12. semt konağı hizmete girdi

Transkript

12. semt konağı hizmete girdi
Avrupa belediyeleri
Beyoğlu'nda buluştu
Eurocities - Avrupalı Kentler Birliği ile ortaklaşa düzenlenen "Eurocities Şehirlerde"
başlıklı uluslararası program, Avrupa ve Türkiye'den 40'ın üzerinde belediye
temsilcisinin katılımıyla Beyoğlu Belediyesi Gençlik Merkezi’nde gerçekleşti. 3
SAYI: 4
“Bilge kentin yeni sesi”
BEYOĞLU BELEDİYESİ’NİN AYLIK ÜCRETSİZ YAYINIDIR
NİSAN 2012
www.beyoglu.bel.tr
444 0 160
2010 yılından bu yana 5484 hane, 1359 esnaf olmak üzere 6843 ziyaret gerçekleştirildi
Günümüz sosyal belediyecilik
anlayışının kamusal alandaki
yansımalarından biri de
Vatandaş-Başkan konseptinde
şekillendirilen Mobil Ekip…
Kimi zaman Başkan
Demircan’ın da katıldığı ekip,
Beyoğlu’nu kapı kapı geziyor,
öneri, şikayet ve eleştirileri
dinliyor; sorunlar en kısa
10
zamanda çözülüyor.
Tarihi binamız
restore ediliyor
Beyoğlu Buluşmaları'nda
tarih, kültür ve sanat 7
Yeni kardeş şehrimiz Üsküp
Şişhane’de bulunan tarihi Beyoğlu
binası restore ediliyor. 9 Nisan'daki
tahliyenin tamamlanmasıyla söküm
işlemine başlanan binadaki çalışmalar
1,5 yıl sürecek. Bu nedenle Beyoğlu
Belediyesi, Tepebaşı TRT yanındaki yeni
binasında hizmet vermeye başladı.
15
12. semt konağı
hizmete girdi...
Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet
Misbah Demircan, Hacıahmet Semt
Konağı’nın açılışında “Mahallenin merkezine konakları yerleştiriyoruz.
Sırada yeni konaklarımız var” dedi. 2
TURGUT YILMAZ
2 GÜNCEL
Benim Şehrim
Ahmet Misbah Demircan
Beyoğlu Belediye Başkanı
Bakarsak Beyoğlu...
B
eyoğlu bir şehir müzedir. Kadim tarihi ve mimari dokusu, cadde ve
sokaklarıyla yaşayan bir tarih; model bir barış, turizm ve finans havzasıdır. Burada üretilen kültür, sanat ve entelektüel akıl; modern
Türkiye’nin ilham kaynağıdır. Beyoğlu; sadece Türkiye için değil; dünya için
titizlikle korunması, geleceğe taşınması gereken bir insanlık mirasıdır.
Beyoğlu; yeni kurulmuş, standartlarını arayan bir yerleşim alanı değildir. Bir süre ihmal edildiği tarihi ve sosyal dokusunun yıprandığı, hoyratça
kullanılıp örselendiği bir vakıa. Buna karşılık Beyoğlu; bütün potansiyeli,
bütün canlılığıyla karşımızdadır. Derdimiz; Beyoğlu’nu tüm boyutlarıyla ihya etmek; modern Türkiye’nin geleceğine ışık tutmaktır. Bu inançla başlattığımız ‘’dönüşüm ve tasarım’’ iddiamız, gecekondu bölgelerinde yapılan çalışmalardan çok daha farklı, öte bir şeydir. Biz, Beyoğlu’nu, aslına sadık kalarak ve bir bütün olarak dönüştürüyoruz. Kadim geçmişimizden aldığımız
ilhamla hayata; yeni, yepyeni bir form veriyoruz. ‘’Bakarsan Beyoğlu’’ diyoruz.
Her taşı tarihi bir eser niteliği taşıyan, hayatın gürül gürül aktığı bir şehirde; yaşamın temposunu aksatmadan dönüşüm çalışmalarını planlamak,
yürütmek, yönetmek sancılı bir iş, çok boyutlu bir süreç. Geriye baktığımızda; çok yol aldığımızı görüyoruz. Bundan mutluyuz. Amacımız, Beyoğlu’nda
yaşayan vatandaşlarımızın amaçlarıyla bire bir örtüşüyor. Hepimizin hedefi net ve aynı; Beyoğlu’nun kadim ruhuna hayat vermek, Beyoğlu’nun bütün
potansiyelini aynı anda harekete geçirmek istiyoruz.
Beyoğlu’nu daha yaşanır hale getirmek, kenti yaşayanlarla birlikte geleceğe hazırlamak amacıyla Beyoğlu’nun tamamını parsel parsel planlayarak
işe başladık. Sorunlu bölgeleri, çöküntü alanlarının dönüşümünde uygulanacak metodları, nerede ne uygulama yapılacağını satır satır çalıştık. İşletmelerde kullanılacak tabela, klima ve tentelerden, mutfak yapılanmalarına;
şehir mobilyalarından bina cephe boyalarına; yeşillendirme ve basit tamiratlara kadar her detayı titizlikle projelendirdik. Kısacası Beyoğlu’nda yapılanlar tesadüflerin değil stratejik planlamaların sonucudur. Geliştirdiğimiz
kent standartları, gece gündüz çalışmalarımız, elde ettiğimiz güzel eserler;
Beyoğlu sevdamızın, Beyoğlu vizyonumuzun ete kemiğe bürünmüş halidir.
Bu gayretlerimiz sayesinde; sınırlarımızda 5000 işyeri ve binayı yeniledik. Bu binalarımızı hayata tutundurduk. Yine bu sayede; son 8 yılda açılan
2000 yeni işletme, daha öncekilerle kıyaslanamayacak kadar nitelikli, kaliteli hale geldi. Daha önce Galip Dede ve Yüksek Kaldırım caddeleri, Bedrettin Mahallesi ve Cihangir Firuzağa’da örnek tarzda yürütülen çalışmalarımız şimdi İstiklal Caddesi ve çevresindeki 84 sokakta yoğun olarak sürdürülüyor.
Projelerimizin hayatiyet kazanmasındaki asıl güç kaynağı, bize inanan,
hayallerimizi paylaşan sizlersiniz. Bu ay başlattığımız dev boya kampanyamıza da ilgi göstererek Beyoğlu’nu birlikte daha da güzelleştireceğimize
inanıyorum. El ele oluşturduğumuz vizyona sunduğunuz katkıdan dolayı siz
değerli hemşehrilerime minnettarım. ■
NİSAN 2012
12. semt konağımız
hizmete girdi...
Hacıahmet Semt Konağı’nı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Yardımcısı Doç. Dr. Aşkın Asan ve AK Parti İstanbul Milletvekili Nimet
Baş ile birlikte açan Başkan Demircan “Mahallenin merkezine konakları yerleştiriyoruz. Sırada yeni konaklarımız var” dedi.
S
osyal belediyeciliğin en
güzel örnekleri arasında
yer alan ve mahalle kültürünü yeniden canlandıran
Beyoğlu Belediyesi semt konaklarının 12’ncisi olan Hacıahmet Semt Konağı’nın açılış
kurdelesini Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Yardımcısı Doç.
Dr. Aşkın Asan, AK Parti İstanbul Milletvekili Nimet Baş
ve Beyoğlu Belediye Başkanı
Ahmet Misbah Demircan birlikte kesti.
"Sırada yeni konaklar var"
Açılışta konuşan Başkan Demircan, Beyoğlu’nda 250 bin
kişinin yaşadığını, gündüz bu
nüfusun 1.5 milyona çıktığını söyledi. Beyoğlu’nda 45 mahalle bulunduğunu belirten
Demircan, ‘’Beyoğlu Belediyesi
olarak 250 bin nüfusumuz var.
12 tane semt konağı yapmış
durumdayız. Her 20 bin kişiye
bir konak hizmet veriyor. Bu
konaklarla hem genel hizmetleri, hem de yerel hizmetleri
vatandaşa mahallesinde, evinin birkaç metre ötesinde veriyoruz’’ şeklinde konuştu. "Mahallenin merkezine konakları
yerleştiriyoruz" diyen Demircan, mahalleleri konaklar vasıtasıyla yeniden bir yaşam üssüne dönüştürdüklerini kaydetti. Semt konaklarında kadınların hayata katıldığını, çocukların geleceğe hazırlandığını ifade eden Demircan, "Şehrin sunduğu bütün imkanları,
bütün insanlarımız için ulaşılabilir yapıyoruz. Her bir konağımız; hem bir muhtarlık,
hem bir sağlık ocağı, hem bir
belediye, hem bir eğitim yuvası, hem bir iletişim merkezi.
Sırada yeni semt konaklarımız
var” dedi.
Semt Konakları takdir topladı
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Yardımcısı Doç. Dr. Aşkın
Asan yaptığı konuşmada, semt
konağının hizmetleri karşısında çok duygularını ifade ederek, “Beyoğlu’nun semt konakları bakanlık olarak düşündüğümüz hizmetlerle çok örtüşüyor. Mahalleye ve aileye direkt
hizmet eden, hizmeti vatandaşın ayağına getiren bu semt
konakları örnek teşkil ediyor.
Gururla tebrik ediyorum” dedi. Ak Parti İstanbul Milletvekili Nimet Baş, son derece anlamlı bulduğum bir yerel çalışmanın açılışında bulunmaktan
büyük bir memnuniyet duyduğunu belirterek, temel atma törenine katıldığı Hacıahmet Semt Konağı’nın kurdelesini keserken gururlandığını,
Beyoğlu’ndaki semt konaklarının mahalleyi bir arada tuttuğunu söyledi.
ilçe protokolü, Beyoğlu Belediyesi başkan yardımcıları, meclis üyeleri, mahalle muhtarları
ve mahalle halkı katıldı. Açılış
programı semt konakları kadınlar korosunun mini konseri
ile başladı. Ardından, semt konaklarının müzik atölyelerinde eğitim alan gençler enstrümantal bir dinleti sundu. Semt
konakları anaokulu öğrencilerinin dans ve sahne performansları ise büyüklerden alkış ve takdir aldı. Program sonunda hizmet verecek eğitim
salonlarını, birimleri ve semt
konaklarında üretilen el emeği göz nuru ürünlerin sergisini
gezdi. Başkan Demircan, Doç.
Dr. Asan’a ve AK Parti İstanbul
Milletvekili Nimet Baş’a semt
konaklarının hatırası olarak
hediye takdim etti.
Minikler açılışa damgasını
vurdu
Eski İstanbul konaklarından
esinlenildi
Katılımın yüksek olduğu semt
konağının açılışına Beyoğlu
Kaymakamı Hasan Şenses’in
yanı sıra, AK Parti Beyoğlu İlçe Başkanı Rüstem Dindarol,
Hacıahmet mahallesinde inşa
edilen ve mahalle ile aynı adı
taşıyan semt konağı, İstiklal
ve Yenişehir mahallelerine de
hizmet verecek. ■
GÜNCEL 3
SAYI: 4
EUROCITIES
Beyoğlu'nda
Eurocities- Avrupalı Kentler
Birliği ile ortaklaşa düzenlenen "Eurocities Şehirlerde"
başlıklı uluslararası program Gençlik Merkezi'nde
gerçekleştirildi.
B
eyoğlu Belediyesi Gençlik Merkezi’nde gerçekleşen programa EuroCities Genel Sekreteri Paul
Bevan’ın yanı sıra Avrupa ve
Türkiye’den 40’ın üzerinde belediye temsilcisi katılım sağladı. Bu ülkeler arasında Bulgaristan, Belçika, Avusturya,
Makedonya, Hollanda yer alırken, Türkiye’den İzmir, Konya, Bursa, Antalya, Adana ve
Gaziantep illerinin ilçe belediye temsilcileri İstanbul’a geldi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi temsilcilerinin de katıldığı
programda ilçe belediye temsilcileri de yer aldı.
Demircan, gelecek
stratejilerini anlattı
Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan programın açılışında yaptığı konuşmada, böylesine önemli bir etkinliğe ev sahipliği yapmaktan
duyduğu mutluluğu dile getirdi. Beyoğlu Belediyesi için
Eurocities- Avrupalı Kentler
Birliği’nin öneminden
bahsetd b
h
tiği konuşmasında Demircan,
“Euroticies şehirleri birbirleriyle eşleştiriyor. Şehirlerarası
ilişkiyi, diplomasiyi, ekonomiyi güçlendirmeye çalışarak bugünün dünyasındaki kentlerin
önemine vurgu yapan dünyadaki en önemli ve güçlü organizasyonlardan biri. Beyoğlu
Belediyesi Eurocities’e üye olduktan sonra çok güzel dostluklar oluştu, çok güzel işbirlikleri yaptık. Bu işbirlikleri başta kültür, sanat ve ticaret olmak üzere birçok alanda kendisini gösterdi” dedi.
Beyoğlu Belediyesi’nin temel
stratejilerine değindi. Beyoğlu 500 yıllık tarihine baktığımızda, stratejik geleceğinde tarih, eğitim, kültür, sanat ve turizm endüstrisi var”
diyen Demircan, şöyle devam
etti: “Beyoğlu’nun tarihinden bugüne var olan bu stratejiyi benimseyip bunun üzerine yatırımlarımızı, geleceğimizi dizayn edip İstanbul’da,
Türkiye’de
dünyada
k ’d ve d
d llokask
yon olması konusunda birçok
etkinlik yapıyoruz. Bu ekinlikleri yaparken diğer yandan
sosyal belediyecilik adına birçok çalışmalar yapıyoruz. Bu
çalışmaların başında, 250.000
nüfuslu Beyoğlu’nda her biri 20.000 kişiye hizmet veren
semt konaklarımızı, her yıl
40.000 gencimizin faydalandığı gençlik merkezimizi ve Kefken Çevre Yaz Kampımızı sayabiliriz.”
Programda “Eurocities Avrupalı Şehirler Ağını Büyütmek” ve “Şehirler ve Güneydoğu Avrupa’daki Gençlerin Topluma Aktif Katılımı” konulu
oturumlar gerçekleştirildi. Beyoğlu Belediyesi’nin sosyal belediyecilik adına gerçekleştirdiği projelerin de tanıtıldığı
program kapsamında Beyoğlu Belediyesi'ne bağlı semt konakları, sosyal market, Turabibaba Kütüphanesi gibi hizmet
alanları da katılımcılar tarafından ilgiyle gezildi.
Kule Canbazı
Sunay Akın
Şair - Yazar
Kız Kulesi'nin damat adayı
G
alata Kulesi yıllardır istetir durur Kız Kulesi’ni... Ama, Kız Kulesi kendisine talip olan Galata Kulesinin kılık kıyafetini beğenmemiş olacak
ki, pek yüz vermez teklifine. Boğaz’ın beyaz gelinlikli kulesinin gönlü belki de, gelip geçen gemilerin kaptan köşkündedir...
Kız Kulesi’ni sevmeyen İstanbullu olamaz. Öyleyse, kızımıza talip olan
Galata Kulesi’nin soyunu sopunu, neyin nesi olduğunu, hangi işlerle uğraştığını şöyle bir araştıralım: Galata Kulesi gözlerini dünyaya 507 yılında Roma Şark Imparatoru Anastasios Oilozus tarafından yaptırılan küçük bir kule olarak Istanbul’da açar!.. Boy atıp, büyümesi 1216 yılında, Galata’ya yerleşen Cenevizliler dönemine rastlar. Cenevizliler kuleyi yükseltmek için II.
