İşçi - Köylü - Özgür Gelecek

Transkript

İşçi - Köylü - Özgür Gelecek
POL‹T‹KA GÜNDEM
POL‹T‹K-GÜNDEM
Düzen, hizmetkârlar›n› dinlenmeye ald›!
ENTERNASYONAL
Türban toplumsal bask›ya yeni k›l›ft›r
Dayan›flma, mücadele ve direnifl
‹fl bafl›na gelmesinden bu yana
türban meselesi üzerinde daha
temkinli denebilecek bir yaklafl›m içinde olan AKP hükümeti,
bu temkinli yaklafl›m›n› geçti¤imiz
günlerde bozdu!
Sayfa 9
22 Ocak günü sürpriz bir flekilde 8 ayl›k bir takip ve haz›rl›k
sürecinin ard›ndan yap›ld›¤› söylenen Ergenekon Operasyonu’yla 50’nin üzerinde insan gözalt›na al›nd›.
Sayfa 3
Irak do¤umlu yazar ve eylemci Haife Zangana ülkelerinin kurtuluflu için savaflan Irakl›
kad›nlar›n mücadelesi hakk›nda
konufltu.
Sayfa 10
iflflççi-köylü
Demokratik Halk ‹ktidar› ‹çin
Tekel iflçilerinin
eylemleri sürüyor
www.iscikoylu.org
[email protected]
Say›: 10
*Y›l:1 * 8-21 fiubat 2008 *Fiyat›: 1 YTL *ISSN: 1307-878X
Halk muhalefetine tesettür!
Fukaral›¤›n kahrolas› çaresizli¤i
Türban, emekçilerin
sorunlarını örtmez!
“Tıpkı sessiz bir
filmin infaz sahnesi gibi
bitiyor hayatlar…”
Darac›k sokaklar›nda iç içe geçmifl sanayi
siteleri, fabrikalar ve binalarda da tekstilden
metal sanayine kadar atölyeleriyle kent içinde
kalm›fl bir sanayi bölgesi olan Davutpafla’da
ve daha birçok yerde t›pk› sessiz bir filmin infaz sahnesi gibi bitiyor hayatlar. ‹flçi ö¤üten
bu sistemin çarp›k kenti içinde yaflad›¤›m›z›
duyumsuyor, boynumuzu büküyoruz ac›yla…
Ve elbette öfke doluyor içimiz, zapt edilemez
bir öfke…
❐Sayfa 2
Bugün türban tart›flmalar›nda
din ve vicdan özgürlü¤ü, e¤itim
hakk› ve de k›l›k k›yafet serbestli¤inden dem vuran AKP Hükümetinin 6 y›ll›k dönemindeki prati¤ini
emekçi halk iyi bilmektedir. TCK’dan CMK’ya polisin yetkilerinin art›r›lmas›ndan Kürt ulusal meselesine yaklafl›m›na kadar bu pratik ortadad›r.
k,
İşsizli
lluk,
yoksu
,
tirme
ş
e
l
l
e
öz
,
ücreti
t
e
l
a
f
se
ksizlik
gelece
A¤›r sorunlarla yüklü süreci karfl›lamay›, halk muhalefetini yanl›fl
ve suni gündemlerle parçalamay›,
kendi taban›n›n deste¤ini diri tutmay› ve yak›n süreçteki yerel seçimler için yat›r›m yapmay› hedefleyen AKP’nin yalanlar›na kanmayal›m. 6 y›ld›r yapt›klar›, önümüzdeki süreçte de ne yapacaklar›n›n
garantisidir!
Filistin halk› ablukay› yard›!
Gazze’ye kardefllik
elini uzat!
Siyonist ‹srail’in Gazze’de yaflayan Filistin
halk›na dönük, ABD Baflkan› Bush’un ziyaretini izleyen günlerde ve sonras›nda artan askeri sald›r›lar›, bu bölgedeki Filistinlileri insanl›k dram›yla yüz yüze getirdi. Gaz, elektrik ve
temel g›da maddesi gibi, insani ihtiyaçlar›n
Gazze’ye geçifline izin vermeyen Siyonistlerin
açl›¤a mahkum etti¤i Filistin halk› ‹srail ablukas›n› deldi. Dünyada ve Türkiye’de konuyla
ilgili yap›lan aç›klamalarda da ‹srail k›nand›.
❐Sayfa13
KP nükleer santrallerin bir tercih de¤il zorunluluk oldu¤unun propagandas›n› yapm›flt›r. Do¤ru, nükleer santraller AKP için bir tercih de¤il, zorunluluktur. Çünkü efendileri, emperyalistler ufla¤› AKP’den bunu istiyorlar. Uflak
için efendinin iste¤ini yerine getirmek tercih de¤il zorunluluktur.
A
TEKEL iflçilerinin, TEKEL’in
özellefltirilmesini geri püskürtmeyi hedefleyen eylemleri devam ediyor. ‹zmir, Tokat,
Diyarbak›r vb. illerin yan› s›ra,
‹stanbul Cevizli TEKEL iflçileri de bir dizi eylemle özellefltirme sald›r›s›n› geri püskürtmeye çal›fl›yor.
❐Sayfa 4
Organik tar›mda
pazar sorunu
Özellikle ülkemizde son y›llarda popülerli¤ini art›ran
Organik Tar›m Anadolu’da
ilk olarak Almanya’n›n kuru g›da talebiyle kay›s› ve incirle
bafllam›flt›r. Avrupa Birli¤i süreciyle de gündemleflmifl ve çeflitli sivil toplum örgütleri taraf›ndan yayg›nlaflt›r›lmaya çal›fl›lm›flt›r.
❐Sayfa 5
Amed halk› elektrik
rüflvetine kanma!
AKP’nin yalanlar›yla kurulan nükleer santraller
Nas›l bir politikleflme istiyoruz?
Emekçi kad›nlar›n
siyaset yolu!
Burjuvazi her fleyi ç›kar› için yapar. Bundan dolay› burjuva ve burjuva-feodal sistemler içinde emekçi kad›nlar›n siyaset hakk› da,
göstermelik reformlar olarak k⤛t üzerindeki yasalardan ibarettir. Ve bu yasalar›n as›l
amac›, emekçi kad›nlar›n gerçek anlamda siyaset yapmalar›n› engellemektir. Onlar›n vitrinlerindeki siyaset sahas› olan parlamento,
emekçilere her zaman kapal›yken, emekçi kad›nlara ise daha bir s›k›ca kapal›d›r.
❐Sayfa 12
‹flçi köylü’den
Merhaba,
Gazetemizin bir önceki say›s›n›n kapak
manfleti “Toplumsal
Türkiye’nin elektrik üretiminin dar bo¤azda oldu¤u, ülkenin
her an “karanl›kta” kalabilece¤i on y›llard›r egemenlerce
anlat›l›r. Bu soruna köklü çözümler bulunmas› gerekti¤i
“flark›”s›n› bizlere dinletenler,
çözüm olarak da nükleer santrallerin, nükleer enerjinin zorunlu oldu¤unu da bu “flark›”n›n
“nakarat›” olarak tekrar edip
duruyorlar. 1965 y›l›ndan bugüne bu “flark›” kimi zaman yüksek sesle, kimi zaman alçak sesle söylenerek devaml› gündem-
muhalefet sokakta
adalet ar›yor!” idi. ‹lk
baflta abart›l› bir belirleme olarak görülebilirdi
bu cümle. Ama gerçekler öyle mi? Sayfa 2
de tutulmaya çal›fl›ld›. Bu süreçlerdeki geliflmeler gel-
gitli bir seyir izledi. Nükleer
santrallerin kurulabilece¤i yerler araflt›r›ld›, kimi ihaleler aç›ld›, kimi nükleer santral infla
eden flirketlerle özel görüflmeler yap›ld›. Tüm bu çal›flmalar yukar›da belirtti¤imiz
Türkiye’nin elektrik üretiminin dar bo¤azda oldu¤u
propagandas› eflli¤inde yap›ld›. Böylece halk›n nükleer
santrallere, nükleer enerjiye,
nükleer tehdide karfl› olan tepkisi törpülenmeye çal›fl›ld›.
❐Sayfa 9
Geçti¤imiz günlerde, Erdo¤an’›n yerel seçimlerde kazan›lmas› için kurmaylar›na emir verdi¤i belediyeler bas›na yans›d›.
Bu belediyeler ‹zmir, Dersim
ve Diyarbak›r. Diyarbak›r’› kazanmaya dönük ortaya at›lan ilk
proje önerisi AKP Diyarbak›r
milletvekillerinden Abdurrahman Kurt’a ait.
❐Sayfa 6
S›n›fsal Yaklaflfl››m
Emekçinin Gündemi
Pusula
Evrensel Bak›fl
S›n›f mücadelesine tesettür,
halk muhalefetine türban!
‹flimiz, ifl güvenli¤imiz,
sosyal haklar›m›z için...
S›n›f savafl›m›nda örgütlülük
bir zorunluluktur!
Halklara son yalan!
Sayfa 3
Sayfa 4
Sayfa 11
Sayfa 13
İşçi-köylü 2
Yaşamın İçinden
8-21 Şubat 2008
işçi-köylü’den
Davutpafla’daki
ölümlerden yerel
yönetimler ve
hükümet
sorumludur.
Merhaba,
“Fukaral›¤›n kahrolas› çaresizli¤inden,
t›pk› sessiz bir filmin infaz sahnesi gibi
bitiyor hayatlar…”
Ege’nin tuzlu sular›n›, Karadeniz’in
h›rç›n suyuna kar›flt›rmadan dengeleyen
Marmara’y› koynuna alan yedi tepeli kent
‹stanbul. Yüklendi¤i onca a¤›rl›k karfl›s›nda art›k yedi tepeye s›¤mayan, büyüdükçe büyüyen, bir yan›yla çürüyen, bir yan›yla “geliflen” büyük bir kent… Bir taraftan yoksulluk kokar, ›slak çamafl›rlardan sular damlar sokak aralar›nda, bütün
öteki “kara kafal›”lar› bar›nd›r›r ba¤r›nda,
di¤er tarafta Gümüflsuyu-Kabatafl ve Cihangir’de yoksulluk, açl›k üzerinden yükselen s›n›f›n zengin fertlerini al›r koynuna… Bir yan› finans merkezlerine, di¤er
yan› iflçi havzalar›na akan yol olur.
Bir de e¤er bakarsan›z, bakar da görmek isterseniz her mahallesinde Türkiye’nin yoksul yüzüne ayna tutar. Etiler’de
iseniz Fatih Sultan Mehmet Mahallesi’ne, Kad›köy’de iseniz Sahra-y› Cedid’in ara sokaklar›na gitmeniz kâfi. S›vas› dökük, duvar› çatlak, yollar› çamurlu
evler, yoksullu¤un en direkt tan›m›n› yapar. Yüksek apartmanlar›n arkas›na gizlenmifl, iç içe sokulmufl her evde bir televizyon vard›r. Ve sanki sahip olamad›klar› hayatlar›n görüntüsü daha net düflsün oturma odalar›na diye çat›larda bir
de çanak anteni.
Sokaklar›n üstünü kefen gibi örten
kasvetli gölgeler, yoksullu¤un ve gizli ac›lar›n gri ve kederli atmosferini gözlerden
gizlemeye çal›flsa da, tüyler ürpertici adaletsizli¤i ve zalimli¤i son haddine ulaflan
bu vahfli sistem, kendi yaratt›¤› kay›ts›zl›¤›n keflmekefliyle her geçen gün, yaflanan
her olayda deflifre oluyor.
Kaçak iflflççiler sigortas›z
hayatlar…
Davutpafla darac›k sokaklar›nda iç
içe geçmifl sanayi siteleri, fabrikalar ve
tekstilden metal sanayine kadar çeflitli
atölyeleriyle kent içinde kalm›fl bir sanayi bölgesi...
Geçti¤imiz günlerde, her kat› ayr› bir
atölye olan 4 katl› binada 23 kiflinin ölümüne, yüzlercesinin de yaralanmas›na
neden olan iki patlama oldu. Patlaman›n
meydana geldi¤i bina 1. Matbaac›lar Sitesi’nin alt taraf›nda dar bir sokakta bulunuyor. Dört katl› binan›n zemin kat›nda
kot y›kama atölyesi, sonraki iki kat›nda
çorap atölyesi ve son kat›nda da maytap
atölyesi vard›.
Davutpafla’n›n bu küçük atölyelerinde birkaç dakika arayla iki patlama meydana geldi. Maytap atölyesinde meydana
gelen birinci patlama çok büyük de¤ildi.
Bu patlama üzerine çevredeki ifl yerlerinden insanlar camlara ç›k›p patlaman›n
oldu¤u yere bakt›lar.
Tam bu esnada ikinci patlama meydana geldi, alt kattaki çorap atölyesinde
bulunan bir kazan büyük bir gürültü ile
patlad›. Binan›n iki kat› çökerken, etrafa
savrulan demirler tüm çevreye zarar
verdi. Yaralanmalar›n hemen hepsi bu
savrulan demir, cam ve beton parçalar›ndan kaynakland›.
Patlama yerinde yitip gitmifl 23 iflçinin ard›ndan koca bir enkaz y›¤›n› ve
“onlar›n yerinde ben de olabilirdim” diyen öfkeli ve arkadafllar›n› kaybetmenin
ac›s›n› yaflayan bir kalabal›k vard›. Bir de
gözünüzden kaçamayacak bir ayr›nt›.
Burada, t›pk› ‹stanbul’un zenginlikleri
içinde yaflanan yoksullu¤u görüyorsunuz
sanki. Prestij ‹fl Merkezi… ‹lk gözünüze çarpan devasa camlar›yla lüks ve modern bir bina. Ama sadece birkaç ad›m
ötesinde enkaz y›¤›n› haline gelmifl, bak›ms›z ve eski binalar… Eski binalar içinde duvara yap›flm›fl iflçi cesetleri… Kaçak iflyerlerinde 300 YTL’ye çal›flan kaçak iflçiler, sigortas›z hayatlar…
Sanayi Bölgesi’nin içinde darac›k bir
sokakta bulunan atölyelerde meydana
gelen bu katliam sömürü üzerine kurulu
sistemin hiç de yabanc›s› olmad›¤›m›z bir
ürünüydü.
‹lk de¤ildi Davutpafla. ‹nsan hayat›n›n
hiçe say›ld›¤› atölyelerde, tersanelerde
iflçi ö¤üten bir de¤irmen gibi iflliyor sistem. 2005 y›l›nda da Ümraniye’deki bir
ruhsats›z havai fiflek fabrikas›ndaki patlamada 5 iflçi ve 1 iflçi çocu¤u ölmüfltü.
Fabrika depo olarak görünüyordu. Fabrika sahibinin o¤lu olan ve depo sorumlusu olarak gözüken Cenk Acar birden
fazla kiflinin ölümüne sebebiyet vermekten sadece 22 ay hapis yatt›. Hepsi bu…
1’i çocuk 6 kiflinin can› sadece 22 ay hapis cezas›…
Ümraniye’de oldu¤u gibi Davutpafla’da da y›llar boyunca tek bir denetim
yapmayan devlet, 23 iflçi parçaland›ktan
100’den fazlas› yaraland›ktan sonra polisiyle, valisiyle cesetleri toplamak ve tepkileri engellemek için oradayd›. Aç›klamalar› da kendilerine yak›fl›r cinstendi;
‹stanbul Büyükflehir Belediye Baflkan›
Topbafl’a göre kaçak iflyerinde bu kadar
iflçinin ölümünden “ihbar etmeyen” vatandafl sorumlu. Vali Güler’e sorarsan›z
“Maalesef olurmufl böyle fleyler.”
Darac›k sokaklar›nda iç içe geçmifl
sanayi siteleri, fabrikalar ve binalarda da
tekstilden metal sanayine kadar atölyeleriyle kent içinde kalm›fl bir sanayi bölgesi olan Davutpafla’da ve daha birçok
yerde t›pk› sessiz bir filmin infaz sahnesi
gibi bitiyor hayatlar. ‹flçi ö¤üten bu sistemin çarp›k kenti içinde yaflad›¤›m›z› duyumsuyor, boynumuzu büküyoruz ac›yla… Ve elbette öfke doluyor içimiz, zapt
edilemez bir öfke…
“Daha kaç kiflfliinin
ifl cinayetine kurban gitmesini
bekleyeceksiniz?”
gelebiliriz” diye konufltu.
“Katliamlar› ancak
örgütlenerek durdurabiliriz”
22 kiflinin ölümüne neden olan Davutpafla’daki patlaman›n ard›ndan sorumlular›n yarg›lanmas› talebiyle olay
yerinde protesto eylemleri yap›ld›.
Aralar›nda Tekstil-Sen, Hava-‹fl,
Limter-‹fl, Belediye-‹fl ve Genel-‹fl
Sendikalar›n›n da bulundu¤u çok say›da kurum yapt›¤› ortak aç›klama öncesinde, patlamada yaflam›n› yitirenler
için sayg› duruflunda bulundu. Çal›flma
ve Sosyal Güvenlik Bakan› Faruk Çelik
ile ‹stanbul Büyükflehir Belediye Baflkan› Kadir Topbafl’›n istifa etmesinin istendi¤i aç›klamay› Tekstil-Sen Genel
Baflkan› Ayfle Yumli Yeter yapt›. Terazidere ve Türkiye genelindeki tüm
iflyerlerinin h›zla denetlenmesini ve bu
denetimde sendikalar, tabipler ve mühendislerin de yer almas›n› isteyen Yeter, “Daha kaç kiflinin ifl cinayetine kurban gitmesini bekleyeceksiniz? ‹fl güvenli¤inin sa¤lanmas›
için gerekli önlemleri ne zaman
alacaks›n›z?” diye sordu.
“Yaflflaananlar art›k
Türkiye için al›flfl››lageldik”
Bas›n aç›klamas›na kat›lan DTP ‹stanbul Milletvekili Sabahat Tuncel
ise yaflananlar›n art›k Türkiye için “al›fl›lageldik” oldu¤unu söyledi. Sadece
imalathanenin de¤il iflçilerin de ‘kaçak’
oldu¤una dikkat çeken Tuncel, “Yaflanan bu ifl cinayetlerinden bütün yöneticiler sorumludur. Bu yaflananlar dünyan›n baflka bir yerinde olsa, de¤il yetkililer hükümet bile istifa ederdi. Bu
durumdan sorumlu olanlar, biraz vicdan, biraz insaniyet sahibiyseler istifa
etmelidirler. Tuzla’da meydana gelen
cinayetlerin ac›s› dinmeden Davutpafla’n›n ac›s›n› yafl›yoruz. Bu durumun
üstesinden örgütlenerek, birleflerek
KESK ‹stanbul fiubeler Platformu
da hükümet ve yerel yönetimleri elefltirdi. KESK ad›na aç›klama yapan E¤itim-Sen ‹stanbul 3 No’lu fiube Baflkan›
Dursun Y›ld›z, hükümet ve yerel yönetimlerin, gerekli yasal düzenlemeleri
yapmad›¤›n› ve var olan yasalar› uygulamad›¤›n› söyledi. Çal›flma Bakan› Faruk Çelik’in, Tuzla tersanelerinde sürekli yaflanan ifl cinayetlerine iliflkin
‘normaldir’ aç›klamalar›n› hat›rlatan
Y›ld›z, “Yetkililerin ‘normaldir’
demekten öteye geçmeleri gerekiyor” dedi. Telekom, Tekstil ve fiiflecam fabrikas›nda çal›flan “Topkap› ‹flyeri Temsilcileri” de yapt›klar› aç›klamada, sorumlular›n yarg›lanmas›n› istedi. ‹flçilere ve sendikalara da ça¤r› yapan iflyeri temsilcileri, “Biran önce bu
bölgedeki iflçileri örgütlemek için harekete geçmeliyiz. Bu katliamlar› ancak
örgütlenerek durdurabiliriz” dedi.
Aç›klamalar›n ard›ndan olay yerin-
de inceleme yapmak isteyen DTP ‹stanbul Milletvekili Sabahat Tuncel ve
sendika temsilcilerine, polis taraf›ndan
enkaz›n alt›nda patlay›c› madde oldu¤u
gerekçesiyle izin verilmedi.
“Patlaman›n nedeni sosyal
güvenlik sistemi ve çal›flflm
ma
koflfluullard›r”
Patlamaya iliflkin yaz›l› aç›klama yapan D‹SK Genel Sekreteri Musa
Çam ise Davutpafla’da meydana patlama insan hayat›n›n ne kadar önemsiz
oldu¤unu bir kez daha gösterdi¤ini belirtti. Çam, “Patlaman›n nedeni Türkiye’deki sosyal güvenlik sistemi ve çal›flma koflullar›d›r. Davutpafla’da yaflanan
katliam›n sorumlusu insan hayat›n› dikkate almayan ifl sa¤l›¤›, ifl güvenli¤i ve
sosyal güvenlik sistemidir. Yetersiz yasalar ve uygulamalard›r.
Yap› Yol-Sen ‹stanbul fiubesi
de yapt›¤› yaz›l› aç›klamada, ruhsat› olmayan, her türlü kölece çal›flma düzeninin hüküm sürdü¤ü ifl yerlerinde, sistemin gerçek yüzünün bir kez daha
a盤a ç›kt›¤›n› ifade etti.
Gazetemizin bir önceki say›s›n›n kapak manfleti
“Toplumsal muhalefet sokakta adalet ar›yor!” idi. ‹lk baflta abart›l› bir belirleme olarak görülebilirdi bu cümle. Ama gerçekler öyle mi? Gazetemizin ç›kmas›n›n ard›ndan bu belirlemeyi do¤rulayan bir dizi eylem ve etkinlikler düzenlendi.
TEKEL’in özellefltirilmesine karfl› ç›kan iflçilerin
‹stanbul, Diyarbak›r, Samsun, ‹zmir vd. illerde yapt›klar› miting ve eylemlerde binlerce iflçi ve
emekçi bir araya geldi. Emekliler kendilerine reva görülen % 2’lik sadaka zamm›na karfl› birçok ilde bas›n aç›klamalar› yaparak, emekçilerin düflman› AKP hükümetini protesto etti ve zamm›n karfl›l›¤› olan 10 YTL’yi Baflbakan’a gönderdi. Davutpafla’da güvencesiz, sendikas›z, asgari ücretle geçinmeye çal›flan 23 kiflinin ifl cinayetine kurban gitmesi büyük bir kesim taraf›ndan lanetlendi. AKP
hükümetinin Alevilere yönelik son dönemde gerçeklefltirdi¤i “kazanma hamleleri” karfl›s›nda
ilerici kültürüne sahip ç›kan binlerce Alevi ve devrimci, ‹stanbul Kad›köy’de yap›lan mitingde buluflarak AKP’yi protesto etti. ‹zmir’de, Marafl’ta,
Dersim’de do¤ay› katleden sistemin plan ve projelerini protesto etmek için çevreciler ve köylüler çeflitli etkinlikler ve eylemler düzenlediler.
Kürt ulusal sorunu denilince akl›na imha ve inkardan baflka bir “çözüm” yolu gelmeyen devletin
sald›r›lar›na karfl› Kürt halk› son on befl gün içinde defalarca çeflitli eylemler yapt›lar. En son operasyonlara karfl› düzenledikleri fi›rnak’a “Demokratik Çözüm Yürüyüflü” birçok engelleme ve
gözalt› terörüne karfl›n sürüyor. Emekçi halk›n
sa¤l›k ve sosyal güvenlik haklar›n› bir ç›rp›da ortadan kald›ran SSGSS sald›r›s›na karfl› çeflitli illerde
bildiri da¤›t›mlar›, paneller, kitle toplant›lar›, hastane önlerinde bas›n aç›klamalar› örgütleniyor.
Hatta bunlar›n yan›na AKP’nin türban›n serbest
b›rak›lmas› için yapt›¤› hamleye karfl› soka¤a ç›kanlar› da ekleyebiliriz. Sonuçta Kemalizm zehiri ile
bilinçleri karart›lm›fl kitleler olsa da, AKP hükümetinin gericili¤ine karfl› tepkilerini dile getirmek için
alanlara ç›kmaktalar.
Bu toplumsal kaynaflman›n devrimcilerin önderli¤inde geliflti¤ini söylemek ise mümkün de¤ildir. Daha çok kendili¤inden ya da reformistlerin
(hatta kimi yerlerde gericilerin) önderli¤inde geliflen, kimisi Türk bayraklar›yla yap›lan bu hareketlenmelerin talepleri önemlidir. Bizler bu talepleri sahipleniyor muyuz, sahiplenmiyor muyuz? Türban meselesini bir kenara b›rak›rsak yukar›da sayd›¤›m›z eylemlerin talepleri olan özellefltirmelerin durdurulmas›, tüm dinlerden ve mezheplerden insanlar›n özgürce kendini ifade edebilmelerinin önündeki engellerin kald›r›lmas›, Kürt
Ulusunun Kendi Kaderini Tayin Hakk›’n›n tan›nmas›, SSGSS Yasa Tasar›s›n›n geri çekilmesi, insanca yaflayabilecek ücret, çevreye duyarl› ekonomik
ve sosyal politikalar vb. vb. Bu taleplerin hiçbirisine karfl› ç›kmam›z mümkün de¤ildir. Bunlar›n ço¤u
Demokratik Halk Devrimi’nin de talepleridir
ayn› zamanda. Yani devrimimizin özneleri olan kitlelerden bahsediyoruz soka¤a ç›kan kitleleri tan›mlarken. Ve kitleler özde Demokratik Devrimin
taleplerini (ama kendili¤inden) hayk›r›yorlar. Bu
noktada sorun, bu kitlelerle iliflkilenmekte
yaflad›¤›m›z s›k›nt›dad›r. Elbette ki, bu k›sa vadeli, hemen çözülecek bir mesele de¤ildir. Bu noktalarda at›lan ad›mlar› da görmezden gelmemiz
mümkün de¤ildir. Ancak kitlelerle aram›zdaki mesafeyi kapatmak için daha büyük ad›mlar atmaya
cüret etmeliyiz. Zira iktidara yüzünü dönmemifl olan, sistemle köklü bir kopuflun olmad›¤› bu kitle eylemleri kendi içinde sönerek,
sistemle bütünleflecektir.
Memlekette bunca mesele, halk kitlelerini etkileyen onca sorun varken düzenin teflhiri için konu
bulmakta s›k›nt› yaflamak mümkün de¤ildir. O zaman düzenin bizlere “sa¤lad›¤›” bu avantaj› sonuna kadar kullanarak onu teflhir etme ve alternatifini göstermek için “ifl” bize düflmektedir. Yukar›da s›ralad›¤›m›z gündemlerin baz›lar› ile ilgili ‹stanbul, ‹zmir, Adana vb. illerde çeflitli platformlar
oluflturulmufl ve süreci örgütleme ad›mlar› birlikte
at›lmaya çal›fl›lmaktad›r. S›n›r ötesi operasyona
karfl› yap›lan eylemlerin yan› s›ra SSGSS ile ilgili
birçok yerde örgütlenen eylemlerde emekçiler
gerçek gündemlerine sahip ç›kman›n ad›mlar›n› atmaktad›rlar. Bu eylemleri s›ras›nda genifl kitlelerle
birlikte hareket etmek, örgütlenmek ve örgütlemek as›l hedeflerimiz aras›nda olmal›d›r.
İşçi-köylü 3
8-21 Şubat 2008
Politika gündem
Düzen, aya¤›na dolaflan hizmetkârlar›n› dinlenmeye ald›!
Gladio/K›l›ç (‹talya), Koyun Postu
(Yunanistan), Secret British Network
(‹ngiltere), Gehlen Harekat›/Stay Behind/Sword (Bat› Almanya), Rüzgar Gülü (Fransa), NATO Command (Hollanda), SDRA-8 (Belçika), Schwert
(Avusturya), Anti-Terör Kurtarma
Grubu/GAL (‹spanya) ve nihayet “bizde” de en yayg›n kullan›m›yla kontrgerilla…
Tüm bu isimler, 2. Emperyalist Paylafl›m Savafl› sonras› CIA taraf›ndan yani
ABD emperyalizmi eliyle dünya halklar›n›
Hitler faflizminden kurtar›lmas›nda esas
rolü oynayan Sovyetler Birli¤i’ne, dolay›s›yla da sosyalizme yönelik sempatiyi k›rmak için kurulan ve binlerce operasyona
imza atan örgütlenmelere ait. Bu örgütlerin gerçeklefltirdikleri eylemlere “sentetik eylemler” deniliyor. Yani yapay eylemler… Bu örgütlenme ülkemizde, Kore Savafl›’n›n ard›ndan yetkilendirilen
Tu¤general Danifl Karabelen öncülü¤ünde 1953’de, ad› daha sonra Özel
Harp Dairesi olarak de¤ifltirilen Seferberlik Tetkik Kurulu ad›yla kurulmufl.
Belki bu Tetkik Kurulu’nun ad›n› çok duymad›k ama, özellikle 1990’larda T. Kürdistan›’nda ifllenen “faili meçhul” cinayetleri, yine bu bölgede bir kontra örgüt olarak iflleyen Hizbullah’›, Susurluk kazas›n›n
ard›ndan yarg›lanan Özel Harekatç›lar›,
dönemin Baflbakan› Çiller’in örtülü ödenekten bu birime yapt›¤› ödenekleri vs.
rahatl›kla hat›rlayabiliriz. O kadar›na da
haf›zam›z yetmezse, Gazi Mahallesi’nde
ç›kan olaylar› bafllatan ilk kurflunu, fiemdinli’de patlayan bombalar›, Cizre’de
tanklarla halka gözda¤› verme geçidini vs.
unutmufl olamay›z.
Kontrgerilla örgütlenmesinin emperyalizmin direkt yönlendirmesinde ve devletin bizzat bir kolu olarak gayet resmi
bir örgütlenme oldu¤u bugüne kadar defalarca kan›tland›, kimi zaman da itiraflara
konu oldu. Yine de iflin her zaman en kolay›, sorunu “derin”lere havale ederek elleri temizlemek, devleti kutsay›p aklamak
“tercih edildi”. Kimi zaman da bu “derin”liklere inildi¤i görünümü yarat›larak
birkaç küçük, teflhir olmufl göstermelik
operasyonla devletin de bu durumdan ne
kadar rahats›z oldu¤u izlenimi yarat›lmaya
çal›fl›ld›. Ve pek tabi ki ne hikmetse
devletin iradesinin d›fl›nda gösteri-
len bu örgütlenme ortadan kald›r›lamad›. Ama daha da vahim olan› birçok
kesim de bugün hala bu yalan›n, bu manipülasyonun (yönlendirme), bu dezenformasyonun (yanl›fl bilgilendirme) etkisi alt›nda devletten, bizzat kendisinin kurdu¤u
bu örgütlenmesinin üzerine gitmesini
beklemektedir.
Bugün bu sat›rlar› bir kez daha yazmam›zdaki neden ise yine sözde derin
devlet örgütlenmesinin üzerine gidildi¤i
bir operasyondur. 22 Ocak günü sürpriz
bir flekilde 8 ayl›k bir takip ve haz›rl›k sürecinin ard›ndan yap›ld›¤› söylenen bir
operasyonla 50’nin üzerinde insan gözalt›na al›nd› ve bunlar›n bir k›sm› tutukland›. Bu operasyonun en flöhretli isimleri
hiç kuflkusuz son y›llarda defalarca ad›n›
birçok çete ba¤lant›l› konuda duydu¤umuz ama bir türlü de el de¤memifl (dokunulmam›fl) olan, erken emekli TSK orijinli Veli Küçük Pafla ve yine neredeyse
onun kadar flöhretli, kendisini mahkeme
kap›lar›nda ayd›nlara yönelik dava sald›r›lar›nda a¤z›ndan köpükler saçarak ortam›
k›flk›rtan birisi olarak tan›d›¤›m›z Kemal
Kerinçsiz’di. Ergenekon ad›yla ortaya
ç›kan bu kontrgerilla örgütlenmesinin tabi ki temeli “vatanseverlik” üzerine kuruludur. 1997 y›l›nda Celal Kazda¤l› ile birlikte Ergenekon üzerine kitap haz›rlayan
Can Dündar, Milliyet’teki köflesinde
Tümgeneral Memduh Ünlütürk’ün
(kendileri ünlü iflkencehane Ziverbey
Köflkünün de komutan›d›r 1971 rejimi
döneminde) Erol Mütercimler’e söylediklerini flöyle aktar›yordu: “Ergenekon,
hükümetlerin de, Genelkurmay’›n da, bürokrasinin de üzerinde bir örgüttür. 27
May›s’tan sonra CIA, Pentagon taraf›ndan
kurdurulmufltur. Özellikle Amerika’da
kontrgerilla e¤itimi alm›fl, kurslardan geçmifl generallerin bir bölümü, ‘Vatan› kurtar›yoruz’ düflüncesiyle bu örgütte yer
al›rlar.”
Ergenekon’un bir üst örgüt olup olmad›¤›, tüm çetelerin bu yap›ya ba¤l› olup
olmad›klar›n› bilemeyiz. Bilmemize de gerek yok. Ancak çok aç›k olan bir gerçek var ki; ad› her ne olursa olsun
devletin kurdu¤u bir kontrgerilla
örgütlenmesi oldu¤u ve bu operasyondan sonra da varl›¤›n› (ister ayn›,
isterse de farkl› bir adla) sürdürece¤idir. Çünkü bu ülkenin egemenlerinin
S›n›fsal Yaklafl›m
SINIF MÜCADELES‹NE TESETTÜR,
HALK MUHALEFET‹NE TÜRBAN!
Türban meselesinde, di¤er boyutlar›
ve ortaya ç›kard›¤› hararetli tart›flmalar›
göz ard› etmeksizin, ilk elden vurgulanmas› gereken husus; AKP önderli¤indeki
egemen s›n›f kli¤inin esas amac›n›n, ileri
sürülen gerekçelerle (inanç özgürlü¤ü,
e¤itim hakk›) hiçbir biçimde iliflkili olmad›¤›d›r. At›lan ço¤u ad›mlar ve gelifltirilen hamlelerde genellikle amaç ve hedefler gizlenmektedir ama, bu seferki
çarp›tman›n, belirli bir kitlenin öteden
beri topluma yans›yan bir talebi üzerinden gelifltirilmesi, meseleyi farkl› k›labilmektedir.
Bu hamlenin Kemalist-laikçi klik ve
onun etraf›nda kümelenen çevreler taraf›ndan “fleriat devletine do¤ru gidifl” ve
“laik cumhuriyetin temellerine sald›r›”
fleklinde nitelendirilmesi de ayn› oranda aldat›c›d›r. ABD emperyalizminin
RP’den yontarak flekillendirdi¤i ve ›l›ml›
islam flablonuna uygun biçimde sahneye
sürdü¤ü AKP’nin devletin “temelleri/esaslar›” ile bir sorunu yoktur. Bunun olmas› da yap›lanmas› ve varl›k koflulu itibar›yla zaten olas› de¤ildir. Kald›
ki TC’nin AKP’den sak›n›lacak laik bir
düzeninden söz etmek, giderek daha az
inand›r›c› bir sav haline gelmektedir.
Son sözümüzü baflta söylemeye devam ederek ilerleyelim; türban (ya da
baflörtüsü) konusunu, din ve vicdan özgürlü¤ü, e¤itim hakk› ve de k›l›k k›yafet
serbestli¤i gerekçeleriyle gündemleflti-
ren AKP hükümeti, a¤›r gündemlerle
(sorunlarla) yüklü süreci karfl›lamay›,
halk muhalefetini yanl›fl mecralarda parçalamay›, istismar etti¤i belli de¤erler
üzerinden kendi taban›n›n deste¤ini diri
tutmay› ve yak›n süreçteki yerel seçimler için yat›r›m yapmay› hedeflemektedir.
Son ulusa seslenifl konuflmas›nda,
“Türkiye’yi özgürlükler ülkesi yapmak istiyoruz” diyen Tayyip Erdo¤an’›n
6 y›ll›k AKP hükümetleri dönemindeki
prati¤i ortadad›r. Bu süreçte hak ve özgürlükler alan›nda hiçbir geliflme ve aç›l›m gösterilmedi¤i gibi aksine daha bask›c› yasa ve düzenlemeler devreye sokulmufl (TCK, CMK, C‹K, PVSK vd.), ekonomik ve sosyal haklar budanm›fl ve gasp
edilmifltir. Ancak daha da önemlisi uygulama alan›nda yaflanm›fl ve baflta Kürt
Ulusal Hareketi’nin güçleri ve Kürt ulusu olmak üzere komünist ve devrimcilere yönelinmifl, yurtsever, ilerici, demokrat muhalif kim varsa faflist devlet terörünün hedefi olmufl, katliamlar, faili meçhul cinayetler, yarg›s›z infazlar, kay›plar,
sald›r›lar, iflkenceler, tutuklama ve gözalt›lar yayg›n bir hal alm›flt›r.
Bütün bu pratiklerin flimdi türban
sorununda AKP’nin karfl›s›na büyük bir
kararl›kla ve cansiperane dikilen CHP ve
hempalar›n›n tam deste¤iyle gerçeklefltirildi¤i de hat›rlanmak durumundad›r.
Öyle ki hakim s›n›f partilerinin olufltur-
onlara ihtiyac› var. Egemenlerin baflta T.
Kürdistan› olmak üzere tüm halka karfl›
yürüttü¤ü savaflta eli aya¤›d›r kontrgerilla.
Küçük Pafla tüm flöhretine ra¤men devlet
için vazgeçilmez de¤ildir, Kerinçsiz ise
ondan da küçük bir ayr›nt›d›r. ‹çeride ne
kadar kalacaklar›, tamamen harcan›p harcanmayaca¤›, sonra kurutulup kullan›lan
bir mendil olarak tekrar kullan›l›p kullan›lmayaca¤› kendi içlerindeki çeliflkilere de
ba¤l› olarak verilecek bir karard›r. Kontrgerillan›n bafl›nda kim oldu¤u de¤il, ne ifle
yapt›¤› birebir görüflmelerden ortaya ç›kan tabloyu hat›rlat›yor. “Devletin ç›karlar› m› adaletin gerekleri mi?” sorusuna
hâkim ve savc›lar›n büyük ço¤unlu¤u ne
diyordu: “Ben devletçi hukukçuyum.
Devlet olmazsa hukuk olmaz, biz
de olmay›z. Benim ülkem söz konusu oldu¤unda hukuk dinlemem”!!!
Tam da egemen s›n›f sözcülerine yarafl›r
söylemler. Ama bunu söyleyenler “devlet
adam›” de¤il, ba¤›ms›zl›k iddias›ndaki “hukuk insanlar›!” Dolay›s›yla bu “hukuk” in-
yarad›¤›d›r bizler aç›s›ndan önemli olan.
Onlar›n kurtard›klar› vatan, egemen s›n›flar›n kasalar›ndaki parad›r, vatanseverlikleri de hizmetlerinin karfl›l›¤›nda efendilerinden alacaklar›d›r. fiimdilik film, Kartal
Hapishanesi’nde misafirlikle sonuçland›,
gerisini seyretmeye devam edece¤iz.
Operasyon sürerken derin düflüncelerine baflvurulan Baflbakan, süreci “Güvenlik güçlerimizin belli bir safhaya kadar
bu iflte müdahalesi olduktan sonra yarg›n›n devam ettirdi¤i süreç var. Bizim
memnun oldu¤umuz konu. Bu suçlarla ilgili son olay gerçekten yürütmeyle yarg›n›n gayet güzel bir dayan›flma içerisinde
bu ifli yürüttü¤ünün ifadesi oldu” sözleriyle özetliyordu. Bu sözler TESEV’in k›sa
bir süre önce hakim ve savc›lar üzerinde
sanlar›n›n devletin ç›karlar› denilen ama
gerçekte egemen s›n›flar›n ç›karlar› olan
hesaplara ters bir harekette bulunmayacaklar›n› ortaya koyuyor bu araflt›rma. Bu
yan›t› vermeyerek nizam›n d›fl›na ç›kanlara da örnek haz›rd›r: Bak, Genelkurmay
Baflkan› Y. Büyükan›t’›n ismini iddianameye koyma “aymazl›¤›n›” gösteren fiemdinli savc›s› Ferhat Sar›kaya gibi olursun!
Her konuda bir fikri olan, aç›klama
yapmak için sabah› bile bekleyemeyip gece yar›lar› e-muht›ralar çeken (ama ne
hikmetse bu konuda kendisine soru soruluncaya kadar sesini ç›karmayan) Genelkurmay Baflkan› Y. Büyükan›t ise daha
çarp›c› bir noktaya vurgu yap›yordu Ergenekon operasyonu ile ilgili: “Her f›rsatta
ortaya ç›kan fleyleri TSK ile iliflkilendirmek çabas› var. TSK bir suç örgütü de¤ildir. Onun için bu tür fleyleri TSK ile iliflkilendirmeye çal›flmak beyhude bir çaba-
du¤u ortak koruma kalkan› hassas bir ifllev görmüfl, baz› ünlü edebiyatç› ve yazarlar› hedef almas› ve hedef göstermesiyle popüler hale gelerek deflifre olan
TCK 301. maddesine dahi dokunulmam›flt›r.
