Hayran Kaldı - Bafra Haber

Transkript

Hayran Kaldı - Bafra Haber
Beni görmek
demek, mutlaka
yüzümü görmek
demek değildir.
Benim fikirlerimi,
benim duygularımı
anlıyorsanız ve
hissediyorsanız,
bu kafidir.
YIKIN HEYKELLERİMİ
“Ey milletim
Ben Mustafa Kemal’im…
Çağın gerisinde kaldıysa düşüncelerim,
Hâlâ en hakiki mürşit, değilse ilim,
Kurusun damağım, dilim.
Özür dilerim…
Unutun tüm dediklerimi,
Yıkın diktiğiniz heykellerimi…
Özgürlük hâlâ
En yüce değer
Değilse eğer…
Prangalı kalsın diyorsanız köleler…
Unutun tüm dediklerimi.
Yıkın, diktiğiniz heykellerimi…
Yoksa çağdaş medeniyetin bir
anlamı,
Ortaçağ’a taşımak istiyorsanız
zamanı,
Baş tacı edebiliyorsanız
Sanatın içine tüküren adamı…
Unutun tüm dediklerimi.
Yıkın, diktiğiniz heykellerimi…
Yetmediyse acısı, şiddetin, savaşın.
Anlamı kalmadıysa
Yurtta sulh, dünyada barışın.
Eğer varsa ödülü, silahlanmayla
yarışın.
Unutun tüm dediklerimi.
Yıkın diktiğiniz heykellerimi…
Özlediyseniz fesi, peçeyi.
Aydınlığa yeğliyorsanız, kara geceyi.
Hâlâ medet umuyorsanız
Şıhtan, şeyhten, dervişten.
Şifa buluyorsanız,
Muskadan, üfürükçüden…
Unutun tüm dediklerimi.
Yıkın diktiğiniz heykellerimi…
Eşit olmasın diyorsanız, kadınla
erkek…
Kara çarşafa girsin diyorsanız,
Yobazın gazabından ürkerek…
Diyorsanız ki, okumasın
Kadınımız, kızımız;
Budur bizim alınyazımız…
Unutun tüm dediklerimi.
Yıkın diktiğiniz heykellerimi…
Fazla geldiyse size, hürriyet, cumhuriyet…
Özlemini çekiyorsanız,
Saltanatın, sultanın…
Hâlâ önemini anlamadıysanız,
Millet olmanın…
Kul olun, ümmet kalın,
Fetvasını bekleyin şeyhülislamın…
Unutun tüm dediklerimi.
RAHAT BIRAKIN BENİ…”
Süleyman APAYDIN
www.bafrahabergazetesi.com
Tarafsız Aylık Siyasi - Aktüel Gazete / Samsun-Ankara-İstanbul / EYLÜL 2016 / YIL: 67
Valiler Kuş Cenneti’ne
AŞÇI AİLESİNİN YAPTIRDIĞI
KARABURÇ CAMii
Hayran Kaldı
TÖRENLE HİZMETE AÇILACAK
Canik’te eğitim tesisleri yeni döneme hazır
Canik’te öğrenciler değerlerini öğreniyor
<2’de >
<15’de >
REKTÖR PROF. DR. SAİT BİLGİÇ
GÖREVİ DEVRALDI
<7’de >
Evrensel bir özdeyişle “Adalet devletin
temelidir.” Adaletin gerçekleşmesinin
olmazsa olmaz koşulu ise, mahkemelerin
bağımsızlığı ve tarafsız-lığıdır. Bunu
sağlamak ve herhangi bir biçimde
zedelenmesine meydan vermemek için
gereken dikkati göstermek, bütün devlet
organlarının görevidir.
<12’de >
Prof. Dr. Hikmet Sami TÜRK
SANATÇI VE GERÇEK BİR DOST
<3’de >
Vural DİLMAÇ
ARASANDA
BULAMAZSIN
<4’te >
ORTAOKUL ÖĞRETMENİNDEN
ÖVGÜ DOLU SÖZLER <16’da >
YENİ ADLÎ YIL AÇILIŞ TÖRENİ
GEÇMiŞTEN GUNUMUZE
BUYUKLERiMiZ..
Samsun Büyük Şehir Belediyesi’nin Bafralı çiftçilere bayram hediyesi olacak olan Türbe-Kalaycılı Köprüsü ve bağlantı yolları 8 Eylül
2016 Perşembe Günü Gençlik Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç’ın
katılımı ile açlacağını söyledi.
<3’de >
Yargıtay’ın yargı organlarının her yıl ara verme/adlî tatilden sonra yeni bir çalışma dönemine
girerken düzenlediği açılış törenleri, kuvvetler ayrılığı ilkesine uygun olarak, yürütme veya
yasama ile değil, yargı ile bağlantılı bir salonda yapılmalıdır. Açılış töreninin bir otelde veya
başka bir ticarî kuruluşta yapılması da, yargının saygınlığı ile bağdaşmaz.
<10’da >
Metin BOSTANCIOĞLU
TAVUKLAR
KUZU GİBİ
MELEYEREK BENİ
ALDATTILAR KADI
EFENDİ
<3’te >
Hasan DAVRAN
BiR MUSİBET
BİN
NASİHATTEN
İYİDİR.
<8’de >
Alptekin AHISHALIOĞLU
İBRETLİK
ANILAR
<14’de >
Konca VURAL
AT
HIRSIZLARINA
<11’de >
Vadesi Geçmiş Kredi
Borçlarının Yapılandırılması
<22’de >
Esnafa Nefes Aldırdı
<17’de >
BEDUH KiTABEVi
YENi YERiNDE HiZMETiNiZDE
ATATÜRK
VAHDETTİN
GÖRÜŞMELERİ 3
<21’de >
www.bafrahabergazetesi.com ——— www.bafrahabergazetesi.com ——— www.bafrahabergazetesi.com ——— www.bafrahabergazetesi.com ——— www.bafrahabergazetesi.com ——— www.bafrahabergazetesi.com
2
Bafra Haber
AŞÇI AİLESİNİN YAPTIRDIĞI
KARABURÇ CAMii
TÖRENLE HİZMETE AÇILACAK
S
amsun ve Bafra’da pek çok sosyal
projeye imza atan Aşçı ailesi adına
görüştüğümüz Astaş Holding Yönetim
Kurulu Başkan Yardımcısı İş adamı H. Kaya
Aşcı, ”Biz, Bafralı olarak Samsun sevdalısıyız. İki yıl önce Bafra’ya gençlerin eğitimine
katkı sağlamak için OMÜ’ ye bağlı Şevket
Aşçı Turizm Fakültesini yaptırdık. Baba ocağı
olan Bafra Karaburç Mahallesi’nde geçen yıl
yaptırmaya başladığımız camiyi de bitirdik.
Önceden köy olan mahallemizde yaptırdığımız camimizin açılışını 16 Eylül tarihinde yapacağız. Cami 350 m² alan üzerinde kurulu
bulunup çift şerefeli ve 55 metre yüksekliğinde minareye sahiptir. Cami kubbesi 21 metre
yükseklikte olup aynı anda 600 kişinin ibadet
etmesine imkân vermektedir. Camimizin bahçesinde kurs verilebilecek salon ve cami personelinin ikamet edebileceği lojman binası ve
şadırvan bulunmaktadır.
Camiler birlik ve beraberlik duygularımızın
en üst düzeye çıktığı ve toplumsal sıkıntıların paylaşıldığı aynı zamanda dini bilgilerin
yaşanılarak öğrenildiği kutsal mekânlardır.
Bafra’dan hiç kopmadık ve aklımızdan geçeni hep sizinle paylaştık. Birlik beraberlik içerisinde, Aşcı ailesi olarak çalışıyoruz. İnşallah
aşağıdan gelecek olan nesiller, bizim çalışmalarımıza devam eder. İnşallah Bafra’ya
daha güzel hizmetler ve eserler kazandıra-
biliriz. Bu eserimizin bir örnek olduğunu düşünüyorum. Bu duygular içerisinde 16 Eylül
Cuma günü camimizin açılış organizasyonuna tüm hemşerilerimizi davet ediyoruz, onları
açılışta yanımızda görmekten onur duyacağımızı belirtmek isterim.” dedi.
EYLÜL 2016
Bafra’ya bağlı Karaburç Mahallesi’nde 20 Ekim 2015 tarihinde
Hacı Şevket AŞÇI ve Hacı Hüseyin AŞÇI hayratı olarak yapımına başlanan Karaburç Camii, 06 Haziran 2016 tarihinde bitirildi
ve hizmete açılmaya hazır hale geldi.
3
Bafra Haber
Valiler Kuş Cenneti’ne Hayran Kaldı
Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı (OKA) Ağustos ayı toplantısı için Samsun’a
gelen valiler, toplantının yapıldığı Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti’ne hayran
kaldılar.
Toplantıya Samsun Valisi İbrahim
Şahin, Amasya Valisi Salih Işık, Çorum Valisi Necmeddin Kılıç, OKA
Genel Sekreteri Mevlüt Özen ve
Amasya ve Çorum İl Genel Meclisi
Başkanları katıldı.
O
KA Yönetim Kurulu üyelerine Kuş Cenneti’ni gezdiren
ve yapılan yatırımları anlatan Samsun Büyükşehir Belediye
Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, “Samsun’umuzun en çok ziyaret edilen
doğal alanlarından birisi haline gelen Kuş Cenneti’nde yaptığımız çalışmalara her geçen gün bir yenisini
ekliyoruz. Buraya dikkat çekmeyi
başardık ve vatandaşlarımızı böyle
güzel bir doğa harikasıyla buluşturduk. Baştan sona yollarını çevre
düzenlemelerini güzel bir şekilde
tamamladık. Şimdi delta içinde bulunan Aybedir Adası’nı canlandırıyoruz. Buraya tekne ile geçme
imkanını sağladık. Adada da buradaki gibi Yörük Çadırımız yapıldı. Hizmete açılacak. Kuş Cenneti
dünyanın sayılı harikalarından birisi
olacak” dedi.
Ağaç evde yapılan toplantının ar-
dından ziyaretçi merkezinde bulunan konferans salonuna geçen
heyet Samsun Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı
Mustafa Yurt’un yaptığı sunumla
Samsun’da gerçekleşen yol çalışmaları hakkında bilgilendirildi. Heyet deltada yapılan incelemelerin
ve toplantıların ardından Bafra’da
geçen günlerde yapımı tamamlanan ve yöre halkının kullanımına
açılan Türbe- Kalaycılı Köprüsü’nü
inceledi. Heyet üyeleri Samsun
Büyükşehir Belediyesi tarafından
yapılan yatırımların takdire şayan
olduğunu ve köprünün Avrupa ülkelerindeki standartların bile üzerinde
olduğuna dikkat çektiler. Yılmaz,
Bafralı çiftçilere bayram hediyesi
olacak olan bu köprüyü 08.09.2016
perşembe günü açılışını Gençlik ve
Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç’ın
katılımıyla yapacağız. dedi.
SANATÇI VE GERÇEK BİR DOST
T
ürk sinemasında şöhrete ulaşan her kesimden saygı ve
sevgi ile birlikte haklı bir şöhrete sahip olan büyük üstat Ahmet
Mekin Bey ile tesadüfen Erdek’te
karşılaştım. Benim için güzel bir
fırsattı. Hemen kendisine yaklaşıp
kısa bir sohbet yaptık. Sohbet sırasında benim ne iş yaptığımı sorduğunda, gazeteci olduğumu ifade
ettim. İlgisi biraz daha fazla oldu.
Hangi gazete diye sorduğunda, çalıştığım gazeteleri çıkardım. Bafra
Haber gazetesini görünce (Bu gazete bana yabancı değil) dedi. Ben
de bu gazetenin sahibi Vural Dilmaç’tır dedim. Çok memnun oldu
ve Vural Dilmaç benim Erzurum’dan
29. tümenden asker arkadaşımdır
dedi. Türkiye’de böylesine Bafra
Haber gazetesi gibi bir gazetenin
bulunması büyük bir şanstır, gerek
arkadaşım Vural Dilmaç’ı ve gerek
gazetenin Genel Yayın Müdürü Hasan Davran’ı böylesine muhteşem
bir gazete çıkararak örnek gazetecilik yaptıklarından dolayı canı gönülden kutluyorum dedi.
Sayın Ahmet Mekin’in hafızalarından bir miktar silinmiş olabileceğini düşünerek rol aldığı filmleri hatırlatmak istiyorum. Al Yazmalım,
Ezogelin, Mahşere Kadar, Kavanozdaki Adam, Bir Yudum Su, Bugünün Saraylısı, Çiçek Abbas, Vurun Kahpeye, Denizin Kanı, Bağrı
Yanık Ömer, Güzel Zeynep, 72.
Koğuş, Avare, Eski Zaman Elbiseleri vs. ve aldığı ödüllerden bazıları
1961 İzmir Fuarı Festivali’nde “En
Başarılı Erkek Oyuncu” ödülünü,
2011’de ise “Görünmeyen” adlı
filmle 30. İstanbul Film Festivali’nde “En İyi Erkek Oyuncu” ödülünü
almış bulunmaktadır.
Mütevazi yaşantısı ve çevreye
olan düşkünlüğü ile yaşadığı Erdek
Ocaklar beldesinde 7’den 70’e herkesin sevgilisi olan değerli sanatçımız Ahmet Mekin Bey’e sağlıklı
günler dileyerek, daha nice filmler
ve ödüller kazanmasını temenni
ederek yanından ayrıldım.
Haber: Duygu Ladikli
EYLÜL 2016
TAVUKLAR KUZU GİBİ
MELEYEREK BENİ
ALDATTILAR KADI EFENDİ
Metin BOSTANCIOĞLU
[email protected]
Ceza Yargılamasında sanığın aldatılarak suç
işlemiş olması, suça itilmesi , daha sonra yargılama
safhasında “ben aldatıldım” demesi işlenmiş olan suçu
ortadan kaldırmaz. Aldatıldım diyen kişi suç işlediğini
kabul ediyor demektir. Aldatılmış olmak, şartları var
ise olsa olsa cezayı hafifletme sebebi olabilir. Bu da
suç işleyeninin aldatılabilir kişilikte olması ve hakimin
taktirine bağlıdır. Her durumda ceza verilecek ve
cezasını çekecektir.
Her halde, suç işledikten sonra Allah beni affetsin
demekle de sanık kendisini kurtaramaz.
“Allahım beni aldattılar” diyerek merhamet dileyene
öbür dünyada sormazlar mı ? “Allah’ın sana verdiği ,
doğruyu bulabilmen için, en güçlü araç olan aklın buna
yetmiyor mu ? “ demezler mi?
Ne cevap verecek o zaman ?
Aldığın eğitime, diplomalarına, bulunduğun makamlara
bakıldığında diğer konularda aldatılmamışsın da suç
işlerken mi aldatıldığını söylüyorsun . Suç işlemişsin
cezanı çekeceksin boşuna yalvarma. Günah işlemişsin
burada da yarıca cezanı çekeceksin.
Suç işleyen kişi aldatıldığını ileri sürerek “Milletim
beni affetsin” de diyemez. Zaten Türk Milleti adına karar
veren Mahkeme” lerin af yetkisi yoktur.
Açıkçası, suç işlendikten sonra “ aldatıldım” diyen
kişi… Cezasını çekmelidir.
Bunları yazarken şu kısa hikaye geldi aklıma :
Osmanlı İmparatorluğu döneminde, adamın biri
kümesten tavuk çalarken yakalanmış. Çaldığı iki tavuğu
eline verip kadının karşısına çıkarmışlar.
Kadı sormuş : Bunlar ne
Hırsız : Tavuk kadı efendi.
Kadı : Bunları çalarken kümeste yakalanmışsın. Ne
diyeceksin ?
Hırsız : Kadı efendi beni affedin. (Elindeki tavukları
göstererek ) Bunlar beni aldattılar.
Ben bunları geceleri sessizce kümese yaklaşıp
dinledim. Kuzu gibi meliyorlardı. Sabaha karşı ezan
vakti o kadar da güzel meliyorlardı ki, ne istedilerse
verdim. Besledim onları uzun zaman…
Sonra bir zaman geldi ki kuzu gibi meleme seslerinin
yerine beni rahatsız eden sesler duymaya başladım.
Zaten şüphelenmeye başlamıştım. Girdim dün gece (p)
inlerine bir de baktım ki bunlar kuzu değil. Kuzu sesi
çıkararak beni aldatmışlar. Tam birer birer yakalayıp
zaptiyeye teslim edecektim ki ev sahipleri beni yakaladı.
Kadı : Yani suçu kabul ediyorsun. Anlaşıldı. Son
sözün ne?
Hırsız : Dava vekillerim gelsinler, bir de onları dinleyin
; ayrıca ulemadan görüş alınsın kadı efendi.
Kadı : Ne haltlar işlediğini kendin söylüyorsun. Dava
vekillerin, ayrıca ulema ne diyecekler bu durumda?
Hırsız : Ben de bilmiyorum ne diyeceklerini . Kadı
efendi, aldatıldım asıl suçlu (tavukları göstererek)
bunlar. Allah beni affetsin, siz de affedin.”
Allahın affedip etmediğini bilmiyoruz amma, kadı
gereken cezayı vermiş.
Günümüzde, Yargıtay’ın çocukların ırzına geçene,
çocuğun rızası var diyerek ceza vermediği, bir bayan
bakanın “bir kerecikle bir şey olmaz” dediği bir ülkede,
suçu kabul eden asıl suçlu yargılanmaz, horozlar susar,
tavuklar meler, millet affeder de Allahın affedeceğini
zannetmem.
Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri’nin değerine
gölge düşürülmesine ve haksız eleştirilmesine daima
karşı çıkan, başta Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
ve arkadaşları olmak üzere sonsuza göçen tüm
şehitlerimize Tanrı’dan rahmet diliyor, bayramınızı
kutluyorum.
4
Bafra Haber
ÖZDEMİR VE KADEMER
AİLELERİNİN MUTLU GÜNÜ
S
eyhan & Emekli Astsubay Fikret
ÖZDEMİR’in kızı kamu yönetimi
mezunu, Borusan Otomotiv personeli Ceren ÖZDEMİR ve Bedriye &
Altınkaya Sulama Birliği Başkanı, Bafra
Karıncak Mahallesi Muhtarı Ali KADAMER’in oğlu İşletme Fakültesi mezunu,
Gelir İdaresi Başkanlığı Gelir Uzmanı
Yardımcısı Tuğrul KADEMER, OMTEL’
de 16 Temmuz günü gerçekleşen görkemli bir düğün töreniyle, dünya evine
girdiler.
Ceren ve Tuğrul’un dünya evine girdikleri bu gecede, aileleri ve sevenlerinin
mutlulukları gözlerinden okunuyordu.
ÖZDEMİR ve KADEMER ailesi düğün
törenine katılan davetlileri müzik eşliğinde karşıladılar.
Düğün töreni genç çiftin açılış dansından sonra birlikte düğün pastasını kesmesiyle devam etti. Davetliler, müzik
eşliğinde gece geç saatlere kadar eğlendiler.
Bu mutlu günlerinde ÖZDEMİR ve KADEMER ailesi, yakınları ve aile dostları, arkadaşlarının yanı sıra, Siyasi Parti
Temsilcileri, Daire Müdürleri, Oda Başkanları, Mahalle Muhtarları, Sivil Toplum
Örgütü Temsilcilerinden oluşan kalabalık bir davetli topluluğu genç çifti yalnız
bırakmadı.
Bafra Haber Gazetesi olarak, genç çifte
bir ömür boyu mutluluklar diliyoruz.
EYLÜL 2016
DAMLA DAMLA
ARASAN DA
BULAMAZSIN
Vural DİLMAÇ
Yalnız kaldığımda Bafra’daki gençlik günlerimi hatırlarım. Çocuk Esirgeme Kurumu Başkanlığı yaptığımda her aybaşında kadınlar günü tertip
eder, hanımların gönüllerince eğlenmelerini sağlardım. Bu eğlence öyle tuttu ki, her aybaşında
Bafralı hanımlar saçlarını yaptırırlar, üstlerini başlarını en iyi şekilde düzenlerler, eğlenceye çok şık
katılırlardı. Maksat o günkü gelirleri biriktirmek ve
23 Nisan Çocuk Bayramı’nda 100 kadar fakir çocuğun giysilerini başlı başına yenilemekti. 23 Nisan günü o çocukların protokol tribünü önünden
geçerken alkışlanmaları ve yüzlerindeki mutluluk
ifadesini hiç unutmam.
Daha sonra çeşitli kuruluşlar protokol tribünü önünden geçerler ve avuçlarımız kabarıncaya
kadar alkışlardı. Bafralı hanımların aylık eğlence
günlerinde kuruma karşı fedakârlıkları takdirin
üzerindedir. Orkestra parası olmadığı için bateride Nuri ve akordeonda ben, tangodan başlar çiftetelliden çıkardık. Saatlerce hiç durmadan çalar,
davetlilerin eğlenmesini sağlardık. Hiç unutmam,
gelen davetlilerin hiç oturduklarını görmedim. Hepsi ayakta, oyunların içindelerdi. Kan ter içinde kalsalar da, oturmayı hiç akıl etmezlerdi.
