Breve Grammatica (Turco)v3.fm - Union Mundial pro Interlingua

Transkript

Breve Grammatica (Turco)v3.fm - Union Mundial pro Interlingua
KISA INTERLINGUA DİLBİLGİSİ
VE SÖZLÜĞÜ
Hazırlayan: Selahattin Kayalar, Ph.D.
Kelimelerin okunuşları genel olarak “klasik”tir. Sesli harflerin hepsi, ve sessiz harflerin birçoğu
Türkçe’deki gibi okunurlar. Sessiz harflerden {-c} harfi, -e, -i, -y harflerinin önünde ‘s’ veya ‘ts’
gibi, diğer harflerin önünde ise ‘k’ gibi okunur. {-ch} harfleri genellikle ‘k’ gibi ve bazen ‘ç’
veya ‘ş’ gibi, {-th} harfleri ‘t’ gibi, {-ph} harfleri ‘f’ gibi, {-ti} harfleri sesli harflerin önünde
‘sy’ gibi okunur, vs...
Kelimelerin vurgulanması “doğal”dır. Vurgu genellikle son sessiz harfin önündeki sesli harfin
üstüne düşer.
Belirli isim tanımlığı {le} sözcüğüdür. Bu tanımlık, isimlerin eril, dişil, ve nötr cinsleri, ve, tekil
ve çoğul hâlleri için aynıdır: le patre, le matre, le hotel, le ideas.
Belirli isim tanımlığı, eğer {a} ve {de} edatlarını takip ederse, bu edatlarla birleştirilirip {al} ve
{del} sözcüklerini oluşturur: ille pensa al ideas del professor.
Belirsiz isim tanımlılığı, isimlerin bütün cinsleri için {un} sözcüğüdür: un infante, un femina,
un television.
Son harfi sesli -a, -e, -i, -o, -u olan isimlerin çoğul hâlleri kelimelerin sonuna -s eklenerek yapılır.
Son harfi sessiz olan kelimelerin çoğul hâlleri ise kelimelerin sonuna -es eklenerek yapılır: le
lingua - le linguas; un nation - multe nationes.
Tekil şahıs zamirleri {io, tu, vos, ille, illa, illo, on} sözcükleridir; çoğul şahıs zamirleri ise {nos,
vos, illes, illas, illos} sözcükleridir. Şahıs zamirlerinin özne, tümleç, dönüşlü, ve sıfat biçimleri
şunlardır:
özne
io
tu
ille
illa
illo
on
nos
vos
illes
illas
illos
tümleç
me
te
le
la
lo
uno
nos
vos
les
las
los
dönüşlü
me
te
se
se
se
se
nos
vos
se
se
se
sıfat
mi
tu
su
su
su
su
nostre
vostre
lor
lor
lor
Sıfatlar cümlelerde her zaman değiştirilmeden kullanılırlar; yani, niteledikleri isimlere veya zamirlere uyumluluk göstermezler. Sıfatlar, niteledikleri isimlerin önünde veya ardında yer alırlar:
bon die, le bon infantes, un grande hotel, un idea interessante, interessante ideas.
Sıfatlardan türetilen zarflar, sıfatların sonuna -mente eki eklenerek yapılır. Eğer son harf -c ise,
bu zarf eki -amente hâlini alır: un recente edition - recentemente editate; un impossibilitate
physic - physicamente impossibile.
Sıfatların ve zarfların üstünlük derecesi {plus} sözcüğü ile, en-üstünlük derecesi {le plus}
sözcükleri ile yapılır; azlık ve en-azlık dereceleri ise {minus} ve {le minus} sözcükleri ile gösterilir: forte - plus forte - le plus forte; London es un del plus grande citates del mundo; le Spitfire
vola minus rapidemente que le Boeing; un centimetro es minus longe que un metro, ma un
millimetro es le minus longe del tres.
Fiiller, mastarlarının son eklerine göre -ar, -er, -ir sınıflarına ayrılırlar, ve bütün fiillerin çekimleri aşağıdaki tabloda gösterildiği gibi yapılır. Sadece -er sınıfına ait bazı fiillerin şimdiki ortaçı,
-ir sınıfınınki gibi, -iente eki ile yapılır.
mastar:
şimdiki ortaç:
geçmiş ortaç:
emir kipi:
şimdiki zaman:
geçmiş zaman:
gelecek zaman:
şart kipi:
parl-ar
parl-ante
parl-ate
parl-a
parl-a
parl-ava
parl-ara
parl-area
vid-er
vid-ente
vid-ite
vid-e
vid-e
vid-eva
vid-era
vid-erea
aud-ir
aud-iente
aud-ite
aud-i
aud-i
aud-iva
aud-ira
aud-irea
Fiillerin çekim ekleri, bütün tekil ve çoğul şahıslar için aynıdır. Bu yüzden, cümlede özne olarak
kullanılan şahıs zamirleri her zaman belirtilmelidir. Sadece emir cümlelerinde ve bazı deyimlerde şahıs zamirleri kullanılmaz.
Gelecek zaman ve şart kipi ekleri vurgulu okunurlar, fakat vurgu işareti almazlar: parlará,
parlaréa.
-2-
Normal şekillerine ek olarak, {esser}, {haber}, ve {vader} fiillerinin şimdiki zaman çekimlerinin basit şekilleri vardır: esse = es, habe = ha, vade = va.
Gelecek zaman, {va} sözcüğünün ardından fiilin mastar hâli kullanılarak da ifade edilebilir: nos
va parlar.
Fiillerin şimdi-öncesi ve geçmiş-öncesi zaman çekimleri, {ha} ve {habeva} sözcüklerinin
ardından geçmiş ortaç hâllerinin kullanılmasıyla yapılır: io ha parlate, illes habeva parlate.
Geçmişte olan olayları anlatmak için normal olarak fiillerin geçmiş zaman hâlleri kullanılır.
Geçmişte başlayıp biten veya hâlâ devam etmekte olan eylemlerin ifadelerinde bir fark yoktur.
Fiillerin istek kipi hâlleri yoktur. Sadece {esser} fiilinin istek kipi hâli vardır: {sia}. Bu aynı zamanda {esser} fiilinin normal emir kipi hâlidir.
Düzenli zaman çekimlerine ek olarak, {esser} fiilinin diğer çekimleri de vardır: şimdiki zaman
çekiminde çoğul özneler için {son}, gelecek zaman için {sera}, ve geçmiş zaman için {era} kullanılabilir.
Sayılar mantığa uygun olarak oluşturulmuşlardır:
0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
zero
un
duo
tres
quatro
cinque
sex
septe
octo
novem
10 dece
20 vinti
30 trenta
40 quaranta
50 cinquanta
60 sexanta
70 septanta
80 octanta
90 novanta
100 cento
11 dece-un
22 vinti-duo
33 trenta-tres
44 quaranta-quatro
55 cinquanta-cinque
66 sexanta-sex
77 septanta-septe
88 octanta-octo
99 novanta-novem
1000 mille
Union Mundial pro Interlingua (UMI)
(Interlingua Dünya Birliği)
Internet: www.interlingua.com
Interlingua - communication sin frontieras
(Interlingua – sınırsız haberleşme)
-3-
INTERLINGUA-TÜRKÇE SÖZLÜK
a, al (=a+le) : -e, -e doğru, -e kadar; -de [yer,
zaman]
ab : o zamandan beri, -dan beri; (bir yer)den,
itibaren
accender : ışık yakmak, tutuşturmak, yakmak
adjutar : yardım etmek, faydası olmak
ager : harekete geçmek, etkimek
alicubi : bir yer, bir yerde
alcun (= alicun) : bazı, kimi, (belirsiz) bir miktar
alique : bir şey, biraz
alora : o zaman, o halde, dolayısıyla
alte : yüksek, yüksek ses
altere : başka, diğer, öbür
amar : sevmek
ambe : her ikisi(de)
an? : [soru kipi] … mi?
