Cumhurbaşkanı Gül`den Esnafa Darbe

Transkript

Cumhurbaşkanı Gül`den Esnafa Darbe
35 YKR
YIL:3 SAYI:718
GÖREN
ECZANESÝ
Ecz. Tel: 441 24 26
Cep Tel: 0 555 858 18 98
22 AÐUSTOS 2008 CUMA
Cumhurbaþkaný Gül’den Esnafa Darbe
Bizler hediyelik eþya satan esnaflar olarak 365 gün 16-19 Aðustos'ta
yapýlacak olan Hacýbektaþ Veli Etkinliðini sabýrsýzlýkla bekleriz. Bu
bizim 3-5 ay can suyumuzdur. Bu sene hediyelik eþya satan arkadaþlarý
16 Aðustos sabahý bir sürpriz bekliyordu. 16.08.2008 sabahý 8 sularýnda
dükknanýma geldiðimde dükkanýmýn önüne barikat kurmuþlardý.
Dükkanýma gireceðim giremiyorum. Polisler engel oluyor "giremezsiniz"
diyor. "Neden" diye sorduðumda "Cumhurbaþkaný gelecek" dediler.Kendi
Durak ARSLAN
Sev
Binbir çiçekten arý sýrrý ile peteðe iþlenen
bal gibidir.
Aynamýz.
O bizim mayamýz.
Þah damarýmýz.
O bizim en azýmýz, ama
2’DE
dayanýlmazýmýzdýr.
Enver Aysever
www.enveraysever.com
dükkanýma beni almadýlar. "Sadece ismi yazýlan bir kiþi girebilir"
dediler. Daha önce oðlumun ismi yazýlmýþtý. Þaþýrmýþtým. Dükkan
benim deyince zorla da olsa girdim.Esnaf olarak iþ yapamýyorsun ona
mý yanarsýn, insan haklarý ihlali yapýlýyor ona mý yanarsýn, isim fiþlemesi
yapýlýyor ona mý yanarsýn, doðrusu þaþýrmýþtým.
Yazý: Naci Danacý
3’DE
1. Alevi Gençlik Formu (AGF) Sonuç Bildirgesi
gerici AKP’ye vermiþ bulunuyor.
AKP de, kendisine verilen taþeronluk görevini baþarýyla yürütebilmek
için öncelikle, kaderciliði reddeden, “kerameti insanda arayan” Alevileri
derdest etmek istiyor. Bu derdest etme serüvenine “iktidar nimetleri”nin
kýrýntýlarýný da eklemekten geri durmuyor. Ýktidar nimet kýrýntýlarýna
ortak ettiði bazý Aleviler eliyle Alevilerin kimlik mücadelesini sekteye
uðratmak, Alevileri pasifize etmek ve Sünnileþtirmek istiyor.
Milli Görüþ geleneðinin devamý olan bu iktidar Ýslamcý karakteri
itibariyle Alevilerin özgün kimliklerini yok etmeye çalýþýyor. Bir yandan
Kapitalizmin Ýslamcý
ortaklarý
Bu topraðýn iktidar genetiðinde bulunan
saðcý kafanýn deðiþmesi söz konusu
olmadýðýna göre, her dönem ezen-ezilen
denkleminin güçsüz tarafýnda duran için acýlý
bir yazgý kaçýnýlmazdýr.
Cumhuriyetle birlikte kendini daha
güvenli bir ortama taþýmayý umut eden Alevi
yurttaþlar, her ne kadar bu iyi niyetli
beklentilerinin karþýlýðýný asla göremediyseler
de, günün birinde filizlenecek eþitlikçi
toplumun düþüyle baðlýlýklarýný
sürdürüyorlar. Yeni bir öðreti arayýþýyla kafasý
bulanan dünya insanlarý, dinci kapitalistler
eliyle kolaylýkla tavlanabiliyor. Üstelik
Ýslamiyetin ticareti olumlayan doðasý, bizim
gibi ülkeler için daha da kolay bir pazar ve
sömürge olma olanaðý saðlýyor.
2’DE
uyguladýðý sosyo-ekonomik politikalara itiraz etmeyen evcilleþtirilmiþ,
“Dünyanýn efendisi” konumundaki ABD, Türkiye’nin de içinde
bulunduðu Ortadoðu coðrafyasýnda kendisiyle iþbirliði yapabilecek
“ýlýmlý Ýslam” hükümetlerinin yönetmesini istiyor. ABD, bölgenin enerji
kaynaklarýný kontrol etmek isterken, bölge halklarýnýn kaderine razý
edilmiþ bir ideolojik hegemonyaya teslim olmasýndan yarar umuyor.
Bu nedenledir ki, Türkiye’deki Ilýmlý Ýslam projesinin taþeronluðunu
uysallaþtýrýlmýþ, bir toplum istiyor, öte yandan uyguladýðý yöntemlerle
bizleri muhalif kimliði aþýndýrýlmýþ bir kitleye dönüþtürmeye çalýþýyor.
Üniversitelerde türban yasaðýný kaldýrarak gerçek niyetini ortaya koyuyor;
Tuz Gölü artýk 2.
büyük göl deðil
öte yandan, Alevileri de ABD patentli Ilýmlý Ýslam projesine entegre
etmek istiyor. Muharrem ayýnda verdiði iftar yemeðinde olduðu gibi
Hýzýr Paþa sofralarý kurarak, Alevileri iktidar nimetleriyle pasifleþtirmeye
çalýþýrken haddini de aþarak Aleviliði tanýmlamaya kalkýþýyor.
6’DA
Serra Yýlmaz: Ýyimser
Olmamý Gerektirecek
Muhalefet Yok
Yasaklardan pek yana deðilim ama beton konusunda yasak
olmasýný çok isterdim. Kuzguncuk korusunu da týrtýklamaya baþladýlar.
Yerel yönetim hep bir kâr, çýkar peþinde nasýl iyimser olayým ki?
Ayrýca iyimser olmamý gerektirecek bir muhalefet yok, baþka bir
parti yok. Tabii ki hiçbir þekilde iyimser deðilim. O kadar pervasýz,
o kadar kýymet bilmez insanlarýn
elinde ki yerel yönetimler, dolayýsýyla ne umudum olabilir ki?
Þak þakçý bir sanattan yana hiç olmadým
» "Parmaklýlar Ardýnda" adlý dizide kendi tecrübelerinizin
faydasý oldu mu? Çünkü 90"lý yýllarda Avrupa Konseyi"nin iþkenceyi
önleme raporuna tercümanlýk yaptýnýz.
Tabii ki. Ben o cezaevlerini rahatça gezmiþ, insanlarla konuþmuþ
biriyim. Onlarýn dertlerini yabancý dile aktarmýþ biriyim. Dolayýsýyla
benim bayaðý bir fikrim var cezaevleri ile ilgili. F tipleride dahil
buna.
5’DE
Prag 1968-Sosyalist Hareketin
Büyük Dönemeci
Mihri Belli, kendi konumunu 27
Þubat 1968'de Türk Solu'nda yazdýðý
"Her Devrim Milli Bir Yol Ýzler"
baþlýklý makalesinde þöyle
tanýmlýyordu:
"Guevara gibi bir halk
kahramanýnýn kaderine, devrimci
dayanýþma ruhu içinde ilgi duymak
ona dair þiirler basmak, ya da Castro'nun bir söylevine sütunlarýnda
yer vermek bir þeydir; "Castrocu" olmak baþka þey (...) Her Türk antiemperyalisti...
4’DE
Aksaray Üniversitesi Mühendislik Fakültesi
Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliði Bölümü
Öðretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Semih Ekercin,
doktora tezi çalýþmalarý kapsamýnda Tuz Gölü
ve Beyþehir Gölü’nün kýyý çizgilerinde yaþanan
deðiþimleri incelediðini söyledi. Bu çalýþma
kapsamýnda NASA’dan bile destek aldýðýný
vurgulayan Ekercin, son yüzyýla ait ABD,
Japonya ve Fransa uydu görüntüleri ile askeri
haritalarý inceleyerek göllerdeki küçülmeyi tespit
ettiðini bildirdi. Yaptýðý araþtýrma sonucunda
Türkiye’nin ikinci büyük gölü olarak bilinen
Tuz Gölü’nün 1915 yýlýnda haritalara göre 216
bin 400 hektar olduðunu ifade eden Ekercin,
þunlarý kaydetti:
8’DE
2
22 Aðustos 2008 Cuma
Enver Aysever
Durak ARSLAN
Sev
Sihirli bir emirdir « Sev » demek.
Ýyiki pek kolay olamýyor þýp diye
herkesi herþeyi heran sevebilmek.
Sevgiyi paylaþýrken titiz ve cimri
olduðumuz doðrudur.
Belki de sevginin kalitesi düþmesin
diye.
Çünkü o tonlarca sulu kumdan
elenerek çýkarýlan gramlýk altýn madeni
gibidir
Binbir çiçekten arý sýrrý ile peteðe
iþlenen bal gibidir.
Aynamýz.
O bizim mayamýz.
Þah damarýmýz.
O bizim en azýmýz, ama
dayanýlmazýmýzdýr.
Severek yaptýðýmýz hangi iþte
baþarýsýz olduk ?
Sevgiyle beslenmiþ hangi iliþkide
hayal kýrýklýðýna uðradýk ?
Çok sevdiðimiz hangi dostumuz bizi
arkamýzdan vurdu ?
Ben görmedim.
Gördüm diyen o iliþkiye dönüp
yeniden baksýn.
Gizlenen sevgisizliði görene kadar
iyice döne döne yeniden baksýn.
Kör olmayan görecektir.
Görecektir bir hesabýn, bir çýkarýn
dýþa vurduðunu.
Egonun, korkunun, hýrsýn o’nu nasýl
kovduðunu görecektir.
Evet.
Sevgi bizim dinimiz.
Biz
Hesaplý seveceðiz ama
hesabetmiyeceðiz.
Hiç kimseden sevgimizi
esirgemiyeceðiz ama kimseye de
tepeletmiyeceðiz.
Yýlan bile deliðinde tadabilecek tatlý
dilimizden sevgiyi istediðinde.
Kýnalý keklik de olsa
koklýyamýyacaktýr bir tek dirhemini
sahteliðiyle.
Artýk devir deðiþti.
Beden, ruh ile,
Hegel, Nuh ile.
Akýl, yürek ile buluþtu.
O þimdi kocaman bir de
Ve diyorki ;
Seni seviyorum deme.
Önce sev.
Fýndýk Geçen Yýlýn Fiyatýyla Satýþta
belirten Ergin, ""Bizlerin de temennisi
fýndýk taban fiyatýnýn bir an önce
açýklanmasý ve üreticilerin maðdur
olmamasý"" diye konuþtu.
Ordu sahil kesiminde fýndýk toplama
tarihinin 3 Aðustos olarak belirlenmesinin
ardýndan fýndýðýný toplayýp harmanlayan
üretici, sezonun ilk ürününü pazara indirdi.
Açýklanmayan taban fiyata raðmen
ürününü pazara indiren Perþembe ilçesi
Beyli köyünden Ahmet Ali Sakarya,
gurbetten geldiðini ve fýndýk fiyatýnýn
açýklanmasýný bekleyemeden fýndýðýný
eski fiyat olan 2,5 YTL"den sattýðýný
söyledi. Yaklaþýk 3 ton fýndýðýný eski
fiyattan sattýðý için zarar ettiðini de
kaydeden üretici Sakarya, ""Büyük
umutlarla geldiðim Ordu"dan hayal
kýrýklýðýyla dönüyorum. Ýnþallah benim
gibi baþka fýndýk üreticisi de zarar etmez""
dedi.