Günümüzde karabasan gibi halkımızın üzerine
çöken (taassup) toplumdaki gelişmeyi ve modern
düşünceyi silip götürmüştür. Hayırlısı olsun.
Türkiye’de ilk ve son olarak Bafra’da güzellik
kraliçesi seçimi gazetemiz adına tertip etmiştik.
Karadeniz’in yarısı kaymakamından valisine kadar
hepsi Bafra’daydı. Cumhuriyet Meydanı arabalardan geçilmiyordu. Salonun yarısı misafir yarısı da
Bafralı davetliler ile dolmuştu. 15 tane mayolu güzel kızlarımız gülücükler dağıtarak podyumda boy
gösterirlerken, davetliler de onlara desteklerini alkışlar ile veriyorlardı. Bu olay aylarca konuşuldu ve
Bafra gazetesi Türkiye çapında puan topladı. Şimdi böyle bir organizasyonu yapacak şahıs yahut
kuruluş var mı? Hiç aramanıza gerek yok, o Vural
da olsa artık bu konular çok gerilerde kaldı, onun
da yapacağı bir şey kalmadı.
Turgay Şeren örnek alınmalı
Bafra Spor Kulübü Başkanı iken bana bir haber geldi. Turgay Şeren seninle kulüpte konuşmak
istiyor dediler, hemen fırladım gittim. Hoşbeşten
sonra kendilerini için ne yapabilirim diye sordum.
Bana “Vural Bey, Galatasaray Kulübü’nün altyapısı
için kabiliyetli gençler arıyorum, lütfen karşı kulüple temasa geçip bir çift kale maç yaptıralım, ben de
bu arada gençleri görmüş olurum.” dedim. Hemen
bir saat içinde çocukları toparlayıp sahada yerlerini
almalarını temin ettik. Rahmetli Turgay Şeren yarım saat bir takımda (santrafor), öbür yarım saatte
de karşı tarafta da yine santrafor olarak oynadı.
Maksadı gençlere pas vererek oyun güçlerini arttırmaktı. Bir saat sonunda maç bitti, tekrar kulübe
geldiğimizde ben kendisine oyun hakkında görüşlerini sordum, o da yönetime raporumu vereceğim
dedi. Ben 22 oyuncudan hiçbirisini beğenmediğini
anlamıştım, zaten ben de o bir saatlik zaman içinde gözüme kestirebileceğim oyuncu göremedim.
Turgay Şeren’in Türk futbolu için yaptığı çalışmalar
bütün kulüplere örnek olmalıdır. Yıllar önce koskoca Turgay Şeren karış karış Türkiye’yi gezip kabiliyetli gençleri araştırıyor, şimdiki kulüpler altyapılarını kurmuşlar, sözüm ona Süper Lig’e oyuncu
yetiştiriyorlar. Dünyanın parasını alan altyapı çalıştırıcıları şöyle bir Anadolu’yu dolaşsalar ne değerler keşfedecekler, nerde o düşünce onlarda… 78
milyon içinden bir 11 çıkarıp milli takım kuramayan
ve doğru dürüst maç kazanamayan, avuç dolusu
para vererek Türk asıllı oyuncuları Türkiye’ye davet edip sahaya çıkaran, yine de sondan birinci
olan anlı şanlı teknik direktörlere ne demeli!
Ruhun şad olsun “büyük kaplan” Turgay Şeren.
Kurban Bayramı’nızı en içten dileklerimle kutlarım.
Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
VURAL DİLMAÇ
Genel Yayın Yönetmeni
HASAN DAVRAN
Bafra Temsilcisi
(0362) 542 88 73
Gsm: (0532) 795 43 96
Sayı: 106
EYLÜL 2016
Aylık Gazete
İdare Merkezi
Kurban Bayramınızı
Kutlarız...
Barbaros Bvl. Muhtarı Evvel Sk. 5/5
Beşiktaş / İSTANBUL
Gsm: (0535) 893 91 19
www.bafrahabergazetesi.com
e-mail: [email protected]
[email protected]
Grafik Tasarım
U. Furkan GÜVEN
BASKI: BAFRA OFSET / (0362) 543 30 52
Medrese Aralığı Tabakhane Mh. No. 7
Bafra / SAMSUN
Baskı Tarihi: 07 Eylül 2016
Bafra Haber Gazetesi Ücretsizdir. Para İle Satılmaz
5
Bafra Haber
BAŞKAN ŞAHİN’E
ASFALT TEŞEKKÜRÜ
Bafra Belediyesi’nin yaz mevsimi başında başladığı asfalt ve kaldırım çalışmaları, ilçenin pek çok mahallesinin cadde ve sokaklarında devam ediyor. Önce bordür ve kaldırımları, sonra yağmur
suyu deşarj hatları yapılan Çaycılar Sokak’ta asfalt çalışmaları
da başlatıldı. Bafra Belediye Başkanı Zihni Şahin başlatılan çalışmaları yerinde inceledi ve vatandaşlarla sohbet etti. Vatandaşlar
başkan Şahin’e yapılan çalışmalar için teşekkür etti.
B
afra Belediye Başkanı Zihni Şahin
incelemeler sırasında şu açıklamayı yaptı: “Bu yaz yoğun bir asfalt ve
kaldırım çalışması yapacağımızı söylemiştik. Bu çalışmalarımız bütün hızıyla devam
ediyor. Kısa bir süre önce biz bordur ve
kaldırım çalışmalarını Büyükşehir Belediyemizin ise alt yapı çalışmalarını yaptığı
ilçemizin önemli ve büyük sokaklarından
olan Çaycılar Sokak’ta asfalt çalışmalarımızı başlattık. Bugün hem çalışan personelimize kolay gelsin demek, hem çalışmaları yerinde takip etmek hem de esnaf
ve vatandaşlarımızla bir arada olmak için
buraya geldik. Vatandaşlarımız memnuniyetlerini ifade etti. Bende kendilerine teşekkür ediyorum. İmkânlarımızın üzerinde
hemşerilerimizin beklentilerini karşılamak
için çalışanlarımızla beraber gayret ediyoruz. Bafra’mızda 5 yıldır doğalgaz çalışmaları devam ediyor. İlçemiz bir yandan çevre
dostu ve ekonomik bir yakıt olan ailelerimize büyük kolaylık sağlayan doğalgaza kavuştu. Bir yandan da bozulan yollarımızın
büyük bir bölümünün asfalt ve kaldırımlarını yeniliyor ve yenilerini de ilave ediyoruz. Bu çalışmalarımız pek çok mahallemizde yapıldı ve yapılmaya devam ediyor.
Önemli mesafeler aldık. Diğer yandan da
Büyükşehir Belediyemizle birlikte yeni mahalle olan köylerimizin grup ve mahalle içi
yollarında asfalt, çakıllama çalışmaları yapıldı. Yapılmaya da devam ediyor. Bu mahallelerimizde camii ve okul bahçelerimizi
düzenledik. Çocuk oyun parkları kurduk.
Hizmetlerimiz devam edecek.” dedi.
EYLÜL 2016
BAŞKAN ŞAHiN:
12.000 TON ASFALT ÇALIŞMASI YAPTIK
Bafra Belediyesi’nin asfalt, kaldırım ve yama çalışmaları aralıksız
olarak devam ediyor.
B
afra Belediye Başkanı Zihni Şahin, devam eden çalışmalar hakkında şunları
söyledi: “Yaz mevsimiyle beraber asfalt
kaldırım çalışmalarına yoğunluk verdik. İlçemizin çeşitli mahallelerinde bu çalışmaları
yapmaktayız. Bazı mahallelerimizde çalışmalar yaptık. Fen İşleri Müdürlüğümüze bağlı
ekiplerimiz bu çalışmaları yoğun bir şekilde
hız kesmeden devam ettiriyor. Daha önce
Altınyaprak, Mevlana, Kemalpaşa, Hacınabi, Tabakhane, İshaklı ve birçok mahallemizin cadde ve sokaklarında asfalt ve kaldırım
yaptık. Buralarda eksik kalan yerlerimizde
yine çalışmalara devam edeceğiz. İki yıl içinde Gazipaşa, Kemalpaşa, Mevlana, Büyük
Cami, Cumhuriyet, Hacınabi, Yaka, Tabakhane Mahallelerimizin cadde ve sokaklarında
asfalt ve kaldırım çalışmaları yaptık. Her mahallemizde yama çalışması yaptık. Şehir merkezimizde 400 kilometre yolumuz var. Diğer
yandan doğalgaz çalışmaları da devam etti.
Yeni mahalle olan köylerimizde de çakıllama
ve asfalt yol yaptık. Yaz mevsimi ile birlikte
asfalt ve kaldırım çalışmalarına yoğunlaştık.
İlçemizde Yün Pazarı olarak bilinen Hacınabi
Mahallesi Nuri İbrahim Caddesi ve Tütün Mağazaları 1, 2, 3, 4, 5, 6. Sokakları kapsayan
asfalt ve kaldırım çalışmalarını bitirdik. Gazipaşa Mahallemiz de yama çalışmaları yapıyoruz. Gaziosmanpaşa Mahallemiz de asfalt
çalışmaları yapmaktayız. Gazipaşa Mahallemizde ve diğer mahallelerimizde asfalt ve
kaldırım çalışmalarımız olacak. Büyükşehir
Belediyemizin yetkisi alanında olan caddelerimizde de Büyükşehir Belediyemiz asfalt ve
kaldırım yapacak. Tüm imkânlarımızı seferber ettik. İş makinalarımız, asfalt şantiyemiz,
parke taşı tesislerimiz ve personellerimiz
olmak üzere Kendi imkânlarımızla bu seferberliği devam ettiriyoruz. Bu yıl içerisinde şu
ana kadar 12.000 ton sıcak asfalt çalışması
6.000 metrekare kaldırım ve 5.000 metre ise
bordur çalışması yaptık.”
Başkan Şahin bundan sonra kısa zaman içerisinde Tekel Caddesi, Alaçam Caddesi ve
Yaşar Doğu Caddesi’nde çalışmalara başlayacaklarını, daha sonra pazaryeri civarında
çalışmaları sürdüreceklerini söyledi. Bununla
birlikte doğal gaz nedeni ile bozulan yolların
da hızlı bir şekilde yapılacağını söyleyen Şahin, “Vatandaşlarımızın mağduriyetini en kısa
sürede gidereceğiz” dedi.
Kurban Bayramınızı En İçten Dileklerimle
Kutlar Ülkemiz İçin Birlik, Milletimiz İçin Kardeşlik,
Tüm İnsanlık İçin Barış ve Huzur Getirmesini
Temenni Ederim
BAFRA BELEDİYE BAŞKANLIĞI ADINA
ZİHNİ ŞAHİN
6
Bafra Haber
EYLÜL 2016
22 YILLIK EPİLEPSİ NÖBETLERİ, CERRAHİ İLE SON BULDU
Beyindeki elektriksel aktivitenin normalin dışına çıkmasıyla oluşan epilepsi nöbetleri, hastaları ne yazık ki toplum dışına itiyor. Pek çok hasta yaygın uygulanan ilaç tedavisine karşı dirençli ve cerrahi uygulamanın varlığı ile başarı oranı konusundan
habersiz. Medicana International Ankara Hastanesi’nin aralarında olduğu az sayıda merkezde yapılabilen bu ameliyat sayesinde adeta yeniden doğan öğretmen Sevinç Ucer ise önceleri hep notalarını unuttuğu bağlamasını çalacağı ve öğrencileri ile
etkinlikler yapabileceği günleri iple çekiyor.
Öğretmen Sevinç Ucer (39), tam 22 yıldır
epilepsi hastası... Geçirdiği nöbetler nedeniyle lise yıllarından bugüne yaşamı boyunca çok çeşitli sıkıntılar yaşayan Ucer, geçtiğimiz günlerde daha önce hiç duymadığı
cerrahi tedavi seçeneği ile tanışarak ameliyat oldu ve sağlığına kavuştu. Ucer’in şimdi
en büyük isteği ise daha önce hastalığı nedeniyle yaşadığı unutkanlıkları geride bırakmak ve bağlama çalmak... Ucer’in doktoru
Medicana International Ankara Hastanesi
Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr.
Gökhan Kurt, epilepsi rahatsızlığında ilaca
dirençli hastalarda tedavide, büyük önemi
olan cerrahiyi tercih edebildiklerini söylerken, “Uygun olan hastaların yüzde 90-95’i
cerrahi sonrası nöbetsiz hale gelir. Bu büyük bir avantajdır ve hastanın hayatında
beyaz bir sayfanın açılması anlamına gelir.
Kalan %5-7’lik kısımda da aslında bir pozitif
değişimden bahsediyoruz; nöbet sayıları ve
sürelerinin azaldığını gözlüyoruz” dedi.
Toplumdan dışlanmak en büyük sorun...
Epilepsi ameliyatı sonrası nöbetleri son bulan Sevinç Ucer yıllardır ilaç tedavisi gördüğünü ancak cerrahi tedaviyi hiç duymadığını söylerken, tedavi sürecini şöyle anlattı:
“Epilepsi ile yaşamak oldukça zor. Nöbetler,
nöbetlerin getirdiği unutkanlıklar... Toplumdan da dışlanıyorsunuz. Öyle ki pek çok
hasta bu nedenle çevreden saklıyor. Yaygın
olduğunu da öğrencilerimden görüyorum.
Bir öğrencim de şu an epilepsi hastası. Bu
hastalığın ameliyatla tedavisinin olabileceğini insanların öğrenmesi gerek. Benim en
büyük destekçim hep ağabeyim oldu ve
yıllardır tedavi için birlikte uğraşıyoruz ama
başvurduğumuz merkezlerin uyarıları ilaç,
uyku ve TV konularından ibaret kalıyordu.
Her yolu denedik, insanlar da kurtulmak için
deniyor. İnanın hocanın okuduğu suyu bile
kurtuluş olur mu umuduyla içmişliğim var.
Çünkü epilepsi ile hayat çok zor. Sonrasında hocamızdan ameliyat olarak hastalıktan
kurtulabileceğimi öğrendiğimde içim kıpır
kıpır oldu. Ne kadar korksam da Gökhan
hocamız güven verdi ve eski Sevinç olabileceğim mutluluğuyla kabul ettim. Şu an
çok mutluyum. Artık bir zamanlar yapamadıklarımı yapayım istiyorum. Örneğin evde
duran ve notalarını unuttuğum bağlamamı
çalayım istiyorum, öğrencilerimle etkinlikler
yapmak istiyorum.”
Cerrahi kararını konsey alıyor
Prof. Dr. Gökhan Kurt, Sevim Hanımın kendilerine başvurduğunda ilaç tedavisine rağmen nöbetlerinin devam ettiğini gördüklerini
belirten Dr Kurt, şunları kaydetti:
Kurban Bayramınızı Kutlar
Bayramın: size, ailenize ve ülkemiz adına
hayırlara vesile olmasını dilerim.
Bafra Esnaf Sanatkarlar
Kredi ve Kefalet Kooperatifi,
Bafra Şoförler ve Otomobilciler Odası Başkanı,
Metin GENÇÇAKIR
“Epilepsinin asıl tedavisi açık cerrahidir. Ancak öncelikle medikal/ilaç tedavisiyle epilepsiye çözüm bulunmaya çalışılır. Eğer bu
tedaviye dirençli bir vaka söz konusu ise bir
takım ilaç değişiklikleri ve kombinasyonlar
uygulanır. Ne yazık ki hastaların önemli kısmında ilaca direnç söz konusudur. Ortalama 2 yıllık böyle bir mücadelenin ardından
ilaca rağmen nöbetleri devam eden hastanın artık cerrahi yönden değerlendirmesini
yapmak gerekir. Epilepsi cerrahisine karar
vermek ise bir ekip işidir. Cerrahi müdahale kararı, gerek radyolojik olsun gerekse hastanın davranışlarını ve nöbet şeklini
gösteren bir takım tetkikler sonucu konsey
tarafından alınır. Beyin-sinir cerrahlarının
yanı sıra çocuk yaştaki hastalar için çocuk
nöroloğu, yetişkinler için erişkin nöroloğu,
psikiyatrist ve psikolog ile nükleer tıpçı ve
radyoloğun oluşturduğu bir konseyde hastanın tüm verileri masaya yatırılarak cerrahiye uygunluğu değerlendirilir.
Hastalarımız yeniden doğuyor
Pek çok hastamız tedavinin ardından iş
sahibi oluyor ya da mesleklerini daha iyi biçimde icra eder hale geliyor. Kimi evleniyor,
çocuk sahibi olabiliyor. Kendi tabirleriyle
‘yeniden doğmuş gibi’ hayata yeni bir başlangıç yapıyorlar. O nedenle epilepsi tedavisinde cerrahinin yeri büyük önem taşıyor.
Ancak ne yazık ki cerrahi yapan merkez
sayısı çok az. Bir de cerrahi tedavinin varlığından ve başarı oranından haberdar olan
hasta sayısı çok düşük.
Diğer bir tedavi de radyocerrahi olabiliyor
Epilepsi tedavisinde radyocerrahi uygulama
da mümkün olmakla birlikte sınırlı bir alana
sahiptir. Uygun hastalarda yani cerrahiye elverişli olmayan beyin tümörlerinde, damarsal bozukluğu olan kişilerde vb bu seçenek
tercih edilebilir.”
Dedesi Olacak İnsanın
TORUN
SEVGiSi
Tıbbın henüz
sırrını çözemediği
en kuvvetli ağrı kesici ;
TORUN SEVGISI
Yan tesiri yok
Torunlar paranın faizi,
cennet kokularımız..
Nene ve dedeleri
hayata bağlayan torunlardır
Evlat kemikmiş torun ilik.
Torunlar gonca güller,
dünyanın en güzel çiçekleri… Yavrularımızın
cennet meyvelerini Allah herkese kısmet
etsin.
7
Bafra Haber
EYLÜL 2016
Ondokuzmayıs Üniversitesi Rektörlüğü’ne
Prof. Dr. Sait Bilgiç Atandı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Tarafından Ondokuzmayıs Üniversitesi Rektörlüğü’ne atanan Prof. Dr. Sait Bilgiç kendisine tebrik ziyaretinde bulunanlara teşekkür etti ve iade-i ziyaretlerde bulundu.
REKTÖR PROF. DR. SAİT BİLGİÇ GÖREVİ DEVRALDI
On dokuz Mayıs Üniversitesi’nin yeni rektörü olarak atanan
Prof. Dr. Sait Bilgiç, törenle görevi Prof. Dr. Hüseyin Akan’dan
devraldı.
sun’un lehine olacaktır. İyi ve dinamik bir
ekip kurarak iyi bir şeyler yapacağımızın
ümidini taşıyorum.” dedi.
“Samsun’un beklentilerini karşılayacak
açılımları yapmaya çalışacağız.”
R
ektörlük makamında düzenlenen devir teslim töreninde konuşan Rektör
Prof. Dr. Sait Bilgiç ilk olarak ne kadar
önemli bir görevi devraldığının bilincinde olduğunu söyledi.
“OMÜ Samsun için çok önemli bir kurumdur”
Rektör Prof. Dr. Bilgiç, “Ben omuzlarıma
önemli ve değerli bir yük aldığımın farkındayım. Ve biliyorum ki burada sadece rektörün
duruşuyla, çalışmasıyla bir başarı yakalamak mümkün değil. Bu üniversitenin bütün
çalışanları bu işe canı gönülden heyecanla
sarılmadıkça belirli bir noktaya varılamaz.
OMÜ Samsun için çok önemli bir kurum. Bu
emaneti hakkıyla koruyacağımı bilmenizi isterim. Bu iş sadece hevesle değil büyük bir
sorumlulukla yapılacak bir iştir. Şundan emin
olun ki bütün kararlarım ve bütün adımlarım
bu kurumun, kurum çalışanlarının ve Sam-
Prof. Bilgiç konuşmasına “Sevgili Samsunlulara da seslenmek istiyorum.” diyerek devam etti. Bilgiç, “İnansınlar ki bu işi hakkıyla
yerine getirmeye layık görülen bir rektörleri
olacaktır. Üniversitenin Samsun için ne kadar önemli olduğunu bilen bir ekiple karşı karşıya olduklarını göreceklerdir. Samsun’un beklentilerini karşılayacak açılımları
yapmaya çalışacağız. Üniversitemiz sadece
Samsun’a hizmet eden bir kurum değildir. 50
bin öğrencisi ve 6 bin personeli ile çok büyük bir yapıdır. Bu kurumdan elbette ki Samsunluların da hatta ülkemizin de beklentileri
büyüktür. Bunu karşılamak ve bu büyüklüğün hakkını vermek boynumuzun borcudur.
Sanayisiyle, endüstrisiyle, halkıyla onların
beklentileriyle kucaklaşan, onların sorunlarına çare üreten bir kurum haline gelmeye
çalışacağımızdan da emin olabilirler. Üniversitemizin geleceği, Samsun’un ve ülkemizin
menfaatleri ne gerektiriyorsa hepsini yapmaya hazırız.” diye konuştu.
