed Bey İbni
İbrahim981
Yarbük
Ahmed Bey İbni
İbrahim982
Kızılkum
Yunusoğlu Mustafa, 3 dönüm Kiralık ve 1848 tarihli vakıf
ücretsiz
Fariğ Mustafa, Koca
defterine göre
Hacı Mustafa tarlaları
Kocaşoğlu Mustafa
ve yol ile sınırlı
İbni Hüseyin
Sultan
Yıldırım
Bayezid
Han Vakfı
Ahmed Bey İbni
İbrahim983
Buğday
ormanları
Nilüfer tarlası ve yol
ile çevrili
1 dönüm Kiralık ve Kocaşoğlu Mustafa
ücretsiz
İbni Hüseyin
Sultan
Yıldırım
Bayezid
Han Vakfı
Ahmed Bey İbni
Yörük
Sınırları çizilmiş bir
Arazinin Eski
Sahibi
Arazinin
Ait Olduğu
Vakıf
1 dönüm Kiralık ve
Köy ahalisinden
ücretsiz
Kabasakaloğlu Hasan,
Abdulkadir ve Nilüfer
tarlaları ile çevrili
1836 yılı vakıf
defterine göre
Veyseloğlu Hasan
Sultan
Yıldırım
Bayezid
Han Vakfı
1 dönüm Kiralık ve
ücretsiz
Veyseloğlu Hasan
Sultan
Yıldırım
Bayezid
Han Vakfı
Ahmedoğlu Mehmed, 3 dönüm Kiralık ve
ücretsiz
Salih ve Hacı Mustafa
tarlaları ve yol ile
sınırlı
1846 tarihli vakıf
defterine göre
Hacıoğlu Mustafa
Bin Ali
Sultan
Yıldırım
Bayezid
Han Vakfı
Mehmed Ali, Fariğ
Halil ve İbiş tarlaları
ve yol ile sınırlı
Arazi
Miktarı
Bir
miktar
Arazinin
Niteliği
Kiralık ve Karagözoğlu Molla
Mustafa İbni
Sultan
Yıldırım
977
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 105 / Cilt: 26 / Varak: 21.
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 106 / Cilt: 26 / Varak: 22.
979
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 127 / Cilt: 26 / Varak: 2.
980
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 128 / Cilt: 26 / Varak: 3.
981
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 129 / Cilt: 26 / Varak: 4.
982
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 131 / Cilt: 26 / Varak: 6.
983
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 132 / Cilt: 26 / Varak: 7.
978
245
İbrahim984
yenice
konak içinde
İsmail
Bayezid
Han Vakfı
Ahmed Bey İbni
İbrahim 985
Gölcük
Yunusoğlu tarlası ve 3 dönüm Kiralık ve
iki tarafı yol ile çevrili
ücretsiz
İmamoğlu Hacı
Mehmed Ağa İbni
Osman
Sultan
Yıldırım
Bayezid
Han Vakfı
Ahmed Bey İbni
İbrahim986
Kızıl
gölcük
Üç tarafı muhacir
Ahmed Bey tarlası,
yol ve Hacı ile çevrili
1836 tarihli vakıf
defterine göre
Yunusoğlu
Mustafa
Sultan
Yıldırım
Bayezid
Han Vakfı
İskân Edilen
Kırımlı
Muhacirlerin Adı
Arazinin
Mevkisi
Arazinin Sınırları
Arazi
Miktarı
Arazinin
Niteliği
Arazinin Eski
Sahibi
Arazinin
Ait Olduğu
Vakıf
Hüseyin İbni
Hacı İsmail987
Yörük
yenice
Sınırları çizilmiş
bir konak içinde
Bir miktar
avlu
Kiralık ve
ücretsiz
Karagözoğlu
Molla Mustafa
İbni İsmail
Sultan
Yıldırım
Bayezid
Han Vakfı
Hüseyin İbni
Hacı İsmail988
Kumluk
Aydınlı Mehmed,
Kandıralıoğlu
Osman tarlaları ve
nilüfer ile çevrili
2 dönüm
Kiralık ve
ücretsiz
1854 tarihli vakıf
defterine göre
Kocaşoğlu
Mustafa İbni
Hüseyin’e ait
Sultan
Yıldırım
Bayezid
Han Vakfı
Ahmed Bey İbni
İbrahim ve
Hüseyin Bin Hacı
İsmail989
Yörük
Yenicesi
Karagöz İsmail’in
eşi ve köy camisi
avluları ve yol ile
çevrili
avlu
4 ölçek
ücretsiz
Kiralık ve
ücretsiz
Bir miktar Kiralık ve
ücretsiz
avluyu
kapsayan iki
göz oda
Sultan
Yıldırım
Bayezid
Han Vakfı
984
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 134 / Cilt: 26 / Varak: 9.
