avrupa konseyi conseıl de l`europe - HUDOC

Transkript

avrupa konseyi conseıl de l`europe - HUDOC
CONSEIL DE
L'EUROPE
AVRUPA
KONSEYİ
AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ
BELKIZA KAYA VE DİĞERLERİ - TÜRKİYE DAVASI
(Başvuru no:33420/96 ve 36206/97)
KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ
STRAZBURG
22 Kasım 2005
İşbu karar AİHS’nin 44§2. maddesinde belirtilen koşullar çerçevesinde kesinleşecek olup
bazı şekli düzeltmelere tabi olabilir.
__________________________________________________________________________________________
© T.C. Dışişleri Bakanlığı, 2005. Bu gayrıresmi özet çeviri Dışişleri Bakanlığı Avrupa Konseyi ve İnsan
Haklan Genel Müdür Yardımcılığı tarafından yapılmış olup, Mahkeme'yi bağlamamaktadır. Bu çeviri, davanın
adının tam olarak belirtilmiş olması ve yukarıdaki telif hakkı bilgisiyle beraber olması koşulu ile Dışişleri
Bakanlığı Avrupa Konseyi ve İnsan Hakları Genel Müdür Yardımcılığı'na atıfta bulunmak suretiyle ticari
olmayan amaçlarla alıntılanabilir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti aleyhine açılan ve ( 33420/96 ve 36206/97) başvuru
no’lu davaların nedeni, bu ülke vatandaşları Belkıza Kaya, Meryem Demir, Emine Erbek,
Reşit Özdemir, İbrahim Yılmaz, Osman Özdemir, Ramazan Kaya, Osman İlhan, Selahattin
Nas ve Halit Kaya’nın oğlu İbrahim Kaya ve Ahmet Kaya’nın yakını olan İbrahim Kaya’nın
(başvuranlar) Avrupa İnsan Hakları Komisyonuna 12 Temmuz 1996 ve 24 Mayıs 1997
tarihlerinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) Temel İnsan Haklarını güvence
altına alan eski 25. maddesi uyarınca yapmış oldukları başvurudur.
Başvuranlardan dokuzu İstanbul Barosu avukatlarından S. Okçuoğlu, N. Kaplan ve T.
Tepe tarafından temsil edilmektedirler. İbrahim Kaya ve İbrahim Kaya adlı başvuranlar ise
merkezi Londra’da bulunan Kürt İnsan Hakları projesi avukatlarından A. Stock tarafından
temsil edilmektedirler.
OLAYLAR
Başvuranlar sırasıyla 1972, 1963, 1971, 1973, 1962, 1960, 1967, 1955, 1968 ve 1972
doğumludur.
I. DAVANIN KOŞULLARI
A. Olayların özeti
Başvuranlara göre 12 Ocak 1996 tarihinde, makamlara göre ise 14 Ocak 1996
tarihinde, Abdullah İlhan, Neytullah İlhan, Ahmet Kaya, Ali Nas, Halit Kaya ve Ramazan
Oruç yakalanmış ve Taşkonak İlçe Jandarma Komutanlığı’nda gözaltına alınmışlardır.
İsimleri PKK’ya yardım ve destekte bulunduğundan şüphe edilen köy korucubaşı olan
Nurettin Baykara’nın sorgulaması sırasında telaffuz edilmiştir.
Güçlükonak İlçe Jandarması, gözaltındaki kişilerin şubelerine naklini istemiştir. Nakil
işleminin yapılması amacıyla, Koçyurdu Jandarma Karakolu’na bilgi verilmiştir.
15 Ocak 1996 tarihinde saat 8 sularında, çavuş Haldun Canatan, üç jandarma ve
Abdülhalim Yılmaz, Hamit Yılmaz, Mehmet Önder ve Lokman Özdemir adındaki dört köy
korucusu, Taşkonak’a gitmek üzere Beşir Nas tarafından kullanılan bir minibüse binmişlerdir.
Taşkonak’a vardıklarında yakalanan kişileri teslim alarak minibüse bindirmişlerdir.
Jandarmalar, Taşkonak İlçe Jandarma Komutanlığı tarafından kendilerine tahsis edilen askeri
araçla minibüsü takip etmişlerdir.