ancora : henüz, daha, hâlâ
anno : yıl, sene
anque : bir de, de
ante : önce, evvel, -den önce
antea : eskiden, önceden
aperir : aç mak, başlatmak
apparer : gözükmek, görünmek, meydana
çıkmak
appellar : çağrıda bulunmak, adını koymak
appertiner : bağlı olmak
apportar : getirmek
apprender : öğrenmek, haber almak
april : Nisan [ay]
apud : yakın, yakınında
arbore : ağaç
arder : yanmak, yakmak
ascoltar : dinlemek, kulak vermek
assatis : yeter miktarda, oldukça
assecurar : temin etmek, sağlama bağlamak,
emin olmak
assi : böyle, böylece, bu yüzden
attender : ilgilenmek, beklemek
attinger : elde etmek, varmak, ermek
attraher : çekmek, cezbetmek
audir : işitmek, duymak
augmentar : artırmak, desteklemek
augusto : Ağustos [ay]
autumno : sonbahar [mevsim]
avante : önce, önünde
ave : kuş
avion : uçak
basse : düşük, alçak
bastante : yeterince, yeterli
batter : dövmek
belle : (çok) güzel
ben : iyi;
ben que : -diği halde, olmakla beraber
besonio : gereksinim, ihtiyaç
biber : içmek
bon : iyi, hayır
boteca : dükkan, butik
brachio : kol
breve : kısa
bucca : ağız
cader : düşmek, yıkılmak
calide : ılık, sıcak
cambiar : değişmek, değiştirmek
camera : oda, meclis
campo : tarla, alan, saha, kamp
capace : geniş, yetenekli
capite : baş, amir
car : sevgili, pahalı
casa : ev;
a casa : evde, eve;
in casa : evde
caso : durum
cata : her bir
causa : neden, durum;
a causa de : nedeniyle, -diği için
celar : gizli tutmak, saklamak
celo : gök, gökyüzü
cento : yüz (= 100)
cercar : aramak, araştırmak
certe : kesin, şüphesiz
cessar : durmak, kesmek, durdurmak
cinquanta : elli (= 50)
cinque : beş (= 5)
circa (= circum) : çevresinde, yakınında
citate : şehir
clauder : kapatmak
cognoscer : tanımak
colliger : toplamak
collo : boyun
comenciar : başlamak
como : nasıl, -diği için, gibi
comprar : satın almak
comprender : kavramak, anlamak
-4-
con : ile, birlikte, beraber
contar : (sayı) saymak; anlatmak
continer : içermek, kapsamak, zaptetmek
convenir : toplanmak, anlaşmak, uygun gelmek
coperir : kapsamak, örtmek
corde : yürek, kalp
corpore : beden, gövde; madde, miktar; grup
cosa : şey, nesne
costar : mal olmak
creder : inanmak, iman etmek; sanmak
crescer : büyümek, gelişmek, artmak
cuje : kimin
currer : koşmak; çalışmak
curte : kısa
cute : deri, cilt
esque? (= an?) : ~ mi?
esser : olmak; varlık, yaratık
esseva : -di(-m, -n, -k, -niz, -ler)
est : doğu [yön]
estate : yaz [mevsim]
estranie : garib, tuhaf; dış
estranier : yabancı
etate : yaş, çağ
etiam : da, dahi, yanı sıra; hatta
ex : -den, -dan; arasından
exiger : gerektirmek, talep etmek
exprimer : sıkıştırmak, basmak; belirtmek, ifade
etmek
extra : -siz; ayrıca, üstelik; dış, dışında; ilave
olarak
dar : vermek
de, del (= de+le) : (bir yer)den, -nın
deber : borçlu olmak, gerekmek; ödev
debile : hasta, hâlsiz
dece : on (= 10)
decembre : Aralık [ay]
deman : yarın
demandar : sormak, rica etmek, dilemek
dente : diş
depost : sonra, sonradan
derecto : yetki, doğru, doğruluk; görev
desde : o zamandan beri
detra : arkasında, gerisinde
devenir : olmak, başına gelmek
dextre (= dextere) : sağ [yön]
dicer : demek, söylemek
die : gün, gündüz
difficile : zor, güç
digito : rakam; parmak
disparer : yok olmak, gözden kaybolmak
dolor : keder, üzüntü, acı
dominica : pazar [gün]
dono : hediye; yetenek
dubita : kuşku, şüphe
ducer : yönetmek, öncülük etmek
dum (= durante que) : süre, zaman; -ken; -e
kadar; yeter ki
dunque : bu nedenle, onun için
duo : iki (= 2)
durante que : süre, zaman; -ken; -e kadar; yeter
ki
facer : yapmak, etmek, meydana getirmek; neden
olmak
facie : yüz, surat
facile : basit, kolay, rahat
facto : gerçek, olgu; beceri
fatigate : yorgun
februario : Şubat [ay]
felice : mutlu, sevinçli, memnun; uğurlu
femina : kadın, dişi
ferir : vurmak, çarpmak
filia : kız çocuk
filio : erkek çocuk
fin : son, bitim; amaç, erek;
a fin de : yapmak için;
a fin que : ulaşmak için, yapmak için;
al fin : sonunda;
in fin : sonuçunda, sonunda; kısaca
finir : tamamlamak, bitirmek, sona erdirmek
foco : ateş, alev
folio : sayfa, yaprak; (bitki) yaprak
foras (= foris) : dışarıda, dışında; -den başka
fornir : sağlamak, tedarik etmek
forsan : belki
forte : güçlü, kuvvetli, sağlam
fortiar : zorlamak, mecbur etmek
fratre : erkek kardeş
frigide : soğuk
fundar : kurmak, inşa etmek, temelini atmak
fundo : alt, zemin; temel; vakıf, kuruluş
gamba : bacak
ganiar : kazanmak
gauder : sevinmek
gaudio : sevinç, neşe
gorga : boğaz, gırtlak
grande : büyük, iri; geniş
grate : minnettar
e : ve, ile; daha sonra
effortiar se : çabalamak
emer : satın almak
era (= esseva) : -di'li geçmiş zaman eki
es : -im, -sin, -dir, -iz, -siniz, -dirler
-5-
juxta : yakın, yakınında
ha : var
haber : sahip olmak; -si olmak
hastar : acele etmek
heri : dün
hiberno : kış [mevsim]
hic : burada, bu noktada
hodie : bugün
homine : adam, erkek; insan
hora : saat;
de bon hora : erkenden
humero : omuz
la : orada, orayı
labio : dudak
lacrima : göz yaşı
large : geniş, büyük; eliaçık
las : onlar (dişil)
lassar : bırakmak, izin vermek
latere : yan, taraf, kenar
lavar : yıkamak
le : [dilbilgisi] belirli tanımlık (tekil); o, onu
leger : toplamak, seçmek; okumak
legier : hafif
lente : yavaş
les : [dilbilgisi] belirli tanımlık (çoğul); onlar,
onları
levar : kaldırmak, dikmek, inşa etmek; alıp
götürmek
leve : hafif; önemsiz
libere : özgür, hür; serbest, açık
libro : kitap, cilt
lingua : dil; lisan
littera : harf, mektup
lo : o, onu, ona [nesne]
lo que : o, şu
loco : yer; alan, bölge; konum
longe : uzun; uzun zaman
lontan : uzak, uzakta; ötede
lor : onların
los : [dilbilgisi] belirli tanımlık (çoğul); onlar,
onları
lumine : ışık
lunedi : pazartesi [gün]
ibi : orada
il : o, onu, ona
il ha : işte … var
illa : o [dişi]
illac : orada
illas : onlar [dişiler]
ille : o [erkek]; şu, o
illes : onlar [erkekler]; şunlar, onlar
illo : o [nesne]
illos : onlar [nesneler]
impedir : engellemek
imprimer : bildirmek, yayınlamak
in : -de, -da, içinde; -e, -a, içine
incontrar : karşılaşmak, rastlamak; buluşmak
infante : bebek
infra : aşağıda, altta; daha ileride
inseniar : öğretmek
insimul : beraber, birlikte
integre : bütün, tüm, tam; doğru, dürüst
inter : arasında, arada; ortasında
interim (= intertanto) : bu arada; geçici
intra : içinde, içeride
inviar : göndermek, yollamak
io : ben
ipse : kendi(-m, -n, -miz, -niz, -leri)
ir : gitmek
iste : bu; ikisinden sonuncusu
isto : bu [nesne]
ma : ama, fakat, ancak
maio : Mayıs [ay]
major : daha büyük, daha önemli
mal : kötü, bozuk, zararlı
malgrado : nisbete rağmen
mancar : eksik olmak, yetersiz olmak
mangiar : yemek, yemek yemek
maniera que (= maniera de) : tarz, biçim; (bu)
tarzda, biçimde
mano : el
mar : deniz
martedi : salı [gün]
martio : Mart [ay]
matino : sabah
matre : anne
me : beni, bana
medie : yarı, yarım, buçuk; orta; ortalama
melio : daha iyi
melior : daha iyisi
ja (= jam) : zaten, çoktan; az önce
jacer : yatmak, durmak
jammais : hiç, şimdiye kadar
januario : Ocak [ay]
jectar : atmak, fırlatmak
jocar : oynamak [oyun, eğlence]
jovedi : perşembe [gün]
julio : Temmuz [ay]
junger : birleştirmek
junio : Haziran [ay]
juvene : genç, yeni, taze
-6-
mense : ay; aylık
mente : akıl, zekâ, hafıza
mercuridi : çarşamba [gün]
mesme : aynı, aynısı; kendi(-m, -n, -miz, -niz, leri)
mesmo : aynı şekilde; bir de; hatta;
mesmo si : (yapmış/olmuş) olsa da
mi : beni, bana
micre : küçük
mille : bin (= 1000)
minor : küçük, daha az
minus : eksi, -den az;
a minus que : -medikçe, -mezse;
al minus : en azından
mitter : koymak, sokmak
molle : yumuşak
moneta : para
monstrar : göstermek, oynamak
morir : ölmek
mover : hareket etmek, kımıldamak
multe : [sıfat] çok, birçok, pek
multo : [zarf] çok, birçok, pek
mundo : dünya
oblidar : unutmak
obra : eser, çalışma, iş
obtener : elde etmek, sağlamak, almak
occurer : yer almak, olmak
octanta : seksen (= 80)
octo : sekiz (= 8)
octobre : Ekim [ay]
oculo : göz
omne : tüm, bütün; her biri
on : (her hangi bir) kişi
ora : şimdi, şu anda
osso : kemik
pagar : ödemek
pais : vatan, ülke
pan : ekmek
parer : görünmek, gibi görünmek
parlar : konuşmak, söylemek
parola : kelime, sözcük
parve : küçük, ufak
passato : geçmiş
patre : baba
pauc : küçük, biraz
pauco : az, biraz, kısa
paupere : yoksul, fakir
pede : ayak
pejor : daha kötü
pena : ağrı, acı; dert;
a pena : güç bela, zar zor
pensar : düşünmek
per : -den, içinden; yüzünden; aracılığıyla;
tarafından
perder : kaybetmek
periculo : tehlike
pertiner : -e ait olmak, ile ilgisi olmak
pesante : ağır
peter : istemek, talep etmek, yalvarmak
petra : taş
placer : sevindirmek; zevk
plen : dolu
plure : birçok, çeşitli
plus : daha, daha çok;
de plus in plus : çok ve daha çok;
de plus : ayrıca, üstelik;
in plus : bunun yanında, ek olarak
poc : küçük, biraz
poco : az, biraz, kısa
poner : koymak, yerleştirmek
populo : halk, ulus
porta : kapı
portar : taşımak
post : -den sonra, ardından
nam : için, nedeniyle, -e göre, -e rağmen
nascer : doğmak
naso : burun
natar : yüzmek [spor]
nemo : hiçbir kimse
nette : temiz, düzenli; çok iyi
ni : yok, değil
nihil : hiç, hiçbir şey
nimie : çok, birçok
nimis : çok, fazla, aşırı
no : hayır
nocte : gece
nomine : ad, isim
non : değil, yok, -siz
nonne? : değil mi?