Fýndýðý satýn alan Alaattin Ergin ise
özellikle gurbetten gelen fýndýk
üreticilerinin geri dönüþü öncesi fýndýðýný
sattýðýný söyledi.
Birçok üreticinin ise fýndýðýný fiyat
açýklanana kadar emanete býraktýðýný
Fýndýk Üreticileri Sendikasý (FýndýkSen), fýndýðýn harmandan pazara indiði
bugünlerde AKP hükümetinin hâlâ fiyat
açýklamamasýna tepki gösterdi.
Yaþananlarýn üreticilerde endiþe yarattýðýný
belirten Fýndýk-Sen Genel Baþkaný Kutsi
Yaþar, belirsizliðin ihracatçýlarýn çýkarýna
olduðunu belirtti. Yaþar, üreticileri 2008
yýlý için açýkladýklarý 6,48 YTL referans
fiyatýnýn arkasýnda durmaya ve tüm
toplumsal kesimleri bu mücadeleye ortak
olmaya davet etti.
Konsey Üyelerine Çaðrý
Fýndýk-Sen Genel Baþkaný, yaptýðý
yazýlý açýklamada, “Bu sisli havanýn
devam etmesini umut eden ihracatçýlar
fýndýk kamuoyunda sürekli olarak bilgi
kirlenmesi yaratýp bu endiþeden
nemalanmak istemektedirler” dedi. Fýndýk
fiyatlarýnda spekülatif fiyatlarý öne süren
ve bilgi kirliliði yaratarak fýndýkta kaos
yaratmak isteyenlerin ayný zamanda
Ulusal Fýndýk Konseyi’nin ihracatçý
grubunu temsil eden üyeler olduðuna
dikkat çeken Yaþar, söz konusu
temsilcilerin geri çekilmesini ve fýndýk
üreticilerinin yanýnda yer almasýný istedi.
Birgün 20.08.2008
www.enveraysever.com
Kapitalizmin Ýslamcý ortaklarý
Þeyh Bedrettin’i, müritleri Börklüce
Mustafa ve Torlak Kemal’i kýlýçtan geçiren
Osmanlý’yý düþündükçe, bu coðrafyanýn
vahþet tarihine yeniden bakmak gerektiðini
görüyorum. Erken sosyalist Bedrettin
insaný merkeze koyan anlayýþla, elbet
iktidarýn hoþuna gitmeyen, toplumcu,
dayanýþmacý bir tutum sergilemiþti.
Bugün özgürlük, çoðulculuk,
demokratlýk çizgisinde olduðunu söyleyen
kimi akademisyen, düþünür liberal;
Osmanlý’nýn bir arada yaþama kültürü
adýna doðru bir tasarým olduðundan söz
etmekteler. Bu gerçekten böyle mi?
“Dünyada kutsallýk yoktur. Kutsallýk
yalnýz Tanrý’dadýr. O’nun yarattýðý her þey,
her nimet insan içindir. Topraðýn tek sahibi
Tanrý’dýr... toprak sahipleri ve zenginler
aracýlýðý ile hiçbir kimse bu varlýklardan
yoksun býrakýlamaz” diye yazan
Bedrettin’e, Osmanlý düþüncesinin nasýl
bir sonu uygun gördüðü ortadadýr.
Bu topraðýn iktidar genetiðinde bulunan
saðcý kafanýn deðiþmesi söz konusu
olmadýðýna göre, her dönem ezen-ezilen
denkleminin güçsüz tarafýnda duran için
acýlý bir yazgý kaçýnýlmazdýr.
Cumhuriyetle birlikte kendini daha
güvenli bir ortama taþýmayý umut eden
Alevi yurttaþlar, her ne kadar bu iyi niyetli
beklentilerinin karþýlýðýný asla
göremediyseler de, günün birinde
filizlenecek eþitlikçi toplumun düþüyle
baðlýlýklarýný sürdürüyorlar. Yeni bir öðreti
arayýþýyla kafasý bulanan dünya insanlarý,
dinci kapitalistler eliyle kolaylýkla
tavlanabiliyor. Üstelik Ýslamiyetin ticareti
olumlayan doðasý, bizim gibi ülkeler için
daha da kolay bir pazar ve sömürge olma
olanaðý saðlýyor.
Cumhuriyetin kuruluþ yýllarýnda
baþlayan ve 12 Eylül’le doruk noktasýna
varan, sosyalist sürek avý, Anadolu’da
kurulacak olan barýþý temelden
dinamitlemiþtir. Bugün aldýðý biçimiyle
ABD’ci bir milliyetçilik, küresel
kapitalizme eklenmiþ bir Müslümanlýk
anlayýþýyla daha ne kadar yol alýnabilir?
Kendi insanýný sürekli korkutan,
inancýna, diline saygý göstermeyen saðcý
kafalar; bugün kapitalizmin özgürlük tezi
olan liberal anlayýþla biçim deðiþtirmiþ,
yine insanýný esir almaya koyulmuþtur.
Þeyh Bedrettin ve müritleri için daraðaçlarý
kuran kafa hep iktidardadýr. Onun
takipçilerinin aðzýndaki özgürlük kavramý
kanlý bir gelenekten beslenmektedir.
Þimdilerde Sývas katliamý yeniden
tartýþýlýrken, facianýn hangi elden çýktýðý
yönünde büyük kavga yaþanmaktadýr. Oysa
kimin emri verdiði önemli deðildir.
Katillerden hangisinin daha iyi olduðunu
seçmek zorunda kalan yurttaþlara devletin
söyleyecek bir çift sözü olmalýdýr. Her kim
o canlarý ateþe verdiyse fark etmez.
Bedrettin’i daraðacýna çeken kafanýn
devamýdýr...
Soðuk savaþ döneminin sanal
korkularla beslenen ortamý, elli yýl
sonrasýný tasarlayanlar tarafýndan özel
olarak kurgulanmýþtýr. Dünyanýn
demokratik, özgülükçü diye bilinen tüm
ülkelerinde solcular avlanmýþ, hele bizim
gibi kutsallarý baþ tacý eden toplumlarda
bu daha kolay olmuþtur. Bugün küresel
bir oyuncu olarak ortaya çýkan kapitalist
cemaat lideri Fethullah Gülen; 1960’lý
yýllarda ‘Komünizmle Mücadele
Derneði’nin kurucularý arasýnda yer almýþtý.
O dernek ve öðretisinin yakýn tarihimizde
ne türden düþünsel, toplumsal, darbeci
eylemlerin kökünü oluþturduðunu, bilmem
söylemeye gerek var mý?
Ýslamýn kapitalizme yatkýn yapýsýndan
hareketle geliþen ve dünyada karþýlýk bulan
bu türden giriþimler, tam da yeni
biçimlenen kölelik zincirinin meþru
organlarýdýr. Farklý türden bir Ýslami
yorumla, yeni-sömürgeci anlayýþý
baltalanacak olan ABD, bulduðu bu ortaðý,
aslýnda yýllarca özenli biçimde beslemiþ,
palazlandýrmýþtý. Fark edemeyenler
utansýn!
Ýçinde bulunduðumuz süreç, sanýlanýn
tersine ayrýþmalarýn keskinleþmesiyle
sonuçlanacaktýr. Böyle günlerde susanlar,
gelmekte olan bunalýmýn yaratýcýsý ve
giderek yerleþen Bedrettin karþýtý anlayýþýn
suç ortaðýdýrlar. Nasýl ki Osmanlý Sünni
bilginleri Bedrettin’in öldürülmesi için
fetva verememiþ, bir Þii olan Ýranlý
Fahreddin’in aðzýndan çýkan “kaný helal,
malý haram” komutuyla þeyhi Serez
çarþýsýna astýrmýþlarsa, bugün de bizim
insanýmýzý, yine onun güvendiði ellerce
boðmaktadýr küresel kapitalizm...
Bugün “Durmak Yok Yola Devam”
diyen baþbakan, 7 Eylül 1994 tarihinde
Karacaahmet Cemevi inþaatýnýn yýkýlmasý
için belediyeyi seferber eden kiþidir. Bu
yolun devamý için gayret gösterenler
kiminle iþbirliði yaptýklarýna dönüp
bakmalýdýrlar. Ancak herkesin bir yolu
vardýr. Kimileri de Pir Sultan’ýn yolundan
giderler...
Kadýlar, müftüler fetva yazarsa,
Ýþte boynum, iþte kement asarsa,
Ýþte sinem, iþte hançer keserse,
Dönen dönsün, ben dönmezem
yolumdan.
Cumhuriyet Dergi
22 Aðustos 2008 Cuma
SATILIK TARLA
Naci Danacý
[email protected]
Cumhurbaþkaný Gül’den Esnafa Darbe
Bizler hediyelik eþya satan esnaflar
korumalar ve medyadan baþka kimseyi
olarak 365 gün 16-19 Aðustos'ta yapýlacak
bulamadý. Müzenin etrafýndan etkinlik
olan Hacýbektaþ Veli Etkinliðini sabýrsýzlýkla
alanýna gitti.
bekleriz. Bu bizim 3-5 ay can suyumuzdur.
tören alanýnda da kendilerinin söz sahibi
Aðustos sabahý bir sürpriz bekliyordu.
olacaðýný ve kürsüyü ele geçirdiklerini
16.08.2008 sabahý 8 sularýnda dükknanýma
hissetmiþti. Saat 11 e doðru vatandaþlarý
geldiðimde dükkanýmýn önüne barikat
alýþveriþ için býrakmaya baþladýlar. Ýþimin
kurmuþlardý. Dükkanýma gireceðim
yoðunluðundan dolayý etkinlik alanýna
giremiyorum. Polisler engel oluyor
gidemedim. Etkinlikteki geliþmeleri
"giremezsiniz" diyor. "Neden" diye
öðrendiðimde "kürsü darbesi" yapýlmýþtý.
sorduðumda "cumhurbaþkaný gelecek"
Belediye baþkanýnýn Hacýbektaþ'taki
dediler.Kendi dükkanýma beni almadýlar.
uygulamalarýna baktýðýmýzda "her þeyi ben
"Sadece ismi yazýlan bir kiþi girebilir"
bilirim ben yaparým" mantýðýnýn, deðiþik
dediler. Daha önce oðlumun ismi yazýlmýþtý.
versiyonunu cumhurbaþkanlýðý personeli
Þaþýrmýþtým. Dükkan benim deyince zorla
Hacýbektaþ etkinliðini "biz düzenleriz, biz
ona mý yanarsýn, insan haklarý ihlali yapýlýyor
ona mý yanarsýn, isim fiþlemesi yapýlýyor
ona mý yanarsýn, doðrusu þaþýrmýþtým.
Ýlçenin kaymakamýna telefonla ulaþtýðýmda
aynen þunu söyledi: "benim de gücüm
yetmiyor yapacak bir þey yok" dedi. Onun
yapacaðý bir þey yoktu. Çünkü o devletin
adamýydý, emirlere uymak zorundaydý.
Ayný anda kaymakamla kültür merkezi
önünde yüzyüze geldik. O an ki öfkeyle "bu
ilçeye cumhurbaþkaný yeni gelmiyor.
halkýndan, esnafýndan korkan
cumhurbaþkaný kime hizmet için geliyor.