Sözlerini sürdüren Bilgiç “Bu kadar sıkıntılı
bir dönemde rektör olmak, işe başlarken asli
işlerimize doğrudan odaklanamamak, bu kadar badire atlattığımız bir dönemde sizlerin
bana gösterdiği teveccüh, Yükseköğretim
Kurulu’nun bana güvenleri ve ebetteki Sa-
REKTÖR BİLGİÇ’DEN BAKAN KILIÇ’A NEZAKET ZİYARETİ
yın Cumhurbaşkanı’mızın bu kadar yoğun
ve önemli programları arasında çok ince
eleklerden geçirerek yaptığı tercihle ortaya
koyduğu takdir başımızın üzerindedir.” dedi.
“Hainler Hariç”
Hiçbir insanının zarar görmesini istemediklerini ifade eden Prof. Dr. Sait Bilgiç, “Yıllarca
emek verilen devletin masraf ettiği, zaman
harcadığı insanlarının bir çırpıda kenara itilmesinden asla gönlümüz razı olmaz. Ama
bir milletin varlığını sürdürebilmesi, vatan
dediği bir toprağa sahip olması, kanlarıyla
sulanmış bir toprağa sahip olması, o topraklar üzerinde dalgalanan milyonlarca şehidin
kanını temsil eden istikbal ve istiklalimizin
temsilcisi olan bayrağımızın dalgalanması
için hainlerin fırsat bulmayacağı şekilde birbirimize sıkı sıkı sarılmamız gerektiğini bilmenizi istiyorum. Bu değerleri taşıyabilmek,
içimizdeki hainlerin varlığına son vermek ve
onlara fırsat vermemekle mümkündür. Biz
bugün sadece bunları dilemekten ibaret bir
konumda değiliz. Devletin bu güveni taşıyarak bize teslim ettiği bu kurumda da varsa
hain bunların üstesinden gelmek için elimizden geleni yapacağımıza emin olun.” dedi.
Rektör Sait Bilgiç, “15 Temmuz’dan bugüne
kadar yaşadığımız olaylar bizi son derece
üzmüştür. 15 Temmuz’da yapılan bu hain girişimin arkasında FETO terör örgütünün yer
aldığı devletimiz tarafından açıkça ortaya
konmuştur. Bu örgütün içinde yer alanlara,
bu örgüte şu ve ya bu şekilde destek veriyor
olanlara, bizim asla ve asla buna müsaade
etmemiz, müsamaha göstermemiz mümkün
değildir. Bugün FETÖ’ dür, PKK’dır yarın
başka bir ad olabilir. Biz beyni hür, özgür bir
biçimde bu vatana samimiyetle, inançla bağlı insanların hak ve hukuklarını sonuna kadar koruyacağız. Hiçbir fikir ayrılığı, onların
haklılıklarının korunmasının önünde engel
olmayacaktır. Herkes emin olsun, sadece
hainler hariç. Ben bu güne kadar aldığım
hiçbir görevde ‘yapıyormuş’ gibi davranmadım. Ne gerekiyorsa onu yaptım. Bugün içinde ne gerekiyorsa onu yapacağız.” şeklinde
konuştu.
“Temenni ediyorum ki üniversitemiz daha
da iyi noktalara gelecektir.”
İki dönem rektörlüğü ardından görevi devreden Prof. Dr. Hüseyin Akan da “Yeni rektörümüzün ataması gerçekleşti. Sayın Cumhurbaşkanı’mız tarafından Resmi Gazete’ de
Cumartesi yayınlandığı için devir teslimi bugün gerçekleştiriyoruz. Devlet kurumlarında
devamlılık esastır. Ben de yeni rektörümüze
ve ekibine başarılar diliyorum. Umuyorum
ve temenni ediyorum ki üniversitemiz daha
da iyi noktalara gelecektir. Bundan sonra bu
emanet onların omuzlarında, kolay gelsin diyor ve başarılar diliyorum.” dedi.
Prof. Dr. Hüseyin Akan, konuşmasının ardından yeni Rektör Prof. Dr. Bilgiç’e çiçek
takdim etti.
REKTÖR BİLGİÇ, VALİ ŞAHİN’İ ZİYARET ETTİ
projeler ve Samsun’a kurulması planlanan
2. devlet üniversitesi hakkında fikir alışverişinde bulunduğu ziyaret sıcak bir sohbet
havasında gerçekleşti.
Verimli geçen ziyaretin ardından duyduğu
memnuniyeti dile getiren Gençlik ve Spor
Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Rektör Prof. Dr.
Sait Bilgiç’e çalışmalarında başarılar diledi.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörlüğüne
atanan Prof. Dr. Sait Bilgiç, 25 Ağustos Perşembe günü Gençlik ve Spor Bakanı Akif
Çağatay Kılıç’ı makamında ziyaret etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörlüğüne atanan Prof. Dr. Sait Bilgiç’in yeni
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörlüğü görevine atanan Prof. Dr. Sait BİLGİÇ, Samsun Valisi İbrahim ŞAHİN’ i makamında ziyaret etti.
12 Ağustos 2016 tarihinde Cumhurbaşkanı’mız Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından Ondokuz Mayıs Üniversitesi rektörlüğüne atanan ve 15 Ağustos 2016’da görevi
devralan Prof. Dr. Sait Bilgiç, Vali İbrahim
Şahin’i makamında ziyaret ederek kabullerinden dolayı teşekkür etti.
Ziyarette Prof. Dr. Sait BİLGİÇ ile bir süre
sohbet eden Vali Şahin, yeni görevinin hayırlı olması dileklerinde bulundu ve başarılar diledi.
8
Bafra Haber
BiR MUSİBET
BİN
NASİHATTEN
İYİDİR.
Hasan DAVRAN
İ
nsanlara verilen öğütler ve nasihatler
ne hikmetse kulak ardı edilir, önemsenmez. Önemsiz gözüken bu nasihatler aslında o kadar kıymetlidir ki
bunun farkına varanlar hiçbir zaman
kötü duruma düşmezler. Bugün ülkemiz
insanları öyle bir duruma düşürüldüler
ki yaşama enerjilerini yitirdiler. Her şeye
olumsuz yanından bakan, sürekli yakınan, amaç misyonu belirsiz, yaşama
duygusu kaybolmuş toplum haline geldik. Eskiden ağladığımıza ağlamıyor,
güldüklerimize gülmüyoruz. Değişen
ve gelişen hayat bizi olup bitenlere karşı duyarsızlaştırdı. Yozlaşma ve değer
yoksunluğu her toplum için bir tehdittir.
Hele çürüme toplumun en tepe katmanlarında başlamışsa tehlike çanları çalıyor demektir. Çıkarları uğruna renkten
renge giren, dün ak dediğine bugün
kara diyen, adının başında Prof. unvanı bulunan yalakalık, yağdanlık yaparak
iktidardakileri övmek, muhalefettekileri
aşağılamak için görevlendirilmiş ruhen
çirkin zavallılar her zamanda olmuş günümüzde de olmaya devam ediyor. Bu
anlatımdan tenzih etmem gereken değerli profesörler var. Onları tenzih ediyorum.
Bugünlere nasıl geldik? 29 Ekim 1923
tarihinde Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olarak kurulmuş , Anayasası’nda da Atatürk
ilkelerine bağlı devlet ilkesi, hukuk devleti ilkesi, sosyal devlet ilkesi, laik devlet
ilkesi, eşitlik ilkesi, güçler ayrılığı ilkesini
belirtmiş olmasına rağmen Türkiye çok
partili rejime geçmesiyle bu ilkelerinden
oy uğruna vazgeçip seçim kazanmak
uğruna hiç parti ayrımı yapmadan dini
siyasete alet etmiş tüm siyasi partiler
dini cemaat liderleriyle pazarlığa oturup oylarını alabilmek için paraysa para
,arsaysa arsa ,kadroysa kadro vererek
seçimlere girmişler, iktidarda kalabilmek pahasına bu günlere gelmişiz. Hiç
birisi bizi aldattılar kandırdılar demesin.
Hepsi anlaşarak bilerek bu anlaşmaları
yaptılar. Suç aldatanda değil aldanandadır. Suçlu ararsak, suçlu! elinde gücü
bulunduran milletin oylarını alarak kendilerini vekil tayin edip ülke yönetiminin
emanet edildiği hükümetler ve milletvekilleridir. Demokrasi deyip olmayan
demokrasiyi liderler sultasına indirgeyen; milli irade deyip seçimlerde milletvekillerinin listesinin sıralamasını tayin
eden; liderlerin yaptığı seçim sistemiyle
seçilen; milli irade deyip % 10’luk seçim
barajıyla seçime gidersen; Müslümanız
deyip Kuran-ı Kerim’de işi ehline, liyakat sahibine verin sözünü göz ardı edip
kendi görüşümde olsun da liyakatsiz olsun deyip görevi ehil olmayan kadrolarla doldurursan; dini Kuran’dan çıkaran
dincilere, tarikatlara, şeyhlere, şıhlara
teslim edersen sonucu bu olur. Ortada
ciddi sağlık sorunları olan bir kişi(Fetö)
veya Türkiye’de 22 tarikat ve cemaatin
emperyalistlerle iş birliği yaparak çocuklarımızın geleceğini farklı yönlere
sürükleyen 1967 yılından bu güne kadar yurtlar, dershaneler, okullar, üniversiteler kurarak bu okullarda öğrenci
yetiştiriyorum adı altında dini istismar
ederek binlerce çocuğumuzun kanına
giren bu hasta adam zamanında hastaneye veya tımarhaneye yatırılıp teda-
vi edilseydi bu kadar insanın günahına
girip, canına kıymazdı. Bunu yaparken
de okullar Milli Eğitim’e bağlıydı. Hiç mi
denetlemek aklınıza gelmedi?
Sayılabilecek daha çok ihmallerin sonucu ülkemiz 15 Temmuz’ da bir felaketin
eşiğinden döndü. Ülkemiz 3 tarafı denizlerle, dört tarafı gözünü açıp ülkemizi nasıl böleriz düşüncesinde olanlarla
çevriliyken bu da yetmezmiş gibi beşincisi de içteki düşmanların saldırısıyla
olmayan demokrasimiz değil ülkemiz
bir felakete sürüklenecekti. Hepimiz canımızdan bir parça çocuklarımızı, peygamber ocağı deyip, kınalar yakarak,
davul zurna eşliğinde halaylar çekerek
bu vatan uğruna şehit olabileceklerini
bile bile askere gönderdik. İyi ki vatanını seven kahramanlarımız vardı. Bu
vatan hainlerine karşı çıktılar. Milletimiz
de İstiklal Savaşı vererek sahip olduğumuz Türkiye Cumhuriyeti’ne ve demokrasisine sahip çıktılar.
Bu günlerden nasıl kurtuluruz? Mustafa
Kemal Atatürk’ ün silah arkadaşlarıyla
yedi düvelle savaşarak, İstiklal Savaşı
vererek, kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni
ve Atatürk’ü yok saymanın, unutmanın,
başka arayışlara girmenin ülkemizi ne
hale getirdiğini 15 Temmuz’da hep beraber gördük. Atatürk demek, lider demek. Onu tüm dünya görmüş, liderliğini
saygıyla kabul etmiştir. Dünyaya böyle
bir lider bir daha gelmemiştir. Böyle bir
lidere sahipken başka arayışlara girmemizin başımıza ne dertler açtığını yaşadık. Ülkemiz Atatürk felsefesiyle kavga
ettiği için bu günleri yaşıyoruz. Cumhuriyetin kıymetini bu ülkenin aydınları,
vatandaşları da bilmedi. Bugünlerde
onun değerini yaşayarak öğreniyoruz.
Atatürk sadece Türklerin değil, emperyalizmin ezdiği ve sömürdüğü milletlerin de ortak kahramanıdır.
EYLÜL 2016
Atatürkçü düşünce, ideolojidir, akılcıdır,
dogmatik değildir. İnkılapçılık, değişen
ve gelişen dünyada modernleşmedir,
demokrasidir, bunları hayata geçirmektir. Atatürk’ün inkılaplarına, devrimlerine sahip çıkmak için en önemli unsur
eğitim. Bütün okullar Milli Eğitim’e bağlanmalıdır. Modernleşme ve gelişme,
üretme, eğitimden geçer. Bu ülke şeyhler, dervişler, tarikatlar, cemaatlerden
mutlaka kurtarılmalı. Din, mekteplerde
Türkçe; Kuran, mealinden okunmalı ve
sahih olmayan hadisler, hurafelerden
arınmalıdır. Bunun ne kadar önemli olduğunu anladık sanırım. Bizim dinimiz
akıl dinidir. Aklı olmayanın dini olmaz.
İşletilmeyen akıl, akıl değildir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi
Mustafa Kemal Atatürk “Benim manevi
mirasım ilim ve akıldır. Benden sonra
beni benimsemek isteyenler, bu temel
eksen üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım
olurlar.” demiştir.
1918’de vatan düşman işgalindeyken
Mustafa Kemal Atatürk vatan bütünlüğü, milletin bağımsızlığı tehlikededir,
Milletin istiklalini milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktır deyip çok zor dönemde
vatanı bize emanet etmiş, ulusal egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğunu dile getirmiştir. Bizde, bu ülke için
canını verenleri hiç unutmadan bizden
sonrakilere özgür bir vatan bırakmak
için canımızı vermeye hazırız. Böyle bir
coğrafyada ümitsizliğe yer vermeden
ya istiklal ya ölüm diyecek milletiz. BU
BÖYLE BİLİNE…
Bu duygu ve düşünceler içerisinde
Kurban Bayramı’nızı kutlarım.
9
Bafra Haber
EYLÜL 2016
YAŞAYAN BAFRALILAR
“ANAN AĞZINA SEN NE ARiiN LA URDA”
Bülent ARSLAN
[email protected]
C
unda Adasında yazlıkta yaşayan arkadaşımız Zekai YILMAZ’ı ben, Lütfi
ANLAYIŞLI eşlerimizle ve Coşkun
LOKMAN ziyaretine gitmiştik, bahçede otururken Zekai’ye bir telefon geldi, anladım ki
Cimbilik Ali arıyor. Konuşurlarken Zekai’ye
işaretle telefonu bana vermesini söyledim,
sağolsun Zekai “Bak seninle konuşmak isteyen bir arkadaş var, veriyorum” dedi ve telefonu bana uzattı. Ben telefonu alıp “Na’ber
la gadaşım” dediğimde, Cimbilik Ali’nin nidası “Anan ağzına sen ne ariiin la urda” oldu,
hepimiz bu güzel ve içten karşılık karşısında
gülmekten yerlere yattık.
Ben bu yaz hafta sonları zaman ayırarak
İstanbul dışında yazlıklarda yaşayan arkadaşlarımın ısrarlı davetlerine icabet etmek
ve de onların yalnızlıklarına renk katmak
için ziyaret ettim.
İlk ziyaretim Tarık KOCABAŞ ve eşine oldu.
Kuşadası’ndaki yazlıklarında bir Cumartesi
sabah kapıyı çaldığımda Tarık gazete okurken uyuya kalmış, beni kapıda görünce bir
süre kendisine gelemedi ve “ben rüya mı
“Hayat yaşamayı, vefa
hatırlamayı, dostluk
paylaşmayı özel günler
ise hatırlanmayı bilenler
için vardır. Kurban
Bayramınız Kutlu olsun.”
Osman TOSUNER
Bafra Ziraat Odası Başkanı
görim, la yoksa sen gerçek misin?” dedi.
Sonra kucaklaştık. Ve çok güzel 2 gün beraber olduk. İnanın eskilere dalmaktan ne
denize gittik ve ne de herhangi bir etkinliğe
katıldık. Sadece yakın mesafedeki İzmir’in
Selçuk Kabasına bağlı Şirince Köyüne gittik.
Şirince Köyü eski kaynaklara göre “Dağdaki Efes” adıyla bir dağın tepesinde, geçmişi
çok eski tarihlere uzanan karakteristik özelliğini kaybetmemiş, çok üst düzeyde aromalı üzüm bağları ve dolayısıyla çeşitli tat
ve lezzette şarapları olan bir dağ köyü imiş.
Ayrıca, Maya takvimine göre 21 Aralık’ta kopacak kıyamet sonrası dünyada zarar görmeyecek iki köyden biri olarak kabul edilen
Şirince Köyü’nü, görmemiş olanlara tavsiye
olunur.
olmasa biz burada yanarız” ifadesi oldu
ve hemen gözüm tepelerdeki yenilenebilir
enerji kaynağı olan rüzgar tribünlerine takıldı. Böylece, rüzgar buranın bir vazgeçilmezi
olduğunu anladım.
Ayvalık, Antik Çağ’da bir tür yabani ayva
anlamına gelen Kidonia olarak anılıyormuş.
Bölgeye ilk yerleşenlerinin Midilli’nin Kydona
Köyü’nden ya da Girit’in Kydonies bölgesinden gelmiş olabilecekleri düşünülmektedir.
Midilli Adası demişken, çok yakında, yerleşim bölgelerinin bile çıplak gözle görülebildiği bu ada (ve adaların) düşman bir ülke
yönetiminde olduğu, her hafta alışverişlerini
gelerek Ayvalık pazarlarında yaptığı halde
içimi burktu.
Değerli arkadaşlarımızla sabah geç saatlere kadar beraberliklerimiz oldu, yedik içtik ve
eski günleri yad ederek çok güzel saatlerde
beraber olduk.
Hoşça kalın, Sağlıcakla kalın...Kurban Bayramınızı en içten dileklerimle kutluyorum.
Bir sonraki, yani 30 Ağustos haftası da Edremit’e uçakla, oradan da kiraladığım bir araba ile 27 Ağustos Cumartesi öğleden sonra
Ayvalık/Altınova da arkadaşımız Lütfi Anlayışlı’nın evine gittik. Hemen diğer arkadaşlara ulaştık, Aynı muhitte yaşayan Coşkun
Lokman ve Yahya GENÇ’e ve daha sonra
CUNDA Adası’nda yaşayan Zekai YILMAZ’a ulaştık. İlk durağım Lütfi ANLAYIŞLI
oldu ve daha sonraki gün Coşkun bir programı dolayısıyla bulunduğu Eskişehir’den
döndü ve o’da bize katıldı.
Ayvalık, Balıkesir’in, Marmara Denizi’ne
kıyısı olan Türkiye’mizin en önemli turizm
yörelerinden biri olan şirin bir kasabamız.
Edremit’te havalimanından çıkar çıkmaz İlk
dikkatimi çeken, bizi uçuracakmış gibi savuran rüzgar oldu ve arabayı teslim eden
görevliye “Burası her zaman böyle mi kardeşim?” diye sorduğumda, “Abi bu rüzgar
Her şeye kadir olan Yüce
Allah, bizleri, doğru
yoldan ve sevdiklerimizden
ayırmasın! Kurban
Bayramınızı Kutlarız..
Kurban Bayramınızı
kutlar hayırlara vesile
olmasını dilerim.
Erdal DOĞAN
Resai YILMAZ
Samsun ve İlçeleri
Kırmızı Et Üreticileri Başkanı
Bafra Fenerbahçeliler Derneği
Başkanı
“Evinizin neşeli,
sağlığınız yerinde,
sevdiklerinizin yanında
olduğu mutlu bayramlar
geçirmeniz dileğiyle.
Kurban Bayramınız
kutlu olsun.”
Turgut ŞAHİNOL
Turgut Kuyumcu
10
Bafra Haber
EYLÜL 2016
YENİ ADLÎ YIL AÇILIŞ TÖRENİ
Yargıtay Birinci Başkanı bir konuşma yapar.
Açılış konuşmasının metni ve tören gündemi üzerinde daha önceden Başkanlar
Kurulunun düşüncesi alınır.”
Prof. Dr. Hikmet Sami TÜRK
1.Giriş
Türkiye’de adlî ve idarî yargı mahkemeleri, yürürlükteki kanunlarımıza göre çalışmalarına her yıl 20 Temmuz – 31 Ağustos
tarihleri arasında ara verirler, başka bir
deyişle, adlî tatile girerler. Bu süre içinde
yalnız nöbetçi mahkemeler, usul kanunla-rında gösterilen istisnaî dava ve işlere
bakarlar. Yeni adlî yıl 1 Eylül günü başlar
(Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 102103, Ceza Muhakemesi Kanunu m. 331,
İdarî Yargılama Usulü Kanunu m. 61-62).
Yeni adlî yıl dolayısıyla Yargıtay’ca bir
açılış töreni düzenlenir.
2016-2017 adlî yılı, 1 Eylül 2016 günü
daha öncekilerden farklı bir ortamda, değişik bir yerde ve yargı bağımsızlığı bakımından tartışmalı bir törenle başladı.
Bu törenin daha sonrakiler için de örnek
oluşturma olasılığı dolayısıyla farklı özelliklerini geçmiştekilerle karşılaştırmalı
olarak irdelemekte yarar var.