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 135 / Cilt: 26 / Varak: 10.
986
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 136 / Cilt: 26 / Varak: 11.
987
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5 p. 134 / Cilt: 26 / Varak: 9.
988
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 130 / Cilt: 26 / Varak: 5.
989
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 133 / Cilt: 26 / Varak: 8. Ayrıca bu avlu içinde, Muhtar Ahmet Ağa İbni Mustafa
Ağa ve Göçeroğlu Mustafa İbni Hüseyin ve Veysel Ağa Hacı Hasan ve İmamoğlu Hacı Mehmed Ağa İbni Osman ve
Karagözoğlu Molla Mustafa İbni İsmail ve Yunusoğlu Mustafa ve Koca Hacı Mustafa İbni Ali ve Berberoğlu İsmail İbni
Mustafa odalara sahip diğer kişilerdir.
985
246
Hüseyin Bin Hacı
İsmail990
Ayaklı
dere
Fariğ Halil ve Fariğ
Mehmed tarlaları
ve orman ile çevrili
İki kıye
Kiralık ve
ücretsiz
1856 tarihli vakıf
defterine göre
Hacı Mustafa Bin
Halil
Sultan
Yıldırım
Bayezid
Han Vakfı
Tablo 4.6. Çatallar köyünde tarla verilen Kırımlı muhacirler
İskân Edilen Kırımlı
Muhacirlerin Adı
Arazinin
Mevkisi
Arazinin Sınırları
Nur Ali Bin Hacı
Sokota991
Kerpiçlik
Nur Ali, Hisar Ali
tarlaları ve çayır ile
çevrili
60 dönüm Sahipsiz, kiralık
ve ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb El-Enseri
Vakfı
Süleyman Bin Hacı
Sefer992
Kerpiçlik
Ali tarlası ve üç tarafı
çayır ile çevrili
60 dönüm Sahipsiz, kiralık
ve ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb El-Enseri
Vakfı
Kasab Ali Hacı
Sefer993
Kerpiçlik
Süleyman tarlası ve üç 60 dönüm Sahipsiz, kiralık
tarafı çayır ile çevrili
ve ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb El-Enseri
Vakfı
Arazi
Miktarı
Arazinin Sahibi
Arazinin
Niteliği
Tablo 4.7. Güllüce köyünde tarla verilen Kırımlı muhacirler
İskân Edilen Kırımlı
Muhacirlerin Adı
Arazinin
Mevkisi
Arazinin Sınırları
Arazi
Miktarı
Arazinin
Niteliği
Arazinin
Sahibi
Nuri Bin Hüseyin 994
Kerpiçlikbaşı
Çiftlik bahçesi, Hacı
İbrahim ve muhacir
tarlaları ile çevrili
18
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Şehzade
Vakfı
Nuri Bin Hüseyin 995
Kışladeresi
Hacı İbrahim, Ahmed
tarlaları, dere ve meşelik
ile çevrili
22
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Şehzade
Vakfı
Nuri Bin Hüseyin 996
Eskibostanlık
Hacı İbrahim tarlası,
orman ve yol ile çevrili
20
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Şehzade
Vakfı
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 137 / Cilt: 26 / Varak: 12. Bu arazi Hacı Mustafa Bin Halil öldükten sonra
bölünmüş ve Çalıkaboğulları Halil ve Mehmed’e kalmıştı. Gelen muhacire, yeni arazi sahiplerinin izni alınarak tarla
kiralanmıştır.
991
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 92 / Cilt: 26 / Varak: 148.
992
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 93 / Cilt: 26 / Varak: 149.
993
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 94 / Cilt: 26 / Varak: 150.
994
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 53 / Cilt: 21 / Varak: 144.
995
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 54 / Cilt: 21 / Varak: 145.
996
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 55 / Cilt:21 / Varak: 146.