Bu alandan çok cumhurbaþkaný geçti. Hepsi
halkla içiçe yürüdüler, korkuyorlarsa
gelmesin" diye sert çýkýþtým. Kaymakam
bey "siz haklýsýnýz benim yapacaðým bir
þey yok, beni aþýyor" dedi.
Cumhurbaþkanýnýn gelmesini stresli bir
þekilde beklerken dükkanýma habertürk,
showtv ve atv muhabirleri geldi. Bunlara:
"bir demeç vereceðim, alýrmýsýnýz" dedim.
"Neden" diye sordular, ben de
Türbe karþýsýnda
3 katlý, 150 m2
Canel Market’in olduðu
iþ yeri Kiralýktýr
Esnafa yapýlan bu uygulamalarý görünce
Bu sene hediyelik eþya satan arkadaþlarý 16
da olsa girdim.Esnaf olarak iþ yapamýyorsun
250 dekar8 parça tarla satýlýktýr.
Müracat:
Hasan Danacý
Tel: 0384 441 31 62
HACIBEKTAÞ
KÝRALIK ÝÞ YERÝ
Necdet AKPINARLI
Tel: 0 505 561 77 25
MUCU
YERALTI TEKÝNDÜÐÜN SALONU
Siz Deðerli Halkýmýzýn
Adres:TEKÝN
TÝCARET Ýkinci Pazar
Yeri - MUCUR
Tel:0.386 812 56 62
TEKÝN TÝCARET & KURUYEMÝÞ
yaparýz" diyerek bir darbe yapmýþlardýr.
Düðün,Niþan,Sünnet,Mevlüt,Cenaze
Toplantýlarýnýzda Masa Sandalye Çadýr ve
Tüm Düðün Malzemeleri Kiraya Verilir.
Ayrýca Alkol kuruyemiþ Çeþitlerimizle Hizmetinizdeyiz.
Sizler misafirsiniz böyle bir hakkýnýz
yoktur ama o hakký size verdiler.
Cumhurbaþkanlýðý özel müdürü "dostluk ve
Ramazan TEKÝN ve Oðullarý
barýþ ödülü" almýþ kiþiyi indirmesi tam bir
Merkez:2.Pazar Yeri MUCUR/KIRÞEHÝR Tel:812 56 62
Gsm:0532 394 88 85
Þube:Karaburna Yolu Üzeri Cafer Baðýþ Apt. Altý
Hacýbektaþ/NEVÞEHÝR
skandal. Ödülü veren komitenin de olayý
seyretmesi içler acýsý bir durum. Ödülü
verdikleri kiþiye de, ödülü layýk görüp veren
komiteye de saygýsýzlýk edildi. Dostluk ve
barýþ ödülü verilirken uygulanan yöntem
zalim, zulüm ve gaddarcadýr.
Sayýn cumhurbaþkaný aslnalý çeþmeden
su içmekle olmaz, gittiðiniz yerlerde
cumhurbaþkaný geliyor diye çoluðumuzun
çocuðumuzun rýskýyla oynamayýn. Halka
50 metre mesafede durarak halkýn
cumhurbaþkaný olunmaz. Ülkeye
demokrasiyi, barýþý, özgürlüðü, eþitliði
söyleyerek getiremezsiniz. Bunlarýn
uygulamasýný pratikte tüm toplumdaki
insanlara ayný gözle, ayný düþünceyle
KAÝM
SPOR AYAKKABI & GÝYÝM
MAÐAZASI HÝZMETÝNÝZDE
ADÝDAS
KNETIKS
LOTTO
NÝKE
KONVERS
yaklaþarak olabilir.
Þimdiye kadar Hacýbektaþ Veli
"dükkanlarýmýzýn kapalý olmasýnýn yanlýþ
etkinliðinde yýllardýr özgür olarak çalýþan
olduðunu, Hacýbektaþa cumhurbaþkanýnýn
kürsüye hakaret edilmiþtir. Bu tüm alevi-
ilk defa gelmediðini, þimdiye kadar gelen
bektaþi toplumuna, demokrasiye, özgürlüðe
cumhurbaþkanlarý döneminde dükkanlarýn
bir kara leke olarak geçmiþtir. Hacýbektaþ
kapanmadýðýný" söyledim. Sessizce dönüp
belediye baþkaný kendi düþüncesinden farklý
gittiler. Ben de arkalarýndan onlarýn duyacaðý
düþünen insanlara burada aslan kesilirken
þekilde "vaaah vah, medyanýn gelmiþ olduðu
islamcý düþünen insanlara kedi olmuþtur.
duruma bak" dedim. Bir tanesi döndü ve
Atatürkçülüðü hiç dilinden düþürmeyen
þunu söyledi: "senin söylediklerini çekeriz
belediye baþkaný zaman gazetesine demeç
ama yine yayýnlamazlar" dedi. Yani "biz
verebiliyor. Hacýbektaþtaki etkinlik alanýný
emir kuluyuz" anlamýna getirdi. Ýlerleyen
onlara teslim edebiliyor. Siz insanlarý þu
saatlerde cumhurbaþkaný geldi. Ziyaret edip
düþünceden, bu düþünceden diyerek
çýktýðýnda alan bomboþtu. Gözleri halký
yanýnýzdan ayýrýrsanýz geleceðiniz nokta bu
arýyordu ama ortalýkta görevli polisler,
olacaðý belliydi.
Herkesin bütçesine uygun modeller
Tiþört & Eþofman & kot pantolon
Uygun fiyatlarla kaynaðýndan alýn
Nevþehir Caddesi/ Askerlik Þubesi karþýsý
Hacýbektaþ
Tel:03844413474
E-posta:kaimulas@hotmail. com
GEREKLÝ TELEFONLAR
Kaymakam
Kaymakamlýk Yazý Ýþ.
Sos. Yar. ve Day.
Özel Ýdare
Nüfus
Belediye Baþkanlýðý
Milli Eðitim Müd.
Halk Eðitim Müd.
Askerlik Þubesi
Kapalý Spor Salonu
Devlet Hastanesi
Ýlçe Saðlýk Grup Bþk.
Tapu Sicil
C.Savcýlýðý
Adliye
Adliye
Kütüphane
H.B.V Kültür Merkezi
Müze
Turizm Danýþma
Emniyet Amirliði
Karakol Amirliði
Jandarma
Ýlçe Tarým
Lise
Kýz Meslek Lisesi
Mal Müdürlüðü
Kadastro
Karaburna Belediye
Kýzýlaðýl Belediye
PTT.
T.M.O.
Türkiye Ýþ Bankasý
Ziraat Bankasý
Þoförler Cemiyeti
Esnaf Odasý
Tarým Kredi Koop.
TEDAÞ
Çiftci M.K.Baþkanlýðý
Rýfat Kartal Huzurevi
Sulucakarahöyük Gzts
Taþýyýcýlar koop
Nevþehir Seyahat
Þanal
Seyahat
Mermerler Seyehat
Dergah Taksi Duraðý
Terminal Taksi
441 30 09
441 34 10
441 39 77
441 31 01
441 31 02
441 37 44
441 30 16
441 30 48
441 30 10
441 35 20
441 30 15
441 36 32
441 32 49
441 35 38
441 35 38
441 30 18
441 30 19
441 33 94
441 30 22
441 36 87
441 26 97
441 36 66
441 38 08
441 30 20
441 37 74
441 31 08
441 30 56
441 35 37
453 51 30
455 61 29
441 35 55
441 30 11
441 35 07
441 33 26
441 30 74
441 37 42
441 32 76
441 31 42
441 36 80
4413338
441 39 47
441 20 06
441 30 43
441 33 59
441 21 73
441 25 25
441 27 97
22 Aðustos 2008 Cuma
Çekoslovakya iþgaliyle kümelenme, artýk
uluslararasý alandaki ideolojik teorik ve
stratejik tartýþmalara da tamamen açýlmýþ
olarak birbiri içinden koparak durmaksýzýn
çoðalan günümüzdeki Türkiye sol/sosyalist
hareketinin çok parçalý ve çok merkezli
yapýsýnýn baþlýca çýkýþ kaynaðýný
oluþturacaktý.
Türkiye'de 1968'in baþ döndüren bir hýzla
geliþen olaylarý sürüyorken,
Çekoslovakya'da da dramatik bir süreç
yaþanýyordu.
1962'den baþlayarak altý dolu yýl boyunca
Türkiye Ýþçi Partisi (TÝP) çevresinde
kümelenmiþ olan her eðilim, kendisinin ne
kadar, "millici", "milliyetçi", "ulusalcý",
"kökleri bu topraklarda" olduðunu
açýklayabilmek için sonsuz sayýda söz sarf
etmiþti.
"Milli" ya da "Türk" sýfatýný herhangi
bir politik kavramýn baþýna getirmeden
herhangi bir sorunu anlatmaya ya da
çözümlemeye giriþmek, neredeyse tuhaf
karþýlanmaya baþlayabilirdi.
Ancak son derece paradoksal bir biçimde
TÝP içindeki çatýþmayý tayin edici evresine
getiren, her eðilimin uluslararasý süreçleri
ve: özellikle Çekoslovakya'da olanlarý
deðerlendirirken takýndýðý tavýrlar oldu.
Sovyet Ordularý Prag'daki Dubçek
yönetimini alaþaðý edene kadar TÝP'te çatýþan
iki eðilimin de kendilerini SSCB karþýsýnda
konumlandýrýþlarý arasýnda neredeyse hiçbir
fark yoktu denebilir.
Mihri Belli, kendi konumunu 27 Þubat
1968'de Türk Solu'nda yazdýðý "Her Devrim
Milli Bir Yol Ýzler" baþlýklý makalesinde
þöyle tanýmlýyordu:
"Guevara gibi bir halk kahramanýnýn
kaderine, devrimci dayanýþma ruhu içinde
ilgi duymak ona dair þiirler basmak, ya da
Castro'nun bir söylevine sütunlarýnda yer
vermek bir þeydir; "Castrocu" olmak baþka
þey (...) Her Türk anti-emperyalisti...
kapitülasyonlar Çin'ini... 700 milyonluk,
baðýmsýz güçlü Çin Halk Cumhuriyeti
durumuna yükselten Çin devrimcilerine
karþý yakýn bir ilgi duyar... Ama bu yakýn
ilgiyi duymak ya da Çin tutumuna karþý
eðilimi bilinen bir Paul Sweezy'nin Ortadoðu
üzerine incelemesine sayfalarýmýzda yer
vermek baþka þeydir, "Maocu" olmak baþka
þey"... "Bugün Rusya'yý yöneten Lenin'in
kurduðu parti deðil de Romanov
hanedanýndan bir Çar olsaydý bile gene de
Amerikan üslerinden arýnmýþ baðýmsýz bir
Türkiye'yi gerçekleþtirme amacýný güden
her Türk yurtseveri, Amerika ile Rusya
arasýndaki çeliþkiden kendi milli çýkarý
açýsýndan yararlanma gereði duyardý"...
"Ama Türkiye'nin, Türkiye emekçilerinin
doðru olarak deðerlendirilen çýkarlarý gereði,
Sovyetler Birliði'ne bu ülkeyi yöneten
partiye karþý olumlu bir
tutumu benimsemek ya da sayfalarýmýzda
Moskova görüþüne yakýnlýðý bilinen Basil
Radivas'ýn görüþlerine yer vermek baþka
þeydir "Moskovacý" olmak baþka þey."... "
'Maocu', 'Castrocu', 'Moskovacý'
yakýþtýrmalarýna cevabýmýz þudur: Biz ne
oyuz, ne de bu, ve ne de beriki. Biz
Prag 1968-Sosyalist Hareketin Büyük
Dönemeci
Türkiyeciyiz. Türkiye emekçilerinin
davasýnýn savunucusuyuz biz."