Türban konusu gündemlefltirilirken
fitili ateflleyen T. Erdo¤an’›n sarf etti¤i,
“velev ki siyasi simge olsun” sözü, politik özgürlükler ve sembollere karfl› faflist yasa ve uygulamalarla beraber tam
da konuya iliflkin bafll›ca gerekçelerinden
olan “din ve vicdan özgürlü¤ü”nden ne
anlad›klar›n› ortaya koymaktad›r. Sünni
islam› devlet-tarikat zoruyla dayatan, bunun ad›na da bafl›ndan itibaren laik cumhuriyet diyen rejim; tarihi boyunca ne
baflka dinler, ne baflka mezhepler, ne
dinsizlik, ne de di¤er kanaatler karfl›s›nda
hoflgörülü olmufltur. Osmanl› gelene¤i,
çok daha despot ve zorba yöntemlerle
sürdürülmüfl; katliam ve provokasyonlarla, Alevilere, H›ristiyanlara, ateistlere
vd. bütün az›nl›klara kan kusturulmufltur.
Türban sorunuyla iliflkilendirilen bir
di¤er husus (yüksek ö¤renim ba¤lam›nda) e¤itim hakk›d›r ki bununla ilgili sürecin daha nerelere kadar evrilebilece¤ini
taze YÖK baflkan› Yusuf Ziya Özcan’›n
“paral› üniversite” konusunda yapt›¤›
aç›klama oluflturmaktad›r. Mevcut durumda ise, ekonomik ve sosyal nedenlerle ortaö¤retim kurumlar›na devam
edemeyenler bir yana, her y›l milyonlarca ö¤rencinin ÖSS ile bertaraf edilmesi
ile iflleyen sistem, YÖK’ün kendi k›y›m
düzeni ile beraber e¤itim hakk›n›n
“hakk›n›” vermektedir. Bu koflullar›n
yarat›c›s›, iflleticisi ve bekçisi olanlar›n,
türban vesilesiyle e¤itim hakk›ndan bahsediyor olmalar›, yine bunun içine alay
eder biçimde k›l›k k›yafet serbestisini de
s›k›flt›rmalar›, son derece anlaml›d›r.
Konuya iliflkin samimiyetsizli¤i (yay-
g›n deyiflle takiyeyi) ele veren önemli hususlardan birisi de, sorunu bir yandan
ciddi boyutlara sahip bir mesele olarak
göstermekle beraber, di¤er yandan yar›m yamalak “çözmeye” çal›flmalar›d›r.
Bunun en önemli göstergesi, getirilmekte olan düzenlemenin ortaö¤retim kurumlar›n› kapsamamas›, daha da önemlisi üniversite sonras›ndaki mesleki yaflamla ilgili kamusal alana yönelik hiçbir
müdahale öngörmemesidir. Türbanl› kiflilere sadece yüksek ö¤retimde sadece
2 ila 4 y›l için “özgürlük” tan›nm›fl olmakta, bu kifliler kamuya iliflkin bir görev
üstlenmeye kalkt›klar›nda “yasak”lara
yine boyun e¤mek durumunda kalmaktad›rlar.
MHP destekli AKP’nin türban hamlesine karfl›, c.baflkanl›¤› seçim sürecindeki gibi “rejim elden gidiyor” hezeyan›yla seferberlik bafllatan CHP de bu dönemi azami kârla de¤erlendirme hesaplar› yapmaktad›r. Toplumun hat›r› say›l›r bir kesiminde yank›s›n› bulan bu
propaganda üzerinden kitleleri harekete
geçiren, ama öncesinde y›llar›n yetiflmifl
kadrolar› ve yerleflik kurumlar› üzerinden art arda zehir zemberek demeçleri
patlatan Kemalist-laikçi cephenin, tansiyonun yükselmesinde AKP’den geri kalm›yor olmas› sürpriz de¤ildir.
Bu çevrelere eklemlenen ilerici, demokrat baz› kesim ve ayd›nlar›n, kad›n›n
islamiyetteki konumunu ve tesettürü
(kad›n›n bireysel özgürleflmesi) sorgulama üzerinden durufl sergilemeleri ne kadar yanl›flsa, ayn› biçimde AKP-MHP koalisyonuna paralel konuma düflen kimi
ilerici ve demokrat kimlikli flahsiyetlerin
e¤itim hakk› ve inanç özgürlü¤ü çerçevesinde saf belirleme ihtiyac› duymas› da o
denli yanl›fl olmufltur.
AKP san›ld›¤› gibi sadece yüzde
47’lik oy deste¤inin verdi¤i cesaretle
“Vatansever” savc›lar
“vatanseverlere” karfl›
d›r.” Ne diyelim, dil diflin a¤r›d›¤› yere
gidermifl.
(Veli) Küçük içerde,
Büyük (an›t) görevde!
TSK’n›n bu tavr›na iliflkin bu operasyonu, son haftalardaki türban tart›flmalar›
ve türban›n serbest b›rak›lmas› ile ilgili geliflmelerle birlefltirdi¤imizde iki olas›l›kl›
bir tablo ç›k›yor ortaya. Birincisi; AKP
hükümeti bu iki süreci ayn› anda yürüterek, TSK’n›n türban meselesinde ses ç›karamamas›n› sa¤lamak ve ordunun yetkilerini (ve de sesini) k›smak için bir hamle yapt›¤› yönünde. Nitekim türban› gerekçe göstererek seçimleri erkene ald›rmaya, muht›ralar vermeye, “sivil darbe”
ortam› yaratmaya kadar giden TSK, bugünlerde türban konusunda konuflmamay› tercih ederek “düflüncelerimiz biliniyor” fleklinde geçifltirmeci yaklafl›yor.
‹kincisi ise; Erdo¤an ile Büyükan›t’›n bas›na kapal› gerçeklefltirilen tarihi Dolmabahçe buluflmas›nda bir tak›m konularda
anlaflmaya vard›klar› ve haz›rlad›klar› dan›fl›kl› dövüfl gösterisini canl› yay›nda
emekçi halka izlettikleridir. Zaten kamuoyunda yeterince teflhir olmufl, gözden
ç›kart›lmas›nda bir sak›nca olmayan
kontrgerilla elemanlar›n› belli bir noktaya
kadar (bu örnekte Veli Küçük’e kadar)
saf d›fl› b›rakmak düzen aç›s›ndan bir sorun olmam›flt›r bugüne kadar, bundan
sonra da olmayacakt›r.
Ucu nereye giderse…
Bu tür durumlarda düzenin siyasetçileri taraf›ndan “sonuna kadar gidilece¤i”
mesajlar›n›n yorumlar› ve umut/umutsuzluk etraf›nda dönen tart›flmalar var. Sonuna kadar gidilip gidilmeyece¤i meselesinde umutsuzlu¤a kap›lmak için hiçbir
neden yoktur. Bu kadar karamsar olman›n anlam› da yoktur. Karamsarl›¤a kap›lanlar, devletten devlet örgütlenmesini
da¤›tmas›n› ve temizlenmesini bekleyenlerdir. Bunu yapacak olan›n bilinçlenen ve
örgütlenen halk kitleleri oldu¤unu bilmeyen/kabul etmeyenlerdir. Bu kesimlerin
örnekleri ise ‹talya’d›r. ‹talya’n›n Malkoço¤lu’su cesur bir savc›n›n üzerine gitmesiyle Gladio’nun çözüldü¤ü iddia edilmektedir. Birincisi böyle bir örgütlenmeyi bir savc›n›n çökertemeyece¤i aç›kt›r.
Bunun ötesinde, sosyalizmin geçici yenil-
türban hamlesini gelifltirmifl de¤ildir.
Bunda, ABD’nin tam deste¤iyle beraber,
TSK ile sa¤lanan mutabakat›n getirdi¤i
iflleri yoluna koyman›n rahatl›¤› bafll›ca
rol oynam›flt›r. MHP’nin deste¤inde de
bu husus kritik bir ölçü kabul edilmelidir.
MHP aç›s›ndan c.baflkanl›¤›na destekten
daha ileri bir ad›m olan türban konusu,
ABD ve TSK’n›n rolü sayesinde olgunlaflm›flt›r. AKP’yle türban konusundaki
dayan›flma bunlarla da bitmemifl, AB
Türkiye Karma Parlamento Komisyonu
Eflbaflkan› Joost Lagendijk, baflörtüsünün
üniversitelerde serbest olmas› hususuna
aç›k destek verdiklerini aç›klam›flt›r.
(03.02.08)
Baykal’›n “Hiçbir kurumdan bir
bekleyiflimiz yok, kimse gölge etmesin, baflka bir fley beklemiyoruz” sözleriyle de yorumlad›¤› üzere, Büyükan›t’›n kaçak bir tav›r sergileyerek
AKP’ye örtülü destek sunmas›, di¤er
yandan TÜS‹AD’›n MHP üzerinden AKP
ile ekonomik sorunlar ve türban konusunu içeren a¤›r dilli bir polemik içerisine girmesi, hakim s›n›f klikleri aras›ndaki denge, çat›flma ve kamplaflma sorunlar›nda önemli geliflmelerin yaflanaca¤›n›
göstermektedir.
Geçerken not düflelim; AKP ile TSK
aras›ndaki paslaflma, kullan›m tarihi geçmifl kontrgerilla art›klar›na yönelik Ergenekon operasyonu esnas›nda da yaflanm›flt›r. Büyükan›t ve Tayyip, “pisliklerden ar›nma” gibi lanse ettikleri durumdan halka yönelik “güven tazeleme
mesaj›” ç›karmay› ihmal etmemifllerdir.
Susurluk, fiemdinli türü keskin virajlar›
rahatça dönen devletin, ‹brahim fiahin,
Korkut Eken gibilerinden sonra, Veli Küçük’e de “çetesi” ile birlikte bu tipte
u¤urlama töreni yapt›raca¤› Allah’›n
emriydi!
Hakim s›n›f klikleri aras›nda yaflanan
gisinden yani esas düflman›n pratikte olmamas›ndan kaynakl› bu örgütlenmelerin
biçim ve yap›lanmas›n›n de¤ifltirildi¤i gerçe¤i vard›r. Yeni konjonktüre uygun hale
getirilen Gladio/kontrgerilla örgütlenmeleri tüm dünyada faaliyetini sürdürmektedir. Ve kimi zaman fevri ve kontrol d›fl›na
ç›kan yaflanm›fll›klar varsa da bunlar münferittir, istisnad›r.
Konuyla ba¤lant›l› olarak biraz sa¤l›k
meselelerine girelim: Safra hayati bir beden s›v›s›d›r. ‹nsan hayat›nda sindirim,
a¤›zdan bafllarsa da esas olan, sindirim art›klar›n›n bedenden at›lmas›d›r. Düzen
için de böyledir. Safralar›n bedenden at›lmas› gerekmektedir. Bugün yap›lan da
bundan öte de¤ildir. Sineklerden kurtulmak için batakl›¤›n kurutulmas› esprisi
halk içinde yayg›n bir kullan›ma sahiptir.
Batakl›k bu sömürücü, yalanc›, talanc› sistemdir, hem de her fleyiyle ve tüm kurumlar›yla. Sistem ortadan kalkmad›kça
da sinekler hep uçuflacak, insanlar›m›z›n
kan›n› emmeye devam edeceklerdir. Bu
haliyle Ergenekon operasyonuna bakt›¤›m›zda küçük sineklerin v›z›lt›s›n›n bir süreli¤ine kesildi¤ini ama büyüklerinin s›rça
köflklerinde tüm ihtiflam› ve “flerefli” konumlar›yla oturdu¤unu görebiliriz. Ama
bu Gladio büyüklere de kalmaz, onlar›n
da büyükleri ç›kar bir gün. Bir kez daha;
batakl›¤› kurutmak için halk kitlelerinin
ayd›nlat›lmas›, bilinçlendirilmesi ve örgütlenmesinden baflka bir yol yoktur.
TC devletinin
aklama operasyonu!
Kamuoyunda Ergenekon Operasyonu olarak adland›r›lan sahtekârl›¤› kamuoyuna teflhir etmek için
Partizan, ESP, DTP ve SDP taraf›ndan ortak bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirildi. 26 Ocak günü Ahmet
Vefik Pafla Tiyatrosu önünde yap›lan
aç›klamada okunan bas›n metninde
“çeteleri Kürt illerinde yap›lan yarg›s›z infazlardan Musa Anter’den Vedat Ayd›n’a U¤ur Kaymaz’dan Hrant
Dink katliam›ndan biliyoruz” denildi.
Tunceliler Kültür ve Yard›mlaflma Derne¤i’nin de destek verdi¤i
eylemde s›k s›k “Kahrolsun M‹T,
CIA, Kontrgerilla” sloganlar› at›ld›.
(Bursa)
çat›flma ve saflaflmalar; türban sorununu
da gündemlefltiren biçimde, sanki geriye
ötelenmifl gibi duran “Kürt sorunu”
ile birlikte, egemen s›n›flar›n önümüzdeki süreçte karfl› karfl›ya bulunduklar›
yüklü ve kritik ajandayla yak›ndan ilgilidir. SSGSS sald›r›s› ile zaten aç›lm›fl bulunan süreç h›zl› biçimde örülmekte, sald›r› paketleri art arda servise haz›r hale
getirilmektedir. Dün sadece sözü edilen
k›dem tazminat› konusu, bugün 3 seçenekli bir taslak durumundad›r. Sendikalar Yasas› ile Toplu Sözleflme ve Grev
Yasalar›ndaki haz›rl›klar da tamamlanm›flt›r.
Milyonlarca iflçi ve emekçinin son
derece ciddi ifl ve ekmek sorunu bulunmaktad›r. Pahal›l›k ve yoksulluk giderek
artmaktad›r. Sosyal güvenlik, e¤itim ve
sa¤l›k konusunda, milyonlar zaten yetersiz olan haklar›n› da yitireceklerdir.
Özellefltirmeler, onbinlerce iflçiyi ve ailesini sefalete ve açl›¤a mahkum edecektir. Yeni sald›r› yasalar› ile milyonlarca iflçinin birikim ve kazan›mlar›, örgütlenme
haklar› ve ifl güvenceleri ellerinden al›nacakt›r. Kürt ulusuna yönelik daha büyük
çapl› katliam haz›rl›klar› yap›lmaktad›r...
Hakim s›n›flar›n faflist partileri,
tam da bu süreçte “suni” bir gündem yaratarak kitleleri farkl› bir
alan ve zeminde karfl› karfl›ya getirmeye çal›flmaktad›rlar. Düzene
olan tepkiyi köreltmenin, dikkatleri da¤›tman›n, güçleri bölmenin ve
kendi etraflar›nda yedeklemenin
hesab›n› yapmaktad›rlar. Komünistler ve devrimciler, demokratlar ve yurtsever güçler, iflte bu noktada, iflçi ve emekçi kitleleri, ezilen
ve yoksul y›¤›nlar›, kendi gerçek sorunlar› etraf›nda yo¤unlaflt›rmay›
ve ayn› saflarda buluflturmay› baflarmak göreviyle yüz yüzedir.
İşçi-köylü 4
İşçi/köylü
8-21 Şubat 2008
TEKEL iflflççilerinin eylemleri sürüyor
ra sana da gelecek” yaz›l› tabut
maketi tafl›d›¤› görüldü.
Burada Türk-‹fl Genel Sekreteri
ve Tek G›da-‹fl Genel Baflkan› Mustafa Türkel, kitleye hitaben bir konuflma yapt›. ‹flçiler Türkel’in konuflmas› bafllar bafllamaz, “Türk-‹fl uyuma iflçine sahip ç›k”, “‹flçiler burada Türk-‹fl nerede?” sloganlar›n›
atmaya bafllad›lar ve Türk-‹fl bürokrasisinin, TEKEL’in özellefltirilmesine
sessiz kalmas›n› elefltirdiler. ‹flçilerin
bu hakl› tepkisine ilk müdahale ise yine, sendika “önderleri”nden geldi.
Sisteme olan yak›nl›¤› ile bilinen Türkel’in konuflmas›na damgas›n› vuran
esas nokta ise, konuflma boyunca
öne ç›kard›¤› milliyetçi duygular oldu.
TEKEL’in özellefltirme ihalesinde
tekliflerin verilece¤i son gün olan, 18
fiubat günü, 20 bin TEKEL iflçisi ile ailelerinin Özellefltirme Dairesi önünde olaca¤›n› da aç›klayan Türkel,
“Gelsinler görsünler bakal›m el mi
yaman, TEKEL iflçisi mi?” dedi. Miting, Türkel’in yapt›¤› bu konuflman›n
ard›ndan at›lan sloganlarla sona erdi.
(Kartal)
‹flflççiler kararl›;
“TEKEL’i satt›rmayaca¤›z!”
Diyarbak›r TEKEL iflçileri TEKEL’in özellefltirmesine karfl› seslerini yükseltiyor. ‹flçiler, 28 Ocak
günü TEKEL’in sat›lmak istenmesini protesto etmek amac›yla Diyarbak›r TEKEL Tütün ‹flleme Fabrikas› önünde bir araya geldi. ‹flçiler
özellefltirmeye karfl› seslerini yükseltmek amac›yla 2 kilometre
uzakl›ktaki Büyükflehir Belediyesi
Park Orman’a kadar yürüdü. Yürüyüfl s›ras›nda “TEKEL’e uza-
TEKEL iflflççileri ‹zmir’de de alanlarda!
TEKEL iflçilerinin, TEKEL’in özellefltirilmesini geri püskürtmeyi hedefleyen eylemleri devam ediyor.
Samsun, Tokat, Diyarbak›r, ‹zmir
gibi illerde bulunan fabrikalarda çal›flan iflçilerin eylemlerinin yan› s›ra,
‹stanbul Cevizli’de bulunan TEKEL
iflçileri de bir dizi eylemle özellefltirme sald›r›s›n› geri püskürtmeye çal›fl›yor.
Cevizli TEKEL iflçilerinin gerçeklefltirdi¤i eylemlerden biri de 2 fiubat
tarihinde Kad›köy’de yap›lan kitlesel
eylemdi. TEKEL iflçileri bu eylemin,
ihale tekliflerinin verilece¤i son gün
olan 18 fiubat öncesi bir prova oldu¤unu söylediler.
‹flçilerin “Ölmek var dönmek
yok” fliar›n› hayk›rd›¤› eylem, 3500
TEKEL iflçisinin, aileleriyle birlikte,
pankartlar ve dövizler eflli¤inde Kad›köy ‹skele Meydan›’na do¤ru yürüyüfle geçmesiyle bafllad›.
TEKEL iflçilerinin, yürüyüfl s›ras›nda “TEKEL, AKP’yi iktidar yapan Ayd›n Do¤an ve yabanc›lara
peflkefl çekilemez”, “Ülkenin gelirleri yok edilemez, IMF’den para dilenilmez” yaz›l› pankartlar ve “Gözün
ayd›n Tayyib, bu senin eserin, s›-
‹zmir’in Çi¤li ilçesinde bulunan
Balatç›k Tuzla Yaprak Tütün ‹fllet-
Emeklilerden Baflflb
bakan’a 10 YTL!
‹stanbul’da Galatasaray Postanesi önünde bir
araya gelen Emekli-Sen üyeleri, “Hakk›m›z› istiyoruz” yaz›l› yelekler giyerek hükümetin zam ad›
alt›nda verdi¤i sadakay› protesto etti. Emekliler
ad›na aç›klamada bulunan Emekli-Sen ‹stanbul fiube Baflkan› Rahime ‹ldemir Bayrak, AKP hükümetinin önce emeklileri sefalet ücretine mahkum etti¤ini, ard›ndan da henüz y›l dolmadan
yapt›¤› zamlarla fazlas›yla geri ald›¤›n› söyledi.
Konuflmas› s›k s›k sloganlarla kesilen Bayrak,
flunlar› söyledi: “AKP, düzenlemeleri yang›ndan
mal kaç›r›rcas›na Meclis’ten geçirmek istiyor. Bu
yasay› inceledi¤imizde reform de¤il, bir geriye
dönüfl tasla¤›n›n oldu¤unu görüyoruz. Daha önce
verilen baz› haklar da geri al›n›yor.”
Tüm Emekli-Sen Mersin fiubesi üyeleri de
yapt›klar› protesto ile hükümetin 2008 y›l› için
çal›flanlar ile emeklilere vermeyi kararlaflt›rd›¤›
yüzde 2’lik zam oran›n› protesto etti ve zamma
denk gelen 10 YTL’yi Baflbakan’a gönderdi.
Sendikan›n ‹zmir fiube üyeleri de, 2008 bütçesinde emeklilere ayr›lan yüzde 2’lik zamm›
protesto etti. Cumhuriyet Postanesi önünde bir
araya gelen emekliler, “Sendikama Dokunma.
Emekli-Sen Kapat›lmaz” yazan pankart açarak, sloganlarla hükümeti protesto etti. Ankara’da da Sakarya Caddesi’nde bir araya gelen
emekliler, “Sadaka de¤il, eme¤imizin karfl›l›¤›n› istiyoruz” pankart› ile “Hükümet zamm›n› al bafl›na çal” slogan› atarak, G‹MA önüne kadar yürüdü. Emekli-Sen Genel Baflkan› Veli Beysülen, burada yapt›¤› aç›klamada, emekli
maafllar›na yap›lan art›fllar›n enflasyon oran›n› bile karfl›lamad›¤›na dikkat çekti. (H. Merkezi)
Emekli-Sen Kartal fiubesi 31 Ocak günü gerçeklefltirdi¤i bir eylemle, kendilerine
reva görülen 10 YTL’lik zamm› Baflbakan’a
geri gönderdiler. Emekli-Sen Kartal fiubesi
Yönetim Kurulu’nda yer alan Murtaza
Y›ld›r›m’la bu eylem sonras›nda k›sa bir
görüflme yaparak, hem eylem hem de genel süreçleriyle ilgili düflüncelerini ald›k;
“Gerçeklefltirdi¤imiz bu son eylem, hükümetin bize lay›k gördü¤ü % 2’lik zamm›
protesto amac› tafl›yordu. Bilindi¤i gibi kapatma davam›za iliflkin süreç hala iflliyor.
Biz bu süreçte hem zam vb. konulara hem
de kapatma davas›na karfl› bir mücadele
örmeye çal›fl›yoruz. Kapatma davas›n› kazanamad›¤›m›z takdirde, mücadelemiz sona ermeyecek. Gerekirse isim de¤iflikli¤i
yaparak mücadelemizi sürdürece¤iz, çünkü bizim amac›m›z örgütlülü¤ümüzü gelifltirmek. Bu süreçte ayr›ca sadece kendi
gündemlerimize iliflkin de¤il, SSGSS gibi
gündemlere iliflkin de tepki göstermeye
çal›fl›yoruz. Hem bu gündeme hem de genel gündemlere iliflkin mücadelemizi aktif
olarak sürdürmekte kararl›y›z. Çünkü bizim için Emekli-Sen süreci daha aktif mücadele demektir.”
(Kartal)
‹flimiz, ifl güvenli¤imiz, sosyal haklar›m›z için…
dönem ve koflulda kendine özgü bir
yöntemle yap›lmaktad›r. 1970’lerden
itibaren bunun ad› Neo-liberal politikalar ve uygulamalar› olmufltur. Bu
politikalar çeflitli söylemlerle süslenerek sürdürülmüfltür/sürdürülmektedir.
Son 10 y›lda ise “küreselleflme” söylemiyle Neo-liberal politikalar›n ortaya
ç›kartt›¤› y›k›mlar, yoksulluklar, açl›klar, zulümler, iflgaller, iflsizlik kamufle
edilmeye çal›fl›lm›flt›r. Ancak “küreselleflme”nin de özde ne oldu¤u k›sa sürede ortaya ç›km›flt›r. Emperyalist-kapitalist sistemin efendileri, flimdi bu y›k›m› gizlemek için terörizm vb. gibi
söylemleri kullanarak bekas›n› sürdürmeye, dünya halklar›n›n emperyalizme
karfl› tepkilerini dile getirmesini, onun
ötesinde sistemin özüne yönelen mücadeleleri engellemeye çal›flmaktad›r.
rek, “Siyasi iktidar, iflimizi, afl›m›z› almak istiyor. Sosyal güvenlik hakk›m›z› almak istiyor” dedi. Daha çok üretip ürettiklerini adil bir flekilde paylaflmak istediklerini belirten Y›lmaz,
“Bizim bizden baflka dostumuz yok.
‹flçisi, memuru, eksperi bu oyunu
bozmak zorunday›z” dedi.
Tek G›da-‹fl Genel Sekreteri
Mecit Amaç da, Tekel’i ve tütün
üreticilerini yaflatmak için mücadele
verdiklerini belirterek, özellefltirmecilere daha önce geri ad›m att›rd›klar›n› hat›rlatt›.
(H. Merkezi)
SSGSS protestolar› devam ediyor
tüm emekçiler için mücadele verdik vermeye
de devam edece¤iz” dedi. Yap›lan aç›klamada
s›k s›k “Sa¤l›kta ticaret ölüm demektir”,
“IMF defol bu memleket bizim”, “AKP yasan› al bafl›na çal” sloganlar› at›ld›.
“Emekli-Sen süreci,
daha aktif mücadele
demek”
Emekçinin Gündemi
Emperyalist-kapitalist sistemin iflçi
ve emekçilere yönelik sald›r›lar›, her
geçen gün daha da artarak sürmektedir. Bu sald›r›lar›n sürekli olmas› sistemin özünden kaynakl›d›r. Çünkü emperyalist-kapitalist sistem; iflçileri,
emekçileri ve dünyada yar› sömürgesi
durumuna getirdi¤i ülkeleri sömürme,
talan etme üzerine kuruludur. Sistemin bu özelli¤inden kaynakl›, ayakta
durabilmesi için bu sömürüyü sürekli
art›rmas› gerekmektedir. Emperyalist-kapitalist sistem, uzun zamand›r krizlerle yüz yüzedir ve
bu krizlerden kurtulman›n yolu
olarak iflçi ve di¤er emekçiler
üzerindeki sömürüyü art›r›rken,
dünyan›n yeralt› ve yer üstü kaynaklar›n› daha fazla talan etmenin yollar›n› aramaktad›r. Bu her
meleri ve Çamalt› Tuzlas›’nda çal›flan
2 bin 500 iflçi, TEKEL’in özellefltirilmesine karfl› eylem yapt›.
Çi¤li Belediye binas›ndan, AKP ilçe binas›na “Tekel’e uzanan eller
k›r›ls›n”, “AKP flafl›rma sabr›m›z› tafl›rma” sloganlar› ile yürüyen
iflçiler, ›sl›k ve düdüklerle AKP’yi
protesto ederek, “Sadaka de¤il,
TEKEL’i isteriz” dedi.
Tek G›da-‹fl 7 No’lu fiube Baflkan› Nuri Y›lmaz, y›llard›r özellefltirme politikalar› ile TEKEL fabrikalar›n›n çökertilmeye çal›fl›ld›¤›n› belirte-
Bursa’da SSGSS’ye karfl› imza
kampanyas›!
Bursa’da bir araya gelen demokratik kitle
örgütleri ilerici ve devrimci kurumlar
“www.yipraniyoruz.biz” ad›yla bir internet sitesi kurarak imza kampanyas› bafllatt›.
Kampanya ile ilgili olarak bir aç›klama yapan Nilüfer Yerel Gündem 21 Genel Sekreteri ve Ça¤dafl Gazeteciler Derne¤i
üyesi Mehmet Kartal, SSGSS’nin sa¤l›k ve
sosyal güvenlikte reform ad› alt›nda büyük y›k›m getirece¤ini söyledi.
SSGSS, halk direnifliyle püskürtülecektir!
Mersin Sigorta ‹l Müdürlü¤ü’nde bir araya
gelen KESK, D‹SK, Türk ‹fl, Tabipler Odas›,
Difl Hekimleri Odas› ve TMMOB’a ba¤l› odalar›n üyeleri, SSGSS yasa tasar›s›n› protesto
etti. Kat›l›mc›lar ad›na aç›klama yapan KESK
dönem sözcüsü Ünsal Y›ld›z, SSGSS yasa
tasar›s›n›n reform de¤il, kazan›lm›fl haklara
sald›r› oldu¤unu vurgulad›. Y›ld›z, “Halk›n sa¤l›k hakk›n› gasp eden, çal›flanlar›n sosyal güvenlikle ilgili kazan›lm›fl haklar›n› elinden alan
yasa tasar›s›na dün izin vermedik bugün de
izin vermeyece¤iz. Fiili ve meflru mücadele ile
Neo-liberal ekonomik politikalar›n
en önemli uygulamalar›ndan biri özellefltirmelerdir. Özellefltirmeler yar›sömürge ülkelerin yeralt› ve yer üstü
kaynaklar›n›n, fabrikalar›n, hizmet sektörlerinin emperyalist tekellere peflkefl çekilmesini amaçlamaktad›r. Yine
ülkede iflçilerin sosyal ve örgütlenme
haklar›n›n gasp edilmesi, tafleronlaflma, esnek üretim, sendikas›zlaflt›rma,
iflsizlik yarat›larak emperyalist tekeller
ve komprador burjuvazinin azami kâr
elde etmesi için muazzam olanaklar
yarat›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Yar›-sömürge ülkelerde neo-liberal politikalar›n uygulanmas› sonucunda iflsizlik,
yoksulluk, açl›k, örgütsüzlük ve
bunlar›n sonucu da kültürel yozlaflma muazzam derecede yayg›nlaflm›flt›r.
Güvencesiz ve sigortas›z çal›flma
koflullar›n›n yaratt›¤› en büyük facialardan birini ise daha geçti¤imiz hafta ‹stanbul Davutpafla’da yaflanan ifl cinayetinde gördük. 23 kifli hiçbir önlemin
olmad›¤›, sigortas›z ve asgari ücret ko-
SSGSS ile ilgili birçok bölgede bilgilendirme ve karfl› durufl örgütleme amac›yla etkinlikler düzenlenirken bu etkinliklerden biri de
‹stanbul ‹kitelli’de 2 fiubat günü örgütlenen
panel oldu. Birleflik ‹flçi Derne¤i’nde ‹kitelli
SSGSS Karfl›t› Platform (Partizan, ESP,
EMEP, DHP, Küçükçekmece Tuncelililer Derne¤i, Birleflik ‹flçi Derne¤i) olarak
düzenlenen panele ESP ve Partizan’dan panelistler kat›ld›. Panelistler ilk bölümde
SSGSS’nin nedenlerini ve sonuçlar›n› anlat›rken, ikinci bölümde ise sorular al›narak yan›tland›.
(Mersin/Bursa/‹stanbul)
flullar›nda çal›flt›klar› fabrikada meydana gelen fabrikada feci flekilde yaflamlar›n› yitirdiler. Devlet yetkilileri ise
yapt›klar› aç›klamalarda yine dönüp
dolafl›p halk› suçlu ç›kartarak “kimse
ihbarda bulunmad› ki, haberimiz
olsun” dediler. Buna nas›l bir aymazl›kt›r ki, ülke çap›nda onlarca havai fiflek imalathanesi oldu¤u bilinmesine
karfl›n sadece (evet sadece) tek bir
ruhsatl› imalathane bulundu¤unu belediyesinden, Çal›flma Bakanl›¤›na kadar
devlet yetkililerinin bilmemesi mümkün mü? Havai fiflek imalathanelerinde
çal›flan iflçilerin dahi önemli oldu¤u bu
iflletmelerin flehrin içinde olmas› zaten
bir cinayet davetiyesiyken, bu tip yerlerin sanayi bölgesinde olmas› gerekti¤ini söylüyor tek ruhsatl› iflyeri sahibi.
Çürük düzende sa¤lam çark olmaz sözünde oldu¤u gibi, iflçilerin sa¤l›¤›n›n
hiçe say›ld›¤›, asgari ücretin sadakaym›flças›na belirlendi¤i bir düzende bu
gereklilikler hayli komik kal›yor.
‹flçi ve emekçilerin sa¤l›¤›n›n ne kadar önemsendi¤ini SSGSS Yasa Tasar›-
s›nda da görmek mümkün. Mezarda
emeklilikten, sa¤l›¤›n paral› hale getirilmesine kadar bugüne kadar yap›lmak
istenen tüm sald›r›lar›n ad› olan Sosyal
Sigortalar ve Genel Sa¤l›k Sigortas›
Yasa Tasar›s›na karfl› son dönemde
baflta ‹stanbul olmak üzere çeflitli illerde oluflturulan platformlar›n dikkat
çekti¤i gerçeklerden biri de sa¤l›¤›n,
e¤itimin ve tüm hizmetlerin özellefltirilmesi yönünde at›lan ad›mlard›r.
Öyleyse denilebilir ki; emperyalizm ve kapitalizm var oldukça dünya
halklar› emperyalizmin k›skac›nda olmaktan kurtulamayacakt›r. Ancak ve
ancak emperyalizmin alt edilmesi bu
bozuk sömürü ça¤›n›, çark›n› yok edebilir. Bunun için iflçi ve emekçilerin
emperyalizme karfl› birleflerek ve örgütlenerek mücadele etmesi gerekir.
Bunun için sendikalardaki varl›¤›m›z›
daha örgütlü hale getirmek, güçlerimizi toparlamak gerekir. Bunun için
“kurtar›c›lar” beklemeksizin harekete
geçmek, iflçi ve emekçi kitlelerle birlikte alanlara akmak gerekir.
nan eller k›r›ls›n”, “AKP flafl›rma
sabr›m›z› tafl›rma”, “Direne direne kazanaca¤›z” sloganlar›n›
hayk›ran TEKEL iflçilerinin açmak
istedi¤i pankart, polis engeline tak›ld›.
Park Orman’da iflçiler ad›na bas›n aç›klamas›n› okuyan Tek G›da‹fl Sendikas› Diyarbak›r fiube Baflkan› Mehmet Can Sar›, TEKEL’in 146 y›ld›r ülkenin en önemli gelir kaynaklar›ndan oldu¤unu,
fabrikan›n özellefltirmesi halinde
bölge ekonomisinin altüst olaca¤›na söyledi. Fabrikan›n özellefltirilmesinin sadece TEKEL iflçilerini
de¤il üretici ailelerini de etkileyece¤ini ifade eden Sar›, herkesin duyarl› olmas›n› istedi. (H. Merkezi)
Kocaeli
Üniversitesinde
iflflççiler direniyor!
Kocaeli Üniversitesi’nde hastane ve fakülte kantinleri ile uygulama otelinde çal›flan, D‹SK’e ba¤l› Otel, Lokanta, E¤lence Yeri ‹flçileri Sendikas›’na (OLEY‹S) ba¤l› iflçiler yaklafl›k bir ayd›r grevde. Bu
grev, ayn› zamanda1980 AFC’n›n
ard›ndan bir üniversitede gerçekleflen ilk grev olma özelli¤ini tafl›makta. Greve ç›kan iflçiler, greve
gitmelerine iliflkin çok say›da neden bulundu¤unu, ancak bafll›ca
nedenin iflverenin sendikas›zlaflt›rma dayatmas› oldu¤unu söylüyorlar. OLEY‹S üyesi 37 iflçinin
yaklafl›k bir ayd›r devam eden grevinde, gözalt› ve grev k›r›c›l›¤› gibi
sald›r›lar yaflan›rken, iflveren anlaflma yapmaya yanaflm›yor.
Direniflteki iflçiler, üniversite
bünyesindeki birçok kantinin
özellefltirildi¤ini ve çok say›da çal›flan›n sürgüne gönderildi¤ini belirterek, direnifllerinin, jandarma
sald›r›s›na u¤rad›¤›n› vurgulamaktalar.
(Kartal)
Demsafl direniflflii
sona erdi!
Patronun iflyerini kapataca¤›n›
gerekçe göstererek y›lbafl› öncesi
iflten att›¤›, 21 deri iflçisinin sürdürdü¤ü direnifl sona erdi. Tuzla Deri
Organize Sanayi’nde bulunan deri
fabrikas› DEMSAfi’ta çal›flan 21 iflçi,
patronun bu uygulamas›na karfl› direnifle geçerek, direnifllerini fabrika
önünde sürdürmüfllerdi. 16 Ocak
günü organize sanayi içinde kitlesel
bir aç›klama yapan di¤er fabrikalardaki deri iflçileri, DEMSAfi iflçisine
destek vererek, seslerinin daha genifl kamuoyuna duyurulmas›n› sa¤lam›flt›. ‹flte bu aç›klamay› takip
eden günlerde yap›lan anlaflmayla
DEMSAfi iflçilerinin direnifli sona
ermifl bulunmakta. 44. günde sona
eren direnifle iliflkin yap›lan anlaflmaya göre, daha önce tazminatlar›
zamana yaymak isteyen iflveren,
tazminatlar› peflin ödemeyi kabul
etti. Anlaflmada ayr›ca flu an faaliyeti durmufl olan fabrika 6 ay içerisinde tekrar üretime geçerse, ç›kar›lan 21 iflçinin geri al›naca¤›na da yer
verildi.
(Kartal)
İşçi-köylü 5
8-21 Şubat 2008
Gübre fiyatlar›
köylüleri vuruyor
İşçi/köylü
Organik tar›mda pazar sorunu
Özellikle ülkemizde son y›llarda popülerli¤ini art›ran bu tar›m flekli, Anadolu’da ilk olarak Almanya’n›n kuru g›da talebiyle kay›s› ve incirle bafllam›flt›r. Avrupa Birli¤i süreciyle de gündemleflmifl ve çeflitli sivil toplum örgütleri taraf›ndan
yayg›nlaflt›r›lmaya çal›fl›lm›flt›r.
Çiftçi Sendikalar› Konfederasyonlaflma
Platformu Dönem Sözcüsü Abdullah
Aysu, 24 Ocak 2008 tarihinde bir bas›n
aç›klamas› yaparak, “Ocak ay› itibariyle son bir y›lda gübre fiyatlar› % 3177.4 oran›nda yükseldi” dedi. Aysu,
geçti¤imiz y›l tar›m› kurakl›¤›n vurdu¤unu,
bu y›l da gübre fiyatlar›n›n yüksekli¤inin
vuraca¤›n›, önlem al›nmazsa ürün verimlili¤inin düflece¤ini belirtti.
Hükümetin her f›rsatta tar›m› ve tar›mc›y› gelifltirdi¤ini propaganda etti¤ini,
ancak gübre fiyatlar›n›n çok yükseldi¤ini
ve herhangi bir destek de verilmedi¤ini
söyleyen Aysu, hükümeti önlem almaya
ça¤›rd›.
Gübre fiyatlar› artt›kça köylülerin yoksullaflt›¤›n›, ama gübre flirketlerinin kârlar›n› katlad›klar›n› vurgulayarak özel gübre
flirketlerinin daha önceleri fiyatlar› bu kadar yükseltmeye cesaret edemezken, bugün bu cesaretin nedeninin kamunun
elinde bulunan gübre fabrikalar›n›n gübre
piyasas›n› düzenleyememesi oldu¤unu
söyledi. Çünkü IMF talimat›yla gübre fabrikalar›n›n bir k›sm› özellefltirilmifl durumda. Bu nedenle de gübre flirketleri fiyatlar› istedikleri oranda belirleyebiliyor
ve köylüleri sömürebiliyor.
(H. Merkezi)
Sibirya so¤uklar›
narenciyeyi
vurdu
II. Emperyalist Paylafl›m Savafl›
sonras› dünyada g›da k›tl›¤› yaflanmas›, artan tüketim ve sanayileflme ile birlikte az alanda daha fazla
tar›msal g›da projeleriyle “yeflil
devrim” gerçekleflti. Bu süreçte
az bir alanda topra¤› çeflitli
girdilerle besleyerek daha fazla üretim hedeflenmekteydi.
Bu hedef baflar›y› da getirdi. Bu baflar›yla beraber önü al›nmaz bir yola girilerek art›k sadece insan sa¤l›¤› de¤il, daha fazla üretim ad› alt›nda do¤a, yok olma noktas›na getirildi. Avrupa’da modern tar›m gittikçe ilerledi, buna sanayinin geliflmesi, tar›msal alanlar›n azalt›lmas›,
tar›mdaki insan say›s›n›n düflürülerek sanayiye kayd›r›lmas› gibi geliflmeler yafland›. Hormon girdisinin
gittikçe art›fl›, kanser hastal›¤›ndaki
anormal art›fllar› getirdi ve bununla birlikte ekolojik ya da organik
tar›m süreci bafllad›.