990
247
Ahmed Bin Hüseyin 997
Kerpiçlikbaşı
Muhacirin Küçük
Mehmed, muhacir Nuri,
Osman Onbaşı tarlaları ve
yol ile çevrili
30
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Şehzade
Vakfı
Ahmed Bin Hüseyin998
Kışladeresi
Osman Onbaşı tarlaları
dere, meşelik ve yol ile
çevrili
30
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Şehzade
Vakfı
Ahmed Bin Feriş999
Kerpiçlikbaşı
Çiftlik ve çiftlik bahçesi,
dana çayırı ve orman ile
çevrili
30 ölçek
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Şehzade
Vakfı
Ahmed Bin Feriş1000
Kışladeresi
İki tarafı muhacir Nuri
tarlası ve dere ile çevrili
30
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Şehzade
Vakfı
İsmail Bin Hanamakoy1001
Danaeğriği
Hacı İbrahim tarlası,
hayvan gölcüğü ve yol ile
çevrili
30
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Şehzade
Vakfı
İsmail Bin Hanamakoy1002
Kışladeresi
Ahmed tarlası, dere ve
meşelik ile çevrili
30
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Şehzade
Vakfı
Tasos ve İbrahim İbni
İbiş1003
Danaeğriği
Hacı İbrahim, İsmail
tarlaları, hayvan azmağı ve
yol ile çevrili
20
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Şehzade
Vakfı
Tasos ve İbrahim İbni
İbiş1004
Kışladeresi
Muhacir Ahmed, Hacı
İbrahim tarlaları, dere ve
meşelik ile çevrili
4
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Şehzade
Vakfı
İbrahim Bin Kocaş1005
Kışladeresi
Muhacirin Tasos ve Hacı
İbrahim tarlaları ve
meşelik ile çevrili
35
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Şehzade
Vakfı
Bağçevanardı Osman Ağa, muhacir Nuri
tarlaları ve yol ile çevrili
25
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Şehzade
Vakfı
30
Sahipsiz,
Şehzade
İbrahim Bin Kocaş1006
Mustafa Bin Leznaşov1007
Bağçevanardı
İbrahim Ağa, Osman ve
997
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 56 / Cilt:21 / Varak: 147.
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 57 / Cilt:21 / Varak: 148.
999
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 58 / Cilt:21 / Varak: 149.
1000
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 59 / Cilt:21 / Varak: 150.
1001
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 60 / Cilt:21 / Varak: 151.
1002
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 61 / Cilt:21 / Varak: 152.
1003
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 62 / Cilt:21 / Varak: 153.
1004
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 63 / Cilt:21 / Varak: 154.
1005
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 64 / Cilt:21 / Varak: 155.
1006
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 65 / Cilt: 21 / Varak: 156.
998
248
Nuri tarlaları ve yol ile
çevrili
dönüm
kiralık ve
ücretsiz
Vakfı
Mustafa Bin Leznaşov1008
Markaynağı
Tasos tarlası ve üç tarafı
dere ile çevrili
30
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Şehzade
Vakfı
Muhacirden Diyazen,
Mehmed, Musa, İsmail,
Hasan ve Ömer binun-ı
reste1009
Ayvacıkiçi
Mustafa, Hacı Kul tarlaları
ve tekerlek azmağı ile
çevrili
30
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Şehzade
Vakfı
Muhacirden Diyazen,
Mehmed, Musa, İsmail,
Hasan ve Ömer binun-ı
reste1010
Kocageçid
Muhacir Ahmed tarlası,
meşelik ve dere ile çevrili
30
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Şehzade
Vakfı
Hacı Kul Bin Öküz Koş1011
Ayvacıkiçi
Muhacir Diyazen, Hayık
tarlaları, havyan gölcüğü
ve yol ile çevrili
30
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Şehzade
Vakfı
Yırnarlıdere
Osman Ağa, İsmail, Hacı
İbrahim Dede tarlaları ve
dere ile çevrili
30
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Şehzade
Vakfı
Hayık Bin Yusuf1013
Yırnarlıdere
Hacı İbrahim tarlası, yol ve
dere ile çevrili
50
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Şehzade
Vakfı
Hayık Bin Yusuf 1014
Ayvacıkiçi
Hacı Kul, İsmail tarlaları,
orman ve yol ile çevrili
10
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Şehzade
Vakfı
Keçeci Mehmed ve İsmail
İbni Çobaz1015
Sırataşlar
Kızıl Mustafa, Topal
Mehmed tarlaları,
karakaya ve yol ile çevrili
30
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Şehzade
Vakfı
Keçeci Mehmed ve İsmail
İbni Çobaz1016
Yırnarlıdere
Osman Ağa tarlası,
aktaşlar, dere ve yol ile
çevrili
30
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Şehzade
Vakfı
Hacı Kul Bin Öküz Koş1012
1007
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 66 / Cilt: 21 / Varak: 157.
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 67 / Cilt: 21 / Varak: 158.
1009
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 68 / Cilt: 21 / Varak: 159.
1010
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 69 / Cilt: 21 / Varak: 160.
1011
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 70 / Cilt: 21 / Varak: 161.
1012
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 71 / Cilt: 21 / Varak: 162.