nonobstante : -e rağmen, -e karşı
nord : kuzey [yön]
nos : biz
nostre : bizim
novanta : doksan (= 90)
nove : yeni;
de novo : yeniden
novem : dokuz (= 9)
novembre : Kasım [ay]
nulle : hiçbir
nunc : şimdi, şu anda
nunquam : asla, hiçbir zaman
o : ya da, veya
-7-
postea : sonradan, daha sonra
postmeridie : öğleden sonra
poter : güçü olmak, yeteneği olmak; -ebilmek
povre : yoksul, zavallı
precio : değer, kıymet
prender : tutmak, sahip olmak
presso (a) : yakın, yakınında
presto : hızla, çabucak
primavera : ilkbahar [mevsim]
prime : ilk, birinci; başlıca
pro : için, uğruna; çünkü
probar : kanıtlamak; denemek
prohibir : yasaklamak, engel olmak
promitter : söz vermek
proponer : önermek, teklif etmek
proprie : gerçek, uygun; kendi
proque : niçin, neden, niye; çünkü, -diği için
proxime : gelecek, ön
puera : kız çocuk
puero : erkek çocuk
ric : zengin
rota : tekerlek, direksiyon
sabbato : cumartesi [gün]
salutar : selamlamak, selam vermek
salvo : -den başka, hariç
san : sağlıklı
sanguine : kan
saper : bilmek
a saper : yani
satis : yeter, yeterince
scriber : yazmak
se : kendi, bizzat
seculo : yüzyıl, asır
secunde : ikinci
secundo : saniye; uygun olarak; -a göre
secur : güvenli, emin
sed : ama, fakat, ancak
seder : oturmak
seliger : seçmek
semper (= sempre) : her zaman, daima, sonuna
dek
senior : bay
seniora : bayan
senioretta : bayan
sentir : duyumsamak, hissetmek
septanta : yetmiş (= 70)
septe : yedi (= 7)
septembre : Eylül [ay]
septimana : hafta
sequer : izlemek, peşinden gitmek
sera (= essera) : -ecek, -acak
sex : altı (= 6)
sexanta : altmış (= 60)
si : evet; eğer
sia : olsada, -ise
sin : -siz, olmadan
sinistre : sol, sola
sino : göğüs, sine
sol : güneş; tek başına, yalnız
solmente (= solo) : yalnızca, sadece
son : -iz, -siniz, -dirler
soror : kız kardeş
sorta que (= sorta de) : bir tür
sortir : dışarı çıkmak, gitmek
sovente : sık sık, çoğu kez
speculo : ayna
sperar : umut etmek
star : durmak
stomacho : mide, karın
stoppar : durmak, durdurmak, önlemek
strata : yol
qual : hangi, hangisi, hangisini
qualque : herhangi bir; bazı
quando : ne zaman; -diği zaman
quante : ne kadar; kaç tane
quanto : nicelik, miktar, tutar
quanto a : -e gelince
quaranta : kırk (= 40)
quasi : hemen hemen
quatro : dört (4)
que : ne, hangi; -diği
qui : kim, kimi, kime; -diği
rapide : hızlı, ivintili
ration : neden, sebeb; oran; pay, hisse
re : hakkında, ile ilgili, -e gelince
recercar : araştırmak, soruşturmak
reciper : almak, kabul etmek
recte : düz, doğru, dimdik
rege : kral
regina : kraliçe
regno : hükümdarlık, saltanatlık
regratiar : teşekkür etmek
regrettar : pişman olmak
reguardar : dikkatle bakmak; saymak, …
gözüyle bakmak
remaner : kalmak, durmak
repasto : yemek vakti, öğün
responder : yanıtlamak, karşılık vermek
restar : durmak, artakalmak
retornar : dönmek, geri gelmek
retro : arka, geriye doğru
-8-
su : onun
sub : altında
subite : ansızın
subito : aniden, birdenbire
sud : güney [yön]
suggerer : önermek
super : üstünde, hakkında
supponer : zannetmek, farz etmek
supra (= sur) : yukarıda, üstünde, hakkında
tu : sen, seni, sana
tunc (= alora) : o zaman, ondan sonra
ubi : nereye, nerede; -diği yerde
ubique : her yerde, nerede olursa olsun
ulle : herhangi bir
ultime : en son, sonuncu
ultra : ötesinde; -in dışında
un : bir, tek; bir (= 1)
unquam : hiçbir zaman
usque : -e kadar, -inceye kadar
utile : yararlı, faydalı
tabula : masa, tablo
tacer : sessiz olmak, saklamak
tal : öyle, bu gibi
tamen : henüz; hâlâ
tante : çok, birçok, hemen hemen
tanto : öyle, o derece;
in tanto que : olduğu kadarıyla
tarde : geç, gecikmiş
te : seni, sana
tempore : zaman, vakit; devir, çağ; hava
tener : tutmak, almak, sahip olmak
terra : toprak, doğa
testa : baş, kafa; kabuk
timer : korkmak
tirar : ateş etmek, (ateş edip) vurmak; çizmek
toccar : değmek, dokunmak
tornar : dönmek, döndürmek, çevirmek
tosto : kısa bir süre içinde, birazdan
plus tosto : tercihan, daha doğrusu
tote : tüm, bütün; tamamen; her biri
totevia : henüz, yine de, hâlâ
toto : her şey;
non del toto : bir şey değil
tractar : muamele etmek, davranmak, saymak
traducer : taşımak, nakletmek; çevirmek,
tercüme etmek
traher : çekmek, sürüklemek
traino : tren
tranquille : sakin, sessiz
trans : karşıdan karşıya, ötesinde, ileri
tranta : otuz (= 30)
travaliar : çalışmak, cabalamak
travalio : çalışma, iş, emek
tres : üç (= 3)
troppo : çok
trovar : bulmak
va : git
vader : gitmek, işlemek
varie : çeşitli, bazı
vender : satmak
venerdi : cuma [gün]
venir : gelmek, ulaşmak
ventre : göbek
ver : doğru, gerçek
verso : şiir, nazım; arka sayfa, karşı
vespere : akşam
vetere (= vetule) : yaşlı, eski
via : yol, yön
viagiar : seyahat etmek, yolculuk yapmak
vice : kere;
a vices : bazen;
in vice de : -nun yerine
vider : görmek
vinti : yirmi (= 20)
visage : çehre, yüz
vista : manzara, görünüş
viste : -e göre, -e karşın
vita : hayat, yaşam
viver : yaşamak
voce : ses
volar : uçmak
voler : istemek, dilemek
vos : siz, sizi, size
vostre : sizin
west : batı [yön]
ya : zaten, çoktan
zero : sıfır (= 0)
-9-
TÜRKÇE-INTERLINGUA SÖZLÜK
abi : fratre major, fratre senior
abla : soror major, soror senior
acaba : demandar se
acayip : estranie, rar
acele : haste; rapide
acı : acerbe, acute; dolor, amar
acımak : compatir; doler
aç : fame; haber fame
açık : aperte, decoperite; blonde
açmak : aperir; comenciar
ad : nomine; fama, reputation
adlı : con le nomine, nominate
ada : insula
adalet : justitia
adam : viro; homine
aded : numero; pecia, cifra
âdet : habitude
adım : passo
adres : adresse
af : amnestia
affetmek : pardonar, amnestiar;
affedersiniz! : pardono!, excusa!