Özellikle ülkemizde son y›llarda popülerli¤ini art›ran bu tar›m
flekli, Anadolu’da ilk olarak Almanya’n›n kuru g›da talebiyle kay›s› ve
incirle bafllam›flt›r. Avrupa Birli¤i
süreciyle de gündemleflmifl ve çeflitli sivil toplum örgütleri taraf›ndan yayg›nlaflt›r›lmaya çal›fl›lm›flt›r.
‹nsan eme¤inin çok daha fazla
oldu¤u organik tar›mda, ürünün
ortaya ç›kmas›, bir alt›n ifllerken
çekilen çile kadar zor olmaktad›r.
Bu tar›m fleklini, son dönemlerde
gittikçe yok edilmek istenen köylü
için bir alternatif olarak tespit edebiliriz.
Fakat bu süreç, yani organik tar›ma geçifl süreci hiç de kolay ol-
mamaktad›r. Tamamen kontrol ve
kay›t alt›nda tutulan bu tar›m flekli,
2 y›ll›k bir geçifl sürecinde sertifikaland›rma süreci istemektedir. Bu
duruma modern tar›m›n zorunluluklar› fleklinde de bakabiliriz. Fakat Tar›m Bakanl›¤› taraf›ndan
yetkilendirilmifl sertifika kurulufllar›n›n sertifika tutar›n› yüksek tespit etmesi ve yapt›r›mlar›n sert
oluflu yoksul köylünün geçiflini
zorlamaktad›r. Önemli bir miktar
para gerektiren bu sertifikay› almak gerçekten bir üretici için çok
zordur.
Bu durumda organik üretim yapan büyük çiftlik sahiplerinin sertifikas›ndan yararlan›larak üretime
geçifl yap›lmaktad›r. Buna da Sözleflmeli Tar›m, yani köleci tar›m
demek çok daha do¤rudur. Sonuçta üretim yaparken, pazarlarken
sertifikas›n› kulland›¤›n di¤er üreticiye sormak zorundas›n. Bir nevi
ürün sat›fl›n›, pazar›n› o kifli yönlendirmektedir. Ürünü ya ona satars›n ya da elinde kal›r. O da pazar›n çok alt›nda alarak bir y›ll›k
eme¤inin alt›nda vermektedir.
Organik tar›m›n ülkemizdeki
geliflimi, sorunlar› ülkedeki köylülü¤ün di¤er problemlerinden farkl›
de¤ildir. Asl›nda pazar sorunu
konvansiyonel (geleneksel) tar›ma
göre çok daha geridedir.
‹stanbul fiiflli’de ilk organik pazar kurularak üreticiyi direkt tüketiciyle kaynaflt›rmak ve sadece gelir düzeyi yüksek kesime de¤il daha
fazla kesime hitap etmesi hesaplanm›flt›r. Daha çok büyük al›flverifl
merkezlerinde sat›fla sunulan orga-
nik ürünler, ciddi bir ekonomik
külfet getirmektedir.
Organik tar›m üretiminin di¤er
üretime göre pahal› oluflu do¤ald›r.
Kullan›lan eme¤in fazla oluflu, girdilerin daha geliflmemesinden kaynakl› pahal›l›¤› bu tar›m ürünlerini
pahaland›rmaktad›r. Tabi direkt
üreticiden tüketiciye ulaflmas› zor
oldu¤u için ortaya arac› da girince
fiyat katlanmaktad›r.
Türkiye’de ekolojik
tar›m
Türkiye’deki potansiyelin art›fl›yla pazar›n geliflmesi büyük market sahiplerinin gözlerini kamaflt›r›r oldu ve ülkenin her yerinden
ürün toplanmaya baflland›. Bunu
yaparken de üreticiden çok tabi ki
kendi ç›karlar›n› hedeflemesi üreticiyi çok zor duruma düflürmektedir.
Yine ülke pazar›nda 2 büyük
firman›n tüm pazar› kontrol alt›na
almas›, bir nevi tekelleflmesi yüzünden üretici ürünü istedi¤i fiyattan satamay›p sadece firman›n verdi¤i fiyata mahkum kalmaktad›r. Bu
da üreticinin masraf›n› karfl›lamamas›n›n yan›nda tüketiciye pahal›ya
ürün sat›lmas›na neden olmaktad›r.
Organik tar›ma ülkemizde
sosyal bir oluflum olarak bak›lmas›, tekelleflmeyi zorlamaktad›r. Ama organik tar›mda üreticilerin örgütlenip birlik ya da kooperatif kurma çal›flmas›na girmedi¤i takdirde pazar tamamen ellerinden ç›kacak ve pazara bir daha
giremeyecekler. Ürünler ellerinde
kalacak ya da eme¤inin çok alt›nda
satmak zorunda kalacaklard›r.
Pazar sorunu sertifika külfetinden kaynakl› organik üretim yapan
üreticilerin yeni bir olufluma gitmelerini mecbur hale gelmifltir.
Ekolojik tar›m› 2008’de
neler bekliyor?
Ocak ay› içerisinde Ekoloji
2008 Fuar› gerçekleflmifl, burada
üreticiler bir araya gelerek pazar
sorununu da gündemlefltirmifllerdir. Yap›lan toplant›larda tekelleflme çabas›nda olan firmalar›n sadece kendilerine ayr›lan konuflman›n
d›fl›nda tart›flmalardan kaç›nmas›,
kat›lan tüm üreticilerin birlik söylemini art›rm›flt›r. Fakat kimin
birli¤i sorusu da yan›t beklemektedir. Çünkü üreticilerin özellikle
öncü olan firman›n art›k markalaflm›fl, ekonomik anlamda sorunu olmayan üreticiler oluflu ve bu firmalar›n sözleflmeli üretim yapmalar›,
farkl› yerlerde yine küçük üreticinin bu iflten çok da bir kâr sa¤laya-
mayaca¤›n›n iflaretleridir. Bundan
kaynakl› son dönemlerde Eko
Köy ad› alt›nda köylerde üretici
yo¤unlu¤u art›r›larak üretime geçilmifltir ama bu iflletmelerde sertifikalar genelde büyük üreticilerin
elindedir.
‹nsan sa¤l›¤›na zararl›, hormonlu ürünlerin art›fl›, yanl›fl uygulamalardan kaynakl› tar›msal arazilerin
azalmas› sonucu sürdürülebilir tar›m ve insan sa¤l›¤› için organik tar›m geliflmektedir. Ayaklar› yere
basmadan olsa da bir pazar oluflmaktad›r. Bu pazar›n üreticiler olarak, direkt içinde olmak tekelleflmeyi engellemek için birliklere kooperatiflere yönelmek gerekmektedir.
Özellikle organik ürün alan büyük firmalar›n geri göndermeli yani satamad›¤›n› iade etme flartlar›
ürünün pazarda tüketimini zorlaflt›rmaktad›r. Bundan kaynakl› hem
ç›kacak yasa hem kurulacak birlikler üreticiyi koruma hedefiyle kaliteyi art›rmay› hedeflemelidir.
Çevreye yeni bir tehdit daha: Tufanbeyli Termik Santrali
Köylüler bir yandan hükümetin sald›r›
politikalar› alt›nda inim inim inlerken di¤er yandan da tüm Türkiye’yi etkisi alt›na
alan so¤uk hava dalgas› yüzünden zor
günler yafl›yor. Özellikle Çukurova Bölgesindeki narenciye üreticileri, so¤uk havalardan dolay› s›k›nt›l›. Ziraat Mühendisleri Odas› Adana fiube Yöneticisi Saim
‹nce yapt›¤› aç›klamada, narenciyenin
dondan etkilendi¤ini ancak meyvenin daha çok nakliyat esnas›nda don etkisi alt›nda kald›¤›n› ifade etti.
‹nce, Çukurova’n›n sahil kenarlar›nda
kalan kesimlerinde don olay›n›n etkili oldu¤unu belirterek, “Adana ve Mersin
aras›nda kalan bölgede yapt›¤›m›z
araflt›rma sonucu son 3 gün içerisinde, narenciye kategorisine giren bir
kaç çeflit, portakal, greyfurt ve
mandalinan›n dondan etkilendi¤i
görüldü” dedi.
Narenciye bahçelerinde kullan›lan
rüzgarla çal›flan ›s›t›c› pervanelerin meyveyi dondan büyük bir ölçüde korudu¤unu ifade eden ‹nce, don olay›n›n dalda de¤il, daha çok nakliyat esnas›nda zarar verdi¤ini kaydetti. ‹nce, “Meyvenin içerisinde
özellikle narenciyenin etkilendi¤i do¤rudur. Ancak daha çok nakliyat seferlerinde
meydana gelmektedir. Bas›n bunu sanki
meyveyi daldayken don vurmufl gibi yans›t›yor” diye konufltu.
(H. Merkezi)
Termik Santral, geri dönülmez tahribatlar yaratacak.
Hükümetin çevre katliam› konusunda yeni ad›mlar›ndan biri de
Adana’da at›ld›. Kurulmas› düflünülen Tufanbeyli Termik Santrali’nin; Kayarc›k köyü yak›nlar›na
kurulmas› Kayarc›k köyü sakinlerini ve çevre köyleri tedirgin ediyor. Sözü edilen havzada ayr›ca
Yamanl›, P›narlar ve Taflp›nar köyleri bulunuyor. Bu köylerde 635 hanede yaklafl›k 3500
kifli yafl›yor. Santralde kullan›lacak
düflük kalorili linyit kömürü ve kireç tafl› konvansiyonel ifl makineleri ile aç›k ocak iflletme yöntemiyle ç›kar›lacak ve üretim s›ras›nda malzemeyi gevfletmek amac›yla patlatma yap›lacakt›r. Linyit
ve kireç tafl›n›n ç›kar›l›p, santrale
tafl›nmas› ile yaklafl›k 10.000 de-
kar verimli tar›m arazisi yok olacak, geçim kayna¤› tar›m olan
köylüler bundan do¤rudan olumsuz etkilenerek göç etmek zorunda kalacakt›r.
Termik santral, Tufanbeyli’ye
ba¤l› köylerin tar›m, mera, orman
ve potansiyel orman alanlar› ile
yak›n çevresindeki Saimbeyli ilçesinin köyleri ile orman alanlar›n›
da etkileyecek. So¤utma suyunun
s›cak su olarak d›flar›ya verilmesi
ile kaynak ve çevresinde önemli
ekolojik de¤ifliklikler meydana gelecektir. Ayr›ca kül ve baca gazlar› yeralt› ve yerüstü sular›n›n kirlenmesine neden olacakt›r. So¤utma suyunun al›n›p verilece¤i
Göksu Çay› Adana’n›n içme suyunun al›nd›¤› Çatalan Baraj Gölüne
akmaktad›r.
Enerjisa’n›n yar› hissesini sat›n alan Verbund flirketi Avusturya’n›n en büyük elektrik flirketi ve
bütün stratejik, mali ve iflletimsel
kararlar için her iki orta¤›n da
onay›n›n gerekece¤i aç›klanm›flt›r.
Almanya’n›n atmosfere b›rakt›¤›
zehirli gaz kotas›n› doldurmas› ve
termik santraller kurmaktan vazgeçmesi üzerine yapt›¤› al›m garantili kömür anlaflmas› nedeniyle
Sugözü Termik Santrali’ni ihraç etmesi gibi Tufanbeyli’de kurulacak Termik Santral için de
Avusturya’n›n vazgeçmifl olabilece¤i sistem ve teknolojinin veya
sökece¤i bir santrali Türkiye’ye
ihraç etmesi de olas›d›r.
Bu konu ile ilgili aç›klama yapan kurumlar “ekonomik ömrü
yaln›zca 25 y›l oldu¤u tahmin edi-
len, enerji üretimine ve istihdama
fazlaca katk›s› olmayan, buna karfl›l›k yüzlerce ailenin sosyal ve
ekonomik yaflam›n› do¤rudan
olumsuz etkileyerek yerinden
edecek, yüzlerce y›l daha tar›msal
üretimde kullan›labilecek yaklafl›k
10 bin dekar verimli tar›m arazisini bir daha geriye kazan›lamayacak flekilde yok edecek, yol açaca¤› toprak, su ve hava kirlili¤i ile
dolayl› olarak yöremizdeki milyonlarca insan›n sa¤l›¤›n› ve yaflam kalitesini olumsuz etkileyecek Tufanbeyli Termik Santrali’nin ak›lc› bir yat›r›m olmad›¤›n›
düflünüyor, henüz iflin bafl›ndayken bu yanl›fl yat›r›m karar›ndan
vazgeçilmesini talep ediyoruz”
dediler.
(H. Merkezi)
Elele Hareketi’nden Çaml› Baraj› tepkisi
Sistem, bir yandan iflçi, köylü,
emekçi tüm halk katmanlar›na
düflmanl›¤›n› gösterirken di¤er
yandan do¤aya da karfl› oldu¤unu ald›¤› kararlarla ortaya koyuyor. Ülkenin birçok yerinde köylüler ve çevreci kesimler topraklar›n›n, sular›n›n zehirlenmesine,
do¤an›n tahrip edilmesine yönelik eylemler yap›yor, hayli yo¤un
olan ülke gündeminin içinde yer
bulmaya çal›fl›yor. Elele Hareketi
Dönem Sözcüsü Halil Gezer
de, ‹zmir’in içme suyunu karfl›layacak Çaml› Baraj› yerine Efem-
çukuru’nda yap›lmak istenen alt›n madeninin tercih edilmesine
tepki gösterdi.
‹zmir-Bergama, Eflme,
Sivrihisar Havran, Küçükdere Elele Hareketi, alt›n arama
faaliyetleri ile gündemden düflmeyen ve ‹zmir’in içme suyu ihtiyac›n› karfl›layacak Çaml› Baraj›’na iliflkin 29 Ocak günü ‹zmir
Büyükflehir Belediyesi ‹ZSU
Genel Müdürlü¤ü önünde bas›n aç›klamas› yapt›. Elele Hareketi Dönem Sözcüsü Halil Gezer, Efemçukuru’nda yap›lmak
istenen alt›n madenine kurban
edilmek istenen ‹zmir’in içme
suyunu karfl›layacak Çaml› Baraj›’na, ‹zmirlilerin ihtiyac› oldu¤unu söyledi. Gezer, “Hani halka
ra¤men madencilik yap›lmayacakt›? Yoksa kapal› kap›lar ard›nda baflkalar›na verilen sözler mi var? Yoksa
DS‹ Çaml› Baraj›’ndan bu
nedenle mi vazgeçti? Bu nedenle mi Çaml› Baraj›’na
ÇED olumsuz görüflü verilecek?” dedi.
Çaml› Baraj›’n›n ‹zmir için ge-
rekli oldu¤unu ifade eden Gezer,
flunlar› ifade etti: “‹zmirliler
musluklar›nda Arsenikli su akmas›n› istemiyorsa, flimdiden tav›r als›nlar. Aksi halde çok geç
olabilecek. Bizler meslek odalar›,
demokratik kitle örgütleri ile di¤er sivil toplum kurulufllar›n›n ve
bireysel kat›l›mc›lar›n oluflturdu¤u Elele Hareketi olarak EGEÇEP’in di¤er bileflenlerinin de
deste¤iyle suyumuza, kentimize
ve çevremize sahip ç›k›yoruz,
ç›kmaya devam edece¤iz.”
(H. Merkezi)
İşçi-köylü 6
Dengê azadî
DTP’den mektuplu
eylem
Mersin DTP ‹l Baflkanl›¤› yöneticileri ve üyeleri ile Akdeniz Göç-Der, Özgür ve Eflit Yurttafl Derne¤i, Özgür ve
Demokratik Kad›n Hareketi, MKMDER temsilcilerinden oluflan yaklafl›k 200
kifli, Mersin DTP ‹l Binas› önünde toplanarak Merkez Postane önüne kadar alk›fllarla yürüdü. Yo¤un “güvenlik” önlemi
al›nan yürüyüfl boyunca Çevik Kuvvet’in
müdahaleleri de yafland›. Mektup eylemlerinin birçok ilde yap›ld›¤›n› ve yap›lmaya devam edildi¤ini söylen Mersin DTP ‹l Baflkan› Selami Turhan; ‹mral› Hapishanesi’nde tutuklu bulunan Abdullah Öcalan’›n
sa¤l›k koflullar›n›n kötüleflti¤ini söyledi. Kitle Öcalan’›n zehirlendi¤i iddialar›na iliflkin
inceleme yapan Avrupa Konseyi ‹flkenceyi ‹zleme ve Önleme Komiserli¤i
raporu aç›klanmad›¤› için Türkiye’de gerginlik yarat›ld›¤›n›, raporun bir an önce
aç›klanmas›n› ve hapishane koflullar›n›n düzeltilmesi talebiyle, Avrupa ‹flkenceyi
Önleme Komiserli¤i, Avrupa Konseyi
‹nsan Haklar› Komiserli¤i ve TBMM
‹nsan Haklar› Komisyonu’na mektup
gönderdi.
(Mersin)
Edî Bes e yürüyüflüne
polis sald›r›s›
8-21 Şubat 2008
Amed halk›,
elektrik rüflflv
vetine kanma!
Gerici her sistem, karfl›t› olarak
gördü¤ü unsurlar› yok etmek ya da bu
unsurlar› “kabul edilebilir” bir düzeyde
tutmak amac›n› güder. TC için de
Kürt ulusu, tam da Kürt olman›n, Kürt
kalman›n yaratt›¤› sonuç itibariyle tehlike kapsam›nda var olagelmifltir. Hatta bu “tehlikeli durum”un kökenini
Osmanl›’ya kadar dayand›rmak mümkündür. ‹lk bafllarda farkl› milliyetlerden halk› birbirine karfl› k›flk›rtarak
bölen sistem, böylelikle ezilenler cephesindeki unsurlar› yaln›zlaflt›rabilmifltir. Sadece varl›k haliyle bile bir direnifle özne teflkil olabilecek her unsur inkara gelinmifl, imhaya u¤ram›fl, u¤rat›lmaya çal›fl›lm›flt›r. Bu durum özü itibariyle de¤iflmeden sürüyor.
Geçti¤imiz günlerde, Erdo¤an’›n
yerel seçimlerde kazan›lmas› için kurmaylar›na emir verdi¤i belediyeler bas›na yans›d›. Bu belediyeler ‹zmir,
Dersim ve Diyarbak›r. AKP’nin bu
belediyeleri kazanmak için elinden gelen her fleyi yapaca¤› yönünde aç›klamalar›na ilk cevap haliyle Diyarbak›r
Büyükflehir Belediye Baflkan› Osman
Baydemir’den geldi. “Diyarbak›r kalemizdir, kimseye vermeyiz...”
dedi.
Geçmiflten beri faflizm, özellikle T.
Kürdistan›’na bütün araç ve yöntemleriyle sald›rmaktan geri durmam›flt›r.
“‹nkar ve imha” denilen bu konsept
her platformda, her flekilde kendisini
ilan etti-ediyor. Demokrasiye at›f üstüne at›f yapan bir hatipte de, cenneti
vaat eden bir din adam›nda da, vatanseverlik iddias›ndaki asker veya poliste
de temsiliyet bulsa faflizm, faflizmdir.
Havuç ya da
ücretsiz elektrik
Bundan on-befl y›l önce Amed’te
bir anket yapsak ve insanlara flunu sorsayd›k: “Elektrik deyince akl›n›za
gelen ilk fley nedir?” Bu durumda
emin olal›m ki “iflkence” cevab›n›n
aç›k ara önde kazanmas› iflten bile olmazd›. Tarihin cilvesi iflte! Diyarbak›r’› kazanmaya dönük ortaya at›lan ilk
proje önerisi AKP Diyarbak›r milletvekillerinden Abdurrahman Kurt’a
ait. Amed’te yoksul halka elektri¤in en
az›ndan bir düzeye kadar ücretsiz da¤›t›lmas›n› öngören bir proje bu. Bak›n›z ne diyor Kurt: “Zaten Diyarbak›r’›n önemli bir kesimi kaçak elektrik
kullan›yor. Ücretsiz da¤›t›m sonucu
onlar› hem ekonomik bir yükten hem
de h›rs›zl›ktan kurtarm›fl olaca¤›z.”
Evet, durum bu; tarih ironisini örüyor:
Bir tarafta ezen, cellat rolünü üstlenirken elektrikten geçiriyor halk›, yani
sopas›n› kullan›yor. Di¤er taraftan ise
havuç olarak ücretsiz elektrik da¤›t›m›ndan bahsediyor. Bu defa ise papazl›¤›n› konuflturuyor ezen; kendilerine
analar›n›n ak sütü gibi helal olan kaçak
elektrikten dolay› h›rs›zl›kla itham ediyor ve kurtar›c›l›¤a soyunuyor.
Niteli¤i itibariyle faflizm yine de havuç yerine sopay› esas araç olarak kullanmaktad›r. Bundan sadece birkaç
gün önce Amed’te “kaçak yap›” nedeniyle yoksullar›n evleri bafllar›na y›k›lmaya çal›fl›lm›fl, evlerine kendilerini
siper edenler gaz bombas›na, gözalt›na, fliddete maruz kalm›flt›r bir kez daha. Afl›m›za, ekme¤imize göz koyanlar›n gözü doymam›flt›r, doymak bilmeyecektir. ‹HD Diyarbak›r fiubesi’nin
hak ihlalleri raporuna göre; 2007 hak
ihlalleri aç›s›ndan 2006’n›n 2.5 kat› bir
orana sahiptir. Hak ihlalleri 2006 y›l›nda 7 bin 733 iken, 2007 y›l›nda 18 bin
479’a kadar yükselmifltir.
Amed halk›!
Ad›n direniflfllle
anlamdaflflt
t›r
Bilmekteyiz ki sistem partileri ara-
s›nda halka yönelik hiçbir fark yoktur.
AKP de faflizmin faflist sözcülerinden
biridir yaln›zca. Bu geçmiflte de böyle
idi, flimdi de böyle. Hatta öyle ki, AKP;
T. Kürdistan›’nda devlet partisi niteli¤ine bürünmüfltür. Devlet partisinden
kast›m›z faflizmin di¤er kurumlar›yla
aras›ndaki çeliflkilerde bölge söz konusu oldu¤unda uzlafl›n›n oldu¤udur. Ancak ne var ki bu aç›k gerçe¤e ra¤men,
Kürt Ulusal Hareketi, AKP’yi di¤er
partilerden ayr› bir yere koymufl, ordunun aksine Kürt ulusal meselesinde
AKP’yi ›l›ml› de¤erlendirerek bu konuda belli bir bilinç bulan›kl›¤›na sebebiyet vermifltir. Nihayet ki bu konudaki
tutum flimdilik terk edilmifltir.
Oysa Amed halk› 2006 Serh›ldan›
s›ras›nda, Erdo¤an’›n katliama davetiye
ç›karan “...kad›n da olsa çocuk da
olsa gereken yap›lacakt›r” sözlerini unutmam›flt›r. Amed halk› bugünlerde evlerinin üzerinden uçan savafl
uçaklar›n›n sesini duymaktad›r. Bakmay›n durgunlu¤una Amed’in: Amed
üzerinde oynanan oyunlara karfl›
henüz son sözünü söylemifl de¤ildir. Amed halk› son sözünü, en güzel,
direniflleri ile söyleyeceklerdir.
As›l operasyon
halk›n cebine!
Ovac›k Demokrasi Platformu’ndan
halk toplant›s›
27 Ocak Pazar günü Kürt ulusuna yönelik sald›r›lar› k›namak amac›yla “Edî Bes
e” fliarl› bir eylem düzenlendi. Mersin’in
Yenipazar Mahallesi’nde saat 13.00’te toplanan yaklafl›k 300 kiflinin sloganlar eflli¤inde
bafllatt›¤› yürüyüflün ard›ndan DTP Akdeniz
Belde Teflkilat›’n›n önünde yap›lan bas›n
aç›klamas›yla son dönemde artan bask›lar
k›nand›. YDG’lilerin de destek verdi¤i eylemde “Gençler da¤lara hesap sormaya”, “PKK halkt›r halk burada” vb. sloganlar at›ld›. Bas›n aç›klamas›n›n bitiminin
ard›ndan polis kitleye sald›rarak 1 kifliyi gözalt›na ald›. Kitlenin polislere karfl›l›k vermesi üzerine mahallede ç›kan k›sa süreli çat›flman›n ard›ndan eylem sona erdi.
(Mersin YDG)
En iyi asker ölü
askerdir!
Ovac›k Demokrasi Platformu’nun düzenledi¤i halk toplant›s›,
23 Ocak Çarflamba günü saat
16.00’da Ovac›k EMEP ilçe binas›nda gerçeklefltirildi. Ovac›k Demokrasi Platformu ad›na yap›lan
aç›l›fl konuflmas› ve sunumdan sonra, platform ve köy temsilcileri ve
ayn› zamanda halk tart›flmaya bafllad›. Köylüler ad›na konuflan köy
temsilcisi; yöremizin zehirlenmesine izin vermeyeceklerini, çünkü
çocuklar›m›z›n zehirlenmesini istemediklerini söyleyerek bu flirketin
Bergama’dan farkl› bölgelere kadar
teflhir oldu¤unu belirterek devletin
iflbirlikçiler arac›l›¤›yla bölgeye tutunmaya çal›flt›¤›n› söyledi. Devletin ve flirketin yapmaya çal›flt›¤› bölgemizi zehirlemeye ve iflbirlikçilefl-
temsilcisi söz ald›; “Hangi görüflte
olursak olal›m sorunumuz ortakt›r. Bu do¤rultuda bir araya gelelim.
Birbirimize güvenerek, elefltiri-öz
elefltiri mekanizmas›n› oluflturarak
birlikteli¤imize devam edelim” dedi.
Ard›ndan soru cevap bölümüne
geçildi ve toplant› sona erdi.
meye karfl› mücadelede ›srar vurgusu yaparak sözü bir baflka Ovac›k
yerlisine b›rakt›. Sözü alan Ovac›k
köylüsü; emperyalizmin sömürgeci-
Operasyonlara karfl›
s›n›ra yürüyüfl!
PKK’nin Da¤l›ca (Oremar) bask›n›yla
esir ald›¤› 8 askeri serbest b›rak›ld›ktan
sonra devletin “Neden ölmediniz?” dercesine tutuklanmas› kamuoyunda ciddi rahats›zl›k uyand›rm›flt›. 8 askerin iddianameleri
de tüm gerçekli¤e karfl›t ifadelerle doluydu.
8 askerin 1 fiubat günü bafllayan mahkemesi 2 fiubat günü sonuçland›. Askeri Mahkeme askerlerin serbest b›rak›lmas›na karar
verdi. Askerlik süresi dolan Er Ramazan
Yüce evine dönerken, di¤erleri birliklerine
teslim edildi.
8 askerin duruflmas›n›n oldu¤u gün ‹stanbul’da aralar›nda Partizan’›n da bulundu¤u kurumlar taraf›ndan bir bas›n aç›klamas› düzenlendi. Esir askerlerin mahkemeye ç›kar›ld›¤› 1 fiubat Cuma günü bir araya
gelen kurumlar askerlerin tutuklanmas›n›
protesto etti.
Befliktafl DGM önünde bas›n aç›klamas›
yapmak isteyen kurumlara polisin izin vermemesi üzerine bas›n aç›klamas› Befliktafl
Meydan›’nda yap›ld›. Devletin asker ölümlerini ›rkç›-floven sald›rganl›¤›n malzemesi
olarak kulland›¤›n›n alt›n›n çizildi¤i aç›klamada s›n›r ötesi operasyonlar›n durdurulmas›
istendi.
(‹stanbul)
Devletin s›n›r ötesine düzenledi¤i operasyonlarla Kürt köylerini
bombalamas›n› protesto etmek isteyen DTP, s›n›ra yürüyor.
Egemenler PKK’ye karfl› kapsaml› bir operasyon düzenlemek için yo¤un bir haz›rl›k içine girmifl ve operasyondan önce ›rkç›-flovenist dalga
yükseltilmiflti. Özellikle Hakkâri Da¤l›ca’daki sald›r›y› kullanarak milliyetçili¤i körükleyen egemen s›n›flar, son
olarak s›n›r ötesi operasyon düzenlemifl ve büyük baflar›lar kazan›ld›¤›
propagandas› ile kamuoyuna yans›tm›flt›. Operasyonun bir aya¤› PKK’ye
darbe vurmak iken di¤er aya¤› ise ülkede floven duygular›n geliflimine daha fazla zemin haz›rlamakt›.
Devletin bu sald›r›lar›na karfl› ilerici ve devrimci kurumlar oluflturduklar› birliktelikler ile ortak bir durufl sergiliyor. Bu süreçte birçok il ve
ilçe binas› sald›r›ya maruz kalan ve
sürekli bask› alt›nda tutulan DTP,
operasyonlar›n durdurulmas› talebiyle bir eylem takvimi ç›kard›. 6 fiubat
günü fi›rnak’ta bir yürüyüfl gerçeklefltirmeyi hedefleyen DTP, operasyonlar›n son bulmas›n› isteyecek.
‹zmir’de yürüyüfl için Otogar’dan
hareket etmek isteyen kitle, polis engeli ile karfl›laflt›. Otobüslerin Otogar’dan ç›k›fl›na izin vermeyen polis,
araçlar› hukuksuz bir flekilde tutu-
yor. Durumu protesto eden DTP ‹zmir ‹l Bakan› Mehmet Bayraktar,
uygulamalar› hukuki de¤il, keyfi uygulamalar olarak de¤erlendirdi. Kemalpafla giriflinde bekleyen grubun da ‹zmir Otogar›’na do¤ru hareket etti¤ini söyleyen Bayraktar, Diyarbak›r’a
gitmekte karal› olduklar›n› dile getirdi.
fi›rnak’ta düzenlenecek olan
“Demokratik Çözüm Yürüyüflü”ne kat›lmak için sabah saatlerinde
Ayd›n’dan yola ç›kan DTP’liler, il ç›k›fl›nda jandarmalar taraf›ndan durduruldu.
Öte yandan “Operasyonlara
Karfl› Demokratik Çözüm Yürüyüflü”ne Siirt’ten kat›lmak isteyenler,
devletin yeni bir uygulamas› ile karfl›laflt›. Güvenlik önlemleri çerçevesinde Siirt-Batman karayolu ulafl›ma kapat›l›rken, baz› mahalleler ise polisler
taraf›ndan ablukaya al›nd›.
fiehir genelinde yo¤un önlem
alan polis, Çakmak, Conkbay›r ile
çok say›da mahalleyi ablukaya al›rken, Siirt-Batman karayolu ulafl›ma
kapat›ld›. Araçlar›n girifl ve ç›k›fllar›na
izin vermeyen polis, araç ve vatandafllar› kimlik kontrolünden geçiriyor. DTP Siirt ‹l binas› da polis taraf›ndan ablukaya al›nd›. Gazetemiz yay›na haz›rlan›rken birçok ilde bekleyifl sürüyordu.
(H. Merkezi)
lik politikas›n›n de¤iflti¤i, art›k silahl› gücüyle de¤il sermayesini ülkelere ak›tarak sömürüsünü daha boyutland›rd›¤›n› ifadelendirdi. Konuflmac› ayr›ca “daha fazla devrimci, muhalif bas›n› takip etmeliyiz” dedi. Ve sözü bir baflka
yerli temsilciye b›rakt›. Sözü alan
köylü; sermayenin dini, mezhebi,
›rk› yoktur vurgusunu yapt› ve sözü
Demokrasi Platformu sunucusuna
b›rakt›.
Ovac›k Demokrasi Platformu
ad›na sözü alan temsilci flöyle devam etti; “fiu an güçlü bir birlikteli¤e ihtiyac›m›z var. Dünyan›n hiçbir
yerinde mücadeleler yasalarla kazan›lmad›, tek çözüm halk›n kendi öz
mücadelesiyle halk›n birleflik mücadelesindedir.” Ard›ndan bir köy
- Yörede ifl sorunu nas›l çözülebilir?
- (Yan›tlayan yöreden bir köylü); Do¤am›z›, çevremizi, memleketimizi kirletmeden ifl olanaklar› istiyoruz. Yan› bafl›m›zda Erzincan/‹liç ilçesinde sondaj çal›flmas›
alt›n rezervlerinin bulunmas›yla sonuçland›. Ona karfl› da mücadele
etmemiz gerekiyor. O da memleketimizi kirletiyor, ama ifle de ihtiyac›m›z var. Buna da bir çözüm bulmal›y›z.
Sonuç olarak; Ovac›k Demokrasi Platformu önüne koydu¤u
görevleri flu flekilde aç›klad›; Afiflleme çal›flmas›, ‹stanbul’dan köy dernekleri, TUDEF, Tunceli Belediyesi,
Hozat Belediyesi, Pertek Belediyesi
destek vereceklerini belirtmifllerdir. Ovac›k karar merkezi olacakt›r. Her köyden bir temsilci ve
Ovac›k merkezden temsilci bir kurulun oluflturulmas› çal›flmas› olacakt›r. Hafta sonu Konutlar Mahallesinde irtibat oluflturulacakt›r.
(Dersim ‹K okurlar›)
Kitleler Alevi oyununu
bozmakta kararl›
AKP hükümetinin, Alevileri sisteme yedeklemek, asimile etmek
ve daha birçok amac› içeren “Alevi
aç›l›m›”na karfl› tepkiler büyüyor.
Genifl y›¤›nlar bu sahte “aç›l›m”
oyununu bozmak için kitlesel tepkiler veriyor.
Bu genifl kat›l›ml› tepkilerden
biri de 3 fiubat tarihinde Kad›köy’de gerçeklefltirilen mitingle ortaya kondu. Binlerce Alevinin yan›
s›ra, çok say›da devrimci ve demokratik kurumun da kat›l›m›yla
gerçekleflen mitingde özelde
AKP’nin Alevi oyununa genelde ise
sistemin tüm sald›r›lar›na karfl› öf-
ke dile getirildi.
“Ö¤retimize ve özgürlü¤ümüze sayg›” mitinginde “H›z›r
Paflalar›n oyununa gelmeyece¤iz” fliar› hayk›r›ld›.
Pir Sultan Abdal Kültür Derne¤i’nin (PSAKD) öncülü¤ünde gerçekleflen miting için sabah erken
saatlerden itibaren Tepe Nautilus
önünde toplanmaya bafllayan kitle,
buradan Kad›köy ‹skele Meydan›’na
do¤ru yürüyüfle geçti.
Mitinge, E¤itim-Sen, ESP, HÖC,
TKP, DHP ve çok say›da sendika
temsilcisi de kat›larak destek verirken, Partizan’da, “Alevi ‹nanc›-
S›n›r ötesi operasyon ile
Kürt halk›n›n üzerine bomba
ya¤d›ran egemenler, bunun faturas›n› da halktan ç›kar›yor. Yeni
zamlar ile devlet, operasyonun
giderini halk›n cebinden karfl›l›yor. Elektri¤e, suya ve ulafl›ma
yap›lan zamlarla emekçilerin yaflam› daha da zorlaflacak. Yap›lan
zam furyas›na ve s›n›r ötesi operasyona karfl› bir araya gelen kurumlar bir eylem gerçeklefltirdi.
27 Ocak Pazar günü saat
13.00’te AKP il binas› önünde
“Savafla de¤il; emekçiye,
sa¤l›¤a, e¤itime bütçe. Yaflas›n iflçilerin birli¤i, halklar›n kardeflli¤i” pankart› açan
kitle “Savafla de¤il e¤itime
bütçe”, “Katil ABD iflbirlikçi
AKP”, “Gün gelecek, devran
dönecek, AKP halka hesap
verecek” sloganlar›n› hayk›rd›.
ESP, DTP, HKM, PSAKD,
Tektsil-Sen, Limter-‹fl, Kald›raç, Al›nteri, BDSP, Partizan,
PDD, SDP, TÖP ve birçok kurumun imzas›yla yap›lan eylemde yap›lan aç›klamada; ‹stanbul’da ulafl›ma yüzde 50, suya
yüzde 135 oran›nda zam yap›ld›¤› dile getirilerek s›n›r ötesi operasyonlar›n halk›n cebinden yap›lan soygunlarla karfl›land›¤› ifade edildi.
(‹stanbul)
n›n Asimilasyonuna ‹zin Vermeyelim- Alevilerin Devletle
Bar›flt›r›lma Sahtekarl›¤›na
Kanmayal›m- Partizan” imzal›
bir pankart açarak, kat›l›m sa¤lad›.
Miting sadece bir konuflmayla s›n›rl› tutuldu. Bu konuflma ise, PSAKD
Genel Baflkan› Kaz›m Genç taraf›ndan gerçeklefltirildi. Genç, konuflmas›nda AKP’nin toplumsal bar›fl
ve demokrasinin olmad›¤› bir ortamda, anayasa haz›rl›¤› yapt›¤›na
dikkat çekti.
Genç’in konuflmas›n›n sonunda
yapt›¤› ortak mücadele ça¤r›s› ise,
kitlenin “Yaflas›n devrimci dayan›flma” sloganlar›yla karfl›land›.
Miting, Hasan Sa¤lam, Vardiya
Müzik Grubu ve Erdal Bayrako¤lu’nun seslendirdi¤i Kürtçe,
Lazca ve Türkçe ezgilerle sona erdi.
(Kartal)
İşçi-köylü 7
8-21 Şubat 2008
Düflünce
özgürlü¤üne(!) bir
soruflturma daha
Gazeteci yazar Temel Demirer’e
geçen y›l düzenlenen Munzur Do¤a
ve Kültür Festivali’nde yapt›¤› konuflma nedeniyle “yasad›fl› örgüt
propagandas› yapmak” ve “suç
ve suçluyu övmek” gerekçesiyle
Malatya Cumhuriyet Baflsavc›l›¤› taraf›ndan bir soruflturma aç›ld›. Soruflturma kapsam›nda Ankara Cumhuriyet
Baflsavc›l›¤›’na ifade veren Demirer
“düflünce ve ifade özgürlü¤ünün bulundu¤u söylenen bir ülkede yapt›¤›m
her konuflman›n ya da bütün ifadelerimin herkes taraf›ndan kabul edilir olmas› gerekmez. Bu konuflma nedeniyle benim hakk›mda soruflturma bafllat›lmas› benim düflüncelerimi aç›klama
özgürlü¤ümün k›s›tlanmas› anlam›na
gelir. Konuflmada sözünü etti¤im kiflilerden ‹brahim Kaypakkaya, Çorumlu
olup benim hemflerimdir. Kendisini
yak›ndan tan›rd›m, bundan dolay› her
zaman gurur duydu¤um bir kifliliktir.
Deniz Gezmifl ve Mahir Çayan’› da tan›maktay›m. Bu isimlerden söz etmifl
olmak TKP/ML T‹KKO’yu övmek anlam›na gelmez” dedi. ‹fadesinin devam›nda “Tunceli k›rsal›nda öldürülen
Ökkefl Karao¤lu’nun manevi o¤lu oldu¤unu, Ökkefl’in ve arkadafllar›n›n
herhangi bir suçu olmad›¤› halde bir
operasyon sonucu öldürüldüklerini ve
suçlu ilan edildiklerini, bu olay›n bir
yarg›s›z infaz oldu¤unu” dile getirdi.
Savc›l›¤›n açm›fl oldu¤u soruflturma halen devam ediyor.
(Ankara)
Adana’da
tutuklama terörü!
Adana’da HÖC’ün Kevser M›zrak’›n katledilifli ile ilgili organize etti¤i bas›n aç›klamas›na kat›ld›klar› gerekçesiyle 7 kifli gözalt›na al›nd›. 22
Ocak 2008 Sal› günü sabaha karfl›
Adana Emniyet Müdürlü¤ü’ne ba¤l›
polisler ev bask›nlar› yaparak 7 devrimciyi gözalt›na ald›. fiakirpafla Temel
Haklar Ve Özgürlükler Derne¤i Baflkan› Mehmet B›ld›rc›n, Adana Temel Haklar Ve Özgürlükler Derne¤i
Baflkan› fiemsettin Kalkan, fiakirpafla Temel Haklar üyesi ‹lhan Sar›o¤lu, Adana Gençlik Derne¤i üyesi
Halime Keçeli, ‹HD yönetim kurulu üyesi Ethem Aç›kal›n, ÇHKM’den Hasan Yücel ve ESP’den Dinçer, 23 Ocak 2008 tarihinde ç›kar›ld›klar› mahkemece DHKP/C üyeli¤i
ve örgüt propagandas› yapt›klar› gerekçesiyle tutukland›lar. Akflam saatlerine kadar Adliye’nin kap›s›nda bekleyen bizler, tutuklanan arkadafllar›m›z ring arac›na bindirilene kadar
oradayd›k. Adliye’nin arka kap›s›ndan
ç›kar›lan devrimciler “Bask›lar bizi
y›ld›ramaz” sloganlar›yla ring araçlar›na bindirildi. Tutuklanan arkadafllar›m›z›n att›¤› sloganlara bizler de zafer iflaretleriyle efllik ettik.