1013
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 72 / Cilt: 21 / Varak: 163.
1014
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 73 / Cilt: 21 / Varak: 164.
1015
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 74 / Cilt: 21 / Varak: 165.
1016
BOA, EV.d .Defter no: 39076, s. 3, p. 75 / Cilt: 21 / Varak: 166.
1008
249
Tablo 4.8. Ormantepeciği köyünde tarla verilen Kırımlı muhacirler
İskân Edilen
Kırımlı
Muhacirlerin Adı
Arazinin
Mevkisi
Arazinin Sınırları
Arazi
Miktarı
Arazinin
Niteliği
Arazinin
Sahibi
Abdülmecid Bin
Mevlüd1017
Cevizlikiçi
Muhacir Abdülsettar tarlası,
orman, hendek ve yol ile çevrili
60
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Abdülsettar Bin
Abdülmecid1018
Cevizlikiçi
Muhacirin Abdülmecid tarlası,
orman, hendek, dana eğriği ve
yol ile çevrili
60
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Seyyid Battal Bin
Abdülmecid1019
Cevizlikiçi
Muhacir Miftaheddin tarlası,
hendek, orman, kasaba ve yol
ile çevrili
60
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Miftaheddin Bin
Seyfeddin1020
Cevizlikiçi
Muhacirinden Seyyid Battal,
Abdülhakim tarlaları, hendek
ve orman ile çevrili
60
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Abdülhakim Bin
Abdülhamid1021
Cevizlikiçi
Muhacirinden Miftaheddin,
Şafii tarlaları, hendek ve orman
ile çevrili
60
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Şafii Bin
Beynbad1022
Cevizlikiçi
Abdülhakim tarlası, hendek,
orman ve dana eğriği ile çevrili
60
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Kemaleddin Bin
Hodican1023
Tümbaykısığı
Mahmud Çavuş, Hasan,
Abdülgafur tarlaları ve mera ile
çevrili
10
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Kemaleddin Bin
Hodican1024
Tümbaykısığı
Mehmed Çavuş, Hasan,
Abdülgafur tarlaları ve minyal
koy merası ile çevrili
25
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Sıddık Bin
Yusuf1025
Tümbaykısığı
Abdüllatif, Feyzullah tarlaları,
kavak azmağı ve mera ile
çevrili
10
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
1017
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 1 / Cilt: 21 / Varak: 92.
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 2 / Cilt: 21 / Varak: 93.
1019
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 3 / Cilt: 21 / Varak: 94.
1020
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 4 / Cilt: 21 / Varak: 95.
1021
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 5 / Cilt: 21 / Varak: 96.
1022
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 6 / Cilt: 21 / Varak: 97.
1023
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 7 / Cilt: 21 / Varak: 98.
1024
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 8 / Cilt: 21 / Varak: 99.
1025
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 9 / Cilt: 21 / Varak: 100.
1018
250
Sıddık Bin
Yusuf1026
Kızılan
Muhacirinden Abdulşükür,
Abdülkerim, Feyzullah tarlaları
ve kayser merası ile çevrili
25
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Tablo 4.9. Ormankadı köyünde tarla verilen Kırımlı muhacirler
İskân Edilen
Kırımlı
Muhacirlerin
Adı
Arazinin
Mevkisi
Arazinin Sınırları
Arazi
Miktarı
Arazinin
Niteliği
Arazinin eski
sahibi
Arazinin Ait
Olduğu Vakıf
Abdülsettar
Bin
Murteza1027
Gömeler
Cıblak Hasan,
Mehmed Ali,
Abdurrahim
tarlaları, boz hal,
köm ve yol ile
çevrili
32 dönüm
Kiralık ve
ücretsiz
1859 yılında vefat
etmiş olan Ayşe
Binti Abdullah
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Abdülsettar
Bin
Murteza1028
Köy
civarında
İbrahim Ağa,
Hacı Dede,
Abdürrahim
tarlaları ve yol ile
çevrili
4 dönüm
Kiralık ve
ücretsiz
Ayşe Binti
Abdullah’ın boşta
kalmış arazisi
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Abdülsettar
Bin
Murteza1029
Peliddibi Hasan, Hacı oğlan
ve damadı tarlaları
ile çevrili
24 dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Abdürrahim ve Gömeler
Mehmed Ali,
Mehmed Can
Abdüssettar,
İbni
Kandemir tarlaları
İbrahim1030
ve boz hal ile
çevrili
32 dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Abdürrahim ve
Köy
İbrahim Ağa,
Mehmed Can civarında
Hacı Dede,
İbni
Abdüsettar ve
İbrahim1031
Kandemir tarlaları
ile çevrili
4 dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
1026
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 10 / Cilt: 21 / Varak: 101.