Murat’tan adının yazılı olduğu bir kitabeyi kulenin bir köşesine koymayı
teklif ederek borç para isterler. Ancak, Italya’nın Cenova kentindeki merkez idaresi bu teklife şiddetle karşı çıkar. Söz konusu yardım gerçekleşmiş
olsaydı Osmanlı’nın ilk kitabesi fetihten yıllar önce Galata Kulesi’ne konmuş
olacaktı. Galata Kulesi’nin adı Ceneviz kaynaklarmda “İsa Kulesi”, Bizans
kaynaklarında ise “Büyük Burç” olarak geçmektedir. Her yaştan Cenevizli
kadın ve erkeğin geceli gündüzlü çalışarak yükselttiği kulenin birkaç katını Fatih Sultan Mehmet nedendir bilinmez yıktırır!.. 1509 yılındaki depremde büyük hasar gören Kız Kulesi’nin damat adayını Mimar Murad bin Hayreddin onararak kendisine yeni bir takım elbise diker. Üstü başına çekidüzen verilen Galata Kulesi Takiyeddin isimli bir müneccimin üst katlarını rasathane olarak kullanmasıyla okula başlar. Ama, 1579 yılında rasathanenin
kapatılmasıyla Galata Kulesi bocalar ve tersanede çalıştırılan savaş esirlerinin barındırıldığı hapishane olarak kullanılmasıyla da kötü yola düşer!.. Bereket versin ki, 1717 yılında yangın kulesi görevini üstlenerek iş hayatına atılır. Üstelik, yangını haber verebilmesi için bir de davulu vardır.
Maaşı az geldiğinden midir nedir, Galata Kulesi ek olarak, gece yarısını haber vermek için bir mehter ocağının içine yerleştirilmesine de izin verir. Abayı Kız Kulesi’ne yakmadan önce 1749 ve 1831 yıllarında iki kez yanan
Galata Kulesi’ne yardım elini uzatan II. Mahmut, kendisine nazarlık niyetine bir çan takar. Bu çan, İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sessizliğe gömülüdür!.. II Mahmut, aslında Galata Kulesi’ne bir saat takmak istemiştir. Ama,
öbür kulelerin hepsine saat armağan edecek parası olmadığından bu niyetinden vazgeçer. Çan, işte bu düşüncenin gerçekleşememiş olmasının sessizliğine gömülüdür.
1959-60 kışının sert geçmesi sonucunda Galata Kulesi’nin çürümüş olan
üst katındaki kirişler çöker, ihtiyar delikanlının imdadına belediye yetişir.
Onarılan Galata Kulesi’nin içine gençlik aşısı olarak bir de asansör konur.
IV. Murat döneminde uçan Hezarfen Ahmet Çelebi’ye gelince... Efendim,
“zat-ı muhterem” işin aslında Galata Kulesi’nin Kız Kulesi’ne postaladığı bir
aşk mektubudur. Yerine çabuk ulaşması için uçakla gönderilmiştir!.. İnanmayanlara Ali Asker Barut’un bu konudaki şiirini belge olarak sunabilirim:
Karaköy’den kalkan vapurlar bilir/Yıllardır nasıl yangın Galata Kulesi/
Kız Kulesi’ne/Hatırlar herkes/Hezarfen Ahmet Çelebi’yi/Az biraz/Çekebilmek için ilgisini Kız Kulesi’nin/Uçurttu o zat-ı muhteremi/Üsküdar’a kadar/
Bugünse artık/Görmek için denizi/Sağa sola oynatması gerekecek/Betonarme binaların arasında/Üzgün duran boynunu. ■
EUROCITIES NEDİR?
1986 yılında kurulmuş uluslararası bir ağ olan EUROCITIES, 30’dan fazla Avrupa ülkesinden yaklaşık 181 şehrin yerel yönetimlerini ve belediyelerini bir araya getirmektedir.
EUROCITIES, forumlar, çalışma grupları, projeler ve faaliyetlerle üye şehirlere ait bilgilerin, fikirlerin ve deneyimlerin paylaşıldığı, ortak problemlerin analiz edildiği, yara-
tıcı çözümlerin üretildiği bir
platform sunmaktadır. Avrupa şehirleri ile olan ilişkilerini
geliştirmeyi ve bu ilişkileri daha sürdürülebilir temeller üzerine kurmayı hedefleyen Beyoğlu Belediyesi 2006 yılından
bu yana Eurocities-Avrupalı Kentler Birliği üyesi. 20072008 döneminde Birliğin Kültür Forumu Gençlik ve Kültür
Çalışma Grubu Başkanlığı'nı
yaptı. ■
4 GÜNCEL
NİSAN 2012
Beyoğlu'nda köklü değişim sürüyor
Estetiği bozan tente
ve tabelalara veda!
Resmi nikahı olmayan
çift kalmasın...
esmi nikahsız çift kalmayacak sloganıyla başlatılan Beyoğlu Belediyesi
Toplu Nikah Programları
devam ediyor. Her yıl düzenlenen Toplu Nikah organizasyonunda Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü ve şubelerine müracaat eden
çiftlerin sağlık raporları ücretsiz olarak çıkartılıp, resmi işlemleri yapılıyor. Çiftlerin gelinlik, damatlıkla-
R
rından nikah şekerlerine,
çiçeklerinden diğer hazırlıklarına kadar her konuda
destek olunuyor. Başkan
Ahmet Misbah Demircan
çiftlerin nikahlarını bizzat
kıyarak düğün havasındaki
organizasyonda gelin ve damatların
mutluluklarını
paylaşıyor. Beyoğlu’nda yaşıyorsanız ve resmi nikahınız yoksa geç kalmayın. Son
kayıt 13 Nisan 2012. ■
Sokaklarımızda görüntü kirliliği oluşturarak, estetiği bozan tabela, klima ve tenteler sökülüyor. İstiklal Caddesi
ile caddeye bağlı 83 ara sokakta uygulama devam ediyor.
stanbul’un merkezi, herkesin göz bebeği olan İstiklal Caddesi’ni her gün 2 milyon insan kullanıyor. Hal böyle olunca Beyoğlu’nun güzelliğini korumak büyük önem arz
ediyor. Beyoğlu Belediyesi, ilçenin tarihten gelen dokusunu
korumak, tüm mekanları, sokakları, caddeleri ve binalarıyla daha yaşanır mekanlar oluşturmak için çalışıyor. Etüt Pro-
İ
Beyoğlu kısa film
yarışması başlıyor!
B
eyoğlu Belediyesi, “Beyoğlu” konulu kısa film
yarışması için, teması Beyoğlu olan çalışmalarınızı
bekliyor. Dereceye giren ve
izlenmeye değer görülen kısa filmler, Kültürlerarası Sanat Diyalogları kapsamında
Mannheim Belediyesi ve Beyoğlu Belediyesi işbirliği ile
gerçekleştirilecek Kısa Film
Günleri’nde Beyoğlu Belediyesi adına gösterilecek. Yarışmayı kazanan en iyi kısa
filmin yönetmeni, yurt dışı
gezisi kazanacak. İlk üç dereceye giren filmlerin yönetmeni de, T20 cep telefonu ile
ödüllendirilecek. Bir kameranız ve “Beyoğlu” için bir
senaryonuz varsa, 14 Mayıs'a kadar vaktiniz var. ■
Müzik senin içinde,
sen de katıl sen de söyle!
ençlik Merkezi, düzenlediği müzik yarışmasında
kendine ve grubuna güvenen 15-20 yaş aralığındaki
gençleri bekliyor. “Sesimiz,
müziğimiz ve sahne performansımızla en iyi biziz” diyen gençlerin 11 Mayıs gününe kadar Beyoğlu Belediyesi Gençlik Merkezi’ne
G
başvuru yapması gerekiyor. Yarışmanın finali 26
Mayıs–27 Mayıs tarihleri arasında Beyoğlu Belediyesi Gençlik Merkezi’nde…
Kazanan ekip ise Beyoğlu
Gençleri Dünyayı Dolaşıyor
Projesi kapsamında yurt dışı gezisine katılma hakkı elde edecek. ■
je Müdürlüğü’ne bağlı kurulan Kentsel Tasarım Atölyesi
bu amaçla çalışmalarına aralıksız olarak devam ediyor. Kentsel Tasarım Atölyesi, binaların cephelerine yönelik yenileme ve düzenleme çalışmaları
da yürütüyor. Beyoğlu sokaklarındaki uygun olmayan tabela, klima, tenteler sökülerek tarihi dokusu gölgelenen binalar restore ediliyor. Böylece, il-
çe sakinleri görsel zenginlik kazanan bir ilçede yaşamanın ayrıcalığını yaşıyor. Bugüne kadar
bir kısmı belediye, bir kısmı işletmeler tarafından olmak üzere görüntü kirliliği yaratan 812
tabela kaldırıldı. Yerine yeni uygulamalar yaptırılmaya devam
ediyor. İstiklal Caddesi ile caddeye bağlı 83 ara sokakta, Galip
Dede ve Yüksek Kaldırım caddelerinde uygulama sürüyor. ■
Yerinde ve
anında ödeme
kolaylığı
Belediyemiz ödeme kolaylığını esnafın
f ayağına götürdü.
d
Uygulama vatandaşlar tarafından beğenildi.
elediyecilik hizmetlerini kolaylaştırmak ve hızlandırmak için bilgi teknolojisi ile donatılan Beyoğlu Belediyesi yeni
bir uygulamaya daha imza attı.
Online Mobil Tahsilat Programını uygulamaya başlayan Belediyemiz ilçedeki esnafın belediyeye ait ödemelerini belediye
B
binasına gelmeden tahsil ediyor. Mali Hizmetler Müdürlüğü
Gelir Şefliği’ne bağlı ekipler 7
gün 24 saat el terminalleri
(PDA) sayesinde tahsilat yaparak dijital makbuzları anında
hazırlıyor. Böylece, ilçedeki esnaf belediyeye ait ödemelerini
yerinde ve anında yapma imka-
nı buluyor. Beyoğlu’ndaki 542
eğlence yeri sahibi, 9 semt pazarındaki yaklaşık 1200 pazarcı, cafe, kafeterya, lokanta vb.
tüm iş yeri sahipleri emlak,
çevre ve temizlik, işgaliye, vergi
borcu, ilan-reklam gibi ödemelerini el terminalleri ile artık
kolayca ödüyor. ■
GÜNCEL 5
SAYI: 4
Okul buluşmaları
devam ediyor...
Başkan Demircan’ın eğitim-öğretim faaliyetlerini sürdüren okulların ihtiyaçlarını karşılamak, eksikliklerini gidermek amacıyla gerçekleştirdiği okul buluşmaları sürüyor.
M
art ayında birçok okulu ziyaret eden, Nisan
ayının ilk ziyaretini Piripaşa İlköğretim Okulu’na yapan Demircan’ın ikinci adresi
Orbay İlköğretim Okulu oldu.
Burada çocukların sevgi gösterileriyle karşılanan Demircan
öğrencilerle bir süre sohbet etti, isteklerini dinledi ve bunları gerçekleştireciğine dair sözler verdi.
Havaların ısınması ve baharın gelmesiyle birlikte kendilerini dışarı atan öğrencilere bir de müjde veren Demircan, onları okullar kapanınca Beyoğlu Belediyesi’nin Kefken Çevre Yaz Kampı’nda ağırlayacaklarını söyledi. Tatil sö-
zü karşısında belediye başkanlarına sevgi tezahüratlarıyla karşılık veren çocuklar
Demircan’la fotoğraf çektirmeyi de ihmal etmediler.
Daha sonra okul idarecileri öğretmenler, öğrenciler ve
okul aile birliğiyle kahvaltıda
bir araya gelen Demircan, okulun ihtiyaçlarını ve isteklerini
dinledi. Beyoğlu İlçe Milli Eğitim Müdürü Adem Koca’nın
da bulunduğu ziyarete Beyoğlu Belediyesi birim müdürleri de katıldı. Okul aile birliğinden bir velinin öğrenciler için
yaptığı hizmetlerden ve destekten dolayı teşekkür etmesi karşısında Demircan, "Bizim için eğitim ve çocuklar çok
"Bakarsan
Beyoğlu"
E
tüd ve Proje Müdürlüğü’nün “kentsel tasarım” çalışmalarını anlatmak üzere tamamı renkli,
96 sayfalık bir katalog hazırlandı. Beyoğlu Belediye
Başkanı Ahmet Misbah Demircan, “Bakarsan Beyoğlu” isimli eserin sunuş yazısında “Bu müdürlüğümüz;
Beyoğlu’nda taşı taş üstüne
koyacak herkesin müracaat
merkezidir. Geliştirdiğimiz
kent standartları, gece gündüz çalışmalarımız, elde ettiğimiz güzel eserler; Beyoğlu sevdamızın, Beyoğlu
vizyonumuzun ete kemiğe
bürünmüş halidir” dedi.
Müdürlüğün,
Beyoğlu’nun yaşam kalitesini daha da yükseltmek için uyguladığı tasarım ve projelerin geniş şekilde anlatıldığı katalogda; binaların, sokak, cadde ve parkların eski
ve yeni hallerini kapsayan
çok sayıda fotoğraf da bulunuyor. ■
Kefken
bülteni
beğenildi
efken Çevre ve Yaz Kampı bülteni 2012 özel sayısı beğenildi. Gençliğin
coşkusunu yansıtan canlı
renkler ve dinamik tasarımıyla ilgi toplayan 16 sayfalık bültenin kapağındaki
“Gençler vizyon kazanıyor”
mesajı kamptan çeşitli fotoğraflarla destekleniyor.
Kefken projesinin mimarı
Beyoğlu Belediye Başkanı
Ahmet Misbah Demircan’la
K
kampın 8 yılının değerlendirildiği “134 bin konuk, unutulmayacak dostluklar, eşsiz bir tatil” başlıklı röportajın ilgiyle okunduğu bülten Ajans Beyoğlu tarafından hazırlandı. Bültende
çok sayıda haber, röportaj
ve anıya da yer verildi. ■
Belediyemizden Kasımpaşa
prestij kitabı
önemli. Bu yüzden sekiz yıldır
belediye olarak okul ziyaretlerinde bulunuyor, okullarımızın sorunlarını dinliyor ve çözüm yolları arıyoruz" dedi. ■
elediyemizin Beyoğlu
kültürüne katkıları artarak sürüyor. Çok sayıda kitap, dergi, gazete ve bülten
yayınlayan Beyoğlu Belediyesi son olarak Kasımpaşa semtini tüm boyutlarıyla anlatan prestij bir kitabı-
B
na imza attı. Süleyman Faruk Göncüoğlu ve Esma Kayar tarafından hazırlanan
“Denizcilerin Karargahı Kasımpaşa” isimli büyük boy
300 sayfalık eser yayımlanarak meraklıların ilgisine
sunuldu. Beyoğlu Belediye
Başkanı Ahmet Misbah Demircan da “Kasımpaşalı olmak şanstır” başlıklı bir sunuş yazısıyla kitaba katkıda
bulundu.
Kasımpaşa’nın yetiştirdiği ünlü insanların da tanıtıldığı eserde semt kültürüne ait şarkı, türkü, anı ve
anekdotlar da zevkle okunuyor. ■
6 GÜNCEL
NİSAN 2012
Dünya Tiyatrolar Günü’nde
personel sahnede!
D
üzenlediği kültür ve sanat etkinlikleri ile şehre
damgasını vuran, dünyadan ve Türkiye’den birçok sanatçının kültürel / sanatsal çalışmalarına ev sahipliği yapan
Beyoğlu Belediyesi bu kez çalışanlarının sanat etkinliğine ev
sahipliği yaptı.
Aşk-ından Memnunum,
Ortaoyunu metinlerinden, Karagöz muhaverelerinden, BGT
Oyuncuları arşivinden, Şair Evlenmesi, Yedi Kocalı Hürmüz,
Aşkımız Aksaray'ın En Büyük
Yangını, Kanlı Nigar ve Sersem
Kocanın Kurnaz Karısı oyunlarından yararlanarak, Ömer Altan tarafından derlendi. Adı
geçen oyunlar ve metinler geleneksel tiyatromuzu merkez
alarak kendi hikâyelerini anlatırken; Aşk-ından Memnunum, bu eserlerden aldığı olayları bir araya getirerek kendi
hi kâ ye sini
oluşturdu.
Oyun tam anlamıyla bir
“tuluat tiyatrosu” örneği değildi, ancak ortaoyununun meydanlardan sahnelere taşınmış
hali olarak tanımlanabileceğinden bir “tuluat komedisi”... Eski İstanbul’da geçen oyunun
karakterleri olan Abdi, Bekçi
Memo, Dadı, Fişek Ömer, Hikmet Bey, Himmet Ağa, İşvebaz, Kumru Hanım, Mercan
Ağa, Müştak Bey, Müstecip
Bey, Sakine, Sağır, Tırtıl Ahmet ve Ziba Dudu birbirinden
renkli kişilikler olarak göz doldurdular.