(Adana YDG)
Hatay’da bask›
ve gözalt›lara
protesto
Kevser M›zrak’›n katledilmesi ile
ilgili yap›lan bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan yaflanan ev bask›nlar›, gözalt›lar ve tutuklamalara karfl› Hatay’da
devrimci kurumlar biraraya gelerek
ortak bir bas›n aç›klamas› yapt›lar.
Partizan, HÖC, ESP, Al›nteri ve
HKM’nin ortak örgütledi¤i bas›n
aç›klamas› Merkez Ulus Meydan›’nda yap›ld›. Bas›n aç›klamas›na kat›lanlar›n gözalt›na al›narak hemen
tutuklanmas›, bas›n aç›klamas›na kat›lman›n bile suç say›lmas› protesto
edildi. Aç›klamada “Bask›lar bizi
y›ld›ramaz”, “Faflizme karfl›
omuz omuza” vb. sloganlar at›ld›.
Aç›klaman›n ard›ndan kitle sloganlarla eyleme son verdi.
(Hatay ‹K okurlar›)
Hapishanelerde tecrit a¤›rlaflarak
devam ediyor
‹HD ‹stanbul fiubesi’nin oluflturdu¤u “Tekirda¤ F Tipi Cezaevi
Araflt›rma ve ‹nceleme Heyeti”
haz›rlad›¤› hapishane raporunu aç›klad›. Raporda tutuklu ve hükümlülere
yönelik her türlü hak gasp›n›n devam
etti¤i vurguland›.
Hapishane idaresi ile yap›lan görüflme sonuçlar› ve tutsaklar›n yapm›fl
oldu¤u baflvurular›n de¤erlendirildi¤i
raporda, her türlü iletiflim hakk› gasp›,
anadil yasa¤› ve görüfl yasaklar›na dikkat çekildi.
Rapor, ‹HD ‹stanbul fiubesi Gülseren Yoleri taraf›ndan sunuldu. Tekirda¤ 1 No’lu F Tipi Cezaevi Müdürü
Rahmi Güven ile görüfltüklerini belirten Yoleri, Kürtçe üzerindeki bask›lara dikkat çekti. Görüfl esnas›nda tutsaklar›n anadilinde konuflmalar›na yasak konuldu¤unu, Kürtçe konuflmak
için öncelikli olarak idareye dilekçe
verme zorunlulu¤u oldu¤unu belirten
Yoleri, Müdürün söz konusu sorunun
“yasal s›k›nt›lar”dan kaynakland›¤›
yönünde aç›klamada bulundu¤unu
söyledi. Tutsaklar›n üst aramas›na iliflkin yaflad›klar› onur k›r›c› davran›fllar›
da Müdür’e aktard›klar›n› belirten Yoleri, kendisinin araman›n yönetmenli¤e göre yap›ld›¤›n› savundu¤unu söyledi.
Raporda, ayakkab› aramas›na iliflkin Müdür’e “uygulama personelin
keyfi dikkate al›narak m› yap›l›yor?” sorusu yöneltildi¤ini, müdürün
ise “Devlete karfl› kurflun s›kanlar›n ayakkab›lar›n› benim perso-
nelim niye ç›kars›n” dedi¤i kaydedildi.
Heyetin taleplerinin de yer ald›¤›
raporda, tecrit, izolasyon ve süreklileflen disiplin cezalar› nedeniyle artan
intihar olaylar›n›n ciddiye al›nmas›,
sa¤l›¤a zarar vermeyecek bir infaz sisteminin gelifltirilmesi, iletiflim önündeki her türlü engelin kald›r›lmas›, itiraz
ve savunma dilekçelerinin aciliyetle
yerlerine ulaflmas›, Kürtçe üzerindeki
yasa¤›n kald›r›lmas› ve her türlü keyfi
uygulamalara derhal son verilmesi istendi.
(‹stanbul)
F tiplerinde hak ihlalleri sürüyor, direnifl de!
‹HD Ankara fiubesi Cezaevi Komisyonu, 22 Ocak Sal› günü yapt›¤›
bas›n toplant›s› ile F tipi hapishanelerde yaflanan hak gasplar› ve keyfi
uygulamalara iliflkin bilgilerine yer
verilen üç ayl›k raporunu aç›klad›.
Komisyon ad›na aç›klama yapan
Elif Zavar, 18 Ekim 2007-22 Ocak
2008 aras›nda ‹ç Anadolu Bölgesi’nde bulunan F tipi hapishanelerde
yaflanan sorunlara iliflkin haz›rlanan
raporu bas›na sundu.
Adalet
Bakanl›¤›’n›n
Ocak
2007’de yay›nlad›¤› genelgeye de¤inen Zavar, “Son dönemde cezaevlerinden gelen haberler ve derne¤imize yap›lan baflvurular kayg› vericidir,
10 kiflinin haftada 10 saat görüflme-
sine olanak tan›yan genelgenin, asl›nda sadece ölüm oruçlar›n› bitirmek amac›yla yap›ld›¤› ortaya ç›kt›”
diye belirtti.
Yapt›¤› aç›klamada hak ihlallerinden örnekler veren Zavar, Adli T›p
Kurumu taraf›ndan ise “Darbe
rastlanmam›flt›r” fleklinde rapor
verildi¤ini, suç duyurusu dilekçelerinin yok edildi¤ini, hasta tutsaklar›n
tedavilerinin engellendi¤ini belirtti.
Hapishane kantini fiyatlar›n›n piyasa
bedelinin çok üzerinde oldu¤unu ve
elektrik ücretlerinin tutsaklardan
al›nd›¤›n› ifade eden Zavar, tutsaklara gelen faks ve mektuplar›n 1-2 ay
sonra teslim edildi¤ini, muhalif gazete ve dergilerin toplatma karar› ol-
maks›z›n engellendi¤ini aç›klad›. Zavar, Bolu ve Sincan F Tipi Hapishanelerinde kalan tutsaklar›n tek tek
maruz kald›klar› keyfi disiplin cezalar›, sald›r›lar ve yaflad›klar› sorunlara
iliflkin de bilgi verdi. Zavar, “Keyfi
uygulamalar bize bir kez daha gösteriyor ki Adalet Bakanl›¤› bir an önce
demokratik kitle örgütlerinden oluflan ba¤›ms›z izleme kurullar›na cezaevlerini denetime açmal›d›r. Keyfi
disiplin cezalar›na son verilmeli ve
10 kiflinin haftada 10 saat yan yana
gelebilmesinin önündeki engeller
kald›r›lmal›d›r. Sa¤l›k sorunlar› olan
tutuklu ve hükümlülerin tedavilerinin yap›lmas› için tahliye edilmelidir”
dedi.
(Ankara)
Halkın gündemi
Beni nas›l flfliikayet edersin daya¤›!
Bolu F Tipi Hapishanesi’nde
gardiyanlar›n kendilerine “bask›
uygulad›klar›” gerekçesiyle hapishane idaresine dilekçe veren
PKK’li tutsaklara gardiyanlar taraf›ndan coplarla sald›r›ld›. TUHAD-FED Genel Baflkan› Ali
Erdemirci, sald›r›ya u¤rayan 3
PKK hükümlüsünün aileleri arac›l›¤›yla kendilerine baflvurdu¤unu belirterek, yaflanan olaya sessiz kalmayacaklar›n› ve avukatlar›n gerekli incelemesinden sonra
hukuki giriflimlerde bulunacaklar›n› söyledi.
Konuya iliflkin bilgi veren Erdemirci, Kand›ra 2 Nolu F Tipi
Hapishanesi’nden Bolu F Tipi
Hapishasi’ne sürgün edilen 8
PKK’linin daya¤a maruz kald›¤›n›
belirterek, “Sevki gerçekleflen
PKK hükümlüleri Bolu F Tipi Hapishanesi’ne geldikleri günden
beri, di¤er tutuklu ve hükümlülerle tamamen iliflkileri kopar›lm›flt›. 3 ve 2 kiflilik farkl› odalarda kal›yorlard›. Birbirleri ile görüfltürülmüyordu. Sürekli gardiyanlar›n sataflmalar›na, hakaret-
Adalet Bakanl›¤›:
“Zavar hapishanede kalabilir!”
1999 y›l›nda mesane kanseri
teflhisi konan Gazeteci Erol Za-
Abluka alt›ndaki Gazze’ye Türkiye’den kardefllik eli!
‹srail ablukas› alt›nda her türlü
olanaktan mahrum bir flekilde yaflamaya çal›flan Filistin halk›n›n ›zd›rab›na dikkat çekmek isteyen Filistin
Halk›yla Dayan›flma Derne¤i,
çeflitli eylemler gerçeklefltirdi.
26 Ocak Cumartesi günü saat
11.30’da Taksim Tramvay dura¤›nda
bir araya gelen Dernek üyeleri, Siyonist ‹srail’in Filistin halk›na uygulad›¤›
zulmü k›nad›.
“Kahrolsun Siyonist katliam›, Gazze’de Gettoya son” yaz›l› pankart açan kitle ‹srail Siyonizmi’ni protesto etti. Eylemde “Gazze Siyonizm’e mezar olacak”,
“Filistin halk› yaln›z de¤ildir” vb.
sloganlar› hayk›ran kitle, ablukan›n
kald›r›lmas›n› istedi. Kat›lanlar ad›na
bas›n aç›klamas›n› okuyan Dernek
Baflkan› Füsun Band›r; Filistin halk›n›n aylard›r ‹srail ablukas› alt›nda
yaflam savafl› verdi¤ini, dünya ile iletiflimlerinin kesildi¤ini, her türlü sa¤l›k
olana¤›ndan yoksun olduklar›n›, yaflanan bu insanl›k dram›na karfl› kamuoyunun daha duyarl› olmas› gerekti¤ini dile getirdi.
Eylemde Filistinli Yasmine’nin
gönderdi¤i mektup okundu. Gazze’de yaflanan insanl›k trajedisini dile
getiren mektup oldukça etkileyici idi.
“Vatan›m heybem de¤il
ve ben de yolcu de¤ilim”
Dernek taraf›ndan 1-3 fiubat ta-
rihleri aras›nda düzenlenen “Filistin’de yaflam” etkinli¤i Taksim
Metro içindeki sergi salonunda bir
kez daha dikkatleri ‹srail iflgaline ve
bunun karfl›s›nda yarat›lan ‹ntifadaya
çekmeye çal›flt›. Etkinlikte sergi, panel ve sinevizyon gösterimi yap›ld›.
Taksim Metro içindeki salonda yap›lan sergide çeflitli foto¤raflar›n yan›s›ra Filistin mücadelesini anlatan re-
sim, afifl ve posterlere yer verildi.
Geçti¤imiz günlerde yaflam›n› yitiren
FHKC kurucusu Dr. George
Habbafl an›s›na bir defterin de aç›ld›¤› sergide, Gazzeli kad›nlar›n yapt›¤› el eme¤i ürünlere de yer verildi.
1 fiubat Cuma günü saat 11.00’de
yap›lan sergi aç›l›fl›n›n ard›ndan film
gösterimi yap›ld› ve gelen ziyaretçilere gerek dernek çal›flmalar› gerekse
de Filistin’deki son durum üzerine
bilgi verildi.
2 fiubat Cumartesi günü sergi
yine devam ederken saat 14.00’te
gazeteci Mete Çubukçu ve Sefer
Turan’›n kat›ld›¤› bir panel düzenlendi. Her iki gazetecinin de bölgeyi
iyi biliyor olmas› panelin canl› bir ortamda geçmesine neden oldu.
‹lk olarak sözü alan Sefer Turan, yap›m› halen devam eden Ayr›mc›l›k Duvar› nedeniyle Filistin’in
adete bir F tipi hapishaneye döndü¤ünü söyledi. Turan, duvar›n en büyük tehlikesinin ise kurulacak olas›
bir Filistin devletinin s›n›rlar›n› belirlemek oldu¤unu söyledi. Daha sonra
söz alan Mete Çubukçu da Annapolis Konferans›’nda 1967 s›n›rlar›n›n geçerli olmas›ndan bahsedilirken,
o esnada Kudüs’te ‹srail buldozerlerinin yeni yerleflimler kurmas›n›n
“bar›fl süreci” kavram›n›n da hiçbir
anlam› olmad›¤›n› ortaya koydu¤unu
belirtti.
Panelin ard›ndan iki paneliste
FHDD’ye katk›lar›ndan dolay› birer
plaket verildi.
(‹stanbul)
Narl› halk› çöpe karfl› alanlara indi!
Marafl’a ba¤l› Narl› ilçesindeki
Narl› ve Çevre Köylerini Koruma, Gelifltirme, Güzellefltirme
ve Kültür Derne¤i, ilçeye ba¤l›
Pulyanl› ve Maksutufla¤› köyleri yak›nlar›na kurulmaya çal›fl›lan çöp
rafinerine karfl› 30 Ocak günü bir
eylem yapt›.
Narl› halk›, ilçe merkezinden
bafllayarak Hac› Bektafli Cemevi yak›nlar›na kadar süren bir yürüyüfl
gerçeklefltirdi. Emekçiler, yürüyüfl
esnas›nda s›k s›k sloganlar atarak,
sa¤l›klar›n› tehdit eden çöp rafinerilerine karfl› olduklar›n› hayk›rd›lar.
Eylemde bir konuflma yapan
Dernek Baflkan› Mahmut Man›fl,
çöp rafinerisi istemediklerini dile
getirdi. Konuflman›n ard›ndan bir
süre bekleyen Narl› halk› halaylar
çekerek eylemi sürdürdü.
Yaklafl›k 1000 kiflinin kat›ld›¤›
eylemde “Gün gelecek devran
dönecek, ovay› ve çevreyi katledenler halka hesap verecek”,
“Onurlu bir yaflam için ovama
dokunma” sloganlar›n› atan kitle,
öfkesini dile getirdi.
Köylüler daha önce de Kat›
At›k Depolama alan› inflaat› için
yol çal›flmalar›n›n bafllamas› üzerine
ifl makinelerinin çal›flmas›n› önleyerek çal›flmalar› durdurmufltu. Eylem
nedeniyle Kahramanmarafl-Gaziantep yolu bir saat trafi¤e kapanm›flt›. Köylüler çöp depolama
alan›n›n kurulmas› ile birlikte su
kaynaklar›n›n kirlendi¤ini, çöplerin
bölgeye tafl›nmas› ile birlikte köylülerin göç etmek zorunda kalaca¤›n›
lerine ve provoke edici yaklafl›mlar›na maruz kald›klar›na iliflkin
bilgiler ulafl›yor bize” dedi.
Yaflanan bask›lar üzerine 17
Ocak’ta Muzaffer Akengin adl› PKK hükümlüsünün yaz›l› olarak hapishane idaresine baflvurarak bu yaklafl›mlar› dile getirdi¤ini ve idarenin bunlara engel olarak olay› çözmesini istedi¤ini ifade eden Erdemirci, “Ancak ayn›
günün gecesi 20 civar›nda gardiyan Muzaffer Akengin, Deniz
Güzel ve Naif Bal’›n kald›¤› odaya girerek, hiçbir gerekçe göstermeden do¤rudan sald›r›yor.
Gardiyanlar ellerindeki sopa ve
cop gibi araçlarla sald›r›yorlar ve
15 dakika boyunca durmadan
dövüyorlar. Ailelerin bize iletti¤ine göre, bu esnada Muzaffer
Akengin gö¤sünden ald›¤› darbe
ile nefessiz kal›yor. Halen nefes
almakta zorlan›yor. Naif Bal’›n
kafl› yar›l›yor ve vücudundan
darp izleri bulunuyor. Deniz Güzel’in ise duda¤› çatl›yor ve bafl›
yar›l›yor” fleklinde anlatt›.
(H. Merkezi)
dile getiriyor. Köylüler seslerini,
sorunlar›n› duyurmak amac›yla bir
heyet oluflturarak vali ile de görüflmüfl ancak bir sonuç alamam›fllard›.
(H. Merkezi)
var’›n infaz›n›n durdurulmas›na
gerek olmad›¤›n› belirten Adalet
Bakanl›¤› katliamc› yüzünü bir
kez daha sergilemifl oldu.
DTP Diyarbak›r Milletvekili
Selahattin Demirtafl’›n, mesane kanseri teflhisi konmas›na
ra¤men hapishanede bulunan
Odak Dergisi Yaz›iflleri Müdürü
Erol Zavar’a iliflkin verilen soru
önergesi, Adalet Bakan› M. Ali
fiahin taraf›ndan olumsuz yan›tland›.
(H. Merkezi)
Tutsak
yak›nlar›na onur
k›r›c› dayatma!
Sincan Kad›n Hapishanesi’nden
Tutsak Partizanlar bize gönderdikleri mektuplarda hapishane idaresinin yeni uygulamalar›n› ve bask›lar› dile getiriyor.
Görüfl günlerinin hapishane
idaresi taraf›ndan tutsaklar› tebli¤
edilmesi gerekirken idare “zaten
görüflleri yoktu” diyerek tutsaklar›n görüfl haklar›n› gasp ediyor.
Son olarak idare, görüfle gelen erkek ziyaretçilerin X-Ray cihaz›ndan geçerken pantolon dü¤melerinin ötmesi üzerine ziyaretçilere
etek giydirmifltir.
PKK davas›ndan tutuklu bulunan Sibel Bingöl’ün abisine yap›lan
bu onur k›r›c› dayatma devletin
devrimci tutsaklar› ailelerinden
tecrit etme politikas›n›n bir sonucudur. ‹dare toplumun de¤er yarg›lar›n› kullanarak aileleri afla¤›lamak istemektedir. (H. Merkezi)
Baz istasyonuna
protesto
‹zmir’deki Evka-2 Türk Telekom Müdürlü¤ü binas›na kurulan
baz istasyonuna tepki gösteren
halk, 24 Ocak günü bu durumu
tencerelere vurarak ve düdük çalarak protesto etti.
Telekom Müdürlü¤ü önünde
toplanan kitle, maske takarak ve
düdük çalarak baz istasyonunu
protesto etti. Burada mahalle sakinleri ad›na bas›n aç›klamas›n›
okuyan ÇEKEV Üyesi K›zbes
Ayd›n, “Yasalar ve yönetmeliklere ayk›r› olarak GSM flirketlerine
kim, nas›l hangi hakla baz istasyonu kurmas›na izin verir” dedi.
(H. Merkezi)
İşçi-köylü 8
Politik gündem
8-21 Şubat 2008
Aç›klama: Elimize e-mail yoluyla ulaflan bildiriyi haber de¤eri tafl›d›¤› için oldu¤u gibi yay›nl›yoruz.
Onlar ki yaflfla
amlar›n› arma¤an ederek devrime, umuda can verdiler!
Parti ve Devrim fi
fieehitleri kavgam›zda yaflfl››yor!
Çeflitli Milliyetlerden
Halk›m›za,
Komünizm yolunda ölümsüzlük
mertebesine ulaflanlar›…, Devrim
için topra¤a düflenleri…, Halk u¤runa günefle gömülenleri…, Parti
ve devrim flehitlerini an›yoruz!
Devrim gibi büyük alt üst olufllar, nice devrimler sonucu ulafl›lacak komünizm gibi davalar, elbette
ki kitlelerin eseri olacakt›r. Emekçi
s›n›flar, ezilenler ve yoksullar; büyük savafl ve muharebeler yürütecek, kurtulufllar›n› kendi elleriyle
gerçeklefltireceklerdir. Bunun kendili¤inden olmayaca¤› da bir o kadar gerçektir.
Bu kavga ve direnifllerin bedel
ödeyen ve ödemeye haz›r olan öncüleri komünistler ve devrimcilerdir. Ölüm göze al›nmadan, bu kararl›l›k sergilenmeden, hiçbir davay›
ileri tafl›mak ve zafere ulaflt›rmak
mümkün de¤ildir.
Devrim için her biri y›k›lmaz bir
an›t olarak yaflayacak flehitlerimiz,
kavgam›za yenilmezlik tohumlar›
ekerek, bayra¤› bizlere devrettiler.
Onlar, hiçbir kiflisel ç›kar gütmeden, özel bir hesap yapmadan, halk›n kurtuluflu u¤runa savafl› yaflam
felsefesi edinmifllerdi. Bu yüzden
yaflamla pazarl›k etmedi, zalime boyun e¤medi, ölüme yenilmediler.
Yolumuzu ayd›nl›k, umudumuzu
gerçekçi, zaferimizi ulafl›labilir k›lan
en somut varl›¤›m›z onlard›r.
Ölümsüzlük yolculu¤unu büyük bir
vakur ve gururla ad›mlad›lar. Bizlere meflale olacaklar›n›, artlar›ndan
gelece¤imizi, onlar gibi savaflacak,
onlar gibi ölece¤imizi bilmenin
inanc›yla, kendilerinden önce ipi
gö¤üsleyenlerin peflinden gittiler…
Devrimciler, Yoldafllar,
‹deolojik-siyasal hatt›m›z›n flekillenmesinde, önderlik kademelerinde onlar vard›. Partimizin kurulup, gelifltirilmesi ve zaferlere tafl›nmas›nda baflrolü onlar oynad›. Sahip oldu¤umuz de¤erlerin yarat›lmas›n› onlara borçluyuz. Bulundu¤umuz mevzilerin örülmesi onlar›n
sayesindedir…
Partimiz, flehit yoldafllar›m›z›n
omuzlar›nda yükseldi. Onlarla var
oldu. Onlar›n üstün mücadele ruhu
ile ilerledi. Tarihi sürecindeki en
önemli kazan›mlar›n›, yoldafllar›n›n
kavgaya can bedeli at›l›m gösterdi¤i
dönemlerde elde etti.
Bütün yenilgilere, gerilemelere,
hata ve zaaflara karfl›n; lekelenemeyecek cevherini, özünü ve de¤erini, flehit yoldafllar›na borçludur.
Her türlü sald›r›ya, ihanete ve en-
gellemeye ra¤men y›k›lmayacak bir
yap› oluflmuflsa; bütün zorluklar
karfl›s›nda y›lmayacak, umutsuzluk
yayanlara ald›rmayacak bir gelenek
yarat›lm›flsa, bunu da flehit yoldafllar›m›za borçluyuz.
Ölümsüz yoldafllar›m›z, komünizm u¤runa yürütülecek bir mücadelenin gerektirdi¤i bütün zorluklar›n üstesinden gelmeyi bildiler. Bu
u¤urda tam bir özveriyle hareket
ettiler, azimli, kararl› ve cesurdular.
Devrim mücadelesinin ölümü hiçe
sayan bir çizgide, k›yas›ya ve kesintisiz bir kavgayla sürdürülmesi halinde zafere tafl›naca¤›n› biliyorlard›.
Bunu kan›tlad›lar.
Bunun için kitlelerin onlar gibi
sahici ö¤retmenlere ihtiyac› vard›.
Tarih hep böylesi yol aç›c›lar, böylesi önderler ve öncüler ile yol ald›.
Onlar da bu misyonu yerine getirmekle, ard›llar›na devrettikleri bayra¤›n daha da yükseklere tafl›nmas›
yolunda mücadele gelene¤ini güçlendirmifl oldular.
Bu savafl gelene¤i sayesindedir
ki, flehit yoldafllar›m›z›n gözü arka-
da kalmayacak, bedenleri topra¤a
kar›flsa da devrimci ruhlar› kavgam›zda yaflayacak, u¤runa can verdikleri devrim ve komünizm davas›
mutlaka zafere ulaflt›r›lacakt›r.
MHP, birçok yolsuzluk dosyas›n›n
aklanmas› ve ayn› tabana oynama gibi
nedenlerle, bu sürece tam destek verirken, CHP vb. çevreler taraf›ndan
kitlesel An›tkabir ziyaretleri gibi giriflimler gündeme gelse de, CHP bu
noktadaki en önemli dayana¤›n› yitirmifl gibi görünmektedir. Bu dayanak
ise bugün süreci “sessizlik” içinde denebilecek bir yaklafl›mla izleyen ordudur!
Ayn› günlerde gerçekleflen Ergenekon Operasyonu da ordunun son
süreçteki tutumunda bir nebze de olsa rol oynamaktad›r.
Bu operasyon görüldü¤ü gibi art›k iyice teflhir olmufl kontra elemanlar› kapsamaktad›r. Ve daha öncekilerde oldu¤u gibi, yine belli düzeydekilerle s›n›rl› tutulmaktad›r. Orduyla
ba¤lant›lar› noktas›nda çok say›da veri ortaya ç›kmas›na ra¤men, yine Büyükan›t taraf›ndan “orduyla iliflkilendirilmemeleri” yönlü aç›klamalar gündeme gelmektedir. Birincisi,
ordu ve kontra faaliyetlerin tüm üst
düzey uzant›lar›, art›k bu teflhir olmufl kifliliklerle ifl yap›lamayaca¤›n›
bilmekteler. Bu teflhir olmufllar›n bir
dikkat çeken yan› da (bir tanesinin
gözalt›na al›n›rken söyledi¤i
“Erdo¤an’› sevmek zorunda de¤iliz” sözlerinden de anlafl›labilece¤i gibi) flu an AKP ile hayata geçirilmeye çal›fl›lan çizgiye çok denk
düflmemeleridir. Bu sürecin, ayn› zamanda kontra faaliyetlerin örgütleyicilerine dönük, yeniden yap›land›rman›n da gündeme gelece¤i bir süreç
olma ihtimali oldukça yüksektir.
‹flte bunun içindir ki, ordu türban
meselesinde, hem flu süreçte PKK’ye
dönük elinin güçlendirilmifl olmas›ndan, hem de büyük olas›l›kla, bu operasyonlar›n “bir yerlere” kadar
uzanabilece¤inden duydu¤u kayg›dan,
ama esas olarak da emperyalist efendileri ile yap›lan anlaflmadan kaynakl›,
durumu kabul etmifl olmaya tekabül
eden bir suskunluk içindedir.
Sonuç olarak: Türban meselesi,
konjonktürel ihtiyac›n ürünüdür ve
faflizmin renginin, k›rm›z›-beyazdan,
yeflile evrilmesidir.
AKP ise bu süreçten olabildi¤inde
kârl› ç›kmaya çal›flmaktad›r. Bir yandan önümüzdeki yerel seçimlere yat›r›m yapmakta, di¤er taraftan yeflil
sermayeyi daha da güçlendirmeye çal›flmaktad›r. Albayraklar, Çal›k gibi ‹slami sermayenin temsilcisi gruplar›n
flu süreçte h›zla palazlanmas› da yine
bu politikan›n sonucudur. AKP’nin yine emperyalist projelerden kopuk
olmayan bir projesi de Kürt meselesini, din birli¤i olarak özetlenebilecek
bir yöntemle çözmeye çal›flmas›d›r.
‹lerici-devrimci-komünist güçler
tüm bu tart›flmalar›n ve ülkenin içine
sokulmaya çal›fl›ld›¤› sürecin, esas
olarak ülkenin iflçi-emekçi y›¤›nlar›n›,
daha da ötesinde tüm bölge halklar›n› daha fazla bask› alt›na almaya, halklara dönük sald›r›lar› art›rmaya dönük oldu¤unu iyi okumal›d›r. Bunun
içindir ki bu süreçteki en acil görevlerimizden biri de, türban›n serbest
olup olmamas› üzerinden yap›lan tart›flmalarda “serbest kals›n-kalmas›n”
yerine, sisteme karfl› ortak bir mücadele hatt› örme, genifl y›¤›nlar› bu
yönlü bilinçlendirme, örgütleme ve
harekete geçirme çabalar›na h›z vermek olmal›d›r.
DEVR‹M VE KOMÜN‹ZM
fiEH‹TLER‹ ÖLÜMSÜZDÜR!
ANDIMIZ ODUR K‹, U⁄RUNA fiEH‹T OLDUKLARI
DEVR‹M‹ ZAFERE TAfiIYACA⁄IZ!
KAHROLSUN EMPERYAL‹ZM, FAfi‹ZM VE HER TÜRDEN GER‹C‹L‹K!
KAHROLSUN KOMPRADOR PATRON-A⁄A DEVLET‹!
YAfiASIN
PART‹M‹Z
TKP/ML, ÖNDERL‹⁄‹NDEK‹
T‹KKO ve TMLGB!
YAfiASIN DEMOKRAT‹K
HALK DEVR‹M‹!
YAfiASIN HALK SAVAfiI!
TKP/ML Merkez Komitesi
Siyasi Bürosu
Ocak 2008
Türban, toplumsal bask›ya yeni k›l›ft›r!
ürt Ulusal Hareketi’ne dönük imha sald›r›lar›n›n s›n›r ötesi ve berisi olarak sürdürüldü¤ü, Alevilerin
sisteme yedeklenmeye çal›fl›ld›¤› ve de iflçi-emekçi y›¤›nlara dönük SSGSS vb. kapsaml› sosyal y›k›m
sald›r›lar›n›n gündemde oldu¤u bir dönemde tart›flmaya aç›lan türban meselesi, tam da bu noktada
önem tafl›maktad›r.
K
‹fl bafl›na gelmesinden bu yana
türban meselesi üzerinde daha temkinli denebilecek bir yaklafl›m içinde
olan AKP hükümeti, bu temkinli yaklafl›m›n› geçti¤imiz günlerde bozdu!
Erdo¤an, s›kça yapt›¤› d›fl gezilerden
birinde gitti¤i ‹spanya’da, “gerçek niyeti” nihayet a盤a vurdu ya da kimilerinin deyimiyle “baklay› a¤z›ndan ç›kard›” ve “siyasi simge say›labilecek
fleyler yasaklanamaz” mealinden bir
aç›klama yapt›.
Peki, ne oldu da, Erdo¤an bu ani
denebilecek ç›k›fl› yapt› ve ülke gündeminde onca sorun varken, birden
bire “özgürlükçü” kesildi de, mesele esas meselelerden uzaklafl›p türbana kayd›?
Her fleyden öne, gündem kaymam›fl bilinçli olarak kayd›r›lm›flt›r belli
dönemlerde ve de özellikle son süreçte s›kça yap›ld›¤›
üzere.
Türban meselesinin bugün olmazsa bile, yar›n bir biçimde gündemlefltirilece¤i daha AKP’nin hükümet oldu¤u günden bu yana bilinmektedir.
Sadece buna uygun bir konjonktür
beklenmifltir . Söz konusu konjonktür ise, hem iç hem de d›fl konjonktürdür. Her ikisinin de bu son ç›k›fla
uygun hale gelmesi, dahas› buna uygun olgunlu¤un yakalanmas› beklenmifltir. Gerekli olgunlu¤a eriflti¤i düflünülmüfl olacak ki, beklenen ç›k›fl
bugünlerde yap›lm›flt›r.
Mesele
kiflisel özgürlüklerin
genifllemesi de¤il
Kürt Ulusal Hareketi’ne dönük
imha sald›r›lar›n›n s›n›r ötesi ve berisi olarak sürdürüldü¤ü, Alevilerin sisteme yedeklenmeye çal›fl›ld›¤› ve de
iflçi-emekçi y›¤›nlara dönük SSGSS
vb. kapsaml› sosyal y›k›m sald›r›lar›n›n gündemde oldu¤u bir dönemde tart›flmaya aç›lan türban meselesi, tam da bu noktada önem tafl›maktad›r. Bu
önem tüm bu
sald›r›lar›n
yafland›¤› bir
döneme denk
gelmesinden
kaynaklanmaktad›r.
22 Temmuz seçimleri öncesi yarat›lan laiklik-fleriat suni
ikileminin tekrar ve
daha uç boyutta t›rmand›r›lmas›n› da beraberinde getiren türban meselesi, toplumun
gündemini di¤er meselelerden uzaklaflt›rm›flt›r bir kez
daha.
Genifl y›¤›nlar›n,
yoksullu¤unun, iflsizli¤inin, açl›¤›n›n ve
sefaletinin üstü türbanla örtülmeye çal›fl›lmaktad›r. Topluma
adeta (ve de alay edercesine) tüm bu
sorunlar›n›n çözümü türban›n serbest b›rak›lmas›nda yat›yormufl mesaj› verilmek, temel mesele buymufl
gibi gösterilmek, özgürlü¤ün s›n›rlar›,
türbanla çizilmek istenmektedir.
Türban meselesine iliflkin üst boyutta seyreden bu tart›flmalar, ayn›
zamanda ABD’den bafllay›p, giderek
tüm dünyay› saran ve dünya ölçe¤inde büyük bir ekonomik, buna ba¤l›
olarak da siyasal bir çöküntü getirmesine an meselesi olarak bak›lan,
ekonomik (ve siyasal) krize geçifl sürecine denk gelmektedir.
Krizlerin derinleflti¤i süreçler ayn› zamanda, sisteme karfl› hoflnutsuzlu¤u artan y›¤›nlar›n, bu hoflnutsuzlu¤u d›fla vurma e¤iliminin giderek artt›¤› süreçlerdir. Ve bu e¤ilim bugün
gerek iflçi-emekçi y›¤›nlar›n gerekse
toplumun çeflitli kesimlerinin, kendilerine dönük sald›r›lara karfl› gerçeklefltirdi¤i eylemlerde gün be gün artan biçimde d›fla vurmaktad›r.
Egemenlerin krizlerini aflma süreçlerinde toplumlar› eskisinden daha fazla bask› alt›na almaya çal›flt›¤›,
egemen ideolojiyi genifl y›¤›nlara empoze etmeye dönük çeflitli araçlar›
devreye soktu¤u ise bilinmektedir.
Bu araçlar ise dönemsel ihtiyaca
göre belirlenmekte ve buna uygun kesimlerin ülke yönetimlerinde ifl bafl›na getirilmesiyle hayata geçirilmeye çal›fl›lmaktad›r.
Dönemin ihtiyac› olan araç bugün
dini gericili¤in daha genifl kesimler
üzerinde etkili k›l›nmas›n› gerektirmektedir. Ve buna ihtiyaç duyanlar
esas olarak ülke egemen s›n›flar› de¤il, bölgedeki ç›karlar› bunu gerektiren, baflta ABD olmak üzere, emperyalist güçlerdir.
Kemalizm’in, emperyalistlerin
(ve de ayn› zamanda ülke egemen s›n›flar›n›n) dönemsel ihtiya-
c›n› karfl›layamaz hale geldi¤i, seçimlerin hemen öncesinden bafllayan ve
seçimler sonras›nda yaflanan tart›flmalarda görülmüfl ve Anayasa tasla¤›
da yine Kemalizm’in her anlamdaki
ve her kesim aç›s›ndan iflas› anlam›na
gelen bu tart›flmalar›n akabinde gündeme gelmiflti. Kemalizm’in yerine konulmaya çal›fl›lan›n ne oldu¤u ise bugün yaflanan tart›flmalarda daha net bir biçimde
ortaya ç›km›flt›r.
Emperyalizmin bölgedeki ihtiyac›n› karfl›lamaya aday oldu¤unu her vesile ile ispat eden, uflakl›k pozisyonunu sad›k bir biçimde sürdüren AKP,
flu süreçte ortaya att›¤› türban meselesiyle birlikte, emperyalizmin bölgede hayata geçirmeye çal›flt›¤› “›l›ml›
‹slam” projesinin alt yap›s›na hizmet
etmektedir esasta. Böylelikle de, mesele kiflisel özgürlüklerin art›r›lmas›
de¤il, toplumsal bask›n›n, hem de
bölgesel düzeyde, bir baflka biçim almas›d›r.
De¤iflen faflizmin rengidir
E-muht›ralar vererek, erken seçime yol açan, cumhuriyet mitingleri
düzenleyerek, yaratt›klar› suni laiklikfleriat ikilemini kendi lehine t›rmand›rmaya çal›flan faflist TSK’n›n, bu dönem sergiledi¤i tav›r, sürecin nerelerde planland›¤›na, arkas›ndaki gücün/güçlerin, ülke içi dengeleri nas›l
aflt›¤›n› da yeterince kan›tlamaktad›r.
Kopar›lan onca fleriat yaygaras›,
yerini bugün, ordunun bafl› ve ayn›
zamanda kontra faaliyetlerin üst düzey sorumlular›ndan Büyükan›t taraf›ndan “Ordunun bu konudaki
tutumu biliniyor”la s›n›rl› kalan,
k›sa aç›klamalara b›rakm›flt›r.
Evet ordunun bu yönlü tutumu
zaten öteden beri biliniyor. 12 AFC
döneminde din dersinin zorunlu hale
getirilmesi bile tek bafl›na dinin toplum üzerinde bask› arac› olarak kullan›lmas›na katk›lar›n› aç›klamaya yetiyor.
İşçi-köylü 9
8-21 Şubat 2008
Politik gündem
Devrimci ve demokratik kamuoyuna zorunlu aç›klama
Halk›m›za,
Bir grup siyasi parti ve yap› taraf›ndan oluflturulan “Devrimci ve Demokratik Yap›lar Aras›nda Diyalog ve Çözüm Platformu”nun kamuoyuna yapm›fl
oldu¤u 4 Ocak 2008 tarihli duyurunun
ard›ndan kimi gerçeklerin aç›klanmas› ve
bu platformla ilgili görüfllerimizin kamuoyuyla aç›k biçimde paylafl›lmas› amac›yla bu yaz›m›z kaleme al›nm›fl bulunmaktad›r.
Öncelikle dikkat çekece¤imiz husus
bu platformun oluflum fleklidir. ‹sminden de anlafl›laca¤› üzere, bu platformun
u¤raflaca¤› bir sorunun olabilmesi için,
ortada platform iradesini tan›yan en
az›ndan bir siyasi yap›lanman›n varl›¤› gerekmektedir. Oluflumu sa¤l›kl› ve meflru
bulmayarak platformun iradesini bafl›ndan itibaren tan›mayan Partizan söz konusu edilemeyece¤ine göre, bu “sorun”da platformun ifl görebilmesi için
baflka bir “gruba” ihtiyaç olmaktad›r.
Kas›tl› tutum ilk önce burada kendini ele vermekte ve Partizan fliddetine
maruz kald›¤›n› iddia eden ve kendilerine bir de isim takan bir tak›m kifliler,
platform taraf›ndan “grup” unvan› ile
taçland›r›larak siyaset dünyam›za takdim
edilmektedir. Do¤rusu, bunun bizim aç›m›zdan herhangi bir sak›ncas› da yoktur.
Zira, platform üyesi olup senelerdir
Türkiye siyaset sahnesini iflgal eden kimi
siyasi aktörler ile bu yeni figüranlar aras›nda cereyan eden oyundan kim, neden
rahats›z olabilir ki?
Ancak meselenin dikkat çekici yan›,
bu kiflilerin kendileri dahi henüz aç›ktan bir grup/siyaset/yap› olma iddias›nda
de¤illerdir. Ama çok daha önemlisi, bir
k›s›m insan›n kendini grup/yap› olarak
ifade etmesi siyaset arenas›nda bu statüde kabul görmesi için yeterli de¤ildir.
Bunun asgari düzeyde bir kurumsallaflma ve pratikle, belli bir ciddiyet ve süre¤enlik içinde gösterilmesi halinde meflruiyet kazanaca¤›, Türkiye devrimci hareketinin gelene¤idir. Bu gelene¤i boz-
mak, kurallar› kendinden menkul platformun bize özel icraat› olmufltur. S›ra
komünistlere geldi¤inde, tasfiyecili¤e
prim vermenin de anlafl›l›r bir yan›n›n
olmas› gerekmektedir!
Partizan’›n platform iradesini tan›mayan bir tutum tak›naca¤› bafl›ndan beri bellidir. Bahsi geçen kiflilerle yaflanan
sorunlar›, siyasi gruplar/yap›lar aras› mesele üzerinden ele alan bir yaklafl›m› benimsemeyece¤i herkesin anlayabilece¤i
bir husustur. Konuyu bu zemin üzerinden yürütmek, ne “diyalog” ne de
“çözüm” anlay›fl› ile ba¤daflmaktad›r.
Bu kiflileri siyasi bir grup statüsünde
Partizan’la karfl› karfl›ya getirmek, çarp›t›lan olay ve iftiralarla Türkiye devrimci
hareketinin en köklü yap›lar›ndan birinin
karfl›s›na dikilmek, ancak kas›tla gelifltirilebilecek bir tutumdur.