Güçlükonak yolunda, minibüs silahlı saldırıya uğramış. Jandarmalar araçlarından
inerek, savunma pozisyonu almış ve telsizle durumu bildirmişlerdir. Bölgede güvenliği
sağladıktan sonra, güvenlik güçleri minibüsün parçalandığını ve içindekilerin öldüğünü fark
etmişlerdir. Minibüs şoförü Beşir Nas’ın vücudu, minibüsün birkaç metre uzağında ve diğer
on kişinin vücudu ise aracın içinde bulunmuştur.
Jandarmalara tarafından hazırlanan olay yeri tespit tutanağında, yakalamalar ve
meydana gelen saldırı yukarıda belirtildiği şekilde yer almaktadır. Olay yerinde yapılan
incelemeler sonrasında dört köy korucusuna ait cephane ve silahlar ve aracın çevresinde 27
2
kovan bulunmuştur. Aracın üstünde çok sayıda mermi ve roket izi tespit edilmiş ve üç roket
aracın yaklaşık beş metre uzağına düşmüştür.
Olaydan yaklaşık beş dakika önce, yolun güvenliğinden sorumlu olan Taşkonak
Seyyar Jandarma Birliği üzerine ateş açılmış ve bir gurup teröristin varlığı tespit edilmiştir.
Birlik merkeze haber vermiş, savunma düzenine geçmiş, yakın bölgelerden jandarma ve iki
helikopter desteği almıştır.
Minibüsün saldırıya uğradığı yerin krokisi tutanağa eklenmiştir.
Aynı gün güvenlik güçleri tarafından hazırlanan raporda olaylar yukarıda anlatıldığı
şekilde yer almaktadır.
Güvenlik güçleri tarafından hazırlanan operasyon özetinde, saat 10:00 sularında,
Seyyar Jandarma Birliği’nin yaklaşık on kişiden oluşan bir terörist gurubun silahlı saldırısına
uğradığı belirtilmektedir. Takviye edilen birlik, teröristlerin bulunduğu yöne doğru ilerlemiş
ve çatışma meydana gelmiştir. Bir saat süren atışlar sonrasında, teröristler Doğu’ya doğru
kaçmışlardır. Takip sırasında bir kalaşnikof bulunmuştur. Operasyon saat 16:10 sularında
sona ermiştir.
15 Ocak 1996 tarihinde saat 11:30 ve 12:15 arasında PKK üyesi oldukları sanılan
kişilerin telsiz konuşmaları güvenlik güçleri tarafından tespit edilmiştir.
Doktor eşliğinde Cumhuriyet Savcısı tarafından hazırlanan otopsi tutanağı, Koçyurdu
Jandarma Komutanı Murat Toprak ve çavuş Haldun Canatan’ın ifadelerine yer vermiştir.
Komutan, gözaltında bulunan kişileri taşıyan aracı Güçlükonak Jandarma
Karakolu’nda beklediğini ve bu araçla Koçyurdu Jandarma Karakolu’na gitmesi gerektiğini
belirtmiştir. Kazayı haber aldıktan sonra olay yerine gitmiş ve aracın mermi ve roket
atışlarıyla vurulduğunu görmüştür.
Çavuş, verilen talimatlara uygun olarak gözaltındaki kişilerin Taşkonak İlçe Jandarma
Komutanlığı’ndan alındıklarını belirtmiştir. Güçlükonak yolu üzerinde, silah sesleri duymuş
ve karşılık vermek üzere araçlarından inmişlerdir. Bulundukları yerden yaklaşık 500 metre
uzakta olan minibüs, yoğun ateş altında kalmıştır. Çatışma iki helikopterin destek vermek
üzere gelmesiyle yarım saat sonra sona ermiştir. Minibüsü, içinde bulunan kişilerle birlikte
yanmış olarak bulmuşlardır, yalnızca minibüs şoförünün cesedi tanınabilir haldedir.
Tutanakta, araçta bulunan on kişinin vücutlarının yandığı ve kimlik tespitinin
olanaksız olduğu belirtilmiştir. Beşir Nas’ın vücudunda dört mermi izi tespit edilmiştir. Ölüm
nedeni belli olduğundan, klasik otopsi yapılmasına gerek duyulmamıştır.
Eruh Cumhuriyet Savcısı, cesetlerin gömülmesine izin vermiştir.
Yine 16 Ocak 1996 tarihinde, yetkililer çok sayıda gazeteciyi olay yerine götürmüş ve
bir basın açıklaması düzenlemişlerdir. Saldırı sırasında ölen kişilerin cesedi kapalı olarak,
parçalanmış olan aracın yanına getirilmiştir. Aynı gün olayı akşam haberlerinde yayınlayan
televizyon kanalı ve ertesi gün aktaran gazeteler bunun bir terörist saldırı olduğu şeklinde
bilgi vermişlerdir.