Aşk-ından Memnunum,
Dünya Tiyatrolar Günü’nde İstanbullulara keyifli saatler yaşattı. Organizasyon Büro’dan
Ajans Beyoğlu’na, Basınla İlişkiler’den Gençlik Merkezi’ne
kadar pek çok birimden belediye çalışanının Türk tiyatrosunun ustalarını saygıyla anarak hazırladıkları oyuna ilgi
büyük oldu.
27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü’nde Muammer Karaca Tiyatrosu, Beyoğlu Belediyesi çalışanlarını ağırladı; üstelik
izleyici değil, oyuncu olarak…
Mesailerinden artan vakitlerde bir araya gelerek oyuna
hazırlanan belediye çalışanları
sahneye ilk defa çıkacak olma-
nın heyecanını kuliste yaşarken, sahnede seyirciyi neşelendiren keyifli bir oyun sergilediler. Muammer Karaca Tiyatro-
su’nu dolduranlar oyun sonunda profesyonel oyuncuları
aratmayan kadroyu ayakta alkışladı. ■
GÜNCEL 7
SAYI: 4
Beyoğlu
Buluşmaları’nda
Tarih,
kültür ve
sanat…
Her ay kültür, sanat, edebiyat ve akademi dünyasının
seçkin isimleriyle renklenen “Beyoğlu Buluşmaları”,
İstanbulluların yoğun ilgisiyle şekilleniyor, güzelleşiyor.
B
eyoğlu Belediyesi’nce düzenlenen ve kültür, sanat, edebiyat, akademi
dünyasının seçkin isimlerini
her ay İstanbullularla buluşturan “Beyoğlu Buluşmaları”nın
2012’deki ilk sohbetinde tarihin sayfaları aralandı. Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet
Misbah Demircan’ın ev sahipliğinde İstanbul Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü’nün İstiklal Caddesi'ndeki merkez binasında gerçekleşen söyleşinin
adı “Pera’dan Beyoğlu’na”ydı.
Prof. Dr. Murat Belge, Prof.
Dr. İskender Pala ve Doç. Dr.
Haluk Dursun salonu dolduranları keyifli bir tarih yolculuğuna çıkardı. Konuşmacıların
tarihi hikayelerle süsledikleri
söyleşi iki saat sürdü.
latımıyla başladı. Beyoğlu’nun
geniş bir tarihi olduğunu, tarihi mekânları ve buralarda yaşamış önemli isimleri ile çok özel
olduğunu belirten Prof. Dr. İskender Pala, Beyoğlu’nun farklılığına ve renkliliğine dikkat
çekti. Pera ve Galata tarihine
de değinen Prof. Dr. Pala, Fatih
Sultan Mehmet’in Galata için
“kendi yurdum” dediği ve ona
şiirler yazacak kadar sevdiğini söyledi. Doç. Dr. Haluk Dursun da, Galata, Pera ve Beyoğlu
isimlerini birbirinden ayırmak
ve birleştirmek gerektiğini söyledi. Doç. Dr. Dursun sohbetini ilerleyen dakikalarında davetlilere Galata’dan başlayan
Taksim’e kadar süren, oradan
Tophaneyi içine alan hayali bir
gezi yaptırdı.
Galata’da hayali gezinti
Beyoğlu için iyi bir yoldayız
Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’ın açılış konuşmasının ardından başlayan program Prof. Dr. Murat
Belge’nin tarihe not düşen an-
Beyoğlu
Belediye
Başkanı Ahmet Misbah Demircan, “ Bu akşam bu söyleşi ile
Beyoğlu’na yeni bir ışık tuttuk.
Beyoğlumuza ait önemli bilgi-
leri sizden öğrenmek beni çok
mutlu etti. Beyoğlu Belediyesi
olarak Beyoğlu’nda son 7 yılda 4000 binanın restore edildi. Beyoğlu’nda 10.000 tarihi
bina tek tek fişlenerek koruma
altına alındı. Ayrıca, Tarlabaşı projesinin tarihi doku korunarak sürdürülüyor. Tamamlandığında, kötü görüntüsünden sıyrılarak, Beyoğlu’na ve
İstanbul’a yakışır bir yer haline gelecek. Beyoğlu için iyi bir
yoldayız” diye konuştu.
İkinci buluşma Pera
Müzesi’nde…
Beyoğlu Belediyesi’nce her ay
düzenlenen ve yoğun ilgi gören Beyoğlu Buluşmaları’nın
Nisan ayı programı Pera Müzesi ile ortak gerçekleşti. Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet
Misbah Demircan’ın ev sahipliğinde Pera Müzesi Oditoryumunda düzenlenen programın konusu “155. Yılında
Altıncı Daire-i Belediye’den
Beyoğlu’na Bölgenin İdari ve
Yerleşim Tarihi” idi. Programın konuşmacıları olan Prof.
Dr. İlber Ortaylı ve mimar Dr.
M.Sinan Genim Beyoğlu tarihine ışık tutacak bir sohbet
gerçekleştirdi.
Tarihin derinliklerine
yolculuk
Mimar Dr. M. Sinan Genim,
konuşmasında Beyoğlu’ndan
yola çıkarak İstanbul’un idari ve yerleşim tarihini fotoğraflarla anlattı. Beyoğlu’nun
mimarisi ile özel bir yerleşim
bölgesi olduğunu belirten Dr.
Genim geçmişten günümüze
Beyoğlu’nun değişimi hakkında bilgiler verdi. Dr. Genim,
Beyoğlu bölgesinin 1800’lü
yıllarda Avrupa’dan ithal mimarisi, belediye geleneğine
alışkın zengin kozmopolit yapısıyla kentin kamu hizmetleriyle tanışacağı en ideal yerleşim alanı olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Ortaylı da Altıncı
Daire-i Belediye’nin yani tarihinden bahsetti. İstanbul’un
1857’de 14 belediye dairesine
bölündüğünü belirten Prof.Dr.
Ortaylı Beyoğlu ve Galata’dan
oluşan Altıncı Daire’nin ilk
uygulamaların yapılacağı örnek belediye seçildiğini söy-
ledi. Genellikle toplumun ileri gelen isimlerinden oluşan
Beyoğlu’nun ilk belediye başkanları arasında ünlü ressam
Osman Hamdi Beyin de olduğunu ifade eden Prof. Dr. Ortaylı, Osman Hamdi Bey'in bu
görevi 1877’den Rus Harbi’nin
sonuna, 1878 yılının başlarına
kadar sürdürdüğünü anlattı.
Beyoğlu Belediye Başkanı
Ahmet Misbah Demircan, Prof.
Dr. Ortaylı ve Dr. Genim’in
“Beyoğlu Buluşmaları”na katılmasından duyduğu mutluluğu
belirterek, “Bu söyleşinin tadı
damağımızda kaldı. Bir başka
programımızda kıymetli hocalarımızla yine Beyoğlu’nu konuşacağız” dedi. ■
8 SÖYLEŞİ
NİSAN 2012
Sanatçı Mehmet Taşdiken
Yatırımda
yabancıların ilk
tercihi Beyoğlu
Mehmet Taşdiken, İstanbul’un özellikle de Beyoğlu’nun yakından tanıdığı bir isim. İstanbul
Büyükşehir Belediyesi Başkan Başdanışmanlığı
döneminde Galata Kulesi'nin çevre düzenlemesi ve Miniatürk gibi Beyoğlu’nu ilgilendiren
birçok projede katkıları olan sanatçı,
Fransız Sokağı’nı da projelendirip hayata geçirdi.
T
aşdiken’le çok sevdiği Beyoğlu’nu ve projelerini
Fransız Sokağı Kültür Merkezi'ndeki ofisinde konuştuk.
Beyoğlu’yla gönül
bağınız nasıl? Ne zamandır
Beyoğlu’yla iç içesiniz?
Beyoğlu’nu çok seviyorum.
1989 yılında işyerimi buraya taşıdım. Ancak burayla ilgilenmem 1970’e dayanır. Asmalımescit ekseninde o dönemin “Rezil Beyoğlu”sunu anlatan Pınar Dergisi'nde yayınlanmış “Lozan Kulüp” diye bir
öykü yazmıştım.
Beyoğlu hakkındaki
düşünceleriniz? Son yıllarda
yaşanan değişimi nasıl
buluyorsunuz?
Şu anda dünyanın en gözde
alanlarından biri haline geldi. İstanbul’a yatırım yapmak
isteyen yabancıların ilk tercihi Beyoğlu. Çünkü Beyoğlu on
yıl öncesine göre daha çok daha büyüdü, çok daha gelişti,
güzelleşti, çok daha değerlen-
di. Tartışmasız Türkiye’nin ve
İstanbul’un kültür merkezi oldu. Bu unvanı Beyazıt’ın elinden aldı. Mesela artık sahafların daha etkin olarak bölgede yer almaları gerekiyor. Yılda bir kez Tepebaşı’nda yapılan Sahaf Festivali’nin de sabit
bir yerde sürekli hale getirilmesinden ve içerik açısından
zenginleştirilmesinden yanayım.
Beyoğlu’nda en çok ilginizi
çeken yerler neresi?
Beyoğlu’nda en çok sevdiğim/
beğendiğim sokak Postacılar Sokak’tır. Galatasaray’dan
Tünel’e
doğru
giderken
sol kolda kalan ve İtalyan
Büyükelçiliği'ne çıkan bu sokakta eski soluk kartpostallardaki gibi hala eski Beyoğlu kültüründen ve insan portrelerinden izler bulabilirsiniz.
Ve tabii bir de Galata. Kule’den Bankalar Caddesi'ne kadar olan o eski Ceneviz bölgesi. Vahşi kalabalıklara açılmaması doğru olan muhteşem bir
“slow city” potansiyeli var orada.
Beyoğlu Belediye Başkanı
Ahmet Misbah Demircan
ve icraatlarıyla ilgili
düşünceleriniz...
Ahmet bey çalışkan, gayretli
bir başkan. Çalışmalarını başarılı buluyor ve beğeniyorum.
Özellikle yapılan güzel restorasyonlar sonucu birçok eski
bina yeniden hayata kazandı.
Çarşamba Buluşmaları'nda
Başkanımızı da konuk
etmiştiniz. Kaç yıldır yürütüyorsunuz? Düzenlemekteki
amacınız nedir? İlgi nasıl?
Bu toplantılarımızı her hafta
Fransız Sokağı Kültür Merkezi’nde gerçekleştiriyoruz. Başlayalı 18 yıl oldu. Kurucu başkanlığını ben yürütüyorum.
Ana teması kültür ve dostluk
olan bir birliktelik. Çok önemli isimler gelip konuşma yaptı.
İdeolojik bir buluşma olmadığı için farklı görüşten insanları bir araya getiriyor.
Çok fazla ünvana
sahipsiniz? Sanatçı; iş
adamı, reklamcı, yapımcı,
yönetmen, yazar, şair.
Ayrıca hayata geçirdiğiniz
ve devam ettirdiğiniz birçok
projeniz var. Bu kadar
yükün üstesinden nasıl
geliyorsunuz?
Aslında para kazanmak için
reklamcılık yapıyordum. Bir
süre televizyon dizileri yaptım. Sonradan hobilerimi gerçekleştirmeye karar verdim.
Yaşamdan, paraya ve varlığa
dayalı beklentilerim yok. Varlıklı değilim. Kirada oturuyorum. Şu an çalıştığım projelerin çoğu da amacı para olmayan hobiler. Bir taraftan yazmayı da sürdürüyorum.
Memleketiniz Konya
Beyşehir yakınındaki Hüyük’e
bağlı Çavuş Kasabası. Buraya
olan vefa borcunuzu “Sonsuz
Şükran Köyü”yle ödediğinize
inanıyor musunuz? Bu projeye
hemşehrilerinizin ilgisi nasıl?
Bu proje de ekonomisi olmayan bir proje. Cami yaptırmak
okul yaptırmak gibi bir şey.
Ödenmesi gerektiğini düşündüğüm bir vefa borcu için bir
“görev” projesi. Türkiye’nin
her tarafında uygulanabilecek
bir projeyi doğduğum köye uyguladım. Burada Anadolu kültürünü, birikimini esas alarak,
evrenseli arayan resim heykel, seramik, müzik, sinema ve
edebiyat atölyeleri kurduk. Bir
sayfiye, tatil köyü değil. İçinde
sanat çalışılan ve köylülerle yaşamın paylaşıldığı, komşuluk
edildiği, bütün sanatçıların ev
sahibi olduğu “hakiki” bir yer.
Köylüler de büyük ilgi gösterip
destek veriyorlar.
Bu projenin tamamen
gönüllülük esasına dayalı
olarak yürütüldüğünü belirtiyorsunuz. Projeye destek
veren sanatçıları kimler?
Oraya yerleşen oldu mu?
Çok fazla destek veren arkadaşımız var. Çok bilinen isimlerden Halil Ergün, Cemil İpek-
SÖYLEŞİ 9
SAYI: 4
18 yıldır süren Çarşamba
Buluşmaları'nda Başkan
Demircan'da konuk oldu.
çi, Prof. Dr. Nilüfer Narlı, Ahmet Sever, Orhan Oğuz, Nilüfer Açıkalın, Reis Çelik, Yüksel
Aksu, Tamer Yiğit, Bulut Aras,
Prof. Dr. Devrim Erbil ve daha
pek çok sinemacı, ressam, heykeltıraş olmak üzere 156 sanatçı kültür insanı var. Köye
yerleşim başladı. Halen 21 hanede hayat kuruldu. Bu bir sanat köyü. Selçuklu sivil mimarisi esas alınarak bir kooperatif modeliyle kerpiç evler inşa
ediyoruz. Ev sahibi olmak için
profesyonel olarak sanat ve
kültürden geçimini sağlamak
şartı var.
Türkiye’nin ilk temalı sokak
projesi olan İstanbul Fransız
Sokağı projesini tasarlayıp
hayata geçirdiniz. Fransız
Sokağı'nı da Beyoğlu’na olan
vefa borcunuzu ödemek için
kurduğunuzu söyleyebilir
miyiz?
Evet söyleyebiliriz. Zira bura-
sı bir rant projesi değil. Çünkü
“barlar sokağı” olarak projelendirilmedi. Bu sokakta daha önce benim bir tane binam vardı.
Halen de öyle. Buradan mülk
satın almadım. Hatta bana ait
olmayan tüm binaların cephelerini, statiklerini de kendi
bütçemle yaptırdım. Hiç kimseden, ne Türkiye’den ne de
Fransa’dan özel veya kamu hiçbir kuruluştan destek almadım.
İlk açıldığında burada sergi salonları, müzayede salonları, aşçılık okulları, çiçekçiler,
resim atölyeleri, fotoğraf stüdyoları yer alıyordu. Zamanla her yer kafelere, barlara dönüştü. Bu dönüşüm bizim irademizle olmadığı gibi tasvip
ettiğimiz bir durum da değil.
Peki yeniden ilk fonksiyonuna döndürülebilir mi?
İnşallah. Beyoğlu Belediyemizin katkılarıyla aslına uygun
yeni bir düzenleme hazırlığı
içindeyiz. Ahmet Misbah bey
ile görüştük. Beğenerek projeyi onayladı. Mülk sahipleriyle
de mutabakat sağlandı. Yakın
tarihte güzel gelişmeler başlayabilir.
Sokağın adıyla ilgili
eleştiriler geliyor mu?
Gelmez mi? Birileri provoke etmeyi seviyor. Ben, Fransa-Cezayir kıyaslaması yapılsa tercihini her zaman Cezayir’den
yana yapan, gençliğinde de bu
mücadeleler içinde olmuş bir
insanım.Burası Fransa sokağı değil, Fransız Sokağı ve bu
bir düzenleme projesinin adı.