İlk kez 6 Eylül 1943 günü Adalet Bakanlığı’nca düzenlenen 1943-1944 adlî yılı
açılış töreninde dönemin Adalet Bakanı
Ali Rıza Türel’in törenin amacını belirten
konuşmasının ardından o zamanki adıyla
Temyiz Mahkemesi Birinci Başkanı Halil
Özyörük’ün verdiği söylevle başlayan
ve her yıl 6 Eylül günü yapılan törenlerle
sürdürülen bir gelenek hâlini alan uygulama, 1956 yılında Adalet Bakanlığı’nın
ara vermesiyle bir süre için durmuştur. 27
Mayıs 1960 Devriminden sonra yeniden
başlatılan adlî yıl açılış törenleri, sadece
1961, 1965, 1973, 1975 ve 1979 yıllarında Millet Meclisi ve/veya Cumhuriyet Senatosu seçim dönemlerine rastlamaları
dolayısıyla Seçimlerin Temel Hükümleri
ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’un
tören yasaklarına ilişkin hükümleri (m.
64) gereğince yapılamamıştır.
2.Yasal Düzenlemeler
Adlî yıl açılış töreni geleneği, 1973 yılında yasal bir zorunluk hâline getiril-miştir.
16.5.1973 tarih ve 1730 sayılı Yargıtay
Kanunu, “Adalet yılının açılışı” kenar başlıklı 52. maddesinde şu düzenlemeye yer
vermişti:
“Her adlî yıl, Ankara’da Yargıtay Birinci
Başkanının söylevi ile açılır.
Birinci Başkanın yokluğunda bu görev,
Yargıtay Birinci başkanvekillerinin en kıdemlisi tarafından yerine getirilir.
Açılış söylevinin metni üzerinde daha önceden Başkanlar Kurulunun düşüncesi
alınır.”
Bu düzenleme, yerini 4.2.1983 tarih ve
2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun “Adlî yılın açılışı” kenar başlıklı 59. maddesinde
biraz daha sadeleştirilmiş bir biçimde şu
düzenlemeye bırakmıştır:
“Her adlî yıl Ankara’da bir törenle açılır.
Görüldüğü gibi, her iki metinde de sadece Yargıtay Birinci Başkanının söylevi/
konuşması öngörülmüştür. Fakat 1973
yılındaki adlî yıl açılış töreninde Birinci
Başkan Cevdet Menteş’in söylevinden
sonra Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av.
Prof. Dr. Faruk Erem de kürsüye çıkmış
ve bir konuşma yapmıştır. Bu, yeni bir
geleneğin başlangıcı olmuştur. Ne 1730,
ne 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nda öngörülmemekle birlikte; yukarıda anılan
hükümlerin yürürlükte oldukları dönemlerde yapılan açılış törenlerinde Yargıtay
Birinci Başkanından sonra Türkiye Barolar Birliği Başkanı da konuşmuştur(1). Bu
konuşmalarda bazen eleştirel bir yaklaşımla da olsa yargının durumu ve sorunları dile getirilmiştir.
Fakat 2014 yılında durum değişmiştir. 10
Mayıs 2014 günü Danıştay’ın 146. kuruluş yıldönümünde Türkiye Barolar Birliği
Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzi-oğlu’nun Danıştay Başkanı Zerrin Güngör’den sonra yaptığı konuşmayı hem
uzun, hem siyasî içerikli bulan dönemin
Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, tepki
göstermiş ve salonu terk etmiştir. İş burada kalmamış; Başbakan, 1 Eylül 2014
günü yapılan 2014-2015 adlî yargı açılış
törenine Türkiye Barolar Birliği Başkanının da konuşma yapacağı gerekçesiyle
katılmamıştır.
Bununla da yetinilmemiş, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun “Adlî yılın açılışı” kenar
başlıklı 59. maddesi, 2.12.2014 tarih ve
6572 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun’la yürürlükten kaldırılmıştır:
“2797 sayılı Kanunun 59 uncu maddesi
yürürlükten kaldırılmıştır.” (m. 26).
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ve
Isparta Milletvekili Recep Özel ile birlikte
52 AK Parti Milletvekilinin aynı adla verdikleri Kanun Teklifinde 30. madde içinde yer alan, daha sonra TBMM Adalet
Komisyonu ve Genel Kurulunda yapılan
değişiklikler sonucunda 26. madde olarak numaralandırılan bu hüküm hakkında
maddeyi tekrarlayan tek satırlık bir gerekçe gösterilmiştir:
“…Yargıtay Kanununun 59 uncu maddesi
de yürürlükten kaldırılmaktadır.”(2)
Yapılan bu değişiklikten sonra yürürlükteki 2797 Yargıtay Kanunu’nda adlî yıl
açılış törenini düzenleyen bir hüküm kalmamıştır. Buna rağmen açılış törenleri
gelenek olarak sürdürülmektedir. Nitekim
1 Eylül 2015 günü 2015-2016 adlî yılı açılış töreni, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan’ın da katılımıyla yapılmıştır.
3.Adlî Yıl Açılış Törenlerinin Yapıldığı
Yer
Son olarak 1 Eylül 2016 günü 2016-2017
adlî yılı açılış töreninin Beştepe’deki
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Millet Kongre
ve Kültür Merkezi’nde yapılması ve Yargıtay Birinci Başkanı İsmail Rüştü Cirit’ten
sonra bu törenlerde bir ilk olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da
konuşması tartışmaları alevlendirmiştir.
Türkiye’de başlangıçta Adalet Bakanlı-
ğı’nca düzenlenen adlî yıl açılış tören-leri,
genellikle Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi konferans salonunda yapıl-maktaydı. Sadece 6 Eylül 1955 günü yapılan
açılış töreni, Yargıtay’da Kubbealtı olarak
adlandırılan ve sonradan yıkılan bölüme
alınmıştı. 1977-1978 adlî yılı açılış töreni de, Yargıtay’ın Birinci Başkan Cevdet
Menteş zamanında hizmete açılan kendi
konferans salonunda yapılmış ve bu uygulama, uzun süre devam etmiştir. Bu uygulamanın bir istisnası olarak 2001-2002
adlî yılı açılış töreni, daha geniş bir katılım sağlamak amacıyla Ortadoğu Teknik
Üniversitesi Kültür ve Kongre Merkezi
Kemal Kurdaş Salonunda yapılmıştır.
Aynı düşünce ile Birinci Başkan Ali Alkan
zamanında 1 Eylül 2014 günü düzenlenen 2014-2015 adlî yılı açılış töreni, JW
Marriott Otelinde yapılmıştır.
Şimdi tartışma konusu olan son açılış töreninin de başlangıçta Ankara’da bir otelde yapılmak istendiği, hatta davetiyelerin
bastırıldığı, ancak daha sonra 15 Temmuz 2015 darbe girişimi ve bunu izleyen
gelişmeler üzerine güvenlik kaygısıyla
bundan vazgeçildiği ve açılış töreni için
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nin uygun görüldüğü Yargıtay Başkanlığınca yapılan açıklamadan anlaşılmaktadır. Ancak toplantı
yerinin Cumhurbaşkanlığı Külliyesi olarak
belirlen-mesi üzerine, bu durumun yargı
bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile bağdaşmayacağı gerekçesiyle Türkiye Barolar
Birliği Başkanı Feyzioğlu ve davetli Anamuhalefet Partisi Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu, törene katılmayacaklarını
açıklamışlardır. Yargıtay Başkanlığınca
yapılan açıklamada ise “sahibi devlet ve
millet olan bir kongre salonunda bu toplantının yapılacak olmasının nasıl yargı
bağımsızlığı ve tarafsızlığını zedeleyeceğini anlamakta zorluk” çektikleri ifade
edilmiştir(3).
1 Eylül 2016 günü Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde
yapılan 2016-2017 adlî yılı açılış töreninde Yargıtay Başkanı Cirit’ten sonra,
salonda hazır bulunan 1.500’ü aşkın hâkim ve savcının ayakta alkışları arasında
kürsüye gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan
da aynı görüştedir: “Millet adına görev
yapan yargının, milletin mekânında adlî
yıl açılış töreni yapması, yargı bağımsızlığına gölge düşürmez, tam tersine yargı
bağımsızlığını güçlendirir.” Konuşmasında FETÖ operasyonlarına da değinen ve
bu kapsamda 15 Temmuz 2015’den bu
yana “göz altına alınan 3.495 hâkim ve
savcının adalet teşkilâtımızda herhangi
bir zaafa yol açmayacağına, tam tersine
gerçek adaletin tesisi konusunda ciddî
bir rahatlama sağlayacağına” inandığını
açıklayan, “Geciken adalet, adalet değildir” özdeyişini hatırlatan Cumhurbaşkanı,
darbe girişiminde bulunanlar hakkında
süratle karar verilmesi ve “almaları gereken ceza neyse bu cezayı almaları” gerektiğini belirtmiştir(4).
4.Değerlendirme ve Öneriler
Görüldüğü gibi, 1 Eylül 2016 günü yapılan sonuncusuna kadar adlî yıl açılış
törenleri, önceleri genellikle Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi konferans salonunda, sonra Yargıtay’ın kendi konferans
salonunda, birer kez Ortadoğu Teknik
Üniversitesi Kültür ve Kongre Merkezi ile
Ankara’da bir otelde yapılmıştır. Bunların
hiçbirinde yürütme organı ile bir bağlantı yoktur. Törenin yapıldığı yer, sadece
sembolik olarak değil, adaletin temeli niteliğindeki yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı bakımından da önem taşımaktadır.
Anayasa’mıza göre “Yürütme yetkisi ve
görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasaya ve kanunlara
uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.”
(m. 8).
Dolayısıyla Yargıtay’ın yargı organlarının
her yıl ara verme/adlî tatilden sonra yeni
bir çalışma dönemine girerken düzenlediği açılış törenleri, kuvvetler ayrılığı ilkesine uygun olarak, yürütme veya yasama
ile değil, yargı ile bağlantılı bir salonda
yapılmalıdır. Açılış töreninin bir otelde
veya başka bir ticarî kuruluşta yapılması
da, yargının saygınlığı ile bağdaşmaz. En
uygun yer, doğal olarak öncelikle Yargıtay’ın kendi konferans salonudur. Ancak
bu salon geniş bir katılım için küçük görülüyorsa; uygun yer olarak Ankara Adalet
Sarayı konferans salonu ya da Atatürk’ün
5 Kasım 1925 günü “Cumhuriyetin müeyyidesi” olarak açtığı(5) ve bir dönem adlî
yargı açılış törenleri için kullanılan Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi konferans salonu düşünülmelidir.
Bu törenlerde geçmişte olduğu gibi sadece hâkim ve Cumhuriyet savcıları adına
Yargıtay Başkanı ile savunma adına Türkiye Barolar Birliği Başkanı konuşmalı,
yargının durumu ve sorunları hakkında
görüşlerini açıklamalı, çözüm önerilerini
dile getirmelidirler. Cumhurbaşkanı ya da
yürütme veya yasama organının bir üyesinin konuşması, yargı bağımsızlığı ile
bağdaşmaz. 1 Eylül 2016 günü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeni adlî yıl açılış töreninde yaptığı konuşma, bu açıdan tartışılabilir niteliktedir. Çünkü Anayasa’mıza
göre “Hiçbir organ, makam, merci veya
kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında
mahkemelere emir ve talimat veremez;
tavsiye ve telkinde bulunamaz.” (m. 138/
II). Evrensel bir özdeyişle “Adalet devletin temelidir.” Adaletin gerçekleşmesinin
olmazsa olmaz koşulu ise, mahkemelerin
bağımsızlığı ve tarafsız-lığıdır. Bunu sağlamak ve herhangi bir biçimde zedelenmesine meydan vermemek için gereken
dikkati göstermek, bütün devlet organlarının görevidir.
_________________________________
(1)Yargıtay ve adlî yıl açılış törenlerinin tarihçesi için bk. Türkiye Cumhuriyeti Yargıtay Başkanlığı. Tarihçe (www.yargitay.gov.tr/sayfa/tarihce).
(2)Bu gerekçe ve Adalet Komisyonu Raporu’ndaki açıklama için bk. TBMM Tutanak Dergisi,
Dönem: 24, C. 92, Yasama Yılı: 5, S. Sayısı:
655 “Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ve
Isparta Milletvekili Recep Özel ile 52 Milletvekilinin, Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, … ile
Adalet Komisyonu Raporu”, s. 10, 58.
(3)Yargıtay Başkanlığının açıklaması için bk.
Vatan Gazetesi, 30.8.2016, s. 13 “Beştepe’de
adlî yıl açılışı, yargı bağımsızlığını zedelemez.”
(4)Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın
konuşması için bk. Cumhuriyet Gazetesi,
2.9.2016, s. 4 “Erdoğan’dan Yargıya Talimat
Gibi Mesaj: FETÖ Sürecini Hızlandırın”; Hürriyet Gazetesi, 2.9.2016, s. 18 “Saray’da ilk adlî
yıl töreni – Eleştirilere yanıt: Milletin mekânında
açılış yargı bağımsızlığını güçlendirir” (Oya Armutçu).
(5)Atatürk’ün bu konuşmasının tam metni için
bk. Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, C. II (19061938), 2. baskı, Ankara 1959 (Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Yayınları: 1), s. 236-240; Atatürk’ün
Bütün Eserleri, C. 18 (1925-1927), İstanbul
2006 (Kaynak Yayınları: 442), s. 116-118.
11
Bafra Haber
AT
HIRSIZLARINA
Konca VURAL
Hani, adamın biri çok sevdiği atıyla giderken bir pınar başında mola verir.
Orda rastladığı bir diğer yolcuyla oturur
sohbet eder arkadaş olurlar.
Bir müddet sonra arkadaşı ona ne güzel
atın varmış, biraz binip gezinmeme izin verir misin? der.
O da niye olmasın diyerek ata binmesine
müsaade eder.
Adam ata atladığı gibi uzaklaşmaya başlar.
Giderken de seslenir “Hadi bana eyvallah.
Sen kendine bir başka at bul.”
Atına binilmesine müsaade ederek iyilik
yapan adam bu durum karşısında şaşkına
dönmüştür. Arkasından, “Arkadaş tamam
atı al götür ancak senden bir isteğim var.
Ne olur benim iyi niyetimi götürme, bari
onu geri ver.” diyerek seslenir.
İyi niyetleri çalan hırsızları mal çalan hırsızlardan daha tehlikeli görüyorum.
Çalınan mal belki yerine gelir fakat yitirilen
güven kolay kolay kazanılmıyor.
Mal kazanmak uğruna insanların güvenlerini kaybedenlere acıyorum.
Güvenden mahrum oldukları için o malların içerisinde bir serçe gibi titreyerek ömürlerini tüketiyorlar.
Zaman zaman aynı şeyleri yaşıyoruz.
İyi niyetler istismar ediliyor.
İstismarlar karşısında artık bir başkasına
güven-itimat kalmıyor.
İnsan giden ata acımıyor, iyi niyet var ya…
İşte o iyi niyetin suiistimal edilmesine üzülüyor. Ona kahrediyor.
Aslında zaman zaman kullandığım “İtimat
kontrole mani değildir” sözüne ne kadar ihtiyaç duyduğumuza da bu anlamda ihtiyaç
duyuyorum yeniden.
Bir zamanlar çek senet nedir bilmezdik.
İki dudağın arasından çıkan sözler yeterliydi.
Söz denilince akla namus, namus denilin-
ce de söz gelirdi.
Şimdi çeke de senede de güven kalmadı.
Eskiden sözünü yerine getiremeyenlerin
yüzü kızarırdı.
Şimdi güneş yanığı deyip geçiyorlar.
Her geçen gün artan yalnızlığın temelinde
işte bunlar vardır.
Siyasetin bugünkü manzarasına bakıldığında da atı alıp kaçanların sayısının az
olmadığını görebilirsiniz. Yanına gelip oturanların her birisinin maksadının atı alıp
kaçmak olduğunu düşünmek insanı deli
eder. Her gelene bu şüphe içinde bakmak
ise hastalıklı hale getirir. Böyle olmayacağını düşünmek ise tedbirsizliktir. Ama ne
olursa olsun, daima tedbirli olmak gerekiyor siyasetin dünyasında.
Kale almadığınız an at hırsızlarına yakalanabilirsiniz.
Eskiler bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı
vardır diyerek ne kadar vefalı olduklarını
gösterirlerdi.
Şimdi onu da ancak türkülerde dinleyebiliyoruz.
Vefa, insanımızın gönlünde okyanuslar gibiydi.
EYLÜL 2016
Denizin suyunun çekilmesi gibi çekile çekile İstanbul’da bir semtin adı olarak kaldı.
Bu sözler karamsarlık ifadeleri olarak anlaşılmamalı.
Zira bir mal nerede kaybedilmişse orada
aranmalıdır.
Kaybedilen güveni, itimadı iyi niyeti yeniden bulmak gerekiyor.
Yoksa dünyamızı tehdit eden küresel ısınma gibi, ruhlarımızda küresel güvensizlik
tehlikesi altında ıstırap çekecektir.
Atımızı çalanlar bilmeli ki üzüntümüzün sebebi giden at değil, onunla birlikte götürülen iyi niyetimizdir.
Onları belki affedebiliriz fakat diğerlerini
asla.
Kimsenin merhamet ve iyi niyeti istismar
etmeye hakkı yoktur.
Bu böyle biline.
Kurban Bayramınız Kutlu Olsun
SEVGİYLE KALIN
BAFRA BELEDiYESi’NDEN VERGi AFFI AÇIKLAMASI
Bafra Belediyesi, vatandaşların faydalanması için alacakların yeniden yapılandırılması hakkında duyuruda bulundu.
H
ükümetin bazı alacakların yeniden
yapılandırması hususunda aldığı kararın Resmi Gazete de yayınlanarak
yürürlüğe girmesinin ardından, Bafra Belediyesi bir açıklama yaparak vatandaşları
uyardı. Resmi Gazete’nin 29806. sayısında
yayımlanarak yürürlüğe giren 6736 Sayılı
Kanu’nun 1. maddesinin 1. fıkrasının g ve ğ
bentlerinde Belediyelerin kanun kapsamına
giren alacaklarının da sayıldığı hatırlatılan
açıklamada şu ifadelere yer verildi.
“30 Haziran 2016 tarihinden önceki dönemlere, beyana dayanan vergilerde ise bu tarihe kadar verilmesi gereken beyannamelere
ilişkin vergi ve bunlara bağlı vergi cezaları,
gecikme faizi, gecikme zamları, 2016 yılına
ilişkin olarak 30.06.2016 tarihinden önce
tahakkuk eden vergi ve bunlara bağlı vergi cezaları, gecikme faizi, gecikme zamları
kapsama girmektedir. Buna göre; Emlak
Vergisi, Çevre Temizlik Vergisi ve İlan Reklam Vergisi 6736 sayılı kanunun 10. maddesinin 1. fıkrasında, ilgili maddelerde yer
alan hükümler saklı kalmak kaydıyla kanunun yayımlandığı tarihi izleyen ikinci ayın
sonuna kadar başvuru şartı getirilmiştir. Bu
madde kapsamında borçlular 31 Ekim 2016
tarihine kadar borçlu bulundukları tahsil dairelerine yazılı olarak başvurmaları gerekir.
Yapılandırılan borçlar tercihe göre peşin
veya taksitler halinde ödenebilecektir. Peşin ödemeler, ilk taksit ödeme süresinin son
günü olan 30 Kasım 2016 tarihine kadar yapılacaktır.
Peşin ödemelerde yapılandırılan borçlara
herhangi bir kay satı ya da faiz uygulanmayacaktır. Yapılandırılan borçların taksitle
ödenmek istenmesi halinde, başvuru sırasında 6, 9, 12 veya 18 eşit taksitte ödeme
seçeneklerinden biri seçilebilecek ve ilk
taksit 30 Kasım 2016 tarihine kadar, kalan
taksitlerde 2 şer aylık dönemler halinde ödenecektir. Yapılandırmanın devam edebilmesi için, ilk iki taksitin süresinde ödenmesi
şarttır. Ayrıca, taksitlerden bir takvim yılında
en fazla iki tanesinin süresinde ödenmemesi veya eksik ödemesi hali kanunun ihlal
nedeni sayılmayacaktır. Bu durumda, diğer
taksitler ilgili dönemlerinde ödenebilecektir.”
12
Bafra Haber
EYLÜL 2016
GEÇMiŞTEN GUNUMUZE
BUYUKLERiMiZ..
rını görmek mümkün, gelecek turistler için
olağanüstü bir tecrübe.
Bugün, Geçmişten Günümüze Büyüklerimiz köşemizin konuğu Sn. Yusuf ZİYA
KURAL ve oğlu Ürolojik Laparoskopi’nin
özellikle Böbrek Kanseri ve Prostat Kanseri tedavisinde ülkemizdeki ilk uygulamaları gerçekleştiren Sn. Prof. Dr. Ali
RIZA KURAL. 3 Ağustos Günü ACIBADEM MASLAK HASTANESİ’ ndeki kendisi için hazırlanan özel bölümde buluştuk.
Sırada bekleyen onlarca hasta arasında
bize değerli vakitlerini ayırdığı için önce
kendisine bir teşekkür borçluyum. Ben
önce Sn. Y. Ziya KURAL’ la böyle değerli
evlatlar yetiştiren BABA ile başlamak istiyorum. (Kusura bakmazsanız, Ziya Amca
diye hitap edeceğim).
Ziya Amca, BAFRA deyince, aklına ne
geliyor, Neler söylersin?