aferin : bravo, ben facite
ağa : maestro, domino, senior
ağaç : arbore
ağır : difficile, seriose, grave; disagradabile
ağırlık : peso, carga
ağız : bucca
ağlamak : plorar, lacrimar
Ağustos (ayı) : augusto
ahşap : lignose, de arbore
aile : familia; sposa
ait : pertinente a; concernente; relative a
akıl : ration, intellecto, consilio;
akıllı : intelligente;
akılsız : stupide, non-intelligente
akmak : fluer
akraba : parente, parentela
aksî : opposite, inopportun, difficile; persona
disagradabile
aksilik : infortuna; contratempore
akşam : vespere;
iyi akşamlar! : bon vespere!
aktör : actor
alan : plana, area
alay : ridiculo, derision
alay etmek : ridiculisar; rider (se) de
alçak : simple, basse, primitive; vulgar, infame
aldatmak : dupar, deciper, fraudar
aldırmak : prender
alet : utensile, instrumento
alfabe : alphabeto
alış : comprar, incassation
alışveriş : vendita e compra, commercio
alışmak : devenir solite a, habituar se a
Allah : Deo;
Allaha ısmarladık! : adeo!
almak : prender, comprar, obtener;
alıyorum : io lo va comprar;
almak istiyorum : io vole comprar
Almanya : Germania
Alman : germano
Almanca : germano
alt : fundo; parte posterior, podice, culo; parte
inferior
altı (= 6) : sex
altın : auro
altmış (= 60) : sexanta
ama : mais, sed
amca : oncle; viro plus vetere
an : momento, presente
ana : matre
Anadolu : Anatolia, Asia Minor
anahtar : clave
ancak : solmente; totevia, a pena
anlam : signification, comprension
anlamak : comprender;
anlamıyorum : io non comprende
anlaşma : concordia, contracto
anne : matre
aptal : idiota; stupide
ara : intervallo
araba : automobile, auto, wagon, carro;
kiralık araba şirketi : agentia locative de
autos
aralık : intervallo
Aralık (ayı) : decembre
aramak : cercar
Arab : arabe
araştırmak : investigar, explorar; recercar
araştırma : recerca, investigation
arazi : terra, area
arka : reverso, dorso; detra, post
arkadaş [erkek] : amico
- 10 -
arkadaş [kız] : amica
armut : pira
arsa : terra, fundo
artık : resto; plus
artırmak : facer augmentar, facer crescer
artmak : augmentar, crescer
arzu : desiro
arzu etmek : desirar, voler
asker : soldato
aslan : leon
asmak : pender, appender, suspender
aşağı : a basso, basso; sub; basse, inferior
aşçı : cocinero
âşık : amate; amator
aşırı : exaggerate, plus, plus alte, super, supra
aşk : amor
aşmak : superar, superpassar
at [hayvan] : cavallo
ateş : foco, calor; febre, calor
ateş etmek : fusilar
atlamak : saltar, curvar se
atmak : jectar, tirar, batter
Avrupa : Europa
ay [uydu] : luna
ay (=30 gün) : mense
ayak : pede; gamba
ayakkabı : scarpa, calcea
aydın : clar, lucide, intellectual
ayıp : vergonia; violante, profanante
ayırmak : separar, divider
aylık : salario, paga; periodico mensual
ayna : speculo
aynı : identic, mesme
ayrı : separate
az : poc, parve, micre, rar
azalmak : reducer, diminuer
aziz : amate, amabile; sancte
bakan : ministro
bakım : cura; puncto de vista, opinion
bakır : cupro; laton
bakkal : mercante
bakmak : recercar, curar; reguardar
bal : melle
balık : pisce
bana : a mi
banka : banca
bant : banda (magnetophonic)
banyo : banio
bardak : vitro, cuppa, bicario
bari : al minus
basamak : scala, passo
basit : basic, elementari, simple
baş : capite; comenciamento, comencio
başarı : successo, bon resultato
başarmak : succeder, finir
başbakan : prime ministro
başka : excepte de; altere, diverse
başkan : presidente
başkent : capital
başlamak : comenciar, initiar
başlık : titulo, rubrica
başvurmak : adressar se a; cercar; usar
batı : west
batmak : submerger se, perder
bavul : coffro, valise
bay : senior
bayan : seniora; senioretta
bayrak : bandiera
bayram : sancto; die sancte
bazı : alcun, qualque, poc
bedava : gratis, gratuite
bekâr : celibatario
bekçi : guarda
beklemek : attender a
belge : documento, attesto
belirmek : apparer
belirtmek : decider, accentuar
belki : forsan
ben : io
benzemek : similar a, esser simile a
benzin : benzina, gasolina
beraber : insimul, juncte
berber : barbero, perrucchero
beri : desde, depost
beslemek : nutrir, alimentar
beş (=5) : cinque
bey : senior; soverano, dominator
bey baba : senior, patre
beyaz : blanc
baba : patre
babaanne : granmatre
babacan : gentil
bacak : gamba
bacı : soror major, soror senior, donna, sposa
bağırmak : critar, clamar
bağış : donation
bağışlamak : dar, donar
bağ : connexion
bağlamak : ligar, connecter; obligar
bağlı : ligate, dependente
bahar : primavera
bahçe : jardin
bahsetmek : discuter, mentionar, parlar de
- 11 -
beyin : cerebro, intellecto
bıçak : cultello
bırakmak : lassar, abandonar, quitar
biber : pipere; paprika
bildirmek : informar, communicar
bilet : billet
bilgi : cognoscentia, sapientia
bilim : sapientia; branca de scientia
bilmek : saper; cognoscer
bin (=1000) : mille
bina : construction, edificio
binmek : ascender, montar
bir (=1) : un
bir : un
bira : bira
biraz : un poco
birbiri : mutualmente, le un(es) le altere(s)
birisi, biri : alcuno, uno,un de illes/illas/illos
birkaç : qualque, un poco, alcun
birlik : unitate; union, association
birlikte : insimul, juncte
bitirmek : finir, succeder
bitki : planta, crescentia
bitmek : finir, cessar
biz : nos
bol : large, assatis, satis
boru : tubo
boş : vacue, libere; disoccupate
boşaltmak : vacuar
boşamak : separar se
boşanmak : separar, divider
boy : altitude; longitude; grandor
boya : color
boynuz : corno
boyun : collo; nuca
bozmak : destruer, demolir; cambiar moneta
bozuk : destruite, demolite, in pecias, rupte
bozulmak : esser destruite, esser rupte
böbrek : ren
böcek : insecto
bölge : districto, area
bölmek : divider, partir
bölüm : parte, categoria, capitulo
bu : iste
bugün : hodie
buğday : frumento; grano
bulmak : trovar, discoperir
bulunmak : esser situate, esser, exister
buluşmak : incontrar
bunca : assatis multo, tanto multo
bura : iste loco
burada : ci, hic
buradan : ab ci, ab hic
burası : ci, a iste loco
buraya : a ci, a hic
buyurun! : per favor!
buyurunuz : per favor!