Fransız tarzı düzenleme anlamına geliyor. Zira Beyoğlu tarihinde Fransızların önemli
yeri var. 1535 yılında Kanuni
Sultan Süleyman’ın izniyle ilk
büyükelçilik Fransa tarafından
açılıyor. Kapitülasyonlarla beraber onlara Beyoğlu’nda geniş imtiyazlar tanınıyor. Daha
Çarşamba Buluşmaları'nı Fransız
Sokağı Kültür Merkezi’nde gerçekleştiriyoruz. Başlayalı 18 yıl
oldu. Kurucu başkanlığını ben
yürütüyorum.
sonra Fransız okulları ve diğer
ülkelerin büyükelçilikleri açılıyor. Daimi bir Büyükelçiliğin
kurulması sadece yoğun siyasi, stratejik ve ekonomik ilişkilerin kurulmasına değil aynı
zamanda Osmanlı İmparatorluğuna çok sayıda Fransız’ın
(levanten) gelip yerleşmesine
de zemin oluşturuyor. Ve onlar uzun asırlar içinde Türkiyeli, Türkiye Fransızı oluyor. Zamanla ilk kafe, pastane, restoran, sinema açılıyor. İnsanlarımız Batılı hayat tarzıyla Türkiyeli Fransızlar üzerinden bu
şekilde tanışıyor. Sultan Abdülhamid Han'ın başmühendislerinden olan Marius Michel de bu sokaktaki binaların
yarısını yaptırıyor. Bunlar halen de Fransızların mülküdür.
Dolayısıyla buraya o dönemlerin anısına bir eser kazandırmak uygun olacaktı. Beyoğlu
ve Büyükşehir Belediye Başkanlarımızın onaylarını alarak
bu projeyi başlattım ve 2004
yılında tamamladım.
Şu anda yeni bir kitap veya
dizi projeniz var mı?
En son TRT Türk’e “Dönmeyenler” isimli 39 bölümlük yeni bir belgesel dizimiz yayınlandı. Halen Sonsuz Şükran
Köyü’müzle ilgili çalışmalar
yürütüyorum. Yönetmen arkadaşımız Orhan Oğuz “Sonsuz Şükran” ismiyle köyümüzde bölgedeki arkeolojik ve mitolojik değerlerden yola çıkarak bir uzun metraj film çekecek. Bu işleri tamamlayıp ben
de inşallah seneye bir sinema
filmi yapmayı planlıyorum.
Yeni bir mimari dönüşüm
projesi yürütüyor musunuz?
İzmir Basmane bitti mi?
Yedi-sekiz yıldır sürüyor. Halen çalışmayı yeni belediye
başkanıyla sürdürüyoruz. ■
10 PROJE
NİSAN 2012
Beyoğlu'nda ev ev dolaşıyor,
halkın
sesini
dinliyoruz...
Günümüzün modern, sosyal ve aktif belediyecilik anlayışının kamusal
alandaki yansımalarından biri de Beyoğlu Belediyesi’nin VatandaşBaşkan konseptinde şekillendirdiği Mobil Ekip Uygulaması…
M
obil Ekip, her biri kendi alanında uzman 4
personelden oluşuyor.
Bir bayan ve bir erkekten kurulan iki grup, günde ortalama
30 hane ve esnaf ziyareti gerçekleştiriyor. Vatandaş Başkan Mobil Ekibi, 250.000 nüfusun 45 mahalleye dağıldığı
Beyoğlu’nda yapılan bilimsel
ve istatistiki çalışmalar neticesinde her biri 4 ay süren ve sürekli devam eden planlar dahilinde Beyoğlu’nun tüm mahalle ve sokaklarını geziyor. Böylece vatandaş, Başkan Ahmet
Misbah Demircan’ın selamıyla evine/işyerine gelen belediye görevlisiyle, sorunlarına
muhatap bulmuş oluyor. Mo-
bil Ekip ziyaretlerine kimi zaman Başkan Demircan da katılım sağlıyor.
Bu ziyaretlerdeki temel
amaç, çağrı merkezi, e-posta
ya da şahsen belediyeye ulaşmayan veya ulaşamayan vatandaşların şikayet, istek, öneri, eleştiri ve dileklerini ilgili
birimlere ileterek, çözüme kavuşturmak… Bu uygulamayla
mobil bir demokratik yönetim
katılımı hedefleniyor.
Üstelik bu bir seçim çalışması da değil, hizmet 2010 yılından beri aralıksız devam
ediyor. Kurumsal bir yapı içerisinde hem bilgi veriliyor hem
de vatandaşın sorunları dinleniyor. Mobil Ekip’ten gelen şi-
kayetlere çözüm aşamasında
öncelik veriliyor. Şöyle ki; vatandaşlardan gelen taleplerin
sonuçlandırma süreleri incelendiğinde yüzde 91’inin 0-3
gün arasında, yüzde 8’inin 4-7
gün arasında, yüzde 1’inin ise
8-14 gün arasında çözüme kavuşturulduğu görülüyor.
“Bizler birer köprüyüz”
Mobil ekip personeli yaptıkları
işi şöyle anlatıyor; “Bizim işimiz sadece şikayet almak değil… Hediyelerimizle gidiyoruz. Çantamızda VatandaşBaşkan Bültenimiz, güncel yayınlarımız, kalem, magnet gibi aksesuarlarımız ve başkanımızın mektubu var, halkımıza
bunları iletiyoruz. Sohbetimiz
esnasında da belediyemizin
sunduğu hizmetlerden memnuniyeti sorguluyoruz. Bu veriler bizim için çok önemli. İlgili birimlerimize bildirimlerde bulunuyoruz çünkü. Semt
konaklarımızdaki eğitimler,
seminerler, sergiler gibi aktivitelerden haberdarlar mı? Anaokullarını biliyorlar mı? Gençlik merkezinin faaliyetlerini
takip edebiliyorlar mı? Sosyal
yardım hizmetlerine ulaşabiliyorlar mı? Bunun gibi pek çok
konu hakkında bilgiler sunuyoruz. Eğer yardım istiyorsa
müdürlüklerimize bilgi veriyoruz. Ayrıca yaşadıkları semtte en önemli eksikliğin ne ol-
duğunu da öğreniyoruz. Vatandaşın yaşadığı koşullara ve
beklentilerine göre hizmet alması çok önemli. Çünkü her
mahallenin, her sokağın ihtiyacı farklı… Hatta aynı mahallede bile mozaikler olduğunu görebiliyoruz. Son olarak
Başkanımıza göndermek isteği bir mesaj varsa onu da mutlaka öğreniyoruz. Kimi zaman
görüşme talep edenler oluyor,
imi zaman ise hediye göndermek isteyenler… Zeki Müren
CD’leri ulaştırmak istemişti
mesela bir vatandaşımız. Sanat atölyelerine de gittiğimiz
için başkanımızı çok sevdiklerini söyleyerek, küçük hatıralıklar göndermek istiyorlar.
PROJE 11
SAYI: 4
saha araştırması
25 Kasım 2010 tarihinden bu yana
5.484 hane, 1.359
esnaf olmak üzere 6.843 ziyaret
gerçekleştirildi.
Okmeydanı, Kasımpaşa, Cihangir, Tophane, İstiklal ve Dolapdere bölgelerinde yapılan 11.147 saha araştırması
raporunda yer alan bulgular ise şöyle:
Genel olarak hizmetlerden haberdarlık ve memnuniyet oranının son
3 yılda sistematik olarak yükseldiği tespit edilmiştir.
Temizlik Hizmetleri’nden memnuniyet (diğer hizmet alanlarına kıyasla) en yüksek seviyede olmasına rağmen beklenti hala yüksek seviyede bulunmaktadır.
Bizler de bir köprü vazifesi görerek başkanımıza
iletiyoruz… “
“İlginç olaylarla
karşılaşıyoruz”
Güven meselesini soruyoruz görevli arkadaşlarımıza. Öyle ya bu devirde
kime güvenirsin de evine
alırsın? “Kimlik görmek
istiyorlar genelde ancak aracımız mahalleye girdikten sonra herkesin haberi oluyor zaten. Bu hizmetten çoğunluk
haberdar olduğu için konuşmak istiyorlar, kendileri davet
ediyorlar. Toplu görüşmelerimiz de oluyor, bireysel görüşmeler de oluyor.” diyorlar. “Hane ziyaretlerimizde ilginç olaylarla da karşılaşıyoruz. Mesela bir bayan müsait olmadığını ancak pencereden konuşabileceğini ifade etmişti, o en
üst katta biz aşağıda sohbetimizi gerçekleştirmiştik. İnsanlar genellikle kapıyı tedirgin
açıyorlar, sonra ısınıyor ve içeri davet ediyorlar. Sohbetimiz
bittikten sonra ısrar edenler
o kadar fazla oluyor ki… Ayrıca ikramda bulunmayı milletçe çok sevdiğimizden muhakkak bir şeyler sunmak istiyorlar. Bir aşure zamanı, sohbet
ettiğimiz bayanın ısrarını kıramayıp kapıya çıkardığı koltuklara oturmuş ve tatlısından
yemiştik. Cihangir’de yaşayan
ünlülerin evlerine de misafir oluyoruz. Cihangir
bölgesinin sıkıntıları ile
Kasımpaşa’nınkiler birbirinden çok farklı mesela… O yüzden her kapıyı çalmak ve her kapının
ardındaki sese kulak vermek gerekiyor.” diyerek
sözlerini noktalıyorlar
Beyoğlu’nun son yıllarda gelişen yapısı ile birlikte nüfusunun hızla arttığı düşünüldüğünde, Mobil Ekip, ilçede yeni ikamet etmeye başlayan vatandaşların da bir anlamda rehberi olma yolunda
ilerliyor.
Vatandaş Başkan Mobil
Ekibi, bir gün mutlaka sizin de
sokağınıza gelecek ve kapınızı çalacak; Beyoğlu’nda yaşayan herkes adına sizlerin gözü
kulağı ve elçisi olmaya devam
edecek… ■
Yine Beyoğlu’nda ikamet eden vatandaşların yaşamlarını en fazla
zorlaştıran konuların başında trafik yönetimi/trafik yoğunluğundan
kaynaklanan problemler gelmektedir.
Diğer taraftan ilçenin estetiği, güvenliği, şehir ekonomisi, eğitim-bilinçlendirme ve sosyal-kültürel faaliyetlerdeki memnuniyet, gelişen ve
değişen Beyoğlu’nun ispatını oluşturmaktadır. Özellikle Beyoğlu gibi
kozmopolit ve ikamet harici aktif nüfusun oldukça yoğun olduğu merkezi bir ilçede, şehir güvenliği ve konforu algısının da sistematik olarak artış göstermesi ayrıca dikkat çekmektedir.
Ayrıca Başkan’ın projeleri ve kente sahip çıktığına dair algılar da vatandaşça yoğun olarak paylaşılmaktadır.
Kefken Çevre ve Yaz Kampı ve Semt Konakları projeleri vatandaşlar
tarafından oransal olarak en bilinen ve en çok kullanılan hizmetlerin
başında gelmektedir. Gençlik Merkezi, Tarlabaşı Yenileme, Okmeydanı
Kentsel Dönüşüm ve Vatandaş Başkan Buluşmaları yine kamuoyunda
bilinen ve kabul gören projeler arasındadır.
Sokak işgaliyeleri ile ilgili 2.198 kişi ile yapılan saha araştırma sonuçları konunun Beyoğlu’nda ikamet eden vatandaşlar tarafından
destek gördüğünü, dahası bu desteğin zamanla artış gösterdiğini kanıtlamaktadır.
12 MAHALLE
NİSAN 2012
İstanbul’un
fethine destek
veren mahallemiz
istiklal
Bu sayımızdan itibaren sizlere Beyoğlu’nun 45 mahallesini sırayla tanıtacağız. İlk olarak İstiklal Mahallesi’ni
anlatmaya çalışacağız.
stiklal Mahallesi (Eski adıyla Hacıhüsrev) Beyoğlu’nun
en eski mahallelerindendir.
1934'te, Beyoğlu ilçesinin Kasımpaşa nahiyesine bağlı Hacı
Hüsam mahallesinin sınırları
içinde kalıyordu. Daha önce
Hacı Hüsrev olarak anılan mahallenin adı, halkın da isteğiyle 1991'de "İstiklal" olarak değiştirildi. Nüfusu 8 bin olan
mahallenin önemli sayılan yerleri, Cura Baba Türbesi, Sahaf
Muslihiddin Camii ve Türbesi,
Piyale Paşa Bulvarı, İstiklal İlköğretim Okulu olarak sıralanabilir.
Çevresindeki öbür yerleşim
alanlarına göre daha yüksek ve
havadar olduğundan Osmanlı
döneminde Kasımpaşa tersanelerinde görev yapan önemli
devlet memurları ve denizci
paşaların çeşitli köşkler yaptırarak buraya yerleştikleri çeşitli kaynaklarda yer almaktadır. 1940’lara gelindiğinde
yazlık olarak kullanılan söz konusu köşk ve konaklardan pek
azı ayakta kalmıştı. Buna karşılık, sırtın eteklerini kaplayan
bostanlar ve çayırlar yüzünden
İstanbul halkının sevdiği bir
mesire yerine dönmüştü. Bu
bostanların arasından akan Piripaşa ve İplikhane dereleri,
üzerlerindeki tahta köprü ve
Kadınlar Çeşmesi Köprüsü'yle
aşılırdı. Günümüzde bu köprülere ilişkin herhangi bir kalıntıya rastlanmaz. Yöre yaygın
olarak yerleşmeye açıldığında
bu dereler de yeraltı kanallarına alınmıştır.
İ
Hacıhüsrev’in ustalığı
Kasımpaşa’yı anlatan birçok
kitapta bu mahallenin İstanbul’un fethine büyük destek
verdiği rivayetlerine de yer ve-
rilmektedir.
“Bu bölgedeki halkın Fatih’in gemilerini Haliç’e indirmede kullandığı kızakları yağlamada yardımcı oldukları ya
da bu yöntemi gösteren bir ustanın aralarında yaşadığı söylencesi var” (Kasımpaşa, Sennur Sezer)
“Kasımpaşa’nın Hacıhüsrev mahallesi; Sulukule, Selamsız ve Ziba’yla birlikte İstanbul’un en ünlü çingene/roman yerleşimlerinden biridir.
Mahallenin adı, halkın da isteğiyle 1991’de İstiklal biçiminde değiştirildi. 11. yüzyıldan
beri İstanbul’da oldukları bilinen bu halkın yerleşik düzene
geçtikleri ilk mahallelerden biri sayılmaktadır. Buraya adını
veren Hacıhüsrev’in İstanbul’un fethinde gemilerin Haliç’e indirilmesini kolaylaştıran kızakları yağlama yöntemini bulan kişi olduğuna ilişkin bir halk söylencesi de vardır. Söylenceye göre semt Osmanlıların İstanbul’daki varlığıyla yaşıttır.” (Kasımpaşa,
Sennur Sezer)
Belediyemizin hizmetleri
Tüm Beyoğlu ilçemize olduğu
gibi bu mahallemize de birçok
hizmet getirildi. Bu hizmetlerden Fen İşleri Müdürlüğümüzce gerçekleştirilenler şunlar;
Hacı Hüsrev caddesi kenarlarına taş duvar örülmesi,
Piyalepaşa bulvarı ile Hacı
Hüsrev kesişimindeki halı sahanın etrafına yeşil alanlar yapılması,
Baruthane sokağın kenarlarına taş duvar örülmesi, yeşillendirme ve tel örgü ile çevrilmesi,
Ali Kabulu caddesinin kilit-
Muhtar Ali
Gergin’i
tanıyalım;
taşı ile yol tretuar yenilenmesi
ve kataner sistem aydınlatma
takılması,
Cinderesi parkına basket sahası, futbol sahası, fitness
aletleri, yürüyüş parkuru yapılması, komple aydınlatılması
ve etrafına taş duvar örülmesi,
Cinderesi parkına Ramazan
Çadırları için temel hazırlanması,
Cinderesi sokağın açılması,
asfaltlanması, tretuar ve orta
refüjlerinin yapılıp aydınlatılması,
Cinderesine artezyen kuyu
açılması,
İmam Bahçe sokak ve Paşalı
Hasan sokağın asfaltla kaplanması,
İstiklal İlköğretim Okulu’na
yapılan hizmetler
Ayrıca İstiklal İlköğretim Okulunun talepleri Fen İşleri Müdürlüğümüzce yerine getirilmektedir. Son 5 yılda bu okulumuzun doğal gaz dönüşümü
gerçekleştirilmiş; iç-dış boyaları, vana bakım işleri ve ilaçlamaları düzenli yapılmış, kamera sistemi kurulmuş, anasınıfı
açılmış ve öğrenciler her yaz
Kefken Kampımıza götürülerek unutulmaz tatiller geçirmeleri sağlanmıştır. ■
uhtar Ali Ergin 1937
Kasımpaşa doğumlu.