3
B. Ulusal makamlar tarafından yürütülen usul işlemleri
Olaydan sonra Eruh Cumhuriyet Savcısı soruşturma başlatmıştır.
1 Şubat 1996 tarihinde, Eruh Cumhuriyet Savcısı ratione materiae yetkisizlik kararı
vererek, dava dosyasını Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Savcısı’na sevk
etmiştir.
22 Ekim 1996 tarihinde Eruh Cumhuriyet Savcısı, maktullerin yakınlarına celp
göndermiştir.
4 Kasım 1996 tarihinde, Güçlükonak Kaymakamlığı, Güçlükonak Jandarması’nın
başvurusu üzerine, yakınlarının ölümleri nedeniyle tazminat aldıkları Abdulhalim Yılmaz,
Lokman Özdemir, Beşir Nas ve Mehmet Öner adlı maktullerin isimlerini bildirmiştir.
18 Kasım 1996 tarihinde, Cumhuriyet Savcısı maktullerin yakınlarının ifadelerini
almıştır.
Ali Nas’ın eşi Emine Nas, eşinin eski bir köy korucusu olduğunu, ölümünden sorumlu
olan kişileri tanımadığını belirtmiş ve güvenlik güçlerinin bu olayla ilgisi olmadığını ifade
etmiştir.
Abdulhalim Yılmaz’ın babası Abdullah Yılmaz, Beşir Nas’ın babası Arap Nas ve
Lokman Özdemir’in babası Abdullah Özdemir, oğullarının ölümünden sorumlu olan kişileri
tanımadıklarını belirtmiş ve aldıkları tazminatı dile getirmişlerdir. Oğullarının ölümü ile ilgili
olarak bir şikayette bulunmadıklarını belirtmiş ve güvenlik güçlerinin bu olayla ilgisi
olmadığını ifade etmişlerdir.
Ramazan Oruç’un eşi Cevahir Oruç eşinin ölümünden sorumlu olan kişileri
tanımadığını belirtmiş ve güvenlik güçlerinin olayla ilgisi olmadığını ifade etmiştir.
21 Kasım 1996 tarihinde Cumhuriyet Savcısı tarafından ifade alınan Mehmet Öner’in
eşi Meryem Öner, eşinin köy muhtarı ve köy korucusu olduğunu belirtmiş, eşinin ölümünden
dolayı tazminat aldığını ve halen gıda yardımından faydalandığını ifade etmiştir. Eşinin
ölümünden sorumlu olan kişileri tanımadığını ve güvenlik güçlerinin bu olayla ilgisi
olmadığını belirtmiştir.
31 Aralık 1998 tarihinde, Güçlükonak Jandarma Komutanı, Şırnak Jandarma
Komutanlığına şu bilgileri vermiştir.
Nurettin Baykara, PKK terör örgütüne yardım ve yataklık yaptığı gerekçesiyle Fındık
Jandarma Komando Tabur Komutanlığı tarafından gözaltına alınmıştır. Sorgulaması
sırasında, Abdullah İlhan, Ahmet Kaya, Ali Nas, Neytullah İlhan, Halit Kaya ve Ramazan
Oruç’un isimlerini vermiştir. Bu kişiler sorgulamalarının yapıldığı Taşkonak Jandarmaları
tarafından gözaltına alınmışlardır. Daha sonra, Güçlükonak Jandarma Komutanlığı
sorgulamalarının yapılması için bu kişilerin Güçlükonak’a getirilmelerini istemiştir.
Bu amaçla, bir çavuş, üç jandarma ve dört köy korucusu, saat 8 sularında Beşir Nas
yönetimindeki bir minibüsle Koçyurdu Jandarma Karakol Komutanlığı’ndan hareket
4
etmişleridir. Jandarmalar, onları askeri bir araçla takip etmişlerdir. İlerleme sırasında minibüs
şiddetli ateşe maruz kalmıştır.
Olayın başlamasından 5 dakika önce Jandarma Komando Timi terörist grubunun taciz
ateşine maruz kalmıştır. Taşkonak, Fındık ve Yağızoymak Jandarmaları tarafından destek
gelmiş, timler ateş açılan yere ilerlemiştir. Bölgede yapılan aramalar sırasında bir adet
kalaşnikof piyade tüfeği bulunmuştur.