BAFRA; dünyanın en güzel yeri. Öyle bir
mümbit arazisi var ki pamuktan başka her
şey yetişiyor. Kızılırmak’ın taşıdığı alüvyonlar Bafra Ovası’nı oluşturdu. Örneğin;
şu anda fındığın her yerde en kalitelisi yetişiyor. Tütün; dünyanın en güzel ve kaliteli tütünlerini yetişirdi bu kasaba. Biliyor
musun?Yüz sene önce Amerika’dan kalktılar Bafra’ya geldiler. Bafra’da “REJİ” dediğimiz yerleri kurdular,tütün alım yerleri
ve depolar inşa ettiler. Ama biz ne yaptık?
Bafra’da tütün tarımını bitirdik ve binaları
da yerle bir ettik. Şimdi ise geriye dönüş
için çabalıyoruz. Bir başka ürünümüz çeltik, namütenahi bir ürün. BAFRA pirinci,
son derece lezzetli. Sebze; yetişmeyen
sebze yok. Kırmızı biberde Türkiye’nin
en kaliteli ve en verimli biberleri, kırmızı
lahanaları, pancarları hep Bafra’mızda
yetişiyor. Güneyden gelip kamyonlarla taşıyorlar. Kavun, karpuzdan hiç bahsetmeyeceğim.
Ziya Amca bütün bunlara ilaveten, BAFRA bugün turizmde de 1 numara olur.
Evet M.Ö 3000, 2000 ve 1000 yıllarına
uzanan tarihi yerler, Kuş Cenneti harika,
ülkemizde bulunan 400’ün üzerindeki kuş
cinsinin 320’si KIZILIRMAK Deltası’nda,
Kuş Cenneti’nde mevcut. Hala Yılkı Atla-
Sen ne diyorsun, hele o sizlerin bahsettiğiniz “Liman Şehri Bafra”, gerçekleşse var
ya! BAFRA, ırmak havzasının iki tarafına
yerleşim merkezleri yerleştirilse, köprüler
yapılsa, ayrıca mavnalar şehrin ortasına
kadar gelse, “Muhteşem” olur, düşünebiliyor musun? Şehir olağanüstü bir özellik kazanmış olur. Her iki kıyıda modern
“Cafe”ler, çay bahçeleri lokantalar, arkada
yerleşim alanları, Fener’e doğru rıhtım,
balık göllerine uzanan sahil vs. Çok güzel
bir proje...Önemli olan başlaması, başlayınca o biter. Değil mi ki “Başlamak bitirmenin yarısıdır.” Bu tabi bir kişinin gayreti ile olmaz, bunu ancak başarılı bir ekip
sonlandırabilir. Yani sizin gibi ekibiyle bir
lider.Ben görüyorum, sizler hiç ben demiyorsunuz, hep biz diyorsunuz. İşte başarı
buradan geliyor. Zaten “BEN” diyen hep
arkada kalır, düşündüğü başarılara ulaşamaz. Bu sizlerin benim kafama soktuğu
bir rüya, inşallah birileri düşünür ve uygulamaya koyar da bizde gurur duyarız.
Neyse şimdi ben size geçmişe ait önemli
bir hikâye anlatacağım. “Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti”; Samsun’da nasıl kuruldu.
Biliyorsun, Mondros Mütarekesi’nin imzalanması sonucunda 15 Mayıs 1919’ da
İzmir’in işgali üzerine kurulan bir cemiyettir. Türkiye’nin çeşitli kent ve kasabalarında oluşturulan ve Milli Mücadele’nin
ilk örgütsel çekirdeğini oluşturan sivil bir
kuruluştur. Bu örgüt Samsun’da da kurulmuştur, biz bu konunun çevresindeydik,
biliyorduk. Ancak bu konuda öncü olan
H..ö...z..e H......n Efendi(*), o zaman henüz daha soyadı kanunu çıkmadığı için
lakapla anılıyordu, bu işin başındaydı, o
kurdu ve biz sadece onu tanıdık. Son derece gizli tutulan isimlerdi. Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Yönetim Kurulu Başkanı’ydı. 60 sene süreyle yönetim hiç kimseye
söylemedi, oldukça ketum kaldı. Ancak
sadece diğer üyelerden H.......e R....m
Efendiyi biliyoruz ama onu da başkasından duyduk. O söylemedi. Daha sonra
R.m M...........U soyadını aldı. Birde, K..a
A.İ(KA) isminde birisini duyduk, o zaman.
Bu cemiyetin içinde bulunduğunu, KA,
ATATÜRK Hayranı. Balıkçı kisvesine girmiş, limanda güya balıkçılık yapıyor. İşgal
kuvvetleriyle yakınlaşıyor, onlarla haşır
neşir oluyor, ve onların güvenini kazanıyor.
Yok, yok. Bu Müdafaa-i Cemiyetinin Bafra
ile bir ilgisi yok, ancak ben sadece ATATÜRK’ ün Samsun’a çıkışı ile ilgili olayı
anlatmak istiyorum. Evet bu KA, Samsun’da Namık Kemal Caddesi’nin bitiminde, Mecidiye Caddesi’ne giren bir sokak
vardır, o sakağın içerisinde bu KA’ nın bir
evi var, işte Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin
toplantıları o evde oluyor. Ancak, işgal
kuvvetleri sürekli gece hangi evde ışık var
sürekli o evleri basıyorlar. Dolayısıyla, KA
böyle bir baskına mahal vermemek için
evin tüm pencerelerini siyah perdelerle,
tahtalarla kapattırıyor. Ayrıca onlar içerde
çalışırken KA’ da onların ihtiyaçlarını karşılıyor. Yemek, içmek, kırtasiye ihtiyaçlarını. ATATÜR de İstanbul’dan bu çalışmaları izliyor. Kimin ne yaptığını yakından
takip ediyor. ATATÜRK Samsun’a hareket etmeden önce de haber gönderiyor
ve diyor ki; “Ben Samsun’a ulaştığımda
beni KA rıhtımdan alsın. ” Ve ATATÜRK
Samsun’a ulaştığında KA teknesiyle Bandırma Vapuru’ na yanaşıyor ve ATATÜRK
‘ü gizlice alıyor, İşgal Kuvvetlerinin güvenini de kazandı ya, kimse şüphelenmiyor,
toplantının yapıldığı kendi evine getiriyor.
Zaman geçiyor, daha sonra ATATÜRK
KA’ yı bırakmıyor. KA ‘da onunla birlikte
Amasya, Erzurum kongre gezilerinde hep
yanında oluyor, daha sonra KA, soyadı
kanunu çıkınca K......Ş soyadını aldı, yani
A K.....ş (AK) oldu. Sonraları Atatürk’ün
yanında öldü. O’nun oğlu da bizim çok
hürmet ettiğimiz bir abimiz, Samsun Bölge Çalışma Müdürlüğünde, Müdür Muavini olarak görev yapıyordu.
Bir gün bizim dedemiz, ailemizin büyüğü,
Hasan UMUR geldi ve Ziya, evladım dedi,
buralarda AK’ nin bir oğlu var onu bulmamız lazım dedi, nasıl bulabiliriz? dedi.
Dede o bizim arkadaşımız R.....k K......Ş
(RK), hemen ulaşabiliriz. Hemen aradık,
R Bey’e konuyu söyledik ve sağ olsun R
Bey hemen geldi ve beraberce o eve gittik. Çalışma odası ve diğer odalar aynen
duruyordu, yani Müdafaa-i Hukuk Cemiyet’i orada kuruldu ve faaliyetlerini orada
sürdürdü. Ne gariptir ki Hasan dedem 60
sene daha yaşadı ve kuruculardan olmasına rağmen ağzından bir tek kişinin ismini duymadık.
Türkiye buralardan geldi, evladım, o karakterli, vatanını ve milletini seven insanlar vasıtasıyla buralara geldi. İşte ben
ATATÜRK’ ün Samsun’a çıkışını, hangi
şartlar altında bu ülkeyi kurtardığını anlatmaya çalıştım.
(*) Şimdi senden bir isteğim var, burada
zikrettiğimiz isimleri lütfen yazma, isteyen
olursa benim telefon numaramı verebilirsin, daha detaylı daha geniş bir şekilde
ben kendileriyle konuşurum.
Hasan Dedem, çok faal bir insandı, ailemizin büyüğü idi. Cumhuriyet döneminde
Samsun’un ilk Belediye Başkanı oldu ve
4 sene hizmet etti. Bu arada 3-4 tane de
kitap yazdı.
Ziya Amca, bunların BAFRA ile bir ilgisi var mı?
Hasan UMUR sizin akrabanız değil mi
Ziya Amca? Evet, bizim aile büyüğümüz,
Ali RIZA KURAL(RK), annemin dedesi,
ZK; ailemizin büyük şemsiyesi.
Ziya Amca ile olan söyleşimizi burada
noktalarken, böylece bir büyüğümüzü
daha eskilere götürdük, gene herkeste
olduğu gibi Ziya Amca’nın da gözlerindeki parıltı ve mutluluk, anlatırken ki o heyecan, gittiği dönemlere ait yaşadıklarını
geri dönüp hafızalarını zorlayarak o anı
yaşama gayretlerini görmeye değerdi.
Evet, başlıkta da kısaca isminden bahsettiğim Bafra’nın yetiştirdiği bir başka büyük
insandan, yani Ali RIZA KURAL’ dan bahsetmek istiyorum.
Ben kendisine, “Kısaca kendinizi tanıtır mısınız? diye sorduğumda çok mütevazi olarak başladı ve...
“Ben Dr. Ali Rıza KURAL, 1951 yılında
Bafra’da doğdum. İlk, orta ve lise tahsilimi Samsun’da tamamladım ama bir okul
değişikliği nedeniyle Bafra Orta Okulu’nda da okudum. Babam Y. Ziya KURAL,
annem Gülbeyaz KURAL halen, bin şükür
hayattalar. Çocukluğumuz da yazları Nebiyan Dağı’nın eteklerinde kurulmuş olan
babamın doğum yeri Ağcaalan Köyü’nde
geçti. O köy Vezirköprü’nün alt tarafına
doğru uzanır. Neden böyle bir bağ var
diye sorarsanız, Babaannem Vezirköprülü, Hacıbelcek’lerden. Halen devam eden
soyları var.
1974’te üniversiteyi bitirdim. Daha sonra
üroloji ihtisası tamamladım ve aynı okulda
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde Doçent ve Profesör oldum. Şu
anda ACIBADEM Hastanesinde Üroloji
uzmanı olarak görevimi sürdürüyorum.”
Bu arada kısa öyküsüyle hemen Profesör
olduğu tarihlere kadar geldi ancak, dedim
ya çok mütevazı davranıyor, detaya girmedi ama ben araştırdım bakın bu sevgili
kardeşimizin daha ne meziyetleri var.
Aslında kendisi Doktor Sanatçı.Kendisi, Musikiye olan merakından mandolin
ve keman dersleri aldı. Ayrıca Üniversite
yıllarında Arif Sami TOKER’den, Rüştü
ERİÇ gibi üstatlardan musiki dersleri aldı.
Sadece onunla kalmadı, Süheylá Altmışdört’ün yönettiği İstanbul Üniversitesi
Türk Musikisi Korosu ve İstanbul Belediye
Konservatuvarı Türk Musikisi Bölümü’nde
öğrenimini sürdürdü.
Tabi sanattan hiç kopmadı. Bu arada Fügen Hanımefendi ile evlendi, 2 çocukları
oldu, Çağlar KURAL, Gizem KURAL. İkisi
de yakın zamanda evlendiler.
13
Bafra Haber
EYLÜL 2016
“BAFRA’NIN ÖYLE BİR MÜMBİT ARAZİSİ VAR Kİ PAMUKTAN BAŞKA HER ŞEY YETİŞİYOR. KIZILIRMAK’IN OLUŞTURDUĞU ALÜVYONLU TOPRAKLAR BİR HAZİNE.” DİYOR SN. YUSUF ZİYA KURAL AMA
DAHA DA ÖNEMLİSİ BU TOPRAKLARDA DAHA BAŞKA NELERİN YETİŞTİĞİ, OĞLU SN. PROF. DR. ALİ
RIZA KURAL, TÜRKİYE’DE İLK DEFA DA VINCI ROBOTUYLA PROSTAT KANSERİ AMELİYATLARINI
GERÇEKLEŞTİREN KİŞİ. Lütfen “http://www.alirizakural.com/da-Vinci-Robotik-Cerrahi-Sistemi-Video.
aspx” sitesindeki videoyu izleyin.
Peki, Ali Rıza’cım. Bafra’da 3 ay kadar
okul dönemizden kalan bir anınız var
mı?
Rıza KURAL, “Tabii, sadece o 3 aylık dönemde değil, Samsun’da kaldığımız süre
içerisinde hemen hemen her hafta sonu
Bafra’ya giderdik, evimiz İsmet Paşa
Mahallesi’ndeydi, orada sanırım Mithat
Paşa İlkokulu vardı, o okulun bahçesini
hiç unutmam. Orada sürekli top oynardık,
maçlar yapardık. Bende yeri çok başkadır. Sele sepet top kandil gezmelerini hiç
unutamam mesela, sokakta satılan dondurmaları, bayramları hiç unutamam. Ramazanlar çok faklı olurdu. Ben genel de
Babaannem de kalırdım. Eve yakın olan
27 Mayıs Parkı’nı hiç unutmam. Bisikletlerini unutamam. Özetle şunu söyleyebilirim ki kısa dönemlerde kalmama rağmen
Bafra’nın bende çok önemli bir yeri vardır.
Gene ismini aldığım, Cumhuriyetin ilkelerine son derece bağlı Ali Rıza dedemin
bende önemli bir yeri vardır.”
Münir Nureddin Selçuk’un şefliğindeki İstanbul Belediye Konservatuarı İcra Heyeti’nde korist olarak şarkı söylemiş.
sonra tıptaki başarılarının yanında musiki
hayatını da ihmal etmedi, aynı hızla, başarılı çalışmalarına devam etti.
Hatta Maslak Show Center’da Senfoni
Orkestrası ve Türk Sanat Müziği sazları eşliğinde Türk Sanat Müziğinin seçkin
eserlerinden oluşan bir konser vermiş.
Ayrıca konserinde icra ettiği eserlerden
oluşan “Hayal İçinde” isimli bir CD’si müzik marketlerde satışa sunulmuş geliriyle
de Endoüroloji Eğitim Laboratuvarı kurulmasına ön ayak olmuştur.
Bazen hepimiz duyduğumuz bir şakı da
kendimizi yaşarız. Kulaklarımızda çınlayan musiki nağmeleriyle birlikte, geçmişe
gider ah o eski günler deriz.
Birde söylemeden geçemeyeceğim, Seçkin Türk Sanat bestelerini Senfoni Orkestrası eşliğinde icra etmesini yadırgayan
kişilere verdiği cevap çok ilginç,
“Türk Müziği Bestelerine çok sesli “SOS”
döktük.
Tabi sadece ne bununla kaldı, ne de yetindi. 2008’lere dayanan yukarı da bahsettiğimiz konser ve CD çalışmalarından
Tabi bu söyleşi böyle uzayıp giderken ben
araştırmalarımdan bahsetmek istiyorum
ki sanat adına çok önemli işler başarmış.
İşte buradan yola çıkarak yeni bir CD
daha yapmaya karar verdi, ismi “Sevdiklerimin Sevdikleri”.
Hepimizin sevdiği şarkılar yanında çevremizdeki insanları, onun sevdiklerini hatırlatan birçok eser vardır. Onları hatırlamak,
yâd etmek hayatımızın bir parçasıdır.
Ben bunu kendi kaleminden CD broşürünün kapağına taşıdığı kendi sözleriyle anmak istedim.
“Geçmişten günümüze dek nice şarkılar
yer etmiştir belleğimizde, niceleri de ‘Gönül telimizi titretmiştir’. Çocukluktan beri
hep musikinin içinde olan, ilkokul çağında mandolin, lise yıllarında keman çalan,
sonrasında İstanbul Belediye Konservatuvarı, İstanbul Üniversitesi Korosu, Devlet
Klasik Türk Musikisi Korosu, TRT İstanbul
Radyosu gibi kurumlarda ses sanatçısı
olarak çalışan, görev yapan biri olarak
sevdiklerimin, yakınlarımın beğenip dinledikleri şarkılardan bir demet seçip ‘Bu
kubbede hoş bir seda’ bırakmak arzusuyla bu albümü yapmaya karar verdim.
Çocukluğumda sevgili babam Yusuf Ziya
Kural’ın sesinden defalarca dinlediğim
‘Gönlüm yaralı bilmiyorum bana n’oldu’ ,
Gülbeyaz Kural anneciğimin dinlemekten
bıkmadığı ‘Yar saçların lüle lüle’, sevgili
eşim Fügen Kural’a evlenme törenimizde söylediğim merhum Necdet Tokatlıoğlu’nun ‘Dua’ sı, oğlum Çağlar’ın favorilerinden biri çok sevilen bir Avni Anıl şarkısı:
‘Biraz kül biraz duman’, Kızım Gizem’in
çok sevdiği ve son zamanlara kadar bestesini benim yaptığımı zannettiği ‘Gel
gönlümü yerden yere vurma’ isimli Erdinç
Çelikkol eseri, kardeşlerimin, benim sevdiklerimiz diğerleri; yakın zamanda tanıştığımız dostlarımız Narmina İsgandarova
ve ailesine ithafen ‘Gönlüm senin esirin
kalbim senindir’ isimli unutulmaz Azeri
eser... İlkinden sonuncusuna dek baktığınızda sanki benim hayatımı özetliyor gibi
bu albüm. Umarım sizler de seversiniz bu
albümü ve ‘Hoş bir seda kalır’ kulaklarınızda...”
Bir sonraki sayımızda “Geçmişten Günümüze Büyüklerimiz” köşemizde bir başka
büyüğümüzle beraber olma dileğiyle,
Hoşça kalın, Sağlıcakla kalın...
BAŞSAĞLIĞI
BAŞSAĞLIĞI
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
çok değerli aile dostumuz Prof. Dr. Hakan Uncu ve Dilara Uncu’ nun
biricik oğlu BiNTUĞ’u
çok genç yaşta kaybetmenin derin üzüntüsü içerisindeyiz.
Merhuma Allah’tan rahmet, değerli ailesine ve sevenlerine
sabır ve başsağlığı dileriz.
AYDINER AİLESİ
çok değerli aile dostumuz Prof. Dr. Hakan Uncu ve Dilara Uncu’ nun
biricik oğlu BiNTUĞ’u
çok genç yaşta kaybetmenin derin üzüntüsü içerisindeyiz.
Merhuma Allah’tan rahmet, değerli ailesine ve sevenlerine
sabır ve başsağlığı dileriz.
Turgut-Gülseren ŞAHİNOL
14
Bafra Haber
İBRETLİK
ANILAR..
[email protected]
Alptekin AHISHALIOĞLU
O
rta okul yıllarından tanıdığım
hali vakti yerinde sayılan ama
peş peşe anasını ve babasını
kara toprağa veren , yakın akrabaları da az sayıda olan kendi halinde ,
mütevazi bir hayat süren , köyünün
toprağından ekmeğini çıkaran eski bir
arkadaşım çok uzun yıllar önce bedestendeki kuyumcu dükkanıma müstakbel gelin adayı ve ailesi ile birlikte
takı almak için geldiler , damat adayının durumu iyi diye de kız tarafı hayli
yüklü miktarda takı alınmasını istiyor
damat adayı arkadaşım ise bu isteklerinin çok abartılı olduğunu elindeki
parayı takılara verirse toprağı işlemesi için gerekli olan mazot parası işçi
parası gibi paralarının kalmayacağını
söyleyip daha makul bir şeyler alınmasını söylüyor ama mal bulmuş mağribi
gibi kız tarafı illa da olacak deyip
bastırıyor . Damat adayı arkadaşımın
sabrının taştığını ve bu evlilikten vaz
geçeceğini hissettim , arkadaşımın koluna girip dükkandan dışarı çıkardım
“ seni bunaltıyorlar ve sen bu işi bozmak üzeresin değil mi “ soruma “ evet
“ deyince “ gelin adayı kızcağız ağzını açmıyor ,ortalığı karıştıranlar halası
teyzesi ve yengesi , sen diğerlerini
boş ver ve beni dinle bu gün günlerden Cuma , düğün ise Pazar günü ,
sen ne istiyorlarsa iki misli al bana da
para verme , onlara veresiye aldım de
aldığın takıları da bana pazartesi günü
getir iade et işi bozma ve kız tarafına
da bir ders vermiş olalım “ deyince “
öyle şey olur mu yahu “ deyince “
bal gibi olur , hadi dükkana girelim
rolümüzü güzelce oynayalım “ deyip
beraberce dükkana girdik . Arkadaşım
kız tarafına dönüp “ siz ne istiyorsanız
söyleyin fazlasıyla alacağım ama beni
arkadaşıma borç yapmak zorunda bıraktınız ” dediğinde kız tarafı on bilezik
diyor arkadaşım yirmi olsun diyor , bir
arma olsun dediklerinde arkadaşım iki
tane ver diyor , hasılı ne istedilerse iki
katını verdim , kız tarafının ağzı kulaklarında onlar da kesenin ağzını açtı
bol bol kızlarına hediye aldılar ve güle
oynaya dükkandan çıkıp gittiler . Pazartesi günü arkadaşım aldığı altınları
, hediye takılanları da alıp dükkana
geldi sadece alyansları getirmemişti ,
benim altınlarımı verip hediye takılanları da satıp parasını alıp gitti fakat
bu olayı eşine düğün günü anlatmış
ve onun da olurunu almış . Daha sonraki yıllarda bu arkadaşım eşine her
türlü takının alasını aldı ve o gün bu
gün mutlu bir evlilik sürdürüyorlar ,Allah mutluluklarını daim etsin. Kıssadan
hisse : herkesin işine fazla burnunuzu
sokmayın.