Doğma büyüme Beyoğlu
İstiklal Mahallesi’nde (Hacı Hüsrev) ikamet etmektedir. Beyoğlu’nda uzun yıllar esnaflık yapan Ergin,
1977 yılında mahallesinde muhtar seçildi. Üst üste 8 dönem, 32 yıl boyunca muhtarlık yapan Ergin,
12 Haziran 2011 seçimleri ile mahalleli tarafından
tekrar muhtarlığa getirildi. Kasımpaşa’da, Spor Kulübü, Cami ve Okul gibi birçok derneklerde yöneticilik
de yapan Ergin, evli ve 3 çocuk babasıdır.
M
32 yıllık tecrübe
Mahallenin
1977’den
2009‘a kadar 32 yıl boyunca muhtarlık görevini devam ettiren ve 2009’da
kendi isteği ile aday olmayan İstiklal Mahalle Muhtarı Ali Ergin, görevi devrettiği yeni muhtarın istifa
etmesiyle 12 Haziran 2011
seçimlerinde görevi yeniden teslim aldı. Mahallenin
güvenini kazanan Ergin,
“Halkın güvenini almak gurur verici. Görevime ara
verdim ama mahallemden
kopmadım. Heyecanım daha da arttı. Belediyemizin
desteği ile mahallemize
hizmet verebilmenin azmi
içinde olacağım. Beni bu
göreve layık gören vatandaşların yüzünü de kara çıkarmayacağım” diyor.
Başkan Demircan, icraatları ile göz dolduruyor
Beyoğlu’nda uzun yıllar
muhtarlık görevinde bulunan tecrübeli muhtar Ali
Ergin, Beyoğlu Belediye
Başkanı Ahmet Misbah
Demircan’ın
icraatlarını
hakkında şunları belirtiyor; “Beyoğlu’nun karış karış gezip problemleri yerinde çözmeyi alışkanlık eden
bir başkan var. İcraatları ile
göz dolduruyor. İleri görüşlü ve hizmet adamı. Onca
yıl muhtarlık dönemimde
Sayın Demircan’ın yeri çok
farklı. O farkı tüm Beyoğlu
hissetti. Bu bakımdan kendimi çok şanslı buluyorum”
Muhtarlık adresi: İstiklal
Mahallesi, Piyalepaşa Bulvarı, No:14/A
Tel: 0 212 253 38 81
MAHALLE 13
SAYI: 4
KULLANIM KLAVUZU-LEGEND
ÖNEMLİ TELEFONLAR
Beyoğlu Kaymakamlığı
Beyoğlu İlçe Emniyet Müd.
Taksim Polis Merkezi
Beyoğlu Bel. Çağrı Merk.
Zabıta Müdürlüğü
Zabıta Trafik Büro
Taksim Eğt.Arş.Hast.
Alman Hastanesi
Avusturya Sent Georg. Has.
Beyoğlu Göz Eğt.Arş.Has.
Dr. Bedii Gorbon Tıp Merk.
Özel Okmeydanı Hastanesi
Ambulans
İtfaiye
Polis
293 63 32
297 28 28
293 03 97
444 01 60
361 29 29
297 62 65
252 43 00
293 21 50
243 25 90
251 59 00
238 30 30
256 35 65
112
110
155
14 YAŞAM
NİSAN 2012
Kumbaracı Yokuşu’nun
yorduğu usta
İst
İstiklal
Caddesi’nde Galatasaray’dan Tünel’e doğru giderken, yolunuzun ortalarında sol tarafta bulunan tarihi
de
Kumbaracı Yokuşu’ndan aşağıya inin. Sağ kolda 40 yıldır
Ku
aynı dükkanda hizmet veren eski mobilya tamircisi Nihat
ay
usta (Taş) ile mutlaka tanışın.
us
1
2 yaşından beri yani 44
yıldır antika mobilya tamiri yapan Nihat Usta Beyoğlu’nun zengin profili
lini, mozaiğini adeta hayatında
tın birleştirmiş bir sanatkar.
ka Aslen Sivas Zara’lı. Ailesi Dersim’den (Tunceli) sürgün
gü edilmiş. Çırak olarak Ermenilerin
yanında işe başm
lamış.
Komşuları; hep iç içe
la
olan
Türk, Rum, Ermeni,
o
Yahudi
esnaf olmuş. Asıl usY
tası
t ise Makedonya göçmeni
n Süleyman Şevki Gülen.
O da bu renkler cümbüşüne
n sanatıyla katkıda bulunarak yeni bir renk oluşturmuş. Ancak haklı olarak, 6-7 Eylül olaylarının
ve daha sonraki gelişmelerin bu zenginliği kısırlaştırdığından yakınıyor.
Tek başına, tamamen
el işçiliğiyle ekmeğini kazanan ustayı atölyesinde
ziyarete gittiğimizde onu eski
bir Amerikan barı tamir ederken buluyoruz. Bir buçuk aydır üzerinde çalıştığını ve kullandığı yöntemin markuteri işçiliği olduğunu söylüyor.* Cila
olarak da gomalak cilayı ustalıkla kullanıyor. Kendi mesleğini yapan usta sayısının
İstanbul’da 10 kişiyi geçmeyeceğini belirtirken de hüzünleniyor. Zaten çırak olmadığından, bu işi devredecek, bilgi ve
birikimlerini aktaracak kimse
bulunmadığından yakınıyor.
Beyoğlu sevilmez mi?
Beyoğlu’nu ve İstiklal Caddesi’ni çok seviyor. Zaten
“Beyoğlu’nu seviyor musunuz?” sorumuzu biraz da alınarak “Beyoğlu sevilmez mi?
Her sokağı ayrı güzel” diye cevaplandırıyor. Mutlaka her
gün yarım saat ayırıp caddeyi
gezmeyi çok seviyor.
Evli ve iki oğlu olan Nihat
usta, antikaları onarıyor. Müzik aletlerini de tamir ediyor.
Kendisine en çok sedef ve kakma işlerinin geldiğini belirtiyor. Giderek azalan müşterilerinin çoğu ise İstanbul’un eski
aileleri.
Sohbet esnasında bu gibi
eski eserlerin içinden unutulmuş değerli eşyaların çıkıp çıkmadığını soruyoruz. Gülerek
küçük bir para kesesini gösteriyor. Ancak tedavülden kalkmış bozuk paralarla dolu. Bazılarından da ruj, göz damlası
gibi aksesuarlar çıktığını söylüyor. Bir meslektaşının unutulmuş altınlar bulduğunu da
gülerek belirtiyor. ■
* Markuteri, Mısır’dan dünyaya
yayılan farklı renkteki ahşapları bir araya getirerek şekil verme
sanatı. Bu çalışmalarda ahşapların doğal renklerinin korunması
esas alınıyor.
GÜNCEL 15
SAYI: 4
Beyoğlu’nun yeni kardeş
şehri Makedonya’dan...
Beyoğlu
Belediyesi,
Üsküplü şair
Yahya Kemal
Beyatlı’ya
“Kaybolan Şehir”
şiirini yazdıran
Makedonya’nın
başkenti
Üsküp Merkez
Belediyesi ile
kardeş şehir
anlaşması
imzaladı.
ki belediyenin ilişkilerini kardeşlik bağıyla daha
da kuvvetlendirecek imzayı Beyoglu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, Üsküp
Merkez Belediye Başkanı Vladimir Todorovic attı. Beyoğlu
Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan imza töreni öncesi Üsküp Merkez Belediye
başkanı Vladimir Todorovic’i
ve heyetini makamında ağırladı. Oldukça samimi bir havada
geçen görüşmenin ardından
imza töreni için Beyoğlu Belediyesi Gençlik Merkezi’ne gidildi. Buradaki törende Beyoğlu Kaymakamı Hasan Şenses,
Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, Üsküp
Merkez Belediye Başkanı Vladimir Todorovic, İstanbul Makedonya Başkonsolosu Zerrin Abaz ve iki belediyenin heyetleri hazır bulundu. Böylece
Beyoğlu yeni bir kardeş şehire
daha kavuşmuş oldu.
İ
Demircan: 500 yıllık gönül
birliğimize işbirliğimiz
eklendi
İmza töreninin ardından konuşan Demircan, atılan imzaların
500 yıldır var olan kardeşlik
bağını daha da güçlendireceğini belirterek, “Bursa, İstanbul,
Edirne ne ise bizim için Üsküp
de odur. Üsküp, dilimizden hiç
düşmeyecek yanık bir Rumeli
türküsüdür. Üsküp ve Beyoğlu, imparatorluk mirasını yaşatan, iki kadim şehirdir. Aramızda bağlar, gönül ipliğiyle,
candan dokunmuştur. Kardeşliğimiz, bugün atacağımız imzalarla kurulmayacak; biz zaten kardeşiz. Üsküp bizim kardeş şehrimiz, Üsküplüler kardeşimiz. Fakat malumu ilan
olan bu sözleşmenin, ilişkilerimizin daha da güçlenmesi, yakınlığımızın artması yolunda çok önemli bir adım olduğuna
inanıyorum. Gönül birliğimize, artan işbirliğimiz eklenecek. Tecrübelerimizi paylaşma noktasında el ele vereceğiz. Atılan imzalar iki eski dostun
iki kardeşin kucaklaşmasıdır”
dedi.
Üsküp Merkez Belediye Başkanı Vladimir Todorovic de atılan imzalar ile hayata geçen kardeşlik anlaşmasının Beyoğlu ve Üsküp’ün kardeşliğini güçlendirdiğini ifade
ederek, iki belediyenin aralarındaki kültürel ve ekonomik
ilişkileri daha ileri taşımak
adına önemli bir adım attıklarını söyledi. Uluslararası projeler çerçevesinde dünyanın
önde gelen şehirleri ile işbirlikleri gerçekleştiren Beyoğlu
Belediyesi’nin Üsküp Merkez
Belediyesi ile yaptığı kardeşlik anlaşması gönül coğrafiyası olarak birbirine çok uzak sayılmayan iki belediyeyi kültür,
turizm, gençlik, eğitim, çevre
ve ekonomi gibi konularda da
birbirine bağlayacak. ■
16 YORUM
NİSAN 2012
6. Daire-i Belediye'den Beyoğlu Belediyesi'ne
155 yılın hikayesi
serbestvezin
Adnan Genç
[email protected]
İki sayıdır
sürdürdüğümüz
Beyoğlu
Platformu
tarihçesine bu
kez özgün bir
konuyla devam
ediyoruz… Artık
ana hatları belli
olan 155. yıl
etkinliklerinin
arifesindeyken,
belediyemizin
kuruluşundan
söz etmek
istiyoruz.
Bu kez gene
platformumuzun
gündeme
getirdiği bir
meseleyi
bilgilerinize
sunuyoruz. İyi
okumalar…*
O
smanlı’nın başkenti İstanbul’un en kozmopolit
semti olan Beyoğlu, Bizans döneminde Galata’ya yerleşen Ceneviz kolonilerinden
başlayarak, Fetih’ten bir süre
sonra Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa ülkeleriyle karşılıklı elçilik bulundurma anlaşmasını imzalamasıyla devam eden yerleşimle, özellikle
18. yüzyılın ortalarından itibaren Taksim’e doğru hızla gelişti.
Bölgedeki yerleşiklerin çoğunun ticaretle uğraşan gayrimüslimler olması; refah düzeyi yüksek, Avrupai bir yaşam
biçimini de beraberinde getirdi. Beyoğlu’nun Avrupa kökenli nüfusu, Beyoğlu’nu özel
kılan pek çok ilki gerçekleştirdi. Mimari dokusu, otelleri,
kafeleri, restoranları, kültür ve
sanat kurumları, eğlence
mekânlarıyla Beyoğlu, adeta
İstanbul’un içinde ayrı bir Avrupa kenti haline geldi.
İstanbul’un Avrupa’ya açılan penceresiydi Beyoğlu. Buradaki elitlerin evleri pahalı
mobilyalarla döşeniyordu ve
bu gösterişli tarz, binaların sadece içlerinde değil dışlarında
da görülüyordu. Bu yaşam kalitesinin sokaklara da yansıması gerekiyordu. Sokaklar çamur içinde ve karanlıktı, gasp
olayları yaşanıyor, soygunlar
oluyordu. Susuzluk çok önemi
bir sorundu ve pislik nedeniyle
oluşan hastalıklar sık sık salgına dönüşüyordu. Kaldırımlı,
havagazlı, akarsulu bir şehir
haline dönüşmek, bu bölge
için acil bir ihtiyaçtı.
İlk modern belediyenin
Beyoğlu’nda kurulması, bölgenin tarihsel gelişimi, demografik yapısı ve Osmanlı İmparatorluğu’nun batılılaşma süre-
ciyle gelişen bir neden-sonuç
ilişkisine dayanır. Osmanlı’nın
batılılaşma siyasetini benimsemesi ise birçok unsura bağlı
bir sürecin sonucudur. 15.
Yüzyılda, önce İtalya’da başlayıp sonra diğer Avrupa ülkelerine yayılan Rönesans’la başlayan düşünsel evrimin sonuçlarından biri olan rasyonalizmin, bunu takip eden yüzyıllarda da aydınlanma felsefesinin etkisiyle Avrupa ülkeleri
bilim, teknoloji, sanat, coğrafi
keşifler ve ticarette sürekli bir
gelişim içine girdi. Avrupa’nın
kazandığı bu ivmeye karşılık,
geleneksel kurum ve kuralları
bozulmaya başlayan, gerekli
reformları gerçekleştiremeyen
Osmanlı İmparatorluğu, 17.
yüzyıl ortalarından 18. yüzyıllın başlarına kadar Orta Avrupa’daki savaşların çoğundan
yenilgiyle çıktı. 18. Yüzyıl başlarında Osmanlı İmparatorluğu, Avrupa cephesinde genişleme siyasetini bırakarak, yaptığı anlaşmalarla siyasal denkliği kabul etti ve Avrupa’yla barış siyaseti izlemeye karar verdi. Bu sürecin sonunda da Avrupa karşısında tutunabilmek
için batılılaşma siyasetini benimsedi.
Modern belediyeciliğin gelişmesi ise iç içe geçmiş birçok
unsurun ürünüdür. Rönesans’la başlayan düşünsel gelişme, aydınlanma akımını
başlatan felsefi süreçlerin
oluşmasına neden olmuştur;
bu sürecin ürünü olan pozitivizm ve rasyonalizm akımları,
bilimsel gelişmeleri hızlandıran ve sanayi devrimini hazırlayan unsurlardır. Bütün bu
süreçlerin, modernizm düşüncesine, kentlerin modernizasyonuna, yeni ekonomik devrime dolayısıyla da kentli insan
idealinin yayılmasına büyük
katkısı olmuştur. Özellikle 19.
yüzyılda Avrupa kentlerinin
temel gereksinimlerini karşılamak için daha modern bir örgütlenmeye gittikleri, temiz-
lik, su, ulaşım, sağlık ve konut
gibi sorunları için çözümler
ürettikleri görülür.