Sonuç olarak, maktullerin yakınları ya da diğer köylüler bu olaya ilişkin yetkililere
herhangi bir şikayette bulunmamışlardır.
14 Ocak 1999 tarihinde, Diyarbakır Polis Kriminal laboratuarı güvenlik güçleri
tarafından yürütülen operasyon çerçevesinde bulunan kalaşnikof piyade tüfeğinin ve olay
yerinde bulunan malzemelerin balistik incelemesini yapmıştır. İnceleme neticesinde 7.62x54
mm çapındaki 26 kovanın bu silahtan geldiği ve kalaşnikof kovanının bu silahtan gelmediği
belirtilmiştir.
22 Mart 2001 tarihinde, Cumhuriyet Savcısı, Beytüşşebap ve Şırnak Cumhuriyet
Savcılıklarından ölen kişilerin gözaltına alınması ile sorgulanmalarına ilişkin bilgi istemiştir.
5 Nisan ve 25 Mayıs 2001 tarihlerinde, Şırnak Cumhuriyet Savcılığı, Fındık Jandarma
Tabur Komutanlığı’ndan kendilerini bilgilendirmelerini istemiştir.
15 Haziran 2001 tarihinde, Şırnak Cumhuriyet Savcılığı, köy korucularının gözaltının
kayıtlarda yer almadığını Cumhuriyet Savcısına bildirmiştir.
21 Eylül 2001 tarihinde, Cumhuriyet Savcısı’nın başvurusu üzerine, Şırnak
Cumhuriyet Savcılığı, tekrar Fındık Jandarma Tabur Komutanlığı’ndan olaya ilişkin bilgi
istemiştir.
4 Ekim 2001 tarihinde, Fındık Jandarma Tabur Komutanlığı, Şırnak Cumhuriyet
Savcılığı’na, Nurettin Baykara ve ölen altı kişinin gözaltına alınması olayının kayıtlarda yer
almadığını ve sağlık raporlarının bulunmadığını bildirmiştir. Şırnak Cumhuriyet Savcılığı, bu
mektubu Cumhuriyet Savcısı’na iletmiştir.
2 Mayıs 2002 tarihinde, Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi katibi, Nurettin
Baykara aleyhine hiçbir cezai soruşturma yürütülmediğini konusunda Cumhuriyet Savcısı’na
bilgi vermiştir.
20 Haziran 2002 tarihinde, Cumhuriyet Savcısı, çeşitli illerin Savcılıklarından, olayın
meydana geldiği dönemdeki Koçyurdu Jandarma Karakol komutanının, komutan
yardımcısının ve üç jandarmanın ifadelerinin alınmasını istemiştir. Sözkonusu kişilerin
ifadeleri 11 Temmuz ve 6 Kasım 2002 tarihlerinde alınmıştır.
Komutan Murat Toprak, olaydan bir gün önce izinden döndüğünü ve Güçlükonak’ta
bulunduğunu açıklamıştır. Talimat üzerine, Koçyurdu Jandarma Karakol Komutanlığı’nı
aramış ve bir çavuş, üç jandarma ve dört köy korucusunun gözaltında bulunan kişileri
Taşkonak’tan Güçlükonak’a götürülmelerini istemiştir. Saldırıdan ertesi gün haberdar
olmuştur.
5
Komutan yardımcısı Hakan Ersoy olayın meydana geldiği sırada Koçyurdu Jandarma
Karakol Komutanlığı’nda bulunduğunu belirtmiştir. Olayın meydana geldiği yer Karakol
Komutanlığı’nın yaklaşık 4 kilometre uzağında meydana gelmiş, silah seslerini duymuş ve
duman görmüşlerdir. Çavuş Haldun Canatan kendilerine durumu telsizle bildirmiş ve bölgeye
takviye güç gönderilmiştir.
Yakup Çebi adındaki jandarma, minibüsün saldırıya uğradığı sırada Koçyurdu
Jandarma Karakol Komutanlığı’nda bulunduğunu belirtmiştir. Aracın yandığını görmüşlerdir.
Olay yeri tespit tutanağında yer alan imzayı tanımış ve minibüsün saldırıya uğramasından
sonra top atışlarının yapıldığını ve helikopterlerin geldiğini açıklamıştır. Ayrıca, yolun
emniyetini sağlamakla görevli birinci gurup saat 8:30 civarında, ikinci ise saat 10:30 civarında
Karakol Komutanlığı’ndan ayrılmışlardır.