Mehmet Ali Aybar da 21 Kasým 1967'de
Ant dergisinde neredeyse Mihri Belli'ninki
ile kelime kelime ayný anlama gelebilecek
bir "Türkiye sosyalizmi" tasavvuru ileri
sürüyordu:
"...Türkiye sosyalizminin üçüncü özelliði
kýskançlýkla istiklâlci olmasýdýr...
Baðýmsýzlýða kýskançlýkla sarýlmýþtýr. Bu
ilke önce dýþ politikamýzýn temelidir. Bugün
nasýl Amerikan emperyalizmine karþý
duruyorsak, yarýn hangi yabancý devlet
Türkiye'ye göz dikerse ona karþý da ayný
azim ve þiddetle karþý koyacaðýz. Türkiye
hiçbir yabancý devletin nüfuzu altýna
girmeyecektir. TÝP'in iktidarýnda hiçbir
devletin Türkiye topraklarýnda yeri
olmayacaktýr... Ayný prensibe yabancý
sosyalist partiler karþýsýnda da sýmsýký
baðlýyýz. TÝP hiçbir milletlerarasý sosyalist
örgüte baðlý deðildir. Hiçbir enternasyonal
ile iliþkimiz yoktur. Bunu üstelik sosyalistçe
dayanýþmaya da aykýrý sayarýz... Örneðin
yeni baðýmsýzlýklarýna kavuþan milletler,
sosyalizm yolunu hiçbir vesait kabul
etmeden kendi güçleri ile araþtýrýyorlar ve
buluyorlar. Herhalde biz TÝP'liler Türkiye
sosyalizmini kendi anlayýþ çerçevemiz
içinde, kendi gücümüzle, yani emekçi
halkýmýzla el ele omuz omuza
gerçekleþtireceðiz... sosyalizm önce milli
ve insancýl anlamda milliyetçi bir harekettir."
SSCB ve Varþova Paktý silahlý kuvvetleri
ortak askeri harekat ile Aleksandr Dubçek
rejimini alaþaðý etmek üzere Çekoslovakya
Sosyalist Cumhuriyeti sýnýrlarýndan içeri
girip operasyona baþlayýncaya kadar, bu
ilkeler çerçevesinde gerek Mihri Belli
çevresinin, gerekse TÝP yöneticilerinin
Sovyet müdahalesine karþý çýkacaklarý
sanýlabilirdi.
Aybar Dubçek'ten, Belli Brejnev'den
Yana.
Ancak hiç de sanýldýðý gibi olmadý ve
önce Türk Solu ardýndan Aydýnlýk'ta Mihri
Belli çevresi Çekoslovakya'daki reform
giriþimlerini "karþý devrimci ve revizyonist"
olarak gördüklerini açýkladýlar ardýndan
Sovyetler Birliði'nin müdahalesini
kapitalizme karþý bir savunma önlemi olarak
onayladýlar.
Bunda sorunu bir dünya sorunu olarak
deðerlendirme giriþiminden daha çok
Türkiye'de anti-komünizm cephesinin
Çekoslovakya'ya müdahaleyi kýnamayý
meþruiyet ölçütü haline getiren bir çizgiyi
kamuoyunda dayatmasý olduðu
düþünülebilir.
Mihri Belli çevresi Fidel Castro ve Küba
Komünist Partisi'nin takýndýðý tavrý
benimseyip, Çekoslovakya'daki karþý
devrime ve emperyalizmin "güvenlik
kordonu"na saldýrýsýna karþý bir önlem olarak
deðerlendirerek müdahaleyi onayladý ve
anti-komünizm kampýnýn karþýsýnda vaziyet
aldý.
Ancak bu vaziyet alýþýn daha önceleri
TKP önderliðinin SBKP ve SSCB ile
iliþkilerine yöneltilen eleþtiriler karþýsýnda
yol açtýðý paradoks hala giderilmemiþ olarak
duruyordu.
Aybar'ýn kendisiyle tutarlý davrandýðý
söylenebilir. Böylesi müdahaleler ortaya
çýkmadan önce Aybar hangi tavrý takýnmýþ
idiyse onu sürdürdü.
Kamuoyu önüne çýkarak SSCB'nin
müdahalesini eleþtirdi. Ancak, bu arada
"Türkiye sosyalizmi"ni "hürriyetçi ve güler
yüzlü" olarak tanýmlayarak, TÝP yönetimi
içinde derin bir çatlak da açtý.
Behice Boran ve Sadun Aren, bu
"hürriyetçi sosyalizm" tanýmýna
baþkaldýrarak Aybar'ýn "tek" olan bilimsel
sosyalizmden sapmýþ olduðunu ilan ettiler
ve kendisinin genel baþkanlýktan alýnmasý
için 3.Kongre'ye giderken TÝP içinde Aybar'a
karþý bir kampanya açtýlar.
bir "sosyalizm" yada "toplumculuk" kavramý
çevresinde hýzla geliþecekmiþ gibi görünen
sosyalist hareket birbiriyle gevþek bir
biçimde eklemlenmiþ parçacýklardan oluþan
üç büyük küme halinde bölündü:
Mihri Belli ile Doktor Hikmet
Kývýlcýmlý'nýn teorik ve manevi önderliði
altýnda Türk Solu ve Aydýnlýk çevresinde
bir araya gelen, önemli bir bölümü TKP
davasýndan hüküm giydikleri için TÝP'e üye
olamayan ruhen Lenin ve Stalin'e sadýk
"eski tüfekler" ve son beþ yýlda onlarýn
çizgisini benimsemiþ TÝP içinden ve dýþýndan
büyük çoðunluðu öðrenci olan genç
devrimciler.
Mehmet Ali Aybar, Kemal Nebioðlu,
Tarýk Ziya Ekinci çevresinde TÝP içinde bir
araya gelen, "anti-Leninist", "parlamentarist"
ve "legalist" Türk ve Kürt solcularý ve
sendikacýlar;
Behice Boran, Sadun Aren, Nihat Sargýn
çevresinde TÝP içinde Emek dergisi
doðrultusunda bir araya gelen, FKF/ÝKP
çizgisine yakýn, kýsmen öðrenci, aydýn ve
bürokratlardan, kýsmen sendikacý ve
iþçilerden oluþan Kürt ve Türk "sosyalistler"
TÝP içinde ve Ant dergisi çevresinde bir
araya gelen büyük çoðunluðu TÝP Ýstanbul
þubelerinin yeni ve eski üyeleri Fethi Naci,
Doðan Özgüden vb. genç aydýn ve
öðrenciler.
Doðrudan doðruya TÝP'te
örgütlenmemekle birlikte onun etkinliklerine
dýþardan ve dolaysýz müdahalelerde bulunan
eski Yön çevresinden "asker-sivil aydýn
zümre" mensuplarý bu bölünmede 1.
Aybar, "Türkiye sosyalizmi" tezini yeni
ortaya atmýþ deðildi. Bunu çok uzun
zamandýr TÝP tabanýnda vulgarize edilmiþ
olarak yayan parti propagandacýlarý kadar,
Boran ve Aren de biliyorlardý.
Ancak Aybar bu kez, açýk, dolaysýz, üzeri
hiçbir þeyle örtülmeye gerek görülmeyen
bir "anti-Leninizm", "parlamentarizm" ve
"nasyonalizm" sergilemeye, Marx kadar
Proudhon'un, Lenin kadar Rosa
Luxemburg'un eserlerinin okunmasýný
birdenbire salýk vermeye baþlamýþtý.
Sosyalist hareket içinde sayýlarý
birdenbire artan yayýnlar arasýnda gençlerin
Türk Solu çevresinin de önerilerine uygun
olarak Marx ve Lenin okumakta olduðu bir
dönemde yapýlan bu "okuma" çaðrýlarý
derhal anlaþýlmasý gerektiði gibi anlaþýldý.
Saðcý basýn, her zaman olduðu gibi
çeliþkinin üzerine yüklenmiþ, Barýþ Dünyasý,
Son Havadis, Yeni Ýstanbul gibi organlarda
Aybar'ý göklere çýkaran yazýlar
yayýnlanmaya baþlamýþtý.
Sadun Aren ve Behice Boran aslýnda
kendileri de Çekoslavakya'ya müdahale
konusunda Aybar'dan farklý bir tavýr takýnmýþ
olmadýklarý halde, "sosyalizmin çokluðu"
ve "hürriyetçi ve güler yüzlülüðü" tezleri
karþýsýnda açýk tavýr almak zorunluluðu
hissettiler.
Aybar'ýn kiþisel çýkýþlarýný önlemek ve
parti çizgisini "ortodoks" bir zemine
oturtmak talebiyle gittikleri 3.kongrede
yapýlan uzlaþmalar da hiçbir
iþe yaramayýnca Ocak
1969'da gidilen olaðanüstü
kongrede gene Aybar'ýn
genel baþkanlýðý ile
sonuçlanýnca TÝP fiilen iki
baþlý hale geldi ve ArenBoran çevresi, SBKP ve
Avrupa Komünist
Partileri'nin çizgisine uyarlanmýþ olan bir
ideolojik çizgiyi savunan Emek dergisini
yayýnlamaya baþladýlar.
Böylelikle daha üç yýl önce çok genel
kümedekilerle ittifak halindeyken, Bizim
Radyo ve Yeni Çað dergisiyle sürece
müdahalelerde bulunan TKP 3. kümeyi
destekliyordu.
Bu kümelenme, artýk uluslararasý
alandaki ideolojik teorik ve stratejik
tartýþmalara da tamamen açýlmýþ olarak
birbiri içinden koparak durmaksýzýn çoðalan
günümüzdeki Türkiye sol/sosyalist
hareketinin çok parçalý ve çok merkezli
yapýsýnýn baþlýca çýkýþ kaynaðýný
oluþturacaktý.
Bu parçalanma büyük bir hýzla büyük
kitle örgütlerine de yansýdý. FKF daha çok
1. ve 2. küme arasýndaki çekiþmelere konu
olurken DÝSK yönetiminde çoðunlukla 2.
ve 3. kümeden gelenlerin rekabet ettiði
görüldü.
Bu kümelenme, artýk uluslararasý
alandaki ideolojik teorik ve stratejik
tartýþmalara da tamamen açýlmýþ olarak
birbiri içinden koparak durmaksýzýn çoðalan
günümüzdeki Türkiye sol/sosyalist
hareketinin çok parçalý ve çok merkezli
yapýsýnýn baþlýca çýkýþ kaynaðýný
oluþturacaktý.
Ýki büyük öðretmen örgütünden ilkokul
öðretmenlerinin Ýlkokul Öðretmenleri
Sendikasý (Ýlk-Sen) 3. kümeye, Türkiye
Öðretmenler Sendikasý (TÖS) 1. kümeye
yakýn durmayý tercih etti.(EZÖ)
* Bu yazý Sosyalizm ve Toplumsal
Mücadeler Ansiklopedisi, 7. ciltten
alýnmýþtýr. (Bianet)
22 Aðustos 2008 Cuma
Serra Yýlmaz: Ýyimser Olmamý Gerektirecek Muhalefet Yok
Sanat hayatýnda sesiyle, oyunculuðuyla
ve fikriyle bir duayen oldu. Rahat tavýrlarý
ve samimi yaklaþýmýyla içtenliðini kanýtladý.