buz : gelato
büfe : buffet, kiosque
bütün : omne, tote
büyük : grande
büyümek : crescer, devenir adulte
büyütmek : aggrandir, facer plus grande
cadde : strata
cahil : ignorante, stupide; analphabeto
cam : vitro
cami : moschea
can : anima, vita, corde, homine
canlı : vivide; vital
cemiyet : union, association
cenaze : funerales
cep : tasca
cesaret : corage
cesaret etmek : prender corage
cevap : responsa
cevap vermek : responder, replicar
ceza : penitentia
cinayet : crimine
civar : vicinitate
Cuma : venerdi
Cumartesi : sabbato
cumhuriyet : republica
çabuk : rapide, agile, prompte
çadır : tenta
çağırmak : critar, clamar; invitar
çalışkan : habile, capace, diligente
çalışmak : laborar, obrar, functionar
çalmak : batter, sonar; furar, robar
çanta : tasca
çare : consilio, remedio
çare bulmak : remediar
çarpışmak : collider
çarpmak : collider; multiplicar
Çarsamba : mercuridi
çarşı : bazar, mercato, placia
çay : the; fluvio, riviera
çayhane : café (casa solmente pro the)
çekingen : timide
çekinmek : evitar
çekmek : tirar
çeşit : sorta, typo, methodo
çevirmek : torquer; transmitter, traducer; cambiar
- 12 -
çıkarmak : exiliar, deportar
çıkış : exito; ascension, montata
çıkmak : exir, ir foras; ascender, montar; apparer
çıplak : nude
çiçek : flor
çift : copula; par
çilek : fraga
Çin : China
Çinli : chinese
Çince : chinese
çoban : cervo; pastor
çocuk : infante; puera; puero;
kız çocuk : filia; puera;
erkek çocuk : filio; puero
çoğalmak : crescer, augmentar, accrescer
çok : multe; multo
çorap : calcea
çorba : suppa
çöp : immunditias
çözmek : disligar; solver
çünkü : proque
demek : opinar, pensar; isto es, i.e.; voler;
acceptar
demir : ferro; ancora
denemek : probar, tentar
deniz : oceano, mar
derece : grado, volumine; thermometro
dergi : magazin, septimanal
derin : profunde
ders : inseniamento; hora, lection
dert : problema, tristessa
destek : adjuta
destek olmak : adjutar, appoiar
devam : continuation
devam etmek : continuar
devlet : stato, governamento
devrim : revolution, reforma
dış : latere exterior; extra, foras, foris, exterior
dışarı : latere exterior; extra, foras, foris, extere
diğer : altere
dik : scarpate, recte
dikkat : attention
dikmek : poner, pender, plantar
dil : lingua, linguage
dilek : requesta, desiro
dilekçe : requesta, littera pro sollicitation
dilemek : desirar, precar, demandar
din : religion, fide
dip : fundo
diri : vivente
diş : dente
diz : genu, geniculo
dizi : serie, linea
doğal : natural
doğmak : nascer, apparer, surger
doğru : ver, genuin, correcte
doğu : est
doğurmak : parturir; nascer
doksan (=90) : novanta
doktor : medico, doctor
dokuz (=9) : novem
dolandırmak : dupar
dolap : armario; intriga
dolaşmak : vagar
dolayı : a causa de
doldurmak : plenar
dolmak : esser plenate, devenir plenate
domuz : porco
donmak : gelar, glaciar
dondurma : gelato
dost : amico; amate; alliato
doymak : devenir satiate
dökmek : infunder, haurir, jectar
da : e; anque, etiam
dağ : monte, montania; marca a ferro rubie
daha : ancora, plus
dâhi : genio
daima : sempre
dair : in re, re, concernente, super
dakika : minuta
dal : filial, branca
dalga : unda; cosa
danışma : information;
turizm danışma bürosu : information
touristic
dar : stricte
dana : bove
dava : processo, judicio
davet : invitation; citation
davetli : hospite, visitante
davet etmek : invitar
davranmak : comportar se
dayanmak : appoiar se; perseverar
dayı : oncle
dede : granpatre
değer : valor, precio
değerli : valorose
değil : non
değişik : cambiamento, transformation
değişmek : cambiar se, alternar, variar
deli : demente, alienate, insan
deli etmek : affollar
- 13 -
dönmek : retirar; rotar, retornar
dört (=4) : quatro
döviz : valuta; devisa
dövmek : batter
dua : prece
dul : vidua; viduo
durak : loco de parco
durmak : cessar, stoppar
durum : situation, stato
duygu : sentimento, senso, impression
duymak : sentir, audir, comprender
duyurmak : narrar, contar; facer sentir
düğün : maritage
dükkân : boteca
dün : heri
dürüst : ver, honeste
düşman : inimico
düşmek : cader
düşünmek : pensar, considerar
düşünce : pensata, opinion
düz : plan, recte, directe; directemente
düzenli : regular, ordinari, in ordine
düzgün : plan, recte, directe, harmonic, in ordine
erken : de bon hora
eş : equal; sposo, sposa
eşek : asino
eşit : equal
eşya : cosa, mobile
et : carne;
dana eti : carne de bove;
domuz eti : carne de porco
etek : pede de un montania; gonna
etki : effecto, influentia
etkilemek : affectar, influentiar
etmek : facer
ev : casa
evet : si
evlenmek : maritar se
evli : maritate
evvel : ante, primarimente
Eylül (ayı) : septembre
fakat : ma, sed
fakir : povre
fark : differentia
fasulye : faba
fayda : utilitate, avantage, beneficio
faydalanmak : beneficiar
fazla : troppo, troppo multo
felâket : catastrophe
fena : mal
fırın : furno; furneria
fiat : precio
filim : film
fincan : tassa
fiyat : precio
fotograf : photographo
Fransa : Francia
Fransızca : francese
fren : freno
fren etmek : frenar
futbol : football
eczane : pharmacia
edebiyat : litteratura
edilmek : esser facite
efendi : senior; cortese, polite
eğitim : education, inseniamento
eğlence : intertenimento, divertimento
eğlenmek : amusar se, intertener se
ekim : semination
Ekim (ayı) : octobre
ekmek : pan
eksi : negative
eksik : mancante, defecte
ekşi : acide, irate
el : mano
elbise : vestimento; roba
elli (=50) : cinquanta
elma : poma
emek : labor, obra, pena, travalio
emekli : pensionario, pensionato
emin : secur
emir : ordine
emir vermek : ordinar, commandar
emniyet : securitate, fide; policia
emniyet etmek : custodiar
en : latitude
epey : assatis, satis
erik : pruna
erkek : viro
galiba : probabilemente, obviemente;
apparentemente
gayet : limite
gazete : jornal
gebe : pregnante; pregnantia
gece : nocte; vespere;
iyi geceler : bon nocte!
geç : tarde
geçerli : valide
geçirmek : lassar passar, passar
geçmek : passar
gelin : sposa; filia affin
gelir : receptas, profito, ganio
- 14 -
gelişmek : developpar se, crescer
gelmek : venir
gemi : nave
genç : juventute; juvene
geniş : large
gerçek : ver, real; facto
gerek : necessari, necesse
gerekli : necessari, necesse, demandate
gerekmek : esser necessari/necesse, deber
getirmek : apportar
gezi : tour, cursa
gıda : mangiar, alimento
gibi : como
gidiş : viage; continuation
girmek : entrar
gitmek : vader, ir
giymek : portar vestimentos, vestir
gizli : secrete
göbek : umbilico
göç : vagation; immigration, cambiamento de
domicilio
gök : celo
göl : laco; aqua
gölge : umbra
gömlek : camisa
göndermek : inviar
göre : secundo
görmek : visitar; apprender; reguardar
görünmek : apparer, devenir visibile
görüşmek : incontrar; discuter, parlar;
görüşürüz! : a revider!
göstermek : monstrar
göz : oculo; tiratorio
gözlük : berillos
güç : fortia, energia
gülmek : rider
güle güle! : adeo!
gümrük : doana
gümüş : argento
gün : die;
günaydın! : bon die! bon matino!
iyi günler! : bon die!
doğum günü : anniversario;
doğum günün kutlu olsun! : felice
anniversario!
gündüz : in le die
günah : culpa, peccato; peccabile
güneş : sol
güney : sud
gürültü : ruito
güvenmek : fider se a
güzel : nette, belle
haber : information, nova
hadi! : veni!
hadise : evenimento
hafif : legier, dulce, molle
hafta : septimana
hak : jure, derecto; justitia
hakaret : diffamation, offensa
hakikaten : ver, real
hakikî : ver, genuin
hakim : judice; governante, soveran, sage
hakkında : re, in re, concernente, super
haklı : juste, justificate
hâl : condition, action
hâlâ : pro le momento, ora ancora
hala : amita
halı : tapis
halk : gente, populo
hamam : banio turc
hâmile : pregnante
hangi : qual
hanım : dama, seniora, senioretta
hapis : prision; imprisionamento
hareket : movimento, action; partita
harf : littera
harita : mappa
hasta : malade
hastane : hospital
hata : error
hatırlamak : memorar
hava : aere, atmosphera
havaalanı : aeroporto
havuz : piscina
hayat : vita
hayır : no
hayvan : animal
hazır : preste, presente
hazırlamak : preparar, facer preste
Haziran (ayı) : junio
hediye : dono
hem ... hem : e ... e
hemen : immediatemente, justo
hep : tote, omne
hepsi : omnes; toto; tote
her : cata uno, cata, omne
herhalde : forsan, possibilemente; obviemente,
securmente
herhangi : qualcunque, quicunque
herkes : cata, omne
hesap : calculation, conto;
lütfen hesabı getirin : per favor, apporta me
le conto
- 15 -
heyecanlı : excitante, emotionante
hırıstiyan : christian
hırsız : fur
hız : rapiditate, velocitate
hızlı : agile, rapide
hiç : absolutemente, jammais
hikâye : historia, conto
hoş : commode, placente
hudut : frontiera, limite
hukuk : justitia, lege
hükümet : governamento
hürriyet : libertate
ırgat : obrero de construction
ısınmak : inamorar; devenir calide
ısıtmak : calefacer
ıslak : humide
İngiliz : anglese
İngilizce : anglese;
İngilizce biliyor musunuz? : parla vos
anglese?
inmek : descender; atterrar
insan : homine
inşa : construction
inşa etmek : construer
inşaat : construction, edificio
inşallah : si Deo lo vole, sperabilemente
ise : o
ise de : mesmo si, ben que
isim : nomine;
isminiz nedir? : que es vostre nomine?