İstanbul ise bir liman kenti
olarak her zaman ticari ve kültürel merkezlerden biri olmuş,
ama özellikle Osmanlı’nın son
yüzyılı olan 19. Yüzyılda, Avrupa’nın dönem siyaset ve diplomasisinin yürütüldüğü üslerden biri haline gelmişti. Giderek nüfusu artan, sorunları
büyüyen Başkent İstanbul, geleneksel şehir yönetiminden
daha farklı bir yönetsel çözüme ihtiyaç duymaya başlıyordu. Özellikle Kırım Savaşı sırasında (1853-1856) savaşın
diplomasisinin ve kısmi lojistiğinin yürütüldüğü merkez olarak kullanılan şehir, mevcut
sistemle idare edilemez hale
geldi. İstanbul da tüm İslam
kentlerinde olduğu gibi, beledi
işlerini kadıya bağlı muhtesiblerle (Çarşı, pazar ve ticaret işlerinden sorumlu kişilerle) yürütmekteydi. Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasının ardından, kolluk gücü zayıflayınca,
yeniden yapılanma ihtiyacı duyularak İhtisab Nezareti (1)
kurulmuştu. Ancak, geleneksel yapının bir devamı, hatta
daha fazla şikayetlere neden
olan İhtisab Nezareti, sürekli
büyüyen İstanbul’un ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir yapı
olmaktan çok uzaktı. Diplomatların ve şehri ziyaret eden
Avrupalıların şikayetlerinden
dolayı sıkıntı yaşayan Tanzi-
mat yönetimi, belediye reformunu hızlandırdı. Bunun sonucunda, 13 Haziran 1855 tarihinde yayınlanan mazbatayla İhtisab Nezareti’nin lağvı ve
yerine Şehremaneti’nin kurulacağı ilan edildi. Aynı mazbatada, Dersaâdet ahâlisi ve muteber esnaf arasından “Comission Municipale / Şehir Meclisi” adıyla özel bir meclis kurulması da öngörülüyordu.
Tanzimat meclisi mazbatası
Bu mazbata’nın ardından resmi karar, devletin resmi yayın
organı
olan
Takvim-i
Vekayi’nin 16 Ağustos 1855
tarihli 589. sayısında yayınlandı.
RESMİ KARAR – TAK. VEK.
Kaynakları ve örgütü yetersiz
olan Şehremaneti, acil çözüm
bekleyen sorunlar konusunda
istenilen hızda ilerleme gösterememişti. Comission Municipale’in (Şehir Meclisi) sunduğu öneriler, gerekli kaynaklar ayrılmadığı ve yeterli bir
örgüt kurulamadığı için hayata geçirilememekteydi. Gelişme yaşanmayınca hem Şehremini değiştirildi, hem de Şehir
Meclisi yeniden kuruldu. Sıkıntılar ve istenilen yapının
oluşmaması 1857’ye kadar devam etti. Gelişme sağlanamamasının diğer önemli nedeni
de göreve getirilen kimselerin
modern belediye uygulamalarını tam olarak bilmemesiydi.
YORUM 17
SAYI: 4
Bunun üzerine Tanzimat
yönetimi, İstanbul’da yaşayan,
Avrupa’daki belediyelerin nasıl
işlediğini bilen, bazıları Avrupa kökenli Osmanlı vatandaşları arasından İstanbul için
öneriler geliştirebileceği düşünülen “İntizam-ı Şehir Komisyonu” adında yeni bir komisyon kurdu. Komisyonun ilk
üyeleri aşağıdaki isimlerden
oluşmaktaydı:
Avram Kamando, Franco
ben Bericole, Revalâki Hermanos Veledi Yusuf, Antoine
Alléone, Mehmed Salih Efendi, Refik Mustafa, Cezayirli oğlu Mıgırdıç, Ferhad Hüseyin
Hüsam.
Komisyon, 17 Ekim 1857
tarihinde sunduğu mazbatada
kentin ihtiyaçlarının karşılanması için modern bir belediye
hizmeti önermekte, bu mazbata eşliğinde 21 Ekim 1857 tarihinde Bab-ı Ali’ye iletilen tezkerede de Beyoğlu bölgesindeki eksiklerin bile giderilemediğini vurgulamaktaydı. Bu tezkere ile asıl sıkıntının yabancı
nüfusun yoğun olduğu Galata
-Beyoğlu bölgesinde yaşandığı
anlaşılmış oldu. Bunun sonucunda da İstanbul tarafının
Şehremaneti idaresinde kalmaya devam etmesine, komisyonun önerdiği çözümlerin uygulanmasına ise Beyoğlu’ndan
başlanmasına karar verildi.
Böylece, İstanbul 14 belediye dairesine ayrıldı ve diğer
13 daireye örnek teşkil edecek
bir pilot uygulama olarak,
Beyoğlu’nu yönetmek üzere 6.
Daire-i Belediye kuruldu. Aslında ilk açılan belediye dairesi
olması nedeniyle Birinci Daire
olması gereken Beyoğlu’na Altıncı Daire denmesinin nedeni, belediye uygulamalarında
örnek alınan Paris’in en mamur (gelişmiş) bölgesinin adının Altıncı Bölge olmasıydı.
İlk Nizamname
6. Daire-i Belediye’nin kuruluş
ve işleyiş tanımı (28 Aralık
1857): Birinci madde: Nefs-i
İstanbul ve Bilâd-ı Selâse
Boğaziçi’nin iki sahiliyle beraber on dört dâire-i belediyyeye
taksim olunarak tayin olunan
hududuyla Beyoğlu ve Galata
Altıncı Dâire-i Belediyye itibar
olunmuştur.
İkinci madde: İşbu dairede
bulunan mahallât sokaklarının tanzimi yani kaldırım ve
suyolu ve lağımların tesviyesi
ve daima bir hüsn-i halde bulunması ve tathîr ve tanzîfi ve
her suretle mürur u ubûru teshil edecek esbabın istihsâli ve
bunlar için iktiza eden masarifin ru›yetiyle mukabilinde tahsis olunacak varidatın ahz ü
kabzı işbu daire için tahsis olunacak idâre-i mahsûsa-i belediyyeye havale olunacaktır. Üçüncü madde: İşbu dairenin mesâlih-i mahsûsası daire
müdürü nâmıyla tayin olunan
bir memura ve bunun riyaseti
tahtında olarak teşkil olunan
bir meclise ihale olunacaktır.
mutasarrıf olan zevattan bilintihab tayin olunacaktır.
İkinci Fasıl: Dâire-i Belediyye Meclisi’nin Vazâifi
Sekizinci madde: İşbu meclisin vazîfe-i asliyyesi ikinci
maddede beyân olunduğu veçhile Beyoğlu ve Galata Dâire-i
Belediyyesi’nin şehirce olan
kâffe-i mesâlih-i mahsûsasının
müzâkere ve icrasına memur
olup evvela vazâifinin müte-
nizâmât-ı mahsûsayı müdîr-i
dâire neşr ü icra edecektir.
Onuncu madde: Daire-i belediyye içinde vuku bulacak
masârif-i fevkalâde için nizâmât-ı asliyye ile iki derece tahsis olunup bunun birisini işbu
meclis tayin ve îfâya mezun
olacak ve diğerini Bâb-ı Âlî’den
istîzân etmeğe mecbur olacaktır. Nizâmât-ı asliyyenin tayin
ettiği masârif-i dâimeyi doğru-
Birinci Fasıl: Dâire-i Belediyye Meclisi’nin Sûret-i Teşkili
Dördüncü madde: İşbu
mecliste yedi a’zâ olup her birisi bu dairede lâ-ekal yüz bin
kuruşluk emlâke mutasarrıf
olup ve en aşağı on seneden
beri Dersaâdet’te mutavattın
bulunup hukûk-ı belediyyeye
nail olan kimselerden olmak
üzere cânib-i Bâb-ı Âlî’den intihab ile bâ-irâde-i seniyye tayin
olunacaklardır.
Beşinci madde: İşbu meclisin a’zâ-yı asliyyesinden başka
nizâmât-ı esâsiy-yenin müzâkeresinde müşavir olmak üzere Bâb-ı Âli’den dört zât daha
intihab olunup bâ-irâde-i seniyye tayin olunacaklardır.
Bunlar hukûk-ı belediyye ashabından olmadıkları halde
dahi lâ-ekal işbu dairede zevce
veya bunun gibi en yakın akrabası üzerinde lâ-ekal beş yüz
bin kuruşluk emlak bulunan
ve en aşağı on seneden beri
İstanbul'da mutavattın kimselerden intihab olunacaktır.
Altıncı madde: Nizâmât-ı
umûmiyye mûcebince işbu dairede istihdam olunacak birinci mimar ve mühendis ve tabib
daire meclisinde müşavir sıfatıyla bulunacaklardır. Yedinci
madde: Üçüncü maddede
beyân olunduğu veçhile işbu
meclis dâire-i belediyye müdürünün riyaseti tahtında olup
bu müdür dâire-i belediyye
içinde a’zâ derecesinde emlâka
ferriâtına dair bir nizâm-ı
umûmî yapacaktır. Saniyen;
işbu daire içinde olan
mahallâtın ve esvâk u bâzârın
tanzîmât ve tathîrâtına dair
nizâmâtı müzâkere eyleyecektir. Sâlisen; gerek ibtidâ-yı
emirde yapılacak şeyleri bi'ttayin bunun için iktiza eden
masarifi ru›yet edecek ve inşaat ve tamiratı pazarlık ederek
veya münâkaşa eyleyerek ihale
ile kontratolarını tanzim ve
imzaya mezun olacaktır.
Râbian; daire içinde nizâmât-ı
mevzua iktizâsından olarak
vukûbulacak masarifi ruyet
eyleyecektir. Hâmisen; daire
içinde vukûbulacak fevkalâde
ve âdi masarif için ashâb-ı
emlâkin îfâ edecekleri verginin mikdarını ve usûl-i ahz ü
tahsilini tayin ve tevzi ile ahz ü
ihtihsâl eyleyecek ve şehre ait
olup taraf-ı Devlet-i Aliyye›den
işbu daireye tahsis olunacak
kâffe-i varidat ü emvalin ahz ü
kabzına memur olacaktır.
Dokuzuncu madde: İşbu
meclis müzâkere edeceği nizâmât-ı asliyyenin kâffesini layiha olarak Bâb-ı Alî’ye takdim
edip Meclis-i Alî-i Tanzîmât’ta
bi’t-tedkîk usûlü üzere bi’l-istîzân müteallik Duyurulacak
irâde-i seniyye üzerine hükmü
mer’iyyü’l-icrâ olacaktır. Nizâmât-ı asliyyenin müteferriâtından olup derecâtı tayin olunan mesâlih üzerine mecliste
müzâkere ile karar verilecek
dan doğruya ru’yet ve îfâya
mezun olacaktır.
Onbirinci madde: Fevkalâde ve daimî masarif için fevkalâde ve daimî olarak ahâlî-i
dâirenin îfâ edecekleri verginin mikdarını ve sûret-i tevzî
ve istihsâlini işbu meclis müzâkere edip Bâb-ı Âlî’ye arzla
istîzân edecektir. İrâde-i seniyye müteallik buyurulmakdıkça
fevkalâde masarif için ahâliden
bir şey alınmayacaktır. Ve kezâlik irâde-i seniyye [71 müteallik buyurulmadıkça daimî
masarif için dahi daimî olarak
tayin olunan şey tezyîd olunamayacaktır.
Onikinci madde: Nizâmât-ı
asliyye lâyihaları ve irad ve
masraf hakkında verilecek kararlar mecliste bulunanların
sülüsânının ittihad ve reyleriyle kabul ve tasdik olunmağa
mütevakkıf olup ekseriyyet ile
kabul olunan bir maddenin
mazbatası reis ve umûm a’zâ
ve müşavirler tarafından temhir ve imza olunacaktır. Ve nizâmât-ı esâsiyyenin müteferriâtından olan nizâmât-ı mahsûsa ise kezalik a’zânın sülüsânı tarafından kabul olundukta müdür tarafından icra olunacaktır.
Onüçüncü madde: Meclisçe
karar verilip icrasına irâde-i
seniyye müteallik buyurulan
veyahud nizâmât-ı asliyyenin
müteferriâtından olup meclisin idaresine muhavvel olan
husûsâtın nizâmen tayin olunan derecede icraatına müdîr-i
dâire memur olup a’zâ-yı meclisten birisi iki hafta bi’l-münâvebe müdüre muavin olacaktır.
Ondördüncü madde: İşbu
meclis âdiyen haftada iki gün
içtima edip maslahat icab ettirir ise fevkalâde olarak içtima
eyleyecektir. Ve meclis olduğu
günlerde icâb-ı maslahata göre
icraat zımnında müdür ve a'zâdan olan muavini birlikte olarak yahud ikisinden birisi meclis mahallinde bulunacaktır.
Onbeşinci madde: Ne müdîr-i dâire ve ne de meclis dairesi içinde umûr-ı zabıtaya
kat’â müdahale edemeyip fakat emniyyet-i umûmiyeye dair münâsib gördüğü şeylerde
zabtiye memurlarına icrâ-yı
ihtârâta mezun olacaktır. Ve
umûr-ı zabtiyye memurları dahi daireye müteallik nizâmât-ı
asliyye ve mahsû-sa-i belediyyenin icraatında işbu meclise
her türlü ianeyi icra edecektir.
Onaltıncı madde: İşbu dâire-i belediyyede irad ve masraf için bir sandık ittihaz olunup bu sandığın hesabı yani
dairenin varidat ve masarifi
hülâsaları beher sene meclis
tarafından tanzim ve temhir
ve imza ile Bâb-ı Âlî'ye takdim
kılınıp Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliyye›de tedkîkâtı icra
olunduktan sonra hülâsaları
daire içinde varaka-i mahsûsalar ve gazeteler vasıtasıyla
ilan kılınacaktır.
Onyedinci madde: İşbu dairenin nizâmât-ı esâsiyyesi altı
ayda ve mümkün olabilir ise
daha evvel tanzim ile mecliste
bulunanlar taraflarından Bâb-ı
Âlî’ye takdim olunup fakat bu
nizâmât-ı [8] esâsiyyenin müzâkere ve tayini sırasında ıslâhatça icrası kabil olan mevâddı
dahi Bâb-ı Âlî’den istîzân ile icra edeceklerdir.
Onsekizinci madde: İşbu
mecliste bulunan azanın altı
ayda nısfı çıkıp yerine kura ile
dördüncü maddede beyân olunan kaide ve usûl üzere diğerleri tayin olunacaklardır.
Ondokuzuncu madde: İşbu
meclisin umûr-ı tahrîriyye ve
muhasebesiyçün iktiza eden
ketebeyi meclis intihab edip
Bâb-ı Âlî’den bi’listîzân tayin
olunacak ve maaşları daire masarifi içinde ru’yet olunacaktır.
Fî 11 Cemâziyelevvel sene
1274/ 28 Aralık 1857. ■
(*) Çalışmalarının tamamının koordinasyonunda büyük başarı ile görev üstlenen
sevgili dostumuz, mimar Korhan
Gümüş’e özel teşekkürlerimizle.
18 YEMEK
NİSAN 2012
Asmalımescit’te
mutfağın şiirini yazıyor
Ece Aksoy, lezzetli yemekleriyle İstanbul yeme-içme mekanlarının ecesi, tatlı sohbetiyle de Asmalımescit’in bitmeyen gecesi. 40 kişilik
mütevazı mekanında müşterilerini ağırlayan Aksoy tam bir Beyoğlu sevdalısı.
R
andevu alarak görüşmek için mekanına gittiğimizde bizi beklediğini görüyoruz. İlk dakikalar tanıma/tanışma amaçlı elenseler ve hafif yoklamalarla geçiyor. Sonra Ece hanımdan sert
salvolar, tek dalmalar, kündeler başlıyor. Bereket dersimizi iyi çalışmışız. Sorularla sıkıştırdıkça cevabını veriyoruz.
Özellikle Egeli yönünü bildiğimiz için sohbeti sürekli buraya çekmeye çalışıyoruz. Deniz
börülcesinden boyoza, sübyeden şevketibostana, gevrekten İzmir tulum peynirine, roka-radikadan Havra Sokağı
ve Kemeraltı’na uzanan sohbetimizde artık “pes” ediyor
ve son olarak “hangi dergide
yazdığı”nı soruyor. “Milliyet
Sanat” deyince yüzü gülüyor.
Gazeteci-şair-yazar-usta aşçı
Ece Aksoy’la tatlı söyleşimize
geçmeyi artık hak ediyoruz.
İşletmenizin ismi niçin 9?
Bu mekanın kapı numarası 9.
Ad ararken bir de baktık ki burası benim dokuzuncu işim
oluyor. Böyle olunca başına
9’u getirdik. “9eceaksoy” oldu.
(Editörün notu: Çalışan sayısı
da 9. Ayrıca ahretlik sorularıyla bize adeta dokuz doğurttu.)
Burayı ne zaman açtınız?