Ferzan Özpetek filmlerinin kahramaný desek,
siz de Serra Yýlmaz diyeceksiniz. Sanat
hayatýna Þehir Tiyatrolarý"nda baþlayan
Yýlmaz, Fransa’da Université de Caen,
psikoloji bölümünden mezun oldu. Dostlar
Tiyatrosu’nda yer aldý.
‘Parmaklýklar Ardýnda’ adlý diziyle
herkesin Hayriye ablasý oldu Serra Yýlmaz.
Yýllar önce Papa 16. Benedict’in Türkiye
ziyaretinde çeviri yapmasýyla göze battý.
Çok konuþuldu ama Yýlmaz için sýradan
bir iþti. “Ben iþimi yaptým” diyor sohbetimiz
sýrasýnda. Bir pazar söyleþisi için
Cihangir’deki evine konuk oluyoruz.
Yüzündeki gülümsemesi bir an eksik
olmuyor.
Serra Yýlmaz’ýn. “Þak þakçý bir sanattan
yana deðilim. Sanat zaten aykýrýlýk,
uyumsuzluktur.” diyor biraz öfkeli biraz da
sitemli.
» Türkiye’den birçok kiþi sizin yurt
dýþýnda yaþadýðýnýzý sanýyor. Aslýnda hiç
yaþamadýnýz deðil mi?
Yurt dýþýnda hiç yaþamadým, bu çok
yerleþmiþ bir ön yargý aslýnda. Herkes
yurtdýþýnda yaþadýðýmý zannediyor
haklýsýnýz. Ben de de sürekli olarak
yaþamadýðýmý söylüyorum. Bence birçok
kiþi “eðer ben de imkânlar olsaydý ben de
yaþardým” gibi alttan alta bir ön yargý taþýyor
ve dolayýsýyla da böyle düþünüyor.
» Eðitiminizi Fransa’da yaptýnýz ama...
Evet ben bütün eðitimimi Fransýzca
yaptým. Ýtalya’da kalmadým zaten. Fransa
da kaldým.
» Tercihinizi Fransa’dan yana neden
kullanmadýnýz?
Ulus devlet lafýyla açýklamayayým,
Türkiye deðil de Ýstanbul farklý benim için.
Ýstanbul’u seviyorum.
» Gelelim sinemaya, siz yýllarýnýzý bu
iþe verdiniz. Ekranda, sinemada bilindik
bir karaktersiniz. Eski sinema geleneði
bugün yerini koruyamadý. Elbette
deðiþime ayak uydurdu ama bir takým
deðerleri de yok ettiðini düþünüyor
musunuz bu deðiþimin?
Dünya deðiþiyor sinema da deðiþecek.
Sinemanýn Ýtalyan neo-liberalizminin bugün
olmasý mümkün deðil. Yýlmaz Güney
sinemasý dediðimiz þey Ýtalyan Neoliberalizmini taþýyan bir þeydi.
Daha gerçekçi, kendi toplumsal
sorunlarýna eðilen bir sinema vardý. Tabii
Türkiye o dönemlerde kýrsal bir ülke olduðu
için kýrsal kesimin sorunlarý ekrana
yansýyordu.
Oluþmamýþ bir burjuvazinin batý kopyasý
bir takým hikâyeler de vardý bu ayrý bir þey
ama sinema da ister istemez o günden
bugüne deðiþim gösterdi. Ama bugün hâlâ
yani benzer demeyeceðim ama bu tür
kaygýlarý olan bir sürü filmler de var. Yok
sayamayýz.
» Bir hayli az...
Zaten Türkiye’de kaç tane film yapýlýyor
ki?
» Son yýllarda bir patlama yaþandý
gibi... Türk sinemasý adýndan bir hayli
söz ettirdi...
Sayýsal olarak prodüksiyonda çok
büyük bir artýþ yok. Seyircinin niteliði
deðiþiyor sadece. Seyirci Türk filmine
gider oluyor, en büyük giþe hasýlatý Türk
filmleri oluyor ve yabancý filmler dahi
çok hasýlat elde etmiyor.
» Neye baðlýyorsunuz?
Birincisi ulusal sinema merkezi yok,
sinemayý doðrudan destekleyici, -önemli
düzeyde destekleyici- yani bir film bugün
bilmem kaç milyara yapýlýyorsa sizde tutup
10 milyon veriyorsanýz filmciye bu bir
destek deðil. Bu neredeyse bir sadaka. Netice
itibariyle gerçek anlamda destek veren bir
kurumun olmamasý, mesleðin örgütlü
olmamasý, teknik ekip için söylüyorum
çünkü ilk önce örgütlenen teknik kadrolardýr,
oyuncular dünyanýn hiçbir yerinde doðru
dürüst örgütlenip aðýrlýðýný koyamamýþlardýr,
çünkü çok bireyciler.
Bir çok þeyi birbirine açýklamaktan da
çekinirler. Hiç kimse aldýðý parayý ötekine
söylemek istemez. Genelde sinema da teknik
ekibin kazanýmlarýndan yararlanýr oyuncular.
Ama böyle bir durum söz konusu deðil tabii.
Türkiye’de hâlâ orman kanunlarý geçerli,
bir sürü þey de olduðu gibi. Yani Tuzla
tersanesinde olanlara baktýðýnýzda trajik
olan durum aslýnda bu toplumun ne
açýda olduðunun bir özeti. Tersanede o
düzeyde olan toplum sinemada da bu
düzeyde. Buna çok þaþýrmamak gerekiyor.
» Tüm bunlarý düzeltmek içinde gayret
yok galiba..
Yok, kimsenin öyle bir derdi de yok. Bir
þeyleri deðiþtirmek için sanatçýlarýn çok
fazla örgütlü olmasý da gerekmiyor. Sanatçý
netice itibariyle toplumun eleþtirel bakýþý
olmakla yükümlü. Bunu örgütlü olmadan
da yapabilirsiniz. Duruþunuzla yaparsýnýz,
ifade edersiniz. Ýlla oyuncularýn bir
sendikada olmasý gerekmez. Öyle bir
duyarlýlýðý varsa bireysel olarak da
bir yerde kalabilir. Kaldý ki az önce
söylediðim gibi zor, sanatçýlarý örgütlemek.
» Bir sinema oyuncusu olarak dizilerde
görüyoruz sizi. Özellikle de sosyal içerikli
filmlerde... Dizilere hangi pencereden
bakýyorsunuz?
Sadece para kaynaðý olsaydý seçici
olmazdým. Yani dizi yapacaðým diye
düþündüðümde yapacaðým dizininde farklý
olmasýný isterim. ‘Parmaklýlýklar Ardýnda’
gerçekten bugüne kadar yapýlan tekliflerden
farklý bir senaryoydu, senaryoyu beðendim
ve kabul etim.
» ‘Parmaklýklar Ardýnda’ aslýnda
Türkiye’nin cezaevi koþullarýný bir
yanýyla gösteriyor. Gardiyanlarýn ve
polisin yaklaþýmý açýkça veriliyor. Sizi
þaþýrtan durum oldu mu hiç?
Beni hayrete düþüren þeyler oldu tabii.
Bunlardan biri çok izleyici olmasýna raðmen
dizide olan hiçbir þey bir tartýþma yaratmadý.
Mesela ben ötanazi yaptýðý için hapishanede
olan bir hemþireyi oynuyorum, insanlar
seyrediyorlar sadece. Bazý þeylerin tepki
uyandýracaðýný zannediyordum ama bizdeki
toplum çok tuhaf. Ýnsanlarýn nerede
alýnacaðýný ve nerede alýnmayacaðýný
anlamak mümkün deðil. Mesela ‘Hamam’
filminden sonra hamamcýlar ayaklandý. “Biz
eþcinsel deðiliz” diye. ‘Doktor Erol Bey’
diye bir klip vardý, hemþireler oynuyordu.
O zaman da hemþireler ayaklandý. Böyle
tuhaf bir üstüne alýnma, alýnganlýk ruhu var.
Bende bu dizide de, hapishanede olanlardan
gardiyanlar ve polisler üstüne alýnsýnlar
istiyorum. Ama hiç kimse üstüne
alýnmadý ya da bu normal düzendir diye
algýladý.
» Sokakta da mý karþýlaþmadýnýz peki
tepkilerle?
Ben Eminönü’nde çekim yaparken bir
tane genç adam yaklaþtý. Dedi ki “sizin
diziyi izliyorum, bende Bayrampaþa’da
jandarmaydým.” Ben de eyvah þimdi
eleþtirecek, biz bu kadar
kötü deðiliz diye düþündüm. Ama “çok
beðeniyoruz diziyi” dedi ve gitti.
Kabulleniyorlar. Evet insanlar hapishanede
eziyet görürler, dayak yerler, bu hiç tepki
uyandýrmadý. Ben olsaydým tepkimi
gösterirdim. Ben gardiyaným, infaz
memuruyum böyle mi davranýyorum
mahkûmlara demiyor. Bu gayet kabul edilen
bir þey demek ki.
» Alýþýlmýþlýk sanýrým...
Korkarým ki öyle. En kötü olan þey þu:
Ýçselleþiyor. Mesela yan kesici, yan kesicilik
yapmaya baþladýðýnda kural olarak karakola
düþtüðünde dayak yiyeceðini biliyor ve bunu
kabullendiðinden dayak da yese, falakaya
da yatýrýlsa bunun için ayrýca bir talep de
bulunmuyor. Neredeyse mesleðin bir parçasý
gibi görüyor dayak atanlarý. Bu kadar
içselleþmiþ olmasý zaten korkunç.
» Bu içselleþtirme nereye doðru
götürüyor?
Ýyi bir yere götürmediði belli. Zaten
sindirilmiþ bir toplum bizim ülkemiz. Çok
tepki veren bir toplum hiç olmadý. Çok
sindirilmiþ... Çok rahatsýz edici þeyler
olmadýðý sürece gayet rahatlar.
» Bir yanda tepkisizlik bir yandan da
tahammülsüzlük var ama...
Bu birbiriyle çeliþkili þeyler deðil. En
azýndan ben çeliþtiðini düþünmüyorum.
Bütün farklýlýklara düþman bizim
ülkemizdeki toplum. Sanýyorum o anlamda
Osmanlý da bir farklýlýk var.
Osmanlý’dan geçiþ çok tuhaf bir geçiþ
olduðundan bu kadar milliyetçi,
tahammülsüz ve farklýlýklarý kabul etmeyen
bir toplum olduk. “Benim gibi
düþünmüyorsun sen ölmelisin” diyor.
Özeti bu. Bu 12 Eylül’den çok daha
öncesine gidiyor. 12 Eylül netice itibariyle
bir çeþit billurlaþmasý, yoðunlaþmasýdýr bu
olanlarýn. Çok daha önce baþlamýþ bir takým
politikalar var.
6-7 Eylül olaylarýný düþünün, 1954’de
oldu. Bir takým þeylerin kökleri çok daha
eskiye dayanýyor.
» Peki bugün?
Dünya açýsýndan umutlu deðilim. Ne
toplumsal açýdan ne çevre açýsýndan. Ben
geleceði çok da umut dolu göremiyorum.
Karamsar olduðumu düþünebilirsiniz ama
gerçekten þu arþýdaki manzaraya baktýðýmda
karamsar olmamam mümkün deðil. Ne
kadar korkunç beton ve çimento yýðýný var.