iskele : porta; quai
İslâm : Islam, mohammedanismo
istek : desiro, exigentia
istemek : desirar, demandar
İspanya : Espania
İspanyol : espaniol
İspanyolca : espaniol
istifade : profito, lucro; beneficio
istifade etmek : facer usar, usar
istikbal : futuro
istirahat : reposo, silentio
iş : travalio, labor
işçi : travaliator, obrero, laborator
işsiz : non-occupate, sin labor
işaret : signo, signal
işitmek : ascoltar, audir
itibaren : ab
itimat : confidentia
itiraz : protesto, querela
iyi : bon; ben
icap : necessitate, consequentia, eventualitate
iç : interior
içerde (= içeride) : intra
içeri : infra
için : proque, a causa de;
bunun için : pro isto, per consequentia
içinde : in, infra
içmek : biber
içki : bibita alcoholic
içeçek : bibita
ihtiyar : viro vetere; femina vetere
ihtiyarlamak : devenir vetere
iken : durante, durante que, como
iki : duo (=2)
iktidar : partita in fortia, potentia
iktisat : economia
il : provincia, campania
ilâç : medicina, medicamento
ilâve : appendice, addition
ile : con, e
ileri : avante, in avante
ilgi : interesse, connexion
ilgilendirmek : interessar, concerner
ilgilenmek : interessar se pro, haber contacto con
ilim : scientia; cognoscentia, sapientia
ilişki : connexion
ilk : prime, le prime; primo
ilkbahar : primavera
imkân : possibilitate
imza : signatura
inanmak : creder, confider se in
ince : magre, tenue
incelemek : studiar, examinar
inek : vacca
İngiltere : Anglaterra
kaba : grosse, grande, vulgar
kabiliyet : possibilitate, facultate, intelligentia
kabul : reception, consentimento, approbation
kabul etmek : acceptar;
kredi kartı kabul ediyor musunuz? : accepta
vos cartas de credito?
kaç? : quante?; quanto?
kaçak : illegal; fugitivo
kaçırmak : robar; raper
kaçmak : fugir, currer, disparer
kadar : tanto multo como, tanto quanto;
bu ne kadar? : quanto costa isto?
bu kadar : tanto multo
kadın : femina
kafa : capite, intellecto
kâfi : assatis, satis
kâgıt : papiro
- 16 -
kahvaltı : jentaculo
kahve : caffe; café
kahverengi : brun
kalabalık : pressa, multitude de homines
kaldırmak : remover, abolir
kalem : stilo, penna; officio
kalın : grosse, spisse
kalkınmak : progreder, developpar se
kalkmak : levar se
kalkış : partita
kalp : corde
kamyon : camion
kan : sanguine
kandırmak : persuader, seducer
kanun : lege, regula
kapalı : claudite
kapatmak : clauder
kapı : porta
kar : nive
kâr : profito, ganio
kara : nigre, obscur
karaciger : hepate, ficato
karakol : station de policia
karanlık : obscuritate; obscur
karar : decision; sententia
kardeş : fratre [erkek]; soror [kız]
karı : femina; sposa
karışık : in disordine, mixte
karışmak : miscer se, facer in disordine, occupar
se de
karmak : adder, augmentar
kart : carta;
kredi kartı : carta de credito;
posta kartı : carta postal
karşı : vis-à-vis, al altere latere
karşılamak : ir al incontro
karşılaştırmak : comparar, confrontar
karşılık : salario; vendimento
karşılıklı : reciproc, mutual
kasap : macelleria
Kasım (ayı) : novembre
kaş : supercilio
kaşık : coclear
kat : strato; appartamento
katılmak : participar, adherer
kâtip : secretario
kavun : melon
kaya : rocca
kaybetmek : perder
kaynamak : cocer
kaz : oca, ansere
kaza : accidente; communa
kazanç : ganio, profito
kazanmak : ganiar
kedi : catto
kelime : parola, vocabulo
kemik : osso
kendi : mesme, se
kere : vice
keskin : acute
kesmek : secar, colpar
kılıç : spada, gladio
kırk : quaranta (=40)
kırmak : fracassar, triturar
kırmızı : rubie
kısa : curte, breve
kısaltmak : diminuer, accurtar
kısım : parte
kış : hiberno
kıyafet : aspecto; vestimento
kız : puera, filia, virgine
kızkardeş : soror
ki : assi que
kilise : ecclesia
kilo : kilo; litro
kim? : qui?
kimse : alcun, persona
kira : locamento
kişi : persona, homine
kitap : libro
koca : sposo; vetere
kokmak : olfacer
koku : odor
kol : branca
kolay : facile, legier
koltuk : confortabile
komşu : vicino
konmak : placiar se
konu : thema, subjecto
konuşmak : parlar, conversar;
Fransızca konuşuyor musunuz? : parla vos
francese?
kopmak : finder se
korkmak : timer
korku : timor
korumak : guardar, custodiar
koşmak : currer
kovalamak : chassar, persequer
kovmak : chassar, persequer
koymak : poner
koyu : spisse, grosse; obscur; fervente
kök : radice
kömür : carbon
köpek : can
- 17 -
köprü : ponte
kör : cec
köşe : angulo
kötü : mal
köy : village
kulak : aure
kule : turre
kullanmak : usar, facer usar
kum : sablo, arena
kurban : sacrificio
kurmak : establir
kurt : prato; verme; lupo
kurtarmak : salvar
kurtulmak : escappar
kuru : sic
kuş : ave
kutlamak : celebrar, gratular
kutu : cassa
kuvvet : fortia
kuyu : puteo
kuzey : nord
kuzu : agno
küçük : parve, micre
kültür : cultura
küpe : pendente de aure
medeni : cultura, civilisation
mektup : littera
memleket : pais
memnun : gaudiose, satisfacite
memur : functionario
merak : curiositate, interesse; inquietation
merak etmek : esser curiose, interessar se;
inquietar
merhaba : bon die, hallo; salute!
merkez : centro, central
mesafe : distantia
meselâ : per exemplo (p.ex.)
mesele : question, caso, problema
meslek : profession
mesul : responsabile
metin : texto
metre : metro
mevcut : existente, presente
mevsim : saison
meydan : placia
meyva : fructo
meyva suyu : succo
mezar : tumba
mide : stomacho
miktar : multitude, quanto, quantitate
millet : nation, populo
millî : national
milyon : million
misafir : hospite, visitante
modern : moderne
motor : motor
muamele : action; formalitate
muayene : investigation, recerca, inspection
muhafaza : protection, conservation
muhafaza etmek : proteger, conservar
muhakkak : certe, secur
muhasebe : contabilitate
muhtelif : diverse, varie
muhtemel : probabile
mukayese : comparation
mukayese etmek : comparar
mum : cera, candela de cera
mutfak : cocina
mutlaka : absolute, complete
mutlu : felice
muvaffak : successose
muz : banana
mücadele : lucta, battalia
müddet : periodo
müdür : director, gerente
mühendis : ingeniero
mühim : importante
lâf : parlar, conversation
lâhana : caule
lâzım : necesse, necessari
leke : vergonia, dishonor, macula
lezzetli : delicate
lise : gymnasio
lokanta : restaurante
lütfen : per favor;
lütfen hesabı getirin! : per favor, apporta me
le conto!
lüzum : necessitate
mahalle : districto, quartiero
mahkeme : tribunal, corte
mahvedici : destruente, destructive
makale : articulo
mal : proprietate, merce
malum : indiscutibile
malzeme : material, articulo, materia prime
manyak : demente, alienate, insan
manzara : panorama, vista
Mart : martio
masa : tabula
matbaa : imprimeria
mavi : blau
Mayıs (ayı) : maio
mecbur : fortiate, necessari
- 18 -
müjde : bon nova
mükemmel : perfecte, excellente
mümkün : possibile
münasebet : connexion
müracaat : consultation
müracaat etmek : tornar se, adressar se, consultar
müsaade : permission
müsaade etmek : permitter, consentir
Müslüman : mohammedano, moslem, musulman
müşterek : commun
müşteri : cliente
müthiş : terribile
müze : museo
müzik : musica
o : ille, illa, illo;
onlar : illes, illas, illos
ocak : furno; club; familia
Ocak (ayı) : januario
oda : camera, officio;
bu akşam için boş odanız var mı? : ha vos un
camera libere pro iste nocte?
boş odamız yok : nos non ha un camera
libere
odun : ligno
oğul : filio
okul : schola
okumak : leger
okyanus : oceano
olay : evenimento
olgun : matur; adulte
olmak : esser, devenir; occurrer, evenir
olumlu : positive
olumsuz : negative
omuz : spatula
on (=10) : dece;
on bir (=11) : dece-un;
on iki (=12) : dece-duo
ora : illac
orada : illac
oradan : de illac, ab illac
ordu : armea
orman : foreste
orta : medio
ot : herba
otel : hotel
otobüs : autobus
otomat : automato
otopark : parcamento
oturmak : seder, seder se
otuz (=30) : trenta
oy : opinion, voce
oynamak : mover se; jocar; dansar
oyun : joco; dansa
nadir : rar
namaz : prece (ritual mohammedan)
namus : honor
nasıl? : como?; qual sorta?
nasılsın? : como sta tu?
naylon : nylon; sacco de plastico
nazaran : secundo; comparate a; pois que
ne : que?; lo que;
bu ne? : que es isto?
bu ne kadar? : quanto costa isto?
ne ... ne : ni ... ni;
ne zeman? : quando?
neden : pro que?; causa
nefîs : delicisiose, bon, belle
nehir : fluvio
nem : humiditate
nemli : humide
nere? : que?, qual?
nerede? : ubi?
nerde yaşıyorsunuz? : ubi reside vos?
nereden? : de ubi?
nereli? : de ubi?, de qual origine?
nereye? : a ubi?
nereye gidiyorsunuz? : a ubi va vos?
neşe : bon humor, gaitate
netice : resultato, consequentia
niçin? : pro que?
nihayet : fin; al fin, finalmente
nine : granmatre
Nisan (ayı) : april
nişanlı : fidantiate
niye? : pro que?
nokta : puncto
normal : normal
numara : numero
nüfus : populo, habitantes
öbür : le altere
ödemek : pagar
ödev : deber, obligation, obra
öğle : mediedie
öğrenmek : apprender
öğrenci : studente, discipulo, alumno
öğretmek : inseniar, instruer
öğretmen : inseniator, inseniatrice
öküz : bove
ölçmek : mesurar
öldürmek : assassinar
ölmek : morir
- 19 -
ölüm : morte
ön : copertura, fronte
önce : previemente, anteriormente
önem : importantia
önemli : importante
önlemek : impedir
öpmek : basiar
ördek : anate
örnek : exemplo;
örneğin : per exemplo (p.ex.)