BİR DÜĞÜN YAPTI AĞALIK BİTTİ
Bafra ile Alaçam arasında yaşayan
kendi halinde Mehmet ağa denen ve
babamın dükkanına sık sık uğrayan
munis bir adamcağızdı . Oğlunu evlendirip mürüvvetini görmek için kesenin ağzını açmış , her türlü harcamayı bütçesine göre yapmış ve düğün
günü çatmıştı , davetlileri iyi ağırlamak
için yemekler yapılmış , kuzular kesilmiş içkiler alınmış ve düğün eğlenceleri davul zurna ile başlamış , akın
akın gelen davetlilere mahcup olmamak için bir araba habire şehre gidip
içki getirmiş , kümeste ne kadar tavuk
,ördek horoz varsa kesilmiş , şu danayı da keselim , şu düveyi de keselim
, ineği de keselim deyip evde kesilmedik hayvan bırakmamışlar bir de
o yılların kötü adeti atılan mermilerle
evde ne tavan kalmış ne kiremit hatta
mermilerle evin bacasını bile yıkmışlar
ama düğünden sonra yapılan hasarı
onarmak hiç de kolay olmadığından
zavallı Mehmet ağanın ağalığı bitmiş
ismi sadece Mehmet diye anılır olmuştu. (Müsrifliğin sonu)
EVLAT AZİZ AMA TERBİYESİ DAHA
AZİZ DİYEN ANNE
saati alıp çıktı kısa bir süre sonra
“ver parayı” deyip benden beş bin lirayı alıp gitti .Bense saati silip parlatıp
bir kutuya koyup babama götürdüm
verdim (babam bu saati aileden birine
hediye etti). Aradan on küsur yıl geçti
, bu arkadaşımın ailesi çok kıymetli
bir mülk satmışlardı , o günlerde annesi benim dükkanıma geldiğinde “ oğlum sana bundan on sene önce altın
bir cep saati getirip sattı mı “dediğinde
(rahmetli ustamız Abdülhakim Önay kuyumculuk sır işidir , ne aldığınızı ne
de sattığınızı kimseye söylemeyeceksiniz diye bize sık sık tenbihatta bulunurdu) hatırlamıyorum cevabını verdim . Anne ısrarla “bu benim için çok
önemli mutlaka cevabını vermelisin
“diye beni sıkıştırıyordu , bense hep
hatırlamıyorum deyip olayı geçiştirmek
istiyordum. Anne bana “bak oğlum
bunu öğrenmem benim için çok önemli diyorum sen ise beni baştan savmak
istiyorsun , şimdi kulağını aç ve cevap
ver , senin bir oğlun ve bir kızın var
onların başına yemin edip bana doğruyu söyle” dediğinde elim ayağım buz
kesti ve itiraf etmek zorunda kaldım .
Anne ise babamın saati idi , kasanın
anahtarları ortada idi ben onun bu
haltı yediğini bildiğim halde yüzüne
vurmadım , oğlum ise bizim altın cep
saatimiz vardı ne yaptın diye bana soruyor , beni suçluyor deyip gitti .Ertesi
gün oğlu dükkanıma gelip havadan
sudan sohbetten sonra “şu kadar yıl
önce sana altın bir cep saati vermiştim , onu ne yaptın “ diye sorduğunda
“ hatırlamıyorum “dedim . Arkadaşım ise
“nasıl hatırlamazsın “diye bana yüklenmeye başladı , belli ki annesinden
paparayı yemişti . Bense “peki o saati
bana neden vermiştin “soruma da “ silip
EYLÜL 2016
parlat diye verdim “ cevabını vermez mi
. “Peki o zaman benden para da almış mıydın “soruma da şu kadar aldım
diye cevap verince kalkıp üzerine yürüdüm “ dün annen bana yemin ettirip
evden yürüttüğün saati bana sattığını
itiraf ettirdi , sen hem anneni hem de
beni suçlamaya kalkıyorsun bu günden sonra seninle dostluğum bitmiştir
“sözüm üzerine kalktı kapıdan çıkarken de tehditler savurup gitti , bu olaya ne kadar üzüldüğümü kelimelerle
anlatamam ama bir kaç gün sonra
bu arkadaşımın annesini yolda görünce “teyzeciğim 30 yıllık arkadaşım ,
baba dostumla aramı açtın , biz artık
iki dünya bir araya gelse konuşmayız
“ dedim ama o eli öpülesi saygıdeğer teyzemin sözleri ise kurşun gibi
ağır oldu “ aranızı açmakla iyi ettim ,
sen işinde gücünde mazbut bir hayat
yaşayan çocuksun , benim oğlum ise
kumarcı ayyaşın biri , bu kişi benim
evladım da olsa böyle biriyle arkadaşlık yapmanı sana yakıştıramam deyip
boynuma sarıldı , ben ağlayarak ellerini
öpüp yanından ayrıldım . O anne de
evladı da hayatta değiller ama ben
bu olay aklıma her geldiğinde bir tuhaf oluyorum , ağlamaklı oluyorum . Bu
olay içimde bir ukde idi ve sıkıntımı
paylaşmak istedim.(Yaşayan görüyor)
Sevgili dostlarım önümüzdeki günlerde kutlayacağımız kurban bayramınızı
en halisane dileklerimle kutluyor , her
zamanki gibi sürç-i lisan ettikse affola
deyip nice bayramlarda birlikte olmayı
diliyorum.
Sağlıcakla kalın
Her aklıma geldiğinde burnumun direğini sızlatan bu anı gerçekten ibret
alınacak bir olaydır . 1970’lerin başlarında rahmetli babam bir gün kuyumcu dükkanıma uğradığında “ güzel ve
değerli altın bir cep saati satmak için
getiren olursa kaç para olursa olsun
benim için al “ demişti . Çocukluk arkadaşlarımdan birisi günlerden bir gün
bana çok güzel bir altın cep saati
getirip “bunu satmak istesem kaç para
verirsin “ deyince “ bu saat çok özel
bir saat , bu satılacak bir saat değil ,
bunu bir başkası getirse en fazla iki
bin lira veririm ama satıcı sen olunca
beş bin lira bile veririm” deyince “ver
parayı” dedi . Bense kendisine “bu saate paha biçmek çok zor , sen en iyisi
bunu bir kaç kişiye göster , belki çok
daha fazla para veren olur” dediğimde
Kurban Bayramınız Kutlu Olsun.
Osman GENÇ
Türk Kızılayı
Bafra Şube Başkanı
Kurban Bayramınızı Kutlarız.
15
Bafra Haber
EYLÜL 2016
eğitim tesisleri yeni döneme hazır
15 Temmuz Şehitler Tepesi Canik’te
Canik’te öğrenciler değerlerini öğreniyor
Tarihle Bütünleşecek
Canik Belediyesi tarafından Toptepe Mahallesi’nde çalışmaları yürütülen 15 Temmuz Şehitler Tepesi projesi kapsamında yapılan kazılarda Helenistik döneme ait
tarihi mezar odası bulundu. Başkan Osman Genç, “Şehrimizin her tarafı tarih fışkırıyor. 15 Temmuz Şehitler Tepesi daha da ilgi görecek” dedi.
Toptepe Mahallesi’nde 3. Derece Arkeolojik
Sit Alanı içerisinde yer alan 15 Temmuz Şehitler Tepesi’nde, Samsun Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu tarafından onaylanan ve
Samsun Müze Müdürlüğü kontrolünde yürütülen proje kapsamında Canik Belediyesi’nde
yapılan çevre düzenlemeleri çalışmaları sırasında Helenistik döneme ait tarihi mezar odası
bulundu.
TARİHİ MEZAR ODASI ÇIKTI
Doğal kesme blok taşlardan yığma tekniği ile
yapılan mezar odası, yaklaşık 12 metre uzunluğunda bir koridor (dramos) ve 250X280 cm
ebatlarında mezar odasından oluşmaktadır.
Kare bir kapıdan geçilerek girilen mezar odasında, muhtemelen antik dönemlerde yapılan
soygunlar neticesinde herhangi bir buluntuya
rastlanılmazken, sadece dağınık vaziyette kemik ve odun parçaları bulundu.
PROJE TARİHLE ANLAMLAŞACAK
15 Temmuz Şehitler Tepesi’nin Samsun’un
önemli projelerinden birisi olduğuna işaret
eden Canik Belediye Başkanı Osman Genç,
“Anıtlar Kurulu ile ortaklaşa 7 yıldır yaptığımız
çalışma sonucunda imarla alakalı sorunları
çözdük ve bu büyük projemiz için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Burası daha önce ticaret
şehri olan Samsun’da gemilerin güvenliğini sağlamak için gözetleme noktası görevini
görüyordu. Biz bu projeyi uygulayarak tarihteki dokusuna uygun olarak tarihi yaşatmayı
amaçlarken ortaya çıkan tarihi mezar, projemizi daha da anlamlaştırdı” dedi.
SAMSUN TARİHİ GÜÇLÜ BİR ŞEHİR
Samsun’un en önemli mekanlarından 15 Temmuz Şehitler Tepesi’nin kültür ve yaşam merkezine dönüşeceğini de ifade eden Başkan
Genç, “Ortaya çıkan Helenistik döneme ait tarihi mezar projemizi daha da anlamlı kılacak.
Zira biz yıllardır Samsun’un güçlü bir tarihi
geçmişi olduğunu, bu şehrin bir ticaret şehri ve
sancak olduğunu dile getiriyoruz. Şehrimizin
her yeri bu tür tarihi eserlere sahip. İnşallah
15 Temmuz Şehitler Tepesi daha fazla ilgi çekecektir. 15 Temmuz Şehitler Tepesi böylece
tarihle bütünleşecek. Burası Samsun’un tamamının görülebildiği tek yer. İnşallah projemiz
bittiğinde ve Samsun’a gelen turistlere, vatandaşlarımıza hizmet verecek” diye konuştu.
ANITLAR KURULU’NA TEŞEKKÜR
Sancaktepe Projesi ile Samsun’da sosyal ve
kültürel yatırımlarda yeni bir fark oluşturulacağını ifade eden Genç, “İlçemiz sosyal yaşam
alanları yönünden zengin, tarihi ve mistik dokusu ile daha çok ön plana çıkacak. İnşallah
15 Temmuz Şehitler Tepesi projemizle burası tam bir çekim merkezi olacaktır. Şehrimiz
önemli bir turistik tesise daha kavuşacak.
Böyle büyük bir projeyi hayata geçirmemizde
önümüzü açan Anıtlar Kurulu’na ve Müze Müdürlüğümüze teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu. Bir sosyal yaşam projesi olan çalışma
kapsamında 70 bin metrekare alan üzerinde 2
bin kişilik amfi tiyatro, kafeterya, seyir alanları
ve yürüyüş yolları ile 15 Temmuz Şehitler Anıtı
yer alacak.
Canik Belediyesi, Mevlana eğitim, Kültür ve Yaşam Kampüsü’nde 5 yıl önce kurduğu ve dershanelerin dönüşümüne model olan etüt merkezleri yeni eğitim-öğretim
dönemine hazır. Etüt merkezlerinde çocuklar etüt derslerinin yanında değerler eğitimi de alıyor.
ki dönemde de çocuk ve gençlerimiz burada kendilerini geleceğe hazırlayacaktır” diye konuştu.
Türkiye’nin en önemli eğitim merkezlerinden birine sahip olan Canik Belediyesi, hayata geçirdiği
Mevlana Eğitim, Kültür ve Yaşam Kampüsü’nde
hayata geçirdiği eğitim merkezleri ile çocuk ve
gençleri geleceğe hazırlarken, dershanelerin dönüşümüne model olacak şekilde kurulan Kariyer
Gelişim Merkezi ile Canik Akıl Küpü ve Etüt Merkezi, Sıbyan Mektebi, anaokulları ve kreş yeni
eğitim öğretim dönemine hazır. 3. sınıftan 12. sınıfa kadar yaklaşık 2 bin öğrencinin yararlandığı
etüt merkezlerinde ayrıca çocuklar, etüt eğitiminin yanında, manevi, kültürel, sanatsal ve sportif
dersler de görebiliyor.
‘GÜÇLÜ TÜRKİYE’NİN YOLU EĞİTİMDEN GEÇİYOR’
Bir ülkenin en büyük zenginlik kaynağının yetişmiş insan gücü olduğunu ifade eden Genç,
“Güçlü ve kalkınmış bir Türkiye’nin yolu eğitimden geçmektedir. Bu nedenle çocuklarımızın eğitimlerini başarılı bir şekilde gerçekleştirmeleri için
gayret gösteriyoruz. Okullarımızın fiziki yapılarını
düzeltmek, yavrularımıza sağlıklı ortamlarda eğitim olanağı sunmak için yoğun gayret gösteriyoruz. Eğitim yatırımlarında önemli mesafeler kat
eden ilçemizde yavrularımıza çağdaş imkanlarda
eğitim olanağı sunuyoruz. Yavrularımızın kaliteli
ve sevgi dolu bir eğitimle, geleceğe adım atarken
her daim ellerinden tutacağız” şeklinde konuştu.
‘DEĞERLER EĞİTİMİ DE ALIYORLAR’
Canik Belediyesi olarak eğitim alanındaki yatırımlarına devam edeceklerine de vurgu yapan Başkan Osman Genç, “Sosyo-ekonomik seviyenizi
ne kadar yükseltirseniz yükseltin eğer ki kültürel
seviyenizi yükseltemiyorsanız, geleceğin teminatı gençlere iyi bir eğitim verilemiyorsa sağlıklı
bir gelecekten söz edilemez. Gençlerin şimdiden
şekillenmeye başlaması çok önemli. Bu noktada
gençlerimizi bilgiyle donatırken, onlara milli ve
manevi değerlerimizi de öğretiyoruz. Bütün imkanlarımızla gençlerimizin yanındayız” ifadelerini
kullandı.
‘KADINLAR DA KENDİLERİNİ GELİŞTİRİYOR’
Etüt merkezlerinde öğrenciler temiz ve güvenli ortamlarda takviye ders görürken, büyükler de “hayat boyu eğitim” kapsamında Gençlik Merkezi, 8
Mart Aile Okulu ve Eğitim Merkezi ile İkinci Bahar
Yaşam Merkezi gibi sosyal ve kültürel tesislerde
kendilerini geliştiriyor. Aile Okulları ise, mutlu bir
şehir için mutlu anne-babalar yetiştiriyor. Bir toplumu şekillendiren faktörün eğitim olduğunu ifade eden Canik Belediye Başkanı Osman Genç,
“Bize emanet edilen şehrimizin 20 yıl sonrası için
şimdiden adım atmak, 20 yıl sonra keşke dedirttirmemek için maddi ve manevi olarak ne yapılması gerekiyorsa onu yapıyoruz” dedi.
EN BÜYÜK YATIRIM EĞİTİME
Eğitime ve aileye yaptıkları yatırımı geleceğe yapılan yatırım olarak gördüklerini belirten Başkan
Genç, “Canik Belediyesi olarak geride bıraktığımız 12 yılda görevimiz olmamasına rağmen en
büyük yatırımı eğitime yaptık. Manevi değerleri
önemseyen, bilgili bir gençlik için eğitime yatırım
yapıyoruz. Çünkü biliyoruz ki bir toplumu eğitim
şekillendirir. Hükümetimizin özel önem verdiği
dershanelerin dönüşümüne en iyi örnek olacak
şekilde kurduğumuz etüt merkezlerimiz yeni eğitim-öğretim dönemine hazır. İnşallah önümüzde-
“Kurban Bayramınızı kutluyor, Bayramın tüm insanlığa huzur
ve mutluluk getirmesini, milletçe birlik ve beraberlik içinde
daha nice bayramlara kavuşmayı, bütün İslam aleminin ve
insanlığın barış ve huzur içinde olmasını Cenab-ı Allah’tan
niyaz ediyorum.”
Canik Belediye Başkanlığı Adına
Osman GENÇ
Belediye Başkanı
16
Bafra Haber
EYLÜL 2016
ORTAOKUL ÖĞRETMENİNDEN ÖVGÜ DOLU SÖZLER
Eski İlköğretim Müfettişi Yılmaz Mutlu’nun cenaze namazı için Bafra Tabakhane Camii’ne gelen Bafra Belediye Başkanı
Zihni Şahin büyük sürpriz yaşadı.
Başkan Şahin Ortaokul Öğretmeni 90 yaşındaki Şeref Acarel’i karşısında görünce
ilk önce şaşırdı ve daha sonra öğretmeninin elini öperek hayır duasını aldı.Bafra
Belediye Başkanı Zihni Şahin’in Samsun
Mithatpaşa Lisesi ortaokul kısmında öğretmeni olan Şeref Acarel ise Başkan Şahin
için, “Evladım seninle gurur duyuyorum.
Okul zamanındaki çalışma azmin ile şu
andaki şehri eminliğin ile Bafra ve bölgesi
için çalışmaların beni gururlandırıyor. Çok
mutluyum. 32 yıllık öğretmenlik görevimde
benim okuttuğum öğrencilerimin arasında
merhum Bakan Adnan Kahveci, Eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, Eski Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu, Eski Milli
Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Özcan Tekiner,
doktorlar, eczacılar, öğretmenler, bürokratlar, iş adamları mevcuttur. Hepsinin güzel
çalışma haberleri ve yaşamları bana yaşama sevinci veriyor. Bafra Belediye Başkanı
Zihni Şahin evladım ise beni hiçbir zaman
mahcup etmedi.” dedi.
Eski Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Özcan Tekiner’in oğlu İnşaat Yüksek Mühendisi Petek Proje Yönetim Kurulu Başkanı
Dursun Tekiner, Şeref Acarel’in babasının
meslektaşı olduğunu eğitime büyük katkılar sağladığını söyleyip, elini öptü ikili duygulu anlar yaşadılar.
Bafra Belediye Başkanı Zihni Şahin ise öğretmeni Şeref Acarel’in kendisi hakkındaki
sözleri için teşekkür etti.
ACI KAYBIMIZ
Selanik Dırama eşrafından merhum Fatma Dıraman’ın ve
merhum Ali Dıraman’ın oğlu merhum Mustafa Dıraman’ın
ve Mediyah Pekiye’nin abisi Tuncer Pekiye’nin kayınbiraderi merhum Münevver Anıç ve merhum Hasan Tahsin Alıcı’nın damadı Suavi Dıraman, Zeynep Dıraman Çiroğlu’nun
sevgili babaları Alp Dıraman’ın çok sevgili dedesi Serdar
Çiroğlu’nun kayınpederi merhume Güzey Dıraman’ın 59 yıllık sevgili eşi Bafra’nın tanınmış simalarından Tokmakçı Ali
Efendi’nin oğlu, Shell eski mensubu yüksek mimar mühendis
84 yaşında MUSTAFA SELAMİ DIRAMAN hakkın rahmetine kavuşmuştur. (Çocukluk yılları Bafra Gazipaşa Mahallesi’nde geçmiştir) Ailesi olarak; cenazemize katılan, telefonla
arayarak taziye dikellerinde bulunan, akrabalarımıza, arkadaşlarına ve sevenlerine, acımızı paylaşan herkese teşekkür
ederiz.
AİLESİ
17
Bafra Haber
EYLÜL 2016
BAFRA’DA TÜTÜN ÜRETİCİLERİ BAŞKANLARDAN KUTLAMA ZİYARETİ
Bafra Belediye Başkanı Zihni Şahin ve Bafra TSO BaşDEVLETTEN DESTEK BEKLiYOR kanı Göksel Başer, Ondokuz Mayıs Üniversitesi RekBafra İlçe Ziraat Odası Başkanı Osman Tosuner, Yönetim Kurulu Üyesi Şükrü Derebey, Oda Genel Sekreteri Alper Çelebi ve On dokuz Mayıs Üniversitesi
(OMÜ) Bafra Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr.
Ali Kemal Ayan Gökçeağaç ve Gökçesu Mahallelerinde tütün üreticilerini ziyaret etti.
çen sene 40 dönüm arazide tütün yaptım
ve 4 ton tütün aldım. Bizim burada başka
yapacak bir şeyimiz yok. Çünkü suyumuz
yok, su olmayınca hiç bir şey olmuyor.
Mecburiyetten bu işi yapıyoruz” ifadelerini
kullandı.
O
da başkanı ve beraberindeki heyet
üreticileri yerinde ziyaret ederek
sorunlar hakkında bilgi aldı. Ziyarette üreticiler tütün üretiminin baştan
sona zorlu bir iş olduğunu ancak kazancın
düşük olduğunu söylediler. Tütün üreticilerinin tek memnun olduğu şey ise eskiden elle dizilen tütünün şimdi makine ile
dizilmesi.