Bence Türkiye’deki nüfusa betonun
tamamen yasaklanmasý lazým.
Yasaklardan pek yana deðilim ama beton
konusunda yasak olmasýný çok isterdim.
Kuzguncuk korusunu da týrtýklamaya
baþladýlar. Yerel yönetim hep bir kâr, çýkar
peþinde nasýl iyimser olayým ki? Ayrýca
iyimser olmamý gerektirecek bir muhalefet
yok, baþka bir parti yok. Tabii ki hiçbir
þekilde iyimser deðilim. O kadar pervasýz,
o kadar kýymet bilmez insanlarýn
elinde ki yerel yönetimler, dolayýsýyla
ne umudum olabilir ki?
Þak þakçý bir sanattan yana hiç olmadým
» "Parmaklýlar Ardýnda" adlý dizide
kendi tecrübelerinizin faydasý oldu mu?
Çünkü 90"lý yýllarda Avrupa Konseyi"nin
iþkenceyi önleme raporuna tercümanlýk
yaptýnýz.
Tabii ki. Ben o cezaevlerini rahatça
gezmiþ, insanlarla konuþmuþ biriyim.
Onlarýn dertlerini yabancý dile aktarmýþ
biriyim. Dolayýsýyla benim bayaðý bir fikrim
var cezaevleri ile ilgili. F
tipleride dahil buna. Ben kendi kanaatime
sahibim. Bu neticede bir diziydi ve gerçeði
birebir yansýtmasý da gerekmiyor.
» Peki koðuþ sisteminden F tiplerine
geçildi. Bu süreci yakýndan takip eden
biri olarak nasýl deðerlendiriyorsunuz?
Koðuþ düzenin hem iyi hem de kötü yaný
var. Koðuþ düzenin sosyal bir yaný var bunu
görmek lazým. Ýzolasyon getirmiyor. Fakat
sakýncasý zaman zaman belirli siyasal
gruplarýn hakimiyeti altýna giriyordu. O
zaman o hayata katýlmak istemeyenler
açýsýndan sýkýntý oluyordu.
Netice itibariyle Avrupa"nýn önerdiði bir
tiptir ama uygulamasý farklýdýr. Bizde f tipi
Avrupa önerisi diye ilan edildi ama içerde
uygulanan Avrupa önermesine uymuyor.
Çok izole ediyorlar bu da elbette doðru
deðil.
» Sanatýn eleþtirel olmasý gerektiði
aþikar. Peki Devlet tiyatrosu ya da devlet
sanatçýsý sýfatýný nasýl
deðerlendiriyorsunuz?
Bence sanat eleþtirmek zorunda. Þak
þakçý bir sanattan yana deðilim. Sanat zaten
aykýrýlýk, uyumsuzluktur. Onun için benim
açýmdan bakýldýðýnda devlet tiyatrosu lafý
korkunçtu.
Devlet tiyatrosu olmaz ulusal tiyatro
olabilir. Ne bu ordu mu? Devlet Tiyatrosu!
Devlet sanatçýsý! Tam anlamýyla görmedim,
gösterme yarabbi türü bir þey. Katiyen öyle
bir þey olmak istemem.
Serra Yýlmaz kimdir?
1954 Ýstanbul doðumlu. Sainte Pulchérie,
Saint Benoit mezunu. Caen Üniversitesi
(Fransa) Psikoloji Fakültesi"ni bitirdi. Robert
Abirached"den tiyatro eðitimi aldý. 19771979 arasýnda Genco Erkal Dostlar
Tiyatrosu"nda görev aldý. 1983"te
`Þekerpare" ile sinemaya adým attý. O
günden sonra birçok yerli ve yabancý filmde
ve oyunda rol aldý. Yýllarca Ýstanbul Þehir
Tiyatrolarý"nda oyunculuk, yönetmenlik
ve Genel Sanat Yönetmenliði yaptý. Ayný
zamanda konferans tercümaný olarak
çalýþýyor. Aldýðý ödüllerden bazýlarý; Harem
Suare, En Ýyi Yardýmcý Kadýn Oyuncu;
Antalya film þenliði, 1999, Harem Suare,
En Ýyi Yardýmcý Kadýn Oyuncu; Ýstanbul
Film Festivali, 2002, 9, En Ýyi Kadýn
Oyuncu; Sadri Alýþýk Ödülleri, 2003, 9,
En Ýyi Kadýn Oyuncu. Oynadýðý
filmlerden bazýlarý: Cahil Periler, Karþý
Pencere, Tersine Dünya, Aðýr Roman,
Anayurt Oteli, Gönlümdeki Köþk Olmasa,
9, Harem Suare.
Gülþen ÝÞERÝ
Birgün
22 Aðustos 2008 Cuma
1. Alevi Gençlik Formu (AGF) Sonuç Bildirgesi
2) Alevi öðretisinin tarihsel birikimini
Gençliðin bir gölgeden öte ýþýðýn kendisi;
bir esintiden öte rüzgarýn kendisi; bir
dalgadan öte denizin kendisi olduðu
düþüncesinden hareketle “gençlik yarýnýmýz
deðil, bugünümüzdür” þiarýný önemseyen
Alevi gençliði tam da en olmasý gereken
yerde Pir’inin eþiðinde Serçeþme’sinde 17
Aðustos 2008 tarihinde ilk buluþmasýný
gerçekleþtirdi.
gözeten ve onun bugüne düþen gölgesinin
doðru anlaþýlmasýný saðlayan eðitsel
çalýþmalara aðýrlýk verilmesini ve bu konuda
çalýþmalar yapýlmasýný amaçlayacaðýz.
3) Aleviliðin yasal olarak tanýnmasý ve
asimilasyon çalýþmalarýna bir an önce son
verilmesi ile zorunlu din derslerinin
Baba Ýlyas'tan, Hacý Bektaþ Veli'den,
Bedrettin'den Pir Sultan Abdal’a uzanan ulu
bir yol olan Anadolu Aleviliði, yoksul
Anadolu köylüsünün Selçuklu ve Osmanlý
zulmüne karþý verdiði hak arama ve var
olma mücadelesinin adýdýr. Haksýzlýða,
katliamlara, þeriatýn kanlý kýlýcýna karþý
yoksullarýn yaþama uðraþý felsefesi, kültürü,
inancý tümüyle Anadolu'ya özgü bir "yol"
yaratmýþtýr. Bu yol benzersizdir ve tümüyle
bu topraklarýn ürünüdür. Bu topraklarýn
binlerce yýllýk rengi, soluðu üzerine yükselir.
Anadolu Aleviliðinin özünü "insan"
oluþturur. "Benim kâbem insandýr", "Her
ne arar isen insanda ara", "Okunacak en
büyük kitap insandýr" deyiþleri, bu öðretinin
özetidir. Ýnanç ve ibadetinde insancýllýk,
akýl, hurafelere, yobazlýða karþý çýkýþ,
gerçekçilik ve yaþanýlan dünyayý esas alma
temel unsurlarýdýr. Cem törenleri, semahlar,
deyiþler inançla felsefenin harmanlandýðý
ve insanýn gündelik yaþantýsýndaki sorunlara,
ihtiyaçlarýna yanýt veren deðerlerdir.
Anadolu Aleviliði; dili, dini, ýrký,
cinsiyeti ne olursu olsun tüm insanlara ayný
gözle bakar, bir görür. "72 milletin tümü
bizim için birdir" sözü ýrkçýlýðý, fetihçiliði,
þovenizmi reddeden tüm yoksul insanlarýn
eþitliðini ve kardeþliðini dile getiren anlama
gelir. Bu nitelikleri ile binlerce yýllýk
tarihselliði içerisinde Pir Sultan Abdal'ýn
yolu, inancý olan Anadolu Aleviliði; çaðdaþ,
evrensel, eþitlikçi, demokrat, laik bir felsefe,
ulu bir yoldur…
Petrol
KIRÞEHÝR<------------>HACIBEKTAÞ
Otel Ýnþaatý
kavuþturulmasý, Diyanet Ýþleri
Baþkanlýðý’nýn kaldýrýlmasý, Madýmak’ýn
müze olmasý gibi güncel ve bizler için hayati
öneme sahip taleplerimizin
gerçekleþtirilmesini saðlamayý önemseyerek
gerekli çabayý þartsýz saðlayacaðýz.
Alevilik, bugün, yüzlerce yýllýk baskýnýn
yanýnda bir de “ideolojik bir kuþatma”
altýnda bulunuyor. Bu kuþatma, her geçen
gün, farklý yöntemlerle Alevileri, Aleviliðe
yabancýlaþtýrýcý yeni yöntemlerle karþýmýza
çýkýyor. Son yýllarda daha sistematik halde
uygulanan bu kuþatma, tarihin de tanýklýk
ettiði gibi, ihtiyaç duyulduðu anda yeni
“Hýzýr Paþa”larla birlikte yapýlmak isteniyor.
Alevilere yöneltilen bu kuþatmanýn amacýnýn
asimilasyon olduðunun bilincinde olan
bizler, bir yönüyle bu kuþatmayý yapanlarýn
hevesini kursaklarýnda býrakmak; diðer
yönüyle de sosyal, kültürel ve ekonomik
yönden kuþatmaya alýnmýþ olan Aleviliðin,
özünden koparýlmasýna karþý yürütülen
mücadeleyi geliþtirmek istiyoruz.
“Dünyanýn efendisi” konumundaki ABD,
Türkiye’nin de içinde bulunduðu Ortadoðu
coðrafyasýnda kendisiyle iþbirliði
yapabilecek “ýlýmlý Ýslam” hükümetlerinin
yönetmesini istiyor. ABD, bölgenin enerji
kaynaklarýný kontrol etmek isterken, bölge
halklarýnýn kaderine razý edilmiþ bir ideolojik
hegemonyaya teslim olmasýndan yarar
umuyor. Bu nedenledir ki, Türkiye’deki
Ilýmlý Ýslam projesinin taþeronluðunu gerici
AKP’ye vermiþ bulunuyor.
AKP de, kendisine verilen taþeronluk
görevini baþarýyla yürütebilmek için
öncelikle, kaderciliði reddeden, “kerameti
insanda arayan” Alevileri derdest etmek
istiyor. Bu derdest etme serüvenine “iktidar
nimetleri”nin kýrýntýlarýný da eklemekten
geri durmuyor. Ýktidar nimet kýrýntýlarýna
Fýrýn
587m2
Kýz Öðrenci
Yurdu
Erkek
Öðr.Yurdu
m2
Hüseyin Sümen’in evi
m2
610
m2
609
634
2
617m
626m
2
638m2
Þ
ÞTA
-BE
-------<---
ortak ettiði bazý Aleviler eliyle Alevilerin
kimlik mücadelesini sekteye uðratmak,
Alevileri pasifize etmek ve Sünnileþtirmek
istiyor.
Milli Görüþ geleneðinin devamý olan bu
iktidar Ýslamcý karakteri itibariyle Alevilerin
özgün kimliklerini yok etmeye çalýþýyor.