öte : altere latere
öz : nucleo, essentia, substantia; mesme, ver
özel : personal, private, special
özellik : peculiaritate
özellikle : special, super toto
özgür : libere, independente
özlemek : desirar, mancar
özür : excusa; defecto
plaj : plagia
polis : policia; policiero;
polis karakolu : commissariato de policia
portakal : orange
posta : posta
postahane : bureau de posta
pratik : practic
prensip : principio
problem : problema
program : programma
pul : timbro postal; scalia
radyo : radio
raf : planca
rağmen : malgrado
rahat : silentio, commoditate; silente, commode
rakı : aquavite
randevu : rendezvous
rastlamak : incontrar, trovar
razı : de accordo, contente
reddetmek : refutar, negar, refusar
reklam : reclamo
renk : color
resim : pictura, portrait; derecto
resmî : public, official, formal
rıhtım : porto
rica : desiro, demanda
rica etmek : desirar, demandar
roman : romance
ruh : anima
rutubet : humiditate
rüya : sonio
rüzgâr : vento
pahalı : costose
paket : pacco, pacchetto
palto : paletot, supertoto, mantello pro hiberno
pamuk : coton
pantalon : pantalones
para : moneta
parça : parte
parmak : digito
parti : partita
pasaport : passaporto
pasta : torta
patates : patata
patlamak : exploder
pay : parte, quota
paylaşmak : partir, divider
pazar : mercato; commercio; dominica
Pazar (günü) : dominica
Pazartesi : lunedi
pek : forte, firme
peki : in ordine, OK
pembe : rosa
pencere : fenestra
perde : cortina
Perşembe : jovedi
peşin : in avantia; contante
peynir : caseo
pil : batteria
piliç : galletto, pullo
pirinç : ris
pis : immunde
pişirmek : cocer, cocer in furno
pişman : remorsante, repentente
pişmek : cocer, frir
saat : horologio; hora; tempore;
saat kaç? : que hora es?
3.15 : tres e quatro;
1.45 : duo minus un quatro;
11.30 : dece-un e media
sabah : matino
sabır : patientia
sabun : sapon
saç : capillo
saçma : nonsenso
sade : pur, simple
sadece : solmente
sağ (= yön) : dextere
sağ (= canlı) : vivente, indamnificate
sağır : surde
sağlam : solide
sağlamak : assecurar, procurar
sağlık : sanitate, vita
sahip : possessor
- 20 -
sahte : false
sakal : barba
sakat : invalide
sakin : silente, tranquille, quiete, calme
saklamak : conservar, celar
salata : salata
salatalık : cucumbre
salça : sauce
saldırmak : attaccar
Salı (günü) : martedi
sallamak : balanciar
sanat : arte
sanayi : industria
sandalye : sedia
sanık : suspectate, accusate
saniye : secunda
sanki : si-nominate, como si, quasi que
sanmak : supponer, creder, intender
santim : centimetro
santimetre : centimetro
sap : manico
saptamak : constatar; fixar
saray : castello, palatio
sarhoş : ebrie
sarı (renk) : jalne
sarmak : inveloppar
sarsmak : nocer
satıcı : venditor
satın almak : comprar
satış : vendita
satmak : vender
savaş : guerra, battalia, lucta
savaşmak : luctar
savunmak : defender
sayesinde : gratias a
sayfa : latere, pagina
saygı : respecto
sayı : numero, cifra
sayın : senior, seniora
saymak : contar, enumerar
sebep : causa
sebze : legumine
seçim : votation, election
seçmek : eliger, seliger
sekiz (=8) : octo
seksen (=80) : octanta
selam! : salute!
sen : tu
sene : anno
serbest : libere
sergi : exhibition
serin : fresc
sert : forte, dur
ses : sono, voce
sevgi : amor
sevgili : amate
sevgili [erkek] : amato
sevgili [kız] : amata
sevinmek : gauder
sevmek : amar
seyahat : viage
seyirci : spectator
seyretmek : spectar
sıcak : calide, calde; calor; amabile
sıfır : zero
sığır : vacca
sıhhat : sanitate
sıkı : firme, captivante, stricte
sıkılmak : sentir se indisposite; enoiar se
sıkıntı : difficultate; enoio
sıkmak : premer, crampar
sınıf : classe
sınır : frontiera, limite
sınırlı : limitate
sır : secreto
sıra : colonna
sırt : dorso
sıvı : liquido
sızmak : facer aqua, exsudar, guttar, permear
sigara : cigarro, cigaretta
silâh : arma
silmek : fricar, essugar
sinek : musca
sinema : cinema
sinir : nervo
sinirli : nervose, irritate; excitate
sinirlenmek : devenir nervose; excitar
sis : nebula, bruma
sistem : systema
sivri : acute
siyah : nigre
siyaset : politica
siyasi : politic
siz : vos
soba : furno
sofra : tabula de mangiar
soğan : cibolla
soğuk : frigido
soğumak : prender frigido, devenir frigide
sokak : strata, via
sol : sinistre
somut : concrete
son : fin
sonbahar : autumno
- 21 -
sonra : plus tarde
sonuç : resultato, consequentia
sopa : baston
sormak : demandar
soru : question
sorumlu : responsabile
sorun : question, problema, caso
sosyal : social
soy : familia, generation
soyadı : supernomine, nomine familial
soymak : excoriar, piliar
soyut : abstracte
sönmek : sortir
söylemek : parlar, dicer;
Türkçede bu nasıl söylenir? : Como se dice
isto in turco?
söz : parola, vocabulo; promissa
sözlü : oral; fidantiate
sözlük : dictionario
sözleşmek : convenir de
spor : sport
su : aqua;
meyva suyu : succo
suç : culpa, crimine
sunmak : offerer; inviar
susmak : tacer
süpürge : scopo
süre : tempore
sürmek : exiliar, ingrassar; conducer, pulsar
sürü : multitude
süs : ornamento
süt : lacte
şerefe! : a vostre salute!
şey : cosa;
bir şey değil! : il es nihil!
şımarık : arrogante
şiddet : intensitate; violentia
şikâyet : querela
şikâyet etmek : querelar, planger se
şimdi : nunc, ora
şişe : bottilia
şişman : corpulente, grasse
şişmek : inflar
şoför : chauffeur
şöyle : talmente, assi;
şöyle böyle : assi assi
şu : iste; ille
Şubat : februario
şura : illac, ci
şurada : illac; ci, hic
şuradan : de illac; de ci
şurası : a iste loco; a ille loco
şuraya : a illac; a ci
şüphe : dubita
ta : mesmo, usque
tabak : platto
tabi : editor, imprimitor
tabiat : natura
tabiî : natural
tahmin etmek : supponer, divinar
tahsil : appropriation; studio
tahta : ligno, planca
takım : gruppo
takip etmek : sequer
takmak : poner, pender, fiscar
taksi : taxi
talebe : studente, studiante, discipulo, alumno
tam : integre, complete, intacte
tamam : finite, complete; in ordine
tamamen : complete, total
tamir etmek : reparar
tane : pecia; semine, grana, grano
tanıdık : cognoscite; cognoscentia
tanık : teste
tanımak : cognoscer, recognoscer;
tanıştığımıza memnun oldum! : il es un
placer facer tu cognescentia!