Çocukluğundan beri tütün işi ile uğraştığını söyleyen Nermin Gümüş, “Daha
öncelerde elde diziyorduk. Sonra kutulu
makine çıktı. Kutulara koyuluyordu, şimdi
bu makine çıktı. 3 senedir bu makine ile
diziyoruz. Çok memnunuz.” dedi.
Yaz tatilinde tütün işi yapan Ordu Üniversitesi Fen Bilgisi Öğretmenliği öğrencisi
Gamze Kocabaş, tarlaya gitmediğini, tütün dizme makinesinin başında çalıştığını
söyledi.
Babadan gelen tütün işini yapmaya çalıştığını ifade eden Gökçeağaç Mahallesi’nden tütün üreticisi 78 yaşındaki Yusuf
Kocabaş, “Amerikalı bir sigara fabrikasının müdürünün kendisine ‘Dünyanın her
tarafından fabrikamıza tütün geliyor. Türkiye’nin ürettiği tütün yetmiyor. Tütünü
yaygınlaştırın, herkes tütün yapsın, siyasilerle görüşün destekleme yapsın. Hiç olmasa yabancı ülkelerden gelen tütün olayı bitsin. Burada Türkiye’de üretilen tütün
işlensin, hem istihdamı oluşturulur hem
göç olayı olmaz.’ diyor. Ama bizim bunu
yapacak gücümüz yok. Şu anda girdiler
çok pahalı. Çoğu tütünü bırakıyor. Bu köyde en az 10 hane daha bu işi bırakıyor.”
şeklinde konuştu.
Tütünün hem masraflı hem de çok zahmetli olduğunu belirten Göksesu Mahallesi’nde tütün üreticiliği yapan Aytekin
Çil, “Devlet bu işi komple bıraktı, tütüne
destek yok. Önceden TEKEL varken bu
iş böyle değildi. Hep tüccarın eline kaldık.
Tüccar ne derse o oluyor. Ama devletin bu
işe bir el atarak piyasa bulması lazım. Ge-
Üreticiler tarafından kurutulan tütünleri
inceleyen Ziraat Odası Başkanı Osman
Tosuner yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Bafra tütünü gelmiş geçmiş yılların
en kaliteli tütününü yakalamıştır. Tütün
kırsal kesimde yaşayan çiftçinin en önde
gelen yegâne geliridir. Gecen yıl 15 liraya
sattılar, bu sene de tüccarların sözleşmelerinde 17-18 lira arasında ama bu sene
18 lira değil tütün 25 lira olması gerekir.
Ekimler az ama kalite randıman çok yüksek. Kırsal kesimde tütünle uğraşanlar
olarak devletten tek isteğimiz ovada dekar
başına vermiş olduğu pirimi kırsal kesimde tütün yapan çiftçiye verilmesini istiyoruz. Bu destekler verilirse kırsalda göçler
önlenir, tütün daha kaliteli olur, dışarıdan
tütün alınacak tütünler Türkiye’nin genelinde yapılır. Kendi imkânlarımızla devlete
büyük bir katkı oluşturur.”
On dokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Bafra Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr.
Ali Kemal Ayan ise Bafra’nın tütüncülüğün
merkezi olduğunu vurguladı. Ayan şöyle
konuştu: “Özellikle ihraçlık en kaliteli tütünün merkezi. Bafra’da yaklaşık 8 bin aile
tütün üretimi ile iştigal etmekte. Bu ailelerinde yüzde 80’den fazlası bu kırsal alanda ve başka hiç bir alternatifi olmayan tütün tarımı ile ilgilenmekte. Burada biz çok
önemli bir şey görüyoruz. Önder bir çiftçi
var. İki önemli bir şekilde mekanizasyon
var. Üçüncüsü burayla ilgili olan insanların
işleri daha kolay, makine ile beraber daha
rahatlar. Dolayısıyla önden çiftçi, tarımsal
mekanizasyon, mutlu ve iyi gelirli insanlar
ve Türkiye’nin ihraç edilebilir nitelikte çok
önemli bir döviz kaynağı. Tütünü kaliteli bir
şekilde üretebiliyoruz ve bu kaliteli tütünü
ihraç edip ülkemize döviz kazandırabiliyoruz. Bunun için Bafra’nın yeni tarımsal
mekanizasyonun da tütünü yerleştirmekle
önemli bir kazanın elde ettiği Bafra’daki
tütün çiftçisi ve bu üründen ve bu çiftçilikten daha mutluyuz. İyi fiyatlar yakalıyoruz.
Daha da iyi fiyatlar tütünde yakalayınca
çiftçinin emeği karşılığını bulacak ve çiftçide daha mutlu olacak.”
törlüğü’ne atanan Prof. Dr. Sait Bilgiç’i makamında ziyaret ettiler.
Başkan Şahin, Rektör Bilgiç’e yeni görevinde başarılar dileyerek hayırlı olsun temennisini iletti. Ziyarette fikir alışverişinde
de bulunuldu.
Rektör Prof. Dr. Sait Bilgiç, Bafra Belediye
Başkanı Zihni Şahin’e ve Bafra TSO Baş-
kanı Göksel Başer’e ziyaretlerinden ötürü
teşekkür etti.
Başkan Zihni Şahin ve Bafra TSO Başkanı Göksel Başer daha sonra Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Vedat Ceyhan’ı da ziyaret ederek tebrik ettiler.
BEDUH KiTABEVi
YENi YERiNDE HiZMETiNiZDE
katkıda bulunuyorduk artık bunu yanında
kitabevimizle insanların daha çok okumasını sağlamayı amaçlıyoruz. Kitabevimizin
bir kütüphane ortamında kitapların rahatlıkla incelenebileceği, uygun indirimlerle
okuyucularla buluştuğu bir ortam olmasını hedefliyoruz.” dedi.
B
eş yıldır Bedestan Arastası’nda kültür hizmeti yapan Beduh Kitabevi,
Yaka Mahallesi Gençlik Caddesi’ne
taşındı. İkinci el, sahaf kitap alım satımı
da yapan Beduh Kitabevi’nde yeni yayınlanan kitaplardan çok, özel seçilmiş her
kategoriden: siyasi, felsefi, araştırma inceleme, roman, biyografi, şiir kitabı bulunmaktadır.
Beduh Kitabevi sahibi Konca Vural, “Bugüne kadar yaptığımız sosyal ve kültürel
etkinliklerimizle Bafra sosyal yaşamına
İstediğiniz her kitabı getirtme imkânı bulunan Beduh Kitabevi’nde, ayrıca el yapımı süslenmiş su kabakları, bambudan
avizeler, el yapımı kolyeler bulunmaktadır.
Beduh Kitabevi yeni yerinde bütün kitapseverleri bekliyor.
18
Bafra Haber
EYLÜL 2016
BAŞKAN YILMAZ TARiHi FENER iÇiN HAREKETE GEÇTi
Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, Samsun’un en kuzey noktasındaki Bafra Burnu’nda 1880 yılında Fransızlar tarafından yapılan ve dünyada sadece üç örneği bulunan deniz fenerini ziyaret etti.
S
amsun’un tüm ilçelerindeki turizm
potansiyellerini gün yüzüne çıkarmak için büyük uğraş veren Samsun
Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya
Yılmaz, Bafra’daki 1800’lü yıllardan kalma
deniz fenerinin turizme kazandırılması için
harekete geçti. Başkan Yılmaz, Bafra Belediye Başkanı Zihni Şahin ile birlikte fenerin
en tepesine çıkarak yapılacaklar hakkında
görüş alışverişinde bulundular.
Deniz Feneri, Osmanlı döneminde 1880
yılında Fransız müteahhitler tarafından Kızılırmak’ın denize döküldüğü yerdeki delta
üzerinde Halisburnu Mevkisine inşa edilmiştir. Daha sonra yöre fenerden dolayı
Fener Köyü adını almıştır. 1919 yılından
bugüne kadar da kuşaktan kuşağa aynı
akrabalar arasında bakımı yapılmaktadır.”
bilgisini verdi.
1880 YILINDA YAPILDI
BÜYÜLEYİCİ GÜZELLİK TURİZME KAZANDIRILACAK
Başkan Yılmaz, deniz feneri ziyaretinde
yıllardan bu yana fenerin bakımını ve bekçiliğini yapan Özkan ailesine de çat kapı
konuk oldu. Deniz feneri bekçiliğinin kendileri için babadan oğula geçen meslek
olduğunu söyleyen Fikret Özkan, “Bafra
Okyanusların, denizlerin ve göllerin yanında büyüleyici güzelliğiyle duran deniz
fenerlerinin, yüzyıllar boyunca suların aydınlatıcısı, kaptanların kılavuzu olduğunu
belirten Başkan Yılmaz, “Bafra İlçemiz Fener Mahalle’mizde dünyada 3 örneği bulu-
nan deniz fenerimiz ilçemiz ve şehrimizin
turizm potansiyeli açısından büyük önem
taşıyor. Tarihi geçmişi olan ve Osmanlı’dan
kalma bu deniz fenerimizi biz turizm ögesi
olarak şehrimize kazandıracağız.” dedi.
Bafra Feneri bulunduğu konum olarak doğal güzelliğinin yanı sıra güneşin doğuşu
ve batışının en güzel izlendiği bir cazibe
merkezi. Biz yıllardır Bafra Haber Gazetesi olarak bu doğa güzelliğini fotoğraflarken
bölgedeki sivrisinek ve ince sineklerden rahatsızlık duymuştuk, aynı zamanda çevre
sakinleri de bu konudaki rahatsızlıklarını
bize iletmişlerdi. Bugün bu alanı turizme
açmak için çalışma yapılacaksa ilk olarak
bu sorunun çözümünün aranması gerektiği açıktır. Sayın Büyükşehir Belediye Başkanı’mız ve Bafra Belediye Başkanı’mızın
dikkatini bu konuya da çekmek isteriz.
Kurban Bayramınız Kutlu Olsun
19
Bafra Haber
EYLÜL 2016
KAYBETTİKLERİMİZ... KAYBETTİKLERİMİZ... KAYBETTİKLERİMİZ
Prof. Dr. Hakan Uncu’ nun evlat acısı UNCU AİLESİNİN ACI GÜNÜ
Ankara üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi A.D. Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Uncu’
nun oğlu Bintuğ Uncu (18) geçirdiği kalp krizi sonrası vefat etti.
Halide ve İbrahim Uncu’nun oğlu,Perihan Uncu’nun eşi, Prof.Dr.Hakan
Uncu, Prof.Dr.Gürkan Uncu’nun babaları,
Eski Belediye Başkanlarından Merhum Ali Kale’nin
damadı, eski tütün tüccarlarından Mehmet Uncu (83)
vefat etti.
Cenazesi 3 Eylül 2016 Cumartesi günü İsmetpaşa
Mahallesi’ndeki evinin önünde helallik alınarak Tabakhane Camii’nde öğle namazına müteakip kılınan
cenaze namazından sonra Bafra Asri Mezarlık’taki
aile kabristanlığına defnedildi.
Cenazeye Bafra Belediye Başkanı Zihni Şahin, Bafra
TSO Yönetim Kurulu Başkanı Göksel Başar, Meclis
Başkanı Nur Meral Aydıner, Aydıner İnşaat Yöne-
Cenazesi 06.08.2016 Cumartesi günü Ankara Gölbaşı Merkez Camii’nde ikindi namazını müteakip
kılınan cenaze namazından sonra Gölbaşı Mezarlığı’ndaki aile kabristanlığına defnedildi.
Cenazesine Ankara’da bulunan Bafralılar, Bafralılar
Derneği Yönetim Kurulu Üyeleri, İş Adamları, Ankara
Üniversitesi Öğretim Üyeleri, Doktorlar, arkadaşları,
sevenleri ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Bafra Haber Gazetesi olarak merhuma Allah’tan rahmet kederli ailesine başsağlığı dileriz.
CEMAL ÜNLÜ, DUALARLA SON YOLCULUĞUNA UĞURLANDI
Bafra PTT Müdürü Oskay Ünlü’ nün babası, 1. Sınıf Emekli Emniyet Müdürü Cemal
Ünlü (82) vefat etti.
Cemal Ünlü’ nün cenazesi 23.08.2016 Salı günü
Bafra Kuşluğan Mahallesi’ndeki evinin önünde helallik alınıp, öğle namazını müteakip kılınan cenaze
namazından sonra Kuşluğan Mahallesi’ndeki aile
kabristanlığına defnedildi.
Cenazesine 24. Dönem MHP Samsun Milletvekili
Cemalettin Şimşek, Bafra Belediye Başkanı Zihni
Şahin, Yakakent Kaymakamı Yusuf Gemici, Samsun
İl Emniyet Müdür Yardımcısı Hakan Karslı, Bafra İlçe
Emniyet Müdürü Mustafa Yiğit, Yakakent Belediye
Başkanı Hüseyin Kıyma, Bafra İlçe Jandarma Ko-
mutanı Hakan Arıkan, Alaçam Emniyet Amiri Kenan
Bıyık, Bafra Esnaf Kefalet Kooperatif Başkanı Metin
Genççakır, Bafra Ziraat Odası Başkanı Osman Tosuner, Bafra Lokantacılar Odası Başkanı Doğan Karafazlıoğlu, Emekli Emniyet Genel Müdür Yardımcısı
Hasan Yücesan, PTT Samsun Baş Müdürü Adnan
Sert, Polis Memurları, Siyasi Parti Temsilcileri, Muhtarlar, Sivil Toplum Kuruluşları Temsilcileri ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Bafra Haber Gazetesi olarak merhuma Allah’tan rahmet kederli ailesine başsağlığı dileriz.
tim Kurulu Başkanı Mehmet Aydıner, Aydıner İnşaat
Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Turgut Aydıner,
siyasi parti temsilcileri, Bafra Devlet Hastanesi Başhekim Yardımcısı Davut Çepni, Bafra Esnaf Kefalet
Kooperatifi Başkanı Metin Genççakır, Türk Kızılayı
Bafra Şube Başkanı Osman Genç, Bafra Lokantacılar Odası Başkanı Doğan Karafazlıoğlu, sivil toplum
örgütü temsilcileri, banka müdürleri, işadamları, doktorlar , esnaflar , mahalle muhtarları ile çok sayıda
vatandaş katıldı.
Bafra Haber Gazetesi olarak merhuma Allah’tan rahmet kederli ailesine başsağlığı dileriz.
20
Bafra Haber
EYLÜL 2016
KAYBETTİKLERİMİZ... KAYBETTİKLERİMİZ... KAYBETTİKLERİMİZ
ALTINKAYNAK AİLESİNİN ACI GÜCÜ HURiYE LEKESiZ DUALARLA DEFNEDiLDi
Bafra Sakatlar Derneği Üyesi, Doktor Hasan Bayrakçı, Lokantacılar Derneği Başkanı
Doğan Karafazlıoğlu, Mahmut Tombul’un Teyze Oğlu, Dursun Altınkaynak (60) vefat etti.
Cenazesi 23.08.2016 Salı Günü Tabakhane Camii’nde İkindi namazını müteakip kılınan cenaze namazından sonra Bafra Asri Mezarlığı’ndaki aile kabristanlığına defnedildi.
operatif Başkanı Metin Genççakır, Bafra Lokantacılar
Odası Başkanı Doğan Karafazlıoğlu, Bakkallar Odası Başkanı Aziz Öztürk, Muhtarlar, Sivil Toplum Kuruluşları Temsilcileri ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Cenazesine 24. Dönem MHP Samsun Milletvekili
Cemalettin Şimşek, Bafra Devlet Hastanesi Başhekim Yardımcısı Davut Çepni, Bafra Esnaf Kefalet Ko-
Bafra Haber Gazetesi olarak merhuma Allah’tan rahmet kederli ailesine başsağlığı dileriz.
Merhum Haşim Lekesiz’in eşi, Gülseren Şahinol, Bayram Lekesiz, Nurten Bünyak, ve
Bafra Ticaret ve Sanayi Odası Emekli Genel Sekreteri Suat Lekesiz’in anneleri, Bafralı
İş adamı Kuyumcu Turgut Şahinol’un kayınvalidesi, İbrahim Lekesiz’in yengesi Huriye
Lekesiz (96)vefat etti.
BALAKÇI AiLESiNiN ACI GÜNÜ
Merhum İbrahim Balakçı’nın oğlu,Muzaffer Balakçı’nın eşi,karayollarından emekli
Bafra Otogüneş futbolcularından Fikret Balakçı(82) vefat etti.
Cenazesi 15.07.2016 Cuma günü Bafra Büyükcami’nde Cuma namazını müteakip kılınan cenaze
namazından sonra Bafra Asri Mezarlığı’ndaki aile
kabristanlığına defnedildi.
Cenazesine Bafra Esnaf Sanatkarlar Odası Başkanı
Metin Genççakır,Türkiye Emekliler Dernek Bafra Şb.
Bşk. Ünal Bandır,Balkan Türkleri Derneği Bşk.Memduh Aksu,iş adamları,esnaflar,spor camiasından çok
sayıda vatandaş katıldı.
Bafra Haber Gazetesi olarak merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine başsağlığı dileriz.
ATASAGUN AİLESİNİN ACI GÜNÜ
Merhum Doktor Muammer Atasagun, Mukadder Atasagun’un ablaları Mediha Atasagun(98) vefat etti.
Cenazesi 29.06.2016 Çarşamba günü Bafra Büyük
Camii’nde öğle namazını müteakip kılınan cenaze
namazından sonra Bafra Asri Mezarlığı’ndaki aile
kabristanlığına defnedildi.
Cenazesine Bafra Belediye Başkanı Zihni Şahin,
Bafra Esnaf Sanatkârlar Kredi ve Kefalet Kooperatifi
Başkanı Metin Genççakır, doktorlar, sivil toplum ku-
ruluşu temsilcileri, esnaflar, iş adamları, sevenleri ve
vatandaşlar katıldı.
Bafra Haber Gazetesi olarak merhumeye Allah’tan
rahmet, kederli ailesine başsağlığı dileriz.
Merhume Huriye Lekesiz’in cenazesi İshaklı Mahalllesi, Gençlik Caddesi’ndeki evinden alınarak, İshaklı
Cami’nde kılınan öğle ve cenaze namazını müteakiben Asri Mezarlık’ta bulunan aile kabristanlığına
defnedildi.
Cenazeye Bafra Belediye Başkanı Zihni Şahin, Bafra
TSO Yönetim Kurulu Başkanı Göksel Başar, Bafra
Ticaret Borsası Başkanı Namık Kibaroğlu, Bafra TSO
Yönetimi, Samsun TSO Genel Sekreteri Süleyman
Karabük, Ak Parti Bafra İlçe Başkanı Tuncay Yurduseven, Bafra Esnaf Sanatkârlar Odası Başkanı Metin Genççakır, Bafra ve Samsun Kuyumcu esnafları,
banka müdürleri, iş adamları, mahalle muhtarları, esnaflar, okul müdürleri ile çok sayıda vatandaş katıldı.
Bafra Haber Gazetesi olarak merhumeye Allah’tan
rahmet, kederli ailesine başsağlığı dileriz.
YILMAZ MUTLU DUALARLA DEFNEDiLDi
Dr. İsmail Mutlu, Mine, Neşe Mutlu’nun Babaları,
Kuyumcu Yalçın Mutlu’nun abisi, Öğretmen Kemal
Demir’in eniştesi, Orhan Tokalak’ın kayınbiraderi ,
Neriman Mutlu’nun eşi Eski İlköğretim Müfettişi Yılmaz Mutlu (81) vefat etti.
Cenazesi Tabakhane Camii’nde kılınan öğle ve cenaze namazını müteakip Bafra Asri Mezarlığı’na defnedildi.
Cenazeye Bafra Belediye Başkanı Zihni Şahin, Bafra
Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanı Metin Genççakır, eğitim camiası, emekli öğretmenler, sivil toplum
örgütü temsilcileri, mahalle muhtarları, iş adamları ile
çok sayıda vatandaş katıldı.
Bafra Haber Gazetesi olarak merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine başsağlığı dileriz.
21
Ali Ak
Bafra Haber
ATATÜRK
VAHDETTİN
GÖRÜŞMELERİ 3
Ali AK
Emekli Öğretmen Arş. Yazar
III. BÖLÜM
Mütareke Dönemi Görüşmeleri
Mütarekeye Doğru
1918 Eylül ayına gelindiğinde savaşın kaybedileceği anlaşılmıştı. 29
Eylül’de Bulgaristan mütareke isteyerek savaştan çekilmişti. Almanya’dan silah, cephane ve kömür gelmeyeceği gibi, başkent İstanbul’da
korumasız kalmıştı.
Ancak, telgraf, Naci Bey’e ulaştığında Ahmet İzzet Paşa hükümeti
kurmuş, Mustafa Kemal’in istediği
Harbiye Nazırlığı’nı da kendi üstüne
almış bu konuları padişahla görüşüyordu. Yani Mustafa Kemal’e görev
vermemişti. Padişah da Mustafa
Kemal’i yakından tanıyordu, isteseydi verebilirdi. Aslında İzzet Paşa
da Mustafa Kemal’in isteklerini biliyordu.
cağını görmüş görev bölgesinde rumu, hükümetin istifası yeni hükühalkın örgütlenmesini, silahlanması- meti konuşurlar.
nı istemişti.