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 11 / Cilt: 21 / Varak: 102.
1028
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 12 / Cilt: 21 / Varak: 103.
1029
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 13 / Cilt: 21 / Varak: 104.
1030
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 14 / Cilt: 21 / Varak: 105.
1031
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 15 / Cilt: 21 / Varak: 106.
1027
251
Abdürrahim ve Peliddibi Abdüsettar, Hasan
Mehmed Can
Ağa ve Kandemir
tarlaları ile çevrili
İbni
İbrahim1032
24 dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Kandemir Bin Gömeler
Abdülhamid1033
Osman Efendi,
Abdurrahim,
Abdülgafur
tarlaları ve boz hal
ile çevrili
32 dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Kandemir Bin
Köy
İbrahim Ağa, Hacı
Abdülhamid1034 civarında Dede, Abdulgafur
ve Abdurrahim
tarlaları ile çevrili
4 dönüm
Kiralık ve
ücretsiz
Kandemir Bin Peliddibi
Abdülhamid1035
Abdürrahim,
Abdülgafur,
İbrahim Ağa ve
istirat (?) tarlaları
ile çevrili
24 dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Gömeler
Abdulgafur
Bin Mustafa1036
Osman Efendi,
Kandemir,
Mehmed Yusuf
tarlaları ve boz hal
ile çevrili
32 dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Abdulgafur
Köy
İbrahim Ağa, Hacı
Bin Mustafa1037 civarında
Dede,
muhacirinden
Kandemir ve
Yunus tarlaları ile
çevrili
4 dönüm
Kiralık ve
ücretsiz
Peliddibi Kandemir, Yunus,
Abdulgafur
1038
Bin Mustafa
istirat (?) ve
İbrahim Ağa
tarlaları ile çevrili
24 dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
32 dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Mehmed
Yunus Bin
Mehmed1039
Gömeler
Abdülgafur,
Osman Efendi
Celaleddin
Ayşe Binti
Abdullah’ın boşta
kalmış arazisi
Ayşe Binti
Abdullah’ın boşta
kalmış arazisi
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
1032
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 16 / Cilt: 21 / Varak: 107.
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 17 / Cilt: 21 / Varak: 108.
1034
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 18 / Cilt: 21 / Varak: 109.
1035
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 19 / Cilt: 21 / Varak: 110.
1036
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 20 / Cilt: 21 / Varak: 111.
1037
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 21 / Cilt: 21 / Varak: 112.
1038
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 22 / Cilt: 21 / Varak: 113.
1039
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 23 / Cilt: 21 / Varak: 114.
1033
252
tarlaları ve boz hal
ile çevrili
Mehmed
Yunus Bin
Mehmed1040
Köy
İbrahim Ağa, Hacı
civarında Dede, Abdulgafur
ve Celaleddin
tarlaları ile çevrili
4 dönüm
Kiralık ve
ücretsiz
Mehmed
Yunus Bin
Mehmed1041
Peliddibi
Abdulgafur,
Celaleddin,
İbrahim Ağa
tarlaları ve boz hal
ile çevrili
24 dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Celaleddin Bin Gömeler
Mehmed
Can1042
Yunus,
Nimetullah,
Sağıroğlu tarlaları
ve boz hal ile
çevrili
32 dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Celaleddin Bin
Köy
civarında
Mehmed
Can1043
Muhacirinden
Mehmed Yunus,
Nimetullah, Hacı
Dede ve İbrahim
Ağa tarlaları ile
çevrili
4 dönüm
Kiralık ve
ücretsiz
Celaleddin Bin Peliddibi
Mehmed
Can1044
İbrahim Ağa,
Mehmed Yunus,
Nimetullah
tarlaları ve hendek
ile çevrili
24 dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Nimetullah Bin Gömeler
Şemseddin1045
Muhacirinden
Celaleddin,
Şerafeddin, Sağır
tarlaları ve boz hal
ile çevrili
32 dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Nimetullah Bin
Köy
Şemseddin1046 civarında
Muhacirinden
Celaleddin,
Şerafeddin,
İbrahim ve Hacı
Dede tarlaları ile
4 dönüm
Kiralık ve
ücretsiz
Ayşe Binti
Abdullah’ın boşta
kalmış arazisi
Şerife Ayşe Binti
Abdullah’ın boşta
kalmış arazisi
Şerife Ayşe Binti
Abdullah’ın boşta
kalmış arazisi
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
1040
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 24 / Cilt: 21 / Varak: 115.