1 Nisan 2007’de “Nisan 1” diyerek açtım.
Mekanınızın tarihi bir bina
olduğunu öğrendik…
Doğrudur. 100 küsur yıllık bir
Musevi eviymiş. Yandaki iki
bina da Musevilere aitmiş. Mekanın dışını hiç ellemedik. Yalnız içi çok kötüydü. Daha önce bir işkembeci hizmet ver-
miş. İçine çok emek verdik,
çok masraf ettik, uzun süre
uğraştık.
Burayı seçmenizin size bir
katkısı oldu mu?
Bu konuda hiç mütevazı değilim. Asıl benim buraya çok katkım oldu. Zira gittiğim her yerin atmosferini değiştiririm.
Buranın atmosferini de değiştirdiğime; neşe, muhabbet getirdiğime inanıyorum.
İşletmecilik geçmişiniz?
1982 yılında Şan Tiyatrosu’nun
fuayesinde sanatçılara hizmet
vererek başladım. 1984’den
beri tam profesyonelim.
Unutamadığınız bir anınız?
Şan Tiyatrosu yıllarımda yaptığım enginar dolmasının içine koyduğum eriğin çekirdeği rahmetli Tuğrul Şavkar’ın
dişini kırmıştı. Aklıma geldikçe hem güler hem üzülürüm.
Ama o konuda ben haklıyım.
Zira konulacak erik mutlaka
çekirdekli olur ve tüm müşteri
ve dostlarım da bunu bilir.
Aslen nerelisiniz? Bu kadar
farklı yemekler yapmanızda
memleketinizin payı var mı?
Tam bir Boşnağım. Babam Saraybosnalı, annem Mostarlı. 1913 yılında Balkan Savaşından dolayı Türkiye’ye gelip
İzmir’e yerleşmişler. Ben de İzmir doğumluyum. Dolayısıyla mutfağımda Balkan ve Ege
esintileri yoğun olarak hissediliyor.
Mutfağınızın müdavimleri
var. Bu kadar çok
beğenilmesinin sırrı nedir?
Mutfağımda kullandığım bir-
çok temel malzemeyi yerinden getirtiyorum. Mesela zeytinyağı 3 yıldır Antakya’nın Altınözü ilçesine bağlı Keskincik Köyü’nden geliyor. Bu zeytinyağı dolap beygirlerinin dönerek ezdiği zeytinlerden elde ediliyor. Sık sık da Ege’de ilçe ve köy pazarlarına bizzat gidip dolaşır, yerinden çeşit çeşit
peynir, sebze ve otlar alırım.
Geçen hafta İzmir Tire pazarındaydım. En sık gittiğim yer
ise Ayvalık Cunda adası. Yemeği de aşkla, sevgiyle yapıyorum. Dolayısıyla yerinden, taze ürünlerle bu sevgi birleşince
sonuç mükemmel oluyor.
Ekibiniz kaç kişi?
9 kişiden oluşuyoruz. Mutfakta 3 kişi var. Ben de sık sık
mutfağa girerim. Dolayısıyla
yemek yapabilen kişi sayısı 4.
Ancak farklı bir çalışma tarzımız var. Gerektiğinde herkes
her işe destek verir, garsonumuz bile eldiven takıp sarma
sarabilir.
Mekanınız biraz küçük gibi...
40 kişilik. Eskiden çok büyük
mekanlar işlettim. Ama şimdi burası bana yetiyor. Zaten
bütün derdim sevdiklerime,
dostlarıma güzel, kaliteli yemekler sunabilmek…
Kaça kadar açıksınız?
Öğlen 12:00’den gece 23:0023:30’a kadar açığız.
Müşteri profiliniz kimlerden
oluşuyor?
Gelenlerin çoğu yabancı. Diğerleri de bizi yıllardır takip
edip seven dostlarımız, arkadaşlarımız, müşterilerimiz.
İlginç isimli
yemek ve tatlılar
• Domatese kar yağdı • Pastoral • Yabani • Yemyeşil
• Denizden • Güzel Peynirler Tabağı • Onno Patates
• Leziz Tabak • Keçi Peynirli Fırın Kabak • Mantarlı Siyah Pilav
• İncecik Ciğer • Çayırda Piliç • Sokak Köftesi • Nazik Göğüs
• Çakırkeyif But • Mürdüm Erikli Şiş • ‘O’ Şey • Şık Latife
Müşteriniz olan ünlüler
kimler?
birikiminizi genç kuşağa
aktarabiliyor musunuz?
Birçok ünlü sanatçı dostum
aynı zamanda müşterim. Çoğunluğu gazeteci, senarist, yapımcı ve oyuncular. Hepsinin
adını saymakla bitiremem. Bir
numaralı müşterim gazeteciyazar Hasan Cemal. Zaten aynı zamanda da çok iyi dostuz.
Sezen Aksu da sıkça gelir, arada şarkılar söyleyip mekanımızı şenlendirir.
Söz Sezen'den açılmışken,
Kemal Burkay’ın “Gülümse”
ve Metin Altıok’un “Kavaklar”
isimli şiirlerinin onu tarafından bestelenmesine de vesile
oldum.
Verici bir insanım. Bildiğim
her şeyi gençlere öğretmek istiyorum. Çünkü ben de her
gün yeni bir şeyler öğrenerek daha da zenginleşiyorum.
Ama alan nerde? Şimdiki kuşak çok hazırlopçu. Bir meslek
okulunda derse gittim. Bayan
öğretmen Kemalpaşa tatlısı
yaptırmış ama olmamış. “Niçin?” diye sorduğumda “çok
tatlı oldu” dediler. “Şekerini az
katsaydınız” dediğimde “ama
biz şerbeti hazır almıştık” cevabını verdiler. Öğretmen şerbet yapmaya üşeniyorsa öğrencisinden ne beklenir?
Şiir ve hikaye yazdığınızı
biliyoruz. Hiç şiir kitabınız
var mı? Varsa yenilerini
düşünüyor musunuz?
Son olarak Beyoğlu hakkındaki düşüncelerinizi alsak…
İlk ve son şiir kitabımı 1963
yılında 20 yaşındayken kendi
imkanlarımla bastırdım. Adı
“Kardelena”ydı.
Kardelena,
Rumların azad kuşlarına verdikleri isim. Birçok şiirim var
ama başka kitap yayınlamadım. Zira öykücülük daha ağır
bastı. Şimdi genellikle öykü yazıyorum. Milliyet Sanat’ta her
ay bir öyküm yayınlanıyor.
Yeniden mutfağa dönersek;
Beyoğlu’na aşığım. Evim de
burada. İstanbul’a 1963 yılında geldim. Zaten yeme-içme
mekanlarıyla ilişkili olduğumdan o tarihten beri yani 49 yıldır Beyoğlu ile iç içeyim. Güzel
şeylerin, adı Beyoğlu ile özdeşleşmiş markaların yok olmaması lazım. Mesela bizim için,
Beyoğlu için çok önemli olan
“Rejans” destek verilerek, sahip çıkılarak mutlaka yaşatılmalıydı. ■
Adres: Asmalımescit Oteller
Sokak No: 9/B Tepebaşı
MİZAH 19
SAYI: 3
Beyoğlu gülüşmeleri
B
elediyemizce
elediyem
mizc
izce düzenlenen
düzenle
lene
nen
n BeBe
yoğlu B
Buluşmaları’nın bu yılki ilk programında
p
“Pera’dan
Beyoğlu’na” kkonusu işlendi. Prof. Dr.
Mu
Murat Belge, Prof. Dr. İske
kender Pala ve Doç. Dr.
H
Haluk Dursun’un konu
nuşmacı olarak katıldığı program, başta Başkanımız Demircan
olmak üzere izleyicilerden tam not
aldı. İstanbul’u ve
Beyoğlu’
’nu ççok
okk iiyi
yi tanıyan uzman ko
Beyoğlu’nu
konuklar doyurucu konuşmalarını zaman zaman da espriler ve fıkralarla
süsleyerek davetlilere neşeli anlar yaşattılar. “Beyoğlu Buluşmaları”nı zaman zaman “Beyoğlu gülüşmeleri”ne
çeviren esprilerden birini İskender
Pala yaptı. Sunucu Jale Şengün’ün
sunum esnasında okuduğu “İstanbul
Destanı” isimli Bedri Rahmi şiirine
gönderme yapan Pala, Sunay Akın’ın
da bir yazısında bahsettiği yakıştırmayı şöyle anlattı;
“Bedri Rahmi Eyüboğlu,
Eyüboğlu bu şiişii
rinde ‘İstanbul deyince aklıma kusmileler gelir/Ne zaman birinin resmini yapsam öteki kıskanır/Amaa şu
lesiKızkulesi’nin aklı olsa/Galata kulesine varır/Bir sürü çocukları olur’ diyerek Kız Kulesi ile Galata Kulesi arasında çöpçatanlık yapmıştı. Ne var
rine
ki, Kız Kulesi, Galata Kulesi yerine
Eyfel Kulesi'ne vardı ve bir sürü çocukları oldu. Bunlar da maaleseff
Çamlıca Tepesi'ndeki televizyon
ve radyo antenleri.” ■
Uzun atlama seçmeleri
Kabataş İskelesinde
yapılıyor!
Oyundan
memnunuz
memnu
nuz
elediyemizin çeşitli birimlerinde çalışan arkadaşlarımızın büyük fedakarlıklarla ortaya koydukları “Aşkından Memnunum” isimli tek
perdelik komediye izleyiciler
“biz de oyununuzdan memnunuz” cümlesiyle karşılık verdiler. Salonu tıklım tıklım dolduran seyircilerden gördükleri büyük ilgiye rağmen -çok şükür ki- hala şımarmayan arkadaşlarımız gelen turne tekliflerini ise ısrarla geri çeviriyorlar.
B
Eline marul dikeni batan kız
Oyundan sonra bazı arkadaşlarımız ise İstiklal Caddesi’nde
kendilerini tanıyan hayranla-
rı tarafından sık sık çevrilip
“Aaa! Yoksa eline marul dikeni
batan kız siz misiniz?”, “Vayyy,
Tırtıl abi”, “Ziba Dudu, artık
bizden de para almazsın” gibi
iltifatlarla karşılaşıyorlar.
Ne dese yarıyor!
Ömer Altan'ın sabırlı ve hoşgörülü yönetiminde oldukça esprili geçen oyunun provalarında
ilginç olaylar da yaşandı. “Müstecip bey” karakterini canlandıran ince yapılı arkadaşımız
göbeğini gösterip çalışmalar
esnasında kilo aldığından yakınınca hazırcevap arkadaşı taşı
gediğine koydu: “Ne desen yarıyor demek ki!” ■
tletizm Milli Takımımız
için gereken taze kan denizde aranıyor.
Karadaki çalışmalarından ümidini kesen Milli Takım altyapı antrenörleri
gözlerini Boğaziçi ve Haliç'e
diktiler.
Yaptıkları gözlemlerde,
vapurlarda sürme iskele verilmeden atlayan aceleciler
arasında yeteneğinin farkında olmayan kişileri tespit ettiklerini belirten Milli
Takım hocaları, özellikle sabah saatlerinde Kabataş iskelesinde nöbetleşe nöbet
tuttular.
A
“İskele
sancak, atletizm böyle
gelişir ancak”
Bu aceleci kişilerden uzun atlama, üç adım atlama ve sırıkla atlama dallarında şampiyonlar çıkacağına inandıklarını belirten antrenörler “Bu
dallarda çoktandır iyi atletler yetişmiyor. Bu yüzden gözümüzü iskelelere diktik. Buraları mesken tuta tuta adeta
iskele babası gibi olduk. Özellikle bacak kasları güçlü olan,
atlayacağı mesafeyi iyi hesaplayan ve düşmeden, sendelemeden başarılı iniş yapanlara hemen teklif götürüyoruz.
Hatta bir tanesi hiç gerilmeden
üç metre atladı. Şu ana kadar otuzbeş kişi teklifimize
olumlu cevap verdi. Biraz da
Kasımpaşa ve Sütlüce iskelelerinde çalışırsak gerekli 50
kişiye ulaşacağımıza inanıyoruz. Ancak tek sıkıntımız Bayan Takımımız için bize buradan ekmek çıkmaması. Artık
onlar için başka yerlere bakacağız. Parolamız; iskele sancak, Türk atletizmi böyle gelişir ancak” dediler ve 08.15
Üsküdar Vapuru'ndan ilk atlayan vatandaşımızı öperek
tebrik ettiler. ■
20 SANAT
NİSAN 2012
Ceija Stojka'nın Nazi ölüm
kampları çizimleri
eija Stojka, 1933 yılında
Steiermark’ın Kraubath şehrinde doğmuş olup, kökeni
Rumca olan Lovara adlı bir gezici aile grubu tarafından gelmektedir. Nazilerin kampında hayatta kalmayı başarmış ve savaş
sonrası pazar sürücüsü olarak
çalışmıştır. Viyana`da yaşıyor,
Romence ve Almanca şiirler,
şarkılar ve metinler yazıyor. Yıllar boyunca yaşadıklarını ve tecrübelerini yurt içi ve yurt dışındaki çocuklara, gençlere ve ye-
C
R
essam Funda Alkan
Cumbul, 21 Mart - 14
Nisan 2012 tarihleri arasında Derinlikler Sanat
Merkezi’nde…
Sanatçı sergiye adını veren Pamuk İpliği’ni şu şekilde açıklıyor:
"Kadın ve erkek, dün-
yaya farklı gözlerle bakar.
Olumlu ve sevgi dolu ilişkiler yaratabilmek için bu
temel gerçeği kabul etmek
gerekir. İnsanların birbirinden farklı olduğunu kabul etmeyiz ve üstelik birbirimizi değiştirmeye çabalarız." ■
tişkinlere aktarıyor. On yılı aşkın bir süredir resim de çizen
Stojka, bunu önce torunlarına
kendi yaşamını anlatmak için
başlamış... Bu çizimler başta
kendi çocukluğunu, ailesinin atlı arabasıyla dolaştığı günleri
kapsarken, Nazi ölüm kamplarındaki günlerini de bütün çıplaklığı ile gözlerimizin önüne
sermektedir. Sergi, 11-27 Nisan
arasında Karaköy Bankalar Caddesi’ndeki Schneidertempel Sanat Merkezi’nde izlenebilir. ■
Fransız Kültür Merkezi'nde Sine-Konser
unkerque, Lizbon, Gdynia, Saint-Nazaire ve Annaba’nın ardından, müzisyen sanatçı Emilien Leroy
sesli liman konaklamasını
gerçekleştirmek üzere İstanbul’da. Sanatçı her limanda
biriktirdiği sesler hazinesi ile
D
sesli kartpostallar besteliyor:
Bir “liman müzik” 25 Nisan
saat 19’da Fransız Kültür
Merkezi’nde… Müzisyen yaratım sürecinde vurgular,
sesli kokular, limanı çevreleyen farklı tonları, armonileri
arıyor. Ahenkli çekiçler, ulu-
yan sirenler, rüzgar, öten
kaynak şalumaları, dans
eden vinçler. Yaşayan bir limanda kıyıya yanaşan gemiler ve balad. Sinema-konser
olarak yapılan bu yayın izleyicisini İstanbul rıhtımlarında bir yolculuğa çıkarıyor. ■
Afiş, fotoğraf ve belgelerle 1950
Sabahattin Tuncer öncesi Türk Sineması sergisi
resim sergisi
abahattin Tuncer’e göre, sanatın geçmiş bütün formlarıyla girişilmiş
en büyük hesaplaşma olup
onun yarattığı formlar henüz anlaşılabilmiş/aşılabilmiş değildir. Tuncer, olanca alçakgönüllülüğü içinde,
bu büyük mirasın bir izleyicisi ve öğrencisi olduğunu
söyler. O halde resim sanatına sadık olmak, bir yandan Picasso’nun “tüm soyutlamalarımız figüratif-
S
tir” derken anlatmak istediği gibi sanatın son çözümlemede kavrama değil, imgeye dayandığını bilmek, diğer yandan da sanatın kendi geleneği ile eklemli ve hesaplaşmalı bir
ilişkisi olması gerektiğini
savunmaktır. Tuncer’in resim sergisi, 30 Mart - 25
Nisan 2012 tarihleri arasında Tophane’deki Doruk
Sanat Galerisi’nde izleyiciyle buluşuyor. ■
T
ÜRVAK Sinema-Tiyatro Müzesi, sinemaseverleri 2 Nisan – 30 Haziran 2012 tarihleri
arasında “Afiş, Fotoğraf ve Bel-
gelerle 1950 öncesi Türk Sineması” sergisiyle buluşturuyor.