Bu amaçla kendisine bağlı 20, Kolordu’nun komutanı aynı zamanda
eski arkadaşı olan Ali Fuat Paşa’yla 5 Ağustos’ta Adana’da görüşerek
subay kadrosunu jandarmaya kaydırmayı, halka silah dağıtmayı kararlaştırdılar. Mustafa Kemal ertesi
gün de “İskenderun’a çıkacak İngilizlere ateş emrini verdiğini” telgrafla Başbakan İzzet Paşa’ya bildirdi
(39).
Gerçi 560 000 askerimiz silah a¬ltındaydı (36). Ama ordularımız İstanbul’dan çok uzaktaydı. Trakya’da
sadece 8000 asker vardı. Oysa Meriç’in batısında 60-70 bin kişilik İngiliz ordusu General Milne komutasında İstanbul’a yönelmişti.
Bu durum karşında Başbakan Talat Paşa hükümeti 7 Ekim’de istifa
etti. İttihat-Terakkiye egemen olanlar iktidardan uzaklaşmış, Mustafa
Kemal ve arkadaşlarına iktidar yolu Hemen o gün “Yıldırım Orduları”
açılmıştı.
komutanı Liman Von Sanders İstanbul’a çağrıldı. Komutayı da Mustafa
Kemal’e bırakması emredildi (37).
31 Ekim’de Mustafa Kemal Yıldırım
Orduları komutanlığını almak üzere
Racu’dan Adana’ya geldi (38).
Mustafa Kemal; İzzet Paşa’yı yeniden hükümet kurmaya ikna eder.
Kendisi de bu hükümete girecektir.
Ama önce Tevfik Paşa hükümetinin düşürülmesi gerekmektedir. Bu
amaçla “Mustafa Kemal, Rauf, Fethi, Canbulat işbölümü yaparak” ge-
Fakat bir gün bile geçmeden 7 Kasım’da Yıldırım Orduları Komutanlığı kaldırılır. Mustafa Kemal Paşa
Harbiye Nezareti (Savaş Bakanlığı)
emrine verilir. Yani İstanbul’a merkeze alınmıştır.
8 Kasım’da ise Başbakan İzzet
Paşa padişahın baskılarına dayanamayarak istifa eder. Zor günler ge-
MÜTAREKE YAPILIYOR
Yeni hükümet hemen mütareke için
temaslara başladı. Bu temaslar sonucunda Limni Adası’ndaki Mondros Limanı’nda İngiliz Akdeniz Filosu Komutanı Amiral Caltrophe ile
Osmanlı Başdelegesi Rauf Orbay
Bey görüşmelere başladı.
NEREDE?
- Agamemnon Zırhlısında!
Neden AGAMEMNON?
- Çünkü, Agamemnon, Troya Savaşlarında Anadolu’ya saldıran Yunanlıların başkomutanının adıdıydı.
Ne demek istiyorlardı?
- ‘’Sizi ANADOLULULARI bir daha
ezdik’’ diyorlardı.
“Üç bin yıl önce yendiğimiz gibi bir
daha yendik Anadolu’yu-Anadoluluları’’demek istiyorlardı.
Osmanlı Devleti 30 Ekim’de Agamemnon zırhlısında itilaf devletleriyle Mondros Ateşkes Antlaşması’nı
imzalayarak Birinci Dünya Savaşı’nı
bitirdi.
EYLÜL 2016
celi gündüzlü çalışırlar. (41). Mustafa Kemal Paşa işte bu düşüncelerle
birde cepheden gelen bir komutanı
olarak padişahla görüşmek için 15
Kasım Cuma gününe randevu alır.
5. Görüşme: 15 Kasım 1918
Mustafa Kemal, 15 Kasım Cuma
günü Cuma selamlığını takiben
mahfilde Padişah Vahdettin ile görüştü.
Mustafa Kemal, bu görüşmede padişaha bilgiler sundu, açıklamalarda bulundu. Hükümette yer almak
istediğini tekrarladı. Bu isteğinin ve
çiren İzzet Paşa 11 Kasım’da Mus- ısrarının nedenlerini anlattı.
tafa Kemal’i telgraf makinası başına
çağırarak; İstanbul’a gelmesinin iyi
olacağını bildirir.’ Hem de acele et- Padişah ise Mustafa Kemal’in bu
isteğine soğuk bakıyordu. Ona hümesini ister.
kümette yer vermek istemiyordu.
Zaten isteseydi Tevfik Paşa’ya da
O günün şartlarında padişahın hü- söyler, bildirir hükümete aldırırdı.
kümeti kurma görevini tekrar İzzet
Paşa’ya vereceği zannedilmektedir.
Mustafa Kemal de bu yeni hüküme- Minber Gazetesi bu görüşmeyi şöyle
te Savaş Bakanı olmak istemektedir. duyurdu: Mustafa Kemal Paşa dün
Bu isteği de herkesçe bilinmektedir. uzun müddet huzur-u hümayunda
kalarak İltifat-ı Şahaneye mazhar
Mustafa Kemal Paşa trenle İstan- olmuştur” (42).
bul’a doğru yaklaşırken hükümet
Tevfik Paşa tarafından kurulmuştur.
Yani padişah hükümet kurma göre- Bugünkü dilde: “Mustafa Kemal
vini İzzet Paşa’ya değil de Tevfik Pa- Paşa dün uzun süre padişahın huzurunda kalarak onun güzel ve göşa’ya vermiştir.
nül alıcı sözlerine erişmiştir” (43).
Fakat Meclis’ten güvenoyu alması
Mustafa Kemal, anlaşmayı çok teh- gerekecektir. Güvenoyu alamazsa
likeli buluyordu. İşgallerin başlaya- Tevfik Paşa hükümeti düşecektir. O
zaman da yeni hükümeti kurma görevinin İzzet Paşa’ya verilmesini padişahtan isteyeceklerdir.
Bütün bunları öğrenen Mustafa Kemal, Sarayın Baş Yaveri Naci Bey’e
telgraf çekerek, hemen barışa gidilmesini hükümet kurma görevinin İzzet Paşa’ya verilmesini ve hükümette kendisiyle birlikte arkadaşları;
Fethi, Tahsin, Rauf, Azmi Canbulat
ve Hayri Efendi’ye bakanlık görevleri verilmesinin ihtiyaç olduğunu bildirir.
İzzet Paşa’nın hükümet kurması için
Tevfik Paşa hükümetinin düşürülmesi yetmiyordu. Hükümet düşürüldükten sonra, padişahın hükümeti
kurma görevini İzzet Paşa’ya vermesi gerekiyordu. Padişahla işbirliği yapılması zorunluydu. Mustafa
Mustafa Kemal 13 Kasım’da İstan- Kemal’de bu yüzden fazla ısrarcı
bul’a indiğinde İngiliz, Fransız, İtal- olamıyordu. Padişahı aydınlatmaya
yan ve Yunan savaş gemilerinden ikna etmeye çalışıyordu.
oluşan 67 parçalık Filo boğazdan
geçmektedir. Uzunca bir süre karşıya geçemez. Mustafa Kemal. İşte (Rauf Orbay bu görüşmenin tarihini
“Geldikleri gibi giderler” sözünü o 16 Kasım Cuma günü olarak veriyor. Gün olarak “Cuma” doğru ama
gün orada söylemiştir.
16 Kasım tarihi yanlıştır.)
Mustafa Kemal karşıya geçince doğruca Rauf Bey’e gider. Sonra beraberce İzzet Paşa’yı ziyaret ederler.
İzzet Paşa daha Başbakanlık odasını boşaltmamıştır (40). Ülkenin du-
6,7,8. Görüşmeler Gelecek Sayımızda...
Notlar Yazı Dizisi Sonunda Verilecektir.
22
Bafra Haber
EYLÜL 2016
OMÜ VAKFI KOLEJİ MÜDÜRÜNDEN
Vadesi Geçmiş
REKTÖR BİLGİÇ’E SUNUM
Kredi Borçlarının
Yapılandırılması
Esnafa Nefes Aldırdı
Türkiye genelindeki esnaf ve sanatkarların, Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet
Kooperatifleri’ne 31 Mart 2016 yılına kadar olan borçları yapılandırıldı, bu borçlarının temerrüt faizleri silinerek sadece
anaparayı ödemeleri sağlanıyor. Yapılandırma 29 Haziran ve 29 Temmuz tarihlerinde Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve
Kefalet Kooperatifleri’nde yapıldı. Borçları
yapılandırılan esnafların bu defa taksitlerini aksatmadan ödemeleri gerekiyor.
Yapılandırma taksitlerini 2 kere aksatan
esnafın yapılandırılması kaldırılacak ve
borcu yapılandırılmamış haline geri dönecek. Konuyla ilgili olarak görüştüğümüz
Bafra Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifi Başkanı Metin Genççakır
Bafra da yapılan çalışmalar hakkında bilgi
verdi.
Metin Genççakır, “Esnaf sanatkarımızın
bugün itibariyle 20 milyar TL’na yaklaşan
Hep bir arada, sevgi dolu
ve huzurlu nice bayramlar
geçirmek dileğiyle, Kurban
Bayramınız kutlu olsun.
bir plasman hacmi var. Bundan yaklaşık
18 yıl önceki Türkiye’nin genel bütçesi
kadar parayı bugün esnaf sanatkarımıza
finansman olarak vermekteyiz. Bununla
birlikte devletimiz hazine destekli kredinin
sadece yüzde 5 faizini esnaf sanatkarımız ödemekte. Diğer faizini hazine karşılamaktadır.
“BUGÜNE KADAR TÜM FAİZLER SİLİNDİ”
Yapılandırmayla ilgili teknik detaylara değinen Metin Genççakır, “Alınan kararlar
doğrultusunda takibe düşen esnaf sanatkarlarımız, gerek icra takibine, gerekse
kurumsal takibe düşen esnaf sanatkarımızın temerrüt faizlerinin tamamının silinmesine. Yani yüzde 5 olan kredi faizi,
temerrüt faizi yüzde 28 olarak çalışmakta.
Bugüne kadar oluşmuş temerrüt faizlerimizin tamamının silinmesine. Yani tahsilat
yaparken peşin ödemede, peşin getiren
ortaklarımızın sadece ve sadece anaparasını tahsil etmek suretiyle onun üzerindeki
miktar ne kadar olursa olsun o temerrüt
faizlerini silmeye karar verildi. Peşin ödemelerde hiç gecikme faizi alınmayacağını, borcun 12 aya kadar taksitlendirilmesi
durumunda % 8 faiz uygulanacağını, 24
taksit için ise, % 12 faiz işletilecek. Bafra
Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifi’mize kayıtlı üye sayımız 2645’tir.
Bu yapılandırmadan kredisi sorunlu olan
70 üyemiz başvuru yaparak faydalandılar. Dokuz üyemizde bütün ısrarımıza
ve ayaklarına kadar gitmemize rağmen
Mübarek Kurban Bayramını
sevdiklerinizle beraber sağlıklı
ve huzur içinde geçirmenizi
dilerim.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Vakfı Koleji
Müdürü Mustafa Kurt, Rektör Prof. Dr. Sait
Bilgiç’i 2 Eylül Cuma günü makamında ziyaret ederek yeni görevinde başarılar diledi. Mustafa Kurt, ziyarette okulun çalışmaları hakkında bir sunum da gerçekleştirdi.
Eğitim kalitesi, başarıları ve altyapısıyla
Samsun’un en gözde kolejleri arasında
yer alan OMÜ Vakfı Koleji’nin çalışmalarından duyduğu memnuniyeti belirten Rektör
Bilgiç ise okulun daha da gelişmesi noktasında desteklerinin artarak devam edeceğini söyledi.
yız. Hükümetimizin esnaf sanatkarlarımıza verdiği bu destekten memnunuz, Allah
devletimize zeval vermesin.” dedi.
başvuru yapmadılar. Başvuru yapan üyelerimizin bu sayede sicilleri temizlenmiş
oldu, bizde kooperatif olarak rahatlamış
olduk. Bafra da esnafımızın çoğunluğu
köylü esnafıdır. Verdiğimiz krediden köylü
esnafımızda faydalanmaktadır. Kooperatif
olarak bugüne kadar esnafımıza 50 milyon
TL kredi verdik. Finansman sorunumuz
yok. 150 bin TL’na kadar kredi verebiliyoruz. Türkiye de 1750 kooperatif içerisinde
ilk 50 içerisindeyiz. Samsun’da 4. sırada-
Mübarek Kurban Bayramı tüm
ulusumuza kutlu olsun. Allah
tüm inananlara nice huzurlu,
bereketli bayramlar nasip etsin.
Genççakır, “Bu silinen paralar tamamen
Esnaf Kefalet Kooperatiflerimizin birikimlerinden silinen paralardır. Yani bu faiz kaldırma meselesinin tamamen maliyeti Esnaf
Kredi Kefalet Kooperatifimize ait olduğunu
söylemek istiyorum. Esnaf sanatkarımızın
sıkıntılı dönemlerden geçtiğini biliyoruz.
Gerçekten terör olaylarından, geçtiğimiz
yıl Haziran ayından bu yana son bir yılda
gerçekten ülkemiz belli sıkıtılar komşularıyla sorunlar varken, kendi içinde sorunlar varken terör sorunları varken ekonomik
sorunlar da tabi ki esnaf sanatkarımızın tedirgin ediyor. Bunu aşmak mutlak önemli.
Bu karar o anlamda algılamak istiyorum.
Bundan sonra bu tip yapılandırmaların olmamasının daha doğru olacağını düşünüyorum.” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Tüm Hemşehrilerimizin
Mübarek Kurban Bayramını
Tebrik Eder Sağlık ve
Mutluluklar Dileriz.
23
Bafra Haber
Bafra’daki Tarihi Alibey Çeşmesi’nin
Restorasyonu Tamamlandı
MİLLETVEKİLİ KIRCALI VE AK PARTİ İL BAŞKANI
GÖKSEL’DEN REKTÖR BİLGİÇ’E TEBRİK ZİYARETİ
OMÜ Genel Sekreteri Doç. Dr. Menderes Kabadayı’nın da hazır bulunduğu ziyarette Rektör Sait Bilgiç’e iyi dilek ve tebrikler iletildi.
cesinde olup konunun ehli kişiler ve yetkililer
tarafından incelenerek başka eksikleri olup
olmadığının ortaya konması gerekmektedir.
Tebrikleri kabul eden Rektör Prof. Dr. Sait
Bilgiç ziyaret ve ilgilerinden dolayı Milletvekili
Kırcalı ile İl Başkanı Göksel ve İl Başkan Yardımcısı Semizoğlu’na teşekkür etti.
Alibey Çeşmesi’nin Tarihçesi ve Özellikleri
Cumhuriyet Meydanı’nda Hükümet Konağı
yanındadır. Canik (Samsun) bölgesinin en tanınmış hanedanı Canikoğulları`ndan Hacı Ali
Bey, diğer bir unvanıyla Ali Paşa tarafından
1751 yılında yaptırılmıştır.
Bafra Cumhuriyet Meydanı Hükümet Konağı
önünde yıllardır bakım yapılmayarak kaderine terk edilen Alibey Çeşmesi için zaman
zamanda “Bu çeşmeyi buradan kaldıralım
meydanın güzelliğini bozuyor” düşüncesi içerisinde olanlar da oldu. Tarih bilinci zayıf insanlarımızda bu düşünceye katıldı. Nasıl ki
eski Osmanlı döneminden Rum ve Ermeni
vatandaşlarımızdan günümüze kalan o güzelim tarihi evlerin bir kısmı yıkılıp yerlerine
apartman yapıldıysa bu çeşme de o şekilde
ortadan kaldırılmak istendi. Fakat amaçlarına
bir türlü ulaşamadılar. Zamanın Valisi Hasan
Basri Güzeloğlu Bafra’ya yaptığı ziyaretlerinden birinde Gazi Paşa Mahallesi’ndeki Müze
Sokağı ve Papazın Evi’ni gezerken “Eski tarihi evleri tespit edin bana getirin, kamulaştıralım veya sahiplerinin görüşünü alarak örneğin Kastamonu Safranbolu’daki evler gibi
projelendirip bunları turizme açalım.” demişti.
Fakat üç vali değişti biz bunları tespit edip götüremedik. Bafra Belediye Başkanımız Zihni
Şahin’den hiç değilse elde kalanlarda gitmeden bu projeye duyarlı yaklaşmasını ve sahip
çıkmasını istiyoruz. Alibey Çeşmesi’nin restorasyonu çalışmaları Nisan ayında, Samsun
Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, Bafra Belediye Başkanı Zihni Şahin’in
girişimleri sonucu ve Turizm Bakanlığı, Samsun İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından
başlatıldı ve Ağustos ayında tamamlandı.
Çokta güzel oldu fakat bazı noksanları kaldı.
Çeşmenin ne zaman, kim tarafından yapıldığı
ön ve arka yüzündeki kitabelerinde gerçeğine
uygun olarak Osmanlıca yazılmış ancak Türkçesi bilgilendirme mahiyetinde çeşme çevresine konulmamıştır. Ayrıca ışıklandırması
yapılmamış. Yapılan her şey yapılmayandan
güzeldir. Bizim eleştirilerimiz görünüm düşün-
Çeşme, düzgün kesme taştan inşa edilmiştir.
Ön cephesi (Güney), önde iki sütun, arkada
iki yarım sütunla taşınan yuvarlak kemerlidir.
Kemerin her iki yan tarafı çiçek motifleri ile
süslüdür.
Arka cephesinde ise (Kuzey)başlıklı iki yarım
sütunla taşınan büyük yuvarlak kemer içinde,
ortada iki yarım sütunla ve kenardaki iki plasterle taşınan üç kemerli bir bölüm vardır.
Çeşmenin ön ve arka yüzlerinde Lale Devri’ni
andıran kitabeler vardır.
Bafra`nın en eski çeşmesidir.
ÖN YÜZDEKİ KİTABE:
Cenab-ı Abu Ruyi Mirül Hac Ali kim/ O da Ferda-i Zamanında, muhassal Canik liva kılup
Mir-i Süleymaniyle Eyyamında ittihad/bihamdillah ki, Caniği kıldılar mamur seraba
Duayı Hayri isticlap için bu mai atşane/ mezarı aşarı hayrata cezile eyl edi peyda zamanında birer hayre muvaffak oldular cümle/beka
çuyanı ikbali rihalii Caniği liva
Bu vadinin Abu Badi Safi Cudi olmağla/idup
nasa sebilullah ataşi eyledi reva
Bugüne çeşme bünyat etti kim abu firavundur/
ki böyle hayrı cariye muvaffak eyledi Mevla
İcabet eyleye Yezdanı bi hakkı sure-i Kevser/
anın banisine ecri cezil bi hisabı feta icta
Naili ziri mısradan çıkardı tarihini amma kıldı
zulal el hac Ali Bey anı ihya
1167
EYLÜL 2016
AK Parti Samsun Milletvekili Orhan Kırcalı ile
AK Parti Samsun İl Başkanı Muharrem Göksel ve İl Başkan Yardımcısı Mustafa Semizoğlu, On dokuz Mayıs Üniversitesinin yeni Rektörü Prof. Dr. Sait Bilgiç’i makamında ziyaret
ederek yeni görevinden dolayı kutladılar.
MHP Samsun Milletvekili Usta’dan
Rektör Bilgiç’e Ziyaret
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörlüğüne
atanan Prof. Dr. Sait Bilgiç’e tebrik ziyaretleri
devam ediyor.
MHP Samsun Milletvekili Erhan Usta ve ya-
nındaki heyet, Rektör Bilgiç’i makamında ziyaret ederek yeni görevinde başarılar diledi.
Erhan Usta ve Prof. Dr. Sait Bilgiç, bir süre
sohbet ederek fikir alışverişinde bulundu.
CUMHURİYET BAŞSAVCISI VE ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI’NDAN REKTÖR
BİLGİÇ’E TEBRİK ZİYARETİ
ARKA YÜZDEKİ KİTABE :
Sahib-ül hayrat vel hasenat Hacı Ali Bey bu
çeşme etti bina
Cümle alem el acup eyledi ana duai cennet
Firdevs içre makamın eyleye Huda/şefaat kıla
rüz-ı Kıyamette ana Mustafa
Bu çeşme yapıldı abı oldu Bahr-i yat/gel iç
Muhammed aşkına ab-ı hayat
Samsun Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Yavuz ve Samsun Adliyesi Adalet Komisyonu
Başkanı Kemal Alver, Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nin yeni Rektörü Prof. Dr. Sait Bilgiç’i
ziyaret ederek hayırlı olsun temennisinde bulundu.
Rektörlük makamında gerçekleşen ziyarette
Rektör Bilgiç’i yeni görevinden ötürü tebrik
eden Başsavcı Ahmet Yavuz ve Adalet Komisyonu Başkanı Kemal Alver, Bilgiç ve ekibine çalışmalarında başarılar diledi.
Rektör Bilgiç de ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek her iki misafirine iyi niyet
dilekleri için teşekkür etti.
Kurban Bayramınız Kutlu Olsun..

Benzer belgeler