Partizan, platformu tan›mad›¤› halde,
içerisinde yer alan yap›lar›n ço¤unlu¤unu
devrimci ve demokrat olarak nitelemesinden kaynakl›, sorunun ve olaylar›n bu
kifliler taraf›ndan çarp›t›lmas›n› engellemek ve kamuoyuna yönelik yanl›fl kurgular›n geliflmesini önlemek amac›yla,
platformun davetini kabul etmifl ve bilgilendirmede bulunmufltur. Önyarg›s›z biçimde hareket etmemiz, kendimize ve
gerçeklere güvenli bir tutum sergilememiz ifle yaramam›flt›r.
Sonuç olarak baz› yap›lar›n yön verdi¤i ve etkide bulundu¤u (sorun özgülünde HÖC ve DHP) platform, “misyon”una uygun bir ifllev görmek yerine,
bu gruplar›n f›rsat› ganimet bilen bir tutumuna alet olarak Partizan’› hedefleyen
bir karar alm›flt›r. Platforma bu karar› ald›ran yap›lar için bu durumun anlafl›labilir yan› elbette vard›r. Birincisi Partizan’›n bafl›ndan beri böylesi bir olufluma
tav›r almas›d›r. ‹kincisi, Partizan’a karfl›
çok çeflitli alanlardan ve tarihi süreçten
gelen husumetlerin birikimi olarak her
f›rsat›n de¤erlendirilmeye çal›fl›lmas›d›r.
Partizan, platform aç›klamas›na konu
olan sorunda, söz konusu kiflilere karfl›
kendi grubundan ayr›ld›klar›, farkl› düflünceleri oldu¤u, baflka bir yap›lanma
oluflturmaya çal›flt›klar› vb. nedenlerle
özel olarak fliddet uygulamam›flt›r. Partizan gelene¤inde, bu ve benzeri nedenlerle hiç kimseye yönelik herhangi bir
fliddet eylemi ve tutumu yoktur, olamaz!
Bu konuda örnek arayanlar, k›nama karar› al›nmas›na önayak olan yap›lar›n
geçmifline bakmal›d›r! Orada; çok say›da
devrimcinin katledildi¤i ve yaraland›¤›,
evlerin, bürolar›n, ko¤ufllar›n, matbaalar›n bas›ld›¤›, yak›ld›¤›, talan edildi¤i, her
türlü sald›r›, provokasyon ve komplonun tezgahland›¤› say›s›z vakaya rastlayacaklard›r!
Partizan, söz konusu sorunda kendi
taraftarlar›na yönelik sald›r›lara yan›t
olarak baz› sald›rganlara karfl›l›k vermifl,
bundan baflka kimi gaspç› unsurlara yönelmifltir. Sorunun burada daha fazla ayr›nt›land›r›lacak boyutlar› yoktur. Meselenin iç yüzünü platform üyesi baz› siyasi gruplar çok iyi bilmektedir! Ortada
bir fliddet varsa, buna bu kifliler kadar,
Partizan taraftarlar› da maruz kalm›flt›r.
Bu durum kimi alanlarda çeflitli siyasi yap› taraftarlar›n›n tan›kl›¤›nda yaflanm›flt›r.
Böyle olunca da, sorunu Partizan’›n
özel olarak bir “gruba” karfl› ve de “ayr›flma süreci”* ile iliflkili fliddet eylemleri olarak tan›mlamak ve k›namak, platformun bizce zaten olmayan müdahale
yetkilerini “hayli genifl” ve “haddinden fazla” tarafl› kullanmas› anlam›na
gelmektedir.
Partizan fliddetinin “ma¤durlar›”
amaçlar›na ulaflm›fllar, hem kendilerine
hamilik yapan kimi yap›lar›n yön verdi¤i
platform arac›l›¤›yla kamuoyuna “grup”
ilan› verdirmifller, hem de Partizan’› k›nama mesaj› yay›nlatm›fllard›r. Bu yaz›ya
konu edilmifl olmalar› bile ne yaz›k ki
onlara zil takt›racak bir durumdur. Bu
oyunu gönüllüce oynayan ve aymazca
alet olanlar, bu platformlar›n›n kimlerin
elinde hangi ifle yarad›¤›n›n hesab›n› tari-
he ve kamuoyuna elbette vereceklerdir.
Partizan gelene¤i, halk içi çeliflkilerin
çözülmesi ve devrimci, ilerici, yurtsever
yap›lar aras›ndaki sorunlar›n giderilmesinde fliddetin araç olarak kullan›lmamas› ilkesine ba¤l›l›k konusunda, övünülecek bir tarihi geçmifle sahiptir. 35 y›l› aflk›n dönemde, mensuplar› ve taraftarlar›n›n istisnai olarak kabul edilebilecek
yanl›fllar›n›n üstüne kararl›l›kla gitmifl,
hatal› pratikleri mahkum etmifl, saflar›nda yanl›fl bir anlay›fl ve kültürün yerleflmesine izin vermemifltir.
Ne var ki, Türkiye Devrimci Hareketi’nin geçmifli bu konuda küçümsenmeyecek derecede olumsuz pratiklerle
doludur. Bu geçmiflin muhasebesi yap›lmadan, bu tarihi süreçten dersler ç›kar›lmadan, hatal› anlay›fllar ve pratikler
mahkum edilmeden, bu ve benzeri platformlar›n oluflturulmas› do¤ru de¤ildir.
Kimse geçmiflin üstünü böylesi platformlar arac›l›¤›yla örtmeye kalkmamal›d›r. Zerre kadar samimiyet ve dürüstlük
tafl›yanlar, önce kendi yapt›klar›n›n hesab›n› vermeli, tarih önünde aklanmal›,
sonra “kayg›” ve “k›nama” sözcükle-
rini kullanmal›d›r.
Ortada kayg› duyulacak bir fley varsa; sol içi fliddet, halka karfl› fliddet, devrimcilere karfl› fliddet konusunda Türkiye Devrimci Hareketi’nin tarihinde ne
kadar olumsuz pratik varsa sergileyenlerin, karfl›m›za sütten ç›km›fl ak kafl›k misali dikilerek ahkam kesmeleridir. Ortada kayg› duyulacak bir fley varsa; platform üyesi di¤er bir k›s›m yap›lar›n, bütün bunlar› bildikleri halde bu duruma
alet olmalar›d›r!
Ortada kayg› duyulacak bir fley varsa; komünistler, devrimciler, iflçi s›n›f› ve
halk için birlik flampiyonlu¤u yapan bir
k›s›m örgütlerin hem de “diyalog” ve
“çözüm” ad›na bir araya geldikleri bir
platform arac›l›¤›yla, komünistlere karfl›
ittifakla hasmane bir tutum örgütlemeleridir!
PART‹ZAN
*Platformun aç›klamas›nda, “ayr›flma
süreci” ifadesi geçmektedir. “Ayr›flma”, genellikle birli¤in bozulmas›/da¤›lmas› durumlar›nda kullan›lan bir sözcük-
tür. Herhangi bir yap›dan kopma, uzaklaflma durumlar›nda tercih edilen ifade
ise “ayr›lma”d›r. E¤er “ayr›flma” sözcü¤ü kas›tl›/bilinçli olarak seçilmiflse diyecek bir fley elbette yoktur, platformun tutumu ile uyumludur. Yani söz konusu “fliddet ma¤durlar›”n›n ayr›flmas›
ile Partizan’›n birlik ve bütünlü¤ü bozulmufl durumdad›r. Yok e¤er “ayr›lma” ile
“ayr›flma” aras›ndaki fark bilinmeden
kullan›lm›flsa, ya da “ikisi de olur” deniyorsa, anl› flanl› parti ve grup imzal› platform için bu “savunma” pek inand›r›c›
olmamakla beraber, bu durumda da sorun tarih platformuna “havale” edilmelidir.
NOT: Medeni cesareti olmayan
parti ve gruplara kolayl›k olsun diye platformun aç›klamas›n› biz de yay›nl›yoruz.
Takip etti¤imiz kadar›yla platform aç›klamas› yaln›zca bir dergide (Yürüyüfl), ancak örgüt ve parti imzalar› kullan›lmaks›z›n yay›nlanm›flt›r. Herkes imzas›n›n arkas›nda durabilmelidir. Platform, örgüt
imzalar›yla beraber aç›klama yapmal›d›r.
Kamuoyu, kimin hangi durumlarda kimlerle saf tuttu¤unu görebilmelidir.
PLATFORMUN AÇIKLAMASI:
Devrimci ve Demokratik Kamuoyuna,
Devrimci Dönüflüm Grubu, ayr›flma sürecinin ard›ndan Partizan taraf›ndan kendilerine yönelik uygulanan
fliddet ve devam eden fliddet tehditleri dolay›s›yla platformumuza baflvuruda bulunmufltur. Platformumuz konuyu gündemine alm›fl ve sorunlar›n diyalog yoluyla çözülmesi için giriflimlerde bulunmufltur. Bu çerçevede yap›lan
görüflmelerde Partizan’›n platformumuzun iradesini tan›mad›¤›n› belirtmesinin yan› s›ra yanlar›nda kim olursa
olsun Devrimci Dönüflüm grubuna
yönelik tutumlar›nda bir de¤iflikli¤in
olmayaca¤›n› ifade etmesi platformumuz taraf›ndan kayg› verici bulunmaktad›r. Platformumuz Partizan ve Devrimci Dönüflüm aras›ndaki sorunlar›n
diyalog yoluyla çözülebilece¤ini savunmaktad›r ve bu noktada üzerine düflen
her türlü görevi yapmakta kararl›d›r.
Partizan taraf›ndan bugüne kadar sergilenmifl olan fliddeti k›nayan platformumuz, Partizan’›n söz konusu prati¤ini sürdürmesi durumunda ilkeleri
çerçevesinde fliddetin engellenmesi
için ne gerekiyorsa yapacakt›r.
4 Ocak 2008
Devrimci ve Demokratik Yap›lar Aras›nda Diyalog ve Çözüm
Platformu
HÖC, EHP, TKP, ÖDP, DHP,
KALDIRAÇ, DEVR‹MC‹ HAREKET, BAR‹KAT, ODAK, BDSP,
DEVR‹MC‹ PROLETER DURUfi,
DEVR‹M, D‹P G‹R‹fi‹M‹
Not 1: Platformumuz bilefleni
olan Devrimci Hareket, “Sorunun
Partizan’›n iç meselesi” oldu¤unu söylemifl ve karara flerh koymufltur.
Not 2: Platformumuz bilefleni
olan BDSP, “Partizan’›n uygulad›¤› fliddeti k›namakla birlikte bu aflamada
metnin kamuoyu ile paylafl›lmas›n› uygun görmemifl” flerh koymufltur.
AKP’nin yalanlar›yla kurulan nükleer santraller
Türkiye’nin elektrik üretiminin dar
bo¤azda oldu¤u, ülkenin her an “karanl›kta” kalabilece¤i on y›llard›r egemenlerce anlat›l›r. Bu soruna köklü çözümler bulunmas› gerekti¤i “flark›”s›n›
bizlere dinletenler, çözüm olarak da
nükleer santrallerin, nükleer enerjinin
zorunlu oldu¤unu da bu “flark›”n›n “nakarat›” olarak tekrar edip duruyorlar.
1965 y›l›ndan bugüne bu “flark›” kimi
zaman yüksek sesle, kimi zaman alçak
sesle söylenerek devaml› gündemde tutulmaya çal›fl›ld›. Bu süreçlerdeki geliflmeler gel-gitli bir seyir izledi.
Nükleer santrallerin kurulabilece¤i yerler araflt›r›ld›, kimi ihaleler aç›ld›, kimi
nükleer santral infla eden flirketlerle
özel görüflmeler yap›ld›. Tüm bu çal›flmalar yukar›da belirtti¤imiz
Türkiye’nin elektrik üretiminin
dar bo¤azda oldu¤u propagandas›
eflli¤inde yap›ld›. Böylece halk›n nükleer santrallere, nükleer enerjiye ve
tehdide karfl› olan tepkisi törpülenmeye
çal›fl›ld›. Bununla birlikte kap›da oldu¤u
söylenen karanl›k günler gerçekleflmedi, çünkü bu belirtti¤imiz gibi yalana dayal› bir propagandayd›.
Santraller AKP için
zorunluluktur
AKP hükümeti, iflbafl›na gelmesiyle
birlikte yine bildik o “eski flark›” eflli¤inde nükleer santralleri gündeme getirdi.
2007 yaz aylar›n›n normalden daha s›cak geçmesi sonucu elektrik tüketimi
artt›. AKP hükümeti elektrik üretiminin, elektrik tüketimini karfl›layamaz hale geldi¤ini söyleyerek bir taraftan nükleer santrallerin gereklili¤ini anlat›yorken, di¤er taraftan mevcut günlük ihtiyac› karfl›lamak bahanesi ile özel sektörün iflletti¤i santrallerin kasas›na milyon
dolarlar› ak›t›yordu. AKP hükümeti bu
atmosferde nükleer santrallerin kurulmas› için yasa çal›flmalar›n› h›zland›rd›.
Ve haz›rlad›¤› yasay› Meclis’e sevk etti.
Meclis’teki ço¤unlu¤una dayanarak yasay› geçirmekte zorlanmad›. Bu yasan›n
baz› maddeleri dönem Cumhurbaflkan›
A. N. Sezer taraf›ndan veto edildi. Sonraki süreçte yaflananlar ve erken genel
seçimler nedeniyle yasa seçimlerden
sonraya kald›. AKP seçimler sonras›
nükleer santrallerle ilgili yasay› tekrar
Meclis gündemine getirerek Cumhurbaflkan›n›n A. Gül olmas›n›n rahatl›¤›yla
9 Kas›m günü Meclis’ten geçirdi.
Bu süreç boyunca AKP nükleer
santrallerin bir tercih de¤il zorunluluk oldu¤unun propagandas›n› yapm›flt›r. Do¤ru, nükleer santraller AKP için
bir tercih de¤il, zorunluluktur. Çünkü
efendileri,
emperyalistler
ufla¤›
AKP’den bunu istiyorlar. AKP ayr›ca ithal kömür, do¤algaz, petrole dayal›
elektrik üretiminin pahal› oldu¤unu
nükleer enerjinin daha ucuz oldu¤unu
ayr›ca petrol, do¤algaz vb. kaynaklar›n
rezervlerinin azald›¤›n›, alternatif kaynak olarak nükleer enerjinin öne ç›kt›¤›n› belirtmektedir. AKP ve önceki hükümetler emperyalizmin iste¤i ve ç›karlar› do¤rultusunda enerji üretimini do¤algaz, petrol, ithal kömüre dayand›rm›fl ve milyarlarca dolar› emperyalist
flirketlere aktarm›flt›r. Bugün bu ba¤›ml›l›¤a nükleer enerji de ekleniyor. Burada belirleyici olan enerji üretiminin hangi kaynaktan yap›ld›¤›nda “ucuz” ya da
pahal› olmas› de¤ildir. Belirleyici olan
emperyalizmin en çok kâr› nas›l
yapaca¤› ve bunun koflullar›n›n yarat›lmas›d›r.
Üç kurufla bir santral
AKP’nin ç›kard›¤› yasaya daha yak›ndan bakt›¤›m›zda gerçekler daha anlafl›l›r olacakt›r. AKP’nin yasay› anlat›rken
övünerek anlatt›¤› konulardan biri kurulacak nükleer santrallerde yerli pay›n›n en az % 60 olmas› gerekti¤idir.
Nükleer enerjinin miktar› ilk bak›flta bak›ld›¤›nda bir olumluluk gibi görünse de,
bu olumluluk bir aldatmacad›r. Türkiye’nin kurmay› planlad›¤› ilk santralin
maliyeti 3-5 milyar civar›ndad›r. Bu rakam›n en az % 60’›n›n “yerli” kaynaklarca sa¤lanmas›n›n mecburi olmas› santrali kuracak flirkete milyarlarca dolar›n
aktar›lmas› anlam›na geliyor. “Özel sektör” bu kayna¤› bulamazsa bu paray›
devlet verecek ve santrale ortak olacakt›r. Emperyalistler daha önce enerji
sektörünü daha rahat talan edebilmek
için devletin enerji sektöründen ç›kmas›n› dayatm›fl ve devletin enerji sektörüne yat›r›m yapmas›n› ç›kartt›¤› yasalarla “yasaklam›fl” ve Enerji Piyasas› Denetleme Kurulu’nu kurmufltu. Bunu kâr›n› art›rmak için yapan emperyalistler
konu yine kârlar› olunca, kasalar›na akacak para oldu¤unda yeni yasalar ç›kart›p
“istisnalar” yarat›yorlar. Yap›lanlar bununla da s›n›rl› de¤il. Ç›kar›lan yasan›n
ayr› bir maddesiyle özel sektörün devletin bu alanda kuraca¤› flirkete istedi¤i
oranda sahip olacak. Devletin özellefltirdi¤i fabrika vb. nas›l peflkefl çekti¤i
düflünüldü¤ünde emperyalistler üç kurufla santrali alacaklar. Hem yap›m aflamas›nda hem sonras›nda yani sürecin
tamam›nda emperyalistlerin azami kâr›
elde etmesi için her fley düflünülmüfl.
Nükleer at›klar›n zararlar› ve tehlikesi tüm dünyada yaflanan ac› tecrübelerden ve bilimsel verilerden yola ç›karak çok iyi bilinmesine ra¤men gerçekler sapt›r›l›yor. Kendisinin de çevre
profesörü oldu¤unu söyleyen Çevre
Bakan› Veysel Ero¤lu “Nükleer enerji bir çevre problemi yaratmaz”
diyecek kadar gerçeklere gözlerini kapatm›flt›r. Nükleer santraller ve at›klar›
tüm dünyada sorun, bir tek Türkiye’de
de¤il. Bu durum ç›kar›lan yasada da çok
rahat görülmektedir. Ortaya ç›kacak
nükleer at›klar›n korunmas› ve saklanmas› ile ilgili bir tek düzenlemeye gerek
duyulmam›flt›r. Bununla ba¤lant›l› olarak
bu santrallerin çal›flmas› s›ras›nda al›na-
cak tedbir ve güvenlik konular›nda da
yasada herhangi bir belirleme yoktur.
Çevre ve insan sa¤l›¤›na önem vermeyen daha fazla kâr h›rs›yla çevreyi-insan› talan ve yok eden bir anlay›fltad›r.
Nükleer santrallerin flehirlerin içine kurulabilecek kadar güvenli ve sa¤l›kl› oldu¤unu iddia edenlere bir konuda insanl›¤›n yaflad›¤› facialar yeterli gelmiyor. 1995 y›l›nda yay›nlanan bir istatistikte 1960-1995 aras›ndaki 35 y›lda 7
büyük kazan›n oldu¤u ve her 5 y›lda 1
büyük kazan›n meydana geldi¤i gözler
önüne serilmifltir. Yaflanan “küçük”,
“orta” ölçekli kazalar bu istatisti¤e dahil
de¤ildir.
Nükleer çöplük; Türkiye
Yasada yine nükleer santrallerin kurum teknolojisi ile ilgili hiçbir düzenleme bulunmamaktad›r. Böylece eskimifl
nükleer teknolojilerin, santrallerin kurulmas›na giden yol yasallaflt›r›lm›flt›r.
Emperyalist ülkelerdeki bu tür santrallerin Türkiye’de kurulmas› sa¤lanarak
hem milyarlarca Dolar emperyalistlerce
aktar›lacak hem de bu sayede emperyalistler bu santralleri imha etmek için
harcamalar› gereken paradan kurtulmufl olacak. Ve Türkiye nükleer çöplü¤e dönecek.
Di¤er önemli bir nokta ömrünü
dolduran santrallerin sökülmesinin maliyetidir. Yasaya göre nükleer santrali
iflleten flirket bu ifllem için satt›¤› elektri¤in kilovat saati için 0,15 cent fon ay›racak. Ve santralin söküm zaman› geldi¤inde fonda “biriken” bu para söküm
masraflar›n› karfl›lamazsa hazine yani
devlet bu fonda biriken paran›n % 25
oran›nda katk› sa¤layacak. Yani yine yüz
milyonlarca dolar ödenecek.
Tüm bunlar emperyalistlere yetmedi¤i için ayr›ca santralin devreye girdi¤i
andan itibaren devlet ihtiyaç olmasa da
santralin üretece¤i elektri¤i 15 y›l boyunca alaca¤›n› garanti etmifltir. Bunun
yan›nda ayr›ca santrali iflleten flirkete
üretti¤i elektri¤i sat›fl yetkisi de verilmifl
bu sayede istedi¤i gibi at oynatmas›n›n
imkan› da sa¤lanm›flt›r.
AKP yalan söylüyor!
Tüm bu yasa nükleer santrallerin
kim ve ne için kuruldu¤unu aç›kça ortaya koymaktad›r. Ama AKP hükümeti bu
gerçe¤i gizlemek için her türlü yalana
dayal› propaganday› yapmaktad›r. Bu
propagandalar›n bafl›nda dünyada nükleer santrallere, nükleer enerjiye h›zl›
bir yönelim oldu¤udur. Bu do¤ru de¤ildir. ‹flin do¤rusu emperyalist ülkeler
kendi ellerinde bulunan eskimifl, çöplü¤e at›lacak durumdaki santralleri her
türlü yolu ve bask›y› yar› sömürgelere
dayatmas›, transfer etmesidir.
Emperyalist ülkelerde bu olan yeni
büyük yat›r›mlar›n olmamas› yan›nda
var olanlar›n da sökümünün gündeme
gelmesi emperyalist flirketleri yar›-sömürge ülkelere yöneltmifltir. Bunun
soncu emperyalist ülkeler de sökülen
santrallerin imha masraf›ndan kurtuluyorlar hem de bunun üstüne milyarlarca dolar kâr elde ediyorlar. Nükleer
santrallere, nükleer enerjiye yo¤un ilgi
duyan ülkelerin, Arnavutluk, Polonya,
Belarus, ‹stonya. Litvanya, ‹ran, Yemen, Körfez ülkeleri, Azerbaycan, Gürcistan, Kazakistan, Ürdün, M›s›r, Tunus, Libya, Cezayir, Fas, Nijerya, Gana, Nassia,
fiili, Venezüella, Endonezya, Filipinler, Vietnam, Tayland,
Malezya, Bangladefl oldu¤u
düflünüldü¤ünde gerçekler
daha netleflecektir.
Tüm bu yaflananlardan anlafl›laca¤› üzere sorun elektrik
üretiminin yeterli olup olmad›¤› de¤ildir. Türkiye zengin ›rmaklara
sahiptir. Bunlar do¤ru kullan›labildi¤inde barajlardan
elde edilecek elektrik ye-
terli olacakt›r. Kald› ki, elektrik veya
enerji s›k›nt›s›na karfl› Türkiye’nin rüzgar enerjisinden faydalanabilmesinin koflullar› yüksektir. Birçok gerçek göz ard› edilerek elektrik s›k›nt›s›ndan dem
vuruluyor. Yoksul halk›n kaçak elektrik
kulland›¤› anlat›larak sorunun kayna¤›
onlarm›fl gibi gösteriliyor. Di¤er yandan
ise özel sektöre ait say›s›z fabrika ve tesisin neredeyse hiçbir elektrik faturas›
ödemeden çal›flmas›na kap› aralan›yor.
Bu fabrika ve tesislerde harcanan elektri¤in haddi hesab› yoktur. Hükümet ise
sokak lambalar›n›n elektri¤ini bile halka
ödetmeye çal›fl›yor. Sorun emperyalist
flirketlerin enerji sektöründeki kârlar›n›n art›r›lmas› ve emperyalist politikalar›n hayata geçirilmesidir. ‹nsanl›k için en
yararl› fleylerin bile emperyalizm taraf›ndan nas›l bir kendi kâr h›rslar› için insanl›¤a karfl› kullan›ld›¤›n› biliyoruz. Bu
anlam›yla böylesine ciddi ve önemli konuda emperyalizmin daha fazla kâr için
gelece¤imizi yok etmesine izin vermemek için tüm halk› bu gerçekler ›fl›¤›nda
bilgilendirmeli ve harekete geçirmeye
çal›flmal›y›z.
İşçi-köylü 10
Enternasyonal
S
Ö
Y
L
E
fi
‹
8-21 Şubat 2008
Judith Orr, Ocak 2008
Irak do¤umlu yazar ve eylemci Haife Zangana
hala ülkelerinin kurtuluflflu
u için savaflfla
an Irakl› kad›nlar›n mücadelesi
hakk›nda konuflflttu.
D a y a n › flflm
m a , m ü c a d e l e v e d i r e n i fl
Kad›nlar Saddam rejimine karfl› on y›llard›r seferber olmufl flekilde mücadele yürütmekteydiler ama kimse dikkat etmedi. Sonra birden bire kad›n
meselesine ilgi duymaya bafllad›lar ve medya iflgalden aylar önce kad›nlar›n öykülerine yer vermeye bafllad›.
- Sizin yeni kitab›n›z, Dullar
fiehri, genelde Irak özelde de
kad›nlar›n rolü üzerine e¤iliyor
ki, bu konu ço¤unlukla resmi
tarihlerde gizlenir.
- ‹slam’›n ortaya ç›k›fl dönemi
boyunca ve bir ‹slam imparatorlu¤unun kurulmas› s›ras›nda kad›n
liderler, flairler, toplumda çok etkili olan kad›nlar vard› her zaman.
Büyüme zamanlar›nda kimi
ünlü kad›nlara daha s›k rastlan›yordu; ulusal kurtulufl savafl›n›n
oldu¤u zamanlarda da kad›nlar
oradayd› ve oldukça güçlüydüler.
Yani tarihsel olarak dönem dönem de¤iflen bir fley bu.
- Siz ö¤renciyken Saddam
Hüseyin rejiminde siyasi olarak
etkin bir komünisttiniz, tutukland›n›z ve tutsak edildiniz.
Hayatta kalman›z› sa¤layan
fley annenizin cesareti ve azmi
olmufl.
- E¤er öyle olmasayd› sonum
grubumdaki di¤er insanlar gibi
olurdu. Dördümüz tutukland›k;
üç genç adam ve ben. Onlar› ast›lar, ben kurtuldum. O s›ralar,
1970’lerde kad›nlar›n idam edilmesi çok enderdi. Daha önceleri
haklar›nda idam karar› verilen
ama affedilen kad›nlar›n oldu¤u
bir ko¤ufla koymufllard› beni.
Ama e¤er annem benim tutuklanmam konusunda tüm sesleri protestoya yönelterek hayatta olup
olmad›¤›m konusunu gündeme
getirmeseydi, tamamen unutulmufl olacakt›m.
Savunma Bakanl›¤›’n›n d›fl›nda
ufak bir bölüm vard›r; istihbarat
servisi. ‹nsanlar dertleri için bazen oraya giderlerdi –ama çok yanaflamazlard› da, çünkü ya afla¤›lan›rlard› ya da fliddet uygulan›rd›
kendilerine. Güneflin alt›nda küçük kardeflimle birlikte annem
günler boyu orada oturmufl, ta ki
biri ona ac›y›p da neden orada
bekledi¤ini soruncaya dek. So-
nunda hayatta oldu¤um anlafl›lm›fl.
- Sizce tüm bu deneyimlerin
hem bir siyasi eylemci olarak
hem de bir yazar olarak üzerinizdeki etkisi ne oldu?
- ‹flkencenin korkunçluklar›
beni hiç b›rakmad›. Bu yaflad›klar›m›z› di¤er insanlar yaflamas›nlar
diye mümkün olan her fleyi yapmak için yaflad›m. Bizim iflkencecilerimizin takt›¤› intikam maskesini takmamam›z gerekti¤ine de
inan›yorum. Çünkü bazen iflkence
gördükten sonra gelecek kufla¤›n
iflkencecisi haline gelebiliyorsunuz.
As›l flok 2003 y›l›nda Irak’›n
bombalanmas› de¤ildi yaln›zca,
as›l flok ABD ve Britanya’n›n Irak
halk›na tekrar iflkenceye bafllamas›yd›. Guantanamo’da iflkenceye
devam ettiler ve Ebu Garip’in
korkunç görüntülerinin ard›ndan
bile Irak’ta iflkence bitmifl de¤il.
- ABD ve Britanya hükümetleri kad›nlar›n özgürlefltirilmesinin Irak’› iflgal etme nedenlerinden biri oldu¤unu iddia ettiler. Bu tezgaha ortak
olan kad›nlar› siz “sömürge feministleri” olarak tan›mlad›n›z.
- Kad›nlar Saddam rejimine
karfl› on y›llard›r seferber olmufl
flekilde mücadele yürütmekteydiler ama kimse dikkat etmedi.
Sonra birden bire kad›n meselesine ilgi duymaya bafllad›lar ve
medya iflgalden aylar önce kad›nlar›n öykülerine yer vermeye bafllad›.
“Özgür Bir Irak için Kad›nlar” adl› bir organizasyon kuruldu. ‹ki ay içinde tüm medyada
ABD’nin sa¤lad›¤› videolar, röportajlar ve Beyaz Saray’da yap›lan toplant› görüntüleri dönmeye
bafllad›.
Kad›nlar yaflad›klar› ac›lar› anlat›yorlard› –elbette anlat›lanlar›n
baz›lar› do¤ruydu, ama sonra ortaya ç›kt› ki bunlar propaganda
için özel haz›rlanm›flt›. Bu hikayeler savafl› hakl› ç›karmak için kullan›ld›. Bu kad›nlar savafla feminist
bir yüz takmak ve fliddete ahlaki
bir hakl›l›k kazand›rmak için kullan›ld›lar. Tüm bu yap›lanlar Irakl›
kad›nlara karfl› yürütüldü¤ü anlafl›lan bir savafl içindi.
- Kad›nlar geçmiflte Irak hükümetinde ve siyasi yaflant›s›nda rol sahibiydiler.
- Irak kad›nlar› asla kurtar›lmay› bekleyen kurbanlar olmad›lar. Bu tüm Irak nüfusu için geçerlidir. ABD’yi ve Britanya’y› asla
kurtar›c›lar olarak kabul etmediler. Kad›nlar›n mücadele ve ilerlemelerle dolu uzun bir tarihi vard›r ve bu mücadele, savafllar ya da
1990’daki BM önlemleri olmasayd› daha da devam edecekti.
‹flgal, Irakl› kad›nlar›n mücadelesini tek bir iste¤e indirgedi. Bir
Irakl› kad›na iste¤inin ne oldu¤unu
sormufltum bir gün. “fiu an istedi¤imiz tek fley, ölülerimizi flerefli
bir biçimde gömebilmektedir”
demiflti. Sabah pencerenizi aç›nca
sokakta cesetler görüyorsunuz
ve onlar› gömmek için yanlar›na
gitmeye bile cesaret edemiyorsunuz. ‹flgal nedeniyle kad›nlar›n talepleri buna indirgendiler iflte.
- Kitab›n›z›n bafll›¤› erkeklerin katledilmesiyle ya da tutsak
edilmesiyle kad›nlar›n s›rtlar›na art›k daha a¤›r yükler bindi¤i olgusuna dikkat çekiyor.
- 2003 y›l›ndan beri 1.2 milyon
Irakl› öldürüldü. Kad›nlarla çocuklar›n as›l kurbanlar olduklar›
di¤er savafllardan farkl› olarak bu
savaflta ölenlerin % 91’i erkeklerdi. Bunun nedeni iflgalin ilk üç y›l›nda genç k›zlar›n güvenlikleri nedeniyle okula gönderilmeyiflleri
ve kad›nlar›n yanlar›nda bir erkek
olmaks›z›n soka¤a ç›kamay›fllar›yd›.
Ama iflgal güçleri aç›kça erkekleri hedef almaya bafllad›¤›ndan beri kad›nlar›n ev d›fl›ndaki ifllerle ilgilenmeye bafllamalar› giderek art›yor. Buna benzin almak
için saatlerce s›ra beklemek, ölüleri gömmek, kay›plar›n ve tutsaklar›n pefline düflmek, elektrik
gibi temel ihtiyaçlarla ilgilenmek
de dahil. Bu günlük fleyler zaman
harcay›c› ve riskli ifller. Son y›llarda ölen kad›nlar›n say›s›nda bir
art›fl meydana geldi ve cesetler
sokaklara f›rlat›l›p at›l›r oldu. Bu,
feministlerin cinsiyet eflitli¤i olarak görüp, hofl karfl›layabilecekleri bir fley de¤il.
Her Irakl› ailenin ortalama befl
çocu¤u var, dolay›s›yla ölen bir
Irak’taki baflar›s›zl›k emperyalistlerin planlar›n› bozdu!
kendi topraklar›nda direnirken
dayan›flmaya ihtiyaçlar› olduklar› muhakkak. Hele ki iflgalci ülkelerin halklar›ndan.
- ‹ran’a sald›r› üzerine son
zamanlarda çok laf edilmeye
baflland›. Bunun ABD’nin
Irak’ta kaybetmeye bafllamas›, dolay›s›yla dikkatleri baflka yöne çekmeye çal›flmas›
ile bir ilgisi var m› sizce?
- Irak direnifli imparatorlu¤un geliflmesini geciktiriyor.
ABD bunu beklemiyordu. Onlar›n beklentisi Irak halk›n›n onlar› çiçeklerle karfl›lamas›, daha
sonra Suriye’ye ya da kontrol
alt›na almak istedikleri baflka bir
ülkeye ilerlemekti. Irak’ta baflar›s›zl›¤a u¤rad›lar ve bu da planlar›n› bozdu.
‹lerleme konusunda kimi direnifl bloklar› ç›k›yor karfl›lar›na. ABD yönetiminin ve askeriyesinin içinde bile bir blok var.
As›l faktör gelecek y›l Irak’ta
neler olaca¤›.
Bunun ne kadar önemli oldu¤unu anlatamam. Ne zaman
Irak içinden ya da d›fl›ndan bir
Irakl›yla karfl›laflsam mücadelelerinde yaln›z olduklar›n› hissetmemelerinin ne kadar önemli
oldu¤unu vurguluyorlar. Hükümet politikas›n› etkilemek de
önemli.
ABD Savunma Sekreteri
Robert Gates, hükümeti
Irak’taki tüm askeri üsleri ilgilendiren bir anlaflmay› imzalamas› için zorluyor. Yeni Petrol
Yasas› da ayn› flekilde, tüm
kontrolü büyük firmalar›n eline
b›rakacak. Irakl›lar bu konuda
hoflgörüsüzler ve Basra’daki
sendikalarla iflçiler difle difl bir
mücadele veriyorlar.
ABD baflka bir ülkeye yelken açmadan evvel bunlar› halletmek istiyor.
- Sizce Britanya’daki ve
ABD’deki savafl karfl›t› hareketlerin rolü nedir?
- Kan›mca çok önemliler,
çünkü Irak ve Afgan halk› iflgale
Irak halk› gururlu ve bar›flsever bir halkt›r. Savafltan b›kt›lar
ve yoruldular. Dünyan›n her yerinden halklar›n yard›m›na ihtiyaçlar› var. Ambargo y›llar›nda
Irak halk›yla birlikte olan örgütler ve insanlarla kurdu¤umuz
ba¤lar›n bugün Irak’taki savafla
karfl› ç›kmas› bizim için çok
önemli.
erkek, kar›s›n› befl yetimle dul b›rakarak gidiyor. Ba¤dat bir dullar
flehri haline geldi. Burada
300.000, ülke boyunca bir milyon
dul var.
- ABD ve Britanya, buradaki fliddeti mezhep çat›flmas›
olarak, Irakl›lar›n Irakl›lar› öldürmesi olarak gösterip propaganda yapmaya çal›fl›yor.
- Irak’ta asla bir mezhep çat›flmas› yaflam›fl de¤ildik geçmiflte.
‹flgal güçleri yaln›zca befl y›ld›r burada ve Irak’taki bu bölünme daha iflgalin birinci gününden itibaren ak›llarda olan bir fleydi. ABD
yönetimindeki Bölgesel Koalisyon’un otoritelerinden olan Paul
Bremer burada bir hükümet yarat›lmas›n›n ve zaman çizelgesinin
tamamen mezhepsel ve etnik ayr›l›klar temelinde olmas›na karar
vermifltir.
Sünnilerin fiiileri, fiiilerin Sünnileri ya da H›ristiyanlar› öldürdü¤ü iddias› manipüle edilen bir iddiad›r ve ABD güçlerinin burada
sonsuza dek kalmas› için kullan›lmaktad›r. Irak halk› birbirini öldürmesin diye burada kald›klar›n›
söylüyorlar. Sömürgeci güçlerin
bu mant›¤›na modern tarih içinde
sürekli tan›k olmaktay›z.
- ABD, Irakl›lar›n iflgale karfl› gerçek bir direnifl gösterdikleri olgusunu da gizlemek istiyor.
- Resmi bulutland›rarak Irak
halk›n›n iflgale karfl› direnifl gösterdi¤inin de üstünü örtmeye çal›fl›yorlar ve onlar›n terörist olduklar›n› -El Kaideli yahut d›fl güçler olduklar›n› söylüyorlar. Ama
Irak halk›n›n d›fl güçlere ihtiyac›
yok; kendileri savafl›yorlar.
Irak direnifli büyüyor ve toplumda büyük bir destek var. Bu
halk, ispiyonculardan, iflbirlikçilerden, güvenlik flirketlerinden ve
müteahhitlerin paral› ordular›ndan da destek gören dünyan›n en
güçlü ordusuyla mücadele ediyor.
E¤er Irak halk› taraf›ndan korunup desteklenmeseydi bu direniflin böyle büyümesini nas›l aç›klars›n›z? Ama hala ABD ve Britanya
özgür iradeleriyle iflgale karfl› savaflmak isteyen insanlar›n varl›¤›n›
inkar ediyor.
Biz kendi kendimizi yönetmek
istiyoruz. Buna, özgürlü¤e, egemenli¤e ve kendi kaynaklar›m›z›
kontrol etmeye hakk›m›z var.
- Kitab›n›z boyunca süregiden bir temay› direnifl oluflturuyor, peki ya kültürel direnifl?
Kültürel direnifl en kuvvetli direnifllerden biri, çünkü insanl›¤›n
en derindeki katmanlar›na dokunuyor. fiiir, edebiyat ve sanatta bu
vard›, art›k bloglara yazmak gibi
modern direnifl yollar› da mevcut.
Irak içinden yazan ve birço¤u kad›n olan harika blog yazarlar›m›z
var. Blog yazarlar› olan biteni
spontane, sansürsüz ve güzel bir
biçimde ilk elden aktar›yorlar.
Anlat›mlar›n› fliirlerle, mesellerle,
hikaye anlat›c›l›¤›yla birlefltiriyorlar. fiiir önemli. Çünkü Irakl› kad›nlar Arap ülkelerindeki en iyi
flairlerden baz›lar›n› teflkil ediyor.
Dolay›s›yla flairlerimizden baz›lar›
direnifle destek sunuyor.
‹flgal güçlerinin sansürlemeye
çal›flt›¤› direnifl flark›lar›m›z var.
Gençler direnifl flark›lar›n› cep telefonlar› arac›l›¤›yla birbirlerine
gönderiyor ve bu da iflgalcilerin
üstesinden gelmesinin son derece
zor oldu¤u bir fley. Direniflin pek
çok veçhesi vard›r. Burada savaflan herkes silahl› de¤il.
(Kaynak: Socialist Review
Çeviri : Solun Do¤usu)
İşçi-köylü 11
8-21 Şubat 2008
Kavga okulu
evrimciler ve komünistler yaflama tutkuyla ba¤l›d›r, ba¤l›d›r çünkü her do¤an günden bekledikleri bir umut, her batan güne katt›klar› bir emek vard›r.
Umut ve emek özgür gelece¤i yaratacakt›r. Her devrimci ve komünist o büyük sars›l›fl› görmek, o kutlu güne varmak ister. Mücadelenin bulundu¤u aflamaya göre bu umut, yak›n ya da uzakta mutlaka gerçekleflecek bir gerçeklik olarak görülür.
D
S›n›rl› bir yaflflaama, s›n›rs›z anlam yükleyenlere...
Evrenin kurallar› gere¤i her
canl› do¤ar, büyür, geliflir ve ölür.
Henüz küçük bir çocukken bu
“evrenin kurallar› gere¤i”
cümlesi oldukça anlams›z gelir,
ölümle karfl›lafl›ld›¤›nda. “Madem
ölece¤iz niye yafl›yoruz?” diye
sorar bir çocuk büyümeye bafllad›¤›nda. Esasen kültür dedi¤imiz, uygarl›k dedi¤imiz insano¤lunun ölüme karfl› yaflam› anlamland›rma çabas› de¤il midir? Dünyadaki bütün
dinler bu soruya cevap olmak istemez mi? Sanat›n her kolu binlerce
eser üretmez mi insano¤lunun ölüme karfl› savafl›nda?