Halit Yıldırım ve Murat Turna adındaki jandarmalar ise, olayın meydana geldiği gün,
gözaltında bulunan altı kişiyi almak ve onları Güçlükonak’a götürmek üzere Taşkonak
Jandarma Komutanlığı’na geldiklerini açıklamışlardır. Olayın meydana geldiği sırada,
minibüs birkaç yüz metre uzakta bulunuyordu. Araçlarından inerek savunma pozisyonu
almışlardır. Kontrolü ele aldıktan sonra, on bir kişinin cesetleriyle karşılaşmışlardır.
8 Ekim 2003 tarihinde, Cumhuriyet Savcısı Batman Cumhuriyet Savcılığı’ndan
Nurettin Baykara’nın ifadesini almasını istemiştir.
28 Ekim 2003 tarihinde, Nurettin Baykara olayın meydana gelmesinden önce
Jandarma Karakol Komutanlığı’na çağırıldığını ve yaklaşık beş gün orada tutulduğunu
belirtmiştir. Jandarmalar, köylülerin PKK’ya yardım etmelerini engellemediği için Nurettin
Baykara’yı suçlamışlardır. Jandarma Karakol Komutanlığı gözaltında bulunduğunun kayıtlara
düşürülmediğini ifade etmiştir.
HUKUK AÇISINDAN
I. HÜKÜMET’İN İTİRAZI HAKKINDA
Hükümet iç hukuk yollarının tüketilmediği itirazını yinelemektedir.
AİHM, 23 Ocak 2001 tarihli kabuledilebilirlik kararında, başvuranların sözkonusu
sivil ve idari mahkemelere başvurma hakkından mahrum olduklarını ve ilgili itirazları
reddettiğini hatırlatmaktadır.
Cezai başvuru hususunda ise, bu itirazın başvuranların AİHS’nin 2. maddesine
dayanan şikayetleriyle yakından ilgili sorular içerdiğine ve esasla birleştirilmesine karar
vermiştir.
II. OSMAN ÖZDEMİR’İN MAĞDUR SIFATI
AİHM her zaman ve kayıtsız şartsız olarak, içtihadında ölümünden Savunmacı
Devlet’in sorumlu olduğu iddia edilen bir kişinin, daha yakınları örneğin maktulun kendi
çocukları başvuruda bulunmamış olsalar bile ailesinin, kız kardeşinin, erkek kardeşinin,
yeğeninin, AİHS’nin 2. maddesinin ihlal edilmesinden dolayı mağdur olduklarını iddia
edebileceklerini benimsemiştir (Bkz. Yaşa-Türkiye, 2 Eylül 1998 tarihli karar, Derleme 1998VI, ss. 2429-2430, § 66, ve Velikova-Bulgaristan (karar), no:41488/98, CEDH 1999-V).
6
Esasında, AİHM başvuran Osman Özdemir’in maktul Abdulhalim Yılmaz ve Lokman
Özdemir’in kuzeni olduğunu not etmektedir. Burada dördüncü dereceden bir akrabalık
sözkonusudur. Aynı zamanda, maktullerin yakını olan kardeşleri İbrahim Yılmaz ve Reşit
Özdemir, AİHM’ye başvurmuşlardır.
Sonuç olarak, AİHS’nin 35 § 4 maddesi uyarınca dava aşamasında bir başvuruyu
kabuledilemez olarak nitelendirebileceğini hatırlatarak ( Bkz. Chamaiev ve diğerleri-Georgie
ve Rusya, no:36378/02, § 355, CEDH 2005-…), başvuran Osman Özdemir’in AİHS’nin 34.
maddesi uyarınca mağdur olduğunu iddia edemeyeceği kanaatindedir.
Bu nedenle, başvurunun 35 § 3 madde uyarınca AİHS’nin hükümleriyle ratione
personae bağdaşmamaktadır ve 35 § 4 maddesi uyarınca reddedilmelidir.
III. AİHS’NİN 2. MADDESİNİN İHLAL EDİLDİĞİ İDDİASI HAKKINDA
Başvuranlar yakınlarının güvenlik güçleri tarafından yargısız infaza uğradıklarını iddia
etmektedirler. AİHS’nin 2.maddesinin ihlal edildiğini ileri sürmektedirler.
7