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 25 / Cilt: 21 / Varak: 116.
1042
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 26 / Cilt: 21 / Varak: 117.
1043
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 27 / Cilt: 21 / Varak: 118.
1044
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 28 / Cilt: 21 / Varak: 119.
1045
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 29 / Cilt: 21 / Varak: 120.
1046
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 30 / Cilt: 21 / Varak: 121.
1041
253
çevrili
Nimetullah Bin Peliddibi
Şemseddin1047
Celaleddin,
Şerafeddin
tarlaları ve hendek
ile çevrili
24 dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Şerafeddin Bin Gömeler
Abdulhamid1048
Nimetullah,
Refik, Sağıroğlu
tarlaları ve boz hal
ile çevrili
32 dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Şerafeddin Bin
Köy
İbrahim Ağa, Hacı
1049
Abdulhamid
civarında
Dede, muhacir
Nimetullah
tarlaları ve
muhacir Refik
tarlası ile çevrili
4 dönüm
Kiralık ve
ücretsiz
Şerafeddin Bin Peliddibi
Muhacirinden
Abdulhamid1050
Nimetullah, Refik,
diğer muhacir
tarlaları ve hendek
ile çevrili
24 dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Refik Bin
Emir1051
Gömeler
Muhacirinden
Şerafeddin,
Taceddin,
Sağıroğlu tarlaları
ve boz hal ile
çevrili
32 dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Refik Bin
Emir1052
Köy
İbrahim Ağa, Hacı
civarında Dede, Şerafeddin
ve Taceddin
tarlaları ile çevrili
4 dönüm
Kiralık ve
ücretsiz
Refik Bin
Emir1053
Peliddibi
24 dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Muhacirinden
Şerafeddin,
Taceddin, diğer
muhacir tarlaları
ve hendek ile
çevrili
Şerife Ayşe Binti
Abdullah’ın boşta
kalmış arazisi
Şerife Ayşe Binti
Abdullah’ın boşta
kalmış arazisi
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
1047
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 31 / Cilt: 21 / Varak: 122.
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 32 / Cilt: 21 / Varak: 123.
1049
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 33 / Cilt: 21 / Varak: 124.
1050
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 34 / Cilt: 21 / Varak: 125.
1051
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 35 / Cilt: 21 / Varak: 126.
1052
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 36 / Cilt: 21 / Varak: 127.
1053
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 37 / Cilt: 21 / Varak: 128.
1048
254
Taceddin Bin
Mehmed
Said1054
Gömeler
Muhacir Refik,
Abdullah,
Sağıroğlu tarlaları
ve boz hal ile
çevrili
32 dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Taceddin Bin
Mehmed
Said1055
Köy
İbrahim Ağa, Hacı
civarında
Dede, muhacir
Refik ve Abdullah
tarlaları ile çevrili
4 dönüm
Kiralık ve
ücretsiz
Taceddin Bin
Mehmed
Said1056
Peliddibi
Muhacirinden
Refik, Abdullah,
diğer muhacir
tarlaları ve hendek
ile çevrili
24 dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Abdullah Bin
Arslan ve
biraderzadesi
Ahmed Bin
Mehmed1057
Gömeler
Muhacirinden
Taceddin, Şeyh
Ahmed, Sağıroğlu
tarlaları ve boz hal
ile çevrili
32 dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Abdullah Bin
Arslan ve
biraderzadesi
Ahmed Bin
Mehmed1058
Köy
İbrahim Ağa, Hacı
civarında Dede, Taceddin
ve Şeyh Ahmed
tarlaları ile çevrili
4 dönüm
Kiralık ve
ücretsiz
Abdullah Bin
Arslan ve
biraderzadesi
Ahmed Bin
Mehmed1059
Peliddibi
Muhacirinden
Taceddin, Şeyh
Ahmed, diğer
muhacir tarlaları
ve hendek ile
çevrili
24 dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Şeyh Ahmed Gömeler
Bin Ceybullah
ve
akrabasından
Mehmed Sadık
Bin
Devletşah1060
Muhacirinden
Osman Efendi,
Hüsneddin,
muhacir tarlaları
ve boz hal ile
çevrili
32 dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Şerife Ayşe Binti
Abdullah’ın boşta
kalmış arazisi
Şerife Ayşe Binti
Abdullah’ın boşta
kalmış arazisi
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
1054
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 38 / Cilt: 21 / Varak: 129.
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 39 / Cilt: 21 / Varak: 130.
1056
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 40 / Cilt: 21 / Varak: 131.
1057
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 41 / Cilt: 21 / Varak: 132.
1058
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 42 / Cilt: 21 / Varak: 133.