Kaç y›l yaflayabilir bir insan en
fazla? Hiçbir riske maruz kalmadan
bir oda içerisinde, yaflasa bile en
fazla kaç y›l? 80, 90 en fazla 100
mü? Üst s›n›r›n ne kadar olaca¤›n›
bilemesek de hepimiz bir gün ölece¤imiz gerçe¤i ile yafl›yoruz. Bu
gerçek, yaflam› anlaml› k›lmada iyi,
güzel, do¤ru, erdem, adalet, özgürlük gibi kavramlar› ç›karm›flt›r insanlar›n önüne. ‹nsanl›k de¤erleri
olarak adland›r›labilecek bu de¤erler çok uzun y›llarda oluflmufl ve
pek çok toplum taraf›ndan ortak
kabul görmüfltür. Ancak “insan›n
insana kullu¤u” yani eflitsizlik ve
sömürü düzeni insan›n “iyi bir insan” olabilmesini ve öyle kalabilmesini ortadan kald›rm›flt›r! Neden derseniz, bunca yoksunlu¤un
ve mutsuzlu¤un milyarlarca insan›n
“kaderi” haline getirildi¤i bir dünyada buna karfl› hiçbir fley yapma-
Devrimci de¤erler, insani
de¤erlerin bir üst aflamas›d›r.
Devrimci de¤erler, insani de¤erlerin üzerinden yükselir. Yaflam›n›
devrime adam›fl farkl› kültürlerden, farkl› ülkelerden binlerce insan›n arkas›ndan benzer bir söz
söylenir: “Çok iyi bir insand›,
fedakard›, özveriliydi, dürüsttü...” O bireyleri iyi yapan devrimci de¤erleridir kuflkusuz, ancak
bu de¤erler de insanl›¤›n de¤erlerinin çok iyi özümsenmesiyle kazan›lm›flt›r.
Devrimciler; do¤um ve ölüm
aras›ndaki s›n›rl› zaman›, insanlar›n
eflit adil ve özgür yaflayacaklar› s›n›rs›z bir dünya yaratma hayaliyle
anlamland›r›rlar. “S›n›rl› bir yaflam›n s›n›rs›z bir davaya
adanmas›” tan›m› buradan gelir.
S›n›f mücadelesini, kavgay› koca
bir okyanusa benzetti¤imizde, buraya emek harcayan “çorbada
tuzu bulunan” her devrimci, yaflam› ve yapt›klar›yla deryada bir
damla olurlar. Tek bafl›na sadece
bir damla iken birleflip ço¤ald›¤›nda, bir araya geldi¤inde koca bir
okyanus olur. Damlay› okyanusa
dönüfltüren damlalar›n süreklili¤i
ve kararl›l›¤›d›r. Bu t›pk› ya¤mur
sular›n›n yamaçlardan küçük bir
ak›nt› olarak ak›p coflkun bir nehri
oluflturmas›na benzer. Bir binay›
Pusula
S›n›f savafl›m›nda örgütlülük
bir zorunluluktur!
Örgütlenme, her ortak çaban›n,
her ortak faaliyetin ilk ad›m› say›l›r.
Siyasal örgütlenmeler s›n›flar›n ortaya ç›kmas›yla birlikte bafllam›flt›r.
Her s›n›f kendi s›n›fsal ç›karlar›n›
korumak, kendi s›n›f› ad›na bir güç
olmak için örgütlenmek zorundad›r.
Örgütlenme biçimleri koflullara ba¤l› olarak de¤iflebilir. Koflullar› hesaba katmayan, ondan ba¤›ms›z bir örgütlenme modeli de düflünülemez.
Tüm bunlara ra¤men de¤iflmeyen tek fley örgütlenmenin gereklili¤i ve zorunlulu¤udur.
Burada sözünü etti¤imiz örgütlülük veya örgütlenme, her fleyden
kopuk veya amaç haline getirilmifl
bir örgütlülük-örgütlenme de¤ildir.
Tam aksine siyasi iktidar perspektifini gerçeklefltirme mücadelesindeki
örgütlenme arac› olan partiden söz
ediyoruz.
Tarihi olarak iflçi s›n›f› ça¤›m›z›n
en ilerici, en devrimci s›n›f›d›r. Proletarya Partisi ise, iflçi s›n›f›n›n en
ileri en bilinçli kesimini temsil etmektedir. Proletarya Partisi siyasal
iktidar hedefinde baflar› elde etmek
hizmet eder. Ancak yoldafll›¤› gerçek anlam›yla yaflayabilmifl, kavgan›n güzelli¤ini tatm›fl bir devrimcinin saflardan ayr›lmas› alabildi¤ine
zordur. Çünkü bu güzelliktir, zemheri so¤u¤unda içinizi ›s›tan. Bu güzelliktir sarp yamaçlarda ter kan
içinde yürürken sizi gülümseten.
Bu güzelliktir elinizdekinin yar›s›n›
yoldafl›n›za verdi¤inizde açl›¤›n›z›
“dalga geçilir” k›vama getiren.
mak “iyi bir insan” olmaya tezat
bir durum oluflturmaktad›r. Hangi
iyi insan bir y›¤›n aç insan›n ortas›nda ihtiyac›ndan fazlas›n› alabilir?
için do¤ru bir siyasete ve örgütlülü¤e sahip olmak zorundad›r.
Lenin yoldafl›n flu de¤erlendirmeleri bizim ç›k›fl noktam›z ve yol
gösteren fenerimiz olmal›d›r: “Proletaryan›n iktidar mücadelesinde örgütünden baflka hiçbir silah› yoktur.” Devamla “…‹flçi
s›n›f›n›n gücü örgütünde yatar,
örgüt olmaks›z›n proletarya
hiçbir fley gibidir. Örgütlü oldu¤unda her fleydir.” Her fley
gayet aç›k ve nettir. Kitleleri temel
teorik görüfllerimiz etraf›nda, yani
proletaryan›n k›z›l bayra¤› alt›nda
toplay›p siyasal iktidara yöneltmek
mi istiyoruz? O halde örgüt denilen
silah› yaratmam›z gerekir. Bu silahtan yoksun iflçi s›n›f›n›n ezilen y›¤›nlar›n yükselen öfke ve tepkileri kendini sistemin tatl› ve sert sular›nda
bo¤ulmaktan kurtaramaz. Elbette ki
kendili¤inden geliflen kitle hareketleri parti ve di¤er esnek örgütlenmeler için ortaya önemli f›rsatlar
sunabilir; ama bu f›rsatlar MLM ideolojisinin yön verdi¤i bir siyasal iktidar mücadelesini yürüten araca ka-
Yat›lan yer halk›n ba¤r›d›r....
temelden örmek gibidir s›n›f mücadelesine kat›lmak.
Devrimciler ve komünistler yaflama tutkuyla ba¤l›d›r,
ba¤l›d›r çünkü her do¤an günden bekledikleri bir umut, her
batan güne katt›klar› bir
emek vard›r. Umut ve emek özgür gelece¤i yaratacakt›r. Her devrimci ve komünist o büyük sars›l›fl›
görmek, o kutlu güne varmak ister. Mücadelenin bulundu¤u aflamaya göre bu umut, yak›n ya da
uzakta mutlaka gerçekleflecek bir
gerçeklik olarak görülür.
Bu zorlu yürüyüflte, inanc›, özverisi ve kararl›l›¤›yla en önde gidenler vard›r bir de... Hesaps›z, ki-
nalize edilmezse, süreç içinde ya
kendili¤inden sönmeye yüz tutar ya
da bu enerjiler sistem için göstermelik baz› tamiratlara hizmet edecek bir ifllev görmekten öteye gitmez.
Bu bilimsel bak›fl aç›s› bize yaflam›n her alan›nda örgütlülü¤ü dayat›yor. Tabi ki parti örgütü ve bu örgütün yön verdi¤i di¤er esnek örgütlülükleri yaratmak için, kitle çal›flmas›, kitlelerin somut talepleri
üzerinde propaganda-ajitasyon faaliyetlerinin yo¤unlaflt›r›lmas› görevleri asla göz ard› edilemez. Gözard›
edilmemesi gereken di¤er bir olgu
da tüm bu faaliyetlerin yürütülmesinin de bir örgütlülü¤ü, bir siyaseti,
bir kumanda merkezinin varl›¤›n›
dayatt›¤› gerçe¤idir. Bizim burada
sözünü etti¤imiz örgütlülükler, ihtiyaca yan›t olan, ortaya ç›kan sorunlar› çözme gücüne sahip olan ve dahas› kendi haleflerini yetifltirme
perspektifine ve öngörüsüne sahip
olan örgütlülüklerdir.
Bu nitelikten, yani pratik görev
ve sorumluluklar›n› yerine getirmekten uzak, üreten de¤il, tüketen
tüm bileflen veya adlar› ne olursa olsun varolan tüm örgütlenmeler fleklen örgütlenmelerdir. E¤er bu de¤iflim yerinde ve zaman›nda yap›lamazsa, örgüt ve örgütsüzlük aras›ndaki fark silikleflir. Bu da bir s›n›f örgütü için oldukça tehlikeli bir durumdur.
taps›z ve duru bir su kadar nettirler kavgada. Daha yapacak çok ifl,
yürünecek çok yol, gidilecek çok
kap› varken ans›z›n düflmek de vard›r kavgada... Bazen hain bir pusuda, bazen difle difl bir çarp›flmada
bazen güpegündüz bir alanda olabilir bu... Karfl›m›zdaki s›n›f›n elindeki ayr›cal›¤› kaybetmek istemeyifli,
tehlikenin artt›¤›n› düflündü¤ü dönemlerde çok daha azg›nca sald›rmaya iter. Devletin a¤›r bask›s›, bizim gibi ülkelerde dönem dönem
azal›r gibi olsa da daimi olarak varl›¤›n› korur.
Bu bask›, kuflkusuz daha fazla
insan›n bu kavgaya girmesini engellemek, göz korkutmak amac›na
fiöyle ki; e¤er Proletarya Partisi’nin örgütlü güçleri aras›nda bu tür
düflüncelerin geliflimi söz konusuysa; bilin ki orada bir otorite sars›lmas› vard›r. Bilin ki örgütlü güçlerdeki devrimci coflku ve heyecan zay›flam›flt›r. Ve tüm bunlar da örgütlü olman›n a¤›rl›¤›n› ve çekicili¤ini
olumsuz yönde etkileyen faktörlerdir. Örne¤in, e¤er bir devrimci ya
da örgütlü militan “herhangi bir
bileflende yer almama gerek
yok, yer almadan da ben bu iflleri yapar›m” diyorsa, burada örgüt ve örgütlülük bilincinde çok ciddi bir k›r›lman›n oldu¤u kesindir.
Kesin olan di¤er bir fley ise; kolektif
mekanizman›n heyecan›n›, coflkusunu hissetmeyen hiçbir militan›n bütünün bir parças› olarak uzun vadede halk›n davas›na gereken ölçüde
hizmet edemeyece¤i gerçe¤idir.
“En kötü örgütlülük, örgütsüzlükten daha iyidir” esprisinin
anlam› da burada yat›yor. Çünkü en
geri örgütlülük, do¤ru bir pratik önderlik ve ideolojik siyasal e¤itimle
ileri bir noktaya tafl›nabilir. Her bak›mdan tecrübe kazand›r›larak yetkinlefltirilebilir. Yani her fleyden önce burada geri düzeyde de olsa kolektif çaba için ortaya konulan bir
irade vard›r. Ama öte tarafta böyle
bir irade yoktur. Kolektif bir çaba
için sorumluluk alma eylemi söz konusu de¤ildir. Dolay›s›yla çal›flmalar›m›zda her zaman örgütlü olanla
Kavgada ölümsüzleflmifl her
devrimci, birer yap›tafl› olmufltur
art›k... Bazen onbinlerle bazen bir
elin parmaklar› kadar dostla yap›lsa da u¤urlama, her devrimcinin
ancak u¤runa öldü¤ü de¤erlerin
yükseltilmesiyle ad›na lay›k olunabilece¤i gerçe¤idir. Bu topraklarda
isimsiz pek çok devrimci yat›yor,
pek ço¤unun bir mezar tafl› bile
yok. ‹simlerin de¤il davan›n kal›c›
olmas› gerekti¤ini anlat›rken ne
demiflti Naz›m, Karadeniz’in sular›n› karartan Mustafa Suphi ve yoldafllar›n›n katline dair: “Sen onlar›n isimlerini akl›nda tutma.
Fakat 28 Kanunusani’yi unutma!”. Sabahattin Ali gibi kaybedilmifl, Mustafa Suphi, Ethem Nejat
gibi derya dibine gönderilmifl yahut
aç›lan çukurlara gömülüp mezar›
kaybedilmifl kaç devrimci vard›r
kim bilir... Ancak ölünen yer
neresi olursa olsun, yat›lan
yer halk›n ba¤r›d›r...
olmayan, yak›n olanla uzak olan aras›ndaki fark› görerek pratik tutumumuzu belirlemeliyiz. Bu tutumumuzdaki her belirsiz durufl
özünde örgütlü olanla olmayan
aras›ndaki fark›n silikleflmesine
yol açar. Bu da parti ve devrim bilincinin giderek sakatlanmas›na neden olur.
Soruna böyle yaklaflmak, uzak
olan› daha da yak›nlaflt›rmak, örgütsüz olan› örgütlü hale getirme görev
ve sorumlulu¤umuzu ortadan kald›rmaz. Evet, bireyleri ileriye do¤ru
tafl›mak için emek vermede s›n›r tan›mamal›y›z. Ama ifl yapanla yapmayan, hayat›n› adamaya haz›r
olanla, bofl zamanlar›n› ay›ran
aras›ndaki fark› da asla siliklefltirmemeliyiz. Özcesi herkese hak
etti¤i ölçüde de¤er vermek, herkese yüklendi¤i sorumluluklara göre
yaklaflmak olmas› gereken en do¤ru tutumdur. Devrimci adalet, devrimci hukukta böyle davranmay›
emreder. Her fleyden önce, örgütlülük yaln›z sorumluluk alma eylemi de¤ildir. Ayn› zamanda devrimci hukuka uygun
olarak hesap verme ve hesap
sorma yükümlülü¤ünü de içerir. Ama bu durum örgütsüz güçler
için geçerli de¤ildir. Kendi kendini
“özgürlefltirenler”
özünde
tüm bu sorumluluklardan kaçanlard›r.
Nereden, hangi cepheden ba-
Mezar her ne kadar sembolik
olsa da her devrim flehidinin yoldafllar›, ailesi sevdikleri ve dostlar›
taraf›ndan an›lmas›, kavga sloganlar›n›n hayk›r›ld›¤›, öfkenin bilendi¤i
yerler olmas› anlam›yla da anlaml›d›r. Proletarya Partisi, flehit düflen
yoldafllar›n hepsini tek tek anmak
mümkün olmad›¤›ndan her y›l
Ocak ay›n›n son haftas›n› “Parti
ve devrim flehitlerini anma”
zaman› olarak belirlemifltir. Bizler
bu y›l flehit yoldafllar›m›z›n mezar›
olmayanlar›n mezar›n› yapt›rma,
onar›ma ihtiyaç duyulanlar› ise
onar›mdan geçirmek için bir kampanya bafllatt›k. Kampanya nedeniyle flehit ailelerimizi ziyaret ederek, hem onlarla ba¤lar›m›z› gelifltirme hem de kampanyam›z› tan›tmay› amaçlad›k.
Kampanyam›za destek sa¤lamak ayn› zamanda uzun bir aradan
sonra flehit ve tutsak ailelerimizi
bir araya getirmek amac›yla 10 fiubat’ta ‹stanbul’da bir etkinlik düzenliyoruz. Tüm devrimci dostlar›m›z›, emekçi halk›m›z› ve gazetemiz okurlar›n› bu etkinli¤e kat›lmaya, duyurusunu yapmaya, kampanyam›za destek olarak devrim flehitlerini sahiplenmeye ça¤›r›yoruz...
Biliyoruz ki “Unutmak ihanettir...” Unutmamaksa, ideallerine ba¤l›l›kt›r.
Partizan fiehit ve Tutsak
Aileleri (PfiTA)
karsak bakal›m, e¤er devrim istemimizde samimiysek örgütsüz, plans›z,
flekilsiz olan her iliflkiye, iliflki tarz›na müdahale ederek, örgütlülü¤ü,
planl› ve disiplinli çal›flmay› önce
kendimizden bafllatarak bütüne
do¤ru geniflletmeliyiz. Çal›flmalar›m›z›n oldu¤u her alanda mutlaka
kendi içinde planl› çal›flan, fikir üreten, kolektif akl›n gücüne baflvuran
bir örgütlü mekanizmam›z olmal›d›r. E¤er böyle bir mekanizmam›z
yoksa, oradaki çal›flmalar›m›z› bir
güce dönüfltürme, kolektifin bütününe yeni taze kan tafl›na imkan›m›z
zay›flar. Düzensiz, kendi bafl›na b›rak›lm›fl kendili¤indenci pratikler esas
olarak bunal›m üretir. Canl› ve diri
olan dinamikleri de süreç içinde çürütür. Tüm bunlar› önlemenin yolu,
her alanda örgüt oluflturma ve örgütlü müdahale etmenin araçlar›n›
yaratmaktan geçer. Eksikliklerine
karfl› uzlaflmaz, disiplinli ve inisiyatif
sahibi örgütlülükleri ne kadar ço¤alt›rsak, çal›flmalar›m›zda o denli baflar›l› oluruz. Bugün aç›s›ndan bakt›¤›m›zda bu tür pratik ad›mlar›n at›lmas› daha bir zorunluluk haline gelmifltir. Di¤er bir ifadeyle, zay›flayan
örgütlülük bilincini ve s›n›f mücadelesinde örgütlü olman›n gereklili¤ini
kavratmak için bu çabalar›n daha bir
yo¤unlaflt›r›lmas› gerekiyor. Ve tüm
bu çabalar s›n›f mücadelesinin prati¤inden ba¤›ms›z de¤il, bilakis onun
içinde olmak zorundad›r.
Göğün yarısı
İşçi-köylü 12
✘
✘Emekçi kad›nlar›n siyaset alan› hayat›n her alan›d›r. Kad›nlar›n gerçek an-
Kad›nlara seçme ve seçilme hakk›n›n kabul edilme tarihi neredeyse tüm dünya ülkelerinde 1920’li ve 40’l› y›llar aras›na rastlamaktad›r. Yani burjuvalar taraf›ndan kad›nlar, bundan 60–80 y›l kadar önce hat›rlanabilmifltir!
Erke¤in ve büyüklerinin yani her
zaman kendisinden “daha iyi bilen”
birilerinin gölgesinde b›rak›lan kad›nlar›n, siyasete-toplumsal yaflama müdahalede de gölgede kalmas›, “elinin
hamuruyla” “burnunu sokmamas›”
istenmekte ve bunun önlemleri al›nmaktad›r.
Geçmifle dönersek; “eflitlik-özgürlük-kardefllik”
sloganlar›yla
bafllayan burjuva devrimlerinde en
önde mücadele edip, en çok bedel
ödeyenler aras›nda emekçi kad›nlar›n
oldu¤unu görürüz. Ama emekçi kad›nlar›n bu derece deste¤ini de alarak iktidara gelen burjuvalar, kendi
bayraklar›ndaki “eflitlik-özgürlük-kardefllik” sloganlar›n›n yalan oldu¤unu
aç›kça ispat etmekte gecikmemifllerdi. Öyle ki; iki yüzy›ldan daha fazla
süre önce burjuva devrimler bafllam›fl oldu¤u halde, kad›nlar›n duru-
lamda siyasette birer özne olmalar›n›n en somut, en berrak örnekleri kuflkusuz
ki flehit kad›n yoldafllar›m›zd›r.
Emekçi kad›nlar›n siyaset yolu
munda ciddi bir düzelme olmam›fl,
eski toplumdaki gibi birçok haktan
mahrum olmaya devam etmifllerdir.
Mesela kad›nlara seçme ve seçilme
hakk›n›n kabul edilme tarihi neredeyse tüm dünya ülkelerinde 1920’li ve
40’l› y›llar aras›na rastlamaktad›r. Yani burjuvalar taraf›ndan kad›nlar,
bundan sadece 60–80 y›l kadar önce
hat›rlanabilmifltir! Üstelik bu hakk›n
ise birçok kad›n›n idam›, hapsedilmesi gibi a¤›r bedeller sonucu elde edildi¤i de hat›rlan›rsa, burjuvazinin sahtekârl›¤› daha net görülür. (Kald› ki
bu hakk›n kad›nlar taraf›ndan ne
derece kullan›labildi¤i ve kullananlar›n ise kendi iradeleri do¤-
rultusunda kullan›p kullanamad›klar› da ayr› bir tart›flma konusudur.)
Burjuvazi her fleyi ç›kar› için yapar. Bundan dolay› burjuva ve burjuva-feodal sistemler içinde emekçi kad›nlar›n siyaset hakk› da, göstermelik
reformlar olarak k⤛t üzerindeki yasalardan ibarettir. Ve bu yasalar›n as›l
amac›, emekçi kad›nlar›n gerçek anlamda siyaset yapmalar›n› engellemektir. Onlar›n vitrinlerindeki siyaset sahas› olan parlamento, emekçilere her zaman kapal›yken, emekçi
kad›nlara ise daha bir s›k›ca kapal›d›r.
Fakat bunu tam olarak göremeyen reformistler ve reformizmin etkisinde kalanlar kad›nlar›n siyasallaflmas›n›, siyaset hakk›n› parlamento
seçimlerinde daha aktif olmalar› ve
milletvekili, bakan vs. olmalar› ile gerçekleflece¤ini umuyorlar. Böylelikle
kad›nlar›n siyaset yapma hakk›n› egemenlerin ifline gelecek flekilde onlar›n belirtti¤i s›n›rlara s›k›flt›rma niyetindeler. Onlar kad›nlar›n özgürleflmesinden flunu anl›yorlar: Kad›nlar
ev hapsinden ç›ks›n ama sistemin s›n›rlar›yla hapsolmaya devam etsin!
Nas›l bir politikleflflm
meden
bahsediyoruz?
Politik mücadele, iktidar mücadelesidir. ‹ktidar›n kimin elinde olaca¤›n›n mücadelesidir. ‹ktidar komprador-bürokrat burjuvazinin ve büyük
malar›ndan kad›n e¤itim emekçilerine yönelik ç›kan tablo flöyle:
Tacizle mücadele zorlaflfl››yor
* Erkek ö¤renciler, özellikle ücretli kad›n ö¤retmenlerin otoritesini
tan›m›yor.
* Evlilik ve çocuk dershanelerde
iflten ç›karma gerekçesi say›l›yor,
ço¤unlukla ifle al›m esnas›nda evlenmeme ve çocuk yapmama koflulu
getiriliyor.
* Dershanelerde kad›n ö¤retmenlere vitrin malzemesi fleklinde
yaklafl›l›yor.
* Araflt›rmalar, ifl güvencesinden
yoksunlu¤un, kad›n ö¤retmenlerin ifl
yerinde cinsel tacize u¤ramalar›n› ve
buna karfl› mücadele etmelerini
olumsuz bir flekilde etkiledi¤ini gösteriyor.
(H. Merkezi)
DTP’li belediyeden
iki evlili¤e geçit yok!
Batman Belediyesi ile Genel-‹fl
Sendikas› aras›nda yap›lan toplu ifl
sözleflmesi görüflmelerinde, aile içi
fliddeti önlemeye yönelik maddeler
de eklendi. Var›lan anlaflmaya
göre ailesine fliddet uygulayan
iflçiye maafl cezas› verilecek, iki
evlilik yapan çal›flan›n ifl akdi
feshedilecek.
Batman Belediyesi ile Genel-‹fl
Sendikas› aras›nda 730 iflçiyi kapsayan Toplu Sözleflme Görüflmeleri’nde Belediye Baflkan› Hüseyin Kalkan, efli ile çocuklar›na sorumluluklar›n› yerine getirmeyen ve ailesine
fliddet uygulayan Belediye çal›flanlar›n›n maafl›ndan yüzde 50 kesinti yap›lmas› önerisine destek verdi.
‹flçilerden kesilecek paran›n flid-
det gören ma¤durlara verilece¤ini
söyleyen Kalkan, “Sadece bununla
yetinmeyece¤iz. ‹ki evlilik yapanlar›n
da ifl akitlerini feshedece¤iz. Belediye emekçilerinin efline ve ailesine
karfl› sorumluluklar›n› yerine getirmesi için toplu sözleflmeye böyle
maddeler de ekledik” dedi.
8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar
Günü, 21 Mart Newroz ve 1 May›s’ta belediye çal›flanlar›n›n ücretli
izinli say›lmas› için toplu sözleflmeye
ek maddelerin de konuldu¤unu söyleyen Kalkan, “Emekçilerin haklar›na
sayg›l›y›z. 8, 21 Mart ve 1 May›s’ta
personelimizin ücretli izinli say›lmas›
için sendikam›z›n bize getirdi¤i öneriye s›cak bak›yoruz” dedi.
(H. Merkezi)
toprak a¤alar›n›n elinde mi yoksa
halklar›n elinde mi olacak; mesele
budur. Dolay›s›yla kad›nlar›n politikleflmesini tart›fl›rken bu gerçe¤i bilerek tart›flmak gerekmektedir. Egemenlerin istedi¤i politikleflmenin ne
oldu¤u ortadad›r. Sadece veya esasta
onlar›n belirledi¤i alanda hareket etmek, onlar›n çizdi¤i s›n›rlarda durmak ezenlere dokunmamak demektir. Oysa ezilen kad›nlar›n siyaset
yapmas›, erkek egemen burjuva-feodal sistemi alafla¤› etmesi için mücadele etmesidir… Bunun için egemenlerin dar s›n›rlar›n›n d›fl›na ç›kma gerekir. Aksi halde onlarla, onlar›n
minderinde güreflmek/güreflmeyi kabul etmek yenilgiyi de
bafltan kabul etmektir.
Burada da görülüyor ki reformistler kad›n›n özgürlü¤ü, siyasette
aktif birer özne olmalar› önünde bilinç bulan›kl›¤› yaratarak, köstek olmaktad›rlar. Üstelik bunu “özgürlük”, “politikleflme” ad›na yap›yorlar!
Emekçi kad›nlar›n düflman› olan
sömürücü erkek egemen sistemin
çerçevesi içinde kalmak, egemenlerin
de¤irmenine su tafl›y›p bu sistemin
devam›na katk› sunmak anlam›na gelir. Emekçi kad›nlar egemenlerin de¤il halk›n saf›nda örgütlenerek gerçek anlamda politika yapm›fl ve gerçek anlamda özgürleflmifl olacaklard›r. Kurtulufl, yasalardaki baz› düzenlemeler, parlamentoda kad›nlar›n olmas› gibi k›r›nt›larla de¤il bir bütün
iktidar›n al›nmas›yla mümkündür.
Bunun için emekçi kad›nlar›n siyaset alan› hayat›n her alan›d›r.
Kad›nlar›n gerçek anlamda siyasette birer özne olmalar›n›n en somut, en berrak örnekleri kuflkusuz ki
flehit kad›n yoldafllar›m›zd›r.
Ad›llar›na örnek olan flehitlerimizin zengin deneyimlerini kendinde
flekillendirerek kad›nlar›n gerçek özgür siyaset yerini genç yaflta keflfetmifltir. Köylü, gecekondulu ve liseli
genç kad›n›n ezilmiflli¤ini, hayat›n k›y›s›nda tutulmas›n› fark ederek buna
baflkald›r›p tüm varl›¤› ile özne olmaya, de¤iflme ve de¤ifltirme cüretini
göstererek örgütlenmek, örgütlemek
ve savaflmak ve de ölüm de dahil tüm
bedelleri hiç çekinmeden ödemeye
haz›r olmak demektir siyaset yapmak…
Elbette ki birçok flehit kad›n yoldafl›m›z yaflamlar›, mücadeleleri ile
sonsuz de¤erleri kad›nlar›m›za b›rak›rken hepsinin söyledi¤i, anlatt›¤›,
gösterdi¤i flu gerçek de¤il mi? Demokratik Halk ‹ktidar›’n›n kurulmas›
kad›nlar kat›lmadan mümkün de¤ildir. Kad›nlar›n özgürlü¤ü için erkek
egemen sömürücü sisteme karfl› örgütlenerek, siyasal mücadelenin her
alan›nda daha çok ve daha aktif olarak yer almak gerekir. Bundan dolay›
burjuva-feodal sisteme ve sisteme
hizmet eden reformizme karfl› mücadele ederek, flehitlerin izinden yürüyerek yar›n›n haz›rlayanlar› olmak
için daha çok çal›flmak, kendini ihtiyaçlara göre daha çok flekillendirmek
için ileri! Daha fazla emekçi kad›n›
özgürlük yolunda ilerletmeye sevk
etmek için, onlar›n içinde olmak için
ileri!
Güldünya’ya mektup yaz!
Kad›n ö¤retmenlere yönelik
ayr›mc›l›k
‹fl yaflam›n›n tamam›nda kad›na
yönelik ayr›mc›l›k çok aç›k bir olgu
iken E¤itim-Sen, düzenledi¤i sempozyumda sundu¤u araflt›rmalarla
ücretli ve sözleflmeli kad›n e¤itim
emekçileri aras›nda sosyal haklar
aç›s›ndan ciddi eflitsizlikler oldu¤unu
ortaya koydu. Bu durum kad›nlar›
ayr›mc›l›¤a karfl› korumas›z hale getiriyor.
Sendikan›n 12-13 Ocak’ta E¤itim
ve Bilim ‹flkolunda Çal›flan Kad›nlar›n Sosyal Haklar› ve ‹fl Güvenceleri
bafll›kl› bir sempozyum düzenledi.
Mu¤la Üniversitesi’nden Yrd.
Doç. Dr. Özlem fiahin, Çukurova
Üniversitesinden Dr. Esmeray
Yo¤un Erçen, Dr. Handan Ça¤layan, sözleflmeli ö¤retmen Sultan
Kundurac› ve dershane ö¤retmeni
Sefa Yücel Akdemir’in araflt›r-
8-21 Şubat 2008
Bitlis’te kurulan Güldünya Kad›n Derne¤i, “Güldünya’ya mektup” kampanyas› bafllatt›.
Dernek yöneticilerinden Mine
fierefhano¤lu, Güldünya’n›n vahfli bir töre cinayetine kurban gitti¤ini hat›rlatarak, O’nu ölüm y›ldönümünde yapacaklar› etkinliklerle
anacaklar›n› söyledi. Bu çerçevede
“Güldünya’ya mektup” adl›
kampanya bafllatacaklar›n› dile getiren fierefhano¤lu, cinayeti dünyan›n dört bir yan›na mektuplarla aktaracaklar›n› söyledi.
Dernek yöneticilerinden Birsen Yaflar da, kampanyaya 1 fiubat’ta start vereceklerini dile getirerek, “Biz bir yandan mektup
gönderirken di¤er yandan
dünyan›n her yerinden de
mektup bekliyoruz. Kad›nlar›n
bu konuda tepkilerini ve duygular›n› bizle paylaflmas›n› isti-
yoruz” fleklinde konufltu. Gönüllü
bafllad›klar› çal›flmalara maddi imkans›zl›klarla devam ettiklerine
vurgu yapan Yaflar, duyarl› kesimlerinden kendilerine destek sunmas›n› istedi.
***
Güldünya Tören’in 22 yafl›nda
son bulan öyküsü, Bitlis’in Güroymak ilçesine ba¤l› Budakl› köyünde bafllad›. Güldünya evli bir insanla birlikteydi ve bir süre sonra bu
kifliden hamile kald›. Güldünya’n›n
ailesi hamileli¤ini fark etti. Bir odaya kapat›ld›. Ve ard›ndan karar verildi, bu kifli Güldünya’y› kuma olarak alacak ve birlikte köyü terk
edeceklerdi. Ama Güldünya kumal›¤› kabul etmedi. Ve aile Güldünya’y› ‹stanbul’daki amcas›n›n yan›na
gönderdi. Ancak kin bununla bitmedi. ‹stanbul’a gelen abisi Güldünya’ya bir ip uzat›p, kendisini asmas›n› söyledi. Güldünya ise pencereden atlay›p evden kaçt›. Polise
s›¤›nd›. Ancak yine de ailesine tes-
lim edildi.
Bu arada bebe¤ini dünyaya getirdi ve evlatl›k verdi. Ancak dedikodular durmuyor, aile meclisi
toplan›yordu. Bir gün abisi Güldünya’y› teyzesinin yan›na götürme bahanesi ile otogara götürdü. Güldünya’n›n 20 yafl›ndaki kardefli Ferit Tören pusudayd›.
Güldünya, küçük kardeflinin
yaklaflt›¤›n› gördü. Eli paltosunun
cebindeydi. Birden silah›n› ç›kard›,
ateflledi. Güldünya kalças›ndan vuruldu. Hemen hastaneye götürüldü, hastanenin bahçesinde iki kardefli vard›. Polis ise ortada yoktu.
Saat 03.45 s›ralar›nda refakatçisi
oldu¤unu söyleyerek kardefllerden
biri içeri girdi.
Namluyu Güldünya’n›n bafl›na
çevirdi ve iki kez atefl etti. K›sa süre sonra Güldünya’n›n beyin ölümü
gerçekleflti. Ölüm emrini veren aileye, yaflam destek ünitesinin fiflinin çekilip çekilmemesi soruldu.
Yan›tlar› zaten biliniyordu. Fifli
çektiler!
(H. Merkezi)
Novamed kad›nlar›yla
dayan›flflm
ma sergisi
26 Ocak Cumartesi günü Petrol-‹fl Sendikas› Ankara fiubesi’nde
Ankara Kad›n Platformu taraf›ndan gerçeklefltirilen panel ve
kokteylde Novamedli kad›nlar›n
baflar›s› sergilendi. Beflinci katta
bulunan salonun lobisinde Novamedli kad›nlar›n mücadele sürecini
anlatan foto¤raflardan oluflan bir
sergi aç›ld›. Aç›l›fl günü bir de panel
gerçeklefltirildi. Aç›l›fl konuflmas›n›
Petrol-‹fl ad›na Cengiz Yavuz’un
yapt›¤› panele, ‹stanbul Kad›n Platformu ad›na Candan Y›ld›z, Petrol-‹fl avukatlar›ndan Serpil Aksakal, Mersin SCT Or-Turbo Fab-
rikas›’nda grevde olan iflçiler ad›na
Birleflik Metal-‹fl’te örgütlü Ümmühan Do¤an, AÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden Alev Özkazanç konuflmac› olarak kat›ld›.
Cengiz Yavuz’un yapt›¤› konuflmada “kapal› mekânlarda insan›n
yaflam haklar› ellerinden al›nmakta,
insan onuruna yak›flmayacak yaflam
koflullar› dayat›lmaktad›r” dedi.
Grevdeki Novamed’li kad›nlar›n yapt›¤› konuflmada ise “hepimiz
Yorumsuz...
✔ Van’›n Özalp ‹lçesi’ne
ba¤l› Bo¤azkesen Köyü’nde
yaflayan 15 yafl›ndaki Naciye
A¤›l, 30 Ocak gecesi ailesi
ile birlikte yaflad›¤› evde as›l›
halde bulundu. Ayaklar›n›n
alt›na yast›k b›rakarak, kendini ast›¤› belirtilen A¤›l, olay
yerinde yaflam›n› yitirdi.
A¤›l’›n zorla evlendirilmek istendi¤i için intihar etti¤i ileri
sürüldü.
✔ Adana’da evli bir polis
memuru ile iliflki yaflad›¤› gerekçesiyle ailenin erkekleri
taraf›ndan dövülen ve evde 3
gün kilitlenen anne ve k›z›
Sosyal Hizmetler ‹l Müdürlü¤ü taraf›ndan koruma
alt›na al›nd›.
Komflular›n›n ihbar› üzerine polis taraf›ndan Köprübafl› Polis Karakolu’na götürülen anne ve k›z› ifadelerinin ard›ndan Savc›l›¤a sevk
edilirken, savc›l›k koruma alt›na al›nmalar› talimat› ile
Sosyal Hizmetler ‹l Müdürlü¤ü’ne gönderdi. Bu arada ailenin genç kad›n hakk›nda
ölüm karar› ald›¤› iddia
edildi.
✔ 2 fiubat günü Ayd›n’da
bir kiflinin, ayr› yaflad›¤› eflini
sokak ortas›nda öldürdü¤ü
iddia edildi. E.S, ayr› yaflad›¤›
efli Cemile S. ile buluflmak istedi. Buluflma yerine arkadafl› M.A. ile motosikletle gelen
E.S, Cemile S’ye silahla atefl
etti. E.S, kaçan eflini yakalayarak sokak ortas›nda silahla
öldürdü. E.S, arkadafl› M.A ile
motosiklete binerek kaçt›.
✔ Hatay 1. Sulh Ceza
Mahkemesi, efline fliddet uygulayan bir kifliye kamu sektöründe befl ay süreyle temizlik hizmetinde görev yapma cezas› verdi.
Hakim Mahmut Aktürk’ün baflkanl›k etti¤i mahkeme, “efllerin daha sonra
bar›flmalar›, san›¤a verilen
hapis cezas›n›n k›sa süreli olmas›, kiflili¤i, sosyal ekonomik durumu ve yarg›lama sürecinde duydu¤u piflmanl›k”
gerekçeleriyle bu cezay› “5
ay süreyle kamu sektöründe
temizlik hizmeti yapma” cezas›na dönüfltürdü.
M.C.A’n›n cezas›n› 30
gün içinde yerine getirmek
istememesi durumunda, hapis cezas› uygulanacak.
zincirlenmek isteniyoruz, bizi yaln›zlaflt›rabilmek için bize destek
verenlere de gözda¤› veriliyor fakat bizler bütün engellemelere ra¤men direniflimizi devam ettirdik ve
sonunda kazand›k” dedi. Neo-liberal politikalar›n kad›n eme¤i üzerindeki sömürüsüne genifl yer ayr›lan panelde Novamed baflar›s›n›n
kad›n hareketinin aç›l›mlar› konusunda da örnek bir mücadele deneyimi oldu¤u vurguland›.
Panelin ard›ndan gerçeklefltirilen kokteylde foto¤raf sergisi ilgiyle izlendi. Üç gün süren sergi 28
Ocak Pazartesi 19.00’da son buldu.
Ayn› sergi 1 fiubat’ta Kocaeli’de
de ziyaretçilere aç›ld›. (Ankara)
İşçi-köylü 13
8-21 Şubat 2008
Dünya
‹sviçre
Filistin halk› ‹srail ablukas›n› deldi!
Filistin halk› ‹srail ablukas›n› delerek, Siyonistlerin kendilerini açl›¤a mahkum etmesine izin vermedi!
Siyonist ‹srail’in Gazze’de yaflayan Filistin halk›na dönük, ABD Baflkan› Bush’un ziyaretini izleyen günlerde ve sonras›nda artan askeri sald›r›lar›, bu bölgedeki Filistinlileri insanl›k dram›yla yüz yüze getirdi. Gaz,
elektrik ve temel g›da maddesi gibi,
insani ihtiyaçlar›n Gazze’ye geçifline
izin vermeyen Siyonistlerin hedefi,
açl›¤a mahkum etti¤i Filistin halk›n›n
yaflam koflullar›n› tamamen ortadan
kald›rmak ve böylelikle direnifli bitirmekti.
Ancak Filistin halk› ‹srail ablukas›n› delerek, Siyonistlerin
kendilerini açl›¤a mahkum etmesine izin vermedi!
Emperyalistlerin bölgedeki en sad›k iflbirlikçilerinden olan M›s›r hükümetinin Filistinlilerin geçiflini engellemek için Gazze s›n›r›na ördü¤ü
duvar, 23 Aral›k günü direniflçiler
taraf›ndan birçok yerinden bombaland›! S›n›r duvar›n›n bombalarla aç›lmas›n›n ard›ndan M›s›r’a geçen yüz
binlerce Filistinli, burada uzunca süredir mahrum kald›klar› temel ihtiyaçlar›n› karfl›lad›lar.
S›n›r›n bombalarla delinmesinin
ard›ndan, ilk bafllarda duruma tepkisiz kalan, hatta Filistinlilerin ihtiyaçlar›n› karfl›lamas›na izin verilece¤i aç›klamas› yapan M›s›r hükümeti ise, ablukan›n delinmesini hazmedemeyen
Siyonistlerin tehditleri sonucu, s›n›r›
geçmeye çal›flan Filistinlilere dönük
gözalt› furyas› bafllatt›.
M›s›r polisi, ayn› günlerde 3 bin
civar›nda Filistinliyi gözalt›na al›rken,
Kahire ve di¤er kentlerde de Filistinli “av›na” ç›km›fl bulunuyor.