Bir yandan uyguladýðý sosyo-ekonomik
politikalara itiraz etmeyen evcilleþtirilmiþ,
uysallaþtýrýlmýþ, bir toplum istiyor, öte
yandan uyguladýðý yöntemlerle bizleri
muhalif kimliði aþýndýrýlmýþ bir kitleye
dönüþtürmeye çalýþýyor. Üniversitelerde
türban yasaðýný kaldýrarak gerçek niyetini
ortaya koyuyor; öte yandan, Alevileri de
ABD patentli Ilýmlý Ýslam projesine entegre
etmek istiyor. Muharrem ayýnda verdiði iftar
yemeðinde olduðu gibi Hýzýr Paþa sofralarý
kurarak, Alevileri iktidar nimetleriyle
pasifleþtirmeye çalýþýrken haddini de aþarak
Aleviliði tanýmlamaya kalkýþýyor. Laikliði,
çaðdaþlýðý, bilimi, aydýnlanmacý düþünceyi
týrpanlayan, demokrasiyi sadece kendisi için
isteyen ve Alevileri asimile etmek için her
yolu deneyen AKP’nin ve ona yön ve akýl
veren “dünyanýn efendisi”nin sistemli yok
etme politikalarýna karþý Alevilerin yürüttüðü
mücadeleyi, toplumsal muhalif diðer
güçlerle birleþtirerek, daha da yükseklere
taþýmak istiyoruz.
SATILIK ARSALAR
Çep: 0535 764 26 72
Tel: 0384 441 32 65
4) Kurumlarýmýzda çalýþma yapan
örgütlü genç arkadaþlarýmýzýn çalýþmalarýnýn
keyfi ve kiþisel nedenlerle engellenmesi
karþýsýnda birlikte güçlü bir karþý duruþ
sergileyeceðiz ve gençliðin Alevi
Kurumsalýnýn öznesi olmasý gerçeðini
pekiþtireceðiz.
5) Öðretisi gereði Türkiye’nin gerçek
anlamda demokratik bir ülke olabilmesi için
üzerimize düþen tüm sorumluluðu yerine
getiriceðiz.
6) Birincisi gerçekleþtirilen bu forumun
diðer kent ve ülkelerde de düzenlenmesini
amaçlayacaðýz.
7) 1.Alevi Gençlik forumu benzeri
çalýþmalar (yaz kamplarý, þenlikler, paneller,
açýk-kapalý alan toplantýlarý gibi) yapmayý
hedef olarak önümüze koyacaðýz.
8) Alevi gençliðinin ilkeli bir duruþla bir
arada olmasýný önemseyecek, þehirlerde
mahallerde, köylerde üniversitelerde kýsacasý
Alevilerin yaþadýðý her yerde gençliðin tüm
katmanlarýyla örgütlenmesi ve insanlarýn
insanca yaþadýðý, eþitsizliklerin
Bu tespitler doðrultusunda:
ayrýmcýlýklarýn haksýzlýklarýn ortadan
kalktýðý, Alevilerin Sorunlarýnýn çözüme
1) Alevi gençliði olarak Alevi
örgütlerimizdeki demokratik iþleyiþinin
önünü týkayan kiþi ve mantýðýn kaldýrýlmasý
yönünde çaba sarf edeceðiz.
kavuþtuðun, toplumsal barýþýn saðlandýðý
bir dünya ve Türkiye için mücadele
edeceðiz.
Alevi Gençlik Formu (AGF)
SATILIK EV
SATILIK EV
Nevþehir Yolu üzerinde
Bala Mahallsi’nde, Terminalin
Veliyettin Ulusoy’un evinin
arkasýnda çift arsalý, yetiþmiþ
yaný, arsalý ve bahçeli 2 katlý
aðaçlarý ve bað’ý olan 180m2
ev satýlýktýr.
üzerine kurulu,Tribleks ev
Çep Tel: 0 535 951 98 44
sahibinden satýlýktýr.
Ev Tel: 0 384 441 22 03
Tel: 0 384 441 30 05
------>MERKEZ
razisi
mpus A
site Ka
r
e
iv
n
Ü
643m2
Ü
it e
ers
n iv
kaldýrýlmasý, cemevlerimizin yasal statüye
Dedebað
45. Hacý Bektaþi Veli’yi Anma
Etkinlikleri çerçevesinde Alevi Bektaþi
Federasyonu (ABF) ile Avrupa Alevi
Birlikleri Konfederasyonu’nun (AABK)
çaðrýcýsý olduðu ve onlarca baðýmsýz Alevi
gençlik örgütünün de katýlým saðladýðý 1.
Alevi Gençlik Forumu’nda aþaðýdaki
deðerlendirmeleri yaparak gelecek döneme
iliþkin bir dizi kararlar almýþtýr.
7
22 Aðustos 2008 Cuma
Türk Telekom’dan Telefon
Ücretlerine Yüzde 5 Zam
Yalova'nýn Sefine'si Acaba Kimin Definesi
Türk Telekom yazýlý bir açýklamayla telefon ücretlerine yüzde 5 oranýnda
zam yaptýðýný açýkladý. Buna göre þehir içi konuþma ücretinin dakikasýnýn,
7,1 YKR, þehirler arasý aramanýn dakikasýnýn 8,5 YKR olacak.
BÝA Haber Merkezi - Ýstanbul
Türk Telekom’dan yapýlan yazýlý
açýklamada, “Standart HATT, YazlýkHATT,
HesaplýHATT, KonuþkanHATT ve
ÞirkettHATT tarife paketlerindeki 133
aramalarý, 11811 Türk Telekom, 11832
Turkcell, 11842 Vodafone, 11855 Avea
Bilinmeyen Numaralar Servisleri ile 900’lü
numaralara doðru yapýlan aramalarýn
ücretleri hariç diðer aramalar ile þehir içi,
þehirler arasý, uluslararasý ve cep
aramalarýnýn dakika ücretlerine ortalama
yüzde 5 oranýnda bir artýþ yapýldýðý”
bildirildi.
Buna göre; KDV dahil ve Özel Ýletiþim
Vergisi (ÖÝV) hariç þehir içi konuþma
ücretinin dakikasýnýn, 7,1 YKR, þehirler
arasý aramanýn dakikasýnýn 8,5 YKR,
milletler arasý konuþmanýn dakikasýnýn da
11,2 YKR olarak belirlendiði
kaydedildi.(BÇ)
20 Aðustos 2008
Prim borçlarýnýn affý için Son 20 gün
bulunmalarý durumda, borçlarýný 12 aya
kadar varan süreyle taksitlendirebilecek.
Resmi Gazete"de yayýmlanan ve dün
yürürlüðe giren yasaya göre, prim borcu
olanlar, peþin ödeme yolunu tercih etmeleri
halinde, baþvuru tarihini izleyen ayýn sonuna
kadar borç aslýnýn tamamýný ve baþvurunun
yapýldýðý ayýn sonuna kadar gecikme cezasý
ve gecikme zammýnýn yüzde 20’sini
ödemeleri durumunda, borçlarýnýn gecikme
cezasý ve gecikme zammýnýn kalan yüzde
80’i silinecek.
SSK ve Bað-Kur"a olan prim borçlarýnýn
yeniden yapýlandýrýlmasýnda iþveren ve
sigortalýlarýn baþvurularý için 20 günlük
süre uzatýmýný getiren yasa yürürlüðe girdi.
Borçlular 20 gün içinde yazýlý baþvuruda
Prim borcunun yüzde 50’sinin 12 aya
kadar taksitle ödenmesi halinde ise gecikme
cezasý ve gecikme zammýnýn yüzde 50’si
silinecek.
Birgün
SATILIK EV
Savat Mahallesi Çelikbilek Caddesin de 3 Katlý, 3 Daireli
Müstakil ev
Satýlýktýr.
Tel: 0 544 342 71 80
Merdi YENAL
SATILIK EV
SATILIK EV
TOKÝ konutlarýnda bulunan
ev satýlýktýr.
2. Etap 10. Blok
1. Kat 5 nolu Daire
satýlýktýr.
Müracat:
Müraacat:
Hikmet Bozdað
Tel: 0 505 663 73 80
1’ci etap, 1’ci blokta 23 no’lu
Ýstanbul Tuzla’da, 3 iþçinin yaþamýný
yitirdiði, 12 iþçinin de yaralanarak hastaneye
kaldýrýldýðý “kobay iþçi” cinayetinin
ardýndan tersaneler bölgesini ziyaret eden
Çalýþma ve Sosyal Güvenlik Bakaný Faruk
Çelik’in “Tuzla’nýn tahliyesinden baþka
çýkýþ yolu yoktur. Tuzla’dan belli sayýda
tersaneler kalkmalýdýr ya da Tuzla
kapatýlmalýdýr” sözlerinin nedeni anlaþýldý.
Plan; gemi yapýmý, bakým ve
onarýmýndan kazanýlacak paralarýn
hükümetteki AKP’li ve aile iliþkileri
çerçevesinde baðlantýlarý olan kiþi ve
kurumlarýn kasalarýný doldurmak.
AKP’lilerin Yalova tersanelerinde
yatýrýmlarý olduðu ortaya çýktý. Yalova’daki
tersane bölgesinin en doðusunda 135
dönümlük alaný ile yeni gemi inþasýna
baþlayan Sefine Denizcilik Tersanecilik
Turizm Sanayi ve Ticaret Limited
Þirketi’nin ortaklarý arasýnda Adalet ve
Kalkýnma Partisi Yalova eski Ýl Baþkaný
Reþat Sözen’in de bulunduðu ortaya çýktý.
Sözen’in yaný sýra ortaklar arasýnda bir
dönem adý Ulaþtýrma Bakaný Binali
Yýldýrým’ýn çocuklarý Erkan, Bülent ve
Bahar Büþra Yýldýrým ile Gaye Ýnþaat
Turizm Otomotiv Þirketi’nden tanýdýk Ziya
Alp Gülan’ýn da olduðu belirlendi.
Ayrýca, Baþbakan Recep Tayyip
Erdoðan’ýn büyük oðlu Ahmet Burak
Erdoðan’ýn gemicilik sektörüne girerek
armatörlük yaptýðý, 4.5 milyon dolara
“Safran-1” isimli bir gemi aldýðý geçtiðimiz
yýl kamuoyunda çokça tartýþýlmýþtý. Yine
eski Çevre ve Orman Bakaný Osman
Pepe"nin çocuklarý Mehmet Halid Ýsmail
Pepe ve Mustafa Talha Pepe’nin ortak
olduðu Kar Ýnþaat adýna 9 trilyon teþvikle
yaptýrýlan bir gemileri de bulunuyor.
Tuzla'da 110 Ölüm
Tuzla Tersaneler Bölgesi’nde bugüne
kadar iþ cinayetleri sonucu yaþamýný
kaybeden iþçilerin sayýsý geçtiðimiz hafta
19 yaþýndaki Emrah Varol, 36 yaþýndaki
Ramazan Ergün ve 25 yaþýndaki Ramazan
Çetinkaya’nýn boðularak hayatlarýný
kaybetmesi sonucu 107’e ulaþmýþtý. 11
Aðustos tarihinde Gisan Tersanesi’nde
yapýmý tamamlanan 12 bin 500 grostonluk
“Turquoise-T” adlý tankerin kontrolleri
gerçekleþirken, ‘serbest düþme can
filikasý’na kum torbalarý yerine iþçiler
bindirilince üç iþçi yaþamýný yitirmiþ, 16
iþçi ise yaralanmýþtý.
Limter-Ýþ’in en son yaptýðý açýklamaya
göre ise çeþitli tarihlerde yaþamýný yitiren
iþçilerin de eklenmesi ile Tuzla’daki
tersanelerde iþ cinayetlerine kurban giden
iþçi sayýsý 110’u buldu.