1059
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 43 / Cilt:21 / Varak: 134.
1060
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 44 / Cilt:21 / Varak: 135.
1055
255
Şeyh Ahmed
Köy
İbrahim Ağa, Hacı
Bin Ceybullah civarında Dede, Abdullah ve
Hüsneddin
ve
tarlaları ile çevrili
akrabasından
Mehmed Sadık
Bin
Devletşah1061
4 dönüm
Kiralık ve
ücretsiz
Şeyh Ahmed Peliddibi
Bin Ceybullah
ve
akrabasından
Mehmed Sadık
Bin
Devletşah1062
Muhacirinden
Abdullah,
Hüsneddin, diğer
muhacir tarlaları
ve hendek ile
çevrili
24 dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Hüsneddin Bin Gömeler
Fahreddin1063
Muhacirinden
Şeyh Ahmed,
Osman Bin
Efendi, Kandemir
Efendi tarlaları ve
boz hal ile çevrili
32 dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Hüsneddin Bin
Köy
İbrahim Ağa, Hacı
Fahreddin1064 civarında
Dede, Şeyh
Ahmed ve
Kandemir tarlaları
ile çevrili
4 dönüm
Kiralık ve
ücretsiz
Hüsneddin Bin Peliddibi
Fahreddin1065
Muhacirinden
Şeyh Ahmed,
Kandemir, diğer
muhacir tarlaları
ve hendek ile
çevrili
24 dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Kandemir Bin
Refik1066
Gömeler
Muhacirin
Hüsneddin,
Osman Efendi
tarlaları ve iki
tarafı boz hal ile
çevrili
32 dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Kandemir Bin
Köy
İbrahim Ağa,
Hacı Dede,
4 dönüm
Kiralık ve
Şerife Ayşe Binti
Abdullah’ın boşta
kalmış arazisi
Şerife Ayşe Binti
Abdullah’ın boşta
kalmış arazisi
Şerife Ayşe Binti
Abdullah’ın boşta
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Hazreti Eba
Eyyüb El-
1061
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 45 / Cilt:21 / Varak: 136.
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 46 / Cilt:21 / Varak: 137.
1063
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 47 / Cilt:21 / Varak: 138.
1064
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 48 / Cilt:21 / Varak: 139.
1065
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 49 / Cilt:21 / Varak: 140.
1066
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 50 / Cilt:21 / Varak: 141.
1062
256
Refik1067
civarında
Hüsneddin
tarlaları ve azmak
ile çevrili
ücretsiz
Kandemir Bin
Refik1068
Peliddibi
Muhacirinden
Hüsneddin, diğer
muhacir, Hacı
İstoyçu tarlaları ve
hendek ile çevrili
24 dönüm
kalmış arazisi
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Enseri Vakfı
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
İskân Edilen Kırımlı
Muhacirlerin Adı
Arazinin
Mevkisi
Arazinin Sınırları
Arazi
Miktarı
Arazinin
Niteliği
Arazinin
Sahibi
Fahreddin Bin Cemal1069
Aktaşgeçidi
Hacıoğlu Hasan,
Şerafeddin, Cıblak
Hasan ve Yakub tarlaları
ile çevrili
35
Dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Yakub Bin Abdülkerim1070
Aktaşgeçidi
Muhacir Fahreddin,
Şerafeddin, Çöme
İbrahim tarlaları ve çayır
ile çevrili
35
Dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Şerafeddin Bin Fahreddin1071 Aktaşgeçidi
Muhacir Yakub
Sıbgatullah, Çöme
İbrahim tarlaları ve çayır
ile çevrili
35
Dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Sıbgatullah ve Zeynel
Abidin ve akrabalarından
Abdülsettar Bin
Nimetullah1072
Aktaşgeçidi
Muhacir Şerafeddin,
Ceybullah, Çöme
İbrahim tarlaları ve çayır
ile çevrili
35
Dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Yusuf Bin Abdullah1073
Aktaşgeçidi
Muhacirin Seyfullah,
Sıbgatullah tarlaları,
İdris tarlası ve çayır ile
çevrili
35
Dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb ElEnseri Vakfı
Ceybullah Bin Musa1074
Aktaşgeçidi
Muhacir Seyfeddin,
Celaleddin, Çakır
35
Sahipsiz,
kiralık ve
Hazreti Eba
Eyyüb El-
1067
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 51 / Cilt:21 / Varak: 142.
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 52 / Cilt:21 / Varak: 143.
1069
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 76 / Cilt:26 / Varak: 43.
1070
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 77 / Cilt:26 / Varak: 44.