Filistin direniflinin s›n›r duvar›n›
y›karak, ‹srail ablukas›n› delme eylemi dünya halklar› taraf›ndan coflkuyla karfl›lan›rken, Filistin davas›n› emperyalistlere ve Siyonistlere satan iflbirlikçi Mahmut Abbas, Filistin halk›na dönük düflmanl›¤›n› bu eylem öz-
Filistin intifadas›
bir yi¤it önderini daha
yitirdi
Filistin halk›na dönük emperyalist-Siyonist sald›r›lar olanca h›z›yla
sürerken, Filistin halk› ‹ntifadan›n yi¤it bir önderini daha yitirdi.
Filistin Halk Kurtulufl Cephesi
(FHKC)’nin kurucu önderlerinden
George Habbafl hayata gözlerini
yumdu.
82 y›ll›k ömrünün 70 y›l›n› Filistin
halk›n›n intifadas›na adayan Habbafl,
daha ö¤rencilik y›llar›nda bafllad›¤›
mücadele yaflam›n›, 1960’l› y›llar›n
bafl›ndan itibaren s›n›fsal kurtulufl
hedefiyle yürüttü. Geriye Dönüfl Yi¤itleri, ‹ntikam Gençli¤i ve Filistin
Kurtulufl Cephesi’nin birleflmesinden oluflan FHKC’nin daha kuruluflundan itibaren önder kadrosu içinde yer alan Habbafl, Filistin davas›n›
Filistinlilefltirenlerin bafl›nda gelmek-
George Habbafl
tedir.
Bir Marksist-Leninist olan Habbafl, mücadelesini “Zafere kadar
devrim” ilkesiyle sürdürerek, her
türden uzlaflman›n, iflbirlikçili¤in, halk›na ihanetin karfl›s›nda oldu. Bu tavizsiz tutumu ise, O’nun Filistin halk›n›n beynindeki ve yüre¤indeki yerinin daha da pekiflmesini getirdi ve Filistin halk› O’nu ac›lar›na derman
araman›n ifadesi olarak “El Hakim”
olarak and›.
Genelde Ortado¤u halklar›n›n,
özelde ise Filistin halk›n›n mücadalesini devrimci-sosyalist bir rotada
sürdürme ve güçlendirme misyonunun sembollerinden olan Habbafl’›n
yaflam›n› yitirmesi, Filistin halk›n›n
oldu¤u kadar, dünya ezilen halklar›n›n mücadelesi aç›s›ndan da önemli
bir kay›pt›r.
Fransa
Meksika
Meksika’da köylülerin öfkesi
Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaflmas› (NAFTA) kapsam›nda
yer alan tar›m politikas›na karfl› ç›kan 150
bin köylü, protesto eylemi gerçeklefltirdi.
Eylem ayn› zamanda Meksika hükümetinin tar›m politikas›n› da hedef al›yordu.
Eylemin bugünlere denk gelmesinin
nedeni ise, ABD ile Kanada ile 14 y›l önce yap›lan Serbest Ticaret Anlaflmas› kapsam›nda, 1 Ocak 2008’den itibaren son
ithalat s›n›rlamalar›n›n da ortadan kald›r›lmas›. Bununla birlikte, bundan böyle
özellikle de temel g›da maddeleri olan m›s›r ve fasulyenin ithalat› tamamen serbest
olacak.
Büyük eylem için protesto konvoylar›
oluflturarak, haftalard›r ülkeyi dolaflan
30’un üzerindeki bölgesel ve ulusal çapl›
köylü organizasyonu yapt›klar› aç›klamalarda, ABD’li köylülerin rekabet avantajlar›ndan kaynakl› ekonomik bir jenosidle
yüz yüze kal›nabilece¤ini söylemekteler.
Talepleri ise, anlaflmadaki tar›mla
ilgili kararlar›n yeniden ele al›nmas›.
Meksika hükümeti ise ithalat serbestli¤inin dramatik de¤iflimlere yol açmayaca¤›n› ve köylülerin rekabet gücüne sahip
olmamalar›n›n ise, kendi suçlar› oldu¤unu
iddia etmekte. Köylüleri öfkelendiren de
iflte bu iddia oluyor. Köylüler, geçmifl
hükümetler gibi, bu hükümetin de
kendilerini zor durumda b›rakt›¤›n›
söylüyorlar. Meksika hükümetleri y›llardan beri ülkenin temel g›da maddelerinden olan m›s›r ve di¤er temel tar›m maddelerinin üretimi için hiçbir yat›r›m yapmay›p, ithalata yönelerek, ülkedeki tar›m›n giderek zay›flamas›na neden olmakta.
Köylülerin flu süreçte gerçeklefltirdikleri ve s›n›fsal zemin üzerinden yükselmeyen eylemlerin ise, önceki y›llarda yaflanan baflar›s›zl›kla yüz yüze kalma riski var.
2003 y›l›n›n bafllar›nda da benzer köylü
eylemleri gündeme gelmifl, ancak köylü
temsilcileriyle yap›lan görüflmeleri
uzun bir sürece yayan dönemin hükümeti, bu süreç içinde köylü hareketini bölmeyi baflarm›flt›. Bu bölünmenin yaratt›¤› tahribat ise, bugüne kadar hala
onar›labilmifl de¤il.
Evrensel Bak›fl
Halklara son yalan
ABD destekli faflist bir darbeyle
iktidara gelen, faflist bir diktatör daha
maalesef halklara hesap vermeden öldü. Endonezya’y› 32 y›l boyunca demir yumrukla yöneten Suharto, iktidara geldi¤i 1965 y›l›nda ilk ifl
olarak dünyan›n 3. en büyük
Komünist Partisi’ne sahip olan Endonezya’da kitlesel bir komünist katliam›
gerçeklefltirdi. 3 milyon üyeli Endonezya Komünist Partisi’nin en az 500
bin üyesi, aileleriyle birlikte katledildi.
Tutsak düflen milyonlarca komüniste
ise hapishanelerde ak›l almaz iflkenceler yap›ld›, müslümanlaflt›rma amaçl›
e¤itime tabii tutulmaya çal›fl›ld›. Suharto da, bir çok faflist diktatör gibi
görev süresi sona erdikten sonra yarg›lanmad›. Çünkü kendisinden sonra
gelenler de yine kendisi gibi emperya-
gülünde bir kez daha ortaya koydu.
Ayn› günlerde Kahire’ye geçen Abbas, burada yapt›¤› aç›klamada, s›n›r
duvar›n›n bombalanarak y›k›lmas›n›
“k›nad›”!
lizmin hizmetinde olan ve halka karfl›
bir dizi suçlar ifllemeyi sürdüren kiflilikler oldu. Emperyalistler ise, özde
kendi suçlar› ortaya ç›kmas›n diye, bunlar›n yarg›lanmamas› için,
üzerlerinden korumalar›n› eksik etmediler.
Emperyalizm dünyan›n dört
bir yan›nda, çok say›da ba¤›ml›
ülkede uflak-iflbirlikçi diktatörler
yaratmay› hala sürdürüyor.
Emperyalizmin 2000’li y›llar›n bafl›ndan itibaren iyice derinleflmeye
bafllayan kriziyle birlikte ifl bafl›na gelen en faflist liderlerinden biri de hiç
kuflkusuz, babas›n›n Ortado¤u’da yar›m b›rakt›¤› ‘ifli“ tamamlamaya and içmifl olan ve bu u¤urda baflta Ortado¤u halklar› olmak üzere, dünya halklar›na dönük zulmün, katliam›n artmas›-
E¤itim emekçileri greve gitti
Frans›z e¤itim emekçileri 24 Ocak’ta ülke
çap›nda greve gittiler. Her iki e¤itimciden
birinin kat›ld›¤› greve, çok say›da sendikan›n
yan› s›ra, lise ve kolej ö¤rencileri de kat›larak,
destek verdi. E¤itim emekçilerinin yan› s›ra, memurlarda ayn› gün ücret art›fl› talebiyle ülke genelinde eylemler gerçeklefltirdiler.
Ücret art›fl› ve iflin korunmas› talebiyle gerçekleflen grev ve eylemlere on binlerce kiflinin
kat›ld›¤› belirtilirken, hükümet taraf›ndan yap›lan aç›klamada, ücret art›fl› yap›laca¤›, ancak ifl
yerlerinin tasfiyesini içeren program›n uygulanmaya devam edilece¤i vurguland›. Hükümetin
bu aç›klamas›na tepki gösteren eylemciler, önümüzdeki y›l içinde 22 bin 900 ifl alan›n›n yok
edilece¤ini söylüyorlar. 2009’dan itibaren ise
y›lda 35 bin ifl alan›n›n ortadan kalkmas› öngörülüyor. Bu da kamu hizmetlerinden her iki memurdan birinin emeklili¤e ayr›laca¤› anlam›na
geliyor.
Fransa’da son dönemde iyice h›z kazanan
sosyal y›k›m sald›r›lar›na karfl› gerçekleflen eylemler, giderek art›fla geçmifl bulunuyor.
En son 31 Ocak tarihinde Paris’in Orly
Havaalan›’nda gerçekleflen eyleme polis azg›nca sald›rd›. Grevci çal›flanlar› zorla d›flar› ç›karmaya çal›flan polisle eylemciler aras›nda çat›flma
yafland›.
Polisin takviye güç getirmesiyle birlikte
grevci çal›flanlar zor kullan›larak, salondan d›flar› ç›kar›ld›lar. Bunun üzerine güney terminaline
yönelen eylemciler, burada da polis engeliyle
karfl›lafl›nca, ifl bafl› yapt›lar.
Grevin nedeni ise, sendikalar›n, 4 ve 7 fiubat
n›n bafl sorumlusu olan, ABD Baflkan›
Bush’dur. Bush’un en büyük özelliklerinden biri de, (düflük IQ’sunun da
etkisiyle olacak-ki kan›tlanm›fl
bir durumdur) halklara yalan söyleme noktas›ndaki beceriksizli¤idir.
Bush geçti¤imiz günlerde Ulusa
Seslenifl konuflmas›n› yapt›. Bu konuflma ayn› zamanda O’nun son Ulusa
Seslenifl konuflmas›yd›. Bu konuflmada
en dikkat çekici nokta, Bush’un, ABD
emperyalizminin son dönemde üzerinde en çok yo¤unlaflt›¤› ülkelerden
biri ve son sürecinin de bafll›ca sorumlusu oldu¤u, bölgedeki en kilit
müttefiklerinin bafl›nda gelen Pakistan’dan, sadece k›sa bir iki de¤inmenin d›fl›nda, hiç söz etmeyifliydi. Ne
ABD istihbarat birimlerinin 2007’de
getirdi¤i, El Kaide’nin burada sakland›¤›na dair iddialara, ne de k›sa bir süre
önce öldürülen iflbirlikçisi Butto’ya
dair, en küçük bir de¤inme yoktu.
Afganistan’daki durumu ise, ABD
ve müttefiklerinin, Afgan halk›na, özgürlüklerine kavuflmalar› ve yeni bir
ülke infla etmeleri yönünde “yard›m
tarihlerinde yap›lacak olan ücret görüflmeleri
öncesi, taleplerini kabul ettirmek için a¤›rl›k
koymaya çal›flmas›.
Kenya
Kenya’da Aral›k ay›nda yap›lan seçimlerin
ard›ndan patlak veren çat›flmalar aral›ks›z sürerken, Kenya hükümeti, “ya¤ma ve kundaklamaya karfl›”, polise vur emri verdi.
Bir polis memurunun bir haber ajans›na
konuyla ilgili yapt›¤› aç›klamaya göre, vur emri, Baflkan Kibaki ile muhalefet lideri Odinga
aras›nda, geçti¤imiz günlerde bafllayan görüflmelerin hemen ard›ndan verildi. Bir hükümet
yetkilisi ise, vur emrinin güvenlik önlemlerini
art›rmaya dönük oldu¤unu iddia ederek: “‹nsanlar›n sokaklara barikat kurmalar›na, evleri
yakmalar›na ve sokaklarda silahla dolaflmalar›na izin vermeyece¤iz” aç›klamas› yapt›.
Kenya’daki çat›flmalar› son günlerde tekrar
t›rmand›ran en önemli etken ise, iki muhalif
politikac›n›n öldürülmesi oldu. Ölüm olay›n›n
ard›ndan, sokaklara barikatlar kuruldu, fliddetli protesto gösterileri gündeme geldi. Polise verilen vur emriyle birlikte kitlesel
bir halk katliam› yaflanmas›ndan endifle
ediliyor.
Muhalefet lideri Odinga ise vur emrini
yasa d›fl› olarak tan›mlad›.
Kenya’da iç savafl› and›ran görüntüler eflli¤inde süren kriz, önümüzdeki günlerde Adis
Abeba’da yap›lmas› planlanan, Afrika Birli¤i
Zirvesi için yap›lan haz›rl›klar› da olumsuz
yönde etkilemifl bulunuyor.
ettikleri” biçiminde aç›klad›. Bir halk,
bu “cesur askerlerin ve sivillerin
sayesinde” El-Kaide’den kurtulmufl
ve k›zl›-erkekli, herkesin okula gidebildi¤i, genç bir demokrasi yarat›lm›fl!
Ancak Bush, Afgan halk›n›n iflgal
alt›nda yaflad›¤› ac›dan, iflgal güçlerine
dönük giderek derinleflen nefretten
ve de bunlar›n sonucu olarak, yükseliflini giderek sürdüren direniflten hiç
söz etmedi.
Lübnan’daki geliflmeleri de yine
ABD politikas›n›n baflar›s› olarak sundu, ancak bu ülkenin de yine emperyalist sald›rganl›k politikalar› sonucu
neredeyse iç savafl›n efli¤ine geldi¤ini
es geçti.
Son dönem ABD politikas›nda
öne ç›kan, Filistin-‹srail görüflmelerine
ve böylelikle de buradaki “bar›fl“a öncülük etmeye dönük propagandaya
ise, sadece tek bir cümlenin içinde, o
da ‹srail’in son süreçte Gazze’de yaratt›¤› insanl›k dram›na hiç de¤inmeden, k›saca yer verdi.
Konuflman›n içeri¤inin yar›s›ndan
ço¤unu, ABD d›fl politikas›n›n Irak öz-
gülünde ne kadar “baflar›l›” oldu¤u
böbürlenmesi oluflturdu. Burada içine
girilen batak ve bata¤a girilmesinin
bafll›ca nedenini oluflturan güçlü direnifl ise yine görmezden gelindi. Bush,
yine bildik argümanlar› kullanarak, giderayak ‹ran’a dönük yeni tehditler
savurmay› da ihmal etmedi.
Ancak flunu çok iyi görmek gerekiyor ki, ABD emperyalizminin dünya
ezilenlerine dönük son y›llardaki azg›nca sald›r›lardan oluflan politikalar›n›, (kimilerinin yapt›¤› gibi) Bush hükümetinin politikalar› olarak görmek,
abesle ifltigalden baflka bir fley olmaz.
Mevcut sald›rganl›k politikalar›n›n
Bush ve ekibine özgü politikalar olmad›¤› ise, flu süreçte içine girilen seçim
çal›flmalar›nda, yeni adaylar›n yaklafl›m›nda da ayan beyan görülmektedir
zaten. Bu hem Cumhuriyetçi hem de
Demokrat adaylar aç›s›ndan geçerlidir. Tüm söylemler ABD’nin askeri
vb. sald›rganl›¤›n›n bundan böyle de
devam edece¤ine iflaret etmektedir.
De¤iflen sadece, iktidar›n ABD
egemen güçleri aras›ndaki el de-
Dünya Ekonomi Forumu
(DEF) taraf›ndan 23-27 Ocak tarihlerinde ‹sviçre’nin Davos kasabas›nda gerçeklefltirilen Davos Zirvesi,
daha bafllamadan çok say›da protestoya sahne oldu.
Zirvenin ana gündemini dünya
piyasalar›nda yaflanan ve giderek
büyüyen kriz olufltururken, zirveye, dünyan›n “önde gelen” siyasetçileri ve sermaye temsilcileri kat›ld›.
88 ülkeden toplam 2.500 kiflinin
kat›ld›¤› zirveye Türkiye’den de çok
say›da bakan kat›ld›.
Zirveyi protesto gösterileri ise
günler öncesinden bafllad›. 19 Ocak
günü yap›lmas› planlanan büyük gösteri ise polis taraf›ndan yasakland›.
Ancak buna ra¤men binlerce kifli fiili olarak bir araya gelerek, zirveye
karfl› tepkilerini ortaya koydu. Bu fiili eyleme sald›ran polis, aralar›nda
gazetecilerin de bulundu¤u, yüzden
fazla kifliyi gözalt›na ald›. Zirve karfl›t› protestolar zirvenin yap›ld›¤›
günler boyunca da sürdü.
Almanya
Nokia çal›flanlar›, patronlar›n›n
Bochum’daki Nokia atölyelerini
Romanya’ya tafl›ma planlar› karfl›s›nda grev haz›rl›klar›na h›z verdi. 3
binden fazla iflçinin iflini kaybetmesi anlam›na gelen tafl›ma ifllemine
iliflkin naz›rl›klar sürerken, IGM
sendikas›n›n tepesindeki uzlaflmac›-reformist önderlikler hemen ve
süresiz bir greve gidilmesine karfl›
ç›kmaktalar. Grev yerine, iflletmenin kapanma tarihi olarak verilen
28 fiubat’›n beklenmesini öneren
sendika önderli¤i, ayn› tutumu
Münih’teki Infineon direniflinde ve
Nürnberg’deki AEG direniflinde
de sergileyerek, buralardaki grevlerin, iflçilerin kararl› mücadelesine
ra¤men, yenilgiyle sonuçlanmas›na
neden olmufllard›.
Hindistan
Hindistan’daki bankalarda çal›flan yar›m milyondan fazla memur,
geçti¤imiz günlerde bir günlük grev
gerçeklefltirdi. Grev ça¤r›s› ise,
toplam 900 bin banka çal›flan›n›
temsil eden 9 sendika taraf›ndan
yap›ld›. Bankac›l›k iflleri tüm ülkede
aksarken, greve kat›l›m›n % 70 civar›nda oldu¤u bildirildi.
‹ngiltere
Maafllar›na yap›lan zamm› yetersiz bularak, protesto eden 23
bin civar›ndaki polis, Londra’da
eylem yapt›. Scotland Yard’da görevli polisler, kendilerine % 2.5 art›fl verilirken, parlamento üyelerine % 2.8 oran›nda zam yap›lmas›n›
kabul etmediklerini belirterek, aradaki fark›n Eylül 2007 itibariyle
kendilerine ödenmesini talep etmekteler. Polisler ayr›ca taleplerini
kabul ettirmeye dönük grev haklar› olmamas›na da karfl›lar.
¤iflimi olacakt›r. Hangi egemen
güç gelirse gelsin, etkileri dünya
çap›nda giderek daha fazla hissedilen ekonomik (ve de siyasal)
krizden ç›k›fl›n yolunu, halklara
dönük daha azg›nca sald›r›larda
görecektir.
Bush ise, emperyalizmin yaratt›¤›
Suharto vd. diktatörlerde oldu¤u gibi,
kendisinden sonra gelecek olan burjuva iktidarlar taraf›ndan yarg›lanmayacakt›r. Mevcut sistem sürdü¤ü sürece,
halefleri iflledi¤i insanl›k suçlar›n›n hesab›n› sormayacakt›r. Çünkü kendileri
de insanl›k suçlar›na O’nun b›rakt›¤›
yerden devam edecektir. Gerek
Bush gibi emperyalizmin temsilcilerinden gerekse onlar›n uzant›lar›ndan ve de tüm halk düflman› katillerden hesap soracak
olanlar ise ancak, emperyalizme,
faflizme ve her türden gericili¤e
karfl› mücadelelerini yükseltmekten baflka alternatifi olmayan, mazlum halklar olacakt›r.
‹flte o zaman hiçbiri rahat yataklar›nda
ölemeyecektir!
İşçi-köylü 14
Tarihten sayfalar
18 fiubat 1943, Hitler Almanya’s›nday›z. Tarihin insan hayat›n› hiç
olmad›¤› kadar ucuzlatt›¤›, insani de¤erlerin hiç olmad›¤› kadar ayaklar alt›na al›nd›¤› bir dönemde…
Böylesine karanl›k günlerde bu
karanl›¤a, beyaz bir gülü yüre¤ine en
yak›n yere takarak direnmekte olan
Beyaz Gül Direnifl Örgütü’nün
hazin ama onurlu mücadelesi yaz›m›z›n konusu.
Beyaz Gül, pasif bir direniflin
ad›d›r. Bafl›n› Hans Scholl’un çekti¤i bir avuç üniversiteli gencin, ülkelerine olan ba¤l›l›klar› ad›na, toplumu
uyarmak üzere eyleme geçtikleri ve
eylemleri sonucu canlar›n› vermelerinin hikayeleri... Sözünü etti¤imiz bu
yirmili yafllar›na henüz gelmifl befl
genç, zamanla Hitler’in çöküflünde
etkili olacak; uluslararas› propaganda
arac› olacak kadar de¤erli bulunacaklard›r.
Münih’in zengin ailelerinden
Scholl ailesinin iki çocu¤u Hans
Scholl ve k›z kardefli Sophie
Scholl, o dönem kafas› y›kanm›fl her
Alman çocu¤u gibi bir süre Nazi
gençli¤i e¤itim program›ndan geçmifl,
Hitler’ci gençlik içinde bulunmufl;
ama sonradan e¤itimlerinin yönünü
t›p fakültesine kayd›rarak, anti-faflist
mücadelenin sembolü haline geleceklerini bilmeden Almanya’n›n Hitler’in peflinde uçuruma gitti¤ini düflünmeye bafllam›fllard›r. 1942 yaz›
Haziran ay›nda bu düflüncelerini yüksek sesle söylemeye hatta yazmaya
bafllam›fllard›r. Beyaz Gül direniflçilerinin, eylem süresi sadece sekiz ayd›r: Haziran 1942-fiubat 1943...
Yapt›klar›ysa sadece alt› kez bildiri
da¤›tmak ve birkaç duvara “Katil
Hitler” ya da “NSDAP’a karfl›
mücadele edelim” gibi sloganlar
yazmakt›r.
Scholl kardefller; arkadafllar›
Christoph Probst, Willi Garf ve
Alexander Schmorell’le birlikte
fliddetle nefret ettikleri silahl› güce
karfl› ne yapacaklar›n› düflünürler bir
zaman. Örgütün tek kad›n üyesi
Sophie Scholl’un önerisiyle, masumiyet ve romantik baflkald›r›y› temsil
etti¤inden ötürü bir beyaz gül tüm bu
karfl› ç›kman›n sembolü olur. Art›k
8-21 Şubat 2008
“Bizi yarg›lad›¤›n›z bu yerde
çok yak›nda siz yarg›lanacaks›n›z!”
yakalar›nda, çantalar›nda ya da ellerinde beyaz bir gülle dolaflmaya bafllarlar. Direnifllerinin özü esas
olarak pasiftir. Silahl› bir örgütlenmeyi bafltan reddederler. Öncelikle
yaflad›klar› kent olan Münih’te bildiri
yazmak/basmak ve da¤›tmakla ifle
bafllarlar. Amaç kand›r›lm›fl Alman
halk›n› uyarmak ve tarihe lanetlenmifl
bir ›rk›n evlatlar› olarak geçmemektir. Beyaz Gül’e göre savafl bir
insanl›k suçudur ve eli kolu ba¤l› oturmak o suça ortak olmakt›r.
Scholl kardefllerin direniflinin karfl›s›nda muazzam flekilde örgütlenmifl
faflizmin en azg›n günleri yaflanmaktad›r. Beyaz Gül’ün üyeleri, “bu saçma ve ölümcül savafl bitmeli,
ifade ve kutsal yaflam hakk› özgürce kullan›lmal›d›r” derken; SS
lider Heinrich Himmler 6 Ekim
1943’te yap›lan gizli bir toplant›da
flöyle diyordu kendisini dinleyen bir
avuç generale: “Sizden ›srarla flunu
istiyorum; burada dediklerimi dinleyin ve kimseye söz etmeyin bunlardan. Bize flu soru soruldu: Kad›nlar
ve çocuklara ne yap›l›yor? Düflündüm ve aç›k bir çözüm buldum. Üstün ›rktan olmayan çocuklar›n
büyümelerine izin verme hakk›n› görmüyordum kendimde.
Karfl›tlar›m›z› yeryüzünden silmek gibi önemli bir karar› almak gerekiyordu... Öyle san›yorum ki bizim halk›m›z için bu
sorumlulu¤u yüklenmemiz gerekiyor.”
Korkunun oldu¤u
yerde özgürlük yoktur!
3 fiubat 1943’te dünya bas›n› sevinçli bir haber geçer bültenlerinde:
“Stalingrad’da Nazi ordusu bozguna u¤rad›.” Bu haber yenilmez
san›s›yla dünyaya meydan okuyan
Hitler ve Nazizm mitinin salland›¤›n›n
iflareti kabul edilir. Stalingrad direnifli
çok kanl› bir bilanço b›rak›r tarihe:
Bir milyon Sovyet direniflçisi ve iki
yüz otuz bin Nazi askeri ölür bu çarp›flmada. Ama belki de dünyan›n kaderi de¤iflecektir art›k.
Beyaz Gül’ün duyarl› gençleri ülkelerinin bu kayb›na karfl› büyük bir
sevinç duyarlar. O güne kadar sadece bildiri da¤›tmak eylemini gerçeklefltiren bu yakalar› beyaz güllü çocuklar, o haber üzerine kentin duvarlar›n› Hitler ve faflizm karfl›t› sloganlarla doldururlar. O heyecan ve coflkuyla alt›nc› ve son bildirilerini haz›rlamaya bafllarlar. “Nazilerin iktidar›
çok k›sa zamanda çökecektir. Etkin bir direnifl için birleflelim! Partiye (NSDAP) karfl› mücadele edelim. Biz gerçek bilim ve düflünce
özgürlü¤üne inan›yoruz.”
Bu son bildiri Hamburg, Berlin, Saarbrücken, Freiburg gibi
flehirlerde da¤›t›l›r. ‹lk bildirilerini sadece yüz adet basabilen Beyaz Gül’ün
çocuklar›, sadece sekiz ay sonra yazd›klar› alt›nc› bildirilerinin milyonlarca bas›laca¤›n› düflünmemifllerdir bile. Art›k Beyaz Gül’ün ad› bir anti-faflist direniflin ad› olarak an›lmaktad›r
ve Gestapo bu çocuklar›n pefline
düflmüfltür.
Bu heyecanl› geliflmeler olurken
18 fiubat 1943 sabah›, üzerinde “Alman halk› ne yap›yor? Hiçbir fley
görmüyor, hiçbir fley duymuyor.
Hitler’in peflinde körü körüne
uçuruma gidiyor... Almanlar!
Biz herkesin nefret etti¤i ve insanlar›n d›fllad›¤› bir toplum
mu olaca¤›z hep? Hay›r!... Yüre¤inizdeki kay›ts›zl›k örtüsünü y›rt›n! Nasyonal sosyalist
görüfller insanl›¤a ayk›r›d›r!”
sat›rlar›n›n yaz›l› oldu¤u Beyaz Gül
imzal› el ilanlar› Münih Üniversitesi’nin bahçesini kaplar. Havada
uçuflan anti-faflist bildiriler sonbahar yapraklar› gibi uçufla uçufla yere süzülürken, bu bildirileri okulun
yüksek pencerelerinin birinden savuran Sophie Scholl ve kardefli
Hans’› gören okulun NSDAP üyesi hademesi derhal Gestapo’yu
arar. Gestapo o gencecik çocuklar› bulmakta gecikmez. ‹flkenceye
al›nan Sophie ve Hans’›n odalar›
aran›r. Gestapo, Hans Scholl’un
odas›nda örgüte ait tüm bilgilere
ve isimlere ulafl›r. Beyaz Gül’ün
kurucusu di¤er gençler ve sempatizanlar› çok k›sa bir süre içerisinde
tutuklan›rlar.
Sophie, sorgu odas›nda soruflturmay› yapan iflkenceci Robert Mohr’a;
“Y›llar önce yap›lm›fl kanunlar›
de¤il, vicdan›n›z› dinleyin. O sizi
yan›ltmaz” diyecek kadar cesur
ama bir o kadar da saf bir durufl ser-
giler. Tüm bask›lara ve eziyete ra¤men, Sophie karanl›k hücresinde hayalinde dipdiri olan beyaz bir gülü severek direnir.
Sorgu dört gün sürer. Sophie ve
di¤er çocuklar direnir. Sonunda uydurma bir mahkemede “Hitler’in
fleytan›” diye ün yapm›fl yarg›ç Roland Freisler’in baflkanl›¤›nda kurul-
mufl bir Nazi mahkemesinde yarg›lanmaya bafllarlar. Freisler aya¤a
kalkmadan yüzleri beyaz bir gülü and›ran çocuklara suçlar›n› s›ralamaya
bafllar: “Vatana ihanet, düflmanla
iflbirli¤i yapmak, askerin moralini bozmak...” Sonra savc› aya¤a kalkar ve tarihe geçecek bir tahlil yapar
Beyaz Gül’le ilgili: “Reiche’›n savafl
s›ras›nda gördü¤ü en tehlikeli
propagandac› vatan ihaneti bu
hainlerin yapt›klar›d›r.”
O ana kadar sakin kalmay› baflaran gençler bu söylemi duyduklar›
zaman yapt›klar›n›n önemini en derinden duymufllar; Sophie’nin söz almadan ba¤›rarak, “Bizi yarg›lad›¤›n›z bu yerde çok yak›nda siz yarg›lanacaks›n›z” sözüyle bafllar›na
gelece¤i nas›l bir coflkuyla karfl›layacaklar›n› tüm dünyaya hayk›rm›fllard›r. Milyonlar›n katline neden olan faflizmin yarg›çlar› karfl›s›nda onurlu bir
direnifl gösterenler yakaland›ktan sadece dört gün sonra, 22 fiubat
1943’te kafalar› giyotinle kesilerek
idam edilirler.
Beyaz Gül’ün di¤er üyelerinden
Willi Graf, Kurt Hüber ve Alexander Schomell de sonradan
idam edilirler. 1943’ün Mart ay›nda
yakalanan Eugen Gormminger on
y›l hapse mahkum olur. (Savafl sonunda yatmakta oldu¤u Ludwigsburg
Hapishanesi’nden kurtar›l›r)
Örgütün bildirilerini Münih’ten
Hamburg’a tafl›yan Heinz
Kucharski belki de en flansl›s›yd› Beyaz Gül tafl›yanlar›n.
Hitler faflizminin kesin olarak
yenildi¤i 30 May›s 1945’e sadece 43 gün kala yakalan›p mahkemeye ç›kar›l›r ve idam karar›
al›r. ‹dam edilmek üzere götürülürken kaçmay› baflar›r ve hayatta kal›r.
‹dam edildiklerinde; Sophie
22, kardefli Hans 25, Probst 24,
Schmorell 26 yafl›ndayd›.
Faflizme, tarihe gömülmüfl
bir lanetli sayfa olarak de¤il de,
yaflayan sürekli k›p›rdanan bir
canavar olarak bakmal›y›z. Belki günümüzde toplama kamplar› yok ama faflizmin türlü örgütlenme biçimleriyle karfl› karfl›yay›z. Dün Almanya’da Yahudi
oldu¤u için katledilen insanlar
bugün de ülkemizde Ermeni ya
da Kürt oldu¤u için katlediliyor.
Faflizme karfl› direnen insanlar dün
oldu¤u gibi bugün de bask›, zulüm ve
iflkenceyle karfl›lafl›yor. Faflizm hala
yafl›yor…
Kültür -Sanat
Üretim araçlar›n› elinde bulunduran egemen s›n›f›n boyunduru¤undaki halk, yüzy›llarca ezen s›n›f ideolojisinin flekillendirdi¤i gerici kültürün
etkisi alt›nda kalm›flt›r.
Ülkemizde de burjuva-feodal s›n›f›n zapturapt alt›nda tuttu¤u halk›,
kendi yoz çürümüfl kültürüyle donatmas› uzun bir sürecin eseridir. Ezen
s›n›f›n bask› ve sömürü uygulamalar›
ezilen s›n›f taraf›ndan karfl› koyufllarla, isyanlarla karfl›lanmaya baflland›¤›nda ezen s›n›f çareyi, -genifl kitlelerin bu yanlar›n› törpüleyerekpasifleflmelerini, nötrleflmelerini h›zland›racak argümanlar› kullanmakta
bulmufltur. Art›k tüm ezen s›n›flarda
oldu¤u gibi Türk egemen s›n›flar› da
en ücra köflelere ulaflmak, oralara
hâkim ideolojisini, kültürünü tafl›mak
için elinde bulundurdu¤u baflka bir
gücü -kitle iletiflim araçlar›n›kullanm›flt›r. Sürekli burjuva-feodal
sistemin yoz kültürüyle bombard›man alt›nda b›rak›lan kitleler, kültürel
yozlaflmaya u¤rat›larak, yaflamdan
kopuk bir hale getirilmeye çal›fl›lm›flt›r. Çünkü onlar düflünmeyen,
sorgulamayan, araflt›rmayan,
ben merkezci kiflilikler olmad›¤›
müddetçe gerici düzenlerinin
devaml› bir tehdit alt›nda bulunaca¤›n› bilmektedirler.
Bugün televizyona çokça takip
edilen programlar›n, dizilerin, filmlerin ilerici de¤erler tafl›d›¤›n›, ilerici
kültürün bir yans›mas› oldu¤unu söyleyebilir miyiz? Elbette hay›r! Bunlar burjuva-feodal sistemin gerici ve
yoz kültürünün propagandas›n› yapan
bir içerik tafl›maktad›r. Sistemi elefltirmek ad›na çekilen filmler, ç›kan yaz›lar bile alternatif sunan bir tutum
sergilemedikleri müddetçe sadece
flöyle kenardan bir dokundurman›n
ve takip edenleri “mutlu etmenin” ötesine gitmemektedir. Ancak
muhalif olman›n getirece¤i bask› ve
sald›r›y› göze alabilenler, halka gerici
yoz kültür-sanat yerine ilerici kültürsanat hizmeti götürebilmektedirler.
Ekranlarda her akflam ayn› anda
yay›nlanan dizilerin, verimli geçirilebilecekken bofl geçirilen bir zaman
kayb› olmas›n›n d›fl›nda bunlarda ifllenen konulara bak›ld›¤›nda birço¤unun senaristlerin hayal güçlerini kulland›klar› masumane yap›mlar olmad›¤› görülmektedir. Özel TV kanallar›n›n mantar gibi bitti¤i y›llarla beraber bafllayan dizi furyas›, bugün de
birçok kesimi ekran bafl›na kilitlemektedir. Halk›n büyük bir kesiminin
düzenli olarak takip etti¤i birkaç dizisi var. Bu dizilerde ilk dönemde yay›nlananlarla, son yay›nlananlar aras›nda içerik olarak farkl›l›klar var elbette. Gündemde öne ç›kan geliflmeler karfl›s›nda, kitlelerin
nas›l bir tutum sergilemesi bekleniyorsa, diziler de o konular
üzerinden iflleniyor ço¤unlukla.
60’l› y›llar›n filmlerine bakt›¤›m›zda; babacan fabrikatörler, babacan
emniyet müdürleri, zenginlerle yoksullar aras›nda yaflanan s›cak iliflkilerle “s›n›flar›n olmad›¤›” fikrinin ifllendi¤ini görürüz. Bir dönem flaflaal›
yaflam›n, zengin hayat›n insanlara
mutsuzluk getirdi¤i ifllenmifl, varolanla yetinen, elindekinin k›ymetini bilen, daha fazlas›n› talep etmeyen
özelliklere vurgu yap›lm›flt›r. ‘90 sonras›ndaysa televole kültürünün,
BBG’li yaflam›n insanlar›n hayatlar›na
sokulmas›yla günübirlik yaflayan, vur-
Dizilerdeki
gerçek(siz)lik
üzerine
dumduymaz, duyars›z, benim rahat›m, benim mutlulu¤um diyen kiflilikler normallefltirilmifltir.
Toplumda bu kiflilik tahribatlar›n›n yaflanmas› ve umutsuz, bunal›ml›
gençlerin say›s›n›n giderek artmaya
bafllamas›yla sorun ç›karan bir kuflak
haline gelmesi, bu dizilerin konular›n›n da de¤iflmesine sebep olmufltur.
Kimilerinde din vurgusu, kimilerinde
aile ba¤lar› öne ç›kar›lmaya bafllanm›flt›r.
Din konusunun ifllendi¤i dizilerde
ço¤unlukla kader, al›nyaz›s›, dini duygular›n getirdi¤i huzur ifllenirken, aile
iliflkilerinin verildi¤i dizilerde de aile
ba¤lar›n›n kopmas› sonucu mutsuz,
piflman kifliliklerin olmas›, aileyi bir
arada tutma ad›na verilen çaba ifllenmektedir. (S›rlar Dünyas›, Kader vb.)
Tabi burada karfl› ç›k›lan fley ailenin
kutsanmas›d›r, yoksa aile bireyleri
aras›ndaki iliflkilerin kopmas›, yabanc›laflma ve duyars›zl›¤›n artmas› de¤il.
Türkiye’de devrimci hareketin
yükseldi¤i y›llar›, devrimcileri ve ‘80
öncesi dönemini konu alan dizilerde
-filmlerde de- her ne kadar iflkence,
katliam, faflist devlet uygulamalar›
sahnelense de as›l öne ç›kan bunlar›n
belli bir döneme ait gerçekler oldu¤udur. (Çemberimde Gül Oya,
Hat›rla Sevgili vb.) Bununla birlikte devrimci tiplerin maceraperest ki-
flilikler olarak verilmesi, sonras›nda
yaflanan y›lg›nl›¤›n öne ç›kar›lmas› bu
dizilerin-filmlerin esas mesaj› olmaktad›r.
Yine son süreçte revaçta olan ve
reyting rekorlar› k›ran “derin devletin ve mafya ilifliklerinin” ifllendi¤i dizilere bak›ld›¤›nda da bu iliflkilerin halk›n gözünde normallefltiren
içerikle verilmesi ve hatta bu iliflkiler
içindeki mafya babalar›n›n, kontr-gerillalar›n kahramanlaflt›r›lmas›; faflist
devletin yan örgütlerinin deflifre
edildikten sonra gerekli tepkinin verilmemesinde az›msanmayacak bir
rol oynam›flt›r! (Kurtlar Vadisi gibi)
Benzer dizilerde “masum”
TC’nin karfl›s›na düflman olarak
menfaatçi ABD ve “bölücü” PKK
modelleri ç›kart›lmas› da bofluna de¤ildir. Önceden “Ermeni uflakl›¤›”
payesi biçilen PKK’ye de¤iflen konjonktürden dolay› flimdi uyuflturucu tüccarl›¤› uygun görülmektedir.
(Gazi, Kurtlar Vadisi-Terör gibi) Bu dizilerde PKK’nin mücadelesi,
birkaç uyuflturucu ve silah taciri Kürt
burjuvazisinin, toprak a¤as›n›n palazlanmak için Kürt gençlerini kullanmas› olarak verilmektedir. Buradaki
amaç da, kiral›k kalemflörleriyle ya da
sahibi oldu¤u kanallar›n haber programlar›nda flifline flifline yapt›¤› antipropagandayla ulaflamad›¤› kesime bu
dizilerle ulafl›p kendi propagandas›n›
yapmaktan baflka birfley de¤ildir.
2000 y›l›nda gerçeklefltirilen hapishaneler katliam›n› “hayata dönüfl
operasyonu” ve F tiplerine “befl y›ld›zl› oteller” olarak veren medya da
hemen her filmde hapishanenin oldu¤u sahnelerin oldu¤unu ve son olarak
da direkt hapishane temal› dizi çekildi¤ini görüyoruz. (Parmakl›klar
Arkas›nda gibi) Buradaki amaç da
yine devletin, hapishanelerde gerçeklefltirdi¤i katliamlardan, sald›r›lardan,
iflkencelerden, hak gasplar›ndan aklanmak istenmesinden baflka birfley
de¤ildir. Hapishanelerde tutsaklara
uygulanan sald›r›lar› münferit olaylar olarak veren, bu uygulamalar›n
sistemli bir devlet politikas› de¤il,
hastal›kl› kifliliklerin yapt›¤› bireysel
sald›r›lar gibi gösterilmesi elbetteki
hizmetinde bulundu¤u s›n›f›n hapishanelerdeki faflist uygulamalar›n› gözden gizlemek içindir.