11 Aðustos’taki iþ cinayetinin ardýndan
tersaneler bölgesini ziyaret eden Çalýþma
ve Sosyal Güvenlik Bakaný Faruk Çelik,
daha önceki yaptýðý açýklamalardan çok
daha sert ifadeler kullandý. Radikal önlemler
alýnacaðýný söyleyen Bakan Çelik, “Tuzla
mutlaka tahliye edilmeli ya da
kapatýlmalýdýr” demiþti.
Bakan Çelik'in ‘Sert’ Sözleri
Olayýn bir koordinasyon ve organizasyon
eksikliðine iþaret ettiðini de belirten Bakan
Çelik, bugünkü teknolojik imkânlar göz
önüne alýndýðýnda 19 iþçinin filikaya test
için oturtulmasýný anlamakta güçlük
çektiklerini dile getirmiþti. Çalýþma ve
Sosyal Güvenlik Bakaný Çelik, “Bu
aþamadan sonra Tuzla’ya mutlaka neþter
atacaðýz. Mühim olan Tuzla’nýn bu
þekilde anýlýyor olmasýndan Tuzla’yý
kurtarmak ve burada maðdur olan, gerçekten
ölümle burun buruna olan ortamdan
iþçilerimizi uzaklaþtýrmak. Bunun Tuzla’nýn
tahliyesinden baþka çýkýþ yolu yoktur”
sözleri ile tersane patronlarýna gözdaðý
vermiþti. Bakan Çelik’in son dönemde
Tuzla’ya iliþkin ifadelerinde gözlemlenen
sert söylemlerinin arkasýnda yatanýn hiç de
“Tuzla’yý” veya “ölümle burun buruna
gelen iþçileri kurtarmak” olmadýðý anlaþýldý.
Yalova'da AKP’nin Tanýdýðý Çok
Bakan Faruk Çelik’in sert sözlerinin
arkasýnda yatan sebebin AKP’lilerin
Yalova’da yeni kurulan tersaneler
bölgesinde gerçekleþtirdikleri yatýrýmlar
olduðu ortaya çýktý. Yalova’daki
tersane bölgesinin en doðusunda 135
dönümlük alaný ile yeni gemi inþasýna
baþlayan Sefine Denizcilik Tersanecilik
Turizm Sanayi ve Ticaret Limited
Þirketi’nin ortaklarý arasýnda
AKP Yalova eski Ýl Baþkaný Reþat
Sözen’in de bulunduðu ortaya çýktý.
Sefine Tersanesi, bölgede “493-494495-496” parselleri üzerinde bulunuyor ve
TOBB Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi
kayýtlarýna göre bölgede en büyük alana
sahip tersane olarak görünüyor.
Yalova Hersek Köyü Kumluk
Mevkii’nde kurulu bulunan Sefine
Denizcilik Tersanecilik Þirketi’nin Çevresel
Etki Deðerlendirmesi ve Planlama
Müdürlüðü’ne baþvurarak, 19 Aralýk
2005’de “Olumlu” rapor aldýðý ve
çalýþmalarýna baþladýðý belirlenirken, þirketin
2012 yýlýna kadar 8 geminin bitirilmesi
üzerine anlaþma yaptýðý öðrenildi.
AKP eski Ýstanbul Ýl Genel Meclisi Üyesi
olarak da bilinen Reþat Sözen’in yaný sýra
Sefine Denizcilik Tersanecilik Turizm
Sanayi ve Ticaret Limited Þirketi’nin
ortaklar arasýnda bir dönem adý bakan
Yýldýrým’ýn çocuklarý Erkan, Bülent ve
Bahar Büþra Yýldýrým ile Gaye Ýnþaat
Turizm Otomotiv Þirketi’nden tanýdýk Ziya
Alp Gülan’ýn da olduðu belirlendi.
Ayþegül Savaþta
Birgün
Chavez Yabancý Çimento
Tuz Gölü artýk 2. büyük göl deðil
Fabrikalarýný Kamulaþtýrdý
ülkede 3 çimento fabrikasý, 30 küçük beton
fabrikasý, bir yükleme terminaline sahip
bulunuyordu.
Meksika þirketinden bir yetkili, gece
kamulaþtýrmayla ilgili verilen süre dolmadan
saatler önce ulusal muhafýzlara baðlý
güçlerin Maracaibo ve Barquisimeto’daki
çimento fabrikalarýna el koyduðunu bildirdi.
Venezuela, Devlet Baþkaný Hugo
Chavez’in haziran ayýnda imzaladýðý
çimento þirketlerinin millileþtirilmesi
kararnamesiyle ilgili 60 günlük görüþme
sürecinin gece dolmasý üzerine anlaþma
saðlayamadýðý Cemex SAB’ýn fabrikalarýna
el koydu. Petrol Bakaný Rafael Ramirez,
doðudaki Anzoategui eyaletinde el konulan
bir çimento fabrikasýnda iþçilere yaptýðý
konuþmada, “Yönetimi ele geçirme
operasyonlarý yapýyoruz” dedi.
Ramirez, hükümetin Cemex SAB’ýn
fabrikalarýnýn kamulaþtýrýlmasý iþleminin
Chavez’in imzalayacaðý kararnameyle
bugün resmileþtirileceðini söyledi.
Devlet Baþkaný Yardýmcýsý Ramon
Carrizalez de Cemex SAB’ýn ülkedeki
faaliyetleri için 1,3 milyar dolar tazminat
talep ettiðini ancak bunun þirketin
faaliyetlerinin gerçek deðerinin üzerinde
olduðunu ifade etti. Venezuela’da 1994
yýlýnda çalýþmaya baþlayan Cemex SAB’ýn,
Bu arada Fransa’nýn Lafarge ve
Ýsviçre’nin Holcim þirketleri ise hükümetle
millileþtirme konusunda anlaþmaya vardý.
Devlet Baþkan Yardýmcýsý Carrizalez, 60
gün içinde Lafarge’a yüzde 89 hisse
karþýlýðýnda 267 milyon dolar ve Holcim’e
yüzde 85 hissesi için 552 milyon dolar
tazminat ödeyeceklerini, bu iki þirketin
azýnlýk hisselerine sahip olarak faaliyetlerini
sürdüreceðini söyledi.
Chavez, petrol, elektrik, çelik ile
telekomünikasyon þirketlerinin
millileþtirilmesinden sonra sosyalizme doðru
atýlan adýmlardan biri olarak çimento
þirketlerinin millileþtirilmesini istemiþti.
Venezuela’da, çimento þirketlerinin özel
sektörde olmasý ve bu þirketlerin çok yüksek
fiyat belirlemesi nedeniyle dünyanýn en
pahalý çimentosunun üretildiðini söyleyen
Chavez, devletin denetimindeki çimento
fabrikalarýnýn fiyatlarýn düþmesine yardýmcý
olacaðýný bildirmiþti.
(Birgün 20.08.2008)
ATKAYA MERMER
MEZAR - MUTFAK ÝÞLERÝ
YAPILIR
Þahin ATKAYA
Tel: 0542 646 05 81- 0546 515 60 04
Sanayi Sitesi F Blok No:2
Hacýbektaþ / NEVÞEHÝR
Uzmanlara göre böyle giderse 2015'te
Tuz Gölü kalmayacak.
Kuraklýk Tuz Gölü'nü yedi, bitirdi.
Beyþehir Gölü, Tuz Gölü'nü geçerek
Türkiye'nin ikinci büyük gölü oldu
AKSARAY - Küresel ýsýnma, kuraklýk
ve bilinçsiz tarýmsal sulama yüzünden Tuz
Gölü’nün 90 yýlda yüzde 85 küçülmesi
nedeniyle Beyþehir Gölü, Türkiye’nin ikinci
büyük gölü oldu.
Aksaray Üniversitesi Mühendislik
Fakültesi Jeodezi ve Fotogrametri
Mühendisliði Bölümü Öðretim Üyesi Yrd.
Doç. Dr. Semih Ekercin, doktora tezi
çalýþmalarý kapsamýnda Tuz Gölü ve Beyþehir
Gölü’nün kýyý çizgilerinde yaþanan
deðiþimleri incelediðini söyledi. Bu çalýþma
kapsamýnda NASA’dan bile destek aldýðýný
vurgulayan Ekercin, son yüzyýla ait ABD,
Japonya ve Fransa uydu görüntüleri ile askeri
haritalarý inceleyerek göllerdeki küçülmeyi
tespit ettiðini bildirdi. Yaptýðý araþtýrma
sonucunda Türkiye’nin ikinci büyük gölü
olarak bilinen Tuz Gölü’nün 1915 yýlýnda
haritalara göre 216 bin 400 hektar olduðunu
ifade eden Ekercin, þunlarý kaydetti: "Tuz
Gölü o yýldan bu yana ciddi anlamda küçüldü.
Tuz Gölü’nün su yüzey alanýnýn 1987 yýlýnda
92 bin 600 hektara gerilediðini tespit ettim.
2005 yýlýnda da gölün suyla kapladýðý alanýn
32 bin 600 hektara gerilediði uydu
fotoðraflarýyla açýkça görülebiliyor. Kuraklýk,
bilinçsiz tarýmsal sulama, göle ulaþan
kaynaklarýn kurumasý gibi etkenler adeta
gölün sonunu getirdi. Gölün suyla kapladýðý
alanýn kýþ aylarýnda arttýðý söyleniyor. Böyle
bir durum yok. Kýþ aylarýnda kýyý kesimleri
bataklýk halini alýyor. Suyla kaplanan alan
artýk deðiþmez oldu. Kýþýn kýyýda su yerine
çamur görüyorsunuz."
COÐRAFYA BÝLGÝLERÝ SÝL
BAÞTAN
Tuz Gölü’nde suyla kaplý alanýnýn 30 bin
hektara kadar gerilediðini vurgulayan
Ekercin, þöyle devam etti: "Türkiye’nin
üçüncü büyük gölü olarak bilinen Beyþehir
Gölü’nün kapladýðý alan ise 65 bin hektardan
50 bin hektara geriledi. Buna göre suyla
kapladýklarý alanlar olarak ele alýndýðýnda
Beyþehir Gölü 50 bin hektarlýk alanýyla Tuz
Gölü’nden oldukça büyük. Özellikle 2000
yýlýndan sonraki uydu görüntüleri
incelendiðinde göllerin büyüklük
sýralamasýnýn deðiþtiði görülüyor. Artýk
Türkiye’nin ikinci büyük gölü Beyþehir Gölü
oldu."
Türkiye’nin önemli gölleri arasýnda yer
alan Akþehir Gölü’nün de kuruduðunu
anýmsatan Ekercin, "Kuraklýk, coðrafya
bilgilerini deðiþtiriyor. Bazý bilimciler
göllerin yataklarýnýn durduðunu bu yüzden
suyla kapladýðý alan olarak sýralama
yapýlmasýnýn yanlýþ olduðunu söyleyebilir.
Bu durumda 1 milyon yýl önce var olan
Konya Gölü’nün de halen durduðunu
söyleyebiliriz" dedi.
Göllerin, sýrayla hýzla kuruduðunu belirten
Ekercin, "Artýk ciddi önlemlerin alýnmasý
gerekiyor. Böyle giderse býrakýn ikinci,
üçüncülüðü Tuz Gölü 2015 yýlýna kadar
varlýðýný sürdüremeyecek" diye konuþtu. (aa)
Radikal 20/08/2008
KÝRALIK ÝÞ YERÝ
Türbe karþýsýnda
3 katlý, 150 m2
Canel Market’in olduðu
iþ yeri Kiralýktýr
Necdet AKPINARLI
Tel: 0 505 561 77 25

Benzer belgeler