tanınmış : apprender cognoscer
tanrı : deo; deitate
taraf : latere, parte, direction
tarafından : de
tarafsız : neutral, neutre
taramak : pectinar
şahane : regal, principal
şahıs : persona
şaka : joco, burla
şans : chance
şanslı : felice
şanssız : infelice, infortunate
şapka : capello
şarap : vino
şarkı : canto
şart : condition; necesse, necessari
şaşırmak : meraviliar se
şaşmak : meraviliar
şayet : si
şeftali : persica
şehir : citate, urbe
şeker : sucro
şekil : figura; modo, forma
şemsiye : parapluvia, parasol
şeref : honor
- 22 -
tarif : description, definition
tarif etmek : describer, definir
tarife : tarifa, lista de precios; instruction de uso
tarih : historia
tarla : campo, agro
tartışmak : discuter, debatter
tartmak : pesar
tas : tassa, bassinetto, bicario
taş : petra
taşımak : portar, transportar
taşınmak : cambiar domicilio
tat : gusto, delecto, placer
tatlı : dulce, deliciose; sympathic; dessert, torta
tatil : vacantias, suspension
tatmak : gustar, degustar
tavsiye : recommendation
tavsiye etmek : recommendar, consiliar
tavuk : pollo, gallina
tayin : promotion, appunctamento
tayin etmek : decider, promover, proclamar
taze : fresc
tebrik etmek : gratular, congratular, felicitar
tecrübe : essayo; experientia, practica
tedavi etmek : curar
tehlike : periculo
tek : sol, singular, singule
tekerlek : rota
teklif etmek : proponer, offerer
teknik : technica; technic
tekrar : repetition, de novo
tekrar etmek : repeter
tekrarlamak : repeter
tel : filo, cablo; telegramma
telefon : telephono
temas etmek : toccar, haber connexion con, haber
contacto con
tembel : pigre
temel : fundamento, base
temin etmek : garantir, assecurar
temiz : munde, nette, pur
temmuz : julio
temsil etmek : representar, comparar, presentar
tencere : casserola, marmita, pote, olla
tenha : sol, deserte, isolate
tepe : collina, cresta
tepmek : dansar; manifestar se, monstrar se
tepsi : tabuliero (de servicio)
ter : sudor, transpiration
tercih etmek : preferer
tercüme : traduction
tercüme etmek : traducer
tereyağı : butyro
terlemek : sudar, transpirar
ters : opposite, oblique, inclinate; inamical;
reverso
tesadüf : coincidentia
tesadüfen : per hasardo, casualmente
tesir : effecto, impression
tespit etmek : junger, fixar, establir, determinar
teşebbüs etmek : probar, essayar
tesekkürler! : gratias!
çok tesekkür ederim! : multe gratias!
teşekkür etmek : regratiar
teyze : amita
tıraş etmek : rasar, tonder, taliar
ticaret : commercio, negotio
titiz : minutiose, pedantic; precisemente,
strictemente
tok : grosse, obtuse; satiate
top : balla, bolla; integritate
toplamak : colliger
toplantı : incontro, assemblea, congresso
toplum : societate
toprak : terra
torba : sacco
toz : pulvere
trafik : traffico
tren : traino
turist : tourista
tutmak : capturar; concordar; amontar a
tutuklamak : attachar
tuvalet : toilette; lavatorio;
tuvalet nerede? : ubi es le w.c.?; ubi es le
lavatorio?
tuz : sal
tükenmek : finir, cessar
tüketmek : consumer
tüm : completemente, toto
tür : sorta, specie
Türk : turco; turc
Türkçe : lingua turc, turco; in turco
Türkiye : Turchia
türkü : canto popular
ucuz : de bon mercato
uçak : avion
uçmak : volar
ufak : parve, micre
uğramak : visitar; suffocar; stoppar
uğraşmak : esser occupate de/per
ulus : nation
umumî : commun, total, general, public
umut : spero, sperantia
unutmak : oblidar
- 23 -
usul : methodo, systema, modo, maniera
utanç : confuse, timide
utanmak : haber vergonia, vergoniar se
uyandırmak : eveliar
uyanmak : eveliar se
uydurmak : adaptar, accomodar, adjustar,
escogitar
uygarlık : civilisation
uygun : apte, conveniente
uyku : somno
uymak : convenir
uyumak : dormir
uzak : distante, remote, lontan
uzanmak : extender, tender
uzatmak : allongar, extirar
uzun : alte, lontan, longe
vurmak : batter, colpar
vürut : arrivata; idea
ya : o
ya ... ya : o ... o
yabancı : estranier
yağ : grassia, oleo
yağmak : pluver, nivar, grandinar
yağmur : pluvia
yağmur yağmak : pluver
yakalamak : capturar, arrestar
yakın : proxime, vicin, presso; proximitate,
ambiente, vicinitate
yakışıklı : belle, incantator
yaklaşmak : approximar se
yalan : mentita
yalnız : sol, singular, singule; ma, totevia
yan : latere, parte, direction
yanaşmak : approximar se
yani : a saper
yanlış : incorrecte, erronee
yanmak : arder
yapı : edificio, construction, structura
yapışmak : glutinar, toccar, attachar se
yapıştırmak : glutinar
yapmak : facer
yaprak : folio
yaralamak : vulnerar
yaramak : esser apte
yarar : avantage, utilitate; utile, utilitari,
profitabile
yaratmak : crear
yardım : adjuta, supporto, subvention
yardım etmek : adjutar, supportar, subventionar
yarı : medietate
yarım : medie, semiyarımada : peninsula
yarın : deman
yasak : interdiction, prohibition, inhibition
yaş : etate
yaşlı : vetule, vetere, ancian
yaşamak : viver, habitar
yatak : lecto
yatmak : jacer
yavaş : lente
yavru : parvo, juvene, pullo
yaya : pedestre, pedon
yayan : a pedes
yaygın : allargamento
yaymak : diffunder, extender
yaz [mevsimi] : estate
yazar : autor, scriptor
ücret : salario, pagamento;
ücret ne kadar? : quanto costa?
üç (=3) : tres
ülke : pais
ülkü : ideal, desiro
üniversite : universitate
ünlü : famose; vocal
üst : superior, copertura
üstün : arrogante, superbe
üşümek : refrigerar, frigorificar
üzere : a fin que/de, sub condition que, secundo
üzerinde : concernente, super, re
üzerine : super, de
üzmek : affliger, attristar, contristar, desolar;
inquietar, preoccupar
üzüm : uva
vadi : valle
vahşi : salvage, brutal, cruel
vakit : tempore
var : existente, presente, il ha;
biletiniz var mı? : ha vos un billet?
varmak : arrivar, venir
varış : arrivata
vasıta : medio; mediator; vehiculo
vasıtasıyla : per medio de
vatan : patria
vatandaş : cocitatano, compatriota, conational
vazgeçirmek : facer renunciar a, facer desister de
vazife : mission, deber, obligation
vaziyet : situation, position
ve : e
vergi : taxa, imposto
vermek : donar, dar
veya, veyahut : o
vicdan : conscientia
- 24 -
yazı : scriptura
yazık : triste, desolate
yazmak : scriber
yedi (=7) : septe
yel : vento
yemek : mangiar, devorar; prandio;
öğle yemegi : prandio;
akşam yemeği : cena
yeni : nove
yer : loco, placia
yerinde : in (le) loco
yerine : in loco de
yerleşmek : seder se, placiar se; montar; establir
yeşil : verde
yeter : assatis
yetişmek : attinger
yetmek : bastar, esser sufficiente
yetmiş (=70) : septanta
yıkamak : lavar
yıkmak : destruer, demolir, ruinar
yıl : anno;
yeni yılınız kutlu olsun! : felice nove anno!
yıldız : stella, astro
yırtmak : tirar, grattar
yine : de novo, ancora un vice
yirmi (=20) : vinti;
yirmi bir (=21) : vinti-un
yogurt : yogurt
yok : non-existente, il non ha
yokluk : manco
yoksa : o, si non, alteremente
yol : strata, via
yolculuk : viage
yollamak : inviar, expedir
yorgun : fatigate
yorulmak : fatigar se
yön : direction, latere
yöneltim : conducta
yönetmek : diriger
yukarı : in supra, supra, superior; al alto
yukarıda : in supra
yukarıdan : ab supra
yukarıya : supra
yumurta : ovo
yumuşak : dulce, blande
Yunan : grec
Yunanca : greco, in greco
Yunanistan : Grecia
Yunanlı : greco
yurt : pais, patria; casa
yuvarlak : rotunde
yük : onere, carga, fardello
yüksek : alte
yün : lana
yürümek : ambular, vader, ir, marchar
yüz : cento (=100); facie
yüzmek : flottar, natar
yüzme havuzu : piscina
zahmet : difficultate, pena, fatiga
zaman : tempore
zannetmek : creder, pensar, supponer
zarar : damno, detrimento, torto, perdita
zaten : in ultra, ulteriormente
zavallı : povre
zayıf : magre
zehir : veneno, toxico
zeki : intelligente, sage
zengin : ric, plen
zevce : sposa
zevk : gusto, placer
zeytin : oliva
ziyade : plus; surplus, profito, ganio
ziyaret etmek : visitar, pelegrinar
zor : difficile; problema
zorlamak : fortiar, coager, coercer
- 25 -

Benzer belgeler

l.acer

l.acer Latince ve Yunanca sözcük gövdeleri ve eklerden sözlükte yaygın olarak kulanılanlar gruplandırılmış halde verilmiştir. Sözcükler arasında bağıntı oluşturarak kısa sürede çok sayıda yeni sözcük öğre...

Detaylı

Click to

Click to Permitted ambient temperature

Detaylı

Middle east tour - Boston Gay Men`s Chorus

Middle east tour - Boston Gay Men`s Chorus The Boston Gay Men’s Chorus is one of New England’s largest and most successful community-based choruses. Founded in 1982, the 175-voice ensemble is celebrated for its outstanding musicianship, cre...

Detaylı