Burjuva-feodal ideolojinin kirli
yoz kültürü her gün bu dizileri izleyen halk›m›za empoze edilmekte, yaflamdaki gerçekliklerle gün geçtikçe
ba¤lar› kopar›lmaktad›r. Art›k sadece
bize verilenle yetinmemiz beklenmekte ondan ötesini sorgulamam›z,
merak etmemiz, araflt›rmam›z istenmemektedir. Yarat›lan suni gündemlerle kafalar meflgul edilirken kendi
sorunlar›m›zdan uzaklaflt›r›lan y›¤›nlar haline getirilmemiz hedeflenmektedir.
Tüm bunlardan hareketle sa¤ana¤› alt›nda bulundu¤umuz bu yoz çürümüfl kültür dayatmas›na karfl› koymak için halk›n ilerici ve zengin kültürünü öne ç›kararak yayg›nlaflt›rmak
gerekmektedir. Bunun için izledi¤imiz, okudu¤umuz herfleyi elefltirici,
sorgulay›c› bir gözle de¤erlendirmeliyiz. Halk kültürüne proleter ideolojiye ait olmayan gerici unsurlar› elemeliyiz. Kitlelerin ilerici de¤erlerle
yarat›lan kültürünü özümleyip, sahiplenmelerini sa¤layacak yarat›c› çözümler gelifltirmeliyiz.
İşçi-köylü 15
8-21 Şubat 2008
‹syan
K›z›lderililer bir buyurucunun emrine boyun e¤erek ya¤ ba¤lamaktansa,
özgürlük ve ba¤›ms›zl›k u¤runa aç
kalmay› ye¤ledi. T›pk› di¤er ezilen ve
direnen ›rklar ve uluslar gibi. Gençli¤inde köle olan ve tüm sorumlulu¤u
efendisine ait olan, bir konakta hizmetçi olarak çal›fl›p, mutfakta piflen
yemeklerden istedi¤i kadar yiyebilen,
özgürlü¤üne kavufltuktan sonra ise y›k›k dökük bir kulübede yaflayan, komflular›n›n çamafl›rlar›n› y›kayan yafll›
bir siyahî kad›n varm›fl. Yafll› kad›na
sormufllar “köle iken daha rahat
de¤il miydi durumun?” diye. O da
“Evet o zamanlar rahat›m yerindeydi, ama
bugün
da-
ha mutluyum çünkü insan› mutlu k›lan duygular›d›r, midesinin
dolu olmas› de¤il” demifl.
Sabiha Serim taraf›ndan Türkçe’ye çevrilmifl ve Yar Yay›nlar› taraf›ndan yay›mlanan B.Traven’in “‹syan” adl› kitab›nda Cuishin Bölgesi’nde yaflayan ve t›pk› siyahî kad›n gibi midelerinin doymas›ndan önce gelen Meksika yerlilerinin aya¤a kalk›fl›n›
anlat›yor.
Küçük topraklara sahip olan ve
ba¤›ms›z olarak yaflayan K›z›lderili
köylülerinin iflgücünden yararlanabilmek için topraklar› hükümsüz k›l›n›p
hile ve zorbal›kla elinden al›narak
borçland›r›l›yor, sonra da zenginlerin
topraklar›nda çal›flt›r›l›yorlard›. Borçland›r›larak zorla ve insanl›k d›fl› koflullarda çal›flt›r›lan yerlilerin bir k›sm›n› da Monteria Bölgesi’nde çal›flt›r›lan orman iflçisi yerliler oluflturuyordu.
Candido da ölmek üzere olan
kar›s›n› kurtarabilmek umuduyla
borçlanm›fl, kar›s›n›n ölümünden
sonra, iki küçük çocu¤u ile zorla
Monteria’ya destek olabilmek için
iflçi kafilesine kat›lm›flt›. Yine iflçi
kafilesine toplama kamp›ndan kaçm›fl biri ö¤retmen olan Martin Trinidat ve ikisi asker olan üç devrimci tutsak da kat›lm›flt›
kafileye.
Monterai’da
ise sömürünün,
iflkencenin en
yo¤unu yaflanmaktayd›.
Borçlu olan iflçilere verilen
ücret, para biriktirmeyi b›rak›n kar›nlar›n› doyurmaya bile yetmiyordu. Di¤er taraftan normal koflullarda bir iflçi günde en fazla iki ton tomruk kesebiliyorken onlardan dört ton kesmeleri istenmekteydi. Kesemediklerinde
de hakaret, dayak, kamç›lanman›n yan›nda ters bir flekilde kollar›ndan ve
bacaklar›ndan ba¤layarak asma ya da
farkl› iflkence çeflitleriyle cezaland›r›l›yorlard›. Bazen günde onlarca iflçinin
“ifl kazalar›” ile ölmesi ola¤an hale
gelmifl durumdayd›.
Martin Trinidat’›n dedi¤i gibi “zulüm bir süre, ancak belirli bir süre devam eder ve hayvanca bir
vahflete dönüflünce düflüflü, y›k›lmas› yak›nd›r o zaman”. Hayvanca vahflete dönüflen zulüm baflkald›r›y› da beraberinde do¤urmufltu.
Monterai’da orman iflçilerinin zulme, vahflete, iflkenceye baflkald›r›s›yla
tutuflan k›v›lc›m “Toprak ve özgürlük istiyoruz” talebiyle genifl bir
bölgeye yay›lm›fl, isyanc›lar›n say›s›
500’ü aflm›flt›. Kendilerini asanlar›,
ezenleri yok ettikten sonra iflçileri de
birlefltirmiflti.
Her türlü bask›dan kurtulmak için
savaflan isyanc›lar, bilmeden ayn› zamanda tüm halk›n da hakk›n› savunmufl oldular. Onlar ülkenin di¤er taraflar›nda neler oldu¤unu bilmeden
ç›km›fllard› uzun yola. Ama devrim
gitgide ülkeyi sarmaya bafllam›fl, her
tarafa yay›lm›fl, ülke için için kayn›yordu.
K›z›lderili emekçilerle zafer aras›nda ya¤mur mevsiminde batakl›k bir
ormanda haftalarca sürecek yürüyüfl,
polis birlikleri, makineli tüfek ve toplar›yla federal güçler bulunmaktayd›… Ama onlar çok ac› çekmifl, eziyetlere katlanm›fl, her fleye dayanm›fllard›. ‹çleri öylesine kin ve nefretle
doluydu ki, sonuç ne olursa olsun, yenilgiye u¤rasalar bile düflmanlar›yla savaflmak onlar için kurtulufl olacakt›.
Gazetemizi sahiplenmek
için da¤›t›ma yo¤unlaflfla
al›m!
Medya tekelleri taraf›ndan devrimci ve demokrat bas›n›n halka
ulaflmas›n› engellemek için yap›lan
sansür uygulamalar›na karfl› Bak›rköy’de ‹flçi köylü, At›l›m, K›z›l
Bayrak, Proleter Devrimci Durufl
ve Odak okurlar› ve çal›fl›lanlar› olarak devrimci ve sosyalist bas›na yönelik sansür uygulamalar›n› teflhir etmek ve dayan›flmay› bir ad›m ileri tafl›mak için ortak da¤›t›m yapt›k. 1
fiubat Cuma günü devrimci ve sosyalist yay›nlar›n ortak sorunlar›n› di-
le getiren konuflmalar yaparak gazete da¤›t›m› gerçeklefltirdik. Da¤›t›m
s›ras›nda Bak›rköy Meydan›’na bas›n
aç›klamas› yap›laca¤› “istihbarat›” gerekçe gösterilerek polis y›¤›na¤› yap›lm›flt›. Polisin kamerayla görüntü
alma giriflimleri bizlerin müdahalesiyle engellendi. Da¤›t›m sansürünün
emekçilere yönelik sald›r›lar›n en
yo¤unlaflt›¤› dönemlerde gerçekleflmesi tesadüf de¤ildir. Bir yandan halka sald›ran hâkim s›n›flar, di¤er yandan da emrinde hizmet eden medya
tekelleri arac›l›¤›yla muhalif sesleri
kesmeye ve halkla bütünleflmesini
engellemeye çal›flmaktad›r. Tüm
bask›lara, sansürlere karfl› her zaman dile getirilmesi gerekeni dile getirece¤iz ve yay›n organ›m›zda halk›n
gerçek sorunlar›n› yans›tmaya devam edece¤iz.
Ayn› amaçla Kad›köy’de bir araya gelen devrimci bas›n emekçi ve
okurlar› da bir saat boyunca gazete
da¤›t›m› yapt›. Burada da çevik kuvvet ekipleri kimlik kontrolü vb. uygulamalarla bask› oluflturmaya çal›flm›fl ancak da¤›t›m planland›¤› gibi
gerçeklefltirilmifltir.
(Alt›nflehir’den bir ‹K okuru)
nakl› esas devrim gerçeklefltirilmifl say›l›rd›. Bunun için roman›n sonunda
K›z›lderili iflçilerle polis ve federal
güçlerin girmesi beklenen çat›flma
bafllamadan roman bitiyor.
‹syanc›lar›n siyasi komiserinin
Meksika yerlilerine seslendi¤i ama
tüm ezilen sömürülen halklara kurtulufl yolunu gösteren flu sözlerle bitirelim;
Yoldafllar;
Hiçbir amaca, bedel ödemeksizin ulafl›lamaz. Baflta en
örgütlü ve devasa büyüklükteki fliddet ayg›t› olan devlet
dahil, say›s›z güç ve olanaklar› ellerinde bulunduran sömüren ve ezen s›n›flar›, sömürüsüz ve s›n›fs›z bir toplum olan
komünizmi kurma ideali ile yenmeyi ve tarih mezarl›¤›na
gömmeyi amaç edinen komünistler de, bedel ödemeksizin
amaçlar›na ulaflamazlar. Hiç kuflku yok ki bu bedelin en
baflta geleni de kand›r, cand›r. Biz komünistlerin her y›l›n
Ocak ay›n›n son haftas›nda and›¤› t›pk› onlar gibi ölüm dahil her türlü bedeli ödemeyi göze alarak ideallerine ba¤l›l›k and› içti¤i Devrim ve Komünizm fiehitleri, s›n›fs›z ve sömürüsüz toplumu kurma amac› u¤runa ödenen bedellerdir.
Devrim, komünizm u¤runa sürdürülen savaflta flahadet
flerbetini içenlerimizin say›s›, art›k say›lamayacak düzeydedir. Türk, Kürt ve çeflitli milliyetlerden iflçi s›n›f›n›n ve ezilenlerin kurtuluflu u¤runa; s›n›fs›z, sömürüsüz bir dünyaya
ulaflmak için emperyalizme, komprador kapitalizme, sömürgecili¤e, faflizme, feodalizme ve her türden gericili¤e
karfl› sürdürdü¤ümüz savafl›m›n cepheleri olan da¤larda,
tarlalarda, fabrikalarda, iflkencehanelerde, zindanlarda,
meydanlarda, okullarda… dört mevsimin 12 ay›n, 365 günün ve 24 saatin her an›nda, ölümsüzleflen flehitlerimiz
vard›r.
Çok ama çok bedel ödedik. Ve henüz amac›m›za ulaflamad›k. Ödedi¤imiz bunca bedele, say›lamayacak kadar
flehidimize ra¤men amac›m›za ulaflma kararl›l›¤›m›z zedeleniyor, dizlerimiz titriyor mu? Asla ve asla! Aksine daha da
kinleniyoruz düflman›m›za karfl›. Ve daha da bilinçleniyor,
daha da öfkeleniyoruz. Düflman, ne kadar kurnaz, zalim ve
haflin olursa olsun, ne Parti ve Devrim fiehitlerimizin ideallerine olan ba¤l›l›¤›m›zdan vazgeçirebilecek ne de devrimin, sosyalizmin ve komünizmin zaferini engelleyebilecektir. Zafer, mutlaka ama mutlaka Türk, Kürt ve çeflitli milliyetlerden iflçi s›n›f› ile ezilenlerin olacakt›r!
“Bofluna de¤il bu ölürcesine sevmek
Ve ölürken bile yürümek; bofluna de¤il…”
Sevgili yoldafllar;
Alt›nça¤a ulaflma mücadelemizde birçok yoldafl›m›z›, devrimciyi günefle u¤urlad›k.
ONLAR; s›n›f savafl›m›na korkusuzca at›lman›n,
mücadelemize ba¤l›l›¤›n, sürekli ilerlemenin ve devrimci kahramanl›¤›n ad› oldular.
ONLAR’› anmak; sorumluluklar›m›za dört elle sar›lmakt›r.
ONLAR’› anmak; t›pk› ONLAR gibi kavgam›za can
bedeli ve hiç hesaps›z at›lmakt›r.
ONLAR’› anmak; bize emanet ettikleri k›z›l bayra¤› her daim yukar›da tutmakt›r.
Ancak bu bilinç, zaferi kucaklamam›z› sa¤layacakt›r.
‹dealleriyle her daim içimizde olan flehitlerimizi;
ONLAR’›n kararl›l›¤›, cesareti ve ba¤l›l›¤›yla bir kez daha Parti ve Devrim fiehitlerini Anma Haftam›zda an›yoruz.
Gebze Hapishanesinden Tutsak Kad›n Partizanlar
Yazan: Henrik ‹bsen
Çeviren: Y›lmaz Onay
Yöneten: Nurflim Demir
Dekor Tasar›m: Sertel Çetiner
ner
Ifl›k Tasar›m: Ersen Tunççekiç
Asistanlar: Alper Tazebafl,
Ça¤lar Ekinci
Dramaturg: Füsun Ataman
Sahne Amiri: Erkan Ay
Kondüvit: Taner Eser
Ifl›k Kumanda: Osman Bal
Suflöz: Emine Özkan
dan insana geçiflten, anaerkil klandan ataerkil
aileye geçiflteki 1 milyon y›ll›k mücadeleyi mevcut verilerin ›fl›¤›nda diyalektik bir ba¤ içerisinde bir çok araflt›rmac› ve bilim insan›n›n çal›flmalar›ndan yararlan›larak haz›rlanm›fl panel yay›nlar›ndan ç›km›fl 2 ciltlik bir kitap.
Yiyece¤in sa¤lanmas›ndan tarihteki ilk hekimli¤e, halat yap›m›ndan dokumac›l›¤a, mimarl›ktan mühendisli¤e uygarl›k esas al›narak kad›nlar›n omuzlar›nda yükselmifltir. Bu nas›l ol-
Ustalardan
mücadelemize
›flfl››k tutan sözler
“Do¤ru bir görev, do¤ru bir siyaset, do¤ru bir çal›flma tarz›; belli bir
anda ve yerde daima kitlelerin taleplerine uygun düfler ve kitlelerle ba¤lar›m›z› sa¤lamlaflt›r›r.” (Mao, Seçme
Sözler)
Giysi Tasar›m: Sertel Çeti-
Bir Halk Düflman›’n›n içeri¤i,
1882’de yaz›ld›¤›ndan bu yana yüz
y›ldan uzun bir süre geçti¤i halde
hiç eskimedi¤i gibi, oynand›¤› her
toplumsal ortama göre yeni boyutlar›yla öne ç›kmakta. Klasik eserlerin genel insansal de¤erleri buradan geliyor zaten. Örne¤in Dr.
Stockmann’›n bir dönem için önemini kaybetmifl say›labilecek romantik insanc›ll›¤› ve ayd›n kahramanl›¤›, ba¤naz gericili¤in geliyorum diyen kapkara tehlikesi karfl›-
“… Bask› alt›nda tutulanlar
isyan› ancak çetin savafllarla kazanabilirler. Size baflka türlü
söyleyen, aldat›yordur sizi çünkü
o düflman›n›z›n, zalimin yan›ndad›r. Bunu asla unutmay›n arkadafllar! Bugün yar›n ve yüzy›l
sonra da unutmay›n!”
(Bir ‹K okuru)
‹flgalcilere, sömürgecilere, zalimlere karfl› ezilenlerin isyan›n› “terör”; taflla, bombayla, molotofla, çekiçle, dirgenle, her ne bulursa onunla savaflanlar› da “terörist” olarak
lanetleyip çarm›ha germeye çal›flanlar; ve en ileri teknoloji ile donanm›fl silahlar›na güvenerek, sömürü ve zulüm düzenlerinin ve flatafatl› saltanatlar›n›n ebediyete kadar sürece¤ini sananlar, fena halde yan›l›yorlar. Çünkü hesaplaflma
günü korkunç olacak! Sizin sesiniz olup, sizi hayk›raca¤›z:
Biz Kazanaca¤›z! Biz Kazanaca¤›z! Biz Kazanaca¤›z!
Devrim ve komünizm flehitleri ölümsüzdür!
Yaflas›n Marksizm-Leninizm-Maoizm!
Tekirda¤ 1 Nolu Hapishanesi
Tutsak Partizanlar
Bir Halk Düflflm
man›
Kad›n›n evrimi
Akademik bir e¤itim görmemifl olmas›na
ra¤men dünyada yetkin bir insan bilimci olarak
kabul edilmifl, Kad›n Ba¤›ms›zl›¤› Hareketi içerisinde çal›flmalar yapm›fl, birçok ülke üniversitelerinde kad›n ba¤›ms›zl›¤›, evlilik, aile ve insan›n evrimi konular›nda dersler vermifl 1905
ABD do¤umlu Evelyn Reed’in 25 y›ll›k insan
bilimsel incelemelerinin ürünü olan Kad›n›n
Evrimi kitab› üniversitelerde ders kitab› olarak okutulmufl, bir çok dile çevrilmifl hayvan-
Bilinçlerinde yenilgi yoktu. Ya ölürler
ya da yenerlerdi. Kimse farkl› bir fley
istemiyordu. Onlara göre isyan etmifl
olarak ölmek bir kez daha önemli ve
anlaml›yd›.
Asl›nda K›z›lderili emekçilerin yaflad›klar› zulüm karfl›s›nda aya¤a kalk›fllar›, yakalam›fl olduklar› “ya zafer
ya ölüm” bilinci bile bafll› bafl›na bir
devrim demekti. Tam da bundan kay-
Okur
s›nda nas›l bambaflka bir önem kazanmakta? Veya dar bir mülk sahibi kesimin oy hakk›na dayal› o dönem demokrasisi ile her yurttafl›n
oy hakk›na sahip oldu¤u ama hala
büyük parasal güçlerin iktidar› paylaflt›¤› günümüz demokrasileri aras›ndaki flafl›rt›c› temel benzerlik?
Öte yandan böylesine kapsaml› bir
sorunsal› ifllerken insanca duygular›, ince ayr›nt›lar›, derin çeliflkileri
ikinci plana atmak bir yana, oyunun
as›l bu insan de¤erleri üstüne kurulup yükselifli, insan›n sanattan
mufl? Analar› ve erkek kardeflleri temel alan
anaerkil ça¤ evrelerini anaerkillik ve ana ailesinden ataerkil ve baba ailesine geçifl süreçlerini
merak ediyorsan›z ve özellikle kad›nsan›z, dünün ›fl›¤›ndan güç al›p bugününü sorgulayan yaflam› ve kendini özgürlefltirme mücadelesi veren kad›nlar iseniz veyahut ilk ad›m için biraz
cesarete ihtiyac›n›z varsa bu cesareti, ça¤lar
önceki kad›nda Kad›n›n Evrimi kitab›yla bulabilir ya da bulman›za yard›mc› olabilecek bilgilendirici keyifli bir yolculu¤a ç›kabilirsiniz.
Evelyn Reed; kad›n cinsinin büyük ölçüde
gözden ›rak tutulmufl ilk tarihini örten perdeyi
kald›rma yolunda yap›lan bir katk› diyor bu kitap için. ‹yi yolculuklar.
(Bir ‹K okuru)
neredeyse kovulmak üzere oldu¤u
günümüz moderninde bafll› bafl›na
bir yenilik de¤il mi?
Hele oyunun, hiçbir kesitinde
düz olmayan, hep çeliflkileri yakalayan dokusu, bizi de çeliflkilere dayal› ça¤dafl bak›fllara ve yöntemlere vard›rmakta. Oyunun gözyafl›
ile kahkaha aras›nda gidip gelen,
trajediyle mizah› iç içe bar›nd›ran
ritmi de bu çeliflkilerden kaynaklan›yor. Tüm tiyatro severlere bizden bir tavsiye. ‹yi seyirler…
(Ankara’dan bir ‹K okuru)
“‹nsanl›k, kendi önüne, ancak çözebilece¤i görevleri koyar, çünkü yak›ndan bak›ld›¤›nda her zaman görülecektir ki, görevin kendisi ancak çözümün maddi koflullar›n›n mevcut oldu¤u ya da en az›ndan oluflma sürecinde oldu¤u yerde ortaya ç›kar.”
(Marks, Seçme Yaz›lar, Cilt1, Sy 360)
‹boya
Tutsak alm›fllar zulümcüler ‹bo’yu
Y›lmadan ayakta ilerliyor
Düflmana muhtaç olmuyor
Çünkü kavgas›n›n arkas›nda
Sonuna kadar
direngen kal›yor
Bu u¤urda halk› için
Büyük bir
önderlik gösteriyor
Hayret içinde kalm›fl
zulümcüler
Korkuyorlar ‹bo’nun sonsuz cesaretinden
Ama bilmiyorlar ki ‹bo gibi
Binlerce, on binlerce
cesaretin oldu¤unu
Bu kavgan›n
zafere ulaflaca¤›n›
Bu kavgay› ölümün
y›ld›ramayaca¤›n›
‹flkencelerde
sonlanmayaca¤›n›
Kavgam›z zafere
ulafl›ncaya kadar
Devam edecektir yoldafllar
(Dersim’den bir YDG’li)
iflçi-köylü
Demokratik Halk ‹ktidar› ‹çin
www.iscikoylu.org
B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R
UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹
Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah.
‹mam Murat Sok. No:8/1
Aksaray-Fatih/‹STANBUL
Tel: (0212) 521 34 30 FAKS: (0212) 621 61 33
Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Çilem ÖNSEL
Bask›: Gün Matbaac›l›k Beflyol Mah. Telsizler Mevkii
Akasya Sk. No:23/A K.Çekmece/‹stanbul Tel: 0212 426
63 30-580 63 80
e-mail: [email protected]
BÜROLAR
KARTAL: ‹STASYON CAD. DÖRTLER APT. NO: 4/2 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 537 270 75 60
ANKARA: TUNA CAD. ÇANAKÇI ‹fiHANI NO:11 KAT: 3 DA‹RE: 32 ÇANKAYA TEL: (0312) 430 67 65 Cep: 0 535 562 33 72
‹ZM‹R: 856 SOKAK, NO:48/203 KEMERALTI KONAK, TEL: (0232) 446 78 07 Cep: 0 555 561 04 03
MALATYA: ‹SMET‹YE MAH. N‹YAZ‹ M‹SR‹ CADDES‹ ERSOY APT. NO:9 TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0 542 216 48 00
ERZ‹NCAN: ORDU CAD. ORDU ‹fiHANI KAT:3 TEL: (0446) 223 67 18 CEP: 0 536 697 94 19
BURSA: SELÇUK HATUN MAH. ÜNLÜ CAD. SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT: 2 NO: 185 HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98
MERS‹N: S‹L‹FKE CAD. ÇAVDARO⁄LU ‹fiHANI KAT: 3 NO: 118 MERS‹N Cep: 0545 685 25 27
AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 AS-DRUCK DUISBURG-ALMANYA TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959
Düflenlerimizi gömer,
yaralar›m›z› sarar,
yolumuza devam ederiz!
Onlar devrim davas›n› hiçbir kiflisel hesap gütmeden nas›l verilmesi gerekti¤ini bizlere ö¤reterek, ölümsüzlük yolculu¤unu onurla ad›mlad›lar. Bunun içindir ki, yaflamla pazarl›¤a girmediler, zalimlere boyun e¤mediler ve ölüme yenilmediler.
Kitlelerin eseri olacak, devrim gibi büyük alt-üst olufllar, ayn› zamanda büyük bedeller ödemeyi gerektirir. Çünkü, ezilen, sömürülen, katliamlara, iflgallere u¤rayan yoksul y›¤›nlar, kurtulufllar›n› ancak can-kan
bedeli mücadeleler sonucu elde edebileceklerdir. Bu kan-
can bedeli mücadeleler ise ancak ve
ancak, çelik disiplinli bir devrimci komünist parti ve ona önderlik edecek,
devrimci-komünistlerin varl›¤›yla baflar›ya ulaflacakt›r. ‹nsanl›¤›n nihai
kurtuluflu olan komünizme giden yola önderlik eden bu devrimci ve komünistler, ayn› zamanda bu yolda en a¤›r bedelleri ödeyenlerdir. Ve bu bedel ço¤u
kez filizlenmek üzere topra¤a düflme
olarak gerçekleflmektedir.
Yüce komünizm davas›n›n
ölümsüz önderleri, militanlar› ve
s›ra neferleri, bedel ödemeden
hiçbir davan›n kazan›lamayaca¤›n›,
bu bedelin ise can bedeli olabilece¤ini pratikleriyle kan›tlayarak,
halk u¤runa günefle gömülmekte
hiçbir zaman tereddüt etmediler.
Onlar devrim davas›n›n hiçbir kiflisel hesap
gütmeden nas›l
verilmesi gerekti¤ini bizlere ö¤reterek,
ölümsüzlük yolculu¤unu onurla
ad›mlad›lar.
Bunun içindir
ki, ya-
flamla pazarl›¤a girmediler, zalimlere
boyun e¤mediler ve de ölüme yenilmediler.
Onlar bedenen aram›zdan ayr›larak, ölümsüzlü¤ü kucaklad›lar, ancak
hiçbir vakit unutulmad›lar.
‹flte bunun içindir ki, insanl›k yürüyüflünün engebelerle dolu yollar›nda ölümsüzlü¤ü kucaklayanlar her y›l
oldu¤u gibi bu y›l da mezarlar› bafl›nda an›ld›lar.
27 Ocak Pazar günü Sar›gazi
Mezarl›¤›’nda gerçekleflen anma, saat
13.00’de Küçük Mezarl›k önünden
bafllad›. Burada toplanan kitlenin en
önünde Partizan Tutsak fiehit Aileleri, üzerinde “Önce Çocuklar›m›z›
savunuyorduk, flimdi onlar›n düflüncelerini” yazan bir pankart açarak, yerlerini ald›lar.
fiehitlere ait çok say›da resim, flama ve de birçok dövizin tafl›nd›¤›
kortejde, ailelerin hemen arkas›nda,
Partizan imzal›, “fiehitlere son sözümüz, devrim yeminimiz” pankart› aç›lm›flt›.
Küçük Mezarl›k önünde haz›rl›klar›n› tamamlayarak yürüyüfle geçen
kitle, yol boyunca s›k s›k at›lan
“Devrim flehitleri ölümsüzdür!”,
“Analar›n öfkesi katilleri bo¤acak!”,
“A¤a patron devletini y›kaca¤›z,
halk iktidar›n› kuraca¤›z!”, “Dersim Tokat Erzincan, savafl›yor Partizan” vb. sloganlar eflli¤inde, flehitlerin bulundu¤u mezarl›¤a kadar yürüdü. Daha kitle toplanmaya bafllad›¤›
s›rada bölgeye gelen Jandarman›n
mezarl›¤›n etraf›nda y›¤›nak yapt›¤›
gözlenirken, sadece uzaktan izlemekle yetindi.
Yürüyüfl korteji mezarl›¤a geldi¤inde, burada Proletarya Partisi’nin
4. Genel Sekreteri Mehmet Demirda¤’›n mezar› bafl›nda toplan›ld›.
Anma, parti ve devrim flehitleri
an›s›na yap›lan sayg› durufluyla bafllad› ve Partizan ad›na yap›lan bir konuflmayla devam etti.
“Onlar ki, yaflamlar›n› arma¤an ederek devrime, umuda can
verdiler! Parti ve devrim flehitleri kavgam›zda yafl›yor!” sözleriyle bafllayan konuflmada, flehitlerin
her birinin y›k›lmaz bir an›t olarak
kavgada yaflat›laca¤› vurguland›. “Onlar kavgam›za yenilmezlik tohumlar› ekerek, bayra¤› bize
devrettiler” denilen konuflmada ayr›ca, Parti flehitlerinin, Proletarya
Partisi’nin ideolojik-siyasal hatt›n›n
flekillenmesinde oynad›¤› role de de-
¤inildi. Konuflma, bugün sahip olunan
de¤erlerin yarat›lmas›n›n flehitlere
borçlu olundu¤unun alt›n›n çizilmesinin ve “bulundu¤umuz mevzilerin örülmesi onlar›n sayesindedir” denilmesinin ard›ndan “Parti,
bütün yenilgilere, gerilemelere,
hata ve zaaflara karfl›n, lekelenmeyecek cevherini, özünü ve
de¤erini flehitlere borçludur.
Her türlü sald›r›ya, ihanete ve
engellemeye ra¤men y›k›lmayacak bir yap› oluflmuflsa, bütün
zorluklar karfl›s›nda y›lmayacak,
umutsuzluk yayanlara ald›rmayacak bir gelenek yarat›lm›flsa,
bunu da flehit yoldafllar›m›za
borçluyuz” sözleriyle sürdürüldü.
Partizan ad›na yap›lan konuflma
s›k s›k at›lan sloganlar eflli¤inde devam etti ve “bedenleri topra¤a
kar›flsa da, devrimci ruhlar› kavgam›zda yaflayacak, u¤runa can
verdikleri devrim ve komünizm
davas› mutlaka zafere ulaflacakt›r” sözleriyle bitti.
Anmada ayr›ca Partizan fiehit ve
Tutsak Aileleri ad›na da bir konuflma
yap›ld›.
Aileler ad›na yap›lan ve Marks’›n
“insan›m ve insani olan hiçbir
fley bana yabanc› de¤ildir” sözleriyle bafllayan konuflmada, flehitlerin
insan olman›n gereklerine s›rt çevirmeyerek, kavgada ödenmesi gereken
bedellerin en büyü¤ünü ödeyerek,
umutlara tohum olduklar› vurguland›
ve “Onlar dünyan›n farkl› yerlerinden farkl› din, dil, ›rk, mezhep renklerinden koparak, özgür ve eflit bir dünya yaratma
u¤runa halk düflmanlar›na ve
emperyalist güçlere karfl› öne
at›larak, halk›m›za siper oldular” denildi.
Partizan fiehit ve Tutsak Aileleri
ad›na yap›lan konuflma “Bugün duygu yo¤unlaflmas›n›, yoldafl özlemini ve s›cakl›¤›n›, yoldafl sevgisini daha fazla hissetti¤imiz bir
gündür” sözleriyle ve de kitlenin att›¤› coflkulu sloganlarla son buldu.
Uzunca y›llard›r, her türden
olumsuz koflula, düflman›n engelleme, y›ld›rma, gözda¤› verme çabalar›na ra¤men, geleneksel hale gelen ve
gerçekleflmesi noktas›nda taviz verilmeyen anma, kitlenin hep bir a¤›zdan
okudu¤u parti marfl›yla sona erdi.
(Kartal)
Ulm
Kavgam›z›n onurlu temsilcileri devrim flehitleri ölümsüzdür!
1 May›s Mahallesi
Ocak ay›n›n son haftas›nda Parti
ve devrim flehitlerini anmak amac›yla mahallemizde baz› etkinlikler gerçeklefltirdik. Bunlardan birisi de mahallede bir duvar gazetesi haz›rlay›p,
mahallemizin en ifllek yerine asmak
oldu. Bu gazete üzerinde “Devrim
flehitleri ölümsüzdür” bafll›¤› alt›nda devrimci önderlerin ve mücadelemizde ölümsüzleflen yoldafllar›n
foto¤raflar› bulunmaktayd›. Faflist
TC’nin kolluk kuvvetleri akrepler eflli¤inde duvar gazetemizin oldu¤u yere gelip, otomatik silahlarla güvenlik
alarak, dikkatli bir flekilde duvar gazetemizi söküp götürdü. fiehitlerimizin resimlerine dahi tahammül edemeyen faflist TC güçleri, devrimden
ve devrimcilerden ne kadar korktuklar›n› bir kez daha göstermifllerdir.
Yine Yeni Demokrat Gençlik
olarak mahallemizdeki ‹flçi okurlar›
ve Partizan fiehit ve Tutsak Aileleri’nin de kat›l›m›yla bir anma etkinli¤i örgütledik. Anma etkinli¤i PfiTA’dan kat›lan bir yoldafl›n k›sa bir konuflmas›n›n ard›ndan sayg› durufluyla
bafllad›. Ve ard›ndan Umudun Atefl
Toplar› 3 adl› sinevizyon gösterimi
yap›ld›. Etkinli¤imiz söylefli k›sm›yla
devam etti. Bu bölümde PfiTA’n›n
flehit mezarlar›n› yapt›rmak için bafllatt›¤› kampanya, 27 Ocak’taki Sar›gazi mezar anmas› ve 10 fiubat’ta yap›lacak etkinlik üzerine konufluldu.
Ard›ndan 1 May›s Mahallesi Yeni Demokrat Gençlik ad›na haz›rlad›¤›m›z
yaz›y› bir yoldafl›m›z okudu. Yoldafl›-
m›z›n konuflmas›nda devrim flehitlerini sahiplenmenin onlar›n biz genç
devrimcilere b›rakt›¤› k›z›l bayra¤›
daha da yükseklere tafl›mak oldu¤unu vurgulad›. Ayr›ca Sar›gazi ‹K
okurlar› da etkinli¤e gönderdikleri
mesajla devrim flehitlerini ve etkinli¤imizi sahiplendiler. Etkinli¤imiz analar›m›z›n konuflmalar›yla son buldu.
(1 May›s Mahallesi YDG)
Trakya
Parti ve Devrim fiehitleri Anma
Haftas› vesilesiyle Trakya’da da bir
anma gerçeklefltirildi. 27 Ocak tarihinde yap›lan anmada öncelikle kat›lanlara bir bildiri sunuldu. Bildiride
flehitleri anman›n önemi vurguland›.
Devam›nda tüm Parti ve devrim flehitleri ad›na bir dakikal›k sayg› duru-
flunda bulunuldu. Ayr›ca anmada
Partizan pankart› ve “Yaflas›n özü
köylü gerilla savafl›na dayanan
Halk Savafl› stratejisi” yaz›l› Trakya Partizan imzal› döviz de aç›ld›.
Anma Parti ve devrim flehitlerimiz için okunan türkü ve fliirlerle devam etti. Son olarak günün anlam ve
önemi hakk›nda sohbet edildi, sohbet s›ras›nda söz alan arkadafl›m›z
“Bizler onlar›n ard›llar› olarak, b›rakt›klar› kavga bayra¤›n› yükseklere
daha da yükseklere tafl›makla yükümlüyüz. fiehitlerimizi anmak
savaflmakt›r” dedi. Sloganlar›n
hayk›r›ld›¤› gelenekselleflmifl etkinlik,
uygunsuz hava ve di¤er koflullar›nda
sebebiyle uzat›lmayarak sona erdirildi.
(Trakya Partizan okurlar›)
Parti ve Devrim fiehitleri
Anma Haftas› vesilesiyle Ulm’de Ocak
ay›n›n ikinci haftas›nda bir anma yap›ld›.
Onlar› anmak, daha do¤rusu geride b›rakt›klar› idealleri daha ileriye tafl›ma
bilincini diri tutmak, güne ›fl›k tutma
anlam›n› yeni nesillere tafl›ma bilinciyle
gerçeklefltirdi¤imiz anmam›z›n sadece
bütünün bir küçük parças› olarak ele
al›nmas› gerekti¤inin bilincindeyiz. Anma bir dakikal›k sayg› duruflunun ard›n-
dan marfllar›n söylendi¤i müzik dinletisi ile devam etti.
Bir yoldafl›n hafta ile ilgili süreci
özetleyen konuflmas› yap›ld›. fiehitlerimizi film karelerinde de olsa yine bir
kez daha göz önüne getiren film gösteriminin ard›ndan müzik grubu marfllar›m›z› seslendirdi. Bir yoldafl›n son sürece iliflkin konuflmas›n›n ard›ndan söylenen marfllarla anmam›z son buldu.
(Ulm Partizan okurlar›)
Linz
Parti ve Devrim fiehitleri Haftas› vesileyle 27 Ocak günü
Linz Partizan okurlar› olarak düzenlemifl oldu¤umuz etkinlikle flehitlerimizi and›k. Anmam›zda dünyada
ve Türkiye’de durum, Avrupa’daki
son geliflmeler, devrim flehitlerini anman›n güncel anlam› üzerinde dur-
duk. 2 saatlik sunumun ard›ndan,
Umudun Atefl Toplar› isimli sinevizyon gösterimi yap›ld›. Yan› s›ra,
bölgemizin çabalar›yla üretilen devrim flehitleri üzerine bir dia gösterildi. Gençli¤in haz›rlam›fl oldu¤u fiiir
Grubu ile anma sona erdi.
(Linz Partizan okurlar›)
TKP/ML militanlar› Parti ve Devrim fiehitlerini Anma Haftas› vesilesiyle çeflitli eylemler yapt›.
fiehitleri anmak Halk Savafl›’na yüklenmektir!
Elimize e-mail yoluyla ulaflan haberlere göre TKP/ML militanlar› Parti
ve Devrim fiehitlerini Anma Haftas› vesilesiyle çeflitli eylemler yapt›.
‹lk aç›klamada “27 Ocak 2007
Perflembe günü Alt›nflehir-fiahintepe’de gerçeklefltirdi¤imiz eylemde ‘‹brahim Kaypakkaya ölümsüzdür’, ‘Parti
ve devrim flehitleri ölümsüzdür’, ‘fiehitlerimiz toprakta tohum, hasad›m›z devrim olacak’, ‘Yaflas›n Partimiz TKP/ML,
Halk Ordusu T‹KKO ve TMLGB’ yaz›lamalar›n›n yan› s›ra yayg›n bir flekilde
TKP/ML imzalar›n› att›k. Yaz›lama eylemini baflar›yla sonland›rd›ktan sonra sabah saat 5.00’te Alt›nflehir-Orta Mahalle’de tekstil fabrikalar›n›n en yo¤un
oldu¤u ve iflçilerin yayg›n olarak kulland›¤› yol üzerinde fabrikan›n duvar›na
TKP/ML imzal› ‘Parti ve devrim flehitleri ölümsüzdür’ yaz›l› pankart›
ast›k” denildi.
Bir di¤er aç›klamaya göre, ‹kitelli’de
Atatürk Mahallesi’nde bulunan cemevinin karfl›s›na “Parti ve devrim
flehitleri ölümsüzdür TKP/ML” imzal› bomba süsü verilmifl pankart as›ld›.
Gelen haberde flu ifadeler yer al›yor:
“23 Ocak Çarflamba günü sabaha karfl›
as›lan pankart eylemiyle bir kez daha
flehitlerimize selam gönderdik. Ant olsun ki, bizlere devrettikleri k›z›l bayrak
bir an bile yere düflmeyecek. Ant olsun
ki ‘Ya k›z›l kan›m›z topra¤a akacak, Ya
k›z›l bayra¤›m›z göklerde dalgalanacak’
fliar›n› onlar gibi hayk›rmaya devam
edece¤iz.”
TKP/ML militanlar› imzas›yla gelen
haberde ayr›ca 30 Ocak 2008 tarihinde
Esenler Mahallesi’nin Turgut Reis
ve Kaz›m Karabekir Mahallelerinde yaz›l›ma eylemi gerçeklefltirildi¤i
belirtiliyor. Haberde “Yapt›¤›m›z eylemle Parti ve devrim flehitlerinin belleklerimizden silinemeyece¤ini ve onlar›n bizlere b›rakt›klar› de¤erleri hedefinden sapmadan zafere tafl›yaca¤›m›z›
belirtiyoruz. Emekçi halk›m›za bunlar›
duyurmak için ‘Halk savaflç›lar› ölümsüzdür’, ‘‹bo yafl›yor, T‹KKO savafl›yor’,
‘Devrimci irade teslim al›namaz’, “T‹K-
KO gerillalar› ölümsüzdür”, ‘fian olsun
umudun atefl toplar›na’ vb. yaz›lamalar›n yan› s›ra TKP/ML imzalar›n› yo¤un
bir flekilde yaparak eylemimizi sonland›rd›k” ifadelerine yer veriliyor.
1 May›s Mahallesi’nde de TKP/ML
militanlar› taraf›ndan Parti ve devrim
flehitlerini anmak için “Parti ve devrim flehitleri ölümsüzdür” yaz›l›
TKP/ML T‹KKO imzal› bir pankart as›ld›. Pankart 3001 caddesi üzerinde bulunan bir dükkana 3 fiubat akflam saat
19:00’da as›ld›. Pankart›n uzun süre as›l› kald›¤› da al›nan bilgiler aras›nda.
Ayr›ca TKP/ML MK SB imzal› ve konuyla ilgili bildiri de genifl bir flekilde da¤›t›ld›.

Benzer belgeler