1071
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 78 / Cilt:26 / Varak: 45.
1072
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 79 / Cilt: 26 / Varak: 46.
1073
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 80 / Cilt: 26 / Varak: 47.
1074
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 81 / Cilt: 26 / Varak: 48.
1068
257
Mehmed tarlaları ve
çayır ile çevrili
Dönüm
ücretsiz
Enseri Vakfı
Tablo 4.10. Tepecik köyünde tarla verilen Kırımlı muhacirler
İskân Edilen Kırımlı
Muhacirlerin Adı
Arazinin
Mevkisi
Arazinin Sınırları
Arazi
Miktarı
Arazinin
Niteliği
Arazinin Sahibi
Şehidullah Bin
Nasreddin1075
Cevizlik
Kurd Ahmed, Aşkar ve
Abdülşükür ve boz hal ile
çevrili
60
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb El-Enseri
Vakfı
Abdülşükür Bin
Hüseyin 1076
Cevizlik
Muhacir Şehidullah, Ebu
Bekir tarlaları ve iki tarafı
orman ile çevrili
60
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb El-Enseri
Vakfı
Ebu Bekir Bin
Nimetullah1077
Cevizlikiçi
Muhacir Abdülşükür,
Şehidullah tarlaları, orman
ve boz hal ile çevrili
60
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb El-Enseri
Vakfı
Hacı Mehmed Nuri
Bin İhtima1078
Cevizlikiçi
Ebu Bekir, Kurd Ahmed
tarlaları, orman ve yol ile
çevrili
60
dönüm
Sahipsiz,
kiralık ve
ücretsiz
Hazreti Eba
Eyyüb El-Enseri
Vakfı
1075
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 88 / Cilt: 26 / Varak: 144.
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 89 / Cilt: 26 / Varak: 145.
1077
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 90 / Cilt: 26 / Varak: 146.
1078
BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 91 / Cilt: 26 / Varak: 147.
1076
258
EK-3: RESİMLER
Resim-1:Bakırköy Tatar evleri 1
Resim-2: Bakırköy Tatar evleri 2
259
Resim-3: Bakırköy Tatar evleri 3
Resim-4: Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Bursa Şubesi
260
Resim-5: Yeni mahallede eski Tatar yerleşimi
Resim-6: Yeni mahallede Tatar mezarlığı
261
Resim-7: Kalgay Dergisi1079
1079
Kalgay Dergisi,”Ön kapak”, S. 69.
262
EK-4: HARİTALAR
Harita-1: Bursa’da Kırım Tatar-Nogay köy ve mahalle yerleşimleri1080
1080
http://www.bursa.gov.tr/jandarma/img/harita2.jpg (08.04.2014).
263
KARACABEY (MİHALİÇ) MUSTAFAKEMALPAŞA
(KİRMASTİ)
1-Bakırköy (Makri köy)
12-Tepecik köyü
2-Ovaesemen köyü
13-Yamanlı köyü
3-Beylik köyü
14-Aralık köyü
4-Hamidiye (Bulgarlar) köyü 15-Güllüce köyü
5-Akhisar köyü
16-Ocaklı (Mudam) köyü
6-Çakıl köyü1082
17-Durumtay köyü
7-Sazlıca (Dümberez) köyü
18-Bey köyü
8-Harmanlı (Kirmikir) köyü
9-Güngörmez köyü
10-Okcugünü köyü
İNEGÖL
29-Olukman köyü
30-Eskiköy
19-Camandar köyü
YENİŞEHİR
31-Hamidiye Mahallesi1085
32-Beypınarı köyü
BURSA MERKEZ
İLÇELERİ
20-İhsaniye Mahallesi
21-Ürünlü Mahallesi (Kite)
22- Şeyh Şible Mahallesi1081
23-Mollaarap Mahallesi
24-Yeni Mahalle
25-Vefikiye Mahallesi
26- Alacahırka (Paşa)
Mahallesi1083
27-Hızırlık Mahallesi
28-Mecidiye Mahallesi1084
35-Namazgâh Mahallesi
MUDANYA
33-Yörük Yenice köyü
ORHANGAZİ
(PAZARKÖY)
34-Pazarköy kazası
Günümüzde Bursa’nın Yeşil mahallesi olarak bilinmektedir.
Günümüzde Balıkesir’in Bandırma İlçesindedir
1083
Günümüzde Pınarbaşı mahallesi olarak bilinmektedir.
1084
Günümüzde Akçakoca mahallesi olarak bilinmektedir.
1085
Günümüzde Bursa’nın Çayır mahallesi olarak bilinmektedir.
1081
1082
264

Benzer belgeler