Müze’nin özel koleksiyonunda bulunan, Türk Sineması’nın
1950 öncesi dönemine ait afiş,
resim ve belgeler ilk kez sanatseverlerle buluşuyor. Sergide, yönetmenliğini Ahmet Fehim’in
yaptığı, Fuat Uzkınay’ın kamerasından Binnaz (1919), Muhsin Ertuğrul’un yönetmenliğini yaptığı Karım Beni Aldatırsa (1932) ve aktör olarak da yer
aldığı Şehvet Kurbanı (1940),
Talat Artemel’in ilk filmi olan
Hürriyet Apartımanı (1944),
Lütfi Ö. Akad’ın 1949 yılına
damgasını vuran “Vurun Kahpeye” filmi ve 1950 öncesi yapımları afiş, film kareleri ve set
fotoğraflarından bir seçki ile
sunuluyor. ■
SANAT 21
SAYI: 4
31.
İSTANBUL
FİLM
FESTİVALİ
COŞKUSU
BAŞLIYOR
Canlandırma Sineması
LE TABLEAU
30. yılında 150 bin izleyiciyle yine Türkiye’nin en büyük
sinema etkinliği olan İstanbul Film Festivali’nin programı
her zaman olduğu gibi bu yıl da dopdolu…
stanbul Film Festivali, 30
Mart Cuma gecesi Lütfi Kırdar Sergi ve Kongre Sarayı’nda düzenlenecek Açılış
Töreni’yle başlıyor. NTV’den
canlı yayınlanacak törenin ardından, festivalin Sinema
Onur Ödülü’nü almak üzere
İstanbul’a gelecek Terence Davies’in The Deep Blue Sea / Aşkın Karanlık Yüzü filmiyle, festival başlayacak.
Festival sponsorluğunu bu
yıl sekizinci kez AKBANK’ın
üstlendiği 31. İstanbul Film
Festivali, 15 Nisan’a kadar devam edecek. Gösterdiği filmlerin niteliği ve çeşitliliğiyle önder konumunu koruyan İstanbul Film Festivali, bu yıl da sinemaseverlere 20’nin üzerinde bölümde 200’ün üzerinde
İ
filmden oluşan programının
yanı sıra ünlü konuklar, usta
sinemacıların katılacağı söyleşi ve atölye çalışmaları, sinema
dersleri, ustalık sınıfları ve
konserlerle dolu dolu iki hafta
vaat ediyor. Sinemaseverlere
oldukça zengin bir içerik sunacak festival programında bu yıl
2011 ve 2012’nin yeni yapımlarından sinemanın unutulmaz klasiklerine ve usta yönetmenlerinin başyapıtlarına
seçmeler, Ocak ayında Sundance ve Şubat’ta Berlin’de
dünya prömiyerlerini yapan
filmlerden, Uluslararası Altın
Lale, Ulusal Altın Lale ve FACE
İnsan Hakları yarışmalarına,
belgesellerden çocuk filmlerine uzanan geniş bir yelpazede
filmler izleyicilerle buluşacak.
AŞK ve DEVRİM
Festivalde, İKSV’nin 40. yılı için hazırlanan “Sinema ve
Müzik” başlıklı bölümün yanı
sıra “Devrimin Filmini Çekmek”, “Yunanistan’da Neler
Oluyor?”, “Bir Çin Sinema Geleneği: WuXia”, “Aile İçinde”
gibi yeni bölümler ve Mark
Cousins’in The Story of Film:
An Odyssey / Filmin Hikayesi:
Uzun ve Maceralı Bir Yolculuk
adlı 15 saatlik filminin özel
gösterimi dikkat çekiyor.
Festivalin gösterimleri Beyoğlu’nda Atlas, Fitaş 1 ve 4,
Beyoğlu, Pera Müzesi, Nişantaşı’nda CityLife (City’s) ve
Kadıköy’de Rexx olmak üzere
7 salonda yapılacak.
Filmlerin gösterim saatler:
11.00, 13.30, 16.00, 19.00 ve
21.30. Festivalin büyük ilgi gören Geceyarısı Sineması gösterileri bu yıl da sürüyor. Festival süresince her cumartesi gecesi 24.00’te bir film izleyicilere sunulacak.
Altın Laleler ve İstanbul
Film Festivali’nin diğer ödülleri ise sahiplerini 14 Nisan Cumartesi gecesi CNN Türk’ten
canlı yayınlanacak, Lütfi Kırdar Sergi ve Kongre Sarayı’nda
gerçekleştirilecek kapanış töreninde bulacak. ■
BABAMIN SESİ
22 SANAT
NİSAN 2012
Klasik sanatlardan
moderniteye
Beyoğlu Belediyesi Sanat Galerileri bu ay
Kutlu Doğum Haftası kapsamında Klasik
Sanatlar Sergisi’ne, karma resim sergisi ve “Dikkat Sinek
Konabilir” isimli ilginç bir sergiye ev sahipliği yapıyor.
B
eyoğlu Belediyesi Sanat
Galerisi, 10-21 Nisan
2012 tarihleri arasında,
karma “Klasik Sanatlar” sergisine ev sahipliği yapıyor. Kutlu Doğum Haftası kapsamında düzenlenen sergiye katılan
sanatçılar: Ahmet Zeki Yavaş,
Tevfik Kalp, Mahmut Peşteli, Berna Kervan, Ayşe Emine
Sultan Çelik, Eda Şahan, Osman Çiçek, Tuba Azaklı, Bilal
Akkaya.
Galeri, 24 Nisan-5 Mayıs
2012 tarihleri arasında da Sevim Ünal & Ali Üzmez & Timur Taştekin’in “Bu Gök Kubbenin Altında” karma resim
sergisini ağırlayacak.
“Bu Gök Kubbenin Altında”
adlı resim sergisinde, emekli
Mülkiye Başmüfettişi Ali Üzmez, ressam Timur Taştekin
ve ressam Sevim Ünal bir araya gelerek; mimari değerlerimizi, kadınlarımızı ve kadınlarımızın ilmek ilmek dokudukları zengin motifli kilimleri eserlerinde gözler önüne se-
recekler.
12-23 Nisan 2012 tarihleri arasında Cihangir Sanat
Galerisi’nde ilginç ve yaratıcı
bir sergi gerçekleşecek: “Dikkat Sinek Konabilir” Dokuz
Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü’nde Öğretim Görevlisi olarak çalışmalarını sürdüren Öznur Enes, liflerle ortaya koyduğu çalışmalarında; malzemenin “organik”
olma durumunu formun “canlı-hareketli” olma durumu ile
de şekillendirerek ışığın malzeme üzerindeki etkisini kullanıyor.
Sanatçının yapıtları, yurt
içindeki sergilerin yanı sıra
İtalya, Fransa, Litvanya, Macaristan, Meksika, Arjantin,
Çin, İspanya’da gerçekleştirilen uluslararası lif sanatı sergilerinde yer almıştır. Bu sergilerden bazıları: “MiniartextilEnergy”, İtalya / “6th International Biennial of Textile Art
Mexico”, Meksika / “From La-
usanne to Beijing” The 6th International Fiber Art Bienale,
Çin / “Valcellina Award 2009”,
9.Edition International Contemporary Fiber Art Competi-
tion, İtalya / “Miniartextile in
Venezia”, 53 Bienniale d’Arte
Venezia, İtalya / “5th International Biennial of Textile Art”,
Arjantin / “3rd Triennial of
Textile Art
Art”,, Macaristan… ■
SPOR 23
SAYI: 4
Akseki’nin spordaki temsilcisi
Cevizlispor
Kasımpaşa’da Antalya Aksekililer tarafından kurulan Cevizli Spor Kulübü,
30 yılı aşkın süredir amatör futbol liglerinde mücadele ediyor. Yeşil Beyazlı
takım şampiyonluğu hedefliyor.
1
981 yılında Beyoğlu Kasımpaşa Çiviciler Sokak'ta,
Antalya’nın Akseki ilçesinden gelerek yerleşen vatandaşlar tarafından kurulan Cevizli Spor Kulübü’nün başkanlığını Bayram Gölcük yürütürken,
teknik direktör ise Murat Yavuz. 70 kadar lisanslı futbolcusu bulunan kulübün A takımı
şu anda 2. Amatör Lig’de mücadele ediyor. Ayrıca U-17 ve
U-19 takımları da bulunan kulübün renkleri ise Yeşil-Beyaz.
Kulübün lokali, Kasımpaşa
Çiviciler sokaktaki Cevizlililer
Derneği’nin binasında bulunuyor. Zaman zaman 1. Amatör Lig’e yükselme başarısı
gösteren kulüpte, 5 yıldır teknik direktörlük yapan Murat
Yavuz, kulüple ilgili bilgiler
verdi. 16 yıldır amatör futbol
oynayan Yavuz, Cevizli ve Talatpaşa Spor Kulüplerinde fut-
bol oynamış. Kulübün maddi
imkansızlıklar içerisinde, amatör bir dayanışma ruhuyla
ayakta kaldığını anlatan Murat Yavuz, Antrenör Yardımcıları Mehmet Özkaynak, Tahir
Göksoy ve Ahmet Özer’le birlikte fedakarca çalıştıklarını ve
şimdiye kadar bir çok futbolcu
yetiştirdiklerini belirtiyor.
Demircan, spora büyük
destek veriyor…
Murat Yavuz sözlerine şöyle
devam ediyor: “Beyoğlu Belediyesi’nin ve Beyoğlu Belediye
Başkanı Ahmet Misbah Demircan’ın spora ve sporcuya verdiği desteği biliyoruz. Kendisine
çok teşekkür ediyorum. İdman
hizmeti aldığımız ve ev sahibi
olduğumuz maçlarda kullandığımız Sütlüce Spor Tesisi personelinden çok memnunuz.
Özellikle Sütlüce Spor Tesisleri
Teknik Direktör
Murat Yavuz
düşüiiçin
i dü
ü
nülen yeni projeden büyük heyecan duyuyoruz. Biliyoruz ki
Sütlüce’de yeni bir spor tesisi
inşa edilecek. Gençlik Spor
Merkezi olarak hizmet verecek
olan bu tesis, ilçemizdeki amatör spor kulüpleri için de çok
önemli bir yatırım. Yeni tesisi,
merakla ve heyecanla bekliyoruz. Çünkü yeni tesiste şu anda zaman zaman yaşadığımız
sağlık, güvenlik gibi bazı ihtiyaçların giderileceğini biliyoruz.”
Facebook’ta yüzlerce destekçileri olduğunu söyleyen
Yavuz, kulübe destek için
Facebook’ta cevizlispor2011
hesabının ziyaret edilebileceğini söylüyor. Ayrıca birçok ihtiyaçlarını karşılayan sponsorları Hür Girgin’e de teşekkür
ediyor. ■
Haber: Zafer TAHMAZ
Mahalle Spor
Şenlikleri
başlıyor…
Beyoğlu Belediyesi, 2012 Avrupa Spor
Başkenti İstanbul’un lokomotifi olmaya
devam ediyor. Spor mahallelere iniyor,
genç-yaşlı, kadın-erkek tüm vatandaşlar
spor yaparak sağlıklı yaşama adım atıyor.
on yıllarda spor yatırımlarına ağırlık veren ve ilçedeki vatandaşların sağlıklı bir yaşam imkanına
kavuşması için çalışmalarını tüm hızıyla sürdüren Beyoğlu Belediyesi, 2012 yılında mahalle spor şenlikleriyle, tüm mahalle halkına spor imkanı sunuyor. 19
Mayıs Cumartesi günü başlayacak olan etkinlikler 3
Haziran gününe kadar devam edecek. Futbol, basketbol, voleybol, bisiklet ve
yürüyüş gibi birçok branşta spor faaliyetinin yanı sıra yakar top, mendil kapmaca, halat çekmece, çuval
yarışı gibi geleneksel oyun-
S
lar da mahalle halkını bekliyor. Sabah kahvaltı ikramıyla başlayan etkinlikler,
toplu ısınma aktivitesi, yürüyüş, spor aktiviteleri ve
geleneksel oyunlarla devam ediyor. Spor ve eğlenceyi bu projeyle bir araya
getiren Beyoğlu Belediyesi, halkın sağlıklı bir yaşama adım atmasını sağlıyor.
Uygulanacak Branşlar:
Canlı Langırt (Futbol), Şişme Basketbol, Şişme Voleybol, Yürüyüş, Kısa mesafe
koşu, Bisiklet, Penaltı atışları, Basket atışları, Yakar
Top, Mendil Kapmaca, Yumurta taşıma, Halat Çekme, Çuval yarışı, İp atlama.
www.beyoglu.bel.tr
444 0 160
Beyoğlu Belediyesi Adına Sahibi
Ahmet Misbah Demircan
Beyoğlu Belediye Başkanı
Yayıncı
Beyoğlu Belediyesi Kültür Eğitim
ve Sosyal İşler Müdürlüğü
Yayın Direktörü
Özcan Tokel (Başkan Yardımcısı)
Yayın Koordinatörü
Rıfat Yörük
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Mücahit Birben
Yayın Danışmanı: Adnan Genç
Yönetim Yeri
Beyoğlu Bel. Kültür ve Sos. İşler Müdürlüğü
Tel: 0212 444 0 160
BEYOĞLU’NUN
SiLUETLERi
azetemizin ilk sayısından itibaren “Beyoğlu’nun
Yüzleri”, “Beyoğlu’nun Küçük
Dostları”, “Beyoğlu’nda Çocuk Olmak” konularını işledik
ve sizin fotoğraflarınızla şenlendirdik sayfamızı… Emeğinize, yüreğinize ve objektifinize sağlık diyerek şimdi de
G
“Beyoğlu’nun Siluetleri”ni beğeninize sunuyoruz. Mayıs ayı
gazetemizdeki konumuzu da
açıklıyoruz: “Beyoğlu Geceleri.” Işıl ışıl, rengarenk, capcanlı
fotoğraflar bekliyoruz sizden…
Yüksek çözünürlüklü fotoğraflarınız için e-mail adresimiz:
[email protected].
BASKIYA HAZIRLIK
Editörler: Dilek Şenol Can, Huri Yazıcı
Grafik ve Tasarım: Harun Yücel
Fotoğraf: Timur Tahmaz, Arif Yaman
Basım Yeri: Ada Ofset
BİRŞİİRDİR
BEYOĞLU
İstanbul Destanı
... İstanbul deyince aklıma kuleler gelir
Ne zaman birinin resmini yapsam öteki kıskanır
Ama şu Kızkulesinin aklı olsa Galata kulesine varır
Bir sürü çocukları olur
İstanbul deyince aklıma
Tophane´de küçücük bir sokak gelir
Her Allahın günü kahvelerine
Anadolu´dan bir sürü fakir fukara gelir
Kimi dilenecek dilenmesine utanır
Adnan Onur Acar
Kiminin elinde bir süpürge peyda olur uzun
Dudaklarında kirli paslı bir tebessüm
Çöpçü olmuştur bugüne bugün
Kiminin sırtında perişan bir küfe
Kiminin sırtında nakışlı semer
Şehrin cümbüşüne katılır gider
Kalın yağlı bir kolana koşulur
Piyano taşırlar omuz omuza
Kendinden ağır yükün altında adamlar
Balmumu gibi erir dururlar
Sonra kanter içinde soluk alırlar
Nazik eşya nazik hamallar ister neylersin
Ama onlar kadar piyanoyu ciddiye alırlar mı dersin
Nazdan nazik çiniden bilezik eller
Derken
Karşı radyoda gayetle mülayim bir ses
Evlere şenlik Üstad Sinir Zulmettin
Hacıyağına bulanmış sesiyle esner:
Gamı şadiyi felek
Böyle gelir böyle gider...
Bünyamin Eren
İsmail Tütün
Seçkin Uçan
Bedri Rahmi Eyüboğlu

Benzer belgeler